Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Allah Mülkü Dilediğine Verir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Ramazan 1402 / 18.07.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Halifeliğin Tekrar Kureyş’e Döneceği, Lût Kavminin Ameli, Borçluya Müsamaha Etmenin Karşılığı, Vahyin İki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah Mülkü Dilediğine Verir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Ramazan 1402 / 18.07.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Halifeliğin Tekrar Kureyş’e Döneceği, Lût Kavminin Ameli, Borçluya Müsamaha Etmenin Karşılığı, Vahyin İki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Kâne hâze'l-emru fî-hımyere fe-neze'ahullâhu minhum fe-ce'alehû fî-kureyşin fe-seye'ûdu ileyhim. Kâne hâze'l-emru fî-hımyere fe-neze'ahullâhu minhum fe-ce'alehû fî-kureyşin fe-seye'ûdu ileyhim.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâle ev kemâ kâle. Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâle ev kemâ kâle.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri ramazanınızı, Kadir Gecenizi mübarek eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri ramazanınızı, Kadir Gecenizi mübarek eylesin, bu güzel zamanların feyizinden bereketinden hissemend ve hissedar eylesin,bu güzel zamanların feyizinden bereketinden hissemend ve hissedar eylesin, nice ramazanlara, kadirlere erdirsin, iki cihanda cümlenizi cümlemizi aziz eylesin. nice ramazanlara, kadirlere erdirsin, iki cihanda cümlenizi cümlemizi aziz eylesin.

Peygamberimiz başımızın tacı, gönlümüzün nuru, gözümüzün sürûruPeygamberimiz başımızın tacı, gönlümüzün nuru, gözümüzün sürûru Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ehâdîs-i şerîfesindenMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ehâdîs-i şerîfesinden bir miktarını okumak üzere şurada cem olmuş bulunuyoruz. bir miktarını okumak üzere şurada cem olmuş bulunuyoruz.

Hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önceHadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruhu için,evvelen ve hâsseten Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruhu için, sonra sâir enbiyâ ve mürselînin ervâhı için,sonra sâir enbiyâ ve mürselînin ervâhı için, cümle evliyaullahın ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabınıncümle evliyaullahın ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabının ve ashâb-ı kirâmından müteselsilen bize kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât ve ashâb-ı kirâmından müteselsilen bize kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının, müntesiplerinin ruhları için,ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının, müntesiplerinin ruhları için, ve bu okuduğumuz hadis kitabının müellifi hocamızın hocası ve bu okuduğumuz hadis kitabının müellifi hocamızın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin hazretlerinin ruhu için, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin hazretlerinin ruhu için, bu kitaptaki bilgilerin, hadislerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan bütün ulemânın,bu kitaptaki bilgilerin, hadislerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan bütün ulemânın, cümle râvilerin ruhları için, uzaktan yakındancümle râvilerin ruhları için, uzaktan yakından Peygamber Efendimiz'e sallallahu aleyhi ve sellem sevgisinden ve hadîs-i şerîflere rağbetindenPeygamber Efendimiz'e sallallahu aleyhi ve sellem sevgisinden ve hadîs-i şerîflere rağbetinden nâşi şu meclise cem olmuş olan siz muhterem kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olannâşi şu meclise cem olmuş olan siz muhterem kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları şâd olması için,cümle sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları şâd olması için, ve hayatta olan biz müslümanların da sıhhat âfiyet, saadet ve selamet üzereve hayatta olan biz müslümanların da sıhhat âfiyet, saadet ve selamet üzere Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıp hüsn ü hâtime ile âhirete göçüp Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıp hüsn ü hâtime ile âhirete göçüp Allahu Teâla hazretlerinin huzûr-u âlîsine sevdiği rızası olduğu kullar olarak çıkmamız içinAllahu Teâla hazretlerinin huzûr-u âlîsine sevdiği rızası olduğu kullar olarak çıkmamız için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf kıraat eyleyelim. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf kıraat eyleyelim.

Kâne haze'l-emru fi-hımyer. "Bu iş daha önce Himyer'de idi." Hangi iş? Kâne haze'l-emru fi-hımyer. "Bu iş daha önce Himyer'de idi."

Hangi iş?

Hilafet, meliklik, hâkimiyet, reislik, idarecilik, başkanlık işiHilafet, meliklik, hâkimiyet, reislik, idarecilik, başkanlık işi Arap yarımadasında Yemen'deki Hımyer kabilesinde idi.Arap yarımadasında Yemen'deki Hımyer kabilesinde idi. Peygamber Efendimiz tarihe ait bir hususu söylüyor.Peygamber Efendimiz tarihe ait bir hususu söylüyor. Bu Arabistan'ın reisliği, idaresi, başkanlığı Yemen'deki Hımyer kabilesinin elinde idi,Bu Arabistan'ın reisliği, idaresi, başkanlığı Yemen'deki Hımyer kabilesinin elinde idi, bu mıntıkalara onun başındaki insanlar hâkim idi. bu mıntıkalara onun başındaki insanlar hâkim idi.

Fe-neze'ahullâhu minhum.Fe-neze'ahullâhu minhum. "Sonra Allahu Teâlâ hazretleri bu halifeliği, idareciliği, hâkimiyeti onlardan çekti aldı." "Sonra Allahu Teâlâ hazretleri bu halifeliği, idareciliği, hâkimiyeti onlardan çekti aldı." Ve ce'alehû fî-kureyşin. "Ve onu Kureyş'e ihsan eyledi." Ve ce'alehû fî-kureyşin. "Ve onu Kureyş'e ihsan eyledi." Kureyş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mensup olduğu kabile.Kureyş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mensup olduğu kabile. Bu hâkimiyeti Kureyş'e ihsan eyledi.Bu hâkimiyeti Kureyş'e ihsan eyledi. Güzel, tarihî hadise, maziye ait bir hususu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize bildirdi.Güzel, tarihî hadise, maziye ait bir hususu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize bildirdi. Son cümleye dikkat ediniz. Ve seye'ûdu ileyhim. "Tekrar onlara dönecek." Son cümleye dikkat ediniz. Ve seye'ûdu ileyhim. "Tekrar onlara dönecek."

Şimdi iş karıştı, değişti. Bir kere bu hadisle ilgili birkaç hususu söyleyelim. Şimdi iş karıştı, değişti. Bir kere bu hadisle ilgili birkaç hususu söyleyelim.

Vallâhu yü'tî mülkehû men yeşâü. Mülkü Allah verir, çünkü mülk Allah'ındır. Vallâhu yü'tî mülkehû men yeşâü. Mülkü Allah verir, çünkü mülk Allah'ındır. "Mülk Allahu Teâlâ hazretlerinin olduğu için mülkü dilediğine verir." Geç bakalım; "Mülk Allahu Teâlâ hazretlerinin olduğu için mülkü dilediğine verir." Geç bakalım;

Mal da yalan mülk de yalan Var biraz da sen oyalan. demiş ya Yunus Emre.Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan.

demiş ya Yunus Emre.
Biraz da sen imtihanın başına geç bakalım.Biraz da sen imtihanın başına geç bakalım. Şu direksiyonun, dümenin başına geç şu gemiyi sen yönet, bakalım nasıl yapacaksın? Şu direksiyonun, dümenin başına geç şu gemiyi sen yönet, bakalım nasıl yapacaksın?

Mülk Allah'ındır. Allahu Teâlâ hazretleri mülkü dilediğine verir.Mülk Allah'ındır. Allahu Teâlâ hazretleri mülkü dilediğine verir. Bu mülkün sahibi Allahu Teâlâ hazretleridir, Allahu Teâlâ hazretleri dilediğine verir. Bu mülkün sahibi Allahu Teâlâ hazretleridir, Allahu Teâlâ hazretleri dilediğine verir.

Bismillâhirrahmânirrahîm İnne'l-arza lillâhi yûrisühâ men yeşâü.Bismillâhirrahmânirrahîm

İnne'l-arza lillâhi yûrisühâ men yeşâü.
Bir başka âyet-i kerîme, "Yeryüzü Allah'ındır, dilediğini oraya mirasçı kılar." Bir başka âyet-i kerîme, "Yeryüzü Allah'ındır, dilediğini oraya mirasçı kılar." Bu tarla bana babamdan miras kaldı. Yeryüzü Allah'ındır dilediğini ona mirasçı kılar; Bu tarla bana babamdan miras kaldı. Yeryüzü Allah'ındır dilediğini ona mirasçı kılar; dilediği kavim, topluluk, insan gider bir yere hâkim olur. dilediği kavim, topluluk, insan gider bir yere hâkim olur.

Tarih kitaplarından okuyoruz, bir zamanlar bizim yurdumuz neresiymiş? Tarih kitaplarından okuyoruz, bir zamanlar bizim yurdumuz neresiymiş?

Orta Asya'nın şuraları buralarıymış. Hazar Denizi'nin doğusu, Aral Gölü vesaire...Orta Asya'nın şuraları buralarıymış. Hazar Denizi'nin doğusu, Aral Gölü vesaire... Şimdi üçü de rusların elinde. Fakültede elime çok güzel basılmış bir Rus Takvimi geçti.Şimdi üçü de rusların elinde. Fakültede elime çok güzel basılmış bir Rus Takvimi geçti. Aral Gölü'nün, yani eski dedelerimizin oturduğu yerin gölün kenarından bir resim çekmiş,Aral Gölü'nün, yani eski dedelerimizin oturduğu yerin gölün kenarından bir resim çekmiş, bir güzel kumluk, koyu yeşil çamlar, masmavi bir su, bir güzel kumluk, koyu yeşil çamlar, masmavi bir su, buruşturup atmaya kıyamadım, dolabımın kapağına yapıştırdım. buruşturup atmaya kıyamadım, dolabımın kapağına yapıştırdım. İşte dedelerimin bir ara durduğu göl kenarları diye oraya bakıp bakıp yüreğimi kanatıyor. İşte dedelerimin bir ara durduğu göl kenarları diye oraya bakıp bakıp yüreğimi kanatıyor. Bir zaman bizimdi sonra başkasının oldu. Buralar kimindi? Bir zaman bizimdi sonra başkasının oldu.

Buralar kimindi?

Buralarda da bir zaman Hitit denilen kavimler, Frigler, Lidyalılar yaşamış.Buralarda da bir zaman Hitit denilen kavimler, Frigler, Lidyalılar yaşamış. Ondan sonra Allah bize verdi. Kimlere verdi? Ondan sonra Allah bize verdi.

Kimlere verdi?

Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah sözünü cihana duyurmaktan başka bir gayesi olmayanLâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah sözünü cihana duyurmaktan başka bir gayesi olmayan dedelerimizin Allah rızası için her türlü meşakkati, sıkıntıyı göze alarak, hayatını hiçe sayarak,dedelerimizin Allah rızası için her türlü meşakkati, sıkıntıyı göze alarak, hayatını hiçe sayarak, kefenini başına sarık diye dolayarak uğraşması, çalışması sonunda bu topraklar bizim oldu. kefenini başına sarık diye dolayarak uğraşması, çalışması sonunda bu topraklar bizim oldu.

Bak ne kadar güzel! Bir boğaz var Karadeniz'e kadar açılıyor.Bak ne kadar güzel! Bir boğaz var Karadeniz'e kadar açılıyor. Bir Haliç var bakamamışız, kirletmişiz.Bir Haliç var bakamamışız, kirletmişiz. Çürük yumurta kokusundan yanından geçerken burnumuzu kapatıyoruz.Çürük yumurta kokusundan yanından geçerken burnumuzu kapatıyoruz. Bir Marmara var onu da kirletmeye başladık. Onun da suyu oturulacak halde değil.Bir Marmara var onu da kirletmeye başladık. Onun da suyu oturulacak halde değil. Dağları, ovaları var, çok güzel yer! Bir bayram gününde bizim çocuklara; Dağları, ovaları var, çok güzel yer!

Bir bayram gününde bizim çocuklara;

"Gelin çocuklar sizi bir yere götüreceğim." [dedim.] "Gelin çocuklar sizi bir yere götüreceğim." [dedim.]

Nereye götüreceksin baba, Boğaza mı, Bentler'e mi, Çamlıca'ya mı götüreceksin?Nereye götüreceksin baba, Boğaza mı, Bentler'e mi, Çamlıca'ya mı götüreceksin? [dediler. Ben de] dedim ki; İstanbul'u beğendiniz mi? [dediler. Ben de] dedim ki;

İstanbul'u beğendiniz mi?

Beğendik güzel. Çocuklar küçük, soruyorum söylüyorlar. Beğendik güzel. Çocuklar küçük, soruyorum söylüyorlar.

Neden güzel? Boğazı, Çamlıca'sı, Adaları, denizleri var. Neden güzel?

Boğazı, Çamlıca'sı, Adaları, denizleri var.

"İşte burayı bize feth ediveren padişahın türbesine götüreceğim sizi." dedim. "İşte burayı bize feth ediveren padişahın türbesine götüreceğim sizi." dedim.

O mübarek askeriyle beraber çarpışmış, çalışmış, hücum sabahı demiş ki; O mübarek askeriyle beraber çarpışmış, çalışmış, hücum sabahı demiş ki;

"Ey askerlerim! İçinizde günahkâr, üzerinde kul hakkı olan varsa şöyle bir kenara çekilsin,"Ey askerlerim! İçinizde günahkâr, üzerinde kul hakkı olan varsa şöyle bir kenara çekilsin, onların yüzünden zaferden mahrum olmayalım." Hiç kimse kenara ayrılmamış. onların yüzünden zaferden mahrum olmayalım." Hiç kimse kenara ayrılmamış.

Neyi gösterir? Hepsi namazında, niyazında, Allah'a mutî, itaatli güzel kullarmış. Neyi gösterir?

Hepsi namazında, niyazında, Allah'a mutî, itaatli güzel kullarmış.

Ölüm ne! Dünyada ne bulduk ki ölümden kaçaşın? Hayat dediğin şey ne, ölüm dediğin şey ne? Ölüm ne! Dünyada ne bulduk ki ölümden kaçaşın? Hayat dediğin şey ne, ölüm dediğin şey ne?

Hayata sımsıkı sarılıyoruz da elimizde kayabiliyor mu? Hayata sımsıkı sarılıyoruz da elimizde kayabiliyor mu?

Hayatı sımsıkı sarıldık, tamam. Ah bin yıl yaşasam! Hayatı sımsıkı sarıldık, tamam. Ah bin yıl yaşasam!

Bırakıyorlar mı? Zaten tadı kaçıyor.Bırakıyorlar mı?

Zaten tadı kaçıyor.
60-70 yılı geçti mi insanın gözü görmez oluyor gözlük takıyor, idare ediyor.60-70 yılı geçti mi insanın gözü görmez oluyor gözlük takıyor, idare ediyor. Dişi çiğnemez oluyor çekiyorlar takma diş yapıyorlar...Dişi çiğnemez oluyor çekiyorlar takma diş yapıyorlar... Orası romatizma, burası ağrı, yazın Sandıklı'ya, bilmem falanca yere kum banyosuna... Orası romatizma, burası ağrı, yazın Sandıklı'ya, bilmem falanca yere kum banyosuna... Derme çatma desteklemekle idare ediyor, 70-80 yaşına geldi mi zaten insanın canı çekmiyor;Derme çatma desteklemekle idare ediyor, 70-80 yaşına geldi mi zaten insanın canı çekmiyor; "Al emanetini de yâ Rabbi! Kurtulayım şu mihnetten!" diyor, geçip gidiyor. "Al emanetini de yâ Rabbi! Kurtulayım şu mihnetten!" diyor, geçip gidiyor.

Onlar da hakir görmüşler, demişler bize ebedî hayat lazım.Onlar da hakir görmüşler, demişler bize ebedî hayat lazım. Gelmişler, çalışmışlar, Allahu Teâlâ hazretleri de bu kullar benim için çalışıyorlar diye sevmiş,Gelmişler, çalışmışlar, Allahu Teâlâ hazretleri de bu kullar benim için çalışıyorlar diye sevmiş, alın demiş bağışlamış. Hakkımız, haddimiz değilken, gücümüz kuvvetimiz yokken,alın demiş bağışlamış. Hakkımız, haddimiz değilken, gücümüz kuvvetimiz yokken, 4000 kişiye 20 bin kişiyi, 100 bin kişiyi yendirmiş.4000 kişiye 20 bin kişiyi, 100 bin kişiyi yendirmiş. Sırplar, Macarlar, Bulgarlar, Avrupalılar,Sırplar, Macarlar, Bulgarlar, Avrupalılar, İstanbul'u Türklerden alacağız, Türkleri sereceğiz, yok edeceğiz diye toplanmışlar gelmişler.İstanbul'u Türklerden alacağız, Türkleri sereceğiz, yok edeceğiz diye toplanmışlar gelmişler. O zamanın rivayetlerine göre 100 bine yakın ordu toplamışlar, veyahut 20-30 bin neyse...O zamanın rivayetlerine göre 100 bine yakın ordu toplamışlar, veyahut 20-30 bin neyse... Rivayetler tarih kitaplarında değişik olabiliyor,Rivayetler tarih kitaplarında değişik olabiliyor, sağlam kayıtlar olmadığı için hangisinin doğru olduğunu bilemiyoruz. sağlam kayıtlar olmadığı için hangisinin doğru olduğunu bilemiyoruz.

Neyse, o kadar emniyetteler ki bakıyorlar sağ taraf asker, sol taraf asker,Neyse, o kadar emniyetteler ki bakıyorlar sağ taraf asker, sol taraf asker, zırhlı, kılıçlar, mızraklar kuşanmış. Tamam, İstanbul'u Türklerden aldık gitti diyorlar.zırhlı, kılıçlar, mızraklar kuşanmış. Tamam, İstanbul'u Türklerden aldık gitti diyorlar. Ve bu Çatalca civarına ordugâh son hücumu yapmak üzere hazırlanmak için bir nefes alalım diye konmuş.Ve bu Çatalca civarına ordugâh son hücumu yapmak üzere hazırlanmak için bir nefes alalım diye konmuş. O zaman da onların bir yortularına, hıristiyanlıkta kutladıkları bir gecelerine rastlamış.O zaman da onların bir yortularına, hıristiyanlıkta kutladıkları bir gecelerine rastlamış. Kendi kendilerine, "Güzel bir gece, işimiz uğurlu gidiyor." demişler. Kendi kendilerine, "Güzel bir gece, işimiz uğurlu gidiyor." demişler. Tamam, mübarek bir zamanda kâfir Türklerden -onlar Türkleri ters görüyor,Tamam, mübarek bir zamanda kâfir Türklerden -onlar Türkleri ters görüyor, kendilerini hak yolda sanıyor- alacağız. kendilerini hak yolda sanıyor- alacağız.

Bizim ordu komutanlarından, akıncılardan birisi de Tekirdağ tarafından padişahın ordusuna yanaşayım,Bizim ordu komutanlarından, akıncılardan birisi de Tekirdağ tarafından padişahın ordusuna yanaşayım, geleyim diye o taraftan harekete geçmiş.geleyim diye o taraftan harekete geçmiş. Yürümüş gelmiş bu tarafa doğru, bakmış ki ooh! Yürümüş gelmiş bu tarafa doğru, bakmış ki ooh! Düşman ordusu yayılmış, fıçılar açılmış, içkiler çıkmış.Düşman ordusu yayılmış, fıçılar açılmış, içkiler çıkmış. İlerdeki günlerde kazanacaklarını sandıkları zaferin düğününe, bayramına o zamandan başlamışlar;İlerdeki günlerde kazanacaklarını sandıkları zaferin düğününe, bayramına o zamandan başlamışlar; içmeye başlamışlar, zil zurna hâline gelmişler.içmeye başlamışlar, zil zurna hâline gelmişler. Çalgılar çalıyorlar, yapacakları, kazanacakları için aralarında sevincini konuşuyorlar. Çalgılar çalıyorlar, yapacakları, kazanacakları için aralarında sevincini konuşuyorlar.

Öyle bir hücum emri filan yok ama komutanı bakmış ki keklik ta avucunun içine kadar gelmiş.Öyle bir hücum emri filan yok ama komutanı bakmış ki keklik ta avucunun içine kadar gelmiş. 4000 tane adamı varmış, hadi yürüyün şunların üstüne demiş.4000 tane adamı varmış, hadi yürüyün şunların üstüne demiş. Bir yürümüşler darmadağın etmişler. Sırp Sındığı, yani Sırpların kırıldığı, yok edildiği yer.Bir yürümüşler darmadağın etmişler. Sırp Sındığı, yani Sırpların kırıldığı, yok edildiği yer. Koca orduyu tarumar edivermişler. Dört bin kişiyle zafer mi kazanılır? Koca orduyu tarumar edivermişler.

Dört bin kişiyle zafer mi kazanılır?

Düşman armut mu topluyor, onun silahı yok mu, onun kolu yok mu?Düşman armut mu topluyor, onun silahı yok mu, onun kolu yok mu? Sen 80 kiloysan o da 80 kilo, onunda pazusu var.Sen 80 kiloysan o da 80 kilo, onunda pazusu var. Belki sen oruç tutayım, şey yapayım derken daha zayıfsın? Belki sen oruç tutayım, şey yapayım derken daha zayıfsın?

Zafer de Allah'tan, mülk de Allah'tan. Onlara vermiş buraları almışız. [Türbeye] götürdüm dedim ki; Zafer de Allah'tan, mülk de Allah'tan. Onlara vermiş buraları almışız. [Türbeye] götürdüm dedim ki;

"Bu Fatih Sultan Mehmed ordu toplamış, burayı fethetmiş, bu İstanbul'u buna borçluyuz." "Bu Fatih Sultan Mehmed ordu toplamış, burayı fethetmiş, bu İstanbul'u buna borçluyuz."

Dua ettiler filan, türbenin etrafında küçük çocukların boyunları büküldü.Dua ettiler filan, türbenin etrafında küçük çocukların boyunları büküldü. Baktılar mezbelelik, pis, boyalar dökülmüş, bakımsız... Bir tanesi dedi ki; Baktılar mezbelelik, pis, boyalar dökülmüş, bakımsız... Bir tanesi dedi ki;

"Baba!" "Efendim!" dedim. "Baba!"

"Efendim!" dedim.

"Ben büyürsem, zengin olursam bu türbenin etrafını düzelteceğim ve çiçekleyeceğim." dedi. "Ben büyürsem, zengin olursam bu türbenin etrafını düzelteceğim ve çiçekleyeceğim." dedi.

Adam bize koca dünyanın incisi bir şehri kazandırmış, biz türbesinin yağlı boyasını yapmıyoruz. Adam bize koca dünyanın incisi bir şehri kazandırmış, biz türbesinin yağlı boyasını yapmıyoruz.

Hey ahval hey! Dedelerimizden kul hakkı olan kimse yokmuş,Hey ahval hey!

Dedelerimizden kul hakkı olan kimse yokmuş,
namazında niyazında, beş vakit namaz kılarak, oruç tutarak, zikirle fikirle, hücum ettiği zamannamazında niyazında, beş vakit namaz kılarak, oruç tutarak, zikirle fikirle, hücum ettiği zaman Allah diye diye, ölürken kelime-i şehâdet getire getire yaşamışlar. Allah diye diye, ölürken kelime-i şehâdet getire getire yaşamışlar. Buyurun bakın İstanbul'un hâline şimdi!Buyurun bakın İstanbul'un hâline şimdi! Haydi bakalım, cesaretiniz varsa çıkın şu camiden de göreyim sizi!Haydi bakalım, cesaretiniz varsa çıkın şu camiden de göreyim sizi! Florya tarafına gidebiliyor musunuz bir göreyim bakalım! Sizi bile alır kaybeder... Florya tarafına gidebiliyor musunuz bir göreyim bakalım! Sizi bile alır kaybeder...

Nerede Müslümanlık, nerede insanlık, ne olmuş, insanlar ne halden ne hâle gelmiş! Nerede Müslümanlık, nerede insanlık, ne olmuş, insanlar ne halden ne hâle gelmiş!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi lütfuyla terbiye ve ıslah eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi lütfuyla terbiye ve ıslah eylesin.

Bizden büyük düşmanlar gibi düşmanlar yok mu şimdi?Bizden büyük düşmanlar gibi düşmanlar yok mu şimdi? Allah dilerse bizi onlardan terbiye edemez mi? Hep Yunanistan mı bizim hasmımız? Allah dilerse bizi onlardan terbiye edemez mi? Hep Yunanistan mı bizim hasmımız?

Bir düşman geldiği zaman, zangır zangır yer sarsılmaya başladığı zaman, zelzele olsa,Bir düşman geldiği zaman, zangır zangır yer sarsılmaya başladığı zaman, zelzele olsa, bir büyük felaket gelse kime yalvaracağız, ne diyeceğiz? bir büyük felaket gelse kime yalvaracağız, ne diyeceğiz?

Allah diyeceğiz. Dedem müftüydü, babam vaizdi, ben küçükken amme cüzünü ezberlemiştim,Allah diyeceğiz. Dedem müftüydü, babam vaizdi, ben küçükken amme cüzünü ezberlemiştim, bir kere hatim etmiştim, babam hatim cemiyeti yaptırmıştı diyeceğiz, eski günleri hatırlayacağız.bir kere hatim etmiştim, babam hatim cemiyeti yaptırmıştı diyeceğiz, eski günleri hatırlayacağız. Aman yâ Rabbi! diyeceğiz. Aman! Aman yâ Rabbi! diyeceğiz. Aman!

Dua o zaman kabul olmaz ki, o düşman oraya ceza olarak buraya geldiği zaman o ceza değişmez ki.Dua o zaman kabul olmaz ki, o düşman oraya ceza olarak buraya geldiği zaman o ceza değişmez ki. Şimdi değişir; şu anda iyi kul olursan, şu anda ıslâh-ı hal edersen, mazini,Şimdi değişir; şu anda iyi kul olursan, şu anda ıslâh-ı hal edersen, mazini, buraya geliş sebebini bilirsen, buranın sana veriliş sebebini bilirsen umulur ki düzelir.buraya geliş sebebini bilirsen, buranın sana veriliş sebebini bilirsen umulur ki düzelir. Aksi takdirde Allahu Teâlâ hazretlerinin lutfu çoktur. Aksi takdirde Allahu Teâlâ hazretlerinin lutfu çoktur.

Dileriz ki biz günahkârları, yüzü karaları, eli salih amellerden boşları, gafilleri, cahilleri,Dileriz ki biz günahkârları, yüzü karaları, eli salih amellerden boşları, gafilleri, cahilleri, dedelerinin yüz karalarını affetsin. Dedelerine layık kullar etsin, hak yolda yürüyen kullar eylesin.dedelerinin yüz karalarını affetsin. Dedelerine layık kullar etsin, hak yolda yürüyen kullar eylesin. Şu mübarek günler hürmetine karşılıksız bize lütfunu ihsan eylesin. Şu mübarek günler hürmetine karşılıksız bize lütfunu ihsan eylesin.

Ve ce'alehû fî-kureyşin fe-seye'ûdu ileyhim. Ve ce'alehû fî-kureyşin fe-seye'ûdu ileyhim. "Bir ara Hımyer'deydi, onlardan çekti aldı Kureyş'e verdi, sonra tekrar ona dönecek. "Bir ara Hımyer'deydi, onlardan çekti aldı Kureyş'e verdi, sonra tekrar ona dönecek.

Ne zaman dönecek hocam? Acaba Arabistan yarımadasının hükümdarlığı ne zaman sönecek? Ne zaman dönecek hocam?

Acaba Arabistan yarımadasının hükümdarlığı ne zaman sönecek?

Bekleme döndü bile! Ne bekliyorsun? Bekleme döndü bile! Ne bekliyorsun? Suud hükümeti bir Suud ailesi, o da aslında Yemen'den gelmiş Necd'e yerleşmiş. Suud hükümeti bir Suud ailesi, o da aslında Yemen'den gelmiş Necd'e yerleşmiş.

Sübhanallah! Ne hikmetli sözler! Her cümlenin, her kelimenin altında neler yatıyor! Sübhanallah! Ne hikmetli sözler! Her cümlenin, her kelimenin altında neler yatıyor!

Şimdi Kureyş mi hâkim, Suudi Arabistan'ı Kureyş Kabilesi mi idare ediyor? Şimdi Kureyş mi hâkim, Suudi Arabistan'ı Kureyş Kabilesi mi idare ediyor?

Hayır, Yemen asıllı bir kabilenin eline geçti. Hayır, Yemen asıllı bir kabilenin eline geçti.

Netice itibariyle şimdi kardeşimiz, yani müslüman olduğu için müslüman kardeş, kardeş devlet,Netice itibariyle şimdi kardeşimiz, yani müslüman olduğu için müslüman kardeş, kardeş devlet, Ortadoğu'da aynı şekilde ama Kureyş'ten çıktı Yemen'e geçti. Ortadoğu'da aynı şekilde ama Kureyş'ten çıktı Yemen'e geçti.

Resûlullah'a öyle bağlanın, sünnet-i seniyyesine öyle bakın.Resûlullah'a öyle bağlanın, sünnet-i seniyyesine öyle bakın. Şimdi bazıları burnunu havaya kaldırıyor diyor ki Kur'ân-ı Kerîm var,Şimdi bazıları burnunu havaya kaldırıyor diyor ki Kur'ân-ı Kerîm var, hadîs-i şerîfi bir tarafa bırakmaya çalışıyor. Olur mu ya? Olur mu?hadîs-i şerîfi bir tarafa bırakmaya çalışıyor.

Olur mu ya? Olur mu?
Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'i, hadîs-i şerîfi, sünnet-i seniyyeyiAllahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'i, hadîs-i şerîfi, sünnet-i seniyyeyi birbirinden ayırmamıza müsaade etmiyor ki. Kur'ân-ı Kerîm müsaade etmiyor!birbirinden ayırmamıza müsaade etmiyor ki. Kur'ân-ı Kerîm müsaade etmiyor! Bu ne gaflettir! Bak neler var, ne hikmetler var! Bizim hayatımız ne ile teşekkül ediyor?Bu ne gaflettir! Bak neler var, ne hikmetler var!

Bizim hayatımız ne ile teşekkül ediyor?
Bizim örfümüz âdetimiz ne ile teşekkül etmiş? Bizim örfümüz âdetimiz ne ile teşekkül etmiş? Biz niye bayramda [kandilde] kandil simiti yaparız, niye minarelerde ışıklar yanar?Biz niye bayramda [kandilde] kandil simiti yaparız, niye minarelerde ışıklar yanar? Niye büyüklerimizin elini öperiz, niye dargınlar barışır? Niye büyüklerimizin elini öperiz, niye dargınlar barışır?

Hepsi dinîdir, hepsi hadistir, hepsi Resûlullah'ın tavsiyesidir, hepsi sünnettir. Hepsi dinîdir, hepsi hadistir, hepsi Resûlullah'ın tavsiyesidir, hepsi sünnettir. Çeker alırsan ortada millet kalmaz. Çekip alırsan ortada millet kalmaz. Çeker alırsan ortada millet kalmaz. Çekip alırsan ortada millet kalmaz.

Bozcaada'ya bir yerden bazı kimseleri getirmişler, yerleştirmişler. Bozcaada'ya bir yerden bazı kimseleri getirmişler, yerleştirmişler. Bozcaada'da Rum da var Türk de var. Hıristiyan da var müslüman da var.Bozcaada'da Rum da var Türk de var. Hıristiyan da var müslüman da var. Ötekiler berikilere demişler ki; Sizin dedeleriniz aslında bizdendi, aynı ırktandık.Ötekiler berikilere demişler ki;

Sizin dedeleriniz aslında bizdendi, aynı ırktandık.
Adam da Müslümanlık yok dönmüş, dönmüş gitmiş.Adam da Müslümanlık yok dönmüş, dönmüş gitmiş. Barbaros'un, Barbaros Hayrettin Paşa'nın anası Midilliliydi, babası Sipahi idi;Barbaros'un, Barbaros Hayrettin Paşa'nın anası Midilliliydi, babası Sipahi idi; anası Rum'du babası Türk'tü.anası Rum'du babası Türk'tü. O zaman kültürümüz insanları ne hâle getirmiş; şimdiki derbederliğimiz eldekini ne hâle götürüyor. O zaman kültürümüz insanları ne hâle getirmiş; şimdiki derbederliğimiz eldekini ne hâle götürüyor.

Uyanmamız, aklımızı başımıza toplamamız lazım.Uyanmamız, aklımızı başımıza toplamamız lazım. Gerici evet, çember sakallı evet, yobaz evet ama devlet millet elden gidiyor.Gerici evet, çember sakallı evet, yobaz evet ama devlet millet elden gidiyor. Millet de gider devlette gider... Gitmedi mi? Hayal mi söylüyoruz?Millet de gider devlette gider...

Gitmedi mi? Hayal mi söylüyoruz?
Topraklarımız 100 sene önce bu kadar mıydı? Topraklarımız 100 sene önce bu kadar mıydı?

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize akıl versin! İnsaf versin!Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize akıl versin! İnsaf versin! Kâne'l-livâtu fî-kavmi lûtin fi'n-nisâi kable en yekûne fi'r-ricâli bi-erbeîne senetenKâne'l-livâtu fî-kavmi lûtin fi'n-nisâi kable en yekûne fi'r-ricâli bi-erbeîne seneten Daha ne diyeyim!Akıllı insana işaret kâfiymiş. Ben uzun boylu ne söyleyeyim! Daha ne diyeyim!Akıllı insana işaret kâfiymiş. Ben uzun boylu ne söyleyeyim!

İkinci hadîs-i şerîfe geçtim. İkinci hadîs-i şerîfe geçtim.

"Lûtîlik Lut kavminde erkeklerde başlamasından 40 sene önce evvela kadınlardan başladı." "Lûtîlik Lut kavminde erkeklerde başlamasından 40 sene önce evvela kadınlardan başladı."

Lut kavmi... Lut aleyhisselâtü vesselam peygamberlerden bir peygamberin adıdır,Lut kavmi... Lut aleyhisselâtü vesselam peygamberlerden bir peygamberin adıdır, onun gönderildiği kavme de Lut'un kavmi derler.onun gönderildiği kavme de Lut'un kavmi derler. Çünkü Lut aleyhisselam onlara vazifeli gönderilmiş, tavsiye etmiş, öğüt vermiş, nasihat etmiş.Çünkü Lut aleyhisselam onlara vazifeli gönderilmiş, tavsiye etmiş, öğüt vermiş, nasihat etmiş. Etmeyin eylemeyin, hakkın yoluna gelin, âsi olmayın,Etmeyin eylemeyin, hakkın yoluna gelin, âsi olmayın, edepsizliği, terbiyesizliği bırakın diye nasihat etmiş dinlememişler. edepsizliği, terbiyesizliği bırakın diye nasihat etmiş dinlememişler.

Peki, insanlar peygamberlerini dinlemezse ne olur? Peki, insanlar peygamberlerini dinlemezse ne olur?

Lut kavmi gibi, Âd kavmi gibi, Semud kavmi gibi olur. Lut kavmi gibi, Âd kavmi gibi, Semud kavmi gibi olur. Misalleri var, Kur'ân-ı Kerîm bize onları bildiriyor. Misalleri var, Kur'ân-ı Kerîm bize onları bildiriyor. Lut kavmi, Âd kavmi, Semud kavmi kimdir, bütün müslümanların onları bilmesi,Lut kavmi, Âd kavmi, Semud kavmi kimdir, bütün müslümanların onları bilmesi, başlarına neden o hal gelmiş bilmesi lazım. Neden? başlarına neden o hal gelmiş bilmesi lazım.

Neden?

Kur'ân-ı Kerîm'de yazıyor biz de müslümanız, Kur'ân-ı Kerîm bizim kitabımız, Kur'ân-ı Kerîm'de yazıyor biz de müslümanız, Kur'ân-ı Kerîm bizim kitabımız, onları bize bildiriyor, bilmemiz lazım Lut kavmi neden helâk oldu? onları bize bildiriyor, bilmemiz lazım

Lut kavmi neden helâk oldu?

Cinsî sapıklığından, kötü huyundan Allah onlara bir bela verdi, halleri cihana darb-ı mesel oldu. Cinsî sapıklığından, kötü huyundan Allah onlara bir bela verdi, halleri cihana darb-ı mesel oldu.

Malum insanın bir cinsî duygusu var, herkeste var; Malum insanın bir cinsî duygusu var, herkeste var; Allah kimisini erkek yaratmış, kimisini hanım yaratmış. Neden? Allah kimisini erkek yaratmış, kimisini hanım yaratmış.

Neden?

Hikmetli, hepsi yerli yerinde. İnsan nesli türesin, üresin, devam etsin diye... Hikmetli, hepsi yerli yerinde. İnsan nesli türesin, üresin, devam etsin diye... Ne sanat, ne kudret! Meyveler, ağaçlar, çiçekler, böcekler, kuşlar öyle,Ne sanat, ne kudret! Meyveler, ağaçlar, çiçekler, böcekler, kuşlar öyle, Allahu Teâlâ hazretleri her şeyde böyle bir sanat göstermiş.Allahu Teâlâ hazretleri her şeyde böyle bir sanat göstermiş. İnsan nesli de ana baba evlat oluyor, onlar ihtiyarlıyor.İnsan nesli de ana baba evlat oluyor, onlar ihtiyarlıyor. Onlar onun yerini alıyor, böyle türüyor, kanun, tabiî bir şey. Onlar onun yerini alıyor, böyle türüyor, kanun, tabiî bir şey.

Bunun da yürümesi için Allahu Teâlâ hazretleri insanın içine duygu koymuş, his koymuş. Bunun da yürümesi için Allahu Teâlâ hazretleri insanın içine duygu koymuş, his koymuş. Kız erkeği temâyül eder, özler, ister; erkek kıza belli bir yaştan sonra ilgi duymaya başlar.Kız erkeği temâyül eder, özler, ister; erkek kıza belli bir yaştan sonra ilgi duymaya başlar. Peygamber Efendimiz, "Nikâh benim sünnetimdir." buyuruyor. Meşru ölçüler içindePeygamber Efendimiz, "Nikâh benim sünnetimdir." buyuruyor. Meşru ölçüler içinde güzelce düğününü yaparsınız, evlendirirsiniz, yeni bir yuva açarsınız, Allah mesut etsin dersiniz, güzelce düğününü yaparsınız, evlendirirsiniz, yeni bir yuva açarsınız, Allah mesut etsin dersiniz, biraz desteklersiniz, yardım edersiniz; mesut bahtiyar olurlar, hayırlı evlatlara karışır giderler.biraz desteklersiniz, yardım edersiniz; mesut bahtiyar olurlar, hayırlı evlatlara karışır giderler. Normal yolu bu ama bir de işin ters kullanılması, suistimali, kötüye kullanılması var,Normal yolu bu ama bir de işin ters kullanılması, suistimali, kötüye kullanılması var, Allah bu duyguyu vermiş. Allah insan midesine yemek yeme zevki, arzusu, iştahı vermiş. Allah bu duyguyu vermiş.

Allah insan midesine yemek yeme zevki, arzusu, iştahı vermiş.

Neden? İnsanın iştahı olmasa yemek yemez, iğne ipliğe döner;Neden?

İnsanın iştahı olmasa yemek yemez, iğne ipliğe döner;
vücudu zayıfladı mı ruhu da zayıflar, delirir, tımarhaneye gider. vücudu zayıfladı mı ruhu da zayıflar, delirir, tımarhaneye gider. O iştahı vermiş ki yemek yesin vücudu beslensin diye... O iştahı vermiş ki yemek yesin vücudu beslensin diye... Aman bir et kokusu, kızartma kokusu duyduk mu, bir tereyağı kokusu duyduk mu kendimizi şaşırırız. Aman bir et kokusu, kızartma kokusu duyduk mu, bir tereyağı kokusu duyduk mu kendimizi şaşırırız. Aman bu yemek ne kadar tatlı olmuş, bunun içine gül suyu mu koydun? Aman bu yemek ne kadar tatlı olmuş, bunun içine gül suyu mu koydun? Bu güllaç böyle, bilmem ne filan, insan yiyor. Neden? Bu güllaç böyle, bilmem ne filan, insan yiyor.

Neden?

Bu vücut bize emanet, bu emanet ayakta dursun diye Allah onu öyle bir kanun koymuş.Bu vücut bize emanet, bu emanet ayakta dursun diye Allah onu öyle bir kanun koymuş. Vücudumuza bakımı bize hoşlukla yaptırıyor yoksa biz tembel adamlar öyle yapar mıydık!Vücudumuza bakımı bize hoşlukla yaptırıyor yoksa biz tembel adamlar öyle yapar mıydık! Bakmazdık bu emanete, canını okurduk, mahvederdik.Bakmazdık bu emanete, canını okurduk, mahvederdik. İçimize Allah o arzuyu koymuş, her şeyi güzel yaratmış, o iştah da ne kadar güzel. İçimize Allah o arzuyu koymuş, her şeyi güzel yaratmış, o iştah da ne kadar güzel. İnsan sırf o iştahı düşünse müslüman olur, yola gelir. İnsan sırf o iştahı düşünse müslüman olur, yola gelir.

Allah o iştahı koymuş ki bu vücut bakılsın diye. Öteki iştahı koymuş ki nesli üresin diye.Allah o iştahı koymuş ki bu vücut bakılsın diye. Öteki iştahı koymuş ki nesli üresin diye. Şimdi ben bu iştahı suistimal edersem, midemi tıka basa doldurursam, yemek üstüne yemek yersem,Şimdi ben bu iştahı suistimal edersem, midemi tıka basa doldurursam, yemek üstüne yemek yersem, karnımı patlatırcasına şişirirsem hastalıklar, edepsizlikler, arsızlıklar, yüzsüzlükler başlar.karnımı patlatırcasına şişirirsem hastalıklar, edepsizlikler, arsızlıklar, yüzsüzlükler başlar. Yani ters kullandım, duyguyu berbat ettim, fena istikamete kullandım. Yani ters kullandım, duyguyu berbat ettim, fena istikamete kullandım.

Ötekisi de öyle. Ötekisi de Allah nesil devam etsin, çocukların kahrını taşısınlar, çeksinler;Ötekisi de öyle. Ötekisi de Allah nesil devam etsin, çocukların kahrını taşısınlar, çeksinler; o ağlayan, hiçbir işe yaramayan, altını kirleten, hasta olan, iyi olan, o ağlayan, hiçbir işe yaramayan, altını kirleten, hasta olan, iyi olan, dört beş senede yürüyecek hale gelen o çocuğa anne baba baksın diyedört beş senede yürüyecek hale gelen o çocuğa anne baba baksın diye Allah öyle bir usul, bir çare koymuş. Bunu ters kullandı mı,Allah öyle bir usul, bir çare koymuş. Bunu ters kullandı mı, insan o duyguyu kötüye kullandı mı o zaman o da çığırından çıkıyor. Kötüye kullanmayacak. insan o duyguyu kötüye kullandı mı o zaman o da çığırından çıkıyor. Kötüye kullanmayacak.

Allah doğru yolu göstermiş, Peygamber Efendimiz göstermiş,Allah doğru yolu göstermiş, Peygamber Efendimiz göstermiş, "Nikâh benim sünnetimdir, benim sünnetime uymayan benden değildir.""Nikâh benim sünnetimdir, benim sünnetime uymayan benden değildir." Öyle nikâhtan kaçmayın, ne varmış bunda? Ne kadar güzel bir şey!Öyle nikâhtan kaçmayın, ne varmış bunda? Ne kadar güzel bir şey! "Evlenin, çoğalın. Sizin çokluğunuzla kıymet günü ben mübahât eyleyeceğim,"Evlenin, çoğalın. Sizin çokluğunuzla kıymet günü ben mübahât eyleyeceğim, ümmetimin çokluğuyla iftihar eyleyeceğim." buyuruyor. ümmetimin çokluğuyla iftihar eyleyeceğim." buyuruyor.

Sen gel şimdi bu duyguyu nikâh yoluyla meşru bir şekilde yapmak,Sen gel şimdi bu duyguyu nikâh yoluyla meşru bir şekilde yapmak, yerine getirmek ve vazifesini bilerek güzel yaşamak varken, yerine getirmek ve vazifesini bilerek güzel yaşamak varken, gayr-i meşru yollara, cinsî sapıklıklara sap, orada işi berbat et.gayr-i meşru yollara, cinsî sapıklıklara sap, orada işi berbat et. Allah ona büyük azap veriyor, büyük cezalar geliyor. Allah ona büyük azap veriyor, büyük cezalar geliyor.

Hocam böyle ayıp şeyleri konuşmasan, anlatmasan? Hocam böyle ayıp şeyleri konuşmasan, anlatmasan?

İyi, güzel anlatamayayım ama bu duygu herkesin içinde var,İyi, güzel anlatamayayım ama bu duygu herkesin içinde var, hadîs-i şerîfte de alfabetik sırasıyla karşımıza geldi ve bugün de felaketlerin en büyüğü.hadîs-i şerîfte de alfabetik sırasıyla karşımıza geldi ve bugün de felaketlerin en büyüğü. İnsanları burnuna halka takıp, peşinden esir alınmış ayı gibi sürükleyen bir duygu bu!İnsanları burnuna halka takıp, peşinden esir alınmış ayı gibi sürükleyen bir duygu bu! Çingene ayının burnuna halkayı takar koca ayıyı oynatır? Kaynana nasıl utanıyor, şu nasıl şey yapıyor?Çingene ayının burnuna halkayı takar koca ayıyı oynatır? Kaynana nasıl utanıyor, şu nasıl şey yapıyor? Koca hayvan, ormanda yakalasa bir pençe atsa onu dört takla attırır Koca hayvan, ormanda yakalasa bir pençe atsa onu dört takla attırır ama burnuna halka geçti ne derse onu yapar. [Bu duygu da] insanın burnuna halkayı geçirtiyor. ama burnuna halka geçti ne derse onu yapar. [Bu duygu da] insanın burnuna halkayı geçirtiyor.

Bugün insanların çoğuna ciddî meslekî çalışma, ciddî tahsil, ciddî evlatlık,Bugün insanların çoğuna ciddî meslekî çalışma, ciddî tahsil, ciddî evlatlık, ciddî kocalık karılık yaptırtmayan bu duygunun kötüye kullanılmasıdır.ciddî kocalık karılık yaptırtmayan bu duygunun kötüye kullanılmasıdır. Buna müsaade yok! İslâm'da böyle bir şey yok!Buna müsaade yok! İslâm'da böyle bir şey yok! Hepimizin cinsî hayatımızı İslâm'ın istediği ölçüler içinde tanzim etmemiz lazımdır. Hepimizin cinsî hayatımızı İslâm'ın istediği ölçüler içinde tanzim etmemiz lazımdır.

Peygamber Efendimiz, "Sizin en kötüleriniz bekârlarınızdır." diyor. Neden? Peygamber Efendimiz, "Sizin en kötüleriniz bekârlarınızdır." diyor.

Neden?

Kendisini tutamaz, tutamayınca da çeşit çeşit fitneler, fesatlar başlar;Kendisini tutamaz, tutamayınca da çeşit çeşit fitneler, fesatlar başlar; cemiyetin sosyal nizamı bozulur. Onun için dinimizin her şeyi güzeldir.cemiyetin sosyal nizamı bozulur. Onun için dinimizin her şeyi güzeldir. Evlenmeyi emretmiş, vakti geldi mi evlendir. Allah bereket verir mesut eder.Evlenmeyi emretmiş, vakti geldi mi evlendir. Allah bereket verir mesut eder. Korkma, Allah onların da rızklarını verir.Korkma, Allah onların da rızklarını verir. Senin rızkını sana nasıl verdiyse onun da rızkını verir. Gayr-i meşrû yola sapmamak lazım. Senin rızkını sana nasıl verdiyse onun da rızkını verir. Gayr-i meşrû yola sapmamak lazım.

Cinsî sapıklıklardan, nikâh dışı münasebetlerden birisi de erkeğin erkekle,Cinsî sapıklıklardan, nikâh dışı münasebetlerden birisi de erkeğin erkekle, kadının kadınla bir kötü durumu varmış. kadının kadınla bir kötü durumu varmış. Lut kavminde önce, [erkeklerden] 40 yıl evvel, kadınlarda başlamış bu şey. Lut kavminde önce, [erkeklerden] 40 yıl evvel, kadınlarda başlamış bu şey.

Eski Yunan tarihini okuyun, hani Aristolar, Eflatunlar, Sokratlar... Büyük filozof!Eski Yunan tarihini okuyun, hani Aristolar, Eflatunlar, Sokratlar... Büyük filozof! Ooo çok büyük filozof değil mi? Hep öyle okuyoruz ya.Ooo çok büyük filozof değil mi? Hep öyle okuyoruz ya. Şöyle sayfanın arka tarafını bir çevirin bakalım cinsî hayatları nasılmış, ne yapıyorlarmış? Şöyle sayfanın arka tarafını bir çevirin bakalım cinsî hayatları nasılmış, ne yapıyorlarmış? Bir okuyun bakalım, Allah bu cemiyeti neden batırmış? Sodom Gomore ne olmuş?Bir okuyun bakalım, Allah bu cemiyeti neden batırmış? Sodom Gomore ne olmuş? Pompei niçin Vezüv lavlarının altında kalmış? Pompei niçin Vezüv lavlarının altında kalmış? Pompei yanardağı bir patlayıveriyor bir anda Pompei şehri lavların altında kalmış.Pompei yanardağı bir patlayıveriyor bir anda Pompei şehri lavların altında kalmış. Bir incele bakalım neden kalmış? Bir incele bakalım neden kalmış?

Pompei'ye gitmişler şimdi o külleri ayıklıyorlarmış.Pompei'ye gitmişler şimdi o külleri ayıklıyorlarmış. Yanardağın kızgın külü gelmiş üstüne çöküverince adamların hepsini öldürmüş,Yanardağın kızgın külü gelmiş üstüne çöküverince adamların hepsini öldürmüş, içinde mikrop da üremiyor heykel gibi, olduğu gibi kalmışlar. içinde mikrop da üremiyor heykel gibi, olduğu gibi kalmışlar. Şimdi küllerini süpürüyorlar, adamlar ne iş yapıyorsa çıkıyor; terazi tutuyor, Şimdi küllerini süpürüyorlar, adamlar ne iş yapıyorsa çıkıyor; terazi tutuyor, yolda yürüyor yan gelmiş yatıyor, yemek yiyor ne şekildeyse.yolda yürüyor yan gelmiş yatıyor, yemek yiyor ne şekildeyse. Ölüm ansızın onu nasıl yakalamışsa. Öyle yakalayacak, birden gelir. Kıyamet de birden gelecek!Ölüm ansızın onu nasıl yakalamışsa. Öyle yakalayacak, birden gelir. Kıyamet de birden gelecek! Kıyamette adam kumaşı ölçtürecek de parasını vermeye muktedir olamayacak. Kıyamette adam kumaşı ölçtürecek de parasını vermeye muktedir olamayacak. Alış verişindeyken kıyamet pattadak kopacak. Onun için kopmak deniliyor, birden kopup gelecek. Alış verişindeyken kıyamet pattadak kopacak. Onun için kopmak deniliyor, birden kopup gelecek.

Allah gafletten uyandırsın. Allah gafletten uyandırsın.

Pompei'de nice nice sahneleri anlatıyorlar...Pompei'de nice nice sahneleri anlatıyorlar... Oraya turistik seyahatleri yapanlar orada gördüklerini anlatıyorlar.Oraya turistik seyahatleri yapanlar orada gördüklerini anlatıyorlar. Ben görmedim gitmedim, gitmek de istemem ama gidenler diyorlar ki; Amaan!Ben görmedim gitmedim, gitmek de istemem ama gidenler diyorlar ki; Amaan! Ne sahnelerde yakalamış onları o ölüm külleri, ne sahnelerde yakalamış!Ne sahnelerde yakalamış onları o ölüm külleri, ne sahnelerde yakalamış! İşte Allah'ın azabı öyle gelir. Onun için azap gelmeden yola gelin!İşte Allah'ın azabı öyle gelir. Onun için azap gelmeden yola gelin! İşte tavsiye, işte nasihat, işte Peygamber Efendimiz'in sözleri, işte Kur'ân-ı Kerîm âyetleri.İşte tavsiye, işte nasihat, işte Peygamber Efendimiz'in sözleri, işte Kur'ân-ı Kerîm âyetleri. Kendinizi tanzim edin, helali varken harama ne saparsınız,Kendinizi tanzim edin, helali varken harama ne saparsınız, Allah'ın helali az mı geliyor, yetmiyor mu? Helal dünya kadar içecek var adam içki içiyor… Allah'ın helali az mı geliyor, yetmiyor mu? Helal dünya kadar içecek var adam içki içiyor…

El birliğiyle herkes çalışacak. Sen kendi çocuğuna hâkim olacaksın, karına nasihati çekeceksin,El birliğiyle herkes çalışacak. Sen kendi çocuğuna hâkim olacaksın, karına nasihati çekeceksin, karın çocuğuna nasihat edecek, akrabana söyleyeceksin, akraban ötekine söyleyecek,karın çocuğuna nasihat edecek, akrabana söyleyeceksin, akraban ötekine söyleyecek, el birliğiyle bir de bakacağız bizim cemiyetin rengi yangın gibiyken yeşermeye,el birliğiyle bir de bakacağız bizim cemiyetin rengi yangın gibiyken yeşermeye, tatlanmaya, güzelleşmeye başlamış. Bir intizama girdi, sokaklar temiz olamaya başladı, tatlanmaya, güzelleşmeye başlamış. Bir intizama girdi, sokaklar temiz olamaya başladı, ticarette şunu yok bunu yok aldatmaca yok, dürüst insanlar maşaallah! Allah Allah!ticarette şunu yok bunu yok aldatmaca yok, dürüst insanlar maşaallah! Allah Allah! Sahabe gibi insanlar var, ne kadar güzel ahlaklı! Sözünde duruyor, senet istemiyor,Sahabe gibi insanlar var, ne kadar güzel ahlaklı! Sözünde duruyor, senet istemiyor, senedin vadesi gelir gelmez tırak ödüyor, hatta daha önceden al kardeşim elime para geçti,senedin vadesi gelir gelmez tırak ödüyor, hatta daha önceden al kardeşim elime para geçti, belki sana para lazım olur. Ben bunu üç ay sonra verecektim ama şu anda elime para geçti.belki sana para lazım olur. Ben bunu üç ay sonra verecektim ama şu anda elime para geçti. Çünkü borçlunun namazı kabul değildir. Çünkü borçlunun namazı kabul değildir.

Hocamız Buhârî'den, Nesâî'den, İbn Hibbân'dan, Ahmed b. Hanbel'den sahih bir hadîs-i şerîf kaydetmiş.Hocamız Buhârî'den, Nesâî'den, İbn Hibbân'dan, Ahmed b. Hanbel'den sahih bir hadîs-i şerîf kaydetmiş. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efemdimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efemdimiz buyuruyor ki;

Kâne racülün tâcirun. "Ticaretle meşgul bir adam vardı."Kâne racülün tâcirun. "Ticaretle meşgul bir adam vardı." Yüdâyinü'n-nâse. "Bu adam insanlara borç para verirdi." Yüdâyinü'n-nâse. "Bu adam insanlara borç para verirdi." Tüccardı, ticaretten yanında parası vardı, insanlara borç para verirdi.Tüccardı, ticaretten yanında parası vardı, insanlara borç para verirdi. Şimdi bu hadîs-i şerîfin Nesâî'deki rivayetinde şöyle bir cümle varmış; Şimdi bu hadîs-i şerîfin Nesâî'deki rivayetinde şöyle bir cümle varmış; Enne raculen lem ya'mel hayran kattu ve kâne yudâyinü'n-nâse.Enne raculen lem ya'mel hayran kattu ve kâne yudâyinü'n-nâse. "Bir adam vardı, hiç hayır işlememiş; yalnız insanlara borç para verirdi." diyor."Bir adam vardı, hiç hayır işlememiş; yalnız insanlara borç para verirdi." diyor. Hiç hayır işleyen bir adam değilmiş yani hayırlı bir kimse değilmiş.Hiç hayır işleyen bir adam değilmiş yani hayırlı bir kimse değilmiş. Hayır işlemiş bir kimse değilmiş ama insanlara borç para verirmiş. Borç verdikten sonra da; Hayır işlemiş bir kimse değilmiş ama insanlara borç para verirmiş. Borç verdikten sonra da;

Fe kâne yekûlu li-fetâhu. "Çalıştırdığı delikanlıya dermiş ki..."Fe kâne yekûlu li-fetâhu. "Çalıştırdığı delikanlıya dermiş ki..." İzâ eteyte mu'siran. "Eli dar bir insanın, borçlunun yanına gittiğin zaman." İzâ eteyte mu'siran. "Eli dar bir insanın, borçlunun yanına gittiğin zaman." Benim alacağımı tahsil etmek üzere onun yanına vardığın zaman; baktın durumunu biraz sıkışıkça, Benim alacağımı tahsil etmek üzere onun yanına vardığın zaman; baktın durumunu biraz sıkışıkça, halini perişanca görüyorsan müsamaha et, affediver, biraz müsâde et, müddet ver, vazgeçiver. halini perişanca görüyorsan müsamaha et, affediver, biraz müsâde et, müddet ver, vazgeçiver.

Le'allellâhe en yetecâveze 'annâ. "Belki Allah da bizi affeder, bizim günahımızdan geçer."Le'allellâhe en yetecâveze 'annâ. "Belki Allah da bizi affeder, bizim günahımızdan geçer." diye tenbih edermiş. O da sıkışık insanın üstüne fazla varmazmış.diye tenbih edermiş. O da sıkışık insanın üstüne fazla varmazmış. Senin bana borcun var, ver onu.Senin bana borcun var, ver onu. Vermezsen gırtlağını sıkarım bilmem filan tarzında yapmazmış da, müsamaha gösterirmiş. Vermezsen gırtlağını sıkarım bilmem filan tarzında yapmazmış da, müsamaha gösterirmiş.

Fe-lekıyellâhe fe-tecâveze 'anhü.Fe-lekıyellâhe fe-tecâveze 'anhü. "Gerçekten de ölmüş ve Allahu Teâla hazretleri bu güzel duygusundan dolayı,"Gerçekten de ölmüş ve Allahu Teâla hazretleri bu güzel duygusundan dolayı, onun günahlarını bağışlamış." diyor. Peygamber Efendimiz o zâtın hayatıyla ilgili haber veriyor. onun günahlarını bağışlamış." diyor. Peygamber Efendimiz o zâtın hayatıyla ilgili haber veriyor.

İslâm'da böyle bir hassaslık, acıma duygusu vardır. Ticaretin çeşit çeşit halleri oluyor.İslâm'da böyle bir hassaslık, acıma duygusu vardır. Ticaretin çeşit çeşit halleri oluyor. Bazen insan borçlanır, borç iyi değildir borçlanır, borçlandığı zaman verdiği sözü yerine getirmeli. Bazen insan borçlanır, borç iyi değildir borçlanır, borçlandığı zaman verdiği sözü yerine getirmeli. Borcunu zamanında ödemeli, ödemezse çok tehlikelidir.Borcunu zamanında ödemeli, ödemezse çok tehlikelidir. Hele yanında para varken ödemezse çok tehlikeleri ve günahları vardır.Hele yanında para varken ödemezse çok tehlikeleri ve günahları vardır. Bazen insan hüsn ü niyetine, ödeyeyim diye arzu etmesine rağmenBazen insan hüsn ü niyetine, ödeyeyim diye arzu etmesine rağmen işleri ters gider mümkün olmaz, o zaman onu bastırmamak lazım. işleri ters gider mümkün olmaz, o zaman onu bastırmamak lazım. Araplar da bir kötü huy varmış, borç verirlermiş, borcunu tahsil etmeye giderlermiş,Araplar da bir kötü huy varmış, borç verirlermiş, borcunu tahsil etmeye giderlermiş, parası yoksa, peki, şu kadar daha sonra ver ama faizi şu kadar oldu diye faizi artırırlarmış.parası yoksa, peki, şu kadar daha sonra ver ama faizi şu kadar oldu diye faizi artırırlarmış. Böylece katlana katlana öyle bir hâle gelirmiş ki adam mahvolurmuş. Böylece katlana katlana öyle bir hâle gelirmiş ki adam mahvolurmuş.

Peygamber Efendimiz böyle bir âdetin, cahiliye âdetinin olduğu bir muhitte diyor ki; Peygamber Efendimiz böyle bir âdetin, cahiliye âdetinin olduğu bir muhitte diyor ki;

"Borçlulara acıyın! O da insan, onun da çoluk çocuğu var, sıkıntısı var."Borçlulara acıyın! O da insan, onun da çoluk çocuğu var, sıkıntısı var. Böyle olduğu zaman eğer durumunuz müsaitse onun borcuna biraz kolaylık gösterin." gibi Böyle olduğu zaman eğer durumunuz müsaitse onun borcuna biraz kolaylık gösterin." gibi bir borçluya müsamahayı başka hadîs-i şerîflerin de tavsiye eder. bir borçluya müsamahayı başka hadîs-i şerîflerin de tavsiye eder. Burada da öyle hareket etmiş olan bir kimsenin Allah'ın rahmetine buBurada da öyle hareket etmiş olan bir kimsenin Allah'ın rahmetine bu merhameti dolayısıyla eriştiğini bildiriyor. Bu bir merhamettir tabii, borçluya acıyorsun. merhameti dolayısıyla eriştiğini bildiriyor. Bu bir merhamettir tabii, borçluya acıyorsun.

Bazen icrâya verilir. Bilmiyorum hiç icrâ hadisesi gördünüz mü?Bazen icrâya verilir. Bilmiyorum hiç icrâ hadisesi gördünüz mü? Adam eve gelir, borcundan dolayı haciz konulmuş olan malları alır.Adam eve gelir, borcundan dolayı haciz konulmuş olan malları alır. Ben ortaokul talebesiyken bir kere gördüm.Ben ortaokul talebesiyken bir kere gördüm. İcrâ memuru bir eşyaya yapışıyor, kadın eşyanın öbür tarafına yapışıyor.İcrâ memuru bir eşyaya yapışıyor, kadın eşyanın öbür tarafına yapışıyor. "Aman bu babamdan, dedemden kaldı bunu alma.""Aman bu babamdan, dedemden kaldı bunu alma." Onu bırakıyor başka bir şeye yapışıyor, yani bir acı hal. Onu bırakıyor başka bir şeye yapışıyor, yani bir acı hal.

Allah kimseyi borçlu etmesin.Allah kimseyi borçlu etmesin. Borçlu olanlara da maddî mânevî her çeşit borçlarını ödeme imkânı bahş eylesin. Borçlu olanlara da maddî mânevî her çeşit borçlarını ödeme imkânı bahş eylesin.

Borçların bir çeşidi de mânevîdir. Bu namaz kılmayan insanların namazlarını ödemesi lazım.Borçların bir çeşidi de mânevîdir. Bu namaz kılmayan insanların namazlarını ödemesi lazım. Aklı başına gelip de tevbe ettiği zaman eski zamanlarda kılmadığı namazları ödemesi lazım.Aklı başına gelip de tevbe ettiği zaman eski zamanlarda kılmadığı namazları ödemesi lazım. Günde bir plana bağlasın ödemeye başlasın. Her gün bir geçmiş günün namazını ödesin. Günde bir plana bağlasın ödemeye başlasın. Her gün bir geçmiş günün namazını ödesin. Tutmadığı oruçları ödemesi lazım. Borçtur, ödemesi gerekir. Tutmadığı oruçları ödemesi lazım. Borçtur, ödemesi gerekir.

Mânevî borçlarımızı da maddî borçları da Allah ödemek nasip eylesin. Mânevî borçlarımızı da maddî borçları da Allah ödemek nasip eylesin.

Kâne'l-vahyu ye'tînî alâ nahveyni ye'tinî bi-hî cibrîlu fe-yülkîhi 'aleyye kemâ yulki'r-raculü ala'r-raculi Kâne'l-vahyu ye'tînî alâ nahveyni ye'tinî bi-hî cibrîlu fe-yülkîhi 'aleyye kemâ yulki'r-raculü ala'r-raculi fe-zâke yetefelletü minnî ve ye'tînî fî-şey'in misli savti'l-cerasife-zâke yetefelletü minnî ve ye'tînî fî-şey'in misli savti'l-cerasi hattâ yuhâlita kalbî fe-zâkellezî lâ yetefelletü minnî. hattâ yuhâlita kalbî fe-zâkellezî lâ yetefelletü minnî.

Peygamber Efendimiz'e Allahu Teâla hazretlerinin emirleri gelirdi. Nasıl gelirdi? Peygamber Efendimiz'e Allahu Teâla hazretlerinin emirleri gelirdi.

Nasıl gelirdi?

Vahiy diyoruz. Peygamber Efendimiz'e vahy edilirdi, o vahiy ile söylerdi. Vahiy diyoruz. Peygamber Efendimiz'e vahy edilirdi, o vahiy ile söylerdi.

Ve mâ yentıku 'ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ.Ve mâ yentıku 'ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ. "Onun konuşmaları hiç kendi içinden, aklından, keyfinden değildir"Onun konuşmaları hiç kendi içinden, aklından, keyfinden değildir ancak kendisine vahyedilmiştir de onu söylemektedir." diyeancak kendisine vahyedilmiştir de onu söylemektedir." diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriyor, Resûlünün sözüne garanti veriyor.Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriyor, Resûlünün sözüne garanti veriyor. Resûlü söylemişse onun vahiy olduğunu bize garantili bildiriyor. Resûlü söylemişse onun vahiy olduğunu bize garantili bildiriyor.

Resûl-i Ekrem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki, "Bana vahiy iki şekilde gelir idi." Resûl-i Ekrem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki, "Bana vahiy iki şekilde gelir idi."

Vahiy çeşitleri çoktur, burada iki tanesini zikrediyor. Birisi; Vahiy çeşitleri çoktur, burada iki tanesini zikrediyor. Birisi;

Ye'tinî bi-hî cibrîlu fe-yülkîhi 'aleyye kemâ yulki'r-raculü ala'r-raculi.Ye'tinî bi-hî cibrîlu fe-yülkîhi 'aleyye kemâ yulki'r-raculü ala'r-raculi. "Bazen bana Cebrail getirirdi ve bir adamın bir başka adama bir söz söyleyip"Bazen bana Cebrail getirirdi ve bir adamın bir başka adama bir söz söyleyip bilgiyi naklettiği gibi naklederdi."bilgiyi naklettiği gibi naklederdi." Fe-zâke yetefelletü minnî. "Bu benden âniden vukûa gelirdi ve bunun hıfzı, unutulması kolay olurdu."Fe-zâke yetefelletü minnî. "Bu benden âniden vukûa gelirdi ve bunun hıfzı, unutulması kolay olurdu." Peygamber Efendimiz bazen vahyi telakki ettiği zaman unutmayayım diye telaş ederdi. Peygamber Efendimiz bazen vahyi telakki ettiği zaman unutmayayım diye telaş ederdi.

Lâ tuharrik bi-hî lisâneke li-ta'cele bi-hî.Lâ tuharrik bi-hî lisâneke li-ta'cele bi-hî. "Bu şeyleri tekrar edeceğim, onu acele öğreneyim diye dilini hareket ettirme. "Bu şeyleri tekrar edeceğim, onu acele öğreneyim diye dilini hareket ettirme.

İnne 'aleynâ cem'uhû ve kur'ânehû.İnne 'aleynâ cem'uhû ve kur'ânehû. "O Kur'ân-ı Kerîm'in toplanması ve okutulması bize ait bir vazifedir.""O Kur'ân-ı Kerîm'in toplanması ve okutulması bize ait bir vazifedir." Biz onu sana vahyettikten sonra unutturur muyuz?Biz onu sana vahyettikten sonra unutturur muyuz? Söyleteceksek söyletiriz, telaşlanma Resûlüm diye vahiy inmiştir. Söyleteceksek söyletiriz, telaşlanma Resûlüm diye vahiy inmiştir.

Diğer şekil, "Bana bir çıngırak sesine benzer bir tarzdaDiğer şekil, "Bana bir çıngırak sesine benzer bir tarzda ses olarak gelirdi ve bu kalbimi, gönlümü, içimi kaplardı." Yani içime nakş olurdu, ayrılmazdı. ses olarak gelirdi ve bu kalbimi, gönlümü, içimi kaplardı." Yani içime nakş olurdu, ayrılmazdı. Bu çeşit vahiy gayet derinden içimde kalırdı. Bu çeşit vahiy gayet derinden içimde kalırdı. Peygamber Efendimiz bize burada vahiy tarzının iki tanesini açıklamış. Peygamber Efendimiz bize burada vahiy tarzının iki tanesini açıklamış.

Kânet benû İsrâîle tesûsühümü'l-enbiyâü külle mâ heleke nebiyyünKânet benû İsrâîle tesûsühümü'l-enbiyâü külle mâ heleke nebiyyün halefehû nebiyyün ve innehû lâ nebiyye ba'dî ve seyekûnü hulefâe fe-yeksürûnhalefehû nebiyyün ve innehû lâ nebiyye ba'dî ve seyekûnü hulefâe fe-yeksürûn kâlû fe-mâ te'murunâ kâle fû bey'ate'l-evvele fe'l-evvele ve a'tûhum hakkahüm kâlû fe-mâ te'murunâ kâle fû bey'ate'l-evvele fe'l-evvele ve a'tûhum hakkahüm ellezî ce'alellâhu lehüm fe-innellâhe sâilühüm amme's-ter'âhüm. ellezî ce'alellâhu lehüm fe-innellâhe sâilühüm amme's-ter'âhüm.

Bu hadîs-i şerîf halifelik meselesiyle ilgili bir hadîs-i şerîftir.Bu hadîs-i şerîf halifelik meselesiyle ilgili bir hadîs-i şerîftir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Kânet benû İsrâîle tesûsühümü'l-enbiyâü. "İsrailoğullarına peygamberleri hükümdarlık yapardı."Kânet benû İsrâîle tesûsühümü'l-enbiyâü. "İsrailoğullarına peygamberleri hükümdarlık yapardı." Onları peygamberler sevkederdi. Hükümdarları, yani şimdi kral diyoruz ya.Onları peygamberler sevkederdi. Hükümdarları, yani şimdi kral diyoruz ya. Mesela İbranî kralları filan deniliyor. İbranî hükümdarları o İbranî devletini idare eden kimseler.Mesela İbranî kralları filan deniliyor. İbranî hükümdarları o İbranî devletini idare eden kimseler. " İsrail'in başındaki idareciler peygamberler idi."" İsrail'in başındaki idareciler peygamberler idi." Davud aleyhisselam, Süleyman aleyhisselam gibi peygamber hükümdarları hükümdarlık ederdi. Davud aleyhisselam, Süleyman aleyhisselam gibi peygamber hükümdarları hükümdarlık ederdi.

Külle mâ heleke nebiyyün halefehû nebiyyün.Külle mâ heleke nebiyyün halefehû nebiyyün. "Bir peygamber ölünce Allah bir başkasını ona halife,"Bir peygamber ölünce Allah bir başkasını ona halife, onun yerine halef gönderir ve o makamı o işgal ederdi."onun yerine halef gönderir ve o makamı o işgal ederdi." Böylece peygamberlerin idare ettiği bir topluluk, bir devlet durumunda idi. Böylece peygamberlerin idare ettiği bir topluluk, bir devlet durumunda idi. Ve innehû lâ nebiyye ba'dî. "Benim ümmetimin durumu benden sonra böyle olamayacak." Ve innehû lâ nebiyye ba'dî. "Benim ümmetimin durumu benden sonra böyle olamayacak." Benî İsrail de durum böyleydi ama Ümmet-i Muhammed deBenî İsrail de durum böyleydi ama Ümmet-i Muhammed de Peygamber Efendimiz'den sonra durum böyle olmayacak. Yani nasıl olmayacak? Peygamber Efendimiz'den sonra durum böyle olmayacak.

Yani nasıl olmayacak?

Peygamber Efendimiz ölünce onun arkasından bir peygamber,Peygamber Efendimiz ölünce onun arkasından bir peygamber, onun arkasından bir başka Peygamber gelmeyecek. onun arkasından bir başka Peygamber gelmeyecek.

Peygamber Efendimiz nedir? Hâteme'n-nebîyyîn, peygamberlerin en sonuncusudur.Peygamber Efendimiz nedir?

Hâteme'n-nebîyyîn, peygamberlerin en sonuncusudur.
Evveli Hz. Âdem aleyhisselam, âhiri Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhisselam. Evveli Hz. Âdem aleyhisselam, âhiri Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhisselam.

Mâ kâne Muhammedun ebâ ehadin min ricâliküm ve lâkin resûlellâhi ve hâteme'n-nebiyyîn. Mâ kâne Muhammedun ebâ ehadin min ricâliküm ve lâkin resûlellâhi ve hâteme'n-nebiyyîn. "Peygamber Efendimiz sizin eşrafınızdan, ricâlinizden bir kimsenin babası değildir "Peygamber Efendimiz sizin eşrafınızdan, ricâlinizden bir kimsenin babası değildir fakat peygamberlerin sonuncusuydu, hâtemiydi." diye hâtem-i enbiyâ olduğu bildiriliyor.fakat peygamberlerin sonuncusuydu, hâtemiydi." diye hâtem-i enbiyâ olduğu bildiriliyor. Şimdi bu devirde bozuk fırkalar çıkmış; Şimdi bu devirde bozuk fırkalar çıkmış;

Efendim, burada hâtemü'l-enbiyâ diyor, hâtemü'r-rusül demiyor.Efendim, burada hâtemü'l-enbiyâ diyor, hâtemü'r-rusül demiyor. Binâenaleyh Peygamber Efendimiz'den sonra enbiyâ gelmeyecek doğru ama rasül gelecek. Binâenaleyh Peygamber Efendimiz'den sonra enbiyâ gelmeyecek doğru ama rasül gelecek.

Kim gelecek? Hindistan'da kâdiyânî mezhebinin müessisi Gulâm Ahmed-i Kâdiyânî (ö. 1908), mesela. Kim gelecek?

Hindistan'da kâdiyânî mezhebinin müessisi Gulâm Ahmed-i Kâdiyânî (ö. 1908), mesela.

Böyle şey olur mu ya? Sen Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl öyle tağyir yaparsın, öyle şey mi olur? Böyle şey olur mu ya?

Sen Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl öyle tağyir yaparsın, öyle şey mi olur?

Peygamber Efendimiz'den sonra Peygamber gelmeyecek!Peygamber Efendimiz'den sonra Peygamber gelmeyecek! Peygamber Efendimiz'den sonra Peygamber gelmeyecek.Peygamber Efendimiz'den sonra Peygamber gelmeyecek. Sonuncu peygamber, hâtemü'n-nebiyyîn çok açık âyet-i kerîmelerde, hadîs-i şerîflerde bildirilmiş.Sonuncu peygamber, hâtemü'n-nebiyyîn çok açık âyet-i kerîmelerde, hadîs-i şerîflerde bildirilmiş. peygamber gelmeyecek de ondan sonra ne olacak? peygamber gelmeyecek de ondan sonra ne olacak?

Ve seyekûnü hulefâe. "Halifeler gelecek."Ve seyekûnü hulefâe. "Halifeler gelecek." Yani peygamberlik sıfatında olmayacak ama has halis kimseler halife olarakYani peygamberlik sıfatında olmayacak ama has halis kimseler halife olarak devleti idare edecekler, Ümmet-i Muhammed'in başında olacaklar. devleti idare edecekler, Ümmet-i Muhammed'in başında olacaklar.

Peygamber Efendimiz vefat edince ne oldu? Peygamber Efendimiz vefat edince ne oldu?

Hakikaten Hz. Ebû Bekir geçti, arkasından Hz. Ömer geçti, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan,Hakikaten Hz. Ebû Bekir geçti, arkasından Hz. Ömer geçti, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin derken iş karışıverdi, tarihî hadiseler vukû buldu, rıdvânullâhi 'aleyhim ecma'în. Hz. Hüseyin derken iş karışıverdi, tarihî hadiseler vukû buldu, rıdvânullâhi 'aleyhim ecma'în.

Halifeler olacak. Demek ki Ümmet-i Muhammed yine başsız kalmayacak daHalifeler olacak. Demek ki Ümmet-i Muhammed yine başsız kalmayacak da başındaki kimse peygamber sıfatında olmayacak. Başsız kalmayacak.başındaki kimse peygamber sıfatında olmayacak. Başsız kalmayacak. Peygamber Efendimiz ümmetini çok güzel terbiye etmişti.Peygamber Efendimiz ümmetini çok güzel terbiye etmişti. "Üç kimse bir yolculuğa çıksalar -intizamlı olsun diye- bir tanesi başkan olsun." diyor. "Üç kimse bir yolculuğa çıksalar -intizamlı olsun diye- bir tanesi başkan olsun." diyor.

Şimdi modern bir toplantı yapsanız; Efendim, gündemi tespit edelim. Peki edelim. Şimdi modern bir toplantı yapsanız;

Efendim, gündemi tespit edelim.

Peki edelim.

Hemen derhal bir toplantı başkanı olsun iki tane kâtip olsun.Hemen derhal bir toplantı başkanı olsun iki tane kâtip olsun. Derhal hemen bir başkan seçiyorlar ya, öyle olmazsa iş hallolmaz. Hiç bir toplantıdan netice alınmaz.Derhal hemen bir başkan seçiyorlar ya, öyle olmazsa iş hallolmaz. Hiç bir toplantıdan netice alınmaz. Derhal bir başkan, kâtipler vs. derhal tespit ediliyor.Derhal bir başkan, kâtipler vs. derhal tespit ediliyor. O nizamı Peygamber Efendimiz ta 1400 yıl önce bize bildirmiş ki böyle derbederlik yok,O nizamı Peygamber Efendimiz ta 1400 yıl önce bize bildirmiş ki böyle derbederlik yok, içinizden bir tanesini kendiniz başa seçin, onu dinleyin. Efendim o en yaşlı mı olacak? içinizden bir tanesini kendiniz başa seçin, onu dinleyin.

Efendim o en yaşlı mı olacak?

Öyle bir şart, en yaşlı olma şartı yok.Öyle bir şart, en yaşlı olma şartı yok. Yani bir tanesi seçilir sonra bir zaman gelir belki de değiştirilir.Yani bir tanesi seçilir sonra bir zaman gelir belki de değiştirilir. Şöyle olur böyle olur ama böyle bir intizama alışın. Şöyle olur böyle olur ama böyle bir intizama alışın.

Neyse halifeler olacak, fe-yeksürûn. "Çoğalacaklar."Neyse halifeler olacak, fe-yeksürûn. "Çoğalacaklar." Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer zamanında bir taneydi, ikincisi yoktu ama sonra iş karıştı, devlet idaresi çatallaştı.Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer zamanında bir taneydi, ikincisi yoktu ama sonra iş karıştı, devlet idaresi çatallaştı. Hz. Ali Efendimiz'in zamanında Muaviye, o da Şam'da ben de halifeyim dedi. Hz. Ali Efendimiz'in zamanında Muaviye, o da Şam'da ben de halifeyim dedi. Bir şey başladı veyahut aralarında birşeyler oldu. Bir şey başladı veyahut aralarında birşeyler oldu. İşte Hz. Osman niçin öldürüldü de, rıdvanullahi aleyhim ecmain. İşte Hz. Osman niçin öldürüldü de, rıdvanullahi aleyhim ecmain. Şu şöyle neye oldu da bu böyle neye oldu da... İslâm tarihinde mâlum uzun şeyler...Şu şöyle neye oldu da bu böyle neye oldu da... İslâm tarihinde mâlum uzun şeyler... Neticede iş çatallaştı. Sonunda Emevi saltanatı kuruldu Neticede iş çatallaştı. Sonunda Emevi saltanatı kuruldu ve Hz. Peygamber'in torunlarına çeşit çeşit zulümler yapıldı. ve Hz. Peygamber'in torunlarına çeşit çeşit zulümler yapıldı.

Çeşit çeşit zulümler yapıldı; Hz. Hasan Efendimiz'i zehirlediler,Çeşit çeşit zulümler yapıldı; Hz. Hasan Efendimiz'i zehirlediler, Hz. Hüseyin Efendimiz'i Kerbelâ'da çoluk çocuğuyla, karılarıyla, hanımlarıyla o çölde kestiler.Hz. Hüseyin Efendimiz'i Kerbelâ'da çoluk çocuğuyla, karılarıyla, hanımlarıyla o çölde kestiler. Peygamber Efendimiz'in torunu, uzak bir kimse değil!Peygamber Efendimiz'in torunu, uzak bir kimse değil! Ondan sonra da Emevi hükümetleri sülâle-i tâhireyi devamlı bir baskı altında tuttu.Ondan sonra da Emevi hükümetleri sülâle-i tâhireyi devamlı bir baskı altında tuttu. Sıkıntıdan sıkıntıya, sıkıntıdan sıkıntıya uğratıldılar. Şimdi İran'da Hümeyni başa geçti ya.Sıkıntıdan sıkıntıya, sıkıntıdan sıkıntıya uğratıldılar. Şimdi İran'da Hümeyni başa geçti ya. Hümeyni başa geçince tamam diyorlar, o zamandan şey yaptığımız durumu elde ettik diyorlar.Hümeyni başa geçince tamam diyorlar, o zamandan şey yaptığımız durumu elde ettik diyorlar. Onun için adam motosiklete biniyormuş Irak birliklerin üstüne öyle gidiyormuş.Onun için adam motosiklete biniyormuş Irak birliklerin üstüne öyle gidiyormuş. Yani inançla, yaptığı şeyin iyi olduğuna inanan bir insan olarak gidiyor.Yani inançla, yaptığı şeyin iyi olduğuna inanan bir insan olarak gidiyor. Irak birliklerine Dalga dalga hücum ettiriyorlarmış,Irak birliklerine Dalga dalga hücum ettiriyorlarmış, mayın tarlasının üstüne kol kola girip öyle gidiyorlarmış. İnançlı oldu mu iş o zaman değişiyor. mayın tarlasının üstüne kol kola girip öyle gidiyorlarmış. İnançlı oldu mu iş o zaman değişiyor.

Neyse, fe-yeksürûn. "Çoğalacak" Hakikaten de çoğaldı, hadîs-i şerîflerde bildirilen şeyler oldu.Neyse, fe-yeksürûn. "Çoğalacak" Hakikaten de çoğaldı, hadîs-i şerîflerde bildirilen şeyler oldu. Sadaka Resûlullah. Resûlullah doğru söyledi. Fî-mâ kâle ev ke-mâ kâle. Sadaka Resûlullah. Resûlullah doğru söyledi. Fî-mâ kâle ev ke-mâ kâle. "Ya böyle kelime kelime böyle söylemiş ya da buna yakın. İşte söylediği çıktı."Ya böyle kelime kelime böyle söylemiş ya da buna yakın. İşte söylediği çıktı. Nitekim Kureyş'ten alınıp da Himyer'e gittiği gibi, işte dediği yine oldu, çoğaldı. Nitekim Kureyş'ten alınıp da Himyer'e gittiği gibi, işte dediği yine oldu, çoğaldı.

Eyvah! O zaman ashâb-ı kirâm sordular, dediler ki; Eyvah! O zaman ashâb-ı kirâm sordular, dediler ki;

Kâlû fe-mâ te'murunâ. "Böyle çoğalınca ne buyurursunuz bize yâ Resûlullah, ne yapalım?Kâlû fe-mâ te'murunâ. "Böyle çoğalınca ne buyurursunuz bize yâ Resûlullah, ne yapalım? Birkaç tane çıktı, ona mı uyacağız buna mı uyacağız ne yapalım o zaman? Birkaç tane çıktı, ona mı uyacağız buna mı uyacağız ne yapalım o zaman?

Kâle aleyhisselam. "Peygamber Efendimiz buyurdu ki;Kâle aleyhisselam. "Peygamber Efendimiz buyurdu ki; Fû bey'ate'l-evvele fe'l-evvele. Fû, vefâ –yefî den emir. "Vefâ gösterin." Kime? Fû bey'ate'l-evvele fe'l-evvele. Fû, vefâ –yefî den emir. "Vefâ gösterin."

Kime?

Bey'ate'l-evvele."İlk biat ettiğinize."Bey'ate'l-evvele."İlk biat ettiğinize." Tamam, sen halifemizsin, uyduk, itaat ettik dediğiniz ilk şahsa itaat gösterin. Tamam, sen halifemizsin, uyduk, itaat ettik dediğiniz ilk şahsa itaat gösterin. Sonradan çıkana değil ilke itaat gösterin tamam. Başka türlü intizam sağlanmaz, işler karma karışık olur. Sonradan çıkana değil ilke itaat gösterin tamam. Başka türlü intizam sağlanmaz, işler karma karışık olur. O zaman o bir ordu toplar, bu bir ordu toplar, kardeşi kardeşe kırdırır, vurdurur, ortalık mahvolur. O zaman o bir ordu toplar, bu bir ordu toplar, kardeşi kardeşe kırdırır, vurdurur, ortalık mahvolur.

Hep de öyle olmuştur zaten.Hep de öyle olmuştur zaten. Şu dünya sevgisi şu saltanat arzusu nice kardeşlerin ellerini kana bulamıştır.Şu dünya sevgisi şu saltanat arzusu nice kardeşlerin ellerini kana bulamıştır. Şu dünyada nice zulümler yaptırmıştır... Hani o tahta geçipte keyifle kurulmak var ya...Şu dünyada nice zulümler yaptırmıştır... Hani o tahta geçipte keyifle kurulmak var ya... Elini çırptığın zaman gelsin cariyeler, gitsin şerbetler, eğlenceler şeyler...Elini çırptığın zaman gelsin cariyeler, gitsin şerbetler, eğlenceler şeyler... O zevk ü sefâ var ya, nice kanlı ellerin sahiplerinin zevk ü sefâsıdır o. O zevk ü sefâ var ya, nice kanlı ellerin sahiplerinin zevk ü sefâsıdır o.

Allah bu dünyaya gönlümüzü bağlamazsın. Allah bu dünyaya gönlümüzü bağlamazsın.

Bu dünya bir melun bir varlıktır. İnsan bu dünyayı hedef edinirse,Bu dünya bir melun bir varlıktır. İnsan bu dünyayı hedef edinirse, onu elde edeceğim diye çalışırsa bu dünyada çok hatalar işler,onu elde edeceğim diye çalışırsa bu dünyada çok hatalar işler, çoklarının hakkını yer, kanını döker, canını alır. çoklarının hakkını yer, kanını döker, canını alır.

Bugün dünya da medeniyet 20 asır önce mi daha iyiydi şimdi mi daha iyi? Bugün dünya da medeniyet 20 asır önce mi daha iyiydi şimdi mi daha iyi?

Hocam sen cahil misin nasıl söylersin bu sözü! Yirminci asırda medeniyet...Hocam sen cahil misin nasıl söylersin bu sözü! Yirminci asırda medeniyet... baksana adamlar havalarda uçuyorlar, trenler, füzeler, yıldızlara, aylara gidiyorlar, medeniyet...baksana adamlar havalarda uçuyorlar, trenler, füzeler, yıldızlara, aylara gidiyorlar, medeniyet... Güzel, aya yıldıza gidiyorlar ama birbirlerini kurtlardan daha beter parçalıyorlar. Güzel, aya yıldıza gidiyorlar ama birbirlerini kurtlardan daha beter parçalıyorlar. Kurtlar bu kadar yapmaz veyahut kurtlar yapar. Kurtlar bu kadar yapmaz veyahut kurtlar yapar.

Bizim akrabalardan birisi askerlik yaparken buzlu karlı bir günde,Bizim akrabalardan birisi askerlik yaparken buzlu karlı bir günde, alayın hududunda kulübede nöbet tutarken dışarda kurt sürüsü hücum etmiş.alayın hududunda kulübede nöbet tutarken dışarda kurt sürüsü hücum etmiş. Soğuk, ayaz, kar yağmış, sürü üstüne geliyor ne yapsın? Uluyarak gelmeye başlamışlar... Soğuk, ayaz, kar yağmış, sürü üstüne geliyor ne yapsın? Uluyarak gelmeye başlamışlar... Can havliyle kendisini zor toparlamışlar, tüfeğini doğrultmuş Can havliyle kendisini zor toparlamışlar, tüfeğini doğrultmuş [sürünün] ortasına bir tetiği çekmiş bir kurşun sallamış. [sürünün] ortasına bir tetiği çekmiş bir kurşun sallamış. Kaç tene kurt var idiyse bilmiyoruz. Bir tanesine isabet etmiş kanlar içinde karların üstünde düşmüş. Kaç tene kurt var idiyse bilmiyoruz. Bir tanesine isabet etmiş kanlar içinde karların üstünde düşmüş.

Bakalım şimdi ne olacak? Kurtlar bizim akrabamızı parçalayacaklar mı başka bir şey mi olacak? Bakalım şimdi ne olacak? Kurtlar bizim akrabamızı parçalayacaklar mı başka bir şey mi olacak?

Tabii kurtlar bizim akrabayı yemeye beraber gidiyorlar ya,Tabii kurtlar bizim akrabayı yemeye beraber gidiyorlar ya, bir tanesi yaralanıp da karların üstüne düşüp kan akmaya başlayınca kurtların hepsi üstüne çullanmış onu yemişler. bir tanesi yaralanıp da karların üstüne düşüp kan akmaya başlayınca kurtların hepsi üstüne çullanmış onu yemişler.

Neden böyle yapıyorlar insanların merhametleri yok mu? Neden böyle yapıyorlar insanların merhametleri yok mu?

Kurt hayvan! O acıkmış karnı doyacak, ona karnını doyuracak et lazım, kan kokusu lazım.Kurt hayvan! O acıkmış karnı doyacak, ona karnını doyuracak et lazım, kan kokusu lazım. İnsan, nöbetçi asker veya kendisi gibi bir kurt fark etmez. Parçalayacak yiyecek kurt... İnsan, nöbetçi asker veya kendisi gibi bir kurt fark etmez. Parçalayacak yiyecek kurt... Bu zamanın insanları -medenî insanlar!- işte o kurtlar gibi! O aç kurtlar gibi. Neden? Bu zamanın insanları -medenî insanlar!- işte o kurtlar gibi! O aç kurtlar gibi.

Neden?

İncir çekirdeğini doldurmaz meselelerden. Hepsi Hz. Âdem aleyhisselam'ın evladıdır, yani kardeştir.İncir çekirdeğini doldurmaz meselelerden. Hepsi Hz. Âdem aleyhisselam'ın evladıdır, yani kardeştir. Hepsi Âdem aleyhisselam'ın evladıdır ama biribirlerini yemekte, parçalamaktaHepsi Âdem aleyhisselam'ın evladıdır ama biribirlerini yemekte, parçalamakta pençeleri kurtpençesi gibi keskindir, dişleri kurt dişleri gibidir. Nerede medeniyet? pençeleri kurtpençesi gibi keskindir, dişleri kurt dişleri gibidir.

Nerede medeniyet?

Medeniyet 1400 yıl evvel İslâm ile geldi.Medeniyet 1400 yıl evvel İslâm ile geldi. İslâm'ın iyi hâkim olduğu beldelerde pırıldadı, kendisini gösterdi. İslâm'ın iyi hâkim olduğu beldelerde pırıldadı, kendisini gösterdi. O beldeleri tahrip ettiği zaman o hainler, o zalimler, o medeniyet denilen tek dişi kalmış canavaraO beldeleri tahrip ettiği zaman o hainler, o zalimler, o medeniyet denilen tek dişi kalmış canavara sahip olduğunu idda eden hâinler o güzel insanî medeniyeti,sahip olduğunu idda eden hâinler o güzel insanî medeniyeti, fazilet medeniyetini tahrip ettiği zaman insanlık da medeniyet de şimdi gömülüyor. fazilet medeniyetini tahrip ettiği zaman insanlık da medeniyet de şimdi gömülüyor.

Torpillenmiş geminin çok kısmı suyun içine gömülmüş de burnu havada kalmış gibi.Torpillenmiş geminin çok kısmı suyun içine gömülmüş de burnu havada kalmış gibi. Gitmek üzere... İşte İstanbul'a bakın, işte gemi batmış da uç tarafı suyun üstünde o da gidecek.Gitmek üzere... İşte İstanbul'a bakın, işte gemi batmış da uç tarafı suyun üstünde o da gidecek. Azıcık kaldı... Koca güzelim gemi içindeki şeylerle beraber torpillendi,Azıcık kaldı... Koca güzelim gemi içindeki şeylerle beraber torpillendi, işte o medeniyet, o insanlık gitti. Medeniyet oydu...işte o medeniyet, o insanlık gitti.

Medeniyet oydu...
Orada borçluya, komşuya merhamet vardı; ananın evlada şefkati, evladın anaya babaya saygısı,Orada borçluya, komşuya merhamet vardı; ananın evlada şefkati, evladın anaya babaya saygısı, önünde el pençe divan durması vardı. Orada kardeşin kardeşi sevmesi,önünde el pençe divan durması vardı. Orada kardeşin kardeşi sevmesi, kardeşi için kendisi yemeyip yedirmesi vardı. kardeşi için kendisi yemeyip yedirmesi vardı. Orada hasta ziyareti vardı, Allah rızası için hayr u hasenât, sadaka vardı...Orada hasta ziyareti vardı, Allah rızası için hayr u hasenât, sadaka vardı... Orada neler neler vardı.Orada neler neler vardı. Onların hepsini şu Avrupalı, medenî dediğimiz zalimler tahrip ettiler, torpillediler.Onların hepsini şu Avrupalı, medenî dediğimiz zalimler tahrip ettiler, torpillediler. Şimdi bakıyorlar da, siz ne biçim milletsiniz ne kadar kötü huylarınız var diye bize kızıyorlar.Şimdi bakıyorlar da, siz ne biçim milletsiniz ne kadar kötü huylarınız var diye bize kızıyorlar. Haklılar, bakıyorlar kızıyorlar. Haklılar, bakıyorlar kızıyorlar.

Thomas Wolker Arnauld diye bir adam var, "İslâm'ın Yayılış Tarihi" diye kitap yazmış.Thomas Wolker Arnauld diye bir adam var, "İslâm'ın Yayılış Tarihi" diye kitap yazmış. Tabii adam kitabını İngilizce yazmış, İngiliz profesörü. Sonradan müslüman olduğu söyleniliyor.Tabii adam kitabını İngilizce yazmış, İngiliz profesörü. Sonradan müslüman olduğu söyleniliyor. Avrupalılara diyor ki; "Siz bu zamane müslümanlarına bakıp eski müslümanları anlayamazsınız. Avrupalılara diyor ki; "Siz bu zamane müslümanlarına bakıp eski müslümanları anlayamazsınız. Bunlara bakıp anlayamazsınız."Bunlara bakıp anlayamazsınız." Gelecek Türkiye'ye bakacak, hali hazırdaki müslümanları görecek bizim ecdadımızı anlayacak! Gelecek Türkiye'ye bakacak, hali hazırdaki müslümanları görecek bizim ecdadımızı anlayacak! Mümkün değil! Mümkün değil!

Eyne's-serâ mine's-süreyyâ.Eyne's-serâ mine's-süreyyâ. "Nerede gökteki Süreyya yıldızı nerede yerdeki toprak, alakası mı var?" "Nerede gökteki Süreyya yıldızı nerede yerdeki toprak, alakası mı var?" Adamlar müslümanları kesmek için haçlı seferlerini tertip etmişler. Adamlar müslümanları kesmek için haçlı seferlerini tertip etmişler. Avrupa'dan yola çıkmışlar, Adana'ya kadar gelmişler.Avrupa'dan yola çıkmışlar, Adana'ya kadar gelmişler. Tabii harp olmuş, bizim ecdadımızda benim toprağımı niye çiğniyorsun diye onlarla çarpışmış.Tabii harp olmuş, bizim ecdadımızda benim toprağımı niye çiğniyorsun diye onlarla çarpışmış. Yaralı bereli Antakya taraflarına kadar gelmişler. Yaralı bereli Antakya taraflarına kadar gelmişler. Ermeniler, Rumlar onlara hıyanet etmişler. Ermeniler, Rumlar onlara hıyanet etmişler. Bizim müslüman köylülerimiz insan, yolda kalmış demiş, -insan canı var, duygusu var.Bizim müslüman köylülerimiz insan, yolda kalmış demiş, -insan canı var, duygusu var. İnsan yaralandı mı inler, kendisini kaybetti mi sayıklar.- yarasını tımar etmiş,İnsan yaralandı mı inler, kendisini kaybetti mi sayıklar.- yarasını tımar etmiş, açlığını görmüş su ekmek vermiş; adam Müslümanlıkla çarpışmaya gelmiş müslüman olmuş. açlığını görmüş su ekmek vermiş; adam Müslümanlıkla çarpışmaya gelmiş müslüman olmuş.

Oraya bakmış insanlık var; buraya bakmış kadir var, hıyanet var, müslüman olmuş.Oraya bakmış insanlık var; buraya bakmış kadir var, hıyanet var, müslüman olmuş. Kudüs'e gelenlerden müslüman olanlar çok ama eski müslümanları görünce müslüman olmuşlar. Kudüs'e gelenlerden müslüman olanlar çok ama eski müslümanları görünce müslüman olmuşlar. Avrupa'da Amerika'da Yyenileri görünce müslüman olmuşsa dönebilir, Avrupa'da Amerika'da Yyenileri görünce müslüman olmuşsa dönebilir, yani bizi görünce vay Müslümanlık bu muymuş diye dönebilir. yani bizi görünce vay Müslümanlık bu muymuş diye dönebilir.

Geçen bir Kanadalı geldi; baktım uzun boylu, seyrek sakallı, beyaz yüzlü, mavi gözlü bir kimse. Geçen bir Kanadalı geldi; baktım uzun boylu, seyrek sakallı, beyaz yüzlü, mavi gözlü bir kimse.

Kimsin? Kanadalı Yahya mı dedi, adı Yahya. Kimsin?

Kanadalı Yahya mı dedi, adı Yahya.

Tabii ben biraz tarih kitaplarını okuduğum için biliyorum, dedim ki: Tabii ben biraz tarih kitaplarını okuduğum için biliyorum, dedim ki:

"Bizim memleketimiz senin eski tahayyül ettiğin kadar güzel değildir.""Bizim memleketimiz senin eski tahayyül ettiğin kadar güzel değildir." Yani iyi müslümanlar, o eski müslümanlar nerede? "O kadar yok." filan dedim. dedi ki; Yani iyi müslümanlar, o eski müslümanlar nerede? "O kadar yok." filan dedim. dedi ki;

"Yok, yine çok memnun kaldım. Konya'ya gittim, Türkler iyi müslüman ahlaklı insanlar."Yok, yine çok memnun kaldım. Konya'ya gittim, Türkler iyi müslüman ahlaklı insanlar. Bizim Kanada'da yok. Orada nerede [böyle insanlar...] Ben de; Bizim Kanada'da yok. Orada nerede [böyle insanlar...] Ben de;

"Eh, inşaallah." dedim ama aslında bize bakarak onları anlamak mümkün değildir. "Eh, inşaallah." dedim ama aslında bize bakarak onları anlamak mümkün değildir.

Allahu Teâlâ hazretleri hükmü neyse o hüküm yerine gelecek. Dünya bozulacak, kıyamet kopacak. Allahu Teâlâ hazretleri hükmü neyse o hüküm yerine gelecek. Dünya bozulacak, kıyamet kopacak.

Kimin üzerine kopacak? Kıyamet insanların şirârı, en şerlileri üzerine kopacak.Kimin üzerine kopacak?

Kıyamet insanların şirârı, en şerlileri üzerine kopacak.
Yeryüzünde lâ ilahe illallâh diyen insan kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacak.Yeryüzünde lâ ilahe illallâh diyen insan kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacak. Bir de diyorlar ki, zikr-i dâimî erbâbı kaldığı müddetçe...Bir de diyorlar ki, zikr-i dâimî erbâbı kaldığı müddetçe... Söz olarak lâ ilahe illallâh'ı herkes der de; aldatmak için diyeni, öyle deyip de günahlara dalanı var.Söz olarak lâ ilahe illallâh'ı herkes der de; aldatmak için diyeni, öyle deyip de günahlara dalanı var. Bazı kitaplar zikr-i dâimî, kalbi Allah Allah Allah Allah Allah Allah diye tıkır tıkır çalışan Bazı kitaplar zikr-i dâimî, kalbi Allah Allah Allah Allah Allah Allah diye tıkır tıkır çalışan insan mevcut olduğu müddetçe kıyamet kopmayacak diyor. insan mevcut olduğu müddetçe kıyamet kopmayacak diyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi kendisine yâr eden, unutmayan, yolunda yürüyen kimseler eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi kendisine yâr eden, unutmayan, yolunda yürüyen kimseler eylesin.

İlkin beyatına vefâ gösterin, ona tâbi olun, ötekine sonradan çıkana şey yapmayın."İlkin beyatına vefâ gösterin, ona tâbi olun, ötekine sonradan çıkana şey yapmayın." Ve a'tûhum hakkahum. "O beyat ettiğiniz kimselere haklarını verin." Nedir hakkı? Ve a'tûhum hakkahum. "O beyat ettiğiniz kimselere haklarını verin."

Nedir hakkı?

İtaat edeceksin, sözünü dinleyeceksin, destek olacaksın, köstek olmayacaksın. İtaat edeceksin, sözünü dinleyeceksin, destek olacaksın, köstek olmayacaksın.

Allahu Teâlâ hazretleri bilmediklerimizi öğrettirsin, vazifelerimizi idrak ettirsin,Allahu Teâlâ hazretleri bilmediklerimizi öğrettirsin, vazifelerimizi idrak ettirsin, yolunca yürümeyi nasip eylesin, tevfîkini refîk etsin, gözümüzden perdeyi kaldırısın,yolunca yürümeyi nasip eylesin, tevfîkini refîk etsin, gözümüzden perdeyi kaldırısın, gönlümüzün pasını silsin, kendisine has halis kul eylesin,gönlümüzün pasını silsin, kendisine has halis kul eylesin, şu dünya hayatının gafletleri içinden şu çamurdan, şu bataktan cümlemizi çıkartsın,şu dünya hayatının gafletleri içinden şu çamurdan, şu bataktan cümlemizi çıkartsın, nurlu yoluna dâhil eylesin. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. nurlu yoluna dâhil eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2