WEBVTT 00:00:00.508 --> 00:00:05.723 Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. 00:00:06.593 --> 00:00:11.219 el-Hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. 00:00:11.595 --> 00:00:22.161 Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. 00:00:22.522 --> 00:00:23.869 Emma ba'd. 00:00:24.154 --> 00:00:28.411 Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'l-lâh 00:00:28.411 --> 00:00:32.904 ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem 00:00:33.111 --> 00:00:41.574 ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. 00:00:41.574 --> 00:00:48.112 Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. 00:00:49.854 --> 00:00:57.341 Kâne visâdetühü'l-letî yenâmü aleyhâ bi'l-leyli min edemin haşvuhâ lîfun. 00:00:57.970 --> 00:01:05.584 Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. 00:01:05.783 --> 00:01:07.511 Aziz ve Muhterem kardeşlerim! 00:01:07.511 --> 00:01:09.598 Allah'ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. 00:01:09.703 --> 00:01:16.423 Allahu Teâlâ hazretleri sizleri dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına sevdiklerinizle beraber nail eylesin. 00:01:16.423 --> 00:01:23.361 İbadetlerinizi, taatlerinizi kabul eylesin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. 00:01:23.795 --> 00:01:42.840 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bizim numune-i imtisâlimiz, örneğimiz, önderimiz, rehberimiz olduğu için onun her hâli bizim için bir müstesna misaldir. 00:01:43.520 --> 00:01:49.421 Biz onun her şeyini öğrenip hayatımızı ona göre tanzim etmek durumundayız, 00:01:49.737 --> 00:01:59.186 o bakımdan Peygamber Efendimiz'in mübarek âdetlerini, itiyatlarını, yaptığı yapmadığı şeyleri, sevdiği sevmediği şeyleri, 00:01:59.186 --> 00:02:03.792 şemâilini, ahlâkını öğrenmek bizim için çok kıymet ifade ediyor. 00:02:03.792 --> 00:02:12.254 Hocamız Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî hazretleri de Râmuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının arkasına 00:02:12.254 --> 00:02:21.661 Peygamber Efendimiz'in ahlâkını, şemâilini, âdetlerini, itiyatlarını anlatan bir bölüm eklemiş, orayı okumaya devam ediyoruz. 00:02:21.860 --> 00:02:32.440 545. sayfanın 7. hadisine kadar okunmuş, ondan sonrasına devam ediyoruz. 00:02:32.440 --> 00:02:39.540 Kâne visâdetühü'l-letî yenâmu aleyhâ bi'l-leyli min edemin haşvühâ lîfun. 00:02:39.228 --> 00:02:46.490 Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvud, İbn Mâce Hz. Âişe validemizden rivâyet eylemişler. 00:02:46.856 --> 00:03:00.217 Peygamber Efendimiz'in geceleyin üzerine uzanıp uyuduğu şiltesi deridendi. 00:03:00.874 --> 00:03:15.554 İçi lifle doluydu, kendisi deridendi. Bu lif dediğimiz şey de hurmanın yaprakları. 00:03:15.714 --> 00:03:24.380 Hurma ağacının kılıç gibi iki tarafına uzanmış uzun ama küçük yaprakları olur. 00:03:24.141 --> 00:03:34.918 Bu yaprakların sert kısımları koparılıp yapraklar ayrıldığı zaman lif lif, uzun şekilde oluyor; o olabilir. 00:03:34.918 --> 00:03:42.433 Bir de hurmanın kendi gövdesinde çeşitli lifler var, kahverengi lifler; onlar olabilir. 00:03:42.433 --> 00:03:48.742 Deriden bir şiltesi varmış ve içi de lifle doluymuş. 00:03:48.845 --> 00:04:00.618 Peygamber Efendimiz'in üzerine uzandığı şiltesi; yatak bile demiyor, yastık mânasına gelecek misade kelimesini kullanıyor. 00:04:00.618 --> 00:04:15.709 Ben onu ''şilte'' diye tercüme ediyorum. Öyle enli boylu, konforlu, rahat, lüks değildi ama bu, yokluktan da değildi. 00:04:18.392 --> 00:04:19.770 Muhterem kardeşlerim! 00:04:19.866 --> 00:04:24.747 Ben bilhassa oraya dikkatinizi çekmek istiyorum; bu, Peygamber Efendimiz'in kendisinin tercihi idi. 00:04:24.821 --> 00:04:43.512 Ensardan bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yattığı yerin sert olduğunu görünce ona güzel, yünden bir yatak gönderdi. 00:04:43.512 --> 00:04:52.790 O yünden yatağı serdiler, bir gece onda uyudu ama ertesi gün onu geri gönderdi. 00:04:54.624 --> 00:04:58.307 Bulamamaktan değil, parasıyla alamamaktan da değil; 00:04:58.307 --> 00:05:05.740 Peygamber Efendimiz'in eline çok para geçerdi ama parayı yanında tutmaz, hemen dağıtırdı. 00:05:05.740 --> 00:05:10.974 Bir gece kalmasına gönlü razı olmazdı, derhal ihtiyaç sahiplerine intikal ettirirdi. 00:05:10.974 --> 00:05:26.724 Afganistan'a yardım için para toplamışlar; o para birisinin hesabında iki sene durmuş. Olmaz! 00:05:27.253 --> 00:05:38.337 Matlu'l-ğaniyyi zulmün. ''Zenginin hayrını tehir etmesi, fakiri kapısında bekletmesi, yapacağı hayrı biraz geç yapması bile zulümdür.'' 00:05:38.511 --> 00:05:40.327 Çar çabuk intikal ettirmesi lazım. 00:05:40.327 --> 00:05:42.101 Efendimiz'in itiyadı öyleydi. 00:05:42.219 --> 00:05:51.449 Peygamber Efendimiz Allah'ın en sevgili kulu, en yüksek insan, duası makbul, naz makamında, 00:05:51.449 --> 00:06:02.178 Allahu Teâlâ hazretlerinin habîb-i edîbi ama şımarmamış; edepli, terbiyeli. 00:06:02.178 --> 00:06:09.514 ''Yâ Resûlallah! Dilersen Rabbin senin için şu etraftaki dağları altın yapsın.'' diye kendisine arz olunduğu zaman; 00:06:09.514 --> 00:06:10.787 ''İstemem.'' dedi. 00:06:13.262 --> 00:06:17.573 İsteseydi Süleyman aleyhisselam gibi bir peygamber olabilirdi. 00:06:17.573 --> 00:06:26.404 Süleyman aleyhisselam saltanat sahibi bir hükümdardı. 00:06:26.404 --> 00:06:30.582 Peygamber Efendimiz öyle olmayı başından beri istemedi. 00:06:30.582 --> 00:06:39.283 Müşrikler Peygamber Efendimiz'i davasından vazgeçirmek için kendi akıllarına göre çok cazip teklifler ileri sürdüler. Dediler ki; 00:06:39.417 --> 00:06:43.103 ''Sen ne istiyorsun, niye bizim işlerimizi karıştırmaya kalkıyorsun? 00:06:43.103 --> 00:06:49.415 Eğer istediğin zenginlikse seni paraya boğalım, istediğin kadar para verelim. 00:06:50.109 --> 00:06:55.610 Seni en soylu ailelerimizin en güzel kızlarıyla evlendirelim. 00:06:55.309 --> 00:07:06.817 Seni başımıza hükümdar yapalım; yalnız bizim şu düzenimizi bozma.'' Peygamber Efendimiz; 00:07:06.817 --> 00:07:25.133 ''Bir elime güneşi verseniz, bir elime kameri, ayı verseniz yine de ben davamdan vazgeçmem.'' dedi. 00:07:25.133 --> 00:07:34.544 Demek ki Peygamber Efendimiz'in davası hükümdar olmak, kavminin reisi olmak, zengin olmak, rahat olmak değildi. 00:07:34.544 --> 00:07:42.492 Bu çok önemli, bu noktanın çok iyi bilinmesi lazım. Bu satırların altının güzel çizilmesi lazım. Bu çok önemli bir şey. 00:07:42.492 --> 00:07:48.115 Efendimiz'e ta başından hükümdarlığı teklif ettiler, ta başından zenginliği teklif ettiler. 00:07:48.115 --> 00:07:52.230 Efendimiz'in elinden ne paralar geçti, biliyor musunuz? 00:07:52.230 --> 00:07:59.309 Sofra örtüsünün üzerine altınlar, paralar yığılıyordu. Avuç avuç veriyordu. 00:08:03.239 --> 00:08:11.158 Peygamber Efendimiz; fakirlikten korkmayan, ''Bana bir şey kalmayacak.'' diye endişe etmeyen bir insanın verişiyle verirdi. 00:08:11.158 --> 00:08:19.650 Verdi mi doyururdu, kandırırdı. Hiç ihtiyaç kalmayacak şekilde verirdi. 00:08:19.650 --> 00:08:26.256 Daha sonraki hadîs-i şerîflerde göreceğiz; yanında olmadığı zaman da ''hayır'' demezdi. 00:08:27.105 --> 00:08:30.105 Diyelim verdi, verdi, verdi; akşama elinde bir şey kalmadı. 00:08:30.105 --> 00:08:34.576 Birisi daha geldi, bir şey istedi mi ona; ''Artık yok, sana veremeyeceğim.'' demezdi. 00:08:34.576 --> 00:08:42.770 Ya sükût ederdi -edebin güzelliğine bakın- ya da ''İnşaallah ilk fırsatta, elime bir şey geçer gezmez sana vereceğim.'' derdi. 00:08:42.770 --> 00:08:48.305 ''Hayır.'' dedi. ''Kime?'' ''Fâtımâtü'z-Zehrâ'ya, Aliyyü'l-Murtezâ'ya.'' 00:08:48.549 --> 00:08:50.995 Geldiler, durumlarını arz ettiler. 00:08:51.147 --> 00:08:59.248 Birisi, kendisi cennet hatunlarının hanımefendisi, Fâtımâtü'z-Zehrâ kendisinin has kızı, öz kızı. 00:08:59.248 --> 00:09:12.294 Ötekisi de amcazâdesi, damadı, ilk müslümanlardan. Hz. Ali, Allah'ın arslanı ev işleri yapmaktan elleri kanamıştı, su toplamıştı, nasırlaşmıştı, acımıştı. 00:09:12.294 --> 00:09:18.591 Şimdiki gençler bunu bilmez. Bakkaldan her şeyi hazır alıyoruz. 00:09:18.591 --> 00:09:34.731 Buğdayı alırsın, el değirmeninin ortasındaki çukura yavaş yavaş, avuç avuç dökersin, değirmenin kenarından kaşık kaşık, damla damla un çıkar. 00:09:34.856 --> 00:09:39.866 Şimdi biz gidiyoruz; ''Ver bakalım şuradan beş kiloluk, torbadan doldur bakalım iki kiloluk.'' diyoruz, zahmetsizce alıyoruz. 00:09:39.866 --> 00:09:45.437 Al parayı, paran kadar konuş. Hiç kimseye eyvallahımız yok, sıkıntı çekmemiz yok. 00:09:45.437 --> 00:09:52.470 Musluğu açıyoruz, su şakır şakır akıyor. Eskiden kovayla kuyulardan çekiliyordu. 00:09:52.470 --> 00:09:59.318 Kovayı aşağıya sarkıtırsın; bir o tarafa sallarsın bir bu tarafa sallarsın, tartarsın, dibine batırdıktan sonra çekersin. 00:09:59.318 --> 00:10:05.513 Bir kere çektin bir şey değil, iki kere çektin bir şey değil ama on defa çektin mi insanın elleri acımaya, kızarmaya başlar. 00:10:05.513 --> 00:10:11.135 Birkaç gün buna devam ettin mi yara olur, nasırlaşır. 00:10:11.518 --> 00:10:22.740 O bakımdan ellerini gösterdiler; ''Ne olur? Şu harpte esir alınmışlardan bir tanesini bize köle olarak, hizmetçi olarak verseniz.'' dediler, 00:10:22.740 --> 00:10:28.616 Efendimiz onlara ''hayır'' dedi; kendi öz kızına, öz damadına, amcazâdesine, 00:10:28.616 --> 00:10:35.753 Allah'ın arslanı Hz. Ali'ye, cennet hatunlarının efendisi Fâtımatü'z-Zehrâ'ya ''hayır'' dedi. 00:10:35.753 --> 00:10:38.855 ''Ben size dua öğreteyim, tesbih öğreteyim, onları çekin. 00:10:38.855 --> 00:10:48.628 Bu esirleri satalım da parasını fakir sahabenin karnını doyurmaya harcayalım.'' dedi, evladından fedakârlık yaptı. 00:10:48.628 --> 00:10:52.441 Efendimiz öyle bir insandı, misli görülmemiş bir insandı. 00:10:52.441 --> 00:10:59.976 Bugün herhangi bir şekilde, herhangi bir kavmin başına lider olarak geçenler bir elleri yağda, bir elleri balda yaşıyorlar. 00:11:00.103 --> 00:11:03.140 Geçen gün yolculukta bir şey gördüm. 00:11:03.140 --> 00:11:16.865 Polonya'nın yeni başbakanı; ''Bizi komünist baskıdan biraz kurtardın, memlekette biraz hürriyet havası esti.'' diye papalığa teşekkür makamında, ziyarete gidiyor. 00:11:17.360 --> 00:11:31.543 Ne saltanat, ne askerler, ne tüylü kafalı başlıklar, ne sırmalı kıyafetler; papalığın askeri sarayı, meydanları, sütunları, kemerleri görülmeye değerdi. 00:11:37.390 --> 00:11:42.866 Hz. İsa zamanında o saltanat var mıydı? Yoktu. 00:11:43.850 --> 00:11:48.698 İşte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayat tarzı böyle mütevazı idi. 00:11:48.917 --> 00:11:59.307 Hanımlarından birinin evinde iki kat katlanmış bir örtü vardı, keçe gibi bir şey. Dediler ki; 00:11:59.307 --> 00:12:07.799 ''Bu iki kat çok az oluyor, dörde katlayalım, biraz daha yumuşakça olsun.'' Ertesi sabah; 00:12:07.834 --> 00:12:12.133 ''Benim altıma ne koydunuz?'' dedi. 00:12:12.535 --> 00:12:19.575 ''Bir şey koymadık, yâ Resûlallah! Her zamanki yatağınızı ikiye daha katladık dört kat oldu.'' dediler. 00:12:19.664 --> 00:12:27.122 ''Eski haline getirin; rahat uyumuşum da bu gece teheccüde kalkamadım.'' dedi. 00:12:27.285 --> 00:12:30.505 Efendimiz, kendisi rahatı istemiyordu. 00:12:31.119 --> 00:12:38.301 İsteseydi etrafında onun için canını verecek bir yığın mübarek müslüman vardı. 00:12:38.301 --> 00:12:44.376 Canını, malını verecek; ''Her şeyim sana feda olsun.'' diyecek bir sürü insan vardı, Efendimiz istemedi. 00:12:44.376 --> 00:12:49.293 Bu bize örnektir. Bize dünya hayatı lazım değil, âhiret hayatı lazım. 00:12:49.293 --> 00:12:59.336 İnsanların hata etmesi, günaha düşmesi, birbirlerini yemesi, kurtlar gibi birbirlerinin gırtlağına sarılması, birbirlerinin canına kıyması hep paradandır. 00:12:59.638 --> 00:13:10.880 Eve hırsız girmiş, kadının bileklerini kesmiş, bileziklerini almış. 00:13:10.880 --> 00:13:26.460 Altın hırsından, para hırsından bir cana kıyıyor. Allah insanoğluna insaf versin. 00:13:26.460 --> 00:13:27.888 İnsanoğlunun genel yapısı nasıldır. 00:13:27.888 --> 00:13:33.860 Lev kâne li'bni Âdeme vadiyâni min zehebin le'bteğâ ileyhima's-sâlise. 00:13:33.860 --> 00:13:41.295 İnsanoğlunun iki tane altın dolusu vadisi olsa ''üçüncü bir vadim olsa'' diye çalışır. Gözünü topraktan gayri şey doldurmaz. 00:13:41.295 --> 00:13:51.219 Ne zaman ki toprağa girer, kefeni çürür, eti çürür, gözlerinin çukurlarına toprak dolarsa, gözü o zaman doyar. 00:13:51.219 --> 00:13:53.214 Başka türlü bu göz doymuyor. 00:13:53.438 --> 00:14:01.802 Allah'ın tok gözlü yaptığı has müslümanlar, dünyaya metelik vermeyen insanlar müstesna. 00:14:01.802 --> 00:14:04.996 Zenginlerden bir tanesi evliyâullahtan bir zAta demiş ki; 00:14:05.100 --> 00:14:14.744 ''Al sana şu kadar kese altın, bunu nasıl istersen dağıt.'' 00:14:16.537 --> 00:14:23.573 ''Sen, yanında bu kadar daha paran olmasını ister misin?'' demiş. 00:14:23.573 --> 00:14:35.480 ''Tabi, istemez miyim?'' demiş. ''O zaman bu para yine senin yanında kalsın, çünkü ben hiç istemiyorum.'' demiş, reddetmiş. 00:14:35.804 --> 00:14:40.897 Onun için İslâm'da zühd vardır. 00:14:40.897 --> 00:14:43.451 Hocamız'ın bir adı ne? Zahid, Muhammed Zahid. 00:14:43.451 --> 00:14:45.562 Zahid ''zühd sahibi olmak'' demek. 00:14:47.338 --> 00:14:54.950 Dünya boştur. Dünyanın malı dünyada kalır; mühim olan âhirettir, müslümanın âhirete rağbet etmesi lazım. 00:14:54.950 --> 00:14:56.680 Dünya malı hiç lazım değil mi? 00:14:56.680 --> 00:15:07.980 Lazım. Savaşta, cihatta, başkalarına iyilik etmekte, hayır hasenât yapmakta, İslâm ülkelerini geliştirmekte lazım. 00:15:07.980 --> 00:15:12.000 Mühim olan paraya kul olmamaktır, parayı put edinmemektir. 00:15:12.000 --> 00:15:25.810 Evliyâullahtan birisi ayağını toprağa vurmuş, ''Taptığınız ayağımın altında.'' demiş, kızmışlar ama sonradan anlaşılmış, orayı kazmışlar, bir küp altın çıkmış. 00:15:26.480 --> 00:15:35.250 ''İşte taptığınız bu altın.'' demek istiyor. Kimisi altına, kimisi paraya veya benzer şeylere tapıyor. 00:15:35.368 --> 00:15:41.600 Müslümanlar para kazanacak. Helalinden kazanmaya dikkat edecek, gözü tok olacak. 00:15:41.600 --> 00:15:43.715 Öyle hırs içinde olmayacak, helal isteyecek. 00:15:43.715 --> 00:15:49.977 Haramdan oldu mu elinin tersiyle itecek, haramdan istemeyecek. 00:15:49.977 --> 00:15:54.898 Allah helalinden bol bol verirse pekâlâ; o zaman da vazifesini bilecek. 00:15:54.898 --> 00:16:05.711 Helalinden gelen parayla fukarânın hakkını ayırıp onlara iyilik yapacak; hayır hasenât yapacak, parayı âhirete transfer edecek. 00:16:06.410 --> 00:16:08.404 Paranın ahirete transferi nasıl olur? 00:16:08.404 --> 00:16:17.635 Hayır işine yatırılmasıyla olur. Yanında kaldı mı hesabı vardır, hayra yatırıldı mı âhirete transfer edilmiştir. 00:16:17.635 --> 00:16:27.737 Merhum İskerder Paşa, sofu Bayezid denilen Sultan Bayezid'in itimat ettiği, çok has adamıymış. 00:16:27.737 --> 00:16:39.426 İstanbul'dan bir sefere çıktığı zaman ''gözü arkada kalmasın'' diye burada onu hâkim bırakırmış; ''Sen İstanbul'a bak, nezaret et.'' dermiş. 00:16:39.426 --> 00:16:43.805 Bu zât-ı muhterem de burada cami yaptırmış. 00:16:43.805 --> 00:16:49.157 Bir rivâyete göre Trabzon'da da bir tane İskerderpaşa Camii varmış. Böyle hayırlar yaptırmış. 00:16:49.338 --> 00:16:55.816 Aradan dört yüz yıl geçmiş, hâlâ camisinde namaz kılınıyor. 00:16:55.816 --> 00:17:07.903 Yirminci yüz yılın sonlarında cami hâlâ tıklım tıklım doluyor; her ibadet edenin ibadetinin sevabının bir misli ona da yazılıyor. 00:17:10.108 --> 00:17:13.652 [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullahi aleyh hacca, umreye giderdi. 00:17:13.652 --> 00:17:18.379 Ankara'ya Adana'ya Konya'ya giderdi, hatm-i hâcegân yapardı. 00:17:18.379 --> 00:17:23.246 Sonunda dua ederken İskender Paşa'nın adını da mutlaka anardı. 00:17:23.246 --> 00:17:27.749 İskender Paşa'ya imrenirdim Nerede olsa İskender Paşa'yı unutmazdı. 00:17:31.642 --> 00:17:37.524 Ne bahtiyar zâtmış ki kaç asır sonra böyle gönül erbabı insanların duasını kazandı. 00:17:38.823 --> 00:17:49.673 Onun için Allah bize göz tokluğu, gönül zenginliği ve helal, bol kazanç versin. 00:17:49.673 --> 00:17:59.121 Biz de onu Allah yoluna verebilelim; mühim olan o. 00:17:59.493 --> 00:18:12.213 ''Zekâtımı veriyorum ya hocam.'' Zekât cimrilikten kurtulmanın beratıdır. Zekât cimri olmadığının alametidir. 00:18:12.213 --> 00:18:19.700 Zekâtını vermeyen bir insan pintidir, cimridir, nekestir, bahildir. 00:18:19.430 --> 00:18:27.355 Zekâtını veren insan asgari şartı yerine getirmiştir. Eh o kadar yapıyor. Tabi yaparsa cennete gider. 00:18:28.959 --> 00:18:32.140 Ama İslâm'ın ihtiyacı daha fazlaysa infakı da o nispette fazla olmalıdır. 00:18:32.414 --> 00:18:34.640 Bazı insanlar ne yapıyor? 00:18:34.640 --> 00:18:44.402 ''Benim kendi ailem var, ihtiyacım şu kadar.'' diye şöyle azıcığını kendisine ayırıyor, kalan çoğunu hayra veriyor. 00:18:46.147 --> 00:18:50.238 Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz her şeyini vermiş. 00:18:50.238 --> 00:18:57.597 Bir ordunun teçhiz edilmesi zamanında nesi varsa hepsini vermiş. Peygamber Efendimiz; 00:18:57.597 --> 00:19:07.798 ''Yâ Ebâ Bekir! Ailene, çoluk çocuğuna ne bıraktın?'' diye soruyor. 00:19:07.930 --> 00:19:16.765 ''Allah'ı ve Resûlü'nü bıraktım. Allah bana yeter. Resûlullah'ın duası yeter.'' 00:19:16.765 --> 00:19:19.840 Resûlullah'ın duası insanı ihya eder. 00:19:22.202 --> 00:19:29.127 Tabi Resûlullah'ın sevgisini kazandı, duasını kazandı yâr-ı gâr oldu. 00:19:29.926 --> 00:19:37.654 Hicrette arkadaşı oldu, mağarada yol arkadaşı oldu; adı âyet-i kerîmeye girdi. 00:19:41.110 --> 00:19:48.454 İz yekûlü li-sâhibihî lâ tahzen inna'l-lâhe meanâ âyet-i kerîmesinde Ebû Bekr-i Sıddîk'ın adı geçer. 00:19:48.454 --> 00:19:51.914 Cebrail aleyhisselam gelip Peygamber Efendimiz'e bildirdi ki; 00:19:51.914 --> 00:19:56.887 ''Allahu Teâlâ hazretleri Ebû Bekir es-Sıddîk'a selam ediyor, selam söyle.'' O da selamı söyledi. 00:19:56.887 --> 00:20:02.404 ''Rabbim bana selam mı ediyor?'' diye hüngür hüngür ağladı, o şerefe erdi. 00:20:02.571 --> 00:20:13.195 Tabi insanın gönlünün zenginliği, edebi, saygısı, imanı nispetinde mükâfatı da büyük oluyor. 00:20:13.195 --> 00:20:17.145 Müşrikler karşısına çıktılar; 00:20:17.145 --> 00:20:21.150 ''Arkadaşının en son söylediği lafı duydun mu?'' dediler. 00:20:21.150 --> 00:20:22.407 ''Ne söylemiş?'' dedi. 00:20:22.588 --> 00:20:32.764 ''Dün gece yedi kat göklere çıktığını oradan ilerilere gittiğini mi'rac ettiğini anlatıyor. 00:20:32.764 --> 00:20:41.192 Buradan Kudüs'e gitmiş, oradan da yedi kat göklere çıkmış.'' Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hiç şaşırmadı. Dedi ki; 00:20:41.192 --> 00:20:50.735 ''O bize daha başka, daha muazzam hakikatleri de bildiriyor, biz onları da derhal kabul ediyoruz. 00:20:50.735 --> 00:20:52.746 O, bu sözleri hakikaten o söyledi mi?'' 00:20:52.923 --> 00:20:54.100 ''Evet, söyledi.'' Dediler. 00:20:54.100 --> 00:21:05.241 ''O söylediyse doğrudur.'' dedi, ondan Ebû Bekr-i Sıddîk oldu. 00:21:05.241 --> 00:21:06.738 Sıddîk ne demek? 00:21:06.972 --> 00:21:12.958 ''Tahkikte, tasdikte, arkadaşlıkta en ileri, en erişilmez mertebe ve merhalede'' demek. 00:21:13.124 --> 00:21:19.342 Sadıklıkta en yüksek derece sıddîkiyet mertebesi. İşte o mertebeye erdi. 00:21:19.342 --> 00:21:25.476 Elhamdülillah, o da bizim silsilemizin başıdır. Silsilemiz Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'den başlar. 00:21:25.476 --> 00:21:27.721 Biz de onun mânevî evlatlarıyız. 00:21:27.818 --> 00:21:37.669 Allah şefaatine nail eylesin, Allah bize de onun gibi gönül zenginliği versin, İslâm'a onun gibi hizmet etmeyi nasip eylesin. 00:21:37.669 --> 00:21:51.874 Bütün mal varlığını Allah yolunda feda etmiş. 00:21:54.985 --> 00:22:07.310 Mal canın yongasıdır. Yongası; ''bir parçası, kıyıntısı, kırpıntısı, kenarı, koparılmış bir parçası'' demektir. 00:22:07.310 --> 00:22:17.769 Birisine gidip parasını istedin mi; ''Canımı al, malımı alma.'' der. Mal o kadar sevgili, o kadar tatlı ama; 00:22:17.964 --> 00:22:21.525 Yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyim, 00:22:21.525 --> 00:22:25.374 Hak yoluna harcanmadık malları neyleyim. 00:22:25.548 --> 00:22:30.675 Allah yolunda harcanmadıktan sonra o paradan, o maldan ne hayır gelir. 00:22:30.942 --> 00:22:38.194 Helâlühû hisâbün, harâmühû azâbün. ''Helali hesaba tâbidir. 00:22:38.325 --> 00:22:49.880 ''Bunu benden kazandın ama nereye harcadın? İsraf ettin mi etmedin mi, vazifelerini yaptın mı, zekâtını verdin mi?'' diye sorulur; uzun, çetin bir hesaptır. 00:22:49.177 --> 00:22:55.927 İnsanı terletir, genci ihtiyarlatır, saçı sakalı ağartır. 00:22:56.250 --> 00:23:08.654 Haramı da azaptır. Haramdan bitmiş olan eti cehennem ateşi paklar. 00:23:08.806 --> 00:23:18.550 Rabbimiz bizi haramların gölgesinden, zerresinden bile uzak eylesin. Rızkımızı helalinden versin. 00:23:18.550 --> 00:23:26.447 Bizi haramlara bulaştırmasın. Günahlara, cimriliğe, pintiliğe bulaştırmasın. 00:23:26.447 --> 00:23:29.483 Dedelerimiz Hak yoluna canlarını vermişler. 00:23:29.483 --> 00:23:38.670 Biz de hiç olmazsa kesemizin ağzını açıp ihtiyacımızın fazlasını, malımızı, paramızı İslâm'ın hizmetine tahsis edelim ki İslâm aziz olsun. 00:23:38.670 --> 00:23:45.834 Dünyanın haline şöyle bir bakıyorum, üzülmemek mümkün değil. 00:23:45.834 --> 00:23:51.890 Dünyanın süper devletleri hangileri, İslâm ülkeleri mi? Değil. 00:23:51.902 --> 00:24:02.400 Süper devletler bir kuzeyde bir batıda, bizimkilerin adı bile anılmıyor. ''Gelişmekte olan ülkeler.'' diye anılıyor. 00:24:02.400 --> 00:24:11.988 İnsan onların ülkelerine gidiyor; çalışmalarını, çalışkanlıklarını, kendi memleketlerine yaptıkları hizmetleri görüyor, imreniyor. 00:24:11.988 --> 00:24:17.497 İki asır, üç asır önceden başlamışlar, intizama sokmuşlar. Şairin; 00:24:17.944 --> 00:24:26.193 Dolaştım gezdim Frengistanı, bütün kâşâneler gördüm, 00:24:26.193 --> 00:24:31.327 Dolaştım mülk-ü İslâm'ı hemen vîrâneler gördüm. dediği gibi; 00:24:31.327 --> 00:24:41.815 İslâm ülkelerine bakıyorsun vîrâne, sefalet, açlık, yoksulluk, intizamsızlık, pislik, pasaklılık, hastalık; 00:24:41.815 --> 00:24:46.753 onların ülkelerine gidiyorsun her şeylerini düzenlemişler, intizama sokmuşlar. 00:24:46.753 --> 00:24:57.326 Her şeyleri tıkır tıkır, gıcır gıcır, pırıl pırıl. Hani insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandı? 00:24:57.429 --> 00:25:02.171 Hani Peygamber Efendimiz; hayru'n-nas, enfeuhüm li'n-nâs. 00:25:02.171 --> 00:25:07.360 ''İnsanların en hayırlısı, öteki insanlara en çok faydası olandır.'' buyurmuştu. 00:25:07.360 --> 00:25:08.943 Nerede bu faydalı insanlar? 00:25:09.777 --> 00:25:18.328 Hani bu memleketin %99'u müslümandı; nerede, göster de görelim. Nerede, hani fayda? 00:25:18.328 --> 00:25:22.144 Nerede, bu faydayı üreten faydalılar nerede? Nerede müslümanlar? 00:25:24.651 --> 00:25:33.620 Allah hepimize İslâm'ın asıl çizgisine gelmeyi; hakiki, has müslüman olmayı nasip etsin. 00:25:34.603 --> 00:25:41.261 Kâne lâ ye'huzü bi'l-karfi ve lâ yakbelü kavle ehadin alâ ehadin. 00:25:41.261 --> 00:25:44.916 İkinci hadîs-i şerîf, Enes radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş: 00:25:48.364 --> 00:26:00.826 ''Peygamber Efendimiz şüphe üzerine bir iş yapmazdı. Zan ile şüphe ile iş yapmazdı.'' 00:26:00.826 --> 00:26:10.309 Kesin delil olacak, hüccet olacak, vesika olacak, burhan olacak; iş, ayan beyan belli olacak. Ona göre yapardı. 00:26:10.309 --> 00:26:13.403 Biz ne yapıyoruz? Zan üzerine. 00:26:13.563 --> 00:26:21.691 Özel sohbetlerde, gittiğim ülkelerde, şehirlerde arkadaşlarımı şöyle bir inceliyorum. 00:26:21.691 --> 00:26:33.937 Mesela Ankara'dayım, arkadaşlar ziyaretime geliyor, konuşuyoruz. Bursa'ya, İnegöl'e, Balıkesir'e gidiyoruz. Arkadaşlarla konuşuyorum. 00:26:33.937 --> 00:26:39.928 Şöyle muhakemelerinin sıhhatine bakıyorum. Akılları nasıl çalışıyor? 00:26:40.216 --> 00:26:48.480 Muhakeme yürütme tarzları nasıl? Nasıl delillere dayanıp onlardan nasıl sonuç çıkarıyorlar? 00:26:48.480 --> 00:26:49.422 Muhterem kardeşlerim! 00:26:49.422 --> 00:26:55.770 Bu da bir büyük kabiliyettir. İnsanın doğru düşünmesi bir kabiliyettir. 00:26:55.258 --> 00:26:59.202 Düşünmek, doğruyu bulmak bir sanattır. 00:26:59.553 --> 00:27:07.968 İki tane cümlenin okunmasından sonra ondan üçüncü sonucu çıkarmak bir sanattır; mantık işidir, tefekkür işidir. 00:27:07.968 --> 00:27:19.310 Bakıyorum, çoğu kimse sözlerini delile dayandırmıyor. Zan üzerine, tahmin üzerine büyük büyük sonuçlar çıkarıyorlar. 00:27:19.310 --> 00:27:24.921 ''Şu şöyle yapmıştır binaenaleyh bu adam iyi adam değildir. Şu şöyledir binaenaleyh şu adam kötüdür.'' 00:27:24.921 --> 00:27:31.612 Yahu günah, suizanda bulunmak günah; iftira etmek, gıybet etmek günah. 00:27:31.612 --> 00:27:34.300 Daha hiç bir şeyini bilmiyorsun. 00:27:34.300 --> 00:27:35.666 ''Gördün mü?'' diyorum, ''Görmedim.'' 00:27:35.666 --> 00:27:38.149 ''Duydun mu?'' ''Duymadım, tahmin ediyorum.'' 00:27:38.429 --> 00:27:40.920 ''O adam milyonlar kazandı.'' 00:27:40.330 --> 00:27:47.155 ''Kazanabilir, haramdan kazandığına dair delilin var mı?'' ''Yok.'' 00:27:47.379 --> 00:27:54.903 Herkes anasından zengin doğmuyor ki maydanoz satmaktan başlıyor, sonra fabrikatör olabiliyor. 00:27:54.903 --> 00:27:57.701 Çobanlıktan başlıyor, atom alimi olabiliyor. 00:27:57.853 --> 00:28:06.840 Tarladan çıkıyor, geliyor, vezir oluyor, şimdiki zamanın tabirine göre bakan oluyor. 00:28:06.840 --> 00:28:08.246 İnsan çalışırsa bir şey elde edebilir. 00:28:08.246 --> 00:28:12.532 Mühim olan; işin içinde haram var mı, gayrımeşru şey var mı? 00:28:12.630 --> 00:28:20.206 Bakıyorum arkadaşlarımın çoğu gıybette, çoğu zanla hareket ediyor. 00:28:20.274 --> 00:28:22.389 Peki Peygamber Efendimiz nasıl yapardı? 00:28:22.389 --> 00:28:29.426 Efendimiz zanna itibar etmezdi. Zan üzerine, şek üzerine, tereddüt üzerine iş yapmazdı. 00:28:29.557 --> 00:28:39.976 Sağlam, pırıl pırıl bir mantık, ışıl ışıl bir projektör altında muhakeme tarzı sapasağlam bir sonuç. Çok güzel. Müslümanların böyle olması lazım. 00:28:40.662 --> 00:28:45.398 Delilsiz, mesnetsiz konuşmaması lazım. 00:28:45.398 --> 00:28:47.737 Mekke-i Mükerreme'ye gittim. 00:28:48.337 --> 00:29:02.540 Orada baktım, onların büyük alimlerinden birisi -eskisi makamından ayrılırsa neredeyse yeni Diyanet İşleri Başkanı olacak- talebeleri topluyor; 00:29:02.540 --> 00:29:05.428 bizim buradaki gibi hep genç talebeler, hep üniversite talebeleri. 00:29:05.428 --> 00:29:13.764 Bakıyorum sabah namazından sonra işrak vaktine kadar bir buçuk, iki saat ders yapıyorlar; ben de kenarda dinliyorum. 00:29:13.764 --> 00:29:30.394 Tane tane Arapça konuşuyor ve talebelerine soru soruyor; ''Bu hususta sen ne dersin? Delilin nedir?'' diyor. 00:29:30.839 --> 00:29:39.998 Onlar da âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerle delillendiriyor. 00:29:40.800 --> 00:29:49.944 Talebelerini yetiştirme tarzı hoşuma gitti. Delilli, mesnetli. Her şeyin bir âyete, bir hadîse dayanması lazım. 00:29:49.944 --> 00:29:54.657 Li-yehlike men heleke an beyyinetin ve yahyâ men hayye an beyyine. 00:29:54.657 --> 00:30:01.503 ''Yaşayan, bir delil üzere yaşasın, mesnedi olsun. Ölen; bir mesnedi olsun, öyle ölsün. 00:30:01.503 --> 00:30:06.607 Her işimiz Allah'ın rızasına uygun olsun, bir şer'î delile dayansın. 00:30:07.661 --> 00:30:18.548 Çoğu kimse affedersiniz işkembe-i kübrâdan palavra atıyor. Bir gazetede okudum. Okuyucu; 00:30:18.821 --> 00:30:34.565 ''Tesbihin üzerine üflemek var mı?'' diye soruyor, ötekisi de cevap yazmış. 00:30:35.730 --> 00:30:42.492 Zilli düdük gazetenin köşesine geçmiş, orada bir yer elde etmiş. Oradan düdük gibi ötüyor; 00:30:45.248 --> 00:30:48.461 ''Evet vardır. Peygamber Efendimiz zamanında da öyle olmuştur.'' diyor. 00:30:48.461 --> 00:30:52.497 Peygamber Efendimiz bizim bugün kullandığımız tesbih gibi tesbih kullanmadı ki. 00:30:52.497 --> 00:31:03.563 O zaman bu işi çakıl taşlarıyla, hurma çekirdekleriyle yahut ipe düğüm atarak yaptılar. 00:31:04.700 --> 00:31:09.926 O üflemek tesbihin üzerine değil ki be adam! Lafının neresini düzelteyim. 00:31:09.926 --> 00:31:16.355 Mesela âyete'l-kürsîyi okuyor. Âyete'l-kürsînin hıfz u himayeyi, Allah'ın insanın korumasını ifade eden bir mânası var: 00:31:16.395 --> 00:31:22.764 ''Yerin göğün hıfz u himayesi Allah'a zor gelmez.'' diyor ya o da kendisine üflüyor; 00:31:22.764 --> 00:31:29.785 ''Yâ Rabbi! Sen beni de şeytanın şerrinden, nefsin şerrinden; içerdeki, dışarıdaki düşmanlardan koru.'' diye dua ediyor. 00:31:29.785 --> 00:31:32.349 Onun tesbihe üfürmekle ilgisi yok ki be adam! 00:31:32.349 --> 00:31:37.272 Bir de delil olarak; ''Peygamber Efendimiz zamanında da böyle yapılırdı.'' diye atıyor. 00:31:37.272 --> 00:31:44.970 Onun için bazı kimselerin; ''Bu hususta delilin var mı?'' demeleri hoşuma gidiyor. 00:31:45.137 --> 00:31:53.595 Geçen senelerde kadının birisi geldi; burada yan tarafta kadınlar kısmında, çarşaflı, soruyor; 00:31:53.595 --> 00:32:03.959 ''Siz ‘çarşaftan başka örtünme kıyafetiyle de örtünülebilir' diyorsunuz, deliliniz var mı?'' 00:32:03.959 --> 00:32:15.784 ''Var. Bir dahaki hafta sana getireyim.'' dedim. Bir dahaki hafta kitapları aldım gittim; 00:32:15.783 --> 00:32:19.743 ''Evvelki hafta bana soru soran biri vardı.'' dedim, oraya seslendim. 00:32:19.902 --> 00:32:27.191 ''Var mı delilin?'' derken biraz da ukelâca, küstah bir tavırla soruyordu ama olsun; 00:32:27.191 --> 00:32:33.824 sorsun, sormak hakkı, hiç kızmıyorum. Ondan sonra oradan açtım fıkıh kitabını, okudum: 00:32:33.824 --> 00:32:42.539 ''Bizim şeriatimiz belli bir kıyafeti, formayı, formu mecburi kılmamıştır; tesettürü mecburi kılmıştır. 00:32:42.539 --> 00:32:47.841 Tesettür nasıl sağlanırsa sağlanabilir. ‘Mutlaka şu şekil olacak.' diye bir şey yok.'' 00:32:47.841 --> 00:32:56.945 Pakistan'ınki başka türlüdür, İranlı'nınki başka türlüdür, Faslı'nınki başka türlüdür, Cezayirli'ninki başka türlüdür, Sudanlı'nınki başka türlüdür. 00:32:56.945 --> 00:33:05.133 Mühim olan, örtülmesi gereken yerleri altı belli olmayacak şekilde örtmek. Belli bir şekil, tek bir form tavsiye edilmemiş. 00:33:19.490 --> 00:33:25.298 Sonradan duydum ki soran kişi oradaymış ama çıkmaya cesaret edememiş. Bu da doğru değil. 00:33:25.529 --> 00:33:34.656 Bir insan soru soracak; doğru olduğu zaman da, yanlışı anlaşıldığı zaman da kabul edecek. 00:33:35.228 --> 00:33:40.341 ''Manto giyen domuz postuna bürünmüş olur.'' 00:33:40.341 --> 00:33:47.977 Yok böyle bir şey! Her şeyle örtülebilir. Mühim olan çok bol bir manto olması, yakasının kapalı olması. 00:33:47.977 --> 00:33:54.111 Bir de öyle örtünenleri düşün. ''Senin hanımın çarşaf giyiniyor.'' diye hemen itiraz etme. 00:33:54.111 --> 00:33:55.762 Öyle düşünenler ne olacak şimdi? 00:33:55.762 --> 00:33:57.154 ''Namazı kabul olmaz.'' 00:33:57.154 --> 00:34:01.896 Nereden biliyorsun? Öyle şey yok! 00:34:02.581 --> 00:34:10.687 Dinin her noktasının; bir asla esasa dayanarak, ciddi ve sakin bir tarzda mütalaa edilmesi lazım. 00:34:10.687 --> 00:34:16.590 İnsan hatasını anladığı zaman dönmesi lazım. Eğer hatada ısrar ederse işte o çok günah. 00:34:16.361 --> 00:34:20.413 Hatasını anladığı zaman; ''Tamam, ben hata etmişim. 00:34:20.413 --> 00:34:25.222 Allah senden razı olsun, şimdi gerçeği öğrendim.'' diye bir de teşekkür etmesi lazım. 00:34:25.545 --> 00:34:37.780 Bazısı da kendisinin lehine bir şey çıkarmak istediği zaman; ''Bu hususta hadis var mı?'' diyor. ''Evet var.'' 00:34:40.450 --> 00:34:45.108 Bana hadis soruyor, sonra kendisi birçok hadîs-i şerîfe aykırı iş yapıyor. 00:34:45.481 --> 00:34:51.980 Bizi Libya'ya çağırdılar, gittik. Libya'da komünist bir rejim var. 00:34:51.904 --> 00:35:01.485 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği gibi Libya Sosyalist Cumhuriyesi. Sistem aynı; ticaret yasak. 00:35:01.485 --> 00:35:03.191 Kendilerine göre sistem uydurmuşlar. 00:35:03.191 --> 00:35:15.658 Kadınları askere almışlar, daracık pantolon giydirmişler, üniforma giydirmişler omuzlarına silah vermişler, 00:35:15.658 --> 00:35:22.599 saçları öcü gibi arkaya sarkmış, meydanda, omuzlarından aşağı dökülmüş; kız hokkabaz gibi. 00:35:22.599 --> 00:35:27.944 Külliyetü'l-harbiye li'l-benât. Kız Harp Okulu'nun önünde nöbet tutuyor; bir oraya gidiyor, bir oraya gidiyor. Acıdım, yazık. 00:35:28.205 --> 00:35:33.520 Adam propaganda maksadıyla bizi bir toplantı salonuna aldı. 00:35:33.520 --> 00:35:37.534 Orada kendi tezini ispat etmek için bir iki hadis söyledi. 00:35:37.576 --> 00:35:44.547 Bu bir iki hadisten anlaşılıyor ki hadisi kabul ediyorsun ve delil olarak gösteriyorsun; o mânaya geliyor. 00:35:44.547 --> 00:35:53.343 O zaman öteki hadisleri, öteki farzları, öteki sünnetleri niye çiğniyorsun? İşte bu da tutarsızlık oluyor. 00:35:53.453 --> 00:35:56.759 Var mı böyle kızların saçlarını açıp da askerlik yaptırmak? 00:35:56.759 --> 00:36:03.232 İslâm'da yok. O zaman sen sahtekârsın. 00:36:03.386 --> 00:36:09.825 İşine gelen âyet ve hadisleri kullan, işine gelmeyen âyet ve hadisleri kullanma. 00:36:09.825 --> 00:36:19.534 Bu zamâne müslümanları acayip tipler. Mesela; ''Allah gafurdur, rahîmdir.'' diyorlar. 00:36:19.534 --> 00:36:30.690 Mâşaallah bunu öğrenmişsin. Bir de elîm azap sahibidir, biliyor musun? 00:36:30.243 --> 00:36:43.543 Azîzün zü'ntikâm intikam sahibi, izzet sahibidir. Mü'minlere rahmeti, şefkati, lütfu, re'feti, cenneti, ikramı vardır. 00:36:43.543 --> 00:36:44.924 Kâfirlere ne vardır? 00:36:45.410 --> 00:36:53.755 Orayı neden kapatıyorsun, saklıyorsun orasını da söylesene. Kâfirlere de cezası, azabı, ikâbı, ateşi vardır. 00:36:54.519 --> 00:36:58.191 Azabı, işkencesi vardır. Böyle yarım olmaz. 00:36:58.191 --> 00:37:02.510 E-fe-tü'minûne bi-ba'di'l-kitâbi ve tekfürûne bi-ba'd. 00:37:02.510 --> 00:37:09.333 Allah'ın âyetlerinin bazısına inanacaksın, bazısına kâfir olacaksın; öyle Müslümanlık olur mu? 00:37:11.169 --> 00:37:16.798 İslâm bir bütündür; yekpare, takım halindedir. Alırsan alırsın, müslüman olursun. 00:37:16.958 --> 00:37:19.563 ''Hepsini alırım da bir tanesini kabul etmem.'' desen olmaz! 00:37:19.563 --> 00:37:26.696 99 tane hakikati kabul etsen bir tanesini reddetsen yine kâfir olursun. 00:37:27.242 --> 00:37:30.440 Onun için öyle ayrım yapmaya kimsenin hakkı yok. 00:37:30.440 --> 00:37:35.880 Eski alimlerden birisi baskı devrinde Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini makasla kesmiş. 00:37:36.196 --> 00:37:49.647 Ahkâm âyetlerini kenara atmış, ahlâk âyetlerini bu tarafa almış. Öyle ayrım yapmaya senin hakkın var mı? 00:37:50.340 --> 00:37:56.592 Allah'ın ahkâmını dinlemeyecek, çiğneyecek onun için onları kesiyor, makaslıyor, dışarı atıyor. 00:37:56.592 --> 00:38:05.457 Ahlâkla ilgili hadisler, âyetler duruyor. Öyle saçma şey mi olur? 00:38:06.731 --> 00:38:09.000 ''İslâm hoşgörü dinidir!'' 00:38:09.000 --> 00:38:16.959 ''İslâm hem hoşgörü dinidir hem de kılıç dinidir.'' Alimallah sopayı bir elime alırsam, görürsün. 00:38:17.303 --> 00:38:23.606 O zaman İslâm'ın ne olduğunu anlarsın. Yarısını kabul et, öteki yarısını kabul etme, ondan sonra her şeyi çarpıt. 00:38:24.114 --> 00:38:30.592 ''İslâm hoşgörü dinidir.'' Kime hoşgörü? Ne zaman hoşgörü? Allah'ın haramlarına karşı hoşgörü var mı? 00:38:31.555 --> 00:38:38.203 Birçok profesör, birçok doçent gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda palavra atıyor. 00:38:38.203 --> 00:38:44.290 Güya profesör olmuş, güya doçent olmuş; ''Bu işi ben bilirim.'' diyor ama palavra atıyor. 00:38:44.290 --> 00:38:48.894 İşi her yönlü söyle bakalım; yarısını saklayıp yarısını söyleme. 00:38:49.956 --> 00:38:59.519 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle benden ''İslâm'da Cihat'' ile ilgili bir yazı istediler. 00:38:59.519 --> 00:39:03.712 Ben de Bursa'ya gidecektim. Alelacele iki sayfa bir yazı hazırladım. 00:39:05.790 --> 00:39:11.674 Çünkü istiyor; ''Hocam, vermezsen vebal altında kalırsın, mesul olursun.'' diyor. Peki, ben de yazıyı hazırladım. 00:39:11.841 --> 00:39:21.135 ''İslâm'da cihat nedir?'' onları anlattım. Kur'ân-ı Kerîm'den, Tevbe sûresinden iki tane de âyet-i kerîme meali koydum. 00:39:21.259 --> 00:39:33.749 ''Eğer sizin babalarınız, evlatlarınız, eşleriniz, aşiretleriniz, evleriniz, barklarınız, ticaretleriniz, hoşunuza giden köşkleriniz, saraylarınız 00:39:33.749 --> 00:39:40.899 Allah yolunda cihat etmekten size daha sevimli geliyorsa başınıza gelecek cezayı, azabı bekleyin.'' 00:39:40.899 --> 00:39:47.976 Hemen alelacele arabamdan indim, radyo evine metinleri verdim. 00:39:49.332 --> 00:39:56.549 ''Beni vebal altında bırakmaya kalkıyordun. Al ben yazıyı hazırladım, bunları oku.'' dedim; yoluma gittim. 00:39:56.549 --> 00:40:05.371 Sonra dinledim, baktım âyetleri makaslamış. Âyetler işine gelmedi. Öyle şey yok, milleti uyutmak yok! 00:40:05.744 --> 00:40:10.552 Söyleyeceksen tam söyle, her tarafını söyle; yarısını söyle yarısını söyleme olmaz! 00:40:10.904 --> 00:40:18.947 Âyetleri atla, beri tarafta hadislerle milleti uyut. Sözün yarısını söyle, öteki yarısını söyleme. 00:40:19.103 --> 00:40:21.541 O zaman bu Bektaşî'nin oyununa benzer. 00:40:21.704 --> 00:40:23.595 Bektaşî namaz kılmıyormuş; 00:40:24.316 --> 00:40:34.715 ''Erenler, niye namaz kılmıyorsun?'' demişler. Sakalı kocaman, bıyıkları ağzının içine dönmüş, içki içmekten sararmış. Diyor ki; 00:40:34.715 --> 00:40:44.156 ''Kur'ân-ı Kerîm'de Allah ‘namaza yaklaşma' dedi de ondan.'' Diyorlar ki; 00:40:44.156 --> 00:40:48.392 ''Yahu Allah ‘namaza yaklaşma' der mi?'' 00:40:48.573 --> 00:40:58.735 ''İsterseniz göstereyim.'' diyor, gösteriyor: Lâ takrabu's-salâte. ''Namaza yaklaşmayınız.'' 00:40:58.959 --> 00:41:04.179 Tamam, Kur'ân-ı Kerîm'de böyle bir cümle var ama bu kısım cümlenin tamamı değil, yarısı. Tamamı şöyle: 00:41:04.381 --> 00:41:08.692 Lâ takrabu's-salâte ve entüm sükârâ. 00:41:08.692 --> 00:41:19.739 ''Sarhoşken namaza yaklaşmayın. Ne söylediğinizi bilmez bir durumdayken namaza yaklaşmayın.'' 00:41:20.169 --> 00:41:23.824 Yarısını söyleyip yarısını söylememek bilimsel bir yaklaşım değildir. 00:41:24.204 --> 00:41:31.140 ''İslâm'ın ahlâkla ilgili hükümlerini uygulayalım, ötekileri kırpıştıralım.'' 00:41:31.804 --> 00:41:35.470 Olmaz! Bir müslümanın gönlü buna razı olmaz, öyle şey olmaz! 00:41:35.743 --> 00:41:40.775 Allah'ın emri emirdir, yasakları yasaktır; hepsini uygulayacağız. 00:41:41.468 --> 00:41:47.270 Kim bunun aksine hareket eder, başka türlü davranırsa çok büyük hata etmiş olur. 00:41:47.870 --> 00:41:55.443 ''Efendimiz zan üzerine hareket etmezdi, kesindi, her şeyi ayan beyan belliydi, pırıl pırıldı.'' dedik. 00:41:55.532 --> 00:42:04.113 Ve lâ yakbelu kavle ehadin alâ ahadin. ''Bir kimsenin öteki kimsenin aleyhindeki sözünü asla kabul etmezdi.'' 00:42:12.149 --> 00:42:19.682 Yani gıybet ettirmezdi, dedikodu yaptırmazdı, aleyhte konuşturmazdı. Neden? 00:42:19.842 --> 00:42:33.810 Çünkü cemiyetler bundan mahvoluyor, topluluklar bundan parça parça, grup grup oluyor, insanlar bundan birbirine küsüyor, düşman oluyor. 00:42:34.212 --> 00:42:40.205 Gazetelerin, mecmuaların yaptığı nedir? Dedikodu. 00:42:43.222 --> 00:42:48.290 Doğru düzgün bir şeyler yapsana, olumlu olsana, müspet şeyler ortaya koysana. 00:42:48.290 --> 00:42:52.914 Şu şöyleymiş de bu böyleymiş de, yalan yanlış bir sürü şey; alışılmış. 00:42:53.380 --> 00:43:01.660 Onlar yaptığı zaman mâzur mu oluyor? Dedikodu yapmak, günah işlemek bazı kimselere serbest mi? 00:43:04.280 --> 00:43:12.500 Hayır, herkese yasak. Yasaksa herkese yasak, yasaksa her zaman yasak, yasaksa her yerde yasak. 00:43:12.671 --> 00:43:14.721 Şimdi bizim cemiyetimizde ne oluyor? 00:43:14.880 --> 00:43:19.456 Okulda öğretmen çocuğun kulağını büküyor; ''Sakın ha, yalan söyleme!'' diyor. 00:43:19.456 --> 00:43:23.930 İyi güzel, çocuk yalan söylemesin ama şu gazeteci yalan söylüyor. 00:43:23.800 --> 00:43:29.335 Bunun kulağını kim bükecek? Ona dokunamazsın, gazetecilerin dokunmazlığı var. 00:43:29.335 --> 00:43:33.900 Hoppala! Bir de dokunulmazlık çıktı ortaya. 00:43:34.677 --> 00:43:39.798 Günah işlemekte, yalan söylemekte, iftira atmakta dokunulmazdır. 00:43:39.798 --> 00:43:45.987 Böyle saçma şey mi olur? Belki olur, belki Batı'da da böyledir. 00:43:45.987 --> 00:43:50.331 Ha, gel bakalım. Batı'da böyle değil. 00:43:51.158 --> 00:44:02.765 Batı'da bir gazeteci bir insana ispat edemediği bir sözü söyler de yanlışlığı anlaşılırsa kendisi de ağlıyor, anası da ağlıyor. 00:44:03.408 --> 00:44:10.443 Anasını ağlatıyorlar, canına okuyorlar, gazetesini kapatıyorlar. Bizde ise dokunulmaz. 00:44:10.443 --> 00:44:14.166 Buyursun edepsizliğe devam etsin, o serbest. Öyle şey mi olur? 00:44:15.220 --> 00:44:23.163 Peygamber Efendimiz prensibi koyuyor; İslâm'ın güzel tarafı, öteki nizamlara hiç benzemeyen tarafı budur. 00:44:23.163 --> 00:44:26.689 İslâm samimidir ve bütündür. Hiçbir parçasını ayırmaz. 00:44:26.689 --> 00:44:27.464 İçki yasak mı? 00:44:27.464 --> 00:44:30.945 Yasak. Tamam; içki yasaksa her yerde yasak, herkese yasak. 00:44:30.945 --> 00:44:34.386 Taşımak bile yasak, içkiyi taşıyamaz. 00:44:34.386 --> 00:44:39.106 ''Hocam muhtacım, hamalın biriyim, gecekonduda oturuyorum. Ben ne yapayım şimdi? 00:44:39.106 --> 00:44:41.170 Şu bira şişelerini kamyona taşıyamayacak mıyım?'' 00:44:41.170 --> 00:44:46.309 Taşıyamayacaksın, taşıyamazsın, öyle bir yardım bile yapamazsın. Yaptırmıyor İslâm. 00:44:47.683 --> 00:44:50.847 Dedikodunun da aleyhinde ol! Hiç kimseyi konuşturma. 00:44:51.881 --> 00:44:57.635 Peygamber Efendimiz; ''Bir yerde birisi aleyhine dedikodu olursa dedikodu yapanı sustur; 00:44:57.895 --> 00:45:04.640 dedikodusu yapılan, orada olmayan kimsenin yardımcısı ol, müdafaasını yap ve orada durma, kalk git. 00:45:04.640 --> 00:45:06.773 Çünkü orada hayır, bereket kalmadı.'' diyor. 00:45:09.319 --> 00:45:11.476 Bugünkü nizamlar ne yapıyor? 00:45:11.476 --> 00:45:16.497 İçki meyhanede serbest, direksiyon başında yasak. 00:45:17.772 --> 00:45:21.247 Askeriyede, nöbet başında yasak; nöbet dışında serbest. 00:45:21.247 --> 00:45:31.190 Eğri büğrü, kıvır kıvır. Böyle saçma şey mi olur? Yasaksa yasak, güzelse güzel, iyiyse iyi. 00:45:31.190 --> 00:45:34.405 Yapacaksak yapalım, yapmayacaksak hiçbir yerde yapmayalım. Bu iş bu kadar basit. 00:45:34.608 --> 00:45:36.333 İftira da yine öyle. Yasaksa her yerde yasak. 00:45:38.973 --> 00:45:47.838 Cas cavlak bırakmıyor; alıyor, sonuna kadar getiriyor, sahil-i selamete çıkarıyor, denizin ortasında bırakmıyor. 00:45:47.838 --> 00:45:49.586 Bir adamı kayığa bindirdin; 00:45:49.874 --> 00:45:57.544 ''Gel seni kayığa bindireyim, bu deniz tehlikelidir.'' dedin, tam orta yere geldin, yakasından tuttun, savurdun, denizin içine attın. 00:45:57.544 --> 00:46:05.136 ''Ne oldu? Hani sen beni kayığa bindirmiştin. Tuttun denizin ortasında attın. Ben sahili nasıl bulacağım, boğulur giderim.'' 00:46:05.136 --> 00:46:07.773 İnsan orta yerde denize savrulup atılır mı? 00:46:08.643 --> 00:46:15.769 İşte İslâm'ın güzelliği burada. Beşerî sistemlerin tutarsızlığı burada. 00:46:16.000 --> 00:46:22.443 Beşerî sistemler insanı yarı yolda bırakıyor; denizin ortasına kadar kayıkla getiriyor ama keşke sahilde atsaydı. 00:46:23.462 --> 00:46:33.130 Adam iki kulaçta kenara çıkabilirdi. Denizin ortasına, kurtulamayacağı yere kadar getiriyor getiriyor ondan sonra denize atıyor. Öyle şey mi olur? 00:46:33.873 --> 00:46:43.370 Uçağa bindiriyor; yukarılara çıkarıyor çıkarıyor, oradan aşağı atıyor. Bindirmeseydi bir şey olmayacaktı; bindirip ondan sonra atıyor, böyle saçma şey olmaz! 00:46:43.370 --> 00:46:46.107 Bir şey güzelse güzeldir, çirkinse çirkindir. Söyle bakalım içki güzel mi çirkin mi? 00:46:46.107 --> 00:46:50.362 Güzel değil, sıhhate zararlı. İnsan alkolik oldu mu şöyle olur, böyle olur. 00:46:50.362 --> 00:46:55.843 Tamam o zaman bu içkiyi içmeyeceksin, içirtmeyeceksin, imal ettirmeyeceksin, taşımayacaksın, satmayacaksın, almayacaksın. 00:46:57.381 --> 00:47:02.580 Geçenlerde mecmuada bir yazı yazdım. Doğrusu hoşuma gide gide yazdım. 00:47:02.580 --> 00:47:08.197 Bir içim bira 87 liraya geliyormuş ama bin liraya satıyorlar. 00:47:08.197 --> 00:47:18.326 Ben de dergide; ''İki yüz lira vergiye veriyorsunuz, şu kadar nakliyeye veriyorsunuz.'' diye dökümünü verdim. 00:47:18.326 --> 00:47:21.426 Biracının birisi; ''Bundan sonra içmeyeceğim.'' demiş. 00:47:26.267 --> 00:47:35.760 Millet o 87 liralık şeye bin lira verip lıkır lıkır içiyor, ondan sonra en hayırlı işleri yapamıyor. İslâm böyle işte. 00:47:35.760 --> 00:47:38.777 Allah'a hamd ü senâlar olsun Allah bizi müslüman eylemiş. 00:47:38.777 --> 00:47:47.383 Rabbimiz bizi bundan ayırmasın; milletimizi de, çoluk çocuğumuzu da, ailemizi de, mektebimizi de, hocamızı da ayırmasın. 00:47:49.617 --> 00:47:55.239 Hocamız yani üniversite hocası. Tabi cami hocamızı da ayırmasın; onun da hatası olmaması güzel. 00:47:55.239 --> 00:48:06.408 Kâne lâ ye'külü's-sûme ve le'l-basale ve le'l-kürrâse min ecli enne'l-melâikete te'tîhi ve ennehû yükellimü Cibrîle. 00:48:06.582 --> 00:48:08.994 Rivâyet yine Enes radıyallahu anh'ten. 00:48:09.367 --> 00:48:19.321 ''Peygamber Efendimiz sarımsak yemezdi, soğan yemezdi, pırasa yemezdi çünkü kendisine melekler geliyordu. 00:48:19.523 --> 00:48:26.914 Melekler bunların kokusundan müteezzi olduklarından, hoşlanmadıklarından bunları yemezdi. 00:48:27.180 --> 00:48:34.558 Ve kendisi Cebrail aleyhisselam ile konuşuyordu, ona vahiy geliyordu. 00:48:34.632 --> 00:48:41.299 Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunları yemezdi ve ötekileri rahatsız ediyor diye; 00:48:41.516 --> 00:48:47.298 ‘Bunları yiyenler bizim mescidimize, namaz kılma mahallerimize gelmesin.' derdi.'' 00:48:48.110 --> 00:48:55.571 Sarımsak fena bir gıda değildir, soğan fena bir gıda değildir; faydaları vardır. 00:48:55.829 --> 00:48:59.199 Sarımsak tansiyonu tanzim eder, fevkalade güzeldir. 00:48:59.199 --> 00:49:02.934 Soğanın birçok besleyici, güzel tarafları vardır. 00:49:02.934 --> 00:49:10.336 Ama İslâm temizliğe önem veriyor, cemaate önem veriyor; 00:49:10.389 --> 00:49:19.896 başkasını üzmemeye, taciz etmemeye rahatsız etmemeye, gönül yapmaya, gönül hoş etmeye, insanları sevindirmeye çok önem veriyor. 00:49:23.216 --> 00:49:26.626 Onun için; ''Yerse yesin ama camimize gelmesin.'' diyor. 00:49:26.626 --> 00:49:30.274 O zaman da tabi mümkün olduğu kadar yememek gerekiyor. 00:49:30.274 --> 00:49:35.389 Yani cami vaktinde yememek, dikkat etmek gerekiyor. 00:49:35.389 --> 00:49:44.902 Ama hiç yememek gibi bir yasak değil, haramlık değil de cemaati taciz etmesi bakımından uygun olmayan bir şey. 00:49:48.532 --> 00:49:57.206 Kâne lâ ye'külü'l-cerâde ve lâ külveteyni ve le'd-dâbbe min ğayri en yuharrimehâ. 00:49:57.206 --> 00:50:16.883 ''Peygamber Efendimiz çekirge, dalak, böbrek ve kertenkelenin büyüğü keler denilen çöl hayvanının etini yemezdi fakat haram da etmezdi.'' 00:50:17.490 --> 00:50:18.813 Efendimiz bunları yemiyordu. 00:50:19.328 --> 00:50:26.921 Çekirgenin yenilebileceğine dair hadîs-i şerîf vardır. Çekirge parmak gibi iri olur. 00:50:26.921 --> 00:50:32.837 O diyarlarda toplanıp kurutulur. Yenilebiliyor. 00:50:32.837 --> 00:50:45.855 Tabiri caizse bizim hamsi kızartması, kavurması, kurutması gibi bir şey oluyor. Çekirge yenilebilir. 00:50:46.299 --> 00:50:53.282 İki ölü hayvanın, ölü olmasına rağmen yenilmesine İslâm cevaz vermiştir. 00:50:53.282 --> 00:50:58.607 Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde müsaade etmiştir. ''Balık ve çekirge.'' 00:50:58.607 --> 00:51:08.885 Bu iki balık da ölmüştür ama yenilir. Yani çiroz değil her balık yenilir, denizden çıkan her balık yenilebilir, çekirge de yenilebilir. 00:51:09.209 --> 00:51:18.923 Dalak, böbrek gibi şeyler de yenilebilir. Ama Peygamber Efendimiz yemezdi. 00:51:19.225 --> 00:51:26.777 Kertenkelenin irisi bir hayvan var, onun gibi yürüyor; keler deniliyor. 00:51:26.777 --> 00:51:37.592 Çölde onu avlarlarmış, bayağı bir eti olurmuş, bedevîler yerlermiş ama Efendimiz yemiyor. 00:51:39.165 --> 00:51:59.395 Kâne lâ ye'külü müttekien ve lâ yeta'u akıbehû racülâni. ''Peygamber Efendimiz yemek yerken yaslanmazdı.'' 00:51:59.796 --> 00:52:07.616 Arkasına dayanıp yastığa kurulup divana uzanıp da yatanları bilirsiniz, duyarsınız. 00:52:07.840 --> 00:52:20.598 Tarihten Romalılar'ı okuyoruz; divanların üzerinde otururlar, yatarlar, yatar vaziyette çeşitli meyveleri yiyecekleri yerlermiş. 00:52:20.598 --> 00:52:27.710 Tıka basa doyunca boğazlarını gıcıklattırır, onları çıkarır yine yerlermiş. 00:52:27.710 --> 00:52:33.459 Bu İslâm dışı şeyin ne kadar çirkin olduğunu buradan anlayabilirsiniz. 00:52:33.459 --> 00:52:46.906 Efendimiz yaslanarak yemezdi. Yemek yerken önünde, arkasında yürünmesine müsaade etmezdi. 00:52:46.906 --> 00:52:51.820 Hani muhafız gibi, koruma gibi arkasından yürünmesine müsaade etmezdi. 00:52:53.800 --> 00:52:56.885 Ashabını önünden gönderir, kendisi arkadan yürürdü. 00:52:56.885 --> 00:53:04.455 Hani bazı ileri gelenler önde çalımlı çalımlı yürürler ya, Efendimiz'in öyle bir hali yoktu 00:53:07.619 --> 00:53:15.969 Kâne lâ ye'kulü min hediyyetin hattâ ye'mure sâhibehâ en ye'küle minhâ li'ş-şâti'lletî ühdiyet lehû. 00:53:16.313 --> 00:53:18.496 Ammar radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. 00:53:18.496 --> 00:53:26.710 Peygamber Efendimiz kendisine getirilmiş bir yiyecek hediyesini getiren kimseye; ''Buyur, sen ye.'' demeden yemezdi. 00:53:27.545 --> 00:53:34.445 Çünkü Hayberli bir yahudi kadın ona zehirli bir koyun getirmişti. 00:53:34.662 --> 00:53:39.658 Ondan ağzına bir aldı; Cebrail aleyhisselam onun zehirli olduğunu bildirince çıkardı. 00:53:40.450 --> 00:53:47.239 Öyle bir zehirleme durumu Peygamber Efendimiz'in başından geçmişti. 00:53:47.239 --> 00:53:57.726 Hatta vefatının o zehrin uzun zaman devam eden tesiriyle olduğuna dair rivâyetler vardır. 00:53:57.726 --> 00:54:06.110 ''O Hayber'deki etin çiğnemiş olduğum lokmasının acısını şuramda her zaman hissederim.'' derdi. 00:54:06.110 --> 00:54:10.326 Demek ki içinde öyle bir izi, tesiri kalmış. 00:54:10.326 --> 00:54:18.109 Onun için birisi kendisine bir hediye getirdiği zaman; ''Buyur önce sen tat, ye bakalım.'' diye ona yedirtirdi. 00:54:18.109 --> 00:54:23.938 Bu; ''Herhangi bir suikast bahis konusu olmasın.'' diye yapılması gereken şeylerden biridir. 00:54:23.938 --> 00:54:33.261 Bazen böyle şeyler oluyor. İnsanın yiyeceğine çeşitli şeyler koyabiliyorlar. Çeşitli suikastler olabilir. 00:54:33.261 --> 00:54:41.871 Tabi bunlara karşı böyle büyük, tanınmış kimselerin tedbirler alması gerekiyor. 00:54:44.250 --> 00:54:47.198 Peygamber Efendimiz'in çok güzel tedbirleri vardır. 00:54:47.198 --> 00:54:54.477 Mesela birisini komutan tayin ediyor, emrine askerler veriyor, bir de mektup veriyor. 00:54:54.651 --> 00:55:00.446 ''Medine'den üç gün yola gideceksin, filanca yere gelince bu mektubu açacaksın.'' diyor. 00:55:02.104 --> 00:55:17.259 Mektupta talimat var, vazife var. Vazifeyi nerede yapacaklarına, nereye gideceklerine dair bilgi mektubun içinde. Ne güzel tedbir. 00:55:17.483 --> 00:55:25.504 Medine'den söylese, adam açsa öğrense, karısına söyleyecek, akrabasına söyleyecek. 00:55:25.504 --> 00:55:36.259 Oradan oraya yayılacak. Onun için üç günlük mesafeden sonra açmasını söylüyor; Efendimiz'in güzel tedbirlerinden. 00:55:40.226 --> 00:55:50.653 Kâne lâ yetetayyeru ve lâkin yetefe'elü. ''Peygamber Efendimiz bir şeyin uğursuzluğunu ileri sürmezdi. 00:55:50.727 --> 00:56:07.386 ‘Bu şey uğursuzdur. Bundan şöyle kötülük olacak.' diye şomluk yapmazdı, fenaya yormazdı. 00:56:07.695 --> 00:56:18.170 Hayr yorumu yapardı, güzel şeye yorardı.'' 00:56:18.235 --> 00:56:21.911 Halk arasında uğursuzlukla ilgili çeşitli söylentiler vardır. Mesela; 00:56:21.911 --> 00:56:26.935 ''Bir yere giderken insanın önünden kedi veya köpek geçerse o gideceği iş iyi olmayacak.'' 00:56:26.935 --> 00:56:28.107 Bunu nereden çıkardın? 00:56:28.107 --> 00:56:37.233 Şuradan bu tarafa kedi geçti. ''Tam gideceği sırada yukarıdan baykuş öttü; tamam bu iş fena oldu, eyvah bugün uğursuz olacak. 00:56:37.233 --> 00:56:41.177 Tam da böyle dolunay halindeyken baykuş öttü, eyvah yarın yandık.'' 00:56:41.177 --> 00:56:45.175 Ne yanması ya! Hiç bir şey yok, nereden çıkarıyorsun bu uğursuzlukları. 00:56:45.175 --> 00:56:56.947 İnsanoğullarının böyle tarihten birikmiş saçma sapan batıl itikatları, inançları vardır çeşitli uğursuzluk inanışları vardır. 00:56:57.143 --> 00:57:03.457 Efendimiz böyle yapmazdı. Yalnız tatlıya, güzele, iyiye yorardı. 00:57:03.688 --> 00:57:15.631 Mesela Hudeybiye anlaşması yapılacağı zaman Kureyşli taraf Kureyşliler'in başında Sehl isminde bir zâtı gönderdiler. 00:57:15.631 --> 00:57:22.585 Sehl adındaki şahsın emrinde bir heyet geldi, Peygamber Efendimiz'le anlaşma yaptılar. 00:57:22.585 --> 00:57:28.185 Ondan sonra Hudeybiye anlaşmasına göre Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye döndü. 00:57:28.387 --> 00:57:34.349 Peygamber Efendimiz; ''Gelen kimsenin adı Sehl. Sehl kolay demek. 00:57:34.355 --> 00:57:38.879 İnşaallah işimiz kolay olacak.'' dedi. Güzele yormak dediğimiz şey bu. 00:57:38.879 --> 00:57:50.590 Efendimiz hayra, güzele yorardı; şomluk, uğursuzluk yapmazdı, söylemezdi. Bu da bize bir ibrettir. 00:57:51.895 --> 00:57:59.139 Kâne lâ yete'ârru mine'l-leyli illâ ecra's-sivâke alâ fîhi. 00:57:59.250 --> 00:58:01.991 İbni Ömer radıyallahu anhümâdan rivâyet edilmiş. 00:58:02.239 --> 00:58:10.519 ''Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin uyandı mı muhakkak dişlerine misvak sürerdi. 00:58:10.644 --> 00:58:21.172 Geceleyin uyandığı zaman mutlaka ağzını misvaklardı.'' 00:58:21.172 --> 00:58:24.853 Peygamber Efendimiz'in dişleri pırıl pırıl parlardı. 00:58:24.853 --> 00:58:31.626 Ağzını açtığı zaman inci gibi parıldardı, etrafa ışıkları saçılırdı; dişleri çok güzel, çok temizdi. 00:58:31.771 --> 00:58:38.596 Peygamber Efendimiz ağız temizliğine 1400 sene önceden böyle büyük bir ehemmiyet vermişti. 00:58:38.941 --> 00:58:48.499 Bu meselenin üstüne o kadar güzel eğilmişti ki ağaç dallarının uçlarının liflenmesiyle, ezilmesiyle, 00:58:48.499 --> 00:58:56.270 tel tel olmasıyla sahabe-i kiram dişlerini böyle fırçalarlardı ve dişlerinde hiç rahatsızlık olmazdı. 00:58:56.270 --> 00:58:57.937 Diş etleri gayet güzel olurdu. 00:58:57.937 --> 00:59:01.806 Biliyorsunuz misvakın çeşitli ağaçlardan yapılması mümkündür. 00:59:01.994 --> 00:59:04.339 Mesela ceviz ağacının dalından bile olur. 00:59:04.762 --> 00:59:09.926 Ama asıl çölde yetişen bir bitkinin kökü var ki o kökten çıkarttın mı misvakın; 00:59:09.926 --> 00:59:23.419 hafif tuzlu, baharlı, karabiber gibi ağıza bir acılık hissi veren, çok sevimli bir tadı vardır. O asıl misvak. 00:59:23.763 --> 00:59:34.377 İnsan dişlerini öyle misvakladığı, fırçaladığı zaman o madde diş etlerinin hastalıklarına iyi gelir. 00:59:34.551 --> 00:59:43.512 Misvakın içindeki ecza diş etlerini fevkalade tedavi ediyor. Ankara'da tanıdığımız bir diş hekimi var. 00:59:43.512 --> 00:59:51.181 Araştırıcı bir diş hekimi, bu işin tetkikini yapan bir kimse, ilim adamı; o söylüyor. 00:59:51.262 --> 00:59:57.677 Diş hastalığı olan insanlar misvak kullandığı zaman geçiyormuş. 00:59:57.677 --> 01:00:04.370 Misvak kullananlarda öbür insanların yüzde doksanında görülen diş hastalıkları görülmüyor. 01:00:04.370 --> 01:00:09.252 Mesela diş köklerinde iltihap, piyore denilen bir hastalıktan bahsetti. 01:00:09.252 --> 01:00:12.235 O piyore hastalığı misvak kullananlarda olmuyor. 01:00:13.602 --> 01:00:25.990 Böyle diş kökleri iltihaplanıyor, dişi sallanıyor, ikide birde kanama oluyor; ona gayet iyi geliyor. 01:00:26.342 --> 01:00:30.308 Misvak, çok faydalı bir ilaç. 01:00:30.308 --> 01:00:37.372 Hocam bu misvakı kullanmasak, diş fırçası kullansak olmaz mı? 01:00:38.930 --> 01:00:44.541 Diş fırçası da olur. Peygamber Efendimiz; parmak da olur, el-esâbiu ecri mecre's-sivâk. 01:00:44.541 --> 01:00:48.373 ''Parmaklarla dişleri temizlemek de misvak gibi sevap kazandırır.'' 01:00:48.373 --> 01:00:54.274 Misvakın yoksa parmağınla dişlerini fırçalar gibi temizleyebilirsin. 01:00:54.605 --> 01:01:09.267 Eğer diş fırçası kullanacaksan, domuz kılı olmamasına dikkat edeceksin, bir; diş macunlarının içinde de haram malzeme olmamasına dikkat edeceksin, iki. 01:01:09.821 --> 01:01:16.353 Onun için sentetik kıllı diş fırçaları daha iyi oluyor. Çünkü domuz kılı olma ihtimali yok. 01:01:16.353 --> 01:01:25.912 Eskiden kıl fırça daha iyi gibi bir laf söylüyorlardı fakat bizim burada diş tabibi kardeşlerimiz var, onlar da bilirler; kılların içinde kıl kanalı vardır. 01:01:25.912 --> 01:01:33.902 İnsanoğlunun ve başka mahlûkların kılları yekpare değildir; içinde bir ayrıcı, kılın kanalı vardır. 01:01:34.690 --> 01:01:40.100 Eğer kıldan yapılmış bir diş fırçası olursa o kanala mikroplar yerleşiyor, mikrop yuvası oluyor. 01:01:40.100 --> 01:01:45.538 Onun için sentetik malzemeyle olması lazım veyahut doğrudan doğruya misvak kullanmak lazım. 01:01:45.538 --> 01:01:54.808 Misvak kullandığı zaman da misvakın ucunu kalem gibi ikide bir de tıraşlamak lazım. Onu da millet bilmiyor. 01:01:54.808 --> 01:02:00.108 Tıraşlamak lazım ki o eczası hep aşağı doğru yenilenmiş, kullanılmış olsun. 01:02:01.503 --> 01:02:06.298 Misvakla kılınan namaz misvaksız kılınan namazdan 70 kat daha sevaplı. 01:02:06.298 --> 01:02:14.289 Ağzının hastalıklarını geçiriyor, meleklerin hoşuna gidiyor, Allah'ın rızasını kazanmaya vesile oluyor. Misvak güzel bir şey. 01:02:14.289 --> 01:02:23.398 Bir arkadaşımızın diş etleri yaraymış, dokunsa kanıyormuş, abdest alsa bir türlü abdestini tamamlayamıyormuş, 01:02:23.757 --> 01:02:35.400 diş etlerinin rahatsızlığından dolayı acıyormuş, sonunda; ''Misvak kullandım, geçti.'' dedi. 01:02:36.227 --> 01:02:40.722 Onun üzerine o diş tabibi arkadaş; ''Otur bakalım şu koltuğa.'' dedi oturdu o da, 01:02:40.722 --> 01:02:46.881 başını arkaya dayadı, ağzını bir açtı, diş tabibi dişlerine baktı, hayret etti; 01:02:46.881 --> 01:02:52.697 ''Allah Allah!'' dedi. ''Biz de görelim.'' diye eğildik, onun ağzına baktık. 01:02:52.697 --> 01:03:00.917 Ben ömrümde o kadar güzel diş, o kadar hoş renkli, sevimli, pembe, güzel diş eti görmedim. 01:03:01.950 --> 01:03:09.151 Kanayan yaralı bir diş eti varken misvak kullana kullana güzel olduğunu bizzat kendisi söyledi. 01:03:09.151 --> 01:03:12.891 Demek ki Resûlullah'ın tavsiye ettiği her şeyde bir güzellik var. 01:03:15.415 --> 01:03:22.497 Allahu Teâlâ hazretleri her işimizi Efendimiz'e uydurmayı bize kolaylaştırsın. 01:03:22.651 --> 01:03:27.957 Sünnet-i seniyyeyi ihya eyleyip şehit sevapları kazanmamızı nasip eylesin. 01:03:30.842 --> 01:03:33.396 Fâtihâ-i şerîfe mea'l-besmele.