Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Allah’a Dayanmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Muharrem 1405 / 14.10.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kim Allah’a Yönelirse, Müslümanların Yöneticisine Saygı Göstermek, Hediyeleşmede Usül, Abdestli Yatmanın Mükâfatı, Yatarken Az Yemek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’a Dayanmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Muharrem 1405 / 14.10.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kim Allah’a Yönelirse, Müslümanların Yöneticisine Saygı Göstermek, Hediyeleşmede Usül, Abdestli Yatmanın Mükâfatı, Yatarken Az Yemek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. Vesselâtu vesselâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn Vesselâtu vesselâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdâle'l-kitâbi kitâbullâhFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdâle'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men inkata'a ilallâh kefâhu'llâhu külle mü'netin ve razakahû min haysü lâ yahtesibMen inkata'a ilallâh kefâhu'llâhu külle mü'netin ve razakahû min haysü lâ yahtesib ve men inkata'a ile'd-dünyâ vekelehu'llâhu ileyhâ. ve men inkata'a ile'd-dünyâ vekelehu'llâhu ileyhâ.

An İmran b. Huseyn radıyallahu anh. An İmran b. Huseyn radıyallahu anh.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.

Metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfteMetnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki;

Men inkata'a ilallah. "Kim Allah'a yönelip kesilirse." Men inkata'a ilallah. "Kim Allah'a yönelip kesilirse."

Kesilmek, yani mâsivallahtan kesilirse,Kesilmek, yani mâsivallahtan kesilirse, Allah'tan gayriden yüz döndürüp Mevlâ'ya teveccüh ederse mânasına burada. Allah'tan gayriden yüz döndürüp Mevlâ'ya teveccüh ederse mânasına burada. İnkata'a kopmak, kesilmek mânasına. İnkata'a kopmak, kesilmek mânasına. Ama gayriden kesiliyor da Allah'a yöneliyor, teveccüh ediyor, Allah'ın yoluna giriyor. Ama gayriden kesiliyor da Allah'a yöneliyor, teveccüh ediyor, Allah'ın yoluna giriyor.

"Kim Allah'a yönelip de gayriden kesilir, vazgeçerse." "Kim Allah'a yönelip de gayriden kesilir, vazgeçerse."

Kefâhu'llâhu külle mü'netin. "Allah her meşakkât, sıkıntı ve derde karşı ona yardım eder, kâfi gelir." Kefâhu'llâhu külle mü'netin. "Allah her meşakkât, sıkıntı ve derde karşı ona yardım eder, kâfi gelir."

"Allah'a dayanan kulun yâveri Hakk'tır." demek."Allah'a dayanan kulun yâveri Hakk'tır." demek. Kim O'na bağlanırsa, gayriden vazgeçip, yüz döndürüp de Mevlâ'ya dönerse Allah ona kâfi gelir, yeter,Kim O'na bağlanırsa, gayriden vazgeçip, yüz döndürüp de Mevlâ'ya dönerse Allah ona kâfi gelir, yeter, eksik bırakmaz, açık bırakmaz, yardımsız bırakmaz, ortada komaz,eksik bırakmaz, açık bırakmaz, yardımsız bırakmaz, ortada komaz, kendisine güvenen, bağlanan kulunu pişman etmez. Ona bağlanan pişman olmaz, mahrum kalmaz. kendisine güvenen, bağlanan kulunu pişman etmez. Ona bağlanan pişman olmaz, mahrum kalmaz.

Mü'ne meşakkât, ağırlık, sıkıntı mânasına.Mü'ne meşakkât, ağırlık, sıkıntı mânasına. Her sıkıntısında, meşakkatinde, başına gelen ağır işte Allah yardımcı olur. Her sıkıntısında, meşakkatinde, başına gelen ağır işte Allah yardımcı olur.

Kefâ "yeter" demek, yani kâfi gelir, başkasına ihtiyaç hâsıl olmaz, hâcet kalmaz. Kefâ "yeter" demek, yani kâfi gelir, başkasına ihtiyaç hâsıl olmaz, hâcet kalmaz.

Ve rezakahû min haysü lâ yahtesib. "O kulunu ummadığı yerden rızıklandırır." Ve rezakahû min haysü lâ yahtesib. "O kulunu ummadığı yerden rızıklandırır."

"Allah Allah, nereden geldi bunlar?" "Allah Allah, nereden geldi bunlar?"

Nereden gelecek; sen Allah'a döndün, Allah sana ikram ediyor. Ummadığı yerden... Nereden gelecek; sen Allah'a döndün, Allah sana ikram ediyor. Ummadığı yerden...

Nâçar olacak yerde, Nâgâh açar ol perde. Nâçar ne demek? Nâçar olacak yerde,

Nâgâh açar ol perde.

Nâçar ne demek?

Çaresiz. "Hiçbir çarem yok, mahvoldum, bittim artık!" dediği zaman;Çaresiz. "Hiçbir çarem yok, mahvoldum, bittim artık!" dediği zaman; "Dur kulum, ben varım." ummadığı yerden bir kapı açar, perdeyi açar. "Dur kulum, ben varım." ummadığı
yerden bir kapı açar, perdeyi açar.

Rızıklandırmak; maddî [olarak] midesini doldurmak mânasına da gelir,Rızıklandırmak; maddî [olarak] midesini doldurmak mânasına da gelir, in'am, ihsan etmek mânasına da gelir. Yani ummadığı yerden ona ikramını ulaştırır;in'am, ihsan etmek mânasına da gelir. Yani ummadığı yerden ona ikramını ulaştırır; hem karnını doyurur hem gönlünü doyurur. hem karnını doyurur hem gönlünü doyurur.

Aksine; ve men inkata'a ile'd-dünyâ. "Kim dünyaya kesilirse." Aksine; ve men inkata'a ile'd-dünyâ. "Kim dünyaya kesilirse."

Bu sefer Allah'tan kesiliyor, vazgeçiyor, âhirete sırt çeviriyor da dünyaya teveccüh ediyor.Bu sefer Allah'tan kesiliyor, vazgeçiyor, âhirete sırt çeviriyor da dünyaya teveccüh ediyor. İşini gücünü başka taraflardan kesiyor, bütün gücüyle, toplamış bütün kuvvâsını, İşini gücünü başka taraflardan kesiyor, bütün gücüyle, toplamış bütün kuvvâsını, imkânlarını, dünyaya teveccüh etmiş; aklı fikri dünya. imkânlarını, dünyaya teveccüh etmiş; aklı fikri dünya.

"Kim dünyaya teveccüh ederse." "Kim dünyaya teveccüh ederse."

Vekelehu'llâhu ileyhâ. Sen dünyaya mı döndün; hadi bakalım,Vekelehu'llâhu ileyhâ. Sen dünyaya mı döndün; hadi bakalım, "Allah onu dünyaya terk ediverir, bırakıverir, teslim eder." "Allah onu dünyaya terk ediverir, bırakıverir, teslim eder."

Sen dünyayı mı istedin? Sen dünyayı mı istedin?

Mevlâ onu dünyaya terk ediverir. Mevlâ onu dünyaya terk ediverir.

Dünya ne işe yarar? Hiçbir işe yaramaz. Ne yapar? Dünya ne işe yarar?

Hiçbir işe yaramaz.

Ne yapar?

Allah müsaade etmedikten sonra ne olur?Allah müsaade etmedikten sonra ne olur? Sanki Allahu Teâlâ hazretlerinden yüz çeviren, dünyaya dönen kula dünya; Sanki Allahu Teâlâ hazretlerinden yüz çeviren, dünyaya dönen kula dünya; "Vay, sen bana mı döndün, bana iltifat mı ettin; dur Allah'a karşı ben sana yardım edeyim." mi der? "Vay, sen bana mı döndün, bana iltifat mı ettin; dur Allah'a karşı ben sana yardım edeyim." mi der? Mümkün mü öyle bir şey? Mümkün mü öyle bir şey?

Perişan olur, ortada kalır, mahvolur demek. Perişan olur, ortada kalır, mahvolur demek.

Bu hususta çok hadisler vardır. İşin aslı da budur. Bu hususta çok hadisler vardır. İşin aslı da budur.

Allah'a döneceğiz, Allah'a teslim olacağız. Allah'a döneceğiz, Allah'a teslim olacağız.

Müslümanlık ne demek? Müslümanlık ne demek?

Uzun boylu izahı bir tarafa bırakalım; insanın Allah'a teslim olması demek.Uzun boylu izahı bir tarafa bırakalım; insanın Allah'a teslim olması demek. Esleme, kendisini teslim etmesi demek. Kelime de zaten aynı kökten geliyor. Esleme, kendisini teslim etmesi demek. Kelime de zaten aynı kökten geliyor.

"Ben İslâm oldum." ne demek? "Ben İslâm oldum." ne demek?

"Götürdüm, kendimi Allah'ın iradesine teslim ettim." demek. "Götürdüm, kendimi Allah'ın iradesine teslim ettim." demek.

"Oğlum elinde çanta, bavulu hazırlamışsın, nereye gidiyorsun?" "Oğlum elinde çanta, bavulu hazırlamışsın, nereye gidiyorsun?"

"Askere teslim olmaya gidiyorum. "Askere teslim olmaya gidiyorum. Askerlik şubesine gidiyorum, oradan beni alacak, kışlaya götürecekler. Artık askerim." Askerlik şubesine gidiyorum, oradan beni alacak, kışlaya götürecekler. Artık askerim."

Ona teslim oldum, onun gibi yani. İslâm ne demekmiş? Allah'ın iradesine teslim olmak. Ona teslim oldum, onun gibi yani.

İslâm ne demekmiş?

Allah'ın iradesine teslim olmak.

"Zaten yeryüzünde Allah'ın iradesinden başka bir şey mi hüküm sürüyor hocam, bu nasıl söz? "Zaten yeryüzünde Allah'ın iradesinden başka bir şey mi hüküm sürüyor hocam, bu nasıl söz? Allah'ın istediğinden gayri şey mi oluyor?" Allah'ın istediğinden gayri şey mi oluyor?"

Allahu Teâlâ hazretleri istemese hiçbir şey olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri istemese hiçbir şey olmaz.

Cümle işler Hâlık'ındır, kul eliyle işlenir. Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir. Cümle işler Hâlık'ındır, kul eliyle işlenir.

Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir.

Allah istemese bir yaprak kıpırdamaz, saman çöpü yerinden oynamaz.Allah istemese bir yaprak kıpırdamaz, saman çöpü yerinden oynamaz. Değil böyle daha büyük işler, saman çöpü yerinden oynayamaz. Değil böyle daha büyük işler, saman çöpü yerinden oynayamaz. Rüzgar esiyor, oynuyor. Oynayamaz. Hakk'ın emri, müsaadesi olmazsa... Rüzgar esiyor, oynuyor. Oynayamaz. Hakk'ın emri, müsaadesi olmazsa...

"Peki bu katiller, hırsızlıklar, ölümler, zulümler neden oluyor?" "Peki bu katiller, hırsızlıklar, ölümler, zulümler neden oluyor?"

Allahu Teâlâ hazretleri burayı imtihan dünyası yaratmış olduğu içinAllahu Teâlâ hazretleri burayı imtihan dünyası yaratmış olduğu için eğriyi, doğruyu insanlara bildirmiş ve serbest bırakmış. eğriyi, doğruyu insanlara bildirmiş ve serbest bırakmış.

İmtihanda hoca gidip talebenin başına dikilip deİmtihanda hoca gidip talebenin başına dikilip de "Şöyle yap, böyle yapma, öyle yazma, böyle yaz." der mi? "Şöyle yap, böyle yapma, öyle yazma, böyle yaz." der mi?

Demez. Demez.

"Çocuklar, iki saat imtihan müddeti verdim, çıkartın kalemlerinizi, kağıtlarınızı, silgilerinizi, "Çocuklar, iki saat imtihan müddeti verdim, çıkartın kalemlerinizi, kağıtlarınızı, silgilerinizi, arkadaşınızdan bir şey almak vermek yok; önünüze eğilin, kağıda yazın." arkadaşınızdan bir şey almak vermek yok; önünüze eğilin, kağıda yazın."

Ne yazarsa yazar. Ne yazarsa yazar.

E ne olacak, yanlış yazarsa? Hoca artık onu okuyacak, değerlendirecek. Orada serbest o.E ne olacak, yanlış yazarsa? Hoca artık onu okuyacak, değerlendirecek. Orada serbest o. İstediğini söyler, istediğini yazar. Doğru yazarsa kazanır, eğri yazarsa kaybeder. Ondan.İstediğini söyler, istediğini yazar. Doğru yazarsa kazanır, eğri yazarsa kaybeder. Ondan. Yani bu dünya dâr-ı imtihan olduğu için müsaade ediliyor. Yani bu dünya dâr-ı imtihan olduğu için müsaade ediliyor. Her şey Allah'ın müsaadesiyle, verdiği imkânla oluyor. Ama her şeye rızası yok. Her şey Allah'ın müsaadesiyle, verdiği imkânla oluyor.

Ama her şeye rızası yok.

Bak, burası ince nokta: Bak, burası ince nokta:

Her şeye rızası yok. Hırsızlık yapana da Allah dilese hırsızlığı yaptırtmaz.Her şeye rızası yok. Hırsızlık yapana da Allah dilese hırsızlığı yaptırtmaz. Arsızlık yapana da Allah dilese arsızlığı yaptırtmaz. Arsızlık yapana da Allah dilese arsızlığı yaptırtmaz. Kâfire de dilerse müslümana karşı zafer vermez. Kâfire de dilerse müslümana karşı zafer vermez.

Yani kâfir, müşrik, dinsiz, imansız, Allah'la çarpışan insanYani kâfir, müşrik, dinsiz, imansız, Allah'la çarpışan insan Allah'ın güçlerini yenip de mi başarı sağlıyor? Allah'ın güçlerini yenip de mi başarı sağlıyor?

Hayır. Allah müsaade ediyor, bakalım bu edepsizliği ne kadar sürdürecek.Hayır. Allah müsaade ediyor, bakalım bu edepsizliği ne kadar sürdürecek. Firavun, Hâman, Karun, şunu bunu... Müsaade ediyor da ondan yapıyor.Firavun, Hâman, Karun, şunu bunu... Müsaade ediyor da ondan yapıyor. Ama rızası yok, yaptığı şeye razı değil. Yanlış şeyi yapıyor. Ama rızası yok, yaptığı şeye razı değil. Yanlış şeyi yapıyor.

Şeytan demiş ki; Şeytan demiş ki;

Fe-enzirnî ilâ yevmi yüb'asûn. "Yâ Rabbi bana müsaade et,Fe-enzirnî ilâ yevmi yüb'asûn. "Yâ Rabbi bana müsaade et, imkân ver, onlar tekrar ba's olunacakları güne kadar ben şu kullarını aldatacağım." imkân ver, onlar tekrar ba's olunacakları güne kadar ben şu kullarını aldatacağım."

Kâle fe-inneke mine'l-munzarîn. "Hadi al, müsaade senin. Ne melanet yapacaksan yap!" Kâle fe-inneke mine'l-munzarîn. "Hadi al, müsaade senin. Ne melanet yapacaksan yap!"

Şeytan da serbest bırakıldı.Şeytan da serbest bırakıldı. Şeytan da aldatmak için gelir, fıs fıs fıs içeriden vesveseyi verir. Herkese geliyor. Şeytan da aldatmak için gelir, fıs fıs fıs içeriden vesveseyi verir. Herkese geliyor.

Bir dostumuz diyor ki; Bir dostumuz diyor ki;

"Hocam iki-üç günde bir geliyor; aklıma öyle fikirler geliyor ki söylemeye bile utanıyorum." "Hocam iki-üç günde bir geliyor; aklıma öyle fikirler geliyor ki söylemeye bile utanıyorum."

Yani şeytan içeriden kışkırtıyor. Yani şeytan içeriden kışkırtıyor.

"Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh de, abdestine dikkat et, abdestsiz gezme." dedim. "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh de, abdestine dikkat et, abdestsiz gezme." dedim.

Demek ki insan dünyaya dönerse hiçbir şey elde edemez. Mahvolur. Demek ki insan dünyaya dönerse hiçbir şey elde edemez. Mahvolur.

"Hocam 'Elde edemez.' dedin ama adamın Büyükada'da köşkü var, bahçesinde güller var, "Hocam 'Elde edemez.' dedin ama adamın Büyükada'da köşkü var, bahçesinde güller var, duvarın üstünden sarkmış pembe pembe, kırmızı kırmızı, mis gibi kokuyor..." duvarın üstünden sarkmış pembe pembe, kırmızı kırmızı, mis gibi kokuyor..."

Yahu bu dünya kime kalmış? Şu mezarlıkları görmüyor musun? Şu taşlar ne diyor insana?Yahu bu dünya kime kalmış? Şu mezarlıkları görmüyor musun? Şu taşlar ne diyor insana? Görmüyor musun? Eyüp Sultan tarafına gitmedin mi? Haliç'in sırtlarını görmedin mi? Mezar taşı dolu...Görmüyor musun? Eyüp Sultan tarafına gitmedin mi? Haliç'in sırtlarını görmedin mi? Mezar taşı dolu... Taşlar dikilmiş de insanlar sırt üstü yere gelmiş. İçeride toprak olmuş. Kemikleri ufalanmış.Taşlar dikilmiş de insanlar sırt üstü yere gelmiş. İçeride toprak olmuş. Kemikleri ufalanmış. Sen de öyle olacaksın. Biz hariç miyiz, bu kanunun dışında mıyız?Sen de öyle olacaksın. Biz hariç miyiz, bu kanunun dışında mıyız? Kimlerdi bunlar, baksana; dışarıda kocaman kavukları var, mezar taşına koymuşlar.Kimlerdi bunlar, baksana; dışarıda kocaman kavukları var, mezar taşına koymuşlar. Şu şu adamdı, bu mevkideydi... Yeniçeri ağası mıydı, komutan mıydı, asker miydi, paşa mıydı,Şu şu adamdı, bu mevkideydi... Yeniçeri ağası mıydı, komutan mıydı, asker miydi, paşa mıydı, padişah mıydı? Herkes bir şeydi ama... Peygamber miydi? Peygamberler de gitmiş. padişah mıydı? Herkes bir şeydi ama... Peygamber miydi? Peygamberler de gitmiş. Zaten "Kalmak mı istersin, gitmek mi istersin?" dense âhireti bilen insan zorlanır mı? Zaten "Kalmak mı istersin, gitmek mi istersin?" dense âhireti bilen insan zorlanır mı?

Mevlânâ ne demiş vefatı gecesine? Mevlânâ ne demiş vefatı gecesine?

"Şeb-i arus; düğün bayram gecem." "Şeb-i arus; düğün bayram gecem."

Bu dünyaya dönen isterse birazcık para pul sahibi olsun, ne olacak? İsterse al, bütün dünya senin olsun.Bu dünyaya dönen isterse birazcık para pul sahibi olsun, ne olacak? İsterse al, bütün dünya senin olsun. Kâfirlere, "Al, işte şu kadar, bu kadar verdim." Verir. Ne olacak?Kâfirlere, "Al, işte şu kadar, bu kadar verdim." Verir. Ne olacak? Bu dünya fâni. Bu dünya gelip geçici. Bu dünya fâni. Bu dünya gelip geçici.

İnsan bu dünyanın gülüne, sümbülüne, bülbülüne,İnsan bu dünyanın gülüne, sümbülüne, bülbülüne, kelebeğine, çayırına, çimenine, zevkine, sazına, sözüne,kelebeğine, çayırına, çimenine, zevkine, sazına, sözüne, eğlencesine, parasına, altınına, incisine aldanabilir. Süslü, süslenmiştir. Aldatıcı bir tuzak gibi...eğlencesine, parasına, altınına, incisine aldanabilir. Süslü, süslenmiştir. Aldatıcı bir tuzak gibi... Daneyi tuzağın içine kuş gelsin diye nasıl koyarlar. Her tuzak yeri kapatılır, Daneyi tuzağın içine kuş gelsin diye nasıl koyarlar. Her tuzak yeri kapatılır, tuzağın sağı solu belli edilmez. Bir şey alacağım diye oraya gelir, hop tuzağın içine düşer. tuzağın sağı solu belli edilmez. Bir şey alacağım diye oraya gelir, hop tuzağın içine düşer.

Farenin yakalanması nedendir? Bir peynirden. Farenin yakalanması nedendir?

Bir peynirden.

Kuşun yakalanması nedendir? Bir daneden. Kuşun yakalanması nedendir?

Bir daneden.

Ceylanın, şunun bunun yakalanması nedendir? Bir tutam ottan. Ceylanın, şunun bunun yakalanması nedendir?

Bir tutam ottan.

Hepsini bir tuzakla yakalarlar. Onun için süslü bu dünya... Hepsini bir tuzakla yakalarlar. Onun için süslü bu dünya...

Bu dünyadan göçüp gideceğiz. Bu dünyadan göçüp gideceğiz.

Nasıl bir dünya? Ben sana ne anlatayım, sen de içindesin. 20 yıl, 30 yıl yaşadın.Nasıl bir dünya?

Ben sana ne anlatayım, sen de içindesin. 20 yıl, 30 yıl yaşadın.
İnsanın parası da olsa, pulu da olsa, zengin de olsa, fakir de olsa sıkıntıdan kurtulmuyor;İnsanın parası da olsa, pulu da olsa, zengin de olsa, fakir de olsa sıkıntıdan kurtulmuyor; dertsiz insan yok. Kimisi parasızlıktan inliyor, kimisi hastalıktan inliyor. dertsiz insan yok. Kimisi parasızlıktan inliyor, kimisi hastalıktan inliyor. Kimisinin her şeyi yerinde, evladı hayırsız. Kimisinin karısı hayırsız. Kimisinin kocası hayırsız. Kimisinin her şeyi yerinde, evladı hayırsız. Kimisinin karısı hayırsız. Kimisinin kocası hayırsız. Kimisinin büyük ticarethâneleri var, gece gündüz "Aman ticaretim bozulacak!" diyeKimisinin büyük ticarethâneleri var, gece gündüz "Aman ticaretim bozulacak!" diye ödü patlıyor, uyku uyuyamıyor. Yani dertsiz insan yok. Herkesin bir derdi var. ödü patlıyor, uyku uyuyamıyor. Yani dertsiz insan yok. Herkesin bir derdi var.

Değirmencininki de suyla. Onun da derdi suyla. "Ah su gelse, aman su kesilmese..."Değirmencininki de suyla. Onun da derdi suyla. "Ah su gelse, aman su kesilmese..." Herkesin bir derdi var. Dertsiz insan yok. Herkesin bir derdi var. Dertsiz insan yok.

En büyük zenginler, bankerler, bilmem neler, şunlar bunlar... Böyle işte gelmiş. En büyük zenginler, bankerler, bilmem neler, şunlar bunlar... Böyle işte gelmiş.

Bazen üzücü hadiseler olur, üzer. Bazen sıkıntılı hadiseler olur, üzülürüz.Bazen üzücü hadiseler olur, üzer. Bazen sıkıntılı hadiseler olur, üzülürüz. Herkes üzülür, üzülmeyen insan yok. Herkes üzülür, üzülmeyen insan yok.

"Padişahlar üzülmez." Öyle bir şey yok. "Padişahlar üzülmez."

Öyle bir şey yok.

"Kraliçeler üzülmez." Öyle bir şey yok. "Kraliçeler üzülmez."

Öyle bir şey yok.

"Başbakanlar üzülmez." Öyle bir şey yok. "Başbakanlar üzülmez."

Öyle bir şey yok.

İşte İngiltere başbakanına -Demir Leydi mi diyorlarmış- suikast yapmışlar, binayı havaya uçuruyorlarmış.İşte İngiltere başbakanına -Demir Leydi mi diyorlarmış- suikast yapmışlar, binayı havaya uçuruyorlarmış. Yani başbakan olduğu halde İrlandalılar öyle yapmışlar. Yani başbakan olduğu halde İrlandalılar öyle yapmışlar.

Dertsiz insan yok. Dertsiz insan yok.

Onun için Allah'a döneceğiz. İşin aslı bu da bırakamıyoruz.Onun için Allah'a döneceğiz. İşin aslı bu da bırakamıyoruz. Ökse otuna yapışmış kuş gibi bırakamıyoruz, bir türlü gönlümüzden atamıyoruz.Ökse otuna yapışmış kuş gibi bırakamıyoruz, bir türlü gönlümüzden atamıyoruz. Bu iki paralık dünya için birbirimizi yiyoruz. Bırakıp gideceğiz.Bu iki paralık dünya için birbirimizi yiyoruz. Bırakıp gideceğiz. Bırakıp gideceğimiz dünya için birbirimizi yiyoruz; âhireti unutuyoruz. Bırakıp gideceğimiz dünya için birbirimizi yiyoruz; âhireti unutuyoruz.

Allah da müsaade etmiş, istediğini yapsın diye.Allah da müsaade etmiş, istediğini yapsın diye. Edepsizliği yapıyor da kul, "Başıma da taş yağmadı, devam edeyim." diyor. Edepsizliği yapıyor da kul, "Başıma da taş yağmadı, devam edeyim." diyor. "Geçen gün ben şu kadar edepsizlik yaptım, başıma yukarıdan taşlar yağmadı, devam..." "Geçen gün ben şu kadar edepsizlik yaptım, başıma yukarıdan taşlar yağmadı, devam..." İçkiye, kumara, hırsızlığa, arsızlığa devam ediyor. İçkiye, kumara, hırsızlığa, arsızlığa devam ediyor.

Eh, et bakalım... Eh, et bakalım...

Firavun, Karun sana misal olmadı mı? Lut kavmi misal olmadı mı? Firavun, Karun sana misal olmadı mı? Lut kavmi misal olmadı mı?

Allah Lut kavmini helak etti, Lut gölünün içine batırdı.Allah Lut kavmini helak etti, Lut gölünün içine batırdı. Kimisine büyük fırtınalar gönderdi, Kimisine büyük fırtınalar gönderdi, köklenen hurma dalları gibi evleri söküp söküp, alıp giden fırtınalarla helak etti.köklenen hurma dalları gibi evleri söküp söküp, alıp giden fırtınalarla helak etti. Kimisini yerin dibine geçirdi. Kimisini suda gark etti. Allah düşmanlarından sonunda intikam alır.Kimisini yerin dibine geçirdi. Kimisini suda gark etti. Allah düşmanlarından sonunda intikam alır. Bu dünyada da gösterir, âhirette de gösterir. İki paralık zevki, bir hoş tarafı vardır. Bu dünyada da gösterir, âhirette de gösterir. İki paralık zevki, bir hoş tarafı vardır.

Burada asıl gaye, Allah'a mutî olmak, Allah'ın emirlerini tutmaktır. Burada asıl gaye, Allah'a mutî olmak, Allah'ın emirlerini tutmaktır.

"Hocam benim böyle derin işlere aklım ermez." dersen; "Hocam benim böyle derin işlere aklım ermez." dersen;

Ermez ama bu hayat bir imtihan dünyası işte; geçenlerden ibret almazsanErmez ama bu hayat bir imtihan dünyası işte; geçenlerden ibret almazsan iş olup bittikten sonra senin de başına ölüm geldiği zaman pişmanlık duyarsın; iş olup bittikten sonra senin de başına ölüm geldiği zaman pişmanlık duyarsın;

"Tuh, bunu bana İskenderpaşa camiinin kürsüsünden bir hoca söylemişti. Keşke öyle yapsaymışım." "Tuh, bunu bana İskenderpaşa camiinin kürsüsünden bir hoca söylemişti. Keşke öyle yapsaymışım."

Ama geçti artık, bitti. Ama geçti artık, bitti.

Biz önceden ikaz ediyoruz. "Girme, tehlike var burada!" diye yola işareti koymuşlar. Girilmez. Biz önceden ikaz ediyoruz. "Girme, tehlike var burada!" diye yola işareti koymuşlar. Girilmez.

"Ben girerim, yol açık." "Ben girerim, yol açık."

Girersin ama ya öbür tarafı uçurum, kayalardan aşağı yuvarlanacaksın,Girersin ama ya öbür tarafı uçurum, kayalardan aşağı yuvarlanacaksın, ya ters yola girdiğin için karşıdan bir vasıta gelir, seni çiğner geçer. Bir şey olur yani. ya ters yola girdiğin için karşıdan bir vasıta gelir, seni çiğner geçer. Bir şey olur yani. Bu işaret boşuna konmamış ki. Mutlaka arkasından bir zarar gelecek. Bu işaret boşuna konmamış ki. Mutlaka arkasından bir zarar gelecek.

Eger pendî hıretmendâm zi-cânu dil neyâmuzi Eger pendî hıretmendâm zi-cânu dil neyâmuzi

Cihan an pend ba talhî biyâmuzed durâruzi. Cihan an pend ba talhî biyâmuzed durâruzi.

Eğer akıllı insanların nasihatlerini cân u gönülden tutmazsan, dinlemezsen, öğrenmezsen,Eğer akıllı insanların nasihatlerini cân u gönülden tutmazsan, dinlemezsen, öğrenmezsen, bu dünya sana o nasihatleri bir gün acılıkla öğretir. bu dünya sana o nasihatleri bir gün acılıkla öğretir.

"Haa, doğruymuş." dersin ama iş işten geçer. "Haa, doğruymuş." dersin ama iş işten geçer.

Firavun bile pişman oldu. Hiç unutma ki Firavun bile öleceği zaman; Firavun bile pişman oldu. Hiç unutma ki Firavun bile öleceği zaman;

Lâ ilâhe illellezî âmenet bihî benû isrâîl. "Benî İsrail'in inandığı Allah'tan gayri ilâh yoktur,Lâ ilâhe illellezî âmenet bihî benû isrâîl. "Benî İsrail'in inandığı Allah'tan gayri ilâh yoktur, ben de lâ ilâhe illallah diyorum, ben de kabul ediyorum." dedi. ben de lâ ilâhe illallah diyorum, ben de kabul ediyorum." dedi.

O dahi öyle dedi. O dahi öyle dedi.

Çok münkir insanlar gördük. Alim, profesör, eser yazmış, muharrir, yazar vesaire.Çok münkir insanlar gördük. Alim, profesör, eser yazmış, muharrir, yazar vesaire. Çoklarının hayatları hakkında duyduk, sonlarını duyduk. Çoklarının hayatları hakkında duyduk, sonlarını duyduk.

Bir tanesi var, bizim arkadaşlar anlatıyorlardı,Bir tanesi var, bizim arkadaşlar anlatıyorlardı, -yaşlandıktan sonra- yalvarırmış; "Çocuklar yanımdan gitmeyin, ne olur!" diye. -yaşlandıktan sonra- yalvarırmış; "Çocuklar yanımdan gitmeyin, ne olur!" diye. Ziyaretine giderlermiş, yatsıdan sonra herkes evine gidecek. Yalnız kalmaktan ödü patlarmış.Ziyaretine giderlermiş, yatsıdan sonra herkes evine gidecek. Yalnız kalmaktan ödü patlarmış. Sen gençken ortalıkta dolaştın, inkâr ettin, bak son zamanda nasıl ödün patlıyor.Sen gençken ortalıkta dolaştın, inkâr ettin, bak son zamanda nasıl ödün patlıyor. Bilmiyorsun ki; ölümden sonraki hayatı sen inkâr etmenle o gitmedi ki.Bilmiyorsun ki; ölümden sonraki hayatı sen inkâr etmenle o gitmedi ki. Sen inkâr ettin diye âhiret yok olmadı ki. Sen inkâr ettin diye âhiret yok olmadı ki. Gözünü kapattın, "Güneş yok." dedin ama güneş gökyüzünde pırıl pırıl parlıyor.Gözünü kapattın, "Güneş yok." dedin ama güneş gökyüzünde pırıl pırıl parlıyor. Başını kumun içine soktun. Son hayatları zehir oluyor. Başını kumun içine soktun. Son hayatları zehir oluyor.

En son demine kadar zehir olmasa bile, zevk-i sefa içinde geçse bile Allah âhirette pişman edecek.En son demine kadar zehir olmasa bile, zevk-i sefa içinde geçse bile Allah âhirette pişman edecek. O zaman çok büyük pişmanlık duyacaklar. O zaman çok büyük pişmanlık duyacaklar.

Şerru'n-nedâmeti yevme'l-kıyâmeti. "En büyük pişmanlık, kıyamet günündeki pişmanlıktır." Şerru'n-nedâmeti yevme'l-kıyâmeti. "En büyük pişmanlık, kıyamet günündeki pişmanlıktır."

O zaman çare yok. Ama bu dünyada pişman olursan... O zaman çare yok. Ama bu dünyada pişman olursan...

"Hocam ama ben çok suçlar işledim, çok günahkârım. Bildiğin gibi değil. "Hocam ama ben çok suçlar işledim, çok günahkârım. Bildiğin gibi değil. Sana anlatamam da, utanırım. Çok fena benim halim." Sana anlatamam da, utanırım. Çok fena benim halim."

Olsun. Müslümanlık küfürdeki, inkârdaki, müşriklikteki bütün günahları siler.Olsun. Müslümanlık küfürdeki, inkârdaki, müşriklikteki bütün günahları siler. Lâ ilâhe illallah dedi mi insan müslüman olur. Tevbe de günahları siler. Lâ ilâhe illallah dedi mi insan müslüman olur. Tevbe de günahları siler. Tevbe edersin, Allahu Teâlâ hazretleri Erhamü'r-râhimîn'dir, Gafûr'dur, Rahîm'dir, Tevvâb'dır;Tevbe edersin, Allahu Teâlâ hazretleri Erhamü'r-râhimîn'dir, Gafûr'dur, Rahîm'dir, Tevvâb'dır; affeder, mağfiret eder. Bundan sonra dikkat edersen bağışlar. Ama iş işten geçmeden... affeder, mağfiret eder. Bundan sonra dikkat edersen bağışlar. Ama iş işten geçmeden...

Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt. "Ölmezden evvel tevbeni acele et." Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt. "Ölmezden evvel tevbeni acele et."

Tam ölüm vakti gelince artık iş olmaz. Ölmeden evvel hemen tevbe et. Tam ölüm vakti gelince artık iş olmaz. Ölmeden evvel hemen tevbe et.

"Estağfirullah el-Azîm ve etûbu ileyh. Tevbe ettim yâ Rabbi, şu andan itibaren iyi kul olacağım." "Estağfirullah el-Azîm ve etûbu ileyh. Tevbe ettim yâ Rabbi, şu andan itibaren iyi kul olacağım."

"Yarına bırakayım." "Yarına bırakayım."

Olmaz. Yarına kadar şeytan senin yanına gelir, seni aldatır.Olmaz. Yarına kadar şeytan senin yanına gelir, seni aldatır. "Gel, tevbe etme, bu akşam da şu arkadaşınla bir içki iç." der."Gel, tevbe etme, bu akşam da şu arkadaşınla bir içki iç." der. İçkiyi içmiş içmiş içmiş, -gazetede gördüm- dört arkadaşı ile beraber hop ölüme...İçkiyi içmiş içmiş içmiş, -gazetede gördüm- dört arkadaşı ile beraber hop ölüme... Kullandığı araba kaza yapmış, beraberce günahkâr bir şekilde gittiler işte... Kullandığı araba kaza yapmış, beraberce günahkâr bir şekilde gittiler işte...

Allah'a döneceğiz. Allah bize tevekkül nasip etsin. İman ile Allah'a hakkıyla teslim olmayı nasip etsin.Allah'a döneceğiz. Allah bize tevekkül nasip etsin. İman ile Allah'a hakkıyla teslim olmayı nasip etsin. Biz Lâ ilâhe illallah deyince güya teslim olduk ama içimiz teslim olmadı. Biz Lâ ilâhe illallah deyince güya teslim olduk ama içimiz teslim olmadı. Onun için "İnsanın nefsinin müslüman olması lazım." diyorlar.Onun için "İnsanın nefsinin müslüman olması lazım." diyorlar. Yani diliyle müslüman oluyor da insan, içi müslüman olacak.Yani diliyle müslüman oluyor da insan, içi müslüman olacak. İçi bir türlü müslüman olmuyor, içi kalıyor böyle. İçini de müslüman etmek için uğraşmak lazım. İçi bir türlü müslüman olmuyor, içi kalıyor böyle. İçini de müslüman etmek için uğraşmak lazım. Nefsin başına küt küt, küt küt vurmak lazım. Nefsin başına küt küt, küt küt vurmak lazım.

Nefis sen ölmez misin, öleni görmez misin. Nefis sen ölmez misin, öleni görmez misin.

Yakasız gömlek biçilmiş, sen onu giymez misin. Yakasız gömlek biçilmiş, sen onu giymez misin.

Bir gün giyecek. Ama anlatmak lazım. Zikir lazım. Ölümü düşündürmek lazım.Bir gün giyecek. Ama anlatmak lazım. Zikir lazım. Ölümü düşündürmek lazım. Zikrullah lazım ki düzelsin. Yani bunlar düzelsin diye yapılıyor. Zikrullah lazım ki düzelsin. Yani bunlar düzelsin diye yapılıyor.

Düzelirse nasıl olur insan? Düzelirse nasıl olur insan?

Kısaca söyleyeyim; Mevlânâ gibi olur, Yunus Emre gibi olur, İbrahim Hakkı-i Erzurumî gibi olur,Kısaca söyleyeyim; Mevlânâ gibi olur, Yunus Emre gibi olur, İbrahim Hakkı-i Erzurumî gibi olur, İsmail Hakkı-i Bursevî gibi olur. Yani herkesin, cihanın hayran kaldığı,İsmail Hakkı-i Bursevî gibi olur. Yani herkesin, cihanın hayran kaldığı, "Allah Allah, ne kâmil insanlar gelmiş geçmiş yâ Rabbi!" diye hayran kaldığı, "Allah Allah, ne kâmil insanlar gelmiş geçmiş yâ Rabbi!" diye hayran kaldığı, arkasından asırlar geçtiği halde nâmı unutulmayan, sevgisi kesilmeyen insan olur. arkasından asırlar geçtiği halde nâmı unutulmayan, sevgisi kesilmeyen insan olur. İnsan olur. Mânevî bakımdan sultan olur. Onun için evliyâullaha hep "sultan" lakabı vermişlerdir. İnsan olur. Mânevî bakımdan sultan olur. Onun için evliyâullaha hep "sultan" lakabı vermişlerdir. Hacı Bayram Sultan, tarzda şey yapmışlardır. Hacı Bayram Sultan, tarzda şey yapmışlardır.

Âşık Paşa. Paşalık mı yapmış? Hayır, mânevî mertebesinden dolayı. Âşık Paşa.

Paşalık mı yapmış?

Hayır, mânevî mertebesinden dolayı.

Allah bizi şu dünyanın fâni lezzetlerine aldananlardan da etmesin.Allah bizi şu dünyanın fâni lezzetlerine aldananlardan da etmesin. Süslüdür, aldatıcıdır, bunu kabul ediyorum ama işte hadisler, âyetler bildirmiş. Süslüdür, aldatıcıdır, bunu kabul ediyorum ama işte hadisler, âyetler bildirmiş. Dünya hayatının bir süs, ziynet, övünme, boş bir şey olduğunu âyetler de bildirmiş.Dünya hayatının bir süs, ziynet, övünme, boş bir şey olduğunu âyetler de bildirmiş. Allah bizi ikaz etmiş yani. Biz buraya aldanmayacağız. Allah bizi ikaz etmiş yani. Biz buraya aldanmayacağız.

Burası nedir? Burası nedir?

Burası âhiretin mezrasıdır, tarlasıdır. Biz burada ekeceğiz âhirette mahsulü alacağız.Burası âhiretin mezrasıdır, tarlasıdır. Biz burada ekeceğiz âhirette mahsulü alacağız. Burada hazırlık yapacağız, salih amel işleyeceğiz, Burada hazırlık yapacağız, salih amel işleyeceğiz, iyi kul olacağız; Allah âhirette cennetini, cemalini ihsan edecek. iyi kul olacağız; Allah âhirette cennetini, cemalini ihsan edecek.

Şu da var ki Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kulunu mahvetmiyor;Şu da var ki Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kulunu mahvetmiyor; "Sen müslüman oldun, kırbaç altında hiç rahat yüzü görme!" demiyor. "Sen müslüman oldun, kırbaç altında hiç rahat yüzü görme!" demiyor. Müslüman gece gündüz daha rahat oluyor. Müslüman olan bir aile daha huzurlu oluyor. Müslüman gece gündüz daha rahat oluyor. Müslüman olan bir aile daha huzurlu oluyor. Müslüman olan bir insan daha şen oluyor. Yani İslâm dünya ve âhiret bakımından da insana yarıyor.Müslüman olan bir insan daha şen oluyor. Yani İslâm dünya ve âhiret bakımından da insana yarıyor. İnsanın dünyası da iyi oluyor; tertemiz oluyor, pak oluyor, kalbi temiz oluyor, kimseye bir kötülüğü yok,İnsanın dünyası da iyi oluyor; tertemiz oluyor, pak oluyor, kalbi temiz oluyor, kimseye bir kötülüğü yok, komşularıyla başı dertte olmuyor, ticareti helal oluyor, müfettiş korkusu, polis korkusu olmuyor komşularıyla başı dertte olmuyor, ticareti helal oluyor, müfettiş korkusu, polis korkusu olmuyor çünkü alnı açık; hırsızlık, arsızlık, dolandırıcılık bir şey yok, kaçakçılık yok. çünkü alnı açık; hırsızlık, arsızlık, dolandırıcılık bir şey yok, kaçakçılık yok. Her bakımdan insan rahat oluyor.Her bakımdan insan rahat oluyor. Yani dünyada da Allah yine İslâm'ın büyük bir nimet olarak meyvelerini insana tattırıyor. Yani dünyada da Allah yine İslâm'ın büyük bir nimet olarak meyvelerini insana tattırıyor.

Men ehâne sultanallâhi fi'l-ardı ehânehu'llâhMen ehâne sultanallâhi fi'l-ardı ehânehu'llâh men ekreme sultanallâhi fi'l-ardı ekremehu'llâhu azze ve celle. men ekreme sultanallâhi fi'l-ardı ekremehu'llâhu azze ve celle.

Ebî Bekre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş, idarecilerle ilgili bir hadîs-i şerîf. Ebî Bekre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş, idarecilerle ilgili bir hadîs-i şerîf.

İslâm'da intizam vardır. Şu camiyi doldurduk. İntizamlı intizamlı, sıra sıra, saf saf olduk,İslâm'da intizam vardır. Şu camiyi doldurduk. İntizamlı intizamlı, sıra sıra, saf saf olduk, safların arasına dikkat ettik; sağa baktık, sola baktık, öne giden arkadaşa "Sen geri gel." dedik,safların arasına dikkat ettik; sağa baktık, sola baktık, öne giden arkadaşa "Sen geri gel." dedik, geride durmuş arkadaşı sırtından "Biraz öne gel." geride durmuş arkadaşı sırtından "Biraz öne gel." Safımızın çizgisinin bile muntazam olmasına dikkat ettik, değil mi?Safımızın çizgisinin bile muntazam olmasına dikkat ettik, değil mi? Başımıza birisi geçti, en önde durdu.Başımıza birisi geçti, en önde durdu. Hatta önde dursun diye duvarı bile içeri doğru yapmışlar, mihrap yapmışlar.Hatta önde dursun diye duvarı bile içeri doğru yapmışlar, mihrap yapmışlar. O önde durdu. Biz kendi kendimize eğilip kalkmadık; o Allahu Ekber deyince ona uyduk. O önde durdu. Biz kendi kendimize eğilip kalkmadık; o Allahu Ekber deyince ona uyduk.

İntizam. Neden? Çok ibretler var. İntizam.

Neden?

Çok ibretler var.

İslâm intizam dinidir. Üç kişi yola gitse, bir tanesi reis, emir, imam olacak. Hepsi aynı mânaya.İslâm intizam dinidir. Üç kişi yola gitse, bir tanesi reis, emir, imam olacak. Hepsi aynı mânaya. Ötekiler intizamlı bir tarzda, son söz ötekisinde olacak. Ötekiler intizamlı bir tarzda, son söz ötekisinde olacak. Şimdiki yirminci yüzyılın insanları da içtimaî meselelerde bu işin önemini anladıkları için...Şimdiki yirminci yüzyılın insanları da içtimaî meselelerde bu işin önemini anladıkları için... Git bir kongreye, ister tıp kongresi olsun, ister bilmem hangi semti güzelleştirme derneği olsun,Git bir kongreye, ister tıp kongresi olsun, ister bilmem hangi semti güzelleştirme derneği olsun, isterse belediyeciler kongresi olsun, şoförler kongresi olsun; isterse belediyeciler kongresi olsun, şoförler kongresi olsun; derhal ilk iş nedir? Başkanlık divanının seçimi, kongreyi idare edecek heyetin teşkil edilmesi.derhal ilk iş nedir? Başkanlık divanının seçimi, kongreyi idare edecek heyetin teşkil edilmesi. Kongrede kâtipler olur, hemen zabıtları tutmak için; bir başkan olur, en yüksek yere çıkar, Kongrede kâtipler olur, hemen zabıtları tutmak için; bir başkan olur, en yüksek yere çıkar, herkes sözü ondan alır, kongre intizama girsin diye. herkes sözü ondan alır, kongre intizama girsin diye. Bak, İslâm'dan ibret almışlar, bu tarzda yapılıyor. Toplu yerde mutlaka bir intizam olacak. Bak, İslâm'dan ibret almışlar, bu tarzda yapılıyor. Toplu yerde mutlaka bir intizam olacak. Müslümanlıkta da böyle intizam vardır. Üç kişi yola gitse bile bir tanesi imam olacak. Müslümanlıkta da böyle intizam vardır. Üç kişi yola gitse bile bir tanesi imam olacak.

Müslümanlar, zamanında kendisinin kime tâbi olacağını da bilecek.Müslümanlar, zamanında kendisinin kime tâbi olacağını da bilecek. Zamanının imamını bilmeyen cahiliye ölümüyle ölür. Herkes intizama girecek, nizama girecek, Zamanının imamını bilmeyen cahiliye ölümüyle ölür. Herkes intizama girecek, nizama girecek, kime bağlanacağını bilecek; iş öyle bir intizam ile yürüyecek. kime bağlanacağını bilecek; iş öyle bir intizam ile yürüyecek. Müslümanların başı var, organizasyonu var;Müslümanların başı var, organizasyonu var; böyle bir muhabbetli, birbirine saygılı, sevgili, bağlı insanlar... böyle bir muhabbetli, birbirine saygılı, sevgili, bağlı insanlar...

Mesela Peygamber Efendimiz'in vefat etmesinden sonra Ebû Bekr-i Sıddîk'ı halife seçmişler. Mesela Peygamber Efendimiz'in vefat etmesinden sonra Ebû Bekr-i Sıddîk'ı halife seçmişler.

Halife ne demek? Halife ne demek?

Halef demek. Peygamber Efendimiz öldü, yerine halef, onun arkasından o geldi demek.Halef demek. Peygamber Efendimiz öldü, yerine halef, onun arkasından o geldi demek. Yerine, makamına o kâim oldu. Tabii Peygamber Efendimiz'in derecesine kimse erişemez ama Yerine, makamına o kâim oldu. Tabii Peygamber Efendimiz'in derecesine kimse erişemez ama Peygamber Efendimiz insanları idare etti ya; Peygamber Efendimiz insanları idare etti ya; herkes onun sözünü dinledi, buyruğunu tuttu, sulh yaptı, harp yaptı, sefer yaptı, emretti, yasak etti...herkes onun sözünü dinledi, buyruğunu tuttu, sulh yaptı, harp yaptı, sefer yaptı, emretti, yasak etti... Mâlum, hayât-ı Nebevî... Peygamber Efendimiz'den sonra o makama Ebû Bekr-i Sıddîk halife oldu.Mâlum, hayât-ı Nebevî... Peygamber Efendimiz'den sonra o makama Ebû Bekr-i Sıddîk halife oldu. Onun arkasından geldiği için adı "halife". Halife; halef demek, onun arkasından gelen mânasına.Onun arkasından geldiği için adı "halife". Halife; halef demek, onun arkasından gelen mânasına. İmâmü'l-müslimîn; müslümanların imamı, yani başkanı, reisi demek. İmâmü'l-müslimîn; müslümanların imamı, yani başkanı, reisi demek. Veyahut "sultan" derler, yani sulta, güç kuvvet sahibi.Veyahut "sultan" derler, yani sulta, güç kuvvet sahibi. Çünkü başa geçip de ötekiler "Tamam, biz senin emrindeyiz." deyince Çünkü başa geçip de ötekiler "Tamam, biz senin emrindeyiz." deyince öyle arkasında kavmi kabilesi olan bir kimseye çatılır mı? Arkasında bir sürü adamları var.öyle arkasında kavmi kabilesi olan bir kimseye çatılır mı? Arkasında bir sürü adamları var. O zaman güç kuvvet de elde olduğu için ona "sultan" da derler. O zaman güç kuvvet de elde olduğu için ona "sultan" da derler.

"Sultan" ismi de oradan geliyor; sulta, tasallut, güç kuvvet sahibi olması noktasından."Sultan" ismi de oradan geliyor; sulta, tasallut, güç kuvvet sahibi olması noktasından. Dinimiz müslümanların intizamlı olmasını istiyor.Dinimiz müslümanların intizamlı olmasını istiyor. Bağlanmasını, böyle bir idarî teşkilat içinde olmasını, başlarına bir tanesini seçmelerini,Bağlanmasını, böyle bir idarî teşkilat içinde olmasını, başlarına bir tanesini seçmelerini, büyük olarak ona itaat etmelerini emretmiş. Bunu nizam olarak koymuş. büyük olarak ona itaat etmelerini emretmiş. Bunu nizam olarak koymuş.

Men ehâne sultanallâh. "Allah'ın sultanını kim hor, aşağı görürse, aldırmazsa." Men ehâne sultanallâh. "Allah'ın sultanını kim hor, aşağı görürse, aldırmazsa."

"Canım, aah, kim ya, o da bir adam ben de bir adamım." gibi hani aldırmıyor... "Canım, aah, kim ya, o da bir adam ben de bir adamım." gibi hani aldırmıyor...

"Onun benden ne farkı var?" "Onun benden ne farkı var?"

Ama ötekiler teveccüh etmişler işte, uymuşlar. Ama ötekiler teveccüh etmişler işte, uymuşlar.

Şeytanın sultanı değil, "Allah'ın sultanını kim hor hakir görürse." Şeytanın sultanı değil, "Allah'ın sultanını kim hor hakir görürse."

Fi'l-ardı. "Yeryüzünde." Ehânehu'llâh. "Allah da onu hor hakir eder." Fi'l-ardı. "Yeryüzünde." Ehânehu'llâh. "Allah da onu hor hakir eder."

Neden? Neden?

Allah birliği, beraberliği, muhabbeti, intizamı, temizliği seviyor;Allah birliği, beraberliği, muhabbeti, intizamı, temizliği seviyor; ayrılığı, tefrikayı, isyanı, ayrı baş çekmeyi sevmiyor da ondan. ayrılığı, tefrikayı, isyanı, ayrı baş çekmeyi sevmiyor da ondan.

Onu hor eder, sonunda o hor hakir olur. Onu hor eder, sonunda o hor hakir olur.

Men ekreme sultanallâhi fi'l-ardı. "Kim yeryüzünde Allah'ın sultanına,Men ekreme sultanallâhi fi'l-ardı. "Kim yeryüzünde Allah'ın sultanına, Allah'ın hâkim, reis kılmış olduğu kimseye ikram ederse, ona iyi muamele ederse, itibar ederse,Allah'ın hâkim, reis kılmış olduğu kimseye ikram ederse, ona iyi muamele ederse, itibar ederse, hürmet gösterirse." Ekremehu'llâhu azze ve celle. "Aziz ve Celil olan Allah da ona ikram eder." hürmet gösterirse." Ekremehu'llâhu azze ve celle. "Aziz ve Celil olan Allah da ona ikram eder."

Müslümanlar böyle birlik beraberlik oldukları zaman çok işler yapmışlar.Müslümanlar böyle birlik beraberlik oldukları zaman çok işler yapmışlar. Mâlum Hz. Ömer zamanında İran'a geldiler, Mısır'ı aldılar, Afrika'ya gittiler, Horasan'a geldiler,Mâlum Hz. Ömer zamanında İran'a geldiler, Mısır'ı aldılar, Afrika'ya gittiler, Horasan'a geldiler, Kafkasya'ya geldiler, Bizans hudutlarına geldiler. Kafkasya'ya geldiler, Bizans hudutlarına geldiler. O zamandan İstanbul'a "Fethedelim, fethedelim..." diye 17-18 sefer yaptılar.O zamandan İstanbul'a "Fethedelim, fethedelim..." diye 17-18 sefer yaptılar. Birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman böyle oldu. Birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman böyle oldu.

Tefrikaya düştüler. Tefrikaya düştükleri zaman, bizim dedelerimiz, zavallılar Yemen'de,Tefrikaya düştüler. Tefrikaya düştükleri zaman, bizim dedelerimiz, zavallılar Yemen'de, Mısır'da çarpıştı, -İtalyanlarla- Trablusgarb'da çarpıştı, Mısır'da çarpıştı, -İtalyanlarla- Trablusgarb'da çarpıştı, Galiçya'da, Balkanlar'da, Kırım'da, Kafkasya'da çarpıştı.Galiçya'da, Balkanlar'da, Kırım'da, Kafkasya'da çarpıştı. Hepimizin dedeleri işte, bizden bir iki üç nesil önceki insanlar bunlar.Hepimizin dedeleri işte, bizden bir iki üç nesil önceki insanlar bunlar. O birlik beraberliğe aykırı hareket edenler, İngiliz'den rüşvet alıp ayrı yol tutanlar,O birlik beraberliğe aykırı hareket edenler, İngiliz'den rüşvet alıp ayrı yol tutanlar, falanca yerin kışkırtmasına kanıp şöyle yapanlar; Allah ondan sonra onları hor zelil etmedi mi?falanca yerin kışkırtmasına kanıp şöyle yapanlar; Allah ondan sonra onları hor zelil etmedi mi? Görmüyor muyuz, hor zelil olduklarını? Perişan olduklarını görmüyor muyuz?Görmüyor muyuz, hor zelil olduklarını? Perişan olduklarını görmüyor muyuz? Birliği beraberliği bozdular, Birliği beraberliği bozdular, düşmanın vesveselerine, ivaatına uydular, kendileri çok perişanlık çektiler. düşmanın vesveselerine, ivaatına uydular, kendileri çok perişanlık çektiler. Hâlâ da çekiyorlar. Şu Beyrut'un içi yaşanılacak bir halde mi?Hâlâ da çekiyorlar. Şu Beyrut'un içi yaşanılacak bir halde mi? Şu Şam'ın hâli, şu Irak'la Suriye'nin hâli, Mısır'ın perişanlığı, Afrika vesaire; hepsi perişan oldu. Şu Şam'ın hâli, şu Irak'la Suriye'nin hâli, Mısır'ın perişanlığı, Afrika vesaire; hepsi perişan oldu.

Demek ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne güzel buyurmuş; Demek ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne güzel buyurmuş;

"Birlik beraberlik rahmettir; tefrika azaptır." "Birlik beraberlik rahmettir; tefrika azaptır."

O halde ibret alacağız, birlik beraberlik içinde olacağız; ayrılık gayrılık gütmeyeceğiz. O halde ibret alacağız, birlik beraberlik içinde olacağız; ayrılık gayrılık gütmeyeceğiz.

Müslüman müslümana ezâ cefâ edemez. Kanını dökemez. Canını yakamaz.Müslüman müslümana ezâ cefâ edemez. Kanını dökemez. Canını yakamaz. Aleyhinde konuşamaz. Malını yağmalayamaz.Aleyhinde konuşamaz. Malını yağmalayamaz. Irzına, namusuna, haysiyetine dil uzatamaz, tecavüz edemez.Irzına, namusuna, haysiyetine dil uzatamaz, tecavüz edemez. Bunların hepsi müslümana haramdır; yaparsa yasak olur. Bunların hepsi müslümana haramdır; yaparsa yasak olur.

Hecru'l-müslimi ke-sebki demihî.Hecru'l-müslimi ke-sebki demihî. "Müslümandan küsüp ayrı durmak bile yatırıp kesmek gibidir." diyor Peygamber Efendimiz. "Müslümandan küsüp ayrı durmak bile yatırıp kesmek gibidir." diyor Peygamber Efendimiz.

Bu hadîs-i şerîfi buradan kaç defa okudum. Bu hadîs-i şerîfi buradan kaç defa okudum.

"Müslümana küsüp ayrılmak, yatırıp koyun boğazlar gibi kesmek gibidir." diyor. "Müslümana küsüp ayrılmak, yatırıp koyun boğazlar gibi kesmek gibidir." diyor.

Bizim dinimiz bu kadar birlik beraberlik istiyor. Bizim dinimiz bu kadar birlik beraberlik istiyor.

"Hocam hiç şimdi arama onu. Hiç birlik beraberlik yok, herkes birbirine düşman. "Hocam hiç şimdi arama onu. Hiç birlik beraberlik yok, herkes birbirine düşman. Güneydoğu Anadolu'da görmüyor musun, askerimize bile nasıl silah atıyorlar..." Güneydoğu Anadolu'da görmüyor musun, askerimize bile nasıl silah atıyorlar..."

İslâm gitti kardeşim. İslâm gidince, tesbihin ipi kopunca taneler ne olur? İslâm gitti kardeşim. İslâm gidince, tesbihin ipi kopunca taneler ne olur?

Şimdi ben başkasının elime geçmiş malınıŞimdi ben başkasının elime geçmiş malını -otobüste, vapurda bulduğum şeyi- yiyip yutmuyorsam, götürüp polise teslim ediyorsam,-otobüste, vapurda bulduğum şeyi- yiyip yutmuyorsam, götürüp polise teslim ediyorsam, komşumun kapısını açık gördüğüm halde içine girip bir şey çalmıyorsam, komşumun kapısını açık gördüğüm halde içine girip bir şey çalmıyorsam, dağ başında yalnız yakaladığım bir kimseyi "Çıkart paranı!" diye soymuyorsam, bunları neden yapmıyorum? dağ başında yalnız yakaladığım bir kimseyi "Çıkart paranı!" diye soymuyorsam, bunları neden yapmıyorum?

Allah'tan korkuyorum; "Hesap var.Allah'tan korkuyorum; "Hesap var. Azap var. Beni gören Allahu Teâlâ hazretleri var." diyorum, duruyorum. Azap var. Beni gören Allahu Teâlâ hazretleri var." diyorum, duruyorum.

Sonra, "Müslümanların birbirini sevmesi lazım." diyorum, "Yazık, o da benim kardeşim." diyorum,Sonra, "Müslümanların birbirini sevmesi lazım." diyorum, "Yazık, o da benim kardeşim." diyorum, "Ben daha çok sıkıntı çekeyim, o rahat etsin." diyorum. "Ben daha çok sıkıntı çekeyim, o rahat etsin." diyorum. Kardeşlik duygusu var, sevgi var, muhabbet var, yaratılanı Yaradan'dan ötürü hoş görmek var.Kardeşlik duygusu var, sevgi var, muhabbet var, yaratılanı Yaradan'dan ötürü hoş görmek var. Zulmün zararını bildiği için zulmetmemek var. Hesap, azap, âhiret,Zulmün zararını bildiği için zulmetmemek var. Hesap, azap, âhiret, Allah'tan sorgu sual, mahkeme-i kübrâ fikirleri var. Bunlara biz inanmışız.Allah'tan sorgu sual, mahkeme-i kübrâ fikirleri var. Bunlara biz inanmışız. Biz bunları kitaplardan laf olarak okumuyoruz. Biz bunları kitaplardan laf olarak okumuyoruz. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varacağız diye her adımımızı ölçe biçe atıyoruz. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varacağız diye her adımımızı ölçe biçe atıyoruz. Allah'tan korkuyoruz. Can yakmaktan korkuyoruz. Allah'tan korkuyoruz. Can yakmaktan korkuyoruz.

Ben yumruk sallamasını bilmem mi? Ben silah taşımasını bilmem mi? Ben kurşun atmasını bilmem mi? Bilirim. Ben yumruk sallamasını bilmem mi? Ben silah taşımasını bilmem mi? Ben kurşun atmasını bilmem mi?

Bilirim.

Ama yapmıyoruz. Ama yapmıyoruz.

"Aman bir mazlumu incitmeyelim." Bir karıncanın üstüne yanlışlıkla bassak gece uykumuz kaçıyor; "Aman bir mazlumu incitmeyelim." Bir karıncanın üstüne yanlışlıkla bassak gece uykumuz kaçıyor; "Zavallı hayvan topallaya topallaya dokuz kere dolaştı. "Zavallı hayvan topallaya topallaya dokuz kere dolaştı. Yazık, ben onun üstüne bilmeyerek basmışım, affet yâ Rabbi!" diyoruz. Karıncayı incitmek istemiyoruz. Yazık, ben onun üstüne bilmeyerek basmışım, affet yâ Rabbi!" diyoruz. Karıncayı incitmek istemiyoruz.

İmanımızdan. İmanımızdan.

Al bu imanı... Bu imanı aldın mı insanın ne mutluluğu kalır, ne ruh hayatı kalır,Al bu imanı... Bu imanı aldın mı insanın ne mutluluğu kalır, ne ruh hayatı kalır, ne dünyası kalır, ne âhireti kalır, ne milletin tesbihinin ipi kalır.ne dünyası kalır, ne âhireti kalır, ne milletin tesbihinin ipi kalır. Milletin tesbihinin ipi gider, taneler darmadağın dağılır. 99 tane ya, 99 parça olur. Milletin tesbihinin ipi gider, taneler darmadağın dağılır. 99 tane ya, 99 parça olur.

Onun için, bunlar mânevî güçler.Onun için, bunlar mânevî güçler. Bunlar Amerika'da yok. Amerika yalvarıyor, yalvarıp yakarıp arıyor. Avrupa arıyor.Bunlar Amerika'da yok. Amerika yalvarıyor, yalvarıp yakarıp arıyor. Avrupa arıyor. İsveç'ten emniyet genel müdürü geliyor; İsveç'ten emniyet genel müdürü geliyor;

"Sizde intihar hadisesi, adam öldürme hadisesi az oluyor, sebebi nedir, "Sizde intihar hadisesi, adam öldürme hadisesi az oluyor, sebebi nedir, biz de sebebini bulalım da memleketimizde tatbik edelim." diye. biz de sebebini bulalım da memleketimizde tatbik edelim." diye.

Adamlar hippilerine, afyonkeşlerine çare arıyorlar. Biz de habire afyonkeş yapmak için uğraşıyoruz. Adamlar hippilerine, afyonkeşlerine çare arıyorlar. Biz de habire afyonkeş yapmak için uğraşıyoruz.

Bugün dört tane, beş tane gazeteyi gördüm. Eve nasıl sokacağım o gazeteyi? Bugün dört tane, beş tane gazeteyi gördüm. Eve nasıl sokacağım o gazeteyi?

Satılık kadınlardan bahsediyor, bilmem nelerden bahsediyor, -renkli- resimleri var vs.Satılık kadınlardan bahsediyor, bilmem nelerden bahsediyor, -renkli- resimleri var vs. Sanki "Bu dinden, bu imandan, bu ahlâktan, bu nizamdan, Sanki "Bu dinden, bu imandan, bu ahlâktan, bu nizamdan, edepten, ardan, namustan, hayadan çıkın." gibilerden bir hal oluyor.edepten, ardan, namustan, hayadan çıkın." gibilerden bir hal oluyor. Ondan sonra tutabilirsen tut onu.Ondan sonra tutabilirsen tut onu. Onu bir kışkırttığın zaman artık freni patlamış araba gibi tutabilirsen tut bakalım. Onu bir kışkırttığın zaman artık freni patlamış araba gibi tutabilirsen tut bakalım. O nereden nasıl kötülük yapacaksa yapıyor. O nereden nasıl kötülük yapacaksa yapıyor.

Bir de tahsili varsa... Hadi bakalım, sen polisini liseye kadar okutmuşsun,Bir de tahsili varsa... Hadi bakalım, sen polisini liseye kadar okutmuşsun, üniversiteyi de bitirenleri var. Ötekisi hem yüksek tahsil yapmış, hem Amerika'ya gitmiş, üniversiteyi de bitirenleri var. Ötekisi hem yüksek tahsil yapmış, hem Amerika'ya gitmiş, hem oradaki gizli odaklardan, bilmem nelerden yardım almış, akıl öğrenmiş, bilmem ne öğrenmiş, hem oradaki gizli odaklardan, bilmem nelerden yardım almış, akıl öğrenmiş, bilmem ne öğrenmiş, gitmiş Suriye'de gerilla eğitimi yapmış, bilmem ne yapmış. gitmiş Suriye'de gerilla eğitimi yapmış, bilmem ne yapmış. Hadi bakalım... Şimdi kaplanın kanadı da var. Eski kaplanlar kanatsızdı;Hadi bakalım... Şimdi kaplanın kanadı da var. Eski kaplanlar kanatsızdı; ağaca çıktığım zaman kurtuluyordum. Ama şimdi kaplanın kanadı da var; uçuyor, geliyor. ağaca çıktığım zaman kurtuluyordum. Ama şimdi kaplanın kanadı da var; uçuyor, geliyor. Zor oluyor. Yani kötü insanın bir de tahsili oldu mu, onu tamamen şerre kullanıyor.Zor oluyor. Yani kötü insanın bir de tahsili oldu mu, onu tamamen şerre kullanıyor. "Bu bankayı nasıl soyarım?" diye."Bu bankayı nasıl soyarım?" diye. Kaç yere siper kazmışlar, makasa almışlar, öyle öldürmüşler zavallı erleri. Kaç yere siper kazmışlar, makasa almışlar, öyle öldürmüşler zavallı erleri.

İşte bunların kökünü araştırırsak, neden oluyor, nasıl oyuyor, ne yapılıyor diye;İşte bunların kökünü araştırırsak, neden oluyor, nasıl oyuyor, ne yapılıyor diye; bunların hepsi birlik ve beraberlikle, Allah'a imanla önlenir; millî, dinî duygularımızı beslemekle olur. bunların hepsi birlik ve beraberlikle, Allah'a imanla önlenir; millî, dinî duygularımızı beslemekle olur. Besleyen damarları kurutursan ağaç gümbürtüye gider. Dibine tuz ekersen ağaç yeşil kalmaz. Besleyen damarları kurutursan ağaç gümbürtüye gider. Dibine tuz ekersen ağaç yeşil kalmaz.

Bunu yalnız ben söylemiyorum. Bu sosyoloji ilminin, psikoloji ilminin, bütün ilimlerin.Bunu yalnız ben söylemiyorum. Bu sosyoloji ilminin, psikoloji ilminin, bütün ilimlerin. Bunu Avrupalılar biliyorlar ve tatbik ediyorlar, kullanıyorlar. Bunu Avrupalılar biliyorlar ve tatbik ediyorlar, kullanıyorlar.

Ben Avrupa'ya gittim, aklım başımdan gitti. Bizde fıkralar vardır: Ben Avrupa'ya gittim, aklım başımdan gitti. Bizde fıkralar vardır:

"Efendim Avrupalı gelmiş, İstanbul'da bakmış, minareleri görmüş, 'Bunlar ne?' demiş. "Efendim Avrupalı gelmiş, İstanbul'da bakmış, minareleri görmüş, 'Bunlar ne?' demiş. 'Minare' demişler. 'Ben de fabrika bacası sandım.' demiş." 'Minare' demişler. 'Ben de fabrika bacası sandım.' demiş."

Demek istiyor ki; "Bir sürü minare var, fabrika yok." Demek istiyor ki;

"Bir sürü minare var, fabrika yok."

İmanlı olursa fabrikaları da yapar. İmanlı olursa fabrikaları da yapar.

Ama öbür taraftan onların memleketine git, iki adımda bir kilise var. Hem de paraları var,Ama öbür taraftan onların memleketine git, iki adımda bir kilise var. Hem de paraları var, vakıfları var, imkânları var, papazları var, yurtları var, vakıfları var, imkânları var, papazları var, yurtları var, hepsi tahsil görmüş, imkânlar var, maddî bakımdan sıkıntıları yok. Çok şeyler yapıyorlar.hepsi tahsil görmüş, imkânlar var, maddî bakımdan sıkıntıları yok. Çok şeyler yapıyorlar. Bizim işçilerimizi, çocuklarımızı kandırıyorlar, kendi tarafına çekmeye çalışıyorlar. Yani çok bağlılar. Bizim işçilerimizi, çocuklarımızı kandırıyorlar, kendi tarafına çekmeye çalışıyorlar. Yani çok bağlılar.

Bizim bir İstiklal gazisi dostumuz vardı, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun,Bizim bir İstiklal gazisi dostumuz vardı, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, İstiklal madalyası almış kimse. "Ben dindarlığı Fransa'ya gittiğim zaman öğrendim." diyor. İstiklal madalyası almış kimse. "Ben dindarlığı Fransa'ya gittiğim zaman öğrendim." diyor. Askerî ateşe olarak Fransa'ya tayin etmişler. Demiş ki; "Tamam, artistlerin diyarına gidiyorum, oh..."Askerî ateşe olarak Fransa'ya tayin etmişler. Demiş ki; "Tamam, artistlerin diyarına gidiyorum, oh..." İşte sinema âlemi, Paris'in zevkleri, sefaları... Aklı böyle gitmiş.İşte sinema âlemi, Paris'in zevkleri, sefaları... Aklı böyle gitmiş. "Paris'e yakın bir kasabada biz ev bulduk, orada oturduk." diyor."Paris'e yakın bir kasabada biz ev bulduk, orada oturduk." diyor. "Baktım ki kadınlar örtülü, eldivenli, siyah çoraplı. Mazbut, dindar bir kasaba."Baktım ki kadınlar örtülü, eldivenli, siyah çoraplı. Mazbut, dindar bir kasaba. Hani nerede o Fransızlar'ın gazetelerde resimleri neşredilen âşüfteleri, şunları bunları?Hani nerede o Fransızlar'ın gazetelerde resimleri neşredilen âşüfteleri, şunları bunları? Yani baktım çok dindar insanlar. O zaman aklım başıma geldi." diyor. Yani baktım çok dindar insanlar. O zaman aklım başıma geldi." diyor. "'Bunlar hıristiyan, ben neyim? Hele şu dinimi bir inceleyeyim.' dedim." diyor."'Bunlar hıristiyan, ben neyim? Hele şu dinimi bir inceleyeyim.' dedim." diyor. İncelemeye başlamış başlamış, ondan sonra olgun bir insan olmuş. İncelemeye başlamış başlamış, ondan sonra olgun bir insan olmuş.

Bu hadisi bu kadar kestik. Müslümanların intizamlı, itaatli ve muhabbetli olmasıBu hadisi bu kadar kestik. Müslümanların intizamlı, itaatli ve muhabbetli olması ve başa geçmiş olanlarına hürmet etmesi vs. hususunda. ve başa geçmiş olanlarına hürmet etmesi vs. hususunda.

Yalnız şunu da söylemek lazım ki; başa geçen bir insana itaat hak yoldadır.Yalnız şunu da söylemek lazım ki; başa geçen bir insana itaat hak yoldadır. Batıla götürmek isterse, lâ taate li-mahlûkin fî mâsiyeti'l-hâlık Batıla götürmek isterse, lâ taate li-mahlûkin fî mâsiyeti'l-hâlık "Allah'a isyan yolunda mahluka itaat olmaz." Baba; "Allah'a isyan yolunda mahluka itaat olmaz."

Baba;

"Gel oğlum, ben seni bunca yıl yetiştirdim, sen benim yanımda yetiştin, ben senin babanım; "Gel oğlum, ben seni bunca yıl yetiştirdim, sen benim yanımda yetiştin, ben senin babanım; otur evladım şu masanın başına, al şu kadehi önüne.otur evladım şu masanın başına, al şu kadehi önüne. Ben şimdi senin kadehine birazcık rakı dökeceğim, burada karşılıklı içeceğiz." Ben şimdi senin kadehine birazcık rakı dökeceğim, burada karşılıklı içeceğiz."

"Baba, günah." "Baba, günah."

"Ben senin baban değil miyim, sen benim oğlum değil misin? İçeceksin bunu!" "Ben senin baban değil miyim, sen benim oğlum değil misin? İçeceksin bunu!"

Olmaz. Baba hakkı? Olmaz.

Baba hakkı?

Haramı emrediyor, yani yanlış şeyi emrediyor. Haramı emrediyor, yani yanlış şeyi emrediyor.

Şimdi devlet dairelerinde de öyle değil mi? Amir diyor ki; Şimdi devlet dairelerinde de öyle değil mi? Amir diyor ki;

"Şu işi şöyle yap." "Şu işi şöyle yap."

"Yapamam efendim, kanunlara aykırı." "Yapamam efendim, kanunlara aykırı."

"Ben senin âmirinim, yap!" "Ben senin âmirinim, yap!"

Yapamaz ki. Kanun var. Kanuna aykırı bir şeyi âmir de olsa yapmaya selahiyeti yok.Yapamaz ki. Kanun var. Kanuna aykırı bir şeyi âmir de olsa yapmaya selahiyeti yok. O nokta da mühim. Onu da hiç unutmamak lazım. O nokta da mühim. Onu da hiç unutmamak lazım.

Men uhdiyet lehû hediyyetün. "Kime bir hediye verilirse." Ve indehû kavmun.Men uhdiyet lehû hediyyetün. "Kime bir hediye verilirse." Ve indehû kavmun. "Onun yanında da bir topluluk varsa. Yalnız değil de bir topluluk içindeyken "Onun yanında da bir topluluk varsa. Yalnız değil de bir topluluk içindeyken bir kimseye bir hediye getirilmişse." Fehüm şürekâu fîhâ. "O kavim o hediyede onun ortağıdır." bir kimseye bir hediye getirilmişse." Fehüm şürekâu fîhâ. "O kavim o hediyede onun ortağıdır."

Şimdi sen trende gidiyorsun. Sular kesilmiş veyahut hava çok sıcak.Şimdi sen trende gidiyorsun. Sular kesilmiş veyahut hava çok sıcak. Seni tanıyan birisi öteki vagondan geldi; "Al hocam, sana kocaman termosta buzlu su, bunu iç." dedi.Seni tanıyan birisi öteki vagondan geldi; "Al hocam, sana kocaman termosta buzlu su, bunu iç." dedi. Yanında da -kompartmanda- beş altı arkadaş var. Yanında da -kompartmanda- beş altı arkadaş var. Hava sıcak, adamlar da aramışlar, su yok, tren de uzakta gidiyor. Sen de onların karşısındaHava sıcak, adamlar da aramışlar, su yok, tren de uzakta gidiyor. Sen de onların karşısında suyu boşaltıyorsun, lıkır lıkır içiyorsun, buzlu buzlu; ötekiler orada yutkunuyor köşede. Olmaz. suyu boşaltıyorsun, lıkır lıkır içiyorsun, buzlu buzlu; ötekiler orada yutkunuyor köşede. Olmaz. Yani bir topluluğun içinde bir kimseye bir hediye verilmişse onların da tatması ve ortak olması lazım.Yani bir topluluğun içinde bir kimseye bir hediye verilmişse onların da tatması ve ortak olması lazım. Beraberce, bu yani, onlarla olduktan sonra. Beraberce, bu yani, onlarla olduktan sonra.

Tabii bu bir nezaket kâidesidir. İlle her hediyede ve her zaman, her yerde öyle olacakTabii bu bir nezaket kâidesidir. İlle her hediyede ve her zaman, her yerde öyle olacak meselesi değil de böyle göz hakkı olmasın meselesinde. meselesi değil de böyle göz hakkı olmasın meselesinde.

Men bâte tâhiren bâte fî şiârihî melekün lâ yesteyğizu saaten mine'l-leyli illâ kâle'l-melekü:Men bâte tâhiren bâte fî şiârihî melekün lâ yesteyğizu saaten mine'l-leyli illâ kâle'l-melekü: Allahümme'ğfir li-abdike fülânün fe-innehû bâte tâhira. Allahümme'ğfir li-abdike fülânün fe-innehû bâte tâhira.

Bu hadîs-i şerîf geceleyin temiz yatmak, abdestli yatmak hususunda. Hep tavsiye ediyoruz ya,Bu hadîs-i şerîf geceleyin temiz yatmak, abdestli yatmak hususunda. Hep tavsiye ediyoruz ya, "Bütün gün mümkün olduğu kadar hep abdestli gezin, geceleyin de yatacağınız zaman abdest alın öyle yatın.""Bütün gün mümkün olduğu kadar hep abdestli gezin, geceleyin de yatacağınız zaman abdest alın öyle yatın." diye tavsiye ediyor büyüklerimiz. diye tavsiye ediyor büyüklerimiz.

Neden? Neden?

Onun kaynağı işte burada hadîs-i şerîf geldi. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;Onun kaynağı işte burada hadîs-i şerîf geldi. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Men bâte tâhiren. "Kim temiz olarak gecelerse." Men bâte tâhiren. "Kim temiz olarak gecelerse."

Bu temizlikten murad nedir? Bu temizlikten murad nedir?

Ey alâ vudûi's-salâti.Ey alâ vudûi's-salâti. Yani namaz abdesti almış bir tarzda, mânevî bir temizlik olarak... Abdest almış, sağ yanına yatıyor,Yani namaz abdesti almış bir tarzda, mânevî bir temizlik olarak... Abdest almış, sağ yanına yatıyor, Bismillâhirrahmânirrahîm diyor, dualar okuyor, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs,Bismillâhirrahmânirrahîm diyor, dualar okuyor, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs, Âyete'l-kürsî'yi okuyor, Fâtiha okuyor, kelime-i şehadet getiriyor, imanını tazeliyor, öyle yatıyor.Âyete'l-kürsî'yi okuyor, Fâtiha okuyor, kelime-i şehadet getiriyor, imanını tazeliyor, öyle yatıyor. Müslüman böyle yatar. Yani abdestli yatan bir kimse... Kim böyle geceleyin abdestli yatarsa...Müslüman böyle yatar. Yani abdestli yatan bir kimse... Kim böyle geceleyin abdestli yatarsa... Tahiren'den maksat "abdestli" demek.Tahiren'den maksat "abdestli" demek. Eğer banyoya girmiş olsa, on defa sabunla yıkanmış olsa ama abdest almamış olsa, o temizlik değil. Eğer banyoya girmiş olsa, on defa sabunla yıkanmış olsa ama abdest almamış olsa, o temizlik değil.

"Bir insan abdestli olarak yatmışsa, mânevî bakımından temiz olarak yatmışsa.""Bir insan abdestli olarak yatmışsa, mânevî bakımından temiz olarak yatmışsa." Bâte fî şiârihî melekün. "Kaftanının, iç çamaşırının içinde bir melek olduğu halde uyur." Bâte fî şiârihî melekün. "Kaftanının, iç çamaşırının içinde bir melek olduğu halde uyur."

İnsanın gece abdestli yatmasının faydaları nelerdir? İnsanın gece abdestli yatmasının faydaları nelerdir?

Bir, melek böyle dua eder. Bir, melek böyle dua eder.

İki, hadîs-i şerîfte geçmiş ki Allah onu afv u mağfiret eder. İki, hadîs-i şerîfte geçmiş ki Allah onu afv u mağfiret eder.

Üç, yine bir başka hadîs-i şerîfte geçmiş ki Allah onun gece uykusuna rağmenÜç, yine bir başka hadîs-i şerîfte geçmiş ki Allah onun gece uykusuna rağmen gecesini ibadet etmiş gibi; sabaha kadar sanki namaz kılmış, tesbih çekmiş gibi sevap yazdırtır. gecesini ibadet etmiş gibi; sabaha kadar sanki namaz kılmış, tesbih çekmiş gibi sevap yazdırtır.

Dört, gece ibadeti ki "teheccüd" derler, o ibadete kalkması mânevî bakımdan kolay olur, şıp diye kalkar. Dört, gece ibadeti ki "teheccüd" derler, o ibadete kalkması mânevî bakımdan kolay olur, şıp diye kalkar.

O bakımdan bu güzel bir şeydir.O bakımdan bu güzel bir şeydir. Kelime-i şehadet getirmiş, abdestli yatmış bir kimse, ölürse iman ile göçmesine vesile olur. Kelime-i şehadet getirmiş, abdestli yatmış bir kimse, ölürse iman ile göçmesine vesile olur.

Bu hadîs-i şerîf İbn Ömer radıyallahu anhümâ ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf İbn Ömer radıyallahu anhümâ ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş.

Öbür hadîs-i şerîf de bu mânada: Öbür hadîs-i şerîf de bu mânada:

Men bâte leyleten fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâbiMen bâte leyleten fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâbi yusallî tedâlet havlehû el-hûri'l-îynu hattâ yusbiha. yusallî tedâlet havlehû el-hûri'l-îynu hattâ yusbiha.

İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. Diyor ki Peygamber Efendimiz; İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. Diyor ki Peygamber Efendimiz;

Men bâte leyleten. "Kim bir gece gecelerse, yatarsa." Men bâte leyleten. "Kim bir gece gecelerse, yatarsa."

Nasıl yatacak? Nasıl yatacak?

Fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâbi.Fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâbi. "Yemesi içmesi bakımından bir hafiflik içinde olduğu halde yatarsa." "Yemesi içmesi bakımından bir hafiflik içinde olduğu halde yatarsa."

Yemek ve içmede hafiflik içinde olmak ne demek? Yemek ve içmede hafiflik içinde olmak ne demek?

Akşam karnını tıka basa, tepe tepe doldurmamış.Akşam karnını tıka basa, tepe tepe doldurmamış. Midesi taş gibi, "Uff çok yemişim. Ah kıpırdayacak halim yok." böyle yer yok yani,Midesi taş gibi, "Uff çok yemişim. Ah kıpırdayacak halim yok." böyle yer yok yani, bir şey daha versen, "Boğazıma kadar doluyum, yiyemeyeceğim." diyor; midesi dolu.bir şey daha versen, "Boğazıma kadar doluyum, yiyemeyeceğim." diyor; midesi dolu. Böyle değil de midesi boş, su ve yiyecek bakımından içi hafif. Böyle değil de midesi boş, su ve yiyecek bakımından içi hafif.

Fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâb. "Yemek ve içme bâbında midesi hafif bir halde kim yatarsa."Fî hıffeti mine't-taâmi ve'ş-şerâb. "Yemek ve içme bâbında midesi hafif bir halde kim yatarsa." Yusallî. "Namaz da kılarsa." Yusallî. "Namaz da kılarsa."

Yani geceleyin insan mâlum uykusunu bölecek, teheccüd namazı kılacak. Ârif kimselerin âdetidir bu,Yani geceleyin insan mâlum uykusunu bölecek, teheccüd namazı kılacak. Ârif kimselerin âdetidir bu, güzel bir şeydir, çok sevabı vardır, Mekke'de namaz kılmaktan daha sevaplıdır. güzel bir şeydir, çok sevabı vardır, Mekke'de namaz kılmaktan daha sevaplıdır.

Böyle hafif bir uykuyla yatmış,Böyle hafif bir uykuyla yatmış, geceleyin de kalkmış namaz kılmış bir halde gecesini böyle geçirirse ne olur? geceleyin de kalkmış namaz kılmış bir halde gecesini böyle geçirirse ne olur?

Ne olacağını okuyorum; Ne olacağını okuyorum;

Tedâket havlehû el-hûri'l-îynu. "Onun çevresinde hûriler üst üste yığılır,Tedâket havlehû el-hûri'l-îynu. "Onun çevresinde hûriler üst üste yığılır, yığınak yaparlar, yani çevresinde izdiham ederler." Hattâ yusbiha. "Sabah oluncaya kadar." yığınak yaparlar, yani çevresinde izdiham ederler." Hattâ yusbiha. "Sabah oluncaya kadar."

Hûr ne demek? Hûr ne demek?

Hûr, havra kelimesinin cem'i. Müzekkeri ahver, müennesi havra, cem'i hûr.Hûr, havra kelimesinin cem'i. Müzekkeri ahver, müennesi havra, cem'i hûr. Gözünün karası kara, akı ak demek. Gözün güzel sıfatı yani; güzel gözlü. Gözünün karası kara, akı ak demek. Gözün güzel sıfatı yani; güzel gözlü.

Îyn ne demek? Îyn ne demek?

Aynâu sözünün cem'i. Müzekkeri â'yen. İri gözlü demek. Aynâu sözünün cem'i. Müzekkeri â'yen. İri gözlü demek.

el-Hûri'l-îyn ne demek? el-Hûri'l-îyn ne demek?

Gözlerinin karası kara, akı ak, zeytin gibi, gayet iri, gayet yakışıklı, güzel gözlü demek. Gözlerinin karası kara, akı ak, zeytin gibi, gayet iri, gayet yakışıklı, güzel gözlü demek.

O cennet hatunlarının gözleri emsalsiz derecede iri, güzel, böyle hoş olacağı için;O cennet hatunlarının gözleri emsalsiz derecede iri, güzel, böyle hoş olacağı için; kirpikleri uzun, akı ak, karası kara, çok hoş gözlü olduklarından bu sıfatlarla anılmışlar. kirpikleri uzun, akı ak, karası kara, çok hoş gözlü olduklarından bu sıfatlarla anılmışlar.

İşte o hûri'l-îyn'ler, hûriler onun etrafında yığılırlar. Tedâket yığılmak, toplaşmak, birikmek,İşte o hûri'l-îyn'ler, hûriler onun etrafında yığılırlar. Tedâket yığılmak, toplaşmak, birikmek, izdiham mânasına geliyor. İzdiham ederler.izdiham mânasına geliyor. İzdiham ederler. Hani böyle sıkış tepiş,Hani böyle sıkış tepiş, vapura girerken çıkarken bazen Karaköy'de bilmem nerede bir izdiham, kalabalık bir şey oluyor ya...vapura girerken çıkarken bazen Karaköy'de bilmem nerede bir izdiham, kalabalık bir şey oluyor ya... Hûriler etrafında izdiham içinde olurlar.Hûriler etrafında izdiham içinde olurlar. Bu mükâfat, abdestli yatıp, hafif, az yemiş olarak yatıp, geceleyin de namaz kılan kimse için. Bu mükâfat, abdestli yatıp, hafif, az yemiş olarak yatıp, geceleyin de namaz kılan kimse için.

Bakın bu seneler seneler, asırlar önce söylenmiş Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfidir.Bakın bu seneler seneler, asırlar önce söylenmiş Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfidir. Peygamber Efendimiz tıp okumadı, üniversiteden mezun olmadı ama Allah'ın hak resûlü. Peygamber Efendimiz tıp okumadı, üniversiteden mezun olmadı ama Allah'ın hak resûlü. Bugün tabiplere sorun bakalım; "Akşam nasıl yemek yiyelim, nasıl yatalım?" diye. Aynı şeyi söylüyor:Bugün tabiplere sorun bakalım; "Akşam nasıl yemek yiyelim, nasıl yatalım?" diye. Aynı şeyi söylüyor: "Aman akşam yemeğini az ye. Aman mideni doldurma. Aman kalbin şöyle sıkışır, bilmem ne böyle olur."Aman akşam yemeğini az ye. Aman mideni doldurma. Aman kalbin şöyle sıkışır, bilmem ne böyle olur. Şu hastalığa uğrarsın, bu derde uğrarsın..." Bir sürü sözler söylüyorlar. Şu hastalığa uğrarsın, bu derde uğrarsın..." Bir sürü sözler söylüyorlar.

Biz Peygamber Efendimiz'in emirlerini tutsak, tavsiyelerine uysak vücudumuz da sıhhat bulacak;Biz Peygamber Efendimiz'in emirlerini tutsak, tavsiyelerine uysak vücudumuz da sıhhat bulacak; maddeten de kâr edeceğiz, mânevî bakımdan da kâr edeceğiz. maddeten de kâr edeceğiz, mânevî bakımdan da kâr edeceğiz. Mânevî bakımdan kârları emsalsiz. Yapmıyoruz. Geç vakit yemek yiyoruz,Mânevî bakımdan kârları emsalsiz. Yapmıyoruz. Geç vakit yemek yiyoruz, tıka basa yiyoruz, midemiz doluyor. Bir de arkadaşlık, ahbaplık olsun diye; tıka basa yiyoruz, midemiz doluyor. Bir de arkadaşlık, ahbaplık olsun diye;

"Şu tabağı da benim hatırım için ye, şu tabağı da benim hatırım için ye..." "Şu tabağı da benim hatırım için ye, şu tabağı da benim hatırım için ye..."

"Bir kepçe daha hocam..." "Etme eyleme..." demeye kalmıyor. Tabii insan yatıyor;"Bir kepçe daha hocam..." "Etme eyleme..." demeye kalmıyor. Tabii insan yatıyor; sabahleyin ağzı zehir gibi, sabah namazına kalkması zor, midesi bir acayip olmuş. sabahleyin ağzı zehir gibi, sabah namazına kalkması zor, midesi bir acayip olmuş. "Getir bakalım, filanca hapı ver. Aman şu mide ilacından şu şurubu getir. "Getir bakalım, filanca hapı ver. Aman şu mide ilacından şu şurubu getir. Şunu şey yapayım. Galiba ben ülser mi oluyorum, gastrit mi var, bilmem ne..." başlıyor tabii... Şunu şey yapayım. Galiba ben ülser mi oluyorum, gastrit mi var, bilmem ne..." başlıyor tabii...

Misalleri geldikçe iyice yerleşsin diye her zaman söylüyorum, çünkü misal olmasa söz iddiada kalır;Misalleri geldikçe iyice yerleşsin diye her zaman söylüyorum, çünkü misal olmasa söz iddiada kalır; Peygamber Efendimiz'in yoluna uysak sıhhatli de oluruz, kuvvetli de oluruz, şen de oluruz,Peygamber Efendimiz'in yoluna uysak sıhhatli de oluruz, kuvvetli de oluruz, şen de oluruz, maddî bakımdan da iyi oluruz, mânevî bakımdan da iyi oluruz. maddî bakımdan da iyi oluruz, mânevî bakımdan da iyi oluruz.

Onun numunesi bu hadîs-i şerîf. Onun numunesi bu hadîs-i şerîf.

Men bâte alâ tahâretin sümme mâte min leyletihî mâte şehîden. Men bâte alâ tahâretin sümme mâte min leyletihî mâte şehîden.

Gece abdestli yatmanın faydalarından geldi bir başkası...Gece abdestli yatmanın faydalarından geldi bir başkası... Artık inşaallah bundan sonra abdestsiz yatmazsınız. Artık inşaallah bundan sonra abdestsiz yatmazsınız.

[Mehmed Zahid] Hocamız; "Bir insan bir hadisi duydu mu, hiç olmazsa ömründe üç defa tatbik etmeli." derdi. [Mehmed Zahid] Hocamız;

"Bir insan bir hadisi duydu mu, hiç olmazsa ömründe üç defa tatbik etmeli." derdi.

Neden üç defa, iki defa değil? Neden üç defa, iki defa değil?

Ekâllu'l-cem' selasûn. "Çoğun en azı üçtür." Ekâllu'l-cem' selasûn. "Çoğun en azı üçtür."

Çok çok yapmış olmak, deftere öyle yazılsın diye en aşağı üç defa yapmak lazım.Çok çok yapmış olmak, deftere öyle yazılsın diye en aşağı üç defa yapmak lazım. İki olursa tesniye siygası oluyor, çok sayılmıyor. Onun için insan duyduğunu tatbik etmeli. İki olursa tesniye siygası oluyor, çok sayılmıyor. Onun için insan duyduğunu tatbik etmeli.

Bak, bu altıncı faydası. Bak, bu altıncı faydası.

Benim sıraladıklarımdan beşinci faydası; etrafında hûriler kaynaşacak, izdiham edecek. Benim sıraladıklarımdan beşinci faydası; etrafında hûriler kaynaşacak, izdiham edecek.

Bak, bu altıncı faydası. Bak, bu altıncı faydası.

"Kim abdestli, tahir, temiz olarak yatarsa, gecelerse ve o gecesinde ölürse." "Kim abdestli, tahir, temiz olarak yatarsa, gecelerse ve o gecesinde ölürse." Olur ya; yattı, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn sabaha sizlere ömür, o gitti. Ölürse.Olur ya; yattı, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn sabaha sizlere ömür, o gitti. Ölürse. Mâte şehîden. "Şehit hükmünde olur." Allah şehit hükmünde gibi onu öyle kabul eder. Mâte şehîden. "Şehit hükmünde olur." Allah şehit hükmünde gibi onu öyle kabul eder.

Şehit, mâlum harbe gidecek, düşmanla çarpışacak, uzun sefer meşakkâtleri var,Şehit, mâlum harbe gidecek, düşmanla çarpışacak, uzun sefer meşakkâtleri var, korku var, heyecan var, insanın yüreği küt küt atar, "Acaba ben mi onu öldüreceğim, o mu beni öldürecek?"korku var, heyecan var, insanın yüreği küt küt atar, "Acaba ben mi onu öldüreceğim, o mu beni öldürecek?" kurşunlar vızlar, kılıçlar, bıçaklar bilmem neler, kanlar dökülür.kurşunlar vızlar, kılıçlar, bıçaklar bilmem neler, kanlar dökülür. Ondan sonra o şehidin yaralanır, kanından yerlere saçılır, ızdırab çeker, kelime-i şehadet getirir, ölür.Ondan sonra o şehidin yaralanır, kanından yerlere saçılır, ızdırab çeker, kelime-i şehadet getirir, ölür. "Şehit" diyoruz, değil mi? Ne kadar zor ve derecesi ne kadar yüksek. "Şehit" diyoruz, değil mi? Ne kadar zor ve derecesi ne kadar yüksek.

İşte şehit olarak ölür. İşte şehit olarak ölür.

Evrâd-ı Şerîf'te geçiyor, okuyoruz;Evrâd-ı Şerîf'te geçiyor, okuyoruz; Allahümme ahyinî saîden ve emitnî şehîden.Allahümme ahyinî saîden ve emitnî şehîden. Peygamber Efendimiz'in sülâle-i tâhiresinden meşhur Câfer-i Sâdık hazretleri efendimiz öyle dua edermiş. Peygamber Efendimiz'in sülâle-i tâhiresinden meşhur Câfer-i Sâdık hazretleri efendimiz öyle dua edermiş.

Allahümme ahyinî saîden. "Yâ Rabbi beni mesut, bahtiyar bir kul olarak yaşat.Allahümme ahyinî saîden. "Yâ Rabbi beni mesut, bahtiyar bir kul olarak yaşat. Şekavet üzere değil, saadet üzere olayım. Yani iman üzere, maddî mânevî mutluluk üzere olayım."Şekavet üzere değil, saadet üzere olayım. Yani iman üzere, maddî mânevî mutluluk üzere olayım." Ve emitnî şehîden. "Beni şehit olarak öldür. Âhirete göçerken de şehit olarak göçeyim." Ve emitnî şehîden. "Beni şehit olarak öldür. Âhirete göçerken de şehit olarak göçeyim."

Tabii oraya gelince nefis, şehit olmak, harp, darp, sıkıntı, ızdırap... hatırına bir şeyler getiriyor,Tabii oraya gelince nefis, şehit olmak, harp, darp, sıkıntı, ızdırap... hatırına bir şeyler getiriyor, yani "Bu duayı ben de etsem mi etmesem mi?" diye. yani "Bu duayı ben de etsem mi etmesem mi?" diye. O mübarekler etmiş de, yani işin içinde harp darp olduğu için. O mübarekler etmiş de, yani işin içinde harp darp olduğu için.

Ama bak, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütf u keremi çok.Ama bak, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütf u keremi çok. Abdestli yatarsa demek o gece ölürse şehit hükmünde olacak.Abdestli yatarsa demek o gece ölürse şehit hükmünde olacak. "Şehit olarak ölür." diyor Peygamber Efendimiz. Ne güzel... "Şehit olarak ölür." diyor Peygamber Efendimiz. Ne güzel...

E insanlar, yani bir abdest almak zor mu?E insanlar, yani bir abdest almak zor mu? Ne olur yani alıverse de, dört rekât namaz kılıverse yatsa da bu sevapları alsa.Ne olur yani alıverse de, dört rekât namaz kılıverse yatsa da bu sevapları alsa. Altı kalem sevap var. Belki daha ilerideki hadislerde başka sevapları yine gelecek. Altı kalem sevap var. Belki daha ilerideki hadislerde başka sevapları yine gelecek.

Ne olur yani abdestli yatıverse? Ne olur yani abdestli yatıverse?

Hiçbir şey olmaz. Ama hocam şeytan var ya, çarığı ters giydirir insana, aldatır.Hiçbir şey olmaz. Ama hocam şeytan var ya, çarığı ters giydirir insana, aldatır. Öyle der, böyle der, ille o abdesti aldırmaz, öyle yatırır. Kandırır. Çocuk oyalar gibi oyalar. Öyle der, böyle der, ille o abdesti aldırmaz, öyle yatırır. Kandırır. Çocuk oyalar gibi oyalar. "Sen şöyle şuraya biraz uzan,"Sen şöyle şuraya biraz uzan, yine kalkarsın arslanım. Sen ağasın, paşasın..." diye insanın sırtını sıvazlar. yine kalkarsın arslanım. Sen ağasın, paşasın..." diye insanın sırtını sıvazlar. Ooh, bir de bakar ki sabah olmuş. Maksat gece bu sevapları aldırmamak. Şeytan düşman. Ooh, bir de bakar ki sabah olmuş. Maksat gece bu sevapları aldırmamak. Şeytan düşman.

İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe'ttehizûhu adüvva. İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe'ttehizûhu adüvva.

Siz uyursunuz, o uyumaz. Sû uyur, düşman uyumaz. Siz uyursunuz, o uyumaz.

Sû uyur, düşman uyumaz.

Şeytan büyük düşman. Hiç sana bu sevaplar verildiği zaman rahat eder mi içi?Şeytan büyük düşman. Hiç sana bu sevaplar verildiği zaman rahat eder mi içi? Hasedinden sırtından çatlar. Bunu yaptırmamaya çalışır. Hasedinden sırtından çatlar. Bunu yaptırmamaya çalışır.

Uğraşacaksın şeytanla. Şeytanla uğraşıp yenmeyi öğreneceksin. Uğraşacaksın şeytanla. Şeytanla uğraşıp yenmeyi öğreneceksin.

"Seni mel'un seni! Geldin yine başıma dikildin, bana bu namazı kıldırmayacaksın, b"Seni mel'un seni! Geldin yine başıma dikildin, bana bu namazı kıldırmayacaksın, b u abdesti aldırmayacaksın değil mi? Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm." u abdesti aldırmayacaksın değil mi? Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm."

Kalk bir abdest al, namaz kıl; uyku da gider. Kalk bir abdest al, namaz kıl; uyku da gider.

Hani gözünden uyku akıyordu, başını kaldıracak halin yoktu? Hani gözünden uyku akıyordu, başını kaldıracak halin yoktu?

O şeytanın oyunuydu. Abdesti aldın, namazı da kıldın mı istersen daha sabaha kadar kitap oku,O şeytanın oyunuydu. Abdesti aldın, namazı da kıldın mı istersen daha sabaha kadar kitap oku, hiçbir şey kalmaz. İlk başta şeytan bir ağırlık veriyor.hiçbir şey kalmaz. İlk başta şeytan bir ağırlık veriyor. Hepimizin başına gelen şeylerden söylüyorum ki yani bilesiniz, akşam olunca böyle aldanmayasınız diye. Hepimizin başına gelen şeylerden söylüyorum ki yani bilesiniz, akşam olunca böyle aldanmayasınız diye.

Men bâe ayben lem yübeyyinhu lem yezel fî maktin minallâhi ve lem tezeli'l-melâiketü tel'anühû. Men bâe ayben lem yübeyyinhu lem yezel fî maktin minallâhi ve lem tezeli'l-melâiketü tel'anühû.

Tüccarlar, satıcılar dikkat! Tüccarlar, satıcılar dikkat!

Bu hadîs-i şerîf ticaretle, satıcılıkla ilgili. Taberânî'den Vâsıletü'bni Eska' radıyallahu anh'ınBu hadîs-i şerîf ticaretle, satıcılıkla ilgili. Taberânî'den Vâsıletü'bni Eska' radıyallahu anh'ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf, oradan alınmış. rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf, oradan alınmış.

Ebû Siba' adlı bir şahıs gelmiş, bu Vâsıletü'bni Eska' radıyallahu anh'ın evinden bir deve almış.Ebû Siba' adlı bir şahıs gelmiş, bu Vâsıletü'bni Eska' radıyallahu anh'ın evinden bir deve almış. Vâsile hazretleri sahabeden. Onun evine gitmiş, avlusundan bir deve satın almış. Vâsile hazretleri sahabeden. Onun evine gitmiş, avlusundan bir deve satın almış. Almış deveyi, çıkıp giderken, fe-lemmâ haractu bihâ edrekenî yecürrü ridâiAlmış deveyi, çıkıp giderken, fe-lemmâ haractu bihâ edrekenî yecürrü ridâi "Arkamdan bana yetişti, elbisemi çekiştirmeye başladı." Vâsile hazretleri yetişmiş"Arkamdan bana yetişti, elbisemi çekiştirmeye başladı." Vâsile hazretleri yetişmiş malı sattığı kimsenin peşine, elbisesini tutmuş, elbisesini çekmeye başlamış. Neden, bakalım. malı sattığı kimsenin peşine, elbisesini tutmuş, elbisesini çekmeye başlamış. Neden, bakalım.

Kâle iştereyte? Kultu neam. "Satın aldın mı?" "Ben de dedim ki; 'Evet, satın aldım.'" Kâle iştereyte? Kultu neam. "Satın aldın mı?" "Ben de dedim ki; 'Evet, satın aldım.'"

Kâle hel beyyene leke mâ fîhâ. "İçindeki ayıbını söyledi mi sana satan adam?" Kâle hel beyyene leke mâ fîhâ. "İçindeki ayıbını söyledi mi sana satan adam?"

Kendisi satmamış demek ki.Kendisi satmamış demek ki. Başkası satmış da bu Vâsile hazretleri o adamın arkasından yetişmiş, elbisesini çekmiş. Başkası satmış da bu Vâsile hazretleri o adamın arkasından yetişmiş, elbisesini çekmiş.

"Satın aldın mı bunu, deveyi?" "Aldım." "Satın aldın mı bunu, deveyi?"

"Aldım."

"Sana devesinin ayıbını söyledi mi satan herif, adam?" "Sana devesinin ayıbını söyledi mi satan herif, adam?"

Kultu ve mâ fîhâ innehâ li-zâhirihî es-sıhhatü.Kultu ve mâ fîhâ innehâ li-zâhirihî es-sıhhatü. "'Dış görünüşüyle sıhhatli görünüyor hayvan, nesi var?' dedi." diyor. "'Dış görünüşüyle sıhhatli görünüyor hayvan, nesi var?' dedi." diyor.

Kâle eredde bihâ lahmen ev seferen? "Sen onun etini mi kesmek istiyorsun,Kâle eredde bihâ lahmen ev seferen? "Sen onun etini mi kesmek istiyorsun, yoksa üstüne binip yolculuk mu yapacaksın? Yani etini mi murad ettin, alıp kesecek misin kurban gibi,yoksa üstüne binip yolculuk mu yapacaksın? Yani etini mi murad ettin, alıp kesecek misin kurban gibi, yoksa üstüne binip sefer mi yapmak istiyorsun bu deveyle?" Beli'l-hacc. "Haccetmek istiyorum.yoksa üstüne binip sefer mi yapmak istiyorsun bu deveyle?" Beli'l-hacc. "Haccetmek istiyorum. Bineceğim, hacca gideceğim." Kâle fe-inne fî huffihâ sakben. "Onun bacağında şu rahatsızlık, hastalık var.Bineceğim, hacca gideceğim." Kâle fe-inne fî huffihâ sakben. "Onun bacağında şu rahatsızlık, hastalık var. Yani o fazla yürümeye gelmez. İyi de yürüyecek durumda değil, uzun sefere tahammül edemez.Yani o fazla yürümeye gelmez. İyi de yürüyecek durumda değil, uzun sefere tahammül edemez. Ayağında şu rahatsızlık var.Ayağında şu rahatsızlık var. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurdu." diye hadisi zikretmiş. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurdu." diye hadisi zikretmiş.

Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;

Men bâe ayben. "Kim bir ayıp satarsa." Ne demek? Men bâe ayben. "Kim bir ayıp satarsa."

Ne demek?

Ayıplı mal satarsa demek. Kim ayıplı bir malı satarsa. Ayıplı mal satarsa demek. Kim ayıplı bir malı satarsa.

Lem yübeyyinhu. Hal cümlesi. "O ayıbı söylemeden satarsa." Lem yübeyyinhu. Hal cümlesi. "O ayıbı söylemeden satarsa."

Hayvanın kusuru var ama söylemedi, satıyor.Hayvanın kusuru var ama söylemedi, satıyor. Hayvan veya kumaş veyahut ev veya tarla veya şunu veya bunu, neyse.Hayvan veya kumaş veyahut ev veya tarla veya şunu veya bunu, neyse. Ayıbı sattı ama ayıbı söylemedi, belirtmedi. Ayıbı sattı ama ayıbı söylemedi, belirtmedi.

Lem yezel fî maktillâhi. "Daima Allah'ın kızgınlığına muhatap olur, hedef olur,Lem yezel fî maktillâhi. "Daima Allah'ın kızgınlığına muhatap olur, hedef olur, Allah'ın kızgınlığı içinde olur." Ve lem tezeli'l-melâiketü tel'anühû.Allah'ın kızgınlığı içinde olur." Ve lem tezeli'l-melâiketü tel'anühû. "Daima melekler ona lanet eder dururlar. 'Seni sahtekâr herif, ayıplı şeyi sattın da ayıbını söylemedin.'"Daima melekler ona lanet eder dururlar. 'Seni sahtekâr herif, ayıplı şeyi sattın da ayıbını söylemedin.' der dururlar." diye Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş. der dururlar." diye Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş.

İşte o Vâsile hazretleri de deveyi sattıktan sonra o şahsın peşinden gitmiş, elbisesinden tutmuş, İşte o Vâsile hazretleri de deveyi sattıktan sonra o şahsın peşinden gitmiş, elbisesinden tutmuş,

"Sen bunu aldın mı?" "Aldım." "Sen bunu aldın mı?"

"Aldım."

"Sen bunun etini mi istiyorsun yoksa bununla yolculuğa mı gideceksin?" "Sen bunun etini mi istiyorsun yoksa bununla yolculuğa mı gideceksin?"

"Hacca gitmek istiyorum." "Hacca gitmek istiyorum."

"Haa bu hacca gitmeye yaramaz; bunun ayağında şöyle bir rahatsızlık var." diye söylemiş. "Haa bu hacca gitmeye yaramaz; bunun ayağında şöyle bir rahatsızlık var." diye söylemiş.

Yani eski müslümanlar böyle, ayıbını söyleyerek yaparlardı. Yani eski müslümanlar böyle, ayıbını söyleyerek yaparlardı.

Benim burada bir kardeşim vardı, perdecilik yapardı. Gittim dükkânına.Benim burada bir kardeşim vardı, perdecilik yapardı. Gittim dükkânına. Perdelerin eskiden iki üç parmak kalınlığında yaldızlı demirleri olurdu. Sonra çok modalar çıktı.Perdelerin eskiden iki üç parmak kalınlığında yaldızlı demirleri olurdu. Sonra çok modalar çıktı. "Acaba bunun yaldızı çıkar mı?" diye müşteri soruyor. Ben de şöyle baktım, ne diyecek."Acaba bunun yaldızı çıkar mı?" diye müşteri soruyor. Ben de şöyle baktım, ne diyecek. "Çıkar." diyor. "Geçen gün yaptım, giderken elimde kaldı. Çıkıyor." diyor."Çıkar." diyor. "Geçen gün yaptım, giderken elimde kaldı. Çıkıyor." diyor. Yani "çıkmaz" demiyor. Satıcı malını Yani "çıkmaz" demiyor. Satıcı malını satıncaya kadar "Yok efendim, çıkar mı hiç, çıkarsa sen bana getir..." filan der. Ondan sonra yan çizer.satıncaya kadar "Yok efendim, çıkar mı hiç, çıkarsa sen bana getir..." filan der. Ondan sonra yan çizer. Öyle yapmayacak müslüman, böyle doğru ticaret yapacak. Öyle yapmayacak müslüman, böyle doğru ticaret yapacak.

Doğru ticaret yapınca ne olur? Doğru ticaret yapınca ne olur?

Malı helal olur. Kazancı helal olur. Helal kazanç olunca ne olur? Malı helal olur. Kazancı helal olur.

Helal kazanç olunca ne olur?

Hayır olur, bereket olur. Haram olunca ne olur? Hayır olur, bereket olur.

Haram olunca ne olur?

"Bir haram lokma yiyen insanın 40 gece namazı kabul olmaz, 40 sabah duası kabul olmaz." "Bir haram lokma yiyen insanın 40 gece namazı kabul olmaz, 40 sabah duası kabul olmaz."

Bir ay on gün namazı kabul olmuyor. Gece o güzel vakitlerde kıldığı namazlar,Bir ay on gün namazı kabul olmuyor. Gece o güzel vakitlerde kıldığı namazlar, sabahleyin yaptığı zikirler, evradlar, dualar kabul olmuyor. Sen var işin öbür tarafını hesap et.sabahleyin yaptığı zikirler, evradlar, dualar kabul olmuyor. Sen var işin öbür tarafını hesap et. Onun için helal lokma esas. Onun için helal lokma esas.

Ayıplıysa ayıplı. Biraz düşük satarsın. Veyahut ayıplı mal satmazsın,Ayıplıysa ayıplı. Biraz düşük satarsın. Veyahut ayıplı mal satmazsın, temiz şey yaparsın. Veyahut ayıplıysa "Özre bakma, ayıplıymış, kusura bakma." diye geri alırsın. temiz şey yaparsın. Veyahut ayıplıysa "Özre bakma, ayıplıymış, kusura bakma." diye geri alırsın. Böyle olacak müslüman. Ticareti böyle olacak, alışverişi böyle olacak, yaşayışı böyle olacak.Böyle olacak müslüman. Ticareti böyle olacak, alışverişi böyle olacak, yaşayışı böyle olacak. Müslümanın her işi güzeldir. Allah bizi iyi müslüman etsin. Müslümanın her işi güzeldir. Allah bizi iyi müslüman etsin.

Bak biz terliyoruz; siz dinlerken, biz söylerken terliyoruz, İslâm'ı öğretelim diye.Bak biz terliyoruz; siz dinlerken, biz söylerken terliyoruz, İslâm'ı öğretelim diye. Biz bu millete İslâm'ı tekrar öğretirsek -dedelerimiz çok iyi bilirdi- dedelerimiz gibi oluruz,Biz bu millete İslâm'ı tekrar öğretirsek -dedelerimiz çok iyi bilirdi- dedelerimiz gibi oluruz, kale gibi oluruz. Öğretemezsek gavurlar gibi oluruz. Mahvoluruz, parçalanırız, perişan oluruz. kale gibi oluruz. Öğretemezsek gavurlar gibi oluruz. Mahvoluruz, parçalanırız, perişan oluruz. Bizim onlardan farkımız kalmaz. Onlardan daha beter oluruz. Bizim onlardan farkımız kalmaz. Onlardan daha beter oluruz.

Barbaros Hayreddin ağabeyine demiş ki; Barbaros Hayreddin ağabeyine demiş ki;

"Ağabey bu aylarda sefere çıkma." "Ağabey bu aylarda sefere çıkma."

O da dinlememiş, ağabey değil mi Oruç Reis, çıkmış. Harp etmişler.O da dinlememiş, ağabey değil mi Oruç Reis, çıkmış. Harp etmişler. Bir düşman kalesine, bir adaya saldırmışlar, orada da çok iyi tahkimat yapmış düşman.Bir düşman kalesine, bir adaya saldırmışlar, orada da çok iyi tahkimat yapmış düşman. Harp etmişler. Çok sıkıntılar olmuş, çok şehitler verilmiş. O da yaralanmış, kolunu, bacağını kaybetmiş.Harp etmişler. Çok sıkıntılar olmuş, çok şehitler verilmiş. O da yaralanmış, kolunu, bacağını kaybetmiş. Hasta, yaralı bir vaziyette geliyor, diyor ki Barboros Hayreddin; Hasta, yaralı bir vaziyette geliyor, diyor ki Barboros Hayreddin;

"Ağabeycim, bak ben sana demedim miydi, 'Bu mevsimde oraya sefer yapma. Uygun değil.' dedim."Ağabeycim, bak ben sana demedim miydi, 'Bu mevsimde oraya sefer yapma. Uygun değil.' dedim. Dinleseydin başına bu hal gelmezdi." Dinleseydin başına bu hal gelmezdi."

Diyor ki; Diyor ki;

"Canım kardeşim, sen bilmez misin Allah'ın takdiri neyse o olur."Canım kardeşim, sen bilmez misin Allah'ın takdiri neyse o olur. Vemâ kaddere'llâhu se-yekûn. Allah ne takdir etmişse o olur, ondan gayri şey olmaz. Vemâ kaddere'llâhu se-yekûn. Allah ne takdir etmişse o olur, ondan gayri şey olmaz. Eskiye leyte lealle 'Ah, keşke şöyle olsaydı, böyle olsaydı!' demek yok." diye bir nasihat çekmiş. Eskiye leyte lealle 'Ah, keşke şöyle olsaydı, böyle olsaydı!' demek yok." diye bir nasihat çekmiş.

Barbaros Hayreddin; Barbaros Hayreddin;

"Ağabeyim benden fakih idi, bilgisi benden fazlaydı, beni mahcup etti." diyor. "Ağabeyim benden fakih idi, bilgisi benden fazlaydı, beni mahcup etti." diyor.

O onu teselli etmek için diyor, berikisi de kadere öyle sağlam inanmış kiO onu teselli etmek için diyor, berikisi de kadere öyle sağlam inanmış ki "Kardeşim, sen bilmez misin Allah ne takdir etmişse o olacak." "Kardeşim, sen bilmez misin Allah ne takdir etmişse o olacak."

Allah'ın takdiri gözümüzün nurundan daha kıymetlidir, ne olacak; kol gitmiş, bacak gitmiş,Allah'ın takdiri gözümüzün nurundan daha kıymetlidir, ne olacak; kol gitmiş, bacak gitmiş, O'nun yolunda büyükler -imandan- canlarını feda etmiş. O'nun yolunda büyükler -imandan- canlarını feda etmiş.

Onlar İslâm'ı iyi bilirlerdi. Biz bilmiyoruz. Onlar İslâm'ı iyi bilirlerdi. Biz bilmiyoruz.

Onların başarısı neden? Sağlam ahlâktan. Onların başarısı neden?

Sağlam ahlâktan.

Sağlam ahlâk, insana atom bombasından daha büyük kuvvet verir.Sağlam ahlâk, insana atom bombasından daha büyük kuvvet verir. Sen onu az bir şey mi sanıyorsun? Sağlam ahlâklı insanlar olsaydık biz Almanya'yı fethetmiştik şimdi, Sen onu az bir şey mi sanıyorsun? Sağlam ahlâklı insanlar olsaydık biz Almanya'yı fethetmiştik şimdi, Amerika'yı fethetmiştik; işte atom bombasıyla yapamadığın şeyi yapmıştın.Amerika'yı fethetmiştik; işte atom bombasıyla yapamadığın şeyi yapmıştın. Ama çürük olunca olmuyor. Kendi memleketinde ayakta duramıyorsun; bebek gibi tay tay tay, güm aşağıya.Ama çürük olunca olmuyor. Kendi memleketinde ayakta duramıyorsun; bebek gibi tay tay tay, güm aşağıya. İslâm gitti mi öyle olur; Allah hayır bereket vermez. İslâm gitti mi öyle olur; Allah hayır bereket vermez.

Şu kâinatın sahibi Allah mı? "Allah." İnandın mı? Şu kâinatın sahibi Allah mı?

"Allah."

İnandın mı?

"Âmennâ ve saddaknâ, hocam ne üsteleyip duruyorsun? İnandım." "Âmennâ ve saddaknâ, hocam ne üsteleyip duruyorsun? İnandım."

İnandıysan bu böyledir.İnandıysan bu böyledir. Allah yolunda gidersen Allah yardım eder; Allah yolunda gitmezsen bu işin hayrı bereketi olmaz. Allah yolunda gidersen Allah yardım eder; Allah yolunda gitmezsen bu işin hayrı bereketi olmaz.

"Çok para kazanıyorum." "Çok para kazanıyorum."

Kazanırsın ama cebinden düşer. Kazanırsın ama cebinden düşer.

"Araba alıyorum." "Araba alıyorum."

Araba alırsın ama çarparsın, uçurumdan yuvarlanırsın.Araba alırsın ama çarparsın, uçurumdan yuvarlanırsın. Hayrını görmezsin, Allah burnundan fitil fitil getirir. Hayrını görmezsin, Allah burnundan fitil fitil getirir.

İnandıysan bu böyledir. Çok da misalleri vardır. Aç gazeteleri oku. Her taraf ibret doludur. İnandıysan bu böyledir. Çok da misalleri vardır. Aç gazeteleri oku. Her taraf ibret doludur.

Allah cümlemize ibret alan göz nasip etsin. Allah cümlemize ibret alan göz nasip etsin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2