Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Abdesti Güzel Almak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1413 / 05.07.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Günahı Temenni Etmeyin!, Abdest Almanın Karşılığı, Abdesti Güzel Almanın Mükâfatı, Abdest Alıp Camiye Gitmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Abdesti Güzel Almak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1413 / 05.07.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Günahı Temenni Etmeyin!, Abdest Almanın Karşılığı, Abdesti Güzel Almanın Mükâfatı, Abdest Alıp Camiye Gitmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-emînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-emîn ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâhEmma ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kal. ve bi's-senedi'l muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kal.

İzâ temennâ ehadüküm fe'l-yenzur mâ yetemennâ ve innehû lâ yedrî mâ yubtebûlehû min ümmiyyetih. İzâ temennâ ehadüküm fe'l-yenzur mâ yetemennâ ve innehû lâ yedrî mâ yubtebûlehû min ümmiyyetih.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz, muhterem ve değerli kardeşlerim! Aziz, muhterem ve değerli kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. 1413 Hicrî-İslâmî sene cümleniz ve sevdikleriniz hakkında hayırlı olsun, mübarek olsun.1413 Hicrî-İslâmî sene cümleniz ve sevdikleriniz hakkında hayırlı olsun, mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'i bu yılda şerlerden kurtarıp hayırlara mazhar eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri Ümmet-i Muhammed'i bu yılda şerlerden kurtarıp hayırlara mazhar eylesin. Kederlerden kurtarıp sevinçlere, sürurlara gark eylesin. Kederlerden kurtarıp sevinçlere, sürurlara gark eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kendisi bizim önderimiz, rehberimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kendisi bizim önderimiz, rehberimiz ve numûne-i imtisâlimiz olduğu için sözleri dinimizin ana kaynağını teşkil ettiği içinve numûne-i imtisâlimiz olduğu için sözleri dinimizin ana kaynağını teşkil ettiği için Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyup zamanımızı Allah'ın rızasına uygun geçirmek,Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyup zamanımızı Allah'ın rızasına uygun geçirmek, dinimizi taallüm, bu konuların okunmasıyla dinlenmesiyle tefeyyüz eylemek üzere toplanıyoruz.dinimizi taallüm, bu konuların okunmasıyla dinlenmesiyle tefeyyüz eylemek üzere toplanıyoruz. Allah umduklarımıza nâil, korktuklarımızdan emin eylesin. Allah umduklarımıza nâil, korktuklarımızdan emin eylesin.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçilmeden önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçilmeden önce, evvela ve hasseten Peygamber Efendimiz'in rûh i pâkine,evvela ve hasseten Peygamber Efendimiz'in rûh i pâkine, biz ümmetlerinden âcizâne nâçizâne hediye-i Kur'âniye olsun diye,biz ümmetlerinden âcizâne nâçizâne hediye-i Kur'âniye olsun diye, sonra onun mübarek âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının cümlesonra onun mübarek âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve halifelerininsâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve halifelerinin âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerimizin, yakınlarımızın, geçmişlerimizin,âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerimizin, yakınlarımızın, geçmişlerimizin, okuduğumuz kitabı cem ve telif eylemiş olan Gümüşhâneli Hocamız'ın,okuduğumuz kitabı cem ve telif eylemiş olan Gümüşhâneli Hocamız'ın, beldemizin medâr-ı iftihârı sahâbe-i kirâmın, Ebû Eyyübe'l Ensârî hazretlerinin, cümle evliyâullahın,beldemizin medâr-ı iftihârı sahâbe-i kirâmın, Ebû Eyyübe'l Ensârî hazretlerinin, cümle evliyâullahın, hasseten kendisinden feyiz aldığımız Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerininhasseten kendisinden feyiz aldığımız Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerinin ve uzaktan yakından bu toplantılara aşk, şevk ve fedakârlıkla gelenve uzaktan yakından bu toplantılara aşk, şevk ve fedakârlıkla gelen siz değerli kardeşlerimin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun,siz değerli kardeşlerimin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun, bu hadisleri nakleden rivayet eden râvîlerin, alimlerin ruhlarına hediye olsun diyebu hadisleri nakleden rivayet eden râvîlerin, alimlerin ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan sağ müslümanlar dave biz yaşayan sağ müslümanlar da Rabbimiz'in rızası yolundan bir göz yumup açıncaya kadar bile ayrılmayalım,Rabbimiz'in rızası yolundan bir göz yumup açıncaya kadar bile ayrılmayalım, daima Allahu Teâla hazretlerinin sevdiği işleri yapalım, ömrümüzü rızasına uygun geçirelim,daima Allahu Teâla hazretlerinin sevdiği işleri yapalım, ömrümüzü rızasına uygun geçirelim, sıhhat afiyet, saadet ve selamet üzere yaşayıp huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım,sıhhat afiyet, saadet ve selamet üzere yaşayıp huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyupcennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup o mübareklerin ruhlarına bağışlayıp himmetlerini talep edip öyle başlayalım. o mübareklerin ruhlarına bağışlayıp himmetlerini talep edip öyle başlayalım.

Bu hadîs-i şerîf Râmûz'ül-ehâdîs kitabının 39. sayfasının 13. hadîs-i şerîfidir.Bu hadîs-i şerîf Râmûz'ül-ehâdîs kitabının 39. sayfasının 13. hadîs-i şerîfidir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Sizden biriniz bir şey temenni ettiği, dilediği, istediği zaman"Sizden biriniz bir şey temenni ettiği, dilediği, istediği zaman ne temenni ettiğine şöyle bir baksın, dikkat etsin, kendisini kontrol etsin. ne temenni ettiğine şöyle bir baksın, dikkat etsin, kendisini kontrol etsin.

Çünkü bu temennisinden kendisine ne yazıldığını bilmiyor.Çünkü bu temennisinden kendisine ne yazıldığını bilmiyor. Hayır da şer de yazılabilir; onun için dikkat etsin.Hayır da şer de yazılabilir; onun için dikkat etsin. "Sadece temenni ediyorum." diye kalmasın"Sadece temenni ediyorum." diye kalmasın çünkü bundan kendisine bir vebal gelebilir, bir ceza tahakkuk edebilir.çünkü bundan kendisine bir vebal gelebilir, bir ceza tahakkuk edebilir. Ne temenni ettiğini, arzuladığını, istediğini, neye ümit bağladığını,Ne temenni ettiğini, arzuladığını, istediğini, neye ümit bağladığını, neyi yapmak gayesine düştüğünü, kendi aklından kendisini kontrol etsin.neyi yapmak gayesine düştüğünü, kendi aklından kendisini kontrol etsin. Çünkü İslâm'da niyet çok önemlidir ve bir insan bir iyi şeye niyet ederseÇünkü İslâm'da niyet çok önemlidir ve bir insan bir iyi şeye niyet ederse niyet ettiği şeyi yapamazsa bile sevap kazanır. İyi şeyden sevap kazanır.niyet ettiği şeyi yapamazsa bile sevap kazanır. İyi şeyden sevap kazanır. Bazen de yapmadığı halde söylediği yanlış şeylerden,Bazen de yapmadığı halde söylediği yanlış şeylerden, temenni ettiği yanlış şeylerden dolayı da bir ceza, bela ve günah kendisine yazılabilir.temenni ettiği yanlış şeylerden dolayı da bir ceza, bela ve günah kendisine yazılabilir. O bakımdan insanın temennilerine de dikkat etmesi lazım.O bakımdan insanın temennilerine de dikkat etmesi lazım. İsteklerine arzularına dikkat etmesi lazım. İsteklerine arzularına dikkat etmesi lazım.

Mesela "Ah param olsa ben o parayı harcamasını nasıl bilirdim.Mesela "Ah param olsa ben o parayı harcamasını nasıl bilirdim. Şuralarda, şöyle böyle zevklerde bir harcardım ki herkes parmak ısırırdı." Şuralarda, şöyle böyle zevklerde bir harcardım ki herkes parmak ısırırdı."

Temenni ediyor ama temenni ettiği şey yanlışsa günah yazılır.Temenni ediyor ama temenni ettiği şey yanlışsa günah yazılır. İyi şeyi temenni ederse iyi şeyi temenni etmekten dolayı sevap yazılır.İyi şeyi temenni ederse iyi şeyi temenni etmekten dolayı sevap yazılır. O halde insanın düşüncesine, temennilerine, arzularına dönük bir kontrolü olması lazım.O halde insanın düşüncesine, temennilerine, arzularına dönük bir kontrolü olması lazım. Kendisine dikkat etmesi lazım, hâkim olması lazım. Kendisine dikkat etmesi lazım, hâkim olması lazım.

Bazen sohbetlerde kardeşlerimizin sözlerine dikkat ediyorum, kimisi "şaka" diye yapıyor.Bazen sohbetlerde kardeşlerimizin sözlerine dikkat ediyorum, kimisi "şaka" diye yapıyor. Bu işin şakası ciddisi olmaz, söz ağızdan çıktı mı insan sözün esiri olur;Bu işin şakası ciddisi olmaz, söz ağızdan çıktı mı insan sözün esiri olur; ağzından çıkan sözün kendisine vebali olur.ağzından çıkan sözün kendisine vebali olur. Mutlaka kendi kendimizi kontrol etmeye kendimizi alıştıralım.Mutlaka kendi kendimizi kontrol etmeye kendimizi alıştıralım. Temennilerimizi bile kontrolden geçirelim. Temennilerimizi bile kontrolden geçirelim.

"Yanlış ve günah olan bir şeyi yapmıyorum ki canım işte, sadece şakacıktan temenni ettim.""Yanlış ve günah olan bir şeyi yapmıyorum ki canım işte, sadece şakacıktan temenni ettim." Olmaz! Temenni bile etmeyelim. Efendimiz öyle emrediyor; Olmaz! Temenni bile etmeyelim. Efendimiz öyle emrediyor; "Kişi ne temenni ettiğine baksın; çünkü ne yazıldığını bilmiyor. Bakarsın günah yazılır."Kişi ne temenni ettiğine baksın; çünkü ne yazıldığını bilmiyor. Bakarsın günah yazılır. Günah yazılmasın, dikkat etsin." diye tavsiye ediyor.Günah yazılmasın, dikkat etsin." diye tavsiye ediyor. Biz de kendimize bu kontrolü temin edelim, sağlayalım. Biz de kendimize bu kontrolü temin edelim, sağlayalım.

14. hadîs-i şerîf, 15. hadîs-i şerîf, 16. hadîs-i şerîf, 17. hadîs-i şerîf,14. hadîs-i şerîf, 15. hadîs-i şerîf, 16. hadîs-i şerîf, 17. hadîs-i şerîf, sonraki üç hadîs-i şerîf daha, hepsi peş peşe abdestle ilgili gelmiş. sonraki üç hadîs-i şerîf daha, hepsi peş peşe abdestle ilgili gelmiş.

14. hadîs-i şerîf Selman radıyallahu anh'ten. 14. hadîs-i şerîf Selman radıyallahu anh'ten.

İzâ teveddaa'l-abdü tehâttü anhü zünûbühû kemâ tehâtte veraku hâzihi'ş-şecere. İzâ teveddaa'l-abdü tehâttü anhü zünûbühû kemâ tehâtte veraku hâzihi'ş-şecere.

Efendimiz kısaca abdestin faziletini ifade sadedinde şöyle buyurmuş: Efendimiz kısaca abdestin faziletini ifade sadedinde şöyle buyurmuş:

"Kul abdest aldığı zaman günahları şu ağacın yapraklarının kuruyup döküldüğü gibi"Kul abdest aldığı zaman günahları şu ağacın yapraklarının kuruyup döküldüğü gibi kendisinden dökülür." kendisinden dökülür."

Bir ağaç göstermiş; "Şu ağacın yaprakları sonbaharda nasıl dökülüyor?" Bir ağaç göstermiş;

"Şu ağacın yaprakları sonbaharda nasıl dökülüyor?"

Rüzgâr estiği zaman kuruyor; takır takır yere dökülüyor, çöpçüler süpürüyor. Rüzgâr estiği zaman kuruyor; takır takır yere dökülüyor, çöpçüler süpürüyor.

"Şu ağacın yapraklarının döküldüğü gibi abdest aldığı zaman kulun günahları dökülür." Bu, bir. "Şu ağacın yapraklarının döküldüğü gibi abdest aldığı zaman kulun günahları dökülür." Bu, bir.

Gümüşhâneli [Ahmed Ziyâeddin] Hocamız niye aynı konudaki hadîs-i şerîfleri peş peşe sıralıyor? Gümüşhâneli [Ahmed Ziyâeddin] Hocamız niye aynı konudaki hadîs-i şerîfleri peş peşe sıralıyor?

"Konunun önemi iyice zihinlere nakşolsun." diye. "Konunun önemi iyice zihinlere nakşolsun." diye.

Geçelim arkasındaki hadîs-i şerife: İzâ tevadda'l-abdü. Geçelim arkasındaki hadîs-i şerife:

İzâ tevadda'l-abdü.

Tevaddaa tevaddu. Vudû, Arapça'da "abdest" demek.Tevaddaa tevaddu. Vudû, Arapça'da "abdest" demek. Abdest kelimesi de bize Farsça'dan gelmiş, -âb "su" demek dest "el" demek-Abdest kelimesi de bize Farsça'dan gelmiş, -âb "su" demek dest "el" demek- "elini ayağını suyla yıkamak" mânasına geliyor. O Farsça. Arapça'sı vudû. "elini ayağını suyla yıkamak" mânasına geliyor. O Farsça. Arapça'sı vudû.

Abdestli misin? Vudu'n var mı? Abdestli misin? Vudu'n var mı?

Tevaddaa da "elini yüzünü yıkayıp abdest almak" demek. Tevaddaa da "elini yüzünü yıkayıp abdest almak" demek.

İzâ tevaddaa'l-abdü fe-ahsene'l-vudûeİzâ tevaddaa'l-abdü fe-ahsene'l-vudûe sümme kâme ile's-salâti fe-etemme rükûahâ ve sücûdühâ ve'l-kırâati fîhâsümme kâme ile's-salâti fe-etemme rükûahâ ve sücûdühâ ve'l-kırâati fîhâ kâlet hafizake'llâh kemâ hafizatenî sümme us'ide bihâ ile's-semâi ve lehâ dav'ün ve nûrunkâlet hafizake'llâh kemâ hafizatenî sümme us'ide bihâ ile's-semâi ve lehâ dav'ün ve nûrun ve fütıhet lehâ ebvâbü's-semâi hattâ yentehî ila'l-lâhi azze ve celle fe-teşfeu li-sâhibihâ ve izâ dîu vüdûehâve fütıhet lehâ ebvâbü's-semâi hattâ yentehî ila'l-lâhi azze ve celle fe-teşfeu li-sâhibihâ ve izâ dîu vüdûehâ ve rükûahâ ve sücûdehâ ve'l-kırâete fîhâve rükûahâ ve sücûdehâ ve'l-kırâete fîhâ kâlet lehü's-salâtü day'ake'l-lâhu kemâ day'atenî sümme as'adü bihâ ile's-semâi ve aleyhâkâlet lehü's-salâtü day'ake'l-lâhu kemâ day'atenî sümme as'adü bihâ ile's-semâi ve aleyhâ zulmetün ve ğulikat ebvâbü's-semâi sümme tüleffü's-sevâbü'l-halkı sümme tadribü bihâ vechü . zulmetün ve ğulikat ebvâbü's-semâi sümme tüleffü's-sevâbü'l-halkı sümme tadribü bihâ vechü .

Sahih rivayet edilmiş 15. hadîs-i şerîf. Sahih rivayet edilmiş 15. hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:

Bir kul abdest alma işlemini eksiksiz kusursuz güzel yaptı,Bir kul abdest alma işlemini eksiksiz kusursuz güzel yaptı, sonra kalkıp namaz kılmaya başladı ve rükûsunu, secdesini tamam olarak yaptı ve namazınsonra kalkıp namaz kılmaya başladı ve rükûsunu, secdesini tamam olarak yaptı ve namazın içindeki kıraati de güzelce okudu mu? Okudu. içindeki kıraati de güzelce okudu mu?

Okudu.

Namaz da o kendisini kılan kimseye; Namaz da o kendisini kılan kimseye;

"Allah seni korusun! Sen beni nasıl koruduysan muhafaza ettiysen zayi etmediysen"Allah seni korusun! Sen beni nasıl koruduysan muhafaza ettiysen zayi etmediysen eksik bırakmadıysan tam yaptıysan bana riayet ettiysen Allah da seni korusun,eksik bırakmadıysan tam yaptıysan bana riayet ettiysen Allah da seni korusun, sana riayet etsin, seni mahfuz eylesin, hıfz u himaye etsin." diye dua eder. sana riayet etsin, seni mahfuz eylesin, hıfz u himaye etsin." diye dua eder.

Sonra bu namaz; ışık saçarak nurlu bir şekilde, melekler tarafından göğe yükseltilir.Sonra bu namaz; ışık saçarak nurlu bir şekilde, melekler tarafından göğe yükseltilir. Işıyarak gökyüzüne doğru çıkar, gider ve bu ibadete semaların kapıları açılır. Işıyarak gökyüzüne doğru çıkar, gider ve bu ibadete semaların kapıları açılır.

Ama kul böyle yapmaz da abdestini güzel almazsa eksik alırsaAma kul böyle yapmaz da abdestini güzel almazsa eksik alırsa âzâlarını yıkamaz, eksik yıkar, atlar, boş bırakır, kuru bırakır, acele eder,âzâlarını yıkamaz, eksik yıkar, atlar, boş bırakır, kuru bırakır, acele eder, kusurlu yaparsa secdeyi, namazda okumayı, kıraati tam yapmazsa,kusurlu yaparsa secdeyi, namazda okumayı, kıraati tam yapmazsa, rükûda secdede, kıraatte acele ederse… rükûda secdede, kıraatte acele ederse…

Bazen birisini ön tarafa imamlığa sürüyorsun, harfleri anlayamıyorsun.Bazen birisini ön tarafa imamlığa sürüyorsun, harfleri anlayamıyorsun. Böyle yaparsa bu sefer namaz darılır; Böyle yaparsa bu sefer namaz darılır;

"Allah seni zayi etsin, kaybetsin Allah seni!"Allah seni zayi etsin, kaybetsin Allah seni! Beni mahvettiğin gibi, zayi ettiğin gibi eksik kusurlu bıraktığın gibiBeni mahvettiğin gibi, zayi ettiğin gibi eksik kusurlu bıraktığın gibi Allah da seni zayi etsin!" diye beddua eder. Allah da seni zayi etsin!" diye beddua eder.

Melekler bu ibadeti gökyüzüne götürmek isterler amaMelekler bu ibadeti gökyüzüne götürmek isterler ama bu namaz üzerinde zulmet, karanlıklar, karalar olarak göğe doğru çıkarbu namaz üzerinde zulmet, karanlıklar, karalar olarak göğe doğru çıkar ve semanın kapıları ona kapanır.ve semanın kapıları ona kapanır. Dergâh-ı izzete yol vermezler.Dergâh-ı izzete yol vermezler. Eski elbisenin buruşturulduğu, dürüldüğü, kâğıdın kartopu gibi yapılıp uzaktan sepete atıldığı gibi bu namaz katlanır, buruşturulur. Eski elbisenin buruşturulduğu, dürüldüğü, kâğıdın kartopu gibi yapılıp uzaktan sepete atıldığı gibi bu namaz katlanır, buruşturulur.

Efendimiz elbiseye benzetiyor.Efendimiz elbiseye benzetiyor. Eski elbisenin buruşturulup toplandığı gibi bu namaz da derlenir toplanır bükülür;Eski elbisenin buruşturulup toplandığı gibi bu namaz da derlenir toplanır bükülür; "Al kıldığın namazı!" diye bu namazı kılan adamın yüzüne çarpılır. "Al kıldığın namazı!" diye bu namazı kılan adamın yüzüne çarpılır.

Übâde hazretleri rivayet etmiş, Taberânî'nin kitabında var, daha başka kitaplarda da var. Übâde hazretleri rivayet etmiş, Taberânî'nin kitabında var, daha başka kitaplarda da var.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Benzer konularda çok hadîs-i şerîf var. Namaz insana dua ediyor, beddua ediyor. Benzer konularda çok hadîs-i şerîf var. Namaz insana dua ediyor, beddua ediyor. Kur'ân-ı Kerîm insana dua ediyor, beddua edebiliyor.Kur'ân-ı Kerîm insana dua ediyor, beddua edebiliyor. Acayip işler bunlar! Bir şahsiyet-i mâneviyesi oluyor ve dua ediyor. Acayip işler bunlar! Bir şahsiyet-i mâneviyesi oluyor ve dua ediyor.

Kur'ân-ı Kerîm, kabirde insana yoldaş oluyor. Hem de nasıl bir yoldaş?Kur'ân-ı Kerîm, kabirde insana yoldaş oluyor. Hem de nasıl bir yoldaş? Kabirde bir insan suretinde, güzel, sevimli, sempatik bir arkadaş geliyor. Kabirde bir insan suretinde, güzel, sevimli, sempatik bir arkadaş geliyor.

"Sen kimsin? Seni çok sevdim. 'Burada yalnız kalacağım' diye korkuyordum,"Sen kimsin? Seni çok sevdim. 'Burada yalnız kalacağım' diye korkuyordum, hoş geldin, içimi rahatlattın, şu karanlık yerde senin arkadaş olman hoşuma gitti.hoş geldin, içimi rahatlattın, şu karanlık yerde senin arkadaş olman hoşuma gitti. Demek ki yalnız değilmişim, korkum geçti. Kimsin sen?" Demek ki yalnız değilmişim, korkum geçti. Kimsin sen?"

"Ben senin okuduğun Mülk sûresiyim." "Ben senin okuduğun Mülk sûresiyim."

Allah Allah! Sübhanallah! Hadisleri tenkit edecek değiliz, hadislerden bir şey öğreneceğiz.Allah Allah! Sübhanallah! Hadisleri tenkit edecek değiliz, hadislerden bir şey öğreneceğiz. Allah celle celalüh namazlara, ibadetlere, sûrelere böyle şahsiyet-i mâneviyeler veriyor,Allah celle celalüh namazlara, ibadetlere, sûrelere böyle şahsiyet-i mâneviyeler veriyor, şefaat ediyorlar, beddua ediyorlar. Biz Allah'ın âlemlerini, âlemlerin kanunlarını bilemiyoruz.şefaat ediyorlar, beddua ediyorlar.

Biz Allah'ın âlemlerini, âlemlerin kanunlarını bilemiyoruz.
Efendimiz'in bildirdiğinden gözümüzü açarsak açarız, anlayan anlıyor.Efendimiz'in bildirdiğinden gözümüzü açarsak açarız, anlayan anlıyor. Mesela evliyâullahtan birisine soruyorlar: Mesela evliyâullahtan birisine soruyorlar:

"Hocam! Şu söz hadîs-i şerîf midir? "Değildir." "Hocam! Şu söz hadîs-i şerîf midir?

"Değildir."

Ümmî adam, hiç okumamış, mektep medrese görmemiş. Ümmî adam, hiç okumamış, mektep medrese görmemiş.

Başka bir sözü soruyorlar: "Hadîs-i şerîf midir." Evet, hadîs-i şerîftir." Başka bir sözü soruyorlar:

"Hadîs-i şerîf midir."

Evet, hadîs-i şerîftir."

Maksat imtihan etmek değil mi? Maksat imtihan etmek değil mi?

Bir başka söz tertipliyorlar, yarısı hadîs-i şerîf yarısı hadîs-i şerîf değil. Bir başka söz tertipliyorlar, yarısı hadîs-i şerîf yarısı hadîs-i şerîf değil. Karıştırıyorlar, karma okuyorlar. "Hocam! Bu hadîs-i şerîf midir?" Karıştırıyorlar, karma okuyorlar.

"Hocam! Bu hadîs-i şerîf midir?"

Doğru değil; ama hocanın hocalığını, ârifliğini, evliyâlığını denemek istiyorlar. Doğru değil; ama hocanın hocalığını, ârifliğini, evliyâlığını denemek istiyorlar.

"Şurasına kadar hadîs-i şerîf, sonrası hadîs-i şerif değil." diyor. Biliyor. Ümmî. "Şurasına kadar hadîs-i şerîf, sonrası hadîs-i şerif değil." diyor.

Biliyor. Ümmî.

"Hocam! Nereden biliyorsun?" diyorlar? "Hocam! Nereden biliyorsun?" diyorlar?

"Siz hadîs-i şerîfi söylerken ağzınızdan bir yeşil nur çıkıyor, anlıyorum."Siz hadîs-i şerîfi söylerken ağzınızdan bir yeşil nur çıkıyor, anlıyorum. Hadis olmadığı zaman çıkmıyor; o tarafın hadis olmadığını anlıyorum." Hadis olmadığı zaman çıkmıyor; o tarafın hadis olmadığını anlıyorum."

Allah ona öyle bildiriyor. Allah ona öyle bildiriyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Size tıbbî bir izahat vereyim. Biz etrafımızı görüyoruz, ışığı görüyoruz. Size tıbbî bir izahat vereyim. Biz etrafımızı görüyoruz, ışığı görüyoruz.

Nasıl görüyoruz? Nasıl görüyoruz?

Gözümüze ışık geliyor, mercekten geçiyor,Gözümüze ışık geliyor, mercekten geçiyor, gözün arkasındaki hassas tabakaya bu görüntü düşüyor; o kadar. gözün arkasındaki hassas tabakaya bu görüntü düşüyor; o kadar.

Duvara görüntü düştü; sonra ne oluyor? Duvara görüntü düştü; sonra ne oluyor?

Ondan sonra o duvardaki sinir uçları; buraya düşen ışıklardan aldıkları uyarıları beyne götürüyorlar,Ondan sonra o duvardaki sinir uçları; buraya düşen ışıklardan aldıkları uyarıları beyne götürüyorlar, sinirler oradan tel gibi elektrik alıyor, bu irkilmeyi beyne götürüyorlar. Bir elektrik uyarısı. sinirler oradan tel gibi elektrik alıyor, bu irkilmeyi beyne götürüyorlar. Bir elektrik uyarısı.

Beynimiz bu ışığı görüyor mu? Beynimiz bu ışığı görüyor mu?

Görmüyor. Işıktan hiç haberi yok ama o sinyallerden "Dışarıda şu kadar insan var, Görmüyor. Işıktan hiç haberi yok ama o sinyallerden "Dışarıda şu kadar insan var, bu kadar kafa var, bu kadar ışık var, ağaç var, çiçek var." diye beyin her şeyi görüyor. bu kadar kafa var, bu kadar ışık var, ağaç var, çiçek var." diye beyin her şeyi görüyor.

Halbuki beyne gelen nedir? Halbuki beyne gelen nedir?

Her taraftan beyne gelen elektrik sinyalidir. Her taraftan beyne gelen elektrik sinyalidir.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Burnumuzdan, elimizden, parmak ucumuzdan, ayağımızdan,Burnumuzdan, elimizden, parmak ucumuzdan, ayağımızdan, kulağımızdan, gözümüzden, koklama duygumuzdan, tatma duygumuzdan beyne gelen nedir? kulağımızdan, gözümüzden, koklama duygumuzdan, tatma duygumuzdan beyne gelen nedir?

Hepsi bir duvarda bitiyor; oradan öteye elektrik sinyali gidiyor, amaHepsi bir duvarda bitiyor; oradan öteye elektrik sinyali gidiyor, ama Allah beynimize dışarıdaki olayları gösteriyor, ışıkları gösteriyor, tatları anlattırıyor.Allah beynimize dışarıdaki olayları gösteriyor, ışıkları gösteriyor, tatları anlattırıyor. Beyin her şeyi sırf sinyallerin dilinden anlıyor, dışarıyı yorumluyor ve böyle görüyor. Beyin her şeyi sırf sinyallerin dilinden anlıyor, dışarıyı yorumluyor ve böyle görüyor.

Kudrete bak! Tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-hâlikîn. Kudrete bak!

Tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-hâlikîn.

Muazzam sanat, muazzam mühendislik! Mühendisler kurban olsun!Muazzam sanat, muazzam mühendislik! Mühendisler kurban olsun! Muazzam bir iş! Allahu Teâlâ hazretlerinin elektrik sinyallerine şu beyinde yaptırdığı işlere bak. Muazzam bir iş! Allahu Teâlâ hazretlerinin elektrik sinyallerine şu beyinde yaptırdığı işlere bak.

Onun için insanın ilmi, irfanı arttıkça imanı kale gibi oluyor, çelik gibi oluyor.Onun için insanın ilmi, irfanı arttıkça imanı kale gibi oluyor, çelik gibi oluyor. Atom bombasının sarsamayacağı çelik gibi oluyor. Neden? Atom bombasının sarsamayacağı çelik gibi oluyor.

Neden?

Görüyor, işlerin mükemmelliğini görüyor, iç yüzünü alim adam daha iyi anlıyor. Görüyor, işlerin mükemmelliğini görüyor, iç yüzünü alim adam daha iyi anlıyor.

Işık nereden gelir nereye gider? Cahil adam düşünür mü hiç?Işık nereden gelir nereye gider? Cahil adam düşünür mü hiç? Gözün içinde mercek mi var? Arka tarafında sinir mi var? Gözün içinde mercek mi var? Arka tarafında sinir mi var?

Beyin nedir, bilmez. Bunu doktorlar biliyor ama alim olan,Beyin nedir, bilmez. Bunu doktorlar biliyor ama alim olan, doktor olan bilince Allah'a sevgisi, bağlılığı, saygısı, inancı daha kuvvetleniyor.doktor olan bilince Allah'a sevgisi, bağlılığı, saygısı, inancı daha kuvvetleniyor. Demek ki insanın inancı eksikse bilgisi, irfanı,Demek ki insanın inancı eksikse bilgisi, irfanı, yorumlaması noksan oluyor,dikkat etmiyor, olayları kaçırıyor. yorumlaması noksan oluyor,dikkat etmiyor, olayları kaçırıyor. Polis bile parmak izlerini değerlendiriyor, katili buluyor da insan bu koca koca delilleri görmüyor.Polis bile parmak izlerini değerlendiriyor, katili buluyor da insan bu koca koca delilleri görmüyor. Gözünün önüne gelen koca koca kâinâtın her olayı birer delil; ama onları görmüyor, anlayamıyor. Gözünün önüne gelen koca koca kâinâtın her olayı birer delil; ama onları görmüyor, anlayamıyor.

O halde yorumlamada bir terbiye noksanlığı var.O halde yorumlamada bir terbiye noksanlığı var. Bir insanın olaylara bilimsel açıdan bakıpBir insanın olaylara bilimsel açıdan bakıp olayları bilimsel yönden değerlendirip kıymetini anlama kabiliyeti olması lazım. olayları bilimsel yönden değerlendirip kıymetini anlama kabiliyeti olması lazım.

"Hocam buyur, kırmızı renkli bir taş." "Hocam buyur, kırmızı renkli bir taş."

İyi buyur bu da bir taş; ama bunun hangisi elmas hangisi cam? İyi buyur bu da bir taş; ama bunun hangisi elmas hangisi cam?

Ben hocayım; bunun yakut olanıyla cam olanını ayırt edemem,Ben hocayım; bunun yakut olanıyla cam olanını ayırt edemem, ama kuyumcu gözüne bir küçük büyüteç takıyor, yakından bir inceliyor,ama kuyumcu gözüne bir küçük büyüteç takıyor, yakından bir inceliyor, "Tamam, bu yüzüğün taşı yakuttur." diyor, anlıyor. Erbabı anlıyor da cahil anlamıyor. "Tamam, bu yüzüğün taşı yakuttur." diyor, anlıyor. Erbabı anlıyor da cahil anlamıyor.

Cahil olduğu, anlamadığı için dedesinden kalma kıymetli yakut yüzüğü götürüp olmadık fiyata satıyor.Cahil olduğu, anlamadığı için dedesinden kalma kıymetli yakut yüzüğü götürüp olmadık fiyata satıyor. Onun için her şeyi yorumlamayı bilmek, kıymetini anlamak, Onun için her şeyi yorumlamayı bilmek, kıymetini anlamak, eline geçen parçanın antika değerini, kuyumcu değerini, cevahir bedestenindeki değerini görebilmek lazım.eline geçen parçanın antika değerini, kuyumcu değerini, cevahir bedestenindeki değerini görebilmek lazım. Anlayamazsa pırlantaları, yakutları, zümrütleri, incileri, kaçırır; her şeyi dümdüz taş gibi görür.Anlayamazsa pırlantaları, yakutları, zümrütleri, incileri, kaçırır; her şeyi dümdüz taş gibi görür. Taş ama bu kıymetli taş, ötekisi kaldırım taşı; ikisi arasında çok fark var. Taş ama bu kıymetli taş, ötekisi kaldırım taşı; ikisi arasında çok fark var.

İnsan bu yorumlamaları yapacak bir zihin terbiyesine ermeli.İnsan bu yorumlamaları yapacak bir zihin terbiyesine ermeli. "Niye bu böyle oldu?" diye soru sormalı, cevabını aramalı."Niye bu böyle oldu?" diye soru sormalı, cevabını aramalı. Bulunca da takdir edebilmeli; "Bu güzel yahu bunda büyük bir sanat var." diyebilmeli. Bulunca da takdir edebilmeli; "Bu güzel yahu bunda büyük bir sanat var." diyebilmeli.

Parmaklarımızı oynatıyoruz.Parmaklarımızı oynatıyoruz. Parmakla tutmak, yazmak, konuşmak ve düşünmek işinin ne olağanüstü bir olay, ne harika, ne muazzam bir iş olduğunu hiç kimse bilmez. Parmakla tutmak, yazmak, konuşmak ve düşünmek işinin ne olağanüstü bir olay, ne harika, ne muazzam bir iş olduğunu hiç kimse bilmez.

Neden? Bedava! Bedava olduğundan bilmiyor.Neden?

Bedava!

Bedava olduğundan bilmiyor.
Anasından babasından gelmiş, bedava olduğundan kıymetini bilmiyor. Anasından babasından gelmiş, bedava olduğundan kıymetini bilmiyor.

İlk defa bir sanayi sergisine gitmiştim.İlk defa bir sanayi sergisine gitmiştim. Teknolojinin büyük buluşu atom reaktöründe, Teknolojinin büyük buluşu atom reaktöründe, bir şişenin içindeki suyu ötekisine boşaltmak için bir suni el yapmışlar.bir şişenin içindeki suyu ötekisine boşaltmak için bir suni el yapmışlar. Adam iki buçuk metre kalınlığındaki radyasyon geçmeyen şeyin ötesindeki Adam iki buçuk metre kalınlığındaki radyasyon geçmeyen şeyin ötesindeki atom radyasyonlu maddeyi şöyle tutturtuyor, boşalttırıyor.atom radyasyonlu maddeyi şöyle tutturtuyor, boşalttırıyor. Kargacık burgacık aletle, uzantılı kolları eklemleri vesaireleri,Kargacık burgacık aletle, uzantılı kolları eklemleri vesaireleri, tam eller gibi de yapamıyor ama işte zar zor biraz tutuyor.tam eller gibi de yapamıyor ama işte zar zor biraz tutuyor. "Onu ona boşaltabiliyor." diye sanayi sergisinde "büyük başarı" diye göstermişlerdi. "Onu ona boşaltabiliyor." diye sanayi sergisinde "büyük başarı" diye göstermişlerdi.

Bunun âlâsı bende var.Bunun âlâsı bende var. Bedavadan âlâsı var; tutuyorum, anlıyorum, yazıyorum, dokunduğum zaman seziyorum. Bedavadan âlâsı var; tutuyorum, anlıyorum, yazıyorum, dokunduğum zaman seziyorum. Öyle âmâ insanlar var ki dokununca görüyor, anlıyor.Öyle âmâ insanlar var ki dokununca görüyor, anlıyor. Yüzünü eliyle bir yokluyor, şıp diye anlıyor. Yüzünü eliyle bir yokluyor, şıp diye anlıyor.

Bizim burada âmâ bir hafız vardı. Allah rahmet eylesin.Bizim burada âmâ bir hafız vardı. Allah rahmet eylesin. Beş vakit namaza gelirdi. Evine gitmiş, kapıdan girmiş, anlamış ki evde hırsız var.Beş vakit namaza gelirdi. Evine gitmiş, kapıdan girmiş, anlamış ki evde hırsız var. İki gözü âmâ.İki gözü âmâ. Kendisi babayiğit de… Kapıyı kapatmış, hırsızı yakalamış. Kendisi babayiğit de… Kapıyı kapatmış, hırsızı yakalamış. İki gözü gören hırsız, iki gözü görmeyen hafıza yakalanıyor. İki gözü gören hırsız, iki gözü görmeyen hafıza yakalanıyor. Bu büyük bir şey! Allah'ın insana verdiği büyük kabiliyetler var. Bu büyük bir şey! Allah'ın insana verdiği büyük kabiliyetler var.

Allah; namaza da, Kur'ân-ı Kerîm'e de, sûre-i celîleye de kabiliyet verir.Allah; namaza da, Kur'ân-ı Kerîm'e de, sûre-i celîleye de kabiliyet verir. Hatta eller, ayaklar insanın aleyhinde şahitlik yapacak.Hatta eller, ayaklar insanın aleyhinde şahitlik yapacak. Âhirette günahkârın eli; "Hırsızlığı ben yaptım, uzandım, aldım." diyecek. Âhirette günahkârın eli; "Hırsızlığı ben yaptım, uzandım, aldım." diyecek. Ayağı; "Ben o yasak yere yürüdüm, vardım." diyecek. Sahibi inkâr etse bile onlar şahitlik edecek. Ayağı; "Ben o yasak yere yürüdüm, vardım." diyecek. Sahibi inkâr etse bile onlar şahitlik edecek.

Lime şehidtüm aleynâ. Adam kendi uzuvlarına çatıyor: Lime şehidtüm aleynâ.

Adam kendi uzuvlarına çatıyor:

"Niye benim aleyhime şahitlik yaptın?" Orası Mahkeme-i Kübrâ da ondan. "Niye benim aleyhime şahitlik yaptın?"

Orası Mahkeme-i Kübrâ da ondan.

Entekana'llahü'llezî entaka külle şey'.Entekana'llahü'llezî entaka külle şey'. "Her şeyi konuşturmaya kudret-i külliyyesi olan âlemlerin Rabbi beni konuşturdu." diyor. "Her şeyi konuşturmaya kudret-i külliyyesi olan âlemlerin Rabbi beni konuşturdu." diyor.

"Konuşmamak benim elimde mi, Allah konuşturunca konuşmamak mümkün mü?" demek istiyor. "Konuşmamak benim elimde mi, Allah konuşturunca konuşmamak mümkün mü?" demek istiyor.

Susturunca konuşmak mümkün mü? Her şey O'nun kudretinde.Susturunca konuşmak mümkün mü?

Her şey O'nun kudretinde.
Bunu anladığı zaman insan kâinâtın esrârını çözer, kulluğun zevkine varır, Bunu anladığı zaman insan kâinâtın esrârını çözer, kulluğun zevkine varır, Hâlık'ını bulur ve evliyâ olur. Hâlık'ını bulur ve evliyâ olur.

Daha ne istiyorsun? Allah'ın, kâinâtın sahibinin dostu olmaktan güzel bir şey var mı? Daha ne istiyorsun?

Allah'ın, kâinâtın sahibinin dostu olmaktan güzel bir şey var mı?

Burada birimizin arkada kuvvetli bir akrabamız olsa efe gibi dolaşırız. "Kemeri bağla ya!" Burada birimizin arkada kuvvetli bir akrabamız olsa efe gibi dolaşırız.

"Kemeri bağla ya!"

"Lüzum yok, polis müdürü tanıdığım." "Yahu bu tabancayı nasıl taşıyorsun?" "Lüzum yok, polis müdürü tanıdığım."

"Yahu bu tabancayı nasıl taşıyorsun?"

"Aldırma, filanca ahbabım!" "Şu işi nasıl yapıyorsun?" "Vali tanıdığım." "Aldırma, filanca ahbabım!"

"Şu işi nasıl yapıyorsun?"

"Vali tanıdığım."

Kâinâtın sahibi celle celalüh, Rabbü'l-âlemîn hazretleri seni seviyor, koruyor. Kâinâtın sahibi celle celalüh, Rabbü'l-âlemîn hazretleri seni seviyor, koruyor.

Senin sırtın yere gelir mi? Abdest ve namaz niye bu kadar önemli? Senin sırtın yere gelir mi?

Abdest ve namaz niye bu kadar önemli?

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

İnsanların vazifesi Allah'ı bulmak. Gerisi hep angarya, fasarya, boş.İnsanların vazifesi Allah'ı bulmak. Gerisi hep angarya, fasarya, boş. Allah'ı bulacaksın. Seni yaratanı bileceksin, bu bir saklambaç değil, her şey gün gibi ortada, aşikâr.Allah'ı bulacaksın. Seni yaratanı bileceksin, bu bir saklambaç değil, her şey gün gibi ortada, aşikâr. Rabbini bileceksin, aptallık, körlük etmeyeceksin, Rabbi'ni bulacaksın! Hayatın mânası ve gayesi bu!Rabbini bileceksin, aptallık, körlük etmeyeceksin, Rabbi'ni bulacaksın! Hayatın mânası ve gayesi bu! Allah'ı bulmak, Allah'tan kopmamak, Allah'a âsi olmamak, Allah'a itaat etmek, Allah'ı unutmamak... Allah'ı bulmak, Allah'tan kopmamak, Allah'a âsi olmamak, Allah'a itaat etmek, Allah'ı unutmamak...

Ve lâ tekûnû ke'l-lezîne nesu'l-lâh. "Sakın Allah'ı unutanlar gibi olmayın." Ve lâ tekûnû ke'l-lezîne nesu'l-lâh. "Sakın Allah'ı unutanlar gibi olmayın."

Allah, unutmamayı, hatırda tutmayı emrediyor. Allah, unutmamayı, hatırda tutmayı emrediyor.

Dervişler niye zikre düşmüşler? Dervişler niye zikre düşmüşler?

Allah unutmamayı emretmiş, hatırlanmayı emretmiş; derviş, akıllı müslüman da ondan.Allah unutmamayı emretmiş, hatırlanmayı emretmiş; derviş, akıllı müslüman da ondan. Allah'ın emrini tutuyor. Unutmamak lazım. Unutmamanın şekli nedir? Allah'ın emrini tutuyor. Unutmamak lazım.

Unutmamanın şekli nedir?

Unutmamanın şekli namazdır. Günde beş defa Allah'ın huzuruna çıkıyorsun, ibadet ediyorsun.Unutmamanın şekli namazdır. Günde beş defa Allah'ın huzuruna çıkıyorsun, ibadet ediyorsun. Beş defa uyarı. Günde beş defa hatırladın mı, bayağı kuvvetli bir hatırlama olur. Beş defa uyarı. Günde beş defa hatırladın mı, bayağı kuvvetli bir hatırlama olur.

Arada ne olacak? Namazların arasındaki zamanlarda da zikir var.Arada ne olacak?

Namazların arasındaki zamanlarda da zikir var.
Allah, lâ ilâhe illallah dersin, o zaman da hatırlama devam eder.Allah, lâ ilâhe illallah dersin, o zaman da hatırlama devam eder. Daima zikr ü fikirde, sevapta, kazançta bir insan olursun. Daima zikr ü fikirde, sevapta, kazançta bir insan olursun.

Namaz bir insan için fevkalâde önemli. Allah onun için emretmiş. Angarya değil Namaz bir insan için fevkalâde önemli. Allah onun için emretmiş. Angarya değil

Zaten biz Allah'a ne yapabiliriz? Zaten her şeyi bize O veriyor.Zaten biz Allah'a ne yapabiliriz?

Zaten her şeyi bize O veriyor.
Maaşımız, varlığımız, hayatımız, rızkımız, sağlığımız, sıhhatimiz O'ndan. Maaşımız, varlığımız, hayatımız, rızkımız, sağlığımız, sıhhatimiz O'ndan. Biz Allah'a ne yapabiliriz? Hiçbir şey yapamayız.Biz Allah'a ne yapabiliriz? Hiçbir şey yapamayız. Biz Allah'a el açarız, sadece isteriz; "Daha ver, yâ Rabbi!" Biz Allah'a el açarız, sadece isteriz; "Daha ver, yâ Rabbi!"

İşimiz istemek, dua. İsteriz, bir de "Emretmiş." diye ibadet ediyoruz. İşimiz istemek, dua. İsteriz, bir de "Emretmiş." diye ibadet ediyoruz.

Yoksa bu ibadetten ne olacak? Birisi sana gelse; Yoksa bu ibadetten ne olacak?

Birisi sana gelse;

"Hacı Bey! Ben şurada dört defa eğileceğim, kalkacağım, çıkar bana beş bin lira ver." dese; "Hacı Bey! Ben şurada dört defa eğileceğim, kalkacağım, çıkar bana beş bin lira ver." dese;

"Hadi oradan! Sen kimi kandırıyorsun? Herkes iner kalkar, git işine." dersin. "Hadi oradan! Sen kimi kandırıyorsun? Herkes iner kalkar, git işine." dersin.

"Haylaz! Çalış da biraz alnının teriyle para kazan." dersin. "Haylaz! Çalış da biraz alnının teriyle para kazan." dersin.

Burada bizim yaptığımız nedir? Burada bizim yaptığımız nedir?

Dört defa eğilip kalkıyoruz, ondan sonra Allah'tan olmadık şeyler istiyoruz: Dört defa eğilip kalkıyoruz, ondan sonra Allah'tan olmadık şeyler istiyoruz:

"Cenneti ver yâ Rabbi! Köşkler ver yâ Rabbi!" Bu, bunun bedeli mi? Değil. "Cenneti ver yâ Rabbi! Köşkler ver yâ Rabbi!"

Bu, bunun bedeli mi?

Değil.

Biz bu ibadetleri "Allah emretmiş" olduğu için yapıyoruz.Biz bu ibadetleri "Allah emretmiş" olduğu için yapıyoruz. Yoksa biz kendimiz kaç para ederiz ki bizden çıkan şey bir para etsin.Yoksa biz kendimiz kaç para ederiz ki bizden çıkan şey bir para etsin. Hepsi âciz nâçiz kullardır, Allah'ın kullarıdır.Hepsi âciz nâçiz kullardır, Allah'ın kullarıdır. İbadete kudreti de, aklı da, fikri de, imanı da zaten O veriyor; İbadete kudreti de, aklı da, fikri de, imanı da zaten O veriyor; ibadet de, kul da, kulun yaptığı şeyler de O'nun. ibadet de, kul da, kulun yaptığı şeyler de O'nun.

Bir insanın kölesi olsa; "Bahçede çalıştırıyorsun." diye bahçenin mahsulü kölenin mi? Bir insanın kölesi olsa; "Bahçede çalıştırıyorsun." diye bahçenin mahsulü kölenin mi?

Elma da, bahçe de, köle de senin. Elma da, bahçe de, köle de senin.

Biz Allah'ın kullarıyız, yani köleleriyiz, her şeyimiz O'nun.Biz Allah'ın kullarıyız, yani köleleriyiz, her şeyimiz O'nun. Bizim O'ndan bir şey istemeye hakkımız yok. Bizim O'ndan bir şey istemeye hakkımız yok.

Biz namazı niye kılıyoruz? "Allah emretti." diye. Biz namazı niye kılıyoruz?

"Allah emretti." diye.

İstemeye hakkımız yok ama niye istiyoruz? "İsteyin, demiş." diye. İstemeye hakkımız yok ama niye istiyoruz?

"İsteyin, demiş." diye.

Peygamber Efendimiz; "Dua ibadettir." diyor. Peygamber Efendimiz;

"Dua ibadettir." diyor.

ed-Duâü hüve'l-ibâdetü.ed-Duâü hüve'l-ibâdetü. Hem de el takısıyla öyle kuvvetli söylüyor ki; "Dua ibadetin ta kendisidir." Hem de el takısıyla öyle kuvvetli söylüyor ki; "Dua ibadetin ta kendisidir."

Allah, "Bana dua edin." demiş. Allah, "Bana dua edin." demiş.

Fe-kâle Rabbükümü'd'ûnî estecib lekum. "Bana dua edin!"Fe-kâle Rabbükümü'd'ûnî estecib lekum. "Bana dua edin!" "Baş üstüne!" diyoruz, ondan yapıyoruz; yoksa yüzümüz yok."Baş üstüne!" diyoruz, ondan yapıyoruz; yoksa yüzümüz yok. Huzuruna çıkamayız, arka taraflara saklanırız, kaçarız, yüzümüz kara.Huzuruna çıkamayız, arka taraflara saklanırız, kaçarız, yüzümüz kara. Yüzümüz yok ama emrettiği için ibadet olduğundan huzuruna çıkıyoruz, dua ediyoruz.Yüzümüz yok ama emrettiği için ibadet olduğundan huzuruna çıkıyoruz, dua ediyoruz. Eksiğimiz çok, suçumuz çok, boynumuz bükük, yüzümüz kara elimiz boş; her şey O'nun.Eksiğimiz çok, suçumuz çok, boynumuz bükük, yüzümüz kara elimiz boş; her şey O'nun. O'nun rahmetinden, lütfundan oluyor. O'nun rahmetinden, lütfundan oluyor.

Bu ibadetlerinin hepsinin çok faydası, çok sevabı var.Bu ibadetlerinin hepsinin çok faydası, çok sevabı var. Allah, faydalı olduğundan emretmiş; bir de "Kullarım yapsın." diye mükâfat vaad etmiş.Allah, faydalı olduğundan emretmiş; bir de "Kullarım yapsın." diye mükâfat vaad etmiş. Ama faydası zaten bizim. Bizim faydamız olan şeyi emretmiş, yapıyoruz.Ama faydası zaten bizim. Bizim faydamız olan şeyi emretmiş, yapıyoruz. Allah bir de mükâfat veriyor. Rabbimiz'in rahmeti bol, engin, hazineleri sonsuz, ihsânı geniş. Allah bir de mükâfat veriyor. Rabbimiz'in rahmeti bol, engin, hazineleri sonsuz, ihsânı geniş.

Bu beş vakit namaz üç vakte inse olmaz mı? Bu beş vakit namaz üç vakte inse olmaz mı?

Olmaz, az gelir. Bu beş vakit, tam yerli yerinde.Olmaz, az gelir. Bu beş vakit, tam yerli yerinde. Eğer başka türlüsü hayırlı olsaydı Allah onu emrederdi. Eğer başka türlüsü hayırlı olsaydı Allah onu emrederdi.

Ne güzel! Beş vakit sabah kalkıyorsun, erken vakitte abdest alıyorsun.Ne güzel! Beş vakit sabah kalkıyorsun, erken vakitte abdest alıyorsun. Sıhhate, akla, mantığa, iş hayatına, kalkınmaya, refaha, her şeye uygun.Sıhhate, akla, mantığa, iş hayatına, kalkınmaya, refaha, her şeye uygun. Kalkıyorsun, tertemiz yıkanıyorsun canlanıyorsun, Allah'a ibadet edip işine öyle gidiyorsun. Kalkıyorsun, tertemiz yıkanıyorsun canlanıyorsun, Allah'a ibadet edip işine öyle gidiyorsun.

Her sabah dükkânımız besmeleyle açılır.Her sabah dükkânımız besmeleyle açılır. Ne güzel, öğle vakti geliyor, karnın acıktığı zamanda namaz vakti.Ne güzel, öğle vakti geliyor, karnın acıktığı zamanda namaz vakti. Gidiyorsun Rabbine, bir daha ibadet, arz-ı ubûdiyet ediyorsun: Gidiyorsun Rabbine, bir daha ibadet, arz-ı ubûdiyet ediyorsun:

"Ben senin kulunum yâ Rabbi! Sen benim Rabbimsin, sana hamd olsun, şükürler olsun." "Ben senin kulunum yâ Rabbi! Sen benim Rabbimsin, sana hamd olsun, şükürler olsun."

Hamd u senâlar ediyorsun, huzuruna bir varıp işine dönüyorsun. Hamd u senâlar ediyorsun, huzuruna bir varıp işine dönüyorsun.

İkindi vakti işler karışık, şu dünya işleri dursun. İkindi vakti işler karışık, şu dünya işleri dursun. "Sana hamd ederim, seni tesbih ederim, sen ekbersin, en büyük sensin yâ Rabbi!" diye Allah'ın huzuruna tekrar gidiyorsun. "Sana hamd ederim, seni tesbih ederim, sen ekbersin, en büyük sensin yâ Rabbi!" diye Allah'ın huzuruna tekrar gidiyorsun.

"Allahu Ekber" sözünü bilen bir insan gider de başkasına sen en büyüksün der mi? "Allahu Ekber" sözünü bilen bir insan gider de başkasına sen en büyüksün der mi?

"Falanca en büyük!" Öyle şey olur mu ya? "Allahu Ekber" dedikten sonra başkası en büyük olur mu? "Falanca en büyük!"

Öyle şey olur mu ya?

"Allahu Ekber" dedikten sonra başkası en büyük olur mu?

İnsanlar şaşırdı mı çok fena şaşırıyorlar. İnsanlar şaşırdı mı çok fena şaşırıyorlar.

İkindide böyle yapıyorsun. Güneş batarken ortalığa bir hüzün çöküyor, bir karanlık çöküyor;İkindide böyle yapıyorsun. Güneş batarken ortalığa bir hüzün çöküyor, bir karanlık çöküyor; tekrar Allah'ın huzuruna gidiyorsun, hamd ediyorsun, şükrediyorsun.tekrar Allah'ın huzuruna gidiyorsun, hamd ediyorsun, şükrediyorsun. Yatma vakti geliyor, artık tâkatin kalmamış, yorulmuşsun. Yatma vakti geliyor, artık tâkatin kalmamış, yorulmuşsun.

Uyuyacaksın, seni kim koruyacak? Uyuyacaksın, seni kim koruyacak?

Allah koruyacak. Zelzeleden, yılandan, çıyandan o koruyacak.Allah koruyacak. Zelzeleden, yılandan, çıyandan o koruyacak. Birisini bir böcek mi yılan mı soktu da Peygamber Efendimiz; "Şu duayı okusaydın." sokmazdı. Birisini bir böcek mi yılan mı soktu da Peygamber Efendimiz; "Şu duayı okusaydın." sokmazdı.

Eûzü bi-kelimâti'l-lâhi tâmmeti ve esmâihî küllehâ min şerri mâ halaka ve zeraa ve berea. Eûzü bi-kelimâti'l-lâhi tâmmeti ve esmâihî küllehâ min şerri mâ halaka ve zeraa ve berea.

Başka dualar da var; "Bunu okusaydı sokamazdı." buyuruyor. Başka dualar da var; "Bunu okusaydı sokamazdı." buyuruyor.

Sahabeden bir grup bir obaya gittiler, çölde adamlar onları misafir etmedi.Sahabeden bir grup bir obaya gittiler, çölde adamlar onları misafir etmedi. Mübarekler ne yapsınlar? Allah Resûlü'nün sahabesi bunlar, mübarek insanlar.Mübarekler ne yapsınlar? Allah Resûlü'nün sahabesi bunlar, mübarek insanlar. Kenara yatıp uyudular ama sen Allah'ın Resûlü'nün sahabesini misafir etmezsen rahat eder misin? Kenara yatıp uyudular ama sen Allah'ın Resûlü'nün sahabesini misafir etmezsen rahat eder misin?

Kabilenin reisini bilek gibi kalın zehirli bir yılan soktu.Kabilenin reisini bilek gibi kalın zehirli bir yılan soktu. Başladı vücudu şişmeye; davul gibi olacak, patlayacak ölecek. Başladı vücudu şişmeye; davul gibi olacak, patlayacak ölecek.

Neden? Sen misin sahabeyi misafir etmeyen? Neden?

Sen misin sahabeyi misafir etmeyen?
Allah yılanına emretti, git şu herif-i nâşerîfi ısır, hakla, canına oku. Anlasın!Allah yılanına emretti, git şu herif-i nâşerîfi ısır, hakla, canına oku. Anlasın! O zaman cariyenin birisi burnunu kapayarak, örtünerek geldi: O zaman cariyenin birisi burnunu kapayarak, örtünerek geldi:

"Kabilemizin reisini zehirli yılan soktu. Kabile reisimiz ölecek. Tedavi etmesini bilen var mı?" "Kabilemizin reisini zehirli yılan soktu. Kabile reisimiz ölecek. Tedavi etmesini bilen var mı?"

Mübareklerden bir tanesi çıktı; "Ben biliyorum." dedi. Gitti, Kur'ân-ı Kerîm okudu. Mübareklerden bir tanesi çıktı; "Ben biliyorum." dedi. Gitti, Kur'ân-ı Kerîm okudu.

Ne okudu? Ne okudu?

Fâtiha sûresini okudu, adamın şişen vücudu indi, hastalığı geçti, ayağa kalktı. Fâtiha sûresini okudu, adamın şişen vücudu indi, hastalığı geçti, ayağa kalktı.

Neden? O sahabinin diline, o Kur'ân-ı Kerîm'e şifayı veren Allah.Neden?

O sahabinin diline, o Kur'ân-ı Kerîm'e şifayı veren Allah.
İhlâsla okudu. Ondan sonra kabile reisi koyunlar, neler neler hediyeler etti.İhlâsla okudu. Ondan sonra kabile reisi koyunlar, neler neler hediyeler etti. E mübarek, bunu önceden yapsaydın yılan da sokmazdı, başın da derde girmezdi.E mübarek, bunu önceden yapsaydın yılan da sokmazdı, başın da derde girmezdi. Ama işte; o da bir terbiye. Ama işte; o da bir terbiye.

Namaz niyaz ibadet taat kulluk böyle kıymetli. Namaz niyaz ibadet taat kulluk böyle kıymetli.

Gelelim arkasındaki hadîs-i şeriflere. Gelelim arkasındaki hadîs-i şeriflere.

İzâ tevaddaa'r-racülu fe-ahsene'l-vudûa sümme harece ile's-salâtiİzâ tevaddaa'r-racülu fe-ahsene'l-vudûa sümme harece ile's-salâti lâ yahrucühû ev lâ yenhezühû illâ iyyâhâ lem yehut hatvetenlâ yahrucühû ev lâ yenhezühû illâ iyyâhâ lem yehut hatveten illâ lem yahtü hatveten illâ rafeahu'llâhu bi-hâ dereceten ve hutta anhü bihî hatîeten. illâ lem yahtü hatveten illâ rafeahu'llâhu bi-hâ dereceten ve hutta anhü bihî hatîeten.

Hadîs-i şerîfi hasenü's-sahîh olarak Tirmizî ve İbn Mâce,Hadîs-i şerîfi hasenü's-sahîh olarak Tirmizî ve İbn Mâce, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

"Kul abdestini güzel aldı, sonra başka bir maksatla, bir dünyevî gayeyle değil"Kul abdestini güzel aldı, sonra başka bir maksatla, bir dünyevî gayeyle değil sırf namaza, ibadete çıktı mı hiçbir adım atmaz ki Allah onu her adımında bir derece yükseltmesinsırf namaza, ibadete çıktı mı hiçbir adım atmaz ki Allah onu her adımında bir derece yükseltmesin ve ondan bir günahını silmesin. Her adımında bir derece yükseltir, bir günahını siler.ve ondan bir günahını silmesin. Her adımında bir derece yükseltir, bir günahını siler. Camiye gelişindeki attığı adımlardan böyle derece kazanır.Camiye gelişindeki attığı adımlardan böyle derece kazanır. Namaz, abdest, namaz için yürüyüş bu kadar önemli, kıymetli, kazançlı, mükâfatlı. Namaz, abdest, namaz için yürüyüş bu kadar önemli, kıymetli, kazançlı, mükâfatlı.

İzahları kısa yapıp sayfanın sonundaki 17. hadîs-i şerife atlıyoruz. İzahları kısa yapıp sayfanın sonundaki 17. hadîs-i şerife atlıyoruz.

İzâ tavaddaa'r-raculü'l-müslimü harecet hatâyâhü min sem'ihî ve basarihî ve yedeyhi ve ricleyhiİzâ tavaddaa'r-raculü'l-müslimü harecet hatâyâhü min sem'ihî ve basarihî ve yedeyhi ve ricleyhi fe-in kaade kaade mağfûren lehû. fe-in kaade kaade mağfûren lehû.

Ebû Ümâme hazretlerinden bu konuda bir başka hadîs-i şerîf: Ebû Ümâme hazretlerinden bu konuda bir başka hadîs-i şerîf:

"Müslüman adam abdest aldı mı günahları kulağından, gözünden, ellerinden ve ayaklarından çıkar."Müslüman adam abdest aldı mı günahları kulağından, gözünden, ellerinden ve ayaklarından çıkar. Artık abdest aldıktan sonra camide oturursaArtık abdest aldıktan sonra camide oturursa affedilmiş, mağfirete mazhar olmuş kul olarak oturur." affedilmiş, mağfirete mazhar olmuş kul olarak oturur."

İnsan bu namazı bırakır mı? İnsan bu namazı bırakır mı?

Namaz dinin direğidir. Dinin direği yıkılır mı kırılır mı namaz bırakılır mı? Din çöker. Namaz dinin direğidir. Dinin direği yıkılır mı kırılır mı namaz bırakılır mı?

Din çöker.

İki eli kanda olsa bırakmayacak. Savaşta olsa bırakmayacak, kılacak.İki eli kanda olsa bırakmayacak. Savaşta olsa bırakmayacak, kılacak. Hastaneye düştük, ameliyat olacağız. Hastaneye düştük, ameliyat olacağız.

Diyorlar ki; "Hocam, üstüm başım kirli, namazı sonra kılacağım." Diyorlar ki;

"Hocam, üstüm başım kirli, namazı sonra kılacağım."

Dedim ki; "Hakiki müslümanlar savaşta bile bırakmamış." Dedim ki;

"Hakiki müslümanlar savaşta bile bırakmamış."

Burada savaş yok, bir şey yok. Su olmazsa taşla, kumla teyemmüm edersin, abdest alırsın. Burada savaş yok, bir şey yok. Su olmazsa taşla, kumla teyemmüm edersin, abdest alırsın. Kıpırdayamıyorsan başınla, başını kıpırdatamıyorsan gözünle îmâ edersin, yine namazı kılarsın. Kıpırdayamıyorsan başınla, başını kıpırdatamıyorsan gözünle îmâ edersin, yine namazı kılarsın.

Namazı terk etmek yok; çünkü bu büyük şeref, büyük mükâfat!Namazı terk etmek yok; çünkü bu büyük şeref, büyük mükâfat! Olgun, ârif, kâmil, mutlu, bahtiyar, sıhhatli, güçlü kuvvetli insan olmanın reçetesi var. Olgun, ârif, kâmil, mutlu, bahtiyar, sıhhatli, güçlü kuvvetli insan olmanın reçetesi var.

Reçetesi ne? İslâm! Reçetesi ne?

İslâm!

Sen müslümanca yaşa, bunların hepsi kendiliğinden olur.Sen müslümanca yaşa, bunların hepsi kendiliğinden olur. 10 kişi seni deviremez; sıhhatin sağlam, ruhun rahat, için dışın aydın,10 kişi seni deviremez; sıhhatin sağlam, ruhun rahat, için dışın aydın, kalbin huzurlu, başın dinç olur;kalbin huzurlu, başın dinç olur; herkes seni sever, melekler sana dua eder, dünyan âhiretin mâmur olur. herkes seni sever, melekler sana dua eder, dünyan âhiretin mâmur olur.

Her derdin devası reçetesi ne? İslâm! Her derdin devası reçetesi ne?

İslâm!

Sen İslâm'ın emirlerini anlayamıyorsan bile yapsan o mükâfatlar olurSen İslâm'ın emirlerini anlayamıyorsan bile yapsan o mükâfatlar olur ama insan bir de anlayarak tadını çıkararak yaparsa onun derecesi çok daha yüksek olur. ama insan bir de anlayarak tadını çıkararak yaparsa onun derecesi çok daha yüksek olur.

Kırkıncı sayfa. Kırkıncı sayfa.

İzâ tavaddaa ahadüküm fe-ahsene vudûahû sümme harece âmiden ile'l-mescidiİzâ tavaddaa ahadüküm fe-ahsene vudûahû sümme harece âmiden ile'l-mescidi fe-lâ yüşebbikenne esâbiahû fe-innehû fî salâtin.fe-lâ yüşebbikenne esâbiahû fe-innehû fî salâtin. "Sizden biriniz abdest almasını güzel yaptığı zaman"Sizden biriniz abdest almasını güzel yaptığı zaman sonra mescidi kast ederek evinden çıktığı zaman, niyeti mescid olarak çıktığı zamansonra mescidi kast ederek evinden çıktığı zaman, niyeti mescid olarak çıktığı zaman sakın ellerini birbirine kilitleyip kenetlemesin. Çünkü o namazdadır." sakın ellerini birbirine kilitleyip kenetlemesin. Çünkü o namazdadır."

Efendimiz, parmakları kilitlemeyi uygun görmemiş. Efendimiz, parmakları kilitlemeyi uygun görmemiş. Çünkü "İnsan namazı beklerken namazda gibidir.Çünkü "İnsan namazı beklerken namazda gibidir. Namazın içinde yapılmaması gereken şeyi, o bekleyiş anında da yapmasın." diye tavsiye buyurmuş. Namazın içinde yapılmaması gereken şeyi, o bekleyiş anında da yapmasın." diye tavsiye buyurmuş.

Müslüman insan. Bir kâfir bunu yapsa o ecri alamaz. Müslüman insan. Bir kâfir bunu yapsa o ecri alamaz.

Bu hadîs-i şerîfte ne dedi? "Mescidi kast ederek, niyeti mescid olarak çıkarsa" dedi. Bu hadîs-i şerîfte ne dedi?

"Mescidi kast ederek, niyeti mescid olarak çıkarsa" dedi.

"Önce kahveye gideyim, oturayım, arkadaşlarla sohbet edeyim, çay içeyim,"Önce kahveye gideyim, oturayım, arkadaşlarla sohbet edeyim, çay içeyim, ezan okununca da oraya giderim." derse olmaz. ezan okununca da oraya giderim." derse olmaz.

Niyetler, şartlar bir bir hadîs-i şerîflerde karşımıza geliyor. Niyetler, şartlar bir bir hadîs-i şerîflerde karşımıza geliyor.

Kırkıncı sayfanın ikinci hadîs-i şerîfi: Kırkıncı sayfanın ikinci hadîs-i şerîfi:

İzâ tavadda'tüm fe'şrebû a'yünekümü'l-mâe mine'l-vüdûiİzâ tavadda'tüm fe'şrebû a'yünekümü'l-mâe mine'l-vüdûi ve lâ tenkudû eydiyeküm fe-innehâ mirvâhu'ş-şeytân. ve lâ tenkudû eydiyeküm fe-innehâ mirvâhu'ş-şeytân.

Abdest almanın usulüyle ilgili bir hadîs-i şerif: Abdest almanın usulüyle ilgili bir hadîs-i şerif:

"Abdest aldığınız zaman gözlerinize abdest suyundan içiriniz." "Abdest aldığınız zaman gözlerinize abdest suyundan içiriniz."

Göz çukur olduğu için yüzünü yıkarken buraya dikkat etmezse abdesti tam olmaz. Göz çukur olduğu için yüzünü yıkarken buraya dikkat etmezse abdesti tam olmaz.

Vadu "abdest suyu" demek. Vadu "abdest suyu" demek. Göz kapaklarının açılması, kapanması dolayısıyla burada fayda var. Göz kapaklarının açılması, kapanması dolayısıyla burada fayda var.

Teşkilat güzel yapılmış, körüklü yapılmış, göz kapanıyor, açılıyor;Teşkilat güzel yapılmış, körüklü yapılmış, göz kapanıyor, açılıyor; onun için "Abdest suyunu gözlerinize iyice içirin.onun için "Abdest suyunu gözlerinize iyice içirin. Ve ellerinizi silkelemeyin; çünkü bu şeytanın yelpazesidir." Silkelemeyi doğru görmemiş. Ve ellerinizi silkelemeyin; çünkü bu şeytanın yelpazesidir."

Silkelemeyi doğru görmemiş.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

İzâ tavaddae fe-eblüğu fi'l-mudmedati ve'l-istinşâku mâ lem tekün sâimâ.İzâ tavaddae fe-eblüğu fi'l-mudmedati ve'l-istinşâku mâ lem tekün sâimâ. "Abdest aldığın zaman ağzına ve burnuna su vermede mübalağa et." "Abdest aldığın zaman ağzına ve burnuna su vermede mübalağa et."

Tam yap, ağzını iyice çalkala, her tarafına iyice gitsin;Tam yap, ağzını iyice çalkala, her tarafına iyice gitsin; burnunun içine su iyice gitsin, iyice temizlensin. burnunun içine su iyice gitsin, iyice temizlensin.

Mâ lem tekün sâimâ. "Oruçlu değilsen." Mâ lem tekün sâimâ. "Oruçlu değilsen."

Oruçluyken o kadar yapılmaz çünkü oynarken insan yutuverir, orucu sakatlanır.Oruçluyken o kadar yapılmaz çünkü oynarken insan yutuverir, orucu sakatlanır. Efendimiz'in tavsiyesi; "Oruçlu olmadığın zaman ağzını güzel çalkala, burnuna iyi su ver." Efendimiz'in tavsiyesi;

"Oruçlu olmadığın zaman ağzını güzel çalkala, burnuna iyi su ver."

Abdestin çok sevabı var, günahlar afv u mağfiret oluyor. Mükâfatı büyük ama abdestin duaları var.Abdestin çok sevabı var, günahlar afv u mağfiret oluyor. Mükâfatı büyük ama abdestin duaları var. Onlar okunmazsa mükâfatlar verilmiyor, insan sadece abdestli oluyor.Onlar okunmazsa mükâfatlar verilmiyor, insan sadece abdestli oluyor. Evet, onunla namaz kılabilir ama dualarını etmediği zaman mükâfatlar kaçıyor.Evet, onunla namaz kılabilir ama dualarını etmediği zaman mükâfatlar kaçıyor. Şarta riayet edilmemiş olduğundan ödüller verilmiyor. Şarta riayet edilmemiş olduğundan ödüller verilmiyor.

Onun için abdest dualarını öğrenin.Onun için abdest dualarını öğrenin. Dua ederek usulüne uygun abdest alın ki sevabınız çok olsun.Dua ederek usulüne uygun abdest alın ki sevabınız çok olsun. Çünkü bu, günde beş defa belki daha fazla yaptığımız bir şey.Çünkü bu, günde beş defa belki daha fazla yaptığımız bir şey. Küçükten başlamışız; 40, 50, 60, 70 yaşına gelmişiz.Küçükten başlamışız; 40, 50, 60, 70 yaşına gelmişiz. Bunu bir yerde bir hoca söylemezse insan öğrenemez.Bunu bir yerde bir hoca söylemezse insan öğrenemez. Bunun söylenilip öğrenilmesi, kazanılması lazım. Bunun söylenilip öğrenilmesi, kazanılması lazım.

Eûzü besmeleyle abdest almaya başlayacak.Eûzü besmeleyle abdest almaya başlayacak. Önce elini yıkayacak, parmaklarının aralarını hilâlleyecek ki bu aralara su gitmeme durumu olmasın.Önce elini yıkayacak, parmaklarının aralarını hilâlleyecek ki bu aralara su gitmeme durumu olmasın. Her tarafa su gitmesi önemli. Sonra diyecek ki; Her tarafa su gitmesi önemli. Sonra diyecek ki;

el-Hamdü li'llâhi'l-lezî ceale'l-mâe tahûran ve ceale'l-İslâme nûrâ.el-Hamdü li'llâhi'l-lezî ceale'l-mâe tahûran ve ceale'l-İslâme nûrâ. "Suyu temizleyici bir malzeme olarak yaratan, onunla bizim temizlenmemizi nasip edip emreden ve İslâm'ı nur kılan Allah'a hamd olsun." "Suyu temizleyici bir malzeme olarak yaratan, onunla bizim temizlenmemizi nasip edip emreden ve İslâm'ı nur kılan Allah'a hamd olsun."

İslâm, tepeden tırnağa, bütün ahkâmıyla, şeriat nurdur.İslâm, tepeden tırnağa, bütün ahkâmıyla, şeriat nurdur. İnsanın içini, dışını, ailesini, cemiyetini aydınlatır; dünyasını âhiretini nura gark eder.İnsanın içini, dışını, ailesini, cemiyetini aydınlatır; dünyasını âhiretini nura gark eder. Onun için İslâm kendisi nurdur. İslâm'ı nur kılan, suyu da temizleyici kılan hamd-ü senâlar olsun. Onun için İslâm kendisi nurdur. İslâm'ı nur kılan, suyu da temizleyici kılan hamd-ü senâlar olsun.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Kimyacılar, kimya ilmiyle meşgul olanlar,Kimyacılar, kimya ilmiyle meşgul olanlar, çeşitli maddelerin özelliklerini, fiziği bilenler çok net olarak sözümü anlarlar.çeşitli maddelerin özelliklerini, fiziği bilenler çok net olarak sözümü anlarlar. Su gerçekten çok enteresan özelliklere sahip, çok kıymetli bir maddedir.Su gerçekten çok enteresan özelliklere sahip, çok kıymetli bir maddedir. Herkes biliyor ki susuz hayat olmuyor. Herkes biliyor ki susuz hayat olmuyor.

Ve cealnâ mine'l-mâi külle şey'in hayy.Ve cealnâ mine'l-mâi külle şey'in hayy. "Biz her canlıyı sudan halk ettik, yarattık." diye âyet-i kerîme var. "Biz her canlıyı sudan halk ettik, yarattık." diye âyet-i kerîme var. Yaratılma da sudan, yaşama da suyla. Susuz hayat olmuyor. Yaratılma da sudan, yaşama da suyla. Susuz hayat olmuyor.

"Adam ishal oldu, öldü." diyorsun. İshalden ölmedi."Adam ishal oldu, öldü." diyorsun. İshalden ölmedi. Vücudunda, hücrelerde kâfi miktarda su kalmadı, ondan öldü.Vücudunda, hücrelerde kâfi miktarda su kalmadı, ondan öldü. Su kaybı fazla oldu, suyun tedariki, temini olmadı; onun için öldü.Su kaybı fazla oldu, suyun tedariki, temini olmadı; onun için öldü. Bebekler ishal olur, dikkat edin. Ben böyle birkaç bebeğin hayatını kurtardım.Bebekler ishal olur, dikkat edin. Ben böyle birkaç bebeğin hayatını kurtardım. "İshal olmuş." diyor, hiç aldırmıyor; "Bebektir, ishal olur." diyor. "İshal olmuş." diyor, hiç aldırmıyor; "Bebektir, ishal olur." diyor. "Çocuğu doktora götürün." dedim, götürdüler, zor kurtardılar. "Çocuğu doktora götürün." dedim, götürdüler, zor kurtardılar.

Neden? İshal oluyor, çocuğun hücrelerinde su kalmıyor, ölüyor.Neden?

İshal oluyor, çocuğun hücrelerinde su kalmıyor, ölüyor.
O kadar önemli, çünkü insan vücudunun büyük bir kısmı su.O kadar önemli, çünkü insan vücudunun büyük bir kısmı su. Biz sudan meydana getirilmiş bir varlığız Biz sudan meydana getirilmiş bir varlığız

Su çok kıymetli bir malzeme. Çok güzel özellikleri var; eritici, götürücü, temizleyici özelliği var.Su çok kıymetli bir malzeme. Çok güzel özellikleri var; eritici, götürücü, temizleyici özelliği var. Birçok şeyleri eritiyor, götürüyor.Birçok şeyleri eritiyor, götürüyor. Yıkama onun için fayda veriyor. Dünyanın dengesi suyla.Yıkama onun için fayda veriyor. Dünyanın dengesi suyla. Ben insem fizik profesörü çıksa o inse kimya profesörü çıksa o inse coğrafya profesörü çıksaBen insem fizik profesörü çıksa o inse kimya profesörü çıksa o inse coğrafya profesörü çıksa o inse astronomi profesörü çıksa suyun meziyetlerini günlerce anlatmakla bitiremeyiz.o inse astronomi profesörü çıksa suyun meziyetlerini günlerce anlatmakla bitiremeyiz. Allah öyle bir madde yaratmış ki. Suyun katı hâli var, buz; sıvı hâli var, mayi; gaz hâli var, buhar.Allah öyle bir madde yaratmış ki. Suyun katı hâli var, buz; sıvı hâli var, mayi; gaz hâli var, buhar. Sıvı hâli en ağır, katı hâli sıvı hâlinden hafif. Hiçbir maddede bu durum yok, sırf suda var. Sıvı hâli en ağır, katı hâli sıvı hâlinden hafif. Hiçbir maddede bu durum yok, sırf suda var.

Neden? Aksi olsaydı denizlerde, göllerde, sularda hayat devam etmezdiNeden?

Aksi olsaydı denizlerde, göllerde, sularda hayat devam etmezdi
Buz sudan ağır olsaydı, dibe çökseydi denizler bir kışta buz tutardı.Buz sudan ağır olsaydı, dibe çökseydi denizler bir kışta buz tutardı. Bütün balıklar, canlılar, hücreler ölürdü, dünyada hayat sürmezdi.Bütün balıklar, canlılar, hücreler ölürdü, dünyada hayat sürmezdi. Üstü buz tutuyor, altında hayat canlı.Üstü buz tutuyor, altında hayat canlı. Eskimolar testereyle kesiyorlar, buzdan bir delik açıyorlar,Eskimolar testereyle kesiyorlar, buzdan bir delik açıyorlar, oradan oltayı sarkıtıyorlar, balığı çıkarıyorlar.oradan oltayı sarkıtıyorlar, balığı çıkarıyorlar. Altta hayat devam ediyor, üstünde buz yorgan gibi örtüyor; özellikleri çok. Altta hayat devam ediyor, üstünde buz yorgan gibi örtüyor; özellikleri çok.

Tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-hâlikîn. Allah suyu bir harika madde olarak yaratmış;Tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-hâlikîn.

Allah suyu bir harika madde olarak yaratmış;
çok olduğundan, bedavadan geldiğinden onun da kıymetini bilmiyoruz.çok olduğundan, bedavadan geldiğinden onun da kıymetini bilmiyoruz. Ama Efendimiz biliyor. Ümmî ama Allah'ın has peygamberi.Ama Efendimiz biliyor. Ümmî ama Allah'ın has peygamberi. "Suyu temizleyici kılan Allah'a hamd olsun." diye bize hamd etmeyi öğretiyor."Suyu temizleyici kılan Allah'a hamd olsun." diye bize hamd etmeyi öğretiyor. Su çok büyük bir nimet. İslâm da çok büyük nimet. Su çok büyük bir nimet. İslâm da çok büyük nimet.

"Suyu temizleyici, İslâm'ı nur kılan Allah'a hamd olsun." diye abdeste başlıyoruz."Suyu temizleyici, İslâm'ı nur kılan Allah'a hamd olsun." diye abdeste başlıyoruz. Suyun nimet olduğunu biliyoruz.Suyun nimet olduğunu biliyoruz. İslâm'ın büyük bir nimet olduğunu biliyoruz, yıkanmaya öyle başlıyoruz. İslâm'ın büyük bir nimet olduğunu biliyoruz, yıkanmaya öyle başlıyoruz.

Sonra ağzımıza su alırken üç defa alacağız, çalkalayacağız, temizlenecek, ağız kokusu kalmayacak. Sonra ağzımıza su alırken üç defa alacağız, çalkalayacağız, temizlenecek, ağız kokusu kalmayacak.

Ne diyoruz? Ne diyoruz?

Allâhümme eskınî min havdı nebiyyike ke'sen veya ke'sâ. Allâhümme eskınî min havdı nebiyyike ke'sen veya ke'sâ.

Ne demek? Ne demek?

"Yâ Rabbi! Peygamber'in Muhammed-i Mustafâ'nın Havz-ı Kevseri'nden bana da bir kase içir." "Yâ Rabbi! Peygamber'in Muhammed-i Mustafâ'nın Havz-ı Kevseri'nden bana da bir kase içir."

"Dünyada suyla ağzımı temizliyorum,"Dünyada suyla ağzımı temizliyorum, âhirette de o Kevser şarabından nûş edeyim, içeyim." diye dua ediyoruz. âhirette de o Kevser şarabından nûş edeyim, içeyim." diye dua ediyoruz.

Bu, ağza su alırken yapılan dua. Bu, ağza su alırken yapılan dua.

Üç defa burna su veriliyor. Burnuna su verirken; Üç defa burna su veriliyor. Burnuna su verirken;

Allâhümme lâ tahrimnî râihate neîmike ve cinânike.Allâhümme lâ tahrimnî râihate neîmike ve cinânike. "Yâ Rabbi! Cennetinin kokusundan şu benim burnumu mahrum bırakma." "Yâ Rabbi! Cennetinin kokusundan şu benim burnumu mahrum bırakma."

Cennetine sok da o cennet kokularını da duysun.Cennetine sok da o cennet kokularını da duysun. Abdest alırken günahlardan temizleniyor;Abdest alırken günahlardan temizleniyor; "Cennete girip o kokuları duyayım." diye Allah'tan cennet kokularını istiyor. "Cennete girip o kokuları duyayım." diye Allah'tan cennet kokularını istiyor.

Sonra yüzünü yıkarken; Sonra yüzünü yıkarken;

Allâhümme beyyıd vechî bi-nûrike yevme tebyeddu vücûhün ve tesveddü vücûh. Allâhümme beyyıd vechî bi-nûrike yevme tebyeddu vücûhün ve tesveddü vücûh.

Vechiye de denilebilir vechî de denilebilir. Vechiye de denilebilir vechî de denilebilir.

"Yâ Rabbi! İyi kulların yüzünün ak, mücrim kullarının da yüzünün kara olduğu mahşer gününde"Yâ Rabbi! İyi kulların yüzünün ak, mücrim kullarının da yüzünün kara olduğu mahşer gününde nurunla benim yüzümü nurlandır." nurunla benim yüzümü nurlandır."

"Benim yüzümü ak eyle, nurlandır yâ Rabbi!" diyerek yüzünü üç defa yıkıyor. "Benim yüzümü ak eyle, nurlandır yâ Rabbi!" diyerek yüzünü üç defa yıkıyor.

Sonra sağ kolunu yıkarken diyor ki; Sonra sağ kolunu yıkarken diyor ki;

Allâhümme a'tınî kitâbî bi-yemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ.Allâhümme a'tınî kitâbî bi-yemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ. "Yâ Rabbi! Kitabımı sağ yanımdan ver ve beni kolay bir hesaba çekip kurtar." "Yâ Rabbi! Kitabımı sağ yanımdan ver ve beni kolay bir hesaba çekip kurtar."

Mâlum herkesin yaptıkları, söyledikleri, işleri, âmâli, hasenâtı, seyyiâtı bir yere yazılıyor. Mâlum herkesin yaptıkları, söyledikleri, işleri, âmâli, hasenâtı, seyyiâtı bir yere yazılıyor.

Kim yazıyor? Melekler yazıyor. Nerede? İşte birisi sağ yanımızda, birisi sol yanımızda. Kim yazıyor?

Melekler yazıyor.

Nerede?

İşte birisi sağ yanımızda, birisi sol yanımızda.

Mâ yelfizu min kavlin illâ ledeyhi rakîbun atîd. Mâ yelfizu min kavlin illâ ledeyhi rakîbun atîd.

İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûn. İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûn.

Hâümü'kraû kitâbiyeh. Hâümü'kraû kitâbiyeh.

Bu işin yapıldığını, yazıldığını bildiren çok âyet-i kerîme var.Bu işin yapıldığını, yazıldığını bildiren çok âyet-i kerîme var. İşte o kitaplar mahşer gününde açılacak; İşte o kitaplar mahşer gününde açılacak;

"İnsanlar hesaba çağırıldığı zaman iyi insanlara amel defterleri sağ yanından, sağ eline verilecek."İnsanlar hesaba çağırıldığı zaman iyi insanlara amel defterleri sağ yanından, sağ eline verilecek. Bunlar, iyi kullar.Bunlar, iyi kullar. Kötü insanlara sol yanından, verâı zahr'ından arkasından verilecek; bunlar da mücrimler.Kötü insanlara sol yanından, verâı zahr'ından arkasından verilecek; bunlar da mücrimler. İşte o günde yâ Rabbi! Benim yüzümü ak eyle.İşte o günde yâ Rabbi! Benim yüzümü ak eyle. O günde kitabımı, sağ yanımdan ver ve beni kolay bir hesap ile hesabı geçenlerden eyle." demiş oluyor. O günde kitabımı, sağ yanımdan ver ve beni kolay bir hesap ile hesabı geçenlerden eyle." demiş oluyor.

Sol kolunu yıkarken; Sol kolunu yıkarken;

Allâhümme lâ tu'tınî kitâbî bi-şimâlî ve lâ min verâi zahrî ve lâ tühâsibnî hisâben şedîdâ. Allâhümme lâ tu'tınî kitâbî bi-şimâlî ve lâ min verâi zahrî ve lâ tühâsibnî hisâben şedîdâ. "Yâ Rabbi! Benim kitabımı solumdan veya sırtımın arkasından verme."Yâ Rabbi! Benim kitabımı solumdan veya sırtımın arkasından verme. Mücrimlere verilen duruma beni düşürmeMücrimlere verilen duruma beni düşürme ve beni şiddetli, zorlu bir hesaba tâbi tutma yâ Rabbi!" diye sol elini yıkıyor. ve beni şiddetli, zorlu bir hesaba tâbi tutma yâ Rabbi!" diye sol elini yıkıyor.

Sonra başını mesh edecek: Sonra başını mesh edecek:

Allahümme ğaşşinî bi-rahmetike ve enzil aleyye min berakâtike.Allahümme ğaşşinî bi-rahmetike ve enzil aleyye min berakâtike. "Yâ Rabbi! Beni rahmetine gark eyle. Rahmetini üstüme ört, rahmetinle beni ört, kapla."Yâ Rabbi! Beni rahmetine gark eyle. Rahmetini üstüme ört, rahmetinle beni ört, kapla. Ve benim üzerime bereketini indir yâ Rabbi!" Ve benim üzerime bereketini indir yâ Rabbi!"

"Üzerime bereket yağsın, beni rahmetin kaplasın." diye başını mesh ederken böyle dua edecek."Üzerime bereket yağsın, beni rahmetin kaplasın." diye başını mesh ederken böyle dua edecek. Sonra kulaklarını mesh ediyor: Sonra kulaklarını mesh ediyor:

Allâhümme'c'alnî mine'l-lezîne yestemiûne'l-kavle fe-yettebiûne ahsenehû.Allâhümme'c'alnî mine'l-lezîne yestemiûne'l-kavle fe-yettebiûne ahsenehû. "Yâ Rabbi! Beni sözü duyanlardan ve onun en güzeline uyanlardan eyle." "Yâ Rabbi! Beni sözü duyanlardan ve onun en güzeline uyanlardan eyle."

Söz; Allah'ın kelamı, Resûlullah'ın emri. Söz; Allah'ın kelamı, Resûlullah'ın emri.

"Yâ Rabbi! Beni sözü duyup dinleyip onu en güzel şekilde uygulayanlardan eyle." diye"Yâ Rabbi! Beni sözü duyup dinleyip onu en güzel şekilde uygulayanlardan eyle." diye kulaklarını yıkıyor. Bazılarının kulakları vardır, dinlemezler; bazılarının gözleri vardır, görmezler;kulaklarını yıkıyor.

Bazılarının kulakları vardır, dinlemezler; bazılarının gözleri vardır, görmezler;
hayvan gibidirler, hayvanlardan da daha aşağıdadırlar. hayvan gibidirler, hayvanlardan da daha aşağıdadırlar.

"Ben öyle olmayayım." demiş oluyor. "Ben öyle olmayayım." demiş oluyor.

Sonra boynunu mesh ederken şöyle: Sonra boynunu mesh ederken şöyle:

Allâhümme a'tik rakabetî mine'n-nâr. "Yâ Rabbi! Şu benim boynumu cehennemden âzat eyle." Allâhümme a'tik rakabetî mine'n-nâr. "Yâ Rabbi! Şu benim boynumu cehennemden âzat eyle."

"Boynuna demirden halkalar takılıp da zincirlerle hayvan gibi sürüklene sürüklene"Boynuna demirden halkalar takılıp da zincirlerle hayvan gibi sürüklene sürüklene cehenneme atılanlardan olmayayım, boynumu cehennemden âzat eyle yâ Rabbi!"cehenneme atılanlardan olmayayım, boynumu cehennemden âzat eyle yâ Rabbi!" diye boynunu mesh ederken böyle dua ediyor. diye boynunu mesh ederken böyle dua ediyor.

Ayaklarını yıkarken de; Ayaklarını yıkarken de;

Allâhümme sebbit kademeyye ale's-sırâti yevme tezillü fîhi'l-akdâm.Allâhümme sebbit kademeyye ale's-sırâti yevme tezillü fîhi'l-akdâm. "Bazı ayakların sırattan geçerken kayıp cehenneme düştüğü günde, benim ayağımı kaydırma yâ Rabbi!"Bazı ayakların sırattan geçerken kayıp cehenneme düştüğü günde, benim ayağımı kaydırma yâ Rabbi! Benim ayağımı sabit tuttur, sırattan kaydırma beni yâ Rabbi!" diye dua ediyor. Benim ayağımı sabit tuttur, sırattan kaydırma beni yâ Rabbi!" diye dua ediyor.

Bunları okuduktan sonra; Bunları okuduktan sonra;

İnnâ enzelnâhü fî leyleti'l-kadri ve mâ edrâke mâ leyletü'l-kadri sûresini okur veyahut da; İnnâ enzelnâhü fî leyleti'l-kadri ve mâ edrâke mâ leyletü'l-kadri sûresini okur veyahut da;

Sübhâneke'l-lâhümme ve bi hamdike eşhedü en la ilâhe illâ enteSübhâneke'l-lâhümme ve bi hamdike eşhedü en la ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke estağfirüke ve etûbü ileyk diyerek Allah'a tevbe eder. vahdeke lâ şerîke leke estağfirüke ve etûbü ileyk diyerek Allah'a tevbe eder.

O'nu tesbih eder, O'na hamd eder, senâ eder, öyle bitirir ve suyun kaptaki fazlasını da kaldırır,O'nu tesbih eder, O'na hamd eder, senâ eder, öyle bitirir ve suyun kaptaki fazlasını da kaldırır, şifa niyetine içer, şu duayı yapar: şifa niyetine içer, şu duayı yapar:

Allâhümme'şfinî bi-şifâike ve dâvinî bi-devâike va'simnî mine'l-vihli ve'l-emrâdı ve'l-evcâ'.Allâhümme'şfinî bi-şifâike ve dâvinî bi-devâike va'simnî mine'l-vihli ve'l-emrâdı ve'l-evcâ'. Ne demek?Ne demek? "Yâ Rabbi! Beni kendi şifanla şifalandır, devan ile devalandır,"Yâ Rabbi! Beni kendi şifanla şifalandır, devan ile devalandır, mânevî ilacınla beni ilaçlandır ve beni korkulardan, hastalıklardan, ağrılardan acılardan koru."mânevî ilacınla beni ilaçlandır ve beni korkulardan, hastalıklardan, ağrılardan acılardan koru." diyerek o sudan da biraz içerse çok güzel olur; abdestin artığı olan su da şifalıdır. diyerek o sudan da biraz içerse çok güzel olur; abdestin artığı olan su da şifalıdır.

Abdest aldıktan sonra kerahet vakti değilse o zaman Abdest aldıktan sonra kerahet vakti değilse o zaman iki rekât da tecdîd-i vudû namazı yani "abdest tazeleme namazı" kılması tavsiye edilmiştir.iki rekât da tecdîd-i vudû namazı yani "abdest tazeleme namazı" kılması tavsiye edilmiştir. Böyle yapanların çok büyük mükâfatlara erecekleri bildirilmiştir. Böyle yapanların çok büyük mükâfatlara erecekleri bildirilmiştir.

İnsan bir abdest alırken bile kaç duyguyu zihninden evirip çevirip nice dualar ediyor,İnsan bir abdest alırken bile kaç duyguyu zihninden evirip çevirip nice dualar ediyor, hem de ne güzel bir zamanda. Temizlenmeye azmetmiş olduğu,hem de ne güzel bir zamanda. Temizlenmeye azmetmiş olduğu, Allah'ın rahmetle baktığı zamanda çok güzel şeyler istemiş oluyor, çok güzel bir iş yapmış oluyor. Allah'ın rahmetle baktığı zamanda çok güzel şeyler istemiş oluyor, çok güzel bir iş yapmış oluyor.

"Her gün yapıyoruz." diye, "ucuz" diye, "bol" diye"Her gün yapıyoruz." diye, "ucuz" diye, "bol" diye namazın, abdestin kıymetini anlamaz duruma düşmeyelim.namazın, abdestin kıymetini anlamaz duruma düşmeyelim. Her gün yapıyoruz ama her gün de olsa çok kıymetli bir iş yapıyoruz.Her gün yapıyoruz ama her gün de olsa çok kıymetli bir iş yapıyoruz. Günde beş defa da olsa çok kıymetli bir iş yapıyoruz.Günde beş defa da olsa çok kıymetli bir iş yapıyoruz. Abdest, namaz, Ramazân-ı şerîf, Cuma, umre, hac, günahları affettirir.Abdest, namaz, Ramazân-ı şerîf, Cuma, umre, hac, günahları affettirir. Kul Rabbi'nin huzuruna böylece günahlardan sıyrılmış olarak çıkar.Kul Rabbi'nin huzuruna böylece günahlardan sıyrılmış olarak çıkar. Allah bizi de onlardan eylesin. Rabbimiz'den dileğimiz odur.Allah bizi de onlardan eylesin. Rabbimiz'den dileğimiz odur. Eksiğimiz, kusurumuz çok olsa da O'nun rahmeti geniştir.Eksiğimiz, kusurumuz çok olsa da O'nun rahmeti geniştir. Bizi o şekilde rahmetine erenlerden, iki cihanda aziz ve bahtiyar olanlardan eylesin. Bizi o şekilde rahmetine erenlerden, iki cihanda aziz ve bahtiyar olanlardan eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2