WEBVTT
00:00:00.000 --> 00:00:05.000
Eûzü bi'l-lâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.
00:00:05.000 --> 00:00:08.000
el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn.
00:00:08.000 --> 00:00:14.000
Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.
00:00:14.000 --> 00:00:18.000
Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn
00:00:18.000 --> 00:00:26.000
Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.
Emmâ ba'd:
00:00:26.000 --> 00:00:31.000
Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
00:00:31.000 --> 00:00:36.000
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem
00:00:36.000 --> 00:00:45.000
ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün
00:00:45.000 --> 00:00:50.000
ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.
00:00:50.000 --> 00:00:57.000
Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:
00:00:57.000 --> 00:01:01.000
A'ti's-sâile velev câeke alâ feresin. Ve a'ti'l-ecîre hakkahû kable en yeciffe arakuhû.
00:01:01.000 --> 00:01:02.000
Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.
00:01:02.000 --> 00:01:05.000
"Sizin yanınıza at üstünde bile gelse yine de dilenciye bir şey verin;
00:01:05.000 --> 00:01:09.000
mahrum bırakmayın, reddetmeyin, boş çevirmeyin. Ücretle çalıştırdığınız kimseye hakkını verin.
00:01:09.000 --> 00:01:10.000
Ücretini, çalışmasının bedelini verin;
00:01:10.000 --> 00:01:14.000
alnında çalışmasından hâsıl olan terler daha kurumadan parayı avucuna sayın."
00:01:15.000 --> 00:01:22.000
Aziz, sevgili, değerli ve muhterem kardeşlerim!
00:01:28.000 --> 00:01:37.000
Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun.
00:01:39.000 --> 00:01:46.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin o kıymetli hadîs-i şerîflerinden,
00:01:46.000 --> 00:01:55.000
o güzel gül bahçesinden bir müstesna buketi; her gün, her cuma, her dersimizde
00:01:55.000 --> 00:02:03.000
ve her pazar gününde Allah fırsat verdikçe elhamdülillah okuyoruz. Bugün de bir miktar okuyacağız.
00:02:04.000 --> 00:02:12.000
Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, evvela Peygamber-i zîşânımız hazretlerinin
00:02:12.000 --> 00:02:19.000
rûh-i pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının
00:02:20.000 --> 00:02:31.000
ve hâsseten verese-i nebî, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı meşâyih-i turuk-i aliyyemizin ruhlarına,
00:02:32.000 --> 00:02:40.000
bu beldeleri fetheden Fatih Sultan Muhammed Han'ın ve diğer fatihlerin, şehitlerin, gazilerin,
00:02:40.000 --> 00:02:48.000
mücahidlerin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldede medfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah,
00:02:48.000 --> 00:02:57.000
salihler, velîler, şehitler, gaziler, hayrât u hasenât sahiplerinin ruhlarına hediye olsun diye,
00:02:57.000 --> 00:03:03.000
uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelen siz değerli kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan
00:03:03.000 --> 00:03:11.000
bütün yakınlarının, sevdiklerinin, müslüman geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye,
00:03:14.000 --> 00:03:22.000
şu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet eden alimlerin, bu kitapta ismi geçen râvîlerin,
00:03:22.000 --> 00:03:26.000
kitabı tasnif eden Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendimiz hazretlerinin
00:03:26.000 --> 00:03:33.000
ve kendisinden feyz alıp bu güzel yola bağlandığımız üstadımız,
00:03:33.000 --> 00:03:38.000
şeyhimiz Muhammed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhlarına hediye olsun diye,
00:03:39.000 --> 00:03:48.000
biz hâl-i hayatta bulunan mü'minler de Rabbimizin rızasına uygun ömür sürelim,
00:03:48.000 --> 00:03:58.000
hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçelim, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım,
00:03:58.000 --> 00:04:06.000
cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım.
00:04:15.000 --> 00:04:20.000
Arapça metnini az önce okumuş olduğumuz ilk hadîs-i şerîf Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın
00:04:20.000 --> 00:04:31.000
74. sayfasının beşinci hadîs-i şerîfidir. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur.
00:04:32.000 --> 00:04:35.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyuruyor:
00:04:37.000 --> 00:04:47.000
A'ti's-sâile velev câeke alâ feresin. "Sizin yanınıza at üstünde bile gelse
00:04:47.000 --> 00:04:55.000
yine de dilenciye bir şey verin; mahrum bırakmayın, reddetmeyin, boş çevirmeyin."
00:04:57.000 --> 00:05:00.000
Tabi at üstünde gelmek insanın hatırına;
00:05:00.000 --> 00:05:03.000
"Demek atın varmış be adam!Satsaydın da ihtiyacını görseydin!" gibi bir fikir getirir.
00:05:03.000 --> 00:05:08.000
"Madem atın var, ne diye gelip benden bir şey istiyorsun?" gibi bir şey hatıra getirir
00:05:08.000 --> 00:05:12.000
ama öyle bir mantık yürütmeyi Peygamber Efendimiz uygun görmüyor.
00:05:13.000 --> 00:05:19.000
Atı üzerinde süvari olarak gelse bile yine bir şey verin; belki sözü doğrudur.
00:05:19.000 --> 00:05:24.000
Yalansa kendi aleyhine, siz sevabı yine alırsınız.
00:05:27.000 --> 00:05:29.000
Ve a'ti'l-ecîre hakkahû.
00:05:30.000 --> 00:05:40.000
"Ve ücretle çalıştırdığınız kimseye hakkını verin; ücretini, çalışmasının bedelini verin."
00:05:42.000 --> 00:05:45.000
Kable en yeciffe arakuhû. "Alnında çalışmasından hâsıl olan terler
00:05:45.000 --> 00:05:53.000
daha kurumadan parayı avucuna sayın."
Muhterem kardeşlerim!
00:05:56.000 --> 00:06:02.000
Bizim dinimiz zuhura geldiği zaman, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamberlikle
00:06:02.000 --> 00:06:09.000
vazifelendirildiği zaman dünyanın hali şimdiki gibi değildi. Büyük mahrumiyetler vardı.
00:06:13.000 --> 00:06:17.000
Bir hurmaya muhtaç durumdalardı. Sofraları bizimkisi gibi kalabalık değildi, ekmekleri yoktu.
00:06:18.000 --> 00:06:21.000
Tıka basa yemek çok görülen bir şey değildi.
00:06:21.000 --> 00:06:26.000
Belki çok zenginler, çok oburlar vardır ama çok görülen bir şey değildi.
00:06:26.000 --> 00:06:33.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ocağında, mübarek hâne-i saadetinde,
00:06:34.000 --> 00:06:39.000
o mütevazı ama eşsiz şerefli hanede aylarca duman tütmezdi.
00:06:39.000 --> 00:06:45.000
Ocak yakarak aş pişirmek bahis konusu olmazdı.
00:06:45.000 --> 00:06:50.000
Demek ki hurmayla vesaire ile idare ediyorlarmış, yemek yokmuş.
00:06:50.000 --> 00:06:53.000
Bizim tencerede tavada pişirdiğimiz yemek cinsinden;
00:06:53.000 --> 00:07:00.000
ocakta kaynatıp kebap ettiğimiz, kızarttığımız cinsten bir şeyleri yokmuş. Günlerce aç kalırlarmış.
00:07:02.000 --> 00:07:04.000
Karınları içe göçer, âdetâ sırtlarına yapışırmış.
00:07:04.000 --> 00:07:10.000
Şimdiki göbekli insanların aksine karınları içe doğru çukurlaşırmış.
00:07:10.000 --> 00:07:16.000
Optikte aynaları ve mercekleri ayırırken "dış bükey, iç bükey" diyoruz ya
00:07:16.000 --> 00:07:23.000
onun gibi; arada çok büyük fark var.
Giyim kuşam da çok bol değildi.
00:07:24.000 --> 00:07:30.000
Bir hayvan keserlerse o hayvanın postundan istifade ederlerdi.
00:07:31.000 --> 00:07:39.000
Onu sağından solundan dikenlerle tutturup bürünürlerdi. Mağara devri gibi.
00:07:40.000 --> 00:07:47.000
Evleri de öyle çok ahım şahım evler değildi; hurma dallarından çatılmış,
00:07:47.000 --> 00:07:51.000
duvarları çamurla sıvanmış barınaklar şeklindeydi.
00:07:51.000 --> 00:08:00.000
Çamurla iyi sıvanmamış olduğu zaman delikleri olurdu.Hatta baktığın zaman içi görünebilirdi;
00:08:01.000 --> 00:08:05.000
Pencereler de yoktu, cam da yoktu. "Paşabahçe Cam Sanayii" yoktu o zaman.
00:08:06.000 --> 00:08:18.000
Kapılarına perde gererlerdi. Kapı da yoktu.
00:08:19.000 --> 00:08:24.000
Onun için Peygamber Efendimiz; "Bir evin içine bakmak, içine girmek gibi günahtır." buyuruyor.
00:08:24.000 --> 00:08:27.000
Kişinin sağa sola da pek bakmaması gerekiyordu.
00:08:28.000 --> 00:08:36.000
Pencereden bakıyorsunuz; içeride ışıkları yakmışlar, avizeler pırıl pırıl parlıyor, masa donatılmış,
00:08:37.000 --> 00:08:40.000
herkesin önünde çatal, kaşık. Zaten "görsünler" diye perdeleri açıyorlar.
00:08:41.000 --> 00:08:46.000
Adamların niyetleri bu; "Bizi görün, bak nasıl yemek yiyoruz." demek istiyorlar.
00:08:46.000 --> 00:08:52.000
Biz Erenköy'de otururken öyle olurdu; trenle geçerken önümüzden sahneler geçerdi,
00:08:53.000 --> 00:08:57.000
köşklerin odaları, her şeyi görünürdü.
00:08:59.000 --> 00:09:02.000
Hâsılı eski zamanlar tarif edilemeyecek kadar mahrumiyetli idi. Tuvalet yoktu.
00:09:02.000 --> 00:09:04.000
Ev doğru düzgün değil ki tuvaleti olsun.
00:09:05.000 --> 00:09:14.000
Helâ, Arapça'da "boşluk" demek. "Helâya gidiyorum" demek, "tuvalete gidiyorum" demek değil.
00:09:14.000 --> 00:09:19.000
"Boş bir yere gidiyorum. Dışarı çıkacağım, bir işim var, geleceğim."
Ona ne deniyordu?
00:09:19.000 --> 00:09:26.000
Def-i hâcet, kazâ-i hâcet deniliyordu. "İşini görmek, ihtiyacını gidermek" deniliyordu.
00:09:27.000 --> 00:09:30.000
Mahrumiyetten, dışarıda bir yerde ihtiyaç gideriliyordu.
00:09:31.000 --> 00:09:37.000
Peygamber Efendimiz isteseydi başka türlü teşvikler verebilirdi çünkü bize başka teşvikler de vermiş.
00:09:37.000 --> 00:09:40.000
"İlim öğrenin." deniliyor, bu hususta muazzam bir teşvik var.
00:09:40.000 --> 00:09:46.000
"Ya alim olun ya öğrenen olun ya dinleyen olun, dördüncü olmayın; helâk olursunuz."
00:09:47.000 --> 00:09:55.000
Alnının teriyle kazanmaya muazzam teşvik var. Ama hane yapmaya teşvik yok.
00:09:56.000 --> 00:09:59.000
Duvarını çamurla sıvamaya iltifat yok.
00:09:59.000 --> 00:10:03.000
Evini bir kat çıkmışsa, Peygamber Efendimiz o kişinin selamını almadı.
00:10:04.000 --> 00:10:11.000
Bir gün mescitte oturuyorlardı. Bir ev biraz yükselmiş.
Kimin evi bu?
Falancanın.
00:10:12.000 --> 00:10:17.000
Biraz sonra adam mescide geldi;
"es-Selâmü aleyke yâ Resûlallah!" dedi. Efendimiz;
00:10:17.000 --> 00:10:22.000
"Aleyküm selam" demedi.
Adam beyninden vurulmuşa döndü, Resûlullah selamını almıyor.
00:10:22.000 --> 00:10:27.000
Bir müslüman için ne demek?
Tabi müthiş işaret. Sağa sola sordu;
00:10:27.000 --> 00:10:32.000
"Acaba Resûlullah'ı kıracak bir şey mi yaptım, niye Resûlullah benim selamımı almıyor?"
Dediler ki;
00:10:32.000 --> 00:10:38.000
"Sen gelmeden evvel, ‘Şu inşaat kimin, bir kat daha çıkan kim?' diye sordu.
00:10:38.000 --> 00:10:41.000
Senin inşaatın olduğunu söyledik. Belki ondandır." dediler.
00:10:42.000 --> 00:10:46.000
Adamcağız hemen mescitten çıktı, gitti, evin o katını yıktı.
00:10:46.000 --> 00:10:53.000
Geldi, tekrar Resûlullah'a kuşkulu kuşkulu bir selam verdi ve Efendimiz bu kez selamını aldı.
00:10:53.000 --> 00:10:58.000
Resûlullah Efendimiz teşvik etmiyor. Hatta açıkça sözleri var.
00:10:58.000 --> 00:11:05.000
"Evinizi yedi zirâdan fazla yükseltip de komşunuzun havasına, ışığına mani olmayın." diye teşviki var.
00:11:06.000 --> 00:11:10.000
"Bir insan evini fazla yükselttiği zaman kendisine; ‘Ey zalim!
00:11:10.000 --> 00:11:13.000
Ne tarafa doğru gidiyorsun?' denilir." diye hadîs-i şerîfler var.
00:11:13.000 --> 00:11:23.000
Bina işini, tantanayı, saltanatı, köşkü, sarayı teşvik etmemiş.
00:11:24.000 --> 00:11:32.000
Ve sahabe-i kirâmın o mübarekleri, fütuhat olup da her birisi bir şehre vali oldukları zaman
00:11:32.000 --> 00:11:36.000
vali konağına gitmediler; "Ben şuracıkta otururum, kalkarım." dediler.
00:11:36.000 --> 00:11:44.000
Sarayları, konakları gönüllerine sığdırmadılar, gönülleriyle onlara bağlanmadılar, ısınmadılar.
00:11:48.000 --> 00:11:51.000
Fakirlik işinde çok muhtaç insanlar olabilirdi,
00:11:51.000 --> 00:11:57.000
fakir olmadığı halde isteyen açgözlü insanlar da olabilirdi.
00:11:57.000 --> 00:12:01.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisinden gelip bir şey isteyen
00:12:01.000 --> 00:12:11.000
hiçbir kimseyi reddetmemiş; varsa vermiş. Önüne dağ gibi malzeme yığılmış olsa, hepsini vermiş.
00:12:11.000 --> 00:12:18.000
Ondan sonra gelen olmuşsa sırtındakini vermiş. "Yok" demek bahis konusu değil.
00:12:18.000 --> 00:12:24.000
Birisi özenmiş bezenmiş Resûlullah Efendimiz'e bir elbise yapmış, sırtına giydirmiş.
00:12:24.000 --> 00:12:29.000
Güzel, tamam. Birisi geliyor;
"Yâ Resûlallah! Çok güzelmiş, bunu bana versene." diyor.
00:12:32.000 --> 00:12:34.000
"Al." diyor, çıkarıp veriyor. Yanına yanaşıyorlar;
00:12:34.000 --> 00:12:42.000
"Sen ne yaptın? Resûlullah onu daha yeni sırtına büründü, hemen istedin."
00:12:43.000 --> 00:12:45.000
Onun da maksadı dünya saltanatı değil.
00:12:45.000 --> 00:12:53.000
"‘Ölürsem Resûlullah'ın elbisesini üzerime örtsünler.' diye düşündüm." diyor.
00:12:53.000 --> 00:13:02.000
Böyle bir hayat vardı. Ayaklarını örtseler belleri açılırdı, bellerini örtseler ayakları çıplak kalırdı.
00:13:02.000 --> 00:13:08.000
Bu yoksulluk içinde gerçek fakirler çoktu, sahte fakirler de olabilirdi ama
00:13:08.000 --> 00:13:13.000
Peygamber Efendimiz öyle bir gönül zenginliği içinde hepsine verirdi.
00:13:13.000 --> 00:13:19.000
Çünkü veren kazanıyor, alan kazanmıyor.
00:13:20.000 --> 00:13:25.000
Birisi istiyor mu? Atının üstünde gelmiş; "Karnım aç, bir lokma" diyor mu?
"Al." demiş, vermiş.
00:13:26.000 --> 00:13:28.000
Bu, bizim ülkemizde çok istismar ediliyor.
00:13:29.000 --> 00:13:33.000
İhtiyaç sahibi olmadığı halde, cebi para dolu olduğu halde,
00:13:33.000 --> 00:13:37.000
belki apartmanı hanları olduğu halde isteyenleri duyuyoruz.
00:13:40.000 --> 00:13:44.000
Tabi aldatılmak, aptal yerine konulmak da insanın hoşuna gitmiyor.
00:13:45.000 --> 00:13:50.000
En iyisi fakiri insanın kendisinin arayıp bulması, fakirlerle temas halinde olması,
00:13:50.000 --> 00:13:55.000
fakir semtlerle ilgiyi kesmemesi, gecekondulardan dostlar edinmesi.
00:13:55.000 --> 00:14:00.000
İstemeye lüzum kalmadan git sen ara; fakiri bul, yoksulu bul.
00:14:00.000 --> 00:14:06.000
Gerçekten fakir olup da, verem olup kan tükürüp senden bir şey istemeyen insanlar var.
00:14:07.000 --> 00:14:13.000
Dışarıdan bakan insanın kendisini zengin sandığı ama akşam evde yiyecek lokması olmayan insanlar var.
00:14:13.000 --> 00:14:14.000
En iyisi onları bulmak.
00:14:14.000 --> 00:14:19.000
Hele hele böyle bir muhabbetli grup teşkil etmişsek
00:14:19.000 --> 00:14:24.000
-biz birbirimize "ihvan" diyoruz- kardeşsek birbirimizi mutlaka bilmeliyiz.
00:14:24.000 --> 00:14:28.000
Benim öyle arzum var ki; imkânım olsa her birinizin evine bir geleceğim gideceğim,
00:14:29.000 --> 00:14:32.000
bir halinizi anlayacağım. Tabi bunu benim yapmam mümkün olmuyor.
00:14:32.000 --> 00:14:36.000
Çünkü bizim milyonlarca ihvanımız var, elhamdülillah. Bu da güzel bir şey.
00:14:36.000 --> 00:14:39.000
Bunu fiilen istediğimiz halde yapamıyoruz.
00:14:39.000 --> 00:14:43.000
Ama siz birbirinizi bilin, birbirinizi sevin, birbirinizi ziyaret edin.
00:14:43.000 --> 00:14:46.000
Çünkü "Allah için birbirini ziyaret edene
00:14:46.000 --> 00:14:52.000
Cenâb-ı Mevlâ'nın sevgisi vacip olur, hak olur." diye hadîs-i şerîf var.
00:14:52.000 --> 00:14:56.000
Allah'ın sevgisini kazanacaksınız.
Özellikle fakirleri kollayın.
00:14:56.000 --> 00:14:58.000
Özellikle fakirleri ziyaret edin.
00:14:58.000 --> 00:15:03.000
Yağmurlu havada gidin bir teneke kulübelerine gidin de yukarıdan başınıza yağmur damlasın.
00:15:04.000 --> 00:15:06.000
Bir görün içerisinin nasıl pis koktuğunu,
00:15:06.000 --> 00:15:11.000
eşyaların nasıl perişan olduğunu, nasıl yaşadıklarını bir görün.
00:15:11.000 --> 00:15:14.000
Bir de kendi yaşantınıza bakın, insafa gelin, insafa gelelim.
00:15:15.000 --> 00:15:24.000
Peygamber Efendimiz'in vasıflarından birisi de böyle kölelerle, dilencilerle,
00:15:24.000 --> 00:15:28.000
fukara ile muhabbetinin çok olmasıydı, onlarla oturup kalkmasıydı.
00:15:29.000 --> 00:15:37.000
Dünyanın gelmiş gelecek en yüksek şahsiyeti olduğu halde. Fakirleri severdi, fakirlerle oturur kalkardı.
00:15:37.000 --> 00:15:40.000
Fakirleri sevmemek akıl kârı değildir.
00:15:40.000 --> 00:15:46.000
Eğer gidip de gecekondu mahallesiyle irtibat kurmayacaksa
00:15:46.000 --> 00:15:48.000
zengin mahallesinde oturmak, tehlikeli bir şeydir.
00:15:48.000 --> 00:15:53.000
"Şehrin en lüks semti neresiyse varayım orada ev alayım." Al ama gecekonduları unutma.
00:15:53.000 --> 00:15:57.000
Haftanın bir iki günü de gecekondularda dolaş. Biraz da oralarda kal.
00:15:57.000 --> 00:16:01.000
Bir evin de gecekondulardan birisinde olsun da
00:16:01.000 --> 00:16:06.000
bir gör bakalım Hanya'yı Konya'yı, dünyayı uhrâyı bir anla.
00:16:07.000 --> 00:16:12.000
Onun için Efendimiz herhalde bu genel fakr u zaruretten dolayı;
00:16:12.000 --> 00:16:15.000
"Atıyla bile gelse verin." buyuruyor. Adam muhtaçtır, olabilir.
00:16:16.000 --> 00:16:23.000
İnsan bazen zengin de olsa muhtaç duruma düşebilir. Hacda yanına gelirler, ağlarlar. Rol tabi!
00:16:23.000 --> 00:16:28.000
"İşte bak; buradan çantamı kestiler, parayı aldılar, bana yardım edin."
00:16:28.000 --> 00:16:35.000
Bayat bir numara. Çoğu kimse böyle yaparak hacılardan para istiyor.
00:16:35.000 --> 00:16:42.000
Gerçekten bizim hacılardan birisinin de başına gelmiş. Çantasını kesmişler. Usta yankesiciler var.
00:16:42.000 --> 00:16:50.000
Hani adamlara ameliyat yaptırsan mükemmel kesme biçme yaparlar.
00:16:51.000 --> 00:16:56.000
Deriye dokundurmadan, hissettirmeden çantayı kesip
00:16:56.000 --> 00:17:04.000
içindeki Suud riyallerine, marklara, dolarlara ulaşıp alıp gidiyorlar. Çok oluyor.
00:17:04.000 --> 00:17:13.000
Hatta "Ben aldanmam, ben kendimi çarptırmam." diyen insanları bile kandırıyorlar.
00:17:13.000 --> 00:17:18.000
"Üç bin markım gitti, iki bin dolarım gitti." diyenleri duyuyoruz.
00:17:18.000 --> 00:17:24.000
Bir arkadaş geldi; "Bütün paralarım gitti." dedi.
00:17:25.000 --> 00:17:32.000
Bizim arkadaşlardan, tanıdığımız bir kimse, İstanbul'dan. Hemen bir miktar para topladık, verdik.
00:17:36.000 --> 00:17:38.000
Olayın gerçekten olduğu nereden belli?
00:17:38.000 --> 00:17:42.000
Arkadaşımız, kısa bir zaman sonra aldığı parayı getirdi, tıkır tıkır verdi. İşini halletmiş.
00:17:48.000 --> 00:17:52.000
Belli ki o anda ihtiyacı vardı ama sonra halletti.
00:17:53.000 --> 00:17:55.000
Kimsenin parasını kullanmak istemediği için getirdi, verdi.
00:17:55.000 --> 00:18:01.000
Böyle olabilir. Atıyla geliyordur ama kesesini düşürmüştür, beş parasızdır, istiyordur.
00:18:01.000 --> 00:18:04.000
Olabilir. Onun için Efendimiz;
00:18:04.000 --> 00:18:15.000
"Dilenci atıyla bile gelse at üzerinde bile gelse sen ona bir şey ver, mahrum bırakma." diyor.
00:18:15.000 --> 00:18:30.000
Efendimiz'in cömertlik şiarı.
"Ve ücretliye ücretini teri kuramadan öde."
00:18:31.000 --> 00:18:38.000
Çalıştın mı akşama kadar?
Çalıştım.
Al paranı. 450 lira, 500 lira, 750 lira. Parasını ver.
00:18:41.000 --> 00:18:47.000
Çok insafsız, gaddar insanlar biliyorum. Suudi Arabistan'da da var.
00:18:47.000 --> 00:18:50.000
Suudi Arabistan'a işçi olarak gitmiş kardeşlerimiz var,
00:18:50.000 --> 00:18:54.000
oralarda çalışmışlar, hâlâ paralarını alamamışlar.
00:18:54.000 --> 00:19:00.000
Libya'ya gitmişler, iş yapmışlar, hâlâ paralarını alamamışlar. Türkiye'de de öyle.
00:19:00.000 --> 00:19:05.000
Çalışmış çalışmış, patron buna borçlanmış, vermemiş.
00:19:05.000 --> 00:19:10.000
Sen işçinin parasını yemeye, kullanmaya utanmıyor musun?
Böyle durumlar var.
00:19:10.000 --> 00:19:16.000
Efendimiz'in tavsiyesi bu değil.
Akşama kadar çalıştı mı?
Çalıştı. Ver parasını!
00:19:18.000 --> 00:19:22.000
Kable en yeciffe arakuhû. "Teri kurumadan eline parasını tutuştur."
00:19:23.000 --> 00:19:31.000
Hani "ceffe'l-kalem" diye bir şey vardır, "cetvel kalem" diye yanlış telaffuz ediliyor.
00:19:31.000 --> 00:19:39.000
Ceffe'l-kalem, "kalem kurudu" demek. Yani "iş tamam oldu, kesin olarak böyle yapılacak" mânasına.
00:19:39.000 --> 00:19:44.000
Kable en yeciffe arakuhû. Prensibini unutmayın: "Teri kurumadan."
00:19:44.000 --> 00:19:55.000
Şöyle bir şey de olabiliyor; bir ustaya; "Şunu şöyle yap." diyorsun, yarım bırakıp kaçıyor.
00:19:56.000 --> 00:20:01.000
Anlaşmışsın ayarlamışsın ama birisi biraz daha fazla verirse senin işini yarım bırakıp kaçıyor.
00:20:03.000 --> 00:20:09.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem akşamüstü ücretinin verilmesini istiyor, iş bitsin,
00:20:09.000 --> 00:20:14.000
borca kalmasın; almama, kesme durumları olmasın.
00:20:15.000 --> 00:20:21.000
Tanıdığım arkadaşlar var. Adam Suud'da çok güzel bir cami yaptırmış;
00:20:21.000 --> 00:20:25.000
"Aman ne kadar güzel cami! Bize de nasip olsa, biz de böyle bir cami yaptırabilsek." diyorum.
00:20:26.000 --> 00:20:31.000
"İyi ama bu şahıs, beraber çalıştığı, kendisiyle iş yaptığı insanlara karşı çok gaddar bir patrondur.
00:20:32.000 --> 00:20:38.000
Ben kendisine iş yaptım, alacağım var, hâlâ vermedi." diyor.
00:20:39.000 --> 00:20:44.000
Olmaz. Bir taraftan cami yaptırıyorsun; milyonlar, milyarlar harcıyorsun
00:20:44.000 --> 00:20:51.000
bu taraftan bir işçi sana kırgın; çalıştırmışsın, söz verdiğin parayı vermemişsin.
00:20:52.000 --> 00:21:02.000
Müslümanlığın bir yönü de o; onun da ücretini hakkıyla vermek.
00:21:02.000 --> 00:21:07.000
Cami yapmak sevap ama ücretlinin amelenin hakkını,
00:21:07.000 --> 00:21:10.000
çalıştığı gün hemen vermek de çok önemli; o da Müslümanlık.
00:21:10.000 --> 00:21:16.000
Bir tarafta Müslümanlık, öbür tarafta yamuk iş olmaz.
00:21:16.000 --> 00:21:19.000
"Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar."
00:21:20.000 --> 00:21:25.000
"Bizim bacı haram yemez; hamama gider, bohça çalar." tekerlemeleri gibi;
00:21:25.000 --> 00:21:29.000
"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu." sözü gibi.
00:21:29.000 --> 00:21:36.000
Hacı efendi cami yaptırıyor, güzel ama öbür tarafta işçiler kendisinden yaka silkiyor.
Olmaz!
00:21:36.000 --> 00:21:40.000
Müslüman, dört başı mamur kimse olacak.
Hele hele kul hakkı daha önemli.
00:21:40.000 --> 00:21:43.000
Sen o camiyi yaptırmadan evvel kul haklarını bir öde bakalım.
00:21:43.000 --> 00:21:51.000
İşçiler yarın senin yakana yapışacak; "ver bakalım paramı" diyecek. Onun hesabını veremeyeceksin.
00:21:52.000 --> 00:21:58.000
"Cami yaptırdım" diye onların hesabını ödeyemezsin. Onlar senin yakanı bırakmazlar.
00:21:58.000 --> 00:22:04.000
Cami yaptırman ayrı ama "Niye bunun hakkını vermedin?" diye Allah onun sorgusunu, sualini sorar.
00:22:04.000 --> 00:22:05.000
Aziz ve muhterem kardeşlerim!
00:22:05.000 --> 00:22:07.000
Kul hakkı yememeye çok dikkat edin.
00:22:07.000 --> 00:22:16.000
Üzerinize kul hakkı geçmesin, herkesin hakkını bol bol verin. Bu hadîs-i şerîfi unutmayın.
00:22:18.000 --> 00:22:26.000
Altıncı hadîs-i şerîf:
Eızze emra'l-lâhi yüızzüke'l-lâh.
00:22:26.000 --> 00:22:33.000
Ne kadar kısa. Beş kelime. Eızze emra'l-lâhi yüızzüke'l-lâh.
00:22:33.000 --> 00:22:38.000
Veya yüızzeke'l-lâh olabilir. Gayet kolay.
00:22:38.000 --> 00:22:43.000
Ebû Ümâme hazretlerinden İmam Deylemî nakletmiş.
00:22:44.000 --> 00:22:47.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:
00:22:48.000 --> 00:23:02.000
"Allah'ın emrini aziz tut ki Allah da seni aziz kılsın."
"Allah'ın emri" sözü iki mânaya gelebilir.
00:23:02.000 --> 00:23:10.000
Bir; "Allah'ın buyruğunu aziz tut, Allah'ın emrini dinle." "İçki içme!" dedi, içme.
00:23:10.000 --> 00:23:15.000
"Kumar oynama!" dedi, oynama. "Zina etme!" dedi, etme. "Yalan söyleme!" dedi, söyleme.
00:23:15.000 --> 00:23:20.000
"Gıybet etme!" dedi, etme. Allah'ın emri neyse, o.
00:23:20.000 --> 00:23:25.000
"Allah'ın emri" denilince akan sular durur, dağlar taşlar erir.
00:23:25.000 --> 00:23:26.000
"Allah böyle buyurmuş."
Bitti.
00:23:26.000 --> 00:23:31.000
"Kafamı kesseniz Allah'ın emrinden dönmem, buyruğundan başka şey yapmam."
00:23:32.000 --> 00:23:40.000
Emr bir de Arapça'da umûr kelimesinin müfredi olarak "iş, herhangi bir husus" mânasına gelir.
00:23:40.000 --> 00:23:48.000
"Allah ile ilgili bir konuyu bir işi önemse, izzetli tut ki
00:23:48.000 --> 00:23:53.000
Allah da seni aziz kılsın." demek mânasına gelebilir. İkisi de olabilir.
00:23:53.000 --> 00:24:00.000
"Emir" iki mânaya gelen bir kelime.
Bir; çoğulu evâmir olan, "buyruk" mânası.
00:24:00.000 --> 00:24:05.000
İki, çoğulu umûr olan "işler" mânası.
00:24:05.000 --> 00:24:14.000
"O vezir umur görmüş bir adamdır." denilince "başından çok işler geçmiş" olması kast edilir.
00:24:15.000 --> 00:24:28.000
Allah ile ilgili konular oyuncak değildir; ciddi konulardır, şakaya gelmez. Bu işin şakası yoktur.
00:24:30.000 --> 00:24:35.000
Elektrikle ilgili konular, kimya ile ilgili konular, hastalıkla ilgili konular,
00:24:36.000 --> 00:24:42.000
anayasa ile ilgili konular vesaire mühim de Allah ile ilgili bir konu önemli değil mi?
00:24:43.000 --> 00:24:53.000
Elbette çok önemlidir. Çünkü Allah ile ilgilidir; hafife alınmaz, dalga geçilmez, kulak tıkanmaz.
00:24:54.000 --> 00:25:12.000
Allah'ın işine, Allah'ın buyruğuna gereken önemi vermek lazım. Bu, her hususa şamildir.
00:25:12.000 --> 00:25:19.000
Allah'ın emirlerine yasaklarına, haramlara helallere, dini konuların her çeşidine,
00:25:19.000 --> 00:25:26.000
hayatınızdaki her hususa şamildir. Bu mühim bir prensip olarak hafızanızda yerleşsin:
00:25:26.000 --> 00:25:29.000
Eızze emra'l-lâhi yüızzüke'l-lâh.
00:25:29.000 --> 00:25:35.000
"Sen Allah'ın işini kıymetli ve önemli gör, önemli tut ki
00:25:35.000 --> 00:25:39.000
Allah da seni kıymetli, önemli, izzetli eylesin."
00:25:41.000 --> 00:25:44.000
Zaten Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;
00:25:45.000 --> 00:25:51.000
"Senin Allah yanında ne biçim bir kul olduğunu, -makbul müsün değil misin, iyi misin kötü müsün,
00:25:51.000 --> 00:26:01.000
Allah seni seviyor mu sevmiyor mu, cennetine mi sokacak azap mı edecek?- anlamak istiyorsan
00:26:01.000 --> 00:26:05.000
‘Senin yanında Allah'ın durumu ne?' onu bir düşün." diyor.
00:26:06.000 --> 00:26:10.000
Senin yanında Allah'ın durumu ne, Allah ile ilişkin ne?
00:26:11.000 --> 00:26:17.000
Adamın hayatına bakıyorsun; sabahtan akşama düşüncelerine, hareketlerine,
00:26:17.000 --> 00:26:26.000
davranışlarına bakıyorsun; dinle, imanla, Allah ile Kur'an'la, peygamberle hiç mi hiç alakası yok.
00:26:28.000 --> 00:26:38.000
Yemesi içmesi, gezmesi eğlenmesi, kazanması harcaması. Hiç mi hiç Allah ile ilişkisi yok.
00:26:38.000 --> 00:26:43.000
Sanki "din" diye bir şey yok, sanki "peygamber" diye bir insan yaşamamış,
00:26:43.000 --> 00:26:50.000
sanki "Kur'an" diye bir kitap inmemiş, sanki haram helal diye bir kavram yok. Adam böyle yaşıyor.
00:26:50.000 --> 00:26:57.000
"Allah'ın yanında o adamın zerre kadar bir kadr ü kıymeti yok,
00:26:57.000 --> 00:27:01.000
âhirette belasını bulacak, hapı yutacak." demektir.
00:27:01.000 --> 00:27:10.000
Çünkü Allah'ın onun yanında, kafasında, zihninde, gönlünde bir yeri yok, bahsi yok; onun için.
00:27:10.000 --> 00:27:19.000
Bir başka insana da bakıyorsun; bazılarına göre fırsatlar kaçırıyor,
00:27:19.000 --> 00:27:28.000
"aptallık ediyor, ahmaklık ediyor, enayilik ediyor" diyorlar. Çünkü harama bulaşmıyor, rüşvet almıyor.
00:27:30.000 --> 00:27:38.000
Bizim müfettiş arkadaşlardan birisi teftiş için bir ticarethâneye girmiş.
00:27:39.000 --> 00:27:46.000
Masanın üstündeki bütün evraka el koymuş. Bir de küçük defter var. Adam;
00:27:47.000 --> 00:27:54.000
"O defteri bana ver, dükkânın defteri değil, özel defterim." demiş.
00:27:54.000 --> 00:28:01.000
"Bizim görevimiz; ticarethânede masada bulunan şeyleri ayırmadan incelemek.
00:28:01.000 --> 00:28:13.000
Açar bakarım; özelse geri iade ederim." diyor. Ama inceleyecek.
00:28:13.000 --> 00:28:18.000
"Sen onu hiç inceleme, açma, sana şu kadar para vereyim." demiş. Müfettiş arkadaş;
00:28:19.000 --> 00:28:24.000
"Hayır." demiş.
"Şu kadar vereyim."
"Hayır." demiş.
00:28:24.000 --> 00:28:27.000
Rakam gittikçe yükseliyor, muazzam rakamlara doğru çıkıyor.
00:28:27.000 --> 00:28:37.000
Belli ki ticaretinin bütün sırları orada. Yani kayıt dışı, gerçek durum o.
00:28:37.000 --> 00:28:40.000
Tanıdıklarımdan birisi diyor ki;
00:28:40.000 --> 00:28:45.000
"Biz görevimiz icabı bazı firmalara gidiyorduk, hesaplara bakıyorduk.
00:28:47.000 --> 00:28:50.000
Firma kâr etmiyor ama bizden kredi istiyor.
00:28:50.000 --> 00:28:54.000
Biz de onun ticarî durumunu incelemek, teftiş etmek için gitmişiz.
00:28:54.000 --> 00:29:00.000
‘Kardeşim biz sana kredi veremeyiz çünkü senin durumun berbat.
00:29:00.000 --> 00:29:02.000
Hesapların ortada, hiçbir şey kazanmıyorsun.' diyoruz.
00:29:02.000 --> 00:29:06.000
Cebinden bir defter çıkarıyor, gösteriyor.
00:29:06.000 --> 00:29:12.000
Bakıyorsun dünya kadar kâr etmiş. Vergi kaçırmak için ‘yok' diyor."
00:29:13.000 --> 00:29:22.000
Tabi o şahıs paraya tenezzül etmemiş. Defteri açmış.
00:29:22.000 --> 00:29:27.000
Hakikaten ticarethâne bir sürü kayda geçmemiş işlemler yapmış;
00:29:27.000 --> 00:29:37.000
vergi kaçırıyor, kâr göstermiyor, vesaire. Muazzam bir suistimal var. Raporunu tutmuş.
00:29:37.000 --> 00:29:44.000
Firma büyük cezalar alacak. Almanya'da olsa iflahını keserler. O firma bir daha belini doğrultamaz.
00:29:44.000 --> 00:29:49.000
Öyle bir ceza verirler ki kendisini satsa ödeyemez. O hale getirirler.
00:29:49.000 --> 00:29:52.000
Bir daha yapamaz, bir şey kaçıramaz. Çok sıkı takip ederler.
00:29:53.000 --> 00:30:00.000
Bizim arkadaşımız müslüman, dürüst; raporunu tutmuş, vermiş.
00:30:00.000 --> 00:30:07.000
Aradan zaman geçmiş. Sonra amiri onu çağırmış;
00:30:07.000 --> 00:30:14.000
"Sen orada o defteri yakaladığın zaman müessesenin sahibi olan
00:30:14.000 --> 00:30:20.000
herif-i nâşerif kaç para rüşvet teklif etti?"
"Şu kadar büyük rakam."
00:30:22.000 --> 00:30:27.000
"Almadığınla kal, enayi!" demiş, "Şimdi o işi bakanlıktan halletti, ceza bile yemiyor."
00:30:29.000 --> 00:30:30.000
Dürüstleri enayi sayıyorlar.
00:30:31.000 --> 00:30:36.000
Sen böyle bir insanı al, öp de başına koy, teftiş kurulunun başına getir,
00:30:36.000 --> 00:30:42.000
devletin en yüksek mercilerinde görev ver. Böyle temiz sicilli insanları idareye hâkim et.
00:30:42.000 --> 00:30:45.000
Bak Amerikan yardımına ihtiyaç var mı yok mu, o zaman gör!
00:30:46.000 --> 00:30:52.000
Memleketin yönetimini böyle dürüst insanlara ver, bakalım bütçemiz yeter mi yetmez mi;
00:30:52.000 --> 00:30:54.000
denk gelir mi gelmez mi; işler yürür mü yürümez mi, gör!
00:30:56.000 --> 00:31:03.000
Yetimin malını her yerde domuz gibi yiyorlar. Okuyoruz, dinliyoruz dehşet içinde kalıyoruz.
00:31:04.000 --> 00:31:05.000
Takip de edilemiyorlar.
00:31:05.000 --> 00:31:10.000
Hele bu banka denilen şeylerle paralar toplanıyor toplanıyor, deveyi hamutuyla yutan yutana.
00:31:11.000 --> 00:31:16.000
Hamut ne demek?
Devenin üstündeki semeri, ıvırı zıvırı.
00:31:16.000 --> 00:31:21.000
Devenin boyu posu ortada; bir de üstünde hamutu. Deveyi hamutuyla yutuyor.
00:31:21.000 --> 00:31:25.000
Bir deve olsa bir daha yutacak, bir deve olsa bir daha yutacak. Yine de ortada.
00:31:26.000 --> 00:31:31.000
Yine de izzetli, itibarlı. Hem İslâm'a çatar; bağırır, çağırır
00:31:31.000 --> 00:31:36.000
hem de ilericidir hem de devrimbazdır hem de düzenbazdır.
00:31:38.000 --> 00:31:41.000
Kendisini onlarla koruyacak. Koruyacak başka malzemesi yok.
00:31:42.000 --> 00:31:48.000
İnsanlar laik olur mu? Devlet, inançlılara eşit muamele etme bakımından laik olabilir.
00:31:49.000 --> 00:31:56.000
İnsan laik olur mu? İnsanın bir inancı vardır; mü'mindir ya da kâfirdir. İnsanın laiki olur mu?
00:31:57.000 --> 00:32:00.000
"Başkasının inancına saygı yok mu?"
00:32:00.000 --> 00:32:06.000
Başkasının inancına saygı; benim dinimin içinde, kendisinde, inancımın gereği olarak var.
00:32:06.000 --> 00:32:12.000
Ben isteseydim, yedi asır Anadolu'da hâkim olduğum devre içinde
00:32:13.000 --> 00:32:15.000
bu hıristiyanların tozunu attırmaz mıydım?
00:32:15.000 --> 00:32:21.000
Ne Fener patrikhanesi kalırdı ne Bulgar kilisesi kalırdı ne de Ermeni kilisesi.
00:32:21.000 --> 00:32:31.000
Ne Ermeni kalırdı ne Rum ne yahudi. Yeryüzünden soyunu sopunu kazırdık. Adı müzelerde kalırdı.
00:32:31.000 --> 00:32:36.000
Böyle yapabilirdik. Osmanlı Devlet-i Aliyyesi her sene Viyana'ya sefer yapıyordu;
00:32:36.000 --> 00:32:39.000
gidiyordu geliyordu, gidiyordu geliyordu. Adamların ödleri patlıyordu.
00:32:39.000 --> 00:32:45.000
Buradan kışaladığımız için Amerika'ya gittiler; Amerika'yı öyle buldular.
00:32:50.000 --> 00:32:51.000
İsteseydik yapardık ama yapmadık.
00:32:51.000 --> 00:32:58.000
Benim inancımın içinde o saygı, o sevgi, o müsamaha, o anlayış zaten var.
00:32:58.000 --> 00:32:59.000
İnsan laik olur mu?
00:32:59.000 --> 00:33:03.000
İnsan dindar olur, müslüman olur veya müslüman olmaz, kâfir olur.
00:33:03.000 --> 00:33:08.000
Çık erkekçe, mertçe; "Ben kâfirim!" de. Ben de sana meseleyi açıklayayım.
00:33:08.000 --> 00:33:15.000
"Kâfir olman mümkün değil. Kâfirlik, gayr-i ilmî bir şeydir. İşin doğrusu mü'min olmaktır.
00:33:15.000 --> 00:33:23.000
İlim, irfan, tarih, kültür, deliller, inanmış olmanı gerektiriyor." diye ispat edeyim.
00:33:25.000 --> 00:33:30.000
Zerrin Akgün diye bir hâkim hanımefendi, İlim Bakımından İslâmiyet diye güzel bir kitap yazmış.
00:33:30.000 --> 00:33:34.000
Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında da yayınlanmış. Ne kadar güzel ispat ediyor.
00:33:35.000 --> 00:33:47.000
Sonra Rahmi Balaban'ın ilim ve din üzerine makaleleri topladığı bir kitap var.
00:33:47.000 --> 00:33:54.000
"Bir ilim adamının Allah'a inanmasını gerekli kılan deliller" diye makaleler var.
00:33:58.000 --> 00:34:06.000
Yeryüzünde akıl diye, mantık diye, ilim diye bir şey varsa kâfir olamazsın.
00:34:07.000 --> 00:34:11.000
Kâfir olursan ilme karşı olarak, ilmi kabul etmeyerek kâfir olabilirsin.
00:34:11.000 --> 00:34:15.000
Münkir isen ilmi reddederek münkir olabilirsin.
00:34:15.000 --> 00:34:19.000
Müşrik isen kafan bulanık olduğu için aptal olduğun için müşrik olabilirsin.
00:34:20.000 --> 00:34:24.000
Akıllı olsan mü'min olursun. İspat edeyim. Ama erkekçe öyle de.
00:34:24.000 --> 00:34:32.000
Söylemiyor, itiraf etmiyor ve kafası da muntazam değil.
Niye değil?
00:34:33.000 --> 00:34:43.000
Muhterem kardeşlerim!
Bir insanın kafasında, mantığın gereği olan birtakım işlemler yapılır.
00:34:43.000 --> 00:34:45.000
Bir bilgi vardır, o bilgiden bir sonuç çıkar.
00:34:47.000 --> 00:34:52.000
"Tüme varım, tümden gelim" diye isimlendiriyorlardı.
00:34:52.000 --> 00:34:58.000
"endüksiyon, dedüksiyon; mantık yürütme, akıl yürütme" Bir insan;
00:35:04.000 --> 00:35:10.000
"Ben mü'minim, İslâm'a inandım." diyorsa bu büyük önermedir.
00:35:10.000 --> 00:35:15.000
"Ben İslâm'a, Kur'an'a, Allah'a inandım." diyorsa bu büyük önermedir.
00:35:15.000 --> 00:35:22.000
Bu büyük önermenin sonucunu bilgisayara sorsan da böyledir, hangi akıllı insana sorsan böyledir.
00:35:23.000 --> 00:35:28.000
Bunun tabii sonucu;
"Ben şeriati kabul ediyorum." demektir.
00:35:28.000 --> 00:35:29.000
Ama bir insan;
"Ben mü'minim." deyip de;
00:35:29.000 --> 00:35:38.000
"Şeriati kabul etmiyorum." diyorsa o zaman bu tezattır, mantık dışıdır, mantığa aykırıdır.
00:35:39.000 --> 00:35:43.000
Eğer hakikaten şeriati kabul etmiyorsan, sevmiyorsan;
00:35:43.000 --> 00:35:45.000
"Şeriati sevmiyorum, istemiyorum." dersin.
00:35:46.000 --> 00:35:50.000
O zaman sen mü'min değilsin, kâfirsin kardeşim; senin kendinden haberin yok.
00:35:50.000 --> 00:35:57.000
Çünkü bizim dinimizde bunları inkâr edene kâfir deniliyor. Sen de inkâr ediyorsun.
00:35:57.000 --> 00:36:01.000
Millet bunu bilmiyor. Hem Müslümanlığı bırakmıyor, "Ver ya, Müslümanlık benim malım!" diyor,
00:36:01.000 --> 00:36:06.000
bırakmıyor, ucundan çekiştiriyor. "Hayır, benim de malım!" diyor, hem de şeriate ağzını açmış,
00:36:06.000 --> 00:36:09.000
gözünü yummuş küfrediyor, çatıyor, karşısında duruyor.
00:36:10.000 --> 00:36:12.000
Hem demokrasiye inanıyor hem zulüm yapıyor.
00:36:12.000 --> 00:36:20.000
Hem güya adaletin başında hem katili kaçırıyor; hem kanun yapma mevkiinde hem anarşiyi destekliyor.
00:36:21.000 --> 00:36:26.000
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
00:36:26.000 --> 00:36:32.000
Avrupa'da bir öğrenciyi mantıklı yetiştiriyorlar, bilimsel araştırma yapacak şekilde yetiştiriyorlar.
00:36:32.000 --> 00:36:37.000
Onun için Avrupalı bir kimseye bir şey söylediğin zaman; "doğru" dedi mi tamam.
00:36:37.000 --> 00:36:40.000
"O doğruysa binâenaleyh şöyle yapman lazım." dediğin zaman,
00:36:40.000 --> 00:36:45.000
"Tamam." diyor, doğru sonucu buluyor. Bizimkine;
"Sen müslüman mısın?" diyorsun;
00:36:45.000 --> 00:36:50.000
"Evet, müslümanım." diyor.
"Müslüman olduğuna göre ey kızım, örtünmen lazım."
00:36:50.000 --> 00:36:52.000
"Hayır."
Ne oldu?
00:36:52.000 --> 00:36:56.000
Müslümansan örtünmen lazım çünkü Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de "Örtünün." diyor.
00:36:56.000 --> 00:37:03.000
Bizim memleketin acayip münevverleri mantık dışı bir kafa içinde yaşamaya alışmışlar.
00:37:04.000 --> 00:37:08.000
Acayip bir münevverlik; mantık dışı.
00:37:08.000 --> 00:37:13.000
Kafasındaki bazı bilgiler bazı bilgilerin karşısında; kafasını düzene sokamamış.
00:37:13.000 --> 00:37:16.000
Kafası düzensiz insanlardan her şey beklenir.
00:37:17.000 --> 00:37:24.000
Gündüz cuma namazına gelir; akşamüstü Boğaz'a, Emirgan'a içki içmeye gider.
00:37:27.000 --> 00:37:34.000
Bir taraftan faiz yer, bir taraftan hayır yapar. Her işi böyle tezatlı olur.
00:37:34.000 --> 00:37:37.000
Çünkü kafası düzensiz, bozuk, yamuk.
00:37:40.000 --> 00:37:48.000
İslâm düzen getiriyor; akıl, tefekkür, felsefe ve doğruluk getiriyor.
00:37:50.000 --> 00:37:51.000
Diğer hadîs-i şerîf:
00:37:53.000 --> 00:37:55.000
U'tîtü mâ lem yu'ta ehadün mine'l-enbiyâi kablî:
00:37:55.000 --> 00:37:57.000
Nüsırtü bi'r-ru'bi ve u'tîtü mefâtîha'l-ardi ve sümmîtü Ahmede
00:37:57.000 --> 00:37:59.000
ve cüıle lî et-türâbü tahûran ve cüılet ümmetî hayra'l-ümemi.
00:37:59.000 --> 00:38:01.000
"Benden önceki peygamberlerin hiçbirisine verilmemiş olan bazı şeyler
00:38:01.000 --> 00:38:04.000
Allah tarafından bana verildi. Heybet ve korku ile yardım olundum. Yerin anahtarları bana verildi.
00:38:04.000 --> 00:38:06.000
Ve bir vasfım da ben ‘Ahmed' diye isimlendirildim.
00:38:06.000 --> 00:38:08.000
Yeryüzü, toprak bana temizleme malzemesi olarak kabul olundu.
00:38:08.000 --> 00:38:10.000
Ve benim ümmetim, ümmetlerin en hayırlısı kılınmıştır."
00:38:11.000 --> 00:38:17.000
Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Übey b. Ka'b'dan da rivayet var.
00:38:17.000 --> 00:38:22.000
Ahmed b. Hanbel; Hanbelî mezhebinin kurucusu, hadis alimi. O, kitabına yazmış.
00:38:29.000 --> 00:38:32.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor:
00:38:38.000 --> 00:38:44.000
U'tîtü. "Bana verildi." Mâ lem yu'ta ehadün mine'l-enbiyâi kablî.
00:38:44.000 --> 00:38:50.000
"Benden önceki peygamberlerin hiçbirisine verilmemiş olan bazı şeyler Allah tarafından bana verildi."
00:38:50.000 --> 00:38:52.000
Nüsırtü bi'r-ru'bi. "Heybet ve korku ile yardım olundum."
00:38:52.000 --> 00:38:59.000
"Benim heybetim, korkum, azametim düşmanın kalbini titretiyor.
00:39:00.000 --> 00:39:04.000
Daha bir şey yapmadan, ağzımı açıp bir şey demeden karşı tarafın ödü patlıyor."
00:39:04.000 --> 00:39:06.000
Hatta bir başka rivayette geçtiğine göre;
00:39:06.000 --> 00:39:10.000
"Bir aylık mesafedeki düşman korkudan tir tir titrerdi."
00:39:10.000 --> 00:39:12.000
Peygamber Efendimiz'in heybeti öyleydi.
00:39:13.000 --> 00:39:19.000
Heybet-i mâneviyesi o kadar muazzamdı ki daha düşmanı görmeden, düşmanla karşılaşmadan,
00:39:19.000 --> 00:39:23.000
düşmanla arasında bir aylık mesafe varken düşmanın yüreği ağzına gelirdi;
00:39:23.000 --> 00:39:32.000
Peygamber Efendimiz'in korkusundan kalbi küt küt atmaya başlardı. Bu bir heybet.
00:39:32.000 --> 00:39:41.000
Allah'ın peygamberine, sevgili kulu Muhammed-i Mustafâ'sına verdiği bir meziyet, mânevî bir hal.
00:39:43.000 --> 00:39:47.000
Şimdi de öyle çünkü bu güzel vasıf ümmetinde devam ediyor.
00:39:48.000 --> 00:39:51.000
Ümmet-i Muhammed'den Amerika korkar, ödü patlar, yüreği ağzına gelir.
00:39:51.000 --> 00:40:01.000
Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, İtalya korkar; Yunanistan korkar, Ermenistan korkar; hepsi korkar.
00:40:01.000 --> 00:40:06.000
Bu korkuyu Allah bize bir vasıf olarak vermiş.
00:40:06.000 --> 00:40:13.000
Bir manyetik alan gibi etrafımızda olanlar bizden korkuyor. Gerçek İslâm'dan korkuyorlar.
00:40:14.000 --> 00:40:21.000
Kim korkar?
el-Hâinü hâifün deniliyor ya; hain korkar.
00:40:22.000 --> 00:40:24.000
Mü'min korkmaz, mü'min sever.
00:40:24.000 --> 00:40:32.000
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in korkusu kâfire, haine, zalime, müşrike.
00:40:32.000 --> 00:40:40.000
Sevgisi mü'mine. Efendimiz'in aynı zamanda bir sevgi çekiciliği vardır. Yüzünü gören âşık olur.
00:40:40.000 --> 00:40:44.000
Ben bazen Avrupalılar'dan, Amerikalılar'dan müslüman olanları görüyorum.
00:40:45.000 --> 00:40:49.000
Feleğini şaşırmış, gözleri sevdalı sevdalı bakıyor.
"Nasıl müslüman oldun?" diyorum;
00:40:49.000 --> 00:40:58.000
"Resûlullah Efendimiz'i rüyamda gördüm." diyor.
Cemalini bir görmüş; feleğini şaşırmış, mest olmuş.
00:40:58.000 --> 00:41:07.000
O tarafı da var. Mü'mine böyle, kâfire öyle. Mü'mine sevgisi yayılıyor, kâfire korkusu. Bu bir.
00:41:08.000 --> 00:41:18.000
İkincisi; Ve u'tîtu mefâtîhe'l-ard. "Yerin anahtarları bana verildi." Miftah, "anahtar" demek.
00:41:18.000 --> 00:41:22.000
"Yerin anahtarları bana verildi."
Bunun mânası ne olabilir?
00:41:22.000 --> 00:41:28.000
"Ey kulum, ey Muhammed-i Mustafam! Al sana Anadolu'nun anahtarı,
00:41:28.000 --> 00:41:35.000
al sana Balkanlar'ın anahtarı, al sana Orta Asya'nın anahtarı, Afrika'nın anahtarı."
00:41:36.000 --> 00:41:38.000
O ülkeleri alan kimselere ne deniliyor?
00:41:39.000 --> 00:41:44.000
Fatih, "açan" demek. Anahtar da miftah demek, "açıcı" demek.
00:41:49.000 --> 00:41:52.000
"Yeryüzü sana ihsan olunuyor; senin mülkündür,
00:41:52.000 --> 00:41:56.000
ev senindir, odaları senindir, al Resûlüm anahtarlarını, buyur.
00:41:57.000 --> 00:41:59.000
Konağın anahtarları deste deste senin elinde." demek istiyor.
00:42:00.000 --> 00:42:05.000
İslâm yeryüzünün her tarafına yayıldı. Şu anda yeryüzünün her tarafında İslâm var.
00:42:05.000 --> 00:42:15.000
Rusya'da da var, Çin'de de var, Amerika'da da var. Ama küfür de var. Elbette olacak. Tabi olacak.
00:42:15.000 --> 00:42:19.000
Ortadaki insan kâfiri görecek, mü'mini görecek; tercihini yapacak.
00:42:19.000 --> 00:42:25.000
Mü'min olursa sevap kazanacak, kâfir olursa cehenneme gidecek ama kimseye gık diyemeyecek,
00:42:25.000 --> 00:42:29.000
kimseye ayıp bulamayacak, hiçbir şekilde mazeret söyleyemeyecek.
00:42:29.000 --> 00:42:34.000
Allahu Teâlâ hazretleri ona diyecek ki;
"Sen İslâm'ı duymadın mı?"
"Duydum."
00:42:34.000 --> 00:42:37.000
"Senin komşun müslüman değil miydi?"
"Müslümandı."
00:42:37.000 --> 00:42:40.000
"Sana İslâm'ı tebliğ etmediler mi?"
"Ettiler."
00:42:40.000 --> 00:42:42.000
"Niye müslüman olmadın? Hadi bakalım, gir cehenneme!" diyecek.
00:42:43.000 --> 00:42:48.000
Şu zamanda İslâm'ı duymayan, bilmeyen kaldı mı?
Kalmadı.
00:42:48.000 --> 00:42:53.000
Güney Amerika'da da var, Afrika'da da var, Avrupa'da da var. Rusya'yı gezdik.
00:42:55.000 --> 00:42:59.000
Türkiye'den pek çok insan Rusya'nın pek çok yerine gitti. Moskova'da bile cami var.
00:43:00.000 --> 00:43:05.000
Roma'da bile cami var. Fransa'da, Almanya'da camiler var.
00:43:05.000 --> 00:43:08.000
Her yerde Allahu Ekber deniliyor, lâ ilâhe illallah deniliyor.
00:43:09.000 --> 00:43:16.000
"Allah'tan başka ilah yok. Muhammed Allah'ın kuludur. Beşere tapınmayın.
00:43:16.000 --> 00:43:25.000
Şaşırıp sapıtıp da Allah'ın gönderdiği peygamberleri rab edinmeyin." deniliyor.
00:43:26.000 --> 00:43:29.000
Bunu bilmeyen kaldı mı?
Hepsi biliyor.
Niye bırakamıyor?
00:43:30.000 --> 00:43:32.000
Menfaati bırakmadığı için bırakamıyor.
00:43:34.000 --> 00:43:41.000
"Kurulu düzeni bozulacak, parası pulu azalacak, huzuru kaçacak." diye bırakamıyor.
00:43:41.000 --> 00:43:43.000
Şeytan böyle korkutuyor; ondan müslüman olamıyor.
00:43:43.000 --> 00:43:45.000
Yoksa İslâm'ı duymayan kaldı mı?
00:43:47.000 --> 00:43:51.000
Kaldıysa da bu onun kusuru; biraz incelesin, araştırsın.
00:43:51.000 --> 00:44:07.000
Evet, İslâm'ı hiç duymamış olabilir, bizde bile var.
Ankara'da, fakülteden talebem olan bir profesör;
00:44:10.000 --> 00:44:15.000
"Türkiye'nin münevverleri, İslâm'ın yüzde onunu bile bilmiyorlar." diyor.
00:44:16.000 --> 00:44:24.000
"Aydınım, okumuşum, diplomam var." diye ortada efe efe dolaşan adamlar
00:44:24.000 --> 00:44:28.000
İslâm'ın yüzde onunu bile bilmiyor, yüzde doksanından haberi yok.
00:44:31.000 --> 00:44:35.000
Amerika'da okumuş çocuk; gusül abdestinden haberi yok.
00:44:35.000 --> 00:44:39.000
Düğün yapacaklar, nikâhı kıyılacak, hoca geliyor;
00:44:39.000 --> 00:44:43.000
"Kelime-i şehadet getir." diyor; dili dolaşıyor, söyleyemiyor.
00:44:43.000 --> 00:44:44.000
Hiç söylememiş ki ömründe.
00:44:44.000 --> 00:44:50.000
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diyemiyor.
00:44:50.000 --> 00:45:01.000
Gusül abdesti almayı bilmiyor.
"Peygamberi kim?" haberi yok.
00:45:01.000 --> 00:45:08.000
Einstein [Aynştayn]'dan, Dekart'tan, Kant'tan, Pascal'dan haberi var;
00:45:08.000 --> 00:45:12.000
her şeyi biliyor ama İslâm'dan haberi yok.
00:45:12.000 --> 00:45:20.000
Mâşaallah oğlunu yetiştirmiş, baba zengin; parayı dayamış, Amerika'da okutmuş.
00:45:20.000 --> 00:45:22.000
Çocuk da okumuş, öğrenmiş.
00:45:22.000 --> 00:45:33.000
Çok güzel İngilizce biliyor, telaffuzu harika, iş hayatını da öğrenmiş ama İslâm'ı bilmiyor.
00:45:33.000 --> 00:45:40.000
O da onun kusuru; öğrenseydi!
Camileri görmüyor mu? Ezanları duymuyor mu?
00:45:40.000 --> 00:45:43.000
Şu Fatih Camii'ndeki, şu minaredeki ezanları duymayan var mı?
00:45:44.000 --> 00:45:52.000
Yerler gökler çınlıyor. "Bu sözlerin mânası nedir?" diye hiç mi düşünmüyor?
00:45:52.000 --> 00:45:55.000
Ortalıkta o kadar kavga gürültü, münakaşa var.
00:45:55.000 --> 00:45:59.000
Bir Hıristiyanlık var, bir Yahudilik var, bir Müslümanlık var.
00:45:59.000 --> 00:46:01.000
Tarihte birçok yerde din savaşları olmuş.
00:46:01.000 --> 00:46:08.000
Şimdi de perdelerin arkasında yine aynı duygular insanları birbirleriyle çarpıştırıyor.
00:46:08.000 --> 00:46:10.000
Hiç mi merak etmemiş?
00:46:10.000 --> 00:46:13.000
Bu kadar ilgisizlik olmaz! O da ondan cezayı çekecek.
00:46:13.000 --> 00:46:15.000
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerifinde;
00:46:15.000 --> 00:46:20.000
"Allah cahili iki misli azaplandıracak." buyuruyor.
Araştırsana be adam!
00:46:20.000 --> 00:46:26.000
Bu ekmek, bu sıhhat, bu hayat sana nereden geliyor? Öldükten sonra nereye gideceksin?
00:46:26.000 --> 00:46:29.000
Bir araştırsana! Hiç mi kafan çalışmıyor?
00:46:30.000 --> 00:46:34.000
Kalbinde gönlünde merak diye bir şey yok mu? Kafanda bir soru yok mu?
00:46:34.000 --> 00:46:37.000
Peygamber Efendimiz;
Husnü's-süâli mine'l-ilmi. buyurmuş.
00:46:37.000 --> 00:46:43.000
"Güzel soru sormak alimlik alametidir." Güzel soru, ilmin bir parçasıdır.
00:46:43.000 --> 00:46:50.000
Soru sorsana be adam! Soru sor, cevabını araştır. Biraz kendi kendine soru sor, çevreye soru sor.
00:46:50.000 --> 00:46:56.000
Biraz merak et! Bu nasıl bir uyuşukluk, bu nasıl bir ilgisizlik!
00:46:56.000 --> 00:47:01.000
Etrafla ilgilenmemek ölülerin halidir. Canlılar etrafla ilgilenir.
00:47:02.000 --> 00:47:07.000
Bir böceğin yanına yaklaştığın zaman kaçar; etrafına bakar, hareketleri takip eder.
00:47:07.000 --> 00:47:10.000
"Bir sivrisineği yakalayacağım." diye akla karayı seçersin.
00:47:10.000 --> 00:47:15.000
Kulağının dibinde uçmuştur; ışığı yakarsın, "yakalayacağım" diye ödün patlar.
00:47:15.000 --> 00:47:22.000
Çünkü tedbir alıyor, etrafla ilgisi var. Senin gölgenden kaçar, göremeyeceğin şeyi hesaplar.
00:47:24.000 --> 00:47:29.000
Bir sivrisinekle baş edemezsin. Biraz araştırma lazım.
00:47:29.000 --> 00:47:35.000
O araştırma, o aşk, o şevk olmayınca olmaz! Onun da cezası var.
00:47:35.000 --> 00:47:40.000
Muhterem kardeşlerim!
Garantili bir şekilde ben size şunu söyleyebilirim:
00:47:40.000 --> 00:47:48.000
Allahu Teâlâ hazretleri mâsum bir cahile de; yani kast-ı mahsusu yok, özel bir inadı yok,
00:47:49.000 --> 00:47:55.000
mâsum, hiç düşünmemiş bir insana da bir delil gösterir, rüya gösterir;
00:47:56.000 --> 00:48:03.000
birisini karşısına getirtir, konuşturur, kulağına o mesajı duyurur.
00:48:04.000 --> 00:48:13.000
Ringde Muhammed Ali'yi; "Hak din İslâm'dır!" diye bağırttırır, uzaydan gelen astronota;
00:48:13.000 --> 00:48:19.000
"İslâm dini hak dindir." dedirtir, Amerikan dolarının üzerinde In God We Trust
00:48:19.000 --> 00:48:22.000
"Biz Allah'a tevekkül ediyoruz." yazısını yazdırtır.
00:48:24.000 --> 00:48:29.000
"Düşünsün." diye bin bir vesile çıkar da
00:48:29.000 --> 00:48:33.000
o vesilelere kulak tıkadığı için insan âhirette cezasını, belasını bulur
00:48:33.000 --> 00:48:36.000
Ben şahsen kendi hayatımdan biliyorum.
00:48:36.000 --> 00:48:41.000
Daha ortaokulda iken "Kıyamet kopmuş da hesaba çekiliyorum." diye kan ter içinde rüyalar görürdüm.
00:48:42.000 --> 00:48:46.000
Muhakkak herkes görür. Allah herkese bir ikaz gönderir, bir işaret gösterir.
00:48:46.000 --> 00:48:50.000
Bana gelen kâğıtları bir bilseniz. Bunları çuvallara dolduruyorum, biriktiriyorum.
00:48:50.000 --> 00:48:57.000
Neler var; rüyalarla ve çeşitli yollarla Allah'tan insanoğluna ne mesajlar geliyor.
00:48:57.000 --> 00:49:00.000
Ama kulak tıkıyor, araştırmıyor, dinlemiyor.
00:49:03.000 --> 00:49:10.000
Ve sümmîtü Ahmede. "Ve bir vasfım da ben ‘Ahmed' diye isimlendirildim."
00:49:10.000 --> 00:49:18.000
Ahmed "En çok methedilen, en yüksek şahsiyet." demek.
00:49:22.000 --> 00:49:27.000
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in geleceğini İncil ayetleri bildirmişti,
00:49:27.000 --> 00:49:35.000
hıristiyanlar bekliyorlardı; Tevrat ayetleri belirtmişti, yahudiler bekliyorlardı.
00:49:36.000 --> 00:49:42.000
Peygamber Efendimiz zuhura gelmeden önce; "Bir âhir zaman peygamberi gelecek." diye bilgileri vardı.
00:49:43.000 --> 00:49:48.000
Onun isminin Ahmed olacağı kendi kitaplarının asıllarında yazılıydı.
00:49:48.000 --> 00:49:56.000
Tercümelerinde Ahmed mânasına yakın kelimeler var, Paraklitus ifadesi var; kesin.
00:49:57.000 --> 00:50:04.000
Bugünkü İncil'de bile var. En son, o bozuk tercümelerde; "hakikat ruhu" diye tercüme etmişler.
00:50:04.000 --> 00:50:17.000
"Âhir zamanda bir hakikat ruhu gelecek." diye papazlar konuşmuşlar, alimler kitaplara yazmışlar.
00:50:17.000 --> 00:50:28.000
Hakikat ruhu kimdir?
Gerçek alimler bunun Hz. Muhammed-i Mustafâ olduğunu söylüyorlar.
00:50:28.000 --> 00:50:36.000
Papazlardan bazıları da böyle söylüyor. Bu hususta kâfi miktarda malzeme var.
00:50:36.000 --> 00:50:41.000
Efendimiz, Ahmed diye isimlendirilmişti. O da onun vasfı.
00:50:41.000 --> 00:50:48.000
"En çok övülen kul" olma vasfına layık, o sıfata yükselmiş başka bir kimse yok.
00:50:48.000 --> 00:50:56.000
Elhamdülillah öyle bir Peygamberin ümmetiyiz.
Ve cüıle lî et-türâbü tahûrâ.
00:50:56.000 --> 00:51:05.000
"Yeryüzü, toprak Allah tarafından bana temizleme malzemesi kılındı."
00:51:05.000 --> 00:51:08.000
Toprakla abdest alırım, namaz kılarım.
00:51:08.000 --> 00:51:19.000
Bir insan çölde gidiyor. Uyudu, rüya gördü, gusül abdesti alması gerekti. Su yok. Al başına derdi.
00:51:20.000 --> 00:51:28.000
Çölde su yok ama cünüp oldu. Şimdi bu insan ne yapar? Teyemmüm abdesti alır.
00:51:28.000 --> 00:51:34.000
Toprağa elini vurur, yüzünü sıvazlar; toprağa elini vurur kollarını sıvazlar.
00:51:34.000 --> 00:51:40.000
Teyemmüm Kur'an'da vardır, Allah'ın emridir, müsaadedir. Böylelikle abdestli olur, namazlarını kılar.
00:51:41.000 --> 00:51:49.000
Susuzluk ibadetine engel olmuyor. Veyahut cünüp olmadı da tuvalete gitti geldi, abdesti bozuldu.
00:51:49.000 --> 00:51:57.000
Abdest alacak ama su yok. Yine aynı şekilde toprakla teyemmüm abdesti alır.
00:51:57.000 --> 00:52:04.000
Ameliyat masasından hastayı getirdiler, yatağına yatırdılar. Tuvalete gitmesi mümkün değil.
00:52:04.000 --> 00:52:17.000
Zaten idrar yolunda sonda var, kolunda serum var; kıpırdayacak hali yok.
00:52:17.000 --> 00:52:21.000
Namaz kılacak ama abdest alması lazım. Kalkması mümkün değil.
00:52:21.000 --> 00:52:22.000
O zaman toprak cinsinden bir şey önüne getirilir, teyemmüm abdesti aldırılır.
00:52:22.000 --> 00:52:26.000
O da orada gözüyle imâen namazını kılar. Bu da bir kolaylıktır.
00:52:26.000 --> 00:52:30.000
Peygamber Efendimiz; "Yeryüzü bana temizleme malzemesi olarak kabul olundu,
00:52:30.000 --> 00:52:35.000
temizlik malzemesi kılındı." buyuruyor. Bizim dinimiz kolaylık dinidir.
00:52:35.000 --> 00:52:39.000
İbadetlerde zorluk yoktur ama devamlılık vardır, kesinti yoktur.
00:52:40.000 --> 00:52:44.000
Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde ameliyat olacaktık.
00:52:45.000 --> 00:52:49.000
Ameliyat olmadan önce gezebiliyorsunuz, konuşuyorsunuz. Falanca ameliyat olacak,
00:52:49.000 --> 00:52:55.000
filanca ameliyat olmuş; üç gün, beş gün yatmış. O da dolaşıyor. "Nerelisin? Nasılsın? İyi misin?"
00:52:58.000 --> 00:53:00.000
Konuşuyoruz. Namaz vakti geliyor,
"Hadi namaz kılalım." diyoruz.
00:53:00.000 --> 00:53:06.000
"Yok, ben kılamam. Ameliyat oldum, üstüm başım kirli, paslı." diyor.
00:53:06.000 --> 00:53:15.000
"Olsun, sen özel durumdasın, mazeretlisin." diyoruz.
"Suya dokunamam, sargılar var." diyor.
00:53:15.000 --> 00:53:22.000
Hepsinin çaresi var. Sargının üzerine mesh yapılabilir; abdest yerine teyemmüm abdesti alınır
00:53:23.000 --> 00:53:28.000
ama namazı geçirmek yok. Harpte bile namazı geçirmek yok.
00:53:28.000 --> 00:53:34.000
Adam hacı, uzun sakallı ama hastanede bulunduğu müddetçe hiç namaz kılmıyor.
00:53:35.000 --> 00:53:38.000
Titrer insan! Allah sana günde beş vakit namaz kılmayı farz kılmış.
00:53:38.000 --> 00:53:43.000
İnne's-salâte kânet âle'l-mü'minîne kitâben mevkûtâ.
00:53:44.000 --> 00:53:51.000
Allah'ın emrini nasıl küçümsersin, nasıl kılmazsın?
Hacı baba olmuş da namazın devamlılığı şuurunu
00:53:51.000 --> 00:53:56.000
içine yerleştirememiş; "Üstüm temiz değil, abdestim iyi değil." diye namazı terk ediyor.
00:53:57.000 --> 00:54:05.000
Öyle şey olmaz!
Dinde kolaylık vardır. Bunun bir çaresi mevcuttur.
00:54:05.000 --> 00:54:14.000
Söylüyorum ama yine de aklı yatmıyor. Sana ayrı hüküm mü inecek?
00:54:14.000 --> 00:54:18.000
Yoksa sen dinin ahkâmından beğenmediğini kendi kafana göre mi değiştireceksin? Öyle şey olur mu?
00:54:21.000 --> 00:54:28.000
Toprağın temizlik malzemesi kılınması bir müslüman için kolaylıktır. Çölü var, dağı var,
00:54:28.000 --> 00:54:35.000
susuz yeri var, cihad var, yolculuk durumu var; hayatın bin bir türlü hali var.
00:54:36.000 --> 00:54:42.000
Onun için bu büyük bir nimettir.
Ve cüılet ümmetî hayre'l-ümemi.
00:54:42.000 --> 00:54:50.000
"Ve benim ümmetim, ümmetlerin en hayırlısı kılınmıştır. Bu da bana verilen bir imtiyazdır." buyuruyor.
00:54:50.000 --> 00:54:56.000
Ümmet-i Muhammed ümmetlerin en hayırlısıdır; hayru'l- ümem'dir.
00:54:57.000 --> 00:55:01.000
Elhamdülillah ki biz de o ümmetteniz. Allah'a hamd u senâlar olsun.
00:55:02.000 --> 00:55:10.000
O ümmetten oluşumuzun kadrini, kıymetini bilelim.
Ümmetin olduğumuz devlet yeter.
00:55:10.000 --> 00:55:21.000
Hizmetin kıldığımız izzet yeter.
"Ya Resûlallah! Biz senin ümmetin olmuşuz ya,
00:55:21.000 --> 00:55:30.000
bu bize mutluluk olarak yeter."
"Hani dîn-i mübîn-i İslâm'a karınca kararınca,
00:55:31.000 --> 00:55:37.000
elimize kılıcı kalkanı almışız, ‘ya Allah!' deyip cihad ediyoruz, şu veya bu şekilde,
00:55:37.000 --> 00:55:40.000
sulhta veya harpte senin dinine hizmet ediyoruz ya; yâ Resûlallah!
00:55:40.000 --> 00:55:51.000
İşte bu hizmetin izzeti bize şeref olarak yeter."
Ne güzel söylemiş! Bazen;
00:55:52.000 --> 00:55:57.000
"Hadisleri açıkladığımız gibi şu Mevlid-i Şerîf'i de açıklasak." diye aklıma geliyor.
00:55:57.000 --> 00:56:02.000
Böyle bir seri vaaz yapsak da Mevlid'i açıklasak. Çok güzel bir şey olur.
00:56:03.000 --> 00:56:14.000
Mevlid çok güzel bir manzume, harika bir manzume. Bir edebiyatçı olarak her beytine âşığım.
00:56:15.000 --> 00:56:23.000
Almanya'dan Türkiye'ye bir elçi gelmiş. Bursa'da bizim Kazım Amca diye bir tanıdığımız var;
00:56:24.000 --> 00:56:31.000
o da hükümet tarafından ona Bursa'yı gezdirmekle görevlendirilmiş. Adam elçi, Türkçe biliyor;
00:56:31.000 --> 00:56:37.000
Türk kültürünü, edebiyatını öğrenmiş. Ama Alman, Alman elçisi. Konuşuyorlar, görüşüyorlar.
00:56:37.000 --> 00:56:42.000
Bizim Kazım Efendi rahmetli; ihvanımızın yaşlılarından, mekteb-i ziraat muallimlerinden.
00:56:42.000 --> 00:56:49.000
Tabir öyle; yani şimdiki tabiriyle tarım okulu öğretmenlerinden.
00:56:49.000 --> 00:56:53.000
Kazım Efendi, "Almanca'sı güzel" diye bu elçiye mihmandar olmuş.
00:56:53.000 --> 00:57:03.000
Çelik Palas'ta mükellef bir odada misafir ediliyor. Bursa'yı geziyorlar.
Elçi bir gün;
00:57:03.000 --> 00:57:07.000
"Kazım Efendi! Yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim." demiş.
00:57:08.000 --> 00:57:16.000
"Şaşırdım." diyor. Alman elçisi, Alman ama Süleyman Çelebi'yi ziyaret edecek.
00:57:16.000 --> 00:57:23.000
"Olur." demiş. Tabi biraz da sevinmiş.
"Ertesi gün kahvaltı vaktinde gittik.
00:57:24.000 --> 00:57:38.000
Alman elçisi bir protokol ziyaretine gidecekmiş gibi resmi elbiselerini giymiş, frak giymiş." diyor.
00:57:39.000 --> 00:57:44.000
Demiş ki;
"Efendim ne oldu? Hani Süleyman Çelebi'yi ziyarete gidecektik?
00:57:44.000 --> 00:57:49.000
Mezarlığın içinde, otların arasında bir kabir; onu ziyaret edeceğiz. Bu ne kıyafet böyle?
00:57:49.000 --> 00:57:55.000
Yoksa program mı değişti? Valilikte bir toplantı mı olacak? Bakan mı gelecek, reis-i cumhur mu gelecek?
00:57:55.000 --> 00:58:06.000
Bu kıyafet ne böyle?" Alman elçisi;
"Yok" demiş, "Süleyman Çelebi için giyindim."
00:58:07.000 --> 00:58:11.000
Oraya öyle gidecek. Yani Süleyman Çelebi'ye reis-i cumhur kadar itibar ediyor.
00:58:11.000 --> 00:58:19.000
Hey gafiller! Şu memleketin nasıl insanlar yetiştirdiğini Alman biliyor da
00:58:19.000 --> 00:58:24.000
şu memleketin evladı bilmiyor! Adam reis-i cumhurun yanına çıkacakmış gibi giyimine dikkat ediyor,
00:58:25.000 --> 00:58:32.000
Süleyman Çelebi'nin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Alman'daki edebe bak!
00:58:35.000 --> 00:58:39.000
"Mezarın karşısında bir çakıldı. Hazır ol vaziyetinde dakikalarca durdu."
00:58:39.000 --> 00:58:46.000
Onun sevgi ve saygı gösterme tarzı öyle. Sonra dönmüş;
00:58:46.000 --> 00:58:48.000
"Kazım Bey!
00:58:48.000 --> 00:58:54.000
Siz dünyada Süleyman Çelebi'nin şiirleri kadar kuvvetli şiir söyleyen başka bir şair biliyor musunuz?
00:58:55.000 --> 00:58:57.000
Hangi şairin sözü şu beyit kadar kuvvetlidir?" demiş:
00:58:58.000 --> 00:59:04.000
Dedi gördüm ol Habîbin ânesi,
Bir acep nur kim güneş pervanesi.
00:59:04.000 --> 00:59:10.000
Berk urup çıktı evimden nâgehân,
Göklere dek nur ile doldu cihan.
00:59:10.000 --> 00:59:13.000
Ne diyor burada? Süleyman Çelebi ne anlatıyor?
00:59:14.000 --> 00:59:20.000
Bizimkiler dili unuttular, edebiyatı unuttular. Bilmezler.
Ne demek istiyor?
00:59:20.000 --> 00:59:27.000
Dedi gördüm ol habîbin ânesi.
"O Resûlullah'ın annesi Amine Hatun, ‘Gördüm.' dedi ki."
00:59:28.000 --> 00:59:34.000
Bir acep nur kim güneş pervanesi.
"Bir muhteşem şâyân-ı taaccub nur gördüm ki
00:59:34.000 --> 00:59:41.000
güneş pervane kelebeği gibi onun etrafında sönük kalır."
Pervane kelebeğinin gelip de
00:59:41.000 --> 00:59:47.000
elektriğin, mumun, şamdanın etrafında döndüğü gibi güneşin onun etrafında dönesi gelir,
00:59:47.000 --> 00:59:50.000
dönecekmiş gibi olur; öyle muhteşem!
00:59:50.000 --> 00:59:54.000
"Güneşten kat kat daha muhteşem bir nur gördüm." demiş oluyor.
00:59:54.000 --> 00:59:58.000
"Öyle bir nur gördüm ki güneş onun pervanesi mesabesinde."
00:59:58.000 --> 01:00:01.000
Berk urup çıktı evimden nâgehân.
Göklere dek nur ile doldu cihan.
01:00:01.000 --> 01:00:07.000
"O nur birden bire evimden parıldayarak çıktı; cihan göklere dek nur ile doldu."
01:00:07.000 --> 01:00:10.000
İnsan kelimeleri bildi mi tüyleri diken diken oluyor.
01:00:10.000 --> 01:00:15.000
Annesi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in doğumu zamanında ne görmüş?
01:00:15.000 --> 01:00:18.000
İşte böyle bir nur görmüş.
Süleyman Çelebi nasıl anlatıyor?
01:00:18.000 --> 01:00:24.000
Dedi gördüm ol Habîbin ânesi,
Bir acep nur kim güneş pervanesi.
01:00:24.000 --> 01:00:31.000
Berk urup çıktı evimden nâgehân,
Göklere dek nur ile doldu cihan.
01:00:31.000 --> 01:00:35.000
Resûlullah böyle doğmuş. Resûlullah'ın doğumu olağanüstü bir şey.
01:00:36.000 --> 01:00:45.000
Resûlullah'ın geldiği yere râyiha-i tayyibe yayılıyor. Onu görenlerin gözleri kamaşıyor.
01:00:45.000 --> 01:00:52.000
Öyle bir şey.
Alman onu hissediyor, Alman onu biliyor. Bu sözlerin mânasının derinliğini anlıyor,
01:00:53.000 --> 01:01:01.000
bizimkinin bir şeyden haberi yok.
Bizim paşalardan bir tanesi ilâhiyattaki profesör bir arkadaşa;
01:01:02.000 --> 01:01:16.000
"Vallahi üstadım! ‘Baba Allah' diyorlar diye biz hıristiyanları ayıplıyoruz
01:01:16.000 --> 01:01:25.000
ama biz de mevlitte ‘Allah ana' diyoruz." demiş.
Tüh, yazıklar olsun! Mevlidi hiç anlamamış!
01:01:29.000 --> 01:01:33.000
O "Allah ana" orada "Allah ona" demek.
01:01:35.000 --> 01:01:39.000
Bir kez Allah dese aşk ile lisan,
Dökülür cümle günah misli hazan.
01:01:39.000 --> 01:01:44.000
Allah adın zikredelim evvela,
Vacip oldur cümle işte her kula.
01:01:44.000 --> 01:01:49.000
Allah adın her kim ol evvel ana,
Her işi âsân ede Allah ana.
01:01:50.000 --> 01:01:54.000
"İnsan bir işin evvelinde ‘bismillah' derse ‘Allah ona her işi âsân eder.'" demek.
01:01:54.000 --> 01:02:00.000
Oradaki "ana" "ona" demek. "Ona" kelimesinin Eski Türkçe'de o zamanki telaffuzu.
01:02:00.000 --> 01:02:05.000
Hıristiyanların, "Allah baba" dedikleri gibi "Allah anne" dendiğini sanıyor.
01:02:05.000 --> 01:02:09.000
Tüh, yazıklar olsun ya! Bu kadar mı kültürüne âşinâ değilsin?
01:02:09.000 --> 01:02:18.000
Ondan sonra da ahkâm kesmeye kalkarlar. Bu yarım, çarık çürük bilgilerle Hıristiyanlığı beğenirler.
01:02:18.000 --> 01:02:25.000
"Bak Hıristiyanlık ne güzel! Dans var, içki var, kumar var; papazlar şortlu kızlarla dolaşıyor,
01:02:25.000 --> 01:02:33.000
kilisede erkek erkeğe nikâh kıyılıyor. Ne hoşgörü var!" diyor, Hıristiyanlığı beğeniyor da
01:02:33.000 --> 01:02:40.000
İslâm'ı beğenmiyor.
"İslâm'da taassup var. Koca sakallı hacılar, mutaassıp insanlar." diyor.
01:02:40.000 --> 01:02:44.000
Dininden haberi yok. İslâm'ın güzelliğini Alman anlıyor;
01:02:44.000 --> 01:02:49.000
kültüründen kopmuş bizim zavallı insanımız anlamıyor.
01:02:49.000 --> 01:02:53.000
Yüksek mevkilere çıkmış ama kafası yalan yanlış şeylerle dolu.
01:02:53.000 --> 01:02:58.000
İslâm deyince aklına çok kötü şeyler geliyor.
01:02:58.000 --> 01:03:03.000
Bunda ortaokullardaki, liselerdeki hocaların, İslâm'ın aleyhinde yazı yazanların, karikatüristlerin;
01:03:03.000 --> 01:03:11.000
dergilerin, gazetelerin, televizyonların, herkesin sorumluluğu var.
01:03:11.000 --> 01:03:20.000
Şerif Mardin; gidiyor Amerika'da profesörlük yapıyor, geliyor Boğaziçi'nde profesörlük yapıyor.
01:03:20.000 --> 01:03:22.000
Televizyonda bir programda şöyle diyor;
01:03:22.000 --> 01:03:32.000
"İnkılâplar sonradan anlayışsız, bilgisiz, kültürsüz lise öğretmenlerinin eline kaldı,
01:03:32.000 --> 01:03:42.000
kalın kafalı insanların eline kaldı da böyle oldu." diyor.
Devrimcileri, Kemalistleri mahvetti; rezil rüsva etti.
01:03:42.000 --> 01:03:47.000
Gayet ciddi bir şekilde böyle söyledi.
Evet, aziz ve muhterem kardeşlerim!
01:03:47.000 --> 01:03:53.000
İslâm'ı bilmeyenler de böyle komik duruma düşüyorlar.
Allahu Teâlâ hazretleri bizi;
01:03:53.000 --> 01:04:01.000
Efendimiz'in ümmeti oluşumuzun ne kadar kıymetli olduğunu anlama noktasında sağlam eylesin.
01:04:01.000 --> 01:04:06.000
Resûlullah'a hizmeti, dine hizmeti güzel yapmayı nasip eylesin.
01:04:06.000 --> 01:04:13.000
Has, halis, hakiki müslüman olmayı nasip eylesin.
Çok utanıyorum, aziz kardeşlerim!
01:04:13.000 --> 01:04:19.000
Japonya kayıtsız şartsız Amerika'ya teslim olmuşken tam bir mağlubiyete uğramışken belini doğrulttu da
01:04:19.000 --> 01:04:22.000
şimdi Amerika'nın canına okuyor, Amerikan şirketlerinin hisselerini alıyor,
01:04:22.000 --> 01:04:25.000
Amerika'yı içinden kurt gibi kemiriyor.
01:04:25.000 --> 01:04:34.000
Almanya beş tane devletin; Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın istilasına uğradı,
01:04:34.000 --> 01:04:40.000
belini doğrulttu da Türkiye hâlâ belini doğrultamadı, süper devlet olamadı;
01:04:40.000 --> 01:04:44.000
onların karşısında dediğini yaptıramıyor.
Yazıklar olsun bize!
01:04:44.000 --> 01:04:51.000
Yazıklar olsun bugüne kadar Türkiye'den gelmiş geçmiş sorumlu olan insanların topuna! Biz dâhil.
01:04:51.000 --> 01:04:56.000
Neden?
Alman kendi milletini kurtardı, Japon kendi milletini kurtardı,
01:04:56.000 --> 01:05:00.000
biz hâlâ bocalayıp duruyoruz da onun için. Çünkü kötülüklerle mücadele edemedik,
01:05:00.000 --> 01:05:05.000
hakkı göremedik, çalışamadık. Allah bize uyanıklık versin.
01:05:05.000 --> 01:05:33.000
Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele.