WEBVTT 00:00:00.120 --> 00:00:03.880 Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. 00:00:04.344 --> 00:00:09.329 el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. 00:00:10.173 --> 00:00:14.550 Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. 00:00:14.821 --> 00:00:19.587 Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî 00:00:19.640 --> 00:00:23.960 ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. 00:00:24.751 --> 00:00:31.596 Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah 00:00:32.120 --> 00:00:38.830 ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem. 00:00:38.966 --> 00:00:47.223 Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin ve sâhibehâ fi'n-nâr. 00:00:47.863 --> 00:00:53.383 Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: 00:00:54.102 --> 00:01:01.155 İnne'd-dîne yüsrün ve len yüşâdde'd-dîne ehadün illâ ğalebehû. 00:01:01.827 --> 00:01:10.550 Fe-seddidû ve kâribû ve ebşirû ve'steînû bi'l-ğudveti ve'r-revhati ve şey'in mine'd-dülceti. 00:01:11.430 --> 00:01:14.831 Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. 00:01:15.238 --> 00:01:20.370 Aziz ve sevgili kardeşlerim, değerli müslümanlar! 00:01:20.849 --> 00:01:27.318 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak, 00:01:27.380 --> 00:01:33.110 dinlemek, teallüm ve tefeyyüz eylemek üzere toplandık. 00:01:33.229 --> 00:01:37.748 Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği razı olduğu kulları zümresine dâhil eylesin. 00:01:38.561 --> 00:01:41.940 İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. 00:01:41.633 --> 00:01:45.307 Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına izahına başlamadan önce, 00:01:46.205 --> 00:01:50.406 evvela Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye edelim diye, 00:01:50.606 --> 00:01:54.216 sonra onun âl'ine, ashâbına, etbâına, ahbâbına, 00:01:54.856 --> 00:01:59.424 hâsseten verese-i Nebî olan ulemâ-i muhakkıkîn, evliyâullah-u mukarrabîn, 00:01:59.845 --> 00:02:05.317 sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ 00:02:05.434 --> 00:02:09.622 ve sâir sahabe-i kirâm rıdvanullahu teâlâ aleyhim ecmaîn 00:02:10.280 --> 00:02:13.185 hazerâtından şeyhimiz Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar 00:02:13.615 --> 00:02:19.470 turuk-u aliyyelerimiz silsilelerinden ve sâir sahih tarikatlerin silsilelerinden 00:02:19.203 --> 00:02:25.532 güzerân eylemiş olan cümle evliyâullah ve salihlerin ve mürşidîn-i kâmilîn-i mükemmilînin ruhlarına; 00:02:26.798 --> 00:02:30.838 hâsseten eserini okuduğumuz Gümüşhâneli Hocamız'ın ruhuna 00:02:31.135 --> 00:02:38.110 ve bu eserdeki hadîs-i şerîfleri toplamış, rivayet etmiş olan hadis alimlerinin, râvilerinin ruhlarına; 00:02:38.743 --> 00:02:43.668 bu diyarları fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; 00:02:44.309 --> 00:02:49.256 cümle hayır hasenât sahipleriyle birlikte şu camimizi bina eden 00:02:49.536 --> 00:02:56.839 ve asırlar boyunca hizmette kalsın diye zaman zaman tecdit ve tamir ve tevsî etmiş olanların, 00:02:57.308 --> 00:03:01.975 bu hususta yardımcı olanların kendilerine ve geçmişlerinin ruhlarına; 00:03:02.347 --> 00:03:05.658 ve bu camiden güzerân eylemiş olan eimme ve hutebâ, 00:03:06.244 --> 00:03:10.254 vâizîn ve müezzinîn ve kayyimîn ve cemaatin ruhlarına; 00:03:10.645 --> 00:03:16.710 ve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelmiş siz kıymetli kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün 00:03:17.163 --> 00:03:23.240 sevdiklerinin, geçmişlerinin, müslüman mevtâlarının ruhlarına; 00:03:23.413 --> 00:03:28.600 ve geçtiğimiz hafta âhirete göçmüş olan Ramazan Aksu kardeşimizle 00:03:29.358 --> 00:03:35.434 Mustafa Yazaroğlu kardeşimizin ve diğer mevtâmızın ruhlarına hediye olsun, 00:03:36.404 --> 00:03:41.956 camimizin çevresindeki mevtânın ruhlarına hediye olsun, bu beldede medfun bulunan 00:03:42.636 --> 00:03:48.253 Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sâir sahabe-i kirâm ve evliyâullahın ruhlarına hediye olsun, 00:03:48.909 --> 00:03:53.854 beldede makamı bulunan Yûşâ aleyhisselam ve cümle enbiyâullahın ruhlarına hediye olsun diye 00:03:53.924 --> 00:03:59.155 bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım, buyurun. 00:04:00.560 --> 00:04:05.440 Demin birinci hadis olarak metnini okuduğum hadîs-i şerîf, 00:04:06.200 --> 00:04:14.320 Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın 98. sayfasının birinci hadîs-i şerîfidir. İzaha oradan başlayacağız. 00:04:15.789 --> 00:04:20.975 Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Buhârî ve Nesâî rivayet etmişler. 00:04:21.210 --> 00:04:22.314 Sahih bir hadîs-i şerîf. 00:04:22.960 --> 00:04:26.400 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; 00:04:27.630 --> 00:04:33.616 İnne'd-dîne yüsrün. "Din kolaylıktır." 00:04:35.450 --> 00:04:39.210 Din zor bir şey değildir, zorluk değildir. 00:04:40.458 --> 00:04:43.280 Tâkat getirilemeyecek, yapılamayacak, 00:04:43.928 --> 00:04:48.929 hakkından gelinemeyecek bir ağır mükellefiyet değildir; kolaydır. 00:04:51.123 --> 00:04:54.413 Ve len yüşâdde'd-dîne ehadün illâ ğalebehû. 00:04:55.273 --> 00:05:00.615 "Ama kim 'Ben daha iyi yapacağım, daha iyi yapacağım, daha iyi yapacağım, 00:05:01.103 --> 00:05:06.402 daha tam daha çok yapacağım!' diye kendisini zorlayarak 00:05:07.820 --> 00:05:17.630 çok yüksek şeyler yapmak istese, şiddetini, dozajını arttırmaya kalksa 00:05:17.116 --> 00:05:25.340 -dindeki vazifeleri 'en mükemmel ben yapacağım!' gibi- kimse dini yenemez, din galip gelir." 00:05:25.637 --> 00:05:28.580 Çünkü dinin sahası sonsuzdur. 00:05:28.674 --> 00:05:31.177 Allah'a ne kadar ibadet etsen edersin; 00:05:31.364 --> 00:05:35.995 tam ibadete de insanın ne ömrü vefa eder, ne tâkati vefa eder. 00:05:36.604 --> 00:05:39.175 Birazcık ibadet etti mi yorulur. 00:05:39.565 --> 00:05:45.721 Karnı acıktığı zaman, keyfi kaçtığı zaman, bir yeri ağrıdığı zaman ibadetin de tadı kalmaz. 00:05:45.981 --> 00:05:47.826 İbadetin tadı kalmadı... Bazısı da diyor ki; 00:05:47.889 --> 00:05:51.219 "Hocam ben ibadetten tat almıyorum, zikirden tat almıyorum; ne yapacağım şimdi?" 00:05:51.789 --> 00:05:57.767 Sen baklava dükkânı mı arıyordun? Senin işin tat almak mıydı? 00:05:58.173 --> 00:06:02.104 Sen Allah'a ibadet ediyorsun, Allah'ın emrini yerine getiriyorsun; 00:06:02.136 --> 00:06:05.534 tatlı da olsa acı da olsa yapacaksın. Baklavacı köşede. 00:06:06.206 --> 00:06:12.595 Tanıdığımız, hem de cemaatimizden iyi bir kimse... İlle tatlı bir şey istiyorsan git ondan al. 00:06:12.970 --> 00:06:15.268 Acısına tatlısına razı olacaksın; din bu. 00:06:15.682 --> 00:06:21.349 Ama birazcık uykusuz kaldık mı, keyfimiz kaçtı mı, karnımız ağrıdı mı dayanamayız; biz zayıfız. 00:06:21.614 --> 00:06:26.368 Kimse dinin hakkını hakkıyla verip hakkından gelemez. 00:06:26.775 --> 00:06:31.490 Çünkü âciziz. Çünkü dinin de hududu yok, sonsuzdur. 00:06:31.447 --> 00:06:33.290 Allah'a ibadetin sonu var mı? 00:06:33.139 --> 00:06:39.227 Şu kadar yaparsan ibadeti yapmış olursun, tamam; böyle bir hudut yok. Yap yapabildiğin kadar... 00:06:39.571 --> 00:06:45.635 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sabahlara kadar uyumaz, ibadet ederdi. 00:06:45.791 --> 00:06:48.590 Yapabilir misin? Onun kadar bile yapamazsın! 00:06:48.940 --> 00:06:54.527 O da bir yaratık, mahluk, o da bir insan ama hadi gel bakalım, sen bırak da böyle tam yapmayı, 00:06:54.870 --> 00:06:57.724 Peygamber Efendimiz'in yaptığı kadar yap bakalım! 00:06:58.122 --> 00:07:03.256 Peygamber Efendimiz iki rekât namaz kılardı; yarım gece bir rekât, yarım gece öteki rekât. 00:07:03.365 --> 00:07:11.219 Göreyim hadi, çık bakalım ortaya, erkeksen çık bakalım minbere... Yapamaz. Yapamıyoruz. 00:07:11.555 --> 00:07:15.791 Bir Kadir gecesi oluyor, senede bir defa, birkaç kandil gecesi oluyor; 00:07:16.127 --> 00:07:20.857 saat 9 oluyor, 10 oluyor, 11 oldu mu saate bakmaya başlıyoruz, "geç oldu" demeye başlıyoruz. 00:07:20.912 --> 00:07:23.283 Dayanamıyoruz. Âciziz. 00:07:23.596 --> 00:07:25.569 Allah da bizim âciz olduğumuzu biliyor. 00:07:25.882 --> 00:07:32.287 Kendisi yaratmış, biz onun yarattığı bir mahlukuz, her şeyi biliyor; bize çok yük yüklemiyor. 00:07:32.396 --> 00:07:39.510 Din yüklenilmeyecek kadar ağır yüklerin olduğu bir sistem değil. 00:07:39.666 --> 00:07:42.221 "Din kolaydır." diyor Peygamber Efendimiz, müjdeliyor. 00:07:42.603 --> 00:07:44.889 Hatta başka bir hadîs-i şerîfte de buyuruyor ki; 00:07:45.132 --> 00:07:49.112 Yessirû ve lâ tuassirû. "İşi kolaylaştırın, zorlaştırmayın." 00:07:49.776 --> 00:07:52.190 Yorgunu yokuşa sürmeyin, kolaylaştırın. 00:07:53.300 --> 00:07:55.752 "Yapamazsın, edemezsin, olmaz!" Öyle bir şey yok. 00:07:55.784 --> 00:08:00.186 Çok rahat, çok hoş prensipleri vardır. 00:08:00.553 --> 00:08:06.940 Gayet rahat insan yaşayarak çok sevaplar kazanır, cennete uçarak gidebilir. 00:08:06.478 --> 00:08:09.281 O kadar zor değil bu iş. "Acaba ben yapamaz mıyım?" 00:08:09.406 --> 00:08:22.250 Herkes yapar. Herkesin yapınca cenneti kazanabileceği bir sistem bu. Herkes cennete girebilir. 00:08:22.345 --> 00:08:26.662 "Hocam çöpçüsü, işçisi, köylüsü, çiftçisi de girebilir mi?" 00:08:26.888 --> 00:08:35.980 Girer yahu, dağdaki çoban bile girer. Dağdaki çoban bile evliyâ olur ve cennete girer! 00:08:35.910 --> 00:08:40.602 "Hocam akıllılar girer de aptallar kalır mı?" Vallahi aptallar da girer! 00:08:41.688 --> 00:08:46.683 Yeter ki kalbi temiz olsun. İlle yüksek tahsilli olmak şartı da yok. 00:08:47.331 --> 00:08:54.134 Bu din kolay, korkulacak bir tarafı yok; rahat, kolay, temiz, pak, her şey güzel. 00:08:54.377 --> 00:08:57.730 İnne'd-dîne yüsrün. "Din kolaylıktır." 00:08:57.730 --> 00:09:02.743 Ama kim "Ben daha çok yapacağım, daha çok yapacağım, hakkından tam geleceğim!" diye 00:09:02.969 --> 00:09:10.178 iddialı giderse yorulur, tâkat getiremez. Kim dinle şiddetleşme yarışına girerse, 00:09:10.374 --> 00:09:14.245 daha kuvvetli daha tam yapacağım derse din galip gelir, o mağlup düşer. 00:09:14.503 --> 00:09:17.244 Dinin hakkından gelinmez. Din muazzam bir iştir. 00:09:18.720 --> 00:09:22.663 Bir dağı kaldırabilir misin? Dünyayı kaldırabilir misin? 00:09:22.720 --> 00:09:28.480 Kaldıramazsın. Belli bir yük olursa kaldırırsın ama daha büyük bir oldu mu kaldıramazsın. 00:09:29.240 --> 00:09:31.000 Kaldırılmayacak bir yük. 00:09:31.405 --> 00:09:34.488 Ama yapabildiğin kadar yaparsın, Allah da kabul eder. 00:09:34.683 --> 00:09:40.706 Zaten bize kendisi dua öğretiyor. Amenerresûlü dua değil mi? Dua. 00:09:41.280 --> 00:09:44.560 Kim öğretiyor? Allah öğretiyor bize. Ne diyor? 00:09:44.840 --> 00:09:51.400 Rabbenâ lâ tuâhiznâ in nesînâ ev ahta'nâ. "Yâ Rabbi! Bizim yakamıza yapışma! 00:09:51.429 --> 00:09:56.811 Unutursak, hata edersek, 'Gel bakalım buraya, sen unuttun, hata ettin!' diye bizi çok 00:09:57.159 --> 00:10:00.705 sıkıştırma, muaheze etme. Muaheze etmek ne demek? 00:10:00.760 --> 00:10:05.160 "Suçlu olarak yakalamak, silkelemek, tutmak" demek. 00:10:05.322 --> 00:10:07.813 "Hata edersek, unutursak bizi yakalama..." 00:10:08.167 --> 00:10:12.139 Ve lâ tahmil aleynâ isran kemâ hameltehû ale'llezîne min kablinâ. 00:10:12.467 --> 00:10:16.929 Biz eski ümmetleri de biliyoruz, okuduk tarih kitaplarından, Kur'ân-ı Kerîm'den, hadîs-i şerîften, 00:10:16.984 --> 00:10:18.887 Peygamber Efendimiz anlattı, biliyoruz. 00:10:19.830 --> 00:10:22.329 "Onlara yüklediğin gibi yükler de yükleme bize, biz zayıfız!" 00:10:23.188 --> 00:10:25.621 "Onlara yüklediğin ağır yükler gibi yük de yükleme." 00:10:26.308 --> 00:10:29.825 Rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâ katelenâ bih. 00:10:30.120 --> 00:10:37.282 "Bizim tâkatimizin üstünde olan, bizim ona tâkat getiremeyeceğimiz 00:10:37.361 --> 00:10:40.481 kadar da bir yük yükleme!" diyor. Tâkatimiz neyse o kadar. 00:10:40.817 --> 00:10:45.209 Bu adam kaç kilo kaldırabilir? "Bu ufacık tefeciktir, 50 kilo kaldırır." 00:10:45.576 --> 00:10:51.944 Ya şu babayiğit ne kadar kaldırır? "Bu babayiğittir, bu 200 kilo kaldırır." 00:10:52.770 --> 00:10:57.214 Olur, 200 kilo kaldırır ama 1000 kilo kaldıramaz. Neticede yine bir tâkati vardır. 00:10:57.714 --> 00:11:02.971 "Bana 'Tâkatimizin fevkinde yük yükleme!' diye dua edin." diye kendisi öğütlüyor. 00:11:03.323 --> 00:11:09.398 Demek ki tâkatimizle mesulüz, tâkatimizin üstünden sorumlu bile değiliz. 00:11:09.820 --> 00:11:11.907 Tâkatimiz kadar, hepsi kolay. 00:11:12.235 --> 00:11:15.809 "Hocam sen küçüklüğünden beri müslüman muhitte büyüdün. 00:11:16.360 --> 00:11:19.402 Allah aşkına söyle; bu din kolay mı zor mu?" Çok kolay! 00:11:20.363 --> 00:11:25.769 O kadar kolay ki peynir ekmek yemek, su içmek gibi kolay. Hiçbir zorluğu yok. 00:11:25.871 --> 00:11:30.365 Hiçbir yerde zorluğu yok. Allah kolaylığını veriyor. Zor değil. 00:11:31.370 --> 00:11:38.608 Ama arada, hani bazen mesela Bosna'da Hersek'de müslüman diye ne sıkıntılar çekiyorlar, ayrı. 00:11:38.881 --> 00:11:43.673 Dünyanın, hayatın cilvesi, imtihanı... Ama İslâm'ı yapmak zor bir şey değil. 00:11:43.844 --> 00:11:45.364 Yapılamayacak bir şey değil. 00:11:45.689 --> 00:11:50.156 Fazla da öyle [zorluğa] kalkışmamak lazım, orta yoldan gitmek lazım. 00:11:50.852 --> 00:11:53.459 Birisi yemin etmiş, demiş ki; 00:11:53.494 --> 00:12:00.805 "Vallahi ben bundan sonra gündüzleri hiç yemek yemeyeceğim, her gün oruç tutacağım!" 00:12:01.818 --> 00:12:02.901 Bir tanesi demiş ki; 00:12:03.456 --> 00:12:06.976 "Ben geceleri hiç uyumayacağım, her gece sabaha kadar ibadet edeceğim!" 00:12:07.694 --> 00:12:08.770 Bir tanesi de demiş ki; 00:12:08.825 --> 00:12:16.367 "Bütün sıkıntılar bu hanım erkek alakalarından, ilgilerinden, meyillerinden oluyor; 00:12:16.660 --> 00:12:19.391 ben de kadınların yanına yanaşmayacağım! 00:12:19.680 --> 00:12:25.404 Hatta kendimi hadım edeceğim!" Duyguları frenlensin diye... 00:12:25.670 --> 00:12:30.469 Peygamber Efendimiz bunların bu niyetlerini, sözlerini, kararlarını duyunca 00:12:31.211 --> 00:12:36.594 kızmış ve öyle yapmamaları gerektiğini söylemiş. Kendisini misal veriyor, diyor ki; 00:12:36.632 --> 00:12:41.220 "Bakın ben sizin Allah'tan en çok korkanınız olduğum halde 00:12:41.569 --> 00:12:43.858 bazı günler oruç tutuyorum, bazı günler tutmuyorum. 00:12:43.998 --> 00:12:48.631 Geceleyin kalkıp namaz kılıyorum ama bütün gece uyumamak diye bir şey de yok. 00:12:50.360 --> 00:12:56.339 Evlenmek ayıp günah değil; ben de evlendim, hanımım, ailem var." diye buyurmuş. 00:12:56.691 --> 00:13:06.569 Görülüyor ki İslâm dini zor değildir, kolaydır. Fazla işi öyle çığırından çıkartmamak lazım. 00:13:06.917 --> 00:13:10.526 Çıkartmaya kalkan, "Daha çok yapacağım, daha çok yapacağım!.." diyen 00:13:10.823 --> 00:13:15.560 batağa batar, tâkat getiremez. Sonra ibadetten bıkar. 00:13:15.197 --> 00:13:21.201 Geri dönerse bu sefer sorumlu olur. Başlattığından azaltırsa sorumlu olur. 00:13:21.813 --> 00:13:25.886 Birisi demiş ki; "Yâ Resûlallah, ben Kur'an-ı Kerîm'i ne kadarda okuyayım?" 00:13:26.144 --> 00:13:31.744 "Bir ayda oku, bir ayda Kur'ân-ı Kerîm'i hatmet." "Daha çabuk okuyabilirim." demiş. 00:13:32.158 --> 00:13:35.581 "Tamam, on günde oku." "Daha çabuk okuyabilirim." 00:13:35.862 --> 00:13:38.800 "Yedi günde oku." "Daha çabuk okuyabilirim." 00:13:39.183 --> 00:13:44.511 "Üç günde oku." Günde on cüz okuyacak. "Daha çabuk okuyabilirim." 00:13:45.894 --> 00:13:53.870 Demiş ki; "Bundan daha hızlı okursan, hızlı okumaktan anlamaya imkân bulamazsın." 00:13:53.578 --> 00:13:58.873 O üç gün okumaya devam etmiş de sonra da hayatının sonuna doğru pişman olmuş. Demiş ki; 00:13:58.951 --> 00:14:01.406 "Keşke Resûlullah'ın verdiği müsaadeyi kullansaydım, 00:14:01.625 --> 00:14:06.213 şimdi ihtiyarlık bastırdı, zor geliyor." diye kendisi sonradan pişman olmuş. 00:14:06.968 --> 00:14:12.830 Bilmem anlatabiliyor muyum? Peygamber Efendimiz'in bizi nasıl kayırdığını, 00:14:13.173 --> 00:14:20.365 nasıl işi kolaylaştırdığını, nasıl rahat ve sakin Müslümanlık yapmamız gerektiğini 00:14:20.430 --> 00:14:22.472 istediğini anlatabiliyor muyum? 00:14:22.956 --> 00:14:25.581 Fe-seddidû ve kâribû. 00:14:27.769 --> 00:14:37.981 Seddidû. "Doğru olanı yapın. İşi doğru yapın, hareketlerinizi doğrultun." 00:14:38.368 --> 00:14:46.624 Ve kâribû. "Tam yapamazsanız yaklaşmaya çalışın, elinizden geldiğince tâkatinizce yapmaya çalışın." 00:14:46.669 --> 00:14:49.915 Ama "Tam yapacağım!" diye [zorlamayın]. Zaten yapamazsınız. 00:14:50.197 --> 00:14:56.110 Doğru yapın. İdeal olan şeyi yapmaya gayret gösterin. 00:14:56.320 --> 00:15:03.800 Ve ebşirû. "Böyle yaparsanız da müjdeler olsun size, müjdelenin, bununla cenneti kazanırsınız." 00:15:03.610 --> 00:15:13.880 Bu zor bir şey değil; halim selim, tatlı tatlı giderseniz, iyi sonuca ulaşırsınız. 00:15:14.125 --> 00:15:18.798 Ve'steînû bi'l-ğudveti ve'r-revhati ve şey'in mine'd-dülceti. 00:15:19.120 --> 00:15:27.280 "Sabahın, akşamın, gecenin başının bir kısmını ibadetle değerlendirerek 00:15:27.933 --> 00:15:34.470 kendi mânevî durumunuza yardım sağlayın, kendi mânevî durumunuzu kurtarmaya çalışın." 00:15:37.547 --> 00:15:42.467 Ve'steînû bi's-sabri ve's-salah diye de âyet-i kerîme var, hafızlar bilirler. 00:15:43.920 --> 00:15:45.137 Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; 00:15:45.950 --> 00:15:50.415 "Sabrederek, namaz kılarak, dua ederek Allah'tan yardım isteyin." 00:15:50.533 --> 00:16:01.940 Bu ibadetler insana yardım sağlar. Mânevî yardım sağlar. Maddeten mânen hayırlara erdirir. 00:16:02.110 --> 00:16:05.785 Ve'steînû. "Yardım sağlamaya çalışın, yardım isteyin." 00:16:05.895 --> 00:16:10.403 Bi'l-ğudveti. Ğudve, "sabahın evvel vakti" demek. 00:16:11.989 --> 00:16:20.105 Ğadve ve ğada, ğudve; bunlar güneş doğduktan sonraki zamana derler. 00:16:20.593 --> 00:16:26.598 Güneşten evvelki fecrin doğduğu zaman ile güneşin arasındaki zamana da derler. 00:16:27.100 --> 00:16:29.220 O zaman yaptığınız bir ibadetle... 00:16:29.298 --> 00:16:34.663 Ravha; öğleden sonraki zaman derler, öğleyle akşama arasındaki zamana derler. 00:16:35.153 --> 00:16:38.934 Dülce de "gecenin evveli vakti" demektir. 00:16:40.917 --> 00:16:46.545 "Günün evvelinde, günün sonrasında, gecenin başında 00:16:47.295 --> 00:16:55.150 Allah'ın hoşuna gidecek ibadetleri yaparak kendinize mânevî yardım sağlamaya gayret edin. 00:16:55.314 --> 00:17:06.460 Bununla Allah'ın yardımına ermeye çalışın." diye bildirmiş. Bu önemli bir husustur. 00:17:06.978 --> 00:17:13.472 Bu hadîs-i şerîfin bazı rivayetlerini ben içeride biraz -şerhleri, kitapları- karıştırdım, 00:17:14.740 --> 00:17:24.820 bazı rivayetlerinde fazlalıklar, ilaveler var. Bir tanesinin sonunda şöyle geçiyor, ilave cümle: 00:17:24.937 --> 00:17:32.622 "İbadetin makbul olanı, Allah'ın en sevdiği ibadet, az bile olsa devamlı olanıdır." 00:17:33.208 --> 00:17:39.396 Ömür boyu bıkmadan muntazaman yapabiliyorsan Allah onu sever. Yoksa, bir başladı... 00:17:39.787 --> 00:17:45.339 "Mâşaallah bizim delikanlı ibadete pek düştü." diyor. Bazen duyuyorum. 00:17:45.589 --> 00:17:49.500 İbadete düştü; sakal bıraktı, sarık sarıyor, cübbe giyiyor, 00:17:49.664 --> 00:17:54.890 gece gündüz teheccüde kalkıyor, tesbihler vesaire... 00:17:55.210 --> 00:17:59.346 Ondan sonra "İyi, mâşaallah mâşaallah..." diyorsunuz. 00:17:59.831 --> 00:18:02.271 Ondan sonra babasını bir daha görüyorsunuz, 00:18:02.357 --> 00:18:07.239 soruyorsunuz: "Nasıl bakalım delikanlı, yine öyle ibadetlere güzelce devam ediyor mu?" 00:18:07.489 --> 00:18:11.423 "Hocam sorma, maalesef..." "Hayrola? Ne oldu?" 00:18:11.493 --> 00:18:13.590 "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. 00:18:13.918 --> 00:18:18.262 Bizim oğlan sakalı kesti, namazı bıraktı, gece ibadetini terk etti." 00:18:18.450 --> 00:18:24.446 Olmadı. Evvelki çok yaptıklarının da kıymeti kalmadı. Neden? 00:18:24.712 --> 00:18:28.609 Devamlı olacaktı, istikrarlı olacaktı, muntazam olacaktı. 00:18:29.281 --> 00:18:33.175 Bir arkadaşımız şeker hastalığından vefat etti, Allah rahmet eylesin. 00:18:33.862 --> 00:18:37.775 Doktorlar diyorlar ki; "Şekeri belli seviyede tutacaksın. 00:18:38.744 --> 00:18:44.895 Çok tatlıyı hamurluyu yiyip de şekeri arttırdın mı 200-300'e..." 00:18:45.152 --> 00:18:51.494 Arkadaş rahmetlinin şekeri 300'den aşağı inmemiş. Karaciğeri elek gibi olmuş, bozulmuş. 00:18:51.822 --> 00:18:58.142 Böbreği tahrip olmuş. Çünkü kılcal damarları tıkıyor. Damarlar tıkanıyor, kireçlenmiş gibi oluyor. 00:18:58.673 --> 00:19:05.537 Kalbi işe yaramaz hâle gelmiş, damarları zayıflamış, gözleri görmez duruma gelmiş. Ne yapacaktı? 00:19:05.920 --> 00:19:08.782 Yemesini de istikrarlı yapacaktı. 00:19:10.640 --> 00:19:15.474 Şekerini de kontrol edecekti, kendisi de sıhhatini kontrol edecekti. 00:19:15.706 --> 00:19:18.328 Bu bedeni ne kadar kullanacağız? 00:19:18.880 --> 00:19:23.560 Ömür boyunca. İnşaallah 90 yaşını geçeceğiz, 100 yaşını geçeceğiz, 150 yaşını geçeceğiz... 00:19:23.760 --> 00:19:33.240 Değil mi? Ne yapmamız lazım? Bunu hor kullanmamamız lazım! Bunun yedek parçası yok. 00:19:33.360 --> 00:19:36.640 İyi kullanmamız lazım! Bu da istikrarlı olmakla mümkün. 00:19:36.830 --> 00:19:40.203 İyi şeyleri muntazaman istikrarlı yapmaya alışmalıyız. 00:19:40.656 --> 00:19:47.428 "Of! Bıktım! Camı aç..." Ne oluyorsun? "Sıkılıverdim." 00:19:47.569 --> 00:19:52.683 Olmaz. Sabretmeye de alışacaksın. Güzel şeyleri muntazam yapmaya alışacaksın. 00:19:53.660 --> 00:19:54.810 Yemek yemekten sıkılıyor musun? 00:19:54.882 --> 00:19:59.596 Gel bakayım buraya; her gün her sabah bıkmadın mı kahvaltı etmeye, 00:19:59.768 --> 00:20:03.668 öğlen yemeği yemeye, akşam yemeye?.. Her gün uyumaya bıkmadın mı? 00:20:03.847 --> 00:20:05.578 "Yok hocam, onlardan bıkılır mı?" 00:20:05.750 --> 00:20:12.945 Şimdi olmadı ya... İşine gelenden bıkmıyorsun, işine gelmeyenden bıkıyorsun. 00:20:14.106 --> 00:20:17.571 İyi şeyleri muntazaman yapacaksın. Bıkmamayı da öğreneceksin. 00:20:18.360 --> 00:20:21.904 Zevk almadan da doğru olan şeyi yapmayı öğreneceksin. 00:20:22.545 --> 00:20:26.312 Doğruluk kolay değildir. Rüşvet almamak kolay değildir. 00:20:27.515 --> 00:20:29.860 Müfettiş kardeşimiz diyor ki; 00:20:29.141 --> 00:20:36.915 "Arkadaşlarımın hepsi köşk sahibi oldu, yalı sahibi oldu, villa sahibi oldu, Mercedes sahibi oldu; 00:20:37.228 --> 00:20:39.271 ben hâlâ kiradayım." diyor. 00:20:39.763 --> 00:20:45.105 Alnından öperim senin, mâşaallah! Allah senden razı olsun! Kolay değil; 00:20:45.378 --> 00:20:51.940 herkesin Mercedes'i varken insanın çamurlu yollarda yaya yürümesi kolay değil. 00:20:51.571 --> 00:20:57.211 Ama işte böyle güzel şeyler bazen zordur, hazmı güçtür, zordur ama yaparsan cenneti kazanırsın. 00:20:57.735 --> 00:21:01.877 Hz. Ali Efendimiz de öyle yaşadı, Hz. Ömer Efendimiz de öyle yaşadı, 00:21:01.900 --> 00:21:03.228 Peygamber Efendimiz de öyle yaşadı. 00:21:03.681 --> 00:21:10.475 Peygamber Efendimiz parayı bulamadığından mı âcizâne fakirâne mütevâzı ömür sürdü? 00:21:11.436 --> 00:21:17.876 Altın, sofranın üstüne yığılırdı. Örtüyü yayardı, yığılırdı; avuç avuç dağıtırdı. 00:21:18.365 --> 00:21:27.664 Birazını saklasa cihanı satın alırdı! Cihanı parasıyla satın alırdı. 00:21:27.894 --> 00:21:29.796 Efendimiz'in eline para geçmedi mi? 00:21:30.945 --> 00:21:35.467 Ama âlemlerin Rabbi olan, gayb hazinelerinin sahibi olan Allah'a güvenip 00:21:35.918 --> 00:21:42.920 bir günkü şeyi ertesi güne depolamadı. Ne gıda depo etti, ne para depo etti; dağıttı. 00:21:42.678 --> 00:21:50.599 Para eline geçmediğinden değil. Mütevâzı yaşadı. Çok yemek yemedi. Güzel yemek yemedi. 00:21:50.669 --> 00:21:58.211 Karnı tam doymadı. Aylarca evinde duman tütmedi. Sıcak yemek yemedi. 00:21:58.632 --> 00:22:04.900 Süt içerek, hurma yiyerek, su içerek sahabe-i kirâmın imanları gevredi. 00:22:03.716 --> 00:22:07.212 Onun için acının da tadını almak lazım. 00:22:08.347 --> 00:22:13.680 Ben de biraz efelik, kabadayılık var. Arnavut biberi filan oluyor, onu seviyorum. 00:22:13.890 --> 00:22:17.683 Alıyorum; ağzım yana yana, dudaklarım kabara kabara... Hoşuma gidiyor. 00:22:17.933 --> 00:22:22.235 Acının da bir tadı var. Sabrın acılığının tadını öğrenin. 00:22:22.571 --> 00:22:26.155 İbadete devamın acılığının tadını öğrenin. 00:22:26.225 --> 00:22:31.955 Allah yolunda meşakkât çekmenin tadını öğrenin. Her zaman baklava börek olmaz. 00:22:32.907 --> 00:22:38.593 Dünya hayatının imtihanı bazen tatlı yerden gelir, bazen acı yerden gelir. 00:22:38.648 --> 00:22:42.599 Allah bazen mal mülk, para pul verir, öyle imtihan eder; 00:22:42.650 --> 00:22:47.898 "Bakalım bu herif bu parayı pulu iyi kullanacak mı? Bakalım zekâtını verecek mi? 00:22:47.969 --> 00:22:52.116 Bakalım fukarâya acıyacak mı? Bakalım cihada para ayıracak mı? 00:22:52.163 --> 00:22:56.304 Bakalım şımaracak mı şımarmayacak mı?" Böyle imtihan eder. 00:22:56.695 --> 00:22:59.300 Sonra bakarsın, alır hepsini, fakir düşürür. 00:22:59.597 --> 00:23:05.708 Padişahken kapı kapı dilenen dilenci hâline getirdiği insanlar var. Misallerini tarihte biliyoruz. 00:23:06.737 --> 00:23:13.900 Misalleri çok. Zenginken fakir eder. Pehlivanken çoluk çocuğun maskarası durumuna düşürür. 00:23:14.424 --> 00:23:18.145 Mahallenin çocukları alay ediyorlardı birisiyle de; 00:23:18.590 --> 00:23:24.275 "Ah!" dedi, "Siz benim gençliğimde elime geçecektiniz, ben size gösterirdim ama..." 00:23:25.834 --> 00:23:29.320 İşte gitti, her şey değişiyor. Bazen varlık, bazen yokluk... 00:23:29.671 --> 00:23:37.425 Hepsi imtihandır. Hastalık sıhhat imtihandır, zenginlik fakirlik imtihandır, 00:23:37.589 --> 00:23:44.446 kuvvetlilik zayıflık imtihandır, zalimlik mazlumluk; bunların hepsi insanoğlu içindir. 00:23:44.931 --> 00:23:52.341 Negatif durumlarda da eğer Allah'a güzel kul olmayı başarabilirsen imtihanı başarırsın. 00:23:52.392 --> 00:24:01.873 Yoksa güzel günlerde, düğünde, dernekte, bayramda müslüman, sıkıntılı günlerde yok ortada. 00:24:02.600 --> 00:24:06.501 Ya bizim bir adam vardı, nerede o? Yok, sıkıntılı günlerde ortada yok. Öyle şey olmaz! 00:24:07.396 --> 00:24:11.566 Dinin her şeyi güzeldir. 00:24:12.254 --> 00:24:18.396 Ne güzel söylemiş şair, hoşuma gidiyor, o şiiri de hep ezberlemek istiyorum. Ne diyor? 00:24:18.763 --> 00:24:28.910 Hoştur bana senden gelen, ya goncagül yahut diken. Allah'a hitap ediyor. 00:24:28.374 --> 00:24:34.710 Hoştur bana senden gelen. Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler. 00:24:34.149 --> 00:24:36.975 Diyebilir misin? İbrahim Hakkı hazretleri demiş. 00:24:37.335 --> 00:24:40.362 Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler. 00:24:40.643 --> 00:24:45.518 Kadının birisi -buraya kağıt yazmış- içeride ağlıyor, şikâyet ediyor: 00:24:45.585 --> 00:24:51.694 "Kocam şöyle, işimiz böyle, aşımız yok..." Herkesin bir derdi var, derdini söylüyor. 00:24:52.190 --> 00:24:55.880 Tamam, dert de bir imtihan, bolluk da bir imtihan. 00:24:56.422 --> 00:25:00.390 Bolluktayken Allah'a güzel kulluk edene Allah darlıkta yardım eder. 00:25:00.828 --> 00:25:09.171 Ama bilinsin ki en büyük fitneler, meşakkâtler, sıkıntılar en büyük evliyâya gelmiştir. 00:25:10.538 --> 00:25:13.672 Hz. Ömer Efendimiz hançerlenerek ölmedi mi? 00:25:15.374 --> 00:25:18.548 Hz. Ali Efendimiz hançerlenerek ölmedi mi? 00:25:19.853 --> 00:25:24.864 Peygamber Efendimiz nice nice sıkıntılar çekmedi mi? Mübarek dişi kırılmadı mı? 00:25:24.919 --> 00:25:26.768 Düşman üstüne saldırmadı mı? 00:25:27.229 --> 00:25:32.299 Etrafındaki fedakâr insanlar vücutlarından kaç çeşit yara almadılar mı? 00:25:33.300 --> 00:25:40.663 Uhud harbi, Bedir harbi, Hendek harbi... Bunlar Peygamber Efendimiz'in başından geçmedi mi? 00:25:41.544 --> 00:25:44.520 Neyi anlatmak istiyorum sevgili kardeşlerim? 00:25:46.479 --> 00:25:54.451 Erkekseniz ki müslüman mert insandır, erkek insandır, kahramandır... Kahraman ne demek? 00:25:54.529 --> 00:25:56.233 "Kahıra tahammül eden" demek. 00:25:56.749 --> 00:26:02.540 Kahraman, "kahır" kökünden geliyor; "kahıra tamammül edebilen" demek. 00:26:02.561 --> 00:26:07.707 Sabredeceksiniz. Meşakkât geldiği zaman sabredeceksiniz. 00:26:08.970 --> 00:26:10.987 Nimet geldiği zaman şükredeceksiniz. 00:26:11.322 --> 00:26:17.375 Hiçbirinde negatif duruma düşmeyeceksiniz, puan kaybetmeyeceksiniz. 00:26:17.696 --> 00:26:22.624 Her halde; "Hoştur bana senden gelen, ya goncagül yahut diken. 00:26:23.257 --> 00:26:27.582 Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler." diyeceksiniz. 00:26:30.159 --> 00:26:40.724 Allah hepinizi âfiyet üzere yaşatsın. Sıhhatli eylesin. Zengin eylesin. Huzurlu eylesin. 00:26:40.849 --> 00:26:50.759 Ama imtihan olarak hastalık gelirse Allah'a kullukta gevşememek lazım, isyan etmemek lazım. 00:26:52.240 --> 00:26:57.440 Pabuç gibi dilini sarkıtıp, gözünü yumup, ağzını açıp ileri geri konuşmamak lazım. 00:26:58.605 --> 00:27:00.230 Her şey olabilir. 00:27:00.480 --> 00:27:06.343 Bir şey çok hoşuma gidiyor, eski vaazlarımdan beri her yerde anlatırım, 00:27:06.562 --> 00:27:10.654 her yerde anlatılsa anlatılacak bir şey: 00:27:10.873 --> 00:27:21.206 Dervişin birisini -iyi derviş, olgun bir mutasavvıfı- bir şehrin girişinde yakalamışlar. 00:27:22.204 --> 00:27:27.272 "Gel buraya, seni yakaladık. Sen öbür düşman devletin casususun." demişler. 00:27:27.320 --> 00:27:31.600 "Değilim" demiş, dinletememiş. Almışlar, hapse tıkmışlar. 00:27:31.760 --> 00:27:39.760 Ondan sonra da yukarıdan emir gelmiş; "Kesin kafasını gitsin! Madem gelmiş, öldürün herifi!" demişler. 00:27:40.262 --> 00:27:44.456 Elleri kolları bağlı bunu cellata doğru götürüyorlar. 00:27:45.597 --> 00:27:48.912 Kafasını taşa koyacaklar, baltayı kaldırıyor cellat, 00:27:49.834 --> 00:27:54.480 bir tane vurdu mu kelle bir tarafa gövde bir tarafa; yani ölecek. 00:27:55.125 --> 00:28:01.265 O sormuş kendi kendine, gözünü kapatmış, elleri bağlı zavallı gidiyor celladın önüne doğru... 00:28:01.805 --> 00:28:09.616 Demiş ki; "Sen dervişlikten bahsediyordun ey nefsim! 'Allah'ın kaderine rıza göstermek lazım.' 00:28:09.654 --> 00:28:17.833 diyordun, 'teslimiyet lazım' diyordun; şimdi gördün mü kaderin cilvesini, gördün mü olanı? 00:28:18.695 --> 00:28:24.339 Seni haksız bir şekilde suçladılar, casus olmadığın halde 'casus' dediler, 00:28:24.753 --> 00:28:29.860 haksız yere şimdi seni öldürmeye götürüyorlar. Buyur işte kader. 00:28:29.382 --> 00:28:34.648 Kadere rıza göstermek lazım, kadere teslim olmak lazım; gördün mü şimdi olanı? 00:28:34.826 --> 00:28:40.290 Hâlâ bu kanaatte misin? Hâlâ kadere razı mısın? Teslim misin?" 00:28:41.641 --> 00:28:48.176 Kendi kendine soru soruyor. İçinde iki kutup var, birisi ötekisine soruyor. 00:28:50.879 --> 00:28:57.916 Sorduran Allah. Durup dururken bazen insanın içine bir soru gelir; sorduran Allah, imtihan ediyor. 00:28:58.877 --> 00:29:06.117 Nefsine soruyor. İnsanın nefsi yemek içmek ister, gezmek tozmak ister, yatmak oturmak ister. 00:29:06.142 --> 00:29:14.291 İnsanın içinde hani kişisel arzuları, hevesleri, şehvetleri var ya... Nefsine soruyor; 00:29:14.316 --> 00:29:23.791 "Razı mısın bu duruma?" Sorduran Allah; imtihan. Nefsi o soruya diyor ki; 00:29:23.838 --> 00:29:29.885 "Razıyım. Kaderim böyleymiş, ne yapayım? Kader bu, bir gün bitmeyecek mi bu hayat? 00:29:30.338 --> 00:29:33.680 Demek ki bu kadarmış ömrüm, burada bitecekmiş... 00:29:33.676 --> 00:29:37.458 Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû." 00:29:38.404 --> 00:29:41.760 Celladın önüne kadar gitmiş. Arkadan birisi bağırmış; 00:29:41.823 --> 00:29:44.925 "Durun! Yanlışlık var! Bu adam casus değil, ben bunu tanıyorum!" 00:29:45.479 --> 00:29:51.565 Oradan kurtulmuş. Kafası kesilecekti; ta celladın yanına gelmişken kurtulmuş. 00:29:53.755 --> 00:29:59.611 Diyor ki; "Vallahi billahi ölümden halâsıma değil 00:30:00.360 --> 00:30:07.560 -halâs, "kurtulmak" demek- hâlâ o andaki ihlâsıma seviniyorum!" 00:30:08.320 --> 00:30:12.720 İhlâs; Allah'a bağlılığında öleceğim diye gevşeme yok. 00:30:13.107 --> 00:30:16.170 Kafan kesilecek, razı mısın? "Razıyım, ne yapayım... 00:30:16.423 --> 00:30:22.680 Allah kafamın kesilmesini yazdıysa kessinler; kader." İhlâsa bak! 00:30:22.628 --> 00:30:29.116 "Vallahi halâsıma değil, ihlâsıma seviniyorum!" diyor. Bu çok güzel bir fıkradır. 00:30:29.341 --> 00:30:34.622 Tabii biz bu kadar kahraman değilizdir. Biz çok zayıfız. 00:30:34.894 --> 00:30:43.273 Elek gibiyiz, delik deşiğiz, kevgir gibiyiz. Bizim tutulacak yanımız yok, yük taşıyacak hâlimiz yok. 00:30:43.320 --> 00:30:47.319 Briket gibiyiz; üstümüze biraz basarlarsa toz duman oluruz. 00:30:47.483 --> 00:30:51.523 Allah bizi affetsin. Allah bizi zorlu imtihanlara uğratmasın. 00:30:51.851 --> 00:30:59.295 Ama uğrasa da insanın kale gibi olması lazım, sapa sağlam müslüman olması lazım. 00:30:59.594 --> 00:31:04.527 Bir daha bana [şunu] sorma: "Hocam, ibadetten zikirden zevk almıyorum, ne yapacağım?" 00:31:04.684 --> 00:31:07.968 Zevk almadan yap. Zevk alırsan herkes yapar. 00:31:08.538 --> 00:31:10.928 "Ya bu çok zevkli bir şeymiş, ben de yapayım!" 00:31:11.370 --> 00:31:15.902 Dışarıdaki herifler de gelir, turistler de gelir; "Ya bu çok zevkli bir şeymiş!" diye onlar da gelir. 00:31:15.972 --> 00:31:17.717 Zaten adamlar zevk arıyorlar. 00:31:18.400 --> 00:31:21.840 Plajda zevk var diye plaja gidiyor, tiyatroda zevk var diye tiyatroya gidiyor; 00:31:22.362 --> 00:31:27.406 o zaman tasavvufta zevk var diye zevkine geliyor. 00:31:27.924 --> 00:31:34.198 Burası imtihan yeridir; zevk ve keyif yeri değildir. 00:31:34.744 --> 00:31:41.910 Eskiden bir şeyh efendiye bir mürit gelince; "Ben sana derviş olmak istiyorum." 00:31:43.105 --> 00:31:48.243 Dermiş ki; "Evlâdım namazını kıl, orucunu tut; bizim işimiz biraz zordur, herkes yapamaz. 00:31:48.556 --> 00:31:55.683 Kendini sıkıntıya sokma, bildiğin gibi yaşa." "Yok efendim, her şeye razıyım." 00:31:55.773 --> 00:31:59.910 "Tamam, o zaman gel. Hadi bakalım yap şu işi. Hadi bakalım yap şu işi..." 00:31:59.154 --> 00:32:02.430 Bu sefer zor işleri yaptırıyorlar. Neden? 00:32:03.321 --> 00:32:08.537 "Bakalım vazgeçebilecek mi? Bakalım sağlam eleman mı?" diye yokluyorlar. 00:32:10.975 --> 00:32:13.605 Bir fıkra var, hoşuma gidiyor, onu da anlatayım. 00:32:13.910 --> 00:32:16.967 Böyle fıkralar hatırda kalıyor, insana da ibret oluyor. 00:32:17.772 --> 00:32:23.410 İsmini söylemeyelim, büyük alimlerden bir tanesi... Ben biliyorum, bana söylediler. 00:32:23.605 --> 00:32:26.801 Ben ismini söylemeden size anlatayım. 00:32:28.495 --> 00:32:33.761 Bu büyük alim -eski devirlerde- tefsirden kitap yazmış, büyük bir tefsir kitabı var. 00:32:34.366 --> 00:32:36.785 Hadisten kitap yazmış, büyük hadis kitabı var. 00:32:37.145 --> 00:32:42.768 Kelâmdan kitap yazmış, büyük kelâm kitabı vesaire... Çok alim ama tasavvufu bilmiyor. 00:32:43.980 --> 00:32:49.319 Neden? Canım ben doktor olurum da elektrikten anlamam, 00:32:49.390 --> 00:32:52.600 buzdolabını tamir edemem, ona buzdolabı tamircisi gelir. 00:32:53.459 --> 00:33:02.805 Buzdolabı tamircisi olurum da ziraattan anlamam. Ziraattan anlarım da tıptan anlamam. 00:33:03.465 --> 00:33:09.368 Hatta veteriner oluyor, hayvanların tedavisinden anlıyor, insanlardan anlamıyor. 00:33:09.811 --> 00:33:15.196 Hatta kalp mütehassısı oluyor da mideden anlamıyor. Yani herkesin bir ihtisası var. 00:33:15.935 --> 00:33:21.918 "Ben tasavvufu bilmiyorum efendim." demiş, evliyâullah büyüklerimizden birisinin yanına gelmiş. 00:33:22.378 --> 00:33:28.309 O evliyâullah büyüğümüz de kutbu'l-aktab, zamanın kutbu, çok büyük bir zât. Demiş ki; 00:33:28.348 --> 00:33:34.178 "Tasavvuf bilgim yok. Ayıp oluyor, herkes bir şey soruyor, bilmiyorum. 00:33:34.685 --> 00:33:39.210 Beni talebeliğe kabul edin, bu ilmi de sizden öğreneyim, talebeniz olayım, kabul eder misiniz?" 00:33:39.556 --> 00:33:46.775 "Hay hay evlâdım, şeref olur. Tamam, talebem ol. Memnuniyetle kabul ederim. 00:33:46.800 --> 00:33:53.978 Senin gibi alim, fâzıl, yetişmiş tam hazır bir eleman, memnun olurum." demiş. 00:33:54.950 --> 00:34:05.463 "Yalnız bizim tarikate girdin mi sana mânevî bir hal olur, kafandaki bütün bilgiler silinir. 00:34:05.729 --> 00:34:10.300 Cahil bir insan kalırsın. Kafan bomboş kalır. 00:34:10.753 --> 00:34:16.294 Kafandaki bilgilerin hepsini sileriz, kafan boş bir ev gibi kalır. 00:34:16.662 --> 00:34:22.108 Bomboş kalır; ne fıkıh bilgin kalır, ne tefsir kalır, ne hadis kalır, hepsi gider. 00:34:22.872 --> 00:34:26.998 Tasavvufu öğreteyim ama böyle bir durum var, böyle bir hal gelecek başına." 00:34:27.693 --> 00:34:35.430 "Ha, öyle mi? Efendim ben bu işi bir düşüneyim." demiş. Oradan bir kaçmış, bir daha gitmemiş. 00:34:36.580 --> 00:34:39.152 Arkasından hoca efendi gülmüş, demiş ki; 00:34:39.378 --> 00:34:42.798 "Evet, o bilgileri alırdık ama daha sağlamını koyardık." 00:34:46.320 --> 00:34:50.346 Çünkü dükkânı boşaltmayınca temizlenmez. 00:34:50.768 --> 00:34:55.569 Dükkânı iyi esaslı bir tamirat yapacaksan, yeni dekorasyon yapacaksan 00:34:55.815 --> 00:34:58.373 eski püskü tahtalar ile bu iş olmaz. 00:34:58.654 --> 00:35:04.489 Tertemiz güzelce boşaltırsın, ondan sonra yeni bir dekorasyon yaparsın, pırıl pırıl olur. 00:35:05.258 --> 00:35:09.920 "Alırdık ama daha sağlam, daha güzel bilgileri verirdik." demiş. 00:35:09.240 --> 00:35:14.362 Tefsirin mânevî tarafını da bilirdi, bâtınî tarafını da bilirdi. Hadisin ruhunu anlardı. 00:35:14.790 --> 00:35:17.358 Ümmî bir insana soruyorlar: 00:35:18.245 --> 00:35:22.986 "Şöyle bir söz rivayet ediyorlar, bu hadis mi?" "Evet, hadis." 00:35:24.210 --> 00:35:28.820 "Şöyle bir söz rivayet ediyorlar, bu hadis mi?" "Hayır, bu hadis değil." 00:35:28.871 --> 00:35:33.358 İmtihan için karıştırıyorlar, yarısı hadis yarısı hadis olmayan şeyler; 00:35:34.144 --> 00:35:36.286 "Şöyle bir şey rivayet ediyorlar, bu hadis mi?" 00:35:36.888 --> 00:35:42.593 "Şurasına kadar hadis, şuradan sonrası hadis değil, şurasına kadar da yine hadis..." 00:35:45.253 --> 00:35:50.440 "Efendim, vallahi çok doğru, aynen kitaplarda söylendiği gibi! Nasıl biliyorsunuz?" 00:35:50.451 --> 00:35:55.209 "Evlâdım, hadis olduğu zaman senin ağzından bir nur çıkıyor, hadis olduğunu oradan anlıyorum. 00:35:56.224 --> 00:36:01.783 Hadis olmadığı zaman ağzından o nur çıkmadığından o sözün hadis olmadığını anlıyorum." diyor. 00:36:02.250 --> 00:36:08.106 Bu nedir? Bu kalp gözünün açılmasıdır, basirettir. Allah öyle anlattırıyor. 00:36:08.403 --> 00:36:13.134 "Alırdık ama âlâsını, daha güzelini verirdik." demiş. 00:36:14.632 --> 00:36:20.544 Kimisi razı olamaz. O da ilmi seviyor. 00:36:21.500 --> 00:36:25.310 Öteki ilmi de ilmine bir ilim daha katılsın, fiyakası daha artsın diye seviyor. 00:36:25.552 --> 00:36:29.343 Omzuna dört tane yıldız koymuş, beşinci yıldızı konulsun diye seviyor. 00:36:29.577 --> 00:36:36.118 Tasavvuf da tevazu yolu olduğundan hoca onu deniyor, bakalım tevazuya yanaşacak mı? 00:36:36.187 --> 00:36:40.200 "Sileriz hepsini!" "Ha, o zaman istemem." Neden? 00:36:40.150 --> 00:36:47.500 Yıldızlardan vazgeçemiyor, bunları seviyor. Tozlanmasın diye yıldızları seviyor. 00:36:47.797 --> 00:36:52.771 Tasavvuf o değil ki. Tasavvuf tevazu yolu olduğundan ilk o dersi vermek istiyor. 00:36:53.370 --> 00:37:00.420 Tasavvuf teslimiyet, bunu vermek istiyor. Onu anlamayınca ne oluyor? İş olmuyor. 00:37:01.452 --> 00:37:03.306 Aziz ve muhterem kardeşlerim! 00:37:03.859 --> 00:37:10.783 Allah bize hakiki müslüman olmayı nasip etsin. Hakiki ârif olmayı da nasip etsin. 00:37:12.660 --> 00:37:15.270 Kuru bilgiyle de olmuyor, ahlâkın güzel olması lazım. 00:37:15.348 --> 00:37:19.590 Bu iş ince görüyorsunuz, alimler bile atlayabiliyorlar. 00:37:19.738 --> 00:37:25.343 Alim oluyor, birçok şeyi biliyor ama atlıyor, fark edemiyor, geçiyor. 00:37:25.827 --> 00:37:28.103 Orasının inceliğini anlayamıyor. Neden? 00:37:28.666 --> 00:37:35.444 Ötekisi evliyâullah, bu evliyâullah değil; göremiyor. 00:37:35.806 --> 00:37:43.156 İnsan profesör olabilir, insan allâme olabilir ama evliyâ olmak ondan daha başka bir şeydir. 00:37:44.609 --> 00:37:52.283 Allâmedir ama gözü bazı yerlerde kördür, bazı şeyleri göremez. Alimdir ama ârif değildir. 00:37:52.525 --> 00:37:59.428 Bu, ilmi kötülemek değil; bu, gerçeği söylemek. Bazı insan "alimim" diyor, "profesörüm" diyor... 00:37:59.451 --> 00:38:05.258 Etrafa bakın, irfanınızla ölçün, siz de ölçün, siz de bakın bakalım; 00:38:05.516 --> 00:38:11.310 profesör olmuş, vezir olmuş ama adam olmuş mu? Onu bir ölçün. 00:38:11.125 --> 00:38:15.885 Mühim olan vezir olmak değildir, adam olmaktır. 00:38:16.127 --> 00:38:20.381 Mühim olan alim olmak değildir, Allah'ın sevgili kulu olmaktır. 00:38:20.803 --> 00:38:23.440 Allah'ın sevgili kulu olmadıktan sonra ne olursan ol. 00:38:23.964 --> 00:38:29.457 İstersen Clinton'un yerine Amerika'ya seni başkan seçsinler, ne olacak; 00:38:29.746 --> 00:38:31.432 Allah'ın sevmediği bir kul olduktan sonra... 00:38:31.840 --> 00:38:36.760 Hem insan Allah'ın sevmediği bir kul olursa, yasak yola saparsa çok çabuk yükselir. 00:38:39.120 --> 00:38:42.520 Bakarsın adam ta yukarılarda. Nasıl çıktı? 00:38:43.730 --> 00:38:51.651 Harama günaha aldırmadı, rüşvet vesaire; Mercedes sahibi de oldu, köşk sahibi de oldu; 00:38:51.961 --> 00:38:55.408 ye kürküm ye, herkesin rağbeti arttı... 00:38:55.572 --> 00:39:05.390 Antalya'da adamın birisi posta, PTT kamyoneti gibi bir kamyonet satın almış. 00:39:06.326 --> 00:39:13.384 Dışını sarı renge boyamış. PTT yazmış. Posta telgraf telefon. 00:39:13.806 --> 00:39:21.722 Doğu Anadolu'ya gitmiş, gelmiş. Millet de onu PTT'nin arabası diye kontrol de etmemişler. 00:39:22.432 --> 00:39:28.687 Bu tarafa külliyetli miktarda uyuşturucu kaçırmış, Antalya'nın en büyük otellerinden birisini almış. 00:39:30.736 --> 00:39:33.464 "Neydi bu adam, bunu nereden aldı?" soramıyor. 00:39:33.987 --> 00:39:37.630 Türkiye'de "Serveti nereden kazandın?" diye sorma yok. 00:39:38.210 --> 00:39:43.120 Almanya'da var. Almanya'da insana kök söktürürler. 00:39:43.183 --> 00:39:48.341 "Bu şeyi nereden kazandın?" "Şuradan kazandım." 00:39:48.528 --> 00:39:51.388 "Peki kazandıysan vergini verdin mi?" "Vermedim." 00:39:51.688 --> 00:39:55.352 Bu sefer vergi cezasını öyle bir verirler ki bütün servetini elinden alırlar! 00:39:56.305 --> 00:40:05.323 Ama Türkiye'de adam Antalya'da deniz kenarında bir koca otele birden sahip oluyor, 00:40:05.722 --> 00:40:12.208 "Nereden sahip oldun?" diye sorulmuyor. Kara para; menşei sorulmuyor. Türkiye böyle. 00:40:14.900 --> 00:40:18.856 Harama razı oldu mu insan... O afyonu taşıyor. Onu alan ölüyor. 00:40:19.950 --> 00:40:20.954 Nasıl ölüyor? Titreye titreye ölüyor. 00:40:21.900 --> 00:40:26.410 Doktorlar bilir bunu. Hastaneye düştüğü zaman [kollarına] iğneleri sokuyorlar... Uyuşturucu... 00:40:26.832 --> 00:40:30.409 Onlar sonra insanlıktan çıkıyor. Adam öldürüyor. 00:40:30.948 --> 00:40:36.412 Yirmi beş kuruşu görse, biraz bir para görse tekrar [uyuşturucu] alayım diye 00:40:36.615 --> 00:40:40.346 babasını dövüyor, anasını dövüyor; insanlıktan çıkıyor. 00:40:40.448 --> 00:40:45.706 Uyuşturucuya alıştırmak, uyuşturucuyu nakletmek çok büyük cinayet. 00:40:46.890 --> 00:40:52.105 Ama bu cinayete alıştırılmış. Alıştırıyorlar; liselileri alıştırıyorlar, 00:40:52.134 --> 00:40:53.834 ortaokuldaki çocukları alıştırıyorlar. 00:40:54.760 --> 00:40:59.981 "Gel bak, sana bugün bir şey yapacağız." diyorlar, alıştırıyorlar. 00:41:00.114 --> 00:41:09.192 Neden? Müşteri artıyor. Sonra onlara o esrardan satacak. 00:41:09.683 --> 00:41:13.810 O da çok zevkli diye başlıyor, ondan sonra ömrü hastanede geçiriyor. 00:41:14.760 --> 00:41:17.730 Titreyerek, insanlıktan çıkarak öyle [ölüyor]. 00:41:17.839 --> 00:41:23.808 Devlet bunu bildiği için, hatta devletlerarası bazı şahıslar bunu bildiğinden 00:41:23.995 --> 00:41:32.260 uyuşturucuyla ilgili devletlerarası kontroller var. Bu devletin adamlarının bile üstünde adamlar var. 00:41:33.479 --> 00:41:39.350 Interpol diyorlar, [uyuşturucu trafiğini] takip ediyor. Narkotik şube deniliyor. 00:41:39.434 --> 00:41:43.619 Gider, istediği adamı durdurur, istediği adamı [yakalar]. 00:41:43.658 --> 00:41:45.787 Neden? Bunu engellemeye çalışıyor. 00:41:46.740 --> 00:41:53.275 Ama işte haramdan günahtan korkmadı mı insanlar, oradan buradan zengin olabiliyorlar. 00:41:54.150 --> 00:42:01.966 İşte Müslümanlık bu! Müslümanlık böyle avantajlara icabında elinin tersiyle bir tane vurup; 00:42:02.248 --> 00:42:05.457 "Ben Allah yolunda yürüyeceğim! Ben harama bulaşmam! 00:42:05.534 --> 00:42:08.759 Ben çoluk çocuğuma haram yedirmem! Ben yanlış iş yapmam! 00:42:08.791 --> 00:42:12.972 Ben başkasının kanına girmem! Ben bir başkasının hayatıyla oynamam!" 00:42:13.386 --> 00:42:20.200 Müslüman böyle işte; menfaati de terk edebilir, meşakkâti de göğüsleyebilir. 00:42:20.442 --> 00:42:22.594 Allah'ın imtihanı bu. 00:42:22.795 --> 00:42:25.735 Neden böyle? Böyle olması güzel mi? 00:42:25.776 --> 00:42:31.420 Çok isabetli, çok güzel, çok hikmetli! Çünkü tatlı olsa herkes gelir. 00:42:31.400 --> 00:42:38.840 İslâm hem kolaydır hem de bazen tatlı bazen tatsızdır, bazen zevkli bazen zevksizdir. 00:42:40.400 --> 00:42:48.120 Zevksiz tarafından da hiç çekinmeden zevk almaya çalışmak lazım. 00:42:48.560 --> 00:42:55.920 Oruç tutmak zordur. İlk gün insana çok zor gelir, benzi sararır, midesi acır. İkinci, üçüncü gün alışır. 00:42:56.400 --> 00:43:02.360 Eh, orucun da zevki var. "Neydi o günler, ne mübarek günlerdi. Orucu da sevmek lazım. 00:43:02.720 --> 00:43:09.640 Cihat da güzel, oruç da güzel, hac da güzel, hacdaki izdiham da güzel, sıkıntı da güzel, 00:43:09.840 --> 00:43:13.560 her şey güzel." demek lazım. İslâm'ı öyle sevmek lazım. 00:43:15.366 --> 00:43:20.929 Mühim bir konu olduğu için bunda biraz fazlaca durduk. İkinci hadîs-i şerîf: 00:43:27.577 --> 00:43:39.258 İnne'd-deyne yuktassu min sâhibihî yevme'l-kıyâmeti izâ mâte illâ men tedeyyene fî selâsi hılâlin: 00:43:39.656 --> 00:43:45.920 er-Raculü tad'ufu kuvvetuhû fî sebîlillâhi fe-yestedînu 00:43:46.800 --> 00:43:51.440 yetekavvâ bihî li-adüvvillâhi ve adüvvihî, 00:43:52.184 --> 00:43:57.692 ve raculün yemûtu inde müslimin lâ yecidü mâ yükeffinuhû 00:43:58.280 --> 00:44:05.500 ve yüvârîhi illâ bi-deynin fe-yemûtu ve lem yakdıhî, 00:44:05.151 --> 00:44:20.414 ve raculün hâfe alâ nefsihi'l-uzbete fe-yenkihu li-yuiffe nefsehû bi-zâlike haşyeten alâ dînihî. 00:44:20.680 --> 00:44:24.797 Fe-inna'llâhe yakdî an hâulâ'e yevme'l-kıyâmeti. 00:44:24.971 --> 00:44:31.788 Bu da Abdullah b. Amr b. Âs radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. 00:44:32.233 --> 00:44:36.490 İbn Mâce'de var, diğer kaynaklarda var. 00:44:36.401 --> 00:44:42.810 Uzunca metnini okuduk, şimdi kısa kısa mânasını verelim. 00:44:42.190 --> 00:44:48.200 İnne'd-deyne. Deyn, "de" harfiyle olursa deyn, Arapça'da "borç demek". 00:44:48.622 --> 00:44:55.120 Din olursa, "i" harfiyle olursa mânasını biliyoruz. "De" harfiyle olursa deyn, "borç" demek. 00:44:55.339 --> 00:45:00.584 Duyûn, "borçlar" demek. Duyûn-i umûmiye vardı Osmanlılar zamanında, duymuşsunuzdur. 00:45:02.336 --> 00:45:07.980 İnne'd-deyne yuktassu min sâhibihî yevme'l-kıyâmeti. 00:45:07.483 --> 00:45:20.730 "Deyn, kıyamet gününde sahibinden onun mukabili kısas olarak, sevabı alınarak ödettirilir." 00:45:21.245 --> 00:45:28.743 Bir adam borçlu öldü mü... Ali, Veli'ye borçlu. 00:45:29.370 --> 00:45:36.712 Allah âhirette Ali'nin sevabını alır, alacaklı olan Veli'ye verir. 00:45:37.130 --> 00:45:41.219 Ali borçlu, âhirette kısas yoluyla sevabından öder. 00:45:41.453 --> 00:45:45.164 Âhirette para pul kıymetli değil; orada sevabı verilir. 00:45:45.880 --> 00:45:49.460 İnne'd-deyne yuktassu min sâhibihî yevme'l-kıyâmeti. 00:45:49.609 --> 00:45:58.524 "Kıyamet gününde borç kısas yoluyla, mukabele yoluyla sahibinden burnundan getirtilir, alınır." 00:45:59.426 --> 00:46:08.680 Sahibi borçlu, onu öder. Borçluya bu borç ödettirilir. Alacaklıya verdirtilir. 00:46:10.761 --> 00:46:15.225 İzâ mâte. "Borcunu ödemeden öldüyse..." 00:46:15.663 --> 00:46:21.444 Adam borçlu, borcunu ödemedi, öldü; âhirette ödeyecek. Bunun çaresi yok. 00:46:21.842 --> 00:46:27.314 İllâ men tedeyyene fî selâsi hılâlin. 00:46:27.603 --> 00:46:37.325 "Üç durumda borçlanan insandan Allah âhirette borcunun karşılığını çekip almaz, affeder." 00:46:38.148 --> 00:46:43.920 Affeder de alacaklı mahrum mu kalır? Hayır, alacaklıyı kendisi memnun eder, borçluyu kurtarır. 00:46:44.655 --> 00:46:48.215 Üç kişi kimmiş, onları anlatıyor Peygamber Efendimiz. 00:46:50.153 --> 00:46:55.453 Muhterem kardeşlerim! Buraya kadarki kısımdan şu ders çıkıyor: 00:46:56.780 --> 00:47:03.441 Mümkünse kimseden borç almayın. Yorganınıza göre ayağınızı uzatın. 00:47:03.872 --> 00:47:11.256 Borç almadan işinizi görmeye çalışın. Mecbur oldu da borç aldıysanız borcunuzu ödeyin. 00:47:12.220 --> 00:47:18.638 Kalleşlik etmeyin. Aldığınızı ödemekte sallanmayın, gevşek davranmayın. 00:47:18.951 --> 00:47:22.684 Adamı pişman etmeyin. Adamı mağdur etmeyin. 00:47:22.756 --> 00:47:28.831 Size iyilik yapan adamı yaptığı iyilikten pişman duruma düşürmeyin, ödeyiverin. 00:47:29.890 --> 00:47:32.742 Nasıl tatlı tatlı aldınız, ilk fırsatta tatlı tatlı veriverin. 00:47:33.430 --> 00:47:41.310 Şimdi bizim bu devirde bu kalktı. Onun için Allah için borç veren de kalktı. 00:47:42.132 --> 00:47:46.652 Allah için borç veren de yok veya yok denecek kadar az. 00:47:47.553 --> 00:47:53.331 Allah için aldığı borcu ödeyen, anında ödeyen de çok az. 00:47:53.901 --> 00:47:58.798 Biz burada camiamızın, ihvânımızın 00:47:58.900 --> 00:48:04.605 işlerini görmek için, derginin masrafını karşılamak için şirketler kuruyorduk. Para yok. 00:48:06.200 --> 00:48:11.901 Hepimiz mâlum memur, talebe vesaire... Para yok. Borç alıyorduk. 00:48:12.769 --> 00:48:18.633 Borçlarımızı elimize imkân geçince vaktinden evvel götürüp ödüyorduk. 00:48:19.400 --> 00:48:25.856 Elhamdülillah, bize şöyle dediler: "Ya sizin kadar borcuna sâdık insan görmedik." 00:48:26.230 --> 00:48:27.431 Bazı şirketlerimizi öyle kurduk. 00:48:27.829 --> 00:48:36.340 Şimdi şirketlerimiz Allah'ın lütfuyla büyüdü ama ilk alınışı sıfır, ilk borçla başlanmıştı. Ödedik. 00:48:36.557 --> 00:48:42.570 Allah ödemek niyetiyle, hâlis niyetle borç alana ödemeyi de nasip eder. 00:48:42.799 --> 00:48:48.580 Ama bu devirde ne yapılıyor? "Heriften borcu alayım. 00:48:49.860 --> 00:48:54.128 Ondan sonra vermeyeyim. O beni mahkemeye versin. Mahkeme iki sene sürer. 00:48:54.574 --> 00:48:57.360 Sürdükten sonra 'Tamam, kabul ettim.' diyeyim. 00:48:57.279 --> 00:49:03.695 Zaten üç sene dört sene geçinceye kadar o paranın canı çıkar, pula döner." 00:49:03.789 --> 00:49:06.793 Parayken pula döner, altınken bakıra döner; değil mi? 00:49:07.298 --> 00:49:13.494 Ben bu sene birisinden yüz milyon alsam, dört sene sonra yüz milyon ödesem ne olur? 00:49:14.785 --> 00:49:18.452 Kargalar bile etrafımıza toplanır "gak gak gak" güler. 00:49:19.202 --> 00:49:20.971 Kargalar bile güler, bu işi anlar. 00:49:21.369 --> 00:49:27.535 Dört senede enflasyon olan bir ülkede parayı aynen verirsen olur mu? Al sana yüz milyon... 00:49:28.160 --> 00:49:30.112 Bizim bir profesör arkadaş anlatıyor: 00:49:30.549 --> 00:49:35.780 Birisi; "Aa! Nihatçığım, gözlerinden öperim..." Şapur şupur yanaklarından öpmüş. 00:49:36.241 --> 00:49:39.862 "Sana bir borcum vardı, al şu beş lirayı." 00:49:40.280 --> 00:49:45.800 "Ne bu?" demiş. "Hani senden on beş yıl önce talebeyken, beraberken bir beş lira almıştım ya; 00:49:45.880 --> 00:49:50.200 içime dert oldu aziz kardeşim, şimdi seni gördüm, al beş lirayı." "Almam!" demiş. 00:49:51.120 --> 00:49:58.160 "Niye?" Bu Koska yokuşunda, Beyazıt'tan Aksaray'a inen yokuşta oluyor. 00:50:00.960 --> 00:50:02.880 "Beyazıt'a kadar gideceğiz." "Ee?" 00:50:03.480 --> 00:50:06.720 "Beyazıt Umumî Kütüphanesi'ne gireceğiz." "Ee?" 00:50:07.160 --> 00:50:12.200 "Beyazıt Umumî Kütüphanesi'nde gazete koleksiyonları kısmına geçeceğiz." "Ee?" 00:50:12.680 --> 00:50:23.200 "O on beş yıl evvelki gazeteyi bulacağız. O zaman bir altın lira kaç paraydı, ona bakacağız. 00:50:24.120 --> 00:50:32.240 Bakalım şu beş lirayla o zaman ne alınıyordu?" Ben hatırlıyorum, Türkiye'de dolar 2,5 liraydı. 00:50:32.480 --> 00:50:35.560 Şimdi kaç? 70 bin. 00:50:36.440 --> 00:50:44.000 Ben hatırlıyorum, bir kilo et 120 kuruştu. Şimdi kaç? 450 bin. 00:50:44.480 --> 00:50:50.160 Olur mu şimdi; ben senden et almıştım, "Sana 120 kuruş borcum vardı." desem, 00:50:50.200 --> 00:50:55.280 şimdi kasaba götürsem kargalar gülmez mi? Herkes güler. 00:50:57.160 --> 00:51:04.000 Şimdi herkes böyle yapıyor. Borcu alıyor, kurnaz... Ama kurnazlık değil; bu ateşle oynamak. 00:51:04.800 --> 00:51:07.480 Allah bunu sevmez. Allah bunun cezasını verir. 00:51:07.720 --> 00:51:14.240 Borcunu verecek, ne zaman eline geçerse verecek. Katık bile yemeyecek, borcunu verecek. 00:51:14.600 --> 00:51:19.440 Onun için, herkes şimdi borç vermiyor. Birisi borç isterse "Vallahi yok kardeşim!" diyor. 00:51:19.560 --> 00:51:23.400 Olmaz olur mu, dolu! Onun da yemini yalan. 00:51:23.920 --> 00:51:33.960 Olmaz olur mu? Adamı gözün tutmuyorsa bari "Sana verilecek borcum yok, param yok." de. 00:51:34.400 --> 00:51:40.360 Veyahut; "Tamam, borç veririm ama altın veririm." diyor. Haklı. 00:51:41.120 --> 00:51:45.640 "Ben sana beş yüz altın vereyim, sen de bana beş yüz altın geri öde." Haklı. 00:51:45.960 --> 00:51:49.360 "Yoo, olmaz. Türk parası borç verirsen ver, vermezsen Allah'a ısmarladık..." 00:51:49.760 --> 00:51:52.960 "İyi tamam, güle güle o zaman... Güle güle, ne yapalım..." 00:51:54.000 --> 00:51:58.880 Türk lirasının %80, %100, %120, %150 enflasyonu var. 00:51:59.200 --> 00:52:04.720 Bunları herkes biliyor. Borçlu alacaklı işlerinde çok oyunlar oluyor. 00:52:04.946 --> 00:52:08.485 Ortaklıklarda çok hileler, aldanmalar, aldatmalar oluyor. 00:52:08.912 --> 00:52:14.550 Adam alacağını alamıyor, mafyaya gidiyor, diyor ki; "Şu herifte benim alacağım var, şunu al." 00:52:15.500 --> 00:52:17.385 O da; "İyi ama üçte birini bana verirsen alırım." diyor. 00:52:17.549 --> 00:52:21.198 "Tamamı batacağına hiç olmazsa üçte ikisi bana gelsin." diyor. 00:52:21.346 --> 00:52:27.403 Mafya silahını çekiyor, adama gidiyor, masasına tabancayı koyuyor, yakasına yapışıyor, 00:52:27.960 --> 00:52:34.235 iki gözünün ortasına burnunun üstüne bir kafa atıyor, şarıl şarıl burnunda bir çeşme, kan akıtıyor, 00:52:34.430 --> 00:52:36.159 ondan sonra parayı adam getiriyor. 00:52:36.378 --> 00:52:38.460 Be adam! Bunu önceden getirseydin ya? 00:52:39.202 --> 00:52:44.197 Üçte birini mafyaya ne verdirtiyorsun? Borcunu getirsene! Getirmiyorlar. 00:52:44.228 --> 00:52:49.753 Bunlar kıyamet alâmeti. Bunlar huy bozukluğu. Bunlar gayri İslâmî davranışlar. Çok yaygın. 00:52:49.987 --> 00:52:55.862 Herkes şimdi bu durumda. Çok büyük bir ekseriyet bu durumda. 00:52:56.100 --> 00:53:00.269 Allah ıslah etsin. Allah borç belasına düşürmesin. 00:53:00.542 --> 00:53:09.252 Kötü niyetli oldu mu borçlunun ibadeti kabul olmaz. Öldüğü zaman başı derde girer. 00:53:11.470 --> 00:53:15.485 Cenaze namazı kılınacağı zaman önce "Haklarınızı helal edin." deniliyor. 00:53:15.610 --> 00:53:21.910 Hak helal edilmezse olmaz. Kul hakkı önemlidir, millet bunu bilmiyor. Dürüstlük kalmadı. 00:53:23.121 --> 00:53:27.362 Tüfek icat oldu, delik demir çıktı; mertlik bozuldu. 00:53:28.121 --> 00:53:34.259 Faiz çıktı, enflasyon çıktı; mertlik bozuldu. Bizimkiler de sapıttı... 00:53:35.382 --> 00:53:39.942 Çok hoşuma gidiyor: Bizim bir hacı arkadaşımızın babası dükkânına gelmiş, 00:53:40.130 --> 00:53:47.723 bakmış dükkânın içinde bir sürü kâğıt. "Bunlar ne evlâdım?" "Senet sepet, bono..." 00:53:47.902 --> 00:53:58.768 "Eyvah! Şimdi kâğıda mı kaldı evlâdım ticaret? Biz eskiden bir söz üzerine dükkânı verirdik." 00:53:59.143 --> 00:54:04.991 "Hacı amca bana elli top kumaş lazım, param yok, inşaallah satıp getiririm." 00:54:05.360 --> 00:54:06.927 "Al evlâdım beğendiklerini, git..." 00:54:08.280 --> 00:54:11.500 E senet sepet, yazı? "Yoktu." diyor. 00:54:11.613 --> 00:54:14.445 "Vah vah vah evlâdım, şimdi senede sepete mi kaldı?" 00:54:14.781 --> 00:54:19.776 Senede sepete kaldı. Bonoya kaldı. Hem de onlar da ödenmiyor. 00:54:20.520 --> 00:54:27.759 Onlar da protestoya uğruyor, avukata gidiyor, alınıncaya kadar bilmem ne oluyor... 00:54:27.822 --> 00:54:33.500 Adam da avukat; geç ödediği için üstüne temerrüt faizi ekleyecek. 00:54:33.261 --> 00:54:36.904 Geliyor bana soruyor: "Üstünü ödeyeyim mi ödemeyeyim mi? 00:54:36.928 --> 00:54:40.270 Hocam faiz midir, değil midir? Alalım mı, almayalım mı?.." 00:54:40.700 --> 00:54:45.556 Karmakarışık haramlar günahlar... Toplumun içi çok berbat. 00:54:47.723 --> 00:54:53.658 Bir kimse borçluysa borcu kıyamet gününde ondan kısas yoluyla bu alınır, 00:54:53.760 --> 00:55:00.360 üç durumdaki insan, üç durumda borçlanan insandan alınmaz. Allah onları kurtaracak. Kim? 00:55:00.751 --> 00:55:05.859 Birisi; er-raculü tad'ufu kuvvetuhû fî sebîlillâhi. "Adam 00:55:06.280 --> 00:55:12.480 Allah yolunda cihat edecek ama Allah yolunda kuvveti zayıfladı; 00:55:12.792 --> 00:55:22.440 kılıcı yok, atı yok, zayıf, askerî teçhizâtı yok." 00:55:22.752 --> 00:55:29.820 Fe-yestedînu. "Borçlanıyor." Yetekavvâ bihî li-adüvvillâhi. 00:55:29.537 --> 00:55:35.922 "Bu borçlandığıyla silah, malzeme, teçhizât alıyor, Allah düşmanına karşı kuvvetlenmek için." 00:55:36.400 --> 00:55:42.600 Zayıftı; kuvvetlenmek için, düşman saldırıyor diye borç alıyor; silah, cephane, teçhizât alıyor. 00:55:42.334 --> 00:55:44.560 Bihî li-adüvvillâhi ve adüvvihî. " 00:55:44.716 --> 00:55:50.724 Kendisinin düşmanı ve Allah'ın düşmanı olan kişilere karşı borç alıyor, silah teçhizât alıyor." 00:55:50.759 --> 00:55:56.500 Bu adamın vaziyeti, askerî durumu zayıftı; silah için borçlanıyor. 00:55:58.659 --> 00:56:01.940 Sonra ödeyemedi, öldü, şehit oldu. Ne olur? 00:56:01.610 --> 00:56:08.526 Allah bunun borcunu âhirette alacaklısına bundan sevabı çekip alıp vermez. 00:56:09.260 --> 00:56:15.405 Bundan borç istemez, kendisi öder. Alacaklıyı memnun eder, bunu kurtarır. 00:56:15.553 --> 00:56:21.422 Neden? Niyeti iyiydi, düşmana karşı askerî bakımdan kuvvetlenmek için bu işi yaptı. Bu bir. 00:56:22.240 --> 00:56:29.230 İkincisi; ve raculün yemûtu inde müslimin. Bir adam bir insanın yanına geliyor, misafir... 00:56:29.351 --> 00:56:35.897 Erzurum'dan geldi. Diyelim ki Hakkâri'de oturuyordu, Van'daki komşusuna geldi. Neden? 00:56:35.952 --> 00:56:40.918 Orada anarşi var mesela. Misalle anlatalım diye söylüyorum. 00:56:41.589 --> 00:56:49.850 Birisinin yanına geldi, orada öldü. Zaten yanına geldiği adam da fakir, o da zengin değil. 00:56:49.988 --> 00:56:53.269 Ama ne yapsın, öbür tarafta can korkusu var, bu buraya geldi, buna misafir oldu. 00:56:53.323 --> 00:56:57.168 Akrabası, "gık" diyemedi, bunun yanında öldü. 00:56:57.746 --> 00:57:02.606 İnde müslimin lâ yecidü mâ yükeffinuhû ve yüvârîhi. 00:57:03.442 --> 00:57:06.951 Kendisine kefen alacak, onun teçhiz ve tekfînini, 00:57:07.317 --> 00:57:12.144 sarılmasını vesairesini yapacak parası olmayan bir 00:57:12.474 --> 00:57:16.854 akrabasının, dostunun, müslümanın yanına geldi; o adam öldü." 00:57:17.938 --> 00:57:27.794 "Ancak onun kefenlenmesi ve tekfîninin yapılması..." İllâ bi-deynin. "Borçlanarak olabilecek." 00:57:27.887 --> 00:57:36.667 Adam borç aldı. Vefat etmiş misafirin teçhiz ve tekfînini yaptı; borcu ödeyemedi. 00:57:37.252 --> 00:57:38.425 Borcu niçin yapmıştı? 00:57:38.449 --> 00:57:44.606 Kendi keyfi için yapmamıştı, bu fukarâcık müteveffânın teçhiz ve tekfîni için yapmıştı. 00:57:44.660 --> 00:57:47.477 Bundan da Allah borcu sormaz. 00:57:47.839 --> 00:57:52.716 Âhirette ötekisini memnun eder, onu da borçtan muaheze etmez, kurtarır. 00:57:53.120 --> 00:57:56.640 Ve raculün hâfe alâ nefsihi'l-uzbete fe-yenkihu. 00:57:57.000 --> 00:58:02.480 "Ve bir adam ki bekârlıktan kendisi hakkında korkuyor." 00:58:03.245 --> 00:58:09.447 "Eyvah! Ben bekâr kalırsam günaha sapabilirim, vaziyetim iyi olmayabilir. 00:58:09.799 --> 00:58:16.963 Belki bir hata işlerim..." Bir kadın nikâhlıyor, evleniyor, düğün yapılıyor. 00:58:17.338 --> 00:58:19.724 Li-yuiffe nefsehû bi-zâlike. 00:58:20.333 --> 00:58:27.662 "Kendisinin iffetini böylece harama sapmaktan, sarkmaktan korumak için evleniyor." 00:58:28.210 --> 00:58:30.840 Haşyeten alâ dînihî. 00:58:31.129 --> 00:58:36.319 "Dindarlığına bir gölge düşmesin, günaha harama sapmasın diye bunu yapıyor." 00:58:38.254 --> 00:58:42.621 Ve böylece ölüyor. Düğün parasını ödeyemedi, öyle öldü. 00:58:42.934 --> 00:58:46.105 Ne olur? Bundan da alınmaz. Neden? İyi niyetliydi. 00:58:46.496 --> 00:58:53.388 Demek ki kendi dindarlığını korumak, nefsini haramdan korumak için, düğün için para alsa, 00:58:54.239 --> 00:58:58.666 ödeme imkânı bulamadan ölse Allah muaheze etmez. 00:58:59.111 --> 00:59:04.278 Cihat için teçhizât alsa, ödeyemese Allah muaheze etmez. 00:59:04.925 --> 00:59:10.190 Yanına bir misafir geldi, kendisinin parası yok, onun teçhiz ve tekfîni için borçlandı; 00:59:10.518 --> 00:59:15.394 ödeyemezse Allah muaheze etmez, âhirette onu güç durumda bırakmaz. 00:59:15.448 --> 00:59:18.333 Bunlar üç tane misal olmuş oldu. 00:59:18.497 --> 00:59:25.185 Demek ki böyle sebepler olursa Allah âhirette borçluyu sıkıştırmıyor. 00:59:25.834 --> 00:59:31.676 Neden? Niyeti iyiydi. Hem ödemeye niyeti vardı hem de borç almaktaki niyeti iyi. 00:59:32.488 --> 00:59:39.260 Adamın bu devirde niyeti böyle değil. Dükkânı var, işi var, daha genişlemek için borç alıyor. 00:59:39.275 --> 00:59:47.960 Arabası var, malı var mülkü var, onlar zarara uğramasın diye buradan borç alıyor. Kerata! 00:59:48.781 --> 00:59:53.440 Senin orada tarlan var, bahçen var, malın var; onu satıp da işini görsene! 00:59:53.473 --> 00:59:55.318 Hayır, o değerlenecek. 00:59:55.795 --> 00:59:59.533 O değerlenecek diye onu satmıyor, burada birisinden borç alıyor, 00:59:59.573 --> 01:00:05.757 ondan sonra borcun üstüne yatıyor. Böyle olunca onlar cezayı çeker. 01:00:06.620 --> 01:00:11.218 Üçüncü hadîs-i şerîf. Üç hadiste bitireceğiz herhalde... 01:00:14.303 --> 01:00:27.570 İnne'z-zikre fî sebîlillâhi yuda'afu fevka'n-nafakati seb'a mieti dı'fin. 01:00:30.400 --> 01:00:35.200 Muaz b. Enes radıyallahu anh'ten Ahmed b. Hanbel rivayet eylemiş. 01:00:35.000 --> 01:00:43.440 Mânası: İnne'z-zikre. "Muhakkak ki, şüphesiz ki, kuşkusuz ki zikretmek..." 01:00:44.599 --> 01:00:53.103 Nerede? Fî sebîlillâhi. "Allah yolunda zikretmek." 01:00:53.477 --> 01:00:56.704 Allah yolunda zikretmekten maksat ne olabilir? 01:00:57.173 --> 01:01:03.259 Bir çarpışırken zikrediyor; Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah... diye 01:01:03.626 --> 01:01:09.580 cihat ederken zikrediyor. Fî sebîlillah cihat ederken zikrediyor. 01:01:09.491 --> 01:01:11.801 Veyahut fî sebîlillah başka ne olur? 01:01:12.820 --> 01:01:14.495 Hacca gidiyor, hacca giderken zikrediyor. 01:01:14.901 --> 01:01:18.453 Hac yolu Allah yoludur, fî sebîlillahtır, o da cihat gibidir. 01:01:18.797 --> 01:01:23.836 Hacca giderken zikrediyor. Bu mânaya olabilir. 01:01:24.311 --> 01:01:28.660 Ya da daha başka mâna ihtimalleri var. 01:01:28.738 --> 01:01:36.150 Mesela Allah'ın rızası için, Allah'ın dinine yardım olsun diye çıkıyor vaaz ediyor, 01:01:37.400 --> 01:01:47.343 gerçekleri anlatıyor.Mesela Yâsîn sûresinde... Mübarek insanları öldürmeye kalkmış. 01:01:47.861 --> 01:01:50.234 O, şehrin öbür tarafından koşarak geliyor, diyor ki; 01:01:50.593 --> 01:01:54.415 "Ey insanlar! Yapmayın, bunlar mübarek insandır, doğruyu söylüyorlar. 01:01:54.790 --> 01:01:59.994 Bunlar hak yolda. Siz bunları öldürmekle günaha girersiniz. Allah'a karşı mı geliyorsunuz?" 01:02:00.130 --> 01:02:05.754 Bu nedir? Bu da bir zikirdir, yani insanlara doğruyu göstermek için hatırlatmadır. 01:02:06.310 --> 01:02:11.204 Bir kavim sapık, yanlış bir iş yapıyor, topluca plajda hepsi 01:02:11.556 --> 01:02:13.581 veyahut gazinoda vur patlasın çal oynasın... 01:02:14.960 --> 01:02:20.831 Gidip de; "Ey kavim, ey insanlar, ey gafiller, ey cahiller, ey kardeşlerim! Yapmayın böyle ya! 01:02:21.263 --> 01:02:26.555 Bunun cezası büyük olur!" Veya birileri birisine zulüm ediyor; "Yapmayın ya bu zulmü! 01:02:26.618 --> 01:02:29.875 Bu fukarâcıktan ne istiyorsunuz? Başınıza bela gelir." 01:02:30.101 --> 01:02:31.848 Bu nedir? Bu da bir çeşit zikirdir. 01:02:32.449 --> 01:02:37.790 Allah rızası için insan bazen böyle tehlikeli şeyleri söyler. 01:02:38.170 --> 01:02:43.970 Tehlikeli yerlerde korkmaz, söyler. Bu da bir çeşit zikir. 01:02:44.235 --> 01:02:46.463 Bu kelime böyle mânalara gelebilir. 01:02:46.713 --> 01:02:51.677 Ama ilk hatıra gelen mânası; savaşırken Allah demek, hacca giderken zikir yapmak. 01:02:52.519 --> 01:02:54.513 Bunun sevabı ne kadardır? 01:02:54.927 --> 01:02:58.248 Yuda'afu. "Sevabı kat kat fazlalaştırılır." 01:02:58.732 --> 01:03:11.893 Fevkan nafakati. "Allah yolunda infaka, masraf yapmaya, harcama yapmaya kat kat fazla..." 01:03:12.291 --> 01:03:22.616 Ne kadar fazla? Seb'a mieti dı'fin. "Yedi yüz kat daha fazlalaştırılır." Şöyle söyleyelim: 01:03:24.608 --> 01:03:27.875 Allah yolunda masraf yapıyorsunuz. 01:03:29.438 --> 01:03:32.613 Allah yolu cihatsa cihada masraf yapıyorsunuz; 01:03:34.144 --> 01:03:40.591 tabanca aldınız, mermi aldınız, şunu aldınız bunu aldınız, çizme aldınız vesaire, 01:03:40.677 --> 01:03:46.778 giyecek yiyecek aldınız, motorize bir şeyler aldınız. Bunun sevabı bire yedi yüz. 01:03:49.730 --> 01:03:54.637 Bunun bir sevabı var, infak bu. Veya hacca para harcıyorsunuz, bunun bir [sevabı] var. 01:03:55.387 --> 01:04:02.232 Zikrullah bundan yedi yüz kat daha sevap! 01:04:02.551 --> 01:04:09.590 Para vermekten, infaktan yedi yüz kat daha sevaplı! 01:04:12.546 --> 01:04:21.277 Buradan zikrin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz. 01:04:21.316 --> 01:04:30.942 Elimize tesbihi alıp da yaptığımız zikirler ne kadar sevaplıymış, o mâna çıkıyor. 01:04:32.000 --> 01:04:35.315 Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâlar olsun ki 01:04:35.612 --> 01:04:39.331 bizi zikrin karşısında etmedi, zikre düşman etmedi. 01:04:39.356 --> 01:04:53.651 Adam müslüman ama, şeriatçi ama, radikal ama zikrin karşısında. 01:04:54.348 --> 01:04:57.585 Gel işte bak buyur, zikrin sevabını gör. 01:04:58.870 --> 01:05:02.220 "Müslümanım" diyorsun, ortalıkta dolaşıyorsun; İslâm'dan haberin yok! 01:05:03.930 --> 01:05:06.642 Senin kadar bilgi bizde de var. Senin okuduklarını biz de okuduk, daha fazla okuduk. 01:05:06.696 --> 01:05:11.692 Elhamdülillah okuduk. Okumasak bizi küçük görürlerdi. "Bu da bir şey bilmiyor. 01:05:11.760 --> 01:05:15.000 Ne tahsili var? Ateş olsa cürmü kadar yer yakar." derlerdi. 01:05:15.200 --> 01:05:18.000 Şimdi kimse bir şey diyemiyor. Ye kürküm ye... 01:05:18.683 --> 01:05:24.546 Kocaman kocaman unvan yazıyoruz, Prof. Dr. bilmem ne diye; adam "gık" diyemiyor. 01:05:25.800 --> 01:05:32.680 Bu adam biliyor diye bir şey diyemiyor. Dut yemiş bülbüle dönüyor. Bir şey söyleyemiyor. 01:05:32.706 --> 01:05:36.588 Neden? Onun bildiğini biz de biliyoruz, daha âlâsını biliyoruz, daha fazlasını biliyoruz. 01:05:37.330 --> 01:05:39.530 Sıkıştırıyoruz. Tasavvufa karşısın; 01:05:39.571 --> 01:05:44.832 işte bak hadîs-i şerîflere! Zikre karşısın; işte bak âyetlere! 01:05:46.740 --> 01:05:52.835 Sen müslümansın da bu koca cemaatler müslüman değil mi? Sadece İslâm'ı sen mi biliyorsun? 01:05:53.480 --> 01:05:57.640 Allah'a çok şükür, Allah bizi sevdiği yolda eylemiş; sevdiği yoldan ayırmasın. 01:05:57.760 --> 01:06:03.800 Allah hepinizden razı olsun. Yolunda dâim etsin. Zikrinde kâim eylesin. 01:06:03.160 --> 01:06:06.680 İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.