Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Amellerinizi İptal Etmeyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Zilhicce 1408 / 07.08.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hadis-i Şeriflerin Kaynağı, Amellerinizi Boşa Çıkarmayın!, Allah’tan Ni’met, Kuldan İsyan, Allah’ın Dua Eden Kulunu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Amellerinizi İptal Etmeyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Zilhicce 1408 / 07.08.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hadis-i Şeriflerin Kaynağı, Amellerinizi Boşa Çıkarmayın!, Allah’tan Ni’met, Kuldan İsyan, Allah’ın Dua Eden Kulunu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Senedina ve mededina Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi Senedina ve mededina Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd… Emmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemeve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: اVe bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

ا
Yekûlu'llâhu te'âlâ: Yâ'bne Âdeme, ihteri'l-cennete ale'n-nâriYekûlu'llâhu te'âlâ: Yâ'bne Âdeme, ihteri'l-cennete ale'n-nâri ve lâ tübtılû a'mâleküm fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ. ve lâ tübtılû a'mâleküm fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun. Dünya ve âhiretin hayırlarına, saadet ve selametine Rabbimiz cümlenizi ve cümlemizi nail eylesin. Dünya ve âhiretin hayırlarına, saadet ve selametine Rabbimiz cümlenizi ve cümlemizi nail eylesin. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallalahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallalahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet her pazar günü ikindiden sonramübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet her pazar günü ikindiden sonra oturup okuyarak taallüm ediyoruz, tefeyyüz ediyoruz.oturup okuyarak taallüm ediyoruz, tefeyyüz ediyoruz. Allah sizi Peygamber Efendimiz'in yolundan ayırmasın, şefaatine nail eylesin. Allah sizi Peygamber Efendimiz'in yolundan ayırmasın, şefaatine nail eylesin.

İbadetlerinizi, taatlerinizi kabul eyleyip dünyanın ve âhiretin hayırlarına, cennetine, Cemâli'ne cümlenizi nail eylesin. Peygamberimiz Efendimiz, rehberimiz, numune-i imtisâlimiz, mürebbîmiz, muallimimiz, başımızın tacı Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup koklamak, istifade etmek, hayatımızda onları kendimize ahlâk ve fiiliyat rehberi yapmak üzere bu hadîs-i şerîfleri okuyoruz, okumak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce evvela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına ve bu okuduğumuz hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin ve râvîlerin ruhlarına hediye olsun diye, kendisinden feyiz aldığımız Peygamber Efendimiz'in hakiki varisleri olan ulemâ-i muhakkıkîn, mürşidîn, sâdât ve meşâyıh-i turuk-i aliyyemizin, Ebû Bekir Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar tarikatlerimizin silsilelerinden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimize hediye olsun diye, bu beldeleri fethetmiş olan, canlarını mallarını ortaya koymuş olan, fetihten sonra düşmanlara karşı tekrar tekrar savunmuş olan şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, ki onlar sayesinde bu beldelerde emniyetle oturup ibadet, taat eyleyip yaşıyoruz. Cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ve içinde toplandığımız şu caminin yapılmasına, yaşamasına, genişlemesine, tamirine, tevsiine yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için, uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice mesafeler kat edip ilim aşkına, kardeşlik uğruna bir araya gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun, ruhları şad olsun diye, bu beldede medfun bulunan mü'min ü mü'minât, boynu bükük bizden dua bekleyen zevâtın ruhlarına hediye olsun diye ve nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun hareket edelim, böylece Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olalım, Allah'ın ikramına, ihsanına erelim, dünya ve âhiretimiz mamur ve mesut olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Onlara hediye edelim. Bizler de sevaplarına nail olalım, muratlarımıza erelim. İbadetlerinizi, taatlerinizi kabul eyleyip dünyanın ve âhiretin hayırlarına, cennetine, Cemâli'ne cümlenizi nail eylesin. Peygamberimiz Efendimiz, rehberimiz, numune-i imtisâlimiz, mürebbîmiz, muallimimiz, başımızın tacı Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup koklamak, istifade etmek, hayatımızda onları kendimize ahlâk ve fiiliyat rehberi yapmak üzere bu hadîs-i şerîfleri okuyoruz, okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce evvela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına ve bu okuduğumuz hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin ve râvîlerin ruhlarına hediye olsun diye, kendisinden feyiz aldığımız Peygamber Efendimiz'in hakiki varisleri olan ulemâ-i muhakkıkîn, mürşidîn, sâdât ve meşâyıh-i turuk-i aliyyemizin, Ebû Bekir Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar tarikatlerimizin silsilelerinden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimize hediye olsun diye, bu beldeleri fethetmiş olan, canlarını mallarını ortaya koymuş olan, fetihten sonra düşmanlara karşı tekrar tekrar savunmuş olan şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, ki onlar sayesinde bu beldelerde emniyetle oturup ibadet, taat eyleyip yaşıyoruz. Cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ve içinde toplandığımız şu caminin yapılmasına, yaşamasına, genişlemesine, tamirine, tevsiine yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için, uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice mesafeler kat edip ilim aşkına, kardeşlik uğruna bir araya gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun, ruhları şad olsun diye, bu beldede medfun bulunan mü'min ü mü'minât, boynu bükük bizden dua bekleyen zevâtın ruhlarına hediye olsun diye ve nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun hareket edelim, böylece Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olalım, Allah'ın ikramına, ihsanına erelim, dünya ve âhiretimiz mamur ve mesut olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Onlara hediye edelim. Bizler de sevaplarına nail olalım, muratlarımıza erelim.

Hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Hocamız'ın toplamış olduğuHadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Hocamız'ın toplamış olduğu ve bize de "Hep bunu okuyun; bitirince de tekrar baştan başlayın, devredin." diyeve bize de "Hep bunu okuyun; bitirince de tekrar baştan başlayın, devredin." diye tavsiye edilmiş olan ve bizim bu camiamızda okunagelmiş olan tavsiye edilmiş olan ve bizim bu camiamızda okunagelmiş olan Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 515. sayfasının 8. hadîs-i şerîfi ve devamı olacak.Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 515. sayfasının 8. hadîs-i şerîfi ve devamı olacak. Bu hadîs-i şerîflerin kaynaklarını, sıhhatini sormak herkesin hakkıdır. Bu hadîs-i şerîflerin kaynaklarını, sıhhatini sormak herkesin hakkıdır. Elbette insan dinini sağlam yerden öğrenmeli ve aslını bellemeli. Elbette insan dinini sağlam yerden öğrenmeli ve aslını bellemeli. Öğrendiği şeyin de kaynağını bilmeli.Öğrendiği şeyin de kaynağını bilmeli. Öğrendiği bilginin kaynağını bilmek müslüman için çok gereklidir. Öğrendiği bilginin kaynağını bilmek müslüman için çok gereklidir.

Öyle rivayetler çıkarıyorlar ki mesela; "Güzele bakmak sevaptır!" Öyle rivayetler çıkarıyorlar ki mesela; "Güzele bakmak sevaptır!"

Allah saklasın, sanki insanı günaha teşvik ediyormuş gibi bir kaide koyuyorlar ortaya.Allah saklasın, sanki insanı günaha teşvik ediyormuş gibi bir kaide koyuyorlar ortaya. Allah günahı haram kılmışken harama bakmayın derken;Allah günahı haram kılmışken harama bakmayın derken; "Güzele bakmak sevaptır." diye "Güzele bakmak sevaptır." diye elâlemin nâmahremine bakmaya kapı açan insanların bu hâline ne denir? elâlemin nâmahremine bakmaya kapı açan insanların bu hâline ne denir?

Dinle alay etmek bu! "Nereden çıkardın bu sözü, gel bakayım buraya alçak! Söyle bakalım. Dinle alay etmek bu! "Nereden çıkardın bu sözü, gel bakayım buraya alçak! Söyle bakalım. Bu kaideyi nerden çıkardın?" diye sormamız lazım. Bu kaideyi nerden çıkardın?" diye sormamız lazım.

İşte, "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!" İşte, "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!"

Peki, gideyim Avrupa'nın bitli turistine uyayım. Onun batıl dinine uyayım. Peki, gideyim Avrupa'nın bitli turistine uyayım. Onun batıl dinine uyayım.

Olur mu? Olur mu?

"Amerikalılar fezaya gitmiş işte." Fezaya gitmelerinin sebebi Hıristiyanlık mı? Hayır. "Amerikalılar fezaya gitmiş işte."

Fezaya gitmelerinin sebebi Hıristiyanlık mı?

Hayır.

Korsika'da, Güney Amerika'da, Orta Amerika'da bir sürü bizden daha geri hıristiyan var. Korsika'da, Güney Amerika'da, Orta Amerika'da bir sürü bizden daha geri hıristiyan var. Habeşistan'da yerli hayatı, vahşi hayatı yaşayan hıristiyan var.-Habeşistan'da yerli hayatı, vahşi hayatı yaşayan hıristiyan var.- "Hıristiyanlık onları kurtarıyor." diye bize yutturmaya çalışıyorlar. "Hıristiyanlık onları kurtarıyor." diye bize yutturmaya çalışıyorlar.

"Fezayı fetheden Amerikalıların dini olan Hıristiyanlığa gel." "Fezayı fetheden Amerikalıların dini olan Hıristiyanlığa gel."

Onunla onun ne ilgisi var? Birisi teknoloji birisi de inanç. İnançta sıfır. Onunla onun ne ilgisi var? Birisi teknoloji birisi de inanç. İnançta sıfır. Teknolojide on. Ne yapalım? Olabilir. Olabiliyor bazen.Teknolojide on. Ne yapalım? Olabilir.

Olabiliyor bazen.
Ticarette çok başarılı bir adam, ahlâkta sıfır… Olabiliyor.Ticarette çok başarılı bir adam, ahlâkta sıfır… Olabiliyor. Onu aldatmış, bunu kandırmış, devleti soymuş, Onu aldatmış, bunu kandırmış, devleti soymuş, hileli bilmem neler yapmış, zengin olmuş, Mercedes'le geziyor. hileli bilmem neler yapmış, zengin olmuş, Mercedes'le geziyor.

Beş yüz Mercedes, bin Mercedes. Başına çalınsın!Beş yüz Mercedes, bin Mercedes. Başına çalınsın! Haramdan kazandıktan sonra kıymeti yok ki her şeyin aslını öğreneceğiz. Haramdan kazandıktan sonra kıymeti yok ki her şeyin aslını öğreneceğiz. Bunun için okuduğumuz hadîs-i şerîfin sayfası 515. sayfada 8. hadistir.Bunun için okuduğumuz hadîs-i şerîfin sayfası 515. sayfada 8. hadistir. Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) her hadîs-i şerîfin de arkasına yazmış: Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) her hadîs-i şerîfin de arkasına yazmış:

Bu hadisi Hz. Ali Efendimiz rivayet etmiş, râvînin kitabına yazmış. Bu hadisi Hz. Ali Efendimiz rivayet etmiş, râvînin kitabına yazmış. Arasan oradan bulursun. Kaynağı bu… Arasan oradan bulursun. Kaynağı bu…

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte ne buyurmuş? Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte ne buyurmuş?

Yekûlü'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki." Yekûlü'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki."

Allahu Teâlâ hazretlerinin böyle buyurduğunu nereden bildi? Allahu Teâlâ hazretlerinin böyle buyurduğunu nereden bildi?

O Allah'ın elçisi. Onu Allah gönderdi. Gönderdiği için de bildiriyor: O Allah'ın elçisi. Onu Allah gönderdi. Gönderdiği için de bildiriyor:

"Kulum yâ Muhammed! Ümmetine söyle." dediği için bunları söylüyor. "Kulum yâ Muhammed! Ümmetine söyle." dediği için bunları söylüyor.

"O kendi hevâ-i nefsinden, -atma tutma tarzında- konuşmaz.Kendi isteği, arzusu ile konuşmaz. "O kendi hevâ-i nefsinden, -atma tutma tarzında- konuşmaz.Kendi isteği, arzusu ile konuşmaz. Onun söylediği şeyler hak ve gerçektir. Allah tarafından ona vahy edilmiştir." diye Onun söylediği şeyler hak ve gerçektir. Allah tarafından ona vahy edilmiştir." diye de Kur'ân-ı Kerîm de tasdik etmiştir. İmzayı basmış; "O hak peygamberdir." demiştir. de Kur'ân-ı Kerîm de tasdik etmiştir. İmzayı basmış; "O hak peygamberdir." demiştir.

"Onlara 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun.' de." diyor. "Onlara 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun.' de." diyor. Salahiyet vermiş ve biz Resûlullah'ı ondan seviyoruz. Salahiyet vermiş ve biz Resûlullah'ı ondan seviyoruz. En sevgili canımızın, malımızın feda olması lazım.En sevgili canımızın, malımızın feda olması lazım. Lafta böyle ama zırnık veremiyoruz; o ayrı.Lafta böyle ama zırnık veremiyoruz; o ayrı. O da bizim edepsizliğimiz, karaktersizliğimiz, cahilliğimiz, gafilliğimiz… Canlarını feda etmişler. O da bizim edepsizliğimiz, karaktersizliğimiz, cahilliğimiz, gafilliğimiz…

Canlarını feda etmişler.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "İhvanıma bir kavuşsam." Peygamber Efendimiz diyor ki; "İhvanıma bir kavuşsam."

Diyorlar ki; "Biz senin ihvanın değil miyiz? Etrafında bulunan kardeşlerin değimliyiz?" Diyorlar ki;

"Biz senin ihvanın değil miyiz? Etrafında bulunan kardeşlerin değimliyiz?"

"Hayır. Sizler benim ashabımsınız."Hayır. Sizler benim ashabımsınız. Benim ihvanım benden asırlarca sonra gelip beni görmediği hâlde beni görmek içinBenim ihvanım benden asırlarca sonra gelip beni görmediği hâlde beni görmek için malını, canını, ailesini, her şeyini verecek kadar benim aşkımla, malını, canını, ailesini, her şeyini verecek kadar benim aşkımla, sevgimle, saygımla dolu olan insanlardır." sevgimle, saygımla dolu olan insanlardır."

Allah rızası için öyle olmamız lazım. Allah rızası için öyle olmamız lazım. Resûlullah aşkına, dinimiz için her türlü fedakârlığı yapmamız lazım. Resûlullah aşkına, dinimiz için her türlü fedakârlığı yapmamız lazım. Ama yapamıyoruz. O bizim hesabımız.Ama yapamıyoruz. O bizim hesabımız. Âhirette Allah herkese hesabını soracak. Rabbimiz hesabını âsân verenlerden eylesin.Âhirette Allah herkese hesabını soracak. Rabbimiz hesabını âsân verenlerden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin. Resûlullah'ı hoşnut edenlerden eylesin. Rızasını kazananlardan eylesin. Resûlullah'ı hoşnut edenlerden eylesin.

Hacı kardeşim anlatıyor: Hacı kardeşim anlatıyor:

"Resûlullah Efendimiz rüyamda bana katlanmış bir ihram getirdi. Bana sundu." diyor. "Resûlullah Efendimiz rüyamda bana katlanmış bir ihram getirdi. Bana sundu." diyor.

Ne mutlu! Yani hac yapmış bir kimse Resûlullah Efendimiz'i görmüş rüyasında. Ne mutlu! Yani hac yapmış bir kimse Resûlullah Efendimiz'i görmüş rüyasında. "Kimseye söylemezdim ama sen hocam olduğun için söylüyorum." diyor. "Kimseye söylemezdim ama sen hocam olduğun için söylüyorum." diyor.

Maksadı övünmek değil! "Resûlullah Efendimiz katlanmış bir ihram verdi bana." diyor. Maksadı övünmek değil!

"Resûlullah Efendimiz katlanmış bir ihram verdi bana." diyor.

Ne demek bu? Resûlullah'ı görmek bile büyük bir devlet. Ne demek bu?

Resûlullah'ı görmek bile büyük bir devlet.
Resûlullah'tan bir de mükâfat almak; o daha büyük bir devlet. Resûlullah'tan bir de mükâfat almak; o daha büyük bir devlet. Ondan sonra bir de ihram, haccının güzel olduğuna alamet değil mi?Ondan sonra bir de ihram, haccının güzel olduğuna alamet değil mi? Evelallah ona alamet ama nasıl bir insan? Evelallah ona alamet ama nasıl bir insan?

Sevgili bir insan, saygılı bir insan, kibar bir hoca, alim…Sevgili bir insan, saygılı bir insan, kibar bir hoca, alim… Okuduğu zaman yanık yanık, herkesi ağlatandır. Okuduğu zaman yanık yanık, herkesi ağlatandır. Kur'ân-ı Kerîm'i duyarak okur. Öyle bir insan. İşte Allah mükâfatını vermiş. Öylesine mükâfat veriyor.Kur'ân-ı Kerîm'i duyarak okur. Öyle bir insan. İşte Allah mükâfatını vermiş. Öylesine mükâfat veriyor. Ötekisi de hiçbir şey göremeden geliyor. Ötekisi de hiçbir şey göremeden geliyor. Allah bizi Peygamber Efendimiz'e has ümmet eylesin. Kendisine has kul eylesin.Allah bizi Peygamber Efendimiz'e has ümmet eylesin. Kendisine has kul eylesin. Bizi has müslüman eylesin.Bizi has müslüman eylesin. Has, sâlih ameller işleyip Peygamber Efendimiz'in rızasını kazanıpHas, sâlih ameller işleyip Peygamber Efendimiz'in rızasını kazanıp âhirette ona komşu olmayı nasip eylesin. âhirette ona komşu olmayı nasip eylesin. Peygamber Efendimiz'le beraber Firdevs-i Âlâ'ya girmeyi nasip eylesin. Peygamber Efendimiz'le beraber Firdevs-i Âlâ'ya girmeyi nasip eylesin.

Peygamber Efendimiz'in bize bildirdiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz'in bize bildirdiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurmuş:

Yâ'bne Âdeme. "Ey Hz. Âdem'in evladı, oğlu. Ey Âdemoğlu!" Biz kimiz? Yâ'bne Âdeme. "Ey Hz. Âdem'in evladı, oğlu. Ey Âdemoğlu!"

Biz kimiz?

Allah, Âdem diye bir mahlûk yaratmış, onun zürriyetiyiz. Allah, Âdem diye bir mahlûk yaratmış, onun zürriyetiyiz.

Dünya kadar mahlûkatı var, fezalara kadar mahlûkları var.Dünya kadar mahlûkatı var, fezalara kadar mahlûkları var. Nûrânî mahlûklar var, cismânî varlıklar var; semâî varlıklar var, arazî varlıklar var.Nûrânî mahlûklar var, cismânî varlıklar var; semâî varlıklar var, arazî varlıklar var. Bildiğimiz bilmediğimiz; görünenler var, görünmeyenler var. Bildiğimiz bilmediğimiz; görünenler var, görünmeyenler var. İns var, cin var. Allahu Teâlâ hazretlerinin çeşit çeşit varlıkları var. İns var, cin var. Allahu Teâlâ hazretlerinin çeşit çeşit varlıkları var.

"Ey Âdemoğlu!" Sizler Hz. Âdem'den gelmektesiniz. "Ey Âdemoğlu!"

Sizler Hz. Âdem'den gelmektesiniz.

"Ve Âdem'in evladı olan kul, bırak cehennemi, cenneti seç. "Ve Âdem'in evladı olan kul, bırak cehennemi, cenneti seç. Cehennemin mukabilinde cenneti tercih et, cenneti seç." Cehennemin mukabilinde cenneti tercih et, cenneti seç."

Bu ne biçim söz ki insan hiç bile bile cehennemi ister mi? Bu ne biçim söz ki insan hiç bile bile cehennemi ister mi?

İstemez. Yanmayı ister mi? İstemez. İstemez.

Yanmayı ister mi?

İstemez.

Cennetteki o güzel nimetleri kaçırmak ister mi? İstemez. Cennetteki o güzel nimetleri kaçırmak ister mi?

İstemez.

Peki, niye böyle söylenmiş? Peki, niye böyle söylenmiş?

İhteri'l-cennete ale'n-nâri. İhteri'l-cennete ale'n-nâri.

"Nefsânî arzularını terk et, "Nefsânî arzularını terk et, Allah'ın rahmanî emirlerini tut ki cehennemden kurtulup cennete giresin." demek.Allah'ın rahmanî emirlerini tut ki cehennemden kurtulup cennete giresin." demek. Yoksa hiç kimse cehennemde yanmayı istemez. Hiç kimse.Yoksa hiç kimse cehennemde yanmayı istemez. Hiç kimse. Şeytan bile istemez. Kimse istemez cehennemde yanmayı, herkes cennete girmeyi ister.Şeytan bile istemez. Kimse istemez cehennemde yanmayı, herkes cennete girmeyi ister. Bedava bir şey bulsa herkes balıklama üstüne gidiyor. Bedava bir şey bulsa herkes balıklama üstüne gidiyor. "Bedavadır, sebildir." dedi mi bir anda kaybolup gidiyor."Bedavadır, sebildir." dedi mi bir anda kaybolup gidiyor. Sonra cennet, nimetlerin en çok olduğu yer. Sonra cennet, nimetlerin en çok olduğu yer. Herkes cenneti ister.Herkes cenneti ister. Cehennem, Allah'ın kullarının zalimlerinden hesap sorduğu, Cehennem, Allah'ın kullarının zalimlerinden hesap sorduğu, onlardan intikam aldığı yer; her türlü azap onda. onlardan intikam aldığı yer; her türlü azap onda.

Kimse azabı istemez ama yolu ne? Kimse azabı istemez ama yolu ne?

"Bırak şu nefsin arzularını, şehvetleri. "Bırak şu nefsin arzularını, şehvetleri. Allah'ın emirlerini tut da, cenneti seç de cehennemden kurtul." demek. Allah'ın emirlerini tut da, cenneti seç de cehennemden kurtul." demek.

Ve lâ tübtilû a'mâleküm. "Sakın ha amellerinizi boşa çıkarttırmayın!" Ve lâ tübtilû a'mâleküm. "Sakın ha amellerinizi boşa çıkarttırmayın!"

Fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ. Fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ. "Ebedî olarak kalmak üzere baş aşağı cehenneme atılmayasınız." "Ebedî olarak kalmak üzere baş aşağı cehenneme atılmayasınız."

Birinci mesele; "Cenneti nasıl seçeceğiz, cehenneme nasıl tercih edeceğiz?" meselesiydi. Birinci mesele; "Cenneti nasıl seçeceğiz, cehenneme nasıl tercih edeceğiz?" meselesiydi.

Peygamber Efendimiz'in Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilen bir hadîs-i şerîfi var kiPeygamber Efendimiz'in Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilen bir hadîs-i şerîfi var ki şöyle buyurmuş: şöyle buyurmuş:

"Cehennemin etrafı şehvetli, nefse tatlı, hoş gelen şeylerle kamufle edilmiştir, çevrilmiştir."Cehennemin etrafı şehvetli, nefse tatlı, hoş gelen şeylerle kamufle edilmiştir, çevrilmiştir. Cennetin etrafı da nefsin hoşuna gitmeyen, tatsız tuzsuz gibi gelen şeylerle kamufle edilmiştir." Cennetin etrafı da nefsin hoşuna gitmeyen, tatsız tuzsuz gibi gelen şeylerle kamufle edilmiştir."

İnsan cehenneme düşmek istemiyorsa nefsin arzu ettiği, şehvetin sevk ettiği şeylere gitmeyecek. İnsan cehenneme düşmek istemiyorsa nefsin arzu ettiği, şehvetin sevk ettiği şeylere gitmeyecek.

Şehvet deyince sadece seksüel bir arzu mu hatıra geliyor. Hayır! Şehvet deyince sadece seksüel bir arzu mu hatıra geliyor.

Hayır!

Şehvetin çeşitleri var.Şehvetin çeşitleri var. Arapça'da o seksüel arzuya şehvetü'l-ferc derler; tenasül uzvunun şehveti. Arapça'da o seksüel arzuya şehvetü'l-ferc derler; tenasül uzvunun şehveti.

Midenin oburluğuna şehvetü'l-batn derler. Midenin oburluğuna şehvetü'l-batn derler. Aman gelsin kuzular, kuzu çevirmeleri, tepeleme pilavlar, kâselerle hoşaflar,Aman gelsin kuzular, kuzu çevirmeleri, tepeleme pilavlar, kâselerle hoşaflar, arkasından kaymaklı kadayıflar, baklavalar, buzlu karpuzlar, kavunlar…arkasından kaymaklı kadayıflar, baklavalar, buzlu karpuzlar, kavunlar… Adamın aklı fikri yemekte… Ya nedir bu senin hâlin? Adamın aklı fikri yemekte…

Ya nedir bu senin hâlin?

Şehvetü'l-batn var; mide şehveti var, iştahı var; aklı fikri yemekte… Şehvetü'l-batn var; mide şehveti var, iştahı var; aklı fikri yemekte… Davul gibi olmuş; biraz daha yese altı yüz kiloya gelecek. Davul gibi olmuş; biraz daha yese altı yüz kiloya gelecek. Hâlâ yemek arzusu var, o şehveti var. Hâlâ yemek arzusu var, o şehveti var.

Sonra bazı insanlarda mala mülke karşı arzu var. Sonra bazı insanlarda mala mülke karşı arzu var. Üç tane, dört tane dairesi var.Üç tane, dört tane dairesi var. Ama gelenin ayağını öpüyor, elini öpüyor, iki takla atıyor; ondan da bir şey istiyor. Ama gelenin ayağını öpüyor, elini öpüyor, iki takla atıyor; ondan da bir şey istiyor. Mübarek, bir tanesinde otur iki tanesini de kiraya ver, maaşın da var,Mübarek, bir tanesinde otur iki tanesini de kiraya ver, maaşın da var, alnının teriyle haysiyetinle geçin. Nedir bu helâl durumunu haram duruma sokuyorsun.alnının teriyle haysiyetinle geçin. Nedir bu helâl durumunu haram duruma sokuyorsun. Hakkın olmayan zekâtı alıyorsun. Milletin "zekât" diye getirdiği şeyleri;Hakkın olmayan zekâtı alıyorsun. Milletin "zekât" diye getirdiği şeyleri; "Ver bana." diyorsun, cebine koyuyorsun. Üç tane apartmanı var ya. "Ver bana." diyorsun, cebine koyuyorsun. Üç tane apartmanı var ya. Şehveti var, mala karşı şehveti var; ondan vazgeçemiyor, gözü doymuyor. Şehveti var, mala karşı şehveti var; ondan vazgeçemiyor, gözü doymuyor.

Gözü ne zaman doyacak? Gözü ne zaman doyacak?

Kabrine toprak dolduğu zaman, kafatası çürüyüp de içini toprak doldurduğu zaman, Kabrine toprak dolduğu zaman, kafatası çürüyüp de içini toprak doldurduğu zaman, gözü o zaman doyacak. gözü o zaman doyacak. Dünyada başka türlü dolmaz. Dünyada başka türlü dolmaz. İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, "bir üçüncü vadi daha olsa" deyip çalışır. İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, "bir üçüncü vadi daha olsa" deyip çalışır.

Suudi Arabistan'a gittik. Harıl harıl faaliyet; adamlardan petrol geliri taşıyor. Suudi Arabistan'a gittik. Harıl harıl faaliyet; adamlardan petrol geliri taşıyor. Parayı nereye koyacaklarını bilememişler. Parayı nereye koyacaklarını bilememişler. Götürmüşler IMF'ye; "IMF" dediğimiz dünyayı idare eden bu bankanın büyük sermayedarları müslümanlar.Götürmüşler IMF'ye; "IMF" dediğimiz dünyayı idare eden bu bankanın büyük sermayedarları müslümanlar. Gitmişler, Amerika'da filanca şirkete ortak olmuşlar. Gitmişler, Amerika'da filanca şirkete ortak olmuşlar. Gitmişler, İngiltere'de falanca şirkete ortak olmuşlar.Gitmişler, İngiltere'de falanca şirkete ortak olmuşlar. Gitmişler, Almanya'da bilmem hangi şirkete ortak olmuşlar.Gitmişler, Almanya'da bilmem hangi şirkete ortak olmuşlar. Parayı nereye koyacaklarını bilemiyorlar.Parayı nereye koyacaklarını bilemiyorlar. Biz de "Parayı nasıl daha çok arttıracağız?" diye uykularımız kaçıyor. Gözlerimize uyku girmiyor. Biz de "Parayı nasıl daha çok arttıracağız?" diye uykularımız kaçıyor. Gözlerimize uyku girmiyor.

Neden? Bu böyle gittikçe artarak gider. Neden?

Bu böyle gittikçe artarak gider.
Âdemoğlunun gözüne toprak doluncaya kadar hırsı geçmez; o da mal hırsı. Âdemoğlunun gözüne toprak doluncaya kadar hırsı geçmez; o da mal hırsı.

Kimisinin mevki hırsı vardır. Mevki makam hırsı vardır.Kimisinin mevki hırsı vardır. Mevki makam hırsı vardır. Ondan dolayı yanar, tutuşur. İlla ki baş olayım. Ondan dolayı yanar, tutuşur. İlla ki baş olayım. Soğan başı bile olsa razı. İlla bir baş olması lazım. İkinci adam olmaya razı değil. Soğan başı bile olsa razı. İlla bir baş olması lazım. İkinci adam olmaya razı değil.

Dünyanın merkezi neresi? Dünyanın merkezi neresi?

Bu adamın tepesinin ortası! Pergeli oraya koyacaksın; ondan sonra çevireceksin.Bu adamın tepesinin ortası! Pergeli oraya koyacaksın; ondan sonra çevireceksin. Dünya, işte bu adamın başından şu kadar mesafede.Dünya, işte bu adamın başından şu kadar mesafede. Şuna şu kadar mesafede. "Egzantirik" diyoruz, "egosantirik" diyoruz veyahut.Şuna şu kadar mesafede. "Egzantirik" diyoruz, "egosantirik" diyoruz veyahut. Adam kendisini dünyanın merkezi sanıyor.Adam kendisini dünyanın merkezi sanıyor. Dünya onun emrinde; "Herkes gelsin, kendisine hizmet etsin, Dünya onun emrinde; "Herkes gelsin, kendisine hizmet etsin, arkasından yelpazelesin, önünde iki kat eğilsinler." istiyor. arkasından yelpazelesin, önünde iki kat eğilsinler." istiyor.

Bunda ne var? Bunda reis olma, baş olma hırsı var. Bunda ne var?

Bunda reis olma, baş olma hırsı var.

Bu ne olur? Bu ne olur?

İnsanı felakete götürür. İnsanı felakete götürür. Çünkü her reis, her başkan, kıyamet gününde hesap yerine elleri boynuna bağlı, zincirli getirilecek.Çünkü her reis, her başkan, kıyamet gününde hesap yerine elleri boynuna bağlı, zincirli getirilecek. Böylece elleri ensesinde; hani o Vietnamlı esirleri falan görürüz ya, Böylece elleri ensesinde; hani o Vietnamlı esirleri falan görürüz ya, esir alınmışlar, elleri ensesinde silah tehdidi altında geliyorlar. esir alınmışlar, elleri ensesinde silah tehdidi altında geliyorlar.

"Bütün mevki makam sahipleri, reisler başta hepsi mahşer yerine,"Bütün mevki makam sahipleri, reisler başta hepsi mahşer yerine, hesap yerine elleri bağlı gelecekler." diyor Peygamber Efendimiz. hesap yerine elleri bağlı gelecekler." diyor Peygamber Efendimiz.

Eğer başkanlıklarını Allah'ın emrine uygun yapmışlarsa Eğer başkanlıklarını Allah'ın emrine uygun yapmışlarsa ve gelişleri meşru ise meşru başkanlarsa o zaman çözülecek, kurtulacaklar. ve gelişleri meşru ise meşru başkanlarsa o zaman çözülecek, kurtulacaklar. Vazifeye gelişleri meşru ise bir ve yaptıkları işler meşru ise iki. Vazifeye gelişleri meşru ise bir ve yaptıkları işler meşru ise iki. Ama hesap yerine bağlı gelecekler. Eğer gelişleri meşru değilse... Ama hesap yerine bağlı gelecekler.

Eğer gelişleri meşru değilse...
Adam ihtilal yapmış, babasını devirmiş, saltanata oturmuş. Adam ihtilal yapmış, babasını devirmiş, saltanata oturmuş.

Baban zaten meşru yolda mıydı? Sen oraya geçmişsin. Ne hakkın var? Baban zaten meşru yolda mıydı? Sen oraya geçmişsin. Ne hakkın var? Müslümanların hazinesini saraylara, cariyelere, cariyelerin keyfine, danslara harcamaya ne hakkın var? Müslümanların hazinesini saraylara, cariyelere, cariyelerin keyfine, danslara harcamaya ne hakkın var? Suudi Arabistan'da, petrolden geliri alıyor. Suudi Arabistan'da, petrolden geliri alıyor. İspanya'da gidiyor, bir oteli kapatıyor; bir gece bir çalgıcı çağırıyor, otuz bin dolar veriyor.İspanya'da gidiyor, bir oteli kapatıyor; bir gece bir çalgıcı çağırıyor, otuz bin dolar veriyor. Anlattılar. Ne hakkın var? Bu para senin mi? Anlattılar.

Ne hakkın var?

Bu para senin mi?

Taş attın da kolun mu yoruldu? Hayır! Taş attın da kolun mu yoruldu?

Hayır!

Gelişi gayrimeşru, gidişi gayrimeşru, yaptığı şeylerin hepsi berbat… Gelişi gayrimeşru, gidişi gayrimeşru, yaptığı şeylerin hepsi berbat…

İkincisi; yaptığı işten Allah'ın emirlerini dinleyen meşru bir insan olabilir.İkincisi; yaptığı işten Allah'ın emirlerini dinleyen meşru bir insan olabilir. Bir yere tayin edilmiş olur, tamam. Ama tembellik edip rüşvet yemiş.Bir yere tayin edilmiş olur, tamam. Ama tembellik edip rüşvet yemiş. Bilmiyor ki Türkiye'de yaptığından dolayı sorumluluk var.Bilmiyor ki Türkiye'de yaptığından dolayı sorumluluk var. Bir arkadaşımız böyle bir dert yanıyor.Bir arkadaşımız böyle bir dert yanıyor. "Türkiye'de insana yapmadığından dolayı bir sorumluluk yüklenmiyor." "Türkiye'de insana yapmadığından dolayı bir sorumluluk yüklenmiyor."

Bir adam bir gazetenin başında, bir icraat yapmışsa icraatında yakasına yapışıyorlar: Bir adam bir gazetenin başında, bir icraat yapmışsa icraatında yakasına yapışıyorlar:

"Sen bunu niye yaptın? Parası nereden, pulu nereden, kararı nasıl aldın? "Sen bunu niye yaptın? Parası nereden, pulu nereden, kararı nasıl aldın? Kanuna, nizama uygun mu?" Kanuna, nizama uygun mu?"

Yapmadığından hesap sorulmaz. Yapmadığından hesap sorulmaz. Halbuki; "Be adam, sen şu şirketin başında idin. Şu şu görevleri yapman lazımdı.Halbuki; "Be adam, sen şu şirketin başında idin. Şu şu görevleri yapman lazımdı. Halkı şu ihtiyaçlardan uzak tutman vazifendi.Halkı şu ihtiyaçlardan uzak tutman vazifendi. Onu yapmadın, bunu yapmadın." denmeliydi; onun sorumluluğu yok. Onu yapmadın, bunu yapmadın." denmeliydi; onun sorumluluğu yok.

Halbuki âhirette var. Âhirette insan bir, yaptıklarından sorumlu olacak.Halbuki âhirette var. Âhirette insan bir, yaptıklarından sorumlu olacak. Bir de; "Neden yapmadın?" diye sorumlu olacak.Bir de; "Neden yapmadın?" diye sorumlu olacak. "Sen su vakitte ibadet edecektin, niye etmedin? "Sen su vakitte ibadet edecektin, niye etmedin? Sen paranla şu hayrı yapman lazımdı, niye yapmadın?" diye soracaklar.Sen paranla şu hayrı yapman lazımdı, niye yapmadın?" diye soracaklar. İşte bir insan bu sorulardan eğer müspet bir cevap alamazsa İşte bir insan bu sorulardan eğer müspet bir cevap alamazsa o zaman bağları üzerine bağ eklenecek, cehenneme gidecek." diyor Peygamberimiz.o zaman bağları üzerine bağ eklenecek, cehenneme gidecek." diyor Peygamberimiz. Onun için akıllı bir insan reislik istemez; veballi olduğu için.Onun için akıllı bir insan reislik istemez; veballi olduğu için. Ancak kendisine istemediği hâlde bir görev emredilirse, yüklenilmişse onu "Emredildi." diye yapar. Ancak kendisine istemediği hâlde bir görev emredilirse, yüklenilmişse onu "Emredildi." diye yapar. Yaparken de gözyaşları dökerek; Yaparken de gözyaşları dökerek; "Ben buna layık değilim ama yardım et yâ Rabbi!" diye de dua eder ve"Ben buna layık değilim ama yardım et yâ Rabbi!" diye de dua eder ve Allah da istemeden olduğu için yardımcı olur; Allah da istemeden olduğu için yardımcı olur; o da nice hayırlara erer, nice nice sevaplar kazanır.o da nice hayırlara erer, nice nice sevaplar kazanır. Maiyetindeki bütün insanların hayırlarında, onları hayra sevk etmesinden dolayı da çok ecirler kazanabilir. Maiyetindeki bütün insanların hayırlarında, onları hayra sevk etmesinden dolayı da çok ecirler kazanabilir.

Demek ki mevki hırsı var, mal hırsı var, yemek hırsı var. Demek ki mevki hırsı var, mal hırsı var, yemek hırsı var. Karşı cinse karşı duyulan hisler var.Karşı cinse karşı duyulan hisler var. İşte bunlar insanı cehenneme götürür.İşte bunlar insanı cehenneme götürür. Cehennemin etrafı bu gibi tuzaklarla çevrili. Kamufle edilmiş: Cehennemin etrafı bu gibi tuzaklarla çevrili. Kamufle edilmiş:

"Dur şundan da alayım, dur şundan da alayım." Hop insanın ayağı kayar. "Dur şundan da alayım, dur şundan da alayım." Hop insanın ayağı kayar. Tepe taklak cehenneme yuvarlanır, gider. Neden? Tepe taklak cehenneme yuvarlanır, gider.

Neden?

Mal hırsına, seksüel arzuya, hırsa, kibre, ucba yanaştı. Mal hırsına, seksüel arzuya, hırsa, kibre, ucba yanaştı. "Herkes beni alkışlasın, sevsin, bir gecede şu kadar milyon para kazanayım." falan gibi"Herkes beni alkışlasın, sevsin, bir gecede şu kadar milyon para kazanayım." falan gibi kestirme yollara yanaştı; ayağı kayar, cehenneme gider. kestirme yollara yanaştı; ayağı kayar, cehenneme gider.

Cennettin etrafı da nefse hoş gelmeyen şeylerle çevrilidir. Cennettin etrafı da nefse hoş gelmeyen şeylerle çevrilidir.

Nedir nefse hoş gelmeyen şeyler? Nedir nefse hoş gelmeyen şeyler?

En basit şeylerden başlayalım. Beş vakit namaz kıl! En basit şeylerden başlayalım.

Beş vakit namaz kıl!

"Hocam, ya pantolonu jilet gibi ütülettirdim, şimdi camiye gidersem ütüsü bozulur, "Hocam, ya pantolonu jilet gibi ütülettirdim, şimdi camiye gidersem ütüsü bozulur, buradan da kalkıp filanca yere gidecektim. Buruşuk pantolonla gidilmez. buradan da kalkıp filanca yere gidecektim. Buruşuk pantolonla gidilmez. En iyisi ben bu namazı şimdi kılmayayım da akşama öderim." En iyisi ben bu namazı şimdi kılmayayım da akşama öderim."

Yazıklar olsun sana! Bir ütü uğruna namaz kılmadın! Bak nefsine tatsız geliyor. Yazıklar olsun sana! Bir ütü uğruna namaz kılmadın! Bak nefsine tatsız geliyor.

"Malından kırkta birini zekât vereceksin." "Malından kırkta birini zekât vereceksin."

"Hocam, kırkta biri şu kadar lira para eder ya. "Hocam, kırkta biri şu kadar lira para eder ya. Sen bu paraları kazanmayı kolay mı sanıyorsun? Ben bunu kırsam nasıl olur?" Sen bu paraları kazanmayı kolay mı sanıyorsun? Ben bunu kırsam nasıl olur?"

Peki, sana Allah bu kırk misli parayı nasıl vermiş? Peki, sana Allah bu kırk misli parayı nasıl vermiş? Allah sana kırk misli parayı veriyor da onu yemeye utanmıyorsun;Allah sana kırk misli parayı veriyor da onu yemeye utanmıyorsun; öteki kardeşin senden daha sefil bir hâlde ıstırap içinde kıvranıyor. öteki kardeşin senden daha sefil bir hâlde ıstırap içinde kıvranıyor. Ona vermemiş sana vermiş, sen o kırkın bir tanesini acıyıp da bu tarafa veremiyorsun; Ona vermemiş sana vermiş, sen o kırkın bir tanesini acıyıp da bu tarafa veremiyorsun; otuz dokuzu sana kalacak, yine paşalar gibi yaşayacaksın.otuz dokuzu sana kalacak, yine paşalar gibi yaşayacaksın. Onu vermiyor, nefsine hoş gelmiyor. Parayı çıkar bak, para birikmeyecek. Onu vermiyor, nefsine hoş gelmiyor. Parayı çıkar bak, para birikmeyecek.

Adamın bize borcu var. Borcumu almaya gidiyorum vermiyor. Adamın bize borcu var. Borcumu almaya gidiyorum vermiyor.

Niye? Para birikince, miktar fazla olunca vermek zor gelir.Niye?

Para birikince, miktar fazla olunca vermek zor gelir.
Para benim param ya, senin değil ki. Para benim param ya, senin değil ki.

"Altı ay sonraya senet vereyim." Razı değilim! "Altı ay sonraya senet vereyim."

Razı değilim!

Ben sana malı peşin vermişim. Satmışsın, benim paramı almışsın.Ben sana malı peşin vermişim. Satmışsın, benim paramı almışsın. Kârını ayır, paramı ver. "Hayır, altı ay sonra vereyim." Kârını ayır, paramı ver.

"Hayır, altı ay sonra vereyim."

Ne kurnazsın! Biliyorsun altı ay sonra paranın değerinin yarı yarıya düşeceğini. Ne kurnazsın! Biliyorsun altı ay sonra paranın değerinin yarı yarıya düşeceğini. Karşındakini aptal yerine koyuyorsun; altı ay sonraya, bir sene sonraya senet veriyorsun. Karşındakini aptal yerine koyuyorsun; altı ay sonraya, bir sene sonraya senet veriyorsun.

Razı değilim! "Canın isterse, veremem!" Veremezsen ben de âhirette sorarım. Razı değilim!

"Canın isterse, veremem!"

Veremezsen ben de âhirette sorarım.

Millet böyle. Parayı elinde hazır görünce kendinin olmayan parayı bileMillet böyle. Parayı elinde hazır görünce kendinin olmayan parayı bile karşısındakinin parasını bile götürüp başka yere veriyor.karşısındakinin parasını bile götürüp başka yere veriyor. Şimdi beş bin lira nasıl götürülür oraya verilir? Senin değil ki! Götürüp alacaklısına veremiyor. Şimdi beş bin lira nasıl götürülür oraya verilir? Senin değil ki! Götürüp alacaklısına veremiyor.

O bakımdan zekât vermek zordur. Sabah kalkıp namaz kılmak zordur. O bakımdan zekât vermek zordur. Sabah kalkıp namaz kılmak zordur. Ramazan'da oruç tutmak zordur. Ramazan'da oruç tutmak zordur.

"Hocam, sigaraya çok alışmışım, bıraktığım zaman zor oluyor."Hocam, sigaraya çok alışmışım, bıraktığım zaman zor oluyor. Hastayım, yemek yemediğim zaman rahatsız oluyorum; onun için doktorlar; 'Oruç tutma.' dedi." Hastayım, yemek yemediğim zaman rahatsız oluyorum; onun için doktorlar; 'Oruç tutma.' dedi."

Kumar masasında on dört saat oturuyorsun, yemek hiç hatırına gelmiyor.Kumar masasında on dört saat oturuyorsun, yemek hiç hatırına gelmiyor. "Sandviç" denen yemek çeşidini, kumarbaz ve adı "Sandviç" olan bir adam bulmuş. "Sandviç" denen yemek çeşidini, kumarbaz ve adı "Sandviç" olan bir adam bulmuş.

Neden? Kumar masasından kalkarsa kumarı yarım kalacağından, Neden?

Kumar masasından kalkarsa kumarı yarım kalacağından,
masanın başında yemek işini halletmek için ekmeğin içine peynir, ıvır zıvır bir şeyler koyupmasanın başında yemek işini halletmek için ekmeğin içine peynir, ıvır zıvır bir şeyler koyup orada hart hurt ısırıp "al papazı, ver kızı, çat çut" orada hart hurt ısırıp "al papazı, ver kızı, çat çut" kumar oynamak için onu bulmuş ve ona "sandviç" denmiş.kumar oynamak için onu bulmuş ve ona "sandviç" denmiş. Adı sandviç olmasının sebebi; adamın adı Sandviç. Ama o çeşit yiyeceğe ad olmuş. Neden? Adı sandviç olmasının sebebi; adamın adı Sandviç. Ama o çeşit yiyeceğe ad olmuş.

Neden?

Kumar masasından kalkmaya vakti olmayacak kadar kumarbaz olan bir herifin buluşu bu. Kumar masasından kalkmaya vakti olmayacak kadar kumarbaz olan bir herifin buluşu bu. Alaminüt, şipşak bir yemek işte. Alaminüt, şipşak bir yemek işte. Hemen uzunca bir ekmek parçasının içini bıçakla kesiyorsun, içine onu bunu dolduruyorsun.Hemen uzunca bir ekmek parçasının içini bıçakla kesiyorsun, içine onu bunu dolduruyorsun. Kim uğraşacak masanın başında çatalla bıçakla yemek yiyecek. Kim uğraşacak masanın başında çatalla bıçakla yemek yiyecek. Bir taraftan elindeki kâğıtlara bakar, bir taraftan da hart diye ısırır, ağzını şişire şişire yer.Bir taraftan elindeki kâğıtlara bakar, bir taraftan da hart diye ısırır, ağzını şişire şişire yer. Ondan sonra işi mühim; kumar! Ondan sonra işi mühim; kumar!

Hacca gitmek zor. Adamın birisine; Hacca gitmek zor. Adamın birisine; "Hacca git." demişler. "Gitmem!" demiş, "Gitmen lazım." demişler, "Yok!" demiş."Hacca git." demişler. "Gitmem!" demiş, "Gitmen lazım." demişler, "Yok!" demiş. Sonra başına bir felaket gelmiş. Sonra başına bir felaket gelmiş.

Sen Allah'ın yoluna gitmeyince Allah seni huzuruna ister mi? Sen Allah'ın yoluna gitmeyince Allah seni huzuruna ister mi?

Başına bir felaket gelmiş, mahvolmuş. Başına bir felaket gelmiş, mahvolmuş.

"Hacca gel." diye adama bir sene zorlamışlar; bucak bucak kaçmış. "Hacca gel." diye adama bir sene zorlamışlar; bucak bucak kaçmış. İnsan utanır ya. Allah'ın huzuruna gideceksin. İnsan utanır ya. Allah'ın huzuruna gideceksin.

"Ama hocam, orası çok sıcakmış, kalabalıkmış." "Ama hocam, orası çok sıcakmış, kalabalıkmış."

Kalabalık ya, sıcak. Orada keyfe alıştın. Kalabalık ya, sıcak. Orada keyfe alıştın. Gör bakalım Peygamber Efendimiz, nerede yaşamış, o sahabesi, o Tebük yolunu 699 km.Gör bakalım Peygamber Efendimiz, nerede yaşamış, o sahabesi, o Tebük yolunu 699 km. yolu araba yokken yaya olarak nasıl tepmiş de Allah yolunda cihat etmişler. yolu araba yokken yaya olarak nasıl tepmiş de Allah yolunda cihat etmişler. Hepsi şehit olmuşlar da, gelenlereHepsi şehit olmuşlar da, gelenlere "Siz niye şehit olmadınız, niye sağ geldiniz?" diye Medîne-i Münevvere ahalisi sırt çevirmiş. "Siz niye şehit olmadınız, niye sağ geldiniz?" diye Medîne-i Münevvere ahalisi sırt çevirmiş.

Resûlullah müdafaa etmiş de o zaman yüzlerine bakmışlar. Resûlullah müdafaa etmiş de o zaman yüzlerine bakmışlar.

"Öbür arkadaşlarınızın hepsi şehit oldu da,"Öbür arkadaşlarınızın hepsi şehit oldu da, siz niye Medine'ye sağ geldiniz?" diye küsmüşler ve geldikleri zaman dasiz niye Medine'ye sağ geldiniz?" diye küsmüşler ve geldikleri zaman da gelenlere Medine'de sırt dönmüşler.gelenlere Medine'de sırt dönmüşler. Resûlullah; "Onlar üzerlerine düşeni yaptılar; onların suçları yoktur." diyor da,Resûlullah; "Onlar üzerlerine düşeni yaptılar; onların suçları yoktur." diyor da, ondan sonra "merhaba" ediyorlar. ondan sonra "merhaba" ediyorlar.

"Allah yolunda can vereceksin" diyorlar. "Allah yolunda can vereceksin" diyorlar.

"Yaşamak mıydı gayen, yaşamaya mı geldin?" diyorlar. "Yaşamak mıydı gayen, yaşamaya mı geldin?" diyorlar.

"Yaşamaya değil ki Resûlullah'ın emrini dinlemeye geldik." "Yaşamaya değil ki Resûlullah'ın emrini dinlemeye geldik."

"Karşımızdaki düşman çok fazla!" "Karşımızdaki düşman çok fazla!"

"Fazla olsun, biz düşmanın azlığı çokluğu hesabını düşünmek zorunda değiliz. "Fazla olsun, biz düşmanın azlığı çokluğu hesabını düşünmek zorunda değiliz. Bizi Resûlullah buraya 'Bizans ordusu ile çarpışın.' diye gönderdi. Bizi Resûlullah buraya 'Bizans ordusu ile çarpışın.' diye gönderdi. Biz buradan dönemeyiz. Adedimiz az. Olsun. Biz buradan dönemeyiz. Adedimiz az. Olsun. Çarpışırız, çarpışırız ölürüz. Can kurtarmaya gelmedik.Çarpışırız, çarpışırız ölürüz. Can kurtarmaya gelmedik. Can kurtarmaya gelseydik, savaşa katılmazdık." Can kurtarmaya gelseydik, savaşa katılmazdık."

Öyle; bu din öyle insanlar sayesinde yükseldi.Öyle; bu din öyle insanlar sayesinde yükseldi. Seninle benimle yükselmedi. Öyle insanlar bu dini yükselttiler, dünyaya yaydılar. Seninle benimle yükselmedi. Öyle insanlar bu dini yükselttiler, dünyaya yaydılar.

Karşıdaki adamları hayran bıraktılar: Karşıdaki adamları hayran bıraktılar:

"Yahu bu Müslümanlık ne güzel dinmiş, ne fedakâr dinmiş, adamlardan hiç bir şey istemiyorlar. "Yahu bu Müslümanlık ne güzel dinmiş, ne fedakâr dinmiş, adamlardan hiç bir şey istemiyorlar. Sadece Allah'ın birliğini anlatıyorlar. Kulumuz, kölemiz oluyorlar." Sadece Allah'ın birliğini anlatıyorlar. Kulumuz, kölemiz oluyorlar."

Bunlar hak yoluna gelip müslüman oldular. Bunlar hak yoluna gelip müslüman oldular. Hindusu müslüman oldu, yahudisi, Bizanslısı, Ermenisi müslüman oldu,Hindusu müslüman oldu, yahudisi, Bizanslısı, Ermenisi müslüman oldu, ne bileyim Afrikalısı, Fransalısı, İngiliz kralı müslüman oldu.ne bileyim Afrikalısı, Fransalısı, İngiliz kralı müslüman oldu. İngiliz kralı bilmem kaçıncı Roger,İngiliz kralı bilmem kaçıncı Roger, lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah diye para bastırmış; mecmuada resmini neşrediyor. lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah diye para bastırmış; mecmuada resmini neşrediyor. Laf değil, parasını bastırmış, adam müslüman ki parasını bastırmış. Laf değil, parasını bastırmış, adam müslüman ki parasını bastırmış. Paranın diğer yüzünde lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah diyor. Paranın diğer yüzünde lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah diyor. Öbür yüzünde de İngiltere kralı Edvard mı diyor, Roger mı diyor, Öbür yüzünde de İngiltere kralı Edvard mı diyor, Roger mı diyor, -unuttum adını- Endülüs müslümanken İngiltere kralı bile müslüman olmuş.-unuttum adını- Endülüs müslümanken İngiltere kralı bile müslüman olmuş. Yakın çünkü. Bir ada ötesi. Fransa'nın ortasına kadar gitmiş ama nasıl gitmiş;Yakın çünkü. Bir ada ötesi. Fransa'nın ortasına kadar gitmiş ama nasıl gitmiş; lafla değil, İslâm'ın güzelliğini göstererek. lafla değil, İslâm'ın güzelliğini göstererek.

İsveç kralı Endülüs'e adam gönderiyor, yalvarıyor: İsveç kralı Endülüs'e adam gönderiyor, yalvarıyor:

"Aman sayın halife bu gönderdiğim talebeleri istediğin gibi terbiye et. "Aman sayın halife bu gönderdiğim talebeleri istediğin gibi terbiye et. Her şeyi sana ait. Lütfen kabul et, reddetme." diyor.Her şeyi sana ait. Lütfen kabul et, reddetme." diyor. Çünkü ilim orada, irfan orada. Çünkü ilim orada, irfan orada.

Biz şimdi mirasyediyiz. Ne bu paraları kazanma şeklinden haberimiz var Biz şimdi mirasyediyiz. Ne bu paraları kazanma şeklinden haberimiz var ne bu ülkelerin kazanılma şeklinden haberimiz var. ne bu ülkelerin kazanılma şeklinden haberimiz var. Ne İslâm'ın çilesini çekmişiz ne sıkıntıya düşmüşüz.Ne İslâm'ın çilesini çekmişiz ne sıkıntıya düşmüşüz. Hep el bebek gül bebek, hoppala; öyle büyümüşüz. Hep el bebek gül bebek, hoppala; öyle büyümüşüz.

"Aman evladım, yalvarırım ne olur namaz kıl." "Aman evladım, yalvarırım ne olur namaz kıl."

Yahu bu adama yalvarmana gerek yok ki. Yahu bu adama yalvarmana gerek yok ki. Sen bu namazı kılacaksın, cehennemden sen kurtulacaksın. Sen bu namazı kılacaksın, cehennemden sen kurtulacaksın.

Hocalar yalvarır; "Malınızın zekâtını vermeyi ihmal etmeyin. Hocalar yalvarır; "Malınızın zekâtını vermeyi ihmal etmeyin. Aman farzdır, hacca gidin, aman günahlara dalmayın." Aman farzdır, hacca gidin, aman günahlara dalmayın." Ötekisi de nazlana nazlana bakar.Ötekisi de nazlana nazlana bakar. Bir farzı yapacaksın, kime nazlanıyorsun. Allah'ın dinine ait bir emri yaparken nazlanmak olur mu? Bir farzı yapacaksın, kime nazlanıyorsun. Allah'ın dinine ait bir emri yaparken nazlanmak olur mu?

Nazlandın mı başına bir tokat gelir, bir sille gelir, bir yumruk gelir; Nazlandın mı başına bir tokat gelir, bir sille gelir, bir yumruk gelir; mahvolursun, perişan olursun.mahvolursun, perişan olursun. Sen Allah'ın yolunu istemezsen Allah seni hiç istemez.Sen Allah'ın yolunu istemezsen Allah seni hiç istemez. Sen Allah'tan isteyeceksin, gözyaşı dökeceksin.Sen Allah'tan isteyeceksin, gözyaşı dökeceksin. Yalvaracaksın, yakaracaksın, suçunu itiraf edeceksin, cürmünü muterif olacaksın;Yalvaracaksın, yakaracaksın, suçunu itiraf edeceksin, cürmünü muterif olacaksın; Allah affeder. Yalvaracaksın ama gözyaşı dökeceksin.Allah affeder. Yalvaracaksın ama gözyaşı dökeceksin. "Benim hâlim çok fenâ ya Rabbi! Kusur bende." diyeceksin. "Benim hâlim çok fenâ ya Rabbi! Kusur bende." diyeceksin. Onu demiyor; bu dünyada ebedi kalacağını zannediyor, paralarına güveniyor, mevkiine güveniyor.Onu demiyor; bu dünyada ebedi kalacağını zannediyor, paralarına güveniyor, mevkiine güveniyor. Ne para kalır ne mevki kalır; ne makam kalır, ne gençlik kalır; hepsi gider.Ne para kalır ne mevki kalır; ne makam kalır, ne gençlik kalır; hepsi gider. Hepsini de görüyor, hepsini de biliyor, geleceğini de biliyor;Hepsini de görüyor, hepsini de biliyor, geleceğini de biliyor; hiç kimse "Bana ihtiyarlık gelmez." demez, hiç kimse "Bana ölüm gelmeyecek." demez. hiç kimse "Bana ihtiyarlık gelmez." demez, hiç kimse "Bana ölüm gelmeyecek." demez. Ama bir gaflet, şeytanın bir tuzağı, nefsin bir oyunu onu aldatmış; öyle gidiyor. Ama bir gaflet, şeytanın bir tuzağı, nefsin bir oyunu onu aldatmış; öyle gidiyor. Allah bizi cenneti seçenlerden, şehvetleri terk edenlerden,Allah bizi cenneti seçenlerden, şehvetleri terk edenlerden, meşakkatli şeylere koşa koşa gidenlerden eylesin. meşakkatli şeylere koşa koşa gidenlerden eylesin.

Masamın üstünde mektup var. Bir çocuk mektup yazmış;Masamın üstünde mektup var. Bir çocuk mektup yazmış; "Hocam sizden izin istiyorum." diyor. Yeni. Daha dün açtım. "Biz tıbbiye talebesiyiz."Hocam sizden izin istiyorum." diyor. Yeni. Daha dün açtım. "Biz tıbbiye talebesiyiz. Afganistan'a cihada gideceğiz. Orada cihat farz olmuş.Afganistan'a cihada gideceğiz. Orada cihat farz olmuş. Biz burada nasıl rahat dururuz?" diyor. Biz burada nasıl rahat dururuz?" diyor.

Mekke-i Mükerreme'de, Afganistan'dan gelen kardeşlerimiz bize resimler gösterdi. Mekke-i Mükerreme'de, Afganistan'dan gelen kardeşlerimiz bize resimler gösterdi. On tane on beş tane acemi. Sayfaları çevirdik, çevirdik.On tane on beş tane acemi. Sayfaları çevirdik, çevirdik. Şehitleri gördük, yaralıları gördük, silahları gördük, esirleri gördük.Şehitleri gördük, yaralıları gördük, silahları gördük, esirleri gördük. Dostları gördük, düşmanları gördük. Dostları gördük, düşmanları gördük. Ama burada yaz ayı, kim bilir hangi plajlarda geçti?Ama burada yaz ayı, kim bilir hangi plajlarda geçti? Nice müslümanın vakti, parası pulu, nerelere gitti? Nice müslümanın vakti, parası pulu, nerelere gitti?

Orada stinger füzeleri gelinceye kadar Ruslar epeyce ezmişler.Orada stinger füzeleri gelinceye kadar Ruslar epeyce ezmişler. O füzeler geldiği zaman onlarla Rusları epeyce haklamışlar. O füzeler geldiği zaman onlarla Rusları epeyce haklamışlar. O zaman biraz geri gitmişler. Ama şimdi Amerika vermiyormuş. O zaman biraz geri gitmişler. Ama şimdi Amerika vermiyormuş.

Niye yapmıyoruz, yapamıyoruz, niye geri kalmışız? Niye yapmıyoruz, yapamıyoruz, niye geri kalmışız?

Bursalı bir arkadaş anlattı, mecmuaya da yazacağım. Bursalı bir arkadaş anlattı, mecmuaya da yazacağım. Size önceden anlatıyorum inşaallah: Size önceden anlatıyorum inşaallah:

"Kamyonumuzun beyni mesabesinde olan direksiyon kutusu bozuldu." diyor. "Kamyonumuzun beyni mesabesinde olan direksiyon kutusu bozuldu." diyor.

Hangi marka kamyonsa gelmişler acentesinden, İstanbul'da sormuşlar. Hangi marka kamyonsa gelmişler acentesinden, İstanbul'da sormuşlar. Bir buçuk milyon istemiş. Kamyon, büyük bir kamyon.Bir buçuk milyon istemiş. Kamyon, büyük bir kamyon. İnşaat işlerinde kullandıkları bir kamyon. "Açın tamir edelim." demişler. İnşaat işlerinde kullandıkları bir kamyon. "Açın tamir edelim." demişler. "Yok, bu beyin gibidir. Açılınca bir daha toplanmaz, mümkün değil;"Yok, bu beyin gibidir. Açılınca bir daha toplanmaz, mümkün değil; bu iş olmaz, yenisini alacaksın." demişler. bu iş olmaz, yenisini alacaksın." demişler. Hani insanın kafasına ameliyat kolay değil ki. Kalp ameliyatı, beyin ameliyatı da öyle; bunun gibi. Hani insanın kafasına ameliyat kolay değil ki. Kalp ameliyatı, beyin ameliyatı da öyle; bunun gibi.

Bu kadar para nereye gidecek? Bu kadar para nereye gidecek?

Buradaki komisyoncuya; büyük ölçüde o teknolojiyi üretmiş olan Avrupa'ya, Amerika'ya gidecek. Buradaki komisyoncuya; büyük ölçüde o teknolojiyi üretmiş olan Avrupa'ya, Amerika'ya gidecek. O kamyonun patentinin sahibi olan müesseseye gidecek. O kamyonun patentinin sahibi olan müesseseye gidecek. Bizim Bursa'daki bir kardeşimiz demiş, çok hoşuma gitti; Bizim Bursa'daki bir kardeşimiz demiş, çok hoşuma gitti; kâğıda yazdırdım "unutmayayım" diye, mecmuaya da yazacağım: kâğıda yazdırdım "unutmayayım" diye, mecmuaya da yazacağım:

"Bir buçuk milyonluk kutuyu, affedersiniz, cenabet hâliyle gusülsüz haliyle gavurun kendisi yapmış. "Bir buçuk milyonluk kutuyu, affedersiniz, cenabet hâliyle gusülsüz haliyle gavurun kendisi yapmış. Biz niye yapamıyoruz?" "Getir kutuyu usta." demiş. Biz niye yapamıyoruz?"

"Getir kutuyu usta." demiş.
İsmini öğrensem ismini de söyleyeceğim.İsmini öğrensem ismini de söyleyeceğim. Kutuyu açmış, kusurunu bulmuş, yenisini yapmış, kamyona takmış, çalıştırmış. Kutuyu açmış, kusurunu bulmuş, yenisini yapmış, kamyona takmış, çalıştırmış. Fiyatı onda biri. Fiyatı onda biri.

Niye biz bu paraları gavurlara kaptıralım? Niye biz bu paraları gavurlara kaptıralım?

Niye biz stinger füzesi yapamayalım? Niye biz stinger füzesi yapamayalım?

Niye kâfirler bize heveslenmesin? Niye kâfirler bize heveslenmesin?

Suudi Arabistan'dayken biraz İngilizce, Arapça gazeteler açtık okuduk: Suudi Arabistan'dayken biraz İngilizce, Arapça gazeteler açtık okuduk:

"Katar hükümeti bilmem kaç tane stinger füzesi elde etti, depoladı."Katar hükümeti bilmem kaç tane stinger füzesi elde etti, depoladı. Onun üzerine Amerika ona bir ültimatom verdi: Onun üzerine Amerika ona bir ültimatom verdi: 'Şu kadar füze elde etmiştir. Bir yerden satın almamıştır.'Şu kadar füze elde etmiştir. Bir yerden satın almamıştır. Bu elde ettiğin füzeleri sicil numarası ile seri numarası ile tek tek iade etmezsenBu elde ettiğin füzeleri sicil numarası ile seri numarası ile tek tek iade etmezsen sana Amerikan yardımını kesiyorum.'" demiş. sana Amerikan yardımını kesiyorum.'" demiş.

Niye kesiyorsun? İsrail'de de bir sürü silah var. Niye kesiyorsun?

İsrail'de de bir sürü silah var.
Yunanistan'ın elinde bir sürü silah var, senin elinde bir sürü silah var.Yunanistan'ın elinde bir sürü silah var, senin elinde bir sürü silah var. İngiltere'nin, Avrupa ülkelerinin hepsinin elinde bir sürü silah var.İngiltere'nin, Avrupa ülkelerinin hepsinin elinde bir sürü silah var. Hindistan'a kendi silahını veriyorsun, Rusya'nın elinde silah var. Hindistan'a kendi silahını veriyorsun, Rusya'nın elinde silah var. Niye bir Katar hükümetinin elinde silah olmasın. Niye bir Katar hükümetinin elinde silah olmasın.

"Yok, olmasın! Olursa yardımı keserim." "Yok, olmasın! Olursa yardımı keserim."

Peki, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Suudi Arabistan, bunlar petrol ülkeleri; Peki, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Suudi Arabistan, bunlar petrol ülkeleri; bu petrol gelirlerinin paralarını nereye yatırıyor bunlar? bu petrol gelirlerinin paralarını nereye yatırıyor bunlar?

Amerikan bankalarına yatırıyor. Amerikan bankalarına yatırıyor.

Ben bir şey anlamadım, siz anladıysanız haber verin. Ben bir şey anlamadım, siz anladıysanız haber verin.

Paralar bizden oraya yatıyor.Paralar bizden oraya yatıyor. Ondan sonra adam; "Size yardım etmem." diye tehdit ediyor. Ondan sonra adam; "Size yardım etmem." diye tehdit ediyor. Bir şey anlayan varsa bana haber versin. Bir şey anlayan varsa bana haber versin. Ben hiçbir şey anlamadım; hiç aklım almadı, üniversitede profesördüm ama Ben hiçbir şey anlamadım; hiç aklım almadı, üniversitede profesördüm ama emekli oldum herhalde ondan; aklım hiç almıyor.emekli oldum herhalde ondan; aklım hiç almıyor. Para bizden, para onların bankasına gidiyor.Para bizden, para onların bankasına gidiyor. Kendimizi korumak için silahlanıyoruz, silahlanınca; "O silahları geri verin." diyor.Kendimizi korumak için silahlanıyoruz, silahlanınca; "O silahları geri verin." diyor. "Bu kadar kuvvetli olma, yardımı keserim." diyor."Bu kadar kuvvetli olma, yardımı keserim." diyor. Bu işe kimler karışıyorsa. Benim aklım ermedi. Bu işe kimler karışıyorsa. Benim aklım ermedi.

Ve lâ tübtilû a'mâleküm fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ. Ve lâ tübtilû a'mâleküm fe-tukzefû fi'n-nâri münkisîne hâlidîne fîhâ ebedâ. "Ebedî olarak baş aşağı cehenneme asılmak istemiyorsanız amellerinizi iptal etmeyin." diyor "Ebedî olarak baş aşağı cehenneme asılmak istemiyorsanız amellerinizi iptal etmeyin." diyor hadîs-i şerîfin devamında. hadîs-i şerîfin devamında.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Burada amellerin iptal edilmesinden bahsediliyor. Burada amellerin iptal edilmesinden bahsediliyor. Dikkat ederseniz amel kelimesi geçiyor. "İş" demek. Arapça'da amel, "iş" demektir.Dikkat ederseniz amel kelimesi geçiyor. "İş" demek. Arapça'da amel, "iş" demektir. Biz de bugün işçiye "amele" diyoruz, bazı yerlerde hâlâ kullanılıyor. İşçi de deniliyor.Biz de bugün işçiye "amele" diyoruz, bazı yerlerde hâlâ kullanılıyor. İşçi de deniliyor. Amele de kullanılıyor. Bu adam amele, "düz işçi" mânasında kullanılıyor. Amele de kullanılıyor. Bu adam amele, "düz işçi" mânasında kullanılıyor.

Kişi bir dinî amel işliyor. Kişi bir dinî amel işliyor. Diyelim ki namaz kıldı, hac etti, zekât verdi, sadaka verdi, Kur'an okudu; Diyelim ki namaz kıldı, hac etti, zekât verdi, sadaka verdi, Kur'an okudu; diyelim ki hayr ü hasenât yaptı. Ama amel var. diyelim ki hayr ü hasenât yaptı. Ama amel var.

Ve lâ tübtilû a'mâleküm. "Amellerinizi iptal etmeyiniz; sıfıra, boşa çıkarmayınız." Ve lâ tübtilû a'mâleküm. "Amellerinizi iptal etmeyiniz; sıfıra, boşa çıkarmayınız."

Bazı kimseler mebus seçilmek istemiş, parti de; Bazı kimseler mebus seçilmek istemiş, parti de; "Şu kadar lira koyacaksın." diye şart koşmuş. "Şu kadar lira koyacaksın." diye şart koşmuş. Paralarını tıkır tıkır yatırmışlar, şu kadar namzet girmiş, ön seçimi kazanamamışlar, Paralarını tıkır tıkır yatırmışlar, şu kadar namzet girmiş, ön seçimi kazanamamışlar, o kadar para partiye kalmış, bu kadar para da bunların cebinden çıkmış. o kadar para partiye kalmış, bu kadar para da bunların cebinden çıkmış.

Paralar ne oldu? Boşa gitti, mebus olamadı. Mebus olsaydı maaş alacaktı, onu telafi edecekti. Paralar ne oldu?

Boşa gitti, mebus olamadı. Mebus olsaydı maaş alacaktı, onu telafi edecekti.
Ama paralar boşa gitti. Burada da amel işliyor, bir iş yapıyor, ama boşa gidiyor.Ama paralar boşa gitti. Burada da amel işliyor, bir iş yapıyor, ama boşa gidiyor. Bu çok fenâ! Hepimiz için bunun üzerinde kara kara, acı acı, dikkatli dikkatli,Bu çok fenâ! Hepimiz için bunun üzerinde kara kara, acı acı, dikkatli dikkatli, ince ince, uzun uzun düşünmek mecburiyeti vardır. ince ince, uzun uzun düşünmek mecburiyeti vardır.

Amel işliyorsunuz boşa gidiyor. Ameller neden boşa gider? Amel işliyorsunuz boşa gidiyor.

Ameller neden boşa gider?

Bunu mutlaka öğrenmelisiniz: Bunu mutlaka öğrenmelisiniz:

"Ben namaz kılıyorum; benim bu amelim, namazım niye boşa gider?"Ben namaz kılıyorum; benim bu amelim, namazım niye boşa gider? Sadaka veriyorum; sadakam niye boşa gider? Sadaka veriyorum; sadakam niye boşa gider? Ben hacca gittim; niye haccım boşa gider?" Ben hacca gittim; niye haccım boşa gider?"

Amellerin kabulünün şartlarını bize hangi ilim öğretir? Amellerin kabulünün şartlarını bize hangi ilim öğretir?

Tasavvuf ilmi öğretir. İnsanın kalbi temiz olmazsa Allah amelini kabul etmez. Tasavvuf ilmi öğretir. İnsanın kalbi temiz olmazsa Allah amelini kabul etmez.

Bu iş uzundur da birkaç misalle anlatayım: Bu iş uzundur da birkaç misalle anlatayım:

Hz. Âdem'in iki tane oğlu olduğu rivayet ediliyor. Hz. Âdem'in iki tane oğlu olduğu rivayet ediliyor. "Habil ve Kabil" adında iki tane oğlu varmış. İkisi de kurban kestiler."Habil ve Kabil" adında iki tane oğlu varmış. İkisi de kurban kestiler. Bir tanesinin kurbanını Allah kabul etti; ötekisini kabul etmedi. Bir tanesinin kurbanını Allah kabul etti; ötekisini kabul etmedi.

Neden? İkisi de kurban kesti mi, kesti. İkisi de kan akıttı mı akıttı. Neden?

İkisi de kurban kesti mi, kesti. İkisi de kan akıttı mı akıttı.
Kurban mı? Tamam. Niye birisi kabul oldu, ötekisi kabul olmadı? Kurban mı? Tamam. Niye birisi kabul oldu, ötekisi kabul olmadı?

Allah müttakî kullarının amelini kabul eder. Başkasını kabul etmez. Allah müttakî kullarının amelini kabul eder. Başkasını kabul etmez. Kalbi sâfî olmayınca, niyeti hâlis olmayınca, kendisi takvâ ehli olmayınca ameli kabul olmuyor.Kalbi sâfî olmayınca, niyeti hâlis olmayınca, kendisi takvâ ehli olmayınca ameli kabul olmuyor. Kafasında başka fikirler var. Hani diyorlar ya bazen;Kafasında başka fikirler var. Hani diyorlar ya bazen; "Falanca adamın kafasında bin tane tilki dolaşır, hiç birinin kuyruğu ötekisine değmez.""Falanca adamın kafasında bin tane tilki dolaşır, hiç birinin kuyruğu ötekisine değmez." Bin tane tilki dolaşacak, kuyrukları da uzun olur, ötekisine de değmeyecek. Bin tane tilki dolaşacak, kuyrukları da uzun olur, ötekisine de değmeyecek.

Ne demek? "Öyle cambaz adam ki kafasında öyle entrikalar döndürüyor kiNe demek?

"Öyle cambaz adam ki kafasında öyle entrikalar döndürüyor ki
tilkilerin kuyruklarını birbirlerine değdirmeden, bu işleri başarıyor. tilkilerin kuyruklarını birbirlerine değdirmeden, bu işleri başarıyor. Bu kadar işi, dümeni çeviriyor." demek.Bu kadar işi, dümeni çeviriyor." demek. Allah öyle hilekâr, kötü niyetli, art niyetli insanların ibadetini kabul etmez. Allah öyle hilekâr, kötü niyetli, art niyetli insanların ibadetini kabul etmez.

Lâ tübtılû sadakâtiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. Lâ tübtılû sadakâtiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. "Minnet ederek, başa kakarak, eza ederek, verdiğiniz zekâtları, sadakaları, "Minnet ederek, başa kakarak, eza ederek, verdiğiniz zekâtları, sadakaları, hayırları iptal etmeyin!" buyuruyor Allah bir başka âyet-i kerimede. hayırları iptal etmeyin!" buyuruyor Allah bir başka âyet-i kerimede.

Sen bir hayır yaptın ama başa kakarsanSen bir hayır yaptın ama başa kakarsan verdiğin insana eza verirsen Allah onun sevabını iptal ediyor.verdiğin insana eza verirsen Allah onun sevabını iptal ediyor. Demek ki kibar insan olacağız, muttakî insan olacağız, kalbi sâfî, temiz insan olacağız. Demek ki kibar insan olacağız, muttakî insan olacağız, kalbi sâfî, temiz insan olacağız. Allah, riyakârın amelini kabul etmiyor: Allah, riyakârın amelini kabul etmiyor:

"Seni mürai seni! Seni gösterişçi seni! Seni alçak seni! "Seni mürai seni! Seni gösterişçi seni! Seni alçak seni! Sen âhiret amelini, dünyadaki birkaç insanın gözüne girmek için şöhret kazanmak içinSen âhiret amelini, dünyadaki birkaç insanın gözüne girmek için şöhret kazanmak için yaparsın ha!yaparsın ha! Ben senin namazını, niyazını, haccını, zekâtını, yaptığın camiyi,Ben senin namazını, niyazını, haccını, zekâtını, yaptığın camiyi, şadırvanı, minareyi kabul etmiyorum!" diyor.şadırvanı, minareyi kabul etmiyorum!"

diyor.
Gitti, paralar boşa gitti. Mebus olmak isteyen adam gibi hepsi boşa gitti. Gitti, paralar boşa gitti. Mebus olmak isteyen adam gibi hepsi boşa gitti.

Neden? Riyakâr, gösterişçi. Sonra adam haramdan hayır yapmaya çalışıyor.Neden?

Riyakâr, gösterişçi.

Sonra adam haramdan hayır yapmaya çalışıyor.
Köroğlu, zenginleri soyarmış, fakirlere verirmiş. Köroğlu, zenginleri soyarmış, fakirlere verirmiş.

"Ne kahraman adam be!" Böyle kahramanlık mı olur! "Ne kahraman adam be!"

Böyle kahramanlık mı olur!
Eğer zenginin parası hayırlı para ise meşru yoldan kazanılmışsa Eğer zenginin parası hayırlı para ise meşru yoldan kazanılmışsa onu soyduğun zaman yol kesici oluyorsun, yakalansan kafan kesilir; hiçbir işe yaramaz.onu soyduğun zaman yol kesici oluyorsun, yakalansan kafan kesilir; hiçbir işe yaramaz. Onun malını boşuna almış oluyorsun.Onun malını boşuna almış oluyorsun. Alamazsın ki! İslâm'da, bir insanın malını almaya öteki insanın hakkı ve salahiyeti yok! Alamazsın ki! İslâm'da, bir insanın malını almaya öteki insanın hakkı ve salahiyeti yok!

"Onun parası yok, alayım buna vereyim." "Onun parası yok, alayım buna vereyim."

Allah onun nizamını koymuş. Senin ondan zorla almaya hakkın yok. Allah onun nizamını koymuş. Senin ondan zorla almaya hakkın yok. Hesabını O soracak. Ondan alırmış, fakire verirmiş. Haramdan hayır olmaz. Hesabını O soracak. Ondan alırmış, fakire verirmiş. Haramdan hayır olmaz. Allah kabul etmez. "Nerden biliyorsun hocam?" Allah kabul etmez.

"Nerden biliyorsun hocam?"

Hadislerden biliyorum. Ben nereden bilirim Allah'ın işini? Hadislerden biliyorum. Ben nereden bilirim Allah'ın işini? Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyurmuş; oradan biliyorum.Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyurmuş; oradan biliyorum. Bir insan haram para ile hacca giderse;Bir insan haram para ile hacca giderse; "Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk!" dediği zaman; -"Emret yâ Rabbi!"Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk!" dediği zaman; -"Emret yâ Rabbi! Emrine fermanına uydum, davetine icabet ettim,Emrine fermanına uydum, davetine icabet ettim, 'Bu beldeleri ziyaret edin.' diye Hz. İbrahim nida etti, ruhlar âleminde ben onu duymuştum. 'Bu beldeleri ziyaret edin.' diye Hz. İbrahim nida etti, ruhlar âleminde ben onu duymuştum. Emret yâ Rabbi, emrindeyim. Kat kat hizmetindeyim.Emret yâ Rabbi, emrindeyim. Kat kat hizmetindeyim. Buyur ya Rabbi! İşte hizmetine geliyorum." mânasına geliyor bu- Buyur ya Rabbi! İşte hizmetine geliyorum." mânasına geliyor bu- haramla hacceden bir kimseye Allah der ki; Lâ lebbeyke ve lâ sa'deyke. haramla hacceden bir kimseye Allah der ki; Lâ lebbeyke ve lâ sa'deyke. Sana yok öyle. Neden? Haramla, haram para ile hacca gittin.Sana yok öyle.

Neden?

Haramla, haram para ile hacca gittin.
Onun için eskiler helâl olsun diye;Onun için eskiler helâl olsun diye; "Hacca gideceksen, git bir arkadaşından borç al da öyle git. Çünkü borç helâldir. "Hacca gideceksen, git bir arkadaşından borç al da öyle git. Çünkü borç helâldir. Borç parayı al, sonra kendi paranla o parayı öde. O parayla git." demişler.Borç parayı al, sonra kendi paranla o parayı öde. O parayla git." demişler. Nice nice incelikler düşünmüşler. Haram para ile hayır olmaz. Nice nice incelikler düşünmüşler. Haram para ile hayır olmaz.

Köroğlu'nun işi körce bir iş. Komünistler Köroğlu'nu kendilerine bayrak ediyorlar. Köroğlu'nun işi körce bir iş. Komünistler Köroğlu'nu kendilerine bayrak ediyorlar. Ne iyi yapmış be! Zenginlerden almış, fakirlere vermiş.Ne iyi yapmış be! Zenginlerden almış, fakirlere vermiş. Zenginlerden alıp fakirlere veren adamın İslâm'dan haberi yok.Zenginlerden alıp fakirlere veren adamın İslâm'dan haberi yok. Hem de gönül hoşluğuyla. Hem de razı ede ede, hem de gözyaşı döke döke zengin,Hem de gönül hoşluğuyla. Hem de razı ede ede, hem de gözyaşı döke döke zengin, hayırlı zengin, parasını en güzel tarzda hesaplıyor, veriyor. hayırlı zengin, parasını en güzel tarzda hesaplıyor, veriyor. Allah vermişse Allah yolunda çalışmış kazanmışsa zengin düşmanlığına ne lüzum var?Allah vermişse Allah yolunda çalışmış kazanmışsa zengin düşmanlığına ne lüzum var? Öyle zenginler var ki hayranlık duyuyoruz.Öyle zenginler var ki hayranlık duyuyoruz. Hangi hizmet olursa olsun onların üstünde, onların gayreti ile yürüyor,. Hangi hizmet olursa olsun onların üstünde, onların gayreti ile yürüyor,.

İşte şurada caminin yanındaki evlerini aldık; komşusu. İşte şurada caminin yanındaki evlerini aldık; komşusu. Aslında caminin yanlarına böyle evler yapılır mıydı? Aslında caminin yanlarına böyle evler yapılır mıydı?

Yapılmazdı. Ama gelmiş yanaşmışlar, mülk sahibi olmuşlar, hadi ona elli milyon,Yapılmazdı. Ama gelmiş yanaşmışlar, mülk sahibi olmuşlar, hadi ona elli milyon, hadi ona kırk milyon, hadi ona yirmi milyon, oradaki evleri aldık, aldık, inşaat yapıyoruz.hadi ona kırk milyon, hadi ona yirmi milyon, oradaki evleri aldık, aldık, inşaat yapıyoruz. Para ile oluyor. Caminin yüznumaraları yeterli değil. Para ile olacak.Para ile oluyor. Caminin yüznumaraları yeterli değil. Para ile olacak. Her şey para ile. Zengin düşmanlığına ne lüzum var?Her şey para ile. Zengin düşmanlığına ne lüzum var? Adam meşru ticaret yapıyorsa hayırlı bir ticaret yapıyorsa gayet güzel, normal.Adam meşru ticaret yapıyorsa hayırlı bir ticaret yapıyorsa gayet güzel, normal. Fakiri zengine saldırt, düşman et; onu ona düşman et, onu ona çekiştir, onu buna çekiştir… Kafasız! Fakiri zengine saldırt, düşman et; onu ona düşman et, onu ona çekiştir, onu buna çekiştir… Kafasız!

Osmanlı sultanlarından hiçbir tanesi haccetmemiş.Osmanlı sultanlarından hiçbir tanesi haccetmemiş. Bak demek ki hem halife-i rûy-i zemîn diye geçiniyorlar hem de haccetmemişler.Bak demek ki hem halife-i rûy-i zemîn diye geçiniyorlar hem de haccetmemişler. Bizim Hocamız'a (Mehmed Zahid Kotku) söylemişler.Bizim Hocamız'a (Mehmed Zahid Kotku) söylemişler. Hocamız ârif kimse. Şöyle başını bir eğmiş, demiş ki; Hocamız ârif kimse. Şöyle başını bir eğmiş, demiş ki; "Her hac mevsiminde buradan beldenin âriflerinden, sâlihlerinden, fukarasından, "Her hac mevsiminde buradan beldenin âriflerinden, sâlihlerinden, fukarasından, fukarâ-i sâbirinden bir vapur dolusu insanı padişah doldururdu.fukarâ-i sâbirinden bir vapur dolusu insanı padişah doldururdu. Oraya gönderirdi. Bir alay tertip ederdi, sürre alayı; paralar, hediyeler, din adamları,Oraya gönderirdi. Bir alay tertip ederdi, sürre alayı; paralar, hediyeler, din adamları, Hicaz ahalisine keselerle mücevherler, paralar giderdi. Hicaz ahalisine keselerle mücevherler, paralar giderdi. 'Oralara harcansın' diye paralar buradan giderdi. Vekiller gönderirdi." 'Oralara harcansın' diye paralar buradan giderdi. Vekiller gönderirdi."

İşte bak hüsn-i zan eder kurtulur. Ötekisi su-i zan eder, biter. İşte bak hüsn-i zan eder kurtulur. Ötekisi su-i zan eder, biter.

Sonra bir hadîs-i şerîfte şöyle geçiyor: Sonra bir hadîs-i şerîfte şöyle geçiyor:

İnne'l-hasede ye'külü'l-hasenâti kemâ te'külü'n-nârü'l-hatab. İnne'l-hasede ye'külü'l-hasenâti kemâ te'külü'n-nârü'l-hatab. "Haset etmek, kıskanmak, kıskançlık, insanın amellerini yer bitirir,"Haset etmek, kıskanmak, kıskançlık, insanın amellerini yer bitirir, tüketir, ateşin odunu kül ettiği gibi." tüketir, ateşin odunu kül ettiği gibi."

Bir şey daha yakalandı. Bir şey daha yakalandı. Demek ki insan hasetçi olursa öteki taraftan kazandığı sevaplar kül oluyormuş. Tamam mı? Demek ki insan hasetçi olursa öteki taraftan kazandığı sevaplar kül oluyormuş. Tamam mı?

Şimdi üç, dört şeyden anladık ki kişi takvâ ehli olmazsa amelleri kabul olmuyor. Şimdi üç, dört şeyden anladık ki kişi takvâ ehli olmazsa amelleri kabul olmuyor. Takvâyı öğreneceğiz. Takvâyı öğreneceğiz.

Tamam mı? Mecbur muyuz? Mecburuz. Tamam mı? Mecbur muyuz? Mecburuz.

Yaptığımız hayrı hasenâtı karşı tarafı üzerek, başına kakarak, Yaptığımız hayrı hasenâtı karşı tarafı üzerek, başına kakarak, eza vererek yaparsak Allah kabul etmezmiş, iptal olurmuş.eza vererek yaparsak Allah kabul etmezmiş, iptal olurmuş. Demek ki kibarca vereceğiz; sessizce, belli etmeden,Demek ki kibarca vereceğiz; sessizce, belli etmeden, gönlünü hoş ederek vereceğiz; münasip bir tarzda, sakin bir şekilde vereceğiz; gönlünü hoş ederek vereceğiz; münasip bir tarzda, sakin bir şekilde vereceğiz;

Ondan sonra haset, insanın öteki iyiliklerini alıp götürüyormuş.Ondan sonra haset, insanın öteki iyiliklerini alıp götürüyormuş. Demek ki haset ehli olmayacağız. Allah ona vermiş; daha çok versin.Demek ki haset ehli olmayacağız. Allah ona vermiş; daha çok versin. "Ama adamın filanca yerde köşkü var." Allah bir tane daha versin."Ama adamın filanca yerde köşkü var." Allah bir tane daha versin. "Mercedes arabası var." İki tane olsun, beş tane olsun, daha çok versin; bana ne? "Mercedes arabası var." İki tane olsun, beş tane olsun, daha çok versin; bana ne?

Allah ona vermiş, sen istemez misin? Allah ona vermiş, sen istemez misin?

Verirse bana da versin. Ama büyüklerimiz "Yâ Rabbi! Çok verip de azdırma." demiş. Verirse bana da versin. Ama büyüklerimiz "Yâ Rabbi! Çok verip de azdırma." demiş. Çok verildiği zaman insan zenginlikte umumiyetle azar. Çok verildiği zaman insan zenginlikte umumiyetle azar.

Peygamberimiz duasında; Peygamberimiz duasında; "Muhammed'in, âlinin, aile efradının rızkını günlük ver yâ Rabbi!" diyor."Muhammed'in, âlinin, aile efradının rızkını günlük ver yâ Rabbi!" diyor. Peygamber Efendimiz para biriktirmedi; günü gününe, taze taze saçtı, dağıttı;Peygamber Efendimiz para biriktirmedi; günü gününe, taze taze saçtı, dağıttı; öyle bayatlamış hâlde parayı ertesi güne bırakmadı. Yanında para, altın bırakmadı. öyle bayatlamış hâlde parayı ertesi güne bırakmadı. Yanında para, altın bırakmadı.

Bin altın gelirdi; bir şey kalmamacasına, hepsini dağıtırdı, "Şurasını ihtiyata ayırayım." demezdi.Bin altın gelirdi; bir şey kalmamacasına, hepsini dağıtırdı, "Şurasını ihtiyata ayırayım." demezdi. Demek ki haset etmeyeceğiz, takvâ ehli olacağız,Demek ki haset etmeyeceğiz, takvâ ehli olacağız, tatlı dilli güleç yüzlü olacağız, iyi derviş olacağız. tatlı dilli güleç yüzlü olacağız, iyi derviş olacağız.

Adam geliyor, karşıma çıkmış,Adam geliyor, karşıma çıkmış, pabuç kadar dili; tasavvufun karşısında, tasavvufun aleyhine konuşuyor. pabuç kadar dili; tasavvufun karşısında, tasavvufun aleyhine konuşuyor.

Sen tasavvufu anlıyor musun, İslâm'ı biliyor musun, hadislerden haberin var mı, âyeti okudun mu? Sen tasavvufu anlıyor musun, İslâm'ı biliyor musun, hadislerden haberin var mı, âyeti okudun mu? Tasavvufun aleyhinde konuşuyorsun. Tasavvufun aleyhinde konuşuyorsun. Sen kimsin, aleyhte olmak kim? Sen hâkim misin, Baş kadı mısın?Sen kimsin, aleyhte olmak kim? Sen hâkim misin, Baş kadı mısın? Bu işin hükmü senden mi sorulur? Kararı sen mi vereceksin?Bu işin hükmü senden mi sorulur? Kararı sen mi vereceksin? Arapça bilir misin, dinî kitapları okudun mu, dinî tahsilin var mı? Arapça bilir misin, dinî kitapları okudun mu, dinî tahsilin var mı?

"Yok, ama aklım var." Aklın olsaydı, susardın."Yok, ama aklım var."

Aklın olsaydı, susardın.
Senin aklın yok ki cahilliğini bile anlamıyorsun. Senin aklın yok ki cahilliğini bile anlamıyorsun.

Dişçiye gidip de akıl öğretiyor musun? Dişçiye gidip de akıl öğretiyor musun?

Doktora; "Kerpeteni öyle tutma, buraya iğneyi vurma, ameliyatta neşteri oraya vurma." diyor musun? Doktora; "Kerpeteni öyle tutma, buraya iğneyi vurma, ameliyatta neşteri oraya vurma." diyor musun?

"Nasıl diyeyim?" Nasıl desin? Nerden nasıl kesileceğini, ne yapılacağını bilmez ki. "Nasıl diyeyim?"

Nasıl desin? Nerden nasıl kesileceğini, ne yapılacağını bilmez ki.

Eczacıya gidip de; "O ilacı verme de şu ilacı ver." diyebiliyor musun? Diyemiyorsun. Eczacıya gidip de; "O ilacı verme de şu ilacı ver." diyebiliyor musun?

Diyemiyorsun.

Peki din adamının işine ne karışıyorsun, mürşidin işine ne karışıyorsun? Peki din adamının işine ne karışıyorsun, mürşidin işine ne karışıyorsun?

Çünkü orada yasak yok. Çünkü orada işler görünmüyor, herkes karışıyor. Çünkü orada yasak yok. Çünkü orada işler görünmüyor, herkes karışıyor.

"Tıfl-ı ebcedhân" derler eskiler; "Elif be okuyan tıfıl gelmiş, ahkâm kesiyor, ayrı baş çekiyor." "Tıfl-ı ebcedhân" derler eskiler; "Elif be okuyan tıfıl gelmiş, ahkâm kesiyor, ayrı baş çekiyor."

Ayrı yol çıkarıyor; ekol kurmuş, neşriyat yapıyor. Ayrı yol çıkarıyor; ekol kurmuş, neşriyat yapıyor.

"Ben tasavvufa karşıyım." Sen kimsin ya! "Ben tasavvufa karşıyım."

Sen kimsin ya!
Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Nereye gidersen git. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Nereye gidersen git. Gideceksin gideceksin, İspanya'daki boğa güreşlerindeki boğa gibi duvara toslayacaksın.Gideceksin gideceksin, İspanya'daki boğa güreşlerindeki boğa gibi duvara toslayacaksın. Burnundan soluya soluya varacağın yer orası. Allah ıslah eylesin! Burnundan soluya soluya varacağın yer orası. Allah ıslah eylesin!

Bu yolda tasavvufsuz bir şey olmaz.Bu yolda tasavvufsuz bir şey olmaz. Tasavvuf dediğimiz "bu yolun inceliklerini anlatan ilim dalı" demek. Tasavvuf dediğimiz "bu yolun inceliklerini anlatan ilim dalı" demek. Tasavvuf demek, "şeriat" demek. Tasavvuf demek, "şeriat" demek. Tasavvuf; âyetlerden çıkmış, hadislerden çıkmış, emirler, demek. Tasavvuf; âyetlerden çıkmış, hadislerden çıkmış, emirler, demek.

Allah; "Amellerinizi iptal etmeyin, baş aşağı çevrilip cehenneme atılmayın" diyor. Allah; "Amellerinizi iptal etmeyin, baş aşağı çevrilip cehenneme atılmayın" diyor.

Şimdi ben bu hadisi okuduğuma göre amellerin iptal edilme sebeplerini düşünmek zorunda değil miyim? Şimdi ben bu hadisi okuduğuma göre amellerin iptal edilme sebeplerini düşünmek zorunda değil miyim?

Mecburum, gün gibi âşikâr. Mecburum, gün gibi âşikâr. Ameller yapıldığı hâlde iptal ediliyormuş, böyle bir tehlike var mıymış? Varmış.Ameller yapıldığı hâlde iptal ediliyormuş, böyle bir tehlike var mıymış? Varmış. Tamam, bu tehlike olduktan sonra gece uykumun kaçması lazım.Tamam, bu tehlike olduktan sonra gece uykumun kaçması lazım. Yaptığım şeyi nasıl yaptığımı düşünmeliyim. Yaptığım şeyi nasıl yaptığımı düşünmeliyim.

"Filanca yerde cami yaptım, otuz dokuz defa hac ettim, bu seferki kırkıncı." "Filanca yerde cami yaptım, otuz dokuz defa hac ettim, bu seferki kırkıncı."

Allah kabul etti mi bakalım? Allah kabul etti mi bakalım? Sen haccettin ama Allah seni hacı kabul etti mi?Sen haccettin ama Allah seni hacı kabul etti mi? Peygamber Efendimiz sana havlu ikram etti mi bakalım? Peygamber Efendimiz sana havlu ikram etti mi bakalım?

Birisine de; "Evladım, kâğıt kalem getir de, senin haccını yazayım." demiş. Birisine de;

"Evladım, kâğıt kalem getir de, senin haccını yazayım." demiş.

Sen rüyanda Peygamber Efendimiz'i gördün mü? Sen rüyanda Peygamber Efendimiz'i gördün mü?

O zaman konuşma! Git, edepsizliği bırak! O zaman konuşma! Git, edepsizliği bırak!

Birisi; "Efendim, tekkemiz yanıyor." demiş. Birisi; "Efendim, tekkemiz yanıyor." demiş. Koşmuş, koşmuş, Peygamber Efendimiz'i rüyada görüyor. Koşmuş, koşmuş, Peygamber Efendimiz'i rüyada görüyor.

Adam başka bir yere bağlı ama batıl yolda, palavracı. "Ben kutbu'l-aktâbım.Adam başka bir yere bağlı ama batıl yolda, palavracı. "Ben kutbu'l-aktâbım. Feyizleri dünyaya ben dağıtırım." diyor. Diyor bunları, duyuyoruz, kulağımıza geliyor: Feyizleri dünyaya ben dağıtırım." diyor. Diyor bunları, duyuyoruz, kulağımıza geliyor:

"Falancayı ben vazifelendirdim. Filancayı ben vazifelendirdim." diyor. "Falancayı ben vazifelendirdim. Filancayı ben vazifelendirdim." diyor. Gülüyoruz. Kendisini öyle bir mevkide farz ediyor ki Gülüyoruz. Kendisini öyle bir mevkide farz ediyor ki öyle gösteriyor ki etrafındaki insanları aldatacak. öyle gösteriyor ki etrafındaki insanları aldatacak. Kendisini; "kutbü'l-aktab, gavsü'l-âzam" gibi görüyor, gösteriyor.Kendisini; "kutbü'l-aktab, gavsü'l-âzam" gibi görüyor, gösteriyor. Utanmadan da "böyleyim" diye söylüyor. Utanmadan da "böyleyim" diye söylüyor.

O tekkeye mensup birisiO tekkeye mensup birisi rüyada Peygamber Efendimiz'e koşmuş da -Kendisi anlatıyor;rüyada Peygamber Efendimiz'e koşmuş da -Kendisi anlatıyor; adı sanı, bulunduğu şehir bende mahfuz- "Yâ Resûlallah! Tekkemizde yangın çıktı, yanıyor." demiş.adı sanı, bulunduğu şehir bende mahfuz- "Yâ Resûlallah! Tekkemizde yangın çıktı, yanıyor." demiş. Tekkesi yanıyormuş; "Tekkemizde yangın çıktı, yanıyor." diyeTekkesi yanıyormuş; "Tekkemizde yangın çıktı, yanıyor." diye nefes nefese Resûlullah'a gelmiş, haber vermiş. nefes nefese Resûlullah'a gelmiş, haber vermiş.

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? "Bizim öyle bir tekkemiz yok." demiş. Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?



"Bizim öyle bir tekkemiz yok." demiş.

Aldın mı cevabı? Kutbu'l-aktablıkla, gavsü'l-âzamlıkla etrafa ahkâm kesmekle, Aldın mı cevabı? Kutbu'l-aktablıkla, gavsü'l-âzamlıkla etrafa ahkâm kesmekle, feyiz dağıtmak iddiasıyla, palavra ile riya ile insanları kandırıyordun;feyiz dağıtmak iddiasıyla, palavra ile riya ile insanları kandırıyordun; hadi bakalım Resûlullah senin tekkeni saymıyor! hadi bakalım Resûlullah senin tekkeni saymıyor! Buyur bakalım! "Bizim öyle bir tekkemiz yok." demiş.Buyur bakalım! "Bizim öyle bir tekkemiz yok." demiş. Adam da mecburen orayı bırakmış.Adam da mecburen orayı bırakmış. Resûlullah'ın rüyada öyle dediği yere, insan bağlı kalır mı? Resûlullah'ın rüyada öyle dediği yere, insan bağlı kalır mı?

Tasavvufsuz bir iş olmaz. Resûlullah'tan bir işaret alıyorsan buyur. Tasavvufsuz bir iş olmaz. Resûlullah'tan bir işaret alıyorsan buyur. Ama bir işaretin yoksa edepsizliği bırak da;Ama bir işaretin yoksa edepsizliği bırak da; "Ben niye bu kadar gafilim, bu kadar cahilim!" diye otur, ağla. "Ben niye bu kadar gafilim, bu kadar cahilim!" diye otur, ağla. Öyle bilmediğin işlere karışma. Elinin hamuru ile erkeğin işine karışma! Öyle bilmediğin işlere karışma. Elinin hamuru ile erkeğin işine karışma!

Yekûlu'llâhu teâlâ: Yâ'bne Âdeme mâ tunsifunî Yekûlu'llâhu teâlâ: Yâ'bne Âdeme mâ tunsifunî e tehabbebü ileyke bi'n-niami ve tetemakkatü ileyye bi'l-meâsî.e tehabbebü ileyke bi'n-niami ve tetemakkatü ileyye bi'l-meâsî. Hayrî ileyke münzelün ve şerrüke ileyye sâidün Hayrî ileyke münzelün ve şerrüke ileyye sâidün ve lâ yezâlü melekün kerîmün ye'tînî anke külle yevmin ve leyletin bi-amelin kabîhin.ve lâ yezâlü melekün kerîmün ye'tînî anke külle yevmin ve leyletin bi-amelin kabîhin. Yâ'bne Âdeme lev semi'te vasfeke min gayrike Yâ'bne Âdeme lev semi'te vasfeke min gayrike ve ente lâ ta'lemü meni'l-mevsûfu le-sâre'te ilâ-maktihî. ve ente lâ ta'lemü meni'l-mevsûfu le-sâre'te ilâ-maktihî.

Bu ikinci hadîs-i şerîf yine Hz. Ali Efendimiz'den; Râfiî ve Deylemî rivayet etmişler,Bu ikinci hadîs-i şerîf yine Hz. Ali Efendimiz'den; Râfiî ve Deylemî rivayet etmişler, bunu ezberlememiz lazım. Hepimizin hafızasında bu ikinci hadîs-i şerîf olmalı.bunu ezberlememiz lazım. Hepimizin hafızasında bu ikinci hadîs-i şerîf olmalı. 515. sayfanın dokuzuncu ve onuncu hadisi. Satırları öbür sayfaya da geçiyor. 515. sayfanın dokuzuncu ve onuncu hadisi. Satırları öbür sayfaya da geçiyor.

Yekûlu'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur." Yekûlu'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur."

Yâ'bne Âdeme. "Ey Âdemoğlu!" Sen, ben, hepimiz Hz. Âdem'in oğluyuz. Bizlere hitap ediyor.Yâ'bne Âdeme. "Ey Âdemoğlu!"

Sen, ben, hepimiz Hz. Âdem'in oğluyuz. Bizlere hitap ediyor.
"Ey Âdemoğlu." Mâ tunsifunî. "Bana hiç ölçü ile adaletle, insafla kulluk etmiyorsun." "Ey Âdemoğlu."

Mâ tunsifunî. "Bana hiç ölçü ile adaletle, insafla kulluk etmiyorsun."

"Bana hiç insaflı, adaletli, dengeli, ölçülü kulluk etmiyorsun." "Bana hiç insaflı, adaletli, dengeli, ölçülü kulluk etmiyorsun."

Neden? İzahı gerekiyor. Neden?

İzahı gerekiyor.

Neden biz Allah'a insafa sığar bir tarzda kulluk etmiyormuşuz? Bu işin izahı nasılmış? Neden biz Allah'a insafa sığar bir tarzda kulluk etmiyormuşuz?

Bu işin izahı nasılmış?

"Ben sana çeşitli nimetler göndermek suretiyle sevgimi izhar ediyorum. "Ben sana çeşitli nimetler göndermek suretiyle sevgimi izhar ediyorum. Sevgimin tezahürü olarak sana göz vermişim, akıl vermişim, İslâm vermişim;Sevgimin tezahürü olarak sana göz vermişim, akıl vermişim, İslâm vermişim; sulh, sükûn, sıhhat, afiyet vermişim.sulh, sükûn, sıhhat, afiyet vermişim. Şeref, haysiyet vermişim, eş, evlat, ev, otomobil, dükkân vermişim. Şeref, haysiyet vermişim, eş, evlat, ev, otomobil, dükkân vermişim. Çeşit çeşit nimetlerimi yiyorsun; karpuz var, kavun var, şeftali var, armut var…" Çeşit çeşit nimetlerimi yiyorsun; karpuz var, kavun var, şeftali var, armut var…"

"Bunları ne sayıyorsun hocam, her yerde var." "Bunları ne sayıyorsun hocam, her yerde var."

Her yerde yok! Dünyanın öyle yerleri var ki Her yerde yok! Dünyanın öyle yerleri var ki karpuz kabuğunu bulsa, kıtır kıtır onu da yer, yerden solucan toplayan yerler var.karpuz kabuğunu bulsa, kıtır kıtır onu da yer, yerden solucan toplayan yerler var. Senin dünyadan haberin yok. Senin dünyadan haberin yok. Yerden yağmur yağdığı zaman solucan topluyorlar, senin haberin var mı?Yerden yağmur yağdığı zaman solucan topluyorlar, senin haberin var mı? Ağaç kabuklarını kemiriyorlar, açlıktan kırılıyorlar.Ağaç kabuklarını kemiriyorlar, açlıktan kırılıyorlar. Hayvanlar ölüyor, insanlar ölüyor. Yardım gidiyor, yardım da çarçur ediliyor; Hayvanlar ölüyor, insanlar ölüyor. Yardım gidiyor, yardım da çarçur ediliyor; yardım gitmiyor, yine ölüyor adamlar. Öyle yerler var.yardım gitmiyor, yine ölüyor adamlar. Öyle yerler var. Allah bize çeşitli nimetlerini sunuyor; Allah bize çeşitli nimetlerini sunuyor; "Biz onu sevelim, kulluğunu yapalım." diye sevgisini izhar ediyor. "Biz onu sevelim, kulluğunu yapalım." diye sevgisini izhar ediyor.

E tehabbebü ileyke bi'n-niami ve tetemakkatü ileyye bi'l-me'âsî.E tehabbebü ileyke bi'n-niami ve tetemakkatü ileyye bi'l-me'âsî. "Sen de benim günahlar işlemek suretiyle, "Sen de benim günahlar işlemek suretiyle, sevgimi elde etmek değil de gazabımı uğramak yolunu tutturuyorsun." sevgimi elde etmek değil de gazabımı uğramak yolunu tutturuyorsun."

"Ben sana sevgimden nimetler ihsan ediyorum. "Ben sana sevgimden nimetler ihsan ediyorum. Sen de günahlara dalmışsın, "İlla gazaba uğrayacağım." diye, Sen de günahlara dalmışsın, "İlla gazaba uğrayacağım." diye, -tabiri caizse bizim Türkçemiz'de 'kaşınıyorsun' sen derler ya- sen günahlarla kaşınıyorsun.-tabiri caizse bizim Türkçemiz'de 'kaşınıyorsun' sen derler ya- sen günahlarla kaşınıyorsun. Ben sana nimetler ihsan ediyorum. Ben sana nimetler ihsan ediyorum. Sen de günahlarla "İlla azaba, gazaba uğrayayım, azabı çekeyim." diyeSen de günahlarla "İlla azaba, gazaba uğrayayım, azabı çekeyim." diye hatta ona çanak tutuyorsun, kaşınıyorsun, onu istiyorsun." hatta ona çanak tutuyorsun, kaşınıyorsun, onu istiyorsun."

Hayrî ileyke münzelün. Hayrî ileyke münzelün. "Benim hayrım sana inmekte, rahmet yağıyor, güneş çıkıyor, "Benim hayrım sana inmekte, rahmet yağıyor, güneş çıkıyor, bahar oluyor, meyveler oluyor, havalar, güzellikler vesaire…"bahar oluyor, meyveler oluyor, havalar, güzellikler vesaire…" Ve şerrüke ileyye sâ'idün.Ve şerrüke ileyye sâ'idün. "Senin günahın da bana çıkmakta."Senin günahın da bana çıkmakta. Benim sana hayrım iniyor, senin de bana günahın geliyor ha bire. Benim sana hayrım iniyor, senin de bana günahın geliyor ha bire. 'Yâ Rabbi! Şu kulun şu edepsizliği işledi, şu günahı işledi." diye daima haberler geliyor."'Yâ Rabbi! Şu kulun şu edepsizliği işledi, şu günahı işledi." diye daima haberler geliyor." Ve lâ yezâlü melekün kerîmün ye'tînî anke külle yevmin ve leyletin bi-amelin kabîhin.Ve lâ yezâlü melekün kerîmün ye'tînî anke külle yevmin ve leyletin bi-amelin kabîhin. "Asil bir melek, kerim bir melek, her gün her gece,"Asil bir melek, kerim bir melek, her gün her gece, 'Şu kulun yine şunu işledi yâ Rabbi!' diye senden bana kötü bir ameli getirip sunuyor." 'Şu kulun yine şunu işledi yâ Rabbi!' diye senden bana kötü bir ameli getirip sunuyor." Yâ'bne Âdeme lev semi'te vasfeke min gayrike. Yâ'bne Âdeme lev semi'te vasfeke min gayrike. "Eğer sen kendi durumunu, sıfatını, hâlini, vasfını, başkasından duysaydın." "Eğer sen kendi durumunu, sıfatını, hâlini, vasfını, başkasından duysaydın." Ve ente lâ ta'lemü meni'l-mevsûfu.Ve ente lâ ta'lemü meni'l-mevsûfu. "Anlatılan kim bilmeden, bu söylenenleri başkasından duysaydın; "Anlatılan kim bilmeden, bu söylenenleri başkasından duysaydın; senin hâlin 'Bir adam varmış kendisine birisi iyilik edip duruyormuş dasenin hâlin 'Bir adam varmış kendisine birisi iyilik edip duruyormuş da o da ona illa kötülük yapıyormuş; o ona daima hayır sunuyormuş dao da ona illa kötülük yapıyormuş; o ona daima hayır sunuyormuş da o da ona hayır sunan kimseye daima kötülük ediyormuş.' diye o da ona hayır sunan kimseye daima kötülük ediyormuş.' diye üçüncü bir şahısa anlatılıyormuş gibi anlatılmış olsaydı..." üçüncü bir şahısa anlatılıyormuş gibi anlatılmış olsaydı..." Le-sâre'te ilâ-maktihî. "Sen ona gazap etmekte, kızmakta en önce davranırdın." Le-sâre'te ilâ-maktihî. "Sen ona gazap etmekte, kızmakta en önce davranırdın."

"Vay edepsiz, madem böyle yapıyor, o cezayı hak etmiş,"Vay edepsiz, madem böyle yapıyor, o cezayı hak etmiş, onun kolunu bacağını kırmak lazım, kafasını kırmak lazım." diye,onun kolunu bacağını kırmak lazım, kafasını kırmak lazım." diye, sen onu daha beter yapardın. sen onu daha beter yapardın.

Bizim hâlimiz böyle muhterem kardeşlerim.Bizim hâlimiz böyle muhterem kardeşlerim. Bu hadîs-i şerîfi ezberleyelim. Bu hadîs-i şerîf çok önemli; bizim hâlimizi anlatıyor: Bu hadîs-i şerîfi ezberleyelim. Bu hadîs-i şerîf çok önemli; bizim hâlimizi anlatıyor:

"Ey Âdemoğlu! Bana insafla muamele etmiyorsun, insaflı kulluk etmiyorsun. "Ey Âdemoğlu! Bana insafla muamele etmiyorsun, insaflı kulluk etmiyorsun. Ben sana çeşitli nimetler verip sevgiyle muamele ederken Ben sana çeşitli nimetler verip sevgiyle muamele ederken sen de günahlar işleyip benim gazabımı çekecek şeyler yapıyorsun.sen de günahlar işleyip benim gazabımı çekecek şeyler yapıyorsun. Benim hayrım sana her gün inmekte iken Benim hayrım sana her gün inmekte iken her gün ve gece senin şerrin bana yükselmekte.her gün ve gece senin şerrin bana yükselmekte. Bir asil melek daima senden bana bu kötü şeyleri çıkarıp duruyor. Bir asil melek daima senden bana bu kötü şeyleri çıkarıp duruyor. Sen kendi vasfını, başkasından duysaydınSen kendi vasfını, başkasından duysaydın 'Bu anlatılan vasfedilen kim?' diye bilmeden, 'Bu anlatılan vasfedilen kim?' diye bilmeden, kendine çok daha fazla kızar ve onu gazap etmeye, haklamaya koşardın." diyor. kendine çok daha fazla kızar ve onu gazap etmeye, haklamaya koşardın." diyor.

Muhterem kardeşlerim! Hâlimiz budur. Allah bizi edepli kul eylesin.Muhterem kardeşlerim!

Hâlimiz budur. Allah bizi edepli kul eylesin.
Günahlardan mahfuz eylesin, sevaplı işleri seve seve yapmayı nasip eylesin.Günahlardan mahfuz eylesin, sevaplı işleri seve seve yapmayı nasip eylesin. Rabbimiz'e edepsizce kulluk ettirmesin, karınca kararınca gücümüzün yettiğince, Rabbimiz'e edepsizce kulluk ettirmesin, karınca kararınca gücümüzün yettiğince, edeple irfanla, sâlih kul olarak, kâmil bir kul olarak, dikkat ederek, çok düşünerek,edeple irfanla, sâlih kul olarak, kâmil bir kul olarak, dikkat ederek, çok düşünerek, az konuşarak, ihtiyat ederek, kulluk etmeyi, kâmil insan olmayı Allah cümlemize nasip eylesin. az konuşarak, ihtiyat ederek, kulluk etmeyi, kâmil insan olmayı Allah cümlemize nasip eylesin.

"Üç olsun." diye, bir hadîs-i şerîf daha okuyacağım."Üç olsun." diye, bir hadîs-i şerîf daha okuyacağım. 516. sayfanın birinci hadisi. 516. sayfanın birinci hadisi.

Yekûlu'llâhu teâlâ: İnnî le-ücidünî estahyî min abdî yerfe'u yedehü ileyye sümme eruddühümâ. Yekûlu'llâhu teâlâ: İnnî le-ücidünî estahyî min abdî yerfe'u yedehü ileyye sümme eruddühümâ. Kâleti'l-melâiketü: İlâhenâ leyse li-zâlike bi-ehlin.Kâleti'l-melâiketü: İlâhenâ leyse li-zâlike bi-ehlin. Kâle'llâhu teâlâ: Lâkinnî ehlü't-takvâKâle'llâhu teâlâ: Lâkinnî ehlü't-takvâ ve ehlü'l-mağfireti ve üşhidüküm ennî kad gafertü lehû. ve ehlü'l-mağfireti ve üşhidüküm ennî kad gafertü lehû.

Bu hadîs-i şerîfi Enes radıyallahu anhh'ten Hakim, Tirmizî rivayet etmiş.Bu hadîs-i şerîfi Enes radıyallahu anhh'ten Hakim, Tirmizî rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadîs-i şerîfinin ifadesini iyi hatırınızda tutun.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadîs-i şerîfinin ifadesini iyi hatırınızda tutun. Bakın, "Hocaefendi'nin toplantısına gittik, üç hadis okudu." diye hatırınızda tutabilirsiniz. Bakın, "Hocaefendi'nin toplantısına gittik, üç hadis okudu." diye hatırınızda tutabilirsiniz.

Enes radyallahu anh Peygamber Efendimiz'in hizmetinde bulunmuş,Enes radyallahu anh Peygamber Efendimiz'in hizmetinde bulunmuş, yakınında sekiz sene kadar hizmet etmiş sahabi; Allah şefaatine erdirsin. yakınında sekiz sene kadar hizmet etmiş sahabi; Allah şefaatine erdirsin.

Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur: Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurur:

"Ben kendimi kulumdan utanır buluyorum." "Ben kendimi kulumdan utanır buluyorum."

İnnî le-ücidünî.İnnî le-ücidünî. "Kendimi buluyorum." Estahyî min abdî. "Kulumdan hayâ ediyor vaziyette buluyorum." "Kendimi buluyorum." Estahyî min abdî. "Kulumdan hayâ ediyor vaziyette buluyorum."

Allahu Teâlâ hazretleri kulundan utanıyor. Hangi kulundan utanıyor? Allahu Teâlâ hazretleri kulundan utanıyor.

Hangi kulundan utanıyor?

Yerfe'u yedehü ileyye sümme eruddühümâ. "O, kollarını, ellerini kaldırmış; Yerfe'u yedehü ileyye sümme eruddühümâ. "O, kollarını, ellerini kaldırmış; 'Yâ Rabbi!" diye bana dua ediyor, 'Senin duanı kabul etmiyorum.' diye'Yâ Rabbi!" diye bana dua ediyor, 'Senin duanı kabul etmiyorum.' diye reddediyorum; bundan utanırım.reddediyorum; bundan utanırım. Kollarını bana kaldırmış olan bir kulumun duasını kabul etmeyip onun reddetmekten utanırım." Kollarını bana kaldırmış olan bir kulumun duasını kabul etmeyip onun reddetmekten utanırım."

Kâleti'l-melâiketü: İlâhenâ. "Melekler derler ki ey bizim İlâhımız, Rabbimiz!" Kâleti'l-melâiketü: İlâhenâ. "Melekler derler ki ey bizim İlâhımız, Rabbimiz!"

Leyse li-zâlike bi-ehlin. "Sen bunu affeyledin, makbul eyledin Leyse li-zâlike bi-ehlin. "Sen bunu affeyledin, makbul eyledin ama bu adamın ciğeri beş para etmez; bu kulun buna layık değil." ama bu adamın ciğeri beş para etmez; bu kulun buna layık değil."

"Ben onu affederim, affedince melekler 'Bu buna layık değil ki bu iltifata, "Ben onu affederim, affedince melekler 'Bu buna layık değil ki bu iltifata, bu affa, bu ikrama, layık değil ki." derler. bu affa, bu ikrama, layık değil ki." derler.

Kâle'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ onlara der ki.Kâle'llâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ onlara der ki. " Lâkinnî ehlü't-takvâ ve ehlü'l-mağfireti. "Evet layık değil ama ben" Lâkinnî ehlü't-takvâ ve ehlü'l-mağfireti. "Evet layık değil ama ben takvâ ehliyim ve mağfiret ehliyim. Kullarımı mağfiret eyleyeceğim, kullarımı koruyacağım." takvâ ehliyim ve mağfiret ehliyim. Kullarımı mağfiret eyleyeceğim, kullarımı koruyacağım." Ve üşhidüküm. "Ve sizi şahit kılıyorum, siz de şahit olun ki sizi de şahit tutuyorum ki…" Ve üşhidüküm. "Ve sizi şahit kılıyorum, siz de şahit olun ki sizi de şahit tutuyorum ki…" Ennî kad gafertü lehû. "Ben bu kulumu bağışladım." Ennî kad gafertü lehû. "Ben bu kulumu bağışladım."

Meleklerin itirazına rağmen Allah o kulu bağışlar. Niye bağışladı? Meleklerin itirazına rağmen Allah o kulu bağışlar.

Niye bağışladı?

"Elini kaldırdı, hatasını bildi, suçundan özür diledi." diye. "Elini kaldırdı, hatasını bildi, suçundan özür diledi." diye.

Suç işlemeyen kul olmaz, büyüğü küçüğü, ârifi, cahili her insan, her gün suç işler. Suç işlemeyen kul olmaz, büyüğü küçüğü, ârifi, cahili her insan, her gün suç işler. Yanlış düşünür, yanlış söyler, yanlış yere bakar. Yanlış düşünür, yanlış söyler, yanlış yere bakar. Bir hata yapar, bir kabahat işler. Kabahatsiz kul olmaz, suçsuz kul olmaz.Bir hata yapar, bir kabahat işler. Kabahatsiz kul olmaz, suçsuz kul olmaz. Ama kulun hayırlısı kabahatini anlayıp tevbe edendir.Ama kulun hayırlısı kabahatini anlayıp tevbe edendir. Kul ne kadar suçlu günahlı olsa da el kaldırdı mı, Allah böyle muamele ediyor, affediyor.Kul ne kadar suçlu günahlı olsa da el kaldırdı mı, Allah böyle muamele ediyor, affediyor. O hâlde Rabbimiz'in dergâhına yüz sürelim. O hâlde Rabbimiz'in dergâhına yüz sürelim.

Yüz sürelim dergâha, yalvaralım Allah'a dediği gibi ilahide; Yüz sürelim dergâha, yalvaralım Allah'a

dediği gibi ilahide;
elimizi açalım ve samimi olarak itiraf edelim.elimizi açalım ve samimi olarak itiraf edelim. Hani hıristiyanların -lâ teşbih ve ve lâ temsilHani hıristiyanların -lâ teşbih ve ve lâ temsil - görevlendirilmiş papazın karşısında günah çıkarmaları.- görevlendirilmiş papazın karşısında günah çıkarmaları. Allah varken papaza günah çıkarılır mı? Kilisenin bir hücresine giriyor. Allah varken papaza günah çıkarılır mı?

Kilisenin bir hücresine giriyor.
Hücre kapalı, soyunma odası gibi; şu tarafta küçük bir pencerecik var. Hücre kapalı, soyunma odası gibi; şu tarafta küçük bir pencerecik var. Hapishane kapısının penceresi gibi, cırt orası açılıyor. Öbür tarafındaki papazı görmüyor: Hapishane kapısının penceresi gibi, cırt orası açılıyor. Öbür tarafındaki papazı görmüyor:

"Papaz efendi, ben şu günahı işledim, şöyle oldu, böyle oldu." "Papaz efendi, ben şu günahı işledim, şöyle oldu, böyle oldu."

Papaz da ona oradan bir şeyler söylüyor; hadi affettim. Papaz da ona oradan bir şeyler söylüyor; hadi affettim. Günah çıkarıyor; ötekisi de günahı affediyor! O da gidiyor. Günah çıkarıyor; ötekisi de günahı affediyor! O da gidiyor. "Tamam, papaza anlattın, iş bitti." sanıyor."Tamam, papaza anlattın, iş bitti." sanıyor. Papazın ne hükmü var ki kulun günahını Allah namına affetsin.Papazın ne hükmü var ki kulun günahını Allah namına affetsin. Cennetten arsa bile satmışlar; tarih kitaplarında okuduk.Cennetten arsa bile satmışlar; tarih kitaplarında okuduk. Bir ara cennetten arsa satmışlar. Bir ara cennetten arsa satmışlar. Papaz da "şöyle yaparsanız işte mühürlü kâğıt,Papaz da "şöyle yaparsanız işte mühürlü kâğıt, buyurun cenneti garanti ediyoruz, cennetten yer" demişler. buyurun cenneti garanti ediyoruz, cennetten yer" demişler. İnsanoğlunun saçmalıklarının sonu gelmez. İnsanoğlunun saçmalıklarının sonu gelmez.

Allah'a yalvar, ey kul Allah'a yalvar!Allah'a yalvar, ey kul Allah'a yalvar! Allah var, gözünü aç, geceleyin uykudan uyan, abdestini al, herkes uyuyor, hiç kimse görmüyor,Allah var, gözünü aç, geceleyin uykudan uyan, abdestini al, herkes uyuyor, hiç kimse görmüyor, tenhada, "yâ Rabbi!" de, elini kaldır, suçunu itiraf et, bir daha yapmamaya söz ver,tenhada, "yâ Rabbi!" de, elini kaldır, suçunu itiraf et, bir daha yapmamaya söz ver, pişmanlığını dile getir; Allah affeder. pişmanlığını dile getir; Allah affeder.

"Ama benim kabahatim çok büyük, benimkini affetmez." "Ama benim kabahatim çok büyük, benimkini affetmez."

Böyle bir şey yok. Büyüğü küçüğü yok, her suçu affediyor. Böyle bir şey yok. Büyüğü küçüğü yok, her suçu affediyor. Âyet-i kerîmenin arkasında günahkarları tehdit ediyor: Âyet-i kerîmenin arkasında günahkarları tehdit ediyor:

İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan. İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan.

Tevbe edeni müstesna kılıyor. "Evet, ben bu adamı cehenneme atarım, şu azabı veririm, Tevbe edeni müstesna kılıyor. "Evet, ben bu adamı cehenneme atarım, şu azabı veririm, şöyle mahvederim, şöyle kahrederim, şöyle gazap ederim ama tevbe eden müstesna." diyo. şöyle mahvederim, şöyle kahrederim, şöyle gazap ederim ama tevbe eden müstesna." diyo. Onun için gelin "Allah" diyelim tevbe edelim, Hakk'ın yoluna girelim, Onun için gelin "Allah" diyelim tevbe edelim, Hakk'ın yoluna girelim, eski günahlarımıza ağlayalım. Bundan sonra günah işlememeye azmedelim. eski günahlarımıza ağlayalım. Bundan sonra günah işlememeye azmedelim.

Hem de şimdi tam zamanı, zilhicce ayı bitiyor. Hem de şimdi tam zamanı, zilhicce ayı bitiyor. Muharrem'in biridir. Yeni yıldır. Yeni bir takvimdir.Muharrem'in biridir. Yeni yıldır. Yeni bir takvimdir. İnsan yeni bir sınıfa gittiği zaman yeni bir deftere başladığı zaman, İnsan yeni bir sınıfa gittiği zaman yeni bir deftere başladığı zaman, yeni bir işyeri açtığı zaman, yeni bir elbise giydiği zaman, bir heves oluyor ya, yeni bir işyeri açtığı zaman, yeni bir elbise giydiği zaman, bir heves oluyor ya, "İnşaallah bunu kirletmeyeyim, bu elbisemi temiz kullanayım,"İnşaallah bunu kirletmeyeyim, bu elbisemi temiz kullanayım, inşaallah bu defterin uçlarını kıvırttırmayayım.inşaallah bu defterin uçlarını kıvırttırmayayım. İnşaallah bu defterim lekelenmesin, İnşaallah bu defterim lekelenmesin, işim iyi gitsin, burada kimseyle kavga etmeyeyim, ötekilerde hep belalı olduk." diyoruz ya, işte yeni bir devre.işim iyi gitsin, burada kimseyle kavga etmeyeyim, ötekilerde hep belalı olduk." diyoruz ya, işte yeni bir devre. Zaten her gün yeni bir gündür ama bu fırsat yeni bir fırsat oluyor;Zaten her gün yeni bir gündür ama bu fırsat yeni bir fırsat oluyor; beraberce azmedelim, gayret edelim, inşaallah şeytana uymayalım, nefse de uymayalım,beraberce azmedelim, gayret edelim, inşaallah şeytana uymayalım, nefse de uymayalım, çünkü nefis ve şehvet insanı cehenneme götürür. çünkü nefis ve şehvet insanı cehenneme götürür. Onları yenebildiğimiz nispette kurtulacağız, cennete gideceğiz. Onları yenebildiğimiz nispette kurtulacağız, cennete gideceğiz.

Cehennemin etrafı nefse hoş gelen şeylerle çevrili, Cehennemin etrafı nefse hoş gelen şeylerle çevrili, cennetin etrafı ise nefse hoş gelmeyen şeylerle çevrili olduğu için cennetin etrafı ise nefse hoş gelmeyen şeylerle çevrili olduğu için demek ki nefse hoş gelen şeyler için azmedeceğiz, kendimizi tutacağız, demek ki nefse hoş gelen şeyler için azmedeceğiz, kendimizi tutacağız, nefse hoş gelmeyen şeyleri, ibadetleri de hoş gelmese de hoşumuza gitmeye gitmeye olsa da yapacağız. nefse hoş gelmeyen şeyleri, ibadetleri de hoş gelmese de hoşumuza gitmeye gitmeye olsa da yapacağız.

Adam geliyor diyor ki "Hocam, tesbihâtımdan zevk almıyorum." Adam geliyor diyor ki "Hocam, tesbihâtımdan zevk almıyorum."

Almıyorsan da yine yap. Çünkü sen zevk almak için tesbih çekmiyorsun. Almıyorsan da yine yap. Çünkü sen zevk almak için tesbih çekmiyorsun.

"Hiçbir feyz almıyorum, zevk almıyorum." "Hiçbir feyz almıyorum, zevk almıyorum."

Almasan da yine yap. Çünkü bu zikrin faziletini, Kur'an bildirmiş, hadis bildirmiş; Almasan da yine yap. Çünkü bu zikrin faziletini, Kur'an bildirmiş, hadis bildirmiş; sen devam et, bir zaman gelir, alırsın. sen devam et, bir zaman gelir, alırsın. Bu yolun çeşit çeşit hâlleri var; kabz hâli, bast hâli var. Çeşitli imtihanları var. Bu yolun çeşit çeşit hâlleri var; kabz hâli, bast hâli var. Çeşitli imtihanları var.

Sen onu acaba zevkten dolayı mı yapıyorsun, Allah rızası için mi yapıyorsun? Bir düşün. Sen onu acaba zevkten dolayı mı yapıyorsun, Allah rızası için mi yapıyorsun? Bir düşün.

Allah rızası için yapıyorsun. O hâlde hoşuna gitse de gitmese de yapacaksın.Allah rızası için yapıyorsun.

O hâlde hoşuna gitse de gitmese de yapacaksın.
Sabahleyin uykun olsa da olmasa da camiye geleceksin. Sabahleyin uykun olsa da olmasa da camiye geleceksin. Vücudun yorgun olsa da olmasa da hacca gideceksin, canın istese de istemese de Vücudun yorgun olsa da olmasa da hacca gideceksin, canın istese de istemese de zekâtını vereceksin; bu böyle. Asıl olan istemediğin hâlde yapmak. zekâtını vereceksin; bu böyle. Asıl olan istemediğin hâlde yapmak.

Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûne. Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûne. "Sevdiğiniz o güzelim mallardan vermedikçe, infak etmedikçe bir takvâ sıfatına nail olamazsınız!" "Sevdiğiniz o güzelim mallardan vermedikçe, infak etmedikçe bir takvâ sıfatına nail olamazsınız!"

Sevdiklerinizden canınız yana yana vereceksiniz. Sevdiklerinizden canınız yana yana vereceksiniz. Bahçe sahiplerinin mahsulleri olgunlaşmış, demişler kiBahçe sahiplerinin mahsulleri olgunlaşmış, demişler ki "Yarın hasat edelim, mahsulleri toplayalım."Yarın hasat edelim, mahsulleri toplayalım. Toplayalım ama hiçbir fakir fukara yanımıza yaklaşıp da bizden bir şey istemesin. Toplayalım ama hiçbir fakir fukara yanımıza yaklaşıp da bizden bir şey istemesin. Tamam mı, söz mü?" diye sözleşmişler ki hiçbir fakire bir şey vermeyecekler. Tamam mı, söz mü?" diye sözleşmişler ki hiçbir fakire bir şey vermeyecekler. Bahçeye gidiyorlar ki gece bir felaket gelmiş, bütün mahsul gitmiş. Neden? Bahçeye gidiyorlar ki gece bir felaket gelmiş, bütün mahsul gitmiş.

Neden?

Sen o niyetle gidersen öyle olur. Âyet-i kerîmede bildiriyor. Sen o niyetle gidersen öyle olur. Âyet-i kerîmede bildiriyor. Allahu Teâlâ hazretleri yardım eylesin;Allahu Teâlâ hazretleri yardım eylesin; çok fakiriz, çok yoksuluz, çok suçluyuz, çok zayıfız, çok cahiliz, çok gafiliz. çok fakiriz, çok yoksuluz, çok suçluyuz, çok zayıfız, çok cahiliz, çok gafiliz. Rabbimiz bizi yardımına, nusretine mazhar eylesin;Rabbimiz bizi yardımına, nusretine mazhar eylesin; zikrinde şükründe, hüsn-i ibâdetinde muvaffak eylesin. zikrinde şükründe, hüsn-i ibâdetinde muvaffak eylesin. Düşmanımız çok, düşmanlarımıza karşı bizi korusun.Düşmanımız çok, düşmanlarımıza karşı bizi korusun. Hayırları işlettirsin, şerlerden uzak tutsun,Hayırları işlettirsin, şerlerden uzak tutsun, sevdiğimiz lütufları yapmayı nasip eylesin, günahlardan uzak eylesin. sevdiğimiz lütufları yapmayı nasip eylesin, günahlardan uzak eylesin.

Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele… Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2