Namaz Vakitleri

12 Zilka'de 1446
10 May 2025
İmsak
04:01
Güneş
05:44
Öğle
13:06
İkindi
17:00
Akşam
20:17
Yatsı
21:54
Detaylı Arama

Ahir Zaman Hakkında İşaretler

Mehmed Zahid KOTKU

16 Ramazan 1387 / 17.12.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Ahir Zaman Hakkında İşaretler

Mehmed Zahid KOTKU

16 Ramazan 1387 / 17.12.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemin

el-Hamdülillahi rabbilâlemin
ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahuve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu teâlâ aleyhi ve sellemteâlâ aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyiVe bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: İzâ efzâ ehadüküm bi yedihî ilâ fercihî,

İzâ efzâ ehadüküm bi yedihî ilâ fercihî,
ve leyse beynehûve beynehâ hicâbünve leyse beynehûve beynehâ hicâbün ve lâ sitrun, fe kad vecebe aleyhi’l-vudûü, fe’l-yetevedda’.ve lâ sitrun, fe kad vecebe aleyhi’l-vudûü, fe’l-yetevedda’. An Ebû Hüreyre.

An Ebû Hüreyre.
Bu hadîsten geçen cuma da biraz bahsetmişsem de

Bu hadîsten geçen cuma da biraz bahsetmişsem de
bugün ders başımızdır.bugün ders başımızdır. Dersten evvel şunu hatırlatmak isterim.

Dersten evvel şunu hatırlatmak isterim.
Hepinizin de bildiği şeylerdir ya.Hepinizin de bildiği şeylerdir ya. Kendimdeki acz-ı itiraf sadedinde söylüyorum.Kendimdeki acz-ı itiraf sadedinde söylüyorum. Hoca olmak bir devlettir.Hoca olmak bir devlettir. Güzel bir hafız olmak iyi bir devlettir.

Güzel bir hafız olmak iyi bir devlettir.
Hacı olmak iyi bir devlettir.Hacı olmak iyi bir devlettir. Zengin olup etrafa bol yardımda bulunmak, o da iyi bir devlettir.Zengin olup etrafa bol yardımda bulunmak, o da iyi bir devlettir. Bunların hepsi iyidir de,Bunların hepsi iyidir de, asıl makbul olan, maksut olan, bunların hiçbiri değil.asıl makbul olan, maksut olan, bunların hiçbiri değil. Maksut, insana Allah'ın verdiği bir gönül var ya,Maksut, insana Allah'ın verdiği bir gönül var ya, bu gönlün Allah ile buluşması.bu gönlün Allah ile buluşması. Gönlü Allah'a bağlamaktan ibaret.

Gönlü Allah'a bağlamaktan ibaret.
Bismillah derken, Bismillah'ımızın başında bir B harfi var.Bismillah derken, Bismillah'ımızın başında bir B harfi var. Bu B harfine harf-i caz derler de,Bu B harfine harf-i caz derler de, bunun gayesi irşat derler, yapıştırmak.bunun gayesi irşat derler, yapıştırmak. İrşat, pul yapıştırmalı ya, yapıştırır.İrşat, pul yapıştırmalı ya, yapıştırır. Kulu Allah'a bağlamak tabiriyle.Kulu Allah'a bağlamak tabiriyle. Kulun Allah'a bağlanmasını temin.

Kulun Allah'a bağlanmasını temin.
Hangi sınıftan olursan ol, hangi mektepten olursan ol.Hangi sınıftan olursan ol, hangi mektepten olursan ol. Gönlün Allah ile olmasını beceremiyorsan,Gönlün Allah ile olmasını beceremiyorsan, yani insan tabi hizmet var ya şu İslam'a hizmet,yani insan tabi hizmet var ya şu İslam'a hizmet, millete hizmet, devlete hizmet, birçok hizmet var.millete hizmet, devlete hizmet, birçok hizmet var. Bunların arkasında insan büyük büyük sevaplar bekler.Bunların arkasında insan büyük büyük sevaplar bekler. İşte ben der ki ben bu kadar çocuk okutuyorum.

İşte ben der ki ben bu kadar çocuk okutuyorum.
Veyahut 40 kadar çocuğun maişetini temin ediyorum.Veyahut 40 kadar çocuğun maişetini temin ediyorum. Şunu yapıyorum, bu, çok hizmetler yapıyorum.Şunu yapıyorum, bu, çok hizmetler yapıyorum. Yapıyorum ama insan kendisini şöyle bir yoklasa.Yapıyorum ama insan kendisini şöyle bir yoklasa. Acaba benim bu çocuklara canımı feda ediyorum,Acaba benim bu çocuklara canımı feda ediyorum, malımı feda ediyorum, işimi gücümü feda diyorum ammamalımı feda ediyorum, işimi gücümü feda diyorum amma acaba kendim neyim, ne oluyor bana?acaba kendim neyim, ne oluyor bana? Vaktini bunlarla harcayıp da, kullar Allah'ındır çünkü.Vaktini bunlarla harcayıp da, kullar Allah'ındır çünkü. Mülk Allah'ın.Mülk Allah'ın. Kul Allah'ın.Kul Allah'ın. Her şey Allah'ın yani.Her şey Allah'ın yani. Sen ortada bir vasıtasın.

Sen ortada bir vasıtasın.
Kendini âlem için yakıp da,Kendini âlem için yakıp da, kendini âlem için yakıp da,kendini âlem için yakıp da, kendini boş boş kaldıktan sonra ne fayda temin eder bu?kendini boş boş kaldıktan sonra ne fayda temin eder bu? Gelir buraya, oturur, vaaz eder, çok insanlar istifade eder.Gelir buraya, oturur, vaaz eder, çok insanlar istifade eder. Allah razı olsun bu hoca efendiden ne güzel şeyler söylediAllah razı olsun bu hoca efendiden ne güzel şeyler söyledi diye söylerlerde benim kendimde bir şey olmayıncadiye söylerlerde benim kendimde bir şey olmayınca ne fayda eder âlemin bana ne iyi adam demiş,ne fayda eder âlemin bana ne iyi adam demiş, ne kıymeti var ya?ne kıymeti var ya? Onun için bu ay da şimdi Ramazan.

Onun için bu ay da şimdi Ramazan.
Ramazan demek, uyanma ayı demektir.Ramazan demek, uyanma ayı demektir. Uyanma ayı.Uyanma ayı. Aç kalma ayı değil.Aç kalma ayı değil. Uyanma ayıdır.Uyanma ayıdır. İnsanın kendisini Allah'ına karşı böyle hazırlama.İnsanın kendisini Allah'ına karşı böyle hazırlama. Hac da olur, namaz da olur, oruç da olur, zekât da olur.Hac da olur, namaz da olur, oruç da olur, zekât da olur. Ne kadar hayırlar varsa hepsi olur.Ne kadar hayırlar varsa hepsi olur. Yani kul Allah'a bağlanması lazım.Yani kul Allah'a bağlanması lazım. Kul Allah'a.

Kul Allah'a.
Onun için: "Efdali iman.Onun için: "Efdali iman. Entâleme ennellâhu hazmâk."Entâleme ennellâhu hazmâk." Bunu bilmek, yalnız bunu Yahudi de biliyor.Bunu bilmek, yalnız bunu Yahudi de biliyor. Hani o Filistin'de bugün Yahudi yok mu?

Hani o Filistin'de bugün Yahudi yok mu?
O da biliyor bunu.

O da biliyor bunu.
Bilgi fayda yetmez.Bilgi fayda yetmez. Maksat onu içe almaktır.Maksat onu içe almaktır. Yoksa bilgiyi Yahudi de biliyor, Fransız da biliyor,Yoksa bilgiyi Yahudi de biliyor, Fransız da biliyor, İngiliz’de biliyor,İngiliz’de biliyor, bizim kitaplarımızı mütalaa edenlerin hepsi biliyor bunu.bizim kitaplarımızı mütalaa edenlerin hepsi biliyor bunu. Bu bilgi fayda temin etmiyor.Bu bilgi fayda temin etmiyor. Yalnız insanın kendisinin uyanıklığı

Yalnız insanın kendisinin uyanıklığı
ve daima Allah celle ve alâ'nınve daima Allah celle ve alâ'nın huzurunda olduğunu böyle titrer bir şekilde yani,huzurunda olduğunu böyle titrer bir şekilde yani, erir bir şekilde olabilmesi, kalabilmesi,erir bir şekilde olabilmesi, kalabilmesi, konuşurken, gezerken, yatarken daimakonuşurken, gezerken, yatarken daima Allah celle ve alâ'nın murakabası altında olduğunuAllah celle ve alâ'nın murakabası altında olduğunu hatırdan çıkarmamalı.hatırdan çıkarmamalı. Ama Allah bu dersi lütfetsin hepimize yani.Ama Allah bu dersi lütfetsin hepimize yani. Lütuf Allah’ındır.Lütuf Allah’ındır. Şimdi birçok arkadaşlarımız Mekke-i Mükerreme'ye gittiler.Şimdi birçok arkadaşlarımız Mekke-i Mükerreme'ye gittiler. Orada umre yapıyorlar, Beytullah’ı ziyaret ediyorlar,Orada umre yapıyorlar, Beytullah’ı ziyaret ediyorlar, tavaflar yapıyorlar, hayırlar yapıyorlar.tavaflar yapıyorlar, hayırlar yapıyorlar. Bire yüz bin alıyorlar.Bire yüz bin alıyorlar. Çok büyük sevap.

Çok büyük sevap.
Fakat Allah'ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki,Fakat Allah'ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki, sabah namazından sonra siz güneş doğuncaya kadar,sabah namazından sonra siz güneş doğuncaya kadar, işrâk vaktine kadar, camide oturur daişrâk vaktine kadar, camide oturur da Allah’u Teâlâ'nın zikriyle meşgul olurAllah’u Teâlâ'nın zikriyle meşgul olur iki rekât işrâk namazını kılarsanıziki rekât işrâk namazını kılarsanız hiç şek ve şüphe etmeyin kihiç şek ve şüphe etmeyin ki bir hac ve umrenin sevabını Allah size veriyor.bir hac ve umrenin sevabını Allah size veriyor. Bir saatte Allah veriyor.Bir saatte Allah veriyor. Oh!

Oh!
O kadar parayla gitti oraya, onu alacak.O kadar parayla gitti oraya, onu alacak. Yapabilirse ne mutlu!Yapabilirse ne mutlu! Biz burada onun tamamını bir saat içinde alacağız.Biz burada onun tamamını bir saat içinde alacağız. Gönlü uyanık, bir dakika alır bunu işte.Gönlü uyanık, bir dakika alır bunu işte. Bunların hepsi kulu Allah'a bağlamanın vasıtalarıdır.Bunların hepsi kulu Allah'a bağlamanın vasıtalarıdır. Şimdi bu halde bir işimiz daha var.Şimdi bu halde bir işimiz daha var. Ramazanı tutuyoruz.Ramazanı tutuyoruz. Yarın yirmisi gelecek.Yarın yirmisi gelecek. 20'den sonra 10 gün20'den sonra 10 gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine-i Münevvere'ye geldiktenMedine-i Münevvere'ye geldikten ta ahir ömürlerine kadar daimi suretle itikâf ettiler.ta ahir ömürlerine kadar daimi suretle itikâf ettiler. Her Ramazan 20'den sonraki günlerini camide geçirdiler, itikâfla.

Her Ramazan 20'den sonraki günlerini camide geçirdiler, itikâfla.
Kendilerinin ihtiyacı yok.Kendilerinin ihtiyacı yok. Fakat ümmetine sünnet olsun,Fakat ümmetine sünnet olsun, ümmetim de bu işi yapsın diyerekten bunu yaptılar.ümmetim de bu işi yapsın diyerekten bunu yaptılar. Bunun sebebi ibadethaneye kapanacaksın,Bunun sebebi ibadethaneye kapanacaksın, evinden ilgini kesecek, ticaretten ilgini kesecek,evinden ilgini kesecek, ticaretten ilgini kesecek, hacla ilgini kesecek, yalnız Allah'ına karşı kalacaksın.hacla ilgini kesecek, yalnız Allah'ına karşı kalacaksın. Bu ne büyük nimettir.Bu ne büyük nimettir. Yani kul bu on gün içerisinde,Yani kul bu on gün içerisinde, "Mülazebe-i Kerim" diyor."Mülazebe-i Kerim" diyor. Allahu Teâlâ'nın kapısının dilencisi olarak kalıyor orada.Allahu Teâlâ'nın kapısının dilencisi olarak kalıyor orada. Binâenaleyh o kapının dilencisineBinâenaleyh o kapının dilencisine Hazreti Allah'ın lütuflarının hesabını yazacakHazreti Allah'ın lütuflarının hesabını yazacak ne kalem vardır ne kâğıt.ne kalem vardır ne kâğıt. Bunun sebebi, gecesi de orada, yemeği de orada,Bunun sebebi, gecesi de orada, yemeği de orada, oturması da orada, ancak def-î hacet için çıkar dışarıya.oturması da orada, ancak def-î hacet için çıkar dışarıya. Bu, Cenâb-ı Hakk'ın yani kendisine sığınmış,Bu, Cenâb-ı Hakk'ın yani kendisine sığınmış, himaye ilahi, Ya Rab ben bu fitnelerden kendimi koruyacak kudretim yok,himaye ilahi, Ya Rab ben bu fitnelerden kendimi koruyacak kudretim yok, senin evine iltica ettim.senin evine iltica ettim. Sana sığındım diyerekten oraya gidiyor.Sana sığındım diyerekten oraya gidiyor. Nasıl ki böyle hac senelerinde falanNasıl ki böyle hac senelerinde falan bir şeylerinde hep büyüklerin,bir şeylerinde hep büyüklerin, bilmem nelerin evlerine girerler kibilmem nelerin evlerine girerler ki bizi düşman şey yapmasın, öldürmesin.bizi düşman şey yapmasın, öldürmesin. Burada da biz Allah'ın evine iltica ediyoruz ki ancak

Burada da biz Allah'ın evine iltica ediyoruz ki ancak
işte böyle kurtarabileceğiz Ya Rabbi kendimizi.işte böyle kurtarabileceğiz Ya Rabbi kendimizi. Sen beni affetsen de ben bu kapıdan çıkmamSen beni affetsen de ben bu kapıdan çıkmam demek yerine de geliyor o.demek yerine de geliyor o. Allah cümlemizi affetsin deAllah cümlemizi affetsin de böyle kendisine canı yürekten halisane bağlanan kullarından eylesin.böyle kendisine canı yürekten halisane bağlanan kullarından eylesin. Okuyoruz, okutuyoruz.Okuyoruz, okutuyoruz. Bunlar tabi bir Ramazan şeysi olaraktan.Bunlar tabi bir Ramazan şeysi olaraktan. Asıl iş bunların, bunlardan Allah'a doğru

Asıl iş bunların, bunlardan Allah'a doğru
gidiş ve orada duruştur.gidiş ve orada duruştur. Onun için Allah'a gidip de orada kalabildin miydi?Onun için Allah'a gidip de orada kalabildin miydi? Cennet de sende, hepsi de sen de.Cennet de sende, hepsi de sen de. Bu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemBu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş da, bir insan elini edep yerine değirirse,buyurmuş da, bir insan elini edep yerine değirirse, elini edep yerine değirirse, adamın abdesti bozulur demiş.elini edep yerine değirirse, adamın abdesti bozulur demiş. Abdestli adam edep yerine kaşıyor, veyahut değdiriyor elini,Abdestli adam edep yerine kaşıyor, veyahut değdiriyor elini, bu değdirmeyle abdesti bozulur demiş,bu değdirmeyle abdesti bozulur demiş, abdestini tazelesin demiş namaz kılacağı vakitte.abdestini tazelesin demiş namaz kılacağı vakitte. Tabii çıplak yani elin mani olmadığı takdirde bir bezle filan yaparsan,

Tabii çıplak yani elin mani olmadığı takdirde bir bezle filan yaparsan,
yani donunun üzerinden filan yaparsan,yani donunun üzerinden filan yaparsan, doğrudan doğruya tene değmek suretiyle.doğrudan doğruya tene değmek suretiyle. Mesela şimdi Şâfiî mezhebinde de kadının elineMesela şimdi Şâfiî mezhebinde de kadının eline değirince abdest bozuluyor, abdestini almalı.değirince abdest bozuluyor, abdestini almalı. Biz de bozulmuyor.Biz de bozulmuyor. Fakat bu mühimdir,Fakat bu mühimdir, bu edep yerine çıplak olarak elinden değmesiyle,bu edep yerine çıplak olarak elinden değmesiyle, bazı genç insanlar da bir şehvetinbazı genç insanlar da bir şehvetin tahrikine vesile olabilir de, oradan meziden,tahrikine vesile olabilir de, oradan meziden, yani meninin öncüsü olan sudan akıvermesiyleyani meninin öncüsü olan sudan akıvermesiyle abdestin bozulması ihtimali olabilir de,abdestin bozulması ihtimali olabilir de, onun için abdestini namaza girerkenonun için abdestini namaza girerken tazelesin diye buyurulmuş.tazelesin diye buyurulmuş. Hatta İbn Mes'ûd radıyallahu anhın

Hatta İbn Mes'ûd radıyallahu anhın
karşısında Kur'an okuyormuş.karşısında Kur'an okuyormuş. Karşısında bir genç de dinliyormuş onun Kur'an'ını.Karşısında bir genç de dinliyormuş onun Kur'an'ını. Çocuğun kaşınacağı gelmiş, önünü kaşımış.Çocuğun kaşınacağı gelmiş, önünü kaşımış. Hazreti Ebû Mes'ûd Hazretleri kalk demiş,Hazreti Ebû Mes'ûd Hazretleri kalk demiş, abdestini tazele, öyle gel dinle demiş.abdestini tazele, öyle gel dinle demiş. Yani abdestin bozulacağına o da aynı hükmü vermiş.Yani abdestin bozulacağına o da aynı hükmü vermiş. Ve izâ eftara ehadüküm fe’l-yuftır alâ temrin ...

Ve izâ eftara ehadüküm fe’l-yuftır alâ temrin ...
Şimdi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem

Şimdi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem
oruçlu olanlara iftar ederken,oruçlu olanlara iftar ederken, mümkünse hurma ile iftar etsinler demişler.mümkünse hurma ile iftar etsinler demişler. Çünkü hurma, fe innehü beraketün,Çünkü hurma, fe innehü beraketün, bunun hadd-i zatında Cenâb-ı Hakk'ınbunun hadd-i zatında Cenâb-ı Hakk'ın ona verdiği bir bereket vardır.ona verdiği bir bereket vardır. Fe in lem yecid.

Fe in lem yecid.
Eğer hurma bulamazsanız, temran fe’l-yuftır ale’l-mâi,Eğer hurma bulamazsanız, temran fe’l-yuftır ale’l-mâi, su ile iftar ediniz.su ile iftar ediniz. Başta tatlıları seçiyoruz mesela, yok.Başta tatlıları seçiyoruz mesela, yok. Hurmayı bulursanız ne âla?Hurmayı bulursanız ne âla? Bulamadığınız taktirde su ile iftar ediniz.Bulamadığınız taktirde su ile iftar ediniz. Fe innehû tahûrun.

Fe innehû tahûrun.
Çünkü su, Allahu Teâlâ'nın gönderdiği bir şeydir.Çünkü su, Allahu Teâlâ'nın gönderdiği bir şeydir. O tertemizdir ve helaldir.O tertemizdir ve helaldir. Onda kimsenin şeysi yoktur, hakkı yoktur.Onda kimsenin şeysi yoktur, hakkı yoktur. İzâ efsaha evlâdüküm fe allimûhüm: Lâ ilâhe illallâh.

İzâ efsaha evlâdüküm fe allimûhüm: Lâ ilâhe illallâh.
Çocuklarımız konuşma devresine eriştikleri vakitte,

Çocuklarımız konuşma devresine eriştikleri vakitte,
konuşabiliyor yani, söz söyleyebiliyor hale gelincekonuşabiliyor yani, söz söyleyebiliyor hale gelince fe allimûhüm, onları en evvel öğreteceğiniz şeyfe allimûhüm, onları en evvel öğreteceğiniz şey Lâ ilâhe illallâh, bu olsun.Lâ ilâhe illallâh, bu olsun. Çocuk daha konuşmaya başlarken, bu kelimeyi öğrensin.Çocuk daha konuşmaya başlarken, bu kelimeyi öğrensin. Ve bunu konuşsun, bunu söylesin.Ve bunu konuşsun, bunu söylesin. Sümme lâ tübâlû metâ mâtû.

Sümme lâ tübâlû metâ mâtû.
Ondan sonra kayırmayın bunun ne söyleyeceğine.Ondan sonra kayırmayın bunun ne söyleyeceğine. İlk devirde buna söyledikten sonra,İlk devirde buna söyledikten sonra, sizin için kaybı olmaz,sizin için kaybı olmaz, artık bunu söyleyecek diyerekten.artık bunu söyleyecek diyerekten. İlkinde bunu nasip eden Allah,İlkinde bunu nasip eden Allah, son nefesini de ona nasip edecek demektir.son nefesini de ona nasip edecek demektir. Son nefesinde imanlı gidecektir.Son nefesinde imanlı gidecektir. Fe izâ teferraû fe mürûhüm bi’s-salâti.

Fe izâ teferraû fe mürûhüm bi’s-salâti.
Çocuk büyüdüğü vakitte, yedi yaş aralarında,Çocuk büyüdüğü vakitte, yedi yaş aralarında, ona namazla emredin.ona namazla emredin. Daha buluğa ermemiştir ammaDaha buluğa ermemiştir amma alıştırınız onu namaza demek.alıştırınız onu namaza demek. Daha 7 yaşındayken.Daha 7 yaşındayken. Çünkü insan vaktiyle alışmazsa,Çünkü insan vaktiyle alışmazsa, vakti gelince bir şey yapması zor olur ona.vakti gelince bir şey yapması zor olur ona. Mesela ilk teravi namazları zor geliyor.Mesela ilk teravi namazları zor geliyor. Bazı bizim gibi yaşlılara kılması zor geliyor.

Bazı bizim gibi yaşlılara kılması zor geliyor.
Fakat sonra sonra kolaylaşıyor, niçin?Fakat sonra sonra kolaylaşıyor, niçin? Alışıyorlar.Alışıyorlar. Mesela geçen Hoca Efendi dedi ki,Mesela geçen Hoca Efendi dedi ki, gelin dedi, teraviyi size 3 gecede kıldıracam dedi.gelin dedi, teraviyi size 3 gecede kıldıracam dedi. 1 rekâtta yani 3-4 saat sürer.1 rekâtta yani 3-4 saat sürer. Her rekâtta demek 15 dakika falan ayakta bekleyeceğiz.Her rekâtta demek 15 dakika falan ayakta bekleyeceğiz. Mesela ayakta insan saatlerce durur da,Mesela ayakta insan saatlerce durur da, ama huzur-u rabbil âlemin dururken zor geliyor ona, ağır geliyor.ama huzur-u rabbil âlemin dururken zor geliyor ona, ağır geliyor. Çünkü kımıldanamıyorsun, hareket yapamıyorsun, aynı şeydesin.Çünkü kımıldanamıyorsun, hareket yapamıyorsun, aynı şeydesin. Binâenaleyh bir ağırlık basıyor insana, çökecek hal geliyor insana.Binâenaleyh bir ağırlık basıyor insana, çökecek hal geliyor insana. Ama dışarıda iken saatlerce mesela akşama kadar geziniyor insanlar.Ama dışarıda iken saatlerce mesela akşama kadar geziniyor insanlar. Gelmiyoruz oradan, huzur-u rabbil âlemine durunca,Gelmiyoruz oradan, huzur-u rabbil âlemine durunca, zor geliyor, bakıyorsunuz cemaatzor geliyor, bakıyorsunuz cemaat dağılıyor, kaçışıyor zorluktan.dağılıyor, kaçışıyor zorluktan. İzâ eflese’r-racülü, fe vecede’l-bâiu silatehû bi aynihâ,

İzâ eflese’r-racülü, fe vecede’l-bâiu silatehû bi aynihâ,
fe hüve ehakku bihâ dûne’l-ğuramâi.fe hüve ehakku bihâ dûne’l-ğuramâi. Bir adam iflas etmiş.

Bir adam iflas etmiş.
Birçokta borçlular var.Birçokta borçlular var. Alacaklılar var yani.Alacaklılar var yani. Borcu çok kimseler var.Borcu çok kimseler var. Fakat sizden aldığı mal, dükkânında da duruyor.Fakat sizden aldığı mal, dükkânında da duruyor. Satamamış.Satamamış. Siz o mala aynen sahip olursunuz.Siz o mala aynen sahip olursunuz. Bu mal benimdir diye,

Bu mal benimdir diye,
o iflas edilen adamdan malınızı alırsınız.o iflas edilen adamdan malınızı alırsınız. Öteki alacaklar derler ki,Öteki alacaklar derler ki, bizim de bu adamda alacağımız var.bizim de bu adamda alacağımız var. Sizin alacağınıza ben karışmam.Sizin alacağınıza ben karışmam. Bu mallar benimdir.Bu mallar benimdir. Bunlara kimse şey yapamaz alakadar olamaz diye.Bunlara kimse şey yapamaz alakadar olamaz diye. Hak.Hak. Buna hak oluyor.Buna hak oluyor. Hak sahibi oluyor.Hak sahibi oluyor. İzâ ekbeleti’r-râyâtü’s-sûdü, fe ekrimü’l-fürse,

İzâ ekbeleti’r-râyâtü’s-sûdü, fe ekrimü’l-fürse,
fe inne devleteküm meahüm.fe inne devleteküm meahüm. Râyâtü’s-sûdü dediği bur da siyah bayraklar.

Râyâtü’s-sûdü dediği bur da siyah bayraklar.
Mehd-i Âlerresûlü denilen bir zat, doğacak bir gün.Mehd-i Âlerresûlü denilen bir zat, doğacak bir gün. Resûlullah nasıl vaktiyle doğdu da,Resûlullah nasıl vaktiyle doğdu da, insanları imanın etrafında topladı,insanları imanın etrafında topladı, çerçevesi içinde topladı iman, İslâm içerisinde.çerçevesi içinde topladı iman, İslâm içerisinde. Sonra bu dağılacak, bu bozulacak tabi bir devirde.Sonra bu dağılacak, bu bozulacak tabi bir devirde. Sonra Cenâb-ı Peygamber'in neslinden bir zat gelecek yine,Sonra Cenâb-ı Peygamber'in neslinden bir zat gelecek yine, o kaybolan hâlası düzeltmek üzere ortaya gelecek.o kaybolan hâlası düzeltmek üzere ortaya gelecek. Deccali de öldürecekler, hepsini öldürecekler,

Deccali de öldürecekler, hepsini öldürecekler,
İslâm yeniden parlayacak.İslâm yeniden parlayacak. Onun için siz oraya ikram ediniz, onlara yardım ediniz.Onun için siz oraya ikram ediniz, onlara yardım ediniz. Bizim Bursa'da bir hocamız vardı,Bizim Bursa'da bir hocamız vardı, Cami-î Kebir'in, 90 küsur yaşında, çok da âlim idi.Cami-î Kebir'in, 90 küsur yaşında, çok da âlim idi. Derdi ki, ah şu çıksa da ben deDerdi ki, ah şu çıksa da ben de sürünerekten ona asker olsam derdi.sürünerekten ona asker olsam derdi. İhtiyar tabi burada namazı zor kılıyor.İhtiyar tabi burada namazı zor kılıyor. Ona sürünerek asker olur.

Ona sürünerek asker olur.
Böyle bir insanın çıktığını duyduğu vakitte,Böyle bir insanın çıktığını duyduğu vakitte, ona insanlar canlarıyla başlarıyla yardımcı olmasını tavsiye eder...ona insanlar canlarıyla başlarıyla yardımcı olmasını tavsiye eder... İzâ ikterabe’z-zemânü

İzâ ikterabe’z-zemânü
lem teked ru’ya’r-racüli’l-müslimilem teked ru’ya’r-racüli’l-müslimi tekzibü; fe esdekuhüm ru’yâ esdekuhüm hadîsen.tekzibü; fe esdekuhüm ru’yâ esdekuhüm hadîsen. Âhir zamanda;

Âhir zamanda;
İzâ ikterabe’z-zemânü dediği, kıyamet yaklaştığındaİzâ ikterabe’z-zemânü dediği, kıyamet yaklaştığında rüyalar boş çıkmayacak.rüyalar boş çıkmayacak. Nasıl gördüyse rüya, aynen çıkacak.Nasıl gördüyse rüya, aynen çıkacak. Fe esdekuhüm ru’yâ esdekuhüm hadîsen.

Fe esdekuhüm ru’yâ esdekuhüm hadîsen.
Kimin sözü doğruysa,Kimin sözü doğruysa, onun rüyası çok doğru çıkacak.onun rüyası çok doğru çıkacak. Binaen aleyh rüyalar son zamanda güzel oluyor.Binaen aleyh rüyalar son zamanda güzel oluyor. Yine buyuruyor ki;Yine buyuruyor ki; İza ikterabe’z-zemânü, kesüra lübsü’t-tayâliseti.

İza ikterabe’z-zemânü, kesüra lübsü’t-tayâliseti.
Tayâliseti diye Tayâ sen dedikleri, şu sarıklarının arkasından,

Tayâliseti diye Tayâ sen dedikleri, şu sarıklarının arkasından,
bellerine doğru uzattıkları sarık ucu.bellerine doğru uzattıkları sarık ucu. Bu, ahir zamanda çoğalacak bunu giyenler.Bu, ahir zamanda çoğalacak bunu giyenler. Ve kesürati’t-ticâratü.Ve kesürati’t-ticâratü. Ticaret de bollanacak.Ticaret de bollanacak. Ve kesüra’l-mâü.Ve kesüra’l-mâü. Mal da çoğalacak.Mal da çoğalacak. Ve uzzime rabbü’l-mâli bi mâlihî.Ve uzzime rabbü’l-mâli bi mâlihî. Mal sahiplerine çok saygı gösterilecek,Mal sahiplerine çok saygı gösterilecek, hürmet gösterilecek, kıymet verilecekhürmet gösterilecek, kıymet verilecek malının yüzü hürmetine.malının yüzü hürmetine. "Lima" ediyor."Lima" ediyor. Ve kesürati’-fâhişetü.

Ve kesürati’-fâhişetü.
Bununla beraber fâhişeliik de çoğalacak.Bununla beraber fâhişeliik de çoğalacak. Ve kânet imâratü’s-sıbyâni.Ve kânet imâratü’s-sıbyâni. O zaman küçük yaştakilerin eline verilecek idarelerde.O zaman küçük yaştakilerin eline verilecek idarelerde. Tecrübesiz insanlar demek.Tecrübesiz insanlar demek. Daha. Ve kesüra’n-nisâü.Daha. Ve kesüra’n-nisâü. Kadınlar daha çok olacak, çoğalacak yani.Kadınlar daha çok olacak, çoğalacak yani. Ve câra’s-sultânü.Ve câra’s-sultânü. O zamanki sultanlarda zulmedecekler cevriyeden.O zamanki sultanlarda zulmedecekler cevriyeden. Ve huffife fi’l-mikyâli ve’l-mîzâni.

Ve huffife fi’l-mikyâli ve’l-mîzâni.
Bu sefer tartanlarda tartılarını hile ile tartacaklar, doğru tartmayacaklar.Bu sefer tartanlarda tartılarını hile ile tartacaklar, doğru tartmayacaklar. Kendi menfaatlerine tartacaklar.Kendi menfaatlerine tartacaklar. Huffife ise, Veylun lil-mutaffifîn’deki şeyden alınmıştır.Huffife ise, Veylun lil-mutaffifîn’deki şeyden alınmıştır. Ve yürabbi’r-racülü cirven h

Ve yürabbi’r-racülü cirven h
ayrun lehû min en yürabbî veleden.ayrun lehû min en yürabbî veleden. O gün bir insanın bir köpek yavrusunu beslemesiO gün bir insanın bir köpek yavrusunu beslemesi daha hayırlıdır, hayrun lehû, ona daha hayırlıdır.daha hayırlıdır, hayrun lehû, ona daha hayırlıdır. Min en yürabbî veleden lehü.Min en yürabbî veleden lehü. Bir çocuk büyütmekten, bir evlat büyütmesi.Bir çocuk büyütmekten, bir evlat büyütmesi. Bir Konya da taşıtlar çıkar ya,Bir Konya da taşıtlar çıkar ya, Konya taşıtlarının üzerine eskiden güzel güzelKonya taşıtlarının üzerine eskiden güzel güzel bazı sözler yazarlardı.bazı sözler yazarlardı. Bir tane elimize geçmişti de,Bir tane elimize geçmişti de, o geçmiş taşın üzerinde şu ibareyi gördüm.o geçmiş taşın üzerinde şu ibareyi gördüm. Kuddûsî rahmetullahi aleyh denilen bir evliya vardı.Kuddûsî rahmetullahi aleyh denilen bir evliya vardı. Onun şiirleri vardır.Onun şiirleri vardır. Yine bugün mevcuttur piyasada.

Yine bugün mevcuttur piyasada.
Onun şiirlerin içerisine deOnun şiirlerin içerisine de bu hadîsin metnini yazmış.bu hadîsin metnini yazmış. Türkçe olaraktan yazmış.Türkçe olaraktan yazmış. Ve lâ yüvekkaru kebîrun.

Ve lâ yüvekkaru kebîrun.
Bir büyüğe, büyük bir ikram olunmaz.Bir büyüğe, büyük bir ikram olunmaz. Gerek yaşla, gerek ilimle.Gerek yaşla, gerek ilimle. Yaştaki olan büyüğe de,Yaştaki olan büyüğe de, büyüklüğü hürmetine sakalı ağırmış,büyüklüğü hürmetine sakalı ağırmış, İslamiyet'e çok hizmet etmiştir, çok ibadet etmiştir diyerektenİslamiyet'e çok hizmet etmiştir, çok ibadet etmiştir diyerekten gencin ona hürmet etmesi lazım.gencin ona hürmet etmesi lazım. Ki bu sakalının beyazlığından nâşî, yaşlılığından nâşî.Ki bu sakalının beyazlığından nâşî, yaşlılığından nâşî. Bir de onda ilim olursa, iki kat olur ki,Bir de onda ilim olursa, iki kat olur ki, Hazreti Ali'nin kerremallahi vecheninde,Hazreti Ali'nin kerremallahi vecheninde, bir sabah namaza giderken önüne geçen bir ihtiyarıbir sabah namaza giderken önüne geçen bir ihtiyarı geçmemek üzere, ona saygı göstermesi dolayısıyla,geçmemek üzere, ona saygı göstermesi dolayısıyla, namazı kaçırma tehlikesi olduğundan,namazı kaçırma tehlikesi olduğundan, Hazreti Allah Celle ve Alâ'nın daHazreti Allah Celle ve Alâ'nın da güneşe dur yerinde, Hazreti Ali ikram ediyor o adama,güneşe dur yerinde, Hazreti Ali ikram ediyor o adama, doğma dediğini rivayet ederler.doğma dediğini rivayet ederler. Ki Hazreti Ali, hak yolundadır,Ki Hazreti Ali, hak yolundadır, hak yolunda olduğu için namazı kaçmasın diyehak yolunda olduğu için namazı kaçmasın diye güneşe dur dediğini rivayet ederler.güneşe dur dediğini rivayet ederler. Fakat bu manevi bir şeydir.Fakat bu manevi bir şeydir. Bugünkü tabiatçılara göre güneşin durma imkânı yoktur daBugünkü tabiatçılara göre güneşin durma imkânı yoktur da Allah'ın hikmetine karışılmaz.Allah'ın hikmetine karışılmaz. Bununla beraber;Bununla beraber; Ve lâ yürhamü sağîrun.

Ve lâ yürhamü sağîrun.
Küçüklere de merhamet olunmaz.Küçüklere de merhamet olunmaz. Büyüklere hürmet edilmediği gibiBüyüklere hürmet edilmediği gibi küçüklere de merhamet olunmaz.küçüklere de merhamet olunmaz. Ve yeksüru evlâdü’z-zinâ.

Ve yeksüru evlâdü’z-zinâ.
Ama o zamanda da zinadan olan çocuklar çoğalır.Ama o zamanda da zinadan olan çocuklar çoğalır. Gayrimeşru çocuklar.Gayrimeşru çocuklar. Gayrimeşru çocuk deyinceGayrimeşru çocuk deyince mutlaka umumhanelerden çıkan çocukları tasavvur etmemeli.mutlaka umumhanelerden çıkan çocukları tasavvur etmemeli. Gayrimeşru çocuk demek nikâhı olmayan,Gayrimeşru çocuk demek nikâhı olmayan, sahih nikâhı olmayarak dünyaya gelen çocuklar demektir.sahih nikâhı olmayarak dünyaya gelen çocuklar demektir. Sahih nikâh, mesela karıyı insan boşuyor,Sahih nikâh, mesela karıyı insan boşuyor, boşadıktan sonra onunla bir daha muaşat edemez.boşadıktan sonra onunla bir daha muaşat edemez. Edemediği halde yahut sahih bir nikâhla almadığı bir insana,Edemediği halde yahut sahih bir nikâhla almadığı bir insana, nikah akidesi için iman şart.nikah akidesi için iman şart. İki imansızın bir araya gelişindenİki imansızın bir araya gelişinden tevellüt eden çocuklar gayrimeşru olur.tevellüt eden çocuklar gayrimeşru olur. Bunların hepsi bir.

Bunların hepsi bir.
İmansızların nikâhı dinen sahih değildir.İmansızların nikâhı dinen sahih değildir. Nerede kıyarlarsa kıysınlar.Nerede kıyarlarsa kıysınlar. Allah'a ve Resûlüne iman etmemiş olan insanların hattaAllah'a ve Resûlüne iman etmemiş olan insanların hatta tabi bütün İslâm akâidiyle berabertabi bütün İslâm akâidiyle beraber bunlardan birincisini inkâr eden münkir,bunlardan birincisini inkâr eden münkir, âhireti inkâr ediyor mesela.âhireti inkâr ediyor mesela. O da öyle şey mi olur?O da öyle şey mi olur? Öldükten sonra bir daha insan dirilir mi?Öldükten sonra bir daha insan dirilir mi? Boş şey bunlar dedi miydi, o nikâh toptan fesih olunur.Boş şey bunlar dedi miydi, o nikâh toptan fesih olunur. İstersen boşa, istersen boşama.İstersen boşa, istersen boşama. Onun için gayri meşru deniliyor ki;Onun için gayri meşru deniliyor ki; Ve yeksüru evlâdü’z-zinâ.

Ve yeksüru evlâdü’z-zinâ.
Evlâd-ı zinâ çok olur, neden?Evlâd-ı zinâ çok olur, neden? Nikâhlar kayıp.Nikâhlar kayıp. Kayıp kayıp.Kayıp kayıp. Sahih olmayan nikâhlardan doğan çocuklarda evlâd-ı zina.Sahih olmayan nikâhlardan doğan çocuklarda evlâd-ı zina. Hatta daha bu.Hatta daha bu. Hattâ inne’r-racüle le yeğşe’l-mer’ete alâ kâriati’t-tarîki.Hattâ inne’r-racüle le yeğşe’l-mer’ete alâ kâriati’t-tarîki. Hatta o kadar bu ileri gidecek ki,Hatta o kadar bu ileri gidecek ki, sokak üzerlerinde köpekler gibi çatışacaklar da.sokak üzerlerinde köpekler gibi çatışacaklar da. Ve yelbesûne.

Ve yelbesûne.
O zamanın en iyi adamı, başını çevirip de geçemez.O zamanın en iyi adamı, başını çevirip de geçemez. En iyi adam onu görmeyeyim diyeEn iyi adam onu görmeyeyim diye başını çevirip geçen adam oluyormuş bak dünyanın sonunu.başını çevirip geçen adam oluyormuş bak dünyanın sonunu. Ve yelbesûne Hülûd'da," burada kinaye var,Ve yelbesûne Hülûd'da," burada kinaye var, Hülûd'da, yani koyunların güzel yününden yumuşak esbaplarını giymişler,Hülûd'da, yani koyunların güzel yününden yumuşak esbaplarını giymişler, kendisini gayet mesela sofuvari gösterir.kendisini gayet mesela sofuvari gösterir. Hocanın giyindiği gibi giyinmiş.Hocanın giyindiği gibi giyinmiş. Sarıklı, cübbeli, kaytanlı*, maylatanlı,Sarıklı, cübbeli, kaytanlı*, maylatanlı, elinde tespih, böyle bir hali var.elinde tespih, böyle bir hali var. Ama cülüde’z-za’ni alâ kulûbi’z-ziâbi.Ama cülüde’z-za’ni alâ kulûbi’z-ziâbi. İçi de bak dediğine bak.İçi de bak dediğine bak. İçi de kurt içi gibidir.İçi de kurt içi gibidir. Gönlü de kurt gönlü gibi.Gönlü de kurt gönlü gibi. Kalbi kurt kalbi.Kalbi kurt kalbi. Bu adama nasıl şey getirsen de.Bu adama nasıl şey getirsen de. İşini, gücünü diye kafasını hep günaha taalluk eden,İşini, gücünü diye kafasını hep günaha taalluk eden, fenalığa taalluk eden şeyler dolaşır.fenalığa taalluk eden şeyler dolaşır. Emselhüm fi-zalike’z-zamanil mudahin.

Emselhüm fi-zalike’z-zamanil mudahin.
Allah cümlemizi fitnelere karışmaktan,

Allah cümlemizi fitnelere karışmaktan,
fitnelere kapılmaktan muhafaza buyursun.fitnelere kapılmaktan muhafaza buyursun. İzâ ikterabe’z-zamânü lem teked ru’ya’l-müslimi

İzâ ikterabe’z-zamânü lem teked ru’ya’l-müslimi
tekzibü ve esdakuküm ru’yan esdakuküm hadîsentekzibü ve esdakuküm ru’yan esdakuküm hadîsen ve ru’ya’l-müslimi cüz’ün min hamsetinve ru’ya’l-müslimi cüz’ün min hamsetin ve erba’îne cüz’en mine’n-nübüvveti...ve erba’îne cüz’en mine’n-nübüvveti... Şimdi yukarısı, doğrucunun, doğru söyleyenin rüyası doğru çıkar,

Şimdi yukarısı, doğrucunun, doğru söyleyenin rüyası doğru çıkar,
Müslümanın rüyaları fakat âhir zamanda bahusus.Müslümanın rüyaları fakat âhir zamanda bahusus. Rüya denilen şeyi yabana atma.Rüya denilen şeyi yabana atma. Rüya, nübüvvetten kırk beş cüzünden bir cüzüdür demiş.Rüya, nübüvvetten kırk beş cüzünden bir cüzüdür demiş. Min hamsetin ve erba’îne.

Min hamsetin ve erba’îne.
Kırk beş cüzünden bir cüzüdür.Kırk beş cüzünden bir cüzüdür. Yani öyle ya kendinden geçmişsin bir halde,Yani öyle ya kendinden geçmişsin bir halde, sana bir şeyler gösteriliyor.sana bir şeyler gösteriliyor. O gösterilen şeyleri sen görmüş değilsin,O gösterilen şeyleri sen görmüş değilsin, sana gösteriliyor onlar.sana gösteriliyor onlar. Gösterildiğinden dolayı sana orada bir ders var.Gösterildiğinden dolayı sana orada bir ders var. Bu rüyanda sana bir ders var, bir ibret var.Bu rüyanda sana bir ders var, bir ibret var. Sen onlardan ders alacakSen onlardan ders alacak ve ibret alıp yolunu düzelteceksin diyerekten.ve ibret alıp yolunu düzelteceksin diyerekten. Onun için rüyadır diye geçme.Onun için rüyadır diye geçme. Ve’r-ru’yâ selâsün.

Ve’r-ru’yâ selâsün.
Rüyada üç kısımdır.Rüyada üç kısımdır. Fe’r-ru’ya’s-sâlihatü büşrâ minallâhi.Fe’r-ru’ya’s-sâlihatü büşrâ minallâhi. Rüyây-ı saliha Allahu Teâlâ'dan beşârettir.Rüyây-ı saliha Allahu Teâlâ'dan beşârettir. Bir gördü mü sabahleyin sevinç ile uyanır,Bir gördü mü sabahleyin sevinç ile uyanır, rüyandan dolayı içinde bir sevinç vardır.rüyandan dolayı içinde bir sevinç vardır. Gördüğün rüyadan büşrâ minallâhi.Gördüğün rüyadan büşrâ minallâhi. Allahu Teâlâ'dan tebşirât vardır bunda.Allahu Teâlâ'dan tebşirât vardır bunda. Ve ru’yâ.

Ve ru’yâ.
Bir de rüya vardır ki, tahzînün mine’ş-şeytâni.Bir de rüya vardır ki, tahzînün mine’ş-şeytâni. O da şeytandan.O da şeytandan. Öyle bir perişan halde uyanırsın; hüzün var içerisinde,Öyle bir perişan halde uyanırsın; hüzün var içerisinde, kederin var filan.kederin var filan. Bu gördüğün rüyanın tesiri altında kalmışsındır,Bu gördüğün rüyanın tesiri altında kalmışsındır, o rüya da şeytandandır.o rüya da şeytandandır. Bundan da korkma.Bundan da korkma. Ve ru’yâ mimmâ yühaddisü’l-mer’u nefsehû.

Ve ru’yâ mimmâ yühaddisü’l-mer’u nefsehû.
Bir rüya da var ki gündüzün herkesin meşgul olduğu meşgaleBir rüya da var ki gündüzün herkesin meşgul olduğu meşgale dolayısıyla dilinde, zihninde, gönlünde yer etmiştir.dolayısıyla dilinde, zihninde, gönlünde yer etmiştir. Gece o meşgul olduğu şeyleri görür.Gece o meşgul olduğu şeyleri görür. Mesela satıcı, herkes sattığı şeye müteallik şeyleri görür.

Mesela satıcı, herkes sattığı şeye müteallik şeyleri görür.
Okuyucu, okuduğuna müteallik şeyleri görür.Okuyucu, okuduğuna müteallik şeyleri görür. Konuşucu, konuştuğuna taalluk eden şeyleri görür.Konuşucu, konuştuğuna taalluk eden şeyleri görür. E bunlar nefsin, nefisten doğan şeylerdir.E bunlar nefsin, nefisten doğan şeylerdir. Bunlar ne Allah'tandır, ne de şeytandandır,Bunlar ne Allah'tandır, ne de şeytandandır, nefsin şeyleridir.nefsin şeyleridir. Bunlardan da hiç üzülmesin.Bunlardan da hiç üzülmesin. Fe-izâ raâ ehadüküm mâ yekrahu.

Fe-izâ raâ ehadüküm mâ yekrahu.
Gördüğünüz bir rüya,Gördüğünüz bir rüya, bu rüyada size hüzün var, hoş görmediniz,bu rüyada size hüzün var, hoş görmediniz, kerih gördünüz, memnun değilsiniz gördüğünüz rüyadan.kerih gördünüz, memnun değilsiniz gördüğünüz rüyadan. Fe’l-yekum.Fe’l-yekum. Kalktın mı hemen?Kalktın mı hemen? Ve’l-yetfül ve lâ yühaddisü bi-he’n-nâse.Ve’l-yetfül ve lâ yühaddisü bi-he’n-nâse. Hemen kalk, soluna tu tu tu üç defa tükür.Hemen kalk, soluna tu tu tu üç defa tükür. Bunun şerrinden, bu rüyanın şerrindenBunun şerrinden, bu rüyanın şerrinden yâ Rabbi Sana sığınırım de, bunu da kimseye söyleme.yâ Rabbi Sana sığınırım de, bunu da kimseye söyleme. Ve ühıbbü’l-kayde fi’n-nevmi.

Ve ühıbbü’l-kayde fi’n-nevmi.
Efendimiz diyor ki, rüyadaEfendimiz diyor ki, rüyada baktın ki kendini ayaklarını bağlamışlar gördün,baktın ki kendini ayaklarını bağlamışlar gördün, bunu ben severim bu iyidir.bunu ben severim bu iyidir. Dinde sebata alamettir diyor.Dinde sebata alamettir diyor. Rüyada ayakların bağlantısı dinde sebata alamettir diyor.Rüyada ayakların bağlantısı dinde sebata alamettir diyor. Ve ekrahü’l-ğulle.

Ve ekrahü’l-ğulle.
Boyuna vurulanı da hoş görmem.Boyuna vurulanı da hoş görmem. Çünkü bu da esaretlik alametidir,Çünkü bu da esaretlik alametidir, yani ağır yüklerin yükleneceğini o adamın üzerine alamet oluyor.yani ağır yüklerin yükleneceğini o adamın üzerine alamet oluyor. İzâ ikterabe’s-sâ’atü.İzâ ikterabe’s-sâ’atü. Tekârabe’z-zamânü.Tekârabe’z-zamânü. Bak Cenâb-ı Peygamber bin üç yüz küsür sene evvel ne diyor?Bak Cenâb-ı Peygamber bin üç yüz küsür sene evvel ne diyor? İzâ ikterabe’s-sâ’atü.

İzâ ikterabe’s-sâ’atü.
Kıyamet yaklaştığı vakitte.Kıyamet yaklaştığı vakitte. Tekârabe’z-zamânü.Tekârabe’z-zamânü. Zamanlar birbirine yaklaşacaktır diyor.Zamanlar birbirine yaklaşacaktır diyor. Bunu nereden keşfetti o?

Bunu nereden keşfetti o?
Tekârabe’z-zamânü.

Tekârabe’z-zamânü.
Fe-tekûnü’s-senetü ke’ş-şehri.Fe-tekûnü’s-senetü ke’ş-şehri. Seneler ay gibidir.Seneler ay gibidir. Ve’ş-şehru ke’l-cumu’ati.Ve’ş-şehru ke’l-cumu’ati. Bir ay, bir hafta gibi gelir geçer, anlamazsın bile.Bir ay, bir hafta gibi gelir geçer, anlamazsın bile. Ve’l-cumu’atü ile’l-cumu’ati ka’h-tirâkı’s-se’afeti fi’n-nâri.Ve’l-cumu’atü ile’l-cumu’ati ka’h-tirâkı’s-se’afeti fi’n-nâri. Kuru hurma yapraklarını ateşe koyup da yaktığın vakitteKuru hurma yapraklarını ateşe koyup da yaktığın vakitte bir anda pırr diye yanarsa,bir anda pırr diye yanarsa, bir haftayla bir haftanın arasındaki zamanbir haftayla bir haftanın arasındaki zaman çabucaktan geçer.çabucaktan geçer. E şimdi eski dedelerimiz buradan hacca faraza

E şimdi eski dedelerimiz buradan hacca faraza
üç ayda gidiyorlardı, bugün üç saate indi iş.üç ayda gidiyorlardı, bugün üç saate indi iş. Yaklaştı zaman Tekârabe’z-zamânü.Yaklaştı zaman Tekârabe’z-zamânü. Daha kim bilir ne kadar yaklaşmalar olabilecek ileriye doğru.Daha kim bilir ne kadar yaklaşmalar olabilecek ileriye doğru. İzâ ükhita ehadüküm, ev üksile,

İzâ ükhita ehadüküm, ev üksile,
fe innemâ yekfî minhü’l-vüdûü.fe innemâ yekfî minhü’l-vüdûü. Bu hadîs ki insan ihtiyarlık dolayısıyla

Bu hadîs ki insan ihtiyarlık dolayısıyla
veyahut bir hastalık dolayısıylaveyahut bir hastalık dolayısıyla münasebat-ı cinsiye de bulunmuş amamünasebat-ı cinsiye de bulunmuş ama münâsebat-ı cinsiye de bulunuyor amamünâsebat-ı cinsiye de bulunuyor ama ihtiyarlık veyahut hastalık dolayısıyla meni zuhur etmiyor.ihtiyarlık veyahut hastalık dolayısıyla meni zuhur etmiyor. Bu meninin zuhur etmemesi için buna bir abdest kâfidirBu meninin zuhur etmemesi için buna bir abdest kâfidir denmiş ise de fıkıh kitaplarımızda bu hadisten yoksundur.denmiş ise de fıkıh kitaplarımızda bu hadisten yoksundur. İki bacak iki bacakla birleştiği vakitte ister aksınİki bacak iki bacakla birleştiği vakitte ister aksın ister akmasın gusül lazımdır.ister akmasın gusül lazımdır. İster aksın meni çıksın ister çıkmasın,İster aksın meni çıksın ister çıkmasın, iki vücut birleştiği vakitte, yan yana geldiği vakitteiki vücut birleştiği vakitte, yan yana geldiği vakitte onların üzerlerine gusül vacip olur.onların üzerlerine gusül vacip olur. İzâ akrada ehadüküm ehâhu kardan

İzâ akrada ehadüküm ehâhu kardan
fe-ühdiye ileyhi tabakan fe-lâ yakbelhüfe-ühdiye ileyhi tabakan fe-lâ yakbelhü ev hamelehû alâ dâbbetinev hamelehû alâ dâbbetin fe-lâ yerkübhâfe-lâ yerkübhâ illâ en yekûne cerâ beynehû ve beynehû kable zâlike.illâ en yekûne cerâ beynehû ve beynehû kable zâlike. Bak ne kadar hoş bir şey.

Bak ne kadar hoş bir şey.
Sizden biriniz, bir kardeşinize karz verdiniz,

Sizden biriniz, bir kardeşinize karz verdiniz,
ödünç verdiniz.ödünç verdiniz. Ödünç verdiğiniz arkadaşınızÖdünç verdiğiniz arkadaşınız size memnuniyetinden dolayı bir tabağasize memnuniyetinden dolayı bir tabağa portakal aldı, elma aldı, üzüm aldı, getirdi buyurun dedi.portakal aldı, elma aldı, üzüm aldı, getirdi buyurun dedi. Sizin bu hareketiniz hoşuma gitti, beniSizin bu hareketiniz hoşuma gitti, beni kurtardınız bu zâiakadan diyerekten.kurtardınız bu zâiakadan diyerekten. Sakın fe-lâ yakbelhü.Sakın fe-lâ yakbelhü. Bunu kabul etmesinler.Bunu kabul etmesinler. Arabası var borç verdiğiniz verdiğiniz adamın ,

Arabası var borç verdiğiniz verdiğiniz adamın ,
arabasıyla giderken size rast geldi,arabasıyla giderken size rast geldi, buyurun arabama dedi.buyurun arabama dedi. Çünkü sizden borç aldı ya, size karşı bir şükran borcu olsun diye,Çünkü sizden borç aldı ya, size karşı bir şükran borcu olsun diye, buyurun arabama dedi.buyurun arabama dedi. Sakın fe-lâ yerkübhâ.Sakın fe-lâ yerkübhâ. Ona da binmesin diyor.Ona da binmesin diyor. İllâ en yekûne cerâ beynehû ve beynehû kable zâlike.

İllâ en yekûne cerâ beynehû ve beynehû kable zâlike.
Eğer daha evvelden böyle bir münasebetleri varEğer daha evvelden böyle bir münasebetleri var daima birbirlerine hediye veriyorlardı o zaman kabul et.daima birbirlerine hediye veriyorlardı o zaman kabul et. Daima onu arabasına rast geldikçe alıyordu, yine bin.Daima onu arabasına rast geldikçe alıyordu, yine bin. Ama sırf o yüzdense ne binsin ne alsın.Ama sırf o yüzdense ne binsin ne alsın. İzâ ikşe’arra cildü’l-abdi min haşyetillâhi

İzâ ikşe’arra cildü’l-abdi min haşyetillâhi
tehâttet anhü hatâyâhutehâttet anhü hatâyâhu ke-mâ yetehâttü ani’ş-şecerati’l-bâliyeti verakuhâ.ke-mâ yetehâttü ani’ş-şecerati’l-bâliyeti verakuhâ. Bazen insanlarda bir ürperme olur;

Bazen insanlarda bir ürperme olur;
bir ürperme, bir titreme olur,bir ürperme, bir titreme olur, hiç [sebepsiz] gayri ihtiyari.hiç [sebepsiz] gayri ihtiyari. Bu titreme insan vücuduna tesir eder.Bu titreme insan vücuduna tesir eder. O Allah'tan olan titremeO Allah'tan olan titreme insanın günahlarını döker,insanın günahlarını döker, kuru ağacın yapraklarını döktüğü gibi döker, günah bırakmaz.kuru ağacın yapraklarını döktüğü gibi döker, günah bırakmaz. Ama bu titremeyi Allah lütfetsin.Ama bu titremeyi Allah lütfetsin. İzâ ekalle’r-racülü’t-tu’me melee cevfühû nûran.

İzâ ekalle’r-racülü’t-tu’me melee cevfühû nûran.
Bu oruç vasfını tarif eden bir şey ise de,

Bu oruç vasfını tarif eden bir şey ise de,
orucu çok insanlar tutar.orucu çok insanlar tutar. Gavur da tutuyor bir kısım.Gavur da tutuyor bir kısım. Ben bir Rus’un, bir Sırp’ın,Ben bir Rus’un, bir Sırp’ın, bir de Bulgar’ın, doktor bunlar,bir de Bulgar’ın, doktor bunlar, Rus, Sırp, Bulgar üç doktor kendilerini diyete çekmişlerRus, Sırp, Bulgar üç doktor kendilerini diyete çekmişler kırk gün hiçbir şey yememek şartıyla.kırk gün hiçbir şey yememek şartıyla. Yalnız ılık su veyahut bazen de sıcakça bir çay gibiYalnız ılık su veyahut bazen de sıcakça bir çay gibi şeyler içmek suretiyle, yemeğe müteallik bir şey yememekşeyler içmek suretiyle, yemeğe müteallik bir şey yememek suretiyle kırk gün perhiz yapmışlar.suretiyle kırk gün perhiz yapmışlar. Bu perhizlik oruçtan sayılır mı?

Bu perhizlik oruçtan sayılır mı?
Oruç, Allah için tutulan kısma derler.Oruç, Allah için tutulan kısma derler. Burada diyor ki Efendimiz;

Burada diyor ki Efendimiz;
bir insan yemeğini azaltırsa, oruç tutmuyor ama az yiyor.bir insan yemeğini azaltırsa, oruç tutmuyor ama az yiyor. Bizde mesela bugün çok bol yemeye alışılmış.Bizde mesela bugün çok bol yemeye alışılmış. Cenâb-ı Hakk’ın bütün nimetleri bol da,Cenâb-ı Hakk’ın bütün nimetleri bol da, bu bolluğundan istifade edip çok çok yiyoruz.bu bolluğundan istifade edip çok çok yiyoruz. Bu çok yiyiş zannediyoruz ki bizim için bir fayda olacak,Bu çok yiyiş zannediyoruz ki bizim için bir fayda olacak, vücudumuz gürbüzleşecek, kuvvetleşecek.vücudumuz gürbüzleşecek, kuvvetleşecek. Bu muhaldir.Bu muhaldir. Asıl insan vücudunu ne kadar kuvvetlendirirse kuvvetlensinAsıl insan vücudunu ne kadar kuvvetlendirirse kuvvetlensin ecel günü geldi miydi bir dakika daha yaşatmıyorlar adamı.ecel günü geldi miydi bir dakika daha yaşatmıyorlar adamı. Ecel günü geldi miydi pehlivanlar da görüyorsunuzEcel günü geldi miydi pehlivanlar da görüyorsunuz aniden gidiyor aynı dakikada.aniden gidiyor aynı dakikada. Onun kuvveti kudreti bir fayda temin etmiyor.Onun kuvveti kudreti bir fayda temin etmiyor. Binâenaleyh insan ne kadar vücudunu kuvvetlendirirse

Binâenaleyh insan ne kadar vücudunu kuvvetlendirirse
kalbi o kadar katı olur.kalbi o kadar katı olur. Vücut kuvvetlendikçe kalp katılaşır.Vücut kuvvetlendikçe kalp katılaşır. Onun için kalbin pamuklaşması, yumuşamasıOnun için kalbin pamuklaşması, yumuşaması ve kalbin nurlaşması için lokmanın azalması lazım.ve kalbin nurlaşması için lokmanın azalması lazım. Bunun için çok büyüklerden diyenler,Bunun için çok büyüklerden diyenler, hatta Ebû Süleymân-ı Dârânî isimli bir zât diyor ki,hatta Ebû Süleymân-ı Dârânî isimli bir zât diyor ki, benim için gecede yiyeceğin ekmektenbenim için gecede yiyeceğin ekmekten bir lokma ekmek eksik yemek,bir lokma ekmek eksik yemek, sabaha kadar ibadet etmekten benim için hayırlıdır diyor.sabaha kadar ibadet etmekten benim için hayırlıdır diyor. Yiyeceğimden biraz eksiltmek.Yiyeceğimden biraz eksiltmek. Hâlbuki biz tamamıyla aksini yapıyoruz.Hâlbuki biz tamamıyla aksini yapıyoruz. Onun için, melee cevfühû nûran.

Onun için, melee cevfühû nûran.
Çünkü lokma azaldıkça gönlün nur dolar diyor Efendimiz.Çünkü lokma azaldıkça gönlün nur dolar diyor Efendimiz. Gönlün nuru midenin açlığına bağlı.Gönlün nuru midenin açlığına bağlı. Mide ne kadar çok aç olursa gönül o kadar çok nur olur.Mide ne kadar çok aç olursa gönül o kadar çok nur olur. Mesela Abdullah-ı Tüsterî hazretleri var kiMesela Abdullah-ı Tüsterî hazretleri var ki Cüneyd-i Bağdadî'nin ve Sırrı Sakatî’nin akrabalarından.Cüneyd-i Bağdadî'nin ve Sırrı Sakatî’nin akrabalarından. Küçük yaşında, daha üç yaşındaykenKüçük yaşında, daha üç yaşındayken dayısı buna üç tane tesbih vermiş.dayısı buna üç tane tesbih vermiş. Çocuk, daha üç yaşında yani yeni konuşabiliyor.Çocuk, daha üç yaşında yani yeni konuşabiliyor. Diyor ki, Allahu ma’î desen.Diyor ki, Allahu ma’î desen. Allah benimledir.Allah benimledir. Allah beni görüyor.Allah beni görüyor. Allah benim her şeyimi biliyor.Allah benim her şeyimi biliyor. Bunlar senin zikrin olsun diyor çocuğa,Bunlar senin zikrin olsun diyor çocuğa, bu Abdullah-ı Tüsterî’ye.bu Abdullah-ı Tüsterî’ye. Çocuk tabii daha aklı yeni gelişiyor.

Çocuk tabii daha aklı yeni gelişiyor.
Allah benimledir,Allah benimledir, Allah beni her yerde görüyor,Allah beni her yerde görüyor, Allah benim her şeyimi biliyor.Allah benim her şeyimi biliyor. Bunu vird etmiş.Bunu vird etmiş. Bu virdin faydası çok da yani virdlerBu virdin faydası çok da yani virdler insanların içine zaman zamaninsanların içine zaman zaman hiç farkına varmadan büyük tesirler yapar.hiç farkına varmadan büyük tesirler yapar. Mesela ufacık bir damla, damdan akıyor tıp tıp tıp,Mesela ufacık bir damla, damdan akıyor tıp tıp tıp, aşağıda bir taş var, bakıyorsunuz oyulmuş, neden bu?aşağıda bir taş var, bakıyorsunuz oyulmuş, neden bu? Bu tıp tıp tıp onu oyuyor işte, o taşı oyuyor.

Bu tıp tıp tıp onu oyuyor işte, o taşı oyuyor.
Bu tıp tıp taşı oyduğu gibi,Bu tıp tıp taşı oyduğu gibi, bu senin de Allah Allah Allah diyerektenbu senin de Allah Allah Allah diyerekten günde şu kadar Allah deyişin gönlü oyuyor o da.günde şu kadar Allah deyişin gönlü oyuyor o da. Gönlü Allah'a doğru böyle sevk ediyor.Gönlü Allah'a doğru böyle sevk ediyor. Onun için, izâ ekalle’r-racülü’t-tu’me

Onun için, izâ ekalle’r-racülü’t-tu’me
melee cevfühû nûran.melee cevfühû nûran. Onun içi de o zaman nur ile dolar.Onun içi de o zaman nur ile dolar. Ey bâtınuhû demiş.

Ey bâtınuhû demiş.
Bâtın, iç kısım.Bâtın, iç kısım. Sümme yefîdu zâlike’n-nûru ale’l-cevârihi.Sümme yefîdu zâlike’n-nûru ale’l-cevârihi. Bundan sonra o nur yayılır etrafa;Bundan sonra o nur yayılır etrafa; ele, göze, kulağa.ele, göze, kulağa. Ondan sonra bakarsın, bu daima hayır görmek ister,Ondan sonra bakarsın, bu daima hayır görmek ister, hayır yapmak ister, rıza-i ilâhîyi kazanacak şeyleri arar, niçin?hayır yapmak ister, rıza-i ilâhîyi kazanacak şeyleri arar, niçin? Nuru sebebiyle.

Nuru sebebiyle.
Ama böyle içine nur girmemiş bir insanıAma böyle içine nur girmemiş bir insanı ne kadar zorlasan elinden bir şey koparamazsın.ne kadar zorlasan elinden bir şey koparamazsın. Ve yasduru anhâ a’mâlü’s-sâliha.Ve yasduru anhâ a’mâlü’s-sâliha. Âmâl-i sâliha insandan sudur etmeye başlar.Âmâl-i sâliha insandan sudur etmeye başlar. Fe-innemâ kâne’l-cû’i yûsilü tenvira’l-cevfi.Fe-innemâ kâne’l-cû’i yûsilü tenvira’l-cevfi. Hâlbuki açlık yalnız içinHâlbuki açlık yalnız için nurlanmasına vesile oldu.nurlanmasına vesile oldu. Açlık işte.Açlık işte. Hâlbuki şimdi biz acıkıyor muyuz?Hâlbuki şimdi biz acıkıyor muyuz? Acıkmıyoruz işte, niçin?Acıkmıyoruz işte, niçin? Sabahleyin o kadar güzel yedik ki.

Sabahleyin o kadar güzel yedik ki.
Zaten günler de kısa hiç açlığımızı hissetmiyoruz.Zaten günler de kısa hiç açlığımızı hissetmiyoruz. Bu oruç işte Allah kabul etsin oruçtur yine ammaBu oruç işte Allah kabul etsin oruçtur yine amma asıl matlub olan oruç,asıl matlub olan oruç, insanı böyle biraz ezmeliinsanı böyle biraz ezmeli ve Allah'ına aman yâ Rabbi dedirttirmeli.ve Allah'ına aman yâ Rabbi dedirttirmeli. Li-ennehû yûziku’s-safâe bi’l-kalbi.

Li-ennehû yûziku’s-safâe bi’l-kalbi.
Bu açlıktan gelen nur dolayısıylaBu açlıktan gelen nur dolayısıyla kalpte bir sefâ hâsıl olur.kalpte bir sefâ hâsıl olur. Hani sefâya gidiyoruz ya biz de.Hani sefâya gidiyoruz ya biz de. Sefâ diyoruz adına.Sefâ diyoruz adına. Bugün filan yere sefâya gittik diyoruz.Bugün filan yere sefâya gittik diyoruz. Zevk âlemi, zevklendik.Zevk âlemi, zevklendik. Binâenaleyh gönül zevklenir diyor bu nurlar dolayısıyla.Binâenaleyh gönül zevklenir diyor bu nurlar dolayısıyla. Ve tenvîru’l-basîra.Ve tenvîru’l-basîra. Gözler de nurlanır.Gözler de nurlanır. Ve rikkatü’l-kalb.Ve rikkatü’l-kalb. Ondan sonra kalplerde bakarsınızOndan sonra kalplerde bakarsınız bir yumuşama olur, rikkat, incelik olur.bir yumuşama olur, rikkat, incelik olur. Herkesin içinde bir acı, bir merhamet, hâsıl olur.Herkesin içinde bir acı, bir merhamet, hâsıl olur. Hattâ yüdrike lezzete’l-münâcât.Hattâ yüdrike lezzete’l-münâcât. Ondan sonra münâcâtın lezzetini duymaya başlar.Ondan sonra münâcâtın lezzetini duymaya başlar. Sabahleyin hepimizin bildiği gibi,

Sabahleyin hepimizin bildiği gibi,
sabahleyin dörtte başlıyor Arabistan radyoları,sabahleyin dörtte başlıyor Arabistan radyoları, beş buçuğa kadar Kur’anları,beş buçuğa kadar Kur’anları, ilahileri, namazları devam ediyor.ilahileri, namazları devam ediyor. Çok güzel hafızlar var,

Çok güzel hafızlar var,
çok güzel Kur'an okuyorlar,çok güzel Kur'an okuyorlar, çok güzel mersiyeler, kasîdeler okuyorlar.çok güzel mersiyeler, kasîdeler okuyorlar. Ne kadar anlamasak da okuduklarını,Ne kadar anlamasak da okuduklarını, tabi o Rabbi evinde okunan kasîdelerin faydası da o kadar olur.tabi o Rabbi evinde okunan kasîdelerin faydası da o kadar olur. Fakat onları içerden doğurup çıkaran adamlar ne bahtiyar adamlarmış ki,Fakat onları içerden doğurup çıkaran adamlar ne bahtiyar adamlarmış ki, öte tarafta sanat haline gelmiş okuyor bunu.öte tarafta sanat haline gelmiş okuyor bunu. Onun kıymeti yok.Onun kıymeti yok. Ne kadar güzel hutbeler söylerse söylesin içi boş çünkü.Ne kadar güzel hutbeler söylerse söylesin içi boş çünkü. O aldığı lafı oradan naklettiriyorO aldığı lafı oradan naklettiriyor sen de dinliyorsun ama boştan gelip boşa gidiyor o.sen de dinliyorsun ama boştan gelip boşa gidiyor o. Asıl içten doğarak Allah'a olan münâcâtın lezzeti ki,Asıl içten doğarak Allah'a olan münâcâtın lezzeti ki, bu okursanız münacat kitaplarını mesela birçok kitaplar vardır.bu okursanız münacat kitaplarını mesela birçok kitaplar vardır. Hasen-i Şâzelî hazretlerinin duaları vardır.Hasen-i Şâzelî hazretlerinin duaları vardır. Abdülkadir-i Geylânî hazretlerinin duaları vardır.

Abdülkadir-i Geylânî hazretlerinin duaları vardır.
Nakşibend hazretlerinin ve onunNakşibend hazretlerinin ve onun hulefâsının duaları vardır.hulefâsının duaları vardır. Yalvarmaları yani Hakk'a karşı münâcâtlarıYalvarmaları yani Hakk'a karşı münâcâtları insanı eritecek şekilde yani böyle.insanı eritecek şekilde yani böyle. Hizb-i Âzam denilen bir dua vardır kiHizb-i Âzam denilen bir dua vardır ki ekserisini Peygamber Efendimizin duaları teşkil eder;ekserisini Peygamber Efendimizin duaları teşkil eder; Kur'an duaları ve o dualar.Kur'an duaları ve o dualar. İşte bu dualar ki insanı Allah'ına çok iyi bağlar.

İşte bu dualar ki insanı Allah'ına çok iyi bağlar.
Çünkü ed-du’âü muhhu’l-deti.Çünkü ed-du’âü muhhu’l-deti. Bütün ibadetin kökü duadır.Bütün ibadetin kökü duadır. Muh, ilik.Muh, ilik. Nasıl iliği olmayan insanın hayatının kıymeti olmaz,Nasıl iliği olmayan insanın hayatının kıymeti olmaz, ölüme mahkûm demektir.ölüme mahkûm demektir. Ha, bu yalvarmada ayrı bir başka iştir.

Ha, bu yalvarmada ayrı bir başka iştir.
Mesela namazı azdır, orucu azdır farzlardan başka yaniMesela namazı azdır, orucu azdır farzlardan başka yani ama Allah'a karşı, gönlü açık.ama Allah'a karşı, gönlü açık. Öyle yalvarışlar yapar ki,Öyle yalvarışlar yapar ki, nereden buluyor da bu sözleri söylüyor diyenereden buluyor da bu sözleri söylüyor diye bizim kafalarımız duruyor.bizim kafalarımız duruyor. Biz çünkü bir şey bilmiyoruz, [sadece] aman yâ Rabbi affet [diyoruz].Biz çünkü bir şey bilmiyoruz, [sadece] aman yâ Rabbi affet [diyoruz]. E peki, başka? Başka bir şey bildiğimiz yok.

E peki, başka? Başka bir şey bildiğimiz yok.
Affet, affet...Affet, affet... Bu da güzel bir şey amaBu da güzel bir şey ama asıl insanda bir gönül var kiasıl insanda bir gönül var ki yeri göğü içine almış.yeri göğü içine almış. Bu gönül bu kadarcık değil hani.Bu gönül bu kadarcık değil hani. Yeri göğü içine almış,Yeri göğü içine almış, [bu yer gök] gönlün içinde bir zerre halinde kalır.[bu yer gök] gönlün içinde bir zerre halinde kalır. Bu gönülde neler yok yani?Bu gönülde neler yok yani? Bu kadar her şeyin kendisine bahş olunan gönülBu kadar her şeyin kendisine bahş olunan gönül bu âleme geliyor, hiçbir şey bilmeden gidiyor öteki âleme.bu âleme geliyor, hiçbir şey bilmeden gidiyor öteki âleme. Asıl mesuliyet burada işte.Asıl mesuliyet burada işte. En büyük kabahat günah bizim gafletimiz oluyor.En büyük kabahat günah bizim gafletimiz oluyor. Allah cümle ümmet-i Muhammed'i

Allah cümle ümmet-i Muhammed'i
ve bizi de bu gafletlerden muhafaza etsin.ve bizi de bu gafletlerden muhafaza etsin. Gönlümüzü kendisinden bir zerre dahi ayırmasın.Gönlümüzü kendisinden bir zerre dahi ayırmasın. Onun için lâ tekelnî ilâ nefsî tarfete aynin. Efendimiz diyor.

Onun için lâ tekelnî ilâ nefsî tarfete aynin. Efendimiz diyor.
Lâ tekelnî. Yâ Rabbi! Beni bırakma.Lâ tekelnî. Yâ Rabbi! Beni bırakma. İlâ nefsî. Kendime.İlâ nefsî. Kendime. Tarfete aynin.Tarfete aynin. Şöyle bir göz açıp kapamak yok mu, saniyelik bir iş.Şöyle bir göz açıp kapamak yok mu, saniyelik bir iş. O kadarcık bile olsa beni bana bırakma.O kadarcık bile olsa beni bana bırakma. Beni Sen kendi himayemden zerre kadar ayırma.Beni Sen kendi himayemden zerre kadar ayırma. Daima Senin himayen altında olayım.Daima Senin himayen altında olayım. Çünkü Senin himayende olmazsam harap olurum.Çünkü Senin himayende olmazsam harap olurum. Onun için sabahleyin evinden çıkan bir insanın

Onun için sabahleyin evinden çıkan bir insanın
kapıda iki tane bekçisi var;kapıda iki tane bekçisi var; Birisi şeytan, birisi melektir.Birisi şeytan, birisi melektir. Binâenaleyh Allah'tan, ResûlündenBinâenaleyh Allah'tan, Resûlünden haberi olmayaraktan sokağa çıkanhaberi olmayaraktan sokağa çıkan bu şeytanın himayesi altında gider gelir.bu şeytanın himayesi altında gider gelir. Ama sabahleyin abdestini almış, namazını kılmış,Ama sabahleyin abdestini almış, namazını kılmış, besmeleyle evinden çıkan adam da meleğin himayesindedir.besmeleyle evinden çıkan adam da meleğin himayesindedir. Melekler bizde çoktur.Melekler bizde çoktur. Meleğin vücuduna iman şarttır.Meleğin vücuduna iman şarttır. Âmentü billâhi, ikincisi ve melâiketihîdir.Âmentü billâhi, ikincisi ve melâiketihîdir. Meleğin vücuduna da iman şarttır,Meleğin vücuduna da iman şarttır, her ne kadar görmüyorsak daher ne kadar görmüyorsak da âsarları meydandadır.âsarları meydandadır. Biz şimdi yiyoruz, bu bizim kanımıza gidiyor

Biz şimdi yiyoruz, bu bizim kanımıza gidiyor
bin bir çeşit taksimat var.bin bir çeşit taksimat var. Bu taksimat eğer kendi kendine oluyor diyorsanız akılsızlıktır bu.Bu taksimat eğer kendi kendine oluyor diyorsanız akılsızlıktır bu. Bunların hepsinin ayrı ayrı memurları var;Bunların hepsinin ayrı ayrı memurları var; göze sevk edeceğini, kulağa sevk edeceğini,göze sevk edeceğini, kulağa sevk edeceğini, akla sevk edeceğini, dişlere sevk edeceğini,akla sevk edeceğini, dişlere sevk edeceğini, bütün âzâları sevk edecek hususi memurlar var, bunlara melek diyorlar.bütün âzâları sevk edecek hususi memurlar var, bunlara melek diyorlar. Yoksa bunlardan ârî olursa insanYoksa bunlardan ârî olursa insan karın ağrısı, baş ağrısı diyerek gidersin o tarafa.karın ağrısı, baş ağrısı diyerek gidersin o tarafa. Ama Allah'ın rahmeti de bol.Ama Allah'ın rahmeti de bol. Bunu gavura da veriyor,Bunu gavura da veriyor, dinliye de veriyor, dinsize de veriyor.dinliye de veriyor, dinsize de veriyor. Çünkü mülkün sahibi.Çünkü mülkün sahibi. Ama hayır işleyenleri tabii mükâfatlandıracak,Ama hayır işleyenleri tabii mükâfatlandıracak, hayır işlemeyenleri de cezalandıracak.hayır işlemeyenleri de cezalandıracak. Hattâ yüdrike lezzete’l-münâcât ve züllileti’n-nefs.

Hattâ yüdrike lezzete’l-münâcât ve züllileti’n-nefs.
Nefis, bu çok fena bir şey.Nefis, bu çok fena bir şey. Firavun'dan da beterdir bu nefis, köpekten de beterdir.Firavun'dan da beterdir bu nefis, köpekten de beterdir. Geçen görüyorsunuz 60 yaşında bir adam birisine tecavüze kalkıyor.Geçen görüyorsunuz 60 yaşında bir adam birisine tecavüze kalkıyor. İnsanın yapamayacağı, hafızasından geçmeyen şeyleriİnsanın yapamayacağı, hafızasından geçmeyen şeyleri bu nefis insanlara yaptırıyor.bu nefis insanlara yaptırıyor. Onun için nefsin hattı zatında kendisiOnun için nefsin hattı zatında kendisi firavundan da eşeddir.firavundan da eşeddir. Ona güvenmeye hiç gelmez.Ona güvenmeye hiç gelmez. Onun için Yusuf aleyhisselam le-emmâratün bi’s-sûi dedi.Onun için Yusuf aleyhisselam le-emmâratün bi’s-sûi dedi. Kötülükle emreden bir mahlûktur o.Kötülükle emreden bir mahlûktur o. O ancak terbiye sahip [olursa düzelir.]O ancak terbiye sahip [olursa düzelir.] O yine aynı nefistir, başka nefis değil yani.O yine aynı nefistir, başka nefis değil yani. İnsanda yedi tane, sekiz tane nefis var;İnsanda yedi tane, sekiz tane nefis var; biri başka, biri başka, biri başka değil aynı nefistir.biri başka, biri başka, biri başka değil aynı nefistir. Terbiye olunmayınca emmâre olur,Terbiye olunmayınca emmâre olur, terbiye dolayısıyla tekâmül ede ede,terbiye dolayısıyla tekâmül ede ede, kâmillik derecesine kadar nasibi varsa ulaşır.kâmillik derecesine kadar nasibi varsa ulaşır. Aynı nefis, [kemâlâtı] terbiyeye bağlı.Aynı nefis, [kemâlâtı] terbiyeye bağlı. Nasıl ki çocukların terbiyesi,

Nasıl ki çocukların terbiyesi,
kendimizin terbiyesi, memleketin terbiyesikendimizin terbiyesi, memleketin terbiyesi bir terbiye usulüne bağlıysabir terbiye usulüne bağlıysa bizim nefsimizin de terbiyesi böyle bir terbiye usulüne bağlıdır.bizim nefsimizin de terbiyesi böyle bir terbiye usulüne bağlıdır. Bunun için nefsin terbiye usulü[nü anlatan] hususi kitaplar da vardır.Bunun için nefsin terbiye usulü[nü anlatan] hususi kitaplar da vardır. Fakat bunlar da para etmez;Fakat bunlar da para etmez; okursun kitabı işte şöyle yaparsan böyle olursun,okursun kitabı işte şöyle yaparsan böyle olursun, böyle yaparsan böyle olursun, bu da para etmez.böyle yaparsan böyle olursun, bu da para etmez. En güzeli, o nefsini terbiye etmiş mürebbi denilen hocanın,En güzeli, o nefsini terbiye etmiş mürebbi denilen hocanın, ustanın, ustanın altına girmek şartıyla.ustanın, ustanın altına girmek şartıyla. İnsan çok çabuk tekemmül eder.İnsan çok çabuk tekemmül eder. Ustanın altına girmeden kendi kendineUstanın altına girmeden kendi kendine hayvanı nallayacağım dersen hayvanın ayağını sakat edersin.hayvanı nallayacağım dersen hayvanın ayağını sakat edersin. Evvele bir cingenden onu öğrenmek lazım.Evvele bir cingenden onu öğrenmek lazım. Cingen de olsa onun erbabı o.Cingen de olsa onun erbabı o. Nefsi de terbiye etmek için,

Nefsi de terbiye etmek için,
nefsini terbiye etmiş adamlarınnefsini terbiye etmiş adamların himayesi altına girip dizinin dibine çökmek lazım.himayesi altına girip dizinin dibine çökmek lazım. Şu birkaç tane daha okuyalım da şimdi şunları.Şu birkaç tane daha okuyalım da şimdi şunları. İzâ uk’ide’l-mü’minü.

İzâ uk’ide’l-mü’minü.
Bu ileride daha genişi gelmişti ama burada da aynıdır yine.

Bu ileride daha genişi gelmişti ama burada da aynıdır yine.
İzâ uk’ide’l-mü’minü fî kabrihî.

İzâ uk’ide’l-mü’minü fî kabrihî.
Giriyoruz koyuyorlar kabre,

Giriyoruz koyuyorlar kabre,
herkes de dağılıp gidiyor evine.herkes de dağılıp gidiyor evine. Ne olduğundan haberimiz de yok orada.Ne olduğundan haberimiz de yok orada. Fakat diyor ki Efendimiz aleyhisselam Buhârî hadîsi olarak;Fakat diyor ki Efendimiz aleyhisselam Buhârî hadîsi olarak; İzâ uk’id, oturtturulmak.

İzâ uk’id, oturtturulmak.
Oturtturulur.Oturtturulur. el-Mü’minü. Mümin.el-Mü’minü. Mümin. Fî kabrihî. Kabrinde.Fî kabrihî. Kabrinde. Onun için bazı terbiyesiz adamlar, meselaOnun için bazı terbiyesiz adamlar, mesela inançsız adamlar, biz onun üzerine şey döktük,inançsız adamlar, biz onun üzerine şey döktük, pirinç gibi, darı gibi bir şeyler döktük.pirinç gibi, darı gibi bir şeyler döktük. Kalksaydı onlar dökülürdü üzerinden,Kalksaydı onlar dökülürdü üzerinden, baktık ki sonra olduğu gibi duruyor.baktık ki sonra olduğu gibi duruyor. Ne kalkan varmış ne eden varmış diyorlar.Ne kalkan varmış ne eden varmış diyorlar. İnsanın iki hâli var tabi; bir bu ceset hâli var,İnsanın iki hâli var tabi; bir bu ceset hâli var, bir de ruh hâli var.bir de ruh hâli var. Ruhun hâli bilinmez bir hâldir.Ruhun hâli bilinmez bir hâldir. Ceset ise ruhtan ayrıldı.Ceset ise ruhtan ayrıldı. O artık orada kazık halindedir o.O artık orada kazık halindedir o. Binâenaleyh orada şimdi soruBinâenaleyh orada şimdi soru ikisine birden olmak suretiyle,ikisine birden olmak suretiyle, izâ uk’ide’l-mü’minü fî kabrihî.izâ uk’ide’l-mü’minü fî kabrihî. Kabirde sorulmak için oturtturulur.Kabirde sorulmak için oturtturulur. Bizim imanımız böyle şimdi.

Bizim imanımız böyle şimdi.
Ütiye melekâni.Ütiye melekâni. İki melek gelir.İki melek gelir. Cilve-i Rabbânî bu işte.Cilve-i Rabbânî bu işte. Sorarlar men rabbüke ve men nebiyyüke?Sorarlar men rabbüke ve men nebiyyüke? Burada o sorgular yok ya.Burada o sorgular yok ya. Yani kaldırıp da soruların sorulması,Yani kaldırıp da soruların sorulması, meleklerin gelmesi bu âlem.meleklerin gelmesi bu âlem. Eğer o adam,Eğer o adam, sümme şehide en lâ ilâhe illallahusümme şehide en lâ ilâhe illallahu ve enne Muhammeden rasûlullahi diyebilirse paçayı kurtarır.ve enne Muhammeden rasûlullahi diyebilirse paçayı kurtarır. Fakat bunu diyebilmek için

Fakat bunu diyebilmek için
bu dâr-ı dünyada bununla meşgul olmak lazım.bu dâr-ı dünyada bununla meşgul olmak lazım. Bununla bu dâr-ı dünyada meşgul olmamış,Bununla bu dâr-ı dünyada meşgul olmamış, aksi olaraktan Allah ve Resûlüne düşman olaraktanaksi olaraktan Allah ve Resûlüne düşman olaraktan hayatını geçirmiş burada.hayatını geçirmiş burada. Oraya gittiği vakitte, o da o aynı sorguya çekildiği vakitteOraya gittiği vakitte, o da o aynı sorguya çekildiği vakitte bir şey diyemeyeceğinden onun işi de felaket olur.bir şey diyemeyeceğinden onun işi de felaket olur. Yuśebbitu(A)llâhu-lleżîne âmenû

Yuśebbitu(A)llâhu-lleżîne âmenû
bilkavli-śśâbiti fî-lhayâti-ddunyâ. (İbrahim Suresi 27. Ayet )bilkavli-śśâbiti fî-lhayâti-ddunyâ. (İbrahim Suresi 27. Ayet ) Âyet-i kerîmedir bu.

Âyet-i kerîmedir bu.
Bu âyeti kerîmenin manasını Resûlüllah izah ediyor bize.Bu âyeti kerîmenin manasını Resûlüllah izah ediyor bize. Bu âyet-i kerîme ne demek?Bu âyet-i kerîme ne demek? Yüsebbitullâhüllezîne ‘amenû.

Yüsebbitullâhüllezîne ‘amenû.
Cenâb-ı Hak tespit edecek, kimi?Cenâb-ı Hak tespit edecek, kimi? İman edenleri, ne ile?İman edenleri, ne ile? Bi’l-kavli’s-sâbiti.Bi’l-kavli’s-sâbiti. Bu sabit olan kavl ki bu nedir?Bu sabit olan kavl ki bu nedir? Eşhedü en lâ ilâhe illallahEşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh kelimesininve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh kelimesinin mazmununu elhamdülillah inşallah cümletenmazmununu elhamdülillah inşallah cümleten orada sorulduğumuz vakitte söyleriz.orada sorulduğumuz vakitte söyleriz. Onun için bütün insanlar

Onun için bütün insanlar
bu son nefesteki ölümden korkmuşlar.bu son nefesteki ölümden korkmuşlar. Onun için son nefeste Cenâb-ı Hak cümlemizeOnun için son nefeste Cenâb-ı Hak cümlemize hüsn ü hâtimeler nasip eylesin kihüsn ü hâtimeler nasip eylesin ki bu hüsn ü hâtimenin neticesindeki olan sualbu hüsn ü hâtimenin neticesindeki olan sual kolay olur inşallah.kolay olur inşallah. İzâ ekamte’s-salâte ve âteyte’z-zekâte

İzâ ekamte’s-salâte ve âteyte’z-zekâte
ve hecerte’l-fevâhişeve hecerte’l-fevâhişe mâ zahera minhâ ve mâ batanemâ zahera minhâ ve mâ batane fe-ente mühâcirun ve in mütte bi’l-hasrameti.fe-ente mühâcirun ve in mütte bi’l-hasrameti. Eğer namazı kılıyorsan, zekâtını veriyorsan

Eğer namazı kılıyorsan, zekâtını veriyorsan
ve bir de fevâhişe ki günahlara taalluk eden büyük küçükve bir de fevâhişe ki günahlara taalluk eden büyük küçük bunlardan da kaçıyorsan.bunlardan da kaçıyorsan. Mâ zahera minhâ ve mâ batane diyor,Mâ zahera minhâ ve mâ batane diyor, yani gerek aşikâr, gerek içtenyani gerek aşikâr, gerek içten olan haset gibi, kibir gibi,olan haset gibi, kibir gibi, riya gibi içte olan ki bunlar iç günahlardır, dıştan görünmez bunlar.riya gibi içte olan ki bunlar iç günahlardır, dıştan görünmez bunlar. Bunların hepsini böyle terk edebilirsen, fe-ente mühâcirun.

Bunların hepsini böyle terk edebilirsen, fe-ente mühâcirun.
O zaman hakiki muhacir sensin.O zaman hakiki muhacir sensin. Yoksa muhacir diyerek memleketini bırakmış daYoksa muhacir diyerek memleketini bırakmış da o memleketten bu memlekete gelmiş adam değil.o memleketten bu memlekete gelmiş adam değil. Biz burdan kalkıp da Mekke'ye de gitsek yine muhacir olmayız biz;Biz burdan kalkıp da Mekke'ye de gitsek yine muhacir olmayız biz; bu huylar üzerimizde durduğu müddetçe.bu huylar üzerimizde durduğu müddetçe. Ne zaman ki biz kötülükleri terk ederiz,Ne zaman ki biz kötülükleri terk ederiz, memleketimizde de olsak muhacir sayılırız.memleketimizde de olsak muhacir sayılırız. Maksat günahlardan uzak kalmaktır.Maksat günahlardan uzak kalmaktır. Bu kadar yetsin bu dersimizde.Bu kadar yetsin bu dersimizde. Allah cümlemizi affetsin, mağfiret etsin,

Allah cümlemizi affetsin, mağfiret etsin,
tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin.tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin. El-Fatiha!

El-Fatiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2