Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Allah Rızası İçin Sefere Çıkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Şa'bân 1421 / 10.11.2000
AKRA- İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
İnsanlardan İstemenin Zararı, İhsân Etmenin Mükâfâtı, Allah Rızası İçin Sefere Çıkmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah Rızası İçin Sefere Çıkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Şa'bân 1421 / 10.11.2000
AKRA- İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
İnsanlardan İstemenin Zararı, İhsân Etmenin Mükâfâtı, Allah Rızası İçin Sefere Çıkmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Yine bir cuma sohbeti münasebetiyle size hitap etmek şerefine erdim.Yine bir cuma sohbeti münasebetiyle size hitap etmek şerefine erdim. Birinci hadîs-i şerîf Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'denBirinci hadîs-i şerîf Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den Ebû Hüreyre radıyallahu anh tarafından rivayet olunmuşEbû Hüreyre radıyallahu anh tarafından rivayet olunmuş bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

Men feteha bâbe mes'eletin fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin fi'd-dünyâ ve'l-âhiretiMen feteha bâbe mes'eletin fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin fi'd-dünyâ ve'l-âhireti ve men feteha bâbe atıyyetin ibtiğâen li-vechi'llâhi a'tâhu'llâhu hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti. ve men feteha bâbe atıyyetin ibtiğâen li-vechi'llâhi a'tâhu'llâhu hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti.

Bu hadîs-i şerîf istemekle, dilenmekle ilgili. Peygamber Efendimiz buyuruyor: Bu hadîs-i şerîf istemekle, dilenmekle ilgili. Peygamber Efendimiz buyuruyor:

"Kim isteme kapısını açarsa yani isteme yoluna girerse." Mes'ele, seele'den masdar-ı mîmî'dir. "Kim isteme kapısını açarsa yani isteme yoluna girerse."

Mes'ele, seele'den masdar-ı mîmî'dir.

Seele; "bir soru sormak" mânasına geliyor; bir de "dilenmek, bir şey istemek" mânasına geliyor:Seele; "bir soru sormak" mânasına geliyor; bir de "dilenmek, bir şey istemek" mânasına geliyor: "Kim dilenmek kapısını açarsa dilenme yolunu tercih eder de dilenmeye başlarsa." demek. "Kim dilenmek kapısını açarsa dilenme yolunu tercih eder de dilenmeye başlarsa." demek.

Ondan bundan; "Bana ekmek ver, peynir ver, para ver, giyim ver, kuşam ver." diyeOndan bundan; "Bana ekmek ver, peynir ver, para ver, giyim ver, kuşam ver." diye ihtiyacı neyse bir şeyler istemek. Türkçe'de buna "dilenmek" diyoruz.ihtiyacı neyse bir şeyler istemek. Türkçe'de buna "dilenmek" diyoruz. Kim böyle bir kapıyı açarsa bu İslâm'da makbul değil, dilenmek doğru değil.Kim böyle bir kapıyı açarsa bu İslâm'da makbul değil, dilenmek doğru değil. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte dilenmenin uygun olmadığını beyan ediyor. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte dilenmenin uygun olmadığını beyan ediyor.

"Kim isteme yolunu tercih ederse..." "Kim isteme yolunu tercih ederse..."

Fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin. "Allah da ona fakirlik kapısını açar." Fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin. "Allah da ona fakirlik kapısını açar."

"O dilenmek yoluna girince, ceza olarak Allah da onu fakirleştirir." demek. "O dilenmek yoluna girince, ceza olarak Allah da onu fakirleştirir." demek. Bu fakirlik dünyada kalsa neyse ne ama; Bu fakirlik dünyada kalsa neyse ne ama;

Fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin fi'd-dünyâ ve'l-âhireti.Fetaha'llâhu lehû bâbe fakrin fi'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Hem dünyada hem âhirette fakirlik kapısı açar." "Hem dünyada hem âhirette fakirlik kapısı açar."

Dünyadaki fakirlik; insanın malının mülkünün olmaması, yoksulluk çekmesi,Dünyadaki fakirlik; insanın malının mülkünün olmaması, yoksulluk çekmesi, sıkıntı çekmesi, geçim sıkıntısı çekmesi... sıkıntı çekmesi, geçim sıkıntısı çekmesi... Pek çok insan geçim sıkıntısı çekmiş, yaşamış, ölmüş.Pek çok insan geçim sıkıntısı çekmiş, yaşamış, ölmüş. Dünyanın üzerinde hâlen sıkıntı çeken çeşitli ülkeler var. Dünyanın üzerinde hâlen sıkıntı çeken çeşitli ülkeler var.

Şu Filistinli kardeşlerimiz ne yer, ne içer? Şu Filistinli kardeşlerimiz ne yer, ne içer?

Afrika'daki, Somali'deki, Orta Afrika'daki, suların akmadığı, yağmurlarınAfrika'daki, Somali'deki, Orta Afrika'daki, suların akmadığı, yağmurların yağmadığı yerlerde insanlar ne yerler, ne içerler, nasıl yaşarlar? yağmadığı yerlerde insanlar ne yerler, ne içerler, nasıl yaşarlar?

Bizim evimiz dolu, mutfağımız dolu, buzdolaplarımız dolu, derin dondurucularımız dolu,Bizim evimiz dolu, mutfağımız dolu, buzdolaplarımız dolu, derin dondurucularımız dolu, kilerlerimiz dolu, cüzdanlarımız dolu...kilerlerimiz dolu, cüzdanlarımız dolu... Evde olmayanları da hemen biraz ineriz merdivenden, bir köşeyi döndük mü Evde olmayanları da hemen biraz ineriz merdivenden, bir köşeyi döndük mü oradaki büyük dükkânlardan, çarşılardan istediğimizi küfelere doldurup alıp getirebiliriz.oradaki büyük dükkânlardan, çarşılardan istediğimizi küfelere doldurup alıp getirebiliriz. Dünyada bazıları da bu halde değil, fakirlik çekiyorlar. Dünyada bazıları da bu halde değil, fakirlik çekiyorlar.

Bazen de çok iyi insanlar, Allah'ın çok sevgili, mübarek kulları fakir bir ömür sürmüşler.Bazen de çok iyi insanlar, Allah'ın çok sevgili, mübarek kulları fakir bir ömür sürmüşler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bu fakirlik daha da şiddetliymiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bu fakirlik daha da şiddetliymiş. Böyle şehirlerarası taşımacılık olmadığı için üretim imkânları kıt olduğu için tarıma dayalı,Böyle şehirlerarası taşımacılık olmadığı için üretim imkânları kıt olduğu için tarıma dayalı, herkesin emeğine dayalı bir ekonomi olduğu için daha böyle bir endüstrileşme, herkesin emeğine dayalı bir ekonomi olduğu için daha böyle bir endüstrileşme, makineleşme olmadığı için hızlı imalat çıkmadığı için arz az,makineleşme olmadığı için hızlı imalat çıkmadığı için arz az, talep çok olduğu için ihtiyaçlar karşılanamadığı için insanlar sıkıntı çekermiş... talep çok olduğu için ihtiyaçlar karşılanamadığı için insanlar sıkıntı çekermiş...

Bu fakirlik gelip geçer ama Peygamber Efendimiz; "Hem dünyada hem âhirette fakirlik..." buyuruyor.Bu fakirlik gelip geçer ama Peygamber Efendimiz; "Hem dünyada hem âhirette fakirlik..." buyuruyor. Âhiretin fakirliği çok fena! Âhiretteki fakirlik mal mülk fakirliğine benzemez.Âhiretin fakirliği çok fena! Âhiretteki fakirlik mal mülk fakirliğine benzemez. Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetinden yana fakir olmak, lütfuna ermemek, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetinden yana fakir olmak, lütfuna ermemek, kahrına uğramak, cezasına çarpılmak durumu olur;kahrına uğramak, cezasına çarpılmak durumu olur; o çok daha fena! Demek ki bir insanın dilenmemesi lazım. o çok daha fena! Demek ki bir insanın dilenmemesi lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz isteyeni boş çevirmezdi,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz isteyeni boş çevirmezdi, isteyene fazlasıyla verirdi, ne isterse verirdi.isteyene fazlasıyla verirdi, ne isterse verirdi. Hatta düşünün, bakın; siz yapar mısınız, yapamaz mısınız, kendinizi onun yerine koyun: Hatta düşünün, bakın; siz yapar mısınız, yapamaz mısınız, kendinizi onun yerine koyun:

Bir keresinde çok güzel bir elbise getirdiler, Peygamber Efendimiz'e hediye ettiler: Bir keresinde çok güzel bir elbise getirdiler, Peygamber Efendimiz'e hediye ettiler:

"Yâ Resûlallah! Bunu giy." dediler. Çok da güzel bir elbise..."Yâ Resûlallah! Bunu giy." dediler. Çok da güzel bir elbise... Giyer giymez çok yakıştı, herkesin gözleri kamaştı. Hemen fukarânın birisi geldi, dedi ki; Giyer giymez çok yakıştı, herkesin gözleri kamaştı. Hemen fukarânın birisi geldi, dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Bu elbiseyi bana ver." "Yâ Resûlallah! Bu elbiseyi bana ver."

Efendimiz yepyeni elbiseyi hemen çıkardı, verdi.Efendimiz yepyeni elbiseyi hemen çıkardı, verdi. O isteyen kimseyi köşede sıkıştırdılar, dediler ki; O isteyen kimseyi köşede sıkıştırdılar, dediler ki;

"Ayıp ettin. Peygamber Efendimiz daha yeni giyinmişti, hiç olmazsa biraz giyseydi."Ayıp ettin. Peygamber Efendimiz daha yeni giyinmişti, hiç olmazsa biraz giyseydi. Henüz giydi, arkasından sen istedin. Olur mu böyle şey?" dediler. O da dedi ki; Henüz giydi, arkasından sen istedin. Olur mu böyle şey?" dediler.

O da dedi ki;

"‘Ölünce kabirde ona bürünürüm.' diye düşündüm, o niyetle istedim." "‘Ölünce kabirde ona bürünürüm.' diye düşündüm, o niyetle istedim."

Onun istemesi ayrı mesele ama Peygamber Efendimiz isteyince veriyor.Onun istemesi ayrı mesele ama Peygamber Efendimiz isteyince veriyor. Her isteyene veriyor ama istemeyi sevmiyor, istemeyi tavsiye buyurmuyor. Her isteyene veriyor ama istemeyi sevmiyor, istemeyi tavsiye buyurmuyor. Hatta dilenen birisine demiş ki; "Git bir ip al. Şehrin dışına çık.Hatta dilenen birisine demiş ki;

"Git bir ip al. Şehrin dışına çık.
Oradaki çalılardan, dallardan topla, onları iple sırtına vur.Oradaki çalılardan, dallardan topla, onları iple sırtına vur. Getir, pazarda, ‘Şunları ocakta yakmak isteyenlere satıyorum.' de ama dilenme."Getir, pazarda, ‘Şunları ocakta yakmak isteyenlere satıyorum.' de ama dilenme." O da öyle yapmış. Hakikaten bakmış ki geçim de oluyor.O da öyle yapmış. Hakikaten bakmış ki geçim de oluyor. Yani satılıyor ve satıldıkça kendisi de bir şeyler alabiliyor. Efendimiz'in tavsiyesi bu. Yani satılıyor ve satıldıkça kendisi de bir şeyler alabiliyor. Efendimiz'in tavsiyesi bu.

Burada da böyle buyuruyor: Burada da böyle buyuruyor:

"Kim dilenmek kapısını açarsa Allah da ona dünyada ve âhirette fakirlik kapısını açar." "Kim dilenmek kapısını açarsa Allah da ona dünyada ve âhirette fakirlik kapısını açar."

Pekiyi ne yapmak lazım? Dilenmemek lazım. Pekiyi ne yapmak lazım?

Dilenmemek lazım.

Aksine cömert olmak lazım. İsteyen değil, veren olmak lazım! Bakın hadîs-i şerîfin devamında,Aksine cömert olmak lazım. İsteyen değil, veren olmak lazım! Bakın hadîs-i şerîfin devamında, Efendimiz buyuruyor: Ve men feteha bâbe atıyyetin. "Kim cömertlik, ikram, bağış kapısını açarsa." Efendimiz buyuruyor:

Ve men feteha bâbe atıyyetin. "Kim cömertlik, ikram, bağış kapısını açarsa."

Atıyye; "bir kimseye verilen bir şey."Atıyye; "bir kimseye verilen bir şey." Elma veriyorsun, meyve veriyorsun, yiyecek veriyorsun, ekmek veriyorsun, et veriyorsun,Elma veriyorsun, meyve veriyorsun, yiyecek veriyorsun, ekmek veriyorsun, et veriyorsun, kuzu veriyorsun, deve veriyorsun; neyse...kuzu veriyorsun, deve veriyorsun; neyse... Küçük büyük i'tâ edilen, verilen şeye atıyye derler; "ihsan, bağış" demek. Küçük büyük i'tâ edilen, verilen şeye atıyye derler; "ihsan, bağış" demek.

"Kim bağış kapısını açarsa yani bağış yolunu tercih ederse ona buna cömertçe verirse." "Kim bağış kapısını açarsa yani bağış yolunu tercih ederse ona buna cömertçe verirse."

Neden yapıyor bunu? İbtiğâen li-vechi'llâhi.Neden yapıyor bunu?

İbtiğâen li-vechi'llâhi.
"Allah'ın Zât-ı Pâk'inin kendisinden hoşnut olmasını hevesleyerek, isteyerek,"Allah'ın Zât-ı Pâk'inin kendisinden hoşnut olmasını hevesleyerek, isteyerek, temenni ederek, kazanmak için onu düşünerek veriyor." temenni ederek, kazanmak için onu düşünerek veriyor."

"Kim Allah'ın rızasını kazanmak için cömertlik, ihsan, ikram kapısını açarsa"Kim Allah'ın rızasını kazanmak için cömertlik, ihsan, ikram kapısını açarsa verme yolunu tercih ederse; dilenmek değil de Allah rızası için vermek yolunu tercih ederse." verme yolunu tercih ederse; dilenmek değil de Allah rızası için vermek yolunu tercih ederse."

A'tâhu'llâhu hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti.A'tâhu'llâhu hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Allah da o kuluna hem dünyanın hem de âhiretin hayırlarını ihsan eder." "Allah da o kuluna hem dünyanın hem de âhiretin hayırlarını ihsan eder."

Demek ki verince insanın yanındaki şeylerin azalması lazım, ama öyle olmuyor.Demek ki verince insanın yanındaki şeylerin azalması lazım, ama öyle olmuyor. Allah ona dünyada da hayrın kapılarını açıyor. Başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz.Allah ona dünyada da hayrın kapılarını açıyor. Başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz. Verene Allah daha çok fazlasını ihsan ediyor. Verene Allah daha çok fazlasını ihsan ediyor. Hâlefi, yani "verilenin yerine başkası, başka mal, başka zenginlik" geliyor.Hâlefi, yani "verilenin yerine başkası, başka mal, başka zenginlik" geliyor. Birisi bir makamdan gidince arkasından gelene; "Halef" diyoruz ya.Birisi bir makamdan gidince arkasından gelene; "Halef" diyoruz ya. O mal da gidince onun yerine hâlefi geliyor, yani Allah yine boşluğu dolduruyor.O mal da gidince onun yerine hâlefi geliyor, yani Allah yine boşluğu dolduruyor. Hem de fazlasıyla dolduruyor, daha fazla veriyor. Hem de fazlasıyla dolduruyor, daha fazla veriyor.

Hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Hem dünyada hem de âhirette." Hayre'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Hem dünyada hem de âhirette."

Cömert insan dünyada da yoksulluk çekmez, eli bolluk içinde olur, kesesi rahat olur,Cömert insan dünyada da yoksulluk çekmez, eli bolluk içinde olur, kesesi rahat olur, evi bolluk olur, işi rast gider. Dünyada da rahat eder, gani olur, zengin olur; âhirette de.evi bolluk olur, işi rast gider. Dünyada da rahat eder, gani olur, zengin olur; âhirette de. Âhirette de sevap kazanır, mükâfata erer, rahat eder. Âhirette de sevap kazanır, mükâfata erer, rahat eder.

Onun için aziz ve sevgili kardeşlerim! Nasıl olalım? Kazanalım, yedirelim.Onun için aziz ve sevgili kardeşlerim!

Nasıl olalım?

Kazanalım, yedirelim.
Hem yiyelim hem yedirelim. Hem kendimiz kimseye muhtaç olmadan,Hem yiyelim hem yedirelim. Hem kendimiz kimseye muhtaç olmadan, kimseden bir şey istemeden geçinelim, yaşayalım, yiyelim, çoluk çocuğumuza yedirelim; kimseden bir şey istemeden geçinelim, yaşayalım, yiyelim, çoluk çocuğumuza yedirelim; hem de başkalarına ihsan ve ikram ederek, onların duasını alarak,hem de başkalarına ihsan ve ikram ederek, onların duasını alarak, fakirlere yardımcı olarak, oradan da sevap kazanalım. fakirlere yardımcı olarak, oradan da sevap kazanalım.

Sadece fakirlik meselesi yok şimdi.Sadece fakirlik meselesi yok şimdi. Bir müslümanın düşüncesi, sadece öteki müslümanların fakirliği değil. Bir müslümanın düşüncesi, sadece öteki müslümanların fakirliği değil. Başka türlü yardımlara da ihtiyaç oluyor. Paradan gayrı şeylere de ihtiyaç oluyor.Başka türlü yardımlara da ihtiyaç oluyor. Paradan gayrı şeylere de ihtiyaç oluyor. Mesela bence en önemli iş, eğitim. Mesela bence en önemli iş, eğitim.

En önemli şey, müslümanların istikbale yönelik yapması gereken en önemli iş hangisi? En önemli şey, müslümanların istikbale yönelik yapması gereken en önemli iş hangisi?

Eğitim, eğitmek, müslümanları müslüman eğitmek.Eğitim, eğitmek, müslümanları müslüman eğitmek. Müslüman çocuklarının annelerinden, babalarından daha bilgili, daha şuurlu,Müslüman çocuklarının annelerinden, babalarından daha bilgili, daha şuurlu, daha ihlâslı, daha güzel müslüman olarak yetiştirilmesi... daha ihlâslı, daha güzel müslüman olarak yetiştirilmesi...

İsveç'te İşçi Partisi, iktidarı ilk defa bundan 40 küsur yıl önce almış.İsveç'te İşçi Partisi, iktidarı ilk defa bundan 40 küsur yıl önce almış. İktidarı alır almaz yöneticiler hemen bir araya gelmişler, demişler ki; İktidarı alır almaz yöneticiler hemen bir araya gelmişler, demişler ki;

"Biz İşçi Partisi'yiz, büyük sermaye sahipleri büyük imkânlarını halkın teveccühünü kazanmak için"Biz İşçi Partisi'yiz, büyük sermaye sahipleri büyük imkânlarını halkın teveccühünü kazanmak için kullanırlar; bu iktidarı bizim elimizden bir devre, iki devre sonra çekip alırlar.kullanırlar; bu iktidarı bizim elimizden bir devre, iki devre sonra çekip alırlar. Onun için biz çalışma yapalım." demişler. Neye karar vermişler? Onun için biz çalışma yapalım." demişler.

Neye karar vermişler?

Eğitime yönelmeye karar vermişler. Eğitime yönelmeye karar vermişler.

"Amaçlarımızı, yapacağımız iyilikleri eğitimle çok güzel öğretelim." demişler"Amaçlarımızı, yapacağımız iyilikleri eğitimle çok güzel öğretelim." demişler ve onun esbabını hazırlamışlar. Bu gayeye, bu amaca ulaşmak için atılması gereken adımları atmışlar,ve onun esbabını hazırlamışlar. Bu gayeye, bu amaca ulaşmak için atılması gereken adımları atmışlar, yapılması gereken işleri yapmışlar ve eğitime önem vermişler.yapılması gereken işleri yapmışlar ve eğitime önem vermişler. Ya da iktidara gelen bir fırkanın, partinin ne yapması gerektiğini iyice düşünmüşler.Ya da iktidara gelen bir fırkanın, partinin ne yapması gerektiğini iyice düşünmüşler. O da bilimsel çalışmalarda bulunuyor; 40 küsur seneden beri iktidardan düşmemişler, devam etmiş.O da bilimsel çalışmalarda bulunuyor; 40 küsur seneden beri iktidardan düşmemişler, devam etmiş. Demek ki ilme sarılmak, her şeyi bilimsel usullerle düşünüp çözümleyip geliştirmek uygun oluyor. Demek ki ilme sarılmak, her şeyi bilimsel usullerle düşünüp çözümleyip geliştirmek uygun oluyor.

Onun için müslümanın eli açık olacak. Onun için müslümanın eli açık olacak.

E herkesin karnı tok... Sen ekmek verirsin, adam almaz.E herkesin karnı tok... Sen ekmek verirsin, adam almaz. Ben hatırlıyorum, küçükken kapıya dilenciler gelirdi; biz de bir şeyler verirdik.Ben hatırlıyorum, küçükken kapıya dilenciler gelirdi; biz de bir şeyler verirdik. O daha ziyade para isterdi. Çünkü çoğu bu işi meslek olarak yapıyor. "Profesyonel" deniliyor yani.O daha ziyade para isterdi. Çünkü çoğu bu işi meslek olarak yapıyor. "Profesyonel" deniliyor yani. O verdiğin yemekleri, gıdaları köşeye koyarlardı. Para olursa cebine alıyor.O verdiğin yemekleri, gıdaları köşeye koyarlardı. Para olursa cebine alıyor. Zaten belki iki tane, üç tane apartmanı var, evi var. O para istiyor, cebi para dolu olacak.Zaten belki iki tane, üç tane apartmanı var, evi var. O para istiyor, cebi para dolu olacak. Senin ona verdiğin yiyecek, giyecek gibi şeyleri köşeye koyuyordu, ben hatırlıyorum. Senin ona verdiğin yiyecek, giyecek gibi şeyleri köşeye koyuyordu, ben hatırlıyorum.

Aç olanlar da vardır, belki bizim ülkemizde de vardır.Aç olanlar da vardır, belki bizim ülkemizde de vardır. Ama Avrupa'da filan bakıyoruz, devlet vatandaşlarına güzel hizmet veriyor ve aç bırakmıyor;Ama Avrupa'da filan bakıyoruz, devlet vatandaşlarına güzel hizmet veriyor ve aç bırakmıyor; bir maaş veriyor, sağlığına dikkat ediyor vesaire. O zaman doyurmak çok önemli bir mesele olmuyor.bir maaş veriyor, sağlığına dikkat ediyor vesaire. O zaman doyurmak çok önemli bir mesele olmuyor. Ama ruhunu doyurmak, imanını korumak, âhiretini kurtarmak çok önemli oluyor.Ama ruhunu doyurmak, imanını korumak, âhiretini kurtarmak çok önemli oluyor. Oralara da para harcanacak. Sonra istiklalin korunması, hürriyetin korunması çok önemli…Oralara da para harcanacak. Sonra istiklalin korunması, hürriyetin korunması çok önemli… Paraların oralara harcanması lazım.Paraların oralara harcanması lazım. Yani atıyye, ihsan ve ikramın farklı yönlerini düşünüyoruz, onları konuşuyoruz. Yani atıyye, ihsan ve ikramın farklı yönlerini düşünüyoruz, onları konuşuyoruz.

"İşte böyle yapanlara da Allah hem dünyada hem âhirette hayırlar ihsan eder." "İşte böyle yapanlara da Allah hem dünyada hem âhirette hayırlar ihsan eder."

Demek ki üretici olacağız, çalışkan olacağız, ortaya eser koyucu olacağız.Demek ki üretici olacağız, çalışkan olacağız, ortaya eser koyucu olacağız. Başkasına yük olmayacağız, başkasının sırtına binmeyeceğiz.Başkasına yük olmayacağız, başkasının sırtına binmeyeceğiz. Aksine başkalarına daima hayrımız, iyiliğimiz olacak.Aksine başkalarına daima hayrımız, iyiliğimiz olacak. En basit anlamıyla; dilenmeyeceğiz, ikram edici olacağız.En basit anlamıyla; dilenmeyeceğiz, ikram edici olacağız. Daha geniş anlamıyla; topluma yük olmayacağız, topluma bir şeyler kazandıracağız.Daha geniş anlamıyla; topluma yük olmayacağız, topluma bir şeyler kazandıracağız. Hatta öldükten sonra öyle eserler bırakacağız ki âhirete göçtükten sonra bileHatta öldükten sonra öyle eserler bırakacağız ki âhirete göçtükten sonra bile o eserlerden faydalanılacak da Allah bizim defterimize âhirette sevap yazdıracak,o eserlerden faydalanılacak da Allah bizim defterimize âhirette sevap yazdıracak, büyük mükâfatlarla taltif edecek. Buna çok dikkat edelim.büyük mükâfatlarla taltif edecek. Buna çok dikkat edelim. Çalışkan müslümanlar olalım ve verimli, olumlu müslüman olalım.Çalışkan müslümanlar olalım ve verimli, olumlu müslüman olalım. Başkalarına fayda sağlayan, hayırlı müslüman olalım.Başkalarına fayda sağlayan, hayırlı müslüman olalım. Başkalarına yük olan, başkalarının desteğini alarak yaşayan kimseler olmamaya gayret edelim. Başkalarına yük olan, başkalarının desteğini alarak yaşayan kimseler olmamaya gayret edelim.

Ama bazen de çeşitli sebeplerden, hayatın kaderin yazısı, çizgisi dolayısıyla, cilvesi dolayısıylaAma bazen de çeşitli sebeplerden, hayatın kaderin yazısı, çizgisi dolayısıyla, cilvesi dolayısıyla en ummadığın insanlar çok zenginken çok fakir düşebiliyor, çok kuvvetliyken güçsüzleşebiliyor,en ummadığın insanlar çok zenginken çok fakir düşebiliyor, çok kuvvetliyken güçsüzleşebiliyor, yardıma muhtaç oluyor. İnsanlar daima birbirlerine yardım edecek. Yardım kapısı her zaman açık. yardıma muhtaç oluyor. İnsanlar daima birbirlerine yardım edecek. Yardım kapısı her zaman açık.

Ne kadar istemesek de bir zaman gelir, hiç olmazsa çoluk çocuğumuza muhtaç oluruz.Ne kadar istemesek de bir zaman gelir, hiç olmazsa çoluk çocuğumuza muhtaç oluruz. Onlar; "Annedir, babadır." diye bakar, insan yatalak olur.Onlar; "Annedir, babadır." diye bakar, insan yatalak olur. Allah elden ayaktan düşürmesin, kimseye muhtaç etmesin.Allah elden ayaktan düşürmesin, kimseye muhtaç etmesin. Kendi gücüyle, kendi emeğiyle, yüz akıyla yaşamayı cümlemize nasip etsin. Kendi gücüyle, kendi emeğiyle, yüz akıyla yaşamayı cümlemize nasip etsin.

İkinci hadîs-i şerîf. Aynı sayfadan devam ediyorum.İkinci hadîs-i şerîf. Aynı sayfadan devam ediyorum. Ebû Mâlik el-Eş'arî radıyallahu anh'ten Ebû Dâvud, Taberânî, Hâkim rivayet etmişler Ebû Mâlik el-Eş'arî radıyallahu anh'ten Ebû Dâvud, Taberânî, Hâkim rivayet etmişler -rahmetullahi aleyhim ecmaîn-. Allah razı olsun, o alimler toplamışlar. -rahmetullahi aleyhim ecmaîn-. Allah razı olsun, o alimler toplamışlar. Biz de toplanmış olan hadîs-i şerîfleri size okuyup anlatıyoruz.Biz de toplanmış olan hadîs-i şerîfleri size okuyup anlatıyoruz. Peygamber Efendimiz'in söylediği mübarek sözleri, çok değerli bilgileri, hazineleri korumuşlar.Peygamber Efendimiz'in söylediği mübarek sözleri, çok değerli bilgileri, hazineleri korumuşlar. Biz de o hazinelerden alıp mücevherâtı sizlere ulaştırıyoruz. Mücevherâttan daha kıymetli bunlar! Biz de o hazinelerden alıp mücevherâtı sizlere ulaştırıyoruz. Mücevherâttan daha kıymetli bunlar! Dünyanın ve âhiretin saadetine, ikramlarına, ihsanlarına erdirecek güzel bilgiler. Dünyanın ve âhiretin saadetine, ikramlarına, ihsanlarına erdirecek güzel bilgiler.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Men fesale fî-sebîlillâhi fe-mâte ev kutile fe-hüve şehîdün ev vakasahû feresühû ev baîruhûMen fesale fî-sebîlillâhi fe-mâte ev kutile fe-hüve şehîdün ev vakasahû feresühû ev baîruhû ev ledeğathü hâmmetün ev mâte alâ firâşihî bi-eyyi hatfinev ledeğathü hâmmetün ev mâte alâ firâşihî bi-eyyi hatfin şâe'llâhu fe-innehû şehîdün ve inne lehü'l-cennete. şâe'llâhu fe-innehû şehîdün ve inne lehü'l-cennete.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Dâvud'da, Taberânî'de ve diğer kaynaklarda yer almış.Bu hadîs-i şerîf Ebû Dâvud'da, Taberânî'de ve diğer kaynaklarda yer almış. Ebû Dâvud, Sıhah-ı sitte'den. Ebû Dâvud, Sıhah-ı sitte'den.

Çok dikkatle dinleyin. Ben çok zevk duyuyorum. Çok dikkatle dinleyin. Ben çok zevk duyuyorum.

Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Men fesale fî-sebîlillâhi. "Kim Allah rızası için, Allah yolunda faslederse." Men fesale fî-sebîlillâhi. "Kim Allah rızası için, Allah yolunda faslederse."

Fasletmek ne demek? "Ayrılmak" demek. "Kendisini yerinden, yurdundan ayırırsa." Fasletmek ne demek?

"Ayrılmak" demek. "Kendisini yerinden, yurdundan ayırırsa."

İnsan cihada gidince, askere gidince, sefere gidince, hacca gidince ne oluyor? İnsan cihada gidince, askere gidince, sefere gidince, hacca gidince ne oluyor?

Evini, kasabasını, yerini yurdunu bırakıyor, sefere çıkıyor. Evini, kasabasını, yerini yurdunu bırakıyor, sefere çıkıyor.

"Kim Allah yolunda böyle bir ayrılığa kalkışırsa." "Kim Allah yolunda böyle bir ayrılığa kalkışırsa."

Cihat etmek için yerini yurdunu terk etti. Fe-mâte. "Yolda eceli geldi, öldü." Cihat etmek için yerini yurdunu terk etti.

Fe-mâte. "Yolda eceli geldi, öldü."

Çünkü uzun zaman alıyor; bu işler bir anda olup biten işler değil. Çünkü uzun zaman alıyor; bu işler bir anda olup biten işler değil.

Ev kutile. "Yahut öldürüldü, şehit edildi." Ev vakasahû feresühû ev ba'îruhû.Ev kutile. "Yahut öldürüldü, şehit edildi." Ev vakasahû feresühû ev ba'îruhû. Vakasa; "boynu kırılmak, boynu kırmak" mânasına bir fiil.Vakasa; "boynu kırılmak, boynu kırmak" mânasına bir fiil. "Atı veya devesi onun boynunu kırdı." At ve deve insanın boynunu nasıl kırar? "Atı veya devesi onun boynunu kırdı."

At ve deve insanın boynunu nasıl kırar?

Hoplar, zıplar, insan yere düşer. Attan veya deveden düşer,Hoplar, zıplar, insan yere düşer. Attan veya deveden düşer, ters bir şekilde düşer, boynu kırılır, ölür. Yahut teper veyahut bir yere çarpar: ters bir şekilde düşer, boynu kırılır, ölür. Yahut teper veyahut bir yere çarpar:

"Bir binek kazası oldu; hayvanı, atı veya devesi onun boynunu kırdı, öldürdü." "Bir binek kazası oldu; hayvanı, atı veya devesi onun boynunu kırdı, öldürdü."

Ev ledeğathü hâmmetün. "Yahut, zehirli bir hayvan onu soktu." Ev ledeğathü hâmmetün. "Yahut, zehirli bir hayvan onu soktu."

Bazı akrepler sokuyor, öldürücü oluyor.Bazı akrepler sokuyor, öldürücü oluyor. Bazı örümcekler oluyor, sıcak ülkelerde daha çok görülüyor, Arabistan'da da öyle.Bazı örümcekler oluyor, sıcak ülkelerde daha çok görülüyor, Arabistan'da da öyle. Hatta benim kendi beldem olan Çanakkale'de de,Hatta benim kendi beldem olan Çanakkale'de de, böyle kırmızı renkli zehirli örümcekler hatırlıyorum; "büyü" derdik biz.böyle kırmızı renkli zehirli örümcekler hatırlıyorum; "büyü" derdik biz. Bunlar soktuğu zaman öldürücü olabilir. Yahut yılan sokar.Bunlar soktuğu zaman öldürücü olabilir. Yahut yılan sokar. Bazı yılanların öldürücü olduğunu biliyorsunuz.Bazı yılanların öldürücü olduğunu biliyorsunuz. İşte böyle bir mahluk soktu da öyle öldü. Bu da olabilir. Savaşa gidemedi, yolda böyle şeyler oldu. İşte böyle bir mahluk soktu da öyle öldü. Bu da olabilir. Savaşa gidemedi, yolda böyle şeyler oldu.

Ev mâte alâ firâşihî. "Yahut da yattı, yatağında öldü." Ev mâte alâ firâşihî. "Yahut da yattı, yatağında öldü."

Çadırında akşam yatıyor, sabaha bakıyorlar, ölmüş: İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn. Çadırında akşam yatıyor, sabaha bakıyorlar, ölmüş: İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn.

Bi-eyyi hatfin şâe'llâhu. "Yani Allah'ın dilediği herhangi bir şekilde, nasıl olduysa, öldü."Bi-eyyi hatfin şâe'llâhu. "Yani Allah'ın dilediği herhangi bir şekilde, nasıl olduysa, öldü." Fe-innehû şehîdün. "Muhakkak ki o şahıs şehittir." Ve inne lehü'l-cennete.Fe-innehû şehîdün. "Muhakkak ki o şahıs şehittir." Ve inne lehü'l-cennete. "Ve ona mükâfat olarak cennet vardır." "Ve ona mükâfat olarak cennet vardır."

Yani cennete girecek. Ama savaşa katılamadı, bir başarı gösteremedi, kahramanlık yapamadı.Yani cennete girecek. Ama savaşa katılamadı, bir başarı gösteremedi, kahramanlık yapamadı. Çünkü savaş olmadı, yolda öldü, attan düştü yahut yılan soktu yahut şuÇünkü savaş olmadı, yolda öldü, attan düştü yahut yılan soktu yahut şu veya bu şekilde öldü yahut hiçbir şey olmadı da yatağında öldü.veya bu şekilde öldü yahut hiçbir şey olmadı da yatağında öldü. Şimdi doktorlar; "Kalp rahatsızlığı olmuş veyahut beyin damarı tıkanmış." filan diyorlar. Bir bahane.Şimdi doktorlar; "Kalp rahatsızlığı olmuş veyahut beyin damarı tıkanmış." filan diyorlar. Bir bahane. Hangi şekilde olursa olsun, değil mi ki evden çıkarken, evden ayrılırkenHangi şekilde olursa olsun, değil mi ki evden çıkarken, evden ayrılırken Allah rızası için ayrıldı;Allah rızası için ayrıldı; o şehittir ve cennetliktir. İlla savaş yapma şartı yok. o şehittir ve cennetliktir. İlla savaş yapma şartı yok.

Kanûnî Sultan Süleyman son seferine çıkmış, seferde iken ölmüş.Kanûnî Sultan Süleyman son seferine çıkmış, seferde iken ölmüş. Sadrazam; "Ordu dağılır, mâneviyatı bozulur, birtakım olaylar olur." diyeSadrazam; "Ordu dağılır, mâneviyatı bozulur, birtakım olaylar olur." diye padişahın vefat ettiğini belli etmemiş, usta bir şekilde saklamış. Ama seferde iken vefat etmiş. padişahın vefat ettiğini belli etmemiş, usta bir şekilde saklamış. Ama seferde iken vefat etmiş.

Bu hadîs-i şerîfe göre bu padişah savaşa katılmadı, yolda öldü ama yine de şehittir.Bu hadîs-i şerîfe göre bu padişah savaşa katılmadı, yolda öldü ama yine de şehittir. Onun için Bâkî'nin meşhur mersiyesinde,Onun için Bâkî'nin meşhur mersiyesinde, Kanûnî için yazdığı ağıt mahiyetindeki şiirinde şöyle diyor: Kanûnî için yazdığı ağıt mahiyetindeki şiirinde şöyle diyor:

Minnet Hüdâ'ya kim iki cihanda kılıp saîd. Nâm-ı şerîfin eyledi, hem gâzi hem şehîd. Minnet Hüdâ'ya kim iki cihanda kılıp saîd.

Nâm-ı şerîfin eyledi, hem gâzi hem şehîd.

"Allah'a hamd ü senâlar olsun ki senin namını hem gazi eyledi, hem şehit eyledi.""Allah'a hamd ü senâlar olsun ki senin namını hem gazi eyledi, hem şehit eyledi." Çünkü birçok seferler savaşa gitti, Zigetvar'a kadar Balkanlar'da fütuhâtla ömrü geçti,Çünkü birçok seferler savaşa gitti, Zigetvar'a kadar Balkanlar'da fütuhâtla ömrü geçti, gazi oldu, gaza ile meşgul oldu. En son seferinde de seferdeyken vefat etti.gazi oldu, gaza ile meşgul oldu. En son seferinde de seferdeyken vefat etti. Çadırında vefat etti, çarpışma olmadı ama olsun, yatağında bile ölse şehittir.Çadırında vefat etti, çarpışma olmadı ama olsun, yatağında bile ölse şehittir. Çünkü seferdedir, çünkü Allah rızası için çıkmıştır. Çünkü seferdedir, çünkü Allah rızası için çıkmıştır. Burada bir önemli ibare var, onun altını çizmek lazım, dikkati çekmek lazım: Burada bir önemli ibare var, onun altını çizmek lazım, dikkati çekmek lazım:

Fî-sebîlillâh. "Allah rızası için." Fî-sebîlillâh. "Allah rızası için."

İnsan savaşa çeşitli amaçlarla çıkar. Kalbinde, kafasında çeşit çeşit düşünceler vardır, İnsan savaşa çeşitli amaçlarla çıkar. Kalbinde, kafasında çeşit çeşit düşünceler vardır, menfaat hesapları vardır. Hepsi şehit olmaz, hepsi gazi olmaz. [Çünkü Peygamber Efendimiz:] menfaat hesapları vardır. Hepsi şehit olmaz, hepsi gazi olmaz. [Çünkü Peygamber Efendimiz:]

Men kâtele li-tekûne kelimetu'llâhi hiye'l-ulyâ fe-hüve fî-sebîlillâh.Men kâtele li-tekûne kelimetu'llâhi hiye'l-ulyâ fe-hüve fî-sebîlillâh. "Ancak Allahu Teâlâ hazretlerinin sözü en yüksek olsun, dileği yerine gelsin, dini üstün olsun,"Ancak Allahu Teâlâ hazretlerinin sözü en yüksek olsun, dileği yerine gelsin, dini üstün olsun, lâ ilâhe illallah kabul olsun, o söz yücelsin diyelâ ilâhe illallah kabul olsun, o söz yücelsin diye çarpışan fî-sebîlillâh çarpışmış olur." buyuruyor. çarpışan fî-sebîlillâh çarpışmış olur." buyuruyor.

Başka maksatlarla olursa olmaz. İntikam için, yer görmek için, para için, pul için,Başka maksatlarla olursa olmaz. İntikam için, yer görmek için, para için, pul için, insanların kalplerinde türlü türlü fikirler oluyor, düşünceler oluyor.insanların kalplerinde türlü türlü fikirler oluyor, düşünceler oluyor. Fî-sebîlillâh olacak, Allah rızası için olacak. Fî-sebîlillâh olacak, Allah rızası için olacak.

Adam mü'min değil, savaşa gidiyor. Hiç bir şey olmaz, ne şehit olur ne gazi olur: Adam mü'min değil, savaşa gidiyor. Hiç bir şey olmaz, ne şehit olur ne gazi olur:

"Ne şehit oldu ne gazi, haybeye gitti Niyazi!" dediği gibi, boşa gider. Çünkü inancı yok."Ne şehit oldu ne gazi, haybeye gitti Niyazi!" dediği gibi, boşa gider. Çünkü inancı yok. İnancı olacak, mü'min olacak, Allah için yapacak. Yaptığı işi, İnancı olacak, mü'min olacak, Allah için yapacak. Yaptığı işi, Allah rızası için yapacak; o zaman o sevabı alır. Allah rızası için yapacak; o zaman o sevabı alır.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Üçüncü hadîs-i şerîf.

Bu hadîs-i şerîf de İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. İbn Abdilber kitabına almış.Bu hadîs-i şerîf de İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. İbn Abdilber kitabına almış. Bakın Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Bakın Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Men kâtele dûne nefsihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdünMen kâtele dûne nefsihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün ve men kâtele dûne ehlihîve men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün ve men kâtele dûne ehlihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün ve men kutile fî-cenbi'llâhi fe-hüve şehîdün. hattâ yuktele fe-hüve şehîdün ve men kutile fî-cenbi'llâhi fe-hüve şehîdün.

Bakın, burada nelerle karşılaşacaksınız: Bakın, burada nelerle karşılaşacaksınız:

Men kâtele dûne nefsihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün:Men kâtele dûne nefsihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün: "Kim nefsi için nefsini korumak için nefsi uğruna savaşırsa ölünceye kadar çarpışırsa şehittir." "Kim nefsi için nefsini korumak için nefsi uğruna savaşırsa ölünceye kadar çarpışırsa şehittir."

Dûne nefsihî ne demek? Nefsini korumak maksadıyla, nefsini korumak için öne çıkıp da çarpışıyor.Dûne nefsihî ne demek?

Nefsini korumak maksadıyla, nefsini korumak için öne çıkıp da çarpışıyor.
Yani kendi canını korumak için. Demek ki İslâm'da hayat önemlidir, hayat hakkı çok büyük bir haktır.Yani kendi canını korumak için. Demek ki İslâm'da hayat önemlidir, hayat hakkı çok büyük bir haktır. Bir insanın hayatını korumak için savunma yapması Bir insanın hayatını korumak için savunma yapması ve bu savunmada mücadele ederken ölmesi güzel bir şeydir.ve bu savunmada mücadele ederken ölmesi güzel bir şeydir. Teslim olmayacak, kendisini koruyacak, zalime, kuru gürültüye pabuç bırakmayacak.Teslim olmayacak, kendisini koruyacak, zalime, kuru gürültüye pabuç bırakmayacak. Kendisini korumak için ölürse şehit olur. Kendisini korumak için ölürse şehit olur.

Dağın başında, tarlada çalışıyorken, geceleyin, evindeyken, yalnızken, yoldayken birisi saldırdı;Dağın başında, tarlada çalışıyorken, geceleyin, evindeyken, yalnızken, yoldayken birisi saldırdı; o da kendisini savundu. O bir yumruk vurdu, ötekisi bir yumruk vurdu.o da kendisini savundu. O bir yumruk vurdu, ötekisi bir yumruk vurdu. O altta, o üstte. Derken, hayatta her şey olabilir. Düşman kuvvetli olur, birkaç kişi olur.O altta, o üstte. Derken, hayatta her şey olabilir. Düşman kuvvetli olur, birkaç kişi olur. Mesela bir tanesi arkadan geldi, bir odun vurdu kafasına, kafasını yardı, öldürdü; şehit olur.Mesela bir tanesi arkadan geldi, bir odun vurdu kafasına, kafasını yardı, öldürdü; şehit olur. Kendisini korumak için yaptığı mücadelede ölen bir kimse şehittir.Kendisini korumak için yaptığı mücadelede ölen bir kimse şehittir. Savaş filan yoktu, adam işe gitmişti. Akşam gelirken bu olay oldu.Savaş filan yoktu, adam işe gitmişti. Akşam gelirken bu olay oldu. Tarlaya gitmişti, tarlada bu olay oldu. Tarlaya gitmişti, tarlada bu olay oldu.

Ve men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün.Ve men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün. "Malını korumak için mücadele ederken öldürülen de şehittir." "Malını korumak için mücadele ederken öldürülen de şehittir."

Malına saldırı oldu, onu korumak istiyordu. Haydutlar yolunu kesti, malını almak istiyor,Malına saldırı oldu, onu korumak istiyordu. Haydutlar yolunu kesti, malını almak istiyor, o da vermek istemiyor.o da vermek istemiyor. Malını korumak için mücadele ederken, karşı taraf bunu öldürdü; o da şehittir. Malını korumak için mücadele ederken, karşı taraf bunu öldürdü; o da şehittir.

"Canım! Malını verseydi de hayatını kurtarsaydı." "Canım! Malını verseydi de hayatını kurtarsaydı."

İyi ama kötülüklere fırsat verdiğiniz zaman, evet dediğiniz zaman, kötüler kuvvetlenir.İyi ama kötülüklere fırsat verdiğiniz zaman, evet dediğiniz zaman, kötüler kuvvetlenir. Onun için herkesin kötülüğün karşısında direnç göstermesi lazım. Karşı taraf da korksun. Onun için herkesin kötülüğün karşısında direnç göstermesi lazım. Karşı taraf da korksun.

"Ben bunun malını alacağım ama bu malını savunur, parasını yedirmez." diye korkması lazım. "Ben bunun malını alacağım ama bu malını savunur, parasını yedirmez." diye korkması lazım.

Evet, bu ilginç! Ve men kâtele dûne ehlihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün.Evet, bu ilginç!

Ve men kâtele dûne ehlihî hattâ yuktele fe-hüve şehîdün.
"Ailesini korumak için çarpışırken ölürse o zaman da şehittir." "Ailesini korumak için çarpışırken ölürse o zaman da şehittir."

Bazen çeşitli hücumlar oluyor. Aileye, insanın eşine, çoluğuna çocuğuna haksız hücumlar oluyor.Bazen çeşitli hücumlar oluyor. Aileye, insanın eşine, çoluğuna çocuğuna haksız hücumlar oluyor. O zaman korumaya geçecek. Ailesidir, ehlidir, onları korumak vazifesi... O esnada öldürüldü. O zaman korumaya geçecek. Ailesidir, ehlidir, onları korumak vazifesi... O esnada öldürüldü. Karşı taraf bir kurşun attı, kaçtı ama öldü. Nedir bu? Karşı taraf bir kurşun attı, kaçtı ama öldü.

Nedir bu?

Bu da şehittir. Çünkü aile de muhterem... Bu da şehittir. Çünkü aile de muhterem...

İslâm'da mal da muhterem, can da muhterem, aile de muhterem.İslâm'da mal da muhterem, can da muhterem, aile de muhterem. Onları korumak için yapılan savunma ve mücadelede ölürse insan şehittir. Onları korumak için yapılan savunma ve mücadelede ölürse insan şehittir.

Bakın malın muhteremliği çok ilginç. Müslüman kendi malını bile tahrip edemez.Bakın malın muhteremliği çok ilginç. Müslüman kendi malını bile tahrip edemez. Kendi malını tahrip etse; "Bu benim kendi evim, bütün camlarını kırmak istedi canım,Kendi malını tahrip etse; "Bu benim kendi evim, bütün camlarını kırmak istedi canım, aldım elime sopayı, camlarımı kırıyorum!" diyemez. Yaparsa kadı onu yakalar, cezalandırır.aldım elime sopayı, camlarımı kırıyorum!" diyemez. Yaparsa kadı onu yakalar, cezalandırır. Çünkü mal da muhteremdir; İslâm'da mala zarar vermek yoktur.Çünkü mal da muhteremdir; İslâm'da mala zarar vermek yoktur. Zarara mukabele için mala da zarar vermek yoktur. Zarara mukabele için mala da zarar vermek yoktur.

Mesela adamın ekinleri tam toplanmıştı, harman olmuştu. Düşmanı geldi, geceleyin tutuşturdu, yaktı.Mesela adamın ekinleri tam toplanmıştı, harman olmuştu. Düşmanı geldi, geceleyin tutuşturdu, yaktı. Biliyor, kaçarken gördü. O hırsla gidip o da onun harmanını yakamaz. Biliyor, kaçarken gördü. O hırsla gidip o da onun harmanını yakamaz.

Neden? İslâm'da zarar vermek de yoktur, zarara zararla mukabele etmek de yoktur.Neden?

İslâm'da zarar vermek de yoktur, zarara zararla mukabele etmek de yoktur.
Malın bir kabahati yok, adamın kabahati var. Kanun onu yakalasın, cezalandırsın.Malın bir kabahati yok, adamın kabahati var. Kanun onu yakalasın, cezalandırsın. Yakalayamadı, kaçtı; o ayrı... Allah mutlaka cezalandırır.Yakalayamadı, kaçtı; o ayrı... Allah mutlaka cezalandırır. Cenâb-ı Hakk'ın adaletinden kimse kaçamaz. Gidip de sen onun harmanını yakamazsın,Cenâb-ı Hakk'ın adaletinden kimse kaçamaz. Gidip de sen onun harmanını yakamazsın, sen de onun malına zarar veremezsin. O senin camını kırdı, sen de onun camını kıramazsın.sen de onun malına zarar veremezsin. O senin camını kırdı, sen de onun camını kıramazsın. İslâm'ın anlayışı böyle. Ne kadar güzel! Ve en son cümle: İslâm'ın anlayışı böyle.

Ne kadar güzel!

Ve en son cümle:

Ve men kutile fî-cenbi'llâhi fe-hüve şehîdün. "Allah'ın yanında iken öldürülen de şehittir." Ve men kutile fî-cenbi'llâhi fe-hüve şehîdün. "Allah'ın yanında iken öldürülen de şehittir."

Cenb; "yan" demek. Cenb; "yan" demek.

Bir insan Allah'ın yanındayken öldürülürse o da şehittir.Bir insan Allah'ın yanındayken öldürülürse o da şehittir. "Allah'ın yanında olmak" tan ne kast ediliyor? "Allah'ın yanında olmak" tan ne kast ediliyor?

Rahmetullahi aleyh Abdülaziz hocamız, parantez içinde izah etmiş: Rahmetullahi aleyh Abdülaziz hocamız, parantez içinde izah etmiş:

"İnsan namazda iken Allah'ın yanında oluyor." "İnsan namazda iken Allah'ın yanında oluyor."

Cenâb-ı Hak her zaman kullarının yanındadır. Cenâb-ı Hak her zaman kullarının yanındadır.

Ve hüve meaküm eyne mâ-küntüm. "Nerede olursanız olun -ey insanlar-Ve hüve meaküm eyne mâ-küntüm. "Nerede olursanız olun -ey insanlar- O Allahu Teâlâ hazretleri yanınızdadır." O Allahu Teâlâ hazretleri yanınızdadır."

Her yaptığınızı görüyor, her söylediğinizi işitiyor; içinizi, dışınızı biliyor.Her yaptığınızı görüyor, her söylediğinizi işitiyor; içinizi, dışınızı biliyor. Her yerde hâzır ve nâzır... Çok güzel bir söz: Her yerde hâzır ve nâzır...Her yerde hâzır ve nâzır... Çok güzel bir söz: Her yerde hâzır ve nâzır... Ama bazen kullar, Cenâb-ı Hak kendisine bu kadar yakın olduğu haldeAma bazen kullar, Cenâb-ı Hak kendisine bu kadar yakın olduğu halde Allah'tan fersah fersah uzakta... Fersah ne demek? Allah'tan fersah fersah uzakta...

Fersah ne demek?

"Bir günlük yol" demek."Bir günlük yol" demek. Kervanın bir günde aldığı mesafeye "fersah" derler, 30 küsur kilometredir. Kervanın bir günde aldığı mesafeye "fersah" derler, 30 küsur kilometredir. Kervanlar o kadar yürürmüş.Kervanlar o kadar yürürmüş. Her fersahta, menzilde dinlenme yerleri yapılırmış, kervansaraylar olurmuş. Her fersahta, menzilde dinlenme yerleri yapılırmış, kervansaraylar olurmuş.

"Fersah fersah uzak" ne demek? "Çok uzak" demek. "Fersah fersah uzak" ne demek?

"Çok uzak" demek.

Cenâb-ı Hakk'ın varlığını bilmiyor, kabul etmiyor, inanmıyor; günahkâr.Cenâb-ı Hakk'ın varlığını bilmiyor, kabul etmiyor, inanmıyor; günahkâr. Günahkâr oldu mu Allah sevmez. O zaman kul Allah'tan uzaklaşıyor.Günahkâr oldu mu Allah sevmez. O zaman kul Allah'tan uzaklaşıyor. Evet, Allah onun her yaptığını görüyor ama o adam Allah'tan fersah fersah uzak... Evet, Allah onun her yaptığını görüyor ama o adam Allah'tan fersah fersah uzak... Allah'ın rızasına aykırı işler yapmış, Allah'a yakınlık sıfatını kazanamamış,Allah'ın rızasına aykırı işler yapmış, Allah'a yakınlık sıfatını kazanamamış, Allah'ın rahmetinden çok uzak; "Allah'ın rahmeti ona gelmeyecek, Allah'ın rahmetinden çok uzak; "Allah'ın rahmeti ona gelmeyecek, o Allah'ın rahmetine ermeyecek." demek. o Allah'ın rahmetine ermeyecek." demek.

İnsanın Allah'a en yakın olduğu zaman ne zamandır? İnsanın Allah'a en yakın olduğu zaman ne zamandır?

Huzuruna gittiği zaman… Huzuruna gittiği zaman…

Allah'ın huzuru neresidir? Mü'minin miracı nedir? Namazdır. Allah'ın huzuru neresidir? Mü'minin miracı nedir?

Namazdır.

Mü'min; "Allahu Ekber!" dediği zaman Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna girmiş oluyor.Mü'min; "Allahu Ekber!" dediği zaman Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna girmiş oluyor. Cenâb-ı Mevlâ ona nazar ediyor. Melekler, huriler iki tarafa dizilmiş durumda,Cenâb-ı Mevlâ ona nazar ediyor. Melekler, huriler iki tarafa dizilmiş durumda, Cenâb-ı Hakk'ın divanına girmiş oluyor. Cenâb-ı Hakk'ın divanına girmiş oluyor. Ama namazda aklına ticaret gelirse dünya işleri gelirse hatta kötü kötü şeyler gelirseAma namazda aklına ticaret gelirse dünya işleri gelirse hatta kötü kötü şeyler gelirse o zaman huzura uygun olmayan işler yapmış olur, huzurdan çıkmış olur. o zaman huzura uygun olmayan işler yapmış olur, huzurdan çıkmış olur.

Namazın içinde kulun Allah'a en yakın olduğu durum hangisidir? Namazın içinde kulun Allah'a en yakın olduğu durum hangisidir?

Secde hâlidir. Kul secdede iken Allah'a en yakın haldedir.Secde hâlidir. Kul secdede iken Allah'a en yakın haldedir. Çünkü tevazuun en güzel ifade şekli secdedir. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda şerefli, pırıl pırıl,Çünkü tevazuun en güzel ifade şekli secdedir. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda şerefli, pırıl pırıl, ak pak alnımızı yere koyuyoruz.ak pak alnımızı yere koyuyoruz. Kendi kulluğumuzun ikrarı; Kendi kulluğumuzun ikrarı; "Evet yâ Rabbi! Ben senin yarattığın âciz, nâçiz bir kulunum! Sen de yüceler yücesisin,"Evet yâ Rabbi! Ben senin yarattığın âciz, nâçiz bir kulunum! Sen de yüceler yücesisin, Allahu Ekber'sin, a'zam'sın, ecell'sin." Allahu Ekber'sin, a'zam'sın, ecell'sin."

Ecell, "en celîl" demek. En celîl; en büyük, en yüksek, en ulu, en büyük Allah! Ecell, "en celîl" demek. En celîl; en büyük, en yüksek, en ulu, en büyük Allah!

Ekber; "en büyük" a'lâ; "en yüksek" a'zam, "en muazzam"Ekber; "en büyük" a'lâ; "en yüksek" a'zam, "en muazzam" Cenâb-ı Hakk'ın Her şeyi en yüksektir; Cenâb-ı Hakk'ın Her şeyi en yüksektir; biz de âciz nâçiz kullarız. En yakın hâli secdedeyken oluyor.biz de âciz nâçiz kullarız. En yakın hâli secdedeyken oluyor. Ne mutlu namazda iken ruhunu teslim edenlere! Hele secdede iken, ruhunu teslim edenlere! Ne mutlu namazda iken ruhunu teslim edenlere! Hele secdede iken, ruhunu teslim edenlere!

Ben Kalaba'da mahallemizin camiinde hutbe okuyordum.Ben Kalaba'da mahallemizin camiinde hutbe okuyordum. Hutbe esnasında bir hareketlenme oldu, arkadan bir ses geldi; hutbeyi bozmadık.Hutbe esnasında bir hareketlenme oldu, arkadan bir ses geldi; hutbeyi bozmadık. Hutbe bitti, ondan sonra gittik bir de baktık ki Hutbe bitti, ondan sonra gittik bir de baktık ki innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Cumaya gelmiş olan cemaatten bir hacı efendi, camide ruhunu teslim etmiş.Cumaya gelmiş olan cemaatten bir hacı efendi, camide ruhunu teslim etmiş. Cuma vaktinde, hutbe esnasında. Hutbe namaz gibidir, hiç ses çıkarılmadan dinlenilen bir şey.Cuma vaktinde, hutbe esnasında. Hutbe namaz gibidir, hiç ses çıkarılmadan dinlenilen bir şey. Çok güzel bir durum.Çok güzel bir durum. Cuma günü ruhunu teslim etmiş, ne güzel! Cuma günü ruhunu teslim etmiş, ne güzel!

Sonra duydum bir hocaefendi, bir Ramazan günü sahurda yemeğini yemiş,Sonra duydum bir hocaefendi, bir Ramazan günü sahurda yemeğini yemiş, oruca niyetlenmiş, camiye gelmiş. Cüzünü, Kur'ân-ı Kerîm'ini cemaate okumuş.oruca niyetlenmiş, camiye gelmiş. Cüzünü, Kur'ân-ı Kerîm'ini cemaate okumuş. "Allahu Ekber!" diye namaza durmuşlar. Ondan sonra, bir türlü secdeden kalkmamış."Allahu Ekber!" diye namaza durmuşlar. Ondan sonra, bir türlü secdeden kalkmamış. Cemaat beklemiş, beklemiş; bir şey olduğunu anlamışlar.Cemaat beklemiş, beklemiş; bir şey olduğunu anlamışlar. Kalkmışlar bakmışlar ki hocaefendi camide, Ramazan gününde, oruçlu iken, sabah namazında,Kalkmışlar bakmışlar ki hocaefendi camide, Ramazan gününde, oruçlu iken, sabah namazında, secde hâlinde Cenâb-ı Hakk'a ruhunu teslim etmiş. Neden? secde hâlinde Cenâb-ı Hakk'a ruhunu teslim etmiş.

Neden?

Ehl-i Kur'an, hafız, Allah'ın sevdiği bir mübarek müslüman. Allah öyle ölüm nasip etmiş. Ehl-i Kur'an, hafız, Allah'ın sevdiği bir mübarek müslüman. Allah öyle ölüm nasip etmiş.

Allah cümlemize hayırlı, uzun ömürler ihsan etsin. Her ömür sona erecek. Allah cümlemize hayırlı, uzun ömürler ihsan etsin. Her ömür sona erecek.

Küllü nefsin zâikatü'l-mevti. Küllü nefsin zâikatü'l-mevti.

Hepimiz âhirete göçeceğiz. Cenâb-ı Hak hayırlı ölümler ihsan eylesin.Hepimiz âhirete göçeceğiz. Cenâb-ı Hak hayırlı ölümler ihsan eylesin. Hüsn-ü hâtimeler ile divanına sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.Hüsn-ü hâtimeler ile divanına sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Cennetiyle Cemâli'yle cümlenizi müşerref eylesin. Cennetiyle Cemâli'yle cümlenizi müşerref eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2