Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah’tan Hakkıyla Utanmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Ramazan 1411 / 01.04.1991
Coburg Camii Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd:

Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem:

Küllüküm yuhibbu en yedhule'l-cennete? Kâlû: neam yâ Resûlallah. Küllüküm yuhibbu en yedhule'l-cennete?

Kâlû: neam yâ Resûlallah.

Kâle: Feaksirû mine'l-emeli ve sebbitû âcâleküm beyne ebsârikümKâle: Feaksirû mine'l-emeli ve sebbitû âcâleküm beyne ebsâriküm ve'stayhû mina'llâhi hakka'l-hayâi. ve'stayhû mina'llâhi hakka'l-hayâi.

Kâlû: yâ Resûlallah, küllünâ nestahyî mina'llâhi. Kâlû: yâ Resûlallah, küllünâ nestahyî mina'llâhi.

Kâle: Leyse kezâlike. el-Hayâu mina'llâhi en lâ tensevu'l-mekâbire ve'l-bilâKâle: Leyse kezâlike. el-Hayâu mina'llâhi en lâ tensevu'l-mekâbire ve'l-bilâ ve en lâ tensevu'l-cevfe ve mâ veâ ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ ve en lâ tensevu'l-cevfe ve mâ veâ ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti yedeu zînete'd-dünyâ.ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti yedeu zînete'd-dünyâ. Hünâlike istihyâu'l-abdi mina'llâhi ve hünâlike esâbe vilâyetallâhi. Hünâlike istihyâu'l-abdi mina'llâhi ve hünâlike esâbe vilâyetallâhi.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

el-Hasan el-Basrî; tâbiînden, meşhur alimlerden, siması güzel, ahlâkı güzel,el-Hasan el-Basrî; tâbiînden, meşhur alimlerden, siması güzel, ahlâkı güzel, menâkıbı güzel, ilmi güzel, irfanı güzel büyüklerimizden. menâkıbı güzel, ilmi güzel, irfanı güzel büyüklerimizden. Ve Abdullah b. Mübarek; yine tâbiînden, hadis alimi.Ve Abdullah b. Mübarek; yine tâbiînden, hadis alimi. Geçen gün menâkıbını anlattığım silahşör, kahraman, cengâver, cömert, mübarek zat… Geçen gün menâkıbını anlattığım silahşör, kahraman, cengâver, cömert, mübarek zat…

Bu şahıslar Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini mürsel olarak rivayet etmişler.Bu şahıslar Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini mürsel olarak rivayet etmişler. Sözü kendilerinden [rivayet ediyorlar; ama] kimden duyduklarını, sahabenin ismini zikretmiyorlar. Sözü kendilerinden [rivayet ediyorlar; ama] kimden duyduklarını, sahabenin ismini zikretmiyorlar.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş oluyor: Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş oluyor:

Küllüküm yuhibbu en yedhule'l-cennete? Soru, istifham cümlesi. Efendimiz soruyor: Küllüküm yuhibbu en yedhule'l-cennete?

Soru, istifham cümlesi. Efendimiz soruyor:
"Hepiniz cennete girmeyi istersiniz, değil mi?" "Hepiniz cennete girmeyi istersiniz, değil mi?"

Müslümanlar, tabii canını verir. Sorulur mu? Müslümanın gayesi; Müslümanlar, tabii canını verir. Sorulur mu? Müslümanın gayesi; Allah'ın rızasını kazanmak, cennete girmek. Allah'ın rızasını kazanmak, cennete girmek.

"Yâ Resûlallah, tabii, elbette istiyoruz." Elbette cennete girmeyi isteriz."Yâ Resûlallah, tabii, elbette istiyoruz."

Elbette cennete girmeyi isteriz.
Allah'ın o dâr-ı naîmine, o sevgili kullarını aldığı, sevgili kullarına bahşettiği,Allah'ın o dâr-ı naîmine, o sevgili kullarını aldığı, sevgili kullarına bahşettiği, taltif olarak hazırladığı, uiddet li'l-müttakîn, muttakîlerin mükâfatlara nâil olduğu, taltif olarak hazırladığı, uiddet li'l-müttakîn, muttakîlerin mükâfatlara nâil olduğu, salihlerin girdiği o yeri kim istemez? salihlerin girdiği o yeri kim istemez? Hepimiz istiyoruz. Allah hepimizi -şu topluluğumuzla- o cennete dâhil eylesin. Hepimiz istiyoruz.

Allah hepimizi -şu topluluğumuzla- o cennete dâhil eylesin.
Cemâliyle müşerref eylesin. Sevdiği kullarından eylesin.Cemâliyle müşerref eylesin. Sevdiği kullarından eylesin. Sevmediği kullardan, cehenneme düşenlerden, azaba uğrayanlardan, gazabına, Sevmediği kullardan, cehenneme düşenlerden, azaba uğrayanlardan, gazabına, kahrına uğrayanlardan etmesin. kahrına uğrayanlardan etmesin.

Hepimiz cennete gitmek istiyoruz. Hepimiz cennete gitmek istiyoruz. Onlar da; "Tabii ki yâ Resûlallah, elbette cennete girmeyi isteriz." dediler. Onlar da; "Tabii ki yâ Resûlallah, elbette cennete girmeyi isteriz." dediler.

O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki; O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki;

Feaksirû mine'l-emeli ve sebbitû âcâleküm beyne ebsâriküm ve'stayhû mina'llâhi hakka'l-hayâi. Feaksirû mine'l-emeli ve sebbitû âcâleküm beyne ebsâriküm ve'stayhû mina'llâhi hakka'l-hayâi.

Üç şey tavsiye etti: "Madem cenneti istiyorsunuz…" Üç şey tavsiye etti:

"Madem cenneti istiyorsunuz…"

Feaksirû mine'l-emeli. "O zaman arzularınızı, emellerinizi kısa tutun." Feaksirû mine'l-emeli. "O zaman arzularınızı, emellerinizi kısa tutun."

Arzularınızı, temennilerinizi, emellerinizi çok uzatmayın, çok uzağa götürmeyin.Arzularınızı, temennilerinizi, emellerinizi çok uzatmayın, çok uzağa götürmeyin. "O kadar da uzun boylu değil." denildiği gibi. Kısa tutun."O kadar da uzun boylu değil." denildiği gibi. Kısa tutun. Tûl-i emele düşmeyin. Tûl-i emel yapmayın. Emelinizi kısa tutun. Tûl-i emele düşmeyin. Tûl-i emel yapmayın. Emelinizi kısa tutun.

"Ecellerinizi gözünüzün önüne yerleştirin." "Ecellerinizi gözünüzün önüne yerleştirin."

Ve bir de; "Allah'tan nasıl korkup utanmak gerekiyorsa öyle utanın." Ve bir de; "Allah'tan nasıl korkup utanmak gerekiyorsa öyle utanın."

Allah'tan haya duyun. Utanın. Utanma duygusunu hissedin. Allah'tan haya duyun. Utanın. Utanma duygusunu hissedin.

Tabii emeli kısa tutmak, tûl-i emel yapmamak, eceli göz önünde bulundurmak, unutmamak,Tabii emeli kısa tutmak, tûl-i emel yapmamak, eceli göz önünde bulundurmak, unutmamak, bunları biliyorlar da, dediler ki; Kâlû: yâ Resûlallah, küllünâ nestahyî mina'llâhi. bunları biliyorlar da, dediler ki;

Kâlû: yâ Resûlallah, küllünâ nestahyî mina'llâhi.
"Hepimiz Allah'tan utanırız." Hakikaten utanır insan, değil mi? "Hepimiz Allah'tan utanırız."

Hakikaten utanır insan, değil mi?
Kuldan bile utanır. Bir yeri açılacak olsa utanır. Biraz mahçup olacak bir durum olsa utanır. Kuldan bile utanır. Bir yeri açılacak olsa utanır. Biraz mahçup olacak bir durum olsa utanır. Hepimiz Allah'tan utanırız. Dedi ki; Leyse kezâlike. Hepimiz Allah'tan utanırız.

Dedi ki;

Leyse kezâlike.
"Sizin 'utanıyoruz' dediğiniz gibi basit değil bu utanma. "Sizin 'utanıyoruz' dediğiniz gibi basit değil bu utanma. Benim istediğim tarzda olması için şöyle olacak:" En lâ tensevu'l-mekâbire.Benim istediğim tarzda olması için şöyle olacak:"

En lâ tensevu'l-mekâbire.
"Kabirleri unutmayacaksınız. "Kabirleri unutmayacaksınız. Bu kemiklerin bir gün gelip de yıpranıp ufalanıp eskiyip dağılacağını unutmayacaksınız." Bu kemiklerin bir gün gelip de yıpranıp ufalanıp eskiyip dağılacağını unutmayacaksınız."

Ve en lâ tensevu'l-cevfe ve mâ veâ. " Ve en lâ tensevu'l-cevfe ve mâ veâ. " Karnınızı, midenizi, kalbinizi, bunların içinde ne olduğunu unutmayacaksınız." Karnınızı, midenizi, kalbinizi, bunların içinde ne olduğunu unutmayacaksınız."

Ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ. "Kafayı da unutmayacaksınız. Ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ. "Kafayı da unutmayacaksınız. Kafanın içinde ne olduğunu unutmayacaksınız." Kafanın içinde ne olduğunu unutmayacaksınız."

"Kabrin içinde ne var, midenin içinde ne var, kalbin içinde ne var, kafanın içinde ne var, "Kabrin içinde ne var, midenin içinde ne var, kalbin içinde ne var, kafanın içinde ne var, bunları hiç aklınızdan çıkartmayacaksınız.bunları hiç aklınızdan çıkartmayacaksınız. İşte o zaman Allah'tan gerektiği şekilde utanmak mümkün olabilir." İşte o zaman Allah'tan gerektiği şekilde utanmak mümkün olabilir."

Ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti. "Âhiretin büyük ikramlarını,Ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti. "Âhiretin büyük ikramlarını, Allah'ın kendisine ikramda bulunmasını temenni eden, isteyen kimse." Allah'ın kendisine ikramda bulunmasını temenni eden, isteyen kimse." Yedeu zînete'd-dünyâ. "Dünyanın süsüne, ziynetine, gösterişine aldırmaz; onu terk eder." Yedeu zînete'd-dünyâ. "Dünyanın süsüne, ziynetine, gösterişine aldırmaz; onu terk eder."

İşte Allah'tan kul böyle korkar. İşte Allah'tan kul böyle korkar. İşte böylece Allah'ın evliyâsı olmaya erişir, diyor Peygamber Efendimiz. İşte böylece Allah'ın evliyâsı olmaya erişir, diyor Peygamber Efendimiz.

Şimdi bunları biraz açıklayalım. Çünkü bu tür kelimelerin hepsi açıklanacak kelimeler. Şimdi bunları biraz açıklayalım. Çünkü bu tür kelimelerin hepsi açıklanacak kelimeler.

Bu zamanın insanları Türkçe'yi bile unutuyor. Bu zamanın insanları Türkçe'yi bile unutuyor. Avusturalya'da İngilizce konuşa konuşa Türkçe kelimeleri unutuyor.Avusturalya'da İngilizce konuşa konuşa Türkçe kelimeleri unutuyor. Bana cemaatten kardeşlerimiz söylediler. "Biz her vaizin konuşmalarını anlayamıyoruz hocam.Bana cemaatten kardeşlerimiz söylediler. "Biz her vaizin konuşmalarını anlayamıyoruz hocam. Kelimeleri unutuyoruz. 10 sene, 15 sene durmuşuz, Kelimeleri unutuyoruz. 10 sene, 15 sene durmuşuz, kelimeleri unuttuğumuz için bazı cümlelerin mânasını anlayamıyoruz." dediler. kelimeleri unuttuğumuz için bazı cümlelerin mânasını anlayamıyoruz." dediler. Kaldı ki bunun içinde geçen tabirler dinî tabirler. Bunu Türkiye'de olanlar da, Kaldı ki bunun içinde geçen tabirler dinî tabirler. Bunu Türkiye'de olanlar da, "Türkçe'yi biliyorum." diyenler de bilmez. İzah etmek lazım. "Türkçe'yi biliyorum." diyenler de bilmez. İzah etmek lazım.

Emeli kısa tutmak ne demek? Emeli kısa tutmak demek, insanın -hepimizin- içinde arzuları, Emeli kısa tutmak ne demek?

Emeli kısa tutmak demek, insanın -hepimizin- içinde arzuları,
temennileri, planları, programları, ümitleri var.temennileri, planları, programları, ümitleri var. Mesela diyoruz ki; "Ne haber? Nasılsın, iyi misin?" Mesela diyoruz ki;

"Ne haber? Nasılsın, iyi misin?"

"Teşekkür ederim, iyiyim." "Nasıl bir plan kuruyorsun istikbale doğru?" "Teşekkür ederim, iyiyim."

"Nasıl bir plan kuruyorsun istikbale doğru?"

"İşte burada birkaç sene daha çalıştıktan sonra hocam, Türkiye'ye döneceğim. "İşte burada birkaç sene daha çalıştıktan sonra hocam, Türkiye'ye döneceğim. Ondan sonra orada bir dükkân açacağım. Biraz arazi aldım, şu anda ev yaptırtıyorum. Ondan sonra orada bir dükkân açacağım. Biraz arazi aldım, şu anda ev yaptırtıyorum. Sonra şöyle olacak, böyle olacak… Çocukları evlendireceğim.Sonra şöyle olacak, böyle olacak… Çocukları evlendireceğim. Ondan sonra şu olacak, bu kalacak… Sakal bırakacağım, hacca gideceğim, tevbekâr olacağım…" Ondan sonra şu olacak, bu kalacak… Sakal bırakacağım, hacca gideceğim, tevbekâr olacağım…"

Sürekli program yapıyor. Üç seneden başlıyor da beş sene, yedi sene, 10 sene, Sürekli program yapıyor. Üç seneden başlıyor da beş sene, yedi sene, 10 sene, 15 sene ileriye doğru herkesin böyle planları oluyor. 15 sene ileriye doğru herkesin böyle planları oluyor.

Plan, emel, arzu, temenni; yani şu ortada olan bir şey değil, istikbale ait düşünceler. Plan, emel, arzu, temenni; yani şu ortada olan bir şey değil, istikbale ait düşünceler. İnsanoğlu bu düşünceleri düşünüyor ama…İnsanoğlu bu düşünceleri düşünüyor ama… Eski zamanda adamın birisi gelmiş ustaya, ustanın başına dikilmiş, -pabucunu yaptırtıyormuş- demiş ki;Eski zamanda adamın birisi gelmiş ustaya, ustanın başına dikilmiş, -pabucunu yaptırtıyormuş- demiş ki; "Aman pabucu sağlam yap, pençesini sağlam dik."Aman pabucu sağlam yap, pençesini sağlam dik. İyi kösele koy, birkaç sene dayansın…" diye böyle konuşuyormuş. İyi kösele koy, birkaç sene dayansın…" diye böyle konuşuyormuş. Orada evliyâdan bir zat varmış.Orada evliyâdan bir zat varmış. Gülmüş. "Pençe dayansın, kösele dayansın, ayakkabı çabuk eskimesin." deyince. Gülmüş. "Pençe dayansın, kösele dayansın, ayakkabı çabuk eskimesin." deyince. Birisi kenara çekmiş; "Hocam sen bunun bu sözüne güldün." Birisi kenara çekmiş;

"Hocam sen bunun bu sözüne güldün."

"Adamın iki aylık ömrü var. Allah mâlum etti, ben mâneviyat gözüyle anladım. "Adamın iki aylık ömrü var. Allah mâlum etti, ben mâneviyat gözüyle anladım. O 'Birkaç sene ayakkabım dayansın.' diyor. Ona güldüm." demiş. O 'Birkaç sene ayakkabım dayansın.' diyor. Ona güldüm." demiş.

Biz birtakım planlar yapıyoruz. Biz birtakım planlar yapıyoruz. Ama acaba ileriye doğru ne kadar yaşayacağız? Kaç sene yaşayacağız?Ama acaba ileriye doğru ne kadar yaşayacağız? Kaç sene yaşayacağız? Seneyi bırak, kaç ay yaşayacağız? Seneyi bırak, kaç ay yaşayacağız? Ayı bırak, kaç gün yaşayacağız? Kaç saat yaşayacağız? Ayı bırak, kaç gün yaşayacağız? Kaç saat yaşayacağız?

Bunu hiçbir kimse bilmiyor; ne zaman öleceğine dair bir bilgisi yok. Bunu hiçbir kimse bilmiyor; ne zaman öleceğine dair bir bilgisi yok.

Allah hepinize uzun ömür versin. Uzun ömürlerle yaşayalım. Allah hepinize uzun ömür versin. Uzun ömürlerle yaşayalım. Sevaplı işler yapalım. Allah'ın huzuruna sevdiği kullar olarak varalım. Sevaplı işler yapalım. Allah'ın huzuruna sevdiği kullar olarak varalım. Sevaplarımız biriksin. Çok yaşayalım, çok hayır işleyelim,Sevaplarımız biriksin. Çok yaşayalım, çok hayır işleyelim, sevabımız biriksin diye temenni ederiz. sevabımız biriksin diye temenni ederiz.

Ama hiç de belli olmuyor. Bazen bir kaza duyuyorsun, bazen bir acı haber duyuyorsun;Ama hiç de belli olmuyor. Bazen bir kaza duyuyorsun, bazen bir acı haber duyuyorsun; "Filanca sizlere ömür." Kalp krizinden gidivermiş."Filanca sizlere ömür." Kalp krizinden gidivermiş. "Vah genç yaşında gitmiş!" Veyahut trafik kazası olmuş; beş kişi gitmiş, "Vah genç yaşında gitmiş!" Veyahut trafik kazası olmuş; beş kişi gitmiş, üç kişi gitmiş. üç kişi gitmiş. Böyle şeyler duyuluyor. Uçak düşüyor. Böyle şeyler duyuluyor. Uçak düşüyor.

İnsanoğlunu hayırlı işleri yapmaktan alıkoyan duygulardan bir tanesi, İnsanoğlunu hayırlı işleri yapmaktan alıkoyan duygulardan bir tanesi, "Ben bu hayırlı işleri ileride yapacağım." düşüncesi. "Ben bu hayırlı işleri ileride yapacağım." düşüncesi.

"Haydi, hacca git." "Haydi, hacca git."

"Hocam dur bakalım, çocukları bir evlendirelim, şöyle yapalım, böyle yapalım…" "Hocam dur bakalım, çocukları bir evlendirelim, şöyle yapalım, böyle yapalım…"

Bir sürü uzun, ileriye doğru tasavvur… Ama o kadar yaşayacağını bilmiyorsun. Bir sürü uzun, ileriye doğru tasavvur… Ama o kadar yaşayacağını bilmiyorsun. Sen şimdi zengin olmuşsun; haccetmek boynuna borç olmuş.Sen şimdi zengin olmuşsun; haccetmek boynuna borç olmuş. Bu sene gitmeye niyetli değilsin, önümüzdeki sene gitmeye niyetli değilsin,Bu sene gitmeye niyetli değilsin, önümüzdeki sene gitmeye niyetli değilsin, daha sonraya niyetli değilsin…daha sonraya niyetli değilsin… Çocuğun var. Çocuğun ilkokulda.Çocuğun var. Çocuğun ilkokulda. O büyüyecek, onu evlendireceksin, ondan sonra gideceksin. İhtiyarladıktan sonra…O büyüyecek, onu evlendireceksin, ondan sonra gideceksin. İhtiyarladıktan sonra… İyi ama, o kadar yaşayacak mısın? Haccı geciktiriyor. Tevbeyi geciktiriyor.İyi ama, o kadar yaşayacak mısın?

Haccı geciktiriyor. Tevbeyi geciktiriyor.
Namaza başlamayı geciktiriyor. Sakal bırakmayı geciktiriyor. Namaza başlamayı geciktiriyor. Sakal bırakmayı geciktiriyor. Hayır yapmayı geciktiriyor. Kur'an öğrenmeyi geciktiriyor. Neden? Hayır yapmayı geciktiriyor. Kur'an öğrenmeyi geciktiriyor.

Neden?

Çok yaşayacağını sanıyor, çok yaşayacağını ümit ediyor, ondan. Çok yaşayacağını sanıyor, çok yaşayacağını ümit ediyor, ondan. Halbuki yarın öleceğinin bilgisini alsa rüyada, "yarın öleceksin" diye;Halbuki yarın öleceğinin bilgisini alsa rüyada, "yarın öleceksin" diye; asıl ibadet eder, nasıl tevbe eder, borçlarını ödemeye çalışır, âhirete güzel hazırlanmaya çalışır… asıl ibadet eder, nasıl tevbe eder, borçlarını ödemeye çalışır, âhirete güzel hazırlanmaya çalışır… Veya "Üç ay sonra öleceksin." deseler, veya "Bir sene sonra öleceksin." deseler;Veya "Üç ay sonra öleceksin." deseler, veya "Bir sene sonra öleceksin." deseler; nasıl hazırlık yapar. nasıl hazırlık yapar.

Demek ki ileriye doğru geniş düşünmesi, ümit beslemesi, çok yaşayacağını sanması, Demek ki ileriye doğru geniş düşünmesi, ümit beslemesi, çok yaşayacağını sanması, insanı hayırlı işleri yapmaktan alıkoyabiliyor. insanı hayırlı işleri yapmaktan alıkoyabiliyor. Efendimiz işte onu yasaklıyor. Hiç öyle emelini uzun tutma.Efendimiz işte onu yasaklıyor. Hiç öyle emelini uzun tutma. Çok yaşayacağını göz önüne getirme. Zaten arkasındaki cümle de onu biraz daha açıklıyor: Çok yaşayacağını göz önüne getirme. Zaten arkasındaki cümle de onu biraz daha açıklıyor:

Ve sebbitû âcâleküm beyne ebsâriküm. "Ecellerinizi gözünüzün önüne alın.Ve sebbitû âcâleküm beyne ebsâriküm. "Ecellerinizi gözünüzün önüne alın. Sanki eceliniz çok yakın gibi düşünün." diyor. Sanki eceliniz çok yakın gibi düşünün." diyor.

Onun için, eskiden büyükler sabaha çıktılar mı akşama ereceklerine garanti etmezlermiş.Onun için, eskiden büyükler sabaha çıktılar mı akşama ereceklerine garanti etmezlermiş. Akşama erdilerse sabaha çıkacaklarına garanti bir gözle bakmazlarmış.Akşama erdilerse sabaha çıkacaklarına garanti bir gözle bakmazlarmış. Her işlerini [zamanında] bitirirlermiş. Bir memurdan, müdür muavininden bahsediyorlar. Her işlerini [zamanında] bitirirlermiş.

Bir memurdan, müdür muavininden bahsediyorlar.
Mübarek, daireye erkenden gelirmiş. Çalışırmış, çalışırmış, çalışırmış… Mübarek, daireye erkenden gelirmiş. Çalışırmış, çalışırmış, çalışırmış… Namaz vakitlerinde gidermiş, dairenin yakınındaki camide namazını kılarmış.Namaz vakitlerinde gidermiş, dairenin yakınındaki camide namazını kılarmış. Ondan sonra gelirmiş. Akşam, yatsı, hiç ilgilenmiyor. Masasındaki bütün evrakı bitirirmiş.Ondan sonra gelirmiş. Akşam, yatsı, hiç ilgilenmiyor. Masasındaki bütün evrakı bitirirmiş. "Ben yarın ölsem, şu masanın bilinmeyen bir işi kalmadı, yapılmayan bir işi kalmadı. "Ben yarın ölsem, şu masanın bilinmeyen bir işi kalmadı, yapılmayan bir işi kalmadı. Bütün memuriyetimle ilgili işleri bitirdim." der, ondan sonra gidermiş. Bütün memuriyetimle ilgili işleri bitirdim." der, ondan sonra gidermiş. 7'de, 8'de, 9'da veya 11'de…7'de, 8'de, 9'da veya 11'de… Böyle gidermiş. Yarına işini bırakmazmış. Böyle gidermiş. Yarına işini bırakmazmış.

Tabii ecelinin yakın olduğunu bilen, ümidini ileriye doğru kısa tutan bir insan hayrı çok yapar, Tabii ecelinin yakın olduğunu bilen, ümidini ileriye doğru kısa tutan bir insan hayrı çok yapar, gevşek durmaz, günahlardan çabuk tevbe eder. gevşek durmaz, günahlardan çabuk tevbe eder.

Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki; "Böyle çok yaşayacağınızı ümit etmeyin.Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Böyle çok yaşayacağınızı ümit etmeyin.
Ecelinizi gözünüzün önünde tutun. Ve Allah'tan nasıl utanmak gerekiyorsa öyle utanın." Ecelinizi gözünüzün önünde tutun. Ve Allah'tan nasıl utanmak gerekiyorsa öyle utanın."

"Hepimiz utanıyoruz yâ Resûlallah." "Hepimiz utanıyoruz yâ Resûlallah."

"Yok, utanmak öyle değil."Yok, utanmak öyle değil. Utanmak için, utanmanın içinizde canlı olarak yaşaması için kabirleri, yıpranmış,Utanmak için, utanmanın içinizde canlı olarak yaşaması için kabirleri, yıpranmış, toprak olmuş kemikleri, çökmüş mezarları göz önünden gidermeyeksin." toprak olmuş kemikleri, çökmüş mezarları göz önünden gidermeyeksin."

"Bak, bunların hepsi bir zamanlar beydi, paşaydı, ağaydı, nazlı hatundu, "Bak, bunların hepsi bir zamanlar beydi, paşaydı, ağaydı, nazlı hatundu, yiğit delikanlıydı; ama hepsi toprağın altına gitti. yiğit delikanlıydı; ama hepsi toprağın altına gitti. Bu kara toprak bir gün bizi de alacak, biz de öleceğiz." diye insan kabri unutmayacak. Bir. Bu kara toprak bir gün bizi de alacak, biz de öleceğiz." diye insan kabri unutmayacak. Bir.

Sonra içini ve içinde ne olduğunu unutmayacak. Sonra içini ve içinde ne olduğunu unutmayacak.

İnsanın içinde ne var? İnsanın içinde ne var?

İnsanın içinde bir kere, kaburgaların alt tarafında "karın" dediğimiz yer var. İnsanın içinde bir kere, kaburgaların alt tarafında "karın" dediğimiz yer var. Burada mide, bağırsaklar var. Bir şey yemeye, hazma, yenileni öğütmeye yarıyor.Burada mide, bağırsaklar var. Bir şey yemeye, hazma, yenileni öğütmeye yarıyor. Bunu unutmamak, bunun içinde ne olduğunu unutmamak ne demek? Bunu unutmamak, bunun içinde ne olduğunu unutmamak ne demek?

Yani midene haram lokma sokmamaya dikkat edeceksin. Utanmak bu. Yani midene haram lokma sokmamaya dikkat edeceksin. Utanmak bu.

"Ben Allah'tan utanıyorum." Utanıyorsun ama bu nasıl utanmak? "Ben Allah'tan utanıyorum."

Utanıyorsun ama bu nasıl utanmak?
Namaz kılmazsın, oruç tutmazsın, haram yersin, içki içersin, şöyle yaparsın, böyle yaparsın… Namaz kılmazsın, oruç tutmazsın, haram yersin, içki içersin, şöyle yaparsın, böyle yaparsın… Utanman sahte. Midenin içine ne doldurduğuna, buna dikkat ederse insan utanmış olur.Utanman sahte.

Midenin içine ne doldurduğuna, buna dikkat ederse insan utanmış olur.
Haram yemiyor. Allah'ın yasak ettiği şeyleri yemiyor. Kul hakkı yemiyor.Haram yemiyor. Allah'ın yasak ettiği şeyleri yemiyor. Kul hakkı yemiyor. Yetim hakkı yemiyor. Dul hakkı yemiyor. İçki içmiyor.Yetim hakkı yemiyor. Dul hakkı yemiyor. İçki içmiyor. Tamam, o zaman karnının ve karnının içinde ne olduğunu kolluyor. Tamam, o zaman karnının ve karnının içinde ne olduğunu kolluyor.

Peki, insanın içinde bir de Peki, insanın içinde bir de yukarıda ne var? yukarıda ne var?

Orada da kalbi var. Kalp de çok önemli. Kalbin içinde duygular var. Orada da kalbi var. Kalp de çok önemli. Kalbin içinde duygular var. Duygular da çok önemli. Kin duygusuna mı sahipsin, fesat duygusuna mı sahipsin, Duygular da çok önemli. Kin duygusuna mı sahipsin, fesat duygusuna mı sahipsin, haset duygusuna mı sahipsin? haset duygusuna mı sahipsin?

İçimizin iki bölümü var: Aşağı tarafı mide, yukarı tarafı kalp.İçimizin iki bölümü var: Aşağı tarafı mide, yukarı tarafı kalp. Midenin içindekiler haramlık, helallikle ilgili.Midenin içindekiler haramlık, helallikle ilgili. Kalbin içindekiler de güzel huylarla, kötü huylarla ilgili.Kalbin içindekiler de güzel huylarla, kötü huylarla ilgili. Bunlara dikkat ederseniz Allah'tan tam utanmış olursunuz.Bunlara dikkat ederseniz Allah'tan tam utanmış olursunuz. Yoksa, "Ben Allah'tan utanıyorum…" Libya'dan bir profesör geldi. Yoksa, "Ben Allah'tan utanıyorum…"

Libya'dan bir profesör geldi.
Profesör, İlahiyat Fakültesi profesörü; sarıklı, cübbeli, böyle geziyor.Profesör, İlahiyat Fakültesi profesörü; sarıklı, cübbeli, böyle geziyor. İstanbul'a geldi. Hocamız da emretti bize; İstanbul'a geldi. Hocamız da emretti bize; "Bunu gezdirin." Olur, gezdirelim. Misafiri gezdireceğiz."Bunu gezdirin." Olur, gezdirelim. Misafiri gezdireceğiz. Teknik Üniversite'den matematik hocası bir arkadaşımızın arabasına bindirdik, Teknik Üniversite'den matematik hocası bir arkadaşımızın arabasına bindirdik, ben de yanındayım, gezdiriyoruz. ben de yanındayım, gezdiriyoruz.

Gelen bir Arap misafiri İstanbul'da nereye götürelim? -Türkçe bilmiyor.- Gelen bir Arap misafiri İstanbul'da nereye götürelim? -Türkçe bilmiyor.-

Dedik ki; "İlk önce Eyüp Sultan hazretlerine götürelim. Dedik ki; "İlk önce Eyüp Sultan hazretlerine götürelim. Halid b. Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin türbesini ziyaret edelim." Halid b. Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin türbesini ziyaret edelim."

Götürdük oraya, dedik ki; "Bu, Peygamber Efendimiz'in Medine-i Münevvere'ye geldiği zaman Götürdük oraya, dedik ki; "Bu, Peygamber Efendimiz'in Medine-i Münevvere'ye geldiği zaman ev sahipliğini yapmış olan, dayızâdelerinden olan,ev sahipliğini yapmış olan, dayızâdelerinden olan, Benî Neccar kabilesinden olan, Peygamber Efendimiz'in mihmandârı,Benî Neccar kabilesinden olan, Peygamber Efendimiz'in mihmandârı, bayraktarı, misafir edicisi, evinde misafir kalmış olduğubayraktarı, misafir edicisi, evinde misafir kalmış olduğu mübarek Halid b. Zeyd hazretlerinin türbesi." deyince profesör başını sallladı; mübarek Halid b. Zeyd hazretlerinin türbesi." deyince profesör başını sallladı;

"Biliyorum, biliyorum. Hem bu zât canlıyken de mücahitti, öldüğü zaman da mücahitti." dedi. "Biliyorum, biliyorum. Hem bu zât canlıyken de mücahitti, öldüğü zaman da mücahitti." dedi.

Biz ona bir şey öğretelim derken o bize bilmediğimiz bir şey söyledi. Biz ona bir şey öğretelim derken o bize bilmediğimiz bir şey söyledi.

"Nasıl?" dedik. "Bu, İstanbul'a geldiği zaman surların karşısında düşmanla cihat edip "Nasıl?" dedik.

"Bu, İstanbul'a geldiği zaman surların karşısında düşmanla cihat edip
cihat sevabını almış. cihat sevabını almış. İstanbul'a kadar gelmiş." O zamanın imkânsızlıkları ile… İstanbul'a kadar gelmiş."

O zamanın imkânsızlıkları ile…
Uçak yok ki, hemen üç saatte, dört saatte kalksın Medine'den buraya gelsin.Uçak yok ki, hemen üç saatte, dört saatte kalksın Medine'den buraya gelsin. Aylar süren seferleri yaparak gelmişler İstanbul'a, Allah rızası için.Aylar süren seferleri yaparak gelmişler İstanbul'a, Allah rızası için. İslâm'ın bayrağını oraya dikmeye gelmişler. İstanbul'a kadar gelmiş.İslâm'ın bayrağını oraya dikmeye gelmişler. İstanbul'a kadar gelmiş. Cihat etmiş, cihat sevabını almış. Peygamber Efendimiz'in zaten sahabesi;Cihat etmiş, cihat sevabını almış. Peygamber Efendimiz'in zaten sahabesi; yıldız gibi kıymetli insan.yıldız gibi kıymetli insan. Ama vefat edeceği zaman hastalanmış, vefat edeceği zaman demiş ki; Ama vefat edeceği zaman hastalanmış, vefat edeceği zaman demiş ki;

"Ey benim kıymetli cihat arkadaşlarım, silah arkadaşlarım!"Ey benim kıymetli cihat arkadaşlarım, silah arkadaşlarım! Ben öldüğüm zaman beni, tabutumu aranıza alın, düşmana hücum edin. Ben öldüğüm zaman beni, tabutumu aranıza alın, düşmana hücum edin. Surlara yaklaşabildiğiniz kadar yaklaşın. Surlara yaklaşabildiğiniz kadar yaklaşın. 'Allah Allah' diyerek, Lâ ilâhe illallah diyerek yaklaşın, yaklaşın… 'Allah Allah' diyerek, Lâ ilâhe illallah diyerek yaklaşın, yaklaşın… Beni surlara ne kadar yakın yere gömerseniz o kadar size müteşekkir olurum." Beni surlara ne kadar yakın yere gömerseniz o kadar size müteşekkir olurum."

Onlar da vasiyetini tutmuşlar. Vefat edince koymuşlar tabuta, "ya Allah!" deyip hücum etmişler.Onlar da vasiyetini tutmuşlar. Vefat edince koymuşlar tabuta, "ya Allah!" deyip hücum etmişler. Surlara kadar yaklaşmışlar. O da tabutla, vefat etmişken de düşmana hücum etmiş. Surlara kadar yaklaşmışlar. O da tabutla, vefat etmişken de düşmana hücum etmiş. Yani hayattayken hücum ettiği gibi vefatında da hücum etmiş. Oraya gömmüşler. Yani hayattayken hücum ettiği gibi vefatında da hücum etmiş. Oraya gömmüşler.

O zâtın türbesini ziyarete gidiyoruz. Mübarek, İstanbul'un başının tacı. O zâtın türbesini ziyarete gidiyoruz. Mübarek, İstanbul'un başının tacı. Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri, Eyüp Sultan hazretlerimiz bizim.Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri, Eyüp Sultan hazretlerimiz bizim. Baktık, orada "mini" demeyeceğim ama kısa etekli bir kız, eteği dizinin bir karış üstünde bir kız…Baktık, orada "mini" demeyeceğim ama kısa etekli bir kız, eteği dizinin bir karış üstünde bir kız… Kolları da kısa, şişmanca da, tombulca da... 14-15 yaşında. Bir de küçük çocuk var. Kolları da kısa, şişmanca da, tombulca da... 14-15 yaşında. Bir de küçük çocuk var. Orada "Güvercinleri yakalayacağım!" diye çocuk koşturuyor, kız da onun arkasından koşuyor; Orada "Güvercinleri yakalayacağım!" diye çocuk koşturuyor, kız da onun arkasından koşuyor; "Aman çocuk düşmesin yere!" diye. Eğiliyor, kalkıyor… Etekleri kısa… "Aman çocuk düşmesin yere!" diye. Eğiliyor, kalkıyor… Etekleri kısa… Bizim Teknik Üniversite'deki arkadaş, matematik öğretmeni, onun yanına gitti, dedi ki; Bizim Teknik Üniversite'deki arkadaş, matematik öğretmeni, onun yanına gitti, dedi ki;

"Bak kız kardeşim, sen benim kardeşimsin."Bak kız kardeşim, sen benim kardeşimsin. Bak burası Peygamber Efendimiz'in sahabesinin türbesi, Bak burası Peygamber Efendimiz'in sahabesinin türbesi, bir caminin avlusu burası.bir caminin avlusu burası. Bu kıyafetin buraya uygun değil. Sonra sen farkında değilsin; amaBu kıyafetin buraya uygun değil. Sonra sen farkında değilsin; ama eğiliyorsun, nâmahrem yerlerin görünüyor, kalkıyorsun başka yerlerin görünüyor.eğiliyorsun, nâmahrem yerlerin görünüyor, kalkıyorsun başka yerlerin görünüyor. Olmuyor böyle." Kız ne cevap versin? "Olsun, benim kalbim temiz!" diyor. Olmuyor böyle."

Kız ne cevap versin?

"Olsun, benim kalbim temiz!" diyor.

Ne ile temizledin, parlattın mı, nasıl temizledin? "Kalbim temiz!" Ne ile temizledin, parlattın mı, nasıl temizledin?

"Kalbim temiz!"

Kalbin temizliği, kötü huylar çıkacak, iyi huylar gelecek; kötü duygular, düşünceler, Kalbin temizliği, kötü huylar çıkacak, iyi huylar gelecek; kötü duygular, düşünceler, fikirler bitecek, hâlis duygular, altın gibi duygular gelecek, o zaman belli olur.fikirler bitecek, hâlis duygular, altın gibi duygular gelecek, o zaman belli olur. Yoksa, "Benim kalbim temiz. Sen benim kalbime bak!" diyor. Yoksa, "Benim kalbim temiz. Sen benim kalbime bak!" diyor. Biliyor kalbine bakılmayacağını… "Kalbime bak, kalbim temiz." diye beni aldatabilirsin; Biliyor kalbine bakılmayacağını… "Kalbime bak, kalbim temiz." diye beni aldatabilirsin; ama Allah kalbini görüyor. ama Allah kalbini görüyor.

Allah'tan utanıyorsa bir insan, kalbini temizleyecek. Allah'tan utanıyorsa bir insan, kalbini temizleyecek. Allah'tan utanıyorsa bir insan, midesine haram lokma sokmayacak. Allah'tan utanıyorsa bir insan, midesine haram lokma sokmayacak. Kalbine kötü duygu getirmeyecek. Midesine haram lokma sokmayacak. Kalbine kötü duygu getirmeyecek. Midesine haram lokma sokmayacak. Efendimiz böyle tarif ediyor. Ne güzel tarif ediyor! Gerisi, hepsi boş! Efendimiz böyle tarif ediyor. Ne güzel tarif ediyor!

Gerisi, hepsi boş!

Sen "Allah'tan utanıyorum." diyorsun. "Hepimiz Allah'tan utanıyoruz." diyorlar sahâbe-i kirâm.Sen "Allah'tan utanıyorum." diyorsun. "Hepimiz Allah'tan utanıyoruz." diyorlar sahâbe-i kirâm. "Hayır, Allah'tan utanmak o değil." diyor. "Midene ne doldurdun, ona dikkat edeceksin. "Hayır, Allah'tan utanmak o değil." diyor. "Midene ne doldurdun, ona dikkat edeceksin. Kalbinde hangi duygu var, ona dikkat edeceksin."Kalbinde hangi duygu var, ona dikkat edeceksin." Allah'ın sevdiği duygu düşünce mi var, kötü duygu mu?Allah'ın sevdiği duygu düşünce mi var, kötü duygu mu? Allah'ın razı olduğu gıda mı var, haram gıda mı var? Rüşvet mi aldın?Allah'ın razı olduğu gıda mı var, haram gıda mı var? Rüşvet mi aldın? Hırsızlık mı yaptın? Adam mı aldattın? Hak mı yedin? Utanıyorsan Hırsızlık mı yaptın? Adam mı aldattın? Hak mı yedin? Utanıyorsan "Allah biliyor." diye yememen lazım. Böyle tarif ediyor. Muhterem kardeşlerim! "Allah biliyor." diye yememen lazım. Böyle tarif ediyor.

Muhterem kardeşlerim!

Sonra, bir de buyurmuş ki; Ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ.Sonra, bir de buyurmuş ki;

Ve en lâ tensevu'r-re'se ve ma'htevâ.
"Allah'tan utanan müslüman aklını, kafasının içinde ne olduğunu da kontrol etsin." diyor. "Allah'tan utanan müslüman aklını, kafasının içinde ne olduğunu da kontrol etsin." diyor.

Niyeti, düşüncesi, tefekkürü iyi bir düşünce olacak, kötü düşünce olmayacak. Niyeti, düşüncesi, tefekkürü iyi bir düşünce olacak, kötü düşünce olmayacak. Kötü planlar kurmayacak, iyi şeyler düşünecek.Kötü planlar kurmayacak, iyi şeyler düşünecek. "İşte o zaman insan Allah'tan korkmuş olur." diyor. "İşte o zaman insan Allah'tan korkmuş olur." diyor.

Hem de daha neler söylüyor, bakın: Hem de daha neler söylüyor, bakın:

Ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti yedeu zînete'd-dünyâ. Ve men yeştehî kerâmete'l-âhireti yedeu zînete'd-dünyâ. "Âhirette Allah'ın ikramlarını, kerâmetini isteyen kimse dünyanın süsünü, "Âhirette Allah'ın ikramlarını, kerâmetini isteyen kimse dünyanın süsünü, ziynetini, gösterişini bir tarafa bırakır; dünyanın süsüne, ziynetine bakmaz, ziynetini, gösterişini bir tarafa bırakır; dünyanın süsüne, ziynetine bakmaz, kalbini süslemeye çalışır. kalbini süslemeye çalışır. Midesini temiz tutmaya çalışır. Haram sokmamaya çalışır. İçini süslemeye çalışır." Midesini temiz tutmaya çalışır. Haram sokmamaya çalışır. İçini süslemeye çalışır."

Dışını süslemişsin, ne kıymeti var! Dışını süslemişsin, ne kıymeti var!

İbrahim b. Edhem hazretleri de kendisinden nasihat isteyen kimseye öyle nasihat etmiş: İbrahim b. Edhem hazretleri de kendisinden nasihat isteyen kimseye öyle nasihat etmiş:

"Herkes dışını süsler, sen içini süsle." Herkes saçını tarar, biriyantin sürer, elbisesini ütüler,"Herkes dışını süsler, sen içini süsle."

Herkes saçını tarar, biriyantin sürer, elbisesini ütüler,
temiz elbise giyer, kirlendiği zaman yıkar, ayakkabısını boyar… temiz elbise giyer, kirlendiği zaman yıkar, ayakkabısını boyar…

"Herkes dışını süsler ama… Sen benden madem nasihat istedin, benim de sana vasiyetim:"Herkes dışını süsler ama… Sen benden madem nasihat istedin, benim de sana vasiyetim: Sen gönlünü temizle, içini süsle.Sen gönlünü temizle, içini süsle. İçin ilimle, irfanla, güzel duygularla, güzel ahlâkla süslü olsun." demiş oluyor. İçin ilimle, irfanla, güzel duygularla, güzel ahlâkla süslü olsun." demiş oluyor.

Burada da aynı şey karşımıza geliyor. Bir şey daha diyor Efendimiz: Burada da aynı şey karşımıza geliyor.

Bir şey daha diyor Efendimiz:

"İnsanoğlu Allah'tan böyle yaparsa hakkıyla korkmuş olur." "Ve böyle yaparsa…" "İnsanoğlu Allah'tan böyle yaparsa hakkıyla korkmuş olur."

"Ve böyle yaparsa…"

Esâbe vilâyetallâhi. "O zaman Allah'ın evliyâsı olması mümkün olur." Esâbe vilâyetallâhi. "O zaman Allah'ın evliyâsı olması mümkün olur."

Evliyâlığı istemez miyiz hepimiz? Allah'ın sevgili kulu olmak, Evliyâlığı istemez miyiz hepimiz? Allah'ın sevgili kulu olmak, Allah'ın sevdiği, ikram ettiği evliyâsından olmak istemez mi? Allah'ın sevdiği, ikram ettiği evliyâsından olmak istemez mi?

Herkes ister. Peki, onun şartı neymiş? Mideye dikkat etmek, haram sokmamak. Herkes ister.

Peki, onun şartı neymiş?

Mideye dikkat etmek, haram sokmamak.
Kalbe dikkat etmek, kötü huyları atmak. Kafaya dikkat etmek, kötü fikirleri atmak,Kalbe dikkat etmek, kötü huyları atmak. Kafaya dikkat etmek, kötü fikirleri atmak, iyi fikirleri yerleştirmek. iyi fikirleri yerleştirmek. Allah'tan utanmak. Nasıl utanacak? Allah'tan utanmak.

Nasıl utanacak?

Sen -afedersin- kapı çalınsa kısa donunla çıkar mısın kapıyı açmaya? Sen -afedersin- kapı çalınsa kısa donunla çıkar mısın kapıyı açmaya?

Çıkmazsın. Adamdan utanıyorsun. Gelenden utandığın için kısa donla çıkmazsın. Çıkmazsın. Adamdan utanıyorsun. Gelenden utandığın için kısa donla çıkmazsın.

Atletle çarşıya pazara çıkar mısın? Pijamayla çıkar mısın? Yırtık bir elbiseyle çıkar mısın? Atletle çarşıya pazara çıkar mısın? Pijamayla çıkar mısın? Yırtık bir elbiseyle çıkar mısın? Giydiğin kötü bir şeyle çıkar mısın? Giydiğin kötü bir şeyle çıkar mısın?

Çıkmazsın. "Utanırım." dersin, çıkmazsın. Neden? Çıkmazsın. "Utanırım." dersin, çıkmazsın.

Neden?

Başkası görürse utanırsın, görmezse öyle gezersin. Başkası görürse utanırsın, görmezse öyle gezersin. Evin içinde pijamayla veyahut kısa donla dolaşabilirsin;Evin içinde pijamayla veyahut kısa donla dolaşabilirsin; ama "Kimse görmüyor." diye dolaşırsın.ama "Kimse görmüyor." diye dolaşırsın. Gören olursa utanırsın. Allah'ın gördüğünü bilen insan, Allah'tan utanır. Gören olursa utanırsın.

Allah'ın gördüğünü bilen insan, Allah'tan utanır.
İşte evliyâlık böyle başlar. Zaten hadîs-i şerîflerin hepsini incelediği zaman,İşte evliyâlık böyle başlar. Zaten hadîs-i şerîflerin hepsini incelediği zaman, hepsi insanı aynı noktaya getiriyor. hepsi insanı aynı noktaya getiriyor. Ve me'l-ihsân? Kulluğu güzel yapmak, ihsan makamına nâil olmak,Ve me'l-ihsân?

Kulluğu güzel yapmak, ihsan makamına nâil olmak,
yüksek dereceye, evliyâ derecesine çıkmak nasıl olur? yüksek dereceye, evliyâ derecesine çıkmak nasıl olur?

Hadîs-i şerîfte [geçiyor.] Ve me'l-ihsân? Devamı nasıl? Hadîs-i şerîfte [geçiyor.]

Ve me'l-ihsân?

Devamı nasıl?

En ta'buda'llâhe ke-enneke terâhu fe-in lem tekün terâhu fe-innehû yerâke. En ta'buda'llâhe ke-enneke terâhu fe-in lem tekün terâhu fe-innehû yerâke. "Allah'a öyle kulluk edeceksin ki görüyormuş gibi, karşındaymış gibi. "Allah'a öyle kulluk edeceksin ki görüyormuş gibi, karşındaymış gibi. Sen O'nu görmüyorsun ama O seni görüyor." Sen O'nu görmüyorsun ama O seni görüyor."

Sen O'nu göremezsin zaten, bakamazsın. Baksan gözlerin kamaşır. Mümkün değil.Sen O'nu göremezsin zaten, bakamazsın. Baksan gözlerin kamaşır. Mümkün değil. Lâ tudrikühü'l-ebsâr ve hüve yudrikü'l-ebsâr. "Gözler onu göremez." Lâ tudrikühü'l-ebsâr ve hüve yudrikü'l-ebsâr. "Gözler onu göremez."

Ama Allah her şeyi gördüğü için, sen Allah'ın huzurunda[sın.] Ama Allah her şeyi gördüğü için, sen Allah'ın huzurunda[sın.]

Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm diyor. Allah her yerde hâzır ve nâzırdır.Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm diyor.

Allah her yerde hâzır ve nâzırdır.
İçimizde itiraz eden bir kimse var mı? Yok, âyetle sabit. Ve hüve meaküm. İçimizde itiraz eden bir kimse var mı?

Yok, âyetle sabit.

Ve hüve meaküm.
"O sizin yanınızda." Her zaman, her yerde; burada da, evde de, yalnızken de, "O sizin yanınızda." Her zaman, her yerde; burada da, evde de, yalnızken de, kalabalıkta da, gecede de, gündüz de yanınızda. kalabalıkta da, gecede de, gündüz de yanınızda.

Peki, yanında insanlar olduğu zaman utanıyorsun da Peki, yanında insanlar olduğu zaman utanıyorsun da Allah celle celâlühû yanındayken niye utanmıyorsun? İmanın zayıflığından utanmıyor. Allah celle celâlühû yanındayken niye utanmıyorsun?

İmanın zayıflığından utanmıyor.
O duyguda olunca da aşağı derecede kalıyor, sıfır alıyor, zayıf alıyor.O duyguda olunca da aşağı derecede kalıyor, sıfır alıyor, zayıf alıyor. Ama Allah'ın kendisini gördüğünü bilen, görüyormuş gibi ibadet eden evliyâ oluyor.Ama Allah'ın kendisini gördüğünü bilen, görüyormuş gibi ibadet eden evliyâ oluyor. Burada da öyle söylüyor Peygamber Efendimiz. İş öteki hadîs-i şerîfle aynı noktaya geliyor. Burada da öyle söylüyor Peygamber Efendimiz. İş öteki hadîs-i şerîfle aynı noktaya geliyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Hepimiz cenneti girmek ister miyiz? Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Hepimiz cenneti girmek ister miyiz?

Sahâbe-i kirâm "evet" demiş. Biz de "evet" diyoruz, isteriz. Sahâbe-i kirâm "evet" demiş. Biz de "evet" diyoruz, isteriz.

Onun için ne yapmak lazım? Allah'tan utanmak lazım. Nasıl utanacaksın? Onun için ne yapmak lazım?

Allah'tan utanmak lazım.

Nasıl utanacaksın?

"Hepimiz utanıyoruz." Öyle utanmak değil. Midene haram sokmayacaksın, "Hepimiz utanıyoruz."

Öyle utanmak değil. Midene haram sokmayacaksın,
kalbinde kötü duygu bırakmayacaksın, kafanda kötü fikir bırakmayacaksın. kalbinde kötü duygu bırakmayacaksın, kafanda kötü fikir bırakmayacaksın. Kafanda iyi fikirler olacak. Kalbinde iyi duygular olacak. Midende helal lokma olacak.Kafanda iyi fikirler olacak. Kalbinde iyi duygular olacak. Midende helal lokma olacak. Buna dikkat ettiğin zaman, harama el uzatmadığın zaman, kötü düşünmediğin zaman, Buna dikkat ettiğin zaman, harama el uzatmadığın zaman, kötü düşünmediğin zaman, fitne fesat düşünmediğin zaman, zihnini ters şeylerle çalıştırmadığın zaman fitne fesat düşünmediğin zaman, zihnini ters şeylerle çalıştırmadığın zaman Allah'tan utanmış oluyorsun. İşte o zaman evliyâlık nasip oluyor,Allah'tan utanmış oluyorsun. İşte o zaman evliyâlık nasip oluyor, diyor Peygamber Efendimiz.diyor Peygamber Efendimiz. Müjde veriyor, ipucu veriyor. İmtihanda imtihana cevap verelim diye ipucu veriyor. Müjde veriyor, ipucu veriyor. İmtihanda imtihana cevap verelim diye ipucu veriyor. Allah'ın evliyâsı olmak istiyorsan, cennete girmek istiyorsan buna dikkat et, demiş oluyor. Allah'ın evliyâsı olmak istiyorsan, cennete girmek istiyorsan buna dikkat et, demiş oluyor.

Allah'tan hepimiz utanalım. Allah'tan hepimiz utanalım. Bizi her yerde gördüğünü, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu bilelim. Ona göre hareket edelim. Bizi her yerde gördüğünü, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu bilelim. Ona göre hareket edelim.

Allahu Teâlâ hazretleri bize kendisine güzel kulluk etmekte yardımcı olsun.Allahu Teâlâ hazretleri bize kendisine güzel kulluk etmekte yardımcı olsun. Tevfîkini refîk etsin. Verdiği nimetlere şükretmekte yardımcı olsun.Tevfîkini refîk etsin. Verdiği nimetlere şükretmekte yardımcı olsun. Kendisini seve seve, aşk ile şevk ile zikretmekte yardımcı olsun. Kendisini seve seve, aşk ile şevk ile zikretmekte yardımcı olsun.

Ömrümüzü güzel işler yaparak, edebe uygun işler yaparak, Ömrümüzü güzel işler yaparak, edebe uygun işler yaparak, Allah'ın sevdiği işler yaparak, güzel bir tarzda, ârifâne, zarif bir şekilde,Allah'ın sevdiği işler yaparak, güzel bir tarzda, ârifâne, zarif bir şekilde, müeddep bir şekilde, edeple, irfanla devam ettirmeyi; müeddep bir şekilde, edeple, irfanla devam ettirmeyi; günahlardan, haramlardan, çirkin işlerden, ahlâksız işlerden, pis işlerden,günahlardan, haramlardan, çirkin işlerden, ahlâksız işlerden, pis işlerden, kötü şeylerden uzak olmayı, uzak durabilmeyi, pak olabilmeyi Allah nasip etsin. kötü şeylerden uzak olmayı, uzak durabilmeyi, pak olabilmeyi Allah nasip etsin.

Ömrümüzü böyle güzel geçirip güzel, sevaplı, verimli, Ömrümüzü böyle güzel geçirip güzel, sevaplı, verimli, başkalarının istifade edeceği faydalı işler yapıp dualar alıp, başkalarının istifade edeceği faydalı işler yapıp dualar alıp, "Allah senden razı olsun! Allah ne muradın varsa versin!" diye "Allah senden razı olsun! Allah ne muradın varsa versin!" diye böyle herkesin candan dualarını alıp böyle herkesin candan dualarını alıp Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip etsin.Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip etsin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Evliyâsı zümresine dahil eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Evliyâsı zümresine dahil eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha! Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2