Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ahir Zamanda Fitneler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 21.11.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cenaze İçin Ayağa Kalkmak, Bir Topluluğun Yanından Geçerken Selâm Verin!, Oyun Oynayanlara Selâm Vermeyin!, Köle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ahir Zamanda Fitneler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 21.11.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cenaze İçin Ayağa Kalkmak, Bir Topluluğun Yanından Geçerken Selâm Verin!, Oyun Oynayanlara Selâm Vermeyin!, Köle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve senedü'l-âşıkîn tâc-ı ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafâve senedü'l-âşıkîn tâc-ı ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-sennedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-sennedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ merret aleyküm cenâzetü müslimin ev yahûdiyyin ev nasrâniyyinİzâ merret aleyküm cenâzetü müslimin ev yahûdiyyin ev nasrâniyyin fe kûmû lehâ fe innâ leyse lehâ nekûmu innemâ nekûmu li men meahâ mine'l-melâike. fe kûmû lehâ fe innâ leyse lehâ nekûmu innemâ nekûmu li men meahâ mine'l-melâike.

An Ebî Mûsâ radıyallahu anhu. Revâhu Ahmed b. Hanbel ve't-Taberânî. An Ebî Mûsâ radıyallahu anhu. Revâhu Ahmed b. Hanbel ve't-Taberânî.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah cümlenizden razı olsun. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun.
Sevdiği, razı olduğu kul olarak yaşamayı; huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı; Sevdiği, razı olduğu kul olarak yaşamayı; huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı; cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı, iki cihanda bahtiyar olmayı nasip eylesin. cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı, iki cihanda bahtiyar olmayı nasip eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yolu yolların en güzelidir; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yolu yolların en güzelidir; Allah bizi onun yolundan ayırmasın, şefaatine erdirsin, rızasına vasıl eylesin. Allah bizi onun yolundan ayırmasın, şefaatine erdirsin, rızasına vasıl eylesin. Onun sözleri de beşer sözlerinin en güzeli olduğundanOnun sözleri de beşer sözlerinin en güzeli olduğundan Allah büyüklerimizden razı olsun, makamlarını âlâ, derecelerini yüksek eylesin ki Allah büyüklerimizden razı olsun, makamlarını âlâ, derecelerini yüksek eylesin ki bizim tekkemize Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumayı ders olarak yerleştirmişler. bizim tekkemize Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumayı ders olarak yerleştirmişler. Biz de bizden önceki büyüklerimizin okuduğu gibi okuyoruz. Biz de bizden önceki büyüklerimizin okuduğu gibi okuyoruz. Şu okunmuş olan Peygamber Efendimiz'in mübarek ehâdîs-i şerîfelerinin feyzinden istifade etmeyiŞu okunmuş olan Peygamber Efendimiz'in mübarek ehâdîs-i şerîfelerinin feyzinden istifade etmeyi ve mucibince amel etmeyi Allahu Teâlâ hazretleri cümlenize, cümlemize nasîb-i müyesser eylesin. ve mucibince amel etmeyi Allahu Teâlâ hazretleri cümlenize, cümlemize nasîb-i müyesser eylesin.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce sevgiden, saygıdan kaynaklanan bir gönül vazifemiz var:sevgiden, saygıdan kaynaklanan bir gönül vazifemiz var: Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-u pâkine hediye olsun diye,Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-u pâkine hediye olsun diye, sonra onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye;sonra onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; bu meyanda beldemizde metfun bulunan Ebû Eyyûb el-Ensârîbu meyanda beldemizde metfun bulunan Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sâir sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerine;ve sâir sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerine; beldemizin fatihi Fatih Sultan Muhammed Han cennetmekânın ruhunabeldemizin fatihi Fatih Sultan Muhammed Han cennetmekânın ruhuna ve ordusu mensubu mübarek gazilerin, mücahitlerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye;ve ordusu mensubu mübarek gazilerin, mücahitlerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; beldemizin medâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam'ın, evliyâullahın, salihlerin, beldemizin medâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam'ın, evliyâullahın, salihlerin, Allah'ın velî kullarının ruhlarına hediye olsun diye; Allah'ın velî kullarının ruhlarına hediye olsun diye; içinde bulunduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nın içinde bulunduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi zaman zaman tamir ettirmiş, genişletmiş, büyütmüş, ve bu camiyi zaman zaman tamir ettirmiş, genişletmiş, büyütmüş, hizmette tutmuş olanların ruhlarına hediye olsun diye;hizmette tutmuş olanların ruhlarına hediye olsun diye; bu camiden güzeran eylemiş olan imamların, hatiplerin, cemaatlerin, vaizlerin, kayyımların,bu camiden güzeran eylemiş olan imamların, hatiplerin, cemaatlerin, vaizlerin, kayyımların, müezzinlerin ruhlarına hediye olsun diye;müezzinlerin ruhlarına hediye olsun diye; caminin çevresinde metfun bulunanlarının ruhlarına hediye olsun diye; caminin çevresinde metfun bulunanlarının ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa uzaktan ve yakından bu dersi takip etmek üzere buraya gelmiş olanbilhassa uzaktan ve yakından bu dersi takip etmek üzere buraya gelmiş olan değerli ve sevgili kardeşlerimizin âhirete göçmüş olandeğerli ve sevgili kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin, ecdâd u ceddât, akrabâ u taallukât, ahbâb u yâran,bütün müslüman geçmişlerinin, ecdâd u ceddât, akrabâ u taallukât, ahbâb u yâran, ihvân u evlâd u zürriyetlerinin ruhlarına hediye olsun diyeihvân u evlâd u zürriyetlerinin ruhlarına hediye olsun diye ve biz hâl-i hayatta olan kullarına da Rabbimiz tevfîkini refîk eylesin, ve biz hâl-i hayatta olan kullarına da Rabbimiz tevfîkini refîk eylesin, ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi cümlemize nasip eylesin, ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi cümlemize nasip eylesin, sevdiği kul olarak yaşayalım da huzuruna sevdiği kul olarak varalım diye sevdiği kul olarak yaşayalım da huzuruna sevdiği kul olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup büyüklerimizin ruhlarına hediye edip öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup büyüklerimizin ruhlarına hediye edip öyle başlayalım.

el-Eş'ârî radıyallahu anh'ten; Efendimiz'in tanınmış sahabilerinden, Allah şefaatine erdirsin. el-Eş'ârî radıyallahu anh'ten; Efendimiz'in tanınmış sahabilerinden, Allah şefaatine erdirsin. Ahmed b. Hanbel'in ve Taberanî'nin rivayet ettiğine göreAhmed b. Hanbel'in ve Taberanî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz, bize bir cenazeye karşı vazife nasıl olacak diye tavsiyede bulunuyor.Peygamber Efendimiz, bize bir cenazeye karşı vazife nasıl olacak diye tavsiyede bulunuyor. Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ merret aleyküm cenâzetü müslimin ev yahûdiyyin ev nasrâniyyin fe kûmû lehâ fe innâ leyse lehâ nekûmu. İzâ merret aleyküm cenâzetü müslimin ev yahûdiyyin ev nasrâniyyin fe kûmû lehâ fe innâ leyse lehâ nekûmu. "Sizin yanınızdan bir müslümanın cenazesi geçiyorsa "Sizin yanınızdan bir müslümanın cenazesi geçiyorsa veyahut müslüman değil de yahudinin cenazesi geçiyorsa veyahut bir hristiyanın, nasraninin cenazesi geçiyorsa;veyahut müslüman değil de yahudinin cenazesi geçiyorsa veyahut bir hristiyanın, nasraninin cenazesi geçiyorsa; ister müslüman olsun ister yahudi, ister nasrani olsun onun için kalkın çünkü biz ona kalkmıyoruz!ister müslüman olsun ister yahudi, ister nasrani olsun onun için kalkın çünkü biz ona kalkmıyoruz! Yahudi, nasrani bile olsa; yahudi dini, nasrânîlik hak olduğundan, meşru olduğundan filan gibiYahudi, nasrani bile olsa; yahudi dini, nasrânîlik hak olduğundan, meşru olduğundan filan gibi bir mâna anlaşılmasın, ondan kalkmıyoruz.bir mâna anlaşılmasın, ondan kalkmıyoruz. İnnemâ nekûmu li men meahâ mine'l-melâike.İnnemâ nekûmu li men meahâ mine'l-melâike. "Biz cenazenin çevresinde vazifeli çeşitli meleklerden dolayı kalkıyoruz." "Biz cenazenin çevresinde vazifeli çeşitli meleklerden dolayı kalkıyoruz."

Cenaze geçerken ayağa kalkmak hakkında fıkıh kitaplarında ifadeler var. Cenaze geçerken ayağa kalkmak hakkında fıkıh kitaplarında ifadeler var. Başka hadîs-i şerîfleri de [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız şerhte rivayet etmiş. Başka hadîs-i şerîfleri de [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız şerhte rivayet etmiş.

Mesela Sehl b. Huneyf ile Kays b. Sad Kâdisiye'de oturmaktalarmış.Mesela Sehl b. Huneyf ile Kays b. Sad Kâdisiye'de oturmaktalarmış. Onların yanından bir cenaze geçmiş, kalkmışlar. Onların yanından bir cenaze geçmiş, kalkmışlar.

Fe-kîle lehumâ. "Kalkınca sormuşlar ki;" İnnehâ mine'l-ard yâ'ni min ehl-i zimme. Fe-kîle lehumâ. "Kalkınca sormuşlar ki;" İnnehâ mine'l-ard yâ'ni min ehl-i zimme. "Bunlar müslüman değildi."Bunlar müslüman değildi. Ehl-i zimmet; müslümanların arasında yaşayan gayrimüslimlerden, ehl-i kitâbdan idiler." deyince; Ehl-i zimmet; müslümanların arasında yaşayan gayrimüslimlerden, ehl-i kitâbdan idiler." deyince; Fe kalâ inne'n-nebiyye merret bihî cenâzetün fe kâme fe kîle lehû innehâ cenâzetü yahûdiyyin Fe kalâ inne'n-nebiyye merret bihî cenâzetün fe kâme fe kîle lehû innehâ cenâzetü yahûdiyyin fe kâle eleyset nefsen mâtet fe'l-kıyâmulehâ li-ecli suûbeti'l-mevt ve tezkirîhi lâ li-zâti'l-meyyit.fe kâle eleyset nefsen mâtet fe'l-kıyâmulehâ li-ecli suûbeti'l-mevt ve tezkirîhi lâ li-zâti'l-meyyit. "Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve selem zamanında da"Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve selem zamanında da Peygamber Efendimiz'in yanından cenaze geçmişti de o kalkmıştı. 'Bu bir yahudi cenazesidir.' denilmişti.Peygamber Efendimiz'in yanından cenaze geçmişti de o kalkmıştı. 'Bu bir yahudi cenazesidir.' denilmişti. Onlara cevaben Efendimiz buyurmuştu ki; 'Bu bir can değil miydi,Onlara cevaben Efendimiz buyurmuştu ki; 'Bu bir can değil miydi, canı olan bir varlık değil miydi?!'" Ölmüş. canı olan bir varlık değil miydi?!'"

Ölmüş.

Demek ki Peygamber Efendimiz; "Bu, ölümün mehabetinden, heybetinden,Demek ki Peygamber Efendimiz; "Bu, ölümün mehabetinden, heybetinden, ölüm hadisesinin büyük bir hadise olmasından ve zorluğundan, zor tahammül edilir bir iş olmasından ölüm hadisesinin büyük bir hadise olmasından ve zorluğundan, zor tahammül edilir bir iş olmasından ve ölümü hatırlamaktan kaynaklanan bir harekettir." buyurmuş oluyor.ve ölümü hatırlamaktan kaynaklanan bir harekettir." buyurmuş oluyor. Yoksa vefat eden, tabutun içindeki şahsın kimliğinden kaynaklanan bir hadise değil.Yoksa vefat eden, tabutun içindeki şahsın kimliğinden kaynaklanan bir hadise değil. İsterse o müslüman cenazesi olmasa, yahudi veya nasrani bile olsaİsterse o müslüman cenazesi olmasa, yahudi veya nasrani bile olsa kalkılmasını tavsiye etmiş oluyor, diye bu hadîs-i şerîflerde böyle rivayet edilmiş. kalkılmasını tavsiye etmiş oluyor, diye bu hadîs-i şerîflerde böyle rivayet edilmiş.

Fıkıh kitaplarında kalkmak konusunda çeşitli hükümler var amaFıkıh kitaplarında kalkmak konusunda çeşitli hükümler var ama hadîs-i şerîfte, şerhinde de [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız ayrı bir kayıt ileri sürmemiş, hadîs-i şerîfte, şerhinde de [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız ayrı bir kayıt ileri sürmemiş, öteki kayıtların söylenmesini uygun görmemiş. öteki kayıtların söylenmesini uygun görmemiş.

İzâ mererte bi'l-meclisi fe sellim alâ ehlihî fe in yekûnû fî hayrin künte şerîkehüm İzâ mererte bi'l-meclisi fe sellim alâ ehlihî fe in yekûnû fî hayrin künte şerîkehüm ve in yekûnû fî gayri zâlike kâne leke ecren. ve in yekûnû fî gayri zâlike kâne leke ecren.

Bir insan bir topluluğun yanından geçerse nasıl davranacak, Efendimiz bir adap öğretiyor. Bir insan bir topluluğun yanından geçerse nasıl davranacak, Efendimiz bir adap öğretiyor. Buyuruyor ki; İzâ mererte bi'l-meclisi fe sellim alâ ehlihî. Buyuruyor ki;

İzâ mererte bi'l-meclisi fe sellim alâ ehlihî.
"Bir topluluğun yanından, insanlar bir kenarda oturmuş duruyorlarken"Bir topluluğun yanından, insanlar bir kenarda oturmuş duruyorlarken sen yanından geçiyorsan onlara selam ver!" sen yanından geçiyorsan onlara selam ver!"

Meclis demek, ille kapalı bir yerde oturan insanlar demek değildir;Meclis demek, ille kapalı bir yerde oturan insanlar demek değildir; bir kenara toplanmış insanlara, insan topluluğuna da meclis denir. bir kenara toplanmış insanlara, insan topluluğuna da meclis denir.

Tek geçen kişi, duran kalabalığa selam verir. Tek geçen kişi, duran kalabalığa selam verir. Selamın âdabı var; kim önce selam verecek, mecburiyet kimde, kimin önce selam vermesi lazım…Selamın âdabı var; kim önce selam verecek, mecburiyet kimde, kimin önce selam vermesi lazım… Tek geçen kimsenin o topluluğa selam vermesi lazım. Tek geçen kimsenin o topluluğa selam vermesi lazım. Bu topluluk müslüman bir topluluğuBu topluluk müslüman bir topluluğu veya müslümanla başkalarının karışık olduğu bir topluluk da olabilir.veya müslümanla başkalarının karışık olduğu bir topluluk da olabilir. Meclisü'l-İslâm ev muhtelifen bi'l-İslâm, müslümanların bulunduğu meclis olabilir. Meclisü'l-İslâm ev muhtelifen bi'l-İslâm, müslümanların bulunduğu meclis olabilir.

Fe in yekûnû fî hayrin künte şerîkehüm. " Fe in yekûnû fî hayrin künte şerîkehüm. " Eğer onlar hayır üzerelerse, hayır içindelerse, orada hayırlı bir toplantı halindelerseEğer onlar hayır üzerelerse, hayır içindelerse, orada hayırlı bir toplantı halindelerse sen onların ortağı olursun!" sen onların ortağı olursun!"

Selam verince, onların o yaptığı hayrı sen de yapıyormuş gibi onların sevaplarına ortak olursun. Selam verince, onların o yaptığı hayrı sen de yapıyormuş gibi onların sevaplarına ortak olursun. Güzel bir şey! O topluluk ne yapabilir? Güzel bir şey!

O topluluk ne yapabilir?

İlmî şeyler konuşuyor olabilirler, güzel sözler söylüyor olabilirler, İlmî şeyler konuşuyor olabilirler, güzel sözler söylüyor olabilirler, iyi niyetli bir toplantı yapıyor olabilirler: iyi niyetli bir toplantı yapıyor olabilirler: "Hadi toplanalım da şu yetimin işini halledelim… "Hadi toplanalım da şu yetimin işini halledelim… Şu fukaracığa yardım edelim… Cami bina edelim… Kurs yapalım…" Şu fukaracığa yardım edelim… Cami bina edelim… Kurs yapalım…"

Güzel şeyler konuşuyorlarsa o zaman selam verince hayırlarına ortak olursun. Güzel şeyler konuşuyorlarsa o zaman selam verince hayırlarına ortak olursun.

"Öyle yapmıyorlar, başka şeyle meşgul oluyorlarsa o zaman da senin selamın sana sevap olur, "Öyle yapmıyorlar, başka şeyle meşgul oluyorlarsa o zaman da senin selamın sana sevap olur, sen zarar etmezsin!" sen zarar etmezsin!"

İzâ merertüm bi hâulâillezîne yel'ebûne bi-hâzihi'l-ezlâm ve's-şatranci ve'n-nerdi İzâ merertüm bi hâulâillezîne yel'ebûne bi-hâzihi'l-ezlâm ve's-şatranci ve'n-nerdi ve mâ kâne min hâzihî fe lâ tusellimû aleyhim ve in sellemû aleyküm fe lâ teruddû aleyhim. ve mâ kâne min hâzihî fe lâ tusellimû aleyhim ve in sellemû aleyküm fe lâ teruddû aleyhim.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Fal oklarıyla oynayan, kumar oynayan birilerinin yanından geçtiğimiz zaman "Fal oklarıyla oynayan, kumar oynayan birilerinin yanından geçtiğimiz zaman yahut da satranç oynayan birilerinin yanından geçtiğiniz zaman..." yahut da satranç oynayan birilerinin yanından geçtiğiniz zaman..."

Demek o zaman da satranç varmış. Demek o zaman da satranç varmış.

Nerd, "tavla" demek; zar atıyorlar, pulu oradan oraya yürütüyorlar, o da bir oyun. Nerd, "tavla" demek; zar atıyorlar, pulu oradan oraya yürütüyorlar, o da bir oyun.

Sadece bunlar mı? Hayır. Sadece bunlar mı?

Hayır.

Ve mâ kâne min hâzihî. "Bu bâbtan sayılan, bu minval üzere olan şeylerle oynuyorlarsa…" Ve mâ kâne min hâzihî. "Bu bâbtan sayılan, bu minval üzere olan şeylerle oynuyorlarsa…"

O zaman iskambil yoktu; iskambil oynuyorsa o da buna dâhil.O zaman iskambil yoktu; iskambil oynuyorsa o da buna dâhil. Şimdi kahvelerde neler var bilmiyorum, efendim O zaman şu veya bu yeni şeyler yoktu.Şimdi kahvelerde neler var bilmiyorum, efendim O zaman şu veya bu yeni şeyler yoktu. bu babtan ne varsa. Efendimiz "nokta nokta, vesaire" demiş oluyor.. bu babtan ne varsa. Efendimiz "nokta nokta, vesaire" demiş oluyor..

Fe-lâ tusellimû aleyhim. "Bunlara selam vermeyin!" Neden? Fe-lâ tusellimû aleyhim. "Bunlara selam vermeyin!"

Neden?

Fasıklık yapıyorlar, yalan yanlış iş üzerinde, meşguliyetleri doğru değil, güzel değil. Fasıklık yapıyorlar, yalan yanlış iş üzerinde, meşguliyetleri doğru değil, güzel değil.

Şerhte [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız; Ve's-selâmu âle'l-fâsıkı mu'lini menhiyyün. Şerhte [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız; Ve's-selâmu âle'l-fâsıkı mu'lini menhiyyün. "Fıskını, günahını açıkça yapan bir insana selam vermek yasaktır!" diyor. "Fıskını, günahını açıkça yapan bir insana selam vermek yasaktır!" diyor.

Açıkça yapıyor, gizli yapıyorsa; Açıkça yapıyor, gizli yapıyorsa;

"Bu adamı ben biliyorum, bu adam fasıktır, evinde şöyle yapıyor, böyle yapıyor…" "Bu adamı ben biliyorum, bu adam fasıktır, evinde şöyle yapıyor, böyle yapıyor…"

Belli değil, ona selam verirsin, geçersin. Belli değil, ona selam verirsin, geçersin. Ama bahçede, yolun kenarında oturmuş, masayı kurmuşlar;Ama bahçede, yolun kenarında oturmuş, masayı kurmuşlar; açıkça satranç oynuyor, tavla oynuyor, kâğıt oynuyor… açıkça satranç oynuyor, tavla oynuyor, kâğıt oynuyor…

O zamanın Araplar'ın bir oyunları vardı:O zamanın Araplar'ın bir oyunları vardı: Çubukları torbaya doldururlarmış, çubukların üzerinde yazılar var. Çubukları torbaya doldururlarmış, çubukların üzerinde yazılar var. Bir deveyi alırlarmış, keserlermiş. Deveyi muhtelif bölümlere ayırırlarmış; but, kaburga vs. Bir deveyi alırlarmış, keserlermiş. Deveyi muhtelif bölümlere ayırırlarmış; but, kaburga vs. Bu torbanın içine soktukları çubuklara da -ok, fal oku, ezlam diyorlar- but yazarlarmış,Bu torbanın içine soktukları çubuklara da -ok, fal oku, ezlam diyorlar- but yazarlarmış, hayvanın şurası burası, veya boş… hayvanın şurası burası, veya boş… Böyle bir oyun. Ondan sonra elini torbaya sokup, karıştırıp, bir tanesini çekermiş, ne çıkarsa;Böyle bir oyun. Ondan sonra elini torbaya sokup, karıştırıp, bir tanesini çekermiş, ne çıkarsa; boş mu çıktı, dolu mu çıktı, böyle alırmış.boş mu çıktı, dolu mu çıktı, böyle alırmış. Bu, bu çeşit bir kumar! Arapların oynadığı ezlam! Bu, bu çeşit bir kumar! Arapların oynadığı ezlam!

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnneme'l-hamru ve'l-meysirü ve'l-ensâbu ve'l-ezlâmu ricsün min ameli'ş-şeytân. İnneme'l-hamru ve'l-meysirü ve'l-ensâbu ve'l-ezlâmu ricsün min ameli'ş-şeytân.

"Fal okları ve put olarak dikilen sanemler Allah'ın yasakladığı, "Fal okları ve put olarak dikilen sanemler Allah'ın yasakladığı, şeytanın insanları kandırarak sürüklediği pis işlerdir!" diye âyet-i kerîmede de bildiriliyor. şeytanın insanları kandırarak sürüklediği pis işlerdir!" diye âyet-i kerîmede de bildiriliyor.

Bir insan bu gibi şeylerle uğraşıyorsa o zaman onlara selam vermek yok! Bir insan bu gibi şeylerle uğraşıyorsa o zaman onlara selam vermek yok!

Müslüman müslümanı gördüğü zaman selam verecek. Müslüman müslümanı gördüğü zaman selam verecek. Hatta bir ağacın etrafında, bir şeyin etrafında dönerken tekrar tekrar karşılaşsa bile selam verecek.Hatta bir ağacın etrafında, bir şeyin etrafında dönerken tekrar tekrar karşılaşsa bile selam verecek. Selamın sevabı çok! es-Selâmu aleyküm derse on, Selamın sevabı çok!

es-Selâmu aleyküm derse on,
es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah derse yirmi, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah derse yirmi, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh derse otuz sevap alacak! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh derse otuz sevap alacak!

Selam konuşmaya, konuşma tanışmaya, tanışma muhabbete, muhabbet birlik ve beraberliğe, Selam konuşmaya, konuşma tanışmaya, tanışma muhabbete, muhabbet birlik ve beraberliğe, birlik ve beraberlik de Allah'ın rızasını kazanıp güzel işler yapmaya birlik ve beraberlik de Allah'ın rızasını kazanıp güzel işler yapmaya vesile olduğundan selamın İslâm'da çok büyük önemi var! vesile olduğundan selamın İslâm'da çok büyük önemi var!

Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Medine'ye gitti, hicret eyledi. Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Medine'ye gitti, hicret eyledi. Peygamber geldi, diye Medine'de insanlar sevinçle, sevgiyle, muhabbetle, saygıyla kalabalık toplandı.Peygamber geldi, diye Medine'de insanlar sevinçle, sevgiyle, muhabbetle, saygıyla kalabalık toplandı. Bu arada Abdullah b. Selâm radıyallahu anh de o zaman henüz müslüman olmamıştı, Bu arada Abdullah b. Selâm radıyallahu anh de o zaman henüz müslüman olmamıştı, yahudi alimlerinden birisiydi. yahudi alimlerinden birisiydi. "Peygamber denilen bir kimse gelmiş." diye duymuş, "Bakalım nasıl bir kimseymiş…" diye "Peygamber denilen bir kimse gelmiş." diye duymuş, "Bakalım nasıl bir kimseymiş…" diye o da Peygamber Efendimiz'in meclisine geldi. Anlatıyor diyor ki; o da Peygamber Efendimiz'in meclisine geldi. Anlatıyor diyor ki;

Fe-izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâb. "Yüzüne bir baktım ki yüzü pırıl pırıl nur!Fe-izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâb. "Yüzüne bir baktım ki yüzü pırıl pırıl nur! Hiç boş yere iddia eden, yalan söyleyen,Hiç boş yere iddia eden, yalan söyleyen, peygamber olmadığı hâlde 'Ben peygamberim!' diyecek bir insan değil! peygamber olmadığı hâlde 'Ben peygamberim!' diyecek bir insan değil! " Nuraniyet, mübareklik Yüzünden okunuyor, yüzünden akıyor. " Nuraniyet, mübareklik Yüzünden okunuyor, yüzünden akıyor.

Fe izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâb. Fe izâ vechuhû leyse bi-vechi kezzâb. Kendisi yahudi alimi; daha görürken aşık olmuş,Kendisi yahudi alimi; daha görürken aşık olmuş, bir sıdk u sadakat sahibi hak peygamber olduğunu görünce anlamış. bir sıdk u sadakat sahibi hak peygamber olduğunu görünce anlamış.

Ne söyledi? Peygamber Efendimiz Medine'ye daha yeni gelmiş, yeni bir şehre, topluma gelmiş.Ne söyledi?

Peygamber Efendimiz Medine'ye daha yeni gelmiş, yeni bir şehre, topluma gelmiş.
İlk konuşmalarını yapıyor. Ne söylemiş? Efşu's-selâm. "Selamı aranızda yaygınlaştırın!" İlk konuşmalarını yapıyor.

Ne söylemiş?

Efşu's-selâm. "Selamı aranızda yaygınlaştırın!"

es-Selâmu aleyküm, es-Selâmu aleyküm aleyküm ve rahmetullah… Selamı tavsiye ediyor. es-Selâmu aleyküm, es-Selâmu aleyküm aleyküm ve rahmetullah… Selamı tavsiye ediyor. Sonra; Ve et'imu't-taâm. "Birbirinize ziyafet çekin!" Ve sılu'l-erhâm. Sonra;

Ve et'imu't-taâm. "Birbirinize ziyafet çekin!" Ve sılu'l-erhâm.
"Akrabalarınızla münasebetlerinizi canlı tutun, kesmeyin!" "Akrabalarınızla münasebetlerinizi canlı tutun, kesmeyin!"

Birbirinizi ziyaret edin; dayı, amca, teyze, hala, uzak-yakın akraba; Birbirinizi ziyaret edin; dayı, amca, teyze, hala, uzak-yakın akraba; gidin gelin, konuşun görüşün; para pul, yiyecek giyecek ihtiyacı varsa karşılayın,gidin gelin, konuşun görüşün; para pul, yiyecek giyecek ihtiyacı varsa karşılayın, verin filan demek . verin filan demek .

Ve sâllû bi'l-leyli ve'n-nâsu niyâm.Ve sâllû bi'l-leyli ve'n-nâsu niyâm. "Geceleyin de insanlar uyuduğu zaman kalkın, abdest alın, namaz kılın!" diye tavsiye etmiş. "Geceleyin de insanlar uyuduğu zaman kalkın, abdest alın, namaz kılın!" diye tavsiye etmiş.

Ama görüyoruz ki ilk tavsiye ettiği cümle; Ama görüyoruz ki ilk tavsiye ettiği cümle; "Selam verin, selamı yaygınlaştırın, bildiğinize bilmediğinize selam verin!" "Selam verin, selamı yaygınlaştırın, bildiğinize bilmediğinize selam verin!" Demek ki selamın bizim bilmediğimiz faziletleri var, önemi, faydası, tesiri var ki Demek ki selamın bizim bilmediğimiz faziletleri var, önemi, faydası, tesiri var ki Efendimiz bunu böyle hararetle, çok kereler tavsiye etmiş oluyor. Efendimiz bunu böyle hararetle, çok kereler tavsiye etmiş oluyor.

O hâlde selam vereceğiz. Ama fıskını ilan etmiş olan fâsık-ı mücâhir;O hâlde selam vereceğiz. Ama fıskını ilan etmiş olan fâsık-ı mücâhir; fıskını, günah olan işini açıkça yapan bir kimseye, kimselere selam verilmez. fıskını, günah olan işini açıkça yapan bir kimseye, kimselere selam verilmez. Demek ki bira içiyorlar, selam verilmez; kumar oynuyorlar, kâğıt oynuyorlar; Demek ki bira içiyorlar, selam verilmez; kumar oynuyorlar, kâğıt oynuyorlar; selam verilmez!.. Sonra; selam verilmez!.. Sonra;

Ve in sellemû aleyküm fe lâ teruddû aleyhim. "Onlar size selam verirseVe in sellemû aleyküm fe lâ teruddû aleyhim. "Onlar size selam verirse selamlarına cevap da vermeyin, aleykümselam demeyin!" Neden? selamlarına cevap da vermeyin, aleykümselam demeyin!"

Neden?

Boş şeyle uğraşıyorsunuz; kumarla oyalanıyorsunuz, eğlenceyle oyalanıyorsunuz...Boş şeyle uğraşıyorsunuz; kumarla oyalanıyorsunuz, eğlenceyle oyalanıyorsunuz... Demek ki doğru değil! Demek ki doğru değil!

Buradan çıkan, bu hadîs-i şerîflerin bize gösterdiği husus nedir? Buradan çıkan, bu hadîs-i şerîflerin bize gösterdiği husus nedir?

Müslüman aziz ömrünün saniyelerinin bile kıymetini bilecek, vaktini boş geçirmeyecek! Müslüman aziz ömrünün saniyelerinin bile kıymetini bilecek, vaktini boş geçirmeyecek!

"Ben keyif için oynuyorum, kumar olarak oynamıyorum, "Ben keyif için oynuyorum, kumar olarak oynamıyorum, yaptığımız kumar değil, işte vakit geçiriyoruz…" yaptığımız kumar değil, işte vakit geçiriyoruz…"

Bir de satranç için diyorlar ki; "Satranç zekâyı açıyor..." Bir de satranç için diyorlar ki;

"Satranç zekâyı açıyor..."

Fili şuradan sürdün, piyade [piyon] buradan gitti, kale buradan fetholdu, Fili şuradan sürdün, piyade [piyon] buradan gitti, kale buradan fetholdu, şuradan şu şöyle oldu, buradan bu böyle oldu… Şu oyunu o yaptı, bu oyunu bu yaptı… şuradan şu şöyle oldu, buradan bu böyle oldu… Şu oyunu o yaptı, bu oyunu bu yaptı…

Zekânı sen başka türlü aç; kitap okuyarak, Kur'an ezberleyerek aç. Zekânı sen başka türlü aç; kitap okuyarak, Kur'an ezberleyerek aç. Zekâyı açmanın bir sürü yolları var. Boş şeylerle saatlerce, günlerce [sürebiliyor].Zekâyı açmanın bir sürü yolları var. Boş şeylerle saatlerce, günlerce [sürebiliyor]. Günlerce süren satranç oyunlarını duydum! Aynen muhafaza ederlermiş.Günlerce süren satranç oyunlarını duydum! Aynen muhafaza ederlermiş. Dama şampiyonları; bir taş ver, bir taş daha ver, ötekileri yut, dama de… Dama şampiyonları; bir taş ver, bir taş daha ver, ötekileri yut, dama de…

Bunlar ne oluyor? Boş şey, lehviyât, eğlence vs. kıymetsiz şeyler! Bunlar ne oluyor?

Boş şey, lehviyât, eğlence vs. kıymetsiz şeyler!

Müslümanın ömrü kıymetlidir, saniyesini bile boş geçirmez, değerlendirir Müslümanın ömrü kıymetlidir, saniyesini bile boş geçirmez, değerlendirir ve Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun işleri yapmaya koşturur.ve Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun işleri yapmaya koşturur. Böyle yapmaya gayret edelim. Bunlar bizim için ibret. Böyle yapmaya gayret edelim. Bunlar bizim için ibret.

Demek ki o selam verince bile almayacak ki ötekisi bir afallasın. Demek ki o selam verince bile almayacak ki ötekisi bir afallasın. Hâlbuki âyet-i kerîmede buyuruluyordu ki; Hâlbuki âyet-i kerîmede buyuruluyordu ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve izâ huyyîtüm bi-tahiyyetin fe hayyû bi-ahsene minhâ ev ruddûhâ.Ve izâ huyyîtüm bi-tahiyyetin fe hayyû bi-ahsene minhâ ev ruddûhâ. "Ey müslümanlar! Bir selamla selamlandığınız zaman onun cevabını daha güzel bir şekilde verin,"Ey müslümanlar! Bir selamla selamlandığınız zaman onun cevabını daha güzel bir şekilde verin, size selamlayana siz de selamla mukabele edin!size selamlayana siz de selamla mukabele edin! Daha güzel olmazsa bile hiç olmazsa tam aynıyla, eşit bir şekilde mukabele edin!" Daha güzel olmazsa bile hiç olmazsa tam aynıyla, eşit bir şekilde mukabele edin!"

Demek ki âyet-i kerîmede bize biri selam verdi mi mukabele etmek tavsiye ediliyor.Demek ki âyet-i kerîmede bize biri selam verdi mi mukabele etmek tavsiye ediliyor. Ama fasıkın yaptığı fısk güzel değil diye onun güzel olmadığını ona hissettirmek için, Ama fasıkın yaptığı fısk güzel değil diye onun güzel olmadığını ona hissettirmek için, "Ben senin selamını da almıyorum!" diye bir jest, bir tavır olacak."Ben senin selamını da almıyorum!" diye bir jest, bir tavır olacak. O hâlde müslümanlar böyle davranırlarsa tesirli olur. O hâlde müslümanlar böyle davranırlarsa tesirli olur. Akrabamızdan birisi anlatmıştı. İş icabı kamyonetine malları doldurup pazarlıyormuş. Akrabamızdan birisi anlatmıştı. İş icabı kamyonetine malları doldurup pazarlıyormuş. Bir kasabaya gitmişler ama küçük bir yer. Akşam olmuş: Bir kasabaya gitmişler ama küçük bir yer. Akşam olmuş:

"Bizim evimizde kal." demiş. "Bizim evimizde kal." demiş.

"Yok, rahatsız etmeyeyim, ben kamyonda dururum, yatarım, alışkınım…" "Yok, rahatsız etmeyeyim, ben kamyonda dururum, yatarım, alışkınım…"

"Yok, olmaz, bizim eve gel." Eve gitmişler. "Yok, olmaz, bizim eve gel."

Eve gitmişler.
Satıcı adam sakallı, hacı, ibadetinde. Satıcı adam sakallı, hacı, ibadetinde. Küçük bir yer, başka otel motel de yok, artık misafirliği kabul etmiş. Abdest almış. Küçük bir yer, başka otel motel de yok, artık misafirliği kabul etmiş. Abdest almış.

"Yahu hava karardı, ben anlayamadım, sizin evde kıble ne tarafta?" demiş. "Yahu hava karardı, ben anlayamadım, sizin evde kıble ne tarafta?" demiş.

Ev sahibi boynunu bükmüş, omzunu kaldırmış, dudağını çevirmiş; Ev sahibi boynunu bükmüş, omzunu kaldırmış, dudağını çevirmiş;

"Vallahi bilmiyorum." Evinin kıblesini bilmiyor! Bizim hacı efendinin sigortası atmış."Vallahi bilmiyorum."

Evinin kıblesini bilmiyor!

Bizim hacı efendinin sigortası atmış.
Artık patlamış. Hani ticarî münasebetleri var, müşterisi filan, evine de misafir geldi ama Artık patlamış. Hani ticarî münasebetleri var, müşterisi filan, evine de misafir geldi ama sigortası atınca, hani patlayınca artık iş bitiyor. sigortası atınca, hani patlayınca artık iş bitiyor. Demiş ki; "Vallahi de billahi de evinde namaz kılmayıp daDemiş ki;

"Vallahi de billahi de evinde namaz kılmayıp da
evinin kıblesinin hangi istikâmette olduğunu bile bilmeyen bir insanın evinde yatmam!" demiş. evinin kıblesinin hangi istikâmette olduğunu bile bilmeyen bir insanın evinde yatmam!" demiş.

"Etme eyleme…" "Yatmam." demiş, yemin etmiş. "Etme eyleme…"

"Yatmam." demiş, yemin etmiş.

"Sokakta yatarım, bu ne biçim [iş]! Sen Allah'ın kulu değil misin, müslüman değil misin?" "Sokakta yatarım, bu ne biçim [iş]! Sen Allah'ın kulu değil misin, müslüman değil misin?"

"Müslümanım." "Niye kıbleyi bile bilmiyorsun?!.." Evinde hiç namaz kılınmamış! "Müslümanım."

"Niye kıbleyi bile bilmiyorsun?!.."

Evinde hiç namaz kılınmamış!

Ve yeminine göre hakikaten çıkmış. Ve yeminine göre hakikaten çıkmış. Ev sahibi de bakmış, Artık yemininden dönmeyecek; dükkâna bir yatak yapmış.Ev sahibi de bakmış, Artık yemininden dönmeyecek; dükkâna bir yatak yapmış. O gece dükkânda yatmış. Bizim sakallı satıcı efendi sabahleyin de biraz soğuk bir şekilde ayrılmış. O gece dükkânda yatmış. Bizim sakallı satıcı efendi sabahleyin de biraz soğuk bir şekilde ayrılmış.

"Fakat bu tavır adama sonra çok koymuş, ev sahibine çok tesir etmiş, "Fakat bu tavır adama sonra çok koymuş, ev sahibine çok tesir etmiş, çok utanmış, yaralanmış." diyorlar. çok utanmış, yaralanmış." diyorlar. Yaralansın! Lazım çünkü! Sonra kıbleyi de öğrenmiş, namazı da, abdesti de öğrenmişYaralansın! Lazım çünkü! Sonra kıbleyi de öğrenmiş, namazı da, abdesti de öğrenmiş hatta "Ben cahil yetiştim, bari çocuklarım bir şeyler öğrensin." diye çocuklarını da Kur'an kursuna vermiş. hatta "Ben cahil yetiştim, bari çocuklarım bir şeyler öğrensin." diye çocuklarını da Kur'an kursuna vermiş. Onun jesti halinde, evin genel, umumî halinde tam bir değişmeye vesile olmuş. Onun jesti halinde, evin genel, umumî halinde tam bir değişmeye vesile olmuş.

Demek ki yerine göre dinimiz jesti de koymayı emrediyor, buna tavır koymak diyoruz.Demek ki yerine göre dinimiz jesti de koymayı emrediyor, buna tavır koymak diyoruz. Öyle her şeye de eyvallah yok. Öyle her şeye de eyvallah yok.

"Tamam, biz seninle ahbabız, arkadaşız, canım feda, sana ikramda bulunayım,"Tamam, biz seninle ahbabız, arkadaşız, canım feda, sana ikramda bulunayım, çay ikram edeyim, kahve ikram edeyim, hediye vereyim, ziyaretine geleyim gideyim…" çay ikram edeyim, kahve ikram edeyim, hediye vereyim, ziyaretine geleyim gideyim…"

Bu kadar da uzun değil! Allah'ın sevmediği bir şeyi ben nasıl sevebilirim? Bu kadar da uzun değil! Allah'ın sevmediği bir şeyi ben nasıl sevebilirim? Allah'ın düşmanıyla ben nasıl dost olabilirim?Allah'ın düşmanıyla ben nasıl dost olabilirim? Allah'ı bilmeyen bir insana nasıl yakınlık duyabilirim?!.. O zaman tavır koymak lazım. Allah'ı bilmeyen bir insana nasıl yakınlık duyabilirim?!.. O zaman tavır koymak lazım.

Böyle bir tavrın karşı tarafa tesiri büyük oluyor. Böyle bir tavrın karşı tarafa tesiri büyük oluyor.

Burada da Peygamber Efendimiz ne diyor? "Onlara selam vermeyin!" Burada da Peygamber Efendimiz ne diyor?

"Onlara selam vermeyin!"

"Bak falanca geçti de selam bile vermeden geçti!" diyecekler."Bak falanca geçti de selam bile vermeden geçti!" diyecekler. Veya onlar sizi seviyorlar, hürmet ediyorlar, selamun aleyküm dediler; Veya onlar sizi seviyorlar, hürmet ediyorlar, selamun aleyküm dediler; siz cevap vermediniz, başınızı çevirip geçtiniz!siz cevap vermediniz, başınızı çevirip geçtiniz! "Bu bize niye cevap vermedi?.." filan diyecekler, kendilerini toparlayacaklar. "Bu bize niye cevap vermedi?.." filan diyecekler, kendilerini toparlayacaklar. Bu aziz ömrü boşa geçirmeyecekler. Bu aziz ömrü boşa geçirmeyecekler.

Şeyh Sâdî'nin Gülistan'ında bir ifade var, bana tesir etmiştir, diyor ki; Şeyh Sâdî'nin Gülistan'ında bir ifade var, bana tesir etmiştir, diyor ki;

Ömr-i giranmâye der in sarf şûd Tâ çihorem sayf çipûşem şitâ. Ömr-i giranmâye der in sarf şûd

Tâ çihorem sayf çipûşem şitâ.

"Şu bizim aziz ömrümüz neyle geçti! "Şu bizim aziz ömrümüz neyle geçti! Yazın ne yiyeceğim, kışın ne bürünüp giyeceğim diye bu aziz ömür geçti!.." diyor. Yazın ne yiyeceğim, kışın ne bürünüp giyeceğim diye bu aziz ömür geçti!.." diyor. Ona bile üzülüyor. Hani yazın insan ne yiyeceğini düşünür;Ona bile üzülüyor. Hani yazın insan ne yiyeceğini düşünür; harmanını yapar, kışa hazırlık yapar, yufkasını yapar, açar, yerleştirir, kıyar, harmanını yapar, kışa hazırlık yapar, yufkasını yapar, açar, yerleştirir, kıyar, eriştesini hazırlar, tarhanasını yapar, erikleri, elmaları kurutur, armut kakı yapar… eriştesini hazırlar, tarhanasını yapar, erikleri, elmaları kurutur, armut kakı yapar… Köylüler eskiden hep bunu yapıyordu. Köylüler eskiden hep bunu yapıyordu. Yazın ne yiyeceğim, diye bir hazırlık!Yazın ne yiyeceğim, diye bir hazırlık! Kışın da soğuk bastırdı mı ne giyeceğim, diye yazdan kazaklar örülür, hazırlıklar yapılır filan. Kışın da soğuk bastırdı mı ne giyeceğim, diye yazdan kazaklar örülür, hazırlıklar yapılır filan.

Ama Şeyh Sâdî ona üzülüyor, "Aziz ömür!.." diyor. Ama Şeyh Sâdî ona üzülüyor, "Aziz ömür!.." diyor.

Aziz; "kıymetli, çok değerli, ender ele geçen" demek. Aziz; "kıymetli, çok değerli, ender ele geçen" demek.

Hakikaten de ömür bir gitti mi bir daha ele geçmez, ikincisi yok!Hakikaten de ömür bir gitti mi bir daha ele geçmez, ikincisi yok! Çarşıdan alınmaz, tebdil edilmez, uzatılmaz, değiştirilmez, tamiri mümkün değil,Çarşıdan alınmaz, tebdil edilmez, uzatılmaz, değiştirilmez, tamiri mümkün değil, ömrünün dakikaları gitti mi ne yapsan geri getirmek mümkün değil! ömrünün dakikaları gitti mi ne yapsan geri getirmek mümkün değil! O hâlde, ömrü layık yere harcamak, güzel geçirmek lazım, boş geçirmemek lazım. O hâlde, ömrü layık yere harcamak, güzel geçirmek lazım, boş geçirmemek lazım.

"Hocam, birazcık da stresimizi atıyoruz…" diyebilirler."Hocam, birazcık da stresimizi atıyoruz…" diyebilirler. Çünkü şimdi millette her şeye bir itiraz hastalığı var! Çünkü şimdi millette her şeye bir itiraz hastalığı var!

Eski insanların hali nasıldı? Eski insanların hali nasıldı?

Kâlallâhu teâlâ fî kitâbihi'l-Kerîm. "Allah Kur'ân-ı Kerîm'de böyle buyurmuş…" deyince,Kâlallâhu teâlâ fî kitâbihi'l-Kerîm. "Allah Kur'ân-ı Kerîm'de böyle buyurmuş…" deyince, "Eyvallah, âmennâ ve saddaknâ, tamam…" diyorlardı, söz dinliyorlardı. "Eyvallah, âmennâ ve saddaknâ, tamam…" diyorlardı, söz dinliyorlardı.

Allah âyet-i kerîme indirmiş; "İçki içmeyin!" Evlerinde içkiler varmış, küpleri sokaklara dökmüşler.Allah âyet-i kerîme indirmiş; "İçki içmeyin!" Evlerinde içkiler varmış, küpleri sokaklara dökmüşler. Sokaklardan sel gibi şaraplar akmış. Hemen bırakmışlar. Sokaklardan sel gibi şaraplar akmış. Hemen bırakmışlar.

"Şunu şöyle yapmayın…" "Baş üstüne." "Şunu şöyle yapmayın…"

"Baş üstüne."

Şimdiki zamanın insanları da; "Neden? Neden?.." diye soruyor.Şimdiki zamanın insanları da; "Neden? Neden?.." diye soruyor. "Şunu şöyle yapma! Âyet var, hadis var!.." diyorsun. "Şunu şöyle yapma! Âyet var, hadis var!.." diyorsun. "Hadis var!" deyince daha da ukalalaşıyor, dikleniyor bile! "Hadis var!" deyince daha da ukalalaşıyor, dikleniyor bile!

"Sahih mi bakalım?! Hadis sahih mi?.." diyor. O zaman da senin karşında öyle horozlanıyor. "Sahih mi bakalım?! Hadis sahih mi?.." diyor. O zaman da senin karşında öyle horozlanıyor.

Tamam, sahih, var mı bir diyeceğin?.. İnceliyorsun, sahih. Tamam, sahih, var mı bir diyeceğin?.. İnceliyorsun, sahih. O zaman da yutkunuyor, gene bir şey söyleyecek, gene bir çare, kaçamak noktası arıyor...O zaman da yutkunuyor, gene bir şey söyleyecek, gene bir çare, kaçamak noktası arıyor... Ama yanlış. Doğru olan nedir? Dinin emri neyse onu anladığı zaman insanın teslim olmasıdır! Ama yanlış.

Doğru olan nedir?

Dinin emri neyse onu anladığı zaman insanın teslim olmasıdır!

İslâm ne demek? Tarifler nasıl? İslâm, insanın kendisini Allah'a teslim etmesi demek. İslâm ne demek? Tarifler nasıl?

İslâm, insanın kendisini Allah'a teslim etmesi demek.

"Yâ Rabbi! Sana teslim oldum, sen ne dersen onu yapacağım. "Yâ Rabbi! Sana teslim oldum, sen ne dersen onu yapacağım. Kendi nefsimin keyfine gitmeyeceğim, şeytanın buyruğunu tutmayacağım, Kendi nefsimin keyfine gitmeyeceğim, şeytanın buyruğunu tutmayacağım, dünyaya dalıp âhireti unutmayacağım, senin buyruğunu tutacağım…" demek. dünyaya dalıp âhireti unutmayacağım, senin buyruğunu tutacağım…" demek.

Sen müslüman oldun mu? Oldum. Sen müslüman oldun mu?

Oldum.
Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû dedim; Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû dedim; Allah'ın varlığını, birliğini ikrar ettim,Allah'ın varlığını, birliğini ikrar ettim, Resûlullah'ın Allah tarafından gönderilmiş olan peygamberi, elçisi olduğunu,Resûlullah'ın Allah tarafından gönderilmiş olan peygamberi, elçisi olduğunu, Allah'tan bize Allah'ın emirlerini getirdiğini anladım. Allah'tan bize Allah'ın emirlerini getirdiğini anladım.

Anladın da tutmamak için mi anladın? Anladın da tutmamak için mi anladın?

Allah'ın elçisi olduğunu da biliyorsun, Allah'ın ahkâmını getirdiğini de biliyorsun;Allah'ın elçisi olduğunu da biliyorsun, Allah'ın ahkâmını getirdiğini de biliyorsun; tutmamak için mi anladın?tutmamak için mi anladın? Öyle şey olur mu? Öyle şey olur mu?

Nasıl olacak? İtaat edecek. Sem'an ve tâaten diyecek, Arapların sözü böyle. Nasıl olacak?

İtaat edecek. Sem'an ve tâaten diyecek, Arapların sözü böyle.
Semi'nâ ve ata'nâ veyahut da sem'an ve tâaten, "İşittik, itaat ediyoruz, baş üstüne!" Semi'nâ ve ata'nâ veyahut da sem'an ve tâaten, "İşittik, itaat ediyoruz, baş üstüne!"

Biz 'baş' diyoruz; Doğu Anadolu'da da "Başım gözüm üstüne!" diyorlar, o da güzel.Biz 'baş' diyoruz; Doğu Anadolu'da da "Başım gözüm üstüne!" diyorlar, o da güzel. Öpüp başına, gözünün üstüne koyuyor. Öpüp başına, gözünün üstüne koyuyor.

İnsanın başı da kıymetli çünkü akıl var.İnsanın başı da kıymetli çünkü akıl var. Bir odun gelse küt diye vursa insan sendeler, yere yıkılır. Gözüne bir hal olsa… Bir odun gelse küt diye vursa insan sendeler, yere yıkılır. Gözüne bir hal olsa…

İçinizde çeşitli oyunlarla oynayanlar olabilir. Demek ki bunlardan ibret alacağız. İçinizde çeşitli oyunlarla oynayanlar olabilir. Demek ki bunlardan ibret alacağız.

Efendimiz ne diyor? "Sizden fal oku oynayanların, satranç, tavla oynayanların Efendimiz ne diyor?

"Sizden fal oku oynayanların, satranç, tavla oynayanların
ve bunlara benzerlerinin yanından geçenler olursa onlara selam vermeyin, onların selamını almayın!" diyor.ve bunlara benzerlerinin yanından geçenler olursa onlara selam vermeyin, onların selamını almayın!" diyor. Demek ki boş şeyleri bırakacağız. Bir şey hoşuma gidiyor: Demek ki boş şeyleri bırakacağız.

Bir şey hoşuma gidiyor:
"Sabahleyin jimnastik yapmak iyi!" deniliyor."Sabahleyin jimnastik yapmak iyi!" deniliyor. Temiz havada eşofmanı giyiyorlar, ben Maltepe'de görüyorum.Temiz havada eşofmanı giyiyorlar, ben Maltepe'de görüyorum. Açılan sahil yollarında eşofmanla koşuyor, terler akıyor. Açılan sahil yollarında eşofmanla koşuyor, terler akıyor.

Ne oldu, buna para mı alıyorsun, mecbur musun, devlet mi emrediyor, kanun zoru mu var?.. Ne oldu, buna para mı alıyorsun, mecbur musun, devlet mi emrediyor, kanun zoru mu var?..

Hayır, hiçbir şey yok! Neden? Sıhhat kazanacağım, sıhhatli olacağım diye koşturuyor.Hayır, hiçbir şey yok!

Neden?

Sıhhat kazanacağım, sıhhatli olacağım diye koşturuyor.
Generali de koşuyor, paşası da, genelkurmay başkanı da,Generali de koşuyor, paşası da, genelkurmay başkanı da, belki reisicumhuru da koşuyor; herkes koşuyor.belki reisicumhuru da koşuyor; herkes koşuyor. Bunu da biz tabii karşılamaya alışmamışız. Bunu da biz tabii karşılamaya alışmamışız.

Temiz havada koşup sıhhat kazanmaktan filan bahsedince bizim köyde amca, Temiz havada koşup sıhhat kazanmaktan filan bahsedince bizim köyde amca, köylü kafası yamulmamış kafa oluyor, tam oluyor, bozulmamış, deforme olmamış oluyor.köylü kafası yamulmamış kafa oluyor, tam oluyor, bozulmamış, deforme olmamış oluyor. Köylü kafasıyla demiş ki; "Ulen bilmem ne! -Artık orasını söylemiyorum, makaslıyorum.-Köylü kafasıyla demiş ki; "Ulen bilmem ne! -Artık orasını söylemiyorum, makaslıyorum.- Irgat gibi boş yere koşacağına gidip bir fakirin tarlasını çapalasana!" demiş. Irgat gibi boş yere koşacağına gidip bir fakirin tarlasını çapalasana!" demiş. Çok hoşuma gitti. Tabi daha da dokunaklı söylemiş de ben tam uyduramıyorum. Çok hoşuma gitti. Tabi daha da dokunaklı söylemiş de ben tam uyduramıyorum.

Hakikaten öyle! Jimnastik mi yapacaksın, gel şu fakirin tarlasını belleyiver, al sana jimnastik.Hakikaten öyle! Jimnastik mi yapacaksın, gel şu fakirin tarlasını belleyiver, al sana jimnastik. Dallarını kesiver, hizmet ediver. Gel caminin yıkık duvarını tamir et. Dallarını kesiver, hizmet ediver. Gel caminin yıkık duvarını tamir et. Koşmak boş yere havaya gideceğine bir hayır yap… Hoşuma gitti. Koşmak boş yere havaya gideceğine bir hayır yap… Hoşuma gitti.

Demek ki biz şehirde birbirimizi göre göre günahlara ve boş şeylere de alışıyoruz. Demek ki biz şehirde birbirimizi göre göre günahlara ve boş şeylere de alışıyoruz. Bu fena, yalan yanlış şeylere alışmak fena! Bu fena, yalan yanlış şeylere alışmak fena! Onlarla ünsiyet edip alışıp bulaşmak da fena! Nasıl olacak? Onlarla ünsiyet edip alışıp bulaşmak da fena!

Nasıl olacak?

İnsan öyle şeylere alışmayacak. Ben müslümanım, müslümanın özel bir fikri, fikir yapısı vardır.İnsan öyle şeylere alışmayacak. Ben müslümanım, müslümanın özel bir fikri, fikir yapısı vardır. İslâm'ın düşünce yapısı başka türlüdür. Bak, köylü amca ne kadar güzel biliyor: İslâm'ın düşünce yapısı başka türlüdür. Bak, köylü amca ne kadar güzel biliyor:

"Ulen öyle boş yere vakit geçireceğine bir fakirin tarlasını bellesene!" demiş. "Ulen öyle boş yere vakit geçireceğine bir fakirin tarlasını bellesene!" demiş. Hoşuma gitti. Boşa vakit geçmesin! Hoşuma gitti.

Boşa vakit geçmesin!
Herkes böyle yapsa...Herkes böyle yapsa... Şimdi sokağın bir ucundan öbür ucuna kadar berbat, çöplük! Şimdi sokağın bir ucundan öbür ucuna kadar berbat, çöplük!

"Efendim çöpçüler var, süpürsün..." "Efendim çöpçüler var, süpürsün..."

Süpüremiyor, süpürmüyor, yetişmiyor. Süpüremiyor, süpürmüyor, yetişmiyor. Şu yolu tanzim edelim, şuradaki çöpleri toplayalım, bunları bir kenara yığıp yakalım. Şu yolu tanzim edelim, şuradaki çöpleri toplayalım, bunları bir kenara yığıp yakalım. Şu ağaçlar yazık, perişan, şunları budayalım, tımarlayalım… Şu ağaçlar yazık, perişan, şunları budayalım, tımarlayalım… İnsan kendisine iş bulabilir, hayırlı bir iş bulabilir. İnsan kendisine iş bulabilir, hayırlı bir iş bulabilir.

Hani Manisa Tarzanı bilmem kaç bin tane ağaç dikmiş, ömrünü boş geçirmemiş. Hani Manisa Tarzanı bilmem kaç bin tane ağaç dikmiş, ömrünü boş geçirmemiş. Çünkü her ağaç bir sadaka-i câriyedir, meyvesinden kuşlar bile yedikçe [sevap yazılacak]. Çünkü her ağaç bir sadaka-i câriyedir, meyvesinden kuşlar bile yedikçe [sevap yazılacak].

Demek ki ötekiler tavlayla, sigara tüttürerek kahvede otururken;Demek ki ötekiler tavlayla, sigara tüttürerek kahvede otururken; bir de sigara içiyorlar: Aman Allah'ım! Kahvede yangın çıkmış gibi.bir de sigara içiyorlar: Aman Allah'ım! Kahvede yangın çıkmış gibi. Bir işin olsa da bir kahveye gidecek olsan acaba ocak tutuştu da içeride yangın mı var, diyorsun.Bir işin olsa da bir kahveye gidecek olsan acaba ocak tutuştu da içeride yangın mı var, diyorsun. Hiç bir şey yok. Herkes bir sigara yakmış; Marlboro, bilmem ne...Hiç bir şey yok. Herkes bir sigara yakmış; Marlboro, bilmem ne... Dünyanın parası! Kovboylar gibi ağzında yamuk, Dünyanın parası! Kovboylar gibi ağzında yamuk, hem konuşuyor hem oyun oynuyor hem sigara tüttürüyor. hem konuşuyor hem oyun oynuyor hem sigara tüttürüyor.

Temiz havada gidiyoruz; oh, mis gibi hava, elhamdülillah yayla havası, tertemiz…Temiz havada gidiyoruz; oh, mis gibi hava, elhamdülillah yayla havası, tertemiz… Duman kokusu vs. yok. Karşıdan çobanı görüyoruz, ağzında sigara;Duman kokusu vs. yok. Karşıdan çobanı görüyoruz, ağzında sigara; Fesubhanallah! Dağın başında dumandan nasibini parayla alıyor! Fesubhanallah! Dağın başında dumandan nasibini parayla alıyor! Biz şehrin dumanından, hava kirliliğinden kurtulduğumuza, Biz şehrin dumanından, hava kirliliğinden kurtulduğumuza, dağın başına yaylaya gittiğimize sevinip elhamdülillah diyoruz; dağın başına yaylaya gittiğimize sevinip elhamdülillah diyoruz; dağın başındaki adam bizim kaçtığımız dumanı parayla alıyor! dağın başındaki adam bizim kaçtığımız dumanı parayla alıyor! Ne kadar yalan yanlış âdetler yerleşmiş, içimize girmiş. Parayla ciğerimizi zifir dolduruyoruz. Ne kadar yalan yanlış âdetler yerleşmiş, içimize girmiş. Parayla ciğerimizi zifir dolduruyoruz.

Ben Vefa Lisesi'nde okuyordum. Ben Vefa Lisesi'nde okuyordum. Şehzâde Camii'nin bir kapısından girerdik, öbür kapısından Vefa Lisesi'ne doğru giderdik. Şehzâde Camii'nin bir kapısından girerdik, öbür kapısından Vefa Lisesi'ne doğru giderdik. Oranın bir de Vefa Bozacısı'na doğru, karanlık bir küçük kapısı var, bir kemerden filan geçiliyor. Oranın bir de Vefa Bozacısı'na doğru, karanlık bir küçük kapısı var, bir kemerden filan geçiliyor. Orada güzel giyimli, boynuna da bir eşarp bağlamış,Orada güzel giyimli, boynuna da bir eşarp bağlamış, saçları da briyantinle taranmış, çok yakışıklı birisi elinde sigara ile duruyor.saçları da briyantinle taranmış, çok yakışıklı birisi elinde sigara ile duruyor. Biz de uzaktan geçiyoruz. Orası biraz külhanbeyi mahallesidir.Biz de uzaktan geçiyoruz. Orası biraz külhanbeyi mahallesidir. O yakışıklı giyinmiş ama kendisi de yine külhanbeyi, belli.O yakışıklı giyinmiş ama kendisi de yine külhanbeyi, belli. Yakışıklı giyinmiş, biz de ona, sigara içişine bakıyoruz.Yakışıklı giyinmiş, biz de ona, sigara içişine bakıyoruz. Boyna eşarp filan bağlamak da biraz lüks. Boyna eşarp filan bağlamak da biraz lüks.

Eşarp mı derler, fular mı derler neyse. Eşarp mı derler, fular mı derler neyse.

Biz öyle bakarken, "Gelin buraya!" dedi. Biz öyle bakarken, "Gelin buraya!" dedi.

"Eyvah, yakalandık!" dedik… Biz küçüğüz, o büyük."Eyvah, yakalandık!" dedik… Biz küçüğüz, o büyük. Ben ortaokul talebesiyim Korka korka yanına gittik. Ben ortaokul talebesiyim Korka korka yanına gittik.

"Benim sigara içişime mi bakıyorsunuz?" dedi. "Benim sigara içişime mi bakıyorsunuz?" dedi.

"Yok, estağfirullah..." Kekeledik biz. Hiç unutamıyorum, bize öyle bir ders verdi ki; "Yok, estağfirullah..." Kekeledik biz. Hiç unutamıyorum, bize öyle bir ders verdi ki;

"Bakın." dedi, cebinden tertemiz bir mendil çıkardı. "Bakın." dedi, cebinden tertemiz bir mendil çıkardı. Zengin, görgülü bir aile çocuğu herhalde. Lekesiz, kar beyazı bir mendil çıkarttı. Zengin, görgülü bir aile çocuğu herhalde. Lekesiz, kar beyazı bir mendil çıkarttı.

Ne yapacak? Çıkarttı, sigaradan bir nefes aldı, hoh diye o beyaz mendilin ortasına hohladı. Ne yapacak?

Çıkarttı, sigaradan bir nefes aldı, hoh diye o beyaz mendilin ortasına hohladı.
O beyaz mendilin hohladığı kısmı şu kadar kahve renkli oldu. O beyaz mendilin hohladığı kısmı şu kadar kahve renkli oldu. Sigara lekesi sonra çıkar mı çıkmaz mı bilmem. Sigara lekesi sonra çıkar mı çıkmaz mı bilmem. Ama o bize o beyaz mendili feda etti, böyle hohladı. Ama o bize o beyaz mendili feda etti, böyle hohladı.

"Bakın, sigarayı bir sefer mendile hohladım; bu kadar kahve renkli yaptı,"Bakın, sigarayı bir sefer mendile hohladım; bu kadar kahve renkli yaptı, rengini bozdu beyazı, böyle lekelendirdi. rengini bozdu beyazı, böyle lekelendirdi. Bunu çok içersen insanın ciğeri ne olur anladınız mı? Sakın sigara içmeyin, hadi yallah!.." dedi. Bunu çok içersen insanın ciğeri ne olur anladınız mı? Sakın sigara içmeyin, hadi yallah!.." dedi.

Kendisi içiyor, bize sigara içmemeyi böyle tavsiye etti. Biz de gittik. Kendisi içiyor, bize sigara içmemeyi böyle tavsiye etti. Biz de gittik.

Muhterem kardeşlerim! Kötü alışkanlıklarımız çok. Belki sizin içinizde de var.Muhterem kardeşlerim!

Kötü alışkanlıklarımız çok. Belki sizin içinizde de var.
Cebinde sigarası olan, paketi olan, Marlboro'su, Parliament'i vs. olan var. Cebinde sigarası olan, paketi olan, Marlboro'su, Parliament'i vs. olan var. Allah kötü huylardan, âdetlerden kurtarsın. Allah kötü huylardan, âdetlerden kurtarsın.

Efendimiz selam bile vermeyi uygun görmüyor, Efendimiz selam bile vermeyi uygun görmüyor, neticede kumar olmasa bile selam almayı vermeyi uygun görmüyor.neticede kumar olmasa bile selam almayı vermeyi uygun görmüyor. Efendimiz gözünüzün önüne gelsin, sünnet-i seniyeye uygun hareket edelim! Efendimiz gözünüzün önüne gelsin, sünnet-i seniyeye uygun hareket edelim!

İzâ meleke ehadüküm şey'en fîhi semenü rakabetin İzâ meleke ehadüküm şey'en fîhi semenü rakabetin fe'l-yû'tikhâ fe innehû yufdî küllü udvin minhâ udven minhü mine'n-nâr. fe'l-yû'tikhâ fe innehû yufdî küllü udvin minhâ udven minhü mine'n-nâr.

Hadîs-i şerîf köle âzat etmekle ilgili. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Hadîs-i şerîf köle âzat etmekle ilgili. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Sizden biriniz bir kölenin bedeline malik olunca,"Sizden biriniz bir kölenin bedeline malik olunca, bir köle satın alacak paraya sahip olduğunuz zaman…" bir köle satın alacak paraya sahip olduğunuz zaman…"

Artık bugün için bir kölenin bedeli ne kadar olur? Artık bugün için bir kölenin bedeli ne kadar olur?

Herhalde bir otomobil fiyatı gibi bir şeydir, Allahualem.Herhalde bir otomobil fiyatı gibi bir şeydir, Allahualem. Otomobillerin de fiyatları farklı oluyor, çeşitli oluyor.Otomobillerin de fiyatları farklı oluyor, çeşitli oluyor. Kölelerin de tabi yaşlısı var, genci var; kuvvetlisi var, zayıfı var;Kölelerin de tabi yaşlısı var, genci var; kuvvetlisi var, zayıfı var; iş bileni, sanat sahibi olanı var, sanat sahibi olmayanı var... iş bileni, sanat sahibi olanı var, sanat sahibi olmayanı var... Fiyatları farklıdır ama kıymetlidir. Efendimiz'in buyuruyor ki;Fiyatları farklıdır ama kıymetlidir.

Efendimiz'in buyuruyor ki;
"Sizden biriniz eğer bir köle alacak, bir kölenin fiyatını karşılayacak kadar "Sizden biriniz eğer bir köle alacak, bir kölenin fiyatını karşılayacak kadar bir mala mülke, bir varlığa sahip olursa…" bir mala mülke, bir varlığa sahip olursa…"

Ne yapsın? Fe'l-yû'tikhâ. "Bir köleyi satın alsın, âzat etsin." Ne yapsın?

Fe'l-yû'tikhâ. "Bir köleyi satın alsın, âzat etsin."
Bedelini ödesin, onu esaretten kurtarsın.Bedelini ödesin, onu esaretten kurtarsın. Çünkü o kadar paraya sahip oldu ya, ödesin; o adamcağızı da hürriyetine kavuştursun,Çünkü o kadar paraya sahip oldu ya, ödesin; o adamcağızı da hürriyetine kavuştursun, o da kölelikten kurtulmuş olsun. Çünkü; o da kölelikten kurtulmuş olsun. Çünkü;

Fe innehû yufdî küllü udvin minhâ.Fe innehû yufdî küllü udvin minhâ. "O kölenin her âzâsı köleyi alıp da esaretten kurtaranın her âzâsını"O kölenin her âzâsı köleyi alıp da esaretten kurtaranın her âzâsını cehennemden kurtarmaya feda olur, vesile olur, bedel olur! cehennemden kurtarmaya feda olur, vesile olur, bedel olur!

Kolu koluna, gözü gözüne, kulağı kulağına, dişi dişine, yüzü yüzüne, başı başına, Kolu koluna, gözü gözüne, kulağı kulağına, dişi dişine, yüzü yüzüne, başı başına, ayağı ayağına, beli beline, sırtı sırtına bedel olur, cehennemden kurtulmaya vesile olur. ayağı ayağına, beli beline, sırtı sırtına bedel olur, cehennemden kurtulmaya vesile olur.

Efendimiz ne tavsiye ediyor? Efendimiz ne tavsiye ediyor?

"Sen bir köleyi âzat edersen, Allah da seni cehennemden âzat eder." demiş oluyor. "Sen bir köleyi âzat edersen, Allah da seni cehennemden âzat eder." demiş oluyor. Böylece esaretten kurtarmayı, esirlerin hürriyetlerini kazanmasını Böylece esaretten kurtarmayı, esirlerin hürriyetlerini kazanmasını sağlaması yolunu tavsiye etmiş oluyor. sağlaması yolunu tavsiye etmiş oluyor.

Biliyorsunuz İslâm'da kölelik meselesi vardır. Biliyorsunuz İslâm'da kölelik meselesi vardır. Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerinde Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerinde kölelerin mümkün olduğu kadar iyi bir muameleye tâbi tutulması kölelerin mümkün olduğu kadar iyi bir muameleye tâbi tutulması ve mümkünse âzat edilmesi tavsiyeleri hâkimdir. ve mümkünse âzat edilmesi tavsiyeleri hâkimdir.

Kölelik neden var? Müslümanlarla gayrimüslimler arasında harp var, darp var. Kölelik neden var?

Müslümanlarla gayrimüslimler arasında harp var, darp var.
Harpte yakaladığın insanları, harp olduğu için öldürebilirsin. Harpte yakaladığın insanları, harp olduğu için öldürebilirsin. Ama öldürmeyip de esir alırsan esir olur. Esir aldığın, esir olur. Ama öldürmeyip de esir alırsan esir olur. Esir aldığın, esir olur.

Peki, bu esirler ne olacak? Esirler o zaman kullanılır.Peki, bu esirler ne olacak?

Esirler o zaman kullanılır.
Gazilere ganimet olarak taksim edilir, Gazilere ganimet olarak taksim edilir, gelen esirler tarlada, bahçede, işte, kuyudan su çekmekte, hurma toplamakta vs. kullanılır. gelen esirler tarlada, bahçede, işte, kuyudan su çekmekte, hurma toplamakta vs. kullanılır.

Ama bunlar müslüman olursa ne olacak? Olabilir. Müslüman olursa iyi olur.Ama bunlar müslüman olursa ne olacak?

Olabilir. Müslüman olursa iyi olur.
Müslüman olmayıp da eski dininde hristiyan, yahudi, mecusi kalanlar var. Müslüman olmayıp da eski dininde hristiyan, yahudi, mecusi kalanlar var. Mesela Hz. Ömer'i yaralayan İranlı bir böyle köleydi. Mesela Hz. Ömer'i yaralayan İranlı bir böyle köleydi. Saldırdı, şehit olmasına sebep oldu. Kendi inancında kalanlar var, müslüman olanlar da var. Saldırdı, şehit olmasına sebep oldu. Kendi inancında kalanlar var, müslüman olanlar da var.

Birincisi: Müslüman olsa da olmasa da bir kere köleyi kullanırken de Birincisi: Müslüman olsa da olmasa da bir kere köleyi kullanırken de onun da canı olduğu düşünülecek; yediğinden yedirilecek, giydiğinden giydirilecek,onun da canı olduğu düşünülecek; yediğinden yedirilecek, giydiğinden giydirilecek, zulmedilmeyecek, ölçülü bir tarzda kullanacak. Bu bir. zulmedilmeyecek, ölçülü bir tarzda kullanacak. Bu bir. Hizmetçi kullanmak, köle kullanmanın âdabı. Hizmetçi kullanmak, köle kullanmanın âdabı.

İkincisi: Mümkünse köle âzat edecek. İnsan köle âzat etti mi, kendisi cehennemden âzat olmuş oluyor.İkincisi: Mümkünse köle âzat edecek. İnsan köle âzat etti mi, kendisi cehennemden âzat olmuş oluyor. Bu hadîs-i şerîfte onu tavsiye etmiş oluyor. Bu hadîs-i şerîfte onu tavsiye etmiş oluyor.

Peki, İslâm köleliğe nasıl müsaade etmiş? Peki, İslâm köleliğe nasıl müsaade etmiş?

İslâm'dan önce kölelik olduğu gibi İslâm'dan sonra da kölelik var olmuştur.İslâm'dan önce kölelik olduğu gibi İslâm'dan sonra da kölelik var olmuştur. Hatta Amerikalılar, Avrupalılar, Batılılar; Afrika'daki müslüman köylere baskın yapıpHatta Amerikalılar, Avrupalılar, Batılılar; Afrika'daki müslüman köylere baskın yapıp oradaki insanları esir alıp götürmüşler, tarlalarda köpek gibi muamele ederek çalıştırmışlar. oradaki insanları esir alıp götürmüşler, tarlalarda köpek gibi muamele ederek çalıştırmışlar. Şimdi o Afrikalılar hâlâ bazı yerlere kabul edilmiyor, alınmıyor.Şimdi o Afrikalılar hâlâ bazı yerlere kabul edilmiyor, alınmıyor. "Sen siyahsın!" filan diye hâlâ zenci-beyaz kavgasını sürdürüyorlar, "Sen siyahsın!" filan diye hâlâ zenci-beyaz kavgasını sürdürüyorlar, hâlâ akılları başlarına gelmemiş.hâlâ akılları başlarına gelmemiş. Ama harp olduğu için, harpte esir alma olduğundan esirlik olacak, normal. Ama harp olduğu için, harpte esir alma olduğundan esirlik olacak, normal. Ama İslâm esire iyi muamele etmeyi,Ama İslâm esire iyi muamele etmeyi, mümkünse onu âzat etmeyi tavsiye ederek onların hukukuna güzel bir durum getirmiş oluyor. mümkünse onu âzat etmeyi tavsiye ederek onların hukukuna güzel bir durum getirmiş oluyor.

İzâ meleke isnâ aşere min benî Ka'b ibnî Lüey kâne's-sakfu ve's-sıkâfu ilâ yevmi'l-kıyâmeh. İzâ meleke isnâ aşere min benî Ka'b ibnî Lüey kâne's-sakfu ve's-sıkâfu ilâ yevmi'l-kıyâmeh.

Abdullah b. Amr radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Abdullah b. Amr radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Ka'b b. Lüey: Peygamber Efendimiz'in uzak ecdadından iki dedesinin ismi.Ka'b b. Lüey: Peygamber Efendimiz'in uzak ecdadından iki dedesinin ismi. Ka'b b. Lüey oğullarından, Arap kavminden ama Peygamber Efendimiz'in büyük dedelerindenKa'b b. Lüey oğullarından, Arap kavminden ama Peygamber Efendimiz'in büyük dedelerinden kendisiyle ayrılmış soylardan. kendisiyle ayrılmış soylardan.

"Ka'b b. Lüey soyundan 12 kişi hükümdarlık edince o zaman harp, darp, "Ka'b b. Lüey soyundan 12 kişi hükümdarlık edince o zaman harp, darp, husumet ve mücadele kıyamete kadar devam eder!" husumet ve mücadele kıyamete kadar devam eder!"

Bu hadîs-i şerîfin şerhinde yarım sayfa bilgi var. Bu hadîs-i şerîfin şerhinde yarım sayfa bilgi var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi hayatında bazı rüyalar gördü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi hayatında bazı rüyalar gördü. Mesela minberinin üstünde birilerinin oynadığını filan gördü. Mesela minberinin üstünde birilerinin oynadığını filan gördü. Allahu Teâlâ hazretleri ona kendi hayatından sonraAllahu Teâlâ hazretleri ona kendi hayatından sonra müslümanların arasında ne gibi fitneler olacak, ne gibi sıkıntılar çıkacak, kimler zulüm edecekler, müslümanların arasında ne gibi fitneler olacak, ne gibi sıkıntılar çıkacak, kimler zulüm edecekler, kimler kimleri şehit edecekler, öldürecekler, böyle bilgiler Allah tarafından kendisine bildirildi.kimler kimleri şehit edecekler, öldürecekler, böyle bilgiler Allah tarafından kendisine bildirildi. Peygamber Efendimiz bazı gruplara, bazı kabilelere karşı içinde kırgınlık varken vefat etti. Peygamber Efendimiz bazı gruplara, bazı kabilelere karşı içinde kırgınlık varken vefat etti.

Onların İslâm'a karşı tavırları ve ileride yapacakları bildirildiği için.Onların İslâm'a karşı tavırları ve ileride yapacakları bildirildiği için. Efendimiz'in kırgın, dargın olduğu kabilelerden bazılarının isimlerini burada zikretmemek daha iyi; Efendimiz'in kırgın, dargın olduğu kabilelerden bazılarının isimlerini burada zikretmemek daha iyi; çünkü bunlar geçmiş, tarihin içinde olmuş bitmiş olaylar.çünkü bunlar geçmiş, tarihin içinde olmuş bitmiş olaylar. Çok zulümler oldu! Öyle zulümler oldu, öyle mübarek insanlar şehit edildi ki…Çok zulümler oldu! Öyle zulümler oldu, öyle mübarek insanlar şehit edildi ki… Hatta siyasî adamlar, zalim adamlar Medine-i Münevvere'nin Mescid-i Nebevî'sinin Hatta siyasî adamlar, zalim adamlar Medine-i Münevvere'nin Mescid-i Nebevî'sinin kapılarında silahlarla durup kesecek adam aradılar. kapılarında silahlarla durup kesecek adam aradılar. Başkaldıranı, itiraz edeni şehit ettiler.Başkaldıranı, itiraz edeni şehit ettiler. Hatta Benî Sakîf kabilesinden bir komutan, Emevî komutanı geldi;Hatta Benî Sakîf kabilesinden bir komutan, Emevî komutanı geldi; Mekke'yi muhasara etti de, Abdullah b. Zübeyr'i radıyallahu anhümâ şehit etti Mekke'yi muhasara etti de, Abdullah b. Zübeyr'i radıyallahu anhümâ şehit etti ve Kâbe'yi mancınıkla taşa tuttu! ve Kâbe'yi mancınıkla taşa tuttu!

En meşhuru da Peygamber Efendimiz'in torunun şehit edilmesi hadisesidir.En meşhuru da Peygamber Efendimiz'in torunun şehit edilmesi hadisesidir. Kerbela'da Hz. Hüseyin Efendimiz'in, akrabası, çoluk çocuğu, yakınlarıyla [uğradığı durumdur]. Kerbela'da Hz. Hüseyin Efendimiz'in, akrabası, çoluk çocuğu, yakınlarıyla [uğradığı durumdur].

Ne kadar acı bir hadisedir ki Efendimiz'in torununa, Ne kadar acı bir hadisedir ki Efendimiz'in torununa, Peygamber Efendimiz'in evladına ne muameleler reva görüldü.Peygamber Efendimiz'in evladına ne muameleler reva görüldü. Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem bunların olacağını bildiren bir hadîs-i şerîfi buyurmuş oluyor. Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem bunların olacağını bildiren bir hadîs-i şerîfi buyurmuş oluyor.

İzâ meleke'l-atîkâni atîku'l-arabi ve atîku'r-rûmi kânet alâ eydîhime'l-melâhimü. İzâ meleke'l-atîkâni atîku'l-arabi ve atîku'r-rûmi kânet alâ eydîhime'l-melâhimü.

Abdullan b. Amr'dan radıyallahu anhümâ rivayet edilmiş. Abdullan b. Amr'dan radıyallahu anhümâ rivayet edilmiş. Diyor ki; "İki âzatlı köle; Arap'ın köleyken âzat olmuş şahsıDiyor ki;

"İki âzatlı köle; Arap'ın köleyken âzat olmuş şahsı
ve Rum'un âzat edilmiş kölesi hükümdar oldukları,ve Rum'un âzat edilmiş kölesi hükümdar oldukları, meliklik yaptıkları zaman onların eliyle büyük, kanlı savaşlar olacak!" meliklik yaptıkları zaman onların eliyle büyük, kanlı savaşlar olacak!"

Bunun hakkında da şerhte Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendimiz hazretleri; Bunun hakkında da şerhte Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendimiz hazretleri;

"Bu, Melhame-i Kübra olacak, Amik Ovası denilen, "Bu, Melhame-i Kübra olacak, Amik Ovası denilen, Hatay ilindeki Âsi nehrinin ovası olan yerde, Benî Asfar denilen Batılılar'la,Hatay ilindeki Âsi nehrinin ovası olan yerde, Benî Asfar denilen Batılılar'la, Rum, Roma kökenli Batılı kavimlerle müslümanlar arasında çok büyük bir savaş olacak. Rum, Roma kökenli Batılı kavimlerle müslümanlar arasında çok büyük bir savaş olacak. Gayrimüslimler çok büyük ordular halinde oraya gelecekler, ehl-i Salip, Gayrimüslimler çok büyük ordular halinde oraya gelecekler, ehl-i Salip, haçlılar gelecekler ve orada müslümanlarla büyük mücadeleler olacak, çok kanlar akacak!haçlılar gelecekler ve orada müslümanlarla büyük mücadeleler olacak, çok kanlar akacak! Sonunda müslümanlar galip olacak! Bu hadîs-i şerîfin ona işaret olması mümkündür." diyeSonunda müslümanlar galip olacak! Bu hadîs-i şerîfin ona işaret olması mümkündür." diye şerhte böyle bir izahâtta bulunmuş. şerhte böyle bir izahâtta bulunmuş.

Bu gelecek olan bir hadise, kıyamete yakın Amik Ovası'nda Melhame-i Kübra olacak, çok büyük bir savaş olacak.Bu gelecek olan bir hadise, kıyamete yakın Amik Ovası'nda Melhame-i Kübra olacak, çok büyük bir savaş olacak. Zaten o kıyamet alametlerinden birisi. Muhterem kardeşlerim! Önce de İslâm diyarları Zaten o kıyamet alametlerinden birisi.

Muhterem kardeşlerim!

Önce de İslâm diyarları
öyle acı hadiselerle karşı karşıya geldiler ki bu acı hadiselerden bir tanesi Moğolların istilasıdır.öyle acı hadiselerle karşı karşıya geldiler ki bu acı hadiselerden bir tanesi Moğolların istilasıdır. Moğollar İslâm âlemini istila ettiler; taş üstünde taş bırakmadılar, şehirleri yıktılar,Moğollar İslâm âlemini istila ettiler; taş üstünde taş bırakmadılar, şehirleri yıktılar, yaktılar, insanları koyun gibi kestiler, muazzam bir felaket oldu. yaktılar, insanları koyun gibi kestiler, muazzam bir felaket oldu. Bağdat'ı aldılar, Dicle'den, Fırat'tan kan aktı.Bağdat'ı aldılar, Dicle'den, Fırat'tan kan aktı. Kütüphaneleri yaktılar, kitapları suya attılar vs. Kütüphaneleri yaktılar, kitapları suya attılar vs. Onlar putperest idi. Hristiyanlar onları müslümanların karşısında tahrik etmişlerdi. Onlar putperest idi. Hristiyanlar onları müslümanların karşısında tahrik etmişlerdi.

Hatta meşhur bir Marco Polo var, seyahatnamesi vs. de var.Hatta meşhur bir Marco Polo var, seyahatnamesi vs. de var. Onun papalığın gizli bir görev vermesiyle Batı'ya gidip de Moğolları tahrik ettiği rivayet ediliyor.Onun papalığın gizli bir görev vermesiyle Batı'ya gidip de Moğolları tahrik ettiği rivayet ediliyor. Siz müslümanlara o taraftan saldırın, filan diye bu işi tezgâhladığına dair rivayetler var.Siz müslümanlara o taraftan saldırın, filan diye bu işi tezgâhladığına dair rivayetler var. İslâm âlemini yaktı yıktı ve İslâm medeniyetini toz etti! İslâm âlemini yaktı yıktı ve İslâm medeniyetini toz etti! Şimdi Sırpların Mostar'da, Bosna'da, Yugoslavya'nın muhtelif yerlerinde yaktığı gibi Şimdi Sırpların Mostar'da, Bosna'da, Yugoslavya'nın muhtelif yerlerinde yaktığı gibi muazzam bir felaket ve İslâm'ın o güzelim eserleri, o Emevi İmparatorluğu'nun,muazzam bir felaket ve İslâm'ın o güzelim eserleri, o Emevi İmparatorluğu'nun, Abbasi İmparatorluğu'nun o mâmur hâle getirmiş olduğu diyarlar, kurmuş olduğu şehirler,Abbasi İmparatorluğu'nun o mâmur hâle getirmiş olduğu diyarlar, kurmuş olduğu şehirler, yazılmış olan muazzam kitaplar, kütüphaneler, yazılmış olan muazzam kitaplar, kütüphaneler, zenginlikler o barbarların, o vahşilerin elinde mahvoldu!.. zenginlikler o barbarların, o vahşilerin elinde mahvoldu!..

Ondan sonra bu taraftan haçlı felaketi oldu.Ondan sonra bu taraftan haçlı felaketi oldu. Haçlılar birçok sefer yaparak bu İstanbul'dan, Konya'dan geçip Antakya'da katliam yapıpHaçlılar birçok sefer yaparak bu İstanbul'dan, Konya'dan geçip Antakya'da katliam yapıp Kudüs'e kadar gidip oradaki ahaliyi kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katliam ettiler. Kudüs'e kadar gidip oradaki ahaliyi kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katliam ettiler. Hatta kendilerinin yazdıkları kitaplarda bunların içinde çocukları şişe geçirip pişirip müslüman etidir diye yiyenler var. Hatta kendilerinin yazdıkları kitaplarda bunların içinde çocukları şişe geçirip pişirip müslüman etidir diye yiyenler var. Müslüman eti diye zevkle yiyenler var.Müslüman eti diye zevkle yiyenler var. Masal değil, iddia değil, onların kendi kitaplarında! Masal değil, iddia değil, onların kendi kitaplarında! Ve bununla övünen komutanları var. Bu felaketleri yaşadı. Ve bununla övünen komutanları var. Bu felaketleri yaşadı.

O zamanda İstanbul'da Bizanslılar varken gelenler Bizans'ı yağmaladılar.O zamanda İstanbul'da Bizanslılar varken gelenler Bizans'ı yağmaladılar. Çünkü serseri, aç, Avrupa'nın ayak takımı, çapulcu, eşkıyası idi. Çünkü serseri, aç, Avrupa'nın ayak takımı, çapulcu, eşkıyası idi. Bunlar da hristiyandı ama olsun, burayı da yağmaladılar. Geçtikleri yerleri de yağmaladılar.Bunlar da hristiyandı ama olsun, burayı da yağmaladılar. Geçtikleri yerleri de yağmaladılar. Tuna boylarından buraya gelirken, geçtikleri şehirlerdeki yahudileri yaktılar yıktılar.Tuna boylarından buraya gelirken, geçtikleri şehirlerdeki yahudileri yaktılar yıktılar. İstanbul'a geldiler, Ayasofya'sını soydular. İstanbul'a geldiler, Ayasofya'sını soydular. Ayasofya'nın altınlarını, hazineleri aldılar götürdüler. Ayasofya'nın altınlarını, hazineleri aldılar götürdüler. Anadolu'nun şehirlerini [yağmaladılar]. Anadolu'nun şehirlerini [yağmaladılar]. İşte o zaman Selçuklular bunlarla gerilla savaşı yaparak uğraştı. İşte o zaman Selçuklular bunlarla gerilla savaşı yaparak uğraştı. Antakya şehrini muhasara ettiler. Antakya şehrini muhasara ettiler. Bir Ermeni'nin casusluğuyla, hıyanetiyle şehri hileyle ele geçirinceBir Ermeni'nin casusluğuyla, hıyanetiyle şehri hileyle ele geçirince çoluk çocuk demeden hepsini kestiler, yamyamlık yaptılar. çoluk çocuk demeden hepsini kestiler, yamyamlık yaptılar. Ondan sonra bir ara Urfa şehrini ele geçirip orada hristiyan krallığı kurdular.Ondan sonra bir ara Urfa şehrini ele geçirip orada hristiyan krallığı kurdular. Kudüs'ü ele geçirdiler… Düşünebiliyor musunuz?!.. Neden oldu? Kudüs'ü ele geçirdiler… Düşünebiliyor musunuz?!..

Neden oldu?

Bunları size niçin anlatıyorum? Bunları size niçin anlatıyorum?

Müslümanların tefrikaya, ayrılık gayrılığa düşmesinden, birbiriyle düşman olup çekişmesinden, Müslümanların tefrikaya, ayrılık gayrılığa düşmesinden, birbiriyle düşman olup çekişmesinden, birlik ve beraberliği sağlamamasından oldu! birlik ve beraberliği sağlamamasından oldu! İspanya'yı da, Sicilya'yı da, Malta'yı da böyle kaybettik; oralar elimize geçmişti. İspanya'yı da, Sicilya'yı da, Malta'yı da böyle kaybettik; oralar elimize geçmişti. İtalya'nın güneyini de böyle kaybettik. İtalya'nın güneyini de böyle kaybettik. Şimdi de göz göre göre, hepimizin gözü önünde Balkanlar'ı kaybediyoruz.Şimdi de göz göre göre, hepimizin gözü önünde Balkanlar'ı kaybediyoruz. Daha önce kaybetmiştik, şimdi onların esareti altındaki müslüman kardeşlerimizinDaha önce kaybetmiştik, şimdi onların esareti altındaki müslüman kardeşlerimizin kesilmesini görüyoruz, göz önünde! kesilmesini görüyoruz, göz önünde! Toprakları kaybettik, mülkiyet onların eline geçti, kardeşlerimiz onların boyunduruğu altına düştü.Toprakları kaybettik, mülkiyet onların eline geçti, kardeşlerimiz onların boyunduruğu altına düştü. Şimdi göz göre göre dünyanın, medeniyet, Şimdi göz göre göre dünyanın, medeniyet, medenî denilen ülkelerin gözü önünde kardeşlerimizin katliama uğratılmasını görüyorsunuz!medenî denilen ülkelerin gözü önünde kardeşlerimizin katliama uğratılmasını görüyorsunuz! Yapılan şeyleri görüyorsunuz! Yapılan şeyleri görüyorsunuz!

Müesseselerimizde okutalım diye 60 tane öğrenciyi biz aldık getirdik. Müesseselerimizde okutalım diye 60 tane öğrenciyi biz aldık getirdik. Vazifeli kardeşlerimiz kendilerini tutamamışlar, manzaranın karşısında hüngür hüngür ağlamışlar. Vazifeli kardeşlerimiz kendilerini tutamamışlar, manzaranın karşısında hüngür hüngür ağlamışlar. Çocuğun anası babası ölmüş; bir ninesi kalmış, bir kız kalmış, buraya gelmiş. Çocuğun anası babası ölmüş; bir ninesi kalmış, bir kız kalmış, buraya gelmiş. Gelemeyenler orada; Gelemeyenler daha fecî durumda! Bu gelmiş de kurtulmuş. Gelemeyenler orada; Gelemeyenler daha fecî durumda! Bu gelmiş de kurtulmuş.

Kız bizim okulda okuyacak; ninesi torunundan ayrılmak, torun ninesinden ayrılmak istemiyor.Kız bizim okulda okuyacak; ninesi torunundan ayrılmak, torun ninesinden ayrılmak istemiyor. Acıklı bir sahne! "Ben okumak istemiyorum, nine bari senden ayrılmayayım!.." diyor. Acıklı bir sahne! "Ben okumak istemiyorum, nine bari senden ayrılmayayım!.." diyor. Çünkü anasını-babasını Sırplar kesmiş. Çünkü anasını-babasını Sırplar kesmiş. Bir formül bulmuşlar da nineye de sen burada kal, sana da bir görev vermiş olalım,Bir formül bulmuşlar da nineye de sen burada kal, sana da bir görev vermiş olalım, yurtta şu işi yap, torununla beraber ol filan demiş oluyorlar. yurtta şu işi yap, torununla beraber ol filan demiş oluyorlar.

Muhterem kardeşlerim! Biz burada nimet içindeyiz, çarşılarımız pazarlarımız Muhterem kardeşlerim!

Biz burada nimet içindeyiz, çarşılarımız pazarlarımız
nimetten dolup taşıyor.nimetten dolup taşıyor. Gıdalar çürüyüp atılıyor, dağlar gibi çöpçüler taşıya taşıya temizleyemiyorlar. Elhamdülillah. Gıdalar çürüyüp atılıyor, dağlar gibi çöpçüler taşıya taşıya temizleyemiyorlar. Elhamdülillah.

Moskova'da kalmış olan bir kardeşim geldi anlattı. Moskova'da kalmış olan bir kardeşim geldi anlattı. Oraya ticaret için gitmiş; Oraya ticaret için gitmiş; "Rusya'nın her yerinde Türk malları var, dükkânlarını Türk malları doldurmuş!.." diyor. "Rusya'nın her yerinde Türk malları var, dükkânlarını Türk malları doldurmuş!.." diyor. Ukrayna'nın, Rusya'nın, Polonya'nın, Romanya'nın ekmeklerini bizim fırıncılar gidip yapıyorlarmış. Ukrayna'nın, Rusya'nın, Polonya'nın, Romanya'nın ekmeklerini bizim fırıncılar gidip yapıyorlarmış. Bizim bereketimiz, arazimizin bereketi oralara doğru yayılıyor. Bizim bereketimiz, arazimizin bereketi oralara doğru yayılıyor. Oralarda bizim mallarımız satılıyormuş. Tabi bu bir bakıma güzel bir durum.Oralarda bizim mallarımız satılıyormuş. Tabi bu bir bakıma güzel bir durum. Elhamdülillah ki hem ticarî bakımdan bir gelişme var, malımızı oraya satıyoruz, Elhamdülillah ki hem ticarî bakımdan bir gelişme var, malımızı oraya satıyoruz, mukabilinde bir kazanç sağlanıyor mukabilinde bir kazanç sağlanıyor hem de memleketimizin onlardan ne kadar üstün olduğunu görüyoruz. hem de memleketimizin onlardan ne kadar üstün olduğunu görüyoruz.

Adamlar milletin boğazını sıkmışlar; parasını biriktirip uzay sanayine vermişler,Adamlar milletin boğazını sıkmışlar; parasını biriktirip uzay sanayine vermişler, atomu yapmışlar, uzay sanayini kurmuşlar.atomu yapmışlar, uzay sanayini kurmuşlar. Tamam ama bizden ileri değil; bizden ileri, bizden iyi durumda değiller! Biz neyiz? Tamam ama bizden ileri değil; bizden ileri, bizden iyi durumda değiller!

Biz neyiz?

Elhamdülillah bolluk içindeyiz. Elhamdülillah bolluk içindeyiz. Namuslu Roman kadınları, Romen kadınları buruya geldikleri zaman bir pundunu bulup daNamuslu Roman kadınları, Romen kadınları buruya geldikleri zaman bir pundunu bulup da bir müslümanla evlenebilirse sevincinden uçuyor.bir müslümanla evlenebilirse sevincinden uçuyor. Burada birisiyle evlenebilirse, burada kalmanın bir yolunu bulabilirse sevincinden uçuyor. Burada birisiyle evlenebilirse, burada kalmanın bir yolunu bulabilirse sevincinden uçuyor.

Şunu demek istiyorum: Şunu demek istiyorum:

Memleketimiz elhamdülillah Allah'ın lütuflarıyla, nimetleriyle dolu.Memleketimiz elhamdülillah Allah'ın lütuflarıyla, nimetleriyle dolu. Şu caminin cemaati olarak demiyorum, sizler mü'minsiniz, vazifelerinizi bilen insanlarsınız;Şu caminin cemaati olarak demiyorum, sizler mü'minsiniz, vazifelerinizi bilen insanlarsınız; Türkiye'nin genel olarak ahâlisi namına söylüyorum:Türkiye'nin genel olarak ahâlisi namına söylüyorum: Allah'a karşı vazifeler yapılmıyor, günahlara dalınmış durumda, içkiler, biralar içiliyor,Allah'a karşı vazifeler yapılmıyor, günahlara dalınmış durumda, içkiler, biralar içiliyor, televizyonlar seyrediliyor, barlar, pavyonlar sabahlara kadar ışıl ışıl çalışıyor, televizyonlar seyrediliyor, barlar, pavyonlar sabahlara kadar ışıl ışıl çalışıyor, rezalet diz boyu, hatta insanın boyunu geçmiş, insanlar gark olmuş durumda!.. rezalet diz boyu, hatta insanın boyunu geçmiş, insanlar gark olmuş durumda!.. Allah bize bu nimetleri vermiş, insanlar daAllah bize bu nimetleri vermiş, insanlar da Allah'a âsi olmakta şaşılacak kadar bir aşırı gaflet ve dalalet ve cehalet içindeler. Allah'a âsi olmakta şaşılacak kadar bir aşırı gaflet ve dalalet ve cehalet içindeler.

Allah'a başımıza bir felaket getirmesin diye dua edelim. Allah'a başımıza bir felaket getirmesin diye dua edelim. Onların doğru yola gelmesi için çalışalım.Onların doğru yola gelmesi için çalışalım. Biz mü'min kullar, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen insanlar,Biz mü'min kullar, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen insanlar, Allah'ın emrini tutmak isteyen, İslâm'a hizmet etmek isteyen insanlar;Allah'ın emrini tutmak isteyen, İslâm'a hizmet etmek isteyen insanlar; gözümüzü açalım, çok çalışalım, boş durmayalım. gözümüzü açalım, çok çalışalım, boş durmayalım. Bir saniyemizi bile tavla, satranç, kâğıt, oyun, futbol vs. Bir saniyemizi bile tavla, satranç, kâğıt, oyun, futbol vs. ile geçirmeyip ne yapmamız gerekiyorsa onları yapalım. ile geçirmeyip ne yapmamız gerekiyorsa onları yapalım. Çünkü şu memlekete de Allah bir darbe indirirse;Çünkü şu memlekete de Allah bir darbe indirirse; "Sizi edepsizler sizi! Namaz kılmazsınız, oruç tutmazsınız, haramdan sakınmazsınız,"Sizi edepsizler sizi! Namaz kılmazsınız, oruç tutmazsınız, haramdan sakınmazsınız, zina edersiniz, içki içersiniz, faiz yersiniz; ben sizin hakkınızdan gelirim!.." diyezina edersiniz, içki içersiniz, faiz yersiniz; ben sizin hakkınızdan gelirim!.." diye bir ceza verse, bir bela, musibet inse biz daha beter oluruz! bir ceza verse, bir bela, musibet inse biz daha beter oluruz!

Etrafımızda gördüğümüz insanların hâli bize ibret olmalı! Etrafımızda gördüğümüz insanların hâli bize ibret olmalı! Azerbaycan'daki kardeşlerimizin, Ermeni'den toptan, gülleden kaçıyor; nehri geçerken boğuluyor.Azerbaycan'daki kardeşlerimizin, Ermeni'den toptan, gülleden kaçıyor; nehri geçerken boğuluyor. Nehri öbür tarafa geçecek diye 11 bin kişi boğulmuş!Nehri öbür tarafa geçecek diye 11 bin kişi boğulmuş! Düşünün ki buradan öbür tarafa geçmeye çalışıyor, boğuluyor. Düşünün ki buradan öbür tarafa geçmeye çalışıyor, boğuluyor. Göz göre göre! Ah gitti, vah gitti, feryat, çığlıklar… Manzarayı düşün! Göz göre göre! Ah gitti, vah gitti, feryat, çığlıklar… Manzarayı düşün!

Bosna Hersek'i düşün: Dört bir yanı çevrilmiş. Havadan yardım gitmez, Bosna Hersek'i düşün: Dört bir yanı çevrilmiş. Havadan yardım gitmez, giderse Birleşmiş Milletler'in kontrolünden geçer, giderse Birleşmiş Milletler'in kontrolünden geçer, Sırpların eline, Hırvatların eline düşer. Karadan yardım gitmez. Sırpların eline, Hırvatların eline düşer. Karadan yardım gitmez. Denizde NATO ordusu nöbet tutar. Etrafı çevirmişler,Denizde NATO ordusu nöbet tutar. Etrafı çevirmişler, "Vurun müslümanları, öldürün, yok edin!" diye bir plan var."Vurun müslümanları, öldürün, yok edin!" diye bir plan var. Ve göz göre göre biz de burada futbol maçıyla, Galatasaray galip oldu, Ve göz göre göre biz de burada futbol maçıyla, Galatasaray galip oldu, filancayı yendi diye deli divane gibi şuursuz bir şekilde [seviniyoruz, yaşıyoruz]! filancayı yendi diye deli divane gibi şuursuz bir şekilde [seviniyoruz, yaşıyoruz]! Allah akıl fikir versin! Bunlar nereden açıldı? Allah akıl fikir versin!

Bunlar nereden açıldı?

Kıyametten önce bu büyük şeyler olacak.Kıyametten önce bu büyük şeyler olacak. Geçmişte olmuş ve İslâm âlemine çok çeşitli hücumlar, çok büyük düşmanlıklar yapılmış.Geçmişte olmuş ve İslâm âlemine çok çeşitli hücumlar, çok büyük düşmanlıklar yapılmış. O düşmanlık gene devam ediyor. Yunanlı'nın [yaptıklarını] gazetelerden okuyun, bakın;O düşmanlık gene devam ediyor. Yunanlı'nın [yaptıklarını] gazetelerden okuyun, bakın; Ermeni'nin hâline bakın, Avrupalıların bize davranışlarının Ermeni'nin hâline bakın, Avrupalıların bize davranışlarının nasıl ikiyüzlü olduğuna bakın, gözünüzü açın! Allah uyanıklık versin. nasıl ikiyüzlü olduğuna bakın, gözünüzü açın!

Allah uyanıklık versin.
Allah tedbir almayı nasip eylesin.Allah tedbir almayı nasip eylesin. Onların musibetlerine, belalarına, hücumlarına, düşmanlıklarına,Onların musibetlerine, belalarına, hücumlarına, düşmanlıklarına, tecavüzlerine bizi mâruz bırakmasın.tecavüzlerine bizi mâruz bırakmasın. Lütfuyla bizi ıslah eylesin; kahrıyla, gazabıyla tecelli etmesin, bizi düşmanla terbiye etmesin! Lütfuyla bizi ıslah eylesin; kahrıyla, gazabıyla tecelli etmesin, bizi düşmanla terbiye etmesin!

İzâ nâdâkümü'l-müezzinü bi's-salâti herebe'ş-şeyâtînü hattâ yekûnû bi'r-revhâi. İzâ nâdâkümü'l-müezzinü bi's-salâti herebe'ş-şeyâtînü hattâ yekûnû bi'r-revhâi.

Cabir b. Abdillah el-Ensârî hazretlerinden rivayet edilmiş. Cabir b. Abdillah el-Ensârî hazretlerinden rivayet edilmiş.

Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde ne buyurmuş? Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde ne buyurmuş?

İzâ nâdâkümü'l-müezzinü bi's-salâti herebe'ş-şeyâtînü. "Müezzin minareden size ezanı okuyup seslendiği zaman. İzâ nâdâkümü'l-müezzinü bi's-salâti herebe'ş-şeyâtînü. "Müezzin minareden size ezanı okuyup seslendiği zaman. Allahu ekber Allahu ekber, Eşhedü en lâ ilâhe illallah… Hayye âle's-salâh, Hayye âle'l-felâh… Allahu ekber Allahu ekber, Eşhedü en lâ ilâhe illallah… Hayye âle's-salâh, Hayye âle'l-felâh… "Namaza gelin, felaha gelin!" diye ezan okunmaya başladığı zaman [şeytanlar kaçar gider]. "Namaza gelin, felaha gelin!" diye ezan okunmaya başladığı zaman [şeytanlar kaçar gider].

şeytanlar firar edip kaçıp giderler."şeytanlar firar edip kaçıp giderler." Hattâ yekûnû bi'r-revhâi. "Fersahlarca uzaktaki yere!" Hattâ yekûnû bi'r-revhâi. "Fersahlarca uzaktaki yere!"

Ravhâ diye bir yer varmış; bir rivayete göre 30 küsur kilometre,Ravhâ diye bir yer varmış; bir rivayete göre 30 küsur kilometre, bir rivayete göre 40 küsur mil uzakta Ravhâ diye bir kasaba varmış.bir rivayete göre 40 küsur mil uzakta Ravhâ diye bir kasaba varmış. O zamanın [şartlarına] göre uzak yer. O zamanın [şartlarına] göre uzak yer. Şeytanların o kadar uzağa gittiğini, Peygamber Efendimiz dinleyenlere misal vererek anlatıyor:Şeytanların o kadar uzağa gittiğini, Peygamber Efendimiz dinleyenlere misal vererek anlatıyor: "Burada ezan okunduğu zaman şeytan bu ezanın sesinden ta oraya kadar kaçar gider!" diye bildiriyor. "Burada ezan okunduğu zaman şeytan bu ezanın sesinden ta oraya kadar kaçar gider!" diye bildiriyor.

Bizim anladığımız şeyler var, anlamadıklarımız var; gördüklerimiz var, görmediklerimiz var. Bizim anladığımız şeyler var, anlamadıklarımız var; gördüklerimiz var, görmediklerimiz var. Gözün görmediği, ama olan şeyler çok: Havanın içinde ilmin tespit ettiği neler var…Gözün görmediği, ama olan şeyler çok: Havanın içinde ilmin tespit ettiği neler var… Bir de yerde, gökte, etrafımızda mânevîyatın tespit ettiği neler var…Bir de yerde, gökte, etrafımızda mânevîyatın tespit ettiği neler var… Allah onları mânevî bakımdan gönül gözü açık olanlara gösterirse gösteriyor. Allah onları mânevî bakımdan gönül gözü açık olanlara gösterirse gösteriyor.

Namazın, ezanın, ibadetin, zikrin, orucun, haccın, zekâtın, Namazın, ezanın, ibadetin, zikrin, orucun, haccın, zekâtın, Allah'ın emirlerinin ne kadar kıymetli olduğunu insan tam takdir edemez, kıymetini tam bilemez! Allah'ın emirlerinin ne kadar kıymetli olduğunu insan tam takdir edemez, kıymetini tam bilemez! Allah'ın yasakladığı şeylerin de insanlara ne kadar büyük felaketler getirdiğini insan anlayamaz!Allah'ın yasakladığı şeylerin de insanlara ne kadar büyük felaketler getirdiğini insan anlayamaz! Ama ilmi arttı mı o zaman anlıyor.Ama ilmi arttı mı o zaman anlıyor. Okudukça işin esrarını anlıyor ve işin ehemmiyetine o zaman aşina oluyor. Okudukça işin esrarını anlıyor ve işin ehemmiyetine o zaman aşina oluyor.

Biz bir ezan okunduğu zaman lafı bile kesmiyoruz. Kahvede oyunu bile bırakmıyor. Biz bir ezan okunduğu zaman lafı bile kesmiyoruz. Kahvede oyunu bile bırakmıyor.

Rahmetli Abdurrahim Zapsu, Erenköy İstasyonu'nda tren bekliyormuş. Rahmetli Abdurrahim Zapsu, Erenköy İstasyonu'nda tren bekliyormuş. İstasyonun tam karşısında Zihni Paşa Camii var. İstasyonun tam karşısında Zihni Paşa Camii var. Ezan okunmaya başlamış. Salon da kalabalık, millet konuşmasında... Ezan okunmaya başlamış. Salon da kalabalık, millet konuşmasında... Elini masaya bir vurmuş; pat pat! "Beyler bayanlar! Ezan okunuyor be!" demiş.Elini masaya bir vurmuş; pat pat! "Beyler bayanlar! Ezan okunuyor be!" demiş. Herkes susmuş. Millet böyle bir şeye şaşırmış. Herkes susmuş. Millet böyle bir şeye şaşırmış.

Millet alışmış. Yahu ezan bu, Allah'ın daveti bu! Evet, müezzin sesleniyor ama Allah davet ediyor.Millet alışmış. Yahu ezan bu, Allah'ın daveti bu! Evet, müezzin sesleniyor ama Allah davet ediyor. Allah, kullarını evine davet ediyor. Allah'ın büyüklüğü fezaya haykırılıyor:Allah, kullarını evine davet ediyor. Allah'ın büyüklüğü fezaya haykırılıyor: Allahu ekber, "Allah her şeyden daha büyük, en büyük Allah!" Allahu ekber, "Allah her şeyden daha büyük, en büyük Allah!"

Şimdi millet alışmış: "En büyük bilmem ne…" Ne en büyüğü ya?!.. Şimdi millet alışmış: "En büyük bilmem ne…"

Ne en büyüğü ya?!..

Allahu Ekber. Allahu Ekber. "En büyük olan Allah, başka bir şey yok." Allahu Ekber, deniliyor. Allahu Ekber. Allahu Ekber. "En büyük olan Allah, başka bir şey yok." Allahu Ekber, deniliyor.

Ezanın kelimelerinin hepsinin bereketi var. Şeytan defolup gidiyor. Ezanın kelimelerinin hepsinin bereketi var. Şeytan defolup gidiyor. Ezanın olduğu yere bereket yağıyor. Namazın kılındığı yere hayır geliyor. Ezanın olduğu yere bereket yağıyor. Namazın kılındığı yere hayır geliyor. Namaz kılan insan Allah'ın ikramlarına mazhar oluyor. Namaz kılan insan Allah'ın ikramlarına mazhar oluyor. Bunu bilmiyor; bilen ne kadar büyük kazançlar kazandığını biliyor da Bunu bilmiyor; bilen ne kadar büyük kazançlar kazandığını biliyor da bilmeyen de ömrünü gafil, cahil geçiriyor. Cami şurada duruyor, o namaza gelmiyor.bilmeyen de ömrünü gafil, cahil geçiriyor.

Cami şurada duruyor, o namaza gelmiyor.
Yurt şurada duruyor, tıklım tıklım yurt, namaza buraya gelmiyor. Gelmiyor.Yurt şurada duruyor, tıklım tıklım yurt, namaza buraya gelmiyor. Gelmiyor. Allah hayye âle's-salâh, "Namaza gel!" Hayye âle'l-felâh, "Kurtuluşa gel!" diyor, davet ediyor.Allah hayye âle's-salâh, "Namaza gel!" Hayye âle'l-felâh, "Kurtuluşa gel!" diyor, davet ediyor. Müezzin sabahleyin bağırıyor; es-Salâtu hayrun mine'n-nevm,Müezzin sabahleyin bağırıyor;

es-Salâtu hayrun mine'n-nevm,
"Yahu namaz uykudan daha hayırlı, uyumayın, kalkın, camiye gelin!" "Yahu namaz uykudan daha hayırlı, uyumayın, kalkın, camiye gelin!"

Millet uyuyor, hafife alıyor, Allah'ın sözlerinin mânasını ciddiye almıyor. Kanıksamış. Millet uyuyor, hafife alıyor, Allah'ın sözlerinin mânasını ciddiye almıyor. Kanıksamış.

Kanıksamak çok büyük bir bela, alışmak ve kanıksamak çok büyük bir hastalık! Kanıksamak çok büyük bir bela, alışmak ve kanıksamak çok büyük bir hastalık! İnsanın her seferinde titremesi lazım, Allahu ekber'i duyunca titremesi lazım, İnsanın her seferinde titremesi lazım, Allahu ekber'i duyunca titremesi lazım, hayyeâle's-salâh deyince gözlerinin yaşarması lazım, hayyeâle's-salâh deyince gözlerinin yaşarması lazım, es-salâtu hayrun mine'n-nevm deyince yatağından zıplaması lazım! es-salâtu hayrun mine'n-nevm deyince yatağından zıplaması lazım! O heyecan ölmemeli, insanın içinde o ateş sönmemeli. Ama sönüyor. O heyecan ölmemeli, insanın içinde o ateş sönmemeli. Ama sönüyor.

Niye sönüyor? Kanıksama belası, kanıksama hastalığı. Kanıksamış. Niye sönüyor?

Kanıksama belası, kanıksama hastalığı. Kanıksamış.

"Tamam tamam, biliyorum..." Ne biliyorsun? Sen hiçbir şey bilmiyorsun! "Tamam tamam, biliyorum..."

Ne biliyorsun?

Sen hiçbir şey bilmiyorsun!

"Tamam canım, biliyoruz tamam, biz de duymuştuk hocadan…" Duyduysan yap! "Tamam canım, biliyoruz tamam, biz de duymuştuk hocadan…"

Duyduysan yap!

Duyduğunu yapmıyor, bu zamanın insanın hastalığı bu! Duyduğunu yapmıyor, bu zamanın insanın hastalığı bu!

Peygamber Efendimiz'in zamanının insanı duyduğunu, Peygamber Efendimiz'in zamanının insanı duyduğunu, "İnandım, âmennâ ve saddaknâ!" diyordu, tasdik ediyordu, yapıyordu. "İnandım, âmennâ ve saddaknâ!" diyordu, tasdik ediyordu, yapıyordu. Sahâbe-i kirâmın meziyeti buydu. Bu zamanın insanı duyuyor; "Duydun mu?" "Duydum." Sahâbe-i kirâmın meziyeti buydu. Bu zamanın insanı duyuyor;

"Duydun mu?"

"Duydum."

"Anladın mı?" "Anladım." "Yapmak?.." "Sen yap, ben yapmayacağım."Anladın mı?"

"Anladım."

"Yapmak?.."

"Sen yap, ben yapmayacağım.
Yaparım inşaallah. Büyüyünce yaparım, yaşlanınca,Yaparım inşaallah. Büyüyünce yaparım, yaşlanınca, emekli olunca yaparım..." Böyle çeşitli bahaneler.emekli olunca yaparım..." Böyle çeşitli bahaneler. Ne televizyonun başından kalkıyor, ne oyunun başından kalkıyor, ne sohbetini ne lafını kesiyor… Ne televizyonun başından kalkıyor, ne oyunun başından kalkıyor, ne sohbetini ne lafını kesiyor… Böyle bir dejenerasyon, bozulma hâli var, heyecanını kaybetmiş. Böyle bir dejenerasyon, bozulma hâli var, heyecanını kaybetmiş.

Dedelerimiz İslâm için terk-i diyâr eylemiş, Horasan'daymış, Orta Asya'daymış; Dedelerimiz İslâm için terk-i diyâr eylemiş, Horasan'daymış, Orta Asya'daymış; Allah'ın yoluna girmiş, Allah yolunda cihat etmiş, [Anadolu'yu] fethetmiş.Allah'ın yoluna girmiş, Allah yolunda cihat etmiş, [Anadolu'yu] fethetmiş. İbrahim b. Ethem çoluk çocuğunu bırakmış, tacı tahtı bırakmış…İbrahim b. Ethem çoluk çocuğunu bırakmış, tacı tahtı bırakmış… Bu zamanın insanları gevezeliğini bırakmıyor, oyununu, zevkini bırakmıyor! Bu zamanın insanları gevezeliğini bırakmıyor, oyununu, zevkini bırakmıyor! Demek ki bir yaygın gaflet var! Peki, ne olacak? Demek ki bir yaygın gaflet var!

Peki, ne olacak?

Yaygın gafletin arkası yaygın bir bela ve cezadır! Yaygın gafletin arkası yaygın bir bela ve cezadır!

Allah korusun. Allah bizi lütfuyla uyandırsın da belaya uğratmasın. Allah korusun. Allah bizi lütfuyla uyandırsın da belaya uğratmasın. Ben ve sizler, hepimiz Bosnalılar'a, Hersekliler'e acıyoruz da Ben ve sizler, hepimiz Bosnalılar'a, Hersekliler'e acıyoruz da Allah bu belayı onların başına neden verdi, onu da incelemek lazım. Allah bu belayı onların başına neden verdi, onu da incelemek lazım.

Bu bela gelmeden önce o şahısların durumları nasıldı? Bu bela gelmeden önce o şahısların durumları nasıldı? Namazları var mıydı? İnançları var mıydı? Kur'an'a bağlılar mıydı? Namazları var mıydı? İnançları var mıydı? Kur'an'a bağlılar mıydı? İbadetlerine düşkünler miydi?.. Onu da incelemek lazım. İbret almak için incelemek lazım! İbadetlerine düşkünler miydi?.. Onu da incelemek lazım. İbret almak için incelemek lazım!

Allah bizi duyduklarını anlayan, anladıklarını uygulayan, ibret alan; Allah bizi duyduklarını anlayan, anladıklarını uygulayan, ibret alan; yolunda yürüyen, gayret sarf eden, ömrünü hayırlı yolda sarf eden, yolunda yürüyen, gayret sarf eden, ömrünü hayırlı yolda sarf eden, Allah'ın rızasını kazanmak için çalışan ve kazanan kullarından eylesin.Allah'ın rızasını kazanmak için çalışan ve kazanan kullarından eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2