Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Alimlerin Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Cemâziye'l-Evvel 1418 / 26.09.1997
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Cehennemdeki Vâdi ve Riyâkâr Alimler, Bir Kavmi Sevmek ve Buğz Etmek, Mal, Hanım ve Evlât İmtihanı, Namuslu Bir Kadına | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Alimlerin Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Cemâziye'l-Evvel 1418 / 26.09.1997
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Cehennemdeki Vâdi ve Riyâkâr Alimler, Bir Kavmi Sevmek ve Buğz Etmek, Mal, Hanım ve Evlât İmtihanı, Namuslu Bir Kadına | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Cumanız mübarek olsun. Bu cuma konuşmamı Almanya'dan yapıyorum.Cumanız mübarek olsun.

Bu cuma konuşmamı Almanya'dan yapıyorum.
Yarın inşaallah civarında aile eğitim toplantımız olacak, üç gün sürecek olan güzel bir toplantı.Yarın inşaallah civarında aile eğitim toplantımız olacak, üç gün sürecek olan güzel bir toplantı. Beyler, hanımefendiler ve sevgili çocuklarla beraber.Beyler, hanımefendiler ve sevgili çocuklarla beraber. O münasebetle buralarda bulunmaya devam ediyorum. O münasebetle buralarda bulunmaya devam ediyorum.

Allah nice cumalara eşlerinizle, çoluk çocuğunuzla, sevdiklerinizle sıhhat âfiyet üzere,Allah nice cumalara eşlerinizle, çoluk çocuğunuzla, sevdiklerinizle sıhhat âfiyet üzere, sevdiği, razı olduğu kullar olarak eriştirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun. sevdiği, razı olduğu kullar olarak eriştirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun.

Bu haftaki hadîs-i şerîfleri, sevdiğimiz bir kardeşimiz Bismillâhirrahmânirrahîm deyip kitabımızdanBu haftaki hadîs-i şerîfleri, sevdiğimiz bir kardeşimiz Bismillâhirrahmânirrahîm deyip kitabımızdan kura çekerek bir sayfa açmıştı; oradan okuyorum. kura çekerek bir sayfa açmıştı; oradan okuyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'tenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunduğuna göre şöyle buyurmuşlar: rivayet olunduğuna göre şöyle buyurmuşlar:

İnne fî cehenneme vâdiyen testeîzü minhü külle yevmin seb'îne merretenİnne fî cehenneme vâdiyen testeîzü minhü külle yevmin seb'îne merreten eaddehû li'l-kurrâi'l-mürâîne bi-a'mâlihim ve inne ebğada'l-halkı ila'llâhi âlimü's-sultân. eaddehû li'l-kurrâi'l-mürâîne bi-a'mâlihim ve inne ebğada'l-halkı ila'llâhi âlimü's-sultân.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Kura ile çekilmiş bir sayfadan, ilk hadîs-i şerîfin mübarek metnini okudum, açıklamasına geçiyorum: Kura ile çekilmiş bir sayfadan, ilk hadîs-i şerîfin mübarek metnini okudum, açıklamasına geçiyorum:

İnne fî cehenneme vâdiyen. "Cehennemde bir vadi vardır ki..." İnne fî cehenneme vâdiyen. "Cehennemde bir vadi vardır ki..."

Cehennemin içinde, cehennemin ateşleri, azapları arasında, çevresine göre daha derin olan,Cehennemin içinde, cehennemin ateşleri, azapları arasında, çevresine göre daha derin olan, daha çukur bir vadi... Nasıl dağların arasında vadi varsa, yarık, çukur, aşağıda... daha çukur bir vadi... Nasıl dağların arasında vadi varsa, yarık, çukur, aşağıda...

"Cehennemin içinde bir vadi vardır ki…" "Cehennemin içinde bir vadi vardır ki…"

Testeîzü minhü külle yevmin seb'îne merreten.Testeîzü minhü külle yevmin seb'îne merreten. "Cehennem bile ondan korkar da, her gün yetmiş defa ondan Allah'a sığınır. "Cehennem bile ondan korkar da, her gün yetmiş defa ondan Allah'a sığınır. 'Aman bunun şerrinden beni koru ya Rabbî!' diye cehennemin kendisi bile,'Aman bunun şerrinden beni koru ya Rabbî!' diye cehennemin kendisi bile, kendi içindeki bu dehşetli, müthiş, korkunç vadiden Allah'a sığınır." kendi içindeki bu dehşetli, müthiş, korkunç vadiden Allah'a sığınır."

Tabi bu ifade çok önemli.Tabi bu ifade çok önemli. Cehennem zaten Allah'ın azap yurdu, azap etmek istediği kullarını, cezalandırmak istediği Cehennem zaten Allah'ın azap yurdu, azap etmek istediği kullarını, cezalandırmak istediği suçlu kulları; âsi, kâfir, müşrik, münafık, zâlim, kâtil, fâsık, fâcir kullarısuçlu kulları; âsi, kâfir, müşrik, münafık, zâlim, kâtil, fâsık, fâcir kulları cezalandırmak için hazırladığı bir azap yurdu.cezalandırmak için hazırladığı bir azap yurdu. Ama onun da içinde öyle yerler var ki azabı öbür taraflarından çok daha fazla şiddetli oluyor. Ama onun da içinde öyle yerler var ki azabı öbür taraflarından çok daha fazla şiddetli oluyor.

İşte bu cehennemin içinde bir vadi vardır ki cehennem bile ondan Allah'a sığınır.İşte bu cehennemin içinde bir vadi vardır ki cehennem bile ondan Allah'a sığınır. Günde yetmiş defa; "Aman yâ Rabbi! Bunun şerrinden beni koru. Aman yâ Rabbî!Günde yetmiş defa; "Aman yâ Rabbi! Bunun şerrinden beni koru. Aman yâ Rabbî! Bunun şerrinden sana sığınırım!" diye cehennem bile ondan Allah'a sığınır. Meraklanılacak bir şey. Bunun şerrinden sana sığınırım!" diye cehennem bile ondan Allah'a sığınır. Meraklanılacak bir şey.

Eaddehû li'l-kurrâi'l-mürâîne bia'mâlihim. Eaddehû li'l-kurrâi'l-mürâîne bia'mâlihim.

Allah bu yeri hangi cezalı, suçlu kullar için hazırlamıştır? Allah bu yeri hangi cezalı, suçlu kullar için hazırlamıştır?

Allah bu azap vadisini kimler için hazırlamıştır? Onun cevabı bu okuduğum kısımda geliyor: Allah bu azap vadisini kimler için hazırlamıştır?

Onun cevabı bu okuduğum kısımda geliyor:

Li'l-kurrâi'l-mürâîne bi-a'mâlihim. "Amelleriyle mürâîlik yapan kurrâ için hazırlamıştır." Li'l-kurrâi'l-mürâîne bi-a'mâlihim. "Amelleriyle mürâîlik yapan kurrâ için hazırlamıştır."

Tabi buradaki kelimeleri izah edeceğim: Tabi buradaki kelimeleri izah edeceğim:

Kurrâ ne demek? Kurrâ kelimesi hemze ile, kârî kelimesinin çoğuludur, kârî'ler demek. Kurrâ ne demek?

Kurrâ kelimesi hemze ile, kârî kelimesinin çoğuludur, kârî'ler demek.

Kârî de ne demek? "Okuyan" demek. Kârî de ne demek?

"Okuyan" demek.

Umumiyetle Kur'ân-ı Kerîm'i güzel okuyan, ezbere okuyan, ezberlemiş olan kimselere kâr î denilir,Umumiyetle Kur'ân-ı Kerîm'i güzel okuyan, ezbere okuyan, ezberlemiş olan kimselere kâr î denilir, mukrî denilir if'al babından, ism-i fâil sîgası olarak. mukrî denilir if'al babından, ism-i fâil sîgası olarak.

Tabi İslâm'da en önemli şey, İslâm'ı bilmek Kur'an'ı bilmekle olduğu için,Tabi İslâm'da en önemli şey, İslâm'ı bilmek Kur'an'ı bilmekle olduğu için, Kur'an okuyanlar önem kazanıyor ve değerli oluyor.Kur'an okuyanlar önem kazanıyor ve değerli oluyor. Alim olmak için mutlaka Kur'ân-ı Kerîm'i iyi incelemek lazım. Alim olmak için mutlaka Kur'ân-ı Kerîm'i iyi incelemek lazım.

Avrupa'da müslüman olmuş kardeşler var.Avrupa'da müslüman olmuş kardeşler var. Irk olarak Alman olduğu halde, başka milletten olduğu halde sonradan müslüman olmuş. Irk olarak Alman olduğu halde, başka milletten olduğu halde sonradan müslüman olmuş. Demin uçaktan karşıladığımız bir kardeşimiz anlattı. Uçakta yanında oturan bir kimse varmış,Demin uçaktan karşıladığımız bir kardeşimiz anlattı. Uçakta yanında oturan bir kimse varmış, Alman asıllıymış, müslüman olmuş, kartını arkadaşımıza vermiş.Alman asıllıymış, müslüman olmuş, kartını arkadaşımıza vermiş. Arkadaşımız uçakta namaz kılınca; "Allah kabul etsin!" demiş hemen.Arkadaşımız uçakta namaz kılınca; "Allah kabul etsin!" demiş hemen. Sonra tanışmış, konuşmuşlar. Arkadaşımız diyor ki; "Alman asıllı, müslüman olmuş bir kimse ama Sonra tanışmış, konuşmuşlar. Arkadaşımız diyor ki;

"Alman asıllı, müslüman olmuş bir kimse ama
çok güzel Arapça biliyor. Muhtelif ülkelerde konferanslar vermeye gidiyormuş." Ben de dedim ki: çok güzel Arapça biliyor. Muhtelif ülkelerde konferanslar vermeye gidiyormuş."

Ben de dedim ki:

"Evet bu mübarekler, İslâm'a ilgi duyup müslüman olanlar, İslâm'ı kökünden tam anlamak için,"Evet bu mübarekler, İslâm'a ilgi duyup müslüman olanlar, İslâm'ı kökünden tam anlamak için, doğru anlamak için, hemen Arapça öğrenmeye kalkışırlar.doğru anlamak için, hemen Arapça öğrenmeye kalkışırlar. Ve kendi ülkelerinde neşredilmiş İslâm'la ilgili kitaplara itimat etmezler.Ve kendi ülkelerinde neşredilmiş İslâm'la ilgili kitaplara itimat etmezler. 'Bunlar belki gayrimüslimler tarafından hazırlanmıştır. 'Bunlar belki gayrimüslimler tarafından hazırlanmıştır. Belki gerçekleri aksettirmiyordur, belki kasıtlıdır. Belki gerçekleri aksettirmiyordur, belki kasıtlıdır. Belki kötüleyici mahiyette garazkârâne yazılmıştır.' diye itimat etmezler. Belki kötüleyici mahiyette garazkârâne yazılmıştır.' diye itimat etmezler. Kendileri Arap ülkelerine giderler...Kendileri Arap ülkelerine giderler... 'Madem müslüman olduk, İslâm'ı derinden tanımak için gidelim, Arapça öğrenelim!' derler. 'Madem müslüman olduk, İslâm'ı derinden tanımak için gidelim, Arapça öğrenelim!' derler.

Mısır'da okurlar, başka bir İslâm ülkesinde okurlar,Mısır'da okurlar, başka bir İslâm ülkesinde okurlar, Arapça'yı güzelce öğrenirler, Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışırlar." Arapça'yı güzelce öğrenirler, Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışırlar."

Bu doğru bir yoldur.Bu doğru bir yoldur. Keşke hepimiz böyle yapsak.Keşke hepimiz böyle yapsak. Biz tabi elhamdülillah, anneden babadan müslümanız, doğuştan müslümanız. Biz tabi elhamdülillah, anneden babadan müslümanız, doğuştan müslümanız. Fakat bunun bir tehlikesi var: Doğuştan müslüman olduğumuz için İslâm ile kendimizi âşina,Fakat bunun bir tehlikesi var: Doğuştan müslüman olduğumuz için İslâm ile kendimizi âşina, dost, tanışık bildiğimizden, pek çok kimse İslâm'ı merak edip de derinlemesine çalışmaya gitmiyor. dost, tanışık bildiğimizden, pek çok kimse İslâm'ı merak edip de derinlemesine çalışmaya gitmiyor.

Halbuki "Madem ben müslümanım; o halde İslâm'ı tam öğrenmeliyim.Halbuki "Madem ben müslümanım; o halde İslâm'ı tam öğrenmeliyim. Madem Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmı, ben Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi çalışmalıyım!" demeli. Madem Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmı, ben Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi çalışmalıyım!" demeli. Her şeyden evvel; İngilizce'den, Fransızca'dan, Almanca'dan,Her şeyden evvel; İngilizce'den, Fransızca'dan, Almanca'dan, diğer batı dillerinden, diğer tahsillerden önce herkes güzelce Arapça öğrenmeli. diğer batı dillerinden, diğer tahsillerden önce herkes güzelce Arapça öğrenmeli.

Zaten bizim medeniyetimizin, mazimizin, tarihimizin temel direklerinden birisi,Zaten bizim medeniyetimizin, mazimizin, tarihimizin temel direklerinden birisi, ana köklerinden birisi, Arap diliyle açılan o engin hazinedir.ana köklerinden birisi, Arap diliyle açılan o engin hazinedir. Onları bilmek için o kitapları, o bilgileri kazanmak için mutlaka Arapça öğrenmek lazım geliyor. Onları bilmek için o kitapları, o bilgileri kazanmak için mutlaka Arapça öğrenmek lazım geliyor.

Onun için bizim de Arapça'yı öğrenmemiz lazım ve su gibi Arapça konuşabilmemiz lazım.Onun için bizim de Arapça'yı öğrenmemiz lazım ve su gibi Arapça konuşabilmemiz lazım. Ayrıca komşularımızın bir kısmı Arap olduğundan, özel olarak bu sebeple de Arapça öğrenmemiz lazım. Ayrıca komşularımızın bir kısmı Arap olduğundan, özel olarak bu sebeple de Arapça öğrenmemiz lazım.

Mesela ben genç olsaydım aynı zamanda Yunanca öğrenmeye, Bulgarca öğrenemeye de kalkardım.Mesela ben genç olsaydım aynı zamanda Yunanca öğrenmeye, Bulgarca öğrenemeye de kalkardım. Onlara da heves ederdim, Kafkas dillerine de heves ederdim. Çünkü onlar da komşularımız.Onlara da heves ederdim, Kafkas dillerine de heves ederdim. Çünkü onlar da komşularımız. Bunun gibi Arapça'yı da, zaten komşularımızın bir kısmı Arap olduğundan öğrenmemiz lazım. Bunun gibi Arapça'yı da, zaten komşularımızın bir kısmı Arap olduğundan öğrenmemiz lazım.

Tarihimizin içinde Arapça'nın ve Arapça ile yazılmış eserlerin kütüphanelerimizdeTarihimizin içinde Arapça'nın ve Arapça ile yazılmış eserlerin kütüphanelerimizde ve mazimizde büyük yeri olduğundan, Arapça'yı da öğrenmeyi isterdim.ve mazimizde büyük yeri olduğundan, Arapça'yı da öğrenmeyi isterdim. Elhamdülillah Allah bize nasip etti de buradan Arapça'sından okuyup dilimizin döndüğünce anlatıyoruz.Elhamdülillah Allah bize nasip etti de buradan Arapça'sından okuyup dilimizin döndüğünce anlatıyoruz. Çok şükürler olsun, mutluyuz, memnunuz. Herkese de tavsiye ederiz.Çok şükürler olsun, mutluyuz, memnunuz. Herkese de tavsiye ederiz. Tabi Kur'ân-ı Kerîm'i iyi bilmek, alimlik alâmeti ama kurrâ-i kirâm, asâletli, soylu hafız efendiler,Tabi Kur'ân-ı Kerîm'i iyi bilmek, alimlik alâmeti ama kurrâ-i kirâm, asâletli, soylu hafız efendiler, Kur'an'ı bilen, iyi okuyan mübarek efendiler çok kıymetli kimseler. Bunlar alimler. Kur'an'ı bilen, iyi okuyan mübarek efendiler çok kıymetli kimseler. Bunlar alimler. Çünkü bütün İslâmî ilimlerin temeli, kaynağı Kur'ân-ı Kerîm'dir, hadîs-i şerîflerdir.Çünkü bütün İslâmî ilimlerin temeli, kaynağı Kur'ân-ı Kerîm'dir, hadîs-i şerîflerdir. Tabi onları öğrenmek lazım ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada buyuruyor ki; Tabi onları öğrenmek lazım ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada buyuruyor ki;

"Allah o azap vadisini, kurrâlar için hazırlamıştır." Ama nasıl kurrâlar? "Allah o azap vadisini, kurrâlar için hazırlamıştır."

Ama nasıl kurrâlar?

el-Mürâîne bi-a'mâlihim. "İşledikleri ibadetlerde, yaptıkları amellerde,el-Mürâîne bi-a'mâlihim. "İşledikleri ibadetlerde, yaptıkları amellerde, icraatta, mürâîlik, riyakârlık yapan alimler için hazırlamıştır." icraatta, mürâîlik, riyakârlık yapan alimler için hazırlamıştır."

İlmin Allah rızası için olması lazım. Alimin Allah rızası için konuşması lazım,İlmin Allah rızası için olması lazım. Alimin Allah rızası için konuşması lazım, Allah rızası için amel etmesi, ibadet etmesi, icraat yapması lazım.Allah rızası için amel etmesi, ibadet etmesi, icraat yapması lazım. Her şeyin Allah rızası için olması lazım. Her şeyin Allah rızası için olması lazım. Eğer riyakârlıkla olursa, gösteriş için olursa, dünyevî menfaat celbi için olursa, Eğer riyakârlıkla olursa, gösteriş için olursa, dünyevî menfaat celbi için olursa, Allah o zaman sevmez ve bunları en büyük şekilde, büyük cezalara, belalara, azaplara mâruz bırakır.Allah o zaman sevmez ve bunları en büyük şekilde, büyük cezalara, belalara, azaplara mâruz bırakır. Bu hadîs-i şerîf de onu gösteriyor. Bu hadîs-i şerîf de onu gösteriyor.

Mürâî din alimleri, mürâî kârîler için, Kur'an okuyanlar,Mürâî din alimleri, mürâî kârîler için, Kur'an okuyanlar, Kur'an alimleri için Allah bu azap vadisini hazırlamıştır.Kur'an alimleri için Allah bu azap vadisini hazırlamıştır. Öyle korkunç bir azap vadisi kiÖyle korkunç bir azap vadisi ki cehennem bile günde yetmiş defa ondan Allah'a ilticâ ediyor, sığınıyor.cehennem bile günde yetmiş defa ondan Allah'a ilticâ ediyor, sığınıyor. Hadîs-i şerîfin devamı da konuyu biraz daha açıklığa kavuşturuyor. Hadîs-i şerîfin devamı da konuyu biraz daha açıklığa kavuşturuyor.

Ve inne ebğada'l-halkı ila'llâhi âlimü's-sultân.Ve inne ebğada'l-halkı ila'llâhi âlimü's-sultân. "Allah'a en sevimsiz gelen, mahlukatı içinde Allah'ın en buğz ettiği,"Allah'a en sevimsiz gelen, mahlukatı içinde Allah'ın en buğz ettiği, kızdığı varlıklar, sultanın alimleridir. Sultanın yanına yanaşıp ona dalkavukluk yapan,kızdığı varlıklar, sultanın alimleridir. Sultanın yanına yanaşıp ona dalkavukluk yapan, 'Onun elinde olan imkânları, hazineleri, malı, mülkü alırım!'Onun elinde olan imkânları, hazineleri, malı, mülkü alırım! Biraz da bana hediye verir, câize verir, atiyye verir, bahşiş verir.' diyeBiraz da bana hediye verir, câize verir, atiyye verir, bahşiş verir.' diye onun etrafından dolaşan alimlerdir." diye Peygamber Efendimiz ayrıca bildiriyor. onun etrafından dolaşan alimlerdir." diye Peygamber Efendimiz ayrıca bildiriyor.

Tabi muhterem kardeşlerim, biliyorsunuz, İslâm'ın da temeli ilimdir,Tabi muhterem kardeşlerim, biliyorsunuz, İslâm'ın da temeli ilimdir, dünyadaki başarının ve ilerlemelerin de temeli, kaynağı ilimdir. dünyadaki başarının ve ilerlemelerin de temeli, kaynağı ilimdir.

Almanya'da gezerken, -mesela benim şu anda bulunduğum şehirde şöyle ufka bakıyorum,Almanya'da gezerken, -mesela benim şu anda bulunduğum şehirde şöyle ufka bakıyorum, bugün havaalanına giderken gelirken baktım; İstanbul ufkuna baktığımız zamanbugün havaalanına giderken gelirken baktım; İstanbul ufkuna baktığımız zaman sayısız, sivri sivri minareler gördüğümüz gibi, burada da her tarafta yüksek yüksek bacalar,sayısız, sivri sivri minareler gördüğümüz gibi, burada da her tarafta yüksek yüksek bacalar, arazisi kilometrelerce devam eden, muazzam fabrikalar var.arazisi kilometrelerce devam eden, muazzam fabrikalar var. Arabayla gidiyorsunuz gidiyorsunuz, bitip tükenmez uzun arazilerde yapılmış olan muazzam fabrikalar.Arabayla gidiyorsunuz gidiyorsunuz, bitip tükenmez uzun arazilerde yapılmış olan muazzam fabrikalar. İşçiler harıl harıl çalışıyor. Kendi işçileri yetmiyor, Türkiye'den işçi çağırıyorlar.İşçiler harıl harıl çalışıyor. Kendi işçileri yetmiyor, Türkiye'den işçi çağırıyorlar. Başka yerlerden işçiler geliyor, çalışıyorlar. Dünyevî ilerlemenin de temeli ilim. Başka yerlerden işçiler geliyor, çalışıyorlar. Dünyevî ilerlemenin de temeli ilim. İlim olmazsa bu fabrikalar, bu gelişmeler, sanayinin bu yükselmesi, başarıları olmayacaktı. İlim olmazsa bu fabrikalar, bu gelişmeler, sanayinin bu yükselmesi, başarıları olmayacaktı.

Demek ki dünyadaki başarıların da kaynağı ilim.Demek ki dünyadaki başarıların da kaynağı ilim. Âhiretin mükâfâtlarını almak, cennete girmenin de sebebi, ilim. Âhiretin mükâfâtlarını almak, cennete girmenin de sebebi, ilim. İnsan alim olmalı, ilme değer vermeli! İnsan alim olmalı, ilme değer vermeli!

Biz müslümanlar hepimiz, ilme sımsıkı sarılmalıyız;Biz müslümanlar hepimiz, ilme sımsıkı sarılmalıyız; çünkü ilim İslâm'ın canıdır, damarıdır, direğidir, can damarıdır, son derece kıymetlidir.çünkü ilim İslâm'ın canıdır, damarıdır, direğidir, can damarıdır, son derece kıymetlidir. Bu önemli, alim de onun için çok önemli ve çok değerli bir kimse oluyor.Bu önemli, alim de onun için çok önemli ve çok değerli bir kimse oluyor. Kur'an'ı bilen insanlar, İslâm'ı bilen insanlar çok değerli oluyor. Kur'an'ı bilen insanlar, İslâm'ı bilen insanlar çok değerli oluyor.

Bir de yönetici kadro var, yöneticiler var.Bir de yönetici kadro var, yöneticiler var. Toplulukların başına toplum tarafından getirilmiş veya yönetim sistemlerine göreToplulukların başına toplum tarafından getirilmiş veya yönetim sistemlerine göre babadan oğula, başka şekillerle geçmiş insanlar bulunuyor.babadan oğula, başka şekillerle geçmiş insanlar bulunuyor. Topluluğu onlar yönetiyor, son söz onların oluyor.Topluluğu onlar yönetiyor, son söz onların oluyor. Onlara "sultan" deniliyor, "hükümdar" deniliyor, "kraliçe" deniliyor, "kral" deniliyor,Onlara "sultan" deniliyor, "hükümdar" deniliyor, "kraliçe" deniliyor, "kral" deniliyor, "başkan" deniliyor, "reisicumhur" deniliyor, "cumhurbaşkanı" deniliyor, "diktatör" deniliyor. "başkan" deniliyor, "reisicumhur" deniliyor, "cumhurbaşkanı" deniliyor, "diktatör" deniliyor. Bir toplumun başında olan kimse. Bir toplumun başında olan kimse.

Toplumun başında olan kimse ve toplumu yönetmek için kurulmuş olanToplumun başında olan kimse ve toplumu yönetmek için kurulmuş olan devlet mekanizması, aslında toplumun yararınadır.devlet mekanizması, aslında toplumun yararınadır. Toplumu idare etmek, toplumun menfaatlerini korumak, toplumu geliştirmek içindir. Toplumu idare etmek, toplumun menfaatlerini korumak, toplumu geliştirmek içindir.

Binâenaleyh onun doğru bilgilerle bilgilenmesi lazım, doğru bilgilere göre icraat yapması lazım.Binâenaleyh onun doğru bilgilerle bilgilenmesi lazım, doğru bilgilere göre icraat yapması lazım. Devletin doğru bilgileri alıp değerlendirip doğru bilgilerle çalışması lazım. Devletin doğru bilgileri alıp değerlendirip doğru bilgilerle çalışması lazım.

Bu da alimlere bağlı. Alimlerle devlet yöneticilerinin işbirliğine bağlı.Bu da alimlere bağlı. Alimlerle devlet yöneticilerinin işbirliğine bağlı. Bu ikisi güzel olursa devleti alimlerin nasihatleriyle yönetirlerse yöneticiler,Bu ikisi güzel olursa devleti alimlerin nasihatleriyle yönetirlerse yöneticiler, devlet ileriye gider, yükselir, başarıdan başarıya koşar. Tarihte böyle olmuştur.devlet ileriye gider, yükselir, başarıdan başarıya koşar. Tarihte böyle olmuştur. Kendi tarihimizde de böyledir. Kendi tarihimizde de böyledir.

Mesela Osmanlı tarihinde, ilme kıymet verildiği, değer verildiği zamanlarda,Mesela Osmanlı tarihinde, ilme kıymet verildiği, değer verildiği zamanlarda, mesela Fatih'in zamanında, eski bir çağı kapatmış, yeni bir çağı açmışız.mesela Fatih'in zamanında, eski bir çağı kapatmış, yeni bir çağı açmışız. Çok büyük icatlar yapılmış; havan topları vesaire... Çok büyük icatlar yapılmış; havan topları vesaire... İstanbul'un fethinde kullanılan çeşitli usulleri biliyorsunuz. İstanbul'un fethinde kullanılan çeşitli usulleri biliyorsunuz.

Demek ki ilimle yönetim beraber olduğu zaman ne kadar büyük başarılar kazanıldığı,Demek ki ilimle yönetim beraber olduğu zaman ne kadar büyük başarılar kazanıldığı, tarihte de görülüyor, bugün de görülüyor. Tabi bizim gibi Avrupa'yı, dünyayı gezen insanlar da, tarihte de görülüyor, bugün de görülüyor. Tabi bizim gibi Avrupa'yı, dünyayı gezen insanlar da, başka kardeşlerimiz de bunları görüyorlar; bu güzel. Bir de aksini düşünelim: başka kardeşlerimiz de bunları görüyorlar; bu güzel.

Bir de aksini düşünelim:

Yönetim ilimden uzak, kaba saba, bilgisiz olursa o zaman ne olur? Yönetim ilimden uzak, kaba saba, bilgisiz olursa o zaman ne olur?

Uçağın pilot kabinesine, uçağı yönetmeyi bilmeyen bir insan geçtiğini düşünün.Uçağın pilot kabinesine, uçağı yönetmeyi bilmeyen bir insan geçtiğini düşünün. Otobüsün direksiyonuna, şoförlük ehliyeti olmayan birisinin geçtiğini düşünün.Otobüsün direksiyonuna, şoförlük ehliyeti olmayan birisinin geçtiğini düşünün. Trenin makinisti rahatsızlandığı için trenin başına bu işi hiç anlamayan bir kimsenin geçtiğini düşünün.Trenin makinisti rahatsızlandığı için trenin başına bu işi hiç anlamayan bir kimsenin geçtiğini düşünün. Bir gemide kaptana bir şey olduğu için kaptanlıktan anlamayan, Bir gemide kaptana bir şey olduğu için kaptanlıktan anlamayan, tecrübesiz birinin kaptan köşküne geçip yönetimi ele aldığını düşünün. tecrübesiz birinin kaptan köşküne geçip yönetimi ele aldığını düşünün. Ne kadar büyük felaketler olur. Toplum felakete gider. Ne kadar büyük felaketler olur. Toplum felakete gider.

İslâm'da bir önemli husus var: Sonucu itibariyle çok insanı zarara uğratan suçlar,İslâm'da bir önemli husus var: Sonucu itibariyle çok insanı zarara uğratan suçlar, daha büyük suçtur, cezaları daha fazladır.daha büyük suçtur, cezaları daha fazladır. Sonucu itibariyle mevzî kalan, az insanı zarara uğratan hatalar,Sonucu itibariyle mevzî kalan, az insanı zarara uğratan hatalar, suçlar, günahlar da, ona göre nispeten daha küçük suçlar, günahlar sayılır. suçlar, günahlar da, ona göre nispeten daha küçük suçlar, günahlar sayılır.

Alim eğer dalkavuk olursa, hakkı hayrı söylemezse, sultanın da yanına yanaşırsa,Alim eğer dalkavuk olursa, hakkı hayrı söylemezse, sultanın da yanına yanaşırsa, sultan da ona itimat edecek, bir şey sanacak; "Bu biliyor." diye ona güvenecek,sultan da ona itimat edecek, bir şey sanacak; "Bu biliyor." diye ona güvenecek, onun sözünü uygulayacak olursa; o da yalan yanlış söyleyince, toplum helâk olur.onun sözünü uygulayacak olursa; o da yalan yanlış söyleyince, toplum helâk olur. Gemi karaya oturur, tren çarpışır, uçak düşer, otobüs uçurumdan yuvarlanır. Gemi karaya oturur, tren çarpışır, uçak düşer, otobüs uçurumdan yuvarlanır.

Onun için bu alimin suçu ve cezası çok büyük oluyor.Onun için bu alimin suçu ve cezası çok büyük oluyor. Böyle insanlar; cehennemin bile bir günde yetmiş defaBöyle insanlar; cehennemin bile bir günde yetmiş defa Allah'a sığındığı o korkunç azap yerine atılıyor.Allah'a sığındığı o korkunç azap yerine atılıyor. Yöneticileri de şaşırttığı için, gerçeği söylemediği için,Yöneticileri de şaşırttığı için, gerçeği söylemediği için, asıl yapması gereken görevi yapmadığı için böyle oluyor. Bu çok önemli. asıl yapması gereken görevi yapmadığı için böyle oluyor. Bu çok önemli.

Bu hadîs-i şerîften iki sonuç çıkar, mü'min kardeşlerim! Bu hadîs-i şerîften iki sonuç çıkar, mü'min kardeşlerim!

1. Yöneticiler gerçek alimlere kulak vermeli, gerçek alimlerden doğru bilgileri almaya çalışmalıdır.1. Yöneticiler gerçek alimlere kulak vermeli, gerçek alimlerden doğru bilgileri almaya çalışmalıdır. Dalkavuklardan yakasını sıyırmalıdır. Onlara yüz vermemelidir.Dalkavuklardan yakasını sıyırmalıdır. Onlara yüz vermemelidir. İlmiyle menfaat temin etmek isteyen insanların, İlmiyle menfaat temin etmek isteyen insanların, kötü huylu bilginlerin bu kötülüklerine fırsat vermemelidir. kötü huylu bilginlerin bu kötülüklerine fırsat vermemelidir.

2. Dini bilen, Kur'an'ı bilen alimler de hakkı söylemelidir. Mürâîlik, riyâkârlık yapmamalıdır.2. Dini bilen, Kur'an'ı bilen alimler de hakkı söylemelidir. Mürâîlik, riyâkârlık yapmamalıdır. Kendisini helâk ettiği gibi bir de toplumu yöneten insanların yanına yanaşıp, onları da ifsâd edip,Kendisini helâk ettiği gibi bir de toplumu yöneten insanların yanına yanaşıp, onları da ifsâd edip, kandırıp, yanlış yollara sevk edip, toplumu felâkete götürmemelidir. kandırıp, yanlış yollara sevk edip, toplumu felâkete götürmemelidir.

Tabi böyle kötü niyetli olan bir insan; menfaat hırsıyla gözü dönmüş, Allah'tan korkmuyor,Tabi böyle kötü niyetli olan bir insan; menfaat hırsıyla gözü dönmüş, Allah'tan korkmuyor, yalan yanlış şeylerle, dalkavuklukla maddî menfaat, mevki makam, para pul teminine çalışıyor.yalan yanlış şeylerle, dalkavuklukla maddî menfaat, mevki makam, para pul teminine çalışıyor. O kendisi nasihati biraz zor dinler de, o zaman başka alimlere de,O kendisi nasihati biraz zor dinler de, o zaman başka alimlere de, onun yaptığı yanlışlıkları yerinde, zamanında ortaya dökmek ve anlatmak;onun yaptığı yanlışlıkları yerinde, zamanında ortaya dökmek ve anlatmak; "Aman buna kanmayın, bunun söylediği yanlıştır!" diye gerçekleri ifade etmek düşüyor. "Aman buna kanmayın, bunun söylediği yanlıştır!" diye gerçekleri ifade etmek düşüyor.

Alimlere Allah kolaylık versin, yöneticilere de basîret versin,Alimlere Allah kolaylık versin, yöneticilere de basîret versin, ilimle yönetim bir arada çalışsın ve insanlar mutlu olsun.ilimle yönetim bir arada çalışsın ve insanlar mutlu olsun. Ülkemiz, başka ülkeler, herkes, her yönden doğru istikamete giderek,Ülkemiz, başka ülkeler, herkes, her yönden doğru istikamete giderek, dünya ve âhiret saadetini sağlamaya gayret etsin. dünya ve âhiret saadetini sağlamaya gayret etsin.

Kurayla çektiğimiz sayfada birinci hadîs-i şerîf bu.Kurayla çektiğimiz sayfada birinci hadîs-i şerîf bu. Önemli bir konu, her zaman için geçerli,Önemli bir konu, her zaman için geçerli, bugün için de geçerli, gelecek için de geçerli bir hadîs-i şerîf. bugün için de geçerli, gelecek için de geçerli bir hadîs-i şerîf.

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizİkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Abdullah b. Ca'fer radıyallahu anh'ten Deylemî'nin rivayet ettiğine göre buyurmuş ki; Abdullah b. Ca'fer radıyallahu anh'ten Deylemî'nin rivayet ettiğine göre buyurmuş ki;

İnne kavmen ehabbû kavmen hattâ helekû fî hubbihim fe lâ tekûnû mislehümİnne kavmen ehabbû kavmen hattâ helekû fî hubbihim fe lâ tekûnû mislehüm ve inne kavmen ebğadû kavmen hattâ helekû fî buğdihim fe lâ tekûnû mislehüm. ve inne kavmen ebğadû kavmen hattâ helekû fî buğdihim fe lâ tekûnû mislehüm.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, bu ikinci hadîs-i şerîfte diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, bu ikinci hadîs-i şerîfte diyor ki;

İnne kavmen. "Bir kavim, bir topluluk, bir grup insan."İnne kavmen. "Bir kavim, bir topluluk, bir grup insan." Ehabbû kavmen. "Bir başka grup insanları sevdiler. Bir kavim bir kavmi sevdi." Ehabbû kavmen. "Bir başka grup insanları sevdiler. Bir kavim bir kavmi sevdi."

Buradan "kavim" sözünden anlayacağımız, bir "ırk" demek değil.Buradan "kavim" sözünden anlayacağımız, bir "ırk" demek değil. İranlı, Afganlı, Hintli, Türk, Kürt veya Avrupalı, Yunan, Bulgar. O mânaya değil. İranlı, Afganlı, Hintli, Türk, Kürt veya Avrupalı, Yunan, Bulgar. O mânaya değil.

Kavmen; "bir grup insan, insan topluluğu, bazı insanlar" demek. Kavmen; "bir grup insan, insan topluluğu, bazı insanlar" demek.

"Bazı insanlar, bazı insanları sevdiler ama ifrat derecesinde sevdiler." "Bazı insanlar, bazı insanları sevdiler ama ifrat derecesinde sevdiler."

Hattâ helekû fî hubbihim. "Sonunda bu sevgileri yüzünden helâke uğradılar."Hattâ helekû fî hubbihim. "Sonunda bu sevgileri yüzünden helâke uğradılar." Felâ tekûnû mislehüm. "Sakın siz onlar gibi olmayın!" Ve inne kavmen. "Yine bir takım insanlar."Felâ tekûnû mislehüm. "Sakın siz onlar gibi olmayın!" Ve inne kavmen. "Yine bir takım insanlar." Ebğadû kavmen. "Bazı insanlara kızdılar, buğz ettiler, düşman gözüyle baktılar, kin tuttular." Ebğadû kavmen. "Bazı insanlara kızdılar, buğz ettiler, düşman gözüyle baktılar, kin tuttular." Hattâ helekû fî buğdihim. "Onlara olan kızgınlıkları yüzünden helâk oldular."Hattâ helekû fî buğdihim. "Onlara olan kızgınlıkları yüzünden helâk oldular." Felâ tekûnû mislehüm. "Sakın bunlar gibi de olmayın." buyuruyor Peygamber Efendimiz. Felâ tekûnû mislehüm. "Sakın bunlar gibi de olmayın." buyuruyor Peygamber Efendimiz. Burada misal yok, "bazı insanlar" deniliyor. Bu insanların kimler olduğunu,Burada misal yok, "bazı insanlar" deniliyor. Bu insanların kimler olduğunu, hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirmemiş.hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirmemiş. Kimi ima ettiğini de biz şu anda bu okumamızla anlayamıyoruz. İma edilen kimdir, anlayamıyoruz.Kimi ima ettiğini de biz şu anda bu okumamızla anlayamıyoruz. İma edilen kimdir, anlayamıyoruz. Ama ehabbû dedi, ebğadû dedi.Ama ehabbû dedi, ebğadû dedi. Tarihte olmuş misalleri düşünerek Peygamber Efendimiz'in söylediğini anlıyoruz. Tarihte olmuş misalleri düşünerek Peygamber Efendimiz'in söylediğini anlıyoruz.

O zaman biz de Peygamber Efendimiz'den önceki tarihi göz önünden geçirelim,O zaman biz de Peygamber Efendimiz'den önceki tarihi göz önünden geçirelim, bir misal bulmaya çalışalım. bir misal bulmaya çalışalım.

İnne kavmen ehabbû kavmen. "Bazı insanlar, bazı insanları sevdiler."İnne kavmen ehabbû kavmen. "Bazı insanlar, bazı insanları sevdiler." Hattâ helekû fî hubbihim. "O sevgi yüzünde helâk oldular." Hattâ helekû fî hubbihim. "O sevgi yüzünde helâk oldular."

Hafızamızdan misal çıkarmaya çalışalım: Hafızamızdan misal çıkarmaya çalışalım:

Mesela Mısırlıların içinde, Firavun'un yaşadığı zamanda,Mesela Mısırlıların içinde, Firavun'un yaşadığı zamanda, Firavun'u ve onun yöneticilerini bazı insanlar sevdi. Tabi sevmese etrafında toplanmaz. Firavun'u ve onun yöneticilerini bazı insanlar sevdi. Tabi sevmese etrafında toplanmaz. "Bu bizim takım, bizim devlet, bizden olan kimseler" der, ondan etrafında toplanır. "Bu bizim takım, bizim devlet, bizden olan kimseler" der, ondan etrafında toplanır. İnsanlar sevmediği insanların yanından uzaklaşır. Ama onun etrafında toplandılar. İnsanlar sevmediği insanların yanından uzaklaşır. Ama onun etrafında toplandılar.

Biz Mısır'a gittiğimiz zaman, çeşitli eski şehirleri gördük, harabeleri gördük.Biz Mısır'a gittiğimiz zaman, çeşitli eski şehirleri gördük, harabeleri gördük. Koca koca mâbetler yapmışlar. Koca koca binalar.Koca koca mâbetler yapmışlar. Koca koca binalar. Tarihte uzun yıllar devam eden, asırlar boyu devam eden bâtıl medeniyetler.Tarihte uzun yıllar devam eden, asırlar boyu devam eden bâtıl medeniyetler. Ananelerini seviyorlar, eskileri seviyorlar, belki papazlarını seviyorlar, rahiplerini seviyorlar.Ananelerini seviyorlar, eskileri seviyorlar, belki papazlarını seviyorlar, rahiplerini seviyorlar. Menfis Mâbedi'nde veyahut ehramların olduğu Kahire'deki yerde tapınakları filan var. Menfis Mâbedi'nde veyahut ehramların olduğu Kahire'deki yerde tapınakları filan var.

Kavim, rahiplerini seviyor ki onların sözünü dinliyor. Ama yanlış bir sevgi.Kavim, rahiplerini seviyor ki onların sözünü dinliyor. Ama yanlış bir sevgi. O sevgide ifrat derecede bağlılık gösteriyorlar.O sevgide ifrat derecede bağlılık gösteriyorlar. Sonra kendilerine ikazcılar geldiği halde, peygamber geldiği halde; Sonra kendilerine ikazcılar geldiği halde, peygamber geldiği halde; -mesela Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselam geldi, onlara gerçekleri anlattı ama-mesela Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselam geldi, onlara gerçekleri anlattı ama Firavun'un tarafını tuttular. Sevgileri yanlış istikâmette oldu.Firavun'un tarafını tuttular. Sevgileri yanlış istikâmette oldu. - Firavun'un tarafını tuttular, hak yolu tutmadılar, hak yolu temsil eden kimseleri tutmadılar.- Firavun'un tarafını tuttular, hak yolu tutmadılar, hak yolu temsil eden kimseleri tutmadılar. Onları hor gördüler; derken, bu Firavun'un taraftarlığından dolayı helâk oldular. Onları hor gördüler; derken, bu Firavun'un taraftarlığından dolayı helâk oldular.

Düşünelim Nemrud'un kavmi de böyle. Düşünelim Nuh aleyhisselam'ın kavmi de böyle. Düşünelim Nemrud'un kavmi de böyle. Düşünelim Nuh aleyhisselam'ın kavmi de böyle.

Nuh aleyhisselam onları hak yola çağırdıkça; Nuh aleyhisselam onları hak yola çağırdıkça;

"Aman, sakın ha!" diyorlar. "Tapınaklarınızı, putlarınızı bırakmayın!"Aman, sakın ha!" diyorlar. "Tapınaklarınızı, putlarınızı bırakmayın! Putlarınıza vefalı olun, aman dininizi terk etmeyin!Putlarınıza vefalı olun, aman dininizi terk etmeyin! Bu yeni gelen adamların –'yeni gelen adamlar' dediği peygamberler- söylediklerinden dolayı asırlardırBu yeni gelen adamların –'yeni gelen adamlar' dediği peygamberler- söylediklerinden dolayı asırlardır atalarınızın tapındığı putları bırakmayın, atalarınızın yolundan ayrılmayın!" diyorlardı. atalarınızın tapındığı putları bırakmayın, atalarınızın yolundan ayrılmayın!" diyorlardı.

Bu bir taassup. Gerçek değil, sadece hissî, indî.Bu bir taassup. Gerçek değil, sadece hissî, indî. Sevgiden dolayı bir tarafı tutuyorlar ama Allah'ın sevmediği tarafı tutuyorlar. Sevgiden dolayı bir tarafı tutuyorlar ama Allah'ın sevmediği tarafı tutuyorlar. Allah'a karşı geliyorlar, Allah'ın peygamberlerine karşı geliyorlar; helâk oluyorlar. Allah'a karşı geliyorlar, Allah'ın peygamberlerine karşı geliyorlar; helâk oluyorlar.

Bunun aksi de var. Bazıları bazı insanları sevmiyorlar.Bunun aksi de var. Bazıları bazı insanları sevmiyorlar. Diyelim ki Kureyş kavmi, Peygamber Efendimiz İslâm'ı getirdiği zaman, müslüman olan ashabını sevmediler.Diyelim ki Kureyş kavmi, Peygamber Efendimiz İslâm'ı getirdiği zaman, müslüman olan ashabını sevmediler. İşkence ettiler, kimisini şehit eylediler.İşkence ettiler, kimisini şehit eylediler. Peygamber Efendimiz'i Mekke-i Mükerreme'den çıkardılar, buğz ettiler.Peygamber Efendimiz'i Mekke-i Mükerreme'den çıkardılar, buğz ettiler. Sonra hepsi bu inatlarında, kızgınlıklarında, kinlerinde helâk oldular. Sonra hepsi bu inatlarında, kızgınlıklarında, kinlerinde helâk oldular.

Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle olmamayı da tavsiye ediyor.Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle olmamayı da tavsiye ediyor. Bundan çıkan sonuç çok güzel; Peygamber Efendimiz'in tavsiye-i nebeviyyesi çok önemli.Bundan çıkan sonuç çok güzel; Peygamber Efendimiz'in tavsiye-i nebeviyyesi çok önemli. İnsanların eski alışkanlıklarla veyahut kendilerinden önceki insanlarınİnsanların eski alışkanlıklarla veyahut kendilerinden önceki insanların tutturmuş olduğu yanlış istikametlerde inat ederek, onlara lüzumsuz bir bağlılık göstererektutturmuş olduğu yanlış istikametlerde inat ederek, onlara lüzumsuz bir bağlılık göstererek yeni ortaya çıkan gerçekleri, yenilikleri, doğruları,yeni ortaya çıkan gerçekleri, yenilikleri, doğruları, doğruluğu anlaşılmış olan hususları reddetmemeleri lazım.doğruluğu anlaşılmış olan hususları reddetmemeleri lazım. Onların karşısına çıkmaması, onlara düşman gözüyle bakmaması lazım. Onların karşısına çıkmaması, onlara düşman gözüyle bakmaması lazım.

Aklını kullanmalı, mutaassıp ve tutucu olmamalı. Aklını kullanmalı, mutaassıp ve tutucu olmamalı.

Burada da demin birinci hadis-i şerifte söylediğimiz gibi ilim insana rehber olacak.Burada da demin birinci hadis-i şerifte söylediğimiz gibi ilim insana rehber olacak. Bir insan çıkıyor; "Ben Peygamberim." diyor, bir gerçek getiriyor.Bir insan çıkıyor; "Ben Peygamberim." diyor, bir gerçek getiriyor. İnsan yeni gelen şeyi aklıyla, mantığıyla ölçecek, ondan sonra hakkın, aklın, mantığın tarafını tutacak. İnsan yeni gelen şeyi aklıyla, mantığıyla ölçecek, ondan sonra hakkın, aklın, mantığın tarafını tutacak. Peygamber Efendimiz daima aklın tarafını tutmayı tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz daima aklın tarafını tutmayı tavsiye ediyor. Tabi akıl deyince bazıları diyecek ki; Tabi akıl deyince bazıları diyecek ki;

"Tamam, Hocaefendi vaazında çok iyi söyledi, tamam, aklı tutalım!" "Tamam, Hocaefendi vaazında çok iyi söyledi, tamam, aklı tutalım!"

Ama aklın da çeşitleri var.Ama aklın da çeşitleri var. Meyhaneye gidip de kendisini içkiye kaptırmış olan insanın da bir aklı, bir mantığı, bir felsefesi var.Meyhaneye gidip de kendisini içkiye kaptırmış olan insanın da bir aklı, bir mantığı, bir felsefesi var. Kumarhaneye gidip de bütün maaşını oraya yatırıp çoluk çocuğunu aç bırakan insanın daKumarhaneye gidip de bütün maaşını oraya yatırıp çoluk çocuğunu aç bırakan insanın da bir mantığı, bir düşüncesi, bir felsefesi var. Her akıl, makbul akıl değil.bir mantığı, bir düşüncesi, bir felsefesi var.

Her akıl, makbul akıl değil.
Makbul olan akıl, akl-ı selîmdir.Makbul olan akıl, akl-ı selîmdir. Bilimsel araştırmalarla doğruluğu kabul edilmiş olan gerçekler olmalı. Bilimsel araştırmalarla doğruluğu kabul edilmiş olan gerçekler olmalı.

"Tamam, hoca aklı tavsiye ediyor. Falanca ilim adamı da şöyle söylemiş,"Tamam, hoca aklı tavsiye ediyor. Falanca ilim adamı da şöyle söylemiş, o halde hemen onun peşinden gidelim!" diye birden acele etmemek lazım. o halde hemen onun peşinden gidelim!" diye birden acele etmemek lazım.

Belki o peşinden gittikleri, aklını beğendikleri insan da hata etmiştir.Belki o peşinden gittikleri, aklını beğendikleri insan da hata etmiştir. Bakın tarih boyunca bir sürü filozof çıkmış, bir sürü felsefî mektep, ekol ortaya atmış.Bakın tarih boyunca bir sürü filozof çıkmış, bir sürü felsefî mektep, ekol ortaya atmış. Sonra da onların yanlışlığı anlaşılmış. Sonra da onların yanlışlığı anlaşılmış. Hatta Fizik, Kimya konusunda bazıları bazı çalışmalar yapmışlar, bazı şeyleri gerçek sanmışlar.Hatta Fizik, Kimya konusunda bazıları bazı çalışmalar yapmışlar, bazı şeyleri gerçek sanmışlar. Ama sonradan onların yanlışlığı anlaşılmış. Ama sonradan onların yanlışlığı anlaşılmış.

Demek ki aklın; akl-ı selîm olduğunu düşünmek lazım. Selamette olan bir akıl, mutaassıp değil,Demek ki aklın; akl-ı selîm olduğunu düşünmek lazım. Selamette olan bir akıl, mutaassıp değil, yanlış değil, saplantılı değil, gerçeği temsil eden, ilmi temsil eden bir akıl olması lazım.yanlış değil, saplantılı değil, gerçeği temsil eden, ilmi temsil eden bir akıl olması lazım. Peygamber Efendimiz onu tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimiz onu tavsiye etmiştir. Aklın, vicdanın, mantığın tarafını tutmayı tavsiye etmiştir.Aklın, vicdanın, mantığın tarafını tutmayı tavsiye etmiştir. Körü körüne bir tarafı tutup kör olarak; Körü körüne bir tarafı tutup kör olarak; "Ben bu taraftan doğmuşum, binâenaleyh böyle yapmalıyım." diye,"Ben bu taraftan doğmuşum, binâenaleyh böyle yapmalıyım." diye, herkes böyle mutaassıp tutuculuk içinde olsaydıherkes böyle mutaassıp tutuculuk içinde olsaydı o zaman ilim hayatında, toplum hayatında, dünyada hiçbir gelişme olmazdı.o zaman ilim hayatında, toplum hayatında, dünyada hiçbir gelişme olmazdı. Bereket versin, gerçekleri görüp anlayıp hemen ona uyan insanlar var. Bereket versin, gerçekleri görüp anlayıp hemen ona uyan insanlar var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamberlik vazifesini yapmaya başladığı zaman,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamberlik vazifesini yapmaya başladığı zaman, panayırlara gelen kabilelere gerçekleri anlattı.panayırlara gelen kabilelere gerçekleri anlattı. Kabilelere, gruplara, hac yapmaya gelen insanlara;Kabilelere, gruplara, hac yapmaya gelen insanlara; "Ben Allah'ın peygamberiyim. Allah bana kitap indirdi, görev verdi.""Ben Allah'ın peygamberiyim. Allah bana kitap indirdi, görev verdi." diye anlattı ama herkes kabul edemedi. diye anlattı ama herkes kabul edemedi.

Herkes gerçekleri anlayıp teslim olamıyor. Ama Medine'nin mübarek insanları,Herkes gerçekleri anlayıp teslim olamıyor. Ama Medine'nin mübarek insanları, Ensar, Peygamber Efendimiz'in doğru söylediğini görüp kabul ettiler.Ensar, Peygamber Efendimiz'in doğru söylediğini görüp kabul ettiler. Peygamber Efendimiz'i bağırlarına bastılar: Peygamber Efendimiz'i bağırlarına bastılar:

"Yâ Resûlallah! Bizim şehrimize gel, biz seni bağrımıza basarız."Yâ Resûlallah! Bizim şehrimize gel, biz seni bağrımıza basarız. Kendimizi koruduğumuz gibi, çoluk çocuğumuzu, malımızı mülkümüzü koruduğumuz gibiKendimizi koruduğumuz gibi, çoluk çocuğumuzu, malımızı mülkümüzü koruduğumuz gibi seni koruruz yâ Resûlallah!" dediler ve korudular. seni koruruz yâ Resûlallah!" dediler ve korudular.

Tarihe "Ensar" olarak geçtiler. Muhâcirleri bağırlarına bastılar.Tarihe "Ensar" olarak geçtiler. Muhâcirleri bağırlarına bastılar. Mekke'den oraya gidenlere çok yardımlar yaptılar. Nice sevaplar kazandılar. Mekke'den oraya gidenlere çok yardımlar yaptılar. Nice sevaplar kazandılar. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretlerinin methine mazhar oldular. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretlerinin methine mazhar oldular.

Demek ki sevgi; gözleri kör edip de seveniDemek ki sevgi; gözleri kör edip de seveni helâke götürecek derecede yanlış işler yapmaya sevk etmemeli.helâke götürecek derecede yanlış işler yapmaya sevk etmemeli. Yanlış bir kızgınlık da gözleri kör edip insanı helâke götürecek bir dereceye gelmemeli. Yanlış bir kızgınlık da gözleri kör edip insanı helâke götürecek bir dereceye gelmemeli.

O halde Peygamber Efendimiz'in başka bir hadîs-i şerîfindeki bir tavsiyesiniO halde Peygamber Efendimiz'in başka bir hadîs-i şerîfindeki bir tavsiyesini her zaman uygulamaya çalışmalıyız: her zaman uygulamaya çalışmalıyız:

"Sevdiğini ölçülü bir şekilde sev; belki bir zaman gelir, o sevgi biter."Sevdiğini ölçülü bir şekilde sev; belki bir zaman gelir, o sevgi biter. Sevilmeyecek bir insan olduğu anlaşılır, hatalı olduğu anlaşılır." Sevilmeyecek bir insan olduğu anlaşılır, hatalı olduğu anlaşılır."

Ona aşırı bir takım imkanlar sağlarsan, yanlış olduğu anlaşıldığı zaman artık iş işten geçmiş olabilir.Ona aşırı bir takım imkanlar sağlarsan, yanlış olduğu anlaşıldığı zaman artık iş işten geçmiş olabilir. Doğru sanıp mevki ve makam verirsin.Doğru sanıp mevki ve makam verirsin. Fakat sonradan bir de bakarsın ki; "Eyvah, keşke vermeseydim, bu onları kötü yola kullanıyor!Fakat sonradan bir de bakarsın ki; "Eyvah, keşke vermeseydim, bu onları kötü yola kullanıyor! Ben bunu sevdiğim için böyle yaptım. Hay Allah, hiç de buna layık değilmiş!Ben bunu sevdiğim için böyle yaptım. Hay Allah, hiç de buna layık değilmiş! Meğer beni kandırmış!" diye insan pişmanlık duyar ama iş işten geçmiş olur. Meğer beni kandırmış!" diye insan pişmanlık duyar ama iş işten geçmiş olur.

Demek ki her şeyi dikkatli, ihtiyatlı, ölçülü yapmak lazım.Demek ki her şeyi dikkatli, ihtiyatlı, ölçülü yapmak lazım. Sevgide ve kinde, kızmakta, sevmekte ve sevmemekte aşırılığa gitmemek lazım.Sevgide ve kinde, kızmakta, sevmekte ve sevmemekte aşırılığa gitmemek lazım. Yanlışlara düşmemeye çalışmak lazım. Yanlışlara düşmemeye çalışmak lazım.

Peygamber Efendimiz; Fe lâ tekûnû mislehüm.Peygamber Efendimiz;

Fe lâ tekûnû mislehüm.
"Sakın böyle yapanlar gibi; körü körüne seven, körü körüne kızanlar gibi olmayın!""Sakın böyle yapanlar gibi; körü körüne seven, körü körüne kızanlar gibi olmayın!" diye tavsiyede bulunuyor. diye tavsiyede bulunuyor.

Bu sayfada çıkan hadîs-i şerîflerden, nasihatlerden ikincisi bu. Bu sayfada çıkan hadîs-i şerîflerden, nasihatlerden ikincisi bu.

Gelelim bir başka hadîs-i şerîfe: Gelelim bir başka hadîs-i şerîfe:

Huzeyfe radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş. Bu üçüncü hadîs-i şerîf kısa: Huzeyfe radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş. Bu üçüncü hadîs-i şerîf kısa:

İnne fî mâli'r-racüli fitneten ve fî zevcetihi fitneten ve veledihî. İnne fî mâli'r-racüli fitneten ve fî zevcetihi fitneten ve veledihî.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu üçüncü hadîs-i şerîfte şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu üçüncü hadîs-i şerîfte şöyle diyor:

İnne fî mâli'r-racüli fitneten. "Hiç şüphe yok ki kişinin malında bir fitne vardır."İnne fî mâli'r-racüli fitneten. "Hiç şüphe yok ki kişinin malında bir fitne vardır." Ve fî zevcetihî fitneten. "Hanımında fitne vardır." Ve veledihî. "Çocuğunda fitne vardır." Ve fî zevcetihî fitneten. "Hanımında fitne vardır." Ve veledihî. "Çocuğunda fitne vardır."

Biliyorsunuz, fitne esas itibariyle "imtihan" demek.Biliyorsunuz, fitne esas itibariyle "imtihan" demek. İnsanın başına gelip de; "Acaba nasıl hareket edecek bakalım?" diye İnsanın başına gelip de; "Acaba nasıl hareket edecek bakalım?" diye Allah'ın insanın başına musallat ettiği bir olay, bir hadise, bir oluş.Allah'ın insanın başına musallat ettiği bir olay, bir hadise, bir oluş. İşte ona "fitne" derler. Çünkü kişi onunla imtihan olunuyor. Çünkü onu gönderen Allah'tır. İşte ona "fitne" derler. Çünkü kişi onunla imtihan olunuyor. Çünkü onu gönderen Allah'tır.

İnsanın malında fitne vardır. İnsan bazen malından dolayı imtihan oluyor.İnsanın malında fitne vardır.

İnsan bazen malından dolayı imtihan oluyor.
Birisi gelir sadaka, zekât ister veyahut karşısına haram para imkânı çıkarBirisi gelir sadaka, zekât ister veyahut karşısına haram para imkânı çıkar veyahut daha başka şekillerle malında bir hastalık olur, bir ârıza olur.veyahut daha başka şekillerle malında bir hastalık olur, bir ârıza olur. "O malını kaybetmekten dolayı Allah'a karşı kulun tavrı nasıl olacak?" diye, "O malını kaybetmekten dolayı Allah'a karşı kulun tavrı nasıl olacak?" diye, insan malıyla imtihan olur. Malı, imtihan konusu. insan malıyla imtihan olur.

Malı, imtihan konusu.

Ya malın çokluğundan imtihan olur, ya azlığından imtihan olur,Ya malın çokluğundan imtihan olur, ya azlığından imtihan olur, ya malın helâk olmasından imtihan olur. Mesela çok mal verdi; ya malın helâk olmasından imtihan olur.

Mesela çok mal verdi;

"Bakalım zenginliğinin gereğini yaptı mı?" Az mal verdi; "Bakalım zenginliğinin gereğini yaptı mı?"

Az mal verdi;

"Bakalım fakirliğe tahammül edip yanlış yola sapmadan, namusunu koruyarak yaşayabildi mi?" "Bakalım fakirliğe tahammül edip yanlış yola sapmadan, namusunu koruyarak yaşayabildi mi?"

Veyahut malına bir telef geldi; Veyahut malına bir telef geldi;

"Bakalım Allah'ın kaderine tahammül gösteriyor mu?" "Bakalım Allah'ın kaderine tahammül gösteriyor mu?"

Men âmene bil-kaderi, emine mine'l-keder. Men âmene bil-kaderi, emine mine'l-keder.

eksik metineksik metin "E ne yapalım Hak'tan geldi, sabredeyim!" diye sabredebiliyor mu?"E ne yapalım Hak'tan geldi, sabredeyim!" diye sabredebiliyor mu? Çok olduğu zaman şükredebiliyor mu? İnsanın malı bir imtihan konusudur. Çok olduğu zaman şükredebiliyor mu? İnsanın malı bir imtihan konusudur.

İnsan, malından kendisine yönelecek çeşitli deneyimleri, denemeleri, Allah'ın imtihanlarını,İnsan, malından kendisine yönelecek çeşitli deneyimleri, denemeleri, Allah'ın imtihanlarını, sınamasını bilmeli ve ona göre, Allah'ın istediği şekilde hareket etmek üzere uyanık bulunmalı!sınamasını bilmeli ve ona göre, Allah'ın istediği şekilde hareket etmek üzere uyanık bulunmalı! Çok mal verdiyse zekatını vermeli, şükrünü eda etmeli.Çok mal verdiyse zekatını vermeli, şükrünü eda etmeli. Vermemişse sabretmesini bilmeli, helalinden kazanmaya çalışmalı.Vermemişse sabretmesini bilmeli, helalinden kazanmaya çalışmalı. Malına herhangi bir telefât gelirse, Allah'tan geldiğini bilmeli: Malına herhangi bir telefât gelirse, Allah'tan geldiğini bilmeli:

"Veren Allah, alan Allah." demeli, kulluğuna gölge düşürmemeli! Yiğitliğinin şanına leke sürmemeli! "Veren Allah, alan Allah." demeli, kulluğuna gölge düşürmemeli! Yiğitliğinin şanına leke sürmemeli!

Zevcesinde de imtihan olur. Zevcesi hastalanır.Zevcesinde de imtihan olur. Zevcesi hastalanır. Öyle kimseler duyuyorum ki evlenmiş, yıllardan beri zevcesi yatalak, ona vefalı, senelerce ona bakıyor.Öyle kimseler duyuyorum ki evlenmiş, yıllardan beri zevcesi yatalak, ona vefalı, senelerce ona bakıyor. Bu bir imtihan, zevcesini Allah öyle yapmış. Bu bir imtihan, zevcesini Allah öyle yapmış. Adam da mert mi mert; zevcesine yıllardır hizmet ediyor, "Bu, Allah'ın imtihanı." diyor.Adam da mert mi mert; zevcesine yıllardır hizmet ediyor, "Bu, Allah'ın imtihanı." diyor. Mesela böyle olabilir. Mesela böyle olabilir.

Veyahut daha başka şekillerde zevcesi yönünden kendisine bir imtihan gelebilir.Veyahut daha başka şekillerde zevcesi yönünden kendisine bir imtihan gelebilir. Onlara karşı da insan dikkatli olmalı, hazırlıklı olmalı.Onlara karşı da insan dikkatli olmalı, hazırlıklı olmalı. Mesela bazen hanımından yana bir kötülük gelebilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor: Mesela bazen hanımından yana bir kötülük gelebilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor:

Nuh aleyhisselam'ın karısı, Nuh aleyhisselam'a iman edenlerden değil.Nuh aleyhisselam'ın karısı, Nuh aleyhisselam'a iman edenlerden değil. Nuh tufanında helâk olanlardan.Nuh tufanında helâk olanlardan. Lut aleyhisselam'ın karısı Lut aleyhisselam'ın peygamberliğini anlayıp da ona tâbi olanlardan değilLut aleyhisselam'ın karısı Lut aleyhisselam'ın peygamberliğini anlayıp da ona tâbi olanlardan değil ve sonunda helâk olanlardan. ve sonunda helâk olanlardan. Allah'ın hikmeti. Peygamber karısı olduğu halde, peygambere layık zevcelik yapamamış.Allah'ın hikmeti. Peygamber karısı olduğu halde, peygambere layık zevcelik yapamamış. O da, o peygamberin imtihanı. O da onu bilip ona göre davranması lazım. O da, o peygamberin imtihanı. O da onu bilip ona göre davranması lazım.

Böyle olabilir. İnsanların başına çeşitli olaylar gelebilir. Böyle olabilir. İnsanların başına çeşitli olaylar gelebilir.

Bizim Ebü'l-Hasen-i Harakânî Efendimiz hazretleri, büyük evliyâullahtan.Bizim Ebü'l-Hasen-i Harakânî Efendimiz hazretleri, büyük evliyâullahtan. Çok büyük sûfî, şeyh. Kars'ta da kabri olduğu söyleniyor.Çok büyük sûfî, şeyh. Kars'ta da kabri olduğu söyleniyor. İhvanından bir grup, kendisini ziyarete gitmiş, kapıyı çalmışlar. İçeriden bir kızgın kadın sesi; İhvanından bir grup, kendisini ziyarete gitmiş, kapıyı çalmışlar. İçeriden bir kızgın kadın sesi;

"Kim o?" diye bağırmış. "Efendi hazretlerini ziyarete gelmiştik." demişler. "Kim o?" diye bağırmış.

"Efendi hazretlerini ziyarete gelmiştik." demişler.

"Evde yok, gelmedi, ormana gitti." demiş, bir sürü bağırmış. "Evde yok, gelmedi, ormana gitti." demiş, bir sürü bağırmış.

Zavallılar, kapının dışındaki misafirler, birbirlerine bakmışlar. Zavallılar, kapının dışındaki misafirler, birbirlerine bakmışlar.

"Allah Allah! Bu ne biçim kadın. Nasıl bağırıp azarlıyor?" filan diye köşede beklemişler. "Allah Allah! Bu ne biçim kadın. Nasıl bağırıp azarlıyor?" filan diye köşede beklemişler.

Az sonra Şeyh Efendi gelmiş. Demişler ki; "Böyle bir şey oldu." Az sonra Şeyh Efendi gelmiş.

Demişler ki;

"Böyle bir şey oldu."

"Eh, ona sabrımızdan dolayı Allah bize kerametler ihsan etti." diye buyurmuş. "Eh, ona sabrımızdan dolayı Allah bize kerametler ihsan etti." diye buyurmuş.

Demek ki onun imtihanı o cadaloz zevce. Fitnesi o. Sabrettiği için büyük mertebe buluyor. Demek ki onun imtihanı o cadaloz zevce. Fitnesi o. Sabrettiği için büyük mertebe buluyor.

Aradan zaman geçmiş. Yine aynı insanlar, aynı mübarek Harakânî hazretlerini ziyarete gitmişler.Aradan zaman geçmiş. Yine aynı insanlar, aynı mübarek Harakânî hazretlerini ziyarete gitmişler. Yine korka korka kapıya yanaşmışlar.Yine korka korka kapıya yanaşmışlar. "İçerideki kadın bize bar bar bağıracak mı, bizi azarlayacak mı?" diye kapıyı çalmışlar. "İçerideki kadın bize bar bar bağıracak mı, bizi azarlayacak mı?" diye kapıyı çalmışlar.

İçerden bir tatlı ses; "Kim o?" demiş. İçerden bir tatlı ses;

"Kim o?" demiş.

"Efendi hazretlerini ziyaret edecektik." deyince; "Efendi hazretlerini ziyaret edecektik." deyince;

"Henüz evde yok, evde değil ama ev müsaittir. Kapıyı açın, sağ taraftaki odaya girin!"Henüz evde yok, evde değil ama ev müsaittir. Kapıyı açın, sağ taraftaki odaya girin! Dolapta yemek vardır, onları yiyin.Dolapta yemek vardır, onları yiyin. Ben sizin yanınıza gelemiyorum, hizmet edemiyorum ama işte buyurun rahatınıza bakın.Ben sizin yanınıza gelemiyorum, hizmet edemiyorum ama işte buyurun rahatınıza bakın. Abdest alabilirsiniz, su falanca yerdedir." demiş. Abdest alabilirsiniz, su falanca yerdedir." demiş.

Artık ev sahipliğinin gereği neyse, uzaktan onlara tatlı dille, hoş bir karşılama yapmış. Artık ev sahipliğinin gereği neyse, uzaktan onlara tatlı dille, hoş bir karşılama yapmış.

Efendi hazretleri gelince demişler; "Efendim biz bu işi anlamadık.Efendi hazretleri gelince demişler;

"Efendim biz bu işi anlamadık.
Geçen geldiğimizde bir kadın bizi korkunç bir şekilde haşladı, azarladı; çok korktuk.Geçen geldiğimizde bir kadın bizi korkunç bir şekilde haşladı, azarladı; çok korktuk. Şimdi de çok tatlı muamele etti." "Ha, o eskisi öldü, bu yeni hanım.Şimdi de çok tatlı muamele etti."

"Ha, o eskisi öldü, bu yeni hanım.
O eskisi bizim yumağımızı sarıyordu, bu kendi yumağını sarıyor." Bundan da maksat ne? O eskisi bizim yumağımızı sarıyordu, bu kendi yumağını sarıyor."

Bundan da maksat ne?

"Eskisine biz sabrediyorduk; sabretmekten dolayı bizim sevabımız artıyordu."Eskisine biz sabrediyorduk; sabretmekten dolayı bizim sevabımız artıyordu. Bu şimdi kendisi güzel davranıyor, sevapları kendisi kazanıyor." demek istiyor. Bu şimdi kendisi güzel davranıyor, sevapları kendisi kazanıyor." demek istiyor.

Bir adamın karısı böyle tatlı dilli, güleç yüzlü, güzel huylu olursa, kadın sevabı kazanır.Bir adamın karısı böyle tatlı dilli, güleç yüzlü, güzel huylu olursa, kadın sevabı kazanır. Hanımının öyle iyi olmasından dolayı, efendi de bir nimete mazhar olmuş olur ama Hanımının öyle iyi olmasından dolayı, efendi de bir nimete mazhar olmuş olur ama asıl sevabı kadın kendisi kazanıyor. asıl sevabı kadın kendisi kazanıyor.

Demek ki zevcenin kötülüğü, cadalozluğu da bir imtihan olabilir.Demek ki zevcenin kötülüğü, cadalozluğu da bir imtihan olabilir. Hastalığı da bir imtihan olabilir. İnsan çeşitli şekillerde imtihan olur.Hastalığı da bir imtihan olabilir. İnsan çeşitli şekillerde imtihan olur. Hanımın cihetinden de evlilikte imtihanları olabilir. Hanımın cihetinden de evlilikte imtihanları olabilir.

Ve veledihî. "İnsanın bazen çocuğundan da imtihanı olur." Ve veledihî. "İnsanın bazen çocuğundan da imtihanı olur."

Yine hastalık olabilir veya çocuğun serkeşliği olur, vefasızlığı olur,Yine hastalık olabilir veya çocuğun serkeşliği olur, vefasızlığı olur, hayırsız evlatlığı olur, itaatsizliği olabilir. Çeşit çeşit durumlar olabilir. hayırsız evlatlığı olur, itaatsizliği olabilir. Çeşit çeşit durumlar olabilir.

Müslüman ne yapacak? Her duruma karşı müteyakkız, hazırlıklı olacak. Müslüman ne yapacak?

Her duruma karşı müteyakkız, hazırlıklı olacak.

Malı yönünden bir imtihana uğrayabilir, fitneye mâruz kalabilir.Malı yönünden bir imtihana uğrayabilir, fitneye mâruz kalabilir. Zevcesi yönünden bir imtihana uğrayabilir, fitneye mâruz kalabilir, imtihana tâbi olabilir.Zevcesi yönünden bir imtihana uğrayabilir, fitneye mâruz kalabilir, imtihana tâbi olabilir. Çoluk çocuğundan imtihana uğrayabilir. Çoluk çocuğundan imtihana uğrayabilir.

Hepsinde güzel davranmaya çalışmalı, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmalı,Hepsinde güzel davranmaya çalışmalı, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmalı, Allah'ın sevmediği duruma düşmemeye gayret etmeli.Allah'ın sevmediği duruma düşmemeye gayret etmeli. İsyana ve feverana saplanmamalı, ayağını kaydırmamalı! İsyana ve feverana saplanmamalı, ayağını kaydırmamalı!

Üçüncü hadîs-i şerîf de bu oldu. Üçüncü hadîs-i şerîf de bu oldu.

Sayfadan kısa bir hadîs-i şerîf daha okuyalım.Sayfadan kısa bir hadîs-i şerîf daha okuyalım. Yine Huzeyfe radıyallahu anh'ten, Taberânî'nin, Hâkim'in,Yine Huzeyfe radıyallahu anh'ten, Taberânî'nin, Hâkim'in, Neseî'nin ve İbn Asâkîr'in eserlerinde bulunan bir hadîs-i şerîf. Neseî'nin ve İbn Asâkîr'in eserlerinde bulunan bir hadîs-i şerîf.

İnne kazfel-muhsaneti leyehdimü amele mieti senetin.İnne kazfel-muhsaneti leyehdimü amele mieti senetin. "Evli bir kadına iftira etmek, onun namusuna gölge düşürecek yalan sözler söylemek, "Evli bir kadına iftira etmek, onun namusuna gölge düşürecek yalan sözler söylemek, yüz senelik ibadeti taati yıkar, mahveder, bitirir." yüz senelik ibadeti taati yıkar, mahveder, bitirir."

Biliyorsunuz, muhsana "evli kadın" demek. Aslında hısn Arapça'da "kale" demek. Biliyorsunuz, muhsana "evli kadın" demek. Aslında hısn Arapça'da "kale" demek.

Türkiye'de bazı yerler vardır, bu isimle isimlendirilmiştir.Türkiye'de bazı yerler vardır, bu isimle isimlendirilmiştir. Mesela Hısn-ı Kehfa, "Hasan Keyf" diyorlar ama aslı Hısn-ı Kehfa'dır. Mesela Hısn-ı Kehfa, "Hasan Keyf" diyorlar ama aslı Hısn-ı Kehfa'dır. Ondan sonra, Adıyaman'ın eski adı Hısn-ı Mansur'dur. Ondan sonra, Adıyaman'ın eski adı Hısn-ı Mansur'dur.

Demek ki şehrin etrafında kale varmış, ondan dolayı hısn diye adlandırılmış.Demek ki şehrin etrafında kale varmış, ondan dolayı hısn diye adlandırılmış. Muhsana da "kale gibi etrafı korunmaya alınmış" demek oluyor. Muhsana da "kale gibi etrafı korunmaya alınmış" demek oluyor.

Muhsana demek, "evlenmiş de korunmaya mazhar olmuş insan" demek.Muhsana demek, "evlenmiş de korunmaya mazhar olmuş insan" demek. Evli olan kimse, İslâm fıkhında bu sıfatla anılıyor. Evli olan kimse, İslâm fıkhında bu sıfatla anılıyor.

"Artık günah işleyecek bir gedik kalmamış, her yerden korunmuş."Artık günah işleyecek bir gedik kalmamış, her yerden korunmuş. Evlenmiş ya, elhamdülillah selamete çıkmış." demek oluyor. Evlenmiş ya, elhamdülillah selamete çıkmış." demek oluyor.

Bazı insanlar vardır, yuvaları yıkmak için maalesef iftiralarda bulunurlar.Bazı insanlar vardır, yuvaları yıkmak için maalesef iftiralarda bulunurlar. Aile saadetini bozarlar, kişileri birbirinden ayırırlar, yuvaları yıkarlar. Yalan sözler söylerler.Aile saadetini bozarlar, kişileri birbirinden ayırırlar, yuvaları yıkarlar. Yalan sözler söylerler. Evli bir kadına yalan, iftira, gölge düşürecek bir söz söylemek büyük günahlardan birisidir. Evli bir kadına yalan, iftira, gölge düşürecek bir söz söylemek büyük günahlardan birisidir.

Böyle yapan, yuva yıkan, iftira eden insanın cezası nedir? Böyle yapan, yuva yıkan, iftira eden insanın cezası nedir?

Yüz senelik ameli hebâen mensûrâ olur. Ömrü berbat olur. Neden? Yüz senelik ameli hebâen mensûrâ olur. Ömrü berbat olur.

Neden?

O masum insana iftira eylediği için. Aziz ve muhterem kardeşlerim! O masum insana iftira eylediği için.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Tabii biliyorum ki hiçbir müslüman durup dururken bir başka kimseye iftira etmez.Tabii biliyorum ki hiçbir müslüman durup dururken bir başka kimseye iftira etmez. Müslüman akıllıdır, basîretlidir, iftira etmesi düşünülmez. Ama bazı insanlar dedikoduya meraklıdır. Müslüman akıllıdır, basîretlidir, iftira etmesi düşünülmez. Ama bazı insanlar dedikoduya meraklıdır. Küçük şeyi büyütür, masum bir şeyi yanlış yorumlar. Küçük şeyi büyütür, masum bir şeyi yanlış yorumlar. Yalan yanlış yorumlarla aslı esası olmayan şeyler ortaya atabilir.Yalan yanlış yorumlarla aslı esası olmayan şeyler ortaya atabilir. Dedikodu üretir veyahut duyulan sözü yanlış anlar. Dedikodu üretir veyahut duyulan sözü yanlış anlar.

Müslümanın, birisinin namusuna gölge düşürecek bir sözü söylemekten son derece sakınması lazım.Müslümanın, birisinin namusuna gölge düşürecek bir sözü söylemekten son derece sakınması lazım. Bütün müslümanların bu hususta dikkatli olması lazım. Bütün müslümanların bu hususta dikkatli olması lazım. Büyük günahlardan birisi olduğu için bu hususu da, sayfada karşımıza çıktığı için okumuş oluyoruz. Büyük günahlardan birisi olduğu için bu hususu da, sayfada karşımıza çıktığı için okumuş oluyoruz.

Şimdi dört hadîs-i şerîf olduğuna göre, bir hadîs-i şerîf daha okuyarak sohbetimizi kapatalım.Şimdi dört hadîs-i şerîf olduğuna göre, bir hadîs-i şerîf daha okuyarak sohbetimizi kapatalım. Aynı sayfada bildiğiniz bir hadîs-i şerîf.Aynı sayfada bildiğiniz bir hadîs-i şerîf. Sonunda dua olduğu için biz de o duayı okuyarak sohbetimizi kapatırız. Sonunda dua olduğu için biz de o duayı okuyarak sohbetimizi kapatırız.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

İnne kulûbe benî Âdeme küllehâ beyne isbaîne min esâbii'r-rahmân,İnne kulûbe benî Âdeme küllehâ beyne isbaîne min esâbii'r-rahmân, ke-kalbi vâhidin yasrifühû haysü yeşâ' Allâhümme musarrife'l-kulûb, sarrif kulûbenâ alâ tâatik! ke-kalbi vâhidin yasrifühû haysü yeşâ' Allâhümme musarrife'l-kulûb, sarrif kulûbenâ alâ tâatik!

Ahmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Dârekutnî'deAhmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Dârekutnî'de Abdullah b. Amr İbnü'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf.Abdullah b. Amr İbnü'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf. İnne kulûbe benî Âdeme küllehâ beyne isbaîne min esâbii'r-rahmân.İnne kulûbe benî Âdeme küllehâ beyne isbaîne min esâbii'r-rahmân. "Bütün insanların hepsinin iç âlemleri, vicdanları, gönülleri, kalpleri "Bütün insanların hepsinin iç âlemleri, vicdanları, gönülleri, kalpleri Allah'ın iki parmağı arasındadır.Allah'ın iki parmağı arasındadır. Rahmân'ın parmaklarından ikisi arasındadır." Ke-kalbi vâhidin. "Bir kişinin kalbi gibidir." Rahmân'ın parmaklarından ikisi arasındadır." Ke-kalbi vâhidin. "Bir kişinin kalbi gibidir."

Bunları yönetmek, kişilerin çokluğu Allahu Teâlâ hazretlerine asla zor gelmez. Bunları yönetmek, kişilerin çokluğu Allahu Teâlâ hazretlerine asla zor gelmez.

"Bütün insanların kalpleri onun parmaklarından, iki parmağının arasındadır." "Bütün insanların kalpleri onun parmaklarından, iki parmağının arasındadır."

Yasrifühû haysü yeşâ.' "Gönlü, nereye isterse o tarafa döndürür, o tarafa çevirir." Yasrifühû haysü yeşâ.' "Gönlü, nereye isterse o tarafa döndürür, o tarafa çevirir."

Sevdirir, ısındırır, birleştirir; insanlar arasında sevgiler meydana getirir. Sevdirir, ısındırır, birleştirir; insanlar arasında sevgiler meydana getirir.

Gönüllere hâkim olan Allah'tır.Gönüllere hâkim olan Allah'tır. Gönülleri bir istikamete, bir fikre, bir fikir etrafında toplanmaya sevk ediyor. Kâdir'dir. Gönülleri bir istikamete, bir fikre, bir fikir etrafında toplanmaya sevk ediyor. Kâdir'dir.

Bir kısım insanlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e azılı düşmanlar idiler.Bir kısım insanlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e azılı düşmanlar idiler. Ondan sonra hepsi müslüman oldular ve İslâm için cihad eylediler, Ondan sonra hepsi müslüman oldular ve İslâm için cihad eylediler, nice ülkeler fetheylediler, İslâm yolunda şehid oldular. nice ülkeler fetheylediler, İslâm yolunda şehid oldular.

Kalpteki bu değişiklik, insanların kafasındaki, aklındaki, gönlündeki bu değişiklik neredendir? Kalpteki bu değişiklik, insanların kafasındaki, aklındaki, gönlündeki bu değişiklik neredendir?

Allah'tandır. Onun için Peygamber Efendimiz bunu beyan ettikten sonra buyuruyor ki; Allah'tandır.

Onun için Peygamber Efendimiz bunu beyan ettikten sonra buyuruyor ki;

Allâhümme musarrife'l-kulûb. "Ey Allah'ım! Ey kalpleri istediği istikamete çeviren Rabbim!"Allâhümme musarrife'l-kulûb. "Ey Allah'ım! Ey kalpleri istediği istikamete çeviren Rabbim!" Sarrif kulûbenâ alâ tâatik. "Bizim kalplerimizi, bizlerin kalplerini sana ibadet ve taat yönüne çevir.Sarrif kulûbenâ alâ tâatik. "Bizim kalplerimizi, bizlerin kalplerini sana ibadet ve taat yönüne çevir. Gönüllerimizi sana ibadet, güzel kulluk yapmak tarafına doğru yönelt!" Gönüllerimizi sana ibadet, güzel kulluk yapmak tarafına doğru yönelt!"

Hadîs-i şerîfin sonunda; "Biz onları sevelim, o yola kayalım, o tarafı sevelim, o yolda çalışalım."Hadîs-i şerîfin sonunda; "Biz onları sevelim, o yola kayalım, o tarafı sevelim, o yolda çalışalım." diye gönlünün hayırları, iyilikleri sevmesini, o tarafa meyletmesini Allah'tan istemiş. diye gönlünün hayırları, iyilikleri sevmesini, o tarafa meyletmesini Allah'tan istemiş.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Tabi şimdi ülkemizde gönüllerin birlik ve beraberliği,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Tabi şimdi ülkemizde gönüllerin birlik ve beraberliği,
hayra meyletmesi, hayrı işlemesi çok önem kesbediyor. hayra meyletmesi, hayrı işlemesi çok önem kesbediyor.

Mühim bir ülkeyiz, büyük bir ülkeyiz.Mühim bir ülkeyiz, büyük bir ülkeyiz. İnsanlarımızın arasında çeşit çeşit sıkıntılar, fitneler, fesatlar var.İnsanlarımızın arasında çeşit çeşit sıkıntılar, fitneler, fesatlar var. Ayrıcalıklar, ayırımlar, tefrikalar var, tehlikeler var.Ayrıcalıklar, ayırımlar, tefrikalar var, tehlikeler var. Tabi biz de bu hadîs-i şerîften görüyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri Kâdir'dir,Tabi biz de bu hadîs-i şerîften görüyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri Kâdir'dir, her şeyi dilediği gibi yapmaya gücü yeter. her şeyi dilediği gibi yapmaya gücü yeter.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in burada belirttiği gibi,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in burada belirttiği gibi, Allahu Teâlâ hazretleri gönüllerimizi hayra, ibadete, imana, ihlâsa, güzel şeylere döndürsün. Allahu Teâlâ hazretleri gönüllerimizi hayra, ibadete, imana, ihlâsa, güzel şeylere döndürsün.

Güzel şeyleri yapmayı kendimize ülkü edinelim, onları sevelim.Güzel şeyleri yapmayı kendimize ülkü edinelim, onları sevelim. Hayatımızı boş şeylerle geçirmekten kendimizi çekelim, kurtaralım.Hayatımızı boş şeylerle geçirmekten kendimizi çekelim, kurtaralım. Allah yoluna dönelim, Allah'ın dinine hizmet edelim. Cenneti kazanacak işler yapalım.Allah yoluna dönelim, Allah'ın dinine hizmet edelim. Cenneti kazanacak işler yapalım. İnsanlara mutluluk götürecek, hayır götürecek işler yapalım. İnsanlara mutluluk götürecek, hayır götürecek işler yapalım.

Hem kendimiz, hem çevremizdekiler, hem ülkemiz, hem başka insanları sevindirecek,Hem kendimiz, hem çevremizdekiler, hem ülkemiz, hem başka insanları sevindirecek, Allah'ın rızası istikametine yönlendirecek çalışmalar yapalım da Allah'ın rızası istikametine yönlendirecek çalışmalar yapalım da Allah bizi dünya ve âhirette aziz ve bahtiyar eylesin. Allah bizi dünya ve âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

Çok kıymetli bir yazar bana kitabını hediye etmiş.Çok kıymetli bir yazar bana kitabını hediye etmiş. Ben bugün onu yanıma aldım, beş on sayfasını okudum. Çok hoşuma gitti, yazarı tebrik ederim. Ben bugün onu yanıma aldım, beş on sayfasını okudum. Çok hoşuma gitti, yazarı tebrik ederim. Kitabı tam okuduktan, bitirdikten sonra da belki sizlere anlatacağım.Kitabı tam okuduktan, bitirdikten sonra da belki sizlere anlatacağım. "Şimdi biraz erken" diye söylemiyorum. "Şimdi biraz erken" diye söylemiyorum.

Yirmi birinci yüzyıla hazırlanmalıyız.Yirmi birinci yüzyıla hazırlanmalıyız. Biz müslümanlar, Türkiye'nin mü'minleri; memleketini seven, İslâm'ı seven, tarihe bağlı, Biz müslümanlar, Türkiye'nin mü'minleri; memleketini seven, İslâm'ı seven, tarihe bağlı, hayır yapmak isteyen, Allah'ın rızasından başka arzusu olmayanhayır yapmak isteyen, Allah'ın rızasından başka arzusu olmayan insanlar, çağın gerisinde kalmamalıyız. insanlar, çağın gerisinde kalmamalıyız.

Şimdi Almanya'dan sesleniyorum.Şimdi Almanya'dan sesleniyorum. Almanya'yı gören, buradaki çalışmaları gören bir insan olarak sesleniyorum.Almanya'yı gören, buradaki çalışmaları gören bir insan olarak sesleniyorum. "Bir cami yeri alalım." diye, bir mülkü görmeye gittik. Bu ısıtma soğutma tesisatı yapan bir firma. "Bir cami yeri alalım." diye, bir mülkü görmeye gittik. Bu ısıtma soğutma tesisatı yapan bir firma.

Evin veya işyerin için; "Bana bir ısıtma tesisatı yapıver!" diyorsun.Evin veya işyerin için; "Bana bir ısıtma tesisatı yapıver!" diyorsun. Kalın kalın boruları, münasip yerlere döşüyor;Kalın kalın boruları, münasip yerlere döşüyor; nihayet oranın ısıtılmasını veya yazın sıcakta soğutulmasını, havalandırılmasını sağlayacak.nihayet oranın ısıtılmasını veya yazın sıcakta soğutulmasını, havalandırılmasını sağlayacak. Böyle bir firma; dört katlı binası var. Biz orayı alıp cami yapmak istiyoruz. Böyle bir firma; dört katlı binası var. Biz orayı alıp cami yapmak istiyoruz. Dua buyurun da, inşaallah hayırlısıyla nasip olursa çok sevineceğim.Dua buyurun da, inşaallah hayırlısıyla nasip olursa çok sevineceğim. İnşaallah olur veya daha hayırlı bir yer nasip olur. Ama çok güzel bir yer, geniş bir yer. İnşaallah olur veya daha hayırlı bir yer nasip olur. Ama çok güzel bir yer, geniş bir yer.

Alıcı olduğumuz için orada bizi gezdirdiler. Binanın dört katını da gezdik.Alıcı olduğumuz için orada bizi gezdirdiler. Binanın dört katını da gezdik. Her odada en aşağı iki tane bilgisayar vardı. Her odada en aşağı iki tane bilgisayar vardı. Her katta kaç tane bölme, kaç tane oda ve her odada iki tane bilgisayar.Her katta kaç tane bölme, kaç tane oda ve her odada iki tane bilgisayar. Basit bir havalandırma, ısıtma, soğutma firması yirmi birinci yüzyıla yakışacak tarzda bu kadarBasit bir havalandırma, ısıtma, soğutma firması yirmi birinci yüzyıla yakışacak tarzda bu kadar cihazlarla donatılmış, bu kadar ciddi çalışırsa, bizim Türkiye'yi kurtarmak için ne yapmamız lazım? cihazlarla donatılmış, bu kadar ciddi çalışırsa, bizim Türkiye'yi kurtarmak için ne yapmamız lazım?

Çok daha fazla çalışmamız lazım. Çok daha fazla çalışmamız lazım.

Oradan onu çıkardım ve size çok candan, kalbimin derinliklerinden, bazı duygularıOradan onu çıkardım ve size çok candan, kalbimin derinliklerinden, bazı duyguları acı acı hissederek, ülkemizdeki acı olayları ve acı durumları düşünerek anlatıyorum. acı acı hissederek, ülkemizdeki acı olayları ve acı durumları düşünerek anlatıyorum.

Mü'min kardeşlerim, ihlâslı kardeşlerim, yirminci yüzyılı bırakın, yirminci yüzyıl eskidi,Mü'min kardeşlerim, ihlâslı kardeşlerim, yirminci yüzyılı bırakın, yirminci yüzyıl eskidi, sonuna geldik; yirmi birinci yüzyıla hazırlanın! Her şeyinizi yirmi birinci yüzyıla göre yapın.sonuna geldik; yirmi birinci yüzyıla hazırlanın! Her şeyinizi yirmi birinci yüzyıla göre yapın. Yirmi birinci yüzyılın hizmetlileri olarak kendinizi yetiştirmeye çalışın! Yirmi birinci yüzyılın hizmetlileri olarak kendinizi yetiştirmeye çalışın!

Allahu Teâlâ hazretleri sizin kalplerinizi, bizim kalplerimizi rızası yoluna çevirsin.Allahu Teâlâ hazretleri sizin kalplerinizi, bizim kalplerimizi rızası yoluna çevirsin. Etrafımızdaki cahillerin, gafillerin, fâsıkların, fâcirlerin, zalimlerin, müşriklerin,Etrafımızdaki cahillerin, gafillerin, fâsıkların, fâcirlerin, zalimlerin, müşriklerin, münafıkların da kalplerini imana döndürsün, İslâm'a döndürsün.münafıkların da kalplerini imana döndürsün, İslâm'a döndürsün. Onlara da kör gözlerini açıp gerçekleri görmeyi nasip etsin.Onlara da kör gözlerini açıp gerçekleri görmeyi nasip etsin. Kalpleri dilediği gibi istediği istikametine çevirebildiğine göre inşaallah dilerse hepsi olur. Kalpleri dilediği gibi istediği istikametine çevirebildiğine göre inşaallah dilerse hepsi olur.

El birliği ile çalışalım; beldelerimizi dünyanın en ileri, en temiz, en nezih,El birliği ile çalışalım; beldelerimizi dünyanın en ileri, en temiz, en nezih, en güzel diyarları hâline getirelim. en güzel diyarları hâline getirelim.

Allah hepinizden razı olsun. İki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin. Allah hepinizden razı olsun. İki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2