Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Allah'ın C.C. Kalplerimize (Gönüllerimize) Verdiği Değer

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1418 / 06.09.1997
İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kalp (Gönül), Yaptıkları ve Özellikleri, Gönül Temizliği ve Gönül Temizliğini Sağlayan İlim Dalı, Kiramen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah'ın C.C. Kalplerimize (Gönüllerimize) Verdiği Değer

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1418 / 06.09.1997
İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kalp (Gönül), Yaptıkları ve Özellikleri, Gönül Temizliği ve Gönül Temizliğini Sağlayan İlim Dalı, Kiramen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahirabbilâlemin.Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahirabbilâlemin.
Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn MuhammedînîlMustafâ ve alâ-âlihi ve sahbihî ve men-tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. MuhammedînîlMustafâ ve alâ-âlihi ve sahbihî ve men-tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ-ba'du: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ-ba'du:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme. Ve şerra'l-umûri muhtesâtuha ve külle muhtesetin bid'atünVe şerra'l-umûri muhtesâtuha ve külle muhtesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibuhâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibuhâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selem ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selem ennehû kâl:

İnnallâhe teâlâ lâ yenzuru ila ecsâmiküm velâ suveriküm velâkin yenzuru ila kulûbiküm ve a'mâliküm.İnnallâhe teâlâ lâ yenzuru ila ecsâmiküm velâ suveriküm velâkin yenzuru ila kulûbiküm ve a'mâliküm. Sadaka Resûlullah fi-mâ-kâl ev kemâkâl. Değerli kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fi-mâ-kâl ev kemâkâl.

Değerli kardeşlerim!

Hadis alimlerinin en büyüklerinden biri olan İmam Müslim'in … Hadis alimlerinin en büyüklerinden biri olan İmam Müslim'in … Buradaki imam önder demektir.Buradaki imam önder demektir. Hadis ilminde önder olduğu için bu ismi almış. "Müslim" ismidir.Hadis ilminde önder olduğu için bu ismi almış. "Müslim" ismidir. Herkes Müslümandır, biz de Müslümanız elhamdülillah. Ama onun özel olarak ismi Müslim. Herkes Müslümandır, biz de Müslümanız elhamdülillah. Ama onun özel olarak ismi Müslim.

Müslim İbn Kuteybe, Ebû Hureyre radıyallahuanh'ten rivâyet ederek nakletmiş kiMüslim İbn Kuteybe, Ebû Hureyre radıyallahuanh'ten rivâyet ederek nakletmiş ki Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: (Sahih bir hadistir. Senedi sağlamdır, otantiktir, mensuptur. (Sahih bir hadistir. Senedi sağlamdır, otantiktir, mensuptur. Güvenilir bir kaynaktan güvenilir bir hadistir.) Güvenilir bir kaynaktan güvenilir bir hadistir.)

İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâliküm. İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâliküm.

"Allah sizin vücutlarınıza ve dış görünüşlerinize, suretlerinize önem vermez, bakmaz." "Allah sizin vücutlarınıza ve dış görünüşlerinize, suretlerinize önem vermez, bakmaz."

Velâkin yenzuru ila kulûbiküm ve a'mâliküm. Velâkin yenzuru ila kulûbiküm ve a'mâliküm.

"Fakat gönüllerinize bakar ve yaptığınız işlere bakar." "Fakat gönüllerinize bakar ve yaptığınız işlere bakar."

Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir. Ezberlemenizi tavsiye ederim.Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir. Ezberlemenizi tavsiye ederim. Allahu Teâlâ Hazretleri lâ yenzuru demek, "bakmaz" demek kelime olarak.Allahu Teâlâ Hazretleri lâ yenzuru demek, "bakmaz" demek kelime olarak. Lâ yenzuru ilâ ecsâmiküm velâ ilâ suveriküm. "Allah sizin cisimlerinize…"Lâ yenzuru ilâ ecsâmiküm velâ ilâ suveriküm. "Allah sizin cisimlerinize…" Cisimden maksat insanın cismi, vücudu demektir. İnsanın, sizin vücutlarınıza,Cisimden maksat insanın cismi, vücudu demektir. İnsanın, sizin vücutlarınıza, boynuza, posunuza, adaleli oluşunuza veya güzel oluşunuza, selvi boylu oluşunuza filan bakmaz.boynuza, posunuza, adaleli oluşunuza veya güzel oluşunuza, selvi boylu oluşunuza filan bakmaz. Velâ suveriküm. "…dış suretinize, görünüşünüze, yüzünüze, görünümünüze bakmaz." Velâ suveriküm. "…dış suretinize, görünüşünüze, yüzünüze, görünümünüze bakmaz."

Bakmaz demek, bakar da; Allah her şeye bakar, görür, işitir, bilir…Bakmaz demek, bakar da; Allah her şeye bakar, görür, işitir, bilir… Bakmaz demek yani önem vermez, Allah nazarında, Allah yanında önemli değildir demek.Bakmaz demek yani önem vermez, Allah nazarında, Allah yanında önemli değildir demek. Yani Bir insanı güzellik müsabakası yapıp da dünyaya güzeli seçsen,Yani Bir insanı güzellik müsabakası yapıp da dünyaya güzeli seçsen, yüzü çok güzel olsa; boyu posu, tam ölçüleri uygun olsa onun çok önemi yoktur.yüzü çok güzel olsa; boyu posu, tam ölçüleri uygun olsa onun çok önemi yoktur. Kalbi fesatsa, imanı yoksa veya işi bozuksa, yolu yanlışsaKalbi fesatsa, imanı yoksa veya işi bozuksa, yolu yanlışsa onun yüzünün şeklinin, şemalinin, vücudunun, güzelliğinin, kuvvetinin, endamının,onun yüzünün şeklinin, şemalinin, vücudunun, güzelliğinin, kuvvetinin, endamının, tenasübünün önemi yoktur. Allah ona bakmaz. Dış görünüşe bakmaz, yani ona önem vermez.tenasübünün önemi yoktur. Allah ona bakmaz. Dış görünüşe bakmaz, yani ona önem vermez. Fakat insanın gönlüne bakar ve yaptığı işlere bakar. Yani insanın gönlüne önem verir.Fakat insanın gönlüne bakar ve yaptığı işlere bakar. Yani insanın gönlüne önem verir. Ve niyetine önem verir. Gönül kelimesi dediğimiz şey, kulûb.Ve niyetine önem verir. Gönül kelimesi dediğimiz şey, kulûb. Kulûbiküm…velâ suveriküm velâkin yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Kalplerinize bakar" diyor. Kulûbiküm…velâ suveriküm velâkin yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Kalplerinize bakar" diyor.

Kalp… Âyetlerde ve hadîs-i şerîflerde kalpten maksat tıbbî et parçası olan [değildir]…Kalp… Âyetlerde ve hadîs-i şerîflerde kalpten maksat tıbbî et parçası olan [değildir]… İnsan kalbinin şöyle yumruk kadar olduğu söyleniyor.İnsan kalbinin şöyle yumruk kadar olduğu söyleniyor. Sol memesinin altında bir et, kaslardan ibaret bir organ, bir uzuv vücuda kan pompalıyor.Sol memesinin altında bir et, kaslardan ibaret bir organ, bir uzuv vücuda kan pompalıyor. İki kulakçığı var, iki karıncığı var dört bölge. İki kulakçığı var, iki karıncığı var dört bölge. Kirli kan oraya geliyor, ondan sonra oralardan geçiyor, akciğere gidiyor.Kirli kan oraya geliyor, ondan sonra oralardan geçiyor, akciğere gidiyor. Akciğerde temiz kan halinde geliyor, kalbe geliyor.Akciğerde temiz kan halinde geliyor, kalbe geliyor. Kalbin o tarafından temiz kan olarak, oksijen olarak, gıda olarak vücuda pompalanıyor.Kalbin o tarafından temiz kan olarak, oksijen olarak, gıda olarak vücuda pompalanıyor. Hücreler onları alıyorlar,Hücreler onları alıyorlar, kirli şeyleri alıyor, tekrar kalbe getiriyor,kirli şeyleri alıyor, tekrar kalbe getiriyor, kirlileri tekrar ciğere gönderiyor. Böylece kan, vücuttaki kullanılmış malzemeleri,kirlileri tekrar ciğere gönderiyor. Böylece kan, vücuttaki kullanılmış malzemeleri, yakılmış malzemeleri hücrelerden alıyor, kalp onu pompalıyor, akciğere gönderiyor,yakılmış malzemeleri hücrelerden alıyor, kalp onu pompalıyor, akciğere gönderiyor, akciğerde tazeleniyor, tekrar vücuda gönderiliyor. Bu muazzam bir iş! Müthiş bir iş! akciğerde tazeleniyor, tekrar vücuda gönderiliyor. Bu muazzam bir iş! Müthiş bir iş!

En sağlam makine kalp dediğimiz şey.En sağlam makine kalp dediğimiz şey. Biz Türkçede buna "yürek" diyoruz. Kuş yüreği, koyun yüreği, sığır yüreği…Biz Türkçede buna "yürek" diyoruz. Kuş yüreği, koyun yüreği, sığır yüreği… Kasapta, ciğercide filan satılıyor.Kasapta, ciğercide filan satılıyor. Bu âyetlerde ve hadislerde geçen kalp sözü bu değildir, gönül dediğimiz şeydir. Bu âyetlerde ve hadislerde geçen kalp sözü bu değildir, gönül dediğimiz şeydir.

Bunu nereden biliyoruz? Bunu nereden biliyoruz?

Allahu Teâlâ Hazretleri âyet-i kerîmede buyuruyor ki; "O kâfirlerin, iyi olmayan kulların Allahu Teâlâ Hazretleri âyet-i kerîmede buyuruyor ki; "O kâfirlerin, iyi olmayan kulların

Lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ.Lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ. Kalpleri var ama onunla akletmiyorlar, işin inceliğini anlayamıyorlarmış.Kalpleri var ama onunla akletmiyorlar, işin inceliğini anlayamıyorlarmış. Demek ki akıl demek, gönül demek. Kalpler var ama anlayamıyorlar. Demek ki anlama organı.Demek ki akıl demek, gönül demek. Kalpler var ama anlayamıyorlar. Demek ki anlama organı. Buradan kalbin tıbbî mânası olmadığı anlaşılıyor.Buradan kalbin tıbbî mânası olmadığı anlaşılıyor. "Allah sizin kalbinize bakar" demek yüreğinize bakar demek değil, gönlünüze bakar. "Allah sizin kalbinize bakar" demek yüreğinize bakar demek değil, gönlünüze bakar.

Gönül nedir? İnsanın iç âlemidir. Duygularının cereyan ettiği yerdir.Gönül nedir?

İnsanın iç âlemidir. Duygularının cereyan ettiği yerdir.
Duygularının teşekkül ettiği yerdir. Niyetlerinin meydana geldiği yerdir.Duygularının teşekkül ettiği yerdir. Niyetlerinin meydana geldiği yerdir. "Ben yarın gideyim, falanca hasta arkadaşımı ziyaret edeyim."Ben yarın gideyim, falanca hasta arkadaşımı ziyaret edeyim. Ondan sonra da geleyim, rahmetli dedemin kabrini ziyaret edeyim.Ondan sonra da geleyim, rahmetli dedemin kabrini ziyaret edeyim. Ondan sonra gideyim falancaya yardım edeyim, zavallı arkadaşım evini tamir edeyim…" Ondan sonra gideyim falancaya yardım edeyim, zavallı arkadaşım evini tamir edeyim…"

Bunlar nedir? Birer niyettir. Bunları düşünüyoruz.Bunlar nedir?

Birer niyettir. Bunları düşünüyoruz.
İşte insanın düşünme kabiliyeti, niyet etme tarafı, İşte insanın düşünme kabiliyeti, niyet etme tarafı, akıl etme, bir şeyin inceliğini anlama kabiliyeti. Gönül budur. akıl etme, bir şeyin inceliğini anlama kabiliyeti. Gönül budur.

Başka hadîs-i şerifte: "İnsanın gönlü bir o tarafa bir o tarafa döner" diyor.Başka hadîs-i şerifte: "İnsanın gönlü bir o tarafa bir o tarafa döner" diyor. Hakikaten insan bazen sevinçli olur, bazen üzüntülü olur, bazen hevesli olur, bazen isteksiz olur.Hakikaten insan bazen sevinçli olur, bazen üzüntülü olur, bazen hevesli olur, bazen isteksiz olur. Değişir yani. Aynı insanda halden hale, fikirden fikre akış olur.Değişir yani. Aynı insanda halden hale, fikirden fikre akış olur. Bazen "bugün maneviyatım çok bozuk" der, bazen "bugün çok neşeliyim" der falan.Bazen "bugün maneviyatım çok bozuk" der, bazen "bugün çok neşeliyim" der falan. Şairin ilahide: "Hak bana bir gönül vermiş, ha demeden hayran olur." dediği gibi. Şairin ilahide: "Hak bana bir gönül vermiş, ha demeden hayran olur." dediği gibi.

Allah insanın işte bu gönlüne bakar. İçindeki, aklındaki niyetlerine, fikirlerine, düşüncelerine bakar.Allah insanın işte bu gönlüne bakar. İçindeki, aklındaki niyetlerine, fikirlerine, düşüncelerine bakar. Bu adamın fikri nasıl? Bu adamın aklı ne tarafa çalışıyor? Niyetine ne? Ne yapmak istiyor?Bu adamın fikri nasıl? Bu adamın aklı ne tarafa çalışıyor? Niyetine ne? Ne yapmak istiyor? İnsan bazen iyi bir şey yapayım derken sonuç kötü olabilir.İnsan bazen iyi bir şey yapayım derken sonuç kötü olabilir. "Aa! Hiç böyle yapmak istemiyordum ama oldu.""Aa! Hiç böyle yapmak istemiyordum ama oldu." İstemeden oluyor. Allah iyi niyetle yapılan şeylerden insana mükâfât verir.İstemeden oluyor.

Allah iyi niyetle yapılan şeylerden insana mükâfât verir.
Kötü yapılan, kötü niyetle yapılan şeyden dış görünüşü itibariyleKötü yapılan, kötü niyetle yapılan şeyden dış görünüşü itibariyle iyi gibi görünse bile Allah niyet kötü olduğu için, onun art niyetini bildiği için ona mükâfât vermez. iyi gibi görünse bile Allah niyet kötü olduğu için, onun art niyetini bildiği için ona mükâfât vermez. Diyelim ki adamın birisi yan kesicilik yapmak için bir insanın yanına geliyor,Diyelim ki adamın birisi yan kesicilik yapmak için bir insanın yanına geliyor, "yardım edebilir miyim" falan diyor. "Şuradan geçireyim, zorlanırsınız."yardım edebilir miyim" falan diyor. "Şuradan geçireyim, zorlanırsınız. Aman düşmeyin! İhtiyarsınız" falan, koluna giriyor.Aman düşmeyin! İhtiyarsınız" falan, koluna giriyor. "Ah evladım! Çok teşekkür ederim. Ne kadar iyisin!" filan diyor."Ah evladım! Çok teşekkür ederim. Ne kadar iyisin!" filan diyor. Adam öbür tarafa geçiyor. Sonra bir yokluyor, eyvah, cüzdan gitmiş. Adam öbür tarafa geçiyor. Sonra bir yokluyor, eyvah, cüzdan gitmiş.

Hırsız ona o iyiliği, o nezaketi neden yaptı? Hırsız ona o iyiliği, o nezaketi neden yaptı?

Aldatmak için yaptı. Niyeti onun cüzdanını çalmaktı zaten.Aldatmak için yaptı. Niyeti onun cüzdanını çalmaktı zaten. Demek ki yapılan şey iyi bile olsa niyet kötü olunca Allah sevmez. Demek ki yapılan şey iyi bile olsa niyet kötü olunca Allah sevmez.

Nitekim Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret ettiği zamanNitekim Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret ettiği zaman Müslümanları yanına gelmeye çağırdı. Çünkü orada bir toplum teşekkül edecekti. Müslümanları yanına gelmeye çağırdı. Çünkü orada bir toplum teşekkül edecekti. Medine-i Münevvere imanın kalesi olacaktı.Medine-i Münevvere imanın kalesi olacaktı. Allah bütün Müslümanların Peygamber Efendimiz'in etrafında toplanmasını emretti. Âyetler indi. Allah bütün Müslümanların Peygamber Efendimiz'in etrafında toplanmasını emretti. Âyetler indi. O Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ettiği gibi başkalarının daO Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ettiği gibi başkalarının da Peygamber Efendimiz'in yanına gidip onun etrafında kenetlenmesiPeygamber Efendimiz'in yanına gidip onun etrafında kenetlenmesi ve onun emri doğrultusunda çalışması gerekiyordu. ve onun emri doğrultusunda çalışması gerekiyordu.

Bazıları bunu yaptılar bazıları yapmadılar.Bazıları bunu yaptılar bazıları yapmadılar. Yapmayanlar eğer işini bırakamadığı için, keyfine kıyamadığı için, rahatı kaçmasın diyeYapmayanlar eğer işini bırakamadığı için, keyfine kıyamadığı için, rahatı kaçmasın diye yapmamış ise günaha girdi. Cehenneme atılacağını âyet-i kerîme bildiriyor. yapmamış ise günaha girdi. Cehenneme atılacağını âyet-i kerîme bildiriyor. Ama aciz, hicret etmeye kuvveti yok veya etrafındaki zorbalar filan bırakmıyor.Ama aciz, hicret etmeye kuvveti yok veya etrafındaki zorbalar filan bırakmıyor. Mazereti varsa ayrı. Mazereti yoksa cehennemde azap göreceğini âyet bildiriyor.Mazereti varsa ayrı. Mazereti yoksa cehennemde azap göreceğini âyet bildiriyor. Bu hususta âyet var: Bu hususta âyet var:

İnne'llezîne teveffâhümü'l-melâ'iketü zâlimî enfüsihim kâlû fîme küntüm. İnne'llezîne teveffâhümü'l-melâ'iketü zâlimî enfüsihim kâlû fîme küntüm. Kâlû: Künnâ müstad'afîne fi'l-'ard. Kâlû: E-lem tekün ardullâhi vâsi'aten fe-tühâcirû fîhâ.Kâlû: Künnâ müstad'afîne fi'l-'ard. Kâlû: E-lem tekün ardullâhi vâsi'aten fe-tühâcirû fîhâ. Fe-ülâike me'vâhüm cehennemu. Ve sâet mesîra.Fe-ülâike me'vâhüm cehennemu. Ve sâet mesîra. İlle'l-müstad'afîne mine'r-ricâli ve'n-nisâi ve'l-vildâni lâ yestetî'ûne hîleten velâ yehtedûne sebîlâ.İlle'l-müstad'afîne mine'r-ricâli ve'n-nisâi ve'l-vildâni lâ yestetî'ûne hîleten velâ yehtedûne sebîlâ. Fe-ülâike asa'llâhu en ya'füve anhüm. Ve kâna'llâhu afüvven ğafûran. Fe-ülâike asa'llâhu en ya'füve anhüm. Ve kâna'llâhu afüvven ğafûran.

Bu âyet-i kerîmeler bu söylediğim konudadır. Hicret etmesi lazım.Bu âyet-i kerîmeler bu söylediğim konudadır. Hicret etmesi lazım. Hicret sevap; hicret etmemek insanı cehenneme düşürecek bir tembellik, fena bir şey.Hicret sevap; hicret etmemek insanı cehenneme düşürecek bir tembellik, fena bir şey. Ama Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Eğer bir insan Allah rızasını kazanmak içinAma Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Eğer bir insan Allah rızasını kazanmak için Resûlullah'ın yanına varayım, onun emrine gireyim,onun etrafında kenetleneyim diyeResûlullah'ın yanına varayım, onun emrine gireyim,onun etrafında kenetleneyim diye gidiyorsa sevabı alır." Başka bir sebepten gidiyorsa… Mesela sebepler ne olabilir? gidiyorsa sevabı alır." Başka bir sebepten gidiyorsa…

Mesela sebepler ne olabilir?

Bana burada ekmek kalmadı. Oraya gideyim. Orada daha iyi para kazanırım. Maddî sebeple gidiyor.Bana burada ekmek kalmadı. Oraya gideyim. Orada daha iyi para kazanırım. Maddî sebeple gidiyor. Veyahut da Mekke'de bir kızı almak istiyordu, evlenmek istiyordu. Veyahut da Mekke'de bir kızı almak istiyordu, evlenmek istiyordu. Kız Medine'ye hicret etti. Bu da onu seviyor, almak istiyor. Kız Medine'ye hicret etti. Bu da onu seviyor, almak istiyor. "Ya bizim niyetlendiğimiz kız da kalktı gitti Medine-i Münevvere'ye."Ya bizim niyetlendiğimiz kız da kalktı gitti Medine-i Münevvere'ye. En iyisi ben de Medine'ye gideyim, onunla evlenirim." En iyisi ben de Medine'ye gideyim, onunla evlenirim." Bu sevap kazanmaz, ötekisi sevap kazanır, bu sevap kazanmaz. Bu sevap kazanmaz, ötekisi sevap kazanır, bu sevap kazanmaz. Allah rızası için hicret eden sevap kazanır. Ama kız için hicret eden sevap kazanmaz. Allah rızası için hicret eden sevap kazanır. Ama kız için hicret eden sevap kazanmaz.

Neden? Niyet önemli. İkisi de hicret ediyor. İkisi de güzel bir şey. Neden?

Niyet önemli. İkisi de hicret ediyor. İkisi de güzel bir şey.
Niyet önemli. İşte bu âyette, bu hadiste de o belirtiliyor.Niyet önemli. İşte bu âyette, bu hadiste de o belirtiliyor. Allah sizin dış görünüşünüze, endamınıza, vücudunuzun güzelliğine, boyunuza, posunuza,Allah sizin dış görünüşünüze, endamınıza, vücudunuzun güzelliğine, boyunuza, posunuza, kaşınızın gözünüzün güzelliğine bakmaz. Allah sizin niyetinizi kontrol eder, niyetinize bakar.kaşınızın gözünüzün güzelliğine bakmaz. Allah sizin niyetinizi kontrol eder, niyetinize bakar. "Bunun kalbindeki niyeti neydi? Gönlünden geçen neydi, maksadı neydi?" diye ona bakar. "Bunun kalbindeki niyeti neydi? Gönlünden geçen neydi, maksadı neydi?" diye ona bakar.

Ve bir de yaptığı işlerin iyi olup olmadığına bakar. Ne yapıyor bu adam? Ve bir de yaptığı işlerin iyi olup olmadığına bakar. Ne yapıyor bu adam? Çünkü insan ekseriyetle niyet ettiği şeyler yapar, istediği şeyler yapar,Çünkü insan ekseriyetle niyet ettiği şeyler yapar, istediği şeyler yapar, istemediği şeyleri yapmaz. İnsan bazen özü başka sözü başka olur. istemediği şeyleri yapmaz. İnsan bazen özü başka sözü başka olur. Başka şey söyler başka iş yapar. Allah onu niyetine göre değerlendirir.Başka şey söyler başka iş yapar. Allah onu niyetine göre değerlendirir. Onun için bu hadîs-i şerîf çok mühim bir hadîs-i şerîftir. Ne yapmamız gerekiyor? Onun için bu hadîs-i şerîf çok mühim bir hadîs-i şerîftir.

Ne yapmamız gerekiyor?

Gönlümüzü temiz tutmamız gerekiyor, pak eylememiz gerekiyor.Gönlümüzü temiz tutmamız gerekiyor, pak eylememiz gerekiyor. Niyetimizin hâlis, muhlis olması gerekiyor. Çok iyi niyetli olmamız gerekiyor.Niyetimizin hâlis, muhlis olması gerekiyor. Çok iyi niyetli olmamız gerekiyor. Yaptığımız işlerin iyi niyetle yapılan iyi işler olması gerekiyor. Yaptığımız işlerin iyi niyetle yapılan iyi işler olması gerekiyor. Yoksa elbisesinin, kürkünün kıymeti yoktur.Yoksa elbisesinin, kürkünün kıymeti yoktur. Nasreddin Hoca gibi kürk olmadığı zaman itibarı yok, kürk olduğu zaman itibar var.Nasreddin Hoca gibi kürk olmadığı zaman itibarı yok, kürk olduğu zaman itibar var. Bu, dünyadaki insanların işi. Allah insanın kürküne, omzuna, omuzundaki yıldızına, rütbesine, Bu, dünyadaki insanların işi. Allah insanın kürküne, omzuna, omuzundaki yıldızına, rütbesine, mevkiine, makamına, kesesine, parasına, boyuna, posuna, kuvvetine bakmaz.mevkiine, makamına, kesesine, parasına, boyuna, posuna, kuvvetine bakmaz. Allah insan iyi niyetli mi değil mi diye ona bakar, yaptığı işler iyi güzel işler mi diye ona bakar. Allah insan iyi niyetli mi değil mi diye ona bakar, yaptığı işler iyi güzel işler mi diye ona bakar.

O halde ne yapacağız? Kalbimizin temiz olmasına bakacağız. O halde ne yapacağız?

Kalbimizin temiz olmasına bakacağız.
Kendi kendimizi düzenleyeceğiz, kontrol edeceğiz. Kendi kendimizi düzenleyeceğiz, kontrol edeceğiz.

Kalbinin, yani gönlünün temiz olmasına sağlayan ilim dalı hangisidir?Kalbinin, yani gönlünün temiz olmasına sağlayan ilim dalı hangisidir? Yani Güzel ilimlerin, faydalı ilimlerin, dînî ilimlerin içinde insanın kalbini temiz bir kalp yapan, Yani Güzel ilimlerin, faydalı ilimlerin, dînî ilimlerin içinde insanın kalbini temiz bir kalp yapan, Allah'ın sevdiği, pırıl pırıl, nurlu bir kalp yapan ilim dalı hangisidir? Allah'ın sevdiği, pırıl pırıl, nurlu bir kalp yapan ilim dalı hangisidir?

Tasavvuftur. Tasavvuf eğitimi gören bir insan Yunus Emre gibi olur, Mevlânâ gibi olur,Tasavvuftur. Tasavvuf eğitimi gören bir insan Yunus Emre gibi olur, Mevlânâ gibi olur, Eşrefoğlu Rumî gibi olur, Hacı Bayrâm-ı Veli gibi olur, İbrahim Hakkı Erzurumî gibi olur,Eşrefoğlu Rumî gibi olur, Hacı Bayrâm-ı Veli gibi olur, İbrahim Hakkı Erzurumî gibi olur, İsmail Hakkı Bursevî gibi olur, bizim sevdiğimiz, namını tarihten duyduğumuz mübarek evliyâlar gibi olur.İsmail Hakkı Bursevî gibi olur, bizim sevdiğimiz, namını tarihten duyduğumuz mübarek evliyâlar gibi olur. Çünkü o eğitimi gördü.Çünkü o eğitimi gördü. Hatta tasavvufu tarif eden bazı alimler diyorlar ki;Hatta tasavvufu tarif eden bazı alimler diyorlar ki; "Tasavvuf kalbin fikirlerini, hareketlerini, faaliyetlerini iyice kontrol edip onu düzenleme yoludur.""Tasavvuf kalbin fikirlerini, hareketlerini, faaliyetlerini iyice kontrol edip onu düzenleme yoludur." Bazısı da tasavvufu böyle tarif ediyor. Sen kendi kendine dikkat edeceksin.Bazısı da tasavvufu böyle tarif ediyor.

Sen kendi kendine dikkat edeceksin.
"Benim içimdeki niyetim ne? Benim kafam ne? Ben hangi maksatla yaşıyorum?"Benim içimdeki niyetim ne? Benim kafam ne? Ben hangi maksatla yaşıyorum? Hangi maksatla hangi işi yapıyorum? İyi mi yapıyorum? Bu yaptığım iş iyi mi kötü mü?Hangi maksatla hangi işi yapıyorum? İyi mi yapıyorum? Bu yaptığım iş iyi mi kötü mü? Ya ben nereye gidiyorum ya! Şu yaşa geldim. Benim halim ne olacak?Ya ben nereye gidiyorum ya! Şu yaşa geldim. Benim halim ne olacak? Ben ömrümü nasıl geçiriyorum? Bundan sonra benim halim ne olacak?Ben ömrümü nasıl geçiriyorum? Bundan sonra benim halim ne olacak? Ne kadar ömrüm kaldı? Ben Allah'ın huzuruna varırsam ne derim?Ne kadar ömrüm kaldı? Ben Allah'ın huzuruna varırsam ne derim? 'Sen benim buyurduğumu yapmadın' derse ne cevap veririm? 'Sen benim buyurduğumu yapmadın' derse ne cevap veririm? Şu ömrü şu vakte kadar nereye harcadın" falan.Şu ömrü şu vakte kadar nereye harcadın" falan. Kendisine dikkat edecek, niyetini düzeltecek, yaptığı işleri doğrultacak.Kendisine dikkat edecek, niyetini düzeltecek, yaptığı işleri doğrultacak. Hak yola girecek, hak yolda yürüyecek. Peki eskiler ne olacak? Hak yola girecek, hak yolda yürüyecek.

Peki eskiler ne olacak?

Adam hak yola girdi. Eskiden yaptığı kötülükler ne olacak? Bir insan aşk ile sıdk ile… Adam hak yola girdi. Eskiden yaptığı kötülükler ne olacak? Bir insan aşk ile sıdk ile…

Sıdk ne demek? Aşk demek, sevgi demek. Aşk ile yapacak, yani severek. Sıdk ne demek?

Aşk demek, sevgi demek. Aşk ile yapacak, yani severek.

Sıdk ile ne demek? Sıdk ile ne demek?

Sıdkla doğrulukla demek, samimi olarak, gerçekten, yapmacık değil, gösteriş değil.Sıdkla doğrulukla demek, samimi olarak, gerçekten, yapmacık değil, gösteriş değil. Bir insan aşk ile sıdk ile doğru yola girerse, tam, sağlam bir tevbe ile tevbe ederse Bir insan aşk ile sıdk ile doğru yola girerse, tam, sağlam bir tevbe ile tevbe ederse Allah geçmiş günahlarını siler. Peygamber Efendimiz öyle silinir.Allah geçmiş günahlarını siler. Peygamber Efendimiz öyle silinir. Kara tahtanın üstüne bir ıslak süngerle bir sünger geçer Allah,Kara tahtanın üstüne bir ıslak süngerle bir sünger geçer Allah, tebeşirle yazılmış bütün günahlar silinir.tebeşirle yazılmış bütün günahlar silinir. Bu hususta hadisler var, Peygamber Efendimiz'in bildirdiği müjdeler var.Bu hususta hadisler var, Peygamber Efendimiz'in bildirdiği müjdeler var. İnsan doğru yola girmek için tam bir karar verirse, hayatında tam bir dönüşle dönerse,İnsan doğru yola girmek için tam bir karar verirse, hayatında tam bir dönüşle dönerse, iyi insan olursa Allah geçmiş günahlarını siler.iyi insan olursa Allah geçmiş günahlarını siler. Adam hapishaneye girmiş oluyor, hapishanede bir hocayla tanışıyor.Adam hapishaneye girmiş oluyor, hapishanede bir hocayla tanışıyor. Hoca ona tesir ediyor, ıslah oluyor. Adam berbat bir adam iken,Hoca ona tesir ediyor, ıslah oluyor. Adam berbat bir adam iken, Bu kadar kamasını belinde taşır iken, şu kadar adamı yaralamış bu kadar adamın gözünü patlatmışken,Bu kadar kamasını belinde taşır iken, şu kadar adamı yaralamış bu kadar adamın gözünü patlatmışken, yüzünü morarmışken, herkes sokakta gördüğü zaman salavat getirip kaçarkenyüzünü morarmışken, herkes sokakta gördüğü zaman salavat getirip kaçarken sonra melek gibi bir insan oluyor. Ben evvelki seneler Amerika'ya gitmiştim.sonra melek gibi bir insan oluyor.

Ben evvelki seneler Amerika'ya gitmiştim.
Oradan Detroit'den geriye gelirken cuma günü Cleveland diyeOradan Detroit'den geriye gelirken cuma günü Cleveland diye bir kasaba şehirde Cuma namazı kılalım dedik. Cuma günü Cumay[ı] kaçırmayalım.bir kasaba şehirde Cuma namazı kılalım dedik. Cuma günü Cumay[ı] kaçırmayalım. Orada öğrendik bir cami varmış.Orada öğrendik bir cami varmış. Cleveland'a kadar gidelim, cuma vaktinde orada Cuma namazı kılalım dedik. Cleveland'a kadar gidelim, cuma vaktinde orada Cuma namazı kılalım dedik. Adresini aldık, telefonlarını öğrendik, yola çıktık. Tam cuma vaktinde Cleveland'a geldik.Adresini aldık, telefonlarını öğrendik, yola çıktık. Tam cuma vaktinde Cleveland'a geldik. Köşe başında, üç katlı, bahçeli güzel bir yeri almışlar, cami yapmışlar. Çok güzel!Köşe başında, üç katlı, bahçeli güzel bir yeri almışlar, cami yapmışlar. Çok güzel! Bahçesi de güzel. Güzel bir bina almışlar, mescit olmuş.Bahçesi de güzel. Güzel bir bina almışlar, mescit olmuş. Alt katında abdest alma yerleri falan, orta katı mescit, üst katında da başka odalar… Alt katında abdest alma yerleri falan, orta katı mescit, üst katında da başka odalar…

Bize oradan:"Cuma namazını sen kıldır hocam, konuşmayı sen yap" dediler.Bize oradan:"Cuma namazını sen kıldır hocam, konuşmayı sen yap" dediler. "Benim İngilizcem o kadar akıcı değil, konuşamam."dedim. Birisi çıktı, tercüme etti."Benim İngilizcem o kadar akıcı değil, konuşamam."dedim. Birisi çıktı, tercüme etti. Ben söyledim, o tercüme etti. Böyle bir Türkçe-İngilizce tercümeli hutbe okuduk. Ben söyledim, o tercüme etti. Böyle bir Türkçe-İngilizce tercümeli hutbe okuduk. Adamlar, cemaat bizi bırakmadı. Dediler ki; "Dur hocam, gitme!"Adamlar, cemaat bizi bırakmadı. Dediler ki; "Dur hocam, gitme!" Bize bir sofra döşediler, yaydılar, yemekler verdiler. Herkese, cemaate ziyafet...Bize bir sofra döşediler, yaydılar, yemekler verdiler. Herkese, cemaate ziyafet... Bir adam var, burada onun kadar boylu bir insan yoktur. Bir adam var, burada onun kadar boylu bir insan yoktur. Geniş omuzlu, boylu poslu ama biraz omuzu yamulmuş. Geniş omuzlu, boylu poslu ama biraz omuzu yamulmuş. Çünkü biraz yaşlanmış. 60 yaşlarında, belki daha fazla. Nasıl hizmet ediyor!Çünkü biraz yaşlanmış. 60 yaşlarında, belki daha fazla. Nasıl hizmet ediyor! Delikanlı gibi hizmet ediyor. Kaşık getirecek koşturuyor, bardak getirecek koşturuyor.Delikanlı gibi hizmet ediyor. Kaşık getirecek koşturuyor, bardak getirecek koşturuyor. Tabakları getiriyor götürüyor, hizmet ediyor. Çocuklar gençler hizmet edecekken o hizmet ediyor.Tabakları getiriyor götürüyor, hizmet ediyor. Çocuklar gençler hizmet edecekken o hizmet ediyor. Yine bir hizmet için dışarıya çıktı. "Hocam bu adamı tanıyor musun? Kim bu?" dediler.Yine bir hizmet için dışarıya çıktı. "Hocam bu adamı tanıyor musun? Kim bu?" dediler. Ben oraya bir defa gelmişim, orada kimseyi bilmiyorum ki!Ben oraya bir defa gelmişim, orada kimseyi bilmiyorum ki! Onlar zaten bilmediğimi biliyorlar ama soruyorlar yine. Kendileri söylemek için soruyorlar. Onlar zaten bilmediğimi biliyorlar ama soruyorlar yine. Kendileri söylemek için soruyorlar. "Bu adam bu Cleveland'ın mafya çetesinin reisi idi. Öyle belalı adamdı bu!" dediler."Bu adam bu Cleveland'ın mafya çetesinin reisi idi. Öyle belalı adamdı bu!" dediler. Bir Müslüman olmuş melek olmuş, lokum olmuş, süzme bal olmuş, kaymaklı kadayıf olmuş,Bir Müslüman olmuş melek olmuş, lokum olmuş, süzme bal olmuş, kaymaklı kadayıf olmuş, çok güzel bir adam olmuş. Tevbe böyle, İslâm böyle. çok güzel bir adam olmuş. Tevbe böyle, İslâm böyle.

Zenci, Amerikan vatandaşı."Zenci" denmesine kızıyorlar. Black Müslims denmesine kızıyorlar.Zenci, Amerikan vatandaşı."Zenci" denmesine kızıyorlar. Black Müslims denmesine kızıyorlar. Kendilerine "Biz Bilâl-i Habeşî'nin hemşerileriyiz" diyorlar. Bilâl-i Habeşî de esmermiş.Kendilerine "Biz Bilâl-i Habeşî'nin hemşerileriyiz" diyorlar. Bilâl-i Habeşî de esmermiş. Black dedin mi ne demek o diye kızıyorlar. Bir arkadaş sordu da, "Ne demek o?" dedi.Black dedin mi ne demek o diye kızıyorlar. Bir arkadaş sordu da, "Ne demek o?" dedi. Adam öyle izah etmeye çalışıyor. Halbuki black dediğine kızıyor, "kara" dediğine kızıyor.Adam öyle izah etmeye çalışıyor. Halbuki black dediğine kızıyor, "kara" dediğine kızıyor. Demek ki dönebilir. Dönerse, iyi insan olursa, Allah eski günahlarını siler. Demek ki dönebilir. Dönerse, iyi insan olursa, Allah eski günahlarını siler.

Hatta biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz, şimdi öğreneceksiniz,Hatta biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz, şimdi öğreneceksiniz, bir insanın yaptığı işlerin şahitleri vardır. Sen bugün ne yaptıysan hepsi kayda geçti mi? Geçti.bir insanın yaptığı işlerin şahitleri vardır. Sen bugün ne yaptıysan hepsi kayda geçti mi? Geçti. Nereye yazıldı? Melekler defterlere yazdılar. Nerede bu melekler?Nereye yazıldı? Melekler defterlere yazdılar. Nerede bu melekler? Birçok melek var ama yazıyı yazan bir bu melek var, bir bu melek var.Birçok melek var ama yazıyı yazan bir bu melek var, bir bu melek var. İnsanın iki omuzunda iki melek var.İnsanın iki omuzunda iki melek var. Sağdaki melek iyilikleri yazıyor, soldaki melek de kötülükleri yazıyor.Sağdaki melek iyilikleri yazıyor, soldaki melek de kötülükleri yazıyor. Sağdakinin rütbesi daha yüksek.Sağdakinin rütbesi daha yüksek. İcabında buna diyor ki; "Dur, yazma bakalım. Belki tevbe eder.İcabında buna diyor ki; "Dur, yazma bakalım. Belki tevbe eder. Dur bakalım hemen deftere geçme ya! Biraz ağırdan al."Dur bakalım hemen deftere geçme ya! Biraz ağırdan al." Kul tevbe ederse o zaman deftere geçmeyebiliyor. Hepsi yazılıyor, hiçbir şey eksik değil.Kul tevbe ederse o zaman deftere geçmeyebiliyor. Hepsi yazılıyor, hiçbir şey eksik değil. Her şey bu benim konuşmalarım şu videoda kaç gün sonra seyredilebileceği gibi,Her şey bu benim konuşmalarım şu videoda kaç gün sonra seyredilebileceği gibi, bu dünyada yapılanların yarın hepsi bir bir hesaba girecek. Vay! Eyvah! Hepsi yazıldı. bu dünyada yapılanların yarın hepsi bir bir hesaba girecek. Vay! Eyvah! Hepsi yazıldı.

Başka şahit kimler var? Başka şahit kimler var?

Bu melekler şahit: MelekeyniŞâhideyniÂdileyn, "Adaletli iki şahit melek",Bu melekler şahit: MelekeyniŞâhideyniÂdileyn, "Adaletli iki şahit melek", hakkı söyler, başka şey söylemez. Başka kimler şahit? İnsanın kendi uzuvları şahit.hakkı söyler, başka şey söylemez. Başka kimler şahit? İnsanın kendi uzuvları şahit. Göz işareti olacak, kulağı şahit olacak, dili şahit olacak, eli şahit olacak…Göz işareti olacak, kulağı şahit olacak, dili şahit olacak, eli şahit olacak… Gözü diyecek ki; "Evet yâ Rabbi! Bu benle, bu gözlerle harama baktı."Gözü diyecek ki; "Evet yâ Rabbi! Bu benle, bu gözlerle harama baktı." El diyecek ki; "Evet yâ Rabbi! Bu benle, benimle parayı çaldı, içkiyi içti" filan…El diyecek ki; "Evet yâ Rabbi! Bu benle, benimle parayı çaldı, içkiyi içti" filan… Her azası söyleyecek. Ayak diyecek ki;"Evet yâ Rabbi! Meyhaneye benimle yürüyüp gitti."Her azası söyleyecek. Ayak diyecek ki;"Evet yâ Rabbi! Meyhaneye benimle yürüyüp gitti." Azaları şahit olacak. Azaları şahit olacak.

Bu da Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Hatta adam şaşıracak, azalarına diyecek ki; Bu da Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Hatta adam şaşıracak, azalarına diyecek ki;

Ve kâlû li-cülûdihim lime şehidtüm aleynâ "Niye benim aleyhime şahitlik yapıyorsunuz?" Ve kâlû li-cülûdihim lime şehidtüm aleynâ

"Niye benim aleyhime şahitlik yapıyorsunuz?"
Onlar da diyecek ki; "Ne yapalım Allah konuşturuyor." Allah "konuşun" deyince konuşmamak mümkün değil. Onlar da diyecek ki; "Ne yapalım Allah konuşturuyor." Allah "konuşun" deyince konuşmamak mümkün değil.

Başka neler şahit olur? Ortamlar şahit olur. Günahı bu odada işlemişse bu o da şahit olur.Başka neler şahit olur?

Ortamlar şahit olur. Günahı bu odada işlemişse bu o da şahit olur.
Ağacın altında işlemişse ağaç şahit olur. Kayanın dibinde, mağarada işlemişse mağara şahit olur. Ağacın altında işlemişse ağaç şahit olur. Kayanın dibinde, mağarada işlemişse mağara şahit olur. Yeryüzü, mekan, eşya şahit olacak. Yeryüzü, mekan, eşya şahit olacak. Peygamber Efendimiz: "Eğer bir insan aşk ile tevbe ederse hak yola girersePeygamber Efendimiz: "Eğer bir insan aşk ile tevbe ederse hak yola girerse Allah defterden günahlarını siler, meleklere unutturur.Allah defterden günahlarını siler, meleklere unutturur. Şahit olan mekanlara ve eşyalara da unutturur.Şahit olan mekanlara ve eşyalara da unutturur. Hiç iz bırakmadan siliyor Allahu Teâlâ. Tertemiz oluyor.Hiç iz bırakmadan siliyor Allahu Teâlâ. Tertemiz oluyor. Onun için aşk ile sıdk ile tevbe etmeye çalışmak lazım. Allah'ın yoluna girmek lazım.Onun için aşk ile sıdk ile tevbe etmeye çalışmak lazım. Allah'ın yoluna girmek lazım. Allah'ın yoluna girdikten sonra da çıkmamak lazım. Allah'ın yoluna girdikten sonra da çıkmamak lazım.

Güzel bir yola girdi, girdikten sonra çıkmasın.Güzel bir yola girdi, girdikten sonra çıkmasın. Madem yol güzel, madem cennete götürüyor o cennete giden yoldan sapmasın,Madem yol güzel, madem cennete götürüyor o cennete giden yoldan sapmasın, cehenneme giden yola geçmesin. Wrong Way Go Back. Kırmızı levha koyuyorlar.cehenneme giden yola geçmesin. Wrong Way Go Back. Kırmızı levha koyuyorlar. Oraya girdin mi hemen levhadan görüyorsun, Avustralya'da var.Oraya girdin mi hemen levhadan görüyorsun, Avustralya'da var. Ters yola girdiği zaman orada, yolun başında girmesin diye bir yazı var.Ters yola girdiği zaman orada, yolun başında girmesin diye bir yazı var. Wrong Way Go Back. "Geri git yoksa çarpacaksın" filan. Wrong Way Go Back. "Geri git yoksa çarpacaksın" filan. Cehennem yolu Wrong Way'dir, felaket yoludur. İnsanın oraya girmemesi lazım.Cehennem yolu Wrong Way'dir, felaket yoludur. İnsanın oraya girmemesi lazım. Bu kolay bir şey değil. Neden kolay değil? Bu kolay bir şey değil.

Neden kolay değil?

Çünkü insanın özellikle başına musallat olan ve onu aldatmaya çalışan bir yaratık var.Çünkü insanın özellikle başına musallat olan ve onu aldatmaya çalışan bir yaratık var. Boynuzlu, kuyruklu, tırnaklı, kıllı, çirkin, kılıktan kılığa giren bir mahluk… Boynuzlu, kuyruklu, tırnaklı, kıllı, çirkin, kılıktan kılığa giren bir mahluk…

Ne bu? Bil bakalım ne bu. Ne bu? Bil bakalım ne bu.

Şeytan. Her kılığa girer. Bazen görünür bazen görünmez.Şeytan. Her kılığa girer. Bazen görünür bazen görünmez. İnsanın içine girer, dışında dolaşır, damarlarında dolaşır, aklını çeler, çeşitli hileler yapar. İnsanın içine girer, dışında dolaşır, damarlarında dolaşır, aklını çeler, çeşitli hileler yapar. Onun için üstelik de usta, tecrübeli. Acemi çaylak değil.Onun için üstelik de usta, tecrübeli. Acemi çaylak değil. Ta Hz. Âdem aleyhisselam zamanından beri bu işi yapıyor, babadan meslekte. Ta Hz. Âdem aleyhisselam zamanından beri bu işi yapıyor, babadan meslekte.

Almanya'da mesela meşhur bir fırın, ekmekçi. 1367'den beri diye yazıyor.Almanya'da mesela meşhur bir fırın, ekmekçi. 1367'den beri diye yazıyor. 1997'deyiz, aile altı asırdır aynı işi yapıyor.1997'deyiz, aile altı asırdır aynı işi yapıyor. Ama bu mendebur şeytan, Hz. Âdem'den beri yüzyıllardan beri,Ama bu mendebur şeytan, Hz. Âdem'den beri yüzyıllardan beri, artık kaç sene geçmişse, o zamandan beri bu aldatma işini yapıyor.artık kaç sene geçmişse, o zamandan beri bu aldatma işini yapıyor. Usta mı usta, mahir mi mahir, kurnaz mı kurnaz, şeytan mı şeytan! Korkunç bir mahluk!Usta mı usta, mahir mi mahir, kurnaz mı kurnaz, şeytan mı şeytan! Korkunç bir mahluk! Şeytan korkunç bir mahluktur. Şeytandan korkmak ve sakınmak lazım. Şeytan korkunç bir mahluktur. Şeytandan korkmak ve sakınmak lazım.

Şeytanın bir de insanın içinde aptal bir yardımcısı var. Şeytanın bir de insanın içinde aptal bir yardımcısı var. Bizim içimizde, aptal, bize iyilik yapacağına şeytana alet oluyor. Şeytan onu kandırıyor: Nefis. Bizim içimizde, aptal, bize iyilik yapacağına şeytana alet oluyor. Şeytan onu kandırıyor: Nefis. Hay Allah razı olsun! Ceddine rahmet, sana da rahmet! Bir de nefis var insanın içinde.Hay Allah razı olsun! Ceddine rahmet, sana da rahmet! Bir de nefis var insanın içinde. İnsanın nefsi "yan gel yat, ye iç, keyfine bak" der,"vur patlasın çal oynasın, eğlen" der,İnsanın nefsi "yan gel yat, ye iç, keyfine bak" der,"vur patlasın çal oynasın, eğlen" der, "dünyayı düzeltmek sana mı kalmış" der. Yiyin efendiler yiyin dediği gibi şairin."dünyayı düzeltmek sana mı kalmış" der. Yiyin efendiler yiyin dediği gibi şairin. Şeytan kötülükleri emreder, o da kanar. "Bak ya! Ne güzel! Şu elmanın güzelliğine bak!Şeytan kötülükleri emreder, o da kanar. "Bak ya! Ne güzel! Şu elmanın güzelliğine bak! Kıpkırmızı kızarmış, 'al beni' diyor. Uzat elini, al." Aklı insana der ki; "Sakın alma!Kıpkırmızı kızarmış, 'al beni' diyor. Uzat elini, al." Aklı insana der ki; "Sakın alma! Elma başkasının, ağaç başkasının, hırsızlık olur." "Canım küçücük bir hırsızlıktan ne olacak?" Elma başkasının, ağaç başkasının, hırsızlık olur." "Canım küçücük bir hırsızlıktan ne olacak?" Şeytanın aldatmacası çoktur. Binbir türlü kılığa girer, binbir türlü şeyi söyler, kandırır. Şeytanın aldatmacası çoktur. Binbir türlü kılığa girer, binbir türlü şeyi söyler, kandırır.

Âdem atamızı nasıl kandırmış? Âdem atamızı nasıl kandırmış?

Allah Âdem ile Havva anamızı, aleyhi vesselam, yarattığı zaman buyurmuş ki; Allah Âdem ile Havva anamızı, aleyhi vesselam, yarattığı zaman buyurmuş ki; "Burası cennet. Buyurun, kalın, oturun, yiyin, için, "Burası cennet. Buyurun, kalın, oturun, yiyin, için,

Velâ takrabâ hâzihi'ş-şecerate fe-tekûnâ mine'z-zâlimîne. "Sakın şu ağaca yaklaşmayın." Velâ takrabâ hâzihi'ş-şecerate fe-tekûnâ mine'z-zâlimîne.

"Sakın şu ağaca yaklaşmayın."
Yiyin için ama bu ağaca yaklaşmayın.Yiyin için ama bu ağaca yaklaşmayın. Bir ağacı göstermiş: "Bu ağaca yaklaşmayın" diye emretmiş. Tamam. Bir ağacı göstermiş: "Bu ağaca yaklaşmayın" diye emretmiş. Tamam.

Âdem aleyhisselam ve Havva aleyhisselam, anamız babamız, Âdem aleyhisselam ve Havva aleyhisselam, anamız babamız, onlar cennette yaşıyorlarken şeytan bunların yanına gelmiş.onlar cennette yaşıyorlarken şeytan bunların yanına gelmiş. Demiş ki; "Allah niye 'buraya yanaşmayın' dedi biliyor musunuz?" "Bilmiyoruz." "Tamam.Demiş ki; "Allah niye 'buraya yanaşmayın' dedi biliyor musunuz?" "Bilmiyoruz." "Tamam. Bu ağacın meyvelerinden yerseniz cennette ebedî kalacaksınız.Bu ağacın meyvelerinden yerseniz cennette ebedî kalacaksınız. Bunu yediğiniz takdirde ebediyen cennette kalacaksınız" demiş.Bunu yediğiniz takdirde ebediyen cennette kalacaksınız" demiş. Onlar da cennet ebediyen kalalım diye o ağaçtan yemişler. Bak nasıl kandırdı? Onlar da cennet ebediyen kalalım diye o ağaçtan yemişler.

Bak nasıl kandırdı?

İyi tarafından kandırdı. Cennette kalmayı herkes istiyor. İstiyor ama Allah'ın emrini tutacak.İyi tarafından kandırdı. Cennette kalmayı herkes istiyor. İstiyor ama Allah'ın emrini tutacak. Allah "Yaklaşma" dedi. Onu yedikten sonra ikisi de cennetten çıkartılmışlar. Böyle başlamış aldatmaya.Allah "Yaklaşma" dedi. Onu yedikten sonra ikisi de cennetten çıkartılmışlar. Böyle başlamış aldatmaya. Güzel bir şey ortaya atıyor. İkna ediyor, ikna metodu ile aldatıyor. Onun için ne lazım? Güzel bir şey ortaya atıyor. İkna ediyor, ikna metodu ile aldatıyor.

Onun için ne lazım?

İslâm'ı bilmek lazım. Aklını kullanmak lazım. Şeytanın aldatmacasına aldanmamak lazım. İslâm'ı bilmek lazım. Aklını kullanmak lazım. Şeytanın aldatmacasına aldanmamak lazım.

Çok kimseyi aldatıyor. Günah işleyen insanların hepsi ile gidin konuşun; sizin gibi aklı fikri vardır,Çok kimseyi aldatıyor. Günah işleyen insanların hepsi ile gidin konuşun; sizin gibi aklı fikri vardır, kendine göre tutarlı bir mantığı vardır.kendine göre tutarlı bir mantığı vardır. O şöyle der, bilmem ne der, bir felsefe ortaya atar, günahı öyle işler. O şöyle der, bilmem ne der, bir felsefe ortaya atar, günahı öyle işler. Şeytan aldatıyor, ondan sonra da karşısına geçiyor, gülüyor. Şeytan aldatıyor, ondan sonra da karşısına geçiyor, gülüyor. Bir de gülüyor, bir de alay ediyor! Kandırdıktan sonra, tuzağına düşürdükten sonra alay ediyor.Bir de gülüyor, bir de alay ediyor! Kandırdıktan sonra, tuzağına düşürdükten sonra alay ediyor. Onlara aldanmamaya çalışmak gerekiyor. İnsanın nefsi de şeytana yardakçı oluyor.Onlara aldanmamaya çalışmak gerekiyor. İnsanın nefsi de şeytana yardakçı oluyor. Nefse de uymamak lazım. Nefse de uymamak lazım.

İnsanın içinden gelen arzulara uymaması lazım, içinden gelen arzuları akla sorması lazım.İnsanın içinden gelen arzulara uymaması lazım, içinden gelen arzuları akla sorması lazım. "Ya benim içimden şu işi yapmak geliyor. Yapayım mı ne dersin?" "Sakın ha!"Ya benim içimden şu işi yapmak geliyor. Yapayım mı ne dersin?" "Sakın ha! Onu yapma, günah o, zararlı. Onu yaparsan yaparsın ama sonra başın derde girer;Onu yapma, günah o, zararlı. Onu yaparsan yaparsın ama sonra başın derde girer; hapse girersin, karakola düşersin, mahkemeye düşersin, fena olur" falan.hapse girersin, karakola düşersin, mahkemeye düşersin, fena olur" falan. Akla danışacak, İslâm'a danışacak, o kötülüğü yapmayacak.Akla danışacak, İslâm'a danışacak, o kötülüğü yapmayacak. İşin mekanizması budur. Hayatta iyi Müslüman olmanın mekanizması bu kadar basittir.İşin mekanizması budur. Hayatta iyi Müslüman olmanın mekanizması bu kadar basittir. Şeytan var, nefis ona kanıyor, güzel şeyleri gördü mü dayanamıyor, gevşiyor, yapacak gibi oluyor.Şeytan var, nefis ona kanıyor, güzel şeyleri gördü mü dayanamıyor, gevşiyor, yapacak gibi oluyor. Birde akıl var. Akıl da diyor ki; "Sakın ha!" Birde akıl var. Akıl da diyor ki; "Sakın ha!"

Ama Müslüman'a her şey yasak mı? Güzel şeyler yasak mı Müslüman'a? Ama Müslüman'a her şey yasak mı? Güzel şeyler yasak mı Müslüman'a?

Değil. Her şeyin bir serbest tarafı da var.Değil. Her şeyin bir serbest tarafı da var. Zina yasak, evlilik serbest; helal lokma yemek serbest, haram yasak;Zina yasak, evlilik serbest; helal lokma yemek serbest, haram yasak; başkasının hakkını çiğnemek yok ama kendi hakkından istifade etmek var; başkasının hakkını çiğnemek yok ama kendi hakkından istifade etmek var; bütün etler helal, domuz eti haram. Sen de domuz yeme, ne yapalım. Faiz haram, ticaret helal. bütün etler helal, domuz eti haram. Sen de domuz yeme, ne yapalım. Faiz haram, ticaret helal. Ticaret yap, kazan, ye. Şarap haram, şurup serbest.Ticaret yap, kazan, ye. Şarap haram, şurup serbest. Buyur şuruptan iç, şerbetten, âlâsından iç. Kala kala şaraba mı kaldın?Buyur şuruptan iç, şerbetten, âlâsından iç. Kala kala şaraba mı kaldın? İlla Allah'a isyan mı etmen lazım? İlla Allah'a isyan mı etmen lazım? O kadar güzel meşrubatı bırak git oraya Allah'ın kızacağı içkiyi iç.O kadar güzel meşrubatı bırak git oraya Allah'ın kızacağı içkiyi iç. Ne lüzum var? İnsanın ne yapması lazım? Ne lüzum var?

İnsanın ne yapması lazım?

Haramdan kendisini tutması lazım, helal yoldan işini görmesi lazım.Haramdan kendisini tutması lazım, helal yoldan işini görmesi lazım. İstatistik yapılsa, helallerin sayısı haramlardan kat kat fazladır.İstatistik yapılsa, helallerin sayısı haramlardan kat kat fazladır. Ya bu insanoğlu amma acayip mahluk! Ya bu insanoğlu amma acayip mahluk! Bu kadar çok olan helalleri atlıyor, geçiyor harama dalıyor.Bu kadar çok olan helalleri atlıyor, geçiyor harama dalıyor. Ya helallerle yetin! Hiçbir eksiği yok ki! Ya helallerle yetin! Hiçbir eksiği yok ki!

Müslüman olan insanın bir eksik tarafı var mı? Öbür insandan ne farkı var?Müslüman olan insanın bir eksik tarafı var mı? Öbür insandan ne farkı var? Ne mahrumiyeti var? Hiçbir mahrumiyeti yok. Ne mahrumiyeti var? Hiçbir mahrumiyeti yok. Allah'ın emrini tutarsa sevap kazanacak, bir de cennete gidecek. Allah'ın emrini tutarsa sevap kazanacak, bir de cennete gidecek. Şeytanın buyruğuna, aldatmacasına kanarsa dünyası ahireti mahvolacak, cehenneme gidecek.Şeytanın buyruğuna, aldatmacasına kanarsa dünyası ahireti mahvolacak, cehenneme gidecek. Katiller şeytana uyup yapmışlar o işi, memnunlar mı? Hırsızlar, hapistekiler memnunlar mı?Katiller şeytana uyup yapmışlar o işi, memnunlar mı? Hırsızlar, hapistekiler memnunlar mı? Yuvası yıkılanlar, kumarbazlar memnun mu? Değil. Yuvası yıkılanlar, kumarbazlar memnun mu? Değil.

Mesele bu kadar basit ama işte bunu bilmek lazım.Mesele bu kadar basit ama işte bunu bilmek lazım. İnsanın içinde bir nefsi var, düşman, bir de görünmeyen bir düşmanı var;İnsanın içinde bir nefsi var, düşman, bir de görünmeyen bir düşmanı var; önünden, arkasından, sağından, solundan gelir, çelme takar, aldatır, kafasını çeler, her işi yaptırtır.önünden, arkasından, sağından, solundan gelir, çelme takar, aldatır, kafasını çeler, her işi yaptırtır. Ona kanmamak lazım. Kanmamayı öğrenmek lazım. Aldanmamayı öğrenmek lazım muhterem kardeşlerim! Ona kanmamak lazım. Kanmamayı öğrenmek lazım. Aldanmamayı öğrenmek lazım muhterem kardeşlerim!

Allah insanı kaşına, gözüne, boyuna, posuna, yüzünün pembe yanaklarına, hilal kaşlarına,Allah insanı kaşına, gözüne, boyuna, posuna, yüzünün pembe yanaklarına, hilal kaşlarına, kıvrık kirpiklerine bakmaz, dış görünüşüne bakmaz, suretine bakmaz, gönlüne bakar, kıvrık kirpiklerine bakmaz, dış görünüşüne bakmaz, suretine bakmaz, gönlüne bakar, niyetine bakar, yaptığı işlerin iyi olup olmadığına bakar. niyetine bakar, yaptığı işlerin iyi olup olmadığına bakar. Gönlümüzü temiz tutacağız, temizleyeceğiz.Gönlümüzü temiz tutacağız, temizleyeceğiz. Tasavvufla temizleyeceğiz,Tasavvufla temizleyeceğiz, Allah'ın emrettiği işleri yaparak güzel işler yapacağız. Bu kadar basit! Allah'ın emrettiği işleri yaparak güzel işler yapacağız. Bu kadar basit!

Bana sorun. Ben ilahiyat fakültesinden emekli profesörüm.Bana sorun. Ben ilahiyat fakültesinden emekli profesörüm. "Müslümanlıkta bir zarar var mı hocam, bir mahrumiyet var mı?"Müslümanlıkta bir zarar var mı hocam, bir mahrumiyet var mı? İnsan aç mı kalıyor, açık mı kalıyor?" Hayır. Hiçbir zararı yok. Bir sürü fayda var.İnsan aç mı kalıyor, açık mı kalıyor?" Hayır. Hiçbir zararı yok. Bir sürü fayda var. Hadsiz hesapsız, sayısız faydaları var.Hadsiz hesapsız, sayısız faydaları var. İslâm'ın emrettiği her şey faydalı, yasakladığı her şey de zararlı olduğu için yasaklanmış. İslâm'ın emrettiği her şey faydalı, yasakladığı her şey de zararlı olduğu için yasaklanmış.

İçkinin vücuda zararı var. Kumarın zararı var. Topluma zararı var, aileye, keseye zararı var.İçkinin vücuda zararı var. Kumarın zararı var. Topluma zararı var, aileye, keseye zararı var. Domuz etinin zararları var. Neyi yasaklamış? Faizin zararı var.Domuz etinin zararları var. Neyi yasaklamış? Faizin zararı var. Bazı insanlar beleşçi oluyor, bankacılar başkalarının sırtından kazanıyor, sigortacılar migortacılar…Bazı insanlar beleşçi oluyor, bankacılar başkalarının sırtından kazanıyor, sigortacılar migortacılar… Herkes helal kazansın, hakettiği kadar [kazansın].Herkes helal kazansın, hakettiği kadar [kazansın]. Birileri ırgat gibi çalışıp ötekiler beleşten yemesin. Toplum mahvoluyor.Birileri ırgat gibi çalışıp ötekiler beleşten yemesin. Toplum mahvoluyor. İslâm'ın her emri güzeldir, uygundur.İslâm'ın her emri güzeldir, uygundur. Her yasağı iyi ki yasaklamıştır, yasaklanmasının sebebi, hikmeti vardır.Her yasağı iyi ki yasaklamıştır, yasaklanmasının sebebi, hikmeti vardır. İslâm'a sarılacağız, öyle hareket edeceğiz. İslâm'a sarılacağız, öyle hareket edeceğiz.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

İnnallâhe ketebe'l-hasenâti ve's-seyyi'ât. Bu da bitti. İnnallâhe ketebe'l-hasenâti ve's-seyyi'ât. Bu da bitti. Çok güzel bir hadîs-i şerîf. Çok güzel bir hadîs-i şerîf. Sümme beyyene zâlike: Fe-men hemme bi-hasenetin fe-lem ya'melhâSümme beyyene zâlike: Fe-men hemme bi-hasenetin fe-lem ya'melhâ ketebehâ'llâhu lehû 'indehû haseneten kâmileten.ketebehâ'llâhu lehû 'indehû haseneten kâmileten. Fe in hüve hemme bihâ fe-amilehâ ketebehâ'llâhu lehû 'indehû aşra hasenâtinFe in hüve hemme bihâ fe-amilehâ ketebehâ'llâhu lehû 'indehû aşra hasenâtin ilâ seb'i mîeti dı'fin ilâ ed'âfin kesîraten.ilâ seb'i mîeti dı'fin ilâ ed'âfin kesîraten. Ve men hemme bi-seyyi'etin fe-lem ya'melhâ ketebehâ'llâhu lehû 'indehû haseneten kâmileten.Ve men hemme bi-seyyi'etin fe-lem ya'melhâ ketebehâ'llâhu lehû 'indehû haseneten kâmileten. Fe in hüve hemme bihâ ve amilehâ ketebehâ'llâhu lehû seyyi'eten vâhideten. Fe in hüve hemme bihâ ve amilehâ ketebehâ'llâhu lehû seyyi'eten vâhideten.

Bu, iki büyük meşhur, en kıymetli hadis alimi Buhârî ve Müslim tarafından rivâyet edilmiş.Bu, iki büyük meşhur, en kıymetli hadis alimi Buhârî ve Müslim tarafından rivâyet edilmiş. Bu sözü Peygamber Efendimiz'den duyup da bize rivâyet eden de nakleden deBu sözü Peygamber Efendimiz'den duyup da bize rivâyet eden de nakleden de Abdullah bin Abbas radıyallâhuanhumâ, Peygamber Efendimiz'in amcasının oğlu, yeğeni rivâyet eden.Abdullah bin Abbas radıyallâhuanhumâ, Peygamber Efendimiz'in amcasının oğlu, yeğeni rivâyet eden. Sağlam hadîs-i şerîf.Sağlam hadîs-i şerîf. Bu da çok defterimize yazıp, ezberleyip, unutmamamız gereken hadîs-i şerîflerden biri. Bu da çok defterimize yazıp, ezberleyip, unutmamamız gereken hadîs-i şerîflerden biri.

Peygamber Efendimiz bu mübarek sözleri ile buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz bu mübarek sözleri ile buyuruyor ki:

İnnallâhe ketebe hasenâtü ve's-seyyi'ât.İnnallâhe ketebe hasenâtü ve's-seyyi'ât. "Allah Teâlâ hazretleri iyilikleri, kötülükleri Levh-i Mahfuz'a yazdı." Yani belirledi."Allah Teâlâ hazretleri iyilikleri, kötülükleri Levh-i Mahfuz'a yazdı." Yani belirledi. "Şunlar iyi şeyler, bunlar kötü şeyler.""Şunlar iyi şeyler, bunlar kötü şeyler." Sümme beyyene zâlike. "Sonra bunu bize gönderdiği Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirdi."Sümme beyyene zâlike. "Sonra bunu bize gönderdiği Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirdi." "Şu haram, yapmayın, bu helal öyle yapın." Kur'ân-ı Kerîm'de bunları bildirdi."Şu haram, yapmayın, bu helal öyle yapın." Kur'ân-ı Kerîm'de bunları bildirdi. Fe-men hemme bi-hasenetin. "O halde kim bir iyi işi yapmaya niyetlenir,Fe-men hemme bi-hasenetin. "O halde kim bir iyi işi yapmaya niyetlenir, kalkışır da", fe-lem ya'melhâ.kalkışır da", fe-lem ya'melhâ. "yapamazsa", bir mâni çıktı filan, yapamadı. Olur ya özür, mazeret filan diyoruz."yapamazsa", bir mâni çıktı filan, yapamadı. Olur ya özür, mazeret filan diyoruz. İnsan bazen işe bile gidemiyor, yapacağı şeyleri yapamıyor.İnsan bazen işe bile gidemiyor, yapacağı şeyleri yapamıyor. Yapamadığı ama yapmaya niyet ettiği şeye Allah, ketebehâ'llâhu 'indehû haseneten kâmileten.Yapamadığı ama yapmaya niyet ettiği şeye Allah, ketebehâ'llâhu 'indehû haseneten kâmileten. "Onun sevabını yapmış gibi yazar." Yapamadı ama. Olsun. "Onun sevabını yapmış gibi yazar." Yapamadı ama. Olsun. Yapmaya niyetlendi, bir özürden dolayı iş engellendi, yapılmadı. Allah ona yapmış gibi sevap yazar. Yapmaya niyetlendi, bir özürden dolayı iş engellendi, yapılmadı. Allah ona yapmış gibi sevap yazar.

Hatırda kalsın diye misallendirelim.Hatırda kalsın diye misallendirelim. Cuma günü bir Yahudi Müslüman olmuş. Hastanedeymiş kardeşimiz.(Müslüman olduğu için kardeşimiz.)Cuma günü bir Yahudi Müslüman olmuş. Hastanedeymiş kardeşimiz.(Müslüman olduğu için kardeşimiz.) Onu ziyaret edelim dedik.Onu ziyaret edelim dedik. Perşembe gününden niyetlendik bayağı "yarın ziyaret edelim" diye niyetlendik.Perşembe gününden niyetlendik bayağı "yarın ziyaret edelim" diye niyetlendik. Fakat sonradan o gün bir işlem daha yapılacakmış, ziyaretçi kabulü falan yokmuş, ziyareti yapamadık.Fakat sonradan o gün bir işlem daha yapılacakmış, ziyaretçi kabulü falan yokmuş, ziyareti yapamadık. Biz ne yaptık? Niyetlenmiştik, yapacaktık ama bir engel çıktı, yapamadık.Biz ne yaptık? Niyetlenmiştik, yapacaktık ama bir engel çıktı, yapamadık. Biz o hasta ziyaretini yapmış gibi sevap kazandık. Biz o hasta ziyaretini yapmış gibi sevap kazandık.

Neden? İşte bu hadisten dolayı. Allah vaat ediyor.Neden?

İşte bu hadisten dolayı. Allah vaat ediyor.
[Niyet ettiği] zaman bir mazeretten yapamazsa yapmış gibi sevap yazıyor, bu bir. [Niyet ettiği] zaman bir mazeretten yapamazsa yapmış gibi sevap yazıyor, bu bir.

Ve in hemme bihâ fe-amilehâ. "Eğer bir şey yapmaya niyetlenip de bir de yaparsa."Ve in hemme bihâ fe-amilehâ. "Eğer bir şey yapmaya niyetlenip de bir de yaparsa." Tamam, niyetlenmiştim, yaptım, bitirdim. Başarırsa, ketebehâ'llâhu 'indehû aşra hasenâtin.Tamam, niyetlenmiştim, yaptım, bitirdim. Başarırsa, ketebehâ'llâhu 'indehû aşra hasenâtin. "Allah onu bir sevap olarak yazmaz. 10 misli, 10 defa yapmış gibi yazar.""Allah onu bir sevap olarak yazmaz. 10 misli, 10 defa yapmış gibi yazar." İlâ seb'i mîeti dı'fin. "Hatta bazen 700 misli kadar arttırarak, 700 defa yapmış gibi, İlâ seb'i mîeti dı'fin. "Hatta bazen 700 misli kadar arttırarak, 700 defa yapmış gibi, 700 misli gibi sevap yazar." Hatta bazen ilâ ed'âfin kesîraten."Çok daha fazla sevap yazar."700 misli gibi sevap yazar." Hatta bazen ilâ ed'âfin kesîraten."Çok daha fazla sevap yazar." Yapabildiğini birebir mükâfâtlandırmıyor. Bire on, bire 700 veya daha fazla. Yapabildiğini birebir mükâfâtlandırmıyor. Bire on, bire 700 veya daha fazla.

Diyelim ki birisine bir elbise aldın.Diyelim ki birisine bir elbise aldın. Fakir bir çocuk gördün, acıdın, babasını da tanıyorsun.Fakir bir çocuk gördün, acıdın, babasını da tanıyorsun. "Gel bakalım, bayramda giyersin." dedin, bir fakire elbise aldın."Gel bakalım, bayramda giyersin." dedin, bir fakire elbise aldın. Veya baktın okul çağında çocuğun çantası eski, "Al evladım şu çantayı", bir çanta aldın. Veya baktın okul çağında çocuğun çantası eski, "Al evladım şu çantayı", bir çanta aldın. 10 çanta almış gibi, 10 çocuğu giydirmiş gibi sevap kazanır. 10 çanta almış gibi, 10 çocuğu giydirmiş gibi sevap kazanır.

Ya da bazen daha fazla olur. Mesela Allah yolunda Çeçenistan'daki Müslümanlara acıdın.Ya da bazen daha fazla olur. Mesela Allah yolunda Çeçenistan'daki Müslümanlara acıdın. "Bu Ruslar üstünlüklerinden faydalanarak bu Müslümancıkları eziyorlar."Bu Ruslar üstünlüklerinden faydalanarak bu Müslümancıkları eziyorlar. Ben de buradan -İngiltere'den- şunlara yardım edeyim" dedin, 100 sterlin gönderdin.Ben de buradan -İngiltere'den- şunlara yardım edeyim" dedin, 100 sterlin gönderdin. Cihada gönderilen paranın mükâfâtı bire 700'dür. 700 ile yüzü çarparsak kaç olur?Cihada gönderilen paranın mükâfâtı bire 700'dür. 700 ile yüzü çarparsak kaç olur? 70 bin pound göndermiş gibi sevap alırsın. Çünkü Allah cihada mükâfâtı fazla veriyor.70 bin pound göndermiş gibi sevap alırsın. Çünkü Allah cihada mükâfâtı fazla veriyor. Cihada mükâfâtı fazla verir, ana babaya ikrama mükâfâtı fazla verir… Cihada mükâfâtı fazla verir, ana babaya ikrama mükâfâtı fazla verir…

Babana gidersin, "Babacığım kış geliyor, sana içi yünlü bir terlik aldım, al."Babana gidersin, "Babacığım kış geliyor, sana içi yünlü bir terlik aldım, al." 700 tane terlik almış gibi sevap kazanırsın. "Anneciğim bak sana yünden bir başörtü aldım.700 tane terlik almış gibi sevap kazanırsın. "Anneciğim bak sana yünden bir başörtü aldım. Şöyle boynunu güzelce sar, karda kışta kulakların üşümesin."Şöyle boynunu güzelce sar, karda kışta kulakların üşümesin." "Sağ ol evladım. Teşekkür ederim." Tamam. Sanki 700 tane başörtü almış gibi sevap kazanırsın. "Sağ ol evladım. Teşekkür ederim." Tamam. Sanki 700 tane başörtü almış gibi sevap kazanırsın.

Anaya babaya yapılan ikramlar bire 700'dür. Cihada sarf edilen paralar bire 700'dür. Başka?Anaya babaya yapılan ikramlar bire 700'dür. Cihada sarf edilen paralar bire 700'dür. Başka? Ailesine götürdüğü yiyecek içecek bire 700'dür. Ailesine götürdüğü yiyecek içecek bire 700'dür. Eve fileleri götürüyorsun, kapıyı, zili burnunla, alnınla çalıyorsun, ellerin dolu.Eve fileleri götürüyorsun, kapıyı, zili burnunla, alnınla çalıyorsun, ellerin dolu. [Zile] basıyorsun, hanımın açıyor. "Al." 700 file götürmüş gibi sevap kazanırsın.[Zile] basıyorsun, hanımın açıyor. "Al." 700 file götürmüş gibi sevap kazanırsın. Eve ikram da böyle. 700 file ne kadar eder bilmiyorum. Her file yirmişer kilo olsa… Eve ikram da böyle. 700 file ne kadar eder bilmiyorum. Her file yirmişer kilo olsa… Eve götürdüğü zaman da insan ne kadar sevap kazanıyor! Eve götürdüğü zaman da insan ne kadar sevap kazanıyor!

Hadîs-i şerîfte söylenen bir şey daha var. İnsan Ramazan Bayramı'nda evde kurban keserse,Hadîs-i şerîfte söylenen bir şey daha var. İnsan Ramazan Bayramı'nda evde kurban keserse, Kurban Bayramı'nda değil Ramazan Bayramı'nda bayramdır diye kurban keserse onun da mükâfâtı bire 700'dür.Kurban Bayramı'nda değil Ramazan Bayramı'nda bayramdır diye kurban keserse onun da mükâfâtı bire 700'dür. Çiftlikte bir kuzu kestin, 700 kuzu kesmiş, kurban etmiş gibi sevap kazanırsın.Çiftlikte bir kuzu kestin, 700 kuzu kesmiş, kurban etmiş gibi sevap kazanırsın. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte onu da bildiriyor. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte onu da bildiriyor.

Ben bunu arkadaşlara söylüyorum."Bakın defterinize yazın" diyorum.Ben bunu arkadaşlara söylüyorum."Bakın defterinize yazın" diyorum. "Ramazan Bayramı'na…Takviminizi açın, oraya 'Bugün bir kurban keseceğim.' diye yazın."Ramazan Bayramı'na…Takviminizi açın, oraya 'Bugün bir kurban keseceğim.' diye yazın. 700 kurban kesmiş gibi sevap alacaksınız" diye. Bizim arkadaşlar yapıyor bunları.700 kurban kesmiş gibi sevap alacaksınız" diye. Bizim arkadaşlar yapıyor bunları. Bunlar bizim Türkiye'de uyguladığımız şeyler. Bunlar bizim Türkiye'de uyguladığımız şeyler.

Peki İla ed'âfin kesîraten. Allah bazısına bundan da fazla verirmiş.Peki İla ed'âfin kesîraten. Allah bazısına bundan da fazla verirmiş. "Bundan fazla bildiğiniz bir şey var mı hocam? 700'ü anladık, hoşumuza gitti. Tamam. "Bundan fazla bildiğiniz bir şey var mı hocam? 700'ü anladık, hoşumuza gitti. Tamam. Eve götürdüğümüz 700 misli sevap, anamıza babamıza harcadığımız 700 misli,Eve götürdüğümüz 700 misli sevap, anamıza babamıza harcadığımız 700 misli, cihada verdiğimiz 700 misli. Başka daha yüksek bir şey var mı?cihada verdiğimiz 700 misli. Başka daha yüksek bir şey var mı? Okuduğun hadislerden aklında kalmış bir şey var mı hocam?" Okuduğun hadislerden aklında kalmış bir şey var mı hocam?"

Var. Bir insan zikir yaparsa zikrin mükâfâtı bire 70.000'dir.Var. Bir insan zikir yaparsa zikrin mükâfâtı bire 70.000'dir. Bir kere Allah dese 70 bin defa Allah demiş gibi, bir kere Lâ ilâhe illallah deseBir kere Allah dese 70 bin defa Allah demiş gibi, bir kere Lâ ilâhe illallah dese 70 bin defa Lâ ilâhe illallah demiş gibi,70 bin defa Lâ ilâhe illallah demiş gibi, bir defa kulhüvallâhü okursa 70 bin tane kulhüvallâhü okumuş gibi sevabı o kadar çoktur.bir defa kulhüvallâhü okursa 70 bin tane kulhüvallâhü okumuş gibi sevabı o kadar çoktur. Zikrin sevabı 70 bindir. Hadiste böyle geçiyor. O hadîs-i şerîf'i okuyalım. Zikrin sevabı 70 bindir. Hadiste böyle geçiyor.

O hadîs-i şerîf'i okuyalım.

Zikrullahi te'âlâ efdalü 'indallahi min-e'n-nafakati fi-sebîlillahi bi-mi'eti derecetin.Zikrullahi te'âlâ efdalü 'indallahi min-e'n-nafakati fi-sebîlillahi bi-mi'eti derecetin. 70 bini nereden çıkartıyormuşuz?70 bini nereden çıkartıyormuşuz? "Allah'ı zikretmek, sevap bakımından, Allah indinde cihada harcanan paradan,"Allah'ı zikretmek, sevap bakımından, Allah indinde cihada harcanan paradan, yapılan hayırdan 100 misli daha fazladır." Onun kaç olduğunu söylemiştik?yapılan hayırdan 100 misli daha fazladır." Onun kaç olduğunu söylemiştik? 700 olduğunu söylemiştik. Cihad[ın,]… Onun 100 misli kaç eder? 70 bin.700 olduğunu söylemiştik. Cihad[ın,]… Onun 100 misli kaç eder? 70 bin. Zikrullahın sevabı bire 70 bindir. Başka hadislerde var.Zikrullahın sevabı bire 70 bindir. Başka hadislerde var. Bu hesapla da bulduğumuz gibi doğrudan doğruya bunu bildiren hadisler de var. Bu hesapla da bulduğumuz gibi doğrudan doğruya bunu bildiren hadisler de var.

"Peki hocam. Bu da hoşumuza gitti, zikir de yapalım hem de kolay."Peki hocam. Bu da hoşumuza gitti, zikir de yapalım hem de kolay. Hem ben dükkânda çalışırım hem de Allah derim, ne varmış yani, sevap kazanır dururum.Hem ben dükkânda çalışırım hem de Allah derim, ne varmış yani, sevap kazanır dururum. Hem yolda giderim hem arabamı kullanırım hem Allah Allah Allah derim. Ne olacak yani?Hem yolda giderim hem arabamı kullanırım hem Allah Allah Allah derim. Ne olacak yani? İşte gayet kolay. Tamam hocam, bu da kabul. Bundan da yükseği var mı?" Akşam akşam bizi iştahlandırdın. İşte gayet kolay. Tamam hocam, bu da kabul. Bundan da yükseği var mı?" Akşam akşam bizi iştahlandırdın.

Var. "Eğer bir insan zikri içinden yaparsa, onun sevabı dili ile yaptığı zikirden 70 kat fazladır."Var. "Eğer bir insan zikri içinden yaparsa, onun sevabı dili ile yaptığı zikirden 70 kat fazladır." diyor Peygamber Efendimiz. O da bir hadîs-i şerîf.diyor Peygamber Efendimiz. O da bir hadîs-i şerîf. Bunları herkes bilmez.Bunları herkes bilmez. Ben iğne ile kuyu kazar gibi hadisleri okudukça bunları ezberledim, hatırımda tuttum.Ben iğne ile kuyu kazar gibi hadisleri okudukça bunları ezberledim, hatırımda tuttum. Hangi hocadan duydunuz bu kadar yüksek mükâfâtları? Atmıyorum da tutmuyorum da.Hangi hocadan duydunuz bu kadar yüksek mükâfâtları? Atmıyorum da tutmuyorum da. Önümde hadis kitabı var. Palavra da sıkmıyorum.Önümde hadis kitabı var. Palavra da sıkmıyorum. Hadis okuyorum, Resûlullah'ın vaatlerini size bildiriyorum. Hadis okuyorum, Resûlullah'ın vaatlerini size bildiriyorum.

70 binin 70 katı kaç eder? Dur bakalım.70 binin 70 katı kaç eder? Dur bakalım. 70 katın 70 katı, yedi kere yedi 49, önüne sıfırları koyalım, 4 milyon 900 bin eder.70 katın 70 katı, yedi kere yedi 49, önüne sıfırları koyalım, 4 milyon 900 bin eder. Beş milyondan yüz bin eksik. 4 milyon 900 bin. Yani ben içimden Allah dersem… Beş milyondan yüz bin eksik. 4 milyon 900 bin. Yani ben içimden Allah dersem… Yüksek sesle Allah diyorum. Allah Allah Allah Allah…Yüksek sesle Allah diyorum. Allah Allah Allah Allah… 70 bin, 70 bin, 70 bin, 70 bin, 210 bin etti. İçimden diyeyim şimdi.70 bin, 70 bin, 70 bin, 70 bin, 210 bin etti. İçimden diyeyim şimdi. Söyledim yine ama duymadınız. Çünkü içimden söyledim. Ben duyuyorum, ben anlıyorum.Söyledim yine ama duymadınız. Çünkü içimden söyledim. Ben duyuyorum, ben anlıyorum. Kimse bilmez bunu, Allah'tan başka kimse bilmez. Söyleyen bilir, başkası bilmez. Kimse bilmez bunu, Allah'tan başka kimse bilmez. Söyleyen bilir, başkası bilmez. Melekler de bilmezmiş bunu. Bunun sevabı 4 milyon 900 bin. O zaman ne yapmak lazım? Melekler de bilmezmiş bunu. Bunun sevabı 4 milyon 900 bin.

O zaman ne yapmak lazım?

Mümkünse zikri sessizce yapmak lazım. Kimse bilmesin.Mümkünse zikri sessizce yapmak lazım. Kimse bilmesin. "Ya bu adam da böyle sakin sakin oturmuş masada, duruyor.""Ya bu adam da böyle sakin sakin oturmuş masada, duruyor." Sen anlamazsın. O içinden Allah Allah diye, 4 milyon 900 bin, 4 milyon 900 bin, Sen anlamazsın. O içinden Allah Allah diye, 4 milyon 900 bin, 4 milyon 900 bin, 4 milyon 900 binleri katlıyor, üstüne de ekliyor.4 milyon 900 binleri katlıyor, üstüne de ekliyor. Onun için bunları yapmaya gayret edin. Gelelim hadîs-i şerîfin okunmasına… Onun için bunları yapmaya gayret edin. Gelelim hadîs-i şerîfin okunmasına…

Demek ki Allah yapılan bir iyiliği birebir mükâfâtlandırmıyor; bire 10 verebiliyor,Demek ki Allah yapılan bir iyiliği birebir mükâfâtlandırmıyor; bire 10 verebiliyor, bire 700'e kadar verebiliyor bire 700'den fazla da verebiliyor. Misallerini ben söyledim. bire 700'e kadar verebiliyor bire 700'den fazla da verebiliyor. Misallerini ben söyledim. Bire 70 bin aşikâre zikir, bunun 70 kat fazlasını da kalbinden, içinden gizli zikir,Bire 70 bin aşikâre zikir, bunun 70 kat fazlasını da kalbinden, içinden gizli zikir, 4 milyon 900 bin ediyor o da. 4 milyon 900 bin ediyor o da.

Müsaade ederseniz bir şey daha söyleyeyim. Bu da hoşunuza gidecek diye tahmin ediyorum.Müsaade ederseniz bir şey daha söyleyeyim. Bu da hoşunuza gidecek diye tahmin ediyorum. Bizim hocamız, cennet mekân rahmetullahi aleyh Efendimiz,Bizim hocamız, cennet mekân rahmetullahi aleyh Efendimiz, Mehmed Zahid Kotku hazretleri ile Ankara'da bir ihvanımızın evine gitmiştik.Mehmed Zahid Kotku hazretleri ile Ankara'da bir ihvanımızın evine gitmiştik. Çankaya'da çok güzel bir evi vardı.Çankaya'da çok güzel bir evi vardı. Bütün Ankara böyle misafir salonundan böyle tabak gibi görünüyor,Bütün Ankara böyle misafir salonundan böyle tabak gibi görünüyor, benim şu halıyı gördüğüm gibi Ankara ayaklar altında.benim şu halıyı gördüğüm gibi Ankara ayaklar altında. Tam Çankaya'nın altında, en güzel yerde. Çok geniş salonu vardı. Hocamızı evine çağırdı.Tam Çankaya'nın altında, en güzel yerde. Çok geniş salonu vardı. Hocamızı evine çağırdı. Toplantı oldu. Herkes kalabalık geldi. Başka bir hocanın dervişi de geldi.Toplantı oldu. Herkes kalabalık geldi. Başka bir hocanın dervişi de geldi. Hocamıza intisaplı değil, başka bir hocaya bağlı bir hocaefendi de geldi.Hocamıza intisaplı değil, başka bir hocaya bağlı bir hocaefendi de geldi. Halen sağ, o hocaefendiyi de tanıyorum. İsmini söylemeyeceğim şey olmasın diye.Halen sağ, o hocaefendiyi de tanıyorum. İsmini söylemeyeceğim şey olmasın diye. Ama hocamızı çok seviyor. Hocamız hocalar güzeliydi.Ama hocamızı çok seviyor. Hocamız hocalar güzeliydi. Böyle bembeyaz sakalı vardı, kırmızı yanakları vardı, heybetliydi, güleç yüzlüydü.Böyle bembeyaz sakalı vardı, kırmızı yanakları vardı, heybetliydi, güleç yüzlüydü. Gören "Kim bu güzel adam?" derdi. O kadar şeydi! Benim gibi böyle kare yüzlü değildi.Gören "Kim bu güzel adam?" derdi. O kadar şeydi! Benim gibi böyle kare yüzlü değildi. "Hocam" dedi. O soruyu soran, Bağdat'ta falan okumuş alim bir kimse, "Hocam" dedi. O soruyu soran, Bağdat'ta falan okumuş alim bir kimse, Diyanet'te hocalık yapan bir kimse, kuvvetli hafız, Kur'anı da biliyor. Diyanet'te hocalık yapan bir kimse, kuvvetli hafız, Kur'anı da biliyor.

"Hocam, şunun sevabı bu kadar, bunun sevabı bu kadar, bunlardan daha çok sevaplı bir şey var mı?" dedi."Hocam, şunun sevabı bu kadar, bunun sevabı bu kadar, bunlardan daha çok sevaplı bir şey var mı?" dedi. Benim de hoşuma gitti bu soru, herkesin de hoşuna gitti.Benim de hoşuma gitti bu soru, herkesin de hoşuna gitti. Adam sevap kazanmak istiyor, belli, sevaplı şeyi soruyor.Adam sevap kazanmak istiyor, belli, sevaplı şeyi soruyor. Hocamız sanki onun sormasını bekliyormuş gibi, Hocamız sanki onun sormasını bekliyormuş gibi, ne böyle başını öne eğip düşündü ne tereddüt etti, daha o sözünü tamamlarken dedi ki;ne böyle başını öne eğip düşündü ne tereddüt etti, daha o sözünü tamamlarken dedi ki; "Evet var" dedi. Daha sevaplısı var mı? 4 milyon 900 binden daha sevaplısı var mı? Mesela soruyor. "Evet var" dedi. Daha sevaplısı var mı? 4 milyon 900 binden daha sevaplısı var mı? Mesela soruyor. Var. "Var" dedi hemen hocamız. "Nedir hocam?" dedi. Gözleri böyle açıldı.Var. "Var" dedi hemen hocamız. "Nedir hocam?" dedi. Gözleri böyle açıldı. Böyle hazine görmüş bir insan gibi heveslendi. "Evet var" dedi. "O nedir?" diye meraklandı.Böyle hazine görmüş bir insan gibi heveslendi. "Evet var" dedi. "O nedir?" diye meraklandı. Tam böyle kalenin önüne top gelmiş, vuruyor, gol mü değil mi falan o kadar heyecanlı bir şey. Tam böyle kalenin önüne top gelmiş, vuruyor, gol mü değil mi falan o kadar heyecanlı bir şey.

Dedi ki;"Bir insan tasavvufta zikre çalışırsa, zikre çalışa çalışa kendisinde gelişme olur.Dedi ki;"Bir insan tasavvufta zikre çalışırsa, zikre çalışa çalışa kendisinde gelişme olur. Sonra bu gelişmelerin sonunda bir kere Allah dedi mi Sonra bu gelişmelerin sonunda bir kere Allah dedi mi bütün vücudunun zerreleri ile birlikte, hep birlikte Allah der.bütün vücudunun zerreleri ile birlikte, hep birlikte Allah der. Bu çalışmadan sonra, çalışmalarla gelişe gelişe zikir bütün vücuduna yayılır.Bu çalışmadan sonra, çalışmalarla gelişe gelişe zikir bütün vücuduna yayılır. Parmakları zikreder, ayakları zikreder, saçları zikreder, her tarafı zikreder.Parmakları zikreder, ayakları zikreder, saçları zikreder, her tarafı zikreder. Sonra bir kere Allah dedi mi bütün zerreleri ile zikreder. İşte bu en sevaplıdır." dedi. Sonra bir kere Allah dedi mi bütün zerreleri ile zikreder. İşte bu en sevaplıdır." dedi.

Bir insanın vücudunda ne kadar zerre olduğunu…Bizim doktor kardeşimiz hücreleri söyleyebilir, ne kadar hücre olduğunu. Kaç milyar hücre var? Tahminen, yuvarlak bir rakam söyle, top gibi yuvarlak olsun.kaç milyar hücre var!Bir insanın vücudunda ne kadar zerre olduğunu…Bizim doktor kardeşimiz hücreleri söyleyebilir, ne kadar hücre olduğunu. Kaç milyar hücre var? Tahminen, yuvarlak bir rakam söyle, top gibi yuvarlak olsun.kaç milyar hücre var! Bir de bu hücreler moleküllerden, atomlardan meydana geliyor. Zerrelerin sayısını Allah bilir.Bir de bu hücreler moleküllerden, atomlardan meydana geliyor. Zerrelerin sayısını Allah bilir. Kamil bir derviş olup da zikri ilerletip de o hale ulaşıp daKamil bir derviş olup da zikri ilerletip de o hale ulaşıp da bir Allah dediğin zaman tüm zerreleri ile Allah diyecek hale geldi mi,bir Allah dediğin zaman tüm zerreleri ile Allah diyecek hale geldi mi, bir Allah deyişte çok muazzam sevap kazanıyor, müthiş bir şey oluyor. bir Allah deyişte çok muazzam sevap kazanıyor, müthiş bir şey oluyor.

İnsan bu hale nasıl erişir? İnsan bu hale nasıl erişir?

Çalışarak erişir. Sen bisikletle tel üzerinde gidebilir misin? "Gidemem."Çalışarak erişir. Sen bisikletle tel üzerinde gidebilir misin? "Gidemem." Peki tel üzerinde yürüyebilir misin? "Yürüyemem." Peki tel üzerinde yürüyebilir misin? "Yürüyemem." Bu bir çalışma işi, idman işi, herkes yapamıyor.Bu bir çalışma işi, idman işi, herkes yapamıyor. Sen bu adamın tramplenden atladığı gibi atlayıp da üç defa parende atıp, Sen bu adamın tramplenden atladığı gibi atlayıp da üç defa parende atıp, iki defa vurgu yapıp suya yine böyle çubuk gibi girebilir misin? "Giremem.iki defa vurgu yapıp suya yine böyle çubuk gibi girebilir misin? "Giremem. Olimpiyat şampiyonlarının işini söylüyorsun hocam. O çok çalışıyor ondan öyle yapıyor." Tamam. Olimpiyat şampiyonlarının işini söylüyorsun hocam. O çok çalışıyor ondan öyle yapıyor." Tamam. Çalışmadan olmuyor demek ki.Çalışmadan olmuyor demek ki. Bu hale ulaşmak da bir çalışma işi ama demek ki daha büyük sevaplar da var. Bu hale ulaşmak da bir çalışma işi ama demek ki daha büyük sevaplar da var.

İnsan evliyâ oldu mu daha büyük sevaplar da kazanıyor.İnsan evliyâ oldu mu daha büyük sevaplar da kazanıyor. Büyük zenginlerin büyük para kazandığı gibi, parası çok olanların,Büyük zenginlerin büyük para kazandığı gibi, parası çok olanların, büyük sermaye sahiplerinin toptan, büyük paralar kazandığı gibi büyük sermaye sahiplerinin toptan, büyük paralar kazandığı gibi büyük şahısların da büyük kârları oluyor muhterem kardeşlerim!büyük şahısların da büyük kârları oluyor muhterem kardeşlerim! Ve men hemme bi-seyyi'etin fe-lem ya'melhâ ketebehâ'llâhu 'indehû haseneten kâmileten.Ve men hemme bi-seyyi'etin fe-lem ya'melhâ ketebehâ'llâhu 'indehû haseneten kâmileten. "Eğer bir insan bir kötülük yapmaya niyet ettiyse", yarın ben şu kötülüğü yapayım,"Eğer bir insan bir kötülük yapmaya niyet ettiyse", yarın ben şu kötülüğü yapayım, fe-lem ya'melhâ. "Ama sonradan, yarın vazgeçtiyse". Ne olacak şimdi? fe-lem ya'melhâ. "Ama sonradan, yarın vazgeçtiyse". Ne olacak şimdi? "Bir kötülüğü yapmaya niyet edip de vazgeçtiği zaman sevap alır." "Bir kötülüğü yapmaya niyet edip de vazgeçtiği zaman sevap alır."

Mesela ben falancaya kızdım, niyetlendim.Mesela ben falancaya kızdım, niyetlendim. "Yarın tabancamı belime takacağım, köşe başında onu bekleyeceğim. "Yarın tabancamı belime takacağım, köşe başında onu bekleyeceğim. O tam benim böyle atış menzilimin içine girdiği zaman, daha herkes uyuyor, gecenin yarısında,O tam benim böyle atış menzilimin içine girdiği zaman, daha herkes uyuyor, gecenin yarısında, sabahın erken vaktinde işine gidiyor, onu biliyorum, dükkanını açarken sabahın erken vaktinde işine gidiyor, onu biliyorum, dükkanını açarken on dörtlüyse on dört, yedili ise yedili, dokuzluysa dokuzluk kurşunların hepsini sıkacağım,on dörtlüyse on dört, yedili ise yedili, dokuzluysa dokuzluk kurşunların hepsini sıkacağım, öldüreceğim keratayı, çok kızıyorum." Bugün ona niyetlendi. Şarjörü doldurdu, tabancasını yağladı.öldüreceğim keratayı, çok kızıyorum." Bugün ona niyetlendi. Şarjörü doldurdu, tabancasını yağladı. Sonra geceleyin: "Hadi ben bu işi yapmayayım" dedi. "Allah'ından bulsun.Sonra geceleyin: "Hadi ben bu işi yapmayayım" dedi. "Allah'ından bulsun. Bana çok kötülük yaptı ama neyse ben şey yapmayayım, Allah'ından bulsun."Bana çok kötülük yaptı ama neyse ben şey yapmayayım, Allah'ından bulsun." Bazen öyle diyorlar. "Allah'ından bulsun. Yapmayacağım. Cezalandırmaktan vazgeçtim." diyor mesela. Bazen öyle diyorlar. "Allah'ından bulsun. Yapmayacağım. Cezalandırmaktan vazgeçtim." diyor mesela.

Bazen Doğu Anadolu'da falan böyle kan davaları falan oluyor.Bazen Doğu Anadolu'da falan böyle kan davaları falan oluyor. Korkunç! Takip ediyorlar.Korkunç! Takip ediyorlar. Ta dünyanın öbür ucuna kaçsa kan davası diye kovalıyorlar onu, orada öldürüyorlar.Ta dünyanın öbür ucuna kaçsa kan davası diye kovalıyorlar onu, orada öldürüyorlar. Üstüne atlıyor, benim dediğim gibi yapıyor. Kaç tane bıçak saplıyor!Üstüne atlıyor, benim dediğim gibi yapıyor. Kaç tane bıçak saplıyor! 75 defa bıçak saplıyor! Öldürdüğü yetmiyor, saplıyor da saplıyor! Zor tutuyorlar.75 defa bıçak saplıyor! Öldürdüğü yetmiyor, saplıyor da saplıyor! Zor tutuyorlar. Elinden alıyorlar, hapse götürüyorlar falan.Elinden alıyorlar, hapse götürüyorlar falan. Bu sefer öbür tarafın adamları da bunu öldürmek için bunun peşinde…Bu sefer öbür tarafın adamları da bunu öldürmek için bunun peşinde… Böyle şeyler oluyor, çok misalleri var. Ama kimse de diyor ki, "Tamam, Allah'ından bulsun.Böyle şeyler oluyor, çok misalleri var. Ama kimse de diyor ki, "Tamam, Allah'ından bulsun. Ben bu işi burada kesiyorum, kan davası gütmüyorum. Allah… Ne yaparsa yapsın!"Ben bu işi burada kesiyorum, kan davası gütmüyorum. Allah… Ne yaparsa yapsın!" Vazgeçiyor, tamam. Bir kötülüğü yapmaktan vazgeçene Allah vazgeçtiği için sevap verir. Vazgeçiyor, tamam. Bir kötülüğü yapmaktan vazgeçene Allah vazgeçtiği için sevap verir.

Ve in hüve hemme bihâ fe-amilehâ.Ve in hüve hemme bihâ fe-amilehâ. Eğer bir kötülüğü yapmaya niyetlendiyse bir de yaptıysa o zaman ne olur? Eğer bir kötülüğü yapmaya niyetlendiyse bir de yaptıysa o zaman ne olur?

Mesela dedi ki, "Gideceğim ben, yarın pazar günü değil mi, falanca 'pub'a gireceğim, küpü bitireceğim.Mesela dedi ki, "Gideceğim ben, yarın pazar günü değil mi, falanca 'pub'a gireceğim, küpü bitireceğim. İçeceğim, içeceğim, içeceğim, dibini buluncaya kadar içeceğim." İçeceğim, içeceğim, içeceğim, dibini buluncaya kadar içeceğim." Niyetlendi, ertesi gün bunu yaptı. Ne olur? Düşüncesini yaptı. Ne olur? Niyetlendi, ertesi gün bunu yaptı. Ne olur? Düşüncesini yaptı. Ne olur?

Allah bir günah yazar.10 misli, 100 misli, 700 misli filan değil, bir günah yazıyor.Allah bir günah yazar.10 misli, 100 misli, 700 misli filan değil, bir günah yazıyor. Günahından vazgeçersen sevap yazıyor, günahı işlerse bir günah yazıyor.Günahından vazgeçersen sevap yazıyor, günahı işlerse bir günah yazıyor. Ama sevabını yapmaya niyetlenir yapamazsa bir sevap yazıyor,Ama sevabını yapmaya niyetlenir yapamazsa bir sevap yazıyor, sevabını yaptığı zaman 10 sevap, 700 sevap, 70 bin sevap,sevabını yaptığı zaman 10 sevap, 700 sevap, 70 bin sevap, 4 milyon 900 bin sevap, milyar sevap yazıyor.4 milyon 900 bin sevap, milyar sevap yazıyor. Ama günah yaptığı zaman bir günaha, bir yaptığı kötülüğe bir günah yazıyor. Ama günah yaptığı zaman bir günaha, bir yaptığı kötülüğe bir günah yazıyor.

Peki bu durumda bir insan cehenneme nasıl gider? Peki bu durumda bir insan cehenneme nasıl gider?

Çok günah işliyor, ondan gidiyor kepaze!Çok günah işliyor, ondan gidiyor kepaze! Az az olmasına rağmen o kadar günahı birikiyor ki cehenneme gidiyor.Az az olmasına rağmen o kadar günahı birikiyor ki cehenneme gidiyor. Halbuki sevaplar kat kat toplanıyor, herkesin cennete gitmesi lazım.Halbuki sevaplar kat kat toplanıyor, herkesin cennete gitmesi lazım. Aslında herkesin cennete gidebilmesi lazım.Aslında herkesin cennete gidebilmesi lazım. Çünkü sevaplar 10'ar 10'ar geliyor, 700'er 700'er geliyor, 70 biner 70 biner geliyor,Çünkü sevaplar 10'ar 10'ar geliyor, 700'er 700'er geliyor, 70 biner 70 biner geliyor, 4 milyon 900 bin 4 milyon 900 bin geliyor, milyar milyar geliyor; günahlar da bir bir ilerliyor.4 milyon 900 bin 4 milyon 900 bin geliyor, milyar milyar geliyor; günahlar da bir bir ilerliyor. Bir bir ilerlediği halde insanın günahı ağır gelirse ne demek? Bu adam iyice kepaze demek.Bir bir ilerlediği halde insanın günahı ağır gelirse ne demek? Bu adam iyice kepaze demek. Bu adam iyice katran gibi kara kalpli bir insan demek. Hep kötülük işlemiş de ondan böyle oldu. Bu adam iyice katran gibi kara kalpli bir insan demek. Hep kötülük işlemiş de ondan böyle oldu.

Burada bu hadîs-i şerîften neyi anlıyoruz? Burada bu hadîs-i şerîften neyi anlıyoruz?

Allah'ın rahmeti çok. Allah kulları azaplandırmak istemiyor.Allah'ın rahmeti çok. Allah kulları azaplandırmak istemiyor. Rahmetinden, azaplandırmak istemediği için peygamberler gönderiyor, haber veriyor. Rahmetinden, azaplandırmak istemediği için peygamberler gönderiyor, haber veriyor. "Yapmayın, etmeyin! Şu yoldan giderseniz uçuruma yuvarlanırsınız. Şunun arkası uçurum."Yapmayın, etmeyin! Şu yoldan giderseniz uçuruma yuvarlanırsınız. Şunun arkası uçurum. Cehenneme düşersiniz, yanarsınız." Go Back Wrong Way yazıyor. Cehenneme düşersiniz, yanarsınız." Go Back Wrong Way yazıyor.

Kitap gönderiyor, peygamberler söylüyor, evliyâlar söylüyor, hocalar söylüyor,Kitap gönderiyor, peygamberler söylüyor, evliyâlar söylüyor, hocalar söylüyor, vaizler söylüyor, müftüler söylüyor, hatipler söylüyor…vaizler söylüyor, müftüler söylüyor, hatipler söylüyor… Söylüyor söylüyor, insanlar da inatçı keçi gibi dinlemiyor, inatçı keçi gibi inat ediyor.Söylüyor söylüyor, insanlar da inatçı keçi gibi dinlemiyor, inatçı keçi gibi inat ediyor. "İlle o tarafa gideceğim." Hadi git bakalım. Salıverdin mi cehenneme gidiyor."İlle o tarafa gideceğim." Hadi git bakalım. Salıverdin mi cehenneme gidiyor. İpini bırakıverdin mi atlaya, zıplaya, hoplaya Gayya kuyusuna gidiyor.İpini bırakıverdin mi atlaya, zıplaya, hoplaya Gayya kuyusuna gidiyor. Akıllıca bir şey değil. Olacak gibi bir şey değil.Akıllıca bir şey değil. Olacak gibi bir şey değil. Ama insanlar böyle yaptığı için cehenneme gidiyor, yani hak ettiği için cehenneme gidiyor. Ama insanlar böyle yaptığı için cehenneme gidiyor, yani hak ettiği için cehenneme gidiyor.

Biz böbürlenmiyoruz, kendimize güvenmiyoruz, iddialı değiliz.Biz böbürlenmiyoruz, kendimize güvenmiyoruz, iddialı değiliz. Şeytandan da korkuyoruz, nefsimizden de korkuyoruz. Kendimize de itimadımız yok. Şeytandan da korkuyoruz, nefsimizden de korkuyoruz. Kendimize de itimadımız yok. Çok zayıf olduğumuzu da biliyoruz. "Yâ Rabbi! Ben zayıfım, bana yardım et!Çok zayıf olduğumuzu da biliyoruz. "Yâ Rabbi! Ben zayıfım, bana yardım et! Ben çok zavallı durumdayım, bana acı yâ Rabbi! Benim elimden tut yâ Rabbi! Ben çok zavallı durumdayım, bana acı yâ Rabbi! Benim elimden tut yâ Rabbi! Beni bana bırakma yâ Rabbi! Şeytan beni mahveder, parçalar yâ Rabbi! Koru beni yâ Rabbi!Beni bana bırakma yâ Rabbi! Şeytan beni mahveder, parçalar yâ Rabbi! Koru beni yâ Rabbi! Bu nefsin eline beni bırakma yâ Rabbi! Bu beni aldatır, zaten şimdiye kadar hep aldattı yâ Rabbi! Bu nefsin eline beni bırakma yâ Rabbi! Bu beni aldatır, zaten şimdiye kadar hep aldattı yâ Rabbi! Aman yâ Rabbi! Yardım eyle Yâ Rabbi! Tevfikini refik eyle yâ Rabbi! Bana kabiliyet ver.Aman yâ Rabbi! Yardım eyle Yâ Rabbi! Tevfikini refik eyle yâ Rabbi! Bana kabiliyet ver. Hakkı hak olarak göreyim, seveyim, hakkı işleyeyim; batılı batıl olarak göreyim,Hakkı hak olarak göreyim, seveyim, hakkı işleyeyim; batılı batıl olarak göreyim, günahı günah olarak anlayayım da nefret edeyim.günahı günah olarak anlayayım da nefret edeyim. Bırakayım şu sigarayı, bırakayım şu içkiyi, bırakayım şu kumarı,Bırakayım şu sigarayı, bırakayım şu içkiyi, bırakayım şu kumarı, bırakayım şu tembelliği, bırakayım şu namazsızlığı, bırakayım şu günahları.bırakayım şu tembelliği, bırakayım şu namazsızlığı, bırakayım şu günahları. Aman yâ Rabbi! Yardım et!" dememiz lazım. Yardım ederse Allah yardım eder.Aman yâ Rabbi! Yardım et!" dememiz lazım. Yardım ederse Allah yardım eder. Dua edene de yardım eder. Ama gevşek davranırsak şeytan bizi aldatır,Dua edene de yardım eder. Ama gevşek davranırsak şeytan bizi aldatır, nefis bizi aldatır, birçok insanları aldattığı gibi. nefis bizi aldatır, birçok insanları aldattığı gibi.

Kardeşimiz soruyor: "Bu kadar insan, hepsi cehenneme mi girecek?"Kardeşimiz soruyor: "Bu kadar insan, hepsi cehenneme mi girecek?" "Evet" dedik, şaşırdı. Bu kadar insanın hepsi cehenneme mi girecek?"Evet" dedik, şaşırdı. Bu kadar insanın hepsi cehenneme mi girecek? Milyonlarca milyarlarca insan! Mü'min az çünkü.Milyonlarca milyarlarca insan! Mü'min az çünkü. "Müslümanım" diyenlerin de yarısı, yarısından fazlası çürük."Müslümanım" diyenlerin de yarısı, yarısından fazlası çürük. Ayıkla ayıkla, sağlam bir şey bulunmuyor, kurtsuz, sağlamı bulunmuyor.Ayıkla ayıkla, sağlam bir şey bulunmuyor, kurtsuz, sağlamı bulunmuyor. Ayıklıyorsun ayıklıyorsun, elmaların yarısı çürümüş, tamamı çürümüş filan. Ayıklıyorsun ayıklıyorsun, elmaların yarısı çürümüş, tamamı çürümüş filan.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cennetlik insanlar tüm yaratılmış insanların içindePeygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cennetlik insanlar tüm yaratılmış insanların içinde siyah bir öküz derisindeki bir beyaz kıl kadar azdır."siyah bir öküz derisindeki bir beyaz kıl kadar azdır." Evet. Var mı diyeceğin? Bir itirazın mı var? Söyle. Ne yapalım? Evet. Var mı diyeceğin? Bir itirazın mı var? Söyle. Ne yapalım?

Çünkü dinlemiyorlar. Çünkü görüyorsunuz, ekseriyet dinlemiyor. Bakın etrafınıza, sayım yapın.Çünkü dinlemiyorlar. Çünkü görüyorsunuz, ekseriyet dinlemiyor. Bakın etrafınıza, sayım yapın. Mahallenizde sayım yapın, bildiğiniz şehirde sayım yapın. Mahallenizde sayım yapın, bildiğiniz şehirde sayım yapın. Ekseriyet Allah'ın emrine aykırı hareket ediyor. Ne olacak şimdi? Ekseriyet Allah'ın emrine aykırı hareket ediyor. Ne olacak şimdi? Cezayı yiyecek besbelli. Kırmızıda geçerse ne olur? Kamerada …yaptı, arkadan çaktı ne olur?Cezayı yiyecek besbelli. Kırmızıda geçerse ne olur? Kamerada …yaptı, arkadan çaktı ne olur? Ceza gelir. Böyle olur. Kırmızıda geçmesin. Ekseriyet günah yolunda. İşte buyurun! Ceza gelir. Böyle olur. Kırmızıda geçmesin. Ekseriyet günah yolunda. İşte buyurun!

"Canım burası işte İngiltere, İngiliz milletinin yaşadığı yer!" Türkiye'ye gel, buyur!"Canım burası işte İngiltere, İngiliz milletinin yaşadığı yer!"

Türkiye'ye gel, buyur!
Ege'ye gidelim, Bodrum'a, Marmaris'e, İzmir'e, Kuşadası'na, Antalya'ya, Alanya'ya…Ege'ye gidelim, Bodrum'a, Marmaris'e, İzmir'e, Kuşadası'na, Antalya'ya, Alanya'ya… Buyur, orada böyle. İstanbul'a gel, Boğaziçi'ne gel, Emirgan'a gel, Beyoğlu'na çık…Buyur, orada böyle. İstanbul'a gel, Boğaziçi'ne gel, Emirgan'a gel, Beyoğlu'na çık… Bundan kaç tanesi sağlam? Türkiye'nin yüzde 99'u Müslümanmış! Ne kadar Müslüman?Bundan kaç tanesi sağlam? Türkiye'nin yüzde 99'u Müslümanmış! Ne kadar Müslüman? Ekseriyet şeytana kanıyor. Ekseriyet şeytanın oyuncağı, şeytanın maskarası,Ekseriyet şeytana kanıyor.

Ekseriyet şeytanın oyuncağı, şeytanın maskarası,
nefsinin esiri, ekseriyet "biliyorum bu meret günah, içmem lazım" diyor, içiyor.nefsinin esiri, ekseriyet "biliyorum bu meret günah, içmem lazım" diyor, içiyor. "Biliyorum, bu kumar oynanmamalı" diyor ama oynuyor. Dayanamıyor."Biliyorum, bu kumar oynanmamalı" diyor ama oynuyor. Dayanamıyor. İçiyor ruleti, gidiyor at yarışlarına, bütün parasını "kazanırsam" diye hırsla harcıyor. İçiyor ruleti, gidiyor at yarışlarına, bütün parasını "kazanırsam" diye hırsla harcıyor.

Şimdi başka kumarlar çıktı. "Mega kumar…" En büyük kumar hangisi bil bakalım.Şimdi başka kumarlar çıktı. "Mega kumar…" En büyük kumar hangisi bil bakalım. Kumar var, büyük kumar var, daha büyük kumar var, en büyük kumar var.Kumar var, büyük kumar var, daha büyük kumar var, en büyük kumar var. Ben de bir "mega kumar" diye bir laf attım ortaya, uydurdum. En büyük kumar ne? Ben de bir "mega kumar" diye bir laf attım ortaya, uydurdum.

En büyük kumar ne?

Borsa. Milyonlarca insan yutuluyor. Kediye bile yükletecek sermayesi kalmıyor. Borsa. Milyonlarca insan yutuluyor. Kediye bile yükletecek sermayesi kalmıyor. Ata, deveye filan değil, arabaya değil, kediye bile yükletecek sermayesi kalmıyor.Ata, deveye filan değil, arabaya değil, kediye bile yükletecek sermayesi kalmıyor. Ülkeyi bırakıp kaçan insanlar biliyorum. Neden? Borsa oyunu oynadığı için. Söyledim, oynamayın bunu. Ülkeyi bırakıp kaçan insanlar biliyorum. Neden? Borsa oyunu oynadığı için. Söyledim, oynamayın bunu.

"Hocam işte Müslüman şirketlerin hisse senetlerini alırsak da mı?" "Hocam işte Müslüman şirketlerin hisse senetlerini alırsak da mı?"

Bırak şimdi hikayeleri, masalları! Kurnazlar kazanıyor, saflar yutuluyor. Hepsi dalavere, alavere. Bırak şimdi hikayeleri, masalları! Kurnazlar kazanıyor, saflar yutuluyor. Hepsi dalavere, alavere. Saflar yutuluyor. Zaten gelse bile o paradan hayır gelmiyor. Onun için insanın gözünü açması lazım. Saflar yutuluyor. Zaten gelse bile o paradan hayır gelmiyor. Onun için insanın gözünü açması lazım. Allah herkese akıl vermiş. Herkesin aklı var. Aklını kullanacak. Allah herkese akıl vermiş. Herkesin aklı var. Aklını kullanacak.

Allah bizi aklımızı Kur'an'a uygun kullananlardan eylesin. Allah bizi aklımızı Kur'an'a uygun kullananlardan eylesin. Rızasını bulanlardan, rahmetine erenlerden eylesin.Rızasını bulanlardan, rahmetine erenlerden eylesin. Gazabına uğratmasın, cehennemine atmasın, ateşlerde yakmasın, cayır cayır kömür etmesin bizi.Gazabına uğratmasın, cehennemine atmasın, ateşlerde yakmasın, cayır cayır kömür etmesin bizi. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Bi-hürmet-i esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha… Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmet-i esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2