WEBVTT 00:00:00.390 --> 00:00:02.970 es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh! 00:00:03.173 --> 00:00:07.461 Cumanız, cuma geceniz, cuma gündüzünüz mübarek olsun. 00:00:07.539 --> 00:00:12.500 Size mübarek Medine-i Münevvere'den hitap ediyorum. 00:00:13.858 --> 00:00:18.667 Allahu Teâlâ hazretleri sizi nice mübarek günlere, gecelere, 00:00:18.705 --> 00:00:24.801 rahmetine, rızasına, sevgisine, muhabbetine, mârifetine erdirsin. 00:00:24.973 --> 00:00:31.857 Peygamber salallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sahih bir hadîs-i şerîfini okuyarak başlamak istiyorum. 00:00:31.857 --> 00:00:37.137 Buhârî, Müslim "hasen sahih" demişler, daha başka kaynaklarda da var. 00:00:37.223 --> 00:00:45.720 İbn Ömer ve Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. 00:00:45.166 --> 00:00:48.945 Peygamber salallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: 00:00:48.945 --> 00:00:53.921 Unsur ehâke zâlimen ev mazlûmen. Kîle; yâ Resûlallah! 00:00:53.921 --> 00:01:03.478 Ensuruhu mazlumen fe-keyfe ensuruhu zâlimen? Kâle; tahcüzühû ani'z-zulmi fe-inne zâlike nasruhû. 00:01:04.517 --> 00:01:12.610 Biz müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir, kesin. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor: 00:01:12.610 --> 00:01:20.461 İnneme'l-mü'minûne ihvetün. O halde kardeşler, müslümanlar arasında dînî yönden bir kardeşlik var, 00:01:20.461 --> 00:01:25.736 mü'min oldukları için birbirlerinin kardeşleridir, birbirlerinin dostlarıdır, 00:01:25.736 --> 00:01:33.647 velîleridir, hâmileridir, koruyucularıdır. Müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir. 00:01:34.420 --> 00:01:42.743 İnsanoğlu olmak dolayısıyla Hz. Âdem atamızın evlatları olduğu için öteki insanlar da; Afrikalı, 00:01:42.743 --> 00:01:48.311 Amerikalı, Avrupalı nereli olursa olsun, onlar da kardeşlerimiz. 00:01:49.419 --> 00:01:57.741 Onlar da Allah'ın kulları, onlar da bizim kardeşlerimiz ama Allah'ın peygamberine, 00:01:57.811 --> 00:02:05.632 Allah'ın kitabına inanmayınca, doğru inanca sahip olmayınca 00:02:05.632 --> 00:02:14.875 mü'minlerin yanında farkları ortaya çıkıyor, Allah katında durumları değişiyor. 00:02:15.160 --> 00:02:21.891 Dünya ve âhiretleri de farklı oluyor. Müslüman müslümana yardım edecek, o daha yakın bir kardeşlik. 00:02:22.240 --> 00:02:26.965 Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Her müslüman kardeştir. 00:02:26.965 --> 00:02:31.856 Unsur ehâke. Kardeşler, diyor ama buradaki kardeşlik din kardeşliği. 00:02:31.918 --> 00:02:37.578 Kardeşine sen unsur yardım et. Unsur sözünü artık herkes biliyor. 00:02:37.578 --> 00:02:44.708 Arapça'ya bütün kardeşlerimiz başlasın tavsiye ederim çünkü yabancı bir dil öğrenecek, 00:02:44.708 --> 00:02:52.719 hem de ecdadımızın bütün eserlerini anlaması mümkün olacak. 00:02:52.773 --> 00:02:59.710 Kur'ân-ı Kerîm'i anlaması mümkün olacak, çok faydaları var. Komşularımızdan bir kısmı Arapça konuşuyorlar. 00:02:59.756 --> 00:03:06.971 Dünyanın en çok konuşulan, en yaygın dillerinden birisi Arapça. 00:03:06.971 --> 00:03:14.560 Nereden baksak maddî, mânevî, dînî ölçülerle Arapça'yı öğrenmek lazım. 00:03:14.118 --> 00:03:17.268 Arapça'yı öğrenmek nasara yensuru unsur'dan başlar. 00:03:17.567 --> 00:03:23.150 Nasara, yardım etmek fiilini çekmek için örnek olarak verirler. 00:03:23.150 --> 00:03:30.600 Herkes bunu bilir. Unsur "yardım et demek." Unsur ehâke. "Kardeşine yardım et." 00:03:30.600 --> 00:03:37.342 Ama hangi kardeş? Müslüman kardeşine. Allah'ın kardeş ettiği mü'min kardeşlerine yardım et. 00:03:37.342 --> 00:03:40.404 Bir mü'min kardeşin varsa ona yardım et. 00:03:40.544 --> 00:03:45.264 Çevrende, yanında, yakınında, ilişkide olduğun müslüman kardeşine yardım et. 00:03:45.264 --> 00:03:53.391 Zâlimen ev mazlûmen. "İster zalim halde olsun, ister mazlum halde olsun yardım et." 00:03:55.437 --> 00:04:02.569 Buradaki zâlimen hâl sîgası oluyor, onun için bu türlü zâlimen ev mazlûmen. 00:04:02.647 --> 00:04:13.817 "Ona zalim haldeyken de mazlum haldeyken de yardım et!" diye emrediyor Efendimiz. 00:04:13.817 --> 00:04:17.163 Müslüman kardeşimize yardımcı olacağız, yardım edeceğiz, 00:04:17.163 --> 00:04:21.411 elimizden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışacağız. 00:04:21.583 --> 00:04:29.627 Onların gönlünü almaya, gönül yapmaya, teşekkürünü kazanmaya, duasını kazanmaya gayret edeceğiz. 00:04:29.627 --> 00:04:35.580 Büyük olsun, küçük olsun, tanıdık olsun, olmasın herkese yardımcı olmaya çalışacağız. 00:04:35.183 --> 00:04:40.127 Kîle; yâ Resûlallah. Denildi ki Peygamber Efendimiz böyle buyurunca, 00:04:40.198 --> 00:04:47.333 "Ey Allah'ın Resûlü" ensuruhû mazlûmen. "Mazlumken yardım ederim ona." 00:04:47.333 --> 00:04:53.446 Gideyim, zulme uğruyor, zalimi durdurayım, mazlumun imdadına yetişeyim, anlıyorum bunu. 00:04:53.548 --> 00:04:57.935 Mazlum iken yardım edeyim ama fe-keyfe ensuruhû zâlimen. 00:04:57.982 --> 00:05:02.364 "Zalimken nasıl yardım ederim ona? Yardım edersem günah olmaz mı?" 00:05:02.442 --> 00:05:08.201 Zalimi desteklemek çok büyük günah. Zalimi desteklemek çok büyük bir suç. 00:05:08.248 --> 00:05:16.110 Zalimin zulmüne iştirakçi olmuş oluyor, veballeri aynen almış oluyor, zalime nasıl yardım edeyim? 00:05:16.110 --> 00:05:22.929 Efendimiz bu sözü nükteli söylemiş. Bir incelik var. Kâle. "Buyurdu ki" 00:05:22.929 --> 00:05:29.860 tahcüzühû ani'z-zulmi. "Zalimi de zulmünden alıkoyarsın." 00:05:29.914 --> 00:05:37.585 Zalime zulmünü yaptırtmazsın, zulmünü engellersin. Fe-inne zâlike nasruhû. "İşte ona yardım da budur." 00:05:37.616 --> 00:05:43.220 Çünkü esas itibariyle o zulmü yaptığında Allah'ın cezasına uğrayacak, 00:05:43.282 --> 00:05:47.670 âhirette yanacak, cehenneme atılacak. Allah zalimleri sevmez. 00:05:47.756 --> 00:05:51.336 Vallahu lâ yehdi'l-kavmez-zâlimîn. "Doğru yolu da göstermez; 00:05:51.336 --> 00:05:55.529 gözlerini de kör eder, gönüllerini de kör eder, doğruyu da göremezler." 00:05:55.529 --> 00:06:01.390 Zalim; gözü kararmış, gönlü ve gözü körelmiş insan; felaket! 00:06:01.390 --> 00:06:07.915 O zulmüne devam ettiği zaman dünyada âhirette cezasını çeker. Dünyada da çeker; 00:06:07.961 --> 00:06:15.325 Alma mazlumun âhını çıkar âheste âheste. demiş Osmanlı şairlerimizden rahmetli bir zât. 00:06:15.426 --> 00:06:19.488 Mazlumun ahını alma, âheste âheste o âhın cezası 00:06:19.550 --> 00:06:25.448 başına gelir, burnundan fitil fitil gelir, cezasını çekersin. 00:06:26.237 --> 00:06:31.868 Biz zalime yardım etmeyiz, mazlumun yardımcısı oluruz. 00:06:31.875 --> 00:06:39.487 Mazluma zalimlik edip de onun âhını, bedduasını almamaya dikkat edelim, âdetimiz töremiz budur. 00:06:39.517 --> 00:06:42.134 Bizim milletimizin töresi budur. 00:06:43.348 --> 00:06:48.525 Onun o zulmünü yapmasını engellemek, ona yardım oluyor. 00:06:48.525 --> 00:06:52.431 Çünkü zalim o zaman günaha girmeyecek, bir de mazlum kurtulmuş olacak. 00:06:52.431 --> 00:07:00.417 Hem oradan sevap alınmış olunuyor. Zalim o zulmü o mazluma yapsaydı, o zavallı mağdur olacaktı; 00:07:00.479 --> 00:07:06.227 hem onu kurtarmış oluyoruz hem de zalimi engellediğimiz için onu da kurtarmış oluyoruz. 00:07:06.127 --> 00:07:09.960 Çünkü günah işlemediğinden cezaya çarpılmayacak. 00:07:10.620 --> 00:07:20.265 Bu bakımdan zulmü engelleme çalışmasında müslümanların çok dikkatli, hassas ve gayretli olmaları lazım. 00:07:20.310 --> 00:07:27.562 Bu hadîs-i şerîf sahih bir hadîs-i şerîf. İmam Buhârî, İmam Tirmizî hasenün sahihun buyuruyor. 00:07:28.150 --> 00:07:29.448 Birçok kaynaklar bunu zikretmiş. 00:07:29.448 --> 00:07:37.245 İbn Ömer'den, Enes radıyallahu anh'ten zikredilmiş, mezheb imamı Ahmet b. Hanbel zikretmiş. 00:07:38.377 --> 00:07:44.340 Müslüman, nasıl bir müslümandır? Bir köşeye oturmuş, başını önüne eğmiş, 00:07:44.511 --> 00:07:52.750 saatlerin geçmesinden rahatsız olmayan, bir iş yapmayan, kılını kıpırdatmayan insan mıdır? 00:07:52.750 --> 00:07:57.823 Hayır! Müslüman; cevval, faal, çalışkan bir insandır, 00:07:57.823 --> 00:08:07.194 sorumluluk duygusu taşıyan, gayretli, gayur, cesur bir insandır. Cesaret nereden geliyor? 00:08:07.194 --> 00:08:15.662 Zalimin karşısına dikilmek kolay bir şey değil. Herkes dikilemez, herkes susar, saklanır, 00:08:15.717 --> 00:08:23.565 "neme lazım" der ama Allah Resûlü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem zulmü engelle, 00:08:23.635 --> 00:08:30.187 zalime mâni ol, zalim zulmü yapmasın buyuruyor. Yaptırtmazsan ona da faydalı. 00:08:30.187 --> 00:08:35.533 İyi ki yapmadı, iyi ki yapmamış, ya adamın gırtlağına çöküp öldürseydi, katil olacaktı. 00:08:35.561 --> 00:08:39.276 Gidip onu ittin, adamın göğsünden düşürdün, 00:08:39.276 --> 00:08:46.421 adamı öldürmesine mâni oldun, ondan sonra da ne olduysa oldu. İşte katil olmasını engelledin. 00:08:46.522 --> 00:08:54.559 Çünkü bir müslümanı birisi kasten müslüman diye öldürürse ebediyen cehennemde yanar. 00:08:54.636 --> 00:09:00.530 Ve men katele mü'minen müte'ammiden fe-cezâuhû cehenneme hâliden fîhâ. "Ebediyen cehennemde yanar." 00:09:00.814 --> 00:09:08.572 Cana kıymak çok büyük bir suç. Zulmün çeşitleri var, sadece cana kıymak değil. 00:09:08.572 --> 00:09:18.420 Malını almak, işini engellemek, işten atmak, haklarını vermemek… Çeşit çeşit zulümler var. 00:09:18.420 --> 00:09:24.550 Hakkı yapmamak zulümdür. Hakkı yapmıyorsa bir insan, doğru, 00:09:24.550 --> 00:09:27.900 hak olanı yapmıyorsa, birisinin hakkını vermiyorsa zalimdir. 00:09:27.900 --> 00:09:35.602 Buralarda çok duyuyoruz bunu; patron dokuz ay çalıştırıyor, işçisinin parasını vermiyor. 00:09:35.633 --> 00:09:38.917 Ondan sonra adam memlekete dönecek pazarlığa oturuyor. 00:09:38.963 --> 00:09:45.723 Hadi, senin alacağının yarısını vereyim, yarısını alma o zaman veririm. Nedir bu? 00:09:45.723 --> 00:09:52.607 Zulümdür. Hakkını vermemek de zulümdür. Acıtmak, canını yakmak da zulümdür. 00:09:52.732 --> 00:09:58.681 Yuvasını yıkmak da zulümdür. Zulmün sonu yoktur, çeşitleri çoktur. 00:09:58.727 --> 00:10:05.387 Haksızlık yapmak zulüm olmuş olduğuna göre bir insanın herhangi bir yerde 00:10:05.387 --> 00:10:09.280 haksızlık yapmasına mâni olmak da müslümanın vazifesidir. 00:10:10.175 --> 00:10:18.341 Müslüman susmayacak hatta "Zalime 'sen zalimsin' demekten korktuğu zaman müslüman, 00:10:18.395 --> 00:10:23.526 zalime zalim olduğunu söyleyemiyor; böyle bir zaman geldiğinde 00:10:23.695 --> 00:10:28.410 fe'ntazıri's-sâ'a, kıyametin kopması yakındır, 00:10:28.410 --> 00:10:32.773 bekle ki kıyamet kopacak demektir" diye Efendimiz tespit ediyor. 00:10:32.773 --> 00:10:42.673 Müslüman; medenî cesareti olan, toplumu ıslah etmeye çalışan, haksızlık, rüşvet, hırsızlık, arsızlık, 00:10:42.673 --> 00:10:48.870 yüzsüzlük, zulüm olduğu zaman onun karşısına ilk önce dikilen insan olması lazım. 00:10:48.893 --> 00:10:54.290 Allahu Teâlâ hazretleri hepimize görevlerimizi tam anlayıp, 00:10:54.760 --> 00:11:01.262 İslâm'ı tam bilip tam uygulamayı nasip eylesin. "İslâm hoşgörü dinidir." diyorlar. 00:11:01.309 --> 00:11:10.493 Doğru, müslüman hoşgörülüdür. Kardeşini affedecek, bağışlayacak ama zulmü hoş görmek yoktur. 00:11:10.539 --> 00:11:14.147 Zulmü hoş görmek, suçu hoş görmek yoktur. 00:11:14.225 --> 00:11:21.127 Suçu hoş görmekten, zulmü hoş görmekten toplum yıkılır. Adaletsizlik olur çünkü haksızlık olur. 00:11:21.142 --> 00:11:27.980 "Hoş gör, bırak yapsın." Olmaz! Zalim "bırak yapsın" diye serbest bırakılmaz. 00:11:28.350 --> 00:11:31.287 Allah rızası için zalimin karşısına çıkılacak. 00:11:31.333 --> 00:11:35.917 İlk defa okuduğum zaman hayretler içinde kalmıştım, 00:11:35.917 --> 00:11:39.570 İslâm'ın öyle tavsiye edileceğini tahmin etmiyordum. 00:11:40.360 --> 00:11:43.624 Peygamber Efendimizin hadîs-i şerîflerini okuyunca şaşırdım. 00:11:43.670 --> 00:11:51.970 Yolda giderken bir yol kesici, harami insanın önüne çıksa; ver malını, ver paranı dese, 00:11:51.970 --> 00:11:59.779 mesela tabancayı çekse, silahı çekse onu vermemek için onunla mücadele ederken ölse şehittir, diyor. 00:12:00.669 --> 00:12:07.794 Halbuki ben sanıyordum ki; "Alsın malımı ne olacak, mal yeniden gelir." desin, versin malı gitsin. 00:12:07.848 --> 00:12:14.464 İslâm öyle demiyor, malını korumak için mücadele etse ve mağduren, 00:12:14.464 --> 00:12:20.220 mazlumen öldürülse bile şehit oluyor, yani öyle yapmasını istiyor. 00:12:20.770 --> 00:12:34.817 Bir arkadaşımız hacca gitmiş, dönüşte sınırda rüşvet istiyorlar. 00:12:34.957 --> 00:12:41.785 İşlemleri yapmıyor, geçirmiyorlar; takıntısı yok, geçmesi lazım ama yapmıyorlar. 00:12:41.871 --> 00:12:48.410 Hemen oraya oturmuş. Demişler; "Niye oturuyorsun?" "Ben müslümanım, rüşvet vermem. 00:12:48.793 --> 00:12:54.482 Siz de rüşvet almayınca bu işi yapmayacağınıza göre demek ki ben burada ne kadar oturacağım kim bilir. 00:12:54.482 --> 00:12:59.886 Onun için rahatıma bakıyorum, oturuyorum. Hiç niyetim yok size rüşvet vermeye." demiş. 00:12:59.886 --> 00:13:11.738 Bakmışlar ki adam kaya gibi sert, kahraman, mert bir insan, "Geç. Sana diş geçiremeyeceğiz." demişler. 00:13:12.394 --> 00:13:15.709 Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki: 00:13:15.779 --> 00:13:23.456 er-Râşî ve mürteşî fi'n-nâri. "Rüşveti alan da veren de cehennemliktir!" 00:13:23.487 --> 00:13:29.470 Almak da günah, vermek de günah. Çünkü alma işi veren olduğu zaman oluyor. 00:13:29.518 --> 00:13:35.732 Hiç kimse vermese rüşvet olmayacak, işler rüşvetsiz yürüyecek. Bir zamanlar yürümüş. 00:13:35.786 --> 00:13:40.938 Belki her zaman rüşvet olmuştur belki olmamıştır bilmiyoruz ama müslümanın vazifesi 00:13:40.938 --> 00:13:45.814 doğru iş yapmak ve haksızlığa meydan vermemek. 00:13:47.399 --> 00:13:52.230 Bu, bizim hayatımızın her safhasında, her yerde, her zaman olur. 00:13:52.323 --> 00:14:01.645 Mesela ekmek veyahut bir şeyin parasının makbuzunu yatırılma kuyruğundasınız diyelim, 00:14:01.707 --> 00:14:05.819 birisi geliyor en öne geçiyor, haksızlık işte bak. O kadar insanın hakkını çiğniyor. 00:14:05.849 --> 00:14:11.733 Ona birisi mâni olacak, hepsi mâni olacak. De ki, "Sıraya geç kardeş, bak hepimiz bekliyoruz." 00:14:11.780 --> 00:14:17.405 Bazen bunu derler, bazen de demezler. Bazen de diyene "boş ver, karışma bırak" derler. 00:14:17.261 --> 00:14:19.177 Her şeyin muntazam olması lazım. 00:14:19.255 --> 00:14:27.525 Birisi yere tükürüyor, çöp atıyor, "atma" demek lazım çünkü o topluma karşı bir haksızlık olmuş oluyor. 00:14:27.525 --> 00:14:35.208 Demek ki müslüman uyanık, toplumcu, hayırcı, gayretli olacak. 00:14:35.380 --> 00:14:40.523 Mazlumun yanında yer alacak, zalimle uğraşacak; zalime zulüm yaptırmayacak. 00:14:40.601 --> 00:14:43.898 Hem mazlumu kurtaracak hem zalimi kurtaracak. 00:14:43.937 --> 00:14:47.867 Mazlumu zulümden kurtaracak, zalimi de haksızlık yapmaktan, 00:14:47.937 --> 00:14:53.590 günaha girmekten, cehennemde yanmaktan kurtaracak. Dinimiz ne kadar güzel. 00:14:53.762 --> 00:14:56.761 İslâm anlatılırken hiç böyle söylenmiyor. 00:14:56.823 --> 00:15:04.123 İslâm'ı bilmeyen birileri uyduruk kelimelerle, yalan yanlış, yarım anlatıyorlar. 00:15:04.216 --> 00:15:09.541 "Müslümanlık hoşgörü dinidir." Hoşgörü dinidir ama zulmü hoş görmez. 00:15:09.541 --> 00:15:17.477 Rüşveti hoş görmez, haksızlığı hoş görmez, edepsizliği hoş görmez. Bunu da söylesene! Bunu söylemiyor. 00:15:17.540 --> 00:15:23.455 Müslümanlık, milleti uyuşturacak, hiçbir şey yaptırmayacak. Olur mu?! 00:15:23.564 --> 00:15:32.384 Balkanlar'da Arnavut kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize zulüm var. Kafkasya'da, her yerde zulüm var. 00:15:32.438 --> 00:15:41.730 Bu zulmün karşısında bigâne kalamayız. Sorumsuzca keyfimize bakamayız. Ne yapacağız? 00:15:41.730 --> 00:15:49.242 İlgileneceğiz, yardım edeceğiz, dost elini uzatacağız. Zulmü engellemeye gayret edeceğiz. 00:15:49.649 --> 00:15:54.700 Bu cuma sohbetimizdeki ikinci hadîs-i şerîfi 00:15:54.187 --> 00:16:00.605 Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayetle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; 00:16:00.605 --> 00:16:06.510 Müslim, Tirmizî,İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel eserlerine dercetmişler. 00:16:05.821 --> 00:16:11.130 Unzurû ilâ men hüve esfelü minküm ve lâ tenzurû ilâ men 00:16:11.130 --> 00:16:18.413 hüve fevkaküm fe-hüve ecderu en lâ tezderû ni'metallâhi aleyküm. 00:16:18.491 --> 00:16:27.171 Efendimiz hayatta bir esaslı kaide, kural bize öğretiyor diyor ki: 00:16:27.171 --> 00:16:31.976 Unzurû. "Bakınız, nazar ediniz." İlâ men hüve esfelü minküm. 00:16:31.976 --> 00:16:37.567 "Sizden daha sefil, sizden daha aşağıdaki insanların durumuna bakınız." 00:16:37.606 --> 00:16:47.708 Ve lâ tenzurû ilâ men hüve fevkaküm. "Sizden daha üstte olan kimselere bakmayınız, aşağıdakilere bakınız. 00:16:47.746 --> 00:16:55.210 Böyle hareket ettiğiniz zaman, Allah'ın dini üzerindeki nimetleri inkâr etmemek mümkün olur." 00:16:55.210 --> 00:17:01.697 O zaman anlarsınız ki Allah'ın nimetleri sizin üzerinizde çokmuş, nereden anlarsınız? 00:17:01.697 --> 00:17:05.863 Olmayanlara, sizden aşağıda, sefil olanlara bakarsınız. 00:17:05.879 --> 00:17:10.555 "Bak şu hasta, şu perişan, şu kirada, şunun maaşı şu kadar. 00:17:10.555 --> 00:17:16.800 Elhamdülillah Allah bana şunu vermiş, bunu vermiş. 00:17:16.800 --> 00:17:18.623 Onda olmayan bir sürü şeyler bende var." diye, 00:17:18.701 --> 00:17:22.377 o zaman insanın Allah'ın nimetini daha iyi anlaması mümkün olur. 00:17:22.392 --> 00:17:29.664 Allah'ın nimetlerini unutması, hamdden, şükürden uzak durması tehlikesi kalkar. 00:17:29.687 --> 00:17:37.995 Çünkü Allah nimetlere şükredilmesini, nimetin kadrinin bilinmesini, nankörlük yapılmamasını, 00:17:37.995 --> 00:17:46.906 nimetin küçük görülmemesini seviyor. En çok sevdiği kullar, Allah'a en çok hamd eden kullar. 00:17:46.976 --> 00:17:50.794 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok hamd edendi. 00:17:50.973 --> 00:17:58.104 En çok hamd eden, Allah'a her vesile ile dua eden, türlü türlü nimetlerine şükreden bir kimse idi. 00:17:58.104 --> 00:18:03.630 O örnek olacak bize, biz de Allah'ın üzerimizdeki nimetlerini düşüneceğiz. 00:18:03.685 --> 00:18:09.260 Bu düşünmekte en iyi çarelerden birisi, senden aşağıdakilere bakmaktır. 00:18:09.330 --> 00:18:16.729 Yukarıdakilere bakarsan şunun şöyle lüks arabası, şöyle lüks villası var, vesaire… 00:18:16.798 --> 00:18:20.390 Bu sefer kıskançlık, düşmanlık başlıyor. 00:18:20.656 --> 00:18:25.817 Üzerinde birçok nimet olmasına rağmen "bizim neyimiz var ki" dedi mi 00:18:25.817 --> 00:18:32.167 o zaman Allah'ın sevmediği durum olur. Peki, insan iyi şeylere özenmeyecek, imrenmeyecek mi? 00:18:32.198 --> 00:18:38.847 İyi şeylere imrenilir. Onlar toplumun hızıdır, insanların çalışma gücünün kaynağıdır. 00:18:38.847 --> 00:18:44.937 Daha güzel şeyleri elde etmek için insan aşk ile şevk ile çalışacak, 00:18:45.150 --> 00:18:50.341 kazanacak, hayırlı güzel şeyleri elde edecek. Bu onun hakkı, güzel şeyler. 00:18:50.341 --> 00:18:56.732 Dinen, aklen, ahlâken güzel olan şeyleri, çirkin olan şeyleri bilin. 00:18:56.732 --> 00:19:04.195 Allah, mesela şatafatı, debdebeyi, saltanatı, gösterişi, riyayı sevmez. 00:19:04.257 --> 00:19:09.494 Böyle şeyler değil, ihtiyacı olan şeyler. "Çoluk çocuğumuz otobüste perişan oluyor; 00:19:09.494 --> 00:19:14.161 Allah araba verse de rahat etsek." denilmesi güzel. 00:19:14.161 --> 00:19:19.981 Ama "Benim arabam güzel ama bir cip de alayım da komşulara caka satayım bir görsünler." 00:19:19.981 --> 00:19:28.388 Bu güzel değil. Allah fiyakacılık, övünme, böbürlenme gibi şeyleri sevmez. 00:19:28.388 --> 00:19:37.190 Kârun çok zenginmiş de ziynetleriyle, kürkleriyle halkın karşısına çıktığı zaman, 00:19:37.190 --> 00:19:46.911 herkes "keşke şu Kârun'un sahip olduğu imkânlar bizim elimizde olsa" diye ağızlarının suyu akmış, 00:19:46.911 --> 00:19:50.860 hayran kalmışlar ama yerin dibine battığı zaman da anlamışlar. 00:19:50.860 --> 00:19:56.109 Allah böbürlenenleri, kibirlenenleri, şatafatı, gösterişi sevmez 00:19:56.109 --> 00:20:01.179 ama hakkı olan güzel şeylere imrenebilir. Nelere imrenmeli insan? 00:20:01.265 --> 00:20:09.450 En çok salih insanlara imrenmeli. Bak şu adam ne kadar salih bir insan, ne kadar dürüst. 00:20:09.575 --> 00:20:17.369 Burada bir mühendis arkadaşımız var, çalışıyor. Babası albay emeklisiymiş, vefat etmiş. 00:20:17.369 --> 00:20:21.195 Allah rahmet eylesin. Adı Mert Mehmet'miş. Bak adı değil, sıfatı merde çıkmış. 00:20:21.893 --> 00:20:32.313 Adı Mehmet, ama mert Mehmet. Eski reisicumhurun da sınıf arkadaşıymış. Neden? 00:20:32.313 --> 00:20:39.921 Mertlik yapmış. O şan, o nâma imrenilir. Mertlik istenilir, dürüstlük istenilir. 00:20:39.968 --> 00:20:48.552 Bir kardeşimizi duyduk, o kardeşimizin kesîrü'l-iyal derler, yani çoluk çocuğu çok. 00:20:48.552 --> 00:20:55.950 Ailesinde doğum kontrolü yapmamış. Kaç tane çocuğu var? 00:20:55.950 --> 00:21:03.715 Dokuz tane mi dediler, unuttum. Hepsini hafız yetiştirmiş. Ne kadar güzel işte, imrenilir. 00:21:04.117 --> 00:21:10.907 Falanca insan falanca yerde hayır yapmış, aman ne kadar güzel bir hayır olmuş, ne güzel bir cami, 00:21:10.907 --> 00:21:14.957 ne kadar güzel bir Kur'an kursu, ne kadar güzel bir hayır. 00:21:14.957 --> 00:21:21.973 Ne kadar faydalı bir şey, susuz bir şehre su getirmiş. Tamam, imrenilir. Güzel şeylere imrenilir. 00:21:21.973 --> 00:21:30.515 Yoksa böbürlenmek için, saltanat için, fâni dünyanın fâni lezzetleri için çalışmak… 00:21:30.515 --> 00:21:36.990 Bu gibi şeyler ters duygulara götürür. 00:21:36.990 --> 00:21:43.220 Zengine düşmanlık ve komünizm fikri, bazen servet düşmanlığına götürür. 00:21:43.266 --> 00:21:49.805 Bazen de onları elde edeceğim diye yolsuzluğa, rüşvete, hırsızlığa götürür. 00:21:49.805 --> 00:21:53.187 Demek ki insan ölçülü olacak, iyi şeyleri isteyecek. 00:21:53.210 --> 00:21:59.991 Âhirette kendisine fayda verecek şeyleri temenni edecek ve isteyecek. 00:21:59.991 --> 00:22:05.660 Âhirette kendisine zarar verecek şeyler dünyada tatlı da olsa iyi değildir. 00:22:05.890 --> 00:22:12.564 [Mehmed Zahid] Hocamız güzel şiir okuma edasıyla -rahmetullahi aleyh- bazen dünyanın güzel, 00:22:12.564 --> 00:22:20.323 hoş manzaralı yerlerini görünce; insanların çılgınca eğlendiği, içki, kumar, zevk, fuhşiyat, 00:22:20.323 --> 00:22:26.416 kumar vesairenin çok olduğu yerleri görüp de onlara imrenenleri görünce 00:22:26.416 --> 00:22:30.890 gözlerinin içine bakardı, başını sallardı, derdi ki; 00:22:30.119 --> 00:22:35.529 "Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa." 00:22:35.576 --> 00:22:42.660 Fâni dünya öyle tatlı gelir insana ama sonunda ölüm var. Ölümden sonra da hesap var. 00:22:42.363 --> 00:22:50.510 Mahkeme-i Kübrâ'da insan suçlu çıkarsa; eline kelepçeler bağlanır, boynuna, ayaklarına 00:22:50.510 --> 00:22:54.477 demir halkalar takılırsa, zincirler şakır şakır çekile çekile, 00:22:54.477 --> 00:23:01.924 sürüklene sürüklene cehenneme atılırsa ne olur hâli? O zamanki âh u feryâdın, pişmanlığın faydası var mı? 00:23:01.994 --> 00:23:07.250 Onun için âhirette pişmanlık getirecek güzellikler aslında güzel değildir. 00:23:09.261 --> 00:23:13.225 Âhirette insana hayır getirecek şeyler güzeldir. 00:23:13.389 --> 00:23:23.350 Adamın birisi bir arabayı çalışır vaziyette bırakmış, dükkâna alışverişe girmiş, 00:23:23.397 --> 00:23:29.803 haylazın birisi arabayı çalışır vaziyette görünce atlamış şoför mahalline, arabayı kaçırmış. 00:23:29.803 --> 00:23:35.954 Araba sahibinin hanımına, çocuğuna kötülük yapmış. Sonra yakalanmış, öldürülmüş. 00:23:35.954 --> 00:23:43.511 O kimse -o işi yapan kimse- kâr mı etti? Etmedi. Zarar etti. 00:23:43.511 --> 00:23:49.667 Canından oldu, hem de kötü bir fiili işlediği için, çok çirkin bir iş yaptığı için sonu kötü oldu. 00:23:49.667 --> 00:23:56.501 Bir anlık zevkin pahasını hayatı ile ödedi. Âhiretiyle ödedi, cehennemlik oldu. 00:23:56.673 --> 00:24:01.980 Ne kadar kötü, Allah saklasın. Allah bize güzel şeyleri sevdirsin. 00:24:01.980 --> 00:24:06.218 Basiretimizi açsın, güzel şeylerin güzel olduğunu görüp 00:24:06.218 --> 00:24:13.205 yapmayı, sevmeyi, imrenmeyi, kötü şeylerden korunmayı nasip eylesin. 00:24:13.205 --> 00:24:17.530 Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde "İki şeye gıpta edilir." diyor. 00:24:17.530 --> 00:24:27.529 Bir adam ki Allah ona nasip etmiş, dînî ilimleri öğrenmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i iyi biliyor, fıkhı biliyor, 00:24:27.529 --> 00:24:35.349 hadîs-i şerîfleri biliyor, bildiğini uyguluyor, ilmiyle âmil, salih, ârif, talihli insan. 00:24:35.349 --> 00:24:41.567 Hayatını öyle geçiriyor. İlmini de anlatıyor, söylüyor; insanlar ondan istifade ediyor. 00:24:41.567 --> 00:24:45.410 Tamam, buna haset edilir, gıpta edilir. Neden? 00:24:45.480 --> 00:24:52.922 Allah ne güzel ilim vermiş, ilmiyle de ne kadar güzel yaşıyor. Topluma da ne kadar faydalı oluyor diye. 00:24:52.922 --> 00:24:59.681 İkincisi, bir adama da Allah para vermiş, helâl mal vermiş, servet vermiş, zengin olmuş. 00:24:59.681 --> 00:25:03.610 O da onu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor, yoksullara harcıyor, 00:25:03.610 --> 00:25:07.294 hayır iş müesseseleri kuruyor, ona da gıpta edilir. 00:25:07.372 --> 00:25:12.939 Buna da haset edilir; iyi şeyin hasedine gıpta adı veriliyor. 00:25:12.939 --> 00:25:20.228 Buna da gıpta edilir: "Ah benim bir param olsa ben de bu hayırları yapsam, yoksulları, açları doyursam, 00:25:20.228 --> 00:25:28.111 çıplakları giydirsem, memleketime hayırlı, faydalı olsam." diye.Avustralya'yı geziyorum, bakıyorum. 00:25:28.111 --> 00:25:32.942 Güzel parklar, bahçeler, dinlenme yerleri var çok güzel. 00:25:32.942 --> 00:25:41.790 Planlıyorum, tasarlıyorum, zihnime yerleştiriyorum; "İnşaallah memleketime döndüğüm zaman 00:25:41.133 --> 00:25:48.534 yolların kenarlarına, kendi paramla araziyi alacağım, dinlenme, istirahat yerleri açacağım, 00:25:48.534 --> 00:25:55.140 bahçeler yapacağım herkes dinlensin, istirahat etsin, dua etsin." diye. 00:25:55.140 --> 00:26:05.120 İnsan dışarıda gördüğü güzellikleri kendi ülkesi için, kardeşleri için istiyor. 00:26:05.198 --> 00:26:12.782 Allahu Teâlâ hazretleri bize, üzerimizde olan nimetleri inkâr etmemeyi, nankörlük etmemeyi, 00:26:12.782 --> 00:26:18.256 kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin. Şükretmeyi nasip etsin. 00:26:18.256 --> 00:26:23.811 Çok hamdedici, çok şükredici, çok edepli kullar eylesin. 00:26:25.207 --> 00:26:34.805 Üçüncü hadîs-i şerîf Ebubekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'den Deylemî'nin kitabından nakledilmiş. 00:26:34.805 --> 00:26:40.749 Kısa bir hadîs-i şerîf ama duygulandırıcı sözler, ifadeler. 00:26:40.749 --> 00:26:49.972 Unzurû dûra men ta'murûne ve arza men teskinûne ve fî tarîki men temşûne. 00:26:50.420 --> 00:27:00.806 Ne kadar kısa. Bir iki defa daha tekrar etsem ezberleyeceğiniz bir kısa ama nükteli bir hadîs-i şerîf. 00:27:00.806 --> 00:27:07.536 Peygamber Efendimiz'in bütün hadîs-i şerîfleri inci gerdanlık, mücevher gerdanlık, 00:27:07.536 --> 00:27:13.844 cevher gibi derin derin düşündürüyor insanı. 00:27:13.844 --> 00:27:25.616 Unzurû dûra men ta'murûne. "Kimin, kimlerin evlerini imar ediyorsunuz? Bir bakın bakalım. 00:27:25.972 --> 00:27:30.564 Kimin evini imar etmektesiniz? Kimin inşaatını yapmaktasınız? 00:27:30.564 --> 00:27:43.519 Veyahut bir evi imar etmekten maksat orayı şenlendirmek, orada oturmak mânasına gelebilir. 00:27:43.519 --> 00:27:51.341 Kimin evini şenlendiriyorsunuz? Bakın bakalım, kimin evini yapıyorsunuz, mâmur hâle getiriyorsunuz?" 00:27:51.341 --> 00:28:00.662 Ve arza men teskinûne. "Kimlerin arazisinde oturuyorsunuz? Bakın bakalım." 00:28:00.662 --> 00:28:09.857 Dikkat edin buralarda kimler yaşamış? Kimler gelmiş, kimler geçmiş? 00:28:09.857 --> 00:28:15.504 Sen de geçeceksin, sen de göçeceksin bu dünya kimseye kalmadı. 00:28:15.504 --> 00:28:25.413 Bu topraklarda kimler yaşadı diye bir bak bakalım. Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. 00:28:25.707 --> 00:28:29.814 İnsan düşünürse ne çeşit mânalar çıkartır kim bilir. 00:28:29.814 --> 00:28:34.996 Ve fî tarîki men temşûne. "Kimlerin yolunda yürüdüğünüze de bakın." 00:28:34.996 --> 00:28:38.800 Herkes birisinin peşine takılmış 00:28:38.800 --> 00:28:45.689 "Aman efendim, aman başkanım, aman üstadım, aman müdürüm aman vesaire…" 00:28:45.759 --> 00:28:54.459 Herkes birisinin yolunda, birisinin peşini tutturmuş gidiyor, ama en doğru yol hangisi? 00:28:54.568 --> 00:28:56.132 Bunların hepsi doğru değil ki. 00:28:56.358 --> 00:29:00.750 Ayrı ayrı yollara gittiğine göre seni amacına götürecek yol bir tane. 00:29:00.750 --> 00:29:03.982 Ötekiler seni amacından saptırıyor. 00:29:04.130 --> 00:29:09.902 Kimin yolunda gidiyorsun sen? Kimi beğeniyorsun? Artisti mi beğeniyorsun? Filozofu mu beğeniyorsun? 00:29:09.925 --> 00:29:15.576 Avrupalı'yı mı beğeniyorsun, Amerikalı'yı mı, Rus'u mu? 00:29:15.615 --> 00:29:24.447 Kimlerin peşindesin, kimlerin yolunda yürüyorsun? Bunları insanın incelemesi, düşünmesi lazım. 00:29:24.447 --> 00:29:34.448 Bunları düşündüğü zaman hatasını anlaması mümkün olur. Bir de dünyanın fâniliğini anlaması mümkün olur. 00:29:34.448 --> 00:29:42.306 "Ben bu evde oturuyorum, şu camide namaz kılıyorum, şu köprüden geçiyorum, şu tarihî eseri görüyorum. 00:29:42.306 --> 00:29:45.315 Bunlar kaç yıl önce yapılmış?" der insan. 00:29:45.369 --> 00:29:51.315 Onlar nereye gittiler diye düşünür, ona göre ayağını denk alır. 00:29:51.315 --> 00:29:55.126 Dünyada kimse kalmıyor, en önemli nokta bu. 00:29:55.126 --> 00:30:01.414 Daha önemli nokta da gittiği yerde mahkeme-i kübrâ, büyük bir mahkeme var. 00:30:01.414 --> 00:30:08.472 Çok büyük bir hesap var, hâkimleri bile muhakeme edecek Ahkemü'l hâkimîn; 00:30:09.230 --> 00:30:12.271 Hâkimlerin hâkimi Allah celle celâluh var. 00:30:12.325 --> 00:30:18.627 Hükümdarları bile sigaya çekecek bir hükümdarlar hükümdarı var. 00:30:18.922 --> 00:30:25.252 Onları insanın bilmesi, düşünmesi, ona göre ayağını denk alması lazım. 00:30:25.361 --> 00:30:34.791 Bazıları insaflıdır, vicdanlıdır, duyguludur, irfanlıdır, iz'anlıdır, bunları düşündüğü zaman uyanır. 00:30:34.916 --> 00:30:37.949 Düşününce insanın kararını değiştirir. 00:30:37.949 --> 00:30:45.349 Yanlış yolunu bırakır, ibret alır, ibretle baktığı zaman ibret alıp kendisini düzeltir. 00:30:45.387 --> 00:30:52.578 Ama bazı kimseler de ibret alamıyor ne yapalım. Eh onlar da başlarına gelecek belayı beklesinler. 00:30:52.578 --> 00:31:00.529 Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Azîz ve Züntikâm'dır. İbretlidir, kudretlidir. 00:31:00.529 --> 00:31:06.779 Bir de intikamı vardır Allah'ın, zalimlerden intikam alır. Bir bir alır! 00:31:06.833 --> 00:31:13.980 Mutlaka zalimi döndürür dolaştırır, pişman eder; mazlumun ayağına düşürür. 00:31:13.191 --> 00:31:22.452 Zalimlere bir gün dedirir Hazret-i Mevlâ Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ. 00:31:22.453 --> 00:31:27.805 Zalimlere bir gün Allah: Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ dedirtir diyor şair. 00:31:27.961 --> 00:31:38.133 Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri Yusuf aleyhisselam'a küçükken zulmettiler, "öldürdük" dediler, 00:31:38.133 --> 00:31:43.131 kuyuya attılar, sattılar, köle ettiler, babalarına yalan söylediler. 00:31:43.208 --> 00:31:49.490 Ama Yusuf aleyhisselam'ı Allah sevdi, sevgili kulu eyledi, peygamber eyledi. 00:31:49.490 --> 00:31:55.785 Yüzü de güzel, huyu güzel salihlerden, muhlislerden bir peygamber oldu. 00:31:55.785 --> 00:32:02.700 Gittiği yere köle olarak gitti, ondan sonra orada yönetici oldu; en yüksek mevkilere çıktı. 00:32:02.700 --> 00:32:09.274 Azîzü'l-Mısır oldu. Mısır'ın izzetli, şevketli, devletli bir kimsesi oldu. 00:32:09.274 --> 00:32:13.484 Konaklara sahip oldu, asilzâde hanımlarla evlendi. 00:32:13.484 --> 00:32:20.466 Köle olarak girdiği yerdeki hanımefendi ile de evlenmesi nasip oldu. Bunları yapan kim? Allah. 00:32:20.466 --> 00:32:25.164 Peki, İzzetli, devletli, şevketli olan insanları zelil eden kim? 00:32:25.164 --> 00:32:29.580 Firavun'u suda boğan kim, Nemrut'u gark eden, öldüren kim? O da Allah. 00:32:29.627 --> 00:32:33.830 Allah Azîzün Züntikâm. İntikam da alıyor. 00:32:33.892 --> 00:32:42.992 Fırsat veriyor biraz, zulmü doruğa çıktığı zaman yerin dibine geçiriyor. Mazlumu da sonunda yükseltiyor. 00:32:42.992 --> 00:32:48.508 Sonunda ne oldu Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri? Çağırdı onları yanına; 00:32:48.508 --> 00:32:53.114 "Ken'an diyarından Mısır'a gelin, ben sizi misafir ederim, 00:32:53.114 --> 00:32:57.806 ben size bakarım, ben sizin maddî imkânlarınızı sağlarım" dedi. 00:32:57.806 --> 00:33:05.135 Babasına ve kendisine bir zamanlar kötülük yapmış olan kardeşlerini çağırdı. Onlar Mısır'a geldiler. 00:33:05.135 --> 00:33:11.994 Yusuf aleyhisselam'ın karşısında çok utandılar. Pişman oldular, perişan oldular. Bu sözü söylediler: 00:33:11.994 --> 00:33:21.273 Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ. "Allah seni bizden üstün kıldı, seni bize tercih eyledi. 00:33:21.351 --> 00:33:24.456 Biz seni hor etmek istedik, Allah seni aziz kıldı. 00:33:24.604 --> 00:33:31.420 Biz bir şeyler yapmak istedik, bizim istediğimiz olmadı. Allah seni yüce makamlara çıkardı. 00:33:31.420 --> 00:33:36.482 Biz hata etmişiz." dediler. Allah zalimlere böyle dedirtir. 00:33:36.482 --> 00:33:41.842 Sonunda mutlaka hepsi pişman olur ama kimisinin gözü kör olduğundan, 00:33:42.364 --> 00:33:49.682 hidayet de vermediğinden Allah, zalimliğini de anlayamaz. İşte yakınları anlatmaya çalışsın. 00:33:49.682 --> 00:33:56.599 Böyle yumuşak sözlerle, tevbekâr etmeye çalışsınlar. Bu dünya fâni. 00:33:56.599 --> 00:34:03.813 Şeyh İbrahim b. Edhem hazretlerini de hatırlamadan olmaz. 00:34:03.938 --> 00:34:09.364 Ruhu şâd olsun, Allah şefaatine erdirsin, eyliyâullahtan, kerametleri zahir bir kimse. 00:34:09.364 --> 00:34:12.728 Hükümdarken dervişlik yoluna girmiş ve evliyâ olmuş. 00:34:12.782 --> 00:34:17.100 Dünya devletçisiyken âhiret devletlisi, izzetlisi olmuş. 00:34:17.104 --> 00:34:27.945 Bir gün divanda otururken vezirleriyle, divanın salonunun kapısından içeriye 00:34:27.945 --> 00:34:33.867 rap rap rap bir adam geliyor, nöbetçiler de engelleyememişler. 00:34:33.867 --> 00:34:40.836 Allah Allah, tutulmuşlar nasıl olduysa. İbrahim b. Edhem de o zaman padişah. 00:34:40.836 --> 00:34:43.542 Padişah da dönüp bakıyor, vezirler de bakıyorlar; "Allah Allah! 00:34:43.542 --> 00:34:47.528 Bu adam böyle içeriye nasıl girebildi, engellenmeden?" diye. 00:34:47.528 --> 00:34:54.887 Adam koca salonun ucundan berisine geliyor. Orada oturulacak yerlerden birine oturuyor. 00:34:54.931 --> 00:34:57.497 "Yahu sen kimsin? Ne arıyorsun burada?" diye soruyorlar. 00:34:57.622 --> 00:35:11.951 "Ben yolcuyum. Bu konakta, menzilde, yolcunun istirahat yerinde, 00:35:11.989 --> 00:35:18.336 kervansarayda biraz dinlenmeye geldim." diyor. Şaşırıyorlar, diyorlar ki: 00:35:18.336 --> 00:35:26.974 "Yahu burası kervansaray değil, yolcunun dinlenme yeri değil, menzil değil, konak değil" 00:35:27.263 --> 00:35:33.977 "Peki nedir?" diyor adam, o zât-ı muhterem kimse. Diyor ki İbrahim b. Edhem: 00:35:33.977 --> 00:35:39.579 "Gayet âşikâr, herkes biliyor, burası benim sarayım." 00:35:39.650 --> 00:35:46.600 "Peki bu saray benim sarayım diyorsun, senden önce kimindi?" "Babamın sarayıydı." 00:35:46.344 --> 00:35:53.491 Bana miras yoluyla babamdan geldi, yine benim demek istiyor. Ama ötekisinin maksadı başka. 00:35:53.491 --> 00:36:00.400 "Peki babandan önce kimin sarayıydı?" "Dedemin sarayıydı." "Ondan önce kimindi?" "Falancanındı." 00:36:00.400 --> 00:36:03.834 "Peki onlar nereye gittiler?" "Yaşadılar, öldüler." 00:36:03.959 --> 00:36:09.360 "O zaman birisinin içine girip de bir müddet yaşadıktan sonra kalkıp, 00:36:09.360 --> 00:36:15.339 göçüp gittiği yere kervansaray demezler mi? İşte kervansaray olduğu ortaya çıktı. 00:36:15.393 --> 00:36:21.497 Demek ki onlar göçtüler, sen de göçeceksin, kervansaray burası." diyor, yürüyüp gidiyor. 00:36:21.497 --> 00:36:24.625 Kimse de engelleyemiyor. Arkasından gidip koşuyorlar, bakıyorlar, yok. 00:36:24.625 --> 00:36:29.232 Hızır aleyhisselam mıydı, evliyâullahtan birisi miydi? Artık neyse. 00:36:29.333 --> 00:36:33.683 "Kimin evinde oturuyorsunuz bakın?" sözünü açıklamak için bu aklıma geldi. 00:36:33.683 --> 00:36:36.583 Unzurû dûra men ta'murûne. 00:36:36.583 --> 00:36:40.621 "Kimin evini inşa ediyorsunuz, mâmur ediyorsunuz, şenlendiriyorsunuz? 00:36:40.621 --> 00:36:46.782 Kimin arazisinde oturuyorsunuz, kimin yolunda gidiyorsunuz bakın?" 00:36:47.790 --> 00:36:52.322 Bunlar ibretli şeyler. Bunlar bize kendi kendimizi araştırmamızı, 00:36:52.322 --> 00:36:55.832 hatalarımızı bulmamızı sağlayan nasihatlerdir. 00:36:55.902 --> 00:37:01.710 "Ben kendimi doğru yolda sanıyorum, kendimi bir makamda sanıyorum ama acaba doğru yolda mıyım?" diye 00:37:01.710 --> 00:37:09.744 herkes kendisini sabah akşam yoklamalı, teftiş etmeli, araştırmalı, ölçmeli, teraziyle tartmalı, 00:37:09.837 --> 00:37:15.902 kıymetinin ne olduğunu kendi başına kaldığı zaman kendisine sormalı. Nasreddin Hoca ne demiş? 00:37:15.902 --> 00:37:21.452 "Ben senin gençlikte de ne mal oluğunu bilirim ya." Kendi kendine söylediği zaman. 00:37:21.816 --> 00:37:24.583 İnsan kendisinin ne olduğunu bilir. 00:37:24.645 --> 00:37:31.700 Başkasına övünse bile kalbinde, kafasında neler olduğunu, mâzisinde ne lekeler olduğunu bilir. 00:37:31.195 --> 00:37:37.804 Bu dünya fânidir. Allah'ın rızasını kazanmaktan başka yolların hepsi yanlıştır. 00:37:37.890 --> 00:37:42.205 Herkes bir şeyler yapıyor. Kimisi zalim oluyor, kimisi mazlum oluyor. 00:37:42.205 --> 00:37:48.494 Asıl acınacak insanlar zalimlerdir. Çünkü mazlumlar mazlumiyetinin mükâfatını alırlar. 00:37:48.603 --> 00:37:54.361 Hatta zalim sonunda onun ayağına düşer ve "Allah seni bizden üstün kıldı, tercih etti." der. 00:37:54.422 --> 00:37:57.256 Zalimleri engellemeye çalışmak lazım. 00:37:57.259 --> 00:37:59.553 Kendimiz de zalim olmamaya çalışalım. 00:37:59.661 --> 00:38:03.118 Kimin yolunda gittiğimize bakalım. Gidilecek bir yol var; 00:38:03.227 --> 00:38:06.738 Kur'an yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu, iman yolu. 00:38:06.738 --> 00:38:13.680 Öteki yolların hepsi eğlence yolu, keyif yolu, servet yolu, şöhret yolu... 00:38:13.130 --> 00:38:18.363 Bunların hepsi boştur. Mühim olan Allah'ın rızasını kazanmaktır. 00:38:18.363 --> 00:38:22.418 Allahu Teâlâ hazretleri rızasını kazanmaya cümlenizi, cümlemizi muvaffak eylesin. 00:38:22.418 --> 00:38:27.794 Tevfîkini cümlemize refîk eylesin. Hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin. 00:38:27.817 --> 00:38:30.726 Batılı batıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. 00:38:30.733 --> 00:38:33.501 Hepinize gönül dolusu selamlar, dualar. 00:38:33.501 --> 00:38:36.834 es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh!