WEBVTT 00:00:00.000 --> 00:00:03.000 es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

00:00:03.000 --> 00:00:08.000 Allah'ın, rahmeti, selâmı, bereketi, izzeti, ikrâmı dünyada, ahirette üzerinize olsun...

00:00:09.000 --> 00:00:15.000 Ahmed b. Hanbel ve İbn Hibban Ukbetübnü Abd'den rivayet olunmuş 00:00:15.000 --> 00:00:19.000 camilere devam etmek hakkında müjdeli bir hadîs-i şerîf... 00:00:19.000 --> 00:00:24.000 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

00:00:24.000 --> 00:00:31.000 Ma min abdin yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi, 00:00:32.000 --> 00:00:42.000 illâ kânet hutâhu hatveten keffâreten ve hatveten haseneten.

00:00:43.000 --> 00:00:48.000 Mâ min abdin. "Mü'min kullardan hiçbir kul yoktur ki," 00:00:48.000 --> 00:00:54.000 Yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi. 00:00:54.000 --> 00:01:01.000 "Sabahleyin mescide gitmek için veya akşamleyin akşam veya yatsı namazına gitmek için evinden çıkarsa" 00:01:01.000 --> 00:01:09.000 İllâ kânet hutâhu. -hutah, hatve kelimesinin çoğulu- "Muhakkak onun adımları."

00:01:24.000 --> 00:01:33.000 Ne olur?

Hatveten keffâreten. "Bir adımı günahlarına kefaret olarak yazılır." 00:01:33.000 --> 00:01:39.000 Ve hatveten haseneten. "Öteki adımı da hasene olarak yazılır." 00:01:40.000 --> 00:01:49.000 Bir günahı silinir, bir hasene kazanır; bir günahı silinir, bir hasene yazılır... 00:01:49.000 --> 00:01:55.000 Böylece mescide gelip giden kimsenin daha mesciddeki ibadetini yapmadan, 00:01:56.000 --> 00:02:01.000 gelmesinden gitmesinden dolayı günahları afv ü mağfiret olur.

00:02:01.000 --> 00:02:09.000 Onun için mü'minlerin, müslümanların namazlarını kılması lazım; çünkü namaz dinin direğidir. 00:02:10.000 --> 00:02:15.000 Mazereti olmayan, sağlıklı erkeklerin de [mescide gitmesi lazım.]

00:02:15.000 --> 00:02:17.000 Mazeret nedir?

00:02:16.000 --> 00:02:19.000 Mescide gitmeme mazereti, sudan bir mazeret olmaz. 00:02:19.000 --> 00:02:23.000 "Yorgunum, halsizim, canım istemiyor... Yemekten sonra ağırlık bastı." diyor. 00:02:24.000 --> 00:02:26.000 Bunlar mazeret değil.

00:02:27.000 --> 00:02:36.000 Mesela yürüyemiyordur, ayağında rahatsızlık vardır, yürümeye müsait değildir, hastadır; o mazeret… 00:02:36.000 --> 00:02:43.000 Veyahut yolda bir tehlike vardır, sel vardır, camiye gitmesine engel ciddi bir şey vardır; 00:02:43.000 --> 00:02:49.000 o mazeret olabilir. Sudan bahanelerle, şeytanın aldatması değil.

00:02:49.000 --> 00:02:54.000 Mescide gitmesi lazım, namazı mescidde kılması lazım! 00:02:54.000 --> 00:03:00.000 Eğer gittiği mescid mahalle mescidi ise, bire 27 kat sevap alır. 00:03:00.000 --> 00:03:06.000 Aynı namazı evde kıldığı zaman bir alacaksa, mahalle mescidinde kılınca 27 kat sevap alır. 00:03:07.000 --> 00:03:17.000 Ama cuma namazı kılınan büyük mescidse camiye gidip namaz kıldığı zaman 50 kat sevap alır.

00:03:17.000 --> 00:03:25.000 Bir de işte camide kıldığı namaz 50 veya 27 kat sevap olduğu gibi, 00:03:25.000 --> 00:03:31.000 her attığı adımda bir günahı af olur, kendisine bir hasene yazılır. 00:03:31.000 --> 00:03:38.000 Hasene de önemli bir mükâfat, Uhud Dağı kadar büyük bir ikram. 00:03:38.000 --> 00:03:41.000 Cenâb-ı Hakk'ın lütfu, hediyesi, mükâfatı.

00:03:42.000 --> 00:03:50.000 Sonra ayrıca, camideki insanların içindeki mübarek, hayırlı kimseler hürmetine, 00:03:50.000 --> 00:03:54.000 kusurlu kimselerin de ibadeti beraberce kabul olur. 00:03:54.000 --> 00:04:00.000 Belki o şahıs namazı evde kılsaydı, ibadetini Cenâb-ı Hak kabul etmeyecekti. 00:04:00.000 --> 00:04:05.000 Çünkü kul kusurlu, kabul etmemesi için sebepler var, kabul etmeyecekti. 00:04:05.000 --> 00:04:10.000 Ama camide cemaatle olunca, Cenâb-ı Hak artık "Cemaatin içinden şu kul kusurlu, 00:04:10.000 --> 00:04:16.000 ben bunun ibadetini kabul etmeyeyim." buyurmaz. Hepsini kabul eder diye müjde var. 00:04:16.000 --> 00:04:25.000 Oradan da kârı oluyor.

Daha başka nice nice hem dinî, uhrevî, hem dünyevî, 00:04:26.000 --> 00:04:30.000 hattâ sıhhî faydaları oluyor camiye gidildiği zaman.

00:04:30.000 --> 00:04:32.000 Mehmed Zâhid Kotku rahmetullâhi aleyh Hocamız;

00:04:33.000 --> 00:04:42.000 "Omuzların böyle sıkı sıkı birbirine temasından, insanlar saf olunca, insanın vücudunda elektrik var. 00:04:42.000 --> 00:04:51.000 Bu elektriğin omuzların temasından dolayı insanlardaki elektrik bozukluklarını düzenleyip 00:04:51.000 --> 00:04:57.000 sağlıklı insan olmasına sebep olduğunu, ağrılarının, sızılarının da tedavi olduğunu" söylerdi.

00:04:57.000 --> 00:05:00.000 Hocamız nur içinde yatsın.

00:05:00.000 --> 00:05:08.000 Demek ki camide namaz kılmaya çok önem vereceğiz. Cami müslümanların toplantı yeridir. 00:05:08.000 --> 00:05:14.000 Camiye gideceğiz; namazımızı, ibadetimizi orada edâ ettikten sonra, 00:05:15.000 --> 00:05:20.000 cemaatle de ilgileneceğiz, kardeşlerimizle konuşacağız, hal hatır soracağız. 00:05:20.000 --> 00:05:22.000 Gelemeyenlerin neden gelemediğini düşüneceğiz. 00:05:22.000 --> 00:05:27.000 Mahallemizde yapılacak işler varsa, onun müzakeresini yapacağız. 00:05:27.000 --> 00:05:30.000 Müşterek hayırların yapılmasına katkıda bulunacağız. 00:05:31.000 --> 00:05:37.000 Cami, toplumun canlı bir faaliyet merkezi olmalı!

00:05:37.000 --> 00:05:40.000 Onun için Bursa camileri ne kadar güzeldir!

00:05:40.000 --> 00:05:45.000 Yeşil camiyi düşünün. Bursa'ya gidenler mutlaka ziyaret etmiştir, onu misal veriyorum. 00:05:45.000 --> 00:05:47.000 Onun gibi başka camiler de çok.

00:05:47.000 --> 00:05:54.000 Camiye girmeden önce, daha ayakkabılarınızı çıkarttığınız dış kapının dışında, 00:05:54.000 --> 00:05:59.000 hem sağda hem solda, iki büyük mekân var. Onlar kim bilir ne işte kullanılıyordu?..

00:06:00.000 --> 00:06:08.000 Ondan sonra caminin kapısından içeri giriyorsunuz, karşınıza fıskiyeli, "havuzcuk, şadırvan" diyelim; 00:06:08.000 --> 00:06:13.000 öyle güzel bir şey çıkıyor. Onu da görünce hoşunuza gidiyor, şarıl şarıl sular akıyor. 00:06:13.000 --> 00:06:14.000 Orada abdest alma imkânı var.

00:06:15.000 --> 00:06:22.000 Sonra sağ tarafınızda, sol tarafınızda eyvan veya kubbeli oda şeklinde açık ve kapalı mekânlar var. 00:06:22.000 --> 00:06:24.000 Odaların içinde ocaklar var. 00:06:25.000 --> 00:06:33.000 Demek ki oralar namaz kılma yeri değil; misafir kabulünde, ders müzakeresinde kullanılan yerler.

00:06:33.000 --> 00:06:39.000 İleriye doğru yürüdüğünüz zaman, daha yüksek bir yere altı-yedi merdivenden çıkıyorsunuz; 00:06:39.000 --> 00:06:45.000 İşte mescid orası. Ön tarafında mihrab, sağında minber var. 00:06:45.000 --> 00:06:50.000 Ecdadımız camiyi sadece namaz kılınıp gidilen bir yer olarak düşünmemiş; 00:06:50.000 --> 00:06:59.000 ocağıyla, toplantı yerleriyle, oturmasıyla, ısınmasıyla, namaz dışı ictimâî güzel çalışmaların, 00:06:59.000 --> 00:07:06.000 sevaplı hayır faaliyetlerinin yapılmasına müsait olacak birtakım bölümlerle beraber düşünmüş.

00:07:06.000 --> 00:07:11.000 Bursa'da bir caminin içinde yer alan bu küçük bölmecikler, 00:07:12.000 --> 00:07:16.000 Devlet-i Aliyye büyüdüğü, İstanbul payitaht olduğu zaman, 00:07:16.000 --> 00:07:25.000 "burada küçük olmaz, nüfus kalabalık, hizmet daha büyük çapta olsun" diye caminin etrafında müstakil binalar haline getirilmiş. 00:07:25.000 --> 00:07:37.000 Bakıyorsunuz; caminin yanında aşevi, dârüşşifa, medreseler, bîmarhâne, hastane... 00:07:37.000 --> 00:07:41.000 Böyle çeşitli hizmetler için ayrı binalar yapılmış.

00:07:41.000 --> 00:07:49.000 Süleymaniye'ye bakıyorsunuz bir şehir gibi. Bir külliye ki, namaz kılınan yeriyle, şifâhânesiyle, 00:07:49.000 --> 00:08:01.000 aşhânesiyle, hanıyla, medresesiyle, her şeyi tamam, her şeyi eksiksiz, dört dörtlük...

00:08:02.000 --> 00:08:06.000 Bu ecdadımızın ibadeti, İslâm'ı iyi anladığını, 00:08:06.000 --> 00:08:10.000 İslâm'ın sadece namaz kılmaktan ibaret olmadığını kavradığını, 00:08:10.000 --> 00:08:17.000 namazın dışında da müslümanların ictimâî vazifeleri, birbirleriyle muhabbetleri olması gerektiğini 00:08:17.000 --> 00:08:18.000 çok iyi kavradıklarını gösteriyor.

00:08:19.000 --> 00:08:25.000 Caminin bir muhabbet yeri, toplumun sorunlarının konuşulduğu, düşünüldüğü, çözümlendiği 00:08:25.000 --> 00:08:29.000 bir hayır kaynağı olarak kullanılması çok güzel...

00:08:31.000 --> 00:08:38.000 Şimdiki camilerin, Bursa camileri -Orhan Camii, Yeşil Camii gibi camiler- örnek alınarak yapılması lazım. 00:08:38.000 --> 00:08:45.000 Şimdiki camiler; yanlış, eksik, bilinçsiz yapılıyor. Cami, kubbeli kısımdan ibaret sanılıyor.

00:08:45.000 --> 00:08:55.000 Bursa camiinin şemasına, tasarımına hangi bölmeleri var [diye] baktığınız zaman; 00:08:56.000 --> 00:09:02.000 o bölmelerin hepsinin vazifesi var. Şimdi de o ihtiyaçlar hakikaten var.

00:09:02.000 --> 00:09:08.000 Hacı dedeler, hacı babalar, hacı amcalar avluda oturuyorlar.

00:09:08.000 --> 00:09:08.000 Nerede oturuyorlar?

00:09:08.000 --> 00:09:14.000 Bahçedeki ağaç kesilmiş, avlunun içine yan devrilmiş, onun üstüne oturuyorlar. 00:09:14.000 --> 00:09:16.000 Doğru düzgün oturma yerleri de yok.

00:09:17.000 --> 00:09:22.000 Öyle olmayacaktı, caminin içinde mekânlar, sedirler, ocak olacaktı. 00:09:22.000 --> 00:09:27.000 Rahat rahat oturacaklardı. Kış gününde çıtır çıtır odun yanıp ısınacaklardı. 00:09:27.000 --> 00:09:32.000 Namaz vakti gelince namaz kılacaklardı. Namazın dışında dinî kitapları okuyacaklardı. 00:09:33.000 --> 00:09:40.000 Gayet güzel, samimi bir çerçeve, mekân içinde, ortam içinde dinlerini öğreneceklerdi. Çok güzel…

00:09:41.000 --> 00:09:47.000 Camiyi sadece kubbe olarak düşünmek yanlış! Camileri o ana haline döndürmemiz lazım!

00:09:47.000 --> 00:09:52.000 Peygamber Efendimiz'in zamanında, Peygamber Efendimiz'in camisi nasıldı?

00:09:52.000 --> 00:09:58.000 Cami ibadethaneydi, mektepti, medreseydi, ilim irfan yuvasıydı. 00:09:58.000 --> 00:10:06.000 Cami toplum faaliyetlerinin, toplumun, şehrin merkeziydi. 00:10:06.000 --> 00:10:10.000 Hatta elçileri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem camide karşılıyordu.

00:10:10.000 --> 00:10:13.000 Camileri bu haline getirelim, canlandıralım! 00:10:13.000 --> 00:10:17.000 Çünkü camilerin canlılığı taşının, toprağın sağlamlığında; 00:10:17.000 --> 00:10:23.000 sıvasının, boyasının, nakışının güzelliğinden değildir; içindeki cemaattendir. 00:10:23.000 --> 00:10:29.000 Eğer bir caminin içinde cemaat varsa, çok basit de olsa, eski de olsa o mâmur bir camidir. 00:10:29.000 --> 00:10:31.000 İçinde cemaat olmayan bir cami; 00:10:32.000 --> 00:10:39.000 sapasağlam, duvarları kesme taştan, betondan, çatısı olsa bile harap bir camidir.

00:10:40.000 --> 00:10:44.000 Camileri bu haliyle düşüneceğiz. Camiye gitmenin çok sevap olduğunu bileceğiz. 00:10:45.000 --> 00:10:52.000 Uykunun tatlı olduğu sabah vaktinde, yine yorgunluğun çöküp de insanın gevşeyebileceği zaman olan 00:10:52.000 --> 00:10:56.000 yatsı vaktinde, akşam vaktinde camiye gideceğiz.

00:10:56.000 --> 00:10:58.000 Geçtiğimiz sohbetlerde her zaman söylerim, 00:10:58.000 --> 00:11:02.000 Ramazan'da hatalı bir şey yapıyoruz, herkes ibadetini arttırırken; 00:11:02.000 --> 00:11:05.000 Ramazan'da akşam namazları camide kılınmamaya başlıyor.

00:11:06.000 --> 00:11:07.000 Neden?

İftar edilecek diye.

00:11:08.000 --> 00:11:16.000 Bu iftar, bu oruç bir kuvvetli sünnetin yapılmaması için mi emrolundu?

00:11:17.000 --> 00:11:21.000 Sen orucunu açmak için küçücük malzemeni cebine alırsın, 00:11:21.000 --> 00:11:25.000 cemaatte sağına soluna ikram etmek için hatta biraz de fazla alırsın. 00:11:26.000 --> 00:11:31.000 Ondan sonra orucunu açarsın, namazını kıldıktan sonra eve gelip iftarını yaparsın.

00:11:32.000 --> 00:11:38.000 Sanki akşam namazı mecburiyeti kalkmış gibi, hiç kimse camiye gitmeyi düşünmüyor. 00:11:38.000 --> 00:11:40.000 Ramazan'da böyle oluyor, daha önce akşam namazına camiye giden, 00:11:40.000 --> 00:11:43.000 Ramazanda gitmemeye başlıyor. Yanlış!..

00:11:44.000 --> 00:11:45.000 Camilerin kıymetini bilelim! 00:11:45.000 --> 00:11:51.000 Camileri aslî görevlerine uygun şekilde algılayalım ve kullanalım, 00:11:51.000 --> 00:11:53.000 değerlendirelim ve cemaate devam edelim! 00:11:54.000 --> 00:11:59.000 Sabahleyin Allah rızası için uykudan fedakârlık etmeyi öğrenelim!

00:11:59.000 --> 00:12:06.000 İslâm fedakârlığı, sabrı öğrenmek yoludur. Sabırla insan derece kazanıyor, fedakârlıkla kazanıyor.

00:12:07.000 --> 00:12:12.000 Yatsı da öyle; yorgun gelse de, yemek vakti olsa da, o mâzeretleri atlayacak, 00:12:12.000 --> 00:12:16.000 geçecek, aşacak, camiye gelecek, o savapları kazanacak.

00:12:16.000 --> 00:12:19.000 İkinci hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten. 00:12:20.000 --> 00:12:24.000 Deylemî, Hatib-i Bağdadî ve diğer kaynaklar kaydetmişler. 00:12:24.000 --> 00:12:28.000 Efendimiz bu ikinci hadîs-i şerîfin metninde şöyle buyuruyor:

00:12:28.000 --> 00:12:35.000 Mâ min abdin velâ emetin istağferallâhi fî külli yevmin seb'îne merraten 00:12:35.000 --> 00:12:44.000 illâ gafara'llâhu lehû seb'a mieti zenbin ve kad hâbe abdün 00:12:45.000 --> 00:12:52.000 ve ev emetün amile fi'l-yevmi ve leyleti eksera min seb'imieti zenbin.

00:12:53.000 --> 00:12:59.000 Bu da bir bakıma büyük bir müjde, bir bakıma büyük, çarpıcı bir ikaz… Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

00:13:00.000 --> 00:13:07.000 Mâ min abdin velâ emetin. "Hiçbir Allah'ın erkek kulu veya hanım kulu yoktur ki..."

00:13:07.000 --> 00:13:09.000 Eme "câriye" demek, abd "kul" demek. 00:13:09.000 --> 00:13:21.000 Tabii biz insanlar erkeksek Allah'ın abdîyiz, erkek kölesiyiz; kadınsak emetullah, Allah'ın hatun kölesiyiz... 00:13:21.000 --> 00:13:25.000 Köle ne kelime, Cenâb-ı Hak her şeyimizle yaratmış, 00:13:25.000 --> 00:13:32.000 biz onun kulu olduğumuzdan kölelikten de öteye ona bağlı ve onunuz.

00:13:32.000 --> 00:13:39.000 "Hiçbir erkek kul veya hanım kul yoktur ki…" 00:13:40.000 --> 00:13:43.000 İstağferallâhi fi külli yevmin seb'îne merreh. 00:13:43.000 --> 00:13:51.000 "Günde 70 defa tevbe ve istiğfar ederse, estağfirullah derse, dediyse." 00:13:51.000 --> 00:14:00.000 İllâ gafara'llâhu lehû seb'amieti zenbin. "Allah onun 700 günahını bağışlar."

00:14:00.000 --> 00:14:10.000 70 defa estağfirullah derse o kulun on misli ile 700 günahını bağışlar. 00:14:10.000 --> 00:14:14.000 Her bir estağfirullah'ına on günahı bağışlanıyor. Demek ki müjde...

00:14:14.000 --> 00:14:21.000 Ama Efendimiz'in arkasındaki ihtarı, ikazı, işaret ettiği nokta da çok önemli:

00:14:21.000 --> 00:14:27.000 Ve kad hâbe abdün ev emetün. "Bir erkek kul veya bir hanım kul ki." 00:14:28.000 --> 00:14:34.000 Amile fi'l-yevmi ve'l-leyleti eksera min seb'imieti zenbin. "Bir günde, bir gecede 00:14:34.000 --> 00:14:45.000 700'den fazla bir günah işlemişse o kulun artık hali haraptır."

00:14:46.000 --> 00:14:50.000 O kul hâib ve hâsir'dir, "mahvolmuş" demektir.

00:14:50.000 --> 00:14:54.000 700'den fazla günah yapıyorsa bu kul artık günah makinesi mi?

00:14:54.000 --> 00:14:58.000 Cenâb-ı Hak, yetmiş defa estağfirullah deyince, 700 günahını affediyor. 00:14:58.000 --> 00:15:04.000 700'den fazla günahı varsa eyvah! O, "harap olmuş bir kul" demektir. Hâib ve hâsirdir.

00:15:05.000 --> 00:15:11.000 Buradaki tercümede de Abdülaziz Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh, 00:15:11.000 --> 00:15:17.209 hâbe'yi "ocağı batmıştır" diye bir tabirle tercüme etmiş. 00:15:17.234 --> 00:15:25.242 Artık 700'den fazla da günahı varsa o kulun, "Yazıklar olsun o kula! 00:15:25.267 --> 00:15:29.975 Günah makinesi gibi, ne kadar kusurlu bir kul!" diye ikaz etmiş oluyor.

00:15:30.000 --> 00:15:32.000 Aziz ve muhterem kardeşlerim!

00:15:32.000 --> 00:15:40.414 700 günah, 24 saate bölünürse yaklaşık olarak 30 eder. 00:15:40.462 --> 00:15:42.765 24 saatte insan hep günah işleyemez çünkü 00:15:42.790 --> 00:15:44.850 7 8 saatte uyuyor. 00:15:44.110 --> 00:15:47.742 Hiç olmazsa o saatlerde günah işlemediğini düşünücez. 00:15:47.767 --> 00:15:54.521 Ama 24 saat günah işliyorsa 24e bölersek 1 saate 30 günah düşer, 00:15:54.546 --> 00:15:58.217 o zaman 2 dakikada bir günah 2 dakikada bir günah 00:15:58.242 --> 00:16:02.500 yani makineli tüfek gibi günah makinesi günah işliyor. 00:16:02.300 --> 00:16:07.480 Böyle bir kul artık helak olmuştur, kapkara olmuştur, simsiyah olmuştur, 00:16:07.505 --> 00:16:12.425 son derece bozulmuş ki, harıl harıl harıl harıl 00:16:12.450 --> 00:16:16.402 vırıl vırıl zırıl zırıl günah işliyor. 00:16:16.427 --> 00:16:21.492 Yazıklar olsun ona mahvolmuştur o kul diyor Efendimiz 00:16:21.517 --> 00:16:26.945 Yâni umumiyetle, tabii olarak, o kadar günah işlemez iyi bir müslüman; 00:16:26.970 --> 00:16:32.586 hata olarak, dayanamayarak işler. O zaman da yetmiş defa Estağfiru’llàh deyince, 00:16:32.611 --> 00:16:35.242 Cenâb-ı Hak yedi yüz günahını afv u mağfiret eder. 00:16:35.267 --> 00:16:40.742 Tabii buradan çıkartacağımız çok çeşitli ibretler, dersler vardır. 00:16:40.767 --> 00:16:44.632 Bu mübarek hadis-i şeriften anlayacağımız çok incelikler vardır. 00:16:44.657 --> 00:16:49.703 Kişiler, zarifliğine, inceliğine, irfânına göre nice nice mânâlar çıkartırlar. 00:16:49.728 --> 00:16:55.390 Başını eğip, gözünü kapatıp, gönlüne yönelip de derin derin düşünürse neler çıkartırlar. 00:16:55.415 --> 00:17:04.812 Ama biz, kısaca söylemek îcab ederse; bir kulun günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demesi gerektiğini 00:17:04.837 --> 00:17:08.890 bir kere aklına yerleştirmesi lâzım diye düşünüyoruz. 00:17:08.915 --> 00:17:13.421 Başka hadis-i şeriflerde, günde yüz defâ demek de var. 00:17:13.446 --> 00:17:16.484 Böyle yetmiş sözü de özellikle kaydedilmiş. 00:17:16.509 --> 00:17:20.410 Yetmiş de olur, daha fazlası da zarar etmez, fayda eder. 00:17:20.435 --> 00:17:26.387 Çünkü böyle rakamlar verildiği zaman, ille o kadar yapın derse, o kadar yapmak lâzım! Ama, 00:17:26.412 --> 00:17:31.871 “Daha çok yaparsa, daha çok sevap alır.” diye bildiriliyor bazı hadis-i şeriflerde... 00:17:31.896 --> 00:17:34.957 Demek ki, fazla yapmanın mahzuru olmadığını anlıyoruz. 00:17:34.982 --> 00:17:38.449 Meselâ, daha önce size söylediğim bir hadis-i şerifi hatırlatayım. 00:17:38.474 --> 00:17:42.394 Siz de belki hatırlayacaksınız: 00:17:42.419 --> 00:17:50.966 “Bir kul günde yüz defa Lâ ilâhe illa’llàh derse, kıyamet gününde Allah onu, yüzü dolunay gibi pırıl pırıl olarak ba’seder, diriltir. Mahşer yerine yüzü dolunay gibi parlayarak, nur saçarak gelir. 00:17:50.991 --> 00:17:58.583 Kimse onun derecesine çıkamaz, erişemez, onun kadar yüksek dereceli olamaz; ondan fazla diyenler müstesnâ...” 00:17:58.608 --> 00:18:00.470 buyuruyor Efendimiz. 00:18:00.495 --> 00:18:04.588 Demek ki, yüz defadan fazla Lâ ilâhe illa’llàh diyen, ondan ileri olacak. 00:18:04.613 --> 00:18:08.201 Demek ki daha fazla derse, sevâbı daha çok olacak, onu anlıyoruz. 00:18:08.226 --> 00:18:17.701 Onun için, günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demeli! 00:18:17.726 --> 00:18:24.295 “—Affet beni Allah’ım! Ben sana güzel kulluk etmek istiyorum ama bilerek bilmeyerek hatalarım oluyor. 00:18:24.320 --> 00:18:30.178 Bazen nefsime mağlub oluyorum, bazen şeytana aldanıyorum; farkına varmadan, 00:18:30.203 --> 00:18:36.756 istemeden, bazen de zayıflığımdan, naçizliğimden böyle günahlara batıyorum. 00:18:36.781 --> 00:18:42.800 Yâ Rabbi beni affeyle, beni koru, bana tevfîkini refik eyle de; günahlara bulaşmayayım, 00:18:42.825 --> 00:18:48.276 nefsime uymayayım, şeytana kanmayayım!..” diye dua edip, tevbe ve istiğfar etmeli! 00:18:48.301 --> 00:18:51.323 Önemli vazifelerden birisi de bu… 00:18:51.348 --> 00:19:02.112 Bir böyle söyleyip de tevbe etmek var, bir de insanın günahlarının afv ü mağfiretine sebep olacak işlerini yapmakla günahlardan silinmek var; 00:19:02.137 --> 00:19:05.826 sıyrılmak, kurtulmak var. Birinci hadis-i şerifte onu görüyoruz. 00:19:05.851 --> 00:19:12.371 Camiye yürüdüğü zaman, her bir adımı günahlarına kefaret oluyor. 00:19:12.396 --> 00:19:19.731 Her bir adımında, bir attığı adım günahlarına keffaret; bir adımı da sevap ve hasene kazanmasına sebep oluyor. 00:19:19.756 --> 00:19:22.200 Demek ki, namaza giderse affolacak. 00:19:22.450 --> 00:19:25.317 Bunun gibi başka şeyler de var, onları da hatırlayalım. 00:19:25.342 --> 00:19:30.778 Meselâ: Bir insan, bir kere günahına pişman olursa, nedâmet duyarsa; 00:19:30.803 --> 00:19:35.278 o zaman Allah affediyor. Çünkü pişmanlık, içten gelen tatlı bir duygu… 00:19:35.303 --> 00:19:40.528 “Niye yaptım ben bunu, keşke yapmasaydım, ah vah!..” diye iç yanıklığı. O zaman affediyor. 00:19:40.553 --> 00:19:47.418 Sonra; abdest yıkanırken, yüz alırken, yıkanırken, el yıkanırken, ayaklar yıkanırken, 00:19:47.443 --> 00:19:54.280 abdestte uzuvlarınızı yıkadığınız zaman, akan sularla beraber günahlar akıyor. 00:19:54.530 --> 00:19:59.762 Kılınan namazlarla günah affoluyor. Camiye giderken atılan adımlarla günah affoluyor. 00:19:59.787 --> 00:20:03.895 Cumalarla, cuma namazlarına devam ederek günahlar affoluyor. 00:20:03.920 --> 00:20:08.801 Ramazan’da oruçlar tutarak affoluyor. Hacca giderek affoluyor. Affoluyor, affoluyor... 00:20:08.826 --> 00:20:14.559 Yâni, Cenâb-ı Hak bir çok temizlenme, affedilme, bağışlanma, 00:20:14.584 --> 00:20:18.418 günahlardan kurtulma çareleri ihsân eylemiş. 00:20:18.443 --> 00:20:20.645 Üçüncü hadîs-i şerîf'i okuyorum. 00:20:20.670 --> 00:20:27.975 Çok fazla olup da zihin dağılmasın, ezberlemesi kolay olsun. hem de vakit, 00:20:28.000 --> 00:20:33.331 herkesin rahatça ayırabileceği bir müsait zaman dilimi olsun diye 00:20:33.356 --> 00:20:39.000 sohbetimize üç hadis okumaya niyetli olarak başlamıştık.

00:20:39.000 --> 00:20:48.000 Mâ min abdin tesaddaka bi-sadakatin yebtagî bihâ vechallâhi illâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti: 00:20:48.000 --> 00:21:02.000 Abdi racevtenî velen uhakkirake haramtü cesedeke ale'n-nâri vedhul min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'te.

00:21:02.000 --> 00:21:05.000 Bu da müjdeli bir hadîs-i şerîf… 00:21:06.000 --> 00:21:13.000 Bu günkü kısmetimizde, karşımıza gelen hadîs-i şerîflerden müjdeler çıkıyor.

00:21:13.000 --> 00:21:15.000 Efendimiz buyuruyor ki;

00:21:17.000 --> 00:21:23.000 Mâ min abdin. "Hiçbir mü'min kul yoktur ki." Tesaddaka bi-sadakatin. 00:21:23.000 --> 00:21:35.000 "Cüzdanını, kesesini açmış, sadaka tasadduk eylemiş, bir fakire, bir dula, bir yetime vermiş..." 00:21:35.000 --> 00:21:45.000 "Bir yere bir hayır yapmış, bir masraf, hayır masrafı yapmış, bir sadaka tasadduk eylemiş, vermiş."

00:21:45.000 --> 00:21:46.000 Ne olur?

00:21:47.000 --> 00:21:49.000 Yebtagî bihâ vechallâhi. 00:21:49.000 --> 00:21:52.000 Ne maksatla çıkartıp vermiş bu sadakayı?

00:21:53.000 --> 00:22:05.000 "Bununla Allahu Teâlâ vech-i pâkini, Cenâb-ı Hakk'ın teveccühünü kazanmayı 00:22:05.000 --> 00:22:11.000 ve Cenâb-ı Hakk'ın rızasına ermeyi düşünerek halis niyetle bu sadakayı vermişse." 00:22:11.000 --> 00:22:17.000 İllâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah o kuluna der ki:" 00:22:17.000 --> 00:22:24.000 Abdî. "Ey benim kulum!" diye hitap ediyor, çünkü abdî'nin sonundaki "ye" "benim" mânasına.

00:22:24.000 --> 00:22:26.000 Racevtenî. "Sen benden bir şeyler umdun!"

00:22:27.000 --> 00:22:33.000 Cenâb-ı Hakk'ın böyle, ey kulum diyerek hitap etmesi ne büyük devlettir, 00:22:33.000 --> 00:22:38.000 ne büyük şereftir, ne büyük nimettir. Ne büyük rütbe ve derecedir.

00:22:38.000 --> 00:22:48.000 "Ey benim kulum, sen benden umdun, umarak bu sadakayı verdin, bu hayrı yaptın sevap umdun. 00:22:48.000 --> 00:22:52.000 Benden mükâfat umarak bu işi benim rızam için yaptın."

00:22:53.000 --> 00:22:54.000 Ve len uhakkirake. 00:22:55.000 --> 00:23:04.000 "Ben de bu sebeple, senin bu hayrını hor, hakir görmem, seni hakir görmem, seni tahkir etmem!"

00:23:06.000 --> 00:23:12.000 Madem ki sen beni düşünerek böyle yaptın; az-çok veya sen kusurlu, 00:23:12.000 --> 00:23:21.000 eksikli, biçare, açiz ve naçiz kul olsan da, ben seni hakir görmem, 00:23:21.000 --> 00:23:27.000 hakir muamelesi yapmam, seni tahkir etmem, horlamam!

00:23:27.000 --> 00:23:36.000 Haramtü cesedeke ale'n-nâri. "Ey kulum! senin vücudunu cehenneme haram kıldım." 00:23:36.000 --> 00:23:41.000 "Seni cehenneme atmayacağım, azabıma uğratmayacağım, ateşlere yakmayacağım!" 00:23:42.000 --> 00:23:45.000 Vedhul min eyyi ebvâbi'l-cennete şi'te. 00:23:46.000 --> 00:23:50.000 "Haydi cennetin hangi kapısından istersen, buyur cennete gir!"

00:23:50.000 --> 00:23:57.000 Hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz cennetin çeşitli kapıları olacağını müjdeledi. 00:23:57.000 --> 00:24:06.000 Türlü türlü kapıları var. Mesela; "Oruçlular "reyyân" denilen, ismi öyle olan kapıdan girecek." 00:24:06.000 --> 00:24:13.000 "Namazla temayüz etmiş olanlar bir kapıdan, mücahidler bir kapıdan; 00:24:13.000 --> 00:24:22.000 amelinin, ibadetinin ağırlık tarafına göre bir kapıdan cennete girecek."

00:24:23.000 --> 00:24:25.000 Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurmuş;

00:24:25.000 --> 00:24:30.000 Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh'in aklına bir soru gelmiş, Peygamber Efendimize sormuş;

00:24:30.000 --> 00:24:36.000 "Yâ Resûlallah! Bir insan hayırlı bir kimse olarak, hem cihad etmişse, hem sadaka vermişse, 00:24:37.000 --> 00:24:40.000 hem oruç tutmuşsa, hem namaz kılmışsa; 00:24:40.000 --> 00:24:47.000 cennetin muhtelif kapılarında girecek sevaplı işlerin hepsini birden yapmışsa, hangi kapıdan girecek? 00:24:47.000 --> 00:24:51.000 Ne olacak o zaman, hepsinden girecek mi?" diye sorunca, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

00:24:53.000 --> 00:24:58.000 "Evet, hepsinden girecek. Umuyorum ki sen onlardan birisin ey Ebû Bekir!" diye 00:24:58.000 --> 00:25:07.000 Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hazretlerine ayrıca bir de müjde vermiş.

Allah şefaatine erdirsin...

00:25:07.000 --> 00:25:10.000 Cennete bütün kapılarından girebilmek; 00:25:10.000 --> 00:25:16.000 o da Allah'ın bir takdiri ve akıl almaz bir büyük nimeti olmuş oluyor.

00:25:17.000 --> 00:25:23.000 Demek ki, ne yapmalıyız?

Allah rızası için sadaka da vermeye dikkat etmeliyiz!

00:25:23.000 --> 00:25:28.000 Kazanıyoruz bir şeyler. Neden kazanıyoruz?

00:25:28.000 --> 00:25:35.000 "Allah bizi kimseye muhtaç etmesin, helal lokma ile çoluk çocuğumuzu besleyelim, 00:25:35.000 --> 00:25:40.000 kimseye el avuç açmayalım!" diye… Onun için helal para kazanıyoruz; 00:25:40.000 --> 00:25:44.000 helal yere sarf edelim, ihtiyaçlarımızı görelim, karşılayalım diye.

00:25:45.000 --> 00:25:48.000 Başka?

Bir de başkalarına da yardımcı olalım; 00:25:48.000 --> 00:25:52.000 onları da sevindirelim, onların da ihtiyaçlarını görelim diye.

00:25:52.000 --> 00:25:59.000 Mesela Yunus Emre'nin arzusu ne, tavsiyesi ne güzel:

00:25:59.000 --> 00:26:01.000 Dürüş, kazan, ye, yedir!

00:26:01.000 --> 00:26:08.000 Gayrete gel, kendin helâlinden bir şeyler kazan, dükkanı aç, sanatını icrâ eyle; 00:26:08.000 --> 00:26:13.000 alnının teriyle kazan. Dürüşmek, "gayret etmek" demek. 00:26:13.000 --> 00:26:16.000 "Kazan, ye, kendin ye ve yedir; bir gönül ele getir!" diyor.

00:26:16.662 --> 00:26:19.000 Bir gönül ele getir!

00:26:19.000 --> 00:26:25.000 "Ye, yedir, iyilik yap, birisinin hayır duasını al, sevindir! 00:26:25.000 --> 00:26:34.000 Birinin gönlünü al, o seni sevsin, memnun kalsın, minnettar kalsın, dua etsin." 00:26:34.000 --> 00:26:37.678 İster dua etsin ister etmesin, Allah zaten iyilik yapanı seviyor.

00:26:37.703 --> 00:26:45.522 Çünkü gönül yapmak, Kâbe'yi bina etmek, tamir etmek, inşa etmek gibi sevaptır. 00:26:45.547 --> 00:26:50.000 Gönül yıkmak da Kâbe'yi harap etmek, yıkmak gibi günahtır. 00:26:50.000 --> 00:26:59.000 Mü'min günahlardan kaçınır da, hele hele Kâbe'ye karşı saygısı son derece fazla olduğu için, 00:26:59.000 --> 00:27:07.000 o öyle bir şeyi hiç düşünmez.

Ama mü'minin kalbi, gönlü kırılmayacak. 00:27:07.000 --> 00:27:14.654 O Kâbe'den de önemli. Ona dikkat etmesi lazım! Dikkat etmiyorsa demek ki İslâm'ı iyi anlayamamış. 00:27:14.679 --> 00:27:17.404 Gönül yıkmamaya, kalp kırmamaya, 00:27:17.429 --> 00:27:25.458 Kâbe'ye saygısızlık etmediği gibi, o kadar, ondan fazla dikkat etmesi lazım!..

00:27:25.483 --> 00:27:33.000 Allah için kazanmalı, kazandıklarından da cömertlik yapmalı, hayır hasenat yapmalı, 00:27:33.000 --> 00:27:38.506 ziyafet çekmeli, arkadaşlarını eve çağırmalı veya arkadaşlarına hediyeler götürmeli!.. 00:27:38.531 --> 00:27:45.975 Veyahut fakirlere böyle sadakalar vermeli, böylece iyilikler yaparak ömrünü geçirmeli... 00:27:46.000 --> 00:27:51.537 Hayırlı bir kul olarak yaşamalı; kendisine hayrı olan, 00:27:51.562 --> 00:27:55.334 çevresine de hayrı olan bir kul olarak ömrünü geçirmeli!.. 00:27:55.359 --> 00:28:00.000 Hüsn-i hâtimeyle âhirete göçüp Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine mazhar olmalı!..

00:28:00.000 --> 00:28:09.000 Allahu Teâlâ bizi, İslâm'ın inceliklerini öğrenip, belleyip uygulayan, icra eden; 00:28:09.000 --> 00:28:13.000 duyduğunu işleyen, böylece sevapları kazanan, 00:28:13.000 --> 00:28:17.631 sevdiği kulların arasına girmeyi başaran mü'minlerden eylesin... 00:28:17.656 --> 00:28:23.000 Ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varalım. 00:28:23.000 --> 00:28:29.000 Rabbimiz cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... Cemâlini göstersin, selâmına erdirsin... 00:28:29.000 --> 00:28:34.975 Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin... Ebedî saadete nâil eylesin...

00:28:35.000 --> 00:28:38.140 es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.