Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Allah’ın Rahmetini Ümid Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Muharrem 1408 / 06.09.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sahabelerin O Belde İçin Önder Oluşu, Üç Çocuğu Vefat Eden Kimse, Allah’a Hüsnü Zan Beslemek, Günah İçin Yemin ve Nezir Olmaz, Uygun | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Rahmetini Ümid Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Muharrem 1408 / 06.09.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sahabelerin O Belde İçin Önder Oluşu, Üç Çocuğu Vefat Eden Kimse, Allah’a Hüsnü Zan Beslemek, Günah İçin Yemin ve Nezir Olmaz, Uygun | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmedühû bi-cemîi mahâmidih. Nahmedühû bi-cemîi mahâmidih.

es-Salâtu ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.es-Salâtu ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Şefî'i'l-ümmet-i nebiyyi'r-rahmeti Muhammedini'l-Mustafâ Şefî'i'l-ümmet-i nebiyyi'r-rahmeti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerrâ'l-umûri muhdesâtuha ve külle muhtesetün bid'ah ve külle bid'atin dalâleh.ve şerrâ'l-umûri muhdesâtuha ve külle muhtesetün bid'ah ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasıli ile'n-nebiyyi sallalahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedili muttasıli ile'n-nebiyyi sallalahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ yemûtü ehadün min ashâbî bi-beledin mine'l-büldân illâ kâne lehüm nûranLâ yemûtü ehadün min ashâbî bi-beledin mine'l-büldân illâ kâne lehüm nûran ve beasehullâhu yevme'l-kıyâmeti seyyide ehli zâlike'l-beled. ve beasehullâhu yevme'l-kıyâmeti seyyide ehli zâlike'l-beled.

Sadaka Resûlullah fi mâ kâl ev kemâ kâl .Sadaka Resûlullah fi mâ kâl ev kemâ kâl

.
Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun.bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerinizin niyazlarını kabul eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerinizin niyazlarını kabul eylesin. Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnetine uymakEfendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnetine uymak dünya ve âhiret saadetinin sebebidir.dünya ve âhiret saadetinin sebebidir. Onun için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyoruz. Onun için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyoruz.

Hadîs-i şerîflerin okunup izahına başlamadan önceHadîs-i şerîflerin okunup izahına başlamadan önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-u pâkine hediye olması için,başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-u pâkine hediye olması için, onun cümle pak âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olması için,onun cümle pak âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olması için, ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullah ve mukarrabînin ruhlarına;ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullah ve mukarrabînin ruhlarına; bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla vazifeleri hakiki verese-i nebî, sâdât bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla vazifeleri hakiki verese-i nebî, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye;ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; kendisinden feyiz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin, kendisinden feyiz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin, kitabını okuduğumuz Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî hazretlerinin;kitabını okuduğumuz Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî hazretlerinin; bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin ve alimlerin ruhlarına hediye olsun diye;bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin ve alimlerin ruhlarına hediye olsun diye; Allah'ın rızasını kazanmak için canlarını, mallarını ortaya koyarak bu beldeleri fethetmiş olanAllah'ın rızasını kazanmak için canlarını, mallarını ortaya koyarak bu beldeleri fethetmiş olan fatih ve mücahit ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye; fatih ve mücahit ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve içinde ibadet ettiğimiz şu caminin bânisi İskender Paşa'nın; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve içinde ibadet ettiğimiz şu caminin bânisi İskender Paşa'nın; bu camiyi tekrar tekrar tamir ve tecdit eyleyenlerinbu camiyi tekrar tekrar tamir ve tecdit eyleyenlerin kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından pazar günü tatilini ibadete tahsis ederekuzaktan ve yakından pazar günü tatilini ibadete tahsis ederek Peygamber Efendimiz'e sevgisinden, hadîs-i şerîflerine rağbetinden şu meclise gelenPeygamber Efendimiz'e sevgisinden, hadîs-i şerîflerine rağbetinden şu meclise gelen siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diyesiz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan müslümanların sebeb-i fevz ü felâhımız, ve biz yaşayan müslümanların sebeb-i fevz ü felâhımız, dünya ve âhiret saadetine ermemize vesilesi olsun diye bir Fâtiha,dünya ve âhiret saadetine ermemize vesilesi olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım öyle başlayalım. üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım öyle başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahim. Bismillâhirrahmânirrahim.

Ramûzu'l-ehadis isimli kitabın 490. sayfasında, İbn Asâkir'in Hz. Ali Efendimiz'den rivayet ettiğine göreRamûzu'l-ehadis isimli kitabın 490. sayfasında, İbn Asâkir'in Hz. Ali Efendimiz'den rivayet ettiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki;

"Benim sahabemden bir kimse beldelerden bir beldede, "Benim sahabemden bir kimse beldelerden bir beldede, ülkelerden bir diyarda vefat ederse orası için nur olur ülkelerden bir diyarda vefat ederse orası için nur olur ve Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde o mübarek sahabiyive Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde o mübarek sahabiyi o beldenin ehlinin efendisi olarak ba's eder, onun peşinden gelirler." o beldenin ehlinin efendisi olarak ba's eder, onun peşinden gelirler."

İstanbul'da 27 kadar sahabe kabri biliniyor. İstanbul'da 27 kadar sahabe kabri biliniyor. Burayı cihat aşkıyla muhasara etmeye geldikleri zaman kimisi şehit olmuş, buralara defnedilmiş;Burayı cihat aşkıyla muhasara etmeye geldikleri zaman kimisi şehit olmuş, buralara defnedilmiş; en meşhurları Peygamber Efendimiz'in mihmandarı en meşhurları Peygamber Efendimiz'in mihmandarı "Eyüp Sultan" deyiverdiğimiz Ebû Eyyûb, Hâlid b. Zeyd el-Ensârî hazretleri "Eyüp Sultan" deyiverdiğimiz Ebû Eyyûb, Hâlid b. Zeyd el-Ensârî hazretleri Haliç'te camisi ve arkasında kabri olan mübarek zât! Haliç'te camisi ve arkasında kabri olan mübarek zât!

Demek ki beldemiz için nurdur, Demek ki beldemiz için nurdur, rûz-ı mahşerde kıyamet gününde bu beldeden yetişmiş olanrûz-ı mahşerde kıyamet gününde bu beldeden yetişmiş olan müslümanların önderi olacak, müslümanlar onun peşinde gidecekler.müslümanların önderi olacak, müslümanlar onun peşinde gidecekler. Onlar bizim için en büyük şereflerdir.Onlar bizim için en büyük şereflerdir. Allah cümlemize şefaatlerine ermeyi nasip eylesin. Allah cümlemize şefaatlerine ermeyi nasip eylesin.

Turist çekmek için çeşit çeşit gayretler gösteriyoruz,Turist çekmek için çeşit çeşit gayretler gösteriyoruz, yatırımlar yapıyoruz, 4 yıldızlı 5 yıldızlı oteller tesis ediyoruz…yatırımlar yapıyoruz, 4 yıldızlı 5 yıldızlı oteller tesis ediyoruz… İlk yapacağımız şey bu mübarek zâtların kabirlerini İlk yapacağımız şey bu mübarek zâtların kabirlerini şöyle intizama sokmak ziyaret edilebilir, görülebilir hâle getirmek!şöyle intizama sokmak ziyaret edilebilir, görülebilir hâle getirmek! Onun için Haliç'in çevresini, o kabirleri,Onun için Haliç'in çevresini, o kabirleri, kabirlerin etrafını en güzel parklar, bahçeler haline getirmeliyiz! kabirlerin etrafını en güzel parklar, bahçeler haline getirmeliyiz!

Bazı eski vazifeli kardeşlerim aracı olmuşlardı; ben gittim, vakıflardan bir kısmını görmek istedim.Bazı eski vazifeli kardeşlerim aracı olmuşlardı; ben gittim, vakıflardan bir kısmını görmek istedim. Türbenin içine birisi girmiş. Eskiler kıymetini bilmişler binayı yapmışlar.Türbenin içine birisi girmiş. Eskiler kıymetini bilmişler binayı yapmışlar. Ben türbenin kitabesini okuyayım, camından bakayım… derken kadının birisi içeriden çıktı: Ben türbenin kitabesini okuyayım, camından bakayım… derken kadının birisi içeriden çıktı:

"Burası evdir; ne bakıyorsun, ne geliyorsun, ne dolaşıyorsun?.." dedi. "Burası evdir; ne bakıyorsun, ne geliyorsun, ne dolaşıyorsun?.." dedi.

Caddenin üstü ama yaygara yapıyor. Caddenin üstü ama yaygara yapıyor.

"Peki sen buraya ne diye geldin? "Peki sen buraya ne diye geldin? Burası sahabe kabri! Benim kim olduğumu biliyor musun bakayım?!.." falan dedim.Burası sahabe kabri! Benim kim olduğumu biliyor musun bakayım?!.." falan dedim. Hakikaten de vakıflarda biraz tanıdıklarım falan vardı. Hakikaten de vakıflarda biraz tanıdıklarım falan vardı.

O oraya çöreklenmiş bir kimse; pis, pasaklı, bakımsız, üzülecek durumda! O oraya çöreklenmiş bir kimse; pis, pasaklı, bakımsız, üzülecek durumda!

Bir başka sahabi kabrine gittim, Ayvansaray'da eskiler yine kıymetini bilmişler. Bir başka sahabi kabrine gittim, Ayvansaray'da eskiler yine kıymetini bilmişler. Kesme taştan, Süleymaniye camiini vs. camileri yaptıkları beyaz taşlardan duvar yapmış. Kesme taştan, Süleymaniye camiini vs. camileri yaptıkları beyaz taşlardan duvar yapmış. Kesme taştan kapı yapmış; üstüne kitabe koymuş,Kesme taştan kapı yapmış; üstüne kitabe koymuş, içinde de küçük bir mescid var ama yıkılmış, duvarları kalmış. içinde de küçük bir mescid var ama yıkılmış, duvarları kalmış. Bizim ilgisizliğimizden yıkılmış bakımsızlıktan o mescidin dört duvarı kalmış.Bizim ilgisizliğimizden yıkılmış bakımsızlıktan o mescidin dört duvarı kalmış. O mescidin sahası içine de birisi bir gecekondu kondurmuş.O mescidin sahası içine de birisi bir gecekondu kondurmuş. Allah etmesin, şu cami yıkılmış olsa, kubbesi kalmasa,Allah etmesin, şu cami yıkılmış olsa, kubbesi kalmasa, sizin şu oturduğunuz yere birisi bir ev yapsa… onun gibi. sizin şu oturduğunuz yere birisi bir ev yapsa… onun gibi.

Hepsi acı; caminin yıkılması acı, cami niye yıkılıyor!.. Hepsi acı; caminin yıkılması acı, cami niye yıkılıyor!.. Allah'ın evi! Bakılması lazım, müslümanların bakması onu yıkık hâle getirmemesi gerekirdi. Allah'ın evi! Bakılması lazım, müslümanların bakması onu yıkık hâle getirmemesi gerekirdi. Sahabi kabrine itina edilmesi lazım.Sahabi kabrine itina edilmesi lazım. Fakat daha acısı buraya bu gecekondusunu yapan adamFakat daha acısı buraya bu gecekondusunu yapan adam caminin içine, caminin duvarları içine gecekondusunu yapmış. caminin içine, caminin duvarları içine gecekondusunu yapmış.

"Hocam! Adam her akşam burada sofra kurar, rakı içerdi." dedi. "Hocam! Adam her akşam burada sofra kurar, rakı içerdi." dedi.

Çok veballer yükleniyoruz!Çok veballer yükleniyoruz! Allah bize çok büyük kıymetler vermiş; hiç kıymetini bilmiyoruz, çok veballer yükleniyoruz. Allah bize çok büyük kıymetler vermiş; hiç kıymetini bilmiyoruz, çok veballer yükleniyoruz. Babamızın kabri olsa, kendimizin bir tarlası olsa veya bir dut ağacı,Babamızın kabri olsa, kendimizin bir tarlası olsa veya bir dut ağacı, incir ağacı, armut ağacı olsa şahin gibi kollarız. incir ağacı, armut ağacı olsa şahin gibi kollarız. Kimseyi yanına yaklaştırmayız ama sahabe kabri olunca,Kimseyi yanına yaklaştırmayız ama sahabe kabri olunca, cami olunca sahipsiz kalmış hatta gecekondu yapılmış! cami olunca sahipsiz kalmış hatta gecekondu yapılmış!

Gecekondu -benim bildiğim- sahipsiz yere yapılır.Gecekondu -benim bildiğim- sahipsiz yere yapılır. Sahipsiz bir arsaya yapılır.Sahipsiz bir arsaya yapılır. Ama caminin içine gelmiş yapmış!Ama caminin içine gelmiş yapmış! İlgililer de suçlu, civardaki komşular da suçlu, muttali olan bizler de suçluyuz!İlgililer de suçlu, civardaki komşular da suçlu, muttali olan bizler de suçluyuz! Tekrar cami hâline getirmemiz lazım; inşaallah şu sözümüz başlangıç olsun, bir kampanya açalım.Tekrar cami hâline getirmemiz lazım; inşaallah şu sözümüz başlangıç olsun, bir kampanya açalım. O gecekonduyu oradan çıkartalım, o camiyi yapalım; inşaallah hepinizin hayrı olsun. O gecekonduyu oradan çıkartalım, o camiyi yapalım; inşaallah hepinizin hayrı olsun.

Bugünden tezi yok arkadaşlara adresi vereyim. Bugünden tezi yok arkadaşlara adresi vereyim. Madem onlar bizim beldemiz için nurdur, Madem onlar bizim beldemiz için nurdur, madem kıyamet gününde onların peşine takılıp da onların izinden gideceğiz;madem kıyamet gününde onların peşine takılıp da onların izinden gideceğiz; o halde onlara da hem Allah'ın evine saygıyla güzel yapalım.o halde onlara da hem Allah'ın evine saygıyla güzel yapalım. İnşaallah önümüzdeki haftalar size daha geniş bilgi verme imkânımız olur. İnşaallah önümüzdeki haftalar size daha geniş bilgi verme imkânımız olur.

Bu hadisin arkasında; Bu hadisin arkasında;

Ve kâle el-Buhârîyyu fîhi nazar. "Buhârî; fîhi nazar, demiş." diye bir kayıt var. Ve kâle el-Buhârîyyu fîhi nazar. "Buhârî; fîhi nazar, demiş." diye bir kayıt var.

Fakat bizim Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız yazdığı şerhinde diyor ki; Fakat bizim Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız yazdığı şerhinde diyor ki;

Ya'nî fîhi Mûsebnü Abdillah kâle'l-Buhârîyyü fîhi nazar lâkin lehû şevâhid merre mâ min ehad. Ya'nî fîhi Mûsebnü Abdillah kâle'l-Buhârîyyü fîhi nazar lâkin lehû şevâhid merre mâ min ehad.

Doğrudur, sağlamdır, mânasına daha önceki başka hadisleri sayıyor.Doğrudur, sağlamdır, mânasına daha önceki başka hadisleri sayıyor. "Buhârî böyle demişse de bu hadîs-i şerîfin doğru olduğuna [başka hadislerden] deliller vardır." diyor. "Buhârî böyle demişse de bu hadîs-i şerîfin doğru olduğuna [başka hadislerden] deliller vardır." diyor.

İstanbul'da 27 kadar sahabe kabri biliniyor.İstanbul'da 27 kadar sahabe kabri biliniyor. Bizim kardeşlerimizden bazıları videolarla onların kabirlerini tespit etmişler, bana da gösterdiler.Bizim kardeşlerimizden bazıları videolarla onların kabirlerini tespit etmişler, bana da gösterdiler. Kimisi sur dibinde kimisi orta yerde kimisi cadde üzerinde kimisi yeraltı camiinde… Kimisi sur dibinde kimisi orta yerde kimisi cadde üzerinde kimisi yeraltı camiinde… Muhtelif sahabe kabirleri var, elhamdülillahMuhtelif sahabe kabirleri var, elhamdülillah İstanbul o bakımdan şanslı, bahtlı, güzel, mübarek bir belde. İstanbul o bakımdan şanslı, bahtlı, güzel, mübarek bir belde.

Hatta bir de Peygamber var: Hatta bir de Peygamber var:

Kehf sûresinde Musa aleyhisselam ile beraber gezdiği bildirilen fetâ diye geçiyor.Kehf sûresinde Musa aleyhisselam ile beraber gezdiği bildirilen fetâ diye geçiyor. Yiğit bir genç, Musa aleyhisselam'ın yanında genç bir kimsenin hikâyesi var, Yiğit bir genç, Musa aleyhisselam'ın yanında genç bir kimsenin hikâyesi var, Tefsir kitapları Yuşa aleyhisselam diyorlar. Tefsir kitapları Yuşa aleyhisselam diyorlar. Yuşa aleyhisselam'ın da Beykoz'da kabri var, deniliyor.Yuşa aleyhisselam'ın da Beykoz'da kabri var, deniliyor. Demek ki elhamdülillah peygamber diyarı, sahabe diyarı, tabiîn diyarı olmuş oluyor.Demek ki elhamdülillah peygamber diyarı, sahabe diyarı, tabiîn diyarı olmuş oluyor. Elhamdülillah ne güzel bir belde! Elhamdülillah ne güzel bir belde! Allah beldemizin İslâmî nurunu, yapısını, şaşaasını, bu şansını,Allah beldemizin İslâmî nurunu, yapısını, şaşaasını, bu şansını, bahtını kara bahta döndürmesin, düşmana çiğnettirmesin! bahtını kara bahta döndürmesin, düşmana çiğnettirmesin!

Bizim kitaplarda bir şey yazılır: Bizim kitaplarda bir şey yazılır: Rahmetli Fatih Sultan Mehmed Hân [İstanbul'u] fethettiği zamanRahmetli Fatih Sultan Mehmed Hân [İstanbul'u] fethettiği zaman bazı Bizans alimlerini hapishaneden çıkartmış, salıvermiş. bazı Bizans alimlerini hapishaneden çıkartmış, salıvermiş.

"Sizi hapse niye attılar?" diye sormuş. "Sizi hapse niye attılar?" diye sormuş.

"Biz mevcut Konstantin idaresine karşı çıktık."Biz mevcut Konstantin idaresine karşı çıktık. 'Bu insanlar bu beldeyi muhasara edecek insanlar;'Bu insanlar bu beldeyi muhasara edecek insanlar; bizim kitaplarımızda yazılmış mü'min insanlardır, doğru yoldadır, biz yanlış yoldayız!..' bizim kitaplarımızda yazılmış mü'min insanlardır, doğru yoldadır, biz yanlış yoldayız!..' dedik diye sizin bu yendiğiniz kimseler bizi hapse tıktılar!" diye söylemişler. dedik diye sizin bu yendiğiniz kimseler bizi hapse tıktılar!" diye söylemişler.

O alimler kitaplarda biliyorlarmış; "İstanbul'uO alimler kitaplarda biliyorlarmış; "İstanbul'u âhir zaman ümmetinden mübarek kimseler fethedecek!" diye duymuşlar. âhir zaman ümmetinden mübarek kimseler fethedecek!" diye duymuşlar.

Fatih Sultan Mehmed onların sözünü dedikten sonra -rivayete göre-; Fatih Sultan Mehmed onların sözünü dedikten sonra -rivayete göre-;

"Peki ben burayı fethettim ama dünyanın bin bir türlü hâli var, "Peki ben burayı fethettim ama dünyanın bin bir türlü hâli var, acaba tekrar kâfirler burayı bizim müslümanların elinden alıp da acaba tekrar kâfirler burayı bizim müslümanların elinden alıp da kâfir diyarı yapacaklar mı, elden çıkacak mı?" diye o alimlere sormuş. kâfir diyarı yapacaklar mı, elden çıkacak mı?" diye o alimlere sormuş.

Onlar demişler ki; "Bizim okuduğumuz kitaplara göreOnlar demişler ki;

"Bizim okuduğumuz kitaplara göre
tekrar kâfirlerin eline geçmeyecek ama ahalisi kâfirleşecek!" tekrar kâfirlerin eline geçmeyecek ama ahalisi kâfirleşecek!"

Bu bir rivayet, eski kitaplarda yazılmış.Bu bir rivayet, eski kitaplarda yazılmış. Ya olmuştur ya değildir ama bizim yaşadığımız zamandan evvel kayıtlara geçmiş bir rivayet. Ya olmuştur ya değildir ama bizim yaşadığımız zamandan evvel kayıtlara geçmiş bir rivayet. Daha bizim memleket berbatlaşmadan;Daha bizim memleket berbatlaşmadan; şurası içki, kumar, zina, fuhuş diyarı olmadan evvel yazılmış bir şey bu! şurası içki, kumar, zina, fuhuş diyarı olmadan evvel yazılmış bir şey bu!

Allah etmesin, Allah saklasın; korkuyorum ve bunu söylemekten size bir ihtar Allah etmesin, Allah saklasın; korkuyorum ve bunu söylemekten size bir ihtar çektiğim hissine kapılıyorum, onun için söylüyorum:çektiğim hissine kapılıyorum, onun için söylüyorum: Bir başka müslümanın "Gel de gör, bizim ne güzel memleketimiz var…"Bir başka müslümanın "Gel de gör, bizim ne güzel memleketimiz var…" diye davet edilmesinden çekinecek bir hâle geldik.diye davet edilmesinden çekinecek bir hâle geldik. Bir İngiliz, bir Yunan diyarından farkı kalmadı.Bir İngiliz, bir Yunan diyarından farkı kalmadı. Ahalisinin dinden imandan uzaklığı, Allah'ın ahkâmına uymaması,Ahalisinin dinden imandan uzaklığı, Allah'ın ahkâmına uymaması, kâfirlerin hâlleri, huyları, âdetleri, giyimleri kuşamlarına sapması yüzünden. kâfirlerin hâlleri, huyları, âdetleri, giyimleri kuşamlarına sapması yüzünden.

Deniz kenarları, plaj vs. kadınlar bikini ile yokini ile gezerler.Deniz kenarları, plaj vs. kadınlar bikini ile yokini ile gezerler. Galata tarafı rezalethane, o tarafa ayak basmaya insan korkar!Galata tarafı rezalethane, o tarafa ayak basmaya insan korkar! Boğaziçi eğlence safa yeri, içkiler rezaletler... Boğaziçi eğlence safa yeri, içkiler rezaletler...

Din noktasından, Allah'a iman, Allah'ın ahkâmına uyulmak noktasından Din noktasından, Allah'a iman, Allah'ın ahkâmına uyulmak noktasından ahalinin şu haline bakılırsa -Allah affeylesin, ıslah eylesin- başına taş yağacak gibi bir durum görülüyor.ahalinin şu haline bakılırsa -Allah affeylesin, ıslah eylesin- başına taş yağacak gibi bir durum görülüyor. Sanki yukarıdan paldır küldür taş yağsa hakmış gibi görülüyor.Sanki yukarıdan paldır küldür taş yağsa hakmış gibi görülüyor. Buranın ahalisi ekseri müslümanlar, Allah bizlere uyanıklık versin. Buranın ahalisi ekseri müslümanlar, Allah bizlere uyanıklık versin.

Allah bizlere akıl versin, bizleri lütfuyla ıslah eylesin.Allah bizlere akıl versin, bizleri lütfuyla ıslah eylesin. Düşmanla kahrıyla, zelzeleyle, yangınla, fitneyle fesadla terbiye etmesin, cezalandırmasın.Düşmanla kahrıyla, zelzeleyle, yangınla, fitneyle fesadla terbiye etmesin, cezalandırmasın. Bize hakkı görüp uymayı nasip eylesin. Bize hakkı görüp uymayı nasip eylesin. Dinimiz için çalışmayı nasip eylesin.Dinimiz için çalışmayı nasip eylesin. Kendimiz iyi insanlar olduğumuz gibi ailelerimizi, evlatlarımızı da Kendimiz iyi insanlar olduğumuz gibi ailelerimizi, evlatlarımızı da Allah'ın sevdiği kullar olarak yetiştirmeyi nasip eylesin.Allah'ın sevdiği kullar olarak yetiştirmeyi nasip eylesin. Şu diyarımızı kâfirleştirmesin. Şu belde ahalisini imandan sonra küfre düşürmesin. Şu diyarımızı kâfirleştirmesin. Şu belde ahalisini imandan sonra küfre düşürmesin.

Lâ yemûtu li-müslimin selâsetün mine'l-veledi feyelicü'n-nâra illâ tahillete'l-kasem. Lâ yemûtu li-müslimin selâsetün mine'l-veledi feyelicü'n-nâra illâ tahillete'l-kasem.

Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'den alınmış bir hadîs-i şerîf. Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'den alınmış bir hadîs-i şerîf. Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh.Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki; Peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki;

"Bir müslümanın çocuklarından, yavrucuklarından üç tanesi vefat ederse "Bir müslümanın çocuklarından, yavrucuklarından üç tanesi vefat ederse onun cehenneme girmesi mümkün değil,onun cehenneme girmesi mümkün değil, ancak Allah'ın yemini yerine gelsin kadar bir girme çıkma olur!" ancak Allah'ın yemini yerine gelsin kadar bir girme çıkma olur!"

Bunu birazcık bilgilerimize göre genişletmeye çalışalım.Bunu birazcık bilgilerimize göre genişletmeye çalışalım. Biliyorsunuz insana hayatı veren Allah, hayatı devam ettiren Allah, sıhhati veren Allah, Biliyorsunuz insana hayatı veren Allah, hayatı devam ettiren Allah, sıhhati veren Allah, hastalığı veren Allah, hastalığa şifayı veren Allah, vadesi yetince öldüren Allah… hastalığı veren Allah, hastalığa şifayı veren Allah, vadesi yetince öldüren Allah…

Bir kimse bir kimseyi öldüremez!Bir kimse bir kimseyi öldüremez! Eceli gelmişse, müddeti bitmişse o zaman Allah öldürebilir.Eceli gelmişse, müddeti bitmişse o zaman Allah öldürebilir. Allah'ın istediğinden, takdirinden gayrısının olması mümkün değil! Allah'ın istediğinden, takdirinden gayrısının olması mümkün değil! O hâlde ölümü de bu mânaya kadere rıza babında ölçülü, sabırlı bir hâlde karşılamak lazım. O hâlde ölümü de bu mânaya kadere rıza babında ölçülü, sabırlı bir hâlde karşılamak lazım.

"Ne yapalım? Allah verdi, Allah aldı. "Ne yapalım? Allah verdi, Allah aldı. Evladım yaşasaydı sevinecektim ama ne yapalım ki ömrü bu kadarmış!.." diye [sabredilcek!] Evladım yaşasaydı sevinecektim ama ne yapalım ki ömrü bu kadarmış!.." diye [sabredilcek!]

Sabır darbenin geldiği ilk zamandadır, sonra insan nasıl olsa alışır. Sabır darbenin geldiği ilk zamandadır, sonra insan nasıl olsa alışır. İlk felaket geldiği zaman saç baş yolup, gözünü yumup ağzını açıp ileri geri konuşmayacak.İlk felaket geldiği zaman saç baş yolup, gözünü yumup ağzını açıp ileri geri konuşmayacak. Çünkü kimisi küfre kadar varacak sözler söylüyor.Çünkü kimisi küfre kadar varacak sözler söylüyor. Ağıt yakacağım diye de kötü sözler söylüyorlar; öyle olmayacak sabredecek. Ağıt yakacağım diye de kötü sözler söylüyorlar; öyle olmayacak sabredecek. Yakup aleyhisselam'ın fe sabrun cemîlün dediği gibi sabr-ı cemîl ile sabredecek, o zaman büyük sevabı var. Yakup aleyhisselam'ın fe sabrun cemîlün dediği gibi sabr-ı cemîl ile sabredecek, o zaman büyük sevabı var.

Üç tane felaket olursa, üç tane evladı ölürse o zaman cennetle müjdelenmiş oluyor, Üç tane felaket olursa, üç tane evladı ölürse o zaman cennetle müjdelenmiş oluyor, şahıs sabrederse cennetlik olacağına işaret oluyor bu hadîs-i şerîf. şahıs sabrederse cennetlik olacağına işaret oluyor bu hadîs-i şerîf. Sağlam kaynakları var. Ve başka hadîs-i şerîflerde bu mânayı takviye ediyor. Sağlam kaynakları var. Ve başka hadîs-i şerîflerde bu mânayı takviye ediyor.

Hatta bir kişi kalkmış, demiş ki; "Yâ Resûlallah! İki çocuğu ölen de cennete girecek mi?" Hatta bir kişi kalkmış, demiş ki;

"Yâ Resûlallah! İki çocuğu ölen de cennete girecek mi?"

Peygamber Efendimiz; "Evet." buyurmuş. Peygamber Efendimiz; "Evet." buyurmuş.

Demek ki iki çocuğu ölüp de ona da sabreden mü'min de cennete girecek. Demek ki iki çocuğu ölüp de ona da sabreden mü'min de cennete girecek.

Bir tanesi daha kalkmış: Bir tanesi daha kalkmış:

"Bir çocuğu ölen de cennetlik olur mu yâ Resûlallah?" diye sormuş. "Bir çocuğu ölen de cennetlik olur mu yâ Resûlallah?" diye sormuş.

Peygamber Efendimiz ona da "Evet." buyurmuş. Peygamber Efendimiz ona da "Evet." buyurmuş.

Demek ki insan kadere rıza gösterip bu acı hadiseyi Allah'a olan saygısından, bağlılığından dolayıDemek ki insan kadere rıza gösterip bu acı hadiseyi Allah'a olan saygısından, bağlılığından dolayı taşkınlık yapmadan hazımlı bir şekilde karşılar da dişini sıkarsa [cennetlik!] taşkınlık yapmadan hazımlı bir şekilde karşılar da dişini sıkarsa [cennetlik!]

Üzülmemek mümkün değil. Üzülmemek mümkün değil. Gözyaşı dökebilir ama yaka yırtmak, ileri geri konuşmak, kadere karşı gelmek,Gözyaşı dökebilir ama yaka yırtmak, ileri geri konuşmak, kadere karşı gelmek, Allah'ın hoşuna gitmeyecek rızasına aykırı sözler söylemek yasak!Allah'ın hoşuna gitmeyecek rızasına aykırı sözler söylemek yasak! Yoksa ağlayabilir, sessiz sedasız üzülebilir.Yoksa ağlayabilir, sessiz sedasız üzülebilir. Onun günahı da yok. Zaten insan kendisini tutamaz, Onun günahı da yok.

Zaten insan kendisini tutamaz,
söylenen sözlerden, yapılan hareketlerden günah oluyor; sabrettiği zaman sevabı alır. söylenen sözlerden, yapılan hareketlerden günah oluyor; sabrettiği zaman sevabı alır. Cehenneme girmez, cennete girer. Cehenneme girmez, cennete girer.

"Cehenneme girmez ancak yemin yerine gelsin kadar!" diyor. "Cehenneme girmez ancak yemin yerine gelsin kadar!" diyor.

O yemin nedir? Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş ki; O yemin nedir?

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş ki;

Ve in minküm illâ vâriduhâ kâne alâ Rabbike hatmen makdîyya. Ve in minküm illâ vâriduhâ kâne alâ Rabbike hatmen makdîyya. "Ey insanoğulları sizden hiç biriniz yoktur ki cehenneme girip çıkmasın!" "Ey insanoğulları sizden hiç biriniz yoktur ki cehenneme girip çıkmasın!"

Bu Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiridir, kesindir; artık böyle olacak! Bu Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiridir, kesindir; artık böyle olacak!

Nasıl olacak? Nasıl olacak?

Herkes cehenneme girecek, mü'min cehennemde sırat köprüsünün üstünden geçip gidecek. Herkes cehenneme girecek, mü'min cehennemde sırat köprüsünün üstünden geçip gidecek. Bu girme mü'min için sırattan geçerken geçme tarzında olacak. Bu girme mü'min için sırattan geçerken geçme tarzında olacak. Bazı alimler de demişler ki üstünden geçerken ateşi mü'mine zarar vermeyecek! Bazı alimler de demişler ki üstünden geçerken ateşi mü'mine zarar vermeyecek!

Fe tekûnü ale'l-mü'mini berden ve lâ selâma. Fe tekûnü ale'l-mü'mini berden ve lâ selâma.

Mü'mine serin olacak, selametlik olacak; mü'min sırattan geçecek, kâfiri yakacak!Mü'mine serin olacak, selametlik olacak; mü'min sırattan geçecek, kâfiri yakacak! Hatta cehenneme denilecek ki; "Sen kendinin ahalini tut." Hatta cehenneme denilecek ki;

"Sen kendinin ahalini tut."

Cehennemin kancaları olacak.Cehennemin kancaları olacak. Allah göstermesin, Allah karşılaştırmasın, hiç de bilmeyelim.Allah göstermesin, Allah karşılaştırmasın, hiç de bilmeyelim. Sırattan geçerken kâfirler kancalara takılıp yakalanıp düşecekler.Sırattan geçerken kâfirler kancalara takılıp yakalanıp düşecekler. Mü'minler geçecek; kimisi çok hızlı geçecek, yıldırım gibi geçecek.Mü'minler geçecek; kimisi çok hızlı geçecek, yıldırım gibi geçecek. İşte o geçiş müstesna! İşte o geçiş müstesna! Onun dışında cehenneme girmez.Onun dışında cehenneme girmez. Evladının acısına sabrederse, tahammül ederse, Allah'a âsi gelmezse, takdire karşı çıkmazsa,Evladının acısına sabrederse, tahammül ederse, Allah'a âsi gelmezse, takdire karşı çıkmazsa, ağzını bozmazsa, edepsizlik yapmazsa, şuurunu kaybetmezse, yaka yırtmazsa, bağırıp çağırmazsa, rol yapmazsa. ağzını bozmazsa, edepsizlik yapmazsa, şuurunu kaybetmezse, yaka yırtmazsa, bağırıp çağırmazsa, rol yapmazsa.

Kimisi öyle bir rol yapıyor ki…Kimisi öyle bir rol yapıyor ki… Bizim memleketin bazı bölgelerinde de vardır, Suudi Arabistan'da da vardır. Bizim memleketin bazı bölgelerinde de vardır, Suudi Arabistan'da da vardır. Bizim mevlidlerde özel çağırıyoruz ya; "Hafız efendi, gel mevlid oku…" Bizim mevlidlerde özel çağırıyoruz ya;

"Hafız efendi, gel mevlid oku…"

Ağıtçılar varmış; özel ağıt okuyan, mersiye okuyan kimseler, nahiye denilen nevhacılar varmış. Ağıtçılar varmış; özel ağıt okuyan, mersiye okuyan kimseler, nahiye denilen nevhacılar varmış. Onlar cenazenin önünden gidip saç baş yırtıp feryat figan edip Onlar cenazenin önünden gidip saç baş yırtıp feryat figan edip yakmalar yakarak ağıtlar düzerek yaparlarmış.yakmalar yakarak ağıtlar düzerek yaparlarmış. Bunlar makbul değil, o meslek makbul değil.Bunlar makbul değil, o meslek makbul değil. Adam veya kadın ağıtçılık mesleği olarak yapıyor; öyle olmayacak. Adam veya kadın ağıtçılık mesleği olarak yapıyor; öyle olmayacak.

Müslüman Allah'ın takdirini metanetle karşılayacak, sabredecek, kadere rıza gösterecek. Müslüman Allah'ın takdirini metanetle karşılayacak, sabredecek, kadere rıza gösterecek. Kadere rıza göstermek çok yüksek bir makamdır,Kadere rıza göstermek çok yüksek bir makamdır, insanı mânevî makamların çok yükseklerinden birisine yükseltir! insanı mânevî makamların çok yükseklerinden birisine yükseltir!

Bir kitapta okumuştum: Eski ümmetlerden veyahut eski müslümanlardan birisini haksız yere yakalamışlar; Bir kitapta okumuştum:

Eski ümmetlerden veyahut eski müslümanlardan birisini haksız yere yakalamışlar;

"Sen casussun, sen hainsin, öbür diyardan buraya casus olarak geldin. "Sen casussun, sen hainsin, öbür diyardan buraya casus olarak geldin. Bize kötülük yapacaktın, gel bakalım…" Bize kötülük yapacaktın, gel bakalım…"

Yakalamışlar ve yakalayan komutan idamına karar vermiş. Yakalamışlar ve yakalayan komutan idamına karar vermiş. Hâlbuki adam müslümanmış, dervişmiş; hakikaten dindar hakikaten mânevî bakımdanHâlbuki adam müslümanmış, dervişmiş; hakikaten dindar hakikaten mânevî bakımdan derecesi iyi olan bir kimseymiş ama kötü kimse sanılmış, casus sanılmış yakalanmış; kafası kesilecek. derecesi iyi olan bir kimseymiş ama kötü kimse sanılmış, casus sanılmış yakalanmış; kafası kesilecek. Kafası kesilmeye götürülürken o derviş, iyi müslüman kendi kendine, kendi nefsine demiş ki; Kafası kesilmeye götürülürken o derviş, iyi müslüman kendi kendine, kendi nefsine demiş ki;

"Ey nefsim! Söyle bakalım, eskiden dervişlikten bahsederdin."Ey nefsim! Söyle bakalım, eskiden dervişlikten bahsederdin. Allah'ın takdirine rıza göstermek gerekir diye düşünürdün; 'Sabretmek lazım!' derdin.Allah'ın takdirine rıza göstermek gerekir diye düşünürdün; 'Sabretmek lazım!' derdin. Açlığa sabrettin, yokluğa sabrettin, sıkıntılara göğüs gerdin; şimdi bir iftiraya, suizanna uğradın. Açlığa sabrettin, yokluğa sabrettin, sıkıntılara göğüs gerdin; şimdi bir iftiraya, suizanna uğradın. Haksız yere seni götürüyorlar, kafanı kesecekler, idam edecekler, öleceksin.Haksız yere seni götürüyorlar, kafanı kesecekler, idam edecekler, öleceksin. Şimdi bu takdire de razı mısın, söyle bakalım?!.." Şimdi bu takdire de razı mısın, söyle bakalım?!.."

Kendisini içinden şöyle bir yoklamış; bakmış ne korku, ne itiraz, ne bir reaksiyon… Kendisini içinden şöyle bir yoklamış; bakmış ne korku, ne itiraz, ne bir reaksiyon…

Razı! "Ne yapalım nasıl olsa bir gün öleceğiz, demek ki ölümüm bu anda olacakmış. Razı!

"Ne yapalım nasıl olsa bir gün öleceğiz, demek ki ölümüm bu anda olacakmış.
Allah imandan ayırmasın…" gibi böyle bir razılık, teslimiyet halinde, içi rahat! Allah imandan ayırmasın…" gibi böyle bir razılık, teslimiyet halinde, içi rahat!

Tam öldürülme yerine kadar gelmişler; oraya geldikten sonra suçsuzluğu anlaşılmış, ölümden kurtulmuş. Tam öldürülme yerine kadar gelmişler; oraya geldikten sonra suçsuzluğu anlaşılmış, ölümden kurtulmuş. İmtihana bak:İmtihana bak: Öldürecek diye ta oraya kadar geldikten sonra tam idam edileceği sırada anlaşılmış, kurtulmuş.Öldürecek diye ta oraya kadar geldikten sonra tam idam edileceği sırada anlaşılmış, kurtulmuş. Ama adamın sözü çok önemli: Ama adamın sözü çok önemli:

"Vallahi o badireden, sıkıntıdan, beladan halâsıma, kurtuluşuma değil; "Vallahi o badireden, sıkıntıdan, beladan halâsıma, kurtuluşuma değil; o andaki ihlâsıma seviniyorum hâlâ!o andaki ihlâsıma seviniyorum hâlâ! Ondun kurtuldum, demek biraz daha yaşayacakmışım…Ondun kurtuldum, demek biraz daha yaşayacakmışım… Kurtulduğuma sevinmiyorumKurtulduğuma sevinmiyorum o anda kendimi yokladığım zaman içimden Allah'ın takdirine itiraz gelmemesine seviniyorum.o anda kendimi yokladığım zaman içimden Allah'ın takdirine itiraz gelmemesine seviniyorum. Hâlâ o hoşuma gidiyor. Vallahi halâsıma değil, o andaki ihlâsıma seviniyorum!" demiş. Hâlâ o hoşuma gidiyor. Vallahi halâsıma değil, o andaki ihlâsıma seviniyorum!" demiş.

Kadere rıza budur, insana mükâfat gelir! Kadere rıza budur, insana mükâfat gelir!

Güzel günler görür; çoluğu çocuğu olur, düğünü bayramı olur, herkes sevinir.Güzel günler görür; çoluğu çocuğu olur, düğünü bayramı olur, herkes sevinir. Para kazanır, ticareti kâr eder; iyi o zaman güzel. Para kazanır, ticareti kâr eder; iyi o zaman güzel.

Bir de kötü şeyler gelirse; o zaman bas feryadı, aç isyan bayrağını, Allah'a karşı gel!..Bir de kötü şeyler gelirse; o zaman bas feryadı, aç isyan bayrağını, Allah'a karşı gel!.. O zaman olmaz. O zaman olmaz.

Yerli tiyatro sanatçılarından birisi öldü, geride kalan sanat arkadaşlarıYerli tiyatro sanatçılarından birisi öldü, geride kalan sanat arkadaşları öyle edepsizce sözler söylediler ki; öyle edepsizce sözler söylediler ki;

"Allah öldürmek için bula bula onu mu buldu?!.." gibi laflar söylediler."Allah öldürmek için bula bula onu mu buldu?!.." gibi laflar söylediler. Böyle edepsizce sözler söylediler.Böyle edepsizce sözler söylediler. Allah ıslah etsin, Allah bizi edepten ayırmasın. Allah ıslah etsin, Allah bizi edepten ayırmasın.

Lâ yemûtenne ehadün minküm illâ ve hüve yuhsinü'z-zanne billâhi azze ve celle. Lâ yemûtenne ehadün minküm illâ ve hüve yuhsinü'z-zanne billâhi azze ve celle.

Bu da sahih kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîftir. Bu da sahih kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîftir.

Lâ yemûtenne ehadüküm hattâ yuhsine'z-zannehû billâhi Teâlâ, Lâ yemûtenne ehadüküm hattâ yuhsine'z-zannehû billâhi Teâlâ, fe inne hüsne'z-zanni billâhi semenü'l-cenneti. fe inne hüsne'z-zanni billâhi semenü'l-cenneti.

[Müellif] niye iki hadîs-i şerîfi yan yana getirmiş? [Müellif] niye iki hadîs-i şerîfi yan yana getirmiş?

Birisinin rivayetinde bir eksiklik varsa, rivayet zinciri zayıfsa ötekisi onu takviye ediyor.Birisinin rivayetinde bir eksiklik varsa, rivayet zinciri zayıfsa ötekisi onu takviye ediyor. Bu kitabı yazan [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız; "Bu mâna doğrudur." demek istiyor.Bu kitabı yazan [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız; "Bu mâna doğrudur." demek istiyor. Konusu aynı iki hadisi peş peşe onun için getirir. Konusu aynı iki hadisi peş peşe onun için getirir. Birinci hadîs-i şerîfin mânasını verelim: Birinci hadîs-i şerîfin mânasını verelim:

"Sakın ha sizden biriniz Azîz ve Celîl Allah'a olan kanaatini, zannını iyileştirmeden, "Sakın ha sizden biriniz Azîz ve Celîl Allah'a olan kanaatini, zannını iyileştirmeden, Allah'a hüsnü zan beslemeden ölmesin.Allah'a hüsnü zan beslemeden ölmesin. Hüsnü zan sahibi olsun!" Hüsnü zan sahibi olsun!"

Birinci hadîs-i şerîfin mânası bu: Birinci hadîs-i şerîfin mânası bu:

İkinci hadîs-i şerîfin mânası: İkinci hadîs-i şerîfin mânası:

"Sizden biriniz sakın Allahu Teâlâ'ya zannını güzelleştirmeden, hüsnü zan beslemeden"Sizden biriniz sakın Allahu Teâlâ'ya zannını güzelleştirmeden, hüsnü zan beslemeden ölmesin çünkü Allah'a hüsnü zan beslemek cennetin bahasıdır, bedelidir, parasıdır!"ölmesin çünkü Allah'a hüsnü zan beslemek cennetin bahasıdır, bedelidir, parasıdır!" Şimdi bunu izah edelim. Şimdi bunu izah edelim.

Hüsnü zan ne demek? Hüsnü zan ne demek?

Zannını iyi tarafa yormak! Zannını iyi tarafa yormak! Mesela ölüm hakkında hüsnü zan şu oluyor: Allah'ın rahmeti geniştir,Mesela ölüm hakkında hüsnü zan şu oluyor: Allah'ın rahmeti geniştir, umarım ki Gaffâr olduğu için rahmeti çok olduğundan benim günahlarımı bağışlar.umarım ki Gaffâr olduğu için rahmeti çok olduğundan benim günahlarımı bağışlar. İnşaallah kötü hâller ile karşılaşmam, Allah beni cehenneme sokmaz!İnşaallah kötü hâller ile karşılaşmam, Allah beni cehenneme sokmaz! İnşaallah mü'min olduğum için cennetine girerim... diye insan kanaat besleyecek hüsnü zan besleyecek. İnşaallah mü'min olduğum için cennetine girerim... diye insan kanaat besleyecek hüsnü zan besleyecek.

Kötümser, karamsar olmayacak; iyimser olacak.Kötümser, karamsar olmayacak; iyimser olacak. Peygamber Efendimiz iyimser olmayı tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz iyimser olmayı tavsiye ediyor. İnsan ömrünün sonuna doğru iyimserliğini arttıracak: İnsan ömrünün sonuna doğru iyimserliğini arttıracak:

"Allah'ın lütfuyla cennetine girmeyi umuyorum, rahmeti çok geniş…" diyecek, bu kanaatte olacak. "Allah'ın lütfuyla cennetine girmeyi umuyorum, rahmeti çok geniş…" diyecek, bu kanaatte olacak.

"Ben çok günah işledim, Allah beni affetmez, ben mahvoldum, kahroldum,"Ben çok günah işledim, Allah beni affetmez, ben mahvoldum, kahroldum, benim günahlarımı bir bilsen defterlere kitaplara yazsam sığmaz, taşar…" benim günahlarımı bir bilsen defterlere kitaplara yazsam sığmaz, taşar…"

Seneler önce ben lisedeyken Erenköy'de birisiyle karşılaştık, filozofvârî kayıkçı bir adam. Seneler önce ben lisedeyken Erenköy'de birisiyle karşılaştık, filozofvârî kayıkçı bir adam. "Ben cehenneme gideceğim, biliyorum. Çünkü çok günahlıyım…" diyor. "Ben cehenneme gideceğim, biliyorum. Çünkü çok günahlıyım…" diyor.

Öyle yapmayacak, yanlış! Öyle yapmayacak, yanlış! O filozofluk taslıyor, kendisine yanlış kanaatler edinmiş; öyle olmayacak! O filozofluk taslıyor, kendisine yanlış kanaatler edinmiş; öyle olmayacak!

Efendimiz'in tavsiyesi ne? Hüsnü zan besleyecek! Efendimiz'in tavsiyesi ne?

Hüsnü zan besleyecek!

"Peki cennete gideceğini nereden biliyorsun?" "Peki cennete gideceğini nereden biliyorsun?"

"Bilmiyorum ama umarım ki Allah'ın rahmeti geniş olduğundan beni de cennetine sokacak…" "Bilmiyorum ama umarım ki Allah'ın rahmeti geniş olduğundan beni de cennetine sokacak…"

Böyle diyecek. Çünkü hüsnü zan beslemek cennetin bahasıdır, bedelidir, cennete giriş onunladır. Böyle diyecek. Çünkü hüsnü zan beslemek cennetin bahasıdır, bedelidir, cennete giriş onunladır.

Hani Gülhane parkına gireceksin, şu kadar para çık; Topkapı Sarayı'na gireceksin, şu kadar para çık…Hani Gülhane parkına gireceksin, şu kadar para çık; Topkapı Sarayı'na gireceksin, şu kadar para çık… Bilet kesiyorlar, içeri öyle giriyorsun. Bilet kesiyorlar, içeri öyle giriyorsun.

Peygamber Efendimiz "Cennetin bedeli hüsnü zandır." diyor.Peygamber Efendimiz "Cennetin bedeli hüsnü zandır." diyor. Demek ki âhir ömrümüze doğru, yaşlandığımız zaman hüsnü tarafımızı arttıracağız. Demek ki âhir ömrümüze doğru, yaşlandığımız zaman hüsnü tarafımızı arttıracağız.

Ya şimdi, gençken! Ya şimdi, gençken!

Gençken havf ile recâ -korku ile ümit- iyimserlik ile karamsarlık, kötümserlik ortasında olacağız. Gençken havf ile recâ -korku ile ümit- iyimserlik ile karamsarlık, kötümserlik ortasında olacağız. Ne Allah'ın rahmetine çok güvenip dayanıp laubali olacağızNe Allah'ın rahmetine çok güvenip dayanıp laubali olacağız ne de Allah'ın kahrından, gazabından korkup perişan olacağız.ne de Allah'ın kahrından, gazabından korkup perişan olacağız. Ola ki Allah kahrına uğratır, onun için çalışayım, çabalayayım,Ola ki Allah kahrına uğratır, onun için çalışayım, çabalayayım, dürüst müslüman olayım, günah işlemeyeyim… diyeceğiz.dürüst müslüman olayım, günah işlemeyeyim… diyeceğiz. Allah'ın rahmetinden de ümidi kesmeyeceğiz.Allah'ın rahmetinden de ümidi kesmeyeceğiz. Müslüman Allah'ın rahmetinden ümitvâr [şekilde]; İnşaallah cennete gireceğimMüslüman Allah'ın rahmetinden ümitvâr [şekilde]; İnşaallah cennete gireceğim ama ne olur ne olmaz ihtiyatlı davranayım, çalışayım çabalayayım, vazifelerimi ihmal etmeyeyim… diye düşünecek. ama ne olur ne olmaz ihtiyatlı davranayım, çalışayım çabalayayım, vazifelerimi ihmal etmeyeyim… diye düşünecek.

Hatta evliyâullahtan bir meşhur zât var: İbn Muâz er-Razî- diyor ki; Hatta evliyâullahtan bir meşhur zât var: İbn Muâz er-Razî- diyor ki;

"İnsan havf ile recâ arasında, korku ile ümit duyguları arasında"İnsan havf ile recâ arasında, korku ile ümit duyguları arasında iki aslan arasındaki tilki gibi olacak!" iki aslan arasındaki tilki gibi olacak!"

Tilki biraz bir tarafa yanaşsa aslan üstüne saldırır, biraz ondan kaçmak ister. Tilki biraz bir tarafa yanaşsa aslan üstüne saldırır, biraz ondan kaçmak ister. Çok fazla kaçsa buradaki aslana yaklaşır, o saldırır, parçalamak ister. Çok fazla kaçsa buradaki aslana yaklaşır, o saldırır, parçalamak ister. Tam ortada durur, onun gibi havf ile recâ sanki iki aslanmış; Tam ortada durur, onun gibi havf ile recâ sanki iki aslanmış; sen de bir tilkiymişsin, canını bunlara kaptırmamak, ağızlarına lokma olmamak içinsen de bir tilkiymişsin, canını bunlara kaptırmamak, ağızlarına lokma olmamak için nasıl dikkat ediyorsun, onun gibi fazla ümide kapılırsın: nasıl dikkat ediyorsun, onun gibi fazla ümide kapılırsın:

"Canım Allah bula bula beni mi cehenneme atacak; bunca kâfir var, yahudi, hristiyan, "Canım Allah bula bula beni mi cehenneme atacak; bunca kâfir var, yahudi, hristiyan, dinsiz, katil, hırsız arsız var; onları atar, ben olmam!.." dinsiz, katil, hırsız arsız var; onları atar, ben olmam!.."

"Niye namaz kılmıyorsun, niye oruç tutmuyorsun, zekât vermiyorsun, niye hacca gitmiyorsun?.." "Niye namaz kılmıyorsun, niye oruç tutmuyorsun, zekât vermiyorsun, niye hacca gitmiyorsun?.."

"Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir…" "Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir…"

Bunun ümidi yersiz çünkü amel etmeden ümide düşüyor, belaya uğrayabilir.Bunun ümidi yersiz çünkü amel etmeden ümide düşüyor, belaya uğrayabilir. Zaten belaya uğramış; kılmadığı namazların, tutmadığı oruçların cezası var, besbelli!Zaten belaya uğramış; kılmadığı namazların, tutmadığı oruçların cezası var, besbelli! Tepetaklak gittiği, aşağı doğru uçmakta olduğu belli.Tepetaklak gittiği, aşağı doğru uçmakta olduğu belli. Aşağı doğru gidiyor zaten daha dibi bulmamış ama pike, aşağı doğru gidiyor, o belli. Aşağı doğru gidiyor zaten daha dibi bulmamış ama pike, aşağı doğru gidiyor, o belli.

"Namaz kılıyorum ama namazlarım bir şeye benzemiyor, "Namaz kılıyorum ama namazlarım bir şeye benzemiyor, oruç tutuyorum ama oruçlarım bir şeye benzemiyor.oruç tutuyorum ama oruçlarım bir şeye benzemiyor. Ben bir türlü adam olamadım, berbat bir insanım, artık benimle kimse konuşmasın.Ben bir türlü adam olamadım, berbat bir insanım, artık benimle kimse konuşmasın. Murdar bir kişiyim, karım da benden ayrılsın…" Murdar bir kişiyim, karım da benden ayrılsın…"

Ne oluyorsun? "Canım ben cehennemlik bir insanım!" Ne oluyorsun?

"Canım ben cehennemlik bir insanım!"

O kadar da ümitsizliğe düşmek yok; o kadar da moral bozukluğu, depresyon, çöküklük yok!O kadar da ümitsizliğe düşmek yok; o kadar da moral bozukluğu, depresyon, çöküklük yok! Allah'ın rahmeti var, Allah'ın rahmeti geniş, lütfu çok! Allah'ın rahmeti var, Allah'ın rahmeti geniş, lütfu çok!

"[Allahu Teâlâ] rûz-ı mahşerde o kadar rahmetiyle tecelli edecekmiş,"[Allahu Teâlâ] rûz-ı mahşerde o kadar rahmetiyle tecelli edecekmiş, rahmetini o kadar saçacakmış, insanlar o kadar istifade edecekmiş kirahmetini o kadar saçacakmış, insanlar o kadar istifade edecekmiş ki -cümlenin son noktasına bak- Peygamber Efendimiz diyor ki; -cümlenin son noktasına bak- Peygamber Efendimiz diyor ki; şeytan aleyhillâ'ne bile 'Acaba ben de mi affolunuyorum.' diye heveslenecek!" şeytan aleyhillâ'ne bile 'Acaba ben de mi affolunuyorum.' diye heveslenecek!"

O bile heveslenecek ama yağma yok, onun affı yok!O bile heveslenecek ama yağma yok, onun affı yok! O melun o cehennemde ebedî ama o bile heveslenecekmiş. O melun o cehennemde ebedî ama o bile heveslenecekmiş. Onun için bu iki duyguyu ölçülü kullanmak lazım. Onun için bu iki duyguyu ölçülü kullanmak lazım. Ölçüsüz kullandığı zaman hastalık belirtisi oluyor.Ölçüsüz kullandığı zaman hastalık belirtisi oluyor. Çünkü çok ümitlenince yapması gereken vazifelerin hiçbirisini yapmıyor. Çünkü çok ümitlenince yapması gereken vazifelerin hiçbirisini yapmıyor.

Neye benziyor? Bir talebeye benziyor. Nasıl olsa senenin sonunda sınıfı geçer. Neye benziyor?

Bir talebeye benziyor. Nasıl olsa senenin sonunda sınıfı geçer.

"Yahu matematiğe, biyolojiye, kimyaya, edebiyata çalışsana, ev ödevlerini yapsana! "Yahu matematiğe, biyolojiye, kimyaya, edebiyata çalışsana, ev ödevlerini yapsana! Devam etsene, sen hava alırsın, senenin sonunda zor geçersin.Devam etsene, sen hava alırsın, senenin sonunda zor geçersin. Bu gidişle -perşembenin gelişi çarşambadan belli- sen bu sene çakarsın, çünkü hâlinden belli!.." Bu gidişle -perşembenin gelişi çarşambadan belli- sen bu sene çakarsın, çünkü hâlinden belli!.."

Ama çok çalışan bir talebe Ama çok çalışan bir talebe

Ben kendim talebelik yaptım, hocalık yaptım, bilirim; sizler yapmışsınızdır bilirsiniz:Ben kendim talebelik yaptım, hocalık yaptım, bilirim; sizler yapmışsınızdır bilirsiniz: Talebe hüsnü niyetini gösterdi mi hoca kolaylık gösterir. Kafası burasını almıyor; Talebe hüsnü niyetini gösterdi mi hoca kolaylık gösterir. Kafası burasını almıyor; ama ev ödevini yapmış, devam etmiş, derslerine çalışmaya gayret etmiş.ama ev ödevini yapmış, devam etmiş, derslerine çalışmaya gayret etmiş. Çocukta tutukluk var çok başaramıyor… Çocukta tutukluk var çok başaramıyor…

Tamam, o geçirilir. Ortaokulda, lisede öğretmenler odasında öğretmenler konuşurlar: Tamam, o geçirilir. Ortaokulda, lisede öğretmenler odasında öğretmenler konuşurlar: "Bu çocuk terbiyelidir, iyidir, gayretlidir; kendisini toparlar, senesini yakmayalım…" "Bu çocuk terbiyelidir, iyidir, gayretlidir; kendisini toparlar, senesini yakmayalım…"

Geçirirler ama tembeli geçirmezler. Dünya işlerinde bile böyle oluyor. Geçirirler ama tembeli geçirmezler. Dünya işlerinde bile böyle oluyor. "Kerata tilki gibi zeki ama haylaz, hiç çalışmıyor; çaksın da görsün!.." "Kerata tilki gibi zeki ama haylaz, hiç çalışmıyor; çaksın da görsün!.."

Onu çaktırırlar, "Çalışsın, öyle gelsin!" derler.Onu çaktırırlar, "Çalışsın, öyle gelsin!" derler. Hocası da: "Bak sen geçebilirdin.Hocası da: "Bak sen geçebilirdin. 4 aldın, sana bir not daha verirdim, 5 verirdim; sınıfı geçerdin ama sen haylazsın,4 aldın, sana bir not daha verirdim, 5 verirdim; sınıfı geçerdin ama sen haylazsın, çok daha fazlasını yapacak olduğun hâlde yapmadığın için sana şimdi 3 veriyorum, bırakıyorum.çok daha fazlasını yapacak olduğun hâlde yapmadığın için sana şimdi 3 veriyorum, bırakıyorum. Eylülde gel bakalım!" der. Eylülde gel bakalım!" der.

O bakımdan mü'min korku ile ümit arasında olacak öyle yaşayacak. O bakımdan mü'min korku ile ümit arasında olacak öyle yaşayacak. Salih amel işlemeye devam edecek.Salih amel işlemeye devam edecek. Moralini bozup da ümitsizliğe düşüp de kendisini dağıtmayacak.Moralini bozup da ümitsizliğe düşüp de kendisini dağıtmayacak. Köşeye oturmuş, perişan, çalışmaktan kesilmiş, evine çocuğuna bakmıyor… Köşeye oturmuş, perişan, çalışmaktan kesilmiş, evine çocuğuna bakmıyor…

Neymiş? "Ümitsizliğe düşmüş!.." Bu da olmayacak! Neymiş?

"Ümitsizliğe düşmüş!.."

Bu da olmayacak!

Ama âhir ömrüne doğru keyfi biraz yerine gelecek, biraz iyimserleşecek: Ama âhir ömrüne doğru keyfi biraz yerine gelecek, biraz iyimserleşecek:

"Evelallah, Allah'ın izniyle, umarım ki rahmetine ben de ererim, cennetine girerim…" diye düşünecek. "Evelallah, Allah'ın izniyle, umarım ki rahmetine ben de ererim, cennetine girerim…" diye düşünecek. Kendimizi öyle alıştıralım başkalarına da böyle telkin edelim. Kendimizi öyle alıştıralım başkalarına da böyle telkin edelim.

"Ne oluyorsun hacı amca? "Ne oluyorsun hacı amca? Elhamdülillah sakalın İslâm'da ağardı, Allah'ın rahmetine mağfiretine erersin inşaallah, elbetteElhamdülillah sakalın İslâm'da ağardı, Allah'ın rahmetine mağfiretine erersin inşaallah, elbette cennete girersin…" filan diye bu hadîs-i şerîften aldığımız cesaretle biz de onlara moral verelim. cennete girersin…" filan diye bu hadîs-i şerîften aldığımız cesaretle biz de onlara moral verelim.

Lâ yemîne aleyke ve lâ nezra fî ma'siyetillâhi ve fî katî'atı'r-rahimi ve lâ fî mâ lâ temlik. Lâ yemîne aleyke ve lâ nezra fî ma'siyetillâhi ve fî katî'atı'r-rahimi ve lâ fî mâ lâ temlik.

Lâ yemîne li-veledin mea yemîni vâlidin, ve lâ yemîne li-zevcetin mea yemîni zevcin, Lâ yemîne li-veledin mea yemîni vâlidin, ve lâ yemîne li-zevcetin mea yemîni zevcin, ve lâ yemîne li-memlûkin mea yemîni melîkin ve lâ yemîne fî katîatin ve lâ nezra fî ma'siyetinve lâ yemîne li-memlûkin mea yemîni melîkin ve lâ yemîne fî katîatin ve lâ nezra fî ma'siyetin ve lâ talâka kable nikâhin ve lâ itâkate kable'l-meleketi ve lâ sümte [samte] yevmin ile'l-leyl ve lâ talâka kable nikâhin ve lâ itâkate kable'l-meleketi ve lâ sümte [samte] yevmin ile'l-leyl ve lâ muvâsalete fi's-siyâm ve lâ yutme ba'de hülminve lâ muvâsalete fi's-siyâm ve lâ yutme ba'de hülmin ve lâ radâa ba'de'l-fitâm ve lâ tearrube ba'de'l-hicreti ve lâ hicrete ba'de'l-feth. ve lâ radâa ba'de'l-fitâm ve lâ tearrube ba'de'l-hicreti ve lâ hicrete ba'de'l-feth.

Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Allah'a günah yolunda yemin ve nezir olmaz, adak adamak olmaz! "Allah'a günah yolunda yemin ve nezir olmaz, adak adamak olmaz! Adamışsa tutmak gerekmez!" Adamışsa tutmak gerekmez!"

Yemin ediyor, mesela; "Vallahi billahi ben o adamı öldürürüm, öldüreceğim!" Yemin ediyor, mesela; "Vallahi billahi ben o adamı öldürürüm, öldüreceğim!"

Öldürürsen katil olursun! Öldürürsen katil olursun! Bir müslümanı müteammiden öldürürsen ebedî cehenneme gidersin,Bir müslümanı müteammiden öldürürsen ebedî cehenneme gidersin, Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor: Öldürmeyeceksin! Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor: Öldürmeyeceksin!

"Vallahi billahi evinin camlarını şangur şungur aşağı indireceğim!" "Vallahi billahi evinin camlarını şangur şungur aşağı indireceğim!"

Yapma, bu doğru bir şey değil! Yapma, bu doğru bir şey değil!

Lâ dadare ve lâ dırâr. "İslâm'da mala zarar vermek yok!" Lâ dadare ve lâ dırâr. "İslâm'da mala zarar vermek yok!"

Adama kızıyorsan polise söyle, mahkemeye ver ama camından ne istiyorsun?Adama kızıyorsan polise söyle, mahkemeye ver ama camından ne istiyorsun? İslâm onu onaylamıyor. İslâm onu onaylamıyor.

"Yemin ettim, bırak da şu camları taşlayayım!" "Yemin ettim, bırak da şu camları taşlayayım!"

Hayır! Lâ yemîne aleyke fî ma'siyetillâhi. "Allah'a isyan yolunda yemin edilmez!" Hayır!

Lâ yemîne aleyke fî ma'siyetillâhi. "Allah'a isyan yolunda yemin edilmez!"

Ettiysen tutmak da gerekmez. Kefaretini verirsin, yemini tatbik etmezsin! Ettiysen tutmak da gerekmez. Kefaretini verirsin, yemini tatbik etmezsin!

Günah yolunda; "Allah'a söz verdim, ille yapacağım!.." demek yoktur. Günah yolunda; "Allah'a söz verdim, ille yapacağım!.." demek yoktur. Günahtan dönmek asıl sevaptır. Günahtan dönmek asıl sevaptır. Yalnız yersiz yere dilini kullandığın için,Yalnız yersiz yere dilini kullandığın için, boş yere yemin ettiğinden ceza olarak kefaretini vereceksin.boş yere yemin ettiğinden ceza olarak kefaretini vereceksin. Yemin kefaretini vereceksin ama onu icrâ etmek doğru olmaz, icrâ etmeyeceksin! Yemin kefaretini vereceksin ama onu icrâ etmek doğru olmaz, icrâ etmeyeceksin!

Ve lâ nezra fî ma'siyetillâhi. "Allah'a isyan yolunda nezir de yoktur!" Ve lâ nezra fî ma'siyetillâhi. "Allah'a isyan yolunda nezir de yoktur!"

"Eğer filanca adamı köşe başında bir güzel döversen nezirim olsun ki sana bir tarla bağışlayacağım, "Eğer filanca adamı köşe başında bir güzel döversen nezirim olsun ki sana bir tarla bağışlayacağım, filanca yerde iki tane zeytin ağacımı sana bağışlayacağım, nezrediyorum…" filanca yerde iki tane zeytin ağacımı sana bağışlayacağım, nezrediyorum…"

Öyle şey yok! Günah da yemin de yok nezir de yok! Olmaz. Öyle şey yok! Günah da yemin de yok nezir de yok! Olmaz.

Ve lâ fî katî'atı'r-rahîmi ve lâ fî mâ lâ temlik. Ve lâ fî katî'atı'r-rahîmi ve lâ fî mâ lâ temlik. "Akrabalık bağlarını koparmakta da yemin olmaz!" "Akrabalık bağlarını koparmakta da yemin olmaz!"

O da günah çünkü sıla-yı rahim emredilmiş, müslümanın vazifesidir. O da günah çünkü sıla-yı rahim emredilmiş, müslümanın vazifesidir.

Katî'atı'r-rahim; Akrabalık bağlarına riayet etmemek, onları çiğnemek, kesmek, ters hareket etmek. Katî'atı'r-rahim; Akrabalık bağlarına riayet etmemek, onları çiğnemek, kesmek, ters hareket etmek.

"Yemin ettim, nezrettim, adak ettim…" "Yemin ettim, nezrettim, adak ettim…"

Olmaz öyle şey, onu tutmayacaksın. Olmaz öyle şey, onu tutmayacaksın.

"Ben o adamla konuşmamaya yemin etmiştim, ne yapayım hocam?" "Ben o adamla konuşmamaya yemin etmiştim, ne yapayım hocam?"

Konuş, yemin kefaretini öde! Konuş, yemin kefaretini öde!

Malik olmadığın şeyde de yemin olmaz! Kimin kesesinden ne harcıyorsun? Bu mal senin değil ki,Malik olmadığın şeyde de yemin olmaz! Kimin kesesinden ne harcıyorsun? Bu mal senin değil ki, "Falanca şey yaparsa vallahi filancanın malını ona vereceğim…" "Falanca şey yaparsa vallahi filancanın malını ona vereceğim…"

Mal senin değil; nasıl veriyorsun?Mal senin değil; nasıl veriyorsun? Peygamber Efendimiz; senin olmayan maldan nezir vs. olmaz, diyor. Peygamber Efendimiz; senin olmayan maldan nezir vs. olmaz, diyor.

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim. İkinci hadîs-i şerîfe geçelim.

Kardeşlerim! En iyisi yemine alışmamaktır. Kardeşlerim!

En iyisi yemine alışmamaktır.

Onun için biz küçüklerimize ne diyoruz? Yemin etme! Onun için biz küçüklerimize ne diyoruz?

Yemin etme!

Ticarete gidiyorsun: "Vallahi idare etmez ağabey -veya bizi sakallı görünce hocam- idare etmez…" Ticarete gidiyorsun:

"Vallahi idare etmez ağabey -veya bizi sakallı görünce hocam- idare etmez…"

İdare eder, ben ticareti bilmez miyim? O malı aşağı yukarı az çok biliyorum. İdare eder, ben ticareti bilmez miyim? O malı aşağı yukarı az çok biliyorum.

"İdare etmez, vallahi sermayesini aşar!" "İdare etmez, vallahi sermayesini aşar!"

Yalan yemini bastırıyor, alışmış; millet su gibi, nefes alıp verir gibi boş yere yemin ediyor! Yalan yemini bastırıyor, alışmış; millet su gibi, nefes alıp verir gibi boş yere yemin ediyor!

"Vallahi de billahi de tallahi de…" Bir sürü yeminle, hepsi yalan! "Vallahi de billahi de tallahi de…"

Bir sürü yeminle, hepsi yalan!
Ondan sonra; "Senin gül hatırın için şu kadar olsun…" diyor. Hani idare etmiyordu? Ondan sonra;

"Senin gül hatırın için şu kadar olsun…" diyor.

Hani idare etmiyordu?

"Hadi senin hatırın için..." Yahu sen beni tanımıyorsun ki! Hatırım ne olacak?.. "Hadi senin hatırın için..."

Yahu sen beni tanımıyorsun ki! Hatırım ne olacak?..

Ticarette öyle alışmış. En iyisi dürüst alışalım, yemin etmeyelim;Ticarette öyle alışmış. En iyisi dürüst alışalım, yemin etmeyelim; boş yere sinirlenip yalan yanlış sözler söylemeyelim. boş yere sinirlenip yalan yanlış sözler söylemeyelim.

İkinci hadîs-i şerîf uzunca idi, onu da izah edelim: İkinci hadîs-i şerîf uzunca idi, onu da izah edelim:

Ve lâ yemîne li-veledin mea yemîni vâlidin. Ve lâ yemîne li-veledin mea yemîni vâlidin. "Babanın yemini varken evladın yemini olmaz!" "Babanın yemini varken evladın yemini olmaz!"

Çünkü baba evladın sahibidir, hâkimidir, asıl söz babadadır! Çünkü baba evladın sahibidir, hâkimidir, asıl söz babadadır!

"Çocuk şöyle demiş…" olmaz, baba var. "Çocuk şöyle demiş…" olmaz, baba var.

Mesela çocuk, "Filanca yere gitmeyeceğim." diye; baba, "Gideceğim." diye yemin etmiş.Mesela çocuk, "Filanca yere gitmeyeceğim." diye; baba, "Gideceğim." diye yemin etmiş. Babanınki dinlenecek çünkü amir büyük, söz sahibi o! Babanınki dinlenecek çünkü amir büyük, söz sahibi o!

Ve lâ yemîne li-zevcetin mea yemîni zevcin.Ve lâ yemîne li-zevcetin mea yemîni zevcin. "Ortada kocanın yemini varken zevcenin yemini olmaz." "Ortada kocanın yemini varken zevcenin yemini olmaz." Ters yemin, aksi istikâmette yemin hakkı ve onu icrâ etmek gerekmez. Ters yemin, aksi istikâmette yemin hakkı ve onu icrâ etmek gerekmez.

Ve lâ yemîne li-memlûkin mea yemîni melikin. Ve lâ yemîne li-memlûkin mea yemîni melikin. "Sahip varken kölenin yemini olmaz." Çünkü bunlar hep ötekilere tâbi kimselerdir."Sahip varken kölenin yemini olmaz." Çünkü bunlar hep ötekilere tâbi kimselerdir. Onların yanında söz hakları yok, demek. Onların yanında söz hakları yok, demek.

Ve lâ yemîne fî katîatin. "Akrabalık bağlarını koparmak hususunda yemin olmaz!"Ve lâ yemîne fî katîatin. "Akrabalık bağlarını koparmak hususunda yemin olmaz!" Ve lâ nezra fî ma'siyetin. "Günah konusunda nezretmek, adak adamak olmaz! Ve lâ nezra fî ma'siyetin. "Günah konusunda nezretmek, adak adamak olmaz!

Ve lâ talaka kable nikâhın. "Evlenmeden talak, boşama olmaz!" Ve lâ talaka kable nikâhın. "Evlenmeden talak, boşama olmaz!"

"Falanca kadını alırsam alır almaz boş olsun." "Falanca kadını alırsam alır almaz boş olsun."

Olmaz, almadın ki! Yok öyle şey, nikâhı olmayan bir şeyin boşaması olmaz! Olmaz, almadın ki! Yok öyle şey, nikâhı olmayan bir şeyin boşaması olmaz!

Ve lâ itâkate kable'l-meleketi. "Sahip olunmayan bir kölenin âzat edilmesi olmaz!" Ve lâ itâkate kable'l-meleketi. "Sahip olunmayan bir kölenin âzat edilmesi olmaz!"

Sahip değilsin ki âzat olmuş olsun! "Bir köle alırsam âzat edeceğim." Olmaz. Sahip değilsin ki âzat olmuş olsun! "Bir köle alırsam âzat edeceğim." Olmaz.

Ve lâ sümte [samte] yevmin ile'l-leyl. "Gündüzden geceye kadar susmak yoktur!" Ve lâ sümte [samte] yevmin ile'l-leyl. "Gündüzden geceye kadar susmak yoktur!"

Bu neden? Onlarda âdet varmış, susma âdeti.Bu neden?

Onlarda âdet varmış, susma âdeti.
Nezrederlermiş, ahdederlermiş ki; "Hiç konuşmayacağım..."Nezrederlermiş, ahdederlermiş ki; "Hiç konuşmayacağım..." Kur'ân-ı Kerîm'de de geçiyor. Kur'ân-ı Kerîm'de de geçiyor.

İnnî nezzertü li'r-rahmâni savmen fe len ükellime'l-yevme insiyyâ. İnnî nezzertü li'r-rahmâni savmen fe len ükellime'l-yevme insiyyâ. "Bugün insanlardan hiç kimseyle konuşmamak üzere Allah'a ahdettim!" buyruluyor. "Bugün insanlardan hiç kimseyle konuşmamak üzere Allah'a ahdettim!" buyruluyor. Meryem valide rad‎yallahu anhâ hakkında. Meryem valide rad‎yallahu anhâ hakkında.

Susma yemininin doğru olmadığını, susma diye bir ibadet olmadığınıSusma yemininin doğru olmadığını, susma diye bir ibadet olmadığını Peygamber Efendimiz bildirmek üzere diyor ki; Peygamber Efendimiz bildirmek üzere diyor ki;

"Bir gün geceye kadar öyle susmak yoktur!" "Bir gün geceye kadar öyle susmak yoktur!"

Konuşmak gerektiği zaman konuşur. Konuşmak gerektiği zaman konuşur.

"Hayır, konuşamam çünkü susmam lazım…" "Hayır, konuşamam çünkü susmam lazım…"

Öyle şey yok! Kendi kendine âdetler, usuller falan çıkarmaya lüzum yok! Öyle şey yok! Kendi kendine âdetler, usuller falan çıkarmaya lüzum yok!

Bir kardeşimiz vardı sabah namazından sonra dükkânı açıyor. Bir kardeşimiz vardı sabah namazından sonra dükkânı açıyor. O arada da kimseyle konuşmamaya ahdetmiş, yanından geçen selam veriyor; ağzı kapalı.O arada da kimseyle konuşmamaya ahdetmiş, yanından geçen selam veriyor; ağzı kapalı. Yahu selam ver, onun selamına karşılık ver, bir şey olmaz! Yahu selam ver, onun selamına karşılık ver, bir şey olmaz!

Konuşmama usulü bozulacak diye korkuyor, ödü patlıyor. Konuşmama usulü bozulacak diye korkuyor, ödü patlıyor. Bir şey olmaz selam vermekte sevap var.Bir şey olmaz selam vermekte sevap var. Hatta onun selamına kalmadan kendin ver.Hatta onun selamına kalmadan kendin ver. Böyle yalan yanlış âdetlere lüzum yok geceye kadar susmak diye bir usul yok! Böyle yalan yanlış âdetlere lüzum yok geceye kadar susmak diye bir usul yok!

Ve lâ muvâsalete fi's-siyâm. "Oruçta bir orucu öteki oruca bağlamak yok!" Ve lâ muvâsalete fi's-siyâm. "Oruçta bir orucu öteki oruca bağlamak yok!"

"Ben dün oruca niyet etmiştim hocam, akşam iftar etmedim, yattım."Ben dün oruca niyet etmiştim hocam, akşam iftar etmedim, yattım. Göbeğim de iyi, şişmanım, gücüm kuvvetim de yerinde; yarınki oruca da niyet ettim, yarın da tutarım." Göbeğim de iyi, şişmanım, gücüm kuvvetim de yerinde; yarınki oruca da niyet ettim, yarın da tutarım."

Ne yapıyor? İftar etmiyor, yarınki oruca sahur yapmıyor. Ne yapıyor?

İftar etmiyor, yarınki oruca sahur yapmıyor.

"Akşam oldu. Bana mısın demedi hocam. Yarına gene…" "Akşam oldu. Bana mısın demedi hocam. Yarına gene…"

Öyle şey yok, orucu oruca bağlamak yok!Öyle şey yok, orucu oruca bağlamak yok! İftar sevap, sahur bereket; Peygamber Efendimiz iftarı erken yapmayı tavsiye ediyor. İftar sevap, sahur bereket; Peygamber Efendimiz iftarı erken yapmayı tavsiye ediyor. Suyla bile, hurmayla bile olsa oruçlu olduğu zaman iftar ediverecek, geciktirmeyecek. Suyla bile, hurmayla bile olsa oruçlu olduğu zaman iftar ediverecek, geciktirmeyecek. Sahura da velev suyla bile, hurmayla bile olsa kalkacak.Sahura da velev suyla bile, hurmayla bile olsa kalkacak. Sahura kalkmak berekettir. Bizim orucumuz böyle! Sahura kalkmak berekettir. Bizim orucumuz böyle! Bir orucu öteki oruca bağlamak vs. filan yoktur. Bir orucu öteki oruca bağlamak vs. filan yoktur.

"Gece kalkmak zor oluyor, ben akşamdan yatıvereyim…" "Gece kalkmak zor oluyor, ben akşamdan yatıvereyim…"

Güzel olanı sünnete uygun olanı oruç tutacağı zaman sahura kalkmaktır. Güzel olanı sünnete uygun olanı oruç tutacağı zaman sahura kalkmaktır.

"Hocam, daha Ramazan gelmedi, ne diye oruçtan bahis açtın?.." "Hocam, daha Ramazan gelmedi, ne diye oruçtan bahis açtın?.."

Oruç sade Ramazan'da olmaz. Oruç sade Ramazan'da olmaz. Ramazan'ın dışında da sevap kazanmak için çok oruçlar vardır: Ramazan'ın dışında da sevap kazanmak için çok oruçlar vardır: Muharrem'in 10'unda oruç tutmak sevaptır, her ayın bir başında bir ortasında oruç tutmak sevaptır. Muharrem'in 10'unda oruç tutmak sevaptır, her ayın bir başında bir ortasında oruç tutmak sevaptır. Sonra Arabî ayların 13, 14, 15'inde, mehtaplı gecelerin gündüzlerinde oruç tutmak sevaptır;Sonra Arabî ayların 13, 14, 15'inde, mehtaplı gecelerin gündüzlerinde oruç tutmak sevaptır; Peygamber Efendimiz hiç bırakmamış. Peygamber Efendimiz hiç bırakmamış. Çarşamba, perşembe, cuma günü üç gün oruç tutup daÇarşamba, perşembe, cuma günü üç gün oruç tutup da Cuma günüde bir sadaka verilmesi çok büyük sevaplar oluyor. Cuma günüde bir sadaka verilmesi çok büyük sevaplar oluyor.

Pazartesi ve perşembe günleri insanların amelleri, işledikleri sevaplı-günahlı işlerPazartesi ve perşembe günleri insanların amelleri, işledikleri sevaplı-günahlı işler "Kullar bunları işledi yâ Rabbi…" diye dergâh-ı izzete Allahu Teâlâ hazretlerinin huzûr-ı âlîsine sunuluyor."Kullar bunları işledi yâ Rabbi…" diye dergâh-ı izzete Allahu Teâlâ hazretlerinin huzûr-ı âlîsine sunuluyor. O her şeyi biliyor ama resmî muamelesi için sunuluyor. O her şeyi biliyor ama resmî muamelesi için sunuluyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kulların amelleri pazartesi-perşembe günü dergâh-ı izzete sunulduğu için "Kulların amelleri pazartesi-perşembe günü dergâh-ı izzete sunulduğu için ben de o günlerde oruçlu olmayı seviyorum." ben de o günlerde oruçlu olmayı seviyorum."

Kendisi pazartesi-perşembe günleri oruç tutmuş, sevap; o bakımdan biz de tutmaya çalışalım. Kendisi pazartesi-perşembe günleri oruç tutmuş, sevap; o bakımdan biz de tutmaya çalışalım.

Demek ki Ramazan gelmeden başka aylarda da oruçlar varmış, hem de onlarda da çok sevaplar var. Demek ki Ramazan gelmeden başka aylarda da oruçlar varmış, hem de onlarda da çok sevaplar var. Kardeşlerimiz bu oruçları da tutmaya gayret etmeli, o sevaplardan istifade etmeli.Kardeşlerimiz bu oruçları da tutmaya gayret etmeli, o sevaplardan istifade etmeli. Hem Ramazan'a idman olur hem Ramazan'da kazandığımız güzel Hem Ramazan'a idman olur hem Ramazan'da kazandığımız güzel nefse hâkimiyet duygumuzu arada perçinlemiş oluruz. nefse hâkimiyet duygumuzu arada perçinlemiş oluruz.

Ramazan'da kendimize hâkim olmayı öğreniyoruz; sigarayı bırakıyoruz, kötülükleri bırakıyoruz.Ramazan'da kendimize hâkim olmayı öğreniyoruz; sigarayı bırakıyoruz, kötülükleri bırakıyoruz. Ramazan'dan sonra doludizgin tekrar gidiyoruz.Ramazan'dan sonra doludizgin tekrar gidiyoruz. Hâlbuki arada böyle oruçlar tutarak kendimizi perçinlemiş oluruz.Hâlbuki arada böyle oruçlar tutarak kendimizi perçinlemiş oluruz. Onun için bu sevaplı oruçlara da devam etmeli. Onun için bu sevaplı oruçlara da devam etmeli.

Ama oruçta iftar etmek sevaptır, sahura kalkmak sevaptır;Ama oruçta iftar etmek sevaptır, sahura kalkmak sevaptır; kardeşlerimiz öyle yapsın, bir orucu öteki oruca bağlamasın! kardeşlerimiz öyle yapsın, bir orucu öteki oruca bağlamasın! Şişmanım, güçlüyüm, kuvvetliyim; ayrı. Şişmanım, güçlüyüm, kuvvetliyim; ayrı.

En sevaplı şey Peygamber Efendimiz'e tam uymakla olur. En sevaplı şey Peygamber Efendimiz'e tam uymakla olur. Tam uymadığın zaman sevap olmaz.Tam uymadığın zaman sevap olmaz. Boşuna daha çok zahmet çekersin, akıntıya kürek çekersin! Boşuna daha çok zahmet çekersin, akıntıya kürek çekersin!

Bir keresinde Peygamber Efendimiz'in ordusu, askerleriBir keresinde Peygamber Efendimiz'in ordusu, askerleri uzun bir yolculuğa çıktıkları sırada kimisi oruç tuttu. uzun bir yolculuğa çıktıkları sırada kimisi oruç tuttu. Hâlbuki yolculukta oruç tutmak gerekmez. Hâlbuki yolculukta oruç tutmak gerekmez.

Hattâ leyse mine'l-birri es-sıyâmu fi's-sefer. Hattâ leyse mine'l-birri es-sıyâmu fi's-sefer. "Seferîlik -yolculuk- hâlindeyken oruç tutmak takvâdan, birr-i takvâdan da sayılmaz!" "Seferîlik -yolculuk- hâlindeyken oruç tutmak takvâdan, birr-i takvâdan da sayılmaz!"

Mârifet de değildir hüner de değildir! Mârifet de değildir hüner de değildir! Madem yolculuğun meşakkati vardır, tutmayıverirsin; başka zaman tutarsın. Madem yolculuğun meşakkati vardır, tutmayıverirsin; başka zaman tutarsın. Ramazan'da da yolculukta tutma mecburiyeti yoktur.Ramazan'da da yolculukta tutma mecburiyeti yoktur. Efendimiz; "Tutmayın." demiş. Efendimiz; "Tutmayın." demiş.

Çok şiddetli sıcak var! Suudi Arabistan bizim [ülkemiz] gibi değil;Çok şiddetli sıcak var! Suudi Arabistan bizim [ülkemiz] gibi değil; 40-50-60 derece oluveriyor, güneş insanın iliği kuruyor, dizlerinin bağı çözülüyor. 40-50-60 derece oluveriyor, güneş insanın iliği kuruyor, dizlerinin bağı çözülüyor. İnsan o güneşin altında su içemediği zaman çarpılıp aşağıya düşer. İnsan o güneşin altında su içemediği zaman çarpılıp aşağıya düşer.

Kimisi oruç tutmuş kimisi tutmamış, oruç tutmayanlar hizmette bulunmuşlar:Kimisi oruç tutmuş kimisi tutmamış, oruç tutmayanlar hizmette bulunmuşlar: Ordunun sularını taşımışlar, yemeklerini pişirmişler, hizmetlerini görmüşler.Ordunun sularını taşımışlar, yemeklerini pişirmişler, hizmetlerini görmüşler. Efendimiz diyor ki; "Bugün oruç tutmayanlar sevapları aldı götürdü, tutanlar değil!" Efendimiz diyor ki;

"Bugün oruç tutmayanlar sevapları aldı götürdü, tutanlar değil!"

O bakımdan yerine göre hareket etmeyi bilmek en iyisidir.O bakımdan yerine göre hareket etmeyi bilmek en iyisidir. Sünnet-i seniyyeye, dinimizin ahkâmına uygun az bir ibadet, Sünnet-i seniyyeye, dinimizin ahkâmına uygun az bir ibadet, sünnete aykırı çok çalışma çabalama, hoplama zıplamadan daha sevaplıdır!sünnete aykırı çok çalışma çabalama, hoplama zıplamadan daha sevaplıdır! "Ye!" dediği yerde yeriz, "Oruç tut!" dediği yerde oruç tutarız; o daha güzel, söz dinlemek daha iyi! "Ye!" dediği yerde yeriz, "Oruç tut!" dediği yerde oruç tutarız; o daha güzel, söz dinlemek daha iyi!

Kurban bayramında oruç tutmak haram!Kurban bayramında oruç tutmak haram! Bayram; herkes yesin içsin, bayram etsin diye o gün öyle tayin edilmiş.Bayram; herkes yesin içsin, bayram etsin diye o gün öyle tayin edilmiş. Onun için müslüman kardeşlerimiz her şeyi yerli yerinde yapmayı öğrenmeli. Onun için müslüman kardeşlerimiz her şeyi yerli yerinde yapmayı öğrenmeli.

Lâ yenâmenne ehadüküm hattâ yekraa sülüse'l-Kur'âni. Kâlû: Ve keyfe yestetiu? Lâ yenâmenne ehadüküm hattâ yekraa sülüse'l-Kur'âni. Kâlû: Ve keyfe yestetiu? Kâle: Elâ yestetîu en yekraa Kul hüvallâhu ehad ve Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs. Kâle: Elâ yestetîu en yekraa Kul hüvallâhu ehad ve Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs.

Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ten İbn Asakir rivayet etmiş. Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ten İbn Asakir rivayet etmiş. Efendimiz buyurmuş ki; Efendimiz buyurmuş ki;

"Sizden biriniz sakın ha Kur'ân-ı Kerîm'in üçte biri kadarını okumadan uyumasın!" "Sizden biriniz sakın ha Kur'ân-ı Kerîm'in üçte biri kadarını okumadan uyumasın!"

Kur'ân-ı Kerîm 606-608 sayfa; 200 sayfa okuyacak öyle yatacak, gibi yani anlamışlar ve demişler ki; Kur'ân-ı Kerîm 606-608 sayfa; 200 sayfa okuyacak öyle yatacak, gibi yani anlamışlar ve demişler ki;

"Yâ Resûlallah, kişi her akşam üçte birini okumaya nasıl güç yetirebilsin?" "Yâ Resûlallah, kişi her akşam üçte birini okumaya nasıl güç yetirebilsin?"

Her akşam üçte birini okumak hafızların bile zorlanacağı bir şeydir. Her akşam üçte birini okumak hafızların bile zorlanacağı bir şeydir. İnsanın başka işi vardır: Yolculuk olur, hastalık, ihtiyarlık olur, darlık olur, soğuk, sıcak olur… İnsanın başka işi vardır: Yolculuk olur, hastalık, ihtiyarlık olur, darlık olur, soğuk, sıcak olur…

Nasıl güç yetirilebilir? Nasıl güç yetirilebilir?

Efendimiz diyor ki;Efendimiz diyor ki; "Sizden biriniz Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okuyamaz mı?" "Sizden biriniz Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okuyamaz mı?"

Demek istiyor ki Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okursa Demek istiyor ki Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okursa sanki Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birini okumuş kadar sevap kazanır. sanki Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birini okumuş kadar sevap kazanır.

Hatırınızda olsun: İnşaallah bu akşamdan itibaren vazifemiz ne olacak? Hatırınızda olsun: İnşaallah bu akşamdan itibaren vazifemiz ne olacak?

Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okuyup öyle yatacağız. Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs okuyup öyle yatacağız.

Daha kârlı bir şey söyleyeyim:Daha kârlı bir şey söyleyeyim: İnsan abdestli olarak yatarsa -abdest aldı, abdestli olarak yattı- meleklerİnsan abdestli olarak yatarsa -abdest aldı, abdestli olarak yattı- melekler "Bu kul bütün gecesini ibadet etti!" diye yazarlar. "Bu kul bütün gecesini ibadet etti!" diye yazarlar.

Horul horul uyur, harıl harıl ibadet sevabı alır! Horul horul uyur, harıl harıl ibadet sevabı alır!

Neden? Abdestli yattı diye! Neden?

Abdestli yattı diye!

Hatta melekler arıların çiçeklere kondukları, Hatta melekler arıların çiçeklere kondukları, bala koştukları gibi o abdestli kulun etrafına toplaşırlar.bala koştukları gibi o abdestli kulun etrafına toplaşırlar. Şeytan sokulamaz, meleklerle, hurilerle güzel bir gece geçer; ölürse cennetlik olur! Şeytan sokulamaz, meleklerle, hurilerle güzel bir gece geçer; ölürse cennetlik olur!

Onun için gece abdestli yatmaya dikkat edin. Onun için gece abdestli yatmaya dikkat edin. Abdest alınca 4 rekât da namaz kılıverirsiniz, öyle yatarsınız. Abdest alınca 4 rekât da namaz kılıverirsiniz, öyle yatarsınız.

Kul hüvallâhu ehad ve Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'i de okuyun. Kul hüvallâhu ehad ve Kul eûzü bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs'i de okuyun.

Lâ yenbeğî lizi'l-vecheyni en yekûne emînen indallâhi azze ve celle. Lâ yenbeğî lizi'l-vecheyni en yekûne emînen indallâhi azze ve celle.

"İkiyüzlü kişinin Aziz ve Celil olan Allah indinde emniyette, "İkiyüzlü kişinin Aziz ve Celil olan Allah indinde emniyette, güvenilir bir kimse olması mümkün değildir!" güvenilir bir kimse olması mümkün değildir!"

Ona böyle buna böyle görünen, yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazan, iki türlü hareket eden bir kimse Ona böyle buna böyle görünen, yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazan, iki türlü hareket eden bir kimse emin sıfatına, emniyetli, güvenilir insan sıfatına sahip olmaz. emin sıfatına, emniyetli, güvenilir insan sıfatına sahip olmaz. Allah indinde o yalancıdır çünkü bir öyle görünüyor bir öyle görünüyor!Allah indinde o yalancıdır çünkü bir öyle görünüyor bir öyle görünüyor! Yanarlı dönerli iki türlü davranıyor ve kıyamet gününde de münafık sıfatıylaYanarlı dönerli iki türlü davranıyor ve kıyamet gününde de münafık sıfatıyla muttasıf olduğundan orada da hayra ermez, mükâfat bulmaz, işi iyi bir noktaya varmaz. muttasıf olduğundan orada da hayra ermez, mükâfat bulmaz, işi iyi bir noktaya varmaz.

O halde ikiyüzlülük etmeyeceğiz. O halde ikiyüzlülük etmeyeceğiz. Dobra dobra olacağız, açık, net olacağız, dürüst olacağız,Dobra dobra olacağız, açık, net olacağız, dürüst olacağız, sorduğu, istişare ettiği zaman karşımızdakine kanaatimizi doğru doğru söyleyeceğiz. sorduğu, istişare ettiği zaman karşımızdakine kanaatimizi doğru doğru söyleyeceğiz. Yalan söylemeyeceğiz, karşımızdaki kardeşimize hakkı söylemekten çekinmeyeceğiz. Yalan söylemeyeceğiz, karşımızdaki kardeşimize hakkı söylemekten çekinmeyeceğiz.

"İnsanlara karşı duyduğunuz saygı, korku ve onların kalabalığı "İnsanlara karşı duyduğunuz saygı, korku ve onların kalabalığı sizi hakkı söylemekten men etmesin!" demiş Peygamber Efendimiz. sizi hakkı söylemekten men etmesin!" demiş Peygamber Efendimiz. Hakkı söylemekten durmayacağız.Hakkı söylemekten durmayacağız. Sevdiğimiz kardeşimiz hata edebilir, sevdiğimiz kardeşimize;Sevdiğimiz kardeşimiz hata edebilir, sevdiğimiz kardeşimize; "Ben seni seviyorum ama şu işin biraz garibime gitti. "Ben seni seviyorum ama şu işin biraz garibime gitti. Bunu yapma kardeşim, bundan zarar görürsün…" diye hakikati söyleyebileceğiz.Bunu yapma kardeşim, bundan zarar görürsün…" diye hakikati söyleyebileceğiz. Çünkü Peygamber Efendimiz; "Müslüman müslümana karşı açık kalpli olacak!" diyor.Çünkü Peygamber Efendimiz; "Müslüman müslümana karşı açık kalpli olacak!" diyor. Öyle ikiyüzlü, yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazma tarzında olmayacak. Öyle ikiyüzlü, yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazma tarzında olmayacak. Bu güzel ahlâka da sahip olalım inşaallah.Bu güzel ahlâka da sahip olalım inşaallah. Dürüst, mert olalım, dobra dobra gerçeği söyleyelim. Dürüst, mert olalım, dobra dobra gerçeği söyleyelim.

60 İhtilâli olmuş. Ben o zaman henüz İstanbul'daydım.60 İhtilâli olmuş. Ben o zaman henüz İstanbul'daydım. Bir müsteşar arkadaş anlattı, kendisi de yaşlı başlı bir Osmanlı Efendisi yaşlı bir kimse.Bir müsteşar arkadaş anlattı, kendisi de yaşlı başlı bir Osmanlı Efendisi yaşlı bir kimse. Meclisin yanında, kapısının orada bir bina var: Meclisin yanında, kapısının orada bir bina var: Millî Birlik Komitesi vs. Askerî bir şey olduğu sırada orada bir toplantı olmuş. Millî Birlik Komitesi vs. Askerî bir şey olduğu sırada orada bir toplantı olmuş. Bizim bu müsteşar olan tanıdık da gitmiş, bir de bizim fakültede vazife gören birisi vardı,Bizim bu müsteşar olan tanıdık da gitmiş, bir de bizim fakültede vazife gören birisi vardı, o da ve bir de bir kadın var; o da gitmiş. o da ve bir de bir kadın var; o da gitmiş. Meslekî bir toplantı gibi onların ihtisaslarından istifade etmek için oraya çağırmışlar. Meslekî bir toplantı gibi onların ihtisaslarından istifade etmek için oraya çağırmışlar.

Bütün erkekler korkularından susmuşlar. Bütün erkekler korkularından susmuşlar. İsmini söylemeye lüzum görmüyorum; o kadın kalkmış, gerçekleri, doğru şeyleri dobra dobra, merdâne söylemiş.İsmini söylemeye lüzum görmüyorum; o kadın kalkmış, gerçekleri, doğru şeyleri dobra dobra, merdâne söylemiş. Aferin, aşk olsun! Erkekler susmuş, kadın erkeklik yapmış, konuşmuş.Aferin, aşk olsun! Erkekler susmuş, kadın erkeklik yapmış, konuşmuş. Bazen böyle oluyor. Bir kitapta okumuştum çok hoşuma gidiyor: Bazen böyle oluyor. Bir kitapta okumuştum çok hoşuma gidiyor:

Sultan Mahmud, Rey şehrini idaresi altına almak istemiş.Sultan Mahmud, Rey şehrini idaresi altına almak istemiş. Rey şehrinin de hükümdarı ölmüş. Rey şehrinin de hükümdarı ölmüş. Bir küçük çocuk kalmış, çocuğun da bir yaşlı büyüğü -annesi veya anneannesi- var. Bir küçük çocuk kalmış, çocuğun da bir yaşlı büyüğü -annesi veya anneannesi- var. Ama tecrübeli bir kadınmış, dindar, iffetli, zahide bir kadınmış.Ama tecrübeli bir kadınmış, dindar, iffetli, zahide bir kadınmış. İdare onun elindeymiş.İdare onun elindeymiş. Çocuk küçük olduğu için idare onun elindeymiş.Çocuk küçük olduğu için idare onun elindeymiş. Sultan Mahmud Rey şehrine; Sultan Mahmud Rey şehrine;

"Şehri bana teslim etsinler, hutbeyi benim nâmıma okusunlar, paraları benim adıma bassınlar;"Şehri bana teslim etsinler, hutbeyi benim nâmıma okusunlar, paraları benim adıma bassınlar; benim hâkimiyetime girsinler!" diye haber göndermiş.benim hâkimiyetime girsinler!" diye haber göndermiş. Çocuk küçük, belde küçük, askeri az; Sultan Mahmud meşhur bir sultan,Çocuk küçük, belde küçük, askeri az; Sultan Mahmud meşhur bir sultan, hücum etti mi ezer geçer, canına okur. hücum etti mi ezer geçer, canına okur.

Şimdi bu hükümdar ne yapsın? Hükümdar küçük de o yaşlı kadın mektup yazmış, diyor ki; Şimdi bu hükümdar ne yapsın?

Hükümdar küçük de o yaşlı kadın mektup yazmış, diyor ki;

"Ey Sultan Mahmud! "Ey Sultan Mahmud! Mektubunu aldım. Böyle böyle demişsin.Mektubunu aldım. Böyle böyle demişsin. Allah bilir ki sen bana zulmen ordu toplayıp hücum edersen Allah bilir ki sen bana zulmen ordu toplayıp hücum edersen ben de müdafaaya kalkışır seninle çarpışırım! ben de müdafaaya kalkışır seninle çarpışırım! Korkmam ve kaçmam, sen bana hücum edersen ben de seninle çarpışırım!" Korkmam ve kaçmam, sen bana hücum edersen ben de seninle çarpışırım!"

Bunu kadın diyor ama kadın kurnaz, cevabın güzelliğine bakın: Bunu kadın diyor ama kadın kurnaz, cevabın güzelliğine bakın:

"Sen mektubunda; 'Askerle ezerim, istediklerimi yaparsınız ya da ezer geçerim!..' diyorsun ya; "Sen mektubunda; 'Askerle ezerim, istediklerimi yaparsınız ya da ezer geçerim!..' diyorsun ya; gelirsen seninle çarpışırım!gelirsen seninle çarpışırım! İki ihtimal var: İki ihtimal var: Bir; sen beni yenersin, -tabi olacağı o, bunun ordusu ne kadar; ötekisi Sultan Mahmud- Bir; sen beni yenersin, -tabi olacağı o, bunun ordusu ne kadar; ötekisi Sultan Mahmud- zaten meşhur bir sultansın, cümle cihana hâkimsin;zaten meşhur bir sultansın, cümle cihana hâkimsin; 'Sultan Mahmud bir ihtiyar kadını yenmiş.' derler, bu sana şeref getirmez, senin şerefini düşürür. 'Sultan Mahmud bir ihtiyar kadını yenmiş.' derler, bu sana şeref getirmez, senin şerefini düşürür. Ama bir de benim seni yendiğimi düşün, cümle cihana rezil olursun;Ama bir de benim seni yendiğimi düşün, cümle cihana rezil olursun; 'İhtiyar bir kadın koca Sultan Mahmud'u yenmiş!' derler." diyor. 'İhtiyar bir kadın koca Sultan Mahmud'u yenmiş!' derler." diyor.

Sultan Mahmud bu mektubu alınca Rey şehriyle uğraşmaktan vazgeçmiş! Sultan Mahmud bu mektubu alınca Rey şehriyle uğraşmaktan vazgeçmiş! Dil! Yunus Emre; Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı diyor ya!Dil! Yunus Emre;

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı

diyor ya!
Söz güzel söylendiği zaman savaşı ortadan kaldırıyor, Söz güzel söylendiği zaman savaşı ortadan kaldırıyor, kötü söylendiği zaman "Kesin şu herifin kafasını!" İnsan canından oluyor, söz çok önemli.kötü söylendiği zaman "Kesin şu herifin kafasını!" İnsan canından oluyor, söz çok önemli. Onun için kadınların da merdâneleri, dobra dobra yüreklileri oluyormuş.Onun için kadınların da merdâneleri, dobra dobra yüreklileri oluyormuş. Kadınlar öyle olabildikten sonra erkeklerin haydi haydi mert olması lazım.Kadınlar öyle olabildikten sonra erkeklerin haydi haydi mert olması lazım. Kadınların erkekleri olduğuna göre, merdâneleri olduğuna göre erkeklerin haydi haydi erkek olması lazım;Kadınların erkekleri olduğuna göre, merdâneleri olduğuna göre erkeklerin haydi haydi erkek olması lazım; erkeklerin kadınlaşması yakışık almaz! erkeklerin kadınlaşması yakışık almaz!

Onun için dürüst olalım dobra dobra olalım. Onun için dürüst olalım dobra dobra olalım. Allah'tan korkalım Allah'tan gayrıdan korkmaya lüzum yoktur, faydası yoktur ve zararı vardır! Allah'tan korkalım Allah'tan gayrıdan korkmaya lüzum yoktur, faydası yoktur ve zararı vardır!

İnsan Allah'tan gayrıdan korkarsa ne olur? İnsan Allah'tan gayrıdan korkarsa ne olur?

Kardeşlerim! Allah ceza olarak korktuğunu o kişiye musallat eder. Bunun altını çizin.Kardeşlerim!

Allah ceza olarak korktuğunu o kişiye musallat eder. Bunun altını çizin.
Korktuğu mutlak başına gelir!Korktuğu mutlak başına gelir! Cezadır, bu hadîs-i şerîfte bildiriliyor.Cezadır, bu hadîs-i şerîfte bildiriliyor. Peygamber Efendimiz; "Bir insan Allah'tan gayrı bir şeyden korkarsa korktuğu mutlaka başına gelir.Peygamber Efendimiz;

"Bir insan Allah'tan gayrı bir şeyden korkarsa korktuğu mutlaka başına gelir.
Eğer âdemoğlu Allahtan gayrı hiçbir şeyden korkmasaydı hiçbir şey ona zarar vermeyecekti!" diyor. Eğer âdemoğlu Allahtan gayrı hiçbir şeyden korkmasaydı hiçbir şey ona zarar vermeyecekti!" diyor.

Olmuş bir hadise naklediyorlar: Olmuş bir hadise naklediyorlar: Abdullah b. Ömer rad‎yallahu anhümâ, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah.Abdullah b. Ömer rad‎yallahu anhümâ, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah. Hz. Ömer terbiye etmiş, sahabenin alimlerinden dindar,Hz. Ömer terbiye etmiş, sahabenin alimlerinden dindar, ibadet ehli, mübarek bir kimse; Allah şefaatlerine nail etsin. ibadet ehli, mübarek bir kimse; Allah şefaatlerine nail etsin.

Gelmiş bakmış ki bir kalabalık, şehrin surları kenarında duruyor, yolun ağzında bekleşiyorlar.Gelmiş bakmış ki bir kalabalık, şehrin surları kenarında duruyor, yolun ağzında bekleşiyorlar. Kalabalık; hayvanları, yükleri var ama orada kaynaşıp bekleşip duruyorlar. Kalabalık; hayvanları, yükleri var ama orada kaynaşıp bekleşip duruyorlar.

"Ne oluyorsunuz?" demiş. "Ne oluyorsunuz?" demiş. Diyorlar ki; "Yolumuzun üzerinde, ilerde aslan yatıyor." Diyorlar ki;

"Yolumuzun üzerinde, ilerde aslan yatıyor."

Hakikaten ileriye bakmış, aslanın birisi oraya ayaklarını uzatmış, yolun üzerine yan gelmiş yatmış. Hakikaten ileriye bakmış, aslanın birisi oraya ayaklarını uzatmış, yolun üzerine yan gelmiş yatmış.

Çölde aslan! Bu hadiseleri anlamak için o zaman şehirlerini şimdiki şehirler gibi düşünmeyin.Çölde aslan! Bu hadiseleri anlamak için o zaman şehirlerini şimdiki şehirler gibi düşünmeyin. O zamanki şeyler şimdi şehirlerin değil köylerin bile cesametine yaklaşmaz! O zamanki şeyler şimdi şehirlerin değil köylerin bile cesametine yaklaşmaz! Küçücük küçücük yerleşme yerleri,Küçücük küçücük yerleşme yerleri, düşman giremesin falan diye etrafında surlar vardır veyahut evler yakın yakın yapılmıştır.düşman giremesin falan diye etrafında surlar vardır veyahut evler yakın yakın yapılmıştır. Akşamüstü herkes girdikten sonra emniyet olsun falan diye varsa hendeği vardır, varsa kapısı vardır kapatılır.Akşamüstü herkes girdikten sonra emniyet olsun falan diye varsa hendeği vardır, varsa kapısı vardır kapatılır. Oba gibi bir şeydir yani o zamanın köyleri şehirleri. Oba gibi bir şeydir yani o zamanın köyleri şehirleri.

Medine'nin 40-50 yıl önceki resimlerine baktım da hayret ettim.Medine'nin 40-50 yıl önceki resimlerine baktım da hayret ettim. Küçücük avuç içi kadar bir yer, köy gibi! Herhalde bu hadise orada cereyan etmiş olsa gerek. Küçücük avuç içi kadar bir yer, köy gibi! Herhalde bu hadise orada cereyan etmiş olsa gerek.

Abdullah b. Ömer bakmış, orada hakikaten aslan yatıyor, Abdullah b. Ömer bakmış, orada hakikaten aslan yatıyor, yırtıcı bir hayvan! Yürümüş dosdoğru aslanın üstüne gitmiş. yırtıcı bir hayvan! Yürümüş dosdoğru aslanın üstüne gitmiş.

Neden? İmanı var, Peygamber Efendimiz'den duyduğu bu hadise dayanarak gidiyor.Neden?

İmanı var, Peygamber Efendimiz'den duyduğu bu hadise dayanarak gidiyor.
Gitmiş, aslan orada duruyor. Aslan saldırsa ya! Gitmiş, aslan orada duruyor.

Aslan saldırsa ya!

Aslan Allah'ın emrinde, Allah'ın sevgili kuluna saldırır mı?!.. Aslan Allah'ın emrinde, Allah'ın sevgili kuluna saldırır mı?!..

Onlar evliyâlardan üstün, onlar sahabe! Onlar evliyâlardan üstün, onlar sahabe!

Aslanın yanına kadar gitmiş. Aslanın yanına kadar gitmiş. Hani inatçı keçileri kulağından, boynundan tutarlar ya; aslanın kulağından yapışmış, y Hani inatçı keçileri kulağından, boynundan tutarlar ya; aslanın kulağından yapışmış, y oldan kaldırmış, öbür tarafa kadar götürmüş, dehlemiş, kışalamış kovmuş.oldan kaldırmış, öbür tarafa kadar götürmüş, dehlemiş, kışalamış kovmuş. Ondan sonra dönmüş gelmiş. Ondan sonra dönmüş gelmiş. Adamlara diyor ki; "Hadi yolunuzu açtım, gidin! Resûlullah doğru söylemiş.Adamlara diyor ki;

"Hadi yolunuzu açtım, gidin! Resûlullah doğru söylemiş.
Âdemoğluna Allah korktuğunu musallat eder,Âdemoğluna Allah korktuğunu musallat eder, eğer âdemoğlu Allah'tan gayrı hiçbir şeyden korkmasaydı hiçbir şey ona zarar veremeyecekti! eğer âdemoğlu Allah'tan gayrı hiçbir şeyden korkmasaydı hiçbir şey ona zarar veremeyecekti! Hadi yürüyün yolunuza…" diyor. Hadi yürüyün yolunuza…" diyor.

O hadisi bildiğinden aslanın üstüne yürümüşO hadisi bildiğinden aslanın üstüne yürümüş o imana sahip olduğundan aslan ona saldıramamış.o imana sahip olduğundan aslan ona saldıramamış. İman işi o! İman işi o!

Elinde mi? Aslan gürleyerek gelir de Allah'ın evliyâsının elini ayağını yalar! Elinde mi?

Aslan gürleyerek gelir de Allah'ın evliyâsının elini ayağını yalar!

O bakımdan Allah'tan korkmaya kendimizi verelim, alıştıralım.O bakımdan Allah'tan korkmaya kendimizi verelim, alıştıralım. Allah'tan gayrıdan korkmayalım ki onların hücumuna musallat kalmayalım. Allah'tan gayrıdan korkmayalım ki onların hücumuna musallat kalmayalım. Çünkü bela olarak Allah; "Sen misin benden gayrıdan korkan?Çünkü bela olarak Allah; "Sen misin benden gayrıdan korkan? Al bakalım cezayı!.." diye başımıza onu sarmasın. Al bakalım cezayı!.." diye başımıza onu sarmasın.

Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2