WEBVTT 00:00:00.000 --> 00:00:03.760 Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü 00:00:03.760 --> 00:00:05.780 alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. 00:00:05.983 --> 00:00:09.929 Seyyidinâ ve senedinâ ve Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. 00:00:09.929 --> 00:00:16.741 Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emma ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân. 00:00:16.741 --> 00:00:19.105 Fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh. 00:00:19.105 --> 00:00:23.925 Ve efdele'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem 00:00:23.956 --> 00:00:30.570 ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesetin bid'atün. Ve külle bid'atin dalâletün. 00:00:30.570 --> 00:00:32.203 Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. 00:00:32.203 --> 00:00:37.355 Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. 00:00:37.355 --> 00:00:43.229 Lâ tükrihû merdâküm ale't-taâmi ve'ş-şerâbi fe-inne'llâhe yut'imühüm ve yeskîhim. 00:00:43.229 --> 00:00:48.938 Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kal. Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! 00:00:48.938 --> 00:00:52.789 Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. 00:00:52.844 --> 00:00:59.980 Allahu Teâlâ hazretleri ibadet ve taatlerinizi kabul eylesin. Receb-i şerîfinizi mübarek eylesin. 00:01:00.661 --> 00:01:06.700 Efendimiz hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerini okumaya ve izaha geçmezden önce, 00:01:06.780 --> 00:01:11.439 onun rûh-i pâkine sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin nişânesi olmak üzere 00:01:11.439 --> 00:01:15.580 bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ve onun âlinin, ashâbının, etbâının, 00:01:15.580 --> 00:01:20.590 sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın sâdât ve meşâyih-ı turuk-u aliyyemizin, 00:01:20.669 --> 00:01:25.385 fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin ruhlarına ve âhirete göçmüş olan 00:01:25.385 --> 00:01:30.902 bütün sevdiklerimizin, akrabamızın, yakınlarımızın, bize dua vasiyet etmiş olanların, 00:01:30.902 --> 00:01:36.741 bizden boynu bükük dua bekleyenlerin ruhlarına, cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ruhlarına, 00:01:36.796 --> 00:01:40.534 kendisinden feyiz aldığımız şeyhlerimiz, hocalarımız ve hâsseten 00:01:40.534 --> 00:01:44.960 Muhammed Zahid Bursevî Hocamız'ın ruhuna, okuduğumuz kitabı telif eylemiş olan 00:01:44.960 --> 00:01:50.224 Gümüşhanevî Hocamız'ın, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan hadis alimlerinin 00:01:50.224 --> 00:01:55.222 ve râvilerinin ruhlarına, uzaktan ve yakından buraya teşrif etmiş, gelmiş olan 00:01:55.222 --> 00:02:00.180 siz cemaat kardeşlerimizin ve âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına 00:02:00.180 --> 00:02:06.117 hediye olması ve biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürmemiz, 00:02:06.211 --> 00:02:11.503 Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürümemiz, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine sünnet-i seniyyesine 00:02:11.503 --> 00:02:16.872 uygun yaşamamız ve Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği, razı olduğu 00:02:16.872 --> 00:02:20.980 kullar olarak varmamıza vesile olsun diye, bunları okuyalım, ruhlarına hediye edelim. 00:02:20.622 --> 00:02:28.365 Hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 479. sayfasının başından itibarendir. 00:02:28.559 --> 00:02:36.896 Birinci hadîs-i şerîfi Câbir radyallahu anh rivayet eylemiş. Ukbe radyallahu anh'ten de bir rivayeti var. 00:02:36.896 --> 00:02:41.559 Tirmizî, İbn Mâce, Taberânî, Müstedrek, Beyhâkî rivayet eylemiş. 00:02:41.630 --> 00:02:47.244 Peygamber Efendimiz; hastaya yapılacak muamele ile ilgili bize bir tavsiyede bulunuyor. 00:02:47.244 --> 00:02:51.530 Şöyle buyuruyor: Lâ tükrihû merdâküm ale't-taâmi ve'ş-şerâb. 00:02:51.145 --> 00:02:56.681 "Hastalarınızı yemek yemeye, su içmeye ikrah etmeyin, zorlamayın. 00:02:56.736 --> 00:03:01.446 Baskı yapmayın; 'İlla ye, illa iç.' diye onlara tazyikte bulunmayın." 00:03:01.485 --> 00:03:09.157 Fe-inna'llâhe yut'imühüm ve yeskîhim. "Çünkü onları Allahu Teâlâ yedirir, içirir." 00:03:09.212 --> 00:03:14.602 Mânevî bakımdan onları takviye eder, besler, kuvvetlendirir. 00:03:14.657 --> 00:03:22.688 Yemese de, yememesi belki hastalığı daha çabuk yenmesine, alt etmesine faydalı olabilir. 00:03:22.727 --> 00:03:29.218 O bakımdan Peygamber Efendimiz; "İsteksiz oldukları zaman onları zorlamayın." buyurmuş. 00:03:29.289 --> 00:03:36.890 İkinci hadîs-i şerîf: Lâ tekün evvele men yedhulü's-sûka ve la tekün ev âhire 00:03:36.890 --> 00:03:40.253 men yahrücü fe-inne fîhâ bâda'ş-şeytânü ve ferrah. 00:03:40.278 --> 00:03:43.501 Hatîb-i Bağdâdî, Selman radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş. 00:03:43.559 --> 00:03:48.736 -Bu birinci hadîs-i şerîfte biraz sonradan hatırıma geldi. 00:03:48.839 --> 00:03:56.209 Hasta çocuk olur, yemesi lazımdır, biraz zayıf düşmüştür, hastalığının gereği 00:03:56.209 --> 00:04:00.900 onun biraz yemek yemesidir; hususi durumlar müstesna. 00:04:00.900 --> 00:04:06.451 Burada hastanın hoşça tutulması, onun gönlünün kırılmaması, çok fazla tazyik yapılmaması, 00:04:06.451 --> 00:04:11.890 normal ölçülerin içinde yemeye, içmeye zorlamamak tarzındadır. 00:04:11.890 --> 00:04:15.473 Ben ameliyat olduğum zamanları hatırlıyorum; 00:04:15.473 --> 00:04:19.210 insan yemek yediği zaman ağzında lastik çiğniyor gibi oluyor. 00:04:19.210 --> 00:04:22.247 Bir iki gün yemek yemedikten sonra hiç yemek istemiyor. 00:04:22.247 --> 00:04:26.748 Yavaş yavaş, çiğneye çiğneye yutarak alıştı mı ikinci yemek daha kolay yeniyor, 00:04:26.748 --> 00:04:32.640 üçüncüsü daha kolay yeniliyor. Bu gibi durumlarda hastalığın gereği olarak 00:04:32.640 --> 00:04:38.384 yemesi gereken şeyler olunca onları yiyecek, ilaç niyetine zorlayarak da olsa 00:04:38.384 --> 00:04:44.420 yutacak yiyecek içecek ki neşvü nema bulsun vücudu, hastalığı yenebilsin. 00:04:44.420 --> 00:04:46.733 Normal şartlar altında zorlamak uygun değil. 00:04:46.774 --> 00:04:52.591 Hastalığı gerektiriyorsa yemesi gereken şeyleri yer, yememesi gereken şeyleri yemez. 00:04:52.670 --> 00:05:00.680 Bir de işin mânevî tarafına kısaca işaret edelim ki hastalık, Allahu Teâlâ hazretlerinin 00:05:00.155 --> 00:05:06.331 ilk bakışta kıymeti anlaşılmayan bir ikramıdır. Çünkü hastanın günahları affolunur. 00:05:06.378 --> 00:05:13.295 Hastanın günahları anasından doğduğu günde defter-i âmâli nasıl tertemiz ise öyle silinir. 00:05:13.295 --> 00:05:16.437 Amel defteri tertemiz olur. 00:05:16.484 --> 00:05:22.793 "Hadi bakalım, yeniden işe başla, bundan sonra defterini temiz tut." demiş gibi olur. 00:05:22.848 --> 00:05:28.125 Duası makbuldür; onun için hastanın yanına gittiğinde insan onun duasını da istemeli. 00:05:28.125 --> 00:05:30.614 Sen ona dua edersin; "Allah şifa versin." dersin. 00:05:30.614 --> 00:05:34.587 "Bizi de duadan unutma." diye onun da duasını almaya çalışmak iyidir. 00:05:34.587 --> 00:05:39.847 Ateşli hastalıklar, amansız hastalıklar insanın günahlarının affına 00:05:39.847 --> 00:05:44.922 ve mânevî bakımdan derecesinin yükselmesine sebep oluyor. 00:05:44.922 --> 00:05:47.741 Onun için Peygamber Efendimiz burada buyurdu ki; 00:05:47.741 --> 00:05:52.521 "Allah mânevî bakımdan onları doyurur, kandırır, besler." 00:05:52.521 --> 00:05:56.964 Çünkü hastanın durumu eğer sabrederse Allah indinde makbul bir durum oluyor. 00:05:57.310 --> 00:06:01.591 Sabretmezse, şikâyet ederse o zaman sevabı kaçırıyor. 00:06:01.646 --> 00:06:06.871 Gelen ziyaretçilere, hele bir "Nasılsın?" diye sorsun bir sürü şikâyet. 00:06:06.914 --> 00:06:11.981 Belim ağrıyor, karnım sızlıyor, şurası öyle, burası böyle, işte dün gece hiç uyuyamadım da 00:06:12.400 --> 00:06:17.339 bir sürü şikâyetler; Allah'ı şikâyet eder gibi. Tabi onlar derecesini düşürür. 00:06:17.527 --> 00:06:23.690 Sabredecek, tesbih edecek, Allah'ın kaderine razı olacak, edebini takınacak. 00:06:23.690 --> 00:06:28.991 O zaman hastalıktan büyük sevaplar kazanmış olarak kalkar, defter-i âmâli paklanmış olur.- 00:06:28.991 --> 00:06:34.940 İkinci hadîs-i şerif, çarşı âdâbıyla ilgili. Selman radyallahu anh'ten rivayet edilmiş. 00:06:34.940 --> 00:06:38.362 Peygamber Efendimiz şöyle diyor: Lâ tekün. "Olma!" 00:06:38.489 --> 00:06:42.525 Evvele men yedhulü's-sûka ve la tekün âhire men yahrücü. 00:06:42.679 --> 00:06:47.132 "Çarşıya ilk giren kimse sen olma, en son çıkan kimse de sen olma. 00:06:47.203 --> 00:06:55.559 Çarşıya, pazara, panayıra, pazar yerine ilk giren sen olma, en son çıkan da sen olma." 00:06:55.559 --> 00:07:01.150 Fe-inne fîhâ bâda'ş-şeytânü ve ferrah. "Çünkü şeytan orada yumurta yumurtlar ve civcivler. 00:07:01.340 --> 00:07:05.576 Şeytan orada yumurtasını yumurtlar ve civcivini çıkarır." 00:07:05.576 --> 00:07:16.200 Bu "çarşı pazar" denilen yerlerde şeytanın işi çoktur ve oralarda çok insanlara çok günahlar işlettirir. 00:07:16.200 --> 00:07:20.930 O bakımdan oraya ilk giren olma, son çıkan olma. 00:07:20.148 --> 00:07:25.609 İlk girmek, hırstan oluyor son çıkmak da hırstan oluyor. 00:07:25.609 --> 00:07:31.424 Ticarete, pazara öyle hırsı var ki herkesten evvel gelmiş, herkesten sonra çıkıyor. 00:07:31.424 --> 00:07:35.135 Şöyle münasip bir zamanda, acele etmeden; 00:07:35.216 --> 00:07:38.375 Sübhâna'llâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illallâhu va'llâhu ekber, 00:07:38.375 --> 00:07:42.601 ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi'llâhi'l-aliyyi'l-azîm gibi, Lâ ilâhe illallah gibi, 00:07:42.601 --> 00:07:46.599 Sübhanallah gibi tesbihler çekerek girmek uygundur. 00:07:46.646 --> 00:07:52.245 Hatta insan müşteri olarak girdiği zaman da oranın şeytanlı bir yer olduğunu bilerek, 00:07:52.245 --> 00:07:58.555 tesbihler çekerek girecek. Hakikaten orada yalan yere yemin edilir, müşteriler aldatılır. 00:07:58.555 --> 00:08:02.420 Dünya hırsından, para hırsından dolayı çeşitli şeyler olabiliyor. 00:08:02.420 --> 00:08:08.747 Halbuki insan doğru konuşmalı, malını fazla methetmemeli, ayıbını saklamamalı, 00:08:08.810 --> 00:08:14.745 yumuşak başlılıkla alışveriş yapmalı, sert pazarlık yapmamalı, kalp kırmamalı, 00:08:14.800 --> 00:08:17.741 Allah'ın rızasını gözetmeye dikkat etmeli. 00:08:17.789 --> 00:08:21.668 Onlara dikkat edilmiyor, insanlar birbirlerini aldatmaya fırsat kolluyorlar, 00:08:21.668 --> 00:08:26.550 malın içine hile karıştırıyorlar. Tereyağı alıyorsun, içinden patates çıkıyor; 00:08:26.621 --> 00:08:34.121 başka şey alıyorsun başka şey çıkıyor; güzel yerlerinden koy diyorsun, 00:08:34.168 --> 00:08:36.417 kese kağıdının içinden çürük çıkıyor. 00:08:36.496 --> 00:08:40.691 "O kadar da dikkat ettim; bunu nasıl koydu?" diye, hayret ediyorsun. 00:08:40.691 --> 00:08:42.931 Ondan sonra tartısı eksik çıkıyor vesaire. 00:08:42.931 --> 00:08:47.699 Bunların hepsi günahtır, çok büyük günahlar yüklenmiş oluyorlar. 00:08:47.762 --> 00:08:51.395 Tabi bu devirde Allah'tan korkan tüccar da azaldı. 00:08:51.450 --> 00:09:01.339 Pazarcı bira şişesini yanına koyuyor; bir ondan içiyor bir mal satıyor, bir ondan içiyor bir mal satıyor. 00:09:01.442 --> 00:09:09.329 İşin mânevî tarafını düşünenler azaldı. Azaldı ama biz dinimize sımsıkı sarılacağız. 00:09:09.366 --> 00:09:17.856 Hani asker, düşmanın karşısında bozulduğu zaman geriye kaçıyor; o geriye kaçmak büyük günahtır. 00:09:17.943 --> 00:09:27.411 el-Firârü yevme'z-zahf. "Büyük günahlardan birisi de; düşmanla çarpışırken geriye kaçmaktır." 00:09:27.474 --> 00:09:32.815 Kaçmayacak, sebat edecek. Ancak bir harp hilesi taktiği sebebiyle kaçar. 00:09:33.160 --> 00:09:35.913 Düşmanı çevirmek için kaçar gibi görünür. 00:09:35.913 --> 00:09:39.412 "Geri çekilin de biz arkadan çevirelim." filan diye emir gelmiştir. 00:09:39.412 --> 00:09:44.499 Askerî bir hile, çünkü harp hiledir, hileyle karşı tarafı yeneceksin; o olur. 00:09:44.554 --> 00:09:47.500 Aksi takdirde kaçmak büyük günahtır. 00:09:47.105 --> 00:09:54.522 İşte insanın dininde sebat göstermesi, kaçanların arasında düşmanın karşısında sebat gösterip de 00:09:54.522 --> 00:10:00.668 onunla cihada devam etmesi; onu kahramanların hâline getirir. Çok sevap kazanmasına sebep olur. 00:10:00.716 --> 00:10:08.850 Onun için biz bu devirde İslâm'a sımsıkı sarılacağız ve katiyen ayağımızı geriye atmayacağız. 00:10:08.905 --> 00:10:13.537 Katiyyen ailemizde, kendi şahsımızda, ticaretimizde, çarşımızda, 00:10:13.537 --> 00:10:15.624 pazarımızda dinimizden, taviz vermeyeceğiz. 00:10:15.624 --> 00:10:20.899 İki paralık dünya metaı için âhiretimizi ziyana sokmayacağız; haramlara elimizi, 00:10:20.899 --> 00:10:28.168 midemizi bulaştırmayacağız ki kazancımızın hayrını görelim. Aksi takdirde insan çok zararlara uğrayabilir. 00:10:28.168 --> 00:10:33.500 Bir de muhterem kardeşlerim, bir şeyi size çok kuvvetli bir tarzda altını çize çize 00:10:33.500 --> 00:10:39.332 üstüne bastıra bastıra ikaz etmek yoluyla söylemek istiyorum. Bizler neyiz? 00:10:39.332 --> 00:10:43.564 Elhamdülillah, Allah'ın mü'min kullarıyız; müslümanlarız elhamdülillah. 00:10:43.564 --> 00:10:51.470 Kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların karşısında onların söylediği sözlere karşı; 00:10:51.118 --> 00:10:57.600 İslâm bir tarafta, münafıkların, kâfirlerin, müşriklerin, din düşmanlarının sözü bir tarafa. 00:10:57.620 --> 00:11:04.327 Biz onların arasında kendimizi hakem gibi görmeye katiyen düşmeyelim. 00:11:04.327 --> 00:11:06.931 O zaman zaten yarı yarıya kaybetmiş oluyoruz. 00:11:06.979 --> 00:11:09.569 Biz müslümanız, biz kendi davamızı müdafaa edelim. 00:11:09.687 --> 00:11:12.317 Karşı taraf kendi davasını öyle bir müdafaa ediyor ki 00:11:12.380 --> 00:11:16.432 "cinsi sapık partisi" kuruyor, "inançsız hürriyet" istiyor. 00:11:16.432 --> 00:11:22.447 "Ben inançsızlığımda istediğim gibi hareket edebilmeliyim. Ben kâfirim, Allahsızım!" diyor. 00:11:22.447 --> 00:11:28.213 İnsan Allahsız olamaz, Allah'ı inkâr etmiş olur çünkü Allah var, Allahsız olmak mümkün değil. 00:11:28.363 --> 00:11:32.843 "Ben inanmıyorum!" diyor. "Herkes gömülüyor, ben yakılmak istiyorum!" diyor. 00:11:32.867 --> 00:11:37.202 "Kâfirlik cesaret işidir, biraz yürekli insan kâfir olur!" diyor. 00:11:37.257 --> 00:11:44.107 Bak kendi davalarını, en bâtıl davaları, en yanlış şeyleri nasıl savunuyorlar. 00:11:44.162 --> 00:11:47.913 Şu cinsi sapıklık kanunlarımızda suçtu. 00:11:48.360 --> 00:11:53.979 Şimdi nasıl onlara "hoşgörü, müsamaha, hürriyet" diye konuşup duruyorlar. Neden? 00:11:53.979 --> 00:11:57.564 Onlar karşı taraf. Sen? Sen de müslüman tarafısın. 00:11:57.666 --> 00:12:01.675 Onun için; "Bir onu dinleyeyim, bir bunu dinleyeyim; yüzde elli oradan alayım, 00:12:01.675 --> 00:12:03.541 yüzde elli oradan alayım!" dersen, yandın. 00:12:03.636 --> 00:12:09.213 Sen kendini bir taraf olma noktasına getirdiğin zaman zaten kaybediyorsun; öyle şey yok! 00:12:09.300 --> 00:12:13.453 Sen müslümansın. Sen Müslümanlığa sımsıkı sahip olacaksın. 00:12:13.508 --> 00:12:19.490 Onlara nasihat edeceksin; "Bak, sen daha çocuksun, tıfılsın, senin dünyadan haberin yok. 00:12:19.490 --> 00:12:26.542 Sen böyle gidersin; sonra senin kızın böyle olur, karın böyle olur, ailen böyle olur. 00:12:26.621 --> 00:12:30.947 Sonra intihar edersin, mahvolursun, çok kötü durumlara düşersin. 00:12:30.955 --> 00:12:34.888 Sen bu hayatı bilmiyorsun, bu işleri yanlış yapıyorsun!" diyeceksin. 00:12:34.944 --> 00:12:35.900 Biz nasihat edeceğiz. 00:12:35.958 --> 00:12:38.627 Biz kendi yolumuzda sapasağlam duracağız. 00:12:38.837 --> 00:12:42.377 "Madem herkes biraz açıklığı methediyor ben de birazcık açılayım 00:12:42.377 --> 00:12:46.509 şuradan şöyle başörtümü arka ucundan çektireyim, ucu görünsün, 00:12:46.509 --> 00:12:50.352 biraz göğsümü açıvereyim, etekleri biraz yukarıya çekivereyim, 00:12:50.352 --> 00:12:56.599 birazcık faiz yiyivereyim, birazcık bira içivereyim, birazcık…" Öyle şey yok! 00:12:56.646 --> 00:13:00.640 Pazarlık zaten senin Müslümanlığının üzerinde oluyor. 00:13:00.640 --> 00:13:04.766 Sen o pazarlıkta ne kadar gerilersen Müslümanlığın o kadar gidiyor. 00:13:04.853 --> 00:13:10.356 Onun için katiyen çarşıya pazara alışverişe girerken de, çıkarken de, müşteriyken de, 00:13:10.356 --> 00:13:16.350 satıcıyken de, kazanırken de, harcarken de Müslümanlığımız belli olacak. 00:13:16.350 --> 00:13:18.814 Dürüstlüğümüz, pırıl pırıl belli olacak. 00:13:18.814 --> 00:13:26.242 "Arkadaş, bu malın fiyatı şudur; aşağı olmaz, veremem, razıysan al." 00:13:26.242 --> 00:13:30.479 Bu geçti; "Git başka taraflardan mukayese et, uygunsa bunu al." de. 00:13:30.479 --> 00:13:34.380 Sermayesi bu kadar. Sana sermayesinden aşağı veriyorum!" Vermez! 00:13:34.380 --> 00:13:37.382 Sermayesinden aşağıya niye versin? Babasının oğlu değilsin ki. 00:13:37.382 --> 00:13:42.121 Adam kâr etmek için çarşıya pazara çıkmış, sermayesinden aşağıya vermez; yalan söylüyor. 00:13:42.307 --> 00:13:46.591 "Vallahi de, billahi de, şu kadar da bu kadar da bilmem ne…" Yemine lüzum yok. 00:13:46.710 --> 00:13:55.142 O bakımdan eğer kendimiz tüccar isek, esnaf isek, ticaretimize haram katmamaya dikkat edelim. 00:13:55.142 --> 00:14:01.364 Şeytanın yumurtladığı, civcivlediği yerlerde, cirit attığı yerlerde insanları kandırdığı yerlerde 00:14:01.435 --> 00:14:06.954 Müslümanlığımız belli olacak. Alırken verirken tartıya ölçüye dikkat edelim. 00:14:07.250 --> 00:14:16.168 Adamın başı kalabalık oluyor; sen bin lira veriyorsun alışverişi yapmışsın, o sana dokuz bin lira veriyor, 00:14:16.168 --> 00:14:20.740 dokuz bin iki yüz lira para veriyor. Sanıyor ki on bin lira verdin. "Ne bu?" diyorsun. 00:14:20.740 --> 00:14:22.657 "Verdiğin paranın üstünü verdim." diyor. 00:14:22.657 --> 00:14:28.136 "Al kardeşim, senin başın dönmüş, akşama kadar pazarda alışveriş yapmışsın, fazla veriyorsun." 00:14:28.199 --> 00:14:33.439 Ama bazısı onu cebine koyar. Veyahut müşteri yanlışlıkla paranın üstünü almadan gidiyor. 00:14:33.439 --> 00:14:37.375 Mesela benim başıma geldi. Parayı veriyorum, giderken 00:14:37.533 --> 00:14:42.840 "Hacı amca, nereye gidiyorsun, paranın üstünü al." diyor. O da namuslu satıcı. 00:14:42.163 --> 00:14:47.384 Ben beş yüz lira verdim sanıyorum. O; "Yok, beş yüz vermedin; işte verdiğin para buydu." diyor. 00:14:47.384 --> 00:14:52.572 Demek ki satıcıdan da, alıcıdan da iyi insanlar var. Biz iyi insan olacağız. 00:14:52.722 --> 00:14:59.819 Biz Allah'ın kullarıyız. Her şeyimiz pırıl pırıl, tertemiz, hep rıza-ı bârîye uygun olacak. 00:14:59.872 --> 00:15:03.186 Dünya kazancı olur, evet; o dokuz bin beş yüz lirayı, dokuz bin iki yüz lirayı 00:15:03.186 --> 00:15:06.933 cebine atarsın ama öbür taraftan çıkar. Âhirette çıkar. 00:15:07.670 --> 00:15:10.514 Onun için her işimizde dikkat edelim muhterem kardeşlerim! 00:15:10.577 --> 00:15:16.173 Hırs gözümüzü kapayıp da bizi haramlara düşürmesin. 00:15:16.394 --> 00:15:23.648 Üçüncü hadîs-i şerif, yazılacak çok nasihatleri ihtiva ediyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; 00:15:23.648 --> 00:15:31.927 Lâ tekûnü müslimen hattâ yesleme'n-nâsü min lisânike ve yedike ve lâ tekûnü âlimen 00:15:31.927 --> 00:15:37.823 hattâ tekûne bi'l-ilmi âmilen ve lâ tekûnü âbiden hattâ tekûne verian 00:15:37.823 --> 00:15:40.934 ve la tekûnü verian hattâ tekûne zâhiden. 00:15:40.934 --> 00:15:51.162 Etıli's-samte ve eksiri'l-fikre ve ekıli'd-dahıke fe-inne kesrete'd-dahıki müfsidetün li'l-kalb. 00:15:51.162 --> 00:15:57.424 İbni Mesud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; 00:15:57.479 --> 00:16:05.759 "İnsanlar senin elinden, dilinden salim olmadıkça sen hakiki müslüman olamazsın." 00:16:05.838 --> 00:16:12.323 Senden müslümanlara zarar gitmeyecek. Dilinden de zarar görmeyecek, dedikodundan da. 00:16:12.323 --> 00:16:16.850 Dilinde iftira da, kalp kırıcı söz de olmayacak; elinden de zarar görmeyecek. 00:16:16.850 --> 00:16:22.298 Fiilen dövmek, sövmek, işine mâni olmak gibi senin elinden, dilinden 00:16:22.298 --> 00:16:27.959 öteki insanlar sâlim olmadıkça sen hakiki müslüman olamazsın. 00:16:27.998 --> 00:16:32.269 Çünkü ona zarar veriyorsun; elinle zarar veriyorsun, dilinle zarar veriyorsun; 00:16:32.269 --> 00:16:38.847 daha olgunlaşmamışsın, hamsın. Daha günahın sevabın kıymetini, yolu ayırt edememişsin. 00:16:38.847 --> 00:16:44.200 Âhiretteki azabın şiddetini düşünemiyorsun. Olmaz böyle şey! Hakiki müslüman olamazsın. 00:16:44.750 --> 00:16:50.853 Demek ki hakiki müslüman olmak istiyorsak elimize sahip olacağız, dilimize hâkim olacağız, 00:16:50.988 --> 00:16:55.690 kimseyi incitmeyeceğiz, yalan yanlış işler yapmayacağız, sözler söylemeyeceğiz. 00:16:55.124 --> 00:17:03.210 Ve lâ tekûnü âlimen hattâ tekûne bi'l-ilmi âmilâ. "İlminle amel etmedikçe alim de olamazsın." 00:17:03.210 --> 00:17:05.408 Bildiğini tatbik ediyor musun, etmiyor musun? 00:17:05.547 --> 00:17:09.570 Kürsüye çıkarsın konuşursun, hutbeye çıkarsın konuşursun, 00:17:09.570 --> 00:17:13.989 makale kitap yazarsın yazarsın ama tatbik etmezsin. Olmaz! 00:17:13.989 --> 00:17:24.451 İnsan bildiği şeyi kendisi tatbik etmedikçe, İslâm'da o ilmin kıymeti yoktur. O insana "alim" demezler. 00:17:24.451 --> 00:17:31.595 İslâm'ın "alim" dediği insan, ilmiyle amel eden, ilmini tatbik eden, hayatında belli eden; 00:17:31.595 --> 00:17:36.860 "İşte böyle yaşanır." diye ilmi başkalarına gösteren kimsedir. 00:17:36.860 --> 00:17:44.609 Onun için ilim iki çeşittir; birisi ağızdadır, dildedir. Bu, insana vebalden başka bir şey getirmez. 00:17:44.711 --> 00:17:50.580 İkincisi kalptedir. Kalbe yerleşmiş olan ilim, insanın hareketlerini tanzim eder, 00:17:50.618 --> 00:17:53.171 Allah indinde sevap kazanmasına sebep olur. 00:17:53.196 --> 00:18:01.975 Çok şey biliyorsun, ağzında çok laflar var, tatbik etmiyorsun; o zaman o vebal oluyor. 00:18:01.975 --> 00:18:06.459 Allah celle celâlühû rûz-ı mahşerde, mahkeme-i kübrâda diyecek ki; 00:18:06.506 --> 00:18:09.700 "Sen bunları söyledin ama niye tatbik etmedin?" 00:18:09.700 --> 00:18:13.126 "Bak, biliyormuşsun üstelik" diye o vebal olacak, aleyhine delil olacak. 00:18:13.126 --> 00:18:15.235 Onun için bildiklerimizi tatbik edelim. 00:18:15.290 --> 00:18:22.927 Bilgisini tatbik eden, özü sözü doğru olan insan, okuma yazma bilmese bile İslâm'da "alim" olur. 00:18:22.974 --> 00:18:24.909 Okuma yazma bilmeden "alim" olur. 00:18:24.909 --> 00:18:29.186 Zaten sahabenin çoğu rıdvanullahi aleyhim ecmaîn, okuma yazma bilmiyorlardı. 00:18:29.186 --> 00:18:35.164 Peygamber Efendimiz'in mânevî terbiyesinde yetiştiler, sohbetinde piştiler; hepsi evliyâ oldu. 00:18:35.295 --> 00:18:40.631 Peygamber Efendimiz de mektep medrese üniversite görmedi, diploma almadı ama Allah onu yetiştirdi. 00:18:40.631 --> 00:18:46.669 Eddebenî Rabbî medresesinden yetişti; Rabbimiz'in talimi ve terbiyesiyle yetişti. 00:18:46.724 --> 00:18:51.646 Onun için insan okuma yazma bilmese, dağda çoban olsa, 00:18:51.740 --> 00:18:56.508 çarşıda esnaf olsa, hamal olsa bile "alim" olabilir. 00:18:56.555 --> 00:19:04.948 Nitekim Tabakât-i sûfiyye kitaplarını okursak; büyük evliyâullahın hayatlarını yazan sûfîlerin, 00:19:04.948 --> 00:19:09.314 mutasavvıfların, büyüklerin meşhurlarını anlatan kitapları okursak 00:19:09.314 --> 00:19:12.831 çoğunun böyle basit meslek sahibi olduğunu görürüz. 00:19:12.831 --> 00:19:25.690 Ayakkabıcı, fırıncı, derici, kumaşçı, bezzaz gibi isimlerde, lakaplarda görürüz. 00:19:25.690 --> 00:19:30.317 Demek ki kimseye muhtaç olmamak için kendisi bir meslek edinmiş; 00:19:30.420 --> 00:19:38.676 o mesleğiyle helal para kazanmış ama bilgisini tatbik etmiş, kitaplara geçmiş, büyük insan olmuş. 00:19:38.676 --> 00:19:46.647 Asırlar boyu ismi kitaplarda yazılıyor, sözleri numune oluyor, hayatı numune oluyor.Bu nasıl oluyor? 00:19:46.647 --> 00:19:49.810 Bilgisini tatbik etmek suretiyle. 00:19:49.810 --> 00:19:54.234 Bugün çarşıdaki pazardaki esnafımızın kaç tanesinde vardır bu durum? 00:19:54.297 --> 00:20:02.800 Hem esnaflığını yürütüp hem de onlar gibi alim olan, ârif olan kaç kişi vardır? Eskiden öyle imiş. 00:20:02.800 --> 00:20:07.724 O bakımdan bildiğimizi tatbik edeceğiz; o zaman alim oluruz. 00:20:07.724 --> 00:20:16.376 Üniversiteli olmasak da, diploma almamış bulunsak da, kadın olsak erkek olsak fark etmez. 00:20:16.391 --> 00:20:20.660 Bildiğimizi tatbik ettik mi Allah alimler zümresinde haşreder. 00:20:20.129 --> 00:20:25.780 Rabbimiz bizi hayırlı, güzel bilgilerle mücehhez eylesin. Bildiğini tatbik etmeyi nasip eylesin. 00:20:25.827 --> 00:20:29.376 Ve lâ tekûnü âbiden hattâ tekûne veria. 00:20:29.423 --> 00:20:38.253 "Verâ sahibi olmadıkça abid kul sıfatına da, ibadet ehli, ibadetkâr kul sıfatına da sahip olamazsın." 00:20:38.253 --> 00:20:43.805 Takvâ sahibi olmadıkça, verâ sahibi olmadıkça, şüpheli şeylerden kendini korumadıkça, 00:20:43.805 --> 00:20:48.568 haramlardan titiz bir şekilde, iyice sakınmadıkça, ibadetin de kıymeti yok. 00:20:48.568 --> 00:20:53.678 "Günde yüz rekât namaz kılıyor." Şimdi kılan yok ya, eskiden varmış öyle. Şimdi nerede? 00:20:53.757 --> 00:20:58.509 "Şu kadar namaz kılıyor, bu kadar tesbih çekiyor." Haramlardan sakınıyor mu? 00:20:58.509 --> 00:21:05.811 Şüphelilerden uzak duruyor mu? Günahlara yakınlaşmamak için kaçmak için bir gayreti var mı?Yok. 00:21:05.811 --> 00:21:10.784 Onun ibadetinin de kıymeti yok. Çok namaz kılmak, çok oruç tutmak yetmiyor. 00:21:10.855 --> 00:21:15.288 İnsanın asıl kalbinin temiz olması, niyetinin ciddi olması 00:21:15.288 --> 00:21:18.986 ve her türlü haramlardan iyice korunması gerekiyor. 00:21:19.570 --> 00:21:25.832 Onun için bu ibadetlerimizin feyzini, bereketini görmemiz ancak verâ ile mümkündür. 00:21:25.887 --> 00:21:31.759 Allahu Teâlâ hazretleri, Kur'ânı Kerîm'inde, âyet-i kerîmesinde buyurmuş ki; 00:21:31.806 --> 00:21:38.323 "Namaz insanı münkerattan, fuhşiyattan alıkoyar." Bizim cami cemaatlerimizi alıkoymuyor! 00:21:38.323 --> 00:21:44.431 Hem camiye geliyorlar hem dışarıda günahlara dalıyorlar. Neden? Kıldığı namaz, namaz değil. 00:21:47.559 --> 00:21:53.406 Selim bir kalp ile kılmamış, takvâsı yok, verâsı yok, ibadetinin faydasını görmüyor. 00:21:53.406 --> 00:21:59.636 Çünkü öyle namazlar vardır ki o namazı kılan kimse ilerlemez. 00:21:59.707 --> 00:22:04.862 "Kıldığı namaz onu Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz." diyor Peygamber Efendimiz. 00:22:04.985 --> 00:22:11.668 Dikkat etmeden savruk bir tarzda kılınınca, aklı dağınık bir şekilde kılındığı zaman 00:22:11.723 --> 00:22:19.445 veyahut daha başka şartlarına riayet edilmediği zaman; Allah'tan daha da uzaklaştırıyor. 00:22:19.492 --> 00:22:23.942 Yaklaştırmak şöyle dursun, uzaklaştırıyor bile. O bakımdan muhterem kardeşlerim! 00:22:24.130 --> 00:22:27.514 "Tasavvuf ilmi" dediğimiz ilim onun için. 00:22:27.514 --> 00:22:33.997 Bu ibadetler doğrudan doğruya hemen kabul olmuyor, kabul olmasının şartları var. 00:22:34.440 --> 00:22:40.523 Kalbin temiz olması lazım. Kalbe ait, gönüle ait, niyete ait bir takım esaslar var; 00:22:40.594 --> 00:22:46.322 insanların onları tasavvuf ilminden öğrenmesi lazım. Onu öğrendiği zaman namazı makbul oluyor. 00:22:46.322 --> 00:22:49.170 Ona riayet ettiği zaman orucu makbul oluyor. 00:22:49.170 --> 00:22:52.464 Çünkü akşama kadar oruç tutuyor sevap almıyor, günaha giriyor. 00:22:52.535 --> 00:22:55.395 Hacca gidiyor geliyor, haccı makbul olmuyor. 00:22:55.395 --> 00:23:01.679 Bu kadar zahmet boşa gittiğine göre bunların kabul olmasının şartlarına insan dikkat etmez mi? 00:23:01.758 --> 00:23:06.826 Bir telefon jetonunu bile makineye atarken; "Acaba çalışıyor mu çalışmıyor mu?" diye düşünüyorsun. 00:23:06.826 --> 00:23:09.824 "Attığım zaman makine jetonu yutmasın." diye dikkat ediyorsun. 00:23:09.824 --> 00:23:11.737 Mesela ben şahsen dikkat ediyorum. 00:23:11.737 --> 00:23:15.620 Bir konuşanın konuştuğu makinede, onun arkasından telefon ediyorum. 00:23:15.620 --> 00:23:19.327 Bozuk bir makinede, birkaç defa jetonu gidince, insanın aklı başına geliyor. 00:23:19.398 --> 00:23:27.757 Sen şimdi bu kadar ibadetinin boşa gitmemesini düşünmez misin?Çok kimse düşünmüyor. Düşünmek lazım. 00:23:27.757 --> 00:23:33.647 Nasıl sağlanacak bu? Takvâ ilmi, verâ ilmi tasavvuftadır. 00:23:33.703 --> 00:23:39.345 Tasavvuftan öğrenecek, anlayacak; Allah indinde her ibadetin geçerli olmasının, 00:23:39.345 --> 00:23:45.896 makbul olmasının şartlarını sağlayacak da ondan sonra ileriye gidecek. 00:23:46.300 --> 00:23:49.636 Ve lâ tekûnü verian hattâ tekûne zâhiden. 00:23:49.636 --> 00:23:56.300 "İnsanın şüpheliden, günahlardan sakınması da takvâ ve verâ sahibi olması da kolay değildir." 00:23:56.300 --> 00:24:01.987 Dünyayı gözünün önünden silmesi lazım. Dünya gözündeyken, hırsı varken olmaz. 00:24:02.570 --> 00:24:05.909 Zahid olması lazım , zühd sahibi olması lazım. Dünya neymiş? 00:24:06.143 --> 00:24:10.408 Gelip geçici bir şey; kervansaray gibi, köprü gibi. 00:24:10.408 --> 00:24:15.359 "Sana şu mevkiyi, bu makamı verelim ama bizim için şunu şunu yap!" 00:24:15.359 --> 00:24:20.836 "O mevkiler, makamlar hepsi sizin olsun; ben Rabbimin yolundan ayrılmam. 00:24:20.836 --> 00:24:25.693 Ben âhiretimi satıp da dünyalığa meyletmem." diye tok gözlü olmak. 00:24:25.693 --> 00:24:32.456 "Zühd" dediğimiz şey "dünyaya metelik vermemek, dünyadan dolayı âhiretini satmamak, 00:24:32.512 --> 00:24:37.324 asıl âhirete rağbet etmek" demek. Bu duygu olmadı mı insan verâ sahibi de olamaz. 00:24:37.371 --> 00:24:39.272 İnsan şüpheliden neden kaçıyor? 00:24:39.327 --> 00:24:44.228 Âhirete inandığı için, dünya malına tamah etmediği için, aldırmadığı için kaçıyor. 00:24:44.228 --> 00:24:50.407 Yoksa birazcık bir menfaatin ucunu gördü mü, kimisi balık suya atlar gibi atlıyor. 00:24:50.407 --> 00:24:55.259 Veyahut azıcık bir menfaat gördükleri zaman insanın denize balıklama atladığı gibi atlıyorlar. 00:24:55.259 --> 00:25:02.709 Neden? Zühd yok. Dünya hırsı var. Herkesin gözünü kan bürümüş, sarmış. 00:25:02.780 --> 00:25:08.726 Dünya için neler yapıyorlar. Demek ki zahid olmayınca verâ sahibi olunamıyor. 00:25:08.781 --> 00:25:13.771 O halde işin başı "zühd" oluyor. Dünyaya kıymet vermeyeceğiz, âhirete kıymet vereceğiz. 00:25:13.771 --> 00:25:17.668 Dünyayı hedef almayacağız hırslı olmayacağız, âhirete hırslı olacağız. 00:25:17.668 --> 00:25:23.580 O zaman verâ sahibi olmak mümkün oluyor. Verâ sahibi olunca âbid olmak mümkün oluyor. 00:25:23.651 --> 00:25:30.709 İnsan abid olduğu zaman, ibadet edince ilmiyle amel etmiş oluyor; o zaman "alim" sıfatını da alıyor. 00:25:30.772 --> 00:25:35.144 Ondan sonra ilmini tatbik ettiği için kimseye zararı dokunmadığından 00:25:35.144 --> 00:25:41.628 hakiki müslüman olmak mümkün oluyor. Demek ki işin başı asıl "zühd" imiş. 00:25:41.910 --> 00:25:45.404 Re'sü'd-dünyâ hubbü'd-dünyâ re'si külli hatîetin. 00:25:45.404 --> 00:25:48.362 Dünya sevgisi bütün hataların kaynağı, başlangıcı oluyor. 00:25:48.417 --> 00:25:56.132 İnsan dünyayı sevdi de, sımsıkı sarıldı mı öyle oluyor. Âhireti sevdi mi o zaman işler düzeliyor. 00:25:56.132 --> 00:26:02.427 Allah cümlemize ebedî hayat olan, cennet nimetlerinin vaat edilmiş olduğu, 00:26:02.427 --> 00:26:08.940 âhireti esas alanlardan eylesin. Açıkgöz, hakiki, akıllı insanlar eylesin. 00:26:08.940 --> 00:26:20.738 Atıli's-samt. "Sükûtunu uzun eyle, çok sükût et." Ve eksiri'l-fikr. "Düşünceni çok et. 00:26:20.738 --> 00:26:27.890 Çok konuşma, sükûtun uzun uzun sürsün, tefekkürün çok olsun. 00:26:27.144 --> 00:26:35.984 Tefekkürü çok eyle, konuşmayı az eyle, sükûtun çok olsun:" Ve ekili'dahık. "Gülmeyi de azalt." 00:26:36.550 --> 00:26:44.559 Kah kah kah, kih kih kih… "Ferahlık, gülme, gamsızlık, karnı genişlik" filan diye tabir ediyoruz. 00:26:44.559 --> 00:26:51.171 Fe-inne kesrete'd-dahıki müfsidetün li'l-kalb. "Çünkü bu çok gülmeler kalbi öldürür. 00:26:51.195 --> 00:26:56.693 Kalbi fesada uğratır." Güldü mü insanın kalbi, gönlü, vicdanı; 00:26:56.693 --> 00:27:04.703 hassas şeyleri sezebilen, insanı doğru yola sevk edebilen, faziletlere sevk edebilen mânevî tarafı ölür. 00:27:04.857 --> 00:27:10.285 Bu hadîs-i şerîfi böylece iyice hatırınızda tutun. Yukarıdan itibaren bir kere daha tekrar edelim: 00:27:10.324 --> 00:27:16.552 "Öteki insanlar onun dilinden, elinden sâlim olmadıkça insan müslüman olmaz. 00:27:16.615 --> 00:27:20.650 İlmini tatbik etmedikçe insan alim olmaz. 00:27:20.650 --> 00:27:27.336 Verâ sahibi, şüphelilerden dahi sakınan titiz bir müslüman olmadıkça insan abid olmaz. 00:27:27.336 --> 00:27:32.393 Zühd sahibi olmadıkça verâ sahibi olmak mümkün olmaz. 00:27:32.480 --> 00:27:42.299 Çok sükût et, çok düşün, az gül, çünkü çok gülmek kalbi öldürür." diyor Peygamber Efendimiz. 00:27:42.299 --> 00:27:48.317 Demek ki boynu bükük olacağız, mütefekkir olacağız, ölçülü konuşan kimseler olacağız, 00:27:48.317 --> 00:27:54.489 zahid olacağız ve bunların hepsi tasavvufun konusudur kardeşlerim! Şu tavsiyeler tasavvuftur. 00:27:54.544 --> 00:28:00.169 Tasavvuf kitaplarında bir bahis vardır: Peygamber Efendimiz'in zamanında tasavvuf var mıydı? 00:28:00.169 --> 00:28:04.926 Sonradan mı çıktı? Önceden mi çıktı? Hint'ten mi geldi? Yemen'den mi geldi? 00:28:04.973 --> 00:28:09.563 İran'dan mı geldi? Yunan'dan mı geldi? Biri sürü laflar… 00:28:09.594 --> 00:28:13.411 İşte Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleri tasavvuf. 00:28:13.482 --> 00:28:19.958 Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sarılmak, yapışmak; güzel huylu, tatlı dilli, 00:28:19.958 --> 00:28:27.863 takvâ ehli, tok gözlü, az konuşan, çok düşünen, ârif, kâmil insan olma yolu bu. 00:28:27.986 --> 00:28:30.576 İşte Peygamber Efendimiz'in hadisinde var. 00:28:30.810 --> 00:28:37.534 Allah bizi bu mânasıyla sünnet-i seniyyeye tam sarılan, hakiki kâmil mü'minlerden, 00:28:37.557 --> 00:28:44.797 hakiki sûfîlerden olmaya muvaffak eylesin. Dördüncü hadîs-i serif: 00:28:44.876 --> 00:28:54.493 Lâ tekûnû ayyâbîne ve lâ meddâhîne ve lâ ta'ânîne ve lâ mütemâvitîn. 00:28:54.540 --> 00:29:02.390 Mekrul radıyallahu anh'ten İbn Asâkir ve İbn Mübarek mürsel olarak rivayet etmişler. 00:29:02.118 --> 00:29:09.833 Peygamber Efendimiz emir buyurmuş bizlere ki; Lâ tekûnü ayyâbîn. "Çok ayıplayıcı olmayınız." 00:29:09.888 --> 00:29:15.642 Onu ayıplar, bunu ayıplar, kimseyi beğenmez, herkesin kusurunu bulur, ortaya döker. 00:29:15.737 --> 00:29:18.800 Sen birisini birazcık onun yanında methedecek olsan; 00:29:18.800 --> 00:29:21.848 "Aman şu!" diye bir başlar, artık adamcağızı batırır, çıkarır. 00:29:21.848 --> 00:29:24.508 "Bu kadar ayıp görücü olmayın. 00:29:24.587 --> 00:29:29.809 Ayıpları ortaya dökücü olmayın, insanları kınayıcı olmayın!" diyor Peygamber Efendimiz. 00:29:29.880 --> 00:29:35.270 Tamam, ayıplayıcı olmayacağız ama arkasından bir yasak daha var: 00:29:35.740 --> 00:29:38.396 Ve lâ meddâhîn. "Çok methedici de olmayın!" 00:29:38.483 --> 00:29:45.160 "Aman siz çok iyisiniz, hoşsunuz, ağasınız, paşasınız her yaptığınız şey mahzâ hakikattir, 00:29:45.160 --> 00:29:48.692 fazilettir, keramettir, lütuftur, in'amdır, ihsandır!" 00:29:48.731 --> 00:29:51.824 "Maşallah, maşaallah, maşaallah, maşaallah!" fazla da medih yok. 00:29:51.830 --> 00:29:58.141 Meddahlık da yok, ayyablık da yok; çok ayıplayıcılık da yok, methetmek de yok; ölçülü olacak. 00:29:58.196 --> 00:30:01.645 Ve lâ ta'ânîn. "Ta'n edici de olmayacağız." 00:30:01.708 --> 00:30:06.816 "Ta'n etmek" demek "saldırmak" demek aslında. Bilhassa silahla saldırmaya derler. 00:30:06.816 --> 00:30:12.854 Mesela mızrağı almış, oku almış, kılıcı almış, bıçağı almış bir insanın üstüne gidiyor. 00:30:12.854 --> 00:30:17.488 "Ta'n etti." derler, "Saldırdı."" derler. Ta'n etmek de "sağa sola saldırganlık" demek. 00:30:17.567 --> 00:30:26.520 "Ona buna zarar vermek" ta'n etmek. Ta'n edici de olmayacağız. Ve lâ mütemâvitîn. 00:30:26.186 --> 00:30:31.517 Ölmüş gibi, öyle ölgün de olmayacağız. Bitkin de olmayacağız. 00:30:31.517 --> 00:30:37.963 Tembel, duygusuz, bacağına iğne değil çuvaldız batırsan bacağını kımıldatmıyor, 00:30:38.660 --> 00:30:41.778 felçli gibi; öyle olmayacağız. "Öyle de olmayın!" diyor Peygamber Efendimiz. 00:30:41.801 --> 00:30:46.210 Demek ki çok ayıplayıcı olmayacağız, çok methedici olmayacağız, 00:30:46.210 --> 00:30:49.950 çok ta'n edici olmayacağız, çok tembel olmayacağız. 00:30:49.166 --> 00:30:54.690 Buradaki sigalar; "Çok tembel olmayalım da az tembel olalım." mânasına değil. 00:30:54.109 --> 00:31:00.845 Arapça'da kullanılan sigalar, mübalağa sigaları olduğu için mesela meddâh ne demek? 00:31:00.900 --> 00:31:08.670 "Methi çok yapan" demek. "İşi gücü medih, çok yapan" demek. Meddah olmayacağız. 00:31:08.428 --> 00:31:15.990 Ayyâb ne demek?"Âyib" demiyor "ayyâb" diyor yani "Çok ayıplayan" demek, "ayıplamayı meslek edinmiş." 00:31:15.238 --> 00:31:20.690 Mübalağa sigaları olduğu için öyle diyoruz, çoğu da azı da öyledir. 00:31:20.690 --> 00:31:24.902 İçki yasağından biliyorsunuz; Peygamber Efendimiz buyurdu ki; 00:31:24.941 --> 00:31:32.481 "Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da yasaktır." Çoğu kötüyse, azı da hepsi yasak. 00:31:32.536 --> 00:31:38.306 "Efendim, ben sarhoş olacak kadar içmiyorum, şöyle bir yaladım!"Yalayamazsın, yalaması bile yok. 00:31:38.385 --> 00:31:40.202 "Azıcık kaşıkla aldım, tadına baktım!" 00:31:40.202 --> 00:31:45.311 Bakamazsın; çünkü haram. Çoğu haram olan şeyin azı da haram oluyor. 00:31:45.311 --> 00:31:50.468 Bu çok ayıplayıcılık, meddahlık, ta'anlık, tembellik iyi olmadığından 00:31:50.468 --> 00:31:53.967 tabi bunları meslek edinmek çok fena! 00:31:54.850 --> 00:31:59.964 İşi gücü yan gelip yatmak, göbek büyütmek, başkasının sırtından geçinmek; olmaz. 00:32:00.350 --> 00:32:05.699 İşi gücü sağa sola saldırmak; olmaz! İşi gücü yağ çekmek, dalkavukluk etmek, 00:32:05.699 --> 00:32:12.256 başkasını methetmek, ondan sonra cebini doldurmak; olmaz! İşi gücü herkesi ayıplamak; olmaz! 00:32:12.459 --> 00:32:17.470 Böyle yapmayalım, bunlar da kötü huylardır; kendimize hâkim olalım. 00:32:17.517 --> 00:32:25.569 Birisini ayıplayacağımız zaman, ayıbını söylemeden önce kendi durumumuzu bir düşünelim: 00:32:25.569 --> 00:32:31.294 Biz çok mu iyiyiz? Hani Nasrettin hoca demiş ki; "Biz senin gençliğini de biliyoruz ya!" demiş. 00:32:31.294 --> 00:32:34.777 "Ah gençlik, ah!" demiş, bakmış etrafta kimse yok. 00:32:34.777 --> 00:32:37.143 "Senin gençliğini de biliyorum ya ben!" demiş kendi kendine. 00:32:37.143 --> 00:32:41.830 Biz de kendi kendimizi biliyoruz; onun için başkasını ayıplayacağımız zaman 00:32:41.830 --> 00:32:46.988 kendimizi bir düşünüverelim, ayıplamayalım. Ayıplamanın mânevî zararı nedir? 00:32:47.294 --> 00:32:53.963 Bir kimse bir müslümanı bir kusurundan dolayı ayıplayınca mânevî cezaya çarptırılıyor. 00:32:54.100 --> 00:32:57.270 O mânevî cezayı hadîs-i şerîflerden öğreniyoruz. 00:32:57.270 --> 00:33:04.477 O ayıpladığı şeyi kendisi yapmadan Allah onun canını almıyor.Nesini ayıpladı?Filanca şeyini. 00:33:04.477 --> 00:33:12.531 Tamam, o bir gün geliyor o ayıpladığı işi kendisi yapıyor, ayıpladığı için yüzü kızarıyor, morarıyor. 00:33:12.531 --> 00:33:18.991 Allah onu ceza olarak döndürüp dolaştırtıp o kusura getiriyor, ayağını kaydırıyor, o kusuru işlettiriyor. 00:33:19.690 --> 00:33:23.123 Onun için ayıplamaya gelmez. Kusurlu bir insan varsa müslüman dua edecek. 00:33:23.254 --> 00:33:26.433 "Yâ Rabbi! Bu kardeşimi bu kusurundan kurtar. 00:33:26.433 --> 00:33:33.394 Yâ Rabbi! Çok şükür, beni korumuşsun; bundan sonra da koru." diye ayıplamak yerine dua etmek uygundur. 00:33:33.457 --> 00:33:38.701 Methetmek de çok fenadır. "Methedenlerin yüzüne toprak saçın." diyor Peygamber Efendimiz. 00:33:38.701 --> 00:33:42.661 Düşünün ki siz birisini methedip duruyorsunuz; adam yerden bir toprak almış, 00:33:42.661 --> 00:33:45.549 senin yüzüne gözüne saçmış. Ne fena olursunuz değil mi? 00:33:45.549 --> 00:33:49.585 Hemen yüzünüzü gözünüzü kapatırsınız; "Hay Allah, ben buna güzel söz söylüyorum 00:33:49.585 --> 00:33:54.393 bu benim yüzüme toprak saçıyor." Neden? Peygamber Efendimiz böyle buyurdu. 00:33:54.770 --> 00:34:01.535 "Meddahların yüzüne toprak saçınız." Yaptırmamak için, "Alışmasın." diye, yüz vermemek için, 00:34:01.535 --> 00:34:06.175 "Dalkavukluk mesleği gelişmesin." diye, "Meddahların yüzüne toprak saçın." diyor Peygamber Efendimiz. 00:34:06.175 --> 00:34:12.596 Onlara yüz vermeyin, önem vermeyin. Onlar öyle öyle aldatırlar, insanı yakalarlar. 00:34:12.596 --> 00:34:16.157 "Sağa sola da saldırgan olmayın, ta'n edici olmayın." 00:34:16.157 --> 00:34:23.654 Irzına, namusuna, haysiyetine, şerefine bühtan ve ta'n etme yolu da çok günahlı bir yoldur. 00:34:23.701 --> 00:34:27.190 Bir de işe mütemâvid dediği şey var: 00:34:29.830 --> 00:34:35.790 "Öyle olmadığı halde, kendisini ölgün, bitkin, halsiz gösteren, numara yapan insan." 00:34:35.166 --> 00:34:43.547 Bir de "tembel" mânasına gelebilir. O halde öyle olmayacağız; kendi işimizi kendimiz görmeye çalışacağız. 00:34:43.547 --> 00:34:46.755 Bak Peygamber Efendimiz; "Kimseden bir şey istemeyin." diye emretmiş. 00:34:46.810 --> 00:34:55.247 Sahabe-i kirâm devenin üstüne çıktıktan sonra kamçısı yere düşse deveyi ıhdırıp 00:34:55.247 --> 00:34:58.610 kendisi gider kamçıyı alıp tekrar binermiş. Çok zor iştir; 00:34:58.713 --> 00:35:02.667 deve ilk önce çökerken ön ayaklarını ikiye kıvırır. 00:35:04.990 --> 00:35:07.331 İnsan bir gelir, semerin kaşını tutmazsa tepetaklak gider. 00:35:07.331 --> 00:35:12.197 Ondan sonra arka tarafa bir şey yapar, arka ayaklarını kısar oturur; 00:35:12.197 --> 00:35:18.135 ondan sonra bir yerleşir, bir elek sarsılır gibi olur. Boş bulunursa yine bir tarafa savrulur, gider. 00:35:18.198 --> 00:35:23.372 Devenin üstüne binmiş, oturmuş veyahut ayakta, zaten ayaktakine binemez, 00:35:23.372 --> 00:35:27.489 deve yüksek olur, herhalde binemez. Oturmuş, devenin üstüne binmiş, 00:35:27.489 --> 00:35:35.196 deveyi kaldırmış, kamçısı düşmüş; tekrar ıhtırıyor, deveyi çöktürüyor, kamçıyı alıyor, tekrar biniyor. 00:35:35.196 --> 00:35:39.465 Neden? Peygamber Efendimiz; "Bir kimseden bir şey istemeyin." dedi, diye. 00:35:39.620 --> 00:35:46.332 Tok gözlülükten, kimseye yük olmamaktan dolayı. Onun için büyükler demişler ki; 00:35:46.387 --> 00:35:53.589 "Evladım, yar ol ama bâr olma!" Dost ol ama dostuna yük olma. 00:35:53.620 --> 00:35:59.154 Bâr "yük" demek hatta yük taşıyan -affedersiniz hayvanlara da bârgir derler. 00:35:59.154 --> 00:36:05.480 Türkçe'de o "beygir" olmuş, değişmiş. Bârgir "yük taşıyan" demek, sonradan "beygir" hâline dönmüş. 00:36:05.139 --> 00:36:10.695 Yar ol ama bâr olma, dost ol ama dostuna yük olma. 00:36:10.874 --> 00:36:17.781 Ensesine binme, omzuna çıkma, kesesine yapışma, sülük gibi sömürme. 00:36:17.852 --> 00:36:24.265 Daima başkalarına iyilik yap, sevap kazan. Senden herkes istifade etsin. 00:36:24.388 --> 00:36:33.694 Arslan gibi avını kendin bul; sonra başka ufak tefek mahlûklar da artıklarını yesinler. 00:36:33.741 --> 00:36:40.260 Tilki gibi, sırtlan gibi; "Başkasını avlayacak da, onun kalıntısının kemiklerini sıyıracağım." diye bakma. 00:36:40.323 --> 00:36:42.696 Kendin arslan gibi ol! Müslümanlık böyledir. 00:36:42.696 --> 00:36:47.500 Müslüman; kimseye yük olmadan, şerefiyle, haysiyetiyle, elinin emeğiyle yaşayıp, 00:36:47.500 --> 00:36:52.539 güzel huyuyla yaşayıp başkalarına da faydalı olandır. Tasavvuf da odur; 00:36:52.578 --> 00:37:00.690 Tasavvuf yar olup bâr olmamaktır. Gül-ü gülzar olup har olmamaktır. 00:37:00.148 --> 00:37:07.810 "Tasavvuf dost olup da yük olmamaktır, gül bahçesinin gülü olup da dikeni olmamaktır." diyor, 00:37:07.889 --> 00:37:11.815 Birisi tasavvufu böyle tarif etmiş. Dikensiz gül var mı? Yok. 00:37:11.863 --> 00:37:18.278 Sen dikensiz gül olacaksın. Kimseye bir şeyin batmayacak, kimseye yük olmayacaksın; asıl şey budur. 00:37:18.325 --> 00:37:23.482 Gerçek, güzel Müslümanlık budur. Beşinci hadîs-i şerif: 00:37:23.529 --> 00:37:29.450 Lâ telâanû bila'neti'llâhi ve lâ bi-gadabihî ve lâ bi'n-nâr. 00:37:29.108 --> 00:37:36.241 Tirmizî'nin hasenün hadîsün dediği, başka kaynakların da kaydettiği bir hadîs-i şerîf. 00:37:36.241 --> 00:37:42.733 Semüre İbn Cündeb veya Cündüb radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. 00:37:42.733 --> 00:37:49.878 Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;"Allah'ın lanetiyle, gazabıyla, cehennem ateşiyle lanetleşmeyin." 00:37:49.921 --> 00:37:59.265 Allahu âlem mânası şu ki; "'Allah sana lanet eylesin, Allah'ın gazabına uğrayasın inşaallah, 00:37:59.420 --> 00:38:07.512 cehennemlerde ateşlerde yanasın inşaallah!' gibi ağır şeylerle lanet etmeyin, 00:38:07.559 --> 00:38:12.490 birbirinize beddua etmeyin." diyor Peygamber Efendimiz. İnsan güzel şeylere kendisini alıştırmalı. 00:38:12.490 --> 00:38:19.509 İyi şeylere alıştırmazsa "Âhir zamanda bir nesil türeyecek; birbirleriyle selamlaştıkları zaman 00:38:19.509 --> 00:38:22.863 selamlaşmaları birbirlerine lanet okumak olacak!" diyor. 00:38:22.934 --> 00:38:27.145 Şimdi mahallede delikanlıların birbirleriyle selamlaşmalarına bakıyorum; 00:38:27.145 --> 00:38:33.921 öyle acayip selamlaşmalar var. Hakaret kelimesiyle birbirleriyle selamlaşıyorlar. 00:38:34.210 --> 00:38:39.313 Sonra televizyona da yazıklar olsun ki ta Avrupa'nın Amerika'nın adını bile 00:38:39.313 --> 00:38:44.195 duymadığımız selamlaşmalarını neşrediyor. "Çav!" "Çav" ne demek bilmiyorum. 00:38:44.234 --> 00:38:51.851 Geçen gün gözüme ilişti; "Allahaısmarladık mânasına mı geliyormuş? Merhaba mânasına mı geliyormuş?" 00:38:51.851 --> 00:38:57.215 "Çav!" Biz bunu Almanya'da duymadık. Ben duydum evet. 00:38:57.215 --> 00:39:01.576 Almanlar birbirlerine "çüz" diyorlar yani "çav" diyorlar. 00:39:01.576 --> 00:39:08.421 Çüz değil de çüs, s ile ama Almanın çüs'ünden çav'ından bana ne? 00:39:08.468 --> 00:39:11.310 Benim televizyonumda niye şöyle "merhaba" denmiyor? 00:39:11.310 --> 00:39:15.433 "Merhaba" Arap'tan geldi, demiyor, "çav" Batı'dan geldi, diyor. Olur mu? 00:39:15.433 --> 00:39:23.227 Benim kendi atamın, babamın, dedemin töresi, gördüğüm şey varken adını bilmediğim, 00:39:23.227 --> 00:39:27.543 sanını bilmediğim acayiplikleri de ne? Tabi çocuklarımızı oralarda okutuyoruz. 00:39:27.543 --> 00:39:33.815 Gidiyorlar onların benzeri, kopyası oluyorlar. Asıl nüsha değil, kopya. 00:39:33.886 --> 00:39:37.425 Kopyası oluyor, geliyor; ondan sonra burada dilini anlamıyorsun. 00:39:37.425 --> 00:39:41.959 Bir makale yazıyorlar; hadi lügat karıştır babam, kelime ara. 00:39:42.930 --> 00:39:47.884 Geçen gün gazetede bir resim vardı, altını okuduk. Diyor ki; 00:39:47.884 --> 00:39:55.363 "Türkiye'de Marksistlerin bir gurubu da tarikat!" Onların tarikatle ne ilgisi var? 00:39:55.537 --> 00:40:00.610 Tarikatmiş. Marksistlerin tarikatlerinden bir tanesi. Tarikatin adını bozdurtacaklar. 00:40:00.673 --> 00:40:09.863 Marksistlerin bir grubu da nüdist imiş. Onlardan bir resim çekmiş. 00:40:09.863 --> 00:40:16.789 Allah Allah, kara kara herifler, resimde çıplak çıplak. 00:40:16.789 --> 00:40:22.292 Ansiklopediye baktım yok, falanca yere baktım yok filanca yere baktım yok. Nüdist ne demek? 00:40:22.292 --> 00:40:28.311 İngilizce lügate baktım, buldum; "çıplak" demekmiş. Ya doğru düzgün söylesene. Nüdist! 00:40:28.311 --> 00:40:36.528 "Çıplaklar" desene. Ar damarları çatlamış; anadan doğma üryan, meclis yapıyorlar, âlem yapıyorlar. 00:40:36.528 --> 00:40:41.913 "Nişantaşı'nda nüdistlerden bir sahne!" diyor. Başka diyarda değil, İstanbul'da. 00:40:42.274 --> 00:40:46.437 "Nüdist" deyince de insan ne olduğunu anlamıyor. "Budist" gibi bir şey mi neymiş? 00:40:46.512 --> 00:40:57.531 Çıplaklar. Giyimi kuşamı da yok, salona toplanmışlar. Bu da Marksizmin bir tarikatiymiş. 00:40:57.556 --> 00:41:03.485 Gazete öyle diyor. Marksizmin, koministlerin bir kolu. 00:41:03.540 --> 00:41:08.657 Kominlerini de görmüştük; Bakırköy'de vesairede toplu hayat yaşıyorlar. 00:41:08.657 --> 00:41:16.808 Kadın erkek bir arada, iki cins bir arada ve her şey alenî, cinsî konular alenî. 00:41:16.808 --> 00:41:23.583 Muhterem kardeşlerim!Bazı gazeteler ve mecmualar öylelerini ballandırarak anlatıyor. 00:41:23.833 --> 00:41:27.828 Şu maksatla anlatıyor:"Belki duyan gençlerden birkaç tanesi daha heves eder; 00:41:27.828 --> 00:41:30.710 bu melanet inşaallah onlara da bulaşır!" 00:41:30.710 --> 00:41:36.659 Onun için diyorum size; "Tam müslüman olun, sımsıkı sağlam durun 00:41:36.659 --> 00:41:40.783 ve kendi dininizin, imanınızın örfüne sarılın." Bu adamlara gitseniz… 00:41:40.854 --> 00:41:46.263 İzâ kâne'l-ğurâbü delîle kavmin le-ye'tîhim mine'l-ardı'l-ciyâfi. 00:41:46.263 --> 00:41:51.631 Karganın peşine düşersen nereye seni götürecek? Pır pır uçtu. Hadi takıldın peşine. Nereye? 00:41:51.827 --> 00:41:59.182 Ah nereye getirdin beni? Karga nereye getirir? Lâşenin başına getirir; "İşte bundan ye." der. 00:41:59.268 --> 00:42:07.904 Leş, pis kokulu ama o karga olduğu için, tepeden tırnağa kara olduğu için gıdası da bu. Sen? 00:42:07.904 --> 00:42:12.852 Sen onu yiyemezsin, sen karganın peşinden gidemezsin. Allah uyanıklık versin. 00:42:12.852 --> 00:42:20.931 İnsanlar şaşırdı mı, kapı zıvanasından bir çıktı mı, çıktı. Tamam. 00:42:20.931 --> 00:42:27.138 Kitabın cildi bağlayan ipleri bir koptu mu koptu. Sayfaları toplayabilirsen topla. 00:42:27.138 --> 00:42:33.516 Biz toplamaya çalışıyoruz da her yandan hücum ediyorlar. Biz olduk gerici! 00:42:33.658 --> 00:42:39.318 Bu memleketin gericileri olduk. O çıplaklar, nüdistler, Budistler ilerici! 00:42:39.318 --> 00:42:47.141 Budist olanlar da var şimdi. Hindistan'ın bilmem ne dinini buraya getirmeye çalışan olmadık kimseler… 00:42:47.220 --> 00:42:50.361 el-Küfrü milletün vâhide. 00:42:50.361 --> 00:42:56.820 İslâm olmadıktan sonra, İslâm'dan çıktıktan sonra, nereye giderse gitsin, benim için bitti. 00:42:56.705 --> 00:43:00.489 Ne yapacağız? Evlatlarımıza sahip olacağız, evlatlarımızdan evvel 00:43:00.489 --> 00:43:04.404 kendi nefislerimize sahip olacağız ki ayağımız kaymasın. 00:43:04.404 --> 00:43:08.684 Bak şu karda kışta; "Kaymayalım." diye bastığımız yere nasıl dikkat ediyoruz. 00:43:08.763 --> 00:43:13.823 Bu mânevî saha da daha karlı, daha buzlu, daha soğuk, daha beter. 00:43:13.823 --> 00:43:19.361 Onun için orada da ayağını sağlam basacaksın, hak yolda yürüyeceksin, dikkat edeceksin. 00:43:19.508 --> 00:43:27.317 Kadın ve aile konusunda yazdıkları makalelere bakıyorsun; nereye götürmek istiyorlar? 00:43:27.694 --> 00:43:35.810 "Evlilik yüktür, boş ver evliliği, ne olacak? Evlenmeden vaziyeti idare et!" Oraya getiriyor. 00:43:35.810 --> 00:43:39.535 Evliliğin derdini kim çeker? O keyfine baksın, sen keyfine bak. 00:43:39.535 --> 00:43:44.960 Ev derdi yok, tasası yok, akşam eve yemek götüreceğim düşüncesi yok; onu teşvik ediyor. 00:43:45.550 --> 00:43:49.310 Onu ballandıra ballandıra anlatıyor. Hani ekmeğin üstüne yağ sürersin, 00:43:49.310 --> 00:43:55.963 yağın üstüne bal gezdirirsin bilmem ne; ballandırma! Öyle anlatıyor ki "öyle olsun" diye. 00:43:56.348 --> 00:44:02.374 Kimse artık o zahmetleri çekemiyormuş, çekmek istemiyorlarmış. Avrupa'da var öyle zıpırlar. 00:44:02.508 --> 00:44:05.232 Onları ithal etmeye çalışıyor. Şimdi gümrükler kalktı ya, 00:44:05.232 --> 00:44:08.389 ithalat serbest ya, onları ithal etmeye çalışıyorlar. 00:44:08.389 --> 00:44:17.991 Avrupa'da ne kadar ideoloji, sapıklık, hayat görüşü, saçmalık varsa onların hepsini şey getiriyor. 00:44:17.991 --> 00:44:22.450 O saçmalıklardan bir tanesi. Benim hayat yolum İslâm. 00:44:22.359 --> 00:44:26.908 Onun için; "o yollardan bir tanesi de benim yolum" derseniz, gümbürtüye gittiniz. 00:44:27.293 --> 00:44:34.849 Onların hepsi bâtıl. Bir terazinin bir kefesine konulur, kuş tüyü kadar çekmez. Beri tarafta İslâm. 00:44:35.178 --> 00:44:39.202 Bir İslâm var dünya üzerinde; bir de gayr-i İslâmî şeyler var. 00:44:39.567 --> 00:44:44.869 Ya müslüman olursun ya da gelir sana başka şeyler bulaşır. Sana bulaşmaz, çocuğuna bulaşır. 00:44:45.990 --> 00:44:49.604 Sen kendini korursun, korudum sanırsın; karın gider, çocuğun gider. 00:44:49.604 --> 00:44:55.804 Gidersin İstanbul'un lüks bir semtinde oturursun; bakarsın çocuk yamuk yamuk gidiyor. 00:44:55.804 --> 00:44:59.897 Nedir bu yamukluk? Muhitten, arkadaşlardan aldığı huylardan. 00:44:59.897 --> 00:45:06.180 Şimdi böyle pusar, senin tam kuvvetli olduğun zamanda bir şey demez. 00:45:06.291 --> 00:45:10.352 Sen biraz ihtiyarladığın zaman, işlendiği zaman, o da büyüdüğü zaman; 00:45:10.447 --> 00:45:17.456 "Senin dediğini yapmıyorum, ben bu yolda gidiyorum!" der çıkar. "Evladım etme!" dersin ama geçti. 00:45:17.456 --> 00:45:24.505 Ağaç yaş iken eğilir; sen onu evvelden yetiştirecektin. Onun için etrafınıza dikkat edin. 00:45:24.636 --> 00:45:30.963 Yediğinizde içtiğinizde; "Çayın içinde radyasyon var mı?" diye millet nelere dikkat ediyor. 00:45:31.288 --> 00:45:36.409 Radyasyon görünmediği halde görünmeyen bir şeyin tehlikeli olduğunu millete öğrettiler. 00:45:36.591 --> 00:45:39.755 Biz mânevî, büyük radyasyonlardan bahsediyoruz. 00:45:40.195 --> 00:45:45.479 Dünya üzerinde çok büyük mânevî radyasyon bulutları var; her tarafa radyasyon yağdırıyor, 00:45:45.534 --> 00:45:53.170 her taraf mahvoluyor. Ancak İslâm'ın kubbesi kurşun. Kurşun, radyasyon geçirmez. 00:45:53.170 --> 00:45:59.825 O İslâm'ın kurşun kubbesinin içine girersen kurtulursun; yoksa her taraf radyasyon. Kanser olur gidersin. 00:45:59.825 --> 00:46:07.104 İnsanın kafası kanser olur, gönlü kanser olur, aklı kanser olur, fikri kanser olur, inancı kanser olur. 00:46:07.233 --> 00:46:14.939 Ne olur? Sapıtır, bozulur gider. Allah bizi her türlü mânevî kanserin, hastalığın, 00:46:14.939 --> 00:46:23.804 yayıldığı dolaştığı şu fırtınalı asırda Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılıp 00:46:23.804 --> 00:46:27.812 o ummandan bu gemiye çıkıp kurtulanlardan eylesin. 00:46:27.812 --> 00:46:37.464 Lâ telbesü'l-kumüsa vele'l-amâime vele's-sirâvilâti vele'l-berânise vele'l-hıfâ illâ ehadün 00:46:37.464 --> 00:46:46.921 lâ yecidü'n-na'leyn fe'l-yelbesi'l-huffeyni ve'l yakta'hümâ esfele mine'l-ka'beyn ve lâ telbesü 00:46:46.921 --> 00:46:54.602 mine's-siyâbi şey'en messehu za'ferânün ev versün fe la tentekıbü'l-mer'etü'l-muhrimetü 00:46:54.602 --> 00:47:02.402 ve lâ telbesü'l-kuffâzeyni. Ani'bni Umere radıyallahu anh enne racülen kâle yâ Resûlallah! 00:47:02.402 --> 00:47:07.829 Mâ yelbesü'l-muhrimü mine's-siyâbi. Bu hadîs-i şerif, hacla ilgili. 00:47:08.220 --> 00:47:16.242 "Bir zât Peygamber Efendimiz'e; 'İhrama giren kimse neler giyebilir, neler giyemez?' diye sordu. 00:47:16.242 --> 00:47:20.821 Onun üzerine Peygamber Efendimiz buyurdu ki; 'Gömlek giymesin, sarık sarmasın; 00:47:20.821 --> 00:47:27.350 pantolon, iç donu, şalvar giymesin, bornoz giymesin, mesh giymesin. 00:47:27.350 --> 00:47:38.120 Ancak bir insan nalın bulamazsa, terlik bulamazsa kumların üstüne de yalın ayak basılmıyor; 00:47:38.120 --> 00:47:44.811 o zaman ayağını korumak için meshini giyerse topuklarından üst tarafını keserek, 00:47:44.811 --> 00:47:52.443 alt tarafını keserek onu açarak giysin…" Topuklarından aşağısını kesecek. 00:47:52.443 --> 00:47:56.661 Topuğu kapalı kaldığı zaman mesh hükmü devam ediyor, olmuyor. 00:47:57.730 --> 00:48:02.190 O tarzda bunları giyemez, şu tarzda giyinebilir. 00:48:02.190 --> 00:48:13.120 "Elbiselerden üzerine zaferan sürülmüş, "veris" denilen şey sürülmüş, koku sürülmüş, 00:48:13.120 --> 00:48:19.600 kokulu elbise de giymesin. O kokulu elbiseyle de ihramlı gezemez. 00:48:19.600 --> 00:48:26.426 "Kadınlar da ihramlı olduğu zaman peçe takamazlar ve eldiven giyemezler." diyor. 00:48:26.426 --> 00:48:34.550 İnsan karşılaşınca, yeri gelince söylemeli. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; 00:48:34.134 --> 00:48:42.996 Ve lâ tentekıbu'l-mer'etü. "Kadın yüzüne nikap, peçe almasın." 00:48:43.349 --> 00:48:51.141 "İhramlı iken, hacca niyet etmişken peçe almasın, eldiven giymesin." diyor. Bundan ne çıkar? 00:48:51.141 --> 00:48:59.183 Bu ifadeden Peygamber Efendimiz'in zamanında, haccın dışında kadınların yüzlerine peçe örttüğü 00:48:59.183 --> 00:49:05.583 ve ellerine eldiven giydiği çıkmaz mı? Çıkar. Ne diyorlar? Peçe yoktu. 00:49:05.805 --> 00:49:10.200 "İslâm'da peçe yoktu, sonradan uyduruldu." Bak nasıl çıktı yanlışları? 00:49:10.200 --> 00:49:17.537 "Peçe yoktu, bilmem ne yoktu, bilmem ne yoktu!" Cahil, cahil söz. Cahilin ağzına düştü. 00:49:17.537 --> 00:49:25.213 Alimler kenarda kaldı. Söz, hadis bilmeyen, âyet bilmeyen insanların diline düştü. 00:49:25.213 --> 00:49:30.390 Bir de onlar diyorlar ki; "Biz biliriz, siz bilmezsiniz." Bunun mütehassısına soralım. 00:49:30.390 --> 00:49:37.660 Mütehassısa olmaz. Sormak bir gürültü! Sen bu gürültüyü neden yapıyorsun, anlaşıldı. 00:49:37.660 --> 00:49:41.899 Senin maksadın başka. Çünkü öğrenmek istesen bu gürültüyü koparmazsın; 00:49:41.899 --> 00:49:46.192 sakin sakin sorarsın, anlarsın. Gürültü kopardığına göre maksadın başka. 00:49:46.192 --> 00:49:51.850 Biz memlekette çoktandır peçe örtmüyoruz; aşağı yukarı peçe de kaldırılmış. 00:49:51.850 --> 00:49:57.617 İnsan Hicaz'a gittiği zaman görüyor, orada birçok müslümanlar örtüyor; hangisi doğru? 00:49:57.719 --> 00:50:06.706 Peçe, Peygamber Efendimiz'in zamanında var. Yüzü, elleri ve ayakları hariç bütün vücudunu örtmek var. 00:50:06.940 --> 00:50:14.631 Kadının örtmesi gerekiyor ama peçe örtmek de var. İsterse peçe de örterse daha iyi olur. 00:50:14.631 --> 00:50:19.507 Eldiven de giyerse daha iyi olur. Ayağına da çorap giyer de orasını da göstermezse daha iyi olur. 00:50:19.507 --> 00:50:27.566 Şimdi bar bar bağırıyorlar, ya bir şeyi de ilk başta konuşalım. Sen İslâm'ın emrini mi istiyorsun? 00:50:27.566 --> 00:50:31.210 Kendi keyfine göre bir giyinme tarzı mı bize telkin etmek istiyorsun? 00:50:31.210 --> 00:50:38.800 Sen başka türlü bir felsefede olabilirsin. İslâm bu hususta ne diyor; 00:50:38.800 --> 00:50:43.156 onu söylediğim zaman kabul edecek misin etmeyecek misin? Ne onu kabul ediyor ne ona yanaşıyor; 00:50:43.156 --> 00:50:48.213 illa bizi kendisi gibi yapmaya çalışıyor. Peki, gidelim bakalım, bu adam nereye gidecek? 00:50:48.213 --> 00:50:54.335 Peşinden gitmeye başladığın zaman seni; homoseksüeller, cinsi sapıklar, açıklar saçıklar, 00:50:54.474 --> 00:51:01.307 aile bağı tanımazlar, bir ciddi yük altına girmezler tarafına götürüyor. Yolları yol değil. 00:51:01.307 --> 00:51:06.491 Allah kimseyi onların sapık yollarına saptırmasın. 00:51:06.491 --> 00:51:12.775 Bize de salâbet-i diniyye; din ve iman kuvveti nasip etsin, yolumuzdan ayırmasın. 00:51:12.775 --> 00:51:18.780 İmana ters düşürmesin, Efendimiz'in sünnetine aykırı işler yaptırmasın. 00:51:18.780 --> 00:51:23.258 Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil olup âhirette de kendisine komşu olmayı cümlemize 00:51:23.258 --> 00:51:29.465 nasip ve müyesser eylesin.Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.