Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Anne ve Babaya İtaat

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Ramazan 1411 / 30.03.1991
Coburg Camii Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Babaya İtaat, Mahlûka İtaatın Sınırı, Yahudilere ve Hristiyanlara Muhalefet, Sünnete Uymak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Anne ve Babaya İtaat

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Ramazan 1411 / 30.03.1991
Coburg Camii Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Babaya İtaat, Mahlûka İtaatın Sınırı, Yahudilere ve Hristiyanlara Muhalefet, Sünnete Uymak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhi rabbilâlemin. Vesselatu vesselâmu âlâ seyyidil evveline vel âhirin.el-Hamdülillâhi rabbilâlemin. Vesselatu vesselâmu âlâ seyyidil evveline vel âhirin. Ve senedilâşıkin ve şefî'i müminin. Muhammedinil mustafa el mahmudil muhtaril emin.Ve senedilâşıkin ve şefî'i müminin. Muhammedinil mustafa el mahmudil muhtaril emin. Ve âlihi ve sahbihi ve men tebiahu bi ihsânin ilâ yevmid din. Emmâ b'ad. Ve âlihi ve sahbihi ve men tebiahu bi ihsânin ilâ yevmid din.

Emmâ b'ad.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Rabbimiz teâlâ oruçlarımızı, ibadetlerimizi, taatlerimizi, hayrât-ı hasenâtınızı,Rabbimiz teâlâ oruçlarımızı, ibadetlerimizi, taatlerimizi, hayrât-ı hasenâtınızı, ziyafetlerinizi, ikramlarınızı kabul eylesin. ziyafetlerinizi, ikramlarınızı kabul eylesin.

Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem hazretleri Eb'u Hüreyre radiyallahu anh'ınPeygamber sallallâhü aleyhi ve sellem hazretleri Eb'u Hüreyre radiyallahu anh'ın bize nakil ve rivâyet ettiğine göre ve Tayalisi'nin hadis kitabına kaydettiğine göre bize nakil ve rivâyet ettiğine göre ve Tayalisi'nin hadis kitabına kaydettiğine göre metnini okuduğumuz hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlar: metnini okuduğumuz hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlar:

Tâatullah tâatulvâlid.Tâatullah tâatulvâlid. Allah'ın mûti kulu olmak, Allah'ın emrini tutan kulu olmak tâatul vâlid ''babasına itaat'' etmekle olur. Allah'ın mûti kulu olmak, Allah'ın emrini tutan kulu olmak tâatul vâlid ''babasına itaat'' etmekle olur.

Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki İslâm dininde babanın büyük değeri ve çok yüksek hürmeti var.Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki İslâm dininde babanın büyük değeri ve çok yüksek hürmeti var. Biz bunu ülkemizden, büyüklerimizden, örfümüzden aldığımız zihniyetle çok normal karşılıyoruz. Biz bunu ülkemizden, büyüklerimizden, örfümüzden aldığımız zihniyetle çok normal karşılıyoruz.

Elbette insanın babası hürmet gören ve hürmete şâyân bir kimse olmalı.Elbette insanın babası hürmet gören ve hürmete şâyân bir kimse olmalı. Tabii olarak biz bunu kabul ediyoruz ama başka ülkelerde ve kültürlerde görüyorsunuz ki öyle değil.Tabii olarak biz bunu kabul ediyoruz ama başka ülkelerde ve kültürlerde görüyorsunuz ki öyle değil. Adam babasını saymıyor, aldırmıyor karşısına geçip sigara içebiliyor.Adam babasını saymıyor, aldırmıyor karşısına geçip sigara içebiliyor. Bacak bacak üstüne atabiliyor, sözünü dinlemeyebiliyor. Ama İslâm'da öyle değil. Bacak bacak üstüne atabiliyor, sözünü dinlemeyebiliyor. Ama İslâm'da öyle değil.

Bakın Peygamber Efendimiz nasıl tavsiye ediyor. Allah'a mûti kul mu olmak istiyorsun? Bakın Peygamber Efendimiz nasıl tavsiye ediyor.

Allah'a mûti kul mu olmak istiyorsun?

Allah'ın emrini tutan yolunda yürüyen, Allah'ın sevgili kulu mu olmak istiyorsun? Allah'ın emrini tutan yolunda yürüyen, Allah'ın sevgili kulu mu olmak istiyorsun?

Allah'a itaat etmek demek anne ve babaya -burada baba diyor, vâlid diyor,Allah'a itaat etmek demek anne ve babaya -burada baba diyor, vâlid diyor, baba demek yani- babaya itaat etmek de olur. Babaya hürmet gösterecek ve sözünü dinleyecek demek. baba demek yani- babaya itaat etmek de olur. Babaya hürmet gösterecek ve sözünü dinleyecek demek.

Anne ve babasına karşı gelirse Allah'a karşı gelmiş oluyor. İtaat ederse Allah'a itaat etmiş oluyor. Anne ve babasına karşı gelirse Allah'a karşı gelmiş oluyor.

İtaat ederse Allah'a itaat etmiş oluyor.

Tabii bu hüküm biraz açıklaması gereken bir hüküm.Tabii bu hüküm biraz açıklaması gereken bir hüküm. Anne ve babanın İslâmda çok büyük hürmeti, kıymeti var. Evladın hakkı ödemesi mümkün değil. Anne ve babanın İslâmda çok büyük hürmeti, kıymeti var. Evladın hakkı ödemesi mümkün değil.

Ama bu nasıl olacak? Bir kere çok genel ve çok kesin olan İslâmî bir kural var.Ama bu nasıl olacak?

Bir kere çok genel ve çok kesin olan İslâmî bir kural var.
Hukuk şâheseri olan Mutefeyy-i Ahkâm-ı Adliyye'ye de girmiş.Hukuk şâheseri olan Mutefeyy-i Ahkâm-ı Adliyye'ye de girmiş. Kavâid-i Külliyey-i Fıkhiyye arasında genel kaideler mukaddimesinde anayasa gibi zikredilmiş. Kavâid-i Külliyey-i Fıkhiyye arasında genel kaideler mukaddimesinde anayasa gibi zikredilmiş.

lâ taâte li mahlûkin fî mâsiyet-il hâlık lâ taâte li mahlûkin fî mâsiyet-il hâlık

''Allah'a isyandan Allah'a isyanı emrediyorsa herhangi bir âmire herhangi bir büyüğe itaat edilmez''. ''Allah'a isyandan Allah'a isyanı emrediyorsa herhangi bir âmire herhangi bir büyüğe itaat edilmez''.

O zaman itaat bahis konusu olmaz. Bu büyük kim olabilir? Devlet beyi olur, itaat edilmez. O zaman itaat bahis konusu olmaz.

Bu büyük kim olabilir?

Devlet beyi olur, itaat edilmez.

Baba olur, itaat edilmez. Kadınsa kocası emrediyor olur, itaat edilmez.Baba olur, itaat edilmez. Kadınsa kocası emrediyor olur, itaat edilmez. Memursa amiri emrediyor olur, itaat edilmez. Neden? Memursa amiri emrediyor olur, itaat edilmez.

Neden?

Emrettiği şey Allah'ın emrine aykırı. Allah'a günah işlemek yolunda. Allah'ın emrini tutmamak yolunda.Emrettiği şey Allah'ın emrine aykırı. Allah'a günah işlemek yolunda. Allah'ın emrini tutmamak yolunda. Allah'a karşı gelmek yolunda bir emir veriyor. O zaman ona itaat etmemek lazım.Allah'a karşı gelmek yolunda bir emir veriyor. O zaman ona itaat etmemek lazım. Baba da olsa, koca da olsa, hoca da olsa, paşa da olsa, ağa da olsa, başkan da olsa itaat edilmez genel kaide bu. Baba da olsa, koca da olsa, hoca da olsa, paşa da olsa, ağa da olsa, başkan da olsa itaat edilmez genel kaide bu.

İnsanların birbirlerine itaatleri var. Bir silsile-i merâtib var.İnsanların birbirlerine itaatleri var. Bir silsile-i merâtib var. Mesela devlet dairelerinde memurlar müdürlere itaat eder. Müdürler bakana itaat ederler.Mesela devlet dairelerinde memurlar müdürlere itaat eder. Müdürler bakana itaat ederler. Bakan başbakana bağlıdır reisicumhura bağlıdır. Bakan başbakana bağlıdır reisicumhura bağlıdır.

Ama bu itaat Allah'ın emrettiği, razı olacağı istikamette çalışma gösterilirse olur. Ama bu itaat Allah'ın emrettiği, razı olacağı istikamette çalışma gösterilirse olur.

Allah'a asi olunacak yolda bir çalışma gösterilirse o zaman itaat yoktur. Allah'a asi olunacak yolda bir çalışma gösterilirse o zaman itaat yoktur.

İtaat ederse günaha girmiş olur. Sorumluluk altına düşmüş olur ve cezaya müstahak olur. İtaat ederse günaha girmiş olur. Sorumluluk altına düşmüş olur ve cezaya müstahak olur.

Babasına da itaat etmemesi gerekir. Babası diyor ki ''Gel benimle, meyhaneye gideceğiz.'' Babasına da itaat etmemesi gerekir. Babası diyor ki ''Gel benimle, meyhaneye gideceğiz.''

Gidemezsin. ''Ben oturup kalkıp içeceğim, beraber seninle.'' İçemez. Gidemezsin.

''Ben oturup kalkıp içeceğim, beraber seninle.''

İçemez.

''Ben sana emrediyorum.Ben senin baban değil miyim?''''Git falancanın malını al getir.'' Alamaz. ''Ben sana emrediyorum.Ben senin baban değil miyim?''''Git falancanın malını al getir.''

Alamaz.

''Al şu tabancayı git. Kan davamız var, falanca kimseyi öldür.'' Öldüremez. ''Al şu tabancayı git. Kan davamız var, falanca kimseyi öldür.''

Öldüremez.

Çünkü can almak, hırsızlık bunlar büyük günah. Bunlar yapılmaması gereken şeyler.Çünkü can almak, hırsızlık bunlar büyük günah. Bunlar yapılmaması gereken şeyler. Babası emrediyor ama yapamaz. Başkası emretse de yapamaz. Babası emrediyor ama yapamaz. Başkası emretse de yapamaz.

Yani herhangi bir amir, herhangi bir yüksek mertebedeki kimse emretse yapılmaz. Yani herhangi bir amir, herhangi bir yüksek mertebedeki kimse emretse yapılmaz.

Demek ki itaatin genel çerçevesi bir kere Allah yolunda olacak. Demek ki itaatin genel çerçevesi bir kere Allah yolunda olacak.

Yani Allah'ın istediği istikamette dine uygun olacak, yani Kurân'a uygun olacak.Yani Allah'ın istediği istikamette dine uygun olacak, yani Kurân'a uygun olacak. Şeriât-i garrâ-i Ahmediye'ye uygun olacak. Aykırı bir şey emrederse dinlenmez. Şeriât-i garrâ-i Ahmediye'ye uygun olacak. Aykırı bir şey emrederse dinlenmez.

E günaha girmez mi? Lanet ediyor evladına. ''Haklarımı sana helal etmeyeceğim.E günaha girmez mi? Lanet ediyor evladına. ''Haklarımı sana helal etmeyeceğim. Allah seni kahretsin, mahvettin, ne biçim evlatsın. Hayırsız evlat senden bir şey istedim de dinlemedin.'' Allah seni kahretsin, mahvettin, ne biçim evlatsın. Hayırsız evlat senden bir şey istedim de dinlemedin.''

Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey olmaz.Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey olmaz. Çünkü anneler de babalar da bütün başka insanlar da hepsi Allah'ın kuludur. Çünkü anneler de babalar da bütün başka insanlar da hepsi Allah'ın kuludur.

Herkes Allah'a itaat etmek zorundadır. Herkes Allah'a itaat etmek zorundadır.

Onların Allah'ın emrine karşı yeni bir emir çıkartmaya hakları yok ki.Onların Allah'ın emrine karşı yeni bir emir çıkartmaya hakları yok ki. Allah'a asi olmaya teşvik etmeye böyle bir söz söylemeye hakları yok ki. Allah'a asi olmaya teşvik etmeye böyle bir söz söylemeye hakları yok ki. Onun için öyle bir şey olduğu zaman dinlemeyin. Ama onun dışında normal şeylerde dinleyecek. Onun için öyle bir şey olduğu zaman dinlemeyin. Ama onun dışında normal şeylerde dinleyecek.

Benim rahmetli annem derdi. Benim rahmetli annem derdi.

''Farz edelim insanın annesi babası gayrimüslim olsa.''Farz edelim insanın annesi babası gayrimüslim olsa. Hani öyle oluyor ya çocuk müslüman oluyor annesi babası olmuyor.Hani öyle oluyor ya çocuk müslüman oluyor annesi babası olmuyor. Kiliseye götüremez de derdi- hani kötürüm-kiliseye gitmişse oradan getirebilir .Kiliseye götüremez de derdi- hani kötürüm-kiliseye gitmişse oradan getirebilir . Yani evlatlık vazifesi onu oradan taşımaya şey yapar.Yani evlatlık vazifesi onu oradan taşımaya şey yapar. Yanlış bir yola götüremez tabii de ama gitmiş nasıl gitmişse gitmiş.Yanlış bir yola götüremez tabii de ama gitmiş nasıl gitmişse gitmiş. Eve getirebilir; çünkü babasıdır annesidir. O zaman itaat edecek.'' diye söylenmiş. Eve getirebilir; çünkü babasıdır annesidir. O zaman itaat edecek.'' diye söylenmiş.

Demek ki bu genel kaideyi hiçbir yerde unutmayacağız. Demek ki bu genel kaideyi hiçbir yerde unutmayacağız. Kendimiz de emir verirken unutmayacağız. Kendimiz de emir verirken bu kaidenin dışına çıkamayız. Kendimiz de emir verirken unutmayacağız. Kendimiz de emir verirken bu kaidenin dışına çıkamayız. Çocuğumuza da böyle emredemeyiz. Bazı insanlar çocuk terbiyesini iyi bilmiyorlar. Çocuğumuza da böyle emredemeyiz.

Bazı insanlar çocuk terbiyesini iyi bilmiyorlar.
Küçük çocuğun çocukça yaptığı şeyler hoşuna gidiyor.Küçük çocuğun çocukça yaptığı şeyler hoşuna gidiyor. Çocuk mesela sokaktan bir sövgü, bir sözü duyuyor. Ayıp bir söz veya küfür.Çocuk mesela sokaktan bir sövgü, bir sözü duyuyor. Ayıp bir söz veya küfür. Hadi söyle bakalım, bir daha söyle bakayım. Söylettiriyor, gülüyorlar herkes. Hadi söyle bakalım, bir daha söyle bakayım. Söylettiriyor, gülüyorlar herkes. Bir daha söyle bakalım, gülüyorlar. Olmaz. Bir daha söyle bakalım, gülüyorlar. Olmaz. Çocuğa sen kötü şeyi küçükten gülerek teşvik etmiş, öğretmiş oluyorsun. Çocuğa sen kötü şeyi küçükten gülerek teşvik etmiş, öğretmiş oluyorsun.

''Geç bakalım karşıma. Yak bir sigara.'' diyor. Küçük çocuk -sırıta sırıta- o da yakıyor sigarayı.''Geç bakalım karşıma. Yak bir sigara.'' diyor. Küçük çocuk -sırıta sırıta- o da yakıyor sigarayı. Alıştırıyor olmaz. ''Bir kadeh iç bakalım.'' diyor.Alıştırıyor olmaz. ''Bir kadeh iç bakalım.'' diyor. Masasından biraz içki içirttiriyor, çocuğun boğazı yanınca gülüyor falan. Masasından biraz içki içirttiriyor, çocuğun boğazı yanınca gülüyor falan.

Bunların hepsi sorumsuz işler, yanlış işler. Sonra çocuğun tabii hayatını mahveden şeyler.Bunların hepsi sorumsuz işler, yanlış işler. Sonra çocuğun tabii hayatını mahveden şeyler. Yanlış terbiye sistemleri. Yani bir anne ve baba evladını böyle terbiye demez. Yanlış terbiye sistemleri. Yani bir anne ve baba evladını böyle terbiye demez.

Nasıl terbiye etmek zorunda? Resûlullah'ın emrettiği gibi.Nasıl terbiye etmek zorunda? Resûlullah'ın emrettiği gibi. Kurân-ı Kerîm'in emrettiği şekilde yetiştirmek zorunda. O sana emanet.Kurân-ı Kerîm'in emrettiği şekilde yetiştirmek zorunda. O sana emanet. Evet, o senin evladın, ama Allah verdi. Vermeyebilirdi , istediği zaman da elinden alabilir. Evet, o senin evladın, ama Allah verdi. Vermeyebilirdi , istediği zaman da elinden alabilir. O sana Allah'ın emaneti. Sen bu emaneti Allah'ın emrine uygun yetiştirmekle vazifelisin. O sana Allah'ın emaneti. Sen bu emaneti Allah'ın emrine uygun yetiştirmekle vazifelisin.

''Yapmıyorum.'' Yapmazsan ahirette en başta o evlat davacı olacak.''Yapmıyorum.'' Yapmazsan ahirette en başta o evlat davacı olacak. Gelecek, babanın annenin yakasına yapışacak. Sürükleyecek Rabbülâlemin'in huzuruna. Gelecek, babanın annenin yakasına yapışacak. Sürükleyecek Rabbülâlemin'in huzuruna.

''Yâ Rabbi! Evet ben sana iyi kulluk edemedim ama kabahat bunlarda. Bunlar beni iyi yetiştirmedi.''Yâ Rabbi! Evet ben sana iyi kulluk edemedim ama kabahat bunlarda. Bunlar beni iyi yetiştirmedi. Bunlar bana öğretmedi. Bunlar beni okutmadı. Bunlar bana senin dinini haramları helalleri belletmedi.Bunlar bana öğretmedi. Bunlar beni okutmadı. Bunlar bana senin dinini haramları helalleri belletmedi. Bunları uygulama hususunda bana kuvvetli bir terbiye vermedi.Bunları uygulama hususunda bana kuvvetli bir terbiye vermedi. Onun için ben bunlardan davacıyım yâ Rabbi!'' diyecek. Onun için ben bunlardan davacıyım yâ Rabbi!'' diyecek.

Yevme yefirru'l-mer'u min ehihi ve ummihi ve ebihi ve sâhibetihi ve benihi Yevme yefirru'l-mer'u min ehihi ve ummihi ve ebihi ve sâhibetihi ve benihi

Suçlu herkesin sorumluluk duyduğu, suçlu hissettiği kimsedenSuçlu herkesin sorumluluk duyduğu, suçlu hissettiği kimseden ahirette bucak bucak kaçacağını gösteriyor bu âyeti kerîmede. ahirette bucak bucak kaçacağını gösteriyor bu âyeti kerîmede.

Ana baba evladından kaçacak neden? ''Ya şimdi benim yakama yapışır da, davacı olur.'' diye.Ana baba evladından kaçacak neden?

''Ya şimdi benim yakama yapışır da, davacı olur.'' diye.
Ama kaçmak kurtarmayacak ayrı, kaçacak yani. Kaçmak isteyecek. Evlat ana babasından kaçacak.Ama kaçmak kurtarmayacak ayrı, kaçacak yani. Kaçmak isteyecek. Evlat ana babasından kaçacak. Kadın kocasından kaçacak herkes işi başından aşkın olacak.Kadın kocasından kaçacak herkes işi başından aşkın olacak. O zaman evlatlık kalmayacak, kardeşlik kalmayacak, ahbâblık, arkadaşlık kalmayacak .O zaman evlatlık kalmayacak, kardeşlik kalmayacak, ahbâblık, arkadaşlık kalmayacak . Herkes o zaman dobra dobra hata neyse söyleyecekler.Herkes o zaman dobra dobra hata neyse söyleyecekler. Anasından babasından davacı olabilecek.Anasından babasından davacı olabilecek. Onun için annelerin babaların evlatlarını iyi yetiştirmek vazifesidir. Onun için annelerin babaların evlatlarını iyi yetiştirmek vazifesidir.

Keyfine göre yetiştiremez. Evlat benim nasıl istersen öyle yaparım diyemez.Keyfine göre yetiştiremez. Evlat benim nasıl istersen öyle yaparım diyemez. Resûlullah'ın sevgisi ile yetiştirecek. Kurân-ı Kerîm'in aşkıyla büyüyecek. Resûlullah'ın sevgisi ile yetiştirecek. Kurân-ı Kerîm'in aşkıyla büyüyecek. Haramlara el uzatmayacak, bir terbiye verecek. Helallerle yaşayacak bir terbiye verecek. Haramlara el uzatmayacak, bir terbiye verecek. Helallerle yaşayacak bir terbiye verecek.

Şimdi mesela burada çocuklar oynarken, birbirlerine bir şey atarken, komşunun camını kırmışlar.Şimdi mesela burada çocuklar oynarken, birbirlerine bir şey atarken, komşunun camını kırmışlar. Şimdi herkes kendi çocuğunu kenara çekecek. ''Evladım, şimdi sen bunu kırdıysan söyle. Şimdi herkes kendi çocuğunu kenara çekecek.

''Evladım, şimdi sen bunu kırdıysan söyle.
Bunu ödeyelim, çünkü bu bir haktır. Bunu cami ödüyor. Ben seni affedeceğim. Bunu ödeyelim, çünkü bu bir haktır. Bunu cami ödüyor. Ben seni affedeceğim. Bir dahaki sefere yapma. Kim kırdıysa bunu söylesin.'' diyecek. Çocuğu böyle yetiştireceksiniz.Bir dahaki sefere yapma. Kim kırdıysa bunu söylesin.'' diyecek. Çocuğu böyle yetiştireceksiniz. Doğru konuştuğu zaman diyeceksiniz ki: Doğru konuştuğu zaman diyeceksiniz ki:

''Aferin, işlediğin suçtu ama doğru konuştun. Bu sefer seni affediyorum bir daha yapma.''.''Aferin, işlediğin suçtu ama doğru konuştun. Bu sefer seni affediyorum bir daha yapma.''. Doğruluğa alıştıracaksınız, dürüstlüğe alıştıracaksınız.Doğruluğa alıştıracaksınız, dürüstlüğe alıştıracaksınız. Kontrol edeceksiniz, serbest bırakacaksınız. Arkasından uzaktan takip edeceksiniz.Kontrol edeceksiniz, serbest bırakacaksınız. Arkasından uzaktan takip edeceksiniz. Bakalım siz yokken namaz kılıyor mu. Bakalım siz yokken namaz kılıyor mu. Bakalım siz teravihe durduğunuz zaman dışarıda namaz kıldılar mi, yoksa oyun mu oynadılar.Bakalım siz teravihe durduğunuz zaman dışarıda namaz kıldılar mi, yoksa oyun mu oynadılar. Takip edeceksiniz, takip ettireceksiniz. Takip edeceksiniz, takip ettireceksiniz.

Çocuğunuzda bir kusur gördüğünüz zaman birden söylemekle olmaz yavaş yavaş onu düzelteceksiniz.Çocuğunuzda bir kusur gördüğünüz zaman birden söylemekle olmaz yavaş yavaş onu düzelteceksiniz. Diyeceksiniz ki: ''Aman evladım dünya hayatı fanidir.'' Diyeceksiniz ki: ''Aman evladım dünya hayatı fanidir.'' Nasıl söyleyeceksiniz, nasıl öğreteceksiniz işte o sizin vazifenizdir.Nasıl söyleyeceksiniz, nasıl öğreteceksiniz işte o sizin vazifenizdir. Sizin vazifeniz, bizim vazifemiz, hepimizin vazifemizdir. Sizin vazifeniz, bizim vazifemiz, hepimizin vazifemizdir.

Hepimiz Allah'a karşı kulluk göreviyle görevliyiz. Hepimiz bunu böyle yapmalıyız.Hepimiz Allah'a karşı kulluk göreviyle görevliyiz. Hepimiz bunu böyle yapmalıyız. Ama genel bir kâide olarak bu hadis-i şeriften öğrendiğimiz bir şey var. Ama genel bir kâide olarak bu hadis-i şeriften öğrendiğimiz bir şey var.

Babalarımıza çok hürmet etmemiz lazım. Evlatlar babalarına son derece mutî olacaklar.Babalarımıza çok hürmet etmemiz lazım. Evlatlar babalarına son derece mutî olacaklar. Babası yok, annesine itaat edecek. Bir hadîsi şerîf'te diyor ki Peygamber Efendimiz: Babası yok, annesine itaat edecek.

Bir hadîsi şerîf'te diyor ki Peygamber Efendimiz:

''Büyük abi baba yerinedir.'' En büyük abi hürmetlidir.''Büyük abi baba yerinedir.'' En büyük abi hürmetlidir. Bizde abiler, kardeşler arasında bile hürmeti var. Bu adamlarda yok.Bizde abiler, kardeşler arasında bile hürmeti var. Bu adamlarda yok. Bunlar hiç böyle şeylere aldırmazlar. Yaşı büyük küçük falan.Bunlar hiç böyle şeylere aldırmazlar. Yaşı büyük küçük falan. Hiç aldırmazlar ama bizde büyük abinin de ağabey diye hürmeti vardır.Hiç aldırmazlar ama bizde büyük abinin de ağabey diye hürmeti vardır. Ona karşı saygı gösterilir. Bizim dinimiz güzeldir. Elhamdülillah alâ nimet-i İslâm. Ona karşı saygı gösterilir. Bizim dinimiz güzeldir.

Elhamdülillah alâ nimet-i İslâm.
Yani Allah'ın bizi müslüman etmesi büyük nimettir. Yani Allah'ın bizi müslüman etmesi büyük nimettir. Yoksa kolay kolay insan çevresini yıkarak, her türlü engeli aşarak, her türlü fedakarlığa katlanarak,Yoksa kolay kolay insan çevresini yıkarak, her türlü engeli aşarak, her türlü fedakarlığa katlanarak, gerçekleri herkes kolay kolay bulamaz. Belki sen de bulamazdın, belki ben de bulamazdım.gerçekleri herkes kolay kolay bulamaz. Belki sen de bulamazdın, belki ben de bulamazdım. Ama Allah bizi elhamdülillah, doğuştan hak yolda, doğru yolda eylemiş. Büyük nimettir.Ama Allah bizi elhamdülillah, doğuştan hak yolda, doğru yolda eylemiş. Büyük nimettir. Allah'u Teâlâ hazretleri bu güzel nimetin kadrini bilenlerden eylesin. Allah'u Teâlâ hazretleri bu güzel nimetin kadrini bilenlerden eylesin.

Biz başkasını taklit etmeyiz. Etmemeliyiz, edemeyiz de. Biz başkasını taklit etmeyiz. Etmemeliyiz, edemeyiz de.

Peygamber efendimiz diyor ki hâlifu yahude ve'nnasâra. Peygamber efendimiz diyor ki hâlifu yahude ve'nnasâra.

''Yahudilere ve hıristiyanlara zıt hareket edin. Aykırı hareket edin onlara benzemeyin.'' ''Yahudilere ve hıristiyanlara zıt hareket edin. Aykırı hareket edin onlara benzemeyin.''

Özellikle söylüyor bunu. Özellikle söylüyor bunu.

Neden? Bizim kendimizin öz, kendimize mahsus tavrı var, ahlakı var,Neden? Bizim kendimizin öz, kendimize mahsus tavrı var, ahlakı var, anlayışı var, giyinişi var, örfü var, adeti var. Biz bunları yapacağız, başkasını taklit etmeyeceğiz. anlayışı var, giyinişi var, örfü var, adeti var. Biz bunları yapacağız, başkasını taklit etmeyeceğiz.

Bakın görüyorsunuz, ben bu adamlardan çok ibret alıyorum.Bakın görüyorsunuz, ben bu adamlardan çok ibret alıyorum. Şalvar modası çıkıyor, kadınlar şalvar giyiyorlar.Şalvar modası çıkıyor, kadınlar şalvar giyiyorlar. Halbuki bu şalvar modası çıkmasaydı bizim memlekette,Halbuki bu şalvar modası çıkmasaydı bizim memlekette, bizim kızlarımızdan birisine şehirde şalvar giydiremezdin. bizim kızlarımızdan birisine şehirde şalvar giydiremezdin. Ağlardı, yerden yere atardı kendisini. Herkes bana güler, ben şalvar giyemem, derdi.Ağlardı, yerden yere atardı kendisini. Herkes bana güler, ben şalvar giyemem, derdi. Ama bu insanlar giyebiliyorlar. Eğer bu adamlar sakal bırakmasalardı, kimse bizden sakal bırakamazdı.Ama bu insanlar giyebiliyorlar. Eğer bu adamlar sakal bırakmasalardı, kimse bizden sakal bırakamazdı. Bunlar bıraktılar da gazeteciymiş, yazarmış, tiyatro artistiymiş, sakal bıraktı o zaman kolaylaştı.Bunlar bıraktılar da gazeteciymiş, yazarmış, tiyatro artistiymiş, sakal bıraktı o zaman kolaylaştı. Millet başladı sakal bırakmaya. E niye biz başkasını taklit edelim? Millet başladı sakal bırakmaya.

E niye biz başkasını taklit edelim?

Yani biz, bunu taklîden yapmamalıyız. Sakal sünnet diye yapmalıyız.Yani biz, bunu taklîden yapmamalıyız. Sakal sünnet diye yapmalıyız. Şalvar insanı güzel koruyor.Şalvar insanı güzel koruyor. Hem rahat hem de vücut hatları belli olmadığı için, ahlaka daha uygun oluyor falan diye. Hem rahat hem de vücut hatları belli olmadığı için, ahlaka daha uygun oluyor falan diye. Biz bunu kendiliğimizden yapmalıyız. Biz bunu kendiliğimizden yapmalıyız. Mantoyu kendiliğimizden giymeliydik, başörtüyü kendiliğimizden örtmeliydik. Mantoyu kendiliğimizden giymeliydik, başörtüyü kendiliğimizden örtmeliydik.

Şimdi bunların sistemlerinde güzel olan şeyleri ortaya dökmek vardır. Övünmek vardır.Şimdi bunların sistemlerinde güzel olan şeyleri ortaya dökmek vardır. Övünmek vardır. Böbürlenmek vardır. Onun için bunlar süslenirler, güzelliklerini meydana çıkarırlar.Böbürlenmek vardır. Onun için bunlar süslenirler, güzelliklerini meydana çıkarırlar. Benim göğsüm güzel diye göğsünü açar.Benim göğsüm güzel diye göğsünü açar. Benim bacağım çok güzel diye, şu kadar milyon dolara sigortalı diye gider bacağını gösterir. Benim bacağım çok güzel diye, şu kadar milyon dolara sigortalı diye gider bacağını gösterir. Bunların sistemi böyledir. Bizde nasıldır? Bizde Allah ''Ört.'' diye buyurduğu için biz örtünürüz.Bunların sistemi böyledir.

Bizde nasıldır?

Bizde Allah ''Ört.'' diye buyurduğu için biz örtünürüz.
Erkekler de örtülür. Erkeklerin de örtünmekle vazifeli olan yerini örteriz.Erkekler de örtülür. Erkeklerin de örtünmekle vazifeli olan yerini örteriz. Bunlarda ne erkekler örtünüyor, ne kadınlar örtünüyor. Hatta çıplak geziyorlar.Bunlarda ne erkekler örtünüyor, ne kadınlar örtünüyor. Hatta çıplak geziyorlar. Hatta çıplak gezmek hobileri olduğunu duyuyoruz, yani muhtelif yerlerde.Hatta çıplak gezmek hobileri olduğunu duyuyoruz, yani muhtelif yerlerde. Onun için bunlar ayıbı ayrı âlemlerdir, ayrı dünyalardır, ayrı zihniyetlerdir. Onun için bunlar ayıbı ayrı âlemlerdir, ayrı dünyalardır, ayrı zihniyetlerdir. Biz onları taklit etmek zorunda değiliz. Bakın, ben böyle bu kıyafetle geziyorum şimdi.Biz onları taklit etmek zorunda değiliz.

Bakın, ben böyle bu kıyafetle geziyorum şimdi.
Arabada gidiyoruz watman bize selam veriyor.Arabada gidiyoruz watman bize selam veriyor. Yolda giderken yanınızdan geçen bir tane taksi dıt dıt korna çalıyor, selam veriyor. Neden?Yolda giderken yanınızdan geçen bir tane taksi dıt dıt korna çalıyor, selam veriyor. Neden? Benim kıyafetimin müslümanlarda olan bir kıyafet olduğunu,Benim kıyafetimin müslümanlarda olan bir kıyafet olduğunu, benim müslüman olduğumu anlayınca o da müslümansa yakınlık duyuyor.benim müslüman olduğumu anlayınca o da müslümansa yakınlık duyuyor. Ama ben gayrimüslim gibi giyinsem bu olmayacak. Bu tanışma olmayacak. Ama ben gayrimüslim gibi giyinsem bu olmayacak. Bu tanışma olmayacak.

Gidiyoruz şehirlerarası yolculukta, yanımıza bir taksi geldi. O da gidiyor. Gidiyoruz şehirlerarası yolculukta, yanımıza bir taksi geldi. O da gidiyor.

Dedi ''Aç camı''. Açtım, o da açtı. Bir taraftan gidiyoruz, camlar açık.Dedi ''Aç camı''. Açtım, o da açtı.

Bir taraftan gidiyoruz, camlar açık.
Doğru bir şey değil ama yani o istedi, bir şey diyemiyoruz. Doğru bir şey değil ama yani o istedi, bir şey diyemiyoruz.

Diyor ki ''Selamünaleyküm.'' Aleykümselam. Neredesiniz, nasılsınız, nerede oturursunuz? Diyor ki ''Selamünaleyküm.''

Aleykümselam.

Neredesiniz, nasılsınız, nerede oturursunuz?

Tanışmak istiyor yani yolda giderken. Demek ki müslümanın kendine mahsus şeyi çok iyi kollaması lazım. Tanışmak istiyor yani yolda giderken. Demek ki müslümanın kendine mahsus şeyi çok iyi kollaması lazım.

Neden kollaması lazım? Biz ölçü olarak Allah'ın rızasını esas alırız.Neden kollaması lazım?

Biz ölçü olarak Allah'ın rızasını esas alırız.
Bizi öbür milletten ayıran ana fark budur. Biz her şeyimizi neye göre yapıyoruz? Bizi öbür milletten ayıran ana fark budur.

Biz her şeyimizi neye göre yapıyoruz?

''Allah razı olsun.'' diye yapıyoruz. Orucu niye tutuyorsun, aç niye duruyorsun? ''Allah razı olsun.'' diye yapıyoruz.

Orucu niye tutuyorsun, aç niye duruyorsun?

Yesene be adam, yesene be mübarek. Ye keyfine bak. Allah ''Oruç tutun.'' demiş. ''Yemeyin.'' demiş.Yesene be adam, yesene be mübarek. Ye keyfine bak.

Allah ''Oruç tutun.'' demiş. ''Yemeyin.'' demiş.
Ben O'nun hatırı için, O'nun rızası için yemekten içmekten vazgeçiyorum. Her şeyim böyle. Ben O'nun hatırı için, O'nun rızası için yemekten içmekten vazgeçiyorum. Her şeyim böyle.

Namaza niye geliyorsun? Geceleyin buraya geliyoruz. 33 rekat bayağı fazla.Namaza niye geliyorsun?

Geceleyin buraya geliyoruz. 33 rekat bayağı fazla.
15 olmaz mı 12 olmaz mı tehiren kabul etmez mi? Hayır. 15 olmaz mı 12 olmaz mı tehiren kabul etmez mi?

Hayır.
Peygamber efendimizin sünneti neyse onu severek sevap kazanacağız diye yapıyoruz. Peygamber efendimizin sünneti neyse onu severek sevap kazanacağız diye yapıyoruz.

Şimdi o bizim zihniyetimiz. Ötekilerin zihniyeti başka türlüdür. Ayrı dünyaların insanıyız biz Şimdi o bizim zihniyetimiz. Ötekilerin zihniyeti başka türlüdür. Ayrı dünyaların insanıyız biz

Onun için biz burada kendi müslümanlığımızı böyle ciddi bir tarzda yaşamalıyız. Onun için biz burada kendi müslümanlığımızı böyle ciddi bir tarzda yaşamalıyız.

Bu adamlar görsünler müslüman nasıl olur? Nasıl dürüst olur? Nasıl temiz olur? Bu adamlar görsünler müslüman nasıl olur?

Nasıl dürüst olur? Nasıl temiz olur?

Nasıl farklı olur? Nasıl giyimli olur ? Nasıl ailesine bağlı olur? Nasıl çocuğuna şefkatli olur? Nasıl farklı olur? Nasıl giyimli olur ?

Nasıl ailesine bağlı olur? Nasıl çocuğuna şefkatli olur?

Nasıl çocuklar babalarına izzetli, hürmetli olur? Nasıl karşısında el pençe divan durur? Nasıl çocuklar babalarına izzetli, hürmetli olur? Nasıl karşısında el pençe divan durur?

Nasıl paltosunu tutar nasıl ayakkabısını çevirir ? Nasıl kapısını açar? Nasıl minnettarlık duyar? Nasıl paltosunu tutar nasıl ayakkabısını çevirir ? Nasıl kapısını açar? Nasıl minnettarlık duyar?

Görsün insanlık, fazilet öğrensin. Ama biz ondan utanıyoruz yapmıyoruz.Görsün insanlık, fazilet öğrensin. Ama biz ondan utanıyoruz yapmıyoruz. Onlar gibi olmaya çalışıyoruz onların yanlış şeylerini taklit ediyoruz. Onlar gibi olmaya çalışıyoruz onların yanlış şeylerini taklit ediyoruz. Taklit edilmemesi gereken şeyleri taklit ediyoruz. Taklit edilmesi gereken şeylerde yan çiziyoruz.Taklit edilmemesi gereken şeyleri taklit ediyoruz. Taklit edilmesi gereken şeylerde yan çiziyoruz. Çalışkanlar işlerine bağlılar, randevularına sadıklar. Bilimsel hayatta ileri düzey çalışmalar yapıyorlar. Çalışkanlar işlerine bağlılar, randevularına sadıklar. Bilimsel hayatta ileri düzey çalışmalar yapıyorlar.

Hadi buyur, onları da yapsana. Yok onlara gelince yapmıyoruz, ters işleri yapıyoruz.Hadi buyur, onları da yapsana. Yok onlara gelince yapmıyoruz, ters işleri yapıyoruz. Bar, pavyon, eğlence bilmem laubalilik, sululuk, vesaire, tıraş, giyim, kuşam. E onlar öyle yapıyor.Bar, pavyon, eğlence bilmem laubalilik, sululuk, vesaire, tıraş, giyim, kuşam. E onlar öyle yapıyor. Niye kendimize benzemiyoruz? Amerikalının birisi geldi bizim eve, camiye İstanbul'da.Niye kendimize benzemiyoruz?

Amerikalının birisi geldi bizim eve, camiye İstanbul'da.
Baktım Pâkistanlılar gibi giyinmiş. Yani şalvar giymiş, üstüne uzun bir şey giymiş. Baktım Pâkistanlılar gibi giyinmiş. Yani şalvar giymiş, üstüne uzun bir şey giymiş. Sarık sarmış bu Amerikalı. Amerikalı ama Müslüman olmuş. Sarık sarmış bu Amerikalı. Amerikalı ama Müslüman olmuş.

Dedim ''Üşümüyor musunuz, böyle ince giyinmişsiniz? ''Kalın giyinseydiniz.'' demek istedim.Dedim ''Üşümüyor musunuz, böyle ince giyinmişsiniz?

''Kalın giyinseydiniz.'' demek istedim.
''Niye böyle giyindiniz.?'' dedim.''Niye böyle giyindiniz.?'' dedim. O tabii benim üşümesin diye ona ne için böyle giyindiniz diye sorumu anlamadı. O tabii benim üşümesin diye ona ne için böyle giyindiniz diye sorumu anlamadı.

''İslâmî kıyafet giymek istiyorum.'' dedi. ''İslâmî kıyafet giymek istiyorum.'' dedi.

''Müslümanlara mahsus bir kıyafet giymek istiyorum onun için giydim.''Müslümanlara mahsus bir kıyafet giymek istiyorum onun için giydim. Müslümanların böyle giyinmesi lazım. Çünkü misal vereyim size.'' dedi. Müslümanların böyle giyinmesi lazım. Çünkü misal vereyim size.'' dedi.

''New York'ta otomobille gidiyordum. Kenarda baktım iki kişi kavga ediyor yumruk yumruğa.''New York'ta otomobille gidiyordum. Kenarda baktım iki kişi kavga ediyor yumruk yumruğa. Baktım, aldırmadım, geçtim. Ertesi gün öğrendim ki; o kavga edenlerden birisi ötekisini öldürmüş.Baktım, aldırmadım, geçtim. Ertesi gün öğrendim ki; o kavga edenlerden birisi ötekisini öldürmüş. Meğer birisi Müslümanmış, ötekisi gayrimüslimmiş .Maalesef öldürülen de müslümanmış.'' dedi. Meğer birisi Müslümanmış, ötekisi gayrimüslimmiş .Maalesef öldürülen de müslümanmış.'' dedi.

Şimdi bana söylüyor. Şimdi bana söylüyor.

''Ben onu kıyafetinden veya alâmetinden onun müslüman olduğunu bilseydim arabamı kenarda durdururdum.''Ben onu kıyafetinden veya alâmetinden onun müslüman olduğunu bilseydim arabamı kenarda durdururdum. Ayırırdım veya yardımcı olurdum. Bilemediğim için yürüdüm gittim.Ayırırdım veya yardımcı olurdum. Bilemediğim için yürüdüm gittim. Pişman oldum ama biraz da kabahati onda. Çünkü müslümanlığını belli edecek bir alameti yok üstünde.'' dedi. Pişman oldum ama biraz da kabahati onda. Çünkü müslümanlığını belli edecek bir alameti yok üstünde.'' dedi.

O bakımdan muhterem kardeşlerim, her şeyinizde müslüman olduğunuzu unutmayın.O bakımdan muhterem kardeşlerim, her şeyinizde müslüman olduğunuzu unutmayın. Çocuk terbiyenizde, babanıza hürmetinizde, yemenizde, içmenizde, giyiminizde, kuşamınızda, Çocuk terbiyenizde, babanıza hürmetinizde, yemenizde, içmenizde, giyiminizde, kuşamınızda, her şeyinizde kalkışınızda, oturuşunuzda, gününüzü değerlendirmenizde, tatilinizde, eğlenme tarzınızda,her şeyinizde kalkışınızda, oturuşunuzda, gününüzü değerlendirmenizde, tatilinizde, eğlenme tarzınızda, her şeyinizle mutlaka sizin bir farkınız olsun. Siz müslümansınız! Ana zihniyet ne olacak ? her şeyinizle mutlaka sizin bir farkınız olsun.

Siz müslümansınız!

Ana zihniyet ne olacak ?

Altını tekrar tekrar çize çize söylediğimiz ana zihniyetimiz: Altını tekrar tekrar çize çize söylediğimiz ana zihniyetimiz:

''Her işimizi rabbimizin rızasına uygun yapmaktır.'' Bu nasıl olur? Rabbimizin rızasını nereden biliriz?''Her işimizi rabbimizin rızasına uygun yapmaktır.''

Bu nasıl olur?

Rabbimizin rızasını nereden biliriz?
Kur'ân-ı Kerîm'e uygunluğu ile biliriz. Peygamber Efendimizin sünnetine uygunluğu ile biliriz.Kur'ân-ı Kerîm'e uygunluğu ile biliriz. Peygamber Efendimizin sünnetine uygunluğu ile biliriz. Bir şey Kur'ân'da varsa, emredilmişse Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesinde varsa onu yapın. Bir şey Kur'ân'da varsa, emredilmişse Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesinde varsa onu yapın.

Çünkü Allah sever, çünkü Allah Peygamber Efendimize uyumayı tavsiye ediyor bize.Çünkü Allah sever, çünkü Allah Peygamber Efendimize uyumayı tavsiye ediyor bize. Ve Peygamber Efendimize uyan, onun yolunda yürüyenlere Allah 100 şehit sevabı verecek. Ve Peygamber Efendimize uyan, onun yolunda yürüyenlere Allah 100 şehit sevabı verecek.

''Ümmetin bozulduğu, şaşırdığı, bocaladığı, ana zihniyetini kaybettiği devrede''Ümmetin bozulduğu, şaşırdığı, bocaladığı, ana zihniyetini kaybettiği devrede Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesine sarılan kimselere AllahResûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesine sarılan kimselere Allah 100 şehit sevabı verecek.'' diye hadis vardır. 100 şehit sevabı bu, az bir şey değildir.100 şehit sevabı verecek.'' diye hadis vardır.

100 şehit sevabı bu, az bir şey değildir.
İnsan bir şehit sevabını erse bir şehit sevabıyla cennete gider. 100 Şehit sevabına nail olacak. İnsan bir şehit sevabını erse bir şehit sevabıyla cennete gider. 100 Şehit sevabına nail olacak.

Onun için Allah'u Teâlâ hazretleri bizi yememiz, içmemiz, ahlakımız, örfümüz, davranışımız kazancımız,Onun için Allah'u Teâlâ hazretleri bizi yememiz, içmemiz, ahlakımız, örfümüz, davranışımız kazancımız, aile hayatımız, büyüklerle küçüklerle davranışımız, komşularla münasebetlerimiz, aile hayatımız, büyüklerle küçüklerle davranışımız, komşularla münasebetlerimiz, beşerî ictimaî, ruhî her işimizde Peygamber Efendimize en güzel tarzda uyanlardan eylesin. beşerî ictimaî, ruhî her işimizde Peygamber Efendimize en güzel tarzda uyanlardan eylesin.

O Peygamber Efendimizin güzel ahlakını, o güzel sünnet-i seniyyesini, şu asırda şu diyar-ı gayrimüslimde,O Peygamber Efendimizin güzel ahlakını, o güzel sünnet-i seniyyesini, şu asırda şu diyar-ı gayrimüslimde, en güzel tarzda ihya eyleyip, uygulayıp böylece o şehit sevaplarını kazanmayı bizlere nasip etsin. en güzel tarzda ihya eyleyip, uygulayıp böylece o şehit sevaplarını kazanmayı bizlere nasip etsin.

Peygamber Efendimizin şefaatine ermeyi nasip etsin. Peygamber Efendimizin şefaatine ermeyi nasip etsin. Gül cemalini rüyalarımızda görüp, iltifatına mazhar olmayı nasip eylesin.Gül cemalini rüyalarımızda görüp, iltifatına mazhar olmayı nasip eylesin. Ahirette de livâ'ü-lhamdi altında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşrolmayı,Ahirette de livâ'ü-lhamdi altında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşrolmayı, onunla beraber cennete girmeyi, cennette de kendisine komşu olmayı,onunla beraber cennete girmeyi, cennette de kendisine komşu olmayı, Havz-ı Kevseri'nden doya doya nûş edip hayran olmayı, nimetlere gark olmayı Allah cümlemize nasip eylesin. Havz-ı Kevseri'nden doya doya nûş edip hayran olmayı, nimetlere gark olmayı Allah cümlemize nasip eylesin.

Bi hürmeti esma-i'hil hüsna ve bi hürmet-i şehr-i ramazan ve bi hürmet-i esrâr-ı sûret-i'l Fatiha. Bi hürmeti esma-i'hil hüsna ve bi hürmet-i şehr-i ramazan ve bi hürmet-i esrâr-ı sûret-i'l Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2