Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Âlimlerin Üstünlüğü: İlim ve Edebe Yolculuk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Recep 1410 / 17.02.1990
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bid'at Yapmamak, Alimin Üstünlüğü, Riyâzü's-sâlihîn Okumanın Önemi, İlmi Aktarmanın Önemi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Âlimlerin Üstünlüğü: İlim ve Edebe Yolculuk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Recep 1410 / 17.02.1990
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bid'at Yapmamak, Alimin Üstünlüğü, Riyâzü's-sâlihîn Okumanın Önemi, İlmi Aktarmanın Önemi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Fadlü'l-âlimi ale'l-âbidi fe-salli alâ ednâküm inna'llâhe azze ve celleFadlü'l-âlimi ale'l-âbidi fe-salli alâ ednâküm inna'llâhe azze ve celle ve melâiketehû ve ehle's-semâvâti ve'l-eradîne hatte'nemletü fî cührihâve melâiketehû ve ehle's-semâvâti ve'l-eradîne hatte'nemletü fî cührihâ ve hatte'l-hûte leyüsallûne alâ muallimi'n-nâsi'l-hayr. ve hatte'l-hûte leyüsallûne alâ muallimi'n-nâsi'l-hayr.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri dünyada ve âhirette saadete cümlemizi nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri dünyada ve âhirette saadete cümlemizi nâil eylesin. Sevdiği razı olduğu kullar olmamızı sevdiklerimizle beraber nasip eylesin. Sevdiği razı olduğu kullar olmamızı sevdiklerimizle beraber nasip eylesin. Rabbimiz içinde bulunduğumuz haram aylardan Receb-i şerîfi cümleniz ve cümlemiz hakkındaRabbimiz içinde bulunduğumuz haram aylardan Receb-i şerîfi cümleniz ve cümlemiz hakkında hayırlı mübarek ve müteyemmen eylesin. hayırlı mübarek ve müteyemmen eylesin. Bu güzel ayın, bu tevbe ayının, bu faziletli ayın hayrından bereketinden azamî istifadeyiBu güzel ayın, bu tevbe ayının, bu faziletli ayın hayrından bereketinden azamî istifadeyi cümlenize cümlemize nasip eylesin.cümlenize cümlemize nasip eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz nasıl Miraç şerefine nâil olduysaPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz nasıl Miraç şerefine nâil olduysa bu mübarek ayda bizi de Rabbimiz mârifetullaha, muhabbetullaha, aşkullaha sahip eylesin.bu mübarek ayda bizi de Rabbimiz mârifetullaha, muhabbetullaha, aşkullaha sahip eylesin. Namazlarımızı Miraç kalitesinde ve seviyesinde eylesin. Namazlarımızı Miraç kalitesinde ve seviyesinde eylesin.

Muhterem kardeşlerim! Beşer sözlerinin olabildiğince güzeli, en güzeliMuhterem kardeşlerim!

Beşer sözlerinin olabildiğince güzeli, en güzeli
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözleridir.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözleridir. Onun için sohbetlerimizde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Onun için sohbetlerimizde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözlerini esas alıyoruz.Efendimiz'in sözlerini esas alıyoruz. Bursa'da İstanbul'da, Ankara'da, Sapanca'da, İzmir'de, daha başka şehirlerde elbetteBursa'da İstanbul'da, Ankara'da, Sapanca'da, İzmir'de, daha başka şehirlerde elbette Diyanet teşkilatının, müftü efendilerin müsaadeleriyle ve üniversite profesörü olmamız dolayısıylaDiyanet teşkilatının, müftü efendilerin müsaadeleriyle ve üniversite profesörü olmamız dolayısıyla üniversite kanununun da bize vermiş olduğu imkanlarla sizlere hitap ederken üniversite kanununun da bize vermiş olduğu imkanlarla sizlere hitap ederken kendi şahsi görüşlerimizi size söylemek yerine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendi şahsi görüşlerimizi size söylemek yerine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek sözlerini dilimizin döndüğünce nakletmeye çalışıyoruz. hazretlerinin mübarek sözlerini dilimizin döndüğünce nakletmeye çalışıyoruz. Çünkü o sözlerin en güzeli.Çünkü o sözlerin en güzeli. Çünkü onu öğrendik mi bize yeter. Çünkü onu öğrendik mi bize yeter. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere,Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere, sünnetini icra edenlere sünnetine sarılıp hayatını onunla geçirenlere sünnetini icra edenlere sünnetine sarılıp hayatını onunla geçirenlere Allahu Teâlâ hazretleri şehit sevabı veriyor.Allahu Teâlâ hazretleri şehit sevabı veriyor. Hele insanların şaşırdığı,Hele insanların şaşırdığı, şer imkanlarının, günah imkanlarının çoğaldığı ve serbest hâle geldiği herkesin isterseşer imkanlarının, günah imkanlarının çoğaldığı ve serbest hâle geldiği herkesin isterse hayrı isterse şerri yüz kızartacak şeyleri başkası mâni olmadan işleyebildiği zamandahayrı isterse şerri yüz kızartacak şeyleri başkası mâni olmadan işleyebildiği zamanda bir müslüman nefsine hakim olup Kur'ân-ı Kerîm'in yolundabir müslüman nefsine hakim olup Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılırsa Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılırsa Resûlullah Efendimiz onu sevecek ve bu kişi şehit sevabına nâil, Resûlullah Efendimiz onu sevecek ve bu kişi şehit sevabına nâil, o rütbelere yükselmiş bir kimse olarak âhirete göçecek. o rütbelere yükselmiş bir kimse olarak âhirete göçecek.

Rabbimiz cümlenizi ve cümlemizi o sıfatlara, o rütbelere nâil olanlardan eylesin. Âmîn. Rabbimiz cümlenizi ve cümlemizi o sıfatlara, o rütbelere nâil olanlardan eylesin. Âmîn.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bir şeyi daha görüyoruz ki bizim dedelerimiz çok daha faziletli insanlardı nur içinde yatsınlar, Bir şeyi daha görüyoruz ki bizim dedelerimiz çok daha faziletli insanlardı nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun.mekanları cennet olsun. Allah şefaatlerine nâil eylesin. Biz onların arkasından gelen nesiller İslâm'ı unuttuk.Allah şefaatlerine nâil eylesin. Biz onların arkasından gelen nesiller İslâm'ı unuttuk. Dedelerimiz buraya Müslümanlık için geldiler. Bu diyarlara, şehit olmak, ölmek için geldiler.Dedelerimiz buraya Müslümanlık için geldiler. Bu diyarlara, şehit olmak, ölmek için geldiler. Allah yolunda mallarını, canlarını verdiler. Biz rahatımızı bile veremiyoruz.Allah yolunda mallarını, canlarını verdiler. Biz rahatımızı bile veremiyoruz. Keyfimizi bile feda edemiyoruz. Aramızda çok fark var. Allah bizleri ıslah etsin.Keyfimizi bile feda edemiyoruz. Aramızda çok fark var. Allah bizleri ıslah etsin. Islah olmamızın muhakkak bazı şartları var. O şartların başında mânevî şart olarak Islah olmamızın muhakkak bazı şartları var. O şartların başında mânevî şart olarak kulun günahkar bile olsa hatasını, günahını anlayıp edepli, boynu bükük,kulun günahkar bile olsa hatasını, günahını anlayıp edepli, boynu bükük, mütevazı bir kul olması lazım. mütevazı bir kul olması lazım. Günahkar olabilir, suçlu olabilir, hapislere düşmüş olabilir amaGünahkar olabilir, suçlu olabilir, hapislere düşmüş olabilir ama Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti geniş, affeder. Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti geniş, affeder.

Neysiz olmayacak? Edepsiz olmayacak, küstah olmayacak, kibirli olmayacak, Neysiz olmayacak?

Edepsiz olmayacak, küstah olmayacak, kibirli olmayacak,
cahil olmayacak, zalim olmayacak. cahil olmayacak, zalim olmayacak. "Ben Allah'ın âciz kuluyum. Suçum kusurum çok." diye boynunu büktü mü "Ben Allah'ın âciz kuluyum. Suçum kusurum çok." diye boynunu büktü mü boynunu büküp gözünden yaşlar döktü mü Allahu Teâlâ hazretlerinin dergahına boynunu büküp gözünden yaşlar döktü mü Allahu Teâlâ hazretlerinin dergahına elini kaldırdı mı o zaman Rabbimiz affediyor, bağışlıyor. elini kaldırdı mı o zaman Rabbimiz affediyor, bağışlıyor.

Onun için ilk işimiz edebimizi takınmak. Onun için ilk işimiz edebimizi takınmak. Eskiden büyüklerin kapılarında, dergahlarında "Edep yâ Hû" diye yazardı. Edep yâ Hû… Eskiden büyüklerin kapılarında, dergahlarında "Edep yâ Hû" diye yazardı. Edep yâ Hû… Ey filanca, edebini takın! Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb u Hüdâ'dır bu. Ey filanca, edebini takın!

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb u Hüdâ'dır bu.

Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâ'dır bu. Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâ'dır bu.

Nabi ne güzel söylemiş: "Sakın edebe riayet etmeme durumuna düşme! Nabi ne güzel söylemiş:

"Sakın edebe riayet etmeme durumuna düşme!
Resûlullah'ın şehrine giriyorsun. Burası Allah'ın sevgili kulu Muhammed-i Mustafâ'sının şehri.Resûlullah'ın şehrine giriyorsun. Burası Allah'ın sevgili kulu Muhammed-i Mustafâ'sının şehri. Edepsizlikten sakın!" diyor. diyor. Bir kardeşimiz vardı, sakallı.Edepsizlikten sakın!" diyor. diyor.

Bir kardeşimiz vardı, sakallı.
Şimdi sakal bırakan çok. Allah öteki sünnetlere de uyup daŞimdi sakal bırakan çok. Allah öteki sünnetlere de uyup da Peygamber Efendimiz'in rızasını, sevgisini, teveccühünü kazanmayı cümlemize nasip etsin. Peygamber Efendimiz'in rızasını, sevgisini, teveccühünü kazanmayı cümlemize nasip etsin. Hiç kimsenin sakal bırakmadığı bir zamanlar vardı eskiden. Yirmi yıl, otuz yıl önce.Hiç kimsenin sakal bırakmadığı bir zamanlar vardı eskiden. Yirmi yıl, otuz yıl önce. Şimdi bu kardeşimiz sakallı idi. Hâlâ sakallı. Kendisinden dinledim.Şimdi bu kardeşimiz sakallı idi. Hâlâ sakallı. Kendisinden dinledim. Daha doğrusu bir yabancı alim gelmişti, Arap. Konuştuk, o zaman söyledi galiba.Daha doğrusu bir yabancı alim gelmişti, Arap. Konuştuk, o zaman söyledi galiba. Unuttuysam Allah affeylesin. Kendisi bir görevle yurt dışına gitmiş. Unuttuysam Allah affeylesin.

Kendisi bir görevle yurt dışına gitmiş.
Görgüyü bilgiyi arttırmak gibi, tahsil gibi bir sebeple yurt dışına, Bağdat'a gitmiş. Görgüyü bilgiyi arttırmak gibi, tahsil gibi bir sebeple yurt dışına, Bağdat'a gitmiş. Bağdat'tan da fırsat bulmuş hacca gitmiş. Türkiye'den hacca gitmek müsaadesi yok,Bağdat'tan da fırsat bulmuş hacca gitmiş. Türkiye'den hacca gitmek müsaadesi yok, "elimde fırsat var, haccedeyim" diye oradan geçivermiş."elimde fırsat var, haccedeyim" diye oradan geçivermiş. Medine-i Münevvere'ye, Peygamber Efendimiz'in şehrine gelmiş. Medine-i Münevvere'ye, Peygamber Efendimiz'in şehrine gelmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şehri. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şehri. Oraya gelmiş ama insanlar alışkanlıklarını bırakamazlar.Oraya gelmiş ama insanlar alışkanlıklarını bırakamazlar. Evvelce nasıl yaşamışlarsa yaşamlarını bazen de farkına varmadan öyle sürdürürler. Evvelce nasıl yaşamışlarsa yaşamlarını bazen de farkına varmadan öyle sürdürürler. Edepsizlik de kendilerine âdet olmuşsa edepsizlik de öyle âdet halinde yürür gider.Edepsizlik de kendilerine âdet olmuşsa edepsizlik de öyle âdet halinde yürür gider. Bu da işin farkında değil. "Tıraş olayım." diye sabun hazırlamış, su hazırlamış. Bu da işin farkında değil. "Tıraş olayım." diye sabun hazırlamış, su hazırlamış. Ondan sonra fırçalayacak, tıraş olacak. "Nasıl olduysa uyudum" diyor.Ondan sonra fırçalayacak, tıraş olacak. "Nasıl olduysa uyudum" diyor. Kendinden mi geçti, nasıl oldu orasını pek iyi hatırlayamayacağım. Kendinden mi geçti, nasıl oldu orasını pek iyi hatırlayamayacağım. "Rüyamda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem i gördüm" diyor. "Rüyamda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem i gördüm" diyor. Tabi kendisi sevinmiş ama Tabi kendisi sevinmiş ama Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz rüyasında ona kaşlarını çatmış. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz rüyasında ona kaşlarını çatmış. Kendisinin gördüğü rüyada kaşlarını çatmış, demiş ki; Kendisinin gördüğü rüyada kaşlarını çatmış, demiş ki;

"Sen benim şehrimde benim sünnetime nasıl muhalefet edersin?" "Sen benim şehrimde benim sünnetime nasıl muhalefet edersin?"

Telaştan, korkudan ter içinde uykudan uyanmış. İşte sakalı ondan sonra bırakmış. Telaştan, korkudan ter içinde uykudan uyanmış. İşte sakalı ondan sonra bırakmış. Başkası bırakmamışken onun bırakma sebebi o gördüğü rüya. Başkası bırakmamışken onun bırakma sebebi o gördüğü rüya. "Benim şehrimde benim sünnetime nasıl muhalefet edersin?" diye azarı işittiği için olmuş oluyor. "Benim şehrimde benim sünnetime nasıl muhalefet edersin?" diye azarı işittiği için olmuş oluyor.

Muhterem kardeşlerim! Her şey edebe dayanıyor. Hüsnüniyete dayanıyor. Muhterem kardeşlerim!

Her şey edebe dayanıyor. Hüsnüniyete dayanıyor.
Bir de hangi şey iyi, hangi şey kötü, onu bilmeye dayanıyor.Bir de hangi şey iyi, hangi şey kötü, onu bilmeye dayanıyor. Bilmeyen insan cahilliğinden iyi bir şey yapıyorum sanır ama yaptığı iş kötü olabilir. Bilmeyen insan cahilliğinden iyi bir şey yapıyorum sanır ama yaptığı iş kötü olabilir. Bir de işin o tarafı var. "Ah hoca efendi, efendim bilmem şu kadar bin liralık mum aldım da Bir de işin o tarafı var.

"Ah hoca efendi, efendim bilmem şu kadar bin liralık mum aldım da
bütün kabirlere mum yaktım!" bütün kabirlere mum yaktım!"

Kabirlere mum yakmak var mı? Zaten o vefat eden kimse Allah'ın nurlu kuluysa Kabirlere mum yakmak var mı?

Zaten o vefat eden kimse Allah'ın nurlu kuluysa
senin beş kuruşluk mumuna ihtiyacı yok.senin beş kuruşluk mumuna ihtiyacı yok. Zaten nursuz bir kimseyse bin tane mum yaksan ona ne fayda. Zaten nursuz bir kimseyse bin tane mum yaksan ona ne fayda.

"Onun için işte böyle yaptım!" "Onun için işte böyle yaptım!"

Bid'at yaptın sen! Başkalarının, başka dinlerden geçmiş âdetlerini yaptın. Bid'at yaptın sen! Başkalarının, başka dinlerden geçmiş âdetlerini yaptın. Cahilliğinden doğru bir şey sanıp onu yaptın. Halbuki bid'atleri Allah kabul etmiyor. Cahilliğinden doğru bir şey sanıp onu yaptın. Halbuki bid'atleri Allah kabul etmiyor. O zaman hepimiz ilmi esas almamız lazım. Hepimiz ilim öğrenmeye koşmalıyız.O zaman hepimiz ilmi esas almamız lazım. Hepimiz ilim öğrenmeye koşmalıyız. Yaşlı da olsak genç de olsak başka okullarda okuyor da olsak o başka. Yaşlı da olsak genç de olsak başka okullarda okuyor da olsak o başka. Avrupa da duydum hoşuma gitti. Pazar okulları varmış. Pazar günü okulları. Kilisenin. Avrupa da duydum hoşuma gitti. Pazar okulları varmış. Pazar günü okulları. Kilisenin.

Ne demek? Cumartesi Pazar günü tatil oluyor ya. İşte o zaman kilise,Ne demek?

Cumartesi Pazar günü tatil oluyor ya. İşte o zaman kilise,
halkı eğitmek için "pazar okulu" açıyormuş. halkı eğitmek için "pazar okulu" açıyormuş. "Dinlerini öğrensinler" diye. Mazeret yok. Hafta içinde çalışıyorsun, işçisin."Dinlerini öğrensinler" diye. Mazeret yok. Hafta içinde çalışıyorsun, işçisin. Okula gidiyorsun, öğrencisin. "Ama pazar okulu var işte, gel" denmiş oluyor.Okula gidiyorsun, öğrencisin. "Ama pazar okulu var işte, gel" denmiş oluyor. Biz de bizim dinimizde ilme çok büyük önem verildiğinden ve ilimden hiç kimse hariçBiz de bizim dinimizde ilme çok büyük önem verildiğinden ve ilimden hiç kimse hariç bırakılmadığından genç de ilim öğrenecek yaşlı da. bırakılmadığından genç de ilim öğrenecek yaşlı da. Esnaf da ilim öğrenecek memur da. Talebe de ilim öğrenecek kadın da ilim öğrenecek erkek de. Esnaf da ilim öğrenecek memur da. Talebe de ilim öğrenecek kadın da ilim öğrenecek erkek de. Herkes ilim öğrenecek. Neden? Allah'ın yolu, Allah'ın rızası Herkes ilim öğrenecek.

Neden?

Allah'ın yolu, Allah'ın rızası
Resûlullah'ın sünneti ilimle öğrenilir, ilimle bilinir. İnsan onunla kurtulacak.Resûlullah'ın sünneti ilimle öğrenilir, ilimle bilinir. İnsan onunla kurtulacak. Onun için hiç istisnası yok. Herkesin mutlaka ilim öğrenmesi lazım. Onun için hiç istisnası yok. Herkesin mutlaka ilim öğrenmesi lazım.

İlmin bir kısmını… -eski tabir olarak demişler kiİlmin bir kısmını… -eski tabir olarak demişler ki muhakkak herkes bilecek.muhakkak herkes bilecek. Hiç istisnası yok. Şu kapıyı kapatsak çıkarın kağıdı kalemi desek herkes imtihan olsaHiç istisnası yok. Şu kapıyı kapatsak çıkarın kağıdı kalemi desek herkes imtihan olsa bilmesi lazım gelen bilgiler. bilmesi lazım gelen bilgiler.

Onlar nedir? İlmihal bilgileri. Kişinin ferdî, şahsî ibadetini yapmak içinOnlar nedir?

İlmihal bilgileri. Kişinin ferdî, şahsî ibadetini yapmak için
kendisine lazım olan bilgiler. kendisine lazım olan bilgiler.

Namaz kılmasını bilmese olur mu? Olmaz. Hangi mezhepten olursa olsun namaz kılmayı bilecek, Namaz kılmasını bilmese olur mu?

Olmaz. Hangi mezhepten olursa olsun namaz kılmayı bilecek,
abdest almayı bilecek, abdesti bozan şeyleri bilecek. abdest almayı bilecek, abdesti bozan şeyleri bilecek. Namaz sûrelerini, dualarını bilecek, orucu bilecek, zekâtı bilecek. Namaz sûrelerini, dualarını bilecek, orucu bilecek, zekâtı bilecek. Ticaretin haramını helalini bilecek ki haramlara düşmesin, vazifelerinde ihmal olmasın.Ticaretin haramını helalini bilecek ki haramlara düşmesin, vazifelerinde ihmal olmasın. O zaman ilim hepimize bir dereceye kadar farz. O zaman ilim hepimize bir dereceye kadar farz.

Farîzetün alâ külli müslimin ve müslimetin. Bir dereceden sonrada zevkli, sevaplı geniş bir saha.Farîzetün alâ külli müslimin ve müslimetin.

Bir dereceden sonrada zevkli, sevaplı geniş bir saha.
Ondan sonra belki mecbur değil ama yaparsa sevap kazanacak, yaparsa ecir kazanacak. Ondan sonra belki mecbur değil ama yaparsa sevap kazanacak, yaparsa ecir kazanacak. Onun için her yerde anlattığım bir şeyi bu camide de yeni vaaz ettiğimdenOnun için her yerde anlattığım bir şeyi bu camide de yeni vaaz ettiğimden siz cemaatime de anlatayım: siz cemaatime de anlatayım:

Yaşlı bir zât İstanbul'da iyi bir hocaefendiye gelmiş, demiş ki; Yaşlı bir zât İstanbul'da iyi bir hocaefendiye gelmiş, demiş ki; "Bana mehâricu hurûf'u talim eyle, tecvidi talim eyle." "Bana mehâricu hurûf'u talim eyle, tecvidi talim eyle."

Kur'ân-ı Kerîm'i doğru okuyacak. Ha harfi nasıl çıkar, zel harfi nasıl çıkar,Kur'ân-ı Kerîm'i doğru okuyacak. Ha harfi nasıl çıkar, zel harfi nasıl çıkar, peltek ze nasıl telaffuz edilir.peltek ze nasıl telaffuz edilir. Ayn'ın hemze'den farkı nedir gibi. Bu ilim. Yanındaki bir yakını, ahbabı, samimi olduğu kimse varmış. Ayn'ın hemze'den farkı nedir gibi. Bu ilim. Yanındaki bir yakını, ahbabı, samimi olduğu kimse varmış. Bu yaşlı kimseye takılmış. Demiş ki, "Ya hacı efendi, senin bir ayağın çukurda. Bu yaşlı kimseye takılmış. Demiş ki, "Ya hacı efendi, senin bir ayağın çukurda. Belin iki kat olmuş, bastonsuz ayakta bile doğru düzgün duramıyorsun.Belin iki kat olmuş, bastonsuz ayakta bile doğru düzgün duramıyorsun. Sen mehâricü hurûf'u öğrensen ne olacak, tecvidi öğrensen ne olacak, öğrenmesen ne olacak. Sen mehâricü hurûf'u öğrensen ne olacak, tecvidi öğrensen ne olacak, öğrenmesen ne olacak.

"Yaş yetmiş iş bitmiş" diyorlar ya, ona böyle bir latife etmiş. Ama ötekisi hiç gülmemiş. "Yaş yetmiş iş bitmiş" diyorlar ya, ona böyle bir latife etmiş. Ama ötekisi hiç gülmemiş. Ötekisi ciddi, gayet ciddi, başını sallamış.Ötekisi ciddi, gayet ciddi, başını sallamış. "Doğru söylüyorsun" demiş "Doğru söylüyorsun, biliyorum."Doğru söylüyorsun" demiş "Doğru söylüyorsun, biliyorum. Tamam benim işim bitmiş ama mezar yakın, ayağımın bir tanesi mezarın çukuruna neredeyse Tamam benim işim bitmiş ama mezar yakın, ayağımın bir tanesi mezarın çukuruna neredeyse basmış ama istiyorum ki Rabbimin huzuruna ilim öğrenirken, ilim yolunda gideyim. basmış ama istiyorum ki Rabbimin huzuruna ilim öğrenirken, ilim yolunda gideyim. Bu camiye gelirken, bu camiden giderken, tecvid öğrenirken, hocanın karşısında diz çökerken, Bu camiye gelirken, bu camiden giderken, tecvid öğrenirken, hocanın karşısında diz çökerken, talebe sıfatıyla gideyim.talebe sıfatıyla gideyim. İlime âşık insan sıfatıyla gideyim, onu istiyorum." Büyüklerin ilme olan bağlılığına bak. İlime âşık insan sıfatıyla gideyim, onu istiyorum."

Büyüklerin ilme olan bağlılığına bak.
İlmin kıymetini nasıl biliyorlar. Onun için muhterem kardeşlerim,İlmin kıymetini nasıl biliyorlar. Onun için muhterem kardeşlerim, bu okuduğum hadîs-i şerîfi imam Tirmizî rahmetullahi aleyh -Allah şefaatine erdirsin- rivayet eylemiş.bu okuduğum hadîs-i şerîfi imam Tirmizî rahmetullahi aleyh -Allah şefaatine erdirsin- rivayet eylemiş. Ben Muhtârü'l-ehâdîs kitabını okuyorum. Yanımda gezdirdiğim kitap o hadis kitabıdır.Ben Muhtârü'l-ehâdîs kitabını okuyorum. Yanımda gezdirdiğim kitap o hadis kitabıdır. Ve yazarı da yine Peygamber Efendimiz'in evladından, evlâd-ı Resûl'den mübarek bir alim.Ve yazarı da yine Peygamber Efendimiz'in evladından, evlâd-ı Resûl'den mübarek bir alim. Onun için onu okuyorum. Burada, sırada karşımıza gelen hadîs-i şerîf şu: Onun için onu okuyorum.

Burada, sırada karşımıza gelen hadîs-i şerîf şu:

Fadlü'l-âlimi ale'l-âbidi kefadli alâ ednâküm.Fadlü'l-âlimi ale'l-âbidi kefadli alâ ednâküm. "Alimin âbid üzerine fazlı, üstünlüğü, derecesinin yüksekliği,"Alimin âbid üzerine fazlı, üstünlüğü, derecesinin yüksekliği, benim sizin en aşağınızdan birisine olan üstünlüğüm gibidir." diyor Peygamber Efendimiz. benim sizin en aşağınızdan birisine olan üstünlüğüm gibidir." diyor Peygamber Efendimiz.

Nerede Peygamber Efendimiz, nerede ümmetin kıyısında kenarında Nerede Peygamber Efendimiz, nerede ümmetin kıyısında kenarında kusurlu bir âciz naçiz müslüman.kusurlu bir âciz naçiz müslüman. O Peygamber. O seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn. Şefîu'l-müznibîn.O Peygamber. O seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn. Şefîu'l-müznibîn. Habîb-i Hudâ. Şefîi rûz-ı cezâ. Sıfatlarını ne kadar sıralasak bitiremeyeceğimiz büyük zât;Habîb-i Hudâ. Şefîi rûz-ı cezâ. Sıfatlarını ne kadar sıralasak bitiremeyeceğimiz büyük zât; ötekisi sıradan bir müslüman. Arada ne kadar fark var.ötekisi sıradan bir müslüman. Arada ne kadar fark var. İşte alimin âbid üzerine üstünlüğü bu. Alim "bilen." Âbid ne demek? İşte alimin âbid üzerine üstünlüğü bu. Alim "bilen."

Âbid ne demek?

Âbid de yine "Allah yolunda" demek. Yine namazında, yine camide, Âbid de yine "Allah yolunda" demek. Yine namazında, yine camide, yine oruçta, yine eli tesbihli, yine ağzı dualı âbid.yine oruçta, yine eli tesbihli, yine ağzı dualı âbid. Vaktini gafil geçirmiyor, ibadet ehli. Ama onun yanında üstünlüğüVaktini gafil geçirmiyor, ibadet ehli. Ama onun yanında üstünlüğü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'inPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetten âcizane bir ferdin üstünlüğü kadar yüksek. ümmetten âcizane bir ferdin üstünlüğü kadar yüksek.

Onun için eski âlimlerden çok büyük bir zât-ı muhtereme demişler ki: Ölecek olsan yarın öleceğin sana malum olsa. Onun için eski âlimlerden çok büyük bir zât-ı muhtereme demişler ki: Ölecek olsan yarın öleceğin sana malum olsa. Bazen rüya görüyorlar ya. Ölecek olsan yarına kadar ne işi yapardın, söyle bakalım öğrenelim.Bazen rüya görüyorlar ya. Ölecek olsan yarına kadar ne işi yapardın, söyle bakalım öğrenelim. En sevaplı işi yapar diye onu öğrenmek istiyor.En sevaplı işi yapar diye onu öğrenmek istiyor. Diyor ki "yarın öleceğim malum olmuş olsa yarına kadar ilim öğrenmekle vaktimi geçiririm. Diyor ki "yarın öleceğim malum olmuş olsa yarına kadar ilim öğrenmekle vaktimi geçiririm. Yarın öleceksin, öğrendiğin ilmi kime söyleyeceksin. Olsun, ilim öğrenmek en sevaplı olduğundan yarın öleceğini bilsen bileYarın öleceksin, öğrendiğin ilmi kime söyleyeceksin. Olsun, ilim öğrenmek en sevaplı olduğundan yarın öleceğini bilsen bile yine ilim öğrenmeye çalışman gerekir.yine ilim öğrenmeye çalışman gerekir. Onun için Allah bizi ilimden mahrum etmesin. Talebeler sordular: Onun için Allah bizi ilimden mahrum etmesin.

Talebeler sordular:

"Hocam, salı günü toplanıyoruz, ne okuyalım? Riyâzü's-sâlihîn'i okuyun dedim. "Hocam, salı günü toplanıyoruz, ne okuyalım? Riyâzü's-sâlihîn'i okuyun dedim. İmam Nevevî; hadis âlimi, takvâ ehli büyük zât Riyâzü's-sâlihîn'i okuyun, diyor. İmam Nevevî; hadis âlimi, takvâ ehli büyük zât Riyâzü's-sâlihîn'i okuyun, diyor.

Neden? Orada hem âyetler var hem hadîs-i şerîfler var. Her gün okuyun. Neden?

Orada hem âyetler var hem hadîs-i şerîfler var. Her gün okuyun.

"Hocam, ben okumuştum." İyi, aferin, bir daha oku, bir kere daha devir. "Hocam, ben okumuştum."

İyi, aferin, bir daha oku, bir kere daha devir.
Nasıl Kur'ân-ı Kerîm'i tekrar tekrar hatmediyoruz. Nasıl Kur'ân-ı Kerîm'i tekrar tekrar hatmediyoruz. İnsan sevdiği şeyi döne döne tekrar tekrar yaparmış.İnsan sevdiği şeyi döne döne tekrar tekrar yaparmış. Onun için Riyâzü's-sâlihîn okuyun, dedim, bir.Onun için Riyâzü's-sâlihîn okuyun, dedim, bir. "Peygamberlerin aleyhimüssalavâtü ve't-teslîmât'ın hayatlarını kitaplardan okuyun." dedim."Peygamberlerin aleyhimüssalavâtü ve't-teslîmât'ın hayatlarını kitaplardan okuyun." dedim. Bir kardeşimizin yazdığı böyle bir kitap var, Bir kardeşimizin yazdığı böyle bir kitap var, Arapçadan terceme ama kendisi de güzel terceme etmiş. Mesela onu okuyun, dedim. Arapçadan terceme ama kendisi de güzel terceme etmiş. Mesela onu okuyun, dedim.

Peygamberleri bilin. Peygamberler niçin gelmişler, nasıl yaşamışlar, neler öğretmişler, Peygamberleri bilin. Peygamberler niçin gelmişler, nasıl yaşamışlar, neler öğretmişler, ne sıkıntı çekmişler onu bilin, diye dedim. ne sıkıntı çekmişler onu bilin, diye dedim. Sahabe-i kirâmı, kadın sahabelerin kitabını neşrettik. Sahabe-i kirâmı, kadın sahabelerin kitabını neşrettik. Kadın sahabeleri öğrenin, erkek sahabeleri rıdvanullahi aleyhim ecmaîn öğrenin. Kadın sahabeleri öğrenin, erkek sahabeleri rıdvanullahi aleyhim ecmaîn öğrenin. Evliyânın hayatını öğrenin. Onların menkıbelerinin bilinmesinde çok fayda var. Evliyânın hayatını öğrenin. Onların menkıbelerinin bilinmesinde çok fayda var. Çok sevap var. Dün ben de bir kitabı açtım şöyle bir sayfa okuyayım dedim. Sehl ibn Abdillahi diye bir zât-ı muhterem var.Çok sevap var. Dün ben de bir kitabı açtım şöyle bir sayfa okuyayım dedim. Sehl ibn Abdillahi diye bir zât-ı muhterem var. Büyük alim büyük mutasavvıf büyük evliyadan bir zât. Öyle olduğunu biraz sonra anlayacaksınız.Büyük alim büyük mutasavvıf büyük evliyadan bir zât. Öyle olduğunu biraz sonra anlayacaksınız. Allah şefaatlerine erdirsin. Yine büyük bir alim var, Abdullah İbn Mübarek diye.Allah şefaatlerine erdirsin. Yine büyük bir alim var, Abdullah İbn Mübarek diye. Onu da çok seviyorum, Allah şefaatine erdirsin. Onu da çok seviyorum, Allah şefaatine erdirsin.

Abdullah İbn Mübarek hadis alimiymiş benim okuduğum gibi cemaate hadis okurmuş.Abdullah İbn Mübarek hadis alimiymiş benim okuduğum gibi cemaate hadis okurmuş. Bir gün bu Sehl ibn Abdillah; o da kitap yazan bir âlim ama yine alimin kıymetini alim bilir. Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir gibi.Bir gün bu Sehl ibn Abdillah; o da kitap yazan bir âlim ama yine alimin kıymetini alim bilir. Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir gibi. Seyyid hazretleri, Abdullah İbn Mübarek hazretlerinin vaazına gitmiş. Seyyid hazretleri, Abdullah İbn Mübarek hazretlerinin vaazına gitmiş.

Bir gün canı sıkılmış, bir olaya kızmış. Demiş ki; Bir gün canı sıkılmış, bir olaya kızmış. Demiş ki;

"Ya Abdullah, bundan sonra ben senin vaaz meclisine gelmeyeceğim." demiş. "Ya Abdullah, bundan sonra ben senin vaaz meclisine gelmeyeceğim." demiş.

O da tabi "Neden?" diyor. "Neden olacak?" diyor "Cariyelerine terbiye vermemişsin.O da tabi "Neden?" diyor.

"Neden olacak?" diyor "Cariyelerine terbiye vermemişsin.
Damın üstünden bana seslendiler: 'Biz seninle evlenmek istiyoruz, seni nikaha davet ediyoruz.' diye Damın üstünden bana seslendiler: 'Biz seninle evlenmek istiyoruz, seni nikaha davet ediyoruz.' diye laf attılar bana! Bundan sonra daha gelmeyeceğim." diyor. laf attılar bana! Bundan sonra daha gelmeyeceğim." diyor.

O biraz şöyle uzaklaşınca Abdullah İbn Mübarek demiş ki;hazır olun, Seyyid Abdullah vefat edecekO biraz şöyle uzaklaşınca Abdullah İbn Mübarek demiş ki;hazır olun, Seyyid Abdullah vefat edecek onun vefatı yakın demiş.onun vefatı yakın demiş. Biraz sonra da vefat etmiş. Tabi cenaze namazını kılmışlar, âhirete yolcu etmişler. Biraz sonra da vefat etmiş. Tabi cenaze namazını kılmışlar, âhirete yolcu etmişler.

Abdullah İbn Mübarek'e diyorlar ki; "Seyyidin vefatını nereden bildin?" Abdullah İbn Mübarek'e diyorlar ki;

"Seyyidin vefatını nereden bildin?"

"Niye bilmeyeyim?" diyor, "Benim hiç cariyem yok. "Niye bilmeyeyim?" diyor, "Benim hiç cariyem yok. Damın üstünde gördükleri cennet hurileriydi. Damın üstünde gördükleri cennet hurileriydi. Damın üstünde gördüğünün cennet hurileri olduğunu anladım da vefatının yakın olduğunu bildim." Damın üstünde gördüğünün cennet hurileri olduğunu anladım da vefatının yakın olduğunu bildim." Onların davet etmesinden; "Dünyada, o çamurlu yerde, o günah yerinde daha ne duruyorsun, gel." demelerindenOnların davet etmesinden; "Dünyada, o çamurlu yerde, o günah yerinde daha ne duruyorsun, gel." demelerinden vefatının yakın olduğunu anladım diyor. vefatının yakın olduğunu anladım diyor.

Ne mutlu böyle ölenlere! Ne mutlu böyle hâli olanlara! Ne mutlu böyle ölenlere! Ne mutlu böyle hâli olanlara! Allah sevdiği kullarından eylesin, sevdiği kullarından ayırmasın, sevdiği yollardan ayırmasın, Allah sevdiği kullarından eylesin, sevdiği kullarından ayırmasın, sevdiği yollardan ayırmasın, sevdiği kullarının hallerini bize öğretsin. sevdiği kullarının hallerini bize öğretsin. Biz de onu uygulayalım, bilelim. O onun "gelmeyeceğim, sana küstüm" demesine küsmemiş,Biz de onu uygulayalım, bilelim. O onun "gelmeyeceğim, sana küstüm" demesine küsmemiş, vefat edeceğini anlamış, damda gördüğü şeyin huriler olduğunu anlamış. vefat edeceğini anlamış, damda gördüğü şeyin huriler olduğunu anlamış.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Âlimin âbidlere olan üstünlüğü Peygamber Efendimiz'in ümmetten sıradanÂlimin âbidlere olan üstünlüğü Peygamber Efendimiz'in ümmetten sıradan bir kimseye olan farkı kadar, üstünlüğü kadar üstündür. bir kimseye olan farkı kadar, üstünlüğü kadar üstündür.

İnna'llâhe azze ve celle ve melâiketehû. İnna'llâhe azze ve celle ve melâiketehû. "Aziz ve celil olan Allah ve onun melekleri ve ehle's-semâvâti ve'l-eradîne."Aziz ve celil olan Allah ve onun melekleri ve ehle's-semâvâti ve'l-eradîne. "Ve göklerin ve yeryüzünün valisi." Kim onlar? "Ve göklerin ve yeryüzünün valisi."

Kim onlar?

Melekler, cinler adını bilip bilmediğimiz varlığından haberdar olduğumuz olmadığımız Melekler, cinler adını bilip bilmediğimiz varlığından haberdar olduğumuz olmadığımız nice nice varlıklar. nice nice varlıklar.

Hatte'n-nemletu fî cuhrihâ. "Hatta yuvasındaki karınca."Hatte'n-nemletu fî cuhrihâ. "Hatta yuvasındaki karınca." Hatte'l-hûte fi'l-bahr. Hatta denizin içindeki balık."Hatte'l-hûte fi'l-bahr. Hatta denizin içindeki balık." Leyüsallûne alâ muallimi'n-nâsi'l-hayr. Leyüsallûne alâ muallimi'n-nâsi'l-hayr. "Muhakkak ki şeksiz ki şüphesiz ki halka, insanlara hakkı hayrı öğreten"Muhakkak ki şeksiz ki şüphesiz ki halka, insanlara hakkı hayrı öğreten kimselere dua eder dururlar." kimselere dua eder dururlar."

Kimler bir daha sayalım: İnna'llâhe azze ve celle. Kimler bir daha sayalım:

İnna'llâhe azze ve celle.

Başta Rabbimiz, Yaradanımız, Halıkımız, Mevlâmız huzuruna varınca hesap vereceğimizBaşta Rabbimiz, Yaradanımız, Halıkımız, Mevlâmız huzuruna varınca hesap vereceğimiz Rabbimiz bize rahmetini saçıyor. Rabbimiz bize rahmetini saçıyor. İnsanlara hayrı öğreten alim kimselere… Bir Aziz ve Celil olan Allah. İnsanlara hayrı öğreten alim kimselere… Bir Aziz ve Celil olan Allah. İki, melekleri, melaikesi insanlara hayrı öğreten kimselere dua edip duruyorlar.İki, melekleri, melaikesi insanlara hayrı öğreten kimselere dua edip duruyorlar. Meleklerin duası da kabul olacak. Meleklerin takviyesi ne demek? Meleklerin duası da kabul olacak.

Meleklerin takviyesi ne demek?

Onun inceliğini erbabı anlar. Peygamber Efendimiz'in aleyhinde dedikodu yapıyorlarmış. Onun inceliğini erbabı anlar. Peygamber Efendimiz'in aleyhinde dedikodu yapıyorlarmış. Cebrail aleyhisselam kalkıyor bir şey yapıyor, oturuyor. Cebrail aleyhisselam kalkıyor bir şey yapıyor, oturuyor. "Ne yaptın yâ Cebrail" diyor. "Onun şah damarını vurdum, yapacağımı yaptım." diyor. "Ne yaptın yâ Cebrail" diyor. "Onun şah damarını vurdum, yapacağımı yaptım." diyor. O zaman bir şey görmüyor ama ondan sonra gidiyor. O zaman bir şey görmüyor ama ondan sonra gidiyor. O adam, Resûlullah'a dil uzatan şahıs ölüp gidiyor. O adam, Resûlullah'a dil uzatan şahıs ölüp gidiyor.

O meleklerin o duaları, o destekleri, nasıl kazanıldı?O meleklerin o duaları, o destekleri, nasıl kazanıldı? O azınlık askerle bir avuç askerle koca koca ordular nasıl yenildi?O azınlık askerle bir avuç askerle koca koca ordular nasıl yenildi? Allahu Teâlâ hazretleri Bedir harbinde meleklerle takviye etti.Allahu Teâlâ hazretleri Bedir harbinde meleklerle takviye etti. Diğer harplerde, diğer cihatlarda takviye etti de böyle yenildi.Diğer harplerde, diğer cihatlarda takviye etti de böyle yenildi. Hatta Kurtuluş harbinde savaşan kardeşlerimizden gazi olarak dönenler söylüyorlar.Hatta Kurtuluş harbinde savaşan kardeşlerimizden gazi olarak dönenler söylüyorlar. O Yunanlıları esir aldıkları zamanO Yunanlıları esir aldıkları zaman "Ya siz bir şey değilsiniz; o arkanızdaki yeşil sarıklı adamlar kimlerdi?"Ya siz bir şey değilsiniz; o arkanızdaki yeşil sarıklı adamlar kimlerdi? Onları görünce ödümüz patladı." diyorlar. Yok, askerin arkasında yeşil sarıklı askerler yok amaOnları görünce ödümüz patladı." diyorlar. Yok, askerin arkasında yeşil sarıklı askerler yok ama gördükleri Allah'ın melekleri, evliyâsı. gördükleri Allah'ın melekleri, evliyâsı.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! O bakımdan insanlara hayrı öğreten alim olan kimseler, Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan insanlara hayrı öğreten alim olan kimseler,
yine Allah yolunda yürüyen âbid olan kimselerden kat kat üstündüryine Allah yolunda yürüyen âbid olan kimselerden kat kat üstündür ve böyle kimselere Allah da, melekleri de, yerleri göklerin ahalisi de ve böyle kimselere Allah da, melekleri de, yerleri göklerin ahalisi de -sen ne ilişkin var- yuvasının içindeki karınca bile dua eder. -sen ne ilişkin var- yuvasının içindeki karınca bile dua eder.

Denizin içindeki balıkla senin ne ilişkin var?Denizin içindeki balıkla senin ne ilişkin var? Eğer sen insanlara hayrı hakkı öğreten bir kimse olursan onlar bile sana dua edecek.Eğer sen insanlara hayrı hakkı öğreten bir kimse olursan onlar bile sana dua edecek. Yerin göğün ahalisi, gözün görmediği varlıklar sana dua edecek. Yerin göğün ahalisi, gözün görmediği varlıklar sana dua edecek.

Onun için muhterem kardeşlerim! Mutlaka ilim öğrenelim, bir. Onun için muhterem kardeşlerim!

Mutlaka ilim öğrenelim, bir.
İkincisi de öğrendiğimizi insanlara nakledelim, halle öğretelim.İkincisi de öğrendiğimizi insanlara nakledelim, halle öğretelim. Can kulağıyla dinleyelim, tatlı dille anlatalım. Can kulağıyla dinleyelim, tatlı dille anlatalım. Benim rahmetli anam, çok politikacı hatundu, Benim rahmetli anam, çok politikacı hatundu, cümle geçmişlerimizle beraber Allah mekanını cennet eylesin. cümle geçmişlerimizle beraber Allah mekanını cennet eylesin. Ben daha küçükken en güzel elbiselerimi yıkar, giydirirdi.Ben daha küçükken en güzel elbiselerimi yıkar, giydirirdi. "Hadi bakalım, Cuma namazına git evladım" derdi. Sıkı sıkıya da tembihlerdi. "Hadi bakalım, Cuma namazına git evladım" derdi. Sıkı sıkıya da tembihlerdi. "Aman vaiz efendinin ne söylediğine dikkat et,"Aman vaiz efendinin ne söylediğine dikkat et, hutbede hoca ne söylemiş iyice aklında tut e mi evladım" der hem yazardı, hutbede hoca ne söylemiş iyice aklında tut e mi evladım" der hem yazardı, sırtımı sıvazlardı, camiye öyle gönderirdi.sırtımı sıvazlardı, camiye öyle gönderirdi. Ben de "döndüğüm zaman anneme anlatacağım" diye camide uyuklamazdım,Ben de "döndüğüm zaman anneme anlatacağım" diye camide uyuklamazdım, "hatibin söylediklerini anneme anlatacağım" diye can kulağıyla dinlerdim. "hatibin söylediklerini anneme anlatacağım" diye can kulağıyla dinlerdim. Ondan sonra kaç tanesi aklımda kaldıysa döndüğümde anneme anlatırdım. Ondan sonra kaç tanesi aklımda kaldıysa döndüğümde anneme anlatırdım. Annem tekrar sıvazlardı beni işte aferin, maşaallah, iyi filan gibi. Annem tekrar sıvazlardı beni işte aferin, maşaallah, iyi filan gibi. Ben küçük çocuğum, bir şekilde kanacak insanım. Ben küçük çocuğum, bir şekilde kanacak insanım. Böyle tatlı dille bizi iyi dinlemeye, dinlediğimiz de anlatmaya teşvik ederdi.Böyle tatlı dille bizi iyi dinlemeye, dinlediğimiz de anlatmaya teşvik ederdi. Allah razı olsun, Allah mekanını cennet etsin.Allah razı olsun, Allah mekanını cennet etsin. Cümlemizin âhirete göçmüş bütün geçmişlerimizi, Allah rahmetine mazhar eylesin. Cümlemizin âhirete göçmüş bütün geçmişlerimizi, Allah rahmetine mazhar eylesin.

Onun için Resûlullah'ın sözlerini can kulağıyla dinleyin ki başkalarına aktarın kiOnun için Resûlullah'ın sözlerini can kulağıyla dinleyin ki başkalarına aktarın ki siz de karıncaların, balıkların, yer gök neslinin, meleklerin ve en başta Rabbimiz'in rahmet ettiği,siz de karıncaların, balıkların, yer gök neslinin, meleklerin ve en başta Rabbimiz'in rahmet ettiği, dua ettiği cümle varlıkların desteklediği mübarek insan olasınız.dua ettiği cümle varlıkların desteklediği mübarek insan olasınız. Hiçbir şey yapamazsanız buradan duyduğunuz hadîs-i şerîfleri kısa kısa notlar alarakHiçbir şey yapamazsanız buradan duyduğunuz hadîs-i şerîfleri kısa kısa notlar alarak veya hafızanızda tutarak hanımınıza söyleyemez misiniz, veya hafızanızda tutarak hanımınıza söyleyemez misiniz, kardeşinize söyleyemez misiniz, çocuğunuza söyleyemez misiniz? kardeşinize söyleyemez misiniz, çocuğunuza söyleyemez misiniz? Söylemeye azmedin, o sevabı kaçırmayın. Söyle, kazan.Söylemeye azmedin, o sevabı kaçırmayın. Söyle, kazan. Hani kazı kazan var ya "kazı kazan" diyorlar.Hani kazı kazan var ya "kazı kazan" diyorlar. Sende dinle, söyle kazan. Hem de bu kazanç âhiret kazancı. Allah'ın rızası.Sende dinle, söyle kazan. Hem de bu kazanç âhiret kazancı. Allah'ın rızası. Büyük bir kazanç oluyor. Onun için ben her zaman söylüyorum, size de söylüyorum,Büyük bir kazanç oluyor.

Onun için ben her zaman söylüyorum, size de söylüyorum,
ezbersiz kaynaksız gezmeyin. Biz alim ümmetiz.ezbersiz kaynaksız gezmeyin. Biz alim ümmetiz. Biz Ümmet-i Muhammed'iz, başka ümmetlere benzemeyiz.Biz Ümmet-i Muhammed'iz, başka ümmetlere benzemeyiz. Ezbersiz gezmeyin, kaynaksız gezmeyin. Ezbersiz gezmeyin, kaynaksız gezmeyin. Öğrendiğiniz hadisleri, âyetleri yazın, başkasına nakledin. Öğrendiğiniz hadisleri, âyetleri yazın, başkasına nakledin. Akşam oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz. Kahvede oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz.Akşam oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz. Kahvede oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz. Dükkanda oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz. Dükkanda oturuyoruz, nelerden konuşuyoruz. Bunları konuşalım, bunları takip edelim, bunlar bilinsin. Böylece biz de sevabımızı alırız.Bunları konuşalım, bunları takip edelim, bunlar bilinsin. Böylece biz de sevabımızı alırız. Hem de Allahu Teâlâ hazretleri bizi diğer insanlardan üstün kılar……………. Hem de Allahu Teâlâ hazretleri bizi diğer insanlardan üstün kılar…………….

Diğer hadîs-i şerîfe geçiyorum.Diğer hadîs-i şerîfe geçiyorum. İkinci hadîs-i şerîf: Fadlü'l Kur'ane alâ sâiri'l-kelâmi ke fadli'l-Rahmâni alâ sâiri halkıhî. İkinci hadîs-i şerîf:

Fadlü'l Kur'ane alâ sâiri'l-kelâmi ke fadli'l-Rahmâni alâ sâiri halkıhî.

Sadaka Resûlullah. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'in rivayet etmiş olduğu Sadaka Resûlullah.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'in rivayet etmiş olduğu
bu ikinci hadîs-i şerîf, Kur'ânı Kerîm ile ilgili. bu ikinci hadîs-i şerîf, Kur'ânı Kerîm ile ilgili. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem burada buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem burada buyurmuş ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'in diğer kelamlara, diğer sözlere üstünlüğü, "Kur'ân-ı Kerîm'in diğer kelamlara, diğer sözlere üstünlüğü, Rahman olan Allah'ın sadece mahlukâtına üstünlüğü kadar farklıdır." Rahman olan Allah'ın sadece mahlukâtına üstünlüğü kadar farklıdır."

Rahman nerede, kullar nerede? Kur'an nerede, beşer sözü nerede?Rahman nerede, kullar nerede? Kur'an nerede, beşer sözü nerede? Çok büyük fark vardır. Çok büyük fark vardır ama Çok büyük fark vardır.

Çok büyük fark vardır ama
bizim Kur'ân-ı Kerîm'le ilgimiz maalesef azdır. bizim Kur'ân-ı Kerîm'le ilgimiz maalesef azdır. Bir de bu kusurumuz var. Ümmet olarak, Ümmet-i Muhammed olarak,Bir de bu kusurumuz var. Ümmet olarak, Ümmet-i Muhammed olarak, 21. yüzyılın insanları olarak, Türkiye'nin müslümanları olarak, çeşit çeşit camileri doldurmuş 21. yüzyılın insanları olarak, Türkiye'nin müslümanları olarak, çeşit çeşit camileri doldurmuş ahalisi olarak, bir acı gerçeğimiz var, bir yürek yaramız var: ahalisi olarak, bir acı gerçeğimiz var, bir yürek yaramız var:

Biz Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz. Bilmemek nasıl? Kimisi okumasını bile bilmez. Biz Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz.

Bilmemek nasıl?

Kimisi okumasını bile bilmez.
"Oku bakalım şu sûreyi" desen "ben okumasını bilmem ki hocam." der. "Oku bakalım şu sûreyi" desen "ben okumasını bilmem ki hocam." der.

Gazete okumasını biliyor musun? Biliyoruz. Gazete okumasını biliyor musun?

Biliyoruz.
Çünkü ilkokul seferberliği yapmışız, herkes gazeteyi okur, herkes haberleri okur.Çünkü ilkokul seferberliği yapmışız, herkes gazeteyi okur, herkes haberleri okur. Dünya ehlinin günahlı yazılarını okur da Allah'ın kelamını okumaz, okuyamaz. Dünya ehlinin günahlı yazılarını okur da Allah'ın kelamını okumaz, okuyamaz. Çok büyük eksiğimiz, çok büyük kusurumuz. Kur'an bizden davacı olacak. Çok büyük eksiğimiz, çok büyük kusurumuz. Kur'an bizden davacı olacak.

Olur mu ya, canı mı var? Allah onu hem şefaatçi edecek hem davacı edecek. Olur mu ya, canı mı var?

Allah onu hem şefaatçi edecek hem davacı edecek.
Âhirette Kur'ân-ı Kerîm, Kur'an ehli olan kimselere şefaatçi olacak.Âhirette Kur'ân-ı Kerîm, Kur'an ehli olan kimselere şefaatçi olacak. Kur'ân'a gereken ilgiyi ve saygıyı göstermeyenlere de Kur'ân-ı Kerîm davacı olacak. Kur'ân'a gereken ilgiyi ve saygıyı göstermeyenlere de Kur'ân-ı Kerîm davacı olacak. Kur'ân-ı Kerîm'in hasım olduğu, yakasına yapıştığı insanların vay hâline! Kur'ân-ı Kerîm'in hasım olduğu, yakasına yapıştığı insanların vay hâline!

Âhirette şefaatçi oldu. "Yâ Rabbi, bu beni okudu, uyguladı, dinledi, anladı,Âhirette şefaatçi oldu. "Yâ Rabbi, bu beni okudu, uyguladı, dinledi, anladı, tatbik etti, ahkâmıma uydu. tatbik etti, ahkâmıma uydu. Sen buna rahmetinle muamele eyle, bunu yakma Yâ Rabbi, Sen buna rahmetinle muamele eyle, bunu yakma Yâ Rabbi, cehenneme atma, cennetine dâhil eyle." diye şefaatçi olmak nerede? cehenneme atma, cennetine dâhil eyle." diye şefaatçi olmak nerede?

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmayı muvaffak etsin. Âmîn. Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmayı muvaffak etsin. Âmîn.

Kimisi okumasını bilmez, kimisi düz okumasını bilir mânasını bilmez. Kimisi okumasını bilmez, kimisi düz okumasını bilir mânasını bilmez. Düz okumasını biliyor. Anası öğretmiş, babası öğretmiş, o kadar bir vazifeyi yapmış amaDüz okumasını biliyor. Anası öğretmiş, babası öğretmiş, o kadar bir vazifeyi yapmış ama mânasından haberdar değil, bilmiyor. mânasından haberdar değil, bilmiyor.

Kur'ân-ı Kerîm, "içki yasak" demiş, Kur'ân-ı Kerîm, "faiz yasak" demiş, Kur'ân-ı Kerîm, "içki yasak" demiş, Kur'ân-ı Kerîm, "faiz yasak" demiş, Kur'ân-ı Kerîm, "gözünüze sahip olun, harama bakmayın" buyurmuş.Kur'ân-ı Kerîm, "gözünüze sahip olun, harama bakmayın" buyurmuş. Kur'ân-ı Kerîm, "suizan etmeyin" buyurmuş, Kur'ân-ı Kerîm, "gıybet etmeyin" buyurmuş.Kur'ân-ı Kerîm, "suizan etmeyin" buyurmuş, Kur'ân-ı Kerîm, "gıybet etmeyin" buyurmuş. Onları okusa tüyleri diken diken olacak, kalbi çarpacak. Ama bilmiyor.Onları okusa tüyleri diken diken olacak, kalbi çarpacak. Ama bilmiyor. Okuduğu şey hangi konuda? "Hafız güzel okudu." diyor, hafızın nağmesine bakıyor.Okuduğu şey hangi konuda?

"Hafız güzel okudu." diyor, hafızın nağmesine bakıyor.
Maşallah, iyi hafız, sesi gür, güzel okudu. Maşallah, iyi hafız, sesi gür, güzel okudu. "Sesi tatlı o hafızı çağıralım, hep o hafızı çağıralım" diyor. "Sesi tatlı o hafızı çağıralım, hep o hafızı çağıralım" diyor. Sadece nağmesi peşinde, güzel okunması peşinde. Sadece nağmesi peşinde, güzel okunması peşinde.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Kur'ân-ı Kerîm bize Allah'ın doğru yolu gösteren kitabıdır. Kur'ân-ı Kerîm bize Allah'ın doğru yolu gösteren kitabıdır. Allah'ın indirdiği, hakkı bâtıldan ayıran,Allah'ın indirdiği, hakkı bâtıldan ayıran, Allah'ın rızası yolunu gösteren kitabıdır; bunu öğreneceğiz.Allah'ın rızası yolunu gösteren kitabıdır; bunu öğreneceğiz. Bu da bizim bir vazifemiz olacak. Vazgeçilmez bir vazife. Nasıl yapabiliriz bunu? Bu da bizim bir vazifemiz olacak. Vazgeçilmez bir vazife.

Nasıl yapabiliriz bunu?

Her gün en aşağı bir âyet okuyun. Bir günde bir âyet okuyamaz mısın? Her gün en aşağı bir âyet okuyun. Bir günde bir âyet okuyamaz mısın?

Müslümansın, Kur'anı seviyorsun, sevap kazanmak istiyorsun. Müslümansın, Kur'anı seviyorsun, sevap kazanmak istiyorsun. Âhirette Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine ermek istiyorsun. Bir âyet öğrenemez misin?Âhirette Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine ermek istiyorsun. Bir âyet öğrenemez misin? Bir tefsir kitabından bir âyeti okuyamaz mısın. İyice bir derinlemesine daldıramaz mısın,Bir tefsir kitabından bir âyeti okuyamaz mısın. İyice bir derinlemesine daldıramaz mısın, "Bu âyetin mânası nedir?" diye tefekkür edemez misin? Bunu yapacağız. "Bu âyetin mânası nedir?" diye tefekkür edemez misin? Bunu yapacağız.

Bir âyet, iki âyet, üç âyet. Bir âyet, iki âyet, üç âyet. Arap radyolarında filan derler.Arap radyolarında filan derler. Şimdi size hafız falanca filanca sureden Şimdi size hafız falanca filanca sureden bir miktar okuyacak, diye takdim ederler.bir miktar okuyacak, diye takdim ederler. Senin de kolayına giden bir miktarda her gün Kur'ân-ı Kerîm'den biraz okuman lazım. Senin de kolayına giden bir miktarda her gün Kur'ân-ı Kerîm'den biraz okuman lazım.

Neden? Bu kelâm mücevher. Bu kelam Allah'ın kelamı. Bunun içinde hayat var. Neden?

Bu kelâm mücevher. Bu kelam Allah'ın kelamı. Bunun içinde hayat var.
Bunun içinde âhiret sevabı var. Bunun gösterdiği yol, cennet yolu.Bunun içinde âhiret sevabı var. Bunun gösterdiği yol, cennet yolu. Eğer buradaki ikazlara uymazsan, uyanmazsan, dinlemezsen, anlamazsanEğer buradaki ikazlara uymazsan, uyanmazsan, dinlemezsen, anlamazsan cehenneme düşebilirsin. cehenneme düşebilirsin. Allah'ın ikaz kitabı ikaznamesi. Allah'ın ikaz kitabı ikaznamesi. Önceden gönderip de seni uyandırmak için gönderdiği ihtarnamesi. Önceden gönderip de seni uyandırmak için gönderdiği ihtarnamesi.

İhtar çekiyor Allahu Teâlâ hazretleri. İhtar çekiyor Allahu Teâlâ hazretleri. "Şu günahlara şu günahlara şu günahlara bulaşmayın, atarım cehenneme, yakarım cayır cayır!" diyor,"Şu günahlara şu günahlara şu günahlara bulaşmayın, atarım cehenneme, yakarım cayır cayır!" diyor, önceden ihtar ediyor. önceden ihtar ediyor. Millet hangisi günah hangisi sevap farkında değil. Parasıyla günahı satın alıyor.Millet hangisi günah hangisi sevap farkında değil.

Parasıyla günahı satın alıyor.
Parasıyla. Nasıl satın alıyor? Yılbaşı gecesinde görüyoruz, düğünlerde görüyoruz, Parasıyla.

Nasıl satın alıyor?

Yılbaşı gecesinde görüyoruz, düğünlerde görüyoruz,
yaz günlerinde görüyoruz.yaz günlerinde görüyoruz. Gözünüzü kapayın, elinizle bulmuş gibi olursunuz. Dünyanın en nimetli, en sefalı, en güzel, Gözünüzü kapayın, elinizle bulmuş gibi olursunuz. Dünyanın en nimetli, en sefalı, en güzel, Allah'ın bütün güzellikleri topladığı yer neresi? Allah'ın bütün güzellikleri topladığı yer neresi?

Neresiyse günah orada var. Gelsin içkiler, gelsin çalgılar, gelsin keyifler, gelsin sefalar. Neresiyse günah orada var. Gelsin içkiler, gelsin çalgılar, gelsin keyifler, gelsin sefalar. Adam para veriyor. Adam Bolu dağının tepesinde olsa Bursa'nın Uludağ'ın üstünde Adam para veriyor. Adam Bolu dağının tepesinde olsa Bursa'nın Uludağ'ın üstünde olsa alimallah o günahı işlemeye gidiyor. olsa alimallah o günahı işlemeye gidiyor. Para harcıyor. Uçağa binip gidiyor, vapura binip gidiyor.Para harcıyor. Uçağa binip gidiyor, vapura binip gidiyor. Para harcıyor da sevap kazanmaya gitmiyor. Para harcıyor da sevap kazanmaya gitmiyor.

Dün hoca efendi okuyordu da bir mahzunluk çöktü üzerime. Dün hoca efendi okuyordu da bir mahzunluk çöktü üzerime. "Nasıl olabilir?" diye bu zamanın insanlarını da biraz anladım, hoş gördüm. "Nasıl olabilir?" diye bu zamanın insanlarını da biraz anladım, hoş gördüm. Cuma suresinin son âyetinde buyuruluyor ki, Bismillâhirrrahmânirrahîm. Cuma suresinin son âyetinde buyuruluyor ki,

Bismillâhirrrahmânirrahîm.

Ve iza raev ticâreten ev lehveni'n-feddû ileyhâ ve terekûke kâimâ... Ve iza raev ticâreten ev lehveni'n-feddû ileyhâ ve terekûke kâimâ...

Bir alışveriş mevzuu gördükleri zaman; yahut da bir eğlence, bir hoşa gidecek, Bir alışveriş mevzuu gördükleri zaman; yahut da bir eğlence, bir hoşa gidecek, bir gönül eğlencesi olacak şey gördükleri zaman… bir gönül eğlencesi olacak şey gördükleri zaman… Gördüler ya. İşte o görmeleri üzerine; İnfaddûu ileyha.Gördüler ya. İşte o görmeleri üzerine;

İnfaddûu ileyha.
"Hepsi zıplayıp onun yanına gittiler." Ve terekûke kâimâ."Hepsi zıplayıp onun yanına gittiler." Ve terekûke kâimâ. "Resûlullah'ı ayakta yapayalnız bıraktılar!" Aman Allah, aman Yâ Rabbi!"Resûlullah'ı ayakta yapayalnız bıraktılar!"

Aman Allah, aman Yâ Rabbi!
Allah'ın Peygamberi. Her gün mucizelerini görüyorlar.Allah'ın Peygamberi. Her gün mucizelerini görüyorlar. Elinden mucize, gözünden mucize, yüzünden mucize, ahlâkından mucize.Elinden mucize, gözünden mucize, yüzünden mucize, ahlâkından mucize. Her şeyinden mucizesini görüyorlar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem konuşmaya çıkmış da Her şeyinden mucizesini görüyorlar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem konuşmaya çıkmış da onlar alışverişe gidiyor, eğlenceye gidiyor. onlar alışverişe gidiyor, eğlenceye gidiyor. Tamam. Bu zamanın insanını ben hoş gördüm artık. Tamam. Bu zamanın insanını ben hoş gördüm artık. Resûlullah'ı yapayalnız bırakıp da gitmek nasıl olmuş. Tüylerim diken diken oldu. Resûlullah'ı yapayalnız bırakıp da gitmek nasıl olmuş. Tüylerim diken diken oldu.

Ve terekûke kâima. Allah Allah! Resûlullah yapayalnız kalıyor da insanlar eğlenceye gidiyor.Ve terekûke kâima. Allah Allah! Resûlullah yapayalnız kalıyor da insanlar eğlenceye gidiyor. Kervan gelmiş, Şamdan mal getirmiş. Hadi herkes o tarafa, mal alacaklar. Kervan gelmiş, Şamdan mal getirmiş. Hadi herkes o tarafa, mal alacaklar. "Bakalım kervandan ne mallar çıkacak?" diye seyrana gitmişler."Bakalım kervandan ne mallar çıkacak?" diye seyrana gitmişler. Cümbüşe gitmişler, eğlenceye gitmişler. Resûlullah burada duruyor. Aman Yâ Rabbi! Cümbüşe gitmişler, eğlenceye gitmişler. Resûlullah burada duruyor. Aman Yâ Rabbi!

Onun için camiler tenha, stadyumlar kalabalık. Onun için camiler vaazlar tenha, Onun için camiler tenha, stadyumlar kalabalık. Onun için camiler vaazlar tenha, eğlence yerleri tıklım tıklım dolu.eğlence yerleri tıklım tıklım dolu. Bilet kalmıyor, yer bulamıyorlar. Bilet kalmıyor, yer bulamıyorlar. Çalgıcının birisi, şarkıcının birisi Anadolu'nun bir şehrine gitmiş,Çalgıcının birisi, şarkıcının birisi Anadolu'nun bir şehrine gitmiş, "O salonu mu tutalım bu salonu mu tutalım?" derken, "O salonu mu tutalım bu salonu mu tutalım?" derken, çalgıcının şanına uygun ebatta salon bulamamışlar. çalgıcının şanına uygun ebatta salon bulamamışlar.

Ne yapmışlar? Oranın iklimi yumuşak, stadyumu tutmuşlar. Ne yapmışlar?

Oranın iklimi yumuşak, stadyumu tutmuşlar.
Stadyum da tıklım tıklım dolmuş, biletlerin hepsi satılmış. Stadyum da tıklım tıklım dolmuş, biletlerin hepsi satılmış. Ondan sonra da o şarkıcı kadının tepeden tırnağa entarisine fistanına neyseOndan sonra da o şarkıcı kadının tepeden tırnağa entarisine fistanına neyse para iliştirerek tepeden tırnağa paraya gömmüşler. para iliştirerek tepeden tırnağa paraya gömmüşler. Hani böyle iğneyle para iliştirmişler. Elli binlikler, yirmi binlikler filan. Hani böyle iğneyle para iliştirmişler. Elli binlikler, yirmi binlikler filan. Tepeden tırnağa paraya gömmüşler. Allah Allah! Bu ne cahillik, bu ne şaşkınlık! Tepeden tırnağa paraya gömmüşler. Allah Allah! Bu ne cahillik, bu ne şaşkınlık!

Neden oluyor? İşte âhireti bilmemekten oluyor, Neden oluyor?

İşte âhireti bilmemekten oluyor,
Kur'an'ı bilmemekten oluyor, imanı bilmemekten oluyor.Kur'an'ı bilmemekten oluyor, imanı bilmemekten oluyor. Allah'ın cezası olduğunu, gazabı olduğunu, kahrı olduğunu, cehennemi olduğunu, Allah'ın cezası olduğunu, gazabı olduğunu, kahrı olduğunu, cehennemi olduğunu, itâbı olduğunu bilmemekten oluyor. itâbı olduğunu bilmemekten oluyor.

Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğiz.Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğiz. Ne kadar gücün yeterse iki âyet, üç âyet okuyacaksın, öğreneceksin.Ne kadar gücün yeterse iki âyet, üç âyet okuyacaksın, öğreneceksin. Hem de her öğrendiğini birisine satmaya çalış. Hiç olmazsa bir kimseye.Hem de her öğrendiğini birisine satmaya çalış. Hiç olmazsa bir kimseye. Sabah öğrenirsen "Ben bugün bu öğrendiğimi karşılaştığım üç kişiye, Sabah öğrenirsen "Ben bugün bu öğrendiğimi karşılaştığım üç kişiye, beş kişiye tebliğ edeceğim, söyleyeceğim.beş kişiye tebliğ edeceğim, söyleyeceğim. İşyerinde söyleyeceğim, otobüste söyleyeceğim." de. İşyerinde söyleyeceğim, otobüste söyleyeceğim." de.

Bir hoca efendi vardı, Allah selamet versin. Otobüse bindik; Bir hoca efendi vardı, Allah selamet versin. Otobüse bindik; Ankara'nın Bağlum kasabasından Ankara'nın içine doğru gidiyoruz.Ankara'nın Bağlum kasabasından Ankara'nın içine doğru gidiyoruz. Yüksek sesle konuşuyor, benim utancımdan sırtım terliyor.Yüksek sesle konuşuyor, benim utancımdan sırtım terliyor. Hoca efendi yüksek sesle konuşuyor, tüm otobüs duyuyor.Hoca efendi yüksek sesle konuşuyor, tüm otobüs duyuyor. Maksadı otobüse vaaz etmek. Âyet okuyor, hadis okuyor; Maksadı otobüse vaaz etmek.

Âyet okuyor, hadis okuyor;
mahsustan benimle bangır bangır konuşuyor.mahsustan benimle bangır bangır konuşuyor. Biliyorum, kurnaz. Mahsustan konuşuyor. Ben utanıyorum onun sesinden, o hiç aldırmıyor. Biliyorum, kurnaz. Mahsustan konuşuyor. Ben utanıyorum onun sesinden, o hiç aldırmıyor. "Allah yolunda utanacak mıyım? "Allah yolunda utanacak mıyım? Duysunlar, Allah'ın emrini tebliğ etmiş olayım." diye düşünüyor. Duysunlar, Allah'ın emrini tebliğ etmiş olayım." diye düşünüyor.

"Hocam, bu âyet böyle değil midir? Bu hadîs-i şerîfte böyle buyurulmamış mıdır?" "Hocam, bu âyet böyle değil midir? Bu hadîs-i şerîfte böyle buyurulmamış mıdır?"

Tamam öyle buyurmuştur, biliyoruz; sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Tamam öyle buyurmuştur, biliyoruz; sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Maksadı yol boyunca otobüs ahalisine o âyeti, o hadisi duyurmak Maksadı yol boyunca otobüs ahalisine o âyeti, o hadisi duyurmak aziz ve muhterem kardeşlerim! aziz ve muhterem kardeşlerim! Siz de böyle duyduğunuzu başkasına anlatın. Hiç kimseyi bulamazsanız ailenize anlatırsınız: Siz de böyle duyduğunuzu başkasına anlatın. Hiç kimseyi bulamazsanız ailenize anlatırsınız:

"Hanım, geç bakalım karşıma. Ben bugün hoca efendiden öğrendiğim,"Hanım, geç bakalım karşıma. Ben bugün hoca efendiden öğrendiğim, duyduğum üç tane şeyi -sıkı dur- sana tebliğ edeceğim, söyleyeceğim.duyduğum üç tane şeyi -sıkı dur- sana tebliğ edeceğim, söyleyeceğim. Kızım, otur bakalım şuraya, ben sana şunu söyleyeceğim." diyelim.Kızım, otur bakalım şuraya, ben sana şunu söyleyeceğim." diyelim. Hani Mesnevî'de vardır ya, içinde bir dert varmış da hiç kimseye söyleyememiş, Hani Mesnevî'de vardır ya, içinde bir dert varmış da hiç kimseye söyleyememiş, gitmiş kuyuya söylemiş.gitmiş kuyuya söylemiş. Tebliğ edecek, derdini söyleyecek: "Birisini bulamamış da gitmiş kuyuya söylemiş,Tebliğ edecek, derdini söyleyecek:

"Birisini bulamamış da gitmiş kuyuya söylemiş,
suyun olduğu yere söylemiş de orada olan bir kamış da işte onun derdinden çaldığı zaman suyun olduğu yere söylemiş de orada olan bir kamış da işte onun derdinden çaldığı zaman –ney- yanık yanık çalıyormuş, o dertten öyle çalıyormuş." diye söylerler ya. –ney- yanık yanık çalıyormuş, o dertten öyle çalıyormuş." diye söylerler ya. Siz de derdinizi hiç kimseye tebliğ edemezseniz aynaya geçin aynada kendinize söyleyin. Siz de derdinizi hiç kimseye tebliğ edemezseniz aynaya geçin aynada kendinize söyleyin.

Sözünüzü dinleyecek hiç kimse bulamadınız mı? Aynada kendinize söyleyin. Sözünüzü dinleyecek hiç kimse bulamadınız mı?

Aynada kendinize söyleyin.
Allah'ın kelamını tebliğ edelim, öğretelim ki bu iş böyle olmaz!Allah'ın kelamını tebliğ edelim, öğretelim ki bu iş böyle olmaz! Bu cahillikle insanın gideceği yer, pek kendisini rahat ettirecek bir yer olmaz. Bu cahillikle insanın gideceği yer, pek kendisini rahat ettirecek bir yer olmaz.

Gelelim diğer hadîs-i şerîfe: Gelelim diğer hadîs-i şerîfe:

Fadlü salâti'lleyli alâ salâti'n-nehâri kefadli sadakati's-sırri alâ sadakati'l-alâniyeh. Fadlü salâti'lleyli alâ salâti'n-nehâri kefadli sadakati's-sırri alâ sadakati'l-alâniyeh.

Peygamber Efendimiz'den Abdullah İbn Mesud radıyallahu anh rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz'den Abdullah İbn Mesud radıyallahu anh rivayet eylemiş.

Bugün okuduğum hadîs-i şerîflerden üçüncüsü. Peygamber Efendimiz diyor ki; Bugün okuduğum hadîs-i şerîflerden üçüncüsü. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Gece namazının gündüz namazına göre kıymeti, fazileti, üstünlüğü, gizliden verilen "Gece namazının gündüz namazına göre kıymeti, fazileti, üstünlüğü, gizliden verilen sadakanın aşikâre verilen sadakaya üstünlüğü gibidir." sadakanın aşikâre verilen sadakaya üstünlüğü gibidir."

Şimdi burada birkaç şeyi izah etmek lazım. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Şimdi burada birkaç şeyi izah etmek lazım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz peygamberlik vazifesiyle vazifelendi mi? Peygamber Efendimiz peygamberlik vazifesiyle vazifelendi mi?

Vazifelendi. Hira dağında ibadet ederken, oradan gelirkenVazifelendi. Hira dağında ibadet ederken, oradan gelirken kendisine İkra sûresinin ilk âyetleri indi mi? kendisine İkra sûresinin ilk âyetleri indi mi?

İndi. Ondan sonraki âyetlerde, ikinci olarak inen âyetlerde hemen Peygamber Efendimiz'eİndi. Ondan sonraki âyetlerde, ikinci olarak inen âyetlerde hemen Peygamber Efendimiz'e ve ona tâbi olan mü'minlere gece namazı emrolundu. ve ona tâbi olan mü'minlere gece namazı emrolundu. Gece namazı emredildi, tavsiye edildi. Onlar da o gece namazına öyle bir sıkı sarıldılar,Gece namazı emredildi, tavsiye edildi. Onlar da o gece namazına öyle bir sıkı sarıldılar, öyle geceleri ibadet edip Kur'an okuyup namaz kılar oldular kiöyle geceleri ibadet edip Kur'an okuyup namaz kılar oldular ki ondan sonra âyet-i kerîmeler indi de "Bazen seyahatte olursunuz,ondan sonra âyet-i kerîmeler indi de "Bazen seyahatte olursunuz, bazen ticaret için yola çıkmış olursunuz, bazen hasta olanlarınız olur,bazen ticaret için yola çıkmış olursunuz, bazen hasta olanlarınız olur, biraz hafifletin." diye âyet indi. biraz hafifletin." diye âyet indi. Gece ibadetine o kadar sıkı sarıldılar. Gece ibadetine o kadar sıkı sarıldılar.

Geceleyin kılınan namazın çok kıymeti var, muhterem kardeşlerim! Geceleyin kılınan namazın çok kıymeti var, muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Rek'atâni mine'lleyli hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ.Rek'atâni mine'lleyli hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. "Geceleyin kılınan iki rekât namaz var ya bu iki rekât namaz, dünyadan da "Geceleyin kılınan iki rekât namaz var ya bu iki rekât namaz, dünyadan da dünyanın içindeki her şeyden de daha sevaplıdır." dünyanın içindeki her şeyden de daha sevaplıdır."

Muhterem kardeşlerim! Tasavvufta edeb maallah diye bir şey vardır,Muhterem kardeşlerim!

Tasavvufta edeb maallah diye bir şey vardır,
Allah'a karşı kulluk edebi. Edeb maallah'ı bilmiyor. Allah'a karşı kulluk edebi. Edeb maallah'ı bilmiyor.

"Hadi gel bakalım, şimdi camiden çıkınca seni alacağım valinin yanına götüreceğim." desen; "Hadi gel bakalım, şimdi camiden çıkınca seni alacağım valinin yanına götüreceğim." desen;

"Aman hocam, dur, pabuçlarım iyi değil, elbisem ütüsüz, paçalarım kirli. "Aman hocam, dur, pabuçlarım iyi değil, elbisem ütüsüz, paçalarım kirli. İş elbisesi giymişim. Üstüm pek müsait değil.İş elbisesi giymişim. Üstüm pek müsait değil. Müsaade et bir eve uğrayalım da bayramlıkları giyeyim, güzel elbiseleri giyeyim." derMüsaade et bir eve uğrayalım da bayramlıkları giyeyim, güzel elbiseleri giyeyim." der insan, değil mi? insan, değil mi?

Sonra böyle bir yüksek zâtın veyahut daha yüksek bir zâtın yanına gittiği zamanSonra böyle bir yüksek zâtın veyahut daha yüksek bir zâtın yanına gittiği zaman sözüne dikkat eder: sözüne dikkat eder:

"Acaba şimdi konuşsam mı? Acaba şu sözü söylesem mi?" filan diye"Acaba şimdi konuşsam mı? Acaba şu sözü söylesem mi?" filan diye söyleyeceği sözü düşünür.söyleyeceği sözü düşünür. Edebe riayet eder, huzurda bulunmanın edebine riayet eder. Yüksek bir yere girdiği zaman. Edebe riayet eder, huzurda bulunmanın edebine riayet eder. Yüksek bir yere girdiği zaman.

Edeb maallah. "Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurundan olmanın edebi."Edeb maallah. "Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurundan olmanın edebi." Kulluk edebî. Bir çok kimse bunu bilmiyor. Kulluk edebini bilmiyor. Kulluk edebî. Bir çok kimse bunu bilmiyor. Kulluk edebini bilmiyor. Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleriyle yalnız, baş başa kalmanın edebini, usulünü hiç bilmiyor. Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleriyle yalnız, baş başa kalmanın edebini, usulünü hiç bilmiyor. Âdâbı muaşeretini hiç bilmiyor. Yalnız kalmaktan bucak bucak kaçıyor. Âdâbı muaşeretini hiç bilmiyor. Yalnız kalmaktan bucak bucak kaçıyor.

Ya sen müslüman değil misin? Ne sefalar, ne şerefler var, ne zevkler var.Ya sen müslüman değil misin?

Ne sefalar, ne şerefler var, ne zevkler var.
Rabbinle baş başa kal biraz. Bilmiyor Rabbiyle baş başa kalmanın nasıl olacağını, Rabbinle baş başa kal biraz. Bilmiyor Rabbiyle baş başa kalmanın nasıl olacağını, nasıl vaktini geçirmesi gerektiğini, Rabbine ne demesi gerektiğini,nasıl vaktini geçirmesi gerektiğini, Rabbine ne demesi gerektiğini, nasıl yalvarması gerektiğini bilmiyor. nasıl yalvarması gerektiğini bilmiyor.

Onun için ezan okununcaya kadar camiye girmiyor, dışarıda duruyor. Onun için ezan okununcaya kadar camiye girmiyor, dışarıda duruyor. Koltuklarda oturuyor, oradaki banklarda oturuyor, camiye gelmiyor. Neden? Koltuklarda oturuyor, oradaki banklarda oturuyor, camiye gelmiyor.

Neden?

Camiye girdiği zaman namaz vakti gelinceye kadar zamanı nasıl geçireceğini bilmiyor da ondan. Camiye girdiği zaman namaz vakti gelinceye kadar zamanı nasıl geçireceğini bilmiyor da ondan. Bilmiyor. Halbuki içeride sevap var: Zikretse sevap var, Kur'an okusa sevap var, Bilmiyor. Halbuki içeride sevap var: Zikretse sevap var, Kur'an okusa sevap var, dua etse hem muradına erer hem sevap kazanır. dua etse hem muradına erer hem sevap kazanır. Yana yakıla dua etse. Ne dua edecek, onu da bilmiyor. Yana yakıla dua etse. Ne dua edecek, onu da bilmiyor. Her şeyi edebilirsin. Kendinin dünya âhiret mutluluğunu iste, kardeşlerine hayır iste, dua et.Her şeyi edebilirsin. Kendinin dünya âhiret mutluluğunu iste, kardeşlerine hayır iste, dua et. Konu komşudan hasta olanların şifası için dua et.Konu komşudan hasta olanların şifası için dua et. Şaşıranların doğru yola gelmesi için dua et. Şaşıranların doğru yola gelmesi için dua et. Ümmet-i Muhammed'in sıhhati selameti için dua et. Ümmet-i Muhammed'in sıhhati selameti için dua et.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki duaların en faziletlisi Allâhümme'rham ümmete Peygamber Efendimiz buyuruyor ki duaların en faziletlisi Allâhümme'rham ümmete Muhammeden rahmeten âmmeh demektir.Muhammeden rahmeten âmmeh demektir. "Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'e umumi bir rahmetle mağfiret eyle, rahmet eyle.""Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'e umumi bir rahmetle mağfiret eyle, rahmet eyle." Hepsine candan dua etmek. En kıymetli buymuş. Hepsine candan dua etmek. En kıymetli buymuş.

Şimdi bizim yüreğimiz sızlıyor. Bilmem Tacikistan'da olan hadiselerden. Şimdi bizim yüreğimiz sızlıyor. Bilmem Tacikistan'da olan hadiselerden. Azerbaycan'da olan hadiselerden. Bulgaristan'da olan hadiselerden. Azerbaycan'da olan hadiselerden. Bulgaristan'da olan hadiselerden. Batı Trakya'da olan hadiselerden.Batı Trakya'da olan hadiselerden. Dünyanın neresinde bir müslümana bir zarar gelse biz burada inim inim inliyoruz.Dünyanın neresinde bir müslümana bir zarar gelse biz burada inim inim inliyoruz. Gece uykumuzu kaybediyoruz. Dua edelim. Dua da bir silahtır.Gece uykumuzu kaybediyoruz.

Dua edelim. Dua da bir silahtır.
Dua mü'minin silahıdır ve duanın, dua edilen kimseye yanınızda yokken yapılanı en makbuldür Dua mü'minin silahıdır ve duanın, dua edilen kimseye yanınızda yokken yapılanı en makbuldür ve en süratle kabul olandır. ve en süratle kabul olandır.

Acaba hiç "Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! şu Batı Trakya'dakiAcaba hiç "Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! şu Batı Trakya'daki kardeşlerimi kurtar." diye ağladın mı?kardeşlerimi kurtar." diye ağladın mı? Dua ettin mi? Etmedin. Hiç "Şu Rusya'daki kardeşlerimi kurtar." diye dua ettin mi? Dua ettin mi?

Etmedin.

Hiç "Şu Rusya'daki kardeşlerimi kurtar." diye dua ettin mi?

Etmedin. Bak hıristiyanlar kendi kardeşlerini Rusların zulmünden kurtarmak için Etmedin.

Bak hıristiyanlar kendi kardeşlerini Rusların zulmünden kurtarmak için
uğraştılar, uğraştılar, uğraştılar. uğraştılar, uğraştılar, uğraştılar. Doğu Avrupa ülkelerini çatır çatır koparıyorlar, kurtarıyorlar.Doğu Avrupa ülkelerini çatır çatır koparıyorlar, kurtarıyorlar. Şimdi askerleri de azaltıyorlar. O azaltılmış askerler nereye gidecek biliyor musunuz? Şimdi askerleri de azaltıyorlar. O azaltılmış askerler nereye gidecek biliyor musunuz?

Müslümanların ülkelerine gidecek. Batı Trakya'da 350 bin, 360 bin Rus askeri Batı Avrupa'da,Müslümanların ülkelerine gidecek. Batı Trakya'da 350 bin, 360 bin Rus askeri Batı Avrupa'da, Almanya'da kalmayacak, dönecek. Almanya'da kalmayacak, dönecek.

Nereye dönecek? Müslüman ülkelere dönecek. Nereye dönecek?

Müslüman ülkelere dönecek.
Onun için insan hiçbir şey yapamasa dua eder. Onun için insan hiçbir şey yapamasa dua eder. İşte geceleyin insan Rabbi ile baş başa kalıyor. Gündüz gürültü var, gündüz geliş gidiş var,İşte geceleyin insan Rabbi ile baş başa kalıyor. Gündüz gürültü var, gündüz geliş gidiş var, gündüz konuşma var, gündüz meşgul etme var, gündüz rahatsız etme var.gündüz konuşma var, gündüz meşgul etme var, gündüz rahatsız etme var. Geceleyin sakin, herkes uykuya varıyor. Herkese bir gaflet çöküyor, ışıklar sönüyor. Geceleyin sakin, herkes uykuya varıyor. Herkese bir gaflet çöküyor, ışıklar sönüyor. Ama göğün kapıları açılıyor. Allahu Teâlâ hazretleri kullarına nida ediyor: Ama göğün kapıları açılıyor.

Allahu Teâlâ hazretleri kullarına nida ediyor:

"Yok mu benden bir şey isteyecek olan? Haydi istesin, vereceğim." "Yok mu benden bir şey isteyecek olan? Haydi istesin, vereceğim."

Herkes mışıl mışıl uykuda. Uyananlar kazanıyor, isteyenler kazanıyor. Herkes mışıl mışıl uykuda. Uyananlar kazanıyor, isteyenler kazanıyor.

"Yok mu affedilmek istenen? Affedeceğim. Yok mu benden bir talebi olan?"Yok mu affedilmek istenen? Affedeceğim. Yok mu benden bir talebi olan? İstediği şeyi bahşedeceğim. Haydi gelsin istesin." diye göğün kapılarının açıldığı, İstediği şeyi bahşedeceğim. Haydi gelsin istesin." diye göğün kapılarının açıldığı, Allahu Teâlâ hazretlerinin kullarına mânevî bir şekilde seslendiği, Allahu Teâlâ hazretlerinin kullarına mânevî bir şekilde seslendiği, nida ettiği gecede millet uyuyor. nida ettiği gecede millet uyuyor.

Peygamber Efendimiz ne diyor? Gecenin namazının, gündüzün namazından Peygamber Efendimiz ne diyor?

Gecenin namazının, gündüzün namazından
çok daha üstün olduğunu bak bu hadîs-i şerîfte bildiriyor.çok daha üstün olduğunu bak bu hadîs-i şerîfte bildiriyor. Biraz kendi başımıza, gözümüz kapalı Rabbimiz'e yönelmeyi,Biraz kendi başımıza, gözümüz kapalı Rabbimiz'e yönelmeyi, Rabbimiz'le baş başa kalmanın âdâbını öğrenelim.Rabbimiz'le baş başa kalmanın âdâbını öğrenelim. Gece kalkalım, seccademize oturalım, abdest alıp iki rekât, dört rekât,Gece kalkalım, seccademize oturalım, abdest alıp iki rekât, dört rekât, ne kadar kılacaksak namaz kılalım.ne kadar kılacaksak namaz kılalım. Elimizde tesbih, boynumuz bükük, gözümüz kapalı,Elimizde tesbih, boynumuz bükük, gözümüz kapalı, Allahu Teâlâ hazretlerinin bize bizden yakın olduğunu,Allahu Teâlâ hazretlerinin bize bizden yakın olduğunu, şah damarımızdan bize daha yakın olduğunu düşünelim.. şah damarımızdan bize daha yakın olduğunu düşünelim..

Va'lemû enna'llâhe yehûlü beyne-l mer'i ve kalbih. "Kişiyle kalbi arasında…" Va'lemû enna'llâhe yehûlü beyne-l mer'i ve kalbih. "Kişiyle kalbi arasında…"

Ve hüve meaküm eynemâ küntüm. "Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir." Ve hüve meaküm eynemâ küntüm. "Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir."

Ve nahnü akrabü ileyhi min habli'l-verîd . "Biz insana şahdamarından daha yakınız." Ve nahnü akrabü ileyhi min habli'l-verîd . "Biz insana şahdamarından daha yakınız."

O yakınlığın idraki içinde, "Yâ Rabbi! Biliyorum ki sen bana yakınsın ama sezemiyorum,O yakınlığın idraki içinde, "Yâ Rabbi! Biliyorum ki sen bana yakınsın ama sezemiyorum, göremiyorum." diyelim. göremiyorum." diyelim.

İşitemesem sözünü, göremesem özünü. Yüzünü görmekliğe canım veresim gelir. İşitemesem sözünü, göremesem özünü.

Yüzünü görmekliğe canım veresim gelir.

Yunus Emre ne güzel söylemiş. Böyle kendi şivesiyle, kendi tabiriyle… Yunus Emre ne güzel söylemiş. Böyle kendi şivesiyle, kendi tabiriyle…

"Sesini duyuyorum Yâ Rabbi, seni göremiyorum. Seni görmeye canımı vereceğim." diyor. "Sesini duyuyorum Yâ Rabbi, seni göremiyorum. Seni görmeye canımı vereceğim." diyor.

Şevke bak, aşka bak! Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni. Şevke bak, aşka bak!

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni.

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni. Seher vaktinin kıymetini biliyor. Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni.

Seher vaktinin kıymetini biliyor.

Seher vakti ne vakit? Gecenin son vakti. Âhirü'l-leyl. Sahur vakti. Seher vakti ne vakit?

Gecenin son vakti. Âhirü'l-leyl. Sahur vakti.
O vakitte kuşlar uyanır. Gece uyumayın bakın, dikkat edin, horozlar kalkar. O vakitte kuşlar uyanır. Gece uyumayın bakın, dikkat edin, horozlar kalkar.

İlk önce horozlar ötmeye başlar. İlk horoz ötmeye başlar, saat gibidir mübarekler. İlk önce horozlar ötmeye başlar. İlk horoz ötmeye başlar, saat gibidir mübarekler. Saat gibidir, hiç şaşmazlar. Sen onu saat gibi kullanabilirsin.Saat gibidir, hiç şaşmazlar. Sen onu saat gibi kullanabilirsin. Bir horoz al, ötmeye başladı mı "Teheccüdün vakti geldi.Bir horoz al, ötmeye başladı mı "Teheccüdün vakti geldi. Bizim horoz bizi ibadete çağırıyor." diyebilirsin. O kadar dakik. Bizim horoz bizi ibadete çağırıyor." diyebilirsin. O kadar dakik. Horozlar uyanır, kuşlar uyanır ötüşmeye başlarlar. İnsanlar gafil. Horozlar uyanır, kuşlar uyanır ötüşmeye başlarlar. İnsanlar gafil. Harıl harıl yatarlar, horul horul uyurlar. Sabah namazı bile kaçırılır.Harıl harıl yatarlar, horul horul uyurlar. Sabah namazı bile kaçırılır. Sabah namazını bile kaçırırlar. Neden? Şimdi yeni bir bela çıktı da ondan. Sabah namazını bile kaçırırlar.

Neden?

Şimdi yeni bir bela çıktı da ondan.
On ikiye, bire kadar televizyon var. Film var; yerli film var, yabancı film var, program var.On ikiye, bire kadar televizyon var. Film var; yerli film var, yabancı film var, program var. Bazen de işte bilmem açık oturum var, kapalı oturum var, derken bir yattı mı yatış o yatış.Bazen de işte bilmem açık oturum var, kapalı oturum var, derken bir yattı mı yatış o yatış. Ben şöyle öğleden önce çarşıyı pazarı dolaşıyorum da esnaf bile eskisi gibi Ben şöyle öğleden önce çarşıyı pazarı dolaşıyorum da esnaf bile eskisi gibi dükkanı açmıyor, geç açıyor. dükkanı açmıyor, geç açıyor. Eskiden; Sabah namazından sonra her sabah besmeleyle açılır dükkanımız. Eskiden;

Sabah namazından sonra her sabah besmeleyle açılır dükkanımız.

Falanca zât-ı muhteremdir pirimiz, üstadımız. diye her dükkanda bir levha olurdu.Falanca zât-ı muhteremdir pirimiz, üstadımız.

diye her dükkanda bir levha olurdu.
Her sabah besmeleyle açılan dükkanlara artık öğleye doğru ancak geliyor beyzadeler. Her sabah besmeleyle açılan dükkanlara artık öğleye doğru ancak geliyor beyzadeler.

Neden? "Gece program vardı hocam, senin haberin yok mu? Neden?

"Gece program vardı hocam, senin haberin yok mu?
İşte onu seyretti; uyudu, uyudu, uyudu, uyudu. Sabahın kaçına kadar… İşte onu seyretti; uyudu, uyudu, uyudu, uyudu. Sabahın kaçına kadar… Programlar değişti. Gecenin o vaktinde kalkmaya da kendimizi alıştıralım. Programlar değişti. Gecenin o vaktinde kalkmaya da kendimizi alıştıralım.

Bunun için ne yapmak lazım? Erken yatmak lazım.Bunun için ne yapmak lazım?

Erken yatmak lazım.
Tarih kitaplarından okuyoruz ki yatsı namazından sonra sahabe-i kirâm vakit harcamazlarmış.Tarih kitaplarından okuyoruz ki yatsı namazından sonra sahabe-i kirâm vakit harcamazlarmış. Hatta pabuçlarını aldıkları gibi birbirleriyle fazla konuşmadan dargın gibi birbirlerinden ayrılırlarmış. Hatta pabuçlarını aldıkları gibi birbirleriyle fazla konuşmadan dargın gibi birbirlerinden ayrılırlarmış.

Neden? "Gece ibadeti var hocam."Gece ibadet var. Neden?

"Gece ibadeti var hocam."Gece ibadet var.
Şimdi burada gevezelik edip de onu mu kaçırayım? Şimdi burada gevezelik edip de onu mu kaçırayım? Giderim hemen abdest alıp iki rekât namaz kılıp yatarım.Giderim hemen abdest alıp iki rekât namaz kılıp yatarım. Ondan sonra geceleyin o horozların öttüğü zamanda, o sahur vaktinde kalkarım. Ondan sonra geceleyin o horozların öttüğü zamanda, o sahur vaktinde kalkarım. Göğün kapıları açılmış; Rahman, kullarını ibadete davet ediyor.Göğün kapıları açılmış; Rahman, kullarını ibadete davet ediyor. Ben de kalkarım, ibadet ederim, tesbih çekerim. O fırsatı kaçırır mıyım?" Ben de kalkarım, ibadet ederim, tesbih çekerim. O fırsatı kaçırır mıyım?"

Arifler böyle yapıyor. Ama işte cahiller, bizler her şeyimizi değiştirdik, Batı'ya uydurduk. Arifler böyle yapıyor. Ama işte cahiller, bizler her şeyimizi değiştirdik, Batı'ya uydurduk. Yeni bir program başladı. Eskiden akşam ezanı okundu mu herkes evine gelirdi, biterdi.Yeni bir program başladı. Eskiden akşam ezanı okundu mu herkes evine gelirdi, biterdi. Dükkanlar daha önceden kapanırdı. Akşam ezanında herkes evine gelmiş olurdu. Dükkanlar daha önceden kapanırdı. Akşam ezanında herkes evine gelmiş olurdu.

"Hocam, şimdi akşam beş buçukta oluyor. Tavuk muyuz biz, kümese girer gibi"Hocam, şimdi akşam beş buçukta oluyor. Tavuk muyuz biz, kümese girer gibi çarçabuk beşte beş buçukta eve gireceğiz." çarçabuk beşte beş buçukta eve gireceğiz."

Oruçluysan ne olacak? Eskiden her şey ibadete göre ayarlıydı. Oruçluysan ne olacak?

Eskiden her şey ibadete göre ayarlıydı.
İftar sofrası olacak tabi. Onun için akşamleyin evde olunurdu. İftar sofrası olacak tabi. Onun için akşamleyin evde olunurdu. Hele biz akşamdan sonra biraz geç gelelim, büyüklerimizin kaşları çatılırdı.Hele biz akşamdan sonra biraz geç gelelim, büyüklerimizin kaşları çatılırdı. "Akşam ezanı okundu, sen dışarıda ne arıyorsun?" denilirdi. "Akşam ezanı okundu, sen dışarıda ne arıyorsun?" denilirdi.

"İşte baba, kırtasiyeye gittim, filanca kitabı hayli aradım da"İşte baba, kırtasiyeye gittim, filanca kitabı hayli aradım da bulamadım da oradan öbür tarafa gittim." bulamadım da oradan öbür tarafa gittim."

Ödümüz patlardı; akşam ezanından sonra eve gideceğiz, diye korkardık. Ödümüz patlardı; akşam ezanından sonra eve gideceğiz, diye korkardık. Şimdi bakıyorum küçük çocuklar tıfıl, zavallı yavrucuklar akşam karanlıktan sonraŞimdi bakıyorum küçük çocuklar tıfıl, zavallı yavrucuklar akşam karanlıktan sonra okul dağılıyor da eve öyle geliyorlar. okul dağılıyor da eve öyle geliyorlar. Programlar değişti, işler değişti. Aman akşam erken yatalım. Programlar değişti, işler değişti.

Aman akşam erken yatalım.
Seher vaktinde kalkalım; bu gece namazının hayrından, bereketinden istifade edelim.Seher vaktinde kalkalım; bu gece namazının hayrından, bereketinden istifade edelim. Çok hayır var, çok sevap var. "Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlı." Çok hayır var, çok sevap var. "Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlı."

Bir de bu hadîs-i şerîfte "gizli verilen sadakanın aşikâre verilen sadakadan Bir de bu hadîs-i şerîfte "gizli verilen sadakanın aşikâre verilen sadakadan çok daha fazla sevaplı olduğunu" öğrenmiş oluyoruz. çok daha fazla sevaplı olduğunu" öğrenmiş oluyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Hayır yaparken Allah'ın bilmesi yeter. Levhaya yazdırmak gerekmez. Muhterem kardeşlerim!

Hayır yaparken Allah'ın bilmesi yeter. Levhaya yazdırmak gerekmez.
Başkasının bilmesi şart değil. Hatta bilmemesi evlâ, bilmemesi daha iyi. Sessizce ver. Başkasının bilmesi şart değil. Hatta bilmemesi evlâ, bilmemesi daha iyi. Sessizce ver. Şöyle cebine koyuver. Avucuna sıkıştırıver. Musafaha yapıyormuş gibi. Şöyle cebine koyuver. Avucuna sıkıştırıver. Musafaha yapıyormuş gibi. Hemen alsın, cebine koysun. Kimse bilmesin. Göstermeden, belli etmeden sessizce ver. Hemen alsın, cebine koysun. Kimse bilmesin. Göstermeden, belli etmeden sessizce ver. Geceleyin ver, tenhada ver, gönder. İsmini söyleme. Bazen öyle yapılır. Geceleyin ver, tenhada ver, gönder. İsmini söyleme.

Bazen öyle yapılır.
Bakıyorsun hayırsever, bir fukaracığa bir şey göndermiş. Kim gönderdi? Bakıyorsun hayırsever, bir fukaracığa bir şey göndermiş.

Kim gönderdi?

"Mü'min kardeşlerimizden birisi" dersin, kâfi. "Bunu şu eve ver, isim söyleme." "Mü'min kardeşlerimizden birisi" dersin, kâfi. "Bunu şu eve ver, isim söyleme."

Ben eski kütüphaneleri karıştırıyorum, çok güzel bir eser yazmış bir alim. Allah Allah! Ben eski kütüphaneleri karıştırıyorum, çok güzel bir eser yazmış bir alim. Allah Allah! "Baş sayfasında herhalde müellifin adı vardır." diye, sayfaları çeviriyorum, müellif adını vermemiş: "Baş sayfasında herhalde müellifin adı vardır." diye, sayfaları çeviriyorum, müellif adını vermemiş:

"Bu fakîr-i pür taksîr, duacı kardeşiniz gördüm ki bu konuda bir kitap yazmak gerekliymiş,"Bu fakîr-i pür taksîr, duacı kardeşiniz gördüm ki bu konuda bir kitap yazmak gerekliymiş, şu kitabı yazdım." diyor. şu kitabı yazdım." diyor.

Mübarek, ismini söyle de dua edelim. Mübarek, ismini söyle de dua edelim. Allah bilsin, kâfi. İsmini söylememiş, ismini saklamış. Geçenlerde de söyledim.Allah bilsin, kâfi. İsmini söylememiş, ismini saklamış. Geçenlerde de söyledim. Adana'da Tarsus'ta birisi savaşa çıkmış. O zamanlar oralara gelmişler,Adana'da Tarsus'ta birisi savaşa çıkmış. O zamanlar oralara gelmişler, İmâm-ı Âzam zamanlarında filan oraları fethedilmiş.İmâm-ı Âzam zamanlarında filan oraları fethedilmiş. Orada savaşa gelmiş. Peçeli. Ya erkek peçe takar mı hocam, hoppala!Orada savaşa gelmiş. Peçeli.

Ya erkek peçe takar mı hocam, hoppala!
Neler duymaya başladık! Erkek peçe takar mı? "Nam olmasın, şöhret olmasın." diye Neler duymaya başladık! Erkek peçe takar mı? "Nam olmasın, şöhret olmasın." diye adam kendisini saklıyor da ondan. adam kendisini saklıyor da ondan. Peçe örtüyor ki "falanca kahraman" diye şöhretlenmesin, nefsi kabarmasın.Peçe örtüyor ki "falanca kahraman" diye şöhretlenmesin, nefsi kabarmasın. "Reklam olmasın. şöhret olmasın." diye. eş-Şuhretü âfetün demişler, "Şöhret afettir." "Reklam olmasın. şöhret olmasın." diye.

eş-Şuhretü âfetün demişler, "Şöhret afettir."

Neden? Herkes alkışlar, herkes sıraya girer, herkes seni metheder. Neden?

Herkes alkışlar, herkes sıraya girer, herkes seni metheder.
Senin de nefsin kabarır, kibirlenirsin ucuplanırsın, büyüklenirsin.Senin de nefsin kabarır, kibirlenirsin ucuplanırsın, büyüklenirsin. Allah da sevmez. Kibirli kulu sevmez. "Allah bilsin kâfi" demişler. Allah da sevmez. Kibirli kulu sevmez. "Allah bilsin kâfi" demişler.

İyilik yap denize at. Balık bilmese de Hâlık bilir. demişlerdir. İyiliğin gizli olmasına, İyilik yap denize at. Balık bilmese de Hâlık bilir.

demişlerdir. İyiliğin gizli olmasına,
hayrın hasenâtın gizli olmasına gayret etmeli.hayrın hasenâtın gizli olmasına gayret etmeli. Eğer gizli yapılırsa bir sevaplı iş gizli yapılırsa et-Tergîb ve't-Terhîb isimli hadis kitabındaEğer gizli yapılırsa bir sevaplı iş gizli yapılırsa et-Tergîb ve't-Terhîb isimli hadis kitabında Peygamber Efendimiz bildirmiş ki; "Allah o kişinin o iyiliğine bire bir vermez de bire on verir.Peygamber Efendimiz bildirmiş ki; "Allah o kişinin o iyiliğine bire bir vermez de bire on verir. Bire 70 verir. Bire 700 verir. Bire karşılık bazen 700'den de fazla verir. Bire 70 verir. Bire 700 verir. Bire karşılık bazen 700'den de fazla verir. Bazen de bigayri hisab çok fazla verir. Hesaba sığmayacak kadar verir." Bazen de bigayri hisab çok fazla verir. Hesaba sığmayacak kadar verir."

Bir iyiliğin karşılığı 10 olur, 70 olur, 700 olur, daha fazla olur. Gizli olursa… Bir iyiliğin karşılığı 10 olur, 70 olur, 700 olur, daha fazla olur. Gizli olursa… Aşikâre olursa yahut gizli yaptığı halde aşikâreye vurursa söylerse. Aşikâre olursa yahut gizli yaptığı halde aşikâreye vurursa söylerse. Mesela diyor ki "Hocam, bilirsiniz, malumunuz ya biz gece kalkarız, teheccüd namazı kılarız.Mesela diyor ki "Hocam, bilirsiniz, malumunuz ya biz gece kalkarız, teheccüd namazı kılarız. İşte dün akşam teheccüde kalkmıştım." filan. Sen şimdi aşikâreye vurdun.İşte dün akşam teheccüde kalkmıştım." filan.

Sen şimdi aşikâreye vurdun.
Allah'ın bildiği gece ibadetini başkasına da söyledin. Fazlası gider.Allah'ın bildiği gece ibadetini başkasına da söyledin. Fazlası gider. Aşikâre olanın sevabı az olduğundan fazlası gider. Bir kere daha söylersek o zaman riyaya giriyor.Aşikâre olanın sevabı az olduğundan fazlası gider. Bir kere daha söylersek o zaman riyaya giriyor. Bir yerde daha söyledi mi bütün sevabı silinir. O zaman günaha geçer. Bir yerde daha söyledi mi bütün sevabı silinir. O zaman günaha geçer.

Neden? "Riyâ ediyorsun sen, ibadetinle övünüyorsun, Neden?

"Riyâ ediyorsun sen, ibadetinle övünüyorsun,
galiba öylece menfaat sağlamak istiyorsun." diye o zaman günaha girer. galiba öylece menfaat sağlamak istiyorsun." diye o zaman günaha girer.

Onun için ibadetlerimizi Allah rızası için yapalım; gizli yapalım, belli etmeden yapalım. Onun için ibadetlerimizi Allah rızası için yapalım; gizli yapalım, belli etmeden yapalım.

Abdullah İbn Ömer radıyallahu anh çarşı pazarda bir alışveriş yapmış.Abdullah İbn Ömer radıyallahu anh çarşı pazarda bir alışveriş yapmış. Enteresan bir insan o. Onun hayatının bazı sahneleri rivayet edilmiş de dikkatimi çekiyor. Enteresan bir insan o. Onun hayatının bazı sahneleri rivayet edilmiş de dikkatimi çekiyor. Birkaç garip enteresan tarafını söyleyeyim. Birisine demiş ki; Birkaç garip enteresan tarafını söyleyeyim.

Birisine demiş ki;

"Kalk hadi, seninle çarşıya pazara gidelim, çarşıya çıkalım." "Kalk hadi, seninle çarşıya pazara gidelim, çarşıya çıkalım."

"Ya Abdallah, ey Ömer'in oğlu Abdullah, ben senin huyunu bilirim. "Ya Abdallah, ey Ömer'in oğlu Abdullah, ben senin huyunu bilirim. Çarşı pazar günahlı yer olduğu için şeytanlı yer olduğu için yalan yere yemin edilir,Çarşı pazar günahlı yer olduğu için şeytanlı yer olduğu için yalan yere yemin edilir, insanlar aldatılır, tartıda ölçüde hileler olur, diye sen çarşıyı pazarı sevmezsin.insanlar aldatılır, tartıda ölçüde hileler olur, diye sen çarşıyı pazarı sevmezsin. Niye gitmek istiyorsun, bir anlat bakalım, maksadın ne, arkasındaki niyetin ne?" diyeNiye gitmek istiyorsun, bir anlat bakalım, maksadın ne, arkasındaki niyetin ne?" diye soruyor arkadaşı da bu diyor ki; soruyor arkadaşı da bu diyor ki;

"Yahu, insan çoktur, selam veririz, sevap kazanırız." "Yahu, insan çoktur, selam veririz, sevap kazanırız."

Çarşıya es-selâmü aleyküm demeye gidiyor. Enteresan bir insan. Çarşıya es-selâmü aleyküm demeye gidiyor. Enteresan bir insan. Bir keresinde hacda devesinden inmiş, tekrar binmiş.Bir keresinde hacda devesinden inmiş, tekrar binmiş. Tabi herkes "Bu sahabedir, Hz. Ömer'in oğludur, bilgilidir, bir bildiği vardır." diyeTabi herkes "Bu sahabedir, Hz. Ömer'in oğludur, bilgilidir, bir bildiği vardır." diye her işine dikkat ediyorlar. her işine dikkat ediyorlar. Kendisinden İslâm'ı öğrenmek istiyorlar, kapmak istiyorlar. Kendisinden İslâm'ı öğrenmek istiyorlar, kapmak istiyorlar.

Diyorlar ki; "Ya Abdallah, ya Ömer'in oğlu, ne diye burada devenden indin? Diyorlar ki;

"Ya Abdallah, ya Ömer'in oğlu, ne diye burada devenden indin?
Sonra hiçbir şey yapmadan niye tekrar bindin?" "Bilmem" diyor.Sonra hiçbir şey yapmadan niye tekrar bindin?"

"Bilmem" diyor.
"Resûlullah tam burada böyle yaptı da ondan yapıyorum." Resûlullah'a uymadaki titizliğine bak."Resûlullah tam burada böyle yaptı da ondan yapıyorum." Resûlullah'a uymadaki titizliğine bak. Anlamını bilse bile bilmese bile mânasından haberdar olsa da hikmetini kavramış olsa da Anlamını bilse bile bilmese bile mânasından haberdar olsa da hikmetini kavramış olsa da olmasa da Resûlullah'ın yaptığının aynını yapıyor. olmasa da Resûlullah'ın yaptığının aynını yapıyor. Bir enteresan tarafı da bu. Bir başka enteresan hâli şöyle:Bir enteresan tarafı da bu.

Bir başka enteresan hâli şöyle:
Çarşıda alışveriş yapmış, bayağı da pazarlık yapmış.Çarşıda alışveriş yapmış, bayağı da pazarlık yapmış. O pazarlığı uzaktan gözleyen bir kimse de biraz ayıplamış: O pazarlığı uzaktan gözleyen bir kimse de biraz ayıplamış:

"Bu koca Hz. Ömer'in oğlu. Sahabeden, mübarek bir insan. "Bu koca Hz. Ömer'in oğlu. Sahabeden, mübarek bir insan. Küçük bir rakamdan dolayı pazarlıkta bu kadar sıkıştırmayı niye yaptı?" demiş, takip etmiş. Küçük bir rakamdan dolayı pazarlıkta bu kadar sıkıştırmayı niye yaptı?" demiş, takip etmiş. Bir ara sokağa girmiş, bir adamın yanına yanaşmış, hemen ayrılmış.Bir ara sokağa girmiş, bir adamın yanına yanaşmış, hemen ayrılmış. O adamın yanına gidiyor; "Bu Hz. Ömer'in oğlu senin yanına geldi de ne yaptı?" diyor. O adamın yanına gidiyor; "Bu Hz. Ömer'in oğlu senin yanına geldi de ne yaptı?" diyor. "Sessizce hayır verdi, sadaka verdi." Öbür tarafta üç kuruş için pazarlık etmiş. "Sessizce hayır verdi, sadaka verdi."

Öbür tarafta üç kuruş için pazarlık etmiş.
Pazarlık sünnet olabilir. Bu tarafta çok fazla miktarda hayır yapmış. Pazarlık sünnet olabilir. Bu tarafta çok fazla miktarda hayır yapmış. O büyükler her yaptıkları şeyi Allah rızası için onu düşünerek yapıyorlar.O büyükler her yaptıkları şeyi Allah rızası için onu düşünerek yapıyorlar. Allah şefaatlerine erdirsin. Muhterem kardeşlerim! Allah şefaatlerine erdirsin.

Muhterem kardeşlerim!

Demek ki hayırlarımızı gizli yaparsak sevabımız çok olur. Göstermezsek saklarsak iyi olur.Demek ki hayırlarımızı gizli yaparsak sevabımız çok olur. Göstermezsek saklarsak iyi olur. Oruç tuttuysan orucunu belli etme. Hacca gittiysen "hacıyım" diye laf eyleme.Oruç tuttuysan orucunu belli etme. Hacca gittiysen "hacıyım" diye laf eyleme. Zekat verdiysen daha başka şeyler yaptıysan mümkün olduğu kadar mütevazı ol. Zekat verdiysen daha başka şeyler yaptıysan mümkün olduğu kadar mütevazı ol.

İbadetinle övünme, başkasına göstermeye çalışma. Burada tabi bir şeyi söylemek lazım. İbadetinle övünme, başkasına göstermeye çalışma. Burada tabi bir şeyi söylemek lazım. Farz ibadetlerin aşikâre yapılması emredilmiştir: Farz ibadetlerin aşikâre yapılması emredilmiştir:

"Beni hiç kimse görmesin, mütevazı olayım, namazı evimde kılayım!" "Beni hiç kimse görmesin, mütevazı olayım, namazı evimde kılayım!"

Yok, o kadar da uzun boylu değil. O kadar da uzun değil. Farz ibadetler aşikâre yapılacak.Yok, o kadar da uzun boylu değil. O kadar da uzun değil. Farz ibadetler aşikâre yapılacak. Herkes görecek, bilecek ve herkese örnek olacak.Herkes görecek, bilecek ve herkese örnek olacak. Otobüste giderken bile namazı kılacaksın. Şoföre söyleyeceksin, kenarda ineceksin, kılacaksın.Otobüste giderken bile namazı kılacaksın. Şoföre söyleyeceksin, kenarda ineceksin, kılacaksın. Ötekiler de kılar. Arkana gelirler, on beş kişi cemaat olurlar. Ötekiler de kılar. Arkana gelirler, on beş kişi cemaat olurlar. Onların da kılmasına vesile olmuş olursun. Zekâtı da verebilirsin. Onların da kılmasına vesile olmuş olursun. Zekâtı da verebilirsin. Diğer farz ibadetleri de aşikâre yapabilirsin. Nafileleri, sevap kazanmak için fazlalıktanDiğer farz ibadetleri de aşikâre yapabilirsin. Nafileleri, sevap kazanmak için fazlalıktan yapılanları saklamak uygun olur. yapılanları saklamak uygun olur.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım. Mevzumuzu, dersimizi kapatalım. Mevzular hep değişiyor ama… Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım. Mevzumuzu, dersimizi kapatalım. Mevzular hep değişiyor ama…

Fe inne fi'l-cenneti mietü derecetin. Mâ beyne küllü dereceteyni kemâ beyne's-semâi ve'l-ard. Fe inne fi'l-cenneti mietü derecetin. Mâ beyne küllü dereceteyni kemâ beyne's-semâi ve'l-ard. Ve'l firdevsü a'le'l-cenneti ve evsetuhâ ve fevka zâlike arşü'r-rahmâni ve minhâ tüfeccerü enhârü'l-cenneti. Ve'l firdevsü a'le'l-cenneti ve evsetuhâ ve fevka zâlike arşü'r-rahmâni ve minhâ tüfeccerü enhârü'l-cenneti. Fe izâ seeltümu'llâhe fe-selûhü'l-firdevs.. Fe izâ seeltümu'llâhe fe-selûhü'l-firdevs..

Bir iki tane atladım, bu hadîs-i şerifi seçtim. Bir iki tane atladım, bu hadîs-i şerifi seçtim. Ağzınızın tadı tatlı olsun, yemeğin üstüne tatlı ikram ettikleri gibi… Cennetle ilgili. Ağzınızın tadı tatlı olsun, yemeğin üstüne tatlı ikram ettikleri gibi… Cennetle ilgili.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisinde buyuruyor ki;

"Cennette 100 derece, kademe vardır. Her bir derecenin arası yer ile gök arası kadardır. "Cennette 100 derece, kademe vardır. Her bir derecenin arası yer ile gök arası kadardır. -Cennette her derecenin arası, bizim buradaki yer yüzüyle gök arası kadardır.--Cennette her derecenin arası, bizim buradaki yer yüzüyle gök arası kadardır.- Firdevs, cennetü'l-Firdevs, bu derecelerin en yükseğidir, en üstünüdür. Firdevs, cennetü'l-Firdevs, bu derecelerin en yükseğidir, en üstünüdür. Firdevs, cennetin en üst tarafıdır." Minhâ tüfeccerü enhârü'l-cenneti erbaa. Firdevs, cennetin en üst tarafıdır."

Minhâ tüfeccerü enhârü'l-cenneti erbaa.

Cennetin Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilmiş olan o dört mübarek ırmağı var ya, oradan çıkar, Cennetin Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilmiş olan o dört mübarek ırmağı var ya, oradan çıkar, Firdevs'ten çıkar. Hani Fetih sûresinden evvelki sûrede, Firdevs'ten çıkar. Hani Fetih sûresinden evvelki sûrede, Muhammed sûresinde bildiriliyor ya, cennetin içindeki ırmaklar işte o dört ırmak,Muhammed sûresinde bildiriliyor ya, cennetin içindeki ırmaklar işte o dört ırmak, kaynak gibi Firdevs-i Âlâ'dır. kaynak gibi Firdevs-i Âlâ'dır. Firdevs-i Âlâ'dan çıkar, şırıl şırıl akar, aşağılara doğru, öteki cennetlere doğru,Firdevs-i Âlâ'dan çıkar, şırıl şırıl akar, aşağılara doğru, öteki cennetlere doğru, cennet ehli de o ırmaklardan doya doya nûş ederler. cennet ehli de o ırmaklardan doya doya nûş ederler. Allah hepimize nasip eylesin. Ve min fevkahâ yekûnü'l-arş. Allah hepimize nasip eylesin.

Ve min fevkahâ yekûnü'l-arş.
"Firdevs-i Âlâ'nın da üstünde Arş-ı Âlâ vardır." Arş-ı Rahmân vardır, Arş-ı Âlâ vardır."Firdevs-i Âlâ'nın da üstünde Arş-ı Âlâ vardır."

Arş-ı Rahmân vardır, Arş-ı Âlâ vardır.
Firdevs-i Âlâ'nında üstünde, cennetin en güzel, en yüksek yeri Firdevs-i Âlâ'dır.Firdevs-i Âlâ'nında üstünde, cennetin en güzel, en yüksek yeri Firdevs-i Âlâ'dır. Onun da üstünde Arş-ı Rahmân vardır. Allahu Teâlâ Hazretlerinin Arş'ı vardır. Onun da üstünde Arş-ı Rahmân vardır. Allahu Teâlâ Hazretlerinin Arş'ı vardır.

Fe izâ seeltümu'llâhe fe-selûhü'l-Firdevs. Fe izâ seeltümu'llâhe fe-selûhü'l-Firdevs. "Allah'tan istediğiniz zaman Firdevs-i Âlâ'yı isteyin." diyor, Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor."Allah'tan istediğiniz zaman Firdevs-i Âlâ'yı isteyin." diyor, Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor. Bizi sevdiğinden, bize şefkatinden, bize yol göstermek için Bizi sevdiğinden, bize şefkatinden, bize yol göstermek için "Allah'tan istediğiniz zaman en güzeli olduğundan, en yükseği olduğundan orayı isteyin." diyor. "Allah'tan istediğiniz zaman en güzeli olduğundan, en yükseği olduğundan orayı isteyin." diyor.

Neden? Muhterem kardeşlerim! Allah isteyene istediğini verecek. Neden?

Muhterem kardeşlerim!

Allah isteyene istediğini verecek.
İstemesini bilirse istemek nasip olmuşsa… İstemesini bilirse istemek nasip olmuşsa… "Ne mutlu ki istemek nasip olmuşsa ne mutlu ki verecek" demektir. "Ne mutlu ki istemek nasip olmuşsa ne mutlu ki verecek" demektir.

Onun için siz de Allah'tan isterseniz dua edeceğiniz zaman Firdevs-i Âlâ'yı isteyin. Onun için siz de Allah'tan isterseniz dua edeceğiniz zaman Firdevs-i Âlâ'yı isteyin. Çok alim bir kimse bana diyor ki… Kâbe'de buluştuk da orada bizi bir alimin sofrasına davet ettiler,Çok alim bir kimse bana diyor ki… Kâbe'de buluştuk da orada bizi bir alimin sofrasına davet ettiler, beraberce gittik.beraberce gittik. Sofra duası yapıldı. Ben duanın sonunda Firdevs-i Âlâ'yı istedim: Sofra duası yapıldı. Ben duanın sonunda Firdevs-i Âlâ'yı istedim:

"Yâ Rabbi, sen bizi Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eyle." dedim. "Yâ Rabbi, sen bizi Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eyle." dedim.

İsteyen yüzümüz kara ama istemek serbest. Firdevs-i Âlâ'yı istedim. İsteyen yüzümüz kara ama istemek serbest. Firdevs-i Âlâ'yı istedim. Oradan öteki alim kardeşimiz, ağabeyimiz; "Yahu hocam, cennete girsem en azına da razıyım, Oradan öteki alim kardeşimiz, ağabeyimiz; "Yahu hocam, cennete girsem en azına da razıyım, en aşağısana da razıyım." dedi. en aşağısana da razıyım." dedi. Ben dedim ki, "Resûlullah öyle tavsiye ettiğinden yapıyorum. Ben dedim ki, "Resûlullah öyle tavsiye ettiğinden yapıyorum. Layık olduğumdan değil de Resûlullah Efendimiz öyle tavsiye etmiş." Layık olduğumdan değil de Resûlullah Efendimiz öyle tavsiye etmiş."

Elbette cennetin içinde bir kamçı boyu kadar yer bile dünyadan Elbette cennetin içinde bir kamçı boyu kadar yer bile dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlı.ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlı. Cennetin kokusu 500 yıllık mesafeden 1000 yıllık mesafeden duyulur.Cennetin kokusu 500 yıllık mesafeden 1000 yıllık mesafeden duyulur. Kokusu etrafa saçılan öyle mübarek bir yer. Bakımına doyum olmayan bir yer. Kokusu etrafa saçılan öyle mübarek bir yer. Bakımına doyum olmayan bir yer. İnsan oraya girdi mi küçücük bir yeri olsa -eskiden herhalde kamçıyla filan İnsan oraya girdi mi küçücük bir yeri olsa -eskiden herhalde kamçıyla filan ölçüyorlardı bir kamçı boyu iki kamçı boyu. ölçüyorlardı bir kamçı boyu iki kamçı boyu. Hani böyle metreyi devirip devirip ölçmek gibi galiba- bir kamçı boyu gibi yer dünyadan da Hani böyle metreyi devirip devirip ölçmek gibi galiba- bir kamçı boyu gibi yer dünyadan da dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlıdır." diyor Peygamber Efendimiz. dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlıdır." diyor Peygamber Efendimiz.

Biliyoruz haddimizi. Biliyoruz yüzümüzün karasını, elimizin boşluğunu ama neyleyelim ki Biliyoruz haddimizi. Biliyoruz yüzümüzün karasını, elimizin boşluğunu ama neyleyelim ki Resûlullah Efendimiz; "İsterseniz Firdevs-i Âlâ'yı isteyin." diye tavsiye etmiş.Resûlullah Efendimiz; "İsterseniz Firdevs-i Âlâ'yı isteyin." diye tavsiye etmiş. Biz de onu istiyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eylesin.Biz de onu istiyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eylesin. Resûlullah Efendimiz'e komşu eylesin. Resûlullah Efendimiz'e komşu eylesin.

Fâtiha-i şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2