Namaz Vakitleri

23 Zilhicce 1446
19 June 2025
İmsak
03:24
Güneş
05:25
Öğle
13:11
İkindi
17:11
Akşam
20:46
Yatsı
22:38
Detaylı Arama

Allah'a Yaklaşmanın Yolu

Mehmed Zahid KOTKU

3 Zilhicce 1392 / 07.01.1973
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Allah'a Yaklaşmanın Yolu

Mehmed Zahid KOTKU

3 Zilhicce 1392 / 07.01.1973
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.
Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ MuhammedinVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah

İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedinve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri.ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: Cu’ilet lî küllü ardin tayyibetin mesciden ve tahûran.

Cu’ilet lî küllü ardin tayyibetin mesciden ve tahûran.
Sadaka Rasûlullah fi mâ kâl.

Sadaka Rasûlullah fi mâ kâl.
İslâm dini kadar serbest bir din yoktur.

İslâm dini kadar serbest bir din yoktur.
Şu hadîs-i şerîfte Cenab-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki:Şu hadîs-i şerîfte Cenab-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki: “Bütün yer benim için temizdir,“Bütün yer benim için temizdir, yani bütün dünya üzeri temizdir.”yani bütün dünya üzeri temizdir.” Namaz kılmak için bir binanın vücuduna lüzum yoktur.

Namaz kılmak için bir binanın vücuduna lüzum yoktur.
Toprağın kendisi temizdir, su bulunmadığı yerde onunla abdest alınır,Toprağın kendisi temizdir, su bulunmadığı yerde onunla abdest alınır, teyemmüm edilir ve orada namaza durulur.teyemmüm edilir ve orada namaza durulur. Hıristiyanlar gibi bir kiliseye girme mecburiyetimiz yoktur.Hıristiyanlar gibi bir kiliseye girme mecburiyetimiz yoktur. Camilerimiz yapılmıştır tabii soğuktan muhafaza için, yağmurdan muhafaza için.Camilerimiz yapılmıştır tabii soğuktan muhafaza için, yağmurdan muhafaza için. Yoksa böyle yağmur ve soğuk olmadığı zaman daYoksa böyle yağmur ve soğuk olmadığı zaman da biz dünyanın her tarafında, her yerindebiz dünyanın her tarafında, her yerinde kıbleye döner namazımızı kılabiliriz.kıbleye döner namazımızı kılabiliriz. O kadar serbest bir din.O kadar serbest bir din. Cülesâü’llâhi ğaden ehlü’l-vera’i

Cülesâü’llâhi ğaden ehlü’l-vera’i
ve’z-zühdi fi’d-dünyâ.ve’z-zühdi fi’d-dünyâ. Bu cülesâü’llâh,

Bu cülesâü’llâh,
Allahu Teâlâ’ya garîb olan, yakin olan Allah’ın dostları,Allahu Teâlâ’ya garîb olan, yakin olan Allah’ın dostları, sevgilileri, ki Allah’a yakın olmuşlar.sevgilileri, ki Allah’a yakın olmuşlar. Takarrubluk şerefine nâil olabilmişler.Takarrubluk şerefine nâil olabilmişler. Bunlar kimlerdir acaba?Bunlar kimlerdir acaba? Ğaden ehlü’l-vera’i.Ğaden ehlü’l-vera’i. “Verâ denilen, şübühâttan, şüpheli şeylerden kaçınan kimselerdir.”“Verâ denilen, şübühâttan, şüpheli şeylerden kaçınan kimselerdir.” Şübühâttan kaçınan kimselerdir.Şübühâttan kaçınan kimselerdir. Ve’z-zühdi.

Ve’z-zühdi.
“Ve dünyanın süslerine, saltanatlarına“Ve dünyanın süslerine, saltanatlarına ehemmiyet vermeyen, onlardan uzak kalan zühd sahibi.”ehemmiyet vermeyen, onlardan uzak kalan zühd sahibi.” Ehl-i âhiret, ahirete yönelmiş,Ehl-i âhiret, ahirete yönelmiş, dünyaya iltifat etmeyen,dünyaya iltifat etmeyen, dünyanın varlıklarına ve saltanatlarına iltifat etmeyipdünyanın varlıklarına ve saltanatlarına iltifat etmeyip o bütün vaktini ibadetle geçirmeye çalışan,o bütün vaktini ibadetle geçirmeye çalışan, daima gözünün önünde ahireti bulunduran insanlardır.daima gözünün önünde ahireti bulunduran insanlardır. Zemzem suyu içilirken şöyle bir dua yapılıyor:

Zemzem suyu içilirken şöyle bir dua yapılıyor:
Allahümme innî es’elüke ilmen nâfi’an.

Allahümme innî es’elüke ilmen nâfi’an.
Çünkü zemzem içilirken yapılan dua ind-i İlâhîde makbul.Çünkü zemzem içilirken yapılan dua ind-i İlâhîde makbul. Bu makbul duanın başına ilm-i nâfiyi eklemiş.Bu makbul duanın başına ilm-i nâfiyi eklemiş. “Bana ilm-i nâfi ver ya Rabbi!”“Bana ilm-i nâfi ver ya Rabbi!” Dün tayyareye bindik, tabii geliyoruz.

Dün tayyareye bindik, tabii geliyoruz.
[Bu tayyare] çok güzel bir ilim neticesidir yani bir ilmin neticesi.[Bu tayyare] çok güzel bir ilim neticesidir yani bir ilmin neticesi. Bugün tonlarca ağırlıktaki varlıkları gökyüzünde dolaştırıyor,Bugün tonlarca ağırlıktaki varlıkları gökyüzünde dolaştırıyor, kısa bir zamanda götürüp getiriyor.kısa bir zamanda götürüp getiriyor. Bir ilmin neticesidir.Bir ilmin neticesidir. Fakat bu ilim istenilen bir ilim değildir.Fakat bu ilim istenilen bir ilim değildir. Bu ilme ilm-i dünyâ derler.Bu ilme ilm-i dünyâ derler. Dünyada Cenâb-ı Hakk’ın işte saltanatından istifade edilen bir ilimdir.Dünyada Cenâb-ı Hakk’ın işte saltanatından istifade edilen bir ilimdir. Ehl-i verânın, ehl-i zühdün ilmi değildir, niçin?Ehl-i verânın, ehl-i zühdün ilmi değildir, niçin? Bu ilim insanı Allah’a takarrub ettirmiyorBu ilim insanı Allah’a takarrub ettirmiyor ve insanı meşgul ediyor.ve insanı meşgul ediyor. Dünya işleriyle meşgul ediyor,Dünya işleriyle meşgul ediyor, para kazanma hevesine sokuyor,para kazanma hevesine sokuyor, işte saltanatlarına saltanat eklemek hevesinde;işte saltanatlarına saltanat eklemek hevesinde; varlıklarına varlık eklemek,varlıklarına varlık eklemek, kuvvetlerine kuvvet eklemek suretiyle yaşamanın şeysi.kuvvetlerine kuvvet eklemek suretiyle yaşamanın şeysi. Onın için, bu da bir ilim ama dünya ilmi.Onın için, bu da bir ilim ama dünya ilmi. Gözünü yumduktan sonraGözünü yumduktan sonra sen tayyare yapmışsın diyerek bir mükâfat vermezler adama.sen tayyare yapmışsın diyerek bir mükâfat vermezler adama. Sen insanları gökte uçurmuşsun, rahat rahat götürüp getirmişsinSen insanları gökte uçurmuşsun, rahat rahat götürüp getirmişsin diyerekten de bir ikramda bulunmazlar insana.diyerekten de bir ikramda bulunmazlar insana. İnsana dininden, imanından sorarlar,İnsana dininden, imanından sorarlar, Allah’a yaptığın amellerinden soracaklarAllah’a yaptığın amellerinden soracaklar ve ona bakacaklar.ve ona bakacaklar. Allah’a dair yapılmış bir ameli varsa ne mutlu.Allah’a dair yapılmış bir ameli varsa ne mutlu. E yoksa tayyare değil de füze yapsa aylara değil deE yoksa tayyare değil de füze yapsa aylara değil de yıldızlara konsa yine boştur.yıldızlara konsa yine boştur. Onun için ehl-i verâ, ehl-i zühd bunun maâdâsındadır.Onun için ehl-i verâ, ehl-i zühd bunun maâdâsındadır. İstediğimiz ilm-i nâfi bizi Allah’a yaklaştıran,

İstediğimiz ilm-i nâfi bizi Allah’a yaklaştıran,
takarrub ile, cülesâü’llâhi ğaden.takarrub ile, cülesâü’llâhi ğaden. “Allah’a yakın olup yarın Allah’ın yanında oturacaklar.” demek,“Allah’a yakın olup yarın Allah’ın yanında oturacaklar.” demek, O’na takarrub eden, yaklaşan.O’na takarrub eden, yaklaşan. Yaklaşmak da senin benim gibi birbirimize yaklaşmamız değil,Yaklaşmak da senin benim gibi birbirimize yaklaşmamız değil, Allahu Teâlâ’nın rızasına yaklaşan.Allahu Teâlâ’nın rızasına yaklaşan. Cenâb-ı Hakk’a bir cisim verip de O’nunla karşı karşıya yaklaşacak değiliz.Cenâb-ı Hakk’a bir cisim verip de O’nunla karşı karşıya yaklaşacak değiliz. Ya O’nun rızasına doğru giden,Ya O’nun rızasına doğru giden, rızasına doğru yaklaştıran şey, verâ;rızasına doğru yaklaştıran şey, verâ; Allah korkusu ve şüpheli şeylerin hepsinden uzak kalmak.Allah korkusu ve şüpheli şeylerin hepsinden uzak kalmak. Ne zaman ki biz şüpheli şeylerden yani Allahu Teâlâ’nınNe zaman ki biz şüpheli şeylerden yani Allahu Teâlâ’nın yasak ettiği şeylerin şüphelisinden bile uzak kalıyoruzyasak ettiği şeylerin şüphelisinden bile uzak kalıyoruz ve dünyaya da böyle iltifat edip deve dünyaya da böyle iltifat edip de bütün hayatımızı, ömrümüzü dünyaya harcamıyoruz.bütün hayatımızı, ömrümüzü dünyaya harcamıyoruz. Dünyada dünyaya muhtaç olduğumuz kadar çalışırız,

Dünyada dünyaya muhtaç olduğumuz kadar çalışırız,
ahirete de ahirete ihtiyacımız kadar çalışırız.ahirete de ahirete ihtiyacımız kadar çalışırız. Dünyaya ihtiyacımız 60-70 sene.Dünyaya ihtiyacımız 60-70 sene. Bunun bir kısmı çocuklukla geçer,Bunun bir kısmı çocuklukla geçer, bir kısmı ihtiyarlıkla geçer,bir kısmı ihtiyarlıkla geçer, bir kısmı da uyku ve tahsil ile geçer.bir kısmı da uyku ve tahsil ile geçer. E Allah’a yarar ibadeti nerede ne zaman yapacağız kim bilir artık.E Allah’a yarar ibadeti nerede ne zaman yapacağız kim bilir artık. Onun için ehl-i verâ dendiği vakitte,

Onun için ehl-i verâ dendiği vakitte,
Allah korkusu içlerine sinmiş,Allah korkusu içlerine sinmiş, Allah’ın rızasından başka bir şey düşünmeyenAllah’ın rızasından başka bir şey düşünmeyen ve daima O’nun rızası yolunda hareket edenve daima O’nun rızası yolunda hareket eden bir bahtiyar demektir.bir bahtiyar demektir. Ve birkaç numune istersenizVe birkaç numune isterseniz işte o Bâyezid-i Bistâmîler,işte o Bâyezid-i Bistâmîler, Cüneyd-i BağdâdîlerCüneyd-i Bağdâdîler ve bunların emsali olan insanlar bunlarınve bunların emsali olan insanlar bunların yegâne numuneleridir.yegâne numuneleridir. Ki, Bâyezid-i Bistâmî’yi söylerler, bir memlekettenKi, Bâyezid-i Bistâmî’yi söylerler, bir memleketten bir tohum almış.bir tohum almış. O tohumun içerisine karınca da karışmış,O tohumun içerisine karınca da karışmış, o memleketin karıncası.o memleketin karıncası. Memleketine götürmüş bakmış ki karıncalar var.Memleketine götürmüş bakmış ki karıncalar var. Demiş ki, yahu bu karıncalar bizim memleketin karıncası değil,Demiş ki, yahu bu karıncalar bizim memleketin karıncası değil, bu aldığımız ot, filan memleketten aldık biz bu tohumu,bu aldığımız ot, filan memleketten aldık biz bu tohumu, o filan memleketin karıncasıdır.o filan memleketin karıncasıdır. Şimdi bizim memlekette ben bunu bırakacağım daŞimdi bizim memlekette ben bunu bırakacağım da kiminle ünsiyet edecek bu karınca?kiminle ünsiyet edecek bu karınca? Kimi arkadaş olarak yanında bulacak?Kimi arkadaş olarak yanında bulacak? Kalkmış gitmiş tekrar o memlekete,

Kalkmış gitmiş tekrar o memlekete,
o tohumların içerisindeki karıncaları o memlekete bırakmış,o tohumların içerisindeki karıncaları o memlekete bırakmış, gitsinler yuvalarını bulsunlar yine.gitsinler yuvalarını bulsunlar yine. Bu bir verânın mahsulüdür.Bu bir verânın mahsulüdür. Allah korkusu içerisine o kadar sinmiş ki!Allah korkusu içerisine o kadar sinmiş ki! Mesela bir çobana Hazreti Ömer’in rast gelip de

Mesela bir çobana Hazreti Ömer’in rast gelip de
“Bize buradan bir koyun sat!” deyişi. Çoban diyor:“Bize buradan bir koyun sat!” deyişi. Çoban diyor: “Koyun benim değil ki satayım sana!”

“Koyun benim değil ki satayım sana!”
E canım senin değilse de biz sana para vereceğiz,E canım senin değilse de biz sana para vereceğiz, sen bize bir koyun ver bize de,sen bize bir koyun ver bize de, efendin sorduğu vakitte de kurt yedi yahut öldü dersin.efendin sorduğu vakitte de kurt yedi yahut öldü dersin. “E Allah’ı ne yapalım?” demiş.“E Allah’ı ne yapalım?” demiş. Efendiyi kandıracağız kolay.Efendiyi kandıracağız kolay. Verâ, bu Allah korkusu insanın içine sinmesi içinVerâ, bu Allah korkusu insanın içine sinmesi için büyük tahsil sahibi olması lazım değil.büyük tahsil sahibi olması lazım değil. İşte bir çoban bu.İşte bir çoban bu. Ama içine Allah sevgisi ve Allah korkusu öyle yerleşmiş kiAma içine Allah sevgisi ve Allah korkusu öyle yerleşmiş ki buna ehl-i verâ diyorlar.buna ehl-i verâ diyorlar. Şüpheli şeylerden içtinab, sakınıyor.Şüpheli şeylerden içtinab, sakınıyor. Mesela ben Bursa’da iken bir gün bana bir adam geldi,

Mesela ben Bursa’da iken bir gün bana bir adam geldi,
“Fatih’in ben bilmem nesiyim.“Fatih’in ben bilmem nesiyim. Senden rica ederim, azıcık aklını da kaçırmış galiba daSenden rica ederim, azıcık aklını da kaçırmış galiba da senden rica ederim dedi bugün hutbende söyle.” dedi.senden rica ederim dedi bugün hutbende söyle.” dedi. Ne diyeyim? De ki:Ne diyeyim? De ki: “Şurada bir adam var, filan adam, bir gazoz şişesine bir

“Şurada bir adam var, filan adam, bir gazoz şişesine bir
heybe dolusu altın verseniz içmiyor.” de, bunu de diyor.heybe dolusu altın verseniz içmiyor.” de, bunu de diyor. Denmeyecek bir şey ya.Denmeyecek bir şey ya. Neden içmiyorsun gazozu?Neden içmiyorsun gazozu? “Gazozun içerisinde şüpheli şeyler vardır da onun için içmem.” diyor.

“Gazozun içerisinde şüpheli şeyler vardır da onun için içmem.” diyor.
Kendisi ehl-i verâdan olduğunu göstermek istiyor yani.Kendisi ehl-i verâdan olduğunu göstermek istiyor yani. Şimdi Bâyezid-i Bistamî Hazretlerinin deŞimdi Bâyezid-i Bistamî Hazretlerinin de 30 küsür sene soğuk su içmediğini söylerler.30 küsür sene soğuk su içmediğini söylerler. Soğuk su içmemiş, sıcak her taraf,Soğuk su içmemiş, sıcak her taraf, sıcak memleketlerde yaşadığı haldesıcak memleketlerde yaşadığı halde suyun başına gidermiş geri dönermiş.suyun başına gidermiş geri dönermiş. “İç bakayım nefis!” dermiş,“İç bakayım nefis!” dermiş, onu içirmeden döndürürmüş, neden?onu içirmeden döndürürmüş, neden? Nefse hakimiyet.

Nefse hakimiyet.
Nefse hakimiyeti yaptıktan sonra ötesi kolay.Nefse hakimiyeti yaptıktan sonra ötesi kolay. İş nefse hakimiyeti becerebilmek,İş nefse hakimiyeti becerebilmek, onu becerdikten sonra verâ onun arkasındadır.onu becerdikten sonra verâ onun arkasındadır. Nefse hâkim olmadan verâ tahakkuk etmez.Nefse hâkim olmadan verâ tahakkuk etmez. Bilgiyle verâ tahakkuk etmez,Bilgiyle verâ tahakkuk etmez, dervişlikle de tahakkuk etmez, ya?dervişlikle de tahakkuk etmez, ya? İşte böyle nefse hâkim olacaksın,

İşte böyle nefse hâkim olacaksın,
nefse hâkim olduktan sonra Allah korkusu içeriye güzelce yerleşir,nefse hâkim olduktan sonra Allah korkusu içeriye güzelce yerleşir, yerleştikten sonra da şüpheli gördüğün şeylerin hepsindenyerleştikten sonra da şüpheli gördüğün şeylerin hepsinden uzaklaşırsın ondan sonra da.uzaklaşırsın ondan sonra da. Demek ki Allahu Teâlâ’ya celîs [yakın] olacak

Demek ki Allahu Teâlâ’ya celîs [yakın] olacak
kimseler bu gibi kimselermiş.kimseler bu gibi kimselermiş. Dünyaya da dünya saltanatlarına da iltifat etmiyor.Dünyaya da dünya saltanatlarına da iltifat etmiyor. Bir adamcağız çocuğunu Abdulkâdir Geylanî Hazretlerine getirmiş, demiş:

Bir adamcağız çocuğunu Abdulkâdir Geylanî Hazretlerine getirmiş, demiş:
“Bunu sizin terbiyenize vereyim de efendi,“Bunu sizin terbiyenize vereyim de efendi, siz de bunu kendiniz gibi kemale eriştirin, kendiniz gibi.”siz de bunu kendiniz gibi kemale eriştirin, kendiniz gibi.” “Peki!” demiş.“Peki!” demiş. Eve gelmiş bakmış ki evde saltanat var.Eve gelmiş bakmış ki evde saltanat var. Abdulkadir Geylanî hazretlerinin oturduğu evde saltanat var.Abdulkadir Geylanî hazretlerinin oturduğu evde saltanat var. “Vah vah! Yanılmışım ben.“Vah vah! Yanılmışım ben. Böyle saltanat sahibi insanda kemal tahakkuk etmez.Böyle saltanat sahibi insanda kemal tahakkuk etmez. Ben yanlış hareket ettim, yanlış gelmişim.” demiş.Ben yanlış hareket ettim, yanlış gelmişim.” demiş. Anlamış tabii onun bu içindeki kuruntusunu:Anlamış tabii onun bu içindeki kuruntusunu: “Haydi seninle bir gezmeye gidelim.” demiş.“Haydi seninle bir gezmeye gidelim.” demiş. “Peki!” demiş.“Peki!” demiş. Yola çıkmışlar, bir müddet sonra adam demiş ki:Yola çıkmışlar, bir müddet sonra adam demiş ki: “Dur efendi, benim asam kaldı sizde.“Dur efendi, benim asam kaldı sizde. Asam kaldı sizde gidip onu alayım geleyim.”Asam kaldı sizde gidip onu alayım geleyim.” “Ulan, bir sopaya kıyamadın.“Ulan, bir sopaya kıyamadın. Ben koca evi bıraktım da gidiyorum.” demiş.Ben koca evi bıraktım da gidiyorum.” demiş. İçine girmemiş, yani bu saltanatların hepsi kendisinin değil.

İçine girmemiş, yani bu saltanatların hepsi kendisinin değil.
Kendisine mal etmiyor, teberru ediliyor, hediyeler geliyor.Kendisine mal etmiyor, teberru ediliyor, hediyeler geliyor. Eh, icabında duruyor icabında da teberru ediyor.Eh, icabında duruyor icabında da teberru ediyor. İçine sokmuyor, gönlüne sokmamış.İçine sokmuyor, gönlüne sokmamış. Gönlüne sokmamak suretiyle varlıklar zarar etmez.Gönlüne sokmamak suretiyle varlıklar zarar etmez. Ama varlıklar gönle girdi miydiAma varlıklar gönle girdi miydi şu da eksik bu da eksik diyerektenşu da eksik bu da eksik diyerekten varlıklar gönle girdi miydi paçayı kurtarmak müşküldür.varlıklar gönle girdi miydi paçayı kurtarmak müşküldür. Onun için zühd sahipleri her istediklerini giymemişler,

Onun için zühd sahipleri her istediklerini giymemişler,
her istediklerini yememişler,her istediklerini yememişler, ki nefse hakimiyetlerini tahakkuk ettirebilsin.ki nefse hakimiyetlerini tahakkuk ettirebilsin. Çünkü her istediğini yedin, giydin, yaşadın mıydıÇünkü her istediğini yedin, giydin, yaşadın mıydı orada nefis hakimdir.orada nefis hakimdir. Nefis her arzusunu sana yaptırabiliyor.Nefis her arzusunu sana yaptırabiliyor. Bu nefse hâkimiyetin altındanBu nefse hâkimiyetin altından öyle verâ ve zühd sahibi olabilmek mümkün değildir.öyle verâ ve zühd sahibi olabilmek mümkün değildir. Adı vardır kendisi yoktur.Adı vardır kendisi yoktur. Allah kusurlarımızı affetsin de hepimizin böyle

Allah kusurlarımızı affetsin de hepimizin böyle
Allah korkusu içerisine tam manasıyla temiz,Allah korkusu içerisine tam manasıyla temiz, hakiki verâ sahiplerinden eylesin,hakiki verâ sahiplerinden eylesin, hakiki zühd sahiplerinden eylesin.hakiki zühd sahiplerinden eylesin. Onun için zühdü tarif ederken “terk-i dünyâ” diyorlar.

Onun için zühdü tarif ederken “terk-i dünyâ” diyorlar.
Târik-i dünyâ.Târik-i dünyâ. Halbuki dünyayı nasıl terk edeceksin?

Halbuki dünyayı nasıl terk edeceksin?
Dünyanın içinde yaratılmışız.Dünyanın içinde yaratılmışız. Bu dünyaya da ihtiyacımız var bizim,Bu dünyaya da ihtiyacımız var bizim, yemede, içmede, giymede.yemede, içmede, giymede. Çünkü hayat bununla kâimdir, bunsuz hayat da olmaz.Çünkü hayat bununla kâimdir, bunsuz hayat da olmaz. O hayatın kâimiyetiniO hayatın kâimiyetini alâ külli hâl idare ederekten dünya saltanatlarına meyil etmedenalâ külli hâl idare ederekten dünya saltanatlarına meyil etmeden vaktini ibadât ü tâatle geçirebilecek kadar bir şey lazım.vaktini ibadât ü tâatle geçirebilecek kadar bir şey lazım. Şimdi bir numune size.

Şimdi bir numune size.
Peygamber sallallahu teâlâ Efendimiz hazretlerindenPeygamber sallallahu teâlâ Efendimiz hazretlerinden daha büyük bir insanı gösterebilir misiniz?daha büyük bir insanı gösterebilir misiniz? Mümkün müdür? Değildir.Mümkün müdür? Değildir. Her şeyden [büyük], dünyayı da ahireti de bilir,

Her şeyden [büyük], dünyayı da ahireti de bilir,
ikisini de bilir.ikisini de bilir. Fakat dünyaya iltifatı ne kadardı?Fakat dünyaya iltifatı ne kadardı? Dünyaya olan iltifatı ne kadardı pekâlâ hepiniz bilirsiniz!Dünyaya olan iltifatı ne kadardı pekâlâ hepiniz bilirsiniz! Hayatının nasıl olduğunu hepiniz bilirsiniz.Hayatının nasıl olduğunu hepiniz bilirsiniz. Öğünleri ekseriyetle su ile hurmadan ibaretti.Öğünleri ekseriyetle su ile hurmadan ibaretti. Ellerinde imkân yok muydu kiEllerinde imkân yok muydu ki başka şeyleri de yapabilsinler, yaşayabilsinler?başka şeyleri de yapabilsinler, yaşayabilsinler? Her şey ellerinde iken hiç birisine iltifat etmediler.Her şey ellerinde iken hiç birisine iltifat etmediler. Bazen karınlarına, mübarek karınlarına taş da bağlarlar,Bazen karınlarına, mübarek karınlarına taş da bağlarlar, sabr u tahammülle bize, “Böyle yapın!” demek isterler.sabr u tahammülle bize, “Böyle yapın!” demek isterler. Onun için ehl-i verâ sahibi olmak için

Onun için ehl-i verâ sahibi olmak için
herhalde dünyanın nimetlerine iltifat etmeyipherhalde dünyanın nimetlerine iltifat etmeyip mümkün mertebe iktisat ile geçinerekten,mümkün mertebe iktisat ile geçinerekten, Hakk’ın rızası yollarında ömrün saatlerini böyle geçirmek.Hakk’ın rızası yollarında ömrün saatlerini böyle geçirmek. Bizim ömürler hep mutfaklarda geçiyor.

Bizim ömürler hep mutfaklarda geçiyor.
Hanımlarımızın ömrü mutfakta,Hanımlarımızın ömrü mutfakta, bizim ömürlerimiz de onlara para kazanıpbizim ömürlerimiz de onlara para kazanıp mutfağı ve evi süslemekten ibaret.mutfağı ve evi süslemekten ibaret. Ömür bu yolda gidiyor.Ömür bu yolda gidiyor. Gece namazlarına kalkmayı gücümüz yetmiyorGece namazlarına kalkmayı gücümüz yetmiyor çünkü gündüzleri yoruluyoruz.çünkü gündüzleri yoruluyoruz. O yorgunluktan dolayı geceleri kalkıp daO yorgunluktan dolayı geceleri kalkıp da öyle teheccüd kılmak, Allah’a yalvarmak,öyle teheccüd kılmak, Allah’a yalvarmak, bilmem ne yapmak, tesbih çekmekbilmem ne yapmak, tesbih çekmek bizim elimizden gelmiyor.bizim elimizden gelmiyor. Ehl-i verâ ise geceleri uyumasını da bilmezler.Ehl-i verâ ise geceleri uyumasını da bilmezler. Bütün vakitlerini ibadet ve taatle geçirmeye.Bütün vakitlerini ibadet ve taatle geçirmeye. Binlerce rekât namaz kılanları geçenlerde de arz etmiştim.Binlerce rekât namaz kılanları geçenlerde de arz etmiştim. Bunlar bizim gibi insanlar için mümkün olur mu dersiniz?

Bunlar bizim gibi insanlar için mümkün olur mu dersiniz?
E onlar nasıl yapıyorlardı acaba?E onlar nasıl yapıyorlardı acaba? Yüzlerce rekât namaz kılmak mümkün mü?Yüzlerce rekât namaz kılmak mümkün mü? Onlar işte ancak dünyayı terk edipOnlar işte ancak dünyayı terk edip olanla iktifa [edenlerin hâlidir.]olanla iktifa [edenlerin hâlidir.] Mesela dün diyorlardı ki, bir hurmada 340 kalori varmış.

Mesela dün diyorlardı ki, bir hurmada 340 kalori varmış.
Beş hurma insana yetiyormuş o halde.Beş hurma insana yetiyormuş o halde. E başka ne hacet.E başka ne hacet. İşte üç beş tane hurma yiyip suyu da içti miydiİşte üç beş tane hurma yiyip suyu da içti miydi günlük kalorisini alıyor,günlük kalorisini alıyor, artık başka şeye ihtiyaç yok.artık başka şeye ihtiyaç yok. Tatlısı olsun, tuzlusu olsun,Tatlısı olsun, tuzlusu olsun, şu helvası olsun, bilmem nesi olsun.şu helvası olsun, bilmem nesi olsun. Bunlara ihtiyaç olmuyor.Bunlara ihtiyaç olmuyor. Ömürlerini ibâdât ü tâata hasretmeye vakit bulabiliyorlar.Ömürlerini ibâdât ü tâata hasretmeye vakit bulabiliyorlar. Halbuki bizim öyle mi ya?

Halbuki bizim öyle mi ya?
İşte sabahleyin sabah kahvaltısı olacak, yağı olacak, peyniri olacak,İşte sabahleyin sabah kahvaltısı olacak, yağı olacak, peyniri olacak, şusu olacak busu olacak, öğlene ayrı olacak,şusu olacak busu olacak, öğlene ayrı olacak, ikindiye ayrı olacak, akşamı ayrı olacak,ikindiye ayrı olacak, akşamı ayrı olacak, gece de yine ayrı olacak.gece de yine ayrı olacak. Onun arkasından da ehl-i verâ olacağız, mümkün değil!Onun arkasından da ehl-i verâ olacağız, mümkün değil! Onun için buyuruyor ki Efendimiz:

Onun için buyuruyor ki Efendimiz:
Câlisû’l-ulemâe.

Câlisû’l-ulemâe.
“Siz ulamalarla beraber oturunuz.”“Siz ulamalarla beraber oturunuz.” Cülesâü’llâh. “Allah ile oturmak.”Cülesâü’llâh. “Allah ile oturmak.” Burada, câlisû’l-ulemâe.Burada, câlisû’l-ulemâe. “Ulemalarla oturun.“Ulemalarla oturun. Ulemalarla oturup kalkın.”Ulemalarla oturup kalkın.” Mücâlese, cülûs.Mücâlese, cülûs. Şimdi beş şey var ibadettir:

Şimdi beş şey var ibadettir:
“Ananın babanın yüzüne bakmak ibadettir.” “Ananın babanın yüzüne bakmak ibadettir.” Ananın babanın, bunlar benimAnanın babanın, bunlar benim hayatıma, bu dünyaya gelmeme sebep oldular.hayatıma, bu dünyaya gelmeme sebep oldular. Burada Allah’ı bilip ona ibadet etmeme de vesiledirler.Burada Allah’ı bilip ona ibadet etmeme de vesiledirler. Binâenaleyh onların yüzlerine bakmak bir ibadettir.Binâenaleyh onların yüzlerine bakmak bir ibadettir. Onların hatırlarını kırmamak, onların emirlerineOnların hatırlarını kırmamak, onların emirlerine mümkün mertebe münkâd,mümkün mertebe münkâd, hazır bir vaziyette onları memnun edecek bir şekildehazır bir vaziyette onları memnun edecek bir şekilde bulunmak ibadetten sayılıyor.bulunmak ibadetten sayılıyor. Kur’an’ın yüzüne bakmak, kitab-ı İlâhîyenin yüzüne bakmak,

Kur’an’ın yüzüne bakmak, kitab-ı İlâhîyenin yüzüne bakmak,
hadislerin yüzüne bakmak bu da ibadettir.hadislerin yüzüne bakmak bu da ibadettir. Okumasını bilmesen bile şöyle yüzüne baktın mıydı,Okumasını bilmesen bile şöyle yüzüne baktın mıydı, onun yüzünden sana gelecek feyz-i İlâhîonun yüzünden sana gelecek feyz-i İlâhî sana bir ibadet sevabı verilir.sana bir ibadet sevabı verilir. Denize bakmak, o da öyle.Denize bakmak, o da öyle. Kâbe-i Muazzama taştan ibaret bir binadır ama

Kâbe-i Muazzama taştan ibaret bir binadır ama
Beytullah’tır, “Allahu Teâlâ’nın Beyti” diye temsil edilmiş bir yer,Beytullah’tır, “Allahu Teâlâ’nın Beyti” diye temsil edilmiş bir yer, ona da bakmak böyle, o da ibadettir,ona da bakmak böyle, o da ibadettir, onda da ibadet sevabı vardır.onda da ibadet sevabı vardır. Bir de hocasının yüzüne bakmak,Bir de hocasının yüzüne bakmak, onda da ibadet sevabı vardır.onda da ibadet sevabı vardır. Beş şeyde ibadet sevabı vardır.

Beş şeyde ibadet sevabı vardır.
Onun için burada da buyuruyor ki: “Siz onlarla oturunuz.”Onun için burada da buyuruyor ki: “Siz onlarla oturunuz.” Ve zâhimûhüm birükebiküm.

Ve zâhimûhüm birükebiküm.
Zâhim, kaynaşmak.Zâhim, kaynaşmak. “Omuz omuza, diz dize yani birbirleriyle böyle“Omuz omuza, diz dize yani birbirleriyle böyle kaynaşır bir şekildekaynaşır bir şekilde sıkıştırarak oturunuz, birbirinize temas ilesıkıştırarak oturunuz, birbirinize temas ile senden ona ondan sana bir cereyan hâsıl olur.”senden ona ondan sana bir cereyan hâsıl olur.” Bir vakit bir hoca efendinin nasihatini dinlemiştim de

Bir vakit bir hoca efendinin nasihatini dinlemiştim de
o hocaefendi şöyle diyordu:o hocaefendi şöyle diyordu: “Ben felç hastalıklarından çok kimseleri,“Ben felç hastalıklarından çok kimseleri, saflara sokmak suretiyle tedavi ettim.”saflara sokmak suretiyle tedavi ettim.” Nasıl olur ya hoca efendi? dediler.Nasıl olur ya hoca efendi? dediler. “İnsanda bir elektrik var, elektrik gözle görülmez.

“İnsanda bir elektrik var, elektrik gözle görülmez.
İnsanlar saflara durduğu vakitte sıkışacaklar.İnsanlar saflara durduğu vakitte sıkışacaklar. Omuz omuza birbirlerine sıkışacaklar.Omuz omuza birbirlerine sıkışacaklar. Bu sıkışma dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ınBu sıkışma dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın nâzil olan rahmetinâzil olan rahmeti imamdan cemaate böyle sirayet eder.imamdan cemaate böyle sirayet eder. Bu rahmet-i İlâhîye’nin içerisinde bir de elektrik cereyanı vardır.Bu rahmet-i İlâhîye’nin içerisinde bir de elektrik cereyanı vardır. Vücutlardan böyle birbirine cereyan eder.Vücutlardan böyle birbirine cereyan eder. Bu saf ne kadar uzaksa,Bu saf ne kadar uzaksa, Cami-i Kebîr gibi 100 metrelik bir safsa,Cami-i Kebîr gibi 100 metrelik bir safsa, o 100 kişinin elektriği birbirine aktarılıyor.o 100 kişinin elektriği birbirine aktarılıyor. Bu aktarma sırasında işte o adamdaki arızalar,Bu aktarma sırasında işte o adamdaki arızalar, hastalıklar da ortadan kayboluyor.”hastalıklar da ortadan kayboluyor.” diyerekten birçok tecrübelerle onları izah etmeye çalışmıştı.diyerekten birçok tecrübelerle onları izah etmeye çalışmıştı. Bu hikmet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’inBu hikmet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şu emriyle ve zâhimûhüm.şu emriyle ve zâhimûhüm. “Onlarla sıkışınız.”“Onlarla sıkışınız.” Ulemalarla sıkışınız yani “içli dışlı olunuz” demek.Ulemalarla sıkışınız yani “içli dışlı olunuz” demek. Birükebiküm. Rukeb diye şu dizlere diyorlar.

Birükebiküm. Rukeb diye şu dizlere diyorlar.
“Dizlerinizi de onların dizlerine dayayın.“Dizlerinizi de onların dizlerine dayayın. Vücudunuzu da omuzlarınızı da onların omuzlarına dayayarakVücudunuzu da omuzlarınızı da onların omuzlarına dayayarak böyle kaynaşın.” gibilerden, neden, neden diyor?böyle kaynaşın.” gibilerden, neden, neden diyor? Feinnallâhe yuhyî’l-kulûbe’l-meytete.

Feinnallâhe yuhyî’l-kulûbe’l-meytete.
“Çünkü Cenâb-ı Hak ölü kalpleri ihya eder.”“Çünkü Cenâb-ı Hak ölü kalpleri ihya eder.” Ölü kalpleri, ölmüş kalpleri ihya eder.Ölü kalpleri, ölmüş kalpleri ihya eder. Binûri’l-hikmeti. “Hikmet sözleriyle.”Binûri’l-hikmeti. “Hikmet sözleriyle.” Kemâ yuhyî’l-arda bivâbili’s-semâi.Kemâ yuhyî’l-arda bivâbili’s-semâi. “Nasıl kurumuş yerleri gökten gelen yağmurlarla“Nasıl kurumuş yerleri gökten gelen yağmurlarla nasıl yeşertiyorsa ölmüş kalpleri de ulemalarınnasıl yeşertiyorsa ölmüş kalpleri de ulemaların hikmetleriyle diriltir.” buyuruyor.hikmetleriyle diriltir.” buyuruyor. Hikmet ulemanın kendisinden değil,

Hikmet ulemanın kendisinden değil,
Allahu Teâlâ’nın ve Resûlünün verdiği haberleriAllahu Teâlâ’nın ve Resûlünün verdiği haberleri ulaştırmak suretiyle, buna hikmet tabir ediyorlar.ulaştırmak suretiyle, buna hikmet tabir ediyorlar. Ondan gelecek feyiz sebebiyleOndan gelecek feyiz sebebiyle bakıyorsunuz o kalplerde bir uyanıklık hasıl oluyor.bakıyorsunuz o kalplerde bir uyanıklık hasıl oluyor. İşte bu uyanıklık da insanlarınİşte bu uyanıklık da insanların Cenâb-ı Hakk’a takarrubuna vesile oluyor.Cenâb-ı Hakk’a takarrubuna vesile oluyor. Bu da bizim için tahrik edici.Bu da bizim için tahrik edici. Şimdi yukarıdaki zühdü bize izah için

Şimdi yukarıdaki zühdü bize izah için
Cenâb-ı Peygamber yine şöyle bir şey buyurmuş:Cenâb-ı Peygamber yine şöyle bir şey buyurmuş: Ce’alehullâhu mâ yahrucu min ibn Âdeme meselen li’d-dünyâ.

Ce’alehullâhu mâ yahrucu min ibn Âdeme meselen li’d-dünyâ.
Şimdi insanoğlu güzel yemekleri yiyorŞimdi insanoğlu güzel yemekleri yiyor ve bu güzel nefis yemekleri yedikten sonrave bu güzel nefis yemekleri yedikten sonra çıkanı hepiniz biliyorsunuz.çıkanı hepiniz biliyorsunuz. Bu çıkan, ibni Âdem’den çıkan şey dünyanın misalidir.Bu çıkan, ibni Âdem’den çıkan şey dünyanın misalidir. Dünya ilk önce gayet nefis, zarif,Dünya ilk önce gayet nefis, zarif, cazip görünüyor, fakat insanın içine girdikten sonra ne hale geliyor.cazip görünüyor, fakat insanın içine girdikten sonra ne hale geliyor. Bunu, Behlül Dâne denilen bir zât var ya Harun Reşîd’in kardeşiymiş,

Bunu, Behlül Dâne denilen bir zât var ya Harun Reşîd’in kardeşiymiş,
fakat ârif bir kimse.fakat ârif bir kimse. Bunu evlendirmeye karar vermişler.Bunu evlendirmeye karar vermişler. Bekarmış, o bu söyleye söyleye,Bekarmış, o bu söyleye söyleye, “Haydi seni everelim!” diyerekten bir genç bulmuşlar.“Haydi seni everelim!” diyerekten bir genç bulmuşlar. İşte o şeyden evvel bir güvey gezdirmesi yapıyorlar ya haniİşte o şeyden evvel bir güvey gezdirmesi yapıyorlar ya hani demek ki o zamanda da âdet.demek ki o zamanda da âdet. Bunu almışlar bir geziye çıkarmışlar.Bunu almışlar bir geziye çıkarmışlar. Çıkarırken yolda hayvan tersleri,Çıkarırken yolda hayvan tersleri, insan tersleri görmüş, onun başından kalkmıyor.insan tersleri görmüş, onun başından kalkmıyor. Demişler: “Ya ne duruyorsun bunların başında, ne var burada?

Demişler: “Ya ne duruyorsun bunların başında, ne var burada?
“Bak bunlar bana ne diyor.” demiş.“Bak bunlar bana ne diyor.” demiş. Ne diyor? “Sen dünyaya karışırsan neticen bizim gibi olur hah!Ne diyor? “Sen dünyaya karışırsan neticen bizim gibi olur hah! Neticede bizim gibi olursun,Neticede bizim gibi olursun, aklını başına topla!” diyorlar,aklını başına topla!” diyorlar, “Ben bu işten vazgeçtim, evlenmiyorum.” demiş.“Ben bu işten vazgeçtim, evlenmiyorum.” demiş. Yine kandırmışlar biraz daha götürmüşler,Yine kandırmışlar biraz daha götürmüşler, bir uzun kavak ağacı düşmüş yere.bir uzun kavak ağacı düşmüş yere. Gidiyormuş bir başından kaldırıyormuş kalkıyor,Gidiyormuş bir başından kaldırıyormuş kalkıyor, öteki başından kaldırıyor kalkıyor,öteki başından kaldırıyor kalkıyor, ortasından iki tarafından kaldırayım diyor gücü yetmiyor,ortasından iki tarafından kaldırayım diyor gücü yetmiyor, kocaman ağaç.kocaman ağaç. Ha demiş, hem dünya hem ahiret bir arada olmayacak,

Ha demiş, hem dünya hem ahiret bir arada olmayacak,
ben bu işten yine vazgeçtim demiş, ayrılmış, niçin?ben bu işten yine vazgeçtim demiş, ayrılmış, niçin? Ce’alehullâhu mâ yahrucu min ibn Âdeme.

Ce’alehullâhu mâ yahrucu min ibn Âdeme.
“İbn Âdemden huruc eden şey.” Meselen li’d-dünyâ.“İbn Âdemden huruc eden şey.” Meselen li’d-dünyâ. “Dünyanın misali budur işte, yani başka şey aramayın.”“Dünyanın misali budur işte, yani başka şey aramayın.” Altında bunun izahını yapmış uzun boylu amaAltında bunun izahını yapmış uzun boylu ama izahı bu dediklerimizden ibarettir.izahı bu dediklerimizden ibarettir. İnsan gayet nefis şeyleri tabaklarda güzel temizler,İnsan gayet nefis şeyleri tabaklarda güzel temizler, bayılır insan.bayılır insan. Fakat netice itibariyle ne olduğu malum oluyor.Fakat netice itibariyle ne olduğu malum oluyor. İşte bundan ibret almalı demek.İşte bundan ibret almalı demek. Cüz’ün min seb’îne cüz’en mine’n-nübüvveti

Cüz’ün min seb’îne cüz’en mine’n-nübüvveti
ta’cîlü’l-iftâri, ve te’hîrü’s-suhûri,ta’cîlü’l-iftâri, ve te’hîrü’s-suhûri, ve işâretü’r-raculi bi’isba’ihi fi’s-salâti.ve işâretü’r-raculi bi’isba’ihi fi’s-salâti. “Nübüvvetten, nübüvvetin 70 parçasından bir parçadır.”“Nübüvvetten, nübüvvetin 70 parçasından bir parçadır.” Buna aklımız bizim ermez.Buna aklımız bizim ermez. Nedir bu nübüvvet parçalarından, 70 parçadan bir parçası?Nedir bu nübüvvet parçalarından, 70 parçadan bir parçası? Gayet basit: Ta’cîlü’l-iftâri.Gayet basit: Ta’cîlü’l-iftâri. “Oruç vakti orucu çabuk bozmaktır.”“Oruç vakti orucu çabuk bozmaktır.” Onu tehir etmemek, uzatmamak ileriye doğru.Onu tehir etmemek, uzatmamak ileriye doğru. Ve te’hîrü’s-suhûri.Ve te’hîrü’s-suhûri. “Sahur vaktinde de geciktirmek, ta son vakte kadar yemeğe çalışmak.”“Sahur vaktinde de geciktirmek, ta son vakte kadar yemeğe çalışmak.” Bir de:Bir de: Ve işâretü’r-raculi bi’isba’ihi fi’s-salâti.

Ve işâretü’r-raculi bi’isba’ihi fi’s-salâti.
“Tahiyatta eşhedü en lâ ilâhe illallah diyoruz ya,“Tahiyatta eşhedü en lâ ilâhe illallah diyoruz ya, eşhedü en lâ ilâhe derken şu parmağını böyle kaldırır,eşhedü en lâ ilâhe derken şu parmağını böyle kaldırır, illallah derken indirir.illallah derken indirir. Bu işaretle, bu işareti yapabilmek,Bu işaretle, bu işareti yapabilmek, bu işaretten her mezhep bir ders almış.bu işaretten her mezhep bir ders almış. Mesela biz kaldırıyoruz böyle, indiriyoruz.Mesela biz kaldırıyoruz böyle, indiriyoruz. Malikîler bunu, parmağını boyuna, boyuna oynatırlar.Malikîler bunu, parmağını boyuna, boyuna oynatırlar. Başkaları da başka türlü yapıyor.Başkaları da başka türlü yapıyor. İşarettir yani.İşarettir yani. Bu işareti herkes anladığı şekilde tatbik etmek istemiş.Bu işareti herkes anladığı şekilde tatbik etmek istemiş. “Bunları yapabilmek nübüvvetten,“Bunları yapabilmek nübüvvetten, 70 parçasından bir parça.” Nedir?70 parçasından bir parça.” Nedir? Sahur vaktini tehir edeceksin, iftarda acele edeceksin,Sahur vaktini tehir edeceksin, iftarda acele edeceksin, namazda da bu şehadeti yapabileceksin.namazda da bu şehadeti yapabileceksin. Cennibû mesâcidenâ sıbyâneküm,

Cennibû mesâcidenâ sıbyâneküm,
“uzak ediniz” demek.“uzak ediniz” demek. “Siz uzak ediniz.” Mesâcidenâ. “Bizim mescitlerimizden,“Siz uzak ediniz.” Mesâcidenâ. “Bizim mescitlerimizden, camilerimizden uzat tutunuz.” Neyi?camilerimizden uzat tutunuz.” Neyi? Sıbyâneküm. “Çocuklarınızı camilere getirmeyin,

Sıbyâneküm. “Çocuklarınızı camilere getirmeyin,
cemaatin huzurunu kaçırırlar.”cemaatin huzurunu kaçırırlar.” Bazen onlar kendilerine hâkim olamaz işeyiverirler.Bazen onlar kendilerine hâkim olamaz işeyiverirler. Bazen çocukturlar cemaatin arasında koşturuverirler,Bazen çocukturlar cemaatin arasında koşturuverirler, onun bunun önünden geçerler, çocukturlar.onun bunun önünden geçerler, çocukturlar. Binâenaleyh onları camilerimizden uzak ediniz.Binâenaleyh onları camilerimizden uzak ediniz. Camilerimize getirmeyiniz.Camilerimize getirmeyiniz. Alışsın diyerekten bazen getirirler.Alışsın diyerekten bazen getirirler. O azıcık aklı başına erdikten sonra o olur.O azıcık aklı başına erdikten sonra o olur. Fakat çocukken olmaz, belki işeyiverir,Fakat çocukken olmaz, belki işeyiverir, böyle hallerde olabilir, daha?böyle hallerde olabilir, daha? Ve mecânîneküm. “Delilerinizi de camiye sokmayın.”

Ve mecânîneküm. “Delilerinizi de camiye sokmayın.”
Deli işte!Deli işte! Camide olmayacak fuzûli işler yapar, gürültüler yapar,Camide olmayacak fuzûli işler yapar, gürültüler yapar, rahatsızlıklar yapar.rahatsızlıklar yapar. Ve şirâeküm ve bey’aküm.Ve şirâeküm ve bey’aküm. “Alışveriş de yapmayınız camilerimizde.”“Alışveriş de yapmayınız camilerimizde.” Orası ibadethanedir.Orası ibadethanedir. İbadethaneye çocukların sokulması,İbadethaneye çocukların sokulması, delilerin sokulması caiz olmadığı gibidelilerin sokulması caiz olmadığı gibi orada alışverişe taalluk eden şeyleri de yapmamalı.orada alışverişe taalluk eden şeyleri de yapmamalı. Mesela mûtekif olan itikafta kalıyor on günMesela mûtekif olan itikafta kalıyor on gün yahut niyetine göre yirmi gün otuz gün kalanlar da olur.yahut niyetine göre yirmi gün otuz gün kalanlar da olur. Bu itikaf günlerindeBu itikaf günlerinde konuşmaya ve bu gibi şeylere müsaade edilmiştir amakonuşmaya ve bu gibi şeylere müsaade edilmiştir ama bu mûtekif için.bu mûtekif için. Dışarıya çıkmasına imkân yok bazı işlerinden dolayı.Dışarıya çıkmasına imkân yok bazı işlerinden dolayı. Camide görüşmeye ve konuşmaya imkân verilmişse deCamide görüşmeye ve konuşmaya imkân verilmişse de yapmamak daha evladır.yapmamak daha evladır. Sonra camiye girerken heralde itikaf diye niyet etmeli.Sonra camiye girerken heralde itikaf diye niyet etmeli. Şayet böyle bir konuşma lisanından sudur edecek olursaŞayet böyle bir konuşma lisanından sudur edecek olursa mûtekif için cevaz verildiğinden mesul olmaz inşallah.mûtekif için cevaz verildiğinden mesul olmaz inşallah. Ve husûmâtiküm.

Ve husûmâtiküm.
“Bahusus böyle birbirlerinize hasımlık etmek hususunda,“Bahusus böyle birbirlerinize hasımlık etmek hususunda, camileriniz de böyle şeyleri yapmayınız.”camileriniz de böyle şeyleri yapmayınız.” Ve ref’a esvâtiküm.

Ve ref’a esvâtiküm.
“Seslerinizi de katiyen yükseltmeyiniz.”“Seslerinizi de katiyen yükseltmeyiniz.” Şimdi çok ağırımıza gitti bizim, Mescid-i Nebevî’de,Şimdi çok ağırımıza gitti bizim, Mescid-i Nebevî’de, sallallahu aleyhi ve sellem, iki yerde vaaz ediliyor.sallallahu aleyhi ve sellem, iki yerde vaaz ediliyor. Mesafeler uzak ama bunları koymuşlar,Mesafeler uzak ama bunları koymuşlar, makineler de kuvvetli, sesini gümbür gümbür öttürüyor.makineler de kuvvetli, sesini gümbür gümbür öttürüyor. Söyleneni de kimse anlamıyor, ancakSöyleneni de kimse anlamıyor, ancak önlerinde oturan anlıyor, fakat uzaklarda daönlerinde oturan anlıyor, fakat uzaklarda da huzur denen bir şey bırakmıyor. Dedim ki:huzur denen bir şey bırakmıyor. Dedim ki: “İşte şu bid’atı icat etmiş adam, iyi derler ama,

“İşte şu bid’atı icat etmiş adam, iyi derler ama,
faydalanıyoruz derler ama çok da zararı var.faydalanıyoruz derler ama çok da zararı var. Cenâb-ı Peygamber katiyen bundan memnun değildir.Cenâb-ı Peygamber katiyen bundan memnun değildir. Çünkü Resûlullah’ın meclisinde bulunan insanların huzurunu kaybediyor.”Çünkü Resûlullah’ın meclisinde bulunan insanların huzurunu kaybediyor.” Halbuki orada bir âyet-i kerîme yazılıdır,Halbuki orada bir âyet-i kerîme yazılıdır, Cenâb-ı Peygamber’in [kabr-i şerîflerinin] üzerine;Cenâb-ı Peygamber’in [kabr-i şerîflerinin] üzerine; Yâ eyyühellezîne âmenû lâ terfe’û esvâteküm.

Yâ eyyühellezîne âmenû lâ terfe’û esvâteküm.
“Ey müminler! Seslerinizi yükseltmeyin!” diyor.“Ey müminler! Seslerinizi yükseltmeyin!” diyor. O bizim her camide de geçerlidir,O bizim her camide de geçerlidir, ref’i savt, yüksek sesle bağırmak.ref’i savt, yüksek sesle bağırmak. Bizim müezzin efendinin kulakları çınlasın, duymasın ama,Bizim müezzin efendinin kulakları çınlasın, duymasın ama, o bazen kızdı mı bağırıveriyor.o bazen kızdı mı bağırıveriyor. O bağırması caiz olmayan bir şeydir.O bağırması caiz olmayan bir şeydir. “Onu ben kızdım da yaptım.” demekle“Onu ben kızdım da yaptım.” demekle insan bundan kendini kurtaramaz da.insan bundan kendini kurtaramaz da. Ve ref’a esvâtiküm.Ve ref’a esvâtiküm. Halbuki bugün Resûlullah’ın huzurunda orada dinledim,

Halbuki bugün Resûlullah’ın huzurunda orada dinledim,
Hazreti Aişe validemizin zamanında,Hazreti Aişe validemizin zamanında, Resûlullah’ın vefatından biraz sonra yaniResûlullah’ın vefatından biraz sonra yani bir adam Resûlullah’ın huzurundan yani önünden,bir adam Resûlullah’ın huzurundan yani önünden, kabr-i saadetinden geçiyormuş da cebinden anahtarı düşmüş, tak diye.kabr-i saadetinden geçiyormuş da cebinden anahtarı düşmüş, tak diye. Aişe validemiz demiş ki: “Resûlullah’ı ezalandırıyorsunuz.Aişe validemiz demiş ki: “Resûlullah’ı ezalandırıyorsunuz. Niçin böyle yapıyorsunuz, hâkim olmadınızNiçin böyle yapıyorsunuz, hâkim olmadınız kendinize, malınıza da siz bu takırtıyı yaptınız orada?”kendinize, malınıza da siz bu takırtıyı yaptınız orada?” Şimdi o bir anahtarın düşüşündeki takırtıya razı olmayan,

Şimdi o bir anahtarın düşüşündeki takırtıya razı olmayan,
bugün o hoparlör seslerinden kubbelerin altı gümbür gümbür gümbürdüyor.bugün o hoparlör seslerinden kubbelerin altı gümbür gümbür gümbürdüyor. Çok da açıyorlar, koca mescidi doldurmaya çalışıyor ama gümbürtü,Çok da açıyorlar, koca mescidi doldurmaya çalışıyor ama gümbürtü, yani kuru gürültü, hiçbir şey anlaşılmıyor.yani kuru gürültü, hiçbir şey anlaşılmıyor. Zaten anlayacak olanlar ancak Araplar, başkaları anlamaz onların sözlerini.Zaten anlayacak olanlar ancak Araplar, başkaları anlamaz onların sözlerini. Binâenaleyh çok çirkin geldi bana.Binâenaleyh çok çirkin geldi bana. Hatta elimden gelse, geçen sefer bir arkadaşa dedim,Hatta elimden gelse, geçen sefer bir arkadaşa dedim, şunu git de kapa.şunu git de kapa. Adamın önündekiler dinlesin.Adamın önündekiler dinlesin. Koca Harem-i Şerîf’i ihlal etmeye ne hakkı var bu adamın canım?Koca Harem-i Şerîf’i ihlal etmeye ne hakkı var bu adamın canım? Koca Harem-i Şerîf inliyor,Koca Harem-i Şerîf inliyor, kim anlıyor onun sözünü?kim anlıyor onun sözünü? Kimse anlamıyor, zaten ilerde ses boğuluyor,Kimse anlamıyor, zaten ilerde ses boğuluyor, boğulan sesten bir mana da çıkmıyor,boğulan sesten bir mana da çıkmıyor, bir lafız da anlaşılmıyor.bir lafız da anlaşılmıyor. Ama Harem-i Şerîf’in içerisi gümbür gümbür ötüyor.Ama Harem-i Şerîf’in içerisi gümbür gümbür ötüyor. Bu icat olmuş ama böyle şer için değil,Bu icat olmuş ama böyle şer için değil, hayır için icat olmuş.hayır için icat olmuş. Cenâb-ı Peygamber mescidlerden seslerin yükselmesini de istemiyor.

Cenâb-ı Peygamber mescidlerden seslerin yükselmesini de istemiyor.
Ne vâizlerin, ne mevlit okuyanların.Ne vâizlerin, ne mevlit okuyanların. Mevlit okuyanlar seslerini beğendirmek için çok yüksekMevlit okuyanlar seslerini beğendirmek için çok yüksek makamlarla bağırırlar, çağırırlar, bu câiz olmayan bir şey.makamlarla bağırırlar, çağırırlar, bu câiz olmayan bir şey. Bakın bu sefer bir hadise oldu.

Bakın bu sefer bir hadise oldu.
Harem-i Şerîf’in Altınoluk tarafı var yaHarem-i Şerîf’in Altınoluk tarafı var ya bizim kıblemize düşer o.bizim kıblemize düşer o. Bizim kıblemiz [Kâbe’nin] Altınoluk cephesindedir.Bizim kıblemiz [Kâbe’nin] Altınoluk cephesindedir. Suriye’nin de oraya isabet eder.Suriye’nin de oraya isabet eder. Binâenaleyh ekseriyetle Türkler ve SuriyelilerBinâenaleyh ekseriyetle Türkler ve Suriyeliler o mıntıkayı doldururlar.o mıntıkayı doldururlar. Bizim Türk hacıları da demişler:Bizim Türk hacıları da demişler: “Bir hatim duası yapalım ya,

“Bir hatim duası yapalım ya,
bir de mevlit okuyalım şurada.bir de mevlit okuyalım şurada. Kırk yılda bir geldik buraya işte.”Kırk yılda bir geldik buraya işte.” Hemen toplanmışlar bunun üzerine, başlamışlarHemen toplanmışlar bunun üzerine, başlamışlar “Allah adın.” diyerekten okumaya.“Allah adın.” diyerekten okumaya. Hemen polis gelmiş: “Yoo!Hemen polis gelmiş: “Yoo! Burada öyle şey olmaz.Burada öyle şey olmaz. Onu memleketinizde yapın.Onu memleketinizde yapın. Burada yok öyle şey.Burada yok öyle şey. Yapacaksa herkes duasını kendisi yapsın.Yapacaksa herkes duasını kendisi yapsın. Elini açar yalvarır, ne yaparsa yapar.”Elini açar yalvarır, ne yaparsa yapar.” Şimdi bugün bizim camide de mevlit vardı.Şimdi bugün bizim camide de mevlit vardı. Allah kusurlarımızı affetsin.Allah kusurlarımızı affetsin. İmam Mâlik’in hayatı hakkında oradan bir kitap verdiler bana.

İmam Mâlik’in hayatı hakkında oradan bir kitap verdiler bana.
Pakistanlı bir alim yazmış,Pakistanlı bir alim yazmış, 200 sayfaya yakın yahut daha da fazla bir kitap.200 sayfaya yakın yahut daha da fazla bir kitap. İmam Mâlik’in hayatını, eserlerini belirtiyor.İmam Mâlik’in hayatını, eserlerini belirtiyor. İmam Mâlik hayatında 25 sene Mescid-i Resûlullah’a çıkmamış.İmam Mâlik hayatında 25 sene Mescid-i Resûlullah’a çıkmamış. İmamı Mâlik Medine’de oturduğu halde,İmamı Mâlik Medine’de oturduğu halde, kendisi Medine’nin de imamı olduğu halde.kendisi Medine’nin de imamı olduğu halde. Biz bayılıyoruz, Resûlullah’ın orada haydi gidelim deBiz bayılıyoruz, Resûlullah’ın orada haydi gidelim de bir iki rekât namaz kılalım o cennet bahçesinde diyoruz.bir iki rekât namaz kılalım o cennet bahçesinde diyoruz. İmam Mâlik oradayken 25 seneİmam Mâlik oradayken 25 sene çıkmadığını o adam kitabında ispat etmiş.çıkmadığını o adam kitabında ispat etmiş. Gel de işin içinden çık bakalım!Gel de işin içinden çık bakalım! “Yâ imam! Neden mescide çıkmıyorsun sen?” demişler. Demiş;“Yâ imam! Neden mescide çıkmıyorsun sen?” demişler. Demiş; “Görülen bid’atları men etmeye gücüm yetmez!” demiş.“Görülen bid’atları men etmeye gücüm yetmez!” demiş. Onun devrinde efendi!

Onun devrinde efendi!
Onun devrinde, “Yapılan bid’atlarıOnun devrinde, “Yapılan bid’atları men etmeye gücüm yetmez, onları görmemek için çıkmıyorum.” demiş.men etmeye gücüm yetmez, onları görmemek için çıkmıyorum.” demiş. Allah hepimizin yardımcısı olsun.Allah hepimizin yardımcısı olsun. O zamanki hâl buyken imam dayanamıyor.

O zamanki hâl buyken imam dayanamıyor.
Onun için diyor ki, bir alim, sünneti iyi biliyor.Onun için diyor ki, bir alim, sünneti iyi biliyor. Baktı ki çok fesatlık...Baktı ki çok fesatlık... Orada birçok arkadaşları namaz kılarken böyle ayaklarını yere yatırıyorlar.Orada birçok arkadaşları namaz kılarken böyle ayaklarını yere yatırıyorlar. Kaç tanesine söyledik:Kaç tanesine söyledik: “Bizim mezhebimiz böyle.” diyor.

“Bizim mezhebimiz böyle.” diyor.
Olmaz öyle, bildiği yok, cahil.Olmaz öyle, bildiği yok, cahil. Bakıyorum bizim arkadaşların içerisinde deBakıyorum bizim arkadaşların içerisinde de namaz kılarken ayaklarını böyle yatırıyorlar.namaz kılarken ayaklarını böyle yatırıyorlar. Yedi âzâya secde olunacak:

Yedi âzâya secde olunacak:
İki el, iki diz dört, alın beş,İki el, iki diz dört, alın beş, iki de [ayak] parmak uçları yedi.iki de [ayak] parmak uçları yedi. Bu parmak uçları kıbleye karşı döndürülecek.Bu parmak uçları kıbleye karşı döndürülecek. Böyle kıbleye karşı kaldırıp parmak uçlarına basarsanBöyle kıbleye karşı kaldırıp parmak uçlarına basarsan parmak uçları kıbleye karşı döner.parmak uçları kıbleye karşı döner. Bu yedi âzânın secdesi olur.Bu yedi âzânın secdesi olur. Eğer bunları kıbleye karşı döndürmüyor daEğer bunları kıbleye karşı döndürmüyor da tersine koyarsan tersine secde olmaz ki!tersine koyarsan tersine secde olmaz ki! Onun için namazın erkanına da dikkat etmek lazım.Onun için namazın erkanına da dikkat etmek lazım. İlmihal kitaplarımızı çokça okumanızı rica ederim.

İlmihal kitaplarımızı çokça okumanızı rica ederim.
İlmihal kitaplarımız çok, çeşitlisi var,İlmihal kitaplarımız çok, çeşitlisi var, hepsinde de ayrı ayrı bunların tarifleri de vardır.hepsinde de ayrı ayrı bunların tarifleri de vardır. Binâenaleyh ilmihal kitaplarını çokça okumak lazımBinâenaleyh ilmihal kitaplarını çokça okumak lazım ve insanın hareketlerini de ona göre tanzim etmesi lazım.ve insanın hareketlerini de ona göre tanzim etmesi lazım. Demek ki ref’i esvattan

Demek ki ref’i esvattan
Resûlullah memnun olmadığından,Resûlullah memnun olmadığından, “Mescidleriniz de bunları yapmayın.” diyor.“Mescidleriniz de bunları yapmayın.” diyor. Binâenaleyh mescidlerde mevlit okutmak da câiz değildir.Binâenaleyh mescidlerde mevlit okutmak da câiz değildir. Ama şimdi diyeceksiniz:Ama şimdi diyeceksiniz: “Bizim evlerimiz müsait de değil öyle toplanıp da k“Bizim evlerimiz müsait de değil öyle toplanıp da k alabalık kimseleri evimiz almaz?”alabalık kimseleri evimiz almaz?” E senin evinin aldığı kadar al,E senin evinin aldığı kadar al, herkesin de eve toplanacak değil ya.herkesin de eve toplanacak değil ya. Neyse o kadarla istifade edersin, evinde okutursun.Neyse o kadarla istifade edersin, evinde okutursun. Evinin sevabı başkadır, mescidde olan sevap ayrı.Evinin sevabı başkadır, mescidde olan sevap ayrı. Mescid ancak namaz içindir.Mescid ancak namaz içindir. Mescidlerde hatim duasına bile cevaz yoktur.Mescidlerde hatim duasına bile cevaz yoktur. Hatim dualarına bile cevaz yok.Hatim dualarına bile cevaz yok. Ama âdetler, ananeler birbirini kovalayarak gider.Ama âdetler, ananeler birbirini kovalayarak gider. Ref-i savta izin olmadığı gibi

Ref-i savta izin olmadığı gibi
ve ikâmete hudûdiküm.ve ikâmete hudûdiküm. Had vurulacak, içki içmiş ceza verilecek.Had vurulacak, içki içmiş ceza verilecek. İslâmiyet beş şeyden ibarettir:

İslâmiyet beş şeyden ibarettir:
İtikat bir, ibadet iki, münâkahât üç,İtikat bir, ibadet iki, münâkahât üç, muamele dört, mücazat beş.muamele dört, mücazat beş. Bu beş şeyin, bir kökün beş dalı var demektir.Bu beş şeyin, bir kökün beş dalı var demektir. Bu beş şeyden ibarettir Müslümanlık.Bu beş şeyden ibarettir Müslümanlık. İtikadın sahih değilse Müslümanlık olmaz.İtikadın sahih değilse Müslümanlık olmaz. Amelin yoksa yine boş.Amelin yoksa yine boş. Nikah muameleleri de İslâm’ın istediği gibi değilse o da boş.Nikah muameleleri de İslâm’ın istediği gibi değilse o da boş. Muamele kısmı İslâm’ın istediği şekilde helal kazanç demektir.Muamele kısmı İslâm’ın istediği şekilde helal kazanç demektir. Bu muamele kısmını bilmem şöyle anlatabilir miyim?Bu muamele kısmını bilmem şöyle anlatabilir miyim? Trenlere biniyor, vapurlara, tayyarelere biniyoruz,

Trenlere biniyor, vapurlara, tayyarelere biniyoruz,
onların içine benzin koyuyorlar ya,onların içine benzin koyuyorlar ya, bu konulan benzin,bu konulan benzin, mesela tayyareye konulan benzin en iyisidir.mesela tayyareye konulan benzin en iyisidir. Adi benzini koysalar belki güzel çalışmayacak makine,Adi benzini koysalar belki güzel çalışmayacak makine, bir yerde istop da edecek.bir yerde istop da edecek. Bunun güzel çalışması için en iyi benzini oraya koyuyorlar.Bunun güzel çalışması için en iyi benzini oraya koyuyorlar. En iyi benzin orda olsun ki güzel çalışsın.En iyi benzin orda olsun ki güzel çalışsın. Binâenaleyh vücudun güzel çalışması için

Binâenaleyh vücudun güzel çalışması için
en iyi yemeğin yenmesi lazım.en iyi yemeğin yenmesi lazım. En iyi yemek en iyi lokantada yapılan yemek değil.En iyi yemek en iyi lokantada yapılan yemek değil. En iyi yemek en helal yemek.En iyi yemek en helal yemek. Helalinden kazanılmış bir ekmek, kuru bir ekmek de olsaHelalinden kazanılmış bir ekmek, kuru bir ekmek de olsa helalinden olduktan sonra en iyi yemek odur yine.helalinden olduktan sonra en iyi yemek odur yine. Binâenaleyh ikâme-i hudûd İslam’ın beşinci şartıdır.Binâenaleyh ikâme-i hudûd İslam’ın beşinci şartıdır. Mücâzât.Mücâzât. Ceza yapılacak değil mi?

Ceza yapılacak değil mi?
İçki içmiş, kumar oynamış, zina yapmış, hırsızlık yapmış,İçki içmiş, kumar oynamış, zina yapmış, hırsızlık yapmış, İslâm’ın vereceği cezada buna ikâme-i hudûd diyorlar.İslâm’ın vereceği cezada buna ikâme-i hudûd diyorlar. İkâme-i hudûd yapılacak.İkâme-i hudûd yapılacak. E dövecekler adamı şimdi.E dövecekler adamı şimdi. “E götürelim mescidde dövelim.” Olmaz.“E götürelim mescidde dövelim.” Olmaz. Mescitte ikâme-i hudûd yapılmaz.Mescitte ikâme-i hudûd yapılmaz. Burası had yeri değil, yani ceza yeri değil.Burası had yeri değil, yani ceza yeri değil. Orası ibadet yeri, ona da müsaade yok.Orası ibadet yeri, ona da müsaade yok. Ve selle süyûfiküm.

Ve selle süyûfiküm.
“Kılıçları kınından çıkarıp“Kılıçları kınından çıkarıp böyle hani dışarılarda oynattıkları gibi cami içerisinde kılıç kınından çıkmaz.”böyle hani dışarılarda oynattıkları gibi cami içerisinde kılıç kınından çıkmaz.” Tabanca yerinden kımıldamaz.Tabanca yerinden kımıldamaz. Sopa yerinden kımıldamaz.Sopa yerinden kımıldamaz. Caminin içerisi edep yeridir, tâat yeridir.Caminin içerisi edep yeridir, tâat yeridir. Huzur ile girilir oturulur, sessiz sedasız namazını yapar,Huzur ile girilir oturulur, sessiz sedasız namazını yapar, Allah’a gönlünü verir, bir de dileklerini dilersinAllah’a gönlünü verir, bir de dileklerini dilersin ibadetlerini bitirdikten sonra güzelce usûlü dairesinde camiden çıkarsın.ibadetlerini bitirdikten sonra güzelce usûlü dairesinde camiden çıkarsın. Çıkarken rahmetini isteyerek çıkarsın,Çıkarken rahmetini isteyerek çıkarsın, girerken rahmetini isteyerek girersin,girerken rahmetini isteyerek girersin, çıkarken de yine rahmetini isteyerek çıkarsın.çıkarken de yine rahmetini isteyerek çıkarsın. Bu edebe riayet etmek lazım.Bu edebe riayet etmek lazım. Bir Afrikalı bir efendi, âlim bir efendi,

Bir Afrikalı bir efendi, âlim bir efendi,
baktım bir Pakistanlı’yı yakalamış.baktım bir Pakistanlı’yı yakalamış. Pakistanlılar hilkat itibariyle böyle biraz mücadeleci adamlar.Pakistanlılar hilkat itibariyle böyle biraz mücadeleci adamlar. O Harem-i Şerîf’te Beytullah’ın Hacer-i Esved’i var,O Harem-i Şerîf’te Beytullah’ın Hacer-i Esved’i var, bunu öpmek için mesela can feda ediyor insanlar.bunu öpmek için mesela can feda ediyor insanlar. Halbuki o sünnettir.Halbuki o sünnettir. Öpülürse öpülür öpülmezse böyle bir Allahu Ekber dersin,Öpülürse öpülür öpülmezse böyle bir Allahu Ekber dersin, bu karşıdaki temas kâfi gelir.bu karşıdaki temas kâfi gelir. Şimdi orada ben onu öpeceğim diyerektenŞimdi orada ben onu öpeceğim diyerekten birçok insanları eziyete sokar, sıkıntıya sokar,birçok insanları eziyete sokar, sıkıntıya sokar, meşakkate sokar, üstleri başları yırtılır, parçalanırmeşakkate sokar, üstleri başları yırtılır, parçalanır illa onu öpeceğim diyerekten pek çok günahlar işlerler.illa onu öpeceğim diyerekten pek çok günahlar işlerler. Bu çok günahların işlenmesi câiz olmayan şeylerdir.Bu çok günahların işlenmesi câiz olmayan şeylerdir. Bak camide ref’i esvat ve sell ü suyûf yok iken,Bak camide ref’i esvat ve sell ü suyûf yok iken, burada böyle âdeta kanlar akıyor.burada böyle âdeta kanlar akıyor. Olmayacak bir şey, edebe yakışır bir şey değil.Olmayacak bir şey, edebe yakışır bir şey değil. O Pakistanlıya diyor ki, “Siz neden bunu böyle yapıyorsunuz?

O Pakistanlıya diyor ki, “Siz neden bunu böyle yapıyorsunuz?
Siz de hiç edep yok mu?Siz de hiç edep yok mu? Bütün ibadetler edepten ibarettir.” diyorBütün ibadetler edepten ibarettir.” diyor o Afrikalı Sudanî alim bir insan o Hintliye ders veriyor.o Afrikalı Sudanî alim bir insan o Hintliye ders veriyor. “Böyle çalımla yürümek, onu bunu kakmak“Böyle çalımla yürümek, onu bunu kakmak bu İslam’da yakışır şeyler değildir.bu İslam’da yakışır şeyler değildir. İslam’ın her şeyi edeptir.İslam’ın her şeyi edeptir. Edebin muhalifi olan şeyler İslam’da yeri yoktur.”Edebin muhalifi olan şeyler İslam’da yeri yoktur.” diyerekten ona nasihat ediyor:diyerekten ona nasihat ediyor: “Niçin nasihat etmiyorsunuz“Niçin nasihat etmiyorsunuz siz cemaatlerinize?” diyerekten de darılıyor onlara.siz cemaatlerinize?” diyerekten de darılıyor onlara. Demek ki selle suyûf,

Demek ki selle suyûf,
yani kılıcı kınından çıkarıp da camide bulundurmak da caiz değil.yani kılıcı kınından çıkarıp da camide bulundurmak da caiz değil. Binâenaleyh ve’ttehizû alâ ebvâbiha’l-metâhira.Binâenaleyh ve’ttehizû alâ ebvâbiha’l-metâhira. Binâenaleyh “Camilerinizin önünde, kapıların önündeBinâenaleyh “Camilerinizin önünde, kapıların önünde abdest ibrikleri bulundurunuz.”abdest ibrikleri bulundurunuz.” Yahut şadırvanlar yapınız, herkes geldiği vakitte orada abdestini alsın.Yahut şadırvanlar yapınız, herkes geldiği vakitte orada abdestini alsın. Ve cemmirûhâ fi’l-cume’i.Ve cemmirûhâ fi’l-cume’i. “Bazı cuma günlerinde camilerinizde kokularda yakınız.”“Bazı cuma günlerinde camilerinizde kokularda yakınız.” Kokular yakınız çünkü melekler güzel kokuları ararlar.Kokular yakınız çünkü melekler güzel kokuları ararlar. Biz nasıl seviyorsak onlar bizden daha fazla sever güzel kokuları.Biz nasıl seviyorsak onlar bizden daha fazla sever güzel kokuları. Güzel kokuların olduğu yere melekler dolarlar.Güzel kokuların olduğu yere melekler dolarlar. Meleklerin dolduğu yerde de feyz ü bereket daha fazla olur.Meleklerin dolduğu yerde de feyz ü bereket daha fazla olur. Bunu İbn Mâce, Taberânî Mekhul’den,

Bunu İbn Mâce, Taberânî Mekhul’den,
yine Taberânî Muâz hazretlerinden de rivayet etmişler.yine Taberânî Muâz hazretlerinden de rivayet etmişler. Celîsü’l-mescidi alâ selâsi hisâlin.

Celîsü’l-mescidi alâ selâsi hisâlin.
“Mescidlerde oturanlar üç faydadan hâlî değildirler.”“Mescidlerde oturanlar üç faydadan hâlî değildirler.” Mescidlerde oturan bir insan üç faideden birisini muhakkak kazanır.Mescidlerde oturan bir insan üç faideden birisini muhakkak kazanır. Birisi: Ehin müstefâdin.

Birisi: Ehin müstefâdin.
“Camide otururken bir kardeş görürsün,“Camide otururken bir kardeş görürsün, o kardeşten ya sen istifade edersino kardeşten ya sen istifade edersin ya o senden istifade eder.”ya o senden istifade eder.” İkincisi: Ev kelimetin muhkemetin.

İkincisi: Ev kelimetin muhkemetin.
“Yahut Kur’an ayetlerinden yahut hadislerinden bir kelime öğrenirsin.”“Yahut Kur’an ayetlerinden yahut hadislerinden bir kelime öğrenirsin.” Ev rahmetin muntazaratin.Ev rahmetin muntazaratin. “Hiç bir şey öğrenemezsen rahmet-i ilâhîyeye“Hiç bir şey öğrenemezsen rahmet-i ilâhîyeye mazhar olursunuz.” buyurmuş.mazhar olursunuz.” buyurmuş. Hanımlar hakkında da:

Hanımlar hakkında da:
Cihâdükünne’l-haccu.Cihâdükünne’l-haccu. “Sizin cihadınız hacdır.”“Sizin cihadınız hacdır.” Efendimizin zamanında muharebeye gidiliyordu tabii, gazalara.Efendimizin zamanında muharebeye gidiliyordu tabii, gazalara. Erkekler hem ganimet alıyorlarErkekler hem ganimet alıyorlar hem şehitlik ve gazilik sevapları alıyorlardı.hem şehitlik ve gazilik sevapları alıyorlardı. Hanımlar şikâyete geldiler, dediler ki:Hanımlar şikâyete geldiler, dediler ki: “Bak bunlar gidiyorlar, böyle kazançları var,“Bak bunlar gidiyorlar, böyle kazançları var, biz ise bundan mahrumuz, biz de iştirak etsek olmaz mı?”biz ise bundan mahrumuz, biz de iştirak etsek olmaz mı?” deyince Efendimiz buyurdu ki:deyince Efendimiz buyurdu ki: “Sizin cihadınız hacdır.”“Sizin cihadınız hacdır.” Siz hacca gidin.Siz hacca gidin. Onda böyle dövüşme mövüşme de yoktur,Onda böyle dövüşme mövüşme de yoktur, bu sevabı orada alırsınız demek.bu sevabı orada alırsınız demek. Şimdi bugünkü derste yine:

Şimdi bugünkü derste yine:
Hâfizû ale’s-salavâti,

Hâfizû ale’s-salavâti,
ve hâfizû ale’l-asreyni:ve hâfizû ale’l-asreyni: Salâtin kable tulûi’ş-şemsi,Salâtin kable tulûi’ş-şemsi, ve salâtin kable ğurûbihâ.ve salâtin kable ğurûbihâ. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl.Sadaka Resûlullah fî mâ kâl. Kur’an âyetlerinde:Kur’an âyetlerinde: Hâfizû ale’s-salavâti ve’s-salâti’l-vüstâ geçer,

Hâfizû ale’s-salavâti ve’s-salâti’l-vüstâ geçer,
burada Cenâb-ı Peygamber:burada Cenâb-ı Peygamber: Hâfizû ale’s-salavâti.Hâfizû ale’s-salavâti. “Beş vakit namazı muhafaza et.”,“Beş vakit namazı muhafaza et.”, arkasından da, Ve hâfizû ale’l-asreyni.arkasından da, Ve hâfizû ale’l-asreyni. “İki asır vaktini de muhafaza edin.”“İki asır vaktini de muhafaza edin.” Dikkat edin yani ehemmiyet verin, bunlar üzerinde çokça durun.Dikkat edin yani ehemmiyet verin, bunlar üzerinde çokça durun. Asreyn, “iki asır” demek. Birisi ki:Asreyn, “iki asır” demek. Birisi ki: Salâtin kable tulûi’ş-şemsi.

Salâtin kable tulûi’ş-şemsi.
“Birisi ki, o asrın birisi güneş doğmadan evvelki sabah namazıdır.”“Birisi ki, o asrın birisi güneş doğmadan evvelki sabah namazıdır.” Güneş doğmamıştır, bir. birisi de:Güneş doğmamıştır, bir. birisi de: Ve salâtin kable gurûbihâ.

Ve salâtin kable gurûbihâ.
“Güneş batmadan evvel kılınan namazdır ki ikindi namazı.”“Güneş batmadan evvel kılınan namazdır ki ikindi namazı.” Sabah namazıyla ikindi namazlarına çok ehemmiyet veriniz.Sabah namazıyla ikindi namazlarına çok ehemmiyet veriniz. Beş vakti kılınız, fakat sabah namazı uyku vaktidir,Beş vakti kılınız, fakat sabah namazı uyku vaktidir, uykuya kaptırmayın namazı, gafletle geçirmeyin.uykuya kaptırmayın namazı, gafletle geçirmeyin. İkindi vakti de alışveriş, iş güç vaktidir,İkindi vakti de alışveriş, iş güç vaktidir, ona da aldanıp ikindi vaktini de kaçırmayın elden.ona da aldanıp ikindi vaktini de kaçırmayın elden. Çünkü ikindi vaktini kaçıran insan,Çünkü ikindi vaktini kaçıran insan, bir adamın evladı, çoluğu çocuğu, ailesi,bir adamın evladı, çoluğu çocuğu, ailesi, malı, mülkü harap olmuş, yanmış tükenmiş insan ne gibimalı, mülkü harap olmuş, yanmış tükenmiş insan ne gibi bir iptilâya maruzsa ikindi vaktini kaçıran adamın hâlibir iptilâya maruzsa ikindi vaktini kaçıran adamın hâli bunun hâliyle mukayese edilir.bunun hâliyle mukayese edilir. Dar vakit.Dar vakit. Onun için vakitleri insan güzel tanzim etmeli.

Onun için vakitleri insan güzel tanzim etmeli.
Akşam yatış saatlerini,Akşam yatış saatlerini, sabahleyin kalkış saatlerini güzel intizama koymalı.sabahleyin kalkış saatlerini güzel intizama koymalı. Geceleyin çok uzun vakte kadar oturup daGeceleyin çok uzun vakte kadar oturup da şimdi şu işimi de şu hesabımı da,şimdi şu işimi de şu hesabımı da, şu dersimi de yapacağım diyerektenşu dersimi de yapacağım diyerekten gece uykusunu almadan yatar,gece uykusunu almadan yatar, sabahleyin ona top atsan duyamaz artık, kaldıramazsın.sabahleyin ona top atsan duyamaz artık, kaldıramazsın. Uyuyamadı vaktiyle, uyuyamadığı için vücut hakkını istiyor,Uyuyamadı vaktiyle, uyuyamadığı için vücut hakkını istiyor, hakkını istiyor yorulmuş vücut,hakkını istiyor yorulmuş vücut, sabahleyin ezanı da duyamıyor.sabahleyin ezanı da duyamıyor. Duysa da kafası kalkmıyor artık.Duysa da kafası kalkmıyor artık. Duysa da kafasını kaldıramıyor çünkü vücudununDuysa da kafasını kaldıramıyor çünkü vücudunun keyfi yerinde değil.keyfi yerinde değil. Binâenaleyh insan tanzim etmeli,

Binâenaleyh insan tanzim etmeli,
filan saatte yatar filan saatte kalkar.filan saatte yatar filan saatte kalkar. Ecnebiler bunu çok güzel tatbik ederkenEcnebiler bunu çok güzel tatbik ederken biz maalesef dinimizin iktizası olduğu halde de bunu yapamıyoruz.biz maalesef dinimizin iktizası olduğu halde de bunu yapamıyoruz. Bu gece geç vakitlere kadar oturmak bir hüner âdeta,Bu gece geç vakitlere kadar oturmak bir hüner âdeta, bir şeymiş gibi [yapılıyor.]bir şeymiş gibi [yapılıyor.] Oturuyorsan sabaha kadar otur,Oturuyorsan sabaha kadar otur, sabah namazını kıldıktan sonra yat,sabah namazını kıldıktan sonra yat, ona hiç kimse bir şey demez.ona hiç kimse bir şey demez. Fakat gecenin yarısından sonra yatıp daFakat gecenin yarısından sonra yatıp da iki saatliğine kalkmak herkesin harcı değildir.iki saatliğine kalkmak herkesin harcı değildir. Kalksa da kalkabilse deKalksa da kalkabilse de o zamanda kıldığı namazın da hayrı olmaz.o zamanda kıldığı namazın da hayrı olmaz. Çünkü yorgun, kafa bulanık şekilde abdest alıp daÇünkü yorgun, kafa bulanık şekilde abdest alıp da kılacağı iki rekât namazın ne kadar faydası olur bilmem.kılacağı iki rekât namazın ne kadar faydası olur bilmem. Hâmilü’l-Kur’âni.

Hâmilü’l-Kur’âni.
Hâmilü’l-Kur’ân demek hâfız-ı Kur’an demekHâmilü’l-Kur’ân demek hâfız-ı Kur’an demek yahut âlim demek, ikisine de şamildir.yahut âlim demek, ikisine de şamildir. İnde hatmi’l-Kur’âni. Kur’an-ı hatmetmiş.”İnde hatmi’l-Kur’âni. Kur’an-ı hatmetmiş.” Kur’an-ı bir günde hatmedenler var.

Kur’an-ı bir günde hatmedenler var.
Bir günde iki kere okuyanlar var.Bir günde iki kere okuyanlar var. Bir günde 15 kere okuyanlar da var bir Kur’an’ı baştan sona.Bir günde 15 kere okuyanlar da var bir Kur’an’ı baştan sona. Tayyi mekân diyorlar buna.Tayyi mekân diyorlar buna. Nasıl ki biz buradan üç ayda Mekke’ye giderken,Nasıl ki biz buradan üç ayda Mekke’ye giderken, bugün üç saatte gidiyoruz.bugün üç saatte gidiyoruz. Bugün Allahu Teâlâ’nın verdiği bir kudretleBugün Allahu Teâlâ’nın verdiği bir kudretle insan böyle uçuyor ve Kur’an üç saatte bitiyor.insan böyle uçuyor ve Kur’an üç saatte bitiyor. Ve tekrarlanarak da üç beş günde üç beş hatim edebilenVe tekrarlanarak da üç beş günde üç beş hatim edebilen bahtiyarlar var yani yeryüzünde.bahtiyarlar var yani yeryüzünde. Bunlar inkâr da kabul etmez.Bunlar inkâr da kabul etmez. Olur mu deme.Olur mu deme. Çünkü biz okuyoruz teker teker, teker teker okurkenÇünkü biz okuyoruz teker teker, teker teker okurken üç saat geçiyor, olmaz.üç saat geçiyor, olmaz. Ama o hallolmuştur Kur’an ileAma o hallolmuştur Kur’an ile yani şöyle baktığı vakitte sayfalar önündeyani şöyle baktığı vakitte sayfalar önünde yuvarlanır âdeta, bakarsın hatim biter.yuvarlanır âdeta, bakarsın hatim biter. Hâmilü’l-Kur’âni.

Hâmilü’l-Kur’âni.
“İşte bu gibi hâmil-i Kur’an olanlar.”“İşte bu gibi hâmil-i Kur’an olanlar.” Lehû inde hatmi’l-Kur’âni. “Bitirdi.Lehû inde hatmi’l-Kur’âni. “Bitirdi. Elif lam mim bitirdi, hatimi yaptı.”Elif lam mim bitirdi, hatimi yaptı.” Da’vetün müstecâbetün.

Da’vetün müstecâbetün.
“Artık bunun kabul olunan bir davet,“Artık bunun kabul olunan bir davet, kabul olmuş bir dua bunun hakkıdır.”kabul olmuş bir dua bunun hakkıdır.” Nasıl dua ederse onun duası ind-i İlâhîye de makbul olur.Nasıl dua ederse onun duası ind-i İlâhîye de makbul olur. Camileri de bunu teşmil etmişler de,Camileri de bunu teşmil etmişler de, “Cemaat çokça âmin derse, çok kişi âmin derse,“Cemaat çokça âmin derse, çok kişi âmin derse, onların duası sebebiyleonların duası sebebiyle belki benim yaptığım hatim de kabul olunur.” diyerekten:belki benim yaptığım hatim de kabul olunur.” diyerekten: “Hoca efendi bizim bir duamız var,“Hoca efendi bizim bir duamız var, bir hatim de bize yapıverin.” derler.bir hatim de bize yapıverin.” derler. Bazıları da: Mekke’ye, Medine’ye yollarlarBazıları da: Mekke’ye, Medine’ye yollarlar “Bizim hatimler orada olsun.” diyerekten.“Bizim hatimler orada olsun.” diyerekten. Fakat kendisi yaparsa daha âlâ, daha?Fakat kendisi yaparsa daha âlâ, daha? Ve şeceratün fi’l-cenneti.

Ve şeceratün fi’l-cenneti.
“Bir de cennette bir ağaca sahip olur.”“Bir de cennette bir ağaca sahip olur.” Bir hatim, ona mahsus bir de ağaç bağışlanıyor.Bir hatim, ona mahsus bir de ağaç bağışlanıyor. Yani cennet boşluk arazidir.Yani cennet boşluk arazidir. Bu boşluk araziyi biz süsleyeceğiz.Bu boşluk araziyi biz süsleyeceğiz. Nelerimizle?Nelerimizle? Tesbihlerimizle, namazlarımızla, hatimlerimizle.Tesbihlerimizle, namazlarımızla, hatimlerimizle. Çeşitli ağaçlarla tezyin olunacaktır.Çeşitli ağaçlarla tezyin olunacaktır. Hâmilü’l-Kur’âni.

Hâmilü’l-Kur’âni.
Hâmil-i Kur’ân, hâfız-ı Kur’ân, âlim-i Kur’ân.”Hâmil-i Kur’ân, hâfız-ı Kur’ân, âlim-i Kur’ân.” “Kur’an’a alim olan, hâfız olan, hâkim olan insan.”“Kur’an’a alim olan, hâfız olan, hâkim olan insan.” Hâmilü râyeti’l-islâmi.Hâmilü râyeti’l-islâmi. “İslâm bayrağını taşıyan bir insandır.”“İslâm bayrağını taşıyan bir insandır.” İslam bayrağının taşıyıcısı, öncüsü, hâmilidir.İslam bayrağının taşıyıcısı, öncüsü, hâmilidir. Binâenaleyh: Men ekramehu.

Binâenaleyh: Men ekramehu.
“Bu İslâm bayrağını taşıyan insana kim ikram ederse.”“Bu İslâm bayrağını taşıyan insana kim ikram ederse.” Fekad ekramellâhe.Fekad ekramellâhe. “Onun ona olan ikramı doğrudan doğruya Allah’adır.”“Onun ona olan ikramı doğrudan doğruya Allah’adır.” Ve men ehânehu.Ve men ehânehu. “Kim ki bu hâmil-i Kur’ân olan, âlim-i Kur’ân olan kimseye“Kim ki bu hâmil-i Kur’ân olan, âlim-i Kur’ân olan kimseye hıyanetlik ederse, ihanet ederse.”hıyanetlik ederse, ihanet ederse.” Fealeyhi la’netullâhi.Fealeyhi la’netullâhi. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin. Onun için ehl-i Medîne hep alimdir derler.

Onun için ehl-i Medîne hep alimdir derler.
Alim olmalarından dolayıdır ki:Alim olmalarından dolayıdır ki: “Ehl-i Medîne’ye çirkin muamele edenler,“Ehl-i Medîne’ye çirkin muamele edenler, ehl-i Medîne’ye çirkince bir muamele yapanlar kiehl-i Medîne’ye çirkince bir muamele yapanlar ki çok olur Allah esirgesin bunlarçok olur Allah esirgesin bunlar tuz suda nasıl erirse, o da öyle erir gider.” buyurulur.tuz suda nasıl erirse, o da öyle erir gider.” buyurulur. Hâmil-i Kur’ân’lar da öyledir.Hâmil-i Kur’ân’lar da öyledir. Medine’de değildirler ama nerede olurlarsa olsunlar,Medine’de değildirler ama nerede olurlarsa olsunlar, o Medine’de dünyaya gelen İslâm dininino Medine’de dünyaya gelen İslâm dininin bayraktarıdır, dünyaya yayıyorlar onu.bayraktarıdır, dünyaya yayıyorlar onu. Onu dünyaya yayan o bahtiyaraOnu dünyaya yayan o bahtiyara herkesin de hürmet etmesi lazım gelirken,herkesin de hürmet etmesi lazım gelirken, ona ihanetlik etmek.ona ihanetlik etmek. Allah hepimizi affetsin.Allah hepimizi affetsin. Bak ne geldi?

Bak ne geldi?
Şimdi o kitabın içerisinde ki İmam Mâlik hazretleri hakkındaŞimdi o kitabın içerisinde ki İmam Mâlik hazretleri hakkında o Pakistanlı âlimin yazdığı eserdeo Pakistanlı âlimin yazdığı eserde çok acı bir hadiseye rast geldim.çok acı bir hadiseye rast geldim. İmam Mâlik, hepimiz hürmetle anarız kendisini.İmam Mâlik, hepimiz hürmetle anarız kendisini. Medine’nin alimi,Medine’nin alimi, İmam Âzam ne ise o da odur.İmam Âzam ne ise o da odur. Onun Muvattâ isminde bir de eseri vardır kiOnun Muvattâ isminde bir de eseri vardır ki Buharî ile denktir.Buharî ile denktir. Buhârî’den belki üstündür diyenler de olmuştur.Buhârî’den belki üstündür diyenler de olmuştur. İlk kitapta o kitapmış hadis hakkında yazılan.İlk kitapta o kitapmış hadis hakkında yazılan. Bu zât yüz binlerce hadisi toplamış,Bu zât yüz binlerce hadisi toplamış, Muvattâ denilen kitabını 16 defa basmış.Muvattâ denilen kitabını 16 defa basmış. Tabii her bastıkça tashihât yapmış,Tabii her bastıkça tashihât yapmış, bir kısmını çıkarmış bir kısmını eklemiş.bir kısmını çıkarmış bir kısmını eklemiş. Binâenaleyh nüshalar hep birbirlerine muhalif,Binâenaleyh nüshalar hep birbirlerine muhalif, bir nüsha değil yani 16 nüsha.bir nüsha değil yani 16 nüsha. Her seferinde bir kısmını çıkarmışHer seferinde bir kısmını çıkarmış bir kısmına da bilgilerini de eklemiş.bir kısmına da bilgilerini de eklemiş. Böyle bir alim, onun zamanın hükümdarı olan zât,Böyle bir alim, onun zamanın hükümdarı olan zât, onu çekemeyenlerin hasetlerinden dolayı onun aleyhindeonu çekemeyenlerin hasetlerinden dolayı onun aleyhinde bazı sözler söylemişler.bazı sözler söylemişler. Bu [idareci] zât da onu dövmüş.Bu [idareci] zât da onu dövmüş. Yani ona el uzatabilmek kimin elinde?Yani ona el uzatabilmek kimin elinde? İslâm adını taşıyan bir insan onu nasıl yapabilir?İslâm adını taşıyan bir insan onu nasıl yapabilir? O alim ki eşi bulunmaz.O alim ki eşi bulunmaz. İmam Âzam’ın, Şafîi’nin, Hanbelî’nin,İmam Âzam’ın, Şafîi’nin, Hanbelî’nin, bir de bu İmam Mâlik hazretleri [nin mezhepleri var.]bir de bu İmam Mâlik hazretleri [nin mezhepleri var.] Kendisi hem hâfız-ı Kur’ân, hem muhaddis,

Kendisi hem hâfız-ı Kur’ân, hem muhaddis,
hem de mezhep sahibi, mezhep imamı.hem de mezhep sahibi, mezhep imamı. Bunu dövmek kimin elinden gelir?Bunu dövmek kimin elinden gelir? Canavar olmalı ki bir insan, aslan gibi canavar, hayvan,Canavar olmalı ki bir insan, aslan gibi canavar, hayvan, insanlıktan çıkmış bir mahluk,insanlıktan çıkmış bir mahluk, artık önüne geleni pençeliyor,artık önüne geleni pençeliyor, meramına nâil olmak için önüne geleni hırpalıyor,meramına nâil olmak için önüne geleni hırpalıyor, öyle bir canavar yapar.öyle bir canavar yapar. Demek onun zamanında böyle canavarlar yine mevcutmuşDemek onun zamanında böyle canavarlar yine mevcutmuş ve o zavallıyı dövmüşler.ve o zavallıyı dövmüşler. Artık kollarını böyle kaldıramaz olmuş.Artık kollarını böyle kaldıramaz olmuş. O kadar dövmüşler kiO kadar dövmüşler ki kollarını kaldıracak tâkat kalmamış kendisinde.kollarını kaldıracak tâkat kalmamış kendisinde. Sonra Harun Reşîd, bakınız dikkat ediniz,

Sonra Harun Reşîd, bakınız dikkat ediniz,
Harun Reşîd duymuş bunu gelmiş, demiş:Harun Reşîd duymuş bunu gelmiş, demiş: “Çağırayım ben onu, getirteyim sen ona bir kısas yap.“Çağırayım ben onu, getirteyim sen ona bir kısas yap. Nasıl seni dövdüyse sen de benim huzurumdaNasıl seni dövdüyse sen de benim huzurumda onu öylece döv, intikamını ondan al.”onu öylece döv, intikamını ondan al.” “Hâşâ ve kellâ!

“Hâşâ ve kellâ!
Bu bana vurdukça ben ona dua ediyordum,Bu bana vurdukça ben ona dua ediyordum, affını istiyordum Allah’tan.affını istiyordum Allah’tan. O bana vurdukça ben ona dua ediyor affını istiyordum Allah’tan.O bana vurdukça ben ona dua ediyor affını istiyordum Allah’tan. O zulmünün cezasını çekmesin istiyordum.O zulmünün cezasını çekmesin istiyordum. Binâenaleyh şimdi ben onun yerine nasıl gidip deBinâenaleyh şimdi ben onun yerine nasıl gidip de ona kısas yaparım?ona kısas yaparım? Katiyen yapamam!” demiş.Katiyen yapamam!” demiş. Allah affetsin cümlemizi.Allah affetsin cümlemizi. Bak bundaki görüşe bak ötekindeki görüşe bak.

Bak bundaki görüşe bak ötekindeki görüşe bak.
Birisi canavar tiynetli birisi de melek tiynetli.Birisi canavar tiynetli birisi de melek tiynetli. Allah hepimizi affetsin.Allah hepimizi affetsin. Onun için bu gibi alimlerin huzurunda oturanlarla

Onun için bu gibi alimlerin huzurunda oturanlarla
canavarların huzurunda oturanlar da bir olur mu ya?canavarların huzurunda oturanlar da bir olur mu ya? Hâmilâtün vâlidâtün

Hâmilâtün vâlidâtün
murdi’âtün rahîmâtün bievlâdihinne,murdi’âtün rahîmâtün bievlâdihinne, lev lâ mâ ye’tîne ilâ ezvâcihinnelev lâ mâ ye’tîne ilâ ezvâcihinne dehale musalliyâtühünne’l-cennete.dehale musalliyâtühünne’l-cennete. Şimdi bu hanımlarımız hakkında buyrulmuş ki:Şimdi bu hanımlarımız hakkında buyrulmuş ki: “Onlar bize yavrularımızı yetiştirirler,

“Onlar bize yavrularımızı yetiştirirler,
büyütürler karınlarında, hamile olurlar.büyütürler karınlarında, hamile olurlar. Sonra annelik vazifelerini yaparlar,Sonra annelik vazifelerini yaparlar, emzirirler, evlatlarına karşı çok rahimdirler, şefiktirler.emzirirler, evlatlarına karşı çok rahimdirler, şefiktirler. Çok kıymetleri vardır.Çok kıymetleri vardır. Ama bir huyları vardır kiAma bir huyları vardır ki bu huyları olmasa cennete bulundukları yerle beraber girerler.”bu huyları olmasa cennete bulundukları yerle beraber girerler.” Musallîleri, namazgâhları ile beraber cennete girerler,Musallîleri, namazgâhları ile beraber cennete girerler, nedir o şeyleri?nedir o şeyleri? Erkeklerine karşı biraz sabırsızdırlar.

Erkeklerine karşı biraz sabırsızdırlar.
O huyları olmasa bu öteki huylarından dolayı.O huyları olmasa bu öteki huylarından dolayı. Yani gördüklerini inkar ederler,Yani gördüklerini inkar ederler, sıkıntılara tahammülleri yoktur,sıkıntılara tahammülleri yoktur, acı sözler söylerler bir şeyler yaparlar,acı sözler söylerler bir şeyler yaparlar, ondan dolayı bu faydalarını kaybederler.ondan dolayı bu faydalarını kaybederler. Yoksa onlar olmasa o namazgâhları ile beraberYoksa onlar olmasa o namazgâhları ile beraber cennete giderler.cennete giderler. Nasıl ki bu namazgâhlar bizi de cennete götürecektir inşallah,Nasıl ki bu namazgâhlar bizi de cennete götürecektir inşallah, ki yarın, yukarıda bir hadis var:ki yarın, yukarıda bir hadis var: Cehennemü tuhîtu bi’d-dünyâ ve’l-cennetü min verâihâ.

Cehennemü tuhîtu bi’d-dünyâ ve’l-cennetü min verâihâ.
“Cehennem bu dünyanın etrafını çevirmiştir,“Cehennem bu dünyanın etrafını çevirmiştir, cennete onu geçmeden gidilmez.”cennete onu geçmeden gidilmez.” O cennetin köprüsü cehennemin üzerinden geçecek.

O cennetin köprüsü cehennemin üzerinden geçecek.
Bu cehennemden geçerken camilerimiz deBu cehennemden geçerken camilerimiz de orada teşekkül edecek Cenâb-ı Hakk’ın şeysiyle,orada teşekkül edecek Cenâb-ı Hakk’ın şeysiyle, cemaatini de içine alıp o köprüden öyle geçirecek.cemaatini de içine alıp o köprüden öyle geçirecek. Allahu Teâlâ’nın inşallah fazl u keremi bol.Allahu Teâlâ’nın inşallah fazl u keremi bol. Kusurlarımız varsa onlara daKusurlarımız varsa onlara da istiğfar ederiz her akşam yatmadan evvel,istiğfar ederiz her akşam yatmadan evvel, o istiğfarlarımız dolayısıyla Cenâb-ı Hak bizi deo istiğfarlarımız dolayısıyla Cenâb-ı Hak bizi de bu camilerimizin içerisinde cehennemin yüzünü de göstermeden,bu camilerimizin içerisinde cehennemin yüzünü de göstermeden, öyle bir şimşek süratiyleöyle bir şimşek süratiyle köprünün üzerinden götürüp cennetine inşallahköprünün üzerinden götürüp cennetine inşallah hepimizi idhal eder.hepimizi idhal eder. Allah cümlemizi affetsin,

Allah cümlemizi affetsin,
Tevfîkat-ı samedâniyesine mazhar etsin.Tevfîkat-ı samedâniyesine mazhar etsin. El-Fatiha!

El-Fatiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2