Namaz Vakitleri

9 Zilka'de 1445
17 Mayıs 2024
İmsak
03:51
Güneş
05:38
Öğle
13:05
İkindi
17:01
Akşam
20:23
Yatsı
22:02
Detaylı Arama

Allah Kanaatkârları Seviyor

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1421 / 30.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Elhamdülillahirabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhiElhamdülillahirabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî küllihîn. Ves-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne alâ külli hâlin ve fî küllihîn. Ves-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne ve eşrefi'l mürselîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihive eşrefi'l mürselîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihi ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Fe kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve âlihî sellem:

Fe kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve âlihî sellem:

İbne Âdem indeke mâ yekfîke ve ente tatlubu mâ yutğîke.İbne Âdem indeke mâ yekfîke ve ente tatlubu mâ yutğîke. İbne Âdem lâ bi-kalîlin takne'u ve lâ bi-kesîrin teşba'u.İbne Âdem lâ bi-kalîlin takne'u ve lâ bi-kesîrin teşba'u. İbne Âdem izâ esbahte muâfen fîcesedike âminen fî sirbike indeke kûtü yevmikeİbne Âdem izâ esbahte muâfen fîcesedike âminen fî sirbike indeke kûtü yevmike fe-ale'd-dünyâ el-'afâ.

fe-ale'd-dünyâ el-'afâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Abdullah b. Ömer radıyalahu anhuma'dan İbnü'n-Neccar, Abdullah b. Ömer radıyalahu anhuma'dan İbnü'n-Neccar, İbn Asâkir, Hatîbi Bağdâdî, Hulvânî ve sair kaynakların kaydettiği bu hadîs-i şerîfteİbn Asâkir, Hatîbi Bağdâdî, Hulvânî ve sair kaynakların kaydettiği bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bu kelimelerle şöyle buyurmuş;

Peygamber Efendimiz bu kelimelerle şöyle buyurmuş;

İbne Âdem. "Ey Âdemoğlu!"

Hepimizi Hz. Âdem'in evlatlarıyız, "ey insanlar" demek.

İbne Âdem. "Ey Âdemoğlu!"

Hepimizi Hz. Âdem'in evlatlarıyız, "ey insanlar" demek.

İbne Âdem indeke mâ yekfîke ve ente tatlubu mâ yutğîke. İbne Âdem indeke mâ yekfîke ve ente tatlubu mâ yutğîke. "Senin yanında sana yetecek kadar var, sen seni azdıracak kadarını istiyorsun."

"Senin yanında sana yetecek kadar var, sen seni azdıracak kadarını istiyorsun."

Paran var, evin var, barkın var, rızkın var, sen buna kanaat etmiyorsun; seni azdıracak,Paran var, evin var, barkın var, rızkın var, sen buna kanaat etmiyorsun; seni azdıracak, saptıracak, taşkınlaştıracak, günaha sevk edecek miktarı istiyorsun. saptıracak, taşkınlaştıracak, günaha sevk edecek miktarı istiyorsun. Ne lüzum var, kanaat etsene yanındakine! Fazlasını alacağım diye günaha niye sapıyorsun!

Ne lüzum var, kanaat etsene yanındakine! Fazlasını alacağım diye günaha niye sapıyorsun!

Birçok insan günahları, haramları, hortumlamaları ihtiyacından yapmıyor. Birçok insan günahları, haramları, hortumlamaları ihtiyacından yapmıyor. Ekseriyetle Türkiye'de hortumlamaları, görüyorsunuz en zengin insanlar yapıyor, Ekseriyetle Türkiye'de hortumlamaları, görüyorsunuz en zengin insanlar yapıyor, milyonerler, milyarderler. milyonerler, milyarderler. Yanında yetecek kadar var, utanmıyor, arlanmıyor şey yapıyor. Yanında yetecek kadar var, utanmıyor, arlanmıyor şey yapıyor. Hatta yiyeceği olmayan fukara sabrediyor, aç duruyor evinde, yine çalmıyor, çırpmıyor.Hatta yiyeceği olmayan fukara sabrediyor, aç duruyor evinde, yine çalmıyor, çırpmıyor. Ötekisinin her şeyi var ama çalıyor çırpıyor. İnsanoğlunun tabiatı bu.

Ötekisinin her şeyi var ama çalıyor çırpıyor. İnsanoğlunun tabiatı bu.

İbne Âdem lâ bi-kalîlin takne'u ve lâ bi-kesîrin teşba'u.İbne Âdem lâ bi-kalîlin takne'u ve lâ bi-kesîrin teşba'u. "Ey Âdemoğlu! Az bir şeye kanaat etmiyorsun, çoktan da doymuyorsun."

"Ey Âdemoğlu! Az bir şeye kanaat etmiyorsun, çoktan da doymuyorsun."

Aza kanaatin yok, çok verince de karnın amma geniş ha; yiyorsun, yiyorsun, yiyorsun...Aza kanaatin yok, çok verince de karnın amma geniş ha; yiyorsun, yiyorsun, yiyorsun... yine doymuyorsun!yine doymuyorsun! Ne biçim şey!

Evet, ekseriyetle böyle.
Ne biçim şey!

Evet, ekseriyetle böyle.
Yani Âdemoğlunun umumi, böyle İslâm'ı anlamış, haramı, helali bilen insanlar hariç,Yani Âdemoğlunun umumi, böyle İslâm'ı anlamış, haramı, helali bilen insanlar hariç, ekseriyetinin maalesef havası, hâli bu.

ekseriyetinin maalesef havası, hâli bu.

İbne Âdem izâ esbahte muâfen fî cesedike âminen fî sirbike indeke İbne Âdem izâ esbahte muâfen fî cesedike âminen fî sirbike indeke kûtü yevmike fe-ale'd-dünyâ el-'afâ.

kûtü yevmike fe-ale'd-dünyâ el-'afâ.

İbne Âdem. "Ey Âdemoğlu!" İzâ esbahte muâfen fî cesedike. İbne Âdem. "Ey Âdemoğlu!" İzâ esbahte muâfen fî cesedike. "Bedeninde bir hastalık yokken sabahladın mı, gündüze çıktın mı, yeni bir güne başladın mı.""Bedeninde bir hastalık yokken sabahladın mı, gündüze çıktın mı, yeni bir güne başladın mı." Âminen fî sirbike. "Kendi kendinde de bir emniyet var mı?"

Âminen fî sirbike. "Kendi kendinde de bir emniyet var mı?"

İçinde de emniyet duygusu var mı, nefsinde de emin misin, kendine şeyin var mı? İçinde de emniyet duygusu var mı, nefsinde de emin misin, kendine şeyin var mı? Rahat mısın, emin misin?

İndeke kûtü yevmike. "O günün de rızkı sende var mı?"
Rahat mısın, emin misin?

İndeke kûtü yevmike. "O günün de rızkı sende var mı?"
Fe-ale'd-dünyâ el-'afâ. "O zaman dünyaya karşı iffetli olsana, dünyaya karşı müstağni olsana!"

Fe-ale'd-dünyâ el-'afâ. "O zaman dünyaya karşı iffetli olsana, dünyaya karşı müstağni olsana!"

Bu var, bu var, bu var; vücudun sağlam, güvenilir bir durumdasın da, Bu var, bu var, bu var; vücudun sağlam, güvenilir bir durumdasın da, eh yanında o günlük yiyeceğin de var, ne oluyorun! eh yanında o günlük yiyeceğin de var, ne oluyorun! Ne bu telaş, ne bu hırs, ne bu hal!

Umumiyetle Âdemoğlunun durumu böyle.

Ne bu telaş, ne bu hırs, ne bu hal!

Umumiyetle Âdemoğlunun durumu böyle.

Allah kanaatkârları seviyor yani şükredenleri seviyor, elindekine kanaat edeni seviyor. Allah kanaatkârları seviyor yani şükredenleri seviyor, elindekine kanaat edeni seviyor. Elinde yetecek varken hırs ile başkasının elindekine atılanı sevmiyor,Elinde yetecek varken hırs ile başkasının elindekine atılanı sevmiyor, başkasınınkine göz dikeni sevmiyor. başkasınınkine göz dikeni sevmiyor. Tok gözlüleri seviyor, aç gözlüleri sevmiyor. Kanaatkârları seviyor, harisleri sevmiyor;Tok gözlüleri seviyor, aç gözlüleri sevmiyor. Kanaatkârları seviyor, harisleri sevmiyor; muhterisleri, hırslıları sevmiyor. muhterisleri, hırslıları sevmiyor. Onun için şöyle gözü tok, karnı tok, efendi, vakur kimseler olmamız lazım.Onun için şöyle gözü tok, karnı tok, efendi, vakur kimseler olmamız lazım. Halimize şükretmemiz lazım. Kendimizden aşağısındakine bakıp; Halimize şükretmemiz lazım. Kendimizden aşağısındakine bakıp; "Bak benim halim ondan iyi elhamdülillah!" dememiz lazım. "Bak benim halim ondan iyi elhamdülillah!" dememiz lazım. Kendimizden yukarıdakine bakıp da; "Vay be, nedir bu çektiğim!" dememek lazım.

Kendimizden yukarıdakine bakıp da; "Vay be, nedir bu çektiğim!" dememek lazım.

Millet Boğaziçi'nde Dolmabahçe Sarayı'nda yaşıyor, şu bizim halimize bak! Millet Boğaziçi'nde Dolmabahçe Sarayı'nda yaşıyor, şu bizim halimize bak! Şişli'de sekiz odalı apartmancıkta yaşıyoruz!

Daha ne istiyorsun!
Şişli'de sekiz odalı apartmancıkta yaşıyoruz!

Daha ne istiyorsun!
Şişli'nin en lüks apartmanında yaşıyorsun. Şişli'nin en lüks apartmanında yaşıyorsun. Tabii saraya bakarsan sarayın yanında o küçük geliyor.

Öyle şey olur mu?

Tabii saraya bakarsan sarayın yanında o küçük geliyor.

Öyle şey olur mu?

Yani biraz şöyle gözü tok olmak tarafını öğrenmeliyiz.

Yani biraz şöyle gözü tok olmak tarafını öğrenmeliyiz.

Şimdi hepimiz düşünelim; işlisi-işsizi, patronu-işçisi hepimiz düşünelim şu sırada. Şimdi hepimiz düşünelim; işlisi-işsizi, patronu-işçisi hepimiz düşünelim şu sırada. Elhamdülillah evimiz var, arabamız var, çoluk çocuğumuz var, karnımız tok, buzdolabımız var, Elhamdülillah evimiz var, arabamız var, çoluk çocuğumuz var, karnımız tok, buzdolabımız var, yiyeceğimiz var, içeceğimiz var. yiyeceğimiz var, içeceğimiz var. Dünyanın birçok yerinde bu bizim bulduklarımızı bulamayan nice nice nice fakir müslümanlar var.Dünyanın birçok yerinde bu bizim bulduklarımızı bulamayan nice nice nice fakir müslümanlar var. Nice nice mazlum, su bulamayan, içecek su bulamayan, çamurlu suları arayıpNice nice mazlum, su bulamayan, içecek su bulamayan, çamurlu suları arayıp -onu bulsa onu içecek, böyle kabı daldırıp daldırıp oradan testisini dolduruyor--onu bulsa onu içecek, böyle kabı daldırıp daldırıp oradan testisini dolduruyor- onu içmeye razı insanlar var, onu bile bulamayanlar var.

onu içmeye razı insanlar var, onu bile bulamayanlar var.

Üç gün burada [Brisbane] sıcak oldu, Üç gün burada [Brisbane] sıcak oldu, Afrika'nın sıcaklarında kuraklıktan, susuzluktan ölen insanları anlayın.Afrika'nın sıcaklarında kuraklıktan, susuzluktan ölen insanları anlayın. Bize yine burada arada yağmur yağıyor. Bize yine burada arada yağmur yağıyor. Bir de Afrika'da hiç yağmur yağmayıp otların kuruduğu, hayvanların öldüğü, Bir de Afrika'da hiç yağmur yağmayıp otların kuruduğu, hayvanların öldüğü, insanların bir deri bir kemik kaldığı, kırıldığı yerleri düşünün.insanların bir deri bir kemik kaldığı, kırıldığı yerleri düşünün. Onun için elhamdülillah deyin, bunları düşünün, şükredin. Onun için elhamdülillah deyin, bunları düşünün, şükredin. Çok nimet içinde olduğumuzu bilin.

Çok nimet içinde olduğumuzu bilin.

Tabii nimet içinde olan nimete şükreder ve kulluk vazifesini güzel yapar Tabii nimet içinde olan nimete şükreder ve kulluk vazifesini güzel yapar ve olmayana da acır, yardımcı olur.ve olmayana da acır, yardımcı olur. Afganistan'da, Pakistan'da, Türkistan'da, Çeçenistan'da, Kosova'da,Afganistan'da, Pakistan'da, Türkistan'da, Çeçenistan'da, Kosova'da, bilmem daha Afrika'nın bildiğimiz bilmediğimiz yerlerinde; bilmem daha Afrika'nın bildiğimiz bilmediğimiz yerlerinde; Somali'de, Sudan'da, Moritanya'da bilmiyoruz ki nice nice fakir insanlar var. Somali'de, Sudan'da, Moritanya'da bilmiyoruz ki nice nice fakir insanlar var. Ah bu müslümanlar birlik olsalar, ah bu müslümalar uluslararası teşkilatları kendileri kursalar da;Ah bu müslümanlar birlik olsalar, ah bu müslümalar uluslararası teşkilatları kendileri kursalar da; buradaki zenginlerin yardımlarını öbür tarafa doğru düzgün götürseler,buradaki zenginlerin yardımlarını öbür tarafa doğru düzgün götürseler, ah bu işleri yapabilsek!ah bu işleri yapabilsek! Hep hıristiyanlar yapıyor. Hep hıristiyanlar yapıyor. Teşkilatları kuruyor, senden elbiselerini alıyor, paraları alıyor, götürüyor. Teşkilatları kuruyor, senden elbiselerini alıyor, paraları alıyor, götürüyor. Orada biz yardım yapıyoruz diye senin paranı zelzele mıntıkasına, bilmem nereye,Orada biz yardım yapıyoruz diye senin paranı zelzele mıntıkasına, bilmem nereye, bilmem nereye götürüp veriyor.bilmem nereye götürüp veriyor. Halbuki senin paran. Sen kendi teşkilatını kendin kursan, hayrını kendin yapsan,Halbuki senin paran. Sen kendi teşkilatını kendin kursan, hayrını kendin yapsan, çoğu da doğru düzgün yerli yerine varacak.

çoğu da doğru düzgün yerli yerine varacak.

Bu uluslararası teşkilatları kurmamız lazım. Müslümanların kardeşliğini tesis etmemiz lazım. Bu uluslararası teşkilatları kurmamız lazım. Müslümanların kardeşliğini tesis etmemiz lazım. İslâm kardeşliğini mutlaka tesis etmemiz lazım.İslâm kardeşliğini mutlaka tesis etmemiz lazım. Dünyanın pek çok yerinede pek çok kardeşimiz var; onlarla tanışmamız lazım, Dünyanın pek çok yerinede pek çok kardeşimiz var; onlarla tanışmamız lazım, onlarla el ele olmamız lazım, iş birliği yapmamız lazım.

onlarla el ele olmamız lazım, iş birliği yapmamız lazım.

Bugün İslâm âleminin en büyük meselesi, sorunu nedir?

Bugün İslâm âleminin en büyük meselesi, sorunu nedir?

Birlik ve beraberlik olma, beraber olma sorunudur.

E olur mu?
Birlik ve beraberlik olma, beraber olma sorunudur.

E olur mu?
Bu kadar millet bir araya gelir mi?

Avrupalılar nasıl bir araya geldi?
Bu kadar millet bir araya gelir mi?

Avrupalılar nasıl bir araya geldi?
Almanya, Fransa harp etmişlerdi. Hollanda, Belçika, Danimarka, İsveç, Norveç... Norveç yok. Almanya, Fransa harp etmişlerdi. Hollanda, Belçika, Danimarka, İsveç, Norveç... Norveç yok. Ama İsveç [AT'ye] giriyor, Danimarka girdi.Ama İsveç [AT'ye] giriyor, Danimarka girdi. Daha etrafı da böyle nasıl uğraşıyorlar birleştirmeye.

Daha etrafı da böyle nasıl uğraşıyorlar birleştirmeye.

Amerika nasıl birleşmiş 48, 49, 50 tane cumhuriyet?

Amerika nasıl birleşmiş 48, 49, 50 tane cumhuriyet?

İlk önce Boston tarafında bir yer almışlar. Burası bizim olsun demişler. İlk önce Boston tarafında bir yer almışlar. Burası bizim olsun demişler. Sonra bakmışlar etraf serbest, bir adım daha gitmişler, iyi burası da bizim olsun demişler.Sonra bakmışlar etraf serbest, bir adım daha gitmişler, iyi burası da bizim olsun demişler. Biraz daha gitmişler, biraz daha... koca Amerika'yı doğudan batıya fethedivermişler. Biraz daha gitmişler, biraz daha... koca Amerika'yı doğudan batıya fethedivermişler. Ayrı ayrı devletlerken, "Ya bir bayrak altında birleştirelim." demişler

Ayrı ayrı devletlerken, "Ya bir bayrak altında birleştirelim." demişler

Biliyor musunuz Avustralya'nın da eskiden altı yedi devlet olduğunu?

Biliyor musunuz Avustralya'nın da eskiden altı yedi devlet olduğunu?

Hollandalılar varmış, İngilizler varmış yani burayı başka bulan insanlar varmış. Hollandalılar varmış, İngilizler varmış yani burayı başka bulan insanlar varmış. Sonradan birleştirmişler, biz fark etmiyoruz bile. Sonradan birleştirmişler, biz fark etmiyoruz bile. Ayrılıklarını fark etmiyoruz bile ama maalesef Türkiye'den hacca giderken Suriye'den geçemiyorsun,Ayrılıklarını fark etmiyoruz bile ama maalesef Türkiye'den hacca giderken Suriye'den geçemiyorsun, Suriye'ye sokmuyorlar, bırakmıyorlar. Irak'la olmuyor, Kuveyt'e giremiyorsun, Suriye'ye sokmuyorlar, bırakmıyorlar. Irak'la olmuyor, Kuveyt'e giremiyorsun, Suud'a giremiyorsun.

Suud'a giremiyorsun.

Ne oldu müslüman kardeşliği?

Bir ara, tarihte bunlar hepsi bir aradaydı.
Ne oldu müslüman kardeşliği?

Bir ara, tarihte bunlar hepsi bir aradaydı.
Hepsi bir aradaydı isteyen istediği yere gidiyordu. Hepsi bir aradaydı isteyen istediği yere gidiyordu. Semerkant'tan kalkıyordu Kahire'ye tahsile geliyordu.Semerkant'tan kalkıyordu Kahire'ye tahsile geliyordu. Kahire'den kalkıyordu Mekke'ye gidiyordu. Kahire'den kalkıyordu Mekke'ye gidiyordu. Haccı yaptıktan sonra kalkıyordu istediği bir başka diyara gidiyordu.

Haccı yaptıktan sonra kalkıyordu istediği bir başka diyara gidiyordu.

Ne oldu bize?

Asıl birlik bizim olması gerekirken,
Ne oldu bize?

Asıl birlik bizim olması gerekirken,
birlik içinde olmak bize yaraşırken başkaları birleşiyor, biz darmadağın, derbeder. birlik içinde olmak bize yaraşırken başkaları birleşiyor, biz darmadağın, derbeder. Böyle şey olmaz. Bunu izâle etmenin, bu durumdan kurtulmanın gayreti içinde olmalıyız hepimiz.Böyle şey olmaz. Bunu izâle etmenin, bu durumdan kurtulmanın gayreti içinde olmalıyız hepimiz. Çoluk çocuğumuzu da ona göre yetiştirmeliyiz. Ben arkadaşlara dedim ki;

Çoluk çocuğumuzu da ona göre yetiştirmeliyiz. Ben arkadaşlara dedim ki;

Çocuklarınızı burada okutmayın.

Ne yapacağız hocam, burada okutmayacağız?

Çocuklarınızı burada okutmayın.

Ne yapacağız hocam, burada okutmayacağız?

Endonezya'ya gönder, Malezya'ya gönder, Pakistan'a gönder, Hindistan'a gönder. Endonezya'ya gönder, Malezya'ya gönder, Pakistan'a gönder, Hindistan'a gönder. Oranın dillerini öğrensin, yakınlaşma olsun.

Öyle değil mi?

Oranın dillerini öğrensin, yakınlaşma olsun.

Öyle değil mi?

Çocuğunu gönderirsin, orada okutursun Malay dilini öğrenir, Pakistan'a gönderirsin Urduca öğrenir, Çocuğunu gönderirsin, orada okutursun Malay dilini öğrenir, Pakistan'a gönderirsin Urduca öğrenir, Sudan'a gönderirsin Arapça öğrenir. Oradan ahbaplık olur. Ben bunu ta 20 sene önceden beri,Sudan'a gönderirsin Arapça öğrenir. Oradan ahbaplık olur. Ben bunu ta 20 sene önceden beri, üniversitede hocalığım zamanından beri söylüyorum. üniversitede hocalığım zamanından beri söylüyorum. Talebelerime diyorum ki; dünyanın başka ülkelerine gidin, oralardan bilgi alın, Talebelerime diyorum ki; dünyanın başka ülkelerine gidin, oralardan bilgi alın, oralara yerleşin, oralardan evlenin, böyle akrabalıklar olsun diye söylüyorum. oralara yerleşin, oralardan evlenin, böyle akrabalıklar olsun diye söylüyorum. Daha pek yapanını tek tük görüyoruz yani, tek tük. Ama bu birlik beraberliğin olması lazım.

Daha pek yapanını tek tük görüyoruz yani, tek tük. Ama bu birlik beraberliğin olması lazım.

İkinci hadîs-i şerîf, üç hadîs-i şerîf olacak ya.

İkinci hadîs-i şerîf, üç hadîs-i şerîf olacak ya.

Übnü'l-mesâcide ve ahricü'l-kumâmete minhâ fe-men benâ lillahi beyten benallahuÜbnü'l-mesâcide ve ahricü'l-kumâmete minhâ fe-men benâ lillahi beyten benallahu lehû beyten fi'l-cenneti.lehû beyten fi'l-cenneti. Kîle yâ Resûllallah ve hazîhi'l-mesâcidü'l-letî tübnâ fi't-tarîkı. Kîle yâ Resûllallah ve hazîhi'l-mesâcidü'l-letî tübnâ fi't-tarîkı. Kâle ne'am ve ihrâcü'l-kumâmeti minhâ mühûrü'l-hûri'l-îni.

Kâle ne'am ve ihrâcü'l-kumâmeti minhâ mühûrü'l-hûri'l-îni.

Taberânî ve İbnü'n-Neccâr ve daha başka kaynaklar bu hadîs-i şerîfi rivayet etmişler. Taberânî ve İbnü'n-Neccâr ve daha başka kaynaklar bu hadîs-i şerîfi rivayet etmişler. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Übnü'l-mesâcide. "Mescitler bina edin, camiler yapın."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Übnü'l-mesâcide. "Mescitler bina edin, camiler yapın."
Ve ahricü'l-kumâmete minhâ. "Ve temizleyin; tozu toprağı, çörü çöpü içinden süpürün,Ve ahricü'l-kumâmete minhâ. "Ve temizleyin; tozu toprağı, çörü çöpü içinden süpürün, temizleyin mescitleri." temizleyin mescitleri." Fe-men benâ lillahi beyten benallahu lehû beyten fi'l-cenneti. Fe-men benâ lillahi beyten benallahu lehû beyten fi'l-cenneti. "Çünkü kim bu dünyada bir mescit bina ederse Allah da cennette ona bir ev bina eder."

"Çünkü kim bu dünyada bir mescit bina ederse Allah da cennette ona bir ev bina eder."

Kim bu dünyada bir mescit yaparsa Allah da cennette ona bir ev yapar.

Kim bu dünyada bir mescit yaparsa Allah da cennette ona bir ev yapar.

O halde iyi, cennette ben bir ev almak istiyorum.

O halde iyi, cennette ben bir ev almak istiyorum.

Gel, almak istiyorsan gel burada bir cami yap, cennette evin tamam.

Paran var mı, yok mu?

Gel, almak istiyorsan gel burada bir cami yap, cennette evin tamam.

Paran var mı, yok mu?

Olmaz olur mu! Bir tane evim var, ikinci evi almak için cebimde saklıyorum, para dolu.

Olmaz olur mu! Bir tane evim var, ikinci evi almak için cebimde saklıyorum, para dolu.

Cennette al! Ver parayı, yap bir cami cennette bir eval. Cennette al! Ver parayı, yap bir cami cennette bir eval. Dünyadaki ikinci evi almaya üçüncü paranı ayırırsın.Dünyadaki ikinci evi almaya üçüncü paranı ayırırsın. Önce dünyada bir ev aldın. Tamam, çoluk çocuğun başını soktun oraya.Önce dünyada bir ev aldın. Tamam, çoluk çocuğun başını soktun oraya. İkinci evi cennette al. Üçüncü evi yine, paran birikirse dünyada yine alırısın.

İkinci evi cennette al. Üçüncü evi yine, paran birikirse dünyada yine alırısın.

Muhterem kardeşlerim!

Zaten sen Allah yolunda para sarf edersen
Muhterem kardeşlerim!

Zaten sen Allah yolunda para sarf edersen
Allah sana kat kat daha fazla para verir. Allah sana kat kat daha fazla para verir. Vallahi verir! Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor ki;

Vallahi verir! Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor ki;

"Sadaka, hayır, zekât vermekten mal azalmaz. "

"Sadaka, hayır, zekât vermekten mal azalmaz. "

Hayır yapmaktan mal azalmaz, hayır yapana Allah çok daha fazlasını verir. Hayır yapmaktan mal azalmaz, hayır yapana Allah çok daha fazlasını verir. Onun için herkes, [bunu] duyan herkes bir mescit yapsın.

Onun için herkes, [bunu] duyan herkes bir mescit yapsın.

Bugün bizi bir yere götürdüler, Aspley [Brisbane'da] tarafında bir yere çağırdılar, gittik. Bugün bizi bir yere götürdüler, Aspley [Brisbane'da] tarafında bir yere çağırdılar, gittik. Fijili kardeşlerimiz köşe başında iki buçuk eykırlık [acre] bir yer almışlar.Fijili kardeşlerimiz köşe başında iki buçuk eykırlık [acre] bir yer almışlar. Yeri almışlar, içinde bir de ev var, güzel, iki buçuk eykır da arazisi var.Yeri almışlar, içinde bir de ev var, güzel, iki buçuk eykır da arazisi var. Sürici [sewerage] de getirmişler, bağlanacak hâle gelmiş o da tamam.Sürici [sewerage] de getirmişler, bağlanacak hâle gelmiş o da tamam. Belediyeden de cami için müsaade çıkmak üzere. Bir de kenarına inşaat şey yapmak üzere.

Belediyeden de cami için müsaade çıkmak üzere. Bir de kenarına inşaat şey yapmak üzere.

Eh paraları yokmuş.

Ne kadarmış iki buçuk eykır arazi?

Eh paraları yokmuş.

Ne kadarmış iki buçuk eykır arazi?

İki yüz yetmiş beş bin. Zor değil, isterse birisi çıkartır, verir. İki yüz yetmiş beş bin. Zor değil, isterse birisi çıkartır, verir. Cennette de Allah ona bir köşk nasip eder.

Cennette de Allah ona bir köşk nasip eder.

Kîle yâ resûllallah ve hazîhi'l-mesâcidü'l-letî tübnâ fi't-tarîkı. "Diyorlar ki,Kîle yâ resûllallah ve hazîhi'l-mesâcidü'l-letî tübnâ fi't-tarîkı. "Diyorlar ki, 'Bir de şu yollarda inşaa edilen, çardak şeklindeki basit namazgâhlar da bu işe girer mi, 'Bir de şu yollarda inşaa edilen, çardak şeklindeki basit namazgâhlar da bu işe girer mi, onlar da bu mükâfatı aldırır mı?'"

onlar da bu mükâfatı aldırır mı?'"

Demek ki yollara gölgelikler yapıyorlarmış, namazgâh yapıyorlarmış. Onlar da sayılır mı?

Demek ki yollara gölgelikler yapıyorlarmış, namazgâh yapıyorlarmış. Onlar da sayılır mı?

Dört direk, üstünde bir çatı; dallardan mallardan nasıl yapılıyorsa.

Dört direk, üstünde bir çatı; dallardan mallardan nasıl yapılıyorsa.

Çardak nasıl yapılıyor Türkiye'de?

Kolay.

"Bunlar da dahil mi?"

Çardak nasıl yapılıyor Türkiye'de?

Kolay.

"Bunlar da dahil mi?"

Evet, evet buyuruyor Peygamber Efendimiz. "Evet, dahil." Ne'am.

Ne'am ne demek?

Evet, evet buyuruyor Peygamber Efendimiz. "Evet, dahil." Ne'am.

Ne'am ne demek?

Evet demek, dahil.

Ve ihrâcü'l-kumâmeti minhâ mühûrü'l-hûri'l-îni.
Evet demek, dahil.

Ve ihrâcü'l-kumâmeti minhâ mühûrü'l-hûri'l-îni.
"Hem de onların çör çöpünü süpürüp temizlemek."

O çöpler ne olacak biliyor musun?

"Hem de onların çör çöpünü süpürüp temizlemek."

O çöpler ne olacak biliyor musun?

"Âhirette hûri kızlarına mehir olacak."

Evleneceksin hûri kızlarıyla.

"Âhirette hûri kızlarına mehir olacak."

Evleneceksin hûri kızlarıyla.

Evlilikte mehir vermek lazım değil mi?

İslâm'da geline mehir vermek var,
Evlilikte mehir vermek lazım değil mi?

İslâm'da geline mehir vermek var,
geline mehir verme âdeti var. geline mehir verme âdeti var. İşte onlar, o süprüntüler mücevher olacak, hûri kızlarına sen de o mücevherâtı takacaksın.İşte onlar, o süprüntüler mücevher olacak, hûri kızlarına sen de o mücevherâtı takacaksın. Gel boynuna takıyım, gel bileziğini takıyım, yüzüğü takıyım.Gel boynuna takıyım, gel bileziğini takıyım, yüzüğü takıyım. Hûri kızlarının düğün mehri olacak. Öyle diyor Peygamber Efendimiz.

Hûri kızlarının düğün mehri olacak. Öyle diyor Peygamber Efendimiz.

Bu ne demek? Hûri kızları başka yerde var mı? Nerede var, adres neresi?

Bu ne demek? Hûri kızları başka yerde var mı? Nerede var, adres neresi?

Cennet. Başka yerde yok.

Orada hûri kızlarının mehri olacak ne demek?

Cennet. Başka yerde yok.

Orada hûri kızlarının mehri olacak ne demek?

Sen cennete gireceksin, hûri kızlarıyla Allah seni evlendirecek demek, nikâhın olacak demek.Sen cennete gireceksin, hûri kızlarıyla Allah seni evlendirecek demek, nikâhın olacak demek. Aklımız varsa her birimiz hem kendimize, hem hanımımıza, hem çocuklarımıza,Aklımız varsa her birimiz hem kendimize, hem hanımımıza, hem çocuklarımıza, hem de birkaç tane mescit yaparız.hem de birkaç tane mescit yaparız. Nasıl olsa paramız var, aklımız da varsa yaparız. İmanımız yani. Bir de iman, iman meselesi.

Nasıl olsa paramız var, aklımız da varsa yaparız. İmanımız yani. Bir de iman, iman meselesi.

Üçüncü hadîs-i şerîf:

Üçüncü hadîs-i şerîf:

İbne ahî inne hâzâ yevmün men melekeİbne ahî inne hâzâ yevmün men meleke fîhi sem'ahû ve basarahû ve lisânehû ğufira lehû ya'nî yevme arefe.

fîhi sem'ahû ve basarahû ve lisânehû ğufira lehû ya'nî yevme arefe.

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma'dan İbn Sa'd ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmişler ki Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma'dan İbn Sa'd ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmişler ki Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş;

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş;

Kime buyurmuş?

İbne ahî. "Ey kardeşimin oğlu!" diyor.
Kime buyurmuş?

İbne ahî. "Ey kardeşimin oğlu!" diyor.
Ey kardeşim oğlu, yeğenim.

Kim bu kast edilen?

Hz. Abdullah b. Abbas.

Ey kardeşim oğlu, yeğenim.

Kim bu kast edilen?

Hz. Abdullah b. Abbas.

Ey kardeşimin oğlu, ey yeğenim diyor.Ey kardeşimin oğlu, ey yeğenim diyor. Çünkü benim okuduğuma göre devesinin arkasına onu bindirmiş. Çünkü benim okuduğuma göre devesinin arkasına onu bindirmiş. Delikanlı daha, delikanlı da değil belki de. Yani yetişkin bir çocuk.Delikanlı daha, delikanlı da değil belki de. Yani yetişkin bir çocuk. Arkasına bindirmiş, şöyle delikanlılık çağına yeni giriyor, genç taze yani.Arkasına bindirmiş, şöyle delikanlılık çağına yeni giriyor, genç taze yani. O biraz şöyle Arafat'a gittikleri zaman, deveyle beraber giderken -kadınlar,O biraz şöyle Arafat'a gittikleri zaman, deveyle beraber giderken -kadınlar, erkekler, hacca gelenler oralarda etrafta.-erkekler, hacca gelenler oralarda etrafta.- böyle gelen geçene biraz bakınca, gözüne sahip olamayıp da bakınca biraz; o zaman demişi ki;

böyle gelen geçene biraz bakınca, gözüne sahip olamayıp da bakınca biraz; o zaman demişi ki;

"Ey yeğenim!" İnne hâzâ yevmün. "Bugün öyle bir gündür ki." "Ey yeğenim!" İnne hâzâ yevmün. "Bugün öyle bir gündür ki." Men meleke fîhi sem'ahû ve basarahû ve lisânehû.Men meleke fîhi sem'ahû ve basarahû ve lisânehû. "Kim bugünde kulağına sahip olursa, gözüne sahip olursa, diline sahip olursa."

Ne demek?

"Kim bugünde kulağına sahip olursa, gözüne sahip olursa, diline sahip olursa."

Ne demek?

Kulağıyla günah dinlemezse, gözüyle günaha bakmazsa, harama bakmazsa, Kulağıyla günah dinlemezse, gözüyle günaha bakmazsa, harama bakmazsa, diliyle haramı, günahı söylemezse demek.

diliyle haramı, günahı söylemezse demek.

Ğufire lehû. "Mağfiret olunur." Allah'ın mağfiretine nâil olunur.Ğufire lehû. "Mağfiret olunur." Allah'ın mağfiretine nâil olunur. Aman yani ikaz etmiş. Aman gözüne sahip ol.

Ne yapacak?

Aman yani ikaz etmiş. Aman gözüne sahip ol.

Ne yapacak?

Bakmayacak yani.

Ya'nî yevme arefe. "Arefe gününü kastediyor."

Bakmayacak yani.

Ya'nî yevme arefe. "Arefe gününü kastediyor."

Hacca çıkmışlar Arafat'a, Peygamber Efendimiz'in bineğinin arkasında diyeHacca çıkmışlar Arafat'a, Peygamber Efendimiz'in bineğinin arkasında diye bu şeyi başka bir yerde okumuştum, öyle duydum.

bu şeyi başka bir yerde okumuştum, öyle duydum.

Tabii elbete göze ve dile ve kulağa ve her âzâya sahip olmak her zaman lazım.Tabii elbete göze ve dile ve kulağa ve her âzâya sahip olmak her zaman lazım. Her zaman lazım ama insaf! Arafat'ta daha çok lazım. Her zaman lazım ama insaf! Arafat'ta daha çok lazım. Yani Arafat Brisbane değil ki, city centre değil ki! Yani Arafat Brisbane değil ki, city centre değil ki! Arafat Allah'ın rahmetinin istenmeye gidildiği mübarek yer, insaf. Arafat Allah'ın rahmetinin istenmeye gidildiği mübarek yer, insaf. Yani orada çok daha fazla dikkatli olmak lazım. Yani orada çok daha fazla dikkatli olmak lazım. Her yerde gözümüze, kulağımıza, dilimize sahip olacağız. Her yerde sahip olacağız, burada da.Her yerde gözümüze, kulağımıza, dilimize sahip olacağız. Her yerde sahip olacağız, burada da. Burada da sahip olacağız ama artık orası ihramlanmışsın, Arafat'a çıkmışsın.Burada da sahip olacağız ama artık orası ihramlanmışsın, Arafat'a çıkmışsın. Orada daha fazla dikkat edecek kişiler.

Tabii Allah bize bir yol nasip etmiş.
Orada daha fazla dikkat edecek kişiler.

Tabii Allah bize bir yol nasip etmiş.
Bizler tasavvuf yolundayız, takvâ yolundayız.

Tasavvuf, takvâ ne demek?

Bizler tasavvuf yolundayız, takvâ yolundayız.

Tasavvuf, takvâ ne demek?

Günahlardan dilini, gözünü, elini, ayağını, her âzâsını korumak demek. Günahlardan dilini, gözünü, elini, ayağını, her âzâsını korumak demek. Tasavvuf; takvâ yolu demek, takvâ da günahlardan korunmak demek.Tasavvuf; takvâ yolu demek, takvâ da günahlardan korunmak demek. Harama bakmayacak, haramı görmeyecek, haramı söylemeyecek, haramı dinlemeyecek, Harama bakmayacak, haramı görmeyecek, haramı söylemeyecek, haramı dinlemeyecek, harama el uzatmayacak, harama, günaha varmayacak, harama kuşak çözmeyecek.harama el uzatmayacak, harama, günaha varmayacak, harama kuşak çözmeyecek. Hep her türlü günahtan kaçınacak. Takva bu, takvâ yolu bu, tasavvuf bu. Hep her türlü günahtan kaçınacak. Takva bu, takvâ yolu bu, tasavvuf bu. Bizim en çok dikkat etmemiz lazım. Ah bizim kafalar, vah bizim nefislerimizden çektiklerimiz.

Bizim en çok dikkat etmemiz lazım. Ah bizim kafalar, vah bizim nefislerimizden çektiklerimiz.

Allah bizi ıslah eylesin.

el-Fâtiha.

Allah bizi ıslah eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2