Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah’ın Rahmeti ve İkramı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Ramazan 1413 / 20.03.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın özel gün ve gecelerde yapmış oldukları sohbetlerde yapılacak ibadetler ve sevaplı işler konusunda dinleyicileri bilgilendiriyor. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okuyup izah ediyor. Gecenin ihyası konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi hakka hamdihî nahmedühû bi-cemî'i mahâmidihîBismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi hakka hamdihî nahmedühû bi-cemî'i mahâmidihî
lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânihî lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânihî vessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî tâci ruûsinâ ve kurretü uyûninâvessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî tâci ruûsinâ ve kurretü uyûninâ ve üsvetüne'l-haseneti muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. ve üsvetüne'l-haseneti muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Aziz ve muhterem ve sevgili cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim! Aziz ve muhterem ve sevgili cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim!

Kadir geceniz, ramazanınız, evkâtınız, zamanınız mübarek olsun.Kadir geceniz, ramazanınız, evkâtınız, zamanınız mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri böyle fevkalade müstesna, fevkalade nurlu, fevkalade sevaplı,Allahu Teâlâ hazretleri böyle fevkalade müstesna, fevkalade nurlu, fevkalade sevaplı, hayırlı, feyizli gecelere, zamanlara erdirsin. hayırlı, feyizli gecelere, zamanlara erdirsin. Allahu Teâlâ hazretleri her zamanınızı, her gününüzü kadir eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri her zamanınızı, her gününüzü kadir eylesin.

Şairin birisi diyor ki; Vücûd cûd-i ilahî hayât bahş-i kadîm Şairin birisi diyor ki;

Vücûd cûd-i ilahî hayât bahş-i kadîm

Bu kârhânede bilmem neyim, benim nem var. Biraz eski bir dille söylendiği için açıklamak gerekir. Bu kârhânede bilmem neyim, benim nem var.

Biraz eski bir dille söylendiği için açıklamak gerekir.
"Şu varlığım Allah'tan, vücut Allah'ın cûdundan." Cûd, "cömertlik, ikram" mânasına. "Şu varlığım Allah'tan, vücut Allah'ın cûdundan."

Cûd, "cömertlik, ikram" mânasına.

Şu benim varlığım dünyada mevcut oluşum, yok değilim varım şu anda, Şu benim varlığım dünyada mevcut oluşum, yok değilim varım şu anda, şu benim varlığım Allah'ın cûdunun, cömertliğinin, sehâsının, kereminin,şu benim varlığım Allah'ın cûdunun, cömertliğinin, sehâsının, kereminin, ihsanının eseri, yoksa olur muydum? Olsaydım bile yaşar mıydım? Ölürdüm. ihsanının eseri, yoksa olur muydum?

Olsaydım bile yaşar mıydım?

Ölürdüm.

Yani cûdu olmasaydı, ihsanı ikramı olmasaydı bir an duramayız. Yani cûdu olmasaydı, ihsanı ikramı olmasaydı bir an duramayız. Bir an, O yarattığı halde bir an duramayız. Vücûd cûd-i ilahî hayât bahş-i kadîm. Bir an, O yarattığı halde bir an duramayız.

Vücûd cûd-i ilahî hayât bahş-i kadîm.
"Hayat da O'nun ezelden bize ikramı; bunlar yaşasınlar, hayat sürsünler diye "Hayat da O'nun ezelden bize ikramı; bunlar yaşasınlar, hayat sürsünler diye takdir kalemi ile ezelde yazmış; hayatımız O'ndan, varolan her şeyimiz de O'ndan." takdir kalemi ile ezelde yazmış; hayatımız O'ndan, varolan her şeyimiz de O'ndan."

Şair şaşırmış gibi soruyor kendisine, yani "Bu dünyada ben neyim? Şair şaşırmış gibi soruyor kendisine, yani "Bu dünyada ben neyim? Bilmem ki neyim var, hiçbir şeyim yok, her şey Allah'ın."Bilmem ki neyim var, hiçbir şeyim yok, her şey Allah'ın." Yani her şeyimiz Allah celle celalühü hazretlerinin. Neyi hak ettik de bu nimetleri kazandık?Yani her şeyimiz Allah celle celalühü hazretlerinin.

Neyi hak ettik de bu nimetleri kazandık?
Yani çok matah varlıklar mıyız da mükafatlar aldık da mı böyle oldu? Yani çok matah varlıklar mıyız da mükafatlar aldık da mı böyle oldu?

Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin cûd u keremi gökten yağmur gibi yağıyor, Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin cûd u keremi gökten yağmur gibi yağıyor, güldür güldür sağnak yağmur gibi yağıyor, layık olanı olmayanı hepsini sırılsıklam ıslatıyor, güldür güldür sağnak yağmur gibi yağıyor, layık olanı olmayanı hepsini sırılsıklam ıslatıyor, hatta rahmeti deryasına gark ediyor. Onun için Şeyh Sa'dî Şîrâzî demiş ki;hatta rahmeti deryasına gark ediyor. Onun için Şeyh Sa'dî Şîrâzî demiş ki; Ey Kerîmî ki ez hâne gayb Gebr u tersâ vazife hûr dârî Ey Kerîmî ki ez hâne gayb

Gebr u tersâ vazife hûr dârî

Dûstân râ koça konî mahrum Tu ki bâ düşmenân nazar dârî. Dûstân râ koça konî mahrum

Tu ki bâ düşmenân nazar dârî.

"Ne Kerîmsin yâ Rabbi! Ki, gayıp hazinelerini açmışsın, değil müslümanlara"Ne Kerîmsin yâ Rabbi! Ki, gayıp hazinelerini açmışsın, değil müslümanlara ateşperestlere, hıristiyanlara, kafirlere, putperestlere bile veriyorsun.ateşperestlere, hıristiyanlara, kafirlere, putperestlere bile veriyorsun. Açmışsın hazineni hepsine veriyorsun.Açmışsın hazineni hepsine veriyorsun. Sen böyle seni tanımayan, seni bilmeyen, nimetine şükretmeyen, ihsanına karşı kulluk etmeyen,Sen böyle seni tanımayan, seni bilmeyen, nimetine şükretmeyen, ihsanına karşı kulluk etmeyen, bilakis isyan eden, kâfir olan, müşrik olanlara bile böyle cûd u kereminle muamele ederken yâ Rabbi!" bilakis isyan eden, kâfir olan, müşrik olanlara bile böyle cûd u kereminle muamele ederken yâ Rabbi!" Dûstân râ koça konî mahrum "Dostlarını bu kereminle, hiç aklımdan geçmiyor olur mu ki, Dûstân râ koça konî mahrum "Dostlarını bu kereminle, hiç aklımdan geçmiyor olur mu ki, dostlarını mahrum eder misin yâ Rabbi?" Düşmanlarına bile veriyorsun, hasımlarına bile veriyorsun.dostlarını mahrum eder misin yâ Rabbi?" Düşmanlarına bile veriyorsun, hasımlarına bile veriyorsun. Aduvvallah, Allah düşmanlarını bile rızıksız bırakmıyor, Aduvvallah, Allah düşmanlarını bile rızıksız bırakmıyor, onlara bile veriyorsun dostlarını mahrum eder misin yâ Rabbi? Güzel bir mana yakalamış. Etmez...onlara bile veriyorsun dostlarını mahrum eder misin yâ Rabbi?

Güzel bir mana yakalamış. Etmez...
Düşmanına bile verecek kadar cûd u keremi coşkun olan Allahu Teâlâ hazretleriDüşmanına bile verecek kadar cûd u keremi coşkun olan Allahu Teâlâ hazretleri dostlarını mahrum etmez. Bir mücrim, âsi, kâsî kalp, katı kalpli kul, günahkâr zalim kul,dostlarını mahrum etmez. Bir mücrim, âsi, kâsî kalp, katı kalpli kul, günahkâr zalim kul, hatasını anlayıp içine pişmanlık ateşi düştüğü zaman daha estağfirullah demeden affediyor Allah!hatasını anlayıp içine pişmanlık ateşi düştüğü zaman daha estağfirullah demeden affediyor Allah! "Pişman oldu kulum, içinden duyguları değişti." diye o zaman affediyor."Pişman oldu kulum, içinden duyguları değişti." diye o zaman affediyor. Söylemeye lüzum bırakmıyor çünkü söylemeye lüzum yok, içimizi de dışımızı da O biliyor. Söylemeye lüzum bırakmıyor çünkü söylemeye lüzum yok, içimizi de dışımızı da O biliyor.

Umarız ki has kulları hürmetine, dostları hürmetine, karınca kararıncaUmarız ki has kulları hürmetine, dostları hürmetine, karınca kararınca yürüyen kullarını da rahmetine erdirir, rahmetinden mahrum bırakmaz. yürüyen kullarını da rahmetine erdirir, rahmetinden mahrum bırakmaz. Çünkü bir de emretmiş, hani kimisi utanır, kimisi bilemez,Çünkü bir de emretmiş, hani kimisi utanır, kimisi bilemez, kimisi şaşkınlığından aklına getiremez diye buyurmuş ki; kimisi şaşkınlığından aklına getiremez diye buyurmuş ki;

Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin." [diye] emri var. Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin." [diye] emri var. Üd'ûnî. "Bana dua edin." Estecib leküm. "Size mutlaka karşılık veririm, vereceğim." Üd'ûnî. "Bana dua edin." Estecib leküm. "Size mutlaka karşılık veririm, vereceğim."

Dua ettiniz mi karşılık vereceğim. Onun için Karadenizli bir samimi müslüman açmış elini; Dua ettiniz mi karşılık vereceğim. Onun için Karadenizli bir samimi müslüman açmış elini;

"Yâ Rabbi! Madem vereceksin niye beklettiriyorsun, versene çabuk da!.." filan diyormuş. Demişler ki; "Yâ Rabbi! Madem vereceksin niye beklettiriyorsun, versene çabuk da!.." filan diyormuş. Demişler ki;

Nereden bildin vereceğini? "Sus! Cahil! Eğer vermeyecek olsa istetir mi?" demiş.Nereden bildin vereceğini?

"Sus! Cahil! Eğer vermeyecek olsa istetir mi?" demiş.
Vermeyecek olsa istetir mi? Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. dedi. Vermeyecek olsa istetir mi? Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. dedi. Dua edince vereceğine vaadi var, madem dua ediyorum verecek ama Dua edince vereceğine vaadi var, madem dua ediyorum verecek ama çabuk versin diye ben O'nu sıkıştırıyorum." demiş. çabuk versin diye ben O'nu sıkıştırıyorum." demiş.

Karadenizlinin samimiyeti, Allah razı olsun. Karadenizlinin samimiyeti, Allah razı olsun.

Dua da Allahu Teâlâ hazretlerinin emri olduğundan; Dua da Allahu Teâlâ hazretlerinin emri olduğundan;

ed-Du'âu hüve'l-ibâdetü. "Dua da ibadettir." ed-Du'âu hüve'l-ibâdetü. "Dua da ibadettir."

Namazımız ibadet elhamdülillah, teravih ibadet, tesbih ibadet, oruç ibadet,Namazımız ibadet elhamdülillah, teravih ibadet, tesbih ibadet, oruç ibadet, itikâf ibadet, hac umre ibadet. Dua ne? itikâf ibadet, hac umre ibadet.

Dua ne?

Canım dua da açıyorsun elini "ver" diyorsun, Allah'tan bir şey istiyorsun. Canım dua da açıyorsun elini "ver" diyorsun, Allah'tan bir şey istiyorsun.

Hayır, o da ibadet, neden? Allah emretmiş, vazife. Yapmadığın zaman; Hayır, o da ibadet, neden?

Allah emretmiş, vazife. Yapmadığın zaman;

Men lem yed'ullâhe ğadibellâhu aleyhi.Men lem yed'ullâhe ğadibellâhu aleyhi. Peygamber Efendimiz; "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder." diyor. Peygamber Efendimiz; "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder." diyor.

O kereminin büyüklüğüne bak ki dua etmeyene gazap ediyor. Çok istedi diye dünya zenginleri; O kereminin büyüklüğüne bak ki dua etmeyene gazap ediyor. Çok istedi diye dünya zenginleri;

"Ee! Yeter artık verdik ya! Dün verdik bugün ne geliyorsun kapıma? Başka kapı mı yok?"Ee! Yeter artık verdik ya! Dün verdik bugün ne geliyorsun kapıma? Başka kapı mı yok? Başka mahalleye git, başka eve git!" der ama Allah celle celâlühû istemeyi teşvik ediyorBaşka mahalleye git, başka eve git!" der ama Allah celle celâlühû istemeyi teşvik ediyor ve istemeyene kızıyor. Kereminin büyüklüğüne bakın ki istemeyene kızıyor. ve istemeyene kızıyor. Kereminin büyüklüğüne bakın ki istemeyene kızıyor.

Sonra bir de buyurmuş ki; Sonra bir de buyurmuş ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Kul yâ ibâdiyellezîne esrafû alâ enfüsihim lâ taknetû min rahmetillâhiBismillâhirrahmânirrahîm.

Kul yâ ibâdiyellezîne esrafû alâ enfüsihim lâ taknetû min rahmetillâhi
innellâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîmü. innellâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîmü.

Şimdi bir yerde emretmiş ki; "Bana dua edin ben duanıza karşılık vereceğim."Şimdi bir yerde emretmiş ki; "Bana dua edin ben duanıza karşılık vereceğim." Âmennâ ve saddaknâ. Emretmiş, emir ferman O'nundur, baş üstüne dua edeceğiz, dua var. Âmennâ ve saddaknâ. Emretmiş, emir ferman O'nundur, baş üstüne dua edeceğiz, dua var. Bir de insan utanabilir, diyebilir ki; "Yani evet, 'dua et' demiş ama Bir de insan utanabilir, diyebilir ki;

"Yani evet, 'dua et' demiş ama
erhamurrahimin olan ekremü'l-ekremîn olan Rabbimiz 'dua edin' demiş ama ben çok günahkarım,erhamurrahimin olan ekremü'l-ekremîn olan Rabbimiz 'dua edin' demiş ama ben çok günahkarım, benim yüzüm çok kara, benim çevrem çok kirlendi, benim evim çok simsiyah oldu, kalbim karardı.benim yüzüm çok kara, benim çevrem çok kirlendi, benim evim çok simsiyah oldu, kalbim karardı. Ben öyle günahlar işledim ki söylemeye dilim varmıyor,Ben öyle günahlar işledim ki söylemeye dilim varmıyor, hatırıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor ben utanıyorum." diyebilir kullar. hatırıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor ben utanıyorum." diyebilir kullar.

Hakikaten de böyle diyenlere de rastlıyoruz, rastlamışsınızdır, belki içinizden böyle diyenler de Hakikaten de böyle diyenlere de rastlıyoruz, rastlamışsınızdır, belki içinizden böyle diyenler de böyle düşünenler de vardır. Onlara karşı da, hani böyle bir mahçup, yoksul, böyle düşünenler de vardır. Onlara karşı da, hani böyle bir mahçup, yoksul, şöyle uzakta biraz durdu mu, zengin der ki; "Sen de gel!" şöyle uzakta biraz durdu mu, zengin der ki;

"Sen de gel!"

Ötekiler geliyorlar istiyorlar kendisinden de berikisi utancından kenarında duruyor,Ötekiler geliyorlar istiyorlar kendisinden de berikisi utancından kenarında duruyor, o utananı da mahcup olanı da gördü mü, "Sen de gel!" diye onu da çağırır ya.o utananı da mahcup olanı da gördü mü, "Sen de gel!" diye onu da çağırır ya. Rabbimiz buyuruyor ki; Kul. "Ey benim Resûl-ü zîşânım, ey Habîb-i Edîbim!Rabbimiz buyuruyor ki;

Kul. "Ey benim Resûl-ü zîşânım, ey Habîb-i Edîbim!
Bu müslümanlara bildir, bu insanlara bildir." Yâ ibâdiyellezîne esrafû alâ enfüsihim.Bu müslümanlara bildir, bu insanlara bildir." Yâ ibâdiyellezîne esrafû alâ enfüsihim. "Böyle günahlar işleyip de "Böyle günahlar işleyip de nefsine karşı aşırı işler yapmış olupta kendisini tehlikeye düş[ür]müş olanlara de ki."nefsine karşı aşırı işler yapmış olupta kendisini tehlikeye düş[ür]müş olanlara de ki." Lâ taknetû min rahmetillâhi. "Allah'ın celle celâlühû ve amme nevâlühû velâ ilâhe ğayruhû, Lâ taknetû min rahmetillâhi. "Allah'ın celle celâlühû ve amme nevâlühû velâ ilâhe ğayruhû, rahmetinden sakın ümidinizi kesmeyin, me'yüs olmayın."rahmetinden sakın ümidinizi kesmeyin, me'yüs olmayın." "Affetmez beni, çünkü benimki çok büyük." [demeyin.] "Affetmez beni, çünkü benimki çok büyük." [demeyin.]

"Allah'ın rahmetinden de mi büyük?" diyor ârifin birisi. "Allah'ın rahmetinden de mi büyük?" diyor ârifin birisi.

Fatih devrinin büyük âriflerinden, vezirlik, sadrazamlık da yapmış Sinan Paşa diye bir kimse diyor ki; Fatih devrinin büyük âriflerinden, vezirlik, sadrazamlık da yapmış Sinan Paşa diye bir kimse diyor ki;

Allah'ın lütfundan da mı büyük senin günahın? Yani beceremez mi affedemez mi?Allah'ın lütfundan da mı büyük senin günahın?

Yani beceremez mi affedemez mi?
Yani yetmez mi affı senin günahını affetmeye? Yetmez mi sanıyorsun? Yani yetmez mi affı senin günahını affetmeye? Yetmez mi sanıyorsun? Allah'ın lütfundan da mı büyük cürmün, senin günahın? Yani öyle bir şey bahis konusu değil.Allah'ın lütfundan da mı büyük cürmün, senin günahın? Yani öyle bir şey bahis konusu değil. Lâ taknetû min rahmetillâhi.

Lâ taknetû min rahmetillâhi.
"Ne kadar günahkar olursan ol, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." Onun için; "Ne kadar günahkar olursan ol, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin."

Onun için;

Ve men yaknetu min rahmeti rabbihî ille'd-dâllûne.Ve men yaknetu min rahmeti rabbihî ille'd-dâllûne. "Ancak sapıtmış, şaşırmışlar Allah'tan rahmetinden ümidi keserler me'yüs olurlar." "Ancak sapıtmış, şaşırmışlar Allah'tan rahmetinden ümidi keserler me'yüs olurlar."

Yoksa Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de yasak. Yoksa Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de yasak. Bakın Allah celle celâlühû nasıl yasaklar koymuş! Yani ümit kesmek yok! Bakın Allah celle celâlühû nasıl yasaklar koymuş! Yani ümit kesmek yok! Duvarı çekmiş önüne; "Geriye kaçma, gel buraya!" Şöyle bir duvar çekmiş; Duvarı çekmiş önüne;

"Geriye kaçma, gel buraya!" Şöyle bir duvar çekmiş;

"O tarafa gitme, istemekten de çekinme iste." Susmaya da bir yasak koymuş; "O tarafa gitme, istemekten de çekinme iste." Susmaya da bir yasak koymuş;

"İste dua et, bak istemezsen kızarım." da buyurmuş. "İste dua et, bak istemezsen kızarım." da buyurmuş.

Rabbimiz'in cûduna, keremine, ikramına, ihsanına [sınır yok...]Rabbimiz'in cûduna, keremine, ikramına, ihsanına [sınır yok...] Artık bizim dillerimiz anlatamaz, akıllarımız yetmez de fakat kıyısından köşesinden, Artık bizim dillerimiz anlatamaz, akıllarımız yetmez de fakat kıyısından köşesinden, herhalde az çok bu âyetlerden anlıyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri; Rahmeteşrâ bahâne mi hoyet herhalde az çok bu âyetlerden anlıyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri;

Rahmeteşrâ bahâne mi hoyet

Belki urâ bahâ nemî cuyet Allah rahmetinin karşılığını bizden istemiyor, nasıl vereceğiz? Belki urâ bahâ nemî cuyet

Allah rahmetinin karşılığını bizden istemiyor, nasıl vereceğiz?

Veremeyiz zaten, Allah'ın rahmetini hak edecek bir şey, O'nun dergahına layık bir güzel ameli, Veremeyiz zaten, Allah'ın rahmetini hak edecek bir şey, O'nun dergahına layık bir güzel ameli, bir güzel fiili, tam O'nun dergahına götürülmeye layık bir ameli kimse yapamaz. bir güzel fiili, tam O'nun dergahına götürülmeye layık bir ameli kimse yapamaz. Allah'ın dergâh-ı izzetine layık olan ameli beşer yapamaz, takat getiremez, güç yetiremez;Allah'ın dergâh-ı izzetine layık olan ameli beşer yapamaz, takat getiremez, güç yetiremez; o kadar güzeli yapmak mümkün değil. Namaz kılarız aklımıza bakkal gelir.o kadar güzeli yapmak mümkün değil.

Namaz kılarız aklımıza bakkal gelir.
Oruç tutarız günah gelir, zekât veririz şurasında kusur işleriz, Oruç tutarız günah gelir, zekât veririz şurasında kusur işleriz, hatim indiririz burasında böyle şey olur, yani kusursuz mümkün değil.hatim indiririz burasında böyle şey olur, yani kusursuz mümkün değil. Ama Allahu Teâlâ celle celâlühû ve amme nevâlühû hazretleri, işte şunlardan anlaşılıyor ki Ama Allahu Teâlâ celle celâlühû ve amme nevâlühû hazretleri, işte şunlardan anlaşılıyor ki rahmetine paha, karşılık istemiyor, bahâne, bahâneler arıyor.rahmetine paha, karşılık istemiyor, bahâne, bahâneler arıyor. Yani affedecek, verecek, lütfedecek, cennetine sokacak da [bahâneler arıyor.]Yani affedecek, verecek, lütfedecek, cennetine sokacak da [bahâneler arıyor.] Hem de [cennetine] davet etmiş. Bugün akşam okuduğumuz âyet-i kerîmeleri [bir anlasanız!..] Hem de [cennetine] davet etmiş.

Bugün akşam okuduğumuz âyet-i kerîmeleri [bir anlasanız!..]

Niye Arapça öğrenmiyorsunuz mübarekler? İnsan ana dilini bilmez mi?Niye Arapça öğrenmiyorsunuz mübarekler?

İnsan ana dilini bilmez mi?
Ana dilini bilmez mi bir insan? Bir evlat ana dilini bilmez mi? Bilmezse ayıp olmaz mı?Ana dilini bilmez mi bir insan? Bir evlat ana dilini bilmez mi? Bilmezse ayıp olmaz mı? Ana dilini bilmeyen bir evlat olursa ayıplanmaz mı? Ana dilini bilmez mi bir insan? Ana dilini bilmeyen bir evlat olursa ayıplanmaz mı? Ana dilini bilmez mi bir insan?

Arapça bizim ana dilimiz. Nereden? Nereden ana dilimiz? Arapça bizim ana dilimiz.

Nereden? Nereden ana dilimiz?

Çünkü Peygamber Efendimiz'in zevceleri; Çünkü Peygamber Efendimiz'in zevceleri;

Ve ezvâcühû ümmehâtüküm. Peygamber Efendimiz'in hanımları neyimiz? Ve ezvâcühû ümmehâtüküm.

Peygamber Efendimiz'in hanımları neyimiz?

Annelerimiz. Ne konuşurlardı? Arapça konuşurlardı. Annelerimiz.

Ne konuşurlardı?

Arapça konuşurlardı.

O halde Arapça ana dilimiz olduğundan öğreneceğiz. Annemizin dilini hepimiz öğrenmek zorundayız.O halde Arapça ana dilimiz olduğundan öğreneceğiz. Annemizin dilini hepimiz öğrenmek zorundayız. Bugünden tezi yok öğreneceğiz. Benim de niyetim var, bana da dua edin.Bugünden tezi yok öğreneceğiz.

Benim de niyetim var, bana da dua edin.
Ben size Kur'an-ı Kerîm'den bir Arapça grameri çıkartacağım. Ben size Kur'an-ı Kerîm'den bir Arapça grameri çıkartacağım. Kur'an-ı Kerîm âyetleriyle, küçücük, bir iki hafta içinde Arapça'yı öğretecekKur'an-ı Kerîm âyetleriyle, küçücük, bir iki hafta içinde Arapça'yı öğretecek bir gramer kitabı yazayım diye içimden hevesim var, Allah onu nasip eylesin inşaallah. bir gramer kitabı yazayım diye içimden hevesim var, Allah onu nasip eylesin inşaallah. Arapçayı öğrenin. Allahu Teâlâ hazretleri cennetine davet ediyor; Arapçayı öğrenin.

Allahu Teâlâ hazretleri cennetine davet ediyor;

Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi. Cennetine davet ediyor, cennetini hazırlamış. Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi. Cennetine davet ediyor, cennetini hazırlamış.

Mâ lâ aynün ra'et ve lâ üzünün semi'at ve lâ hatara alâ kalbi ehadin.Mâ lâ aynün ra'et ve lâ üzünün semi'at ve lâ hatara alâ kalbi ehadin. "Kimsenin görmediği yani gözlerin bu dünyada emsalini görmediği, kulakların menkıbesini,"Kimsenin görmediği yani gözlerin bu dünyada emsalini görmediği, kulakların menkıbesini, efsanesini, şânını işitmediği, hatta hiç kimsenin gözünün kapayıp da hayal ettiği zaman bile efsanesini, şânını işitmediği, hatta hiç kimsenin gözünün kapayıp da hayal ettiği zaman bile tasavvur edemeyeceği kadar büyük güzellikleri sekiz cenneti hazırlamış celle celâlühû." tasavvur edemeyeceği kadar büyük güzellikleri sekiz cenneti hazırlamış celle celâlühû."

Ondan sonra da; Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi. Ondan sonra da;

Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi.
Bak yed'û, da'vet kelimesinden, yani ananızın, mübarek analarınızın dilini bilseydiniz [anlardınız.] Bak yed'û, da'vet kelimesinden, yani ananızın, mübarek analarınızın dilini bilseydiniz [anlardınız.]

Vallâhu yed'û. "Allah davet ediyor."Vallâhu yed'û. "Allah davet ediyor." İlâ dâri's-selâmi. "O selamet yurdu olan cennete Allah sizi davet ediyor." İlâ dâri's-selâmi. "O selamet yurdu olan cennete Allah sizi davet ediyor."

Ben şimdi şuraya dikileyim; Ben şimdi şuraya dikileyim;

"Ey Müslümanlar! Yürüyün, Allah sizi cennete davet ediyor." diyeyim ne yaparsınız? "Ey Müslümanlar! Yürüyün, Allah sizi cennete davet ediyor." diyeyim ne yaparsınız?

Nâra atarsınız, kiminiz bayılır, aşka gelir şuralarda, bu ne biçim söz derler; Nâra atarsınız, kiminiz bayılır, aşka gelir şuralarda, bu ne biçim söz derler;

"Allah celle celâlühû bizi davet mi etmiş, öyle mi hocam?" diye aşka gelir nâra atar. "Allah celle celâlühû bizi davet mi etmiş, öyle mi hocam?" diye aşka gelir nâra atar.

Hani kardeşimiz namaz bittikten sonra da güzel ilahiler okuyor bazılarıHani kardeşimiz namaz bittikten sonra da güzel ilahiler okuyor bazıları "Allah!" diye coşuyor, yerinde duramıyor nâra atıyor. "Allah!" diye coşuyor, yerinde duramıyor nâra atıyor.

Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi. "O selamet yurduna hepiniz davetlisiniz." Vallâhu yed'û ilâ dâri's-selâmi. "O selamet yurduna hepiniz davetlisiniz."

Allahu Teâlâ hazretlerinin daveti var. Bakın, mü'min kulları için cenneti hazırlamış,Allahu Teâlâ hazretlerinin daveti var. Bakın, mü'min kulları için cenneti hazırlamış, davetiye çıkarmış; utanıp da ben günahkarım istemeye yüzüm yok diyenlere,davetiye çıkarmış; utanıp da ben günahkarım istemeye yüzüm yok diyenlere, "Allah'ın rahmetinden ümit kesmek yasak." demiş. "Allah'ın rahmetinden ümit kesmek yasak." demiş. Yani, "Onu affeder ama belki beni affetmez." filan düşünür diye de biraz sert bir hüküm koymuş;Yani, "Onu affeder ama belki beni affetmez." filan düşünür diye de biraz sert bir hüküm koymuş; Allah'ın rahmetinden ümit kesmek haram! Allah'ın rahmetinden ümit kesmek haram!

İçki haram, faiz haram, zina haram, hırsızlık haram, Allah'ın rahmetinden ümidi kesmek? İçki haram, faiz haram, zina haram, hırsızlık haram, Allah'ın rahmetinden ümidi kesmek?

O da haram. Ümit kesmek yok, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek yok. O da haram. Ümit kesmek yok, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek yok.

Sonra ne okudu kardeşlerimiz? Sonra ne okudu kardeşlerimiz?

Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semâtü ve'l-ardü. Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semâtü ve'l-ardü.

Sâri'û. "Yarışın, süratle, birbirinizle o sizden süratli sen ondan daha süratli koşuşun!" Sâri'û. "Yarışın, süratle, birbirinizle o sizden süratli sen ondan daha süratli koşuşun!" Sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm. Sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm. "Allah'ın afv u mağfiretine ve sizin için hazırladığı cennete koşuşun." "Allah'ın afv u mağfiretine ve sizin için hazırladığı cennete koşuşun."

Yani düdük çalıyor, dırrrrrt... Yani bir yarış, koşuşun diye bir de davet etmiş de Yani düdük çalıyor, dırrrrrt... Yani bir yarış, koşuşun diye bir de davet etmiş de kimisi sallanır, kimisi oyalanır, kimisi gecikir [diye]; Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm.kimisi sallanır, kimisi oyalanır, kimisi gecikir [diye];

Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm.
"Allahu Teâlâ hazretlerinin afv u mağfiretine kavuşmaya koşuşun "Allahu Teâlâ hazretlerinin afv u mağfiretine kavuşmaya koşuşun ve cennetine girmeye koşuşun." diyor. Ramazan ne ayıdır? ve cennetine girmeye koşuşun." diyor.

Ramazan ne ayıdır?

Ramazan mâh-ı ğufrân, "affolma ayıdır." Ramazan ne ayıdır? Ramazan mâh-ı ğufrân, "affolma ayıdır."

Ramazan ne ayıdır?

Tilâvet-i kur'ân, "Kur'ân-ı Kerîm okuma ayıdır." Tilâvet-i kur'ân, "Kur'ân-ı Kerîm okuma ayıdır."

Peygamber Efendimiz Cebrail aleyhisselam ile mukabele edermiş. Peygamber Efendimiz Cebrail aleyhisselam ile mukabele edermiş. Bu mukabeleler o âdetin devamı. Bu mukabeleler o âdetin devamı. Mukabele okuyan cemaat Peygamber Efendimiz ile Cebrail aleyhisselam'ın işini devam ettiriyor. Mukabele okuyan cemaat Peygamber Efendimiz ile Cebrail aleyhisselam'ın işini devam ettiriyor.

Yaşlı bir amca var ak sakallı, ön tarafta oturuyor. Yaşlı bir amca var ak sakallı, ön tarafta oturuyor. Tabii farzı kıldıktan sonra kimseye söz söylenmez.Tabii farzı kıldıktan sonra kimseye söz söylenmez. Yani farzı kılmış, farzı edâ etmiş işi vardır gider, hastalığı vardır gider,Yani farzı kılmış, farzı edâ etmiş işi vardır gider, hastalığı vardır gider, hastası vardır gider, treni kaçacaktır uçağı kaçacaktır gider kimseye söz söylenmez.hastası vardır gider, treni kaçacaktır uçağı kaçacaktır gider kimseye söz söylenmez. [İmam,] esselamualeyküm ve rahmetullah esselamualeyküm ve rahmetullah dedi mi giderse [İmam,] esselamualeyküm ve rahmetullah esselamualeyküm ve rahmetullah dedi mi giderse bir şey denmez, ayıplanmaz da. Mazereti vardır diye hüsn ü zan edilir.bir şey denmez, ayıplanmaz da. Mazereti vardır diye hüsn ü zan edilir. Yaşlı amca diyor ki; "Yahu Kur'an okuyorlar kalkıyor bunlar, nasıl şey!" Yaşlı amca diyor ki;

"Yahu Kur'an okuyorlar kalkıyor bunlar, nasıl şey!"

Çünkü yaşlı, işin sevabını biliyor, Çünkü yaşlı, işin sevabını biliyor, "Yahu Kur'an okunacak, mukabele olacak cemaat kalkıyorlar." diyor. "Yahu Kur'an okunacak, mukabele olacak cemaat kalkıyorlar." diyor. Yavaşça konuşuyor burada, kimseye bir şey demiyor, ben önden duyuyorum,Yavaşça konuşuyor burada, kimseye bir şey demiyor, ben önden duyuyorum, "Nasıl kalkar?" diyor, yani şaşırıyor. "Nasıl kalkar?" diyor, yani şaşırıyor.

[Ramazan] mâh-ı ğufrân, mağfiret ayı; mâh-ı tilâveti'l-kur'ân, Kur'ân-ı Kerîm'in okunma ayı. [Ramazan] mâh-ı ğufrân, mağfiret ayı; mâh-ı tilâveti'l-kur'ân, Kur'ân-ı Kerîm'in okunma ayı.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bu güzel mevsim bu güzel zaman... Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu güzel mevsim bu güzel zaman...
Tabii güzellikler, güzellikler anlayana. Yani güzellikten anlayana bir şey güzel gelir;Tabii güzellikler, güzellikler anlayana. Yani güzellikten anlayana bir şey güzel gelir; anlamayana bir şey ifade etmeyebilir. anlamayana bir şey ifade etmeyebilir. Kimisi güzel bir şey görünce güzellikten anlıyorsa mest olur; Kimisi güzel bir şey görünce güzellikten anlıyorsa mest olur; güzel bir sesten, güzel bir bilgiden, güzel bir hediyeden, güzel bir manzaradan... Ggüzel bir sesten, güzel bir bilgiden, güzel bir hediyeden, güzel bir manzaradan... G üneş doğuyor güneş batıyor, bahar gelmiş sabahleyin güneş bir taraftan doğuyor,üneş doğuyor güneş batıyor, bahar gelmiş sabahleyin güneş bir taraftan doğuyor, sabâ rüzgarı esiyor püfür püfür, tatlı tatlı, ağaçlar tepeden tırnağa çiçek açmış,sabâ rüzgarı esiyor püfür püfür, tatlı tatlı, ağaçlar tepeden tırnağa çiçek açmış, hulle giymiş donanmış, kuşlar cıvıl cıvıl, cıvıl cıvıl ötüyor...hulle giymiş donanmış, kuşlar cıvıl cıvıl, cıvıl cıvıl ötüyor... Evliyaullahtan birisi o güzel manzaranın karşısında dayanamamış bir nâra atmış bayılmış. Evliyaullahtan birisi o güzel manzaranın karşısında dayanamamış bir nâra atmış bayılmış.

Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî diyor ki; "Bir gün Halep mescidinde vaaz ediyordum." Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî diyor ki;

"Bir gün Halep mescidinde vaaz ediyordum."

E Şeyh Sa'dî bu! Dünyanın tanıdığı hakîm şairlerden, İran'ın en büyük şahsiyetlerinden,E Şeyh Sa'dî bu! Dünyanın tanıdığı hakîm şairlerden, İran'ın en büyük şahsiyetlerinden, yani çok yüksek bir şahsiyet, çok ârif, çok kâmil, çok gün görmüş, çok bilgili bir şahsiyet. Gülistan isimli kitabı yazmış. yani çok yüksek bir şahsiyet, çok ârif, çok kâmil, çok gün görmüş, çok bilgili bir şahsiyet. Gülistan isimli kitabı yazmış.

"Vaaz veriyorum ama herkes böyle kuzu kuzu dinliyor."Vaaz veriyorum ama herkes böyle kuzu kuzu dinliyor. Marifetullahtan, ince manalardan bahsediyorum herkes böyle duruyor. Marifetullahtan, ince manalardan bahsediyorum herkes böyle duruyor. Baktım kapıdan birisi geldi, hal ehli bir kimse. Şöyle benim sözlerime bir kulak verdi, Baktım kapıdan birisi geldi, hal ehli bir kimse. Şöyle benim sözlerime bir kulak verdi, konuşulan mevzuyu, benim sözlerimi bir duydu, bir nâra attı. konuşulan mevzuyu, benim sözlerimi bir duydu, bir nâra attı. Onun o nârasından artık bizim cemaat de cûşa geldi, artık nâra atan atana bir hal oldu." diyor.Onun o nârasından artık bizim cemaat de cûşa geldi, artık nâra atan atana bir hal oldu." diyor. Yani halden, sözden anlayan nasıl şey yapıyor, [etkileniyor.] Yani halden, sözden anlayan nasıl şey yapıyor, [etkileniyor.]

Bu güzel ayda bu güzel sevaplar ve bu güzel fırsatlar... Bunlar, bunlar büyük fırsatlar. Bu güzel ayda bu güzel sevaplar ve bu güzel fırsatlar... Bunlar, bunlar büyük fırsatlar.

Hoca efendiler bunu her zaman söylerler. Hoca efendiler bunu her zaman söylerler. Geçen sene aramızda olup da bu seneye çıkamamış nice tanıdıklarımız var.Geçen sene aramızda olup da bu seneye çıkamamış nice tanıdıklarımız var. On bir ayın sultanı Ramazan'a erişememiş nice nice tanıdıklarımız var. On bir ayın sultanı Ramazan'a erişememiş nice nice tanıdıklarımız var.

Bir dahaki Ramazan'a çıkabilir miyiz bu güzel günleri tekrar idrak edebilir miyiz? Bir dahaki Ramazan'a çıkabilir miyiz bu güzel günleri tekrar idrak edebilir miyiz?

Allah'ın sevdiği razı olduğu bir halde yine böyle uzun yıllar Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel aylara, Allah'ın sevdiği razı olduğu bir halde yine böyle uzun yıllar Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel aylara, bu güzel günlere, gecelere, kandillere cümlemizi eriştirsin ve istifade ettirsin boşa kaçırttırmasın. bu güzel günlere, gecelere, kandillere cümlemizi eriştirsin ve istifade ettirsin boşa kaçırttırmasın. Azamî derecede istifade etmeden gafil olarak bunları geçirmeyenlerden [eylesin.]Azamî derecede istifade etmeden gafil olarak bunları geçirmeyenlerden [eylesin.] Allah'ın rahmeti bu kadar böyle cûşa gelmişken, isteyene verecekken,Allah'ın rahmeti bu kadar böyle cûşa gelmişken, isteyene verecekken, yeter ki istesin, istemesini bilsin, yeter ki istememe durumuna düşmesin. yeter ki istesin, istemesini bilsin, yeter ki istememe durumuna düşmesin. Yeter ki rahmetinden uzak yerlerde, gafiller, cahiller arasında olmasın diye Yeter ki rahmetinden uzak yerlerde, gafiller, cahiller arasında olmasın diye bu kadar göğün kapıları açılmışken, sekiz cennet bezenmişken, yedi cehennemin kapıları kapanmışken,bu kadar göğün kapıları açılmışken, sekiz cennet bezenmişken, yedi cehennemin kapıları kapanmışken, gökler melekler tarafından tezyin olunmuşken, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetigökler melekler tarafından tezyin olunmuşken, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti müminlerin üstüne yağıp dururken ve nice nice sevaplar kazananlar kazandığı zamanmüminlerin üstüne yağıp dururken ve nice nice sevaplar kazananlar kazandığı zaman Allahu Teâlâ hazretleri bizi de istifade edenlerden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi de istifade edenlerden eylesin.

Hele hele Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şu mübarek Hele hele Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şu mübarek lihye-i saadetinden, o sakal-ı şerîfinden bohçaların içine birkaç şeyi koymuşlar, onu açalım.lihye-i saadetinden, o sakal-ı şerîfinden bohçaların içine birkaç şeyi koymuşlar, onu açalım. Kendisini, inşaallah Allahu Teâlâ hazretleri cemalini rüyalarda sık sık göstersin, Kendisini, inşaallah Allahu Teâlâ hazretleri cemalini rüyalarda sık sık göstersin, fenâ fi'r-rasûl makamlarına erdirsin, fenâfillah, bekâbillah makamlarını göstersin, fenâ fi'r-rasûl makamlarına erdirsin, fenâfillah, bekâbillah makamlarını göstersin, gözünden Resûlullah'ın siması hiç ayrılmayanlardan eylesin. gözünden Resûlullah'ın siması hiç ayrılmayanlardan eylesin.

Seyyid Ahmed er-Rufaî hazretlerinin menkıbesi vardır.Seyyid Ahmed er-Rufaî hazretlerinin menkıbesi vardır. Medine-i Münevvere'yi ziyaret etmiş, şahitleri çok,Medine-i Münevvere'yi ziyaret etmiş, şahitleri çok, kitaplarda sayfalarca görenlerin, şahitlerin ifadelerini okudum.kitaplarda sayfalarca görenlerin, şahitlerin ifadelerini okudum. Sekiz on sayfa Sefîne-yi Evliyâ'da okudum. Sekiz on sayfa Sefîne-yi Evliyâ'da okudum. Türbe-i saadetin karşısına gelmiş de, [kitapta] diyor ki,Türbe-i saadetin karşısına gelmiş de, [kitapta] diyor ki, Seyyid Ahmed er-Rufaî hazretleri bir şiir söylüyor, şöyle demiş; Seyyid Ahmed er-Rufaî hazretleri bir şiir söylüyor, şöyle demiş;

Fî-hâleti'l-bu'di küntü rûhî ürsilühâ. Fî-hâleti'l-bu'di küntü rûhî ürsilühâ. "Yâ Resûlallah! Uzaktayken sana canımı, ruhumu gönderiyordum." "Yâ Resûlallah! Uzaktayken sana canımı, ruhumu gönderiyordum."

Tükabbile'l-ardı ve nâibetün.Tükabbile'l-ardı ve nâibetün. "Bana vekaleten gelsin de senin mübarek türbe-i saadetini öpsün, koklasın diye"Bana vekaleten gelsin de senin mübarek türbe-i saadetini öpsün, koklasın diye uzaklardayken canımı, ruhumu senin bu Medîne-i Münevvere'ne gönderiyordum yâ Resûlallah!" uzaklardayken canımı, ruhumu senin bu Medîne-i Münevvere'ne gönderiyordum yâ Resûlallah!"

Ve hâzihî devletü'l-eşbâbi kad hadarat.Ve hâzihî devletü'l-eşbâbi kad hadarat. "Şimdi ruhun sırası geçti vücudun ziyaret sırası geldi yâ Resûlallah! "Şimdi ruhun sırası geçti vücudun ziyaret sırası geldi yâ Resûlallah! Ben bedenen bu sefer senin türbene ziyaret nasip oldu, işte huzuruna geldim." Ben bedenen bu sefer senin türbene ziyaret nasip oldu, işte huzuruna geldim."

Fe'mdüd yemîneke key tahzâ bihâ şefetî.Fe'mdüd yemîneke key tahzâ bihâ şefetî. "Şu mübarek elini uzak da öpeyim yâ Resûlallah!" demiş, şahitler var, "Şu mübarek elini uzak da öpeyim yâ Resûlallah!" demiş, şahitler var, "Türbe-i saadetten el uzandı öptü." diyorlar. Şahitler var... "Türbe-i saadetten el uzandı öptü." diyorlar. Şahitler var... Yani o kadar şahitler var öpmüş elini, ondan sonra daYani o kadar şahitler var öpmüş elini, ondan sonra da kibir gelmesin diye bâbu's-selâma gitmiş yere yatmış; kibir gelmesin diye bâbu's-selâma gitmiş yere yatmış;

"Hepiniz benim üstümden geçin." demiş. Yani o kadar büyük iltifattan sonra tabii insan ölse şâd ölür. "Hepiniz benim üstümden geçin." demiş. Yani o kadar büyük iltifattan sonra tabii insan ölse şâd ölür.

Allahu Teâlâ hazretleri sakalını ziyaret ettiğimiz gibiAllahu Teâlâ hazretleri sakalını ziyaret ettiğimiz gibi âhirette de Firdevs-i Âlâ'da da komşusu olmayı nasip eylesin. âhirette de Firdevs-i Âlâ'da da komşusu olmayı nasip eylesin.

Daha sözlerimizi söyleriz, inşaallah şu [sakal] ziyareti[ni] bir an evvel yapalım. Daha sözlerimizi söyleriz, inşaallah şu [sakal] ziyareti[ni] bir an evvel yapalım.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2