Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Abdest ve Namaz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Şa'bân 1407 / 12.04.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namaz Kılınmayacak Vakitler, Mescide Komşu Olanın Namazı, Yemek Hazırken Namaz, Abdesti Olmayanın Namazı Yoktur, Bana İnanmayan Mü’min | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Abdest ve Namaz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Şa'bân 1407 / 12.04.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namaz Kılınmayacak Vakitler, Mescide Komşu Olanın Namazı, Yemek Hazırken Namaz, Abdesti Olmayanın Namazı Yoktur, Bana İnanmayan Mü’min | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînseyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ salâte ba'de'l-asri hattâ tağrube'ş-şemsuLâ salâte ba'de'l-asri hattâ tağrube'ş-şemsu ve lâ ba'de'l-fecri hattâ tatlua'ş-şemsu illâ bi-Mekkete illâ bi-Mekkete.

ve lâ ba'de'l-fecri hattâ tatlua'ş-şemsu illâ bi-Mekkete illâ bi-Mekkete.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramıAllahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette cümlemizin üzerine olsun.dünya ve âhirette cümlemizin üzerine olsun. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri cümlenizden razı olsun.

Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri cümlenizden razı olsun.

Şurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak üzereŞurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.toplanmış bulunuyoruz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli, alfabe sırasıyla dizilmiş hadislerdenRâmûzü'l-ehâdîs isimli, alfabe sırasıyla dizilmiş hadislerden müteşekkil olan kitabın 481. sayfasının başından itibarendir.müteşekkil olan kitabın 481. sayfasının başından itibarendir. Metnini merak eden kardeşlerimiz bu hadisleri oradan arayıp bulsunlar diye bunu da kaydetsinler.

Metnini merak eden kardeşlerimiz bu hadisleri oradan arayıp bulsunlar diye bunu da kaydetsinler.

Birinci hadîs-i şerîfin metninin az önce mukaddimede beraberce okumuştuk.Birinci hadîs-i şerîfin metninin az önce mukaddimede beraberce okumuştuk. Bu hadîs-i şerîfi Ebû Zer radıyallahu anh rivayet etmiştir. Bu hadîs-i şerîfi Ebû Zer radıyallahu anh rivayet etmiştir. Ahmed b. Hanbel'in, Dârekutnî'nin, Tayâlisî'nin, Hulvânî'nin kitaplarında mevcut, yazılı.Ahmed b. Hanbel'in, Dârekutnî'nin, Tayâlisî'nin, Hulvânî'nin kitaplarında mevcut, yazılı. Rahmetullahi aleyhim ecmaîn.

Rahmetullahi aleyhim ecmaîn.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lâ salâte ba'de'l-asri hattâ tağrube'ş-şemsu.Lâ salâte ba'de'l-asri hattâ tağrube'ş-şemsu. "İkindiden sonra, yani ikindi namazı kılındıktan sonra,"İkindiden sonra, yani ikindi namazı kılındıktan sonra, güneş tamamen batıp akşamın vakti gelinceye kadar ayrı namaz kılınmaz."

güneş tamamen batıp akşamın vakti gelinceye kadar ayrı namaz kılınmaz."

"İkindiyi kıldıktan sonra başka namaz kılınmaz."

"İkindiyi kıldıktan sonra başka namaz kılınmaz."

Ve lâ ba'de'l-fecri hattâ tatlua'ş-şemsu.Ve lâ ba'de'l-fecri hattâ tatlua'ş-şemsu. "Sabah namazı kılındıktan sonra da güneş doğuncaya kadar"Sabah namazı kılındıktan sonra da güneş doğuncaya kadar geçen o aradaki o zamanda başka namaz kılınmaz; sabah namazından başka."

geçen o aradaki o zamanda başka namaz kılınmaz; sabah namazından başka."

İllâ bi-Mekkete illâ bi-Mekkete.İllâ bi-Mekkete illâ bi-Mekkete. "Sadece Mekke'de, ancak Mekke'de kılınabilir." tarzında Efendimiz buyurmuş.

"Sadece Mekke'de, ancak Mekke'de kılınabilir." tarzında Efendimiz buyurmuş.

Mâlum namazların kılınmadığı üç kerahat vakti vardır: Birisi, güneşin doğmasından sonra.Mâlum namazların kılınmadığı üç kerahat vakti vardır: Birisi, güneşin doğmasından sonra. Birisi, güneş tam tepedeyken. Birisi, güneş batarken.Birisi, güneş tam tepedeyken. Birisi, güneş batarken. Bu vakitlerde nafile ve farz namazlar kılınmıyor.Bu vakitlerde nafile ve farz namazlar kılınmıyor. Bir de sabah namazını kıldıktan sonra daha güneş doğmasa bile o arada başka namaz kılınmaz. Bir de sabah namazını kıldıktan sonra daha güneş doğmasa bile o arada başka namaz kılınmaz. İkindi namazını kıldıktan sonra, daha arada akşama kadar vakit olsa bile bu arada namaz kılınmaz.İkindi namazını kıldıktan sonra, daha arada akşama kadar vakit olsa bile bu arada namaz kılınmaz. İşte bu hadîs-i şerîf bunu anlatıyor.

İşte bu hadîs-i şerîf bunu anlatıyor.

Mekke müstesna. Çünkü Mekke-i Mükerreme Müslümanlığın şiârıdır.Mekke müstesna. Çünkü Mekke-i Mükerreme Müslümanlığın şiârıdır. Orada artık başka bir inancın adı bile hatıra gelmez. Kâbe-i Müşerrefe bizim kıblemizdir.Orada artık başka bir inancın adı bile hatıra gelmez. Kâbe-i Müşerrefe bizim kıblemizdir. Mescid-i Haram, içinde ibadetin en sevaplı olduğu yerdir.Mescid-i Haram, içinde ibadetin en sevaplı olduğu yerdir. Yüz bin mislidir sevap; burada kılınan iki rekât namazdan, orada kılınan namaz yüz bin mislidir.Yüz bin mislidir sevap; burada kılınan iki rekât namazdan, orada kılınan namaz yüz bin mislidir. Orada insan tavaf etti; tavafın arkasından iki rekât namaz kılacak, kılar.Orada insan tavaf etti; tavafın arkasından iki rekât namaz kılacak, kılar. Bu vakitlere rastlasa da kılar.Bu vakitlere rastlasa da kılar. Çünkü orası Mekke'dir, orası müstesnâdır,Çünkü orası Mekke'dir, orası müstesnâdır, orası Harem-i Şerif'tir, orası müslümanların kalpgâhıdır, merkezidir. Orada ona müsaade ediliyor.

orası Harem-i Şerif'tir, orası müslümanların kalpgâhıdır, merkezidir. Orada ona müsaade ediliyor.

Ulemâmız bu vakitlerden sonra namaz kılınmama hususunda, Ulemâmız bu vakitlerden sonra namaz kılınmama hususunda, Ebû Hanife hazretleri Efendimiz, mezhebimizin kurucusu;Ebû Hanife hazretleri Efendimiz, mezhebimizin kurucusu; "Farz ve nafile hiçbirisi kılınmaz." buyurmuş."Farz ve nafile hiçbirisi kılınmaz." buyurmuş. Bizim memleketin Doğu Anadolu kısımlarında Şâfî kardeşlerimiz de vardır. Bizim memleketin Doğu Anadolu kısımlarında Şâfî kardeşlerimiz de vardır. Şâfî mezhebinin imamı olan İmam Şâfî hazretleri ise;Şâfî mezhebinin imamı olan İmam Şâfî hazretleri ise; "Nafile kılınmaz, farz kılınabilir." diye buyurmuş. "Nafile kılınmaz, farz kılınabilir." diye buyurmuş. Mezhepler arasında, imamlar arasında böyle bir görüş farkı var.Mezhepler arasında, imamlar arasında böyle bir görüş farkı var. Bizim imamımız buradaki yasağı mutlak olarak almış,Bizim imamımız buradaki yasağı mutlak olarak almış, farz da olsa nafile de olsa kılınmaz hükmünü ifade etmiştir.

farz da olsa nafile de olsa kılınmaz hükmünü ifade etmiştir.

Lâ salâte li-câri'l-mescidi illâ fi'l-mescid.

Lâ salâte li-câri'l-mescidi illâ fi'l-mescid.

İkinci hadîs-i şerîf de Hz. Âişe validemizden, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten,İkinci hadîs-i şerîf de Hz. Âişe validemizden, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Cabir radıyallahu anh'ten muhtelif yollarla kanallarla bize kadar ulaşmış bir hadîs-i şerîftir.Cabir radıyallahu anh'ten muhtelif yollarla kanallarla bize kadar ulaşmış bir hadîs-i şerîftir. Başka başka kaynaklarda yazılmıştır.

Başka başka kaynaklarda yazılmıştır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Lâ salâte. "Hiçbir namaz yoktur." Li-câri'l-mescidi. "Mescidin komşusu için."Lâ salâte. "Hiçbir namaz yoktur." Li-câri'l-mescidi. "Mescidin komşusu için." İllâ fi'l-mescidi. "Ancak mescitte kılarsa olur."

İllâ fi'l-mescidi. "Ancak mescitte kılarsa olur."

Başkası uygun olmaz. Yani sevabı çok olmaz, kâmil olmaz, Allah indinde makbul olmaz.Başkası uygun olmaz. Yani sevabı çok olmaz, kâmil olmaz, Allah indinde makbul olmaz. Mademki mescidin komşusudur; gelsin namazlarını mescitte kılsın.

Mademki mescidin komşusudur; gelsin namazlarını mescitte kılsın.

Tabii bu farz namazlar içindir. Evinde sünneti kılabilir.Tabii bu farz namazlar içindir. Evinde sünneti kılabilir. İmam dahi buraya gelmeden önce evinde sünneti kılar, öyle gelebilir.İmam dahi buraya gelmeden önce evinde sünneti kılar, öyle gelebilir. Bu farz namazlar için. Cami komşusunun farz namazları evinde kılması doğru değildir.Bu farz namazlar için. Cami komşusunun farz namazları evinde kılması doğru değildir. Farz namazında ezana icabet edecek, gelecek, namazı burada kılacak.Farz namazında ezana icabet edecek, gelecek, namazı burada kılacak. Ama sünnetleri, nafileleri evinde kılabilir.

Ama sünnetleri, nafileleri evinde kılabilir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanındaPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanında iki gözü âmâ olan Abdullah b. Ümmi Mektum radıyallahu anh geldi, Peygamber Efendimiz'e dedi ki;

iki gözü âmâ olan Abdullah b. Ümmi Mektum radıyallahu anh geldi, Peygamber Efendimiz'e dedi ki;

"Yâ Resûlallah, benim iki gözüm âmâ olduğu için gündüz gelmem kolay olsa bile"Yâ Resûlallah, benim iki gözüm âmâ olduğu için gündüz gelmem kolay olsa bile geceleyin gelmemde zorluklar oluyor. Evim de mescide çok uzak yerde.geceleyin gelmemde zorluklar oluyor. Evim de mescide çok uzak yerde. Acaba ben evimde namaz kılsam olur mu?" diye sordu.

Acaba ben evimde namaz kılsam olur mu?" diye sordu.

Peygamber Efendimiz "olabilir" dedikten sonra o birkaç adım gidince,Peygamber Efendimiz "olabilir" dedikten sonra o birkaç adım gidince, arkasından seslendi, dedi ki;

"Sen ezan sesini duyuyor musun?"

arkasından seslendi, dedi ki;

"Sen ezan sesini duyuyor musun?"

"Duyuyorum yâ Resûlallah."

"O halde geleceksin." dedi.

"Duyuyorum yâ Resûlallah."

"O halde geleceksin." dedi.

Ezanı duyup da camiye gelmemenin mânası çok acıdır.

Ezanı duyup da camiye gelmemenin mânası çok acıdır.

Ezan nedir?

Ezan, Allah'ın müslümanı Allah'ın huzuruna davetiyesidir.
Ezan nedir?

Ezan, Allah'ın müslümanı Allah'ın huzuruna davetiyesidir.
Allah'ın huzuruna kabulün için davetiyedir.Allah'ın huzuruna kabulün için davetiyedir. Hayya ale's-salâh. "Hadi namaza gel." Hayya ale's-salâh. "Hadi namaza gel." Hayya ale'l-felah. "Haydi kurtuluşa gel." diye davetiyedir.Hayya ale'l-felah. "Haydi kurtuluşa gel." diye davetiyedir. Bu davetiyeyi reddetmek çok büyük eksiklik, çok büyük kusur, çok büyük edepsizlik olur.

Bu davetiyeyi reddetmek çok büyük eksiklik, çok büyük kusur, çok büyük edepsizlik olur.

Onun için camilere koşacağız, cemaatle namaz kılacağız.Onun için camilere koşacağız, cemaatle namaz kılacağız. Çünkü bir insan evinde namaz kıldığı zaman kendisine ait bir sıfattan,Çünkü bir insan evinde namaz kıldığı zaman kendisine ait bir sıfattan, bir kusurdan, bir eksikten dolayı namazı kabul olunmayabilir.bir kusurdan, bir eksikten dolayı namazı kabul olunmayabilir. Kusuru vardır, eksiği vardır, hatası vardır; o sebepten dolayı namazı kabul olmaz.Kusuru vardır, eksiği vardır, hatası vardır; o sebepten dolayı namazı kabul olmaz. Ama aynı şahıs aynı kusurla, aynı eksiklikle, aynı kabahatle mescide gelmiş olsaydı,Ama aynı şahıs aynı kusurla, aynı eksiklikle, aynı kabahatle mescide gelmiş olsaydı, o cemaatle namaz kıldığı esnada, ötekilerin namazının içinden Allahu Teâlâ hazretlerio cemaatle namaz kıldığı esnada, ötekilerin namazının içinden Allahu Teâlâ hazretleri "Bu kulumun namazını ayırın, ben bununkini kabul etmiyorum,"Bu kulumun namazını ayırın, ben bununkini kabul etmiyorum, ötekilerini kabul ediyorum." demiyor; toptan kabul ediyor.ötekilerini kabul ediyorum." demiyor; toptan kabul ediyor. O bakımdan camiye gelmekte ibadetin kabulü için bir garanti var, bir.

O bakımdan camiye gelmekte ibadetin kabulü için bir garanti var, bir.

Tabii faydalarının hepsini şurada saymakla bitiremeyiz ama bir faydası;Tabii faydalarının hepsini şurada saymakla bitiremeyiz ama bir faydası; bir kere namazın kabulü ihtimali çoğalıyor.bir kere namazın kabulü ihtimali çoğalıyor. Çünkü caminin içindeki aksakallı ihtiyarlar, masum gençler, ağzı dualı makbul salih kimseler, alimler,Çünkü caminin içindeki aksakallı ihtiyarlar, masum gençler, ağzı dualı makbul salih kimseler, alimler, fâzıllar hürmetine eksiği kusuru olan, cahilliği olan kimsenin de namazı kabul oluyor, bir.

fâzıllar hürmetine eksiği kusuru olan, cahilliği olan kimsenin de namazı kabul oluyor, bir.

Burada ilim konuşulur, hikmet konuşulur, fıkıh konuşulur, tefsir konuşulur,Burada ilim konuşulur, hikmet konuşulur, fıkıh konuşulur, tefsir konuşulur, hadis konuşulur; ondan bir istifadesi olur.hadis konuşulur; ondan bir istifadesi olur. Mesela bizim burada camimizde, ikindi namazından sonra hoca efendiler, Allah razı olsun,Mesela bizim burada camimizde, ikindi namazından sonra hoca efendiler, Allah razı olsun, birkaç hadîs-i şerîf okuyorlar, üç hadîs-i şerîf okuyorlar.birkaç hadîs-i şerîf okuyorlar, üç hadîs-i şerîf okuyorlar. Gelen velev bir hadis bile olsa her vakitte bir hadis öğrense bir günde beş hadis eder.Gelen velev bir hadis bile olsa her vakitte bir hadis öğrense bir günde beş hadis eder. Her gün okunsa, her vakitte okunsa, böylece hadisler birike birike bilgisi görgüsü artar.

Her gün okunsa, her vakitte okunsa, böylece hadisler birike birike bilgisi görgüsü artar.

Sonra mânevî birtakım faydaları vardır.Sonra mânevî birtakım faydaları vardır. Müslümanlar orada birbirlerinin feyzinden istifade ederler.Müslümanlar orada birbirlerinin feyzinden istifade ederler. Maddî ve mânevî hastalıkları tedavi olur.Maddî ve mânevî hastalıkları tedavi olur. Bir iş yapacakları zaman içtimâî yardımlaşma mümkün olur, beraberce yaparlar.Bir iş yapacakları zaman içtimâî yardımlaşma mümkün olur, beraberce yaparlar. Yardım yapacaklarsa yardımı beraberce yaparlar.Yardım yapacaklarsa yardımı beraberce yaparlar. Bir kimse yardıma muhtaçsa, cami cemaatindense, gelmediği zaman cemaat bilir, ona yardım eder.Bir kimse yardıma muhtaçsa, cami cemaatindense, gelmediği zaman cemaat bilir, ona yardım eder. Yani sayılamayacak kadar çok faydaları vardır.

Yani sayılamayacak kadar çok faydaları vardır.

Onun için bizlerin camimize, camilerimize, cemaatlerimize devam etmemiz lazım.Onun için bizlerin camimize, camilerimize, cemaatlerimize devam etmemiz lazım. Cemaat, son derece önemli bir sünnettir. Bu sünnet-i seniyyeye hepimiz riâyet edelim. Cemaat, son derece önemli bir sünnettir. Bu sünnet-i seniyyeye hepimiz riâyet edelim. Huşû ile, güzel takvâ ile, vera duygusu ile gelip camilerde namaz kılmaya itina gösterelim inşaallah.

Huşû ile, güzel takvâ ile, vera duygusu ile gelip camilerde namaz kılmaya itina gösterelim inşaallah.

Lâ salâte bi-hadreti taâmin ve lâ ve hüve yudâfiuhû ahbesâni.

Lâ salâte bi-hadreti taâmin ve lâ ve hüve yudâfiuhû ahbesâni.

Hz. Âişe validemizden. Yine Müslim ve Ebû Dâvud rivayet eylemişler, rahmetullahi aleyhimâ.

Hz. Âişe validemizden. Yine Müslim ve Ebû Dâvud rivayet eylemişler, rahmetullahi aleyhimâ.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Lâ salâte. "Bir namaz yoktur, namaz kılınmaz, kılınmak uygun olmaz."Lâ salâte. "Bir namaz yoktur, namaz kılınmaz, kılınmak uygun olmaz." Bi-hadreti taâmin. "Yemek hazır olduğu zaman."

Bi-hadreti taâmin. "Yemek hazır olduğu zaman."

Yemek hazırlanmış olduğu zaman namaz kılmak olmaz, bir.

Yemek hazırlanmış olduğu zaman namaz kılmak olmaz, bir.

İkincisi; ve lâ ve hüve yudâfiuhû ahbesâni.İkincisi; ve lâ ve hüve yudâfiuhû ahbesâni. "Büyük abdeste veya küçük abdeste sıkışmış bir vaziyetteyken o kimsenin de namaz kılması doğru olmaz."

"Büyük abdeste veya küçük abdeste sıkışmış bir vaziyetteyken o kimsenin de namaz kılması doğru olmaz."

Ne yapacak?

Ne yapacak?

Yemeği yiyecek, açlığını giderecek, namaza öyle duracak.Yemeği yiyecek, açlığını giderecek, namaza öyle duracak. Küçük abdestini veya büyük abdestini yapacak, abdestini tazeleyecek, öyle o tarzda namaz kılacak.Küçük abdestini veya büyük abdestini yapacak, abdestini tazeleyecek, öyle o tarzda namaz kılacak. Çünkü bunların hepsi insanın kendisini ibadete tam mânasıyla vermesine mâni olan şeylerdir.

Çünkü bunların hepsi insanın kendisini ibadete tam mânasıyla vermesine mâni olan şeylerdir.

Karnı aç, gurulduyor, acıkmış, aklı yemekte, sofrada da yemekler var;Karnı aç, gurulduyor, acıkmış, aklı yemekte, sofrada da yemekler var; tabii onları düşünüp dururken Rabbimiz'in huzurunda namaza durduğu sırada aklına yemekler geliversetabii onları düşünüp dururken Rabbimiz'in huzurunda namaza durduğu sırada aklına yemekler geliverse çok zarar eder. Onun için önce yemeği yesin, namazı sonra kılsın.

çok zarar eder. Onun için önce yemeği yesin, namazı sonra kılsın.

Mekke-i Mükerreme'de, Medine-i Münevvere'de bu hadîs-i şerîf uygun olarakMekke-i Mükerreme'de, Medine-i Münevvere'de bu hadîs-i şerîf uygun olarak tatbikat şöyle yapılıyor: Ramazanlar'da ezan okunuyor, herkes evinden getirdiği hurmayı,tatbikat şöyle yapılıyor: Ramazanlar'da ezan okunuyor, herkes evinden getirdiği hurmayı, orada mevcut olan zemzemi ortaya koyuyor; bir kısa kestirme sofra atıştırması oluyor.

orada mevcut olan zemzemi ortaya koyuyor; bir kısa kestirme sofra atıştırması oluyor.

Beş dakika, on dakika bir fırsat,Beş dakika, on dakika bir fırsat, o atıştırıp onu yedikten sonra ikâmet getiriliyor ve namaza duruluyor.o atıştırıp onu yedikten sonra ikâmet getiriliyor ve namaza duruluyor. Böylece bu [sünnet] yerine gelmiş oluyor.

Böylece bu [sünnet] yerine gelmiş oluyor.

Sıkışıkken abdest almak çok kere yapılan bir şeydir.Sıkışıkken abdest almak çok kere yapılan bir şeydir. Abdesti sıkışmıştır, abdest almak zoruna gider.Abdesti sıkışmıştır, abdest almak zoruna gider. "İşte şunu da kılıvereyim de şu namaz da çıksın..." Bu yanlış."İşte şunu da kılıvereyim de şu namaz da çıksın..." Bu yanlış. Böyle bir namazın fazileti olmaz, sevabı olmaz. O bakımdan bu hususa dikkat edelim.

Böyle bir namazın fazileti olmaz, sevabı olmaz. O bakımdan bu hususa dikkat edelim.

Hatta bir büyük zâtı anlattılar. Bizim eve de gelmişti. Yaşlı. Hatta bir büyük zâtı anlattılar. Bizim eve de gelmişti. Yaşlı. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Seneler önce gelmişti.Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Seneler önce gelmişti. Sünneti kılmış, farzda kendisinde hafif bir bastırma, tazyik, sıkışma hissedinceSünneti kılmış, farzda kendisinde hafif bir bastırma, tazyik, sıkışma hissedince hemen gitmiş tekrar namaz kılmış.hemen gitmiş tekrar namaz kılmış. Yani hani "Sünneti kıldım, farzı da çıkartıvereyim." demiyor.

Yani hani "Sünneti kıldım, farzı da çıkartıvereyim." demiyor.

O bakımdan biz de inşaallahO bakımdan biz de inşaallah namazımızı huzurlu huşulu kılmamıza mâni olacak neler varsa onları izale edelim.namazımızı huzurlu huşulu kılmamıza mâni olacak neler varsa onları izale edelim. Namaza öyle tam kendimizi verebilecek bir tarzda gelelim.Namaza öyle tam kendimizi verebilecek bir tarzda gelelim. Abdestimiz sıkışık olmasın, karnımız acıkmış, yemek arzusu içimizde,Abdestimiz sıkışık olmasın, karnımız acıkmış, yemek arzusu içimizde, burnumuzda yemeklerin kokusu tütüyor, aklımızda hep yemekler; o olmuyor.

burnumuzda yemeklerin kokusu tütüyor, aklımızda hep yemekler; o olmuyor.

O bakımdan insanın kendisini ibadete vermesine mâni olacak her şey bu hükme dâhil edilebilir.O bakımdan insanın kendisini ibadete vermesine mâni olacak her şey bu hükme dâhil edilebilir. Hatta mesela insan uyukluyor. Eğer müsaitse biraz uyuklasın, ibadetini ondan sonra yapsın.Hatta mesela insan uyukluyor. Eğer müsaitse biraz uyuklasın, ibadetini ondan sonra yapsın. Tesbih çekecek, uyukluyor; uzan, uyu, ondan sonra yap.Tesbih çekecek, uyukluyor; uzan, uyu, ondan sonra yap. Uyuklaya uyuklaya kaç adet çektiğini bilmeden yapacağına,Uyuklaya uyuklaya kaç adet çektiğini bilmeden yapacağına, dinlendikten sonra yapmak daha uygundur. dinlendikten sonra yapmak daha uygundur. İbadetin neşe ile, neşat ile, sevine sevine, şevk ile yapılması önemli oluyor.

İbadetin neşe ile, neşat ile, sevine sevine, şevk ile yapılması önemli oluyor.

Gece ibadetine kalkmak; uykuyu terk ediyorsunuz, kalkıyorsunuz,Gece ibadetine kalkmak; uykuyu terk ediyorsunuz, kalkıyorsunuz, kalktığınız zaman abdest aldığınızda zaten o [uyku hâli] gider.kalktığınız zaman abdest aldığınızda zaten o [uyku hâli] gider. Yüzünüzü yıkadığınız zaman şeytanın gözünüze attığı düğümler, mâniler çözülür.Yüzünüzü yıkadığınız zaman şeytanın gözünüze attığı düğümler, mâniler çözülür. Ağzınızı burnunuzu yıkadığınız zaman çözülür.Ağzınızı burnunuzu yıkadığınız zaman çözülür. Abdest alınca bir kere insanın [dikkati] yerine gelir. Fakat Peygamber Efendimiz diyor ki;

Abdest alınca bir kere insanın [dikkati] yerine gelir. Fakat Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Gündüz uykusu ile geceye biraz yardım edin."

"Gündüz uykusu ile geceye biraz yardım edin."

İnsan gündüz uyuduğu zaman gece çok halsiz bitkin olmaz, gece ibadetine kalkar.

İnsan gündüz uyuduğu zaman gece çok halsiz bitkin olmaz, gece ibadetine kalkar.

Gece ibadetine alışkın iken onu terk etmek büyük kusur oluyor.Gece ibadetine alışkın iken onu terk etmek büyük kusur oluyor. Gece ibadetini yapmamak da büyük bir fırsat kaçırmak oluyor.Gece ibadetini yapmamak da büyük bir fırsat kaçırmak oluyor. Çünkü geceleyin ibadetler makbul, dualar kabul.

Çünkü geceleyin ibadetler makbul, dualar kabul.

O bakımdan o gecenin o vaktini ganimet bilip o vakitte kalkıp seherlerde;

O bakımdan o gecenin o vaktini ganimet bilip o vakitte kalkıp seherlerde;

ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr tevbelerle, istiğfarlarla, dualarla meşgul olmak uygun olur.

ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr tevbelerle, istiğfarlarla, dualarla meşgul olmak uygun olur.

Kendimizi bu ibadetlerimizi böyle yapmaya göre alıştıralım, adapte edelim inşaallah.

Kendimizi bu ibadetlerimizi böyle yapmaya göre alıştıralım, adapte edelim inşaallah.

Lâ salâte li-men lâ vudûa lehû ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi aleyhi.

Lâ salâte li-men lâ vudûa lehû ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi aleyhi.

Ebû Hüreyre, Abdurrahman İbn Ebî Said hazretlerinden radıyallahu anhümâ rivayet edilmiş.

Ebû Hüreyre, Abdurrahman İbn Ebî Said hazretlerinden radıyallahu anhümâ rivayet edilmiş.

Bu dördüncü hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Bu dördüncü hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Lâ salâte li-men lâ vudûa lehû. "Abdesti olmayanın namazı yoktur."

Lâ salâte li-men lâ vudûa lehû. "Abdesti olmayanın namazı yoktur."

Namaz, abdeste bağlı.

Namaz, abdeste bağlı.

"Canım dört rekât kıldım işte, özene bezene kıldım; ama abdest almadım."

"Canım dört rekât kıldım işte, özene bezene kıldım; ama abdest almadım."

Abdestin bozuk, abdestin sakat, abdestin eksik; o zaman o namaz olmuyor.Abdestin bozuk, abdestin sakat, abdestin eksik; o zaman o namaz olmuyor. Demek ki namaz abdeste bağlı.

Demek ki namaz abdeste bağlı.

Bazıları yazmışlar ki şadırvana;

Bazıları yazmışlar ki şadırvana;

"Pek çok kimse namazın burada başladığını bilmiyor, bundan gafil."

"Pek çok kimse namazın burada başladığını bilmiyor, bundan gafil."

Namaz şadırvanda başlıyor. Abdestini güzel alırsan namaz da feyizli olur.Namaz şadırvanda başlıyor. Abdestini güzel alırsan namaz da feyizli olur. Abdestini kusurlu alırsan, üstüne başına sıçratırsan, derece derece feyizlerden mahrum kalırsın.Abdestini kusurlu alırsan, üstüne başına sıçratırsan, derece derece feyizlerden mahrum kalırsın. Onun için abdest almaya çok dikkat edeceğiz.

Onun için abdest almaya çok dikkat edeceğiz.

Bu zamanda bir de utansak da sıkılsak da söylememiz gereken bir şey vardır ki;Bu zamanda bir de utansak da sıkılsak da söylememiz gereken bir şey vardır ki; insanın yüznumarayla abdest alma arasında dinlenmesi lazım.insanın yüznumarayla abdest alma arasında dinlenmesi lazım. Yüznumaraya gidiyorlar, oradan çıkıyorlar, abdest alıyorlar.Yüznumaraya gidiyorlar, oradan çıkıyorlar, abdest alıyorlar. Halbuki daha damlalar kalmış oluyor, o zaman abdesti yarı yolda kaçıyor.Halbuki daha damlalar kalmış oluyor, o zaman abdesti yarı yolda kaçıyor. Dikkat edin, yüznumaraya gittikten sonra abdest alın, biraz sonra kurcalayın,Dikkat edin, yüznumaraya gittikten sonra abdest alın, biraz sonra kurcalayın, inceleyin, daha ıslaklık var, dışarıya ıslaklık çıkmış olduğunu göreceksiniz.inceleyin, daha ıslaklık var, dışarıya ıslaklık çıkmış olduğunu göreceksiniz. Onun için tamamen istibra etmeden, yani o damlalardan arkası kesilecek şekildeOnun için tamamen istibra etmeden, yani o damlalardan arkası kesilecek şekilde tamamen kurtulmadan abdest almaya geçmemek lazım.

tamamen kurtulmadan abdest almaya geçmemek lazım.

Büyükler, tabii eskiden yüznumaralar evlerin içinde olmazdı,Büyükler, tabii eskiden yüznumaralar evlerin içinde olmazdı, eskiler her şeye dikkat ederek yapmışlardır. eskiler her şeye dikkat ederek yapmışlardır. Eski evlerimizde, yerleşme şeklinde, evin içinde yüznumara olur muymuş;Eski evlerimizde, yerleşme şeklinde, evin içinde yüznumara olur muymuş; dedelerimiz böyle bir şey duysalardı hayret ederlerdi.dedelerimiz böyle bir şey duysalardı hayret ederlerdi. Eskiden bahçenin öbür köşesinde olurdu.Eskiden bahçenin öbür köşesinde olurdu. Yani temizlik noktasından yüznumaralar evin içinde değil ta uzakta olurdu.Yani temizlik noktasından yüznumaralar evin içinde değil ta uzakta olurdu. Tabii o uzaktan bu yakına, abdest alacağı yere gelinceye kadar daTabii o uzaktan bu yakına, abdest alacağı yere gelinceye kadar da bu [istibra] meselesi hallolmuş olurdu.bu [istibra] meselesi hallolmuş olurdu. Yani abdestin kaçma tehlikesi kalmaz, buraya gelinceye kadar iş tamam olurdu.

Yani abdestin kaçma tehlikesi kalmaz, buraya gelinceye kadar iş tamam olurdu.

Buna dikkat edelim.Buna dikkat edelim. Gençler bu işin farkında değildir, şaldur şuldur yüznumaraya girerler, şaldur şuldur çıkarlar.Gençler bu işin farkında değildir, şaldur şuldur yüznumaraya girerler, şaldur şuldur çıkarlar. Yüznumaraya girerken bir de, paçalar mâlum modaya uygun olarak uzun yapılıyor,Yüznumaraya girerken bir de, paçalar mâlum modaya uygun olarak uzun yapılıyor, paçaları kıvırmak lazım. Paçaları kıvırmıyorsun, yerlerde sürünüyor, ıslanıyor,paçaları kıvırmak lazım. Paçaları kıvırmıyorsun, yerlerde sürünüyor, ıslanıyor, onunla geliyorsun burada namaz kılmaya kalkıyorsun.onunla geliyorsun burada namaz kılmaya kalkıyorsun. "Hiç feyiz almadım." Almazsın çünkü necasetten tahâret olmadı.

"Hiç feyiz almadım." Almazsın çünkü necasetten tahâret olmadı.

Ve siyâbeke fe-tahhir.

Ve siyâbeke fe-tahhir.

Namazda elbisenin temiz olma şartı vardır. Ondan feyiz alamadın.

Namazda elbisenin temiz olma şartı vardır. Ondan feyiz alamadın.

Demek ki üstümüze başımıza bir şey sıçratmamaya dikkat edeceğiz.Demek ki üstümüze başımıza bir şey sıçratmamaya dikkat edeceğiz. Paçamızı ıslatmamaya dikkat edeceğiz.Paçamızı ıslatmamaya dikkat edeceğiz. Büyük ve küçük abdestten tamamen kurtulmaya dikkat edeceğiz.Büyük ve küçük abdestten tamamen kurtulmaya dikkat edeceğiz. Büyük abdestin sularını velev temizlenmiş bile olsa kurulamaya dikkat edeceğiz.Büyük abdestin sularını velev temizlenmiş bile olsa kurulamaya dikkat edeceğiz. Ondan sonra şadırvana gelinceye kadar, abdest alacağımız yere gelinceye kadarOndan sonra şadırvana gelinceye kadar, abdest alacağımız yere gelinceye kadar bir dinlenme ve bir değişik bir şey olacak ki bir tekrar bozulma ihtimali olmasın.

bir dinlenme ve bir değişik bir şey olacak ki bir tekrar bozulma ihtimali olmasın.

"Abdest aldım, oturduğum yerden kalktım, ceketimi giyerken kolumu şöyle kaldırdım,"Abdest aldım, oturduğum yerden kalktım, ceketimi giyerken kolumu şöyle kaldırdım, böyle kaldırdım; ah gitti bizim abdest galiba!"

böyle kaldırdım; ah gitti bizim abdest galiba!"

Gider. Çünkü başında [istibra] yapmadı.Gider. Çünkü başında [istibra] yapmadı. Git kurcala; hakikaten bakarsın, önünde bir yaşlık belirmiş; çünkü iyi korunmadı.

Git kurcala; hakikaten bakarsın, önünde bir yaşlık belirmiş; çünkü iyi korunmadı.

İşte bu gibi şeylerden insanın abdesti olmuyor.İşte bu gibi şeylerden insanın abdesti olmuyor. Abdesti olmayınca da namazı olmuyor. Namazın insana sağlayacağı faydalar da gelmiyor.

Abdesti olmayınca da namazı olmuyor. Namazın insana sağlayacağı faydalar da gelmiyor.

Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar.

Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münker. Âyet-i kerîmeyle sabit.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münker. Âyet-i kerîmeyle sabit.

Alıkoymuyor, neden?

Namaz olmuyor da ondan.
Alıkoymuyor, neden?

Namaz olmuyor da ondan.
Çünkü abdest abdest değil; abdest abdest olmayınca namaz namaz olmuyor. Birbirine bağlı.

Çünkü abdest abdest değil; abdest abdest olmayınca namaz namaz olmuyor. Birbirine bağlı.

Abdest nereye bağlı?

Abdest nereye bağlı?

Burada da bildirmiş Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

Burada da bildirmiş Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

Ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi aleyhi.

Ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi aleyhi.

"Abdest alırken başlangıçta besmele çekmeyenin de abdesti yoktur."

"Abdest alırken başlangıçta besmele çekmeyenin de abdesti yoktur."

Besmele çekecek, Bismillâhirrahmânirrahîm diye başlayacak, ondan sonra.

Besmele çekecek, Bismillâhirrahmânirrahîm diye başlayacak, ondan sonra.

Sonra, bu abdestin öyle mânevî faziletleri var ki yüzümüzün terini giderdiği gibi,Sonra, bu abdestin öyle mânevî faziletleri var ki yüzümüzün terini giderdiği gibi, elimizin pisliğini giderdiği gibi bizi mânevî günahlardan da temizliyor.elimizin pisliğini giderdiği gibi bizi mânevî günahlardan da temizliyor. Ama dua etmek şartıyla. Mesela ellerini yıkarken duası var,Ama dua etmek şartıyla. Mesela ellerini yıkarken duası var, -ilmihallerden açarsınız, onları öğrenirsiniz- yüzünü yıkarken duası var,-ilmihallerden açarsınız, onları öğrenirsiniz- yüzünü yıkarken duası var, ağzına burnuna su verirken dualar var, sağ elini yıkarken sol elini yıkarken dualar var,ağzına burnuna su verirken dualar var, sağ elini yıkarken sol elini yıkarken dualar var, başına mesh ederken dualar var, ayağını yıkarken duası var... Bu duaları öğrenin.başına mesh ederken dualar var, ayağını yıkarken duası var... Bu duaları öğrenin. Onlar olmadığı zaman sadece abdesti oluyor insanın, öteki faydalardan mahrum kalıyor.Onlar olmadığı zaman sadece abdesti oluyor insanın, öteki faydalardan mahrum kalıyor. Dualarını ede ede abdest aldığı zaman mânevî feyizleri faydaları da sağlamış oluyor.Dualarını ede ede abdest aldığı zaman mânevî feyizleri faydaları da sağlamış oluyor. Onun için böyle yapalım.

Onun için böyle yapalım.

Bu hadîs-i şerîf bitti. Allah'ın adını anmadan,Bu hadîs-i şerîf bitti. Allah'ın adını anmadan, besmele çekmeden başlandığı zaman abdestin de fazileti olmuyor. Bu bitti.

besmele çekmeden başlandığı zaman abdestin de fazileti olmuyor. Bu bitti.

Arkasında bir hadîs-i şerîf daha var, aynı mevzu ile ilgili.Arkasında bir hadîs-i şerîf daha var, aynı mevzu ile ilgili. O da biraz daha uzun, bir iki cümlesi daha var, baş tarafı aynı.

O da biraz daha uzun, bir iki cümlesi daha var, baş tarafı aynı.

Lâ salate li-men lâ vudûa lehû. "Abdesti kâmil olmayanın namazı kâmil olmaz."

Lâ salate li-men lâ vudûa lehû. "Abdesti kâmil olmayanın namazı kâmil olmaz."

Abdesti olmayanın namazı yoktur. Bu birinci hadisteki gibi aynı. Devamı:

Abdesti olmayanın namazı yoktur. Bu birinci hadisteki gibi aynı. Devamı:

Ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi teâlâ aleyhi.Ve lâ vudûa li-men lem yezküri'smallâhi teâlâ aleyhi. "Abdest almaya eûzübesmele çekip başlamayanın da abdestinin kemâli olmaz,"Abdest almaya eûzübesmele çekip başlamayanın da abdestinin kemâli olmaz, abdesti tam alınmış olmaz."

abdesti tam alınmış olmaz."

Şimdi devam ediyor, yeni cümleler geliyor:

Şimdi devam ediyor, yeni cümleler geliyor:

Ve lâ yü'minu billâhi men lâ yü'min bî. "Bana inanmayan Allah'a inanmış olmaz."

Ve lâ yü'minu billâhi men lâ yü'min bî. "Bana inanmayan Allah'a inanmış olmaz."

"Bana inanmayan" diyen kim?

Peygamber Efendimiz.

"Bana inanmayan" diyen kim?

Peygamber Efendimiz.

Bir insan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine inanmamış;Bir insan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine inanmamış; lütfen, böbürlene böbürlene, kasıla kasıla;

lütfen, böbürlene böbürlene, kasıla kasıla;

"Canım ben Allah'ın varlığını kabul ediyorum. Ateist değilim, tanrıya inanan bir kimseyim."

"Canım ben Allah'ın varlığını kabul ediyorum. Ateist değilim, tanrıya inanan bir kimseyim."

Peygamber Efendimiz'e bağlılığından ne haber? Onu söyle.

Peygamber Efendimiz'e bağlılığından ne haber? Onu söyle.

O iman etmiş olmaz.

O iman etmiş olmaz.

Lütfen, sanki çok büyük bir ikrammış gibi diyor ki;Lütfen, sanki çok büyük bir ikrammış gibi diyor ki; "Ben Allah'ı inkâr etmiyorum, Allah'ın varlığına inanıyorum."Ben Allah'ı inkâr etmiyorum, Allah'ın varlığına inanıyorum. Dinlere inanmıyorum ama Allah'ın varlığına inanıyorum.Dinlere inanmıyorum ama Allah'ın varlığına inanıyorum. Derece derece... Dinlere inanıyorum ama falancaya inanmıyorum.Derece derece... Dinlere inanıyorum ama falancaya inanmıyorum. Peygamber Efendimiz'e inanmıyorum..." gibi saçmalıklar oluyor; öyle olmayacak!

Peygamber Efendimiz'e inanmıyorum..." gibi saçmalıklar oluyor; öyle olmayacak!

Peygamber Efendimiz'e inanmayan, bağlanmayan insanın Allah'a inancı da makbul değildir. Peygamber Efendimiz'e inanmayan, bağlanmayan insanın Allah'a inancı da makbul değildir. Ona bağlıdır.

Ona bağlıdır.

Neden ona bağlı? Mantıken nasıl bu iş?

Neden ona bağlı? Mantıken nasıl bu iş?

Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i de bize Peygamber Efendimiz getirdi.Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i de bize Peygamber Efendimiz getirdi. Allahu Teâlâ hazretlerinin esmâ-i hüsnâsını, sıfât-ı esnâsını,Allahu Teâlâ hazretlerinin esmâ-i hüsnâsını, sıfât-ı esnâsını, yani yüce evsâfını bize Peygamber Efendimiz bildirdi.

yani yüce evsâfını bize Peygamber Efendimiz bildirdi.

Hıristiyanlar şaşırdılar. Yahudiler daha önce şaşırmışlardı.Hıristiyanlar şaşırdılar. Yahudiler daha önce şaşırmışlardı. Budistler başka türlü şaşkın. Mısırlılar bir başka türlü şaşkın.Budistler başka türlü şaşkın. Mısırlılar bir başka türlü şaşkın. Kimisi öküze tapmış, kimisi taşa tapmış, kimisi ağaca tapmış, kimisi aya güneşe tapmış.Kimisi öküze tapmış, kimisi taşa tapmış, kimisi ağaca tapmış, kimisi aya güneşe tapmış. Bu Hititliler, işte çeşitli tanrıları var... Yunanlılar'ın artık rezalet; şarap tanrısı bile var!Bu Hititliler, işte çeşitli tanrıları var... Yunanlılar'ın artık rezalet; şarap tanrısı bile var! Hintliler'in rezaletin rezaleti; tenasül âletine tapanlar var!Hintliler'in rezaletin rezaleti; tenasül âletine tapanlar var! Hintliler'de, o kocaman Hint kıtasında dört yüz kadar inanç varmış.Hintliler'de, o kocaman Hint kıtasında dört yüz kadar inanç varmış. Tenasül âletine tapanlar var!Tenasül âletine tapanlar var! Yani insanoğlunu serbest bırakıverdin mi sapıtan sapıtana, dağıtan dağıtana...

Yani insanoğlunu serbest bırakıverdin mi sapıtan sapıtana, dağıtan dağıtana...

Allah'a hamd ü senâlar olsun ki fazl u kereminden bizi doğru yolda eylemiş.Allah'a hamd ü senâlar olsun ki fazl u kereminden bizi doğru yolda eylemiş. Ve insanların irşadı için peygamber göndermiş. Biz o peygambere tâbi olmuşuz.Ve insanların irşadı için peygamber göndermiş. Biz o peygambere tâbi olmuşuz. O peygambere tâbi olmazsa insan, bu aklıyla gittiği zaman nereye varacağı belli olmaz...

O peygambere tâbi olmazsa insan, bu aklıyla gittiği zaman nereye varacağı belli olmaz...

"Hocam yirminci yüzyılda insanların akılları yüksek."

Değil! İnsanoğlu aynı insan.

"Hocam yirminci yüzyılda insanların akılları yüksek."

Değil! İnsanoğlu aynı insan.

Amerika'da papazın birisi dört yüz tane adamı kendisine bağlamış;Amerika'da papazın birisi dört yüz tane adamı kendisine bağlamış; hepsini götürdü bir ormana, kendisi ve o adamlar dâhil hepsi birden intihar ettiler.hepsini götürdü bir ormana, kendisi ve o adamlar dâhil hepsi birden intihar ettiler. Kafaya bak! Hangi akla hizmet ettilerse, hangi fikre hizmet ettilerse;Kafaya bak! Hangi akla hizmet ettilerse, hangi fikre hizmet ettilerse; hepsi orada topluca gittiler, kendilerini öldürdüler. Demek ki yirminci yüzyılda da değişmiyor.

hepsi orada topluca gittiler, kendilerini öldürdüler. Demek ki yirminci yüzyılda da değişmiyor.

Yirminci yüzyılda gezin, hatta etrafınıza bakın, çok gezmeye de lüzum yok:Yirminci yüzyılda gezin, hatta etrafınıza bakın, çok gezmeye de lüzum yok: Bizim devlet dairelerindeki ojeli kızlara flan sorun; ne kadar bâtıl itikatları vardır,Bizim devlet dairelerindeki ojeli kızlara flan sorun; ne kadar bâtıl itikatları vardır, ne kadar saçma sapan, uğurluluk uğursuzluk, muska, büyü, şunu bunu,ne kadar saçma sapan, uğurluluk uğursuzluk, muska, büyü, şunu bunu, yıldız falı, kahve falı, bilmem daha adını duyduğumuz duymadığımız acayiplikler...yıldız falı, kahve falı, bilmem daha adını duyduğumuz duymadığımız acayiplikler... Çok bâtıl inançlar vardır. İnanç konusunda yirminci yüzyıl pek bir şey kazandırmamışa benziyor;Çok bâtıl inançlar vardır. İnanç konusunda yirminci yüzyıl pek bir şey kazandırmamışa benziyor; çok şeyleri götürmüşe benziyor.

çok şeyleri götürmüşe benziyor.

O bakımdan Peygamber Efendimiz'e tâbi olacak.O bakımdan Peygamber Efendimiz'e tâbi olacak. Bu dine inanıyor, Allah'a inanıyorsa Peygamber Efendimiz'e inanacak.Bu dine inanıyor, Allah'a inanıyorsa Peygamber Efendimiz'e inanacak. İnanmadığı zaman olmaz.İnanmadığı zaman olmaz. Kur'an'ı o getirmiş, imanı o telkin etmiş, Allah'ın varlığını birliğini o anlatmış.

Kur'an'ı o getirmiş, imanı o telkin etmiş, Allah'ın varlığını birliğini o anlatmış.

Ötekiler şaşırmışlar. Hz. İsa aleyhisselam'ı severiz;Ötekiler şaşırmışlar. Hz. İsa aleyhisselam'ı severiz; peygamberlerimizden bir peygamberdir, mübarek bir insandır.peygamberlerimizden bir peygamberdir, mübarek bir insandır. Hıristiyanlar onun söylemediği şeyleri bugün yapıyorlar. Hıristiyanlar onun söylemediği şeyleri bugün yapıyorlar. Hz. İsa nasıl yaşadı; papazlar, papalar nasıl yaşadı?

Hiç ilgisi yok.

Hz. İsa nasıl yaşadı; papazlar, papalar nasıl yaşadı?

Hiç ilgisi yok.

Nerede saltanatlar, tantanalar, altınlar, gümüşler; -Bunları bazı papazlar söylüyorlar.-Nerede saltanatlar, tantanalar, altınlar, gümüşler; -Bunları bazı papazlar söylüyorlar.- nerede onların yaşayışı, nerede Hz. İsa'nın tevâzuu, sâfiyeti, temizliği?nerede onların yaşayışı, nerede Hz. İsa'nın tevâzuu, sâfiyeti, temizliği? Nerede Hz. İsa'nın insanları çağırdığı akide, nerede şimdiki hıristiyanların durumu?

Nerede Hz. İsa'nın insanları çağırdığı akide, nerede şimdiki hıristiyanların durumu?

Kendi mezhepleri içinde doğruyu kabul edenler var.Kendi mezhepleri içinde doğruyu kabul edenler var. Üniteryenler var mesela; Allah'ın birliğini kabul edenler. Üniteryenler var mesela; Allah'ın birliğini kabul edenler. Şu mezhepleri var, bu mezhepleri var; binbir tane mezhepleri var.Şu mezhepleri var, bu mezhepleri var; binbir tane mezhepleri var. Onlar da kendilerini tenkit ediyorlar.

Onlar da kendilerini tenkit ediyorlar.

Nerede Allah'ın kelâmı kitabı Kur'ân-ı Kerîm,Nerede Allah'ın kelâmı kitabı Kur'ân-ı Kerîm, nerede papaların istekleriyle bazı cümleleri çıkartılan İncil nüshaları?

nerede papaların istekleriyle bazı cümleleri çıkartılan İncil nüshaları?

Hiç alâkası yok.

O bakımdan Peygamber Efendimiz'e inanacak.
Hiç alâkası yok.

O bakımdan Peygamber Efendimiz'e inanacak.
Hepsi onun talimâtına bağlı.Hepsi onun talimâtına bağlı. Dinin düzenlenmesi, insanlara doğruların anlatılması onun vasıtasıyla olduğu içinDinin düzenlenmesi, insanlara doğruların anlatılması onun vasıtasıyla olduğu için insanlar ondan müstağnî kalamazlar.insanlar ondan müstağnî kalamazlar. Kalırlarsa kendi burunlarının doğrusuna gittikleri yerde yanlış olurKalırlarsa kendi burunlarının doğrusuna gittikleri yerde yanlış olur ve Allah indinde de makbul olmaz.ve Allah indinde de makbul olmaz. Allah indinde de İslâm'dan gayri bir akideye sarılan insanların akideleri makbul olmayacak.

Allah indinde de İslâm'dan gayri bir akideye sarılan insanların akideleri makbul olmayacak.

Deniliyor ki;

"Efendim bir sürü dinler var. Herkes dininde hür olsun.
Deniliyor ki;

"Efendim bir sürü dinler var. Herkes dininde hür olsun.
Eh işte Allah büyüktür, kerimdir, kabul eder."

Hayır!

Eh işte Allah büyüktür, kerimdir, kabul eder."

Hayır!

Ve men yebteği ğayre'l-İslâmi dînen fe-len yukbele minhu.Ve men yebteği ğayre'l-İslâmi dînen fe-len yukbele minhu. "İslâm'dan gayri bir dine bağlanan insanların dinleri merduttur,"İslâm'dan gayri bir dine bağlanan insanların dinleri merduttur, gayri makbuldür, Allah onları kabul etmeyecek."gayri makbuldür, Allah onları kabul etmeyecek." Allah onların amellerini hebâen mensûra kılmıştır; hiç kıymeti yoktur!

Allah onların amellerini hebâen mensûra kılmıştır; hiç kıymeti yoktur!

İslâm'a gelecek. Çünkü İslâm ötekilerin hepsini düzeltmiştir.İslâm'a gelecek. Çünkü İslâm ötekilerin hepsini düzeltmiştir. Hepsinin hakikatlerini ihtivâ ediyor.Hepsinin hakikatlerini ihtivâ ediyor. Kur'ân-ı Kerîm'in içinde eski kitaplarda anlatılan iman hakikatlerinin hepsi vardır.Kur'ân-ı Kerîm'in içinde eski kitaplarda anlatılan iman hakikatlerinin hepsi vardır. Bizim dinimiz öteki peygamberleri -hak olanlarını- bildirmiştir.Bizim dinimiz öteki peygamberleri -hak olanlarını- bildirmiştir. Onlara saygıyı bizlere telkin etmiştir. Bizim dinimiz toplayıcı dindir.

Onlara saygıyı bizlere telkin etmiştir. Bizim dinimiz toplayıcı dindir.

Onun için hıristiyanın da, yahudinin de, budistin de, brahmanistin deOnun için hıristiyanın da, yahudinin de, budistin de, brahmanistin de herkesin kalkıp gelip İslâm'a girmesi lazım.herkesin kalkıp gelip İslâm'a girmesi lazım. Başka bir yolda giderse çok eski model bir arabaya binmiş gibi olur.Başka bir yolda giderse çok eski model bir arabaya binmiş gibi olur. Devir değişti, şartlar değişti; hâlâ eski modele devam ediyor.Devir değişti, şartlar değişti; hâlâ eski modele devam ediyor. O zamanlar doğru olan şeyO zamanlar doğru olan şey Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem salâhaten beyan buyuruyor, diyor ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem salâhaten beyan buyuruyor, diyor ki;

"Hz. Musa şu anda sağ olsaydı bana ümmet olurdu."

"Hz. Musa şu anda sağ olsaydı bana ümmet olurdu."

O halde musevîler de Peygamber Efendimiz'e ümmet olacaklar. Nitekim doğruları oldular.

O halde musevîler de Peygamber Efendimiz'e ümmet olacaklar. Nitekim doğruları oldular.

Nitekim daha Peygamber Efendimiz gelmezden önce Allahu Teâlâ hazretleri onların kitaplarındaNitekim daha Peygamber Efendimiz gelmezden önce Allahu Teâlâ hazretleri onların kitaplarında "Bir peygamber gelecek, geldiği zaman ona tâbi olun." diye emretti."Bir peygamber gelecek, geldiği zaman ona tâbi olun." diye emretti. Bugünkü İncil'de, bugünkü Tevrat'ta, yani hıristiyanların, yahudilerin,Bugünkü İncil'de, bugünkü Tevrat'ta, yani hıristiyanların, yahudilerin, hatta bazı profesörlerin ifadelerine göre zerdüştlerin din kitaplarında, budistlerin din kitaplarındahatta bazı profesörlerin ifadelerine göre zerdüştlerin din kitaplarında, budistlerin din kitaplarında ileride gelecek peygamberden bahis var ve ona tâbi olmalarını Allah peygamberlere söylemiş.ileride gelecek peygamberden bahis var ve ona tâbi olmalarını Allah peygamberlere söylemiş. Onlar da ümmetlerinden söz almışlar, ahd u misak almışlar kiOnlar da ümmetlerinden söz almışlar, ahd u misak almışlar ki "O peygambere erişirseniz ona tâbi olun." diye."O peygambere erişirseniz ona tâbi olun." diye. Bu, İslâm'ın gerçekliğini gösteren bir mucizedir.Bu, İslâm'ın gerçekliğini gösteren bir mucizedir. Bunu şimdi İngilizce kitaplarda, Pakistan'da yazılmış kitaplarda yazıyorlar.Bunu şimdi İngilizce kitaplarda, Pakistan'da yazılmış kitaplarda yazıyorlar. Zaten Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri de bu hususu beyan ediyor.

Zaten Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri de bu hususu beyan ediyor.

İnsanlar Peygamber Efendimiz'e tâbi olacak.İnsanlar Peygamber Efendimiz'e tâbi olacak. Peygamber Efendimiz bizim Peygamberimiz olduğu gibi dünya üzerindeki bütün öteki inançlara,Peygamber Efendimiz bizim Peygamberimiz olduğu gibi dünya üzerindeki bütün öteki inançlara, akidelere sahip olan insanların da peygamberidir.akidelere sahip olan insanların da peygamberidir. Kabul ederlerse kurtulurlar; Kabul ederlerse kurtulurlar; kabul etmezlerse peygamberlerini inkâr etmiş olmanın cezasıyla cezalanacaklar.

kabul etmezlerse peygamberlerini inkâr etmiş olmanın cezasıyla cezalanacaklar.

Peygamberleri kim?

Peygamber Efendimiz. Bizim Peygamberimiz onların da peygamberidir.

Peygamberleri kim?

Peygamber Efendimiz. Bizim Peygamberimiz onların da peygamberidir.

Uçakta bir papazla yan yana oturdum; "sizin peygamberiniz" diyor.Uçakta bir papazla yan yana oturdum; "sizin peygamberiniz" diyor. "Sizin peygamberiniz" değil; "hepimizin peygamberi". "Sizin peygamberiniz" değil; "hepimizin peygamberi". Sen inkâr edersen o inkârın cezasını çekeceksin. Hepimizin peygamberi.Sen inkâr edersen o inkârın cezasını çekeceksin. Hepimizin peygamberi. Bu zamanın, yani Peygamber Efendimiz'in asr-ı saadetinden itibaren şu zamana kadarBu zamanın, yani Peygamber Efendimiz'in asr-ı saadetinden itibaren şu zamana kadar ve kıyamete kadar gidecek zamanın peygamberi bir tane;ve kıyamete kadar gidecek zamanın peygamberi bir tane; Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ. Uyan kurtulur; uymayan cezasını çeker.

Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ. Uyan kurtulur; uymayan cezasını çeker.

O bakımdan Peygamber Efendimiz burada o hakikati beyan etmiş. Yani diyor ki;

O bakımdan Peygamber Efendimiz burada o hakikati beyan etmiş. Yani diyor ki;

"Bir insan 'Allah'a inanıyorum' diye övünmeye kalkışmasın;"Bir insan 'Allah'a inanıyorum' diye övünmeye kalkışmasın; bana inanmazsa Allah'a inanmış olmaz. Allah'a inancı tamam olmuş olmaz.bana inanmazsa Allah'a inanmış olmaz. Allah'a inancı tamam olmuş olmaz. Çünkü beni Allah gönderdi; bana Kur'an'ı Allah celle celâlüh indirdi.Çünkü beni Allah gönderdi; bana Kur'an'ı Allah celle celâlüh indirdi. O bakımdan onun o [inancı] makbul değildir."

O bakımdan onun o [inancı] makbul değildir."

Böyle ukalalar bizim ülkemizde vardır.Böyle ukalalar bizim ülkemizde vardır. Kitaplarda görüyoruz; mecmualarda, gazetelerde yazılarını okuyoruz.Kitaplarda görüyoruz; mecmualarda, gazetelerde yazılarını okuyoruz. "Ben Allah'a inanıyorum, o kadar." diyor."Ben Allah'a inanıyorum, o kadar." diyor. "Efendim dindarların inancına da saygılıyım ama ben inanmıyorum." diyor. "Efendim dindarların inancına da saygılıyım ama ben inanmıyorum." diyor. İnanacaksın; hakikat bu!

"Ben Allahsızım" diyor.

İnanacaksın; hakikat bu!

"Ben Allahsızım" diyor.

Bir insan Allahsız olamaz. Ben hayatsızım diyebiliyor musun? Yaşıyorsun.Bir insan Allahsız olamaz. Ben hayatsızım diyebiliyor musun? Yaşıyorsun. Ben güneşsizim diyebiliyor musun? Güneş var.Ben güneşsizim diyebiliyor musun? Güneş var. Ben havasızım diyebiliyor musun? Havasız insan yaşayamıyor, hava var.Ben havasızım diyebiliyor musun? Havasız insan yaşayamıyor, hava var. İşte onun gibi, sen Allahsız olamazsın.İşte onun gibi, sen Allahsız olamazsın. Tanrısız da olamazsın; sadece Allah'ın varlığını inkâr eden bir kimse olursun, o kadar.

Tanrısız da olamazsın; sadece Allah'ın varlığını inkâr eden bir kimse olursun, o kadar.

O bakımdan Allah'a hamd ü senâlar olsun, [Allah] bizi bu imandan ayırmasın.

O bakımdan Allah'a hamd ü senâlar olsun, [Allah] bizi bu imandan ayırmasın.

Onların doğru yola gelmesi için de bizim çalışmamız lazım.Onların doğru yola gelmesi için de bizim çalışmamız lazım. Bizim çalışmamız şöyle olabilir:Bizim çalışmamız şöyle olabilir: Her biriniz ayrı ayrı çalışırsınız veyahut çalışanları desteklersiniz.Her biriniz ayrı ayrı çalışırsınız veyahut çalışanları desteklersiniz. Mecmualar çıkartırız, onları desteklersiniz.Mecmualar çıkartırız, onları desteklersiniz. Matbaalar kurarız, okullar açarız, orada imanlıları yetiştiririz.

Matbaalar kurarız, okullar açarız, orada imanlıları yetiştiririz.

Bugün dünyanın her yerinde hıristiyanların üniversiteleri var,Bugün dünyanın her yerinde hıristiyanların üniversiteleri var, hastaneleri vardır, müesseseleri vardır. hastaneleri vardır, müesseseleri vardır. Geldiler, Osmanlı devleti daha hâkim iken, Beyrut'ta Katolik üniversitesini kurdular.Geldiler, Osmanlı devleti daha hâkim iken, Beyrut'ta Katolik üniversitesini kurdular. Arapça'yı öğrendiler, papazlarına öğrettiler.Arapça'yı öğrendiler, papazlarına öğrettiler. "Bakalım müslümanlar, hıristiyanlar hakkında ne diyor?" diye kitaplar neşrettiler. "Bakalım müslümanlar, hıristiyanlar hakkında ne diyor?" diye kitaplar neşrettiler. Ondan sonra İslâm âlemini parça parça parçaladılar, görüyorsunuz.

Ondan sonra İslâm âlemini parça parça parçaladılar, görüyorsunuz.

Önce ne yaptılar?

Üniversite kurdular.

Önce ne yaptılar?

Üniversite kurdular.

Şimdi üniversite kurmak paraya kalmış bir şeydir.Şimdi üniversite kurmak paraya kalmış bir şeydir. Kanun müsaittir, isteyen özel üniversite kurabilir.Kanun müsaittir, isteyen özel üniversite kurabilir. Müslümanlar özel üniversiteyi kurmazsa Allah onlardan soracak; "Niye kurmadınız?" diye soracak.

Müslümanlar özel üniversiteyi kurmazsa Allah onlardan soracak; "Niye kurmadınız?" diye soracak.

Getirirsin dürüst insanları, getirirsin çalışkan insanları...Getirirsin dürüst insanları, getirirsin çalışkan insanları... Pakistan'da atom alimi var, onu getirirsin.Pakistan'da atom alimi var, onu getirirsin. Suudi Arabistan'da filanca ilimde çok ileri gitmiş kimseler var, onu getirirsin.Suudi Arabistan'da filanca ilimde çok ileri gitmiş kimseler var, onu getirirsin. Fransa'dan falanca tıp profesörünü, müslüman olmuş, onu getirsin.Fransa'dan falanca tıp profesörünü, müslüman olmuş, onu getirsin. Cihan görür: İşte bu da müslümanların tertemiz üniversitesidir.Cihan görür: İşte bu da müslümanların tertemiz üniversitesidir. İşte talebeleri, işte hocaları, işte laboratuarları;İşte talebeleri, işte hocaları, işte laboratuarları; işte bak, içeriye girdiğin zaman gör." demesi lazım. Müslümanların yapması gerekiyor.

işte bak, içeriye girdiğin zaman gör." demesi lazım. Müslümanların yapması gerekiyor.

Eski hükümdarlardan bir tanesi demiş ki;

Eski hükümdarlardan bir tanesi demiş ki;

"Savaşacağım, harp edeceğim, bana para lazım; parayı zekâttan toplayalım."

"Savaşacağım, harp edeceğim, bana para lazım; parayı zekâttan toplayalım."

Alimler fetva vermişler.Alimler fetva vermişler. Çünkü Allah yolunda zekât harcanabiliyor,Çünkü Allah yolunda zekât harcanabiliyor, fîsebîlillah savaş da olunca savaş için silah almak da olabilir.

fîsebîlillah savaş da olunca savaş için silah almak da olabilir.

Büyük alimlerden bir tanesi karşı çıkmış. Diyor ki;

"Senin bir sürü cariyen var.
Büyük alimlerden bir tanesi karşı çıkmış. Diyor ki;

"Senin bir sürü cariyen var.
-Mısır hükümdarıymış, Şam'da oturuyormuş.-

-Mısır hükümdarıymış, Şam'da oturuyormuş.-

"Senin bir sürü cariyen var, sarayların var."Senin bir sürü cariyen var, sarayların var. Cariyelerinin boynunda bir sürü altınlar var, kollarında bir sürü bilezikler var.Cariyelerinin boynunda bir sürü altınlar var, kollarında bir sürü bilezikler var. Onları koy bakalım!"

Onları koy bakalım!"

Tabii memleketinden sürmüş ama o sözünden dönmemiş, bu böyledir diye.

Tabii memleketinden sürmüş ama o sözünden dönmemiş, bu böyledir diye.

Müslümanların fazla mallarını ortaya koymaları lazım.Müslümanların fazla mallarını ortaya koymaları lazım. Kimi kardeşimizin şu kadar dairesi var, kimi kardeşimizin bu kadar malı var; ne olacak?

Kimi kardeşimizin şu kadar dairesi var, kimi kardeşimizin bu kadar malı var; ne olacak?

İhtiyaçtan fazlasını Allah yolunda hizmete koyacak.

İhtiyaçtan fazlasını Allah yolunda hizmete koyacak.

Dedelerimiz canlarını ortaya koymuş.

Dedelerimiz canlarını ortaya koymuş.

Biz, Türkiye'de şu kadar milyon müslüman var, bir üniversite kuramamışız; yazıklar olsun!

Biz, Türkiye'de şu kadar milyon müslüman var, bir üniversite kuramamışız; yazıklar olsun!

Türkiye'de şu kadar müslüman var; hani gazeteleri, hani mecmuaları,Türkiye'de şu kadar müslüman var; hani gazeteleri, hani mecmuaları, hani müesseseleri, hani hastaneleri, hani kadın doğum evleri?hani müesseseleri, hani hastaneleri, hani kadın doğum evleri? Hani nerede? Senin çalıştırdığın müesseseler nerede?

Hani nerede? Senin çalıştırdığın müesseseler nerede?

O bakımdan Allah hepimizi vebalden, mesuliyetten kurtarsın. Günahlarımızı bağışlasın.O bakımdan Allah hepimizi vebalden, mesuliyetten kurtarsın. Günahlarımızı bağışlasın. Yüzümüzün karasını ağartsın. Cümlemize fedakâr olmayı nasip eylesin.

Yüzümüzün karasını ağartsın. Cümlemize fedakâr olmayı nasip eylesin.

Ve lâ yü'minu bî men lâ yuhibbu'l-ensâr. Hadîs-i şerîfin son cümlesi böyle:Ve lâ yü'minu bî men lâ yuhibbu'l-ensâr. Hadîs-i şerîfin son cümlesi böyle: "Ensarı sevmeyen de bana iman etmiş olmaz."

"Ensarı sevmeyen de bana iman etmiş olmaz."

Ensar kimdir?

Ensar kimdir?

Medine-i Münevvere'deki müslümanlardır ki Mekke-i Mükerreme'den hicret eden,Medine-i Münevvere'deki müslümanlardır ki Mekke-i Mükerreme'den hicret eden, daha başka yerlerden hicret edip gelen muhacir müslümanlara,daha başka yerlerden hicret edip gelen muhacir müslümanlara, evvelki müslümanlara kucak açtılar.evvelki müslümanlara kucak açtılar. "Gelin, size orada kavminiz zulüm ediyorsa, baskı yapıyorsa bizim ülkemizde emniyette olursunuz."Gelin, size orada kavminiz zulüm ediyorsa, baskı yapıyorsa bizim ülkemizde emniyette olursunuz. Gelin bizim şehrimize." dediler; kucak açtılar, misafir ettiler.Gelin bizim şehrimize." dediler; kucak açtılar, misafir ettiler. Mekke-i Mükerreme'de müslümanlar sıkıntıdayken, işkence görüyorken,Mekke-i Mükerreme'de müslümanlar sıkıntıdayken, işkence görüyorken, müşrikler onlara ibadette rahat vermiyorken,müşrikler onlara ibadette rahat vermiyorken, iktisâdî bakımdan baskılar yapıp duruyorken ötekiler yardım ellerini uzattılar,iktisâdî bakımdan baskılar yapıp duruyorken ötekiler yardım ellerini uzattılar, yardım ettiler ve Medine-i Münevvere'ye çağırdılar.yardım ettiler ve Medine-i Münevvere'ye çağırdılar. Yakışık alır mı ondan sonra ensara tepeden bakmak?

Yakışık almaz.

Yakışık alır mı ondan sonra ensara tepeden bakmak?

Yakışık almaz.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Onları sevmeyen bana tam iman etmiş olmaz."

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Onları sevmeyen bana tam iman etmiş olmaz."

Mekke-i Mükerreme fetholundu. Ondan sonra Huneyn gazvesi oldu.Mekke-i Mükerreme fetholundu. Ondan sonra Huneyn gazvesi oldu. Sonra, artık bitti işler, dönülecek, ensar boynunu büktüler, dediler ki;

Sonra, artık bitti işler, dönülecek, ensar boynunu büktüler, dediler ki;

"Resûlullah Efendimiz artık doğduğu şehri de fethetti, Kâbe-i Müşerrefe de zaten orada,"Resûlullah Efendimiz artık doğduğu şehri de fethetti, Kâbe-i Müşerrefe de zaten orada, o halde Peygamber Efendimiz o fethettiği diyarlarda kalır.o halde Peygamber Efendimiz o fethettiği diyarlarda kalır. Biz de uzakta gurbette işte boyun bükeriz..." gibi böyle düşüncelere daldılar.

Biz de uzakta gurbette işte boyun bükeriz..." gibi böyle düşüncelere daldılar.

Peygamber Efendimiz o savaşlarda, Mekke'de yeni müslüman olmuş olanPeygamber Efendimiz o savaşlarda, Mekke'de yeni müslüman olmuş olan kimselere çok pay verdi, çok para verdi.kimselere çok pay verdi, çok para verdi. Asıl Medine-i Münevvere'den cihat için gelmiş olanlara verdiğindenAsıl Medine-i Münevvere'den cihat için gelmiş olanlara verdiğinden fazla fazla miktar bu yeni müslümanlara verdi.

fazla fazla miktar bu yeni müslümanlara verdi.

Neden veriyor?

Gönüllerini ısındırmak için veriyor.
Neden veriyor?

Gönüllerini ısındırmak için veriyor.
Çünkü iyi müslüman olmayan insanın maddeye meyli fazladır.Çünkü iyi müslüman olmayan insanın maddeye meyli fazladır. İnsan iyi müslüman olduktan sonra Allah yolunda her türlü fedakârlığı yapar.İnsan iyi müslüman olduktan sonra Allah yolunda her türlü fedakârlığı yapar. Onları İslâm'a ısındırmak için, İslâm'ı sevsinler, şimdi mağlup oldular,Onları İslâm'a ısındırmak için, İslâm'ı sevsinler, şimdi mağlup oldular, "Biz müslümanların karşısında yenildik." diye içlerinde bir acı var, burukluk var;"Biz müslümanların karşısında yenildik." diye içlerinde bir acı var, burukluk var; Peygamber Efendimiz onları paraya boğdu, ganimetleri onlara taksim etti ki gönülleri rahat etsin.

Peygamber Efendimiz onları paraya boğdu, ganimetleri onlara taksim etti ki gönülleri rahat etsin.

Bir kimse geldi Peygamber Efendimiz'e bir başka zamanda; -her zaman söylediğim misaldir-

Bir kimse geldi Peygamber Efendimiz'e bir başka zamanda; -her zaman söylediğim misaldir-

"Yâ Resûlallah, ne güzel koyunlar var şurada!"

"Yâ Resûlallah, ne güzel koyunlar var şurada!"

Baktı, koyunları gördü orada; ganimetten alınmış koyunlar.

Baktı, koyunları gördü orada; ganimetten alınmış koyunlar.

"Çok mu beğendin?"

"Çok beğendim."

"Çok mu beğendin?"

"Çok beğendim."

"Al bütün sürüyü..." dedi Peygamber Efendimiz, koca bir sürüyü bir insana verdi; tek bir insana.

"Al bütün sürüyü..." dedi Peygamber Efendimiz, koca bir sürüyü bir insana verdi; tek bir insana.

Neden?

Peygamber Efendimiz'in yanında paranın kıymeti [yok].
Neden?

Peygamber Efendimiz'in yanında paranın kıymeti [yok].
Geceye parayı gecelettirmezdi, dağıtır verirdi.

Geceye parayı gecelettirmezdi, dağıtır verirdi.

O sürüyü o kabileye götüren insan, kabilede sordular, dediler ki;

O sürüyü o kabileye götüren insan, kabilede sordular, dediler ki;

"Nereden aldın bunları?"

"Nereden aldın bunları?"

"Hz. Muhammed cimrilikten korkmayan,"Hz. Muhammed cimrilikten korkmayan, fakirlikten korkmayan bir insanın verişiyle veriyor, cömertçe veriyor. İşte o verdi hepsini!" dedi.

fakirlikten korkmayan bir insanın verişiyle veriyor, cömertçe veriyor. İşte o verdi hepsini!" dedi.

Onun üzerine bütün kabile halkı müslüman oldu, bütün kabile halkı!

Onun üzerine bütün kabile halkı müslüman oldu, bütün kabile halkı!

Peygamber Efendimiz'in usûlü böyleydi.

Peygamber Efendimiz'in usûlü böyleydi.

Sofra örtüsünü yayardı, üstüne buğday yığar gibi altınlar paralar yığılırdı;Sofra örtüsünü yayardı, üstüne buğday yığar gibi altınlar paralar yığılırdı; saymadan avuç avuç verirdi, dağıtırdı. Yani yanına gelen şeyi darmadağın hayır olarak dağıtırdı.

saymadan avuç avuç verirdi, dağıtırdı. Yani yanına gelen şeyi darmadağın hayır olarak dağıtırdı.

Sabahleyin koyun keserdi, geldiği zaman kesilmiş koyunu sorardı;

Sabahleyin koyun keserdi, geldiği zaman kesilmiş koyunu sorardı;

"Ne oldu?"

"Ne oldu?"

"Yâ Resûlallah, bütün hayvanı dağıttık, parça parça parçaladık;"Yâ Resûlallah, bütün hayvanı dağıttık, parça parça parçaladık; budu, kolu, kaburgası, ciğeri vesaire...budu, kolu, kaburgası, ciğeri vesaire... Bize sadece bir kolu kaldı, bir parçası kaldı; ötekilerin hepsi gitti, dağıttık."

Bize sadece bir kolu kaldı, bir parçası kaldı; ötekilerin hepsi gitti, dağıttık."

"Demek ki sadece kolu hariç hepsi bizim olmuş." dedi Peygamber Efendimiz.

"Demek ki sadece kolu hariç hepsi bizim olmuş." dedi Peygamber Efendimiz.

Verilen bizim. Verilen âhirete sevap olarak yazıldığı için bizim.Verilen bizim. Verilen âhirete sevap olarak yazıldığı için bizim. Burada yediğin helalse neyse de, haramsa vebali, hesabı var.Burada yediğin helalse neyse de, haramsa vebali, hesabı var. Onun için verileni tercih etti Peygamber Efendimiz; bol bol verdi.Onun için verileni tercih etti Peygamber Efendimiz; bol bol verdi. Onun cömertliğinin deryası cûşa geldiği zaman önündekiler hepsi kendisine hayran kaldılar.

Onun cömertliğinin deryası cûşa geldiği zaman önündekiler hepsi kendisine hayran kaldılar.

Mekke ahâlisine de çok verdi. Sahabenin biraz hüzünlendiğini görünce;

Mekke ahâlisine de çok verdi. Sahabenin biraz hüzünlendiğini görünce;

"Ey ashabım, size de kendimi ayırdım." dedi.

"Ey ashabım, size de kendimi ayırdım." dedi.

Peygamber Efendimiz Mekke'de durmadı, Medine'de ikâmet etti.Peygamber Efendimiz Mekke'de durmadı, Medine'de ikâmet etti. Mekke-i Mükerreme fetholduğu halde,Mekke-i Mükerreme fetholduğu halde, ahâlisi müslüman olduğu halde Mekke-i Mükerreme'de yerleşmedi.

ahâlisi müslüman olduğu halde Mekke-i Mükerreme'de yerleşmedi.

Vefalı insan... Vefa numunesi... Peygamber Efendimiz hakkında "vefalı insan" sözü hafif kalır.Vefalı insan... Vefa numunesi... Peygamber Efendimiz hakkında "vefalı insan" sözü hafif kalır. Vefa numunesi bizim için; tepeden tırnağa vefa!Vefa numunesi bizim için; tepeden tırnağa vefa! O ensara sevgisinden, onların kendisine en sıkıntılı zamanda yaptığı o müzaharetten,O ensara sevgisinden, onların kendisine en sıkıntılı zamanda yaptığı o müzaharetten, yardımdan dolayı Medine-i Münevvere'yi kendisine yerleşme yeri yaptı,yardımdan dolayı Medine-i Münevvere'yi kendisine yerleşme yeri yaptı, İslâm devletinin merkezi orası oldu; oradan ayrılmadı. İslâm devletinin merkezi orası oldu; oradan ayrılmadı. "Size kendimi ayırdım!" dedi. Bırakın parayı pulu, ne yapıyorsunuz?

"Size kendimi ayırdım!" dedi. Bırakın parayı pulu, ne yapıyorsunuz?

Hakikaten Medine ahâlisi için Peygamber Efendimiz'in orada oturması,Hakikaten Medine ahâlisi için Peygamber Efendimiz'in orada oturması, orada defnolmasından daha büyük şeref olur mu?orada defnolmasından daha büyük şeref olur mu? Daha büyük bir hayır ve bereket bahis konusu olabilir mi?

Daha büyük bir hayır ve bereket bahis konusu olabilir mi?

En güzel şeyi verdi, en güzelini verdi.

En güzel şeyi verdi, en güzelini verdi.

Her zaman da söylerdi Efendimiz; "İmanın alâmeti ensarı sevmek." Ensara tepeden bakmak yok.Her zaman da söylerdi Efendimiz; "İmanın alâmeti ensarı sevmek." Ensara tepeden bakmak yok. Muhacirlerin, ensarın evvelce yaptığı yardımın kıymetini bilmesi lazım, unutmaması lazım.Muhacirlerin, ensarın evvelce yaptığı yardımın kıymetini bilmesi lazım, unutmaması lazım. Rahata erdiği zaman, kötü günler geçtikten sonra o iyilikleri unutmaması lazım.

Rahata erdiği zaman, kötü günler geçtikten sonra o iyilikleri unutmaması lazım.

Efendimiz'in her şeyi öyledir.Efendimiz'in her şeyi öyledir. Sütannesini unutmamıştır, sütkardeşini unutmamıştır, eski akrabalarını gözetmiştir, kollamıştır.Sütannesini unutmamıştır, sütkardeşini unutmamıştır, eski akrabalarını gözetmiştir, kollamıştır. Vefa numunesidir. Tepeden tırnağa vefa doluydu Peygamber Efendimiz.

Vefa numunesidir. Tepeden tırnağa vefa doluydu Peygamber Efendimiz.

Allah cümlenizi başta Allah'a vefalı eylesin, sonra Peygamber Efendimiz'e vefalı eylesin,Allah cümlenizi başta Allah'a vefalı eylesin, sonra Peygamber Efendimiz'e vefalı eylesin, sonra dinimize vefalı eylesin. Biraz dünya parası görünce, mevki makamı görünce sonra dinimize vefalı eylesin. Biraz dünya parası görünce, mevki makamı görünce dinî hususları gevşeyenlerden eylemesin, eli sıkılaşanlardan eylemesin.

dinî hususları gevşeyenlerden eylemesin, eli sıkılaşanlardan eylemesin.

Zenginleştikçe milletin eli sıkılaşıyor. Zenginleştikçe, parası pulu arttıkça eli sımsıkı sıkılıyor.Zenginleştikçe milletin eli sıkılaşıyor. Zenginleştikçe, parası pulu arttıkça eli sımsıkı sıkılıyor. Elini pehlivanlar açamayacak hâle geliyor.Elini pehlivanlar açamayacak hâle geliyor. Gelsin pehlivanlar, hadi bakalım bu parmağı buradan açabilirse, açamaz.Gelsin pehlivanlar, hadi bakalım bu parmağı buradan açabilirse, açamaz. Çünkü yaşlandıkça daha beter [eli sıkılaşıyor]. Ya sen yaşlandın, ölüp gideceksin; dağıtsana!

Çünkü yaşlandıkça daha beter [eli sıkılaşıyor]. Ya sen yaşlandın, ölüp gideceksin; dağıtsana!

Bîşter dilbestegî bâşed be-dünya pîrrâ

Bîşter dilbestegî bâşed be-dünya pîrrâ

Rîşte-i nahl kuhensâl ez-cüvûn efzûn terest.

Rîşte-i nahl kuhensâl ez-cüvûn efzûn terest.

Farsça, bir şair diyor ki;

Farsça, bir şair diyor ki;

"Büyük ağacın kökleri daha kuvvetlidir, daha dibe gider."Büyük ağacın kökleri daha kuvvetlidir, daha dibe gider. Onun için ihtiyarın da dünyaya sevgisi meyli daha fazla olur."

Onun için ihtiyarın da dünyaya sevgisi meyli daha fazla olur."

Mü'min insan öyle yapmaz ki; âhirete hazırlanıyor, ver gitsin...

Mü'min insan öyle yapmaz ki; âhirete hazırlanıyor, ver gitsin...

"Seni haktan yığanı her ne ise ver gider." diyor Yunus Emre.

"Seni haktan yığanı her ne ise ver gider." diyor Yunus Emre.

Seni Cenâb-ı Hakk'tan ne ayırıyor?

Mal mülk sevgisi.

Seni Cenâb-ı Hakk'tan ne ayırıyor?

Mal mülk sevgisi.

Evliyâullahtan birisi anlatıyor: "Çalıştım çabaladım..."Evliyâullahtan birisi anlatıyor: "Çalıştım çabaladım..." Mürşidi büyük kimse, kendisi büyük alim. Uğraşmış didinmiş...Mürşidi büyük kimse, kendisi büyük alim. Uğraşmış didinmiş... "Kitaplarımı bile tasadduk edinceye kadar gözümün perdesi açılmadı." diyor."Kitaplarımı bile tasadduk edinceye kadar gözümün perdesi açılmadı." diyor. Kitabını da vermiş, elinde bir şeycik yok, çırıl çıplak, tiril tiril kalmış.Kitabını da vermiş, elinde bir şeycik yok, çırıl çıplak, tiril tiril kalmış. O zaman mâneviyâtın perdeleri açılmış.

O zaman mâneviyâtın perdeleri açılmış.

Bizim hâlimiz ne olacak?

Bizim hâlimiz ne olacak?

Derviş; evinde televizyon, karşısında şarkıcılar şarkı söyler, türkücüler türkü okur,Derviş; evinde televizyon, karşısında şarkıcılar şarkı söyler, türkücüler türkü okur, çalgıcılar çalgı çalar, bizim sakallı da karşısında sakalını oynata oynata meyve yer,çalgıcılar çalgı çalar, bizim sakallı da karşısında sakalını oynata oynata meyve yer, çayını höpürdete höpürdete onu seyreder.

çayını höpürdete höpürdete onu seyreder.

"Hocam feyzim az oluyor."

Daha ne istiyorsun? Sen başına taş yağmadığına dua et!

"Hocam feyzim az oluyor."

Daha ne istiyorsun? Sen başına taş yağmadığına dua et!

Sen müslümansan Müslümanlığın prensiplerini bil, ona göre çalış çabala.Sen müslümansan Müslümanlığın prensiplerini bil, ona göre çalış çabala. Dünyada bir sürü mağdur müslüman var.Dünyada bir sürü mağdur müslüman var. Keyif zamanı mıdır? Yatma zamanı mıdır? Tembellik zamanı mıdır? Cimrilik zamanı mıdır?

Keyif zamanı mıdır? Yatma zamanı mıdır? Tembellik zamanı mıdır? Cimrilik zamanı mıdır?

Kimsenin düşündüğü yok. Sanki hepsi kendisinin lâzım-ı gayri mufârıkıymış gibi düşünüyor. Yanlış!

Kimsenin düşündüğü yok. Sanki hepsi kendisinin lâzım-ı gayri mufârıkıymış gibi düşünüyor. Yanlış!

Evet, bundan sonraki altıncı hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Evet, bundan sonraki altıncı hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Lâ darara ve lâ dırâra men dârra dârrahu'llâhu ve men şakka şakka'llâhu aleyhi.

Lâ darara ve lâ dırâra men dârra dârrahu'llâhu ve men şakka şakka'llâhu aleyhi.

Ebû Said hazretlerinden ve başka râvilerden gelmiş bir hadîs-i şerîf.

Ebû Said hazretlerinden ve başka râvilerden gelmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Lâ darara. "İslâm'da zarar vermek yoktur."

Lâ darara. "İslâm'da zarar vermek yoktur."

Zarar; bir insanın malına, bedenine bir noksanlık vermek. Zarar vermek İslâm'da yoktur.

Zarar; bir insanın malına, bedenine bir noksanlık vermek. Zarar vermek İslâm'da yoktur.

Ve lâ dırâra. Dırâr da; birisinin yaptığı bir zarara inat, karşılık olsun diye,Ve lâ dırâra. Dırâr da; birisinin yaptığı bir zarara inat, karşılık olsun diye, "Sen misin bana bunu yapan, ben de sana şunu yaparım!" diye zarara zararla mukabele etmek."Sen misin bana bunu yapan, ben de sana şunu yaparım!" diye zarara zararla mukabele etmek. İslâm'da o da yoktur.İslâm'da o da yoktur. Diyelim ki bir insanın ağacını kesmek yoktur, bir insanın koyununu öldürmek yoktur.Diyelim ki bir insanın ağacını kesmek yoktur, bir insanın koyununu öldürmek yoktur. Çünkü o mâlî bir telef olmuş oluyor, bir zarar olmuş oluyor. Zarar yoktur.

Çünkü o mâlî bir telef olmuş oluyor, bir zarar olmuş oluyor. Zarar yoktur.

"O benim harmanımı yaktı, ben de onunkini yakayım."

O da yoktur.

"O benim harmanımı yaktı, ben de onunkini yakayım."

O da yoktur.

E ne yapacak? Senin harmanın yandı; şimdi sen onun harmanını yakmazsan için rahat etmeyecek.E ne yapacak? Senin harmanın yandı; şimdi sen onun harmanını yakmazsan için rahat etmeyecek. Ne olacak?

Ne olacak?

Kadıya gideceksin, derdini açacaksın, davacı olacaksın.Kadıya gideceksin, derdini açacaksın, davacı olacaksın. Bizzat kendin gidip harmanı yakamazsın çünkü harmanın kabahati yok;Bizzat kendin gidip harmanı yakamazsın çünkü harmanın kabahati yok; buğdayın, malın, koyunun, atın kabahati yok.

buğdayın, malın, koyunun, atın kabahati yok.

İslâm'da zarar yoktur. Zarara zararla mukabele etmek de yoktur. İslâm'da zarar yoktur. Zarara zararla mukabele etmek de yoktur. Bu kâide umumî bir kâidedir. Müslüman eşyayı telef etmemeyi esas alır.

Bu kâide umumî bir kâidedir. Müslüman eşyayı telef etmemeyi esas alır.

Hatta büyüklerden birisini anlatmışlardı:

Hatta büyüklerden birisini anlatmışlardı:

Sönmüş olan bir ampulü atmış, patlatmış.Sönmüş olan bir ampulü atmış, patlatmış. Birisi sönmüş, yani yanmıyor; atmış, patlatmış. Hocası diyor ki;

"Öde bunu."

Birisi sönmüş, yani yanmıyor; atmış, patlatmış. Hocası diyor ki;

"Öde bunu."

Niye?

Yapılmış bir şeyi patlattı, kırdı. Yapılmıştı, belki birisi onun kökünü çıkartacaktı.

Niye?

Yapılmış bir şeyi patlattı, kırdı. Yapılmıştı, belki birisi onun kökünü çıkartacaktı.

Onu bir işe yaratacaktı, bir yerde bir işe yarayacaktı belki.Onu bir işe yaratacaktı, bir yerde bir işe yarayacaktı belki. Sen onun şeklini bozdun. Öde bakalım.

Sen onun şeklini bozdun. Öde bakalım.

Neden?

Terbiye olsun.

Neden?

Terbiye olsun.

Bir evde insan yoksa, birkaç ay kiracı yok;Bir evde insan yoksa, birkaç ay kiracı yok; mahallenin bütün çocukları evin bütün camlarını kırıyorlar.mahallenin bütün çocukları evin bütün camlarını kırıyorlar. Taşları ellerine alıyorlar, şangır... "Kah kah kah..." Şıngır... "Kah kah kah..."Taşları ellerine alıyorlar, şangır... "Kah kah kah..." Şıngır... "Kah kah kah..." Her düşen camdan bir zevk alıyorlar; vahşi bir zevk! Olmaz.Her düşen camdan bir zevk alıyorlar; vahşi bir zevk! Olmaz. Bir tarafta mal telef oluyor, öbür tarafta zevk. Öyle şey yok.

Bir tarafta mal telef oluyor, öbür tarafta zevk. Öyle şey yok.

İslâm'da zarar vermek yok.İslâm'da zarar vermek yok. Birisi sana zarar vermişse onun zararına mukabil senin de ona zarar vermen, o da yok.Birisi sana zarar vermişse onun zararına mukabil senin de ona zarar vermen, o da yok. İslâm eşyayı korumayı esas alıyor; hakkını başka yoldan alırsın.

İslâm eşyayı korumayı esas alıyor; hakkını başka yoldan alırsın.

Men dârra dârrahu'llâhu.Men dârra dârrahu'llâhu. "Kim bu kâideye uymaz da birisinin zararına zararla mukabele etmeye kalkarsa..."

"Kim bu kâideye uymaz da birisinin zararına zararla mukabele etmeye kalkarsa..."

"Ya sen müslümansın, böyle yapma."

"Ya sen müslümansın, böyle yapma."

"Olsun, çok kızıyorum, ben onun canına okuyacağım!" diye...

"Olsun, çok kızıyorum, ben onun canına okuyacağım!" diye...

Darrahu'llâh. "Allah da bu sefer ona zarar verir."

Darrahu'llâh. "Allah da bu sefer ona zarar verir."

Çünkü kâideyi bozdu. Kâideyi bozduğu için... Ya bir iş yanlış ise yapılmaz.Çünkü kâideyi bozdu. Kâideyi bozduğu için... Ya bir iş yanlış ise yapılmaz. Yanlış iş yaptığından Allah onu cezalandırır.

Yanlış iş yaptığından Allah onu cezalandırır.

Ve men şakka. "Kim birisine meşakkât vermeye kalkarsa, sıkıntı vermeye kalkarsa..."Ve men şakka. "Kim birisine meşakkât vermeye kalkarsa, sıkıntı vermeye kalkarsa..." Şakka'llâhu aleyhi. "Allah da onun gırtlağını sıktırır, ona meşakkât verir, onu zarara uğratır."

Şakka'llâhu aleyhi. "Allah da onun gırtlağını sıktırır, ona meşakkât verir, onu zarara uğratır."

Bu mantık, zarara zararla mukabele etmek İslâm'ın özünde yok.

Bu mantık, zarara zararla mukabele etmek İslâm'ın özünde yok.

"Demek ki kan davası da yok."

Tabii yok.

"Demek ki kan davası da yok."

Tabii yok.

"O benim babamı öldürdü, ben de onun oğlunu öldüreyim."

"O benim babamı öldürdü, ben de onun oğlunu öldüreyim."

Senin babanı öldüreni sen yakalayabildiysen, ona azmettireni yakalayabildiysenSenin babanı öldüreni sen yakalayabildiysen, ona azmettireni yakalayabildiysen mahkemeye çıkartabildiysen, cezalandırılmışsa cezalanır.mahkemeye çıkartabildiysen, cezalandırılmışsa cezalanır. Aksi takdirde sen de onun akrabasından bir kimseyiAksi takdirde sen de onun akrabasından bir kimseyi peşine takip edip de falanca yerde yakalayıp öldüremezsin. Bu kan davası bâtıldır, İslâm'da yoktur.

peşine takip edip de falanca yerde yakalayıp öldüremezsin. Bu kan davası bâtıldır, İslâm'da yoktur.

Doğu Anadolu'nun [âdeti...]

Doğu Anadolu'nun [âdeti...]

Ağabeyim anlattı: Adam kaçmış diyarından,Ağabeyim anlattı: Adam kaçmış diyarından, Türkiye'nin bir ucundan beri ucuna gelmiş, kan davasından korktuğu için!Türkiye'nin bir ucundan beri ucuna gelmiş, kan davasından korktuğu için! Ötekisinin de 16-17 yaşındaki çocuğu, bunun izini bulmuş, kalkmış gelmiş;Ötekisinin de 16-17 yaşındaki çocuğu, bunun izini bulmuş, kalkmış gelmiş; tam ağabeylerimin dükkânının -gözünün- önünde bu genç bunun üstüne çullanmış,tam ağabeylerimin dükkânının -gözünün- önünde bu genç bunun üstüne çullanmış, yıkmış yere, bıçaklamış; batır Allah'ım, batır Allah'ım, batır Allah'ım...yıkmış yere, bıçaklamış; batır Allah'ım, batır Allah'ım, batır Allah'ım... Hıncını böyle saplaya saplaya, bıçakla öyle alıyor. Vahşilik tabii... İslâm gitti mi...

Hıncını böyle saplaya saplaya, bıçakla öyle alıyor. Vahşilik tabii... İslâm gitti mi...

Muhterem kardeşlerim!

Şimdi İslâm'ın gittiğinin zararının ne kadar olduğunu kimse bilmiyor.
Muhterem kardeşlerim!

Şimdi İslâm'ın gittiğinin zararının ne kadar olduğunu kimse bilmiyor.
Zararın ne kadar büyük olduğunun kimse farkında değil.

Zararın ne kadar büyük olduğunun kimse farkında değil.

Geçen gün gazetede okudum.Geçen gün gazetede okudum. Benim de sınıf arkadaşımdı, bir kuyumcu vardı, dairesinde onu öldürdüler.Benim de sınıf arkadaşımdı, bir kuyumcu vardı, dairesinde onu öldürdüler. Hırsızlar çoluk çocuğunu bağlamışlar, o da içeri girince, babayiğit bir kimseydi;Hırsızlar çoluk çocuğunu bağlamışlar, o da içeri girince, babayiğit bir kimseydi; bıçaklamışlar, öldürmüşler.

Öldüren kim?

bıçaklamışlar, öldürmüşler.

Öldüren kim?

Öldüren "bir şeytan kadın" diyor gazete, öyle yazmış; şeytan kadın.Öldüren "bir şeytan kadın" diyor gazete, öyle yazmış; şeytan kadın. Öldüren, öldürmeye azmettiren kadın, kadının kocası öldürenlerden birisi, ötekisi de sevgilisi...Öldüren, öldürmeye azmettiren kadın, kadının kocası öldürenlerden birisi, ötekisi de sevgilisi... Yani cami mikrofonundan... Ancak ibret için söylenebilir herhalde, bir kadın iki erkeği idare ediyorYani cami mikrofonundan... Ancak ibret için söylenebilir herhalde, bir kadın iki erkeği idare ediyor ve iki erkeği adam öldürmeye, suç işlemeye, hırsızlık arsızlık yapmaya teşvik ediyor.ve iki erkeği adam öldürmeye, suç işlemeye, hırsızlık arsızlık yapmaya teşvik ediyor. Tamam, bir hadise, kapatalım mı böyle?

Tamam, bir hadise, kapatalım mı böyle?

Kapatamayız, burada "Bu kadın niye böyle yetişti? diye soracaksın.Kapatamayız, burada "Bu kadın niye böyle yetişti? diye soracaksın. Ben soracağım, yakalarına yapışacağım; bu kadın niye böyle yetişti?

Ben soracağım, yakalarına yapışacağım; bu kadın niye böyle yetişti?

Bu kadın İslâm'dan uzak yetiştiği için böyle yetişti.Bu kadın İslâm'dan uzak yetiştiği için böyle yetişti. Var mı müslüman kadınlar içinde böyle bir şey yapan? Var mı müslüman kadınlar içinde böyle bir şey yapan? Her türlü mağduriyete rağmen boynunu büküyor, kenarda duruyor.Her türlü mağduriyete rağmen boynunu büküyor, kenarda duruyor. Her yerde itildiği kakıldığı halde, mağdur edildiği halde boynunu büküp duruyor. Bak ötekisi nasıl?

Her yerde itildiği kakıldığı halde, mağdur edildiği halde boynunu büküp duruyor. Bak ötekisi nasıl?

Ona "şeytan kadın" demesini biliyorsun. Niye şeytan kadınların yetişmemesine çalışmıyorsun?Ona "şeytan kadın" demesini biliyorsun. Niye şeytan kadınların yetişmemesine çalışmıyorsun? Niye müslümanların, namuslu insanların yetişmesine gayret etmiyorsun?Niye müslümanların, namuslu insanların yetişmesine gayret etmiyorsun? Niye çengelliyorsun? Hadi senin yardımın başına çalınsın, eksik olsun, niye engelliyorsun?Niye çengelliyorsun? Hadi senin yardımın başına çalınsın, eksik olsun, niye engelliyorsun? Bunu sormamız lazım. Suç yapılmış, tamam, geç.

Niye?

Bunu sormamız lazım. Suç yapılmış, tamam, geç.

Niye?

İslâm'dan uzak olduğu için, Allah'tan korkmadığı için, dinsiz imansız olduğu için.İslâm'dan uzak olduğu için, Allah'tan korkmadığı için, dinsiz imansız olduğu için. Sor bakalım hangi siyasî inançta, sor bakalım hangi kanaat, hangi felsefî inançta?Sor bakalım hangi siyasî inançta, sor bakalım hangi kanaat, hangi felsefî inançta? Sor bakalım, çıksın ortaya bakalım suçlu...Sor bakalım, çıksın ortaya bakalım suçlu... Fikir hürriyeti bilmem ne bilmem ne, bir sürü ortada Fikir hürriyeti bilmem ne bilmem ne, bir sürü ortada hikâye okuyan insanlar da bir görsünler, hangi inançta?

hikâye okuyan insanlar da bir görsünler, hangi inançta?

Suçluların neden suçlu olduğunun araştırılması lazım.

Suçluların neden suçlu olduğunun araştırılması lazım.

Çıkacak genel kâide:Çıkacak genel kâide: -Biz yıllardır söylüyoruz; elli yıldır, altmış yıldır, yetmiş yıldır, yüzlerce yıldır söylemiş ulemâmız.--Biz yıllardır söylüyoruz; elli yıldır, altmış yıldır, yetmiş yıldır, yüzlerce yıldır söylemiş ulemâmız.- Bir insanın dinini imanını aldın mı, Bir insanın dinini imanını aldın mı, dinsiz imansız kaldı mı o adam muzır adam olur, muzır insan olur;dinsiz imansız kaldı mı o adam muzır adam olur, muzır insan olur; câni olur, zalim olur, hain olur, hırsız olur, arsız olur, edepsiz olur, yüzsüz olur, namussuz olur...

câni olur, zalim olur, hain olur, hırsız olur, arsız olur, edepsiz olur, yüzsüz olur, namussuz olur...

İnsanı frenleyen, cemiyet içinde ahlâk kâidelerine uygunİnsanı frenleyen, cemiyet içinde ahlâk kâidelerine uygun ve başkalarının haklarına saygılı halde yetiştiren kaynak;ve başkalarının haklarına saygılı halde yetiştiren kaynak; ahlâk, onun kaynağı din, onun kaynağı imân-ı hakîkidir.ahlâk, onun kaynağı din, onun kaynağı imân-ı hakîkidir. Sen imanı hakîkiyi çelmele, bombardıman et, dinamitle, ondan sonra bekle ki gelsin iyi insanlar.Sen imanı hakîkiyi çelmele, bombardıman et, dinamitle, ondan sonra bekle ki gelsin iyi insanlar. Hepsi böyle olur!

Hepsi böyle olur!

Valla polis de başa çıkamaz!

Allah buldurmuş. Nasıl buldurmuş?

Valla polis de başa çıkamaz!

Allah buldurmuş. Nasıl buldurmuş?

Ona onu gösterttirmiş, yoldan geçerken tanıttırmış, ona onu şikâyet ettirmiş,Ona onu gösterttirmiş, yoldan geçerken tanıttırmış, ona onu şikâyet ettirmiş, polisin hafızasında küpenin şeklini tutturmuş... Allah buldurtuyor.polisin hafızasında küpenin şeklini tutturmuş... Allah buldurtuyor. Allah zalime yardım etmediği için, zalimin zulmünü bir gün mutlaka dünyada da cezalandıracağı için,Allah zalime yardım etmediği için, zalimin zulmünü bir gün mutlaka dünyada da cezalandıracağı için, cezalandırdığını bizlere ibret olarak göstermek için buldurtuyor. cezalandırdığını bizlere ibret olarak göstermek için buldurtuyor. Adam öldürmüş gitmiş, izi yoktu ortada, nasıl buldurttu Allah?Adam öldürmüş gitmiş, izi yoktu ortada, nasıl buldurttu Allah? O adamcağızı öldürdükten sonra o paraların hepsini o mücevherlerin hepsiniO adamcağızı öldürdükten sonra o paraların hepsini o mücevherlerin hepsini torbaya koyup kaçsalardı başka bir yere kimse bilmeyecekti. Ama Allah buldurtuyor.

torbaya koyup kaçsalardı başka bir yere kimse bilmeyecekti. Ama Allah buldurtuyor.

Muhterem kardeşlerim!

Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Azîz-i züntikâm'dır; Azîz'dir, mutlaka galiptir,Allahu Teâlâ hazretleri Azîz-i züntikâm'dır; Azîz'dir, mutlaka galiptir, her yerde galiptir ve intikamını bu dünyada da gösterir, kimseye kalmaz.

her yerde galiptir ve intikamını bu dünyada da gösterir, kimseye kalmaz.

Biz müslümanlar adam öldürmüyoruz.Biz müslümanlar adam öldürmüyoruz. Öldürmesini bilmez miyiz? Silahımız mı yok? Aklımız mı yetmiyor?

Öldürmesini bilmez miyiz? Silahımız mı yok? Aklımız mı yetmiyor?

Onlardan daha âlâsını yaparız. [Ama] yapmayız, Allah'tan korkuyoruz.Onlardan daha âlâsını yaparız. [Ama] yapmayız, Allah'tan korkuyoruz. Hırsızlık yapmayız. Adam bize fazla para verse fazlasını öderiz.Hırsızlık yapmayız. Adam bize fazla para verse fazlasını öderiz. Üç gün sonra öderiz, beş gün sonra öderiz. Borcumuza sadık kalırız.Üç gün sonra öderiz, beş gün sonra öderiz. Borcumuza sadık kalırız. Hak yemeyiz. Çocuğumuza haram yedirmeyiz.

Hak yemeyiz. Çocuğumuza haram yedirmeyiz.

E bunun kıymetini niye bilmiyorlar? Niye İslâm'a, müslümanlara bu kadar saldırıyorlar?E bunun kıymetini niye bilmiyorlar? Niye İslâm'a, müslümanlara bu kadar saldırıyorlar? Niye namuslu kızlara bu kadar böyle mağdur etme durumu oluyor?

Niye namuslu kızlara bu kadar böyle mağdur etme durumu oluyor?

Bunu sormamız lazım. Sormamız lazım ki işte misalleri çıkıyor ortaya.Bunu sormamız lazım. Sormamız lazım ki işte misalleri çıkıyor ortaya. Şu kadar fahişe artmış, bu kadarına vesika verilmiş, şu şöyle olmuş... Olur tabii!Şu kadar fahişe artmış, bu kadarına vesika verilmiş, şu şöyle olmuş... Olur tabii! Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Salı, Çarşamba, elbette perşembe. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Salı, Çarşamba, elbette perşembe. Böyle gidişin sonu elbette böyle olacak. Binmişim bir alâmete, gidiyorum kıyamete.Böyle gidişin sonu elbette böyle olacak. Binmişim bir alâmete, gidiyorum kıyamete. Bu gidişin sonu tabii kıyamete, varacak olan nokta öyle olur.

Bu gidişin sonu tabii kıyamete, varacak olan nokta öyle olur.

Tabii cahillere söz anlatamazsın, hastaya deliye deli olduğunu söyleyemezsin.Tabii cahillere söz anlatamazsın, hastaya deliye deli olduğunu söyleyemezsin. "Sen akıllısın, otur arslanım, ağam paşam..." dersin, ondan sonra polis gelir,"Sen akıllısın, otur arslanım, ağam paşam..." dersin, ondan sonra polis gelir, hasta bakıcı gelir, iki elinden tutar, iğneyi yaparsın, sakinleşir.hasta bakıcı gelir, iki elinden tutar, iğneyi yaparsın, sakinleşir. Ne yapalım, yani hastaya bir [sözümüz] yok da bizim derdimiz siz akıllılarda.Ne yapalım, yani hastaya bir [sözümüz] yok da bizim derdimiz siz akıllılarda. Biz sizden dertliyiz. Yani akıllılar evlatlarını iyi yetiştirmezse, iyiliğin tedbirlerini almazlarsa...Biz sizden dertliyiz. Yani akıllılar evlatlarını iyi yetiştirmezse, iyiliğin tedbirlerini almazlarsa... Delilere sözümüz yok bizim, delilere ne diyelim, elbette yapacak. Bizim şikâyetimiz akıllılarda.

Delilere sözümüz yok bizim, delilere ne diyelim, elbette yapacak. Bizim şikâyetimiz akıllılarda.

Allah akıllılara insaf versin.

Allah akıllılara insaf versin.

Altındaki hadîs-i şerîf de bu konuyla ilgili:

Altındaki hadîs-i şerîf de bu konuyla ilgili:

Lâ darara ve lâ dırâra ve li'r-raculi en yedaa haşebeten fî hâitı cârihîLâ darara ve lâ dırâra ve li'r-raculi en yedaa haşebeten fî hâitı cârihî ve't-tarîku'l-mîtâu seb'atu ezruin.

ve't-tarîku'l-mîtâu seb'atu ezruin.

Bu ikinci hadîs-i şerîfin başlangıcı, birinci [cümlesi] daha önceki gibi.

Bu ikinci hadîs-i şerîfin başlangıcı, birinci [cümlesi] daha önceki gibi.

Lâ darara ve lâ dırâra. "Zarar vermek yoktur.Lâ darara ve lâ dırâra. "Zarar vermek yoktur. Verilmiş bir zarara mukabeleten, intikam için zararla mukabele etmek de yoktur."

Verilmiş bir zarara mukabeleten, intikam için zararla mukabele etmek de yoktur."

Bir adam komşusunun duvarına evinin kirişinin ucunu koyabilir.Bir adam komşusunun duvarına evinin kirişinin ucunu koyabilir. "O duvar benim, sen koyamazsın!" diyemez, oraya koyuverir. Maksat onun da işi görülsün. "O duvar benim, sen koyamazsın!" diyemez, oraya koyuverir. Maksat onun da işi görülsün. Ona dinimiz cevaz vermiştir. Bu kadar kolaylıklar olacak.

Ona dinimiz cevaz vermiştir. Bu kadar kolaylıklar olacak.

"Boş bir arazide yol miktarı yedi ziradır, yedi zira boş yer bırakılır." diye kâide koymuş.

"Boş bir arazide yol miktarı yedi ziradır, yedi zira boş yer bırakılır." diye kâide koymuş.

Sonuncu hadîs-i şerîfSonuncu hadîs-i şerîf ama sonuncu değil arkasındaki onunla ilgili olduğu için çift çift onu da okuyacağız.

ama sonuncu değil arkasındaki onunla ilgili olduğu için çift çift onu da okuyacağız.

Lâ tâate li-ehadin fî ma'siyetillâhi innema't-tâatü fi'l-ma'rûfî.

Lâ tâate li-ehadin fî ma'siyetillâhi innema't-tâatü fi'l-ma'rûfî.

Bu hadîs-i şerîf Buhârî'de, Müslim'de, Ebû Dâvud'da, Neseî'de, İbn Hibbân'daBu hadîs-i şerîf Buhârî'de, Müslim'de, Ebû Dâvud'da, Neseî'de, İbn Hibbân'da Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Lâ tâate li-ehadin. "Hiçbir kimseye bir itaat olmaz."

Lâ tâate li-ehadin. "Hiçbir kimseye bir itaat olmaz."

Hangi konuda?

Fî ma'siyetillâh. "Allah'a isyan konusunda hiçbir kimseye itaat olunmaz."

Hangi konuda?

Fî ma'siyetillâh. "Allah'a isyan konusunda hiçbir kimseye itaat olunmaz."

Babaya da itaat olunmaz, anaya da itaat olunmaz, hocaya da itaat olunmaz.

Babaya da itaat olunmaz, anaya da itaat olunmaz, hocaya da itaat olunmaz.

Anası kızını kötü yola teşvik ediyor, kızı uyacak mı anamdır diye?

Hayır.

Anası kızını kötü yola teşvik ediyor, kızı uyacak mı anamdır diye?

Hayır.

Babası oğlunu hırsızlığa teşvik ediyor, uyacak mı?

Hayır.

Babası oğlunu hırsızlığa teşvik ediyor, uyacak mı?

Hayır.

İçki içmeye teşvik ediyor, uyacak mı?

Hayır.

İçki içmeye teşvik ediyor, uyacak mı?

Hayır.

Hiçbir kula Allah'a isyan yolunda itaat yoktur, itaat edilmez. İtaat edilirse vebal olur.Hiçbir kula Allah'a isyan yolunda itaat yoktur, itaat edilmez. İtaat edilirse vebal olur. İtaat edilmesi gerekli kimselere bile isyan bahis konusu olduğu zaman itaat edilmez.

İtaat edilmesi gerekli kimselere bile isyan bahis konusu olduğu zaman itaat edilmez.

innema't-tâatü fi'l-ma'rûfî. "İtaat, ancak aklın ve şeriatin iyi gördüğü şeylerdedir."

innema't-tâatü fi'l-ma'rûfî. "İtaat, ancak aklın ve şeriatin iyi gördüğü şeylerdedir."

Yani aklen, şer'en, kânunen iyi olan şeylerde itaat olur.Yani aklen, şer'en, kânunen iyi olan şeylerde itaat olur. Yoksa bir âmirin, bir reisin, bir başkanın, bir komutanınYoksa bir âmirin, bir reisin, bir başkanın, bir komutanın bir kötü şeyi emretmeye hakkı ve selâhiyeti yoktur; ötekisi uyarsa mesul olur.

bir kötü şeyi emretmeye hakkı ve selâhiyeti yoktur; ötekisi uyarsa mesul olur.

"Efendim komutanım emretti, ben ondan yaptım."

"Efendim komutanım emretti, ben ondan yaptım."

Yapamazsın ki, onu dinlemeyecektin çünkü kanuna aykırı.

Yapamazsın ki, onu dinlemeyecektin çünkü kanuna aykırı.

Peygamber Efendimiz'in zamanında, bir birliğin başına birisini komutan tayin etmiş, göndermiş.Peygamber Efendimiz'in zamanında, bir birliğin başına birisini komutan tayin etmiş, göndermiş. O komutanla birliği arasında da biraz ihtilaf, gürültü patırtı çıkmış. O komutanla birliği arasında da biraz ihtilaf, gürültü patırtı çıkmış. O gürültü patırtı çıktığı zaman başkan kızmış, demiş ki;

O gürültü patırtı çıktığı zaman başkan kızmış, demiş ki;

"Odun toplayın. Çalı çırpı toplayın."

Çalıyı çırpıyı toplamışlar. Ondan sonra;

"Odun toplayın. Çalı çırpı toplayın."

Çalıyı çırpıyı toplamışlar. Ondan sonra;

"Ateş yakın."

Yakmışlar.

"Hadi girin içine!" demiş komutan.

"Ateş yakın."

Yakmışlar.

"Hadi girin içine!" demiş komutan.

Peygamber Efendimiz de "Komutanlara itaat edin." dedi ya, tembihledi ya giderken...

Peygamber Efendimiz de "Komutanlara itaat edin." dedi ya, tembihledi ya giderken...

"Peygamber Efendimiz size 'bana itaat edin' demedi miydi?"

"Demişti."

"Peygamber Efendimiz size 'bana itaat edin' demedi miydi?"

"Demişti."

"Girin içine!"

Birbirlerine bakmış, demişler ki;

"Girin içine!"

Birbirlerine bakmış, demişler ki;

"Ne içine gireriz, ne senin sözünü dinleriz. Gideceğiz, bunu Resûlullah'a söyleyeceğiz."

"Ne içine gireriz, ne senin sözünü dinleriz. Gideceğiz, bunu Resûlullah'a söyleyeceğiz."

Döndükleri zaman söylemişler, demişler ki;

Döndükleri zaman söylemişler, demişler ki;

"Böyle yaptı yâ Resûlallah, acaba itaat etmemiz lazım mıydı? Ateş de olsa girse miydik?"

"Böyle yaptı yâ Resûlallah, acaba itaat etmemiz lazım mıydı? Ateş de olsa girse miydik?"

Demiş ki;

"Eğer girseydiniz cehenneme giderdiniz."

Demiş ki;

"Eğer girseydiniz cehenneme giderdiniz."

Demek ki ancak Allah'a itaat konusunda, mârufta, yani aklın,Demek ki ancak Allah'a itaat konusunda, mârufta, yani aklın, kanunun, şer'in, ilâhî kanunun doğru gördüğü noktada itaat olur;kanunun, şer'in, ilâhî kanunun doğru gördüğü noktada itaat olur; kötülüklerde, isyanda itaat olmaz. Bu kâide umumîdir.kötülüklerde, isyanda itaat olmaz. Bu kâide umumîdir. Emirler, komutanlar, başkanlar vesaireler böylece bilsinler.

Emirler, komutanlar, başkanlar vesaireler böylece bilsinler.

İkinci hadîs-i şerîf de aynı mevzuda:

Lâ tâate li-mahlûkin fî ma'siyeti'l-hâlıkı.

İkinci hadîs-i şerîf de aynı mevzuda:

Lâ tâate li-mahlûkin fî ma'siyeti'l-hâlıkı.

İbaresi değişik. Bunun da çok kaynakları var.

"Allah'a isyan konusunda mahluka itaat olmaz."

İbaresi değişik. Bunun da çok kaynakları var.

"Allah'a isyan konusunda mahluka itaat olmaz."

Mahluk emretti, onun sözünü dinleyecek, Allah emrettiğini çiğneyecek; olmaz öyle şey.

Mahluk emretti, onun sözünü dinleyecek, Allah emrettiğini çiğneyecek; olmaz öyle şey.

İtaat nereye oluyor?

Allah'a oluyor. Allah'ın elçisi olduğu için Resûlullah'a oluyor.
İtaat nereye oluyor?

Allah'a oluyor. Allah'ın elçisi olduğu için Resûlullah'a oluyor.
Resûlullah buyurduğu için sünnete oluyor.Resûlullah buyurduğu için sünnete oluyor. Bunlardan meydana gelmiş olan şeriate itaat etmek gerekiyor; kötülüklere itaat gerekmiyor.Bunlardan meydana gelmiş olan şeriate itaat etmek gerekiyor; kötülüklere itaat gerekmiyor. Müslüman kötülüklerin karşısına çıkacak; "Bu kötüdür." diyecek ve hakkı söyleyecek.

Müslüman kötülüklerin karşısına çıkacak; "Bu kötüdür." diyecek ve hakkı söyleyecek.

Cihadın en üstünü zalim kimsenin, zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir.Cihadın en üstünü zalim kimsenin, zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir. İmam Nevevî Sultan Baybars'a itiraz etmiş;

İmam Nevevî Sultan Baybars'a itiraz etmiş;

"Sen bunda fukaranın hakkı olan parayı alamazsın. Sen sarayındaki fazlalıkları ver." demiş, kötü olmuş.

"Sen bunda fukaranın hakkı olan parayı alamazsın. Sen sarayındaki fazlalıkları ver." demiş, kötü olmuş.

Kötü olsun, yine sözünden dönmemiş.

Kötü olsun, yine sözünden dönmemiş.

Baskı yapsalar, dövseler sövseler, hakkı söylemekten alim vazgeçemez.Baskı yapsalar, dövseler sövseler, hakkı söylemekten alim vazgeçemez. Çünkü alimler Allah'a söz vermişlerdir ki doğruyu söyleyecekler, insanlara hakkı öğretecekler.

Çünkü alimler Allah'a söz vermişlerdir ki doğruyu söyleyecekler, insanlara hakkı öğretecekler.

O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri kendisine mutî kullardan eylesin.O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri kendisine mutî kullardan eylesin. İsyan yollarına saptırmasın. Velev anamız babamız bile olsa isyan konusundaİsyan yollarına saptırmasın. Velev anamız babamız bile olsa isyan konusunda emredildiği zaman isyana düşmemek gerektiği şuurunda eylesin.emredildiği zaman isyana düşmemek gerektiği şuurunda eylesin. Cümlemizi cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Cümlemizi cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Yarın Berat kandilidir. Berat kandili önemli bir hadisedir. Yarın gündüzleyin oruçlu olmak iyidir.Yarın Berat kandilidir. Berat kandili önemli bir hadisedir. Yarın gündüzleyin oruçlu olmak iyidir. Onun için bugünden herkes, hatırlatmış olalım kardeşlerimize, yarın için oruca niyetlensinler,Onun için bugünden herkes, hatırlatmış olalım kardeşlerimize, yarın için oruca niyetlensinler, nafile olarak sevap kazanmak maksadıyla. Berat gecesine de hazırlansınlar.

nafile olarak sevap kazanmak maksadıyla. Berat gecesine de hazırlansınlar.

Allahu Teâlâ hazretleri kandillerinizi mübarek eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri kandillerinizi mübarek eylesin. Bu gecelerin feyizlerinden bereketinden cümlenizi, cümle Ümmet-i Muhammed'i, Bu gecelerin feyizlerinden bereketinden cümlenizi, cümle Ümmet-i Muhammed'i, beraberce, bizlerle beraber istifade ettirsin.beraberce, bizlerle beraber istifade ettirsin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi nice mübarek günlere gecelere sıhhatle, âfiyetle ulaştırsın.Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi nice mübarek günlere gecelere sıhhatle, âfiyetle ulaştırsın. Çoluk çocuğunuzla, sevdiklerinizle beraber hayırlarda dâim eylesin. Çoluk çocuğunuzla, sevdiklerinizle beraber hayırlarda dâim eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2