Namaz Vakitleri

10 Rebîü'l-Âhir 1446
13 Ekim 2024
İmsak
05:41
Güneş
07:05
Öğle
12:56
İkindi
16:02
Akşam
18:36
Yatsı
19:55
Detaylı Arama

Allah Ancak Müttakîlerin Amelini Kabul Eder

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Ramazan 1421 / 24.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

İbadette İhlasın Önemi, Kalb-i Selim, Allah Senin İçine En Büyük Alemi Sığdırmış, Allah Katında Hak Din | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah Ancak Müttakîlerin Amelini Kabul Eder

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Ramazan 1421 / 24.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

İbadette İhlasın Önemi, Kalb-i Selim, Allah Senin İçine En Büyük Alemi Sığdırmış, Allah Katında Hak Din | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

İhlâsla yapılmamış ibadeti Allah kabul etmez.İhlâsla yapılmamış ibadeti Allah kabul etmez. Kur'ân-ı Kerîm'de; "Âdem aleyhisselâm'ın iki oğlu kurban kestiler. Kur'ân-ı Kerîm'de; "Âdem aleyhisselâm'ın iki oğlu kurban kestiler. Birisininki kabul oldu, ötekisininki kabul olmadı." buyuruluyor. Birisininki kabul oldu, ötekisininki kabul olmadı." buyuruluyor.

Neden? İnnemâ yetekabbelu'llâhu mine'l-müttakîn. Neden?

İnnemâ yetekabbelu'llâhu mine'l-müttakîn.
"Allah ancak müttakîlerin [amelini] kabul eder." Ötekisi? "Allah ancak müttakîlerin [amelini] kabul eder."

Ötekisi?

"Benim kurbanım sayılmaz, istemiyorum." "Benim kurbanım sayılmaz, istemiyorum."

Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ velâkin yenâluhü't-takvâ minküm. Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ velâkin yenâluhü't-takvâ minküm.

Kestiğiniz hayvanların, kurbanlıkların etleri Allah'a mı gidecek? Kanları, etleri ne oluyor? Kestiğiniz hayvanların, kurbanlıkların etleri Allah'a mı gidecek? Kanları, etleri ne oluyor?

İnsanlara, fakirlere dağıtacaksın; aşı pişirecekler tencerede, İnsanlara, fakirlere dağıtacaksın; aşı pişirecekler tencerede, çoluk çocuk toplanacaklar, şapırdata şapırdata muhabbetli yiyecekler.çoluk çocuk toplanacaklar, şapırdata şapırdata muhabbetli yiyecekler. Faydası [insana...] Kurbandan Allah'a ne gidiyor? Faydası [insana...]

Kurbandan Allah'a ne gidiyor?

Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ. Kurbanlıkların etleri, kanları Allah'a gitmiyor.Len yenâla'llâhu luhûmühâ ve lâ dimâühâ. Kurbanlıkların etleri, kanları Allah'a gitmiyor. Velâkin yenâluhü't-takvâ minküm. Velâkin yenâluhü't-takvâ minküm. Sizin duygularınız, takvânız, müttakî bir insan olarak saygı ile sevgi ileSizin duygularınız, takvânız, müttakî bir insan olarak saygı ile sevgi ile Allah'a yapmış olduğunuz o bağış, sunuş, o sunak, o kurban,Allah'a yapmış olduğunuz o bağış, sunuş, o sunak, o kurban, o duygunuzu Allah kabul ediyor.o duygunuzu Allah kabul ediyor. Yeri göğü yaratan, insi cinni yaratan Allah... Yeri göğü yaratan, insi cinni yaratan Allah... Gıdaya ihtiyacı yok, gıdayı yaratmış. Hiçbir şeye ihtiyacı yok. Gıdaya ihtiyacı yok, gıdayı yaratmış. Hiçbir şeye ihtiyacı yok.

İnna'llâhe hüve'r-razzâku zü'l-kuvveti'l-metîn. Herkesin de rızkını veriyor. İnna'llâhe hüve'r-razzâku zü'l-kuvveti'l-metîn. Herkesin de rızkını veriyor.

Herkesin rızkını verirken biz Cenâb-ı Hakk'a bir şey mi verebiliriz? Ne yapacağız? Herkesin rızkını verirken biz Cenâb-ı Hakk'a bir şey mi verebiliriz? Ne yapacağız?

Bu sözü söyleyince Farsça bir şiir aklıma geldi, o şiiri de söyleyeyim. Bu sözü söyleyince Farsça bir şiir aklıma geldi, o şiiri de söyleyeyim. Şair Farsça bir dörtlük yazmış, diyor ki; Şair Farsça bir dörtlük yazmış, diyor ki;

"Yâ Rabbi! Ben ümidimi senin dergâhına tuttum. Senden ümit ediyorum. "Yâ Rabbi! Ben ümidimi senin dergâhına tuttum. Senden ümit ediyorum. Verirsen sen vereceksin. Fayda gelecekse senden gelecek. Verirsen sen vereceksin. Fayda gelecekse senden gelecek. Ben sana dayanmışım. Güvencem, dayanağım sensin yâ Rabbi! Ben sana dayanmışım. Güvencem, dayanağım sensin yâ Rabbi! Senin dergâhına geldim, istemeye geldim. Senin dergâhına geldim, istemeye geldim.

Tabii gelinen bir yere hediyesiz gelinmez yâ Rabbi! Tabii gelinen bir yere hediyesiz gelinmez yâ Rabbi! Senin dergâh-ı vâlâna, dergâh-ı ulûhiyyetine ben de geldim ama ne getirdim? Senin dergâh-ı vâlâna, dergâh-ı ulûhiyyetine ben de geldim ama ne getirdim?

Dört şey getirdim ki sende yok yâ Rabbi!" Dört şey getirdim ki sende yok yâ Rabbi!"

Âçîz âver der ki dergâh-ı tû nist. "Senin dergâhında olmayan dört şey getirdim:" Âçîz âver der ki dergâh-ı tû nist. "Senin dergâhında olmayan dört şey getirdim:"

"Yokluk, hiçlik, özür, günah." "Yokluk, hiçlik, özür, günah."

Başka bizim malımız yok, bizim getireceğimiz başka bir şey yok. Başka bizim malımız yok, bizim getireceğimiz başka bir şey yok.

Özürle, yoklukla giderse o zaman Allah seviyor. Özürle, yoklukla giderse o zaman Allah seviyor.

Yevme lâ yenfeu mâlun ve lâ benûn illâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm. Yevme lâ yenfeu mâlun ve lâ benûn illâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm.

Dünyada insan nereden değer, itibar ve şeref kazanıyor, sayılıyor, seviliyor? Dünyada insan nereden değer, itibar ve şeref kazanıyor, sayılıyor, seviliyor?

Malı varsa, sarayı varsa, köyler emrindeyse, ağaysa, zenginse; maldan dolayı... Malı varsa, sarayı varsa, köyler emrindeyse, ağaysa, zenginse; maldan dolayı... "Çok zengin adam ya..." deyince, "Çok zengin adam ya..." deyince, "Öyle mi; dur ceketimi ilikleyeyim, gelince ayağa kalkayım.""Öyle mi; dur ceketimi ilikleyeyim, gelince ayağa kalkayım." Herkes saygı gösteriyor; maldan dolayı. Bir de çoluk çocuk, etrafı kalabalık... Herkes saygı gösteriyor; maldan dolayı. Bir de çoluk çocuk, etrafı kalabalık... "Yalnız bir adam değil o, onun adamları vardır, etrafı çok kalabalıktır..." "Yalnız bir adam değil o, onun adamları vardır, etrafı çok kalabalıktır..."

Dünyada bunlar kıymetli ama Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında bunlar fayda vermiyor. Dünyada bunlar kıymetli ama Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında bunlar fayda vermiyor.

Yevme. "O günde." Lâ yenfeu. "Fayda vermiyor." Mâlun ve lâ benûn.Yevme. "O günde." Lâ yenfeu. "Fayda vermiyor." Mâlun ve lâ benûn. "Dünyadaki mal mülk, çoluk çocuğu, kavmi kabilesi, akrabası, aşireti..." "Dünyadaki mal mülk, çoluk çocuğu, kavmi kabilesi, akrabası, aşireti..."

Adam aşiretin reisi, silahlı kalaşnikoflu şu kadar fedaisi var. Onların da faydası yok. Adam aşiretin reisi, silahlı kalaşnikoflu şu kadar fedaisi var. Onların da faydası yok. Yani paranın, aşiretin faydası yok. İllâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm. Yani paranın, aşiretin faydası yok.

İllâ men eta'llâhe bi-kalbin selîm.

Ne fayda verecek? Ancak Allahu Teâlâ hazretlerine selim bir gönülle gelebilmişse Ne fayda verecek?

Ancak Allahu Teâlâ hazretlerine selim bir gönülle gelebilmişse
o fayda verecek. o fayda verecek.

Selim gönül ne demek? Selim kalp, kalb-i selîm, selim ne demek? Selim gönül ne demek? Selim kalp, kalb-i selîm, selim ne demek?

"Selâmette olan" demek. Selâmette olan kalp ne demek? "Selâmette olan" demek.

Selâmette olan kalp ne demek?

Yani arızası, kusuru, hastalığı yok, onların hepsinden selâmette. Yani arızası, kusuru, hastalığı yok, onların hepsinden selâmette.

Bu kalbi ben ne yapayım ya? Hasta bu kalp ya! Ne yapayım ben bu kalbi? Bu kalbi ben ne yapayım ya? Hasta bu kalp ya! Ne yapayım ben bu kalbi?

Ciğerciye gidiyorsun, ciğer alıyorsun, tutuyorsun; "Çevir bakalım; bu bayat, bunu istemem." Ciğerciye gidiyorsun, ciğer alıyorsun, tutuyorsun; "Çevir bakalım; bu bayat, bunu istemem." Ötekisini alıyorsun; "Bu taşlı ciğer ya! Ben bu taşlı ciğeri ne yapayım? İstemem!" atıyorsun. Ötekisini alıyorsun; "Bu taşlı ciğer ya! Ben bu taşlı ciğeri ne yapayım? İstemem!" atıyorsun.

Kalp hastaysa, mikropluysa, hasta kalpse, kararmışsa... Ciğere bakıyor, alıyor; Kalp hastaysa, mikropluysa, hasta kalpse, kararmışsa... Ciğere bakıyor, alıyor; "Aman aman! Bunun rengi bozulmuş. Ya ben bunu ne yapayım?"Aman aman! Bunun rengi bozulmuş. Ya ben bunu ne yapayım? Sen bunu satma ya! Belediye zabıtası gelirse bundan sana ceza yazar. Sen bunu satma ya! Belediye zabıtası gelirse bundan sana ceza yazar. Bu bayat ya! Bunun rengi kaçmış. Bozuşmuş, kokuyor.Bu bayat ya! Bunun rengi kaçmış. Bozuşmuş, kokuyor. At bunu..." Kalp hastaysa, kararmışsa, rengi bozulmuşsa Allah sevmez.At bunu..."

Kalp hastaysa, kararmışsa, rengi bozulmuşsa Allah sevmez.
Katılaşmışsa, taşlaşmışsa hiç sevmez. Bağrı taş, hiç laf anlamıyor, acımıyor; hiç sevmez. Katılaşmışsa, taşlaşmışsa hiç sevmez. Bağrı taş, hiç laf anlamıyor, acımıyor; hiç sevmez.

Oraya nasıl kalple gidecek? Oraya nasıl kalple gidecek?

Selîm, yani selâmette, arızasız, kusursuz, kalite kontrolden geçmiş, fabrikada imal edilmiş, Selîm, yani selâmette, arızasız, kusursuz, kalite kontrolden geçmiş, fabrikada imal edilmiş, her şeyini muayene etmişler, "arızasız, temiz mal" diye ayırmışlar;her şeyini muayene etmişler, "arızasız, temiz mal" diye ayırmışlar; "Ambalaj yapılsın, satılsın, bu temiz..." Kalb-i selîm istiyor. "Ambalaj yapılsın, satılsın, bu temiz..." Kalb-i selîm istiyor.

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler, Yevme lâ yenfeu'da kalb-i selîm isterler. Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler,

Yevme lâ yenfeu'da kalb-i selîm isterler.

Allah, "Senin gönlün nasıl; temiz mi, değil mi?" diye ona bakacak. Allah, "Senin gönlün nasıl; temiz mi, değil mi?" diye ona bakacak.

Nerede bizim gönlümüz? Kalp yani, iç âlemi. İçin temiz mi, değil mi? Nerede bizim gönlümüz?

Kalp yani, iç âlemi.

İçin temiz mi, değil mi?

Cebimize elimizi sokup cüzdanımızı çıkarttığımız gibi gönlümüzü çıkartmak mümkün olsa daCebimize elimizi sokup cüzdanımızı çıkarttığımız gibi gönlümüzü çıkartmak mümkün olsa da çıkartsak, baksak ki içi temiz mi, değil mi? çıkartsak, baksak ki içi temiz mi, değil mi?

Ama çıkmıyor ki mübarek. Nerede olduğunu da bilmiyoruz. Ama çıkmıyor ki mübarek. Nerede olduğunu da bilmiyoruz. İçeride olduğunu biliyoruz ama içerisi çok geniş. Nasıl sığmış benim içim dışıma, İçeride olduğunu biliyoruz ama içerisi çok geniş.

Nasıl sığmış benim içim dışıma,

Baktıkça hayret ediyorum. Dünyalar dar geliyor bakışıma, Baktıkça hayret ediyorum.

Dünyalar dar geliyor bakışıma,

İçimi seyrediyorum. Bir âlem... İçimi seyrediyorum.

Bir âlem...

Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu. Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu.

Hz. Ali Efendimiz böyle buyurmuş diye rivayet ediliyor. Hz. Ali Efendimiz böyle buyurmuş diye rivayet ediliyor.

Sen kendini küçük bir adam sanıyorsun değil mi? 1.80, 1.70, 1.65 boyunda;Sen kendini küçük bir adam sanıyorsun değil mi? 1.80, 1.70, 1.65 boyunda; 60 kilo, 70 kilo, 80 kilo küçük bir varlık sanıyorsun değil mi? 60 kilo, 70 kilo, 80 kilo küçük bir varlık sanıyorsun değil mi? Yani küçük bir maddî varlık sanıyorsun kendini, öyle sanıyorsun değil mi? Yani küçük bir maddî varlık sanıyorsun kendini, öyle sanıyorsun değil mi?

Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün. "Kendini küçük bir cirm sanıyorsun..." Ve tez'umu enneke cirmün sağîrün. "Kendini küçük bir cirm sanıyorsun..." Ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu. "Senin içine Allah en büyük âlemi sığdırmış." Ve fîke'n-teve'l-âlemü'l-ekberu. "Senin içine Allah en büyük âlemi sığdırmış."

Nasıl oluyor bu? Küçücük bir varlığın içine en büyük âlemi sığdırmak nasıl oluyor? Nasıl oluyor bu? Küçücük bir varlığın içine en büyük âlemi sığdırmak nasıl oluyor?

Cenâb-ı Hakk'ın işi; her zaman yapıyor. Atom nedir? Cenâb-ı Hakk'ın işi; her zaman yapıyor.

Atom nedir?

Gözün bile göremeyeceği, -Elektronik mikroskoplarla şimdi görüyorlar mı, göremiyorlar mı?-Gözün bile göremeyeceği, -Elektronik mikroskoplarla şimdi görüyorlar mı, göremiyorlar mı?- o kadar küçük bir şey.o kadar küçük bir şey. Ama Cenâb-ı Hak onun içine öyle bir kuvvet sıkıştırmış, sokmuş kiAma Cenâb-ı Hak onun içine öyle bir kuvvet sıkıştırmış, sokmuş ki onu kenarından açtırıverdin mi bir patladı mı atom bombası oluyor. onu kenarından açtırıverdin mi bir patladı mı atom bombası oluyor. Küçücük bir zerrenin patlamasından Hiroşima gitti, Nagazaki gitti. Küçücük bir zerrenin patlamasından Hiroşima gitti, Nagazaki gitti.

Küçücük bir zerreye Cenâb-ı Hak o kuvveti tıkıştırmış, sığdırmış, zaptetmiş, orada duruyor. Küçücük bir zerreye Cenâb-ı Hak o kuvveti tıkıştırmış, sığdırmış, zaptetmiş, orada duruyor.

İnsanoğlu da atom gibi bir acayip mahluktur. İnsanoğlu da atom gibi bir acayip mahluktur. Dış vücudunun içine en büyük âlemi Cenâb-ı Hak sığdırmış.Dış vücudunun içine en büyük âlemi Cenâb-ı Hak sığdırmış. Pencereden veya anahtar deliğinden Pencereden veya anahtar deliğinden -şurası pencere ise pencere anahtar deliği ise anahtar deliği--şurası pencere ise pencere anahtar deliği ise anahtar deliği- oradan dışarıya bir bakıyorsun ki fezalar, semalar, uçsuz bucaksız bir iç âlem ki tarifi mümkün değil.oradan dışarıya bir bakıyorsun ki fezalar, semalar, uçsuz bucaksız bir iç âlem ki tarifi mümkün değil. Mâzi var, şimdiki zaman var, istikbal var, temenniler var, arzular var, istekler var, Mâzi var, şimdiki zaman var, istikbal var, temenniler var, arzular var, istekler var, çeşit çeşit varlıklar var, hayaller var... çeşit çeşit varlıklar var, hayaller var... Gözünü kapattığın zaman şu insanın gönül hazinesinin içinde neler var, neler var... Gözünü kapattığın zaman şu insanın gönül hazinesinin içinde neler var, neler var...

Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellemPeygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuşlar ki; Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuşlar ki;

"Sen Allah'ın yanında ne mertebedesin, ne durumdasın? Allah'ın yanında senin durumun nedir?"Sen Allah'ın yanında ne mertebedesin, ne durumdasın? Allah'ın yanında senin durumun nedir? Onu merak ediyorsan; sen kendinin Allah'ı nasıl düşündüğünü,Onu merak ediyorsan; sen kendinin Allah'ı nasıl düşündüğünü, Allah'ın senin yanında nasıl olduğuna bak, o ölçü oradan anlaşılır." Allah'ın senin yanında nasıl olduğuna bak, o ölçü oradan anlaşılır."

Buradan açıklama yoluyla ilerlersek; yani sen Allah'ı seversen Allah da seni seviyor. Buradan açıklama yoluyla ilerlersek; yani sen Allah'ı seversen Allah da seni seviyor. Sen Allah'a, Allah'ın emirlerine, Kur'ân-ı Kerîm'ine değer veriyorsan Allah da seni değerli kılıyor.Sen Allah'a, Allah'ın emirlerine, Kur'ân-ı Kerîm'ine değer veriyorsan Allah da seni değerli kılıyor. Sen Allah'ın mahlukâtına şefkat ediyorsan Allah da sana rahmet ediyor.Sen Allah'ın mahlukâtına şefkat ediyorsan Allah da sana rahmet ediyor. Yani mükâfat hareketin cinsine göre, sendeki duruma göre... Yani mükâfat hareketin cinsine göre, sendeki duruma göre... Onun için, insanın kendisini kuvvetli bir şekilde gözaltında tutması lazım. Onun için, insanın kendisini kuvvetli bir şekilde gözaltında tutması lazım.

Benim aklım ne tarafta? Ben Cenâb-ı Hakk'ın yolunu ne kadar seviyorum? Benim aklım ne tarafta? Ben Cenâb-ı Hakk'ın yolunu ne kadar seviyorum? Dinini ne kadar seviyorum? Emirlerini ne kadar seviyorum? Zikrini ne kadar seviyorum? Dinini ne kadar seviyorum? Emirlerini ne kadar seviyorum? Zikrini ne kadar seviyorum?

Ona dikkat etmesi lazım. Sevgi beslemeyen sevgi görmez. Ona dikkat etmesi lazım.

Sevgi beslemeyen sevgi görmez.
Sevginin yine menbaı Allahu Teâlâ hazretleri, Sevginin yine menbaı Allahu Teâlâ hazretleri, her şey olduğu gibi sevgi de Allah'tan geliyor.her şey olduğu gibi sevgi de Allah'tan geliyor. Ama o sevginin gelmesi için kulun da sevilecek işler yapması gerekiyor. Ama o sevginin gelmesi için kulun da sevilecek işler yapması gerekiyor.

Allah'ın en sevdiği iş zikretmek, zikir. Onun için büyüklerimiz bizi zikre çalıştırıyorlar ki; Allah'ın en sevdiği iş zikretmek, zikir. Onun için büyüklerimiz bizi zikre çalıştırıyorlar ki; "Zikre çalışın, zikri çok yapın." diye, çok zikri emir buyuruyorlar ki "Zikre çalışın, zikri çok yapın." diye, çok zikri emir buyuruyorlar ki o zikirden Allah bizi sevsin de gönlümüze muhabbet hâsıl olsun,o zikirden Allah bizi sevsin de gönlümüze muhabbet hâsıl olsun, aşkullah muhabbetullah hâsıl olsun, Allah'ın âşık-ı sâdık kulu olabilelim. aşkullah muhabbetullah hâsıl olsun, Allah'ın âşık-ı sâdık kulu olabilelim.

Zikir yapılmadan, çok yapılmadan, gönlünde her şeyi bastıracak kadar ağırlıkta yapılmadan Zikir yapılmadan, çok yapılmadan, gönlünde her şeyi bastıracak kadar ağırlıkta yapılmadan maksûda erilmiyor. maksûda erilmiyor. Anlaşılan o... Her şeyi silecek kadar çok yapılacak, kuvvetli yapılacak ki Anlaşılan o... Her şeyi silecek kadar çok yapılacak, kuvvetli yapılacak ki mâsiva dediğimiz başka şeyler, yani bizi Allah'tan alıkoyan, oyalayan,mâsiva dediğimiz başka şeyler, yani bizi Allah'tan alıkoyan, oyalayan, kalbimizdeki başka önemli gördüğümüz şeyler silinsin. kalbimizdeki başka önemli gördüğümüz şeyler silinsin.

Zikrin de en güzel zamanı -her zaman yapılır da- seher vakitleri... Zikrin de en güzel zamanı -her zaman yapılır da- seher vakitleri... Yani şu vakitler, sahur yemeği yenilen vakitler, Yani şu vakitler, sahur yemeği yenilen vakitler, imsak kesilmezden bir saat, iki saat önceki zamanlar... imsak kesilmezden bir saat, iki saat önceki zamanlar... Onun için bu vakitlerde uyanık olursa insanın uyanık olması, zikir yapabilirse zikretmesi,Onun için bu vakitlerde uyanık olursa insanın uyanık olması, zikir yapabilirse zikretmesi, namaz kılması, Kur'an okuması, estağfirullah demesi en kısa, güzel yol. namaz kılması, Kur'an okuması, estağfirullah demesi en kısa, güzel yol.

Dağlar ile taşlar ile, Çağırayım Mevlam seni. Seherlerde kuşlar ile, Dağlar ile taşlar ile,

Çağırayım Mevlam seni.

Seherlerde kuşlar ile,

Çağırayım Mevlam seni. Hadîs-i kudsîde geçiyor, sahih hadîs-i şerîfte ki; Çağırayım Mevlam seni.

Hadîs-i kudsîde geçiyor, sahih hadîs-i şerîfte ki;

Ene inde zanne abdî bî. "Ben kulumun bana karşı bilgisi, kanaatine göreyim. Ene inde zanne abdî bî. "Ben kulumun bana karşı bilgisi, kanaatine göreyim. Bana karşı sevgisine, davranışına göreyim." Bana karşı sevgisine, davranışına göreyim."

"Öyle davranırım, ona göre davranırım." mânasını seziyoruz. "Öyle davranırım, ona göre davranırım." mânasını seziyoruz.

Kul gafil iken Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği işleri yapmaya başlarsa,Kul gafil iken Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği işleri yapmaya başlarsa, Allah sevdiği zaman iş harekete geçiyor, sevdiği işleri yaptı diyeAllah sevdiği zaman iş harekete geçiyor, sevdiği işleri yaptı diye Allah sevmeye başladığı zaman işler düzelmeye başlıyor. Allah sevmeye başladığı zaman işler düzelmeye başlıyor.

Allah kimi sever? Bizim gibi yüzü karaları, pürhata ve günah âciz ve nâçizleri sever mi? Allah kimi sever?

Bizim gibi yüzü karaları, pürhata ve günah âciz ve nâçizleri sever mi?

Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme var: Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme var:

İnna'llâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mutetahhirîn. İnna'llâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mutetahhirîn.

"Allahu Teâlâ hazretleri tevbe edenleri sever." "Allahu Teâlâ hazretleri tevbe edenleri sever."

Tamam, biz günahkârız; tevbe ediyoruz. Elhamdülillah, tamam. Tamam, biz günahkârız; tevbe ediyoruz. Elhamdülillah, tamam. Demek ki bize de bir yol varmış. Bizim gibi yüzü karalara, günahkârlara da... Demek ki bize de bir yol varmış. Bizim gibi yüzü karalara, günahkârlara da...

Eski ümmetlerin -hadis kitaplarından, tefsir kitaplarından işitiyoruz ki-Eski ümmetlerin -hadis kitaplarından, tefsir kitaplarından işitiyoruz ki- içinden öyle insanlar yetişmiş; içinden öyle insanlar yetişmiş; 80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş!80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş! Leyletü'l-kadr münasebetiyle geçen hadîs-i şerîflerde okuduk. Leyletü'l-kadr münasebetiyle geçen hadîs-i şerîflerde okuduk. 80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş. Elbet Allah öyle kulları sever. 80 yıl bir göz yumup açıncaya kadar Cenâb-ı Hakk'a isyan etmemiş. Elbet Allah öyle kulları sever.

Ama hatasını anlayıp, tevbe edip dönen kulları da seviyor. Ama hatasını anlayıp, tevbe edip dönen kulları da seviyor. Maddeten mânen kendisini temizlemeye girişen kulları da seviyor. Maddeten mânen kendisini temizlemeye girişen kulları da seviyor.

Vallâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah mü'minlerin velisidir." Vallâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah mü'minlerin velisidir."

Ne kadar güzel, elhamdülillah... Allahu veliyyüllezîne âmenû. Ne kadar güzel, elhamdülillah...

Allahu veliyyüllezîne âmenû.
"Allah iman edenlerin velisidir." Yuhricuhum mine'z-zulümâti ile'n-nûr."Allah iman edenlerin velisidir." Yuhricuhum mine'z-zulümâti ile'n-nûr. "Onları karanlıklardan nura çıkartır." Ne güzel, elhamdülillah... "Onları karanlıklardan nura çıkartır."

Ne güzel, elhamdülillah...

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû.

Anadolu'da eskiden yaşamış bir edib, zarif, mutasavvıf şeyh bir kimse var. Anadolu'da eskiden yaşamış bir edib, zarif, mutasavvıf şeyh bir kimse var. Çok hoş kitaplar yazmış. Bu mânaları remizle, işaretle, misal ile, hikâyelerle anlatmış. Çok hoş kitaplar yazmış. Bu mânaları remizle, işaretle, misal ile, hikâyelerle anlatmış.

Bir dilenci bir sultanı sevebilir mi? Bir dilenci bir sultanı sevebilir mi?

Bir kenar mahallenin düşkün dilencisi saraydaki sultanı sevebilir mi? Bir kenar mahallenin düşkün dilencisi saraydaki sultanı sevebilir mi?

Ne haddine! Denklik yok ki... Nikâhta denklik lazım. Eş değil, denk değil... Ne haddine! Denklik yok ki... Nikâhta denklik lazım. Eş değil, denk değil... Sarayın yanına yanaştırmazlar. Sarayın yanına yanaştırmazlar.

Ama Cenâb-ı Hak şu âciz nâçiz kullarının kendisini sevmesini nasip ediyor. Ama Cenâb-ı Hak şu âciz nâçiz kullarının kendisini sevmesini nasip ediyor.

O kadar nâçiz, o kadar yüzü kara iken; O kadar nâçiz, o kadar yüzü kara iken; "Ne haddine! Sen benim adımı ne hakla anıyorsun?! Sen kim oluyorsun?!" demiyor. "Ne haddine! Sen benim adımı ne hakla anıyorsun?! Sen kim oluyorsun?!" demiyor. "Sen nasıl beni sevmek iddiasına kalkışabiliyorsun? Küstah! Haddini bilmez!" demiyor. "Sen nasıl beni sevmek iddiasına kalkışabiliyorsun? Küstah! Haddini bilmez!" demiyor.

Sübhanallah... Elhamdülillah... Sübhanallah... Elhamdülillah...

"Rabbimin sevdiği şeyler neler?" diye onları insanın liste halinde sıralaması lazım. "Rabbimin sevdiği şeyler neler?" diye onları insanın liste halinde sıralaması lazım. Ezberlemesi lazım. Çoluk çocuğuna ezberletmesi lazım! "Rabbim şunları şunları seviyor. Ezberlemesi lazım. Çoluk çocuğuna ezberletmesi lazım! "Rabbim şunları şunları seviyor. Kur'ân-ı Kerîm'de bildirmiş, işte âyetler..." diye... Mesela âyetlerden; Allah kimleri seviyor? Kur'ân-ı Kerîm'de bildirmiş, işte âyetler..." diye...

Mesela âyetlerden; Allah kimleri seviyor?

Vallâhu yuhibbu's-sâbirîn. Allah sabredenleri seviyormuş. Vallâhu yuhibbu's-sâbirîn. Allah sabredenleri seviyormuş.

O halde sabrı, sabretmeyi öğrenmeli. Neye sabredecek? O halde sabrı, sabretmeyi öğrenmeli.

Neye sabredecek?

Namaz kılmak zor, namaz kılmaya sabredecek. Oruç tutmak zor, oruç tutmaya sabredecek. Namaz kılmak zor, namaz kılmaya sabredecek. Oruç tutmak zor, oruç tutmaya sabredecek. Hacca gitmek zor, hacca gitmeye sabredecek. Hacca gitmek zor, hacca gitmeye sabredecek. Zikir yapmak zor, zikir yapmaya sabredecek.Zikir yapmak zor, zikir yapmaya sabredecek. Allah'ın emirlerini tutmak zor, günahlar kolay, zevkli; sevaplı işler zor, helal kazanmak zor, Allah'ın emirlerini tutmak zor, günahlar kolay, zevkli; sevaplı işler zor, helal kazanmak zor, haramdan [kazanmak] kolay... haramdan [kazanmak] kolay... 500 gram esrar satsa insan köşkler alır, çok zengin olur.500 gram esrar satsa insan köşkler alır, çok zengin olur. Ama doğru yolda sabredecek. Allah sabredenleri seviyor. Ama doğru yolda sabredecek. Allah sabredenleri seviyor. Allah şükredenleri seviyor. Nimetin nimet olduğunu bilecek, şükredecek. Allah şükredenleri seviyor. Nimetin nimet olduğunu bilecek, şükredecek.

Şu anda bir can korkumuz var mı? Bombalar patlıyor mu?Şu anda bir can korkumuz var mı? Bombalar patlıyor mu? Dışarıda düşmanlar var mı? Kapıya dayanmışlar mı? "Yok, rahatız, böyle bir şey yok.Dışarıda düşmanlar var mı? Kapıya dayanmışlar mı?

"Yok, rahatız, böyle bir şey yok.
Burası öyle bir ülke değil, harp edilen bir yer değil; rahatız." Burası öyle bir ülke değil, harp edilen bir yer değil; rahatız."

Çoluk çocuğumuzun bir sıkıntısı var mı? "Yok, rahatız elhamdülillah." Çoluk çocuğumuzun bir sıkıntısı var mı?

"Yok, rahatız elhamdülillah."

Bedeninden bir sıkıntın var mı? "Yok, elhamdülillah sağlıklıyım, turp gibiyim mâşaallah... Bedeninden bir sıkıntın var mı?

"Yok, elhamdülillah sağlıklıyım, turp gibiyim mâşaallah...
Gayet iyiyim, elhamdülillah..." Paran var mı? İstediğini alabiliyor musun? Gayet iyiyim, elhamdülillah..."

Paran var mı? İstediğini alabiliyor musun?

"Elhamdülillah... İstediğim şeyler çok büyük olmamak şartıyla, "Elhamdülillah... İstediğim şeyler çok büyük olmamak şartıyla, gözümü çok yüksek yerlere dikmemek şartıyla, çarşıya pazara gittim mi canım ne çekersegözümü çok yüksek yerlere dikmemek şartıyla, çarşıya pazara gittim mi canım ne çekerse cüzdanımı çıkartıp alabiliyorum. cüzdanımı çıkartıp alabiliyorum. Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!" Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!"

Allah'ın en sevdiği kullardan birisi çok hamdeden kullar. Allah'ın en sevdiği kullardan birisi çok hamdeden kullar. Çok hamdedene hammâd derler. Hammâd, "çok hamdedici" demek,Çok hamdedene hammâd derler. Hammâd, "çok hamdedici" demek, yani "hamdde çok faal olan" demek. yani "hamdde çok faal olan" demek.

Çok hamdetmek lazım. Çünkü hamdedilecek çok şey var... Çok hamdetmek lazım. Çünkü hamdedilecek çok şey var...

Buğday ekmeği varken tabii, pişmiş güzel bir ekmek bile hamdedilecek bir şey.Buğday ekmeği varken tabii, pişmiş güzel bir ekmek bile hamdedilecek bir şey. Elhamdülillah şuna bak, ne kadar güzel...Elhamdülillah şuna bak, ne kadar güzel... Şu üzüme bak, elhamdülillah, seçme, gayet iri, gayet tatlı... Elhamdülillah, ne kadar hoş... Şu üzüme bak, elhamdülillah, seçme, gayet iri, gayet tatlı... Elhamdülillah, ne kadar hoş... Şu çay sıcacık, elhamdülillah... Dışarıda çok soğuk vardır ama elhamdülillah burası sıcacık, Şu çay sıcacık, elhamdülillah... Dışarıda çok soğuk vardır ama elhamdülillah burası sıcacık, ne güzel oturmuşuz.ne güzel oturmuşuz. Elhamdülillah, oruç tutuyoruz, Cenâb-ı Hakk'ın ibadetini yapıyoruz, haramda günahta değiliz.Elhamdülillah, oruç tutuyoruz, Cenâb-ı Hakk'ın ibadetini yapıyoruz, haramda günahta değiliz. Şu anda iyi bir sebeple toplanmışız, elhamdülillah... Şu anda iyi bir sebeple toplanmışız, elhamdülillah...

Düşünüp nimeti anlamak lazım. Mânayı sezmek lazım. Farkı fark etmek lazım.Düşünüp nimeti anlamak lazım. Mânayı sezmek lazım. Farkı fark etmek lazım. Şükretmek lazım. Küçücük bir şey yaptığı zaman birisi tack diyorsun, tack så mycket, Şükretmek lazım.

Küçücük bir şey yaptığı zaman birisi tack diyorsun, tack så mycket,
"Çok teşekkür ederim." diyorsun. Küçücük bir şey yapıyor,"Çok teşekkür ederim." diyorsun. Küçücük bir şey yapıyor, "Çok teşekkür ederim." diyorsun. Cenâb-ı Hak çok büyük nimetler vermiş."Çok teşekkür ederim." diyorsun.

Cenâb-ı Hak çok büyük nimetler vermiş.
En büyük nimet İslâm nimeti, ondan daha büyük nimet olamaz. Çünkü; En büyük nimet İslâm nimeti, ondan daha büyük nimet olamaz. Çünkü;

İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. "Geçerli doğru din İslâm." İnne'd-dîne. İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. "Geçerli doğru din İslâm."

İnne'd-dîne.
"Hiç şüphe yok ki din." İnda'llâhi. "Allah'ın nazarında, Allah'ın huzurunda..." İslâm."Hiç şüphe yok ki din." İnda'llâhi. "Allah'ın nazarında, Allah'ın huzurunda..." İslâm. "İslâm dini..." Başka dini geçerli saymıyor. Budizmi sayıyor mu? Saymıyor. "İslâm dini..."

Başka dini geçerli saymıyor.

Budizmi sayıyor mu?

Saymıyor.

Konfüçyanizmi sayıyor mu? Saymıyor. Puta tapıyorlar çünkü... Konfüçyanizmi sayıyor mu?

Saymıyor. Puta tapıyorlar çünkü...

Japonların dinini seviyor mu? Hayır, güneşe tapıyorlar. Japonların dinini seviyor mu?

Hayır, güneşe tapıyorlar.

İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. Sevdiği, kabul ettiği, geçerli olan [din İslâm.] İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. Sevdiği, kabul ettiği, geçerli olan [din İslâm.]

Senin dedenden bir çanta kalsa, açsan bir de baksan ki çanta dolusu kâğıt para var ama Senin dedenden bir çanta kalsa, açsan bir de baksan ki çanta dolusu kâğıt para var ama tedavülden kalkmış; ne yapacaksın? tedavülden kalkmış; ne yapacaksın?

Çanta dolusu kâğıt para... Kaddafi "Paraları değiştiriyorum." diye bir ilan etmiş, Çanta dolusu kâğıt para...

Kaddafi "Paraları değiştiriyorum." diye bir ilan etmiş,
"Tedâvülden kaldırdım." demiş. "Tedâvülden kaldırdım." demiş. Milyoner adam bir gecede paraları geçersiz olunca sıfıra düşmüş. Milyoner adam bir gecede paraları geçersiz olunca sıfıra düşmüş. Geçersiz olunca kıymeti yok. Bilet alsan; geçen seneki, evvelki seneki bilet, Geçersiz olunca kıymeti yok.

Bilet alsan; geçen seneki, evvelki seneki bilet,
karıştırırken kullanmadığın bilet eline geçse, havayollarına gitsen, karıştırırken kullanmadığın bilet eline geçse, havayollarına gitsen, "Ben uçağa bineceğim desen." ne der? "Bunun hükmü geçmiş. Sen bu bileti yakmışsın,"Ben uçağa bineceğim desen." ne der?

"Bunun hükmü geçmiş. Sen bu bileti yakmışsın,
uçağa binmemişsin." der. uçağa binmemişsin." der.

En büyük nimet; sevdiği razı olduğu din üzere olmak, sevdiği yolda olmak; İslâm. En büyük nimet; sevdiği razı olduğu din üzere olmak, sevdiği yolda olmak; İslâm.

İslâm'ın hepsi bir nimet, yani koca bir âlem. İslâm'ın hepsi bir nimet, yani koca bir âlem. İslâm'a dâhil olduğu zaman insan, İslâm'a girdiği zaman ayrı bir âleme giriyor,İslâm'a dâhil olduğu zaman insan, İslâm'a girdiği zaman ayrı bir âleme giriyor, İslâm âlemine giriyor.İslâm âlemine giriyor. Koca bir âlem; her tarafı nimet, her şeyi nimet. Koca bir âlem; her tarafı nimet, her şeyi nimet.

Adam ayda uzay istasyonuna girmiş gibi... Dışarıda hayat imkânı yok.Adam ayda uzay istasyonuna girmiş gibi... Dışarıda hayat imkânı yok. İçeride her türlü yaşam [imkânı] var. Ayda İçeride her türlü yaşam [imkânı] var. Ayda çarşısı pazarıyla bir şehir kursalar ama camdan bir kubbenin içinde;çarşısı pazarıyla bir şehir kursalar ama camdan bir kubbenin içinde; dışarıdaki insan yaşaması mümkün değil, içeri girdiği zaman yaşıyor.dışarıdaki insan yaşaması mümkün değil, içeri girdiği zaman yaşıyor. Böyle bir şey düşünürse İslâm öyle... Böyle bir şey düşünürse İslâm öyle...

İslâm bir nimet değil, sayısız nimetlerin içinde olduğu bir âlem.İslâm bir nimet değil, sayısız nimetlerin içinde olduğu bir âlem. İslâm'a girince insan o âlemin içine giriyor. Müslüman onların hepsine birden hak kazanıyor... İslâm'a girince insan o âlemin içine giriyor. Müslüman onların hepsine birden hak kazanıyor...

Bir şirketten hisse aldığın zaman ne oluyor? Bir şirketten hisse aldığın zaman ne oluyor?

"O şirketin ne kadar malı mülkü varsa ben de hepsinin sahibiyim." diyorsun. "O şirketin ne kadar malı mülkü varsa ben de hepsinin sahibiyim." diyorsun. Falanca yerde tesisleri var, filanca yerde fabrikası var, filanca yerde şusu var, busu var; Falanca yerde tesisleri var, filanca yerde fabrikası var, filanca yerde şusu var, busu var; "Ben de orada ortağım." diyorsun, hepsi birden sahip oluyorsun. "Ben de orada ortağım." diyorsun, hepsi birden sahip oluyorsun.

Neden en büyük nimet İslâm? Çünkü hem dünyanın hem âhiretin nimetlerinin, Neden en büyük nimet İslâm?

Çünkü hem dünyanın hem âhiretin nimetlerinin,
saadetinin reçetesi, ilacı, çaresi... saadetinin reçetesi, ilacı, çaresi...

Her şey nimet. Kişi olarak, şahıs olarak sana Cenâb-ı Hakk'ın o nimeti... Her şey nimet. Kişi olarak, şahıs olarak sana Cenâb-ı Hakk'ın o nimeti... Başkasını da burada dünyaya getiriyor, iman nasip ediyor, o da öyle nimet oluyor. Başkasını da burada dünyaya getiriyor, iman nasip ediyor, o da öyle nimet oluyor.

Resûlullah Efendimiz'i rüyada görmüş, müslüman olmuş; Resûlullah Efendimiz'i rüyada görmüş, müslüman olmuş; ne şeref! Efendimiz davet etmiş, ne güzel... ne şeref! Efendimiz davet etmiş, ne güzel...

Abdulaziz Hocaefendi; "Bereketin hangi lokmada olduğu belli olmaz." demiş. Abdulaziz Hocaefendi; "Bereketin hangi lokmada olduğu belli olmaz." demiş. Hangi lokmada, hangi damlada... Şair demiş ki; Hangi lokmada, hangi damlada...

Şair demiş ki;

"Yâ Rab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç? "Yâ Rab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç?

Nedir bu ekmek, mal mülk çekişmesi, çatışması? "İnsanın ihtiyacı ki bir lokma nânedir." Nedir bu ekmek, mal mülk çekişmesi, çatışması?

"İnsanın ihtiyacı ki bir lokma nânedir."

Nedir bu kavga; işte bir lokma, bir dilim yiyince insan doyuyor. Nedir bu kavga; işte bir lokma, bir dilim yiyince insan doyuyor. Nedir bu insanların birbirleri ile gırtlaklarına sarılıp da birbirlerini asması,Nedir bu insanların birbirleri ile gırtlaklarına sarılıp da birbirlerini asması, kesmesi, öldürmesi, geçinememesi? kesmesi, öldürmesi, geçinememesi?

Fe-inne't-takvâ hayruz-zâd. Takvâ en iyi mal, en kıymetli çeyiz, en büyük servet! Fe-inne't-takvâ hayruz-zâd. Takvâ en iyi mal, en kıymetli çeyiz, en büyük servet!

"Bir takvâsı olsun" ne demek? "Bir takvâsı olsun" ne demek?

"Bir sarayı olsun, bir sandık da hazinesi olsun, yeter." der gibi bir şey. Daha ne istiyor? "Bir sarayı olsun, bir sandık da hazinesi olsun, yeter." der gibi bir şey. Daha ne istiyor?

Bir gözünü kapatmış, kalbinden bir murakabe yapmış, gözünü kapatmış, Bir gözünü kapatmış, kalbinden bir murakabe yapmış, gözünü kapatmış, rabıta yapmış ki kalbinde; rabıta yapmış ki kalbinde; "Bu adam paranın pulun esiri, kölesi, kulu." yazıyor. Allahu ekber! Kalkmış gitmiş... "Bu adam paranın pulun esiri, kölesi, kulu." yazıyor. Allahu ekber! Kalkmış gitmiş...

Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyete Ramadân. Mahabbet kelimesinin mim'i üstünlüdür.Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyete Ramadân.

Mahabbet kelimesinin mim'i üstünlüdür.
Muhabbet değil, mahabbettir. Ama biz niye muhabbet diyoruz? Muhabbet değil, mahabbettir. Ama biz niye muhabbet diyoruz?

Çünkü me harfi dudaktan çıkan bir harftir. Me harfi dudak harfidir. Çünkü me harfi dudaktan çıkan bir harftir. Me harfi dudak harfidir. Me harfini söylerken dudak harfini çıkartacağız diye, Me harfini söylerken dudak harfini çıkartacağız diye, dudağımız harekede dudak harekesine kayıyor.dudağımız harekede dudak harekesine kayıyor. Ötre de dudak harekesidir. Muhabbet oluyor.Ötre de dudak harekesidir. Muhabbet oluyor. Araplar'a göre doğru olmayan bir okunuş. Doğrusu mahabbet olacak. Araplar'a göre doğru olmayan bir okunuş. Doğrusu mahabbet olacak.

Hubb, hubbu resûl, hubbullahta da aynı mânaya. İkisi de "sevmek" demek. Hubb, hubbu resûl, hubbullahta da aynı mânaya. İkisi de "sevmek" demek. Birisi başına me gelen mastar, birisi me gelmeyen mastar.Birisi başına me gelen mastar, birisi me gelmeyen mastar. Başına me gelen mastara mastar-ı mîmi derler. Başına me gelen mastara mastar-ı mîmi derler.

Mahabbet, "hub" demek, ama başında mim olduğu için mastar-ı mîmi. Mahabbet, "hub" demek, ama başında mim olduğu için mastar-ı mîmi.

Marifet, "irfan" demek. İkisi aynı. Ama marifet mastar-ı mimi, başında mimli. Marifet, "irfan" demek. İkisi aynı. Ama marifet mastar-ı mimi, başında mimli. Bazen mastarlar Arapça'da böyle başına mim getirerek mastar şekli yapılıyor, mastar-ı mîmi diyorlar.Bazen mastarlar Arapça'da böyle başına mim getirerek mastar şekli yapılıyor, mastar-ı mîmi diyorlar. Tercümeyi ona göre yapmak lazım. Tercümeyi ona göre yapmak lazım.

Tabii "başında me olan her kelime ille mastar olacak" mânasına değil de,Tabii "başında me olan her kelime ille mastar olacak" mânasına değil de, başında me'li olan, usûle uygun mastarlar... başında me'li olan, usûle uygun mastarlar... Bir de usûle aykırı özel kalıplarda mastarlar var. Onu ancak Arap ne söylemişse onu dinlersin,Bir de usûle aykırı özel kalıplarda mastarlar var. Onu ancak Arap ne söylemişse onu dinlersin, onu öyle kurabilirsin; çünkü usûlü yok.onu öyle kurabilirsin; çünkü usûlü yok. Bir arap nasıl konuşursa öyledir. Ama bu mastar-ı mîmi usûle bağlı,Bir arap nasıl konuşursa öyledir. Ama bu mastar-ı mîmi usûle bağlı, fabrikasyon bir şeydir, şekli ölçüleri bellidir. fabrikasyon bir şeydir, şekli ölçüleri bellidir.

Mahabbet, meveddet, mârifet, meskenet... Meskenet, "miskinlik" demek. Mahabbet, meveddet, mârifet, meskenet... Meskenet, "miskinlik" demek.

Mesela ma'delet, o da "adalet" demek. Meşakkat. Meşveret, "şura" demek. Mahabbet... Mesela ma'delet, o da "adalet" demek. Meşakkat. Meşveret, "şura" demek.

Mahabbet...

Âtinâ tamâme mârifetike ve devâme mârifetike, tamâme mahabbetike ve devâme mahabbetike. Âtinâ tamâme mârifetike ve devâme mârifetike, tamâme mahabbetike ve devâme mahabbetike.

Ve'l-asr'ı okunurken durulacaksa, ve tevâsav'da durmaz, ve tevâsav bi'l-hakk. Ve'l-asr'ı okunurken durulacaksa, ve tevâsav'da durmaz, ve tevâsav bi'l-hakk. Hakk'da durulur. Çünkü ikisi takımdır, birbirine bağlıdır, bozulmaz. Hakk'da durulur. Çünkü ikisi takımdır, birbirine bağlıdır, bozulmaz. Ve tevâsav bi'l-hakk. Tevâsav'da durulmaz. Bi'l-hakk da ona bağlı, hakkı tavsiye etmek.Ve tevâsav bi'l-hakk. Tevâsav'da durulmaz. Bi'l-hakk da ona bağlı, hakkı tavsiye etmek. Yani birbirinin tamamlayıcısı oluyor. Durulacaksa durmak uygun olan yer hakk'da durmaktır. Yani birbirinin tamamlayıcısı oluyor. Durulacaksa durmak uygun olan yer hakk'da durmaktır.

İlle'llezîne âmenû ve amilü's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakki ve tevâsav bi's-sabri. İlle'llezîne âmenû ve amilü's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakki ve tevâsav bi's-sabri.

Yani durduğun zaman ve tevâsav'da durmak pek kurala uygun duruş olmuyor. Yani durduğun zaman ve tevâsav'da durmak pek kurala uygun duruş olmuyor.

Yanlış insanoğlunun işidir. İşimiz yanlışlık.Yanlış insanoğlunun işidir. İşimiz yanlışlık. Hepimizin baştan aşağı ömrümüz yanlışlıklarla dolu... Mesleğimiz yanlışlık... Hepimizin baştan aşağı ömrümüz yanlışlıklarla dolu... Mesleğimiz yanlışlık...

Şairin hoşuma giden bir sözü var: "Her dem hatadır kârımız." diyor. Şairin hoşuma giden bir sözü var: "Her dem hatadır kârımız." diyor.

Her dem, nefes yani, nefes almak... Her dem, her zaman hatadır kârımız. Her dem, nefes yani, nefes almak...

Her dem, her zaman hatadır kârımız.
Elimize geçen kâr hata. Kâr, "iş" mânasına da geliyor. İşimiz her zaman hata. Elimize geçen kâr hata. Kâr, "iş" mânasına da geliyor. İşimiz her zaman hata. Biz âciz, nâçiz, zalûm, cehûl yaratıklarız; işimiz bu...Biz âciz, nâçiz, zalûm, cehûl yaratıklarız; işimiz bu... Allah ıslah ederse ıslah oluruz; etmezse hata makinesi, cahillik makinesi, kusur makinesi, Allah ıslah ederse ıslah oluruz; etmezse hata makinesi, cahillik makinesi, kusur makinesi, isyan makinesi, günah makinesi... isyan makinesi, günah makinesi...

Elhamdülillah, Allah razı olsun. Ramazan orucuna niyet ettik.Elhamdülillah, Allah razı olsun.

Ramazan orucuna niyet ettik.
Allah kolaylaştırsın, güzelce tutmayı nasip etsin ve kabul etsin. Kabul etmezse çok fena... Allah kolaylaştırsın, güzelce tutmayı nasip etsin ve kabul etsin. Kabul etmezse çok fena...

Nice oruç tutan vardır ki akşama kârı aç ve susuz kalmak.Nice oruç tutan vardır ki akşama kârı aç ve susuz kalmak. Nice namaz kılan vardır ki sonunda eline geçen yorgunluk, uykusuzluk... Nice namaz kılan vardır ki sonunda eline geçen yorgunluk, uykusuzluk... Kalkmış namaz kılmış ama Allah kabul etmiyor. Kalkmış namaz kılmış ama Allah kabul etmiyor.

Allah niçin kabul etmez? Allah bir ibadeti neden kabul etmez? Allah niçin kabul etmez? Allah bir ibadeti neden kabul etmez?

Dilerse bunların hepini süpürüp kamyona yükleyip çöpe atmak lazım. Çünkü; Dilerse bunların hepini süpürüp kamyona yükleyip çöpe atmak lazım. Çünkü;

Padişah konmaz saraya, Hâne mâmur olmadan. Padişah konmaz saraya,

Hâne mâmur olmadan.

Ev temiz olmayınca padişah gelip de misafir olmaz. Ev temiz olmayınca padişah gelip de misafir olmaz. Cenâb-ı Hak bir gönle nazar etmez; pis, pasaklı, mikroplu, çöplü, kokulu, Cenâb-ı Hak bir gönle nazar etmez; pis, pasaklı, mikroplu, çöplü, kokulu, mezbele olursa nazar etmez. mezbele olursa nazar etmez. Temizlenecek. Zikirle temizlenecek, tevbe ile temizlenecek, nurlanacak, pırıl pırıl olacak.Temizlenecek. Zikirle temizlenecek, tevbe ile temizlenecek, nurlanacak, pırıl pırıl olacak. O zaman Cenâb-ı Hak tecelli edecek. Gönül âyinesi sûfi, O zaman Cenâb-ı Hak tecelli edecek.

Gönül âyinesi sûfi,

Eğer kılır isen sâfi, Açılır sana bir kapı, Ayân olur Cemâlullah. Eğer kılır isen sâfi,

Açılır sana bir kapı,

Ayân olur Cemâlullah.

Bir kapı açılır, Cemâlullah'ı görürsün, sâfi olursa... Temizlik şart. Bir kapı açılır, Cemâlullah'ı görürsün, sâfi olursa... Temizlik şart.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2