Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1447
16 December 2025
İmsak
06:43
Güneş
08:16
Öğle
13:05
İkindi
15:23
Akşam
17:44
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahirrahmanirrahim. Ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-din.

Ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-din.
Emmâ ba’dü: Fa’lemû eyyühe’l-ihvânEmmâ ba’dü: Fa’lemû eyyühe’l-ihvân fe-inne efdale’l-hadîsi kitâbullahfe-inne efdale’l-hadîsi kitâbullah ve efdale’l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedinve efdale’l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre’l-umûri muhdesâtuhâVe şerre’l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid’atünve külle muhdesetin bid’atün ve külle bid’atin dalâletün ve külle dalâletinve külle bid’atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi’n-nâr.ve sâhibehâ fi’n-nâr. Ve bi’s-senedi’l-muttasılı ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’l-muttasılı ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: İzâ ehabbe’llâhü abden iktenâhü li nefsihî,

İzâ ehabbe’llâhü abden iktenâhü li nefsihî,
ve lem yüşğilhü bi zevcetin ve lâ veledin.ve lem yüşğilhü bi zevcetin ve lâ veledin. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.
Aziz ve muhterem Müslüman kardeşlerim,

Aziz ve muhterem Müslüman kardeşlerim,
Allahu Teâlâ Hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allahu Teâlâ Hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz, başımızın tacı,Peygamberimiz Efendimiz, başımızın tacı, gönlümüzün süruru Muhammed-i Mustafagönlümüzün süruru Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin mübareksallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin mübarek ehadîs-i şerîfesinden bir miktarını şu mübarek cuma akşamında,ehadîs-i şerîfesinden bir miktarını şu mübarek cuma akşamında, şu mübarek mahalde okuyacağım.şu mübarek mahalde okuyacağım. İzahlara geçmeden önce,İzahlara geçmeden önce, evvelen ve hassaten Peygamberimizin ruh-i saadeti için.evvelen ve hassaten Peygamberimizin ruh-i saadeti için. Sonra sair enbiyâ ve mürselininSonra sair enbiyâ ve mürselinin ve cümle evliyâullahın ve bizimve cümle evliyâullahın ve bizim Peygamber Efendimiz'den, ashâbındanPeygamber Efendimiz'den, ashâbından bize kadar güzeran eylemiş olan sâdât-ı turuk-u aliyyemizinbize kadar güzeran eylemiş olan sâdât-ı turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhları için, hulefâsı'nın, ahıbbası'nın,cümlesinin ruhları için, hulefâsı'nın, ahıbbası'nın, fukarası'nın ruhları için.fukarası'nın ruhları için. Ve hassaten okuduğumuz eseri te'lif ediyen HocamızVe hassaten okuduğumuz eseri te'lif ediyen Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hazretleri'nin ruhu için,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hazretleri'nin ruhu için, ve eserin içindeki hadîs-i şerîflerinve eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar geçmesinden emek sarf etmiş olan,bize kadar geçmesinden emek sarf etmiş olan, gayret sarf etmiş olan cümle ravilerin, âlimlerin ruhları içingayret sarf etmiş olan cümle ravilerin, âlimlerin ruhları için ve uzaktan yakından şuve uzaktan yakından şu mahalle cem olarak bu hadîs-i şerîfleri dinlememahalle cem olarak bu hadîs-i şerîfleri dinleme arzusunda bulunan siz kardeşlerimizinarzusunda bulunan siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olanahirete intikal ve irtihal eylemiş olan bütün yakınlarının ve sevdiklerinin ruhları içinbütün yakınlarının ve sevdiklerinin ruhları için ve bizlerin de hayattave bizlerin de hayatta sıhhat, afiyet ve saadet ve selamet üzere olmamız içinsıhhat, afiyet ve saadet ve selamet üzere olmamız için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım.bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım. Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahirrahmanirrahim. Metnini az önce okumuş olduğum hadîs-i şerîfinde,

Metnini az önce okumuş olduğum hadîs-i şerîfinde,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allahu Teâlâ HazretlerininAllahu Teâlâ Hazretlerinin bir kulu sevdiği zaman ona nasıl muamele edeceğine dairbir kulu sevdiği zaman ona nasıl muamele edeceğine dair bir cümle söylüyor.bir cümle söylüyor. Geçen haftanın son hadîs-i şerîfinde de hatırlarsınız ki,Geçen haftanın son hadîs-i şerîfinde de hatırlarsınız ki, Allah-u Teâlâ Hazretleri bir kulu sevdi mi, onu müptela eder de,Allah-u Teâlâ Hazretleri bir kulu sevdi mi, onu müptela eder de, onun nasıl tazarru ve niyaz içindeonun nasıl tazarru ve niyaz içinde şey yapacağını dinlemek ister diye hadîs-i şerîf geçmişti.şey yapacağını dinlemek ister diye hadîs-i şerîf geçmişti. Demek ki müptelâlıklar, çeşitli hastalıklar, sıkıntılar, dertler

Demek ki müptelâlıklar, çeşitli hastalıklar, sıkıntılar, dertler
sevdiği kullara da gelebiliyormuş.sevdiği kullara da gelebiliyormuş. Sevdiği kullar o haller üzerine Allah-u Teâlâ Hazretleri'ninSevdiği kullar o haller üzerine Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin varlığını, brliğini, kudretinii bilip,varlığını, brliğini, kudretinii bilip, ona el açıp Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! dedikçeona el açıp Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! dedikçe kendisine yalvarıp yakardıkça Allahu Teâlâ Hazretlerikendisine yalvarıp yakardıkça Allahu Teâlâ Hazretleri ondan memnun oluyormuş.ondan memnun oluyormuş. Hatta O, onların pazarlığı ve niyazlarından memnun olduğu içinHatta O, onların pazarlığı ve niyazlarından memnun olduğu için bu iptidâları onlara ihsan ediyor.bu iptidâları onlara ihsan ediyor. Tabi ondan sonra da her sıkıntının arkasından bir taraf vardır.Tabi ondan sonra da her sıkıntının arkasından bir taraf vardır. O sıkıntılar, o müptelalıkların arkasından da muhakkak ki dereceler artıyor.O sıkıntılar, o müptelalıkların arkasından da muhakkak ki dereceler artıyor. Onun için eşeddü'l belâ âlel enbiyâ denmiş.Onun için eşeddü'l belâ âlel enbiyâ denmiş. En büyük imtihanlar, sıkıntılar, müptelalıklarEn büyük imtihanlar, sıkıntılar, müptelalıklar Peygamberlere gönderiliyor.Peygamberlere gönderiliyor. Ondan sonra da derece derece Allah'ın veli kullarına,Ondan sonra da derece derece Allah'ın veli kullarına, salih kullarına, böyle mümin kullarına olmak üzere geliyor.salih kullarına, böyle mümin kullarına olmak üzere geliyor. Hatta çok garip bir tecellidir ki,Hatta çok garip bir tecellidir ki, Allah'ın en azılı düşmanlarına bazen Allahu Teâlâ HazretleriAllah'ın en azılı düşmanlarına bazen Allahu Teâlâ Hazretleri hiçbir sıkıntı göstertmiyor.hiçbir sıkıntı göstertmiyor. Firavun'un mesela derler ki,Firavun'un mesela derler ki, doğru düzgün bir hastalık bile görmemiş ömründe.doğru düzgün bir hastalık bile görmemiş ömründe. Görse acizliğini bilecek de,Görse acizliğini bilecek de, ne kadar aciz bir mahluk olduğunu bilecek de,ne kadar aciz bir mahluk olduğunu bilecek de, ilâhlık davasında bulunmayacak.ilâhlık davasında bulunmayacak. Bu Mısır mülkü benim.

Bu Mısır mülkü benim.
Benden başka sizin mâbudunuz mu var?Benden başka sizin mâbudunuz mu var? Başkasına tapabilir misiniz falan diyeBaşkasına tapabilir misiniz falan diye mâbudluk taslıyor idi.mâbudluk taslıyor idi. Biraz hastalansa, biraz acizliğinin hissetse,Biraz hastalansa, biraz acizliğinin hissetse, o zaman aklı başına gelecek ama,o zaman aklı başına gelecek ama, öyle Allah'ın düşmanlarına, Allah öyle şey yapmıyor.öyle Allah'ın düşmanlarına, Allah öyle şey yapmıyor. Eğer Müslümanların böyle hazmedemeyeceklerini,Eğer Müslümanların böyle hazmedemeyeceklerini, üzüleceklerini falan düşünerek şey yapıyor Allahu Teâlâ Hazretleri,üzüleceklerini falan düşünerek şey yapıyor Allahu Teâlâ Hazretleri, yoksa bu kâfirlerin evlerinin çatılarını altından bile yapardı.yoksa bu kâfirlerin evlerinin çatılarını altından bile yapardı. Çatılarının saçaklarını altından yapardı.Çatılarının saçaklarını altından yapardı. Ne olacak yani?Ne olacak yani? Dünya hayatı, 70-80 yıl yaşayıp geçip gidiyor.

Dünya hayatı, 70-80 yıl yaşayıp geçip gidiyor.
Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyaya değer vermediği için,Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyaya değer vermediği için, varsın kâfir bakalım, serbest dolaşsın,varsın kâfir bakalım, serbest dolaşsın, kendisini ne sanıyor bakalım.kendisini ne sanıyor bakalım. Dolaşsın diye ona şey yapabiliyor.Dolaşsın diye ona şey yapabiliyor. Yani bu enteresan bir kanun-i ilâhi ki,Yani bu enteresan bir kanun-i ilâhi ki, sevdiği kula iptilâlar veriyor.sevdiği kula iptilâlar veriyor. İmtihanlardan geçiriyor, geçiriyor, ondan sonra derecesini yükseltiyor.İmtihanlardan geçiriyor, geçiriyor, ondan sonra derecesini yükseltiyor. Sevmediği kulada bir şey vermeyebiliyor yani.Sevmediği kulada bir şey vermeyebiliyor yani. Bir sıkıntı vermeyebiliyor.Bir sıkıntı vermeyebiliyor. Ama nasıl?Ama nasıl? Salıverir, salıverir ondan sonra ansızın alırSalıverir, salıverir ondan sonra ansızın alır kahrı perişan eder tabii.kahrı perişan eder tabii. Mesela Kârun.Mesela Kârun. Böyle süslenip, ziynetlenipBöyle süslenip, ziynetlenip kavmin karşısına çıkınca, oookavmin karşısına çıkınca, ooo herkes hayran kaldı ve dediler ki;herkes hayran kaldı ve dediler ki; Yâ leyte lenâ misle mâ ûtiye kârûnu. (Kasas Suresi 79. Âyet)

Yâ leyte lenâ misle mâ ûtiye kârûnu. (Kasas Suresi 79. Âyet)
Keşke şu Kârun'a bahşedilmiş olan zenginliklerden

Keşke şu Kârun'a bahşedilmiş olan zenginliklerden
bizim de olaydı falan diye temenni ettiler.bizim de olaydı falan diye temenni ettiler. Ama ertesi gün eviyle beraber yere göçünce,Ama ertesi gün eviyle beraber yere göçünce, o zaman da anladılar ki, yanio zaman da anladılar ki, yani böyle zalim kimselerin dünyada da hayatları hayat değilmiş,böyle zalim kimselerin dünyada da hayatları hayat değilmiş, Allah'a âsî kimselerin dünyada da dünyalarıAllah'a âsî kimselerin dünyada da dünyaları şifatlı değilmiş diye o zaman akılların başlarına geldi oşifatlı değilmiş diye o zaman akılların başlarına geldi o temenni eden kimselerin.temenni eden kimselerin. Şimdi bugünkü hadîs-i şerîf'te de buyuruyor ki,

Şimdi bugünkü hadîs-i şerîf'te de buyuruyor ki,
Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu severse,Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu severse, İzâ ehabbellâhü abden,İzâ ehabbellâhü abden, bir kulu sevmişse, iktenâhü li nefsihî,bir kulu sevmişse, iktenâhü li nefsihî, kendisine tahsis eder.kendisine tahsis eder. Kendisi için onu şey yapar.Kendisi için onu şey yapar. Kendisine kul eder.Kendisine kul eder. Başka bir kimseye, başka bir varlığa gönlünü bağlattırmaz.Başka bir kimseye, başka bir varlığa gönlünü bağlattırmaz. Sırf kendisine tahsis eder o kulunu sevmişse.Sırf kendisine tahsis eder o kulunu sevmişse. Ve lem yüşğilhü bi zevcetin.Ve lem yüşğilhü bi zevcetin. Zevce ile evlat ile meşgul etmez onu.Zevce ile evlat ile meşgul etmez onu. Şimdi bu hadîs-i şerîf İbn Mes'ûd radiyallahu anh'tan rivâyet edilmiş.

Şimdi bu hadîs-i şerîf İbn Mes'ûd radiyallahu anh'tan rivâyet edilmiş.
Bir soruyu derhal hatıra getiriyorum.Bir soruyu derhal hatıra getiriyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz acaba bu hadîs-i şerîften muradıacaba bu hadîs-i şerîften muradı onun zevce ile çocukla meşgul etmez dedi.onun zevce ile çocukla meşgul etmez dedi. Severse bir kulu kendisine seçer.Severse bir kulu kendisine seçer. Kendisine kul ittihaz eder.Kendisine kul ittihaz eder. Başkasıyla meşgul etmez, zevceyle,Başkasıyla meşgul etmez, zevceyle, çocukla, hanımla, çocukla meşgul etmez dedi.çocukla, hanımla, çocukla meşgul etmez dedi. Bundan muradı acaba bekar olarak yaşatır demek mi?Bundan muradı acaba bekar olarak yaşatır demek mi? Böyle bir mana olabilirse de,Böyle bir mana olabilirse de, birçok hadîs-i şerîflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellembirçok hadîs-i şerîflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin evlenmeyi teşvik ettiğini,Efendimizin evlenmeyi teşvik ettiğini, hatta evlenmenin kendi sünneti olduğunu,hatta evlenmenin kendi sünneti olduğunu, kendi sünnetine tabi olmayanlarınkendi sünnetine tabi olmayanların kendisinden sayılmayacağını birçok hadîs-i şerîflerde bildirmiş.kendisinden sayılmayacağını birçok hadîs-i şerîflerde bildirmiş. Yani evliliğe karşı olmak gibi bir meseleYani evliliğe karşı olmak gibi bir mesele bahis konusu değil.bahis konusu değil. O halde demek ki, zevcesindenO halde demek ki, zevcesinden ve evladından bir problem çıkarttırıp,ve evladından bir problem çıkarttırıp, zevcesiyle evladına onun gönlünü bağlamamak süretiylezevcesiyle evladına onun gönlünü bağlamamak süretiyle olsa gerek diye insan hatırlıyor.olsa gerek diye insan hatırlıyor. Yani zevcesiyle meşgul etmez,Yani zevcesiyle meşgul etmez, evladıyla meşgul etmez.evladıyla meşgul etmez. Yani onların peşinde böyle şey yapıp da Allah'ı unutmakYani onların peşinde böyle şey yapıp da Allah'ı unutmak durumuna düşürmez.durumuna düşürmez. Bazı kimse vardır, zevce peşinde düşer, her şeyi unutur.Bazı kimse vardır, zevce peşinde düşer, her şeyi unutur. Bazı kimse vardır, evlad-ı iyalimi besleyeceğim,Bazı kimse vardır, evlad-ı iyalimi besleyeceğim, yetiştireceğim, bilmem ne yapacağım filan.yetiştireceğim, bilmem ne yapacağım filan. Onun peşine düşer,Onun peşine düşer, Allah'a karşı vazifelerini yapamaz duruma öyle bir getirir.Allah'a karşı vazifelerini yapamaz duruma öyle bir getirir. Öyle bir duruma getirmez.Öyle bir duruma getirmez. Bir hadîs-i şerîf var yalnız.

Bir hadîs-i şerîf var yalnız.
İkinci yüzyıl geçtikten sonraİkinci yüzyıl geçtikten sonra sizin en hayırlınız hafifü'l-hâz olanlarınızdır.sizin en hayırlınız hafifü'l-hâz olanlarınızdır. Yani evladı, ailesi olmayanlarınızdır demiş.Yani evladı, ailesi olmayanlarınızdır demiş. Yani fitne devirlerinde, fesat devirlerinde tabi,Yani fitne devirlerinde, fesat devirlerinde tabi, insanın o fitne ve fesatların içindeinsanın o fitne ve fesatların içinde bir kendisiyle baş edecek,bir kendisiyle baş edecek, bir de ailenin gailesiyle uğraşacak,bir de ailenin gailesiyle uğraşacak, onun zorluklarından dolayı böyle bir rivâyette gelmiş.onun zorluklarından dolayı böyle bir rivâyette gelmiş. Ve diğer hadîs-i şerîf.

Ve diğer hadîs-i şerîf.
İzâ ehabbe’llâhü abden hamâhü’d-dünyâ,

İzâ ehabbe’llâhü abden hamâhü’d-dünyâ,
kemâ yehmî ehadüküm sekîmehü’l-mâe.kemâ yehmî ehadüküm sekîmehü’l-mâe. Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu sevmişse

Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu sevmişse
onu dünyadan himaye eder, korur.onu dünyadan himaye eder, korur. Nasıl korur?Nasıl korur? Kemâ yehmî ehadüküm sekîmehü’l-mâe.Kemâ yehmî ehadüküm sekîmehü’l-mâe. Sizden birinizin hastasını sudan koruduğu gibi.Sizden birinizin hastasını sudan koruduğu gibi. Malum bazı hastalıklar vardır ki su yaramaz.Malum bazı hastalıklar vardır ki su yaramaz. Hasta onu içmek ister ama içtiği zaman mahvolur.Hasta onu içmek ister ama içtiği zaman mahvolur. Mesela ameliyat olur bir insan, hiç su filan vermezler.Mesela ameliyat olur bir insan, hiç su filan vermezler. Dudakları kurur, bir gün geçer ondan sonra işte birazcık bir soğukDudakları kurur, bir gün geçer ondan sonra işte birazcık bir soğuk bir bardak çay verirler, onu yudum yudum içecekler.bir bardak çay verirler, onu yudum yudum içecekler. Yani birden verse ne olur?Yani birden verse ne olur? Bir insan hastaysa, yaralıysa,

Bir insan hastaysa, yaralıysa,
cerahati varsa, ameliyat olduysa birdencerahati varsa, ameliyat olduysa birden o suyu içtiği zaman o zarar görüyor.o suyu içtiği zaman o zarar görüyor. İşte böyle hastanınİşte böyle hastanın böyle zarara uğramasın diye sudan korunduğu gibiböyle zarara uğramasın diye sudan korunduğu gibi Allahu Teâlâ Hazretleri'ni bir kulu sevdi miAllahu Teâlâ Hazretleri'ni bir kulu sevdi mi onu dünyadan korur.onu dünyadan korur. Tabi dünya, dünyadan koruması nasıl oluyor?Tabi dünya, dünyadan koruması nasıl oluyor? Yine dünya O'nun gönlünde yer etmez,

Yine dünya O'nun gönlünde yer etmez,
dünya O'nun Allah'tan meşgul etmez, alıkoymaz manasına.dünya O'nun Allah'tan meşgul etmez, alıkoymaz manasına. Hatta dünya nedir diye tarif etmişler.Hatta dünya nedir diye tarif etmişler. Çünkü çok geçiyor, birçok âyetlerde, hadîs-i şerîflerde geçiyor.Çünkü çok geçiyor, birçok âyetlerde, hadîs-i şerîflerde geçiyor. Demişler ki;Demişler ki; "Küllü mâ elhâke an zikri mevlâke fe hiye dünyâke."

"Küllü mâ elhâke an zikri mevlâke fe hiye dünyâke."
Seni Allah'ı zikretmekten seni alıkoyan,

Seni Allah'ı zikretmekten seni alıkoyan,
men eden her şey senin dünyandır.men eden her şey senin dünyandır. Ne senin karşına çıkıyor da, elini ayağını bağlıyor da, aklını çeliyor da,Ne senin karşına çıkıyor da, elini ayağını bağlıyor da, aklını çeliyor da, yolunu kesiyor da,yolunu kesiyor da, Allah'a iyi kulluk etmekten seni alıkoyuyor iseAllah'a iyi kulluk etmekten seni alıkoyuyor ise dünya odur demişler.dünya odur demişler. Dünya çeşitli şekillerde olabilir.Dünya çeşitli şekillerde olabilir. Kimisi paraya tapar.Kimisi paraya tapar. Kimisi şöhrete tapar,Kimisi şöhrete tapar, kimisi mevkiye tapar, kimisi makama tapar.kimisi mevkiye tapar, kimisi makama tapar. Yani herkes bir oyuncak, bir şey bahane ileYani herkes bir oyuncak, bir şey bahane ile oyalanır, oyalanır.oyalanır, oyalanır. Allah'a kulluk etmesi gerekirken asıl vazifesi Allah'aAllah'a kulluk etmesi gerekirken asıl vazifesi Allah'a iyi kulluk edip bu dünyada imtihanı başarıylaiyi kulluk edip bu dünyada imtihanı başarıyla bitirmesiyken, oradan garip durur, ömrü geçirir gider.bitirmesiyken, oradan garip durur, ömrü geçirir gider. Yani uğraş didin, uğraş didin.Yani uğraş didin, uğraş didin. Geçtiğimiz haftalarda da bir hadîs-i şerîf geçmişti ki,Geçtiğimiz haftalarda da bir hadîs-i şerîf geçmişti ki, insanların en çok zararda olanlarından birisi o kimse oluyor.insanların en çok zararda olanlarından birisi o kimse oluyor. Hem dünyaya yöneliyor,Hem dünyaya yöneliyor, Allah'a iyi kulluk edemiyor, çalışıyor, çırpınıyor.Allah'a iyi kulluk edemiyor, çalışıyor, çırpınıyor. Hem de dünyalığı da elde edemiyor.Hem de dünyalığı da elde edemiyor. "Hasira’t-dünyâ ve’l-âhiratü"

"Hasira’t-dünyâ ve’l-âhiratü"
Dünyalığı da mahvoluyor, ahireti de mahvoluyor.

Dünyalığı da mahvoluyor, ahireti de mahvoluyor.
Onun için Allah-u Teâlâ Hazretleri dünyadan,Onun için Allah-u Teâlâ Hazretleri dünyadan, dünyayla meşgul olmaktan o kimseyi alıkoyar.dünyayla meşgul olmaktan o kimseyi alıkoyar. İnsanın böyle dünyaya meyletmemesi haline zühd derler.İnsanın böyle dünyaya meyletmemesi haline zühd derler. Ez zühd-ü dünya.Ez zühd-ü dünya. Dünya hakkında zühd sahibi olmak,Dünya hakkında zühd sahibi olmak, yani dünyaya metelik vermemek, aldırmamak,yani dünyaya metelik vermemek, aldırmamak, dünyayı çalışmalarının gayesi, hedefi yapmamak.dünyayı çalışmalarının gayesi, hedefi yapmamak. İzhed fi'd-dünyâ, yuhibbüke'llâh.

İzhed fi'd-dünyâ, yuhibbüke'llâh.
Sen dünyayı gönlünden çıkar.Sen dünyayı gönlünden çıkar. Zühd içinde ol.Zühd içinde ol. Allah Teâlâ Hazretleri seni sever diye bildirilmiş.Allah Teâlâ Hazretleri seni sever diye bildirilmiş. Diyorlar ki peki bazı Allah'ın verdiği kulları vardı,Diyorlar ki peki bazı Allah'ın verdiği kulları vardı, çok dünyalığı vardı.çok dünyalığı vardı. Mesela peygamberlerden Süleyman aleyhisselam,Mesela peygamberlerden Süleyman aleyhisselam, hükümdardı.hükümdardı. Sarayları vardı, orduları vardı, hazineleri vardı.Sarayları vardı, orduları vardı, hazineleri vardı. Herkesin gıpta edeceği bir saltanatı vardı.Herkesin gıpta edeceği bir saltanatı vardı. Nasıl oluyor?Nasıl oluyor? Sonra Ebû Bekr-î Sıddîk zengindi.

Sonra Ebû Bekr-î Sıddîk zengindi.
Hz. Osman Zinnureyn zengindi.Hz. Osman Zinnureyn zengindi. Yani bazı böyle cennetlik olduğunu bildiğimiz,Yani bazı böyle cennetlik olduğunu bildiğimiz, Allah'ın veli kulu olduğunu bildiğimiz kimseler var.Allah'ın veli kulu olduğunu bildiğimiz kimseler var. Parası vardı.Parası vardı. Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam zengin bir kimseydi.Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam zengin bir kimseydi. Ticaretle iştigal ederdi, çok malı vardı.Ticaretle iştigal ederdi, çok malı vardı. Hatta talebelerin bir kısmınıHatta talebelerin bir kısmını başka mesela işte çalışıyorken,başka mesela işte çalışıyorken, sen o işe gitme, o işten ne kadar para alıyorsun?sen o işe gitme, o işten ne kadar para alıyorsun? Al parayı, gel benim dersime diye.Al parayı, gel benim dersime diye. Parayla tutardı yani talebesini,Parayla tutardı yani talebesini, dünyayla meşgul olmasın diyerek ilimle meşgul olsun diye.dünyayla meşgul olmasın diyerek ilimle meşgul olsun diye. Demişler ki dünyadan maksatDemişler ki dünyadan maksat insanı Allah'tan meşgul eden şeydir.insanı Allah'tan meşgul eden şeydir. Eğer bir insanın kalbine girmezse yani gayesi olmazsa,Eğer bir insanın kalbine girmezse yani gayesi olmazsa, gönlünü fethetmezse bir şey, o dünyalık sayılmaz.gönlünü fethetmezse bir şey, o dünyalık sayılmaz. Onun için diyorlar ki; insanın gönlü bir kayığa benzer.

Onun için diyorlar ki; insanın gönlü bir kayığa benzer.
Bir gemiye benzer.Bir gemiye benzer. Dünyalık da denize benzer.Dünyalık da denize benzer. Şimdi bir kayığın veya geminin, düşünün,Şimdi bir kayığın veya geminin, düşünün, gemi suyun üstünde yüzecek, yüzmesi lazım.gemi suyun üstünde yüzecek, yüzmesi lazım. Ne zaman yüzer?Ne zaman yüzer? İçine su girmediği zaman.İçine su girmediği zaman. Bir yeri delik olup da içine su girmeye başladı mı,Bir yeri delik olup da içine su girmeye başladı mı, gemi su alır, su alır, su alır, ondan sonra batar.gemi su alır, su alır, su alır, ondan sonra batar. Demek ki insanın gönlüne dünya girerse,Demek ki insanın gönlüne dünya girerse, dünya arzusu, hevesi girerse, o zaman batar insan.dünya arzusu, hevesi girerse, o zaman batar insan. Dünyaya metelik vermeyecek.Dünyaya metelik vermeyecek. Gayesi ne olacak?

Gayesi ne olacak?
İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî.

İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî.
Yâ Rabbi! Benim maksudum Sensin.Yâ Rabbi! Benim maksudum Sensin. Ben senin rızanı istiyorum.Ben senin rızanı istiyorum. Şu dünyada başka bir muradım yok.Şu dünyada başka bir muradım yok. Başka bir isteğim yok.Başka bir isteğim yok. Sen beni sev.Sen beni sev. Benden razı ol, kâfi.Benden razı ol, kâfi. Başka bir şey istemiyorum.Başka bir şey istemiyorum. Bütün gayretlerim, bütün çalışmalarımBütün gayretlerim, bütün çalışmalarım sırf senin rızanı kazanmak için.sırf senin rızanı kazanmak için. Namazı onun için kılıyorum.Namazı onun için kılıyorum. Şu sadakayı onun için veriyorum.Şu sadakayı onun için veriyorum. Hacca onun için gittim.Hacca onun için gittim. Zekâtı ondan veriyorum, orucu onun için tutuyorum.Zekâtı ondan veriyorum, orucu onun için tutuyorum. Başka hiçbir gayem yok Yâ Rabbi!.Başka hiçbir gayem yok Yâ Rabbi!. İnsanlar isterse beni sevsin, isterse kızsın,İnsanlar isterse beni sevsin, isterse kızsın, isterse beğensin, isterse beğenmesin.isterse beğensin, isterse beğenmesin. Kınayanın kınamasına aldırmam.Kınayanın kınamasına aldırmam. Ve la yehafune levmete laim.Ve la yehafune levmete laim. İsteyen kınasın, beğenmeyen nasıl isterse öyle yapsın.İsteyen kınasın, beğenmeyen nasıl isterse öyle yapsın. Ben seni istiyorum, senin rızanı istiyorum.Ben seni istiyorum, senin rızanı istiyorum. Gaye böyle olacak yani.Gaye böyle olacak yani. İnsan bu gayede olduktan sonra o kimseyeİnsan bu gayede olduktan sonra o kimseye dünyanın malının çok olması zarar vermez.dünyanın malının çok olması zarar vermez. Dünya malının zararlı olması,Dünya malının zararlı olması, evin barkın zararlı olması,evin barkın zararlı olması, insanı Allah yolundan alıkoymasındadır.insanı Allah yolundan alıkoymasındadır. Eğer bir insanın ailesi,Eğer bir insanın ailesi, hanımları, çocukları, kabilesi, kavmi,hanımları, çocukları, kabilesi, kavmi, bozulmasından korktuğu ticareti,bozulmasından korktuğu ticareti, içine girip de o sevgi sefa sürdüğüiçine girip de o sevgi sefa sürdüğü köşkleri, evleri, apartmanlarıköşkleri, evleri, apartmanları Allah yolunda cihad etmekten daha sevgiliyse,Allah yolunda cihad etmekten daha sevgiliyse, o zaman o fâsık bir insana aittir,o zaman o fâsık bir insana aittir, âyet-i kerîmelerde bildirildiğine göre.âyet-i kerîmelerde bildirildiğine göre. Onun başına gelecek olan felaketleriOnun başına gelecek olan felaketleri o beklesin deniliyor âyet-i kerîmede.o beklesin deniliyor âyet-i kerîmede. Demek ki bunlar olabilir insanda ama bunları icabında

Demek ki bunlar olabilir insanda ama bunları icabında
Allah yolunda verebilecekAllah yolunda verebilecek ve bunlardan dolayı Allah yolundan kendisive bunlardan dolayı Allah yolundan kendisi alıkolmayacak, kalmayacak yani hak yolunda çalışmaktan kalmayacak.alıkolmayacak, kalmayacak yani hak yolunda çalışmaktan kalmayacak. Ölçü hesap bu, buna göre yapılması lazım.Ölçü hesap bu, buna göre yapılması lazım. Bu hadîs-i şerîflerin de bu tarzda anlaşılması uygun olur.Bu hadîs-i şerîflerin de bu tarzda anlaşılması uygun olur. İzâ ehabbe’llâhü abden eğleka aleyhi ümûra’d-dünyâ,

İzâ ehabbe’llâhü abden eğleka aleyhi ümûra’d-dünyâ,
ve feteha lehû ümûra’l-âhirati.ve feteha lehû ümûra’l-âhirati. Yine Allah'ın Teâlâ Hazretleri bir kulu severse,

Yine Allah'ın Teâlâ Hazretleri bir kulu severse,
sevmişse, ona dünya işlerinin kapısını kaparsevmişse, ona dünya işlerinin kapısını kapar ve ahiret işlerinin kapısını açar.ve ahiret işlerinin kapısını açar. Yani dünyaya yöneldikçe sıkıntılar, zorluklar, zorluklar.Yani dünyaya yöneldikçe sıkıntılar, zorluklar, zorluklar. Ahirete yöneldikçe kolaylıklar, kolaylıklar.Ahirete yöneldikçe kolaylıklar, kolaylıklar. Allah hâlâ belli ki istiyor ki, o kulu o tarafa gitmesin,Allah hâlâ belli ki istiyor ki, o kulu o tarafa gitmesin, ahirete yarayacak işler yapsın da,ahirete yarayacak işler yapsın da, sevdiği, razı olduğu bir kul olarak kendine kavuşsun,sevdiği, razı olduğu bir kul olarak kendine kavuşsun, sevaplar kazansın.sevaplar kazansın. Onun için bir şeyi isterken peşine ille demeyin.Onun için bir şeyi isterken peşine ille demeyin. Yani şöyle olsun ille, istemeyin.Yani şöyle olsun ille, istemeyin. Nasıl isteyin?

Nasıl isteyin?
Yâ Rabbi! Bu benim için hakkımdaYâ Rabbi! Bu benim için hakkımda hayırlı ise onu bana ver, hayırlı değilse verme.hayırlı ise onu bana ver, hayırlı değilse verme. Hayırlı olan şeyi ver, hayırlı olmayanı verme.Hayırlı olan şeyi ver, hayırlı olmayanı verme. Peygamber Efendimiz'in zamanındaPeygamber Efendimiz'in zamanında Medine-i Münevvere'de bir kişi vardı.Medine-i Münevvere'de bir kişi vardı. Gelip Peygamber Efendimiz'e şikâyet ederdi.Gelip Peygamber Efendimiz'e şikâyet ederdi. Dedi ki bir keresinde; Yâ Resûlallah!Dedi ki bir keresinde; Yâ Resûlallah! Ben fakirim, dua et bana da Allah bana zenginlik versin,Ben fakirim, dua et bana da Allah bana zenginlik versin, malım çok olsun.malım çok olsun. Ona dedi ki; Ey filanca!

Ona dedi ki; Ey filanca!
Şükrünü eda edebildiğin bir miktar mal,Şükrünü eda edebildiğin bir miktar mal, senin çok mal sahip olmandan senin için daha hayırlıdır,senin çok mal sahip olmandan senin için daha hayırlıdır, gel bunu isteme.gel bunu isteme. Haline şükret, razı ol.Haline şükret, razı ol. Tabi bir nasihat duyunca gitti.Tabi bir nasihat duyunca gitti. Aradan bir zaman geçti, gene geldi.Aradan bir zaman geçti, gene geldi. Yâ Resûlallah! Dua et ben zengin olayım.

Yâ Resûlallah! Dua et ben zengin olayım.
Biliyor duasının makbul olduğunu.Biliyor duasının makbul olduğunu. Resûlullahın duasının makbul olduğunu biliyor.Resûlullahın duasının makbul olduğunu biliyor. Zenginlik istiyor.Zenginlik istiyor. Yâ Resûlallah! Benim için hayırlı olanı ihsan etsin AllahYâ Resûlallah! Benim için hayırlı olanı ihsan etsin Allah diye dua et demiyor da.diye dua et demiyor da. Yâ Resûlallah! Dua et de benim malım çok olsun diyor.Yâ Resûlallah! Dua et de benim malım çok olsun diyor. Resûlullah bir gün minberdeydi.Resûlullah bir gün minberdeydi. Bedevi'nin birisi kalktı dedi ki;Bedevi'nin birisi kalktı dedi ki; Yâ Resûlallah! Kırıldık dedi kıtlıktan,

Yâ Resûlallah! Kırıldık dedi kıtlıktan,
hayvanlarımız ölüyor, yağmur yok,hayvanlarımız ölüyor, yağmur yok, bir şey yok, dua et de yağmur yağsın dedi.bir şey yok, dua et de yağmur yağsın dedi. Peygamber Efendimiz elini açtı, dua etti, yağmur başladı.Peygamber Efendimiz elini açtı, dua etti, yağmur başladı. Yağdı, yağdı, yağdı, o kadar yağdı ki,Yağdı, yağdı, yağdı, o kadar yağdı ki, bir dahaki hafta aynı şahıs kalkıp dabir dahaki hafta aynı şahıs kalkıp da Yâ Resûlallah! Dua et de artık yağmur kesilsin deyinceye kadar yağdı.Yâ Resûlallah! Dua et de artık yağmur kesilsin deyinceye kadar yağdı. Duası makbul.Duası makbul. Onun için geliyor diyor ki, Yâ Resûlallah!Onun için geliyor diyor ki, Yâ Resûlallah! Dua et zengin olayım.Dua et zengin olayım. Dedi ki ey Filanca!Dedi ki ey Filanca! Şükrünü eda edebileceğin az mal,Şükrünü eda edebileceğin az mal, senin için şükründen aciz kalacağın,senin için şükründen aciz kalacağın, seni yoldan çıkartacak, baştan çıkartacak,seni yoldan çıkartacak, baştan çıkartacak, hatta alıkoyacak, çok maldan daha hayırlıdır, gene gitti.hatta alıkoyacak, çok maldan daha hayırlıdır, gene gitti. Nihâyet üçüncü sefer gene geldi, dedi ki Yâ Resûlallah!Nihâyet üçüncü sefer gene geldi, dedi ki Yâ Resûlallah! Dua et ben zengin olayım, malım çok olsun.Dua et ben zengin olayım, malım çok olsun. Yâ Rabbi! Bu zata istediğini ver dedi Peygamber Efendimiz.Yâ Rabbi! Bu zata istediğini ver dedi Peygamber Efendimiz. Onun üzerine o şahsın hayvanları çoğalmaya başladı.Onun üzerine o şahsın hayvanları çoğalmaya başladı. Çok çok doğurmaya başladı, üremeye başladı,Çok çok doğurmaya başladı, üremeye başladı, ölmemeye başladı, beslennmeye başladı,ölmemeye başladı, beslennmeye başladı, sürüsü genişlemeye başladı.sürüsü genişlemeye başladı. Genişlemeye başlayınca da tabi o zaman onlara bakmak gerekti.Genişlemeye başlayınca da tabi o zaman onlara bakmak gerekti. Bakmak gerekince camiye seyrek gelmeye başladı şahıs.Bakmak gerekince camiye seyrek gelmeye başladı şahıs. Sorardı Peygamber Efendimiz falanca, nerede?Sorardı Peygamber Efendimiz falanca, nerede? Yâ Resûlallah! İşte hayvanların çok da onların

Yâ Resûlallah! İşte hayvanların çok da onların
işleriyle meşgul oluyor.işleriyle meşgul oluyor. Davarlarıyla, sürüleriyle meşgul oluyor.Davarlarıyla, sürüleriyle meşgul oluyor. Arada sırada gelebiliyor.Arada sırada gelebiliyor. Bir zaman geldi, Medine'nin otlakları,Bir zaman geldi, Medine'nin otlakları, otları, kâfi gelmemeye başladı.otları, kâfi gelmemeye başladı. Sürülerini alıp daha uzak yaylalara,Sürülerini alıp daha uzak yaylalara, otları bol yerlere götürmesi gerekti.otları bol yerlere götürmesi gerekti. Arada sırada görünmeye başladı.Arada sırada görünmeye başladı. Peygamber Efendimiz sorardı, nerede falanca?Peygamber Efendimiz sorardı, nerede falanca? Yâ Resûlallah! Sürülerini aldı, filanca yere gitti,

Yâ Resûlallah! Sürülerini aldı, filanca yere gitti,
onlarla meşgul oluyor.onlarla meşgul oluyor. Yazık oldu ona diye söylerdi.Yazık oldu ona diye söylerdi. Nihâyet bir zaman sonra zekât âyeti nazil oldu.Nihâyet bir zaman sonra zekât âyeti nazil oldu. Emvâlihim sadekaten tütahhiruhüm. (Tevbe Suresi 103. Âyet)

Emvâlihim sadekaten tütahhiruhüm. (Tevbe Suresi 103. Âyet)
Onların mallarından, onların mallarını temizleyici

Onların mallarından, onların mallarını temizleyici
zekâtı al diye âyet-i kerîme nazil olunca,zekâtı al diye âyet-i kerîme nazil olunca, Peygamber Efendimiz o emir üzerine, Allah'ın emri üzerinePeygamber Efendimiz o emir üzerine, Allah'ın emri üzerine bütün Müslümanların zekât vermesi gerektiğini bildirdi.bütün Müslümanların zekât vermesi gerektiğini bildirdi. Her yerlere haberci saldı.Her yerlere haberci saldı. O şahısa da bir kişi gitti.O şahısa da bir kişi gitti. Dedi ki âyet-i kerîme nazil oldu.

Dedi ki âyet-i kerîme nazil oldu.
Resûlullah sana haber gönderdi benimle.Resûlullah sana haber gönderdi benimle. Sen malından şu kadarını,Sen malından şu kadarını, koyundan şu kadarını, deveden bu kadarını, sığırdan bu kadarınıkoyundan şu kadarını, deveden bu kadarını, sığırdan bu kadarını zekât olarak vermek zorundasın.zekât olarak vermek zorundasın. Farz oldu bu diye.Farz oldu bu diye. O şahıs da veremedi o paraları.O şahıs da veremedi o paraları. O malları veremedi.O malları veremedi. Ters muamele etti kendisine gelen şahsa.Ters muamele etti kendisine gelen şahsa. Ve o şahıs da geldi.Ve o şahıs da geldi. Yâ Resûlallah! Böyle böyle diyor.

Yâ Resûlallah! Böyle böyle diyor.
Kırıldı Peygamber Efendimiz darıldı.Kırıldı Peygamber Efendimiz darıldı. Yani Peygamber Efendimiz'in duası ile malları o kadar çok oluyor.Yani Peygamber Efendimiz'in duası ile malları o kadar çok oluyor. Ondan sonra malının zekâtını vermekten dahiOndan sonra malının zekâtını vermekten dahi kaçınır bir duruma gelmiş oluyor.kaçınır bir duruma gelmiş oluyor. Tabi o hal üzereTabi o hal üzere bir daha Peygamber Efendimiz'e ona hiç kimseyi göndermedi.bir daha Peygamber Efendimiz'e ona hiç kimseyi göndermedi. Allah'ın kimsenin malına, parasına ihtiyacı mı var?Allah'ın kimsenin malına, parasına ihtiyacı mı var? Kulların Allah'a ihtiyacı var.

Kulların Allah'a ihtiyacı var.
Kulların Allah'a kendi kulluklarını arz edip deKulların Allah'a kendi kulluklarını arz edip de onun rızasını kazanmaya ihtiyacı var.onun rızasını kazanmaya ihtiyacı var. Bize farz kıldığı her şey, bizim için hayırlı olduğundan farz kılmış.Bize farz kıldığı her şey, bizim için hayırlı olduğundan farz kılmış. Biz namaz kılıyoruz da Allah ihtiyacı mı var bizim namazımıza?Biz namaz kılıyoruz da Allah ihtiyacı mı var bizim namazımıza? Bize faydası var.

Bize faydası var.
Biz zekât veriyoruz.Biz zekât veriyoruz. Allahu Teâlâ Hazretleri alemlerden müstağni.Allahu Teâlâ Hazretleri alemlerden müstağni. Zaten parayı da veren o.Zaten parayı da veren o. Zenginliği de veren o.Zenginliği de veren o. Biz onunla ecir kazanıyoruz, cemiyetimiz düzen içinde oluyor.Biz onunla ecir kazanıyoruz, cemiyetimiz düzen içinde oluyor. Fakirle zengin arasında bağlantı oluyor, muhabbet oluyor.Fakirle zengin arasında bağlantı oluyor, muhabbet oluyor. Bak başka memleketlerde komünizm geldi.Bak başka memleketlerde komünizm geldi. Bir affet olarak şey yaptı, bizim memlekete giremiyor, neden?Bir affet olarak şey yaptı, bizim memlekete giremiyor, neden? Bizim memleketin zengini başka memleketin zengini gibi değil,

Bizim memleketin zengini başka memleketin zengini gibi değil,
fakiri başka memleketin fakiri gibi değil.fakiri başka memleketin fakiri gibi değil. Bizim memleketin zengini bizim dinimizdenBizim memleketin zengini bizim dinimizden aldığı terbiye dolayısıyla merhametlidir.aldığı terbiye dolayısıyla merhametlidir. Biraz parası eline geçti miBiraz parası eline geçti mi zekâtını verir, sadakasını verir, Ramazan'da vesaire de elini açar,zekâtını verir, sadakasını verir, Ramazan'da vesaire de elini açar, biraz da daha yaşlandı mı ha bir cami yaptırayım,biraz da daha yaşlandı mı ha bir cami yaptırayım, ha bir çeşme yaptırayım, ha yolu yaptırayım,ha bir çeşme yaptırayım, ha yolu yaptırayım, köyün şu işini göreyim falan diye hayrata elini açar.köyün şu işini göreyim falan diye hayrata elini açar. Fakiri de, fakiri de, şeydir,Fakiri de, fakiri de, şeydir, rızkı Allahu Teâlâ Hazretleri ihsan ediyor insana der,rızkı Allahu Teâlâ Hazretleri ihsan ediyor insana der, kuldan istemeye tenezzül etmez.kuldan istemeye tenezzül etmez. Böylece onda ona karşı bir kıskançlık olmaz.Böylece onda ona karşı bir kıskançlık olmaz. Ötekisi de ona karşı bir tepeden bakma olmaz.Ötekisi de ona karşı bir tepeden bakma olmaz. Arada muhabbet oluyor.Arada muhabbet oluyor. Zekât bizim için önemli.Zekât bizim için önemli. Yani o muhabbetin olması bakımından önemli.Yani o muhabbetin olması bakımından önemli. Neticede o şahıs zekâtı vermedi.Neticede o şahıs zekâtı vermedi. Peygamber Efendimiz ahirete irtihal etti.Peygamber Efendimiz ahirete irtihal etti. Ondan sonra Ebû Bekîr Halife oldu.Ondan sonra Ebû Bekîr Halife oldu. Ebû Bekîr halife olunca gönlü oldu beyin,Ebû Bekîr halife olunca gönlü oldu beyin, o zaman zekât malını göndermeye kalktı ama,o zaman zekât malını göndermeye kalktı ama, Ebû Bekr-î Sıddîk onun malını reddetti ona.Ebû Bekr-î Sıddîk onun malını reddetti ona. Dedi ki Resûlullah'ın almadığı bir malı ben nasıl alırım?

Dedi ki Resûlullah'ın almadığı bir malı ben nasıl alırım?
İstemem, kabul etmem dedi.İstemem, kabul etmem dedi. Resulûllah'ın almadığı bir malı ben nasıl alırım diye reddetti.Resulûllah'ın almadığı bir malı ben nasıl alırım diye reddetti. Almadı.Almadı. Halbuki aynı Ebû Bekr-î Sıddîk'a demişlerdi kiHalbuki aynı Ebû Bekr-î Sıddîk'a demişlerdi ki bazı kabileler, Peygamber Efendimiz vefat edince;bazı kabileler, Peygamber Efendimiz vefat edince; bu zekâtı bizden isteme, namaz kılmaya devam edelim, zekâtı kaldır.bu zekâtı bizden isteme, namaz kılmaya devam edelim, zekâtı kaldır. Zekât vermeyeceğiz demişlerdi.Zekât vermeyeceğiz demişlerdi. Tabi zekât Allah'ın farzlarından bir farz,Tabi zekât Allah'ın farzlarından bir farz, namaz da Allah'ın farzlarından bir farz.namaz da Allah'ın farzlarından bir farz. Aralarında fark yok.Aralarında fark yok. Allah'ın emri olmak bakımından eşit.Allah'ın emri olmak bakımından eşit. Zekâtı vermeyelim de namaz kılalım deyince

Zekâtı vermeyelim de namaz kılalım deyince
tabi ashâb-ı kirâmdan da bazı kimseler acabatabi ashâb-ı kirâmdan da bazı kimseler acaba böyle olabilir mi?böyle olabilir mi? Üstüne varırsak şimdi bunlar daha da beter mi olur?Üstüne varırsak şimdi bunlar daha da beter mi olur? Kavga gürültü mü çıkartırlar diye düşünüyorlardı.Kavga gürültü mü çıkartırlar diye düşünüyorlardı. Ama Ebû Bekr-î Sıddîk, o halim, selim zat-ı muhterem dedi ki;Ama Ebû Bekr-î Sıddîk, o halim, selim zat-ı muhterem dedi ki; Resûlullah zamanında ne veriyorsanızResûlullah zamanında ne veriyorsanız bir kuruş eksik verseniz sizinle harp ederim.bir kuruş eksik verseniz sizinle harp ederim. Hepsini vereceksiniz.Hepsini vereceksiniz. İslâm'ın emirleri şey kabul etmez dedi.İslâm'ın emirleri şey kabul etmez dedi. Hepsini de icabında vermeyenlerle harp etmeye kalkıştıHepsini de icabında vermeyenlerle harp etmeye kalkıştı fakat yine de o şeyden dönmedi.fakat yine de o şeyden dönmedi. Şimdi ötekiler için öyle hareket eden Ebû Bekr-î SıddîkŞimdi ötekiler için öyle hareket eden Ebû Bekr-î Sıddîk bu şahıstan almadı zekâtı.bu şahıstan almadı zekâtı. Çünkü Resûlullah'ın almadığı şeyi nasıl alabilir?Çünkü Resûlullah'ın almadığı şeyi nasıl alabilir? Bak bu gösteriyor ki, demek ki

Bak bu gösteriyor ki, demek ki
mal için değilmiş kavgası, farz içinmiş.mal için değilmiş kavgası, farz içinmiş. Farzın yerine gelmesi içinmiş.Farzın yerine gelmesi içinmiş. Netice itibariyle o şahıs işte Hazreti Ömer zamanında bileNetice itibariyle o şahıs işte Hazreti Ömer zamanında bile öldü gitti artık hesabı Allah'a ait.öldü gitti artık hesabı Allah'a ait. Demek ki malın hayırlısını istemesi lazım insanın.Demek ki malın hayırlısını istemesi lazım insanın. Lâ teda’ lî zenben illâ ğafertehû

Lâ teda’ lî zenben illâ ğafertehû
ve lâ hemmen illâ ferrectehû,ve lâ hemmen illâ ferrectehû, ve lâ hâceten hiye leke ridan illâ kadaytehâ...ve lâ hâceten hiye leke ridan illâ kadaytehâ... Bak duada nasıl dua ediyoruz.Bak duada nasıl dua ediyoruz. Yâ Rabbi! Sen bizim hacetlerimiz reva eyle.Yâ Rabbi! Sen bizim hacetlerimiz reva eyle. Nasıl haceten?Nasıl haceten? ...... Eğer bizim hacetimiz, bizim duamız,

Eğer bizim hacetimiz, bizim duamız,
bizim senden talep ettiğimiz,bizim senden talep ettiğimiz, istediğimiz şey, dileğimizistediğimiz şey, dileğimiz senin rızana uygunsa ve bize de müsaitse,senin rızana uygunsa ve bize de müsaitse, bizim için de hayırlı olacaksa o zaman ver.bizim için de hayırlı olacaksa o zaman ver. Eğer senin rızana aykırı bir şey istiyorsak verme,Eğer senin rızana aykırı bir şey istiyorsak verme, eğer bize zarar olacaksa verme diye duamızdaeğer bize zarar olacaksa verme diye duamızda onu öyle şartlı olarak dua ediyoruz her zaman.onu öyle şartlı olarak dua ediyoruz her zaman. İşte dünyayı böyle Allah'ın vermemesi meselesi bu.İşte dünyayı böyle Allah'ın vermemesi meselesi bu. İzâ ehabbe’llâhü abden.

İzâ ehabbe’llâhü abden.
Bu hadîs-i şerîfte de Allah bir kulu seversen neticesi ne olurmuş?

Bu hadîs-i şerîfte de Allah bir kulu seversen neticesi ne olurmuş?
Onu anlatıyor Peygamber Efendimiz.

Onu anlatıyor Peygamber Efendimiz.
İzâ ehabbellâhü abden.İzâ ehabbellâhü abden. Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu severse.Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulu severse. Kazefe hubbehû fî kulûbi’l-melâiketi.Kazefe hubbehû fî kulûbi’l-melâiketi. O kulun sevgisini meleklerin kalplerine birdenbire atar.O kulun sevgisini meleklerin kalplerine birdenbire atar. Meleklerin kalbinde onun sevgisi hasıl olur.Meleklerin kalbinde onun sevgisi hasıl olur. Ve izâ ebğadallâhü abden.Ve izâ ebğadallâhü abden. Ve Allahu Teâlâ Hazretleri bir kula buğz ederse,Ve Allahu Teâlâ Hazretleri bir kula buğz ederse, sevmezse o kulu, kazefe buğdahû fî kulûbi’l-melâiketi,sevmezse o kulu, kazefe buğdahû fî kulûbi’l-melâiketi, onun kızgınlığına ola olan buğzu,onun kızgınlığına ola olan buğzu, meleklerin kalbine birdenbire yerleştirir,meleklerin kalbine birdenbire yerleştirir, belirtir, orada şekil eder.belirtir, orada şekil eder. Sümme yekzüfühû fî kulûbi’l-âdemiyyîne.

Sümme yekzüfühû fî kulûbi’l-âdemiyyîne.
Sonra Âdemoğullarının kalplerine de onlarıSonra Âdemoğullarının kalplerine de onları bu sevgi veya nefreti, buğzu ilkâ eder.bu sevgi veya nefreti, buğzu ilkâ eder. Şimdi buradan anlaşılıyor ki, Allahu Teâlâ HazretleriŞimdi buradan anlaşılıyor ki, Allahu Teâlâ Hazretleri bir kulunu sevdi mi meleklerine sevdiriyor.bir kulunu sevdi mi meleklerine sevdiriyor. Melekler de sevdiler mi melekler Âdemoğulları için dua ederler.Melekler de sevdiler mi melekler Âdemoğulları için dua ederler. Birçok hadîs-i şerîflerde onlar için istiğman ettikleri,Birçok hadîs-i şerîflerde onlar için istiğman ettikleri, dua ettikleri rivâyet edilmiş.dua ettikleri rivâyet edilmiş. O masum meleklerin, mukarreb meleklerin,O masum meleklerin, mukarreb meleklerin, onlar hakkındaki duaları da Allahu Teâlâ Hazretlerionlar hakkındaki duaları da Allahu Teâlâ Hazretleri makbul bir dua olarak kabul ediyor.makbul bir dua olarak kabul ediyor. Yani Allah'ın melekleriyle insan bir muhabbet bağlantısıyla bağlanmış oluyor.Yani Allah'ın melekleriyle insan bir muhabbet bağlantısıyla bağlanmış oluyor. Allah bir kulu sevdi mi meleklerine de sevdiriyor.Allah bir kulu sevdi mi meleklerine de sevdiriyor. Kızdığı zaman da meleklerine de ona ait bir kızgınlık veriyor.Kızdığı zaman da meleklerine de ona ait bir kızgınlık veriyor. Ondan sonra da bu sevgi veya kızgınlıkOndan sonra da bu sevgi veya kızgınlık Âdemoğullarının gönüllerine de yayılıyor, ne demek?Âdemoğullarının gönüllerine de yayılıyor, ne demek? Yani Allah bir kulu sevdi mi sonunda

Yani Allah bir kulu sevdi mi sonunda
bütün insanlar da onu sevmeye başlar.bütün insanlar da onu sevmeye başlar. Bütün insanların gönlünde de ona karşı bir muhabbet belirir.Bütün insanların gönlünde de ona karşı bir muhabbet belirir. Bir kuluna kızdımıydı daBir kuluna kızdımıydı da bütün insanların gönlünde ona karşı bir buğz,bütün insanların gönlünde ona karşı bir buğz, bir kızgınlık, bir adâvet peydah oluyor.bir kızgınlık, bir adâvet peydah oluyor. Demek ki buradan da anlaşılıyor ki,

Demek ki buradan da anlaşılıyor ki,
Müslümanların sevdiği kimse iyi kimsedir,Müslümanların sevdiği kimse iyi kimsedir, Müslümanların buğz ettiği kimsenin vay haline.Müslümanların buğz ettiği kimsenin vay haline. Müslümanları kızdıran,Müslümanları kızdıran, müslümanların sevmediği bir kimsenin hali ahirette harap.müslümanların sevmediği bir kimsenin hali ahirette harap. Çünkü Allah müslümanları şahit sayacak.Çünkü Allah müslümanları şahit sayacak. Yani Müslümanları kızdırmak iyi bir şey değildir yani.Yani Müslümanları kızdırmak iyi bir şey değildir yani. Allah'ın sevdiği kulları kızdırmak iyi bir şey değildir.Allah'ın sevdiği kulları kızdırmak iyi bir şey değildir. İzâ ehabbellâhü kavmen ibtelâhüm.

İzâ ehabbellâhü kavmen ibtelâhüm.
Allahu Teâlâ Hazretleri bir kavmi, bir topluluğu,

Allahu Teâlâ Hazretleri bir kavmi, bir topluluğu,
bir taifeyi, bir grububir taifeyi, bir grubu severse, sevmişse, ibtelâhüm.severse, sevmişse, ibtelâhüm. Onlar çeşitli imtihanlarla, sıkıntılarla imtihan eder,Onlar çeşitli imtihanlarla, sıkıntılarla imtihan eder, müptelâ eder.müptelâ eder. Fe men sabera felehü’s-sabru.Fe men sabera felehü’s-sabru. Kim bu müptelâlıklara,Kim bu müptelâlıklara, bu belalara, bu sıkıntılara sabrederse,bu belalara, bu sıkıntılara sabrederse, o zaman ona sabredenlere verdiği yüksek ecirleri ihsan eder.o zaman ona sabredenlere verdiği yüksek ecirleri ihsan eder. Ve men cezi’a felehü’l-ceze’u.Ve men cezi’a felehü’l-ceze’u. Kim de sabır göstermez, feryad-u figan eder,Kim de sabır göstermez, feryad-u figan eder, ahu ah ederse, o zaman da onaahu ah ederse, o zaman da ona o sabırsızlığın, o taşkınlığın, o itirazın günahını yükler.o sabırsızlığın, o taşkınlığın, o itirazın günahını yükler. Demek ki Müslümana düşen bir müptelâlık geldiği zaman,

Demek ki Müslümana düşen bir müptelâlık geldiği zaman,
müptelâlık geldiği zaman, başına bir bela, bir sıkıntı geldiği zamanmüptelâlık geldiği zaman, başına bir bela, bir sıkıntı geldiği zaman şikâyet etmemelidir.şikâyet etmemelidir. Büyük Osmanlı şairi, Kemal Paşazâde diye tanınan şahıs

Büyük Osmanlı şairi, Kemal Paşazâde diye tanınan şahıs
diyor ki;diyor ki; Size benden nasihat olsun kiSize benden nasihat olsun ki gam eriştikde etmeyin feryâdgam eriştikde etmeyin feryâd iki türlü zarar mukadderdir dedi bu iş içindedir üstâdiki türlü zarar mukadderdir dedi bu iş içindedir üstâd evveli bu ki dost gamdan ölür,evveli bu ki dost gamdan ölür, âhiri bu kim düşman olur şâd.âhiri bu kim düşman olur şâd. Başına bir dert, bela geldiği zaman diyor,Başına bir dert, bela geldiği zaman diyor, sakın feryat etme.sakın feryat etme. Çünkü bunun içinde iki çeşit zarar vardır,Çünkü bunun içinde iki çeşit zarar vardır, bu feryâd-u figan etmekte.bu feryâd-u figan etmekte. O zarardan bir tanesi nedir?O zarardan bir tanesi nedir? Düşmanın sevinir, ha falanca başına dert geldi, bak oh

Düşmanın sevinir, ha falanca başına dert geldi, bak oh
ne a'la falan diye düşmanın başlar şamata etmeye, hoşuna gider.ne a'la falan diye düşmanın başlar şamata etmeye, hoşuna gider. Dostun da kahrolur, üzülür.Dostun da kahrolur, üzülür. Vah zavallı ne hale geldi falan diye.Vah zavallı ne hale geldi falan diye. Üzüntüden üzüntüye düşer.Üzüntüden üzüntüye düşer. Onun için bir insanın başına bu sıkıntı geldiği zaman biraz müslümanım...Onun için bir insanın başına bu sıkıntı geldiği zaman biraz müslümanım... Yolda gidiyor, bir bakmış bir kadın, birisi saç baş yoluyor.Yolda gidiyor, bir bakmış bir kadın, birisi saç baş yoluyor. Dövünüyor, feryad-u figan ediyor.Dövünüyor, feryad-u figan ediyor. Gitmiş, ey kadın demiş, Allahu Teâlâ HazretleriGitmiş, ey kadın demiş, Allahu Teâlâ Hazretleri sabredenleri sever, sabreyle falan demiş.sabredenleri sever, sabreyle falan demiş. Tabi sen benim başıma ne geldiğini biliyor musunTabi sen benim başıma ne geldiğini biliyor musun bilmem ne bir sürü laf söyleyince,bilmem ne bir sürü laf söyleyince, bakmış laf anlayacak bir insan değil, yürümüş gitmiş.bakmış laf anlayacak bir insan değil, yürümüş gitmiş. Arkasından sahabeden bazıları o kadar demişler ki,Arkasından sahabeden bazıları o kadar demişler ki, sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? Yok bilmiyorum.

Yok bilmiyorum.
Ya bu Resûlullah demişler.Ya bu Resûlullah demişler. Eyvah hemen koşmuş peşinden.Eyvah hemen koşmuş peşinden. Yâ Resûlallah! Affedersin ben seninYâ Resûlallah! Affedersin ben senin Resûlullah olduğunu bilemedim terbiyesizlik ettim filan diyeResûlullah olduğunu bilemedim terbiyesizlik ettim filan diye özür diler.özür diler. O zaman diyor ki ey filan kadın, ey kadın neyse;O zaman diyor ki ey filan kadın, ey kadın neyse; es-sabru inde’s sadmetül-ûlâ.es-sabru inde’s sadmetül-ûlâ. Sabır bela ilk geldiği zaman olur.Sabır bela ilk geldiği zaman olur. İlk anda kendini, derleyip toplayıp sıkı durursan,İlk anda kendini, derleyip toplayıp sıkı durursan, o sıkıntı karşısında sabredersen büyük ecir alırsın.o sıkıntı karşısında sabredersen büyük ecir alırsın. Bak Kur'an-ı Kerim'de buyuruluyor ki;Bak Kur'an-ı Kerim'de buyuruluyor ki; İnne’llâhe me’a’s-sâbirîn. (Bakara Suresi 153. Âyet)

İnne’llâhe me’a’s-sâbirîn. (Bakara Suresi 153. Âyet)
Allah sabredenlerle beraberdir.

Allah sabredenlerle beraberdir.
Ne güzel bir şey.Ne güzel bir şey. Sabredenlerle beraberdir.Sabredenlerle beraberdir. Yani Allah seviyor da onunla beraber oluyor.Yani Allah seviyor da onunla beraber oluyor. Onun için bizim dinimizin ikiOnun için bizim dinimizin iki esaslı duyguya dayandığı söylenmiştir hadîs-i şerîflerde.esaslı duyguya dayandığı söylenmiştir hadîs-i şerîflerde. Bir sabır duygusuna, iki şükür duygusuna.Bir sabır duygusuna, iki şükür duygusuna. İki esaslı duyguya dayanıyor bizim dinimiz.İki esaslı duyguya dayanıyor bizim dinimiz. Bir sabır, neye sabır?Bir sabır, neye sabır? İbadete sabır, sıkıntılara sabır,

İbadete sabır, sıkıntılara sabır,
Allah yolunda başa gelecek dertlere, gamlara,Allah yolunda başa gelecek dertlere, gamlara, kederlere, ezalara, cefalara sabır.kederlere, ezalara, cefalara sabır. Yolundan dönmemek hususunda böyle sebat göstermek filan.Yolundan dönmemek hususunda böyle sebat göstermek filan. Hep bunlar sabır.Hep bunlar sabır. Sabah namazına kalkmak, Ramazan'da oruç tutmak,Sabah namazına kalkmak, Ramazan'da oruç tutmak, hac yolculuğunun cefasını çekmek,hac yolculuğunun cefasını çekmek, arkadaşının dertlerine, sıkıntılarına tahammül etmek filan.arkadaşının dertlerine, sıkıntılarına tahammül etmek filan. Hep sabır.Hep sabır. Bir de şükür.Bir de şükür. Allahu Teâlâ Hazretleri'nin verdiği nimetleri düşünerekAllahu Teâlâ Hazretleri'nin verdiği nimetleri düşünerek elhamdülillah, çok şükür ya Rabbi,elhamdülillah, çok şükür ya Rabbi, bana bunu verdin bak öteki kardeşim de o yokkenbana bunu verdin bak öteki kardeşim de o yokken ne güzel halim falan diye.ne güzel halim falan diye. Yarısı, dinin yarısı şükürdür, yarısı sabırdır demişler.Yarısı, dinin yarısı şükürdür, yarısı sabırdır demişler. Yani çok önemli iki duygudan birisidir.Yani çok önemli iki duygudan birisidir. Demek ki insanın başına bir bela geldiği zaman sabredecek.

Demek ki insanın başına bir bela geldiği zaman sabredecek.
Sabrettiği zaman da Allah onaSabrettiği zaman da Allah ona sabredenlerin ecrini verecek.sabredenlerin ecrini verecek. İnnemâ yuveffâ’s-sâbirûne ecrahüm bi ğayri hisâbin. (Zümer Suresi 10. Âyet)

İnnemâ yuveffâ’s-sâbirûne ecrahüm bi ğayri hisâbin. (Zümer Suresi 10. Âyet)
Allah sabredenlere ecrini bi gayri hesap veriyor.

Allah sabredenlere ecrini bi gayri hesap veriyor.
Yani hesaba sığmayacak kadar çok ecr veriyor.Yani hesaba sığmayacak kadar çok ecr veriyor. Onun için sabredenlerden olmaya gayret etmek lazım.Onun için sabredenlerden olmaya gayret etmek lazım. Tabi başta dert, gam, keder, bela yokkenTabi başta dert, gam, keder, bela yokken gam, keder, bela istenmez Allah'tan.gam, keder, bela istenmez Allah'tan. Yâ Rabbi! Sen bana başıma belaları yağdır,

Yâ Rabbi! Sen bana başıma belaları yağdır,
ben de sabredeyim çok ecir kazanayım.ben de sabredeyim çok ecir kazanayım. Yok. Böyle bir mantık yok İslâmiyet'te.Yok. Böyle bir mantık yok İslâmiyet'te. Gam istenmez, keder istenmez, hastalık istenmez,Gam istenmez, keder istenmez, hastalık istenmez, sıkıntı istenmez.sıkıntı istenmez. Ya ne istenir?Ya ne istenir? Bir kimse bir dua edecekse, bir şey isteyecekse Allah'tan afiyet istesin.Bir kimse bir dua edecekse, bir şey isteyecekse Allah'tan afiyet istesin. Yâ Rabbi! Sen bana afiyet ver.Yâ Rabbi! Sen bana afiyet ver. Dünyada da afiyet, ahirette de afiyet ver.Dünyada da afiyet, ahirette de afiyet ver. Bunun manası ne?Bunun manası ne? Hem beni her türlü sıkıntıdan, üzüntülerden koru,

Hem beni her türlü sıkıntıdan, üzüntülerden koru,
hem de vücuduma sıhhat ver demek.hem de vücuduma sıhhat ver demek. Afiyetin iki çeşidi var.Afiyetin iki çeşidi var. İki tarafa da şumulu var.İki tarafa da şumulu var. Hem bedene sıhhat, hem ruha selamet ve saadet.Hem bedene sıhhat, hem ruha selamet ve saadet. Onun için bir şey istediğin zaman Allah'tanOnun için bir şey istediğin zaman Allah'tan afiyeti isteyeceğini hadîs-i şerîfte tavsiye edilmiş.afiyeti isteyeceğini hadîs-i şerîfte tavsiye edilmiş. Ama afiyeti isteyip dururken,Ama afiyeti isteyip dururken, herkes böyle ister tabi de,herkes böyle ister tabi de, isteyip dururken başına bir sıkıntı gelmişse,isteyip dururken başına bir sıkıntı gelmişse, bil ki Allah'tan geldi, sabredersen çok büyük ecir alırsın.bil ki Allah'tan geldi, sabredersen çok büyük ecir alırsın. Çok büyük sevaplara nail olursun.Çok büyük sevaplara nail olursun. İşte imtihan geldi, fırsat ele geçiyor.İşte imtihan geldi, fırsat ele geçiyor. Sabret, büyük ecirleri kazan.Sabret, büyük ecirleri kazan. Bu hale teslimiyet derler.Bu hale teslimiyet derler. Allah'ın kazasına takdirine rıza göstermek derler.Allah'ın kazasına takdirine rıza göstermek derler. Kazaya rıza derler.Kazaya rıza derler. Tasavvufun da yüksek bir mertebesidir buTasavvufun da yüksek bir mertebesidir bu kazaya rıza göstermek.kazaya rıza göstermek. Yani Allah'ın kendisine nasip ettiği şeylereYani Allah'ın kendisine nasip ettiği şeylere razı olmak çok yüksek bir mertebedir.razı olmak çok yüksek bir mertebedir. Hatta bazı kimseler bu bakımdanHatta bazı kimseler bu bakımdan demişler ki ben Allah'tan dua bile istemem.demişler ki ben Allah'tan dua bile istemem. Bir şey istemem. Neden?Bir şey istemem. Neden? O nasıl isterse öyle yapsın demişler.O nasıl isterse öyle yapsın demişler. Doğru değil ama yani bazıları bu kanaate gelmişler.Doğru değil ama yani bazıları bu kanaate gelmişler. Bizim büyüklerimiz, imamlarımızın kanaatine göreBizim büyüklerimiz, imamlarımızın kanaatine göre dua da ibadettir.dua da ibadettir. Madem Kur'an-ı Kerim'de; Üd’ûnî estecib leküm (Mü’min Suresi 60. Âyet) demiş.Madem Kur'an-ı Kerim'de; Üd’ûnî estecib leküm (Mü’min Suresi 60. Âyet) demiş. Dua etmek iyidir.

Dua etmek iyidir.
Ama bazılarda kazaya, takdire,Ama bazılarda kazaya, takdire, rızâ duygusu o kadar kuvvetli ki, içindenrızâ duygusu o kadar kuvvetli ki, içinden dua bile etmem diyor yani.dua bile etmem diyor yani. Öyle diyen âriflerde var.Öyle diyen âriflerde var. Hatta birisine demişler ki, ya dua et, ihtiyar et, iste.Hatta birisine demişler ki, ya dua et, ihtiyar et, iste. Ben bir şey istemem diyor.Ben bir şey istemem diyor. Ya iste. İstemem. İste. İstemem.Ya iste. İstemem. İste. İstemem. Sonra da diyor ki eğer çok iste dersenSonra da diyor ki eğer çok iste dersen hiçbir şey istememeyi isterim diyor.hiçbir şey istememeyi isterim diyor. Yani yine döndürüp aynı noktaya getiriyor işi.Yani yine döndürüp aynı noktaya getiriyor işi. Bazısı öyle yapmışlar.Bazısı öyle yapmışlar. Şimdi kadere rıza hususunda bir hadîse,Şimdi kadere rıza hususunda bir hadîse, bir kitapta okumuştum ki,bir kitapta okumuştum ki, adamın birisini yakalamışlar.adamın birisini yakalamışlar. Hani bazen suçlu olmadan da insan böyleHani bazen suçlu olmadan da insan böyle adli hatalar oluyor, hapislere giriyor ya,adli hatalar oluyor, hapislere giriyor ya, yakalamışlar, herhalde casus mu sandılar,yakalamışlar, herhalde casus mu sandılar, daha başka bir şey mi, nasıl olduysa,daha başka bir şey mi, nasıl olduysa, kafasını kesmeye hükmetmişler, öldürülecek.kafasını kesmeye hükmetmişler, öldürülecek. Celladın yanına doğru giderken,Celladın yanına doğru giderken, ne adamlar gelmiş geçmiş,ne adamlar gelmiş geçmiş, diyor ki kendi kendine, ey nefsim!diyor ki kendi kendine, ey nefsim! Kendi kendine konuşuyor.Kendi kendine konuşuyor. Bir taraftan celladın yanına doğru götürüyorlar,Bir taraftan celladın yanına doğru götürüyorlar, bir taraftan da kendi kendine diyor ki, ey nefsim!bir taraftan da kendi kendine diyor ki, ey nefsim! Söyle bakalım, sen eskiden tasavvuftan bahsederdin.Söyle bakalım, sen eskiden tasavvuftan bahsederdin. Efendim, Allah'ı sevmekten bahsederdin.Efendim, Allah'ı sevmekten bahsederdin. Allah yolunda, Allah'tan gelen cefalara,Allah yolunda, Allah'tan gelen cefalara, efendim, sabretmekten bahsederdin.efendim, sabretmekten bahsederdin. Allah'ın kazasından, kaderinden, takdirinden,Allah'ın kazasından, kaderinden, takdirinden, rıza göstermekten, teslim olmaktan bahsederdin.rıza göstermekten, teslim olmaktan bahsederdin. Şimdi bak seni cellada götürüyorlar.Şimdi bak seni cellada götürüyorlar. Biraz sonra kafanı kesecekler söyle bakalım.Biraz sonra kafanı kesecekler söyle bakalım. Yine aynı durumda mısın?

Yine aynı durumda mısın?
Yine razı mısın Allah'ın kazasına, takdirine razı mısın?Yine razı mısın Allah'ın kazasına, takdirine razı mısın? Şöyle bir dinlemiş, içine bakmış.Şöyle bir dinlemiş, içine bakmış. Tabii ne olacak?Tabii ne olacak? Allah böyle takdir etmiş.

Allah böyle takdir etmiş.
Ölürsem yok olmuyor ya insan.Ölürsem yok olmuyor ya insan. Ahirete gidiyor.Ahirete gidiyor. Herkes gidecek Allahu Teâlâ Hazretleri'nin huzuruna.Herkes gidecek Allahu Teâlâ Hazretleri'nin huzuruna. Razıyım.Razıyım. İçinden öne bir razıyım diye bir şey gelmiş.İçinden öne bir razıyım diye bir şey gelmiş. Şu Allah'ın işine bak ki imtihana,Şu Allah'ın işine bak ki imtihana, o anda suçsuzluğu anlaşılmış.o anda suçsuzluğu anlaşılmış. Hadi gel demişler, sen suçsuzmuşsun,Hadi gel demişler, sen suçsuzmuşsun, döndürmüşler şeyi yoldan, kafası kesilmekten kurtulmuş.döndürmüşler şeyi yoldan, kafası kesilmekten kurtulmuş. Yemin ediyor, vallahi diyor,Yemin ediyor, vallahi diyor, o hadîseden halâsıma sevinmiyorum,o hadîseden halâsıma sevinmiyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum hâlâ diyor.o andaki ihlâsıma seviniyorum hâlâ diyor. O hadîseden kurtulduğuma sevinmiyorum,O hadîseden kurtulduğuma sevinmiyorum, o andaki o cevabı verdim ya içimden,o andaki o cevabı verdim ya içimden, o hale de razıyım.o hale de razıyım. Madem Allah onu takdir etmiş,Madem Allah onu takdir etmiş, pekala ona da razıyım dedim ya,pekala ona da razıyım dedim ya, ona seviniyorum hâlâ diyor.ona seviniyorum hâlâ diyor. Vallahi ölümden kurtulduğuma seviniyorum,Vallahi ölümden kurtulduğuma seviniyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum diyor.o andaki ihlâsıma seviniyorum diyor. İşte kazaya rıza, teslimiyet, sabır böyle.İşte kazaya rıza, teslimiyet, sabır böyle. Hastalığa sabrederse bir insan,Hastalığa sabrederse bir insan, bir insan böyle bir hadîs-i şerîfte geçiyor ki, malındabir insan böyle bir hadîs-i şerîfte geçiyor ki, malında veya ailesinde, çoluk çocuğundaveya ailesinde, çoluk çocuğunda veyahut da bizzat kendi vücudundaveyahut da bizzat kendi vücudunda bir derde uğrar da, ona güzel bir sabır gösterirse,bir derde uğrar da, ona güzel bir sabır gösterirse, Allahu Teâlâ Hazretleri Peygamber EfendimizAllahu Teâlâ Hazretleri Peygamber Efendimiz vasıtasıyla bize bildirmiş ki,vasıtasıyla bize bildirmiş ki, ben o kulum içinben o kulum için hesap defterini açıp hesap etmekten,hesap defterini açıp hesap etmekten, onun amellerini teraziye koyup tartmaktan utanırım.onun amellerini teraziye koyup tartmaktan utanırım. Yani ne demek?

Yani ne demek?
Geç kulup, hadi sana hesap yok,Geç kulup, hadi sana hesap yok, sen dünyada biraz sıkıntı çektirdim sana,sen dünyada biraz sıkıntı çektirdim sana, imtihanı kazandın, geç hesapsız cennete gir diyecek Allah.imtihanı kazandın, geç hesapsız cennete gir diyecek Allah. Onun için sabra çok dikkat edeceğiz, dinimizin yarısı yani.Onun için sabra çok dikkat edeceğiz, dinimizin yarısı yani. Din, dindarlığımızın yarısı sabır duygusuna dayanıyor.Din, dindarlığımızın yarısı sabır duygusuna dayanıyor. Onun için arkadaşının ezasına sabret.Onun için arkadaşının ezasına sabret. Başına gelen sıkıntılara sabret.Başına gelen sıkıntılara sabret. İslâmi ibadetleri yapmakta biraz sıkıntılara sabret.İslâmi ibadetleri yapmakta biraz sıkıntılara sabret. Biraz uykusuzluğa sabret.Biraz uykusuzluğa sabret. Biraz efendim fazla namaz kılmaya şey yap.Biraz efendim fazla namaz kılmaya şey yap. Biraz efendim ilimleri öğrenmek,Biraz efendim ilimleri öğrenmek, Allah'ın rızasını kazanmak hususunda ter dökmekte,Allah'ın rızasını kazanmak hususunda ter dökmekte, çekilen cefalara, sıkıntılara sabret ki büyük ecirler alasın.çekilen cefalara, sıkıntılara sabret ki büyük ecirler alasın. Diğer hadîs-i şerîf.

Diğer hadîs-i şerîf.
İzâ ehabbellâhü abden nâdâ Cibrîle.

İzâ ehabbellâhü abden nâdâ Cibrîle.
Bir kulu Allahu Teâlâ Hazretleri sevmişseBir kulu Allahu Teâlâ Hazretleri sevmişse Cebrail'e nida eder.Cebrail'e nida eder. Der ki: İnnî kad ehbebtü fülânen fe ehıbbehû.

Der ki: İnnî kad ehbebtü fülânen fe ehıbbehû.
Ben filanca kulu sevdim Ey Cebrail! Sen de sev onu.Ben filanca kulu sevdim Ey Cebrail! Sen de sev onu. Fe yünâdî fi’s-semâi.Fe yünâdî fi’s-semâi. Cebrail de onun üzerine bütün semâ ehline seslenir.Cebrail de onun üzerine bütün semâ ehline seslenir. Allahu Teâlâ Hazretleri filanca kulu sevmiş,Allahu Teâlâ Hazretleri filanca kulu sevmiş, siz de sevin ey semâ ehli diye.siz de sevin ey semâ ehli diye. Sümme tenzilü lehü’l-mehabbetü fî ehli’l-erdi.Sümme tenzilü lehü’l-mehabbetü fî ehli’l-erdi. Göktekiler de severler, sonra muhabbet,Göktekiler de severler, sonra muhabbet, onun için olan muhabbet yere de iner.onun için olan muhabbet yere de iner. Fe zâlike kavlüllâhi teâlâ:Fe zâlike kavlüllâhi teâlâ: İnne’llezîne âmenû ve amilü’s-sâlihâtiİnne’llezîne âmenû ve amilü’s-sâlihâti seyecalü lehümü’r-rahmânü vüdda.seyecalü lehümü’r-rahmânü vüdda. Bu filanca âyet-i kerîmenin manasıdır diyor Peygamber Efendimiz.Bu filanca âyet-i kerîmenin manasıdır diyor Peygamber Efendimiz. Âyet-i kerîme şu;Âyet-i kerîme şu; İnne’llezîne âmenû ve’amilü’s-sâlihâti. (Meryem Suresi 96. Âyet)

İnne’llezîne âmenû ve’amilü’s-sâlihâti. (Meryem Suresi 96. Âyet)
Muhakkak ki iman edenler,

Muhakkak ki iman edenler,
ondan sonra sâlih amel işleyenler, güzel işler yapanlara.ondan sonra sâlih amel işleyenler, güzel işler yapanlara. Seyec’alü lehümü’r-rahmânü vüddâ. (Meryem Suresi 96. Âyet)

Seyec’alü lehümü’r-rahmânü vüddâ. (Meryem Suresi 96. Âyet)
Allah onlar için sevgi yaratacak.

Allah onlar için sevgi yaratacak.
Sevgi hasıl edecek.Sevgi hasıl edecek. İşte böyle olacak.İşte böyle olacak. Yâ Cebrail!

Yâ Cebrail!
Ben falanca kulumu sevdim, sen de sev diyecek.Ben falanca kulumu sevdim, sen de sev diyecek. O da semâ ehline sevilecek.O da semâ ehline sevilecek. Semâ ehli sevecek.Semâ ehli sevecek. Ondan sonra yer ehline inecek muhabbet.Ondan sonra yer ehline inecek muhabbet. Yerdekiler sevecek.Yerdekiler sevecek. Ve izâ ebğadallâhü abden.Ve izâ ebğadallâhü abden. Yine Allah-u Teâlâ Hazretleri bir kula buğz ederse,Yine Allah-u Teâlâ Hazretleri bir kula buğz ederse, nâdâ Cibrîle, Cebrail aleyhisselam'a seslenir.nâdâ Cibrîle, Cebrail aleyhisselam'a seslenir. İnnî kad ebğaddü fülânen.İnnî kad ebğaddü fülânen. Ben filanca kuluma buğz ettim, kızdım der.Ben filanca kuluma buğz ettim, kızdım der. Fe yünâdî fi’s-semâi.Fe yünâdî fi’s-semâi. Cebrail aleyhisselam da semâda seslenir.Cebrail aleyhisselam da semâda seslenir. Allah filancaya buğz etmiştir siz de buğz edin diye.Allah filancaya buğz etmiştir siz de buğz edin diye. Sümme tenzilü lehü’l-beğdâü fi’l-erdi.Sümme tenzilü lehü’l-beğdâü fi’l-erdi. Sonra ona karşı olan kızgınlık, buğzu, adâvetSonra ona karşı olan kızgınlık, buğzu, adâvet yeryüzüne iner.yeryüzüne iner. Bütün bu hadîs-i şerîfler hasen ve sahih hadîs olarakBütün bu hadîs-i şerîfler hasen ve sahih hadîs olarak Tirmizî de vardır diye altında izahat var.Tirmizî de vardır diye altında izahat var. İzâ ehabbe ehadükün

İzâ ehabbe ehadükün
ehâhü fe’l-yü’limhü ennehû yühibbühû.ehâhü fe’l-yü’limhü ennehû yühibbühû. Ebû Davûd,

Ebû Davûd,
Tirmizî'de, Ahmet b. Hanbel'de ve Buhârî'de mevcut olanTirmizî'de, Ahmet b. Hanbel'de ve Buhârî'de mevcut olan hasen ve sahih bir hadîs-i şerîf.hasen ve sahih bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki, sizden biriniz bir kardeşini severse,sizden biriniz bir kardeşini severse, buradaki kardeşten murad nedir?buradaki kardeşten murad nedir? Din kardeşidir.

Din kardeşidir.
Yani bir başka müslümanı sizden biriniz severse,Yani bir başka müslümanı sizden biriniz severse, fe’l-yü’limhü ennehû yühibbühû,fe’l-yü’limhü ennehû yühibbühû, onu sevdiğini ona haber versin, bildirsin.onu sevdiğini ona haber versin, bildirsin. Bildirsin, onun sevdiğini bildirsin.Bildirsin, onun sevdiğini bildirsin. Uzaktan uzağa böyle bir sevme tarzında değil deUzaktan uzağa böyle bir sevme tarzında değil de sevgisini ona bildirsin.sevgisini ona bildirsin. Şimdi bu sevgiyi bildirmek meselesi tabiiŞimdi bu sevgiyi bildirmek meselesi tabii birkaç şekilde olur.birkaç şekilde olur. Bir gidersin,Bir gidersin, Selamun Aleyküm kardeşim ben seni Allah için seviyorum dersin.Selamun Aleyküm kardeşim ben seni Allah için seviyorum dersin. Ben seni Allah için seviyorum dersin.Ben seni Allah için seviyorum dersin. Sevgiyi bildirmek bir böyle olur.Sevgiyi bildirmek bir böyle olur. Bir de hareketleriyle olur.Bir de hareketleriyle olur. Yani ona karşı davranışlarıyla,Yani ona karşı davranışlarıyla, ona karşı yaptığı muamele ile,ona karşı yaptığı muamele ile, verdiği hediyelerle, hizmetine koşmakla,verdiği hediyelerle, hizmetine koşmakla, yardımcı olmakla belli eder yaniyardımcı olmakla belli eder yani lisân-ı hâl ile insan hiç konuşmasa bilelisân-ı hâl ile insan hiç konuşmasa bile bir kimseye sevdiğini belli eder.bir kimseye sevdiğini belli eder. Bakışından belli olur.Bakışından belli olur. Dertli olan bakışından bellidir dedikleri gibi.Dertli olan bakışından bellidir dedikleri gibi. Bakışından sevdiğini belli eder.Bakışından sevdiğini belli eder. Yumuşak bakar bakarken, kaşlarını çatık bakmaz.Yumuşak bakar bakarken, kaşlarını çatık bakmaz. Ondan sonra hizmetine koşar,Ondan sonra hizmetine koşar, pervane gibi etrafında dolaşıp sevdiğini bildirir.pervane gibi etrafında dolaşıp sevdiğini bildirir. Burada fe’l-yü’limhü, ona bildirsin diyor.Burada fe’l-yü’limhü, ona bildirsin diyor. Bildirmek yerine, bildirsin diyecek yerine deBildirmek yerine, bildirsin diyecek yerine de söylesin diyebilirdi.söylesin diyebilirdi. Ona sevdiğini söylesin diyebilirdi Peygamber Efendimiz.Ona sevdiğini söylesin diyebilirdi Peygamber Efendimiz. Bildirsin dediğine göre demek kiBildirsin dediğine göre demek ki söylemekten başka usulleri de kullanaraksöylemekten başka usulleri de kullanarak bir insan Müslüman kardeşinin sevdiğini onabir insan Müslüman kardeşinin sevdiğini ona ihsas ettirecek, duyuracak.ihsas ettirecek, duyuracak. Evine çağıracak, hediye verecek,Evine çağıracak, hediye verecek, hizmetine koşacak, etrafında pervane gibi dolaşacak,hizmetine koşacak, etrafında pervane gibi dolaşacak, yüzüne güler yüzüne bakacak,yüzüne güler yüzüne bakacak, elini sıkacak, musâfaha edecek,elini sıkacak, musâfaha edecek, tatlı dilde halini hatırını soracak.tatlı dilde halini hatırını soracak. Muhammed b. Sîrîn'inMuhammed b. Sîrîn'in hakkında dün bir menkabesini okuduk.hakkında dün bir menkabesini okuduk. Rahmetullahi aleyh.Rahmetullahi aleyh. Birisine demiş ki, nasılsın?Birisine demiş ki, nasılsın? O da demiş ki,

O da demiş ki,
500 dirhem borcu olan500 dirhem borcu olan ve kalabalık bir aile efradı bulunan bir insan nasıl olabilir?ve kalabalık bir aile efradı bulunan bir insan nasıl olabilir? Onu duyar duymaz Muhammed b. Sîrîn gitmiş evine,Onu duyar duymaz Muhammed b. Sîrîn gitmiş evine, bin dirhem getirmiş,bin dirhem getirmiş, al demiş şu bin dirhemi.al demiş şu bin dirhemi. Beş yüzüyle borcunu öde, beş yüzüyle de ailenin ihtiyacını gör demiş.Beş yüzüyle borcunu öde, beş yüzüyle de ailenin ihtiyacını gör demiş. Demek ki nasılsın?Demek ki nasılsın? Lafta kalan bir şey değil.Lafta kalan bir şey değil. Nasılsın deyip şey yapmıyor yani nasılsın?Nasılsın deyip şey yapmıyor yani nasılsın? Nasıl olduğunu o söyleyiverince,

Nasıl olduğunu o söyleyiverince,
o zaman ona göre tedbir de almak suretinde.o zaman ona göre tedbir de almak suretinde. Yani elimizde bir muhabbet imkanı var.Yani elimizde bir muhabbet imkanı var. Bu dünya geliyor geçiyor her şey, her şey boş.Bu dünya geliyor geçiyor her şey, her şey boş. Düşmanlık edersen sonunda pişmanlık duyarsın.Düşmanlık edersen sonunda pişmanlık duyarsın. Düşmanlık edeceğine affedin, affet, sabret.Düşmanlık edeceğine affedin, affet, sabret. Söyleyecek yerde söyleme, yutkun.Söyleyecek yerde söyleme, yutkun. Peygamber Efendimiz'den bir hadîs-i şerîf nakledilmiş ki,Peygamber Efendimiz'den bir hadîs-i şerîf nakledilmiş ki, haklı olduğu halde münakaşa'yı terk edenehaklı olduğu halde münakaşa'yı terk edene cennetin â'lâsında bir köşkü tekessür ediyorum ben.cennetin â'lâsında bir köşkü tekessür ediyorum ben. Çata çata çata çata söyledim, münakaşa ettin,Çata çata çata çata söyledim, münakaşa ettin, münakaşa da yendin, oh kalbin rahat amamünakaşa da yendin, oh kalbin rahat ama ahbaplık gitti, onun kalbi kırıldı,ahbaplık gitti, onun kalbi kırıldı, artık bir daha o senin yanına yanaşamaz.artık bir daha o senin yanına yanaşamaz. Kızgınlıklar, adamakıllı gerginleşti,Kızgınlıklar, adamakıllı gerginleşti, ahbaplık imkanı kalmadı.ahbaplık imkanı kalmadı. Halbuki susuversen,Halbuki susuversen, haklı olduğu halde münakaşa'yı terk edenin,haklı olduğu halde münakaşa'yı terk edenin, cennetin yüksek yerinde bir köşkü garanti ediyorum diyorcennetin yüksek yerinde bir köşkü garanti ediyorum diyor Resûlullah Efendimiz.Resûlullah Efendimiz. Biraz böyle fedakârlık tarafıyla hareket edersekBiraz böyle fedakârlık tarafıyla hareket edersek muhabbetleri takviye ederiz inşaallah.muhabbetleri takviye ederiz inşaallah. Sevdiğimize de sevdiğimizi bildireceğiz.Sevdiğimize de sevdiğimizi bildireceğiz. Yani öyle uzaktan uzağa böyle birYani öyle uzaktan uzağa böyle bir resme bakıp da seviyormuş gibi, o tarzda sevme olmayacak.resme bakıp da seviyormuş gibi, o tarzda sevme olmayacak. Müslüman, Müslümana sevdiğiniMüslüman, Müslümana sevdiğini belli edecek davranışlarıyla, sözleriyle,belli edecek davranışlarıyla, sözleriyle, halleriyle, hareketleriyle.halleriyle, hareketleriyle. Bir hadîs-i şerîf daha.

Bir hadîs-i şerîf daha.
İzâ ehabbe ehadüküm ehâhü fi’llâhi fe’l-yü’limhü.

İzâ ehabbe ehadüküm ehâhü fi’llâhi fe’l-yü’limhü.
Bu da aynı manaya, sizden biriniz

Bu da aynı manaya, sizden biriniz
Müslüman kardeşini Allah yolunda kardeş edindiği kimseyi sevmişseMüslüman kardeşini Allah yolunda kardeş edindiği kimseyi sevmişse sevdiğini ona bildirsin.sevdiğini ona bildirsin. Çünkü fe innehû ebkâ fi’l-ülfeti.Çünkü fe innehû ebkâ fi’l-ülfeti. Böyle bildirdiği zaman arada ülfet daha devamlı olur.Böyle bildirdiği zaman arada ülfet daha devamlı olur. Bildirmezse o senin sevgini anlayamazsaBildirmezse o senin sevgini anlayamazsa soğukluk devam eder bir kaynaşma olmaz.soğukluk devam eder bir kaynaşma olmaz. Ülfetin devam etmesi içinÜlfetin devam etmesi için ve sevginin sağlamlaşması için daha uygundur.ve sevginin sağlamlaşması için daha uygundur. İzâ ehbebte racülen.

İzâ ehbebte racülen.
Bir kimseyi sevmişsen sevdiysen,Bir kimseyi sevmişsen sevdiysen, felâ tümârihî, onunla münakaşa etme.felâ tümârihî, onunla münakaşa etme. Münakaşadan kârlı çıkan yoktur.Münakaşadan kârlı çıkan yoktur. Münakaşa edersin, kârlı çıkmak bahis konusu değil, yenersin.Münakaşa edersin, kârlı çıkmak bahis konusu değil, yenersin. Yenilen insanın nefsi var.Yenilen insanın nefsi var. Nefsi var, o yenildiğinden dolayıNefsi var, o yenildiğinden dolayı sen onu yendin diye sana teslim olmaz.sen onu yendin diye sana teslim olmaz. İçinden sana düşman olur.İçinden sana düşman olur. Onun için münakaşa kapısı açma, münakaşa etme diyor.Onun için münakaşa kapısı açma, münakaşa etme diyor. Bir kimseyi seviyorsan onunla münakaşa etme.Bir kimseyi seviyorsan onunla münakaşa etme. Muhafakat et.Muhafakat et. Uyum içinde ol, peki diyiver ses çıkartma.Uyum içinde ol, peki diyiver ses çıkartma. Ve lâ tücârihî.

Ve lâ tücârihî.
Ona zulmetme.Ona zulmetme. Seviyorsan zulmetme.Seviyorsan zulmetme. Ve lâ tüşârrihû.Ve lâ tüşârrihû. Ona şerrin dokunmasın, zararın dokunmasın.Ona şerrin dokunmasın, zararın dokunmasın. Ve lâ tes’elhu anhü ehaden.Ve lâ tes’elhu anhü ehaden. Sakın onun hakkında bir başkasından haber sorma.Sakın onun hakkında bir başkasından haber sorma. Falanca kimse hakkında ne dersin, neden?Falanca kimse hakkında ne dersin, neden? Fe asâ en tüvâfiye lehû adüvven,

Fe asâ en tüvâfiye lehû adüvven,
fe yühbirake bimâ leyse fîhi,fe yühbirake bimâ leyse fîhi, fe yüferrika mâ beyneke ve beynehû.fe yüferrika mâ beyneke ve beynehû. Belki onu sevmeyen bir kişiye tesadüf etmişsindir de,Belki onu sevmeyen bir kişiye tesadüf etmişsindir de, onun hakkında haber sorunca,onun hakkında haber sorunca, o da efendim onda olmayan bazı şeyleri söyleyipo da efendim onda olmayan bazı şeyleri söyleyip seninle onun arasını açar.seninle onun arasını açar. Onun için sorma.Onun için sorma. Sormamayı tercih et.Sormamayı tercih et. Kapalı kalsın, örtülü kalsın.Kapalı kalsın, örtülü kalsın. Sen seviyorsun ya,Sen seviyorsun ya, varsın kusurlu olsa bile sen onun kusursuz bil,varsın kusurlu olsa bile sen onun kusursuz bil, millet teftişi, müfettiş misin?millet teftişi, müfettiş misin? Ne olacak müfettişlikten bir fayda yok ki.Ne olacak müfettişlikten bir fayda yok ki. Bir hadîs-i şerîf daha okuyup bitirelim bahsimizi.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyup bitirelim bahsimizi.
Bu çok mühim bir mesele.

Bu çok mühim bir mesele.
Yani biz Allah yolunda kardeşlik etmenin sevabı çoktur.Yani biz Allah yolunda kardeşlik etmenin sevabı çoktur. Allahu Teâlâ Hazretleri iki kardeşten birisiAllahu Teâlâ Hazretleri iki kardeşten birisi cennete girerse ötekisini cehennemden onun hatırı için çıkartacak.cennete girerse ötekisini cehennemden onun hatırı için çıkartacak. Cennete ikisi de girmişse, birisi yüksek mertebedeyseCennete ikisi de girmişse, birisi yüksek mertebedeyse kardeşler birbirlerinden ayrı kalmasın diye derecesini onunkardeşler birbirlerinden ayrı kalmasın diye derecesini onun yanına çıkartacak.yanına çıkartacak. Yani layık olmadığı dereceye sevdiği kardeşi dolayısıyla çıkacak.Yani layık olmadığı dereceye sevdiği kardeşi dolayısıyla çıkacak. Onun için Allah yolunda kardeşlik etmeye,Onun için Allah yolunda kardeşlik etmeye, muhabbet beslemeye, kardeş olmaya, dostluk etmeye dikkat edelim.muhabbet beslemeye, kardeş olmaya, dostluk etmeye dikkat edelim. Bunun da usulünü burada söyledi Peygamber Efendimiz.Bunun da usulünü burada söyledi Peygamber Efendimiz. Münakaşa yapmak yok.Münakaşa yapmak yok. Zulmetmek, haksızlık etmek yok.Zulmetmek, haksızlık etmek yok. Efendim, şerrini dokundurmak yok ona.Efendim, şerrini dokundurmak yok ona. Ve onun hakkında başkasından haber sorup daVe onun hakkında başkasından haber sorup da hoşa gitmeyen bir durumunu vesairesini öğrenmek dehoşa gitmeyen bir durumunu vesairesini öğrenmek de tavsiye edilmemiş.tavsiye edilmemiş. Muhabbetin devam etmesi için.Muhabbetin devam etmesi için. Şimdi son hadîs-i şerîfi okuyoruz bu akşam ki.

Şimdi son hadîs-i şerîfi okuyoruz bu akşam ki.
İzâ ehdeste zenben fe ehdis ‘indehû tevbeten.

İzâ ehdeste zenben fe ehdis ‘indehû tevbeten.
İn sırran fe sırra,İn sırran fe sırra, ve in âlaniyeten fe âlâniyeten.ve in âlaniyeten fe âlâniyeten. Bir günah işlemişsen,Bir günah işlemişsen, insanoğlu hani bazen hata ediyor, ayağı sürçüyor,insanoğlu hani bazen hata ediyor, ayağı sürçüyor, hatalı, günahlı bir şey yapmış olabiliyor ya,hatalı, günahlı bir şey yapmış olabiliyor ya, ne yapacak şimdi?ne yapacak şimdi? Onun arkasından hemen bir tevbe eyle.

Onun arkasından hemen bir tevbe eyle.
Yaptın, oldu, bitti bir kere, olan olmuş,Yaptın, oldu, bitti bir kere, olan olmuş, o zaman arkasından bir tevbe eyle.o zaman arkasından bir tevbe eyle. Gizli bir günah işlemişsen gizlice tevbe eyle.Gizli bir günah işlemişsen gizlice tevbe eyle. Âşikâr bir günah işlemişsen,Âşikâr bir günah işlemişsen, o âşikâre işlediğin günahı bilenlerin karşısında,o âşikâre işlediğin günahı bilenlerin karşısında, ey filancalar bak ben bu işten vazgeçtim,ey filancalar bak ben bu işten vazgeçtim, ben bu günaha pişman oldum, dönüyorumben bu günaha pişman oldum, dönüyorum diye âşikâre bir şekilde tevbe ihsan eder.diye âşikâre bir şekilde tevbe ihsan eder. Çünkü Allahu Teâlâ Hazretleri tevbeleri kabul edicidir.Çünkü Allahu Teâlâ Hazretleri tevbeleri kabul edicidir. Kul tevbe ettiği zaman Allahu Teâlâ Hazretleri de onaKul tevbe ettiği zaman Allahu Teâlâ Hazretleri de ona tevbeyi, tevbesini kabul eder, yönelirtevbeyi, tevbesini kabul eder, yönelir ve kusurlarını afv u mağfiret eyler.ve kusurlarını afv u mağfiret eyler. Terbiye ve istiğfar varken günahın kalması bahis konusu değil.Terbiye ve istiğfar varken günahın kalması bahis konusu değil. Tevbe ve istiğfar varken, tevbe ve istiğfar ettikçeTevbe ve istiğfar varken, tevbe ve istiğfar ettikçe günahın kalması bahis konusu değil, Allahu Teâlâ Hazretlerigünahın kalması bahis konusu değil, Allahu Teâlâ Hazretleri affedeceğini bildiriyor.affedeceğini bildiriyor. Allahu Teâlâ Hazretleri cümlemizi

Allahu Teâlâ Hazretleri cümlemizi
birbirini seven, birbirleriyle dostluk, ahbaplık bağlarınabirbirini seven, birbirleriyle dostluk, ahbaplık bağlarına onları kuvvetli tutmaya dikkat ve itina gösteren,onları kuvvetli tutmaya dikkat ve itina gösteren, öğrendikleriyle amel eden kimseler eylesin.öğrendikleriyle amel eden kimseler eylesin. Günahlardan korusun.Günahlardan korusun. Evvelki günahlarımıza da pişmanlık duyup,Evvelki günahlarımıza da pişmanlık duyup, tevbe ve nedamet gösterip, tevbe-i nasuh iletevbe ve nedamet gösterip, tevbe-i nasuh ile hak yola dönmeyihak yola dönmeyi ve hak yolda sabit-i kadem olmayı cümlemize nasib eylesin.ve hak yolda sabit-i kadem olmayı cümlemize nasib eylesin. Fâtiha-ı şerîfe mea'l Besmele.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l Besmele.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2