WEBVTT 00:00:00.530 --> 00:00:01.530 Bismillâhirrahmânirrahîm. 00:00:01.180 --> 00:00:06.184 Yâ ehle'l-kitâbi! Lime tekfürûne bi-âyâti'llâhi ve entüm teşhedûn. 00:00:06.338 --> 00:00:12.480 Birincisi: "Kendiniz hakkı hakikati gördüğünüz halde, gerçeklere şahit olduğunuz halde 00:00:12.610 --> 00:00:15.449 niçin Allah'ın âyetlerine kâfir oluyorsunuz?" 00:00:16.360 --> 00:00:16.733 Bir âyet-i kerime bu. 00:00:16.786 --> 00:00:22.532 Onların gerçekleri görmelerine rağmen küfürde kalmalarını tembih yollu, 00:00:22.619 --> 00:00:24.743 azarlama yollu bildiren âyetlerden birisidir. 00:00:27.418 --> 00:00:33.835 Lime telbisûne'l-hakka bi'l-bâtıli ve tektümûne'l-hakka ve entüm ta'lemûn. 00:00:34.155 --> 00:00:43.800 "Ya niçin hakkı batıla döndürüp öyle giydirip batılı başka türlü gösteriyorsunuz 00:00:44.480 --> 00:00:46.600 ve gerçekleri saklıyorsunuz. 00:00:46.625 --> 00:00:49.984 Gerçeklerin ne olduğu size ayan beyan belli olduğu halde, 00:00:50.120 --> 00:00:52.100 anladığınız halde niye hınzırlıklarınızda diretiyorsunuz? 00:00:52.477 --> 00:00:58.338 Niye bildiğiniz halde gerçekleri ters yüz ediyorsunuz ve başka türlü göstermeye çalışıyorsunuz?" 00:01:04.800 --> 00:01:10.899 Bir başka âyet-i kerîmede Ehl-i Kitab'dan bir grup kâfir, ötekilere, 00:01:11.530 --> 00:01:17.234 -şeytanlıklarından- nasihat yollu öğüt vererek, şeytanlık öğreterek diyor ki; 00:01:19.230 --> 00:01:24.244 "Gündüz inen âyetlere inanın, ondan sonra inen âyetlere 00:01:25.210 --> 00:01:27.445 kâfir olduğunuzu, inanmadığınızı beyan edin." 00:01:27.744 --> 00:01:29.833 Bir inanıp bir inanmamak suretiyle sanki 00:01:30.506 --> 00:01:34.114 "İyi bir şey olunca kabul ediyormuş, iyi bir şey olmayınca kabul etmiyormuş" gibi 00:01:34.114 --> 00:01:37.402 bir his meydana getirmeyin, müslümanlar da şaşırsınlar. 00:01:37.402 --> 00:01:41.711 İşte böyle bir şeytanlık tavsiye edildiğini Kur'an-ı Kerîm bildiriyor. 00:01:49.616 --> 00:01:57.870 "Ancak sizin dininize bağlı ve tâbi olanlara inanın, başka bir şeye inanmayın. 00:01:57.583 --> 00:02:01.976 Yahudiliği destekleyen, sizi destekleyen bir şey olursa, o yolda gelen olursa 00:02:01.976 --> 00:02:07.229 ancak ona kabul usuleti gösterin fakat başkasına kabul usuleti göstermeyin 00:02:07.397 --> 00:02:15.286 ve böylece çeşitli şaşırtmacalar yaparak müslümanları tereddüde sevk edip 00:02:15.310 --> 00:02:20.832 imanlarında zayıf düşürerek, müslümanları Müslümanlıktan çıkartmaya çalışın." demişler. 00:02:23.219 --> 00:02:27.919 "Ey Resûlüm! Kâfirlerin bu şeytanca fikirlerine karşı de ki; 00:02:28.139 --> 00:02:33.160 "Hidâyet, Allahu Teâlâ hazretlerinin bahşettiği, göstermiş olduğu hidâyettir. 00:02:33.540 --> 00:02:36.829 Yoksa sizin elinizde olan; bu aslı bozulmuş, bu yalan yanlış, yol, 00:02:36.829 --> 00:02:40.136 bu yanlış kafa ve bu yanlış gidiş değildir. 00:02:40.161 --> 00:02:46.228 Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü'ne indirmiş olduğu pırıl pırıl, nurânî hak yoldur." 00:02:58.907 --> 00:03:03.145 Fazl u kerem, Allahu Teâlâ hazretlerinin yed-i kudretindedir. 00:03:03.385 --> 00:03:08.903 Onu insanların keyiflerine göre vermez. Ancak dilediği, layık olan has kullarına bahşeder. 00:03:09.513 --> 00:03:13.395 Kıymetini bilmeyenlerden nimetini, fazlını, ikramını alır. 00:03:13.420 --> 00:03:18.553 Allahu Teâlâ hazretleri ümmîler arasından Hz. Muhammed-i Mustafâ'sını seçmiş 00:03:18.633 --> 00:03:21.578 ve ona hak din olan İslâm'ı tebliğ etmiş, ona vermiş. 00:03:21.750 --> 00:03:26.830 Ötekiler kıskansa, hırsından çatlasa, istemeseler dahi bu böyle. 00:03:26.365 --> 00:03:33.872 Fazl u keremi vermek, Allahu Teâlâ hazretlerinin seçmesine bağlıdır. Hak yol budur. 00:03:33.999 --> 00:03:39.135 "Müslümanların, tüm insanların, muhatap olan bütün beşerin o hak dine tâbi olması lazım; 00:03:39.135 --> 00:03:45.544 o hınçtan, kinden, hasetten kıvrım kıvrım kıvranan yahudilerin -ve hıristiyanların- 00:03:45.849 --> 00:03:50.617 arzularına uymamaları ve onların istekleri doğrultusunda hareket etmemeleri lazım." diye 00:03:50.840 --> 00:03:57.543 Kur'ân-ı Kerîm'in bu gibi âyetleri bunların bu hainliklerini müslümanlara ihbar ediyor; 00:03:57.543 --> 00:04:02.151 "Bak yahudiler böyle oyunlar ediyorlar; siz bunlara karşı uyanık olun, 00:04:02.513 --> 00:04:05.798 sakın ha onların oyunlarına şeytanlıklarına kapılıp da 00:04:06.500 --> 00:04:10.996 içinize bir tereddüt getirmeyin." denmiş oluyor ve müslümanların yolunun hak yol, 00:04:11.210 --> 00:04:13.476 hidâyet yolu olduğu beyan edilmiş oluyor. 00:05:02.161 --> 00:05:08.598 Yahudilerin yaptığı oyunlar, hileler, düşmanlıklar sadece bu âyet-i kerîmelerle işaret edilen 00:05:08.598 --> 00:05:15.272 -demin söylediğimiz- düşmanlıklar değil; onları itikatlarında tereddüde sevk etmenin dışında 00:05:15.571 --> 00:05:19.170 yaptıkları başka şeytanlıkları da kastediyor. 00:05:19.785 --> 00:05:24.163 Onlardan bir kısmı müslümanlar arasına fitne sokmak 00:05:24.188 --> 00:05:27.299 ve müslümanları birbirlerine düşman edip kırdırmak, 00:05:27.941 --> 00:05:33.510 Muhacirler Mekke-i Mükerreme'den gelmişler, Medine-i Münevvere'ye sığınmışlar. 00:05:33.832 --> 00:05:39.490 Kureyş müşriklerinin zulmünden kaçıp Resûlullah'ın emrine uyup mallarını mülklerini, 00:05:39.490 --> 00:05:43.823 ailelerini terk edip oraya gelmişler ve Ensar onlara kucak açmış. 00:05:43.871 --> 00:05:48.125 Eşsiz bir kardeşlik, muhteşem bir fedakârlık, çok güzel bir durum! 00:05:48.155 --> 00:05:50.544 "Ama bak bunlar yabancı diyardan geldiler, 00:05:50.544 --> 00:05:55.954 sizin mallarınıza ortak oldular, ticaretinize katıldılar." 00:05:55.958 --> 00:05:58.358 Ensar ile Muhâcirîn'in arasını açmak. 00:05:57.376 --> 00:06:03.850 Peygamber Efendimiz gelmeden önce Ensar'ın -yani Medine ahâlisinin- aralarında 00:06:03.778 --> 00:06:07.154 bir takım ihtilaflar vardı, harp noktasına gelmişlerdi, 00:06:07.285 --> 00:06:10.225 birbirleriyle uzun zamandan beri mücadele ediyorlardı. 00:06:10.226 --> 00:06:12.689 İslâm geldiği zaman o harbi durdurdu. 00:06:12.692 --> 00:06:22.315 Resûlullah'ın nasihatleri, İslâm'ın nuru, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri üzerine imana gelmiş olan 00:06:22.315 --> 00:06:27.148 Medine'nin Evs ve Hazrec kabilesi mensuplarının kalbindeki kinler 00:06:27.148 --> 00:06:30.203 ve düşmanlıklar Allah tarafından söndürüldü, 00:06:30.379 --> 00:06:35.627 düşmanlıklar kardeşliğe döndü ama yahudiler onu tekrar kışkırttılar. 00:06:35.726 --> 00:06:40.596 "İşte bak bu sizin düşmanınız, o size düşmandı, şu harpte şöyle yapmamış mıydı? 00:06:40.750 --> 00:06:45.823 Sizin kabilenizden şu kadar adam öldürmemiş miydi?" diyerek 00:06:46.700 --> 00:06:50.877 Evs ile Hazrec kabileleri arasındaki eski harpleri hatırlatmak suretiyle 00:06:50.905 --> 00:06:54.872 onların arasındaki düşmanlığı körükleme çalışmaları da yapıyorlardı. 00:06:54.933 --> 00:06:57.760 Bu da bir çeşit fitne çalışması. 00:08:13.136 --> 00:08:19.552 Bu hususta inmiş olan âyet-i kerîmelerde Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor: 00:08:20.300 --> 00:08:28.729 "Ey iman edenler! Eğer siz kâfirlere, eski kitabın iğvasına, aldatmalarına, 00:08:28.730 --> 00:08:35.628 fitne çıkarmalarına tâbi olursanız, onları dinlerseniz, onlara tâbi olursanız 00:08:35.951 --> 00:08:44.366 onlar sizi dinlerinizden çıkarırlar ve eski kâfir halinize getirirler." 00:08:44.518 --> 00:08:57.902 Yani kâfirlerin aldatmalarına tâbi olursanız tekrar kâfirler haline gelirsiniz, 00:08:57.903 --> 00:09:00.867 o eski düşmanlıklara dönersiniz. 00:09:00.892 --> 00:09:05.462 "Halbuki siz, mü'min olduktan sonra nasıl küfre düşersiniz ki size 00:09:05.462 --> 00:09:08.642 Allah'ın âyetleri okunup duruyor, nâzil olup duruyor, 00:09:08.873 --> 00:09:15.630 sizin aranızda Allah'ın elçisi Muhammed-i Mustafâsı bulunuyor ve size hak yolu gösterip duruyor. 00:09:16.900 --> 00:09:22.510 Eğer siz Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerine sımsıkı sarılırsanız, 00:09:22.239 --> 00:09:27.571 kim böyle sımsıkı sarılırsa Allah onları sırât-ı müstakîme iletir. 00:09:28.360 --> 00:09:35.560 Ey iman edenler! Sakın o kâfirlerin aldatmalarına, fitnelerine kapılmayın 00:09:35.300 --> 00:09:39.559 ve Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun." 00:09:39.859 --> 00:09:44.818 Sakın başka bir şekilde ölmeyin ancak müslüman kullar olarak ölmeye bakın, 00:09:44.818 --> 00:09:51.540 imanınızı muhafaza etmeye çalışın. İmanınızı kâfirlerin oyunlarına kaptırarak elden kaçırmayın, 00:09:51.153 --> 00:09:55.822 bu iman nimetinden sonra sakın küfre düşmeyin, 00:09:55.913 --> 00:10:02.525 Allah'ın size göndermiş olduğu Resûlü'ne indirmiş olduğu Kur'an'ına sımsıkı sarılın ki bu, 00:10:02.556 --> 00:10:12.862 aşağıda olan bir insanı kurtarmak için yukarıdan sarkıtılmış bir ip, bir halat gibidir; kurtarıcıdır. 00:10:13.123 --> 00:10:19.461 İnsanı çukurdan, kuyudan, uçurumdan çıkaran bir kurtarıcı ip gibidir. 00:10:19.616 --> 00:10:29.700 Bunlara sımsıkı sarılınız. Sakın tefrikaya düşmeyiniz. İşte o zaman felah bulursunuz. 00:10:29.199 --> 00:10:32.935 Allah'ın sizlerin üzerinizde olan nimetlerini düşünün. 00:10:33.963 --> 00:10:37.436 Hani siz bir zamanlar birbirinizin düşmanıydınız. 00:10:37.736 --> 00:10:41.801 İslâm gelmeden evvel haliniz niceydi, o eski günleri bir hatırlayın; 00:10:41.843 --> 00:10:45.478 nasıl birbirinizin kanına giriyordunuz, nasıl pusu kurup öldürüyordunuz? 00:10:45.729 --> 00:10:52.239 Aileler sönüyordu, mallar yağmalanıyordu, insanlar esir oluyordu da Allah İslâm'ı gönderdi. 00:10:52.239 --> 00:10:57.907 O düşmanlığı unuttunuz, kalpleriniz birbirine ısındı, Allah'ın bu nimeti sayesinde 00:10:58.107 --> 00:11:01.475 müslüman kardeşler haline geldiniz, has kardeşler haline geldiniz. 00:11:01.475 --> 00:11:06.846 Bu nimet unutulur bir nimet mi? Cehennem ateşinin kenarına kadar gelmiştiniz, 00:11:06.846 --> 00:11:10.600 neredeyse o ateşin içine yuvarlanacak bir durumdaydınız da 00:11:11.158 --> 00:11:16.367 Allahu Teâlâ hazretleri sizi ondan kurtardı. İşte bak, Allahu Teâlâ hazretleri 00:11:16.637 --> 00:11:22.450 bu eski günleri hatırlatarak, bu âyetleri size indirerek, doğru yolu bulasınız, şaşırmayasınız, 00:11:22.450 --> 00:11:28.254 sapıtmayasınız, yanlış yollara sapmayasınız diye size gerçekleri beyan ediyor. 00:11:28.654 --> 00:11:37.523 "İçinizden bir grup insan Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini anlatmakta, 00:11:37.523 --> 00:11:42.197 hayrı söylemekte, emr-i mârufta ve nehy-i münkerde vazifelensin de 00:11:42.425 --> 00:11:48.355 onlar bu vazifeleri yaparak bu düşmanların kışkırtmalarına düşmemenizi sağlasınlar." 00:11:48.376 --> 00:11:50.908 diye âyet-i kerime nâzil oldu. 00:11:50.943 --> 00:11:57.162 Yahudiler tarafından çıkarılan bu fitne, ara bozma, müslümanları birbirine düşürüp de 00:11:57.162 --> 00:12:05.210 birbirleriyle kavga ettirme hilelerinin karşısına da Allahu Teâlâ hazretleri uyanmaları için 00:12:05.210 --> 00:12:09.804 âyetler indirerek müslümanları ikaz etmek üzere bu vahiyleri gönderdi. 00:12:26.654 --> 00:12:31.850 Yahudiler böylece gördüler ki yaptıkları işlerin hepsi boştur 00:12:31.322 --> 00:12:35.280 ve bütün fitneleri ve fesatları Allah tarafından bildiriliyor. 00:12:35.280 --> 00:12:42.643 Geceleyin düşünmüş oldukları hilelerin gündüz Allah tarafından Resûlü'ne ihbar edildiğini 00:12:42.983 --> 00:12:49.392 ve Allah'ın Resûlü'nün Allah tarafından ikaz edilmesi üzerine müslümanların 00:12:49.392 --> 00:12:55.792 bu durumlardan haberdar olduklarını gördüler ve yaptıkları hilelerin fayda vermediğini anladılar. 00:13:12.500 --> 00:13:16.584 Ne yapacaklarını düşünüyorlar, çareler arıyorlar ama yapacakları bir şey yok. 00:13:16.799 --> 00:13:21.405 Muhakkak ki en büyük emelleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i yok etmek, 00:13:22.168 --> 00:13:27.606 mümkünse onun vücudunu ortadan kaldırmak ama elleri oraya uzanmıyor. 00:13:27.606 --> 00:13:37.880 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in etrafında canlarını vermeye hazır sahabesi var. 00:13:37.198 --> 00:13:41.715 Yahudilerin onlara zarar verecek halleri ve güçleri yok, çareler arayıp duruyorlar; 00:13:41.715 --> 00:13:44.689 "Canına nasıl kastedebiliriz?" diye düşünüyorlar. 00:14:01.334 --> 00:14:04.961 Nihayet bir keresinde ellerine bir fırsat geçtiğini sandılar, 00:14:05.280 --> 00:14:10.344 bu fırsatı kaçırırlarsa bir daha bulamayacaklarını düşündüler, 00:14:10.505 --> 00:14:17.585 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatına kastedecek bir imkân zuhur eder gibi oldu. 00:14:32.706 --> 00:14:37.426 Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesinden bir grup insan 00:14:37.426 --> 00:14:42.932 onların ülkelerine, diyarlarına, kaldıkları evlere, mahallelere, kalelerinin olduğu yere gelmişti. 00:14:43.204 --> 00:14:49.869 Kaza yoluyla, hata yoluyla öldürülmüş iki kişinin diyetinin ödenmesi bahis konusuydu 00:14:50.980 --> 00:14:55.270 ve o vesile ile bir gurup müslümanla beraber onların diyarlarına gelince 00:14:55.181 --> 00:14:57.330 yahudiler bu fırsatı bulduklarını düşündüler. 00:15:07.543 --> 00:15:14.530 Dediler ki; "Yâ Ebe'l-Kâsım!" "Ebe'l-Kâsım, Kâsım'ın babası" diyorlar, 00:15:14.530 --> 00:15:19.220 Resûlullah demiyorlar, "Muhammed ismi" şerefli bir isim olduğundan onu söylemiyorlar. 00:15:19.102 --> 00:15:21.283 Sadece "Ebe'l-Kâsım!" diye hitap ediyorlar. 00:15:21.492 --> 00:15:27.250 "Tamam, senin dediğini yapacağız. Otur; bu meseleyi kendi aramızda şöyle bir müzakere edelim de 00:15:27.636 --> 00:15:32.743 cevabı sana söyleriz." diye Resûlullah Efendimiz'i bir yere davet edip oturtuyorlar. 00:15:49.520 --> 00:15:55.935 Kendi aralarında birbirleriyle baş başa kaldıkları zaman Küba'da Resûlullah'ın yanına gelen, 00:15:56.860 --> 00:16:04.913 yılanların başı o yahudi Huyey diyor ki; 00:16:04.938 --> 00:16:07.802 "Bu şeyi Resûlullah'ın başına kim atar?" 00:16:34.492 --> 00:16:41.830 Birisi Resûlullah'ın kafasına taş atmak isteyince; "Bir taş atalım, öldürelim!" diye düşününce, 00:16:41.368 --> 00:16:47.309 içlerinden akıllı bir kimse diyor ki; "Yapmayın! Daha olmadan Resûlullah'a haber veriliyor! 00:16:48.838 --> 00:16:54.804 Siz o taşı atmak için duvarın yanına yanaşmadan evvel ona haber gider; 00:16:54.804 --> 00:16:58.616 'Buradan kalk! Sana bir suikast hazırlanıyor, başına bir taş atılacak.' diye söylenir. 00:16:58.881 --> 00:16:59.791 Öyle yapmayın!" 00:17:13.232 --> 00:17:17.714 Onlar böyle taş atma ve suikast yapma planı yaparken 00:17:17.807 --> 00:17:20.621 Allahu Teâlâ hazretleri Resûlü'ne bildirdiği için 00:17:20.720 --> 00:17:24.119 Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem süratle yerinden kalkıyor 00:17:24.390 --> 00:17:31.105 ve onların yakınındaki mahalden uzağa gidince; "Siz ahdi bozdunuz! 00:17:31.105 --> 00:17:36.464 Aramızda bir anlaşma yapmıştık, şartlara riayet etmediniz, akdi nakzettiniz! 00:17:36.692 --> 00:17:43.225 Defolun gidin bu diyardan! Ahdi kendiniz bozduğunuz için artık bu cezaya müstahak oldunuz!" diye 00:17:43.430 --> 00:17:44.767 onlara haber gönderiyor. 00:17:53.647 --> 00:18:00.819 Tabi onlar çıkmak istemediler ama müslümanlar onları muhasara edip de onlar da ölümü gözleriyle 00:18:01.970 --> 00:18:07.603 görür gibi müşahede edince baktılar ki muhasara var, açlık var, 00:18:07.603 --> 00:18:11.419 sonunda dayanamayacaklar ve öldürülecekler. 00:18:11.615 --> 00:18:19.143 Ölüm, ölecekleri hadisesi ayan beyan akıllarına yerleşince o zaman çıkmaya razı oldular. 00:18:33.900 --> 00:18:40.162 Ve artık bakıyorlar ki başka çare yok, bulundukları kaleden, diyardan, evlerden çıkarak 00:18:40.233 --> 00:18:46.794 Medine-i Münevvere'nin daha Kuzey'indeki mustahkem bir mevki olan Hayber'e gidiyorlar. 00:18:46.794 --> 00:18:53.504 Başlarındaki o hain de, Huyey b. Ahtap adlı Yahudi de Hayber'e gidince 00:18:53.505 --> 00:19:02.707 bir müddet için oradaki yahudilerin reisi, başkanı durumuna geçiyor. 00:19:02.871 --> 00:19:07.871 Hayber'in sonradan Hz. Ali Efendimiz'in eliyle fethedileceğini biliyoruz. 00:20:11.495 --> 00:20:20.631 Hayber'e, Hayber Kalesi'ne sığındıkları zaman oradaki şartlara razı oldukları takdirde orada yaşayabilirlerdi. 00:20:20.631 --> 00:20:27.969 Fakat yine rahat durmadılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken 00:20:27.969 --> 00:20:30.824 kendilerinin rahat edemeyeceklerini düşündüklerinden 00:20:30.923 --> 00:20:37.964 Resûlullah'a nasıl kötülük yapabileceklerini düşünerek Mekke'ye elçi, 00:20:37.989 --> 00:20:40.210 haberci gönderip Mekkeliler'i Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler. 00:20:40.426 --> 00:20:44.984 Mekkeliler o zaman müşrikler ya -Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret etmiş 00:20:44.984 --> 00:20:50.588 - onları kışkırttılar ve onları Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler. 00:20:51.540 --> 00:20:57.596 Resûlullah'ı ortadan kaldırmanın çarelerini aramanın faaliyetlerinin bir cümlesi olarak, 00:20:57.596 --> 00:20:59.547 cümlesinden bir tanesi olarak 00:20:59.838 --> 00:21:06.777 o zaman müslüman olmamış olan Mekkeliler'in reisi durumundaki Ebû Süfyan oraya giden elçiye soruyor: 00:21:07.152 --> 00:21:12.913 "Yahu! Bizim dinimiz mi daha hayırlı? Bu putperestlik, bu müşriklik, 00:21:12.913 --> 00:21:19.193 bu Mekke'nin putperest dini mi daha hayırlı yoksa bu Muhammed'e -sallallahu aleyhi ve sellem 00:21:19.466 --> 00:21:21.563 - indirilen din mi daha hayırlı?" 00:21:22.620 --> 00:21:27.281 Huyey b. Ahtab Tevrat'ı okuyan, Ehl-i Kitab'dan biri; 00:21:27.653 --> 00:21:32.389 "Allah'ın vahyi nedir? Peygamberler hangi haberle gelmişlerdir? 00:21:32.714 --> 00:21:35.797 Allahu Teâlâ hazretlerinin sıfatları nelerdir? 00:21:36.646 --> 00:21:43.179 Hak din nedir?" bunu çok iyi bilir, tilki gibi bilir ama diyor ki; "Sizin dininiz daha iyi!" 00:21:43.374 --> 00:21:49.356 Kendisi Ehl-i Kitab olduğu halde Mekkeliler'e "Sizin dininiz daha iyidir!" diyor. 00:21:49.356 --> 00:21:59.547 Yani "Putlara tapmak, taşlara tapmak, yontulmuş ağaçlara tapmak daha iyidir!" diyor. 00:21:59.547 --> 00:22:03.259 Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu; 00:22:03.910 --> 00:22:10.898 vahdaniyet akidesinin, Allah'ın birliği akidesinin müşriklikten ne kadar üstün olduğunu bildiği halde 00:22:10.947 --> 00:22:17.179 hıncından, hasedinden, düşmanlığından, kâfirliğinden, şeytanlığından; 00:22:17.379 --> 00:22:20.388 "Sizin dininiz daha iyi!" diyor, Mekkeliler'e müşrikliği methediyor. 00:22:20.429 --> 00:22:24.829 "Siz dininiz üzere kalın, Muhammed ile savaşın." demek istiyor. 00:23:25.565 --> 00:23:32.940 Bu kâfirce davranışlarının karşılığında da Allahu Teâlâ hazretleri 00:23:32.104 --> 00:23:38.246 âyet indirerek onların durumlarını Peygamber Efendimiz'e ve müslümanlara bildiriyor 00:23:38.459 --> 00:23:42.719 ve âyet-i kerîme ile kıyamete kadar onları lanetliyor. 00:23:42.915 --> 00:23:47.551 Kur'an durdukça, Kur'an okundukça o lanet yâd edilip duracak. 00:23:47.551 --> 00:23:55.100 O kâfirler bu davranışlarından dolayı o lanete uğramış oluyorlar. Âyet-i kerîmeler şunlar: 00:23:55.932 --> 00:24:03.616 "Ey Resûlum! Görmez misin ki evvelce kendilerine kitap indirilmiş olup ehli kitaptan olan, 00:24:03.790 --> 00:24:17.303 Tevrat'ı okumuş olan o kişiler puta, tağûta inanıyorlar da kâfir olan Mekke müşriklerine; 00:24:17.611 --> 00:24:22.246 'Onlar mü'minlerden daha doğru yolda.' diye söyleyebiliyorlar. 00:24:22.246 --> 00:24:24.916 Bu ne biçim densizliktir, bu ne biçim insafsızlıktır! 00:24:24.916 --> 00:24:29.805 Hani nerede kaldı kendilerine kitap inmesi, Peygamber gelmiş bir kavim olması hali! 00:24:29.805 --> 00:24:34.939 Nerede kaldı? Müşrikliği, mü'minlikten üstün sayıyorlar da puta tapmayı, 00:24:35.116 --> 00:24:42.389 Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktan öne geçiriyorlar! Ülâike'l-lezîne leanehümu'llâh. 00:24:42.390 --> 00:24:49.614 "İşte bu dünya hırsıyla veyahut hınçtan, kinden gözleri kararmış, kanlanmış olan 00:24:49.713 --> 00:24:55.824 bu hainler, bu zalimler, bu yahudiler Allah'ın lanet etmiş olduğu kimselerdir." 00:24:56.400 --> 00:25:03.132 Bu laneti hafife almamak lazım. Allah kime lanet ederse artık onun hiçbir yerde, 00:25:03.132 --> 00:25:09.560 hiçbir şekilde, hiçbir tutulacak dalı kalmaz, hiçbir kimse ona yardımcı olamaz. 00:25:09.560 --> 00:25:14.964 Kâinatın sahibi olan, Hâlık'ı olan Allahu Teâlâ hazretleri bir kavme lanet etti mi, 00:25:14.964 --> 00:25:19.919 o kavim bir daha ıslah olmaz, yardımcı bulamaz, durumundan kurtulamaz. 00:25:20.692 --> 00:25:30.323 Bu kâinatın yönetilmesinde, egemenliğinde, tasarrufunda bu heriflerin payları mı var? 00:25:30.557 --> 00:25:32.687 Öyle bir payları olsaydı 00:25:32.687 --> 00:25:37.518 cimriliklerinden, pintiliklerinden insanlara bir bakır şey bile vermezlerdi. 00:25:39.210 --> 00:25:46.135 Yoksa bu kâfirler, Allah'ın fazl u kereminden bazı şerefli kullarına, mü'minlere, 00:25:46.135 --> 00:25:51.320 Peygamber Efendimiz'e, ashabına vermiş olduğu o nimetlere haset mi ediyorlar? 00:25:53.692 --> 00:26:00.116 Halbuki insafla düşünülecek olursa Allahu Teâlâ hazretleri onların inandığı, 00:26:00.117 --> 00:26:04.937 peygamberleri olan İbrahim aleyhisselam'a ve İbrahim aleyhisselam'ın soyundan gelen 00:26:04.937 --> 00:26:09.867 insanlara da kitap vermiş, hikmet indirmişti. 00:26:10.809 --> 00:26:15.528 O peygamberler de onlara Allah'ın emirlerini söylemişlerdi, onlar mahrum bir kavim değil ki 00:26:15.627 --> 00:26:25.786 müşriklikten bir derece iyi durumdalar. Allah'ın elçileri onlara geldi ve onlara nice nice mülkler, 00:26:26.663 --> 00:26:33.740 hâkimiyetler, yeryüzünde hüküm sürme ve egemenlikler nasip oldu. 00:26:34.600 --> 00:26:44.187 Kendilerine o peygamberler gelip kitap inip hikmetli emirler geldiği devrede bir kısmı iman etti, 00:26:44.187 --> 00:26:50.274 imtihanı kazandı, Allah'ın rızasına erdi ve bir kısmı da yine o zaman bile 00:26:50.633 --> 00:26:56.300 o yahudi kavminin içinde kendilerine kitap indirilen insanlar arasından bir kısmı da 00:26:56.724 --> 00:26:59.811 o zaman yine bu yoldan yüz çevirdiler. 00:27:01.283 --> 00:27:07.655 Şimdi kızıyorlar ama bu emirler kendilerinin de tanıdığı Hz. İbrahim'e 00:27:07.655 --> 00:27:11.628 ve onun soyundan gelen peygamberlere geldiği zaman bile bir kısmı yine inandı, 00:27:11.628 --> 00:27:14.399 bir kısmı yine sapıttı, yine yoldan çıktı. 00:27:16.632 --> 00:27:21.466 İşte cehennem; böyle zalimler için, bu gibi edepsizler, insafsızlar için, 00:27:21.466 --> 00:27:29.361 bu gibi yüzsüz arsızlar için ateşli bir azap yeri olarak onların hakkından gelmeye kâfidir. 00:27:30.902 --> 00:27:35.311 Allahu Teâlâ hazretlerine kâfir olanlar, Allah'ın indirdiği âyetlere, 00:27:35.311 --> 00:27:42.136 kitaplara inanmayanlar, resûllerine karşı gelenler için Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor: 00:27:42.136 --> 00:27:50.170 "Biz onları cehenneme sevk edeceğiz; onların vücutları, derileri cayır cayır, 00:27:50.170 --> 00:28:04.336 cazır cazır yanıp harap olunca, derilerini tekrar tazeleyeceğiz ki azabı tekrar çeksinler. 00:28:05.437 --> 00:28:11.774 Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri mutlak galiptir, azizdir, her şeyi hikmetle yapar. 00:28:11.986 --> 00:28:15.870 Emrini tutan kurtulur, emrini tutmayan o çeşit cezalara uğrar." diye 00:28:15.870 --> 00:28:23.465 bu âyet-i kerîmeleri indirerek o kâfirlerin bu edepsizliğini ve bu edepsizliklerinden dolayı 00:28:23.490 --> 00:28:27.713 kıyamete kadar lânetullaha müstahak olduklarını da bildirdi. 00:28:27.713 --> 00:28:32.128 Demek ki Mekkeliler'i tahrik etmek için oraya elçi göndermeleri ve 00:28:32.128 --> 00:28:37.169 "Onları kışkırtmaya bir bahane olsun." diye "Sizin dininiz daha iyi." diyerek 00:28:37.402 --> 00:28:41.542 kendi peygamberlerine gelmiş olan hakikatleri bile inkâr durumuna düşüp 00:28:41.542 --> 00:28:46.275 müşrikliği methetmeleri onların ebedî lanete uğramalarına sebep oldu. 00:28:46.340 --> 00:28:48.480 Bunları ne kadar güzel sıralıyor; 00:28:48.404 --> 00:28:56.391 yahudilerin Ümmet-i Muhammed için ne gibi düşmanlıklar yaptığını derece derece anlatıyor. 00:28:56.738 --> 00:29:01.285 Ta başından beri ilk konuşan insanlar iman etseler bir şey olmayacak. 00:29:01.453 --> 00:29:05.100 Bu insanlar içlerinde biliyor, hak peygamber olduğunu anlıyor ama içlerinde düşmanlık var 00:29:05.100 --> 00:29:11.224 o düşmanlıkla suikast yapmaya, fesat çıkarmaya, 00:29:11.500 --> 00:29:14.987 birbirlerine düşürmeye çalışıyorlar, düşmanlarını kışkırtıyorlar. 00:29:15.120 --> 00:29:20.340 Böylece müslümanlara düşmanlık edip durmuşlar; âyetler onları anlatmaya devam ediyor 00:30:00.204 --> 00:30:06.777 Hayber'e kaçıp defolup giden Huyey, Mekke'ye adam gönderen ve Mekke'deki müşriklere; 00:30:06.777 --> 00:30:12.910 "Sizin müşriklik dininiz daha iyidir." diyen adam, Arap kabileleri arasında da dolaşıyordu. 00:30:13.234 --> 00:30:21.906 Araplar'dan bir Gatafan kabilesi var; çölde sıkıntıya alışkın, haşin bir kabile. Onlara gidiyor; 00:30:21.906 --> 00:30:30.313 "Müslümanlarla harp edin, Hayber arazisinin, ovasının, 00:30:30.412 --> 00:30:33.530 hurmalıklarının bir senelik mahsulünü size vereceğiz." diyorlar. 00:30:33.640 --> 00:30:38.280 "Bu ne biçim cömertlik!" Yahudilerin ne kadar pinti ve cimri oldukları bilinen bir şeydir. 00:30:38.379 --> 00:30:41.121 Bu bir senelik mahsulü neden veriyor? 00:30:42.648 --> 00:30:48.681 Hayber arazisi geniş bir arazi, sulak bir arazi, hurmaları çok ve geniş, geliri fazla; 00:30:48.964 --> 00:30:52.436 bunu o kabileye niye teklif ediyor? 00:30:52.596 --> 00:30:56.703 Müslümanları yok etmek, ezmek, bastırmak, 00:30:56.703 --> 00:30:59.830 İslâm dinini yeryüzünden kaldırmak için hıncından veriyor. 00:31:00.519 --> 00:31:08.136 Cimri ama İslâm'a olan kini sebebiyle kesenin ağzını açıyor; senelik mahsullerini, 00:31:08.136 --> 00:31:10.914 arazilerinin tümünü vermeye razı oluyor. 00:31:11.202 --> 00:31:14.563 Yeter ki müslümanlar o kâfirlerle çarpışsınlar, 00:31:14.751 --> 00:31:18.728 müşrik kabileler müslümanlarla çarpışsınlar da müslümanlar yok olsun. 00:31:18.957 --> 00:31:22.461 Onların düşmanlıklarının ne kadar şiddetli olduğunu gösteren bir alamet de işte budur. 00:33:03.906 --> 00:33:10.202 Bu adam, bu herif, bu alçak bu çalışmaları ile sonunda 00:33:10.459 --> 00:33:17.171 Kureyş'ten ve diğer kabilelerden on bin tane silahlı muharip toplamaya muvaffak oluyor; 00:33:18.601 --> 00:33:25.370 işte bu on bin kişi müslümanların kökünü kazımak niyetiyle Medine-i Münevvere'ye yöneliyor. 00:33:26.472 --> 00:33:31.637 İnsan bu on bin rakamının kıymetini, ne kadar önemli olduğunu kolay anlayamaz. 00:33:32.119 --> 00:33:36.570 Medine'ye gitmiş olanlar da Medine'nin bugünkü gibi büyük bir şehir olduğunu sanır. 00:33:36.570 --> 00:33:43.580 Öyle değil, küçücük bir köy, çok az bir nüfusu var. 00:33:43.533 --> 00:33:48.949 Bunlar on bin kişilik bir muharip ile Gatafan'dan, Kureyş'ten, 00:33:48.949 --> 00:33:54.967 daha başka müşrik kabilelerden topladıkları, kışkırttıkları, vaat ettikleri insanlarla geliyorlar, 00:33:55.279 --> 00:33:59.120 fakat karşılarında hendek kazılmış olduğunu görüyorlar. 00:33:59.223 --> 00:34:02.704 Başka yerlerden Medine-i Münevvere'ye girmek mümkün değil, 00:34:02.752 --> 00:34:05.896 sadece belli bir yerden girmek mümkün; o girişte de hendek kazılmış, 00:34:05.896 --> 00:34:10.643 müslümanlar bu tarafta savunmadalar. O hendeği aşıp da bu tarafa gelemiyorlar. 00:34:10.865 --> 00:34:18.607 O zaman bu Huyey b. Ahtab isimli mel'un Benî Kureyza kabilesine geliyor. 00:34:18.706 --> 00:34:22.705 Benî Kureyza Medine'nin hurmalıkları civarında kalesi olan, 00:34:23.130 --> 00:34:30.864 orada komşu olarak oturan ve henüz oradan çıkarılmamış olan Yahudi kabilesi, tabi surlarla çevrili. 00:34:31.175 --> 00:34:35.393 Oturdukları yerleri görmek bana nasip oldu, gittim. 00:34:35.573 --> 00:34:40.848 Bir mühendis arkadaş harabelerini gösterdi; "Bak bunların yeri burasıdır." dedi. 00:34:41.760 --> 00:34:44.256 Hakikaten hurmalıklar arasında bir tepede, 00:34:44.517 --> 00:34:49.110 etrafı duvarlarla çevrili müstahkem bir mevki, kapılar kapalı. 00:34:49.110 --> 00:34:52.972 Tabi emniyet saikası ile kapatmışlar. 00:34:53.207 --> 00:35:01.287 Huyey kapıyı çalıyor, o yahudilerin, Benî Kureyza'nın reisi Kâb b. Esep içeriden; 00:35:01.287 --> 00:35:04.310 "Kim o? Niye geldin?" diye soruyor. 00:35:05.254 --> 00:35:10.628 "Ben sana Kureyşlilerle, onların seyyidleri ile efendileriyle, komutanlarıyla, 00:35:10.628 --> 00:35:16.431 Gatafan'ın efendileriyle, komutanlarıyla geldim, hayır getirdim." diyor. 00:35:16.707 --> 00:35:19.568 Kâb b. Esep diyor ki; "Hayır! Sen hayır getirmedin, şer getirdin. 00:35:19.568 --> 00:35:23.972 Çünkü sen şom bir insansın, uğursuz bir insansın." "Yahu! Aç şu kapıyı!" diyor. 00:35:24.206 --> 00:35:27.324 "Açmam!" diyor. "Aç şu kapıyı!" diye ısrar ediyor. 00:35:27.545 --> 00:35:36.681 Nihayet kapıyı açıyor. Onlara teklifte bulunuyor; 00:35:38.403 --> 00:35:45.697 "Bak bu kadar orduyla gelmişiz, sen şu müslümanlarla ahdini boz da sen de bizim aramıza katıl 00:35:45.722 --> 00:35:49.375 ve burada bu müslümanları temizleyelim." diyor. "Hayır!" diyor. 00:35:49.806 --> 00:35:55.786 "Ben sizin sonunuzu iyi görmüyorum ve bu teklifleriniz sizin sandığınız gibi 00:35:55.786 --> 00:36:01.400 sonuçlanacak gibi görünmüyor, onun için ben ahdi bozacak değilim. 00:36:01.579 --> 00:36:07.773 Ahdi bozmam, Müslümanlar dürüst insanlar; yapılan anlaşmayı bozmayınca bir şey yapmıyorlar, 00:36:07.945 --> 00:36:12.395 anlaşmayı bozan olursa da canını çıkarıyorlar, diyarlarından sürüyorlar." 00:36:12.622 --> 00:36:15.894 Mert insanlar olduklarını bildiği için "Ben ahdi bozmam." diyor. 00:36:46.143 --> 00:36:53.235 Öteki hain, zalim, kurnaz, şeytan; ısrar ediyor, tahrik ediyor, vaad ediyor. 00:36:53.949 --> 00:36:57.948 "Şöyle servete nâil olacaksın, bu iş bittikten 00:36:57.948 --> 00:37:06.469 onların arazilerinden geçmek suretiyle sonra şunlara sahip olacaksın." diyor. 00:37:06.674 --> 00:37:10.576 Bu kabilenin arazisi de Medine'ye ulaşıp orayı vurmak için tek yer, bir geçiş yeri. 00:37:10.821 --> 00:37:17.476 Huyey, toplanmış orduyu hendekten geçiremeyince buradan geçirmeye çalışıyor. 00:37:17.652 --> 00:37:22.864 "Boz şu ahdi!" diyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile ahdi bozmaya teşvik ediyor. 00:37:22.889 --> 00:37:25.720 "Boz ahdini! Buradan hücum edelim. 00:37:25.223 --> 00:37:30.430 Hendekten geçemedik ama buradan geçip onları haklayalım, köklerini kazıyalım!" diyor 00:37:30.566 --> 00:37:34.299 ve nihayet Benî Kureyza'nın başındaki kişiyi ikna ediyor. 00:38:14.258 --> 00:38:22.476 Bu noktada, bu adamların hareket tarzından yahudilerin zihniyetleri, 00:38:22.509 --> 00:38:26.604 mantıkları, anlayışları, ahlâkları ortaya çıkıyor. 00:38:26.778 --> 00:38:34.581 Onlar ancak kendi menfaatlerine olduğu zaman ahde riayet ediyorlar. 00:38:34.964 --> 00:38:41.646 Ahdi bozmanın kendi menfaatlerine olduğunu hissettikleri zaman derhal ahdi bozabiliyorlar. 00:38:41.646 --> 00:38:46.754 Yahudiler de böyle, hıristiyanlar da böyle; bütün kâfirler böyle. 00:38:46.945 --> 00:38:51.802 Osmanlılar da tam Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem'in ahlâkı ile hareket etmişlerdir, 00:38:51.802 --> 00:39:00.760 Balkanlar'da daima yapılmış olan ahidler karşı taraf tarafından bozulmuştur; bu yahudiler böyle. 00:39:00.726 --> 00:39:09.837 Bu davranıştan devamlı huyları, tıynetleri, tabiatları çok net olarak, aşikâr olarak ortaya çıkıyor. 00:39:10.600 --> 00:39:17.215 Bu davranış şekli, bu huy, bu ahlâk, bu anlayış hâlâ onların temel anlayışıdır. 00:39:17.215 --> 00:39:21.461 Demek istiyor ki; "Bugün de müslümanlar dikkat etsinler." 00:39:21.678 --> 00:39:25.699 Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme indiriyor: 00:39:27.414 --> 00:39:32.882 "O adamların ne zaman müslümanlarla aralarında bir ahit ve anlaşmaları olsa 00:39:33.145 --> 00:39:36.632 onları böyle bozmak mı istiyorlar? 00:39:37.223 --> 00:39:45.818 Allahu Teâlâ hazretleri ahitleri bozanlara gereken cezayı verecek." 00:39:47.958 --> 00:39:59.736 Bu Bakara sûresinin 100., 101. âyet-i kerîmesi; "Onlar ahdi bozuyorlar. 00:39:59.835 --> 00:40:02.228 Onların imanla ilgileri yok." 00:40:02.785 --> 00:40:12.202 Resûlullah onlara Allah tarafından gelen emirleri tebliğ ederken aslında ne yapmış oluyor? 00:40:14.345 --> 00:40:19.984 Onların kendilerine indirilmiş olan kitabını da tasdik etmiş oluyor. 00:40:20.863 --> 00:40:25.411 "Bak, İbrahim hak peygamber, Tevrat hak kitaptı, siz Ehl-i Kitabsınız, 00:40:25.411 --> 00:40:26.653 doğru yoldaydınız." diye bildirmiş oluyor. 00:40:26.937 --> 00:40:30.371 Aslında onların menfaatine; şeytana uymasalar, nefse uymasalar, 00:40:30.371 --> 00:40:37.820 hınçlarını yenseler gelen kişinin kendilerini tasdik edici bir nimet olduğunu anlayacaklar. 00:40:38.265 --> 00:40:49.339 Fakat bu Ehl-i Kitab onu anlamıyor, bu yahudiler kendilerine indirilmiş olan 00:40:49.340 --> 00:40:51.785 kitaptaki âyetleri de dinlemiyorlar. 00:40:52.920 --> 00:40:54.848 Orada kendilerine emredilmiş olan şeyleri de yapmıyorlar; 00:40:54.848 --> 00:40:56.789 onları sırtlarının arkasına atıyorlar 00:40:57.221 --> 00:41:05.334 ve sanki hiç bilmiyormuş gibi kendi kitaplarına da kendi inançlarına da 00:41:05.334 --> 00:41:11.404 uymayan yanlış bir yolda, şeytanın yolunda yürümeye devam ediyorlar. 00:41:37.971 --> 00:41:45.492 Bu Benî Kureyza'nın da onların aldatmasına uyup ahdi bozmaya razı olmasından sonra 00:41:45.492 --> 00:41:49.439 oradan yapılan hücum müslümanlara zarar verebilirdi. 00:41:49.439 --> 00:41:54.831 Hakikaten müslümanlar; "Düşman öbür taraftan gelecek." diye hazırlanmışlardı ama 00:41:54.832 --> 00:42:01.172 Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bildirdiği üzere müslümanlara yardımcı melekler gönderdi. 00:42:01.342 --> 00:42:08.461 Meleklerle onları teyit ve takviye etti ve o kâfirlerin üzerine bir rüzgâr estirdi ki 00:42:08.743 --> 00:42:12.376 o rüzgâr onların gözlerini, ağızlarını, burunlarını doldurdu 00:42:12.376 --> 00:42:17.486 ve ordu birliklerinin birbirleri ile irtibatını kopardı. Orduyu darmadağın etti; 00:42:18.119 --> 00:42:24.829 o esen rüzgârdan, o gelen hainlerin, zalimlerin Mekke'ye zarar verecek bir halleri kalmadı. 00:42:24.854 --> 00:42:32.140 O kum fırtınasından dolayı ve meleklerin yardımı dolayısıyla müslümanlar bir zarara uğramadılar. 00:42:32.140 --> 00:42:38.614 Yoksa oradan yapılan bir hücum müslümanların hakikaten çok zarara uğramalarına sebep olabilirdi. 00:43:24.693 --> 00:43:31.278 Allahu Teâlâ hazretleri, müslümanların zayıf olduğu en tehlikeli anda Benî Kureyza'nın 00:43:31.278 --> 00:43:37.435 düşman tarafına meyledip de ahdi bozması üzerine onların cezalandırılmasını murad etti. 00:43:37.460 --> 00:43:39.437 Resûlullah Efendimiz'e emretti. 00:43:39.609 --> 00:43:42.764 Düşmanlar bir şey yapamadan dağılıp gittikten sonra 00:43:42.764 --> 00:43:47.836 Benî Kureyza müslümanlarla karşı karşıya kaldı; ötekiler savuşup gittiler. 00:43:47.836 --> 00:43:53.887 O sıcaklarda, oralarda uzun zamanda duramazlardı; her an tehlikedeler, ihtiyaçları var, 00:43:53.959 --> 00:43:56.259 malları biter, yiyecekleri içecekleri biter. 00:43:56.284 --> 00:43:59.821 Uzun zaman oralarda kalamayacakları için defolup gittikten sonra 00:43:59.967 --> 00:44:03.103 müslümanlar, Benî Kureyza üzerine yürüdü. 00:44:03.205 --> 00:44:07.565 Zaten yakın; kaleleri hemen Küba'nın ötesinde. 00:44:07.657 --> 00:44:14.301 Onları muhasara ettiler ve teslim olmaya zorladılar. 00:44:14.807 --> 00:44:18.551 Hepsi mecburen teslim oldular. 00:44:18.657 --> 00:44:23.881 Sa'd b. Muaz radıyallahu anh onlara yapılacak muamele konusunda hakem oldu. 00:44:24.172 --> 00:44:27.728 "Bunlar ahdi bozdular. Müslümanlarla müşrikler harp ederken 00:44:27.728 --> 00:44:32.833 harpte müslümanları arkadan hançerleyecek, çok tehlikeli bir iş yaptılar, 00:44:32.833 --> 00:44:39.100 çok büyük bir cürüm işlediler. Bunların cezası ne olacak? Hakem, hâkim yani kadı kim olsun?" 00:44:39.164 --> 00:44:40.905 "Sa'd b. Muaz olsun." denildi. 00:44:40.905 --> 00:44:48.418 Sa'd b. Muaz mübarek bir insan, çok ciddi bir insan; eşraftan kıymetli, hürmetli bir insan. 00:44:49.296 --> 00:44:52.837 O vaziyeti mütalaa etti 00:44:53.189 --> 00:45:02.810 ve savaşa katılıp müslümanlarla savaşmış olan muharip erkeklerin öldürülmesine, 00:45:02.471 --> 00:45:13.578 kadınların ve çocukların esir edilmesine, mallarının, hurmalıklarının taksim edilmesine hükmetti. 00:45:13.732 --> 00:45:21.366 Böylece Benî Kureyza da durum lehine iken ahid yapıp keyfine bakarken 00:45:21.527 --> 00:45:26.383 müslümanlar sıkıştığı zaman ahdi bozup onları çok müşkül durumda bırakmak, 00:45:26.383 --> 00:45:31.200 çok tehlikeli bir duruma düşürmek fiilinin cezasını çekmiş oldu. 00:45:31.435 --> 00:45:36.735 Bu hüküm hakkında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; 00:45:37.400 --> 00:45:42.820 "Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun olan hükmü hükmettin, 00:45:42.196 --> 00:45:47.959 yedi kat semadaki meleklerin beğendiği bir hüküm ile hükmettin." diye 00:45:48.219 --> 00:45:54.800 Sa'd b. Muaz'ı övdü ve o Benî Kureyza yahudileri de öylece cezalandırıldılar. 00:46:48.812 --> 00:46:54.799 Nihayet bütün bu şerleri, fesatları tanzim eden, 00:46:55.720 --> 00:47:03.100 o yılanların başı Huyey b. Ahtab yakalanmış olarak getirildi ve Resûlullah'ın huzuruna dikildi. 00:47:03.463 --> 00:47:14.897 "Olan oldu; Allah'ın kaderi böyleymiş, yahudilerin aheyhine takdir böyleymiş." diye 00:47:15.114 --> 00:47:18.730 insanlara döndü, birkaç söz söyledi, sonra oturdu. 00:47:18.730 --> 00:47:23.950 Onun da kafası kesildi, böylece o mel'un da cehennemi boylamış oldu. 00:48:36.296 --> 00:48:45.240 Yahudiler böyle çeşitli hilelerle müslümanları yok etmek için Resûlullah'a kastetmek için uğraşıp 00:48:45.421 --> 00:48:51.123 harp ile darp ile hile ile fitne ile bir şey yapamayınca 00:48:52.142 --> 00:48:56.837 o düşmanlık tohumu yine içlerinde devam etti. 00:48:57.193 --> 00:49:02.713 O Huyey isimli hain öldürüldü, ötekiler cezalandırıldı, berikiler sürüldü, 00:49:02.969 --> 00:49:08.895 fakat erkekler bir şey yapamayınca bu sefer yahudiler daha gizli daha hain 00:49:08.895 --> 00:49:11.455 bir metod olarak kadınları öne sürdüler. 00:49:11.839 --> 00:49:15.279 Peygamber Efendimiz'e zarar vermek üzere 00:49:15.463 --> 00:49:19.202 Hayber'den bir kadın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. 00:49:19.590 --> 00:49:24.985 Hayber, yahudilerin kalesi. Oradan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir kadın geldi 00:49:25.181 --> 00:49:28.646 ve ona ikram olarak, hediye olarak bir et getirdi. 00:49:28.811 --> 00:49:34.648 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem o etten biraz çiğnedi, sonra; 00:49:35.620 --> 00:49:40.476 "Bu et bana kendisinin zehirli olduğunu bildiriyor." dedi. 00:49:42.167 --> 00:49:46.257 O eti çıkardı ama birkaç tanesini çiğnemişti. 00:49:47.583 --> 00:49:52.854 O çiğnemesi dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in 00:49:53.790 --> 00:49:55.144 ağrısı yıldan yıla 00:49:55.496 --> 00:50:04.671 ziyadeleşti. Ağzından vücuduna dağılmış olan o zehirden dolayı ağrısı sızısı yıldan yıla ziyadeleşti ve 00:50:04.783 --> 00:50:11.548 hatta o zehirli şey Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in âhirete intikaline sebep oldu. 00:50:11.980 --> 00:50:13.222 Resûlullah efendimiz; 00:50:13.222 --> 00:50:19.135 "O Hayberli kadının getirdiği etin acısını hâlâ şuramda hissediyorum." derdi. 00:50:20.761 --> 00:50:26.774 Resûlullah Efendimiz'in âhirete göçmesine o zehirli et sebep oldu. 00:51:33.750 --> 00:51:37.647 Bu anlattıklarımızdan yahudilerin, yahudi kavminin tıyneti 00:51:37.916 --> 00:51:45.697 ve müslümanlarla alakasının nasıl düşmanlık temelleri üzerine bina edilmiş olduğunu görüyoruz. 00:51:45.884 --> 00:51:48.671 Tarih boyunca da bu böyle olmuştur. 00:51:48.979 --> 00:51:55.921 Bir zaman sonra; "Acaba yahudiler bu tıynetlerini, bu tabiatlerini değiştirirler de 00:51:55.946 --> 00:52:03.467 bize dost olabilirler mi, mümkün mü?" Bir zaman sonra kurt değişir de 00:52:03.474 --> 00:52:07.424 kuzularla arkadaş olması ne kadar mümkünse işte bu da o kadar mümkün. 00:52:07.424 --> 00:52:11.914 Kurt nasıl kurtluğunda devam ediyorsa, yahudi milleti de düşmanlığında devam ediyor. 00:52:11.914 --> 00:52:13.866 İşte bu günümüzde de görüyoruz. 00:52:15.214 --> 00:52:22.161 İstilaya uğramış ülkelerde taşlarla o zavallı ahâlinin kemiklerini nasıl ezdiklerini, 00:52:22.161 --> 00:52:28.188 nasıl ezâ ettiklerini, nasıl sağa sola hunharca saldırdıklarını görüyoruz. 00:52:28.401 --> 00:52:34.348 Onlardan, tabiatlerinden sizlere misaller vermiş olduk ki; 00:52:34.373 --> 00:52:36.422 "Müslümanlara karşı neler hissediyorlar, bilelim." 00:52:36.422 --> 00:52:39.818 Bu böyle devam eder, buna karşı uyanık olmamız lazım gelir. 00:53:49.498 --> 00:53:57.346 Bu tabiat, bu düşmanlık, bu adalet Allah'ın takdiridir. 00:53:57.346 --> 00:54:03.551 Allahu Teâlâ hazretleri böyle takdir eylemiş ki Kur'ân-ı Kerîm'inde şöyle buyuruyor: 00:54:03.551 --> 00:54:09.365 Le-tecidenne eşedde'n-nâsi adâveten li'l-lezîne âmenû'l-yehûde ve'l-lezîne eşrekû. 00:54:09.527 --> 00:54:15.321 "Ey Resûlüm! İnsanları inceleyecek olursan görürsün ki iman edenlere karşı 00:54:15.321 --> 00:54:19.813 en şiddetli düşmanlık besleyenler yahudilerdir ve müşriklerdir." 00:54:20.743 --> 00:54:23.848 Âyeti kerimede böyle bildiriliyor. 00:54:23.977 --> 00:54:26.502 Diğer bir âyeti kerime'de şöyle bildiriliyor: 00:54:31.339 --> 00:54:36.377 Ve len terdâ anke'l-yehûdü ve le'n-nesârâ hattâ tettebia milletehüm. 00:54:36.546 --> 00:54:40.971 İkinci âyeti kerime. Okuduğu, delil olarak getirdiği âyet-i kerîmede de şöyle bildiriliyor: 00:54:42.353 --> 00:54:51.403 "Ey Resûlüm! Yahudiler ve nasrânîler senden asla hoşnut ve razı olmazlar, olmayacaklar; 00:54:51.664 --> 00:54:58.748 ilelebet mümkün değil. Ancak sen onların dinlerine, milliyetlerine, yollarına tâbi olursan; 00:54:59.570 --> 00:55:03.526 ancak onlara uyarsan razı olurlar. Yoksa sen Allah'ın emrini bildirip de hak yolda yürümeye kalktın mı 00:55:03.526 --> 00:55:07.487 onlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." 00:55:07.255 --> 00:55:09.886 Üçüncü âyet-i kerîmede de buyuruluyor ki: 00:55:10.246 --> 00:55:19.830 "Yahudiler -hainler, edepsizler, terbiyesizler utanmadan- dediler ki; 'Allah'ın eli cimridir.'" 00:55:19.830 --> 00:55:23.229 Utanmadan Allah'a dil uzatıp böyle haince söz söylediler. 00:55:23.230 --> 00:55:32.658 Halbuki onların elleri öyledir ve bu edepsizliklerinden dolayı ayrıca lanete uğradılar. 00:55:32.757 --> 00:55:40.000 Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti geniştir, cömertlerin cömerdidir; kullarının, 00:55:40.100 --> 00:55:43.849 yaratıklarının rızıklarını nasıl infak ediyor. 00:55:43.991 --> 00:55:47.662 Nasıl bol bol kullarına ihsan ediyor, nasıl nimetler bahşediyor. 00:55:47.687 --> 00:55:51.919 Bunlar ortadayken utanmadan böyle laflar söylediler. 00:55:52.540 --> 00:55:57.409 "Ey Resûlüm! İndirilen âyetler onların çoğunun tuğyanını ve küfrünü arttırdı. 00:55:57.944 --> 00:56:03.637 İnada düştüler, ters duruma düştüler ve nedense sana Allah'ın âyetleri indikçe 00:56:03.637 --> 00:56:06.997 onların tuğyanı arttı, küfürleri ziyadeleşti. 00:56:07.212 --> 00:56:14.897 Allahu Teâlâ hazretleri de onların arasına kıyamet gününe kadar düşmanlık 00:56:14.920 --> 00:56:17.980 ve buğz u adavet enkal eyledi. 00:56:18.698 --> 00:56:25.414 Harp için savaş için ne zaman bir ateş yaksalar Allahu Teâlâ hazretleri o ateşi söndürmüştür 00:56:26.392 --> 00:56:33.158 ve onlar buna rağmen yeryüzünde fesat çıkarmaya devam edegelmişlerdir." 00:56:33.158 --> 00:56:38.147 Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki fesatçıları, müfsitleri sevmez. 00:56:38.355 --> 00:56:45.910 İşte bu mel'un kavmin eskiden beri yaptıkları işlerden, söylemiş oldukları 00:56:45.910 --> 00:56:54.940 edepsizce sözlerden ve davranışlardan çıkan çerçeve ve manzara onların umumi halleridir. 00:56:54.979 --> 00:57:00.711 Allah'a dil uzatıyorlar, inen âyetler onların küfürlerini tuğyanlarını arttırıyor 00:57:01.109 --> 00:57:06.529 ve müslümanlara olan adavetleri, kızgınlıkları, kinleri hiçbir zaman sönmüyor 00:57:06.689 --> 00:57:09.156 ve bu tarzda devam edip duruyorlar. 00:57:30.146 --> 00:57:35.924 Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini söyleyince biz âmennâ ve saddaknâ diye kabul ediyoruz da, 00:57:36.868 --> 00:57:41.117 yahudiler acaba bu söylenilen şeyleri inkâr ediyorlar mı? 00:57:41.142 --> 00:57:45.354 Hayır. İnkâr etmek şöyle dursun bir de iftiharla itiraf ediyorlar. 00:57:45.354 --> 00:57:50.310 Hani; Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler diye bir söz vardır. 00:57:50.187 --> 00:57:57.557 "Çingene delikanlısı övünmek isterken şu hırsızlığı yaptım, bu edepsizliği yaptım diye anlatır." 00:57:57.557 --> 00:58:02.532 Bunun gibi onlar da edepsizliklerini iftiharla söylüyorlar. 00:58:02.631 --> 00:58:06.974 İşte o Oskar isimli yahudinin sözünü naklediyor: 00:58:07.662 --> 00:58:13.957 "Biz yeryüzünde fitne çıkarırız, insanlar arasına fesat sokarız; bizim yaptığımız şey budur." diye 00:58:13.958 --> 00:58:19.818 yaptıklarını övüne övüne, iftihar yollu söylüyorlar. 00:58:19.917 --> 00:58:23.253 İnkâr da etmiyorlar, itiraf ediyorlar, iftiharla söylüyorlar. 00:59:04.506 --> 00:59:07.422 Müslüman kardeşlerim, aziz kardeşlerim! 00:59:07.422 --> 00:59:12.890 Yahudilerin tıynetlerini, tabiatlerini işte böylece anlatmış olduk. 00:59:12.164 --> 00:59:17.662 Bize düşen, bize düşmanlık edenlerin farkına varmaktır! 00:59:18.416 --> 00:59:27.908 Bizim hakkımızda başkaları ne niyet besliyorsa o niyetlerini bilmemizdir, ondan gafil olmamamızdır. 00:59:28.496 --> 00:59:33.696 Bizimle harp edenlerden, Allah ile Resûlullah ile harp etmeye kalkışanlardan, 00:59:34.121 --> 00:59:37.930 Allah'ın dinine hücum edenlerden gafil olmamamızdır, 00:59:37.930 --> 00:59:43.130 onların yaptıkları mücadelelerin karşısına çıkmamızdır. Bize yakışan budur! 00:59:43.230 --> 00:59:49.618 Hakikaten, Allah razı olsun bu Hocaefendi kardeşimiz, 00:59:49.618 --> 00:59:58.784 -Mısırlı tefsir hocasıymış- âyet-i kerîmelerle ve İslâm tarihinde vuku bulmuş hadiselerle, 00:59:58.882 --> 01:00:05.511 sahih rivayetlerle durumu gayet güzel anlattı ve manzara çok net olarak ortaya çıktı. 01:00:05.663 --> 01:00:11.190 Şimdi adamların hallerinin menşeini, kökünü anlamış oluyoruz. 01:00:11.932 --> 01:00:15.635 Kalplerinin derinliklerindeki niyetlerini, tarih boyunca 01:00:15.636 --> 01:00:18.919 kendilerini besleyen kinlerinin menşeini anlamış olduk. 01:00:19.190 --> 01:00:21.737 Allah razı olsun; kardeşimiz güzel bir konuşma yaptı. 01:00:22.165 --> 01:00:25.774 Bizim bunlardan gafil olmamamız lazım! 01:00:26.125 --> 01:00:29.299 "Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz." demiş dedelerimiz. 01:00:29.299 --> 01:00:34.388 Kısaca kestirmiş atmış. Şimdi bu adamlar suretâ yani dış görünüş 01:00:34.388 --> 01:00:38.586 itibariyle sanki böyle müttefikmiş gibi veyahut dostmuş gibi 01:00:38.586 --> 01:00:43.693 görünseler bile asıl niyetleri, halleri bu olduğuna göre, 01:00:43.792 --> 01:00:46.924 müslümanların bu hususta uyanık olması lazım gelir! 01:00:47.150 --> 01:00:53.728 Kimler kendilerinin dostlarıdır, kimler düşmanlarıdır farkında olmaları gerekir. 01:00:53.728 --> 01:01:03.119 Hiç şüphe yok ki müslümanların dostu Allah'tır. Müslümanların dostları diğer müslümanlardır. 01:01:04.384 --> 01:01:10.892 el-Küfrü milletün vâhidetün. "Kâfirlerin hepsi de yekvücuttur. Tek bir topluluk halindedir." 01:01:10.892 --> 01:01:14.514 Hepsinin de ortak noktası aralarında ne kadar farklılık olsa, 01:01:14.515 --> 01:01:18.844 ihtilaf olsa da birleşip müslümanları yok etmek istemeleridir. 01:01:19.519 --> 01:01:25.991 Zarara uğratmak isterler, mümkünse yeryüzünden silip atmak isterler, kökünü kazımak isterler. 01:01:26.290 --> 01:01:31.590 Onun için dostlarımızı bilelim, düşmanlarımızı bilelim, uyanık olalım. 01:01:31.626 --> 01:01:34.510 Dinimize sımsıkı sarılalım, Allah'ın kitabına sımsıkı sarılalım; 01:01:34.535 --> 01:01:38.200 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in 01:01:38.260 --> 01:01:41.840 sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılalım, gafil olmayalım! 01:01:41.840 --> 01:01:44.992 Çünkü müslüman uyanıktır, feraset sahibidir. 01:01:45.216 --> 01:01:51.999 Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanma yollarını bilir ve ona göre hayatını tanzim eder. 01:01:52.379 --> 01:01:56.609 Hava güzel, manzara güzel, ülke güzel, nimetler güzel! 01:01:56.609 --> 01:02:05.770 Maaş geliyor, dükkân çalışıyor; -bunları ben biraz da kendim ilave ediyorum- yan gelip yatalım. 01:02:05.992 --> 01:02:13.445 Bir ay tatil, deniz kenarında, plajda, Bodrum'da, Marmaris'te eğlenelim derken 01:02:13.811 --> 01:02:19.950 düşmanlar öbür tarafta yaşıyorlar ve çalışıyorlar. 01:02:19.363 --> 01:02:24.958 Su uyur, düşman uyumaz diye bir söz vardır. Su ne demek? 01:02:25.505 --> 01:02:32.540 Herkes bu suyu musluklardan akan, gölde toplanan şey sanır. 01:02:32.203 --> 01:02:33.622 Su uyur, düşman uyumaz. 01:02:33.884 --> 01:02:34.469 Yanlış. 01:02:34.850 --> 01:02:43.835 Oradaki su, sü demek. "Asker" demek, "çeri" demek. Subaşı, çeribaşı diyoruz ya, ne demek? 01:02:43.927 --> 01:02:47.356 "Askerin komutanı" demek. Asker yorulur, uyur. 01:02:47.356 --> 01:02:50.882 Bir sefer yapar, bir yerden bir yere gider, yorgun düşer, 01:02:50.882 --> 01:02:56.101 çadırları kurar kurmaz yatar, horul horul uyur. 01:02:56.101 --> 01:03:01.887 Su uyur, yani "Ey komutan! Senin askerin uyur ama düşman uyumaz. 01:03:02.118 --> 01:03:06.546 Senin en gafil zamanını bekler, bastırır." Sen Bodrum'da, Marmaris'te, 01:03:06.546 --> 01:03:14.205 İzmir'de, Erdek'te Kefken'de, şurada burada zevk ü sefa yaparken, keyif çatarken, 01:03:14.205 --> 01:03:18.805 dinini unutmuşken, tarihi düşmanlarını din düşmanlarını unutmuşken, 01:03:18.975 --> 01:03:26.259 dünyadan haberin yokken, düşman uyumaz, sonunda bir hücum eder! 01:03:26.451 --> 01:03:28.125 Artık düşmana sayım suyum yok! 01:03:28.125 --> 01:03:32.240 "Ben şimdi tam uyuyacaktım, uyanıyım da ondan sonra seninle savaşırız." 01:03:32.123 --> 01:03:34.133 denmeyeceğini herkes biliyor. 01:03:34.319 --> 01:03:38.789 Onun için bu kardeşimizin bu güzel konuşmasının arkasından ben de birkaç söz ekleyerek 01:03:38.813 --> 01:03:40.718 yine onun sözleri ile bitirmek istiyorum. 01:03:41.460 --> 01:03:44.428 Allahu Teâlâ hazretleri bizi gafletten uyandırsın. 01:03:45.129 --> 01:03:49.875 Kendi rızasını kazanmak için dîn-i mübîni uğrunda canla başla çalışmayı, 01:03:49.974 --> 01:03:54.807 malımızla mülkümüzle her türlü müktesebatımızla çalışmayı nasip eylesin. 01:03:54.854 --> 01:03:57.979 Böylece rızasını kazanmayı nasip eylesin. 01:03:58.204 --> 01:04:03.910 Müslümanları kimsenin karşısında hor ve zelil etmesin. İslâm için çalışan, 01:04:03.910 --> 01:04:07.140 gayret gösteren kardeşlerimizi her yerde muvaffak eylesin. 01:04:07.575 --> 01:04:12.842 Mücahid kardeşlerimizi mansur ve muzaffer eylesin. Müslümanları galip eylesin. 01:04:12.853 --> 01:04:17.138 İstilaya uğramış İslâm beldelerini kurtarmayı cümlemize nasip eylesin. 01:04:17.543 --> 01:04:22.828 Bir zamanlar ezanların okunduğu, namazların kılındığı, İslâm ahkâmının yürüdüğü, 01:04:23.650 --> 01:04:28.951 İslâm hutbelerinin okunduğu diyarlar şimdi kâfirlerin eline geçti. 01:04:28.951 --> 01:04:35.876 Onlardan o diyarları aldığımız gibi İslâm'ı dünyanın her yerine götürüp tebliğ edip 01:04:35.876 --> 01:04:43.717 müslümanlığı onlara aşılamayı, İslâm'ı yaymayı ve bütün dinlere galip hâle getirmeyi 01:04:43.717 --> 01:04:47.965 Allah cümlemize nasip eylesin. O uğurda çalışmayı nasip eylesin. 01:04:48.651 --> 01:04:50.988 O hâli de bize göstersin; 01:04:51.130 --> 01:04:55.659 İslâm'ın izzetini, aziz olduğunu, yayıldığını, yükseldiğini görüp 01:04:55.874 --> 01:04:58.561 huzur içinde ölmeyi cümlemize nasip eylesin. 01:04:58.820 --> 01:05:06.215 Allah rahmet eylesin Selahaddin-i Eyyûbî rahmetullahi aleyh Kudüs müslümanlar tarafından 01:05:06.215 --> 01:05:10.891 tekrar kâfirlerden alınıncaya kadar gülmemeye ahdetmiş, 01:05:10.916 --> 01:05:12.919 "Hiç gülmeyeceğim." demiş, kaşları çatık duruyor. 01:05:13.537 --> 01:05:18.748 Allahu Teâlâ hazretleri bize de kâfirlerin elinden 01:05:18.785 --> 01:05:22.294 bütün İslâm diyarlarını alıp gülmeyi nasip eylesin. 01:05:22.709 --> 01:05:26.380 Oradan ötelere de İslâm'ı yaymayı nasip eylesin. 01:05:26.366 --> 01:05:32.462 Ama o diyarlara İslâm'ı yaymanın hükmü kendi içimizde İslâm'ı yerleştirmektir, 01:05:32.463 --> 01:05:36.260 önce kendimiz has müslüman olacağız. Kendi ailemizde, kendi diyarımızda 01:05:36.359 --> 01:05:40.359 İslâm'ın kuvvetlenmesidir, ondan sonra oralara yayılmaktır. 01:05:40.404 --> 01:05:48.655 Onun için var gücümüzle, gecemizle gündüzümüzle, her işimizle her vesile ile baş gailemiz, 01:05:48.655 --> 01:05:51.914 baş düşüncemiz, baş çalışmamız İslâm'a yardım etmek, 01:05:51.939 --> 01:05:55.307 İslâm'ın ilerlemesi, yükselmesi için çalışmak olmalı. 01:05:55.307 --> 01:06:00.807 Her meslekte İslâm'a yardım imkânı vardır ve meslek seçecek kardeşlerimiz de 01:06:00.845 --> 01:06:05.164 İslâm'a yardım edici meslekleri tercih etmelidir. Gecesini gündüzüne katarak; 01:06:05.164 --> 01:06:10.408 zenginler kesesini açarak, gayretli olanlar gayretini ortaya koyarak, 01:06:10.597 --> 01:06:17.326 ilmi olanlar ilmini etrafa anlatarak "İslâm'a yardım edelim de müslümanlar tekrar aziz olsun, 01:06:17.326 --> 01:06:19.299 İslâm beldeleri tekrar mâmur olsun." diye temenni edecek. 01:06:19.447 --> 01:06:21.852 Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun. 01:06:21.851 --> 01:06:23.691 Fâtiha-i şerife meal besmele.