Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ameller Niyetlere Göredir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Rebîü'l-Âhir 1403 / 23.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Niyetin Önemi, Niyet Bozukluğunun Zararı, Niyetin Ahiret Olması, Sadaka Vermenin Sevabı, Hakkıyla Tevekkül Etmek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ameller Niyetlere Göredir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Rebîü'l-Âhir 1403 / 23.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Niyetin Önemi, Niyet Bozukluğunun Zararı, Niyetin Ahiret Olması, Sadaka Vermenin Sevabı, Hakkıyla Tevekkül Etmek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'd: Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâhFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi ennehû kâl: Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi ennehû kâl:

Lev enne racülen sâme nehârahû ve kâme leylehû Lev enne racülen sâme nehârahû ve kâme leylehû haşerahullâhü alâ niyyetihî immâ ile'l-cenneti ve immâ ile'n-nâr. haşerahullâhü alâ niyyetihî immâ ile'l-cenneti ve immâ ile'n-nâr.

Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, lütfu, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, lütfu, bereketi cümlenizin üzerine olsun.

Efendimiz, başımızın tacı Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin mübarek sözlerindenEfendimiz, başımızın tacı Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin mübarek sözlerinden bir miktarını burada okuyup mânasını sizlere izah edeceğiz. bir miktarını burada okuyup mânasını sizlere izah edeceğiz.

İzahlara geçmeden önce evvelen ve hasseten Peygamberimiz hazretlerinin ruh-u pâki için;İzahlara geçmeden önce evvelen ve hasseten Peygamberimiz hazretlerinin ruh-u pâki için; onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhları için; ve sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyâullahın onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhları için; ve sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyâullahın ve hasseten ashâb-ı kirâm rıdvanullahi Teâlâ aleyhim ecmaîn hazeratındanve hasseten ashâb-ı kirâm rıdvanullahi Teâlâ aleyhim ecmaîn hazeratından Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'ye kadar gelmiş geçmiş bütün sâdâtHocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'ye kadar gelmiş geçmiş bütün sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının ve müntesiplerinin ruhları için; ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve hulefâsının ve müntesiplerinin ruhları için; uzaktan yakından şu hadîs-i şerîflere şevk duyduğu içinuzaktan yakından şu hadîs-i şerîflere şevk duyduğu için Peygamber Efendimiz'e bağlılığından şu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin dePeygamber Efendimiz'e bağlılığından şu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle yakınlarının ve sevdiklerinin ruhları için;âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle yakınlarının ve sevdiklerinin ruhları için; biz yaşayan müslümanların da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıp huzuruna sevdiği,biz yaşayan müslümanların da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıp huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak çıkmamıza vesile olması içinrazı olduğu kullar olarak çıkmamıza vesile olması için bir Fâtiha, üç İhlâs-i Şerîf kıraat eyleyelim. bir Fâtiha, üç İhlâs-i Şerîf kıraat eyleyelim.

Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriHadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bizlere niyetin ne kadar mühim olduğunu bildiriyor: bizlere niyetin ne kadar mühim olduğunu bildiriyor:

Lev enne racülen sâme nehârahû ve kâme leylehû haşerahullâhü alâ niyyetihî.Lev enne racülen sâme nehârahû ve kâme leylehû haşerahullâhü alâ niyyetihî. "Eğer bir adam bütün günlerini oruçlu geçirse bütün gecesini de namaza kâim olsa -bütün gecelerini gece ibadetiyle, namazla geçirse- "Eğer bir adam bütün günlerini oruçlu geçirse bütün gecesini de namaza kâim olsa -bütün gecelerini gece ibadetiyle, namazla geçirse- Allahu Teâlâ hazretleri yine onu niyeti ne ise ona göre haşreder!" Allahu Teâlâ hazretleri yine onu niyeti ne ise ona göre haşreder!"

Âhirette niyetine göre haşreder, onu niyetine göre kaldırır. Âhirette niyetine göre haşreder, onu niyetine göre kaldırır.

İmmâ ile'l-cenneti ve immâ ile'n-nâr.İmmâ ile'l-cenneti ve immâ ile'n-nâr. "Sonunda niyetinin cinsine göre ya cehenneme ya cennete götürür!" "Sonunda niyetinin cinsine göre ya cehenneme ya cennete götürür!"

Hadîs-i şerîfin metninde "adam" diyor, racül adam demek.Hadîs-i şerîfin metninde "adam" diyor, racül adam demek. Ama "kişi" mânasına hani bazen biz de kullanırız. Kadın olsa böyle değil mi? Ama "kişi" mânasına hani bazen biz de kullanırız.

Kadın olsa böyle değil mi?

Kadın için de niyet önemli. Akıl ve şuur bakımından tam olan her insanın durumu aynı.Kadın için de niyet önemli. Akıl ve şuur bakımından tam olan her insanın durumu aynı. Kadın, erkek, daha başka bir durumda; ne olursa olsun durum değişmez. Kadın, erkek, daha başka bir durumda; ne olursa olsun durum değişmez.

Hadîs-i şerîften anladığımıza göre; "Sırf oruç tutmak,Hadîs-i şerîften anladığımıza göre; "Sırf oruç tutmak, geceleyin kalkıp ibadet etmek insanı muhakkak cennete götürür!"geceleyin kalkıp ibadet etmek insanı muhakkak cennete götürür!" diye bir garantili söz söylemeye gücümüz yok, takatimiz yetmiyor. diye bir garantili söz söylemeye gücümüz yok, takatimiz yetmiyor.

"Ben hep gördüm; falanca adam gündüzleri hep namaz kılardı, geceleri de bakardım,"Ben hep gördüm; falanca adam gündüzleri hep namaz kılardı, geceleri de bakardım, yatak odasının ışığı hep yanık, perdesinin aralığından da görürdüm, hep namaz kılardı. yatak odasının ışığı hep yanık, perdesinin aralığından da görürdüm, hep namaz kılardı. Muhakkak cennete gidecek!" diyemeyiz, hadîs-i şerîfe göre diyemiyoruz. Muhakkak cennete gidecek!" diyemeyiz, hadîs-i şerîfe göre diyemiyoruz.

Bir insan bütün günleri oruçlu da olsa bütün geceleri namaza kâim de olsaBir insan bütün günleri oruçlu da olsa bütün geceleri namaza kâim de olsa yine niyeti ne ise ona göre haşrolacak. Allah niyetine bakacak.yine niyeti ne ise ona göre haşrolacak. Allah niyetine bakacak. Bu işi yapmaktaki maksadı, niyeti ne; ona bakacak!Bu işi yapmaktaki maksadı, niyeti ne; ona bakacak! Niyeti salih ise mükâfat; niyeti bozuk ise, fâsit ise ceza, cehenneme de gidebilir.Niyeti salih ise mükâfat; niyeti bozuk ise, fâsit ise ceza, cehenneme de gidebilir. Oruç tuttuğu, namaz kıldığı hâlde cehenneme de gidebilir demek.Oruç tuttuğu, namaz kıldığı hâlde cehenneme de gidebilir demek. Peygamber Efendimiz; "Ya cennete ya cehenneme!" diyor. Peygamber Efendimiz; "Ya cennete ya cehenneme!" diyor.

İslâm dininin en önemli noktalarından birisi dile geldi: İslâm dininin en önemli noktalarından birisi dile geldi:

Mühim olan bir işi yapmak değil o işi hangi niyetle yapmış olduğumuz!Mühim olan bir işi yapmak değil o işi hangi niyetle yapmış olduğumuz! İyi niyet ile yapmışsak; Allah'tan sevap umarak âhiretin kârını düşünerek İyi niyet ile yapmışsak; Allah'tan sevap umarak âhiretin kârını düşünerek iyilik düşünerek yapmışsak mükâfat var.iyilik düşünerek yapmışsak mükâfat var. Ama iyi gibi görünen bir işi kötü bir maksatla yapmışsak kötü bir niyetle yapmışsakAma iyi gibi görünen bir işi kötü bir maksatla yapmışsak kötü bir niyetle yapmışsak ondan bir kâr yok. Bu makine gibi değil:ondan bir kâr yok. Bu makine gibi değil: Bir tarafına bir şey koyuyorsun, öbür taraftan muhakkak onu çıkartıyor.Bir tarafına bir şey koyuyorsun, öbür taraftan muhakkak onu çıkartıyor. Jetonu atıyorsun, makine çalışıyor… O tarzda değil. Şunu verdim, bunu aldım; o tarzda değil.Jetonu atıyorsun, makine çalışıyor… O tarzda değil. Şunu verdim, bunu aldım; o tarzda değil. Niyet önemli! O hâlde buradan bize şu ders çıkıyor kiNiyet önemli! O hâlde buradan bize şu ders çıkıyor ki her işimizi ne niyetle yaptığımızı bir kere kendi kendimize başından bir kontrol edelim. her işimizi ne niyetle yaptığımızı bir kere kendi kendimize başından bir kontrol edelim.

"Ben bugün camiye geldim." "Niye geldim?" "Ben bugün camiye geldim."

"Niye geldim?"

"Şurada oturdum." "Niye oturdum." "Şurada oturdum."

"Niye oturdum."

"Sabahleyin evden çıkıp dükkâna gidiyorum." "Niye gidiyorum?" "Sabahleyin evden çıkıp dükkâna gidiyorum."

"Niye gidiyorum?"

"Alışveriş yapıyorum." "Neden yapıyorum?.." Bunların hepsini düşünmek lazım. "Alışveriş yapıyorum."

"Neden yapıyorum?.."

Bunların hepsini düşünmek lazım.

İnsanın çoluk çocuğu merde, nâmerde muhtaç olmasın diye çalışıp çabalaması,İnsanın çoluk çocuğu merde, nâmerde muhtaç olmasın diye çalışıp çabalaması, onlara bakmak için kimseye muhtaç olmasın, ben onların rızıklarını temin edeyim,onlara bakmak için kimseye muhtaç olmasın, ben onların rızıklarını temin edeyim, diye çıkması ona bir ibadet gibi sevap kazandırır. Ama; diye çıkması ona bir ibadet gibi sevap kazandırır. Ama;

"Ben şu parayı kazanayım, parayı biriktireceğim, biriktireceğim, yığacağım;"Ben şu parayı kazanayım, parayı biriktireceğim, biriktireceğim, yığacağım; biriktirdikten sonra bu yaz dosdoğru Yunan adalarına! Ege'de deniz var, plaj var,biriktirdikten sonra bu yaz dosdoğru Yunan adalarına! Ege'de deniz var, plaj var, zevk safa var, içki var, kumar var…" zevk safa var, içki var, kumar var…"

O zaman o çalışmaktan hiç ecir, sevap yok! O zaman o çalışmaktan hiç ecir, sevap yok!

Her zaman verdiğimiz misal: Her zaman verdiğimiz misal:

"Falanca kimsenin kızı var, ben namaz kılmıyorum. İstesem vermezler."Falanca kimsenin kızı var, ben namaz kılmıyorum. İstesem vermezler. Şu camiye gideyim, o adam hangi namaza ne zaman geliyorsa gözleyeyim; Şu camiye gideyim, o adam hangi namaza ne zaman geliyorsa gözleyeyim; onun kıldığı yerde, yakın yerde, onun gözünün önünde şu namazı kılayım.onun kıldığı yerde, yakın yerde, onun gözünün önünde şu namazı kılayım. Beni görsün de; 'Vay, ne sofu adam! Aman ne kadar dindar genç!..' desin, kızını versin!" Beni görsün de; 'Vay, ne sofu adam! Aman ne kadar dindar genç!..' desin, kızını versin!"

Senin o namazların boşa gitti çünkü niyet başka! Senin o namazların boşa gitti çünkü niyet başka!

"Hocam, bazen niyetler karışık oluyor."Hocam, bazen niyetler karışık oluyor. İnsan hem iyiliği düşünüyor hem böyle fesat bir şeyi de düşünüyor;İnsan hem iyiliği düşünüyor hem böyle fesat bir şeyi de düşünüyor; ikisi bir arada o zaman ne olacak? Hem dünyayı düşünüyor, hem âhireti düşünüyor, ikisi bir arada o zaman ne olacak? Hem dünyayı düşünüyor, hem âhireti düşünüyor, bu işin iki tarafı da var!.." bu işin iki tarafı da var!.."

Onun hakkında da bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bize bilgi vermiş, buyuruyor ki; Onun hakkında da bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bize bilgi vermiş, buyuruyor ki;

"Bir kul bir işi yapmakta, Allahu Teâlâ hazretlerine bir başka şahsı ortak koşarsa"Bir kul bir işi yapmakta, Allahu Teâlâ hazretlerine bir başka şahsı ortak koşarsa -hem Allah'ın rızasını düşünüyorum, hem de filanca efendinin rızasını düşünüyorum, ikili--hem Allah'ın rızasını düşünüyorum, hem de filanca efendinin rızasını düşünüyorum, ikili- o zaman Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; 'Ben ortakların kârdan en müstağnisiyim, o zaman Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; 'Ben ortakların kârdan en müstağnisiyim, kâr gelmese de aldırmam, hepsini ortağıma veririm!'" kâr gelmese de aldırmam, hepsini ortağıma veririm!'"

Hadîs-i şerîfte bu ifade ile bildirilmiş: "Onun olsun derim!" Ne demek? Hadîs-i şerîfte bu ifade ile bildirilmiş: "Onun olsun derim!"

Ne demek?

Demek ki insan amelinde, niyetinde bir başkasını ortak olarak düşündü mü Allah'a bir şey yok,Demek ki insan amelinde, niyetinde bir başkasını ortak olarak düşündü mü Allah'a bir şey yok, Allah onu kabul etmiyor, hepsi o ortağın oluyor, yine ameli makbul olmuyor.Allah onu kabul etmiyor, hepsi o ortağın oluyor, yine ameli makbul olmuyor. O hâlde insan, bütün amellerini hâlisan bi-vechillâh, Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası için yapacak.O hâlde insan, bütün amellerini hâlisan bi-vechillâh, Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası için yapacak. O zaman her şey tatlılaşır, güzelleşir, her şey hoş olur, o zaman, her şey güzel olur! O zaman her şey tatlılaşır, güzelleşir, her şey hoş olur, o zaman, her şey güzel olur!

Müslümanlar Peygamber Efendimiz'le beraber Medine-i Münevvere'ye göçtüler,Müslümanlar Peygamber Efendimiz'le beraber Medine-i Münevvere'ye göçtüler, Mekke-i Mükerreme'de anlayış görmediler. Akrabaları, aşireti, kavmi, kabilesiMekke-i Mükerreme'de anlayış görmediler. Akrabaları, aşireti, kavmi, kabilesi Muhammed el-Emîn olduğu hâlde, emniyetli, güvenilir, asaletli;Muhammed el-Emîn olduğu hâlde, emniyetli, güvenilir, asaletli; bir zamanlar kendi devletlerini idare etmiş bir şahsın torunu, Mekke'nin hâkimi [idi].bir zamanlar kendi devletlerini idare etmiş bir şahsın torunu, Mekke'nin hâkimi [idi]. Asil bir aileden geldiği hâlde anlayış göstermediler. Peygamber Efendimiz mecbur oldu;Asil bir aileden geldiği hâlde anlayış göstermediler. Peygamber Efendimiz mecbur oldu; boynu bükük, gözü yaşlı, hüzünlü, Mekke-i Mükerreme'yi terk etti.boynu bükük, gözü yaşlı, hüzünlü, Mekke-i Mükerreme'yi terk etti. Terk ederken de yükseğinden Mekke'ye doğru baktı, dedi ki; Terk ederken de yükseğinden Mekke'ye doğru baktı, dedi ki;

"Eğer beni zorla çıkartmamış olsalardı ben seni terk edecek değildim ey Mekke!" "Eğer beni zorla çıkartmamış olsalardı ben seni terk edecek değildim ey Mekke!"

Orayı seviyordu, ayrılmak istemiyordu ama ayrıldı, çıktı.Orayı seviyordu, ayrılmak istemiyordu ama ayrıldı, çıktı. O zaman müslümanların da hicret etmesi gerekti.O zaman müslümanların da hicret etmesi gerekti. Bütün müslümanlar hicret etmekte vazifeli oldular. Bütün müslümanlar hicret etmekte vazifeli oldular. Hepsi Medine-i Münevvere'ye koşuştular. Zaten Peygamber EfendimizHepsi Medine-i Münevvere'ye koşuştular. Zaten Peygamber Efendimiz bir geminin kaptanı gibi herkesi gönderdi de kendisi sonradan gitti, en önce gitmedi. bir geminin kaptanı gibi herkesi gönderdi de kendisi sonradan gitti, en önce gitmedi. Ashabını düşündü; kahramanca, cesurca durdu, vahyi, Allah'ın emrini bekledi.Ashabını düşündü; kahramanca, cesurca durdu, vahyi, Allah'ın emrini bekledi. Bütün ashâb-ı kirâmı, hepsi Medine'ye yerleştiler, kavuştular, ondan sonra kendisi gitti, geç gitti. Bütün ashâb-ı kirâmı, hepsi Medine'ye yerleştiler, kavuştular, ondan sonra kendisi gitti, geç gitti.

Hadîs-i şerîfte buyruluyor ki; "Her kişinin ameli niyetine göredir.Hadîs-i şerîfte buyruluyor ki;

"Her kişinin ameli niyetine göredir.
Her amel niyete göre ceza veya mükâfat veya red durumuna uğrar. Her amel niyete göre ceza veya mükâfat veya red durumuna uğrar. Herkes neye niyet etmişse ona erişir.Herkes neye niyet etmişse ona erişir. Kimin hicretten, Mekke'yi terk edip Medine'ye gelmekten maksadı Allah'ın emrini tutmakKimin hicretten, Mekke'yi terk edip Medine'ye gelmekten maksadı Allah'ın emrini tutmak ve Resûlullah'a uymak idiyse onun hicreti Allah'a ve Resûl'e yapılmış hicrettir,ve Resûlullah'a uymak idiyse onun hicreti Allah'a ve Resûl'e yapılmış hicrettir, makbul bir hicrettir; çok sevap alacak, büyük mükâfata nâil olacak.makbul bir hicrettir; çok sevap alacak, büyük mükâfata nâil olacak. Ama bir dünyalık kazanmak için yaptıysa; 'Medine'de iyi iş var, iyi ticaret var,Ama bir dünyalık kazanmak için yaptıysa; 'Medine'de iyi iş var, iyi ticaret var, oraya gidersem falanca kimseyle de ortaklık yaparım, şu kadar para kazanırım, zengin olurum,oraya gidersem falanca kimseyle de ortaklık yaparım, şu kadar para kazanırım, zengin olurum, bu Mekke'de de zaten hayat çekilmez duruma geldi, burada tarlam yok, bağım yok,bu Mekke'de de zaten hayat çekilmez duruma geldi, burada tarlam yok, bağım yok, öbür tarafta hurma var…' gibi bir dünya hesabı yaptı da hicret ettiyse veyahut;öbür tarafta hurma var…' gibi bir dünya hesabı yaptı da hicret ettiyse veyahut; 'Medine'de duyduğum filanca bir kadın var, gider onunla evlenirim, o da zengin, malı mülkü var,'Medine'de duyduğum filanca bir kadın var, gider onunla evlenirim, o da zengin, malı mülkü var, hayatım intizama girer.' diye dünyalık için hicret etmişse hayatım intizama girer.' diye dünyalık için hicret etmişse veyahut bir kadını nikâhlamaya azmederek bu hicreti ondan yapmışsaveyahut bir kadını nikâhlamaya azmederek bu hicreti ondan yapmışsa veyahut bu iki misalin dışında başka sebeplerden yapmışsa hicretiveyahut bu iki misalin dışında başka sebeplerden yapmışsa hicreti Allah ve Resûl'üne yapılmış hicret değildir!" Allah ve Resûl'üne yapılmış hicret değildir!"

Ama aynı zahmeti çekti; onlar gibi kumlara battı çıktı, güneşin altında terledi,Ama aynı zahmeti çekti; onlar gibi kumlara battı çıktı, güneşin altında terledi, yoruldu, aç susuz kaldı, bîtap düştü, yok! Sevabı yok, niyete göre! yoruldu, aç susuz kaldı, bîtap düştü, yok! Sevabı yok, niyete göre!

O hâlde niyetimizi pak edeceğiz, kalbimizi pak edeceğiz, kalp temiz olacak! O hâlde niyetimizi pak edeceğiz, kalbimizi pak edeceğiz, kalp temiz olacak!

Hani bugün Türkiye'de, yirminci yüzyılda kalp temizliğini herkes söylüyor!Hani bugün Türkiye'de, yirminci yüzyılda kalp temizliğini herkes söylüyor! Elhamdülillah kalp temizliğini bilmeyen hiçbir fert yok, herkes kalp temizliğinden bahsediyor.Elhamdülillah kalp temizliğini bilmeyen hiçbir fert yok, herkes kalp temizliğinden bahsediyor. Yalnız bazısı kalp temizliğini istismar ediyor. Yalnız bazısı kalp temizliğini istismar ediyor.

"Namaz kıl." diyoruz, "Benim kalbim temiz." diyor. Ya dur, sen bu işi yanlış yapıyorsun!"Namaz kıl." diyoruz, "Benim kalbim temiz." diyor.

Ya dur, sen bu işi yanlış yapıyorsun!
Bu kalp temizliği insanı namaz kılmaktan müstağni kılmaz.Bu kalp temizliği insanı namaz kılmaktan müstağni kılmaz. Kalbin temizse o zaman namazı gel kıl… "Örtün." "Kalbim temiz." Kalbin temizse o zaman namazı gel kıl…


"Örtün."


"Kalbim temiz."

Yahu kalbin temiz olsun, Allah'ın emri diye uyacaksın, Yahu kalbin temiz olsun, Allah'ın emri diye uyacaksın, Allah'ın emri olduğu için bunu böyle yapacaksın. Her şeyi Allah emretti diye yapıyoruz. Allah'ın emri olduğu için bunu böyle yapacaksın. Her şeyi Allah emretti diye yapıyoruz.

Orucu neden tutuyorsun? "Oruç tutarsam fazla kilom var, seksen kilo geliyorum,Orucu neden tutuyorsun?

"Oruç tutarsam fazla kilom var, seksen kilo geliyorum,
altmış kiloya inersem doktor 'İyi olursun.' dedi, ondan oruç tutuyorum." altmış kiloya inersem doktor 'İyi olursun.' dedi, ondan oruç tutuyorum."

Mübarek ola, kıymeti yok, sen perhiz yapıyorsun! Oruç Allah rızası için tutulur.Mübarek ola, kıymeti yok, sen perhiz yapıyorsun! Oruç Allah rızası için tutulur. Zayıflamak için oruç tutmak diye bir şey yok.Zayıflamak için oruç tutmak diye bir şey yok. Ama sen oruç tutarsan sıhhat kazanırsın ayrı. Ama orucu; Ama sen oruç tutarsan sıhhat kazanırsın ayrı. Ama orucu;

"Niyet ettim yâ Rabbi! Senin rızan için sünnet olan şu orucu tutmaya!" diyeceksin."Niyet ettim yâ Rabbi! Senin rızan için sünnet olan şu orucu tutmaya!" diyeceksin. Namaz da öyle, zekât da, daha başka şeyler de öyle! Namaz da öyle, zekât da, daha başka şeyler de öyle!

"Ben şu zekâtı herkesin gözü önünde vereyim, herkes 'Ne cömert adam,"Ben şu zekâtı herkesin gözü önünde vereyim, herkes 'Ne cömert adam, bak parayı nasıl saçıyor!..' desin, şöhretleneyim, reklâm olsun.bak parayı nasıl saçıyor!..' desin, şöhretleneyim, reklâm olsun. Zaten gazeteye de şu kadar reklâm parası veriyorum, radyoya da kelimesine şu kadar para ödüyorum.Zaten gazeteye de şu kadar reklâm parası veriyorum, radyoya da kelimesine şu kadar para ödüyorum. Binâenaleyh bu da bir çeşit reklâm olur. Hadi Darüşşafaka'ya şu kadar bağışta bulunayım…" Binâenaleyh bu da bir çeşit reklâm olur. Hadi Darüşşafaka'ya şu kadar bağışta bulunayım…"

Olmadı! Niyet bozuldu, niyetin içine kirli bir şeyler karıştı, kıymeti kalmadı.Olmadı! Niyet bozuldu, niyetin içine kirli bir şeyler karıştı, kıymeti kalmadı. Bu hadîs-i şerîflerden o anlaşılıyor. Niyetimizi pak edeceğiz. Bu hadîs-i şerîflerden o anlaşılıyor. Niyetimizi pak edeceğiz.

Tasavvuf dediğimiz şey kalbin amellerini gözlemektir!Tasavvuf dediğimiz şey kalbin amellerini gözlemektir! İnsanın bir azalarının amelleri var; el kıpırdıyor, ayak adım atıyor,İnsanın bir azalarının amelleri var; el kıpırdıyor, ayak adım atıyor, göz bakıyor, kulak dinliyor, dil söylüyor… Bir de insan bunları söylerken hangi niyetle yapıyor? göz bakıyor, kulak dinliyor, dil söylüyor…

Bir de insan bunları söylerken hangi niyetle yapıyor?

Bunu gözlemek de tasavvuftur. İyi niyetle yapacak!Bunu gözlemek de tasavvuftur. İyi niyetle yapacak! Çünkü Peygamber Efendimiz'in birkaç dehşetli hadîs-i şerîfini söyleyeyim: Çünkü Peygamber Efendimiz'in birkaç dehşetli hadîs-i şerîfini söyleyeyim:

"Nice namaz kılan kimse vardır ki"Nice namaz kılan kimse vardır ki kıldığı namaz onu Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz!" kıldığı namaz onu Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz!"

Hadîs-i şerîf, benim sözüm değil; Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.Hadîs-i şerîf, benim sözüm değil; Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Allah'a yaklaştıracak yerde Allah'tan uzaklaştırıyor. Allah'a yaklaştıracak yerde Allah'tan uzaklaştırıyor.

Ramazan'da bu hadisi cümleniz duymuşsunuzdur: "Nice oruç tutan kimse vardır kiRamazan'da bu hadisi cümleniz duymuşsunuzdur:

"Nice oruç tutan kimse vardır ki
akşama kârı sevap değil, aç ve susuz kalmaktan ibarettir." akşama kârı sevap değil, aç ve susuz kalmaktan ibarettir."

Vah yazık! Sabahtan akşama aç kalmış; boş yere su içmemiş, dudağı kavrulmuş.Vah yazık! Sabahtan akşama aç kalmış; boş yere su içmemiş, dudağı kavrulmuş. Yazık, sevap yok! Nice oruç tutan vardır ki durumu budur! Neden? Yazık, sevap yok! Nice oruç tutan vardır ki durumu budur!

Neden?

Kalbe dikkat edecek, amelin iç tarafına dikkat edecek. İçi, bâtını temiz olacak.Kalbe dikkat edecek, amelin iç tarafına dikkat edecek. İçi, bâtını temiz olacak. Görünen kısmı, dış taraf; zâhir. İç tarafı da temiz olacak, ona dikkat etmek lazım. Görünen kısmı, dış taraf; zâhir. İç tarafı da temiz olacak, ona dikkat etmek lazım.

Rubbetâli'l-Kur'âni yel'anühû'l-Kur'ânü. Niyetin önemine delil! Rubbetâli'l-Kur'âni yel'anühû'l-Kur'ânü.

Niyetin önemine delil!

"Nice Kur'an okuyan kimse vardır ki Kur'an ona lanet eder!" "Nice Kur'an okuyan kimse vardır ki Kur'an ona lanet eder!"

Kur'an, Allah'ın kelamı lanet ediyor. Şefaatçi olursa insan cennete girer. O Kur'an lanet ediyor. Kur'an, Allah'ın kelamı lanet ediyor. Şefaatçi olursa insan cennete girer. O Kur'an lanet ediyor.

Neden? Neden?

Kim bilir ne maksatla okuyor, kim bilir nasıl okuyor, kim bilir nasıl eğerek bükerek okuyor. Kim bilir ne maksatla okuyor, kim bilir nasıl okuyor, kim bilir nasıl eğerek bükerek okuyor.

Şarkı mı o? Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamı ciddiyetle okunacak, vakarla okunacak.Şarkı mı o?

Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamı ciddiyetle okunacak, vakarla okunacak.
Demek ki bütün bunlardan anlaşılıyor ki üzerinde titrememiz gereken bir husus var:Demek ki bütün bunlardan anlaşılıyor ki üzerinde titrememiz gereken bir husus var: Kalbimiz, bâtınımız, içimiz ve işleri ne maksatla yaptığımız çok önemli, çok mühim! Kalbimiz, bâtınımız, içimiz ve işleri ne maksatla yaptığımız çok önemli, çok mühim! Onun için her işimizin ilk adımını attığımız zamanda hemen niyeti düşüneceğiz. Onun için her işimizin ilk adımını attığımız zamanda hemen niyeti düşüneceğiz.

Ben bunu neden yapıyorum? Her şeyi iyi bir niyetle yapacağız.Ben bunu neden yapıyorum?

Her şeyi iyi bir niyetle yapacağız.
Niyetimiz iyi değilse bırakıvereceğiz, iyi niyetle bir başka iş yapmaya yöneleceğiz. Niyetimiz iyi değilse bırakıvereceğiz, iyi niyetle bir başka iş yapmaya yöneleceğiz.

Ziyaret! Bu akşam niye arkadaşına gittin? Ziyaret!

Bu akşam niye arkadaşına gittin?

"Efendim Resûlullah'ın hadîs-i şerîfini pazar günü İskenderpaşa Camii'nde"Efendim Resûlullah'ın hadîs-i şerîfini pazar günü İskenderpaşa Camii'nde hocanın okuduğu kitaptan duydum ki bir kimse Allah rızası için bir müslüman kardeşini ziyaret edersehocanın okuduğu kitaptan duydum ki bir kimse Allah rızası için bir müslüman kardeşini ziyaret ederse Allah ona; 'Benim sevgim sana şart oldu!' dermiş, onun için ettim." Allah ona; 'Benim sevgim sana şart oldu!' dermiş, onun için ettim."

Mübarek olsun, Allah seni sevdi işte! Ne güzel, neden yaptığını biliyorsun. Mübarek olsun, Allah seni sevdi işte! Ne güzel, neden yaptığını biliyorsun.

Sabahleyin kalkıp gidiyor. Nereye gidiyorsun? Sabahleyin kalkıp gidiyor.

Nereye gidiyorsun?

"Allah rızası için helal para kazanıp çoluk çocuğuma helal lokma yedirmek, "Allah rızası için helal para kazanıp çoluk çocuğuma helal lokma yedirmek, artarsa o parayla da hayr u hasenât yapıp gönül kazanmak için gidiyorum." artarsa o parayla da hayr u hasenât yapıp gönül kazanmak için gidiyorum."

Mübarek olsun, ne kadar güzel! Şimdi her ter damlası inci tanesi gibi kıymetlendi,Mübarek olsun, ne kadar güzel! Şimdi her ter damlası inci tanesi gibi kıymetlendi, her dakikan kıymetlendi. Asker hudutta bekliyor. Burada niye bekliyorsun? her dakikan kıymetlendi.

Asker hudutta bekliyor.

Burada niye bekliyorsun?

"Allah kahretsin, bana çift nöbet verirler de beni aptal buldurlar da…" Hiç kârı yok! "Allah kahretsin, bana çift nöbet verirler de beni aptal buldurlar da…"

Hiç kârı yok!

"Bu nöbeti Allah rızası için tutuyorum çünkü; 'İki göze cehennem ateşe değmeyecek:"Bu nöbeti Allah rızası için tutuyorum çünkü; 'İki göze cehennem ateşe değmeyecek: Birisi Allah rızası için hudutta müslümanları bekleyen insanın, bekçinin gözü.Birisi Allah rızası için hudutta müslümanları bekleyen insanın, bekçinin gözü. Birisi de geceleyin kalkıp da Allah korkusundan ağlayan insanın gözü!' diye duydum da Birisi de geceleyin kalkıp da Allah korkusundan ağlayan insanın gözü!' diye duydum da onun için bu nöbeti seve seve yapıyorum. Başka gafil arkadaşlarım var, nöbettenonun için bu nöbeti seve seve yapıyorum. Başka gafil arkadaşlarım var, nöbetten kaçınıyorlar da ben; 'Ver, senin nöbetini de ben tutayım!' diyorum." kaçınıyorlar da ben; 'Ver, senin nöbetini de ben tutayım!' diyorum."

Sevap! Biz askere giderken akşam yemeğini yemeden gittik. Sevap! Biz askere giderken akşam yemeğini yemeden gittik.

"Niye kendini öne sürüyorsun?" diyeceksin. İyi olmadı, keşke demeseydim ama dedim. "Niye kendini öne sürüyorsun?" diyeceksin. İyi olmadı, keşke demeseydim ama dedim.

Akşam yemeğini yemeden asker olmaya Tuzla'ya gittik. O zamanki aklımız şuydu:Akşam yemeğini yemeden asker olmaya Tuzla'ya gittik. O zamanki aklımız şuydu: Akşam burada yemeği yiyip gitseydik ertesi gün teslim olacaktık, ceza filan yoktu.Akşam burada yemeği yiyip gitseydik ertesi gün teslim olacaktık, ceza filan yoktu. Tuzla'ya yemeği yemeden gittik! Neden? Tuzla'ya yemeği yemeden gittik!

Neden?

Bir saat daha önce gidelim, kışlanın kapısından içeri girelim deBir saat daha önce gidelim, kışlanın kapısından içeri girelim de bir saatlik sevabımız daha çok olsun diye o niyetle gittik.bir saatlik sevabımız daha çok olsun diye o niyetle gittik. Hadi oraya erken gidelim de sevap çok olsun, dedik. Birkaç arkadaş vardı,Hadi oraya erken gidelim de sevap çok olsun, dedik. Birkaç arkadaş vardı, o günlerde böyle bir hadis mi okuduk, ne oldu; o hevesle gittik. o günlerde böyle bir hadis mi okuduk, ne oldu; o hevesle gittik.

Hâsılı insan her yaptığı şeyi iyi niyetle yapmalı. Bu çok önemli bir nokta.Hâsılı insan her yaptığı şeyi iyi niyetle yapmalı. Bu çok önemli bir nokta. Hani biz şimdi bugün başka hiç hadis okumasak, sadece bu hadisi okusak Hani biz şimdi bugün başka hiç hadis okumasak, sadece bu hadisi okusak ve bu hadisi zihnimize iyice yerleştirip de her işimizi öyle yapsak… ve bu hadisi zihnimize iyice yerleştirip de her işimizi öyle yapsak…

Kim Allah için severse Allah için kızarsaKim Allah için severse Allah için kızarsa Allah için alırsa Allah için verirse imanını kemâle erdirmiştir. Allah için alırsa Allah için verirse imanını kemâle erdirmiştir.

Her şeyi Allah için yapmaya kendini alıştırdın mı? "Ben filanca kimseyi seviyorum." Neden? Her şeyi Allah için yapmaya kendini alıştırdın mı?

"Ben filanca kimseyi seviyorum."

Neden?

"Allah için hoşuma gidiyor, ben onu dinlediğim zaman ilmim artıyor, irfanım artıyor,"Allah için hoşuma gidiyor, ben onu dinlediğim zaman ilmim artıyor, irfanım artıyor, onun yanında olduğum zaman hayırlı işler yapmaya meylim artıyor; ondan seviyorum." onun yanında olduğum zaman hayırlı işler yapmaya meylim artıyor; ondan seviyorum."

Güzel, tamam. "Ben falanca adama kızıyorum!" Neden, kızmak var mı? Güzel, tamam.

"Ben falanca adama kızıyorum!"

Neden, kızmak var mı?

Var ya, İslâm'da kızmak da var! Neden kızıyorsun? Var ya, İslâm'da kızmak da var!

Neden kızıyorsun?

"Adam memleketi batırıyor, rüşvet yiyor, devletin malını çalıyor."Adam memleketi batırıyor, rüşvet yiyor, devletin malını çalıyor. 'Devlet malı deniz, yemeyen domuz!' diyor. Bir de kendi kendine öyle felsefe kurmuş. 'Devlet malı deniz, yemeyen domuz!' diyor. Bir de kendi kendine öyle felsefe kurmuş. 'Arkadaş, bugün baban da gelse babanı da kandıracaksın!' diyor, sevmiyorum." 'Arkadaş, bugün baban da gelse babanı da kandıracaksın!' diyor, sevmiyorum."

Bu sevgi de makbul çünkü kötülüğü sevemeyiz. Zulmü sevemeyiz, haksızlığı sevemeyiz, olmaz!Bu sevgi de makbul çünkü kötülüğü sevemeyiz. Zulmü sevemeyiz, haksızlığı sevemeyiz, olmaz! Sevgi olacak ama o çeşit kızmak da bu sevginin bir çeşidi, iyiliği sevmenin bir gereği!Sevgi olacak ama o çeşit kızmak da bu sevginin bir çeşidi, iyiliği sevmenin bir gereği! İyiliği seven kötülüğe razı olmaz. Hırsızı nasıl severiz, katile nasıl razı oluruz, İyiliği seven kötülüğe razı olmaz.

Hırsızı nasıl severiz, katile nasıl razı oluruz,
yüz tane adamı tünele doldurup da içine gaz döküp de yakan insanı nasıl severiz,yüz tane adamı tünele doldurup da içine gaz döküp de yakan insanı nasıl severiz, bu ne biçim şey düşünebiliyor musunuz?!.. Yüz tane insan bir yere tıkılıyor, gaz dökülüyor,bu ne biçim şey düşünebiliyor musunuz?!..

Yüz tane insan bir yere tıkılıyor, gaz dökülüyor,
kibrit çakılıyor ve insanlar cayır cayır çıra gibi yanıyor! Nasıl sevilir? kibrit çakılıyor ve insanlar cayır cayır çıra gibi yanıyor!

Nasıl sevilir?

"Sadaka, zekât vs. veriyorum." Neden? "Allah rızası için." "Sadaka, zekât vs. veriyorum."

Neden?

"Allah rızası için."

"Şunu alıyorum." Neden? "Allah rızası için." Güzel. "Şunu alıyorum."

Neden?

"Allah rızası için."

Güzel.

Hâtem-i Esam rahmetullahi aleyh evliyâullâhtan bir zât-ı muhterem.Hâtem-i Esam rahmetullahi aleyh evliyâullâhtan bir zât-ı muhterem. Öyle bir zât ki adı Hâtem, soyadı Esam; "Sağır Hâtem". Öyle bir zât ki adı Hâtem, soyadı Esam; "Sağır Hâtem".

"Sağır" lakabı güzel mi, değil mi? "Sağır" lakabı güzel mi, değil mi?

Değil! Hiç kimse bana "sağır" densin diye istemez, hoşuna gitmez.Değil! Hiç kimse bana "sağır" densin diye istemez, hoşuna gitmez. Ama bu mübarek zâtın bu evliyâullâhın -Allah şefaatini nail etsin- lakabı sağır. Neden? Ama bu mübarek zâtın bu evliyâullâhın -Allah şefaatini nail etsin- lakabı sağır.

Neden?

Bir gün bir kadıncağız utana sıkıla huzuruna gelmiş.Bir gün bir kadıncağız utana sıkıla huzuruna gelmiş. Şöyle bir ihtiyacım var, şöyle bir şey sormak istiyorum derkenŞöyle bir ihtiyacım var, şöyle bir şey sormak istiyorum derken nasıl olduysa otururken bir kabahat yapıvermiş, bir ses çıkmış. Kadın kıpkırmızı kesilmiş.nasıl olduysa otururken bir kabahat yapıvermiş, bir ses çıkmış. Kadın kıpkırmızı kesilmiş. Bir yellenme sesi çıkıverince kıpkırmızı kesilmiş.Bir yellenme sesi çıkıverince kıpkırmızı kesilmiş. O alim zât da onu duymuş ama ötekisinin de kıpkırmızı kesildiğini de gördü.O alim zât da onu duymuş ama ötekisinin de kıpkırmızı kesildiğini de gördü. [Kadın] kızarıp bozarıp kekeleyince; [Kadın] kızarıp bozarıp kekeleyince;

"Evladım, uzakta durma, yakın gel, benim kulaklarım duymuyor!"Evladım, uzakta durma, yakın gel, benim kulaklarım duymuyor! Gel bakayım, ne diyorsun, anlayamadım." demiş. Kadın şöyle bir rahatlamış: Gel bakayım, ne diyorsun, anlayamadım." demiş.

Kadın şöyle bir rahatlamış:

"Efendim, şunun için geldim…" diye biraz yaklaşıp söyleyince; "Efendim, şunun için geldim…" diye biraz yaklaşıp söyleyince;

"Bağır bağır, kulaklarım ağır işitiyor, duymuyorum." demiş."Bağır bağır, kulaklarım ağır işitiyor, duymuyorum." demiş. Kadın daha rahatlamış. Biraz daha bağırmış: "Daha bağır daha, duymuyorum." demiş. Kadın daha rahatlamış. Biraz daha bağırmış:

"Daha bağır daha, duymuyorum." demiş.
Kadına; "Benim çıkardığım o ses, kazara çıkmış olan o ses, o adam tarafından duyulmadı." diyeKadına; "Benim çıkardığım o ses, kazara çıkmış olan o ses, o adam tarafından duyulmadı." diye iyice kanaat gelmiş. O andan itibaren Hâtem hazretleri sağırlık rolü oynamış, iyice kanaat gelmiş. O andan itibaren Hâtem hazretleri sağırlık rolü oynamış, ta o kadıncağız âhirete göçünceye kadar mahçup olmasın diye! ta o kadıncağız âhirete göçünceye kadar mahçup olmasın diye!

Niyete, insanlığın inceliğine bak! Bir kimsenin gönlü hoş olacak!Niyete, insanlığın inceliğine bak! Bir kimsenin gönlü hoş olacak! Ötekisi belki kahrından intihar ederdi, kahrolurdu. Kolay bir şey değil, üzücü bir durum! Ötekisi belki kahrından intihar ederdi, kahrolurdu. Kolay bir şey değil, üzücü bir durum!

Yolda giderken birisi, bu büyük zât, parası pulu var, ihtiyacı yok,Yolda giderken birisi, bu büyük zât, parası pulu var, ihtiyacı yok, çıkartmış avucuna para vermek istemiş. çıkartmış avucuna para vermek istemiş. Anlaşılan kılığı kıyafeti biraz sadeydi, basit giyiniyordu, fukara sandı.Anlaşılan kılığı kıyafeti biraz sadeydi, basit giyiniyordu, fukara sandı. Beli iki kat, belki üstünde yamalı elbise vardı.Beli iki kat, belki üstünde yamalı elbise vardı. Hâtem hazretlerine sadaka vermek için elini uzatmış. Onun sadakaya ihtiyacı mı var? Hâtem hazretlerine sadaka vermek için elini uzatmış.

Onun sadakaya ihtiyacı mı var?

Dervişlerine her zaman milyonlar dağıtıyor.Dervişlerine her zaman milyonlar dağıtıyor. İhtiyacı olan bir insan değil ama şöyle bir duraklamış, tereddüt etmiş, bir anda bir düşünmüş.İhtiyacı olan bir insan değil ama şöyle bir duraklamış, tereddüt etmiş, bir anda bir düşünmüş. Ondan sonra parayı almış, koymuş cebine, yürümüş gitmiş. Ondan sonra parayı almış, koymuş cebine, yürümüş gitmiş. Onun o durumunu gören tanıdıklarından bir tanesi; Onun o durumunu gören tanıdıklarından bir tanesi;

"Efendim, zât-ı âliniz böyle şey almazdınız, şimdi aldınız. Niye?" demiş. "Efendim, zât-ı âliniz böyle şey almazdınız, şimdi aldınız. Niye?" demiş.

"Düşündüm, baktım nefsim almaktan hoşlanmıyor; almasam reddetsem ben zenginim ya,"Düşündüm, baktım nefsim almaktan hoşlanmıyor; almasam reddetsem ben zenginim ya, 'İstersen sana para vereyim.' desem nefsimin hoşuma gidecek. 'İstersen sana para vereyim.' desem nefsimin hoşuma gidecek. Onun zilletini, onun hor, zelil olmasını, izzetlenmesine tercih ettim.Onun zilletini, onun hor, zelil olmasını, izzetlenmesine tercih ettim. Hor olsun diye aldım!" demiş. Öbür taraftan yine bir başka fakire verecek. Hor olsun diye aldım!" demiş.

Öbür taraftan yine bir başka fakire verecek.

"Kendi nefsimi tepelemek, bastırmak için aldım!" demiş. "Kendi nefsimi tepelemek, bastırmak için aldım!" demiş.

Hakikaten benim de bir kere başıma geldi. Ankara'da bir camiye gittik. Konuştuk, çıktık.Hakikaten benim de bir kere başıma geldi. Ankara'da bir camiye gittik. Konuştuk, çıktık. Caminin cemaatinden üç beş kişi el sıktılar. Baktım bir adamcağızın kıyafeti yamalı, ihtiyar, sakallı;Caminin cemaatinden üç beş kişi el sıktılar. Baktım bir adamcağızın kıyafeti yamalı, ihtiyar, sakallı; yakası yamalı, ceketi yamalı, bir acıdım. Çıkarttım bir para vermek istedim. yakası yamalı, ceketi yamalı, bir acıdım. Çıkarttım bir para vermek istedim. Hani al şunu torunların vardır, bir işte kullanırsın gibi, hem de hatırlı bir para.Hani al şunu torunların vardır, bir işte kullanırsın gibi, hem de hatırlı bir para. O zamanın parasıyla bin lira, beş bin lira vermeye [kalktım.] Adam bana bir kızdı: O zamanın parasıyla bin lira, beş bin lira vermeye [kalktım.] Adam bana bir kızdı:

"Benim çok param var, ben zenginim, istemez!" dedi. "Benim çok param var, ben zenginim, istemez!" dedi.

"Peki, affedersin." dedim, [parayı] cebime soktum, fazla üstelemedim. "Peki, affedersin." dedim, [parayı] cebime soktum, fazla üstelemedim.

Almak zor, vermek rahat; göğsünü gere gere verirsin, almak zor, ezici.Almak zor, vermek rahat; göğsünü gere gere verirsin, almak zor, ezici. Onun için alma-verme işlerinde de insan düşünmeli.Onun için alma-verme işlerinde de insan düşünmeli. Kimse görmeyecek yerde, usulüyle, belli etmeden vermeli. Kimse görmeyecek yerde, usulüyle, belli etmeden vermeli.

Yakın zamanımızda yaşayanlardan birisi fakirmiş. Birisi de ona yardım etmek istemiş. Yakın zamanımızda yaşayanlardan birisi fakirmiş. Birisi de ona yardım etmek istemiş.

Nasıl versin? Adam izzet-i nefis sahibi, hatırlı bir kimse. Sokakta giderken arkasından koşmuş: Nasıl versin?

Adam izzet-i nefis sahibi, hatırlı bir kimse. Sokakta giderken arkasından koşmuş:

"Efendim, arkanızdan geliyordum, siz düşürdünüz, şunu buyurun…" demiş, bir altın lira uzatmış. "Efendim, arkanızdan geliyordum, siz düşürdünüz, şunu buyurun…" demiş, bir altın lira uzatmış.

Adam muhtaç, yemeğe muhtaç. Altın lirayı eline almış, adamın yüzüne bakmış.Adam muhtaç, yemeğe muhtaç. Altın lirayı eline almış, adamın yüzüne bakmış. Tabii zeki, şair, edîb adam: "Bu para değil, sizin yere düşen altın kalbiniz." demiş. Tabii zeki, şair, edîb adam:

"Bu para değil, sizin yere düşen altın kalbiniz." demiş.

Tabii her şeyin usulü var. O hâlde; "Ameller niyetlere göredir!" kaidesine çok dikkat edelim.Tabii her şeyin usulü var. O hâlde; "Ameller niyetlere göredir!" kaidesine çok dikkat edelim. Her işimizi ona göre yapalım. Kim her işini Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla yaparsa kâr eder,Her işimizi ona göre yapalım. Kim her işini Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla yaparsa kâr eder, kim niyetine başka şey katarsa çok zarara uğrar, çok perişan olur. kim niyetine başka şey katarsa çok zarara uğrar, çok perişan olur.

Bir arkadaş anlattı: Bir köye gitmiş. İftiraya uğramış. Arkadaşı tanıyorum, melek gibi bir arkadaş.Bir arkadaş anlattı:

Bir köye gitmiş. İftiraya uğramış. Arkadaşı tanıyorum, melek gibi bir arkadaş.
Görseniz siz de seversiniz. İftiraya uğramış, karakolluk olmuş. Görseniz siz de seversiniz. İftiraya uğramış, karakolluk olmuş. Karakolluk olunca polis gelecek, jandarma gelecek bunu götürecek. Öteki adamlara dönmüş: Karakolluk olunca polis gelecek, jandarma gelecek bunu götürecek. Öteki adamlara dönmüş:

"Ya bu yaptığınızın haksızlık olduğu aşikâr değil mi? Siz Allah'tan korkmuyor musunuz?"Ya bu yaptığınızın haksızlık olduğu aşikâr değil mi? Siz Allah'tan korkmuyor musunuz? Bu iftirayı, bu yanlış şeyi söylediniz, bana iftira ettiniz.Bu iftirayı, bu yanlış şeyi söylediniz, bana iftira ettiniz. Sonra size, çoluk çocuğunuza veya malınıza bir zarar gelmesinden korkmaz mısınız?!.." demiş. Sonra size, çoluk çocuğunuza veya malınıza bir zarar gelmesinden korkmaz mısınız?!.." demiş.

Ok yaydan çıktı, bir şeyler olmuş, yirmi gün sonra; "Duydum [ki] o adamın iki ayağı kırılmış." diyor.Ok yaydan çıktı, bir şeyler olmuş, yirmi gün sonra; "Duydum [ki] o adamın iki ayağı kırılmış." diyor. Bu da işte mânevî kanun! Buna da maddî bakımdan akıl ermez ama bu böyledir. Bu da işte mânevî kanun! Buna da maddî bakımdan akıl ermez ama bu böyledir.

Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân

Birisinin evini yıkarsan ceza olarak senin de evin yıkılır. Birisinin evini yıkarsan ceza olarak senin de evin yıkılır.

"Hocam bunun kanunu nerede, kaidesi nasıl, bu iş nasıl cereyan ediyor?" "Hocam bunun kanunu nerede, kaidesi nasıl, bu iş nasıl cereyan ediyor?"

Buna ilâhî kanun derler. Allahu Teâlâ hazretleri bir vurdu mu alimallah yerin dibine geçirir.Buna ilâhî kanun derler. Allahu Teâlâ hazretleri bir vurdu mu alimallah yerin dibine geçirir. Allah'tan korkmak lazım, her şeyi iyi niyetle yapmak lazım. Allah'tan korkmak lazım, her şeyi iyi niyetle yapmak lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizin kalbimizi yirmi dört ayar altın gibi saf eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizin kalbimizi yirmi dört ayar altın gibi saf eylesin. Her işi Allah rızası için yapmaya bizi muvaffak eylesin. Her işi Allah rızası için yapmaya bizi muvaffak eylesin.

Zor bir şey değil: Hayatın ölümlü olduğunu insan düşünürseZor bir şey değil: Hayatın ölümlü olduğunu insan düşünürse bir gün çıkıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında duracağımızı düşünürse bir gün çıkıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin divanında duracağımızı düşünürse bin yıl ayakta duracağını ondan sonra dermanı kesilip diz çöküp debin yıl ayakta duracağını ondan sonra dermanı kesilip diz çöküp de haşyet ile bekleyeceğini düşünür,haşyet ile bekleyeceğini düşünür, zerre miktarı hayrın da zerre miktarı şerrin de hesabını vereceğini düşünür,zerre miktarı hayrın da zerre miktarı şerrin de hesabını vereceğini düşünür, şu fâni, boş dünyayı bir gün bırakıp gideceğini düşünür, şu fâni, boş dünyayı bir gün bırakıp gideceğini düşünür, ne kadar toplarsa toplasın nihayet midesinin bir avuçluk gıda aldığını düşünür, ne kadar toplarsa toplasın nihayet midesinin bir avuçluk gıda aldığını düşünür, haramın bir fayda vermediğini, helalin çok daha bereketli olduğunu, haramın bir fayda vermediğini, helalin çok daha bereketli olduğunu, tuz ekmeğin haram bal kaymaktan daha tatlı olduğunu düşünürsetuz ekmeğin haram bal kaymaktan daha tatlı olduğunu düşünürse dünyaya kıymet vermezse bunu yapar! Ama bir insan şu dünyaya kul oldu mu: dünyaya kıymet vermezse bunu yapar!

Ama bir insan şu dünyaya kul oldu mu:

"Benim de canım merdeces istiyor, benim de canım Yeniköy'de yalı istiyor,"Benim de canım merdeces istiyor, benim de canım Yeniköy'de yalı istiyor, Çamlıca'da köşk istiyor, boğazda deniz motoru istiyor…Çamlıca'da köşk istiyor, boğazda deniz motoru istiyor… İlle alacağım, ne suretle olursa olsun alacağım, çalacağım çırpacağım alacağım.İlle alacağım, ne suretle olursa olsun alacağım, çalacağım çırpacağım alacağım. O adam nasıl yapıyor, ben de ondan isterim. O adam nasıl yapıyor, ben de ondan isterim. O adam şu kadar işi yapıyor, şöyle yapıyor, senede 100 milyon kazanıyor, O adam şu kadar işi yapıyor, şöyle yapıyor, senede 100 milyon kazanıyor, ben de onun bir yerinden kıstırırım, 'Bana da beş milyon ver!' derim, zorla alırım.ben de onun bir yerinden kıstırırım, 'Bana da beş milyon ver!' derim, zorla alırım. O ondan yıkılmaz, kerata zaten çok kazanıyor, beş milyonu da bana versin,O ondan yıkılmaz, kerata zaten çok kazanıyor, beş milyonu da bana versin, ben de illa bu işleri yapacağım…" İşte hırs oldu mu olmaz.ben de illa bu işleri yapacağım…"

İşte hırs oldu mu olmaz.
Ama dünyaya insan tepeden baktı mı dünyaya meyletmedi mi o zaman olur. Ama dünyaya insan tepeden baktı mı dünyaya meyletmedi mi o zaman olur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfinde bildirmiş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfinde bildirmiş ki;

"İnsanın niyeti âhiret olursa Allah rızası olursa merak etmeyin,"İnsanın niyeti âhiret olursa Allah rızası olursa merak etmeyin, dünya arkasından burnunu sürte sürte gelir!" dünya arkasından burnunu sürte sürte gelir!"

Burnunu yere sürte sürte, kös kös gelir. Mecbur, takdir etmiş Allah, ezelde takdir etmiş.Burnunu yere sürte sürte, kös kös gelir. Mecbur, takdir etmiş Allah, ezelde takdir etmiş. Rızkını yazmış. Kâinata rızkını gönderen Allahu Teâlâ hazretleri, Rızkını yazmış. Kâinata rızkını gönderen Allahu Teâlâ hazretleri, köşede duran örümceğe, rızkına kanat takıp da gönderen Allahu Teâlâ hazretleri köşede duran örümceğe, rızkına kanat takıp da gönderen Allahu Teâlâ hazretleri senin de rızkını yazmış. "Eh, takdirde ne varsa o olur." dersin, bu dünyaya meyletmezsin,senin de rızkını yazmış. "Eh, takdirde ne varsa o olur." dersin, bu dünyaya meyletmezsin, dünya senin peşinden yalvara yakara gelir. Mecbur gelecek, başka çaresi yok,dünya senin peşinden yalvara yakara gelir. Mecbur gelecek, başka çaresi yok, ezelde öyle yazılmış. Öyle yazılmış olduğu için o gelir. ezelde öyle yazılmış. Öyle yazılmış olduğu için o gelir.

Talebe tahsil yapmak istiyor, şu tahsil veya bu tahsil. Hayırlı tahsile yönel, hayırlı işe yönel! Talebe tahsil yapmak istiyor, şu tahsil veya bu tahsil. Hayırlı tahsile yönel, hayırlı işe yönel!

"Ama parası az…" Allah gönderir ya, merak etme! "Ama parası az…"

Allah gönderir ya, merak etme!

Evliyâullahtan, Allah'ın velî kullarından, ashâb-ı kiramdan nice zengin insanlar var. Evliyâullahtan, Allah'ın velî kullarından, ashâb-ı kiramdan nice zengin insanlar var.

Hz. Osman radıyallahu anh nasıl zengindi, nasıl yüz deveyi yükleriyle beraber sadaka verdi?..Hz. Osman radıyallahu anh nasıl zengindi, nasıl yüz deveyi yükleriyle beraber sadaka verdi?.. Yüklerini de dağıttı, develeri de kesti, etlerini de dağıttı. Yüklerini de dağıttı, develeri de kesti, etlerini de dağıttı.

Nasıl verdi? Allah zengin eder, Mâlike'l-mülk! Öyle emrediyor: Nasıl verdi?

Allah zengin eder, Mâlike'l-mülk! Öyle emrediyor:

"Dilediğine mülkü verirsin, egemenliği, hâkimiyeti verirsin."Dilediğine mülkü verirsin, egemenliği, hâkimiyeti verirsin. Dilediğinden mülkü, egemenliği, hükümdarlığı, hükümranlığı alırsın.Dilediğinden mülkü, egemenliği, hükümdarlığı, hükümranlığı alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini hor zelil edersin!" Dilediğini aziz edersin, dilediğini hor zelil edersin!"

Mısır'a Yusuf aleyhisselam nasıl gitti? Mısır'a Yusuf aleyhisselam nasıl gitti?

Bir kervanda pırıl pırıl, nur yüzlü bir genç köle olarak gitti. Sonra ne oldu? Bir kervanda pırıl pırıl, nur yüzlü bir genç köle olarak gitti.

Sonra ne oldu?

Azîz-i Mısır, Mısır'a aziz oldu, bakan oldu, en yüksek insanlardan birisi oldu. Azîz-i Mısır, Mısır'a aziz oldu, bakan oldu, en yüksek insanlardan birisi oldu.

Kardeşlerinin o kıskançlığı, onu bastırmak, yenmek istemesi,Kardeşlerinin o kıskançlığı, onu bastırmak, yenmek istemesi, onu yerin dibine, kuyuya atmaları ona zarar verdi mi? onu yerin dibine, kuyuya atmaları ona zarar verdi mi?

Sonunda onların hepsi geldiler, boyun büktüler, pişmanlık duydular, utanç duydular,Sonunda onların hepsi geldiler, boyun büktüler, pişmanlık duydular, utanç duydular, yüzleri kızardı da dediler ki; yüzleri kızardı da dediler ki;

"Yemin olsun ki Allah seni bize tercih etmiş, ne yapalım, seni aziz kıldı."Yemin olsun ki Allah seni bize tercih etmiş, ne yapalım, seni aziz kıldı. Biz hor, zelil olduk, mahçup olduk!" İşte Allah öyle yapar! Biz hor, zelil olduk, mahçup olduk!"

İşte Allah öyle yapar!

Onun için merak etmeyin; Allah yolunda gitmenin zararı yok, Allah'ın kulu olmanın zararı yok!Onun için merak etmeyin; Allah yolunda gitmenin zararı yok, Allah'ın kulu olmanın zararı yok! Çünkü şu mülkün sahibi Allahu Teâlâ hazretleridir. Niyetlerinizi doğru dürüst tutun!Çünkü şu mülkün sahibi Allahu Teâlâ hazretleridir. Niyetlerinizi doğru dürüst tutun! Kalbinize başka niyet damlatmayın, karıştırmayın. Şu temiz kalbin içineKalbinize başka niyet damlatmayın, karıştırmayın. Şu temiz kalbin içine başka bir karanlık leke düşmesin, bir kötü niyet girmesin.başka bir karanlık leke düşmesin, bir kötü niyet girmesin. Her niyetiniz has halis, pırıl pırıl olsun. Her niyetiniz has halis, pırıl pırıl olsun.

Şu insanları sevmek güzel şeydir, şu memleketi sevmek güzel şeydir.Şu insanları sevmek güzel şeydir, şu memleketi sevmek güzel şeydir. İnsanların gönlüne sürûr, neşe verici şeyler, onları sevindirici işler yapmak güzel şeydir. İnsanların gönlüne sürûr, neşe verici şeyler, onları sevindirici işler yapmak güzel şeydir. Hayır hasenât hoş şeydir, bunlar insana vitamin gibi yarar, baklava börek gibi, kaymak gibi yarar.Hayır hasenât hoş şeydir, bunlar insana vitamin gibi yarar, baklava börek gibi, kaymak gibi yarar. Hoş olur, güzel olur. İnsan iyilik yaptıkça kendisi de rahat eder,Hoş olur, güzel olur. İnsan iyilik yaptıkça kendisi de rahat eder, kötülük yaptıkça kırışır, içi buruşur, çatur çutur bir şey olur.kötülük yaptıkça kırışır, içi buruşur, çatur çutur bir şey olur. Kıskançlık duydukça hırs, hınç duydukça berbat olur gider.Kıskançlık duydukça hırs, hınç duydukça berbat olur gider. O kötü duygulardan ülser olur, kanser olur. O kötü duygulardan ülser olur, kanser olur.

Onun için Allah bizim cümlemize saf, pak, temiz, halis niyet nasip eylesin. Onun için Allah bizim cümlemize saf, pak, temiz, halis niyet nasip eylesin.

Lev enneküm tetevekkelûne alallâhi hakka tevekkülihî le razekaküm kemâLev enneküm tetevekkelûne alallâhi hakka tevekkülihî le razekaküm kemâ terzaku't-tayra teğdû hımâsen ve terûhu bitânâ. terzaku't-tayra teğdû hımâsen ve terûhu bitânâ.

Bak arkasından da hadîs-i şerîfte nasıl müjde var, Allah'a niyetlerinizi has halis tutarsanız,Bak arkasından da hadîs-i şerîfte nasıl müjde var, Allah'a niyetlerinizi has halis tutarsanız, merak etmeyin, ne güzel olur mânasına hadîs-i şerîf nasıl denk geldi.merak etmeyin, ne güzel olur mânasına hadîs-i şerîf nasıl denk geldi. Ama bir hadîs-i şerîf atlamışız, önce onun izahını yapalım ondan sonra. Ama bir hadîs-i şerîf atlamışız, önce onun izahını yapalım ondan sonra.

Lev enne sadakaten ceret alâ yedi seb'îne elfe insânin kâne ecru âhirihim misle ecri evvelihim. Lev enne sadakaten ceret alâ yedi seb'îne elfe insânin kâne ecru âhirihim misle ecri evvelihim.

Sadaka ile ilgili bir hadîs-i şerîf! Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Sadaka ile ilgili bir hadîs-i şerîf! Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lev enne sadakaten ceret alâ yedi seb'îne elfe insânin kâne ecru âhirihim misle ecri evvelihim.Lev enne sadakaten ceret alâ yedi seb'îne elfe insânin kâne ecru âhirihim misle ecri evvelihim. "Eğer sadaka cereyan etse yetmiş bin insanın elinden geçse en sonuncu insanın ecri yine ilk insanın ecri gibi olur!" "Eğer sadaka cereyan etse yetmiş bin insanın elinden geçse en sonuncu insanın ecri yine ilk insanın ecri gibi olur!"

Bu ne demek? Bir insan Allah rızası için çıkartıyor bir sadaka veriyor, bu birinci şahıs.Bu ne demek?

Bir insan Allah rızası için çıkartıyor bir sadaka veriyor, bu birinci şahıs.
O öteki şahıs sadakayı alıyor, götürüyor bir başkasına veriyor. O da götürüyor başkasına veriyor…O öteki şahıs sadakayı alıyor, götürüyor bir başkasına veriyor. O da götürüyor başkasına veriyor… Eğer bu halkalar yetmiş bin insan olsa hepsinde aynı ecir var. Eğer bu halkalar yetmiş bin insan olsa hepsinde aynı ecir var.

Veyahut bir zengin diyor ki; "Al bu sadakayı muhtaçlara ver, seni vekil ettim."Veyahut bir zengin diyor ki; "Al bu sadakayı muhtaçlara ver, seni vekil ettim." Sen alıyorsun, uğraşıyorsun, mahallenin imamına gidiyorsun:Sen alıyorsun, uğraşıyorsun, mahallenin imamına gidiyorsun: "Al şu kadar parayı, senin mahallende -sen cemaatini bilirsin- kim muhtaçsa onlara ver." "Al şu kadar parayı, senin mahallende -sen cemaatini bilirsin- kim muhtaçsa onlara ver." Etti ikinci şahıs. Sen de onu veriyorsun. O da geliyor, gelen bir kimseye; Etti ikinci şahıs. Sen de onu veriyorsun. O da geliyor, gelen bir kimseye; "Yahu ben bugün Hasan Efendi'yi göremedim, onun ihtiyacı vardı. "Yahu ben bugün Hasan Efendi'yi göremedim, onun ihtiyacı vardı. Sen komşususun, al şu sadakayı ona ulaştır." Etti üçüncü şahıs… Sen komşususun, al şu sadakayı ona ulaştır." Etti üçüncü şahıs…

Böyle böyle çeşitli vesilelerle sadaka elden ele dolaşıyor.Böyle böyle çeşitli vesilelerle sadaka elden ele dolaşıyor. Nihayet öteki şahıs da götürüyor sadakayı, müstahak olan kimsenin eline teslim ediyor. Nihayet öteki şahıs da götürüyor sadakayı, müstahak olan kimsenin eline teslim ediyor. Kaç kişi olursa olsun -bu aradaki şahıslar, halkalar, vesileler, vasıtalarKaç kişi olursa olsun -bu aradaki şahıslar, halkalar, vesileler, vasıtalar isterse yetmiş bin kişi olsun- hepsine Allah ecir veriyor. Çünkü hayra vesile oluyorlar.isterse yetmiş bin kişi olsun- hepsine Allah ecir veriyor. Çünkü hayra vesile oluyorlar. Azalarını, uzuvlarını hayırda kullanıyorlar. Azalarını, uzuvlarını hayırda kullanıyorlar. Birinci söylediğimiz şekilde veya ikinci söylediğimiz şekilde;Birinci söylediğimiz şekilde veya ikinci söylediğimiz şekilde; hepsi ecirden hissemend oluyor, hepsi aynı ecri alıyorlar. hepsi ecirden hissemend oluyor, hepsi aynı ecri alıyorlar.

İhyâu ulûmi'd-dîn'de, Gazâlî rahmetullâhi aleyh hazretlerinin o meşhur kitabında bir hikâye nakledilir: İhyâu ulûmi'd-dîn'de, Gazâlî rahmetullâhi aleyh hazretlerinin o meşhur kitabında bir hikâye nakledilir:

Muhtaç bir aileye birisi bir baş hediye etmiş.Muhtaç bir aileye birisi bir baş hediye etmiş. Al bunu, diye herhalde koyun başı, kesilen bir kurbanın başı veya sadaka vermiş. Al bunu, diye herhalde koyun başı, kesilen bir kurbanın başı veya sadaka vermiş. Adam almış, tencereye koyup pişirse yese yiyecek.Adam almış, tencereye koyup pişirse yese yiyecek. Çoluk çocuğu var, ailesi var ve aç, muhtaç durumdalar. Çoluk çocuğu var, ailesi var ve aç, muhtaç durumdalar.

O zamanki insanların insanlığına bak! Yese yiyecek ama demiş ki; O zamanki insanların insanlığına bak! Yese yiyecek ama demiş ki;

"Benim filanca arkadaşım var, o benden daha muhtaç, ben biraz daha sabredebilirim,"Benim filanca arkadaşım var, o benden daha muhtaç, ben biraz daha sabredebilirim, onun çoluk çocuğu da benden biraz daha fazla…" onun çoluk çocuğu da benden biraz daha fazla…" Onu almış, pişirmeden götürüp ötekisine, ikinci şahsa vermiş.Onu almış, pişirmeden götürüp ötekisine, ikinci şahsa vermiş. İkinci şahıs da almış, pişirse pişirip yiyecek.İkinci şahıs da almış, pişirse pişirip yiyecek. Fakat o da düşünmüş; "Benim falanca dostum, arkadaşım var,Fakat o da düşünmüş; "Benim falanca dostum, arkadaşım var, kaç gündür aç olduğunu ben biliyorum, götüreyim şunlara vereyim. kaç gündür aç olduğunu ben biliyorum, götüreyim şunlara vereyim. Zavallılar açlıktan neredeyse helâk olacaklar…" O da götürmüş ötekisine vermiş… Zavallılar açlıktan neredeyse helâk olacaklar…" O da götürmüş ötekisine vermiş…

Gazâlî hazretleri diyor ki yedi kapı dolaşmış; bu kafa, baş, yedi kapıyı elden ele dolaşmış. Gazâlî hazretleri diyor ki yedi kapı dolaşmış; bu kafa, baş, yedi kapıyı elden ele dolaşmış.

Sonunda nereye gelmiş? Sonunda nereye gelmiş?

İlk şahsa gelmiş! Dönmüş dolaşmış ilk şahsa gelmiş! Demek ki altıncı şahıs da düşündü taşındı; İlk şahsa gelmiş! Dönmüş dolaşmış ilk şahsa gelmiş! Demek ki altıncı şahıs da düşündü taşındı; "Filanca şahıs da çok muhtaç, hadi ona götürüp vereyim." dedi."Filanca şahıs da çok muhtaç, hadi ona götürüp vereyim." dedi. O şahsa gelmiş, o pişirmiş yemiş. Ama ötekiler ne oldu? O şahsa gelmiş, o pişirmiş yemiş.

Ama ötekiler ne oldu?

Öteki yedi kişi de aynı ecri aldılar! Öteki yedi kişi de aynı ecri aldılar!

Hem de burada bir başka sır, başka esrar var: Nasipte ne varsa o oluyor!Hem de burada bir başka sır, başka esrar var: Nasipte ne varsa o oluyor! O başın, o kellenin pişirilip yenmesi nasibi o birinci ailenin, o değişmiyor ama bak iyi niyetten, O başın, o kellenin pişirilip yenmesi nasibi o birinci ailenin, o değişmiyor ama bak iyi niyetten, iyi maksattan, kardeşlikten, insanlıktan, faziletten dolayı kaç kişi daha ondan istifade etti.iyi maksattan, kardeşlikten, insanlıktan, faziletten dolayı kaç kişi daha ondan istifade etti. Nice sevaplar aldılar. Eskiler böyleymiş!.. Nice sevaplar aldılar. Eskiler böyleymiş!..

Biz yirminci yüzyılda hayvanlardan beter olduk, kurtlardan beter olduk! Biz yirminci yüzyılda hayvanlardan beter olduk, kurtlardan beter olduk!

Bizim köylü bir akrabamız vardı, Mamak'ta askerlik yapıyormuş.Bizim köylü bir akrabamız vardı, Mamak'ta askerlik yapıyormuş. Nöbetteyken kar yağmış, kurtlar aşağıya iniyorlar, o zaman şehir çok kalabalık değilmiş: Nöbetteyken kar yağmış, kurtlar aşağıya iniyorlar, o zaman şehir çok kalabalık değilmiş:

"Birden üstüme bir kurt sürüsü çıkıp Hüseyin Gazi tepesinden kopup gelmesin mi?"Birden üstüme bir kurt sürüsü çıkıp Hüseyin Gazi tepesinden kopup gelmesin mi? Kendimi zor toparladım. Doğrulttum tüfeği, sürünün ortasına bir patlattım.Kendimi zor toparladım. Doğrulttum tüfeği, sürünün ortasına bir patlattım. Bir tanesini vurmuşum, öteki kurtların hepsi üstüne üşüştüler, hayvanı parçalayıverdiler." diyor. Bir tanesini vurmuşum, öteki kurtların hepsi üstüne üşüştüler, hayvanı parçalayıverdiler." diyor.

Hani az önce beraber koşuşturuyordunuz ya, hani arkadaştınız ya?!.. Hani az önce beraber koşuşturuyordunuz ya, hani arkadaştınız ya?!..

Arkadaşlık bitti. Kan kokusunu duyunca öteki kurtlar onun üstüne çullanmışlar, parçalayıvermişler. Arkadaşlık bitti. Kan kokusunu duyunca öteki kurtlar onun üstüne çullanmışlar, parçalayıvermişler.

Neden? Hayvan, insan değil ki! İnsan olsa kardeşini omzuna alır. Neden?

Hayvan, insan değil ki! İnsan olsa kardeşini omzuna alır.

Bizim harplerde ecdadımız nasıl yapmış? Bizim harplerde ecdadımız nasıl yapmış?

Yaralı arkadaşlarını düşmana bırakmamak için sırtlarına almışlar, taşımışlar.Yaralı arkadaşlarını düşmana bırakmamak için sırtlarına almışlar, taşımışlar. O kurt, o hayvan; berikisi de insanlık işte! O insanlığı da bize İslâm veriyor;O kurt, o hayvan; berikisi de insanlık işte! O insanlığı da bize İslâm veriyor; tepeden, çarşıdan alınmaz, teraziye konmaz! İnsanlık, imandan gelir! tepeden, çarşıdan alınmaz, teraziye konmaz! İnsanlık, imandan gelir!

Dervişlik olaydı tâc ile hırka Alırdık biz dahi otuza kırka Dervişlik olaydı tâc ile hırka

Alırdık biz dahi otuza kırka

Eğer başına bir şey giymekle sırtına bir hırka geçirmekle insan bir mevki makam sahibi olsaydıEğer başına bir şey giymekle sırtına bir hırka geçirmekle insan bir mevki makam sahibi olsaydı derviş olsaydı kâmil bir kimse olsaydı çarşıdan pazardan biz de giderdik, bir külah bulurduk,derviş olsaydı kâmil bir kimse olsaydı çarşıdan pazardan biz de giderdik, bir külah bulurduk, bir de hırka bulurduk, giyerdik. "Tamam, oldum." derdik. bir de hırka bulurduk, giyerdik. "Tamam, oldum." derdik. Resimlere, ansiklopedilere bakardık; o resimlere uygun, tamam, kenara otururduk.Resimlere, ansiklopedilere bakardık; o resimlere uygun, tamam, kenara otururduk. Müzelere giderdik, kıyafet müzelerine bakardık, olur biterdi… Müzelere giderdik, kıyafet müzelerine bakardık, olur biterdi…

Kıyafetle olmaz, imanla olur! Çarşıdan alınmaz, imanla olur! O iman nasıl gelir? Kıyafetle olmaz, imanla olur! Çarşıdan alınmaz, imanla olur!

O iman nasıl gelir?

Bizim imanımızın çok temelleri var ama en mühim temeli âhirete imandır.Bizim imanımızın çok temelleri var ama en mühim temeli âhirete imandır. Allah'a inanıyoruz, âhiret gününe inanıyoruz, hesaba inanıyoruz, mizana inanıyoruz, Allah'a inanıyoruz, âhiret gününe inanıyoruz, hesaba inanıyoruz, mizana inanıyoruz, teraziye inanıyoruz, ceza gününe inanıyoruz, mükâfat gününe inanıyoruz. teraziye inanıyoruz, ceza gününe inanıyoruz, mükâfat gününe inanıyoruz. Bir gün gelecek, bu yaptıklarımızın hepsi bize bir bir sorulacak.Bir gün gelecek, bu yaptıklarımızın hepsi bize bir bir sorulacak. Hem ne dehşetli soru, ne dehşetli sorgu sual olacak. Onu biliyoruz da tir tir titriyoruz. Hem ne dehşetli soru, ne dehşetli sorgu sual olacak. Onu biliyoruz da tir tir titriyoruz. Ordulardan korkmuyoruz; "Gelsin, bütün ordular gelsin,Ordulardan korkmuyoruz; "Gelsin, bütün ordular gelsin, Allah yolunda ölürsem şehit olurum!" diyoruz.Allah yolunda ölürsem şehit olurum!" diyoruz. Geri dönmüyoruz, bir adım geri atmayı, düşmandan geriye kaçmayı günah biliyoruz.Geri dönmüyoruz, bir adım geri atmayı, düşmandan geriye kaçmayı günah biliyoruz. 40-50 tane, 70 tane kılıç darbesi yemeden yere düşmüyoruz.40-50 tane, 70 tane kılıç darbesi yemeden yere düşmüyoruz. İmanımızdan, ölümden korkmuyoruz ama ölümden sonrasından korkuyoruz,İmanımızdan, ölümden korkmuyoruz ama ölümden sonrasından korkuyoruz, hesaptan korkuyoruz. Hesaptan korktuğumuz için insan oluyoruz. hesaptan korkuyoruz. Hesaptan korktuğumuz için insan oluyoruz.

"Ben bu dünyaya bir defa geldim arkadaş! Ben burada günümü gün etmeye bakarım."Ben bu dünyaya bir defa geldim arkadaş! Ben burada günümü gün etmeye bakarım. Vur patlasın, çal oynasın yaşarım…" dedi mi bitti. Vur patlasın, çal oynasın yaşarım…" dedi mi bitti. Rüşvet de alır, hırsızlık da yapar, vatan hainliği de yapar, arsızlık da yapar,Rüşvet de alır, hırsızlık da yapar, vatan hainliği de yapar, arsızlık da yapar, bir kenarda adam da öldürür, parası çoksa yolunu keser öldürür… bir kenarda adam da öldürür, parası çoksa yolunu keser öldürür…

"Dünyaya bir defa geldim, bundan sonra bir şey yok, bizi zaman helâk ediyor."Dünyaya bir defa geldim, bundan sonra bir şey yok, bizi zaman helâk ediyor. İhtiyarlıyoruz o kadar, öldük mü bitiriyoruz, yok oluyoruz!"İhtiyarlıyoruz o kadar, öldük mü bitiriyoruz, yok oluyoruz!" diye düşünen insan bunların hepsini yapar.diye düşünen insan bunların hepsini yapar. Baktı etrafında hiç kimse yok, adamın cebinde tomarla para var. Basar bıçağı öldürür. Baktı etrafında hiç kimse yok, adamın cebinde tomarla para var. Basar bıçağı öldürür.

Biz niye öldürmüyoruz? Allah korkusundan, hesap korkusundan!Biz niye öldürmüyoruz?

Allah korkusundan, hesap korkusundan!
Âdil-i mutlak, adalet sahibi Allahu Teâlâ hazretleri var diye ödümüz patlıyor. Âdil-i mutlak, adalet sahibi Allahu Teâlâ hazretleri var diye ödümüz patlıyor.

Ölümden korkmuyoruz, ölüm neymiş? Nasıl olsa bir gün gelecek!Ölümden korkmuyoruz, ölüm neymiş? Nasıl olsa bir gün gelecek! Allah'ın hesabından korkuyoruz. İşte bu bizi yola getiriyor. Yoksa yola gelir miyiz? Allah'ın hesabından korkuyoruz. İşte bu bizi yola getiriyor.

Yoksa yola gelir miyiz?

Bir sürü cahil, bir sürü zalim varlıklarız, kurtlardan farkımız yoktur, tabiatımız kurt gibidir. Bir sürü cahil, bir sürü zalim varlıklarız, kurtlardan farkımız yoktur, tabiatımız kurt gibidir.

Yüz kişiyi nasıl doldurup yaktı? Onun da iki tane ayağı var, iki gözü, iki kulağı var,Yüz kişiyi nasıl doldurup yaktı?

Onun da iki tane ayağı var, iki gözü, iki kulağı var,
şeklen bize benziyor ama hayvan, insan olamamış, çünkü İslâm değil! şeklen bize benziyor ama hayvan, insan olamamış, çünkü İslâm değil!

İslâm tarihinde böyle düşmanlardan yüz kişiyi bir yere sokup da yakmak var mı? İslâm tarihinde böyle düşmanlardan yüz kişiyi bir yere sokup da yakmak var mı?

Yok! O kadar harbetmişiz, cümle cihan halkıyla harp etmişiz, böyle alçaklık yok. Yapmayız.Yok! O kadar harbetmişiz, cümle cihan halkıyla harp etmişiz, böyle alçaklık yok. Yapmayız. Çünkü biliriz onun da canı var. İngiliz'i harp etmişiz, vuruşmuşuz, dövüşmüşüz, yaralamışız. Çünkü biliriz onun da canı var. İngiliz'i harp etmişiz, vuruşmuşuz, dövüşmüşüz, yaralamışız. İnleye inleye sırtımızda taşıyıp hastaneye getirmişiz, lokmamızın yarısını vermişiz; İnleye inleye sırtımızda taşıyıp hastaneye getirmişiz, lokmamızın yarısını vermişiz; açlık çektiğimiz hâlde, kıtlık çektiğimiz hâlde, harp hâlinde acımışız. açlık çektiğimiz hâlde, kıtlık çektiğimiz hâlde, harp hâlinde acımışız. Onun da canı var, onun da midesi var, onun da çoluk çocuğu var belki memleketinde diye ona bakmışız. Onun da canı var, onun da midesi var, onun da çoluk çocuğu var belki memleketinde diye ona bakmışız.

Padişahlarımız düşmanları yenmiş, ondan sonra "Git, biz senden korkmuyoruz.Padişahlarımız düşmanları yenmiş, ondan sonra "Git, biz senden korkmuyoruz. Biz Allah için cihat ediyoruz, sen bize şeref kazandırıyorsun.Biz Allah için cihat ediyoruz, sen bize şeref kazandırıyorsun. Geliyorsun, Allah yolunda çarpışıyoruz; ecir kazanıyoruz, zafer kazanıyoruz, şeref kazanıyoruz.Geliyorsun, Allah yolunda çarpışıyoruz; ecir kazanıyoruz, zafer kazanıyoruz, şeref kazanıyoruz. Git yine gel!" demiş, adamı salıvermiş. Git yine gel!" demiş, adamı salıvermiş.

Malazgirt'te Romanos Diogenes'i salıvermemiş mi?Malazgirt'te Romanos Diogenes'i salıvermemiş mi? Daha öteki savaşlarda, o meşhur şövalyeleri salıvermemiş mi?.. Daha öteki savaşlarda, o meşhur şövalyeleri salıvermemiş mi?..

Biz böyle insanız, bu insanlık nereden geliyor? Biz böyle insanız, bu insanlık nereden geliyor?

Çarşıdan pazardan alınmaz, bu imanla olur.Çarşıdan pazardan alınmaz, bu imanla olur. Etmeyin, eylemeyin, bu sözüme dikkat edin, bu söz çok önemli bir söz:Etmeyin, eylemeyin, bu sözüme dikkat edin, bu söz çok önemli bir söz: İman giderse, her şey gider! Yüreklerden silinsin farz edelim havfı Yezdânın İman giderse, her şey gider!

Yüreklerden silinsin farz edelim havfı Yezdânın

Ne irfânın kalır te'sîri kat'iyyen ne vicdânın Ne irfânın kalır te'sîri kat'iyyen ne vicdânın

Hani o irfan dediğin, vicdan dediğin şey, hani medenî Avrupalı?Hani o irfan dediğin, vicdan dediğin şey, hani medenî Avrupalı? Hani o medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?!.. Hani o medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?!..

Çanakkale harbinde 250 bin insanımız gitti. Çatır çatır insan doğradılar. Çanakkale harbinde 250 bin insanımız gitti. Çatır çatır insan doğradılar.

Afrika'da neler oldu, neler oluyor? Afganistan'da neler oluyor, ne zulümler işleniyor?.. Afrika'da neler oldu, neler oluyor? Afganistan'da neler oluyor, ne zulümler işleniyor?..

İşte medeniyet laftır, kültür laftır, vicdan laftır. Mühim olan imandır.İşte medeniyet laftır, kültür laftır, vicdan laftır. Mühim olan imandır. İnsan Allah'a inanırsa insan olur. Yoksa hayvan olur, hayvan kalır. Tahsil? İnsan Allah'a inanırsa insan olur. Yoksa hayvan olur, hayvan kalır.

Tahsil?

Bizim bir hocamız vardı, fakülteye gelen, ziraat yüksek mühendisi çok meşhur,Bizim bir hocamız vardı, fakülteye gelen, ziraat yüksek mühendisi çok meşhur, şöhretli bir kimse, radyolarda vs. konuşmalarda çıkan bir insan. Diyor ki; şöhretli bir kimse, radyolarda vs. konuşmalarda çıkan bir insan. Diyor ki;

"Tahsil cehaleti izâle eder, eşeklik bâkî kalır!" "Tahsil cehaleti izâle eder, eşeklik bâkî kalır!"

Affedersiniz. İnsanın mühim olan içi, insan olsun demek istiyor.Affedersiniz. İnsanın mühim olan içi, insan olsun demek istiyor. Bilgi artması mühim değil, iman olması lazım, zarafet olması,Bilgi artması mühim değil, iman olması lazım, zarafet olması, edep olması, kalbinde merhamet olması lazım. edep olması, kalbinde merhamet olması lazım.

Biz bazı insanlara niye "Karınca ezmez!" deriz? Biz bazı insanlara niye "Karınca ezmez!" deriz?

Hakikaten biz karıncayı bile düşünürüz de ondan, karıncaya kıyamayız.Hakikaten biz karıncayı bile düşünürüz de ondan, karıncaya kıyamayız. Benim Ankara'da mühendis arkadaşlarım var, diyor ki; Benim Ankara'da mühendis arkadaşlarım var, diyor ki;

"Hocam aerosolü, sinek ilacını havaya sıktığım zaman sineklere bakıyorum, çok debeleniyor, acıyorum." "Hocam aerosolü, sinek ilacını havaya sıktığım zaman sineklere bakıyorum, çok debeleniyor, acıyorum."

Sineğin debelenmesini düşünüyor, yüreği dayanamıyor; merhamet! Sineğin debelenmesini düşünüyor, yüreği dayanamıyor; merhamet!

Eski insanlar öyle merhametliydi, kendisinin ihtiyacı varken arkadaşını tercih ederlerdi.Eski insanlar öyle merhametliydi, kendisinin ihtiyacı varken arkadaşını tercih ederlerdi. Biz şimdi ihtiyacımız yokken arkadaşımızın boğazına sarılıyoruz. Neden? Biz şimdi ihtiyacımız yokken arkadaşımızın boğazına sarılıyoruz.

Neden?

Çünkü sandık ki bilgi ve medeniyet denilen şey, her şeyi hâlledecek.Çünkü sandık ki bilgi ve medeniyet denilen şey, her şeyi hâlledecek. İman gibi bir cevherimiz vardı, onu bıraktık. İman gibi bir cevherimiz vardı, onu bıraktık. Hâlbuki iman cevheri de kalarak yanımızda bir de teknolojik üstünlüğü elde etseydik Hâlbuki iman cevheri de kalarak yanımızda bir de teknolojik üstünlüğü elde etseydik bugün dünya bizimdi! Neresiyle? bugün dünya bizimdi!

Neresiyle?

İmanımızla beraber muhafaza edebilseydik şarkıyla garbıyla, kuzeyiyle güneyiyle bizimdi. İmanımızla beraber muhafaza edebilseydik şarkıyla garbıyla, kuzeyiyle güneyiyle bizimdi. İman cevherini verdik, evet bilgi sahibi olduk amaİman cevherini verdik, evet bilgi sahibi olduk ama o bilgilerin hepsi de çelişki, ihtilaf, hepsi de değişiyor, her gün değişiyor. o bilgilerin hepsi de çelişki, ihtilaf, hepsi de değişiyor, her gün değişiyor.

Adam; "Fizik kanunu, ışık doğru yol boyunca yürür. Işık hattır, çizgidir." diyor.Adam; "Fizik kanunu, ışık doğru yol boyunca yürür. Işık hattır, çizgidir." diyor. Ortaokulda sana okutuyor. "Fizik kitabı böyle yazdı, doğrudur." diyorsunOrtaokulda sana okutuyor. "Fizik kitabı böyle yazdı, doğrudur." diyorsun ama lise seviyesine geldiğin zaman diyor ki; "Işık dalga hareketidir, girişim var, difüzyon olayı vs. var,ama lise seviyesine geldiğin zaman diyor ki; "Işık dalga hareketidir, girişim var, difüzyon olayı vs. var, doğru yol boyunca yürüseydi bu hadise olmazdı, ışık başka bir şeydir." doğru yol boyunca yürüseydi bu hadise olmazdı, ışık başka bir şeydir."

Boyuna değişiyor ama iman değişmez! Boyuna değişiyor ama iman değişmez!

Hz. Âdem zamanında Allah korkusu ne ise şimdi de o!Hz. Âdem zamanında Allah korkusu ne ise şimdi de o! Âdem aleyhisselam'ın iki tane oğlu vardı: Hâbil ve Kâbil.Âdem aleyhisselam'ın iki tane oğlu vardı: Hâbil ve Kâbil. Kur'ân-ı Kerîm'de bu ikisinin hikâyesi anlatılıyor. Kur'ân-ı Kerîm'de bu ikisinin hikâyesi anlatılıyor. İkisi de Allahu Teâlâ hazretlerine kurban takdim ettiler. İkisi de Allahu Teâlâ hazretlerine kurban takdim ettiler. Birisinin kurbanı, ibadeti kabul edildi, alameti ortaya çıktı, Hâbil'inki kabul olundu, Birisinin kurbanı, ibadeti kabul edildi, alameti ortaya çıktı, Hâbil'inki kabul olundu, Kâbil'in kurbanı kabul olunmadı. Kıskandı o, kötü huylu! Dedi ki; Kâbil'in kurbanı kabul olunmadı. Kıskandı o, kötü huylu! Dedi ki;

"Seni mutlaka ve mutlaka öldüreceğim." "Seni mutlaka ve mutlaka öldüreceğim."

Kâbil, Hâbil'e "Seni -mutlaka ve mutlaka- çare yok öldüreceğim." diyor. Kâbil, Hâbil'e "Seni -mutlaka ve mutlaka- çare yok öldüreceğim." diyor.

O ne? O zalim!O ne?

O zalim!
O öyle dedi ama bak ötekisi de kurbanı kabul edilen; o da iman ehli, o da ne diyor? O öyle dedi ama bak ötekisi de kurbanı kabul edilen; o da iman ehli, o da ne diyor?

"Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan ben seni öldürmek için elimi kaldırmam, merak etme!" "Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan ben seni öldürmek için elimi kaldırmam, merak etme!"

Neden? O iman sahibi de ondan! Neden?

O iman sahibi de ondan!
İşte iman insana böyle bir merhamet verir, böyle bir güzellik verir. İşte iman insana böyle bir merhamet verir, böyle bir güzellik verir.

Bu imandan niye korkuyorsun, niye almaya çalışıyorsun,Bu imandan niye korkuyorsun, niye almaya çalışıyorsun, niye bu imandan uzaklaştırmaya çalışıyorsun?niye bu imandan uzaklaştırmaya çalışıyorsun? Ne zarar gördü, bizim milletimiz 700-800 sene bu imandan ne zarar gördü?.. Ne zarar gördü, bizim milletimiz 700-800 sene bu imandan ne zarar gördü?..

Yükseldi. Beldeler fethetti, imparatorluklar kurdu.Yükseldi. Beldeler fethetti, imparatorluklar kurdu. Bir medeniyet kurdu ki Avrupa'sı Amerika'sı hayran şimdi!Bir medeniyet kurdu ki Avrupa'sı Amerika'sı hayran şimdi! Bir zarafet; edebiyatından giyimine kuşamına kadar, evlerine kadar,Bir zarafet; edebiyatından giyimine kuşamına kadar, evlerine kadar, evinin kenarında kuşlara bile yer düşünen bir medeniyet! evinin kenarında kuşlara bile yer düşünen bir medeniyet! Kuşlar için bile bir köşe yapmış o da yuva kursun diye, öyle bir medeniyet! Kuşlar için bile bir köşe yapmış o da yuva kursun diye, öyle bir medeniyet!

Ne zarar gördün? Bu milletten bu imanı ne diye almak istiyorsun,Ne zarar gördün? Bu milletten bu imanı ne diye almak istiyorsun, ne diye bu milleti bu imandan koparmaya çalışıyorsun?ne diye bu milleti bu imandan koparmaya çalışıyorsun? Bu imanı bu milletin kalbinden çıkarmaya çalışıyorsun, ne geçecek?Bu imanı bu milletin kalbinden çıkarmaya çalışıyorsun, ne geçecek? Sen vatan haini misin? Bu memleketin, bu milletin iyiliğini istemiyor musun?Sen vatan haini misin? Bu memleketin, bu milletin iyiliğini istemiyor musun? Bu insanların mutlu olmasını istemiyor musun? Mutlulukları canını mı sıkıyor?Bu insanların mutlu olmasını istemiyor musun? Mutlulukları canını mı sıkıyor? Şu toprakları da mı çok görüyorsun? Yarın öbür gün bir düşmanla çarpışmak gerektiği zamanŞu toprakları da mı çok görüyorsun? Yarın öbür gün bir düşmanla çarpışmak gerektiği zaman şu memlekette, hiç şehadet için Allah diye diye sevine sevine cepheye gidecek insan kalmasın mı istiyorsun?şu memlekette, hiç şehadet için Allah diye diye sevine sevine cepheye gidecek insan kalmasın mı istiyorsun? Bu mu bütün gayretin? Etrafa sarılıverdiğin bütün adamların buna çalışıyor, istediğin bu mu?!.. Bu mu bütün gayretin? Etrafa sarılıverdiğin bütün adamların buna çalışıyor, istediğin bu mu?!..

Allah akıl fikir versin. Allah akıl fikir versin.

Lev enneküm tetevekkelûne alallâhi hakka tevekkülihîLev enneküm tetevekkelûne alallâhi hakka tevekkülihî le razekaküm kemâ terzaku't-tayra teğdû hımâsen ve terûhu bitânâ. le razekaküm kemâ terzaku't-tayra teğdû hımâsen ve terûhu bitânâ.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriBu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bize tevekkülün ehemmiyetini anlatıyor. Peygamber Efendimiz diyor ki; bize tevekkülün ehemmiyetini anlatıyor. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Eğer siz Allahu Teâlâ hazretlerine hakkıyla tevekkül edebilseydiniz"Eğer siz Allahu Teâlâ hazretlerine hakkıyla tevekkül edebilseydiniz Allahu Teâlâ hazretleri sizi kuşları beslediği gibi beslerdi.Allahu Teâlâ hazretleri sizi kuşları beslediği gibi beslerdi. Görmez misiniz ki kuşlar sabahleyin karınları bomboş çıkarlar da Görmez misiniz ki kuşlar sabahleyin karınları bomboş çıkarlar da akşama karınları dolmuş olarak dönerler!" akşama karınları dolmuş olarak dönerler!"

Dükkânları mı var? Nereden; çarşı pazarları mı var, bakkalları, fırıncıları mı var? Dükkânları mı var? Nereden; çarşı pazarları mı var, bakkalları, fırıncıları mı var?

Öyle giderler, öyle gelirler. Tevekkül nedir? Öyle giderler, öyle gelirler.

Tevekkül nedir?

Tevekkül; "vekil olmak" kökünden çıkıyor, vekil, tevekkül. Tevekkül; "vekil olmak" kökünden çıkıyor, vekil, tevekkül.

Tevekkül: İnsanın Allah'ı kendisine vekil edinmesi. Tevekkül: İnsanın Allah'ı kendisine vekil edinmesi.

Şu şerefe bak!Şu şerefe bak! Allahu Teâlâ hazretleri müsaade etmiş de üstelik bize tevekkülü emretmiş, ne büyük lütuf! Allahu Teâlâ hazretleri müsaade etmiş de üstelik bize tevekkülü emretmiş, ne büyük lütuf!

Birisi bize vekil olacak. Kim? Avukat mı, falanca mı filanca mı?.. Birisi bize vekil olacak.

Kim? Avukat mı, falanca mı filanca mı?..

Hayır, Allahu Teâlâ hazretleri!Hayır, Allahu Teâlâ hazretleri! Şu kâinatın sahibi, maliki, gücün kuvvetin sahibi, bizi yaratan, yaşatan Allahu Teâlâ hazretleri! Şu kâinatın sahibi, maliki, gücün kuvvetin sahibi, bizi yaratan, yaşatan Allahu Teâlâ hazretleri!

Kur'ân-ı Kerîm de pek çok âyet-i kerîmede;Kur'ân-ı Kerîm de pek çok âyet-i kerîmede; "Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edin, tevekkül edin, tevekkül edin!" diye emrediyor. "Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edin, tevekkül edin, tevekkül edin!" diye emrediyor.

İyi ki emrediyor, yoksa O'na ne cesaretle tevekkül edebilirdik.İyi ki emrediyor, yoksa O'na ne cesaretle tevekkül edebilirdik. "Yâ Rabbi! Sen benim vekilim ol." demeye ne yüzümüz var, ne haddimiz var!"Yâ Rabbi! Sen benim vekilim ol." demeye ne yüzümüz var, ne haddimiz var! "Bu ne küstahlık!" diye yüzümüze çarpılır diye korkardık, değil mi?"Bu ne küstahlık!" diye yüzümüze çarpılır diye korkardık, değil mi? Çok şükür ki "Tevekkül edin!" diye buyurmuş, üstelik emir. Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini emrediyor: Çok şükür ki "Tevekkül edin!" diye buyurmuş, üstelik emir. Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini emrediyor:

"Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edin, dayanın, O'nu vekil edinin, O'na sırtınızı dayayın,"Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edin, dayanın, O'nu vekil edinin, O'na sırtınızı dayayın, O'na itimat edin, işinizi O'na havale edin. O'na itimat edin, işinizi O'na havale edin. Eğer böyle yaparsanız, kuşlar gibi besler, yani ummadığınız yerden Allah çeşitli rızıklarla,Eğer böyle yaparsanız, kuşlar gibi besler, yani ummadığınız yerden Allah çeşitli rızıklarla, nimetlerle sizi rızıklandırır, nimetlendirir!" nimetlerle sizi rızıklandırır, nimetlendirir!"

"Hocam tevekkül ne demek? Biraz izaha muhtaç değil mi?"Hocam tevekkül ne demek? Biraz izaha muhtaç değil mi? İzah ettiniz ama anladık-anlamadık…" derseniz; hakikaten izaha muhtaç bir tarafı vardır. İzah ettiniz ama anladık-anlamadık…" derseniz; hakikaten izaha muhtaç bir tarafı vardır.

Allah'a dayanacağız: Mesela orduyu toplamışız, cepheye harbe gidiyoruz.Allah'a dayanacağız: Mesela orduyu toplamışız, cepheye harbe gidiyoruz. "Hasbünallah tevekkeltü alallah, Allah bize kâfidir, Allah'a tevekkül ettim!" diyoruz, gidiyoruz, "Hasbünallah tevekkeltü alallah, Allah bize kâfidir, Allah'a tevekkül ettim!" diyoruz, gidiyoruz, inşaallah yeneriz, zafer inşaallah bizimdir.inşaallah yeneriz, zafer inşaallah bizimdir. Sabahleyin evden çıkıyoruz, Allah'a tevekkül edip "İnşaallah helal rızık bulur,Sabahleyin evden çıkıyoruz, Allah'a tevekkül edip "İnşaallah helal rızık bulur, şu çoluk çocuğumu muhtaç bırakmam, akşama gıda ile geliriz." diyoruz. şu çoluk çocuğumu muhtaç bırakmam, akşama gıda ile geliriz." diyoruz. Allah'ı vekil edinmek böyle bir şey, bu bizim alıştığımız şekil güzel. Allah'ı vekil edinmek böyle bir şey, bu bizim alıştığımız şekil güzel.

Hz. Ömer zamanında, bir grup insan, bir kenarda oturuyorlarmış.Hz. Ömer zamanında, bir grup insan, bir kenarda oturuyorlarmış. Hz. Ömer radıyallahu anh sokaktan geçerken bakmış, orada oturuyorlar.Hz. Ömer radıyallahu anh sokaktan geçerken bakmış, orada oturuyorlar. Asabi insan, tezatlara göz yumacak bir insan değil.Asabi insan, tezatlara göz yumacak bir insan değil. Sonra mesul; sürünün çobanı, ümmetin emîri, müslümanların reisi, terbiye etmekle vazifeli. Sonra mesul; sürünün çobanı, ümmetin emîri, müslümanların reisi, terbiye etmekle vazifeli.

"Ne yapıyorsunuz burada?" demiş. O grup oturuyor tabii. "Ne yapıyorsunuz burada?" demiş.

O grup oturuyor tabii.

"Biz gûşe-i kanaat eylemiş mütevekkil kullarız, kanaat sahibiyiz, pek dünyaya hırsımız yok;"Biz gûşe-i kanaat eylemiş mütevekkil kullarız, kanaat sahibiyiz, pek dünyaya hırsımız yok; Allah'a tevekkül ettik, burada oturuyoruz." demişler. Onları azarlamış: Allah'a tevekkül ettik, burada oturuyoruz." demişler.

Onları azarlamış:

"Siz mütevekkil değil müteekkilsiniz, siz yiyicisiniz! Oturmuşsunuz, halktan bekliyorsunuz."Siz mütevekkil değil müteekkilsiniz, siz yiyicisiniz! Oturmuşsunuz, halktan bekliyorsunuz. Mütevekkil o kimsedir ki tarlayı sürer, tohumu eker, ondan sonra Allah'ın rahmetine muntazır olur.Mütevekkil o kimsedir ki tarlayı sürer, tohumu eker, ondan sonra Allah'ın rahmetine muntazır olur. 'Yâ Rabbi! Ben bana düşeni yaptım, sen lütfeyle, bereket ver, afetlerinden koru!' der,'Yâ Rabbi! Ben bana düşeni yaptım, sen lütfeyle, bereket ver, afetlerinden koru!' der, tevekkül budur." tevekkül budur."

Esbâba tevessül ettikten sonra senin üzerine düşen kulluk vazifelerini yaptıktan sonra Esbâba tevessül ettikten sonra senin üzerine düşen kulluk vazifelerini yaptıktan sonra tevekkül olacak, yoksa oturduğun yerden sırtını yere dayamışsın, tembel tembel duruyorsun;tevekkül olacak, yoksa oturduğun yerden sırtını yere dayamışsın, tembel tembel duruyorsun; "Ben mütevekkilim!" diyorsun. Sakın ha, bu tembelliktir, Allahu Teâlâ hazretleri cezalandırır. "Ben mütevekkilim!" diyorsun. Sakın ha, bu tembelliktir, Allahu Teâlâ hazretleri cezalandırır.

Hatta büyükler demişler ki; "Esbâba tevessül, çalışmak, gayret, sa'y göstermek, o da fiilî duadır." Hatta büyükler demişler ki; "Esbâba tevessül, çalışmak, gayret, sa'y göstermek, o da fiilî duadır."

Sen her çalıştığın zaman ille senin istediğin olacak değil, zaten olmuyor.Sen her çalıştığın zaman ille senin istediğin olacak değil, zaten olmuyor. Herkes sabahleyin zengin olmak niyetiyle evinden çıkıyor ama herkes zengin olamıyor,Herkes sabahleyin zengin olmak niyetiyle evinden çıkıyor ama herkes zengin olamıyor, herkes kazanamıyor. O çalışmanın sonunda ille olacak demek değil, o da bir çeşit istek. herkes kazanamıyor. O çalışmanın sonunda ille olacak demek değil, o da bir çeşit istek.

"Sadece sen fiilen dua etmiş oluyorsun." diyorlar,"Sadece sen fiilen dua etmiş oluyorsun." diyorlar, sakın ha tevekkülü yanlış bir mâna ile anlamayalım. sakın ha tevekkülü yanlış bir mâna ile anlamayalım. Biz kulluğumuzu bileceğiz, ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edeceğiz. Biz kulluğumuzu bileceğiz, ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül edeceğiz.

İbrahim b. Edhem hazretlerinin meşhur hikâyesi var: İbrahim b. Edhem hazretlerinin meşhur hikâyesi var:

Demişler ki; "Dua et de yağmur yağsın!" Basra'da biraz kıtlık varmış.Demişler ki; "Dua et de yağmur yağsın!" Basra'da biraz kıtlık varmış. Cevabı güzel, diyor ki; "Siz kulluğunuza dikkat edin, o Rabliğini bilir!" Cevabı güzel, diyor ki;

"Siz kulluğunuza dikkat edin, o Rabliğini bilir!"

Demek istiyor ki; "Siz günahlara dalmışsınız; zekât vermezsiniz, namaz kılmazsınız,Demek istiyor ki; "Siz günahlara dalmışsınız; zekât vermezsiniz, namaz kılmazsınız, ibadet etmezsiniz, günahlara dalmış gidiyorsunuz, ondan sonra Allah'ın rahmetini bekliyorsunuz. ibadet etmezsiniz, günahlara dalmış gidiyorsunuz, ondan sonra Allah'ın rahmetini bekliyorsunuz. Hele siz bir güzel kul olun bakalım. Allah'ın yoluna girin, O nasıl, neler ikram edecek bakın!" Hele siz bir güzel kul olun bakalım. Allah'ın yoluna girin, O nasıl, neler ikram edecek bakın!"

Ne büyük lütuflara gark edecek demek. Ne büyük lütuflara gark edecek demek.

Biz kulluğumuzu bileceğiz, Allah'a has halis kulluk edeceğiz;Biz kulluğumuzu bileceğiz, Allah'a has halis kulluk edeceğiz; ondan sonra da tevekkül edeceğiz, korkmayacağız, çekinmeyeceğiz,ondan sonra da tevekkül edeceğiz, korkmayacağız, çekinmeyeceğiz, fütura, ye'se düşmeyeceğiz. "Olmaz, çaresiz kaldım." demeyeceğiz. Öyle şey yok! fütura, ye'se düşmeyeceğiz. "Olmaz, çaresiz kaldım." demeyeceğiz. Öyle şey yok!

Cümle cihan halkı İstiklal harbinde üstümüze çullandı da elhamdülillahCümle cihan halkı İstiklal harbinde üstümüze çullandı da elhamdülillah Fransız'ı Maraş'tan attık, İtalyan'ı Antalya'dan attık, Yunanlı'yı İzmir'den attık!Fransız'ı Maraş'tan attık, İtalyan'ı Antalya'dan attık, Yunanlı'yı İzmir'den attık! Elhamdülillah, Allah çaresizlikler içinde ne imkânlar lutfediyor.Elhamdülillah, Allah çaresizlikler içinde ne imkânlar lutfediyor. Allah Her türlü hayırları ihsan eder. Allah Her türlü hayırları ihsan eder.

Tevekküle de çok dikkat edelim. Tevekkül de iç amellerinden birisidir.Tevekküle de çok dikkat edelim. Tevekkül de iç amellerinden birisidir. Niyet dedik, niyet önemlidir, kalbimizi pak edeceğiz; tevekkül de çok önemlidir,Niyet dedik, niyet önemlidir, kalbimizi pak edeceğiz; tevekkül de çok önemlidir, Hakk'a tevekkül edeceğiz, Hakk'ı vekil edineceğiz. Tevekkülü de her işimizde tam yapacağız. Hakk'a tevekkül edeceğiz, Hakk'ı vekil edineceğiz. Tevekkülü de her işimizde tam yapacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinimizin inceliklerine, esrarına vakıf eyleyipAllahu Teâlâ hazretleri bizi dinimizin inceliklerine, esrarına vakıf eyleyip has halis kulluk yapmaya muvaffak eylesin. Fâtiha-yı şerîfe mea'l-Besmele! has halis kulluk yapmaya muvaffak eylesin.

Fâtiha-yı şerîfe mea'l-Besmele!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2