WEBVTT 00:00:00.125 --> 00:00:01.917 Bismillâhirrahmânirrahîm. 00:00:02.692 --> 00:00:09.409 el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin 00:00:10.140 --> 00:00:16.737 Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. 00:00:16.834 --> 00:00:25.100 Emmâ ba'd: Aziz ve muhterem kardeşlerim! Namazda okuduğumuz İnsan sûresi; 00:00:25.124 --> 00:00:30.686 Hel etâ ale'l-insâni hînün mine'd-dehri lem yekün şey'en mezkûrâ. 00:00:32.209 --> 00:00:41.960 Kur'ân-ı Kerîm'in 76. sûresinin 27. âyetinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; 00:00:42.282 --> 00:00:51.438 İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. 00:00:52.518 --> 00:01:01.120 "Hiç şüphe yok ki..." Hâulâi, Arapça'da "onlar" demek. 'Onlar'dan maksat, yaratılan insanlar. 00:01:02.210 --> 00:01:18.790 İnne hâulâi yuhibbûne'l-âcilete. "Onlar âcil âlemi, âcil hayatı seviyorlar." 00:01:20.749 --> 00:01:38.593 Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır bir günü, çetin bir günü arkalarına atıyorlar." 00:01:38.749 --> 00:01:48.320 Yani arkalarında bırakıyorlar, sırt çeviriyorlar, bakmıyorlar, aldırmıyorlar, ihmal ediyorlar. 00:01:49.533 --> 00:02:01.403 kökünden bir kelime. Onun da femineni -masculine feminine var ya- müennesi 00:02:02.600 --> 00:02:11.779 "Âcileyi seviyorlar, acele olanı seviyorlar." Acele olan ne? 00:02:12.190 --> 00:02:15.157 Âcil olan hayat, yani şu andaki içinde bulundukları hayat. 00:02:15.365 --> 00:02:25.565 Yani dünyayı seviyorlar. Dünya da nispeten, ikisi mukayese edildiği zaman, 00:02:25.869 --> 00:02:28.672 "bize yakın olan hayat" demek. 00:02:28.739 --> 00:02:33.980 İki hayat var: Bir, âhiret hayatı. Âhiret, "sonraki" demek; sonraki hayat. 00:02:34.890 --> 00:02:38.234 Hayat kelimesi söylenmiyor, sadece sonraki [söyleniyor.] Âhiret; sonraki. 00:02:39.570 --> 00:02:44.169 Dünya; yakındaki. Yani sonraki hayat-yakındaki hayat... 00:02:44.711 --> 00:02:51.967 Bu yaşadığımız hayat çeşitli isimlerle isimlendirilmiş; birisi de âcile, 00:02:52.543 --> 00:03:02.788 yani şu andaki içinde bulunduğumuz, âcil olan, yaşadığımız hayat. 00:03:03.927 --> 00:03:18.727 İnsanların çoğu bu içinde bulundukları hayatın süsüne, ziynetine aldanırlar, 00:03:20.300 --> 00:03:25.333 olaylara kapılırlar, yaşayıp giderler. 00:03:25.333 --> 00:03:30.818 Çünkü herkes; "Hayat bir mücadeledir." diyor. Doğru, hakikaten bir mücadeledir. 00:03:31.161 --> 00:03:38.802 "Çalışmazsan ekmek yok." diyorlar. Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki; 00:03:38.802 --> 00:03:44.950 Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ seâ. "İnsanoğlu neye sa'y u gayret ederse o vardır, 00:03:44.950 --> 00:03:47.370 onun eline geçecek olan odur. 00:03:47.428 --> 00:03:54.145 Çalışmadığı şeyi elde etmez, çalışması lazım." Ve enne sa'yehû sevfe yurâ. 00:03:54.476 --> 00:04:00.483 "Sa'y u gayretinin sonucu elbette ona gösterilecektir, sonunda görülecektir." 00:04:01.408 --> 00:04:07.404 Çalışan kazanır; çalışmayan tembelliğinin, çalışmamasının, ihmalinin cezasını çeker. 00:04:07.714 --> 00:04:18.460 İnsanoğlu -biraz da doğal, tabiî bir şey- bu hayatı öne alıyor 00:04:18.742 --> 00:04:24.776 ve bu hayatı iyi geçirmeye özen gösteriyor, bu hayatı seviyor. 00:04:25.431 --> 00:04:31.423 Bu hayattan ayrılmayı da istemiyor; çünkü ölüm onun için korkunç bir olay ve ölümden sonrası, 00:04:31.423 --> 00:04:35.239 öteki hayat meçhul. 00:04:35.663 --> 00:04:43.521 Öbür hayat meçhul olduğu için, bilinmediği için, kendisi bilmediği için, şu anda görülmediği için, 00:04:43.521 --> 00:04:51.764 ileride olacak olduğu için onu tasavvur edemiyor, lâyıkıyla anlayamıyor 00:04:54.997 --> 00:05:04.112 ve bütün gücünü, kuvvetini, gayretini bu dünya hayatında bir sonuca ulaşmaya sarf ediyor. 00:05:05.684 --> 00:05:12.897 Küçükten itibaren çocuklarımızı da "hayata hazırlayalım" derken öyle yetiştiriyoruz. 00:05:13.466 --> 00:05:22.829 Okullarda da bunlar söyleniyor. Zaten okul dediğimiz, tahsil dediğimiz olay da; 00:05:24.980 --> 00:05:31.741 hayatın yarısını öbür yarısında başarılı geçirelim diye tahsile harcıyoruz, yarısı tahsilde geçiyor. 00:05:31.741 --> 00:05:39.842 Neden tahsil yapıyorsun? Öbür yarısında tahsilli olayım da başarılı olayım diye. 00:05:40.334 --> 00:05:43.876 Hayat zaten şu anda devam ediyor. Şimdiden başarılı olmak lazım. 00:05:44.375 --> 00:05:46.750 Aslında hemen başlamak lazım. 00:05:46.834 --> 00:05:50.293 Dün [küçükler] Hamza'nın dükkânında [çalışmışlar,] para kazanmışlar. 00:05:50.375 --> 00:05:56.375 Hoşuma gitti, "aferin" dedim. Küçükten başlamak lazım; bir taraftan tahsil, 00:05:56.375 --> 00:05:58.417 bir taraftan çalışma olması lazım. 00:05:58.918 --> 00:06:07.267 Doğrusu, akla-mantığa uygun olanı bu. Çocuklar iyi çalışsın diye, 00:06:08.511 --> 00:06:10.696 oyun oynasınlar diye [iş yapmaları ihmal ediliyor.] 00:06:10.911 --> 00:06:16.653 Ondan sonra da çocuk oyuna alışıyor, büyüdükten sonra çalışmaya yanaşmıyor; 00:06:16.653 --> 00:06:19.525 esrarkeş oluyor, havâî oluyor. 00:06:20.396 --> 00:06:24.945 Babası zenginse babasının parasını yeyip yan gelip yatıyor, keyif çatıyor. 00:06:25.554 --> 00:06:32.954 Hâsılı, bu dünya hayatını iyi sürmek için de donatılmış olduğumuz için; 00:06:32.954 --> 00:06:36.580 gözümüz var, görüyoruz; kulağımız var, duyuyoruz; 00:06:37.153 --> 00:06:44.472 sıcağı soğuğu hissediyoruz, soğuk olduğu zaman büzülüyoruz, ateşin yanına yaklaşıyoruz, 00:06:44.472 --> 00:06:47.329 sıcak olduğu zaman su içiyoruz, yakayı bağrı açıyor, 00:06:47.329 --> 00:06:53.683 yelpazeleniyoruz vesaire; hep bu hayatımızla ilgili. 00:06:53.683 --> 00:07:03.160 Ama Allahu Teâlâ hazretleri ilk insanı yarattığı zamandan itibaren, ilk insan da biliyor bunu; 00:07:03.780 --> 00:07:08.831 bu hayat asıl hayat değil, öldükten sonra âhiret hayatı, asıl hayat, 00:07:09.257 --> 00:07:12.988 öteki hayat, sonraki hayat, ukbâ var. 00:07:13.208 --> 00:07:22.643 Dünyadan sonra ukbâ var. Ûlâdan, evvelki hayattan sonra âhiret var, "sonraki hayat" var. 00:07:23.960 --> 00:07:34.281 Âcileden sonra acile, "tecilli, sonradan gelecek olan, arkada olan hayat" var. 00:07:34.587 --> 00:07:36.862 Bu ikinci hayat en önemli husus. 00:07:37.235 --> 00:07:44.502 İşte bu ileride olacağından insanlar kavrayamaz diye bastıra bastıra, 00:07:45.580 --> 00:07:49.989 peygamberler göndere göndere Allahu Teâlâ hazretleri insanlara bildirmiş: 00:07:50.950 --> 00:07:56.264 "Ey insanoğlu! Şu anda bir hayatta yaşıyorsunuz ama bu tek hayat değil, 00:07:56.264 --> 00:07:59.288 bundan sonra ikinci bir hayat var, asıl hayat var. 00:07:59.702 --> 00:08:05.564 Bu muvakkat, belli bir zaman için, kısa; ötekisi sonsuz, devamlı... 00:08:06.700 --> 00:08:12.929 Buraya geldiniz, gideceksiniz. Burası bir geçit yeri, kalıcı bir yer değil; arkasında ölüm var. 00:08:13.297 --> 00:08:19.138 Bir kapıdan çıkıp, sahneden geçip öbür taraftan gitmek gibi... 00:08:19.641 --> 00:08:25.160 Bir köprü gibi, köprüden geçmek gibi... Bir anlık muvakkat bir şey. 00:08:25.380 --> 00:08:30.293 Allah böyle kurmuş, böyle buyurmuş, bu nizamı böyle istemiş. 00:08:31.359 --> 00:08:36.638 İnsanlar dünyaya gelecekler, sorumluluk var, serbestlik var. 00:08:37.489 --> 00:08:42.850 Serbestliğini sorumluluğunun ışığında doğru kullanacak. 00:08:43.687 --> 00:08:45.637 Kötü şey de yapabilir, iyi şey de yapabilir. 00:08:45.662 --> 00:08:48.455 Kötü şeyleri yapmayacak, iyi şeyleri yapacak, imtihanı kazanacak. 00:08:48.459 --> 00:08:56.459 Âhirette ebedî hayat var. Allahu Teâlâ hazretleri böyle murad eylemiş, böyle dilemiş, 00:08:56.720 --> 00:09:00.499 meşiet-i ilâhî böyle tahakkuk etmiş. 00:09:00.988 --> 00:09:08.731 Bu imtihan var, olacak." Zaten İnsan sûresinin başında da buyuruluyor ki; 00:09:09.630 --> 00:09:13.860 Nebtelîhi. "İmtihan ederiz. İmtihan etmek için yarattık." 00:09:14.159 --> 00:09:22.376 Fe-cealnâhu semîan basîrâ. "Bir de insanoğlunu çok iyi görücü, çok iyi işitici yarattık; 00:09:24.214 --> 00:09:27.200 öğütleri işitsinler, gerçekleri görsünler [diye]." 00:09:27.200 --> 00:09:30.447 Kulak niçin? Öğütleri duysun diye. 00:09:30.892 --> 00:09:36.865 Tabii kulak her sesi duysun diye; ama insanın kulağı öğütleri duyarsa kendisine fayda verir. 00:09:37.110 --> 00:09:40.944 Öğütleri duymazsa "Bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor." diyoruz. 00:09:41.644 --> 00:09:47.168 Aslında öyle değil ama... Kulaktan her giren bir yere gidiyor da insan ihmal ediyor; 00:09:47.168 --> 00:09:49.203 yoksa öbür kulaktan çıkmıyor. 00:09:49.209 --> 00:09:53.543 Bu kulaktan gelen öbür kulaktan çıkmıyor. Aslında hepsi beyne gidiyor. 00:09:53.563 --> 00:10:00.118 Ama dinlerse dinliyor, dinlemezse dinlemiyor. Görürse gerçekleri görüyor, 00:10:00.118 --> 00:10:03.711 ona göre hareket ediyor; görmezse görmüyor. Serbest. 00:10:04.125 --> 00:10:16.834 Allah da serbest bırakmış. "Yapamazsın, dur! İlle şöyle yapacaksın!" dese öyle yapacak tabii. 00:10:16.805 --> 00:10:23.611 Âlemlerin Rabbi öyle yapmasını istediği zaman, öyle irade buyurduğu zaman 00:10:24.732 --> 00:10:28.740 insan irâde-i ezeliyyesine uyacak. 00:10:28.740 --> 00:10:31.202 Başka bir şeyi yok ki, insanoğlunun bir gücü kuvveti yok ki... 00:10:31.202 --> 00:10:38.889 İnsanoğlu yaratık, yani pilli bir oyuncak gibi... Pili olmazsa ne yapacak? 00:10:39.604 --> 00:10:41.937 Allah güç kuvvet vermese ne yapacak? 00:10:42.612 --> 00:10:50.966 Âyetlerin sonunda şimdi gelecek burada... Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah. 00:10:51.306 --> 00:10:54.250 "Allah dilemezse siz dileyemezsiniz ki!" diyor. 00:10:54.834 --> 00:11:00.793 Biz bir şey diliyoruz, istiyoruz; ama içeriden gelen istek ve dilek de bir yerden doğuyor. 00:11:00.792 --> 00:11:05.376 Doğmazsa, istek gelmezse yapamazsın, aklına gelmez. 00:11:05.417 --> 00:11:10.126 "Hay Allah ya, ben bugün şunu yapacaktım, hiç aklıma gelmedi, unuttum!" 00:11:10.292 --> 00:11:18.168 İşte bak, unutursan yapamazsın. Hatırlatan Allah. İsteten Allah. 00:11:18.584 --> 00:11:23.418 Yoksa insan isteyemez. Biz niye imanı istiyoruz, Allah yolunda gitmek istiyoruz; 00:11:23.422 --> 00:11:25.100 ötekisi niye [aynı şekilde istemiyor?] 00:11:25.788 --> 00:11:29.940 Bu istekleri veren de Allah. 00:11:29.167 --> 00:11:36.430 İstekler çünkü insanın içinden bir yerden geliyor, insan içinin derinliklerini bilmiyor. 00:11:36.830 --> 00:11:39.250 İçimizi bilmiyoruz ki... "Aklıma geldi, yaptım." "Keyfime göre yaptım." 00:11:39.292 --> 00:11:41.918 Ama herkesin keyfi başka türlü oluyor. 00:11:42.222 --> 00:11:47.869 Kimisi de Mekke-i Mükerreme'ye gidip orada yaşamayı arzu ediyor, 00:11:47.869 --> 00:11:53.654 "Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber Efendimiz'in şehrinde âhir ömrümde şöyle bir ibadet 00:11:53.654 --> 00:11:58.120 ve taat ile geceleri uyanık, gündüzleri Kur'an okuyarak, 00:11:58.125 --> 00:12:00.751 ibadet ederek şöyle bir güzel ömür geçireyim..." diye onu istiyor. 00:12:00.792 --> 00:12:11.626 Bazıları da onu istemiyor: sörf yapmak, yüzmek, gezmek, hap çekip, 00:12:11.617 --> 00:12:13.233 içki içip kafayı bulmak istiyor. 00:12:13.554 --> 00:12:21.641 Yani herkesin bir başka türlü isteği var. Allahu Teâlâ hazretleri serbest bırakmış. 00:12:21.711 --> 00:12:31.101 İnsanlar bu dünyaya gelmişler, bu dünyayı seviyorlar. İşlerine yarayan şeyleri seviyorlar. 00:12:31.101 --> 00:12:40.768 Mesela güzel yiyecekleri seviyor; kuzu kebabı hoşuna gidiyor, yiyince karnı doyduğu için. 00:12:42.356 --> 00:12:45.849 Sıcak bir günde soğuk bir su içtiği zaman hoşuna gidiyor; 00:12:46.806 --> 00:12:50.341 çünkü ihtiyacını görüyor, ihtiyacı bittiği için. 00:12:51.327 --> 00:12:53.271 Kendisine yarayan şeyleri sevmiş. 00:12:53.810 --> 00:12:58.873 Bazı şeyleri seviyor, bazı şeyleri sevmiyor. Esas itibariyle bu dünya hayatını tercih etmiş 00:12:58.915 --> 00:13:00.541 ve bu dünya hayatı için çalışıyor. 00:13:00.550 --> 00:13:07.406 Bir insanın buraya -dünya hayatına- imtihan için geldiğine göre âhiretini kurtarmak için 00:13:07.498 --> 00:13:08.650 daha çok çalışması lazım. 00:13:08.650 --> 00:13:16.206 Hayır, tamamını dünya hayatını geçirmek için harcıyor, âhireti için bir şey harcamıyor. 00:13:17.290 --> 00:13:26.791 Halbuki -mantıklı olarak- âhiret sonsuz olduğuna göre âhirete çalışması lazım, dünya fâni olduğuna göre dünyayı bırakması lazım. 00:13:26.831 --> 00:13:34.623 Tersini yapıyor, sonsuz olan âhireti ihmal ediyor ve fâni olan, 00:13:34.601 --> 00:13:38.600 kısa olan bu dünyayı tercih ediyor, ona koşturuyor. 00:13:38.916 --> 00:13:46.120 Yuhibbûne'l-âcilete. "Bu âcil hayatı, bu dünya hayatını seviyorlar." 00:13:46.472 --> 00:13:54.485 Ve yezerûne ve râehüm yevmen sekîlâ. "Ağır, çetin bir günü arkalarına terk ediyorlar; 00:13:54.485 --> 00:13:58.410 yani sırt çeviriyorlar, ihmal ediyorlar, bakmıyorlar." 00:13:58.967 --> 00:14:11.743 Niçin çetin bir gün? Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri çetin bir hesaba tâbi tutacak. 00:14:11.743 --> 00:14:18.462 Bir kere hesap çetin. Zerre kadar hayır işleyen hayrının karşılığını görecek, 00:14:19.332 --> 00:14:28.208 zerre kadar şer işleyen -zerre, bir toz parçası- havada uçuşan toz kadar şer işleyen şerrinin 00:14:28.166 --> 00:14:29.166 cezasını çekecek. 00:14:29.291 --> 00:14:39.250 Onun için, aslında böyle yapmaması lazım. Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum. 00:14:39.792 --> 00:14:45.543 Allahu Teâlâ hazretleri; "İnsanları Biz yarattık." buyuruyor. 00:14:45.583 --> 00:14:53.875 Niye "Biz" diye buyuruyor? Çünkü Arapça'da azamet ifadesi böyledir. 00:14:54.356 --> 00:14:58.489 Türkçe'de azamet ifadesi: "Ben yaptım. Ben emrettim." diyedir. 00:14:59.267 --> 00:15:05.903 Arapça'da "Biz" buyurur Allahu Teâlâ hazretleri. Vâhid olduğunu, ehad olduğunu, tek olduğunu, 00:15:05.943 --> 00:15:14.505 şerîki olmadığını söylüyor; ama yine "Biz" diyor, yani "Ben Azîmüşşân yarattım." demek. 00:15:14.978 --> 00:15:24.366 Nahnu halaknâhum. "İnsanları Ben Azîmüşşân yarattım." Ve şedednâ esrahum. 00:15:24.671 --> 00:15:33.916 "Varlıklarını, yaratılışlarını, bedenlerini de sapasağlam, şiddetli, iyice 00:15:37.325 --> 00:15:40.117 yerli yerinde kuvvetli yaptım." 00:15:39.870 --> 00:15:44.454 İnsanoğlunun [yaratılışıyapısı] hakikaten öyle sağlam ki... 00:15:45.100 --> 00:15:51.141 Benim yeğenim apartmanın yedinci katının camından betonun üstüne düştü. 00:15:54.250 --> 00:15:58.647 Küçüktü, küçük çocukken camların demiri yoktu. 00:15:58.915 --> 00:16:05.984 Bizim hacı hanım her gittiğimiz yerde demir yaptırır, Allah razı olsun. 00:16:05.984 --> 00:16:16.718 Özelif sitesinin yedinci katında dairesi vardı bizim hacı hanımın, bütün camlarını demirletti. 00:16:17.522 --> 00:16:23.805 Kafa girmeyecek kadar 20 cm aralıklarla her taraf demir... 00:16:24.216 --> 00:16:33.844 Balkonu da demirletti. Çok da iyi oluyor. Bizim yeğen yedinci kattan düştü. 00:16:34.613 --> 00:16:45.643 Biz Hocamız rahmetullâhi aleyh ile 40-50 kişi bir akşam sohbetinde bir evde misafir bulunuyorduk. 00:16:47.319 --> 00:16:57.817 Kapıya haberci birisi geldi. Yeğenimin annesinin kardeşini, dayısını sordu; 00:16:58.960 --> 00:17:01.149 "Falanca nerede?" O oradaydı, hemen kalktı, rahmetli... 00:17:01.621 --> 00:17:06.420 "Ne var? Benim." dedi. "Yeğenin düşmüş, hastanede." 00:17:06.453 --> 00:17:11.870 Onun yeğeni benim de yeğenim. O dayısı, ben de amcasıyım. 00:17:14.238 --> 00:17:22.269 Hemen biz izin istedik, onun arabasına atladık, çıktık yola... 00:17:22.269 --> 00:17:28.970 Nereden düşmüş? Evden. Evin bir katı 6,5. 00:17:28.970 --> 00:17:30.464 Ön taraftaki camdan düştüyse 6,5 kat. 00:17:30.464 --> 00:17:37.129 Çünkü birinci katına, apartmanın merdivenine dahi kapısına 6-7 merdivenle çıkılıyor; 00:17:37.328 --> 00:17:39.320 sokak bayır, ilginç bir sokak. 00:17:40.719 --> 00:17:46.906 Apartmanın giriş kapısına bile 6-7 merdivenle çıkılıyor, yarım kat orası, kendisi de altıncı katta. 00:17:48.680 --> 00:17:51.581 Öbür taraf yedi kat[tan] daha fazla veya 7,5 kat. 00:17:51.581 --> 00:17:55.355 Arka taraf bir de arkaya meyilli, deniz manzaralı... 00:17:56.368 --> 00:18:01.590 Önden düştüyse bir felaket, arkadan düştüyse iki felaket. 00:18:01.930 --> 00:18:05.918 Ön taraf beton, arka taraf beton. Yukarıdan mı düşmüş? 00:18:05.980 --> 00:18:13.640 Hani kapısından düşer, merdivenden [düşer.] Yok, yukarıdaki kattan [düşmüş.] Çok fena olduk. 00:18:13.427 --> 00:18:17.790 Hastaneye gittik. "Evet, bize böyle bir hasta getirdiler ama 00:18:17.790 --> 00:18:20.375 bizde [gerekli müdahele imkânı olmadığı] için başka yere gönderdik." 00:18:21.678 --> 00:18:24.754 Oraya gittik, oradan "Başka yere gönderdik." dediler. 00:18:25.720 --> 00:18:32.282 Çünkü gece yarısı, biz yatsıdan sonraki sohbetten kalk[mıştık.] 00:18:33.542 --> 00:18:42.175 Bir başka hastaneye gittik, izini süre süre bulduk. Hastanenin ana kapıları kapalı. 00:18:42.585 --> 00:18:49.701 Gecenin yarısı, ortada kimse yok. Acil servis, kimse yok. Kapılarda nöbetçi filan yok. 00:18:49.947 --> 00:18:56.984 Girdik, yürüdük. Tarif ettiler; "Gideceksin..." Hastane koridorları karanlık. 00:18:56.984 --> 00:19:07.521 En alt katta yürüdük, köşeyi döndük. Uzun bir koridor... "İşte orada, masanın üstünde." dediler. 00:19:08.780 --> 00:19:13.113 Baktık, büyükçe bir masanın üstünde çocuğu bırakmışlar. 00:19:13.113 --> 00:19:20.319 Yanında kimse yok; doktor yok, hemşire yok, ışık yok. Çocuğu oraya koymuşlar. 00:19:20.639 --> 00:19:22.453 Nereden düştü? Altıncı kattan. 00:19:22.729 --> 00:19:30.398 Çarşafa koymuşlar, getirmişler, kırığı döküğü ayrı kalmasın diye, oraya koymuşlar. 00:19:30.580 --> 00:19:41.464 Uzaktan biz bir çarşafa konulmuş paket görünce ben çok fena oldum, aklım bir geldi gitti. 00:19:41.701 --> 00:19:47.130 Korka korka yanına gittik. "Herhalde bir kemik torbası yığını bunlar." dedik. 00:19:48.130 --> 00:19:57.821 Ne kan var, ne bir şey... Yanaştık masaya; baktık, çocuk duruyor. "Baba!" dedi. 00:19:57.992 --> 00:20:07.690 Ağabeyim de, babası da gitti, eğilince; "Baba!" dedi. 00:20:08.636 --> 00:20:17.398 Çocuk meğer [doktorlardan] ürkmüş; susuyor[muş], pusuyormuş. "Hiçbir şey yok baba." dedi. 00:20:17.765 --> 00:20:21.841 Ertesi gün o çocuk evde fıldır fıldır koşturuyordu. 00:20:22.591 --> 00:20:26.653 "Yapma evlâdım, daha dün düştün..." Koşturuyor... 00:20:26.492 --> 00:20:31.951 Ve şedednâ esrahum. Onu anlatmak istiyorum. Şu yaratılışa bak! 00:20:33.780 --> 00:20:41.257 Şu kemikler bu kaslarla çevrilmiş. Bu kaslar deri ile paketlenmiş. 00:20:41.492 --> 00:20:45.243 Sivri yerlerinin uçları sertleştirilmiş, tırnaklar var. 00:20:45.650 --> 00:20:50.750 Parmaklarda bu tırnaklar olmasa bu parmaklar ne olur, kim bilir. 00:20:50.218 --> 00:20:55.440 Bu ayak bu sağlamlıkta olmasa yürüyünce ne olur, kim bilir. Altı da sertleşiyor. 00:20:55.617 --> 00:21:05.540 Tabanın derisi sağlam bir deri, yürüdükçe daha da sağlamlaşıyor. Ayakkabı giydikçe inceliyor. 00:21:05.540 --> 00:21:09.744 Yani kullanmadıkça inceliyor, kullandıkça daha da sağlamlaşıyor. 00:21:09.744 --> 00:21:18.862 Bir yeri kesiliyor, kapanıyor. Vücut kendi kendisini tamir ediyor, derliyor, toparlıyor. 00:21:18.862 --> 00:21:23.282 Beyin kafatasının içinde, kafasına tokmakla vuruyorsun, adam ölmüyor. 00:21:23.282 --> 00:21:24.699 Öyle sağlam yere konulmuş ki... 00:21:25.115 --> 00:21:34.574 Gözler dışarı görmesi için dışarıda fakat korunsun diye alnın içinde, çukurda. 00:21:35.680 --> 00:21:41.124 Yukarıdan gelen sular gözün içerisine girmesin diye çitfence koymuşlar; 00:21:41.259 --> 00:21:43.939 sular buradan aşağıya akıyor, içeriye girmiyor. 00:21:45.520 --> 00:21:49.169 İçeride olduğu için doğrudan doğruya bir darbe gözün kendisine gelmiyor. 00:21:50.599 --> 00:21:57.571 Gözün ayrıca kapağı var; otomatik, kendinden komutalı, uzaktan komutalı değil; 00:21:57.930 --> 00:22:00.266 karşıdan bir şey gelirken kendisi kapanıyor. 00:22:00.413 --> 00:22:06.540 Tebâreka'llâhu ahsenü'l-hâlikîn. Şu yaratılışa bak! Bir gözün yaratılışı insana yeter. 00:22:07.336 --> 00:22:11.574 Uyanmak için, imana gelmek için gözün yaratılışı yeter! 00:22:11.832 --> 00:22:19.764 Bir göz kendi kendine kapanıyor; senin uğraşmana lüzum yok, otomatik ayarlı, kapanıyor. 00:22:20.780 --> 00:22:23.261 Bir sinek gördü mü, bir şey gördü mü hemen kapanıyor. 00:22:23.687 --> 00:22:26.343 İkide bir de bir kapanıyor bir açılıyor, bir kapanıyor bir açılıyor. 00:22:26.531 --> 00:22:32.407 Göz çok hassas, onun üstünü ıslatıyormuş. Islanmazsa acımaya başlarmış 00:22:32.490 --> 00:22:39.740 Dakikada kaç defa göz bir kapanıyor, bir açılıyor, cilalıyor, perdahlıyor, öyle görüyoruz. 00:22:40.381 --> 00:22:42.872 İnsanın vücudu bir âlem... 00:22:43.952 --> 00:22:50.260 Sana oturayım, bir saat, iki saat, üç saat böbreği anlatayım; bir saat, iki saat, üç saat, 00:22:50.260 --> 00:22:52.698 beş saat gözü anlatayım, kulağı anlatayım... 00:22:52.698 --> 00:22:58.578 Ben doktor değilim ama merak ediyorum, anlatayım; tadına doyum olmaz. 00:22:59.212 --> 00:23:08.609 Ve şedednâ esrahum. "İnsanları biz yarattık ve yaratılışını, bedenini sapasağlam, tahkimatlı, 00:23:08.703 --> 00:23:11.755 teşkilatlı, şiddetli kuvvetli yaptık." 00:23:14.358 --> 00:23:18.152 Ve izâ şi'nâ beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. 00:23:18.634 --> 00:23:29.315 "Ama dilediğimiz zaman kendisini emsâli ile değiştiririz." 00:23:29.177 --> 00:23:35.869 Bu yaratık gider, başkası gelir. Ne olacak, Allah'ın kulları sonsuz; biri gider, biri gelir... 00:23:36.821 --> 00:23:45.363 Beddelnâ emsâlehüm tebdîlâ. "Dilersek onlara benzer bedellerini getiririz." 00:23:45.670 --> 00:23:57.272 "Bunu götürürüz, yok ederiz." Ya da bu beden gider ama âhirette tekrar diriltilir. 00:23:58.631 --> 00:24:08.571 Aynen her çeşit yaratmaya [kâdir.] Bi-külli halkin alîm. "Allah her türlü yaratmayı biliyor." 00:24:09.273 --> 00:24:14.650 Bu bedeni de tekrar diriltmeye kâdir. Belâ kâdirîne alâ en nüsevviye benâneh. 00:24:14.421 --> 00:24:21.628 "Parmaklarını aynen tekrar yaratmaya kâdiriz, kâdirim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. 00:24:22.391 --> 00:24:29.854 "Biz yarattık. Kuvvetli, teşkilatlı, sağlam yarattık. Dilediğimiz zaman değiştiririz; 00:24:29.854 --> 00:24:34.775 başkasını getiririz veya öldükten sonra tekrar diriltiriz." 00:24:37.242 --> 00:24:47.690 İnne hâzihî tezkiratün. "Bizim bu indirdiğimiz âyetler birer hatırlatmadır." 00:24:47.207 --> 00:24:54.382 "Ey insanoğlu! Âhiret hayatı var. Bu dünya hayatı fâni. Seni yaratan Rabbine kulluk et. 00:24:54.987 --> 00:25:01.805 Dilerse seni mahveder, kahreder. Başka bir mü'min kavim getirir, kâfirleri dilerse helâk eder. 00:25:01.805 --> 00:25:08.704 Âd kavmi, Semûd kavmi, Firavun kavmi helâk olduğu gibi dilerse helâk eder; iyi insanlar getirir. 00:25:08.835 --> 00:25:11.372 Dilerse seni yok eder, yerine başkasını getirir. 00:25:11.372 --> 00:25:18.927 Dilerse seni öldürür, yok eder, dağıtır, sonra yine seni yaratır, yine aynen yaratır. 00:25:18.945 --> 00:25:23.154 Her şeye kâdir. Bu bir hatırlatmadır. 00:25:23.154 --> 00:25:30.217 Bak, hatırlatmadan, öğütten nasibini al, aklını başına topla, Rabbine kulluk et." 00:25:32.830 --> 00:25:44.263 Fe-men şâe't-tehaze ilâ rabbihî sebîlâ. "Artık kim dilerse Rabbine doğru bir yol tutturur, 00:25:44.654 --> 00:25:47.638 Mevlâsının rızasını kazanmaya gider." 00:25:48.282 --> 00:25:59.489 "Dileyen bu öğüdü alır, Rabbini bilir, Rabbine güzel kulluk etmeye yönelir; 00:26:00.670 --> 00:26:03.677 iyi kul olur, Rabbine ulaşır." 00:26:03.859 --> 00:26:09.193 Dedelerimiz; "Arayan Mevlâsını da bulur belasını da bulur." diye söylemiş. 00:26:09.200 --> 00:26:19.170 Yani iyi kul olan evliyâ olur; günahlara dalan, öğütlerden öğüt almayan da belasını bulur. 00:26:21.597 --> 00:26:30.600 Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ'allah. "Ama sizler Rabbiniz dilemedikçe dileyemezsiniz, 00:26:30.600 --> 00:26:36.452 Rabbiniz izin verirse dilersiniz." İnna'llâhe kâne alîmen hakîmâ. 00:26:36.988 --> 00:26:45.249 "Hiç şüphe yok ki Allah her şeyi bilicidir, her şeyi hikmetle yapıcıdır, hikmet sahibidir. 00:26:45.360 --> 00:26:47.527 Her şeyi yerli yerince yapıcıdır." 00:26:47.474 --> 00:26:52.222 Allahu Teâlâ hazretlerinin her işinin hikmetli olması ne demek? 00:26:52.569 --> 00:26:59.236 Yerli yerince olması; akla, mantığa, maslahata uygun olması ve sağlam olması demek. 00:26:59.676 --> 00:27:02.771 Allahu Teâlâ hazretlerinin yaptığı her şey yerli yerindedir. 00:27:02.902 --> 00:27:10.152 O kul mü'min, o kul kâfir; ona imanı verdiren Allah, onu küfürde bırakan Allah; 00:27:10.167 --> 00:27:15.531 ama işi hikmetli, sebebi hikmeti vardır. 00:27:15.531 --> 00:27:21.443 Onun edebi vardır, ondandır; ötekisinin edepsizliği vardır, ondandır. 00:27:23.528 --> 00:27:28.487 Kullar kendi yaptıklarının cezasını çekecekler. 00:27:28.473 --> 00:27:35.574 Ve mâ ene bi-zallâmin li'l-abîd. "Ben kullarıma zulmedici değilim." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. 00:27:35.778 --> 00:27:42.820 Onlar kendilerine ediyorlar. Kulun cehenneme girmesi kendisinin edepsizliğinden. 00:27:43.362 --> 00:27:49.154 Kulun cennete gitmesi, ufak da olsa gayretinden. Allah, [kul] gayretli oldu mu, 00:27:49.237 --> 00:27:52.571 iyi niyetli oldu mu sınıfı geçirttiriyor. 00:27:52.653 --> 00:27:57.529 Yoksa cenneti satın alacak kadar çok başarılı olduğundan değil de, 00:27:57.903 --> 00:28:03.237 lütfu ile keremiyle cennete sokuyor. 00:28:03.219 --> 00:28:05.901 Yudhilu men yeşâu fî rahmetihî. 00:28:06.861 --> 00:28:15.779 "Dilediğini rahmetine dahil eder, rahmeti deryasına daldırır, rahmetine erdirir." 00:28:16.153 --> 00:28:20.403 Ve'z-zâlimîne eaddelehüm azâben elîmâ. 00:28:21.170 --> 00:28:27.968 "Zalimlere gelince; zalimlere de elim, feci bir azap hazırlamıştır." 00:28:28.150 --> 00:28:34.327 Zalim ne demek Arapça'da? Zalim, "zulmeden" demek. Zulüm ne demek? 00:28:34.327 --> 00:28:39.641 "Adalet etmeyen, yani doğru hareket etmeyen, 00:28:39.876 --> 00:28:44.610 yapması gereken işi yapması gerektiği gibi yapmayan" demek. 00:28:44.695 --> 00:28:54.593 Onun için, Arapça'da başkasına karşı adaletsizlik edene de zalim derler, günah işleyene de zalim denir. 00:28:54.611 --> 00:29:01.403 Adam zalim... Zâlimun li-nefsihî. Nefsine zalim, yani kendi nefsine zulmetmiş. 00:29:01.445 --> 00:29:06.710 Neden? Adaletli, hakkaniyetli, doğru dürüst davranmamış; 00:29:06.153 --> 00:29:08.987 nefsi cehenneme atılacak, ceza çekecek. 00:29:08.973 --> 00:29:12.678 O zaman nefsine zulmetmiş oluyor. 00:29:12.679 --> 00:29:21.524 Onun için [Allah, kulu] zalim olunca cezalandırıyor; müeddeb olunca, 00:29:21.524 --> 00:29:25.348 edepli olunca da cennetine dahil ediyor. 00:29:27.653 --> 00:29:32.320 Allahu Teâlâ hazretleri bize lütfeylesin. 00:29:32.362 --> 00:29:40.696 Duaları kabul edicidir, dua ediyoruz, diliyoruz, yalvarıyoruz, yakarıyoruz; 00:29:41.195 --> 00:29:48.904 bizi rahmetine erdirdiği kullarından eylesin. Bizi şeytana uyan, fâni dünyayı sevip, 00:29:48.907 --> 00:30:02.760 fâni dünyaya kapılıp âhireti unutan kişilerden olmayan, âhireti unutmayan, 00:30:02.760 --> 00:30:05.331 fâni dünyaya kapılmayan kullarından eylesin. 00:30:06.478 --> 00:30:09.592 Vazifelerini yapan kullarından eylesin. 00:30:10.809 --> 00:30:15.370 Rızasını kazanan sevdiği kulu hâline gelmeyi nasip eylesin. 00:30:15.355 --> 00:30:23.300 İçimize mârifetullahı, muhabbetullahı ihsan eylesin. Hüsnü hâtime nasip eylesin. 00:30:23.300 --> 00:30:29.177 Bu dünyadan ayrılış, vedalaşma güzel bir şekilde olsun. 00:30:29.921 --> 00:30:34.928 Sevdiği bir kul hâlinde, o hâle ulaşmışken, 00:30:35.398 --> 00:30:38.840 mü'min-i kâmil olarak, eşhedü en lâ ilâhe illallah 00:30:38.820 --> 00:30:45.195 ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû diyerek âhirete imanla göçenlerden eylesin. 00:30:45.195 --> 00:30:47.362 Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. 00:30:47.359 --> 00:30:50.336 Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin. 00:30:51.120 --> 00:30:58.114 Bi-hürmeti ismihi'l-a'zâm ve bi-hürmeti nebiyyihi'l-ekrem ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.