Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Allah’ın Dinine Hizmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Ramazan 1417 / 12.01.1997
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cihad İçin At Beslemek, Tarihî Çevreyi Korumak, Medâr-ı İftiharımız Olan Şeylere Sahip Çıkalım!, Cihad İçin Masraf Etmek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Dinine Hizmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Ramazan 1417 / 12.01.1997
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cihad İçin At Beslemek, Tarihî Çevreyi Korumak, Medâr-ı İftiharımız Olan Şeylere Sahip Çıkalım!, Cihad İçin Masraf Etmek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismilâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismilâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübareken fîhiel-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübareken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultanih.alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultanih. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmi'd-dîn. Emma ba'd: Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmi'd-dîn.


Emma ba'd:

Fağlemu eyyuhel ihvan fe inna eftalil kitabı kitabullahFağlemu eyyuhel ihvan fe inna eftalil kitabı kitabullah ve eftalil hedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellemve eftalil hedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellem ve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatin bidah ve külli dalaletin ve sahibeha finnar.ve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatin bidah ve külli dalaletin ve sahibeha finnar. Ve bi's-senedi'l sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle. Ve bi's-senedi'l sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle.

İnne'l-münfika ale'l-hayli fî sebîlillâhi ke'l-bâsiti yedeyhi bi's-sadakati ve lâ yakbiduhâ. İnne'l-münfika ale'l-hayli fî sebîlillâhi ke'l-bâsiti yedeyhi bi's-sadakati ve lâ yakbiduhâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem, sevgili ve değerli kardeşlerim! Aziz ve muhterem, sevgili ve değerli kardeşlerim!

Ramazanınız mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bu feyizli ayın her türlü Ramazanınız mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bu feyizli ayın her türlü maddî mânevî faydalarına, nimetlerine, rahmetlerine cümlenizi erdirsin, mazhar eylesin, maddî mânevî faydalarına, nimetlerine, rahmetlerine cümlenizi erdirsin, mazhar eylesin, hiçbirinizi mahrum eylemesin. hiçbirinizi mahrum eylemesin.

Peygamber-i Zîşânımız Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavât ve ekmelü't-tahiyyât Peygamber-i Zîşânımız Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavât ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslimât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerini,ve't-teslimât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerini, her birisi bir mücevher gibi olan mübarek sözlerini, hadislerini, nasihatlerini okuyoruz. her birisi bir mücevher gibi olan mübarek sözlerini, hadislerini, nasihatlerini okuyoruz. Elhamdülillah kıtalar ötesinden aranıza tekrar dönüp okuma imkânını bulmuş olduk. Elhamdülillah kıtalar ötesinden aranıza tekrar dönüp okuma imkânını bulmuş olduk.

Bu güzel bilgileri okumadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine Bu güzel bilgileri okumadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine mübarek Ramazan ayında bizlerden birer hediye olsun diye;mübarek Ramazan ayında bizlerden birer hediye olsun diye; Efendimiz'in iltifatına, sevgisine rızasına, teveccühüne nail olalım diye;Efendimiz'in iltifatına, sevgisine rızasına, teveccühüne nail olalım diye; Peygamber-i Zîşânımızın mübarek âl'ine, ashâbına ezvâcına, evlâdına, etbâına, ihvânına,Peygamber-i Zîşânımızın mübarek âl'ine, ashâbına ezvâcına, evlâdına, etbâına, ihvânına, hulefâsına verese-i Nebî olan evliyâllulah mürşid-i kâmillerimizin, hulefâsına verese-i Nebî olan evliyâllulah mürşid-i kâmillerimizin, sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekir es-Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ'dan şeyhimizsâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekir es-Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ'dan şeyhimiz Kutbu'l-aktâb ve Gavsı'l-vâsilîn Muhammed Zâhid-i Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerine kadarKutbu'l-aktâb ve Gavsı'l-vâsilîn Muhammed Zâhid-i Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerine kadar turuk-ı aliyyemiz silsilelerinden güzeran eylemiş olanların ruhlarına hediye olsun diye;turuk-ı aliyyemiz silsilelerinden güzeran eylemiş olanların ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri Allah rızası için mallarını, canlarını feda ederek, ortaya koyarak fethetmiş olan bu beldeleri Allah rızası için mallarını, canlarını feda ederek, ortaya koyarak fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, Fatih Sultan Mehmed Han cennetmekân hazretlerinin ve ordusu mensubu gazilerin, Fatih Sultan Mehmed Han cennetmekân hazretlerinin ve ordusu mensubu gazilerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve hâsseten içinde toplandığımız, ibadet ettiğimiz, vaaz verdiğimiz ve hâsseten içinde toplandığımız, ibadet ettiğimiz, vaaz verdiğimiz İskender Paşa Camii'nin bânisi İskender Paşa hazretlerinin ve bu camiyi zaman zaman tamir, İskender Paşa Camii'nin bânisi İskender Paşa hazretlerinin ve bu camiyi zaman zaman tamir, tecdid ve tevsi etmiş olanların, tamirine masraf edenlerin ruhları için; tecdid ve tevsi etmiş olanların, tamirine masraf edenlerin ruhları için; içinden güzeran etmiş olan imamlar, hatipler, müezzinler, kayyımlar içinden güzeran etmiş olan imamlar, hatipler, müezzinler, kayyımlar ve cemaatlerin çevresinde metfun bulunan mevtanın ruhları için;ve cemaatlerin çevresinde metfun bulunan mevtanın ruhları için; uzaktan yakından bu dersi dinlemeye şehirler arası mesafelerden kalkıp gelmiş uzaktan yakından bu dersi dinlemeye şehirler arası mesafelerden kalkıp gelmiş siz kardeşlerimizin, burada oturan kardeşlerimizin, bu vaazı dinleyen kardeşlerimizin; siz kardeşlerimizin, burada oturan kardeşlerimizin, bu vaazı dinleyen kardeşlerimizin; bundan sonra da banttan dinleyecek kardeşlerimizin âhirete göçmüş olanbundan sonra da banttan dinleyecek kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün müslüman tarihin içinde ta müslüman oldukları ilk zamanlara kadar gelmiş geçmişbütün müslüman tarihin içinde ta müslüman oldukları ilk zamanlara kadar gelmiş geçmiş ne kadar âbâ u ümmehât, ecdâd ü ceddâd, akraba u taallukât varsa sevdiklerinin ne kadar âbâ u ümmehât, ecdâd ü ceddâd, akraba u taallukât varsa sevdiklerinin geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; bizler de şu dâr-ı dünyada -dâr-ı imtihandır- geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; bizler de şu dâr-ı dünyada -dâr-ı imtihandır- imtihan dünyasında vazifelerimizi Mevla'mızın rızasına uygun yapmayı başaralım, imtihanı kazanalım,imtihan dünyasında vazifelerimizi Mevla'mızın rızasına uygun yapmayı başaralım, imtihanı kazanalım, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varabilelim diye;Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varabilelim diye; bizim de iki cihan saadet ve selametimize vesile olsun diye üç İhlâs-ı Şerîfe bir Fâtiha okuyalım.bizim de iki cihan saadet ve selametimize vesile olsun diye üç İhlâs-ı Şerîfe bir Fâtiha okuyalım. Hem mevtamıza hediye edelim hem kendimizin dileklerimiziHem mevtamıza hediye edelim hem kendimizin dileklerimizi Mevlâ'mız kabul eylesin diye buyurun okuyalım. Mevlâ'mız kabul eylesin diye buyurun okuyalım.

Atlarla ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Atlarla ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnne'l-münfika ale'l-hayli fî sebîlillâhi. "Allah'ın yolunda Atlara; İnne'l-münfika ale'l-hayli fî sebîlillâhi. "Allah'ın yolunda Atlara; at beslemeye, bakımına, eyerine, semerine, dizginine,at beslemeye, bakımına, eyerine, semerine, dizginine, nalına, ata para harcayan insan, masraf yapan insan…" nalına, ata para harcayan insan, masraf yapan insan…"

Keyif, gösteriş için, kumar için, jokey için, at yarışı için değil. Keyif, gösteriş için, kumar için, jokey için, at yarışı için değil.

"Allah'ın rızasını kazanmak için Allah yolunda atı besleyen kimse,"Allah'ın rızasını kazanmak için Allah yolunda atı besleyen kimse, sadaka için elini açmış, boyuna veren insan gibidir.sadaka için elini açmış, boyuna veren insan gibidir. Lâ yakbiduhâ. "Elini hiç kapatmamış, cimrilik yapmamış, hep boyuna veriyor." Lâ yakbiduhâ. "Elini hiç kapatmamış, cimrilik yapmamış, hep boyuna veriyor."

Adam mâşaallah cebinden çıkartıyor, onun eline tutuşturuyor; cebinden çıkartıyor,Adam mâşaallah cebinden çıkartıyor, onun eline tutuşturuyor; cebinden çıkartıyor, ötekisinin eline tutuşturuyor; çıkartıyor…ötekisinin eline tutuşturuyor; çıkartıyor… Mesela alan muhtaç insan bir bakıyor; büyük para, gözleri yaşarıyor, seviniyor. Mesela alan muhtaç insan bir bakıyor; büyük para, gözleri yaşarıyor, seviniyor.

Muhterem kardeşlerim! Nice muhtaç insanlar var; sizin çevrenizde ya vardır ya yoktur,Muhterem kardeşlerim!

Nice muhtaç insanlar var; sizin çevrenizde ya vardır ya yoktur,
ya biliyorsunuz ya bilmiyorsunuz ama öyle fukara, öyle yoksul,ya biliyorsunuz ya bilmiyorsunuz ama öyle fukara, öyle yoksul, gariban, mazlum, öyle mağdur insanlar var ki… gariban, mazlum, öyle mağdur insanlar var ki…

Yirminci yüzyılda kimisi tokluktan mide fesadına uğruyor, çatlayacak gibi göbeğini dolduruyor; Yirminci yüzyılda kimisi tokluktan mide fesadına uğruyor, çatlayacak gibi göbeğini dolduruyor; kimisi de açlıktan kenarda kıvranıyor. kimisi de açlıktan kenarda kıvranıyor. Hem bizim Türkiye'nin içinde böyle durumlar var hem de dünyayı bir İslâm âlemini düşünecek olursakHem bizim Türkiye'nin içinde böyle durumlar var hem de dünyayı bir İslâm âlemini düşünecek olursak Afrika'da, Asya'da, Orta Asya'da, Balkanlarda böyle insanlar var. Afrika'da, Asya'da, Orta Asya'da, Balkanlarda böyle insanlar var.

Ziya Paşa diye Tanzimat devri şairlerinden birisi var, edebiyat dersi görmüş olan herkes bilir. Ziya Paşa diye Tanzimat devri şairlerinden birisi var, edebiyat dersi görmüş olan herkes bilir. Şiirinde diyor ki; Frengistan'ı gezdim beldeler kâşâneler gördüm Frengistan:Şiirinde diyor ki;

Frengistan'ı gezdim beldeler kâşâneler gördüm

Frengistan:
Avrupa. Frenkler'in, Fransızlar'ın, Almanlar'ın, İtalyanlar'ın, İspanyollar'ın, Sırplar'ın [diyarı]. Avrupa. Frenkler'in, Fransızlar'ın, Almanlar'ın, İtalyanlar'ın, İspanyollar'ın, Sırplar'ın [diyarı].

Frengistan, daha ziyade "Fransa" demek ama "Avrupa'ya ait, Avrupa sözü" [mânasına]. Frengistan, daha ziyade "Fransa" demek ama "Avrupa'ya ait, Avrupa sözü" [mânasına].

Nereden çıkmış? Biz her sözün Türkçe'sini arıyoruz, arkadaşlarla da şaka yapıyoruz. Nereden çıkmış?

Biz her sözün Türkçe'sini arıyoruz, arkadaşlarla da şaka yapıyoruz.
Ak Televizyon bizim televizyonumuz; inşaallah yayınlanacak, başlayacağız,Ak Televizyon bizim televizyonumuz; inşaallah yayınlanacak, başlayacağız, yayına hazırlık yapıyoruz, kolları sıvadık. yayına hazırlık yapıyoruz, kolları sıvadık.

Ak, Türkçe de televizyona ne diyeceğiz? Ak, Türkçe de televizyona ne diyeceğiz?

Hadi bakalım, yarış açacağız. Bir dahaki haftaya kadar cami kürsüsünden yarış!Hadi bakalım, yarış açacağız. Bir dahaki haftaya kadar cami kürsüsünden yarış! Televizyon kelimesi yerine Türkçe güzel bir kelime uydurup bulalım, onu kullanalım! Ak TV. Televizyon kelimesi yerine Türkçe güzel bir kelime uydurup bulalım, onu kullanalım! Ak TV. Ben mahsustan Ak deve diyorum, Ak Teve demiyorum. Kimisi de tivi diyor.Ben mahsustan Ak deve diyorum, Ak Teve demiyorum. Kimisi de tivi diyor. İngilizce T harfine Ti dedikleri için kimisi de Tivi diyor. Öyle şey olur mu? İngilizce T harfine Ti dedikleri için kimisi de Tivi diyor.

Öyle şey olur mu?

Ben mahsustan, şaka olsun diye AK teve de demiyorum, Ben mahsustan, şaka olsun diye AK teve de demiyorum, Ak deve diyorum ama televizyona başka bir [isim] bulmak lazım. Ak deve diyorum ama televizyona başka bir [isim] bulmak lazım.

"Frengistan" demiş, "Avrupa" ne oluyor? Ben Avrupa filan tanımam. "Frengistan" demiş, "Avrupa" ne oluyor? Ben Avrupa filan tanımam. Benim aksakallı, nur yüzlü, mücahit, mübarek dedelerim Frengistan demiş ya; Frengistan, tamam. Benim aksakallı, nur yüzlü, mücahit, mübarek dedelerim Frengistan demiş ya; Frengistan, tamam.

Frengistan'ı gezdim beldeler kâşâneler gördüm diyor. Frengistan'ı gezdim beldeler kâşâneler gördüm

diyor.

Hakikaten de öyle, adamlar beldelerini öyle koruyorlar, öyle güzel muhafaza ediyorlar ki; Hakikaten de öyle, adamlar beldelerini öyle koruyorlar, öyle güzel muhafaza ediyorlar ki; köşkler, caddeler, parklar, mezarlıklar… köşkler, caddeler, parklar, mezarlıklar… Bizim mezarlıklar yağmalanır, taşlar çalınır, ölülerin dişleri sökülür! Bizim mezarlıklar yağmalanır, taşlar çalınır, ölülerin dişleri sökülür!

Her mezarın kafa tarafından açıyorlarmış, ölüyü araştırıyorlarmış.Her mezarın kafa tarafından açıyorlarmış, ölüyü araştırıyorlarmış. El sokup çene kemiğini, kafatasını çıkartıyorlarmış, altın varsa söküp alıyorlarmış.El sokup çene kemiğini, kafatasını çıkartıyorlarmış, altın varsa söküp alıyorlarmış. Mezarda bile rahat yok! Mezarda bile rahat yok!

Orada her şeyi muhafaza ediyorlar. Adam diyor ki; "Ekmek fabrikası Orada her şeyi muhafaza ediyorlar. Adam diyor ki;

"Ekmek fabrikası
1389'dan beri!" 1389, bizim Fatih Sultan Mehmed Han'ın dedesinin zamanı!1389'dan beri!"

1389, bizim Fatih Sultan Mehmed Han'ın dedesinin zamanı!
O zamandan beri adam o müesseseyi ayakta tutmuş. Bu nedir? O zamandan beri adam o müesseseyi ayakta tutmuş.

Bu nedir?

Bir işi götürmek, devam ettirmek demektir. Bir işi götürmek, devam ettirmek demektir.

Muhterem kardeşlerim! Çok önemli! İyi bir işi, başlattığı işi devam ettirmek, Muhterem kardeşlerim!

Çok önemli! İyi bir işi, başlattığı işi devam ettirmek,
ibadeti devam ettirmek, kurmuş olduğu bir vakfı, ibadeti devam ettirmek, kurmuş olduğu bir vakfı, kurmuş olduğu bir hayırlı derneği, başlattığı bir hayırlı çalışmayı devam ettirmek,kurmuş olduğu bir hayırlı derneği, başlattığı bir hayırlı çalışmayı devam ettirmek, yaptığı ibadeti devam ettirmek… çok önemli. yaptığı ibadeti devam ettirmek… çok önemli.

Buna "sebat" deniliyor. Sebat, yani sağlam. Ayağı kaymıyor, oradan düşmüyor. Buna "sebat" deniliyor. Sebat, yani sağlam. Ayağı kaymıyor, oradan düşmüyor. Sebat etmek, bu güzel ahlâktan bir tanesidir: sebatkâr olmak, dönek olmamak. Sebat etmek, bu güzel ahlâktan bir tanesidir: sebatkâr olmak, dönek olmamak. Döneklere bazen diyorlar ki; Döneklere bazen diyorlar ki;

Maymun iştahlı; bir ona hevesleniyor, onu bırakıyor, başka şeye hevesleniyor.Maymun iştahlı; bir ona hevesleniyor, onu bırakıyor, başka şeye hevesleniyor. Onu bırakıyor, başka şeye hevesleniyor, onu bırakıyor başka şeye hevesleniyor…Onu bırakıyor, başka şeye hevesleniyor, onu bırakıyor başka şeye hevesleniyor… Hiçbir şey tam değil! Benim rahmetli dedem; Hiçbir şey tam değil!

Benim rahmetli dedem;
"İşi yarım bırakmak olur mu?" derdi. Beni küçükken alırdı, bağa götürürdü,"İşi yarım bırakmak olur mu?" derdi. Beni küçükken alırdı, bağa götürürdü, hastalık olmasın üzümde diye bağda üzümlere ilaçlar ekerdi, kükürt ekerdi, göztaşı püskürtürdü.hastalık olmasın üzümde diye bağda üzümlere ilaçlar ekerdi, kükürt ekerdi, göztaşı püskürtürdü. Ondan sonra ben; "Dede, artık gidelim." derdim. Küçük, okula gitmeyen çocuğum. Ondan sonra ben;

"Dede, artık gidelim." derdim. Küçük, okula gitmeyen çocuğum.

"Olur mu evladım, olur mu, işi yarım bırakıp gitmek olur mu? "Olur mu evladım, olur mu, işi yarım bırakıp gitmek olur mu? Sonra insana ne derler biliyor musun: Yarım işli, çapa dişli derler!" derdi.Sonra insana ne derler biliyor musun: Yarım işli, çapa dişli derler!" derdi. Çapa dişler gözümün önüne gelirdi, ben de korkardım. Çapa dişler gözümün önüne gelirdi, ben de korkardım.

İşi yarım bırakmak olmaz, işi devam ettirmeli. Ne zamandan beri? İşi yarım bırakmak olmaz, işi devam ettirmeli.

Ne zamandan beri?

Ta Peygamber-i Zîşânımızdan beri, filanca rahmetli mübarek sultandan, Ta Peygamber-i Zîşânımızdan beri, filanca rahmetli mübarek sultandan, vezirden, hayır sahibinden beri! vezirden, hayır sahibinden beri!

İskender Paşa, II. Bayazıd devrinin adamıdır. İskender Paşa, II. Bayazıd devrinin adamıdır. Camisini ayakta tutmuşuz genişletiyoruz, güzelleştiriyoruz. Camisini ayakta tutmuşuz genişletiyoruz, güzelleştiriyoruz.

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh buraya gelmeden önce [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh buraya gelmeden önce burası nasıldı biliyor musunuz? burası nasıldı biliyor musunuz? burası nasıldı biliyor musunuz?

burası nasıldı biliyor musunuz?

Bilemezsiniz, nereden bileceksiniz, çoğunuz yenisiniz. Bilemezsiniz, nereden bileceksiniz, çoğunuz yenisiniz. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ı tanıyanlarınız da var ama tanımayan çoğunlukta. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ı tanıyanlarınız da var ama tanımayan çoğunlukta. Arka taraf çöplüktü. Binaların olduğu yer mahallenin çöplüğüydü, Arka taraf çöplüktü. Binaların olduğu yer mahallenin çöplüğüydü, şadırvanın arka tarafında duvar vardı, oraya mahalleli götürür çöplerini dökerdi; şadırvanın arka tarafında duvar vardı, oraya mahalleli götürür çöplerini dökerdi; caminin kenarı çöplük.caminin kenarı çöplük. Yan tarafta küçük küçük evler vardı, herhalde eskiden camiinindi de parça parça çalınmış,Yan tarafta küçük küçük evler vardı, herhalde eskiden camiinindi de parça parça çalınmış, parça parça el değiştirmiş filan. parça parça el değiştirmiş filan.

Bir caminin yanından gidiyorum, bakıyorum; caminin yanından yol gidiyor. Bir caminin yanından gidiyorum, bakıyorum; caminin yanından yol gidiyor. Mesela Dülgerzâde Camii; son cemaat yerinin bir kubbesi eksik, kemerin yarısından kesilmiş. Mesela Dülgerzâde Camii; son cemaat yerinin bir kubbesi eksik, kemerin yarısından kesilmiş. "Yol geçireceğiz." diye kesmişler. Öyle şey olmaz, o tarihî bir eser! "Yol geçireceğiz." diye kesmişler. Öyle şey olmaz, o tarihî bir eser!

Almanlar tarihî eserin kılına dokundurtmazlar, üzerinden yüz sene geçti mi; Almanlar tarihî eserin kılına dokundurtmazlar, üzerinden yüz sene geçti mi; "Yüz sene geçmiş, bu tarih oldu!" derler, kılına dokundurtmazlar."Yüz sene geçmiş, bu tarih oldu!" derler, kılına dokundurtmazlar. Dış tarafı aynen muhafaza edilecek. Tarih sevgisi var, vefa var. Dış tarafı aynen muhafaza edilecek. Tarih sevgisi var, vefa var.

Bütün alimlerin el yazıları saklı. Ben bir müzeye gittim, Bütün alimlerin el yazıları saklı. Ben bir müzeye gittim, falanca alimin filanca tarihte yazdığı mektuplar, fişlemişler. falanca alimin filanca tarihte yazdığı mektuplar, fişlemişler. Kitapları değil, [mektupları] fişlemişler. Kitapları değil, [mektupları] fişlemişler.

Kitaplar çalınıyor, mezar taşları çalınıyor, neredeyse camiler çalınacak!.. Kitaplar çalınıyor, mezar taşları çalınıyor, neredeyse camiler çalınacak!.. Bir de bakacaksın, falanca cami yok; çalınmış, hırsızlar başka bir ülkeye kaçırmışlar!Bir de bakacaksın, falanca cami yok; çalınmış, hırsızlar başka bir ülkeye kaçırmışlar! Bakarsın teknikleri gelişir, hırsızlar bunu da yaparlar. O hâle geldi. Bakarsın teknikleri gelişir, hırsızlar bunu da yaparlar. O hâle geldi. Her şeyi korumak çok önemli! Her şeyi korumak çok önemli!

Vefalı olacağız, sâdık olacağız. Allah yolunda atlara para harcayan kimse, Vefalı olacağız, sâdık olacağız.

Allah yolunda atlara para harcayan kimse,
elini açmış hiç kapatmayan boyuna hayır yapan insan gibidir. elini açmış hiç kapatmayan boyuna hayır yapan insan gibidir. Hayra çok ihtiyaç var, hayrı çok yapmamız lazım. Hem insanlara hayır yapmamız lazım, Hayra çok ihtiyaç var, hayrı çok yapmamız lazım. Hem insanlara hayır yapmamız lazım, hem tarihimizi korumamız, hem -mefahirimiz diyoruz- medâr-ı iftihârımız olanhem tarihimizi korumamız, hem -mefahirimiz diyoruz- medâr-ı iftihârımız olan şeyleri korumamız lazım. şeyleri korumamız lazım.

Biz mesela medâr-ı iftihârımız olan şeyleri korumak için kardeşlerimize bir sürü bölgede, Biz mesela medâr-ı iftihârımız olan şeyleri korumak için kardeşlerimize bir sürü bölgede, şehirde, kasabada Ahlâk Kültür Çevre derneği kurdurtuyoruz. Kuracaksınız!şehirde, kasabada Ahlâk Kültür Çevre derneği kurdurtuyoruz. Kuracaksınız! Ben; "Siz bir şehirde, kasabada olacaksınız; orada bizim bir dernek faaliyetimiz, hayır çalışmamız yoksa yazıklar olsun!" diyorum. Ben;

"Siz bir şehirde, kasabada olacaksınız; orada bizim bir dernek faaliyetimiz, hayır çalışmamız yoksa yazıklar olsun!" diyorum.

Sen niye derviş oldun? Derviş ne demek? Sen niye derviş oldun?

Derviş ne demek?

Elini kolunu sıvamış insan, Allah'ın yoluna hizmet etmeye hazır, hazır asker demek.Elini kolunu sıvamış insan, Allah'ın yoluna hizmet etmeye hazır, hazır asker demek. Çalışkan; arı gibi uçan, karınca gibi çalışan insan demek. Çalışkan; arı gibi uçan, karınca gibi çalışan insan demek. Hem de güzel huylu demek, dervişlik güzel huydan ibaret! Hem de güzel huylu demek, dervişlik güzel huydan ibaret!

Tarihî çevreyi korumak, mefahirimizi korumak! Mesela ne yaptık? Tarihî çevreyi korumak, mefahirimizi korumak!

Mesela ne yaptık?

Gümüşhane'de bir Gümüşhaneli toplantısı yaptık, iki gün sürdü. Gümüşhane'de bir Gümüşhaneli toplantısı yaptık, iki gün sürdü. Vali geldi, belediye başkanı geldi, profesörler geldi; herkes geldi. Gümüşhaneliler dediler ki; Vali geldi, belediye başkanı geldi, profesörler geldi; herkes geldi. Gümüşhaneliler dediler ki;

"Dünyanın tanıdığı, dünya çapında yetiştirilmiş bir alimimiz varmış da sizden öğrendik,"Dünyanın tanıdığı, dünya çapında yetiştirilmiş bir alimimiz varmış da sizden öğrendik, Allah sizden razı olsun." Bilmiyorlar. Allah sizden razı olsun."

Bilmiyorlar.
Padişahlar, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendimiz'in elini öpmüş, hürmet etmiş;Padişahlar, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendimiz'in elini öpmüş, hürmet etmiş; Mısır'da talebeleri var, Endonezya'da talebesi var, herkes tanıyor, biliyor, seviyor, hürmet ediyor.Mısır'da talebeleri var, Endonezya'da talebesi var, herkes tanıyor, biliyor, seviyor, hürmet ediyor. Bizimki bilmiyor, Gümüşhaneli bilmiyor!Bizimki bilmiyor, Gümüşhaneli bilmiyor! "Ben Gümüşhane'den, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi gibi insanlar yetişmiş yerdenim.""Ben Gümüşhane'den, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi gibi insanlar yetişmiş yerdenim." demesi lazım, bilmiyor. demesi lazım, bilmiyor. Bir şeyden haberi yok! Bir şeyden haberi yok!

Düzce'de Muhammed Zâhid-i Kevserî hazretleri için bir sürü konuşmalar, ilmî toplantılar tertipledik.Düzce'de Muhammed Zâhid-i Kevserî hazretleri için bir sürü konuşmalar, ilmî toplantılar tertipledik. Düzcelilerin ağzı açık kaldı! Bu kim? Düzcelilerin ağzı açık kaldı!

Bu kim?

Bu da cihanda şöhret yapmış olan Düzceli bir alimimiz, bizim dergâhtan, Bu da cihanda şöhret yapmış olan Düzceli bir alimimiz, bizim dergâhtan, bizim tekkenin eskilerinden.bizim tekkenin eskilerinden. Adı da [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın adına benziyor:Adı da [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın adına benziyor: Muhammed Zâhid-i Kevserî. Küseri, Kevserî diyorlar; Kafkasyalı bir alim. Muhammed Zâhid-i Kevserî. Küseri, Kevserî diyorlar; Kafkasyalı bir alim.

Mısıra gitmiş, Mısır'da ilmini öyle ispat etmiş ki Mısırlılar bu alime hayran kalmışlar. Mısıra gitmiş, Mısır'da ilmini öyle ispat etmiş ki Mısırlılar bu alime hayran kalmışlar. Makaleleri toplanmış, hakkında doktora tezleri yapılmış. Makaleleri toplanmış, hakkında doktora tezleri yapılmış. Bir insanın hakkında doktora tezi yapılması onun çok mühim bir insan olduğunu gösterir. Bir insanın hakkında doktora tezi yapılması onun çok mühim bir insan olduğunu gösterir. Bu çalışmayı sıradan bir insan için yapmazlar. Bu çalışmayı sıradan bir insan için yapmazlar.

Bunları tanıtmak için [toplantılar] yaptık, daha yapacağız. Bunları tanıtmak için [toplantılar] yaptık, daha yapacağız. Her şeyi, her güzel şeyimizi yerden kaldıracağız, tozunu silkeleyeceğiz,Her şeyi, her güzel şeyimizi yerden kaldıracağız, tozunu silkeleyeceğiz, layık olduğu yere koyacağız, koyacaksınız; el birliğiyle çalışacağız. layık olduğu yere koyacağız, koyacaksınız; el birliğiyle çalışacağız. Bu memlekette övünülecek, beğenilecek, sevilecek, hakikaten güzel olanBu memlekette övünülecek, beğenilecek, sevilecek, hakikaten güzel olan Allah'ın sevdiği, kulların hayran kaldığı neler varsa onları pırıl pırıl ortaya çıkartmamız lazım. Allah'ın sevdiği, kulların hayran kaldığı neler varsa onları pırıl pırıl ortaya çıkartmamız lazım.

Onlardan birisi ne? Mesela Süleymaniye Camii. Yaşlı, Onlardan birisi ne?

Mesela Süleymaniye Camii. Yaşlı,
asaletli, evliyâullahtan birinin soyundan çok kıymetli ihvânımız Süleymaniye üzerinde çalışıyor.asaletli, evliyâullahtan birinin soyundan çok kıymetli ihvânımız Süleymaniye üzerinde çalışıyor. Hesaplarına hayran kalmış. Öyle ince hesaplar, öyle esrarengiz ilişkiler var ki Hesaplarına hayran kalmış. Öyle ince hesaplar, öyle esrarengiz ilişkiler var ki Süleymaniye Camii bir harika! "Mimar Sinan hazretleri evliyâullah,Süleymaniye Camii bir harika! "Mimar Sinan hazretleri evliyâullah, evliyâ olmasa bu kadar ince hesaplı [eseri] yapamaz!" diye kitaplar yazmış. evliyâ olmasa bu kadar ince hesaplı [eseri] yapamaz!" diye kitaplar yazmış. Bana yüzlerce dosya emanet etti: Bana yüzlerce dosya emanet etti:

"Bundan sonra Süleymaniye'yi korumak sizin vazifeniz hocam,"Bundan sonra Süleymaniye'yi korumak sizin vazifeniz hocam, ben ihtiyarladım." dedi bana havale etti. ben ihtiyarladım." dedi bana havale etti.

Süleymaniye'yi de koruyacağız, her türlü medâr-ı iftihârımızı koruyacağız! Süleymaniye'yi de koruyacağız, her türlü medâr-ı iftihârımızı koruyacağız!

Bunlar neden oluyor? Sadaka için hayır için insanın elini açması lazım, Bunlar neden oluyor?

Sadaka için hayır için insanın elini açması lazım,
himmetinin çok olması lazım. Himmet de hem koşturmakla, gayretle olur himmetinin çok olması lazım. Himmet de hem koşturmakla, gayretle olur hem de fedakârlıkla olur; malî fedakârlık, bedenî fedakârlık, ahlâkî bakımdan kardeşine îsâr, hem de fedakârlıkla olur; malî fedakârlık, bedenî fedakârlık, ahlâkî bakımdan kardeşine îsâr, tercih ve fedakârlık, ona vermek; kendisi yememek yedirmek, giymemek giydirmek… tercih ve fedakârlık, ona vermek; kendisi yememek yedirmek, giymemek giydirmek…

Tasavvuf bu: Güzel ahlâk! Tasavvuf bu: Güzel ahlâk!

Hepimiz öyle olacağız; bizden kötü bir huy, kötü bir hâl görmeyecekler. Hepimiz öyle olacağız; bizden kötü bir huy, kötü bir hâl görmeyecekler. Tasavvuf Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın; Tasavvuf Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın;

"Kim nefsini terbiye ederse felah bulur kim terbiye etmezse mahvolur, perişan olur!" "Kim nefsini terbiye ederse felah bulur kim terbiye etmezse mahvolur, perişan olur!"

dediği nefsi terbiye etme yolu, güzel ahlâkı kazanma yolu, evliyâullah büyüklerimizin yolu. dediği nefsi terbiye etme yolu, güzel ahlâkı kazanma yolu, evliyâullah büyüklerimizin yolu. Hacı Bayrâm-ı Velî'nin yolu, Azîz Mahmûd-ı Hüdâî hazretlerinin yolu,Hacı Bayrâm-ı Velî'nin yolu, Azîz Mahmûd-ı Hüdâî hazretlerinin yolu, Yunus Emre'nin, Mevlânâ hazretlerinin, Eşrefoğlu Rûmî'nin yolu… Yunus Emre'nin, Mevlânâ hazretlerinin, Eşrefoğlu Rûmî'nin yolu…

Bunlar muhteşem insanlar, harika insanlar; bunları tanıtmamız lazım. Bunlar muhteşem insanlar, harika insanlar; bunları tanıtmamız lazım. Millet bilmiyor. Ağzını açıyor, tepeden tırnağa bütün tarihini, bütün eski büyüklerini kötülüyor. Millet bilmiyor. Ağzını açıyor, tepeden tırnağa bütün tarihini, bütün eski büyüklerini kötülüyor. Tarikatı kötülüyor, tasavvufu kötülüyor, şeyhleri kötülüyor…Tarikatı kötülüyor, tasavvufu kötülüyor, şeyhleri kötülüyor… Haftalardır yalan dolan, iftira görüyorsunuz. Haftalardır yalan dolan, iftira görüyorsunuz.

Çalışmak lazım çünkü anlatmazsan bilmez. Çalışmak lazım çünkü anlatmazsan bilmez. Çamurun içine düşmüş mücevheri çakıl taşı sanır, anlamaz; çünkü üstü çamurlandı.Çamurun içine düşmüş mücevheri çakıl taşı sanır, anlamaz; çünkü üstü çamurlandı. Ama bir yıkasan temizlersen; "Ya bu yakut, senin haberin var mı?..Ama bir yıkasan temizlersen; "Ya bu yakut, senin haberin var mı?.. Baksana, bu hakiki yakut yahu!" "Nereden bileyim?" Baksana, bu hakiki yakut yahu!"

"Nereden bileyim?"

"Camın üstüne bir sür, camı çizdi; gördün mü? "Camın üstüne bir sür, camı çizdi; gördün mü? Camdan sert, işte bu yakut, bu taklit taş değil. Bak bu zümrüt yahu, bu zebercet…" Camdan sert, işte bu yakut, bu taklit taş değil. Bak bu zümrüt yahu, bu zebercet…"

Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir. Siz kuyumcu gibi mücevherin kıymetini bileceksiniz. Mücevherin kıymetini kuyumcu bilir. Siz kuyumcu gibi mücevherin kıymetini bileceksiniz.

Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten

Çamura düştüyse bile cevher cevherdir; altın yüzük, Çamura düştüyse bile cevher cevherdir; altın yüzük, elmas küpe çamurun içine düştüyse bile bulan yaşadı. elmas küpe çamurun içine düştüyse bile bulan yaşadı. Çünkü çamurlandı diye elmasın pırlantanın kıymeti düşmez. Çünkü çamurlandı diye elmasın pırlantanın kıymeti düşmez. Yıkarsın gider, çünkü altının kıymeti düşmez, çünkü altın paslanmaz; altın soylu bir madendir. Yıkarsın gider, çünkü altının kıymeti düşmez, çünkü altın paslanmaz; altın soylu bir madendir.

O kıymetleri biz anlatacağız, biz öğreteceğiz; O kıymetleri biz anlatacağız, biz öğreteceğiz; "Yahu kardeşim! Bak şu ne kadar güzel, şu adam ne kadar büyük fedakârlık yapmış,"Yahu kardeşim! Bak şu ne kadar güzel, şu adam ne kadar büyük fedakârlık yapmış, şu adam vatanı için canını vermiş, kanını akıtmış, hayatını feda etmiş,şu adam vatanı için canını vermiş, kanını akıtmış, hayatını feda etmiş, bak şu insan şu kadar masraf etmiş, şöyle eserler ortaya koymuş…bak şu insan şu kadar masraf etmiş, şöyle eserler ortaya koymuş… Süleymaniye dünyanın en büyük, en önemli eserlerinden biridir! Süleymaniye dünyanın en büyük, en önemli eserlerinden biridir! Bir tarafı çöplük, mezbele; bir tarafı satılmış, başkalarının eline geçmiş,Bir tarafı çöplük, mezbele; bir tarafı satılmış, başkalarının eline geçmiş, başka işlerde kullanılıyor, bir tarafı pisletiliyor, kirletiliyor! başka işlerde kullanılıyor, bir tarafı pisletiliyor, kirletiliyor!

Mefahirimize sahip çıkacağız! Mefahirimize sahip çıkacağız!

"Allah rızası için Allah yolunda atlara masraf eden kimse elini sadaka vermek için açmış da hiç kapatmayan, "Allah rızası için Allah yolunda atlara masraf eden kimse elini sadaka vermek için açmış da hiç kapatmayan, boyuna sadaka veren insan gibidir." diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. boyuna sadaka veren insan gibidir." diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

"O zaman hepimiz birer tane at besleyelim; balkona bağlarız,"O zaman hepimiz birer tane at besleyelim; balkona bağlarız, arkasından itip asansöre tıkarız, üst kata çıkartırız…" arkasından itip asansöre tıkarız, üst kata çıkartırız…"

"Hocam, biraz zor…" Onun için ben zaten size diyorum ki "Hocam, biraz zor…"

Onun için ben zaten size diyorum ki
bu apartman usulünün adı bile yabancı, buna da bir Türkçe bir şey bulmamız lazım. bu apartman usulünün adı bile yabancı, buna da bir Türkçe bir şey bulmamız lazım. Eskiden apartman yoktu, her evin az çok bahçesi vardı, evler bahçeliydi ne güzeldi.Eskiden apartman yoktu, her evin az çok bahçesi vardı, evler bahçeliydi ne güzeldi. Ne güzeldi bahçeli bahçeli evler, caminin etrafında bahçeli bahçeli evler, konaklar vardı, ben bilirim.Ne güzeldi bahçeli bahçeli evler, caminin etrafında bahçeli bahçeli evler, konaklar vardı, ben bilirim. Yüksek duvarların önünde bahçeler vardı. Şimdi hep apartman oldu. Yüksek duvarların önünde bahçeler vardı. Şimdi hep apartman oldu.

Delik demir icat oldu mertlik bozuldu dediği gibi, bu apartmanlar çıktı; Delik demir icat oldu mertlik bozuldu

dediği gibi, bu apartmanlar çıktı;
ne at besleyebiliyoruz ne horoz ne tavuk besleyebiliriz.ne at besleyebiliyoruz ne horoz ne tavuk besleyebiliriz. Hâlbuki horoz da çok mübarek bir hayvan, at da çok sevaplı bir hayvan. Hâlbuki horoz da çok mübarek bir hayvan, at da çok sevaplı bir hayvan.

"Ne yapacağız hocam? O benim dört mislim masraf çıkartır;"Ne yapacağız hocam? O benim dört mislim masraf çıkartır; ben şu kadarcık ekmekle yetinirim, bir at aldık mı benim bütçemi bir günde sömürür bitirir, ben şu kadarcık ekmekle yetinirim, bir at aldık mı benim bütçemi bir günde sömürür bitirir, ondan sonra ben o atı ne yapacağım?.." ondan sonra ben o atı ne yapacağım?.."

Doğru tabii, şartlar değişti. Doğru tabii, şartlar değişti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz atı niye bu kadar methetmiş, biraz onu düşünelim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz atı niye bu kadar methetmiş, biraz onu düşünelim.

Niye methetmiş? "At besleyen, ata masraf yapan bir insan Niye methetmiş?

"At besleyen, ata masraf yapan bir insan
elini sadaka vermeye açmış da hiç kapatmayan insan gibi!" elini sadaka vermeye açmış da hiç kapatmayan insan gibi!"

At ne işte kullanılıyor? Cihatta kullanılıyor, kıvrak bir hayvan; At ne işte kullanılıyor?

Cihatta kullanılıyor, kıvrak bir hayvan;
yaya bir insanın harpteki başarısından daha büyük başarı sağlıyor.yaya bir insanın harpteki başarısından daha büyük başarı sağlıyor. Atın üstüne süvarisi biniyor, oradan oraya koşturuyor. Atın üstüne süvarisi biniyor, oradan oraya koşturuyor. Kaç tane yayaya bedel; deviriyor, başarı kazanıyor, iyi bir harp malzemesi. Kaç tane yayaya bedel; deviriyor, başarı kazanıyor, iyi bir harp malzemesi.

Bizim Osmanlı dedelerimiz Frengistan'a her yıl sefer yaparlarmış.Bizim Osmanlı dedelerimiz Frengistan'a her yıl sefer yaparlarmış. Mübarek; at üstünde giderlermiş, at üstünde uyurlarmış, at üstünde cihat ederlermiş…Mübarek; at üstünde giderlermiş, at üstünde uyurlarmış, at üstünde cihat ederlermiş… At çok önemli. Yaya da giderlermiş, yeniçeri yaya gidermiş. At çok önemli. Yaya da giderlermiş, yeniçeri yaya gidermiş. Sessiz sedasız iki yüz bin kişilik ordu, çıt çıkmadan sefer yaparmış, zafer kazanır gelirmiş. Sessiz sedasız iki yüz bin kişilik ordu, çıt çıkmadan sefer yaparmış, zafer kazanır gelirmiş. O kadar güzel, tarihimizi açsanız, tarih bilen insanların sohbetine gitseniz bayılırsınız. O kadar güzel, tarihimizi açsanız, tarih bilen insanların sohbetine gitseniz bayılırsınız.

Bizim Ak Radyo'muzu dinleyin, radyoyu da değiştireceğiz başka bir şey yapacağız, Bizim Ak Radyo'muzu dinleyin, radyoyu da değiştireceğiz başka bir şey yapacağız, Televizyon-Radyo kelimelerinin Türkçeler'ini teklif olarak adreslerinizle bize bildirin,Televizyon-Radyo kelimelerinin Türkçeler'ini teklif olarak adreslerinizle bize bildirin, birinciye mükâfat verelim. birinciye mükâfat verelim.

AK Radyo; hiç olmazsa onu okuyun, onu dinleyin.AK Radyo; hiç olmazsa onu okuyun, onu dinleyin. Küçük bir radyo alırsınız, küçük bir kulaklık; kimseyi rahatsız etmeden dinlersiniz. Küçük bir radyo alırsınız, küçük bir kulaklık; kimseyi rahatsız etmeden dinlersiniz. Hazine, her türlü bilgi var! Neden ata bu kadar sevap vermiş, Hazine, her türlü bilgi var!

Neden ata bu kadar sevap vermiş,
niye at beslemenin sevabı bu kadar çok? niye at beslemenin sevabı bu kadar çok?

Cihada yaradığı için, cihat malzemesi olduğundan.Cihada yaradığı için, cihat malzemesi olduğundan. Cihada yarayan her şeyin sevabı fazla! Cihada yarayan her şeyin sevabı fazla!

Mesela Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi var: Mesela Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi var: "Kişinin kılıcını kuşanmış olarak kıldığı namaz kılıçsız kıldığı namaza göre "Kişinin kılıcını kuşanmış olarak kıldığı namaz kılıçsız kıldığı namaza göre yedi yüz kat daha sevaplı." yedi yüz kat daha sevaplı."

Esad Coşan Hoca kılıç kuşanmış olarak, cüppenin kenarından şakır şukur kılıcıyla camiye giriyor… Esad Coşan Hoca kılıç kuşanmış olarak, cüppenin kenarından şakır şukur kılıcıyla camiye giriyor…

Hiç şaşırmayın: "Kafasını acaba bir yere mi vurdu, başına bir şey mi düştü?.." demeyin. Hiç şaşırmayın: "Kafasını acaba bir yere mi vurdu, başına bir şey mi düştü?.." demeyin.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne diyor? Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne diyor?

"Bir insanın kılıcını kuşanmış olarak kıldığı namaz, "Bir insanın kılıcını kuşanmış olarak kıldığı namaz, kılıçsız kıldığı namazdan yedi yüz kat daha sevaplı." kılıçsız kıldığı namazdan yedi yüz kat daha sevaplı."

Az mı? Kıldığınız namaza göre 699 tane daha, az kâr mı? Ne dersiniz?.." Az mı? Kıldığınız namaza göre 699 tane daha, az kâr mı? Ne dersiniz?.."

Az değil. O zaman her birimiz birer kılıç edinelim, şakur şukur caminin içi kılıçlı insanlarla… Az değil. O zaman her birimiz birer kılıç edinelim, şakur şukur caminin içi kılıçlı insanlarla…

"Hocam, bu ata benzedi. Atı merdivenlerden tangır tungur dokuzuncu kata nasıl çıkartacağız,"Hocam, bu ata benzedi. Atı merdivenlerden tangır tungur dokuzuncu kata nasıl çıkartacağız, balkonda nasıl besleyeceğiz; kılıcımızla biz minibüse nasıl bineceğiz, balkonda nasıl besleyeceğiz; kılıcımızla biz minibüse nasıl bineceğiz, belediye otobüsüne nasıl bineceğiz, sokakta nasıl yürüyeceğiz?.." belediye otobüsüne nasıl bineceğiz, sokakta nasıl yürüyeceğiz?.."

Bunların hikmeti ne? Cihat. Cihadın hikmeti ne? Bunların hikmeti ne?

Cihat.

Cihadın hikmeti ne?

İslâm'ın bekâsı, İslâm'ın i'lâsı, müslümanların korunması, İslâm'ın bekâsı, İslâm'ın i'lâsı, müslümanların korunması, Allah'ın dininin yayılması, doğrunun öğretilmesi, şirkin, küfrün yeryüzünden silinmesi! Allah'ın dininin yayılması, doğrunun öğretilmesi, şirkin, küfrün yeryüzünden silinmesi!

Cihadın anlamı ne? İnsanla Allah arasındaki mânileri kaldırmak! Cihadın anlamı ne?

İnsanla Allah arasındaki mânileri kaldırmak!

Neden Yunanlı, Sırp, Fransız, Bulgar, falanca filanca gâvurcuklar yanlış inanç içinde, Neden Yunanlı, Sırp, Fransız, Bulgar, falanca filanca gâvurcuklar yanlış inanç içinde, neden Hintliler öküze tapıyor, Japonlar güneşe tapıyor, neden Hintliler öküze tapıyor, Japonlar güneşe tapıyor, imparatorları Güneşin oğlu diye inanıyor? imparatorları Güneşin oğlu diye inanıyor? Bu kafadaki sakatlık neden, biz niye bunlara doğru inancı öğretmiyoruz,Bu kafadaki sakatlık neden, biz niye bunlara doğru inancı öğretmiyoruz, niye bu yanlış işleri yapıyorlar, niye Allah'a kulluk etmiyorlar da puta tapıyorlar?.. niye bu yanlış işleri yapıyorlar, niye Allah'a kulluk etmiyorlar da puta tapıyorlar?..

Bir yazı yazmak istiyorum ama bir tanecik kalbimin içinde bin tane arzu var.Bir yazı yazmak istiyorum ama bir tanecik kalbimin içinde bin tane arzu var. Bir sürü arzu dolaşıyor, iki tanecik de elim var. Çok şeyler istiyorum, yapamıyorum. Bir sürü arzu dolaşıyor, iki tanecik de elim var. Çok şeyler istiyorum, yapamıyorum.

Biz Avustralya'ya, Wollongong diye bir şehre gittik. Biz Avustralya'ya, Wollongong diye bir şehre gittik. Orada bilmem kaç dönüm arazi üzerine Budistler bir ibadet külliyesi meydana getirmişler, Orada bilmem kaç dönüm arazi üzerine Budistler bir ibadet külliyesi meydana getirmişler, kaç tane bina var!.. kaç tane bina var!..

"Hocam, şurayı görelim." dediler, gittik gördük."Hocam, şurayı görelim." dediler, gittik gördük. Puthane! Puthane ama İskender Paşa Camii'nin [kendi] cemaatini alacak yeri yok;Puthane! Puthane ama İskender Paşa Camii'nin [kendi] cemaatini alacak yeri yok; adam yüzlerce dönüm araziye öyle kocaman,adam yüzlerce dönüm araziye öyle kocaman, öyle muhteşem binalar yapmış ki elli altı milyon Avustralya doları! öyle muhteşem binalar yapmış ki elli altı milyon Avustralya doları! Türk lirasına çevirmek için elli altı milyonun önüne dört tane sıfır koyacaksınızTürk lirasına çevirmek için elli altı milyonun önüne dört tane sıfır koyacaksınız bir de sekiz ile çarpacaksınız; 560 milyar, onu da sekizle çarpacaksınız…bir de sekiz ile çarpacaksınız; 560 milyar, onu da sekizle çarpacaksınız… Ben rakamları kaçırdım, siz tutun, kapıdan kaçmasın, Ben rakamları kaçırdım, siz tutun, kapıdan kaçmasın, puthane yapmaya o kadar para harcamışlar! puthane yapmaya o kadar para harcamışlar!

"Şu adamların putlarını, nelere nasıl tapındıklarını görelim, "Şu adamların putlarını, nelere nasıl tapındıklarını görelim, paraları nereye harcadıklarını görelim…" paraları nereye harcadıklarını görelim…"

Gittik gördük. Çiçekli bir bahçe, çok güzel.Gittik gördük. Çiçekli bir bahçe, çok güzel. Tabii o kadar para harcanınca maddî bakımdan güzel olur. Tabii o kadar para harcanınca maddî bakımdan güzel olur. Saray bahçesi gibi güzel. Merdivenlerden çıkıyorsun içeri giriyorsun, Saray bahçesi gibi güzel. Merdivenlerden çıkıyorsun içeri giriyorsun, koca göbekli şişko putlar.koca göbekli şişko putlar. Bir salonun duvarına da küçük küçük on iki bin tane put koymuşlar; küçüklü büyüklü putlar… Bir salonun duvarına da küçük küçük on iki bin tane put koymuşlar; küçüklü büyüklü putlar…

Bir salona girdik, orada bekleyen bir Budist rahibi bize naylon torbacık içinde şey verdi. Bir salona girdik, orada bekleyen bir Budist rahibi bize naylon torbacık içinde şey verdi. İçinde yirmi otuz pirinç var, bunu verdi. İçinde yirmi otuz pirinç var, bunu verdi.

"Ne olacak?" dedik. "Puta sunacaksınız." dediler. "Ne olacak?" dedik.

"Puta sunacaksınız." dediler.

Öyle şey olur mu?! Ben müslümanım elhamdülillah! "Puta sunmak için" diyor. Öyle şey olur mu?! Ben müslümanım elhamdülillah!

"Puta sunmak için" diyor.

Ne yapacak bu pirinci? Pilav yapacak galiba!.. Ne yapacak bu pirinci?

Pilav yapacak galiba!..

Ondan sonra ben tabii reddettim. Gezdik ama çok acı bir şey. Ondan sonra ben tabii reddettim. Gezdik ama çok acı bir şey. İnsanlar putlara tapıyor, insanlar güneşe tapıyor. İnsanlar putlara tapıyor, insanlar güneşe tapıyor. Hâlbuki dünyanın semasında bu güneşten başka bir sürü güneşler var.Hâlbuki dünyanın semasında bu güneşten başka bir sürü güneşler var. İnsanlar elleriyle yaptıklarına tapıyor, insanlar cahil, gafil, aldatılmakta, aldanmakta.İnsanlar elleriyle yaptıklarına tapıyor, insanlar cahil, gafil, aldatılmakta, aldanmakta. Hak yola saldıranlar gitsinler de putperestlerle uğraşsınlar! Hak yola saldıranlar gitsinler de putperestlerle uğraşsınlar!

İnsanların Allah'tan gayrıya tapmalarını engelleme çalışmalarının hepsine ne derler? İnsanların Allah'tan gayrıya tapmalarını engelleme çalışmalarının hepsine ne derler?

Cihat derler. Cihat neymiş? İnsanları Allah'a kul etme çabasıymış,Cihat derler.

Cihat neymiş?

İnsanları Allah'a kul etme çabasıymış,
Allah'tan gayrıya kul etmekte olanları Hakk'a döndürme çalışmasıymış,Allah'tan gayrıya kul etmekte olanları Hakk'a döndürme çalışmasıymış, Allah'tan gayrıya taptırtmamak çalışmasıymış. Cihat buymuş. Allah'tan gayrıya taptırtmamak çalışmasıymış. Cihat buymuş.

Cihat çok mühim, çok sevaplı bir çalışmadır; her şeyi sevaplıdır.Cihat çok mühim, çok sevaplı bir çalışmadır; her şeyi sevaplıdır. Cihat yapmak için kılıç taşırsın, namazın yedi yüz misli; at beslersin, Cihat yapmak için kılıç taşırsın, namazın yedi yüz misli; at beslersin, elin açık boyuna sadaka veriyormuş gibi at canlı durdukça sevap kazanırsın,elin açık boyuna sadaka veriyormuş gibi at canlı durdukça sevap kazanırsın, her adım attığında sevap kazanırsın.her adım attığında sevap kazanırsın. Şehit olursan kanının ilk damlası yere damlarken Allah insana cennetteki yerini gösteriyor, Şehit olursan kanının ilk damlası yere damlarken Allah insana cennetteki yerini gösteriyor, cennetlik olduğu kesin! cennetlik olduğu kesin! Cihadın bir sürü fazileti var! Cihadın bir sürü fazileti var!

"Peki hocam, yavaş yavaş ikna olmaya başladım. Bir at edineceğim bir de kılıç…" "Peki hocam, yavaş yavaş ikna olmaya başladım. Bir at edineceğim bir de kılıç…"

Şimdi atın olsa, kılıcın olsa küfrü engelleyebilir misin, kâfiri İslâm'a getirebilir misin, Şimdi atın olsa, kılıcın olsa küfrü engelleyebilir misin, kâfiri İslâm'a getirebilir misin, İslâm ile insan arasındaki mânileri atla, kılıçla kaldırabilir misin?.. İslâm ile insan arasındaki mânileri atla, kılıçla kaldırabilir misin?..

Kaldıramazsın! Şimdi mânileri kaldırmak için başka çalışmalar yapmak lazım. Kaldıramazsın!

Şimdi mânileri kaldırmak için başka çalışmalar yapmak lazım.
Doksan tane yalancı, şamata edip yalan yanlış şeyi bangır bangır bağırıyor. Doksan tane yalancı, şamata edip yalan yanlış şeyi bangır bangır bağırıyor. Doksan milyon insanın burada bağıracak malzemesi yok, onlar kadar sesi çıkmıyor. Doksan milyon insanın burada bağıracak malzemesi yok, onlar kadar sesi çıkmıyor. Kızıyor, üzülüyor, yalan söylediğini, iftira ettiğini, alçaklığını biliyor; bir şey yapamıyor. Kızıyor, üzülüyor, yalan söylediğini, iftira ettiğini, alçaklığını biliyor; bir şey yapamıyor.

Neden? Vasıtası yok! Büyüklerimiz ne demiş? Alet yapar, el övünür. Neden?

Vasıtası yok!

Büyüklerimiz ne demiş?

Alet yapar, el övünür.

Adam aletleri almış; altmış milyona, doksan milyona meydan okuyor. Adam aletleri almış; altmış milyona, doksan milyona meydan okuyor.

Ne yapacaksın? Aletleri sen de alacaksın. Aletler olmadığı zaman Ne yapacaksın?

Aletleri sen de alacaksın. Aletler olmadığı zaman
Bayazıd Meydanı'nda veyahut Fatih Camii'nin avlusunda atın üstüne binip kılıcını sallarsanBayazıd Meydanı'nda veyahut Fatih Camii'nin avlusunda atın üstüne binip kılıcını sallarsan insana gülerler. insana gülerler. "Senin kafanda bir de huni eksik, bir de tersine huni tak!" derler. "Senin kafanda bir de huni eksik, bir de tersine huni tak!" derler.

Demek ki Allah bize akıl verdiği için her şeyin sebebini hikmetini düşüneceğiz. Demek ki Allah bize akıl verdiği için her şeyin sebebini hikmetini düşüneceğiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanının cihat malzemesi oydu,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanının cihat malzemesi oydu, bu zamanın cihat malzemesi neyse hepimiz bunu temin edeceğiz! bu zamanın cihat malzemesi neyse hepimiz bunu temin edeceğiz! Hepimiz vebal altındayız, hepiniz vebal altındasınız, hepiniz çalışacaksınız! Hepimiz vebal altındayız, hepiniz vebal altındasınız, hepiniz çalışacaksınız!

İslâm savunulamıyor, müslümanlar mağdur, müslümanlar mazlum, İslâm savunulamıyor, müslümanlar mağdur, müslümanlar mazlum, maktul, mahpus tamam mı, doğru mu? maktul, mahpus tamam mı, doğru mu?

Küfür serbest, küfür zengin, kuvvetli, yaygın, etkili!.. Tamam mı? Küfür serbest, küfür zengin, kuvvetli, yaygın, etkili!..

Tamam mı?

O zaman çalışacaksın, o zaman vazifeni yapmıyorsun. Vazifemizi yapmıyoruz, vebal altındayız. O zaman çalışacaksın, o zaman vazifeni yapmıyorsun. Vazifemizi yapmıyoruz, vebal altındayız. Kendi kendimize oruç tutuyoruz, burada namaz kılıyoruz ama İslâm geriliyor,Kendi kendimize oruç tutuyoruz, burada namaz kılıyoruz ama İslâm geriliyor, müslümanlar mazlum ve mağdur olduğu için geriliyorlar. müslümanlar mazlum ve mağdur olduğu için geriliyorlar.

Ben Avustralya'dan gelirken Kuala Lumpur Malezya hava alanında indik, uçak değiştireceğiz.Ben Avustralya'dan gelirken Kuala Lumpur Malezya hava alanında indik, uçak değiştireceğiz. O arada baktım çizmeli kadınlar, çizmeli erkekler; gözlerime inanamadım. O arada baktım çizmeli kadınlar, çizmeli erkekler; gözlerime inanamadım. Şalvarlı, çizmeli, örtülü, sakallı mübarek bir sürü insan...Şalvarlı, çizmeli, örtülü, sakallı mübarek bir sürü insan... Kuala Lumpur hava alanını doldurmuşlar.Kuala Lumpur hava alanını doldurmuşlar. Garibanlar yerlere oturmuş. İşin ne olduğunu anladım. Garibanlar yerlere oturmuş. İşin ne olduğunu anladım.

Yanlarına gittim; "Türkistan?" dedim. "Çin" dediler. Yanlarına gittim; "Türkistan?" dedim.

"Çin" dediler.

Çin filan değil Türkistan! Belki o kelimeyi bilmiyorlar bile! Çin filan değil Türkistan! Belki o kelimeyi bilmiyorlar bile! "Çin Çin!" dediler, beni anlamadı sanıyorlar. "Çin Çin!" dediler, beni anlamadı sanıyorlar. Ben onları anladım, onlar beni anlamadı. "Kaşgar?" dedim. Ben onları anladım, onlar beni anlamadı.

"Kaşgar?" dedim.

Kaşgar neresi? Doğu Türkistan. Kaşgar neresi?

Doğu Türkistan.

"Sink yank, Sincan." dedim, anlamadılar. Bölgelerinin adı o, Doğu Türkistan'ın adı Sincan. "Sink yank, Sincan." dedim, anlamadılar. Bölgelerinin adı o, Doğu Türkistan'ın adı Sincan. Sincan şehri kasabası var ya oradan geliyor. Sincan şehri kasabası var ya oradan geliyor.

Nasıl bizim İstanbul'da Yeni Bosna semti var, hatıra Bosna'dan geliyor; Nasıl bizim İstanbul'da Yeni Bosna semti var, hatıra Bosna'dan geliyor; Ağrı'ya giderken nasıl Horasan kasabası var, Horasan'ın hatırasına;Ağrı'ya giderken nasıl Horasan kasabası var, Horasan'ın hatırasına; nasıl Konya'nın Taşkent Kasabası var, Özbekistan'daki Taşkent'in hatırasıysa… nasıl Konya'nın Taşkent Kasabası var, Özbekistan'daki Taşkent'in hatırasıysa…

Ama Sink Yank'ı, Sincan'ı bilemedi, Türkistan'ı duymamış bilmiyor, unutturmuşlar.Ama Sink Yank'ı, Sincan'ı bilemedi, Türkistan'ı duymamış bilmiyor, unutturmuşlar. İnsanlar unutturulmuş kandırılmış. İnsanlar unutturulmuş kandırılmış.

"Kaşgar?" dedim, hepsinin gözleri açıldı. Tamam, temas kuruldu. "Kaşgar?" dedim, hepsinin gözleri açıldı. Tamam, temas kuruldu.

"Kontak kuruldu." der miyim, temas kuruldu. İletişim sağlandı. "Kontak kuruldu." der miyim, temas kuruldu. İletişim sağlandı.

"Kaşgar" dedim yüzleri güldü. "Mekke'ye mi gidiyorsunuz?" dedim, güldüler; başlarını salladılar."Kaşgar" dedim yüzleri güldü. "Mekke'ye mi gidiyorsunuz?" dedim, güldüler; başlarını salladılar. Hepsi mübarek insan, beyaz sakallı, evliyâ gibi tertemiz insanlar.Hepsi mübarek insan, beyaz sakallı, evliyâ gibi tertemiz insanlar. Ama üç-dört asır gerideler. Kadınlar çizmeler giymiş, şalvarlı; belli, atın üstünden gelmiş, Ama üç-dört asır gerideler. Kadınlar çizmeler giymiş, şalvarlı; belli, atın üstünden gelmiş, inmiş trene binmişler. Atla gelmişler, çizmeli.inmiş trene binmişler. Atla gelmişler, çizmeli. Adamlar da öyle böyle Orta Asya Kuala Lumpur'a gelmişti.Adamlar da öyle böyle Orta Asya Kuala Lumpur'a gelmişti. Acıdım, ağlayacağım geldi. Ağlamadım ama ağlamaklı oldum. Neden? Acıdım, ağlayacağım geldi. Ağlamadım ama ağlamaklı oldum.

Neden?

Çevre o kadar gelişmiş ki Kuala Lumpur, Malezya, Singapur, Avusturalya, Hong Kong… Çevre o kadar gelişmiş ki Kuala Lumpur, Malezya, Singapur, Avusturalya, Hong Kong… Yirmibirinci yüzyıla ayak basmışlar, bizimkiler dört asır geri zavallılar!Yirmibirinci yüzyıla ayak basmışlar, bizimkiler dört asır geri zavallılar! O tarihte o kıyafetle dil bilmezler. "Ben Türkiye'denim." dedim, çok sevindiler.O tarihte o kıyafetle dil bilmezler. "Ben Türkiye'denim." dedim, çok sevindiler. "İstanbul…" dedim, sevindiler filan ama bizim uçak gelecekti. "İstanbul…" dedim, sevindiler filan ama bizim uçak gelecekti. Benim onlarla mülakat yapmam lazımdı. "Röportaj" değil, mülakat yapmam lazımdı. Benim onlarla mülakat yapmam lazımdı. "Röportaj" değil, mülakat yapmam lazımdı.

Konuşmam lazımdı, sormam lazımdı sizlere de bunları anlatmam lazımdı. Konuşmam lazımdı, sormam lazımdı sizlere de bunları anlatmam lazımdı. Şimdi nasip oldu, böyle anlatıyorum. Neyi anlatmak istiyorum? Şimdi nasip oldu, böyle anlatıyorum.

Neyi anlatmak istiyorum?

Müslümanlar 2-3-4 asır, 30-50 yıl geride! Müslümanlar 2-3-4 asır, 30-50 yıl geride!

İngilizce bir dergide ben kardeşiniz için yazı yazmışlar. İngilizce bir dergide ben kardeşiniz için yazı yazmışlar. Ben biraz gericilerin başıyım ya, bizim hakkımızda dışarıdan içeriden yazı yazıyorlar.Ben biraz gericilerin başıyım ya, bizim hakkımızda dışarıdan içeriden yazı yazıyorlar. Radyolarda televizyonlarda namımız yürüyor. Ne demişler? Radyolarda televizyonlarda namımız yürüyor.

Ne demişler?

"Prof. Dr. Esad Coşan; cemaatinden on yıl ileride, cemaati hocasından on yıl geride!" "Prof. Dr. Esad Coşan; cemaatinden on yıl ileride, cemaati hocasından on yıl geride!"

Çok utandım. Bir şeyler anlatmak istiyorum; siz anlamıyorsunuz, o anlıyor. Çok utandım. Bir şeyler anlatmak istiyorum; siz anlamıyorsunuz, o anlıyor. Benim ne demek istediğimi o anlıyor: Benim ne demek istediğimi o anlıyor:

"Cemaati hocayı takip edemiyor, on yıl gerisinde!" diyor. "Cemaati hocayı takip edemiyor, on yıl gerisinde!" diyor.

İslâm namına çok utandım. Hâlbuki bizim elli yıl önde olmamız lazım, İslâm namına çok utandım. Hâlbuki bizim elli yıl önde olmamız lazım, elli yıl sonrasını bilmemiz, ona göre hazırlanmamız lazım. Devir o devir! elli yıl sonrasını bilmemiz, ona göre hazırlanmamız lazım. Devir o devir!

Televizyonlarımız olması lazım, ulusal televizyonumuz yok! Neden? Televizyonlarımız olması lazım, ulusal televizyonumuz yok!

Neden?

Kör olmayasıca para yüzünden! Paramız yoktu, ulusal televizyona müracaat edemedik. Kör olmayasıca para yüzünden! Paramız yoktu, ulusal televizyona müracaat edemedik. Sizden de para istemiyoruz, biz para veriyoruz.Sizden de para istemiyoruz, biz para veriyoruz. Kimseden para istediğimiz yok, kimsenin parasında gözümüz yok,Kimseden para istediğimiz yok, kimsenin parasında gözümüz yok, para da istediğimiz yok ama hizmet yapılacak ulusal televizyona çıkamadık! para da istediğimiz yok ama hizmet yapılacak ulusal televizyona çıkamadık!

Keşke dilenseydim ulusal televizyona çıksaydık, keşke bir televizyonumuz olsaydı! Keşke dilenseydim ulusal televizyona çıksaydık, keşke bir televizyonumuz olsaydı! Şimdi ne kadar iyi olurdu! Keşke Yeni Cami'nin önünde; Şimdi ne kadar iyi olurdu! Keşke Yeni Cami'nin önünde; "Allah rızası için bir televizyon?.." diye dilenseydim, keşke televizyonumuz olsaydı! "Allah rızası için bir televizyon?.." diye dilenseydim, keşke televizyonumuz olsaydı!

Neden? Bu zamanın kılıcı televizyon, o kesiyor!Neden?

Bu zamanın kılıcı televizyon, o kesiyor!
Bu zamanın atı teşkilatlar, dernekler, vakıflar! Bu zamanın atı teşkilatlar, dernekler, vakıflar! Onun için dernekler vakıflar kuruyoruz. Kolejler, üniversiteler… Onun için dernekler vakıflar kuruyoruz. Kolejler, üniversiteler…

Takip ediyorum; birileri basında ve yayında, televizyonda bize tenkitler yapıştırıyorlar: Takip ediyorum; birileri basında ve yayında, televizyonda bize tenkitler yapıştırıyorlar:

"Cemaatler holdingleşti, bunlar âhiret cemaatiyken dünya cemaati oldu!" "Cemaatler holdingleşti, bunlar âhiret cemaatiyken dünya cemaati oldu!"

Biz âhiret cemaati olacağız. Biz âhiret cemaati olacağız.

"Burada bu koyunlar otluyorlar, kuzucuklar, otlasınlar, semirsinler,"Burada bu koyunlar otluyorlar, kuzucuklar, otlasınlar, semirsinler, sırası geldikçe ben bunları birer birer keserim.sırası geldikçe ben bunları birer birer keserim. Kuzu etinden şiş kebap da ne kadar tatlı olur! Ramazan akşamında iftarda filan,Kuzu etinden şiş kebap da ne kadar tatlı olur! Ramazan akşamında iftarda filan, postunu da güzelce dericiye terbiye ettiririz, postunu da güzelce dericiye terbiye ettiririz, araba koltuğuna deriden hakiki, sıhhatli kılıf yaparız…" diyearaba koltuğuna deriden hakiki, sıhhatli kılıf yaparız…" diye postumuzu kullanacaklar, etimizi yiyecekler, kemiğimizden de belki ilaç yaparlar, postumuzu kullanacaklar, etimizi yiyecekler, kemiğimizden de belki ilaç yaparlar, belki bir yerlerde kullanırlar. Böyle istiyor. belki bir yerlerde kullanırlar. Böyle istiyor.

Cemaatler âhiret işiyle uğraşacak, parayla ne işi var? Parayla kimin işi var? Cemaatler âhiret işiyle uğraşacak, parayla ne işi var?

Parayla kimin işi var?

Onların işi var. Para ne? Para da bir vasıta. Onların işi var.

Para ne?

Para da bir vasıta.

Nime'l-mâlü's-sâlih li-r-racüli's-salih. "Salih insana para ne kadar iyi gider, ne kadar yakışır." Nime'l-mâlü's-sâlih li-r-racüli's-salih. "Salih insana para ne kadar iyi gider, ne kadar yakışır."

Çünkü hayır hasenât yapar, himmet eder, gayret eder, zahmet eder, masraf eder; Çünkü hayır hasenât yapar, himmet eder, gayret eder, zahmet eder, masraf eder; bir hastane yapar, bir okul açar, bir hayırlı faaliyette bulunur. bir hastane yapar, bir okul açar, bir hayırlı faaliyette bulunur. Bunlar hep parayla oluyor. Bunlar hep parayla oluyor.

Peygamber Efendimiz'in zamanında para yok muydu? Peygamber Efendimiz'in zamanında para yok muydu? Peygamber Efendimiz'in ashâbı para harcamadılar mı?Peygamber Efendimiz'in ashâbı para harcamadılar mı? Peygamber Efendimiz kalkıp cemaate konuştuğu zaman;Peygamber Efendimiz kalkıp cemaate konuştuğu zaman; "Allah rızası için ordu teçhiz edilecek hadi bakalım…" demedi mi, istemedi mi?.. "Allah rızası için ordu teçhiz edilecek hadi bakalım…" demedi mi, istemedi mi?..

Parasız olmuyor, her şey parayla dönüyor. Parasız olmuyor, her şey parayla dönüyor.

Evet, biz âhiret cemaatiyiz. En rahat tarafı gidip bir köşede tesbih çekmek, Evet, biz âhiret cemaatiyiz. En rahat tarafı gidip bir köşede tesbih çekmek, namaz kılmaktır, ondan sonra kendi hayal dünyasında keyifli keyifli yaşamaktır. namaz kılmaktır, ondan sonra kendi hayal dünyasında keyifli keyifli yaşamaktır.

Ama iş, karın nasıl doyacak?Ama iş, karın nasıl doyacak? Çeçenistan'daki kardeşime ben nasıl yardım edeceğim, Çeçenistan'daki kardeşime ben nasıl yardım edeceğim, Bosna'daki kardeşimi nasıl kurtaracağım, onu söyler misiniz?.. Bosna'daki kardeşimi nasıl kurtaracağım, onu söyler misiniz?..

Onun için çağdaş, "modern" değil, çağdaş bütün vasıtaları arayacağız, Onun için çağdaş, "modern" değil, çağdaş bütün vasıtaları arayacağız, bulacağız Allah rızası için onları kullanacağız. bulacağız Allah rızası için onları kullanacağız.

"Hocam ben bunları anlamıyorum, oturup toplanıp konuşalım." "Hocam ben bunları anlamıyorum, oturup toplanıp konuşalım."

Biz oturduk, toplandık, konuştuk, karar verdik, ortaya çıktık, yapıyoruz. Biz oturduk, toplandık, konuştuk, karar verdik, ortaya çıktık, yapıyoruz. Bizi izlemeye devam edin, bu kadar basit!Bizi izlemeye devam edin, bu kadar basit! Vakıf kurmuşuz, dernek kurmuşuz, neler yaptığımızı yazmışız. Vakıf kurmuşuz, dernek kurmuşuz, neler yaptığımızı yazmışız.

"Tarikatlar gizli, karanlık kuruluşlar…" Bizim hiç karanlık şeyimiz yok!"Tarikatlar gizli, karanlık kuruluşlar…"

Bizim hiç karanlık şeyimiz yok!
İşte vaazımız burada, işte gericilerin başı da karşınızda! İşte vaazımız burada, işte gericilerin başı da karşınızda! Elhamdülillah çok şükür Allah'a hamd ü senâlar olsun.Elhamdülillah çok şükür Allah'a hamd ü senâlar olsun. İnsanı Allah sevsin, kimsenin sevgisini istemiyoruz. Vakıflarımız da var; İnsanı Allah sevsin, kimsenin sevgisini istemiyoruz. Vakıflarımız da var; Hakyol Vakfı'mız var, İLKSAV Vakfı'mız var, Sağlık Vakfı'mız var, kardeş vakıflarımız var, Hakyol Vakfı'mız var, İLKSAV Vakfı'mız var, Sağlık Vakfı'mız var, kardeş vakıflarımız var, derneklerimiz var yüzlerce, beş yüze yakın kuruluş var. derneklerimiz var yüzlerce, beş yüze yakın kuruluş var.

Neden? Bu içtimai kuruluşlar, "sosyal" değil, içtimai kuruluşlar nedir? Neden?

Bu içtimai kuruluşlar, "sosyal" değil, içtimai kuruluşlar nedir?

Bunlar silahtır, araçtır, bunlar hayrı çok yapmak için birer düzendir, faydalı bir şeydir. Bunlar silahtır, araçtır, bunlar hayrı çok yapmak için birer düzendir, faydalı bir şeydir. Çalışmalar bunlarla güzel oluyor! Hayrunnisa Hastanemiz var, hanımlarımız gidiyorlar.Çalışmalar bunlarla güzel oluyor!

Hayrunnisa Hastanemiz var, hanımlarımız gidiyorlar.
Allah razı olsun, diyorlar, tedavi oluyorlar. Şadiye Hatun kliniğimiz var;Allah razı olsun, diyorlar, tedavi oluyorlar. Şadiye Hatun kliniğimiz var; Allah razı olsun, doktorlarımız var, haftada iki gün muayene yapıyorlar. Allah razı olsun, doktorlarımız var, haftada iki gün muayene yapıyorlar. Oda açtılar, cemaati muayene ediyorlar. Ben diyorum ki; Oda açtılar, cemaati muayene ediyorlar. Ben diyorum ki;

"Cemaatimizin her birine fiş çıkartalım, hasta olmadan muayene edelim, "Cemaatimizin her birine fiş çıkartalım, hasta olmadan muayene edelim, hasta olmadan tamir edelim. hasta olmadan tamir edelim. Çöktükten sonra, duvar yıkıldıktan sonra değil de kolaydan tamir edelim." Çöktükten sonra, duvar yıkıldıktan sonra değil de kolaydan tamir edelim." Bunları yapmaya çalışıyoruz. Bunları yapmaya çalışıyoruz.

Ben de biraz onurlu bir insanım, kendini beğenmiş, mütekebbir, burnu havada bir insanım. Ben de biraz onurlu bir insanım, kendini beğenmiş, mütekebbir, burnu havada bir insanım. Canım kimseden para istemek istemiyor.Canım kimseden para istemek istemiyor. Olmadığı zaman da küsüyorum. Söylüyorum yapılıyor.Olmadığı zaman da küsüyorum. Söylüyorum yapılıyor. Yapılmazsa; "Ben söyledim, bana ne, gidip de yalvaracak değilim ya!" diyorum. Yapılmazsa; "Ben söyledim, bana ne, gidip de yalvaracak değilim ya!" diyorum.

Adamlar benden ders almış: "Hocam sana derviş olacağız…" Adamlar benden ders almış:

"Hocam sana derviş olacağız…"

Semtimize uğramıyor. Hani ey zâlim seninle ahd ü peymân ettiğim Semtimize uğramıyor.

Hani ey zâlim seninle ahd ü peymân ettiğim

Hani ahd ü peymân etmiştik, hani sen Allah yoluna girmiştin,Hani ahd ü peymân etmiştik, hani sen Allah yoluna girmiştin, Allah'ın askeri olmuştun, Allah'ın dinine hizmet edecektin, derviş olmuştun; ne oldu? Allah'ın askeri olmuştun, Allah'ın dinine hizmet edecektin, derviş olmuştun; ne oldu?

Kayseri'den İstanbul'a çalışmaya gelmiş, evini barkını, Kayseri'den İstanbul'a çalışmaya gelmiş, evini barkını, çoluğunu çocuğunu unutmuş. çoluğunu çocuğunu unutmuş. Kadıncağız Kayseri'den yakma yapmış: Kadıncağız Kayseri'den yakma yapmış:

Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun; Gördün güzelleri beni unuttun. Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun;

Gördün güzelleri beni unuttun.

Tabii insanlar burada baştan çıkıyor. Tabii insanlar burada baştan çıkıyor.

Sılaya gelmeye yemin mi ettin Kayseri'ye bir daha dönmeyeceğim, diye yemin mi ettin?Sılaya gelmeye yemin mi ettin

Kayseri'ye bir daha dönmeyeceğim, diye yemin mi ettin?
Çoluk çocuğun yanına dönmeyeceğim, onlara kavuşmayacağım diye yemin mi ettin? Çoluk çocuğun yanına dönmeyeceğim, onlara kavuşmayacağım diye yemin mi ettin?

Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun Gördün güzelleri beni unuttun Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun

Gördün güzelleri beni unuttun

Sılaya gelmemeye yemin mi ettin Gayri dayanacak özüm kalmadı Sılaya gelmemeye yemin mi ettin

Gayri dayanacak özüm kalmadı

Mektuba yazacak sözüm kalmadı diyor. Mektuba yazacak sözüm kalmadı

diyor.

Düşünüyorum, duygulanıyorum, ağlayacağım geliyor. İstanbul'a çalışacağım diye gitmiş, Düşünüyorum, duygulanıyorum, ağlayacağım geliyor. İstanbul'a çalışacağım diye gitmiş, karısını çocuğunu unutmuş bir insan, anlatılan bu. karısını çocuğunu unutmuş bir insan, anlatılan bu. Eskiden yakma yakarlardı, şiir şeklinde yazarlardı, bestelerlerdi, ağlayarak söylerlerdi.Eskiden yakma yakarlardı, şiir şeklinde yazarlardı, bestelerlerdi, ağlayarak söylerlerdi. Bu, bizim Anadolu'nun âdetidir, yakma yakmak; ağıt, mersiye söylemek filan mânasına. Bu, bizim Anadolu'nun âdetidir, yakma yakmak; ağıt, mersiye söylemek filan mânasına.

Böyle mi olması lazım? Ahde vefalı, hizmet ehli, gayretli, himmetli insan olacağız. Böyle mi olması lazım?

Ahde vefalı, hizmet ehli, gayretli, himmetli insan olacağız.
İslâm'ın, müslümanların ihtiyacı var. İslâm'ın, müslümanların ihtiyacı var. Çalışacağız, çalışana sevap çok, çalışmayana vebal! Hepsi vebal, her şey vebal!Çalışacağız, çalışana sevap çok, çalışmayana vebal! Hepsi vebal, her şey vebal! Zarar dönüp dolaşır çalışmayana gelir. Zarar dönüp dolaşır çalışmayana gelir.

Yoksa ben kendim şimdi İstanbul'da durmayabilirim, Yoksa ben kendim şimdi İstanbul'da durmayabilirim, Yalova'da arkadaşlara söyledim; "Yer alın." dedim, ben de aldım. Yalova'da arkadaşlara söyledim; "Yer alın." dedim, ben de aldım. Yalova'ya giderim, orada bir de at alırım, atı beslerim bu hadîs-i şerîfi uygularım.Yalova'ya giderim, orada bir de at alırım, atı beslerim bu hadîs-i şerîfi uygularım. Bir de kılıç alırım, Yalova'da kendi arazim içinde dolaşırım, namaz kılarım.Bir de kılıç alırım, Yalova'da kendi arazim içinde dolaşırım, namaz kılarım. Bir de kenarına cami yaptırırım, üç beş arkadaşla namaz kılarım… Bir de kenarına cami yaptırırım, üç beş arkadaşla namaz kılarım…

Yetmez! Hepimizin Allah'ın dinine akılla mantıkla,Yetmez! Hepimizin Allah'ın dinine akılla mantıkla, her türlü imkân ve müktesebatımızla çağdaş şartlarla, aletlerle yardımcı olmamız lazım. her türlü imkân ve müktesebatımızla çağdaş şartlarla, aletlerle yardımcı olmamız lazım.

Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri âyet indirmiş, buyuruyor ki; Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri âyet indirmiş, buyuruyor ki;

Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallâhi. "Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun!" Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallâhi. "Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun!"

Bu âyet Kur'ân-ı Kerîm'de Saff sûresinde var. Allah sizlere sesleniyor, bize sesleniyor: Bu âyet Kur'ân-ı Kerîm'de Saff sûresinde var. Allah sizlere sesleniyor, bize sesleniyor:

Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!" Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!"

"Emret yâ Rabbi!" Kûnû ensârallâhi. "Allah'ın dininin yardımcıları olun!" "Emret yâ Rabbi!"

Kûnû ensârallâhi. "Allah'ın dininin yardımcıları olun!"

Allahümme el-bellağtü? "Tebliğ ettim mi yâ Rabbi?" Allahümme el-bellağtü? "Tebliğ ettim mi yâ Rabbi?"

Herkes hizmet edecek, hepiniz hizmet edeceksiniz. Karıncanın da hizmeti vardır. Herkes hizmet edecek, hepiniz hizmet edeceksiniz. Karıncanın da hizmeti vardır. Bir binanın yapmasında köşe taşına da ihtiyaç vardır, kuma da ihtiyaç, Bir binanın yapmasında köşe taşına da ihtiyaç vardır, kuma da ihtiyaç, kum tanesine de ihtiyacı vardır. Herkesin; çocuğun, kadının, yaşlının, ihtiyarın,kum tanesine de ihtiyacı vardır. Herkesin; çocuğun, kadının, yaşlının, ihtiyarın, hastanın bile İslâm'a faydası olabilir. Hiç olmazsa dua eder. hastanın bile İslâm'a faydası olabilir. Hiç olmazsa dua eder.

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor? İnnemâ turzakûne ve tunsarûne bi-duafâiküm. Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

İnnemâ turzakûne ve tunsarûne bi-duafâiküm.

Allah size niye rızık veriyor, size niye Allah gökten taş yağdırmıyor,Allah size niye rızık veriyor, size niye Allah gökten taş yağdırmıyor, Allah size niye yağmur yağdırıyor, nimet veriyor, neden sıhhat, âfiyet veriyor? Allah size niye yağmur yağdırıyor, nimet veriyor, neden sıhhat, âfiyet veriyor? Niye rızkı veriyor?.. İçinizdeki zayıflara acıyor, çoluk çocuklara, yetimlere, dullara, Niye rızkı veriyor?..

İçinizdeki zayıflara acıyor, çoluk çocuklara, yetimlere, dullara,
hastalara, ağzı dualı ihtiyarlara acıyor; ondan veriyor. hastalara, ağzı dualı ihtiyarlara acıyor; ondan veriyor. Yoksa ben bu heriflerin canına okurum, diyecek, gökten taş yağacak.Yoksa ben bu heriflerin canına okurum, diyecek, gökten taş yağacak. Yağar, yağabilir. Tarihte yağmış. Böyle helâk olmuş kavimler çok!Yağar, yağabilir. Tarihte yağmış. Böyle helâk olmuş kavimler çok! İbret almak, tarih okumak lazım, ilim öğrenmek, bilmek lazım. İbret almak, tarih okumak lazım, ilim öğrenmek, bilmek lazım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bu hadîs-i şerîf sizin ve bizim saadet-i dâreynimizin anahtarıdır. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîf sizin ve bizim saadet-i dâreynimizin anahtarıdır.

Ramazan'da hepimiz oruç tutuyoruz, keyfiniz yerinde mi? Ramazan'da hepimiz oruç tutuyoruz, keyfiniz yerinde mi?

Keyfe hâliküm yâ ihvâni? "Nasılsınız ey kardeşler, iyi misiniz, hoş musunuz?" Keyfe hâliküm yâ ihvâni? "Nasılsınız ey kardeşler, iyi misiniz, hoş musunuz?"

"İyiyiz hocam. Sahurda kaldık, börekleri çörekleri yedik, kaymakları höpürdettik, çayları içtik,"İyiyiz hocam. Sahurda kaldık, börekleri çörekleri yedik, kaymakları höpürdettik, çayları içtik, meyveleri altından üstünden yedik vs…" meyveleri altından üstünden yedik vs…"

"Sırtınız pek mi?" "Pek." "Üşümüyor musunuz?" "Cami kaloriferli, her şey tıkırında." "Sırtınız pek mi?"

"Pek."

"Üşümüyor musunuz?"

"Cami kaloriferli, her şey tıkırında."

"Biraz korkunuz yok mu?" "Yok hocam. Evde bizim hanım şimdi iftariye yemekler hazırlamıştır. "Biraz korkunuz yok mu?"

"Yok hocam. Evde bizim hanım şimdi iftariye yemekler hazırlamıştır.
Dolmalar, sarmalar, kebaplar, tatlılar, çorbalar; hepsi hazır. Dolmalar, sarmalar, kebaplar, tatlılar, çorbalar; hepsi hazır. Endişem yok, bir korkum yok. Bu kadar rahat, bu kadar nimet içindeyiz.Endişem yok, bir korkum yok. Bu kadar rahat, bu kadar nimet içindeyiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutuyoruz…" Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutuyoruz…"

Ramazan'da Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğu üzeriyiz diye sevinç içindeyiz değil mi? Ramazan'da Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğu üzeriyiz diye sevinç içindeyiz değil mi?

Muhterem kardeşlerim! Tutmuyoruz, Allah'ın emirlerini tutmuyoruz! Muhterem kardeşlerim!

Tutmuyoruz, Allah'ın emirlerini tutmuyoruz!
Allah'ın bizim orucumuza, teravihimize ihtiyacı yok Allah'ın bizim orucumuza, teravihimize ihtiyacı yok ama müslüman kardeşlerimizin bizim yardımımıza ihtiyacı var. ama müslüman kardeşlerimizin bizim yardımımıza ihtiyacı var. Bizim de Allah yolunda hizmet etmeye ihtiyacımız var Bizim de Allah yolunda hizmet etmeye ihtiyacımız var çünkü öyle yaptığımız zaman Allah'ın rızasını kazanacağız, bizim ihtiyacımız var. çünkü öyle yaptığımız zaman Allah'ın rızasını kazanacağız, bizim ihtiyacımız var.

Vazifeyi tam yapmıyoruz, kendimizi aldatmayalım, nefsimizi oyalamayalım, Vazifeyi tam yapmıyoruz, kendimizi aldatmayalım, nefsimizi oyalamayalım, uyumayalım, gözümüzü açalım. Vazifemizi yapmıyoruz. uyumayalım, gözümüzü açalım. Vazifemizi yapmıyoruz.

Müslümanlar vazifelerini yapmıyorlar, müslümanlar çağdışı, müslümanlar üç asır geri! Müslümanlar vazifelerini yapmıyorlar, müslümanlar çağdışı, müslümanlar üç asır geri!

Orta Asya'da Rus ilim öğretir mi? Orta Asya'da Rus ilim öğretir mi?

Biz gezdik, Özbekistan'ı gördük.Biz gezdik, Özbekistan'ı gördük. Altmış kişi heyet hâlinde Özbekistan'a, bir eve gittik. Ben; Altmış kişi heyet hâlinde Özbekistan'a, bir eve gittik. Ben;

"Resmiyetten sıyrılalım, halkla ilişki kuralım, halkı tanıyalım. "Resmiyetten sıyrılalım, halkla ilişki kuralım, halkı tanıyalım. Çarşıda pazarda dolaşın, kendinizi davet ettirin, bir eve gidelim." dedim. Çarşıda pazarda dolaşın, kendinizi davet ettirin, bir eve gidelim." dedim.

Bir eve gittik oradan da birileri geldiler, biz de Türkiye'den gitmişiz, konuşuyoruz. Bir eve gittik oradan da birileri geldiler, biz de Türkiye'den gitmişiz, konuşuyoruz. Konuştuk, anlaştık. Orada söz sahibi birisi bana sordu: Konuştuk, anlaştık. Orada söz sahibi birisi bana sordu:

"Senin mesleğin ne?" "Ben emekli üniversite profesörüm." "Sen?" "Senin mesleğin ne?"

"Ben emekli üniversite profesörüm."

"Sen?"

"Doktor." "Sen?" Eczacı, mühendis… Hepimiz kalburun en üstünde kıymetli eleman, "Doktor."

"Sen?"

Eczacı, mühendis… Hepimiz kalburun en üstünde kıymetli eleman,
her birisi Türkiye'nin göz bebeği insanlar. her birisi Türkiye'nin göz bebeği insanlar. Hepimizi dinledi, yüzüne bir acı bir ifade takındı: Hepimizi dinledi, yüzüne bir acı bir ifade takındı:

"Yahu içinizde elinin emeğiyle çalışıp kazanan doğru düzgün bir adam yok mu?" dedi. "Yahu içinizde elinin emeğiyle çalışıp kazanan doğru düzgün bir adam yok mu?" dedi.

Bak Rus ona nasıl kafa vermiş; elinin emeğiyle işçi olarak çalıştığı zaman Bak Rus ona nasıl kafa vermiş; elinin emeğiyle işçi olarak çalıştığı zaman tam Lenin'in istediği olacak! Çünkü işçi lazım, ırgat lazım, pamuk tarlalarında, tam Lenin'in istediği olacak! Çünkü işçi lazım, ırgat lazım, pamuk tarlalarında, fabrikalarda çalışacak, ağır işleri yapacak. fabrikalarda çalışacak, ağır işleri yapacak. Onlara onu methetmiş; adamın gözü doktoru görmüyor, profesörü, mühendisi görmüyor.Onlara onu methetmiş; adamın gözü doktoru görmüyor, profesörü, mühendisi görmüyor. Hepimiz adamın gözünde sinek kadar küçük zerre gibiyiz! Hepimiz adamın gözünde sinek kadar küçük zerre gibiyiz!

İçimizden bir tanesi çıksaydı; "Benim tahsilim yok, ilkokuldan ayrıldım, nalbantta çalıştım, İçimizden bir tanesi çıksaydı; "Benim tahsilim yok, ilkokuldan ayrıldım, nalbantta çalıştım, demirciyim, eşek nallıyordum. demirciyim, eşek nallıyordum. Bir fırsat oldu, Özbekistan'a ziyarete geldim…" deseydi onu alnından öpecekti. Bir fırsat oldu, Özbekistan'a ziyarete geldim…" deseydi onu alnından öpecekti.

"İyi, sen elin emeğiyle çalıştın…" "İyi, sen elin emeğiyle çalıştın…"

Elin gâvuru sana güzel şeyi öğretmez, sen kendin öğreneceksin! Elin gâvuru sana güzel şeyi öğretmez, sen kendin öğreneceksin! Geri bırakmış; Orta Asya geri, geri bırakmış. Dünyanın neresine gittiysek, Geri bırakmış; Orta Asya geri, geri bırakmış.

Dünyanın neresine gittiysek,

Arkadaşlar Arnavutluk'a gitti, yürekler acısı. Arkadaşlar Arnavutluk'a gitti, yürekler acısı. Hâlbuki Türkiye'de bir sürü Arnavut var, belki içinizde de birkaç tane Arnavut vardır. Hâlbuki Türkiye'de bir sürü Arnavut var, belki içinizde de birkaç tane Arnavut vardır.

Yahu sizin Arnavutluk'a karşı bir vazifeniz, bir borcunuz yok mu? Yahu sizin Arnavutluk'a karşı bir vazifeniz, bir borcunuz yok mu?

Arnavutluk'a fabrika götürün, Arnavutluk'a mektep, Arnavutluk'a hizmet götürün,Arnavutluk'a fabrika götürün, Arnavutluk'a mektep, Arnavutluk'a hizmet götürün, Allah rızası için Arnavutluk'a yardım edin! Allah rızası için Arnavutluk'a yardım edin!

Boşnaklar niye bu kadar sıkıntı çektiler, ileri insanlar olsaydı böyle olur muydu? Boşnaklar niye bu kadar sıkıntı çektiler, ileri insanlar olsaydı böyle olur muydu?

Hepsi köylü, masum insanlar, temiz insanlar. Hepsi köylü, masum insanlar, temiz insanlar. Osmanlı, güzel ama iki asır öncenin insanı, çağımızın insanı olsaydı böyle olmazdı. Osmanlı, güzel ama iki asır öncenin insanı, çağımızın insanı olsaydı böyle olmazdı.

Çeçenler öyle, çünkü elin gâvuru seni geliştirmez, senin yetişmeni istemez. Çeçenler öyle, çünkü elin gâvuru seni geliştirmez, senin yetişmeni istemez. Sen çalışacaksın, sen gayret edeceksin, sen koşturacaksın.Sen çalışacaksın, sen gayret edeceksin, sen koşturacaksın. Adapazarı'nın, Düzce'nin ahalisi kökeni Kafkasya'dır; gidecek Kafkasya'yla ilgilenecek.Adapazarı'nın, Düzce'nin ahalisi kökeni Kafkasya'dır; gidecek Kafkasya'yla ilgilenecek. Falanca yerin ahalisi, kökeni Boşnak'tır, Arnavut'tur; gidecek orayla ilgilenecek… Falanca yerin ahalisi, kökeni Boşnak'tır, Arnavut'tur; gidecek orayla ilgilenecek…

Neden? Babası Arnavut, kendisi Arnavut; oradan gelmiş, oraya biraz hizmet etmesi lazım. Neden?

Babası Arnavut, kendisi Arnavut; oradan gelmiş, oraya biraz hizmet etmesi lazım.

Boşnaklar'ın Bursa'da filan nice fabrikatörleri var, biliyorum, çok kızıyorum. Boşnaklar'ın Bursa'da filan nice fabrikatörleri var, biliyorum, çok kızıyorum.

Niye unuttunuz; niye Bosna'yı unuttunuz, niye Arnavutluk'u,Niye unuttunuz; niye Bosna'yı unuttunuz, niye Arnavutluk'u, Trakya'yı, niye Kıbrıs'ı, niye Kafkasya'yı unuttunuz?.. Trakya'yı, niye Kıbrıs'ı, niye Kafkasya'yı unuttunuz?.. Niye Orta Asya'yı unuttuk, niye çalışmadık, niye çalışmıyoruz, Niye Orta Asya'yı unuttuk, niye çalışmadık, niye çalışmıyoruz, fırsat olduğu zaman niye gitmiyoruz, niye masraf etmiyoruz,fırsat olduğu zaman niye gitmiyoruz, niye masraf etmiyoruz, niye Allah rızası için çalışmıyoruz, niye cihat etmiyoruz,niye Allah rızası için çalışmıyoruz, niye cihat etmiyoruz, kulla Allah arasındaki engelleri kaldırmak için var gücümüzle niye çalışmıyoruz? kulla Allah arasındaki engelleri kaldırmak için var gücümüzle niye çalışmıyoruz?

Bizim Ak Radyo'muz İsveç'ten Orta Asya'ya kadar dinleniyordu. Uydu değiştirdik. Bizim Ak Radyo'muz İsveç'ten Orta Asya'ya kadar dinleniyordu. Uydu değiştirdik.

Neden? Paramız yetmiyor. O uydu iki misli pahalı, bu uydu ucuz; başka bir uyduya geçtik. Neden?

Paramız yetmiyor. O uydu iki misli pahalı, bu uydu ucuz; başka bir uyduya geçtik.
TÜRKSAT'ın uydusuna geçtik, İsveç'ten duyulmamaya başladı. TÜRKSAT'ın uydusuna geçtik, İsveç'ten duyulmamaya başladı. İsveç duyulmasını istiyor çünkü sevdi, dinledi memnun kaldı. İsveç duyulmasını istiyor çünkü sevdi, dinledi memnun kaldı.

Ben Avustralya'dan geliyorum, bir hafta önce Avustralya'daydım, Ben Avustralya'dan geliyorum, bir hafta önce Avustralya'daydım, Avustralyalılar bizim yayınları dinlemek istiyor. Avustralyalılar bizim yayınları dinlemek istiyor.

Bu nasıl olur? Cebimde para olsaydı, milyarder olsaydım, Bu nasıl olur?

Cebimde para olsaydı, milyarder olsaydım,
oradan geçen bir uyduyu da kiralardım, benim vaazlarımı Avustralya'daki kardeşim dinlerdi. oradan geçen bir uyduyu da kiralardım, benim vaazlarımı Avustralya'daki kardeşim dinlerdi. Âyetleri, hadisleri, nasihatleri, bütün yaptığımız çalışmaları,Âyetleri, hadisleri, nasihatleri, bütün yaptığımız çalışmaları, İsveç de dinlerdi, Amerika da dinlerdi. İsveç de dinlerdi, Amerika da dinlerdi.

Gelip dolaşıp paraya bağlanıyor, tekniğe bağlanıyor. Gelip dolaşıp paraya bağlanıyor, tekniğe bağlanıyor.

"Bunun çaresi yok, ondan yapamıyoruz…" "Bunun çaresi yok, ondan yapamıyoruz…"

Bunun çaresi para! Çare oldu mu her şeyin [çaresi] bulunuyor.Bunun çaresi para! Çare oldu mu her şeyin [çaresi] bulunuyor. Kesenin ağzını açtığın zaman her şey olur. Kesenin ağzını açtığın zaman her şey olur. Millet yapılan şeyin mânevî hizmetin insanın gönlüne kafasına, imanına yapılan hizmetinMillet yapılan şeyin mânevî hizmetin insanın gönlüne kafasına, imanına yapılan hizmetin kıymetinin farkında değil.kıymetinin farkında değil. Bana para vermiyor, onun için koşturmuyor, onun için müslümanlar çok vebal altında! Bana para vermiyor, onun için koşturmuyor, onun için müslümanlar çok vebal altında!

Bunlar çalışmadığı için de öbür taraftaki müslümanlar çok mazlum, çok mağdur, çok miskin;Bunlar çalışmadığı için de öbür taraftaki müslümanlar çok mazlum, çok mağdur, çok miskin; dünyadan habersiz, çok zavallılar. dünyadan habersiz, çok zavallılar. Tarihin içinden sanki zaman tünelinden buraya geçmişler, Kuala Lumpur'a gelmişler. Tarihin içinden sanki zaman tünelinden buraya geçmişler, Kuala Lumpur'a gelmişler. İyi oluyor, iyi ki dinimizde hac ibadeti var ki biraz kendi kabuklarını yırtıp da İyi oluyor, iyi ki dinimizde hac ibadeti var ki biraz kendi kabuklarını yırtıp da başka diyarlardan geçip Mekke'yi bir görüyorlar, Medine-i Münevvere'yi görüyorlar; başka diyarlardan geçip Mekke'yi bir görüyorlar, Medine-i Münevvere'yi görüyorlar; çok eğitim oluyor.çok eğitim oluyor. Hiç olmazsa uçağı havada görenler uçağın içine giriyorlar. Bu nedir? Hiç olmazsa uçağı havada görenler uçağın içine giriyorlar.

Bu nedir?

Demirden kuş, dedikleri cihazın içine giriyorlar, biraz dünyayı öğreniyorlar. Demirden kuş, dedikleri cihazın içine giriyorlar, biraz dünyayı öğreniyorlar.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah yolunda cihat edeceksiniz. Cihat sadece savaş demek değildir,Allah yolunda cihat edeceksiniz. Cihat sadece savaş demek değildir, İslâm'a hizmet, müslümanlara hizmet, Allah'ın dinine hizmet demektir.İslâm'a hizmet, müslümanlara hizmet, Allah'ın dinine hizmet demektir. Cihat; Allah'a ibadet edilmesini engelleyen engelleri kulların önünden kaldırmak demektir,Cihat; Allah'a ibadet edilmesini engelleyen engelleri kulların önünden kaldırmak demektir, kulu Allah'a ibadete, ibadet edecek hâle getirmek için çalışma yapmak demektir. kulu Allah'a ibadete, ibadet edecek hâle getirmek için çalışma yapmak demektir.

Onun için insanın kendi nefsiyle uğraşmasına da cihat deniyor. Onun için insanın kendi nefsiyle uğraşmasına da cihat deniyor.

Nefsi ne istiyor? "Gündüz oruç tuttun, aslansın, ağasın paşasın, bir tanesin,Nefsi ne istiyor?

"Gündüz oruç tuttun, aslansın, ağasın paşasın, bir tanesin,
eşin yok, sen sultansın. eşin yok, sen sultansın. Oruç tuttun, hadi gel, akşam Beyoğlu'nda eğlen…" diyor. Oruç tuttun, hadi gel, akşam Beyoğlu'nda eğlen…" diyor.

Zaten eskiler de böyle yapmış. Şehzadebaşı'nda filanca kantocuya gitmişler,Zaten eskiler de böyle yapmış. Şehzadebaşı'nda filanca kantocuya gitmişler, dinlemişler seyretmişler. dinlemişler seyretmişler.

Neden? Ramazan akşamları ne kadar keyifli olurmuş, televizyonlar anlatıyor. Neden?

Ramazan akşamları ne kadar keyifli olurmuş, televizyonlar anlatıyor.

Millet farkında değil: "Vay be eski Ramazanlar ne kadar tatlıymış, ne kadar eğlenceliymiş…" Millet farkında değil:

"Vay be eski Ramazanlar ne kadar tatlıymış, ne kadar eğlenceliymiş…"

Eğlence değil, gündüz kazandığı sevabı gece mahvediyor! Eğlence değil, gündüz kazandığı sevabı gece mahvediyor! Gündüz sevap kazanıyor gece günah kazanıyor, öyle şey olur mu? Gündüz sevap kazanıyor gece günah kazanıyor, öyle şey olur mu?

Nefis istiyor: "Hadi akşam bir eğlence… Karagöz oyununa mı gidelim, arkadaş, gel gir koluma.Nefis istiyor:

"Hadi akşam bir eğlence… Karagöz oyununa mı gidelim, arkadaş, gel gir koluma.
Oruçluyduk ya iftarı da yaptık, teravihten sonra nereye gidelim; Oruçluyduk ya iftarı da yaptık, teravihten sonra nereye gidelim; karagöz oyununa mı, meddah oyununa mı, orta oyununa mı,karagöz oyununa mı, meddah oyununa mı, orta oyununa mı, tiyatroya mı, şarkıya mı, türküye mi, çalgıya mı, kasıklarımız patlayıncaya kadar tiyatroya mı, şarkıya mı, türküye mi, çalgıya mı, kasıklarımız patlayıncaya kadar gülelim mi, içelim mi, eğlenelim mi?.." gülelim mi, içelim mi, eğlenelim mi?.."

Oraya gidiyor. Neden? Nefsinin esiri olduğundan!Oraya gidiyor.

Neden?

Nefsinin esiri olduğundan!
Oruç tutmuş ama orucun anlamına anlayamamış.Oruç tutmuş ama orucun anlamına anlayamamış. Orucun nefisle savaş olduğunun, kendisiyle cihat olduğunun farkında değil, Orucun nefisle savaş olduğunun, kendisiyle cihat olduğunun farkında değil, birçok kimse farkında değil. Birçok kimse bu işin farkında değil. birçok kimse farkında değil. Birçok kimse bu işin farkında değil.

"Oruç tuttum, aç susuz kaldım, iftar vaktine kadar bekledim…" "Oruç tuttum, aç susuz kaldım, iftar vaktine kadar bekledim…"

Kimi kandırıyorsun sen? Sen çok cahilsin, senin bir şeyden haberin yok! Kimi kandırıyorsun sen?

Sen çok cahilsin, senin bir şeyden haberin yok!

Oruç insanın nefsiyle cihadıdır. Demek cihat, insanın kendisiyle de oluyormuş. Oruç insanın nefsiyle cihadıdır. Demek cihat, insanın kendisiyle de oluyormuş.

Bu nasıl olacak? Kendinin içindeki kötü arzuları engelleyeceksin,Bu nasıl olacak?

Kendinin içindeki kötü arzuları engelleyeceksin,
iyi işleri yapmak istemezse bile yapacaksın. iyi işleri yapmak istemezse bile yapacaksın.

"Hocam ben bugün oruçluyum, hiç takatim yok, bana dokunma. "Hocam ben bugün oruçluyum, hiç takatim yok, bana dokunma. Ben öğleden sonra ikindiye kadar yatacağım, hatta ikindinin de biraz geç vaktinde kalkarım, Ben öğleden sonra ikindiye kadar yatacağım, hatta ikindinin de biraz geç vaktinde kalkarım, abdestimi alırım. abdestimi alırım. İkindiyi son vakte sıkıştırırım, orucu uykuya tuttururum, dokunma.İkindiyi son vakte sıkıştırırım, orucu uykuya tuttururum, dokunma. Oruç bana biraz dokunuyor, yatayım…" Oruç bana biraz dokunuyor, yatayım…"

Camide mukabele var, sevap var camiye gelmek sevap, vaaz var… Camide mukabele var, sevap var camiye gelmek sevap, vaaz var…

"Hocam, dermanım yok, bana dokunma!" Nefis iyi şeyi yapmak istemiyor. "Hocam, dermanım yok, bana dokunma!"

Nefis iyi şeyi yapmak istemiyor.

Neyi istiyor? Yatmak istiyor. Neyi istiyor?

Yatmak istiyor.

Hâlbuki oruç nefisle cihat etmekti, adam nefisle cihat edemiyor. Hâlbuki oruç nefisle cihat etmekti, adam nefisle cihat edemiyor. İçme arzusunu, yeme arzusunu, evlilik arzusunu engelliyor ama öteki arzularını engelleyemiyor. İçme arzusunu, yeme arzusunu, evlilik arzusunu engelliyor ama öteki arzularını engelleyemiyor.

Neden? Bilmiyor da ondan, bilse belki onu da engelleyecek, bilmiyor! Neden?

Bilmiyor da ondan, bilse belki onu da engelleyecek, bilmiyor!

Muhterem kardeşlerim! Millet, orucun nefisle savaş olduğunun farkında değil.Muhterem kardeşlerim!

Millet, orucun nefisle savaş olduğunun farkında değil.
Yalan söylüyor, gıybet ediyor, dedikodu ediyor, göz zinası ediyor; Yalan söylüyor, gıybet ediyor, dedikodu ediyor, göz zinası ediyor; gelen geçene bakıyor, günaha giriyor. gelen geçene bakıyor, günaha giriyor.

"Oruçluydun hacım, hocam, müslüman kardeşim sen oruçluydun, hayrola? "Oruçluydun hacım, hocam, müslüman kardeşim sen oruçluydun, hayrola? Bu geçeni buradan başladın, göz hapsine aldın, bu tarafa kadar seyrettin, hayrola?Bu geçeni buradan başladın, göz hapsine aldın, bu tarafa kadar seyrettin, hayrola? Allah seni ıslah etsin, Allahu yehdîk, Allah sana hidayet versin…" Allah seni ıslah etsin, Allahu yehdîk, Allah sana hidayet versin…"

Senin orucun ne oldu biliyor musun? Senin orucun ne oldu biliyor musun?

Gitti, akşama kadar boşuna aç ve susuz kaldın. Onun bunun aleyhinde gıybet, dedikodu ediyor. Gitti, akşama kadar boşuna aç ve susuz kaldın. Onun bunun aleyhinde gıybet, dedikodu ediyor. Haram! Gıybet haram, yalan söz haram, harama bakmak, haramı dinlemek haram! Haram! Gıybet haram, yalan söz haram, harama bakmak, haramı dinlemek haram!

Millet bunları bilmiyor, İslâm'ı bilmiyor. Müslüman, İslâm'ı bilmiyor; müslüman, Kur'an'ı bilmiyor! Millet bunları bilmiyor, İslâm'ı bilmiyor. Müslüman, İslâm'ı bilmiyor; müslüman, Kur'an'ı bilmiyor!

"Hocam Ramazanda Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona hatmettim." "Hocam Ramazanda Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona hatmettim."

Tamam, hatim de sevap ama Kur'ân-ı Kerîm'in içinde emirler var yasaklar var,Tamam, hatim de sevap ama Kur'ân-ı Kerîm'in içinde emirler var yasaklar var, emir ve yasaklar kitabı. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın sana emirleri var,emir ve yasaklar kitabı. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın sana emirleri var, onların da farkında mısın? Hatmi indirdin ama biliyor musun ki faiz haram, biliyor musun ki onların da farkında mısın? Hatmi indirdin ama biliyor musun ki faiz haram, biliyor musun ki gıybet haram, biliyor musun ki suizan etmek haram?.. gıybet haram, biliyor musun ki suizan etmek haram?..

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor. Müslüman, Kur'an'ı bilmiyor; Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor. Müslüman, Kur'an'ı bilmiyor; müslüman, İslâm'ı bilmiyor; müslüman, imanı bilmiyor; müslüman, İslâm'ı bilmiyor; müslüman, imanı bilmiyor; müslüman, orucu bilmiyor; müslüman, dünyayı da bilmiyor âhireti de bilmiyor! müslüman, orucu bilmiyor; müslüman, dünyayı da bilmiyor âhireti de bilmiyor!

Bunların giderilmesi lazım, bunları gidermek için çalışmak lazım.Bunların giderilmesi lazım, bunları gidermek için çalışmak lazım. İşte cihat, cihadın çeşitleri bunlar. Herkesin harıl harıl çalışması lazım. İşte cihat, cihadın çeşitleri bunlar.

Herkesin harıl harıl çalışması lazım.

"Hocam sen kürsüye çık, sen iyi konuşuyorsun, senin çenen kuvvetli, anlat. "Hocam sen kürsüye çık, sen iyi konuşuyorsun, senin çenen kuvvetli, anlat. Arkadaşlar da videoya alıyorlar, onlar da çoğaltsınlar,Arkadaşlar da videoya alıyorlar, onlar da çoğaltsınlar, Anadolu'ya dağıtsınlar, onlar da dinlesinler, tamam…" Anadolu'ya dağıtsınlar, onlar da dinlesinler, tamam…"

Öyle yağma yok! Siz Musa aleyhisselam'ın kavmi değilsiniz! Öyle yağma yok! Siz Musa aleyhisselam'ın kavmi değilsiniz!

Musa aleyhisselam'ın kavmi ne demiş? Musa aleyhisselam'ın kavmi ne demiş?

"Hadi gidelim Kudüs'ü kâfirlerden, müşriklerden kurtaralım." deyince "Hadi gidelim Kudüs'ü kâfirlerden, müşriklerden kurtaralım." deyince Musa aleyhisselam'ın kavmi ne demiş? "Biz savaşmayız, biz senin yanında gelmeyiz." Musa aleyhisselam'ın kavmi ne demiş?

"Biz savaşmayız, biz senin yanında gelmeyiz."

Fezheb ente ve Rabbüke. "Sen Rabbinle git!" Fe kâtila.Fezheb ente ve Rabbüke. "Sen Rabbinle git!" Fe kâtila. "Siz ikiniz çarpışın!" İnnâ hâhünâ kâidûn. "Biz burada bekleyeceğiz!" "Siz ikiniz çarpışın!" İnnâ hâhünâ kâidûn. "Biz burada bekleyeceğiz!"

"Rabbinle siz çarpışın, oradaki adamları oradan def edin, biz burada bekliyoruz. "Rabbinle siz çarpışın, oradaki adamları oradan def edin, biz burada bekliyoruz. Siz orayı fethettikten sonra biz de arkanızdan geliriz!" demişler. Siz orayı fethettikten sonra biz de arkanızdan geliriz!" demişler.

Bu nedir? Bu isyandır, Peygamber sözü dinlememektir, cahilliktir; öyle şey olmaz. Bu nedir?

Bu isyandır, Peygamber sözü dinlememektir, cahilliktir; öyle şey olmaz.
Musa aleyhisselam çarpışacak, onlar [bekleyecek]; öyle şey yok! Herkes imtihan oluyor. Musa aleyhisselam çarpışacak, onlar [bekleyecek]; öyle şey yok! Herkes imtihan oluyor.

Bu dünyada imtihan olmayan insan yok, herkes imtihan geçiriyor, herkes vazifesini yapacak. Bu dünyada imtihan olmayan insan yok, herkes imtihan geçiriyor, herkes vazifesini yapacak.

Bilmem anlatabiliyor muyum, tesir ediyor mu? Bilmem anlatabiliyor muyum, tesir ediyor mu?

Allah tesirini halk etsin, Allah hepinizden razı olsun. Allah tesirini halk etsin, Allah hepinizden razı olsun.

Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-besmele. Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2