WEBVTT 00:00:00.420 --> 00:00:03.100 İhlâsla yapılmamış ibadeti Allah kabul etmez. 00:00:03.334 --> 00:00:06.430 Kur'ân-ı Kerîm'de; "Âdem aleyhisselâm'ın iki oğlu kurban kestiler. 00:00:06.137 --> 00:00:10.351 Birisininki kabul oldu, ötekisininki kabul olmadı." buyuruluyor. 00:00:10.417 --> 00:00:15.168 Neden? İnnemâ yetekabbelu'llâhu mine'l-müttakîn. 00:00:15.549 --> 00:00:19.892 "Allah ancak müttakîlerin [amelini] kabul eder." Ötekisi? 00:00:20.260 --> 00:00:22.836 "Benim kurbanım sayılmaz, istemiyorum." 00:00:22.912 --> 00:00:27.978 Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ velâkin yenâluhü't-takvâ minküm. 00:00:28.507 --> 00:00:38.220 Kestiğiniz hayvanların, kurbanlıkların etleri Allah'a mı gidecek? Kanları, etleri ne oluyor? 00:00:38.397 --> 00:00:43.557 İnsanlara, fakirlere dağıtacaksın; aşı pişirecekler tencerede, 00:00:43.557 --> 00:00:47.265 çoluk çocuk toplanacaklar, şapırdata şapırdata muhabbetli yiyecekler. 00:00:48.530 --> 00:00:51.995 Faydası [insana...] Kurbandan Allah'a ne gidiyor? 00:00:51.995 --> 00:00:58.137 Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ. Kurbanlıkların etleri, kanları Allah'a gitmiyor. 00:00:58.300 --> 00:01:00.820 Velâkin yenâluhü't-takvâ minküm. 00:01:00.820 --> 00:01:05.963 Sizin duygularınız, takvânız, müttakî bir insan olarak saygı ile sevgi ile 00:01:05.963 --> 00:01:13.132 Allah'a yapmış olduğunuz o bağış, sunuş, o sunak, o kurban, 00:01:14.893 --> 00:01:17.196 o duygunuzu Allah kabul ediyor. 00:01:17.444 --> 00:01:20.644 Yeri göğü yaratan, insi cinni yaratan Allah... 00:01:21.458 --> 00:01:25.666 Gıdaya ihtiyacı yok, gıdayı yaratmış. Hiçbir şeye ihtiyacı yok. 00:01:25.666 --> 00:01:29.513 İnna'llâhe hüve'r-razzâku zü'l-kuvveti'l-metîn. Herkesin de rızkını veriyor. 00:01:29.600 --> 00:01:35.936 Herkesin rızkını verirken biz Cenâb-ı Hakk'a bir şey mi verebiliriz? Ne yapacağız? 00:01:35.936 --> 00:01:43.760 Bu sözü söyleyince Farsça bir şiir aklıma geldi, o şiiri de söyleyeyim. 00:01:43.190 --> 00:01:47.520 Şair Farsça bir dörtlük yazmış, diyor ki; 00:01:47.794 --> 00:01:54.876 "Yâ Rabbi! Ben ümidimi senin dergâhına tuttum. Senden ümit ediyorum. 00:01:54.876 --> 00:01:58.546 Verirsen sen vereceksin. Fayda gelecekse senden gelecek. 00:02:00.710 --> 00:02:04.915 Ben sana dayanmışım. Güvencem, dayanağım sensin yâ Rabbi! 00:02:07.669 --> 00:02:09.934 Senin dergâhına geldim, istemeye geldim. 00:02:10.354 --> 00:02:14.359 Tabii gelinen bir yere hediyesiz gelinmez yâ Rabbi! 00:02:14.792 --> 00:02:20.376 Senin dergâh-ı vâlâna, dergâh-ı ulûhiyyetine ben de geldim ama ne getirdim? 00:02:21.000 --> 00:02:23.830 Dört şey getirdim ki sende yok yâ Rabbi!" 00:02:23.209 --> 00:02:34.430 Âçîz âver der ki dergâh-ı tû nist. "Senin dergâhında olmayan dört şey getirdim:" 00:02:36.000 --> 00:02:42.125 "Yokluk, hiçlik, özür, günah." 00:02:44.542 --> 00:02:50.209 Başka bizim malımız yok, bizim getireceğimiz başka bir şey yok. 00:02:51.501 --> 00:02:59.543 Özürle, yoklukla giderse o zaman Allah seviyor. 00:03:00.375 --> 00:03:04.876 Yevme lâ yenfeu mâlun ve lâ benûn illâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm. 00:03:04.167 --> 00:03:12.850 Dünyada insan nereden değer, itibar ve şeref kazanıyor, sayılıyor, seviliyor? 00:03:12.459 --> 00:03:21.850 Malı varsa, sarayı varsa, köyler emrindeyse, ağaysa, zenginse; maldan dolayı... 00:03:21.834 --> 00:03:23.376 "Çok zengin adam ya..." deyince, 00:03:24.420 --> 00:03:27.420 "Öyle mi; dur ceketimi ilikleyeyim, gelince ayağa kalkayım." 00:03:27.420 --> 00:03:35.209 Herkes saygı gösteriyor; maldan dolayı. Bir de çoluk çocuk, etrafı kalabalık... 00:03:35.209 --> 00:03:42.835 "Yalnız bir adam değil o, onun adamları vardır, etrafı çok kalabalıktır..." 00:03:42.959 --> 00:03:51.100 Dünyada bunlar kıymetli ama Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında bunlar fayda vermiyor. 00:03:51.667 --> 00:03:57.667 Yevme. "O günde." Lâ yenfeu. "Fayda vermiyor." Mâlun ve lâ benûn. 00:03:57.709 --> 00:04:03.430 "Dünyadaki mal mülk, çoluk çocuğu, kavmi kabilesi, akrabası, aşireti..." 00:04:03.375 --> 00:04:10.417 Adam aşiretin reisi, silahlı kalaşnikoflu şu kadar fedaisi var. Onların da faydası yok. 00:04:10.417 --> 00:04:19.626 Yani paranın, aşiretin faydası yok. İllâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm. 00:04:19.918 --> 00:04:29.293 Ne fayda verecek? Ancak Allahu Teâlâ hazretlerine selim bir gönülle gelebilmişse 00:04:29.751 --> 00:04:30.793 o fayda verecek. 00:04:30.792 --> 00:04:36.420 Selim gönül ne demek? Selim kalp, kalb-i selîm, selim ne demek? 00:04:36.542 --> 00:04:42.251 "Selâmette olan" demek. Selâmette olan kalp ne demek? 00:04:42.417 --> 00:04:48.376 Yani arızası, kusuru, hastalığı yok, onların hepsinden selâmette. 00:04:48.709 --> 00:04:55.168 Bu kalbi ben ne yapayım ya? Hasta bu kalp ya! Ne yapayım ben bu kalbi? 00:04:55.375 --> 00:05:01.709 Ciğerciye gidiyorsun, ciğer alıyorsun, tutuyorsun; "Çevir bakalım; bu bayat, bunu istemem." 00:05:03.830 --> 00:05:08.542 Ötekisini alıyorsun; "Bu taşlı ciğer ya! Ben bu taşlı ciğeri ne yapayım? İstemem!" atıyorsun. 00:05:08.918 --> 00:05:21.850 Kalp hastaysa, mikropluysa, hasta kalpse, kararmışsa... Ciğere bakıyor, alıyor; 00:05:21.501 --> 00:05:24.460 "Aman aman! Bunun rengi bozulmuş. Ya ben bunu ne yapayım? 00:05:24.459 --> 00:05:28.793 Sen bunu satma ya! Belediye zabıtası gelirse bundan sana ceza yazar. 00:05:28.834 --> 00:05:35.126 Bu bayat ya! Bunun rengi kaçmış. Bozuşmuş, kokuyor. 00:05:36.209 --> 00:05:41.918 At bunu..." Kalp hastaysa, kararmışsa, rengi bozulmuşsa Allah sevmez. 00:05:42.542 --> 00:05:55.168 Katılaşmışsa, taşlaşmışsa hiç sevmez. Bağrı taş, hiç laf anlamıyor, acımıyor; hiç sevmez. 00:05:55.834 --> 00:05:57.168 Oraya nasıl kalple gidecek? 00:05:57.167 --> 00:06:07.167 Selîm, yani selâmette, arızasız, kusursuz, kalite kontrolden geçmiş, fabrikada imal edilmiş, 00:06:07.792 --> 00:06:12.834 her şeyini muayene etmişler, "arızasız, temiz mal" diye ayırmışlar; 00:06:12.792 --> 00:06:17.543 "Ambalaj yapılsın, satılsın, bu temiz..." Kalb-i selîm istiyor. 00:06:18.167 --> 00:06:25.209 Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler, Yevme lâ yenfeu'da kalb-i selîm isterler. 00:06:25.542 --> 00:06:30.100 Allah, "Senin gönlün nasıl; temiz mi, değil mi?" diye ona bakacak. 00:06:29.959 --> 00:06:36.543 Nerede bizim gönlümüz? Kalp yani, iç âlemi. İçin temiz mi, değil mi? 00:06:37.459 --> 00:06:45.335 Cebimize elimizi sokup cüzdanımızı çıkarttığımız gibi gönlümüzü çıkartmak mümkün olsa da 00:06:45.792 --> 00:06:48.959 çıkartsak, baksak ki içi temiz mi, değil mi? 00:06:48.959 --> 00:06:53.835 Ama çıkmıyor ki mübarek. Nerede olduğunu da bilmiyoruz. 00:06:53.834 --> 00:06:59.917 İçeride olduğunu biliyoruz ama içerisi çok geniş. Nasıl sığmış benim içim dışıma, 00:07:01.830 --> 00:07:06.830 Baktıkça hayret ediyorum. Dünyalar dar geliyor bakışıma, 00:07:06.459 --> 00:07:10.430 İçimi seyrediyorum. Bir âlem... 00:07:11.125 --> 00:07:16.709 Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu. 00:07:16.959 --> 00:07:19.668 Hz. Ali Efendimiz böyle buyurmuş diye rivayet ediliyor. 00:07:20.125 --> 00:07:25.459 Sen kendini küçük bir adam sanıyorsun değil mi? 1.80, 1.70, 1.65 boyunda; 00:07:25.792 --> 00:07:29.543 60 kilo, 70 kilo, 80 kilo küçük bir varlık sanıyorsun değil mi? 00:07:29.542 --> 00:07:33.501 Yani küçük bir maddî varlık sanıyorsun kendini, öyle sanıyorsun değil mi? 00:07:33.626 --> 00:07:37.460 Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün. "Kendini küçük bir cirm sanıyorsun..." 00:07:37.918 --> 00:07:43.669 Ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu. "Senin içine Allah en büyük âlemi sığdırmış." 00:07:44.420 --> 00:07:50.840 Nasıl oluyor bu? Küçücük bir varlığın içine en büyük âlemi sığdırmak nasıl oluyor? 00:07:50.459 --> 00:07:53.834 Cenâb-ı Hakk'ın işi; her zaman yapıyor. Atom nedir? 00:07:54.417 --> 00:08:02.335 Gözün bile göremeyeceği, -Elektronik mikroskoplarla şimdi görüyorlar mı, göremiyorlar mı?- 00:08:02.375 --> 00:08:03.840 o kadar küçük bir şey. 00:08:03.420 --> 00:08:09.876 Ama Cenâb-ı Hak onun içine öyle bir kuvvet sıkıştırmış, sokmuş ki 00:08:10.334 --> 00:08:13.668 onu kenarından açtırıverdin mi bir patladı mı atom bombası oluyor. 00:08:14.209 --> 00:08:18.292 Küçücük bir zerrenin patlamasından Hiroşima gitti, Nagazaki gitti. 00:08:18.501 --> 00:08:26.335 Küçücük bir zerreye Cenâb-ı Hak o kuvveti tıkıştırmış, sığdırmış, zaptetmiş, orada duruyor. 00:08:26.876 --> 00:08:30.543 İnsanoğlu da atom gibi bir acayip mahluktur. 00:08:31.830 --> 00:08:36.917 Dış vücudunun içine en büyük âlemi Cenâb-ı Hak sığdırmış. 00:08:39.876 --> 00:08:42.168 Pencereden veya anahtar deliğinden 00:08:42.375 --> 00:08:46.792 -şurası pencere ise pencere anahtar deliği ise anahtar deliği- 00:08:46.918 --> 00:08:58.460 oradan dışarıya bir bakıyorsun ki fezalar, semalar, uçsuz bucaksız bir iç âlem ki tarifi mümkün değil. 00:08:59.334 --> 00:09:06.334 Mâzi var, şimdiki zaman var, istikbal var, temenniler var, arzular var, istekler var, 00:09:06.792 --> 00:09:09.751 çeşit çeşit varlıklar var, hayaller var... 00:09:10.830 --> 00:09:15.208 Gözünü kapattığın zaman şu insanın gönül hazinesinin içinde neler var, neler var... 00:09:15.751 --> 00:09:19.335 Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem 00:09:19.334 --> 00:09:22.709 Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuşlar ki; 00:09:22.959 --> 00:09:31.585 "Sen Allah'ın yanında ne mertebedesin, ne durumdasın? Allah'ın yanında senin durumun nedir? 00:09:31.918 --> 00:09:37.100 Onu merak ediyorsan; sen kendinin Allah'ı nasıl düşündüğünü, 00:09:37.167 --> 00:09:44.834 Allah'ın senin yanında nasıl olduğuna bak, o ölçü oradan anlaşılır." 00:09:44.834 --> 00:09:52.168 Buradan açıklama yoluyla ilerlersek; yani sen Allah'ı seversen Allah da seni seviyor. 00:09:52.667 --> 00:10:03.585 Sen Allah'a, Allah'ın emirlerine, Kur'ân-ı Kerîm'ine değer veriyorsan Allah da seni değerli kılıyor. 00:10:04.167 --> 00:10:09.918 Sen Allah'ın mahlukâtına şefkat ediyorsan Allah da sana rahmet ediyor. 00:10:11.542 --> 00:10:20.460 Yani mükâfat hareketin cinsine göre, sendeki duruma göre... 00:10:20.459 --> 00:10:25.793 Onun için, insanın kendisini kuvvetli bir şekilde gözaltında tutması lazım. 00:10:26.209 --> 00:10:31.334 Benim aklım ne tarafta? Ben Cenâb-ı Hakk'ın yolunu ne kadar seviyorum? 00:10:31.334 --> 00:10:37.334 Dinini ne kadar seviyorum? Emirlerini ne kadar seviyorum? Zikrini ne kadar seviyorum? 00:10:37.709 --> 00:10:42.335 Ona dikkat etmesi lazım. Sevgi beslemeyen sevgi görmez. 00:10:43.830 --> 00:10:48.542 Sevginin yine menbaı Allahu Teâlâ hazretleri, 00:10:51.125 --> 00:10:52.959 her şey olduğu gibi sevgi de Allah'tan geliyor. 00:10:53.420 --> 00:10:58.918 Ama o sevginin gelmesi için kulun da sevilecek işler yapması gerekiyor. 00:10:59.751 --> 00:11:09.850 Allah'ın en sevdiği iş zikretmek, zikir. Onun için büyüklerimiz bizi zikre çalıştırıyorlar ki; 00:11:10.209 --> 00:11:16.960 "Zikre çalışın, zikri çok yapın." diye, çok zikri emir buyuruyorlar ki 00:11:17.417 --> 00:11:22.335 o zikirden Allah bizi sevsin de gönlümüze muhabbet hâsıl olsun, 00:11:22.417 --> 00:11:27.500 aşkullah muhabbetullah hâsıl olsun, Allah'ın âşık-ı sâdık kulu olabilelim. 00:11:28.000 --> 00:11:34.709 Zikir yapılmadan, çok yapılmadan, gönlünde her şeyi bastıracak kadar ağırlıkta yapılmadan 00:11:35.209 --> 00:11:36.430 maksûda erilmiyor. 00:11:36.501 --> 00:11:42.200 Anlaşılan o... Her şeyi silecek kadar çok yapılacak, kuvvetli yapılacak ki 00:11:42.209 --> 00:11:47.850 mâsiva dediğimiz başka şeyler, yani bizi Allah'tan alıkoyan, oyalayan, 00:11:47.420 --> 00:11:50.709 kalbimizdeki başka önemli gördüğümüz şeyler silinsin. 00:11:50.959 --> 00:11:55.334 Zikrin de en güzel zamanı -her zaman yapılır da- seher vakitleri... 00:11:55.792 --> 00:11:59.418 Yani şu vakitler, sahur yemeği yenilen vakitler, 00:11:59.959 --> 00:12:04.543 imsak kesilmezden bir saat, iki saat önceki zamanlar... 00:12:05.417 --> 00:12:13.500 Onun için bu vakitlerde uyanık olursa insanın uyanık olması, zikir yapabilirse zikretmesi, 00:12:13.584 --> 00:12:20.850 namaz kılması, Kur'an okuması, estağfirullah demesi en kısa, güzel yol. 00:12:20.501 --> 00:12:26.430 Dağlar ile taşlar ile, Çağırayım Mevlam seni. Seherlerde kuşlar ile, 00:12:26.209 --> 00:12:32.459 Çağırayım Mevlam seni. Hadîs-i kudsîde geçiyor, sahih hadîs-i şerîfte ki; 00:12:33.375 --> 00:12:42.667 Ene inde zanne abdî bî. "Ben kulumun bana karşı bilgisi, kanaatine göreyim. 00:12:43.167 --> 00:12:47.334 Bana karşı sevgisine, davranışına göreyim." 00:12:47.709 --> 00:12:54.585 "Öyle davranırım, ona göre davranırım." mânasını seziyoruz. 00:12:55.125 --> 00:12:59.125 Kul gafil iken Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği işleri yapmaya başlarsa, 00:12:59.250 --> 00:13:05.500 Allah sevdiği zaman iş harekete geçiyor, sevdiği işleri yaptı diye 00:13:05.501 --> 00:13:10.850 Allah sevmeye başladığı zaman işler düzelmeye başlıyor. 00:13:10.459 --> 00:13:18.793 Allah kimi sever? Bizim gibi yüzü karaları, pürhata ve günah âciz ve nâçizleri sever mi? 00:13:19.209 --> 00:13:21.127 Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme var: 00:13:21.501 --> 00:13:27.127 İnna'llâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mutetahhirîn. 00:13:28.125 --> 00:13:31.167 "Allahu Teâlâ hazretleri tevbe edenleri sever." 00:13:31.167 --> 00:13:35.459 Tamam, biz günahkârız; tevbe ediyoruz. Elhamdülillah, tamam. 00:13:35.834 --> 00:13:42.100 Demek ki bize de bir yol varmış. Bizim gibi yüzü karalara, günahkârlara da... 00:13:42.709 --> 00:13:48.627 Eski ümmetlerin -hadis kitaplarından, tefsir kitaplarından işitiyoruz ki- 00:13:49.417 --> 00:13:51.876 içinden öyle insanlar yetişmiş; 00:13:52.375 --> 00:13:57.834 80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş! 00:13:58.542 --> 00:14:05.584 Leyletü'l-kadr münasebetiyle geçen hadîs-i şerîflerde okuduk. 00:14:05.584 --> 00:14:14.335 80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş. Elbet Allah öyle kulları sever. 00:14:15.125 --> 00:14:18.375 Ama hatasını anlayıp, tevbe edip dönen kulları da seviyor. 00:14:19.501 --> 00:14:24.918 Maddeten mânen kendisini temizlemeye girişen kulları da seviyor. 00:14:25.792 --> 00:14:29.584 Vallâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah mü'minlerin velisidir." 00:14:29.584 --> 00:14:33.460 Ne kadar güzel, elhamdülillah... Allahu veliyyüllezîne âmenû. 00:14:33.459 --> 00:14:38.501 "Allah iman edenlerin velisidir." Yuhricuhum mine'z-zulümâti ile'n-nûr. 00:14:38.542 --> 00:14:44.709 "Onları karanlıklardan nura çıkartır." Ne güzel, elhamdülillah... 00:14:45.250 --> 00:14:49.100 Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû. 00:14:49.792 --> 00:14:55.875 Anadolu'da eskiden yaşamış bir edib, zarif, mutasavvıf şeyh bir kimse var. 00:14:56.542 --> 00:15:06.751 Çok hoş kitaplar yazmış. Bu mânaları remizle, işaretle, misal ile, hikâyelerle anlatmış. 00:15:06.751 --> 00:15:10.418 Bir dilenci bir sultanı sevebilir mi? 00:15:11.125 --> 00:15:18.430 Bir kenar mahallenin düşkün dilencisi saraydaki sultanı sevebilir mi? 00:15:18.417 --> 00:15:25.840 Ne haddine! Denklik yok ki... Nikâhta denklik lazım. Eş değil, denk değil... 00:15:25.918 --> 00:15:27.544 Sarayın yanına yanaştırmazlar. 00:15:27.792 --> 00:15:35.751 Ama Cenâb-ı Hak şu âciz nâçiz kullarının kendisini sevmesini nasip ediyor. 00:15:36.542 --> 00:15:40.209 O kadar nâçiz, o kadar yüzü kara iken; 00:15:40.542 --> 00:15:45.792 "Ne haddine! Sen benim adımı ne hakla anıyorsun?! Sen kim oluyorsun?!" demiyor. 00:15:46.000 --> 00:15:52.834 "Sen nasıl beni sevmek iddiasına kalkışabiliyorsun? Küstah! Haddini bilmez!" demiyor. 00:15:53.667 --> 00:15:55.376 Sübhanallah... Elhamdülillah... 00:15:55.918 --> 00:16:04.669 "Rabbimin sevdiği şeyler neler?" diye onları insanın liste halinde sıralaması lazım. 00:16:05.751 --> 00:16:11.252 Ezberlemesi lazım. Çoluk çocuğuna ezberletmesi lazım! "Rabbim şunları şunları seviyor. 00:16:11.584 --> 00:16:20.834 Kur'ân-ı Kerîm'de bildirmiş, işte âyetler..." diye... Mesela âyetlerden; Allah kimleri seviyor? 00:16:22.375 --> 00:16:29.584 Vallâhu yuhibbu's-sâbirîn. Allah sabredenleri seviyormuş. 00:16:30.542 --> 00:16:34.709 O halde sabrı, sabretmeyi öğrenmeli. Neye sabredecek? 00:16:35.584 --> 00:16:40.709 Namaz kılmak zor, namaz kılmaya sabredecek. Oruç tutmak zor, oruç tutmaya sabredecek. 00:16:40.709 --> 00:16:43.126 Hacca gitmek zor, hacca gitmeye sabredecek. 00:16:43.918 --> 00:16:46.544 Zikir yapmak zor, zikir yapmaya sabredecek. 00:16:46.918 --> 00:16:54.794 Allah'ın emirlerini tutmak zor, günahlar kolay, zevkli; sevaplı işler zor, helal kazanmak zor, 00:16:55.334 --> 00:16:57.334 haramdan [kazanmak] kolay... 00:16:57.918 --> 00:17:03.669 500 gram esrar satsa insan köşkler alır, çok zengin olur. 00:17:04.751 --> 00:17:09.502 Ama doğru yolda sabredecek. Allah sabredenleri seviyor. 00:17:11.918 --> 00:17:16.377 Allah şükredenleri seviyor. Nimetin nimet olduğunu bilecek, şükredecek. 00:17:16.667 --> 00:17:20.418 Şu anda bir can korkumuz var mı? Bombalar patlıyor mu? 00:17:21.000 --> 00:17:28.709 Dışarıda düşmanlar var mı? Kapıya dayanmışlar mı? "Yok, rahatız, böyle bir şey yok. 00:17:28.751 --> 00:17:33.168 Burası öyle bir ülke değil, harp edilen bir yer değil; rahatız." 00:17:33.959 --> 00:17:37.959 Çoluk çocuğumuzun bir sıkıntısı var mı? "Yok, rahatız elhamdülillah." 00:17:38.667 --> 00:17:45.840 Bedeninden bir sıkıntın var mı? "Yok, elhamdülillah sağlıklıyım, turp gibiyim mâşaallah... 00:17:46.334 --> 00:17:49.876 Gayet iyiyim, elhamdülillah..." Paran var mı? İstediğini alabiliyor musun? 00:17:49.918 --> 00:17:53.877 "Elhamdülillah... İstediğim şeyler çok büyük olmamak şartıyla, 00:17:54.542 --> 00:18:00.293 gözümü çok yüksek yerlere dikmemek şartıyla, çarşıya pazara gittim mi canım ne çekerse 00:18:00.375 --> 00:18:02.293 cüzdanımı çıkartıp alabiliyorum. 00:18:02.751 --> 00:18:05.168 Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!" 00:18:08.584 --> 00:18:13.626 Allah'ın en sevdiği kullardan birisi çok hamdeden kullar. 00:18:13.959 --> 00:18:18.334 Çok hamdedene hammâd derler. Hammâd, "çok hamdedici" demek, 00:18:18.334 --> 00:18:21.210 yani "hamdde çok faal olan" demek. 00:18:22.000 --> 00:18:27.584 Çok hamdetmek lazım. Çünkü hamdedilecek çok şey var... 00:18:28.918 --> 00:18:34.168 Buğday ekmeği varken tabii, pişmiş güzel bir ekmek bile hamdedilecek bir şey. 00:18:34.167 --> 00:18:36.850 Elhamdülillah şuna bak, ne kadar güzel... 00:18:36.709 --> 00:18:45.543 Şu üzüme bak, elhamdülillah, seçme, gayet iri, gayet tatlı... Elhamdülillah, ne kadar hoş... 00:18:46.125 --> 00:18:51.917 Şu çay sıcacık, elhamdülillah... Dışarıda çok soğuk vardır ama elhamdülillah burası sıcacık, 00:18:51.918 --> 00:18:53.335 ne güzel oturmuşuz. 00:18:53.667 --> 00:19:00.168 Elhamdülillah, oruç tutuyoruz, Cenâb-ı Hakk'ın ibadetini yapıyoruz, haramda günahta değiliz. 00:19:00.959 --> 00:19:04.959 Şu anda iyi bir sebeple toplanmışız, elhamdülillah... 00:19:06.250 --> 00:19:13.584 Düşünüp nimeti anlamak lazım. Mânayı sezmek lazım. Farkı fark etmek lazım. 00:19:14.417 --> 00:19:21.626 Şükretmek lazım. Küçücük bir şey yaptığı zaman birisi tack diyorsun, tack så mycket, 00:19:21.918 --> 00:19:25.419 "Çok teşekkür ederim." diyorsun. Küçücük bir şey yapıyor, 00:19:26.417 --> 00:19:31.959 "Çok teşekkür ederim." diyorsun. Cenâb-ı Hak çok büyük nimetler vermiş. 00:19:33.000 --> 00:19:37.751 En büyük nimet İslâm nimeti, ondan daha büyük nimet olamaz. Çünkü; 00:19:38.459 --> 00:19:43.751 İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. "Geçerli doğru din İslâm." İnne'd-dîne. 00:19:43.751 --> 00:19:50.418 "Hiç şüphe yok ki din." İnda'llâhi. "Allah'ın nazarında, Allah'ın huzurunda..." İslâm. 00:19:50.792 --> 00:19:54.917 "İslâm dini..." Başka dini geçerli saymıyor. Budizmi sayıyor mu? Saymıyor. 00:19:56.584 --> 00:20:01.168 Konfüçyanizmi sayıyor mu? Saymıyor. Puta tapıyorlar çünkü... 00:20:01.751 --> 00:20:04.710 Japonların dinini seviyor mu? Hayır, güneşe tapıyorlar. 00:20:05.167 --> 00:20:10.417 İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. Sevdiği, kabul ettiği, geçerli olan [din İslâm.] 00:20:11.420 --> 00:20:20.543 Senin dedenden bir çanta kalsa, açsan bir de baksan ki çanta dolusu kâğıt para var ama 00:20:21.000 --> 00:20:23.000 tedavülden kalkmış; ne yapacaksın? 00:20:23.459 --> 00:20:31.418 Çanta dolusu kâğıt para... Kaddafi "Paraları değiştiriyorum." diye bir ilan etmiş, 00:20:32.167 --> 00:20:33.793 "Tedâvülden kaldırdım." demiş. 00:20:34.792 --> 00:20:40.840 Milyoner adam bir gecede paraları geçersiz olunca sıfıra düşmüş. 00:20:40.709 --> 00:20:48.585 Geçersiz olunca kıymeti yok. Bilet alsan; geçen seneki, evvelki seneki bilet, 00:20:49.420 --> 00:20:53.709 karıştırırken kullanmadığın bilet eline geçse, havayollarına gitsen, 00:20:54.417 --> 00:20:59.626 "Ben uçağa bineceğim desen." ne der? "Bunun hükmü geçmiş. Sen bu bileti yakmışsın, 00:20:59.751 --> 00:21:03.669 uçağa binmemişsin." der. 00:21:03.792 --> 00:21:10.418 En büyük nimet; sevdiği razı olduğu din üzere olmak, sevdiği yolda olmak; İslâm. 00:21:10.834 --> 00:21:16.543 İslâm'ın hepsi bir nimet, yani koca bir âlem. 00:21:16.918 --> 00:21:23.669 İslâm'a dâhil olduğu zaman insan, İslâm'a girdiği zaman ayrı bir âleme giriyor, 00:21:23.667 --> 00:21:25.209 İslâm âlemine giriyor. 00:21:25.209 --> 00:21:29.430 Koca bir âlem; her tarafı nimet, her şeyi nimet. 00:21:29.667 --> 00:21:37.459 Adam ayda uzay istasyonuna girmiş gibi... Dışarıda hayat imkânı yok. 00:21:38.209 --> 00:21:41.751 İçeride her türlü yaşam [imkânı] var. Ayda 00:21:43.584 --> 00:21:48.502 çarşısı pazarıyla bir şehir kursalar ama camdan bir kubbenin içinde; 00:21:49.250 --> 00:21:54.840 dışarıdaki insan yaşaması mümkün değil, içeri girdiği zaman yaşıyor. 00:21:54.250 --> 00:21:57.459 Böyle bir şey düşünürse İslâm öyle... 00:21:58.417 --> 00:22:03.376 İslâm bir nimet değil, sayısız nimetlerin içinde olduğu bir âlem. 00:22:03.584 --> 00:22:12.210 İslâm'a girince insan o âlemin içine giriyor. Müslüman onların hepsine birden hak kazanıyor... 00:22:14.375 --> 00:22:16.293 Bir şirketten hisse aldığın zaman ne oluyor? 00:22:16.292 --> 00:22:21.430 "O şirketin ne kadar malı mülkü varsa ben de hepsinin sahibiyim." diyorsun. 00:22:21.250 --> 00:22:26.667 Falanca yerde tesisleri var, filanca yerde fabrikası var, filanca yerde şusu var, busu var; 00:22:27.417 --> 00:22:31.834 "Ben de orada ortağım." diyorsun, hepsi birden sahip oluyorsun. 00:22:32.751 --> 00:22:38.100 Neden en büyük nimet İslâm? Çünkü hem dünyanın hem âhiretin nimetlerinin, 00:22:38.000 --> 00:22:43.459 saadetinin reçetesi, ilacı, çaresi... 00:22:43.834 --> 00:22:50.251 Her şey nimet. Kişi olarak, şahıs olarak sana Cenâb-ı Hakk'ın o nimeti... 00:22:50.792 --> 00:22:55.875 Başkasını da burada dünyaya getiriyor, iman nasip ediyor, o da öyle nimet oluyor. 00:22:56.459 --> 00:22:59.542 Resûlullah Efendimiz'i rüyada görmüş, müslüman olmuş; 00:23:00.167 --> 00:23:04.626 ne şeref! Efendimiz davet etmiş, ne güzel... 00:23:05.209 --> 00:23:09.334 Abdulaziz Hocaefendi; "Bereketin hangi lokmada olduğu belli olmaz." demiş. 00:23:11.420 --> 00:23:15.376 Hangi lokmada, hangi damlada... Şair demiş ki; 00:23:15.626 --> 00:23:20.585 "Yâ Rab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç? 00:23:22.751 --> 00:23:33.543 Nedir bu ekmek, mal mülk çekişmesi, çatışması? "İnsanın ihtiyacı ki bir lokma nânedir." 00:23:34.834 --> 00:23:38.626 Nedir bu kavga; işte bir lokma, bir dilim yiyince insan doyuyor. 00:23:39.751 --> 00:23:45.918 Nedir bu insanların birbirleri ile gırtlaklarına sarılıp da birbirlerini asması, 00:23:45.876 --> 00:23:47.752 kesmesi, öldürmesi, geçinememesi? 00:23:48.167 --> 00:23:55.876 Fe-inne't-takvâ hayruz-zâd. Takvâ en iyi mal, en kıymetli çeyiz, en büyük servet! 00:23:55.876 --> 00:23:57.959 "Bir takvâsı olsun" ne demek? 00:23:58.292 --> 00:24:04.501 "Bir sarayı olsun, bir sandık da hazinesi olsun, yeter." der gibi bir şey. Daha ne istiyor? 00:24:05.459 --> 00:24:10.709 Bir gözünü kapatmış, kalbinden bir murakabe yapmış, gözünü kapatmış, 00:24:10.709 --> 00:24:12.543 rabıta yapmış ki kalbinde; 00:24:12.709 --> 00:24:20.959 "Bu adam paranın pulun esiri, kölesi, kulu." yazıyor. Allahu ekber! Kalkmış gitmiş... 00:24:21.584 --> 00:24:31.584 Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyete Ramadân. Mahabbet kelimesinin mim'i üstünlüdür. 00:24:32.417 --> 00:24:37.500 Muhabbet değil, mahabbettir. Ama biz niye muhabbet diyoruz? 00:24:38.792 --> 00:24:45.459 Çünkü me harfi dudaktan çıkan bir harftir. Me harfi dudak harfidir. 00:24:46.125 --> 00:24:49.709 Me harfini söylerken dudak harfini çıkartacağız diye, 00:24:49.709 --> 00:24:54.100 dudağımız harekede dudak harekesine kayıyor. 00:24:54.334 --> 00:24:58.126 Ötre de dudak harekesidir. Muhabbet oluyor. 00:24:58.167 --> 00:25:04.250 Araplar'a göre doğru olmayan bir okunuş. Doğrusu mahabbet olacak. 00:25:04.959 --> 00:25:12.543 Hubb, hubbu resûl, hubbullahta da aynı mânaya. İkisi de "sevmek" demek. 00:25:12.834 --> 00:25:16.376 Birisi başına me gelen mastar, birisi me gelmeyen mastar. 00:25:16.667 --> 00:25:19.209 Başına me gelen mastara mastar-ı mîmi derler. 00:25:19.626 --> 00:25:24.460 Mahabbet, "hub" demek, ama başında mim olduğu için mastar-ı mîmi. 00:25:25.420 --> 00:25:30.876 Marifet, "irfan" demek. İkisi aynı. Ama marifet mastar-ı mimi, başında mimli. 00:25:30.876 --> 00:25:38.710 Bazen mastarlar Arapça'da böyle başına mim getirerek mastar şekli yapılıyor, mastar-ı mîmi diyorlar. 00:25:38.667 --> 00:25:41.834 Tercümeyi ona göre yapmak lazım. 00:25:42.751 --> 00:25:46.627 Tabii "başında me olan her kelime ille mastar olacak" mânasına değil de, 00:25:47.792 --> 00:25:53.420 başında me'li olan, usûle uygun mastarlar... 00:25:53.375 --> 00:26:02.293 Bir de usûle aykırı özel kalıplarda mastarlar var. Onu ancak Arap ne söylemişse onu dinlersin, 00:26:02.667 --> 00:26:04.376 onu öyle kurabilirsin; çünkü usûlü yok. 00:26:04.459 --> 00:26:09.918 Bir arap nasıl konuşursa öyledir. Ama bu mastar-ı mîmi usûle bağlı, 00:26:10.667 --> 00:26:14.543 fabrikasyon bir şeydir, şekli ölçüleri bellidir. 00:26:15.125 --> 00:26:23.959 Mahabbet, meveddet, mârifet, meskenet... Meskenet, "miskinlik" demek. 00:26:24.542 --> 00:26:34.376 Mesela ma'delet, o da "adalet" demek. Meşakkat. Meşveret, "şura" demek. Mahabbet... 00:26:34.959 --> 00:26:42.209 Âtinâ tamâme mârifetike ve devâme mârifetike, tamâme mahabbetike ve devâme mahabbetike. 00:26:42.918 --> 00:26:52.544 Ve'l-asr'ı okunurken durulacaksa, ve tevâsav'da durmaz, ve tevâsav bi'l-hakk. 00:26:53.125 --> 00:26:58.417 Hakk'da durulur. Çünkü ikisi takımdır, birbirine bağlıdır, bozulmaz. 00:26:59.830 --> 00:27:07.500 Ve tevâsav bi'l-hakk. Tevâsav'da durulmaz. Bi'l-hakk da ona bağlı, hakkı tavsiye etmek. 00:27:07.959 --> 00:27:17.376 Yani birbirinin tamamlayıcısı oluyor. Durulacaksa durmak uygun olan yer hakk'da durmaktır. 00:27:18.334 --> 00:27:25.918 İlle'llezîne âmenû ve amilü's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakki ve tevâsav bi's-sabri. 00:27:26.667 --> 00:27:34.420 Yani durduğun zaman ve tevâsav'da durmak pek kurala uygun duruş olmuyor. 00:27:34.459 --> 00:27:40.709 Yanlış insanoğlunun işidir. İşimiz yanlışlık. 00:27:41.209 --> 00:27:47.418 Hepimizin baştan aşağı ömrümüz yanlışlıklarla dolu... Mesleğimiz yanlışlık... 00:27:49.334 --> 00:27:54.850 Şairin hoşuma giden bir sözü var: "Her dem hatadır kârımız." diyor. 00:27:54.709 --> 00:28:01.959 Her dem, nefes yani, nefes almak... Her dem, her zaman hatadır kârımız. 00:28:02.459 --> 00:28:10.293 Elimize geçen kâr hata. Kâr, "iş" mânasına da geliyor. İşimiz her zaman hata. 00:28:10.751 --> 00:28:15.210 Biz âciz, nâçiz, zalûm, cehûl yaratıklarız; işimiz bu... 00:28:15.209 --> 00:28:22.960 Allah ıslah ederse ıslah oluruz; etmezse hata makinesi, cahillik makinesi, kusur makinesi, 00:28:23.792 --> 00:28:26.418 isyan makinesi, günah makinesi... 00:28:26.834 --> 00:28:32.100 Elhamdülillah, Allah razı olsun. Ramazan orucuna niyet ettik. 00:28:32.000 --> 00:28:40.959 Allah kolaylaştırsın, güzelce tutmayı nasip etsin ve kabul etsin. Kabul etmezse çok fena... 00:28:41.542 --> 00:28:44.751 Nice oruç tutan vardır ki akşama kârı aç ve susuz kalmak. 00:28:45.334 --> 00:28:51.668 Nice namaz kılan vardır ki sonunda eline geçen yorgunluk, uykusuzluk... 00:28:51.667 --> 00:28:54.585 Kalkmış namaz kılmış ama Allah kabul etmiyor. 00:28:54.542 --> 00:28:59.834 Allah niçin kabul etmez? Allah bir ibadeti neden kabul etmez? 00:29:00.292 --> 00:29:06.918 Dilerse bunların hepini süpürüp kamyona yükleyip çöpe atmak lazım. Çünkü; 00:29:07.209 --> 00:29:11.459 Padişah konmaz saraya, Hâne mâmur olmadan. 00:29:11.709 --> 00:29:15.585 Ev temiz olmayınca padişah gelip de misafir olmaz. 00:29:15.792 --> 00:29:22.959 Cenâb-ı Hak bir gönle nazar etmez; pis, pasaklı, mikroplu, çöplü, kokulu, 00:29:23.167 --> 00:29:26.709 mezbele olursa nazar etmez. 00:29:26.918 --> 00:29:33.669 Temizlenecek. Zikirle temizlenecek, tevbe ile temizlenecek, nurlanacak, pırıl pırıl olacak. 00:29:33.667 --> 00:29:41.917 O zaman Cenâb-ı Hak tecelli edecek. Gönül âyinesi sûfi, 00:29:42.501 --> 00:29:53.876 Eğer kılır isen sâfi, Açılır sana bir kapı, Ayân olur Cemâlullah. 00:29:54.501 --> 00:30:00.835 Bir kapı açılır, Cemâlullah'ı görürsün, sâfi olursa... Temizlik şart. 00:30:02.501 --> 00:30:04.252 es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh.