WEBVTT 00:00:00.175 --> 00:00:04.789 es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! Allah hepinizden razı olsun. 00:00:05.660 --> 00:00:10.719 Sevdiği razı olduğu kul olup öyle yaşayıp huzuruna öyle varmayı nasip eylesin. 00:00:10.965 --> 00:00:13.800 İki cihan saadetine erdirsin. 00:00:13.712 --> 00:00:21.184 Bugün kur'a ile açılan hadîs-i şerîf kitabı sayfası, Râmûz'un 440. sayfası. 00:00:24.611 --> 00:00:37.128 İlimle ilgili dört tane hadîs-i şerif var. Demek ki sohbetimizdeki ağırlıklı konu, ilim konusu olacak. 00:00:37.238 --> 00:00:45.621 Birinci hadîs-i şerîfi okuyorum. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. 00:00:45.621 --> 00:00:52.995 İbnü'n-Neccâr kitabında kaydetmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlar: 00:00:53.185 --> 00:00:57.668 Men kâne fî talebi'l-ilm, kâneti'l-cennetü fî talebihî 00:00:57.922 --> 00:01:02.385 ve men kâne fî talebi'l-ma'sıyeti, kâneti'n-nâru fî talebihî. 00:01:02.687 --> 00:01:14.948 "Kim ilim talebi peşinde olursa ilim öğrenme yolunda, onu elde etmek için çalışma uğrunda niyetini, 00:01:15.162 --> 00:01:24.808 gayretini sarf ediyor olursa cennet de onu ister, cennet de onun peşine düşer, 00:01:24.847 --> 00:01:35.428 cennet de onu talep eder, onun isteğinde olur. 'Bu kul cennete gelsin, girsin.' diye o kulu ister. 00:01:36.190 --> 00:01:47.888 Kim de isyan, günah peşinde olursa onu yapmaya, onu elde etmeye uğraşırsa gayretini, 00:01:47.888 --> 00:01:58.365 himmetini, düşüncesini oraya sarf ederse cehennem de onun peşine düşer, onu ister. 00:01:58.428 --> 00:02:06.119 'Yâ Rabbi! Bu adamı cehenneme koy.' diye, cehennem onun talepçisi, taliplisi, isteklisi olur." 00:02:06.301 --> 00:02:16.586 Demek ki müslüman olarak Allah'ın rızasına erenlerin gittiği yer olan cenneti, rızası yurdunu, 00:02:16.658 --> 00:02:28.986 nimetlerin ve ebedî saadetin olduğu yer olan cenneti düşündüğümüze, istediğimize göre, cehenneme düşmekten 00:02:28.986 --> 00:02:33.159 Allah'a sığındığımıza göre biz cenneti istiyoruz. 00:02:33.198 --> 00:02:37.758 Bir de cennet bizi isterse o iki taraflı istek daha da hoş bir şey olur. 00:02:38.120 --> 00:02:44.327 Cennet bizi talep edecek; "Yâ Rabbi! Şu kulunu cennetine dâhil et." diyecek. Ne kadar güzel bir şey. 00:02:44.327 --> 00:02:47.950 O halde hepimiz ilim peşinde olmalıyız. 00:02:47.167 --> 00:02:52.736 İlim çok önemli. Dünyayı isteyen de ilim öğrenmek zorunda... 00:02:52.998 --> 00:02:54.790 "Dünyayı istemek" ne demek? 00:02:54.965 --> 00:03:01.251 "Dünyada meslek sahibi olsun, kazanç sahibi olsun, yükselsin, itibarlı bir insan olsun, 00:03:01.386 --> 00:03:05.744 ilerlesin, gelişsin, rakiplerini geçsin istemek" demek. 00:03:06.649 --> 00:03:12.903 Bunlar dünyevî amaçlar, bu dünya hayatı ile ilgili istekler. Bunu isteyen de ilme sarılmalı. 00:03:12.903 --> 00:03:21.698 İlimle çalışan, bilimsel yöntemleri kullanan, mesleğinde ilmi takip eden, mesleğinin gelişmelerini, 00:03:21.698 --> 00:03:27.139 dünyanın neresinde olursa olsun meslektaşlarının yaptıklarını dergilerden, 00:03:27.242 --> 00:03:33.823 kitaplardan, ilmî toplantılardan takip eden ilerler. 00:03:33.958 --> 00:03:41.377 Uluslararası sergileri gezmeye giden bir arkadaşımız; "Çok istifade ediyoruz hocam! 00:03:41.377 --> 00:03:47.377 Bir sergiye gittiğimiz zaman, orada kendi mesleğimizdeki yeni gelişmeleri görüyoruz, 00:03:47.480 --> 00:03:50.300 bizim için çok faydalı oluyor." diyordu. 00:03:50.130 --> 00:03:53.192 Dünyayı isteyen de ilme sarılmak zorunda 00:03:53.192 --> 00:03:58.990 ve kendi mesleğinde, kendi dalında ilmî usullerle çalışmak ve ilme eğilmek zorunda. 00:03:59.690 --> 00:04:08.585 Meslekler çeşitli ama hepsinin müşterek olarak öğrenmesi gereken bir konu var; 00:04:08.966 --> 00:04:17.231 o da din, iman, akide konusu. Bir arkadaş bana sordu, bir kardeşimizin boş zamanı varmış; 00:04:17.453 --> 00:04:23.270 biraz ilmî kitaplar okumak istiyormuş. "Mesleği nedir?" diye sordum. 00:04:23.270 --> 00:04:28.413 Tabi hangi meslekte olursa olsun, mutlaka okumalı. 00:04:28.627 --> 00:04:34.883 Geçtiğimiz hafta İstanbul'un fethi münasebetiyle Fatih Sultan Muhammed hân-ı 00:04:34.883 --> 00:04:43.523 cennet-mekân'ı anlatırken, özellikleri, hususiyetleri, meziyetleri 00:04:43.650 --> 00:04:48.514 ve diğer insanlardan farklarından bahsederken, en çarpıcı olan yerlerden birisi de 00:04:48.641 --> 00:04:53.898 çok kitap okuması ve bir de çok dil bilmesi idi. Muhtelif dilleri biliyor. 00:04:54.818 --> 00:04:58.578 Fethettikleri ülkelerde yaşayan insanların dillerini bilen bir kimse. 00:04:58.689 --> 00:05:09.520 Arapça, Farsça, Rumca, Lâtince, Yunanca dillerini biliyor. Daha fazla dil bildiğini söyleyenler de var. 00:05:09.162 --> 00:05:15.938 Kütüphanesinden bize pek çok yabancı dilde kitap intikal etmiş. Demek ki okuyordu. 00:05:15.938 --> 00:05:23.612 Hocalarından bir kısmının yabancı hocalar olduğunu biliyoruz. Dünyayı çok iyi takip etmiş. 00:05:23.612 --> 00:05:30.231 Coğrafyaya dair eserleri var. Dünyanın neresinde ne var, öğrenmiş. Tarihi iyi takip etmiş. 00:05:30.382 --> 00:05:35.519 Eski devletleri yönetenlerin hangi hataları yaptığını, 00:05:35.733 --> 00:05:39.601 hangilerinin ne sebeplerle başarı kazandıklarını incelemiş, okumuş. 00:05:39.727 --> 00:05:44.692 Onun için müstesna bir padişah, başkalarına benzemeyen bir padişah 00:05:44.866 --> 00:05:47.791 ve başkalarının yapamadığı kadar büyük işleri başarmış. 00:05:47.958 --> 00:05:51.306 Başkalarının nâil olamadığı kadar büyük şöhrete ermiş. 00:05:51.472 --> 00:06:02.639 Yabancılardan bir kısmının da söylediğine göre, cihanın gelmiş geçmiş en büyük cihangir devlet adamı, 00:06:02.718 --> 00:06:07.426 hükümdarı ki "İskenderler bile geride kalmış." diyenler var. 00:06:07.426 --> 00:06:11.938 Yetişme tarzı çok büyük alim hocalardan. 00:06:12.224 --> 00:06:20.800 Küçük yaşından itibaren çocuklukla, oyunla, futbolla, geziyle vesaire ile ömrünü zayi etmemiş. 00:06:20.127 --> 00:06:25.725 Küçük yaşında padişah olmuş. Ondan sonra bir ara vermiş. 00:06:25.725 --> 00:06:33.318 Ondan sonra babası vefat ettiği için, 19 yaşında kesin olarak padişahlık tahtına oturmuş. 00:06:33.500 --> 00:06:43.427 Üç sene sonra da, 22 yaşında İstanbul'u fetheylemiş. Özellikleri ne? 00:06:43.458 --> 00:06:48.435 En mühim özelliği çok kitap okuması, ilmi sevmesi, ilim adamlarıyla beraber olması, 00:06:48.633 --> 00:06:53.744 ilim adamları tarafından yetiştirilmesi, ilim adamlarıyla istişare etmesi, 00:06:53.870 --> 00:06:59.530 çevresinde ilim adamlarını bulundurması; kitap okuması, yabancı dil bilmesi. 00:06:59.530 --> 00:07:03.737 Bunlar onbeşinci yüzyılda, kaç asır önce. 00:07:03.450 --> 00:07:07.145 Fatih'i sevenler, Fatih'in milletinin mensupları, 00:07:07.256 --> 00:07:12.368 fatihlerin yetiştiği milletin mensupları olan bizler de, 00:07:12.368 --> 00:07:19.800 aynı şekilde çok okumalıyız, çok dil bilmeliyiz, dünyayı çok iyi takip etmeliyiz. Bu çok önemli. 00:07:20.240 --> 00:07:23.986 Dünyayı isteyen de ilim öğrenecek, âhireti isteyen de ilim öğrenecek. 00:07:23.986 --> 00:07:30.455 Çünkü âhiret ilimleri de bilgi ister, atmakla, tutmakla olmaz. "Benim kafama göre böyle." 00:07:30.455 --> 00:07:35.576 Senin kafanın benim nazarımda hiç kıymeti yok. Kur'ân-ı Kerîm ne söylüyor, sen onu söyle! 00:07:35.664 --> 00:07:39.360 Peygamber Efendimiz ne buyurmuş, önce onu anlamaya çalış. 00:07:39.360 --> 00:07:45.856 Ya senin kafan yamuksa, ya doğru düzgün düşünemiyorsa, çalışmıyorsa, doğruyu aksettirmiyorsa. 00:07:45.856 --> 00:07:51.423 Aynalar insana görüntü verir. Ayna düz olmadığı zaman yamuk görüntü verir; 00:07:51.423 --> 00:07:54.706 şişman insanı zayıf gösterir, zayıf insanı şişman gösterir, 00:07:54.706 --> 00:08:01.332 yuvarlak kafayı uzun gösterir; görüntüyü çarpıtır. Ayna ama düz olması şartı var. 00:08:01.363 --> 00:08:08.238 Akıl ama akıl akl-ı selîm olmazsa, iyi çalışmazsa, gerçekleri gösteremez. 00:08:08.238 --> 00:08:13.297 Onun için "Bana göre böyle!" diyenlere ben şöyle bir bakıyorum, acıyorum, dudak büküyorum; 00:08:13.488 --> 00:08:17.463 "Behey adam! Etin ne, budun ne, boyun ne, posun ne? 00:08:17.590 --> 00:08:22.378 Ne cesaretle 'bana göre' diyebiliyorsun? Bu ne küstahlık! Sen kimsin?" diyorum. 00:08:22.569 --> 00:08:27.209 Dinî konularda atıp tutuyor, farzları çiğniyor, sünnetleri çiğniyor. 00:08:27.336 --> 00:08:32.890 Ulemâyı hiçe sayıyor; sanki kendisinden önce İslâm'la ilgilenen, 00:08:32.374 --> 00:08:36.575 İslâm'ı derinlemesine inceleyen büyük alimler yokmuş gibi hareket ediyor. 00:08:36.686 --> 00:08:43.979 Onları okumak lüzumunu duymuyor. Avrupalı bir zât müslüman olmuş, kendisiyle konuşan bir kimseye; 00:08:43.979 --> 00:08:53.216 "Siz İslâm medeniyeti mensupları, çok büyük adamlar, dâhiler yetiştirmişsiniz. 00:08:53.303 --> 00:08:55.680 Bu dâhilerin kitaplarını okuyun! 00:08:55.680 --> 00:09:02.670 Bak ben şimdi Endülüs İslâm dünyasının yetiştirdiği falanca büyük alimi okuyorum." demiş. 00:09:02.145 --> 00:09:09.748 Ötekisi adını bile bilmiyor. Müslüman olan Avrupalı kim dâhi anlamış, harıl harıl onun eserini okuyor. 00:09:09.748 --> 00:09:12.273 Berikinin hiç haberi yok. 00:09:12.487 --> 00:09:20.209 Bizim de halkımızdan, yarım aydınlarımızdan, yarım aydınlanmış insanların kafası boş oluyor. 00:09:20.320 --> 00:09:22.165 Yarım aydınlıkla iş olmaz. 00:09:22.244 --> 00:09:25.932 Pırıl pırıl aydın olması lazım ki gölge bir yer, 00:09:25.932 --> 00:09:30.900 karanlık bir yer kalmaması lazım ki doğru düzgün iş yapsın. 00:09:30.136 --> 00:09:34.680 Yarım aydın bir şey bilmiyor, sanıyor ki mazisinde hiçbir değer yok. 00:09:34.680 --> 00:09:38.963 Avrupalılar söylemese, Amerikalılar söylemese, hâlâ uyanmayacak. 00:09:39.980 --> 00:09:44.480 Amerikalılar Osmanlı'nın esaslarını uyguluyorlar. 00:09:44.271 --> 00:09:52.150 İbn Haldun'u okuyorlar, Mukaddime'sinin içindeki bilimsel gerçekleri 00:09:52.277 --> 00:09:58.600 göz önünde bulundurup ona göre hareket ediyorlar. Bizimkiler; "İbn Haldun da kim?" diyorlar. 00:09:58.600 --> 00:10:04.528 Zaten eski bir İslâmî isim oldu mu hemen defterden siliyorlar. 00:10:04.623 --> 00:10:08.280 Geçen gün gazetelerde yazılmış, çok çok üzüldüm: 00:10:08.399 --> 00:10:16.785 Bandırma'ya giden gemilerden birisinin adı Akşemseddin'miş, silmişler. 00:10:16.785 --> 00:10:25.705 Akşemseddin, Fatih'i Fatih yapan büyük zât. Fatih kuşatmayı bırakacakken, sırf Akşemseddin tutmuş; 00:10:25.840 --> 00:10:32.230 "Devam edeceksin padişahım! Bırakmayacaksın! Fetih müyesser olacak!" demiş. 00:10:32.301 --> 00:10:38.774 Çok büyük bir alim, çok zarif bir insan. Fatih'in; karşısında el pençe divan durduğu kimse. 00:10:38.774 --> 00:10:40.282 Fatih'i yetiştiren kimse. 00:10:40.393 --> 00:10:46.612 Onun isminin gemiden, kayıktan, motordan silinmesi çok büyük cahillik, çok büyük küstahlık! 00:10:48.160 --> 00:10:53.255 O Akşemseddin'in kadr u kıymetini bilmeyen bir millet; Fatih'in kıymetini bilmeyen, 00:10:53.334 --> 00:11:02.194 Fatih'in yaptırdığı kalenin kitabesini kazıtan bir yabanilik, bir vahşilik çok acaip! 00:11:02.329 --> 00:11:06.326 İşte bunlar bu cahillikten kaynaklanıyor. 00:11:06.445 --> 00:11:13.250 Kendisinin hiçbir kıymetinden haberi yok, başkaları o hazineleri bulup bulup çalıp çalıp götürüyorlar. 00:11:13.327 --> 00:11:16.821 Kendisi hiçbir şeyden haberdar değil, Batı'ya bakıyor. 00:11:16.884 --> 00:11:26.153 Şimdi ben, dünyanın muhtelif yerlerini gezen ve tanıyan bir kardeşiniz olarak, Doğu'yu da gördüm, 00:11:26.295 --> 00:11:28.345 Batı'yı da gördüm, Amerika'yı da gördüm; 00:11:28.345 --> 00:11:35.253 Avrupa ülkelerinde de bulundum, Ortadoğu ülkelerinde de bulundum. 00:11:35.767 --> 00:11:46.303 Bizim yarı aydınlar çok mutaassıp, çok geri kafalı, çok tutucu insanlar. Dünyadan haberleri yok. 00:11:46.383 --> 00:11:53.414 Amerika'da, üniversitelerde ders veren bazı profesörler de televizyonda söylediler. 00:11:53.549 --> 00:12:00.700 Birisi ısrarla devrimleri konu edip ona soru sorunca, gayet ciddi bir zât; 00:12:00.206 --> 00:12:06.408 "Devrimler bilgisiz, kaba saba insanların elinde kalmıştır. 00:12:06.416 --> 00:12:14.969 Onları yorumlamak, anlamak durumunda olmayan, mutaassıp insanların elinde kalmıştır." dedi. 00:12:15.144 --> 00:12:19.619 Onlar rağbette; davulcu gibi kuru gürültü, başka bir şey yok. 00:12:19.619 --> 00:12:26.200 Mûsikînin inceliği nerede, davulun vurması nerede? Arada çok büyük fark var. 00:12:26.200 --> 00:12:30.694 Birisi çok ses çıkarıyor ama davula vurmak herhalde bir sanat eseri değil. 00:12:30.876 --> 00:12:34.165 Mûsikîde davulla bir sanat şaheseri ortaya konmaz. 00:12:34.548 --> 00:12:42.319 Onun için âhireti isteyen de ilme çalışacak, dünyayı isteyen de ilme çalışacak, ülkeyi iyileştirmek, 00:12:42.319 --> 00:12:44.124 yükseltmek isteyen de ilme çalışacak. 00:12:44.829 --> 00:12:51.420 Bilimle taban tabana zıt bir anlayışla ne yönetim olur ne ilerleme olur ne yükselme olur. 00:12:51.689 --> 00:13:01.665 İlimle ilgili birinci hadîs-i şerîf bu. İlim talep edene cennet kendisi talip oluyor, istiyor. 00:13:02.134 --> 00:13:07.127 Günahı talep edenin, günahın peşinde koşanın da cehennem peşine düşüyor, istiyor. 00:13:07.269 --> 00:13:10.813 Cennetlik olmak isteyen ilme çalışacak. Onun için ilmi çok seviyorum. 00:13:10.924 --> 00:13:15.325 Bana soru soran bütün talebelerime, ihvanıma, kardeşlerime 00:13:15.476 --> 00:13:17.610 ilim yolunda ilerlemesini tavsiye ediyorum. 00:13:17.610 --> 00:13:27.153 Mümkünse asistanlık yapmasını, doktora yapmasını, kendi mesleğinde ilerlemesini, yükselmesini; 00:13:27.272 --> 00:13:32.448 mümkünse yurtdışına gitmesini, yabancı dilleri öğrenmesini tavsiye ediyorum; "Ufku açılsın." diye. 00:13:32.575 --> 00:13:39.592 Yoksa küfleniyor. Böyle önüne bakan, sağı solu görmeyen insanlar çok geride kalıyorlar. 00:13:39.862 --> 00:13:46.520 İkinci hadîs-i şerîf, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: 00:13:46.274 --> 00:13:49.362 yine Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten. 00:13:49.412 --> 00:13:56.807 Bu sefer İbn Sinnî isimli alim rivayet etmiş. 00:13:56.926 --> 00:14:05.159 Men kâne lehû ilmün fe'l-yetesaddak min ilmihî ve men kâne lehû mâlün fe'l-yetesaddak min mâlihî. 00:14:06.494 --> 00:14:12.894 Bu da kısa bir hadîs-i şerîf. Bunların hepsi hatırda kalabilecek büyük esaslar, temel bilgiler. 00:14:12.633 --> 00:14:16.817 İnsanın hayatına ışık tutan, yön veren nasihatler. 00:14:17.610 --> 00:14:22.215 Men kâne lehû ilmün. "Kimin ilmi varsa, bilgisi varsa." 00:14:22.357 --> 00:14:26.594 Fe'l-yetesaddak min ilmihî. "İlminden sadaka versin." 00:14:26.633 --> 00:14:28.344 "İlminden sadaka vermek" ne demek? 00:14:28.344 --> 00:14:34.277 "İlmini anlatmak, bildiğini başkalarına öğretmek, ilmini ortaya koymak" demek. 00:14:34.365 --> 00:14:40.305 İlmin sadakası nedir? İlmi anlatmaktır. Anlatmak için kimse gelmiyor. 00:14:40.543 --> 00:14:45.955 Ben öyle iyi kıymetli hocalar biliyorum; "Hocam! Talebe olarak kimse gelmiyor." diyor, ben üzülüyorum. 00:14:45.955 --> 00:14:50.960 "Ben gelince, başkaları da gider." diye "Vaktim olsa ben geleceğim, seni dinleyeceğim!" diyorum, 00:14:51.103 --> 00:14:58.828 Kimse gitmiyor. Neden? Ağır geliyor. Onun dili biraz anlaşılmaz oluyor veya kulağı iyi duymuyor. 00:14:58.828 --> 00:15:07.610 Veyahut ötekisinin zamanı olmuyor. İşte bu güçlükleri aşacak çareler bulmak lazım. Çare ne? 00:15:07.610 --> 00:15:12.172 İnsan çalışırken radyodan bir şeyler öğrenebiliyor. 00:15:12.339 --> 00:15:17.429 Radyoyu koyuyor tezgâhına, bir taraftan çalışıyor bir taraftan radyodan bizim anlattıklarımızı duyuyor. 00:15:17.493 --> 00:15:26.710 Hem eli çalışıyor hem kulağı dinliyor hem aklı, gönlü doluyor. Radyo çok büyük bir eğitim vasıtası. 00:15:26.222 --> 00:15:31.549 "Kimin ilmi varsa ilminden sadaka versin; ilmini anlatsın, öğretsin!" 00:15:31.652 --> 00:15:36.147 Öğretmenin vasıtası, öğretmenin ileri yolu nedir? 00:15:36.242 --> 00:15:47.188 Mekteptir, mekândır, radyodur, televizyondur, dergidir, gazetedir, toplantıdır, konferanstır, seminerdir. 00:15:47.188 --> 00:15:51.359 Çeşitli adlarla, çeşitli şekillerde bilgilendirmeler. 00:15:51.359 --> 00:15:58.545 Ve men kâne lehû mâlün fe'l-yetesaddak min mâlihî. "Kimin malı varsa, o da malından sadaka versin!" 00:15:58.545 --> 00:16:04.643 Demek ki malı olan, malını İslâm'ın hizmetine koyacak, verecek; 00:16:04.730 --> 00:16:12.972 fakirler o maldan istifade edecek, o para ile o malla yapılması gereken hizmetler yapılacak. 00:16:12.972 --> 00:16:18.861 Bugün yirminci yüzyılda, şu bizim yaşadığımız yıllarda bir kaç tane savaş gördük. 00:16:18.980 --> 00:16:27.772 Çeçenistan'daki savaşı gördük, Bosna savaşını gördük, Sırplar'ın Kosova'daki katliamlarını gördük, 00:16:27.772 --> 00:16:35.968 Irak harbini gördük. Şimdi Keşmir harbini görüyoruz. Yani pek çok savaş görüyoruz. 00:16:37.287 --> 00:16:47.925 Bu savaşlarda aletleri, cihazları, teçhizatı üstün olan ordu, zahmetsiz galibiyet kazanıyor. 00:16:48.123 --> 00:16:53.640 Bombayı uzaktan sallıyor, köyleri yakıyor, yıkıyor; 00:16:53.215 --> 00:16:56.255 köylü oradan kaçtıktan sonra geliyor, orayı zapt ediyor. 00:16:56.414 --> 00:17:00.371 Bu sefer daha ilerideki köyü bombalıyor, oradaki insanları kaçırıyor. 00:17:00.396 --> 00:17:03.802 Orayı zapt ediyor, başkasının ülkesini istila ediyor. 00:17:03.365 --> 00:17:13.679 Mesela Azerbaycan ülkesinin topraklarının %30, %40 bölümü Ermeniler tarafından böyle alındı. 00:17:15.617 --> 00:17:17.760 Aynı şekilde Bosna toprak kaybetti. 00:17:17.879 --> 00:17:24.513 Yugoslavya dağıldığı zaman Almanlar yardım ettiler, Slovenya'yı Yugoslavya'dan ayırdılar. 00:17:24.569 --> 00:17:33.934 Çünkü orası Yugoslavya'nın gelişmiş kısmıydı, zengin kısmıydı. Ötekilerden de dinî yönden farklıydı. 00:17:34.290 --> 00:17:40.526 Onlar katolikti, Almanlarla uyuşuyordu, ama ötekiler ortodoks idi. 00:17:40.645 --> 00:17:46.216 Almanya orada teknik gücüne dayanarak Yugoslavya'dan Slovenya'yı kopardı. 00:17:46.319 --> 00:17:49.989 Biraz çarpışmak istediler, baktılar ki Almanya'nın desteklediği 00:17:50.227 --> 00:17:59.647 Slovenya'yı halledemeyecekler; geri çekildiler. Slovenya istiklâlini kazandı, Yugoslavya'dan koptu. 00:17:59.742 --> 00:18:09.290 Aynı şekilde Hırvatistan da yine katoliklikten dolayı İtalya'nın, Almanya'nın desteğini aldı. 00:18:09.109 --> 00:18:13.731 Sırplar onlarla da biraz çarpıştılar ama baktılar ki onları da yiyip yutamayacaklar; 00:18:13.850 --> 00:18:16.433 onlara da istiklâlini verdiler, çekildiler. 00:18:16.496 --> 00:18:21.606 Ama müslümanlar geri olduğu için, müslümanlar silahsız olduğu için, 00:18:21.757 --> 00:18:24.820 müslümanları destekleyen bir başka ülke olmadığı için, 00:18:24.979 --> 00:18:28.310 mâsum insanlara saldırıyorlar, köyleri bombalıyorlar. 00:18:28.437 --> 00:18:33.720 Erkekleri dışarı çıkarıyorlar, boğazlarından kesiyorlar. 00:18:33.151 --> 00:18:39.710 Kızların, kadınların gördüğü hakaretin, tecavüzün haddi hesabı yok. 00:18:39.118 --> 00:18:52.320 Yani teçhizat eksikliği, bilgi eksikliği, sonunda işi boğazdan kesilmeye kadar götürüyor. 00:18:52.320 --> 00:19:00.914 Onun için müslümanların bilimsel yönden çalışması lazım ve elinden gelen gayreti göstermesi lazım. 00:19:01.490 --> 00:19:06.671 Bilenlerin de boş durmaması lazım, bildiğini anlatması, öğretmesi lazım. 00:19:06.774 --> 00:19:13.974 Etrafına talebe toplaması lazım; özel talebe veyahut resmi talebe, neyse. 00:19:14.860 --> 00:19:16.717 Bildiklerini mutlaka anlatmalı. 00:19:16.860 --> 00:19:20.159 İlmi olan ilmin sadakasını verecek, ilim öğretecek; 00:19:20.310 --> 00:19:22.318 malı olan da malını verecek. 00:19:22.447 --> 00:19:27.149 Allah yoluna, din yoluna, hayır yoluna, hasenât yoluna, 00:19:27.260 --> 00:19:33.805 hayırlı işlerin yapılması için o da malını verecek. Herkesin ilmi olmaz, ilim adamı olmak kolay değil. 00:19:33.844 --> 00:19:41.790 Ömrü harcıyorsunuz, yıllar geçiyor; o zaman birikince insan hatırlı bir ilim adamı oluyor. 00:19:41.166 --> 00:19:47.954 Herkes ilim adamı olamaz ama ilim adamını destekleyebilir, parasını o yolda sarf edebilir. 00:19:47.993 --> 00:19:52.358 Yetişmiş bir insanın güzel faaliyetler yapmasına yardımcı olabilir. 00:19:52.429 --> 00:19:56.295 "Tamam kardeşim! Senin her türlü bilgin, müktesebatın var; benim de param var, 00:19:56.295 --> 00:20:02.408 ben de paramla seni destekleyeyim!" der. "İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur." derler. 00:20:02.487 --> 00:20:05.714 İlimle para bir araya geldiği zaman, çok büyük güçler, 00:20:05.714 --> 00:20:10.904 kuvvetler, hamleler, atılımlar, gelişmeler, yükselmeler, ilerlemeler olur. 00:20:10.904 --> 00:20:16.241 Hem para var hem ilim var. Böyle ülkelerin dünya ve âhireti mâmur olur. 00:20:16.384 --> 00:20:25.940 Onun için bu iki şeye sahip olan insanlar, kendi sahip oldukları şey ne ise onu verecekler, 00:20:26.114 --> 00:20:32.991 hak yola harcayacaklar, vakfedecekler, sarfedecekler. İlmi olan ilmini verecek, malı olan malını verecek. 00:20:33.620 --> 00:20:38.480 Herkes nesi varsa onu verecek ki ortada eser meydana gelsin. 00:20:38.615 --> 00:20:47.430 "Milletimiz yükselsin." diye böyle çalışmalar yapmak lazım. 00:20:49.484 --> 00:20:55.270 İbn Abbas radıyallahu anh'ten Taberânî radıyallahu anh rivayet etmiş, 00:20:55.270 --> 00:21:01.768 Ebû Hüreyre'den Tirmizî rivayet etmiş, hasen, sahih olduğunu beyan etmiş. 00:21:01.942 --> 00:21:06.716 Daha başka kaynaklar da kaydetmişler. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: 00:21:06.716 --> 00:21:13.874 Men keteme ilmen ya'lemühû ülcime yevme'l-kıyâmeti bi-licâmin min nâr. 00:21:14.184 --> 00:21:20.820 Bu hadîs-i şerîf de demin söz arasında ihtar ettiğim bir hususu gösteriyor. 00:21:22.303 --> 00:21:29.794 Men keteme ilmen ya'lemühû. "Kim bildiği bir ilmi saklar, söylemezse." Ülcime. 00:21:29.928 --> 00:21:34.273 "Ağzına gem vurulur." Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde." Bi-licâmin min nâr. 00:21:34.273 --> 00:21:44.610 "Ateşten bir gemle, ateşten bir dizginle ağzı gemlenir, ağzı dizginlenir." 00:21:44.108 --> 00:21:52.589 "Sen bu ağzınla mı ilmi sakladın, kapattın, ilmi öğretmedin, kendi yanında tuttun, 00:21:52.589 --> 00:21:56.220 bilgiyi kimseye vermedin, cimrilik yaptın? Hadi bakalım!" denir, 00:21:56.220 --> 00:22:01.354 ağzına, atın ağzına gem takıldığı gibi ateşten bir gem takılır. 00:22:01.354 --> 00:22:08.348 Başına dizgin takılıyor da, ağzın içine de gem dediğimiz bir demir takılıyor. İki dudağının arasından. 00:22:08.348 --> 00:22:11.103 Dizgini çektiği zaman o demir çekiliyor. 00:22:11.381 --> 00:22:18.927 Ağzın iki kenarı çekildiği için atın dudaklarının kenarı acıdığından başını geri kasıyor, koşamıyor. 00:22:18.974 --> 00:22:27.510 Yani ata gem vurmak, yavaşlaması için bir çare. Yavaşlamasını sağlayacak bir şey bu. 00:22:27.510 --> 00:22:35.840 Âhirette de ilmini söylemeyen insanlar ateşten gemlerle gemlenecek, öyle azap görecekler. 00:22:35.840 --> 00:22:42.270 Ağzında ateşten bir gem olacak. "Sen bu ağzınla ilmi sakladın, cezayı bu tarzda çek!" diye 00:22:42.270 --> 00:22:51.700 her suçun cezası, o suçun cinsine münasip tarzda oluyor. Kimler ilmi saklar, niye saklar? 00:22:51.181 --> 00:22:55.110 Bazen bazı şeyleri bilen insanlar; "Sırf ben bilici olayım, 00:22:55.110 --> 00:23:00.203 başkası öğrenirse benim tek kişiliğim kalmaz, eşsizliğim, 00:23:00.203 --> 00:23:05.419 emsalsizliğim, yegâneliğim kalmaz." diye saklıyor, öğretmiyor. 00:23:05.554 --> 00:23:11.654 Halbuki bu, İslâm'da günah. Bildiği güzel bilgileri etrafına anlatması lazım. 00:23:11.805 --> 00:23:16.184 Anlatmadığı takdirde dünyada, âhirette böyle cezaya uğrar. 00:23:16.184 --> 00:23:26.360 Onun için mesela Peygamber Efendimiz'in söylediği sözleri, bildiğini, 00:23:26.360 --> 00:23:31.256 duyduğunu söylemek istemeyen bazı insanlar, bazı mübarek insanlar; 00:23:31.256 --> 00:23:39.200 "Belki kelimelerini tam hatırlayamam, söyleyemem!" diye çekinen insanlar, ömrünün sonuna doğru; 00:23:39.107 --> 00:23:45.719 "'Belki cümleyi tam hatırlayamam.' diye çekiniyorum ama ben bunu söylemeden ölürsem 00:23:45.766 --> 00:23:51.903 âhirette azap görürüm." diye çekindikleri için duyduklarını anlatmışlar. 00:23:51.966 --> 00:23:54.500 Tabi o da bir sorumluluk duygusu. 00:23:54.500 --> 00:24:00.804 Böylece Peygamber Efendimiz'den, onun neler söylediği, hadîs-i şerîfleri; kavlî, fiilî, 00:24:00.804 --> 00:24:07.129 takrirî hadîs-i şerîfleri bize kadar nice nice ciltlerle eserler, kitaplar halinde ulaşmış. 00:24:07.129 --> 00:24:16.267 Bir müslüman ilmi saklamayacak, öğretecek. Kabiliyetli insanları gözleyecek. 00:24:16.473 --> 00:24:22.368 Ve hatta belki kendisi zenginse varlıklıysa onu çağıracak. 00:24:22.447 --> 00:24:32.885 İmâm-ı Âzam rahimehullah -Allah makamını âlâ eylesin- ders verirmiş, nice insan onun dersini dinlermiş. 00:24:32.996 --> 00:24:38.500 İmam Ebû Yusuf da o zaman bir genç delikanlıyken, çırakmış. 00:24:38.680 --> 00:24:42.605 Kuyumcu dükkânına gidermiş, orada kuyumcu çıraklığı yaparmış. 00:24:42.605 --> 00:24:47.704 Meslek öğrenecek, para kazanacak, harçlık alacak; annesi öyle istermiş. 00:24:47.878 --> 00:24:52.200 İmam-ı Âzam, bakmış bu genç çok zeki, anlayışlı bir talebe. Ona; 00:24:52.203 --> 00:24:57.803 "Senin o kuyumcu dükkânına girip de alacağın para neyse 00:24:57.803 --> 00:25:02.380 ondan daha fazlasını ben sana vereyim, sen benim derslerime devam et!" demiş. 00:25:02.459 --> 00:25:10.146 Ondan sonra o zât çok büyük bir alim olmuş. İcabında hoca kabiliyetli öğrenciyi kendisi seçmeli; 00:25:10.209 --> 00:25:18.544 "Benim ilmimi ancak bu çabuk kavrar, anlar. Bunu ben talebe alayım!" diye o yanına almalı. 00:25:18.631 --> 00:25:21.396 Böyle kabiliyetli bir kimseyi gören bir zengin de, onu desteklesin! 00:25:21.412 --> 00:25:29.340 Hani insan malından sadaka verecek ya en hayırlı sadaka, ilim öğrenen insanlara verilen sadakadır. 00:25:29.429 --> 00:25:33.570 "Tamam, kardeşim! Al yavrum, oğlum, kızım! 00:25:33.570 --> 00:25:38.930 Sen buyur, bu hocanın derslerine devam et, ben senin harçlığını vereyim! 00:25:38.930 --> 00:25:44.999 Sen benim dükkânımda çalışacak olsaydın, ne kadar vereceksem daha fazlasını vereyim!" diyebilir. 00:25:44.999 --> 00:25:51.658 Çünkü en iyi öğrenme yollarından birisi alimin yanına gidip ondan öğrenmektir. 00:25:51.801 --> 00:25:55.630 Ben Ankara'da da söylerdim. Güzel vaiz kardeşlerimiz vardı. 00:25:55.773 --> 00:25:59.210 Bazı zengin dostlarımız da vardı, bana soruyorlardı: 00:25:59.210 --> 00:26:02.380 "'Biraz piyasayı öğrensin.' diye çocuğumu bu yaz tatilinde 00:26:02.499 --> 00:26:09.260 Mercedes yedek parçaları satan dükkâna vermek istiyorum. Ne dersiniz?" 00:26:09.296 --> 00:26:16.385 Ben de; "Çocuğunu İmam Hatip'e göndermişsin; onun mesleği Mercedes yedek parçacılığı değil. 00:26:16.512 --> 00:26:18.851 Sen onu şu vaizin hizmetine ver. 00:26:18.946 --> 00:26:22.718 O vaiz kaç camiye gidiyorsa onunla beraber gezsin, 00:26:22.718 --> 00:26:29.129 onun çantasını taşısın, ondan ilim öğrensin!" diyordum. Bu güzel bir yol. 00:26:29.256 --> 00:26:35.300 Bakın bu Osmanlılar'ın, Fatih'i yetiştiren toplumun usulü de bu idi. 00:26:35.260 --> 00:26:41.521 Genç çocuğun başına hocalar tayin ediyorlar, hocaların nezaretinde sorumluluk veriyorlar. 00:26:41.585 --> 00:26:42.712 Sancak beyi oluyor. 00:26:42.712 --> 00:26:48.970 Altı yaşında, sekiz yaşında, 10 yaşında, 12 yaşında yönetim bilimini öğreniyor. 00:26:48.970 --> 00:26:54.204 Ama yanında olgun hocaları var, feylesof, hakîm, bilge insanlar var. 00:26:54.283 --> 00:27:01.260 Böylece çocuk, yaşlı insanların yanında durmaktan ciddiyeti öğreniyor, hayatı çabuk anlıyor. 00:27:01.130 --> 00:27:07.783 Padişahların çoğu çok büyük işler yapmışlar ve padişahlar çok genç yaşta vefat etmişler. 00:27:07.783 --> 00:27:14.363 Mesela Çelebi Sultan Mehmed, Osmanlı'nın Yıldırım'dan sonra dağılan birliğini derlemiş, 00:27:14.363 --> 00:27:20.970 toparlamış, nice fütuhat yapmış; 30 küsür yaşında, 32 yaşında vefat etmiş. 00:27:20.970 --> 00:27:25.431 Çünkü genç yaşında tahta geçmiş. Bereketli bir ömür sürmüş. 24 sefer yapmış. 00:27:25.573 --> 00:27:31.612 Büyük ordu, büyük askerî harekât... 00:27:31.683 --> 00:27:36.364 Balkanlar'da vesairede kısa ömrü içinde nice nice çalışmalar yapmış. 00:27:36.364 --> 00:27:41.990 Fatih de öyle. 49 yaşında vefat etmiş, 27 sefer yapmış. 00:27:42.165 --> 00:27:49.386 380 cami yapmış, 300 küsur kale, kasaba ve şehir almış. 00:27:49.482 --> 00:27:58.117 Bir ülkenin alanını 900.000 kilometrekareden, 2.500.000 kilometrekareye çıkarmış. 00:27:58.418 --> 00:28:05.126 Böyle çalışmalar yapmışlar. Büyük bir alimin yanında insanlar iyi yetişiyor. 00:28:05.126 --> 00:28:09.646 Alimlerin söz sahibi olduğu ülkeler gelişiyor. 00:28:09.646 --> 00:28:13.929 Alimlerin horlandığı, itildiği, hapsedildiği ülkeler batıyor. 00:28:13.929 --> 00:28:17.235 Şimdi birçok İslâm ülkesinin en büyük sorunlarından biri, 00:28:17.314 --> 00:28:23.799 doğruyu söyleyen alimlerin hürriyetsiz ortamda derhal yakalanıp hapse tıkılması. 00:28:23.902 --> 00:28:26.474 Ben bu Uzakdoğu ülkelerini inceliyorum, duyuyorum. 00:28:26.529 --> 00:28:32.796 Ortadoğu ülkelerinde duyuyorum: Bir zalim yönetime geçiyor 00:28:32.907 --> 00:28:37.850 ve o yönetimde doğru sözü söyleyen, dosdoğru konuşan insanlar makbul olmuyor. 00:28:37.850 --> 00:28:40.387 Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. 00:28:40.538 --> 00:28:48.425 Onları yakalıyor, hemen hapse tıkıyor. Yani ilk hedef alimler oluyor. Böyle toplumlar batar. 00:28:48.425 --> 00:28:55.248 Alimlerin sözünün dinlendiği, ilmin hâkim olduğu, bilimsel düşüncenin hâkim olduğu ülkeler gelişir. 00:28:55.952 --> 00:29:03.200 Tabi ilimlerin çeşitleri var. Şerefleri farklı, dereceleri farklı, sevapları farklı ama hepsi güzel. 00:29:03.200 --> 00:29:09.900 Her ilmin öğrenilmesi lazım. Öğrenilmiş ilmin de başkalarına öğretilmesi lazım. 00:29:09.112 --> 00:29:15.349 Üstatların ve alimlerin ilmini kendisiyle mezara götürmemesi lazım, saklamaması lazım. 00:29:15.452 --> 00:29:19.535 Ama dinî ilimler çok önemli. 00:29:19.535 --> 00:29:25.957 Çünkü dinî ilim, bir insanı dindarlıkta ilerletiyor, ihlâslı bir dindar yapıyor. 00:29:26.510 --> 00:29:28.413 İhlâslı bir insan da hayırlı işler yapıyor. 00:29:28.413 --> 00:29:32.600 İhlâssız olduğu zaman, alim olsa bile ilmini kötülüğe kullanabilir. 00:29:32.718 --> 00:29:39.417 Bu bakımdan insanın ahlâken dürüst olması, alimin ahlâklı olması çok önemli bir husus. 00:29:39.511 --> 00:29:42.787 Tabi bu bakımdan dinî ilimler öncelik kazanıyor. 00:29:42.865 --> 00:29:48.892 Bu sayfada bu hususta bir hadîs-i şerîf daha var, onu da okuyalım: 00:29:49.350 --> 00:29:53.660 Bu da Ebûbekr-i Sıddîk Efendimiz'den rivayet edilmiş. 00:29:53.771 --> 00:30:01.840 Hâkim rahimehullah'ın Müstedrek'inde, tarihinde yazılmış: 00:30:01.840 --> 00:30:11.892 Men ketebe annî ilmen ev hadîsen lem yezel yüktebü lehü'l-ecri mâ bakıye zâlike'l-ilmü evi'l-hadîs. 00:30:12.517 --> 00:30:21.600 Men ketebe annî ilmen. "Kim benden duyduğu bir ilmi yazarsa bir ilim, bir bilgi yazarsa." 00:30:21.600 --> 00:30:26.781 Ev hadisen. "Veyahut söylediğim bir sözü yazarsa." Lem yezel yüktebü lehü'l-ecr. 00:30:26.908 --> 00:30:34.912 "Ona daima sevap yazılıp durur." Mâ bakıye zâlike'l-ilmü evi'l-hadîs. 00:30:34.912 --> 00:30:41.395 "Bu ilim durdukça, bu hadîs-i şerîf ortada dolaştıkça, 00:30:41.514 --> 00:30:46.525 o yazan kimseye sevap yazılmaya devam eder durur, ecir yazılır durur." 00:30:46.525 --> 00:30:56.807 Demek ki ilmin yayıcılarının, yazıcılarının, kitap yazanların, yazarın, hocaların büyük sevapları var. 00:30:57.370 --> 00:31:02.710 O kitaplar okunduğu, öğrenildiği, öğretildiği müddetçe, 00:31:02.349 --> 00:31:08.455 zaman boyu devamlı olarak onların ecirleri yazılır durur, sevgili kardeşlerim! 00:31:08.534 --> 00:31:16.160 Mesela hadîs-i şerîf öğrenmişse… Bu hususta yine bu sayfada bir hadîs-i şerîf var. 00:31:16.255 --> 00:31:21.496 Abdulah b. Amr ibnü'l-Âs radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: 00:31:21.647 --> 00:31:35.942 Men ketebe annî erbaîne hadîsen recâe en yuğfera'llâhu lehû gafara lehû ve a'tâhü sevâbe'ş-şühedâ'. 00:31:36.610 --> 00:31:45.570 "Kim benden duyduğu kırk hadisi yazarsa benden duyduğu şeyler arasından 00:31:45.144 --> 00:31:51.835 kırk tane hadis yazarsa günahları afv u mağfiret olur." 00:31:51.835 --> 00:31:59.730 "Bir kimse sevabını Allah'tan bekleyerek, mağfiret olunmayı umarak böyle kırk hadis yazarsa" 00:32:01.168 --> 00:32:05.301 Gafara lehû. "Allah onun günahlarını mağfiret eder." 00:32:05.372 --> 00:32:11.395 Ve a'tâhü sevâbe'ş-şühedâ'. "Ve ona şehitlerin sevabı gibi sevap verir." 00:32:11.483 --> 00:32:19.876 Demek ki öğrenecek, yazacak, tespit edecek, kitap haline getirecek ve yayınlayacak; 00:32:19.939 --> 00:32:22.392 onlar da dinlenecek, öğrenilecek, uygulanacak. 00:32:22.392 --> 00:32:28.138 Onun için zamanımızda ve eski devirlerde bu 40 rakamını duyup 00:32:28.209 --> 00:32:34.832 "Yüzlerce, binlerce hadîs-i şerîfi okuyamıyorum, yazamıyorum, nakledemiyorum; 00:32:34.832 --> 00:32:40.686 bari 40 tanesini yazayım da bu mükâfata nâil olayım!" diye 40 hadis toplayanlar çok olmuştur. 00:32:40.757 --> 00:32:45.986 Çeşitli konulara göre veyahut "40 tane olsun da hangi konuda olursa olsun." diye 00:32:46.820 --> 00:32:50.212 düşünerek, muhtelif konuları ihtiva eden kitaplar yazılmıştır. 00:32:50.292 --> 00:32:57.937 Siz de hadîs-i şerîfleri öğrenirseniz yazarsanız başkalarına söylerseniz 00:32:58.286 --> 00:33:02.872 çoluk çocuğunuza öğretirseniz size de o sevap verilecek demektir. 00:33:02.872 --> 00:33:04.951 Onun için can kulağıyla dinleyin 00:33:05.540 --> 00:33:15.682 ve bu hadîs-i şerîfleri çoluk çocuğunuza öğretin ki ona göre hareket etsinler. 00:33:17.903 --> 00:33:22.346 Yine bir başka müjdeli hadîs-i şerîfe geçiyoruz. 00:33:22.346 --> 00:33:30.602 Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'ten alınan rivayeti İmam Taberânî radıyallahu anh kitabına yazmış: 00:33:30.602 --> 00:33:38.447 Men kâne lehû amelün ya'melühû fe-şağalehû anhü maradün ev seferun 00:33:38.741 --> 00:33:45.486 fe-innehû yüktebü lehû sâlihu mâ kâne ya'mel ve hüve sahîhun mukim. 00:33:45.121 --> 00:33:54.600 Men kâne lehû amelün ya'melühû. "Kimin âdet edindiği, işlediği bir güzel ibadeti, ameli varsa." 00:33:56.504 --> 00:34:04.207 Misalle anlatıldığı zaman hatırda kolay kalır. 00:34:04.342 --> 00:34:07.887 Farz edelim geceleyin kalkıyordu, teheccüd namazı kılıyordu. 00:34:07.966 --> 00:34:15.198 Veyahut her yatsıdan sonra çoluk çocuğunu topluyordu, üç tane hadis okuyorlardı, 00:34:15.198 --> 00:34:21.166 beş tane âyet okuyorlardı. İşlediği bir hayırlı, sevaplı iş var. 00:34:21.325 --> 00:34:27.187 "Kimin böyle bir sevaplı işi varsa" Fe-şağalehû anhü maradun ev seferun. 00:34:27.338 --> 00:34:34.467 "Bu âdet edindiği işi bir hastalık geldiği için ya da yolculuğa çıktığı için 00:34:35.127 --> 00:34:40.675 yapamamışsa bu durumlar ona engel olmuşsa…" 00:34:40.786 --> 00:34:44.707 Yolcu, ne yapsın? Veya hasta, baygın, yatakta.. 00:34:44.834 --> 00:34:49.747 O evvelce yaptığı güzel şeyi yapamadı. O zaman ne olur? 00:34:49.811 --> 00:34:55.740 Fe-innehû yüktebü lehû sâlihu mâ kâne ya'melü ve hüve sahîhun mukim. 00:34:55.208 --> 00:35:05.919 "O adam sağlıklı iken, sıhhatteyken, evindeyken, rahatı huzuru tamam olduğu sıralarda 00:35:05.919 --> 00:35:15.968 o yapageldiği iyi şeyleri yapıyormuş gibi ona sevap yazılır." 00:35:16.199 --> 00:35:22.140 Yapamadığı halde, mazeretinden dolayı yapamadığı için Cenâb-ı Hak yapmış gibi sevap verir. 00:35:22.140 --> 00:35:27.197 "Hasta, yapamadı." Olsun, Allah yine sevap verir. Yolculuğa çıktı, yapamadı. 00:35:27.197 --> 00:35:32.984 İşte yolculuğun sıkıntıları, binek, eşyanın indirilmesi, beklemek, 00:35:32.984 --> 00:35:37.835 o vasıtadan o vasıtaya gitmek, koşuşturmak, yorulmak, bitkin düşmek... 00:35:37.930 --> 00:35:44.938 Tamam, olsun, Allahu Teâlâ hazretleri yapmış gibi sevap ihsân ediyor. 00:35:45.295 --> 00:35:59.429 Bunlar bu konuda, bu sayfadaki hadîs-i şeriflerden bazıları. Bunlar altı tane oldu. 00:35:59.492 --> 00:36:02.639 Okuduklarım yedi tane olsun, rakam tek olsun. 00:36:02.639 --> 00:36:08.978 "Allah tektir, teki sever." diye hadîs-i şerîf var, sonuncu hadîs-i şerîfi okuyayım. 00:36:09.113 --> 00:36:20.182 Semüre radıyallahu anh isimli sahabîden, Taberânî rivayet etmiş, başka kaynaklarda da var. 00:36:20.293 --> 00:36:32.567 Men keteme gâllen fe-hüve mislühû ve men câmea'l-müşrike ve sekene meahû fe-innehû mislühû. 00:36:32.669 --> 00:36:37.483 Burada izah etmemiz gereken bazı kelimeler var. 00:36:37.697 --> 00:36:44.489 Men keteme gâllen. "Kim gulül yapan bir kimseyi saklarsa..." 00:36:44.592 --> 00:36:50.720 Gâllen, "gulül yapan" demek. Gulül mastarının ism-i fâili. Gulül ne demek? 00:36:50.239 --> 00:36:55.570 "Ganimet malını iç etmek, saklamak, çalmak" demek. 00:36:55.705 --> 00:37:01.757 İslâm'da harp olduğu zaman toplanan mallar bir yerde bir araya getirilir; 00:37:01.939 --> 00:37:08.968 beşte biri beytü'l-mâl-i müslimîne ayrılır, beşte dördü gazilerin arasında eşit olarak paylaştırılır. 00:37:08.968 --> 00:37:13.356 Ortaya konulmayan bir şey varsa veya bir kimsenin sakladığı bir mal varsa… 00:37:13.784 --> 00:37:20.742 Mesela çarpışırken adamın cebinde 10 tane altın buldu, kendi cebine indirdi, kimse görmedi 00:37:20.964 --> 00:37:27.656 veya bir eve girdi, adamın karısının yüzükleri, bilezikleri var, onları cebine attı. 00:37:27.656 --> 00:37:35.179 Şimdi bu Kosova, Çeçenistan, Bosna gibi yerlerde böyle olaylar çok oluyor. 00:37:35.337 --> 00:37:39.499 Evinden kaçan insanların malları, mülkleri, servetleri yağmalanıyor. 00:37:39.912 --> 00:37:47.882 Eskiden de buna benzer şeyler olmuş olabilir. İslâm'da böyle şey yok. Düzenlilik var, ciddiyet var. 00:37:47.993 --> 00:37:55.958 "Kim böyle ganimet malını ortaya koymadan saklamış, çalmışsa, gulül yapmışsa; 00:37:56.850 --> 00:38:05.264 birisi de gördüğü halde söylememişse." Fe-hüve mislühû. "O da çalmış gibidir, o da mesuldür." 00:38:05.264 --> 00:38:13.690 "Hırsızlık yapanı, saklayanı, ortaya koymayanı, beyan etmeyeni bildiği halde söylemeyen de, 00:38:13.242 --> 00:38:20.296 o kötülüğü yapmaya vesile olduğu için o kötü adamın cezalandırılmasını engellemiş olduğu için 00:38:20.296 --> 00:38:25.806 o da onun gibidir; o da ganimetten çalmış gibidir." Ganimetten çalan bir insan ne olur? 00:38:25.885 --> 00:38:31.861 Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;"Bir ayakkabı bağcığı bile çalsa cehennemden, 00:38:31.861 --> 00:38:38.420 ateşten bir bağ çalmış demektir, ayağına ateşten bağ bağlamış demektir." buyuruyor. 00:38:38.200 --> 00:38:42.472 Bir keresinde nida ettirdi, dellâllara bağırttırdı: 00:38:42.472 --> 00:38:46.446 "Kimin yanında böyle alınmış bir şey varsa getirsin, ortaya koysun. 00:38:46.565 --> 00:38:50.120 Ganimet taksimi yapılacak, kimse yanında bir şey bırakmasın!" 00:38:50.990 --> 00:38:55.433 Herkes getirdi koydu. Taksimat yapıldı. 00:38:55.544 --> 00:39:00.634 Neden sonra birisi geldi, herhalde pişmanlık duydu, vicdanı kendisini rahatsız etti. 00:39:00.745 --> 00:39:05.483 İki tane bağcık getirdi, ayakkabıyı bağlamak için sırım getirdi. 00:39:05.483 --> 00:39:09.900 Ayağa giyilen çarık vesaire o zamanki şey neyse bağlamak için iki bağcık. 00:39:09.169 --> 00:39:12.830 "Yâ Resûlallah! Bunu al." dedi. Resûlullah Efendimiz; "Ben çağırdığım zaman 00:39:12.830 --> 00:39:17.937 söylediğim zaman niye getirmedin? Cehennemden iki tane ateşi elinde bıraktın!" dedi. 00:39:18.136 --> 00:39:22.192 Efendimiz iltifat etmedi, "Başında getirecektin." demek istedi. 00:39:22.192 --> 00:39:24.504 Böyle bir kimseyi saklayan da onun gibidir. 00:39:24.504 --> 00:39:29.675 Ve men câmea'l-müşrike. "Kim müşrikle birlikte olursa..." 00:39:29.754 --> 00:39:37.265 Câmea, yucâmiü, mucâmaa ve cimâ. "Cem olmak, bir arada olmak" demek. Çeşitli anlamlara geliyor. 00:39:37.265 --> 00:39:43.609 Burada; "Müşrikle kim mücâmaa ederse, yani cem olur, bir arada olursa." 00:39:43.735 --> 00:39:48.577 Ve sekene meahû fe-innehû mislühû. 00:39:47.630 --> 00:39:55.953 "Onunla beraber oturursa o da onun gibidir, yani müşrik gibi olur." Ne yapacak? 00:39:56.451 --> 00:39:57.866 Mü'minlerin yanına gelecek. 00:39:57.866 --> 00:40:03.299 Eğer anlamı benim verdiğim, ilk düşündüğüm anlam gibi değilse 00:40:03.299 --> 00:40:06.917 çünkü müzekker gelmiş, müennes gelmemiş. 00:40:07.120 --> 00:40:20.149 Müennes olarak düşünelim, yani cimanın bir de gayr-i meşrû münasebet mânası var. 00:40:20.459 --> 00:40:26.868 "Kim öyle bir şey yaparsa, onun gibidir." demek tabi daha katmerli haydi haydi kötü oluyor. 00:40:27.100 --> 00:40:32.812 Onu söylese onun müşrik olmasına lüzum yok. 00:40:33.340 --> 00:40:36.725 O kötü fiili, yani Lût kavminin amelini yaptı mı, 00:40:36.725 --> 00:40:44.793 insan zaten Lût kavminin cezasını hak ediyor, çok büyük günah işlemiş oluyor. 00:40:44.793 --> 00:40:50.243 Onun için bazen bu kelimenin "bir arada olmak" mânası da vardır; zaten kelime anlamı da odur. 00:40:50.243 --> 00:40:56.433 "Müşrikle ahbaplık eden, onunla beraber düşüp kalkan, beraber olan, 00:40:56.433 --> 00:40:59.724 onun yanında oturan onun gibidir." demek isteniyor, sanıyorum. 00:41:01.795 --> 00:41:04.696 Mü'minleri bulacak, mü'minlerle ahbap olacak. 00:41:04.767 --> 00:41:13.459 Müşrike, kâfire yardımcı, yardakçı, yâr, yaver, destek, arkadaş olmayacak. 00:41:13.601 --> 00:41:22.312 Çünkü onun bin bir türlü tehlikesi, zararı vardır. Neredeyse mü'minleri arayıp bulacak... 00:41:22.391 --> 00:41:26.218 Hoşuma gitti. Amerikalı'nın birisi müslüman olmuş. 00:41:26.313 --> 00:41:31.572 Açmış telefon rehberini, orada İslâmî isimlerden ne var? Mesela Muhammed. 00:41:31.572 --> 00:41:35.688 "Muhammed" ismini telefon rehberinden aramış, bir telefonu çevirmiş: 00:41:35.934 --> 00:41:38.738 "Kardeşim! Ben yeni müslüman olmuş bir Amerikalıyım! 00:41:39.664 --> 00:41:49.940 Onun için insan, isterse müslümanların arasında otursun, bir başka taraftaki kötü insanları 00:41:49.940 --> 00:41:56.265 tasvip ediyorsa destekliyorsa onları haklı görüyorsa müslümanların arasında otursa bile 00:41:56.368 --> 00:42:04.226 o sevdiği kimse ile beraber hesaba girer, o hesaba dâhil olur ve onlardan sayılır. 00:42:04.416 --> 00:42:09.563 "Kişi sevdiği ile beraberdir." Kötüyü seviyorsa insanı kötünün yanına götürüverirler. 00:42:09.563 --> 00:42:13.988 Kötü insanlarla arkadaşlık, ahbaplık bile doğru değildir. 00:42:14.473 --> 00:42:21.208 Ama bunun karşısında, iyi insanlarla arkadaşlık, ahbaplık, ibadet sevabı kazandırır. 00:42:21.287 --> 00:42:26.243 İnsan iyi bir arkadaş edindi mi, mertebesi bir derece yükselir 00:42:26.426 --> 00:42:33.425 ve bir müslümanla arkadaşlık, ahbaplık ettiği için nice nice hayırlara nâil olur. 00:42:33.425 --> 00:42:39.829 Onun için müslümanlar birbirlerini aramalı, bulmalı, hemen irtibat kurulmalı. 00:42:39.829 --> 00:42:47.907 Bugün bizi bir yere götürdüler. "Bosnalı kardeşlerimizi görelim." diye Bosnalılar'ın bir camisine gittik. 00:42:47.978 --> 00:42:55.372 Kimseyi göremedik ama öğrendik ki o civarda Türkler çok oturuyormuş. Ben hemen; 00:42:55.372 --> 00:42:59.503 "Aman buraya bir cami kuralım veya gelelim, bunlarla tanışalım." dedim. 00:42:59.503 --> 00:43:03.680 Çünkü insanın araması lazım. "Burada kim var? 00:43:03.680 --> 00:43:10.390 Benim gibi Allah'ın varlığına, birliğine inanan, mü'min, muvahhid iyi kul var mı?" diye arayıp bulup 00:43:10.390 --> 00:43:17.131 "Kardeşim! Ben de senin gibiyim! es-Selâmü aleyküm, merhaba!" diye sarılıp muhabbet etmesi lazım. 00:43:17.131 --> 00:43:25.754 Mü'minler mü'minlerin kardeşleridir. Kötü insanlarla arkadaşlık, dostluk, yandaşlık yapmaması lazım. 00:43:25.754 --> 00:43:29.691 Kötülerle yandaşlığın cezaları çok fenadır, çok ağırdır. 00:43:29.802 --> 00:43:37.147 Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'inde; Ve lâ terkenû ile'llezîne zalemû fe-temessekümü'n-nâr. buyuruyor. 00:43:37.147 --> 00:43:41.767 "Sakın zulmedenlere, zalimlere meyletmeyiniz, onların tarafını tutmayınız, 00:43:41.767 --> 00:43:47.721 onlarla beraber olmayınız; gönlünüz onlardan yana olmasın, akmasın, kaymasın, meyletmesin; 00:43:47.721 --> 00:43:54.245 sonra size cehennem ateşi dokunur, cehenneme düşersiniz!" diye tehdit ediliyor. 00:43:54.403 --> 00:44:00.634 Mü'minlerin böyle bir vazifesi de vardır. Mü'min mü'mini bulacak, onunla arkadaşlık kuracak; 00:44:00.634 --> 00:44:04.481 ötekilerin arasında durmayacak. 00:44:04.481 --> 00:44:11.232 Çünkü adam müşrik olduğu için puta taptığı için çeşitli günahları işler, onu da alıştırır. 00:44:11.232 --> 00:44:14.728 Kumara alıştırır, içkiye alıştırır, zinaya alıştırır, afyona alıştırır. 00:44:16.450 --> 00:44:18.180 Çeşit çeşit kötü şeylere alıştırır. 00:44:18.938 --> 00:44:25.550 Allah'ın emrini tutan, yasaklarından kaçan, ibadetleri yapan insan da; 00:44:25.550 --> 00:44:31.676 "Aman kardeşim! Bizim dinimizin, imanımızın gereği güzel ahlâklı olmaktır, güzel işleri yapmaktır; 00:44:31.676 --> 00:44:33.560 gel şunu beraberce yapalım!" der. 00:44:33.734 --> 00:44:41.711 Kişi iyi bir arkadaş edinince kurtulur; kötü bir arkadaşa kapılınca da azar, sapar, kayar, gider. 00:44:41.806 --> 00:44:44.415 "Kişi refîkinden azar." demiş eskiler. 00:44:44.415 --> 00:44:51.539 "Sen kiminle arkadaşlık yaptığını söyle, ben senin kim olduğunu söyleyeyim!" demiş bir zât da. 00:44:51.650 --> 00:44:54.469 İnsan arkadaşlarıyla ölçülür. 00:44:54.548 --> 00:45:01.520 Güvercin güvercinle uçar, şahin şahinle, karga kargayla. Bu iş böyle gider. 00:45:01.170 --> 00:45:03.685 Onun için iyi kimseleri seçmek lazım. 00:45:03.685 --> 00:45:11.188 İyi kimselerle, alim, fâzıl, kâmil, bilge, edepli, terbiyeli, olumlu, 00:45:11.188 --> 00:45:13.988 hayırlı insanlarla ahbaplık etmek lazım. 00:45:13.988 --> 00:45:20.888 Hayırsızların yanından süratle kaçmak lazım; aids'ten kaçar gibi, yangından kaçar gibi... 00:45:20.974 --> 00:45:25.836 Allah bizi iyi kardeşlerle, arkadaşlarla beraber olmaya muvaffak eylesin. 00:45:25.836 --> 00:45:32.291 Hak yolda, hak cephede, haktan yana, Cenâb-ı Hakk'ın rızasından yana olmayı nasip etsin. 00:45:32.457 --> 00:45:39.591 Şeytandan, günahtan, haramdan, kötü şeylerden yana olmaktan 00:45:39.798 --> 00:45:44.291 bizi ve çoluk çocuğumuzu, ta kıyamete kadar da nesillerimizi korusun. 00:45:44.441 --> 00:45:49.581 Her türlü güzelliği yapmaya bizi muvaffak eylesin, güzelliklere vesile eylesin. 00:45:49.581 --> 00:45:53.711 Emr-i mâruf, nehy-i münker vazifesini, her türlü kötülüklere engel olma vazifesini 00:45:53.711 --> 00:45:58.356 de güzelce yapmayı nasip eylesin. 00:45:58.356 --> 00:46:04.700 Allah hepinizden razı olsun... es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!