Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah’a Oğul İsnad Edenler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Şa'bân 1420 / 23.11.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Allah'ın selâmı rahmeti bereketi üzerinize olsun. Allah'ın selâmı rahmeti bereketi üzerinize olsun. Cenâb-ı Hak dünya ve âhirette hayırlarına cümlemizi erdirsin. Cenâb-ı Hak dünya ve âhirette hayırlarına cümlemizi erdirsin.

Tefsir sohbeti derslerimizde,Tefsir sohbeti derslerimizde, Bakara sûre-i şerîfesinin 116 ve 117. âyetlerine vâsıl olduk elhamdülillah. Bakara sûre-i şerîfesinin 116 ve 117. âyetlerine vâsıl olduk elhamdülillah. 116 ve 117. âyetleri okuyorum: 116 ve 117. âyetleri okuyorum:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve kâlü't-tehazellâhü veleden sübhânehû bel lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı küllün lehû kânitûne. Ve kâlü't-tehazellâhü veleden sübhânehû bel lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı küllün lehû kânitûne.

Bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı ve izâ kadâ emran fe-innemâ yekûlü lehû kün fe-yekûnü. Bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı ve izâ kadâ emran fe-innemâ yekûlü lehû kün fe-yekûnü.

Sadakallahülazim. Bugünkü konuşmamız, sohbetimiz bu iki âyet-i kerîmenin üzerinde.Sadakallahülazim.

Bugünkü konuşmamız, sohbetimiz bu iki âyet-i kerîmenin üzerinde.
Cenâb-ı Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyuruyor ki; Cenâb-ı Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyuruyor ki;

Ve kâlû. "Dediler." Çoğul sigasıyla, birileri dediler. Ne dediler? Ve kâlû. "Dediler." Çoğul sigasıyla, birileri dediler.

Ne dediler?

İttehazellâhü veleden. "Allah oğul edindi." Allah'ın oğlu var dediler. İttehazellâhü veleden. "Allah oğul edindi." Allah'ın oğlu var dediler. Sübhânehû. "Allahu Teâlâ hazretleri bu acayip, yanlış, kafirâne, müşrikâne sözden münezzehtir, Sübhânehû. "Allahu Teâlâ hazretleri bu acayip, yanlış, kafirâne, müşrikâne sözden münezzehtir, berîdir, uzaktır, yücedir."berîdir, uzaktır, yücedir." Yanlış! Yok böyle bir şey! Fesübhanallah! Bel lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı.Yanlış! Yok böyle bir şey! Fesübhanallah!

Bel lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı.
"Aksine semalarda ve yerde ne kadar varlık varsa, hepsi O'nun yarattığı yaratıklardır." "Aksine semalarda ve yerde ne kadar varlık varsa, hepsi O'nun yarattığı yaratıklardır." Hepsi O'nun malıdır, mülküdür, kuludur. Küllün lehû kânitûne. Hepsi O'nun malıdır, mülküdür, kuludur. Küllün lehû kânitûne. "Hepsi, bütün varlıklar ona mutîdirler, itaatkârdırlar, ibadet edicidirler, "Hepsi, bütün varlıklar ona mutîdirler, itaatkârdırlar, ibadet edicidirler, ne derse ona tâbidirler." ne derse ona tâbidirler." Onun hükmündedirler, onun emrindedirler. Onun hükmündedirler, onun emrindedirler.

117. âyet-i kerîme; Bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı. 117. âyet-i kerîme;

Bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı.
"Göklerin ve yeryüzünün mübdi'idir, yaratıcısıdır.""Göklerin ve yeryüzünün mübdi'idir, yaratıcısıdır." Allahu Teâlâ hazretleri emsalsiz yaratıcısıdır, yoktan var edicisidir. Allahu Teâlâ hazretleri emsalsiz yaratıcısıdır, yoktan var edicisidir. Ve izâ kadâ emran. "Bir işe hükmettiği zaman, Ve izâ kadâ emran. "Bir işe hükmettiği zaman, Cenâb-ı Hak Teâlâ bir şeyin olmasına karar verdiği zaman." Cenâb-ı Hak Teâlâ bir şeyin olmasına karar verdiği zaman." Fe-innemâ yekûlü lehû. "O işin [olması için] başka bir şey değil sadece ona buyurur ki." Fe-innemâ yekûlü lehû. "O işin [olması için] başka bir şey değil sadece ona buyurur ki." Kün. "Ol." Fe-yekûnü. "O ol dediği şey de O'nun muradı üzerine oluverir." Kün. "Ol." Fe-yekûnü. "O ol dediği şey de O'nun muradı üzerine oluverir."

Allahu Teâlâ hazretleri bu iki âyet-i kerîmede [böyle] buyuruyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu iki âyet-i kerîmede [böyle] buyuruyor.

Bu âyet-i kerîmeler, bu asırda yaşayan insanlar içinBu âyet-i kerîmeler, bu asırda yaşayan insanlar için son derece önemli bir konuyu içeriyorlar, ihtiva ediyorlar. son derece önemli bir konuyu içeriyorlar, ihtiva ediyorlar.

Ve kâlü ittehazellâhü veleden. Ve kâlü ittehazellâhü veleden.

Tabii kâlû ile ittihaze'nin ilk elifi vasl elif olduğundan bağlanarak, Tabii kâlû ile ittihaze'nin ilk elifi vasl elif olduğundan bağlanarak, ve kâlü't-tehazellâhü veleden. [diye okumamız lazım.]ve kâlü't-tehazellâhü veleden. [diye okumamız lazım.] "Allah oğul edindi, Allah'ın oğlu var dediler…" Kim bu diyenler? "Allah oğul edindi, Allah'ın oğlu var dediler…"

Kim bu diyenler?

Bir kere nasraniler, yani hıristiyanlar maalesef dediler ki,Bir kere nasraniler, yani hıristiyanlar maalesef dediler ki, "İsa Allah'ın oğludur." Onların sözü, bir bu… "İsa Allah'ın oğludur." Onların sözü, bir bu…

Başka? Yahudiler de Üzeyiri'bnullah. "Üzeyir Allah'ın oğludur." dediler. Başka?

Yahudiler de Üzeyiri'bnullah. "Üzeyir Allah'ın oğludur." dediler.
Onlar da buna benzer yanlış inançlara saplandılar. Başka? Onlar da buna benzer yanlış inançlara saplandılar.

Başka?

Mekke'nin müşrikleri, Arabistan'ın İslâm'dan önceki cahiliye itikadına batmış olan kafirleri, Mekke'nin müşrikleri, Arabistan'ın İslâm'dan önceki cahiliye itikadına batmış olan kafirleri, kavimleri de melekleri Allah'ın kızları olarak düşünüyürlardı,kavimleri de melekleri Allah'ın kızları olarak düşünüyürlardı, "Melekler Allah'ın kızlarıdır." diyorlardı."Melekler Allah'ın kızlarıdır." diyorlardı. Veled 'evlad, çocuk' demek; kız ve erkeğe şâmil… Veled 'evlad, çocuk' demek; kız ve erkeğe şâmil…

Demek ki hıristiyanlar Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" dediler, yanlış; onu reddediyor âyet-i kerîme;Demek ki hıristiyanlar Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" dediler, yanlış; onu reddediyor âyet-i kerîme; Yahudiler "Üzeyir Allah'ın oğludur. Yahudiler "Üzeyir Allah'ın oğludur. Ezberinden Tevrat'ı yazdı, olağanüstü şeyler gösterdi, hafızası kuvvetlidir." dediler.Ezberinden Tevrat'ı yazdı, olağanüstü şeyler gösterdi, hafızası kuvvetlidir." dediler. Olsun, hafızası kuvvetli insanlar var. Olsun, hafızası kuvvetli insanlar var. Onlar iki; bir de [müşrikler] "Melekler Allah'ın kızlarıdır." dediler.Onlar iki; bir de [müşrikler] "Melekler Allah'ın kızlarıdır." dediler. Bunların hepsine bu ret âyet-i kerîmesi…Bunların hepsine bu ret âyet-i kerîmesi… Onların bâtıl itikatlarını reddeden bu âyet-i kerîme hepsine hitap ediyor,Onların bâtıl itikatlarını reddeden bu âyet-i kerîme hepsine hitap ediyor, hepsinin haksızlığını beyan ediyor. hepsinin haksızlığını beyan ediyor.

Böyle dediler, Allah'ın oğlu var, evladı var dediler.Böyle dediler, Allah'ın oğlu var, evladı var dediler. Evlat kelimesi Arapça'da çoğul ama biz Türkçe'de tekil olarak kullanırız. Evlat kelimesi Arapça'da çoğul ama biz Türkçe'de tekil olarak kullanırız. Karşımızdaki bir tek oğlumuza "Evladım gürültü yapma, uslu otur." deriz. Karşımızdaki bir tek oğlumuza "Evladım gürültü yapma, uslu otur." deriz. Yani çocuğum mânasına, halbuki evlat çoğuldur.Yani çocuğum mânasına, halbuki evlat çoğuldur. Biz yanlış olarak çoğulu da tekil olarak kullanıyoruz. Biz yanlış olarak çoğulu da tekil olarak kullanıyoruz. O manasıyla Allah'ın evladı var dediler. O manasıyla Allah'ın evladı var dediler. Yani Türkçe'de "evlat" deyince kız erkek hepsine şamil oluyor, Yani Türkçe'de "evlat" deyince kız erkek hepsine şamil oluyor, "velet" deyince biraz daha küfür mânası oluyor."velet" deyince biraz daha küfür mânası oluyor. Türkçe'nin inceliklerini de nazar-ı dikkate alarak tercüme etmek, meal vermek gerekirse,Türkçe'nin inceliklerini de nazar-ı dikkate alarak tercüme etmek, meal vermek gerekirse, "Allah'ın evladı var, Allah evlat edindi." dediler. Sübhânehû. "Allah'ın evladı var, Allah evlat edindi." dediler.

Sübhânehû.

Sübhânehû cümlesi mef'ulu mutlakın, mastarın mef'ulune izafesi şekliyle olan şeklidir.Sübhânehû cümlesi mef'ulu mutlakın, mastarın mef'ulune izafesi şekliyle olan şeklidir. Yani üsebbihu sübhanallah demek. Hû zamiri Allah'a gidiyor,Yani üsebbihu sübhanallah demek. Hû zamiri Allah'a gidiyor, yani "Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eylerim. yani "Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eylerim. Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah... derim.Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah... derim. Hâşâ, sümme hâşâ, hiç böyle şey olur mu! Ne kadar şaşılacak, ne kadar acayip, Hâşâ, sümme hâşâ, hiç böyle şey olur mu! Ne kadar şaşılacak, ne kadar acayip, ne kadar yanlış ne kadar ters söz!" mânasına, ne kadar yanlış ne kadar ters söz!" mânasına, "Cenâb-ı Hak bu söylenen âdî, çirkin, yalan, yanlış, eğri sözlerin çok yücesi, üstünde, ötesindedir,"Cenâb-ı Hak bu söylenen âdî, çirkin, yalan, yanlış, eğri sözlerin çok yücesi, üstünde, ötesindedir, yoktur böyle bir şey!" demektir. yoktur böyle bir şey!" demektir.

Sübhânehû. "Allahu Teâlâ hazretleri böyle bir durumdan,Sübhânehû. "Allahu Teâlâ hazretleri böyle bir durumdan, evlat edinmiş olmaktan münezzehtir." evlat edinmiş olmaktan münezzehtir."

Bel, Arapça'da bazı yerlerde "bilakis" mânasına gelir, burada bilakis mânasına…Bel, Arapça'da bazı yerlerde "bilakis" mânasına gelir, burada bilakis mânasına… Bazı yerlerde "yahut" mânasına gelir, ama burada aksini ifade ediyor. Bazı yerlerde "yahut" mânasına gelir, ama burada aksini ifade ediyor.

[Bel.] "Öyle değil aksine, bilakis." Lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı. "Göklerde, yerde..." [Bel.] "Öyle değil aksine, bilakis." Lehû mâ fi's-semâvâti ve'l-ardı. "Göklerde, yerde..." İnsanoğlu havaya baktığı zaman gökleri görüyor, alta baktığı zaman ayağının altında yeryüzü var… İnsanoğlu havaya baktığı zaman gökleri görüyor, alta baktığı zaman ayağının altında yeryüzü var… "Göklerde ve yeryüzünde ne kadar varlık varsa..." "Göklerde ve yeryüzünde ne kadar varlık varsa..." Küçük büyük, görünen görünmeyen, hissî, hissedilebilen, hissedilemeyen, aklî,Küçük büyük, görünen görünmeyen, hissî, hissedilebilen, hissedilemeyen, aklî, ne kadar varlık varsa, hepsi O'nun yaratığıdır, O'nundur diyor kısaca. ne kadar varlık varsa, hepsi O'nun yaratığıdır, O'nundur diyor kısaca. Lehû. "O'nundur." O'nun malıdır, mülkiyetidir, O'nun elindedir; Lehû. "O'nundur." O'nun malıdır, mülkiyetidir, O'nun elindedir; her şeyin mülkü, tasarrufu Cenâb-ı Hak'tadır, hepsi O'nundur. her şeyin mülkü, tasarrufu Cenâb-ı Hak'tadır, hepsi O'nundur.

Küllün lehû kânitûne. "Bütün yaratıklar, canlısı, cansızı hepsi Küllün lehû kânitûne. "Bütün yaratıklar, canlısı, cansızı hepsi O'na mutî haldedir, itaatkârdır."O'na mutî haldedir, itaatkârdır." Hepsi O'na münkâddır. Ne derse, başkası olmaz onu yapacak, Hepsi O'na münkâddır. Ne derse, başkası olmaz onu yapacak, iş O'nun dediğinin olmasına gider. iş O'nun dediğinin olmasına gider.

Düşünelim ki yirminci yüzyıldayız, kâinâtı inceliyoruz, uzaya füze gönderiyoruz, Düşünelim ki yirminci yüzyıldayız, kâinâtı inceliyoruz, uzaya füze gönderiyoruz, aya insan gönderdik, oradan bazı kaya parçaları numuneler aldık, dünyaya getirdik,aya insan gönderdik, oradan bazı kaya parçaları numuneler aldık, dünyaya getirdik, insanoğlu bunları başardı. insanoğlu bunları başardı. Bu uçsuz bucaksız kâinat hakkında bilgisi eskilerden daha fazla; yıldızları biliyoruz, Bu uçsuz bucaksız kâinat hakkında bilgisi eskilerden daha fazla; yıldızları biliyoruz, güneş sisteminin kâinâttaki yerinin ne kadar küçük olduğunu... hepsini biliyoruz.güneş sisteminin kâinâttaki yerinin ne kadar küçük olduğunu... hepsini biliyoruz. Şimdi bu yüce, büyük, muazzam kâinâtın var oluşunun, varlığı hakkında insanlar, Şimdi bu yüce, büyük, muazzam kâinâtın var oluşunun, varlığı hakkında insanlar, fizikçiler, alimler düşünüyorlar… fizikçiler, alimler düşünüyorlar…

Allahu Teâlâ hazretlerinin oğlu var demek hiç yirminci yüzyılın ilmine, irfanına, bilimsel seviyesine yakışır mı? Allahu Teâlâ hazretlerinin oğlu var demek hiç yirminci yüzyılın ilmine, irfanına, bilimsel seviyesine yakışır mı? Biyoloji ilmine yakışır mı? Biyoloji hayat, biyo hayat, loji ilim; hayat ilmi.Biyoloji ilmine yakışır mı? Biyoloji hayat, biyo hayat, loji ilim; hayat ilmi. Canlılar ilmine yakışır mı? Bir kere bir canlı niye tenasül ediyor? Canlılar ilmine yakışır mı?

Bir kere bir canlı niye tenasül ediyor?
Niye çoğalıyor, çoğalması neden? Nesli devam etsin diye. Niye çoğalıyor, çoğalması neden?

Nesli devam etsin diye.

Bir kere Cenâb-ı Hakk'ın şerîki, nazîri yok, Hıristiyanlara göre de bir sürü Hz. İsa, Bir kere Cenâb-ı Hakk'ın şerîki, nazîri yok, Hıristiyanlara göre de bir sürü Hz. İsa, torun İsa, torununun torunu İsa... tenasül yok ki! torun İsa, torununun torunu İsa... tenasül yok ki! Orada bile yok. Varlıklar cinslerini devam ettirmek için tenahküh ve tenâsüh ediyorlar,Orada bile yok. Varlıklar cinslerini devam ettirmek için tenahküh ve tenâsüh ediyorlar, yani çoğalsın diye birleşip nesil üretiyorlar. yani çoğalsın diye birleşip nesil üretiyorlar. Cenâb-ı Hak yerin göğün hâlıkı; O'nun birleşmesi, onun evladı olması son derece saçma,Cenâb-ı Hak yerin göğün hâlıkı; O'nun birleşmesi, onun evladı olması son derece saçma, son derece yanlış, son derece akıl mantık, ilim irfan dışı bir şey.son derece yanlış, son derece akıl mantık, ilim irfan dışı bir şey. Ama yirminci yüzyılda dünyadaki insanların sayımları yapıldığı zamanAma yirminci yüzyılda dünyadaki insanların sayımları yapıldığı zaman çok büyük çoğunluğu hâlâ bu itikadın üzerinde ve hâlâ bu sözler söyleniyor çok büyük çoğunluğu hâlâ bu itikadın üzerinde ve hâlâ bu sözler söyleniyor ve hâlâ bu itikada göre insanlar ömürlerini geçiriyor, dünyalarını, âhiretlerini mahvediyor,ve hâlâ bu itikada göre insanlar ömürlerini geçiriyor, dünyalarını, âhiretlerini mahvediyor, kendilerini cehennemin odunu yapıyorlar, çok korkunç sözler söylüyorlar. kendilerini cehennemin odunu yapıyorlar, çok korkunç sözler söylüyorlar.

Bu husus, yani bunun yanlışlığı, bütün peygamberler tarafından ifade edilmiştir. Bu husus, yani bunun yanlışlığı, bütün peygamberler tarafından ifade edilmiştir. Hz. Âdem, ilk insan, yahudiler de kabul ediyor, hıristiyanlar da kabul ediyor, Hz. Âdem, ilk insan, yahudiler de kabul ediyor, hıristiyanlar da kabul ediyor, inanıyorlar, Hz. Âdem hakkında bizim gibi inançları var.inanıyorlar, Hz. Âdem hakkında bizim gibi inançları var. Peki o zaman Hz. İsa yoktu, Hz. Âdem vardı. Hz. Âdem aleyhisselam'dan sonra Peki o zaman Hz. İsa yoktu, Hz. Âdem vardı. Hz. Âdem aleyhisselam'dan sonra öbür peygamberleri düşünelim;öbür peygamberleri düşünelim; Nuh aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, onları da biliyorlar, onları da kabul ediyorlar, Nuh aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, onları da biliyorlar, onları da kabul ediyorlar, Nuh tufanını biliyorlar.Nuh tufanını biliyorlar. O zaman da Hz. İsa yoktu, Hz. İsa'ya tapınmak yoktu, haça tapınmak yoktu… O zaman da Hz. İsa yoktu, Hz. İsa'ya tapınmak yoktu, haça tapınmak yoktu… Hıristiyanların bugünkü şeylerinin hiçbirisi yoktu.Hıristiyanların bugünkü şeylerinin hiçbirisi yoktu. Binaenaleyh, oradan bile gerisi olmamasından, kâinâtın başlangıcından sonuna kadar Binaenaleyh, oradan bile gerisi olmamasından, kâinâtın başlangıcından sonuna kadar devam eden bir kalıcı, sağlam itikat olmadığı kesin olarak çıkıyor ortaya.devam eden bir kalıcı, sağlam itikat olmadığı kesin olarak çıkıyor ortaya. Buradan da çıkıyor. Sonra Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri[nin] evladı olacak [denilse,] Buradan da çıkıyor.

Sonra Cenâb-ı Hak Teâlâ hazretleri[nin] evladı olacak [denilse,]
evladı olacağı zaman nasıl evlat olması olacak? evladı olacağı zaman nasıl evlat olması olacak?

Allahu Teâlâ hazretleri evlat edinmedi, çünkü eşi yok… Allahu Teâlâ hazretleri evlat edinmedi, çünkü eşi yok… Ve lem tekün lehû sâhibetün. "Eşi, evlenmesi, vesairesi yok." ki oradan bir evlat hâsıl olsun.Ve lem tekün lehû sâhibetün. "Eşi, evlenmesi, vesairesi yok." ki oradan bir evlat hâsıl olsun. Başka varlıklar eşleniyorlar, tenâküh oluyor; eşlenme, evlenme oluyor; Başka varlıklar eşleniyorlar, tenâküh oluyor; eşlenme, evlenme oluyor; evlenmeden tenâsül oluyor. evlenmeden tenâsül oluyor. Neslin devamı, bekası için Cenâb-ı Hak varlıkları yeryüzünde dilediği kadar devam ettirmek içinNeslin devamı, bekası için Cenâb-ı Hak varlıkları yeryüzünde dilediği kadar devam ettirmek için böyle bir kurala bağlamış. böyle bir kurala bağlamış. Biribirleriyle birleşmek suretiyle nesillere sahip olmak; yahut da başka türlü çoğalmalar da var. Biribirleriyle birleşmek suretiyle nesillere sahip olmak; yahut da başka türlü çoğalmalar da var. Bir hücre ikiye bölünüyor, o da tekrar bölünüyor, mitoz çoğalma, Bir hücre ikiye bölünüyor, o da tekrar bölünüyor, mitoz çoğalma, amitoz çoğalma, bunlar kitapların yazdığı şeyler. amitoz çoğalma, bunlar kitapların yazdığı şeyler.

Cenâb-ı Hak ikiye bölünse, ondan sonra o ikiye bölünse, o ikiye bölünse, böyle bir şey mi? Cenâb-ı Hak ikiye bölünse, ondan sonra o ikiye bölünse, o ikiye bölünse, böyle bir şey mi? Kabul ediyorlar mı? Hayır o da yok. Eşi mi var? Kabul ediyorlar mı?

Hayır o da yok.

Eşi mi var?
Eşi varsa bu taraftaki Cenâb-ı Hak ise o eşi ne? Eşi insansa Cenâb-ı Hak insanla nasıl oluyor? Eşi varsa bu taraftaki Cenâb-ı Hak ise o eşi ne? Eşi insansa Cenâb-ı Hak insanla nasıl oluyor?

Yani nereden baksan bu itikadın bilimsel akılla, mantıkla akılsal bir yönü yok. Yani nereden baksan bu itikadın bilimsel akılla, mantıkla akılsal bir yönü yok.

Ve bütün dinler Allah'ın birliğini, lâ ilâhe illallah, yerin göğün hâlıkı, Ve bütün dinler Allah'ın birliğini, lâ ilâhe illallah, yerin göğün hâlıkı, sahibi olduğunu bildirme amacını taşımışlardır.sahibi olduğunu bildirme amacını taşımışlardır. Peygamberlerin hepsinin söylediği budur.Peygamberlerin hepsinin söylediği budur. İbrahim aleyhisselam'ın, Nuh aleyhisselam'ın kavimleri ile mücadelesi buydu;İbrahim aleyhisselam'ın, Nuh aleyhisselam'ın kavimleri ile mücadelesi buydu; Musa aleyhisselam'ın firavunla mücadelesi buydu. Musa aleyhisselam'ın firavunla mücadelesi buydu. Birisi kalkıp, bir insan, Firavun, "Ben tanrıyım, Mısır'ın tanrısıyım." dedi diyeBirisi kalkıp, bir insan, Firavun, "Ben tanrıyım, Mısır'ın tanrısıyım." dedi diye Musa aleyhisselam mücadele etti. Bunlar gayet kesin... Musa aleyhisselam mücadele etti. Bunlar gayet kesin...

Bütün bunlara rağmen, "O değil ama bu!" demek yakışır mı? Hiç yakışmayan bir şey.Bütün bunlara rağmen, "O değil ama bu!" demek yakışır mı?

Hiç yakışmayan bir şey.
Yirminci yüzyılda artık bunun bitmesi lazım.Yirminci yüzyılda artık bunun bitmesi lazım. Onun için, "2000 yılı, Tevhid Yılı olacak, 2000 yılı ile başlayacak olan 3. bin yıl, Onun için, "2000 yılı, Tevhid Yılı olacak, 2000 yılı ile başlayacak olan 3. bin yıl, Tevhid Binyılı, Tevhid Yüzyılı olacak.Tevhid Binyılı, Tevhid Yüzyılı olacak. Bu yanlış inançlar bitecek." diye sizi bu konuda çalışmaya teşvik ediyoruz. Bu yanlış inançlar bitecek." diye sizi bu konuda çalışmaya teşvik ediyoruz.

Başka âyet-i kerîmelerde de bu, çok kuvvetle, çok ısrarla bu yanlışlığın düzeltilmesiBaşka âyet-i kerîmelerde de bu, çok kuvvetle, çok ısrarla bu yanlışlığın düzeltilmesi Cenâb-ı Hak tarafından beyan edilmiştir. Şimdi o âyetleri ve hadîs-i şerîfleri okuyacağım.Cenâb-ı Hak tarafından beyan edilmiştir. Şimdi o âyetleri ve hadîs-i şerîfleri okuyacağım. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; Ennâ yekûnü lehû veledün.Cenâb-ı Hak buyuruyor ki;

Ennâ yekûnü lehû veledün.
"Nasıl O'nun evlat edinmesi olsun, evlâdı olsun ki!" Ve lem tekün lehû sâhibetün. "Nasıl O'nun evlat edinmesi olsun, evlâdı olsun ki!" Ve lem tekün lehû sâhibetün. "O'nun eşi olmadı ki, Cenâb-ı Hak'ın eşi, zevcesi, hanımı olmadı ki evladı olsun!""O'nun eşi olmadı ki, Cenâb-ı Hak'ın eşi, zevcesi, hanımı olmadı ki evladı olsun!" Ve halaka külle şey'in. "O her şeyi yarattı." Ve hüve bi-külli şey'in alîm. Ve halaka külle şey'in. "O her şeyi yarattı." Ve hüve bi-külli şey'in alîm. "Her şeyi hakkıyla bilicidir. Ve kâlu't-tehaze'r-rahmânu veleden."Her şeyi hakkıyla bilicidir.

Ve kâlu't-tehaze'r-rahmânu veleden.
Le-kad ci'tüm şey'en idden. Tekâdü's-semâvâtü yetefattarne minhü ve tenşakku'l-ardu Le-kad ci'tüm şey'en idden. Tekâdü's-semâvâtü yetefattarne minhü ve tenşakku'l-ardu ve tehhırü'l-cibâlü hedden. ve tehhırü'l-cibâlü hedden. En de'av li'r-rahmâni veleden. Ve mâ yenbeğî li'r-rahmâni en yettehıze veleden. En de'av li'r-rahmâni veleden. Ve mâ yenbeğî li'r-rahmâni en yettehıze veleden. İn küllü men fi's-semâvâti ve'l-ardı illâ âti'r-rahmâni abden. İn küllü men fi's-semâvâti ve'l-ardı illâ âti'r-rahmâni abden. Le-kad ahsâhüm ve addehüm adden. Ve küllühüm âtîhi yevme'l kıyâmeti ferden. Le-kad ahsâhüm ve addehüm adden. Ve küllühüm âtîhi yevme'l kıyâmeti ferden.

Meryem sûresinin 88. âyeti ve devamı âyetler. Meryem sûresinin 88. âyeti ve devamı âyetler. Burada çok şiddetli bir şekilde, hiddetli ve şiddetli bir şekilde Burada çok şiddetli bir şekilde, hiddetli ve şiddetli bir şekilde Cenâb-ı Hak bu hususun yanlışlığını beyan buyuruyor. Cenâb-ı Hak bu hususun yanlışlığını beyan buyuruyor. Mealini kısaca verelim. Ve kâlu't-tehaze'r-rahmânu veleden.Mealini kısaca verelim.

Ve kâlu't-tehaze'r-rahmânu veleden.
"Bu insanların bir kısmı, saydığımız yahudiler, hıristiyanlar, müşrikler,"Bu insanların bir kısmı, saydığımız yahudiler, hıristiyanlar, müşrikler, Rahman evlat edindi." dediler.Rahman evlat edindi." dediler. "Ey böyle diyenler!" Le-kad ci'tüm şey'en idden. "Siz çok çirkin bir söz söylediniz.""Ey böyle diyenler!" Le-kad ci'tüm şey'en idden. "Siz çok çirkin bir söz söylediniz." Şey'en idden. "Çok çirkin, çok büyük zulüm, çok müthiş, çok korkunç bir söz." Şey'en idden. "Çok çirkin, çok büyük zulüm, çok müthiş, çok korkunç bir söz." Öyle bir söz söylediniz diye Cenâb-ı Hakk'ın onları hitabı, onlara öyle buyuruyor; Öyle bir söz söylediniz diye Cenâb-ı Hakk'ın onları hitabı, onlara öyle buyuruyor;

"Öyle bir çirkin söz söylediniz ki!" Tekâdü's-semâvâtü yetefattarne minhü."Öyle bir çirkin söz söylediniz ki!" Tekâdü's-semâvâtü yetefattarne minhü. "Bu sözün çirkinliğinden, korkunçluğundan, müthişliğinden,"Bu sözün çirkinliğinden, korkunçluğundan, müthişliğinden, Allah'ın rızasına aykırılığından; Allah'ın gazabını, azabını çekmesinin düşüncesinden Allah'ın rızasına aykırılığından; Allah'ın gazabını, azabını çekmesinin düşüncesinden neredeyse semalar, yarılacak."neredeyse semalar, yarılacak." Ve tenşakku'l-ardu. "Yeryüzü çatlayacak."Ve tenşakku'l-ardu. "Yeryüzü çatlayacak." O kadar, o kadar çirkin bir söz! Ve tehhırü'l-cibâlü hedden. O kadar, o kadar çirkin bir söz! Ve tehhırü'l-cibâlü hedden. "Ve dağlar parça parça parçalanıp yerlere düşecek." "Ve dağlar parça parça parçalanıp yerlere düşecek."

Öyle bir söz, küçük bir söz değil, basit bir söz değil, çok korkunç bir söz. Öyle bir söz, küçük bir söz değil, basit bir söz değil, çok korkunç bir söz.

Ve mâ yenbeğî li'r-rahmâni en yettehıze veleden.Ve mâ yenbeğî li'r-rahmâni en yettehıze veleden. "Niye gereksin Rahman'a evlat edinmek? Ne gerek var ki? Ne sebep var? "Niye gereksin Rahman'a evlat edinmek? Ne gerek var ki? Ne sebep var? Ne ihtiyaç var? Niçin? Hiç öyle bir şey gerekmez, gerekmesi de yok." Ne ihtiyaç var? Niçin? Hiç öyle bir şey gerekmez, gerekmesi de yok." Ve mâ yenbeğî. "Rahman için evlat var demelerine gerek de yok, sebep de yok." Ve mâ yenbeğî. "Rahman için evlat var demelerine gerek de yok, sebep de yok."

Yeryüzündeki ve göklerdeki her şey ancak Cenâb-ı Hakk'ın kuludur,Yeryüzündeki ve göklerdeki her şey ancak Cenâb-ı Hakk'ın kuludur, O'na kul olarak huzuruna gelecekler; hepsini Cenâb-ı Hak biliyor, O'na kul olarak huzuruna gelecekler; hepsini Cenâb-ı Hak biliyor, hepinin sayısını biliyor, hepsinin hâline âşina ve hepsinin durumlarını âhirette hesaba çekecek. hepinin sayısını biliyor, hepsinin hâline âşina ve hepsinin durumlarını âhirette hesaba çekecek.

Bu hususta başka âyet-i kerîmeler; Bu hususta başka âyet-i kerîmeler;

Kul hüvallahü ehad allâhüssamed lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehad. Kul hüvallahü ehad allâhüssamed lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehad. İhlâs sûresi. Çok sevaplı, çok önemli hakikatleri bildirdiği için, sevabı sülüs-ü kur'ân kadar, İhlâs sûresi. Çok sevaplı, çok önemli hakikatleri bildirdiği için, sevabı sülüs-ü kur'ân kadar, üçte bir Kur'an kadar okuyucusuna, okuyanına sevap kazandıran bir sûre. üçte bir Kur'an kadar okuyucusuna, okuyanına sevap kazandıran bir sûre.

Kul. "De ki." Hüve. "O." Allahu. "Allah'tır." Ehadün. "Bir tektir." Kul. "De ki." Hüve. "O." Allahu. "Allah'tır." Ehadün. "Bir tektir."

Hiçbir yönden şerîki nazîri yoktur. Hiçbir şekilde başka birilerine de benzemez, Hiçbir yönden şerîki nazîri yoktur. Hiçbir şekilde başka birilerine de benzemez, bir tektir, biricik tektir.bir tektir, biricik tektir. Bütün mahlûkâtın ihtiyacını gideren, dilediğini veren; hayatiyetini, devamını sağlayan,Bütün mahlûkâtın ihtiyacını gideren, dilediğini veren; hayatiyetini, devamını sağlayan, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının karşılandığı dergahın sahibi olan Allah'tır. bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının karşılandığı dergahın sahibi olan Allah'tır.

Lem yelid. "Kendisi evlat dünyaya getirmedi, doğurmadı."Lem yelid. "Kendisi evlat dünyaya getirmedi, doğurmadı." Ve lem yûled. "Kendisi dünyaya başka birisi tarafından getirilmiş,Ve lem yûled. "Kendisi dünyaya başka birisi tarafından getirilmiş, bir anne baba tarafından dünyaya getirilmiş de değildir."bir anne baba tarafından dünyaya getirilmiş de değildir." Ve lem yekün lehû küfüven ehad. "Hiçbir varlık da O'na eş ve denk olamaz." Ve lem yekün lehû küfüven ehad. "Hiçbir varlık da O'na eş ve denk olamaz."

Çünkü O yaratandır, her şeye kâdirdir, her şeyi bilir;Çünkü O yaratandır, her şeye kâdirdir, her şeyi bilir; öteki mahlûkât da hiçbir şeye kâdir değildir,öteki mahlûkât da hiçbir şeye kâdir değildir, Allah'ın verdiği imkanlar kadar biraz hareket eder, ama ondan sonraAllah'ın verdiği imkanlar kadar biraz hareket eder, ama ondan sonra Allahü Teâlâ hazretleri dilediği zaman yığılır kalır, yok olur gider.Allahü Teâlâ hazretleri dilediği zaman yığılır kalır, yok olur gider. Onun için çok önemli olan bu hususu aklımıza en kuvvetli şekilde yerleştirmeliyiz, Onun için çok önemli olan bu hususu aklımıza en kuvvetli şekilde yerleştirmeliyiz, gönlümüzün semasına nakşetmeliyiz. gönlümüzün semasına nakşetmeliyiz. Lâ ilâhe illallah tüm gönlümüzü, içimizi doldurmalı ve Allah'ın birliğini çok kuvvetli öğrenmeliyiz. Lâ ilâhe illallah tüm gönlümüzü, içimizi doldurmalı ve Allah'ın birliğini çok kuvvetli öğrenmeliyiz.

Tasavvufun yani gerçek tasavvufun amacı da Allah'ın birliğinin en derin manasıyla, Tasavvufun yani gerçek tasavvufun amacı da Allah'ın birliğinin en derin manasıyla, yani dudaklarda, kafada değil de gönlün derinliklerine kadar,yani dudaklarda, kafada değil de gönlün derinliklerine kadar, insanın iliklerine, tüm vücudunun zerrelerine işlemesini sağlamaktır. insanın iliklerine, tüm vücudunun zerrelerine işlemesini sağlamaktır. O inanca öyle sahip olacak ki insan, ölümün sıkıntıları bastırdığı zaman bile, O inanca öyle sahip olacak ki insan, ölümün sıkıntıları bastırdığı zaman bile, her türlü ızdırap içinde bile, her hücresi lâ ilâhe illallah diyecek. her türlü ızdırap içinde bile, her hücresi lâ ilâhe illallah diyecek. Hiçbir olay, hiçbir basınç, hiçbir zorluk, hiçbir üzüntü, hiçbir hastalık, Hiçbir olay, hiçbir basınç, hiçbir zorluk, hiçbir üzüntü, hiçbir hastalık, tehlike o inancı bastırmayacak gibi içine, lâ ilâhe illallah'ın işlenmesi. tehlike o inancı bastırmayacak gibi içine, lâ ilâhe illallah'ın işlenmesi. Onun için bazı sufiler kendilerine "nakşî" diyorlar.Onun için bazı sufiler kendilerine "nakşî" diyorlar. Yani o lâ ilâhe illallah'ı içine iyice nakş etmek; yani kitabeye nakş etmek gibi,Yani o lâ ilâhe illallah'ı içine iyice nakş etmek; yani kitabeye nakş etmek gibi, asırlar boyu hiç bozulmayacak şekilde sağlam şekilde böyle kitabeler yazılıyor;asırlar boyu hiç bozulmayacak şekilde sağlam şekilde böyle kitabeler yazılıyor; onun gibi nakşetmek çok önemli. onun gibi nakşetmek çok önemli.

Bu hususta âyet-i kerîmeler çok, hadîs-i şerîflere geçelim. Bu hususta âyet-i kerîmeler çok, hadîs-i şerîflere geçelim.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Tirmizî'nin rivayet etmiş olduğu Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Tirmizî'nin rivayet etmiş olduğu bir hadîs-i kutsîyi bu münasebetle size nakledeyim. bir hadîs-i kutsîyi bu münasebetle size nakledeyim.

Yekûllullahu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki." diyor Peygamber Efendimiz. Yekûllullahu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki." diyor Peygamber Efendimiz. Hadîs-i kutsî, Allah'ın bildirdiğini, söylediğini, buyurduğunu bize naklediyor. Hadîs-i kutsî, Allah'ın bildirdiğini, söylediğini, buyurduğunu bize naklediyor.

Cenâb-ı Mevlâ'mız ne buyuruyor? Cenâb-ı Mevlâ'mız ne buyuruyor?

Kezzebeni'bnü âdeme ve mâ yenbeği lehû en yukezzi benî Kezzebeni'bnü âdeme ve mâ yenbeği lehû en yukezzi benî ve şetemenî ve mâ yenbeğî lehû en yeştümenî fe-emmâ ve şetemenî ve mâ yenbeğî lehû en yeştümenî fe-emmâ iyyâye fe-kavlühû len yuîdenî kemâ bedeenî ve leyse evvelü'l-halki bi-ehveneiyyâye fe-kavlühû len yuîdenî kemâ bedeenî ve leyse evvelü'l-halki bi-ehvene aleyye min iâdetihî ve emmâ şetmuhû iyyâye fe-kavlühû ittehazellâhu veledenaleyye min iâdetihî ve emmâ şetmuhû iyyâye fe-kavlühû ittehazellâhu veleden ve enallahu'l-ehadü's-samed ve enallahu'l-ehadü's-samed Sadaka Resûlullah. Bu mühim, muazzam hadisin manasını verelim. Sadaka Resûlullah.

Bu mühim, muazzam hadisin manasını verelim.
Peygamber Efendimiz bildirsin diye Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki, Peygamber Efendimiz bildirsin diye Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki, Peygamber Efendimiz de bize bildirmiş ki; Peygamber Efendimiz de bize bildirmiş ki;

Kezzebenî ibnü âdeme. Kezzebenî ibnü âdeme. "Hz. Âdem'in evlatları olan şu insanlar, âdemoğlu, insanoğlu, beni yalanladı.""Hz. Âdem'in evlatları olan şu insanlar, âdemoğlu, insanoğlu, beni yalanladı." Yani yapamazsın, yalan söylüyorsun, yanlış gibi itiraz etti, yalanladı.Yani yapamazsın, yalan söylüyorsun, yanlış gibi itiraz etti, yalanladı. Ve mâ yenbeği lehû en yukezzibenî. "Halbuki bir kula, âdemoğluna beni yalanlamak,Ve mâ yenbeği lehû en yukezzibenî. "Halbuki bir kula, âdemoğluna beni yalanlamak, bana karşı çıkmak, inanmamak yakışmazdı." bana karşı çıkmak, inanmamak yakışmazdı." Ve şetemenî. "Ve bana bir de küfretti, ağır söz söyledi." Ve şetemenî. "Ve bana bir de küfretti, ağır söz söyledi."

Mâ yenbeğî lehû en yeştümenî. "Halbuki âdemoğluna,Mâ yenbeğî lehû en yeştümenî. "Halbuki âdemoğluna, kul olmak hasebiyle yaradanı olan ben Mevlâ'sına böyle ağır söz söylemek, kul olmak hasebiyle yaradanı olan ben Mevlâ'sına böyle ağır söz söylemek, küfretmek, ağız bozmak, hiç yakışmazdı, yapmamalıydı."küfretmek, ağız bozmak, hiç yakışmazdı, yapmamalıydı." Fe-emmâ tekzîbühû iyyâye. "Beni yalanlaması, yalan söylüyorsun, doğru değil, Fe-emmâ tekzîbühû iyyâye. "Beni yalanlaması, yalan söylüyorsun, doğru değil, olmaz böyle şey diye itiraz etmesi hususu; o nedir?" olmaz böyle şey diye itiraz etmesi hususu; o nedir?"

Fe-kavlühû len yuîdenî kemâ bedeenî. Fe-kavlühû len yuîdenî kemâ bedeenî. "Allah insanları âhirette insanları tekrar diriltmeyecek,"Allah insanları âhirette insanları tekrar diriltmeyecek, Allah beni ilk önce yarattığı gibi öldükten sonra tekrar yaratmayacak, toprak olacağım,Allah beni ilk önce yarattığı gibi öldükten sonra tekrar yaratmayacak, toprak olacağım, öldükten sonra dirilmek yok diye, öldükten sonra dirilmeyi inkâr etmesi." öldükten sonra dirilmek yok diye, öldükten sonra dirilmeyi inkâr etmesi."

Allah dirilteceğim buyuruyor, olacak buyuruyor, öldükten sonra insanlar dirilecek buyuruyor, Allah dirilteceğim buyuruyor, olacak buyuruyor, öldükten sonra insanlar dirilecek buyuruyor, ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun ama bazıları da çıkıyor, olmaz böyle bir şey,ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakkun ama bazıları da çıkıyor, olmaz böyle bir şey, kemiği eline alıyor, ukala olarak, müşrik olarak Peygamber Efendimiz'in karşısına dikiliyor;kemiği eline alıyor, ukala olarak, müşrik olarak Peygamber Efendimiz'in karşısına dikiliyor; kemiği eliyle, parmaklarıyla ufalıyor, diyor ki; kemiği eliyle, parmaklarıyla ufalıyor, diyor ki;

"Bu kemik böyle ramîm, kum parçaları gibi ufacık ufacık ufalanmış,"Bu kemik böyle ramîm, kum parçaları gibi ufacık ufacık ufalanmış, çürümüş hâle gelmişken bunu mu Allah tekrar diriltecek?" çürümüş hâle gelmişken bunu mu Allah tekrar diriltecek?"

Evet. Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merrah. "Bunu ilk yaratan Mevlâ yine diriltecek."Evet. Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merrah. "Bunu ilk yaratan Mevlâ yine diriltecek." Ve hüve bi-külli halkın alîm.Ve hüve bi-külli halkın alîm. "Her tür yaratmaya O hakkıyla vâkıftır, kâdirdir, her çeşit yaratmayı bilir." "Her tür yaratmaya O hakkıyla vâkıftır, kâdirdir, her çeşit yaratmayı bilir."

Yani yoktan da yaratır, var olan varlıklardan da başka bir varlık yaratır, birleştirir,Yani yoktan da yaratır, var olan varlıklardan da başka bir varlık yaratır, birleştirir, çıkartır, büyütür; bir tohumdan ağacı meydana getirir, yoktan da yaratır, böyle de yaratır. çıkartır, büyütür; bir tohumdan ağacı meydana getirir, yoktan da yaratır, böyle de yaratır. Öldükten sonra da, her şey remîm olduktan sonra, Öldükten sonra da, her şey remîm olduktan sonra, toz, kum gibi olduktan sonra da yine yaratır. toz, kum gibi olduktan sonra da yine yaratır.

Bi-külli halkın alîm. "Her çeşit yaratmaya kâdirdir." buyuruyor. Bi-külli halkın alîm. "Her çeşit yaratmaya kâdirdir." buyuruyor.

Bir kere bu olmaz demesi, âhirete inanmaması, öldükten sonra dirilmeye inanmaması, Bir kere bu olmaz demesi, âhirete inanmaması, öldükten sonra dirilmeye inanmaması, "Ben olacak diyorum, sanki bana yalan söylüyorsun demiş gibidir diyor… "Ben olacak diyorum, sanki bana yalan söylüyorsun demiş gibidir diyor…

Bu âhirete inanmamak çok korkunç bir yanlışlık, çok büyük bir küstahlık oluyor. Bu âhirete inanmamak çok korkunç bir yanlışlık, çok büyük bir küstahlık oluyor. Cenâb-ı Hak dirilteceğim diyor. Hem dirilteceğim hem hesap soracağım, Cenâb-ı Hak dirilteceğim diyor. Hem dirilteceğim hem hesap soracağım, mahkeme-i kübrâda size bu dünyada yaptıklarınızın hesabını soracağım diyor… Kesin! mahkeme-i kübrâda size bu dünyada yaptıklarınızın hesabını soracağım diyor… Kesin! Âhiret var, mahkeme-i kübrâ var, öldükten sonra dirilecek insanlar, Âhiret var, mahkeme-i kübrâ var, öldükten sonra dirilecek insanlar, hesaba çekilecek. Hepsi yazılıyor, bu dünyadaki icraat, faaliyet, iyilikler, kötülükler, hesaba çekilecek. Hepsi yazılıyor, bu dünyadaki icraat, faaliyet, iyilikler, kötülükler, hepsi yazılıyor, âhirette hepsinin hesabı olacak. hepsi yazılıyor, âhirette hepsinin hesabı olacak. Zerre kadar hayrın mükafatı, zerre kadar şerrin cezası olacak.Zerre kadar hayrın mükafatı, zerre kadar şerrin cezası olacak. Bunlar kesin, İslâm bildiriyor bunları. Peki öteki dinler? Bunlar kesin, İslâm bildiriyor bunları.

Peki öteki dinler?

Öteki dinlerde bu inançlar aslında vardı ama sonra saptırılmış, tevil edilmiş… Öteki dinlerde bu inançlar aslında vardı ama sonra saptırılmış, tevil edilmiş… Tevil, çok korkunç bir mekanizma. Tevil tevil, çığrından çıkartıyorlar. Bazıları diyorlar ki; Tevil, çok korkunç bir mekanizma. Tevil tevil, çığrından çıkartıyorlar. Bazıları diyorlar ki;

"Cennet de cehennem de bu dünyada." "Cennet de cehennem de bu dünyada."

Yalan yanlış, o da Allah'ı yalanlamak gibi bir ters söz. Yalan yanlış, o da Allah'ı yalanlamak gibi bir ters söz. Hayır, bu dünyadan sonda, bu hayattan sonra, öldükten sonra dirilecek,Hayır, bu dünyadan sonda, bu hayattan sonra, öldükten sonra dirilecek, cennet ve cehennem orada, ebedî saadet orada, ebediyen azap görmek de orada.cennet ve cehennem orada, ebedî saadet orada, ebediyen azap görmek de orada. Tabii olmadık bir şeyi, ilerde olacak bir şeyi, burada hayır diyorlar, inkâr ediyorlar. Tabii olmadık bir şeyi, ilerde olacak bir şeyi, burada hayır diyorlar, inkâr ediyorlar. "Bu Cenâb-ı Hakk'ı tekzib demektir, yalanlamak demektir."Bu Cenâb-ı Hakk'ı tekzib demektir, yalanlamak demektir. Bunu yapmaması lazımdı." buyuruyor Cenâb-ı Hak. Çok mühim bir hadîs-i şerîf. Bunu yapmaması lazımdı." buyuruyor Cenâb-ı Hak. Çok mühim bir hadîs-i şerîf.

Ve emmâ şetmühû iyyâye. "Bana küfretmesi, ağız bozması." Şemete ne demek? Ve emmâ şetmühû iyyâye. "Bana küfretmesi, ağız bozması."

Şemete ne demek?

Ağzına galiz sözler alarak karşı tarafa hakaretamiz laflar yağdırmak demek. Ağzına galiz sözler alarak karşı tarafa hakaretamiz laflar yağdırmak demek.

Böyle şetmesi, o nedir? Fe-kavluhû ittehazellâhu veleden. "Allah evlat edindi demesidir." Böyle şetmesi, o nedir?

Fe-kavluhû ittehazellâhu veleden. "Allah evlat edindi demesidir."

Falanca Allah'ın oğludur, filanca Allah'ın oğludur, şu varlıklar Allah'ın kızlarıdır. Falanca Allah'ın oğludur, filanca Allah'ın oğludur, şu varlıklar Allah'ın kızlarıdır. İşte bu da sövmektir. Şeteme'nin Türkçe'si sövmektir. Bu Allah'a sövmektir. İşte bu da sövmektir.

Şeteme'nin Türkçe'si sövmektir. Bu Allah'a sövmektir.

"Allah'ın oğlu var." Bu sövmektir. Allah celle celâlühû böyle buyuruyor."Allah'ın oğlu var."

Bu sövmektir. Allah celle celâlühû böyle buyuruyor.
Bunun derhal bırakılması lazım. Peki yani bunu hıristiyanların içinde anlayanları yok mu? Bunun derhal bırakılması lazım.

Peki yani bunu hıristiyanların içinde anlayanları yok mu?

Anlayanları da var, üniteryanları var, yani Allah'ın birliğini anlamış olanları var amaAnlayanları da var, üniteryanları var, yani Allah'ın birliğini anlamış olanları var ama tarihin verdiği alışkanlıklar akıp gidiyor, devam ediyor.tarihin verdiği alışkanlıklar akıp gidiyor, devam ediyor. O akıntının içinden kendisini çekip de gerçeği Allah'ın istediği şekilde,O akıntının içinden kendisini çekip de gerçeği Allah'ın istediği şekilde, "Tamam böyle yâ Rabbi!" deyip kabul edenler kurtuluyor, etmeyenler helâk oluyor. "Tamam böyle yâ Rabbi!" deyip kabul edenler kurtuluyor, etmeyenler helâk oluyor.

İşte Allah evlat edindi demek, Allah'a sövmektir. Ve enallahu.İşte Allah evlat edindi demek, Allah'a sövmektir.

Ve enallahu.
Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki böyle bir şey yapmamaları gerekirdi. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki böyle bir şey yapmamaları gerekirdi. "Ben Allah'ım." el-Ehad. "Bir tek Allah'ım." Yani oğul, kız, hanım, baba, vesairesi olmayan; "Ben Allah'ım." el-Ehad. "Bir tek Allah'ım." Yani oğul, kız, hanım, baba, vesairesi olmayan; şerîki, nazîri olmayan Allah'ım, Ehad'im, Samed'im. şerîki, nazîri olmayan Allah'ım, Ehad'im, Samed'im. Yani her türlü varlık varlığını benden alıyor, ihtiyacını benden karşılıyor,Yani her türlü varlık varlığını benden alıyor, ihtiyacını benden karşılıyor, ben sağlıyorum; ben olmasam, ben veremesem o şeyi yok olacaklar. ben sağlıyorum; ben olmasam, ben veremesem o şeyi yok olacaklar.

"Ben Samed'im." Lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehadün."Ben Samed'im." Lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehadün. "Doğurmayan, doğmayan, eşi benzeri olmayan, hiçbir şeyin ona denk olamadığı Samed olan,"Doğurmayan, doğmayan, eşi benzeri olmayan, hiçbir şeyin ona denk olamadığı Samed olan, Ehad olan Allah'ım ben. Öyle evlat edindi demek bana sövmek demektir." buyuruyor. Ehad olan Allah'ım ben. Öyle evlat edindi demek bana sövmek demektir." buyuruyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Küllün lehû kânitûne.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Küllün lehû kânitûne.
"Bütün yaratıklar yani yerdeki, gökteki bütün varlıklar." Yerde ne var? "Bütün yaratıklar yani yerdeki, gökteki bütün varlıklar."

Yerde ne var?

Bütün çeşitleriyle madenler, canlılar, bitkiler, böcekler, mikroplar. Gökte ne var? Bütün çeşitleriyle madenler, canlılar, bitkiler, böcekler, mikroplar.

Gökte ne var?

İşte bilmem oksijen, azot, bunların molekülleri, moleküllerin elektronları, vesaireleri, İşte bilmem oksijen, azot, bunların molekülleri, moleküllerin elektronları, vesaireleri, ne varsa hepsi: Küllün lehû kânitûne. ne varsa hepsi: Küllün lehû kânitûne.

Kânitûne, ism-i fâil sigasının çoğuludur. Kanate, kunût tı ile değil te ile.Kânitûne, ism-i fâil sigasının çoğuludur. Kanate, kunût tı ile değil te ile. Tı ile olursa mâna değişir. Kanata, tı ile olursa "ümit kesmek" mânasına gelir. Tı ile olursa mâna değişir. Kanata, tı ile olursa "ümit kesmek" mânasına gelir. Kanate olursa te ile, bu "itaat" demektir. Kanate olursa te ile, bu "itaat" demektir.

Küllü harfin mine'l-kur'âni yüzkeru fî'hi'l-kunût. Kunût kelimesi geçen her âyette bu kelime." Küllü harfin mine'l-kur'âni yüzkeru fî'hi'l-kunût. Kunût kelimesi geçen her âyette bu kelime." Fe-hüve't-tâ'atü. "Allah'a itaat etmek, mutî olmak, âsi olmamak, karşı gelmemek, Fe-hüve't-tâ'atü. "Allah'a itaat etmek, mutî olmak, âsi olmamak, karşı gelmemek, buyruğunu yapmak, aynen istediği şekilde hareket etmek." demek. buyruğunu yapmak, aynen istediği şekilde hareket etmek." demek.

Allahu Teâlâ hazretleri, bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı. Bedî, faîl vezninde mübdi' demek,Allahu Teâlâ hazretleri, bedî'u's-semâvâti ve'l-ardı.

Bedî, faîl vezninde mübdi' demek,
yani if'alin sıfatı böyle geliyor, faîl vezninde geliyor.yani if'alin sıfatı böyle geliyor, faîl vezninde geliyor. Ebde'a, yubdi'u, ibdaen. "Bir şeyi, herhangi bir varlığı halk etmek" demek ama Ebde'a, yubdi'u, ibdaen. "Bir şeyi, herhangi bir varlığı halk etmek" demek ama alâ ğayri misâlin sebekat.alâ ğayri misâlin sebekat. "Daha önce ortada olan bir modele, bir misale bakarak değil, ilk olarak halk etmek" demek. "Daha önce ortada olan bir modele, bir misale bakarak değil, ilk olarak halk etmek" demek. Yani ressam çiçekleri karşısına alıyor, ona bakarak bir çiçek resmi, Yani ressam çiçekleri karşısına alıyor, ona bakarak bir çiçek resmi, bir vazo resmi yapıyor, bu değil…bir vazo resmi yapıyor, bu değil… Misali, emsali, örneği, numunesi, modeli olmadan, daha evveli olmadan bir şeyi ilk defa yapmak, Misali, emsali, örneği, numunesi, modeli olmadan, daha evveli olmadan bir şeyi ilk defa yapmak, ortaya çıkarmak demek. ortaya çıkarmak demek. Cenâb-ı Hak hâlıktır, yani yeri göğü halk etmiştir, ama bazı varlıkları evveli olmadan, Cenâb-ı Hak hâlıktır, yani yeri göğü halk etmiştir, ama bazı varlıkları evveli olmadan, modeli olmadan, mübdî'dir. modeli olmadan, mübdî'dir. Ebde'a-yubdi'u-ibda', öyle halk etmiştir. Semaları ve yeri mübdî'dir, yoktan var etmiştir, Ebde'a-yubdi'u-ibda', öyle halk etmiştir. Semaları ve yeri mübdî'dir, yoktan var etmiştir, benzeri olmayan bir nizamı koymuştur. benzeri olmayan bir nizamı koymuştur.

Şu yeryüzünün işleyişine bakın, şu mevsimlere bakın, şu geceye gündüze bakın,Şu yeryüzünün işleyişine bakın, şu mevsimlere bakın, şu geceye gündüze bakın, şu yağmurların gökten yağışına bakın, şu yerden otların bitişine bakın;şu yağmurların gökten yağışına bakın, şu yerden otların bitişine bakın; otların, ağaçların köklerinden suyu almasını düşünün, onun köklenmesini düşünün,otların, ağaçların köklerinden suyu almasını düşünün, onun köklenmesini düşünün, yapraklanmasını düşünün; yaprağın suyu aldıktan sonda bir kimya fabrikası, yapraklanmasını düşünün; yaprağın suyu aldıktan sonda bir kimya fabrikası, bir kimya laboratuarı gibi çalıştığını, meyvelerin tatlarını meydana getirdiğini,bir kimya laboratuarı gibi çalıştığını, meyvelerin tatlarını meydana getirdiğini, ağacın büyüyen öbür taraflarının malzemesini hazırladığını düşünün; şu eşsiz kâinâtın, ağacın büyüyen öbür taraflarının malzemesini hazırladığını düşünün; şu eşsiz kâinâtın, emsalsiz güzelliklerinin ve bu her bir varlığın ve bütünün işleyişindeki ustalığın, emsalsiz güzelliklerinin ve bu her bir varlığın ve bütünün işleyişindeki ustalığın, sanatın, mükemmelliğin hayranı olmamak mümkün değil. sanatın, mükemmelliğin hayranı olmamak mümkün değil. Her şey o kadar, o kadar güzel ki; hatta bir sivrisineğin kanadı ne kadar güzel!Her şey o kadar, o kadar güzel ki; hatta bir sivrisineğin kanadı ne kadar güzel! Bir sivrisineğin küçüklüğüne rağmen o aklı neresinde! Bir mikrobun koca bir insanı alt edip yıkması,Bir sivrisineğin küçüklüğüne rağmen o aklı neresinde! Bir mikrobun koca bir insanı alt edip yıkması, öldürmesi ne kadar ilginç bir olay!.. öldürmesi ne kadar ilginç bir olay!..

Nereye baksan her şey hayret edilip, hayran kalınacak… Nereye baksan her şey hayret edilip, hayran kalınacak… İşte yeri göğü böyle yaratan; emsalsiz, modelsiz, örneksiz, eşsiz olarak, İşte yeri göğü böyle yaratan; emsalsiz, modelsiz, örneksiz, eşsiz olarak, kendisi bularak, ortaya koyarak yaratan Cenâb-ı Allah'tır. kendisi bularak, ortaya koyarak yaratan Cenâb-ı Allah'tır.

Ve izâ kadâ emran. Emr Arapça'da başlıca iki mânaya geliyor;Ve izâ kadâ emran.

Emr Arapça'da başlıca iki mânaya geliyor;
bir, "buyruk" demek, bunun çoğulu evâmir geliyor, evâmir-i ilâhiye, ilahî buyruklar… bir, "buyruk" demek, bunun çoğulu evâmir geliyor, evâmir-i ilâhiye, ilahî buyruklar…

Emr. "Emrediyorum, şunu şöyle yap, ben buyuruyorum, şunu böyle yap." Emr. "Emrediyorum, şunu şöyle yap, ben buyuruyorum, şunu böyle yap." Arapça'da emir bir bu mânaya gelir, bir de bundan ayrı bir mânası var, 'iş, husus' demek.Arapça'da emir bir bu mânaya gelir, bir de bundan ayrı bir mânası var, 'iş, husus' demek. Bunun çoğulu da umûr gelir, yani 'işler, hususlar'; umûr-u dîniyye 'dinî işler, hususlar';Bunun çoğulu da umûr gelir, yani 'işler, hususlar'; umûr-u dîniyye 'dinî işler, hususlar'; umûr-u dünyeviyye, 'dünyevî işler'. umûr-u dünyeviyye, 'dünyevî işler'.

Burada emran, ve izâ kadâ emran. "Bir işin, bir hususun olmasına hükmettiği zaman." Burada emran, ve izâ kadâ emran. "Bir işin, bir hususun olmasına hükmettiği zaman."

Cenâb-ı Hak, dilediği zaman, diliyor, bu böyle olsun diye ilahî iradesiyle karar veriyor… Cenâb-ı Hak, dilediği zaman, diliyor, bu böyle olsun diye ilahî iradesiyle karar veriyor…

Olmasını istediği zaman nasıl oldurur o şeyi? Fe-innemâ. "Onun için zor değildir. Sadece..." Olmasını istediği zaman nasıl oldurur o şeyi?

Fe-innemâ. "Onun için zor değildir. Sadece..."

İnnemâ. Edât-ı tahsîstir, yani başka bir şeye hacet yok;İnnemâ. Edât-ı tahsîstir, yani başka bir şeye hacet yok; yardıma, desteğe, şerîke, ortağa ihtiyacı yok.yardıma, desteğe, şerîke, ortağa ihtiyacı yok. Yekûlü lehû. "Ona buyurur ki." Kün. "Ol ey o şey!" der, fe-yekûnü. Yekûlü lehû. "Ona buyurur ki." Kün. "Ol ey o şey!" der, fe-yekûnü. "O şey de olur." Yani kün demesiyle, kâne-yekûnü'den kün emirdir. "Ol demesiyle o şey olur." "O şey de olur." Yani kün demesiyle, kâne-yekûnü'den kün emirdir. "Ol demesiyle o şey olur."

Ol dedi bir kerre var oldu cihan, Olma derse mahvolur ol dem heman. Ol dedi bir kerre var oldu cihan,

Olma derse mahvolur ol dem heman.

"Olma" derse veyahut "yok ol" derse yok olur, "defol" derse defolur, "Olma" derse veyahut "yok ol" derse yok olur, "defol" derse defolur, "müslüman ol" derse müslüman olur. "müslüman ol" derse müslüman olur. Cümle cihan halkları, dilese, "müslüman olun" dese, hepsi müslüman olur. Cümle cihan halkları, dilese, "müslüman olun" dese, hepsi müslüman olur.

Neden? Delilleri gösterir, esbâbını ihsan eder, dilerse müslüman eder. Neden?

Delilleri gösterir, esbâbını ihsan eder, dilerse müslüman eder.

İmtihan ediyor! Herkesi serbest bırakıyor; kendisi seçecek, kararını verecek... İmtihan ediyor! Herkesi serbest bırakıyor; kendisi seçecek, kararını verecek... Es'ad Coşan'ı radyoda konuşturuyor, ötekisini kulağıyla dinlettiriyor, Es'ad Coşan'ı radyoda konuşturuyor, ötekisini kulağıyla dinlettiriyor, kararı kendisi verecek, dilese şey yapar… kararı kendisi verecek, dilese şey yapar… Aklını kullanacak, kendisini zorlayacak, menfaati bir kenara bırakacak, Aklını kullanacak, kendisini zorlayacak, menfaati bir kenara bırakacak, Allah'ın rızasını düşünecek; Allah'ın rızasını düşünecek;

"Ben Allah'ı sövmeyeyim, Allah'ın kızdığı işi yapmayayım, "Ben Allah'ı sövmeyeyim, Allah'ın kızdığı işi yapmayayım, hak yola geleyim, doğruyu bulayım." diyecek. hak yola geleyim, doğruyu bulayım." diyecek.

Hz. İsa mı dedi beni evlat edinin diye? Hâşâ, sümme hâşâ. Hz. İsa mı dedi beni evlat edinin diye?

Hâşâ, sümme hâşâ.

Geçtiğimiz, izah ettiğimiz tefsir derslerinde de zaman zaman söyledik, ileride de gelecek. Geçtiğimiz, izah ettiğimiz tefsir derslerinde de zaman zaman söyledik, ileride de gelecek. Allahu Teâlâ hazretleri Hz. İsa'ya, "Seni tanrı edinsinler, insanlara söyle." demedi, Allahu Teâlâ hazretleri Hz. İsa'ya, "Seni tanrı edinsinler, insanlara söyle." demedi, Allah şirki emretmedi. Hz. İsa da insanlara; "Beni tanrı edinin.Allah şirki emretmedi. Hz. İsa da insanlara; "Beni tanrı edinin. Benim çarmıha gerilmiş şeklimi yapın, karşıma geçin bana tapın." demedi. Benim çarmıha gerilmiş şeklimi yapın, karşıma geçin bana tapın." demedi.

Çünkü peygamberlerin hepsi Allah'a ibadet etmeye çağırmışlardır. Çünkü peygamberlerin hepsi Allah'a ibadet etmeye çağırmışlardır. Hz. İsa da aynı şeye çağırmıştır. Romalıları putperestlikten kurtarmaya çalışmıştır. Hz. İsa da aynı şeye çağırmıştır. Romalıları putperestlikten kurtarmaya çalışmıştır. Romalılar heykel yapmakta çok usta idiler. Çeşit çeşit heykeller yapıyorlardı.Romalılar heykel yapmakta çok usta idiler. Çeşit çeşit heykeller yapıyorlardı. Roma'nın ve Yunan'ın eski dinleri, çeşitli tanrıları düşünüyorlardı, heykellerini yapıyorlardıRoma'nın ve Yunan'ın eski dinleri, çeşitli tanrıları düşünüyorlardı, heykellerini yapıyorlardı ve onlara tapıyorlardı.ve onlara tapıyorlardı. Apollo mabedi, güneş mabedi, aşk tanrısı, harp tanrısı... bir sürü efsane, saçma, hikâye ve masal.Apollo mabedi, güneş mabedi, aşk tanrısı, harp tanrısı... bir sürü efsane, saçma, hikâye ve masal. Onların hepsinin yanlış olduğunu anlatmaya geldi Hz. İsa… Onların hepsinin yanlış olduğunu anlatmaya geldi Hz. İsa… Bir şeye daha geldi, benden sonra âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ gelecek,Bir şeye daha geldi, benden sonra âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ gelecek, evsafı şu olacak, ümmeti şöyle olacak, şu hususları anlatacaklar diyeevsafı şu olacak, ümmeti şöyle olacak, şu hususları anlatacaklar diye ana özelliklerini bildirmeye geldi. Müjdelemeye geldi. ana özelliklerini bildirmeye geldi. Müjdelemeye geldi.

Onun için İncil kelimesinin aslı evangelos veya İncil, bu kelime "müjde" demek. Onun için İncil kelimesinin aslı evangelos veya İncil, bu kelime "müjde" demek.

Hz. İsa aleyhisselam neyi müjdeledi? Hz. İsa aleyhisselam neyi müjdeledi?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Muhammed-i Mustafâ, Ebulkasım, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Muhammed-i Mustafâ, Ebulkasım, Muhammed b. Abdillah b. Abdülmuttalib'in, âhir zaman peygamberinin geleceğini,Muhammed b. Abdillah b. Abdülmuttalib'in, âhir zaman peygamberinin geleceğini, geldiği zaman kendisine bağlı insanların, kendisini seven insanların,geldiği zaman kendisine bağlı insanların, kendisini seven insanların, o gelen âhir zaman peygamberine tâbi olmalarını öğütledi. o gelen âhir zaman peygamberine tâbi olmalarını öğütledi.

Ne dedi? Yâ benî isrâile innî rasûlullahi ileyküm. "Ey çevremdeki İsrailoğulları!" Ne dedi?

Yâ benî isrâile innî rasûlullahi ileyküm. "Ey çevremdeki İsrailoğulları!"

Çünkü Hz. İsa yahudilerin sonuncu peygamberiydi. Çünkü Hz. İsa yahudilerin sonuncu peygamberiydi. Yahudiler kabul etmiyor, itiraz ediyor ama o diyarda, o kavme gelmiş bir peygamberdi.Yahudiler kabul etmiyor, itiraz ediyor ama o diyarda, o kavme gelmiş bir peygamberdi. "Ey beni İsrail!" dedi. Yâ benî isrâile. "Ey İsrail oğulları!" İnnî rasûlullahi ileyküm."Ey beni İsrail!" dedi. Yâ benî isrâile. "Ey İsrail oğulları!" İnnî rasûlullahi ileyküm. "Ben size Allah'ın gönderdiği elçisiyim, peygamberim.""Ben size Allah'ın gönderdiği elçisiyim, peygamberim." Musaddikan limâ beyne yedeyye mine't-tevrâti.Musaddikan limâ beyne yedeyye mine't-tevrâti. "Tevrat'ta Musa aleyhisselam'ın sizlere bildirdiği ilahî gerçekleri,"Tevrat'ta Musa aleyhisselam'ın sizlere bildirdiği ilahî gerçekleri, hakikatleri, hükümleri tasdik ediciyim, onları inkâr etmiyorum."hakikatleri, hükümleri tasdik ediciyim, onları inkâr etmiyorum." Hz. Musa, Allah'ın benim gibi bir peygamberidir. Hz. Musa, Allah'ın benim gibi bir peygamberidir. Onun getirdiği kitap Tevrat Allah'ın vahyidir, onları tasdik ediciyim.Onun getirdiği kitap Tevrat Allah'ın vahyidir, onları tasdik ediciyim. Ve mübeşşiren bi-rasûlin ye'tî min ba'dî. Ve mübeşşiren bi-rasûlin ye'tî min ba'dî. "Benden sonra da gelecek olan bir mübarek peygamberin müjdecisiyim." "Benden sonra da gelecek olan bir mübarek peygamberin müjdecisiyim."

Eskileri tasdikçisi, yeninin müjdecisiyim. Ye'tî min ba'dî. Eskileri tasdikçisi, yeninin müjdecisiyim.

Ye'tî min ba'dî.
"O peygamber benden sonra gelecek." İsmühû ahmed. "O peygamber benden sonra gelecek." İsmühû ahmed. "İsmi Ahmed olacak." diye, [onların] "Paraklit" dedikleri [peygamberimizi müjdeledi.] "İsmi Ahmed olacak." diye, [onların] "Paraklit" dedikleri [peygamberimizi müjdeledi.]

İncilin aslı yok, tercümeleri var… Bu yüzden nice piskopos, nice papaz, İncilin aslı yok, tercümeleri var… Bu yüzden nice piskopos, nice papaz, nice hıristiyan müslüman olmuş, müslüman olduktan sonra kitaplar yazmışlar… nice hıristiyan müslüman olmuş, müslüman olduktan sonra kitaplar yazmışlar…

Mesela benim profesörlükte incelediğim ve fakülteye sunduğum çalışmam da:Mesela benim profesörlükte incelediğim ve fakülteye sunduğum çalışmam da: İbrâhim-i Müteferrika. Müteferrika, "sarayda teknik işleri yapma" mesleği demek. İbrâhim-i Müteferrika. Müteferrika, "sarayda teknik işleri yapma" mesleği demek. İbrâhim-i Müteferrika, aslında "sarayın teknisyeni" demek. İbrâhim-i Müteferrika, aslında "sarayın teknisyeni" demek. Müteferrikalıktan daha yüksek mevkilere çıkmış, çünkü matbaa vesaire gibi Müteferrikalıktan daha yüksek mevkilere çıkmış, çünkü matbaa vesaire gibi çok büyük hizmetler yapmış, matbaada ilk önce Osmanlı'da çok mühim eserler neşretmiş, çok büyük hizmetler yapmış, matbaada ilk önce Osmanlı'da çok mühim eserler neşretmiş, her birisi çok kıymetli. her birisi çok kıymetli.

Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın… İbrâhim-i Müteferrika kimdi? Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın…

İbrâhim-i Müteferrika kimdi?

Bir kitap yazdı, Risâle-i İslamiyye diye. Kimdi İbrâhim-i Müteferrika? Bir kitap yazdı, Risâle-i İslamiyye diye.

Kimdi İbrâhim-i Müteferrika?

Romanya'nın Kolojvar şehrinden doğma, Romanyalı, papazlık tahsili yapmış bir hıristiyan idi.Romanya'nın Kolojvar şehrinden doğma, Romanyalı, papazlık tahsili yapmış bir hıristiyan idi. Papaz olmuştu, sonradan incili inceleyince, eski kitapları inceleyince,Papaz olmuştu, sonradan incili inceleyince, eski kitapları inceleyince, İslâm'ın hak din olduğunu anladı, müslüman oldu,İslâm'ın hak din olduğunu anladı, müslüman oldu, Romanya'dan İslâm diyarına geldi, sarayın hizmetine girdi, İslâm halifelerinin hizmetine girdi…Romanya'dan İslâm diyarına geldi, sarayın hizmetine girdi, İslâm halifelerinin hizmetine girdi… Ve müslümanların dünyayı tanımaları için, yükselmeleri için, ilerlemeleri için Ve müslümanların dünyayı tanımaları için, yükselmeleri için, ilerlemeleri için çeşitli güzel çalışmalar yaptı; yani çağına göre çok ileri çalışmalar yaptı.çeşitli güzel çalışmalar yaptı; yani çağına göre çok ileri çalışmalar yaptı. Kendi isteği ile geldi, sonra bir de kitap yazdı: Risâle-i İslamiyye. Kendi isteği ile geldi, sonra bir de kitap yazdı: Risâle-i İslamiyye.

Risâle-i İslamiyye nedir? Kendisinin niçin Hıristiyanlığı bırakıp da müslüman olduğunu yazdığı, Risâle-i İslamiyye nedir?

Kendisinin niçin Hıristiyanlığı bırakıp da müslüman olduğunu yazdığı,
anlattığı, kendi eliyle yazdığı eseri… anlattığı, kendi eliyle yazdığı eseri…

Ben onun için, bu eser çok önemli diye bu eserin Türkçe'sini neşrettim, yayınlandı. Ben onun için, bu eser çok önemli diye bu eserin Türkçe'sini neşrettim, yayınlandı. Ama başkaları bunu saklamak için, hatta İbrâhim-i Müteferrika'nın hayatınıAma başkaları bunu saklamak için, hatta İbrâhim-i Müteferrika'nın hayatını Belleten'de filan yazmış olan papazlar bu gerçeği saklamak için,Belleten'de filan yazmış olan papazlar bu gerçeği saklamak için, "İslâm üzerine bir kitap yazmıştır." deyip geçiştiriyorlardı, saklıyorlardı. "İslâm üzerine bir kitap yazmıştır." deyip geçiştiriyorlardı, saklıyorlardı.

Neden? Papazın müslüman olmasından korktukları için. Neden?

Papazın müslüman olmasından korktukları için.
Kendilerinin yanlışlığını o kitapta söylüyor diye,Kendilerinin yanlışlığını o kitapta söylüyor diye, Hıristiyanlığın yolunun yanlış olduğunu söylüyor diye saptırıyor, gerçeği anlatmıyor. Hıristiyanlığın yolunun yanlış olduğunu söylüyor diye saptırıyor, gerçeği anlatmıyor. Ben o gerçeği ortaya çıkarttım, o kitabı neşrettim. Ben o gerçeği ortaya çıkarttım, o kitabı neşrettim.

Risâle-i İslamiyye nedir? Risâle-i İslamiyye nedir?

Bir papazın, papaz olarak yetişmiş bir kimsenin incelemesinin sonundaBir papazın, papaz olarak yetişmiş bir kimsenin incelemesinin sonunda müslüman olmasının sebeplerini anlatan, İncil'de ve Hıristiyanlıkta, müslüman olmasının sebeplerini anlatan, İncil'de ve Hıristiyanlıkta, âhir zaman peygamberine tâbi olmayı anlatan âyetleri topladığı bir kitap.âhir zaman peygamberine tâbi olmayı anlatan âyetleri topladığı bir kitap. Çok önemli! Ben okumanızı tavsiye ederim. Ben çok önemli olduğu için neşrettim.Çok önemli! Ben okumanızı tavsiye ederim. Ben çok önemli olduğu için neşrettim. Okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca benim çok beğendiğim bir başka eser var,Okumanızı tavsiye ederim.

Ayrıca benim çok beğendiğim bir başka eser var,
Abdülmesih isminde bir büyük hıristiyan alimi. Abdülmesih ne demek? Abdülmesih isminde bir büyük hıristiyan alimi.

Abdülmesih ne demek?

İsa'nın kulu demek. İsa'yı tanrı olarak kabul ediyordu ilk başta, İsa'nın kulu demek. İsa'yı tanrı olarak kabul ediyordu ilk başta, Hıristiyanlık devresinde, Abdülmesih, Mesih'in yani Jesus, İsa'nın kulu diyordu.Hıristiyanlık devresinde, Abdülmesih, Mesih'in yani Jesus, İsa'nın kulu diyordu. Abdullah demiyor da, Abdülmesih, İsa'nın kulu diyordu. Abdullah demiyor da, Abdülmesih, İsa'nın kulu diyordu. Ama iki tane doktora yaptı, Cambridge doktora yaptı, Roma'da doktora yaptı,Ama iki tane doktora yaptı, Cambridge doktora yaptı, Roma'da doktora yaptı, çeşitli Hıristiyanlık konularında derinleşti, Vatikan'a gitti, İran'da bulundu,çeşitli Hıristiyanlık konularında derinleşti, Vatikan'a gitti, İran'da bulundu, üniversitelerde hocalık yaptı, inceledi, inceledi, ondan sonra [müslüman oldu.]üniversitelerde hocalık yaptı, inceledi, inceledi, ondan sonra [müslüman oldu.] Kendisi çok dil biliyordu; Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, Kendisi çok dil biliyordu; Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, Türkçe, İngilizce, İtalyanca, Fransızca... herşeyi [hepsini] biliyordu. Türkçe, İngilizce, İtalyanca, Fransızca... herşeyi [hepsini] biliyordu. Çok büyük bir alim, çok sevdiğim bir kimse. Çok büyük bir alim, çok sevdiğim bir kimse.

İncil ve Salîb üzerine bir kitap yazdı, bu kitap eski harflerle de basıldı. İncil ve Salîb üzerine bir kitap yazdı, bu kitap eski harflerle de basıldı. Önce ismini değiştirdi, Abdulmesih ismini bıraktı, Abdülehad Davud ismini aldı. Önce ismini değiştirdi, Abdulmesih ismini bıraktı, Abdülehad Davud ismini aldı. Yani bir tek olan Allah'ın kulu. Yani Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığını anlayıncaYani bir tek olan Allah'ın kulu. Yani Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığını anlayınca Abdulmesih'i bıraktı, Abdülehad, bir olan Allah'ın kulu ismini aldı. Abdulmesih'i bıraktı, Abdülehad, bir olan Allah'ın kulu ismini aldı. İsmi çok güzel, ismi önemli, yani imanının gösteriyor. İsmi çok güzel, ismi önemli, yani imanının gösteriyor. Ondan sonra da o güzel kitabını yazdı. Birkaç kitabı var, hepsi güzel. Ondan sonra da o güzel kitabını yazdı. Birkaç kitabı var, hepsi güzel. Bence, Türkiye'deki kardeşlerimin bunları inceleyip neşretmesi lazım. Bence, Türkiye'deki kardeşlerimin bunları inceleyip neşretmesi lazım. Bizim neşretmemiz lazım, hıristiyanlar ortadan kaldırmaya çalışır, Bizim neşretmemiz lazım, hıristiyanlar ortadan kaldırmaya çalışır, kabahatleri ortaya çıkmasın diye, bizim neşretmemiz lazım ki; kabahatleri ortaya çıkmasın diye, bizim neşretmemiz lazım ki; bir alim papazın, iki defa doktora yapmış, çok büyük bilgisi olan bir kimseninbir alim papazın, iki defa doktora yapmış, çok büyük bilgisi olan bir kimsenin orada ne kadar güzel bilgiler verdiğini, nasıl İncil'dekiorada ne kadar güzel bilgiler verdiğini, nasıl İncil'deki âyetlerin İslâm'ın hak din olduğunu gösterdiğini,âyetlerin İslâm'ın hak din olduğunu gösterdiğini, Muhammed aleyhisselam'ın Allah'ın peygamberi olduğunu gösterdiğini oradan anlasınlar.Muhammed aleyhisselam'ın Allah'ın peygamberi olduğunu gösterdiğini oradan anlasınlar. O kitapları da okumanızı, eğer yeni harflerle baskısı yoksa,O kitapları da okumanızı, eğer yeni harflerle baskısı yoksa, kalmamışsa yeniden basılmasını kardeşlerime tavsiye ediyorum. kalmamışsa yeniden basılmasını kardeşlerime tavsiye ediyorum.

Bir de çok yayılmış güzel bir eser var. Bir de çok yayılmış güzel bir eser var. Abdullah et-Tercüman'ın, Tuhfetü'l-erîb fi'r-reddi alâ ehli's-salîb. Abdullah et-Tercüman'ın, Tuhfetü'l-erîb fi'r-reddi alâ ehli's-salîb. Yani Ehl-i Salîbe Reddiye mahiyetinde bir eser bu. 14-15. yüzyılda yazılmış,Yani Ehl-i Salîbe Reddiye mahiyetinde bir eser bu. 14-15. yüzyılda yazılmış, yazan bir Mayorkalı papaz.yazan bir Mayorkalı papaz. Çok büyük bir papaz, bu da Anselmo Turmeda isminde bir papaz. Çok büyük bir papaz, bu da Anselmo Turmeda isminde bir papaz. İlerlemiş, yükselmiş, papazlıkta mütehassıs olmuş, ondan sonra müslüman olmuş. İlerlemiş, yükselmiş, papazlıkta mütehassıs olmuş, ondan sonra müslüman olmuş. Tunus Beyi'nin hizmetine girmiş ve orada Hıristiyanlığın yanlışlığını, Tunus Beyi'nin hizmetine girmiş ve orada Hıristiyanlığın yanlışlığını, İslâm'ın doğruluğunu ve neden böyle olduğunu, delilleriyle bu kitapta belirtmiş, İslâm'ın doğruluğunu ve neden böyle olduğunu, delilleriyle bu kitapta belirtmiş, bu kitabı da Arapça basmışlar. bu kitabı da Arapça basmışlar. İlk önce rahmetli Mehmed Zihni Efendi, -şu Nimet-i İslâm'ın yazarı,İlk önce rahmetli Mehmed Zihni Efendi, -şu Nimet-i İslâm'ın yazarı, çok zevk sahibi bir insan- güzel, önemli bir eser olduğu için çok zevk sahibi bir insan- güzel, önemli bir eser olduğu için onu Osmanlıca'ya tercüme etmiş, neşretmişti. onu Osmanlıca'ya tercüme etmiş, neşretmişti. Sonra Bedir Yayınevi neşretti. Papaz Anselmo adını değiştirdi Abdullah adını aldı.Sonra Bedir Yayınevi neşretti. Papaz Anselmo adını değiştirdi Abdullah adını aldı. Abdullah, Allah'ın kulu adını aldı. Tunus'ta tercümanlık yaptığı için Abdullah, Allah'ın kulu adını aldı. Tunus'ta tercümanlık yaptığı için Abdullah et-Tercüman diye tanınıyor, lakabı bu.Abdullah et-Tercüman diye tanınıyor, lakabı bu. Tuhfetü'l-Erîb kitabı, Hıristiyanlığa Reddiye diye Türkçe'ye çevirdiler.Tuhfetü'l-Erîb kitabı, Hıristiyanlığa Reddiye diye Türkçe'ye çevirdiler. O kitabın da okunmasını rica ederim. O kitabın da okunmasını rica ederim.

Benim bu neşrettiğim İbrâhim-i Müteferrika isimli kitabın da başında, tarih boyunca Benim bu neşrettiğim İbrâhim-i Müteferrika isimli kitabın da başında, tarih boyunca bu gerçekleri görüp de müslüman olmuş, kardinaller, papazlar,bu gerçekleri görüp de müslüman olmuş, kardinaller, papazlar, piskoposlar hıristiyanlardan bir liste var. piskoposlar hıristiyanlardan bir liste var. Tabii bunlar çok daha fazladır. Günümüzde de müslüman olanlar, çok önemli kişiler var.Tabii bunlar çok daha fazladır. Günümüzde de müslüman olanlar, çok önemli kişiler var. Biliyorsunuz, Profesör Moris Bükey gibi, sonra büyük filozof Roger Garudy gibi, Biliyorsunuz, Profesör Moris Bükey gibi, sonra büyük filozof Roger Garudy gibi, bazı amerikan senatörler gibi dünyanın her yerinde artık müslümanlar var. bazı amerikan senatörler gibi dünyanın her yerinde artık müslümanlar var.

Artık bu gerçeğin ortaya çıkması lazım. Onun için 2000 yılı Tevhid Yılı, Artık bu gerçeğin ortaya çıkması lazım. Onun için 2000 yılı Tevhid Yılı, yirmibirinci yüzyıl Tevhid Asrı, 2000 yılı ile başlayan 3. binyirmibirinci yüzyıl Tevhid Asrı, 2000 yılı ile başlayan 3. bin artık tevhidin herkes tarafından kabul edildiği, Allah'ın razı olduğu,artık tevhidin herkes tarafından kabul edildiği, Allah'ın razı olduğu, inancın yerleştiği zaman olsun; bu hususta herkes üzerine düşeni yapsın, inancın yerleştiği zaman olsun; bu hususta herkes üzerine düşeni yapsın, çalışmalarını yapsın, tebliğ çalışmasını yapsın, irşad çalışmasını yapsın, kendisi de iyi bilsin. çalışmalarını yapsın, tebliğ çalışmasını yapsın, irşad çalışmasını yapsın, kendisi de iyi bilsin. Tevhidi anlatsın ve Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluk eylesinler. Tevhidi anlatsın ve Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluk eylesinler.

Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği, razı olduğu dine bağlı eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği, razı olduğu dine bağlı eylesin, sevmediği inançlardan korusun. sevmediği inançlardan korusun.

Tabii biz onlara hakkı anlatmaya çalışıyoruz, onlar da hıristiyan yapmaya çalışıyorlar,Tabii biz onlara hakkı anlatmaya çalışıyoruz, onlar da hıristiyan yapmaya çalışıyorlar, müslüman çocuklarını kandırmaya çalışıyorlar.müslüman çocuklarını kandırmaya çalışıyorlar. Kandırmak için de usulleri önce müslümanı Müslümanlıktan soğutacak, dinsizleştirecek,Kandırmak için de usulleri önce müslümanı Müslümanlıktan soğutacak, dinsizleştirecek, terbiyesizleştirecek, inançsızlaştıracak; ondan sonra, bu geçiş devresinden sonra ham,terbiyesizleştirecek, inançsızlaştıracak; ondan sonra, bu geçiş devresinden sonra ham, bir şey bilmeyen, boş malzemeyi Hıristiyanlaştıracak.bir şey bilmeyen, boş malzemeyi Hıristiyanlaştıracak. Çünkü müslüman iken onu hıristiyan yapamayacağını;Çünkü müslüman iken onu hıristiyan yapamayacağını; Kur'an varken, hadîs-i şerîf varken kandıramayacağını bildiği için değiştirecek.Kur'an varken, hadîs-i şerîf varken kandıramayacağını bildiği için değiştirecek. Bu yapılmıştır, yazılmıştır da bunlar. Eski İslâm mecmualarında bunları teklif etmiş olan Bu yapılmıştır, yazılmıştır da bunlar. Eski İslâm mecmualarında bunları teklif etmiş olan misyonerlerin yazıları, kaynakları vardır. misyonerlerin yazıları, kaynakları vardır.

Yapılmıştır, Türkiye'de bazıları da kandırılmıştır, müslüman evlatlarının bazılarının Yapılmıştır, Türkiye'de bazıları da kandırılmıştır, müslüman evlatlarının bazılarının maalesef ayağı kaymıştır. maalesef ayağı kaymıştır.

Allah şaşıranları doğru yola hidayet eylesin. Gerçeği görmeyi nasip eylesin, Allah şaşıranları doğru yola hidayet eylesin. Gerçeği görmeyi nasip eylesin, hakkı hak olarak görüp ona uymayı,hakkı hak olarak görüp ona uymayı, batılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.batılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Hakka hizmet etmeyi nasip eylesin, rızasını kazanmayı nasip eylesin, Hakka hizmet etmeyi nasip eylesin, rızasını kazanmayı nasip eylesin, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin. huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin.

İnne'd-dîne indellahi'l-İslâm. "Allah'ın indinde geçerli din İslâm'dır." İnne'd-dîne indellahi'l-İslâm. "Allah'ın indinde geçerli din İslâm'dır." Hakîki, kâmil, has müslüman olarak huzuruna varmayı; Hakîki, kâmil, has müslüman olarak huzuruna varmayı;

Ve men yebteği ğayra'l-islâmi dînen fe-len yukbele minhü. Ve men yebteği ğayra'l-islâmi dînen fe-len yukbele minhü. "İslâm'dan başka din edinenlerin, dindarlıklarının, ibadetlerinin kabul olunmayacağı" da"İslâm'dan başka din edinenlerin, dindarlıklarının, ibadetlerinin kabul olunmayacağı" da âyet-i kerîmelerde beyan ediliyor. âyet-i kerîmelerde beyan ediliyor.

Makbul ibadetler yapıp, ömrü hayırlı geçirip, huzuruna sevdiği kul olarak varıp,Makbul ibadetler yapıp, ömrü hayırlı geçirip, huzuruna sevdiği kul olarak varıp, sevdiği kullarla beraber cennetiyle, cemaliyle, müşerref eylesin… sevdiği kullarla beraber cennetiyle, cemaliyle, müşerref eylesin…

Candan temennimiz budur, canla başla da çalışmamız bu uğurda olmalı. Candan temennimiz budur, canla başla da çalışmamız bu uğurda olmalı. Çünkü iyi insanlar kötü insanlar kadar gayretli olmayınca kötülük dünyaya hakim oluyor;Çünkü iyi insanlar kötü insanlar kadar gayretli olmayınca kötülük dünyaya hakim oluyor; üşvet, hırsızlık… kan gövdeyi götürüyor, zulum bütün cihanı sarıyor, yangın her tarafı mahvediyor. üşvet, hırsızlık… kan gövdeyi götürüyor, zulum bütün cihanı sarıyor, yangın her tarafı mahvediyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hepinize İslâm'a güzel hizmetler etmeyi nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hepinize İslâm'a güzel hizmetler etmeyi nasip eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2