Namaz Vakitleri

28 Zilhicce 1445
04 Temmuz 2024
İmsak
03:31
Güneş
05:30
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Alimin Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Rebîü'l-Âhir 1408 / 30.11.1987
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

el-Hamdülillahi rabbil âlemîn Vessalatü vesselamü alâ seyyidil evveline vel ahirin el-Hamdülillahi rabbil âlemîn Vessalatü vesselamü alâ seyyidil evveline vel ahirin senedina ve mededina Muhammed'in ve alâ âlihî ecmain ve men tebihu bi ihsânin ila yevmin din. senedina ve mededina Muhammed'in ve alâ âlihî ecmain ve men tebihu bi ihsânin ila yevmin din.

Muhterem kardeşlerim! Allah'ın selamı rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramıMuhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı
dünyada ve âhirette cümlenize nasip ve müyesser olsun.dünyada ve âhirette cümlenize nasip ve müyesser olsun. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri ibadetlerimizi, taatlerimizi kabul eylesin.Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri ibadetlerimizi, taatlerimizi kabul eylesin. Şu akşam ezanından itibaren başlamış olan Cuma günü sayılan şu vakitlerimizi şu mübarek Recep ayının Şu akşam ezanından itibaren başlamış olan Cuma günü sayılan şu vakitlerimizi şu mübarek Recep ayının mübarek Cuma gecesini hepimiz hakkında feyiz ve bereket, mânevî kazanç ve sevap zamanı eylesin. mübarek Cuma gecesini hepimiz hakkında feyiz ve bereket, mânevî kazanç ve sevap zamanı eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyup dinleyip izah edipPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyup dinleyip izah edip tefeyyüz eylemek üzere yatsı namazımızın ezan vaktine kadar zamanımızı ilimle meşgul olarak,tefeyyüz eylemek üzere yatsı namazımızın ezan vaktine kadar zamanımızı ilimle meşgul olarak, en sevaplı bir iş olan ilimle meşgul olarak değerlendirmek istiyoruz. Zikretsek, sevap.en sevaplı bir iş olan ilimle meşgul olarak değerlendirmek istiyoruz. Zikretsek, sevap. Namaz kılsak, sevap. Her şey sevap, fakat ilim hepsinden sevap olduğu için biz de ilimle meşgul olalım. Namaz kılsak, sevap. Her şey sevap, fakat ilim hepsinden sevap olduğu için biz de ilimle meşgul olalım. Sevabımız çok olsun şu mübarek Cuma gecesinde. Perşembe bitmiş sayılıyor İslâmî örfe göre.Sevabımız çok olsun şu mübarek Cuma gecesinde. Perşembe bitmiş sayılıyor İslâmî örfe göre. Ezan okundu mu perşembe bitti cuma başladı. Şimdi cumanın içindeyiz.Ezan okundu mu perşembe bitti cuma başladı. Şimdi cumanın içindeyiz. Cumanın gecesi sayılıyor bu gece.Cumanın gecesi sayılıyor bu gece. Her ne kadar modern takvime göre henüz 12'de bitecekse deHer ne kadar modern takvime göre henüz 12'de bitecekse de bizim İslâmî takvime göre akşam ezanıyla beraber bitti. bizim İslâmî takvime göre akşam ezanıyla beraber bitti.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki:

Fadlü'l-âlimi 'ale'l-âbidi ke-fadlî 'alâ ednâküm inna'llahe azze ve celleFadlü'l-âlimi 'ale'l-âbidi ke-fadlî 'alâ ednâküm inna'llahe azze ve celle ve-melâiketehû ve-ehle's-semâvâti ve'l-aradîne hattâ'n-memlete fî-cuhrihâve-melâiketehû ve-ehle's-semâvâti ve'l-aradîne hattâ'n-memlete fî-cuhrihâ ve-hatte'l-hûte le-yusallûne 'alâ mu'allimi'n-nâsi'l-hayra. ve-hatte'l-hûte le-yusallûne 'alâ mu'allimi'n-nâsi'l-hayra.

Şu hadîs-i şerîfin güzelliğine bakın. Müjdenin büyüklüğüne bakın.Şu hadîs-i şerîfin güzelliğine bakın. Müjdenin büyüklüğüne bakın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki: Tirmizî rivayet etmiş. Tirmizî de kimdir? Büyük hadis alimlerinden birisidir.Tirmizî rivayet etmiş. Tirmizî de kimdir? Büyük hadis alimlerinden birisidir. Altı tane meşhur hadis kitabı var.Onlardan birisini yazmış bir zâttır bu Tirmizî. Türk diyarıdır Tirmiz.Altı tane meşhur hadis kitabı var.Onlardan birisini yazmış bir zâttır bu Tirmizî. Türk diyarıdır Tirmiz. Yani bizim Semerkand'ın ötesinde Türkistan diyarıdır. Mübarekler çok hizmet etmişler dinimize.Yani bizim Semerkand'ın ötesinde Türkistan diyarıdır. Mübarekler çok hizmet etmişler dinimize. Allah bize de aynı hizmetleri yapmayı nasip eylesin. Bu hadîs-i şerîfte diyor ki Peygamber efendimiz: Allah bize de aynı hizmetleri yapmayı nasip eylesin. Bu hadîs-i şerîfte diyor ki Peygamber efendimiz:

Fadlü'l-âlimi 'ale'l-âbidi ke-fadlî 'alâ ednâküm. Alimin mü'min olup da ibadet eden kimseye olan üstünlüğü.Fadlü'l-âlimi 'ale'l-âbidi ke-fadlî 'alâ ednâküm. Alimin mü'min olup da ibadet eden kimseye olan üstünlüğü. Dikkat edin. Birisi alim. Birisi de ilmi yok ama namaz kılıyor, tesbih çekiyor vesaire. İbadet ehli âbid. Dikkat edin. Birisi alim. Birisi de ilmi yok ama namaz kılıyor, tesbih çekiyor vesaire. İbadet ehli âbid.

Alimin âbid üzerine üstünlüğü benim sizin en aşağınıza olan üstünlüğünüz kadar, diyor Peygamber Efendimiz.Alimin âbid üzerine üstünlüğü benim sizin en aşağınıza olan üstünlüğünüz kadar, diyor Peygamber Efendimiz. Bir yerde Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem öteki yerde de ibadet eden sahabeninBir yerde Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem öteki yerde de ibadet eden sahabenin en aşağı dereceli olan birisi. en aşağı dereceli olan birisi. Nerde o, nerde ötekisi? İkisi de mü'min ama birisi Peygamber Efendimiz seyyidül evveline vel ahirin.Nerde o, nerde ötekisi? İkisi de mü'min ama birisi Peygamber Efendimiz seyyidül evveline vel ahirin. Allah şefaatine nail etsin. Gelmiş gelecek bütün insanların hatta bütün mahlukatın en üstünü. Allah şefaatine nail etsin. Gelmiş gelecek bütün insanların hatta bütün mahlukatın en üstünü.

Eşrefü'l-mahlukât kimdir? Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem. Eşrefü'l-mahlukât kimdir? Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem.



Seyyidü'l evveline vel âhirîn kimdir? Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem Seyyidü'l evveline vel âhirîn kimdir? Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem



Dünya ve âhiretin efendisi.Dünya ve âhiretin efendisi. Makâm-ı Mahmûd'a çıkacak olan ve başka hiçbir kimseye nasip olmayacak Makâm-ı Mahmûd'a çıkacak olan ve başka hiçbir kimseye nasip olmayacak en yüksek dereceleri kazanacak şahıs. O nerde? Ümmetinden en aşağı olan kul nerde?en yüksek dereceleri kazanacak şahıs. O nerde? Ümmetinden en aşağı olan kul nerde? Alimin âbide olan üstünlüğü bu kadar. Bu neyi gösterir?Alimin âbide olan üstünlüğü bu kadar.

Bu neyi gösterir?
Hepimizin ilme gayret etmemiz gerektiğini gösterir.Hepimizin ilme gayret etmemiz gerektiğini gösterir. Onun için biz de bak yatsıya on onbeş dakika vakit var.Onun için biz de bak yatsıya on onbeş dakika vakit var. Hiç olmazsa biraz hadis okuyalım ilmimiz artsın diye ilimle meşgul oluyoruz. Hiç olmazsa biraz hadis okuyalım ilmimiz artsın diye ilimle meşgul oluyoruz.

Peygamber Efendimiz Mescid-i Saadet'ine girmiş. Bir tarafta halka olmuşlar.Peygamber Efendimiz Mescid-i Saadet'ine girmiş. Bir tarafta halka olmuşlar. Tesbih çekiyorlarmış zikrediyorlarmış. Bir tarafta ilim öğreniliyormuş.Tesbih çekiyorlarmış zikrediyorlarmış. Bir tarafta ilim öğreniliyormuş. Ben de Peygamber olarak öğretmen sayılırım, muallim sayılırım diye gitmiş ilim öğrenenlerin yanına oturmuş.Ben de Peygamber olarak öğretmen sayılırım, muallim sayılırım diye gitmiş ilim öğrenenlerin yanına oturmuş. O da sevap. O sevap değil diyemeyiz. O da sevap ama ilim daha çok sevaplı.O da sevap.

O sevap değil diyemeyiz. O da sevap ama ilim daha çok sevaplı.
Çünkü insan ilim öğrendi mi her türlü şerden korunur. Hayırları işler. Çünkü insan ilim öğrendi mi her türlü şerden korunur. Hayırları işler. Öğrendi de başkasına da öğretti mi ne olurmuş? Öğrendi de başkasına da öğretti mi ne olurmuş?

İnna'llahe. Hiç şüphe yok ki aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri, bir. İnna'llahe. Hiç şüphe yok ki aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri, bir.

Ve-melâiketehû. Ve Allahu Teâlâ hazretlerinin tüm melekleri, iki. Ve-melâiketehû. Ve Allahu Teâlâ hazretlerinin tüm melekleri, iki.

Ve-ehle's-semâvâti ve'l-aradîne.Ve-ehle's-semâvâti ve'l-aradîne. Meleklerin dışında göklerde 7 kat göklerde ve yerlerde ne kadar varlık varsa. Buranın ahâlisi. Kimler? Meleklerin dışında göklerde 7 kat göklerde ve yerlerde ne kadar varlık varsa. Buranın ahâlisi. Kimler? Bizim gözlerimizin görmediği, bilmediğimiz, tanımadığımız göklerde ve yerlerde Bizim gözlerimizin görmediği, bilmediğimiz, tanımadığımız göklerde ve yerlerde meleklerin dışında ne cins varlıklar varsa. Mesela cinler var. Cinleri görmüyoruz biz. İşte o varlıklar. meleklerin dışında ne cins varlıklar varsa. Mesela cinler var. Cinleri görmüyoruz biz. İşte o varlıklar.

Hattâ'n-nemlete fî-cuhrihâ. Hatta yuvasındaki deliğindeki karınca. Hattâ'n-nemlete fî-cuhrihâ. Hatta yuvasındaki deliğindeki karınca.



Ve-hatte'l-hûte. Hatta denizdeki balık. Ve-hatte'l-hûte. Hatta denizdeki balık.

Le-yusallûne 'alâ mu'allimi'n-nâsi'l-hayra. İnsanlara hayrı öğreten kimseye hepsi dua ederler. Le-yusallûne 'alâ mu'allimi'n-nâsi'l-hayra. İnsanlara hayrı öğreten kimseye hepsi dua ederler.

Kimler dua ediyor? Allah, melekleri, yer ve gök ehli, karıncalar, balıklar.Kimler dua ediyor? Allah, melekleri, yer ve gök ehli, karıncalar, balıklar. Her şey, her şey ona salât ediyor, dua ediyor. Allah'ın duası demek rahmeti demektir.Her şey, her şey ona salât ediyor, dua ediyor. Allah'ın duası demek rahmeti demektir. Çünkü Allah kendisine dua edilendir. Çünkü Allah kendisine dua edilendir.

Allah'ın salâtı, inna'llahe ve-melâiketehû yusallûne 'ale'n-nebiyyi diyoruz mesela âyet-i kerîmede okuyoruz bunu.Allah'ın salâtı, inna'llahe ve-melâiketehû yusallûne 'ale'n-nebiyyi diyoruz mesela âyet-i kerîmede okuyoruz bunu. Allah'ın salâtı rahmettir. Yani rahmetine gark eder o alimi demek. O ilmi başkasına öğretene demek.Allah'ın salâtı rahmettir. Yani rahmetine gark eder o alimi demek. O ilmi başkasına öğretene demek. Şimdi çevremize bir bakıverelim. Dünyadaki insanların nüfusu 4 milyar.Şimdi çevremize bir bakıverelim. Dünyadaki insanların nüfusu 4 milyar. 4 milyar nüfusun 1 milyarı müslüman. 4 milyar nüfusun 1 milyarı müslüman.

Bu 1 milyar müslüman bir sene içinde çalışıp bir başka şahsı da müslüman edebilse.Bu 1 milyar müslüman bir sene içinde çalışıp bir başka şahsı da müslüman edebilse. Bir müslüman bir kimseyi doğru yola çekebilse ve onu müslüman edebilse. Bir müslüman bir kimseyi doğru yola çekebilse ve onu müslüman edebilse. Bir senenin sonuda 2 milyar müslüman olacak dünya üzerinde. Hepsi böyle aktif çalışsalar. Bir senenin sonuda 2 milyar müslüman olacak dünya üzerinde. Hepsi böyle aktif çalışsalar. İkinci senenin sonunda da o 2 milyar, bir sene çalışsalar böyle bir insanı doğru yola çekseler. İkinci senenin sonunda da o 2 milyar, bir sene çalışsalar böyle bir insanı doğru yola çekseler. 4 milyar insanı müslüman edecekler iki senede. 4 milyar insanı müslüman edecekler iki senede.

Diyelim iki sene içinde dünya nüfusu birazcık daha arttı.Diyelim iki sene içinde dünya nüfusu birazcık daha arttı. Üçüncü senede bu 4 milyar insan biraz daha çalışsalar. 8 milyar zaten nüfusu yok ki dünyanın.Üçüncü senede bu 4 milyar insan biraz daha çalışsalar. 8 milyar zaten nüfusu yok ki dünyanın. Tıklım tıklım yerler, gökler, kıtalar, denizler, karalar, ülkeler müslüman dolacak. Tıklım tıklım yerler, gökler, kıtalar, denizler, karalar, ülkeler müslüman dolacak.

Yani ilim öğretmenin kıymeti buradan anlaşılıyor.Yani ilim öğretmenin kıymeti buradan anlaşılıyor. Bu dünyada şöyle sokakları dolaşırsak dans öğreten var.Bu dünyada şöyle sokakları dolaşırsak dans öğreten var. Lisan öğreten var. Turistik maksatlı işler yapanlar var. Vesaire vesaire. Lisan öğreten var. Turistik maksatlı işler yapanlar var. Vesaire vesaire.

Ama Allah'a giden yolu öğreten insanlar az. Müslümanlar var. Gafil. Müslümanlar var.Ama Allah'a giden yolu öğreten insanlar az. Müslümanlar var. Gafil. Müslümanlar var. Cahil. Müslümanlar var. İslâm ile bağları zayıflamış. Müslümanlar var.Cahil. Müslümanlar var. İslâm ile bağları zayıflamış. Müslümanlar var. Etrafında düşmanlar kurt gibi dolaşıyorlar. Onlar da kuzu gibi cahil. Hiç bilgisi yok. Etrafında düşmanlar kurt gibi dolaşıyorlar. Onlar da kuzu gibi cahil. Hiç bilgisi yok. Onları kapıp götürüyorlar. Bal arısının kovanına gelir eşek arısı kocaman.Onları kapıp götürüyorlar. Bal arısının kovanına gelir eşek arısı kocaman. Vızz diye dolana dolana o arılardan bir tanesini kapar havada veya yerde. Alır götürürVızz diye dolana dolana o arılardan bir tanesini kapar havada veya yerde. Alır götürür yer tatlı olduğu için. Bal arısını yer eşek arısı. Bizim müslümancıklarda böyle.yer tatlı olduğu için. Bal arısını yer eşek arısı.

Bizim müslümancıklarda böyle.
Ötekisi güçlü kuvvetli. Berikisi zayıf.Ötekisi güçlü kuvvetli. Berikisi zayıf. O halde demek ki insanlara hayrı öğretmek son derece önemli oluyor.O halde demek ki insanlara hayrı öğretmek son derece önemli oluyor. Hayrı öğretmemek de çok büyük bir ihmal oluyor.Hayrı öğretmemek de çok büyük bir ihmal oluyor. Sabahleyin bizim kardeşimiz, emin olun çok memnun oldum, anlatıyor. Sabahleyin bizim kardeşimiz, emin olun çok memnun oldum, anlatıyor.

Sultanahmet'e bir turist gelmiş Fransız turist. Sultanahmet Camiasi, the Blue Mosque.Sultanahmet'e bir turist gelmiş Fransız turist. Sultanahmet Camiasi, the Blue Mosque. Mavi Camii diye meşhur altı minareli. Böyle kubbesine bakıyor. Mavi nakışlarına bakıyor. Mavi Camii diye meşhur altı minareli. Böyle kubbesine bakıyor. Mavi nakışlarına bakıyor. Çinilerine bakıyor. Bizim arkadaşımız ona "Ne hissettin burada?" demiş. Ne gördün? Çinilerine bakıyor.

Bizim arkadaşımız ona "Ne hissettin burada?" demiş.

Ne gördün?

Bu camiyi gezdiğin zaman sana ne hatıralar geldi? Sonra da demiş ki: Bu camiyi gezdiğin zaman sana ne hatıralar geldi? Sonra da demiş ki:

"Hani bizim padişahlarımızdan bir tanesi bir emretmiş ya. Fransa kralını hapisten çıkart."Hani bizim padişahlarımızdan bir tanesi bir emretmiş ya. Fransa kralını hapisten çıkart. Eğer çıkartmazsan ordularımla gelirsem ben sana haddini bildiririm, diye emretmiş Alman kralınada. Eğer çıkartmazsan ordularımla gelirsem ben sana haddini bildiririm, diye emretmiş Alman kralınada. O da sizin kralınızı hapisten çıkartıp serbest bırakmak zorunda kalmış ya.O da sizin kralınızı hapisten çıkartıp serbest bırakmak zorunda kalmış ya. İşte o adaleti sağlayan o askerler o komutanlar bu camide bu merdeselerde yetişti.İşte o adaleti sağlayan o askerler o komutanlar bu camide bu merdeselerde yetişti. Burası böyle bir yerdi." filan diye böyle anlatmış. Adamı bayağı ısındırmış.Burası böyle bir yerdi." filan diye böyle anlatmış.

Adamı bayağı ısındırmış.
Bayağı İslâmî bilgiler bakımından kendisine yumuşatıcı sözler söylemiş.Bayağı İslâmî bilgiler bakımından kendisine yumuşatıcı sözler söylemiş. Diyor ki; biz eskiden İslâm'ı götürmek için onların diyarlarına gidiyorduk. Diyor ki; biz eskiden İslâm'ı götürmek için onların diyarlarına gidiyorduk. Şimdi onlar turist olarak bizi seyretmeye geliyorlar. Hazır camilerimizi seyretmeye. Şimdi onlar turist olarak bizi seyretmeye geliyorlar. Hazır camilerimizi seyretmeye. Biz orada biraz İslâm'ı tanıtsak. Biraz yanına yanaşsak. Evimize davet etsek. Biz orada biraz İslâm'ı tanıtsak. Biraz yanına yanaşsak. Evimize davet etsek. Yumuşak yüz göstersek. İslâm'ın güzelliğini anlatsak. Yumuşak yüz göstersek. İslâm'ın güzelliğini anlatsak. İspat ettiğimiz zaman o da gelip müslüman olacak belki. Demek ki ilmi öğreneceğiz. İspat ettiğimiz zaman o da gelip müslüman olacak belki. Demek ki ilmi öğreneceğiz. Öğrendiğimizi de bu hadîs-i şerîfte de teşvik edildiği gibi insanlara hayırları öğreteceğiz. Öğrendiğimizi de bu hadîs-i şerîfte de teşvik edildiği gibi insanlara hayırları öğreteceğiz.

Şimdi biz görüyor musunuz tembel davranmakla neler kaybediyoruz? Şimdi biz görüyor musunuz tembel davranmakla neler kaybediyoruz?

Hadi bakalım Fâtiha'yı öğren. Hadi bakalım dinini öğren. Hadis öğren. Hadi bakalım tefsir öğren.Hadi bakalım Fâtiha'yı öğren. Hadi bakalım dinini öğren. Hadis öğren. Hadi bakalım tefsir öğren. Hadi bakalım fıkıh öğren. Gevşek davranıyoruz. Seneler geçiyor öğrenmiyoruz.Hadi bakalım fıkıh öğren. Gevşek davranıyoruz. Seneler geçiyor öğrenmiyoruz. Hem kendimiz yetişmiyoruz. Hem de yapmamız gereken vazifeler yapılmamış oluyor. Hem kendimiz yetişmiyoruz. Hem de yapmamız gereken vazifeler yapılmamış oluyor. Halbuki iyi müslüman yetişmiş olsaydık her birimiz bu kardeşimiz gibi Halbuki iyi müslüman yetişmiş olsaydık her birimiz bu kardeşimiz gibi gayrimüslimlere böyle bir güzel yönden yanaşıp güzel sözler söyleyipgayrimüslimlere böyle bir güzel yönden yanaşıp güzel sözler söyleyip onları böyle İslâm'a meraklandırsalardı. Bu insanların o kadar acayip ki halleri. onları böyle İslâm'a meraklandırsalardı. Bu insanların o kadar acayip ki halleri.

Kimisi Hint dinlerine giriyorlar. Böyle çarşaflara sarılıyorlar.Kimisi Hint dinlerine giriyorlar. Böyle çarşaflara sarılıyorlar. Bacaklarının arasından kumaşları geçiriyorlar. Saçlarını tıraş ediyorlar. Yüzlerini boyuyorlar. Bacaklarının arasından kumaşları geçiriyorlar. Saçlarını tıraş ediyorlar. Yüzlerini boyuyorlar. Arkasından bir tutam saç bırakıyor. Ellerine ziller alıyorlar.Arkasından bir tutam saç bırakıyor. Ellerine ziller alıyorlar. Davul gibi uzun şeyler alıyorlar, ilahiler söyleyerek. İşte Hak din odur diye.Davul gibi uzun şeyler alıyorlar, ilahiler söyleyerek. İşte Hak din odur diye. Avrupalılar da bu dine giriyor. Budist oluyor. Krişna dinine giriyor. Başka dine giriyor. Avrupalılar da bu dine giriyor. Budist oluyor. Krişna dinine giriyor. Başka dine giriyor.

Bugün turistik mecmualara, propaganda ve seyahat kitaplarına baktım. Tayland. Diğeri Bhutan.Bugün turistik mecmualara, propaganda ve seyahat kitaplarına baktım. Tayland. Diğeri Bhutan. Başka ülkeler. Orada tapınakların resimleri. Budist putlarının şekilleri. Eller mücevherler bilmem neler.Başka ülkeler. Orada tapınakların resimleri. Budist putlarının şekilleri. Eller mücevherler bilmem neler. Düşündüm, o diyarlara gitsek. İslâm'ı onlara anlatsak. Ya bu yaptığınız nedir? Sen ne öğretiyosun? Düşündüm, o diyarlara gitsek. İslâm'ı onlara anlatsak. Ya bu yaptığınız nedir? Sen ne öğretiyosun?

Mesela İngiliz'in birisi diyor ki, müslüman olmuş Kanadalı birisi. Niye Müslüman oldun?Mesela İngiliz'in birisi diyor ki, müslüman olmuş Kanadalı birisi. Niye Müslüman oldun? "Ben İslâm'ın ibadetlerini çok beğendim. İbadetlerini çok anlamlı buldum. Çok hikmetli buldum." "Ben İslâm'ın ibadetlerini çok beğendim. İbadetlerini çok anlamlı buldum. Çok hikmetli buldum."

Namaz, güzel. Oruç, sıhhate faydalı. Namaz, güzel.

Oruç, sıhhate faydalı.

Hac, müslümanların tanışması için bir toplantı. Güzel. Hac, müslümanların tanışması için bir toplantı. Güzel.

Zekât, gayet yerinde. Herkes hayır yapmak için para veriyor.Zekât, gayet yerinde. Herkes hayır yapmak için para veriyor. Müslümanların ibadetlerini hikmetli buldum, diyor. Müslümanların ibadetlerini hikmetli buldum, diyor.

"Ben Uzakdoğu ülkelerinde bizim kendi elçiliklerimizde vazife görmüş bir hariciyeciydim."Ben Uzakdoğu ülkelerinde bizim kendi elçiliklerimizde vazife görmüş bir hariciyeciydim. Oranın dinlerini inceledim. Oranın tapınaklarına gittim.Oranın dinlerini inceledim. Oranın tapınaklarına gittim. O budistlerin, brahmanistlerin, Krişna'ların vesairelerin.O budistlerin, brahmanistlerin, Krişna'ların vesairelerin. Onların ibadetlerinde bir anlam, hikmet, sonuç alıcı bir şey göremedim.Onların ibadetlerinde bir anlam, hikmet, sonuç alıcı bir şey göremedim. İslâm'ın bu güzelliğini gördüğüm için müslüman oldum." diyor adam. İslâm'ın bu güzelliğini gördüğüm için müslüman oldum." diyor adam.

Demek ki biz o dinleri inceleyeceğiz. O rahiplerle konuşacağız. Bu yaptığınız şeyin sonucu yok.Demek ki biz o dinleri inceleyeceğiz. O rahiplerle konuşacağız. Bu yaptığınız şeyin sonucu yok. Bizim dinimizde Allahu Teâlâ hazretleri peygamber göndermiş. Bizim dinimizde Allahu Teâlâ hazretleri peygamber göndermiş. Sizin bu dininiz üstünden kaç bin yıl geçmiş. Bu Hak dine gelin, filan diye yumuşak yumuşak anlatsak.Sizin bu dininiz üstünden kaç bin yıl geçmiş. Bu Hak dine gelin, filan diye yumuşak yumuşak anlatsak. Onlara hayrı öğretsek. Allah bize rahmet edecek. Melekler dua edecekler.Onlara hayrı öğretsek. Allah bize rahmet edecek. Melekler dua edecekler. Yer gök ehli dua edecekler. Hatta karıncalar, balıklar dostumuz olacak. Yer gök ehli dua edecekler. Hatta karıncalar, balıklar dostumuz olacak.

İbrahim bin Ethem rahmetullahi aleyhin bir menkıbesini anlatırlar.İbrahim bin Ethem rahmetullahi aleyhin bir menkıbesini anlatırlar. Karıncalar dost olacak, balıklar dost olacak deyince oradan hatırıma geldi muhterem kardeşlerim. Karıncalar dost olacak, balıklar dost olacak deyince oradan hatırıma geldi muhterem kardeşlerim. Bağdat'ın kenarından Dicle nehri akıyor. Sıcakta İbrahimBağdat'ın kenarından Dicle nehri akıyor. Sıcakta İbrahim gelmiş, Dicle'nin kenarında oturmuş. Kim bu İbrahim b. Edhem kaddesallâhu sırrahu'l aziz? gelmiş, Dicle'nin kenarında oturmuş.

Kim bu İbrahim b. Edhem kaddesallâhu sırrahu'l aziz?

Bir zamanlar Belh şehrinin padişahı.Bir zamanlar Belh şehrinin padişahı. Önünde kırk tane, arkasında kırk tane askerin altınlı gümüşlü mücevherli kalkanları olan. Önünde kırk tane, arkasında kırk tane askerin altınlı gümüşlü mücevherli kalkanları olan. Hançerleri, kılıçları altınlı gümüşlü askerin yürüdüğü tantanalı bir devlet reisiyken, bir kral iken, bir melik iken.Hançerleri, kılıçları altınlı gümüşlü askerin yürüdüğü tantanalı bir devlet reisiyken, bir kral iken, bir melik iken. Sonradan dervişliği seçmiş bir insan. Bağdat'ın Dicle kenarında boynu bükük oturmuş. Sonradan dervişliği seçmiş bir insan. Bağdat'ın Dicle kenarında boynu bükük oturmuş. Abasının yırtığını yamıyormuş mübarek. Bir zamanın padişahı.Abasının yırtığını yamıyormuş mübarek. Bir zamanın padişahı. Geçmiş nehrin kenarında, abasının yamasını dikmekle meşgul. Geçmiş nehrin kenarında, abasının yamasını dikmekle meşgul.

Birisi gelmiş. Hâline acımış.Birisi gelmiş. Hâline acımış. Onu Belh'ten tanıyan, padişahlığını bilen, onun saçı başı tozlu topraklı,Onu Belh'ten tanıyan, padişahlığını bilen, onun saçı başı tozlu topraklı, yırtık pırtık kıyafetini gören kimse acımış. Demiş ki yâ İbrahim. Ne diye bıraktın?yırtık pırtık kıyafetini gören kimse acımış.

Demiş ki yâ İbrahim. Ne diye bıraktın?
Yani o Belh'teki köşklerini, varlıklarını, mülklerini, saraylarını, hazinelerini, askerlerini.Yani o Belh'teki köşklerini, varlıklarını, mülklerini, saraylarını, hazinelerini, askerlerini. İnsan müslüman olduktan sonra ille onları bırakması lazım değildi. İnsan müslüman olduktan sonra ille onları bırakması lazım değildi. Ne diye bıraktın o saltanatları da bu sefalete düştün, gibi bir söz söylemiş. Ne diye bıraktın o saltanatları da bu sefalete düştün, gibi bir söz söylemiş. İbrahim b. Ethem de ona başını kaldırmış bakmış. Elindeki iğneyi Dicle nehrine savurmuş atmış. İğne.İbrahim b. Ethem de ona başını kaldırmış bakmış. Elindeki iğneyi Dicle nehrine savurmuş atmış. İğne. Şu kadarcık bir şey. İncecik bir şey. O çamurlu suyun içine o iğne girdi mi ne olur? Kaybolur gider.Şu kadarcık bir şey. İncecik bir şey. O çamurlu suyun içine o iğne girdi mi ne olur? Kaybolur gider. Savurmuş atmış iğneyi. Ondan sonrada demiş ki: "Ey Dicle!nin balıkları.Savurmuş atmış iğneyi.

Ondan sonrada demiş ki: "Ey Dicle!nin balıkları.
Benim şu iğnemi getiriverin." Biraz sonra bir balık kenarda, ağzında iğne.Benim şu iğnemi getiriverin." Biraz sonra bir balık kenarda, ağzında iğne. Suyun üstüne böyle başını çıkartmış. Oradan iğneyi almış. Tekrar dikmeye başlamış. Suyun üstüne böyle başını çıkartmış. Oradan iğneyi almış. Tekrar dikmeye başlamış.

Konuşmamış adama cevap vermemiş. Konuşmamış adama cevap vermemiş.

Ne demiş oluyor? İnsan Allah'ın dostu olunca her şey ona itaat eder.Ne demiş oluyor?

İnsan Allah'ın dostu olunca her şey ona itaat eder.
Bu saltanat öbür saltanattan çok daha zevklidir safalıdır.Bu saltanat öbür saltanattan çok daha zevklidir safalıdır. Bu hâl ötekisinden çok daha hoş bir hâl, demiş oluyor. Bu hâl ötekisinden çok daha hoş bir hâl, demiş oluyor.

Onun için eski büyüklerden, böyle köşesinde oruç tutarak, ibadet ederek,Onun için eski büyüklerden, böyle köşesinde oruç tutarak, ibadet ederek, boynu bükük mütevazi yaşayanlardan bir tanesi demiş ki: boynu bükük mütevazi yaşayanlardan bir tanesi demiş ki:

"Bizim sahip olduğumuz mânevî zevkleri, mânevî safaları, mânevî zenginlikleri, mânevî güzellikleri"Bizim sahip olduğumuz mânevî zevkleri, mânevî safaları, mânevî zenginlikleri, mânevî güzellikleri eğer padişahlar sezinlemiş, bilmiş olsalardı, 'Vay bunlar ne kıymetli şeylere sahip.eğer padişahlar sezinlemiş, bilmiş olsalardı, 'Vay bunlar ne kıymetli şeylere sahip. Şunların elinden şunları alalım.' diye ordular getirip önümüze, Şunların elinden şunları alalım.' diye ordular getirip önümüze, elimizden onları almak için bizimle uğraşırlardı." demiş. elimizden onları almak için bizimle uğraşırlardı." demiş. Yani Allah yolunda olmanın zevkinin, sefasının kıymeti yok.Yani Allah yolunda olmanın zevkinin, sefasının kıymeti yok. Allah yolunda şehit olan kimsenin kanı yere damlar damlamaz Allah cennetteki mekânını ona gösteriyor. Allah yolunda şehit olan kimsenin kanı yere damlar damlamaz Allah cennetteki mekânını ona gösteriyor.

Eski sahabeden bir zât. Gelmiş. Bir savaş zamanında.Eski sahabeden bir zât. Gelmiş. Bir savaş zamanında. Peygamber efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına. Demiş ki: Peygamber efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına. Demiş ki:

"Yâ Resûlallah, ben iman edip İslâm dinine girersem senin emirlerini kabul edersem."Yâ Resûlallah, ben iman edip İslâm dinine girersem senin emirlerini kabul edersem. Daha hiçbir elimde hayrım yok. Geçmiş hayatım şirk ile müşriklikle geçmiş.Daha hiçbir elimde hayrım yok. Geçmiş hayatım şirk ile müşriklikle geçmiş. Şimdi ben bu savaşta ölürsem daha namaz kılamadım, ibadet yapamadım. Cennete girer miyim? Şimdi ben bu savaşta ölürsem daha namaz kılamadım, ibadet yapamadım. Cennete girer miyim?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; "Girersin." demiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; "Girersin." demiş. Girersin, deyince o da demiş ki; "Dur biraz güç kuvvet toplayayım." Torbasından hurmalarını çıkartmış.Girersin, deyince o da demiş ki; "Dur biraz güç kuvvet toplayayım." Torbasından hurmalarını çıkartmış. Ağzına alıp çiğnemeye, yani yiyecek ki biraz savaşta güçlü kuvvetli olsun. Birkaç tane hurma yedikten sonra. Ağzına alıp çiğnemeye, yani yiyecek ki biraz savaşta güçlü kuvvetli olsun. Birkaç tane hurma yedikten sonra.

"Ya cennet için bu kadar tehir etmeye değmez." demiş. Hurmaları bir tarafa bırakmış."Ya cennet için bu kadar tehir etmeye değmez." demiş. Hurmaları bir tarafa bırakmış. "Ya Allah!" diye savaşa girmiş. Çarpışa çarpışa şehit olmuş ve cennetlik olmuş. "Ya Allah!" diye savaşa girmiş. Çarpışa çarpışa şehit olmuş ve cennetlik olmuş.

Yani cennetlik olduktan sonra insan bu dünyadaki ufak bir sıkıntının ne kıymeti var.Yani cennetlik olduktan sonra insan bu dünyadaki ufak bir sıkıntının ne kıymeti var. Cehennemlik olacak olduktan sonra bir kâfir bu dünyadaki sarayların, keyiflerin,Cehennemlik olacak olduktan sonra bir kâfir bu dünyadaki sarayların, keyiflerin, paraların pulların ne kıymeti var? 60 yıl 70 yıl sonra bırakıp gidiyor. paraların pulların ne kıymeti var? 60 yıl 70 yıl sonra bırakıp gidiyor.

O bakımdan Allah bize mânevî zevkleri, mânevî zenginlikleri, mânevî hayırları,O bakımdan Allah bize mânevî zevkleri, mânevî zenginlikleri, mânevî hayırları, âhirette bize yarayacak işleri nasip eylesin. Fâni dünyanın gösterişine aldanmamayı nasip eylesin. âhirette bize yarayacak işleri nasip eylesin. Fâni dünyanın gösterişine aldanmamayı nasip eylesin.

Şu bilhassa Avustralya'da. Tabi bizim memlekette çamur var, duman var, yoksulluk var.Şu bilhassa Avustralya'da. Tabi bizim memlekette çamur var, duman var, yoksulluk var. Evlerde basitlik var, çiçekler az, yeşillik az vesaire filan. Evlerde basitlik var, çiçekler az, yeşillik az vesaire filan. Fakat Türkiye'nin yanında buranın güzel gibi görünen yolları, bahçeleri, zenginlikleri,Fakat Türkiye'nin yanında buranın güzel gibi görünen yolları, bahçeleri, zenginlikleri, maddî bakımdan rahatlıkları, barbeküleri, kebapları vesairesi. maddî bakımdan rahatlıkları, barbeküleri, kebapları vesairesi.

Burada Allah yolunda olmaya dikkat edin. Eğer bunlar sizi Allah yolundan alıkoyarsa hiç kıymeti yok.Burada Allah yolunda olmaya dikkat edin. Eğer bunlar sizi Allah yolundan alıkoyarsa hiç kıymeti yok. Ama bunlara rağmen insan hiç aldanmadan dünyaya kapılmadan Allah yolundaAma bunlara rağmen insan hiç aldanmadan dünyaya kapılmadan Allah yolunda Rabbimizin rızasını kazanmak için çalışırsa ne mutlu o kimseye.Rabbimizin rızasını kazanmak için çalışırsa ne mutlu o kimseye. Allahu Teâlâ hazretleri bizi dünyada da ahirette de hayırlara erdirsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi dünyada da ahirette de hayırlara erdirsin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve-fi'l-âhireti haseneten ve-kınâ 'azâbe'n-nâriRabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve-fi'l-âhireti haseneten ve-kınâ 'azâbe'n-nâri ve-edhilne'l- cennette me'a'l-ebrâri, bi-lutfike ve-keremike yâ azîzu yâ ğaffâr,ve-edhilne'l- cennette me'a'l-ebrâri, bi-lutfike ve-keremike yâ azîzu yâ ğaffâr, ve-bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha ve-bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2