Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Amellerimizi Kaydeden Melekler ve Nefsin Hakikati

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Muharrem 1410 / 19.08.1989
Yüzevler Camii Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Küçük Çocuğu Vefat Edenlere Müjdeler, Ölenin Arkasından Ağlamak, Nefsin Terbiyesinin Önemi, Hakkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Amellerimizi Kaydeden Melekler ve Nefsin Hakikati

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Muharrem 1410 / 19.08.1989
Yüzevler Camii Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Küçük Çocuğu Vefat Edenlere Müjdeler, Ölenin Arkasından Ağlamak, Nefsin Terbiyesinin Önemi, Hakkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillâhi hakka hamdihî vessalâtü vesselâmü alâ hayra halkıhî Elhamdülillâhi hakka hamdihî vessalâtü vesselâmü alâ hayra halkıhî seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'dü seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'dü

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'ahmuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;

Sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl fe-izâ amile'l-abdü haseneten ketebehâ bi-aşri emsâlihâ Sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl fe-izâ amile'l-abdü haseneten ketebehâ bi-aşri emsâlihâ ve izâ amile seyyieten fe-erâde sâhibü'ş-şimâli en yektübehâ kâle lehû sâhibü'l-yemîni emsikve izâ amile seyyieten fe-erâde sâhibü'ş-şimâli en yektübehâ kâle lehû sâhibü'l-yemîni emsik fe-yümsikü sitte sâ'âtin fe-ini'steğferallahe minhâ lem yektüb aleyhi şey'en fe-yümsikü sitte sâ'âtin fe-ini'steğferallahe minhâ lem yektüb aleyhi şey'en ve in lem yesteğfirillâhe ketebe aleyhi seyyieten vâhideten. ve in lem yesteğfirillâhe ketebe aleyhi seyyieten vâhideten.

Sadaka Rasûlüllah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Rasûlüllah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah hepinizden razı olsun. Dünya ve âhiret saadetine erdirsin. Allah hepinizden razı olsun. Dünya ve âhiret saadetine erdirsin.

Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup tefeyyüz eylemek üzere toplandık.mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup tefeyyüz eylemek üzere toplandık. Namazımızın arkasından oturduk. Rabbimiz her işimizi rızasına uygun eylesin. Namazımızın arkasından oturduk.

Rabbimiz her işimizi rızasına uygun eylesin.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasını ve izahını yapmazdan önce Bu hadîs-i şerîflerin okunmasını ve izahını yapmazdan önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye edilmek üzerebaşta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye edilmek üzere ve onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselinin,ve onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselinin, Hz. Âdem atamızdan Peygamberimize kadar yaşamış, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselininHz. Âdem atamızdan Peygamberimize kadar yaşamış, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselinin ve Peygamber Efendimiz'den sonra Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla, terbiyesiyle vazifeli olarak hizmet görmüşve Peygamber Efendimiz'den sonra Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla, terbiyesiyle vazifeli olarak hizmet görmüş cümle sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına ve bu hadîs-i şerîfleri bize kadarcümle sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına ve bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan müctehitlerimizin, din alimlerimizin, fakihlerimizin, büyüklerimizin,nakil ve rivayet etmiş olan müctehitlerimizin, din alimlerimizin, fakihlerimizin, büyüklerimizin, şeyhlerimizin ruhlarına ve bu beldeleri Allah Allah diye diye her türlü varlığını,şeyhlerimizin ruhlarına ve bu beldeleri Allah Allah diye diye her türlü varlığını, canını malını ortaya koyarak Allah'ın rızasını kazanmak için cihad edip fethetmiş olan canını malını ortaya koyarak Allah'ın rızasını kazanmak için cihad edip fethetmiş olan fatih ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahidlerin ruhlarınafatih ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahidlerin ruhlarına ve şu camiyi ve diğer hayrât ve hasenâtı yapıp müslümanların hizmetine sunmuş olanve şu camiyi ve diğer hayrât ve hasenâtı yapıp müslümanların hizmetine sunmuş olan cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ruhlarına ve uzaktan yakından şu ilim meclisine Allah'ın rızasını,cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ruhlarına ve uzaktan yakından şu ilim meclisine Allah'ın rızasını, Peygamber Efendimiz'in şefaatini umup gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olanPeygamber Efendimiz'in şefaatini umup gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan cümle yakınlarının ve sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun diyecümle yakınlarının ve sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım,ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, Rabbimizin huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım buna vesile olsun diyeRabbimizin huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım buna vesile olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. Buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. Buyurun.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Demin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf Beyhakî rahmetullahi aleyh tarafındanDemin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf Beyhakî rahmetullahi aleyh tarafından Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde bizim vücudumuzda bizim amellerimizi yazmakla vazifeli melekleri anlatıyor.bu hadîs-i şerîfinde bizim vücudumuzda bizim amellerimizi yazmakla vazifeli melekleri anlatıyor. Buyuruyor ki; Sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl. Buyuruyor ki;

Sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl.
"Sağ taraftaki melek sol taraftaki meleğin başına emirdir, hâkimdir." "Sağ taraftaki melek sol taraftaki meleğin başına emirdir, hâkimdir."

Sağdakinin mertebesi daha yüksektir, âmir odur, söz onundur, ötekisi onun emrindedir.Sağdakinin mertebesi daha yüksektir, âmir odur, söz onundur, ötekisi onun emrindedir. Sağdaki melek iyilikleri yazar, soldaki melek günahları yazar. Kulun amelleri; Sağdaki melek iyilikleri yazar, soldaki melek günahları yazar. Kulun amelleri;

İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûne. İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûne. "Kaydediliyor, istinzah ediliyor, kopyası çıkartılıyor, kayda geçiriliyor." "Kaydediliyor, istinzah ediliyor, kopyası çıkartılıyor, kayda geçiriliyor."

Nasıl benim bu okuduğum hadîs-i şerîfler, bu sözlerim teyplere alınıyorsa,Nasıl benim bu okuduğum hadîs-i şerîfler, bu sözlerim teyplere alınıyorsa, nasıl karşımızda video makinesi varsa görüntülerimizi alıyorsa, nasıl karşımızda video makinesi varsa görüntülerimizi alıyorsa, Allahu Teâlâ hazretleride yarattığı biz kullarının işlediği cümle amelleri kayda geçiriyor.Allahu Teâlâ hazretleride yarattığı biz kullarının işlediği cümle amelleri kayda geçiriyor. Ve bu amellerin kayıtları âhirette mahşer günü kullara defterler halinde, yazılmış kitaplar halinde,Ve bu amellerin kayıtları âhirette mahşer günü kullara defterler halinde, yazılmış kitaplar halinde, divan halinde verilecek ve insanlar onu açtıkları zaman bu dünyada yaptıkları her şeyindivan halinde verilecek ve insanlar onu açtıkları zaman bu dünyada yaptıkları her şeyin kayda geçmiş olduğunu dehşetle müşahede edecekler. Diyecekler ki mücrimler; kayda geçmiş olduğunu dehşetle müşahede edecekler. Diyecekler ki mücrimler;

Mâli hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîraten ve lâ kebîraten illâ ahsâhâ.Mâli hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîraten ve lâ kebîraten illâ ahsâhâ. "Bu ne biçim yazı, bu ne biçim dikkatli tespit, ne şahane bir kayıt ki"Bu ne biçim yazı, bu ne biçim dikkatli tespit, ne şahane bir kayıt ki hiçbir küçük veya büyük şey bırakmamış hepsi kayda geçmiş!" diyehiçbir küçük veya büyük şey bırakmamış hepsi kayda geçmiş!" diye onlar yaptıkları günahların da orada yazılı olduğunu görünce çok mahcup olacaklar, çok korkacaklar. onlar yaptıkları günahların da orada yazılı olduğunu görünce çok mahcup olacaklar, çok korkacaklar. Tabii onların cezasının geleceğini de hissettikleri için sırtlarından terler boşanacak,Tabii onların cezasının geleceğini de hissettikleri için sırtlarından terler boşanacak, ne kadar sıkıntılara düşecekler. Rabbimiz defteri sağından verilip de hesabı kolay görülenne kadar sıkıntılara düşecekler.

Rabbimiz defteri sağından verilip de hesabı kolay görülen
ve cennete girenlerden, azaptan kurtulanlardan, cehenneme düşmeyenlerden eylesin cümlemizi. ve cennete girenlerden, azaptan kurtulanlardan, cehenneme düşmeyenlerden eylesin cümlemizi.

Şimdi iki melek var bizim amellerimizi yazıyor; sevabımızı günahımızı, Şimdi iki melek var bizim amellerimizi yazıyor; sevabımızı günahımızı, hayrımızı şerrimizi, sözümüzü, fiilimizi, işimizi kaydediyor melekler.hayrımızı şerrimizi, sözümüzü, fiilimizi, işimizi kaydediyor melekler. Bu melekler insanın ağzının kokusundan rahatsız olurlarmış.Bu melekler insanın ağzının kokusundan rahatsız olurlarmış. Sarımsak yedi, soğan yedi, sigara içti, pis koktu vesaire ondan rahatsız olurlarmış.Sarımsak yedi, soğan yedi, sigara içti, pis koktu vesaire ondan rahatsız olurlarmış. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz.

Bu iki melek bizim yaptığımız şeyleri yazıyor, her şey tespit ediliyor, her şey kayda geçiyor. Bu iki melek bizim yaptığımız şeyleri yazıyor, her şey tespit ediliyor, her şey kayda geçiyor. Yalnız sağ tarafın vazifelisi, sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl.Yalnız sağ tarafın vazifelisi, sâhibü'l-yemîni emîrun alâ sahibi's-şimâl. Sol taraftaki meleğe âmir durumda. Sâhib demiş, sâhib "sohbet eden" demek. Sol taraftaki meleğe âmir durumda.

Sâhib demiş, sâhib "sohbet eden" demek.
İnsanla beraber bulunan, aynı mecliste bulunan kimseye sâhib derler. İnsanla beraber bulunan, aynı mecliste bulunan kimseye sâhib derler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in etrafında bulunan mü'minlere ne diyorlar? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in etrafında bulunan mü'minlere ne diyorlar?

Sâhib diyorlar, onun çoğulu olan cemî olan sahâbe diyorlar veya sahb diyorlar veya ashâb diyorlar. Sâhib diyorlar, onun çoğulu olan cemî olan sahâbe diyorlar veya sahb diyorlar veya ashâb diyorlar. Âlihî ve sahbihî diyoruz, sahb orada cemî. Veya ashâbı kirâm diyoruz o da bir cemî.Âlihî ve sahbihî diyoruz, sahb orada cemî. Veya ashâbı kirâm diyoruz o da bir cemî. Sahâbe deniliyor o da cemî, müfredi sahâbî geliyor.Sahâbe deniliyor o da cemî, müfredi sahâbî geliyor. Yani Peygamber Efendimiz'in sohbetine ermiş, o iltifata mazhar olmuş,Yani Peygamber Efendimiz'in sohbetine ermiş, o iltifata mazhar olmuş, o devlete, o şerefe nâil olmuş kimse demek. Sâhib "arkadaş" demek. o devlete, o şerefe nâil olmuş kimse demek. Sâhib "arkadaş" demek.

Demek ki bizim sahibimiz, arkadaşımız var, bizim sohbetdaşımız, meclisdaşımız var.Demek ki bizim sahibimiz, arkadaşımız var, bizim sohbetdaşımız, meclisdaşımız var. Bizim yanımızda birileri var. Kim? Bizim yanımızda birileri var.

Kim?

Çok şeyler var da, 360 melek vazifeli de vücudumuzda, bir sağdaki melek var kiÇok şeyler var da, 360 melek vazifeli de vücudumuzda, bir sağdaki melek var ki yaptığımız iyilikleri yazıyor, bir de soldaki melek var ki yaptığımız kötülükleri tespit ediyoryaptığımız iyilikleri yazıyor, bir de soldaki melek var ki yaptığımız kötülükleri tespit ediyor ama sağdaki âmir, soldaki onun buyruğunda, emrinde, onun maiyyetinde. ama sağdaki âmir, soldaki onun buyruğunda, emrinde, onun maiyyetinde.

Yemin "sağ" demektir. Sâhibü'l-yemin, yani sağ tarafta bulunan, sağın sahibi olan o melek. Yemin "sağ" demektir. Sâhibü'l-yemin, yani sağ tarafta bulunan, sağın sahibi olan o melek.

Arapların bu düşünce tarzını da anlatalım.Arapların bu düşünce tarzını da anlatalım. Peygamber Efendimiz'in asrından, asrı saadetinden beri törelerini anlatalım. Peygamber Efendimiz'in asrından, asrı saadetinden beri törelerini anlatalım. Araplar güneşin doğduğu tarafı esas alıyorlar, şark.Araplar güneşin doğduğu tarafı esas alıyorlar, şark. Şarka döndüğü zaman sağ taraf yemin oluyor.Şarka döndüğü zaman sağ taraf yemin oluyor. Onun için o tarafta bulunan yani cenübta kalıyor yani biz şarka döndüğümüz zamanOnun için o tarafta bulunan yani cenübta kalıyor yani biz şarka döndüğümüz zaman sağ taraf cenüb oluyor, oraya Yemen demişler. Yemen yani sağ tarafta olan, yeminde olan.sağ taraf cenüb oluyor, oraya Yemen demişler. Yemen yani sağ tarafta olan, yeminde olan. Sol taraf da şimâl, yani onu da "kuzey" mânasına kullanmışlar.Sol taraf da şimâl, yani onu da "kuzey" mânasına kullanmışlar. Halbuki aslında "sol" demek çünkü güneşe dönmeyi esas alıyorlar.Halbuki aslında "sol" demek çünkü güneşe dönmeyi esas alıyorlar. Sağ taraf bu taraf, sol taraf bu taraf. "Sol" demek, yani aslında şimal demek "sol" demekSağ taraf bu taraf, sol taraf bu taraf. "Sol" demek, yani aslında şimal demek "sol" demek ama güneşe dönmeyi esas aldıklarından "kuzey" mânasına gelmiş.ama güneşe dönmeyi esas aldıklarından "kuzey" mânasına gelmiş. O taraftaki diyarlara da şam derler, şam diyarı. Şam bir şehir adı değildir beldenin, mıntıkanın adıdır.O taraftaki diyarlara da şam derler, şam diyarı. Şam bir şehir adı değildir beldenin, mıntıkanın adıdır. O beldenin içindeki o mâruf şehrin adı da Dımaşk'tır.O beldenin içindeki o mâruf şehrin adı da Dımaşk'tır. Avrupalılar Damaskus [Damascus] diyorlar, biz Şam olarak tanıyoruz ama aslında Dımaşk'tır. Avrupalılar Damaskus [Damascus] diyorlar, biz Şam olarak tanıyoruz ama aslında Dımaşk'tır.

Sağ tarafın meleği âmir ötekisi onun emrinde. Sağ tarafın meleği âmir ötekisi onun emrinde.

Fe-izâ amile'l-abdü haseneten. "Bir kul bir iyi iş yaptıysa, yaptığı zaman." Fe-izâ amile'l-abdü haseneten. "Bir kul bir iyi iş yaptıysa, yaptığı zaman."

Diyelim ki namaz kıldı, diyelim ki eline Kur'ân-ı Kerîm'i aldı okudu. Diyelim ki namaz kıldı, diyelim ki eline Kur'ân-ı Kerîm'i aldı okudu. Diyelim ki bir sadaka verdi, diyelim ki bir emr-i mâruf yaptı, diyelim ki birisinin hizmetine koştuDiyelim ki bir sadaka verdi, diyelim ki bir emr-i mâruf yaptı, diyelim ki birisinin hizmetine koştu bir hasene, bir güzel, iyi, Allah'ın indinde makbul, dinimizin hoşgördüğü bir şeyi yaptı. bir hasene, bir güzel, iyi, Allah'ın indinde makbul, dinimizin hoşgördüğü bir şeyi yaptı.

Ketebehâ bi-aşri emsâlihâ. "Bu sağ taraftaki melek bunu bir olarak yazmaz on misli yazar." Ketebehâ bi-aşri emsâlihâ. "Bu sağ taraftaki melek bunu bir olarak yazmaz on misli yazar."

Ya bu bir sadaka verdi? Büyüterek yazar, on misli, kat kat fazlasıyla yazar, yani büyük sevap verir. Ya bu bir sadaka verdi?

Büyüterek yazar, on misli, kat kat fazlasıyla yazar, yani büyük sevap verir.
Bu sadece on misliyle de kalmaz. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki Bu sadece on misliyle de kalmaz. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki bazen 70 misli, bazen 700 misli olur. Yani adamın kabiliyetine, nezaketine,bazen 70 misli, bazen 700 misli olur. Yani adamın kabiliyetine, nezaketine, kemaline, takvâsına, şuurunun derinliğine, edebine göre sevabı artar.kemaline, takvâsına, şuurunun derinliğine, edebine göre sevabı artar. Aynı işi iki kişi yapar, birisi çok sevap alır birisi az alır.Aynı işi iki kişi yapar, birisi çok sevap alır birisi az alır. Aynı namazı aynı cemaatle iki kişi kılar, birisi bir sevap alır birisi 1000 sevap alır. Neden? Aynı namazı aynı cemaatle iki kişi kılar, birisi bir sevap alır birisi 1000 sevap alır.

Neden?

Bu Allah'ın ârif kulu. Bu Allahu Ekber dediği zaman neler düşünüyor bir bilsen.Bu Allah'ın ârif kulu. Bu Allahu Ekber dediği zaman neler düşünüyor bir bilsen. Bu sübhanallah dediği zaman neler aklından geçiriyor bir bilsen. Bu sübhanallah dediği zaman neler aklından geçiriyor bir bilsen. Bu secde ettiği zaman nasıl Allah korkusundan titriyor bir bilsen. E onun tabii sevabı fazla oluyor. Bu secde ettiği zaman nasıl Allah korkusundan titriyor bir bilsen. E onun tabii sevabı fazla oluyor.

Demek ki Allah iyilikleri fazlasıyla mükafatlandırıyor yani kıtı kıtına, dengi dengine, Demek ki Allah iyilikleri fazlasıyla mükafatlandırıyor yani kıtı kıtına, dengi dengine, aynı miktarıyla, ücretiyle değil kat kat fazlasıyla veriyor. Bu en aşağısı on mislidir.aynı miktarıyla, ücretiyle değil kat kat fazlasıyla veriyor. Bu en aşağısı on mislidir. En aşağısı on misli olarak melek onu yazar. Kul bir iyi iş yaptı on misli sevap yazılır. En aşağısı on misli olarak melek onu yazar. Kul bir iyi iş yaptı on misli sevap yazılır.

Ve izâ amile seyyieten. "Kul bir günah işlediyse..." Ve izâ amile seyyieten. "Kul bir günah işlediyse..."

Birisine kalp kırıcı bir söz söyledi veyahut bir edepsizlik yaptı veyahut bir nâhoş iş yaptı filan.Birisine kalp kırıcı bir söz söyledi veyahut bir edepsizlik yaptı veyahut bir nâhoş iş yaptı filan. Bir günah işlediği zaman; Fe-erâde sâhibü'ş-şimâli en yektübehâ.Bir günah işlediği zaman;

Fe-erâde sâhibü'ş-şimâli en yektübehâ.
"Soldaki melek, solun sahibi olan melek onu yazmaya kalkıştığı zaman." "Soldaki melek, solun sahibi olan melek onu yazmaya kalkıştığı zaman."

Yazacak, bu şu günahı işledi, şu kötülüğü yaptı diye yazacak. Yazacak, bu şu günahı işledi, şu kötülüğü yaptı diye yazacak.

Kâle lehû sâhibü'l-yemîni emsik. "Sağ taraftaki melek emir ya, başkan ya, âmir ya, ona der ki; 'Dur! Kâle lehû sâhibü'l-yemîni emsik. "Sağ taraftaki melek emir ya, başkan ya, âmir ya, ona der ki; 'Dur! Tut, yazma! Eline sahip ol, kendini geri çek, yazma!" diye Tut, yazma! Eline sahip ol, kendini geri çek, yazma!" diye onu men eder engeller, o günahı yazmasına mâni olur. onu men eder engeller, o günahı yazmasına mâni olur.

Fe-yümsikü sitte sâ'âtin. "O da âmirinin, bu sağdaki âmir olan meleğinin Fe-yümsikü sitte sâ'âtin. "O da âmirinin, bu sağdaki âmir olan meleğinin emrine uygun olarak altı saat bu günahı yazmaz." Kul günahı işledi deftere geçmiyor.emrine uygun olarak altı saat bu günahı yazmaz."

Kul günahı işledi deftere geçmiyor.
Deftere altı saat yazmaz çünkü ötekisi "Dur!" dedi. Deftere altı saat yazmaz çünkü ötekisi "Dur!" dedi.

Fe-ini'steğferallahe minhâ lem yektüb aleyhi şey'en.Fe-ini'steğferallahe minhâ lem yektüb aleyhi şey'en. "Eğer o günahının hata ve günah ve kusur ve eksiklik ve yanlış olduğunu kul anlayıp da,"Eğer o günahının hata ve günah ve kusur ve eksiklik ve yanlış olduğunu kul anlayıp da, 'Affet yâ Rabbi! Estağfirullah tevbe yâ Rabbi!' diye afv u mağfiret isterse, 'Affet yâ Rabbi! Estağfirullah tevbe yâ Rabbi!' diye afv u mağfiret isterse, istiğfar ederse melek ona hiçbir şey yazmaz." istiğfar ederse melek ona hiçbir şey yazmaz."

Bu altı saat içinde afv u mağfiret isterse o melek hiçbir şey yazmaz.Bu altı saat içinde afv u mağfiret isterse o melek hiçbir şey yazmaz. Hepsi Allah'ın müsaadesiyle tabii, Allah'ın ikramı olmuş oluyor, melekler de emir kulu oluyorlar. Hepsi Allah'ın müsaadesiyle tabii, Allah'ın ikramı olmuş oluyor, melekler de emir kulu oluyorlar.

Ve in lem yesteğfirillâhe. "Eğer tevbe ve istiğfar etmezse."Ve in lem yesteğfirillâhe. "Eğer tevbe ve istiğfar etmezse." Ketebe aleyhi seyyieten vâhideten. "O zaman sadece bir günah olarak yazar." Ketebe aleyhi seyyieten vâhideten. "O zaman sadece bir günah olarak yazar."

Ötekisinde iyilik yaptığı zaman 10 yazmıştı, burada bir olarak yazar.Ötekisinde iyilik yaptığı zaman 10 yazmıştı, burada bir olarak yazar. Demek ki iyilik yaptı mı kul 10 defa, 10 misli yazılıyor, kötülük yaptığı zaman bir yazılıyor.Demek ki iyilik yaptı mı kul 10 defa, 10 misli yazılıyor, kötülük yaptığı zaman bir yazılıyor. Her zaman iyiliği ile kötülüğü denk bile olsa dokuz misli daha ileri gitmiş olacak,Her zaman iyiliği ile kötülüğü denk bile olsa dokuz misli daha ileri gitmiş olacak, yani en aşağı dokuz misli ileri gidecek. Rabbimizin lütfunu, keremini görün! yani en aşağı dokuz misli ileri gidecek.

Rabbimizin lütfunu, keremini görün!

Şimdi altı saatte yazmıyor, altı saatte günahı yazmıyor.Şimdi altı saatte yazmıyor, altı saatte günahı yazmıyor. Sabah namazı altı da oluyor, ondan sonra işrak namazı var, duhâ namazı var,Sabah namazı altı da oluyor, ondan sonra işrak namazı var, duhâ namazı var, işte o arada bir tevbe istiğfar ederse tamam. Öğle namazı birde oluyor, beşte ikindi oluyor.işte o arada bir tevbe istiğfar ederse tamam. Öğle namazı birde oluyor, beşte ikindi oluyor. Öğle namazında bir istiğfar ederse, ikindide bir istiğfar ederse aradakiler siliniyor.Öğle namazında bir istiğfar ederse, ikindide bir istiğfar ederse aradakiler siliniyor. Akşam bilmem sekizde oluyor siliniyor, yatsı şu vakitte oluyor siliniyor. Akşam bilmem sekizde oluyor siliniyor, yatsı şu vakitte oluyor siliniyor.

Her namazın arkasından biliyorsunuz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem,Her namazın arkasından biliyorsunuz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, es-Selamu aleyküm ve rahmetullah es-Selamu aleyküm ve rahmetullah dediği zamanes-Selamu aleyküm ve rahmetullah es-Selamu aleyküm ve rahmetullah dediği zaman hadîs-i şerîflerde geçiyor ki; "Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah el-azîm ve etûbü ileyh." derdi,hadîs-i şerîflerde geçiyor ki; "Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah el-azîm ve etûbü ileyh." derdi, üç defa tevbe ve istiğfar ederdi. Ondan sonra da Allahümme ente's-selam ve minke's-selamüç defa tevbe ve istiğfar ederdi. Ondan sonra da Allahümme ente's-selam ve minke's-selam tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm derdi. tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm derdi.

Demek ki namazları kılan bir insanın zaten aradaki günahları silinmiş oluyor.Demek ki namazları kılan bir insanın zaten aradaki günahları silinmiş oluyor. Hele derviş olur da o sevaplı olan işrakı, duhayı da kıldığı zaman,Hele derviş olur da o sevaplı olan işrakı, duhayı da kıldığı zaman, teheccüdü de kıldığı zaman arada boşluk kalmamış oluyor.teheccüdü de kıldığı zaman arada boşluk kalmamış oluyor. Demek ki derviş olmazsa sabahla öğlenin arası biraz açık, orada biraz boşluk kalıyor haberiniz olsun.Demek ki derviş olmazsa sabahla öğlenin arası biraz açık, orada biraz boşluk kalıyor haberiniz olsun. Yatsı ile sabahın arası açık, teheccüde kalkmazsa biraz boşluk oluyor haberiniz olsun.Yatsı ile sabahın arası açık, teheccüde kalkmazsa biraz boşluk oluyor haberiniz olsun. Demek ki dervişlik Müslümanlığı tamamlıyor.Demek ki dervişlik Müslümanlığı tamamlıyor. Takva ehli müslüman olupta Peygamber Efendimiz'in tavsiye etmiş olduğu oTakva ehli müslüman olupta Peygamber Efendimiz'in tavsiye etmiş olduğu o gece namazlarını, teheccüt namazlarını, duhâ namazlarını, işrak namazlarını kılanlar demek kigece namazlarını, teheccüt namazlarını, duhâ namazlarını, işrak namazlarını kılanlar demek ki işi garantiliyorlar, ötekiler de biraz, bilhassa sabahla öğlenin arası altı saatten fazla olduğu için,işi garantiliyorlar, ötekiler de biraz, bilhassa sabahla öğlenin arası altı saatten fazla olduğu için, yatsıyla sabahın arası altı saatten fazla olduğu için tehlike olabiliyor.yatsıyla sabahın arası altı saatten fazla olduğu için tehlike olabiliyor. Gelin o zaman o ibadetleri de ihmal etmeden yapalım hep beraber. Gelin o zaman o ibadetleri de ihmal etmeden yapalım hep beraber.

Allahu Teâlâ hazretleri lütfu kereminden iyiliği kat kat arttırıyor, kötülüğü tek olarak yazıyor.Allahu Teâlâ hazretleri lütfu kereminden iyiliği kat kat arttırıyor, kötülüğü tek olarak yazıyor. Buna rağmen, buna rağmen kullar cehennemi boylarlarsa demek ki ne kadar kötülük yapıyorlar kiBuna rağmen, buna rağmen kullar cehennemi boylarlarsa demek ki ne kadar kötülük yapıyorlar ki iyiliklere göre onda bir az yazıldığı halde demek ki iyiliği ne kadar az ki, iyiliklere göre onda bir az yazıldığı halde demek ki iyiliği ne kadar az ki, demek ki kötülüğü ne kadar çok ki iyiliklerine denk geliyor,demek ki kötülüğü ne kadar çok ki iyiliklerine denk geliyor, iyiliklerini de geçiyor ondan sonra cehennemi hak ediyor. iyiliklerini de geçiyor ondan sonra cehennemi hak ediyor. Demek ki cehennemi hak eden öyle hak etmiş ki hiç Allah'a söyleyecek bir mazereti yok demek ki. Demek ki cehennemi hak eden öyle hak etmiş ki hiç Allah'a söyleyecek bir mazereti yok demek ki. Cehennemi hak ettiği zaman demek ki ne kadar edepsizmiş, ne kadar kusurluymuş ki tam hak etmiş.Cehennemi hak ettiği zaman demek ki ne kadar edepsizmiş, ne kadar kusurluymuş ki tam hak etmiş. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki; Onun için Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki;

Ve mâ ene bi-zallâmin li'l-abîdi. "Ben kullarıma zulmetmiyorum kullar kendilerine zulmediyor." Ve mâ ene bi-zallâmin li'l-abîdi. "Ben kullarıma zulmetmiyorum kullar kendilerine zulmediyor."

Kullar kendileri kendilerini mahvediyorlar, kullar kendilerini helâk ediyorlar, Kullar kendileri kendilerini mahvediyorlar, kullar kendilerini helâk ediyorlar, kullar kendilerini tehlikeye atıyorlar, kullar kendilerini cehenneme atıyorlar cayır cayır yakıyorlar. kullar kendilerini tehlikeye atıyorlar, kullar kendilerini cehenneme atıyorlar cayır cayır yakıyorlar.

Onun için günah işlemeye bizim dinimizde ne deniliyor? Nefsine zulmetmek deniliyor. Onun için günah işlemeye bizim dinimizde ne deniliyor?

Nefsine zulmetmek deniliyor.

Neden zulmediyor? İnsan günah işledi, içki içti, kumar oynadı, bir kabahat yaptı,Neden zulmediyor?

İnsan günah işledi, içki içti, kumar oynadı, bir kabahat yaptı,
"Nefsine zulmetti." deniliyor. Ne demek? "Nefsine zulmetti." deniliyor.

Ne demek?

Yani nefsinin azaba uğramasına kendisi sebep oluyordu zalim oluyor. Yani nefsinin azaba uğramasına kendisi sebep oluyordu zalim oluyor.

Günahkâr aynı zamanda ne oluyor? Zalim oluyor. Günahkâr aynı zamanda ne oluyor?

Zalim oluyor.

Vay zalim vay! Kendi vücudunun menfaatini korumamış, kollamamış da Vay zalim vay! Kendi vücudunun menfaatini korumamış, kollamamış da onu cehenneme kendisi kendi eliyle atmış gibi oluyor. onu cehenneme kendisi kendi eliyle atmış gibi oluyor.

Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetinin genişliğini görün, biz kullarında edepsizliğinin ne kadar çok olduğunu anlayın, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetinin genişliğini görün, biz kullarında edepsizliğinin ne kadar çok olduğunu anlayın, anlayalım da insafa, hizaya gelelim de; "Yâ Rabbi! Hakikaten kabahat bizdeymiş.anlayalım da insafa, hizaya gelelim de; "Yâ Rabbi! Hakikaten kabahat bizdeymiş. Senin lütfun çokmuş ama biz yapıyormuşuz kendimize!" diyelim de insafa gelelim deSenin lütfun çokmuş ama biz yapıyormuşuz kendimize!" diyelim de insafa gelelim de Allahu Teâlâ hazretlerinin kulu olmaya, Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürümeye gayretlenelim.Allahu Teâlâ hazretlerinin kulu olmaya, Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürümeye gayretlenelim. Aşk ile şevk ile Rabbimize kulluk edelim.Aşk ile şevk ile Rabbimize kulluk edelim. Bunca nimetleri ihsan ettiğinin karşılığında ona isyan ederek nankörlük etmeyelim.Bunca nimetleri ihsan ettiğinin karşılığında ona isyan ederek nankörlük etmeyelim. Kendimizi tehlikeye atarak kendi kendimize zalimlik etmeyelim. İkinci hadîs-i şerîf. Kendimizi tehlikeye atarak kendi kendimize zalimlik etmeyelim.

İkinci hadîs-i şerîf.

Sığâruküm de'âmîsu'l-cenneti yetelekkâ ehadühüm ebâhu fe-ye'huzu bi-sevbihîSığâruküm de'âmîsu'l-cenneti yetelekkâ ehadühüm ebâhu fe-ye'huzu bi-sevbihî fe-lâ yentehî hattâ yudhilehullahu ve ebâhu el-cennete. fe-lâ yentehî hattâ yudhilehullahu ve ebâhu el-cennete.

Müslim rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Müslim rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

Bu hadîs-i şerîf küçük yaşta vefat edenlerle ilgili [onların] anne ve babalarına bir müjde işareti veriyor.Bu hadîs-i şerîf küçük yaşta vefat edenlerle ilgili [onların] anne ve babalarına bir müjde işareti veriyor. Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

Sığâruküm de'âmîsü'l-cenneti. "Sizin küçükleriniz cennetin küçük balıkları gibidir." Sığâruküm de'âmîsü'l-cenneti. "Sizin küçükleriniz cennetin küçük balıkları gibidir."

Hani suyun içinde küçük balıklar vardır, sahilde grup halinde böyle oraya oraya koşuşurlar. Hani suyun içinde küçük balıklar vardır, sahilde grup halinde böyle oraya oraya koşuşurlar. Mendili şöyle daldırsan dört ucundan kaldırsan mendilin içine bile girerler. Küçük balık.Mendili şöyle daldırsan dört ucundan kaldırsan mendilin içine bile girerler. Küçük balık. Ona dü'mûs yani küçük balık deniliyormuş.Ona dü'mûs yani küçük balık deniliyormuş. Onlar cennetin küçük balıkları gibidir, yani küçük çocuklar orada orada böyle dolaşırlar demek. Onlar cennetin küçük balıkları gibidir, yani küçük çocuklar orada orada böyle dolaşırlar demek.

Yetelekkâ ehadühüm ebâhu. "Onlardan birisi babasını gördüğü zaman."Yetelekkâ ehadühüm ebâhu. "Onlardan birisi babasını gördüğü zaman." Fe-ye'huzu bi-sevbihî. "Elbisesine yapışır babasının. Babasının elbisesine yapışır." Fe-ye'huzu bi-sevbihî. "Elbisesine yapışır babasının. Babasının elbisesine yapışır." Fe-lâ yentehî hattâ yudhilehullahu ve ebâhu el-cennete. Fe-lâ yentehî hattâ yudhilehullahu ve ebâhu el-cennete. "İşin peşini bırakmaz, Allah kendisini ve babasını cennete sokuncaya kadar işin peşini bırakmaz." "İşin peşini bırakmaz, Allah kendisini ve babasını cennete sokuncaya kadar işin peşini bırakmaz."

İşin sonu oraya varıncaya kadar, babasının eteğini bir yakaladı mı İşin sonu oraya varıncaya kadar, babasının eteğini bir yakaladı mı cennete sokuncaya kadar bir daha bırakmaz. cennete sokuncaya kadar bir daha bırakmaz.

Buradan anlıyoruz ki âhirete göçmüş olan yavrucuklar, Buradan anlıyoruz ki âhirete göçmüş olan yavrucuklar, küçük yaşta, bazı insanın iki yaşında çocuğu ölür, bazen 10 yaşında, bazen 10 aylıkken,küçük yaşta, bazı insanın iki yaşında çocuğu ölür, bazen 10 yaşında, bazen 10 aylıkken, bazen 10 günlükken 20 günlükken. Eh veren Allah alan Allah. bazen 10 günlükken 20 günlükken. Eh veren Allah alan Allah. Allahu Teâlâ hazretlerinin takdirine boynumuz büküktür. Allahu Teâlâ hazretlerinin takdirine boynumuz büküktür. Hayırlar isteriz, şerlerden Allah'a sığınırız.Hayırlar isteriz, şerlerden Allah'a sığınırız. Ne takdir ederse rıza gösteririz, isyan etmeyiz, karşı gelmeyiz.Ne takdir ederse rıza gösteririz, isyan etmeyiz, karşı gelmeyiz. İleri geri edepsizce sözler söylemek kula yakışmaz, takdire rıza göstermek uygun düşer. İleri geri edepsizce sözler söylemek kula yakışmaz, takdire rıza göstermek uygun düşer.

Şimdi öyle insanın bir çocuğu vefat etse, çocuğu veren kim? Şimdi öyle insanın bir çocuğu vefat etse, çocuğu veren kim?

Allah. Bak öteki insan zengin, arabası var, köşkü var, yalısı var, bilmem helikopteri var.Allah. Bak öteki insan zengin, arabası var, köşkü var, yalısı var, bilmem helikopteri var. Allah ona çocuk vermemiş sana vermiş. Veren Allah, veriyor.Allah ona çocuk vermemiş sana vermiş. Veren Allah, veriyor. Ötekisine de vermediği zaman vermiyor. Veren Allah. Alan? Alan da Allah. Ötekisine de vermediği zaman vermiyor. Veren Allah.

Alan?

Alan da Allah.

Bizim bir profesör vardı, Alman. Arapçayı yeni öğrendiği sırada Arap âlemine gitmişBizim bir profesör vardı, Alman. Arapçayı yeni öğrendiği sırada Arap âlemine gitmiş bakmış orada bir cenaze sormuş; Meni'l-müteveffî? bakmış orada bir cenaze sormuş;

Meni'l-müteveffî?

Mütüveffâ demesi lazım, yani "Merhum kim? diye soracak, meni'l-müteveffi diye ism-i fâil sigasıyla sormuş. Mütüveffâ demesi lazım, yani "Merhum kim? diye soracak, meni'l-müteveffi diye ism-i fâil sigasıyla sormuş.

"Bi't-tab'i Allahu Teâlâ!" demiş, yani takdir, hiç şüphe yok, şek şüphe yok Allah demiş. "Bi't-tab'i Allahu Teâlâ!" demiş, yani takdir, hiç şüphe yok, şek şüphe yok Allah demiş. Yani öldüren Allah mânasına. O, "Ölen kim?" demek istiyor, soruyu yanlış sorunca karşısındaki adam şaşırmış; Yani öldüren Allah mânasına. O, "Ölen kim?" demek istiyor, soruyu yanlış sorunca karşısındaki adam şaşırmış; "Ya bunda tereddüt edecek birşey mi var? İşte elbette öldüren Allah. "Ya bunda tereddüt edecek birşey mi var? İşte elbette öldüren Allah.

Muhterem kardeşlerim! Başkasının böyle bir şeyi olduğu zaman insan böyle söyler de Muhterem kardeşlerim!

Başkasının böyle bir şeyi olduğu zaman insan böyle söyler de
kendisinin canı yandığı zaman tabii kimisi dayanamıyor.kendisinin canı yandığı zaman tabii kimisi dayanamıyor. Erkekler biraz daha dişini sıkıyor da hanımlar dayanamıyor başlıyorlar saçını başını yolmaya,Erkekler biraz daha dişini sıkıyor da hanımlar dayanamıyor başlıyorlar saçını başını yolmaya, başlıyorlar yakalarını yırtmaya. Ah bilmem ne filan derken, karagözlüydü, kömür gözlüydü,başlıyorlar yakalarını yırtmaya. Ah bilmem ne filan derken, karagözlüydü, kömür gözlüydü, şöyleydi böyleydi derken sadece vefat edeni övmekle kalmıyor iş dili pabuç gibi uzuyorşöyleydi böyleydi derken sadece vefat edeni övmekle kalmıyor iş dili pabuç gibi uzuyor bu sefer Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gitmeyecek bazı sözleri debu sefer Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gitmeyecek bazı sözleri de artık iş o noktaya gelince ileri geri söylemeye başlıyor. artık iş o noktaya gelince ileri geri söylemeye başlıyor.

Halbuki ölen bir insanın arkasından ağlamak bile vefat eden kimseyi rahatsız edermiş.Halbuki ölen bir insanın arkasından ağlamak bile vefat eden kimseyi rahatsız edermiş. Ağlamayacak, dua edecek, mağfiret edecek, Kur'an okuyacak, hayır yapacak ruhuna gönderecek.Ağlamayacak, dua edecek, mağfiret edecek, Kur'an okuyacak, hayır yapacak ruhuna gönderecek. Ne yapalım olan olmuş, ölen ölmüş, çare yok. Biz de öleceğiz, kimse kalmayacak. Ne yapalım olan olmuş, ölen ölmüş, çare yok. Biz de öleceğiz, kimse kalmayacak. Enbiyadan, evliyadan, sülehâdan, ağniyâdan, şahlardan,Enbiyadan, evliyadan, sülehâdan, ağniyâdan, şahlardan, padişahlardan kim kalmış bu dünyada ki! Herkes göçmüş, biz de göçeceğiz. padişahlardan kim kalmış bu dünyada ki! Herkes göçmüş, biz de göçeceğiz.

Onun için bu işi böyle edeple, saygıyla, güzel ahlâk ile karşılamak lazım.Onun için bu işi böyle edeple, saygıyla, güzel ahlâk ile karşılamak lazım. Öyle bir kimsenin bir küçük yavrusu, bir tanesi iki tanesi üç tanesi götçü mü Öyle bir kimsenin bir küçük yavrusu, bir tanesi iki tanesi üç tanesi götçü mü o da sabr-ı cemîl ile sabretti mi Allah onu cennete sokuyor. o da sabr-ı cemîl ile sabretti mi Allah onu cennete sokuyor. Çocuğuna yapıştırtıyor, çocuğa onun eteğini tutturtuyor; "Yâ Rabbi! Bu benim babam.Çocuğuna yapıştırtıyor, çocuğa onun eteğini tutturtuyor; "Yâ Rabbi! Bu benim babam. Bunu cennete sok. Kusurları var ama sok yâ Rabbi bunu cennete."Bunu cennete sok. Kusurları var ama sok yâ Rabbi bunu cennete." Kendisi masum ya, yavru masum ya, günah işlemedi küçük yaşta vefat etti. "Yâ Rabbi! Razı gelmem.Kendisi masum ya, yavru masum ya, günah işlemedi küçük yaşta vefat etti. "Yâ Rabbi! Razı gelmem. İlle bunu cennete sokmadıkça rahat etmem!" diye onu demek ki cennete sokmasına vesile oluyor. İlle bunu cennete sokmadıkça rahat etmem!" diye onu demek ki cennete sokmasına vesile oluyor.

Bu hadîs-i şerîf acılı insanlara, dertli insanlara bir tesellidir. Bu hadîs-i şerîf acılı insanlara, dertli insanlara bir tesellidir. Yani bu Allahu Teâlâ hazretleri o küçük yavrucukları anne ve babasıyla beraber cennete sokacak demek.Yani bu Allahu Teâlâ hazretleri o küçük yavrucukları anne ve babasıyla beraber cennete sokacak demek. O bakımdan işte bu durumda olanlara bu hadîs-i şerîfleri hatırda tutup da bildirirsiniz, söylersiniz.O bakımdan işte bu durumda olanlara bu hadîs-i şerîfleri hatırda tutup da bildirirsiniz, söylersiniz. Ey Allah'ın kulu! Bak kaza ve bela ve sıkıntı ve üzüntü insana Allah tarafından geliyor.Ey Allah'ın kulu! Bak kaza ve bela ve sıkıntı ve üzüntü insana Allah tarafından geliyor. Takdire rıza göster. Ne yapalım, bu dünya hayatı imtihan dünyasıdır. Takdire rıza göster. Ne yapalım, bu dünya hayatı imtihan dünyasıdır. Bazen tatlı gelir bazen acı, bazen gece olur bazen gündüz, Bazen tatlı gelir bazen acı, bazen gece olur bazen gündüz, bazen yaz olur bazen kış derken bir gün gelir bu ömür, bu imtihan bitiverir. bazen yaz olur bazen kış derken bir gün gelir bu ömür, bu imtihan bitiverir.

Sen Allah'a güzel kulluk etmeye bak. Hepsi geçer, hepsi boş, her şey fâni, kalır Hak. Sen Allah'a güzel kulluk etmeye bak.

Hepsi geçer, hepsi boş, her şey fâni, kalır Hak.

dediği gibi şairin, o şuura ermesi lazım. dediği gibi şairin, o şuura ermesi lazım.

Tabii Allahu Teâlâ hazretlerinden bizim kendi dileğimiz, her şeye kadir olan yüce Mevlâmızın bizim Tabii Allahu Teâlâ hazretlerinden bizim kendi dileğimiz, her şeye kadir olan yüce Mevlâmızın bizim evlatlarımıza hayırlı uzun ömürle muammer etmesidir. evlatlarımıza hayırlı uzun ömürle muammer etmesidir. Hayırlı evlat etmesidir, kendisini hayırlı kul etmesidir.Hayırlı evlat etmesidir, kendisini hayırlı kul etmesidir. Efendimiz Peygamber Efendimiz'e hayırlı ümmet etmesidir.Efendimiz Peygamber Efendimiz'e hayırlı ümmet etmesidir. Uzun ömürlerle muammer olsunlar diye temenni ederiz.Uzun ömürlerle muammer olsunlar diye temenni ederiz. Dert çekmesinler, üzüntü görmesinler diye paralanırız.Dert çekmesinler, üzüntü görmesinler diye paralanırız. Onların istikballerini hazırlamak için kendimiz sıkıntılara düşeriz.Onların istikballerini hazırlamak için kendimiz sıkıntılara düşeriz. Onlar rahat etsinler diye uykularımızı terk ederiz, iyiliğini isteriz elbette.Onlar rahat etsinler diye uykularımızı terk ederiz, iyiliğini isteriz elbette. Allahu Teâlâ hazretleri annesinin babasının duasını alan evlatları da hayırlara erdiriyor. Allahu Teâlâ hazretleri annesinin babasının duasını alan evlatları da hayırlara erdiriyor. Nice nice nimetlere mazhar ediyor. Evlatlarımızı Allah hayırlı evlatlar eylesin.Nice nice nimetlere mazhar ediyor.

Evlatlarımızı Allah hayırlı evlatlar eylesin.
Rabbimiz bizim nesillerimizden fâsık, fâcir, kâfir, mücrim, müşrik, münafık getirmesin.Rabbimiz bizim nesillerimizden fâsık, fâcir, kâfir, mücrim, müşrik, münafık getirmesin. Sevmediği kul getirmesin. Bizim evlatlarımız, nesillerimiz, zürriyetlerimiz Sevmediği kul getirmesin. Bizim evlatlarımız, nesillerimiz, zürriyetlerimiz Rabbimizin sevdiği has halis salih kullar olsunlar. Rabbimizin sevdiği has halis salih kullar olsunlar. Rabbimiz bizi onlarla beraber cennetine dahil eyleyip cemaliyle müşerref eyleyip Rabbimiz bizi onlarla beraber cennetine dahil eyleyip cemaliyle müşerref eyleyip iki cihan saadetine erdirsin. Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz. iki cihan saadetine erdirsin.

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

Sıl men kata'ake ve ahsin ilâ men esâe ileyke ve kuli'l-hakka ve lev alâ nefsike. Sıl men kata'ake ve ahsin ilâ men esâe ileyke ve kuli'l-hakka ve lev alâ nefsike.

Bu hadîs-i şerîfi İbnü'n-Neccâr rivayet etmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Bu hadîs-i şerîfi İbnü'n-Neccâr rivayet etmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem muhatabına nasihat ediyor, diyor ki; Sıl men kata'ake.muhatabına nasihat ediyor, diyor ki;

Sıl men kata'ake.
"Seninle ilgiyi kesene sen ziyaretini yap. Bağlılığını, arkadaşlığını, ahbaplığını devam ettir." "Seninle ilgiyi kesene sen ziyaretini yap. Bağlılığını, arkadaşlığını, ahbaplığını devam ettir."

Ama o kesildi, ziyaret etmiyor, küstü, gelmiyor, beni hor hakir görüyor, benimle ahbaplık istemiyor? Ama o kesildi, ziyaret etmiyor, küstü, gelmiyor, beni hor hakir görüyor, benimle ahbaplık istemiyor?

Olsun, sen git. Niye gideyim? Allah'ın rızasını kazanmak için. Olsun, sen git.

Niye gideyim?

Allah'ın rızasını kazanmak için.
Güzel huy karşılıksız iyilik yapmakla elde ediliyor ondan. O seni sevmiyor. Güzel huy karşılıksız iyilik yapmakla elde ediliyor ondan.

O seni sevmiyor.
Varsın sevmesin sen sev. Sen Allah'ın rızasını kazanmaya çalış. Varsın sevmesin sen sev. Sen Allah'ın rızasını kazanmaya çalış.

Sıl men kata'ake. "Seninle ilgiyi kesene sen ziyaret et, sen git, sen yardımcı ol." Sıl men kata'ake. "Seninle ilgiyi kesene sen ziyaret et, sen git, sen yardımcı ol."

O sana yardım etmemiş, bağışta bulunmamış sen ona bağışta bulun. O sana yardım etmemiş, bağışta bulunmamış sen ona bağışta bulun. O senin yardımına koşmamış sen onun yardımına koş,O senin yardımına koşmamış sen onun yardımına koş, yani karşılıksız iyilik ve hatta ters harekete de bilmukabele terslik değil de hayırla mukabele etmek. yani karşılıksız iyilik ve hatta ters harekete de bilmukabele terslik değil de hayırla mukabele etmek.

Ve ahsin ilâ men esâe ileyke. "Sana kötülük yapana sen iyilik yap." Ve ahsin ilâ men esâe ileyke. "Sana kötülük yapana sen iyilik yap."

Sana kötülük yapana sen iyilik yap. Bunlar bizim büyüklerimizin yaptığı şeylerdi. Sana kötülük yapana sen iyilik yap. Bunlar bizim büyüklerimizin yaptığı şeylerdi. Bize zor geliyor yapamıyoruz ama büyüklerimiz böyle yaparlardı yani kötülüğe iyilikle mukabele etmek, Bize zor geliyor yapamıyoruz ama büyüklerimiz böyle yaparlardı yani kötülüğe iyilikle mukabele etmek, ilgiyi kesene ziyarete devam etmek. Ben Hocamız rahmetullahi aleyhi hatırlıyorum. ilgiyi kesene ziyarete devam etmek.

Ben Hocamız rahmetullahi aleyhi hatırlıyorum.
Bulunduğumuz şehirde bir kimse vardı, yüksek mevki sahibi, bilgili, ünvanlı filan bir kimse.Bulunduğumuz şehirde bir kimse vardı, yüksek mevki sahibi, bilgili, ünvanlı filan bir kimse. Hocamıza saygısı yok, hocamıza sevgisi eksik biraz da küstahlığı var.Hocamıza saygısı yok, hocamıza sevgisi eksik biraz da küstahlığı var. Bir şeyler duyuyoruz hocamız aleyhinde konuşuyor. Hocamız kalktı Ankara'ya geldi.Bir şeyler duyuyoruz hocamız aleyhinde konuşuyor. Hocamız kalktı Ankara'ya geldi. Biz de tabii karşılamaya gittik hocamız, büyüğümüz, yakınımız, şeyimiz, mürşidimiz. Biz de tabii karşılamaya gittik hocamız, büyüğümüz, yakınımız, şeyimiz, mürşidimiz.

"Filanca yere gidelim." dedi. "Filanca yere gidelim." dediği şahıs onun aleyhinde konuşan,"Filanca yere gidelim." dedi.

"Filanca yere gidelim." dediği şahıs onun aleyhinde konuşan,
onu sevmeyen, ona ters olan kimse. "Ona gidelim." dedi. Ben de yanına yanaştım; onu sevmeyen, ona ters olan kimse.

"Ona gidelim." dedi. Ben de yanına yanaştım;

"Baba." dedim, "O şahıs biraz galiba size karşı." "Baba." dedim, "O şahıs biraz galiba size karşı."

İşte kimisi tasavvufa karşı oluyor, kimisi zikre karşı oluyor, kimisi râbıtaya karşı oluyor,İşte kimisi tasavvufa karşı oluyor, kimisi zikre karşı oluyor, kimisi râbıtaya karşı oluyor, kimisi vehhabi meşreb oluyor, kimisi radikal müslüman oluyor, kimisi bilmem ne oluyor,kimisi vehhabi meşreb oluyor, kimisi radikal müslüman oluyor, kimisi bilmem ne oluyor, kimisi bilmem ne oluyor, çeşit çeşit müslüman, çeşit çeşit oyun neticede müslümanlar biribirine düşman. kimisi bilmem ne oluyor, çeşit çeşit müslüman, çeşit çeşit oyun neticede müslümanlar biribirine düşman.

Ya ben sana bir kötülük yaptım mı? Hayır. Ağacını taşladım mı? Hayır. Ya ben sana bir kötülük yaptım mı?

Hayır.

Ağacını taşladım mı?

Hayır.

Tavuğunu kışaladım mı? Hayır. E niye kızıyorsun bana? Kızıyor işte. Tavuğunu kışaladım mı?

Hayır.

E niye kızıyorsun bana?

Kızıyor işte.

Senin yolun yol değil benim yolum daha doğru. Senin yolun yol değil benim yolum daha doğru.

Gel bakalım Kur'an'a müracaat edelim, hakem olsun Kur'an-ı Kerîm.Gel bakalım Kur'an'a müracaat edelim, hakem olsun Kur'an-ı Kerîm. Ben Kur'an-ı Kerîm ne derse ona uymaya razıyım. Ben Kur'an-ı Kerîm ne derse ona uymaya razıyım.

Açalım âyetleri bakalım benim yaptığım şey Kur'an'da var mı, zikir var mı? Var. Açalım âyetleri bakalım benim yaptığım şey Kur'an'da var mı, zikir var mı?

Var.

Ahlakı güzelleştirmek var mı? Var. Nefsi terbiye etmek var mı? Var. Ahlakı güzelleştirmek var mı?

Var.

Nefsi terbiye etmek var mı?

Var.

Tasavvuf var mı? Var. E bak bunların hepsi var sen niye karşı geliyorsun? Tasavvuf var mı?

Var.

E bak bunların hepsi var sen niye karşı geliyorsun?
Neye dayanarak karşı geliyorsun? İşte karşı adam. Neye dayanarak karşı geliyorsun?

İşte karşı adam.

Şimdi ben hocamıza dedim ki; "Bu size biraz karşı." Şimdi ben hocamıza dedim ki; "Bu size biraz karşı."

Hocamız hiç ses çıkartmadı, cevapta vermedi yani olsun da demedi. Hocamız hiç ses çıkartmadı, cevapta vermedi yani olsun da demedi. Bazen sözler de tesir olmuyor hareketler daha güzel nasihat oluyor.Bazen sözler de tesir olmuyor hareketler daha güzel nasihat oluyor. Ama dosdoğru o adamın evine gitti. Dosdoğru o adamın evine gitti sonra aylar geçti, yıllar geçti,Ama dosdoğru o adamın evine gitti.

Dosdoğru o adamın evine gitti sonra aylar geçti, yıllar geçti,
rüzgar değişti, rüzgarın yönü değişti, adamın kalbi değişti, yumuşadı, insafa geldi, yakından tanıdı.rüzgar değişti, rüzgarın yönü değişti, adamın kalbi değişti, yumuşadı, insafa geldi, yakından tanıdı. Çünkü ben ona gitmezsem o beni tanıyamaz ki. Hocamız ona gitmezse hocamızın güzelliğini göremeyecek ki. Çünkü ben ona gitmezsem o beni tanıyamaz ki. Hocamız ona gitmezse hocamızın güzelliğini göremeyecek ki. Uzaktan yine desteksiz atmaya devam edecek ama hocamızı gördü ki; Uzaktan yine desteksiz atmaya devam edecek ama hocamızı gördü ki;

"A mübarek bir insan, ak sakallı, halim selim bir insan. "A mübarek bir insan, ak sakallı, halim selim bir insan. Tatlı dilli güleç yüzlü bir insan, maneviyatlı bir insan, kerâmet ehli bir insan, maşaallah bilmem ne." Tatlı dilli güleç yüzlü bir insan, maneviyatlı bir insan, kerâmet ehli bir insan, maşaallah bilmem ne."

Gördü gördü ondan sonra bir hâle geldi ki hocamın önünde iki kat eğilmeye başladı.Gördü gördü ondan sonra bir hâle geldi ki hocamın önünde iki kat eğilmeye başladı. Evine değil başının üstüne koymaya razı olacak hâle geldi. Evine değil başının üstüne koymaya razı olacak hâle geldi.

Demek ki hadîs-i şerîflerdeki nasihatlerde çok hikmetler var. Demek ki hadîs-i şerîflerdeki nasihatlerde çok hikmetler var.

Sıl men kata'ake. "Seninle ilgiyi kesene sen git." Ama biraz ağır geliyor. Sıl men kata'ake. "Seninle ilgiyi kesene sen git."

Ama biraz ağır geliyor.

Varsın ağır gelsin. Zaten ağır gelen nefse ağır geliyor. Varsın ağır gelsin. Zaten ağır gelen nefse ağır geliyor.

Bizim kardeşlerden mühendis bir kardeşimiz, bir ara teknik üniversitede hocalık da yapmıştı, derviş olmuş. Bizim kardeşlerden mühendis bir kardeşimiz, bir ara teknik üniversitede hocalık da yapmıştı, derviş olmuş. Gelmiş Abdülaziz Hocamızın yanına, işte tevbe almış, el almış, inâbe almış, intisab etmiş derviş olmuş. Gelmiş Abdülaziz Hocamızın yanına, işte tevbe almış, el almış, inâbe almış, intisab etmiş derviş olmuş. Hocamız da ona demiş ki; "Dargınlarla barışacaksın, hakları ödeyeceksin." filan nasihat etmiş böyle. Hocamız da ona demiş ki;

"Dargınlarla barışacaksın, hakları ödeyeceksin." filan nasihat etmiş böyle.

Birkaç gün sonra; "Nasılsın bakalım!" diye sormuş. Birkaç gün sonra; "Nasılsın bakalım!" diye sormuş.

O da her zaman camiye geliyor, hocamızın, Abdülaziz Hoca Efendinin şeylerini dinliyor filan. O da her zaman camiye geliyor, hocamızın, Abdülaziz Hoca Efendinin şeylerini dinliyor filan.

"Nasılsın, ne yapıyorsun?" filan demiş. Demiş ki; "Efendim, emirlerinizi tatbik etmeye çalışıyorum."Nasılsın, ne yapıyorsun?" filan demiş. Demiş ki;

"Efendim, emirlerinizi tatbik etmeye çalışıyorum.
Üzerimde hakkı olanların hakkını ödemeye çalışıyorum.Üzerimde hakkı olanların hakkını ödemeye çalışıyorum. Kul hakkı üzerimde bırakmamaya çalışıyorum, tavsiyeniz üzere borçları ödemeye çalışıyorum.Kul hakkı üzerimde bırakmamaya çalışıyorum, tavsiyeniz üzere borçları ödemeye çalışıyorum. Dargınlarla da barışıyorum ama çok izzeti nefsime dokunuyor." demiş. Dargınlarla da barışıyorum ama çok izzeti nefsime dokunuyor." demiş.

Yani dargın olduğu insana gidiyor; "Merhaba!" diyor, "Barışalım!" diyor, elini uzatıyor filan.Yani dargın olduğu insana gidiyor; "Merhaba!" diyor, "Barışalım!" diyor, elini uzatıyor filan. Yani bunu yapıyorum sen emrettin diye ama çok izzeti nefsime dokunuyor demiş.Yani bunu yapıyorum sen emrettin diye ama çok izzeti nefsime dokunuyor demiş. İzzeti nefsine yani onuruna dokunuyor, zor geliyor. Hocaefendi gülmüş demiş ki; İzzeti nefsine yani onuruna dokunuyor, zor geliyor. Hocaefendi gülmüş demiş ki;

"Evladım bu nefsin hiç izzeti olur mu?" Nefis, alçak! İnsanın nefsi nedir? "Evladım bu nefsin hiç izzeti olur mu?"

Nefis, alçak!

İnsanın nefsi nedir?

İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî. "Nefis insana kötülüğü emreder." İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî. "Nefis insana kötülüğü emreder."

Haydi bakalım çalgıya git, haydi bakalım eğlenceye git, haydi bakalım yan gel yat,Haydi bakalım çalgıya git, haydi bakalım eğlenceye git, haydi bakalım yan gel yat, haydi bakalım ibadette tembellik et, haydi bakalım şu günaha, haydi bakalım şuraya... haydi bakalım ibadette tembellik et, haydi bakalım şu günaha, haydi bakalım şuraya...

İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi. "Nefis insana kötülüğü çok emreder." Kur'ân-ı Kerîm'de böyle geçiyor. İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi. "Nefis insana kötülüğü çok emreder." Kur'ân-ı Kerîm'de böyle geçiyor.

Emmâre demek, âmir kelimesinin mübalağa sigası, yani çok emredici. Emmâre demek, âmir kelimesinin mübalağa sigası, yani çok emredici. Nefis insanın âmiri olur, başına musallat olur, tebelleş olur ve çok kötülük emreder. Nefis insanın âmiri olur, başına musallat olur, tebelleş olur ve çok kötülük emreder. Az da emretmez, yani bir tanesini yapınca razı gelipte kenara da çekilmez, emmâretün bi's-sûi.Az da emretmez, yani bir tanesini yapınca razı gelipte kenara da çekilmez, emmâretün bi's-sûi. "Kötülükleri çok emreder." Ve nefis bir insana kancayı taktı mı "Kötülükleri çok emreder." Ve nefis bir insana kancayı taktı mı ve insanın nefsi terbiye olmadı mı, ıslah olmadı mı; terbiyeyi nefs olmazsa,ve insanın nefsi terbiye olmadı mı, ıslah olmadı mı; terbiyeyi nefs olmazsa, tezkiye nefs olmazsa, tedip olmazsa nefis insanı parmağında böyletezkiye nefs olmazsa, tedip olmazsa nefis insanı parmağında böyle döndürür oynatır, fıldır fıldır oynatır. Hani afedersiniz ayının veya maymunun burnuna halka takar da döndürür oynatır, fıldır fıldır oynatır. Hani afedersiniz ayının veya maymunun burnuna halka takar da tefi karşısına alır da çalarlar ondan sonra ayağa kaldırırlar oynatırlar.tefi karşısına alır da çalarlar ondan sonra ayağa kaldırırlar oynatırlar. Nefis insanı böyle burnuna halka takar oynatır.Nefis insanı böyle burnuna halka takar oynatır. Nefsinin bir esiri oldu mu insan, nefsine bir şey oldu mu, zebûn oldu mu, nefsi bir kuvvetli oldu muNefsinin bir esiri oldu mu insan, nefsine bir şey oldu mu, zebûn oldu mu, nefsi bir kuvvetli oldu mu her şeyi yaptırtır insana. Ayı bu küçük çocuğun sözünü dinler miydi? her şeyi yaptırtır insana.

Ayı bu küçük çocuğun sözünü dinler miydi?

Dinlemezdi ama burnuna halkayı taktılar, halkayı biraz çekince burnu acıyor Dinlemezdi ama burnuna halkayı taktılar, halkayı biraz çekince burnu acıyor kalk deyince kalkıyor, otur deyince oturuyor, tef çaldığı zaman oynuyor. kalk deyince kalkıyor, otur deyince oturuyor, tef çaldığı zaman oynuyor.

Neden? Burnuna halkayı taktırtmış bir kere ötekisi.Neden?

Burnuna halkayı taktırtmış bir kere ötekisi.
Onu nasıl yakaladıysa yakalamış, küçükten mi büyüttü ne yaptıysa. Onu nasıl yakaladıysa yakalamış, küçükten mi büyüttü ne yaptıysa. Koca ayı, boyundan büyük ayı ayağa kalktığı zaman ondan daha büyük, oynatıyor tefle. Koca ayı, boyundan büyük ayı ayağa kalktığı zaman ondan daha büyük, oynatıyor tefle.

Allah saklasın, insan nefsi kavi olupta böyle onun esiri oldu mu, onun mağlubu,Allah saklasın, insan nefsi kavi olupta böyle onun esiri oldu mu, onun mağlubu, zebûnu oldu mu çok kötülükler işler, onun ıslah edilmesi gerekiyor.zebûnu oldu mu çok kötülükler işler, onun ıslah edilmesi gerekiyor. Onun için o nefsin izzeti olmaz. İzzet; Onun için o nefsin izzeti olmaz. İzzet;

Ve lillâhi izzetü ve li-rasûlihî ve li'l-mü'minîne. İzzet kimindir? Allahın'dır izzet. Ve lillâhi izzetü ve li-rasûlihî ve li'l-mü'minîne.

İzzet kimindir?

Allahın'dır izzet.

Azizlik, kıymet, kudret, galibiyet, üstünlük kimindir? Allah'ındır. Azizlik, kıymet, kudret, galibiyet, üstünlük kimindir?

Allah'ındır.

Ve lillâhi izzetü. "Allahın!dır." Ve li-rasûlihî. "Ve Resûlullah'ındır." Ve lillâhi izzetü. "Allahın!dır." Ve li-rasûlihî. "Ve Resûlullah'ındır."

Dünyanın en şerefli, en aziz, en kıymetli, en muhterem, en erişilmez derecede insanı kimdir? Dünyanın en şerefli, en aziz, en kıymetli, en muhterem, en erişilmez derecede insanı kimdir?

Allah'ın Resûludür. Ve li'l-mü'minîne. "Ondan sonra izzet mü'minlerindir." Allah'ın Resûludür.

Ve li'l-mü'minîne. "Ondan sonra izzet mü'minlerindir."

Kafirin zerre kadar kıymeti yoktur. Allah indinde dünyadaki bütün kafirlerin zerre kadar kıymeti yoktur.Kafirin zerre kadar kıymeti yoktur. Allah indinde dünyadaki bütün kafirlerin zerre kadar kıymeti yoktur. Öteki insanların sirke sineği kadar kıymeti yoktur. Biliyorum evinizde sirke kabı açık kaldı mı? Öteki insanların sirke sineği kadar kıymeti yoktur.

Biliyorum evinizde sirke kabı açık kaldı mı?

Sirke kabını bir sürü kırmızı kırmızı, küçücük küçücük, zayıf zayıf sinekler musallat olur. Sirke kabını bir sürü kırmızı kırmızı, küçücük küçücük, zayıf zayıf sinekler musallat olur. Sirkenin üstünde uçarlar uçarlar uçarlar, ne lezzet alırlarsa ondan.Sirkenin üstünde uçarlar uçarlar uçarlar, ne lezzet alırlarsa ondan. Ondan sonra bakarsın ertesi gün kabı orada bırakmışssan etrafında bir sürü sinek dökülmüş.Ondan sonra bakarsın ertesi gün kabı orada bırakmışssan etrafında bir sürü sinek dökülmüş. Sirke sineği. Yani öteki insanlar sirke sineği gibidir, kıymeti yok. Sirke sineği.

Yani öteki insanlar sirke sineği gibidir, kıymeti yok.
Kıymeti yoktur, kıymetli insan mü'min insandır. En kıymetli insan mü'mini kâmil insandır.Kıymeti yoktur, kıymetli insan mü'min insandır. En kıymetli insan mü'mini kâmil insandır. Onların da başı, en üstünü, Makâm-ı Mahmûd'un sahibi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellemdir.Onların da başı, en üstünü, Makâm-ı Mahmûd'un sahibi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellemdir. İzzet onundur. Böyle insana kötülükleri emreden nefsin izzeti mi olur? İzzet onundur.

Böyle insana kötülükleri emreden nefsin izzeti mi olur?

Ne güzel söylemiş; "A evladım demiş nefsin izzeti mi olur hiç?!" demiş. İzzeti nefsine dokunuyor.Ne güzel söylemiş; "A evladım demiş nefsin izzeti mi olur hiç?!" demiş.

İzzeti nefsine dokunuyor.
Tabii o nefsin burnu sürtecek. Zaten bize o hayırları yaptırmayan o nefis. Haydi git şununla barış. Tabii o nefsin burnu sürtecek. Zaten bize o hayırları yaptırmayan o nefis.

Haydi git şununla barış.

I ıh, barışmam. Kolunu böyle kıvırır, başını bu tarafa döndürür, I ıh, barışmam. Kolunu böyle kıvırır, başını bu tarafa döndürür, sokağın orasından onun geldiğini görünce bu taraftan yolunu değiştirir, bu taraftan gider barışmaz,sokağın orasından onun geldiğini görünce bu taraftan yolunu değiştirir, bu taraftan gider barışmaz, 40 yıl küs dururlar. Nefis yaptırtıyor. O ona kızıyor o ona kızıyor; 40 yıl küs dururlar. Nefis yaptırtıyor. O ona kızıyor o ona kızıyor;

Be mübarek anlaşsana! İnadı bıraksana! Bırakmaz. Be mübarek anlaşsana! İnadı bıraksana!

Bırakmaz.
Nefisler kabarmış, damarları böyle buradan şişmiş, biribirlerine burunlarından soluyorlar, yola getiremezsin. Nefisler kabarmış, damarları böyle buradan şişmiş, biribirlerine burunlarından soluyorlar, yola getiremezsin.

İşte nefsin oyunları! Onun için onları yenmek lazım, kötülük yapana iyilik edebilmek lazım, İşte nefsin oyunları!

Onun için onları yenmek lazım, kötülük yapana iyilik edebilmek lazım,
alakayı kesene gidebilmek lazım. [Bunlar ancak] nefsi yenerek olur. alakayı kesene gidebilmek lazım. [Bunlar ancak] nefsi yenerek olur.

Bu nefsi yenmek bizim âhiret saadetini kazanmamızın nesidir? Temelidir, aslıdır, esasıdır. Bu nefsi yenmek bizim âhiret saadetini kazanmamızın nesidir?

Temelidir, aslıdır, esasıdır.

Nefse hem esir olalım, nefsin her dediği yapılsın, Nefse hem esir olalım, nefsin her dediği yapılsın, onun söylediği yolda insan gitsin hem de cenneti bulsun! onun söylediği yolda insan gitsin hem de cenneti bulsun!

Mümkün değil! Cennet yoluna götürmez ki.Mümkün değil! Cennet yoluna götürmez ki. Nefis insanı, kötülükleri emreder günahlara bulaştırır, cehenneme götürür. Nefis insanı, kötülükleri emreder günahlara bulaştırır, cehenneme götürür. Onun için nefsin ıslahı lazım, nefse zıt hareket etmek lazım. Onun için nefsin ıslahı lazım, nefse zıt hareket etmek lazım. Şöyle bir dinle bakalım içinden nefsin ne söylüyor, onun zıttını yap kurtulursun.Şöyle bir dinle bakalım içinden nefsin ne söylüyor, onun zıttını yap kurtulursun. Ekseriya arifler öyle yaparmış. Birisi bir şey söylediği zaman, Ekseriya arifler öyle yaparmış. Birisi bir şey söylediği zaman, "Dur, ben şöyle nefsime bir danışayım." diyor."Dur, ben şöyle nefsime bir danışayım." diyor. Gözünü bir kapatıyor, içini bir yokluyor, hiç hoşlanmıyor o işten; "Tamam, yapacağım." diyor.Gözünü bir kapatıyor, içini bir yokluyor, hiç hoşlanmıyor o işten; "Tamam, yapacağım." diyor. "Hoşlanmadığı için yapacağım." diyor. Çünkü nefis hoşlanmaz iyi şeyden. "Hoşlanmadığı için yapacağım." diyor. Çünkü nefis hoşlanmaz iyi şeyden.

Gel namaza gidelim. Gel namaza gidelim.

Ya gölde yüzmek varken, püfür püfür esen ağaçların altında piknik yapmak varken, Ya gölde yüzmek varken, püfür püfür esen ağaçların altında piknik yapmak varken, deniz kenarında safa sürmek varken camiye gideceğim diz çökeceğim oturacağım, deniz kenarında safa sürmek varken camiye gideceğim diz çökeceğim oturacağım, terler şaşaklarımdan akacak, hadis dinleyeceğim. Nefis müsaade eder mi? Etmez.terler şaşaklarımdan akacak, hadis dinleyeceğim.

Nefis müsaade eder mi?

Etmez.
Ekseriya insanlara etmiyor.Ekseriya insanlara etmiyor. İstersen bir nüfus sayımı yap ekseriyette insanların Pazar günleri nereye gittiklerine bir bak. İstersen bir nüfus sayımı yap ekseriyette insanların Pazar günleri nereye gittiklerine bir bak.

Kaç kişi camiye gelir? Çok azı camiye gelir. Ne kadarı eğlence yerine gider? Kaç kişi camiye gelir?

Çok azı camiye gelir.

Ne kadarı eğlence yerine gider?

Kâhir ekseriyeti deniz kenarlarına gider, gazinolara gider, eğlence yerlerine gider.Kâhir ekseriyeti deniz kenarlarına gider, gazinolara gider, eğlence yerlerine gider. Gazinoların radyoları sonun kadar açılır, bangır bangır şarkılar türküler...Gazinoların radyoları sonun kadar açılır, bangır bangır şarkılar türküler... Sen istemesen bile ezberlettirirler alimallah sana.Sen istemesen bile ezberlettirirler alimallah sana. Çünkü açtı radyoyu sonuna kadar bangır bangır bağırıyor adam.Çünkü açtı radyoyu sonuna kadar bangır bangır bağırıyor adam. Ayağana bir şey batmış gibi bağırır orada, sen de burada ister istemez duyarsın, namazını şaşırırsın. Ayağana bir şey batmış gibi bağırır orada, sen de burada ister istemez duyarsın, namazını şaşırırsın. Şurada bir kere namaz kılıyorduk, ben kaç rekât kıldığımı şaşırdım.Şurada bir kere namaz kılıyorduk, ben kaç rekât kıldığımı şaşırdım. Beni imamlık mevkiine sürdüler öne, camlar açık, gazinodan ses geliyor, rekâtımı şaşırdım ben.Beni imamlık mevkiine sürdüler öne, camlar açık, gazinodan ses geliyor, rekâtımı şaşırdım ben. Çünkü sinirlendim, şarkının duyulduğuna sinirlendim, ölçü gitti ben de rekâtları şaşırdım. Çünkü sinirlendim, şarkının duyulduğuna sinirlendim, ölçü gitti ben de rekâtları şaşırdım.

Nefis böyle yapar, nefis böyle yerlere götürür insanı, bununla uğraşmak lazım.Nefis böyle yapar, nefis böyle yerlere götürür insanı, bununla uğraşmak lazım. Nefsi ıslah etmek lazım. Kad efleha men zekkâhâ.Nefsi ıslah etmek lazım.

Kad efleha men zekkâhâ.
"Kim nefsini temizleyip tertemiz ıslah eder, yola getirirse, adam ederse kurtulur.""Kim nefsini temizleyip tertemiz ıslah eder, yola getirirse, adam ederse kurtulur." Ve kad hâbe men dessâhâ. "Kim de nefsinin peşine takılırsa o da hüsrana uğrar. Ve kad hâbe men dessâhâ. "Kim de nefsinin peşine takılırsa o da hüsrana uğrar. İki cihanda ziyana uğrar, pişman olur, perişan olur." İki cihanda ziyana uğrar, pişman olur, perişan olur."

Allah nefislerimizi ıslah etmeyi cümlemize nasip etsin. Nefisler müslüman da olur.Allah nefislerimizi ıslah etmeyi cümlemize nasip etsin.

Nefisler müslüman da olur.
Nasıl insanlar kafirken müslüman oluyorsa nefisler de müslüman olur ha. Nasıl insanlar kafirken müslüman oluyorsa nefisler de müslüman olur ha. Bazı nefisler ıslah olduğu zaman iyi şeyleri sever. Bazı nefisler ıslah olduğu zaman iyi şeyleri sever. Adama yalvarırsın yakarırsın günaha gelmez, yalvarırsın yakarırsın eğlenceye gelmez ibadete koşar.Adama yalvarırsın yakarırsın günaha gelmez, yalvarırsın yakarırsın eğlenceye gelmez ibadete koşar. Yalvarırsın yakarırsın yemek yemez oruca koşar, yalvarırsın yakarırsın yatmaz ibadete koşar. Yalvarırsın yakarırsın yemek yemez oruca koşar, yalvarırsın yakarırsın yatmaz ibadete koşar. Yani öylesi de var. Neden? Yani öylesi de var.

Neden?

Nefsi adam olmuş, nefsi ıslah olmuş da hayrı sevmiş, mutmainne olmuş,Nefsi adam olmuş, nefsi ıslah olmuş da hayrı sevmiş, mutmainne olmuş, hayırda rahat ediyor şerde rahat etmiyor.hayırda rahat ediyor şerde rahat etmiyor. Çalgıyı duyunca ruhu sıkılıyor, gazinoyu görünce midesi bulanıyor.Çalgıyı duyunca ruhu sıkılıyor, gazinoyu görünce midesi bulanıyor. Sevaplı bir şeyi görünce meşakkatli de olsa yorgunluk da olsa severek koşuyor.Sevaplı bir şeyi görünce meşakkatli de olsa yorgunluk da olsa severek koşuyor. Günahlı bir şey olduğu zaman safâlı da olsa canı oradan kaçmak istiyor. Ne demişler? Günahlı bir şey olduğu zaman safâlı da olsa canı oradan kaçmak istiyor.

Ne demişler?

"Bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa girenlerin." "Bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa girenlerin."

"Bu memleket kimin? diye soruyor şair böyle cevap veriyor;"Bu memleket kimin? diye soruyor şair böyle cevap veriyor; "Bir gül bahçesine girercesine... "Bir gül bahçesine girercesine... Gül bahçesine insan gül koklamaya gider, çiçeklerin arasına meyvalardan yemeye gider filan. Gül bahçesine insan gül koklamaya gider, çiçeklerin arasına meyvalardan yemeye gider filan.

Bu harplere, bu savaşlara nasıl gitmiş bizim dedelerimiz? Bu harplere, bu savaşlara nasıl gitmiş bizim dedelerimiz?

Dualarla, aminlerle, davullarla, merasimlerle yarın bir daha geri dönmemek üzereDualarla, aminlerle, davullarla, merasimlerle yarın bir daha geri dönmemek üzere cihada gidiyorum diye köyünden uğurlanmış. Anası anlından öpmüş;cihada gidiyorum diye köyünden uğurlanmış. Anası anlından öpmüş; "Evladım seni ben bugünler için doğurdum, haydi bakalım!" diye öyle göndermiş."Evladım seni ben bugünler için doğurdum, haydi bakalım!" diye öyle göndermiş. Babası; "Evladım haydi bakalım gazan mübarek olsun!" diye göndermiş,Babası; "Evladım haydi bakalım gazan mübarek olsun!" diye göndermiş, öyle gitmişler de bu diyarlar böyle mübarek insanların Allah tarafından mükâfat olarak kendilerine verilmiş deöyle gitmişler de bu diyarlar böyle mübarek insanların Allah tarafından mükâfat olarak kendilerine verilmiş de biz de onların mirasçıları olarak buralarda yaşıyoruz, korumasını bile bilemiyoruz.biz de onların mirasçıları olarak buralarda yaşıyoruz, korumasını bile bilemiyoruz. Yani şu diyarları kafirlikten, küfürden, şeytandan korumasını bile bilemiyoruz,Yani şu diyarları kafirlikten, küfürden, şeytandan korumasını bile bilemiyoruz, kendimizi kollamasını bile bilemiyoruz. Yolumuz önümüzde iki tane, şurası hayır burası şer,kendimizi kollamasını bile bilemiyoruz. Yolumuz önümüzde iki tane, şurası hayır burası şer, hayır yolunu tercih bile edemiyoruz. Babamız hoca, anamız şeyh kızı,hayır yolunu tercih bile edemiyoruz. Babamız hoca, anamız şeyh kızı, bilmem nemiz bilmem ne doğru yola gelemiyoruz. Allah bize acısın, lütfetsin, gayret kuvvet versin.bilmem nemiz bilmem ne doğru yola gelemiyoruz.

Allah bize acısın, lütfetsin, gayret kuvvet versin.
Sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Ve kuli'l-hakka ve lev alâ nefsike. Sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin.

Ve kuli'l-hakka ve lev alâ nefsike.
Üçüncü tavsiyeside Efendimiz'in. Birinci tavsiyesi neydi? "Seninle ilgiyi kesene sen ziyaret et." Üçüncü tavsiyeside Efendimiz'in.

Birinci tavsiyesi neydi?

"Seninle ilgiyi kesene sen ziyaret et."

İkinci tavsiyesi neydi? "Sana kötülük edene sen iyilik yap." Üçüncü tavsiyesi ne? İkinci tavsiyesi neydi?

"Sana kötülük edene sen iyilik yap."

Üçüncü tavsiyesi ne?

"Hakkı söyle!" Ve lev alâ nefsike. "Senin kendinin aleyhinde bile olsa doğruyu söyle,"Hakkı söyle!" Ve lev alâ nefsike. "Senin kendinin aleyhinde bile olsa doğruyu söyle, hakikati söyle, gerçeği söyle, haktan ayrılma." hakikati söyle, gerçeği söyle, haktan ayrılma."

İşte müslümanın meşrebi budur, işte müslümanın hareket tarzı budur.İşte müslümanın meşrebi budur, işte müslümanın hareket tarzı budur. Müslüman dobra dobra gerçeği söyler, dobra dobra hakikati söyler.Müslüman dobra dobra gerçeği söyler, dobra dobra hakikati söyler. Aleyhinde de olsa, assalar da kesseler de haktan hakikatten, hakka hizmetten,Aleyhinde de olsa, assalar da kesseler de haktan hakikatten, hakka hizmetten, gerçeği söylemekten ayrılmaz. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizin içinegerçeği söylemekten ayrılmaz.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizin içine
bu edepleri, bu ahlâkı, bu terbiyeyi, bu zevki, bu şevki ihsan eylesin.bu edepleri, bu ahlâkı, bu terbiyeyi, bu zevki, bu şevki ihsan eylesin. Kötülük yapana iyilik etmeyi, kesilene ziyaret etmeyi nasip etsin. Hakkı söylemeyi nasip etsin. Kötülük yapana iyilik etmeyi, kesilene ziyaret etmeyi nasip etsin. Hakkı söylemeyi nasip etsin.

Dobra dobra gerçeği söyleyen insanlar! Ne güzel!.. Diğer hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Dobra dobra gerçeği söyleyen insanlar! Ne güzel!..

Diğer hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

Salli salâte müveddi'in ke-enneke terâhu fe-in künte lâ terâhu fe-innehû yerâkeSalli salâte müveddi'in ke-enneke terâhu fe-in künte lâ terâhu fe-innehû yerâke vey'es mimmâ fî eydi'n-nâsi ta'iş ğaniyyâ ve iyyâke ve mâ yu'tezeru minhü. vey'es mimmâ fî eydi'n-nâsi ta'iş ğaniyyâ ve iyyâke ve mâ yu'tezeru minhü.

İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Salli salâte müveddi'in. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Salli salâte müveddi'in.
"Ayrılıp âhirete göçecek insanın namaz kılışı gibi namaz kıl." "Ayrılıp âhirete göçecek insanın namaz kılışı gibi namaz kıl."

Veda ediyor artık dünyaya, "Haydi bakalım hakkınızı helal edin, bize yol göründü. Veda ediyor artık dünyaya, "Haydi bakalım hakkınızı helal edin, bize yol göründü. Biz âhirete göçeceğiz vefatımız yakındır." diye bilen bir insan nasıl namaz kılar? Biz âhirete göçeceğiz vefatımız yakındır." diye bilen bir insan nasıl namaz kılar? Allahu Ekber dediği zaman nasıl namazı kılar, öyle namaz kıl. Allahu Ekber dediği zaman nasıl namazı kılar, öyle namaz kıl. Dünyadan kesilir, Rabbinin huzuruna gideceğini bilir öyle kılar namazı.Dünyadan kesilir, Rabbinin huzuruna gideceğini bilir öyle kılar namazı. Efendimiz öyle emretmiş, başka türlü uzun boylu anlatmaya lüzum yok.Efendimiz öyle emretmiş, başka türlü uzun boylu anlatmaya lüzum yok. Hayattan ümidini kesmiş de ölecek olan bir insanın namazı gibi. Hayattan ümidini kesmiş de ölecek olan bir insanın namazı gibi.

Allah etmesin hani mesela düşmanın eline geçiyor öldürecek adam, diyor ki;Allah etmesin hani mesela düşmanın eline geçiyor öldürecek adam, diyor ki; "Dur iki rekât namaz kılayım da ne yapacaksan öyle yap!" diyor."Dur iki rekât namaz kılayım da ne yapacaksan öyle yap!" diyor. Allahu Ekber diyor namaza duruyor. Artık o hemen namazdan sonra ölecek yani bitiyor iş.Allahu Ekber diyor namaza duruyor. Artık o hemen namazdan sonra ölecek yani bitiyor iş. Veyahut idam mahkumları filan oluyor, haksız yere başka yerlerde mesela şeyde gösterdiler,Veyahut idam mahkumları filan oluyor, haksız yere başka yerlerde mesela şeyde gösterdiler, İtalyanlar Libya'yı istila etmişler, nüfusun yüzde ellisini öldürmüşler. İtalyanlar Libya'yı istila etmişler, nüfusun yüzde ellisini öldürmüşler. Vahaları yakmışlar, köyleri yakmışlar, hurma ağaçlarını kesmişler, devirmişler, harabeye çevirmişler.Vahaları yakmışlar, köyleri yakmışlar, hurma ağaçlarını kesmişler, devirmişler, harabeye çevirmişler. Memleket korumak, kurtarmak için istiklal mücadelesi veren o Ömer el-Muhtar isimli zâtı filan daMemleket korumak, kurtarmak için istiklal mücadelesi veren o Ömer el-Muhtar isimli zâtı filan da mücadele sonunda yakalıyor da esir ediyorlar, ondan sonra da şehit ediyorlar. mücadele sonunda yakalıyor da esir ediyorlar, ondan sonra da şehit ediyorlar.

Allah mekanını cennet etsin. Eh, olabilir yani hayatın sonunun nasıl olduğunu bilmiyoruz. Allah mekanını cennet etsin.

Eh, olabilir yani hayatın sonunun nasıl olduğunu bilmiyoruz.

Rabbimiz bizi saîd olarak yaşatsın, şehit olarak ölenlerden eylesin. Rabbimiz bizi saîd olarak yaşatsın, şehit olarak ölenlerden eylesin. Yatağında ölse bile şehit sevabı alanlardan eylesin. Yatağında ölse bile şehit sevabı alanlardan eylesin.

Sonunun nasıl olacağı belli olmaz ama öleceğini bilen bir insan doğrusu Sonunun nasıl olacağı belli olmaz ama öleceğini bilen bir insan doğrusu ibadetlerini böyle gevşek gevşek yapmaz. Bizim eniştelerden birisi sigara tiryakisi köyde.ibadetlerini böyle gevşek gevşek yapmaz.

Bizim eniştelerden birisi sigara tiryakisi köyde.
Gitmiş İzmir'de bir muayene olmuş, doktor demiş ki; "Senin ciğerlerin bitmiş, dolmuş. Gitmiş İzmir'de bir muayene olmuş, doktor demiş ki; "Senin ciğerlerin bitmiş, dolmuş. Zifir dolmuş, zift dolmuş. Senin kalsa kalsa üç aylık bir hayatın var.Zifir dolmuş, zift dolmuş. Senin kalsa kalsa üç aylık bir hayatın var. Sen bitmişsin, yani bizim sana yapacağımız bir şey yok.Sen bitmişsin, yani bizim sana yapacağımız bir şey yok. Sen öldürmüşsün kendini, mahvolmuş ciğerlerin." demiş. Sen öldürmüşsün kendini, mahvolmuş ciğerlerin." demiş.

Hani yavaş ölüm diyorlar ya bu sigaraya. Yavaş yavaş öldürmüş kendisini.Hani yavaş ölüm diyorlar ya bu sigaraya. Yavaş yavaş öldürmüş kendisini. Sabah kalk yataktan, yatağın içine bağdaş kur yak bir sigara, kahveye git yak bir sigara,Sabah kalk yataktan, yatağın içine bağdaş kur yak bir sigara, kahveye git yak bir sigara, arkadaşın geldi yak bir sigara. "İster zengin olsun ister fukara. Yemekten sonra lazım içmek sigara."arkadaşın geldi yak bir sigara. "İster zengin olsun ister fukara. Yemekten sonra lazım içmek sigara." tekerlemeler bilmem ne. O tekerlemesi sonradan acı geliyor tabii. tekerlemeler bilmem ne. O tekerlemesi sonradan acı geliyor tabii.

Üç ay ömrü kalmış, biz de tabii uzaktayız. O da uzak bir diyarda. Adamcağız duymuş ki ömrü bitmiş. Üç ay ömrü kalmış, biz de tabii uzaktayız. O da uzak bir diyarda. Adamcağız duymuş ki ömrü bitmiş. Köye gelmiş, açmış önüne Kur'ân-ı Kerîm'i, üç ay ibadet, taat, namaz vesaire. Köye gelmiş, açmış önüne Kur'ân-ı Kerîm'i, üç ay ibadet, taat, namaz vesaire. Ondan sonra hakikaten o müddet içinde vefat etmiş gitmiş. Ondan sonra hakikaten o müddet içinde vefat etmiş gitmiş.

Yani şu anlaşılıyor, öleceğini bilen bir insan bizim gibi gevşek namaz kılmaz.Yani şu anlaşılıyor, öleceğini bilen bir insan bizim gibi gevşek namaz kılmaz. Öleceğini bilen bir insanın hali değişir. Biz neden böyle gevşeğiz? Öleceğini bilen bir insanın hali değişir.

Biz neden böyle gevşeğiz?

Ölesimiz hiç aklımıza gelmiyorda ondan. Öleni görmez misin, ölümü bilmez misin? Ölesimiz hiç aklımıza gelmiyorda ondan.

Öleni görmez misin, ölümü bilmez misin?

Ne bilir ne görür. Bir kulağa buradan giriyor öbür tarafa, fırt öbür taraftan çıkıp gidiyor.Ne bilir ne görür. Bir kulağa buradan giriyor öbür tarafa, fırt öbür taraftan çıkıp gidiyor. Ne nasihat dinler ne kalbine bir korku gelir. Neden? Ne nasihat dinler ne kalbine bir korku gelir.

Neden?

En aşağı, en aşağı daha 60 yıl yaşarım diye hesaplıyor. En aşağı, en aşağı daha 60 yıl yaşarım diye hesaplıyor. Kendisi şöyle bir hesaba vuruyor, umumiyetle 90 yaşında 100 yaşında ölüyorlar,Kendisi şöyle bir hesaba vuruyor, umumiyetle 90 yaşında 100 yaşında ölüyorlar, belki ben 150 yaş yaşarım filan diyor. Ohoo benim vefatıma çok vakit var filan diyor.belki ben 150 yaş yaşarım filan diyor. Ohoo benim vefatıma çok vakit var filan diyor. Zamanı gelince yola geliriz diyor kimisi. Hele emekli olayım diyor, bilmem ne diyor filan. Zamanı gelince yola geliriz diyor kimisi. Hele emekli olayım diyor, bilmem ne diyor filan. Sanki ahit yapmış gibi, anlaşması varmış gibi. Sanki ahit yapmış gibi, anlaşması varmış gibi. O zaman insanlar gevşek oluyor, aklı başka yerde oluyor işte oluyor, Allahu Ekber diyor, O zaman insanlar gevşek oluyor, aklı başka yerde oluyor işte oluyor, Allahu Ekber diyor, "Şu namazı bitireyim de pazar kapanmadan alışveriş yapayım!" Aklı pazarda. "Şu namazı bitireyim de pazar kapanmadan alışveriş yapayım!" Aklı pazarda.

Bak bizim mezhebimizin imamları demişler ki; "Yemekle namaz bir araya geldiği zaman önce yemeği yiyecek." Bak bizim mezhebimizin imamları demişler ki; "Yemekle namaz bir araya geldiği zaman önce yemeği yiyecek."

Neden? Namazda aklı yemekte olurda ondan. Acaba ne çorbası yaptı hanım?Neden?

Namazda aklı yemekte olurda ondan.

Acaba ne çorbası yaptı hanım?
Karnım da çok acıktı. İkinci yemek ne? Acaba tatlı var mı? Karnım da çok acıktı. İkinci yemek ne? Acaba tatlı var mı? Ah şöyle bir soğuk karpuz olsa da şu sıcakta bir yesem bilmem ne. Ah şöyle bir soğuk karpuz olsa da şu sıcakta bir yesem bilmem ne.

E senin namazın ne oldu! Lokantada mısın, camide misin, Allah'ın huzurunda mısın, namaz mı kılıyorsun!E senin namazın ne oldu! Lokantada mısın, camide misin, Allah'ın huzurunda mısın, namaz mı kılıyorsun! Aklı orada olur. Aklı orada olur. Aklı orada olur. Aklı orada olur. Bizim ekseriya camilerde, evlerde namaz kılışlarımız böyle kusurlu oluyor. Bizim ekseriya camilerde, evlerde namaz kılışlarımız böyle kusurlu oluyor.

Hatta bir adamın meczup bir kardeşi varmış. Hatta bir adamın meczup bir kardeşi varmış. Kardeşi imam, [meczup] arkada namaza durmuş.Kılmazmış, kardeşinin arkasında namaz kılmazmış.Kardeşi imam, [meczup] arkada namaza durmuş.Kılmazmış, kardeşinin arkasında namaz kılmazmış. Kardeşi anasına gitmiş demiş;"Ana, şu benim biradere bir şey söyle!Kardeşi anasına gitmiş demiş;"Ana, şu benim biradere bir şey söyle! Arkamda namaz kılmıyor, ayıp oluyor. Herkes tabii kardeşi bile arkasında bunun namaz kılmıyor diyorlar. Arkamda namaz kılmıyor, ayıp oluyor. Herkes tabii kardeşi bile arkasında bunun namaz kılmıyor diyorlar. Bir şey söyle de namaz kılsın." Nasihat etmiş, çağırmış o meczup oğluna nasihate etmiş, demiş ki;Bir şey söyle de namaz kılsın."

Nasihat etmiş, çağırmış o meczup oğluna nasihate etmiş, demiş ki;
"Evladım, şu ağabeyinin veya kardeşinin arkasında namaz kıl. Ayrılık gayrılık çıkartma."Evladım, şu ağabeyinin veya kardeşinin arkasında namaz kıl. Ayrılık gayrılık çıkartma. Ne diye arkasında kılmıyorsun? Kıl şunun arkasında namaz!" filan. Ne diye arkasında kılmıyorsun? Kıl şunun arkasında namaz!" filan.

"Peki anacığım!" demiş. Anaya hürmet var ya, sözünü dinlemek var ya o devirde."Peki anacığım!" demiş. Anaya hürmet var ya, sözünü dinlemek var ya o devirde. Peki anacığım demiş. Peki anacığım demiş.

Allahu Ekber, arkasında namaza durmuş, arkasından mööö diye öküz gibi bir bağırmış, gitmiş. Allahu Ekber, arkasında namaza durmuş, arkasından mööö diye öküz gibi bir bağırmış, gitmiş.

Gelmiş anasına, "Ana" demiş, "Ben buna arkamda namaz kıl dedim, Gelmiş anasına, "Ana" demiş, "Ben buna arkamda namaz kıl dedim, daha beter bir iş yaptı bugün." demiş. Ee niye? daha beter bir iş yaptı bugün." demiş.

Ee niye?

"Namaza durdu, öküz gibi bağırdı arkadan öyle ayrıldı." demiş. "Namaza durdu, öküz gibi bağırdı arkadan öyle ayrıldı." demiş.

Çağırmış anası oğlanı, demiş, böyle yapmışsın ayıp değil mi niye yaptın? Çağırmış anası oğlanı, demiş, böyle yapmışsın ayıp değil mi niye yaptın?

Anacığım demiş, ben sana bir şey demeyeyim sen ona sor bakalım namaza durduğu zaman ne düşündü? Anacığım demiş, ben sana bir şey demeyeyim sen ona sor bakalım namaza durduğu zaman ne düşündü?

İmam olan oğlunu kadın çağırmış, yaşlı kadın,İmam olan oğlunu kadın çağırmış, yaşlı kadın, "Evladım sen Allahu Ekber dedikten sonra sübhaneyi okurken ne düşündün?" "Evladım sen Allahu Ekber dedikten sonra sübhaneyi okurken ne düşündün?"

"Anacığım." demiş, "Bizim inek demiş şurdaydı da bilmem neydi de işte o aklıma geldi de onu düşündüm." "Anacığım." demiş, "Bizim inek demiş şurdaydı da bilmem neydi de işte o aklıma geldi de onu düşündüm."

Yani aklı ahırda, ineğin derdinde, ya sütünde ya beslenmesinde ya bişeyinde.Yani aklı ahırda, ineğin derdinde, ya sütünde ya beslenmesinde ya bişeyinde. Arkasındaki ona onun için şey yapıyor. Bu ne biçim namaz?Arkasındaki ona onun için şey yapıyor. Bu ne biçim namaz? Bu ne biçim namaz, öküzü düşünüyorsun ineği düşünüyorsun diye ondan. Bu ne biçim namaz, öküzü düşünüyorsun ineği düşünüyorsun diye ondan.

O tabii meczup, Allah ona göstermiş şeyini ondan öyle yapmış. O tabii meczup, Allah ona göstermiş şeyini ondan öyle yapmış.

Eski büyüklerden birisini de anlatıyorlar.Eski büyüklerden birisini de anlatıyorlar. Padişahlardan birisi galiba, Allahu Ekber demiş imam olmuş geçmiş. Padişahlardan birisi galiba, Allahu Ekber demiş imam olmuş geçmiş. Bir daha durmuş bir daha Allahu Ekber demiş. Cemaat yine Allahu Ekber demişler.Bir daha durmuş bir daha Allahu Ekber demiş. Cemaat yine Allahu Ekber demişler. Bir daha durmuş bir daha Allahu Ekber demiş. Namaza öyle durmuş. Sonradan demişler ki; Bir daha durmuş bir daha Allahu Ekber demiş. Namaza öyle durmuş. Sonradan demişler ki;

Efendim, sultanım ne oldu, üç defa böyle tekbir aldın? Ne oldu? Efendim, sultanım ne oldu, üç defa böyle tekbir aldın? Ne oldu?

Demiş, her seferinde bir defa Allahu Ekber dediğim zaman Kâbe gözümün önüne gelirdi.Demiş, her seferinde bir defa Allahu Ekber dediğim zaman Kâbe gözümün önüne gelirdi. Kara örtüsüyle, o altın yaldızlı âyetleriyle, şeyleriyle Kâbe-i Müşerrefe karşımda böyle Kara örtüsüyle, o altın yaldızlı âyetleriyle, şeyleriyle Kâbe-i Müşerrefe karşımda böyle keşfen Kâbe'yi görerek namaz kılardım. Bu sefer Allahu Ekber dedim görünmedi bir sefer.keşfen Kâbe'yi görerek namaz kılardım. Bu sefer Allahu Ekber dedim görünmedi bir sefer. Bir kere daha Allahu Ekber dedim görünmedi, üçüncüde göründü demiş. Bir kere daha Allahu Ekber dedim görünmedi, üçüncüde göründü demiş.

Demek ki kılanlar namazı nasıl kılıyorlar, nasıl böyle zevkler alıyorlar, ne müşahedelere eriyorlar! Demek ki kılanlar namazı nasıl kılıyorlar, nasıl böyle zevkler alıyorlar, ne müşahedelere eriyorlar!

Peygamber Efendimiz ne diyor? Salli salâte müveddi'in.Peygamber Efendimiz ne diyor?

Salli salâte müveddi'in.
"Dünyaya veda eden, ayrılıp gidecek bir insanın namaz kılışı gibi kıl." "Dünyaya veda eden, ayrılıp gidecek bir insanın namaz kılışı gibi kıl."

Ciddi kıl yani bu işi, son namazınmış gibi. Ondan sonra ömrün yokmuş gibi, âhirete göçecekmişsin gibi. Ciddi kıl yani bu işi, son namazınmış gibi. Ondan sonra ömrün yokmuş gibi, âhirete göçecekmişsin gibi.

Ke-enneke terâhu. "Sanki Rabbini görüyormuş gibi."Ke-enneke terâhu. "Sanki Rabbini görüyormuş gibi." Fe-in künte lâ terâhu fe-innehû yerâke. "Çünkü sen onu görmüyorsan da O seni görüyor." Fe-in künte lâ terâhu fe-innehû yerâke. "Çünkü sen onu görmüyorsan da O seni görüyor."

Rabbin seni görüyor, sen Allahu Ekber deyince O'nun huzuruna giriyorsun.Rabbin seni görüyor, sen Allahu Ekber deyince O'nun huzuruna giriyorsun. Sen onu görmesen de Rabbin seni görüyor.Sen onu görmesen de Rabbin seni görüyor. Senin O'nun huzuruna, dergahı izzetine layık bir tavır takınman lazım. Senin O'nun huzuruna, dergahı izzetine layık bir tavır takınman lazım. Öyle bir halde olman lazım Rabbinin huzurunda. Sen ne sanıyorsun? Öküzü düşünecek zaman mı?Öyle bir halde olman lazım Rabbinin huzurunda.

Sen ne sanıyorsun? Öküzü düşünecek zaman mı?
Çarşıyı düşünecek zaman mı? Fileyi düşünecek zaman mı? Cüzdanı düşünecek zaman mı? Çarşıyı düşünecek zaman mı? Fileyi düşünecek zaman mı? Cüzdanı düşünecek zaman mı?

Rabbinin huzuruna geldin. Dünyayı bir tarafa koy, Rabbinin azametini düşün,Rabbinin huzuruna geldin. Dünyayı bir tarafa koy, Rabbinin azametini düşün, okuduğun âyetlerin mânasına kendini ver. Öyle bir böyle Allah'ın sevgili kullarının namazı gibi namaz kıl.okuduğun âyetlerin mânasına kendini ver. Öyle bir böyle Allah'ın sevgili kullarının namazı gibi namaz kıl. Çünkü O seni görüyor. Çünkü O seni görüyor.

Vey'es mimmâ fî eydi'n-nâsi ta'iş ğaniyyâ.Vey'es mimmâ fî eydi'n-nâsi ta'iş ğaniyyâ. "İnsanların elindeki mallardan, mülklerden tamahını kes, ümidini kes,"İnsanların elindeki mallardan, mülklerden tamahını kes, ümidini kes, o zaman zengin bir kul gibi yaşarsın." o zaman zengin bir kul gibi yaşarsın."

Ekseriya insanlar birisinden bir şey umarlar, bir şey beklerler.Ekseriya insanlar birisinden bir şey umarlar, bir şey beklerler. Şu adam inşaallah bizi biraz kayırır, biraz şunu verir biraz bunu verir.Şu adam inşaallah bizi biraz kayırır, biraz şunu verir biraz bunu verir. Ondan biraz bize de nasip olur. Komşuda pişer bizede düşer.Ondan biraz bize de nasip olur. Komşuda pişer bizede düşer. Bilmem ne filan insan başkasından biraz tamahı olur, ümidi olur, bir şeyler bekler.Bilmem ne filan insan başkasından biraz tamahı olur, ümidi olur, bir şeyler bekler. Tabii o beklemek, o tamah, o beklenti, o ümit, o başkasının elindekine göz dikmek insanı küçültür.Tabii o beklemek, o tamah, o beklenti, o ümit, o başkasının elindekine göz dikmek insanı küçültür. Hem hareketlerinin, niyetlerinin bozulmasına sebep olurHem hareketlerinin, niyetlerinin bozulmasına sebep olur hem de karşı taraf onu sezer o bakımdan iyi olmaz. Neticede adam sanki böyle; hem de karşı taraf onu sezer o bakımdan iyi olmaz. Neticede adam sanki böyle;

Fakîrun küllü zî hırsın ğaniyyün küllü men yekna'. "Her hırs sahibi insan fakirdir."Fakîrun küllü zî hırsın ğaniyyün küllü men yekna'. "Her hırs sahibi insan fakirdir." El pençe divan durur, dalkavukluk eder, bilmem ne yapar filan, yani iyi olmaz durumu fakir gibi olur.El pençe divan durur, dalkavukluk eder, bilmem ne yapar filan, yani iyi olmaz durumu fakir gibi olur. Ama insanların elindekinden ümidini kesersen; "İstemem ya kimsenin malını! Vermezse vermesin!" Ama insanların elindekinden ümidini kesersen; "İstemem ya kimsenin malını! Vermezse vermesin!" filan gibi böyle bir duygu içinde olduğu zaman hür olur insan; filan gibi böyle bir duygu içinde olduğu zaman hür olur insan; zengine de söyler, âmire de söyler, valiye de söyler, reisicumhura da söyler, herkese hakkı söyler.zengine de söyler, âmire de söyler, valiye de söyler, reisicumhura da söyler, herkese hakkı söyler. Eskilerden böyle babayiğit insanlar var. Eskilerden böyle babayiğit insanlar var. Ümidi yok ki, karşısındakinden bir şey beklediği bir şey yok ki o zaman söyler.Ümidi yok ki, karşısındakinden bir şey beklediği bir şey yok ki o zaman söyler. Ama mevki makam bekliyorsa o zaman elini ovuşturur hık der mık der hakkı söylemez, Ama mevki makam bekliyorsa o zaman elini ovuşturur hık der mık der hakkı söylemez, tenkit etmez, gerçeği ifade etmez filan. O bakımdan Efendimiz diyor ki;tenkit etmez, gerçeği ifade etmez filan.

O bakımdan Efendimiz diyor ki;
"Karşındaki insanın elindeki mal varlığından, zenginlikten tamahını kes."Karşındaki insanın elindeki mal varlığından, zenginlikten tamahını kes. Ona ümit bağlama o zaman zengin bir insan olarak yaşarsın." Ona ümit bağlama o zaman zengin bir insan olarak yaşarsın."

Hür olursun, adımın değişir, bakışın değişir, yürüyüşün değişir, kimseye eyvallah etmezsin,Hür olursun, adımın değişir, bakışın değişir, yürüyüşün değişir, kimseye eyvallah etmezsin, sırf Allah'a kul olursun o zaman ahrârdan, hür kullardan olursun. sırf Allah'a kul olursun o zaman ahrârdan, hür kullardan olursun.

Hür kul olmak, bağımsız kul olmak yani has müslüman olmanın şiârından birisi de Hür kul olmak, bağımsız kul olmak yani has müslüman olmanın şiârından birisi de başkalarından tamahı, ümidi kesmektir, başkasından bir şey ummamaktır.başkalarından tamahı, ümidi kesmektir, başkasından bir şey ummamaktır. Çünkü ona da veren Allah, sana da verir, ummadığı yerden rızıklandırır.Çünkü ona da veren Allah, sana da verir, ummadığı yerden rızıklandırır. Yani insan Allah'a kul oldu mu dünyalık onun arkasından koşar gelir,Yani insan Allah'a kul oldu mu dünyalık onun arkasından koşar gelir, burnu sürte sürte gelir, istemese de gelir, reddettikçe gelir, elinin tersiyle ittikçe gelir.burnu sürte sürte gelir, istemese de gelir, reddettikçe gelir, elinin tersiyle ittikçe gelir. Umdukça, tamah ettikçe, hırs ettikçe o zaman gelmez.Umdukça, tamah ettikçe, hırs ettikçe o zaman gelmez. O bakımdan insanın bu duyguya sahip olması lazım. Başkasının malı.O bakımdan insanın bu duyguya sahip olması lazım.

Başkasının malı.
Efendim çok güzel bir bahçesi varmış, elmalar sarkıyormuş, meyvalar şöyleymiş, Efendim çok güzel bir bahçesi varmış, elmalar sarkıyormuş, meyvalar şöyleymiş, içinden bir de şırıl şırıl su akıyormuş, yanında bir de güzel köşkü varmış. Köşkünün havuzu da varmış,içinden bir de şırıl şırıl su akıyormuş, yanında bir de güzel köşkü varmış. Köşkünün havuzu da varmış, kenarında güller de varmış. Mübarek olsun! Mübarek olsun güle güle otursun. kenarında güller de varmış.

Mübarek olsun! Mübarek olsun güle güle otursun.
Allah âhirette daha çoğunu versin. Allah bu dünyada gaflete düşürmesin.Allah âhirette daha çoğunu versin. Allah bu dünyada gaflete düşürmesin. Verdiğinden daha fazlasını versin filan. Yani bir tamahı yok, bir şeyi yok.Verdiğinden daha fazlasını versin filan. Yani bir tamahı yok, bir şeyi yok. Ama bir tamahı olduğu zaman insanlar o zaman dalkavukluk yapıyor. Ama bir tamahı olduğu zaman insanlar o zaman dalkavukluk yapıyor.

Neden gidiyorlar zengine dalkavukluk yapıyorlar? Neden padişahlara, paşalara dalkavukluk etmişler? Neden gidiyorlar zengine dalkavukluk yapıyorlar? Neden padişahlara, paşalara dalkavukluk etmişler?

İşte, şair gayet kestirme, açıkça söylüyor diyor ki; İşte, şair gayet kestirme, açıkça söylüyor diyor ki; "Ben senin methetmezdim ama ey filanca şahıs. Ne yapayım evde çoluk çocuk var." diyor."Ben senin methetmezdim ama ey filanca şahıs. Ne yapayım evde çoluk çocuk var." diyor. Yani o onu methedecek, şiir yazacak; "Vîrân olası hânede evlâd-ı iyâl var." Yani o onu methedecek, şiir yazacak; "Vîrân olası hânede evlâd-ı iyâl var." Çoluk çocuk var ondan biraz para alacak, bir kese hediye alacak diye onu methediyor; Çoluk çocuk var ondan biraz para alacak, bir kese hediye alacak diye onu methediyor; "Sen arslansın, kaplansın, düşmanın üstüne bir saldırdığın zaman düşman ordusu bozulur, kaçar. "Sen arslansın, kaplansın, düşmanın üstüne bir saldırdığın zaman düşman ordusu bozulur, kaçar. Cömertlikte bulutlar gibisin, bulutların aşağı yağmur yağdırdığı gibi herkese iyilik yaparsın." Cömertlikte bulutlar gibisin, bulutların aşağı yağmur yağdırdığı gibi herkese iyilik yaparsın."

Adamın ciğeri beş para etmez ama şair boyuna döktürüyor, böyle uydurma vasıflarla methediyor. Adamın ciğeri beş para etmez ama şair boyuna döktürüyor, böyle uydurma vasıflarla methediyor.

Neden? Ümit ediyor. İnsanın hür olması lazım, Allah'tan korkması lazım, Allah'tan istemesi lazım,Neden?

Ümit ediyor.

İnsanın hür olması lazım, Allah'tan korkması lazım, Allah'tan istemesi lazım,
Allah'tan beklemesi lazım. İnsanların elindekinden gözünü çekmesi lazım, kıskanmaması lazım, Allah'tan beklemesi lazım. İnsanların elindekinden gözünü çekmesi lazım, kıskanmaması lazım, ummaması lazım o zaman gerçek müslüman olur. Efendimiz böyle tavsiye ediyor işte. ummaması lazım o zaman gerçek müslüman olur. Efendimiz böyle tavsiye ediyor işte.

Ve iyyâke ve mâ yu'tezeru minhü. "Sakın sonunda özür dilenecek, dilemeye sebep olacak işler yapma." Ve iyyâke ve mâ yu'tezeru minhü. "Sakın sonunda özür dilenecek, dilemeye sebep olacak işler yapma."

Özür dilemene sebep olacak bir işi başından sakın yapma. Özür dilemene sebep olacak bir işi başından sakın yapma. Gözünü aç, yaptığın şeyi nasıldır iyi midir kötü müdür düşün ve özür dileyecek işi yapma. Gözünü aç, yaptığın şeyi nasıldır iyi midir kötü müdür düşün ve özür dileyecek işi yapma.

Bu nasihatlardan sonra, mezheb imamı, Hanbelî mezhebinin kurucusu, Bu nasihatlardan sonra, mezheb imamı, Hanbelî mezhebinin kurucusu, Müsned'in sahibi Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh'in rivayet ettiğiMüsned'in sahibi Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh'in rivayet ettiği Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini okuyarak bitirelim inşaallah. Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini okuyarak bitirelim inşaallah.

Sılatü'r-rahimi ve hüsnü'l huluki ve hüsnü'l-civâri yu'ammirne'd-diyâre ve yezidne fi'l-a'mâri. Sılatü'r-rahimi ve hüsnü'l huluki ve hüsnü'l-civâri yu'ammirne'd-diyâre ve yezidne fi'l-a'mâri.

Sılatü'r-rahimi. "Sıla-i rahim yapmak, yani akraba ile alakalarını Sılatü'r-rahimi. "Sıla-i rahim yapmak, yani akraba ile alakalarını akrabalığın şânına uygun bir şekilde canlı tutmak, ilgilenmek, yardım etmek, desteklemek, ziyaret etmek.akrabalığın şânına uygun bir şekilde canlı tutmak, ilgilenmek, yardım etmek, desteklemek, ziyaret etmek. Büyüklerinin elini öpmek, küçüklerini kayırmak, fakirlerinin ihtiyaçlarını gidermek..."Büyüklerinin elini öpmek, küçüklerini kayırmak, fakirlerinin ihtiyaçlarını gidermek..." Sıla-i rahim dediğimiz şey. Sıla-i rahim dediğimiz şey.

Sıla-i rahim sadece ziyaret değildir, sadece köye gidip akrabanın elini öpmek değildir. Sıla-i rahim sadece ziyaret değildir, sadece köye gidip akrabanın elini öpmek değildir. Maddî ihtiyacı olanlara biraz da maddî yardım yapmak demek, o mânayı da ihtiva eder.Maddî ihtiyacı olanlara biraz da maddî yardım yapmak demek, o mânayı da ihtiva eder. Müslümanların en mühim vazifelerinden birisi de sıla-i rahimdir.Müslümanların en mühim vazifelerinden birisi de sıla-i rahimdir. Akrabanı, yakınlarını gözeteceksin, bırakmayacaksın, terk etmeyeceksin, koruyup gözeteceksin.Akrabanı, yakınlarını gözeteceksin, bırakmayacaksın, terk etmeyeceksin, koruyup gözeteceksin. Çocuklarına, akrabanın çocuklarına sahip olacaksın, kendilerine sahip olacaksın, Çocuklarına, akrabanın çocuklarına sahip olacaksın, kendilerine sahip olacaksın, ihtiyaçları varsa yardımcı olacaksın, uzaktaysan mektup yazacaksın,ihtiyaçları varsa yardımcı olacaksın, uzaktaysan mektup yazacaksın, senede fırsat buldukça ziyaretine gideceksin, halini yakından göreceksin.senede fırsat buldukça ziyaretine gideceksin, halini yakından göreceksin. Çünkü halini yakından görmediğin zaman insan anlayamaz. Çünkü halini yakından görmediğin zaman insan anlayamaz.

Hocam mektup yazdım çok iyiyim dediler. Hocam mektup yazdım çok iyiyim dediler.

Tabii öyle der! İyi bir müslüman, halini sorduğun zaman, bir kimse, "Nasılsın?" dediği zaman; Tabii öyle der! İyi bir müslüman, halini sorduğun zaman, bir kimse, "Nasılsın?" dediği zaman; "Elhamdülillah çok iyiyim!" der. Adamın karnı gurul gurul açlıktan gurulduyor, evinde bir şey yok, "Elhamdülillah çok iyiyim!" der.

Adamın karnı gurul gurul açlıktan gurulduyor, evinde bir şey yok,
borç gırtlağına gelmiş dayanmış, hâlâ elhamdülillah der. Yani müslümanın hali öyledir. borç gırtlağına gelmiş dayanmış, hâlâ elhamdülillah der. Yani müslümanın hali öyledir.

Sen bir git gör bakalım, bir gir evine. Ya Allah Allah, ev harap. Su yok! E niye su yok? Sen bir git gör bakalım, bir gir evine.

Ya Allah Allah, ev harap. Su yok!

E niye su yok?

Su parasını ödeyememiş kesilmiş. Bilmem mutfak tamtakır,Su parasını ödeyememiş kesilmiş. Bilmem mutfak tamtakır, bilmem dolabın içine fare düşse başı yarılacak, yiyecek bir şey yok.bilmem dolabın içine fare düşse başı yarılacak, yiyecek bir şey yok. Bilmem çoluk çocuk kenarda sefil, benizleri sararmış. Bilmem çoluk çocuk kenarda sefil, benizleri sararmış.

Bizim torun kapının öbür tarafından girdi yanımda birisi oturuyor;Bizim torun kapının öbür tarafından girdi yanımda birisi oturuyor; "Hocam dedi, yüzü biraz fazla sarı bunda solucan mı var?" dedi. Uzaktan."Hocam dedi, yüzü biraz fazla sarı bunda solucan mı var?" dedi. Uzaktan. Hemen böyle rengini beğenmedi sarı gördü biraz, "Bunda solucan mı var?" dedi Hemen böyle rengini beğenmedi sarı gördü biraz, "Bunda solucan mı var?" dedi

Yani şöyle bir gözle görürsen anlarsın halini. Yani şöyle bir gözle görürsen anlarsın halini. Bir evine gir bakalım, bir gir bakalım şu evinin içine bir dolaş,Bir evine gir bakalım, bir gir bakalım şu evinin içine bir dolaş, bir halini gör bakalım mektupta yazdığı gibi mi? bir halini gör bakalım mektupta yazdığı gibi mi?

Adamın birisi evlenmiş, benim rahmetli anam anlatırdı, böyle yapmayın diye anlatırdı. Adamın birisi evlenmiş, benim rahmetli anam anlatırdı, böyle yapmayın diye anlatırdı. Kendisi güzel evde oturuyor, anasına da bahçenin öbür ucunda bir oda yapmış, oda orada duruyor. Kendisi güzel evde oturuyor, anasına da bahçenin öbür ucunda bir oda yapmış, oda orada duruyor. Atına binmiş, yani köy halini anlatıyorum, atına binmiş kasabaya inecek bir şeyler alacak. Atına binmiş, yani köy halini anlatıyorum, atına binmiş kasabaya inecek bir şeyler alacak. İşte hani Cuma günleri cuma pazarları kurulurdu, herkes malını orayaİşte hani Cuma günleri cuma pazarları kurulurdu, herkes malını oraya atının iki tarafında getirirdi ondan sonra orada satardı. Alacağını alırdı gelirdi köye.atının iki tarafında getirirdi ondan sonra orada satardı. Alacağını alırdı gelirdi köye. Gaz yağı alacak, şunu alacak, yiyecek alacak, un alacak, buğday alacak filan. Gaz yağı alacak, şunu alacak, yiyecek alacak, un alacak, buğday alacak filan.

Atına binmiş, karısına demiş ki anama sor bakalım bir ihtiyacı var mı? Atına binmiş, karısına demiş ki anama sor bakalım bir ihtiyacı var mı?

Tabii biraz mizahi bir anlatım ama kadın, yani gelin kaynanasının yanına gidiyor.Tabii biraz mizahi bir anlatım ama kadın, yani gelin kaynanasının yanına gidiyor. "Ana!" diyor, "Oğlun kasabaya gidiyor inci boncuk ister misin?" diyor "Ana!" diyor, "Oğlun kasabaya gidiyor inci boncuk ister misin?" diyor

Şimdi ihtiyar kadın inciyi ne yapsın boncuğu ne yapsın, ihtiyarlamış zaten. Şimdi ihtiyar kadın inciyi ne yapsın boncuğu ne yapsın, ihtiyarlamış zaten. Sinirleniyor kadın, istemem diye bağırıyor. İstemem! İstemem!Sinirleniyor kadın, istemem diye bağırıyor. İstemem! İstemem! Yüksek sesle bağırınca hemen [adam] koşarak geliyor, [gelin;] Yüksek sesle bağırınca hemen [adam] koşarak geliyor, [gelin;]

Bak diyor, kızdı istemem diye bağırıyor diyor. Bak diyor, kızdı istemem diye bağırıyor diyor.

E be adam sen karını göndereceğine bir ananın yanına kendin bir git. E be adam sen karını göndereceğine bir ananın yanına kendin bir git. Ananın yanına bir kendin git, bir elini öp, anacığım de, bir duasını al.Ananın yanına bir kendin git, bir elini öp, anacığım de, bir duasını al. Bir isteğin var mı diye bir sen sor bakalım! Bir isteğin var mı diye bir sen sor bakalım!

Kadın gidiyor haince soruyor, inci boncuk ister misin diyor, o da istemem diye bağırıyor. Kadın gidiyor haince soruyor, inci boncuk ister misin diyor, o da istemem diye bağırıyor. Bakalım sen kendin bir git! Bunu mizah yollu böyle anlatıyorum, neden anlatıyorum? Bakalım sen kendin bir git!

Bunu mizah yollu böyle anlatıyorum, neden anlatıyorum?

Bir şeyin gidip bizzat görülmesi uzaktan duyulması gibi olmaz. Bir şeyin gidip bizzat görülmesi uzaktan duyulması gibi olmaz. Onun için sıla-i rahimde gideceksin, ziyaret edeceksin, göreceksin,Onun için sıla-i rahimde gideceksin, ziyaret edeceksin, göreceksin, halini hatırın soracaksın, sezeceksin! halini hatırın soracaksın, sezeceksin!

Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine't-te'affufi ta'rifühüm bi-sîmâhüm lâ yes'elûne'n-nâse ilhâfâ.Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine't-te'affufi ta'rifühüm bi-sîmâhüm lâ yes'elûne'n-nâse ilhâfâ. "Bazı öyle fukara vardır ki bilmeyenler uzaktan onu zengin sanır. Hiç kimseden bir şey istemez."Bazı öyle fukara vardır ki bilmeyenler uzaktan onu zengin sanır. Hiç kimseden bir şey istemez. İnsanlara yüz suyu dökmez ama ihtiyaçtan kıvranıyordur kimseden bir şey istemez." İnsanlara yüz suyu dökmez ama ihtiyaçtan kıvranıyordur kimseden bir şey istemez."

Öylelerine ikramda bulunmak, yardımda bulunmak aslı sevap oluyor. Öylelerine ikramda bulunmak, yardımda bulunmak aslı sevap oluyor. Onun için bizzat görmek, bizzat görmek önemlidir.Onun için bizzat görmek, bizzat görmek önemlidir. Müslümanın da akrabasını eşini dostunu bizzat görmesi lazım. Ama gidemiyor zamanı yok. Müslümanın da akrabasını eşini dostunu bizzat görmesi lazım.

Ama gidemiyor zamanı yok.

Gidemediği zaman da mektup yazar, telefonlaşır.Gidemediği zaman da mektup yazar, telefonlaşır. Şimdi telefon imkanları filan çıktı, bir hal hatırını sorar; "Nasılsın iyi misin, özledim,Şimdi telefon imkanları filan çıktı, bir hal hatırını sorar; "Nasılsın iyi misin, özledim, gözlerinden öperim, ellerinden öperim. Bir emrin var mı, bir ihtiyacın var mı?" filan der de,gözlerinden öperim, ellerinden öperim. Bir emrin var mı, bir ihtiyacın var mı?" filan der de, arada bir gidip ziyaret de etmek lazım. Sıla-i rahim, bu bir. Sıla-i rahim. İkincisi; arada bir gidip ziyaret de etmek lazım.

Sıla-i rahim, bu bir. Sıla-i rahim. İkincisi;

Ve hüsnü'l-huluk. "Güzel huy." Güzel huy yani "güzel huy" sözüyle, tabiriyleVe hüsnü'l-huluk. "Güzel huy."

Güzel huy yani "güzel huy" sözüyle, tabiriyle
bizim kitaplarımızda anlatılan, insanlarla iyi geçinmektir. bizim kitaplarımızda anlatılan, insanlarla iyi geçinmektir. Şöyle arkadaşları arasında sevilen sayılan bir insan olmak, kimseyi incitmemek,Şöyle arkadaşları arasında sevilen sayılan bir insan olmak, kimseyi incitmemek, kimseye yük olmamak, güzel huy böyle bir şeydir. kimseye yük olmamak, güzel huy böyle bir şeydir. Tabii çok çeşitleri var; cömertlik güzel huydandır, adalet güzel huydandır, sadâkat güzel huydandır,Tabii çok çeşitleri var; cömertlik güzel huydandır, adalet güzel huydandır, sadâkat güzel huydandır, vefâ güzel huydandır filan. Güzel huyun çeşitleri çok ama genel görünüm nedir? vefâ güzel huydandır filan.

Güzel huyun çeşitleri çok ama genel görünüm nedir?

Güzel huylu bir insan çevresine ışık saçan bir kimse gibidir, hoştur, sevilir, sever,Güzel huylu bir insan çevresine ışık saçan bir kimse gibidir, hoştur, sevilir, sever, böyle seven sevilen bir kimse olur, tamam. Bir, sıla-i rahim yapmak; iki, güzel huylu olmak; üç; böyle seven sevilen bir kimse olur, tamam.

Bir, sıla-i rahim yapmak; iki, güzel huylu olmak; üç;

Ve hüsnü'l-civâri. "İyi komşuluk yapmak, komşuluğu iyi yapmak." Ve hüsnü'l-civâri. "İyi komşuluk yapmak, komşuluğu iyi yapmak."

Ekseriya şimdi komşular biribirine düşman. Çünkü o onun tarlasına sapanı şöyle biraz kaydırtmış; Ekseriya şimdi komşular biribirine düşman. Çünkü o onun tarlasına sapanı şöyle biraz kaydırtmış; "Vay sen misin benim tarlamdan bu kadar yer alan!" O ona düşman o ona düşman."Vay sen misin benim tarlamdan bu kadar yer alan!" O ona düşman o ona düşman. Veyahut işte şu şöyle bu böyle. Veyahut senin pis suların şurdan geçiyor buradan geçiyor,Veyahut işte şu şöyle bu böyle. Veyahut senin pis suların şurdan geçiyor buradan geçiyor, bir bahane bulunuyor komşular biribirlerine küs oluyorlar, dargın oluyorlar, kırgın oluyorlar.bir bahane bulunuyor komşular biribirlerine küs oluyorlar, dargın oluyorlar, kırgın oluyorlar. Halbuki komşu hakları çok önemli, çok kıymetli.Halbuki komşu hakları çok önemli, çok kıymetli. İslam'da komşuya izzet ve itibar etmek çok gerekli,İslam'da komşuya izzet ve itibar etmek çok gerekli, komşunun ezasına cefasına tahammül etmek çok lüzumlu.komşunun ezasına cefasına tahammül etmek çok lüzumlu. Komşunun malına tecavüz etmeyecek, namusuna göz dikmeyecek,Komşunun malına tecavüz etmeyecek, namusuna göz dikmeyecek, müslüman her bakımdan komşusunu koruyup kollayacak. müslüman her bakımdan komşusunu koruyup kollayacak.

Komşusunun her şeyinin koruyacak kollayacak, buna hüsnü'l-civâr diyoruz,Komşusunun her şeyinin koruyacak kollayacak, buna hüsnü'l-civâr diyoruz, yani komşuluğu güzel bir tarzda yapmak. Komşusuna gidiyorsun soruyorsun filanca adam [nasıldır?] yani komşuluğu güzel bir tarzda yapmak.

Komşusuna gidiyorsun soruyorsun filanca adam [nasıldır?]

Aa Allah razı olsun, neme lazım kendisi yok Allah'ı var çok iyi insandır.Aa Allah razı olsun, neme lazım kendisi yok Allah'ı var çok iyi insandır. Mübarekten daima iyilik gördüm. Hah, demek ki bu iyi komşuluk yapmış, filan. Mübarekten daima iyilik gördüm.

Hah, demek ki bu iyi komşuluk yapmış, filan.

Ama bu devirde bazen zıt komşular oluyor. Dün söylediler, biz bir yerde bir yere gittik, demişler ki;Ama bu devirde bazen zıt komşular oluyor. Dün söylediler, biz bir yerde bir yere gittik, demişler ki; "Humeyniciler geldi." Yani her sakallı Humeynici şimdi."Humeyniciler geldi." Yani her sakallı Humeynici şimdi. Ve biraz başımızda takke var, sarığımız var; "Humeyniciler geldi." Ve biraz başımızda takke var, sarığımız var; "Humeyniciler geldi."

Be adam bizi sevmiyorsan doğru düzgün yüzümüze söylesene.Be adam bizi sevmiyorsan doğru düzgün yüzümüze söylesene. Yüzümüze merhaba diyor, arkasından; "Yine Humeyniciler geldi!" filan [diyor]. Yüzümüze merhaba diyor, arkasından; "Yine Humeyniciler geldi!" filan [diyor].

Yani adam zıt, bize zıt, veya biz ona zıddız. Ne yapalım, onun gibi olamamışız. Yani adam zıt, bize zıt, veya biz ona zıddız. Ne yapalım, onun gibi olamamışız. Böyle zıddiyetten dolayı da bazen şeyler oluyor, komşuya ne yapsan yaranamıyorsun.Böyle zıddiyetten dolayı da bazen şeyler oluyor, komşuya ne yapsan yaranamıyorsun. Ne yapsan yaranamıyorsun, tabii buna bir şey diyemeyiz.Ne yapsan yaranamıyorsun, tabii buna bir şey diyemeyiz. Çünkü adam senin imanına düşman, senin inancına düşman, senin yaşayışına düşmanÇünkü adam senin imanına düşman, senin inancına düşman, senin yaşayışına düşman ona bir sözüm yok, ona bir şey diyemem. Ama normal olarak müslüman müslümanın komşusu olduğu zamanona bir sözüm yok, ona bir şey diyemem. Ama normal olarak müslüman müslümanın komşusu olduğu zaman komşulukta büyük bir hukuk vardır ona dikkat edecek, riayet edecek. komşulukta büyük bir hukuk vardır ona dikkat edecek, riayet edecek.

Ne olurmuş? Bu üç şey sayıyor Peygamber Efendimiz, sıla-i rahim, güzel huy, geçimlilik ve güzel komşuluk.Ne olurmuş? Bu üç şey sayıyor Peygamber Efendimiz, sıla-i rahim, güzel huy, geçimlilik ve güzel komşuluk. Bunlar ne yaparmış? Yu'ammirne'd-diyâre. "Beldeleri mâmur hâle getirir.Bunlar ne yaparmış?

Yu'ammirne'd-diyâre. "Beldeleri mâmur hâle getirir.
Beldeleri imar eder, beldeleri güzelleştirir. Evlere şenlik olur, mahalleleri imar eder."Beldeleri imar eder, beldeleri güzelleştirir. Evlere şenlik olur, mahalleleri imar eder." Ve yezidne fi'l-a'mâri. "İnsanın ömrünü arttırır. Ömrü uzar insanın." Ve yezidne fi'l-a'mâri. "İnsanın ömrünü arttırır. Ömrü uzar insanın."

Sıla-i rahim yapanın, güzel huylu olanın, komşuluğu iyi yapanın ömrü uzar. Sıla-i rahim yapanın, güzel huylu olanın, komşuluğu iyi yapanın ömrü uzar.

E hocam Allah insana bir ömür vermişse ömrü belli, nasıl artar ömrü? E hocam Allah insana bir ömür vermişse ömrü belli, nasıl artar ömrü?

Onu Peygamber Efendimiz söylüyor. Kelimeyi ben seçmedim ki! Onu Peygamber Efendimiz söylüyor. Kelimeyi ben seçmedim ki!

Peygamber Efendimiz ne demiş? Peygamber Efendimiz ne demiş?

Ve yezidne fi'l-a'mâri. Yezid, ziyade, biliyorsunuz siz de anlıyorsunuz. Ve yezidne fi'l-a'mâri. Yezid, ziyade, biliyorsunuz siz de anlıyorsunuz. "Ömürleri arttırır." diyor. Nasıl arttırırsa arttırır, Rabbim her şeye kadirdir."Ömürleri arttırır." diyor. Nasıl arttırırsa arttırır, Rabbim her şeye kadirdir. Gün içinde gün yaratır, yıl içinde yıl yaratır, insanın ömrünü hayırlılaştırır,Gün içinde gün yaratır, yıl içinde yıl yaratır, insanın ömrünü hayırlılaştırır, bereketleştirir, tatlılaştırır, güzelleştirir, yıllarca yaşamış gibi olur insan. bereketleştirir, tatlılaştırır, güzelleştirir, yıllarca yaşamış gibi olur insan. Bir de zamanın nasıl geçtiğini anlamaz bazı insanlar, Bir de zamanın nasıl geçtiğini anlamaz bazı insanlar, bir telaş, bir har, bir gür derken hop bakarsın ecel gelmiş; bir telaş, bir har, bir gür derken hop bakarsın ecel gelmiş;

"Ya ben daha hayatı anlamadım. İşlerimi bitiremedim, çocuğu evlendirmedim şunu yapamadım... "Ya ben daha hayatı anlamadım. İşlerimi bitiremedim, çocuğu evlendirmedim şunu yapamadım...

Geçmiş ola. Hayat bitmiş yani yıldırım gibi rüzgar gibi bakmışsın gelmiş geçmiş olur. Geçmiş ola. Hayat bitmiş yani yıldırım gibi rüzgar gibi bakmışsın gelmiş geçmiş olur.

Esrarını bilmiyoruz ama seziyorum ben.Esrarını bilmiyoruz ama seziyorum ben. Yani kadir, Allahu Teâlâ hazretleri kadirdir, insanın ömrünü artırır.Yani kadir, Allahu Teâlâ hazretleri kadirdir, insanın ömrünü artırır. Sıla-i rahim, güzel huy, güzel komşuluk insanın ömrünü arttırır,Sıla-i rahim, güzel huy, güzel komşuluk insanın ömrünü arttırır, beldeleri şenlendirir, güzelleştirir, mâmur hâle getirir. Demek ki öyle olacağız. beldeleri şenlendirir, güzelleştirir, mâmur hâle getirir.

Demek ki öyle olacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi biribirini seven, kendine has kul olan, habibine güzel ümmetlik eden Allahu Teâlâ hazretleri bizi biribirini seven, kendine has kul olan, habibine güzel ümmetlik eden olgun, kâmil, salih mü'minlerden eylesin. Ömrünü rızayı bârîye uygun geçirmeyi cümlemize nasip eylesin.olgun, kâmil, salih mü'minlerden eylesin. Ömrünü rızayı bârîye uygun geçirmeyi cümlemize nasip eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamızı cümlemize müyesser eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamızı cümlemize müyesser eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2