Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ahir Zamanda Müslümanlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Safer 1412 / 18.08.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanlar Alimlerine Kızarsa, İslâm, Tam Teslimiyet, Müslümanların Üzerine Gelecek Belâlar, Cami | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ahir Zamanda Müslümanlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Safer 1412 / 18.08.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümanlar Alimlerine Kızarsa, İslâm, Tam Teslimiyet, Müslümanların Üzerine Gelecek Belâlar, Cami | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn, kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultanih, el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn, kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultanih, ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-MustafaSenedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafa ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Min sâdâtinâ ve meşâyihinâ ve sâiri's-sâlihîn. Min sâdâtinâ ve meşâyihinâ ve sâiri's-sâlihîn. Rahimehümu'llâhu ve rıdvânu'llâhi Teâlâ aleyhim ecmaîn. Rahimehümu'llâhu ve rıdvânu'llâhi Teâlâ aleyhim ecmaîn.

Emma ba'd. Fe yâ eyyühe'l-müslimûn. Fa'lemû enne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâh, Emma ba'd.

Fe yâ eyyühe'l-müslimûn. Fa'lemû enne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâh,
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün.ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün. Ve külle bid'atün dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârVe külle bid'atün dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

İzâ ebğada'l-müslimûne ulemâehüm ve azherû imârete esvâkıhim ve tenâkehû alâ cem'i'd-derâhimi,İzâ ebğada'l-müslimûne ulemâehüm ve azherû imârete esvâkıhim ve tenâkehû alâ cem'i'd-derâhimi, ramâhümu'llâhü bi-erbai hisâlin bi'l-kahtı mine'z-zemâni ramâhümu'llâhü bi-erbai hisâlin bi'l-kahtı mine'z-zemâni ve'l-cevri mine's-sultâni ve'l-hıyâneti min vülâti'l-hukkâmi ve's-savleti mine'l-adüvv. ve'l-cevri mine's-sultâni ve'l-hıyâneti min vülâti'l-hukkâmi ve's-savleti mine'l-adüvv.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Rabbü'l-âlemîn, sizleri ve bizleri dünya ve âhiretin hayırlarına, saadetlerine nâil eylesin.Rabbü'l-âlemîn, sizleri ve bizleri dünya ve âhiretin hayırlarına, saadetlerine nâil eylesin. Korktuklarımızdan emin, umduklarımızdan nâil eylesin. Korktuklarımızdan emin, umduklarımızdan nâil eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi cümlemizi müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi cümlemizi müşerref eylesin.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem başımızın tacı olduğu içinPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem başımızın tacı olduğu için Allah'ın en sevgili kulu, habîb-i edîbi, elçisi olduğu için dinimizin bütün malzemesiniAllah'ın en sevgili kulu, habîb-i edîbi, elçisi olduğu için dinimizin bütün malzemesini Resûlullah Efendimiz bize getirdiği için onun hadîs-i şerîfleri bizim dinimizin direğidir. Resûlullah Efendimiz bize getirdiği için onun hadîs-i şerîfleri bizim dinimizin direğidir. Sünnet-i seniyyesi yolumuzun rehberidir. En sağlam yol Peygamber Efendimiz'in yolunda, onun izinde yürümektir.Sünnet-i seniyyesi yolumuzun rehberidir. En sağlam yol Peygamber Efendimiz'in yolunda, onun izinde yürümektir. Dünyada çok yol vardır, çok akıl vardır, fikir vardır, çok ideoloji vardırDünyada çok yol vardır, çok akıl vardır, fikir vardır, çok ideoloji vardır ama yolların en sağlamı Peygamber Efendimiz'in yoludur. Biz de onun yolunda gitmeye gayret ediyoruz.ama yolların en sağlamı Peygamber Efendimiz'in yoludur. Biz de onun yolunda gitmeye gayret ediyoruz. 20. yüzyılı biliyoruz; sizlerin ve bizlerin, hepimizin mesleki tahsillerimiz var,20. yüzyılı biliyoruz; sizlerin ve bizlerin, hepimizin mesleki tahsillerimiz var, bilgimiz görgümüz var, dünya değiştiği zaman değişti ama değişmeyen bir şey var.bilgimiz görgümüz var, dünya değiştiği zaman değişti ama değişmeyen bir şey var. Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi dinimizin direğidir ve irfan hazinesidir.Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi dinimizin direğidir ve irfan hazinesidir. İçinde öğreneceğimiz her şey var. Sosyal hayatımız için, dünya hayatımız için,İçinde öğreneceğimiz her şey var. Sosyal hayatımız için, dünya hayatımız için, âhiret hayatımız için, iki cihan saadetimiz için gerekli bütün malzeme bu hazinenin içinde mevcut olduğundanâhiret hayatımız için, iki cihan saadetimiz için gerekli bütün malzeme bu hazinenin içinde mevcut olduğundan bunu okuyoruz, anlatıyoruz, istifade ediyoruz. Üniversite'den emekli bir profesörüm amabunu okuyoruz, anlatıyoruz, istifade ediyoruz. Üniversite'den emekli bir profesörüm ama hep okudukça sizden çok ben istifade ediyorum. Her gün yeni bir şey okudukça daha çok istifade ediyorum.hep okudukça sizden çok ben istifade ediyorum. Her gün yeni bir şey okudukça daha çok istifade ediyorum. Nasıl bir ümmi peygamber ki: Hiçbir yerde okumamış ama "Eddebenî rabbî fe ahsene tedibi."Nasıl bir ümmi peygamber ki: Hiçbir yerde okumamış ama "Eddebenî rabbî fe ahsene tedibi." asırlar boyu gelmiş geçmiş insanların hepsini tatmin ediyor, hayran bırakıyor.asırlar boyu gelmiş geçmiş insanların hepsini tatmin ediyor, hayran bırakıyor. Yine de herkes onun kâbına erişemiyor, her söylediğini tam anlamaya, ihata etmeye bile güç yetiremiyor.Yine de herkes onun kâbına erişemiyor, her söylediğini tam anlamaya, ihata etmeye bile güç yetiremiyor. Bu onun hak peygamber olduğunun en büyük delili değil mi! Çölden çıkmış bir ümmi peygamber. Şu hale bak. Bu onun hak peygamber olduğunun en büyük delili değil mi! Çölden çıkmış bir ümmi peygamber. Şu hale bak. Asırların, zamanın, dehrin, mekânın emsalsiz bir şahsiyeti, siması.Asırların, zamanın, dehrin, mekânın emsalsiz bir şahsiyeti, siması. Sözlerinin her birisi kanun, her birisi hazine. Onun için Rabbimiz bizi bu hazinedenSözlerinin her birisi kanun, her birisi hazine. Onun için Rabbimiz bizi bu hazineden azami istifade edenlerden eylesin. Dünya ve ahiret saadetini bulanlardan eylesin.azami istifade edenlerden eylesin. Dünya ve ahiret saadetini bulanlardan eylesin. Yolunu şaşıranlardan, dalalete düşenlerden, gazab-ı ilâhiye düşenlerden etmesin. Yolunu şaşıranlardan, dalalete düşenlerden, gazab-ı ilâhiye düşenlerden etmesin.

Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini bize çok titiz çalışmalarla ulemâmız nakletmişler.Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini bize çok titiz çalışmalarla ulemâmız nakletmişler. Onlara da şükran borcumuz var. Bu beldeleri fatihler fethetmişler, onlara da şükran borcumuz var.Onlara da şükran borcumuz var. Bu beldeleri fatihler fethetmişler, onlara da şükran borcumuz var. Bize emanet bırakmışlar, içinde yaşıyoruz. Sabahleyin boğaza bir seyahatimiz oldu, döndük geldik.Bize emanet bırakmışlar, içinde yaşıyoruz. Sabahleyin boğaza bir seyahatimiz oldu, döndük geldik. Bizlere ne yerler bağışlamışlar. Nur içinde yatsınlar, cennet mekânları olsun.Bizlere ne yerler bağışlamışlar. Nur içinde yatsınlar, cennet mekânları olsun. Firdevs bahçelerinde ruhları rahatlansın, gezinsin, tenezzüh eylesin. Firdevs bahçelerinde ruhları rahatlansın, gezinsin, tenezzüh eylesin.

Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâki için, ashabının ruhu için, etbâının, salihlerin, evliyâullahın, Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâki için, ashabının ruhu için, etbâının, salihlerin, evliyâullahın, bize ilim, irfan ve mâneviyat öğretmekte, rehberlik etmiş, kaynaklık etmiş olan, bize ilim, irfan ve mâneviyat öğretmekte, rehberlik etmiş, kaynaklık etmiş olan, büyük mürşitlerimizin sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhları için, büyük mürşitlerimizin sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhları için, okuduğumuz eserin yazarı Gümüşhaneli Efendimiz'in ruhu için, okuduğumuz eserin yazarı Gümüşhaneli Efendimiz'in ruhu için, uzaktan yakından şu hadis okunma meclisine, "İlim meclisidir, irfan meclisidir; sevaptır."uzaktan yakından şu hadis okunma meclisine, "İlim meclisidir, irfan meclisidir; sevaptır." diye gelmiş olan çok kıymetli kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, diye gelmiş olan çok kıymetli kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhları için, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun,yakınlarının ruhları için, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun, dereceleri yükselsin diye, biz yaşayan mü'minler de dereceleri yükselsin diye, biz yaşayan mü'minler de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşamayı bu suretle öğrenelim, Efendimiz'in şefaatine erelim,Rabbimiz'in rızasına uygun yaşamayı bu suretle öğrenelim, Efendimiz'in şefaatine erelim, dünyamız da âhiretimiz de mutlu olsun, Rabbü'l-âlemîn bizi âhirette Efendimiz'e komşu eylesin diye,dünyamız da âhiretimiz de mutlu olsun, Rabbü'l-âlemîn bizi âhirette Efendimiz'e komşu eylesin diye, bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf onların ruhlarına hediye edelim, öyle başlayalım. bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf onların ruhlarına hediye edelim, öyle başlayalım.

Bu hadîs-i şerîfi rivayet eden Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz. Bu hadîs-i şerîfi rivayet eden Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz. dört meşhur halifenin dördüncüsü, Allah'ın aslanı, Hayber'in Fâtihi,dört meşhur halifenin dördüncüsü, Allah'ın aslanı, Hayber'in Fâtihi, Efendimiz'in damadı, Fatıma anamızın değerli efendisi, Hz. Hasan'ın Hüseyinimiz'in mübarek babaları,Efendimiz'in damadı, Fatıma anamızın değerli efendisi, Hz. Hasan'ın Hüseyinimiz'in mübarek babaları, seyyidlerin dedeleri Hz. Ali Efendimiz, Peygamber Efendimiz'den rivayet eylemiş. seyyidlerin dedeleri Hz. Ali Efendimiz, Peygamber Efendimiz'den rivayet eylemiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

İzâ ebğada'l-müslimûne ulemâehüm. "Müslümanlar alimlerine kızdıkları zaman." İzâ ebğada'l-müslimûne ulemâehüm. "Müslümanlar alimlerine kızdıkları zaman."

Düşünebiliyor musunuz? Müslümanlar alimlerine kızıyor.Düşünebiliyor musunuz? Müslümanlar alimlerine kızıyor. Hem müslüman hem alimlerine kızıyor. Şeyhimiz üstadımız, Gümüşhaneli hazretleri diyor ki; Hem müslüman hem alimlerine kızıyor.

Şeyhimiz üstadımız, Gümüşhaneli hazretleri diyor ki;

İzahat yapmış, kitap yazmış, şerh yazmış. "Bu hadîs-i şerîfleri daha iyi anlayalım." diyeİzahat yapmış, kitap yazmış, şerh yazmış. "Bu hadîs-i şerîfleri daha iyi anlayalım." diye kalemi eline almış, açıklama yazmış. Bu cümlenin arkasında parantez açmış diyor ki; kalemi eline almış, açıklama yazmış. Bu cümlenin arkasında parantez açmış diyor ki;

"Kıyametin en şerli, en adi, en alçakça alametlerinden birisi budur:"Kıyametin en şerli, en adi, en alçakça alametlerinden birisi budur: Müslüman, alime kızıyor, ulemasına kızıyor; 'Sen misin doğru yolu gösteren?Müslüman, alime kızıyor, ulemasına kızıyor; 'Sen misin doğru yolu gösteren? Sen misin hakkı söyleyen? Sen misin 'haram yeme' diyen? Sen misin 'haksızlık etme' diyen?Sen misin hakkı söyleyen? Sen misin 'haram yeme' diyen? Sen misin 'haksızlık etme' diyen? Sen misin 'büyüğüne saygı göster' diyen? Sen misin 'şunun elini öp' diyen?Sen misin 'büyüğüne saygı göster' diyen? Sen misin 'şunun elini öp' diyen? Sen misin 'küçüğünü sev' diyen? Vay ya, hangi asırda yaşıyoruz, hangi kafaya sahipsin?" Sen misin 'küçüğünü sev' diyen? Vay ya, hangi asırda yaşıyoruz, hangi kafaya sahipsin?"

Tam bir kıyamet alameti; işte bu kafa, bu zihniyet ortaya çıktığı zaman kıyamet kopuyor,Tam bir kıyamet alameti; işte bu kafa, bu zihniyet ortaya çıktığı zaman kıyamet kopuyor, kıyametin alameti bu. Dünya ne zaman bozulacak? kıyametin alameti bu.

Dünya ne zaman bozulacak?

Allah'ın sevdiği insanlar kalmayacak, hep böyle adi fikirli, bu kadar ters kafalı insanlar kalınca,Allah'ın sevdiği insanlar kalmayacak, hep böyle adi fikirli, bu kadar ters kafalı insanlar kalınca, kıyamet onların başına kabak gibi patlayacak. Allah iyi kullarını aralarından alacak.kıyamet onların başına kabak gibi patlayacak. Allah iyi kullarını aralarından alacak. Geriye öyle kimseler kalacak. Aslında müslüman alime kızmaz ama kızması kıyamet alametidir.Geriye öyle kimseler kalacak. Aslında müslüman alime kızmaz ama kızması kıyamet alametidir. Müslümanlıklarının adı kalmış demek. Müslümanlıklarının adı kalmış demek. Kendileri gitmiş, özü gitmiş, mânası gitmiş de müslüman, alimine kızıyor. Kendileri gitmiş, özü gitmiş, mânası gitmiş de müslüman, alimine kızıyor.

Alim. Nasıl bir alim? İslâm alimi nasıl bir âlimdir? Vallahi Allah'tan başka kimseden korkmaz. Alim. Nasıl bir alim? İslâm alimi nasıl bir âlimdir? Vallahi Allah'tan başka kimseden korkmaz. Ne paşadan, ne polisten, ne hâkimden, ne hapisten, ne ölümden,Ne paşadan, ne polisten, ne hâkimden, ne hapisten, ne ölümden, ne padişahtan, ne kellesinin kesilmesinden, İslâm alimi hiçbir şeyden korkmaz. ne padişahtan, ne kellesinin kesilmesinden, İslâm alimi hiçbir şeyden korkmaz.

Neden korkar? Allah'tan korkar.Neden korkar?

Allah'tan korkar.
Allah'tan korktuğu için de dobra dobra neyi söylemesi gerekirse söyler. Allah'tan korktuğu için de dobra dobra neyi söylemesi gerekirse söyler.

Herkes kızar; kızsın. Allah seviyor mu sen ondan haber ver. Allah seviyor mu sevmiyor mu? Herkes kızar; kızsın. Allah seviyor mu sen ondan haber ver.

Allah seviyor mu sevmiyor mu?

Allah doğru sözlüleri sever. Allah dinin emirlerini tebliğ edenleri sever.Allah doğru sözlüleri sever. Allah dinin emirlerini tebliğ edenleri sever. Allah hidayet yoluna çağıranları sever. Allah hidayet yoluna çağıranları sever.

Ve men ahsenü kavlen mimmen deâ ila'llâh. "Allah'ın yoluna çağırandan daha güzel sözlü kim olabilir?" Ve men ahsenü kavlen mimmen deâ ila'llâh. "Allah'ın yoluna çağırandan daha güzel sözlü kim olabilir?"

Olur mu? "Olmaz." diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Allah doğru sözlüleri sever.Olur mu?

"Olmaz." diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

Allah doğru sözlüleri sever.
Tamam, "Madem öyle, o halde ben dokuz köyden kovsalar, onuncu köyden kovsalar Tamam, "Madem öyle, o halde ben dokuz köyden kovsalar, onuncu köyden kovsalar bile doğruyu söylerim, hakkı söylerim." der, İslâm âlimi. bile doğruyu söylerim, hakkı söylerim." der, İslâm âlimi.

Anası kızar, çocuğu kızar, torunu kızar, akrabası kızar, komşusu kızar; Anası kızar, çocuğu kızar, torunu kızar, akrabası kızar, komşusu kızar; "Müslüman" diye kızar, "Hakkı söylüyor." diye kızar."Müslüman" diye kızar, "Hakkı söylüyor." diye kızar. "Sabrı tavsiye ediyor, şükrü tavsiye ediyor, adaleti tavsiye ediyor." diye kızar."Sabrı tavsiye ediyor, şükrü tavsiye ediyor, adaleti tavsiye ediyor." diye kızar. "Doğruyu söylüyor." diye kızar. Alime kızılır mı? Kızılmaz ama kızar."Doğruyu söylüyor." diye kızar.

Alime kızılır mı?

Kızılmaz ama kızar.
İnsanın kendisi yamuk yerde olduğu zaman öbür tarafa kızar. İnsanın kendisi yamuk yerde olduğu zaman öbür tarafa kızar. Yamuk bir yol tutturduğu zaman, "İlla o yolda gideceğim." diye ısrar ettiği zaman kızar. Yamuk bir yol tutturduğu zaman, "İlla o yolda gideceğim." diye ısrar ettiği zaman kızar.

Nasıl olacaktı? Müslüman ne demekti? Müslüman, "kendisini Allah'a teslim etmiş insan" demekti. Nasıl olacaktı?

Müslüman ne demekti?

Müslüman, "kendisini Allah'a teslim etmiş insan" demekti.

Bunu neye benzetiyorduk? Erin, valizini alıp gidip askerlik şubesine teslim olması gibi. Bunu neye benzetiyorduk?

Erin, valizini alıp gidip askerlik şubesine teslim olması gibi.

Ne yapacağım? Teslim olacağım. Ne yapacağım?

Teslim olacağım.

Şubeye teslim olacak. Şube, ismini yazacak, cismini yazacak, eline sevk kâğıdını verecek,Şubeye teslim olacak. Şube, ismini yazacak, cismini yazacak, eline sevk kâğıdını verecek, sıraya yazacak, marş marş diyerek götürecek. Nereye götürür? sıraya yazacak, marş marş diyerek götürecek.

Nereye götürür?

Belli olmaz, komutanı bilir; çünkü teslim oldu, er askerlik şubesine teslim oldu. Belli olmaz, komutanı bilir; çünkü teslim oldu, er askerlik şubesine teslim oldu. Müslüman Allah'a böyle teslim olacaktı. Zaten Müslümanlık, "teslim olmak" demektir. Müslüman Allah'a böyle teslim olacaktı. Zaten Müslümanlık, "teslim olmak" demektir.

Sen ne yapacaksın? "Ben kendimi Allah'ın emrine teslim ettim." deyip ne derse onu yapacaksın. Sen ne yapacaksın?

"Ben kendimi Allah'ın emrine teslim ettim." deyip ne derse onu yapacaksın.
Ne buyurduysa, hoşuna gitse de gitmese de, rahatın kaçsa da kaçmasa da, Ne buyurduysa, hoşuna gitse de gitmese de, rahatın kaçsa da kaçmasa da, memnun olsan da olmasan da. memnun olsan da olmasan da.

"Hoşa gidecek şeyler olduğu zaman varım, hoşa gitmeyecek şeyler olduğu zaman yokum." "Hoşa gidecek şeyler olduğu zaman varım, hoşa gitmeyecek şeyler olduğu zaman yokum."

Böyle Müslümanlık olmaz, böyle teslimiyet olmaz. Pazarlıklı... Böyle Müslümanlık olmaz, böyle teslimiyet olmaz. Pazarlıklı...

Bak hocamız ne güzel söylemiş, kısaca; "Arkadaşlık, peki demekle kaimdir." Bak hocamız ne güzel söylemiş, kısaca;

"Arkadaşlık, peki demekle kaimdir."

"Bir arkadaş bir arkadaşa; 'Kalk gidelim.' dediği zaman; 'Nereye?' derse o arkadaş değildir." diyor. "Bir arkadaş bir arkadaşa; 'Kalk gidelim.' dediği zaman; 'Nereye?' derse o arkadaş değildir." diyor.

Neden? Ne biçim arkadaş! "Kalk gidelim." diyor, "Nereye?" diye soruyorsun. Neden?

Ne biçim arkadaş! "Kalk gidelim." diyor, "Nereye?" diye soruyorsun.
Hoşuna giderse gideceksin, hoşuna gitmezse gitmeyeceksin. Hoşuna giderse gideceksin, hoşuna gitmezse gitmeyeceksin.

Demek ki sen kendi keyfindesin, arkadaşının gönlünü yapmayı düşünmüyorsun ki. Demek ki sen kendi keyfindesin, arkadaşının gönlünü yapmayı düşünmüyorsun ki. "Kalk gidelim." diyor işte. Belki sana odun taşıttıracak, belki bir işi var, belki bir sıkıntısı var ki"Kalk gidelim." diyor işte. Belki sana odun taşıttıracak, belki bir işi var, belki bir sıkıntısı var ki "Kalk gidelim." diyor. "Kalk gidelim." diyor.

Önceden dinleyeceksin, eğlence varsa gideceksin, sıkıntı varsa kaçacaksın. Önceden dinleyeceksin, eğlence varsa gideceksin, sıkıntı varsa kaçacaksın. Aş buldun ye, iş buldun kaç; öyle mi? Aş buldun ye, iş buldun kaç; öyle mi?

Böyle teslimiyet olur mu? Olmaz! Allah'a teslimiyet nasıl olacak? Böyle teslimiyet olur mu?

Olmaz!

Allah'a teslimiyet nasıl olacak?

Pırıl pırıl bir kalp ile tertemiz bir gönül ile diyeceksin ki; Pırıl pırıl bir kalp ile tertemiz bir gönül ile diyeceksin ki;

"Yâ Rabbi! Sen bana bu dünyada bir akıl verdin. "Yâ Rabbi! Sen bana bu dünyada bir akıl verdin. Bu akıl, güzel işleri bulmak için, güzel yolda yürümek için bir âlet ama ben bu aletiBu akıl, güzel işleri bulmak için, güzel yolda yürümek için bir âlet ama ben bu aleti deli dolu kullandım, çeşitli istikametlerde kullandım.deli dolu kullandım, çeşitli istikametlerde kullandım. Sapıttım, şaşırdım, eğlencede, keyifte, zevkte, zulümde, nefsimi tatmin etmek için, Sapıttım, şaşırdım, eğlencede, keyifte, zevkte, zulümde, nefsimi tatmin etmek için, mevki kazanmak için, para kazanmak için kullandım. Şimdi bunların hepsinden pişman oldum. mevki kazanmak için, para kazanmak için kullandım. Şimdi bunların hepsinden pişman oldum. Hatalı olduğumu, edepsizlik ettiğimi, yüzsüzlük, arsızlık ettiğimi,Hatalı olduğumu, edepsizlik ettiğimi, yüzsüzlük, arsızlık ettiğimi, haksızlık ettiğimi, zulmettiğimi anladım. Şimdi sana teslim oluyorum Yâ Rabbi!haksızlık ettiğimi, zulmettiğimi anladım. Şimdi sana teslim oluyorum Yâ Rabbi! Buyur, ne dersen onu yapacağım!" Kulum içki içme! "Baş üstüne yâ Rabbi!" Buyur, ne dersen onu yapacağım!"

Kulum içki içme!

"Baş üstüne yâ Rabbi!"

Kulum faiz yeme! "Baş üstüne yâ Rabbi!" Kulum haram yeme! "Baş üstüne yâ Rabbi!" Kulum faiz yeme!

"Baş üstüne yâ Rabbi!"

Kulum haram yeme!

"Baş üstüne yâ Rabbi!"

Kulum kimseye zulmetme! "Baş üstüne yâ Rabbi!" Teslim olabiliyor musun? Kulum kimseye zulmetme!

"Baş üstüne yâ Rabbi!"

Teslim olabiliyor musun?

"Yâ Resûllallah! Sana beyat ettim, elini tuttum, sana ümmet oldum, "Yâ Resûllallah! Sana beyat ettim, elini tuttum, sana ümmet oldum, ashab oldum, sana tâbi oldum, emrindeyim!" dediklerinde Efendimiz bazen sorardı: ashab oldum, sana tâbi oldum, emrindeyim!" dediklerinde Efendimiz bazen sorardı:

"Ölüm bahis konusu olsa da yine tâbi olacak mısın?" O zaman şöyle bir durakladı ama olmaz! "Ölüm bahis konusu olsa da yine tâbi olacak mısın?"

O zaman şöyle bir durakladı ama olmaz!

"Ölüm pahasına dahi olun, ölüm pahasına dahi!" "Ölüm pahasına dahi olun, ölüm pahasına dahi!"

Sahabeden bir zât geldi, Efendimiz'in elini sıktı. Seviyor, samimi, dedi ki; Sahabeden bir zât geldi, Efendimiz'in elini sıktı. Seviyor, samimi, dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Sana beyat ediyorum, tâbi oluyorum, senin emrine giriyorum. "Yâ Resûlallah! Sana beyat ediyorum, tâbi oluyorum, senin emrine giriyorum. Yalnız benim on tane devem var, ailem kalabalık, bunların sütleri ancak bana yetiyor,Yalnız benim on tane devem var, ailem kalabalık, bunların sütleri ancak bana yetiyor, benden zekât isteme. Benden zekât mükellefiyetini kaldır benden, benden zekât isteme. Benden zekât mükellefiyetini kaldır benden, zekâttan beni muaf tut. Her dediğini yapacağım ama benden zekâtı isteme." zekâttan beni muaf tut. Her dediğini yapacağım ama benden zekâtı isteme."

"Para isteme, maddî şey isteme." diyor. "Para isteme, maddî şey isteme." diyor. İşin doğrusunu söylüyor; çünkü samimi, her şeyiyle açıkça bağlanıyor. İşin doğrusunu söylüyor; çünkü samimi, her şeyiyle açıkça bağlanıyor.

"Ya Resûlallah! Bir de ben korkak bir insanım. Beni cihattan da muaf tut." dedi. "Ya Resûlallah! Bir de ben korkak bir insanım. Beni cihattan da muaf tut." dedi.

"Beni harbe darbe sürme. Korkak bir insanım." "Beni harbe darbe sürme. Korkak bir insanım."

Kimisi gölgesinden korkar, kimisi karanlıktan korkar, kimisi höt desen korkar; işte bu da korkakmış. Kimisi gölgesinden korkar, kimisi karanlıktan korkar, kimisi höt desen korkar; işte bu da korkakmış.

"Korkuyorum, korkağım, bana cihadı emretmeme şartıyla; "Korkuyorum, korkağım, bana cihadı emretmeme şartıyla; zekât, para, pul istememen şartıyla sana beyat ediyorum." Efendimiz onun elini tuttu; zekât, para, pul istememen şartıyla sana beyat ediyorum."

Efendimiz onun elini tuttu;

"Zekât olmazsa, cihat olmazsa nasıl Müslümanlık olur?"Zekât olmazsa, cihat olmazsa nasıl Müslümanlık olur? Zekât olmazsa, cihat olmazsa ya Müslümanlık nasıl olur?" Zekât olmazsa, cihat olmazsa ya Müslümanlık nasıl olur?"

"Hiç öyle şey olur mu?" mânasına o kadar çok söyledi ki o zaman adamcağız bir düşündü. "Hiç öyle şey olur mu?" mânasına o kadar çok söyledi ki o zaman adamcağız bir düşündü. Mübarek, tabii sahabe, düşündü; Mübarek, tabii sahabe, düşündü;

"Ben Resûlallah'ın karşısında ne pazarlık yapıyorum?" dedi. "Ben Resûlallah'ın karşısında ne pazarlık yapıyorum?" dedi.

"Her şartına razıyım yâ Resûlallah! 'Öl' desen öleceğim, 'ver' desen vereceğim."Her şartına razıyım yâ Resûlallah! 'Öl' desen öleceğim, 'ver' desen vereceğim. Aç kalsam kalacağım. On devem var; 'ver' desen vereceğim.Aç kalsam kalacağım. On devem var; 'ver' desen vereceğim. Tamam, her şeye razıyım." diyerek kabul etti. İşte İslâm bu, teslimiyet bu. Tamam, her şeye razıyım." diyerek kabul etti.

İşte İslâm bu, teslimiyet bu.
Millet İslâm'ı vallahi yemeğin üstüne ekilen tuzdan daha hafife alıyor.Millet İslâm'ı vallahi yemeğin üstüne ekilen tuzdan daha hafife alıyor. Tuz, biber, garnitür, sos, acı sos, tatlı sos, bilmem ne, bunun gibi bir şey sanıyor. Tuz, biber, garnitür, sos, acı sos, tatlı sos, bilmem ne, bunun gibi bir şey sanıyor.

Yirminci yüzyılın hayatını yaşayacak beyzadem, paşazadem, ağazadem, sultanım, efendim,Yirminci yüzyılın hayatını yaşayacak beyzadem, paşazadem, ağazadem, sultanım, efendim, ondan sonra da arada bir geceleyin, hava karardığı zaman, şimşek çaktığı zaman, ondan sonra da arada bir geceleyin, hava karardığı zaman, şimşek çaktığı zaman, gök gürlediği zaman, biraz da ölüm korkusu geldiği zaman; "Ya benim âhiretim ne olacak?" diyecek. gök gürlediği zaman, biraz da ölüm korkusu geldiği zaman; "Ya benim âhiretim ne olacak?" diyecek.

O zaman da içine bir korku gelir de; "Biraz da müslüman olayım ya, azıcık şöyle, çok fazla değil." der.O zaman da içine bir korku gelir de; "Biraz da müslüman olayım ya, azıcık şöyle, çok fazla değil." der. Zaten etraftan sıkıştırıyorlar, diyorlar ki; "Fazla müslüman olma." Niye? Fazlası zarar verir. Zaten etraftan sıkıştırıyorlar, diyorlar ki; "Fazla müslüman olma."

Niye?

Fazlası zarar verir.

"Derviş olma, tesbih çekme; deli olursun! "Derviş olma, tesbih çekme; deli olursun! Bu kadar sofu olma, bu kadar sıkma, bu kadar çok namaz kılma!" Bu kadar sofu olma, bu kadar sıkma, bu kadar çok namaz kılma!"

"Birazcık fazla olacak." diye milletin Müslümanlıktan ödü patlıyor. "Birazcık fazla olacak." diye milletin Müslümanlıktan ödü patlıyor.

Herkes çok akıllı olduğundan, din konusunda herkese nasihat ediyor. Herkes çok akıllı olduğundan, din konusunda herkese nasihat ediyor.

"Aman bu kadar müslüman olma!" "Ya ne kadar müslüman olayım? "Yüzde bir buçuk, filan!" "Aman bu kadar müslüman olma!"

"Ya ne kadar müslüman olayım?

"Yüzde bir buçuk, filan!"

Ne bu ya? Öyle sulandırılmış bir Müslümanlık. Ne yeşili kalmış, ne akı kalmış bir Müslümanlık.Ne bu ya? Öyle sulandırılmış bir Müslümanlık. Ne yeşili kalmış, ne akı kalmış bir Müslümanlık. "İşte böyle Müslümanlık!" diyor. İstediği nasıl Müslümanlık? "İşte böyle Müslümanlık!" diyor.

İstediği nasıl Müslümanlık?

Bayramdan bayrama namaz kılacak. Cuma'ya niye gelmiyor? Bayramdan bayrama namaz kılacak.

Cuma'ya niye gelmiyor?

Cuma mesai saati olduğundan gelmiyor. Bayram nasıl olsa resmi tatil olduğundan geliyor. Cuma mesai saati olduğundan gelmiyor. Bayram nasıl olsa resmi tatil olduğundan geliyor.

Bayramdan bayrama namaz kılacak, açık gezebilecek, plaja gidebilecek, Bayramdan bayrama namaz kılacak, açık gezebilecek, plaja gidebilecek, kadına bakabilecek, kadınsa erkeğe bakabilecek, mayo giyebilecek, faiz yiyebilecek,kadına bakabilecek, kadınsa erkeğe bakabilecek, mayo giyebilecek, faiz yiyebilecek, bira içebilecek, her şeyi yapabilecek, ondan sonra cenneti de kaçırmayacak. bira içebilecek, her şeyi yapabilecek, ondan sonra cenneti de kaçırmayacak.

Alan da kaçan mı cenneti? Öyle bir köy tabiri vardır. Alan da kaçan mı cenneti?

Öyle bir köy tabiri vardır.
Hemen kap, kaç hadi bakalım, o kadar kolay mı cennet? Hemen kap, kaç hadi bakalım, o kadar kolay mı cennet?

Malından, canından, aklından, fikrinden, niyetinden, kalbinden imtihan olacaksın.Malından, canından, aklından, fikrinden, niyetinden, kalbinden imtihan olacaksın. Allah, "İnandım." deyince imtihansız bırakmıyor. Hayat imtihanı... Her şeyden imtihan olacaksın.Allah, "İnandım." deyince imtihansız bırakmıyor.

Hayat imtihanı...

Her şeyden imtihan olacaksın.
Çeşit çeşit zorluklar çıkacak, sen yine kale gibi sağlam duracaksın, sarsılmayacaksın. Çeşit çeşit zorluklar çıkacak, sen yine kale gibi sağlam duracaksın, sarsılmayacaksın. Oradan deneyecek şeytan, buradan saldıracak, her taraftan bir tazyik gelecek, sen;Oradan deneyecek şeytan, buradan saldıracak, her taraftan bir tazyik gelecek, sen; "hayır" diyeceksin, sapasağlam duracaksın. "İşte bu benim sâdık kulum" diyecek, Allah. "hayır" diyeceksin, sapasağlam duracaksın.

"İşte bu benim sâdık kulum" diyecek, Allah.

Sâdık kimseyi sevmez miyiz? Sâdık bir hizmetkârı sevmez miyiz? Baba dostu, sâdık bir hizmetkar... Sâdık kimseyi sevmez miyiz? Sâdık bir hizmetkârı sevmez miyiz?

Baba dostu, sâdık bir hizmetkar...
Hepimiz severiz. Öyle birisi olsa da evimizin bahçesine koysak da, evimize bahçıvanlık yaptırsak, Hepimiz severiz. Öyle birisi olsa da evimizin bahçesine koysak da, evimize bahçıvanlık yaptırsak, evimizi bekletsek isteriz, değil mi? Malımız çalınmayacak, işimiz yapılacak. evimizi bekletsek isteriz, değil mi? Malımız çalınmayacak, işimiz yapılacak. Adam sabahtan akşama kadar çalışacak, ter dökecek, bir lokma ekmeğe razı,Adam sabahtan akşama kadar çalışacak, ter dökecek, bir lokma ekmeğe razı, oh buldun öylesini, tamam. Biz insanın sadığını istiyoruz, haininden korkuyoruz,oh buldun öylesini, tamam.

Biz insanın sadığını istiyoruz, haininden korkuyoruz,
dalavereciden ödümüz patlıyor, yanına yanaşmıyoruz, dalavereciden ödümüz patlıyor, yanına yanaşmıyoruz, bir mukavele yapacağımız zaman kırk türlü tedbirini alıyoruz, avukata danışıyoruz filan. bir mukavele yapacağımız zaman kırk türlü tedbirini alıyoruz, avukata danışıyoruz filan.

Allah celle celalühü sâdık kul istiyor, sâdık. Allah celle celalühü sâdık kul istiyor, sâdık.

Yevme lâ yenfeu mâlün ve lâ benûn illâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm. Yevme lâ yenfeu mâlün ve lâ benûn illâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm.

Para fayda etmeyecek, hısım akraba fayda etmeyecek günde, Allah selîm bir kalp istiyor. Para fayda etmeyecek, hısım akraba fayda etmeyecek günde, Allah selîm bir kalp istiyor. Sâdık bir insan istiyor. Temiz içli, tam teslimiyetli, tam bağlı bir insan istiyor. Sâdık bir insan istiyor. Temiz içli, tam teslimiyetli, tam bağlı bir insan istiyor.

Sen Allah'a tam bağlı mısın? Türkiye'nin yüzde doksan dokuzu müslüman diyoruz. Sen Allah'a tam bağlı mısın?

Türkiye'nin yüzde doksan dokuzu müslüman diyoruz.

Şu caminin içindekilerin yüzde yüzü müslüman değil mi? Yüzde yüzü! Şu caminin içindekilerin yüzde yüzü müslüman değil mi?

Yüzde yüzü!

Kaç kişi tam teslim olmuş? Hiç! Şöyle bir elemeye gelmesin;Kaç kişi tam teslim olmuş?

Hiç! Şöyle bir elemeye gelmesin;
kimisi faizde dökülür, kimisi şurada dökülür, kimisi burada dökülür, kimisi faizde dökülür, kimisi şurada dökülür, kimisi burada dökülür, Her birisi İslâm'ın bir emrine karşı çıkar, dökülür. Bizim hocamız şöyle demiş: Her birisi İslâm'ın bir emrine karşı çıkar, dökülür.

Bizim hocamız şöyle demiş:

"Söyleyin şunlara, bu millet İslâm'ı istemez ki!" Rey toplayacaklar, halka bir şey anlatacaklar, "Söyleyin şunlara, bu millet İslâm'ı istemez ki!"

Rey toplayacaklar, halka bir şey anlatacaklar,
İslâm'ı anlatacaklar; millet İslâm'ı istemez ki. Millet plaj istiyor, buradan ta Tekirdağ'a kadar.İslâm'ı anlatacaklar; millet İslâm'ı istemez ki. Millet plaj istiyor, buradan ta Tekirdağ'a kadar. Köşkler için milyarlar, trilyonlar harcanmış. Köşkler, köşkler, köşkler... Neden? Köşkler için milyarlar, trilyonlar harcanmış. Köşkler, köşkler, köşkler...

Neden?

Millet denizi sevdiği için paraları böyle akıtmış. Bu paraları Türkiye'nin kalkınmasına harcasaydık,Millet denizi sevdiği için paraları böyle akıtmış. Bu paraları Türkiye'nin kalkınmasına harcasaydık, Türkiye bugün Amerika'yı parmağında oynatırdı. Türkiye bugün Amerika'yı parmağında oynatırdı. Sadece Tekirdağ tarafı, Boğaz içinde milyarlık köşkler, üç milyar, beş milyar, yedi milyar, on milyar;Sadece Tekirdağ tarafı, Boğaz içinde milyarlık köşkler, üç milyar, beş milyar, yedi milyar, on milyar; manzaralı, sefalı. Ne güzel, herkes deniz motorunu önüne çekmiş,manzaralı, sefalı.

Ne güzel, herkes deniz motorunu önüne çekmiş,
hem boğazın suyu var, hem de içeride havuz var. İki tane otomobil biri açık, biri değil.hem boğazın suyu var, hem de içeride havuz var. İki tane otomobil biri açık, biri değil. Şişirilebilir apartman yoksa yandık, hâlin yaman. Şişirilebilir apartman yoksa yandık, hâlin yaman. Böyle keyif yapmaya, sefaya, sevdiği şeye insan para harcıyor. Nasıl harcamış... Böyle keyif yapmaya, sefaya, sevdiği şeye insan para harcıyor. Nasıl harcamış...

İslâm'ı seven kaç kişi? Allah'a teslim olan kaç kişi? İslâm'ı seven kaç kişi?

Allah'a teslim olan kaç kişi?

Çok az. Erkekçe konuşalım, mertçe söyleyelim. Çok az. Erkekçe konuşalım, mertçe söyleyelim. Allah'a teslim olmuş insan çok azdır, muhterem kardeşlerim! Allah'a teslim olmuş insan çok azdır, muhterem kardeşlerim!

Bak, dervişlerden bir tanesini yakalıyorlar; bu işleri bilen, ince, alim bir zâtı yakalıyorlar. Bak, dervişlerden bir tanesini yakalıyorlar; bu işleri bilen, ince, alim bir zâtı yakalıyorlar. "Sen casussun. Öbür ülkeden buraya geldin, içeriye haber getireceksin, gel bakalım!" diyorlar; "Sen casussun. Öbür ülkeden buraya geldin, içeriye haber getireceksin, gel bakalım!" diyorlar; "Kesin kafasını!" Casus falan değil, adam seyyah; oradan buraya gelmiş,"Kesin kafasını!"

Casus falan değil, adam seyyah; oradan buraya gelmiş,
buradan da öbür tarafa gidecek ama şüphelendiler. Kesecekler kafasını, ellerini bağlamışlar, buradan da öbür tarafa gidecek ama şüphelendiler. Kesecekler kafasını, ellerini bağlamışlar, celladın önüne götürüyorlar, kafasına bir balta inecek, kafası ensesinden kesilecek. celladın önüne götürüyorlar, kafasına bir balta inecek, kafası ensesinden kesilecek.

Ölüm korkusundan insan ne yapacağını şaşırır, yüreği küt küt atar. Adam kendi kendine; Ölüm korkusundan insan ne yapacağını şaşırır, yüreği küt küt atar. Adam kendi kendine;

"Ey nefsim!" diyor. İnsanın içinde nefsi, nefs-i emmâresi var ya: "Ey nefsim!" diyor.

İnsanın içinde nefsi, nefs-i emmâresi var ya:

"Ey benim nefsim! Sen evvelce Allah'a teslim olmaktan bahsederdin."Ey benim nefsim! Sen evvelce Allah'a teslim olmaktan bahsederdin. 'Her hâline razıyım, kaderine razıyım, ne takdir etmişse razıyım, iyilik de gelse, kötülük de gelse, 'Her hâline razıyım, kaderine razıyım, ne takdir etmişse razıyım, iyilik de gelse, kötülük de gelse, ben Allah'tan geldiği için itiraz etmem.' derdin, teslimiyet makamından bahsederdin.ben Allah'tan geldiği için itiraz etmem.' derdin, teslimiyet makamından bahsederdin. Şimdi bir yanlışlık yapılıyor, haksız yere senin kafanı kesecekler, buyur işte, gördün mü?Şimdi bir yanlışlık yapılıyor, haksız yere senin kafanı kesecekler, buyur işte, gördün mü? Kader ama kellen gidecek. Buna da razı mısın, bu işe de razı mısın?" Kader ama kellen gidecek. Buna da razı mısın, bu işe de razı mısın?"

Şöyle bir içini yoklamış, bakalım nefsinden ne gelecek? Şöyle bir içini yoklamış, bakalım nefsinden ne gelecek?

"Öyle şey olur mu ya, tam yaşayacaktın, çoluk çocuğu evlendirecektin, yüz yaşını geçecektin." "Öyle şey olur mu ya, tam yaşayacaktın, çoluk çocuğu evlendirecektin, yüz yaşını geçecektin."

Ah, ah insanın içinde ne arzular var değil mi? Acaba içeriden ne ses gelecek? Ah, ah insanın içinde ne arzular var değil mi?

Acaba içeriden ne ses gelecek?

Bakıyor ki razı; "Ne olacak be, can dediğin nedir? Bakıyor ki razı; "Ne olacak be, can dediğin nedir? Nasıl olsa bir gün öleceğim, eh ömrümüz bu kadarmış, Allah imandan ayırmasın." Nasıl olsa bir gün öleceğim, eh ömrümüz bu kadarmış, Allah imandan ayırmasın."

Teslim olmuş, razı. Hiç itirazı yok, ölümden korkusu yok. Celladın karşısına kadar götürmüşler. Teslim olmuş, razı. Hiç itirazı yok, ölümden korkusu yok. Celladın karşısına kadar götürmüşler.

Birisi seslenmiş; "Durun, haksızlık oluyor, yanlışlık oluyor; bunu tanıyoruz, iyi bir insandır." Birisi seslenmiş; "Durun, haksızlık oluyor, yanlışlık oluyor; bunu tanıyoruz, iyi bir insandır."

Kurtulmuş. Kurtulmuş ama bir sözü çok hoşuma gidiyor: Kurtulmuş. Kurtulmuş ama bir sözü çok hoşuma gidiyor:

"Vallahi kafamın kesilmesinden halasıma değil de o andaki ihlâsıma seviniyorum." diyor. "Vallahi kafamın kesilmesinden halasıma değil de o andaki ihlâsıma seviniyorum." diyor.

Kafasının kesilmesinden kurtulduğuna sevinmiyor da, o anda nefsine bir soru sormuştu,Kafasının kesilmesinden kurtulduğuna sevinmiyor da, o anda nefsine bir soru sormuştu, nefsinden de itiraz gelmedi ya ona seviniyor. nefsinden de itiraz gelmedi ya ona seviniyor. Elhamdülillah ki o kadar zorlu bir zamanda bile nefsi itiraz etmedi. Teslimiyete bak.Elhamdülillah ki o kadar zorlu bir zamanda bile nefsi itiraz etmedi.

Teslimiyete bak.
İşte teslimiyet bu. Var mı böyle Allah'ın yolunda teslim olmuş olan? Çok az. İşte teslimiyet bu. Var mı böyle Allah'ın yolunda teslim olmuş olan?

Çok az.
Öyle insanlar çok olsaydı, ne Türkiye'nin hâli böyle olurdu, ne dünyanın hâli böyle olurdu,Öyle insanlar çok olsaydı, ne Türkiye'nin hâli böyle olurdu, ne dünyanın hâli böyle olurdu, ne Arap âleminin hâli böyle olurdu. Dünya başka bir dünya olurdu.ne Arap âleminin hâli böyle olurdu. Dünya başka bir dünya olurdu. O sahabe gibi teslim olmuş insanlar olsaydı. Sahabe, bir avuç kişi... O sahabe gibi teslim olmuş insanlar olsaydı. Sahabe, bir avuç kişi...

Suudi Arabistan'ın bugünkü nüfusu ne ki, Peygamber Efendimiz'in zamanındaki insanların sayısı ne olsun? Suudi Arabistan'ın bugünkü nüfusu ne ki, Peygamber Efendimiz'in zamanındaki insanların sayısı ne olsun? O kadar az insan, bir asır geçmeden üç kıtayı nasıl müslüman ettiler?O kadar az insan, bir asır geçmeden üç kıtayı nasıl müslüman ettiler? Nasıl bomba gibi patladılar? Nasıl Çin hudutlarına dayandılar, Atlas okyanusuna dayandılar,Nasıl bomba gibi patladılar? Nasıl Çin hudutlarına dayandılar, Atlas okyanusuna dayandılar, Afrika'yı geçtiler, ta Kafkasya'ya gittiler, Kazan'a gittiler. Sicilya'yı, Malta'yı fethettiler.Afrika'yı geçtiler, ta Kafkasya'ya gittiler, Kazan'a gittiler. Sicilya'yı, Malta'yı fethettiler. İspanya'ya, Fransa'ya geldiler. Bir asır geçmedi. 632'de peygamber Efendimiz vefat etti. İspanya'ya, Fransa'ya geldiler.

Bir asır geçmedi. 632'de peygamber Efendimiz vefat etti.
732'de Endülüs Emevî devleti kuruluyor. Hatırlayanınız kalmadıysa tarih kitaplarına baksın.732'de Endülüs Emevî devleti kuruluyor. Hatırlayanınız kalmadıysa tarih kitaplarına baksın. Endülüs devleti kuruldu, bir asır sonra eskidi, yıprandı da yıkıldı bile. Endülüs devleti kuruldu, bir asır sonra eskidi, yıprandı da yıkıldı bile.

Demek ki elli yılda, kırk yılda nerelere gitmişler. Neden? Demek ki elli yılda, kırk yılda nerelere gitmişler.

Neden?

Allah yolunda can vermeye hazır, tam teslimiyetli, hak müslüman olunca, başarı çok büyük oluyor;Allah yolunda can vermeye hazır, tam teslimiyetli, hak müslüman olunca, başarı çok büyük oluyor; onun için Allah'ın ikramı da çok oluyor. Bizim dedelerimiz de öyle.onun için Allah'ın ikramı da çok oluyor.

Bizim dedelerimiz de öyle.
Bizim dedelerimiz de buralara geldiler, fethettiler. Biz fethedilen yerleri koruyamadık. Bizim dedelerimiz de buralara geldiler, fethettiler. Biz fethedilen yerleri koruyamadık. Tarihimizi koruyamıyoruz, tarihî eserlerimizi koruyamıyoruz. Tarihimizi koruyamıyoruz, tarihî eserlerimizi koruyamıyoruz.

Dedelerimiz cami yaptırmış harabe, hamam yaptırmış harabe, çeşme yaptırmış akmıyor.Dedelerimiz cami yaptırmış harabe, hamam yaptırmış harabe, çeşme yaptırmış akmıyor. Bize miras bırakılanı koruyamamışız. Üstüne ilave bir şey yapmak değil, gittikçe berbat etmişiz.Bize miras bırakılanı koruyamamışız. Üstüne ilave bir şey yapmak değil, gittikçe berbat etmişiz. Bozmuşuz, bozmuşuz, bozmuşuz. Rezalet! Neden? İyi Müslüman değiliz de ondan. Bozmuşuz, bozmuşuz, bozmuşuz. Rezalet!

Neden?

İyi Müslüman değiliz de ondan.

Kusurumuz bilelim, muhterem kardeşlerim! Kusurumuz bilelim, muhterem kardeşlerim!

Biz iyi müslüman değiliz. Allah bizi iyi müslüman yapsın.Biz iyi müslüman değiliz. Allah bizi iyi müslüman yapsın. Allah bizi kahrıyla değil de lütfuyla ıslah etsin. Allah bizi kahrıyla değil de lütfuyla ıslah etsin. Allah kahrıyla da terbiye eder. Bir bela verir, bir şamar iner, insan dokuz takla atar. Allah kahrıyla da terbiye eder. Bir bela verir, bir şamar iner, insan dokuz takla atar. O zaman aklı başına gelir; "Aman yâ Rabbi!" der. Daha önce hiç "Aman yâ Rabbi! demiyordun, O zaman aklı başına gelir;

"Aman yâ Rabbi!" der.

Daha önce hiç "Aman yâ Rabbi! demiyordun,
şimdi "Aman yâ Rabbi!" diyorsun değil mi? Amansız hastalığa tutuldun, başına bir bela geldi,şimdi "Aman yâ Rabbi!" diyorsun değil mi?

Amansız hastalığa tutuldun, başına bir bela geldi,
cezaya uğradın, inim inim inlemeye başladın, şimdi "Aman Yâ Rabbi!" diyorsun.cezaya uğradın, inim inim inlemeye başladın, şimdi "Aman Yâ Rabbi!" diyorsun. Demin demiyordun, evvelce demiyordun, cebinde para varken,Demin demiyordun, evvelce demiyordun, cebinde para varken, pavyonda eğlenirken demiyordun, şimdi diyorsun. Allah ceza da verebilir.pavyonda eğlenirken demiyordun, şimdi diyorsun.

Allah ceza da verebilir.
Yıldırım da yağdırabilir, ilâhî bir tokat gelir, insanı perişan edebilir.Yıldırım da yağdırabilir, ilâhî bir tokat gelir, insanı perişan edebilir. Allah bizi lütfuyla uyandırsın, kendiliğimizden uyanalım da Allah'a teslim olalım. Allah bizi lütfuyla uyandırsın, kendiliğimizden uyanalım da Allah'a teslim olalım.

İnsan teslim olduğu zaman ne yapacak? Kur'an ne diyorsa onu yapacak, İnsan teslim olduğu zaman ne yapacak?

Kur'an ne diyorsa onu yapacak,
hadîs-i şerîf ne diyorsa onu yapacak, bu kadar. O kadar kolay. Sen teslim ol, kâfi. hadîs-i şerîf ne diyorsa onu yapacak, bu kadar. O kadar kolay. Sen teslim ol, kâfi. Askerlik şubesine teslim ol, kâfi. İslâm'a teslim ol kâfi, ama her şeye itiraz etmeyeceksin. Askerlik şubesine teslim ol, kâfi. İslâm'a teslim ol kâfi, ama her şeye itiraz etmeyeceksin.

İslâm'da kaç göç olur mu? Ne güzel işte, ailece oturuyoruz. İslâm'da kaç göç olur mu? Ne güzel işte, ailece oturuyoruz.

Olacak, Allah'ın emri neyse itiraz etmeyeceksin. Bir İslâm nizamı var, bir küfür nizamı var. Olacak, Allah'ın emri neyse itiraz etmeyeceksin. Bir İslâm nizamı var, bir küfür nizamı var. Bir ilâhî nizam var, bin bir tane beşerî sistem var.Bir ilâhî nizam var, bin bir tane beşerî sistem var. Sen ilâhî sisteme teslim olmuşsun, onu kabul edeceksin; o kadar basit. Sen ilâhî sisteme teslim olmuşsun, onu kabul edeceksin; o kadar basit.

Bir şey yapmak istediğin zaman o konuyu araştıracaksın. Bir şey yapmak istediğin zaman o konuyu araştıracaksın.

Bu konuda Kur'an ne diyor, hadîs-i şerîf ne diyor, Peygamber Efendimiz ne diyor,Bu konuda Kur'an ne diyor, hadîs-i şerîf ne diyor, Peygamber Efendimiz ne diyor, dinimizin ahkâmı ne diyor? Ona göre yapacaksın. Dedelerimiz böyle yapmış. dinimizin ahkâmı ne diyor?

Ona göre yapacaksın. Dedelerimiz böyle yapmış.

Fetva almak, fetva vermek ne demek? Bu işin yolu yöntemi nedir? Dini bakımdan doğru mu yanlış mı?Fetva almak, fetva vermek ne demek?

Bu işin yolu yöntemi nedir? Dini bakımdan doğru mu yanlış mı?
Onu anlıyor, iş bitiyor. Şimdi ki insan öyle yapmıyor, menfaatine göre yapıyor,Onu anlıyor, iş bitiyor. Şimdi ki insan öyle yapmıyor, menfaatine göre yapıyor, keyfine göre okuyor, hıncına kızgınlığına göre yapıyor. Evet, müslümanlar alimlerine kızar mı? keyfine göre okuyor, hıncına kızgınlığına göre yapıyor.

Evet, müslümanlar alimlerine kızar mı?

Kızar. Müslümanlık gittiği zaman kızar, Müslümanlık durduğu zaman kızamaz. Kızar.

Müslümanlık gittiği zaman kızar, Müslümanlık durduğu zaman kızamaz.
"Dobra dobra doğruyu söyleyen insanı, alnından öperim, 'Haklısın.' derim." der, "Haklısın." der. "Dobra dobra doğruyu söyleyen insanı, alnından öperim, 'Haklısın.' derim." der, "Haklısın." der.

Hz. Ömer Efendimiz hutbe îrad ediyor. Babayiğit, uzun boylu, güçlü kuvvetli, pazulu, Hz. Ömer Efendimiz hutbe îrad ediyor. Babayiğit, uzun boylu, güçlü kuvvetli, pazulu, yiğit insan Hz. Ömer radıyallahu anh konuşmaya başladı.yiğit insan Hz. Ömer radıyallahu anh konuşmaya başladı. Birisi kalktı; "Sus, yâ Ömer, seni dinleyemeyiz!" dedi. Hadi buyur; halife, devlet başkanı... Birisi kalktı; "Sus, yâ Ömer, seni dinleyemeyiz!" dedi.

Hadi buyur; halife, devlet başkanı...

"Şu üstündeki cübbenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyiz." dedi. "Ne olmuş cübbeme?" "Şu üstündeki cübbenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyiz." dedi.

"Ne olmuş cübbeme?"

"Bu kumaş, ganimetten alınmış kumaş. Gazilere ikişer metre, ikişer metre taksim edilmiş. "Bu kumaş, ganimetten alınmış kumaş. Gazilere ikişer metre, ikişer metre taksim edilmiş. İki metreden bir cübbe çıkmıyor ama senin sırtında.İki metreden bir cübbe çıkmıyor ama senin sırtında. Hem de babayiğitsin, boylu poslusun; güzel bir cübbe yapmışsın, demek ki 'Halifeyim.' diye, Hem de babayiğitsin, boylu poslusun; güzel bir cübbe yapmışsın, demek ki 'Halifeyim.' diye, cübbeyi uzunca tutturdun, haksızlık yaptın. cübbeyi uzunca tutturdun, haksızlık yaptın. Kendine kumaş çıktı, bize yarım yarım veriyorsun, seni dinlemeyiz, haksızlık yaptın!" dedi. Kendine kumaş çıktı, bize yarım yarım veriyorsun, seni dinlemeyiz, haksızlık yaptın!" dedi.

Bu devirde ne olur? Birisine böyle bir şey söylesen, bir kere polisler hemen susturur.Bu devirde ne olur?

Birisine böyle bir şey söylesen, bir kere polisler hemen susturur.
Devlet başkanına hakaretten nezarete atarlar.Devlet başkanına hakaretten nezarete atarlar. Ondan sonra istediğin kadar kendini savun, hapsi boylarsın.Ondan sonra istediğin kadar kendini savun, hapsi boylarsın. Ondan sonra mahkeme ne zaman görülecek, ne olacak, kim bilir? Ondan sonra mahkeme ne zaman görülecek, ne olacak, kim bilir?

Hz. Ömer gayet sakin. Hz. Ömer sakin insan değil ki sinirli insan aslında ama gayet sakin. Hz. Ömer gayet sakin. Hz. Ömer sakin insan değil ki sinirli insan aslında ama gayet sakin.

Neden? Ortada İslâm var da onun için. Minberin aşağısında oturan oğlu Abdullah'a dedi ki; Neden?

Ortada İslâm var da onun için. Minberin aşağısında oturan oğlu Abdullah'a dedi ki;

"Yâ Abdullah, evladım, kalk da şu adama meseleyi izah ediver." "Yâ Abdullah, evladım, kalk da şu adama meseleyi izah ediver."

Abdullah radıyallahu anhümâ kalktı, dedi ki; Abdullah radıyallahu anhümâ kalktı, dedi ki;

"Ey filanca kardeşim! Ganimetten babama iki metre düştü, bana da iki metre düştü." "Ey filanca kardeşim! Ganimetten babama iki metre düştü, bana da iki metre düştü."

Ben iki metre diyorum, artık kusuruma bakmayın, o zamanki miktarı bilmiyorum. Ben iki metre diyorum, artık kusuruma bakmayın, o zamanki miktarı bilmiyorum.

"Ben, benim hakkımı da ona verdim de ona bir elbise çıktı. Hakkımı bağışladım da ondan." "Ben, benim hakkımı da ona verdim de ona bir elbise çıktı. Hakkımı bağışladım da ondan."

"Tamam, oldu o zaman, konuşmaya devam et." dedi adam, yerine oturdu. O da konuşmaya devam etti. "Tamam, oldu o zaman, konuşmaya devam et." dedi adam, yerine oturdu. O da konuşmaya devam etti.

Görüyor musun? İslâm olunca durum nasıl oluyor? Alimine kızmaz ki hakkı söyleyen insana kızmaz ki. Görüyor musun? İslâm olunca durum nasıl oluyor? Alimine kızmaz ki hakkı söyleyen insana kızmaz ki.

Hatta bir insan bir kimseye nasihat ederken; "Sen kendi işine bak!" dese bile, o ona günah olarak yeter. Hatta bir insan bir kimseye nasihat ederken; "Sen kendi işine bak!" dese bile, o ona günah olarak yeter.

"Peki, teşekkür ederim, ikazından istifade ettim, Allah razı olsun"Peki, teşekkür ederim, ikazından istifade ettim, Allah razı olsun ama ben o işi şu maksatla yapmıştım, sebebi şuydu." diye söyleyebilir insan ama kızmak yok. ama ben o işi şu maksatla yapmıştım, sebebi şuydu." diye söyleyebilir insan ama kızmak yok.

Şimdi müslümanlar âlimlerine kızarsa... Kızar mı? Şimdi müslümanlar âlimlerine kızarsa...

Kızar mı?

Kızmaz ama ya alim, alim değildir, ya müslüman, müslüman değildir.Kızmaz ama ya alim, alim değildir, ya müslüman, müslüman değildir. Alim, alim değilse zaten müslümanların alim olmayana kızması normal.Alim, alim değilse zaten müslümanların alim olmayana kızması normal. Birinci ihtimal yok, zaten cahile kızılır, cahile herkes kızar. Birinci ihtimal yok, zaten cahile kızılır, cahile herkes kızar.

Cehlin karşısında, cehaletin karşısında sen de kızarsın, ben de kızarım, dinimiz de kızıyor.Cehlin karşısında, cehaletin karşısında sen de kızarsın, ben de kızarım, dinimiz de kızıyor. İslâm'dan önceki devre, "cahiliye devri" denmişti. İslâm'dan önceki devre, "cahiliye devri" denmişti. Cahiliye bizim için en kötü kelime. Tamam, işin o tarafı yok. Cahiliye bizim için en kötü kelime. Tamam, işin o tarafı yok.

Demek ki müslümanlarda, Müslümanlık bittiği zaman alimlerine kızabilirler. Kızdılar. Demek ki müslümanlarda, Müslümanlık bittiği zaman alimlerine kızabilirler. Kızdılar.

Müslümanlar âlimlerine kızdığı zaman ne olur? Müslümanlar âlimlerine kızdığı zaman ne olur?

Ve azherû imârete esvâkihim.Ve azherû imârete esvâkihim. "Çarşı, pazarlarının düzenini mamur hâle getirip süsleyip bezedikleri zaman." Bu neyin sembolü? "Çarşı, pazarlarının düzenini mamur hâle getirip süsleyip bezedikleri zaman."

Bu neyin sembolü?

Bu; "Ticarete düşmüşler, maddî menfaate düşmüşler,Bu; "Ticarete düşmüşler, maddî menfaate düşmüşler, kazanç hırsına kapılmışlar, dünyaya dalmışlar." demek. kazanç hırsına kapılmışlar, dünyaya dalmışlar." demek.

"Alimlerine kızdıkları zaman, çarşı pazarlarını mamur hâle getirdikleri,"Alimlerine kızdıkları zaman, çarşı pazarlarını mamur hâle getirdikleri, itinalı şeylerle süsleyip bezedikleri zaman." itinalı şeylerle süsleyip bezedikleri zaman."

Ve tenâkehû alâ cem'i'd-derâhim. "Para, dirhem toplamak esasına göre evlendikleri zaman." Ve tenâkehû alâ cem'i'd-derâhim. "Para, dirhem toplamak esasına göre evlendikleri zaman."

Bu ne demek? Bu ne demek?

Bir adam evlenecek.Bir adam evlenecek. Evlenecek ama "Hangi fabrikatörün kızı olsun?" diye onun peşinde.Evlenecek ama "Hangi fabrikatörün kızı olsun?" diye onun peşinde. "Hangi zenginin kızını kafesleyeyim?" diye onun peşinde. Veyahut kız evlenecek, bir damat lazım. "Hangi zenginin kızını kafesleyeyim?" diye onun peşinde. Veyahut kız evlenecek, bir damat lazım. Şurada akıllı, namuslu, fikirli, hafız, alim, mütevazı, fukara bir kimse var ama o fakir. Şurada akıllı, namuslu, fikirli, hafız, alim, mütevazı, fukara bir kimse var ama o fakir. Öbür tarafta da bir zenginin oğlu var; ona veriyor. Öbür tarafta da bir zenginin oğlu var; ona veriyor.

"Neyin var, malın mülkün ne, yavrumu ne ile geçindireceksin? "Neyin var, malın mülkün ne, yavrumu ne ile geçindireceksin? Rahat ettirebilecek misin, ettiremeyecek misin?" Bin bir hesap soruyor;Rahat ettirebilecek misin, ettiremeyecek misin?"

Bin bir hesap soruyor;
"Kızı rahat etsin." diye zengine veriyor. "Kızı rahat etsin." diye zengine veriyor.

"Oğlu rahat etsin, beleşten mirasa konsun, kayınpederin paralarını yesin." diye,"Oğlu rahat etsin, beleşten mirasa konsun, kayınpederin paralarını yesin." diye, zengin kızını tercih ediyor. Kayınpederin aslı önemli değil; mühim olan para. zengin kızını tercih ediyor.

Kayınpederin aslı önemli değil; mühim olan para.

"Para esasına göre evlendikleri zaman..." Bu da dünya hırsının alameti. "Para esasına göre evlendikleri zaman..."

Bu da dünya hırsının alameti.
Aslında bunların hepsi kıyamet alametleri. Aslında bunların hepsi kıyamet alametleri.

"Müslümanlar âlimlerine kızdıkları zaman, çarşı pazarlarını süsleyip bezedikleri zaman"Müslümanlar âlimlerine kızdıkları zaman, çarşı pazarlarını süsleyip bezedikleri zaman ve dirhem, dinar, para pul biriktirme esasına göre evlendikleri zaman..." ve dirhem, dinar, para pul biriktirme esasına göre evlendikleri zaman..."

İslâm da evlenmek nasıl olacaktı? Evlenmek dinden dolayı olacaktı, dindarlıktan dolayı olacaktı. İslâm da evlenmek nasıl olacaktı?

Evlenmek dinden dolayı olacaktı, dindarlıktan dolayı olacaktı.

Dört tane namzedi var; birisi çok güzel, güzellik yarışmasına girse birinci olacaktır,Dört tane namzedi var; birisi çok güzel, güzellik yarışmasına girse birinci olacaktır, dünya güzeli olacaktır. Eşsiz emsalsiz güzel, nur tanesi, ay parçası bir şey. İyi, güzel. dünya güzeli olacaktır. Eşsiz emsalsiz güzel, nur tanesi, ay parçası bir şey. İyi, güzel.

İkincisi Allaaah, çok zengin bir zâtın kızı, nasıl olduğuna aldırma, boş ver, babası çok zengin. İkincisi Allaaah, çok zengin bir zâtın kızı, nasıl olduğuna aldırma, boş ver, babası çok zengin. İkincisi zengin, birincisi güzel. Birisi de çok asil bir aileden; Osmanlıların bilmem nesinden, İkincisi zengin, birincisi güzel.

Birisi de çok asil bir aileden; Osmanlıların bilmem nesinden,
falanca paşazadelerden geliyormuş, soylu bir kişi. falanca paşazadelerden geliyormuş, soylu bir kişi.

Bir kız; soyundan, parasından, güzelliğinden dolayı alınabilir, peşine düşülebilir,Bir kız; soyundan, parasından, güzelliğinden dolayı alınabilir, peşine düşülebilir, nikâhına talip olunabilir. Bir de dindar, akıllı, uslu, halim, selim, sabırlı, saliha bir hatun. nikâhına talip olunabilir. Bir de dindar, akıllı, uslu, halim, selim, sabırlı, saliha bir hatun.

Efendimiz diyor ki; "Sen bu dindar olanına, din diyanet sahibi olanına rağbet et. Efendimiz diyor ki;

"Sen bu dindar olanına, din diyanet sahibi olanına rağbet et.
Ey eli toprak olasıca, ey damat namzedi, ey evlenecek olan, bana soruyu soran kişi,Ey eli toprak olasıca, ey damat namzedi, ey evlenecek olan, bana soruyu soran kişi, sen bu dindar olanını almaya gayret et." diye, latife etmiş, şaka yollu hitap ederek diye söylemiş. sen bu dindar olanını almaya gayret et." diye, latife etmiş, şaka yollu hitap ederek diye söylemiş.

Bir kız ancak dindarlığı dolayısıyla alınır. Bir kız ancak dindarlığı dolayısıyla alınır.

Dindar mı, İslâm'ı biliyor mu, akıllı, uslu mu, ahlâk-ı hamîde sahibi mi, saliha bir kimse mi? Dindar mı, İslâm'ı biliyor mu, akıllı, uslu mu, ahlâk-ı hamîde sahibi mi, saliha bir kimse mi?

Tamam, ondan alınması lazım. Zıpır da olsa, deli de olsa, çirkin de olsa,Tamam, ondan alınması lazım. Zıpır da olsa, deli de olsa, çirkin de olsa, yamuk da olsa bazen öteki sebeplerden alınıyor. yamuk da olsa bazen öteki sebeplerden alınıyor. Bakıyorsun ecüş bücüş bir kimseyi soyundan dolayı veya parasından dolayıBakıyorsun ecüş bücüş bir kimseyi soyundan dolayı veya parasından dolayı alıyorlar veyahut çok güzel ama çengi, çırpı bilmem ne "güzel" diye onu alıyor, evleniyor. alıyorlar veyahut çok güzel ama çengi, çırpı bilmem ne "güzel" diye onu alıyor, evleniyor.

Böyle olmayacak! Para üzerine evlenilmesi de neyin alameti? Böyle olmayacak! Para üzerine evlenilmesi de neyin alameti?

İşte bu da dünyaya düşkünlüğün alameti. Bu olduğu zaman ne olur? İşte bu da dünyaya düşkünlüğün alameti.

Bu olduğu zaman ne olur?

Ramâhümu'llahü bi-erbai hisâlin. "Böyle bir kavmin üzerine Allah dört tane belayı salar." Ramâhümu'llahü bi-erbai hisâlin. "Böyle bir kavmin üzerine Allah dört tane belayı salar."

Kafa yapısı böyle olan kavmin üzerine dört şeyi atar. Kafa yapısı böyle olan kavmin üzerine dört şeyi atar.

Alimlerine kızıyor, alimlerini sevmiyor, çarşı pazarı mamur hâle getirmeye yönelmiş,Alimlerine kızıyor, alimlerini sevmiyor, çarşı pazarı mamur hâle getirmeye yönelmiş, para kazanmak üzerine evlilikler yapılıyor, gözleri hep dünyada. Böyle bir kavme ne olur?? para kazanmak üzerine evlilikler yapılıyor, gözleri hep dünyada.

Böyle bir kavme ne olur??

Bi'l-kahtı mine'z-zemân. Bi'l-kahtı mine'z-zemân. "Allah üzerlerine kıtlık atar." "Allah üzerlerine kıtlık atar."

O kavme kıtlık gelir; umumi. "Su olmaz, mahsul olmaz; aç kalırlar, sefil olurlar." mânasına, O kavme kıtlık gelir; umumi. "Su olmaz, mahsul olmaz; aç kalırlar, sefil olurlar." mânasına, ya da kelimelerin sıralanışında; "Zamanın bir bereketi olmaz, zaman bereketsiz olur."ya da kelimelerin sıralanışında; "Zamanın bir bereketi olmaz, zaman bereketsiz olur." mânası da düşünülebilir,. İkincisi: Ve'l-cevri mine's-sultân. mânası da düşünülebilir,.

İkincisi:

Ve'l-cevri mine's-sultân.
"Bunların başına yöneticilerden zulüm gelir." "Bunların başına yöneticilerden zulüm gelir."

Kavmin başına zulüm iner, yöneticiler zâlim olurlar. Neden? Kavmin başına zulüm iner, yöneticiler zâlim olurlar.

Neden?

Adamların kafa yapıları bu olduğundan; alimlerine kızıyorlar, çarşı pazara heves etmişler,Adamların kafa yapıları bu olduğundan; alimlerine kızıyorlar, çarşı pazara heves etmişler, onlara iman ediyorlar, zengin olmak esasına, para kazanmak esasına göre evleniyorlar.onlara iman ediyorlar, zengin olmak esasına, para kazanmak esasına göre evleniyorlar. Ehl-i dünya olmuşlar. O zaman Allah onlara kıtlık musallat eder, başlarına zâlim idareciler geçirir, Ehl-i dünya olmuşlar. O zaman Allah onlara kıtlık musallat eder, başlarına zâlim idareciler geçirir, bunlar da onlara zulmederler, cevr ederler. Ve'l-hıyâneti min velâti'l-ahkâmi. bunlar da onlara zulmederler, cevr ederler.

Ve'l-hıyâneti min velâti'l-ahkâmi.
"İşlerin başına geçmiş olan yöneticilerden hıyanet olur." "İşlerin başına geçmiş olan yöneticilerden hıyanet olur."

Veliyyü'l-emr. "Bir işin başına tayin edilmiş kimse" demek. Veliyyü'l-emr. "Bir işin başına tayin edilmiş kimse" demek.

Diyelim ki temizlik işçilerinin başına bir kimse getirilmiş, o işin veliyyü'l-emr'i odur. Diyelim ki temizlik işçilerinin başına bir kimse getirilmiş, o işin veliyyü'l-emr'i odur. Askerlik işinin başına bir kişi getirilmiş, bu işin veliyyü'l-emr'i odur.Askerlik işinin başına bir kişi getirilmiş, bu işin veliyyü'l-emr'i odur. Ziraat işinin başına getirilmiş, veliyyü'l-emr'i odur,Ziraat işinin başına getirilmiş, veliyyü'l-emr'i odur, Vakıf işlerinin başına bir kişi getirilmiş veliyyü'l-emr'i odur.Vakıf işlerinin başına bir kişi getirilmiş veliyyü'l-emr'i odur. Bir işin kendisine havale edilmiş olduğu kimseye Arapça'da "vali, veliyyü'l-emr" adı verilir. Bir işin kendisine havale edilmiş olduğu kimseye Arapça'da "vali, veliyyü'l-emr" adı verilir.

İşin yöneticisi olan, sorumluluğu olan kimseler de hıyanet ederler. Nasıl hıyanet eder? İşin yöneticisi olan, sorumluluğu olan kimseler de hıyanet ederler.

Nasıl hıyanet eder?

Kendi işinin cinsine göre malı çalar, çırpar, satar, rüşvet alır vesaire çeşitli tarzda hıyanetler eder. Kendi işinin cinsine göre malı çalar, çırpar, satar, rüşvet alır vesaire çeşitli tarzda hıyanetler eder.

Bu bela neden oluyor? Allah'ın onlara göndermiş olduğu bir bela oluyor. Bu bela neden oluyor?

Allah'ın onlara göndermiş olduğu bir bela oluyor.

Ve's-savleti mine'l-adüvv. "Düşmandan da hücum gelir." Ve's-savleti mine'l-adüvv. "Düşmandan da hücum gelir."

Düşman saldırır, durup dururken pat diye düşman saldırır; oradan saldırır, buradan saldırır. Düşman saldırır, durup dururken pat diye düşman saldırır; oradan saldırır, buradan saldırır.

Neden? Allah onu düşmanla terbiye ediyor da ondan. Neden?

Allah onu düşmanla terbiye ediyor da ondan.

Bu hadîs-i şerîfi Hz. Ali Efendimiz nakletmiş. Bu hadîs-i şerîfi Hz. Ali Efendimiz nakletmiş. Hâkim'in Müstedrek'inde var, Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdevsi'nde kaydedilmiş. Hâkim'in Müstedrek'inde var, Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdevsi'nde kaydedilmiş.

Bu hadisten çıkacak ders nedir? Muhterem kardeşlerim! Bu hadisten çıkacak ders nedir?

Muhterem kardeşlerim!

Alimlere hürmet edeceğiz. Çünkü ilim rütbesi en yüksek rütbedir. Alimlere hürmet edeceğiz. Çünkü ilim rütbesi en yüksek rütbedir. Doğru söyleyene kızmayacağız, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmayacağız,Doğru söyleyene kızmayacağız, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmayacağız, bize nasihat edene, hakkı söyleyene teşekkür edeceğiz; "Allah razı olsun." diyeceğiz. bize nasihat edene, hakkı söyleyene teşekkür edeceğiz; "Allah razı olsun." diyeceğiz. Eğer aynı fikirde değilse güzelce fikrimizi söyleyeceğiz. Eğer aynı fikirde değilse güzelce fikrimizi söyleyeceğiz.

"Bak sen o kanaattesin ama benim bilgim şöyle, galiba sen o konuda yanılıyorsun." diye "Bak sen o kanaattesin ama benim bilgim şöyle, galiba sen o konuda yanılıyorsun." diye ikna edeceğiz ama haklıysa teşekkür edeceğiz. ikna edeceğiz ama haklıysa teşekkür edeceğiz.

Çarşının pazarın mamur kılınmasına değil, âhiretin mamur kılınmasına çalışacağız.Çarşının pazarın mamur kılınmasına değil, âhiretin mamur kılınmasına çalışacağız. Dünyanın değil âhiretin mamur kılınmasına çalışacağız.Dünyanın değil âhiretin mamur kılınmasına çalışacağız. Dünyada köşk yapmaya değil, âhirette köşk yapmaya çalışacağız.Dünyada köşk yapmaya değil, âhirette köşk yapmaya çalışacağız. Dünya kazancı sağlamaya değil, âhiret kazancı sağlamaya çalışacağız. Dünya kazancı sağlamaya değil, âhiret kazancı sağlamaya çalışacağız.

Bizim o taraftan, köyden birileri geldi. duymuşlar bizi, birisi havale etmiş, daha doğrusu; Bizim o taraftan, köyden birileri geldi. duymuşlar bizi, birisi havale etmiş, daha doğrusu;

"Bu işi yaparsa bizim hemşerilerden Esat hoca yapar." demiş. "Hocam, bizim köyümüz çok fakir." "Bu işi yaparsa bizim hemşerilerden Esat hoca yapar." demiş.

"Hocam, bizim köyümüz çok fakir."

"Evet." "Geliri yok." "Pekala." "Camimizi yapacağız, para yok, bize para lazım." "Evet."

"Geliri yok."

"Pekala."

"Camimizi yapacağız, para yok, bize para lazım."

Yaparsam ben yaparmışım. İnşaallah yaparız da, Allah'ın izniyle. Elhamdülillah ki bize müracaat etmiş, Yaparsam ben yaparmışım. İnşaallah yaparız da, Allah'ın izniyle. Elhamdülillah ki bize müracaat etmiş,

"Sizin köyde bir cami yapılmasının masrafı ne kadar?" dedim. "Sizin köyde bir cami yapılmasının masrafı ne kadar?" dedim.

Gittim, camiyi de gördüm, bir Cuma günü, şöyle gezdim. Gittim, camiyi de gördüm, bir Cuma günü, şöyle gezdim.

"Orada Cuma günü namaz kılınıyor mu?" dedim. "Kılınıyor." dediler. "Orada Cuma günü namaz kılınıyor mu?" dedim.

"Kılınıyor." dediler.

"Geleyim, orada kılayım." dedim. Gittim kapısı bağlı, namaz filan kılınmıyor."Geleyim, orada kılayım." dedim.

Gittim kapısı bağlı, namaz filan kılınmıyor.
Camiyi şöyle bir gezdim, bağını açtım, içeri girdim. Camiyi şöyle bir gezdim, bağını açtım, içeri girdim. Küçük bir şey, bunun yarısı kadar bir cami, kesme taştan yapılmış, üstü topraktan.Küçük bir şey, bunun yarısı kadar bir cami, kesme taştan yapılmış, üstü topraktan. Tabi tamir edilecek, yıkılacak, yeniden yapılacak. Ne kadar gider? Tabi tamir edilecek, yıkılacak, yeniden yapılacak.

Ne kadar gider?

Tahmin ettiğim yüz milyon filan, yüz değil yüz elli milyon olsun, iki yüz milyon olsun. Tahmin ettiğim yüz milyon filan, yüz değil yüz elli milyon olsun, iki yüz milyon olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Men benâ li'llâhi mesciden bena'llâhu lehû beyten fi'l-cenneti.Men benâ li'llâhi mesciden bena'llâhu lehû beyten fi'l-cenneti. "Allah rızası için bir mescit yapanı, Allah cennette bir köşk vererek taltif ediyor." "Allah rızası için bir mescit yapanı, Allah cennette bir köşk vererek taltif ediyor."

Cennete girecek, cennette de bir köşk sahibi olacak. Yapmaz mıyım? Cennete girecek, cennette de bir köşk sahibi olacak.

Yapmaz mıyım?

Evelallah koşturacağız, tabi şahsen de yapmak isterim. Şimdi ne yapacağız? Evelallah koşturacağız, tabi şahsen de yapmak isterim.

Şimdi ne yapacağız?

Âhireti imar etmeye çalışacağız. Dünyayı değil, ahireti kazanmaya çalışacağız. Âhireti imar etmeye çalışacağız. Dünyayı değil, ahireti kazanmaya çalışacağız.

Allah razı olsun, bir hacı amcamızı getirdiler, bak işte şu kadar tarlayı,Allah razı olsun, bir hacı amcamızı getirdiler, bak işte şu kadar tarlayı, şu kadar araziyi vakfımıza bağışladı. Allah kabul etsin. Bunu neden yapıyoruz? şu kadar araziyi vakfımıza bağışladı. Allah kabul etsin.

Bunu neden yapıyoruz?

Elimizden bir şey çıkıyor, mal çıkıyor. Allah rızası için, âhireti kazanmak için.Elimizden bir şey çıkıyor, mal çıkıyor. Allah rızası için, âhireti kazanmak için. İnsanın gözü dünyaya döndü mü sevmiyor, Allah başına çeşitli belalar musallat ediyor. İnsanın gözü dünyaya döndü mü sevmiyor, Allah başına çeşitli belalar musallat ediyor.

Âhirete döndü mü ne oluyor? Dünyalıktan da eksik kalmıyor.Âhirete döndü mü ne oluyor?

Dünyalıktan da eksik kalmıyor.
Yine dünyalık da oluyor; Allah veriyor. Yine dünyalık da oluyor; Allah veriyor.

Mesela dedelerimiz Allah yolunda yola çıkmışlar, savaşlara girmişler, ölmek, şehit olmak istemişler. Mesela dedelerimiz Allah yolunda yola çıkmışlar, savaşlara girmişler, ölmek, şehit olmak istemişler. Allah onlara bu koca kıtaları, diyarları vermiş, herkesin imrendiği, kıskandığı yerleri vermiş.Allah onlara bu koca kıtaları, diyarları vermiş, herkesin imrendiği, kıskandığı yerleri vermiş. "Al kulum!" Şu İstanbul'u parayla alabilir miyiz?"Al kulum!" Şu İstanbul'u parayla alabilir miyiz? Şu tarihi eserleri, bu güzel manzaralı yerleri, obaları, dağları, ormanları parayla alabilir miyiz?Şu tarihi eserleri, bu güzel manzaralı yerleri, obaları, dağları, ormanları parayla alabilir miyiz? Oradan yüz bin tane, kırk bin tane mücahit çıkmış. "Allah Allah!" diyerek saldırmışlar,Oradan yüz bin tane, kırk bin tane mücahit çıkmış. "Allah Allah!" diyerek saldırmışlar, çarpışmışlar, Allah bu koca diyarları vermiş, koca koca ülkeleri fethetmişiz.çarpışmışlar, Allah bu koca diyarları vermiş, koca koca ülkeleri fethetmişiz. Buradan ta Avusturya'ya kadar. Biraz aramızda ihtilaf çıkmasaymış Viyana'yı da alacakmışız,Buradan ta Avusturya'ya kadar. Biraz aramızda ihtilaf çıkmasaymış Viyana'yı da alacakmışız, Viyana ile muhasara etmişiz. Kahlenberg tepesinin üzerine sadrazam çadırını kurmuş,Viyana ile muhasara etmişiz. Kahlenberg tepesinin üzerine sadrazam çadırını kurmuş, Viyana ayaklarımızın altında, düşman görülüyor, surların etrafını çevirmişiz. Viyana ayaklarımızın altında, düşman görülüyor, surların etrafını çevirmişiz.

Bir ihtilaf çıkmış, Kırım askerleri darılmışlar, kırk bin kişi kalkmış, gitmiş. Bir ihtilaf çıkmış, Kırım askerleri darılmışlar, kırk bin kişi kalkmış, gitmiş. İhtilaf çıkmasaydı iş bitecekti iş. O gittikten sonra da düşman gelmiş, yenilmişler.İhtilaf çıkmasaydı iş bitecekti iş. O gittikten sonra da düşman gelmiş, yenilmişler. Budapeşte'yi filan her tarafı almışız, Belgrat'ı vesaireyi de. Viyana'da söz sahibi olmuşuz. Budapeşte'yi filan her tarafı almışız, Belgrat'ı vesaireyi de.

Viyana'da söz sahibi olmuşuz.
Bavyera'ya kadar gitmişiz, Essen taraflarında at oynatmışız. Allah'ın lütfuna bak.Bavyera'ya kadar gitmişiz, Essen taraflarında at oynatmışız. Allah'ın lütfuna bak. Sen "öleceğim" diyorsun, Allah yaşatıyor. "Ben dünya malı istemem." diyorsun, Allah mala gark ediyor.Sen "öleceğim" diyorsun, Allah yaşatıyor. "Ben dünya malı istemem." diyorsun, Allah mala gark ediyor. Allah'ın kanunu bu. "Mal isterim." diyorsun, "Ver, koyacağım, yiyeceğim." Allah'ın kanunu bu.

"Mal isterim." diyorsun, "Ver, koyacağım, yiyeceğim."

Hiçbir şey yedirmiyor Allah, hadi bakayım, köşk yapıyor, vallahi daha giremeden kapısındaHiçbir şey yedirmiyor Allah, hadi bakayım, köşk yapıyor, vallahi daha giremeden kapısında sekte-i kalpten ölüyor. Özene bezene köşkü yaptırmış, detayını unutmuşun hatırlayamayacağım amasekte-i kalpten ölüyor.

Özene bezene köşkü yaptırmış, detayını unutmuşun hatırlayamayacağım ama
milyarlar harcamış, bir güzel köşk yapmış, sekte-i kalpten gitmiş. İçine girmeyi Allah nasip etmemiş.milyarlar harcamış, bir güzel köşk yapmış, sekte-i kalpten gitmiş. İçine girmeyi Allah nasip etmemiş. Tamam, o mezarda hesabını verecek, mirasçılar burada keyif sürecek.Tamam, o mezarda hesabını verecek, mirasçılar burada keyif sürecek. İçine girmeyi Allah nasip etmedi, ibrete bak! Özene bezene köşkü yapmış, zaten hep böyle olur; İçine girmeyi Allah nasip etmedi, ibrete bak!

Özene bezene köşkü yapmış, zaten hep böyle olur;
"Nazar değer." falan derler, bir şey olur, içine girip bir rahat edemez insan. "Nazar değer." falan derler, bir şey olur, içine girip bir rahat edemez insan. İstemeyince Allah veriyor, isteyince alıyor. İstemeyince Allah veriyor, isteyince alıyor.

Sen; "Allah yolunda canımı vereceğim." diyorsun, Allah sana ömür veriyor. Sen; "Allah yolunda canımı vereceğim." diyorsun, Allah sana ömür veriyor. Bakıyorsun yüz yıl yaşıyor, yüz yirmi yıl yaşıyor. Bakıyorsun yüz yıl yaşıyor, yüz yirmi yıl yaşıyor.

"Mal istemem, dünya istemem; eksik olsun, fâni dünyayı istemem." diyenlere Allah fâni dünyayı veriyor. "Mal istemem, dünya istemem; eksik olsun, fâni dünyayı istemem." diyenlere Allah fâni dünyayı veriyor.

Haliçten çıkıyoruz, arkadaş anlattı: "Şu Topkapı sarayı..." dedi. Haliçten çıkıyoruz, arkadaş anlattı:

"Şu Topkapı sarayı..." dedi.

Sağ taraf, tamam, yeşillikler arasında, sade bir takım binalar.Sağ taraf, tamam, yeşillikler arasında, sade bir takım binalar. Şimdi adamların Boğaz içinde yaptırdığı köşkler gibi, onlardan çok daha mütevazı. Şimdi adamların Boğaz içinde yaptırdığı köşkler gibi, onlardan çok daha mütevazı. O Revan köşkü, Bağdat köşkü; bir oda, bir şey değil. Tek gözlü bir oda; gayet normal bir şey. O Revan köşkü, Bağdat köşkü; bir oda, bir şey değil. Tek gözlü bir oda; gayet normal bir şey.

"Bir zamanlar dünya buradan idare ediliyormuş, üç kıta buradan idare ediliyormuş,"Bir zamanlar dünya buradan idare ediliyormuş, üç kıta buradan idare ediliyormuş, bu Topkapı Sarayı'ndan. Şimdi Amerika'da Washington'da Beyaz Saray'dan idare ediliyor." dedi. bu Topkapı Sarayı'ndan. Şimdi Amerika'da Washington'da Beyaz Saray'dan idare ediliyor." dedi.

Sen Allah'a kulluk ederken, sen Allah'ın has mü'min kuluyken, dünya Topkapı sarayından idare ediliyordu. Sen Allah'a kulluk ederken, sen Allah'ın has mü'min kuluyken, dünya Topkapı sarayından idare ediliyordu. Sen dünya ehli olduğun zaman, ehl-i dünya olduğun zaman, Sen dünya ehli olduğun zaman, ehl-i dünya olduğun zaman, Allah yolundan döndüğün zaman, tam teslimiyetini kaybettiğin zaman, Allah her şeyi elinden alıyor.Allah yolundan döndüğün zaman, tam teslimiyetini kaybettiğin zaman, Allah her şeyi elinden alıyor. Tersine, - matematikte 'ters orantılı' derler, böyle bir kâide vardır, ters orantılı- Tersine, - matematikte 'ters orantılı' derler, böyle bir kâide vardır, ters orantılı- sen dünyaya kızdıkça dünya sana geliyor; sen dünyayı sevdikçe dünya senden kaçıyor. sen dünyaya kızdıkça dünya sana geliyor; sen dünyayı sevdikçe dünya senden kaçıyor.

Ayıkla pirincin taşını. İyi müslüman olmaktan başka çare yok. Ayıkla pirincin taşını.

İyi müslüman olmaktan başka çare yok.
Aldatamazsın ki Rabbü'l-âlemin içini de biliyor dışını da biliyor, Aldatamazsın ki Rabbü'l-âlemin içini de biliyor dışını da biliyor, aklını da biliyor fikrini de biliyor, geçmişini de biliyor geleceğini de biliyor.aklını da biliyor fikrini de biliyor, geçmişini de biliyor geleceğini de biliyor. Hücrenin ucunu da biliyor, her şeyini biliyor. Hücrenin ucunu da biliyor, her şeyini biliyor.

Onun için Allah'a karşı teslimiyet sahibi ol, samimi ol. Onun için Allah'a karşı teslimiyet sahibi ol, samimi ol.

"Yâ Rabbi! Ben sana iyi kulluk etmek istiyorum, senin rızanı kazanmak istiyorum, "Yâ Rabbi! Ben sana iyi kulluk etmek istiyorum, senin rızanı kazanmak istiyorum, senin sevdiğin bir kul olmak istiyorum. Hayat hayırlıysa beni yaşat,senin sevdiğin bir kul olmak istiyorum. Hayat hayırlıysa beni yaşat, ölmem gerekiyorsa yolunda öleyim, canım feda olsun, malım feda olsun, ömrüm feda olsun,ölmem gerekiyorsa yolunda öleyim, canım feda olsun, malım feda olsun, ömrüm feda olsun, işim feda olsun, çoluk çocuğum feda olsun, her şeyim feda olsun." işim feda olsun, çoluk çocuğum feda olsun, her şeyim feda olsun."

Diyebilir misin, yapabilir misin? İbrahim aleyhisselam senelerce bekledi, bekledi;Diyebilir misin, yapabilir misin?

İbrahim aleyhisselam senelerce bekledi, bekledi;
erkek evlat yok, hanımı da bekledi, dualar ettiler.erkek evlat yok, hanımı da bekledi, dualar ettiler. İsmail aleyhisselam gibi dünya güzeli bir evlat sahibi oldu. İsmail aleyhisselam gibi dünya güzeli bir evlat sahibi oldu. Büyüdü, aklı başında, beyaz yüzlü, pırıl pırıl nurânî, ileride peygamber olacak bir evlat.Büyüdü, aklı başında, beyaz yüzlü, pırıl pırıl nurânî, ileride peygamber olacak bir evlat. Pırıl pırıl bir evlat. Hadi bakalım; "Kes bunu, yâ İbrahim! Kes bu evladının kafasını, yâ İbrahim" Pırıl pırıl bir evlat.

Hadi bakalım; "Kes bunu, yâ İbrahim! Kes bu evladının kafasını, yâ İbrahim"

Kesebilir misin? Bu zamanın insanı dinden imandan çıkar. Kesebilir misin?

Bu zamanın insanı dinden imandan çıkar.
Böyle bir rüya görse raydan çıkar, duvara toslar; millet küt küt diye uçurumdan yuvarlanır. Böyle bir rüya görse raydan çıkar, duvara toslar; millet küt küt diye uçurumdan yuvarlanır.

İbrahim aleyhisselam aldı eline bıçağı, tuttu çocuğunun elinden, kesmeye götürüyor. İbrahim aleyhisselam aldı eline bıçağı, tuttu çocuğunun elinden, kesmeye götürüyor.

Kad saddakte'r-rü'yâ. "Yâ İbrahim! Sadakatini ispat ettin, rüyanı tasdik eyledin.Kad saddakte'r-rü'yâ. "Yâ İbrahim! Sadakatini ispat ettin, rüyanı tasdik eyledin. Tamam, sen benim Halîl'imsin. Sen beni gerçekten seven kulsun." diyeTamam, sen benim Halîl'imsin. Sen beni gerçekten seven kulsun." diye iltifata mazhar oldu İbrahim aleyhisselam. Yapabilir miyiz? iltifata mazhar oldu İbrahim aleyhisselam.

Yapabilir miyiz?

Ufacık bir şeyi bile yapamayız. Gidiyorsun bir hayır ver, bir yardım yap; Ufacık bir şeyi bile yapamayız. Gidiyorsun bir hayır ver, bir yardım yap;

"Vallahi param yok!" diyor. Yalancı, dünya kadar paran var senin! "Vallahi param yok!" diyor.

Yalancı, dünya kadar paran var senin!
Yalan söylüyor; "Sana verecek param yok." demek istiyor belki, bir ayağını kaldırıp söylüyor belki de. Yalan söylüyor; "Sana verecek param yok." demek istiyor belki, bir ayağını kaldırıp söylüyor belki de.

"Vallahi param yok." derse bir ayağını kaldırınca yemin câiz olur mu? "Vallahi param yok." derse bir ayağını kaldırınca yemin câiz olur mu?

Olmaz, muhterem kardeşlerim! Olmaz, muhterem kardeşlerim!

Yemin yemindir, yalan yalandır, bunun ayak kaldırması, indirmesi olmaz. Yemin yemindir, yalan yalandır, bunun ayak kaldırması, indirmesi olmaz.

Nereden çıkarmışlar bunu? Ayağını kaldırıp yemin ettin mi olur! Olmaz, olmaz! Nereden çıkarmışlar bunu?

Ayağını kaldırıp yemin ettin mi olur!

Olmaz, olmaz!
Estağfirullah el-azîm. Dini, her şeyi çığırından çıkardılar. Tam teslim olmaktan başka çaremiz yok. Estağfirullah el-azîm. Dini, her şeyi çığırından çıkardılar. Tam teslim olmaktan başka çaremiz yok.

Muhterem kardeşlerim! Dünyaya meyletmeyeceğiz, para pul hesabı yapmayacağız, Muhterem kardeşlerim!

Dünyaya meyletmeyeceğiz, para pul hesabı yapmayacağız,
ya aklı başında has müslüman olacağız ya da kendimiz biliriz.ya aklı başında has müslüman olacağız ya da kendimiz biliriz. İstersen ol, istersen olma; Allah'ın bize ihtiyacı yok. Bizim Rabbü'l-âlemîn'e sonsuz ihtiyacımız var.İstersen ol, istersen olma; Allah'ın bize ihtiyacı yok. Bizim Rabbü'l-âlemîn'e sonsuz ihtiyacımız var. Her anda ihtiyacımız var, her anda. Evet, bu böyle, İslâm'ı anladık mı? Her anda ihtiyacımız var, her anda.

Evet, bu böyle, İslâm'ı anladık mı?

Ey cami cemaati, İslâm'ı anladık mı? İslâm bu, "teslimiyet" demektir. Ey cami cemaati, İslâm'ı anladık mı?

İslâm bu, "teslimiyet" demektir.
Ya böyle müslüman oluruz ya da bizim Müslümanlığımıza Müslümanlık denmez, Ya böyle müslüman oluruz ya da bizim Müslümanlığımıza Müslümanlık denmez, İslâm'ın özü gitmiştir, sözü kalmıştır. Aslı gitmiştir, resmi kalmıştır. Çoğu insanda böyledir. İslâm'ın özü gitmiştir, sözü kalmıştır. Aslı gitmiştir, resmi kalmıştır. Çoğu insanda böyledir.

Bu günün insanlarının çoğunda İslâm'ın sadece resmi kalmıştır. Bu günün insanlarının çoğunda İslâm'ın sadece resmi kalmıştır.

Resim; gıdıklasan gıdıklanır mı? Resim gıdıklanmaz, canı yok. Çimdirsen acır mı? Resim; gıdıklasan gıdıklanır mı?

Resim gıdıklanmaz, canı yok.

Çimdirsen acır mı?
Ah vah eder mi? Etmez, resimdir canı yok. İşte böyle İslâm.Ah vah eder mi?

Etmez, resimdir canı yok. İşte böyle İslâm.
Bir İslâm var ama reaksiyonu yok. İslâm çiğneniyor, reaksiyon yok;Bir İslâm var ama reaksiyonu yok. İslâm çiğneniyor, reaksiyon yok; hücum ediliyor, reaksiyon yok. Müslümanlar muzdarip durumda, reaksiyon yok; hücum ediliyor, reaksiyon yok.

Müslümanlar muzdarip durumda, reaksiyon yok;
zalimler zulmediyor, reaksiyon yok. Hicran ediyor, alçaklar cirit atıyor; hiç! zalimler zulmediyor, reaksiyon yok. Hicran ediyor, alçaklar cirit atıyor; hiç!

Nerede müslümanların babayiğitliği? Müslümanların adaletlileri nerede?Nerede müslümanların babayiğitliği? Müslümanların adaletlileri nerede? Müslümanların tok sözlüleri nerede? Müslümanların adaletlileri yok. Neden? Müslümanların tok sözlüleri nerede?

Müslümanların adaletlileri yok.

Neden?

Müslümanlığın resmi kalmış. Resim, Kâbe-i Müşerrefenin resmi; resmi başka, kendisi başka. Müslümanlığın resmi kalmış. Resim, Kâbe-i Müşerrefenin resmi; resmi başka, kendisi başka.

Resmi kalmış bizde, kalbimizde bir resmi var, müslümanız. Resmi kalmış bizde, kalbimizde bir resmi var, müslümanız. Ne karımız müslüman, ne çocuğumuz müslüman, ne kendimiz müslüman; kâmil mânada. Ne karımız müslüman, ne çocuğumuz müslüman, ne kendimiz müslüman; kâmil mânada.

Kadının örtünmesi öyle Allah'lık, kız başka türlü, hele bir de okutuyoruz, karşımıza dikiliyorlar;Kadının örtünmesi öyle Allah'lık, kız başka türlü, hele bir de okutuyoruz, karşımıza dikiliyorlar; ana baba da o kadar okumamışsa, çocuklar büyüklere meydan okuyor. ana baba da o kadar okumamışsa, çocuklar büyüklere meydan okuyor.

"Ben üniversite bitirdim, hukuku bitirdim, mimar oldum, doktor oldum, bilmem ne oldum..." "Ben üniversite bitirdim, hukuku bitirdim, mimar oldum, doktor oldum, bilmem ne oldum..."

Sizin yolunuz yanlış da, işte dünya var da, Amerika, Avrupa var da, işte orada şöyle deniliyor da, Sizin yolunuz yanlış da, işte dünya var da, Amerika, Avrupa var da, işte orada şöyle deniliyor da, işte böyle deniliyor da. Bir sürü maval öğrenmiş, onları sıralıyor.işte böyle deniliyor da. Bir sürü maval öğrenmiş, onları sıralıyor. Artık analar babalar çenede onunla yarış yapamıyor. Bir şey de diyemiyor. Neden? Artık analar babalar çenede onunla yarış yapamıyor. Bir şey de diyemiyor.

Neden?

Okuttu evladını bir kere, bitti, tamam. Şimdi sözler onlarda. Sen bilmezsin. Okuttu evladını bir kere, bitti, tamam. Şimdi sözler onlarda. Sen bilmezsin.

"Düğün illa balolu olacak, kadın erkek karmaşık olacak, gelin güveye sarılacak, "Düğün illa balolu olacak, kadın erkek karmaşık olacak, gelin güveye sarılacak, duvağını herkesin gözü önünde açacak, şap diye öpecek." Olur mu? Var mı böyle şey? duvağını herkesin gözü önünde açacak, şap diye öpecek."

Olur mu? Var mı böyle şey?

Bizim eski düğünlerimizde, gelin anasının evinden çıkarken, allı duvağı üstünde örtülü olurdu,Bizim eski düğünlerimizde, gelin anasının evinden çıkarken, allı duvağı üstünde örtülü olurdu, yüzü filan görünmezdi, giyimli kuşamlı, allı duvağı da yüzünde örtülü,yüzü filan görünmezdi, giyimli kuşamlı, allı duvağı da yüzünde örtülü, tül değil pullu, parlayan al renkli bir şey. Görünmez. İçeride kim var? tül değil pullu, parlayan al renkli bir şey.

Görünmez. İçeride kim var?
Cadaloz mu, çirkin mi, sarışın mı, esmer mi? Gelinin nasıl olduğunu hiç bilemezsin. Cadaloz mu, çirkin mi, sarışın mı, esmer mi? Gelinin nasıl olduğunu hiç bilemezsin. Atın üstüne bindiği sırada, bir de kapıdan çıkarken, iki tarafa çarşaf gererler, kimse görmesin. Atın üstüne bindiği sırada, bir de kapıdan çıkarken, iki tarafa çarşaf gererler, kimse görmesin.

"Bunun nesini göreceğim?" Sadece atı görecek ama eskiden onu bile göstermezlerdi. "Bunun nesini göreceğim?"

Sadece atı görecek ama eskiden onu bile göstermezlerdi.

Kadınlar eskiden çamaşırlarını meydana asmazlardı.Kadınlar eskiden çamaşırlarını meydana asmazlardı. Bu külot, bu sütyen, bu bilmem ne, şimdi hepsi ipte asılmış, olmaz ki. Olmaz! Bu külot, bu sütyen, bu bilmem ne, şimdi hepsi ipte asılmış, olmaz ki.

Olmaz!
"Edep" diye bir şey var. Bu eskilerde vardı. Kadının çamaşırını dışarıda göremezdin."Edep" diye bir şey var. Bu eskilerde vardı. Kadının çamaşırını dışarıda göremezdin. Şimdi her şey unutuldu, Batı'dan âdetler geldi. "Deniz kenarında insanlar yüzüyor; giyimli." Şimdi her şey unutuldu, Batı'dan âdetler geldi.

"Deniz kenarında insanlar yüzüyor; giyimli."

Yemin et, bakalım. "Vallahi giyimli." Yemin et, bakalım.

"Vallahi giyimli."

Şu kadar, küçücük şey örtünmüş, üstten bir karış boyunda, incir yaprağından küçük; giyinmiş!" Şu kadar, küçücük şey örtünmüş, üstten bir karış boyunda, incir yaprağından küçük; giyinmiş!"

Giyim değil bu, alay etmek, giyimle alay etmek. Giyim değil bu, alay etmek, giyimle alay etmek. Ön tarafına birazcık bir şey, arka tarafına biraz bir şey, eti meydanda, budu meydanda,Ön tarafına birazcık bir şey, arka tarafına biraz bir şey, eti meydanda, budu meydanda, her âzâsı meydanda; bu giyim değil ki! Sahabe-i Kiram'dan bir kimse çıksaydı, her âzâsı meydanda; bu giyim değil ki!

Sahabe-i Kiram'dan bir kimse çıksaydı,
mesela Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri mübarek asasıyla çıksaydı, ne yapardı? mesela Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri mübarek asasıyla çıksaydı, ne yapardı?

Sopayla kovalardı. Bu giyim değil ki. Sopayla kovalardı. Bu giyim değil ki.

Eskiden pehlivanlar güreşirmiş; göbeğinden dizinin altına kadar kıyafet giyerlermiş. Eskiden pehlivanlar güreşirmiş; göbeğinden dizinin altına kadar kıyafet giyerlermiş. Spor yapıyor ama göbeğinden dizinin altına kadar kapalı, göstermiyor; çünkü dinimiz öyle demiş. Spor yapıyor ama göbeğinden dizinin altına kadar kapalı, göstermiyor; çünkü dinimiz öyle demiş.

"Erkeğin dizinden göbeğine kadar olan kısmı namahremdir." demiş; görünmeyecek. Tamam. "Erkeğin dizinden göbeğine kadar olan kısmı namahremdir." demiş; görünmeyecek. Tamam.

Kadının elleri, yüzü ve ayakları hariç her tarafı örtünecek, muhterem kardeşlerim! Kadının elleri, yüzü ve ayakları hariç her tarafı örtünecek, muhterem kardeşlerim!

Şimdi bizim kadınlarımız örtünüyor mu? Hayır. Neden? Ayakları meydanda. Şimdi bizim kadınlarımız örtünüyor mu?

Hayır.

Neden?

Ayakları meydanda.

"Naylon çorap giyiyorum hocam." Naylon çorap örtü değil ki."Naylon çorap giyiyorum hocam."

Naylon çorap örtü değil ki.
Naylon çorap bozuk cildi daha güzel gösteriyor. Kimi kandırıyorsun? Naylon çorap bozuk cildi daha güzel gösteriyor.

Kimi kandırıyorsun?

Naylon çorap örtü değil ki. Sadece ayakların bileğinden aşağısı, elin bileğinden ön tarafı, yüzün; Naylon çorap örtü değil ki. Sadece ayakların bileğinden aşağısı, elin bileğinden ön tarafı, yüzün; öbür tarafların kapalı olacak. Bu ölçülere göre kapalı kaç tane kadın var? öbür tarafların kapalı olacak.

Bu ölçülere göre kapalı kaç tane kadın var?

Cami cemaati herkes kendi hanımını, kızını düşünsün.Cami cemaati herkes kendi hanımını, kızını düşünsün. Kızlarımıza bakıyoruz, torunlarımıza bakıyoruz Kız maşaallah "hava sıcak" diye,Kızlarımıza bakıyoruz, torunlarımıza bakıyoruz Kız maşaallah "hava sıcak" diye, japone kol kiymiş, göğüs açık, etekler dizde. Ne oluyor? Bunların İslâm'la ilgisi yok.japone kol kiymiş, göğüs açık, etekler dizde.

Ne oluyor?

Bunların İslâm'la ilgisi yok.
İslâm olunca İslâm'ın kendine has kıyafeti var, İslâm'ın kendine mahsus örf ve âdeti var,İslâm olunca İslâm'ın kendine has kıyafeti var, İslâm'ın kendine mahsus örf ve âdeti var, müslümanın kendine has giyimi var; ne güzel! Bir kardeşimiz dedi ki; müslümanın kendine has giyimi var; ne güzel!

Bir kardeşimiz dedi ki;

"Ben müslümanca bir düğün yapmak istiyorum, bu düğün hususunda sizinle istişare yapmak istiyorum." "Ben müslümanca bir düğün yapmak istiyorum, bu düğün hususunda sizinle istişare yapmak istiyorum."

Ne güzel! "İslâmî bir düğün yapmak istiyorum." dedi. Bunlar İslâm'da var. Nasıl olmasın? Ne güzel! "İslâmî bir düğün yapmak istiyorum." dedi.

Bunlar İslâm'da var. Nasıl olmasın?
Ne güzel, bak! "İslâm'a göre bir düğün yapmak istiyorum." dedi, Ne güzel, bak! "İslâm'a göre bir düğün yapmak istiyorum." dedi,

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah bizi kendisine tam teslim olanlardan eylesin,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah bizi kendisine tam teslim olanlardan eylesin,
sahte müslüman etmesin, içimizde iman tabii olsun, Müslümanlık sağlam olsun, sahte müslüman etmesin, içimizde iman tabii olsun, Müslümanlık sağlam olsun, Müslümanlığın özü içimizden gidip de içimizde resmi kalmasın, şekli kalmasın. Müslümanlığın özü içimizden gidip de içimizde resmi kalmasın, şekli kalmasın.

Bazı arkadaşlarımız müslüman kardeşlerle muamele yapıyor da Bazı arkadaşlarımız müslüman kardeşlerle muamele yapıyor da gelip bana şikâyet ediyorlar; üzülüyorum. "Hocam, sözünde durmuyor, ahdine sâdık değil,gelip bana şikâyet ediyorlar; üzülüyorum.

"Hocam, sözünde durmuyor, ahdine sâdık değil,
vaadine sâdık değil, randevusuna sâdık değil, borcuna sâdık değil; ödemez!" vaadine sâdık değil, randevusuna sâdık değil, borcuna sâdık değil; ödemez!"

Bu ne biçim Müslümanlık? Hacca gitmekle bu iş bitmiyor ki,Bu ne biçim Müslümanlık?

Hacca gitmekle bu iş bitmiyor ki,
sakal bırakmakla bitmiyor ki, cübbe giymekle bitmiyor ki, sarık sarmakla bitmiyor ki... sakal bırakmakla bitmiyor ki, cübbe giymekle bitmiyor ki, sarık sarmakla bitmiyor ki...

Müslümanca yaşamı olacak, müslümanca muamelesi olacak. Müslümanca yaşamı olacak, müslümanca muamelesi olacak. Allah'a teslim olan insanın her şeyi müslümanca olacak. Bizim müslümanca değil!Allah'a teslim olan insanın her şeyi müslümanca olacak. Bizim müslümanca değil! Derece derece senin, benim, torunlarımızın ve başkalarının müslümanca değil! Derece derece senin, benim, torunlarımızın ve başkalarının müslümanca değil!

Ya hepimiz Allah'a tam teslim oluruz, Allah'ın tam kulu oluruzYa hepimiz Allah'a tam teslim oluruz, Allah'ın tam kulu oluruz ya da tam kulu olmamanın, tam teslim olmamanın hem dünyada hem âhirette cezaları vardır.ya da tam kulu olmamanın, tam teslim olmamanın hem dünyada hem âhirette cezaları vardır. Allah korusun. Bak düşmanın bile hücumu, galebesi bizim kusurumuzdan oluyor. Allah korusun.

Bak düşmanın bile hücumu, galebesi bizim kusurumuzdan oluyor.

Sen misin dünyaya meyleden, sen misin ticaretin peşine düşen, sen misin ulemana kızan?Sen misin dünyaya meyleden, sen misin ticaretin peşine düşen, sen misin ulemana kızan? Al sana zalim vali, al sana zalim idareci, al sana zalim müdür, al sana düşman,Al sana zalim vali, al sana zalim idareci, al sana zalim müdür, al sana düşman, al sana kıtlık, al sana ceza, al sana bela! Neden geliyor bunlar? Allah'tan geliyor. al sana kıtlık, al sana ceza, al sana bela!

Neden geliyor bunlar?

Allah'tan geliyor.

Niçin geliyor? Senin kusurundan dolayı Allah seni cezalandırıyor da ondan. Niçin geliyor?

Senin kusurundan dolayı Allah seni cezalandırıyor da ondan.

Allah'ın iyi bir kulu elini açtığı zaman, yağmur duasına çıktığı zaman şakır şakır yağmur yağıyor. Allah'ın iyi bir kulu elini açtığı zaman, yağmur duasına çıktığı zaman şakır şakır yağmur yağıyor. Medine'de Mekke'de namaz kılıyorduk; "Bu imam, iyi bir imam." dedi arkadaşımız. Medine'de Mekke'de namaz kılıyorduk;

"Bu imam, iyi bir imam." dedi arkadaşımız.

"Geçenlerde burada uzun zaman yağmur yağmadı, çok kuraklık oldu, topraklar çatladı, "Geçenlerde burada uzun zaman yağmur yağmadı, çok kuraklık oldu, topraklar çatladı, hakikaten, bayağı tehlikeli boyutlara ulaştı. Onun üzerine burada yağmur duası yapıldı. hakikaten, bayağı tehlikeli boyutlara ulaştı. Onun üzerine burada yağmur duası yapıldı. Bu zât elini açtı, ağlayarak bir dua etti, gökyüzü masmavi iken bulutlar belirdi;Bu zât elini açtı, ağlayarak bir dua etti, gökyüzü masmavi iken bulutlar belirdi; şakır şakır, şakır şakır yağmur yağdı." dedi. Bak Allah sevdiği kulunun duasını nasıl kabul ediyor. şakır şakır, şakır şakır yağmur yağdı." dedi.

Bak Allah sevdiği kulunun duasını nasıl kabul ediyor.

Musa aleyhisselam'ı Firavun'dan nasıl kurtardı, İbrahim aleyhisselam'ı nasıl ateşte yaktırmadı,Musa aleyhisselam'ı Firavun'dan nasıl kurtardı, İbrahim aleyhisselam'ı nasıl ateşte yaktırmadı, sevgili kulu, Peygamberi'ni nasıl öldürmeye gelen insanların arasından geçirtti de göstermedi,sevgili kulu, Peygamberi'ni nasıl öldürmeye gelen insanların arasından geçirtti de göstermedi, nasıl muzaffer etti? Bizde Allah'ın sevgili kulu olsak Allah yardım edecek. nasıl muzaffer etti?

Bizde Allah'ın sevgili kulu olsak Allah yardım edecek.
Allah'a tam teslim olsak her işimiz hayır olacak, iyi olacak. Allah'a tam teslim olsak her işimiz hayır olacak, iyi olacak. İster hayır olsun, ister şer olsun, her ne olursa olsun, biz iyi müslüman olmalıyız. İster hayır olsun, ister şer olsun, her ne olursa olsun, biz iyi müslüman olmalıyız.

Hastalık, sağlık hep insan için, zenginlik fakirlik insan için, darlık bolluk insan için,Hastalık, sağlık hep insan için, zenginlik fakirlik insan için, darlık bolluk insan için, üzüntü sevinç insan için; bunlar imtihan, bunlara sabredeceğiz.üzüntü sevinç insan için; bunlar imtihan, bunlara sabredeceğiz. Bunlara üzülmeyeceğiz, bunlardan dolayı kızmayacağız, bunlardan dolayı raydan çıkmayacağız. Bunlara üzülmeyeceğiz, bunlardan dolayı kızmayacağız, bunlardan dolayı raydan çıkmayacağız.

Adam diyor ki; "Öyle sinirleniyorum, öyle sinirleniyorum ki dinden imandan çıkacağım geliyor." Adam diyor ki;

"Öyle sinirleniyorum, öyle sinirleniyorum ki dinden imandan çıkacağım geliyor."

Din, iman öyle ikide birde sataşacak bir şey mi? Al ver, giy çıkar, böyle bir şey olur mu?Din, iman öyle ikide birde sataşacak bir şey mi? Al ver, giy çıkar, böyle bir şey olur mu? İnsan bir mü'min oldu mu, bir mü'min olur; o kadar. İnsan bir mü'min oldu mu, bir mü'min olur; o kadar.

Fıkrası var ya, bizim dervişlerden birisi, mevlevîye sormuş: "Siz ne yaparsınız?" Fıkrası var ya, bizim dervişlerden birisi, mevlevîye sormuş:

"Siz ne yaparsınız?"

"Biz Allah deriz, döneriz." Demiş. O da ona sormuş: "Siz ne yaparsınız?" "Biz Allah deriz, döneriz." Demiş.

O da ona sormuş:

"Siz ne yaparsınız?"

Biz de Allah deriz, dururuz demiş. Biz de Allah deriz, dururuz demiş.

İnsan bir mü'min oldu mu, ondan sonra sapasağlam durması lazım. İnsan bir mü'min oldu mu, ondan sonra sapasağlam durması lazım. Ama işte o, iyi mü'min olunca oluyor. İyi mü'min olmak lazım. Ama işte o, iyi mü'min olunca oluyor. İyi mü'min olmak lazım.

Haram yiyici olmayın, muhterem kardeşlerim! İşin öbür tarafını söyleyeyim ben.Haram yiyici olmayın, muhterem kardeşlerim!

İşin öbür tarafını söyleyeyim ben.
Haram lokma yediniz mi isteseniz de olamazsınız. Haram lokma yediniz mi isteseniz de olamazsınız.

"Hocam, istiyorum istiyorum bir türlü olmuyor. Basıyorum kayıyorum, basıyorum kayıyorum." "Hocam, istiyorum istiyorum bir türlü olmuyor. Basıyorum kayıyorum, basıyorum kayıyorum."

Lokma haram olduğundan. Lokmaya haram karışmaya başladı mı raydan çıkmaya başlarsın. Lokma haram olduğundan. Lokmaya haram karışmaya başladı mı raydan çıkmaya başlarsın.

İyi bir derviş, camiye geliyordu gidiyordu, iyi bir hâli vardı, sevaplı işler yapıyordu; İyi bir derviş, camiye geliyordu gidiyordu, iyi bir hâli vardı, sevaplı işler yapıyordu; şimdi hepsini bıraktı. Sakalı kesti, keyifte, zevkte, sefada, belasını buluyor. Neden? şimdi hepsini bıraktı. Sakalı kesti, keyifte, zevkte, sefada, belasını buluyor.

Neden?

Haram yedi de ondan. Haram yedi mi hemen gider. Haramdan kendinizi koruyun. Haram yedi de ondan.

Haram yedi mi hemen gider. Haramdan kendinizi koruyun.

Sözünüze dikkat edin; insan bir sözden cehenneme yuvarlanır. Sözünüze dikkat edin; insan bir sözden cehenneme yuvarlanır. Bir edepsizce söz söyler, bir yanlış söz söyler,Bir edepsizce söz söyler, bir yanlış söz söyler, bir imandan çıkarıcı küfre götüren söz söyler, ondan sonra; bir imandan çıkarıcı küfre götüren söz söyler, ondan sonra;

"Ben ne yaptım da bana bu belalar geliyor?" deri sebebini anlayamaz. "Ben ne yaptım da bana bu belalar geliyor?" deri sebebini anlayamaz.

Siz Allah'a karşı güzel kulluk ederseniz her halde dünya ve âhiretin hayırlarına erersiniz. Siz Allah'a karşı güzel kulluk ederseniz her halde dünya ve âhiretin hayırlarına erersiniz.

İbrahim b. Ethem rahmetullahi aleyh, kaddessallahu sırrahu -çok seviyorum- İbrahim b. Ethem rahmetullahi aleyh, kaddessallahu sırrahu -çok seviyorum- Belh padişahıymış ya, onu yağmur duasına çağırmışlar. Belh padişahıymış ya, onu yağmur duasına çağırmışlar.

"Gel yâ İbrahim, sen de dua et. Salihlerden bir kimsesin, yağmur yağmıyor, sen de dua et." "Gel yâ İbrahim, sen de dua et. Salihlerden bir kimsesin, yağmur yağmıyor, sen de dua et."

Şöyle bakmış onlara, davetlerine hiç aldırmamış. Cevabı çok hoşuma gidiyor: Şöyle bakmış onlara, davetlerine hiç aldırmamış. Cevabı çok hoşuma gidiyor:

Ekîmû bi-ubûdiyyetiküm ve innehû a'lemü bi-rubûbiyetih demiş. Ne demek? Ekîmû bi-ubûdiyyetiküm ve innehû a'lemü bi-rubûbiyetih demiş.

Ne demek?

"Siz kulluğunuzu doğru yapın, O Rabliğini bilir." demiş. Cevabın güzelliğine bak. "Siz kulluğunuzu doğru yapın, O Rabliğini bilir." demiş.

Cevabın güzelliğine bak.
Siz kulluğunuzu güzel yapın, siz Allah'ın iyi kulu olun, isterseniz yağmur duasına çıkmayın.Siz kulluğunuzu güzel yapın, siz Allah'ın iyi kulu olun, isterseniz yağmur duasına çıkmayın. O Rabliğini bilir. O Rabliğini bilir.

Sizin suya ihtiyacınızın olduğunu görmüyor mu? Sizin suya ihtiyacınızın olduğunu görmüyor mu?

Bedir harbinde İslâm ordusu susuz tarafta kaldı; yağmur yağdırmadı mı?Bedir harbinde İslâm ordusu susuz tarafta kaldı; yağmur yağdırmadı mı? Şakır şakır yağdırmadı mı? Abdestlerini almadılar mı? Hayvanlarını sulamadılar mı?Şakır şakır yağdırmadı mı? Abdestlerini almadılar mı? Hayvanlarını sulamadılar mı? İhtiyaçlarını gidermediler mi? Neden? İhtiyaçlarını gidermediler mi?

Neden?

Allah sevdiği kula yardım eder de ondan. "Siz kulluğunuzu güzel yapın; O Rabliğini bilir." demiş. Allah sevdiği kula yardım eder de ondan. "Siz kulluğunuzu güzel yapın; O Rabliğini bilir." demiş.

Ne güzel cevap! O Rabliğini bilir. Size nerede, nasıl yardım edeceğini O bilir.Ne güzel cevap!

O Rabliğini bilir. Size nerede, nasıl yardım edeceğini O bilir.
İstemezseniz bile verir, istemeden verir. İstemezseniz bile verir, istemeden verir.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e dünyayı teklif etmiş, padişahlığı teklif etmiş,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e dünyayı teklif etmiş, padişahlığı teklif etmiş, Mekke'nin, Medine'nin dağlarının altın yapılmasını teklif etmiş.Mekke'nin, Medine'nin dağlarının altın yapılmasını teklif etmiş. Cebrail aleyhisselam gelmiş, söylemiş; "İstemem." diyor. Cebrail aleyhisselam gelmiş, söylemiş; "İstemem." diyor.

İstemediği halde, Allahu Teâlâ hazretleri Mekke'nin fütûhâtını verdi.İstemediği halde, Allahu Teâlâ hazretleri Mekke'nin fütûhâtını verdi. Cezîretü'l-Arab'ın fütûhâtını nasip etti.Cezîretü'l-Arab'ın fütûhâtını nasip etti. Suriye'ye doğru fütûhâtı nasip etti, nice nice fütûhât ve füyûzat ihsan eyledi. Suriye'ye doğru fütûhâtı nasip etti, nice nice fütûhât ve füyûzat ihsan eyledi.

Fâtiha-ı şerife mea'l-Besmele. Fâtiha-ı şerife mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2