Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Alimlere Tabî Olun!

Mehmed Zahid KOTKU

1 Ramazan 1395 / 07.09.1975
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Din Nasihatla Kàimdir, Alimlere Tâbî Olun!, Benim Ashàbım Aleyhinde Konuşmayın!, Yetime Merhamet Eyle!, Güzel Bir Dua, Fakirlerle Dost Olun! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Alimlere Tabî Olun!

Mehmed Zahid KOTKU

1 Ramazan 1395 / 07.09.1975
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Din Nasihatla Kàimdir, Alimlere Tâbî Olun!, Benim Ashàbım Aleyhinde Konuşmayın!, Yetime Merhamet Eyle!, Güzel Bir Dua, Fakirlerle Dost Olun! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

Cenâb-ı Vâcibü'l-vücûd ve tekaddes hazretleri bize ikram ve ihsan etmiş olduğuCenâb-ı Vâcibü'l-vücûd ve tekaddes hazretleri bize ikram ve ihsan etmiş olduğu Ramazan-ı Şerif'e bizleri sizleri eriştirdiğinden dolayı Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senalar eder Ramazan-ı Şerif'e bizleri sizleri eriştirdiğinden dolayı Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senalar eder ve tamamını nasip etmesini diler ve birçok Ramazan-ı Şerif'lere deve tamamını nasip etmesini diler ve birçok Ramazan-ı Şerif'lere de sağlıkla afiyetlerle kavuşturmasını fazl u kereminden isteriz. sağlıkla afiyetlerle kavuşturmasını fazl u kereminden isteriz.

Cenâb-ı Hak cümlemizi sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına kabul buyursun. Cenâb-ı Hak cümlemizi sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına kabul buyursun.

Beraber bir salat ü selam okuyalım. Beraber bir salat ü selam okuyalım.

Allahümme salli ala seyyidinâ muhammedininnebiyyi'l-ümmiyyi ve ala âlihi ve sahbihi ve sellim. (üç defa.) Allahümme salli ala seyyidinâ muhammedininnebiyyi'l-ümmiyyi ve ala âlihi ve sahbihi ve sellim. (üç defa.)

Cenâb-ı Zülcelal hazretleri iki cihan serveri sevgili peygamberimizin şefaatine cümlemizi nail eylesin inşallah. Cenâb-ı Zülcelal hazretleri iki cihan serveri sevgili peygamberimizin şefaatine cümlemizi nail eylesin inşallah.

Din, din diyoruz ya, bu din nasihatle kaimdir.Din, din diyoruz ya, bu din nasihatle kaimdir. Din, namaz oruç ne varsa dinimizde ancak bunun duruşu, ennasiha, nasihatle kaimdir. Din, namaz oruç ne varsa dinimizde ancak bunun duruşu, ennasiha, nasihatle kaimdir.

ed-Dînü en-nasîhatü. "Din nasihatle kaimdir." Nasihat kalkınca dinde kalkar demek.ed-Dînü en-nasîhatü. "Din nasihatle kaimdir."

Nasihat kalkınca dinde kalkar demek.
Din ancak nasihat sayesinde ayakta durur.Din ancak nasihat sayesinde ayakta durur. Binâenaleyh her mü'min müvahid nasihati dinlemek mecburiyetindedir.Binâenaleyh her mü'min müvahid nasihati dinlemek mecburiyetindedir. Cuma günleri resmi olaraktan hutbe okunur, bu bir nasihattir.Cuma günleri resmi olaraktan hutbe okunur, bu bir nasihattir. Onu cuma farz olmak dolayısıyla mecburi olarak hep herkes gidip onu dinler. Onu cuma farz olmak dolayısıyla mecburi olarak hep herkes gidip onu dinler.

Fakat mesela gelmeyenlere ne diyelim? Bir şey diyemeyiz. Fakat mesela gelmeyenlere ne diyelim?

Bir şey diyemeyiz.

Bugün de [Pazar günü] serbest gündür isteyen gelir isteyen gelmez.Bugün de [Pazar günü] serbest gündür isteyen gelir isteyen gelmez. Fakat dinini ayakta tutmak isteyen insanın mutlaka nasihate ihtiyacı vardır.Fakat dinini ayakta tutmak isteyen insanın mutlaka nasihate ihtiyacı vardır. İlk nâsih iki cihan serveri seyyidinâ Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'dir.İlk nâsih iki cihan serveri seyyidinâ Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'dir. İlk nâsih o. O nasihat ile bu dini meydana getirdi. Bu dinde kıyamete kadar bu nasihat ile durur.İlk nâsih o. O nasihat ile bu dini meydana getirdi. Bu dinde kıyamete kadar bu nasihat ile durur. Nasihat ortadan kalktı mıydı adam; Nasihat ortadan kalktı mıydı adam;

"İşte biz biliyoruz, n'olacak işte, beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak."İşte biz biliyoruz, n'olacak işte, beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak. Bildiğimiz şey bunlar." [demeye başlar] Yok böyle değil. Mutlaka nasihate ihtiyaç var. Bizim aklımız var. Bildiğimiz şey bunlar." [demeye başlar]

Yok böyle değil. Mutlaka nasihate ihtiyaç var.

Bizim aklımız var.

Aklımızın erdiği şey var eremedikleri var. Düşünmeye bazen vakitte bulamadığımız zamanlar olur.Aklımızın erdiği şey var eremedikleri var. Düşünmeye bazen vakitte bulamadığımız zamanlar olur. Onun için kendimizi beğenip de Cenâb-ı Peygamberin buyruklarından dışarıya çıkmamak lazım. Onun için kendimizi beğenip de Cenâb-ı Peygamberin buyruklarından dışarıya çıkmamak lazım.

"Dini nasihat ile kaimdir." Peki, bitti gayri. Sağlam mı bu söz? Sağlam. "Dini nasihat ile kaimdir."

Peki, bitti gayri.

Sağlam mı bu söz?

Sağlam.

Öyleyse hem okumak hem de okuduğumuzu duyurmak mecburiyetindeyiz.Öyleyse hem okumak hem de okuduğumuzu duyurmak mecburiyetindeyiz. Hepimiz bir taraftan okuyacağız bir taraftan da okuduklarımızı başkalarına duyurmak mecburiyetindedir. Hepimiz bir taraftan okuyacağız bir taraftan da okuduklarımızı başkalarına duyurmak mecburiyetindedir. Yalnız hocaya mahsus değil.Yalnız hocaya mahsus değil. Hepimiz hergün okuyacağız ve hergün okuduklarımızı okuyamayanlara,Hepimiz hergün okuyacağız ve hergün okuduklarımızı okuyamayanlara, çünkü herkes bir olamaz ya, okuyamayanlara bildireceğiz. çünkü herkes bir olamaz ya, okuyamayanlara bildireceğiz.

Allah cümlemizi bu güzel mesleğe sahip olmak isteyen bahtiyar kullarının arasına bizi de kabul buyursun. Allah cümlemizi bu güzel mesleğe sahip olmak isteyen bahtiyar kullarının arasına bizi de kabul buyursun.

Onun için Cenâb-ı Peygamber şimdi burada diyor ki; Onun için Cenâb-ı Peygamber şimdi burada diyor ki;

İttebiu'l-ulemâe. "Siz ulemalarınıza tâbi olun, uyun onlara, onların dediklerini tutun." İttebiu'l-ulemâe. "Siz ulemalarınıza tâbi olun, uyun onlara, onların dediklerini tutun."

Çünkü size nasihat verici onlardır. Benim yerime vâris onlardır.Çünkü size nasihat verici onlardır. Benim yerime vâris onlardır. Benim bugün yaptığımı yarın onlar size yapacak. Benim bugün yaptığımı yarın onlar size yapacak. Binâenaleyh onlara uyunuz diyen iki cihan serveri Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hazretleridir ki, Binâenaleyh onlara uyunuz diyen iki cihan serveri Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hazretleridir ki, en eftal meslek [dinî ilim mesleğidir]. Meslek çok dünyada. En eftali dinî ilim mesleğidir. Din ilmi mesleğidir.en eftal meslek [dinî ilim mesleğidir]. Meslek çok dünyada. En eftali dinî ilim mesleğidir. Din ilmi mesleğidir. Doktorluk iyi bir meslek; çok para getirir, çok da faydası vardır,Doktorluk iyi bir meslek; çok para getirir, çok da faydası vardır, hastaların ıstıraplarını dindirir, rahatlandırır, şu olur bu olur. Güzel bir meslek. hastaların ıstıraplarını dindirir, rahatlandırır, şu olur bu olur. Güzel bir meslek.

Mühendislik? O da güzel. Hepsi güzel fakat hepsinden daha güzel [dinî] ilim mesleğidir. Mühendislik?

O da güzel.

Hepsi güzel fakat hepsinden daha güzel [dinî] ilim mesleğidir.
Dünyası da mâmurdur âhireti de mâmurdur. Dünyası da mâmurdur âhireti de mâmurdur.

Allah ilmiyle âmil olan bahtiyarların zümresine bizleri de ilhak eylesin. Allah ilmiyle âmil olan bahtiyarların zümresine bizleri de ilhak eylesin.

Onun için Cenâb-ı Peygamber burada Hz. Enes radıyallahu anh naklinde ittebiu'l-ulemâe buyurmuş.Onun için Cenâb-ı Peygamber burada Hz. Enes radıyallahu anh naklinde ittebiu'l-ulemâe buyurmuş. İttebiu'd-doktor demiyor, ittebiu't-tabîb demiyor, ittebiu'l-mühendis demiyor, İttebiu'd-doktor demiyor, ittebiu't-tabîb demiyor, ittebiu'l-mühendis demiyor, ittebiû bilmem ne demiyor, ittebiu'l-ulemâe diyor, "Ulemaya uyun." diyor. Niçin? ittebiû bilmem ne demiyor, ittebiu'l-ulemâe diyor, "Ulemaya uyun." diyor.

Niçin?

Onlar benim vârisim, benim sözlerimi size nakledecek onlardır. Binâenaleyh onlara uyunuz. Onlar benim vârisim, benim sözlerimi size nakledecek onlardır. Binâenaleyh onlara uyunuz.

E ne olacak [uyunca?] E ne olacak [uyunca?]

Fe-innehüm sirâcü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati. "Hem dünyanın ışığı hem âhiretin ışığıdır onlar." Fe-innehüm sirâcü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati. "Hem dünyanın ışığı hem âhiretin ışığıdır onlar."

Hem o ışık sayesinde insan tabi yolu görür.Hem o ışık sayesinde insan tabi yolu görür. Dünyada da onların sayesinde doğru yolu bulursunuz,Dünyada da onların sayesinde doğru yolu bulursunuz, âhirette de bu doğru yolun sayesinde cenneti bulursunuz. âhirette de bu doğru yolun sayesinde cenneti bulursunuz.

Bu hususta çok sözler söylenmiş, bunları söylemeye tabi lüzum yok. Bu kadarcık kâfi burada. Bu hususta çok sözler söylenmiş, bunları söylemeye tabi lüzum yok. Bu kadarcık kâfi burada.

İttebiu'l-ulemâe. "Siz de tâbi olunuz ulemaya." İttebiu'l-ulemâe. "Siz de tâbi olunuz ulemaya."

Ulema olmaya çalışınız siz de. Çocuklarınızı ilim sahibi yapmaya çalışın. Ulema olmaya çalışınız siz de. Çocuklarınızı ilim sahibi yapmaya çalışın.

Size ufak bir hadise söyleyeyim.Size ufak bir hadise söyleyeyim. Bursa'da Osmanlı İmparatorluğu'nun eski şeylerinden Orhangazi var, Osmangazi var. Bursa'da Osmanlı İmparatorluğu'nun eski şeylerinden Orhangazi var, Osmangazi var. İkisi de güzel bir cami yaptırmışlar; birisi belediyenin karşısında birisi merkezde. Güzel, evvela cami yapıyor.İkisi de güzel bir cami yaptırmışlar; birisi belediyenin karşısında birisi merkezde. Güzel, evvela cami yapıyor. Caminin etrafına da bugünün mektebi dediğimiz, üniversitesi dediğimiz medreselerini yapıyor. Caminin etrafına da bugünün mektebi dediğimiz, üniversitesi dediğimiz medreselerini yapıyor.

Üçüncü padişah Murat'tır. Yine Çekirge'de bakınız, camisi altında üstü de medresedir.Üçüncü padişah Murat'tır. Yine Çekirge'de bakınız, camisi altında üstü de medresedir. Altı cami üstü medresedir, medrese odalarının etrafında koyulmuş. Aşhanesi, başka medreseleri doludur. Altı cami üstü medresedir, medrese odalarının etrafında koyulmuş. Aşhanesi, başka medreseleri doludur.

Dördüncü padişah Yıldırım'dır. Yıldırım'a bakınız, koca bir cami yapmış Yıldırım mevkiinde;Dördüncü padişah Yıldırım'dır. Yıldırım'a bakınız, koca bir cami yapmış Yıldırım mevkiinde; altına medreselerini yapmış, şifahanesini yapmış, aşhanesini de yapmıştır. altına medreselerini yapmış, şifahanesini yapmış, aşhanesini de yapmıştır. Hem şifahanesi, fakirleri doyurmak için de onların da ihtiyaçlarını gidermek içinHem şifahanesi, fakirleri doyurmak için de onların da ihtiyaçlarını gidermek için fodla denilen bir ekmek çıkardı uzun, onları dağıtırlardı. Onları da görmüştük vaktiyle. fodla denilen bir ekmek çıkardı uzun, onları dağıtırlardı. Onları da görmüştük vaktiyle.

Beşinci padişah olan Bursa'da oturan Sultan Mehmed'e bakınız. Koca bir camisi yeşil camisi meşhur.Beşinci padişah olan Bursa'da oturan Sultan Mehmed'e bakınız. Koca bir camisi yeşil camisi meşhur. Alt tarafında kocaman külliyesi, medreseleri. Sultan Murat'a gelirseniz Fatih'in evi de orada. O da öyle.Alt tarafında kocaman külliyesi, medreseleri.

Sultan Murat'a gelirseniz Fatih'in evi de orada. O da öyle.
Camisini yapmış, etrafına da medreselerini yapmış. Hep beraber yaşamışlar yani.Camisini yapmış, etrafına da medreselerini yapmış. Hep beraber yaşamışlar yani. Din ile dünyaları bir olmuş. Din ile dünyaları bir olmuş. Onun için o zaman fütuhat, koca dünyanın hemen hemen yarısına sahip olacak dereceye gelmiş. Onun için o zaman fütuhat, koca dünyanın hemen hemen yarısına sahip olacak dereceye gelmiş.

Binâenaleyh bunlar hep ulemaya olan zevkin, sevginin neticesinde oluyor.Binâenaleyh bunlar hep ulemaya olan zevkin, sevginin neticesinde oluyor. Tabi bunları ulemalar bize bildiriyorlar, biz de onlara ittiba edip bunları meydana getiriyoruz.Tabi bunları ulemalar bize bildiriyorlar, biz de onlara ittiba edip bunları meydana getiriyoruz. Binâenaleyh yalnız cami yapmak kafi değil. Bugün cami ile doldursak İstanbul'u kâfi değil.Binâenaleyh yalnız cami yapmak kafi değil. Bugün cami ile doldursak İstanbul'u kâfi değil. Çünkü camide bize imamlık edecek, bize hutbe okuyacak, bize nasihat edipÇünkü camide bize imamlık edecek, bize hutbe okuyacak, bize nasihat edip irşat edecek insana ihtiyaç var. Bu olmazsa cami hiçbir şeye yaramaz. Hiçbir şeye yaramaz! irşat edecek insana ihtiyaç var. Bu olmazsa cami hiçbir şeye yaramaz. Hiçbir şeye yaramaz!

Binâenaleyh bu irşada, bizi irşat edebilecek insanları yetiştirebilecek evlere bugün işte okul diyorlar.Binâenaleyh bu irşada, bizi irşat edebilecek insanları yetiştirebilecek evlere bugün işte okul diyorlar. İsim de iş yok; medrese desin, okul desin, külliye desin, ne derse desin.İsim de iş yok; medrese desin, okul desin, külliye desin, ne derse desin. Maksat oradan insanların dinlerini öğrenecek ve öğretecek insanların yetişmesidir. Maksat oradan insanların dinlerini öğrenecek ve öğretecek insanların yetişmesidir.

Onun için eski zamanda çıkan doktorlarımız dinlerini bir hoca kadar bilirler,Onun için eski zamanda çıkan doktorlarımız dinlerini bir hoca kadar bilirler, eski zamanda çıkan mühendisler dinlerini bir hoca kadar bilirler, eski zamanda çıkan mühendisler dinlerini bir hoca kadar bilirler, eski zamandaki ordu mensupları dinlerini bir hoca hatta bir müftüden daha üstün bilgileri var idi bu sayede.eski zamandaki ordu mensupları dinlerini bir hoca hatta bir müftüden daha üstün bilgileri var idi bu sayede. Binâenaleyh mekteplerin din ile ilgilerinin kesilmesi cesedin can ile alakasının kesilmesi gibidir.Binâenaleyh mekteplerin din ile ilgilerinin kesilmesi cesedin can ile alakasının kesilmesi gibidir. Cesedi, canımız var ya. Canımızı ayıralım ceset ayrı dursun, o ayrı çalışsın canım.Cesedi, canımız var ya. Canımızı ayıralım ceset ayrı dursun, o ayrı çalışsın canım. E o ruh kısmı da o da ayrı çalışsın. Olur mu? E o ruh kısmı da o da ayrı çalışsın.

Olur mu?

Derhal hadi mezarlığa götürün bunu derler. İşe yaramaz çünkü. Derhal hadi mezarlığa götürün bunu derler. İşe yaramaz çünkü.

Binâenaleyh dinsiz yetişen insan işe yaramaz insandır. Dinini bilmeden yetişen [işe yaramaz.]Binâenaleyh dinsiz yetişen insan işe yaramaz insandır. Dinini bilmeden yetişen [işe yaramaz.] E bilsin canım, tayyare yapsın, uçak yapsın, gemi yapsın, her bir bilgiye sahip olsun ama dinini de bilsin.E bilsin canım, tayyare yapsın, uçak yapsın, gemi yapsın, her bir bilgiye sahip olsun ama dinini de bilsin. Dinini bilmeden bunları bilirse işte anarşistlik denilen şey oradan doğar. Her türlü şeyleri irtihal ederler. Dinini bilmeden bunları bilirse işte anarşistlik denilen şey oradan doğar. Her türlü şeyleri irtihal ederler.

Allah muhafaza etsin. Allah muhafaza etsin.

Dinini bilirse kimsenin hukukuna tecavüz etmeye ödü patlar.Dinini bilirse kimsenin hukukuna tecavüz etmeye ödü patlar. Çünkü herkesin hukuku kendi hukuku gibidir.Çünkü herkesin hukuku kendi hukuku gibidir. Kendi hukukuna nasıl riayet ediyorsa herkesin hukukuna da böyle riayet etmek mecburiyetindedir.Kendi hukukuna nasıl riayet ediyorsa herkesin hukukuna da böyle riayet etmek mecburiyetindedir. Yoksa senin apartmanın var, malın var, sende olsun da bende olmasın davası Müslümanlıkta yoktur.Yoksa senin apartmanın var, malın var, sende olsun da bende olmasın davası Müslümanlıkta yoktur. Sende çalışırsın sen de kazanırsın. Allah herkese bir vermez. Sende çalışırsın sen de kazanırsın. Allah herkese bir vermez.

Bak beş parmağın beşi de bir oluyor mu? E canım Rusya'da olmuş ya? Bak beş parmağın beşi de bir oluyor mu?

E canım Rusya'da olmuş ya?

Sen rus olursan olur. Eğer rus olursan olur. Ona aklım erer. Fakat müslümansan bu olmaz. Sen rus olursan olur. Eğer rus olursan olur. Ona aklım erer. Fakat müslümansan bu olmaz.

Onun için; İttebiu'l-ulemâe. "Siz ulemaların sözünü dinleyiniz."Onun için;

İttebiu'l-ulemâe. "Siz ulemaların sözünü dinleyiniz."
Fe-innehüm sirâcü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati. Fe-innehüm sirâcü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati.

Sirâc, şu bildiğimiz ışıklar yani kandiller. Mesâbih de, yine yıldızlar gibi ışık veren şeyler, aydınlıklar yani. Sirâc, şu bildiğimiz ışıklar yani kandiller. Mesâbih de, yine yıldızlar gibi ışık veren şeyler, aydınlıklar yani.

[Ulemalar] dünyanın da aydınlığıdır âhiretin de aydınlığıdır.[Ulemalar] dünyanın da aydınlığıdır âhiretin de aydınlığıdır. Dünyada da onların sayesinde rahat ederiz âhirette de onların sayesinde rahat ederiz. Dünyada da onların sayesinde rahat ederiz âhirette de onların sayesinde rahat ederiz.

Nasıl Peygamberimizin zamanında ashab-ı kirâm, o zaman tabi ilk devir.Nasıl Peygamberimizin zamanında ashab-ı kirâm, o zaman tabi ilk devir. Cenâb-ı Peygamber Mescid-i Nebevi'yeyi yaptı. Mescid-i Nebevi'yenin yanında da bir de mektep yaptı Cenâb-ı Peygamber Mescid-i Nebevi'yeyi yaptı. Mescid-i Nebevi'yenin yanında da bir de mektep yaptı ama o gün adı mektep değildi. Adı Ashab-ı Suffe idi.ama o gün adı mektep değildi. Adı Ashab-ı Suffe idi. Yani o günün alim olacak, ilim talep edecek kimseleri ileYani o günün alim olacak, ilim talep edecek kimseleri ile cihada gidecek müctehitler [mücahitler] orada otururlardı.cihada gidecek müctehitler [mücahitler] orada otururlardı. Bazen sayıları 400'e kadar çıkar, onları Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve zenginler beslerler, Bazen sayıları 400'e kadar çıkar, onları Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve zenginler beslerler, onların işleri de güçleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'inonların işleri de güçleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in mübarek fem-i saadetlerinden sudûr eden her kelimeyi ezberlemek.mübarek fem-i saadetlerinden sudûr eden her kelimeyi ezberlemek. Ezberlemişler ve bize de elhamdülillah nakletmişler, kitaplarımıza da geçmiş. Ezberlemişler ve bize de elhamdülillah nakletmişler, kitaplarımıza da geçmiş. Şimdi bugün onları güzel güzel okuyoruz ve güzel güzel de anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi bugün onları güzel güzel okuyoruz ve güzel güzel de anlatmaya çalışıyoruz.

Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem camiyi yaparken yanına da mektebi yapmış.Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem camiyi yaparken yanına da mektebi yapmış. Ashab-ı Suffe dediğimiz adamlar oranın, medresenin talebeleri.Ashab-ı Suffe dediğimiz adamlar oranın, medresenin talebeleri. Ama bizim bugünkü gördüğümüz gibi şahane değil. Şahaneye ihtiyaç yok, maksat söyleneni anlamak ve anlatmak. Ama bizim bugünkü gördüğümüz gibi şahane değil. Şahaneye ihtiyaç yok, maksat söyleneni anlamak ve anlatmak.

Hatta o kadar gayret vardı ki onlardan çoğu okumak bilmiyorlardı, çünkü bugünkü gibi ilim mebzul değil.Hatta o kadar gayret vardı ki onlardan çoğu okumak bilmiyorlardı, çünkü bugünkü gibi ilim mebzul değil. Bir tanesi o Kur'an bilene demiş; "Bana Kur'an'ı öğretmez misin?" Bir tanesi o Kur'an bilene demiş;

"Bana Kur'an'ı öğretmez misin?"

"Bilirim." demiş, "Öğreteyim sana." Gitmiş öğretmiş. "Bilirim." demiş, "Öğreteyim sana."

Gitmiş öğretmiş.

Fakat insanların hilkatin de şeysi var ya, kendisine öğreten insanaFakat insanların hilkatin de şeysi var ya, kendisine öğreten insana bir mükâfat vermek, karşılık vermek isterler. Demiş; bir mükâfat vermek, karşılık vermek isterler. Demiş;

"Sana benim verecek bir şeyim yok ben de fakirim."Sana benim verecek bir şeyim yok ben de fakirim. Yalnız bir okum var, bir yayım var kabul edersen bunu vereyim sana." demiş. Yalnız bir okum var, bir yayım var kabul edersen bunu vereyim sana." demiş.

Demiş, "Ben Resûlullah'a sormadan kabul edemem. Resûlullah'a gitmiş. Tahsil bak, tahsil devresinde; Demiş, "Ben Resûlullah'a sormadan kabul edemem.

Resûlullah'a gitmiş. Tahsil bak, tahsil devresinde;

"Cehennemden alacağın yer kadar al." demiş. "Cehennemden alacağın yer kadar al." demiş.

Cehennemden ne kadar yer istiyorsan alacağın şey o nisbette olsun. Cehennemden ne kadar yer istiyorsan alacağın şey o nisbette olsun.

Demek ki ilim öğretmek mukabilinde birşey almanın felaketi ne kadar büyük. Demek ki ilim öğretmek mukabilinde birşey almanın felaketi ne kadar büyük.

"Ooov!" demiş, "Ben bunu yapamam." Bu çok zamana kadar devam etmiş. Tarihini bilemem."Ooov!" demiş, "Ben bunu yapamam."

Bu çok zamana kadar devam etmiş. Tarihini bilemem.
Fakat bir devir gelmiş ki bu devirde artık insanlar meccânen başkası için çalışmaya meydan yok.Fakat bir devir gelmiş ki bu devirde artık insanlar meccânen başkası için çalışmaya meydan yok. Bakmışlar ki ilim inkiraza uğruyor, çünkü okutmuyor. Bakmışlar ki ilim inkiraza uğruyor, çünkü okutmuyor.

"Ben çalışıp ekmek parası kazanacağım, seninle meşgul olamam." diyor. "Ben çalışıp ekmek parası kazanacağım, seninle meşgul olamam." diyor.

Ee, o zaman fetva vermeye mecbur olmuşlar ki okutanlar da birşey alsınlar da bu okumak kaybolmasın. Ee, o zaman fetva vermeye mecbur olmuşlar ki okutanlar da birşey alsınlar da bu okumak kaybolmasın.

Bu okumak kaybolmasın okutmak da kalsın diyerekten ondan sonra fetvayı vermişler.Bu okumak kaybolmasın okutmak da kalsın diyerekten ondan sonra fetvayı vermişler. Yoksa İslâm'ın ilk devrinde hep fisebilillah.Yoksa İslâm'ın ilk devrinde hep fisebilillah. Askere gidiyor fisebilillah, harbe gidiyor canını feda ediyor fisebilillah, tahsili fisebilillah.Askere gidiyor fisebilillah, harbe gidiyor canını feda ediyor fisebilillah, tahsili fisebilillah. Onun için onlardan çok istifade edildi. Allah cümlesinden razı olsun. Onun için onlardan çok istifade edildi.

Allah cümlesinden razı olsun.

Onların derecelerine erişmek için imkanımız yok. Dünki akşamki dersimizde geçiyordu ki; Onların derecelerine erişmek için imkanımız yok. Dünki akşamki dersimizde geçiyordu ki;

"Siz ashab-ı kirâmın aleyhinde katiyen yakışıksız bir söz söylemeyin, çirkin bir söz söylemeyin." "Siz ashab-ı kirâmın aleyhinde katiyen yakışıksız bir söz söylemeyin, çirkin bir söz söylemeyin."

O zaman işte aralarında bir kavgalar, gürültüler de olmuş insanlık, beşeriyet hâli.O zaman işte aralarında bir kavgalar, gürültüler de olmuş insanlık, beşeriyet hâli. Fakat buna içtihat diyorlar. Yani "Sen haklısın ben haklıyım." diyerekten birbirleriyle içtihat ediyorlar.Fakat buna içtihat diyorlar. Yani "Sen haklısın ben haklıyım." diyerekten birbirleriyle içtihat ediyorlar. Bu iki tarafın birbirleriyle muharebesi olmuş döğüşmüşler. O zaman bitmiş gitmiş bu hadise. Bu iki tarafın birbirleriyle muharebesi olmuş döğüşmüşler. O zaman bitmiş gitmiş bu hadise. Bunu artık uzatmaya lüzum yok. Bugün onları tazeleyip tazeleyip de ortaya getirmeye hiç lüzum yok.Bunu artık uzatmaya lüzum yok. Bugün onları tazeleyip tazeleyip de ortaya getirmeye hiç lüzum yok. Binâaleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara saygı göstermeyi bize tavsiye ediyor.Binâaleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara saygı göstermeyi bize tavsiye ediyor. Hz. Allah celle ve alâ da, başka söze lüzum yok, radıyallahu anhüm ve radû anhu dedi. Hz. Allah celle ve alâ da, başka söze lüzum yok, radıyallahu anhüm ve radû anhu dedi.

"Ben onlardan razıyım onlar da benden razı." dedikten sonra artık başkasının söz söylemeye ne hakkı olur yani? "Ben onlardan razıyım onlar da benden razı." dedikten sonra artık başkasının söz söylemeye ne hakkı olur yani?

Ortada Allah celle ve alâ "Ben onlardan ashab-ı kiramdan razıyım." diyor.Ortada Allah celle ve alâ "Ben onlardan ashab-ı kiramdan razıyım." diyor. Dövüşmüşler, bu olmuş şu olmuş, bitmiş gitmiş. Onun için İmam Gazzâli der ki; Dövüşmüşler, bu olmuş şu olmuş, bitmiş gitmiş.

Onun için İmam Gazzâli der ki;

"Onlar kılıçlarını kana boyadıysalar, sen bugün dilini kana boyayıp da o işlere karışma!"Onlar kılıçlarını kana boyadıysalar, sen bugün dilini kana boyayıp da o işlere karışma! Bitmiş gitmiş, unut onları. Ve onlar hakkında sevgi ve saygı besle, radıyallahu anh de." Bitmiş gitmiş, unut onları. Ve onlar hakkında sevgi ve saygı besle, radıyallahu anh de."

Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in nasihatlerinden bir nasihattır. Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in nasihatlerinden bir nasihattır.

Yine buyuruyor Cenâb-ı Peygamber; E tühibbu en yeline kalbüke?Yine buyuruyor Cenâb-ı Peygamber;

E tühibbu en yeline kalbüke?
Şu kalplerimiz var ya, bu bazı insanlarda kalp çok sert olur.Şu kalplerimiz var ya, bu bazı insanlarda kalp çok sert olur. Sert taşlardan, sert kayalardan, sert çeliklerden daha sert. Sert taşlardan, sert kayalardan, sert çeliklerden daha sert. Çeliği yumuşatmak mümkün oluyor, kayayı yumuşatmak mümkün oluyor,Çeliği yumuşatmak mümkün oluyor, kayayı yumuşatmak mümkün oluyor, fakat bazı kalpler var ki yumuşaması mümkün değil. Nasihat etsen para etmiyor söylesen para etmiyor.fakat bazı kalpler var ki yumuşaması mümkün değil. Nasihat etsen para etmiyor söylesen para etmiyor. Hani yağmur yağar, kayanın üzerine yağar akar gider, hiç faydası olmaz. Niçin? Kayadır, durmaz. Hani yağmur yağar, kayanın üzerine yağar akar gider, hiç faydası olmaz.

Niçin?

Kayadır, durmaz.

Yumuşak toprağa yağan yağmur, toprak onu emer güzel mahsuller olur oradan.Yumuşak toprağa yağan yağmur, toprak onu emer güzel mahsuller olur oradan. Bazı kalpler böyle mermer gibi ne kadar nasihat etsen kayıp gidiyor, hiç tesir etmiyor. Bazı kalpler böyle mermer gibi ne kadar nasihat etsen kayıp gidiyor, hiç tesir etmiyor.

Şimdi bunları nasıl yumuşatacağız? Bu demiri yumuşatıyoruz.Şimdi bunları nasıl yumuşatacağız?

Bu demiri yumuşatıyoruz.
Ateşe koyuyoruz, ateşte yumuşuyor, tokmağı vurunca istediğimiz kalıba sokuyoruz.Ateşe koyuyoruz, ateşte yumuşuyor, tokmağı vurunca istediğimiz kalıba sokuyoruz. Ama insanın kalbi böyle bir tokmağın altına yatıp olmaz ki. Ama insanın kalbi böyle bir tokmağın altına yatıp olmaz ki.

Bunu yatıştırmak için Cenâb-ı Peygamber bak ne güzel söyledi. Bunu yatıştırmak için Cenâb-ı Peygamber bak ne güzel söyledi.

E tühibbu en yelîne kalbüke? "Sen kalbinin yumuşak olmasını istiyor musun?" E tühibbu en yelîne kalbüke? "Sen kalbinin yumuşak olmasını istiyor musun?"

Kalbinin yumuşak olmasını istiyor musun, ki namazını güzelce kılasın, orucunu güzelce tutasın.Kalbinin yumuşak olmasını istiyor musun, ki namazını güzelce kılasın, orucunu güzelce tutasın. Bu ramazanı güzelce geçiresin. Evet. Bu ramazanı güzelce geçiresin.

Evet.

Ve tüdrike hâceteke? Hepimiz de bir sürü hacetler var işte. Ve tüdrike hâceteke?

Hepimiz de bir sürü hacetler var işte.

"Bu hacetlerinizin de olmasını istiyor musunuz?" "Bu hacetlerinizin de olmasını istiyor musunuz?"

Hacetlerinize nail olmak istiyor musunuz? Hacetlerinize nail olmak istiyor musunuz?

"Kalplerinizin yumuşaklığını hacetlerinize de erişmeyi istiyor musunuz?" Evet. "Kalplerinizin yumuşaklığını hacetlerinize de erişmeyi istiyor musunuz?"

Evet.

Öyleyse; İrhami'l-yetîme. "Yetime merhamet eyle." Aziz kardeş! Çok mühim bir şey! Öyleyse;

İrhami'l-yetîme. "Yetime merhamet eyle."

Aziz kardeş!

Çok mühim bir şey!

"Yetime merhamet eyle." Ve'msah ra'ssehû. "Onun başını okşa.""Yetime merhamet eyle." Ve'msah ra'ssehû. "Onun başını okşa." Ve et'imhu min taâmike. "Yediğinden de ona yedir ama." Ve et'imhu min taâmike. "Yediğinden de ona yedir ama."

Yetim. Hepimiz yetimiz yani.Yetim. Hepimiz yetimiz yani. Yetim 18 yaşına kadar, bazı şeylerde 15 yaşına kadar anası veyahut babası olmayan çocuğa diyorlar.Yetim 18 yaşına kadar, bazı şeylerde 15 yaşına kadar anası veyahut babası olmayan çocuğa diyorlar. Ki, kimsesiz hâmisiz insandır demek. Hâmisiz insanlara sahip olunuz. Ki, kimsesiz hâmisiz insandır demek. Hâmisiz insanlara sahip olunuz.

Hâmisiz insanlara sahip olunuz, çünkü o hâmisiz insanlara sahip olmazsanız onlar yarın anarşist olurlar.Hâmisiz insanlara sahip olunuz, çünkü o hâmisiz insanlara sahip olmazsanız onlar yarın anarşist olurlar. Okuyamaz, dünyadan bilgisi olmaz, âhiretten de bilgisi olmaz. Sanat sahibi değildir, iş sahibi değildir.Okuyamaz, dünyadan bilgisi olmaz, âhiretten de bilgisi olmaz. Sanat sahibi değildir, iş sahibi değildir. Milletin başına felaket olur, berbat olur. O köprü altında yatanlar, çeşme şeylerinde yatanlar...Milletin başına felaket olur, berbat olur. O köprü altında yatanlar, çeşme şeylerinde yatanlar... Bir sürü insan var memleketteki sayısını devlet bilir hesaplarını. Bir sürü insan var memleketteki sayısını devlet bilir hesaplarını.

Bunlar hep hâmisiz insanlar, bunların mesulü hepimiziz. Niçin o çocuk köprünün altında yatıyor? Bunlar hep hâmisiz insanlar, bunların mesulü hepimiziz.

Niçin o çocuk köprünün altında yatıyor?

Niçin onun yakasından tutup da evladım sen kimsin? Nereden geldin? Hani anan hani baban?" Niçin onun yakasından tutup da evladım sen kimsin? Nereden geldin? Hani anan hani baban?"

Yok. E seni kimse himaye etmez mi? Yok. E sen onu himayeye niye yeltenmedin? Yok.

E seni kimse himaye etmez mi?

Yok.

E sen onu himayeye niye yeltenmedin?

E ben yapabilir miyim hepsini? Yapamayız tabi hepsini. Ya? E ben yapabilir miyim hepsini?

Yapamayız tabi hepsini.

Ya?

Toplanacağız cemiyet kuracağız, beşer onar kuruş oraya vereceğiz.Toplanacağız cemiyet kuracağız, beşer onar kuruş oraya vereceğiz. Orada toplanan paralarla memleketteki zuafaları toplayacağız okutacağız,Orada toplanan paralarla memleketteki zuafaları toplayacağız okutacağız, yetiştireceğiz, memlekete faydalı insan olacaklar.yetiştireceğiz, memlekete faydalı insan olacaklar. Ama hırslar gözlerimizi kapıyor, kulaklarımızı da tıkıyor.Ama hırslar gözlerimizi kapıyor, kulaklarımızı da tıkıyor. Artık kendi menfaatimizden başka hiçbir şey düşünemiyoruz; "Yetim ölürse ölsün bana ne?" diyoruz. Artık kendi menfaatimizden başka hiçbir şey düşünemiyoruz; "Yetim ölürse ölsün bana ne?" diyoruz.

Ölse kolay ama ölmezse, başa bela olursa ne olacak? Ölse kolay ama ölmezse, başa bela olursa ne olacak?

Senin evini de soyacak, berikinin de cebinden alacak, her şeyi yapacak işte, zarar verecek. Sebebi? Senin evini de soyacak, berikinin de cebinden alacak, her şeyi yapacak işte, zarar verecek.

Sebebi?

Biz onlara acımadığımızın sebebi. Bak Cenâb-ı Peygamber ne güzel söylüyor. Biz onlara acımadığımızın sebebi.

Bak Cenâb-ı Peygamber ne güzel söylüyor.

İrhami'l-yetîme. "Kimsesizleri himaye et." diyor. İrhami'l-yetîme. "Kimsesizleri himaye et." diyor.

Kimsesizleri himaye et, onları sev, okşa, yediğinden de yedir. İçeceğinden de içir, üstünü de giydir. Kimsesizleri himaye et, onları sev, okşa, yediğinden de yedir. İçeceğinden de içir, üstünü de giydir.

[Yelîne kalbüke ve tüdrikü hâceteke.] "İşte o zaman kalbinde pamuk gibi olur bütün hacetlere erişirsin." [Yelîne kalbüke ve tüdrikü hâceteke.] "İşte o zaman kalbinde pamuk gibi olur bütün hacetlere erişirsin."

Hastalığın gider, kuvvetin sıhhatin yerinde olur.Hastalığın gider, kuvvetin sıhhatin yerinde olur. Çünkü Allahu Teâlâ ona yaptığın merhametin dolayısıyla sana da Çünkü Allahu Teâlâ ona yaptığın merhametin dolayısıyla sana da birçok böyle iyilikler verir, sıkıntılardan seni kurtarır birçok böyle iyilikler verir, sıkıntılardan seni kurtarır

Ebü'd-Derda hazretleri bunu rivayet ediyor. Ebü'd-Derda hazretleri bunu rivayet ediyor.

Allah cümlemizi böyle zuafalara, yetimlere, bîkeslere [kimsesiz, yalnız], gariplere acıyanAllah cümlemizi böyle zuafalara, yetimlere, bîkeslere [kimsesiz, yalnız], gariplere acıyan ve merhamet eden bahtiyarların arasına kabul etsin de onlardan olalım biz de. ve merhamet eden bahtiyarların arasına kabul etsin de onlardan olalım biz de.

Bunların bir kısmı, mesela bugün bizim memleketimizde okuyan çocukların çoğuBunların bir kısmı, mesela bugün bizim memleketimizde okuyan çocukların çoğu Anadolu'nun içerisinden kaçmış gelmişler. Anadolu'dan gelmiş.Anadolu'nun içerisinden kaçmış gelmişler. Anadolu'dan gelmiş. İstanbul'un zenginin çocuğu gidip de mektep de hoca olmak istemez.İstanbul'un zenginin çocuğu gidip de mektep de hoca olmak istemez. Yapmaz, zorla götürsen mektepten kaçar okumaz. Hele onların şeyleri de var; Yapmaz, zorla götürsen mektepten kaçar okumaz. Hele onların şeyleri de var;

"Ben ölü mü yıkayacağım? Onu mu olacağım yahut gidip de senin önünde namaz mı kaldıracağım sana?"Ben ölü mü yıkayacağım? Onu mu olacağım yahut gidip de senin önünde namaz mı kaldıracağım sana? Benim şerefim var ben öyle şey yapamam." diyor. Benim şerefim var ben öyle şey yapamam." diyor.

Büyük büyük, en büyük bir hataya düşüyor.Büyük büyük, en büyük bir hataya düşüyor. İmamlıktan daha büyük şeref yok da, Peygamber'in makamı orası.İmamlıktan daha büyük şeref yok da, Peygamber'in makamı orası. Sen o makamı beğenmiyorsun da paraların peşinde, paraların peşinde Sen o makamı beğenmiyorsun da paraların peşinde, paraların peşinde yahut mevkilerin peşinde onu hor görüyorsun. Allah öyle insana salah verir mi, felah verir mi acaba? yahut mevkilerin peşinde onu hor görüyorsun.

Allah öyle insana salah verir mi, felah verir mi acaba?

En büyük nimet [dinî] ilim nimetidir. Sen çocuğunu oraya verip okutmayı istemiyorsun.En büyük nimet [dinî] ilim nimetidir. Sen çocuğunu oraya verip okutmayı istemiyorsun. Benimki tıbbiyede okusun, mühendis mektebinde okusun.Benimki tıbbiyede okusun, mühendis mektebinde okusun. İşte şu fakültede okusun, bu fakültede okusun da yüksek mevkili bir adam olsun.İşte şu fakültede okusun, bu fakültede okusun da yüksek mevkili bir adam olsun. Ama dinini bilmeyecekmiş, bana ne. Ama dinini bilmeyecekmiş, bana ne.

Onun için sen yetime sahip olmak istiyorsan işte buOnun için sen yetime sahip olmak istiyorsan işte bu Kur'an Kursları dediğimiz mekteplerde yetişen çocuklar ki hepsi zuafâdır yani. Kur'an Kursları dediğimiz mekteplerde yetişen çocuklar ki hepsi zuafâdır yani. Hiçbir tane çıkmaz içlerinden ki zengin bir adamın çocuğu gelsin de orada okusun. Hiçbir tane çıkmaz içlerinden ki zengin bir adamın çocuğu gelsin de orada okusun. Hep nerede fukarâ zuafâ çocukları var onlar gelirler okurlar, dinlerine Cenâb-ı Hak bir aşk vermiştir.Hep nerede fukarâ zuafâ çocukları var onlar gelirler okurlar, dinlerine Cenâb-ı Hak bir aşk vermiştir. O aşk sebebiyle orada aç susuz [ilim öğrenirler]. O aşk sebebiyle orada aç susuz [ilim öğrenirler].

Hele bu şark taraflarında, oradan duyduklarımızda, öyle çocuklar vardır kiHele bu şark taraflarında, oradan duyduklarımızda, öyle çocuklar vardır ki bu okudukları yerler de yani sıhhate muğayir yerlerdir.bu okudukları yerler de yani sıhhate muğayir yerlerdir. Fakat o içlerindeki aşk dolayısıyla o sıkıntılara tahammül ederler, yıkanacak yerleri yoktur.Fakat o içlerindeki aşk dolayısıyla o sıkıntılara tahammül ederler, yıkanacak yerleri yoktur. Karın altında gider yıkanır çocuk. Yok. Fakat şimdi aşkı da var, e su da iktiza etmiş. Yok, ne yapsın? Karın altında gider yıkanır çocuk. Yok. Fakat şimdi aşkı da var, e su da iktiza etmiş.

Yok, ne yapsın?

Karın altında gidip yıkandıklarını hocalarından dinledik. Yediği de bir çorbadan ibaret.Karın altında gidip yıkandıklarını hocalarından dinledik.

Yediği de bir çorbadan ibaret.
O çocukları okutan adamın onlara verdiği şey bir çorbadan ibaret.O çocukları okutan adamın onlara verdiği şey bir çorbadan ibaret. Sabahleyin bir çorba akşam üstü bir çorba.Sabahleyin bir çorba akşam üstü bir çorba. Ona kanaat ederekten onda okur, güzel ilim sahibi olaraktan yetişirler yani. Ona kanaat ederekten onda okur, güzel ilim sahibi olaraktan yetişirler yani.

Ama bunu, vakitli insanların çocukları buna tahammül edemez, bunu yapamazlar yani. Ama bunu, vakitli insanların çocukları buna tahammül edemez, bunu yapamazlar yani.

Onun için buraya gelmiş de okumak isteyen çocuklara elini aç.Onun için buraya gelmiş de okumak isteyen çocuklara elini aç. Elini aç, keseni aç onlara yardım şeysini uzat. Allah sana hem dünyalık verir, bire on veriyor en aşağıya. Elini aç, keseni aç onlara yardım şeysini uzat. Allah sana hem dünyalık verir, bire on veriyor en aşağıya. Oraya verdiklerinin yerine çok kazançlar temin edersin. Onları muhafaza et, çünkü onlar yetimdirler.Oraya verdiklerinin yerine çok kazançlar temin edersin. Onları muhafaza et, çünkü onlar yetimdirler. Anasını bırakmış babasını bırakmış gelmiş burada okuyor işte. Anasını bırakmış babasını bırakmış gelmiş burada okuyor işte.

Daha ne istiyorsun, bundan daha iyi ne var? Daha ne istiyorsun, bundan daha iyi ne var?

Senin çocuğun okuyor mu, verdin mi hiç böyle bir mektebe çocuğunu? Veremezsin ki çünkü işin kalacak. Senin çocuğun okuyor mu, verdin mi hiç böyle bir mektebe çocuğunu?

Veremezsin ki çünkü işin kalacak.

Ve et'imhu min taâmike. "Hem de yediğinden yedir." diyor. Ve et'imhu min taâmike. "Hem de yediğinden yedir." diyor.

E tühibbûne eyyühe'n-nâsü en tectehidû fi'd-duâi? "İster misiniz sizin dualarınızın kabul olmasını?" E tühibbûne eyyühe'n-nâsü en tectehidû fi'd-duâi? "İster misiniz sizin dualarınızın kabul olmasını?"

İster misiniz büyük dualar yapıp da kabul olmasını? Evet! Çok değil. Kûlû. "Deyiniz." İster misiniz büyük dualar yapıp da kabul olmasını?

Evet!

Çok değil.

Kûlû. "Deyiniz."

Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike. Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike.

Zannediyorum bunu Cenâb-ı Peygamber Muaz radıyallahu anha öğretmiştir, Ebû Hüreyre hazretleri de naklediyor. Zannediyorum bunu Cenâb-ı Peygamber Muaz radıyallahu anha öğretmiştir, Ebû Hüreyre hazretleri de naklediyor.

Geçen ki derste neydi? Geçen ki derste neydi?

Allahümme innî es'elüke ta'cîle âfiyetike ve sabran alâ beliyyetike ve hurucen mine'd-dünyâ ilâ rahmetike. Allahümme innî es'elüke ta'cîle âfiyetike ve sabran alâ beliyyetike ve hurucen mine'd-dünyâ ilâ rahmetike.

Güzel dua, ezberlemek lazım. Bugünkü duasında da Cenâb-ı Peygamber diyor ki; Güzel dua, ezberlemek lazım.

Bugünkü duasında da Cenâb-ı Peygamber diyor ki;

Kûlû. "Deyiniz." Allâhümme. "Ey benim Allah'ım!" E'innâ. "Bize yardım eyle." Alâ şükrike.Kûlû. "Deyiniz." Allâhümme. "Ey benim Allah'ım!" E'innâ. "Bize yardım eyle." Alâ şükrike. "Verdiğin nimetlere şükür edebilecek kuvvet ve iktidarda bize yardım eyle." "Verdiğin nimetlere şükür edebilecek kuvvet ve iktidarda bize yardım eyle."

Çünkü biz kendi başımıza sana şükredemeyiz.Çünkü biz kendi başımıza sana şükredemeyiz. Sen bize yardımcı ol ki kalbimize bu duaları sun ki biz sana şükredebilelim. Sen bize yardımcı ol ki kalbimize bu duaları sun ki biz sana şükredebilelim.

Daha? Ve zikrike. "Hem sana şükrü bizim içimize sun hem de zikrini sun." Daha?

Ve zikrike. "Hem sana şükrü bizim içimize sun hem de zikrini sun."

Biz seni daima hatırlayalım. Daima hatırımızdan çıkarmayalım seni. Daima senin zikrinle meşgul olalım. Biz seni daima hatırlayalım. Daima hatırımızdan çıkarmayalım seni. Daima senin zikrinle meşgul olalım.

Bu insanlar zikirden çok korkarlar. "İşte filanca çokça zikretmiş de deli olmuş." derler. Bu insanlar zikirden çok korkarlar. "İşte filanca çokça zikretmiş de deli olmuş." derler.

Vallahi yalan billahi yalan! Allah'a zikreden deli olmaz veli olur.Vallahi yalan billahi yalan!

Allah'a zikreden deli olmaz veli olur.
Allah'ı zikreden deli olmaz mutlaka veli olur. E o deli olmuş ya? Allah'ı zikreden deli olmaz mutlaka veli olur.

E o deli olmuş ya?

O deli olduysa onun maksadı başkadır. Allah başka maksat istemez.O deli olduysa onun maksadı başkadır. Allah başka maksat istemez. Allah'ın rızasından başka maksat istedin mi deli olursun işte. Sırf Allah için. Allah'ın rızasından başka maksat istedin mi deli olursun işte. Sırf Allah için.

Bak kendisi söylüyor Efendimiz. Zikrinde bana yardım et.Bak kendisi söylüyor Efendimiz. Zikrinde bana yardım et. Sen bana yardım et ki ben sana zikredebileyim yâ Rabbi! Bu kalbine ne verir? Sen bana yardım et ki ben sana zikredebileyim yâ Rabbi!

Bu kalbine ne verir?

İlhamlar verir, feyizler verir. Değirmene su gelmeyince değirmen döner mi? Dönmez.İlhamlar verir, feyizler verir.

Değirmene su gelmeyince değirmen döner mi?

Dönmez.
İşte Allah'ın yardımı bu değirmene suyu yollamak. Değirmene su geldi miydi çark kendiliğinden döner.İşte Allah'ın yardımı bu değirmene suyu yollamak. Değirmene su geldi miydi çark kendiliğinden döner. Çark kendiliğinden döner çünkü su akıyor üzerinden. Dönmemek elinden gelmez.Çark kendiliğinden döner çünkü su akıyor üzerinden. Dönmemek elinden gelmez. Binâenaleyh Allah yardım etti miydi kul Allah'ı zikretmesin, olmaz. Mutlaka Allah'ı zikreder. Binâenaleyh Allah yardım etti miydi kul Allah'ı zikretmesin, olmaz. Mutlaka Allah'ı zikreder.

E canım bu Allahu Teâlâ, ya işte "Allah!" dedik kafi. Ne çok birçok diyeceğiz? E canım bu Allahu Teâlâ, ya işte "Allah!" dedik kafi. Ne çok birçok diyeceğiz?

Aziz kardeş! Çok demek de birçok faydalar var. Birisi, insan sevdiğini çok zikreder. Aziz kardeş!

Çok demek de birçok faydalar var. Birisi, insan sevdiğini çok zikreder.

"Filanı seviyorum." Mütemadiyen ondan bahseder; şöyle iyidir böyle iyidir, hep onu metheder. "Filanı seviyorum."

Mütemadiyen ondan bahseder; şöyle iyidir böyle iyidir, hep onu metheder.

Neden? Seviyor onu. Sevdiğinden dolayı methini dilinden bırakamaz. Neden?

Seviyor onu. Sevdiğinden dolayı methini dilinden bırakamaz.

Nedir o? Onun sevdiğine alamettir. Nedir o?

Onun sevdiğine alamettir.

Allah'ı seven de Allah'ı dilinden bırakamaz. Daima ondan bahseder. Nasıl bahsetmeyeceksin!Allah'ı seven de Allah'ı dilinden bırakamaz. Daima ondan bahseder. Nasıl bahsetmeyeceksin! Bütün nimetleri veren O'dur. Bütün nimetleri veren O'dur.

Şu beden bizim malımız mıdır? Bizim bu bedende bir dahlimiz var mı? Şu beden bizim malımız mıdır?

Bizim bu bedende bir dahlimiz var mı?

Gözümüz şurda olsun kulağımız da burada olsun diye bir şey diyebildik mi? Gözümüz şurda olsun kulağımız da burada olsun diye bir şey diyebildik mi?

Bu intizamı Cenâb-ı Hak anamızın karnındayken bize mükemmel surette,Bu intizamı Cenâb-ı Hak anamızın karnındayken bize mükemmel surette, tam bir doğruluk ve dürüstlükle vermiş. tam bir doğruluk ve dürüstlükle vermiş.

Kolumuzun birisi çarpık, ayağımızın birisi yamuk, gözümüzün birisi bilmem ne olsaydı kim ne yapabilirdi? Kolumuzun birisi çarpık, ayağımızın birisi yamuk, gözümüzün birisi bilmem ne olsaydı kim ne yapabilirdi?

Ama hepsini ne kadar muntazam vermiş, ne kadar güzel vermiş! Bir de üstüne bir de akıl vermiş.Ama hepsini ne kadar muntazam vermiş, ne kadar güzel vermiş! Bir de üstüne bir de akıl vermiş. Üstünün üstünü o akıl da. Şimdi bu kadar nimet [karşısında Allah'ı zikretmemek olur mu?] Üstünün üstünü o akıl da.

Şimdi bu kadar nimet [karşısında Allah'ı zikretmemek olur mu?]

Birisi dese ki; "Şu aklını bana ver de bu dünyayı ben de sana vereceğim.Birisi dese ki;

"Şu aklını bana ver de bu dünyayı ben de sana vereceğim.
Dünyayı vereceğim hepsini. Altınıyla gümüşüyle bu dünya senin olsun, şu aklını bana ver." Veren olur mu? Dünyayı vereceğim hepsini. Altınıyla gümüşüyle bu dünya senin olsun, şu aklını bana ver."

Veren olur mu?

Akıl olmadıktan sonra bir şey olmaz ki! Kimse vermez. Dünyada deli olmak [kimse istemez]. Akıl olmadıktan sonra bir şey olmaz ki! Kimse vermez. Dünyada deli olmak [kimse istemez].

Binâenaleyh akıl dünyaya bedel âhirete de bedel.Binâenaleyh akıl dünyaya bedel âhirete de bedel. Bu nimeti Allah bize vermiş, daha ne istiyorsun sen! Daha ne istiyorsun! Bu nimeti Allah bize vermiş, daha ne istiyorsun sen! Daha ne istiyorsun!

Bu nimeti vereni anacaksın, "Allah!" diyeceksin. "Allah!" dedikçe inşirah hasıl olur.Bu nimeti vereni anacaksın, "Allah!" diyeceksin. "Allah!" dedikçe inşirah hasıl olur. İnşirah, genişlik olur. Çünkü varlığın sahibi, kâinatın sahibi, bütün mevcudatın sahibi.İnşirah, genişlik olur. Çünkü varlığın sahibi, kâinatın sahibi, bütün mevcudatın sahibi. Bu vücutları bize veren yine O. Öyleyse biz O'nu anmak mecburiyetindeyiz. Bu vücutları bize veren yine O. Öyleyse biz O'nu anmak mecburiyetindeyiz. Verdiği nimetlerden dolayı, "Yâ Rabbi! Sana çok şükür!" demek Verdiği nimetlerden dolayı, "Yâ Rabbi! Sana çok şükür!" demek ve bu şükrümüzü ifade etmek için huzuruna gelip Allahuekber deyip divanında durmak. Şükür bu. ve bu şükrümüzü ifade etmek için huzuruna gelip Allahuekber deyip divanında durmak.

Şükür bu.

Ramazan geldi, şükür orucu tutabilmek. Orucu tutamadan şükür olmaz, namazı kılamadan şükür olmaz.Ramazan geldi, şükür orucu tutabilmek. Orucu tutamadan şükür olmaz, namazı kılamadan şükür olmaz. Asıl şükür namazı kılıp, orucu tutup, evâmiri ilahiyeye itaat. Böyle olunca, şurada iki tane [dua:] Asıl şükür namazı kılıp, orucu tutup, evâmiri ilahiyeye itaat. Böyle olunca, şurada iki tane [dua:]

Allâhümme e'innâ alâ edâi şükrike ve zikrike. "Yâ Rabbi! Seni şükrün ve zikrin üzerine bana yardım eyle." Allâhümme e'innâ alâ edâi şükrike ve zikrike. "Yâ Rabbi! Seni şükrün ve zikrin üzerine bana yardım eyle."

Allah'tan yardım istiyoruz. Herşeyi O'ndan istiyoruz ya. Yardım edecek yine O'dur.Allah'tan yardım istiyoruz. Herşeyi O'ndan istiyoruz ya. Yardım edecek yine O'dur. Bütün kuvvet ve kudret O'nundur. Bütün kuvvet ve kudret O'nundur.

Ve husnü ibâdetike. "Ve bir de sana güzel ibadet edebilmek üzere bize yardım eyle yâ Rabbi!" Ve husnü ibâdetike. "Ve bir de sana güzel ibadet edebilmek üzere bize yardım eyle yâ Rabbi!"

Evet, namaz kılmak kolay, yatarsın kalkarsın ama bak husnü diyor. "Güzel ibadet!"Evet, namaz kılmak kolay, yatarsın kalkarsın ama bak husnü diyor. "Güzel ibadet!" Güzel ibadet olunca, bu yatıp kalkarken kendini Allah'a bağlayarak yatıp kalkmak başka, Güzel ibadet olunca, bu yatıp kalkarken kendini Allah'a bağlayarak yatıp kalkmak başka, bir de öyle lâlettayin yatıp kalkmak başka. Binâenaleyh yüzü kıbleye çevirmek kolay.bir de öyle lâlettayin yatıp kalkmak başka. Binâenaleyh yüzü kıbleye çevirmek kolay. Döneriz o kabiliyetimiz var. Fakat kendini Allah'a bağlayarak gönlü Allah'a çevirmektir önemli olan.Döneriz o kabiliyetimiz var. Fakat kendini Allah'a bağlayarak gönlü Allah'a çevirmektir önemli olan. Gönlü Allah'a çevirmek Allahu Teâlâ'nın zikri ile çok meşgul olmaya bağlıdır. Gönlü Allah'a çevirmek Allahu Teâlâ'nın zikri ile çok meşgul olmaya bağlıdır. Allah'ın zikri ile meşgul olanlar Allah'ın divanına durduğu vakitte Allah'la meşgul olarak namaz kılar.Allah'ın zikri ile meşgul olanlar Allah'ın divanına durduğu vakitte Allah'la meşgul olarak namaz kılar. Binâenaleyh insan ne kadar "Allah!" derse o Allah içeriye siner. Binâenaleyh insan ne kadar "Allah!" derse o Allah içeriye siner. Sindikten sonra bakarsın bütün mâsivâ denilen şey ortadan kalkar, yalnız Allah kalır. Sindikten sonra bakarsın bütün mâsivâ denilen şey ortadan kalkar, yalnız Allah kalır.

Onun için Hallacı Mansur Ene'l-hak dedi. Niçin? Onun için Hallacı Mansur Ene'l-hak dedi.

Niçin?

"Allah!" diye diye Allah'ın huzurunda olaraktan herşeyi unuttu."Allah!" diye diye Allah'ın huzurunda olaraktan herşeyi unuttu. Herşey ortadan, gözünden kayboldu, Allah var. Herşey ortadan, gözünden kayboldu, Allah var.

Allah cümlemizi affetsin de kendisine tam bağlılıkla bağlananAllah cümlemizi affetsin de kendisine tam bağlılıkla bağlanan sevgili bahtiyar kullarının zümresine ilhak eylesin. sevgili bahtiyar kullarının zümresine ilhak eylesin.

Şurada Cenâb-ı Peygamberin bize öğrettiği [dua], beraber okuyalım; Şurada Cenâb-ı Peygamberin bize öğrettiği [dua], beraber okuyalım;

Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike. Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike.

Şimdi gerek orucun kendisi, gerek namazın kendisi, gerek hac vazifelerimiz,Şimdi gerek orucun kendisi, gerek namazın kendisi, gerek hac vazifelerimiz, gerekse zekat vazifelerimizi yaparken bunlardaki güzelliği ancak Allahu Teâlâ'nıngerekse zekat vazifelerimizi yaparken bunlardaki güzelliği ancak Allahu Teâlâ'nın bize ihsan etmiş olduğu feyizle severiz.bize ihsan etmiş olduğu feyizle severiz. Onun için Cenâb-ı Hakk'a iltica edeceğiz ki bu feyzi bize ihsan etsin deOnun için Cenâb-ı Hakk'a iltica edeceğiz ki bu feyzi bize ihsan etsin de biz de güzel güzel ibadetler ve şükürler yapalım, zikirler yapalım. biz de güzel güzel ibadetler ve şükürler yapalım, zikirler yapalım.

Bunu birçok defalar tekrar etmişsem de tekrar da çok fayda var. Şimdi bize birisi [gelse dese ki;] Bunu birçok defalar tekrar etmişsem de tekrar da çok fayda var.

Şimdi bize birisi [gelse dese ki;]

"Sana ayda 10.000 lira efendi. Ayda 10.000 lira, aşağı değil. Şu araba da senin, şoförü de senin emrinde."Sana ayda 10.000 lira efendi. Ayda 10.000 lira, aşağı değil. Şu araba da senin, şoförü de senin emrinde. Ayda 10.000 lira da sana bu benim kâtip getirip verecek." Biz bu adama karşı ne kadar teşekkür ederiz? Ayda 10.000 lira da sana bu benim kâtip getirip verecek."

Biz bu adama karşı ne kadar teşekkür ederiz?

On bin lira aylık, araba ayağımızda, oh bir de ev bağışlamış bize.On bin lira aylık, araba ayağımızda, oh bir de ev bağışlamış bize. Gayet güzel bağlı bahçeli, ağaçlı mağaçlı, apartman dairesi değil. Bahçeli bir ev, köşk. Gayet güzel bağlı bahçeli, ağaçlı mağaçlı, apartman dairesi değil. Bahçeli bir ev, köşk.

Ne kadar severiz o adamı, ne kadar hürmet saygı gösteririz o adama? Ne kadar severiz o adamı, ne kadar hürmet saygı gösteririz o adama?

Fakat bu adamın bize yaptığı bu ikram bizim bir gözümüzün bebeğine değer mi? Fakat bu adamın bize yaptığı bu ikram bizim bir gözümüzün bebeğine değer mi?

Bir bebeğine değer mi yani? Bir bebeğine değer mi yani?

Allahu Teâlâ'nın bize bahşetmiş olduğu şu göz bebeği, şu his, şu kulak, şu kafa...Allahu Teâlâ'nın bize bahşetmiş olduğu şu göz bebeği, şu his, şu kulak, şu kafa... ooov dünyalara değer ya!ooov dünyalara değer ya! O adama teşekkür etmesini bir borç biliyoruz daO adama teşekkür etmesini bir borç biliyoruz da bu kadar nimeti bize veren Allahü celle ve alâ'yı aklımıza getirmiyoruz. bu kadar nimeti bize veren Allahü celle ve alâ'yı aklımıza getirmiyoruz. Namazda tekâsül, oruçta tekâsül, zekatta tekâsül, hacda tekâsül... Allah affetsin kusurlarımızı. Namazda tekâsül, oruçta tekâsül, zekatta tekâsül, hacda tekâsül...

Allah affetsin kusurlarımızı.

Bunları Cenâb-ı Peygamber bize bildirirken gene buyuruyor ki; Bunları Cenâb-ı Peygamber bize bildirirken gene buyuruyor ki;

Dikkat edelim bu söze! İttehazû inde'l-fukarâi eyâdiye. Dikkat edelim bu söze!

İttehazû inde'l-fukarâi eyâdiye.

Eyâdiye, el, yani elin cemi, [eller demek]. " Fukaraların yanında el edininiz." Eyâdiye, el, yani elin cemi, [eller demek].

" Fukaraların yanında el edininiz."

Fukaraların yanında el edininiz ne demek yani? Fukaraların yanında el edininiz ne demek yani?

Fukaralara yardım ediniz ki bu fukaralar da kıyamet gününde sizin sahibiniz olsun.Fukaralara yardım ediniz ki bu fukaralar da kıyamet gününde sizin sahibiniz olsun. Siz bugün onların elinden tutunuz, onları himaye ediniz, muhafaza ediniz, yardım ediniz,Siz bugün onların elinden tutunuz, onları himaye ediniz, muhafaza ediniz, yardım ediniz, onları müzayakalardan kurtarınız, ki yarın âhirette o fukaralar sizin için şefaatçi olsun. onları müzayakalardan kurtarınız, ki yarın âhirette o fukaralar sizin için şefaatçi olsun.

Allah göstermesin bir devir gelecek ki o devirde sarısı ile beyazı olmayan yaşayamayacak.Allah göstermesin bir devir gelecek ki o devirde sarısı ile beyazı olmayan yaşayamayacak. Sarısı ile beyazı demek, altını ile gümüşü olmayan insanın yaşayamayacağı bir devir de gelecek. Sarısı ile beyazı demek, altını ile gümüşü olmayan insanın yaşayamayacağı bir devir de gelecek. O zaman bu paralara sahip olanlar yaşarlar. O zaman bu paralara sahip olanlar yaşarlar. Fakat bu paralara sahip olamayan fukara zuafâ bunalır, bunalır çok bunalır. Fakat bu paralara sahip olamayan fukara zuafâ bunalır, bunalır çok bunalır.

Onun için Cenâb-ı Peygamber yine bize merhameten diyor ki; Onun için Cenâb-ı Peygamber yine bize merhameten diyor ki;

"Siz bu fukaraları himaye ediniz. Himaye ediniz ellerinden tutunuz, ki onlar da yarın sizin elinizden tutsun." "Siz bu fukaraları himaye ediniz. Himaye ediniz ellerinden tutunuz, ki onlar da yarın sizin elinizden tutsun."

Fe-inne lehüm devleten yevme'l-kıyâmeti.Fe-inne lehüm devleten yevme'l-kıyâmeti. "Çünkü sizin onlara himayeniz, yardımınız kıyamet günü sizin için bir devlet olacak." "Çünkü sizin onlara himayeniz, yardımınız kıyamet günü sizin için bir devlet olacak."

O müzayakanızın esnasında onlar sizin elinizden tutacak; O müzayakanızın esnasında onlar sizin elinizden tutacak;

"Yâ Rabb! Bu kulun bize çok yardım etti. Affet bunu!" diyecek. "Yâ Rabb! Bu kulun bize çok yardım etti. Affet bunu!" diyecek.

Kıyamet gününde birçok şefaatçiler olacak, şefaatçillerden birisi de bu fukarâKıyamet gününde birçok şefaatçiler olacak, şefaatçillerden birisi de bu fukarâ ve zuafâlar olacak ki bu fukaralara Hz. Allah; ve zuafâlar olacak ki bu fukaralara Hz. Allah;

"Durun şu köprünün başında. Buradan geçerken size yardım edenleri gösterin." diyecek. "Durun şu köprünün başında. Buradan geçerken size yardım edenleri gösterin." diyecek.

Kendisi biliyor ama Cilve-i Rabbânî!Kendisi biliyor ama Cilve-i Rabbânî! Onların da bizim tarafımızdan himaye edilmesi için Cenâb-ı Hak böyle bir teşvik yapıyor bize. Onların da bizim tarafımızdan himaye edilmesi için Cenâb-ı Hak böyle bir teşvik yapıyor bize.

Allah hepimizi affetsin. Ne güzel bir iştir ama! Çünkü zengin ben zenginim diye çekiliyor köşesine.Allah hepimizi affetsin.

Ne güzel bir iştir ama!

Çünkü zengin ben zenginim diye çekiliyor köşesine.
Zuafâ, fukarâ kendi haliyle kavrulurken kavrulamıyor yanıyor yakılıyor. Zuafâ, fukarâ kendi haliyle kavrulurken kavrulamıyor yanıyor yakılıyor. Cenâb-ı Peygamber ne güzel teşvik ediliyor ki siz fukaralarınızı bırakmayın ha! Cenâb-ı Peygamber ne güzel teşvik ediliyor ki siz fukaralarınızı bırakmayın ha! Zengin olduk diyerekten kenarlara köşelere çekilip de zevk ü sefanızda bunları unutmayın.Zengin olduk diyerekten kenarlara köşelere çekilip de zevk ü sefanızda bunları unutmayın. Bugünün arkasından yarın var. Bugünün bu zevk ü sefası senin elinden gidecek.Bugünün arkasından yarın var. Bugünün bu zevk ü sefası senin elinden gidecek. Ama bugün gider yarın gider. Hiç kimsenin elinde saltanat kalmamıştır.Ama bugün gider yarın gider. Hiç kimsenin elinde saltanat kalmamıştır. Herkesin elindeki saltanat birgün nihayete erer. Hepinizin bildiği şey işte, söylemeye lüzum yok. Herkesin elindeki saltanat birgün nihayete erer. Hepinizin bildiği şey işte, söylemeye lüzum yok.

Binâenaleyh yarınki âhiret gününün şefaatçileri olan bu fukaraları da boş bırakmayın.Binâenaleyh yarınki âhiret gününün şefaatçileri olan bu fukaraları da boş bırakmayın. İşte bugün bir sürü kavga gürültüler hep bu fukaraların acılarının sızılarının neticesinde oluyor. İşte bugün bir sürü kavga gürültüler hep bu fukaraların acılarının sızılarının neticesinde oluyor.

Grev yapıyor. Neden yaptın sen yavrum grev? Grev yapıyor.

Neden yaptın sen yavrum grev?

"Efendi, eskiden bu kadar para ile geçiniliyormuş ama bugün geçinilir mi bu kadar parayla?"Efendi, eskiden bu kadar para ile geçiniliyormuş ama bugün geçinilir mi bu kadar parayla? E bu adama da iş görüyoruz. Binâenaleyh bizi doyursun. Hiç olmazsa biz bu kadar para isteriz." diyor. E bu adama da iş görüyoruz. Binâenaleyh bizi doyursun. Hiç olmazsa biz bu kadar para isteriz." diyor.

Hazreti Fatih, külliyesini yapmış, oradaki hocalarına da 1000 akçe tahsis etmiş.Hazreti Fatih, külliyesini yapmış, oradaki hocalarına da 1000 akçe tahsis etmiş. Sen 1000 akçeyi belki bilmezsin ben de bilmem 1000 akçeyi. Biz akçeyi bilmiyoruz. Akçe devri o zaman.Sen 1000 akçeyi belki bilmezsin ben de bilmem 1000 akçeyi. Biz akçeyi bilmiyoruz. Akçe devri o zaman. Para yok. Bir pul yani bir para. Bir para üç akçe ediyor. Üç akçe üç pul ediyor.Para yok. Bir pul yani bir para. Bir para üç akçe ediyor. Üç akçe üç pul ediyor. Bir para ile evinizi dolduruyorsunuz. O günkü devir o. Bir para ile evinizi dolduruyorsunuz. O günkü devir o.

Benim, sizin de belki bildiğiniz, çocukluğumuzun devrinde 1200 gram bir ekmek 20 paraydı.Benim, sizin de belki bildiğiniz, çocukluğumuzun devrinde 1200 gram bir ekmek 20 paraydı. Bir ekmek 20 para, buğday 20 para. Pişmiş şekilde bu kadar francala ekmek 30 para, 40 para. Bir ekmek 20 para, buğday 20 para. Pişmiş şekilde bu kadar francala ekmek 30 para, 40 para. Bugün kaç para bilmiyorum artık. Yani o gün ile bugünün arasında ne muazzam fark olmuş. Bugün kaç para bilmiyorum artık. Yani o gün ile bugünün arasında ne muazzam fark olmuş.

Bir de Fatih devrinden bu devri düşün. Aradan 500 sene geçmiş ne muazzam fark var demek ki.Bir de Fatih devrinden bu devri düşün. Aradan 500 sene geçmiş ne muazzam fark var demek ki. O gün akçe ile geçiniliyor. O akçenin geçinildiği devirde Fatih [külliyenin hocalarını] 1000 tane akçe veriyor.O gün akçe ile geçiniliyor. O akçenin geçinildiği devirde Fatih [külliyenin hocalarını] 1000 tane akçe veriyor. Yani bugünün parasıyla 1000 lira veriyor demektir. Niçin? Kimseye muhtaç olmasınlar, el açmasınlar.Yani bugünün parasıyla 1000 lira veriyor demektir.

Niçin?

Kimseye muhtaç olmasınlar, el açmasınlar.
Zuafâdır, fukaradır, beslensinler diyor.Zuafâdır, fukaradır, beslensinler diyor. E sen ise bugün için, hepimiz böyle, hiçbir fukaranın elinden tuttuğumuz yok.E sen ise bugün için, hepimiz böyle, hiçbir fukaranın elinden tuttuğumuz yok. Azıcık şey varsa bunların çeşit dilenci adını da takarız; "Ne dilenci herif be! Başımıza musallat be!Azıcık şey varsa bunların çeşit dilenci adını da takarız;

"Ne dilenci herif be! Başımıza musallat be!
Ne saygısız adam bu!" filan diyerekten de bir sürü acı acı sözler söyleriz. Allah esirgesin. Ne saygısız adam bu!" filan diyerekten de bir sürü acı acı sözler söyleriz.

Allah esirgesin.

Etehavvefü alâ ümmeti'ş-şirke.Etehavvefü alâ ümmeti'ş-şirke. Üstünde koyun besleme hakkında bir hadis var okumadım. Tabi o köylere ait bir iş.Üstünde koyun besleme hakkında bir hadis var okumadım. Tabi o köylere ait bir iş. Şehirlerde bu imkan yoktur, onun için onu atlamıştım. Şehirlerde bu imkan yoktur, onun için onu atlamıştım.

Etehavvefü alâ ümmeti'ş-şirke. "Ümmetimin en çok korktuğum şey, müşrik, şirk etmelerinden korkarım." Etehavvefü alâ ümmeti'ş-şirke. "Ümmetimin en çok korktuğum şey, müşrik, şirk etmelerinden korkarım."

Ümmetimin şirk etmelerinden korkarım. Ve'ş-şehvete'l-hafiyyete. "Gizli şehvetlerinden korkarım." Ümmetimin şirk etmelerinden korkarım.

Ve'ş-şehvete'l-hafiyyete. "Gizli şehvetlerinden korkarım."

Şehvetin gizlisinden bir de şirk etmelerinden ümmetim üzerine çok korkarım demiş. Şehvetin gizlisinden bir de şirk etmelerinden ümmetim üzerine çok korkarım demiş.

Kîle. "Demişler ki." Yâ rasûlallâhe e tüşrikü ümmetüke. "Yâ Resûlallah! Senin ümmetin şirk eder mi?Kîle. "Demişler ki." Yâ rasûlallâhe e tüşrikü ümmetüke. "Yâ Resûlallah! Senin ümmetin şirk eder mi? Müşrik olur mu senin ümmetin hiç?"Müşrik olur mu senin ümmetin hiç?" Mim ba'dike. "Yani sen dünyadan gittikten sonra senin ümmetin senin dinini bırakır da şirke döner mi? Asla!" Mim ba'dike. "Yani sen dünyadan gittikten sonra senin ümmetin senin dinini bırakır da şirke döner mi? Asla!"

Kâle neam. "Evet şirke girerler."Kâle neam. "Evet şirke girerler." Emâ innehüm lâ ya'büdûne şemsen. "Ama biliniz ki güneşperestler gibi güneşe ibadet etmezler."Emâ innehüm lâ ya'büdûne şemsen. "Ama biliniz ki güneşperestler gibi güneşe ibadet etmezler." Ve lâ kameran. "Kamere de ibadet etmezler." Yıldızlara tapanlar filan var ya. Ve lâ kameran. "Kamere de ibadet etmezler."

Yıldızlara tapanlar filan var ya.

Ve lâ haceran. "Taşlara ibadet edenler, put yapanlara da, onları da tapmazlar." Ve lâ haceran. "Taşlara ibadet edenler, put yapanlara da, onları da tapmazlar." Ve lâ vesenen. "Putlara da tapmazlar." Taşa tapmaz, aya tapmaz, güneşe tapmaz, yıldıza tapmaz. Ve lâ vesenen. "Putlara da tapmazlar."

Taşa tapmaz, aya tapmaz, güneşe tapmaz, yıldıza tapmaz.

Velâkin yürâûne'n-nâse bi-a'mâlihim. "Lakin insanlara mürailikle işlerler." Velâkin yürâûne'n-nâse bi-a'mâlihim. "Lakin insanlara mürailikle işlerler."

Mürailik, hani hepimizin bildiği bir mürailik var ya, gösterişçilik. Bu gösterişçilikle onların amelleri şirktir. Mürailik, hani hepimizin bildiği bir mürailik var ya, gösterişçilik. Bu gösterişçilikle onların amelleri şirktir.

Ve'ş-şehvetü'l-hafiyyetü. "Gizli şehvet." Bir büyük hatamız olmuş. Dün ramazanmış, oruç tutmadık.Ve'ş-şehvetü'l-hafiyyetü. "Gizli şehvet."

Bir büyük hatamız olmuş. Dün ramazanmış, oruç tutmadık.
Bilmedik. Bizim müftülükte bir efendi var. Radyodan teybe almış konuşmasını.Bilmedik. Bizim müftülükte bir efendi var. Radyodan teybe almış konuşmasını. Mısır radyosu ve Mısır müftüsü, Müftü efendi demiş; Mısır radyosu ve Mısır müftüsü, Müftü efendi demiş;

"Bir memleketteki ay görülmüştür, oruç tutulacaktır."Bir memleketteki ay görülmüştür, oruç tutulacaktır. Bu bütün müslüman memleketlerine şâmildir. Bütün müslüman memleketlerinin aynı günde oruç tutmaları lazım." Bu bütün müslüman memleketlerine şâmildir. Bütün müslüman memleketlerinin aynı günde oruç tutmaları lazım."

Fakat şimdi bunu tatbik eden kimse kalmamıştır. Radyoları biz dinlemeyiz, bulamayız, duyamayız.Fakat şimdi bunu tatbik eden kimse kalmamıştır. Radyoları biz dinlemeyiz, bulamayız, duyamayız. Artık gözcülerimiz, gözleyenlerimiz yok. Hepimiz işte takvimlerin esiriyiz. Artık gözcülerimiz, gözleyenlerimiz yok. Hepimiz işte takvimlerin esiriyiz. Halbuki takvimlerle, müneccimlerle amel olunmak caiz değil. Bir sene evvel yapıyor bu hesabı. Halbuki takvimlerle, müneccimlerle amel olunmak caiz değil. Bir sene evvel yapıyor bu hesabı. Bir hesaptır ama ayın doğuşu ile batışı arasında her zaman için çok farklar olagelmektedir.Bir hesaptır ama ayın doğuşu ile batışı arasında her zaman için çok farklar olagelmektedir. Binâenaleyh bunları gözlemek borcumuz iken bu borcu hiç kimse yapmıyor.Binâenaleyh bunları gözlemek borcumuz iken bu borcu hiç kimse yapmıyor. Kulelerimizden gözükür, minarelerimizden gözükür, deniz sahillerindeki evlerden pek güzel görünür. Kulelerimizden gözükür, minarelerimizden gözükür, deniz sahillerindeki evlerden pek güzel görünür. Fakat kimse bunlara dikkat edip de görmeye çalışmıyor, "Takvim ne dediyse o." diyor. Fakat kimse bunlara dikkat edip de görmeye çalışmıyor, "Takvim ne dediyse o." diyor.

Ama bak orası görmüş ve ilan etmiş orucu da tutmuşlar. Bütün müslümanlara da borç olmuştur.Ama bak orası görmüş ve ilan etmiş orucu da tutmuşlar. Bütün müslümanlara da borç olmuştur. Binâenaleyh ramazandan sonra bir gün tutmak borcumuz olur. Bu bir hatamızdır tabi. Binâenaleyh ramazandan sonra bir gün tutmak borcumuz olur. Bu bir hatamızdır tabi.

Allah kusurumuzu affetsin. Şimdi şehvet-i hafiyye [nedir?] Allah kusurumuzu affetsin.

Şimdi şehvet-i hafiyye [nedir?]

Akşamdan insan oruca niyet eder. Sabahleyin de birisi; Akşamdan insan oruca niyet eder. Sabahleyin de birisi;

"Ya buyurun bize bir kahvaltı yapalım." der, "Ben oruçluyum." diyemez."Ya buyurun bize bir kahvaltı yapalım." der, "Ben oruçluyum." diyemez. Yahut o adam biraz daha zorlar, gider orada yemeği yer. Ama farz oruç için değil.Yahut o adam biraz daha zorlar, gider orada yemeği yer. Ama farz oruç için değil. Farz oruç bozulmaz tabiatiyle.Farz oruç bozulmaz tabiatiyle. Nafile oruçların bozulmasında cevaz var ise de, nafile oruçların bozulmasında cevaz var ise deNafile oruçların bozulmasında cevaz var ise de, nafile oruçların bozulmasında cevaz var ise de hatta bir rivayette dostunu sevindirmek için orucunu yerse o oruç 200 mü,hatta bir rivayette dostunu sevindirmek için orucunu yerse o oruç 200 mü, 2000 mi oruç sevabı alır tuttuğu zamanda, kaza ettiği vakitte. Çünkü kaza vacip oluyor.2000 mi oruç sevabı alır tuttuğu zamanda, kaza ettiği vakitte. Çünkü kaza vacip oluyor. Nafile iken nafile sevabıydı. Vacip ise ödemek vacip oluyor çünkü. Bozduğun orucu ödemek vacip oluyor.Nafile iken nafile sevabıydı. Vacip ise ödemek vacip oluyor çünkü. Bozduğun orucu ödemek vacip oluyor. Vacibin sevabı ise tabi nafilenin sevabı ile ölçülmez. Vacibin sevabı ise tabi nafilenin sevabı ile ölçülmez.

Onun için şimdi şehvetü'l-hafiyyeh.Onun için şimdi şehvetü'l-hafiyyeh. Böyle birisi sana dedi ki; "Gel bu sabah kahvaltıyı biz de yapalımBöyle birisi sana dedi ki; "Gel bu sabah kahvaltıyı biz de yapalım veyahut öğlen yemeğini biz de yiyelim." dedi. Sen de oruçluyum diyemedin gittin yedin. veyahut öğlen yemeğini biz de yiyelim." dedi. Sen de oruçluyum diyemedin gittin yedin. İşte bu şehvet-i hafiyyedir diyor. İşte bu şehvet-i hafiyyedir diyor.

Ona söylersin, "Ben bugün oruçluyum kardeşim." dersin.Ona söylersin, "Ben bugün oruçluyum kardeşim." dersin. Oruçluyum desen, bu sefer de nâs arasında insanın kıymeti artar. Oruçluyum desen, bu sefer de nâs arasında insanın kıymeti artar. Bir riyakarlık olur diyerekten bunu da saklarsın. Allah kusurumuzu affetsin. Bir riyakarlık olur diyerekten bunu da saklarsın.

Allah kusurumuzu affetsin.

En yusbiha ehadühüm sâimen fe-te'rudu lehu şehveten min şehevâtihi fe-yetruku savmehû. En yusbiha ehadühüm sâimen fe-te'rudu lehu şehveten min şehevâtihi fe-yetruku savmehû.

Yine buyuruyor; Etehavvefe alâ ümmeti'sneyni.Yine buyuruyor;

Etehavvefe alâ ümmeti'sneyni.
"Ümmetim üzerine iki şeyden daha korkarım, iki şey.""Ümmetim üzerine iki şeyden daha korkarım, iki şey." Yettebiûne'l-eryâfe. "Köy ve kasabalar, köylerde yeşillik bahçelik meyvelik yerlere dağılmak." Yettebiûne'l-eryâfe. "Köy ve kasabalar, köylerde yeşillik bahçelik meyvelik yerlere dağılmak."

Şehirlerde bunalıyor insanlar, bu bunaltı dolayısıyla işte güzel yerler arıyor oralara gidiyor. Şehirlerde bunalıyor insanlar, bu bunaltı dolayısıyla işte güzel yerler arıyor oralara gidiyor.

Yettebiûne'l-eryâfe. "Böyle köylere giderler, bahçesi güzel, meyveleri güzel,Yettebiûne'l-eryâfe. "Böyle köylere giderler, bahçesi güzel, meyveleri güzel, suları güzel, ha buraya dağılırlar." Ve'ş-şehevâti. "Ve şehvetlerine de tâbi olurlar." suları güzel, ha buraya dağılırlar." Ve'ş-şehevâti. "Ve şehvetlerine de tâbi olurlar."

Tabi köylerde, her köyde cami yoktur, her köyde imam yoktur, her köyde nasihat edici yoktur.Tabi köylerde, her köyde cami yoktur, her köyde imam yoktur, her köyde nasihat edici yoktur. Varsa da köy bir yerdedir senin bulunduğun bahçe bir yerdedir.Varsa da köy bir yerdedir senin bulunduğun bahçe bir yerdedir. Oradan kalkıp da camiye gitmek her zaman mümkün olmaz. Binâenaleyh; Oradan kalkıp da camiye gitmek her zaman mümkün olmaz. Binâenaleyh;

Ve yetrukûne's-salâte. "Camiye gidemezler, namazı terk ederler." Ve yetrukûne's-salâte. "Camiye gidemezler, namazı terk ederler."

E o bahçelerin içerisindeki nefse hoş gelen haller onu camiye gitmeye de mani olur,E o bahçelerin içerisindeki nefse hoş gelen haller onu camiye gitmeye de mani olur, namazını terk etmesine sebep olur. Ve'l-kur'ânü. "Kur'an'ı da teallüme mani olur bu zevk ü sefa." namazını terk etmesine sebep olur.

Ve'l-kur'ânü. "Kur'an'ı da teallüme mani olur bu zevk ü sefa."

Oralara gidiş zevk ü sefanın bir alameti.Oralara gidiş zevk ü sefanın bir alameti. Bu zevk ü sefa senin Kur'an öğrenmene de mani olur, çocuğuna da öğretmene mani olur. Bu zevk ü sefa senin Kur'an öğrenmene de mani olur, çocuğuna da öğretmene mani olur.

Binâenaleyh bunlardan çok korkarım demiş. O zaman sen okuyamazsan; Binâenaleyh bunlardan çok korkarım demiş. O zaman sen okuyamazsan;

Yeteallemühü'l-münâfikûne. "Bu sefer münafıklar öğrenirler."Yeteallemühü'l-münâfikûne. "Bu sefer münafıklar öğrenirler." Yücâdilûne bihi ehle'l-ilmi. "Ehli ilim ile mücadele ederler." Yücâdilûne bihi ehle'l-ilmi. "Ehli ilim ile mücadele ederler."

Yine buyuruyor ki; E tedrûne me'l-ğıybetü? "Gıybeti biliyor musunuz siz?" Yine buyuruyor ki;

E tedrûne me'l-ğıybetü? "Gıybeti biliyor musunuz siz?"

Bu en büyük günah aziz kardeş! Bundan kurtulmanın çaresini bulmak çok da zor diyeceğim yani.Bu en büyük günah aziz kardeş! Bundan kurtulmanın çaresini bulmak çok da zor diyeceğim yani. Cemiyetin içerisine giren insanların bu gıybetten kurtulmaları nadirattan bir şeydir. Allah muhafaza etsin. Cemiyetin içerisine giren insanların bu gıybetten kurtulmaları nadirattan bir şeydir.

Allah muhafaza etsin.

Çok sağlam bir insan olacak ki bu gıybetlere müdahale edebilsin, kendisini koruyabilirsin.Çok sağlam bir insan olacak ki bu gıybetlere müdahale edebilsin, kendisini koruyabilirsin. Çünkü sen gıybete karışmasan da dinlemen kâfi.Çünkü sen gıybete karışmasan da dinlemen kâfi. Sen gıybete karışmıyorsun fakat dinliyorsun, susturamıyorsun onları. Buradaki günah sana da ait. Sen gıybete karışmıyorsun fakat dinliyorsun, susturamıyorsun onları. Buradaki günah sana da ait.

Binâenaleyh bunu biliyor musun? Zikruke ehâke bimâ yekrahu.Binâenaleyh bunu biliyor musun?

Zikruke ehâke bimâ yekrahu.
"Arkadaşının, kardeşinin hoşuna gitmeyen şeyleri 'Filan şöyledir falan böyledir' diyerek zikrediyorlar orada." "Arkadaşının, kardeşinin hoşuna gitmeyen şeyleri 'Filan şöyledir falan böyledir' diyerek zikrediyorlar orada."

Halbuki, şimdi Fatih'in oradan geçiyordum da, "Müslümanlar kardeştirler." diyerekten duvara yazmışlar.Halbuki, şimdi Fatih'in oradan geçiyordum da, "Müslümanlar kardeştirler." diyerekten duvara yazmışlar. Herkes biliyor ya ama koca bir yazıyla da yazmışlar caminin duvarlarına: "Müslümanlar kardeştir!" Herkes biliyor ya ama koca bir yazıyla da yazmışlar caminin duvarlarına: "Müslümanlar kardeştir!"

Kardeş kardeşin etini yer mi? Kardeş kardeşinin etini yer mi? Kardeş kardeşin etini yer mi?

Kardeş kardeşinin etini yer mi?

Olmayacak şey bu. Gıybet demek kardeşinin, ölmüş de onun etini yiyorsun demektir.Olmayacak şey bu. Gıybet demek kardeşinin, ölmüş de onun etini yiyorsun demektir. Hazreti Allahu celle ve alâ gıybeti ölü kardeşinin etini yemeye benzetiyor.Hazreti Allahu celle ve alâ gıybeti ölü kardeşinin etini yemeye benzetiyor. Binâenaleyh sen müslüman kardeşinin arkasından dedikodu olaraktan söyle yapmış,Binâenaleyh sen müslüman kardeşinin arkasından dedikodu olaraktan söyle yapmış, böyle yapmış, şöyledir böyledir diye zemmetmek [gıybettir.] İnsan da bir acayip!böyle yapmış, şöyledir böyledir diye zemmetmek [gıybettir.] İnsan da bir acayip! Pek hoşuna gitmedi mi bir adam onun aleyhinde konuşmayı adeta mübah sayıyor, fayda sayıyor.Pek hoşuna gitmedi mi bir adam onun aleyhinde konuşmayı adeta mübah sayıyor, fayda sayıyor. Yarısı yalan yarısı yanlış adamın aleyhinde ağzına geleni söylüyor. Yarısı yalan yarısı yanlış adamın aleyhinde ağzına geleni söylüyor.

Kîle. "Demişler ki." E fe raeyte in kâne fî ehî mâ ekûlu?Kîle. "Demişler ki." E fe raeyte in kâne fî ehî mâ ekûlu? "Yâ Resûlallah! Bu bizim söylediklerimiz zaten o adam da var. O adam öyle adam!" Haa!.. "Yâ Resûlallah! Bu bizim söylediklerimiz zaten o adam da var. O adam öyle adam!"

Haa!..

Kâle in kâne fîhi mâ tekûlu fe-kad iğtebtehu. "Doğru söylüyorsun.Kâle in kâne fîhi mâ tekûlu fe-kad iğtebtehu. "Doğru söylüyorsun. Eğer o senin dediklerin o adam da varsa, gıybet şimdi oldu işte."Eğer o senin dediklerin o adam da varsa, gıybet şimdi oldu işte." Ve in lem yekün fîhi fe-kad behettehu. "Eğer yoksa o yalan zaten, bühtan, iftira oluyor o zaman." Ve in lem yekün fîhi fe-kad behettehu. "Eğer yoksa o yalan zaten, bühtan, iftira oluyor o zaman."

Yoksa iftira oluyor, hakikaten varsa asıl gıybet o ya. Yoksa iftira oluyor, hakikaten varsa asıl gıybet o ya.

Binâenaleyh müslüman müslümanın ayıbını örtmek ile mükellef.Binâenaleyh müslüman müslümanın ayıbını örtmek ile mükellef. Müslüman ayıbını örtmek ile ve ona yardım etmekle mükellef.Müslüman ayıbını örtmek ile ve ona yardım etmekle mükellef. Sen ne yardım ediyorsun, ne ayıbını örtüyorsun, daha açıyorsun ayıpları meydana. Allah!.. Sen ne yardım ediyorsun, ne ayıbını örtüyorsun, daha açıyorsun ayıpları meydana.

Allah!..

Bu zaman çok tehlikeli bir zaman.Bu zaman çok tehlikeli bir zaman. Bu artık çığırından çıkmış; nasihat edersin kabul etmez, söylersin kabul etmez.Bu artık çığırından çıkmış; nasihat edersin kabul etmez, söylersin kabul etmez. Bu ancak kafasında neler besledi ise onları yaymak için kendisini seferber etmiş. Bu ancak kafasında neler besledi ise onları yaymak için kendisini seferber etmiş.

Şimdi dün günah kitabı okuyoruz. Günah kitabının 30. su muydu neydi, Ve'd-diyâsetü diyor.Şimdi dün günah kitabı okuyoruz. Günah kitabının 30. su muydu neydi, Ve'd-diyâsetü diyor. Günah kitabında 30. günahı kebâir diyâset. Diyâset nedir? Günah kitabında 30. günahı kebâir diyâset.

Diyâset nedir?

Deyyusluk tabiri bizim eski bildiğimiz tabirde. Bugün de diller arasında konuştuğumuz tabir deyyusluk. Deyyusluk tabiri bizim eski bildiğimiz tabirde. Bugün de diller arasında konuştuğumuz tabir deyyusluk.

Nedir? İnsan gerek ailesini ve gerek kendi akraba-i taallukatından kardeşlerini, teyzesini, halasını,Nedir?

İnsan gerek ailesini ve gerek kendi akraba-i taallukatından kardeşlerini, teyzesini, halasını,
her kimse bunların himayesini, bunları diğer erkeklerin tasallutundan korumak, her kimse bunların himayesini, bunları diğer erkeklerin tasallutundan korumak, muhafaza etmek üzere koruması. muhafaza etmek üzere koruması.

Recülü fâsık ile diyor.Recülü fâsık ile diyor. Recülü fâsık ile mahreminden birisini böyle görür de ses çıkarmazsa bu deyyustur diyor.Recülü fâsık ile mahreminden birisini böyle görür de ses çıkarmazsa bu deyyustur diyor. Recülü fâsık ile karısını veyahut kardeşini görüyor ve ses çıkarmıyor.Recülü fâsık ile karısını veyahut kardeşini görüyor ve ses çıkarmıyor. Bu deyyusluğun iktizasıdır [göstergesidir] demiş. E bugün ne olur bizim halimiz? Bu deyyusluğun iktizasıdır [göstergesidir] demiş.

E bugün ne olur bizim halimiz?

Ne olur halimiz, yani nedir halimiz? İşte yazarlardan birisi yazıyor; Ne olur halimiz, yani nedir halimiz?

İşte yazarlardan birisi yazıyor;

"Bu devirde kadınların güzelliklerini teşhir etmek, onları dünyaya ne güzel kızlarımız,"Bu devirde kadınların güzelliklerini teşhir etmek, onları dünyaya ne güzel kızlarımız, karılarımız var diye göstermek bizim vazifemizdir." diyor. Bu ne laf yani bu? Ne acı şey! karılarımız var diye göstermek bizim vazifemizdir." diyor.

Bu ne laf yani bu?

Ne acı şey!

Allah affetsin kusurlarımızı. Allah affetsin kusurlarımızı.

Buna karşı da hepimiz sükut ediyoruz hepimiz de aynı günahın altına giriyoruz.Buna karşı da hepimiz sükut ediyoruz hepimiz de aynı günahın altına giriyoruz. Hepimizde aynı günahın altına giriyoruz. Çünkü bu fenalıklara sükut İslam'ın şiarı değildir. Hepimizde aynı günahın altına giriyoruz. Çünkü bu fenalıklara sükut İslam'ın şiarı değildir. İslam, İslam'a taarruzda aslan kesilir. Bu doğrudan doğruya İslam'a taarruz. İslam, İslam'a taarruzda aslan kesilir. Bu doğrudan doğruya İslam'a taarruz.

Bir tanecik daha okuyayım; Bir tanecik daha okuyayım;

E tedrûne mâ ekseru mâ yüdhılu'n-nâse'l-cennete?E tedrûne mâ ekseru mâ yüdhılu'n-nâse'l-cennete? "Biliyor musunuz insanların çoğunu cennete koyan şey nedir?" "Biliyor musunuz insanların çoğunu cennete koyan şey nedir?"

İnsanların çoğunu cennete koyan şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyoruz. İnsanların çoğunu cennete koyan şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?

Bilmiyoruz.

Takvallâhi ve husnü'l-huluki. "İki tanecik şey: Allah korkusu ve güzel ahlak." Takvallâhi ve husnü'l-huluki.

"İki tanecik şey: Allah korkusu ve güzel ahlak."

Güzel ahlak gıybet ettirmez adama, kimsenin aleyhinde konuşturmaz.Güzel ahlak gıybet ettirmez adama, kimsenin aleyhinde konuşturmaz. Çünkü bende de var birçok kusurlar yahu.Çünkü bende de var birçok kusurlar yahu. Ben kendi kusurlarımı düzeltemiyorum ki o karşımdakine diyeyim ki sen ne için düzeltmiyorsun.Ben kendi kusurlarımı düzeltemiyorum ki o karşımdakine diyeyim ki sen ne için düzeltmiyorsun. Ve onu niçin teşhir ediyorum. Hepimizde var çeşitli kusurlar. Ve onu niçin teşhir ediyorum. Hepimizde var çeşitli kusurlar.

Binâenaleyh güzel ahlak böyle olduğu gibi bir de takvâ olması lazım.Binâenaleyh güzel ahlak böyle olduğu gibi bir de takvâ olması lazım. Çok okursun, çok bilirsin, yeri de bilirsin göğü de bilirsin, aya da gidersin güneşe de gidersin belki.Çok okursun, çok bilirsin, yeri de bilirsin göğü de bilirsin, aya da gidersin güneşe de gidersin belki. Çok bilgin var. Fakat Allah korkusu olmazsa hiçbiri fayda etmez vesselam. Çok bilgin var. Fakat Allah korkusu olmazsa hiçbiri fayda etmez vesselam.

Onun için Akif demiş ama Akif de onu cebinden dememiş.Onun için Akif demiş ama Akif de onu cebinden dememiş. Kur'ân-ı Azimüşşân diyor da Akif de o Kur'ân-ı Azimüşşân'dan aldığı ilhamı bize söylemiş. Kur'ân-ı Azimüşşân diyor da Akif de o Kur'ân-ı Azimüşşân'dan aldığı ilhamı bize söylemiş.

Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfi Yezdan'ın. Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfi Yezdan'ın.

Ne irfanın kalır te'sîri kat'iyyen, ne vicdanın. Hayat artık behîmîdir. . . Hayır ondan da alçaktır; Ne irfanın kalır te'sîri kat'iyyen, ne vicdanın.

Hayat artık behîmîdir. . . Hayır ondan da alçaktır;

Behîmî hayvan demek. Hayat artık hayvanî bir hayat olur.Behîmî hayvan demek. Hayat artık hayvanî bir hayat olur. Hayır diyor, hayvanî hayat değil ondan da aşağıdır. Bel edalle. Kur'ân'ın ifadesi. Hayır diyor, hayvanî hayat değil ondan da aşağıdır. Bel edalle. Kur'ân'ın ifadesi. Yani ondan, hayvandan daha aşağı. Yani ondan, hayvandan daha aşağı.

Ke'l-en'âmi belhüm edalle. "Hayvan gibi. Yok yok hayvandan da aşağı." Ke'l-en'âmi belhüm edalle. "Hayvan gibi. Yok yok hayvandan da aşağı."

Çünkü hayvandan çok istifadeler ediliyor:Çünkü hayvandan çok istifadeler ediliyor: Eti yenir, sütü içilir, yününden şunlar olur, her şeyler olur ama insandan ne olur ya?Eti yenir, sütü içilir, yününden şunlar olur, her şeyler olur ama insandan ne olur ya? Allah korkusu olmadı mıydı şerrinden maâda [başka] bir şey olmaz. Allah korkusu olmadı mıydı şerrinden maâda [başka] bir şey olmaz.

Onun için Cenâb-ı Peygamber iki tane tavsiye etti: Allah korkusu bir, bir de güzel ahlâk. Onun için Cenâb-ı Peygamber iki tane tavsiye etti: Allah korkusu bir, bir de güzel ahlâk.

Allah korkusu olursa namazını bırakamazsın, Allah korkusu olursa orucunu bırakamazsın. Allah korkusu olursa namazını bırakamazsın, Allah korkusu olursa orucunu bırakamazsın.

Bak dün derste yine geçti. Şimdi Ramazan elhamdülillah, burası da müslüman memleketi. Bak dün derste yine geçti. Şimdi Ramazan elhamdülillah, burası da müslüman memleketi.

"Bir müslüman memleketinde bir müslüman insanın alenen sigarasını içerek, suyunu içerek,"Bir müslüman memleketinde bir müslüman insanın alenen sigarasını içerek, suyunu içerek, ekmeğini yiyerek gezerse onun müslüman dinini tahkir ettiğinin alameti olaraktan katli vaciptir." diyor. ekmeğini yiyerek gezerse onun müslüman dinini tahkir ettiğinin alameti olaraktan katli vaciptir." diyor.

Tahkir ediyorsun Müslümanlığı! Burası müslüman memleketi!Tahkir ediyorsun Müslümanlığı! Burası müslüman memleketi! Düne kadar hıristiyanlar bile bu memlekette ramazan ayında Düne kadar hıristiyanlar bile bu memlekette ramazan ayında müslümana hürmeten yemeklerini saklı yerlerdi. Bunu hepiniz bilirsiniz, yaşlıların hepsi bilir.müslümana hürmeten yemeklerini saklı yerlerdi. Bunu hepiniz bilirsiniz, yaşlıların hepsi bilir. Hıristiyan Hıristiyanlıktayken, müslümanın ramazanında çocuklarına da; "Sakın ha.Hıristiyan Hıristiyanlıktayken, müslümanın ramazanında çocuklarına da; "Sakın ha. Bu ay Ramazan girdi çocuklar!Bu ay Ramazan girdi çocuklar! Yanlışlıkla sokaklarda şunu bunu yiyeyim demeyiniz!" tembih eder kendileri de yemezlerdi.Yanlışlıkla sokaklarda şunu bunu yiyeyim demeyiniz!" tembih eder kendileri de yemezlerdi. Ama bugün bak, kendi evladımız ne hale gelmiş. Bunun cezasını nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum. Ama bugün bak, kendi evladımız ne hale gelmiş. Bunun cezasını nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum.

Allah kusurlarımızı affetsin. Onun için Allah korkusu başta geliyor. Şurada; Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için Allah korkusu başta geliyor. Şurada;

Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah. "Hikmetin başı Allah korkusudur." [yazıyor.] Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah. "Hikmetin başı Allah korkusudur." [yazıyor.]

Senin hikmetin çok. İşte aya da gidiyorsun bilmem nereye de gidiyorsun. Senin hikmetin çok. İşte aya da gidiyorsun bilmem nereye de gidiyorsun.

Nereye gidersen git! Allah korkusu olmadıktan sonra hepsi hava. Allah bu mülkü bize musahhar kılmıştır.Nereye gidersen git! Allah korkusu olmadıktan sonra hepsi hava. Allah bu mülkü bize musahhar kılmıştır. Mülkü Allah cemîan tâbiriyle bütün insanlara müsahhar kılmış. Mülkü Allah cemîan tâbiriyle bütün insanlara müsahhar kılmış. Bunun yeri de bize musahhar, göğü de bize müsahhar, emrimize âmâdedir, her şeyi yapabiliriz.Bunun yeri de bize musahhar, göğü de bize müsahhar, emrimize âmâdedir, her şeyi yapabiliriz. Fakat Allah korkusu olmayınca hiçbir şeye yaramaz. Onun için Allah bu korkuyu bize ihsan buyursun. Fakat Allah korkusu olmayınca hiçbir şeye yaramaz.

Onun için Allah bu korkuyu bize ihsan buyursun.

Onun için demin ne güzel; Allâhümme e'innâ alâ edâi şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike.Onun için demin ne güzel;

Allâhümme e'innâ alâ edâi şükrike ve zikrike ve husni ibâdetike.
"Yâ Rabbi! Senin şükrünü zikrini ve sana güzel ibadet etmek için bana yardım eyle yâ Rabbi!" "Yâ Rabbi! Senin şükrünü zikrini ve sana güzel ibadet etmek için bana yardım eyle yâ Rabbi!"

Ben acizim; nefsim var, şehvetim var, şeytan var, bu kadar beşeriyet içerisinde dertler var.Ben acizim; nefsim var, şehvetim var, şeytan var, bu kadar beşeriyet içerisinde dertler var. Bunların içerisinden sana ne güzel şükredebilirim, ne güzel ibadet edebilirim, ne de zikredebilirim.Bunların içerisinden sana ne güzel şükredebilirim, ne güzel ibadet edebilirim, ne de zikredebilirim. Ama sen yardım edersen hepsi olur. Ama sen yardım edersen hepsi olur.

Bunu istemek mecburiyetinde olduğumuzu Cenâb-ı Peygamber bize duyurmak için Hz. Mu'az'a bunu tarif etti.Bunu istemek mecburiyetinde olduğumuzu Cenâb-ı Peygamber bize duyurmak için Hz. Mu'az'a bunu tarif etti. Hz Enes radıyallahu anh de bize bunu beyan buyurdu. Hz Enes radıyallahu anh de bize bunu beyan buyurdu.

Allah kusurlarımızı affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin inşallah. Bu iki şey cennete sokacak. Allah kusurlarımızı affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin inşallah.

Bu iki şey cennete sokacak.

Şimdi altında yine buyuruyor ki; E tedrûne mâ ekseru mâ yüdhilü'n-nâse'n-nâra?Şimdi altında yine buyuruyor ki;

E tedrûne mâ ekseru mâ yüdhilü'n-nâse'n-nâra?
"Adamı cehenneme sokan şeyleri de biliyor musunuz?" "Adamı cehenneme sokan şeyleri de biliyor musunuz?"

Cennete gidenleri söyledim: Takva ve hüsnü'l-hüluk olursa cennete gidersiniz. Cennete gidenleri söyledim: Takva ve hüsnü'l-hüluk olursa cennete gidersiniz.

E bir de cehennem var, cehenneme gidenler de ne için gider bilir misiniz? E bir de cehennem var, cehenneme gidenler de ne için gider bilir misiniz?

el-Ecvefâni. "İki boşluktan giderler." Ecvef boş, ecvefân iki boş. el-Ecvefâni. "İki boşluktan giderler."

Ecvef boş, ecvefân iki boş.

"İki boşluğuna hakim olamayanın yeri cehennem." el-Femü. "Boşluklardan birisi ağızdır." "İki boşluğuna hakim olamayanın yeri cehennem."

el-Femü. "Boşluklardan birisi ağızdır."

Buradan haram lokma da gider kötü sözler de çıkar.Buradan haram lokma da gider kötü sözler de çıkar. Bu kötü sözlerin çıkmasına, gıybet gibi şeylerin çıkmasına, fena hareketlerin çıkmasına burası sebep olur. Bu kötü sözlerin çıkmasına, gıybet gibi şeylerin çıkmasına, fena hareketlerin çıkmasına burası sebep olur. Buna hakim olan cennetliktir hakim olamayan cehennemlik. Yani bulduğunu yiyor, helal haram demiyor. Buna hakim olan cennetliktir hakim olamayan cehennemlik. Yani bulduğunu yiyor, helal haram demiyor.

Yarın gelecek derste; Siz dünyaya o kadar meyil etmeyiniz. Dünyanın bin bir türlü hali var.Yarın gelecek derste;

Siz dünyaya o kadar meyil etmeyiniz. Dünyanın bin bir türlü hali var.
Zenginliğe alışırsınız rahatlığa alışırsınız sonra bir gün gelir de elinizden bu rahatlık elinizden gider,Zenginliğe alışırsınız rahatlığa alışırsınız sonra bir gün gelir de elinizden bu rahatlık elinizden gider, bu zenginlik giderse o zaman o rahatı bulmak için haramlara irtikap edersiniz, bu zenginlik giderse o zaman o rahatı bulmak için haramlara irtikap edersiniz, nereden olursa olsun aman o rahatlık elimizden gitmesin dersiniz. İşte en büyük felaket buradan doğar. nereden olursa olsun aman o rahatlık elimizden gitmesin dersiniz. İşte en büyük felaket buradan doğar.

Binâenaleyh şimdi bu iki ecveften birisi; el-Femü. "Ağız." diyor. Binâenaleyh şimdi bu iki ecveften birisi;

el-Femü. "Ağız." diyor.

Buradan boğaza, bu ağız işte. Bu ağızlardan ne felaketler geldiği malum. Buradan boğaza, bu ağız işte. Bu ağızlardan ne felaketler geldiği malum.

İkincisi de; el-Fercü. "İffet yeri." İkincisi de;

el-Fercü. "İffet yeri."

Bu ikisi, birisi ağız ikincisi iki bacağının arası, neyse.Bu ikisi, birisi ağız ikincisi iki bacağının arası, neyse. Bu iki yere sahip olamayan insanların yeri cehennem. Bu iki yere sahip olamayan insanların yeri cehennem.

Bunlar da insanlardaki nefis dediğimiz bütün fenalıkların kaynağı olan [şeyler]. Zaptedemezsin.Bunlar da insanlardaki nefis dediğimiz bütün fenalıkların kaynağı olan [şeyler]. Zaptedemezsin. At azgın oldu muydu adamı sürükler gider zaptedemezsin. Şehvet azıttı mıydı hakkından gelinmez. At azgın oldu muydu adamı sürükler gider zaptedemezsin. Şehvet azıttı mıydı hakkından gelinmez. Hayvanların görmüyor musunuz, mevsimleri gelince birbirlerini nasıl boğazlıyorlar. Hayvanların görmüyor musunuz, mevsimleri gelince birbirlerini nasıl boğazlıyorlar. Kedilerin olsun köpeklerin olsun o şehvetlerine icra edebilmek için birbirleriyle nasıl boğazlaşıyorlar. Kedilerin olsun köpeklerin olsun o şehvetlerine icra edebilmek için birbirleriyle nasıl boğazlaşıyorlar. İnsan bunlardan aşağı değildir. İnsan bunlardan aşağı değildir.

İnsanda da bu şehvet olduğu vakitte helal haram ortadan kalkar.İnsanda da bu şehvet olduğu vakitte helal haram ortadan kalkar. O ancak şehvetini nasıl tatmin edecek ona bakar. O ancak şehvetini nasıl tatmin edecek ona bakar. Günahmış münahmış bu bir kulağından girip öbür kulağından çıkar.Günahmış münahmış bu bir kulağından girip öbür kulağından çıkar. Onun için Allah korkusu olmadı mıydı bu ağızla o edep yeri felaket olur insanda.Onun için Allah korkusu olmadı mıydı bu ağızla o edep yeri felaket olur insanda. Cehenneme girmesine sebep olur. Cehenneme girmesine sebep olur.

Allah kusurlarımızı affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin de biziAllah kusurlarımızı affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin de bizi dünyanın âhiretin felaketlerinden muhafaza buyursun.dünyanın âhiretin felaketlerinden muhafaza buyursun. Ve bizi kendisine layık olduğu şekilde ibadet edebilecek kabiliyeti ihsan buyursun.Ve bizi kendisine layık olduğu şekilde ibadet edebilecek kabiliyeti ihsan buyursun. Tevfikini refik buyursun, doğru yolda daim eylesin inşallah. Tevfikini refik buyursun, doğru yolda daim eylesin inşallah.

Onun için buyuruyor ki; Onun için buyuruyor ki;

E tedrî mâ temmâmün en-ni'meti? "Nimetin tamamı nedir bilir misiniz?" E tedrî mâ temmâmün en-ni'meti? "Nimetin tamamı nedir bilir misiniz?"

Nimetin tamamı işte paralar var, her şey var yani. Bu nimetin tamamı olmaz. Nimetin tamamı nedir? Nimetin tamamı işte paralar var, her şey var yani.

Bu nimetin tamamı olmaz.

Nimetin tamamı nedir?

Dühûlü'l-cenneti ve'n-necâtü mine'n-nâri. "Cehennemden kurtulup cennete girebilmektir." Dühûlü'l-cenneti ve'n-necâtü mine'n-nâri. "Cehennemden kurtulup cennete girebilmektir."

Nimetin tamamı bu. Eh evin var barkın var, paran var, her şeyin var yani.Nimetin tamamı bu.

Eh evin var barkın var, paran var, her şeyin var yani.
Çok müreffehsin fakat nimet tamam değil. Çok müreffehsin fakat nimet tamam değil.

Çünkü ölürken nasıl öleneceksin ya da âhiretteki yerin ne olacak meçhul.Çünkü ölürken nasıl öleneceksin ya da âhiretteki yerin ne olacak meçhul. Binâenaleyh âhiretteki yerin cennet olduğu ve cehennemden kurtulduğun gün tam bir nimete mazhar olursun. Binâenaleyh âhiretteki yerin cennet olduğu ve cehennemden kurtulduğun gün tam bir nimete mazhar olursun.

Allah cümlemizi bu nimete mazhar olan kullarının arasına kabul etsin inşallah.Allah cümlemizi bu nimete mazhar olan kullarının arasına kabul etsin inşallah. Bu ramazanlarımızı da güzel güzel tutabilerekten orucumuzu tamamlamak nasip etsin. Bu ramazanlarımızı da güzel güzel tutabilerekten orucumuzu tamamlamak nasip etsin. Daha birçok ramazanlara da sağlık afiyetlerle eriştirsin.Daha birçok ramazanlara da sağlık afiyetlerle eriştirsin. Ve bazı, hiç olmazsa bazı senelerde de Ramazan-ı Şerif'leriVe bazı, hiç olmazsa bazı senelerde de Ramazan-ı Şerif'leri Mekke-i Mükerreme'de tutabilmeyi de nasip etsin cümlemize. Şimdi bak, geçen bizim delil gelmiş de.Mekke-i Mükerreme'de tutabilmeyi de nasip etsin cümlemize.

Şimdi bak, geçen bizim delil gelmiş de.
Biz bu sefer giderken arabayla gittik ya. Arabayla giderken 9 gün sürdü yolculuğumuz. Dedi ki bize delil; Biz bu sefer giderken arabayla gittik ya. Arabayla giderken 9 gün sürdü yolculuğumuz. Dedi ki bize delil;

"Yahu çok cahillik yaptınız."Yahu çok cahillik yaptınız. Dokuz gün yollarda geçireceğinize vaktinizi, Mekke'ye gelseydiniz deDokuz gün yollarda geçireceğinize vaktinizi, Mekke'ye gelseydiniz de her gün 9 vakit namaz kılsaydınız şu kadar sevap alırdınız." dedi. her gün 9 vakit namaz kılsaydınız şu kadar sevap alırdınız." dedi.

Bir namaza 100.000 sevap var [Mekke-i Mükerreme'de]. Buradaki gibi on değil, 100.000 sevap var. Bir namaza 100.000 sevap var [Mekke-i Mükerreme'de]. Buradaki gibi on değil, 100.000 sevap var.

Ben kitap okuyordum, İmam Gazzâlî'nin kitabı ile bir de Hazînetü'l-esrâr diye bir kitap var.Ben kitap okuyordum, İmam Gazzâlî'nin kitabı ile bir de Hazînetü'l-esrâr diye bir kitap var. O kitabı okuyordum o sırada. Dedim ki; "Delil Bey! Bak dedim ne diyor burada?O kitabı okuyordum o sırada. Dedim ki;

"Delil Bey! Bak dedim ne diyor burada?
Gece kalkar da bir insan, gece kalkar da iki rekat gece namazı kılarsa 100.000 rekât kılmışcasına sevap var.Gece kalkar da bir insan, gece kalkar da iki rekat gece namazı kılarsa 100.000 rekât kılmışcasına sevap var. Ne diyeceksin?" "Onu nerede gördün?" dedi. "İşte bak kitapta." dedim. Ne diyeceksin?"

"Onu nerede gördün?" dedi.

"İşte bak kitapta." dedim.
Sen bizi Mekke'ye çağırıyorsun ama bak bu da bize Allah'ın lütfu. Sen bizi Mekke'ye çağırıyorsun ama bak bu da bize Allah'ın lütfu. Memleketimizde de böyle gece kalktık da iki rekat namaz, teheccüd namazı kıldık mıydı [bu sevapları alıyorsun.] Memleketimizde de böyle gece kalktık da iki rekat namaz, teheccüd namazı kıldık mıydı [bu sevapları alıyorsun.]

Bak geçen doktorlarımız da dedi, gece kafaları da ölçmüşler, üç saat güzel uyku uyuyormuş kafa.Bak geçen doktorlarımız da dedi, gece kafaları da ölçmüşler, üç saat güzel uyku uyuyormuş kafa. Üç saati geçince, hani kalp çarpıntısı oluyor ya. Onu da hemen ölçüyorlar.Üç saati geçince, hani kalp çarpıntısı oluyor ya. Onu da hemen ölçüyorlar. O kalp çarpıntısı bozuk bozuk filmleri çıkarıyor. O kalp çarpıntısı bozuk bozuk filmleri çıkarıyor.

Binâenaleyh kafa da üç saatten sonra uykusunda bozuluyor.Binâenaleyh kafa da üç saatten sonra uykusunda bozuluyor. İşte o üç saat sonra, 2-3 saat sonra kalkar da bir abdest alır iki rekâtlık, İşte o üç saat sonra, 2-3 saat sonra kalkar da bir abdest alır iki rekâtlık, dört rekâtlık bir namaz kılarsın ki sünnet-i seniyyedir, Peygamberin sünnetidir. dört rekâtlık bir namaz kılarsın ki sünnet-i seniyyedir, Peygamberin sünnetidir. Hatta kılmayanlar günah işlemiş olurlar tabiri de var. Niçin? Hatta kılmayanlar günah işlemiş olurlar tabiri de var.

Niçin?

İşte bak, o bir abdest alıp dinlenmeden sonra ikinci yatış yine rahat bir uykuya sebep oluyor.İşte bak, o bir abdest alıp dinlenmeden sonra ikinci yatış yine rahat bir uykuya sebep oluyor. Halbuki şimdi biz sağa dönüyoruz sola dönüyoruz rahat edemiyoruz.Halbuki şimdi biz sağa dönüyoruz sola dönüyoruz rahat edemiyoruz. Canım elbette edemeyeceksin çünkü uyuya uyuya kafa yoruldu artık. Şimdi o bir abdest bir namaz istiyor.Canım elbette edemeyeceksin çünkü uyuya uyuya kafa yoruldu artık. Şimdi o bir abdest bir namaz istiyor. O abdesti alıp namazı kıldın mıydı, yattın mı yine rahat uyursun. Bunu doktorlardan da dinledik.O abdesti alıp namazı kıldın mıydı, yattın mı yine rahat uyursun.

Bunu doktorlardan da dinledik.
Beyne bu kadar fevâidi var, hem de sünnet-i seniyyeyi de icra etmiş oluyoruz. Beyne bu kadar fevâidi var, hem de sünnet-i seniyyeyi de icra etmiş oluyoruz.

Şimdi burada el açıp yalvaracağız Cenâb-ı Hakk'a ama bu gecenin sessiz sedasız.Şimdi burada el açıp yalvaracağız Cenâb-ı Hakk'a ama bu gecenin sessiz sedasız. Hadi bizim memlekette gürültüler oluyor ama arabaların gürültüleri filan.Hadi bizim memlekette gürültüler oluyor ama arabaların gürültüleri filan. Dış memleketlerde mesela arabaların olmadığı yerlerde ses seda yok, in cin yok. Dış memleketlerde mesela arabaların olmadığı yerlerde ses seda yok, in cin yok.

"Yâ Rabb! Ben senin divanına geldim. Beni affet! Ben kusurlar ettim, beni affet!"Yâ Rabb! Ben senin divanına geldim. Beni affet! Ben kusurlar ettim, beni affet! Nimetlerin bana pek çok ama ben kadrini bilemedim, beni bağışla yâ Rabbi!" diyerektenNimetlerin bana pek çok ama ben kadrini bilemedim, beni bağışla yâ Rabbi!" diyerekten böyle içten gelen bir yalvarmalarla kılacağın biz namazın faziletine acaba erişmek mümkün mü olur? Allah!.. böyle içten gelen bir yalvarmalarla kılacağın biz namazın faziletine acaba erişmek mümkün mü olur?

Allah!..

Hele bu Ramazan-ı Şerif'te! Gece yine imsaka kalktığımız vakitte biraz erken kalkarHele bu Ramazan-ı Şerif'te! Gece yine imsaka kalktığımız vakitte biraz erken kalkar bir abdest alır bir namaz kılarız. Ondan sonra soframıza oturur, karnımızı doyururuz. bir abdest alır bir namaz kılarız. Ondan sonra soframıza oturur, karnımızı doyururuz. Elhamdülillah! Yarınki Ramazan orucumu da edâ etmeye niyet ettim yâ Rabbi diye niyetimizi de ederiz.Elhamdülillah! Yarınki Ramazan orucumu da edâ etmeye niyet ettim yâ Rabbi diye niyetimizi de ederiz. Ama akşamdan da etsek bu da olur. Ama akşamdan da etsek bu da olur. Şimdi akşam iftar ediyoruz, iftar ederken,Şimdi akşam iftar ediyoruz, iftar ederken, "Yarınki ramazan orucumu da tutmaya niyet ettim." deyince [niyet olur.] Çünkü niyetsiz oruç olmaz."Yarınki ramazan orucumu da tutmaya niyet ettim." deyince [niyet olur.] Çünkü niyetsiz oruç olmaz. Gece kalkar yeriz unuturuz da niyet de etmeyiz, aklımıza belki gelmez.Gece kalkar yeriz unuturuz da niyet de etmeyiz, aklımıza belki gelmez. Binâenaleyh iftar zamanında yaparsak daha makbul. E sonra yiyeceğiz ya? O yemeler zarar etmez. Binâenaleyh iftar zamanında yaparsak daha makbul.

E sonra yiyeceğiz ya?

O yemeler zarar etmez.
Çünkü Cenâb-ı Hak imsaka kadar mühlet vermiş bize, o zamana kadar yeriz içeriz.Çünkü Cenâb-ı Hak imsaka kadar mühlet vermiş bize, o zamana kadar yeriz içeriz. Vaktinden evvel de niyet etmiş olduk. O da zarar etmez daha eftaldir. Vaktinden evvel de niyet etmiş olduk. O da zarar etmez daha eftaldir.

Allah oruçlarımızı da bozmamak şartıyla güzel tutmayı nasip etsin. Allah oruçlarımızı da bozmamak şartıyla güzel tutmayı nasip etsin.

Çünkü bir orucu bozmak 61 gün peşi peşine hiç arası açılmadanÇünkü bir orucu bozmak 61 gün peşi peşine hiç arası açılmadan oruç tutmak suretiyle cezalandırıyor insanı. Zordur.oruç tutmak suretiyle cezalandırıyor insanı. Zordur. 55 gün oruç tutarsın, 56. günü hasta olursun tutamazsın.55 gün oruç tutarsın, 56. günü hasta olursun tutamazsın. O 55 günkü oruç gider gürültüye, sayılmaz.O 55 günkü oruç gider gürültüye, sayılmaz. 60 gün peşi peşine, bir de tutamadığın gün için 60 gün peşi peşine, bir de tutamadığın gün için 61 gün peşi peşine araya fasıla vermemek şartıyla oruç tutacaksın. O da zor iş. 61 gün peşi peşine araya fasıla vermemek şartıyla oruç tutacaksın. O da zor iş.

Onun için orucu bozmamaya dikkat etmeli.Onun için orucu bozmamaya dikkat etmeli. Gençlik vakitlerinde cahillik vakitlerinde insanlar bazen adam ne olacakmış diyiverir Gençlik vakitlerinde cahillik vakitlerinde insanlar bazen adam ne olacakmış diyiverir ama sonra ödemesi çok zordur. ama sonra ödemesi çok zordur.

Onun için oruçlarımızı güzelce tutmak ve onları muhafaza edebilipOnun için oruçlarımızı güzelce tutmak ve onları muhafaza edebilip Cenâb-ı Hak da böyle gönüllerimizi aydınlatsın,Cenâb-ı Hak da böyle gönüllerimizi aydınlatsın, parlatsın, nurlandırsın, nur içerisinde nur eylesin cümlemizi inşallah. el-Fatiha. parlatsın, nurlandırsın, nur içerisinde nur eylesin cümlemizi inşallah.

el-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2