Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Allah’ın Sevdiği Şeyler

Mehmed Zahid KOTKU

3 Şa'bân 1388 / 25.10.1968
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Bid’at Sahibi Olmanın Zararı, Allah Uyumaz, Şaka da Olsa Yalan Söylemeyin!, Allah Kalplerinize ve Amellerinize Bakar, Allah Sizin Kalplerinize | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Sevdiği Şeyler

Mehmed Zahid KOTKU

3 Şa'bân 1388 / 25.10.1968
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Bid’at Sahibi Olmanın Zararı, Allah Uyumaz, Şaka da Olsa Yalan Söylemeyin!, Allah Kalplerinize ve Amellerinize Bakar, Allah Sizin Kalplerinize | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

Mefharu mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât. Seyyidüssadat Muhammed Mustafa râ salavât. Mefharu mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât.

Seyyidüssadat Muhammed Mustafa râ salavât.

Habib-i hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât. Habib-i hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât.

Bugünkü ders, bu hadis-i şerif çok mühim bir derstir İslâm'da. Bugünkü ders, bu hadis-i şerif çok mühim bir derstir İslâm'da.

Bu bid'at denilen, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinden sonraBu bid'at denilen, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinden sonra dinde hâdis olan hareketler, ahvaller. Çünkü din tekemmül etmiştir.dinde hâdis olan hareketler, ahvaller. Çünkü din tekemmül etmiştir. Tekemmül ettikten sonra ne ziyadeyi ne noksanı kabul eder.Tekemmül ettikten sonra ne ziyadeyi ne noksanı kabul eder. Binâenaleyh dine yapılan ekler, mesela üç kere yıkayacağına dört kere yıkamak,Binâenaleyh dine yapılan ekler, mesela üç kere yıkayacağına dört kere yıkamak, üç kılacağımıza dört kılmak nasıl olacak bir şey değilse, bu bid'atların envai pek çok. üç kılacağımıza dört kılmak nasıl olacak bir şey değilse, bu bid'atların envai pek çok. Bunları teker teker saymaya imkân olmaz. Bunları teker teker saymaya imkân olmaz. Fakat şöyle bir kâide koymuşlar ki, bu bid'atlar, ilaveler küfrü mucip oluyorsa,Fakat şöyle bir kâide koymuşlar ki, bu bid'atlar, ilaveler küfrü mucip oluyorsa, küfrü mucip olacak bid'atlarsa, bu bid'atların sahiplerinin yaptıkları ibadetlerin hiçbirisi kabul olmaz. küfrü mucip olacak bid'atlarsa, bu bid'atların sahiplerinin yaptıkları ibadetlerin hiçbirisi kabul olmaz.

Şimdi bid'at deyince bakınız camimizdeki minareler, altımıza yaydığımız halılar,Şimdi bid'at deyince bakınız camimizdeki minareler, altımıza yaydığımız halılar, caminin ziynetleri, mefruşatı. Hatta kendimizde bile olan hareketler de birer bid'attır.caminin ziynetleri, mefruşatı. Hatta kendimizde bile olan hareketler de birer bid'attır. Fakat bu bid'atlar bid'at-ı hasene ve bid'at-ı seyyie diye ikiye bölünmüştür.Fakat bu bid'atlar bid'at-ı hasene ve bid'at-ı seyyie diye ikiye bölünmüştür. Bid'at-ı hasene ki zamanına göre lüzumu kanaat getirilmiş.Bid'at-ı hasene ki zamanına göre lüzumu kanaat getirilmiş. Şimdi halı olmasa camide, camiye kimse gelip oturmaz. Şimdi halı olmasa camide, camiye kimse gelip oturmaz. E sesler de etrafa uzun yerlere kadar duyulsun diyeE sesler de etrafa uzun yerlere kadar duyulsun diye minarelerde ihtiyaç görülmüş bunlar da yapılmış. Birer bid'attır ama küfrü mucip değildir. minarelerde ihtiyaç görülmüş bunlar da yapılmış. Birer bid'attır ama küfrü mucip değildir.

Mesela biz bu sefer Bağdat'a gittiğimiz vakitteMesela biz bu sefer Bağdat'a gittiğimiz vakitte Hz. Ali kerremallahu veche'yi de ziyaret edelim dedik de bizi herif sokmadı içeri. Niçin? Hz. Ali kerremallahu veche'yi de ziyaret edelim dedik de bizi herif sokmadı içeri.

Niçin?

Ayağımızdaki mesti kabul etmiyor. Mest, bir sünnettir ki meşrudur.Ayağımızdaki mesti kabul etmiyor.

Mest, bir sünnettir ki meşrudur.
Yetmiş sahabenin tevaturuyla meydana gelen bir sünnettir. Bu sünneti kabul etmemek küfr-ü mucibdir.Yetmiş sahabenin tevaturuyla meydana gelen bir sünnettir. Bu sünneti kabul etmemek küfr-ü mucibdir. Sünneti kabul etmemek küfrü mucib olduğundan dolayı onların bu gibi hareketleri [yanlıştır, bid'attir]. Sünneti kabul etmemek küfrü mucib olduğundan dolayı onların bu gibi hareketleri [yanlıştır, bid'attir].

Mesela öldükten sonra dirilmeye inanmaz Bu da bid'at-ı seyyiedir. Ve buna mümasil.Mesela öldükten sonra dirilmeye inanmaz Bu da bid'at-ı seyyiedir. Ve buna mümasil. Mesela Vahabilerin Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in şefaatini kabul etmemeleri, Mesela Vahabilerin Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in şefaatini kabul etmemeleri, hayatına mahsustur demeleri, bunlar küfre götüren bid'atlardır.hayatına mahsustur demeleri, bunlar küfre götüren bid'atlardır. Bunların yaptıkları güzel amellere hiç kıymet verilmez, ehemmiyeti yok çünkü. Bunların yaptıkları güzel amellere hiç kıymet verilmez, ehemmiyeti yok çünkü.

Lâ yakbelü kabûlen hasenen. "Bunların ibadetleri kabul olmaz. Sahib-i bid'attırlar." Lâ yakbelü kabûlen hasenen. "Bunların ibadetleri kabul olmaz. Sahib-i bid'attırlar."

Sayıyor, savm oruç, salat namaz, sadaka sadaka, hac bildiğimiz, umre bildiğimiz, cihat bildiğimiz. Sayıyor, savm oruç, salat namaz, sadaka sadaka, hac bildiğimiz, umre bildiğimiz, cihat bildiğimiz.

Ve lâ sarfen ve lâ adlen. Sarf nafile, adl farz. Ve lâ sarfen ve lâ adlen.

Sarf nafile, adl farz.

"Ne nafilesi, ne farzı, ne vesaire ibadetleri makbul olmaz."Ne nafilesi, ne farzı, ne vesaire ibadetleri makbul olmaz. Çünkü şeriatın çizdiği hududun dışına çıkmıştır." Bununla beraber tabi onlar o kadar ileriye giderler ki; Çünkü şeriatın çizdiği hududun dışına çıkmıştır."

Bununla beraber tabi onlar o kadar ileriye giderler ki;

Hattâ yahruce mine'l-islâmi. "O İslâm'ın dininden de çıkarlar." Nasıl? Hattâ yahruce mine'l-islâmi. "O İslâm'ın dininden de çıkarlar."

Nasıl?

Kemâ tahruce'ş-şe'ratü mine'l-acîni.Kemâ tahruce'ş-şe'ratü mine'l-acîni. "Hamurun içindeki kılı çektiğiniz vakitte nasıl hiç habersiz çıkar ve birşey bulaşmadan çıkar. "Hamurun içindeki kılı çektiğiniz vakitte nasıl hiç habersiz çıkar ve birşey bulaşmadan çıkar. İşte bunun gibi İslâm'dan uzak kalmışlardır onlar, çıkmışlardır, haberleri de yoktur yani." İşte bunun gibi İslâm'dan uzak kalmışlardır onlar, çıkmışlardır, haberleri de yoktur yani."

Adlarını koyarlar İslâm adı, biz de müslümanız derler. Fakat Müslümanlıktan çoktan çıkmışlardır onlar.Adlarını koyarlar İslâm adı, biz de müslümanız derler. Fakat Müslümanlıktan çoktan çıkmışlardır onlar. Müslümanlık çıkarmıştır yani onları. Onlar çıkmak [istemezlar fakat] Müslümanlık onları atmıştır dışarıya. Müslümanlık çıkarmıştır yani onları. Onlar çıkmak [istemezlar fakat] Müslümanlık onları atmıştır dışarıya.

Onun için Allah kusurlarımızı affetsin. Bid'at çok kötü bir şeydir.Onun için Allah kusurlarımızı affetsin.

Bid'at çok kötü bir şeydir.
Onun için İmam Ali [kerramallahu veche] diyor ki.Onun için İmam Ali [kerramallahu veche] diyor ki. Daha İmam Ali'nin devri yani 25, 28, 30 sene arasındaki şeyde [zamanda]. Daha İmam Ali'nin devri yani 25, 28, 30 sene arasındaki şeyde [zamanda].

"Bugün ben, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in zamanında gördüğüm insanlardaki ibadete,"Bugün ben, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in zamanında gördüğüm insanlardaki ibadete, dine gayreti bugün göremiyorum." diyor. dine gayreti bugün göremiyorum." diyor.

Onlar ibadetlerini o kadar meraklıydılar ki, dinlerine o kadar haris idiler ki demek,Onlar ibadetlerini o kadar meraklıydılar ki, dinlerine o kadar haris idiler ki demek, biraz sonra gevşeme başlamış daha. Hz.Ömer radıyallahu anh Sûre-i Tekvîr okuyormuş kendisi. biraz sonra gevşeme başlamış daha.

Hz.Ömer radıyallahu anh Sûre-i Tekvîr okuyormuş kendisi.

Ve ize's-suhûfu nuşirat. âyet-i kerîmesine geldiği vakitte. Ve ize's-suhûfu nuşirat. âyet-i kerîmesine geldiği vakitte.

Âyet mâlum ya, birgün kıyamet kopacak, kıyamette herkesin kitabı önüne konacak, Âyet mâlum ya, birgün kıyamet kopacak, kıyamette herkesin kitabı önüne konacak,

İkra' kitâbek. "Oku kitabını." diyecekler. İkra' kitâbek. "Oku kitabını." diyecekler.

Bu sahifeler, kitaplar böyle herkesin önüne açıldığı, yayıldığı vakitte,Bu sahifeler, kitaplar böyle herkesin önüne açıldığı, yayıldığı vakitte, akla karanın meydana çıktığı vakitte, Yevme tüble's-serâiru. akla karanın meydana çıktığı vakitte,

Yevme tüble's-serâiru.

O serâir ki içler. İçler meydana çıktığı o gün de herkes [saklanacak] sıçan deliği arayacak tabiriyle desek. O serâir ki içler. İçler meydana çıktığı o gün de herkes [saklanacak] sıçan deliği arayacak tabiriyle desek.

Hz. Ömer, "Ne olacak halim?" diyerekten öyle bağırmış, feryat etmiş ve nihayet bayılıp düşmüş. Hz. Ömer, "Ne olacak halim?" diyerekten öyle bağırmış, feryat etmiş ve nihayet bayılıp düşmüş.

Hz Ömer'i düşün, bir de bizi düşün.Hz Ömer'i düşün, bir de bizi düşün. O, o günün dehşetinden o âyet-i celilenin şeysine kendisini kaptırarak bayılmış, günlerce ayılamamış.O, o günün dehşetinden o âyet-i celilenin şeysine kendisini kaptırarak bayılmış, günlerce ayılamamış. "Nedir, hastalığın nedir?" diyerekten ziyaretine gitmişler. "Nedir, hastalığın nedir?" diyerekten ziyaretine gitmişler.

Hastalığı Allah'a olan korkusunun ifrat derecesine varışı.Hastalığı Allah'a olan korkusunun ifrat derecesine varışı. Biz bugün ne günahları işliyoruz da hiç umurumuza bile gelmiyor.Biz bugün ne günahları işliyoruz da hiç umurumuza bile gelmiyor. Günahları işliyoruz, o günahı işlememiş. Günahları işliyoruz, o günahı işlememiş. Âyet-i celilenin manâsındaki derinliğe vukufundan dolayı "Ne olacak halimiz o günde?" diyerekten bayılmış. Âyet-i celilenin manâsındaki derinliğe vukufundan dolayı "Ne olacak halimiz o günde?" diyerekten bayılmış.

Çok aziz muhterem kardeşler! Allah hepimizin imanını muhafaza etsin. Çok aziz muhterem kardeşler!

Allah hepimizin imanını muhafaza etsin.

Yani bugün müslüman olarak yaşıyoruz ama itibar hep sonadır derler. Hatimeyedir.Yani bugün müslüman olarak yaşıyoruz ama itibar hep sonadır derler. Hatimeyedir. Hatimede bakalım müslüman olup gidip gidip müslüman olarak geçecek miyiz, geçemeyecek miyiz,Hatimede bakalım müslüman olup gidip gidip müslüman olarak geçecek miyiz, geçemeyecek miyiz, buna karşı elimizde bir senedimiz yok. buna karşı elimizde bir senedimiz yok. Çünkü önümüzde birçok hadiseler apaçık duruyor ki, birçok müslümanlar Çünkü önümüzde birçok hadiseler apaçık duruyor ki, birçok müslümanlar zaman itibariyle dinlerini kaybediyorlar, hatta dinsizin yapmadığını yapıyor.zaman itibariyle dinlerini kaybediyorlar, hatta dinsizin yapmadığını yapıyor. Dinsizin yapamayacağını dünkü o müslümana bakıyorsun bugün görüyorsun. İnsanda buna karşı şaşırıyor; Dinsizin yapamayacağını dünkü o müslümana bakıyorsun bugün görüyorsun. İnsanda buna karşı şaşırıyor;

"Yahu ne kadar müslümandı, anası babası müslümandı, hocaydı hacıydı." filan ama"Yahu ne kadar müslümandı, anası babası müslümandı, hocaydı hacıydı." filan ama bugün bakıyorsun ki büsbütün tersine dönmüş yani. bugün bakıyorsun ki büsbütün tersine dönmüş yani.

Binâenaleyh Allah cümlemizin kalplerini muhafaza etsin de böyle terse dönmekten muhafaza buyursun. Binâenaleyh Allah cümlemizin kalplerini muhafaza etsin de böyle terse dönmekten muhafaza buyursun.

Bunun sebebi korkusuzluktur.Bunun sebebi korkusuzluktur. Allahu celle ve alâ'dan hakiki korkular insanda olmazsa, insan envai çeşit fenalıkları yapmaktan [çekinmez.]Allahu celle ve alâ'dan hakiki korkular insanda olmazsa, insan envai çeşit fenalıkları yapmaktan [çekinmez.] Günah-ı kebair belki işlemez ama günahı sagireleri işlemekte de beis görmez. Allah Gafur'dur der.Günah-ı kebair belki işlemez ama günahı sagireleri işlemekte de beis görmez. Allah Gafur'dur der. İşte hocalar da diyor ya, abdesti alındıkça günahlar dökülür, namaz kılındıkça günahlar dökülür, İşte hocalar da diyor ya, abdesti alındıkça günahlar dökülür, namaz kılındıkça günahlar dökülür, işte zikirler yapıldıkça sadakalar da karşılar filan. Kerim'dir Allah diyor gidiyor. işte zikirler yapıldıkça sadakalar da karşılar filan. Kerim'dir Allah diyor gidiyor. Fakat bilmiyor ki bir evi bir kıvılcım yakıyor.Fakat bilmiyor ki bir evi bir kıvılcım yakıyor. Bir koca ateş değil, ufak bir kıvılcım bakarsın ki koca bir evin yanmasına sebep olur. Bir koca ateş değil, ufak bir kıvılcım bakarsın ki koca bir evin yanmasına sebep olur. Allah esirgeye mahallenin yanmasına sebep olur. Allah esirgeye mahallenin yanmasına sebep olur.

Onun için bid'atlardan son derece kaçınmamız şarttır. Bunun için de bilgi lazım. Bu bilgiyi bilmek lazım.Onun için bid'atlardan son derece kaçınmamız şarttır. Bunun için de bilgi lazım. Bu bilgiyi bilmek lazım. Bilgi de kâr etmez. Bugün sakal salmamanın kerahat olduğunu bilmeyen yoktur. Bilgi de kâr etmez. Bugün sakal salmamanın kerahat olduğunu bilmeyen yoktur. Bilir herkes, sakal salmamak kerahattır. Fakat yapmak meselesine gelince yapamaz. Bilir herkes, sakal salmamak kerahattır. Fakat yapmak meselesine gelince yapamaz. Kimisinin işi manidir, kimisinin gönlü manidir. Ha şimdi burada iş dolanır nefse. Kimisinin işi manidir, kimisinin gönlü manidir.

Ha şimdi burada iş dolanır nefse.
Onun için insanlarda nefis tekemmül etmedikçe, insanlarda nefis tekemmül etmedikçeOnun için insanlarda nefis tekemmül etmedikçe, insanlarda nefis tekemmül etmedikçe yani kâmil bir insan olmadıkça bu insanın hareketleri bütün zarardadır. yani kâmil bir insan olmadıkça bu insanın hareketleri bütün zarardadır.

Şimdi yine muhabbet şeyimiz [maksadımız]. Bir sigaradır. Bir zararı yok, bir kişi içiyor.Şimdi yine muhabbet şeyimiz [maksadımız]. Bir sigaradır. Bir zararı yok, bir kişi içiyor. Fakat memleketi hesap et. Bugün beş milyon insan eğer sigara içiyorsa, beş milyon lira birgünde uçuyor havaya.Fakat memleketi hesap et. Bugün beş milyon insan eğer sigara içiyorsa, beş milyon lira birgünde uçuyor havaya. Sen memlekette kalkınma arıyorsun, bak bir günde beş milyon lira kaçıyor havaya. Sen memlekette kalkınma arıyorsun, bak bir günde beş milyon lira kaçıyor havaya.

Ama diyeceksin ki insan kazanıyor. Bir insanın günde kazandığı beş milyon lira mıdır acaba? Ama diyeceksin ki insan kazanıyor.

Bir insanın günde kazandığı beş milyon lira mıdır acaba?

Yananla kazancı karşılaştırmak lazım. Yanan mı çok kazanılan mı çok? Yananla kazancı karşılaştırmak lazım.

Yanan mı çok kazanılan mı çok?

E bu 10 günde 50 milyon, 100 günde 500 milyon, 200 günde milyar lira ediyor.E bu 10 günde 50 milyon, 100 günde 500 milyon, 200 günde milyar lira ediyor. Bir senede bir buçuk milyar, iki milyara yaklaşıyor. Bunun tabi daha ilaveli masrafları da var.Bir senede bir buçuk milyar, iki milyara yaklaşıyor. Bunun tabi daha ilaveli masrafları da var. İşte iki milyar bir senede tasarruf edecek, hem günahlardan kaçınmış olacak, günahlardan bid'atlardan.İşte iki milyar bir senede tasarruf edecek, hem günahlardan kaçınmış olacak, günahlardan bid'atlardan. Bu da amelî bir bid'attır. Amelen bid'attır. Onun için Allah cümlemizi affetsin. Bu da amelî bir bid'attır. Amelen bid'attır.

Onun için Allah cümlemizi affetsin.

İnnallâhe lâ yenâmü ve lâ yenbeğî lehû en yenâme. Şimdi bizi ikaz [ediyor Efendimiz].İnnallâhe lâ yenâmü ve lâ yenbeğî lehû en yenâme. Şimdi bizi ikaz [ediyor Efendimiz]. Bizim Âyete'l-Kürsî'miz var. Her müslüman bilir onu, her namazın arkasından da günde beş defa okunur.Bizim Âyete'l-Kürsî'miz var. Her müslüman bilir onu, her namazın arkasından da günde beş defa okunur. Cenâb-ı Hak için burada uyku diyor, orada sinetün diyor.Cenâb-ı Hak için burada uyku diyor, orada sinetün diyor. Yani ufak bir gaflet insana ârız olur ya, öyle ufak bir gafletin deYani ufak bir gaflet insana ârız olur ya, öyle ufak bir gafletin de Cenâb-ı Hak için ârız olmasına imkân yoktur.Cenâb-ı Hak için ârız olmasına imkân yoktur. Onun için beşere ârız olan bu gibi şeyler Allah için imkânı yoktur. Onun için beşere ârız olan bu gibi şeyler Allah için imkânı yoktur.

Onun için; Lâ yenâmu. "Allah katiyen uyumaz, O'nun için uyku mevzubahis değildir."Onun için;

Lâ yenâmu. "Allah katiyen uyumaz, O'nun için uyku mevzubahis değildir."
Ve lâ yenbeğî lehû en yenâme. "Layık da değil."Ve lâ yenbeğî lehû en yenâme. "Layık da değil." Yahfidu'l-kista ve yerfeuhu. "Adaleti ile kimisini düşürür kimisini de kaldırır." Yahfidu'l-kista ve yerfeuhu. "Adaleti ile kimisini düşürür kimisini de kaldırır."

Şimdi nefs-i emmareye müptela olan, nefislerini tekemmül ettiremeyen insanlar daima sükut [düşme] halindedir.Şimdi nefs-i emmareye müptela olan, nefislerini tekemmül ettiremeyen insanlar daima sükut [düşme] halindedir. Karun sükut [düşme] halinde ya bugün. Karun sükut [düşme] halinde ya bugün. O Karun'un sükutu [düşmesi] gibi insanlar da daima sükut halindedir, iniyor aşağıya. O Karun'un sükutu [düşmesi] gibi insanlar da daima sükut halindedir, iniyor aşağıya.

Farzedin ki semânın bilmem kaçıncı katından aşağıya kadar böyle böyle ine ine gidiyor. Niçin? Farzedin ki semânın bilmem kaçıncı katından aşağıya kadar böyle böyle ine ine gidiyor.

Niçin?

Tekemmül edememiş, ahlâkını tasfiye edip düzeltememiş. İnsanlıkta kemal-i insaniyeyi ele geçirememiş. Tekemmül edememiş, ahlâkını tasfiye edip düzeltememiş. İnsanlıkta kemal-i insaniyeyi ele geçirememiş.

Onun için yahsib. "O daima düşmektedir, daima düşmektedir." Onun için yahsib. "O daima düşmektedir, daima düşmektedir."

Daima düşmekte, önünde büyük tehlike var yani.Daima düşmekte, önünde büyük tehlike var yani. Düşen insan, yukarıdan tayyareden bir insan düşse tehlikedir.Düşen insan, yukarıdan tayyareden bir insan düşse tehlikedir. Yüzde binde bir ancak kurtulma imkanları oluyor. Ve yerfe'uhu. "Bazı kavmi de yükseltir." Yüzde binde bir ancak kurtulma imkanları oluyor.

Ve yerfe'uhu. "Bazı kavmi de yükseltir."

Ne gibi? Ahlâktan tekemmül etmiş, insaniyeten tekemmül etmiş iyi bir insan olmuş. Ne gibi?

Ahlâktan tekemmül etmiş, insaniyeten tekemmül etmiş iyi bir insan olmuş.

Bu insan da daima yükselir. Ne gibi? Peygamberin miracı gibi.Bu insan da daima yükselir.

Ne gibi?

Peygamberin miracı gibi.
Onun miracına benzer müteaddit miraçlar kendisinde hâsıl olur. Yani daima min tarafillah takviye olunur. Onun miracına benzer müteaddit miraçlar kendisinde hâsıl olur. Yani daima min tarafillah takviye olunur.

Yürfe'u ileyhi amelü'l-leyli kable ameli'n-nehâri. Bütün amellerimiz, hergün işliyoruz ya.Yürfe'u ileyhi amelü'l-leyli kable ameli'n-nehâri.

Bütün amellerimiz, hergün işliyoruz ya.
Bu işlediğimiz ameller bunlar itikada taalluk eden şeyler, çok mühimdir. Bu işlediğimiz ameller bunlar itikada taalluk eden şeyler, çok mühimdir.

"Her günkü işlediğimiz ameller akşam olmadan evvel Cenâb-ı Hakk'a arz olunuyor." "Her günkü işlediğimiz ameller akşam olmadan evvel Cenâb-ı Hakk'a arz olunuyor."

İşte kulunun yaptığı hareket, işte amel. Her gün arz olunuyor. Yürfa'u. "Arz olunur."İşte kulunun yaptığı hareket, işte amel. Her gün arz olunuyor.

Yürfa'u. "Arz olunur."
Ve amelü'n-nehâri kable ameli'l-leyli. "Gündüzün ameli de böyle gecenin ameli de böyle, daima arz olunur." Ve amelü'n-nehâri kable ameli'l-leyli. "Gündüzün ameli de böyle gecenin ameli de böyle, daima arz olunur."

Gece amelleri gündüz olmadan, gündüz amelleri de gece olmadan Cenâb-ı Hakk'a arz olunuyor. Gece amelleri gündüz olmadan, gündüz amelleri de gece olmadan Cenâb-ı Hakk'a arz olunuyor.

Hicâbühu'n-nûru. "Cenâb-ı Hak bize kendini göstermiyor." Beni âsârımla bilin diyor.Hicâbühu'n-nûru. "Cenâb-ı Hak bize kendini göstermiyor."

Beni âsârımla bilin diyor.
Bakıyorsunuz bu kâinata bütün eşya Allahu Teâlâ'yı haber veriyor. Ve bütün eşya birliğini haber veriyor. Bakıyorsunuz bu kâinata bütün eşya Allahu Teâlâ'yı haber veriyor. Ve bütün eşya birliğini haber veriyor.

Dün bir gâvur geldi bize, rum gavuruymuş. Bir vasıtayla gelmiş; "Allah birdir." diyor. Dün bir gâvur geldi bize, rum gavuruymuş. Bir vasıtayla gelmiş;

"Allah birdir." diyor.

"E kitabınızda üçtür diyorsunuz ya?" dedim. "Yok, Allah birdir." diyor. Hem şu tabiri yaptı."E kitabınızda üçtür diyorsunuz ya?" dedim.

"Yok, Allah birdir." diyor.

Hem şu tabiri yaptı.
Şimdi bu ev dünyadır. Allah da buradan bu dünyaya böyle bakıyor dedi. Şimdi bu ev dünyadır. Allah da buradan bu dünyaya böyle bakıyor dedi. Şu tabirle, herkesi burada görüyor, bakalım kullarım ne yapıyor diyerekten. Şu tabirle, herkesi burada görüyor, bakalım kullarım ne yapıyor diyerekten. Kullarım ne yapıyor diyerekten Allahu Teâlâ'nın gözüyle gözlüyor mahluklarını diyor gâvur itikadında bile. Kullarım ne yapıyor diyerekten Allahu Teâlâ'nın gözüyle gözlüyor mahluklarını diyor gâvur itikadında bile. Gâvur itikadında, kullarını Cenâb-ı Hak tarassut ediyor, gözlüyor, bakalım neler yapıyorlar diyerekten diyor. Gâvur itikadında, kullarını Cenâb-ı Hak tarassut ediyor, gözlüyor, bakalım neler yapıyorlar diyerekten diyor.

Allah bize de uyanıklar versin. Allah bize de uyanıklar versin.

Yani bizim dinimizdeki esaslarda, daima kullar Cenâb-ı Hakk'ın da murakabası altındadır.Yani bizim dinimizdeki esaslarda, daima kullar Cenâb-ı Hakk'ın da murakabası altındadır. Cenâb-ı Hakk'ın murakabası altındadır. Gözünden Cenâb-ı Hak bir an kulunu ayırmıyor. Cenâb-ı Hakk'ın murakabası altındadır. Gözünden Cenâb-ı Hak bir an kulunu ayırmıyor.

Kulunu bir an ayırmıyor. Onun için büyükler çok edebe riayet etmişler. Huzur-u ilahide olduklarını unutmamışlar.Kulunu bir an ayırmıyor. Onun için büyükler çok edebe riayet etmişler. Huzur-u ilahide olduklarını unutmamışlar. Onun karşısında öyle bacak uzatmak, münasebetsiz hareketler yapmayı kendilerine yedirememişler. Onun karşısında öyle bacak uzatmak, münasebetsiz hareketler yapmayı kendilerine yedirememişler. Senelerce uyumayanlar olmuş. Senelerce uyumayanlar olmuş.

Mesela Davud Tâî hazretleri, bir gece teheccüde kalkamamış da bir sene kendisine uykuyu haram etmiş.Mesela Davud Tâî hazretleri, bir gece teheccüde kalkamamış da bir sene kendisine uykuyu haram etmiş. "Sen misin kalkmayan!" diyerekten bir sene uykuyu kendisine haram etmiş. "Sen misin kalkmayan!" diyerekten bir sene uykuyu kendisine haram etmiş.

Şimdi burada arkada gelecek bir hadîs-i şerif, bizim ne mal olduğumuzu bize açıklayacak. Şimdi burada arkada gelecek bir hadîs-i şerif, bizim ne mal olduğumuzu bize açıklayacak.

Binâenaleyh Cenâb-ı Hak kendisini böyle perdelemiştir ama. Binâenaleyh Cenâb-ı Hak kendisini böyle perdelemiştir ama.

Ve lev keşefehâ. "Eğer açsa da biz O'nu bu dünya gözüyle görmek istesek."Ve lev keşefehâ. "Eğer açsa da biz O'nu bu dünya gözüyle görmek istesek." Le-ahrakat sübuhâtü vechihî me'ntehâ ileyhi basaru min halkihi. "Bütün mahlukât bir anda yanar." Le-ahrakat sübuhâtü vechihî me'ntehâ ileyhi basaru min halkihi. "Bütün mahlukât bir anda yanar."

Şimdi güneşi aşağıya verse de o aşağıki ziyasının, hararetinin altında insan yaşayamaz.Şimdi güneşi aşağıya verse de o aşağıki ziyasının, hararetinin altında insan yaşayamaz. Böylece hararet kim bilir kaça yükselir, yaşayamaz ölür.Böylece hararet kim bilir kaça yükselir, yaşayamaz ölür. Güneş de Allah'ın mahluklarından bir mahluktur. Ona verilen kudretinden bir eser. Güneş de Allah'ın mahluklarından bir mahluktur. Ona verilen kudretinden bir eser. Binâenaleyh O'nun kendisi böyle bir gösteriyor ki kendisini bize, hiç kimse dayanamaz. Binâenaleyh O'nun kendisi böyle bir gösteriyor ki kendisini bize, hiç kimse dayanamaz.

Onun için âhiretteki göz başka dünyadaki göz başka. Âhirette gösterecek ama bu gözlerle değil.Onun için âhiretteki göz başka dünyadaki göz başka. Âhirette gösterecek ama bu gözlerle değil. Onu görebilmek imkanını veren göz verecek o zaman. Bu Müslim ile, İbn Mâce'nin hadisidir. Onu görebilmek imkanını veren göz verecek o zaman.

Bu Müslim ile, İbn Mâce'nin hadisidir.

İnnallâhe lâ yüâhizü'l-mizâha's-sâdika fî mizâhihi. İnnallâhe lâ yüâhizü'l-mizâha's-sâdika fî mizâhihi.

Cenâb-ı Hak doğru şakaları, doğru şakalarla kullarını muahafaza etmez." Cenâb-ı Hak doğru şakaları, doğru şakalarla kullarını muahafaza etmez."

Ama şaka yalan olmayacak doğru olacak. Ne gibi mesela? Ama şaka yalan olmayacak doğru olacak.

Ne gibi mesela?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir koca kadına yani yaşlı ihtiyar kadına; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir koca kadına yani yaşlı ihtiyar kadına;

"Koca karılar cennete giremeyecek." dedi. Latife olarak şaka yani latife demek o. "Koca karılar cennete giremeyecek." dedi.

Latife olarak şaka yani latife demek o.

Kadın bundan tabi çok üzüldü. Dedi ki; Kadın bundan tabi çok üzüldü. Dedi ki;

"İhtiyar olarak girmeyecek. Hepiniz 33 yaşında genç olacaksınız o zaman." Seviniverdi tabi. "İhtiyar olarak girmeyecek. Hepiniz 33 yaşında genç olacaksınız o zaman."

Seviniverdi tabi.

İnsan şakayı yaparken sözü de ona göre hesaplamalı. Yapmamak daha evladır. İnsan şakayı yaparken sözü de ona göre hesaplamalı. Yapmamak daha evladır.

Buna dikkat edeceksiniz. İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâlikümBuna dikkat edeceksiniz.

İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâliküm
velâkin innemâ yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. velâkin innemâ yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm.

Bu birçok raviler de var. Buhârî, Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce Ebû Hüreyre'den de rivayet etmişler. Bu birçok raviler de var. Buhârî, Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce Ebû Hüreyre'den de rivayet etmişler.

Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan nazarı, tecellisi onların zahiri hallerine değildir.Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan nazarı, tecellisi onların zahiri hallerine değildir. Boyumuz var, posumuz var, güzelliğimiz var, zenginliğimiz var, çeşitli hal.Boyumuz var, posumuz var, güzelliğimiz var, zenginliğimiz var, çeşitli hal. Herkesin bir çeşit hareketi var. Bunların hiçbirisine Cenâb-ı Hak iltifat etmez.Herkesin bir çeşit hareketi var. Bunların hiçbirisine Cenâb-ı Hak iltifat etmez. Zengin ol, güzel ol, kuvvetli ol, ne olursan ol. Zengin ol, güzel ol, kuvvetli ol, ne olursan ol.

Lâ yenzuru ilâ suveriküm. "Suretlerinize." Ve emvâliküm. "Mallarınıza da hiç [bakmaz.]"Lâ yenzuru ilâ suveriküm. "Suretlerinize." Ve emvâliküm. "Mallarınıza da hiç [bakmaz.]" Velâkin innemâ yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Ancak kalplerinize ve yaptığınız işlere bakar Allah." Velâkin innemâ yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Ancak kalplerinize ve yaptığınız işlere bakar Allah."

Hayırlı bir iş midir yaptığınız, gönlünde Allah duruyor mu, durmuyor mu? Ne ile meşgulsün? Hayırlı bir iş midir yaptığınız, gönlünde Allah duruyor mu, durmuyor mu? Ne ile meşgulsün?

Gönül nazargah-ı ilahî. Bu nazargah-ı ilahî olan gönlünde dünya mı var Allah mı var? Gönül nazargah-ı ilahî.

Bu nazargah-ı ilahî olan gönlünde dünya mı var Allah mı var?

Dünya varsa ne yazık! Çünkü dünya ile Allah bir arada olmaz. Dünya ile Allah bir arada olmaz.Dünya varsa ne yazık! Çünkü dünya ile Allah bir arada olmaz.

Dünya ile Allah bir arada olmaz.
Dünya Allahu Teâlâ'nın sevmediği, sevmediği ama bizi buraya imtihan için yolladığı bir ülke işte.Dünya Allahu Teâlâ'nın sevmediği, sevmediği ama bizi buraya imtihan için yolladığı bir ülke işte. Ama hiç de sevmez Cenâb-ı Hak dünyayı. Onun için günahların en başı dünyayı sevmedir.Ama hiç de sevmez Cenâb-ı Hak dünyayı. Onun için günahların en başı dünyayı sevmedir. Günahların en başı dünyayı sevmeden ibarettir. Çünkü bütün günahları arkasından o seyrettirir.Günahların en başı dünyayı sevmeden ibarettir. Çünkü bütün günahları arkasından o seyrettirir. Dünya sevgisi mıknatıs gibi yani bütün günahları arkasına takar.Dünya sevgisi mıknatıs gibi yani bütün günahları arkasına takar. Mıknatıs gibi bütün günahları çeker çeker götürür. Mıknatıs gibi bütün günahları çeker çeker götürür.

Şimdi bak bugün deve geldi. Tabi devenin karşısına herkes çıkacak merasimi icabı.Şimdi bak bugün deve geldi. Tabi devenin karşısına herkes çıkacak merasimi icabı. Merasim icabı neler. Kimisi işte balalı esvabı ile çıkacak, kimisi bilmem nasıl çıkacak.Merasim icabı neler. Kimisi işte balalı esvabı ile çıkacak, kimisi bilmem nasıl çıkacak. Beyi razı değil, hanım ister falan. Ama dünya sevgisi bilmecburiye sevk edecek oraya onu. Beyi razı değil, hanım ister falan. Ama dünya sevgisi bilmecburiye sevk edecek oraya onu. Dünya sevgisi bilmecburiye oraya sevkeder onu. Allah kusurumuzu affetsin. Dünya sevgisi bilmecburiye oraya sevkeder onu.

Allah kusurumuzu affetsin.

Onun için Cenâb-ı Hak amellere bakar. Bu kulum bakayım meyili ne tarafa?Onun için Cenâb-ı Hak amellere bakar. Bu kulum bakayım meyili ne tarafa? Dünya tarafında mı ağırlık yoksa âhiret tarafında, Allah tarafında mı? Dünya tarafında mı ağırlık yoksa âhiret tarafında, Allah tarafında mı?

Onun için büyüklerimiz kalbin Allah'tan ayrılmamasına dair çok güzel kaideler, usüller koymuşlar.Onun için büyüklerimiz kalbin Allah'tan ayrılmamasına dair çok güzel kaideler, usüller koymuşlar. O kaideler ve o usüller dairesinde insan çalışırsa o zaman dünyaya iltifatı azalır.O kaideler ve o usüller dairesinde insan çalışırsa o zaman dünyaya iltifatı azalır. Çünkü İmam Ali'nin dediği gibi dinsiz dünyanın kıymeti yok. Çünkü İmam Ali'nin dediği gibi dinsiz dünyanın kıymeti yok. Dinsiz dünyanın kıymeti yok, dünyanın kıymeti ancak dini iledir. Dinsiz dünyanın kıymeti yok, dünyanın kıymeti ancak dini iledir. Dini varsa o işlerde hayran, insan hizmetler eder, kendisinden faydalar olur.Dini varsa o işlerde hayran, insan hizmetler eder, kendisinden faydalar olur. Eğer dini yoksa ne yazık o âleme. Bunu daha açık bir suretle ikinci bir hadiste diyor ki; Eğer dini yoksa ne yazık o âleme.

Bunu daha açık bir suretle ikinci bir hadiste diyor ki;

İnnallâhe lâ yenzuru ilâ ecsâmiküm. Ecsâm, suveri belki herkes bilmez ama ecsâmı herkes bilir. İnnallâhe lâ yenzuru ilâ ecsâmiküm. Ecsâm, suveri belki herkes bilmez ama ecsâmı herkes bilir.

"Cisimlerinize bakmaz sizin Allah." Ve lâ ilâ ahsâbiküm. Ahsâb, hasep nesep."Cisimlerinize bakmaz sizin Allah."

Ve lâ ilâ ahsâbiküm.

Ahsâb, hasep nesep.
Ben filan şeyhülislamın oğluyum. Ben de falan Paşa'nın oğluyum. Ben de filan milyarderin oğluyum.Ben filan şeyhülislamın oğluyum. Ben de falan Paşa'nın oğluyum. Ben de filan milyarderin oğluyum. Biraz da insan kendilerine şey takar ya. "Bunların hiçbirisinin kıymeti yok." Biraz da insan kendilerine şey takar ya.

"Bunların hiçbirisinin kıymeti yok."

Ve lâ ilâ emvâliküm. "Mallarınızın çokluğuna da şuna da buna da hiç bakmaz Allah." Ve lâ ilâ emvâliküm. "Mallarınızın çokluğuna da şuna da buna da hiç bakmaz Allah."

Hiç ehemmiyeti yok. Çünkü onlar bakılacak şey değil. Hiç ehemmiyeti yok. Çünkü onlar bakılacak şey değil.

Velâkin yenzuru. "Allah celle ve alâ bakar." İlâ kulûbiküm. "Sizin kalplerinize bakar." Velâkin yenzuru. "Allah celle ve alâ bakar." İlâ kulûbiküm. "Sizin kalplerinize bakar."

Kalp merkezdir çünkü. Merkezin hareketine bağlıdır vücut.Kalp merkezdir çünkü. Merkezin hareketine bağlıdır vücut. Merkez bozuk olursa o vücuttaki hareketler tamamıyla bozuktur.Merkez bozuk olursa o vücuttaki hareketler tamamıyla bozuktur. Merkez güzel olursa tabiatiyle diğer âzâ da ona uyduracaktır kendisini. Merkez güzel olursa tabiatiyle diğer âzâ da ona uyduracaktır kendisini.

Fe-men kâne lehû kalbün. "Kimin bir kalbi var ki." Sâlihun. "Kalb-i salih." Fe-men kâne lehû kalbün. "Kimin bir kalbi var ki." Sâlihun. "Kalb-i salih."

Şimdi bu mühim iş. Kalb-i salih, temiz, salih. Yani, "Bu süt içilmeye salihtir." "Bu et yenmeye salihtir."Şimdi bu mühim iş. Kalb-i salih, temiz, salih. Yani, "Bu süt içilmeye salihtir." "Bu et yenmeye salihtir." "Bu ekmek yenmeye salihtir, lâyıktır yani." O kalbin sahibi ki, salih kalp, temiz yani işe yarar. "Bu ekmek yenmeye salihtir, lâyıktır yani." O kalbin sahibi ki, salih kalp, temiz yani işe yarar.

Tehannenallâhu aleyhi. Tehannene, te'attafe, terahhame. Tehannenallâhu aleyhi.

Tehannene, te'attafe, terahhame.

Allahu celle ve alâ'nın merhametine, atûfetine, ihsanına lâyıktır demek. Ona Cenâb-ı Hak verdikçe verir. Allahu celle ve alâ'nın merhametine, atûfetine, ihsanına lâyıktır demek. Ona Cenâb-ı Hak verdikçe verir.

Ve innemâ entüm benû âdeme. "Sizin hepiniz Âdem oğlusunuz." Hz. Âdem'in evladıyız. Ve innemâ entüm benû âdeme. "Sizin hepiniz Âdem oğlusunuz."

Hz. Âdem'in evladıyız.

Ve ehabbeküm ileyye. "Sizin, bu Âdem oğullarının içinden bana en sevgili olanınız."Ve ehabbeküm ileyye. "Sizin, bu Âdem oğullarının içinden bana en sevgili olanınız." Etkâküm. "Allah'tan korkanlarınızdır." Allah'tan korku nispet dahilinde tabi.Etkâküm. "Allah'tan korkanlarınızdır."

Allah'tan korku nispet dahilinde tabi.
Kimin korkusu fazlaysa Allahu Teâlâ'nın sevgisi o kula daha fazladır.Kimin korkusu fazlaysa Allahu Teâlâ'nın sevgisi o kula daha fazladır. Binâenaleyh Allah korkusunu gönlüne sokabilen insan namazını kaçırmaz, orucunu hiç kaçırmaz. Binâenaleyh Allah korkusunu gönlüne sokabilen insan namazını kaçırmaz, orucunu hiç kaçırmaz. Sadakasını hiç kaçırmaz. Dünyanın haram lokmalarına da iltifat etmez. Faize hiç yanaşmaz. Sadakasını hiç kaçırmaz. Dünyanın haram lokmalarına da iltifat etmez. Faize hiç yanaşmaz.

Geçen gün bir arkadaş gelmişte, 5-10 parası varmış.Geçen gün bir arkadaş gelmişte, 5-10 parası varmış. Beş on parası varmış, "Bunu nerede saklayabilirim?" diye bankayı söyleme de diyor nereyi söylersen söyle.Beş on parası varmış, "Bunu nerede saklayabilirim?" diye bankayı söyleme de diyor nereyi söylersen söyle. "Ben bunu nerede saklayayım?" diyor. "Ben bunu nerede saklayayım?" diyor.

Bir arkadaşımız vardı Bursa'da, iflas etti, hapse de düştü, sonra çıktı.Bir arkadaşımız vardı Bursa'da, iflas etti, hapse de düştü, sonra çıktı. İşte yine işini biraz düzeltmeye başlayınca, bankacılardan biri gelmiş demiş ki; İşte yine işini biraz düzeltmeye başlayınca, bankacılardan biri gelmiş demiş ki;

"Sana yine bir kredi açalım." "Yoo, benim sütten ağzım yandı, şimdi yoğurdu istemem." demiş, kaçmış. "Sana yine bir kredi açalım."

"Yoo, benim sütten ağzım yandı, şimdi yoğurdu istemem." demiş, kaçmış.

Faize bulaşmamalısın. Evet belki birçok işlerini kurtaranlar da vardır ama, Allah yasak etmiş mi bunu? Faize bulaşmamalısın. Evet belki birçok işlerini kurtaranlar da vardır ama,

Allah yasak etmiş mi bunu?

Ve lâ te'kulû emvâlekum beyneküm bi'l-bâtıli. diyor mu Allah? Diyor. Ve lâ te'kulû emvâlekum beyneküm bi'l-bâtıli. diyor mu Allah?

Diyor.

E bunun ucunda cevahirde olsa müslüman ona iltifat etmez. E bunun ucunda cevahirde olsa müslüman ona iltifat etmez.

İnnallâhe lâ yenzuru ilâ men yahdibu bi's-sevâdi yevme'l-kıyâmeti. İnnallâhe lâ yenzuru ilâ men yahdibu bi's-sevâdi yevme'l-kıyâmeti.

Şimdi insanlar çeşitli şeyler var. Bugün kadınlarımız da mesela çeşitli saç modası var.Şimdi insanlar çeşitli şeyler var. Bugün kadınlarımız da mesela çeşitli saç modası var. Erkeklerde de bir zamanda sakal saç boyama âdeti varmış ki, daima kendisini genç göstersin.Erkeklerde de bir zamanda sakal saç boyama âdeti varmış ki, daima kendisini genç göstersin. Siyaha boyuyor ihtiyarlığını saklıyor yani. O yüzünden de bellidir onun ama işte saklıyor adam. Siyaha boyuyor ihtiyarlığını saklıyor yani. O yüzünden de bellidir onun ama işte saklıyor adam.

"İşte Cenâb-ı Hak bu gibi sahtekârların, -sahtekar diyor burada-"İşte Cenâb-ı Hak bu gibi sahtekârların, -sahtekar diyor burada- bu gibi sahtekârların yüzüne bakmayacak kıyamette." Günahtır diyor, haram. bu gibi sahtekârların yüzüne bakmayacak kıyamette."

Günahtır diyor, haram.

İnnallâhe teâlâ ye'muru bi'l-kâfiri's-sehîyyi ilâ cehenneme .İnnallâhe teâlâ ye'muru bi'l-kâfiri's-sehîyyi ilâ cehenneme . Bak şimdi, kâfir olan gâvur ama Cenâb-ı Hak yine o kâfir için emrediyor cehenneme ki. Bak şimdi, kâfir olan gâvur ama Cenâb-ı Hak yine o kâfir için emrediyor cehenneme ki.

Fe-yekûlu li-mâlikin hâzini cehenneme. "Cehennem bekçisine diyor ki."Fe-yekûlu li-mâlikin hâzini cehenneme. "Cehennem bekçisine diyor ki." Azzibhu ve haffif anhu'l-azâbi. "Bunu yak ama hafif yak diyor." Hafif yak, diyor. Azzibhu ve haffif anhu'l-azâbi. "Bunu yak ama hafif yak diyor."

Hafif yak, diyor.

Azalışın sebebi ne? Adam cömert. Azalışın sebebi ne?

Adam cömert.

Alâ kadri sehâihi. "Cömertliği miktarı azabı tahfıf olunacak."Alâ kadri sehâihi. "Cömertliği miktarı azabı tahfıf olunacak." Ellezî kâne fî dâri'd-dünyâ.Ellezî kâne fî dâri'd-dünyâ. "Dâr-ı dünyada gâvur, gavurluğu ile beraber yaptığı cömertliğinden dolayı azabı tahfif olunacak." "Dâr-ı dünyada gâvur, gavurluğu ile beraber yaptığı cömertliğinden dolayı azabı tahfif olunacak."

Öteki gâvur çok yanarsa bu daha az yanacak. Ya bir müslümanın sehası nasıl olur bilemem. Öteki gâvur çok yanarsa bu daha az yanacak.

Ya bir müslümanın sehası nasıl olur bilemem.

İnnallâhe teâlâ yübâhî bi'ş-şâbbi'l-âbidi'l-melâikete. Şimdi bir gençlik var bir de ihtiyarlık var.İnnallâhe teâlâ yübâhî bi'ş-şâbbi'l-âbidi'l-melâikete. Şimdi bir gençlik var bir de ihtiyarlık var. İhtiyarlıkta insanın dünyadan eli eteği tabiatiyle çekiliyor.İhtiyarlıkta insanın dünyadan eli eteği tabiatiyle çekiliyor. Kudretin kalmıyor, elinden becerikli işler gelemiyor. Mecbursun artık sabah camide akşam camide. Kudretin kalmıyor, elinden becerikli işler gelemiyor. Mecbursun artık sabah camide akşam camide. Çünkü başka iş kalmadı elinde. Ona değil, Cenâb-ı Hakk'ın iltifatı burada gence. Gence diyor ki; Çünkü başka iş kalmadı elinde.

Ona değil, Cenâb-ı Hakk'ın iltifatı burada gence. Gence diyor ki;

Bi'ş-şâbbi'l-âbidi. "İbadet eden genç." El-melâikete. "Meleklerine diyor."Bi'ş-şâbbi'l-âbidi. "İbadet eden genç." El-melâikete. "Meleklerine diyor." Yekûlu unzurû ilâ abdî. "Şu kuluma bakın diyor." 20 yaşında, 25 yaşında, 30 yaşında şu kuluma bakın! Yekûlu unzurû ilâ abdî. "Şu kuluma bakın diyor."

20 yaşında, 25 yaşında, 30 yaşında şu kuluma bakın!

Yetrukü şehvetehu min eclî. "Benim için arzularını, şehvani arzularını terketmiş deYetrukü şehvetehu min eclî. "Benim için arzularını, şehvani arzularını terketmiş de benim evime gelmiş, huzuruma durmuş. Bakın şuna diyor. İftihar ediyor, onlara gösteriyor."benim evime gelmiş, huzuruma durmuş. Bakın şuna diyor. İftihar ediyor, onlara gösteriyor." Eyyühe'ş-şâbbü. "O delikanlıya bir de hitap ediyor Cenâb-ı Hak: Ey genç delikanlı!"Eyyühe'ş-şâbbü. "O delikanlıya bir de hitap ediyor Cenâb-ı Hak: Ey genç delikanlı!" Ente indî ke-ba'di melâiketî. "Bil ki sen benim yanımda meleklerimin bazısı gibisin." Ente indî ke-ba'di melâiketî. "Bil ki sen benim yanımda meleklerimin bazısı gibisin."

Meleklerim gibisin. Hepsini demiyor çünkü onların da büyükleri var ya. Meleklerim gibisin. Hepsini demiyor çünkü onların da büyükleri var ya.

İnnallâhe azze ve celle yübâhî bi'l-mutekallidi seyfehu fî sebîlillâhi. Bu da güzel bir şey. İnnallâhe azze ve celle yübâhî bi'l-mutekallidi seyfehu fî sebîlillâhi. Bu da güzel bir şey.

"Allahu celle ve alâ kudretini izhar eder." diyor, kılıcını beline takmış harbe hazır adam." "Allahu celle ve alâ kudretini izhar eder." diyor, kılıcını beline takmış harbe hazır adam." Fî sebîlillâhi melâiketehu. "Bu adam ile de Cenâb-ı Hak meleklerine mubâhât eder."Fî sebîlillâhi melâiketehu. "Bu adam ile de Cenâb-ı Hak meleklerine mubâhât eder." Ve hüm yüsallûne aleyhi mâ dâme mütekallidehu. Ve hüm yüsallûne aleyhi mâ dâme mütekallidehu. "Melekler de o adama o kılıcı belinde durduğu müddetçe dua ederler." "Melekler de o adama o kılıcı belinde durduğu müddetçe dua ederler."

Yani harbe hazır adam. Ne dense hangi gün dese. Şimdiki gibi böyle devlet işi değil harpçilik de.Yani harbe hazır adam. Ne dense hangi gün dese. Şimdiki gibi böyle devlet işi değil harpçilik de. Herkes mesela gönüllü ile oluyor. Herkes mesela gönüllü ile oluyor.

İnnallâhe azze ve celle yeb'asü yevme'l-kıyâmeti münâdiyen fe-yünâdîİnnallâhe azze ve celle yeb'asü yevme'l-kıyâmeti münâdiyen fe-yünâdî yâ âdemü innallâhe ye'muruke en teb'ase ba'sen min zürriyyetike ile'n-nâriyâ âdemü innallâhe ye'muruke en teb'ase ba'sen min zürriyyetike ile'n-nâri fe-yekûlu âdeme yâ rabbi ve min kem fe-yekûlu lehû min külli mietin tis'aten ve tis'îne.fe-yekûlu âdeme yâ rabbi ve min kem fe-yekûlu lehû min külli mietin tis'aten ve tis'îne. Hel tedrûne mâ entüm fi'n-nâsi? Mâ entüm fi'n-nâsi illâ şükletün fî cenbi'l-baîri. Hel tedrûne mâ entüm fi'n-nâsi? Mâ entüm fi'n-nâsi illâ şükletün fî cenbi'l-baîri.

Cenâb-ı Peygamber birgün ashâbına bu hadisi naklederken, ashab ye'se düşmüşler. Ye'se düşmüşler ve demişler; Cenâb-ı Peygamber birgün ashâbına bu hadisi naklederken, ashab ye'se düşmüşler. Ye'se düşmüşler ve demişler;

"Artık, Âdem aleyhisselam['ın zürriyetinin] %99'unu cehenneme sevk etti,"Artık, Âdem aleyhisselam['ın zürriyetinin] %99'unu cehenneme sevk etti, % 99'u cehennemliktir diyor Cenâb-ı Hak. E %1 de kimin olacak hali de mâlum ya. % 99'u cehennemliktir diyor Cenâb-ı Hak. E %1 de kimin olacak hali de mâlum ya. Ye'se düşmüşler. O zaman Efendimiz demiş ki; "Hayır. Ye'se düşmüşler. O zaman Efendimiz demiş ki;

"Hayır.
Siz bu insan âdemin içerisinde müslümanlar, hayvanın yanında bir ben olurSiz bu insan âdemin içerisinde müslümanlar, hayvanın yanında bir ben olur yahut gözünde ufak bir nokta olur onun gibisiniz yani. Ekseriyet küfür üzerindedir." yahut gözünde ufak bir nokta olur onun gibisiniz yani. Ekseriyet küfür üzerindedir."

İman, ehl-i iman o günde %1 ancak bulunacak. Hepsi ehl-i cehennem.İman, ehl-i iman o günde %1 ancak bulunacak. Hepsi ehl-i cehennem. Yecüc'ü Mecüc'ü de bunun içerisine dahil ki onların sayıları, bugün sayarsınız meselaYecüc'ü Mecüc'ü de bunun içerisine dahil ki onların sayıları, bugün sayarsınız mesela Rusya'daki, Çin'deki bilmem nerede ki insanların sayısı, gâvurların sayısı biz onlara göre topuna az kalırız.Rusya'daki, Çin'deki bilmem nerede ki insanların sayısı, gâvurların sayısı biz onlara göre topuna az kalırız. Onun için çoğu cehennemliktir bu insanların bugün. Gâvur diyor ki, Onun için çoğu cehennemliktir bu insanların bugün.

Gâvur diyor ki,

"Toplanalım da, bu bilginler toplansın da, bunların hangisi haklıysa ona yönelelim hep birlikte." diyor. "Toplanalım da, bu bilginler toplansın da, bunların hangisi haklıysa ona yönelelim hep birlikte." diyor.

Budalalık işte, onlar da kiliselerinde öyle ders mi alıyorlar ne yapıyorlar. Budalalık işte, onlar da kiliselerinde öyle ders mi alıyorlar ne yapıyorlar.

Dedim, şimdi âhir zaman peygamberinin getirdiği bir kitap âhir zaman kanunu, son kanun.Dedim, şimdi âhir zaman peygamberinin getirdiği bir kitap âhir zaman kanunu, son kanun. Bütün insanlar şimdi bu eski devrin idaresini isteseler hepimizi deliğe tıkarlar. Niçin? Bütün insanlar şimdi bu eski devrin idaresini isteseler hepimizi deliğe tıkarlar.

Niçin?

Eski geçti, bugünün idaresi idarede. Binâenaleyh eski idarelerin hepsi bugün mensuhtur.Eski geçti, bugünün idaresi idarede. Binâenaleyh eski idarelerin hepsi bugün mensuhtur. Şimdi idare İslâm idaresidir. Binâenaleyh kendinizi bununla kurtaramazsınız diye söylüyorumŞimdi idare İslâm idaresidir. Binâenaleyh kendinizi bununla kurtaramazsınız diye söylüyorum ama tabi gâvurun gâvurluklarından dönecekleri kolay olmaz, dönmezler onlar. ama tabi gâvurun gâvurluklarından dönecekleri kolay olmaz, dönmezler onlar.

İşte çoğu da bunun için ehl-i cehennem, cehennemde apaçık gidecekler. Ama niçin yarattı Cenâb-ı Hak? İşte çoğu da bunun için ehl-i cehennem, cehennemde apaçık gidecekler.

Ama niçin yarattı Cenâb-ı Hak?

E onda da bir hikmet var işte. Dünyasını onunla da tezyin ediyor. Çeşitli, gül var altında da dikeni vardır.E onda da bir hikmet var işte. Dünyasını onunla da tezyin ediyor. Çeşitli, gül var altında da dikeni vardır. Diken olmasa gül daha iyi olurdu ama, eh gülünün yaratan Allah dikeni de yaratmış.Diken olmasa gül daha iyi olurdu ama, eh gülünün yaratan Allah dikeni de yaratmış. Demek bunlar da bu dünyaya bir cihetten lazım.Demek bunlar da bu dünyaya bir cihetten lazım. Onlar olmazsa gökte uçacak, yerlerde gidecek arabaları da belki bulamazdı bugünkü terakkilerde. Onlar olmazsa gökte uçacak, yerlerde gidecek arabaları da belki bulamazdı bugünkü terakkilerde.

Fakat şu geçen, şimdi aklıma geliverdi de bu arabalar hakkında yeni bir şey söyleyeceğim, bulmuşlar.Fakat şu geçen, şimdi aklıma geliverdi de bu arabalar hakkında yeni bir şey söyleyeceğim, bulmuşlar. Bugün mesela arabalara bir heves var insanlarda bugün. Bugün mesela arabalara bir heves var insanlarda bugün. "Benim de bir arabam olsun." diyerekten hemen üç beş kuruş biriktirdi miydi bir araba almaya kalkıyor. "Benim de bir arabam olsun." diyerekten hemen üç beş kuruş biriktirdi miydi bir araba almaya kalkıyor.

Benim kendi itikadım ve büyüklerimizden aldığımız derslerde,Benim kendi itikadım ve büyüklerimizden aldığımız derslerde, gâvura para kaptırmak kadar zararlı bir şey yoktur. En büyük zarar! Demek ki İslâm şuuru yok bizde. gâvura para kaptırmak kadar zararlı bir şey yoktur. En büyük zarar! Demek ki İslâm şuuru yok bizde.

Niçin? Bu para kime yarıyor? Kim yaptıysa onun gönlü oluyor işte. O yere gidiyor o para. Niçin?

Bu para kime yarıyor?

Kim yaptıysa onun gönlü oluyor işte. O yere gidiyor o para.

E sen nasıl müslümansın ki elindeki bu parayı keyfin için oraya veriyorsun? Ama diyeceksin ki bu zaruret. E sen nasıl müslümansın ki elindeki bu parayı keyfin için oraya veriyorsun?

Ama diyeceksin ki bu zaruret.

Zaruret ama o zaruretten kim bilir kaç kişi yakasını kurtaracak? Yalnız araba mı? Zaruret ama o zaruretten kim bilir kaç kişi yakasını kurtaracak?

Yalnız araba mı?

Bütün eşya; yiyecek ve giyecek. Gâvurun yaptığı imalatı müslümanın almaması, tenezzül etmemesi lazım.Bütün eşya; yiyecek ve giyecek. Gâvurun yaptığı imalatı müslümanın almaması, tenezzül etmemesi lazım. Yağına da, şekerine de, balına da, kaymağına da, kumaşına da... Müslüman âdâtı böyledir.Yağına da, şekerine de, balına da, kaymağına da, kumaşına da... Müslüman âdâtı böyledir. Tenezzül etmemek lazım. Çünkü bugün memleketimizde bile yapılacağını duydum da,Tenezzül etmemek lazım.

Çünkü bugün memleketimizde bile yapılacağını duydum da,
bugün memlekette yapılsa bile %51'ini gâvur alıp gidecek buradan.bugün memlekette yapılsa bile %51'ini gâvur alıp gidecek buradan. %51'ini yine gâvur alıp gidecek. Ha bunu biz yapabiliyor muyuz, ne mutlu bize! %51'ini yine gâvur alıp gidecek. Ha bunu biz yapabiliyor muyuz, ne mutlu bize!

Onun yapabildiğini biz ne için yapamayız? Biz de yapmaya çalışırız. Bak ne dedim şimdi.Onun yapabildiğini biz ne için yapamayız?

Biz de yapmaya çalışırız.

Bak ne dedim şimdi.
Bir buçuk milyar bir senede toplanıyor sigara parasından. Bir buçuk milyar bir senede toplanıyor sigara parasından. Bir buçuk milyar da biz koyalım üzerine, olur üç milyar para. Bir buçuk milyar da biz koyalım üzerine, olur üç milyar para. Üç milyar para kaç tane fabrika kurar bize senede.Üç milyar para kaç tane fabrika kurar bize senede. E 10 senede, 50 sene de çok daha öne geçeriz onları biz.E 10 senede, 50 sene de çok daha öne geçeriz onları biz. Çoktan geçeriz ama israfın önüne geçmenin çaresini bulsak, o nefse bir hakim olabilsek! Çoktan geçeriz ama israfın önüne geçmenin çaresini bulsak, o nefse bir hakim olabilsek!

İnnallâhe azze ve celle yübğidu külle ca'zariyyin cevvâzin sehhâbin.İnnallâhe azze ve celle yübğidu külle ca'zariyyin cevvâzin sehhâbin. "Cenâb-ı Hak şu üç kişiyi sevmez. O üç kişiden birisi câzerî." "Cenâb-ı Hak şu üç kişiyi sevmez. O üç kişiden birisi câzerî."

Câzerî, Kısa boylu fakat ağır sözlü, acı sözlü ve sitemkâr. Sitemli söz konuşuyor. Bunu sevmez Allahu Teâlâ. Câzerî, Kısa boylu fakat ağır sözlü, acı sözlü ve sitemkâr. Sitemli söz konuşuyor. Bunu sevmez Allahu Teâlâ.

"İkincisi, Cevvâz." Cevvâz da, semiz olmakla beraber hem bahîl hem de harîs."İkincisi, Cevvâz."

Cevvâz da, semiz olmakla beraber hem bahîl hem de harîs.
Tenasüb yönünden iyi ama hırs ve bahili var. İşte bunu da sevmez Cenâb-ı Allah. Tenasüb yönünden iyi ama hırs ve bahili var. İşte bunu da sevmez Cenâb-ı Allah.

Sehhât. "Yaygaracı." Sokaklarda bar bar bağırıyor; propagandacı, şucu bucu.Sehhât. "Yaygaracı."

Sokaklarda bar bar bağırıyor; propagandacı, şucu bucu.
İster gazeteci de olsun, ister şahsında olsun. Böyle bağırıyor. İster gazeteci de olsun, ister şahsında olsun. Böyle bağırıyor.

Fi'l-esvak dediğine göre sokaklarda yapılan bu her nevi hareket bunun içerisine dahil olur.Fi'l-esvak dediğine göre sokaklarda yapılan bu her nevi hareket bunun içerisine dahil olur. Bugünkü boykotçuların hareketi de bunun içerisine girer. Sokak şiddeti. Bak şimdi ne güzel! Bugünkü boykotçuların hareketi de bunun içerisine girer. Sokak şiddeti.

Bak şimdi ne güzel!

Cîfetün bi'l-leyli. "Bunlar geceleri cifedir." Gündüzleyin bağırır çağırır, oynar, hoplar, zıplar, çalışır.Cîfetün bi'l-leyli. "Bunlar geceleri cifedir."

Gündüzleyin bağırır çağırır, oynar, hoplar, zıplar, çalışır.
Fakat akşama cife gibi yatar uyur. Uyanmasını bilmez yani. Fakat akşama cife gibi yatar uyur. Uyanmasını bilmez yani. Uyanıp da gece ibadet yapması işine gelmez ve bilmez. Çünkü gündüzün çok yorulmuştur. Uyanıp da gece ibadet yapması işine gelmez ve bilmez. Çünkü gündüzün çok yorulmuştur. O çok yorgunluğuna karşı artık uyanacak hali de kalmamıştır. O çok yorgunluğuna karşı artık uyanacak hali de kalmamıştır. Sabahleyin müezzinin ezan okuduğu vakitte de darılır,Sabahleyin müezzinin ezan okuduğu vakitte de darılır, "Niçin bizi rahatsız etti uykumuzdan, uyandırıyorsun? diye bir de kafa tutar. "Niçin bizi rahatsız etti uykumuzdan, uyandırıyorsun? diye bir de kafa tutar.

Cîfetün bi'l-leyli. Daha? Himârun bi'n-nehâri. Cîfetün bi'l-leyli.

Daha?

Himârun bi'n-nehâri.

Şimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in teşbihine bakınız! "Gece öyle cife, gündüzün de himar." Şimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in teşbihine bakınız!

"Gece öyle cife, gündüzün de himar."

Yani affedersiniz merkebe düşen vazife daima yük taşımak.Yani affedersiniz merkebe düşen vazife daima yük taşımak. Yani bu da böyle sabahtan akşama kadar hayvani hareketlerle meşgul.Yani bu da böyle sabahtan akşama kadar hayvani hareketlerle meşgul. Meşgul, âkıbetini ve âhiretini düşünemiyor. Meşgul, âkıbetini ve âhiretini düşünemiyor. Yani hayvan nasıl âhiretini, âkibetini düşünmekten mahrum ise bu da o kılıklı bir adam.Yani hayvan nasıl âhiretini, âkibetini düşünmekten mahrum ise bu da o kılıklı bir adam. Ne Allah korkusu var, ne âhirete dair bir ameli var,Ne Allah korkusu var, ne âhirete dair bir ameli var, ne kendisine [faydalı bir işi var. Bütün işi] hemen çalışmak. Alimün bi'd-dünyâ. "Fakat dünyasını biliyor." ne kendisine [faydalı bir işi var. Bütün işi] hemen çalışmak.

Alimün bi'd-dünyâ. "Fakat dünyasını biliyor."

Dünyasını biliyor, hüneri çok. Dünya yollarında beceriği var ama; Dünyasını biliyor, hüneri çok. Dünya yollarında beceriği var ama;

Câhilün bi'l-âhirati. "Âhirete karşı hiçbir şeysi yok, büsbütün cahil." Câhilün bi'l-âhirati. "Âhirete karşı hiçbir şeysi yok, büsbütün cahil."

Ne dinleyebiliyor; çünkü bu âhiret ya dinlemek suretiyle olacak ya okumak suretiyle olacak. Ne dinleyebiliyor; çünkü bu âhiret ya dinlemek suretiyle olacak ya okumak suretiyle olacak.

Okuyamıyorsa nereden bilsin, dinleyemiyorsa nereden bilsin? Okuyamıyorsa nereden bilsin, dinleyemiyorsa nereden bilsin?

Kendisine bir rehber olmadıkça, söyleyen olmadıkça, kendi kendine insanın bu âhirete dönüşü çok zor olur. Kendisine bir rehber olmadıkça, söyleyen olmadıkça, kendi kendine insanın bu âhirete dönüşü çok zor olur.

Yanıma dün bir çocuk geldi de, genç bir adam. Aynı zamanda tulumba ustasıymış kendisi, tezgahta.Yanıma dün bir çocuk geldi de, genç bir adam. Aynı zamanda tulumba ustasıymış kendisi, tezgahta. Askerliği de yeni bitirmiş, Avustralya'ya gitmeye de niyet etmiş. Dedim ki; Askerliği de yeni bitirmiş, Avustralya'ya gitmeye de niyet etmiş. Dedim ki;

"Çocuğum çok uzak yer be." Olsun dedi gözüme koydum gideceğim dedi. Namazın niyazın? "Çocuğum çok uzak yer be."

Olsun dedi gözüme koydum gideceğim dedi.

Namazın niyazın?

Ben de anam da babam da dahil olmak üzere namazdan haberimiz yoktu bizim dedi. Bilmeyiz.Ben de anam da babam da dahil olmak üzere namazdan haberimiz yoktu bizim dedi. Bilmeyiz. Fakat Allah bana bir gönül verdi bir dönüş yaptım dediFakat Allah bana bir gönül verdi bir dönüş yaptım dedi şimdi beni namazından alakoyacak hiçbir kuvvet yoktur diyor. Eh, inşaallah. Allah muîni olsun. şimdi beni namazından alakoyacak hiçbir kuvvet yoktur diyor.

Eh, inşaallah. Allah muîni olsun.

İşte herhalde bir kıvılcım istiyor, bir teşvikçi olmak lazım. İşte herhalde bir kıvılcım istiyor, bir teşvikçi olmak lazım.

Onun için müslümanın kendisinin yalnız müslüman olarak kalması doğru değil. Bir müslüman mısın?Onun için müslümanın kendisinin yalnız müslüman olarak kalması doğru değil. Bir müslüman mısın? Muhakkak bir müslümanı yakalayıp kurtarmak için imkân arayacaksın, çare arayacaksın.Muhakkak bir müslümanı yakalayıp kurtarmak için imkân arayacaksın, çare arayacaksın. Onu iyiye doğru çekmek için neler lazımsa yapmaya çalışacaksın. Yalnız kendisi ile olmaz insan. Onu iyiye doğru çekmek için neler lazımsa yapmaya çalışacaksın. Yalnız kendisi ile olmaz insan.

İnnallâhe azze ve celle yübğidu'l-âkile fevka şibeihi .İnnallâhe azze ve celle yübğidu'l-âkile fevka şibeihi . İnsanda doyduktan sonra yemeyi arzular ya.İnsanda doyduktan sonra yemeyi arzular ya. Bazı nefisler imkanım var daha çokça yiyeyim diyerekten [doyduktan sonra da yemeye devam ederler]. Bazı nefisler imkanım var daha çokça yiyeyim diyerekten [doyduktan sonra da yemeye devam ederler].

"Bunları Cenâb-ı Hak sevmez." diyor. Mide üç bölük olacak."Bunları Cenâb-ı Hak sevmez." diyor.

Mide üç bölük olacak.
Birine su, birine hava, birine de gıda olacak. Diğer bir kısmı da boş kalacaktır.Birine su, birine hava, birine de gıda olacak. Diğer bir kısmı da boş kalacaktır. Ki insanın hazmı da kolay olsun rahat da etsin. Daha? "Bu çok yemesi ile beraber." Ki insanın hazmı da kolay olsun rahat da etsin.

Daha?

"Bu çok yemesi ile beraber."

Ve'l-ğâfile an tâati rabbihi. "Rabbisine taatten de haberi yok, taat de edemiyor Cenâb-ı Hakk'a." Ve'l-ğâfile an tâati rabbihi. "Rabbisine taatten de haberi yok, taat de edemiyor Cenâb-ı Hakk'a."

Daha? Ve't-târike sünnete nebiyyihi. "Cenâb-ı Peygamberin sünnetini de icrâ etmiyor." Daha?

Ve't-târike sünnete nebiyyihi. "Cenâb-ı Peygamberin sünnetini de icrâ etmiyor."

Sünneti Peygamberi icrâ edemedi, Allahu Teâlâ'ya itaat edemiyor.Sünneti Peygamberi icrâ edemedi, Allahu Teâlâ'ya itaat edemiyor. Boyuna boğaza gidiyor. İşte bunları da Cenâb-ı Hak sevmez. Daha? Boyuna boğaza gidiyor. İşte bunları da Cenâb-ı Hak sevmez.

Daha?

Ve'l-muhfira zimmetehu.Ve'l-muhfira zimmetehu. "Bir de sözünde durmayan, ahdini bozan, sözünde durmayan ahdini bozan insanlar." [Bunları da Cenâb-ı Hak sevmez.] "Bir de sözünde durmayan, ahdini bozan, sözünde durmayan ahdini bozan insanlar." [Bunları da Cenâb-ı Hak sevmez.]

Dün bir arkadaş vardı da sigara içiyormuş, sigarasına tevbe etmiş.Dün bir arkadaş vardı da sigara içiyormuş, sigarasına tevbe etmiş. Fakat bu her zaman olan şey, tevbe ettikten bir müddet sonra tekrar başlamış.Fakat bu her zaman olan şey, tevbe ettikten bir müddet sonra tekrar başlamış. Tevbe etmiş yine, yine başlamış. Bunu bana diyor ki; "Ben böyle oldum. Tevbe ettiğim halde bozdum tevbemi." Tevbe etmiş yine, yine başlamış. Bunu bana diyor ki;

"Ben böyle oldum. Tevbe ettiğim halde bozdum tevbemi."

E tevbeyi ettikten sonra tevbeyi bozmak birinin yerine 70'e bedeldir. Ondan sonraki günah 70 misli olur. E tevbeyi ettikten sonra tevbeyi bozmak birinin yerine 70'e bedeldir. Ondan sonraki günah 70 misli olur.

Ama bu o demek değildir ki, sakın bu 70'ten korkup da tevbe etmemek değildir ha.Ama bu o demek değildir ki, sakın bu 70'ten korkup da tevbe etmemek değildir ha. Tevbeyi yine insan yapmalı ve sözünde sâdık olmalıdır. Tevbeyi yine insan yapmalı ve sözünde sâdık olmalıdır. Tevbe demek, Allah'a söz veriyor, ben bunu yapmayacağım diyor. Ve'l-mubğida itrate nebiyyihi. Tevbe demek, Allah'a söz veriyor, ben bunu yapmayacağım diyor.

Ve'l-mubğida itrate nebiyyihi.

"Cenâb-ı Peygamberin efradı ailesini; Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali, Hz. Cafer,"Cenâb-ı Peygamberin efradı ailesini; Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali, Hz. Cafer, Akil, bunlar ashab-ı âbâ dedikleri zâtlardır ki bunlara dil uzatanlar." Akil, bunlar ashab-ı âbâ dedikleri zâtlardır ki bunlara dil uzatanlar." Ve'l-mü'ziye cîrânehu. "Bir de komşularına eza edenler." Ve'l-mü'ziye cîrânehu. "Bir de komşularına eza edenler."

Onun için İslâm ahlakçılarının kitaplarında en evvela diyorlar ki biz îsâr şeysine malikiz. İsâr var bizde.Onun için İslâm ahlakçılarının kitaplarında en evvela diyorlar ki biz îsâr şeysine malikiz. İsâr var bizde. Yani tercih, kardeşimizin hayatı dururken onu başka yere harcayamayız.Yani tercih, kardeşimizin hayatı dururken onu başka yere harcayamayız. Kendimizin lokmasından keser onun ağzına veririz. İsâr demek, tercih.Kendimizin lokmasından keser onun ağzına veririz. İsâr demek, tercih. Bununla beraber eza gelirse ona da sabr u tahammülümüz vardır. Ezaya da mukabele yapmayız.Bununla beraber eza gelirse ona da sabr u tahammülümüz vardır. Ezaya da mukabele yapmayız. Lokmamızı ona verir, eza gelirse ona da tahammül eder, ona mukabele de etmeyiz. Büyük bir fark vardır. Lokmamızı ona verir, eza gelirse ona da tahammül eder, ona mukabele de etmeyiz. Büyük bir fark vardır.

Onun için ve'l-mü'ziye cîrânehu deyince komşularına eza edenler de Allah'ın mebğud kullarıdır. Onun için ve'l-mü'ziye cîrânehu deyince komşularına eza edenler de Allah'ın mebğud kullarıdır.

İnnallâhe teâlâ yübğidu'l-bezihîne'l-ferihîne'l-merihîne ve yühibbü külle kalbin hazînin. İnnallâhe teâlâ yübğidu'l-bezihîne'l-ferihîne'l-merihîne ve yühibbü külle kalbin hazînin.

Bezîh, mütekebbir; ferîh, sevinen; merîh, tuğyan eden. Bezîh, mütekebbir; ferîh, sevinen; merîh, tuğyan eden.

Cenâb-ı Hak sıhhat vermiş, mal vermiş. İşte devlet vermiş, şunu vermiş bunu vermiş.Cenâb-ı Hak sıhhat vermiş, mal vermiş. İşte devlet vermiş, şunu vermiş bunu vermiş. Ondan dolayı seviniyor ve kibirleniyor, "Bunların sahibiyim ben!" diyerekten büyükleniyor. Ondan dolayı seviniyor ve kibirleniyor, "Bunların sahibiyim ben!" diyerekten büyükleniyor.

"İşte bunları da Cenâb-ı Hak sevmez." diyor. Ve yühibbü. "Sever, onları sevmez bunları sever." "İşte bunları da Cenâb-ı Hak sevmez." diyor.

Ve yühibbü. "Sever, onları sevmez bunları sever."

Kimi? Külle kalbin hazînin. "Her mahzun kalbi de sever." Kimi?

Külle kalbin hazînin. "Her mahzun kalbi de sever."

Mahzun kalplerin sahibini de sever.Mahzun kalplerin sahibini de sever. Ekmeğini bulamamış, evinin idaresini temin edememiş, şu cihetten bir sıkıntısı var,Ekmeğini bulamamış, evinin idaresini temin edememiş, şu cihetten bir sıkıntısı var, bu cihetten bir sıkıntısı var. Üzüntülü, üzgün kalp. İşte bunları sever. bu cihetten bir sıkıntısı var. Üzüntülü, üzgün kalp. İşte bunları sever.

Mesela dün bir çocuk gazeteye vermiş. "Ben İmam Hatip'te okumak istiyorum ama benim imkanlarım yok.Mesela dün bir çocuk gazeteye vermiş. "Ben İmam Hatip'te okumak istiyorum ama benim imkanlarım yok. 1500 lira para istiyorlar benden. Ben bunu verecek durumda değilim.1500 lira para istiyorlar benden. Ben bunu verecek durumda değilim. İşte mektep sıralarında yatıyorum yurda almıyorlar beni.İşte mektep sıralarında yatıyorum yurda almıyorlar beni. Yok mu bir erbab-ı hamiyetten bana yardım edecek?" diyerekten gazeteye de vermiş bu arzusunu. Yok mu bir erbab-ı hamiyetten bana yardım edecek?" diyerekten gazeteye de vermiş bu arzusunu.

Şimdi onun kalbi kim bilir ne kadar üzüntü içerisindedir.Şimdi onun kalbi kim bilir ne kadar üzüntü içerisindedir. "Okuyamayacağım, böyle açıklarda kalırsam hasta olacağım, hayatımı da kaybedeceğim." "Okuyamayacağım, böyle açıklarda kalırsam hasta olacağım, hayatımı da kaybedeceğim." Bir üzüntü var içerisinde. İşte bu üzüntülü kalbi Allah sever. Bir üzüntü var içerisinde. İşte bu üzüntülü kalbi Allah sever.

İnnallâhe yühibbü selâseten ve yübğidu selâseten.İnnallâhe yühibbü selâseten ve yübğidu selâseten. "Yine Allah celle ve alâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder." Selâseten. "Sevdiği üç kişi.""Yine Allah celle ve alâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder." Selâseten. "Sevdiği üç kişi." Raculün ğazâ fîsebîlillâhi "Allah yolunda gaza ediyor." Raculün ğazâ fîsebîlillâhi "Allah yolunda gaza ediyor."

Bugün gaza yok fakat din gazası var. Nefisle gaza etmek.Bugün gaza yok fakat din gazası var. Nefisle gaza etmek. Mutlaka bugün düşmanın karşısında harp etmek için kim bilir 40'ta bir rast gelir muharebe.Mutlaka bugün düşmanın karşısında harp etmek için kim bilir 40'ta bir rast gelir muharebe. Fakat nefisle muharebe hergün için lazım.Fakat nefisle muharebe hergün için lazım. Binâenaleyh hergün için nefsine karşı gazaya müslüman hazır olmalıdır. Niçin? Binâenaleyh hergün için nefsine karşı gazaya müslüman hazır olmalıdır.

Niçin?

Nefis her şeyi ister. Nefsin isteklerine boyun büktüğünde [mağlup olur.] Nefis her şeyi ister. Nefsin isteklerine boyun büktüğünde [mağlup olur.]

Aziz kardeşler! Şimdi bu çok açık bir derstir. Mesela düşman orduyu mağlup etti.Aziz kardeşler!

Şimdi bu çok açık bir derstir. Mesela düşman orduyu mağlup etti.
Mağlup ettikten sonra ordu kaçıyor ne yapar düşman. Daima istila halinde. Çünkü karşıda ne kalmadı? Mağlup ettikten sonra ordu kaçıyor ne yapar düşman. Daima istila halinde.

Çünkü karşıda ne kalmadı?

Mukavemet kalmadı. Karşısında mukavemet kalmayınca düşman gidebildiği kadar gider. Mukavemet kalmadı. Karşısında mukavemet kalmayınca düşman gidebildiği kadar gider.

Nefis karşısında mukavemet görmeyince götürebildiği kadar götürür insanı.Nefis karşısında mukavemet görmeyince götürebildiği kadar götürür insanı. Ondan sonra oturtturur ondan seyrine bakar. Ondan sonra seyre bakar!Ondan sonra oturtturur ondan seyrine bakar. Ondan sonra seyre bakar! Nefis o kadar kötü bir şey ki, a'dâ adüvvüke. "Bütün düşmanların düşmanı. En büyük düşman." Nefis o kadar kötü bir şey ki, a'dâ adüvvüke. "Bütün düşmanların düşmanı. En büyük düşman."

Onun için insanlar nefisleri ile gazaya alışmaları lazım. Mücahede.Onun için insanlar nefisleri ile gazaya alışmaları lazım. Mücahede. Bakın benim befsim nereye sevk ediyor beni. Bakın benim befsim nereye sevk ediyor beni.

Ğazâ fîsebîlillâhi sâbiran muhtesiben.Ğazâ fîsebîlillâhi sâbiran muhtesiben. "Bunu yapıyor ama hem sabırlı olmakla beraber ecrini de Allah'tan bekliyor." "Bunu yapıyor ama hem sabırlı olmakla beraber ecrini de Allah'tan bekliyor."

Kimse bana ne cesur adammış, ne şecaatli adammış, ne hamiyetli adammış desinler diye değil. Kimse bana ne cesur adammış, ne şecaatli adammış, ne hamiyetli adammış desinler diye değil.

Fe-kâtele hattâ kutile. "Girdi muharebeye, en nihayetinde şehit oldu." Fe-kâtele hattâ kutile. "Girdi muharebeye, en nihayetinde şehit oldu."

Cenâb-ı Hakk'ın ikinci sevdiği de; Ve raculün kâne lehû cârun yü'zîhi fe-sabera alâ ezâhu.Cenâb-ı Hakk'ın ikinci sevdiği de;

Ve raculün kâne lehû cârun yü'zîhi fe-sabera alâ ezâhu.
"Bir racülüdür ki, komşusu var ama ona eza ediyor bu komşu."Bir racülüdür ki, komşusu var ama ona eza ediyor bu komşu. Huysuz bir komşu." Fe-sabera alâ ezâhu. "Onun ezasına sabrediyorsa Allah onu da sever." Huysuz bir komşu." Fe-sabera alâ ezâhu. "Onun ezasına sabrediyorsa Allah onu da sever." Hattâ yekfiyehullâhu iyyâhu bi-hayâtin ev mevtin. Hattâ yekfiyehullâhu iyyâhu bi-hayâtin ev mevtin. "Onu Allah kurtarıyor onun ölümüyle yahut başka bir sebeplerle kurtarır." "Onu Allah kurtarıyor onun ölümüyle yahut başka bir sebeplerle kurtarır."

Ve raculün. "Üçüncü bir adam da." Sâfera mea kavmin. "Misafirliğe gidiyorlar." Ve raculün. "Üçüncü bir adam da." Sâfera mea kavmin. "Misafirliğe gidiyorlar."

Farzet hacca gidiyorlar bir cemaat halinde. Farzet hacca gidiyorlar bir cemaat halinde.

Fertehallû hattâ izâkâne min âhiri'l-leyli. "Yürüdüler, gecenin âhiri oldu artık."Fertehallû hattâ izâkâne min âhiri'l-leyli. "Yürüdüler, gecenin âhiri oldu artık." Vekaa aleyhimü'l-kerâ. "Yorgunluk üzerlerine çöktü." Vekaa aleyhimü'l-kerâ. "Yorgunluk üzerlerine çöktü." Fe-nezelû. "İndiler, atlarından, devrelerinden, arabalarından."Fe-nezelû. "İndiler, atlarından, devrelerinden, arabalarından." Fe-darabû bi-ruûsihim. "Şöyle biraz dinlenelim dediler, yattılar." Fe-darabû bi-ruûsihim. "Şöyle biraz dinlenelim dediler, yattılar." Sümme kâme. "Derken biraz kendilerini kestirir kestirmez kalktılar."Sümme kâme. "Derken biraz kendilerini kestirir kestirmez kalktılar." Fe-tetahhara ve salle rahbeten lillâhi ve rağbeten fî mâ indehu.Fe-tetahhara ve salle rahbeten lillâhi ve rağbeten fî mâ indehu. "Allah'ın indinde ki o sevabı mazhar olabilmek, rızasını kazanabilmek için "Allah'ın indinde ki o sevabı mazhar olabilmek, rızasını kazanabilmek için o yorgunlukları ile beraber kalktılar Allah rızası için abdest aldılar namaz kıldılar." o yorgunlukları ile beraber kalktılar Allah rızası için abdest aldılar namaz kıldılar."

İşte bu üçünü Allahu celle ve alâ sever. Bu misal şimdi burada bir mühim bir şey vardır.İşte bu üçünü Allahu celle ve alâ sever.

Bu misal şimdi burada bir mühim bir şey vardır.
Sefer halinde bile ki yorgunluk halidir. Yorgunluk halinde namazlar ikiye indirilmiştir.Sefer halinde bile ki yorgunluk halidir. Yorgunluk halinde namazlar ikiye indirilmiştir. Oruçlarda af gibi yani başka zaman da tutulmalıdır. Tehir edilmiştir.Oruçlarda af gibi yani başka zaman da tutulmalıdır. Tehir edilmiştir. İsterse tutar ama tutamayacak durumdaysa sonra tutmak üzere ruhsat verilmiştir kendisine. İsterse tutar ama tutamayacak durumdaysa sonra tutmak üzere ruhsat verilmiştir kendisine. Bu misafirlik halindeyken iken bile namazını, o gece namazını bırakmıyor yani. Bu misafirlik halindeyken iken bile namazını, o gece namazını bırakmıyor yani.

Eh siz bizim evimizde rahatımız iyi elhamdülillah, kaloriferlerimiz de var çoğumuz da şimdi.Eh siz bizim evimizde rahatımız iyi elhamdülillah, kaloriferlerimiz de var çoğumuz da şimdi. Sobalarımız var kaloriferimiz yoksa. Sularımız evlerimizde hazır elhamdülillah şarıl şarıl.Sobalarımız var kaloriferimiz yoksa. Sularımız evlerimizde hazır elhamdülillah şarıl şarıl. E şimdi gecelerde uzadı artık. Bu gecenin uzunluğunu fırsat bilmek. Bu da bir şeydir. E şimdi gecelerde uzadı artık. Bu gecenin uzunluğunu fırsat bilmek. Bu da bir şeydir. Fırsatı kaçırmaması lazım insanlar. Nasıl düşmanın gafletini fırsat bilip de ona hamle edilir. Fırsatı kaçırmaması lazım insanlar. Nasıl düşmanın gafletini fırsat bilip de ona hamle edilir. Bu fırsatı da Allah bize vermiş geceler uzamış.Bu fırsatı da Allah bize vermiş geceler uzamış. Gece artık oturup da çene yapmaktansa [ibadet etmek lazım.] Boş laflar çok acı. Gece artık oturup da çene yapmaktansa [ibadet etmek lazım.] Boş laflar çok acı.

Yine bir büyüğün şeysine rast geldim. Şöyle bir ev görmüş. Bir ev görmüş güzel. Şöyle bakmış bakmış demiş ki; Yine bir büyüğün şeysine rast geldim. Şöyle bir ev görmüş. Bir ev görmüş güzel. Şöyle bakmış bakmış demiş ki;

"Acaba kim yaptı bu evi ne zaman yapıldı bu ev?" Sonra Allah kendisine bir uyanıklık vermiş, demiş; "Acaba kim yaptı bu evi ne zaman yapıldı bu ev?"

Sonra Allah kendisine bir uyanıklık vermiş, demiş;

"Yahu bana ne? Ne diye ben bu evi böyle gözledim ve ne diye sordum?"Yahu bana ne? Ne diye ben bu evi böyle gözledim ve ne diye sordum? Beni ne alakadar eder, ne vazifem?" demiş. Beni ne alakadar eder, ne vazifem?" demiş. Bundan dolayı, "Vazifem olmayan şeye karıştım." diyerektenBundan dolayı, "Vazifem olmayan şeye karıştım." diyerekten kendisine bir daha başını kaldırmamak üzere ölünceye kadar yemin etmiş. kendisine bir daha başını kaldırmamak üzere ölünceye kadar yemin etmiş.

Yani müslümanın kalbi için bakmalar ve fuzulî laflar çok zararlıdır. Çünkü bir kalp iki şeyle meşgul olamaz.Yani müslümanın kalbi için bakmalar ve fuzulî laflar çok zararlıdır. Çünkü bir kalp iki şeyle meşgul olamaz. Bir kalp iki şeyle meşgul olamaz. Laflarla konuşulurken Allah kalır. Çünkü lafları sıralayacaksın. Bir kalp iki şeyle meşgul olamaz. Laflarla konuşulurken Allah kalır. Çünkü lafları sıralayacaksın. O lafları sıralarken bazı insan da heyecanlı meyecanlı olur da üstün bir gafletin içerisine düşer.O lafları sıralarken bazı insan da heyecanlı meyecanlı olur da üstün bir gafletin içerisine düşer. E buna mesela kahvelerde, şuralarda buralardaki olan haller gibi. E buna mesela kahvelerde, şuralarda buralardaki olan haller gibi. E sen de buna çevirme evi, evin içini de buna çevirme. Gönlün perişan olur o halde. E sen de buna çevirme evi, evin içini de buna çevirme. Gönlün perişan olur o halde.

Binâenaleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki; "Yatsıdan sonra yatın.Binâenaleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki;

"Yatsıdan sonra yatın.
Gecenin yarısı geçtikten sonra kalkın.Gecenin yarısı geçtikten sonra kalkın. Allah'a sessiz sedasız o karanlıklarda bir yalvarın, bir teheccüd namazı kılın." Allah'a sessiz sedasız o karanlıklarda bir yalvarın, bir teheccüd namazı kılın."

Borcumuz var hepimizin dünya kadar. Borcumuzdan hiç olmazsa bir günlük iki günlük [kaza namazı kılmak lazım]. Borcumuz var hepimizin dünya kadar. Borcumuzdan hiç olmazsa bir günlük iki günlük [kaza namazı kılmak lazım].

Birisini okudum gecede 1000 rekât kılıyormuş. Adını unutuyorum tabii. Gazzâli'nin İhyâ'sında adları var.Birisini okudum gecede 1000 rekât kılıyormuş. Adını unutuyorum tabii. Gazzâli'nin İhyâ'sında adları var. 1000 rekât namaz kılıyormuş. 1000 rekât namaz kılıyormuş. Sonra ihtiyarlamış kılamamış, 500'e indirmiş üzülüyor,Sonra ihtiyarlamış kılamamış, 500'e indirmiş üzülüyor, "Ah!" diyor, "Gençlik elimden gitti namazım 500'e indi." diyor. Allah yâ Rabbi! "Ah!" diyor, "Gençlik elimden gitti namazım 500'e indi." diyor.

Allah yâ Rabbi!

Ne cesur, ne fedakâr adamlar var. O yatsı namazı [abdesti] ile sabah namazını kılanların sayısı çok ama.Ne cesur, ne fedakâr adamlar var. O yatsı namazı [abdesti] ile sabah namazını kılanların sayısı çok ama. Yatsı namazında aldığı abdest ile sabah namazını kılanların sayısı çok: Lâ ya'dû ve lâ yüshab. Niçin? Yatsı namazında aldığı abdest ile sabah namazını kılanların sayısı çok: Lâ ya'dû ve lâ yüshab.

Niçin?

Hep âşık adamlar yahu! Allah aşkıyla [dolu.] Bu dünyayı hiç kıymetli görmemişler, terketmişler. Hep âşık adamlar yahu! Allah aşkıyla [dolu.] Bu dünyayı hiç kıymetli görmemişler, terketmişler.

Ne güzel bu Abdülaziz'e nasihat edermiş de nasihatçinin birisi; Ne güzel bu Abdülaziz'e nasihat edermiş de nasihatçinin birisi;

"Senden evvel giden halifeler öldü. Yeter işte, aklını başına al, sen de öleceksin." "Senden evvel giden halifeler öldü. Yeter işte, aklını başına al, sen de öleceksin."

Yani fazla nasihate ne lüzum var. Âbâ u ecdât gitti ama bizim ölümden haberimiz yok.Yani fazla nasihate ne lüzum var. Âbâ u ecdât gitti ama bizim ölümden haberimiz yok. Ölümden sonrasını da düşündüğümüz yok, kabir azabını hiç hatırlamıyoruz.Ölümden sonrasını da düşündüğümüz yok, kabir azabını hiç hatırlamıyoruz. Âhiretteki bank, bank diye kabirde bir azap var, bir sorgu var.Âhiretteki bank, bank diye kabirde bir azap var, bir sorgu var. Bunlara karşı hiç lakaytız yani. Hiç hesaba katmıyoruz. Bunlara karşı hiç lakaytız yani. Hiç hesaba katmıyoruz.

E âhirette ise huzur-u rabbil alemindeki gibi bir duruş var. Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın. E âhirette ise huzur-u rabbil alemindeki gibi bir duruş var.

Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.

Bunlar üç tane Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği. Bunlar üç tane Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği.

Ve's-selâsetü'l-lezîne yübğiduhumullâhu. "Cenâb-ı Hakk'ın sevmediği üç kişi de." Ve's-selâsetü'l-lezîne yübğiduhumullâhu. "Cenâb-ı Hakk'ın sevmediği üç kişi de."

el-Bahîlü'l-mennânü. Mennân bahilin sıfatı. el-Bahîlü'l-mennânü.

Mennân bahilin sıfatı.

"Hem bahil, bazı ufak tefek verdiği bir şeyler oluyorsa onu da başa kakıyor." "Hem bahil, bazı ufak tefek verdiği bir şeyler oluyorsa onu da başa kakıyor."

İkincisi; Ve'l-muhtâlü'l-fehûru. "Hem kibirli, hem mağrur." İkincisi;

Ve'l-muhtâlü'l-fehûru. "Hem kibirli, hem mağrur."

Üçüncüsü de; Ve't-tâciru'l-hallâfü. "Çok yalan söyleyip yemin eden tüccarlar." Üçüncüsü de;

Ve't-tâciru'l-hallâfü. "Çok yalan söyleyip yemin eden tüccarlar."

Vallahi bunu böyle aldım diyor. Canım neyime lazım. Ben senden kaça aldığını sordum mu?Vallahi bunu böyle aldım diyor. Canım neyime lazım. Ben senden kaça aldığını sordum mu? Ama bir yeminle onu zannediyor ki bu yeminle o adamı ikna edecek. O yemini bol.Ama bir yeminle onu zannediyor ki bu yeminle o adamı ikna edecek. O yemini bol. Yeminleri bol olan insanların yalanları çoktur. Yeminlerle kendilerini takviye edip kurtarmaya çalışırlar. Yeminleri bol olan insanların yalanları çoktur. Yeminlerle kendilerini takviye edip kurtarmaya çalışırlar.

Bunları da Cenâb-ı Hak sevmez.İnnallâhe azze ve celle yühibbü'l-fasle fî külli şey'in hattâ fi's-salâti. Bunları da Cenâb-ı Hak sevmez.İnnallâhe azze ve celle yühibbü'l-fasle fî külli şey'in hattâ fi's-salâti.

"Cenâb-ı Hak faslı, ayrı ayrı [yapmayı sever]." "Cenâb-ı Hak faslı, ayrı ayrı [yapmayı sever]."

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem konuşurlarken tane tane konuşurlardı.Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem konuşurlarken tane tane konuşurlardı. Hatta konuşmaları sayılacak derecede fasılalı olurdu.Hatta konuşmaları sayılacak derecede fasılalı olurdu. Bazen bir sözü iki kere bazen de üç kere tekrar ederlerdi ki sözün ehemmiyetine Bazen bir sözü iki kere bazen de üç kere tekrar ederlerdi ki sözün ehemmiyetine mebni dinleyenler onu iyi belleyebilsinler diyerekten. mebni dinleyenler onu iyi belleyebilsinler diyerekten.

Onun için, "Cenâb-ı Hak faslı sever." Hattâ fi's-salâti. "Namazda bile." Onun için, "Cenâb-ı Hak faslı sever." Hattâ fi's-salâti. "Namazda bile."

İmam Şâfiî'nin de var bizim de var mesela. Elham okurken bir nefeste okumak var.İmam Şâfiî'nin de var bizim de var mesela. Elham okurken bir nefeste okumak var. Teravihlerde bir nefeste okuyoruz biz Elham'ı. Ama bir de yedi nefeste yni âyetlerde durarak okumak var.Teravihlerde bir nefeste okuyoruz biz Elham'ı. Ama bir de yedi nefeste yni âyetlerde durarak okumak var. Âyetlerde durarak okumak sevabı fazla olur. Çünkü düşünceye insanda biraz meydan verir.Âyetlerde durarak okumak sevabı fazla olur. Çünkü düşünceye insanda biraz meydan verir. Düşünebilmeye biraz meydan verir. Rükûdan kalktık mıydı biraz dururuz, hemen secdeye inmeyiz.Düşünebilmeye biraz meydan verir. Rükûdan kalktık mıydı biraz dururuz, hemen secdeye inmeyiz. Secdeden kalktık mı biraz dururuz. Bunlar fasıladır. Bu duruşları Cenâb-ı Hak sever.Secdeden kalktık mı biraz dururuz. Bunlar fasıladır. Bu duruşları Cenâb-ı Hak sever. Hemen biri biri arkasına yetiştirirsek teravihlerde yaptığımız gibi o da makbul değildir. Hemen biri biri arkasına yetiştirirsek teravihlerde yaptığımız gibi o da makbul değildir.

İnnallâhe yühibbü'l-utâse ve yekrahu't-tesâübe.İnnallâhe yühibbü'l-utâse ve yekrahu't-tesâübe. Şimdi günde 1000 rekât namaz kılanlar bizim namazlarımızı görse kim bilir bize neler der. Şimdi günde 1000 rekât namaz kılanlar bizim namazlarımızı görse kim bilir bize neler der.

Utâs, aksırmak yani hapşu demek. Utâs, aksırmak yani hapşu demek.

Bunu Cenâb-ı Hak [sever.] Âdem aleyhisselam da hayata böyle aksırarak kalktı çünkü. Bunu Cenâb-ı Hak [sever.] Âdem aleyhisselam da hayata böyle aksırarak kalktı çünkü.

"Bunu ondan memnun." Ve yekrahu't-tesâübe. "Esnemek, tabir ettiğimiz böyle gerinmek."Bunu ondan memnun." Ve yekrahu't-tesâübe. "Esnemek, tabir ettiğimiz böyle gerinmek. Bunu da sevmez Cenâb-ı Hak." Fe-izâ atase ehadüküm fe-hamidallâhe.Bunu da sevmez Cenâb-ı Hak." Fe-izâ atase ehadüküm fe-hamidallâhe. "Ve hapşırmasından dolayı Cenâb-ı Hakk'a o insan hamd eder.""Ve hapşırmasından dolayı Cenâb-ı Hakk'a o insan hamd eder." Kâne hakkan alâ külli müslimin semiahu en yekûle lehû yerhamukallâhu. Kâne hakkan alâ külli müslimin semiahu en yekûle lehû yerhamukallâhu. "Onun elhamdülillah deyip aksırdığını duyan her müslümana da haktır ki"Onun elhamdülillah deyip aksırdığını duyan her müslümana da haktır ki buna yerhamükellah desinler. Borçtur o." Ve emme't-tesâübü fe-innemâ hüve mine'ş-şeytân.buna yerhamükellah desinler. Borçtur o." Ve emme't-tesâübü fe-innemâ hüve mine'ş-şeytân. "Esnemeler şeytandan ileri geliyor." Onun gafletindendir o. Esnemeler gafletten ileri gelir. "Esnemeler şeytandan ileri geliyor."

Onun gafletindendir o. Esnemeler gafletten ileri gelir.

Fe-izâ tesâebe ehadüküm fe'l-yerüddehu me'stetâa.Fe-izâ tesâebe ehadüküm fe'l-yerüddehu me'stetâa. "Esneme geldi mi onun mümkün mertebe def etmeye çalışmalı insan.""Esneme geldi mi onun mümkün mertebe def etmeye çalışmalı insan." Fe-inne ehadeküm izâ kâle hâ dahike'ş-şeytânü. Fe-inne ehadeküm izâ kâle hâ dahike'ş-şeytânü. Böyle esneme, esnerken hıaa diye bir şey yapar ya insan, o zaman şeytanı güldürürmüş." Allah esirgesin. Böyle esneme, esnerken hıaa diye bir şey yapar ya insan, o zaman şeytanı güldürürmüş."

Allah esirgesin.

Bazıen rastgeliyor insan, cemaate de gelmiş namaz kılıyor,Bazıen rastgeliyor insan, cemaate de gelmiş namaz kılıyor, o namazın içerisinde bakıyorsun selamdan sonra boyuna geriniyor. o namazın içerisinde bakıyorsun selamdan sonra boyuna geriniyor.

Bu ne? O çok gafil bir insan demektir.Bu ne?

O çok gafil bir insan demektir.
Onu insan cemaatin arasında yapmaktan da çekinir biraz. O herkese karşı hoş bir şey de değildir yani. Onu insan cemaatin arasında yapmaktan da çekinir biraz. O herkese karşı hoş bir şey de değildir yani.

İnnallâhe azze ve celle yühibbü's-sumte evi's-samte inde selâsin. "Cenâb-ı Hak sükutu üç yerde sever." İnnallâhe azze ve celle yühibbü's-sumte evi's-samte inde selâsin. "Cenâb-ı Hak sükutu üç yerde sever."

Birisi; İnde tilâveti'l-kur'âni. "Kur'an okunurken herkes sakin olaraktan dinler." Birisi;

İnde tilâveti'l-kur'âni. "Kur'an okunurken herkes sakin olaraktan dinler."

Hatta Cenâb-ı Hakk'ın da ve güzel okunan Kur'an'ları dinlediğine dair geçenki derste geçmişti. Hatta Cenâb-ı Hakk'ın da ve güzel okunan Kur'an'ları dinlediğine dair geçenki derste geçmişti.

[İkincisi;] Ve inde'z-zahfi. [İkincisi;]

Ve inde'z-zahfi.

Muharebe meydanında saflar kurulmuş. Taarruza geçilecek yahut müdafaa da bulunacak. Muharebe meydanında saflar kurulmuş. Taarruza geçilecek yahut müdafaa da bulunacak.

"O saflar öyle hali hazır vaziyette, burada da sükutu sever Cenâb-ı Hak." "O saflar öyle hali hazır vaziyette, burada da sükutu sever Cenâb-ı Hak."

Bir de; Ve inde'l-cenâzeti. "Cenazeye giderken, götürürken, orada merasim esnasında da sükutu yine sever." Bir de;

Ve inde'l-cenâzeti. "Cenazeye giderken, götürürken, orada merasim esnasında da sükutu yine sever."

Ama şimdi arabalara biniliyor, sigaraları da herkes yakıyor.Ama şimdi arabalara biniliyor, sigaraları da herkes yakıyor. Yanındaki ile güzel bir muhabbet yapa yapa oraya gidiliyor.Yanındaki ile güzel bir muhabbet yapa yapa oraya gidiliyor. Yani cenazeye gitmemiz de bizim gelin merasimi gibi bir şeye benzedi artık. Yani cenazeye gitmemiz de bizim gelin merasimi gibi bir şeye benzedi artık.

Allah kusurlarımızı affetsin. Allah kusurlarımızı affetsin.

Yani cenazede gidenlerin biraz düşünmeleri lazım ki bugün bu gidiyorsa yarın da bana sıra.Yani cenazede gidenlerin biraz düşünmeleri lazım ki bugün bu gidiyorsa yarın da bana sıra. Bunu hatırlayamıyor insan. Bunu hatırlayamıyor insan.

İnnallâhe azze ve celle yühibbü'r-rifka ve yerdâhu ve yüînü aleyhi mâ lâ yüînü'l-unfi. İnnallâhe azze ve celle yühibbü'r-rifka ve yerdâhu ve yüînü aleyhi mâ lâ yüînü'l-unfi.

Rıfk, yumuşaklık. "Cenâb-ı Hak daima yumuşaklığı sever ve ondan dolayı da ona yardım eder." Rıfk, yumuşaklık.

"Cenâb-ı Hak daima yumuşaklığı sever ve ondan dolayı da ona yardım eder."

Burada bir hadis-i Şerif'i de atlamışız. Burada bir hadis-i Şerif'i de atlamışız.

İnnallâhe yühibbü'r-rifka fil-emri küllihi. İnnallâhe yühibbü'r-rifka fil-emri küllihi.

"Bütün işlerde, külli deyince bütün işlerde Cenâb-ı Hak yumuşaklığı sever." "Bütün işlerde, külli deyince bütün işlerde Cenâb-ı Hak yumuşaklığı sever."

Bu da hep alışmalara bağlı bir şeydir.Bu da hep alışmalara bağlı bir şeydir. İnsan hilkat itibariyle, cibiliyet itibarı ile sert alıştıysa daima insanı haşlayıcıdır.İnsan hilkat itibariyle, cibiliyet itibarı ile sert alıştıysa daima insanı haşlayıcıdır. Sert alışmış tabiatı.Sert alışmış tabiatı. Ufak bir hata görmesin, ufak bir kusur görmesini derhal haşlar karşısındakini, kırar gönlünü. Ufak bir hata görmesin, ufak bir kusur görmesini derhal haşlar karşısındakini, kırar gönlünü. Ve hiç önemsemez onu. Çünkü tîneti öyle. İşte nefisle mücadele dedik ya.Ve hiç önemsemez onu. Çünkü tîneti öyle.

İşte nefisle mücadele dedik ya.
Bu tarikatların kuruluşunun yegâne sebeplerinden birisi de bu tînetleri düzeltmeye çalışmak.Bu tarikatların kuruluşunun yegâne sebeplerinden birisi de bu tînetleri düzeltmeye çalışmak. Mesela bugün birçok meyveler var. Hayvanlarda var dışarıda. Bazı meyveler hiçbir işe yaramaz.Mesela bugün birçok meyveler var. Hayvanlarda var dışarıda. Bazı meyveler hiçbir işe yaramaz. Fakat onu kesiyor, aşılıyor ve dikkat ediyorsun gayet güzel bir meyve alıyorsun sonra. Ne sebebiyle oldu? Fakat onu kesiyor, aşılıyor ve dikkat ediyorsun gayet güzel bir meyve alıyorsun sonra.

Ne sebebiyle oldu?

Aşı ve neticede ki korunma sayesinde. Hayvanları aşılıyorlar.Aşı ve neticede ki korunma sayesinde.

Hayvanları aşılıyorlar.
Ufacık bir hayvan daha güzel bir yavru getiriyor meydana mesela.Ufacık bir hayvan daha güzel bir yavru getiriyor meydana mesela. İnsanlardaki ahlaklar da böyledir.İnsanlardaki ahlaklar da böyledir. Bazen riyazetlerle, bazen işte verilen usul dersleri ile filan bakarsın ki insanlara yumuşaklık tabiatiyle gelir. Bazen riyazetlerle, bazen işte verilen usul dersleri ile filan bakarsın ki insanlara yumuşaklık tabiatiyle gelir. Artık o sertliğin yerini bu sefer yumuşaklık alır. Artık o sertliğin yerini bu sefer yumuşaklık alır.

Bu bıçaklar da olsun, baltalarda da olsun değil mi, sertse onun suyu vurduğun vakitte onu yüzü atar.Bu bıçaklar da olsun, baltalarda da olsun değil mi, sertse onun suyu vurduğun vakitte onu yüzü atar. Sert bir şey geldi mi kırıyor. Ama yumuşak olsa, kesmezse eğilse de yine düzelir o. Sert bir şey geldi mi kırıyor. Ama yumuşak olsa, kesmezse eğilse de yine düzelir o.

Onun için daima yumuşaklık her yerde iyi olduğunu Cenâb-ı peygamber buyurdu.Onun için daima yumuşaklık her yerde iyi olduğunu Cenâb-ı peygamber buyurdu. Cenâb-ı Hak da burada yumuşak olan kimselere yardım edeceğini beyan etti. Cenâb-ı Hak da burada yumuşak olan kimselere yardım edeceğini beyan etti.

İnnallâhe teâlâ yühaffefü alâ men yeşâü min ibâdihi tûle yevmi'l-kıyâmeti ke-vakti salâtin mektûbetin. İnnallâhe teâlâ yühaffefü alâ men yeşâü min ibâdihi tûle yevmi'l-kıyâmeti ke-vakti salâtin mektûbetin.

Bak İmanın ve İslâm'ın şerefine şimdi. Yarın kıyamet olacak. Birgün 50.000 seneye muadil.Bak İmanın ve İslâm'ın şerefine şimdi. Yarın kıyamet olacak. Birgün 50.000 seneye muadil. Bizim bu dünyadaki günlerden 50.000 seneye muadil olacak o âhiretin günleri.Bizim bu dünyadaki günlerden 50.000 seneye muadil olacak o âhiretin günleri. O günlerde insan yani çok zor bir durumda kalacak. Terleyecek bunalacak, "Aman yâ Rabbi!O günlerde insan yani çok zor bir durumda kalacak. Terleyecek bunalacak, "Aman yâ Rabbi! Artık bizi cehenneme mi sevk edeceksin nereye sevk edeceksen et!" diyecek, ondan bıkacak yani.Artık bizi cehenneme mi sevk edeceksin nereye sevk edeceksen et!" diyecek, ondan bıkacak yani. O bekleme esnasında çok ağır gelecek ona. O bekleme esnasında çok ağır gelecek ona.

"Onun için o şiddet esnasında Cenâb-ı Hak istediği mü'min kullarının o vaktini.""Onun için o şiddet esnasında Cenâb-ı Hak istediği mü'min kullarının o vaktini." Ke-vakti salâtin mektûbetin. "Bir namaz vakti gibi kısacık geçirecek." Ke-vakti salâtin mektûbetin. "Bir namaz vakti gibi kısacık geçirecek."

Yani zaman içerisinde zaman hadiseleri. Yani zaman içerisinde zaman hadiseleri.

Allah onlardan etsin bizleri de inşaallah. Allah onlardan etsin bizleri de inşaallah.

İnnallâhe azze ve celle yerdâ leküm selâsen ve yekrahu leküm selâsen.İnnallâhe azze ve celle yerdâ leküm selâsen ve yekrahu leküm selâsen. "Yine üç şey Cenâb-ı Hak sizin için sever, üç şeyi de sevmez." "Yine üç şey Cenâb-ı Hak sizin için sever, üç şeyi de sevmez." Fe-yerdâ leküm en ta'büdûhu ve lâ tüşrikû bihi şey'en. Fe-yerdâ leküm en ta'büdûhu ve lâ tüşrikû bihi şey'en. "İbadette şirk etmeden ibadet etmeyi Cenâb-ı Hak sever." "İbadette şirk etmeden ibadet etmeyi Cenâb-ı Hak sever."

Onun için öyle yapınız diyor. İbadetinizde ona şirk koşmayınız. Onun için öyle yapınız diyor. İbadetinizde ona şirk koşmayınız.

İkincisi de; Ve en ta'tesimû bi-hablillâhi cemîan ve lâ teferrakû.İkincisi de;

Ve en ta'tesimû bi-hablillâhi cemîan ve lâ teferrakû.
"Allahu celle ve alâ'nın kitabına toptan yapışınız ve katiyen birbirinizden ayrılmayınız." "Allahu celle ve alâ'nın kitabına toptan yapışınız ve katiyen birbirinizden ayrılmayınız."

[Üçüncüsü de;] Ve en tünâsihû men vellâhullâhu emraküm.[Üçüncüsü de;]

Ve en tünâsihû men vellâhullâhu emraküm.
"Başınıza geçen büyüklerinize, idarecilerinize de nasihat ediniz." "Başınıza geçen büyüklerinize, idarecilerinize de nasihat ediniz."

Ve'd-duâü lenüm. "Onlara da dua ediniz." demiş. Ve'd-duâü lenüm. "Onlara da dua ediniz." demiş.

Ve yekrahu leküm. "Bak şimdi sevmez. Bu üçü sevdi. Bu üç de sevmediği." Ve yekrahu leküm. "Bak şimdi sevmez. Bu üçü sevdi. Bu üç de sevmediği."

Kîle ve kâle. "Dedikodu ile vakitlerinizi öldürmeyiniz." Kîle ve kâle. "Dedikodu ile vakitlerinizi öldürmeyiniz."

Dedikodu ile vakitlerinizi öldürmeyiniz yani o kahvehanelerde olsun,Dedikodu ile vakitlerinizi öldürmeyiniz yani o kahvehanelerde olsun, diğer yerlerde hatta boş kitapları, boş lüzumsuz şeyleri okumak suretiyle de diğer yerlerde hatta boş kitapları, boş lüzumsuz şeyleri okumak suretiyle de ömürlerini zayi etmek bir felakettir. Çünkü bu hepimizin bildiği bir şey ki ömre kıymet biçmenin imkânı yok. ömürlerini zayi etmek bir felakettir. Çünkü bu hepimizin bildiği bir şey ki ömre kıymet biçmenin imkânı yok. Her şeyin bir kıymeti var. Mesela en büyük pırlantaya getirseniz bu şu kadar milyon eder derler. Her şeyin bir kıymeti var. Mesela en büyük pırlantaya getirseniz bu şu kadar milyon eder derler. Fakat ömre, ömrün bir dakikasına bu kadar diyecek adam yoktur. Kıymeti biçilemeyecek pahalı bir şey. Fakat ömre, ömrün bir dakikasına bu kadar diyecek adam yoktur. Kıymeti biçilemeyecek pahalı bir şey.

İkincisi; Ve kesürate's-süâli. "Çok sorun yapıyor veyahut çok dinleniyor, bunu da sevmez."İkincisi;

Ve kesürate's-süâli. "Çok sorun yapıyor veyahut çok dinleniyor, bunu da sevmez."
Ve idâate'l-mâli. "Bir de malın ziyanını sevmez Cenâb-ı Hak." Ve idâate'l-mâli. "Bir de malın ziyanını sevmez Cenâb-ı Hak."

Malın ziyaını da sevmez.Malın ziyaını da sevmez. Mal da can gibidir ve canını nasıl muhafaza ediyorsan malına da öyle muhafaza etmekle memurdur insan.Mal da can gibidir ve canını nasıl muhafaza ediyorsan malına da öyle muhafaza etmekle memurdur insan. Bunun ziyaından dolayı [mesuldür]. Mesela sigara, malın ziyaıdır. Herhangi en ufak bir israf malın ziyaıdır. Bunun ziyaından dolayı [mesuldür]. Mesela sigara, malın ziyaıdır. Herhangi en ufak bir israf malın ziyaıdır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir yemek yemiş. Bir yemiş, giyimi ona göre olmuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir yemek yemiş. Bir yemiş, giyimi ona göre olmuş. Ekseri günleri karıncağızına taş bağlarmış. Yokluğundan değil ha. Onu yanlış anlamamalı.Ekseri günleri karıncağızına taş bağlarmış. Yokluğundan değil ha. Onu yanlış anlamamalı. Yokluğundan değil ha. Ashab-ı kiram da öyle olmuşlar. Yokluğundan değil ha. Ashab-ı kiram da öyle olmuşlar.

Rufai hazretleri'nin bir kitabına geldi. Kıymetli esvap giymeyin diyor. kıymetli esvap giymeyin.Rufai hazretleri'nin bir kitabına geldi. Kıymetli esvap giymeyin diyor. kıymetli esvap giymeyin. Bizde de bir Avrupa matahını bir meyil alır. Bu İngiliz kumaşı çok rağbetlidir. Bizde de bir Avrupa matahını bir meyil alır. Bu İngiliz kumaşı çok rağbetlidir.

Aman bir İngiliz kumaşı. 500 lira efendim. Olsun varsın, ne zararı var.Aman bir İngiliz kumaşı.

500 lira efendim.

Olsun varsın, ne zararı var.
Benim oğlum şimdi onu giyecek, İngiliz kumaşı olsun. Canım bizim yerli mallar var. Benim oğlum şimdi onu giyecek, İngiliz kumaşı olsun.

Canım bizim yerli mallar var.

Aman onlar kaba saba, onlar da giyilir mi artık ya? Aman onlar kaba saba, onlar da giyilir mi artık ya?

Yahu demin de arz ettim, gâvura para kaptırmak kadar [kötü birşey yok].Yahu demin de arz ettim, gâvura para kaptırmak kadar [kötü birşey yok]. Ona kalırsan al bu parayı at diyorsun.Ona kalırsan al bu parayı at diyorsun. Sen bununla fabrikanı çoğalt, bizi esir mi edeceksin ne yapacaksan yap. Sen bununla fabrikanı çoğalt, bizi esir mi edeceksin ne yapacaksan yap.

Gâvura para kaptırmak [yerine] onu kendimiz yapmalıyız her şeyi.Gâvura para kaptırmak [yerine] onu kendimiz yapmalıyız her şeyi. Onun için idâatü'l-mâldan da Cenâb-ı Peygamber bizi uzaklaştırıyor. Onun için idâatü'l-mâldan da Cenâb-ı Peygamber bizi uzaklaştırıyor.

En ufak bir israfa meydan vermemek lazım. Onu hepiniz daha çok iyi bilirsiniz. En ufak bir israfa meydan vermemek lazım. Onu hepiniz daha çok iyi bilirsiniz.

İnnallâhe azze ve celle yestehyî en yağfira li-kavmin ve fîhim raculün leyse minhüm illâ ğafera meahüm. İnnallâhe azze ve celle yestehyî en yağfira li-kavmin ve fîhim raculün leyse minhüm illâ ğafera meahüm.

Bak şimdi insana bir fakir gelir de görüyor halini.Bak şimdi insana bir fakir gelir de görüyor halini. Yahut memleketin mühim ihtiyaçları var biliyor onları. Yahut memleketin mühim ihtiyaçları var biliyor onları. Oraya kendisine gidildiği vakitte veyahut kendisinin hamiyetine müracaat edildiği vakitteOraya kendisine gidildiği vakitte veyahut kendisinin hamiyetine müracaat edildiği vakitte çok cüzi bir şeyle savuşturuyor. çok cüzi bir şeyle savuşturuyor.

Halbuki isrâfâtını hesaplasanız, isrâfâtını hesaplasanız onun kaç misli fevkindedir.Halbuki isrâfâtını hesaplasanız, isrâfâtını hesaplasanız onun kaç misli fevkindedir. İsrafa verirken acımaz.İsrafa verirken acımaz. Hayır ki kendisinin saadetidir, o hayra verirken cimrilikle böyle düşüne düşüne yapar. Hayır ki kendisinin saadetidir, o hayra verirken cimrilikle böyle düşüne düşüne yapar.

İnnallâhe azze ve celle yestehyî en yağfira li-kavmin ve fîhim raculün leyse minhüm illâ ğafera meahüm. İnnallâhe azze ve celle yestehyî en yağfira li-kavmin ve fîhim raculün leyse minhüm illâ ğafera meahüm.

Onun için bak iyilerle beraber olmak.Onun için bak iyilerle beraber olmak. Bak, salih dediği, demin yukarıda salih bir kavme Cenâb-ı Hak [yardım ediyor.]Bak, salih dediği, demin yukarıda salih bir kavme Cenâb-ı Hak [yardım ediyor.] Salih insanların arasına sokulabilmek de bir devlettir. Salih insanların arasına sokulabilmek de bir devlettir.

Lillahi'l-Fâtiha. Lillahi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2