WEBVTT 00:00:00.420 --> 00:00:03.417 Muhterem cemaat-i müslimîn! Cumanız mübarek olsun. 00:00:03.459 --> 00:00:09.960 Allahu Teâlâ hazretleri bu hayırlı, feyizli günün sevaplarından istifade etmeyi cümlenize nasip eylesin. 00:00:11.373 --> 00:00:22.207 Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin cümlenizi. İki cihanda süedâ ve salihînden eyleyip saadete nâil eylesin. 00:00:22.250 --> 00:00:25.168 Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. 00:00:26.830 --> 00:00:30.250 Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerini 00:00:30.375 --> 00:00:34.458 okumaya başlamazdan önce bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup 00:00:34.542 --> 00:00:39.584 bunları Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ve âlinin, 00:00:39.636 --> 00:00:44.842 ashâbının, etbâının, ahbâbının, hâsseten mânevî halifeleri 00:00:44.842 --> 00:00:47.220 sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye edelim. 00:00:47.331 --> 00:00:51.706 O mübareklerin ruhları şâd olsun, makamları âlâ olsun, himmetleri hâzır olsun. 00:00:51.811 --> 00:00:54.200 Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin. 00:00:54.980 --> 00:01:00.550 Bizlere de dünya ve âhirette Allahu Teâlâ hazretleri huzur ve saadet ve âfiyet ve selamet ihsan eylesin. 00:01:00.810 --> 00:01:01.957 Bismillâhirrahmânirrahîm. 00:01:01.664 --> 00:01:09.873 "Rahat, huzur, gamsızlık, zamanınızda Allah ile bilişin." 00:01:09.956 --> 00:01:22.206 Ya'rifike fi'ş-şiddeti. "Eğer böyle yaparsanız o da size, sıkıntı, darlık, meşakkat, zorluk zamanında bilir, yardım eder. 00:01:22.331 --> 00:01:28.873 Durumunuza, duanıza icabet eder, derdinize çare verir, size yardımcı olur." 00:01:28.914 --> 00:01:36.873 Burada çok büyük bir ahlâkî davranış bize öğretiliyor. 00:01:36.997 --> 00:01:47.581 Bazı insanlar vardır ki menfaatçidir; menfaati gerektiği insana güler yüz gösterirler, 00:01:47.705 --> 00:01:53.372 menfaati olan yere giderler, menfaat olduğu zaman bir işi yaparlar. 00:01:55.289 --> 00:02:05.289 Allahu Teâlâ hazretlerine de kulluklarında da böyle bir ahlâkî bakımdan güzel olmayan bir durum vardır. 00:02:09.123 --> 00:02:17.165 Orhan Veli'nin, Süleyman Efendi isimli şiirinde; "Ayakkabısı vurmadığı zaman Allah'ın adını anmazdı." dediği gibi, 00:02:17.373 --> 00:02:20.790 yani ayağı vurunca Allah diyor başka zaman Allah demiyor. 00:02:20.914 --> 00:02:26.623 Başı dara gelince Allah diyor, hastalanınca Allah diyor başka zaman Allah demiyor, 00:02:26.705 --> 00:02:33.581 ibadet etmiyor, kulluğa yanaşmıyor ama başı dara geldiği zaman bangır bangır bağırıyor, 00:02:33.664 --> 00:02:42.498 dua ediyor, vesaire vesaire. Olmaz. Yani Allah böyle sıkıştığı zaman kendisine müracaat edeni sevmiyor. 00:02:42.540 --> 00:02:47.665 Çünkü sıkıştığı zaman elbet bir insan yardım ister bir yerden. Hatta ne demişler? 00:02:47.747 --> 00:02:54.289 "Denize düşen yılana bile sarılır." Tahtaya sarılır, yılana sarılır, yani ne bulursa sarılır. 00:02:54.289 --> 00:02:59.915 Hatta iki kişi denize düşse birisi ötekisine korkusundan sımsıkı sarılıyor o da kendisini kurtaramıyor. 00:02:59.914 --> 00:03:03.289 Kurtarmaya gelene sarılıyor o da yüzemiyor ikisi birden boğuluyor. 00:03:03.289 --> 00:03:06.498 Yani kurtulmak için bu sarılma işi normal. 00:03:06.705 --> 00:03:11.623 Bu güzel bir şey değil. Allah bizlerden böyle bir kulluk istemiyor. 00:03:11.705 --> 00:03:16.122 Peygamber Efendimiz böyle bir şey tarif etmiyor bize. Nasıl olacağız biz? 00:03:16.206 --> 00:03:25.165 Biz Allah'a istikrarlı ve devamlı kulluk edeceğiz. Çünkü ibadetin makbul olanı devamlı olanıdır. 00:03:25.248 --> 00:03:29.331 İsterse miktar bakımından öyle çok şaşalı miktarda olmasın. 00:03:29.331 --> 00:03:37.249 Az bile olsa devamlı gidiyor mu? Gidişi muntazam mı? Bağlılığı tamam mı? Kulluğu ölçülere uygun mu? 00:03:37.331 --> 00:03:39.373 Tamam, Allah böylesini sever. 00:03:39.414 --> 00:03:46.497 Bir şiddetleniyor bir gevşiyor; eline para geçtiği zaman hiç aldırmıyor, dua yok, namaz yok, niyaz yok. 00:03:46.581 --> 00:03:52.290 Dara düştüğü zaman, hastalandığı zaman sabahtan akşama dua, hoca hoca dolaşıyor vesaire. 00:03:52.331 --> 00:04:00.820 Sosyetik bazı kimseleri hatırlıyorum. Evlenmiş, sosyetik, namazla niyazla ilgisi yok, 00:04:00.164 --> 00:04:06.331 gusülle abdestle ilgisi yok, çocuğu olmuyor haydi bakalım başına bir ince şifon alıyor, 00:04:06.331 --> 00:04:12.820 örtü alıyor Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerini ziyaret. Olur mu? 00:04:13.206 --> 00:04:17.456 Yani sen sıkıştığın zaman değil devamlı yapacaksın bu kulluğu. 00:04:17.581 --> 00:04:20.290 Sıkışıklıkla, darlıkla, bollukla ilgili değil. 00:04:20.289 --> 00:04:25.289 Bizim vazifemiz her hâlukârda Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk etmektir. 00:04:25.331 --> 00:04:31.915 Evliyaullahtan birisine ötekisi söylemiş ki; Sen cehennemliksin. E nereden biliyorsun? 00:04:32.390 --> 00:04:35.810 "Müşahademde, Levh-i Mahfûz'da öyle öyle yazılı gördüm." demiş. 00:04:37.956 --> 00:04:43.874 O da demiş ki;"Benim kulluk etmem cennetlik olmama cehennemlik olmama bağlı değildir. 00:04:43.914 --> 00:04:49.373 Ben kulluk vazifemi yaparım, namazımda, niyazımda, ibadetimda, taatimde devam ederim." demiş. 00:04:49.540 --> 00:04:55.623 Bir zaman sonra gelmiş bakmış ki yani demiş ki; "Ya o yazı değişti." Tabii. 00:04:55.705 --> 00:05:02.206 Yani Allahu Teâlâ hazretleri kendisine böylece vefalı olanı sever. 00:05:02.289 --> 00:05:07.831 Vefasız olanı sevmez, menfaatçi olanı sevmez hasbî olanı sever. 00:05:07.914 --> 00:05:12.289 Halbuki hepimiz muhtacız, her bakımdan her anda, her saniyede, 00:05:12.289 --> 00:05:17.998 her işte muhtacız da ihtiyaç kendisini sıkıştırmasa bile doğru yolda olmak, 00:05:18.810 --> 00:05:21.164 ibadette taatte olmak, Allah'a şükürde olmak, 00:05:21.289 --> 00:05:25.706 verdiği nimetlerin kadrini bilmek bu çok ince bir kulluk meselesidir. 00:05:25.914 --> 00:05:30.790 Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde vaat etmiş ki. 00:05:30.914 --> 00:05:37.206 Ve kâle rabbükümü'd-ûnî estecib leküm. "Bana dua edin, Ben sizin duanıza cevap veririm." 00:05:37.289 --> 00:05:40.790 Verir, tamam âyet-i kerîmede böyle bildirmiş. 00:05:40.831 --> 00:05:46.956 Dua edersen duana karşılık verir ama karşılık vermeyeceği zamanları da bilmen lazım. 00:05:46.956 --> 00:05:49.998 Ne zaman vermez onu da bilmen lazım. İşte burada karşına çıkıyor. 00:05:49.997 --> 00:05:58.800 Yani sen rahatlık, bolluk, sıhhat, âfiyet, keyif, zevk zamanında Allah'ı anmıyorsun, 00:05:58.810 --> 00:06:02.665 dua etmiyorsun, o zaman daraldığın zaman ceza olarak senin duana icap etmez. 00:06:02.000 --> 00:06:05.000 Çünkü kabahat senin, ilk başta yapmadın. 00:06:05.373 --> 00:06:08.456 Va'lem enne mâ ahtaeke lem yekün li-yusîbeke. 00:06:08.540 --> 00:06:15.499 "Bilki sana başına gelmiş olay başına gelmeyecek değildir, mutlaka gelecektir." Neden? 00:06:15.622 --> 00:06:18.789 Kaderin yazısıdırda ondan. Mutlaka gelecektir. 00:06:18.000 --> 00:06:25.000 Ve mâ esâbeke lem yekün li-yuhtıeke. "Gelen gelecekti, bir şey yazılmamışsa da o da gelmeyecektir." 00:06:25.831 --> 00:06:30.290 Yani yaşayacaksan kurşunların arasında bile yaşarsın. 00:06:30.331 --> 00:06:34.706 Vızır vızır sağından solundan kurşunlar uçar gider yine yaşarsın. 00:06:34.747 --> 00:06:41.539 Öleceksen yatağında ölürsün. Allah bir şeyi yazdı mı o mutlaka gelir. 00:06:41.581 --> 00:06:45.790 Bir şeyi yazmadı mı da ne kadar uğraşsan o olmaz. Bu nedir? 00:06:46.390 --> 00:06:53.373 Bu da Allah'ın mukadderâtına teslimiyettir, kazâ ve kadere rızadır 00:06:53.414 --> 00:06:59.456 ve her şeyin Allah'ın elinde olduğunu anlamaktır, onun için telaş etmemektir. 00:06:59.498 --> 00:07:07.665 Gelen [bela ve musibetin] hikmetini anlamaya çalışmaktır, olana şükretmektir, olmayana sabretmektir. 00:07:07.997 --> 00:07:16.289 Bu inanç lazım. Biz âmentü billâhi diyoruz, sayıyoruz sayıyoruz ve bi'l-kaderi. 00:07:16.456 --> 00:07:22.374 "Kadere de inandım." diyoruz. Kader, mukadderât, ona da inandım. Nasıl? 00:07:22.459 --> 00:07:25.501 Hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ. 00:07:25.498 --> 00:07:29.332 "Hepsi Allah'tan; hastalık da Allah'tan sıhhat de Allah'tan, 00:07:29.331 --> 00:07:35.706 bela da Allah'tan safâ da Allah'tan, şer de Allah'tan hayır da Allah'tan." 00:07:35.914 --> 00:07:40.914 Çünkü O emrediyor, O nasip ediyor, O yaratıyor öyle oluyor. 00:07:40.914 --> 00:07:49.997 Hatta sen, bir şey yapmak istesen Allah yaptırmasa yapamazsın. Hatta Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruluyor ki; 00:07:49.997 --> 00:07:56.956 Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallah. "Allah dilemezse sen bir şey dileyemezsin." diyor. 00:07:57.390 --> 00:08:00.206 Dilemekte insanın içinden kopup geliyor, doğup geliyor. 00:08:00.248 --> 00:08:02.832 Hatırlatmazsa Allah nasıl hatırlayacaksın? 00:08:02.956 --> 00:08:08.165 Dilemezsin bile, dileyemezsin bile, isteyemezsin bile. İçindeki isteği bile Allah yaratıyor. 00:08:08.206 --> 00:08:12.415 O bakımdan Peygamber Efendimiz; "Her şeyin Allah'tan olduğunu bil!" diyor. 00:08:12.581 --> 00:08:19.790 Her şeyin Allah'tan olduğunu bil, gelmeyene üzülme, gelene şükret. 00:08:19.872 --> 00:08:24.164 Eğer gelen kötüyse o da Allah'ın kaderidir diye sabret. 00:08:24.206 --> 00:08:32.289 Eğer şerli bir şeyden kurtulmuşsan, eh elhamdülillah Allah beni kurtardı diye orada da ikramı anla. 00:08:32.622 --> 00:08:36.498 Sonra yine buyuruyor ki; Ve enne'n-nasra ma'a's-sabri. 00:08:36.872 --> 00:08:43.872 Allah'ın nusret-i ilâhiyesi, yardımı neyle gelir insana? 00:08:44.289 --> 00:08:51.873 Ve enne'n-nasra ma'a's-sabri. "Sabırla gelir. Yani sabreden kula Allah yardım eder." 00:08:51.914 --> 00:08:58.164 İnnellâhe ma'a's-sâbirîne. "Hiç şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir." 00:08:58.289 --> 00:09:01.248 Sabır çok güzel bir huydur ki Allah çok seviyor bu huyu. 00:09:01.331 --> 00:09:07.414 Yani insan bir üzücü olayla karşılaştığı zaman, hastalandığı zaman, 00:09:07.540 --> 00:09:14.832 belâ musibet gelip başına çattığı zaman, canı sıkıldığı zaman, bir şeye üzüldüğü, 00:09:14.914 --> 00:09:19.164 bir yerden bir şeyden canı yandığı zaman, gönlü kırıldığı zaman ne yapacak? 00:09:19.289 --> 00:09:25.998 Sabredecek. Sabretti mi Allah seviyor ve sabreden kuluyla beraber oluyor. 00:09:25.997 --> 00:09:29.122 Bu beraber olmak razı olmak demek yani onun yanında, 00:09:29.123 --> 00:09:38.498 onun omuz başında olmak, onu desteklemek, Allah onun lehinde hareket edecek, 00:09:38.540 --> 00:09:40.999 ona bir şeyler ikram edecek demektir. 00:09:41.390 --> 00:09:47.998 O bakımdan her şeyde sabretmeyi öğrenmemiz lazım. 00:09:48.123 --> 00:09:53.665 İbadette sabretmeyi öğrenmemiz lazım; sabah namazı var, yatsı namazı var, teheccüt namazı var. 00:09:53.705 --> 00:10:01.122 Sabretmeyi öğrenmemiz lazım. Musibetlere, hastalıklara, üzüntülere sabretmeyi öğrenmemiz lazım. 00:10:00.956 --> 00:10:02.748 Dün gündüzün hastanedeyiz. 00:10:02.914 --> 00:10:08.289 Bir kızılca kıyamet koptu, bir çığlık, bir feryat, herkes camlara koştu. 00:10:08.373 --> 00:10:12.874 Bizde yerimizden kalktık doktorlar dedi ki, "Birisinin bir şeyi ölmüş." 00:10:12.872 --> 00:10:17.706 Hastane bu, yani hasta geliyor buraya, bazen sıhhatli çıkar bazen de, 00:10:17.789 --> 00:10:23.707 sonu böyle ömrü bitmişse kader, bazen de cenazesi çıkar. 00:10:23.789 --> 00:10:26.748 Nasıl feryat, nasıl figan! E canım hepimiz [birgün öleceğiz.] 00:10:26.997 --> 00:10:35.372 Ölü yapılan bağırtıdan, çağırtıdan, feryattan, figandan eza görür, üzülür. 00:10:36.289 --> 00:10:38.810 Sevmezki öyle şeyi. 00:10:38.123 --> 00:10:45.165 Sabredeceksin çünkü Allah'ın kaderidir, herkes yaşıyor ölecek, normal, Allah'ın kaderidir. 00:10:45.248 --> 00:10:47.373 Dua edeceksin, sabredeceksin. 00:10:47.498 --> 00:10:52.707 Eğer gözünden yaş akıyorsa, eh insan duygulanır, dayanamaz, 00:10:52.747 --> 00:10:57.206 sevdiği bir insan filan, bu olabilir, bu acıma duygusundandır. 00:10:57.289 --> 00:11:04.539 İnsanın içindeki rahmetin, Allah'ın verdiği acıma, rahmet duygusunun bir eseridir olabilir. 00:11:04.540 --> 00:11:10.249 Ama dille bağırarak, çağırarak, saç baş yırtarak, dökerek, 00:11:10.289 --> 00:11:16.539 kopararak, yaka yırtarak, omuz yumruklayarak olmaz. 00:11:16.622 --> 00:11:22.331 Çarşaflı kadın açılmış saçılmış; gözü meydanda, göğsü meydanda, boynu meydanda. 00:11:22.373 --> 00:11:26.790 Ne çarşaflılık kalmış ne başka bir şey, bangır bangır bağırıyor herkeste ona bakıyor. 00:11:26.872 --> 00:11:31.914 E ne oldu bu? Dedim, gitsem şunun yanına söylesem acaba anlar mı? 00:11:31.956 --> 00:11:35.123 Adamlar orada bağırıyor, kadınlar burada bağırıyor. 00:11:35.164 --> 00:11:39.873 Yok dediler, hocam bunların âdetidir, bunların töresine göre bunlar bağırmadığı zaman 00:11:39.872 --> 00:11:44.390 sanki ölünün öldüğüne üzülmemiş gibi sayılıyor, onun için bunlar böyle bağıracak dediler. 00:11:44.390 --> 00:11:51.915 Herkes camlarda, böyle bangır bangır bağırıyor. Olmaz, yani sabır lazım. 00:11:51.997 --> 00:11:58.247 Birisi böyle bağırıyormuş Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem o kadının yanına varmış, demiş ki; 00:12:00.997 --> 00:12:05.247 "Ey kadın!" Unuttum ne dediğini, yani nasihat etmiş ona. 00:12:05.289 --> 00:12:09.706 O da demiş; "Sen benim başıma ne musibet geldiğini biliyor musun? 00:12:09.747 --> 00:12:14.539 Benim başıma gelen musibete kimse dayanamaz!" bilmem ne söylediyse, 00:12:14.540 --> 00:12:20.124 Efendimiz bakmış laf anlayacak bir kadın değil yürümüş. Arkadan gelenler de demişler ki; 00:12:20.164 --> 00:12:24.456 Sana bu gelipte konuşan adamın kim olduğunu bildin mi? Yoo bilmedim. 00:12:24.540 --> 00:12:28.582 "Bu Resûlullah Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz." demişler. Yaa öyle mi! 00:12:28.664 --> 00:12:32.206 Hemen arkasından koşmuş, demiş; "Affet yâ Resûlallah! 00:12:32.206 --> 00:12:34.124 Ben senin Resûlullah olduğunu bilemedim. 00:12:34.206 --> 00:12:41.124 Sıradan bir adam sandım onun için böyle biraz, kusura bakma, üzüntümden bağırdım çağırdım." Demiş ki; 00:12:41.164 --> 00:12:49.456 es-Sabru ınde's-sadmeti'l-ûlâ. "Sabır, bela ilk geldiği zaman insanın kendisini tutabilmesidir. 00:12:49.540 --> 00:12:53.416 Ondan sonra iş işten geçiyor." Şimdi sustun ama o zaman kaybettin demek yani. 00:12:53.664 --> 00:12:56.123 O zaman dikkat edecektin. 00:12:56.248 --> 00:13:01.124 Demek ki eh, harplerde de böyle oluyor, yani sabreden zaferi kazanıyor. 00:13:01.123 --> 00:13:06.832 Çalışmalarda da böyle oluyor. "Sabreden derviş muradına ermiş." derler. 00:13:06.872 --> 00:13:11.623 Sabreden talebe diplomayı alıyor, birinci oluyor, mükafatı alıyor. 00:13:11.622 --> 00:13:14.414 Hayatta her şey biraz sabır istiyor, her şeyde sabır istiyor. 00:13:14.456 --> 00:13:21.248 Meyva, sebze, mahsul, buğday, arpa hepsi muazzam bir sabır işi. 00:13:21.289 --> 00:13:28.915 Toprağı ekiyorsun, biçiyorsun, sürüyorsun, bekliyorsun, ilaçlıyorsun, çapalıyorsun vesaire. 00:13:28.997 --> 00:13:34.206 Bir sene sabrediyor, şu insanoğlunun sabrına bak, bir sene sabrediyor bir mahsul almak için. 00:13:34.248 --> 00:13:41.665 Eh bundan ibret almalı, çiftçiden ibret almalı insan, daha başka şeylerden ibret almalı. 00:13:41.664 --> 00:13:46.373 Örümcekten ibret almalı; ağını kuruyor geçiyor oturuyor. Bekle Allahım bekle. 00:13:46.414 --> 00:13:51.414 Bir şey gelecek, bir şey takılacak filan diye bekliyor. Her şey sabırla. 00:13:51.581 --> 00:13:56.581 Onun için biz de bu sabır denilen duyguyu öğrenmeliyiz. 00:13:56.581 --> 00:14:03.873 İki tane mühim duygu var, müslümanın mutlaka çok ihtiyacı olan, sahip olması gereken iki duygu: 00:14:03.872 --> 00:14:06.955 Birisi sabır duygusu, birisi şükür. 00:14:07.997 --> 00:14:14.997 Musibet geldiği zaman veya sıkıntı olduğu zaman veya zorluk olduğu zaman sabredecek; 00:14:15.289 --> 00:14:24.331 ferahlık, rahatlık, neşe, bolluk, bereket, ihsan, ikram olduğu zaman da şükredecek. 00:14:24.498 --> 00:14:31.748 Şükredilecek nimetlerin Allah'tan geldiğini bilecek, Allah'a sevgisi artacak. 00:14:31.831 --> 00:14:37.956 Belaların Allah'tan bir imtihan olarak geldiğini bilecek sabredecek, Allah'ın rızasını kazanacak. 00:14:37.997 --> 00:14:42.873 İki çare var, mü'minin iki kanadı var: Sabır ve şükür. 00:14:45.540 --> 00:14:50.410 Tabii sabır bir belaya, musibete, hastalığa, acıya karşı olduğundan, 00:14:50.456 --> 00:14:56.706 Allah bizi hiç belaya, musibete uğratmasın, her günümüz hoş olsun, şen ve esen olsun, 00:14:56.747 --> 00:15:02.248 iyi olsun diye temenni ederiz ama yine de olur, ne yapsan olur. 00:15:02.248 --> 00:15:06.915 Yani hasta olursun, işin bozulur, borca düşersin; 00:15:07.390 --> 00:15:11.248 çocuğundan, hanımından, akrabasından sıkıntılar olur. 00:15:11.289 --> 00:15:16.123 Şu Türkiye'nin dört bir yanından, içerden dışarıdan başına gelenlere bakın! 00:15:16.164 --> 00:15:19.539 Şu Azerbaycan'dakilere bakın, Bosna'dakilere bakın. 00:15:19.664 --> 00:15:23.914 Biz Bosna'da olsaydık ne yapacaktık, yani halimiz ne olacaktı? 00:15:23.914 --> 00:15:30.289 Düşünüyorum düşünüyorum, kışı geçirdiler çok şükür ama düşman karşılarında, yani ne kadar sıkıntılı. 00:15:30.289 --> 00:15:35.873 Hayat böyle. Peygamber Efendimizin de hayatı böyle, sıkıntılarla geçmiş. 00:15:36.164 --> 00:15:46.400 Şeyi okuduk, I. Murâd-ı Hüdâvendigâr hazretleri, şehit padişah. 00:15:46.164 --> 00:15:51.373 Osmanlı padişahlarının en büyüklerinden birisi ama herkes kıymetini bilmiyor. 00:15:51.414 --> 00:16:01.400 Bursa'da Çekirge Camii'nin önünde türbesi var, Hüdâvendigâr Camii'nin karşısında. Kosova'da şehit olmuş. 00:16:01.164 --> 00:16:07.998 Nasıl şehit olmuş? Hayatında 37 tane savaş yapmış 37'inide kazanmış mübarek. 00:16:08.164 --> 00:16:15.206 Mütevazî, güzel huylu bir şeymiş. Zaten iyi insan olduğu Allah'ın şehitlik nasip etmesinden de anlaşılıyor. 00:16:16.747 --> 00:16:21.997 Alevîler, Şiiler, İranlılar mesela Hz. Ömer Efendimizi sevmiyorlar, 00:16:21.997 --> 00:16:24.664 Hz. Ebû Bekir Efendimiz'in aleyhinde konuşuyorlar. 00:16:24.664 --> 00:16:31.810 Şeyhayna, şeyhayn deniliyor bunlara, ağızlarını açıp aleyhte konuşuyorlar. 00:16:31.164 --> 00:16:35.623 Ben diyorum ki; "Ya kötü insan olsaydı Resûlullah'ın türbesine gömdürtür müydü Allah? 00:16:35.747 --> 00:16:41.289 Oradan anlasanıza! Kötü insanı Allah Resûlullah'a kabir komşusu yapar mı?" 00:16:41.289 --> 00:16:47.748 Bitti, yani bazı şeyleri insanın gözü açık olması lazım, leb demeden anlayıvermesi lazım, 00:16:47.789 --> 00:16:50.206 şöyle bakışından anlaması lazım. 00:16:50.622 --> 00:16:57.581 Sizin dediğiniz gibi olsa Resûlullah'ın türbesinin yanına Allah nasip eder mi? 00:16:57.664 --> 00:17:03.810 Uçurur havalara alimallah, defeder şey yapmaz. Anlayamıyorlar işte. 00:17:03.206 --> 00:17:06.790 Demek ki sabretmeyi öğreneceğiz. Hayat böyle. 00:17:06.872 --> 00:17:12.872 Peygamberlere bile sıkıntılar çok gelmiş, çok üzülmüşler, çok sıkıntılar çekmişler. 00:17:12.914 --> 00:17:17.373 Biz de, Allah sıkıntı çektirmesin ama, sabrın önemli olduğunu bileceğiz, 00:17:17.373 --> 00:17:23.999 her işimizde sabrı, sebatı esas alacağız ve çalışmalarımızda da böyle azimli çalışacağız. 00:17:23.997 --> 00:17:28.706 Evet şu anda Rusya bizden kuvvetli, evet şu anda Amerika bizden kuvvetli. 00:17:28.705 --> 00:17:37.390 Rus bilmem nesi Yeltsin Atina'ya gitmiş, bilmem Balkanlar'da ve ittifak havası içinde 00:17:37.390 --> 00:17:43.414 Ortodoks birliği vesaire. Tamam, ama ben sabrederim, ben de çalışırım, 00:17:43.581 --> 00:17:46.915 inşallah, siz öyle ittifak etmeye gayret ediyorsunuz 00:17:46.914 --> 00:17:51.456 ama sabredersem inşallah Allah benim de yardımcım olacak. 00:17:51.456 --> 00:17:56.123 İnşallah Roma'yı da müslümanlar lâ ilâhe illallah diyerek fethedecek. Ama ne zaman? 00:17:56.248 --> 00:17:58.124 Hadîs-i şerîfte böyle bildiriliyor. 00:17:58.248 --> 00:18:02.331 Roma'nın etrafını saracaklar lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah diye diye 00:18:02.456 --> 00:18:07.623 papalığı dahi düşürecekler, telaşları ondan. Sonra? 00:18:07.789 --> 00:18:18.789 Ve enne'l-ferace me'a'l-kerb. "Sevinç, ferahlık üzüntüden sonra gelir, ikisi beraberdir, karışıktır. 00:18:18.789 --> 00:18:23.164 Hayat böyledir, hayatın yapısında bu vardır, bu ikisi de olabilir. " 00:18:23.248 --> 00:18:25.874 Ve enne me'a'l-usri yüsrâ. "Zorluğun yanı sıra kolaylık da vardır." 00:18:25.956 --> 00:18:33.390 Elem neşrah leke sûresinde, dinleyen mü'minlerin akıllarına iyice yerleşsin diye Allah iki defa tekrarlıyor. 00:18:37.289 --> 00:18:41.748 Zorluk vardır ama Allah kolaylığını da verir, sıkıntının arkasından sevinç de gelir. 00:18:41.831 --> 00:18:47.290 Yani sıkıntı geldi diye üzülme, zorluk var diye sıkılma demek oluyor. 00:18:47.456 --> 00:18:52.498 Tekrar özetleyelim bu güzel hadîs-i şerîfi, Buhârî ve Müslim rivayet etmişler. 00:18:52.789 --> 00:18:59.872 "Allah'a genişlik zamanında biliş ol, tanış ol, gafil olma, ibadet et, 00:18:59.956 --> 00:19:06.415 O da seni sıkıntı darlık zamanında bilsin, duana icabet etsin, sana yardımcı olsun. 00:19:06.540 --> 00:19:15.166 Ve sana gelmeyen bir şey, nasip olmayan bir şey ne kadar uğraşsan eline geçmeyecekti, bunu bil. 00:19:15.206 --> 00:19:20.498 Ve sana gelen bir musibet ne kadar uğraşsan sapmayacaktı ille gelecekti, bunu bil. 00:19:20.581 --> 00:19:24.790 Kader bu. Onun için kadere rıza göster, metin ol. 00:19:24.872 --> 00:19:32.831 Ve bil ki zafer, Allah'ın yardımı sabırla beraberdir onun için sabırlı müslüman ol, 00:19:32.914 --> 00:19:42.206 Allah sabredenleri seviyor. Ve ferahlıkla, sevinç ile üzüntü, sıkıntı beraberdir. 00:19:42.331 --> 00:19:46.400 Zorluğun yanında zorlukla beraber kolaylık vardır. 00:19:46.390 --> 00:19:49.831 Onun için zorluk var diye moralini bozma, üzüntülü diye gevşeme. 00:19:50.390 --> 00:19:54.873 Arkasından Allah'ın lütfu gelir, sevince gark olursun. 00:19:54.956 --> 00:20:00.998 Sıkıntı gider sevinç gelir, darlık gider bolluk gelir." demek oluyor. 00:20:03.289 --> 00:20:08.539 İkinci hadisi okuyuverelim. Üç hadîs-i şerîf okuyup inşaallah bitirelim şu konuşmamızı. 00:20:08.872 --> 00:20:19.790 Te'allemû mine'l-ılmi mâ şi'tüm fe-vallâhi lâ tüeccerûne bi-cem'i'l-ilmi hattâ ta'melû. 00:20:19.914 --> 00:20:23.206 Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. 00:20:23.248 --> 00:20:24.915 Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; 00:20:25.810 --> 00:20:35.498 İlim sevaptır, kıymetlidir, hadistir, âyettir, fıkıhtır, akaiddir, kelamdır, tamam, bunların hepsi güzel. 00:20:35.914 --> 00:20:42.331 Te'allemû mine'l-ılmi mâ şi'tüm. "İlimden ne öğrenirseniz öğrenin ama." 00:20:42.498 --> 00:20:45.498 Fe-vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki." 00:20:45.498 --> 00:20:50.581 Lâ tüeccerûne bi-cem'i'l-ilmi. "İlim toplamaktan ecir alamazsınız." 00:20:50.747 --> 00:20:54.289 Hattâ ta'melû. "İlminizle âmil olmadıkça." 00:20:55.123 --> 00:21:02.820 Bir şey biliyorsun bilmek yetmez, çok şeyler öğrenmek için koşturuyorsun yetmez, 00:21:02.123 --> 00:21:11.123 ilminle âmil olacaksın yani bilgini tatbik edeceksin, inandığını yapacaksın, inancına göre yaşayacaksın. 00:21:11.164 --> 00:21:15.456 Allah'ın emrettiği bilgileri öğrendikten sonra onları tatbik edeceksin. 00:21:15.540 --> 00:21:20.374 Sırf biliyor diye insana mükâfat vermezler. Bu belki neye benzer? 00:21:20.498 --> 00:21:25.999 Mesela çok para kazanmışsın. E kazandın ama bir yere harcamıyorsun; 00:21:26.248 --> 00:21:31.707 sadaka vermiyorsun, zekât vermiyorsun, bunun bir faydası yok ki. Belki cezası ve vebali var. 00:21:31.831 --> 00:21:36.810 Nereden kazandın? Niye hayrını yapmadın? Nereye harcadın? 00:21:36.123 --> 00:21:38.582 Bir sürü sorgu sual olacak. İlim de öyle. 00:21:38.664 --> 00:21:45.165 Yani toplamışsın kendine yaramıyor, ilminle âmil olmuyorsun bunun kıymeti yok. 00:21:45.164 --> 00:21:53.456 O halde bildiğimizi hemen tatbik edeceğiz. Bildiğimizi aklımıza yerleştireceğiz hayatımızda uygulayacağız. 00:21:53.705 --> 00:22:02.289 Nitekim sahâbe-i kirâmın Kur'an okumaktaki âdetini ibretle öğrendik size de birkaç defa söyledik. 00:22:03.810 --> 00:22:08.248 Sahâbe-i kirâm âyeti kerîmeleri aşır aşır ezberlerlerdi. 00:22:08.248 --> 00:22:14.623 Yani 10 âyet 10 âyet veya grup grup. Şöyle aşır diyoruz ya, bir aşr-ı şerîf oku hocaefendi diyoruz ya. 00:22:14.872 --> 00:22:20.831 Yani aşır aşır, grup grup ezberlerlerdi, uygularlardı, tatbik ederlerdi, 00:22:20.831 --> 00:22:26.707 ilmiyle âmil olurlardı ondan sonra ikinci grubu ezberlerdi. Böylece Kur'an öğrenilmiş oluyor. 00:22:26.705 --> 00:22:31.497 Biz ne yapıyoruz? Sabah, her sabah bir cüz okuyoruz, hızlı bir şekilde. 00:22:31.581 --> 00:22:36.706 Ramazan'da bir hatim indiriyoruz, hızlı bir şekilde. Evimizde şey yapıyoruz. 00:22:36.705 --> 00:22:39.414 Ama Peygamber Efendimiz böyle okumazdı. 00:22:39.498 --> 00:22:45.332 Peygamber Efendimiz bir âyeti okurdu ağlardı, bir âyeti okurdu Allah'a sığınırdı, 00:22:45.540 --> 00:22:49.832 öteki âyeti okurdu, güzel bir şey geçiyor âyette onu isterdi. 00:22:49.997 --> 00:22:56.122 Yani duya duya, hissede ede, duygulana duygulana, ağlaya ağlaya okurdu. 00:22:56.123 --> 00:23:00.165 Demek ki sahâbe-i kirâmda öyle yapıyormuş. 00:23:00.248 --> 00:23:05.207 Ezberliyormuş, ezberlediğini tatbik ediyormuş, ondan sonra yenisini öğreniyormuş. 00:23:05.331 --> 00:23:09.498 Biz de böyle böyle yapsak, Kur'ân-ı Kerîm'i böyle böyle ezberlesek, 00:23:09.498 --> 00:23:16.124 okusak biz anlatsak siz dinleseniz, beraberce hayatımızda tatbik etsek ondan sonra ötekisini şey yapsak. 00:23:16.206 --> 00:23:21.331 Tabii biz şimdi burada hocalarımızdan gördüğümüz hadis dersi yapıyoruz. 00:23:21.664 --> 00:23:26.206 Pazar günleri hadis okuyoruz, hakikaten okuduğumuz 5-10 hadis oluyor. 00:23:26.373 --> 00:23:32.915 Eh onları, okuduğumuzu ezberlesek tatbik etsek inşaallah o da öyle olur. 00:23:33.390 --> 00:23:38.790 Eh temennimiz, hadis dersi koyduğumuz gibi inşaallah Kur'ân-ı Kerîm dersi de koyalım. 00:23:38.914 --> 00:23:44.914 Kur'ân-ı Kerîm'in başından başlayalım, Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîn'den, 00:23:44.914 --> 00:23:47.873 Elif Lam Mim zâlike'l-kitabü lâ raybe fih'ten, 00:23:47.872 --> 00:23:55.955 inşaallah Kul eûzü bi-rabbi'n-nâsi meliki'n-nâsi ilahi'n-nâs'ta, o sûrede bitirelim inşaallah. 00:23:56.810 --> 00:24:00.540 Kur'ân-ı Kerîm hatmi de olsun. Bir hadis daha okuyalım ve böylece şeyi bitirelim. 00:24:00.705 --> 00:24:05.164 Tüftehu ebvâbü's-semâi ve yüstecâbü'd-duâü fî erba'ati mevâtıne. 00:24:05.414 --> 00:24:11.873 "Göğün kapıları açılır ve dualar şu dört yerde kabul olur." 00:24:12.164 --> 00:24:18.247 Göğün kapıları vardır, Peygamber Efendimiz geçerken bile melekler durdurdular da Cebrail'e sordular; 00:24:18.248 --> 00:24:22.457 Bu yanındaki kim? Bu Muhammed. Buna müsaade edildi mi bu tarafa geçmeye? 00:24:22.498 --> 00:24:27.820 Edildi, miraca çıkıyor. Haydi bakalım geçsin. Kapıları var, melekleri var, bekçileri var. 00:24:27.123 --> 00:24:34.123 "Dört yerde göğün kapıları açılır dualar kabul olur." Bir; Inde'l-tikâi's-sufûfi fî sebîlillahi. 00:24:34.123 --> 00:24:40.820 "Allah yolunda harbeden müslümanların düşmanla karşılaştığı zaman dualar kabul olur." 00:24:40.390 --> 00:24:45.998 Onun için dedelerimiz Allah Allah Allah... diye harb etmiş, duaların kabul olduğu zaman diye öyle gitmişler. 00:24:45.997 --> 00:24:50.390 Bu bir. Şimdi şu anda harbin içinde değiliz. 00:24:50.164 --> 00:24:54.956 Türkiye'de harp oluyor da aslında dağlarda askerler yapıyor biz de şehirde gazetede okuyoruz. 00:24:54.997 --> 00:24:59.915 Aslında harpte var her şey var yani işin aslına bakarsan her taraf fokur fokur kaynıyor. 00:25:00.390 --> 00:25:04.748 Bosna Hersek kaynıyor, Kafkasya kaynıyor, Orta Asya kaynıyor her taraf kaynıyor, 00:25:04.747 --> 00:25:08.830 aslında harp var ama bu bizim şu anda yaptığımız bir şey değil. 00:25:08.831 --> 00:25:12.998 Yani düşmanla karşı karşıya gelipte elimize silah çarpışma durumunda değiliz şu anda. 00:25:13.390 --> 00:25:19.957 Bunu şöyle bir kenara koyalım. Ve ınde nüzûli'l-ğaysi. "Yağmurun yağdığı zaman." 00:25:20.956 --> 00:25:23.623 Şakır şakır yağmur yağarken dualar kabul olurmuş. 00:25:23.831 --> 00:25:27.623 O zaman açalım elimizi; "Yâ Rabbi! Gökten bu yağmuru yağdırdığın gibi 00:25:27.664 --> 00:25:32.390 bizi de rahmetine gark eyle!" filan neyse, işte şunu ver bunu ver diye dua edelim. 00:25:32.810 --> 00:25:36.415 Hatırımızda olsun, yağmurun yağmaya başladığı zaman dualar kabul olur diyor. 00:25:36.414 --> 00:25:40.456 Göğün kapıları açılır dualar kabul olur. Bunu da ezberleyin hatırınızda kalsın. 00:25:40.581 --> 00:25:47.623 Ve ınde ikâmeti's-salâti. "Namaz için ikâmet getirilirken. Namaz kılınacağı zaman." Bu nedir? 00:25:47.747 --> 00:25:55.914 Ezan ile ikâmet arasındaki zamandır. Bu zamanda da dualar kabuldür, hemen camide dua ile meşgul olmalı. 00:25:56.390 --> 00:26:00.248 Yani sünneti kılmalı farza kadar artık bıcır bıcır, bıcır bıcır, 00:26:00.206 --> 00:26:02.873 kıpır kıpır dudaklar kıpır kıpırdayarak dua etmeli. 00:26:03.390 --> 00:26:07.581 Bu her zaman elimizde fırsat, bu çantada keklik. Bunu her zaman yapabiliriz. 00:26:07.664 --> 00:26:15.390 Yağmuru da hatırımızda tutalım. Dördüncüsü; Ve ınde ru'yeti'l-kâbeti. "Kâbe ilk görüldüğü zaman." 00:26:15.810 --> 00:26:21.415 Eh onu da Allah nasip etsin. İnşallah vize belası olmasın, para sıkıntısı olmasın. 00:26:21.414 --> 00:26:26.123 Allahu Teâlâ hazretleri cümlenize Kâbe-i Müşerrefe'yi an karîbin minezzaman, 00:26:26.123 --> 00:26:30.206 en yakın zamanda ziyaret etmeyi nasip etsin. 00:26:30.248 --> 00:26:33.400 Onu görünce, o güzel Kâbe-i Müşerrefe'yi. 00:26:33.164 --> 00:26:39.998 Kabenin kuşağı derler o etrafında öyle yazılı olan, sırmalı, altın sırmalı yazılı kısma. 00:26:40.810 --> 00:26:46.582 Öyle kara bir örtü olarak görünür ama orada da sübhânellâhi ve bi-hamdihî sübhânellâhi'l-azîm yazıyor. 00:26:46.622 --> 00:26:51.581 O kara yazının içinde de yani kara gibi görünen örtünün içi de yazılı, 00:26:51.581 --> 00:26:58.457 o altın sırmalı şeylerde yazılı. İnsan uzaktan baktı mı mum gibi erir böyle. 00:26:58.540 --> 00:27:02.207 İşte o zaman da dualar kabul oluyor. Allah onu da nasip eylesin. 00:27:02.248 --> 00:27:06.582 Cumanız mübarek olsun. Geçmişlerinize Allah rahmet eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun. 00:27:06.834 --> 00:27:08.834 Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.