Namaz Vakitleri
İstanbul
7 Zilhicce 1446
03 June 2025
İmsak
03:30
Güneş
05:26
Öğle
13:07
İkindi
17:07
Akşam
20:39
Yatsı
22:27
Detaylı Arama

Adaletin Önemi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Adaletin Önemi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Mâ min ehadin yekûnü aleyhi deynün

Mâ min ehadin yekûnü aleyhi deynün
ye’mülü edâhü, illâ kâne me’ahû minallâhi ‘avnün.ye’mülü edâhü, illâ kâne me’ahû minallâhi ‘avnün. Bir adamın beşeriyet iktizası ya, borçlanmış.

Bir adamın beşeriyet iktizası ya, borçlanmış.
Sizden şundan bundan para almış, borç olaraktan

Sizden şundan bundan para almış, borç olaraktan
almış ve istiyor ki bunu ödesin.almış ve istiyor ki bunu ödesin. Aldığı borç parayı ödesin.Aldığı borç parayı ödesin. Bu niyetinde var.Bu niyetinde var. İllâ kâne me’ahû minallâhi.İllâ kâne me’ahû minallâhi. Allah'tan ona yardım erişir, o adam da borcunu öder.Allah'tan ona yardım erişir, o adam da borcunu öder. Eğer maksadında borcunu ödemek gayesi varsa,

Eğer maksadında borcunu ödemek gayesi varsa,
Allahu Teâlâ olmadık yerden yardımlar ederAllahu Teâlâ olmadık yerden yardımlar eder ve o borcunu çabucak ödeyiverir.ve o borcunu çabucak ödeyiverir. Ama ödeyemiyorsa muhakkak maksadının,Ama ödeyemiyorsa muhakkak maksadının, niyetinin doğru olmamasından ileri gelir.niyetinin doğru olmamasından ileri gelir. Çünkü Allah vaad etti.Çünkü Allah vaad etti. illâ kâne me’ahû minallâhi ‘avnün. Az yardım.illâ kâne me’ahû minallâhi ‘avnün. Az yardım. Allah'tan ona yardım olur.

Allah'tan ona yardım olur.
Kazancında bereketler olur.Kazancında bereketler olur. Başka yerden başka kimseye yardımlar olur.Başka yerden başka kimseye yardımlar olur. Ödeyiveririz de. Niyeti güzeldir.Ödeyiveririz de. Niyeti güzeldir. Niyeti güzel değilse, borç kalır sırtında.

Niyeti güzel değilse, borç kalır sırtında.
Mâ min ehadin yekûnü fî kavmin

Mâ min ehadin yekûnü fî kavmin
Hiç biriniz yoktur ki, hiç bir kimse yoktur ki, bir kavmin içerisinde.Hiç biriniz yoktur ki, hiç bir kimse yoktur ki, bir kavmin içerisinde. Öyle kavim ki,

Öyle kavim ki,
ya’melü fîhim bi’l-me’âsî.ya’melü fîhim bi’l-me’âsî. İsyan ediyorlar, günah işliyorlar.İsyan ediyorlar, günah işliyorlar. Günah işleyen, kavmin içerisinde bulunan bir insan.Günah işleyen, kavmin içerisinde bulunan bir insan. Yakdirûne alâ en yüğayyirû aleyhi.Yakdirûne alâ en yüğayyirû aleyhi. O fenalığı tâhir etmeye, gidermeye güçleri yetiyor.O fenalığı tâhir etmeye, gidermeye güçleri yetiyor. E sen bunu yapmazlarsa,E sen bunu yapmazlarsa, güçleri yettiği halde bu kötülüğü men etmezlerse.güçleri yettiği halde bu kötülüğü men etmezlerse. İllâ esâbehümüllâhü bi-‘ıkâbin kable en yemûtû.İllâ esâbehümüllâhü bi-‘ıkâbin kable en yemûtû. Ölmeden evvel Cenâb-ı Hak onlarınÖlmeden evvel Cenâb-ı Hak onların bu yanlış hareketlerinin cezasını kendilerine verir. bu yanlış hareketlerinin cezasını kendilerine verir. İkam.

İkam.
Bu yüzden o maâsîyi gülüyordun, görüyordun daBu yüzden o maâsîyi gülüyordun, görüyordun da gücünde yetiyordu.gücünde yetiyordu. Gücün yetmese değil, gücün yettiği taktirde.Gücün yetmese değil, gücün yettiği taktirde. Yaqdirūnā lā yuḥayyin.Yaqdirūnā lā yuḥayyin. Bu cahile gücü yetiyor.

Bu cahile gücü yetiyor.
O zaman sesini çıkarmadı, sonra da gücü yetmez hale geldi.O zaman sesini çıkarmadı, sonra da gücü yetmez hale geldi. Bundan sonra ölünceye kadar,Bundan sonra ölünceye kadar, ölmeden evvel Cenâb-ı Hak bunun cezasını ona verecektir.ölmeden evvel Cenâb-ı Hak bunun cezasını ona verecektir. Mâ min ehadin yed’û bi-düâin

Mâ min ehadin yed’û bi-düâin
Hiç kimse yoktur ki ellerini açar.

Hiç kimse yoktur ki ellerini açar.
Cenâb-ı Hakk'a yalvarır.Cenâb-ı Hakk'a yalvarır. Ya Rab! Şöyle şunu da isterim, bunu da isterim,Ya Rab! Şöyle şunu da isterim, bunu da isterim, şundan da koru, bundan da koru diye bir dua yapar.şundan da koru, bundan da koru diye bir dua yapar. İllâ âtâhullâhü mâ seele.İllâ âtâhullâhü mâ seele. Muhakkak Cenâb-ı Hakk'ın istediğini O'na verir.Muhakkak Cenâb-ı Hakk'ın istediğini O'na verir. Ev keffe anhü mine’s-sûi.

Ev keffe anhü mine’s-sûi.
Yahut O'nu bir kötülükten korur.Yahut O'nu bir kötülükten korur. O istediklerini veriyor ama o istediği gibi bir kötülükten de onu koruyuveriyor.O istediklerini veriyor ama o istediği gibi bir kötülükten de onu koruyuveriyor. O farkında değil bir kötülükten.O farkında değil bir kötülükten. Mâ lem yed’u bi-ismin ev katî’ati rahimin.

Mâ lem yed’u bi-ismin ev katî’ati rahimin.
Yalnız günahla dua etmediklerine.Yalnız günahla dua etmediklerine. Günah bir şeyle dua ediyorsa, kabul olmaz bu dua.

Günah bir şeyle dua ediyorsa, kabul olmaz bu dua.
Veyahut akraba-u taallukatı ile ilgisinin kesilmesine dair,Veyahut akraba-u taallukatı ile ilgisinin kesilmesine dair, Ya Rabbi! şunun yüzünü bana gösterme diyor.Ya Rabbi! şunun yüzünü bana gösterme diyor. Ya o senin anandır, babandır, amcandır, dayındır,Ya o senin anandır, babandır, amcandır, dayındır, onun yüzünü bana gösterme diye yapılan dua, dua olur mu?onun yüzünü bana gösterme diye yapılan dua, dua olur mu? Mâ min ehadin yuhyî erdan,

Mâ min ehadin yuhyî erdan,
fe-yeşrabe minhâ kebidün harrâ,fe-yeşrabe minhâ kebidün harrâ, ev yüsîbe minhâ ‘âfiyetün,ev yüsîbe minhâ ‘âfiyetün, illâ ketebellâhü le-hû bi-hâ ecran.illâ ketebellâhü le-hû bi-hâ ecran. Tabi dünya şimdiki gibi değil de, boş arazi çok o zaman.

Tabi dünya şimdiki gibi değil de, boş arazi çok o zaman.
Bu boş arazi ihya ediyor adam, imar ediyor,Bu boş arazi ihya ediyor adam, imar ediyor, suyunu getiriyor, içerisine ağaçlar dikiyor, bir şeyler yapıyor.suyunu getiriyor, içerisine ağaçlar dikiyor, bir şeyler yapıyor. Gerek bunun suyundan, gerek meyvesinden, gerek insan,Gerek bunun suyundan, gerek meyvesinden, gerek insan, gerek başka mahlûklar istifade ediyorlar.gerek başka mahlûklar istifade ediyorlar. Bu istifadelerinden dolayı bunun ecri

Bu istifadelerinden dolayı bunun ecri
bu imar eden insanın üzerine yazılıyor.bu imar eden insanın üzerine yazılıyor. Şimdi tabi kimsenin yerine tecavüz edemezsin. Herkesin yeri şimdi hudutlu.Şimdi tabi kimsenin yerine tecavüz edemezsin. Herkesin yeri şimdi hudutlu. Burası senin, burası benim. Fakat o zaman böyle hudutlu yer yok.Burası senin, burası benim. Fakat o zaman böyle hudutlu yer yok. Boş araziler, insanlar az.

Boş araziler, insanlar az.
O boş arazilerdeki ihya edip oraya ağaçlandıran,O boş arazilerdeki ihya edip oraya ağaçlandıran, sular getiren, ihya edenlerin, kuş suyunu içerse bunun sevabı,sular getiren, ihya edenlerin, kuş suyunu içerse bunun sevabı, yüreği yanık bir insan olan bir su içerse onun sevabı,yüreği yanık bir insan olan bir su içerse onun sevabı, meyvesinden yerse onun sevabı, o adamın deflerine geçilir.meyvesinden yerse onun sevabı, o adamın deflerine geçilir. Onun için köylülerimiz de tarlaya atarken tohumlarınıOnun için köylülerimiz de tarlaya atarken tohumlarını işte bu fukara hakkı derlermiş, bu yolcu hakkı derlermiş, bu misafir hakkı diyerektenişte bu fukara hakkı derlermiş, bu yolcu hakkı derlermiş, bu misafir hakkı diyerekten fazla fazla tohumlar atarlar, ekinler ekerlermiş kifazla fazla tohumlar atarlar, ekinler ekerlermiş ki bunların sevabı da bizim olsun diyerekten.bunların sevabı da bizim olsun diyerekten. Mâ min ehadin yemûtü illâ nedime.

Mâ min ehadin yemûtü illâ nedime.
Hiçbir kimse yoktur ki, ölürse pişman olmasın, nedamet etmesin, olmaz.Hiçbir kimse yoktur ki, ölürse pişman olmasın, nedamet etmesin, olmaz. Herkes ölür, kendi nedametsiz etsin, pişman olur.Herkes ölür, kendi nedametsiz etsin, pişman olur. İn kâne muhsinen.İn kâne muhsinen. İyi bir adam, o da pişman olur.İyi bir adam, o da pişman olur. Neden?

Neden?
En lâ yekûne izdâde.

En lâ yekûne izdâde.
Niçin daha fazla yapmadım?

Niçin daha fazla yapmadım?
Gerek ibadeti, gerek hayırlara neden daha fazla yapmadım diyerekten nedamet ediyor.

Gerek ibadeti, gerek hayırlara neden daha fazla yapmadım diyerekten nedamet ediyor.
Ve in kâne müsîen.Ve in kâne müsîen. Kötülüklerle geçiriyordu bu da öldü.Kötülüklerle geçiriyordu bu da öldü. Bu da neden ben bundan vazgeçmedim bile an evvel, tövbe edip kurtulmadım diye.Bu da neden ben bundan vazgeçmedim bile an evvel, tövbe edip kurtulmadım diye. Bu da nedamet içindedir.Bu da nedamet içindedir. Allah cümlemize şeyler versin de, akıllar, güzel akıllar, temiz akıllar versindeAllah cümlemize şeyler versin de, akıllar, güzel akıllar, temiz akıllar versinde ölmezden evvel kazanacaklarımızı hayırlısıyla kazanmayı nasip eylesin.ölmezden evvel kazanacaklarımızı hayırlısıyla kazanmayı nasip eylesin. Mâ min ehadin yeddânü deynen

Mâ min ehadin yeddânü deynen
ya’lemullâhü minhüya’lemullâhü minhü ennehû yürîdü kazâehû, illâ eddâhü ‘anhü fi’d-dünyâ.ennehû yürîdü kazâehû, illâ eddâhü ‘anhü fi’d-dünyâ. Deminki hadîsin bir başka nevi.

Deminki hadîsin bir başka nevi.
Hiçbir adam yoktur ki borçlanır, borçlanmış.Hiçbir adam yoktur ki borçlanır, borçlanmış. Fakat bu borçlu adam, biliyor ki Cenâb-ı Hak,Fakat bu borçlu adam, biliyor ki Cenâb-ı Hak, Allahu Teâlâ biliyor ki, bunu ödemek istiyor.Allahu Teâlâ biliyor ki, bunu ödemek istiyor. Bunun ödemek istediğini Allahu Teâlâ bildiği için

Bunun ödemek istediğini Allahu Teâlâ bildiği için
illâ eddâhü ‘anhü fi’d-dünyâ.illâ eddâhü ‘anhü fi’d-dünyâ. Ona sebepler halk eder,

Ona sebepler halk eder,
borcunu ölmeden evvel, ölmezden evvel öder, rahat olarak ahirete göçer.borcunu ölmeden evvel, ölmezden evvel öder, rahat olarak ahirete göçer. On iki imamdan bir menkıbe okuyayım size.On iki imamdan bir menkıbe okuyayım size. On iki imamdan Ali Er-Rızâ denilen bir imam vardır.On iki imamdan Ali Er-Rızâ denilen bir imam vardır. Bu imam Nişabur dedikleri, bugün Acemistan'da olan bir memleketin adı.Bu imam Nişabur dedikleri, bugün Acemistan'da olan bir memleketin adı. Orada bulunuyormuş.

Orada bulunuyormuş.
Bu adamcağız gezerken yüzünü örter, nikap altında gezermiş.Bu adamcağız gezerken yüzünü örter, nikap altında gezermiş. Yüzünü kimseye göstermezmiş.Yüzünü kimseye göstermezmiş. Yüzünü görmek mümkün olmazmış.Yüzünü görmek mümkün olmazmış. Başına da böyle gölgelik tutarlar, öyle giderlermiş.Başına da böyle gölgelik tutarlar, öyle giderlermiş. Halk da bunun yüzünü görebilmek için peşine takılırlar,

Halk da bunun yüzünü görebilmek için peşine takılırlar,
kendisinden ricada bulunurlarmış.kendisinden ricada bulunurlarmış. Aç da senin yüzünü görelim.Aç da senin yüzünü görelim. Çok da nurlu yüzü varmış yani.Çok da nurlu yüzü varmış yani. O nurlu yüzünden dolayı kendisini böyle kaparmış adamcağız.O nurlu yüzünden dolayı kendisini böyle kaparmış adamcağız. Bundan dolayı kimi ağlar, kimi feryat eder, Bundan dolayı kimi ağlar, kimi feryat eder, kimi de hayvanının geçtiği yerleri öper,kimi de hayvanının geçtiği yerleri öper, kimi de hayvanının tırnaklarını öperlerdi.kimi de hayvanının tırnaklarını öperlerdi. Demişler ki, bize bir hadîs naklet.

Demişler ki, bize bir hadîs naklet.
Muhaddis zaten.Muhaddis zaten. Bir hadîs naklet diye ricada bulunmuşlar kendilerine. Bir hadîs naklet diye ricada bulunmuşlar kendilerine. Bunlara demiş ki, râvîlerini böyle sayaraktan,Bunlara demiş ki, râvîlerini böyle sayaraktan, Cenâb-ı Cibril'den,Cenâb-ı Cibril'den, en nihayet Rabbil İzzet'ten gelen bu hadîste buyurmuşum.en nihayet Rabbil İzzet'ten gelen bu hadîste buyurmuşum. Kelimetûn.

Kelimetûn.
Bir kelime ki,Bir kelime ki, Lâ ilahe illallâh kelâmiLâ ilahe illallâh kelâmi fe men gâlehe dehâle hısnî vemen gehâleev hısnî amine ikâbi.fe men gâlehe dehâle hısnî vemen gehâleev hısnî amine ikâbi. Kelime-î tevhîd'den Lâ ilahe illallâh benim kalemdir.Kelime-î tevhîd'den Lâ ilahe illallâh benim kalemdir. Her kim benim kaleme girerse azâbımdan emin olur.Her kim benim kaleme girerse azâbımdan emin olur. Yani Lâ ilâhe illallâh Muhammedun Resûlullâh demek

Yani Lâ ilâhe illallâh Muhammedun Resûlullâh demek
devlet kadar büyük bir nimet yoktur.devlet kadar büyük bir nimet yoktur. Şimdi, Mâ min ehadin terake safrâe ve lâ beydâe.

Şimdi, Mâ min ehadin terake safrâe ve lâ beydâe.
Safra, gümüş para. Beyzâ, altın.Safra, gümüş para. Beyzâ, altın. Altın para yahut gümüş para.Altın para yahut gümüş para. Safra velâ beyzâ.,

Safra velâ beyzâ.,
Yani altından veya gümüşten.Yani altından veya gümüşten. Bir para terk ediyoruz.Bir para terk ediyoruz. İsterseniz gittiğinde kâğıt para.İsterseniz gittiğinde kâğıt para. Bırakın, terk ediyoruz, mirasçılarına.Bırakın, terk ediyoruz, mirasçılarına. İllâ cealellâhü le-hû safâyiha.İllâ cealellâhü le-hû safâyiha. Cenâb-ı Hak, bu bıraktıkları miraslardan dolayı,

Cenâb-ı Hak, bu bıraktıkları miraslardan dolayı,
O'nun başına çok şeyler gelecek ki,O'nun başına çok şeyler gelecek ki, Velleżîne yeknizûne-żżehebe velfiddate velâ yunfikûnehâ fî sebîliAllâhi

Velleżîne yeknizûne-żżehebe velfiddate velâ yunfikûnehâ fî sebîliAllâhi
febeşşirhum bi’ażâbin elîmin.febeşşirhum bi’ażâbin elîmin. Bu paraları topluyor ve bunların hakkını yapmadığından dolayı,

Bu paraları topluyor ve bunların hakkını yapmadığından dolayı,
zekâtlarını vermediğinden dolayı, bunlarzekâtlarını vermediğinden dolayı, bunlar vücutlarına dağlanaraktan, büyük bir azap görmekte.vücutlarına dağlanaraktan, büyük bir azap görmekte. Derler ki:

Derler ki:
sümme fürye fîhî minkar zîhî hilafetin.

sümme fürye fîhî minkar zîhî hilafetin.
Başından tırnağına kadar bunlar ateş olur,

Başından tırnağına kadar bunlar ateş olur,
onun vücudu dağlar durur kabrinde.onun vücudu dağlar durur kabrinde. Alınları ve yanları böyle dağlanacaktır.Alınları ve yanları böyle dağlanacaktır. O paraları saklayıp, mirasçılarına bırakıp gidenler,O paraları saklayıp, mirasçılarına bırakıp gidenler, onlarda yapılacak hayırları yapmıyor ve onlarla yapılacak şeyleri yapmıyor,onlarda yapılacak hayırları yapmıyor ve onlarla yapılacak şeyleri yapmıyor, mirasçılarını bırakıyor ve zekâtlarını da vermiyor.mirasçılarını bırakıyor ve zekâtlarını da vermiyor. Zekâtını vermeden gidenlerin akıbeti böyle olacağı bildirilmiştir.

Zekâtını vermeden gidenlerin akıbeti böyle olacağı bildirilmiştir.
Bu hem bahilliğin cezası hem de bu saklamanın cezasıdır.Bu hem bahilliğin cezası hem de bu saklamanın cezasıdır. Mâ min ehadin mine’n-nâsi a’zame ecran

Mâ min ehadin mine’n-nâsi a’zame ecran
min vezîrin sâlihin me’a imâmün ye’müruhû bi-zâtillâhi azze ve celle, fe-yutî’uhû.min vezîrin sâlihin me’a imâmün ye’müruhû bi-zâtillâhi azze ve celle, fe-yutî’uhû. İnsanlar tabi idareye muhtaçtır.

İnsanlar tabi idareye muhtaçtır.
Bu idaresinden başka neyse bir büyüğü olur, birde onların vezirleri olur.

Bu idaresinden başka neyse bir büyüğü olur, birde onların vezirleri olur.
Bu vezir-i sâlih, iyi bir vezir.Bu vezir-i sâlih, iyi bir vezir. Hükümdarın veziri, salih bir vezirden daha büyük ecre nâil olan kimse yoktur.Hükümdarın veziri, salih bir vezirden daha büyük ecre nâil olan kimse yoktur. Ki Allahu Teâlâ emriyle emreder insanlara. Adaletle iş verir.Ki Allahu Teâlâ emriyle emreder insanlara. Adaletle iş verir. Bunun kazandığı sevap çok yüksektir.

Bunun kazandığı sevap çok yüksektir.
Burada on kişinin başına amir olan dedi, elleri bağlı olarak gelecek.Burada on kişinin başına amir olan dedi, elleri bağlı olarak gelecek. Fakat adaletle, güzellikle böyle idareyi millet edenlerin deFakat adaletle, güzellikle böyle idareyi millet edenlerin de ecirleri çok yüksek olacaktır. Olacağını beyan buyuruyor.ecirleri çok yüksek olacaktır. Olacağını beyan buyuruyor. Mâ min ehadin efdalü menzileten min imâmin in kâle sadeka,

Mâ min ehadin efdalü menzileten min imâmin in kâle sadeka,
ve in hakeme ‘adele, ve ini’s-türhıme rahime.ve in hakeme ‘adele, ve ini’s-türhıme rahime. Bak, bu imamdan daha efdal hiçbir kimse yoktur ki,

Bak, bu imamdan daha efdal hiçbir kimse yoktur ki,
imam dediğim reis-i hükümet yani.imam dediğim reis-i hükümet yani. O reis-i hükümetten daha efdal kimse yoktur ki, in kâle, konuşuyor.

O reis-i hükümetten daha efdal kimse yoktur ki, in kâle, konuşuyor.
Konuştuğu vakitte sadeka, doğru söylüyor.Konuştuğu vakitte sadeka, doğru söylüyor. Adamları kandırmak için başka bir şey.Adamları kandırmak için başka bir şey. Yalan söylemiyor onlara Söyledikleri doğrusu.Yalan söylemiyor onlara Söyledikleri doğrusu. Bir hüküm verecekse, adalet.

Bir hüküm verecekse, adalet.
Adaletle yapıyoruz hükmünü.Adaletle yapıyoruz hükmünü. Affet efendi bir kusur yapmıştır da affet dendiği vakitte de affediyor.Affet efendi bir kusur yapmıştır da affet dendiği vakitte de affediyor. Kendisi merhamet ediyor.Kendisi merhamet ediyor. Yani üç sıfat, birisi doğru konuşmak, adaletle hükmetmek

Yani üç sıfat, birisi doğru konuşmak, adaletle hükmetmek
ve merhamet istenenlere merhamet etmek.ve merhamet istenenlere merhamet etmek. Aciz insanlar çoktur.Aciz insanlar çoktur. Birçok yardıma muhtaçtırlar.Birçok yardıma muhtaçtırlar. Onlara merhamet edip, acıyıp yardım etmek, bu da devlet liderlerinin vazifesi olduğunu beyan buyuruyor.Onlara merhamet edip, acıyıp yardım etmek, bu da devlet liderlerinin vazifesi olduğunu beyan buyuruyor. Mâ min ehadin yüdhiluhullâhu’l-cennete,

Mâ min ehadin yüdhiluhullâhu’l-cennete,
illâ zevvecehû sinteyni ve seb’îne.illâ zevvecehû sinteyni ve seb’îne. Cennete girecek her mü'mine yetmiş iki tane hanım verilecek.Cennete girecek her mü'mine yetmiş iki tane hanım verilecek. Ve seb’îne zevceten: sinteyni mine’l-hûri’l-‘îni.Ve seb’îne zevceten: sinteyni mine’l-hûri’l-‘îni. İki tanesi cennet hûrilerinden.İki tanesi cennet hûrilerinden. Ve seb’îne min mîrâsihî min ehli’n-nâri.Ve seb’îne min mîrâsihî min ehli’n-nâri. Yetmiş tanesi de cehenneme girenlerin hanımları olacak.Yetmiş tanesi de cehenneme girenlerin hanımları olacak. Çünkü her cennetin, cennetliğin, her cehennemliğin

Çünkü her cennetin, cennetliğin, her cehennemliğin
cennette de cehennemde de yerleri var, hakları var.cennette de cehennemde de yerleri var, hakları var. Cennetliktin sen, cennete gidemezse cehenneme gittin miydi?Cennetliktin sen, cennete gidemezse cehenneme gittin miydi? Oradaki hakları, oraya giren Müslümanlara miras oluyor.

Oradaki hakları, oraya giren Müslümanlara miras oluyor.
Cehenneme girenler de öyle.Cehenneme girenler de öyle. Cehennemdekiler de, cennete girenlerin azaplarından onların altına da mirasçı oluyor.Cehennemdekiler de, cennete girenlerin azaplarından onların altına da mirasçı oluyor. Yani azapları kat kat alıyor.

Yani azapları kat kat alıyor.
Mâ minhünne vâhidetün illâ velehâ kubülün şehiyyün,

Mâ minhünne vâhidetün illâ velehâ kubülün şehiyyün,
ve le-hû zekerun lâ yensenî.ve le-hû zekerun lâ yensenî. Fakat orada katiyyen ihtiyarlamak ve güçten düşmek imkânı yok.Fakat orada katiyyen ihtiyarlamak ve güçten düşmek imkânı yok. Her zaman bir... Her zaman delikanlı.Her zaman bir... Her zaman delikanlı. Hiç ihtiyarlayıp da güçten, kuvvetten düşmek,

Hiç ihtiyarlayıp da güçten, kuvvetten düşmek,
yani dünyadaki gibi değil. Yaşlandın mıydı dünyada bunlardan mahrum olursun.yani dünyadaki gibi değil. Yaşlandın mıydı dünyada bunlardan mahrum olursun. Burada bu yaşlanma ve kudretten düşme şeysi yok.Burada bu yaşlanma ve kudretten düşme şeysi yok. Daima genç ve daima sağlam.Daima genç ve daima sağlam. Mâ min ehadin yekûnü ‘alâ şey’in min umûri hâzihi’l-ümmeti,

Mâ min ehadin yekûnü ‘alâ şey’in min umûri hâzihi’l-ümmeti,
fe-lâ ya’dilü fîhim illâ kebbehullâhü fi’n-nâri.fe-lâ ya’dilü fîhim illâ kebbehullâhü fi’n-nâri. Bu ümmetin başına geçip idareci olanlar,

Bu ümmetin başına geçip idareci olanlar,
Mâ min ehadin yekûnü ‘alâ şey’in min umûri hâzihi’l-ümmeti.Mâ min ehadin yekûnü ‘alâ şey’in min umûri hâzihi’l-ümmeti. Bu ümmetin işlerinden birisi, bu işi ben yapacağım demiş.Bu ümmetin işlerinden birisi, bu işi ben yapacağım demiş. Ama, fe-lâ ya’dilü fîhim, burada adaletle yapamıyorsa o işi,Ama, fe-lâ ya’dilü fîhim, burada adaletle yapamıyorsa o işi, kebbehullâhü fi’n-nâri, Allah onu cehenneme atıverir.kebbehullâhü fi’n-nâri, Allah onu cehenneme atıverir. Ümmetin hakkı çok büyük.Ümmetin hakkı çok büyük. Binâenaleyh burada ümmetin hakkına riayet edilmesi

Binâenaleyh burada ümmetin hakkına riayet edilmesi
bize en büyük tavsiyeler oluyor demiş.bize en büyük tavsiyeler oluyor demiş. Mâ min ehadin yemûtü sekatan ve lâ heramen

Mâ min ehadin yemûtü sekatan ve lâ heramen
-ve inneme’n-nâsü fîmâ beyne zâlike--ve inneme’n-nâsü fîmâ beyne zâlike- illâ bu’isebne selâsîne seneten.illâ bu’isebne selâsîne seneten. Hiç kimse yoktur ki, hep öleceğiz.Hiç kimse yoktur ki, hep öleceğiz. Kimisi doğmadan ölür.

Kimisi doğmadan ölür.
Doğar ölür. Ölü doğar yani.Doğar ölür. Ölü doğar yani. Düşük diyorlar.Düşük diyorlar. Veyahut da son derece ihtiyar doksanlık, yüzlük, yüz ellilik bir adam olur.Veyahut da son derece ihtiyar doksanlık, yüzlük, yüz ellilik bir adam olur. Yine ölür.

Yine ölür.
Bu ikisi arasındaki insanlar,Bu ikisi arasındaki insanlar, elli, kırk, altmış, yetmiş, seksen.elli, kırk, altmış, yetmiş, seksen. Neyse ölüler. Ölüleri var.Neyse ölüler. Ölüleri var. İllâ bu’isebne selâsîne seneten.

İllâ bu’isebne selâsîne seneten.
Hepsi bunların otuz yaşında olarak da baas olunacaklar.Hepsi bunların otuz yaşında olarak da baas olunacaklar. Tam gençlik devrinde.Tam gençlik devrinde. Fe-men kâne min ehli’l-cenneti,Fe-men kâne min ehli’l-cenneti, ehl-i cennete sopadan, kâne alâ meshati âdeme.ehl-i cennete sopadan, kâne alâ meshati âdeme. Âdem aleyhisselamın boyunda.Âdem aleyhisselamın boyunda. Ve sûrati yûsufe.

Ve sûrati yûsufe.
Yusuf aleyhisselamın güzelliğin de.Yusuf aleyhisselamın güzelliğin de. Ve kalbi eyyûbe,Ve kalbi eyyûbe, Eyyûb aleyhisselamın da kalbi gibi bir kalbeEyyûb aleyhisselamın da kalbi gibi bir kalbe sahip olduğu halde Cenâb-ı Hak bunları böyle otuzlar yaşında hâlk edecek, baas edecek.sahip olduğu halde Cenâb-ı Hak bunları böyle otuzlar yaşında hâlk edecek, baas edecek. Demek ki biz öleceğiz, toprak olacağız, çürüyeceğiz, toz alacağız.Demek ki biz öleceğiz, toprak olacağız, çürüyeceğiz, toz alacağız. Nereden bu baas olacak?

Nereden bu baas olacak?
Sana kısaca bir söyleyeyim.

Sana kısaca bir söyleyeyim.
Senin ana rahminde nasıl oldu da dünyaya geldin sen?

Senin ana rahminde nasıl oldu da dünyaya geldin sen?
Bir düşündün mü sen onu?

Bir düşündün mü sen onu?
Ana rahminde nasıl dünyaya geldin?

Ana rahminde nasıl dünyaya geldin?
İşte bu yerin içindeki mezar sana ana rahmi olacak.

İşte bu yerin içindeki mezar sana ana rahmi olacak.
Allah başka esbapları hâlk edecek.Allah başka esbapları hâlk edecek. Biz orada teşekkül edeceğiz.

Biz orada teşekkül edeceğiz.
Bu hale yine geleceğiz.Bu hale yine geleceğiz. Yalnız, şimdiki halde ruh içimizde saklıdır, ceset kalmıyor.Yalnız, şimdiki halde ruh içimizde saklıdır, ceset kalmıyor. Meydanda görünen ceset.Meydanda görünen ceset. Yarın o baas olunduğu günde, meydanda ruh, ceset içine saklı.Yarın o baas olunduğu günde, meydanda ruh, ceset içine saklı. Ruh ha, ruh.

Ruh ha, ruh.
Ruhani olaraktan ceset, fakat cesedi de var yani.Ruhani olaraktan ceset, fakat cesedi de var yani. Rüyalarda gördüğümüz, görürsün, ceset güzel yerinde. Rüyalarda gördüğümüz, görürsün, ceset güzel yerinde. Ama ceset değil, ceset yatakta.Ama ceset değil, ceset yatakta. Ama görüyorsun ki işte filan yere gittim, filan yere geldim diyorsun.Ama görüyorsun ki işte filan yere gittim, filan yere geldim diyorsun. Düşüncen var, idrakin var, gördüğünü muhafaza edebiliyorsun,

Düşüncen var, idrakin var, gördüğünü muhafaza edebiliyorsun,
anlıyorsun, görüyorsun. Sabahleyin de naklediyorsun.anlıyorsun, görüyorsun. Sabahleyin de naklediyorsun. Böyle bir vücudun var, geziyor ortada.Böyle bir vücudun var, geziyor ortada. Görüyorsun başka vücutları da.Görüyorsun başka vücutları da. Bunları da naklediyorsun.Bunları da naklediyorsun. İşte buna benzer bir hayat ile ahirette vücudu

İşte buna benzer bir hayat ile ahirette vücudu
ruh olarak cesedi içine saklanmış yine aynı vücut.ruh olarak cesedi içine saklanmış yine aynı vücut. Böyle baas olunacak.Böyle baas olunacak. Yaşları otuz.Yaşları otuz. Boyları Âdem aleyhisselam'ın boyunda. Öyle kısalık uzunlu değil.Boyları Âdem aleyhisselam'ın boyunda. Öyle kısalık uzunlu değil. Hepsi aynı boyda. Güzellikler Yusuf aleyhisselam gibi.

Hepsi aynı boyda. Güzellikler Yusuf aleyhisselam gibi.
Kalbi Eyüp gibi de şâkir bir kalp.Kalbi Eyüp gibi de şâkir bir kalp. Allah cümlemize nasip etsin.Allah cümlemize nasip etsin. Ama, men kâne min ehli’n-nâri.Ama, men kâne min ehli’n-nâri. Bu ehl-i cennet, eğer cehennemlik olduysa Allah esirgeye.

Bu ehl-i cennet, eğer cehennemlik olduysa Allah esirgeye.
Azzamû, azmû.Azzamû, azmû. O kadar büyüyecek ki, vücudu dağlar gibi olacak.O kadar büyüyecek ki, vücudu dağlar gibi olacak. Yandıkça yanacak. ‘azumû ve fehumû ke’l-cibâli. . Kömür olacak, dağlar gibi.Yandıkça yanacak. ‘azumû ve fehumû ke’l-cibâli. . Kömür olacak, dağlar gibi. Çekecek ve duracak azabını.

Çekecek ve duracak azabını.
Yani şimdi burada ateşe atarsın, yanar. Ölür gider.Yani şimdi burada ateşe atarsın, yanar. Ölür gider. Orada öylece ölmek, yanıp da bitmek yok.Orada öylece ölmek, yanıp da bitmek yok. Orasının azabı da bambaşka bir şey.Orasının azabı da bambaşka bir şey. Yani sıtma denilen bir hastalığı görmüşsünüzdür.

Yani sıtma denilen bir hastalığı görmüşsünüzdür.
Humma denilen hastalıkları görmüşsünüzdür.Humma denilen hastalıkları görmüşsünüzdür. Ateş çıkar işte 38-40 falan olur. İnsan yanar.Ateş çıkar işte 38-40 falan olur. İnsan yanar. Ne ateşin vardır, ne kömürün vardır.Ne ateşin vardır, ne kömürün vardır. Nereden bu yangın geliyor sana bilmem.

Nereden bu yangın geliyor sana bilmem.
Yanar durur.Yanar durur. İşte soğuk sulara sararsın bilmem şunları yaparsın,İşte soğuk sulara sararsın bilmem şunları yaparsın, bunları yaparsın, yine o ateş içeriden kaynar durur.bunları yaparsın, yine o ateş içeriden kaynar durur. Bu cehennemdir, nasıl cehennemdir?Bu cehennemdir, nasıl cehennemdir? Allah göstermesin yüzünü.

Allah göstermesin yüzünü.
Oradan bizi şimşek gibi böyle geçen kullarından etsin inşallah

Oradan bizi şimşek gibi böyle geçen kullarından etsin inşallah
yüzünü görmeden. Oraya girmek çok fena.yüzünü görmeden. Oraya girmek çok fena. Orada cesetler çok büyüyecek ve yandıkça yanacak.Orada cesetler çok büyüyecek ve yandıkça yanacak. Çeşitli azaplarla ölmeyecektir yani.Çeşitli azaplarla ölmeyecektir yani. Ölmeyecek, bu yangının içerisinde ölmeyecek.Ölmeyecek, bu yangının içerisinde ölmeyecek. Bu sıtmaya tutulup ateşin altında yanan hastanın teşbihi olmaz ya,

Bu sıtmaya tutulup ateşin altında yanan hastanın teşbihi olmaz ya,
aklıma geldi yani o kadar.aklıma geldi yani o kadar. Bunun gibi ölmeden azap çekecek orada.Bunun gibi ölmeden azap çekecek orada. Ölse kurtulur ama ölüm yok.Ölse kurtulur ama ölüm yok. Öteki cennetteki nasıl ölmeden yaşıyorsa,Öteki cennetteki nasıl ölmeden yaşıyorsa, o da cehennemde ölmeden böyle azap çekecek.o da cehennemde ölmeden böyle azap çekecek. Mâ min ehadin yektülü ‘usfûran. Usfûr.

Mâ min ehadin yektülü ‘usfûran. Usfûr.
Ufak bir kuş. Kırlangıç gibi.Ufak bir kuş. Kırlangıç gibi. Ufak bir kuş.Ufak bir kuş. Neden?

Neden?
Sakarya makarya diyorlar. Böyle bir kuşu, efendim, katletmiş.

Sakarya makarya diyorlar. Böyle bir kuşu, efendim, katletmiş.
Üstüne atıyorlar, üstüne atıyorlar, öldürüyorlar.Üstüne atıyorlar, üstüne atıyorlar, öldürüyorlar. illâ ‘acce yevme’l-kıyâmeti.illâ ‘acce yevme’l-kıyâmeti. O kuş kıyamet gününde feryat edecek.O kuş kıyamet gününde feryat edecek. Dedi ki: ya haza kateleni, abdest.

Dedi ki: ya haza kateleni, abdest.
Bu adam beni boş yere öldürdü. Boş yere. Bu adam beni boş yere öldürdü. Boş yere. Fe-lâ hüve’n-tefe’a bi-katlî, ve lâ hüve terakenî fe-e’îşü fî erdıke.Fe-lâ hüve’n-tefe’a bi-katlî, ve lâ hüve terakenî fe-e’îşü fî erdıke. Yemek için öldürseydi de yeseydi ne ala idi ama. Yemek için öldürseydi de yeseydi ne ala idi ama. Yapmadı onu. Öldürdü beni boş boşuna.

Yapmadı onu. Öldürdü beni boş boşuna.
Beni bırakmadı kendi halime ki uçayım gezeyim memleketinde senin.Beni bırakmadı kendi halime ki uçayım gezeyim memleketinde senin. Ona da müsaade etmedi. Kendisi de yemedi.Ona da müsaade etmedi. Kendisi de yemedi. Beni boşu boşuna öldürdü.

Beni boşu boşuna öldürdü.
Ben bundan şikayetçiyim diyerekten yapışacak.Ben bundan şikayetçiyim diyerekten yapışacak. Onu öldürenin yakasına.Onu öldürenin yakasına. Yani bu bir ders bize şimdi. Bir kuş bu.Yani bu bir ders bize şimdi. Bir kuş bu. Bir kuşu haksız yere katledilince böyle olursa,

Bir kuşu haksız yere katledilince böyle olursa,
başkalarının hali nasıl olacak?başkalarının hali nasıl olacak? Ancak bundan derse demiş.

Ancak bundan derse demiş.
Bunu iyi dinleyin.

Bunu iyi dinleyin.
Mâ min ehadin illâ ve ‘alâ bâbihî melekâni.

Mâ min ehadin illâ ve ‘alâ bâbihî melekâni.
Hiç kimse yoktur ki kapısında her gün iki tane melek vardır.Hiç kimse yoktur ki kapısında her gün iki tane melek vardır. Kapısında beklerler o adamı.

Kapısında beklerler o adamı.
Her adamın kapısında iki tane melek.Her adamın kapısında iki tane melek. İki de şeytan vardır ha.İki de şeytan vardır ha. Meleklerin yanında da şeytanlar da vardır.Meleklerin yanında da şeytanlar da vardır. Burada yalnız meleklerden bahsediyor. Burada yalnız meleklerden bahsediyor. Fakat başka yerde meleğin yanında şeytan da var.

Fakat başka yerde meleğin yanında şeytan da var.
Bu kapıdan çıkınca bekliyorlar.Bu kapıdan çıkınca bekliyorlar. Kimin bayrağının altına çıkarsan, onun bayrağının altında gezeceksin.Kimin bayrağının altına çıkarsan, onun bayrağının altında gezeceksin. İllâ ve ‘alâ bâbihî melekâni. İki melek var.İllâ ve ‘alâ bâbihî melekâni. İki melek var. Fe iza haracah.

Fe iza haracah.
Çıkarken Bismillâhirrahmânirrahîm diye çıkıyor kapısından.Çıkarken Bismillâhirrahmânirrahîm diye çıkıyor kapısından. Hayırlısıyla okuyaraktan.Hayırlısıyla okuyaraktan. Feyzahı haraca, karaca, kala. Bu iki melek diyor ki o adama:Feyzahı haraca, karaca, kala. Bu iki melek diyor ki o adama: Uğdü âlimen ev müte’allimen.

Uğdü âlimen ev müte’allimen.
Ya öğren, ya öğrenici ol.

Ya öğren, ya öğrenici ol.
Ya öğretici ol, ya öğrenici ol.Ya öğretici ol, ya öğrenici ol. Oku, ya okumuş ol, ya okuyucu ol. İki şey.Oku, ya okumuş ol, ya okuyucu ol. İki şey. Ve lâ teküni’s-sâlise. Üçüncüden olma.Ve lâ teküni’s-sâlise. Üçüncüden olma. Üçüncüden olma, ne kadar dikkatli bir şeydir bu.Üçüncüden olma, ne kadar dikkatli bir şeydir bu. Her melek, ne güzel teşekkül ediyor Cenâb-ı Peygamber bize.Her melek, ne güzel teşekkül ediyor Cenâb-ı Peygamber bize. Kapıdan çıkarken melek bize diyor ki,Kapıdan çıkarken melek bize diyor ki, arkadaş gidiyorsun, çıkıyorsun sokağa ama git âlim ol.arkadaş gidiyorsun, çıkıyorsun sokağa ama git âlim ol. Yahut müteallim ol, talebe ol.

Yahut müteallim ol, talebe ol.
Ya âlim ol, ya talebe ol. Müteallim ol.Ya âlim ol, ya talebe ol. Müteallim ol. Boş yere gitme yani. Paraların arkasından koşma.Boş yere gitme yani. Paraların arkasından koşma. Evvela ilmi öğren, ondan sonra ne yaparsan yap.

Evvela ilmi öğren, ondan sonra ne yaparsan yap.
Çünkü ilim, insanın nihayet netice itibariyle Allah'a götürür.Çünkü ilim, insanın nihayet netice itibariyle Allah'a götürür. İlmin ruh hastası vardır.İlmin ruh hastası vardır. Bugün bakarsın yuvarlanır, muvarlandırır amaBugün bakarsın yuvarlanır, muvarlandırır ama bir gün aklı başına gelir, yine Allah'a yönelir.bir gün aklı başına gelir, yine Allah'a yönelir. Dikkat edin bunu oraya.Dikkat edin bunu oraya. Diyor ki ve lâ teküni’s-sâlise.

Diyor ki ve lâ teküni’s-sâlise.
Üçüncüden olma.Üçüncüden olma. O zaman üçüncüden olma, cahil olursun.O zaman üçüncüden olma, cahil olursun. Cahillik de en büyük berbat bir şey.Cahillik de en büyük berbat bir şey. Fakat buradaki âlim olunca âlim ol, ilmi, dinini öğren.Fakat buradaki âlim olunca âlim ol, ilmi, dinini öğren. İlmi, dinini öğren.

İlmi, dinini öğren.
Yoksa ilim çoktur dünyada, çeşitli, sayısında bilmeyiz belki.Yoksa ilim çoktur dünyada, çeşitli, sayısında bilmeyiz belki. Bir sürü ilim var.Bir sürü ilim var. Bu ilimler tabi dünya için lazımsa da asıl lazım olan ilim, ilmi ahirettir.Bu ilimler tabi dünya için lazımsa da asıl lazım olan ilim, ilmi ahirettir. Çünkü dünya ilimleri dünyada kalacak.

Çünkü dünya ilimleri dünyada kalacak.
Gözünü yumdun bitti. Geçinirsin. Rahat edersin. İyidir.Gözünü yumdun bitti. Geçinirsin. Rahat edersin. İyidir. Fakat gözünü yumdun bir şey yok.

Fakat gözünü yumdun bir şey yok.
Öteki ilim hem dünyada iyidir hem de öldükten sonra da iyidir.Öteki ilim hem dünyada iyidir hem de öldükten sonra da iyidir. Onun için buradaki âlim, müteallim ahiret ilimlerini öğrenir.Onun için buradaki âlim, müteallim ahiret ilimlerini öğrenir. Onun için dedi ki bir âlim bin âbidten efdaldir.Onun için dedi ki bir âlim bin âbidten efdaldir. Bir âlim bin âbidden efdaldir.Bir âlim bin âbidden efdaldir. Binâenaleyh sen dinini öğren.

Binâenaleyh sen dinini öğren.
Efdali ümmet dinini öğrenen, dinini öğrenmeye çalışanlardır.Efdali ümmet dinini öğrenen, dinini öğrenmeye çalışanlardır. Şimdi bak yine dinle.Şimdi bak yine dinle. Mâ min ehadin yemûtü illâ ve yûzenü kavlühû ve ‘amelühû.

Mâ min ehadin yemûtü illâ ve yûzenü kavlühû ve ‘amelühû.
Herkes ölecek ya.Herkes ölecek ya. Öldükten sonra bu adamın sözleriyle ameli ölçülecek.

Öldükten sonra bu adamın sözleriyle ameli ölçülecek.
Sözlerle ameller ölçülecek.Sözlerle ameller ölçülecek. Söz söylemesi çok kolay.Söz söylemesi çok kolay. Okursun, güzel sözler söylersin, herkes de bayılır.Okursun, güzel sözler söylersin, herkes de bayılır. Bu gece dersin şu kadar namaz kılın dersin, bu kadar oruç tutun dersin,Bu gece dersin şu kadar namaz kılın dersin, bu kadar oruç tutun dersin, her şey dersin ama kendin yapmıyorsan eğer, amelin yoksa,her şey dersin ama kendin yapmıyorsan eğer, amelin yoksa, bak, amelin yoksa, yûzenü kavlühû ve ‘amelühû.bak, amelin yoksa, yûzenü kavlühû ve ‘amelühû. Amelle sözler teraziye konuyor.Amelle sözler teraziye konuyor. Bakalım ne olacak?

Bakalım ne olacak?
Fe-in kâne kavlühû evzene min ‘amelihî.

Fe-in kâne kavlühû evzene min ‘amelihî.
Sözü ağır geldi. Sözü çok. Ama ameli yok. Boş.

Sözü ağır geldi. Sözü çok. Ama ameli yok. Boş.
Lem yürfa’.Bunun amelleri kabul olmaz.Lem yürfa’.Bunun amelleri kabul olmaz. Sözü de kabul olmaz, ameli de kabul olmaz.

Sözü de kabul olmaz, ameli de kabul olmaz.
Ve in kâne ‘amelühû evzene min kavlihî.Ve in kâne ‘amelühû evzene min kavlihî. Eğer ameli sözünden daha kuvvetliyse,Eğer ameli sözünden daha kuvvetliyse, rufi’a ‘amelühû, o zaman amelleri kabul olmaz.rufi’a ‘amelühû, o zaman amelleri kabul olmaz. Şimdi bak bir tane daha dinleyeceğiz.Şimdi bak bir tane daha dinleyeceğiz. Mâ min ehadin yevme’l-kıyâmeti ğaniyyin ev fakîrin

Mâ min ehadin yevme’l-kıyâmeti ğaniyyin ev fakîrin
illâ veddâ enne mâ kâne ûtiye mine’d-dünyâ kûten.illâ veddâ enne mâ kâne ûtiye mine’d-dünyâ kûten. Cenâb-ı Peygamber buyurdu ki: Hayat, ancak hayat-ı ahirettir.

Cenâb-ı Peygamber buyurdu ki: Hayat, ancak hayat-ı ahirettir.
La inşa illa ayiful ahiret.La inşa illa ayiful ahiret. Hayat, ancak hayat-ı âhirettir.Hayat, ancak hayat-ı âhirettir. Ya Rab! Muhammedin ve âli Muhammedin rızkını ver Ya Rabbi!Ya Rab! Muhammedin ve âli Muhammedin rızkını ver Ya Rabbi! Ya Rab!Ya Rab! Muhammed'in ve âli Muhammed'in kendisine tabi olanların daMuhammed'in ve âli Muhammed'in kendisine tabi olanların da rızıklarını yeter kadar ver Ya Rabbi.rızıklarını yeter kadar ver Ya Rabbi. Çok verip azdırma, az veripte ağlatma tabirine göre.

Çok verip azdırma, az veripte ağlatma tabirine göre.
Her gün yeter miktarında olsun.Her gün yeter miktarında olsun. Şimdi burada da burada deniliyor ki, fakir, gani, zengin.Şimdi burada da burada deniliyor ki, fakir, gani, zengin. Herkes isteyecek ki kıyamette ah keşke benim de böyle bol rızkım olmasaydı daHerkes isteyecek ki kıyamette ah keşke benim de böyle bol rızkım olmasaydı da bu felaketler başıma gelmeseydi.bu felaketler başıma gelmeseydi. Çünkü zenginlik insanı tuğyağna götürüyor,

Çünkü zenginlik insanı tuğyağna götürüyor,
fakirlik de insanı çileden çıkarıyor.fakirlik de insanı çileden çıkarıyor. İkisi de fena. Şeytana maskara yaparmış.İkisi de fena. Şeytana maskara yaparmış. Onun için Cenâb-ı Hak burada hud yapar.Onun için Cenâb-ı Hak burada hud yapar. Hud yani müktarik, kâfi,Hud yani müktarik, kâfi, aç kalmayacak ve tok olup da Cenâb-ı Hakk'a yalvarır.aç kalmayacak ve tok olup da Cenâb-ı Hakk'a yalvarır. Ya Rabbi! Bir gün aç kalayım da sana tazarru niyaz edeyim,

Ya Rabbi! Bir gün aç kalayım da sana tazarru niyaz edeyim,
yalvarayım.yalvarayım. Açlıktaki yalvarma topluluktaki yalvarmaya benzemez.Açlıktaki yalvarma topluluktaki yalvarmaya benzemez. Tok adamın yalvarması fayda etmez. Tok karnı zaten.Tok adamın yalvarması fayda etmez. Tok karnı zaten. Ne yalvaracak?

Ne yalvaracak?
Ama aç olunca, sızlanır insan.

Ama aç olunca, sızlanır insan.
Sızlanınca aman Ya Rabbi derken tatlı der, güzel der,Sızlanınca aman Ya Rabbi derken tatlı der, güzel der, içten der, gözünden de yaşlar da akar.içten der, gözünden de yaşlar da akar. Onun için dedik Ya Rabbi, bir gün aç kalayım, tazarru niyaz edeyim,Onun için dedik Ya Rabbi, bir gün aç kalayım, tazarru niyaz edeyim, bir gün de doyayım da, o gün de sana şükredeyim ki elhamdülillah diyeyim, doyurdun beni diyerekten.bir gün de doyayım da, o gün de sana şükredeyim ki elhamdülillah diyeyim, doyurdun beni diyerekten. Onun için, çok para iyi. Ma üfka fi sebilillah.Onun için, çok para iyi. Ma üfka fi sebilillah. Allah yolunda harcanıyorsa.

Allah yolunda harcanıyorsa.
Allah yolunda harcanamıyorsa, zevk hırsına harcıyorsan.Allah yolunda harcanamıyorsa, zevk hırsına harcıyorsan. Mâ min ehedin min eshâbî.Mâ min ehedin min eshâbî. Benim ashabımdan hiçbir kimse yoktur ki, yemûtü bi-‘erdın,

Benim ashabımdan hiçbir kimse yoktur ki, yemûtü bi-‘erdın,
herkes bir memlekette ölmüştür.herkes bir memlekette ölmüştür. Bugün Pakistan nerededir?

Bugün Pakistan nerededir?
Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem

Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem
dünyadan ahirette göçerlerken yüz yirmi dört bin tane ashap sayılıymış.dünyadan ahirette göçerlerken yüz yirmi dört bin tane ashap sayılıymış. Yüz yirmi dört bin ashap varmış.Yüz yirmi dört bin ashap varmış. Bu yüz yirmi dört bin ashabın on bini Medine'de Mekke'de vefat etmişlerdir.Bu yüz yirmi dört bin ashabın on bini Medine'de Mekke'de vefat etmişlerdir. Geriye kalan yüz on bin küsur da dünya üzerinde dolanmışlardır.

Geriye kalan yüz on bin küsur da dünya üzerinde dolanmışlardır.
Sebebi?

Sebebi?
Cenâb-ı Peygamber'in onlara talim ettiği İslâm'ı dünyaya yaymak için

Cenâb-ı Peygamber'in onlara talim ettiği İslâm'ı dünyaya yaymak için
her birisi memuriyetli.her birisi memuriyetli. Bugün de hepimiz öyle bir memuriyetliyiz.Bugün de hepimiz öyle bir memuriyetliyiz. Hepimizin vazifesi yine bugün öyledir.Hepimizin vazifesi yine bugün öyledir. Fakat bugün öyle bir aciz duruma gelmişiz kiFakat bugün öyle bir aciz duruma gelmişiz ki evimizdekilerine hâkim değiliz.evimizdekilerine hâkim değiliz. Evimizdekilerine hakim olamadıktan başka,

Evimizdekilerine hakim olamadıktan başka,
nerede kalacak da başkalarına davet edeceğiz de onlara İslâmiyet'i talim edeceğiz.nerede kalacak da başkalarına davet edeceğiz de onlara İslâmiyet'i talim edeceğiz. Onun için benim ashabımdan her kim bir yerde ölürse, ne bu?Onun için benim ashabımdan her kim bir yerde ölürse, ne bu? İllâ bü’ise kâiden ve nûran le-hüm yevme’l-kıyâmeti.

İllâ bü’ise kâiden ve nûran le-hüm yevme’l-kıyâmeti.
Bizim burada yirmi yedi tane var elhamdulillah İstanbul'da.

Bizim burada yirmi yedi tane var elhamdulillah İstanbul'da.
27 tane asâb-ı kirâm vardı burada. 27 tane. Bilinen.27 tane asâb-ı kirâm vardı burada. 27 tane. Bilinen. Bilinmeyenleri bilmiyoruz zaten. O şehit olmuş kalmıştır arada.Bilinmeyenleri bilmiyoruz zaten. O şehit olmuş kalmıştır arada. Yeri yurdu belli değildirYeri yurdu belli değildir Mesela Eyüp Sultan Hazretleri meşhur.

Mesela Eyüp Sultan Hazretleri meşhur.
Hazreti Cafer var. Yeraltı Camisi'nde var.Hazreti Cafer var. Yeraltı Camisi'nde var. Her yerde var. Kale boyunda birçok yerlerde var.Her yerde var. Kale boyunda birçok yerlerde var. Dışarıdan da vardı.

Dışarıdan da vardı.
Fakat İstanbul meşhur bir memleket olduğu için,Fakat İstanbul meşhur bir memleket olduğu için, buranın zaptı için gelmişler.buranın zaptı için gelmişler. Muharebeler yapmışlar. Şehit kalmışlar buralarda.Muharebeler yapmışlar. Şehit kalmışlar buralarda. Kalanlardan şehit de herhalde 27 değildir ama ancak 27'si bilinebilmiştir.Kalanlardan şehit de herhalde 27 değildir ama ancak 27'si bilinebilmiştir. Burada ölen, ölen demeyelim de ahirette göçenler.

Burada ölen, ölen demeyelim de ahirette göçenler.
İllâ bü’ise kâiden ve nûran le-hüm yevme’l-kıyâmeti.İllâ bü’ise kâiden ve nûran le-hüm yevme’l-kıyâmeti. Bunlar o kavim için nur olacaklar.

Bunlar o kavim için nur olacaklar.
Ve onların öncüleri olaraktan Cennet'e götürüp onları çekip götürecekler.Ve onların öncüleri olaraktan Cennet'e götürüp onları çekip götürecekler. Yani bu işte kaide, kayıp, sülük, götürücü, öncü.

Yani bu işte kaide, kayıp, sülük, götürücü, öncü.
Ve nuranlığı, nuranlığı, onların için aydınlık olacaklar yani.Ve nuranlığı, nuranlığı, onların için aydınlık olacaklar yani. Aydınlık olacaklar.Aydınlık olacaklar. Velleżîne âmenû me’ahus nûruhum yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim.

Velleżîne âmenû me’ahus nûruhum yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim.
Her mü'minde de bu şey var, lütuf-i ilâhi var.

Her mü'minde de bu şey var, lütuf-i ilâhi var.
Her mü'min, lâ ilâhe illallâh diyen mü'min,

Her mü'min, lâ ilâhe illallâh diyen mü'min,
yarın rûz-u kıyamette bir nurun içerisinde ki, o nur onun önünde;yarın rûz-u kıyamette bir nurun içerisinde ki, o nur onun önünde; Nûruhum yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim.

Nûruhum yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim.
Sağ ve sollarınızı böyle ışıklar vererek de, geçecekler de,

Sağ ve sollarınızı böyle ışıklar vererek de, geçecekler de,
bu nuru kazanamamış olan küffar, dinsiz, münafık,bu nuru kazanamamış olan küffar, dinsiz, münafık, Onlar diyecekler ki, nereye gidiyorsunuz ya?Onlar diyecekler ki, nereye gidiyorsunuz ya? Siz bizim dünyadaki komşumuz değil miydiniz?

Siz bizim dünyadaki komşumuz değil miydiniz?
Durun da yardım ediniz de biz de sizin aydınlığınızdan

Durun da yardım ediniz de biz de sizin aydınlığınızdan
istifade edip gidelim.istifade edip gidelim. Yok öyle iş.

Yok öyle iş.
Biz onları dünyada kazandık, siz de gidin kazanın.Biz onları dünyada kazandık, siz de gidin kazanın. Bunun için bu ashâb-ı kirâm ki,Bunun için bu ashâb-ı kirâm ki, bu memleketlerinizde var elhamdülillah,bu memleketlerinizde var elhamdülillah, kıymetini bilip de her gün uğurlarında birer Fâtiha okumayı da çok görmemeliyiz.kıymetini bilip de her gün uğurlarında birer Fâtiha okumayı da çok görmemeliyiz. Ara sıra da ziyaretlerine gidersek daha âlâ olur.Ara sıra da ziyaretlerine gidersek daha âlâ olur. Lillahi'l-Fâtiha.

Lillahi'l-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2