Namaz Vakitleri

1 Rebîü'l-Âhir 1446
04 Ekim 2024
İmsak
05:32
Güneş
06:56
Öğle
12:58
İkindi
16:13
Akşam
18:50
Yatsı
20:09
Detaylı Arama

Allah’ın Emrine Razı Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Şevvâl 1405 / 14.07.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’a ve Rasûlüne Razı Olmak, Hamd O Allah’a Olsun ki , Lâ ilâhe illa’llàh’ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Emrine Razı Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Şevvâl 1405 / 14.07.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’a ve Rasûlüne Razı Olmak, Hamd O Allah’a Olsun ki , Lâ ilâhe illa’llàh’ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim.

Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih. Lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyiFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men kâle hîne yumsî "Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen Men kâle hîne yumsî "Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin resûlen" fekad esâbe hakikate'l-imân.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

ve bi-Muhammedin resûlen" fekad esâbe hakikate'l-imân.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi,Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, lütfu, keremi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarınalütfu, keremi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi nâil eylesin. Dünya ve âhiretin şerlerinden mahfuz eylesin.

cümlenizi nâil eylesin. Dünya ve âhiretin şerlerinden mahfuz eylesin.

Efendimiz, başımızın tâcı, gözümüzün nuru, gönlümüzün sürûru, Peygamberimiz, Efendimiz, başımızın tâcı, gözümüzün nuru, gönlümüzün sürûru, Peygamberimiz, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavât rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavât ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslîmât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslîmât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup izaha çalışmaya başlamazdan önce, evvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâki için,okuyup izaha çalışmaya başlamazdan önce, evvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâki için, sonra onun cümle âl u ashâb u etbâ u ahbâbının ruhları için; sâir enbiyâ ve mürselîn sonra onun cümle âl u ashâb u etbâ u ahbâbının ruhları için; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhları için; hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ve cümle evliyâullahın ruhları için; hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının, müritlerinin, muhiplerinin, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının, müritlerinin, muhiplerinin, müntesiplerinin ruhları için; okuduğumuz hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş müntesiplerinin ruhları için; okuduğumuz hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan hadis râvilerinin, alimlerinin ruhları için; eseri telif eylemiş olanolan hadis râvilerinin, alimlerinin ruhları için; eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhu için,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhu için, kendisinden feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin ruh-i pâki için;kendisinden feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin ruh-i pâki için; ayrıca bu beldede medfun bulunan sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtının, ayrıca bu beldede medfun bulunan sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtının, Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri olmak üzere cümlesinin ruhları için; Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri olmak üzere cümlesinin ruhları için; tâbiîn ve etbau't-tâbiîn ve evliyâ-i kirâmdan güzerân eylemiş kimselerin ruhları için;tâbiîn ve etbau't-tâbiîn ve evliyâ-i kirâmdan güzerân eylemiş kimselerin ruhları için; bu beldeleri canlarını ortaya koyarak, "Allah Allah" diye cihat ederek bu beldeleri canlarını ortaya koyarak, "Allah Allah" diye cihat ederek fethetmiş olan fatih ecdadımızın, mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin ruhları için; fethetmiş olan fatih ecdadımızın, mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin ruhları için; cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve bilhassa camimizin bânisi İskender Paşa hazretlerinin ruhu için;cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve bilhassa camimizin bânisi İskender Paşa hazretlerinin ruhu için; bu caminin tamirinde ve bu ana kadar temiz pak gelmesinde maddeten ve mânen yardımcı olmuş, bu caminin tamirinde ve bu ana kadar temiz pak gelmesinde maddeten ve mânen yardımcı olmuş, çalışmış olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için;çalışmış olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için; bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, cemaatlerin ruhları için;bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, cemaatlerin ruhları için; ve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin ve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve dostlarının, yakınlarının ruhları için; âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve dostlarının, yakınlarının ruhları için; biz yaşayan müslümanların da Mevlâmız'ın rızası yolunda ömür sürüp, biz yaşayan müslümanların da Mevlâmız'ın rızası yolunda ömür sürüp, sevdiği amelleri işleyip huzur-u Rabbi'l-izzet'e sevdiği ve razı olduğu kullar olarak sevdiği amelleri işleyip huzur-u Rabbi'l-izzet'e sevdiği ve razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olması için buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

varmamıza vesile olması için buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

Dersimizin mukaddimesinde metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf,Dersimizin mukaddimesinde metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf, Ata b. Yesar rahmetullahi aleyh'ten mürselen gelmiş bir hadîs-i şerîftir ki Ata b. Yesar rahmetullahi aleyh'ten mürselen gelmiş bir hadîs-i şerîftir ki Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuş:

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuş:

Men kâle hîne yumsî. "Akşama erdiği zaman her kim ki şu sözleri söylerse..."

Nedir o sözler?

Men kâle hîne yumsî. "Akşama erdiği zaman her kim ki şu sözleri söylerse..."

Nedir o sözler?

Radiytü billâhi rabben. "Allah'tan rab olarak razı oldum, hoşnut oldum, memnun oldum."Radiytü billâhi rabben. "Allah'tan rab olarak razı oldum, hoşnut oldum, memnun oldum." Ve bi'l-İslâmi dinen. "Ve İslâm'dan din olarak hoşnudum, razıyım, memnunum." Ve bi'l-İslâmi dinen. "Ve İslâm'dan din olarak hoşnudum, razıyım, memnunum." Ve bi-Muhammedin resûlen. "Muhammed'den de, aleyhi efdalü's-salavât ve Ve bi-Muhammedin resûlen. "Muhammed'den de, aleyhi efdalü's-salavât ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslîmât, Allah elçisi olarak razı oldum, hoşnut oldum." derse; ekmelü't-tahiyyât ve't-teslîmât, Allah elçisi olarak razı oldum, hoşnut oldum." derse; Fe-kad esâbe hakikate'l-imân. "İmanın ruhunu, hakikatini yakalamış olur, Fe-kad esâbe hakikate'l-imân. "İmanın ruhunu, hakikatini yakalamış olur, ona isabet etmiş olur, ona sahip olmuş olur."

Akşam,
ona isabet etmiş olur, ona sahip olmuş olur."

Akşam,
defterinize yazın, böyle dersiniz. Bu sözü yatarken de diyebilirsiniz,defterinize yazın, böyle dersiniz. Bu sözü yatarken de diyebilirsiniz, yastığınıza başınızı koyduğunuz zaman da diyebilirsiniz. Çünkü meçhule gidiyoruz;yastığınıza başınızı koyduğunuz zaman da diyebilirsiniz. Çünkü meçhule gidiyoruz; yattık, uyuyacağız; kalkacak mıyız, kalkmayacak mıyız?yattık, uyuyacağız; kalkacak mıyız, kalkmayacak mıyız? Allahu Teâlâ hazretleri kimi ruhları salar, uykudan geriye gönderir, kimisini kabz eder, Allahu Teâlâ hazretleri kimi ruhları salar, uykudan geriye gönderir, kimisini kabz eder, geri gelmez. Uyku o kadar, gitti, ebedî uyku oluverir.

geri gelmez. Uyku o kadar, gitti, ebedî uyku oluverir.

Onun için uykudan önceki yatış fevkalâde önemlidir.

Onun için uykudan önceki yatış fevkalâde önemlidir.

Ebu'l-Leys-i Semerkandî hazretleri kitabında bir bahis açmış:

"İnsan nasıl sabahlamalı?"

Ebu'l-Leys-i Semerkandî hazretleri kitabında bir bahis açmış:

"İnsan nasıl sabahlamalı?"

Tabii insan sabah günün başlangıcı diye merak ediyor, Tabii insan sabah günün başlangıcı diye merak ediyor, "Bakalım acaba neler tavsiye etmiş bu mübarek alim?" diye okurken, başında diyor ki;

"Bakalım acaba neler tavsiye etmiş bu mübarek alim?" diye okurken, başında diyor ki;

"Sabah kalkış akşam yatışa tâbidir."

Nasıl yatarsan onunla ilgili... Hakikaten de öyle...
"Sabah kalkış akşam yatışa tâbidir."

Nasıl yatarsan onunla ilgili... Hakikaten de öyle...
Akşam yatış sabahın kalkışına çok tesir ediyor. Onun için akşam yatışa dikkat etmek lazım.

Akşam yatış sabahın kalkışına çok tesir ediyor. Onun için akşam yatışa dikkat etmek lazım.

Hadisin metnine geçmeden önce kısaca özetlemek gerekirse:

Hadisin metnine geçmeden önce kısaca özetlemek gerekirse:

Akşam yatarken abdestinizi tazeleyin, taze bir abdest alın. Tabii yüznumaraya gideceksiniz,Akşam yatarken abdestinizi tazeleyin, taze bir abdest alın. Tabii yüznumaraya gideceksiniz, rahatlayacaksınız, ortada sıkışık bir durum kalmayacak. rahatlayacaksınız, ortada sıkışık bir durum kalmayacak. Ondan sonra bir güzel itinalı abdest alırsınız; ne yorgunluk kalır ne bir şey, ne kir kalır ne pas.Ondan sonra bir güzel itinalı abdest alırsınız; ne yorgunluk kalır ne bir şey, ne kir kalır ne pas. Ondan sonra dört rekât bir namaz kılıverirsiniz, sağ yanınıza yatarsınız, eûzübesmele çekersiniz,Ondan sonra dört rekât bir namaz kılıverirsiniz, sağ yanınıza yatarsınız, eûzübesmele çekersiniz, dualar edersiniz. Çeşitli dualar vardır. Hiçbirini bilmediğinizi kabul edelim;dualar edersiniz. Çeşitli dualar vardır. Hiçbirini bilmediğinizi kabul edelim; lâ ilâhe illallah dersiniz, Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirirsiniz, lâ ilâhe illallah dersiniz, Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirirsiniz, dinî bilgilerinizi zihninizde tazelersiniz, amentü billah'ı okursunuz, dinî bilgilerinizi zihninizde tazelersiniz, amentü billah'ı okursunuz, kul hüvallâhu ehad'ı okursunuz, kul eûzü bi-rabbil felak'ı okursunuz, kul hüvallâhu ehad'ı okursunuz, kul eûzü bi-rabbil felak'ı okursunuz, kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı okursunuz, öyle uykuya dalarsınız; "Allah" diye diye, kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'ı okursunuz, öyle uykuya dalarsınız; "Allah" diye diye, zikir ede ede uykuya dalar gidersiniz...

zikir ede ede uykuya dalar gidersiniz...

İnsan abdestli olarak yattı mı, melekler bütün gecesini ibadete yazarlar.

Az bir kazanç değil.

İnsan abdestli olarak yattı mı, melekler bütün gecesini ibadete yazarlar.

Az bir kazanç değil.

Ne demek "az bir kazanç değil"?

Çok büyük bir kazanç!

Ne demek "az bir kazanç değil"?

Çok büyük bir kazanç!

Sen hiçbir gece sabaha kadar geceni ihyâ ettin mi ibadetle?

Sen hiçbir gece sabaha kadar geceni ihyâ ettin mi ibadetle?

Bir Kadir gecesinde, "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır." dendiği için Bir Kadir gecesinde, "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır." dendiği için çoluk çocuğunu bahçelerde uyutuyorlar; insanlar Süleymaniye camisinin,çoluk çocuğunu bahçelerde uyutuyorlar; insanlar Süleymaniye camisinin, Fatih camisinin avlusunda bakıyorsun sabahlamaya gayret ediyor.Bin aydan hayırlı, ömre bedel diye...Fatih camisinin avlusunda bakıyorsun sabahlamaya gayret ediyor.Bin aydan hayırlı, ömre bedel diye... "Hadi bu gece uyumayayım." diyor ama sabaha perişan... Çünkü zayıfız..."Hadi bu gece uyumayayım." diyor ama sabaha perişan... Çünkü zayıfız... Öyle zayıf kullarız ki, öyle bîçareyiz ki neyimize güveniriz bilmiyorum. Öyle zayıf kullarız ki, öyle bîçareyiz ki neyimize güveniriz bilmiyorum. Bir gece uyumasak perişan oluruz, ayakta sallanmaya başlarız.

Bir gece uyumasak perişan oluruz, ayakta sallanmaya başlarız.

Gece ibadet etmek kolay değil. Duyuyoruz, gece kâim gündüz sâim.Gece ibadet etmek kolay değil. Duyuyoruz, gece kâim gündüz sâim. Yani geceleyin kıyâm-ı leyl; namazda, ibadette, taatte, gündüzleyin de oruçta.Yani geceleyin kıyâm-ı leyl; namazda, ibadette, taatte, gündüzleyin de oruçta. Evliyâullah, kıymetli insanlar vakitlerini öyle geçirirlermiş.

Buyur bakalım, sen de bir yap...
Evliyâullah, kıymetli insanlar vakitlerini öyle geçirirlermiş.

Buyur bakalım, sen de bir yap...
Dile kolay o şeyleri yapmak. Göreyim seni, sen de yap...

Dile kolay o şeyleri yapmak. Göreyim seni, sen de yap...

Kolay değil ama işte böyle yapmak kolay. Her zor işin bir kolay tarafı vardır.Kolay değil ama işte böyle yapmak kolay. Her zor işin bir kolay tarafı vardır. Âcizlerin de faydalanabileceği bir tarafı vardır.

Âcizlerin de faydalanabileceği bir tarafı vardır.

Hz. Âişe validemiz -Peygamber Efendimiz'in zevcât-ı tâhirâtından Hz. Âişe anamız, radıyallahu teâlâ anhâ-Hz. Âişe validemiz -Peygamber Efendimiz'in zevcât-ı tâhirâtından Hz. Âişe anamız, radıyallahu teâlâ anhâ- Kâbe-i Müşerrefe'nin kapısını açtırmış, içeriye girmiş. Kâbe-i Müşerrefe'nin kapısını açtırmış, içeriye girmiş. Cemaat, Kâbe-i Müşerrefe'nin kendi iç kapısı -yüksek, hani eşiğine erişilen kapısı- açılıyor,Cemaat, Kâbe-i Müşerrefe'nin kendi iç kapısı -yüksek, hani eşiğine erişilen kapısı- açılıyor, içeri giriyor. Arkasından herkes girmek istemiş. Oraya girmek çok büyük bir şeref, içeri giriyor. Arkasından herkes girmek istemiş. Oraya girmek çok büyük bir şeref, çok zor bir iş. Tabii izdiham olduğu için onlar girdikten sonra kapıyı tekrar kapatmışlar.çok zor bir iş. Tabii izdiham olduğu için onlar girdikten sonra kapıyı tekrar kapatmışlar. Dışarıdan birisi bağırmış:

"Ey mü'minlerin anası, ey mü'minlerin anası!.."

Dışarıdan birisi bağırmış:

"Ey mü'minlerin anası, ey mü'minlerin anası!.."

Yani "Anne, evladına şefkatli olur." demek istiyor. "Aç kapıyı." demek istiyor.

Yani "Anne, evladına şefkatli olur." demek istiyor. "Aç kapıyı." demek istiyor.

Açsın ama koca cemaat, kalabalık. Demiş ki;

"Yan taraftaki Hatim'e git, Hicr-i İsmail'e git."

Açsın ama koca cemaat, kalabalık. Demiş ki;

"Yan taraftaki Hatim'e git, Hicr-i İsmail'e git."

Kâbe-i Müşerrefe'nin yan tarafında bir eğri, yuvarlak, yarım daire şeklinde duvar vardır.

Kâbe-i Müşerrefe'nin yan tarafında bir eğri, yuvarlak, yarım daire şeklinde duvar vardır.

"Oraya git, orası da Kâbe'nin içinden sayılır."

Orada herkes namaz kılar.
"Oraya git, orası da Kâbe'nin içinden sayılır."

Orada herkes namaz kılar.
Âciz, nâçiz, benim gibi bîçare de kılar. Öteki tarafa hükümdarları zor sokarlar. Âciz, nâçiz, benim gibi bîçare de kılar. Öteki tarafa hükümdarları zor sokarlar. Herkese nasip olmaz. Ama öbür taraf, iki tarafı açık, duvarı var amaHerkese nasip olmaz. Ama öbür taraf, iki tarafı açık, duvarı var ama bu tarafı da açık öbür tarafı da açık; bir yerinden girersin, izdiham, sıkışıklık, bu tarafı da açık öbür tarafı da açık; bir yerinden girersin, izdiham, sıkışıklık, kenarda edeple beklersin, bir vakit bulursun, sen de iki rekât namaz kılarsın, kenarda edeple beklersin, bir vakit bulursun, sen de iki rekât namaz kılarsın, Kâbe'nin içinde namaz kılmış olursun.

Her zorluğun bir kolaylığı oluyor. Parası olmayan,
Kâbe'nin içinde namaz kılmış olursun.

Her zorluğun bir kolaylığı oluyor. Parası olmayan,
hayr u hasenât yapamayacak olan tesbih çeker, o da sadaka yerine geçer. Onun gibi.

hayr u hasenât yapamayacak olan tesbih çeker, o da sadaka yerine geçer. Onun gibi.

Geceleyin abdest alarak, dua ederek yatmak da bir geceyi ihyâ etmenin fukarâya, Geceleyin abdest alarak, dua ederek yatmak da bir geceyi ihyâ etmenin fukarâya, zuafâya mahsus şeklidir. Bunu elden kaçırmayın. Çünkü vaad katî, vaad edilmiş.

zuafâya mahsus şeklidir. Bunu elden kaçırmayın. Çünkü vaad katî, vaad edilmiş.

Akşam oldu, ne diyeceğiz akşam olduğu zaman?

Akşam oldu, ne diyeceğiz akşam olduğu zaman?

Akşam ezanından sonra tamam, geçerli vakit, yattığımız zaman da diyebiliriz:

Akşam ezanından sonra tamam, geçerli vakit, yattığımız zaman da diyebiliriz:

Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin resûlen diyeceğiz.

Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin resûlen diyeceğiz.

Başka rivayetleri de vardır, tabii şimdi bu rivayeti okuyoruz.

Başka rivayetleri de vardır, tabii şimdi bu rivayeti okuyoruz.

"Böyle derse imanın özünü, hakikatini elde etmiş, onu kavramış, ona tam isabet etmiş olur."Böyle derse imanın özünü, hakikatini elde etmiş, onu kavramış, ona tam isabet etmiş olur. Hata yok, şaşırma yanılma yok; tam isabet etmiş olur." buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Hata yok, şaşırma yanılma yok; tam isabet etmiş olur." buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Şimdi biz neciyiz ki, ne oluyoruz ki radiytü billâhi rabben diyebilelim?

Şimdi biz neciyiz ki, ne oluyoruz ki radiytü billâhi rabben diyebilelim?

"Ben Allah'tan rab olarak hoşnudum, razıyım."

Ne biçim söz, nasıl deriz biz?

"Ben Allah'tan rab olarak hoşnudum, razıyım."

Ne biçim söz, nasıl deriz biz?

O bizim Rabbimiz; biz bir hor, zelil zerreyiz, bir toz zerresi gibiyiz.

O bizim Rabbimiz; biz bir hor, zelil zerreyiz, bir toz zerresi gibiyiz.

Ama bizim [teslimiyetimizi] gösteriyor.

Ama bizim [teslimiyetimizi] gösteriyor.

"Yâ Rabbi! Sen bana kitap gönderin. Emirler var, yasaklar var, tavsiyeler var..."Yâ Rabbi! Sen bana kitap gönderin. Emirler var, yasaklar var, tavsiyeler var... Sen Rabsin, Rabbimsin; beni yarattın, yaşattın, bu hâle getirdin, terbiye ettin, geliştirdin,Sen Rabsin, Rabbimsin; beni yarattın, yaşattın, bu hâle getirdin, terbiye ettin, geliştirdin, büyüttün, besledin; her şeyine, her hükmüne eyvallah. Hepsine rızam vardır,büyüttün, besledin; her şeyine, her hükmüne eyvallah. Hepsine rızam vardır, hepsine teslim olmuşum, hiç itirazım yok." demek.

De bakalım bu mânada...

hepsine teslim olmuşum, hiç itirazım yok." demek.

De bakalım bu mânada...

Hanımefendi namaz kılıyor, kılıyor, kılıyor; tesbih çekiyor, çekiyor, çekiyor... Hanımefendi namaz kılıyor, kılıyor, kılıyor; tesbih çekiyor, çekiyor, çekiyor... Kocası latife ediyor, diyor ki;

"Hanım, bir eş daha alayım mı?" diye.

Kocası latife ediyor, diyor ki;

"Hanım, bir eş daha alayım mı?" diye.

Hop, hemen kaşlar çatılıyor...

Ama işte dörde kadar müsade Kur'ân-ı Kerîm'de geçmiş;
Hop, hemen kaşlar çatılıyor...

Ama işte dörde kadar müsade Kur'ân-ı Kerîm'de geçmiş;
sen istesen de istemesen de öyle bir şey geçmiş. Dünyanın binbir türlü hâli var. sen istesen de istemesen de öyle bir şey geçmiş. Dünyanın binbir türlü hâli var. Allah'ın hükmü hükümdür, razı geleceksin. Razı gelecek, rızası olacak.

Kimisi:

Allah'ın hükmü hükümdür, razı geleceksin. Razı gelecek, rızası olacak.

Kimisi:

"Hadi bakalım, malından şu kadarını vereceksin."

"Ya nasıl verilir o kadar para?!" diyormuş.

"Hadi bakalım, malından şu kadarını vereceksin."

"Ya nasıl verilir o kadar para?!" diyormuş.

Sana Allah 500 milyonu verdiği zaman, 1 milyarı verdiği zaman, bin tane milyon yani,Sana Allah 500 milyonu verdiği zaman, 1 milyarı verdiği zaman, bin tane milyon yani, nasıl verdi sana? Çok mu hak ettin de verdi?

O zaman verirken bir şey yok,
nasıl verdi sana? Çok mu hak ettin de verdi?

O zaman verirken bir şey yok,
"Sen de malının kırkta birini zekât olarak ver, sadaka olarak ver." dediğin zaman,"Sen de malının kırkta birini zekât olarak ver, sadaka olarak ver." dediğin zaman, "Ya nasıl verilir öyle o kadar para?!" diyormuş. 500 bin lira çıkartıp verecek.

"Ya nasıl verilir öyle o kadar para?!" diyormuş. 500 bin lira çıkartıp verecek.

500 bin lirayı ben veririm âciz, nâçiz insan. Sen milyarlık adamsın; 500 bin lirayı ben veririm âciz, nâçiz insan. Sen milyarlık adamsın; o para senin tırnağının ucuna dokunmaz. Çıkartıp vereceksin elbet!o para senin tırnağının ucuna dokunmaz. Çıkartıp vereceksin elbet! Senin malında fukaranın hakkı var.

Nasıl hak?

Allah'ın koyduğu hak.

Senin malında fukaranın hakkı var.

Nasıl hak?

Allah'ın koyduğu hak.

Razıysan; radıytü billâhi rabben "Senin rabliğine razıyım yâ Rabbi..."

Razıysan; radıytü billâhi rabben "Senin rabliğine razıyım yâ Rabbi..."

İşte o zaman itiraz yok.

Mülkün sahibi Allah. Senin de sahibin Allah.
İşte o zaman itiraz yok.

Mülkün sahibi Allah. Senin de sahibin Allah.
Senin malının sahibi de Allah. Onu da sana veren Allah.

Senin malının sahibi de Allah. Onu da sana veren Allah.

Radiytü billâhi rabben. "Allah'a rab olarak razıyım." Ama o öyle kuru lafla olmaz;Radiytü billâhi rabben. "Allah'a rab olarak razıyım." Ama o öyle kuru lafla olmaz; ahkâmına tâbi olmaya da razı olacak.

Dervişin bir tanesini yakalamışlar...
ahkâmına tâbi olmaya da razı olacak.

Dervişin bir tanesini yakalamışlar...
İnsan iftiraya uğrar ya, iftiraya uğramış, yakalamışlar.

İnsan iftiraya uğrar ya, iftiraya uğramış, yakalamışlar.

"Tamam, bu hırsızdır, arsızdır, edepsizdir, casustur..." bir iftira olmuş.

"Tamam, bu hırsızdır, arsızdır, edepsizdir, casustur..." bir iftira olmuş.

Doğru cellatın önüne... Kafasını uçuracaklar. İftiraya uğradı ya, kafası kesilecek, bir suçu var.Doğru cellatın önüne... Kafasını uçuracaklar. İftiraya uğradı ya, kafası kesilecek, bir suçu var. Cellatın önüne gitmiş. Ama biz -bizim gibi kimseler- giderken gözümüz fal taşı gibi açılır;

Cellatın önüne gitmiş. Ama biz -bizim gibi kimseler- giderken gözümüz fal taşı gibi açılır;

"Eyvah! Ölüyorum... Kafam kim bilir nasıl kesilecek?..." filan, neler düşünür;"Eyvah! Ölüyorum... Kafam kim bilir nasıl kesilecek?..." filan, neler düşünür; insanın aklı başından gider.

O sanki başkasının kafası kesilecek, hiç oralı değil,
insanın aklı başından gider.

O sanki başkasının kafası kesilecek, hiç oralı değil,
kendi nefsine dönmüş, soruyormuş:

"Ey nefis..."

Kendisi ile konuşuyor:

kendi nefsine dönmüş, soruyormuş:

"Ey nefis..."

Kendisi ile konuşuyor:

"Ey nefsim! Söyle bakalım, eskiden beri 'Allah'ın hükmüne rıza göstermek lazım, teslim olmak lazım,"Ey nefsim! Söyle bakalım, eskiden beri 'Allah'ın hükmüne rıza göstermek lazım, teslim olmak lazım, kaderine itiraz etmemek lazım.' diye söyler dururdun. İşte bak şimdi iftiraya uğradın, kaderine itiraz etmemek lazım.' diye söyler dururdun. İşte bak şimdi iftiraya uğradın, haksız yere kafan kesilecek. Söyle bakalım, buna da razı mısın, teslim misin? haksız yere kafan kesilecek. Söyle bakalım, buna da razı mısın, teslim misin? Buna da itirazın yok mu? Ortada haksızlık var."

Nefsine soruyu sormuş. Kulağını da kabartıyor,
Buna da itirazın yok mu? Ortada haksızlık var."

Nefsine soruyu sormuş. Kulağını da kabartıyor,
nefisten ne cevap gelecek bakalım; itiraz var mı, çırpınma var mı, feryat figan var mı?

nefisten ne cevap gelecek bakalım; itiraz var mı, çırpınma var mı, feryat figan var mı?

Ama ârif kimse; nefsini terbiye etmiş, nefsini müslüman etmiş.

Nefisten hiç itiraz gelmemiş.

Ama ârif kimse; nefsini terbiye etmiş, nefsini müslüman etmiş.

Nefisten hiç itiraz gelmemiş.

Kafası kesilmeye gidiyor; Allah'ın hükmüne içinden bir itiraz yok! Kafası kesilmeye gidiyor; Allah'ın hükmüne içinden bir itiraz yok! Haksız yere kafası kesilmeye gidiyor; Allah'ın hükmüne içinden bir itiraz taşıp gelmiyor.

Haksız yere kafası kesilmeye gidiyor; Allah'ın hükmüne içinden bir itiraz taşıp gelmiyor.

"Yâ Rabbi! Başıma bu da mı gelecekti?!"

Adamın ayakkabısının bağcığı kopsa böyle der...

"Yâ Rabbi! Başıma bu da mı gelecekti?!"

Adamın ayakkabısının bağcığı kopsa böyle der...

Edepsiz mi ararsın dünyada, neler söylüyorlar... Şarkılar yapıyorlar, plaklar düzüyorlar,Edepsiz mi ararsın dünyada, neler söylüyorlar... Şarkılar yapıyorlar, plaklar düzüyorlar, minibüsün [radyosundan] ister istemez dinlettiriyorlar. Hiç başka plak kalmamış gibi... minibüsün [radyosundan] ister istemez dinlettiriyorlar. Hiç başka plak kalmamış gibi... "Yâ Rabbi! Başıma bunu da mı getircektin?!" Küfür şeyleri orada çalıyor.

"Yâ Rabbi! Başıma bunu da mı getircektin?!" Küfür şeyleri orada çalıyor.

Bakmış, hiç içeriden itiraz yok. Celladın önüne kadar gelmiş;

Bakmış, hiç içeriden itiraz yok. Celladın önüne kadar gelmiş;

"Ne yapalım, demek vademiz burada yetti, ömür burada bitecek..."

"Ne yapalım, demek vademiz burada yetti, ömür burada bitecek..."

Başını koyacak taşa, kafası kesilecek.

Bir haber gelmiş:

Başını koyacak taşa, kafası kesilecek.

Bir haber gelmiş:

"Haksızlık oluyor. O adam suçlu değil. Onu serbest bırakın!"

"Haksızlık oluyor. O adam suçlu değil. Onu serbest bırakın!"

Ellerini çözmüşler, kafası kesilecekken "Hadi git, bir yanlışlık oluyormuş, Ellerini çözmüşler, kafası kesilecekken "Hadi git, bir yanlışlık oluyormuş, neyse hadi kurtuldun, git..." demişler. Adam kurtulmuş.

Biz ne yaparız?

neyse hadi kurtuldun, git..." demişler. Adam kurtulmuş.

Biz ne yaparız?

Mektepten çıkıp karnesini almış, pekiyi karne almış bir çocuk mektepten çıkıp da evineMektepten çıkıp karnesini almış, pekiyi karne almış bir çocuk mektepten çıkıp da evine çantasını havada sallaya sallaya, koşa koşa, bağıra çağıra, sevine sevine gider. çantasını havada sallaya sallaya, koşa koşa, bağıra çağıra, sevine sevine gider. Biz olsak öyle gideriz.

O şahıs diyor ki;

"Vallâhi billâhi kafamın kesilmesinden
Biz olsak öyle gideriz.

O şahıs diyor ki;

"Vallâhi billâhi kafamın kesilmesinden
kurtulduğuma sevinmiyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum!"

Kafa kesilirdi kesilmezdi...
kurtulduğuma sevinmiyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum!"

Kafa kesilirdi kesilmezdi...
Nefsinin ihlâsı var ya, teslimiyeti var ya, Allah'a bağlı ya, Nefsinin ihlâsı var ya, teslimiyeti var ya, Allah'a bağlı ya, kafası kesilse de hak yoldan ayrılmıyor ya, itirazı yok ya; işte radiytü billâhi rabben o.

kafası kesilse de hak yoldan ayrılmıyor ya, itirazı yok ya; işte radiytü billâhi rabben o.

Yapabilirsen yap.

Hükmüne itiraz etme. Kaderine itiraz etme. Kur'ân-ı Kerîm'in,
Yapabilirsen yap.

Hükmüne itiraz etme. Kaderine itiraz etme. Kur'ân-ı Kerîm'in,
şer'i şerîfin ahkâmına itiraz etme.

Herkeste itiraz dolu... Kur'ân-ı Kerîm'in,
şer'i şerîfin ahkâmına itiraz etme.

Herkeste itiraz dolu... Kur'ân-ı Kerîm'in,
şeriatin her ahkâmına her yerden bir itiraz sesi, her yerden bir kıvırttırma,şeriatin her ahkâmına her yerden bir itiraz sesi, her yerden bir kıvırttırma, yani kaçamak noktası arama...

"Efendim bira alkollü içki değilmiş de
yani kaçamak noktası arama...

"Efendim bira alkollü içki değilmiş de
şu şöyleymiş de bu böyleymiş de..."

Ya içen sarhoş oluyor mu olmuyor mu?
şu şöyleymiş de bu böyleymiş de..."

Ya içen sarhoş oluyor mu olmuyor mu?
İlkokul çocuğuna içiriyor musun, ortaokul çocuğuna içiriyor musun? İlkokul çocuğuna içiriyor musun, ortaokul çocuğuna içiriyor musun? İçtiğin zaman direksiyonda, kanını muayene ettiğin zaman alkol çıkıyor mu?İçtiğin zaman direksiyonda, kanını muayene ettiğin zaman alkol çıkıyor mu? Alıp da mahkûm ediyor musun? Ne diye kaçamak, kıvırttırıp duruyorsun?

Alıp da mahkûm ediyor musun? Ne diye kaçamak, kıvırttırıp duruyorsun?

İnsanlarda İslâm'ın emirlerine itiraz tümen tümen, çeşit çeşit.

İnsanlarda İslâm'ın emirlerine itiraz tümen tümen, çeşit çeşit.

Radiytü billâhi rabben. "Yâ Rabbi! Ben senin rabliğinden hoşnudum, razıyım;Radiytü billâhi rabben. "Yâ Rabbi! Ben senin rabliğinden hoşnudum, razıyım; her hükmün güzeldir, her fiilin güzeldir, her sıfatın güzeldir. Tamam yâ Rabbi; her hükmün güzeldir, her fiilin güzeldir, her sıfatın güzeldir. Tamam yâ Rabbi; senin kulunum, senin bendenim, sana teslimim."

Radiytü billâhi rabben.

senin kulunum, senin bendenim, sana teslimim."

Radiytü billâhi rabben.

Ve bi'l-İslâmi dînen. "Din olarak da İslâm'dan memnunum."

Ve bi'l-İslâmi dînen. "Din olarak da İslâm'dan memnunum."

Dünya üzerinde binlerce din var, Hindistan'da yüzlerce akide var. Birçok mezhep var, Dünya üzerinde binlerce din var, Hindistan'da yüzlerce akide var. Birçok mezhep var, birçok grup var, birçok kavil var, birçok kanaat var, birçok fikir var... birçok grup var, birçok kavil var, birçok kanaat var, birçok fikir var... Dünya üzerinde ne kadar insan varsa o kadar fikir var. O kadar kafa, Dünya üzerinde ne kadar insan varsa o kadar fikir var. O kadar kafa, o kadar ayrı düşünce... Beğen, beğendiğini al.

o kadar ayrı düşünce... Beğen, beğendiğini al.

En güzeli İslâm.

En güzeli İslâm.

Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîmede buyuruyor:

Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîmede buyuruyor:

el-Yevme ekmeltü leküm dîneküm ve etmemtü aleyküm ni'metî ve radıytü lekümü'l-İslâme dînen.el-Yevme ekmeltü leküm dîneküm ve etmemtü aleyküm ni'metî ve radıytü lekümü'l-İslâme dînen. "Bugün size dininizi tamamladım; nimetimi tamamladım, nimetimi üzerinizde itmam eyledim "Bugün size dininizi tamamladım; nimetimi tamamladım, nimetimi üzerinizde itmam eyledim ve sizin ancak din olarak müslüman olmanıza razı geliyorum."

ve sizin ancak din olarak müslüman olmanıza razı geliyorum."

Allah'ın bizden istediği dine biz itiraz eder miyiz?

Allah'ın bizden istediği dine biz itiraz eder miyiz?

Rabbimiz bizden o dini istiyor, biz de Rabbimiz'in bizden istediği İslâm'dan hoşnuduz, razıyız. Rabbimiz bizden o dini istiyor, biz de Rabbimiz'in bizden istediği İslâm'dan hoşnuduz, razıyız. Emriyle, yasağıyla, haramıyla, mekruhuyla, helaliyle her şeyine razıyız. Emriyle, yasağıyla, haramıyla, mekruhuyla, helaliyle her şeyine razıyız. Hiçbir şeyine itirazımız yok. "Şurası şöyle olsaydı..." diyecek [durumumuz] yok. Her şey güzel.

Hiçbir şeyine itirazımız yok. "Şurası şöyle olsaydı..." diyecek [durumumuz] yok. Her şey güzel.

Şer-'i şerîfin en küçük ahkâmı bile başımızın tâcıdır. Küçüğü büyüğü olmaz. Şer-'i şerîfin en küçük ahkâmı bile başımızın tâcıdır. Küçüğü büyüğü olmaz. Çünkü şeriat bir bütündür. Şeriat bir saray gibi, bir makine gibi, Çünkü şeriat bir bütündür. Şeriat bir saray gibi, bir makine gibi, bir bina gibi her şeyiyle bir bütündür. Bir yeri eksik olsa, "O duvarı eksik kaldı, bir bina gibi her şeyiyle bir bütündür. Bir yeri eksik olsa, "O duvarı eksik kaldı, bu binanın şurasında bir eksiklik var." deriz, "Şu makinenin şu parçası eksik, çalışmıyor." deriz.bu binanın şurasında bir eksiklik var." deriz, "Şu makinenin şu parçası eksik, çalışmıyor." deriz. Öyle değil; her şey tamam.

Ve bi-Muhammedin resûlen. "Peygamber olarak,
Öyle değil; her şey tamam.

Ve bi-Muhammedin resûlen. "Peygamber olarak,
elçi olarak da Hz. Muhammed'den hoşnudum, razıyım."

Hepsine sevgisini belli ediyor.
elçi olarak da Hz. Muhammed'den hoşnudum, razıyım."

Hepsine sevgisini belli ediyor.
"Yâ Rabbi! Sana kulum, senin benim Rabbim olmandan hoşnudum. İçimden sevinç taşıyor."Yâ Rabbi! Sana kulum, senin benim Rabbim olmandan hoşnudum. İçimden sevinç taşıyor. İslâm'ın hak din olmasından hoşnudum. Hz. Muhammed'den de peygamber olarak hoşnut ve razıyım."

İslâm'ın hak din olmasından hoşnudum. Hz. Muhammed'den de peygamber olarak hoşnut ve razıyım."

Diğer hadîs-i şerîfe geçelim.

Bu, akşamüstü diyeceğiniz bir duaydı:

Diğer hadîs-i şerîfe geçelim.

Bu, akşamüstü diyeceğiniz bir duaydı:

Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin resûlen.

Radiytü billâhi rabben ve bi'l-İslâmi dînen ve bi-Muhammedin resûlen.

Men kâle 'Sübhanallâhi ve bi-hamdihî estağfirullâhe ve etûbu ileyh' Men kâle 'Sübhanallâhi ve bi-hamdihî estağfirullâhe ve etûbu ileyh' illâ kütibet kemâ kâlehâ sümme ullikat bi'l-arşi lâ yemhûhâ zenbün amilehû sâhibuhâillâ kütibet kemâ kâlehâ sümme ullikat bi'l-arşi lâ yemhûhâ zenbün amilehû sâhibuhâ hattâ yelka'llâhe ve hiye mahtûmetün kemâ kâlehâ.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'den.

hattâ yelka'llâhe ve hiye mahtûmetün kemâ kâlehâ.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'den.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

"Her kim ki şu sözleri söylerse..."

Nedir o sözler?

"Her kim ki şu sözleri söylerse..."

Nedir o sözler?

Sübhanallâhi ve bi-hamdihî estağfirullâhe ve etûbu ileyh.

Sübhanallâhi ve bi-hamdihî estağfirullâhe ve etûbu ileyh.

Sübhanallâhi ve bi-hamdihî, hatırınızda kalır. Estağfirullâhe ve etûbu ileyh de hatırınız kalır.

Sübhanallâhi ve bi-hamdihî, hatırınızda kalır. Estağfirullâhe ve etûbu ileyh de hatırınız kalır.

"Kim böyle derse..."

Kütibet kemâ kalehâ. "O onun dediği şekil ile aynen yazılır."

"Kim böyle derse..."

Kütibet kemâ kalehâ. "O onun dediği şekil ile aynen yazılır."

Kim yazar?

Melekler yazar.

Nasıl yazar?

Mânevî, nurânî bir yazı ile yazarlar.
Kim yazar?

Melekler yazar.

Nasıl yazar?

Mânevî, nurânî bir yazı ile yazarlar.
Mâneviyat âleminde yazılır.

Sümme ullikat bi'l-arş. "Sonra Arş-ı Rahman'a asılır."

Mâneviyat âleminde yazılır.

Sümme ullikat bi'l-arş. "Sonra Arş-ı Rahman'a asılır."

Bu söylediği sözün yazılmış şekli Arş-ı Rahman'a asılır.

Bu söylediği sözün yazılmış şekli Arş-ı Rahman'a asılır.

Lâ yemhûhâ zenbün amilehû sâhibuhâ. "Bu sözü söyleyen kimsenin Lâ yemhûhâ zenbün amilehû sâhibuhâ. "Bu sözü söyleyen kimsenin ileride yaptığı bir başka günah onu sildirmez."

Yazılır, Arş'ın altına asılır.

ileride yaptığı bir başka günah onu sildirmez."

Yazılır, Arş'ın altına asılır.

Hattâ yelka'llâhe. "Ta o kul ölüp Rabbine mülâki oluncaya kadar, Hattâ yelka'llâhe. "Ta o kul ölüp Rabbine mülâki oluncaya kadar, Allah'a kavuşuncaya kadar o orada öyle asılı durur."

Allah'a kavuşuncaya kadar o orada öyle asılı durur."

Ve hiye mahtûmetün kemâ kâlehâ. "Onun öyle söylediği şekilde muhafaza edilmiş,Ve hiye mahtûmetün kemâ kâlehâ. "Onun öyle söylediği şekilde muhafaza edilmiş, bir de mühürlenmiş olarak..."

Bir şeyi güzelce paketledikleri zaman, "Kimse açmasın,
bir de mühürlenmiş olarak..."

Bir şeyi güzelce paketledikleri zaman, "Kimse açmasın,
ambalajı bozulmasın." diye üstüne kırmızı mumla bir de mühür koyarlar, mühür basarlar.ambalajı bozulmasın." diye üstüne kırmızı mumla bir de mühür koyarlar, mühür basarlar. Açıldı mı belli olur, onun için kimse açmaz. Kıymetli şeyler, padişahın fermanı, giden hediyeler,Açıldı mı belli olur, onun için kimse açmaz. Kıymetli şeyler, padişahın fermanı, giden hediyeler, bohça, torba eskiden böyle yapılırdı.

Onun gibi bu yazı yazılır, mühürlü,
bohça, torba eskiden böyle yapılırdı.

Onun gibi bu yazı yazılır, mühürlü,
mahfuz bir şekilde Arş'a asılır. Sahibi oraya kavuşuncaya kadar orada durur.mahfuz bir şekilde Arş'a asılır. Sahibi oraya kavuşuncaya kadar orada durur. Tabii oraya kavuşunca da sahibi onu alır, muhakkak onun hayrını görür.

Tabii oraya kavuşunca da sahibi onu alır, muhakkak onun hayrını görür.

Sübhanallah. "Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan paksın, münezzehsin, berîsin; Sübhanallah. "Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan paksın, münezzehsin, berîsin; her türlü kemâlat ile muttasıfsın."

"Her güzellik sende yâ Rabbi!" demek.

her türlü kemâlat ile muttasıfsın."

"Her güzellik sende yâ Rabbi!" demek.

Sübhanallah sözü, sevgi ve hayranlık alâmetidir.

İnsan neden sübhanallah der?

Sübhanallah sözü, sevgi ve hayranlık alâmetidir.

İnsan neden sübhanallah der?

Sevgisinden ve hayranlığından. Allah'ın işlerine, sıfatlarına hayranlığından der.Sevgisinden ve hayranlığından. Allah'ın işlerine, sıfatlarına hayranlığından der. Sübhanallah, güzellik duygusu ve güzelliğin karşısında hayran olma ifade eder.

Sübhanallah, güzellik duygusu ve güzelliğin karşısında hayran olma ifade eder.

Ve bi-hamdihî. "Yâ Rabbi! Senin hamdin ile meşgul olurum." demek. Yani "Seni överim." demek.Ve bi-hamdihî. "Yâ Rabbi! Senin hamdin ile meşgul olurum." demek. Yani "Seni överim." demek. Çünkü güzel olan şeyler beğenilir; beğenilince övülür. Her güzel şey övülür.

Çünkü güzel olan şeyler beğenilir; beğenilince övülür. Her güzel şey övülür.

Estağfirullah. "Yâ Rabbi! Senden benim kusurlarımı, suçlarımı Estağfirullah. "Yâ Rabbi! Senden benim kusurlarımı, suçlarımı avf u mağfiret etmeni dilerim." demek.

Ve etûbu ileyh.
avf u mağfiret etmeni dilerim." demek.

Ve etûbu ileyh.
-Tabii gâib siygasıyla olduğu için- "Allah'a tevbe ederim." demek.

Tevbe etmek ne demek?

-Tabii gâib siygasıyla olduğu için- "Allah'a tevbe ederim." demek.

Tevbe etmek ne demek?

"Dönerim" demek.

Tevbenin mânasını iyi bilin.

Tevbe nedir?

Dönmek.

"Dönerim" demek.

Tevbenin mânasını iyi bilin.

Tevbe nedir?

Dönmek.

Falanca adam sarhoştu, ayyaştı, serseriydi, berduştu, derbederdi, günahkârdı,Falanca adam sarhoştu, ayyaştı, serseriydi, berduştu, derbederdi, günahkârdı, namazdan niyazdan, ibadetten anlamazdı, fena bir ömür sürüyordu; zamanı geldi, namazdan niyazdan, ibadetten anlamazdı, fena bir ömür sürüyordu; zamanı geldi, birisinin sözü tesir etti, hak yola döndü, ondan sonra iyi kul oldu. Tevbe...birisinin sözü tesir etti, hak yola döndü, ondan sonra iyi kul oldu. Tevbe... O kul tevbe etmiş, yani dönmüş. Yanlış yolu bırakmış, hak yola girmiş. Tevbe bu.

O kul tevbe etmiş, yani dönmüş. Yanlış yolu bırakmış, hak yola girmiş. Tevbe bu.

"Tevbe" dediği zaman insan "Yâ Rabbi! Ben sana dönerim." diyor.

"Tevbe" dediği zaman insan "Yâ Rabbi! Ben sana dönerim." diyor.

"Yanlış yolu bırakıyorum, sana dönüyorum."

Kul Allah'a dönünce;

"Yanlış yolu bırakıyorum, sana dönüyorum."

Kul Allah'a dönünce;

"Yâ Rabbi! Hatamı, kusurumu, günahımı, edepsizliğimi, hiçliğimi anladım, şimdi sana dönüyorum. "Yâ Rabbi! Hatamı, kusurumu, günahımı, edepsizliğimi, hiçliğimi anladım, şimdi sana dönüyorum. Yâ Rabbi! Boynum bükük, fermanına mün'kâdım, neylersen eylersin artık. Yâ Rabbi! Boynum bükük, fermanına mün'kâdım, neylersen eylersin artık. Sana teslimim, sana döndüm..."

Kul Hakk'a dönünce Hakk da kuluna döner.

Sana teslimim, sana döndüm..."

Kul Hakk'a dönünce Hakk da kuluna döner.

Onun için Allah'ın bir adı da tevvâb'dır, "çok dönücü" demek. Kul Hakk'a dönünce Onun için Allah'ın bir adı da tevvâb'dır, "çok dönücü" demek. Kul Hakk'a dönünce Allah da kuluna teveccühü çok eder. Tevbesini kabul eder. O da onun Allah da kuluna teveccühü çok eder. Tevbesini kabul eder. O da onun o dönüşünü karşılıksız bırakmaz, rahmetiyle onu karşılar.

Tevbenin mânası bu.

o dönüşünü karşılıksız bırakmaz, rahmetiyle onu karşılar.

Tevbenin mânası bu.

Tevbe ederken bu manayı düşünün de "Tevbe yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi!.."Tevbe ederken bu manayı düşünün de "Tevbe yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi!.." dilin ucundan dökülüveren birkaç kelimeden ibaret sanmayın.

Hayatınızın şekli dönecek!

dilin ucundan dökülüveren birkaç kelimeden ibaret sanmayın.

Hayatınızın şekli dönecek!

Günaha devam, plaja devam, kumara devam, içkiye devam; "Tevbe yâ Rabbi!"

Günaha devam, plaja devam, kumara devam, içkiye devam; "Tevbe yâ Rabbi!"

Yalan! "Döndüm yâ Rabbi!" diyorsun, dönmüyorsun, aynı yola gidiyorsun.

Yalan! "Döndüm yâ Rabbi!" diyorsun, dönmüyorsun, aynı yola gidiyorsun.

Alay mı ediyorsun?

Döneceksin. Günahı bırakacaksın, iyiye döneceksin.

Alay mı ediyorsun?

Döneceksin. Günahı bırakacaksın, iyiye döneceksin.

Tevbe bu. Estağfirullah ve etûbu ileyh.

Diğer hadîs-i şerîf:

Tevbe bu. Estağfirullah ve etûbu ileyh.

Diğer hadîs-i şerîf:

Men kâle: 'el-Hamdü lillâhi'llezî tevada'a küllü şey'in le-azametihîMen kâle: 'el-Hamdü lillâhi'llezî tevada'a küllü şey'in le-azametihî ve'l-hamdü lillâhi'llezi zelle külli şey'in li-izzetihî ve'l-hamdü lillâhi'llezîve'l-hamdü lillâhi'llezi zelle külli şey'in li-izzetihî ve'l-hamdü lillâhi'llezî hada'a küllü şey'in li-mülkihî ve'l-hamdü lillâhi'llezis' tesleme küllü şey'in li-kudretihî'hada'a küllü şey'in li-mülkihî ve'l-hamdü lillâhi'llezis' tesleme küllü şey'in li-kudretihî' fe-kâlehâ yatlubu bihâ mâ indehû keteba'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin ve rafea lehû bihâfe-kâlehâ yatlubu bihâ mâ indehû keteba'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin ve rafea lehû bihâ elfe derecetin ve vekele bihî seb'îne elfe melekin yestağfirûne lehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti.

elfe derecetin ve vekele bihî seb'îne elfe melekin yestağfirûne lehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti.

Burada bir söz var, "Bu sözü söyleyen şöyle olacak." diye bildiriliyor.

Sözü söyleyelim:

Burada bir söz var, "Bu sözü söyleyen şöyle olacak." diye bildiriliyor.

Sözü söyleyelim:

"Her kim ki şu sözü söylerse..."

Ama bunu nasıl söylerse?

"Her kim ki şu sözü söylerse..."

Ama bunu nasıl söylerse?

Fe-kâlehâ. "Bu sözü söyler ki..." Yatlubu bihâ mâ indehû. "Allah'ın indinde olan hayırları, Fe-kâlehâ. "Bu sözü söyler ki..." Yatlubu bihâ mâ indehû. "Allah'ın indinde olan hayırları, rahmeti murad ederek, isteyerek bunu söyler."

rahmeti murad ederek, isteyerek bunu söyler."

Başka dünyevî menfaat veyahut gösteriş, riya değil de Allah ecrini versin diye bunu söylerse... Başka dünyevî menfaat veyahut gösteriş, riya değil de Allah ecrini versin diye bunu söylerse... Bu "iyi niyetle" demek.

"Öyle söylerse Allah ona bin bin hasene yazar."

Bu "iyi niyetle" demek.

"Öyle söylerse Allah ona bin bin hasene yazar."

Bin kere bin kaç eder?

Milyon.

Milyon hasene yazar. Çünkü "milyon" demezlerdi,
Bin kere bin kaç eder?

Milyon.

Milyon hasene yazar. Çünkü "milyon" demezlerdi,
"bin bin" derlerdi. Bizim eski Türkçe'de de böyledir, Arapça'da da böyledir.

"bin bin" derlerdi. Bizim eski Türkçe'de de böyledir, Arapça'da da böyledir.

Keteba'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin. "Elfi elfi, bin bin hasene yazar."

Keteba'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin. "Elfi elfi, bin bin hasene yazar."

Allah ona bin kere bin, yani milyon hasene yazar.

Ve rafea lehû bihâ elfe derecetin.
Allah ona bin kere bin, yani milyon hasene yazar.

Ve rafea lehû bihâ elfe derecetin.
Burada bir elfe var.

Bakayım şerhte kaç tane şey yapılmış.

Burada bir elfe var.

Bakayım şerhte kaç tane şey yapılmış.

Ve rafea bihâ elfe derecetin leyse hünâke...

Burada ikinci bin yok.

Ve rafea bihâ elfe derecetin leyse hünâke...

Burada ikinci bin yok.

"Onun derecesini bin derece yükseltir."

Ve vekele bihî seb'îne elfe melekin.
"Onun derecesini bin derece yükseltir."

Ve vekele bihî seb'îne elfe melekin.
"Ona yetmiş bin melek vazifeli tayin eder." Yestağfirûne lehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti. "Ona yetmiş bin melek vazifeli tayin eder." Yestağfirûne lehû ilâ yevmi'l-kıyâmeti. "Kıyamete kadar o melekler ona tevbe istiğfar eder dururlar."

"Kıyamete kadar o melekler ona tevbe istiğfar eder dururlar."

Bu hadisi Taberânî, İbn Asâkir, İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet etmiş.

Bu hadisi Taberânî, İbn Asâkir, İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet etmiş.

Hadis alimleri diyorlar ki;

"Bu hadisin rivayetinde Eyyûb b. Nehik vardır,
Hadis alimleri diyorlar ki;

"Bu hadisin rivayetinde Eyyûb b. Nehik vardır,
münkeri'l-hadis bir kimsedir."

Hocamız da şerhte -yazdığı kitabın açıklaması- diyor ki;

münkeri'l-hadis bir kimsedir."

Hocamız da şerhte -yazdığı kitabın açıklaması- diyor ki;

Merre ba'du bahsihî. "Bu hususta teyit edecek başka hadisler de daha önceden geçmişti."

Merre ba'du bahsihî. "Bu hususta teyit edecek başka hadisler de daha önceden geçmişti."

"Böyle deniliyor ama içindeki muhtevâsında doğruluk vardır." demek ister, öyle anlaşılıyor.

"Böyle deniliyor ama içindeki muhtevâsında doğruluk vardır." demek ister, öyle anlaşılıyor.

Şimdi mânaya gelelim. Söylenen sözün mânası nedir?

Ne diyecek?

Şimdi mânaya gelelim. Söylenen sözün mânası nedir?

Ne diyecek?

el-Hamdü lillâhi'llezî tevada'a küllü şey'in le-azametihî. "O Allah'a hamd ü senâ olsun ki el-Hamdü lillâhi'llezî tevada'a küllü şey'in le-azametihî. "O Allah'a hamd ü senâ olsun ki her şey O'nun azameti karşısında boyun büker, tevazu eder."

her şey O'nun azameti karşısında boyun büker, tevazu eder."

Her şeyin azameti karşısında boyun büküp mütevâzıâne bir tavır takındığı Allah'a hamd olsun. Her şeyin azameti karşısında boyun büküp mütevâzıâne bir tavır takındığı Allah'a hamd olsun. Hiç başını kaldırıp da temerrüd edebilen olamaz, mümkün değil.Hiç başını kaldırıp da temerrüd edebilen olamaz, mümkün değil. Her şey Allah'ın önünde boynu bükük, Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine münkâd,Her şey Allah'ın önünde boynu bükük, Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine münkâd, O'nun karşısında hor, zelil, mütevâzıdır.

"E peki kâfirler küfrediyor, inat ediyor, isyan ediyor."

O'nun karşısında hor, zelil, mütevâzıdır.

"E peki kâfirler küfrediyor, inat ediyor, isyan ediyor."

Onlara müsaade etmiş. Dünyayı imtihan sahası ettiği için bu imtihan esnasında... Onlara müsaade etmiş. Dünyayı imtihan sahası ettiği için bu imtihan esnasında... Hani hocalar soruları yazdıktan sonra imtihanda çocuğa "Onu yaz, bunu yazma." der mi?Hani hocalar soruları yazdıktan sonra imtihanda çocuğa "Onu yaz, bunu yazma." der mi? Ne yazarsa yazsın, kağıdı alacak, ona göre [değerlendirecek]. İmtihan.Ne yazarsa yazsın, kağıdı alacak, ona göre [değerlendirecek]. İmtihan. Bu dünya hayatı imtihan olduğu için kâfirin küfrü seçmesi hâlinde yapacağı kâfirliklereBu dünya hayatı imtihan olduğu için kâfirin küfrü seçmesi hâlinde yapacağı kâfirliklere bir imkân sahası var; yapsın bakalım... Yapsın ama görecek. Âhirette burnundan fitil fitil gelecek, bir imkân sahası var; yapsın bakalım... Yapsın ama görecek. Âhirette burnundan fitil fitil gelecek, pişman olacak ama burada müsaade ediyor.

Dilese kâfire küfrünü de yaptırtmaz.

pişman olacak ama burada müsaade ediyor.

Dilese kâfire küfrünü de yaptırtmaz.

Velev şa'e rabbüke le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîâ.

Âyet-i kerîme;

Velev şa'e rabbüke le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîâ.

Âyet-i kerîme;

"Eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde hiçbir insan kalmazdı, hepsi, topu birden gelir iman ederlerdi."

"Eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde hiçbir insan kalmazdı, hepsi, topu birden gelir iman ederlerdi."

Hikmeti var. Serbest bırakmış. İman edip fedakârlık yapanı mükâfatlandıracak; Hikmeti var. Serbest bırakmış. İman edip fedakârlık yapanı mükâfatlandıracak; dünyanın fâni lezzetlerine aldanıp yoldan yan çizeni cezalandıracak. İmtihan dünyası... dünyanın fâni lezzetlerine aldanıp yoldan yan çizeni cezalandıracak. İmtihan dünyası... İmtihan olduğu için ses etmiyor yoksa hiçbir kimsenin O'nun karşısında çıkmaya gücü yetmez,İmtihan olduğu için ses etmiyor yoksa hiçbir kimsenin O'nun karşısında çıkmaya gücü yetmez, itiraz etmeye gücü yetmez, ayağa kalkamaz, bir an duramaz.

itiraz etmeye gücü yetmez, ayağa kalkamaz, bir an duramaz.

el-Hamdülillâhi'llezî tevâda'a külli şey'in le-azametihî.

el-Hamdülillâhi'llezî tevâda'a külli şey'in le-azametihî.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî zelle külli şey'in li-izzetihî. "İzzetine karşı her şeyin zelil olduğu,Ve'l-hamdü lillâhi'llezî zelle külli şey'in li-izzetihî. "İzzetine karşı her şeyin zelil olduğu, zillet içinde olduğu Allah'a hamd olsun."

Aziz olan Allah'tır. Bütün diğer mahlukât zelildir.

zillet içinde olduğu Allah'a hamd olsun."

Aziz olan Allah'tır. Bütün diğer mahlukât zelildir.

"E bu kadar saraylar, köşkler sahibi insanlar, devletler, milletler, süper devlet..."

"E bu kadar saraylar, köşkler sahibi insanlar, devletler, milletler, süper devlet..."

Hepsi hordur, zelildir. İzzet Allah'ındır. İzzet Resûlullah'ındır. Bir de Allah'ın Hepsi hordur, zelildir. İzzet Allah'ındır. İzzet Resûlullah'ındır. Bir de Allah'ın yolunca giden kulu olmak dolayısıyla izzet müslümanlarındır! Azizlik, izzet, kıymet, kadir,yolunca giden kulu olmak dolayısıyla izzet müslümanlarındır! Azizlik, izzet, kıymet, kadir, paha müslümanındır; başkasının değildir.

Ama münafıklar bu işi anlamaz, kavramaz.
paha müslümanındır; başkasının değildir.

Ama münafıklar bu işi anlamaz, kavramaz.
Yoksa işin aslı böyledir.

İkincisi demek ki buymuş.

Bir de [şunu] söyleyivereyim.

Yoksa işin aslı böyledir.

İkincisi demek ki buymuş.

Bir de [şunu] söyleyivereyim.

Hz. Ömer radıyallahu anh zamanında Kudüs fethedildi. İslâm ordusu gitti, kuşattı; Hz. Ömer radıyallahu anh zamanında Kudüs fethedildi. İslâm ordusu gitti, kuşattı; Kudüslüler baktılar pabuç pahâlı, "Tamam" dediler, "Şehri teslim edeceğiz." Ne yapsınlar; Kudüslüler baktılar pabuç pahâlı, "Tamam" dediler, "Şehri teslim edeceğiz." Ne yapsınlar; karşısında mü'minler var, hem de öyle mü'minler ki dünyada misli görülmemiş mü'minler var, karşısında mü'minler var, hem de öyle mü'minler ki dünyada misli görülmemiş mü'minler var, kıymetli... Hepsi Allah yolunda çalışmaya, ölmeye azimli mü'minler... Teslim edecekler, dediler ki;

kıymetli... Hepsi Allah yolunda çalışmaya, ölmeye azimli mü'minler... Teslim edecekler, dediler ki;

"Sizin başkomutanınız, devletinizin başkanı gelsin, Kudüs'ün anahtarını ona teslim edelim."

"Sizin başkomutanınız, devletinizin başkanı gelsin, Kudüs'ün anahtarını ona teslim edelim."

Hz. Ömer radıyallahu anh hâlife, Medine-i Münevvere'de.

"Hadi bakalım" dedi bir kölesine;
Hz. Ömer radıyallahu anh hâlife, Medine-i Münevvere'de.

"Hadi bakalım" dedi bir kölesine;
bir kölesi bir kendisi, iki kişi, bir tane deve var... Bir kendisi biniyordu, bir müddet gidiyordu,bir kölesi bir kendisi, iki kişi, bir tane deve var... Bir kendisi biniyordu, bir müddet gidiyordu, deveyi köle çekiyordu; ondan sonra "Sen bin." diyordu, köle biniyordu, kendisi deveyi çekiyordu. deveyi köle çekiyordu; ondan sonra "Sen bin." diyordu, köle biniyordu, kendisi deveyi çekiyordu. Halifeyle köle...

Arkadaşlar, Medine-i Münevvere'den Tebük'e kadar 700 kilometredir.
Halifeyle köle...

Arkadaşlar, Medine-i Münevvere'den Tebük'e kadar 700 kilometredir.
Kumların içinde bata çıka...

Sen hiç 1 kilometre yol gittin mi?

Kumların içinde bata çıka...

Sen hiç 1 kilometre yol gittin mi?

Tebük'ten sonra da Kudüs ne kadar mesafedir, düşün.

Tebük'ten sonra da Kudüs ne kadar mesafedir, düşün.

Türkiye'nin neredeyse İstanbul'dan Antep gibi, belki Mardin gibi bir mesafesi...

Türkiye'nin neredeyse İstanbul'dan Antep gibi, belki Mardin gibi bir mesafesi...

Kumlara bata çıka, sıcakta... İki tane deve yok ki ikisi de deveye binsinler deKumlara bata çıka, sıcakta... İki tane deve yok ki ikisi de deveye binsinler de hızlı hızlı gitsinler. Birisi biniyor, ötekisi çekiyor, ötekisi biniyor...

hızlı hızlı gitsinler. Birisi biniyor, ötekisi çekiyor, ötekisi biniyor...

Böyle insanlardı. Menkıbelerini insan anlata anlata bitiremez.

Böyle insanlardı. Menkıbelerini insan anlata anlata bitiremez.

Halife. Ordularını göndermiş, Irak fethediliyor, İran fethediliyor, Kafkasya'ya dayanmışlar,Halife. Ordularını göndermiş, Irak fethediliyor, İran fethediliyor, Kafkasya'ya dayanmışlar, Anadolu'nun Maraş'ına gelmişler dayanmışlar, Afrika'dan Tunus'a varmışlar, Anadolu'nun Maraş'ına gelmişler dayanmışlar, Afrika'dan Tunus'a varmışlar, Ukbetü'bnü Nâfi, artık neyse yani... Afrika tamam, aşağısı tamam, yukarısı tamam...Ukbetü'bnü Nâfi, artık neyse yani... Afrika tamam, aşağısı tamam, yukarısı tamam... Öyle bir devletin başında halife-i müslimîn, emîri'l-mü'minîn Hz. Ömer.

Öyle bir devletin başında halife-i müslimîn, emîri'l-mü'minîn Hz. Ömer.

Biz şimdi sanırız ki Hz. Ömer'in koca sarayları var, şu kadar ordusu var, bu kadar zırhı var, Biz şimdi sanırız ki Hz. Ömer'in koca sarayları var, şu kadar ordusu var, bu kadar zırhı var, bu kadar kılıcı var, şu kadar atları var, bu kadar develeri var...

bu kadar kılıcı var, şu kadar atları var, bu kadar develeri var...

Bir tane devesi varmış işte, kölesiyle beraber nöbetleşe Kudüs'ü teslim almaya geliyorlar.

Bir tane devesi varmış işte, kölesiyle beraber nöbetleşe Kudüs'ü teslim almaya geliyorlar.

Bu kadar az insanla bu işi nasıl yaptılar?

"İzzet Allah'ın" dedik ya...
Bu kadar az insanla bu işi nasıl yaptılar?

"İzzet Allah'ın" dedik ya...
Kim Allah'a dayanırsa o aziz olur. Senin ecdadın da Allah'a dayandı aziz oldu, Kim Allah'a dayanırsa o aziz olur. Senin ecdadın da Allah'a dayandı aziz oldu, Viyana kapılarına gitti, Almanya'da Bavyeraz'da at oynattı, Essen şehrine kadar vardı,Viyana kapılarına gitti, Almanya'da Bavyeraz'da at oynattı, Essen şehrine kadar vardı, Hamburg'a kadar gitti. Emareler var. Oralara kadar gittiler.

Hamburg'a kadar gitti. Emareler var. Oralara kadar gittiler.

Ondan sonra dünya hayatının parası pulu, zevki safası tatlı geldi;Ondan sonra dünya hayatının parası pulu, zevki safası tatlı geldi; Allah yolunda çalışmaktan geri durunca izzet elden gitti.

İşin aslı odur.

Allah yolunda çalışmaktan geri durunca izzet elden gitti.

İşin aslı odur.

Çünkü izzeti insana Allah veriyor. Nasıl verirse verir.

Çünkü izzeti insana Allah veriyor. Nasıl verirse verir.

Bir avuç mücahit cihanı titretir! Bir yığın, bir sürü insanBir avuç mücahit cihanı titretir! Bir yığın, bir sürü insan -müslüman olmazsa- bir kişinin karşısında âciz kalır. Müslümanlık giderse,-müslüman olmazsa- bir kişinin karşısında âciz kalır. Müslümanlık giderse, o ruh giderse işin kıymeti kalmaz. O ruh gelirse bir avuç insan dünyayı titretir.

o ruh giderse işin kıymeti kalmaz. O ruh gelirse bir avuç insan dünyayı titretir.

Anlayın ki müslüman nesiller ne büyük nimeti elden kaçırmış!

Anlayın ki müslüman nesiller ne büyük nimeti elden kaçırmış!

Geldiler geldiler geldiler, Kudüs'ün yakınına kadar... Günlerce yolculuk, perişanlık, Geldiler geldiler geldiler, Kudüs'ün yakınına kadar... Günlerce yolculuk, perişanlık, ne üstleri kalmıştır ne başları kalmıştır, tozlanmışlardır, terlemişlerdir... ne üstleri kalmıştır ne başları kalmıştır, tozlanmışlardır, terlemişlerdir... Hamam mı var, su mu var, çeşme mi var yollarda? Bakkal mı var, manav mı var?Hamam mı var, su mu var, çeşme mi var yollarda? Bakkal mı var, manav mı var? Karınlarını tıka basa mı doldurdular? Nasıl geldilerse geldiler.Karınlarını tıka basa mı doldurdular? Nasıl geldilerse geldiler. Kudüs'ün yakınında dere var, nehir var...

Kudüs'ün yakınında dere var, nehir var...

Kudüs'e gidemedik ki; İsrail'in işgalinde... "Çevresinde şöyle yer var..." diyelim. Bilmiyoruz.

Kudüs'e gidemedik ki; İsrail'in işgalinde... "Çevresinde şöyle yer var..." diyelim. Bilmiyoruz.

Allah görmeyi, almayı nasip etsin.

Suyun kenarına geldiler. Karşıda şehir ahâlisi,
Allah görmeyi, almayı nasip etsin.

Suyun kenarına geldiler. Karşıda şehir ahâlisi,
bu tarafta Hz. Ömer, hâlife-i rûy-i zemin ve kölesi. Nöbet kölede. Köle devenin üstünde, bu tarafta Hz. Ömer, hâlife-i rûy-i zemin ve kölesi. Nöbet kölede. Köle devenin üstünde, hâlife deveyi çeke çeke, çeke çeke suyun kenarına geldiler.

Karşı taraftan da bakıyorlar.
hâlife deveyi çeke çeke, çeke çeke suyun kenarına geldiler.

Karşı taraftan da bakıyorlar.
Müslüman komutan utancından terliyor;

"Allah Allah, halifenin gelişine bak, sübhanallah!.."

Müslüman komutan utancından terliyor;

"Allah Allah, halifenin gelişine bak, sübhanallah!.."

Ondan sonra Hz. Ömer -suya girecek ya- paçalarını, eteklerini sıvadı, paçalarını sıvadı, Ondan sonra Hz. Ömer -suya girecek ya- paçalarını, eteklerini sıvadı, paçalarını sıvadı, sanki amele gibi suyun içine girdi, öbür tarafa geçecek, o tarafa geldi. Komutan koştu geldi:

sanki amele gibi suyun içine girdi, öbür tarafa geçecek, o tarafa geldi. Komutan koştu geldi:

"Efendim, bunlar şehrin büyük [insanları]. Bunların karşısında ayıp olur."

"Efendim, bunlar şehrin büyük [insanları]. Bunların karşısında ayıp olur."

İzzeti bahis konusu etti. "İzzetimize dokunur." gibi söz söyleyince Hz. Ömer kaşlarını çattı, İzzeti bahis konusu etti. "İzzetimize dokunur." gibi söz söyleyince Hz. Ömer kaşlarını çattı, komutanına göğsüne bir tane vurdu;

"Bana bak! Bunu önceden söyleseydin
komutanına göğsüne bir tane vurdu;

"Bana bak! Bunu önceden söyleseydin
seni komutanlıktan azlederdim! Sen bilmiyor musun, izzet Allah'ındır,seni komutanlıktan azlederdim! Sen bilmiyor musun, izzet Allah'ındır, Resûlullah'ındır ve müslümanlarındır."

Paçayı yukarıya sıvadı diye suyu geçerken
Resûlullah'ındır ve müslümanlarındır."

Paçayı yukarıya sıvadı diye suyu geçerken
izzet elden mi gider?!

Hiç aldırmadı, gitti Kudüs'ü teslim aldı. Ötekiler verdiler.
izzet elden mi gider?!

Hiç aldırmadı, gitti Kudüs'ü teslim aldı. Ötekiler verdiler.
Onlar üzerindeki sırmalı elbiselerle, cübbelerle verdiler. Berikisi de paçaları kıvırık olarak, Onlar üzerindeki sırmalı elbiselerle, cübbelerle verdiler. Berikisi de paçaları kıvırık olarak, ayağında bir şey olmadan veyahut basit bir şeyle aldı.

ayağında bir şey olmadan veyahut basit bir şeyle aldı.

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri insanların şekline şemâiline bakmaz. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri insanların şekline şemâiline bakmaz. Allahu Teâlâ hazretleri kalplere, gönüllere bakar. Sen dışını istediğin kadar süsle,Allahu Teâlâ hazretleri kalplere, gönüllere bakar. Sen dışını istediğin kadar süsle, istediğin kadar sırmalı elbise giy, istediğin kadar kıymetli elbise giy; istediğin kadar sırmalı elbise giy, istediğin kadar kıymetli elbise giy; sen kalbini Allah'ın sevdiği kalp hâline getiremezsen kıymeti yok.

sen kalbini Allah'ın sevdiği kalp hâline getiremezsen kıymeti yok.

İçini Allah görüyor mu görmüyor mu?

"Amennâ ve saddaknâ hocam, ne demek,
İçini Allah görüyor mu görmüyor mu?

"Amennâ ve saddaknâ hocam, ne demek,
görmez olur mu?"

Peki niye kötülükten sakınmıyorsun?

görmez olur mu?"

Peki niye kötülükten sakınmıyorsun?

Bir yabancı insan seni uzaktan camdan gözetlese kendine bir çekidüzen verirsin.Bir yabancı insan seni uzaktan camdan gözetlese kendine bir çekidüzen verirsin. Sokakta giderken "Camlardan sana bakıyorlar." desen, görsen yakanı paçanı düzeltirsin, Sokakta giderken "Camlardan sana bakıyorlar." desen, görsen yakanı paçanı düzeltirsin, kendine bir eda verirsin, tavır verirsin, öyle gidersin. Başkasının yanında burnunu karıştırmazsın.kendine bir eda verirsin, tavır verirsin, öyle gidersin. Başkasının yanında burnunu karıştırmazsın. Olmadık iş yapmazsın. "Görürler, ayıp olur." dersin.

Olmadık iş yapmazsın. "Görürler, ayıp olur." dersin.

Peki Allahu Teâlâ senin içini dışını görmüyor mu?

Ne biçim müslümanız biz?

Peki Allahu Teâlâ senin içini dışını görmüyor mu?

Ne biçim müslümanız biz?

Anlayın yani ne biçim müslüman olduğumuzu...

Anlayın yani ne biçim müslüman olduğumuzu...

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî hada'a küllü şey'in li-mülkihî. "Egemenliğine her şeyin Ve'l-hamdü lillâhi'llezî hada'a küllü şey'in li-mülkihî. "Egemenliğine her şeyin boyun büktüğü Allah'a hamd olsun."

"Mülküne herkesin hudû ile boyun büktüğü
boyun büktüğü Allah'a hamd olsun."

"Mülküne herkesin hudû ile boyun büktüğü
Allah'a hamd olsun."

Mülk Arapça'da ne demek?

Allah'a hamd olsun."

Mülk Arapça'da ne demek?

"Egemenlik, hakimiyet, hükümranlık, hüküm sürücülük" demek.

"Egemenlik, hakimiyet, hükümranlık, hüküm sürücülük" demek.

Hakimiyeti karşısında her şeyin boyun büktüğü Allah'a hamd olsun. Allah hakimdir.

Hakimiyeti karşısında her şeyin boyun büktüğü Allah'a hamd olsun. Allah hakimdir.

Mülkünde Hakk tasarruf eder, keyfe mâ yeşâ.

Allahu Teâlâ şu kâinatta nasıl dilerse onu yapıyor.

Mülkünde Hakk tasarruf eder, keyfe mâ yeşâ.

Allahu Teâlâ şu kâinatta nasıl dilerse onu yapıyor.

Sen anlayamazsın. Zıtlıkları görürsün;

"Allah Allah, bir o var, bir bu var..."

Sen anlayamazsın. Zıtlıkları görürsün;

"Allah Allah, bir o var, bir bu var..."

Hepsini yapan Allah.

Esma-i Hüsnâ'sını okumuyor musun?

Hepsini yapan Allah.

Esma-i Hüsnâ'sını okumuyor musun?

Mâniu'd-Dârrun Nâfiûn Nûru'l-Hâdî Hâfizu'r-Râfiu'l-Muizzu'l-Müzilli's-Semîu'l-Basîr...

Mâniu'd-Dârrun Nâfiûn Nûru'l-Hâdî Hâfizu'r-Râfiu'l-Muizzu'l-Müzilli's-Semîu'l-Basîr...

Hiç bunları görmüyor musun?

Yükselten O, alçaltan O, alan O, veren O,
Hiç bunları görmüyor musun?

Yükselten O, alçaltan O, alan O, veren O,
fayda sağlayan O, zarar veren O... Hâlâ zararı karşıdan sanıyorsun. fayda sağlayan O, zarar veren O... Hâlâ zararı karşıdan sanıyorsun. Sanıyorsun ki sana Bulgaristan zarar veriyor. Sanıyorsun ki Yunanistan zarar veriyor, Sanıyorsun ki sana Bulgaristan zarar veriyor. Sanıyorsun ki Yunanistan zarar veriyor, Suriye zarar veriyor, Rusya zarar veriyor. Sen hak yoldan ayrıldın, Allah sana zarar veriyor. Suriye zarar veriyor, Rusya zarar veriyor. Sen hak yoldan ayrıldın, Allah sana zarar veriyor. Oradaki kardeşlerimiz de ayrıldı, ondan Allah cezalandırıyor.

Oradaki kardeşlerimiz de ayrıldı, ondan Allah cezalandırıyor.

Millet işin nereden geldiğini anlamıyor, tokadın kimden indiğini anlamıyor.

Millet işin nereden geldiğini anlamıyor, tokadın kimden indiğini anlamıyor.

İnsan hak yolda yürüyecek. Ölse de kalsa da hak yolda yürüyecek.

Yürümedi.

İnsan hak yolda yürüyecek. Ölse de kalsa da hak yolda yürüyecek.

Yürümedi.

Basîr, Semî, Alîm, Habîr, Garîb Allah var.Her şeyi görüyor, her şeyi biliyor, içini dışını biliyor;Basîr, Semî, Alîm, Habîr, Garîb Allah var.Her şeyi görüyor, her şeyi biliyor, içini dışını biliyor; senin edepsizliğine göre sana muamele geliyor. Edebini takınsan edebine göre lütuf gelecek.

senin edepsizliğine göre sana muamele geliyor. Edebini takınsan edebine göre lütuf gelecek.

Millet bunu anlamıyor. Şaşılık, ikilikle görüyor, şaşı iki gördüğü gibi.

Doktora gitmiş:

Millet bunu anlamıyor. Şaşılık, ikilikle görüyor, şaşı iki gördüğü gibi.

Doktora gitmiş:

"Efendim, gözümden hastayım; bir şeye baktığım zaman iki tane görüyorum." demiş.

"Efendim, gözümden hastayım; bir şeye baktığım zaman iki tane görüyorum." demiş.

Tabii eskiden gözlük yok, ilaç yok, tedavi yok.

Tabii eskiden gözlük yok, ilaç yok, tedavi yok.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezis' tesleme küllü şey'in li-kudretihî. "Kudretine her şeyin teslim olduğuVe'l-hamdü lillâhi'llezis' tesleme küllü şey'in li-kudretihî. "Kudretine her şeyin teslim olduğu Allah'a hamd olsun."

Ne büyük sözler bu sözler...
Allah'a hamd olsun."

Ne büyük sözler bu sözler...
Bu sözlerin mânasını hazmetse insan iyi müslüman olur. "İmanın hakikatine erer,Bu sözlerin mânasını hazmetse insan iyi müslüman olur. "İmanın hakikatine erer, tam ortasına isabet eder." dedi ya deminki hadîs-i şerîfte, iyi müslüman olur, tam ortasına isabet eder." dedi ya deminki hadîs-i şerîfte, iyi müslüman olur, işin iç yüzünü anlar.

Peygamber Efendimiz söylüyor ama bizim iki taraftan da
işin iç yüzünü anlar.

Peygamber Efendimiz söylüyor ama bizim iki taraftan da
kulaklarımız delik olduğundan bir yerden giriyor, öbür taraftan çıkıyor.

kulaklarımız delik olduğundan bir yerden giriyor, öbür taraftan çıkıyor.

"O Allah'a hamd olsun ki O'nun azameti karşısında her şey boyun büker. "O Allah'a hamd olsun ki O'nun azameti karşısında her şey boyun büker. O Allah'a hamd olsun ki O'nun izzetine karşı her şey zilletle boyun eğer. O Allah'a hamd olsun ki O'nun izzetine karşı her şey zilletle boyun eğer. O Allah'a hamd olsun ki O'nun egemenliği, hakimiyeti karşısında her şey başını eğer teslim olur.O Allah'a hamd olsun ki O'nun egemenliği, hakimiyeti karşısında her şey başını eğer teslim olur. O Allah'a hamd olsun ki O'nun kudreti karşısında her şey 'pes' der, teslim olur,O Allah'a hamd olsun ki O'nun kudreti karşısında her şey 'pes' der, teslim olur, itiraza mecâli kalmaz."

İnsan Allah'ın sıfatlarını anarak bu cümlelerle Allah'a hamd ediyor.

itiraza mecâli kalmaz."

İnsan Allah'ın sıfatlarını anarak bu cümlelerle Allah'a hamd ediyor.

Böyle derse ne olur?

Bunlar öyle kıymetli sözler ki bunu söylediği zaman
Böyle derse ne olur?

Bunlar öyle kıymetli sözler ki bunu söylediği zaman
bir milyon hasene kazanır, bin derece yükselir ve yetmiş bin melek ona vazifelendirilir,bir milyon hasene kazanır, bin derece yükselir ve yetmiş bin melek ona vazifelendirilir, ona tevbe ve istiğfar ederler;

"Yâ Rabbi! Bunu söyleyen şu kuluna lütfeyle,
ona tevbe ve istiğfar ederler;

"Yâ Rabbi! Bunu söyleyen şu kuluna lütfeyle,
mağfiret eyle." derler.

Men kâle "lâ ilâhe illallah" saidet felâ yerüddühâ
mağfiret eyle." derler.

Men kâle "lâ ilâhe illallah" saidet felâ yerüddühâ
hicâbun hattâ tasile ila'llâhi fe-izâ vasalet ila'llâhi nazara ilâ sâhibihâ hicâbun hattâ tasile ila'llâhi fe-izâ vasalet ila'llâhi nazara ilâ sâhibihâ ve hakkun ala'llâhi en lâ yenzura ilâ muvahhidin illâ rahimehû.

ve hakkun ala'llâhi en lâ yenzura ilâ muvahhidin illâ rahimehû.

Hadîs-i şerîf, Said b. Zeyd'den rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz
Hadîs-i şerîf, Said b. Zeyd'den rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Men kâle "lâ ilâhe illallah". "Her kim
sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Men kâle "lâ ilâhe illallah". "Her kim
lâ ilâhe illallah derse."

Saidet. "Bu söz yükselir."

Ağzından çıktı mı göklere,
lâ ilâhe illallah derse."

Saidet. "Bu söz yükselir."

Ağzından çıktı mı göklere,
Arş'a doğru yükselir.

Felâ yerüddühâ hicâbun. "Hiçbir perde onu geri çevirmez.
Arş'a doğru yükselir.

Felâ yerüddühâ hicâbun. "Hiçbir perde onu geri çevirmez.
Hiçbir engel onu çıkışından, yükselişinden döndürmez, geri bıraktırtmaz. Yükselir gider."

Hiçbir engel onu çıkışından, yükselişinden döndürmez, geri bıraktırtmaz. Yükselir gider."

Hattâ tasile ila'llâhi. "O lâ ilâhe illallah sözü Allahu Teâlâ hazretlerine kadar vâsıl olur."

Hattâ tasile ila'llâhi. "O lâ ilâhe illallah sözü Allahu Teâlâ hazretlerine kadar vâsıl olur."

Önüne hiçbir engel olamaz, yükselir yükselir, dergâh-ı izzete vâsıl olur.

Önüne hiçbir engel olamaz, yükselir yükselir, dergâh-ı izzete vâsıl olur.

Fe-izâ vasalet ila'llâh. "O söz Allah'a vâsıl olunca..." Nazara ilâ sâhibihâ.Fe-izâ vasalet ila'llâh. "O söz Allah'a vâsıl olunca..." Nazara ilâ sâhibihâ. "Rabbimiz Teâlâ o sözü söyleyene nazar buyurur, bakar."

"Rabbimiz Teâlâ o sözü söyleyene nazar buyurur, bakar."

Ama nasıl bakmak? Allahu Teâlâ hazretlerinin bakması nedir?

Ama nasıl bakmak? Allahu Teâlâ hazretlerinin bakması nedir?

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Hakkun ala'llâhi. "Allah üzerine haktır;"
Peygamber Efendimiz diyor ki;

Hakkun ala'llâhi. "Allah üzerine haktır;"
En lâ yenzura ilâ muvahhidin. "Bir muvahhid mü'min kula baksın da ona rahmet etmesin,En lâ yenzura ilâ muvahhidin. "Bir muvahhid mü'min kula baksın da ona rahmet etmesin, mümkün değil..."

Baktı mı, o kişi rahmete erdi demek. Tamam, Allah'ın rahmetini kazandı" demek.
mümkün değil..."

Baktı mı, o kişi rahmete erdi demek. Tamam, Allah'ın rahmetini kazandı" demek.
Çünkü Allah her kula nazar etmez ki, bakmaz ki yüzüne... Edepsiz, arsız, yüzsüz, Çünkü Allah her kula nazar etmez ki, bakmaz ki yüzüne... Edepsiz, arsız, yüzsüz, günahkâr, kusurlu... Ne var, bakmaz... Ama lâ ilâhe illallah dediği zaman o söz geldiğindegünahkâr, kusurlu... Ne var, bakmaz... Ama lâ ilâhe illallah dediği zaman o söz geldiğinde nazar eder.

Bu sözler, bu hadisler... Peygamber Efendimiz böyle söylemiş.

nazar eder.

Bu sözler, bu hadisler... Peygamber Efendimiz böyle söylemiş.

Ben neyim?

Ben de Peygamber Efendimiz'in hadislerini size dilimin döndüğünce
Ben neyim?

Ben de Peygamber Efendimiz'in hadislerini size dilimin döndüğünce
Arapçasını okuyup Türkçesini anlatmaya çalışan bir âciz, nâçiz ümmet-i Muhammed'in bir ferdiyim.

Arapçasını okuyup Türkçesini anlatmaya çalışan bir âciz, nâçiz ümmet-i Muhammed'in bir ferdiyim.

Peygamber Efendimiz öyle demiş.

Söz nereye çıkar?

Peygamber Efendimiz öyle demiş.

Söz nereye çıkar?

Allahu Teâlâ hazretleri mekândan münezzeh. Çıkar yükselir, maddeten yükselir, Allahu Teâlâ hazretleri mekândan münezzeh. Çıkar yükselir, maddeten yükselir, mânen yükselir, dergâh-ı izzete gider. Yedi kat semayı geçer, Arş'ı geçer, Kürsi'yi geçer mânen yükselir, dergâh-ı izzete gider. Yedi kat semayı geçer, Arş'ı geçer, Kürsi'yi geçer Allahu Teâlâ hazretlerine vâsıl olur. Ama Allah mekândan münezzehtir, her yerde hâzır ve nâzırdır.

Allahu Teâlâ hazretlerine vâsıl olur. Ama Allah mekândan münezzehtir, her yerde hâzır ve nâzırdır.

Ve Allah bakar.

Allah'ın bakması nasıl olur? Gözle mi bakar başka bir şey midir?

Ve Allah bakar.

Allah'ın bakması nasıl olur? Gözle mi bakar başka bir şey midir?

Lâ tudrikuhu'l-ebsâru ve hüve yüdriku'l-ebsâr.

Lâ tudrikuhu'l-ebsâru ve hüve yüdriku'l-ebsâr.

Allahu Teâlâ hazretleri bizim bildiğimiz başka şeylere benzemez ki biz O'nu benzeterek anlatalım. Allahu Teâlâ hazretleri bizim bildiğimiz başka şeylere benzemez ki biz O'nu benzeterek anlatalım. Bizim bildiğimiz hiçbir şeye benzemez ki...

O bizi bilir, görür; biz O'nu bilemeyiz, göremeyiz.
Bizim bildiğimiz hiçbir şeye benzemez ki...

O bizi bilir, görür; biz O'nu bilemeyiz, göremeyiz.
Bildirdiği kadar biliriz. Biz âciz nâçiziz.

O'nun bakması nedir?

Bildirdiği kadar biliriz. Biz âciz nâçiziz.

O'nun bakması nedir?

O'nun bakması, kulu rahmetine gark etmesidir. Zaten her zaman bakıyor.

O'nun bakması, kulu rahmetine gark etmesidir. Zaten her zaman bakıyor.

İnna'llâhe basîrun bi'l-ibâd.

Değil mi, âyet-i kerîme de geçmiyor mu?

İnna'llâhe basîrun bi'l-ibâd.

Değil mi, âyet-i kerîme de geçmiyor mu?

"Allah kullarını hakkıyla görücüdür, bakıcıdır.""Allah kullarını hakkıyla görücüdür, bakıcıdır." Her zaman görüyor. Günah işlediği zaman da görüyor.

Allah görmüyor mu günahkâr kulu?

Her zaman görüyor. Günah işlediği zaman da görüyor.

Allah görmüyor mu günahkâr kulu?

Görüyor.

Şimdi bakışı ne?

Bu bakış, özel bakış. Buna "rahmet nazarıyla bakmak" derler.
Görüyor.

Şimdi bakışı ne?

Bu bakış, özel bakış. Buna "rahmet nazarıyla bakmak" derler.
Rahmet nazarıyla bakar, kulunu rahmetine erdirir. Mü'min, muvahhid kulunu rahmetine erdirir.

Rahmet nazarıyla bakar, kulunu rahmetine erdirir. Mü'min, muvahhid kulunu rahmetine erdirir.

Allahu Teâlâ hazretleri cân-ı gönülden kelime-i tevhîdi söylemeyi, lâ ilâhe illallah demeyi,Allahu Teâlâ hazretleri cân-ı gönülden kelime-i tevhîdi söylemeyi, lâ ilâhe illallah demeyi, mânasına uygun yaşamayı nasip etsin.

Geçen haftaki bir şeyi hatırlatayım kardeşlerim.

mânasına uygun yaşamayı nasip etsin.

Geçen haftaki bir şeyi hatırlatayım kardeşlerim.

Bir insan muhlis olarak, hâlisâne lâ ilâhe illallah dedi mi ne oluyordu?

Bir insan muhlis olarak, hâlisâne lâ ilâhe illallah dedi mi ne oluyordu?

Dehale'l-cennete. Cennete giriyordu.

"Nasıl hâlisâne söylemek yâ Resûlallah?" diye soruyorlar.

Dehale'l-cennete. Cennete giriyordu.

"Nasıl hâlisâne söylemek yâ Resûlallah?" diye soruyorlar.

Muhlis, hâlis bir şekilde bu işi söylemek ne demek, o şart ne?

O zaman diyor ki;

Muhlis, hâlis bir şekilde bu işi söylemek ne demek, o şart ne?

O zaman diyor ki;

İhlâsuhâ en tahcüzeküm an külli mâ harrama'llâhu aleyküm. "Onun ihlâslıİhlâsuhâ en tahcüzeküm an külli mâ harrama'llâhu aleyküm. "Onun ihlâslı söylenmesinin emaresi şudur ki sen o lâ ilâhe illallah'ı hakkıyla söylüyorsan,söylenmesinin emaresi şudur ki sen o lâ ilâhe illallah'ı hakkıyla söylüyorsan, ihlâsla söylüyorsan her haramdan o seni alıkoyacak."

ihlâsla söylüyorsan her haramdan o seni alıkoyacak."

Sen buraya gelirken yolda kadına kıza baktın mı? Giyimine kuşamına baktın mı?

Sen buraya gelirken yolda kadına kıza baktın mı? Giyimine kuşamına baktın mı?

"Baktım."

Senin lâ ilâhe illallah'ın seni harama bakmaktan alıkoymamış.

Bakmayacaksın.

"Baktım."

Senin lâ ilâhe illallah'ın seni harama bakmaktan alıkoymamış.

Bakmayacaksın.

"Hocam nasıl bakmayayım, her taraf dolu..."

Onlar ya senin anan ya senin bacın ya senin kızın.
"Hocam nasıl bakmayayım, her taraf dolu..."

Onlar ya senin anan ya senin bacın ya senin kızın.
Bu açıklar Merih'ten mi geldiler? Uzay vasıtaları ile, Bu açıklar Merih'ten mi geldiler? Uzay vasıtaları ile, uzay otobüsleri ile mi geldiler?

Hayır, bizim aramızdan çıktı. Bunların babaları, dedeleri kim,
uzay otobüsleri ile mi geldiler?

Hayır, bizim aramızdan çıktı. Bunların babaları, dedeleri kim,
git yanına konuş.

"Ah benim dedem müftüydü..."

"Ah benim dedemim babası şeyh efendiydi...
git yanına konuş.

"Ah benim dedem müftüydü..."

"Ah benim dedemim babası şeyh efendiydi...
Büyük alimdi, şu kadar kitap yazdı..."

Peki sen nesin?

O adamcağızın yüz karası!

Büyük alimdi, şu kadar kitap yazdı..."

Peki sen nesin?

O adamcağızın yüz karası!

Çok şükür bizim çocuklarımız yüz karası değil.

Olabilir. Dikkat etmezsen olabilir.
Çok şükür bizim çocuklarımız yüz karası değil.

Olabilir. Dikkat etmezsen olabilir.
Çünkü bu devirde fitne ailelerin içine girdi. Kadın, kocasının karşısında izbandut gibi;Çünkü bu devirde fitne ailelerin içine girdi. Kadın, kocasının karşısında izbandut gibi; koca, karısının karşısında bir acayip. Kızlar, erkekler anasının babasının sözünü dinlemez; koca, karısının karşısında bir acayip. Kızlar, erkekler anasının babasının sözünü dinlemez; "Sus moruk! Konuşma, defol! Şimdi gelirsem yanına..." Tersine dinliyor.

"Sus moruk! Konuşma, defol! Şimdi gelirsem yanına..." Tersine dinliyor.

Peygamber Efendimiz kıyamet alâmetleri olarak ne dedi?

Dedi ki;

Peygamber Efendimiz kıyamet alâmetleri olarak ne dedi?

Dedi ki;

En telide'l-emetü rabbetehâ. "Kıyamet alâmetlerinden bir tanesi de cariyenin En telide'l-emetü rabbetehâ. "Kıyamet alâmetlerinden bir tanesi de cariyenin hanımefendisini doğurmasıdır."

Onu şöyle izah ediyorlar:

hanımefendisini doğurmasıdır."

Onu şöyle izah ediyorlar:

Sanki çocuğun anası köle; sanki çocuk, kölenin sahibi. Kıyamet alâmeti. Sanki çocuk hanımefendi,Sanki çocuğun anası köle; sanki çocuk, kölenin sahibi. Kıyamet alâmeti. Sanki çocuk hanımefendi, annesi de köle;

"Git! Gel! Otur! Kalk! Yemek pişir! Şunu yap, bunu yap...
annesi de köle;

"Git! Gel! Otur! Kalk! Yemek pişir! Şunu yap, bunu yap...
Sen bana karışma, kaçta istersem gelirim..."

"Saat kaç kızım bak bakalım, gece yarısı 2.
Sen bana karışma, kaçta istersem gelirim..."

"Saat kaç kızım bak bakalım, gece yarısı 2.
Niye bu vakte kadar kaldın?"

"Sana ne!"

Bu hâle geldi.

Ama nasıl geldi?

Yavaş yavaş geldi.

Niye bu vakte kadar kaldın?"

"Sana ne!"

Bu hâle geldi.

Ama nasıl geldi?

Yavaş yavaş geldi.

Biz bağırdık bağırdık bağırdık, bizim sözümüzü kimse duymadı. Biz bağırdık bağırdık bağırdık, bizim sözümüzü kimse duymadı. Biz bunların işaretlerini söyledik söyledik söyledik, bizim halkımız hiç esnemedi.

Biz bunların işaretlerini söyledik söyledik söyledik, bizim halkımız hiç esnemedi.

"Ya etmeyin eylemeyin, bu insanları dinsiz yetiştirmeyin. Bu çocuklarınızı dinsiz yetiştirmeyin, "Ya etmeyin eylemeyin, bu insanları dinsiz yetiştirmeyin. Bu çocuklarınızı dinsiz yetiştirmeyin, İslâm'ı öğrenin, öğretin." dedik dedik, baktılar ki dünya işleri tıkırında gidiyor, İslâm'ı öğrenin, öğretin." dedik dedik, baktılar ki dünya işleri tıkırında gidiyor, çocuk doktor olacak, çocuk mühendis olacak, çocuk mektepte okuyor;çocuk doktor olacak, çocuk mühendis olacak, çocuk mektepte okuyor; "Boşver hocanın sözünü..." dediler.

"Boşver hocanın sözünü..." dediler.

Ondan sonra çocuk bu hâle geldi. Ondan sonra kurduğu yuva o hâle geldi.Ondan sonra çocuk bu hâle geldi. Ondan sonra kurduğu yuva o hâle geldi. Karısı açık saçık, herif, herif-i nâşerif yanında kol meydanda, göğüs meydanda geziyor.

Karısı açık saçık, herif, herif-i nâşerif yanında kol meydanda, göğüs meydanda geziyor.

Sen adam mısın?

Göster bakalım. Bin tane şahit ister. Bin tane şahit olsa yine inanmam.

Sen adam mısın?

Göster bakalım. Bin tane şahit ister. Bin tane şahit olsa yine inanmam.

Bunlar bizim ecdadımızın çocukları. Bunların böyle olmasında hepimizin vebali var. Bunlar bizim ecdadımızın çocukları. Bunların böyle olmasında hepimizin vebali var. Bu kalabalığı teşkil edenlerin arasında bizim kızlarımız, karılarımız, bacılarımız, arkadaşlarımız,Bu kalabalığı teşkil edenlerin arasında bizim kızlarımız, karılarımız, bacılarımız, arkadaşlarımız, arkadaşlarımızın, akrabamızın çocukları var. Yüreğimiz yanacak; çalışacağız. Yüreğimiz yanacak,arkadaşlarımızın, akrabamızın çocukları var. Yüreğimiz yanacak; çalışacağız. Yüreğimiz yanacak, çalışacağız ki bunları doğru yola getirelim.

"Ne yapıyorsun kardeşim? Bu yolun sonu nereye varır?
çalışacağız ki bunları doğru yola getirelim.

"Ne yapıyorsun kardeşim? Bu yolun sonu nereye varır?
Senin deden nasıl bir insandı? Böyle bu hâli görse razı olur mu?Senin deden nasıl bir insandı? Böyle bu hâli görse razı olur mu? Mezarda kemiklerini sızlatıyorsun..."

Ne diyeceksen de...

Mezarda kemiklerini sızlatıyorsun..."

Ne diyeceksen de...

"Evlenmek istiyorsan iyi bir namuslu kimse bulalım, evlen. Şunu istiyorsan şunu yapalım,"Evlenmek istiyorsan iyi bir namuslu kimse bulalım, evlen. Şunu istiyorsan şunu yapalım, bunu istiyorsan bunu yapalım..."

Allah razı olsun, bizim bir şehirde hacı kardeşimizin oğlu var,
bunu istiyorsan bunu yapalım..."

Allah razı olsun, bizim bir şehirde hacı kardeşimizin oğlu var,
hanımına demiş ki;

"Defol, istemiyorum seni!"

"Niye istemiyorsun efendi, beyefendi hazretleri?"

hanımına demiş ki;

"Defol, istemiyorum seni!"

"Niye istemiyorsun efendi, beyefendi hazretleri?"

"İstemiyorum."

İki tane çocuğun var.

"İstemiyorum, gitsin!"

"İstemiyorum."

İki tane çocuğun var.

"İstemiyorum, gitsin!"

"Ya sen deli misin, divane misin? Niye istemiyorsun?"

"Sebep söylemeye lüzum yok, istemiyorum;
"Ya sen deli misin, divane misin? Niye istemiyorsun?"

"Sebep söylemeye lüzum yok, istemiyorum;
çıksın gitsin evimden!"

Gitmiş oraya bir hoca efendi, Allah razı olsun, babası demiş ki;

çıksın gitsin evimden!"

Gitmiş oraya bir hoca efendi, Allah razı olsun, babası demiş ki;

"Hocam, bizim evladımız, oğlumuz, söz geçiremiyoruz, böyle etti."

"Hocam, bizim evladımız, oğlumuz, söz geçiremiyoruz, böyle etti."

"Peki, gelsin, ben ona bir nasihat çekeyim."

Çocuk:

"Ben, hocanın yanına gitmem." demiş.

"Peki, gelsin, ben ona bir nasihat çekeyim."

Çocuk:

"Ben, hocanın yanına gitmem." demiş.

Bu sefer hoca efendi demiş ki;

"Peki, o gelmezse biz gideriz."

Bu sefer hoca efendi demiş ki;

"Peki, o gelmezse biz gideriz."

Koca sakallı, bembeyaz sakallı insan...O bu sefer onun yanına gitmiş. Ne söylediyse güzel söylemiş,Koca sakallı, bembeyaz sakallı insan...O bu sefer onun yanına gitmiş. Ne söylediyse güzel söylemiş, ağzına sağlık, Allah razı olsun.

Beyefendi razı olmuş;

"Peki, hanımım gelsin."

ağzına sağlık, Allah razı olsun.

Beyefendi razı olmuş;

"Peki, hanımım gelsin."

Bizim gençlerin 'hey hey'leri, akılları geriye gidiyor. Yuva kuruveriyoruz, Bizim gençlerin 'hey hey'leri, akılları geriye gidiyor. Yuva kuruveriyoruz, yuvayı idare etmeye daha rüşdleri yok. Büyümemişler; akıl yaşları küçük.yuvayı idare etmeye daha rüşdleri yok. Büyümemişler; akıl yaşları küçük. Boyları posları yerinde de akıl yaşları küçük. Ama nasihat etmiş, gelmiş.

Boyları posları yerinde de akıl yaşları küçük. Ama nasihat etmiş, gelmiş.

Demek ki nasihat edince oluyor, candan edince oluyor. Demek ki sözün tesiri olabiliyormuş.

Demek ki nasihat edince oluyor, candan edince oluyor. Demek ki sözün tesiri olabiliyormuş.

Biz böyle böyle yapacaktık da çalışacaktık. Dünya işimizin peşine koştuk, Biz böyle böyle yapacaktık da çalışacaktık. Dünya işimizin peşine koştuk, dünya işimizin iyi gitmesine çalıştık; dünyamız düzeldi, ıslah oldu, paralara battık...dünya işimizin iyi gitmesine çalıştık; dünyamız düzeldi, ıslah oldu, paralara battık... Evlerimizde gardroplarımızı elbiseler almaz [oldu], gardroplara sığmaz oldu.Evlerimizde gardroplarımızı elbiseler almaz [oldu], gardroplara sığmaz oldu. Buz dolaplarının bir tanesi az gelmeye başladı, tıka basa dolu, ne olacak;Buz dolaplarının bir tanesi az gelmeye başladı, tıka basa dolu, ne olacak; hadi bir buzdolabı daha al... Ya bir odayı buzdolabı yap istersen... Bolluk... hadi bir buzdolabı daha al... Ya bir odayı buzdolabı yap istersen... Bolluk... Nedir bunlar? Hayırdan mı?

Hayır. Hayırdan değil. Çünkü sen doğru yolda değilsin ki...

Nedir bunlar? Hayırdan mı?

Hayır. Hayırdan değil. Çünkü sen doğru yolda değilsin ki...

Allah ıslah etsin. Çoluk çocuğunu doğru yola getireceksin.

Bir arkadaşımız var, dedi ki;

Allah ıslah etsin. Çoluk çocuğunu doğru yola getireceksin.

Bir arkadaşımız var, dedi ki;

"Ben bir açık kız aldım."

Herkes demiş ki;

"Ya niye açık kız aldın? Kapalı bir kız alsaydın."

"Ben bir açık kız aldım."

Herkes demiş ki;

"Ya niye açık kız aldın? Kapalı bir kız alsaydın."

"Yok, kapalı nasıl olsa kapalı, ben açık bir kız aldım, onu kapatacağım."

"Yok, kapalı nasıl olsa kapalı, ben açık bir kız aldım, onu kapatacağım."

Kapatmış. Gülerek, bir zaman geçti, yine konuştuk, dedi ki;

"Şimdi hanımı kapattım..."

Kapatmış. Gülerek, bir zaman geçti, yine konuştuk, dedi ki;

"Şimdi hanımı kapattım..."

Müslümanlığa ikna etmiş, kapatmış.

"Hanımı kapattım, şimdi baldızımı kapatacağım."

Müslümanlığa ikna etmiş, kapatmış.

"Hanımı kapattım, şimdi baldızımı kapatacağım."

Baldızı kapatmış.

"Şimdi kayınvalidemi kapatacağım."

Böyle böyle, böyle böyle
Baldızı kapatmış.

"Şimdi kayınvalidemi kapatacağım."

Böyle böyle, böyle böyle
küfürden adam kurtaracağız.

Denize düşmüş, hepsi boğuluyor, gırk gırk gırk gırk,
küfürden adam kurtaracağız.

Denize düşmüş, hepsi boğuluyor, gırk gırk gırk gırk,
boğulmak üzere; elinden tutup çekeceksin, elinden tutup çekeceksin, çalışacaksın. boğulmak üzere; elinden tutup çekeceksin, elinden tutup çekeceksin, çalışacaksın. Aşk ile çalışınca oluyor. Hepimiz çalışacağız.

İnsanın cebinde para olunca
Aşk ile çalışınca oluyor. Hepimiz çalışacağız.

İnsanın cebinde para olunca
hiç Allah'ı anmak hatırına gelmiyor. O zaman nerede bir eğlence varsahiç Allah'ı anmak hatırına gelmiyor. O zaman nerede bir eğlence varsa Hacivat-Karagöz sahnesi gibi, "Yâr bana bir eğlence..." diye ortalıkta dolaşmaya başlıyor.Hacivat-Karagöz sahnesi gibi, "Yâr bana bir eğlence..." diye ortalıkta dolaşmaya başlıyor. O zaman tedbiri almayınca, İslâm için çalışmayınca senelerin ihmali birikiyor,O zaman tedbiri almayınca, İslâm için çalışmayınca senelerin ihmali birikiyor, ortaya bu manzara çıkıyor.

Biz bunları söyledik. Çok seneler önceden beri
ortaya bu manzara çıkıyor.

Biz bunları söyledik. Çok seneler önceden beri
söyleye söyleye söyleye bu vakte öyle geldik. Ama dinlemediler çünkü başlarına musibetsöyleye söyleye söyleye bu vakte öyle geldik. Ama dinlemediler çünkü başlarına musibet gelmeyince insanlar anlamıyor. Ya başına toptan felaket gelecek, bir yerden bir gelmeyince insanlar anlamıyor. Ya başına toptan felaket gelecek, bir yerden bir düşman hücumu olacak, bir zelzele olacak, bir yangın olacak, bir âfet olacak, bir kıtlık olacak,düşman hücumu olacak, bir zelzele olacak, bir yangın olacak, bir âfet olacak, bir kıtlık olacak, insanlar kırılacak, o zaman "Allah" diyecekler. O zaman da kıymeti olmayacak.

insanlar kırılacak, o zaman "Allah" diyecekler. O zaman da kıymeti olmayacak.

İyi hâldeyken yapılan duanın kıymeti var. Kötü hâle düştükten sonra yapılan duanın kıymeti yok.İyi hâldeyken yapılan duanın kıymeti var. Kötü hâle düştükten sonra yapılan duanın kıymeti yok. Zaten sen kötü olduğun için Allah onu ceza olarak verdi, kaldırır mı?

Zaten sen kötü olduğun için Allah onu ceza olarak verdi, kaldırır mı?

O zaman senin duanı hiç dinlemez.

İyi hâldeyken, güzel hâldeyken, şu gününüzde,
O zaman senin duanı hiç dinlemez.

İyi hâldeyken, güzel hâldeyken, şu gününüzde,
şu tatlı hâlinizde, her şeyiniz rahat iken Rabbiniz'e ihlâs ile bağlanın. Dinine sımsıkı sarılın.şu tatlı hâlinizde, her şeyiniz rahat iken Rabbiniz'e ihlâs ile bağlanın. Dinine sımsıkı sarılın. Dinine candan hizmet edin. Kendinizi kurtardınız, başkalarının da kurtulmasında yardımcı olun.

Dinine candan hizmet edin. Kendinizi kurtardınız, başkalarının da kurtulmasında yardımcı olun.

Allah cümlenize dünya ve âhiretin hayırlarını ihsan eylesin.

Allah cümlenize dünya ve âhiretin hayırlarını ihsan eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2