Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Arafat’ta Duanın Âdâbı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Zilhicce 1410 / 01.07.1990
Arafat/ Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Konuşma Metni

Allahu Teâlâ hazretleri; "Evinden çıktığı andan itibaren hacının duası makbuldür." diyor.Allahu Teâlâ hazretleri; "Evinden çıktığı andan itibaren hacının duası makbuldür." diyor. Onun için hacıyı ağırlamayı ganimet bilsinler.Onun için hacıyı ağırlamayı ganimet bilsinler. Arif halkımız -Allah razı olsun- kendi beldelerinde konaklayan, otobüsle geçen hacılarıArif halkımız -Allah razı olsun- kendi beldelerinde konaklayan, otobüsle geçen hacıları kapışırlar, evlerine alırlar; çünkü duası makbuldür. kapışırlar, evlerine alırlar; çünkü duası makbuldür. Sizleri huduttan şenliklerle karşılayacaklar.Sizleri huduttan şenliklerle karşılayacaklar. Bakacaksınız, onların geçmesinin yasak olduğu yerde, onlar parmaklıkların öbür tarafındaBakacaksınız, onların geçmesinin yasak olduğu yerde, onlar parmaklıkların öbür tarafında hasretle sizi bekleyip duruyorlar. Onlar sizi görünce boynunuza sarılacaklar, duanızı bekleyecekler.hasretle sizi bekleyip duruyorlar. Onlar sizi görünce boynunuza sarılacaklar, duanızı bekleyecekler. Çünkü evine dönünceye kadar hacının duası makbuldür.Çünkü evine dönünceye kadar hacının duası makbuldür. Allah'ın, duasını kabul edeceğine dair senet verdiği, kapı açtığı insanlarız elhamdülillah. Allah'ın, duasını kabul edeceğine dair senet verdiği, kapı açtığı insanlarız elhamdülillah.

Mücahidin, gazinin, gazaya çıktığından dönünceye kadar duası makbuldür. Mücahidin, gazinin, gazaya çıktığından dönünceye kadar duası makbuldür.

Müslümanın müslüman kardeşine, onun gıyabında yaptığı dua makbuldür.Müslümanın müslüman kardeşine, onun gıyabında yaptığı dua makbuldür. Hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: Hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:

"En süratle kabul olunan dualardan birisi budur."En süratle kabul olunan dualardan birisi budur. ve bir kimse, bir müslüman kardeşi için hayır duada bulunursa, ve bir kimse, bir müslüman kardeşi için hayır duada bulunursa, baş ucundaki bir melek de ona Âmin der ve 'Yâ Rabbi,baş ucundaki bir melek de ona Âmin der ve 'Yâ Rabbi, bu kulunun o kardeşi için istediğinin mislini sen de buna ver!' diye melek dua eder." bu kulunun o kardeşi için istediğinin mislini sen de buna ver!' diye melek dua eder."

Hastanın duası, berî oluncaya, hastalıktan kurtuluncaya kadar makbuldür. Hastanın duası, berî oluncaya, hastalıktan kurtuluncaya kadar makbuldür.

Yolcunun, garibanın duası makbuldür.Yolcunun, garibanın duası makbuldür. Boynu büküktür, yolcudur, yoldadır, sefer halindedir, hâli zordur, işi zordur.Boynu büküktür, yolcudur, yoldadır, sefer halindedir, hâli zordur, işi zordur. Nerede barınacağı belli değildir, karnı açtır, üstü başı tozlu topraklıdır.Nerede barınacağı belli değildir, karnı açtır, üstü başı tozlu topraklıdır. Kendisinin kadrini kıymetini bilen kimselerden uzaktadır. Bu nedenle onun duası makbuldür.Kendisinin kadrini kıymetini bilen kimselerden uzaktadır. Bu nedenle onun duası makbuldür. Mazlumun duası makbuldür. Kâfir bile olsa zulme uğrayan, mazlum kimsenin duası makbuldür.Mazlumun duası makbuldür. Kâfir bile olsa zulme uğrayan, mazlum kimsenin duası makbuldür. Zulme uğrayan insan elini açıp beddua etti mi, zalim aleyhine bir duada bulundu mu, süratle kabul olur.Zulme uğrayan insan elini açıp beddua etti mi, zalim aleyhine bir duada bulundu mu, süratle kabul olur. Velev ba'de hîn, kısa bir fasıla bile olsa, bir şey olmuyor sandığı sırada;Velev ba'de hîn, kısa bir fasıla bile olsa, bir şey olmuyor sandığı sırada; ehaznâhum bağteten, Allahu Teâlâ hazretleri onu, zalimi ansızın alır, boynunu büker, yere çalar.ehaznâhum bağteten, Allahu Teâlâ hazretleri onu, zalimi ansızın alır, boynunu büker, yere çalar. Mazlumun duası da makbuldür. Mazlumun duası da makbuldür.

Şöyle dönüp konuştuklarımıza bir bakacak olursak; bir taraftan yolcuyuz,Şöyle dönüp konuştuklarımıza bir bakacak olursak; bir taraftan yolcuyuz, bir taraftan Allah yolunda -Allah niyetlerimizi halis eylesin, kusurlarımızı affeylesin- bir taraftan Allah yolunda -Allah niyetlerimizi halis eylesin, kusurlarımızı affeylesin- haccetmeye çıkmışız.haccetmeye çıkmışız. Sonra öyle bir yerdeyiz ki, burası peygamberlerin cevelan ettiği yerdir…Sonra öyle bir yerdeyiz ki, burası peygamberlerin cevelan ettiği yerdir… İbrahim aleyhisselâm gelmiş buralarda dolaşmıştır.İbrahim aleyhisselâm gelmiş buralarda dolaşmıştır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz haccetmiştir,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz haccetmiştir, devesinin üzerinde veda hutbesini burada îrâd etmiştir.devesinin üzerinde veda hutbesini burada îrâd etmiştir. Daha önce Hz. Âdem atamızdan beri mübarekliği ve füyuzâtı müsellem olan bir yerde bulunuyoruz. Daha önce Hz. Âdem atamızdan beri mübarekliği ve füyuzâtı müsellem olan bir yerde bulunuyoruz.

Öyle mübarek bir zamanda bulunuyoruz; yani Arefe gününde buluyoruz.Öyle mübarek bir zamanda bulunuyoruz; yani Arefe gününde buluyoruz. Bu Arefe günü de Allah'ın kulları en çok affettiği, bağışladığı günlerdendir.Bu Arefe günü de Allah'ın kulları en çok affettiği, bağışladığı günlerdendir. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri elimize zaten çok büyük imkânlar vermiş.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri elimize zaten çok büyük imkânlar vermiş. Zaten Duyûfu'r-Rahmân, Rahman olan Allahu Teâlâ hazretlerinin -yüzümüz kara da olsa,Zaten Duyûfu'r-Rahmân, Rahman olan Allahu Teâlâ hazretlerinin -yüzümüz kara da olsa, suçumuz çok da olsa- misafirleri olduğumuzdan; ev sahibi de kerem sahibi olduğundan,suçumuz çok da olsa- misafirleri olduğumuzdan; ev sahibi de kerem sahibi olduğundan, evin sahibi Ekremü'l-ekremîn olduğundan zaten bize müsaade etmiş,evin sahibi Ekremü'l-ekremîn olduğundan zaten bize müsaade etmiş, "Sizin dualarınızı kabul edeceğim." demiş."Sizin dualarınızı kabul edeceğim." demiş. Ne mutlu başını önüne eğen, aklını kullanan, tefekkürlere dalan,Ne mutlu başını önüne eğen, aklını kullanan, tefekkürlere dalan, vaktini zayi etmeyip de zamanını dualarla, zikirlerle değerlendirene. vaktini zayi etmeyip de zamanını dualarla, zikirlerle değerlendirene. Çünkü fırsat elimizde; kapı açılmış, imkân verilmiş, "İste kulum!" denilmiş.Çünkü fırsat elimizde; kapı açılmış, imkân verilmiş, "İste kulum!" denilmiş. İş kulun istemesine kalmış oluyor.İş kulun istemesine kalmış oluyor. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi bu güzellikleri sezenlerden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi bu güzellikleri sezenlerden eylesin.

Onun için ben arkadaşlarımla konuşurken, "Konuşmaları peş peşe yapmayalım.Onun için ben arkadaşlarımla konuşurken, "Konuşmaları peş peşe yapmayalım. Arada yarım saat, kırk beş dakika, bir saat fasıla verelim;Arada yarım saat, kırk beş dakika, bir saat fasıla verelim; kardeşlerimiz çadırın bir kenarına çekilsinler, gözlerini kapatsınlar,kardeşlerimiz çadırın bir kenarına çekilsinler, gözlerini kapatsınlar, eski günahlarını, Allah'ın nimetlerini düşünsünler.eski günahlarını, Allah'ın nimetlerini düşünsünler. 'Ben Rabbim'den burada ne isteyeyim?' diye düşünsünler.'Ben Rabbim'den burada ne isteyeyim?' diye düşünsünler. Ağızlarını açsınlar, Allahu Teâlâ hazretleri ile samimi dertleşsinler,Ağızlarını açsınlar, Allahu Teâlâ hazretleri ile samimi dertleşsinler, münâcât etsinler, fısıldaşsınlar..." dedim.münâcât etsinler, fısıldaşsınlar..." dedim. Bağırmaya lüzum yok; çünkü sen uzak bir yerdekine bağırmıyorsun, sağıra seslenmiyorsun.Bağırmaya lüzum yok; çünkü sen uzak bir yerdekine bağırmıyorsun, sağıra seslenmiyorsun. "Ne diye bağırıyorsun?" diyor Peygamber Efendimiz. Düşüneceğiz, boynumuzu bükeceğiz."Ne diye bağırıyorsun?" diyor Peygamber Efendimiz. Düşüneceğiz, boynumuzu bükeceğiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize duaların en güzellerini öğretmiş,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize duaların en güzellerini öğretmiş, onlardan ibret alacağız. onlardan ibret alacağız.

Tabii duanın makbul olması için bize duaların padişahı Fatiha'da örnek var. Fatiha'da; Tabii duanın makbul olması için bize duaların padişahı Fatiha'da örnek var. Fatiha'da;

İhdine's-sırâte'l-mustakîm diye mi başlıyoruz? Hayır. Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. İhdine's-sırâte'l-mustakîm diye mi başlıyoruz? Hayır.

Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm.

Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye başlıyoruz.Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye başlıyoruz. Yâ Rabbi! Her türlü övgü senin, her türlü medh ü senâ senin, her noksandan münezzehsin,Yâ Rabbi! Her türlü övgü senin, her türlü medh ü senâ senin, her noksandan münezzehsin, her kemâlâta sahipsin, her şeyi bilirsin, her şeyi görürsün, her şeye kâdirsin.her kemâlâta sahipsin, her şeyi bilirsin, her şeyi görürsün, her şeye kâdirsin. Kullarının dualarına icabet edersin. Her şeyin hikmetlidir, her şeyin ibretlidir…Kullarının dualarına icabet edersin. Her şeyin hikmetlidir, her şeyin ibretlidir… Etrafımızdaki olaylarda ibretler vardır. Kâinatın hilkatinde ibretler vardır;Etrafımızdaki olaylarda ibretler vardır. Kâinatın hilkatinde ibretler vardır; gecenin-gündüzün peş peşine gelmesinde, yazın kışın peş peşe gelmesinde hikmetler vardır.gecenin-gündüzün peş peşine gelmesinde, yazın kışın peş peşe gelmesinde hikmetler vardır. Yerden biten otlarda, ağaçlarda, tohumların ağaç olmasında, meyve vermesinde hikmetler vardır.Yerden biten otlarda, ağaçlarda, tohumların ağaç olmasında, meyve vermesinde hikmetler vardır. Aynı toprakta biten birtakım bitkilerin meyvelerinin kimisinin ekşi, kimisinin tatlı, kimisinin mayhoş, Aynı toprakta biten birtakım bitkilerin meyvelerinin kimisinin ekşi, kimisinin tatlı, kimisinin mayhoş, kimisinin şu veya bu şekilde olmasında, renklerinin farklı farklı olmasında ibretler vardır. kimisinin şu veya bu şekilde olmasında, renklerinin farklı farklı olmasında ibretler vardır.

Allahu Teâlâ hazretleri bir böcek yaratmıştır; sayısını saymakla tüketemezsin.Allahu Teâlâ hazretleri bir böcek yaratmıştır; sayısını saymakla tüketemezsin. Birisi ötekisine benzemez. Bir çiçek cinsi yaratmıştır;Birisi ötekisine benzemez. Bir çiçek cinsi yaratmıştır; çiçeklerin çeşidini saymakla bitiremezsin, göz önünden geçirmekle tamamlayamazsın.çiçeklerin çeşidini saymakla bitiremezsin, göz önünden geçirmekle tamamlayamazsın. Gül vardır, gülün üç yüz, beş yüz çeşidi vardır.Gül vardır, gülün üç yüz, beş yüz çeşidi vardır. Rahmetli Hattat Necmeddin Okyay'ın Çengelköyü'nde mübarek bir bahçesi varmış.Rahmetli Hattat Necmeddin Okyay'ın Çengelköyü'nde mübarek bir bahçesi varmış. Üç yüz, dört yüz çeşit gülü adıyla bilirmiş, bahçesinde yetiştirirmiş.Üç yüz, dört yüz çeşit gülü adıyla bilirmiş, bahçesinde yetiştirirmiş. Bir gül çiçeğinde Allahu Teâlâ hazretleri renk bakımından, koku bakımından,Bir gül çiçeğinde Allahu Teâlâ hazretleri renk bakımından, koku bakımından, cins bakımından kudretini gösteriyor. Ta ki biz hamd edelim diye. cins bakımından kudretini gösteriyor. Ta ki biz hamd edelim diye.

Tebârekallâhu ahsenu'l-hâlikîn. Ne yaratma gücün var yâ Rabbi, nelere kâdirsin yâ Rabbi! Tebârekallâhu ahsenu'l-hâlikîn. Ne yaratma gücün var yâ Rabbi, nelere kâdirsin yâ Rabbi! Biz bir şey yapacak olsak, bir çeşit yaparız, takılır kalırız.Biz bir şey yapacak olsak, bir çeşit yaparız, takılır kalırız. Bir söz söyleyecek olsak, ikinci cümlesini değiştirip söylemeyi bilemeyiz.Bir söz söyleyecek olsak, ikinci cümlesini değiştirip söylemeyi bilemeyiz. Yâ Rabbi, sen bir gül çiçeğine kaç çeşit renk, kaç çeşit koku vermişsin.Yâ Rabbi, sen bir gül çiçeğine kaç çeşit renk, kaç çeşit koku vermişsin. Sümbülü başka türlü yaratmışsın, güle hiç benzemiyor, salkım salkım. Kokularını farklı yapmışsın.Sümbülü başka türlü yaratmışsın, güle hiç benzemiyor, salkım salkım. Kokularını farklı yapmışsın. Lalenin hali bir başka ömür. Yaseminin kokusu insanı mest eder. Yâ Rabbi, neler yaratmışsın!.. Lalenin hali bir başka ömür. Yaseminin kokusu insanı mest eder. Yâ Rabbi, neler yaratmışsın!..

Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye Allahu Teâlâ hazretlerini tefekkürle ve onu övmekle başlıyor işe. Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye Allahu Teâlâ hazretlerini tefekkürle ve onu övmekle başlıyor işe.

Bizim de işimiz o. Bizim de zaten burada söylediğimiz ne? Bizim de işimiz o. Bizim de zaten burada söylediğimiz ne?

Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk.Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek.

Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk.Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek.

Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk.Lebbeyk Allâhümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek.

Mülkün Allah'ın mülkü olduğunu, her türlü hamdin O'nun olduğunu,Mülkün Allah'ın mülkü olduğunu, her türlü hamdin O'nun olduğunu, kâinatın Allahu Teâlâ hazretleri tarafından yönetildiğini söylüyoruz. kâinatın Allahu Teâlâ hazretleri tarafından yönetildiğini söylüyoruz.

Duanın âdâbındandır ki önce Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâ ile başlıyoruz.Duanın âdâbındandır ki önce Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâ ile başlıyoruz. Fâtiha'da da öyle yapmışız. Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye… Fâtiha'da da öyle yapmışız. Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn diye…

Burada da dua edeceğimizden,Burada da dua edeceğimizden, yollardan beri dilimize Lebbeyk Allâhümme lebbeyk diye vird edinmişiz. yollardan beri dilimize Lebbeyk Allâhümme lebbeyk diye vird edinmişiz.

Lebbeyk duasında hiçbir istek yok, sadece bir takım beyanlar var.Lebbeyk duasında hiçbir istek yok, sadece bir takım beyanlar var. "Yâ Rabbi, emrindeyim! Kat kat emrindeyim yâ Rabbi! "Yâ Rabbi, emrindeyim! Kat kat emrindeyim yâ Rabbi! Mülk senindir, şerîkin, nazîrin yoktur." diye sadece medih var. Mülk senindir, şerîkin, nazîrin yoktur." diye sadece medih var. Sadece bir takım hakikatlerin ikrarı, itirafı var.Sadece bir takım hakikatlerin ikrarı, itirafı var. Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini, sıfatını ve sıfatlarının en mühimi olanAllahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini, sıfatını ve sıfatlarının en mühimi olan vahdaniyetini, şeriksiz nazirsiz olduğunu, mülkün, kudretin, gücün, kuvvetin elinde olduğunu, vahdaniyetini, şeriksiz nazirsiz olduğunu, mülkün, kudretin, gücün, kuvvetin elinde olduğunu, her şeyin O'na yalvararak, O'na yönelerek, O'na kul olarak hallolacağını,her şeyin O'na yalvararak, O'na yönelerek, O'na kul olarak hallolacağını, ancak bu duygulara sahip olduktan sonra iyi bir insan olunacağını söyleye söyleye geliyoruz. ancak bu duygulara sahip olduktan sonra iyi bir insan olunacağını söyleye söyleye geliyoruz.

İlk önce böyle hamd ile başlanacak.İlk önce böyle hamd ile başlanacak. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât u selâm getirilecek.Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât u selâm getirilecek. Salât u selâm getirilince Allahu Teâlâ hazretleri salât u selâmıSalât u selâm getirilince Allahu Teâlâ hazretleri salât u selâmı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e melekleri vasıtasıyla ulaştırıyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e melekleri vasıtasıyla ulaştırıyor. "Falancalar, filanca şahıslar, falanca oğulları, filancalar sana salât u selâm ediyorlar." diye"Falancalar, filanca şahıslar, falanca oğulları, filancalar sana salât u selâm ediyorlar." diye Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine salât u selâm edenleri biliyor.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine salât u selâm edenleri biliyor. Yanındaki nurdan defterine kaydettiğine dair hadîs-i şerîflerde ifadeler var.Yanındaki nurdan defterine kaydettiğine dair hadîs-i şerîflerde ifadeler var. İki salât u selâm arasında yapılan duanın reddedilmeyeceği muhakkak.İki salât u selâm arasında yapılan duanın reddedilmeyeceği muhakkak. Onun için hamd ü senâlar ile Allahu Teâlâ hazretlerinin hakkındaki imanımızın sıhhatini ifade eden,Onun için hamd ü senâlar ile Allahu Teâlâ hazretlerinin hakkındaki imanımızın sıhhatini ifade eden, Allahu Teâlâ hazretlerinin en çok sevdiği, vahdaniyetinin ifadesiyle,Allahu Teâlâ hazretlerinin en çok sevdiği, vahdaniyetinin ifadesiyle, şerîkinin nazîrinin olmadığının ifadesiyleşerîkinin nazîrinin olmadığının ifadesiyle zaten şimdiye kadar kendi ruh yapımızı o duaya hazırlamış oluyoruz.zaten şimdiye kadar kendi ruh yapımızı o duaya hazırlamış oluyoruz. Allahu Teâlâ hazretlerinin de icabetini, duayı kabul etmesini celb edecekAllahu Teâlâ hazretlerinin de icabetini, duayı kabul etmesini celb edecek ikrarları ifade etmiş oluyoruz. ikrarları ifade etmiş oluyoruz.

Sonra; kulun dua etmesi de ibadet. Dua etmek başlı başına bir ibadet.Sonra; kulun dua etmesi de ibadet. Dua etmek başlı başına bir ibadet. Onun için dua etmesini öğrenmemiz lazım.Onun için dua etmesini öğrenmemiz lazım. Ben şuna benzetiyorum; iki insan yeni tanışmış insanlar olsalar, birbirleriyle karşılaşsalar,Ben şuna benzetiyorum; iki insan yeni tanışmış insanlar olsalar, birbirleriyle karşılaşsalar, bir odada yan yana getirilseler, ne konuşacaklarını bilemezler.bir odada yan yana getirilseler, ne konuşacaklarını bilemezler. Eğer usta konuşmacılar, sohbetleri tatlı olan insanlar değillerse;Eğer usta konuşmacılar, sohbetleri tatlı olan insanlar değillerse; iki yabancı insan birbirlerine karşılıklı bakarlar, otururlar ve ne söyleyeceklerini bilemezler. iki yabancı insan birbirlerine karşılıklı bakarlar, otururlar ve ne söyleyeceklerini bilemezler. Demek ki sohbetin, konuşmanın âdâbını bilmek lazım.Demek ki sohbetin, konuşmanın âdâbını bilmek lazım. Konuşkan olmak, sözü açmasını bilmek, karşı tarafın gönlünü yapmasını bilmek lazım.Konuşkan olmak, sözü açmasını bilmek, karşı tarafın gönlünü yapmasını bilmek lazım. Biz insanlar arasındaki muaşeretimizde, kendi aramızdaki kardeşliğimizde, arkadaşlığımızda bu çok önemli.Biz insanlar arasındaki muaşeretimizde, kendi aramızdaki kardeşliğimizde, arkadaşlığımızda bu çok önemli. Tatlı dil mü'minin en büyük vasıflarından biri.Tatlı dil mü'minin en büyük vasıflarından biri. Güleç yüzlülük, tatlı dillilik, geçimlilik, sevimlilik, gönül alıcılık, gönül yapmak,Güleç yüzlülük, tatlı dillilik, geçimlilik, sevimlilik, gönül alıcılık, gönül yapmak, kalp yıkmamak gibi şeyler mü'minin en büyük vasıflarıdır. Bunları öğreneceğiz. kalp yıkmamak gibi şeyler mü'minin en büyük vasıflarıdır. Bunları öğreneceğiz.

İnsan bunları bazen öğreniyor da; ticarî sebeple öğreniyor.İnsan bunları bazen öğreniyor da; ticarî sebeple öğreniyor. Tüccar olduğu için, dükkâna gelen müşterisinin gönlünü yapması gerektiğinden, Tüccar olduğu için, dükkâna gelen müşterisinin gönlünü yapması gerektiğinden, malı mutlaka ona beğendirmesi gerektiğinden, ticaret erbabı tatlı dilli oluyor.malı mutlaka ona beğendirmesi gerektiğinden, ticaret erbabı tatlı dilli oluyor. Biliyorlar, bunu öğreniyorlar. Gün görmüş insanlar evine geleni gideni çok olduğu için öğreniyor.Biliyorlar, bunu öğreniyorlar. Gün görmüş insanlar evine geleni gideni çok olduğu için öğreniyor. "Onun kapısı devamlı açıktır, misafiri çoktur, o zât-ı muhterem de tatlı tatlı konuşmasını bilir." "Onun kapısı devamlı açıktır, misafiri çoktur, o zât-ı muhterem de tatlı tatlı konuşmasını bilir."

Kulların da Rabbiyle, edeb meallâh, edebi nasıl olacak? Rabbine duanın şekli nasıl olacak?Kulların da Rabbiyle, edeb meallâh, edebi nasıl olacak? Rabbine duanın şekli nasıl olacak? Rabbi ile baş başa kaldığı zaman münâcâtı nasıl olacak?Rabbi ile baş başa kaldığı zaman münâcâtı nasıl olacak? Tenhada kaldığı zaman Rabbine yönelişi nasıl olacak?Tenhada kaldığı zaman Rabbine yönelişi nasıl olacak? İnsanların bunun tecrübesini de kazanması lazım. İnsanların bunun tecrübesini de kazanması lazım.

Şaşılacak bir şey ki; insanların çoğu bu hususta tecrübeli değil.Şaşılacak bir şey ki; insanların çoğu bu hususta tecrübeli değil. Bir yere iki dakika kapatsan zor çıkar; kapıyı pencereyi açıp hemen dışarıya fırlayıp gitmek ister.Bir yere iki dakika kapatsan zor çıkar; kapıyı pencereyi açıp hemen dışarıya fırlayıp gitmek ister. Halbuki Allah celle celâlüh ile ibadetin zevkine varmış insanlar,Halbuki Allah celle celâlüh ile ibadetin zevkine varmış insanlar, mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri;mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; Kurretu aynî fi's-salâh. "Gözümün şenliği namazda." diyor. Kurretu aynî fi's-salâh. "Gözümün şenliği namazda." diyor.

Sizin, bizim ve çocukların bu namazı nasıl kıldığımız mâlum.Sizin, bizim ve çocukların bu namazı nasıl kıldığımız mâlum. Bazı çocuklar duyuyoruz, İmam-Hatip okuluna gidiyormuş ama namaz kılmıyorlarmış.Bazı çocuklar duyuyoruz, İmam-Hatip okuluna gidiyormuş ama namaz kılmıyorlarmış. Adam müslüman fakat namazları arada kaldırıyor, atlatabiliyor. Neden?Adam müslüman fakat namazları arada kaldırıyor, atlatabiliyor. Neden? Namazın zevkine varamamış. Rabbu'l-âlemîn'in huzuruna girmenin, O'nunla münâcât etmenin,Namazın zevkine varamamış. Rabbu'l-âlemîn'in huzuruna girmenin, O'nunla münâcât etmenin, O'na dua etmenin, O'na ibadet, secde, rükû etmenin,O'na dua etmenin, O'na ibadet, secde, rükû etmenin, O'nun karşısında el-pençe divan durmanın lezzetini duyamamış.O'nun karşısında el-pençe divan durmanın lezzetini duyamamış. Sonra oturduğu zaman nasıl konuşacak, nasıl hareket edecek, ne isteyecek,Sonra oturduğu zaman nasıl konuşacak, nasıl hareket edecek, ne isteyecek, ne tarzda isteyecek, ne yaparsa Allahu Teâlâ hazretleri sever...ne tarzda isteyecek, ne yaparsa Allahu Teâlâ hazretleri sever... İşte bunları bilmesi lazım; bu da ayrı bir eğitim işi. Bu da öğrenilmeyince olmuyor. İşte bunları bilmesi lazım; bu da ayrı bir eğitim işi. Bu da öğrenilmeyince olmuyor.

Biz Hocamız'la Ankara'da bir eve gitmiştik. Allah rahmet eylesin, ev sahibi çok zengin bir insan.Biz Hocamız'la Ankara'da bir eve gitmiştik. Allah rahmet eylesin, ev sahibi çok zengin bir insan. Hocamız bir kenarda oturuyor, ihvan oturuyor;Hocamız bir kenarda oturuyor, ihvan oturuyor; kimisi bakan, kimisi müsteşar, kimisi müdür, öyle seçkin insanlar. kimisi bakan, kimisi müsteşar, kimisi müdür, öyle seçkin insanlar. Üniversite hocaları, profesörler var. Herkes susuyor ama edebinden susuyor.Üniversite hocaları, profesörler var. Herkes susuyor ama edebinden susuyor. Yani büyük bir zâtın meclisinde feyizyâb olmak için boynunu bükmüş,Yani büyük bir zâtın meclisinde feyizyâb olmak için boynunu bükmüş, mânevî bakımdan kim bilir gönül alışverişi neler oluyor herkesin içinde, kabiliyeti nispetinde.mânevî bakımdan kim bilir gönül alışverişi neler oluyor herkesin içinde, kabiliyeti nispetinde. Fakat ev sahibi o suskunluktan rahatsız oldu.Fakat ev sahibi o suskunluktan rahatsız oldu. "Yahu ne susuyorsunuz; konuşsanıza, konuşsanıza!" diyor. "Yahu ne susuyorsunuz; konuşsanıza, konuşsanıza!" diyor.

Hatırlıyorum, Hocamız'a başka mübarek bir şeyh efendi ziyarete gelmişti.Hatırlıyorum, Hocamız'a başka mübarek bir şeyh efendi ziyarete gelmişti. Ben de Hocamız'ın kapısını açtım, misafirini kabul ettim. Ben de Hocamız'ın kapısını açtım, misafirini kabul ettim. İkisine baktım; emin olun bir tek kelime konuşmadılar.İkisine baktım; emin olun bir tek kelime konuşmadılar. "Hoş geldin!" diye bir söz bile duymadım; ne de "Hoş bulduk!" diye bir söz duydum."Hoş geldin!" diye bir söz bile duymadım; ne de "Hoş bulduk!" diye bir söz duydum. Belki selam vermişlerdir, onu hatırlamıyorum.Belki selam vermişlerdir, onu hatırlamıyorum. Birisi minderin bu tarafına oturdu, ötekisi öbür tarafında ev sahibi olarak oturuyordu.Birisi minderin bu tarafına oturdu, ötekisi öbür tarafında ev sahibi olarak oturuyordu. Herkes de yerlere oturdu, gelen zât-ı muhteremin ihvânı şöyle bir tarafta oturdu,Herkes de yerlere oturdu, gelen zât-ı muhteremin ihvânı şöyle bir tarafta oturdu, Hocamız'ın ihvânı bir tarafta. Hocamız'ın ihvânı bir tarafta. Ben öyle sezdim ki; iki hoca efendi gönüllerinden birbirleriyle,Ben öyle sezdim ki; iki hoca efendi gönüllerinden birbirleriyle, ötekilerin hiç anlamayacakları gibi konuştular, görüştüler, biliştiler, seviştiler, kalktılar gittiler.ötekilerin hiç anlamayacakları gibi konuştular, görüştüler, biliştiler, seviştiler, kalktılar gittiler. Ama ötekiler hiç duymadı, hiçbir şey anlamadı. Ama ötekiler hiç duymadı, hiçbir şey anlamadı.

İnsanın Allahu Teâlâ hazretlerine, Rabbinin huzurundaİnsanın Allahu Teâlâ hazretlerine, Rabbinin huzurunda O'nunla baş başa halvet kaldığı zaman nasıl ibadet edeceğini bilmesi lazım.O'nunla baş başa halvet kaldığı zaman nasıl ibadet edeceğini bilmesi lazım. Halvet ne demek? Hâlî, yani hiç kimse olmadan, yalnız başına kalıyorsun.Halvet ne demek? Hâlî, yani hiç kimse olmadan, yalnız başına kalıyorsun. Onu öğrenmesi lazım. Geceleyin seccadesini yayıp da, Rabbu'l-âlemîn'in huzuruna dönüp,Onu öğrenmesi lazım. Geceleyin seccadesini yayıp da, Rabbu'l-âlemîn'in huzuruna dönüp, kıbleye dönüp, gözünü kapayıp da bir şeyler söylemesi lazım. "Hocam, ben bilemiyorum." kıbleye dönüp, gözünü kapayıp da bir şeyler söylemesi lazım.

"Hocam, ben bilemiyorum."

Bilemiyorum diye bir şey yok. Kompozisyon derslerinde misal olarak verirdik, söylerdik;Bilemiyorum diye bir şey yok. Kompozisyon derslerinde misal olarak verirdik, söylerdik; her insan konuşmasını bilir. "Hocam, bazısı köylüdür, cahildir, okuma yazması yoktur." her insan konuşmasını bilir.

"Hocam, bazısı köylüdür, cahildir, okuma yazması yoktur."

Hayır, herkes konuşmasını bilir.Hayır, herkes konuşmasını bilir. Nereden belli? Git sokakta oturan, sakin sakin duran bir adamı it, yere düşür. Nereden belli? Git sokakta oturan, sakin sakin duran bir adamı it, yere düşür. Ne yapar? Kalkar, başlar avukat gibi konuşmaya. Ne yapar? Kalkar, başlar avukat gibi konuşmaya. "Sen beni ne itiyorsun be adam? Ben sana ne yaptım, bir kabahatim mi var?"Sen beni ne itiyorsun be adam? Ben sana ne yaptım, bir kabahatim mi var? Uslu uslu kenarda duruyorum." Neden?Uslu uslu kenarda duruyorum." Neden? Haksızlığa uğradı, içinden duygular cûşa geldi, o artık ona söyletiyor.Haksızlığa uğradı, içinden duygular cûşa geldi, o artık ona söyletiyor. Hani "Dert insanı söyletir." demişler. İşte insanın da içinin biraz dertli olması lazım.Hani "Dert insanı söyletir." demişler. İşte insanın da içinin biraz dertli olması lazım. Bu dert nasıl bir dert? Fuzûlî'nin dediği gibi bir dert; Bu dert nasıl bir dert? Fuzûlî'nin dediği gibi bir dert;

Aşk derdi ile hoşem, el çek ilâcımdan tabîb Kılma dermân kim helakim zehri dermânımdadır. Aşk derdi ile hoşem, el çek ilâcımdan tabîb

Kılma dermân kim helakim zehri dermânımdadır.

O aşkı, o hasreti, o sevgiyi… Hani ney'in içinde bir yanıklık var ya,O aşkı, o hasreti, o sevgiyi… Hani ney'in içinde bir yanıklık var ya, işte o yanıklık gibi bir yanıklığı olması lazım insanın. işte o yanıklık gibi bir yanıklığı olması lazım insanın. Bir insan günahkâr olabilir, sarhoş olabilir, ayyaş olabilir, çok kötü bir ömür geçirmiş olabilir;Bir insan günahkâr olabilir, sarhoş olabilir, ayyaş olabilir, çok kötü bir ömür geçirmiş olabilir; buraya para kazanmak için gelmiş olabilir,buraya para kazanmak için gelmiş olabilir, otobüsleri getirmek için gelmiş olabilir veya başka hırs için gelmiş olabilir. otobüsleri getirmek için gelmiş olabilir veya başka hırs için gelmiş olabilir.

Lâ taknetû min rahmetîllah. Allah celle celâlühü emrediyor;Lâ taknetû min rahmetîllah. Allah celle celâlühü emrediyor; "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, ümitsizliğe düşmeyin.""Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, ümitsizliğe düşmeyin." "Ben zift gibi tepeden tırnağa kapkara olmuşum, Allah beni affetmez." demeyin. O günah olur. Allah; "Ben zift gibi tepeden tırnağa kapkara olmuşum, Allah beni affetmez." demeyin. O günah olur. Allah;

İnnellâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â innehu hüve'l-gâfûru'r-rahîm, Gafûru'r-Rahîm'dir.İnnellâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â innehu hüve'l-gâfûru'r-rahîm, Gafûru'r-Rahîm'dir. Sen ne kadar çok günahkâr olsan, suçun çok da olsa; senin günahın Allah'ın rahmetinden,Sen ne kadar çok günahkâr olsan, suçun çok da olsa; senin günahın Allah'ın rahmetinden, mağfiretinden de mi daha çok?mağfiretinden de mi daha çok? Onu bastıracak kadar mı çok? Yapamassın ki. Tepeden tırnağa günah olsan yapamazsın o işi.Onu bastıracak kadar mı çok? Yapamassın ki. Tepeden tırnağa günah olsan yapamazsın o işi. Allah'ın rahmeti ile hiçbir bakımdan, ne yapsan boy ölçüşemezsin!Allah'ın rahmeti ile hiçbir bakımdan, ne yapsan boy ölçüşemezsin! Onun için Allah'ın rahmeti cûşa geldi, coştu mu; Onun için Allah'ın rahmeti cûşa geldi, coştu mu;

Taştı rahmet deryası Gark oldu cümle âsî. Taştı rahmet deryası

Gark oldu cümle âsî.

o zaman âsîler gark olur, yıkanır, temizlenir, paklanır. o zaman âsîler gark olur, yıkanır, temizlenir, paklanır.

Almanya'dan bir kardeşimiz hacca gitmeye niyetlenmiş.Almanya'dan bir kardeşimiz hacca gitmeye niyetlenmiş. Aziz ve muhterem kardeşlerim. Hoşuma giden bir olmuş hadise, size naklediyorum.Aziz ve muhterem kardeşlerim. Hoşuma giden bir olmuş hadise, size naklediyorum. Gitmiş fabrikanın müdürüne demiş ki: Gitmiş fabrikanın müdürüne demiş ki:

"Ben bir ay izin istiyorum. Seyahate çıkacağım." demiş. Müdür; "Ben bir ay izin istiyorum. Seyahate çıkacağım." demiş. Müdür;

"Fabrikanın halini biliyorsun. Şimdi izin istemenin sırası mı?"Fabrikanın halini biliyorsun. Şimdi izin istemenin sırası mı? Çok sıkışık durumdayız, üretim yapmak lazım, sen benim vazgeçilmez elemanımsın,Çok sıkışık durumdayız, üretim yapmak lazım, sen benim vazgeçilmez elemanımsın, elimde senin gibisi yok. İzin veremem!" demiş. Kardeşimiz; elimde senin gibisi yok. İzin veremem!" demiş. Kardeşimiz;

"Yok mutlaka izin istiyorum." Müdür; "Niye?" demiş. "Yok mutlaka izin istiyorum." Müdür;

"Niye?" demiş.

"Ben dînî görevimi yapacağım, hacca gideceğim." Müdür; "Ben dînî görevimi yapacağım, hacca gideceğim." Müdür;

"Canım şimdi gitme, başka zaman git." demiş. İşçi kardeşimiz diretmiş; "Canım şimdi gitme, başka zaman git." demiş. İşçi kardeşimiz diretmiş;

"Hayır, bütün haklarım yansa da, sen beni işten atsan ve bütün işçilik haklarım yansa,"Hayır, bütün haklarım yansa da, sen beni işten atsan ve bütün işçilik haklarım yansa, çok zarara uğrasam da yine gideceğim.çok zarara uğrasam da yine gideceğim. Bu benim yapmam gereken bir vazife olduğu için ben bu vazifeyi mutlaka yapacağım." demiş. Bu benim yapmam gereken bir vazife olduğu için ben bu vazifeyi mutlaka yapacağım." demiş.

Adam başını önüne eğmiş, bakmış ki hiç çaresi yok; Adam başını önüne eğmiş, bakmış ki hiç çaresi yok;

"Ya, hani Muhammed'e, 'Benim fabrika müdürüm Hans beni bırakmadı.' desen olmaz mı?" "Ya, hani Muhammed'e, 'Benim fabrika müdürüm Hans beni bırakmadı.' desen olmaz mı?"

"Olmaz! O, Allah'ın emri, mazeret olmaz." demiş. "Olmaz! O, Allah'ın emri, mazeret olmaz." demiş.

O zaman "Allah'ın emri" deyince müdür boynunu bükmüş; O zaman "Allah'ın emri" deyince müdür boynunu bükmüş;

"Eh, peki sana müsaade ediyorum, git." demiş. "Eh, peki sana müsaade ediyorum, git." demiş.

Arkadaşımız hangi sene geldiyse hacca gelmiş, hac vazifesini yapmış.Arkadaşımız hangi sene geldiyse hacca gelmiş, hac vazifesini yapmış. Ama hacca gelirken Hans'la vedalaşmaya gitmiş. Alman; Ama hacca gelirken Hans'la vedalaşmaya gitmiş. Alman;

"Gittiğin yerde Muhammed'e benden de selam söyle." demiş. "Gittiğin yerde Muhammed'e benden de selam söyle." demiş.

"Medine-i Münevvere'ye ziyarete gittim, türbe-i saadetin, şebeke-i saadetin karşısına geçtim,"Medine-i Münevvere'ye ziyarete gittim, türbe-i saadetin, şebeke-i saadetin karşısına geçtim, 'es-Selâtu ve's-selâmu aleyke ya Resûlallâh' diye salât u selâmımı, duamı, ilticamı yaptım, 'es-Selâtu ve's-selâmu aleyke ya Resûlallâh' diye salât u selâmımı, duamı, ilticamı yaptım, Hans'ın selamı aklıma geliverdi. Yahu adam hıristiyan...Hans'ın selamı aklıma geliverdi. Yahu adam hıristiyan... Şimdi ben, bunu söylesem mi söylemesem mi, diye kendi kendime düşündüm.Şimdi ben, bunu söylesem mi söylemesem mi, diye kendi kendime düşündüm. Gözünü kapatmış iltica etmiş demiş ki;Gözünü kapatmış iltica etmiş demiş ki; 'Yâ Resûlallah! Hans isminde benim patronum var, Alman ama sana selam gönderdi, 'Yâ Resûlallah! Hans isminde benim patronum var, Alman ama sana selam gönderdi, üzerimde borç kalmasın.üzerimde borç kalmasın. Hristiyan ama selam gönderdi.Hristiyan ama selam gönderdi. Kusuruma bakma, sana onun için tebliğ ediyorum, Hans'ın sana selamı var.' dedim." Kusuruma bakma, sana onun için tebliğ ediyorum, Hans'ın sana selamı var.' dedim."

Vallahi diyor dönüşte Almanya'ya gitmeden Türkiye'ye gitmiş. Türkiye'de Hans'ın müslüman olduğunu duymuş!Vallahi diyor dönüşte Almanya'ya gitmeden Türkiye'ye gitmiş. Türkiye'de Hans'ın müslüman olduğunu duymuş! Allah'ın büyüklüğüne bak! Resûlullah'a bir selamın büyüklüğüne bak muhterem kardeşlerim.Allah'ın büyüklüğüne bak! Resûlullah'a bir selamın büyüklüğüne bak muhterem kardeşlerim. Sözü edeple söylemenin kıymetine bakın! Kalbin temizliğinin önemine bakın! Sözü edeple söylemenin kıymetine bakın! Kalbin temizliğinin önemine bakın!

Bir hıristiyan, "Madem gidiyorsun, ona benden selam söyle." diyor;Bir hıristiyan, "Madem gidiyorsun, ona benden selam söyle." diyor; bu saygısından dolayı Allah ona ebedî saadeti, cehennemden kurtarıyor, cenneti nasip ediyor muhterem kardeşlerim.bu saygısından dolayı Allah ona ebedî saadeti, cehennemden kurtarıyor, cenneti nasip ediyor muhterem kardeşlerim. Bir Hans, bir Alman böyle sohbetin âdâbını, konuşmanın usûlünü, âdâb-ı muaşereti bilirse;Bir Hans, bir Alman böyle sohbetin âdâbını, konuşmanın usûlünü, âdâb-ı muaşereti bilirse; biz babadan dededen müslüman, müslüman oğlu müslüman oğlu müslümanlar,biz babadan dededen müslüman, müslüman oğlu müslüman oğlu müslümanlar, niye edeb meallâh'ı bilmiyoruz? Biz Rabbimize münâcaatı niye bilmiyoruz?niye edeb meallâh'ı bilmiyoruz? Biz Rabbimize münâcaatı niye bilmiyoruz? Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ilticayı niye bilmiyoruz? Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ilticayı niye bilmiyoruz?

Bir kardeşimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şebeke-i saadetinin karşısına gelmiş.Bir kardeşimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şebeke-i saadetinin karşısına gelmiş. Dua etmiş, dua etmiş, istediği haller hâsıl olmamış.Dua etmiş, dua etmiş, istediği haller hâsıl olmamış. Kızmış kendisine; "Yâ Rabbi! Benim gibi edepsizin canını burada al.Kızmış kendisine; "Yâ Rabbi! Benim gibi edepsizin canını burada al. Madem ki Resûlullah benim yüzüme görünmüyor, madem ki ben o kadar kusurluyum,Madem ki Resûlullah benim yüzüme görünmüyor, madem ki ben o kadar kusurluyum, al yâ Rabbi canımı; ben öleyim burada!" demiş.al yâ Rabbi canımı; ben öleyim burada!" demiş. "Açılıverdi gözümden perdeler Resûlullah'ı ayan beyan gördüm." diye kendi ağzından anlatıyor bana. "Açılıverdi gözümden perdeler Resûlullah'ı ayan beyan gördüm." diye kendi ağzından anlatıyor bana.

İnsanın kalbi var. Allah'ın insana verdiği en büyük nimet; kalp, gönül nimetidir.İnsanın kalbi var. Allah'ın insana verdiği en büyük nimet; kalp, gönül nimetidir. İnsan o gönül nimetini çalıştırırsa insan oluyor. İnsan gönül nimetini çalıştırırsa müslüman oluyor.İnsan o gönül nimetini çalıştırırsa insan oluyor. İnsan gönül nimetini çalıştırırsa müslüman oluyor. Gönül nimetini çalıştırırsa insanın gözünden perde açılıyor. Gönül nimetini çalıştırırsa insanın gözünden perde açılıyor. Gönül nimetini çalıştırırsa insan sultan oluyor.Gönül nimetini çalıştırırsa insan sultan oluyor. O zaman insan oluyor. Öteki türlü taş gibi, ağaç gibi, odun gibi oluyor; bir işe yaramıyor. O zaman insan oluyor. Öteki türlü taş gibi, ağaç gibi, odun gibi oluyor; bir işe yaramıyor. Allah bizi kalbi müslüman olanlardan, kalbi mârifetullah ile yeşerenlerden eylesin. Allah bizi kalbi müslüman olanlardan, kalbi mârifetullah ile yeşerenlerden eylesin. Kalbi Allah'ı bilmekle mâmur olanlardan eylesin. Kalbi Allah'ı bilmekle mâmur olanlardan eylesin.

Adı müslüman olmak yetmiyor muhterem kardeşlerim.Adı müslüman olmak yetmiyor muhterem kardeşlerim. Medine-i Münevvere'de vefat edip Bakî kabristanlığına gömülüp de Medine-i Münevvere'de vefat edip Bakî kabristanlığına gömülüp de geceleyin Bakî kabristanlığından çıkarılıp atılanlardan bahsediliyor.geceleyin Bakî kabristanlığından çıkarılıp atılanlardan bahsediliyor. Başka diyarlarda vefat edip de mânevî seferlerle Bakî kabristanlığına getirilipBaşka diyarlarda vefat edip de mânevî seferlerle Bakî kabristanlığına getirilip defnedilenlerden bahsediliyor.defnedilenlerden bahsediliyor. "Medine demirci körüğü gibidir, layık olmayan insanı süpürür, çıkarır, atar." diye bildiriliyor. "Medine demirci körüğü gibidir, layık olmayan insanı süpürür, çıkarır, atar." diye bildiriliyor.

Onun için mühim olan Allah'ın sevgili kulu olmaktır. Gerisi? Gerisi dış görünüş, dış boya...Onun için mühim olan Allah'ın sevgili kulu olmaktır. Gerisi? Gerisi dış görünüş, dış boya... Biter bir yıkamakla. Yüzüne istediği kadar allık çalsın, istediği kadar pudra çalsın,Biter bir yıkamakla. Yüzüne istediği kadar allık çalsın, istediği kadar pudra çalsın, istediği kadar yanağını kırmızıya boyasın, gözüne rastık, rimel sürsün; bir yıkadı mı gider. istediği kadar yanağını kırmızıya boyasın, gözüne rastık, rimel sürsün; bir yıkadı mı gider. İnsan öyle bir güzelliğe sahip olmalı ki yıkamakla gitmemeli.İnsan öyle bir güzelliğe sahip olmalı ki yıkamakla gitmemeli. Kalbini öyle güzel beslemeli, öyle temizlemeli, öyle müslüman olmalı, öyle sâfî olmalı, Kalbini öyle güzel beslemeli, öyle temizlemeli, öyle müslüman olmalı, öyle sâfî olmalı, öyle güzel bir hâli olmalı ki Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olmalı.öyle güzel bir hâli olmalı ki Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olmalı. İşte o zaman kıymeti var, başka türlü kıymeti yok. İşte o zaman kıymeti var, başka türlü kıymeti yok.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir gün,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir gün, Ebû Zerr-i Gıfârî radıyallâhu anh hazretlerine, Allah şefaatine nail etsin, sordu; Ebû Zerr-i Gıfârî radıyallâhu anh hazretlerine, Allah şefaatine nail etsin, sordu;

"Yâ Ebâ Zer! Şu mescide bak; senin nazarında şu mescitte en kıymetli insan kim?" dedi. "Yâ Ebâ Zer! Şu mescide bak; senin nazarında şu mescitte en kıymetli insan kim?" dedi.

Kimi soruyor Peygamber Efendimiz? Mescid-i Nebevî'deki, Asr-ı Saadet'teki sahabileri soruyor.Kimi soruyor Peygamber Efendimiz? Mescid-i Nebevî'deki, Asr-ı Saadet'teki sahabileri soruyor. 'En kıymetlisi kim bunların içinde' dedi.'En kıymetlisi kim bunların içinde' dedi. O da şöyle mescide baktı, gözü tutan bir insana; "Şu, yâ Resûlallah." dedi. Efendimiz; O da şöyle mescide baktı, gözü tutan bir insana;

"Şu, yâ Resûlallah." dedi. Efendimiz;

"Peki şu mescitte senin gözünün en tutmadığı, en beğenmediği,"Peki şu mescitte senin gözünün en tutmadığı, en beğenmediği, en aşağı müslüman saydığın şahıs kim; bir de onu göster." dedi. en aşağı müslüman saydığın şahıs kim; bir de onu göster." dedi.

O da şöyle baktı, sevmediği, beğenmediği, hor hakir gördüğü bir kimseye; O da şöyle baktı, sevmediği, beğenmediği, hor hakir gördüğü bir kimseye;

"Şu, yâ Resûlallah!" dedi. "Şu, yâ Resûlallah!" dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dedi ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dedi ki;

"Yâ Ebâ Zer! Senin o beğenmediğin insan"Yâ Ebâ Zer! Senin o beğenmediğin insan ötekisinden o kadar kıymetli ki bin tane o adamdan bu daha kıymetli." ötekisinden o kadar kıymetli ki bin tane o adamdan bu daha kıymetli."

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashabıyla otururken; Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashabıyla otururken;

"Dikkat edin! Şimdi buraya cennetlik birisi gelecek." dedi. "Dikkat edin! Şimdi buraya cennetlik birisi gelecek." dedi.

Biraz sonra sallana sallana, abdest almış, sakalından, kollarından su akan birisi geldi.Biraz sonra sallana sallana, abdest almış, sakalından, kollarından su akan birisi geldi. Abdullah b. Ömer pürdikkat ona baktı.Abdullah b. Ömer pürdikkat ona baktı. Gelen falanca şahıs, çok tanınmış bir kimse değil, kitaplara ismi geçmiş bir insan değil.Gelen falanca şahıs, çok tanınmış bir kimse değil, kitaplara ismi geçmiş bir insan değil. Ama Peygamber Efendimiz; "Dikkat edin! Birazdan buraya bir cennetlik gelecek." diyeAma Peygamber Efendimiz; "Dikkat edin! Birazdan buraya bir cennetlik gelecek." diye önceden bildirdiği için dikkatli baktı.önceden bildirdiği için dikkatli baktı. Üç defa tekerrür ediyor bu hadise; birisi gelecek cennetlik diye, hep bu şahıs geliyor. Üç defa tekerrür ediyor bu hadise; birisi gelecek cennetlik diye, hep bu şahıs geliyor.

Sonra Abdullah b. Ömer gitti o şahsa, dedi ki; "Ben bu akşam senin evinde kalmak istiyorum.Sonra Abdullah b. Ömer gitti o şahsa, dedi ki; "Ben bu akşam senin evinde kalmak istiyorum. Babamla aramda bazı meseleler oldu, onun evinde yatmak istemiyorum.Babamla aramda bazı meseleler oldu, onun evinde yatmak istemiyorum. Beni evine misafir eder misin?" dedi. Beni evine misafir eder misin?" dedi. O akşam onun evinde yattı ama maksadı; bu müslüman niye cennetlikO akşam onun evinde yattı ama maksadı; bu müslüman niye cennetlik ne yapmış da cennetlik olmuş, niye bu makamı kazanmış diye tarassut etmek. ne yapmış da cennetlik olmuş, niye bu makamı kazanmış diye tarassut etmek.

Onun üzerine Hz. Abdullah b. Ömer radıyallâhu anhumâ dedi ki;Onun üzerine Hz. Abdullah b. Ömer radıyallâhu anhumâ dedi ki; "Ey filanca, ben sana bir bahane uydurdum da buraya geldim. Şu sebepten geldim. "Ey filanca, ben sana bir bahane uydurdum da buraya geldim. Şu sebepten geldim. Biz Peygamber Efendimiz ile oturuyorduk, 'Şimdi buraya bir cennetlik kimse gelecek.' dedi.Biz Peygamber Efendimiz ile oturuyorduk, 'Şimdi buraya bir cennetlik kimse gelecek.' dedi. Sen geldin. Senin neden cennetlik olduğunu anlamak için,Sen geldin. Senin neden cennetlik olduğunu anlamak için, ben seni tarassut etmek için senin evine misafir oldum. ben seni tarassut etmek için senin evine misafir oldum. Ama sen bizim yaptığımız gibi işler yapıyorsun; yatsı namazını kılıyorsun, teheccüde kalkıyorsun;Ama sen bizim yaptığımız gibi işler yapıyorsun; yatsı namazını kılıyorsun, teheccüde kalkıyorsun; bildiğimiz ibadetleri yapıyorsun. Sen acaba nereden cenneti kazandın? bildiğimiz ibadetleri yapıyorsun. Sen acaba nereden cenneti kazandın? Nasıl cennetlik oldun? Bize söylemediğin, göstermediğin bir şey var mı?" Nasıl cennetlik oldun? Bize söylemediğin, göstermediğin bir şey var mı?"

"Yok, ben işte böyle gördüğün gibi bir kardeşinizim." filan diye cevap verdi o şahıs. "Yok, ben işte böyle gördüğün gibi bir kardeşinizim." filan diye cevap verdi o şahıs.

Sonra Hz. Abdullah ondan izin istedi, ayrıldı. Giderken arkasından seslendi; Sonra Hz. Abdullah ondan izin istedi, ayrıldı. Giderken arkasından seslendi;

"Dur, aklıma bir şey geldi. Bir şeyden ümitleniyorum ki;"Dur, aklıma bir şey geldi. Bir şeyden ümitleniyorum ki; kalbimde hiç kimseye karşı bir kötülük yoktur; belki Allah beni ondan dolayı cennetlikler arasında yazmıştır." dedi.kalbimde hiç kimseye karşı bir kötülük yoktur; belki Allah beni ondan dolayı cennetlikler arasında yazmıştır." dedi. herkesin iyiliğini isterim, kalbimde kimseye karşı kötülük yoktur dedi. herkesin iyiliğini isterim, kalbimde kimseye karşı kötülük yoktur dedi.

Bu bir kalp işi muhterem kardeşlerim, kalbin temizlenmesi işi; üniforma işi değil! Bu bir kalp işi muhterem kardeşlerim, kalbin temizlenmesi işi; üniforma işi değil!

Allah insanların suretine, nesline, soyuna, parasına, makamına bakmıyor.Allah insanların suretine, nesline, soyuna, parasına, makamına bakmıyor. Kalp işi, gönül işi, tefekkür işi, edep işi, ahlâk işi, âdâba riayet etme meselesi.Kalp işi, gönül işi, tefekkür işi, edep işi, ahlâk işi, âdâba riayet etme meselesi. İşte onu öğrenmesi lazım. Onu öğreneceği ilim tasavvuf ilmi.İşte onu öğrenmesi lazım.

Onu öğreneceği ilim tasavvuf ilmi.
Tasavvuf ilmini oturup öğrenmesi lazım, uygulaması lazım. Uygulamalı bir ilim.Tasavvuf ilmini oturup öğrenmesi lazım, uygulaması lazım. Uygulamalı bir ilim. Sadece kitabı ezberleyip imtihan olarak başarı kazanılan bir ilim değil. Sadece kitabı ezberleyip imtihan olarak başarı kazanılan bir ilim değil. Hayatı sürüş tarzı olduğu için hayatı mutasavvıfâne sürmeyi öğrenmek lazım.Hayatı sürüş tarzı olduğu için hayatı mutasavvıfâne sürmeyi öğrenmek lazım. Resûlullah'ın ahlâkı ile, Kur'ân-ı Kerîm'in ahlâkı ile ahlâklanmak lazım. Resûlullah'ın ahlâkı ile, Kur'ân-ı Kerîm'in ahlâkı ile ahlâklanmak lazım.

Bir başka misal söyleyeceğim; Bir başka misal söyleyeceğim;

Bizim fakültedeki talebelerimizden birisi hac kafilesine başkan olmuş. "Nasıl hacılar?" dedim. Bizim fakültedeki talebelerimizden birisi hac kafilesine başkan olmuş.

"Nasıl hacılar?" dedim.

"Yedi otobüse başkanlık ettim, maalesef hacılarımızın çoğu gafil hocam." dedi. "Yedi otobüse başkanlık ettim, maalesef hacılarımızın çoğu gafil hocam." dedi.

"Kem riyal hâzâ yâ hâc? diye, alışveriş yaptıkları şemsiyenin, malın, kumaşın fiyatını sorup duruyorlar."Kem riyal hâzâ yâ hâc? diye, alışveriş yaptıkları şemsiyenin, malın, kumaşın fiyatını sorup duruyorlar. 'Aman bu termosu nereden aldın?' 'Aman bu malı nereden daha ucuza alabilirim?' 'Aman bu termosu nereden aldın?' 'Aman bu malı nereden daha ucuza alabilirim?' 'Sen bugün ne aldın göster bakalım, ben de alayım.''Sen bugün ne aldın göster bakalım, ben de alayım.' 'Hadi o çarşıya beraber gidelim, bu çarşıyı beraber gezelim.' ' 'Hadi o çarşıya beraber gidelim, bu çarşıyı beraber gezelim.' ' Acaba Harem-i Şerif'in kaç tane minaresi var? Kaç tane kapısı var?'Acaba Harem-i Şerif'in kaç tane minaresi var? Kaç tane kapısı var?' 'Sizin memlekette ne var ne yok, anlat bakalım.' 'Sen hangi memlekettensin…''Sizin memlekette ne var ne yok, anlat bakalım.' 'Sen hangi memlekettensin…' Mescid-i Haram'da vakitleri böyle sohbetle geçiyor, mâlâyâni ile vakitleri geçiyor." dedi. Mescid-i Haram'da vakitleri böyle sohbetle geçiyor, mâlâyâni ile vakitleri geçiyor." dedi.

"Yalnız bir tanesi vardı bizim kafilede, o bir âşıktı, o bir dervişti."Yalnız bir tanesi vardı bizim kafilede, o bir âşıktı, o bir dervişti. Yolda belliydi; zikirde, tesbihte âdâba riayet ediyordu. Medine'ye gelince bir coştu;Yolda belliydi; zikirde, tesbihte âdâba riayet ediyordu. Medine'ye gelince bir coştu; otobüsten yere indi; başladı kumlara alnını sürmeye, otobüsten yere indi; başladı kumlara alnını sürmeye, 'Acaba Resûlullah ayağını buraya sürmüş müdür?..' diye ağlaya ağlaya'Acaba Resûlullah ayağını buraya sürmüş müdür?..' diye ağlaya ağlaya Medine'nin toprağına alnını sürdü.Medine'nin toprağına alnını sürdü. O âşık haliyle hac yaptı, başkalarına uymadı, ibadete kuvvet verdi. O âşık haliyle hac yaptı, başkalarına uymadı, ibadete kuvvet verdi. Allah rızasına uygun hareket etmeye çalıştı." dedi. Allah rızasına uygun hareket etmeye çalıştı." dedi.

Sonra dönüşe geçmişler. Medine'de veyahut daha başka bir yerde rüya görmüş o kardeşimiz.Sonra dönüşe geçmişler. Medine'de veyahut daha başka bir yerde rüya görmüş o kardeşimiz. Rüyada Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bir sedirde oturuyor görmüş.Rüyada Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bir sedirde oturuyor görmüş. Sevinerek yanına gitmiş, elini ayağını öpmeye.Sevinerek yanına gitmiş, elini ayağını öpmeye. Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "Evladım, kâğıt kalem getir de senin haccının kabul olduğunu yazayım." demiş."Evladım, kâğıt kalem getir de senin haccının kabul olduğunu yazayım." demiş. Sevine sevine Resûlullah "Bunun haccı makbul hacdır." yazacak diye kağıt kalem almaya geçmiş.Sevine sevine Resûlullah "Bunun haccı makbul hacdır." yazacak diye kağıt kalem almaya geçmiş. Öbür odaya gitmiş, beri odaya tekrar geldiği zaman bakmış,Öbür odaya gitmiş, beri odaya tekrar geldiği zaman bakmış, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in oturduğu yerde şeyhi oturuyor.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in oturduğu yerde şeyhi oturuyor. Bu ne demek? Şeyhi Resûlullah'ın hakiki varisi, halifesi demek.Bu ne demek? Şeyhi Resûlullah'ın hakiki varisi, halifesi demek. O da ona işaret tabii. Sevinerek kalkmış rüyasından. O da ona işaret tabii. Sevinerek kalkmış rüyasından.

Muhterem kardeşlerim! Hac yapacaksak böyle olmalı işte.Muhterem kardeşlerim! Hac yapacaksak böyle olmalı işte. Rüyada bunu görebiliyor musun, bu iltifatı alabiliyor musun, işte hac bu.Rüyada bunu görebiliyor musun, bu iltifatı alabiliyor musun, işte hac bu. Yoksa adına "Hacı" derler ama insan gelmiştir gitmiştir. Allah yardımcımız olsun cümlemize. Yoksa adına "Hacı" derler ama insan gelmiştir gitmiştir. Allah yardımcımız olsun cümlemize.

Onun için, edeb meallâh'ı mutlaka öğrenmemiz lazım;Onun için, edeb meallâh'ı mutlaka öğrenmemiz lazım; Allah'ın huzurunda Allah'a kulluğun edebini öğrenmemiz lazım.Allah'ın huzurunda Allah'a kulluğun edebini öğrenmemiz lazım. Allahu Teâlâ hazretleri ile baş başa, halvette, tenhada, insanlardan uzak kaldığımız zaman,Allahu Teâlâ hazretleri ile baş başa, halvette, tenhada, insanlardan uzak kaldığımız zaman, diz çöktüğümüz zaman Allah'a nasıl dua edeceğimizi, nasıl münâcaat edeceğimizi bilmemiz lazım.diz çöktüğümüz zaman Allah'a nasıl dua edeceğimizi, nasıl münâcaat edeceğimizi bilmemiz lazım. Âdâba, sohbete alışmamız lazım. O da birden olmuyor, burada olmuyor, söylemekle olmuyor. Âdâba, sohbete alışmamız lazım. O da birden olmuyor, burada olmuyor, söylemekle olmuyor. İstanbul'da, Ankara'da, Erzurum'da olacak; orada alıştıracaksın, alıştıracaksın;İstanbul'da, Ankara'da, Erzurum'da olacak; orada alıştıracaksın, alıştıracaksın; burada uygulamaya, tatbikata geleceksin. burada uygulamaya, tatbikata geleceksin.

Allahu Teâlâ hazretlerinin Habîb-i edîbi, Muhammed-i Mustafâ'sı acabaAllahu Teâlâ hazretlerinin Habîb-i edîbi, Muhammed-i Mustafâ'sı acaba neler istemiş Allahu Teâlâ hazretlerinden? Kısa dualar ederdi Peygamber Efendimiz.neler istemiş Allahu Teâlâ hazretlerinden? Kısa dualar ederdi Peygamber Efendimiz. Neler istemiş, onlardan bazılarını size okumak istiyorum. Neler istemiş, onlardan bazılarını size okumak istiyorum.

Mesela birisinde diyor ki; Mesela birisinde diyor ki;

Allâhummec'al fî kalbî nûrâ ve fî lisânî nûrâ ve fî basarî nûrâ ve fî sem'î nûrâ ve 'an yemînî nûrâAllâhummec'al fî kalbî nûrâ ve fî lisânî nûrâ ve fî basarî nûrâ ve fî sem'î nûrâ ve 'an yemînî nûrâ ve 'an yesârî nûrâ ve min fevkî nûrâ ve min tahtî nûrâ ve min emâmî nûrâve 'an yesârî nûrâ ve min fevkî nûrâ ve min tahtî nûrâ ve min emâmî nûrâ ve min halfî nûrâ vec'al-lî fî nefsî nûrâ ve a'zîm lî nûrâ. ve min halfî nûrâ vec'al-lî fî nefsî nûrâ ve a'zîm lî nûrâ.

Buhârî ve Müslim rivayet etmiş bu hadîs-i şerîfi. Buhârî ve Müslim rivayet etmiş bu hadîs-i şerîfi.

"Yâ Rabbi! Benim kalbime nur ver." diyor Peygamber Efendimiz. Ne demek?"Yâ Rabbi! Benim kalbime nur ver." diyor Peygamber Efendimiz. Ne demek? Yani kalbinin içinde bir kandil yanacak, orası aydınlanacak, dışarıdan burası ışıklı görünecek.Yani kalbinin içinde bir kandil yanacak, orası aydınlanacak, dışarıdan burası ışıklı görünecek. O mu demek? Hayır. Bu mânevî bir nur ki insan onunla güzellikleri görür, O mu demek? Hayır. Bu mânevî bir nur ki insan onunla güzellikleri görür, mânevî zevkleri tadar, mânevî bakımdan müşahedeleri onunla müşahede etmesi mümkün olur.mânevî zevkleri tadar, mânevî bakımdan müşahedeleri onunla müşahede etmesi mümkün olur. Eğer bu nur olmazsa insanın kalbi kör olur, kalp gözü kör olur, gerçekleri görmez. Eğer bu nur olmazsa insanın kalbi kör olur, kalp gözü kör olur, gerçekleri görmez. Anlatsan da anlamaz, doğru düzgün anlatmaya çalışsan da künhüne, işin aslına vakıf olamaz. Anlatsan da anlamaz, doğru düzgün anlatmaya çalışsan da künhüne, işin aslına vakıf olamaz.

Allah hepimize o nuru versin.Allah hepimize o nuru versin. Dilimize o nuru versin. Dilde nur olur mu, dili parlayacak mı, o mânaya mı? Hayır.Dilimize o nuru versin. Dilde nur olur mu, dili parlayacak mı, o mânaya mı? Hayır. Dili, söylediği zaman Allah'ın rızasına uygun sözü söyleyecek, Allah'ın sevdiği şeyi söyleyecek.Dili, söylediği zaman Allah'ın rızasına uygun sözü söyleyecek, Allah'ın sevdiği şeyi söyleyecek. Dili nurlu olacak, dili günahlı olmayacak.Dili nurlu olacak, dili günahlı olmayacak. Gözü nurlu olacak; hakkı görecek, hakkı müşahede edecek, sevabı kazanacak.Gözü nurlu olacak; hakkı görecek, hakkı müşahede edecek, sevabı kazanacak. Kulağı nurlu olacak. Sağı, solu, önü, arkası, yukarısı, aşağısı nurlu olacak... Kulağı nurlu olacak. Sağı, solu, önü, arkası, yukarısı, aşağısı nurlu olacak...

Allahu Teâlâ hazretleri bizi nurundan mahrum etmesin. Zulümâtta, karanlıklarda bırakmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi nurundan mahrum etmesin. Zulümâtta, karanlıklarda bırakmasın. Bizi kendi nefsimize terk etmesin. Bizim nefsimizi ıslah etmeyi nasip eylesin.Bizi kendi nefsimize terk etmesin. Bizim nefsimizi ıslah etmeyi nasip eylesin. Bizi yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Şeytana uyanlardan etmesin, hizb-i şeytandan etmesin.Bizi yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Şeytana uyanlardan etmesin, hizb-i şeytandan etmesin. Allahu Teâlâ hazretleri dinine hizmet etmeye karınca kararınca azimli, kararlı, mücahit,Allahu Teâlâ hazretleri dinine hizmet etmeye karınca kararınca azimli, kararlı, mücahit, hayırlı müslüman olmayı nasip eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin.hayırlı müslüman olmayı nasip eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin. Hakkı hak olarak görüp ona tâbi olmayı nasip eylesin.Hakkı hak olarak görüp ona tâbi olmayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.

Ebû Zerr-i Gıfârî cahil bir insan mıydı?Ebû Zerr-i Gıfârî cahil bir insan mıydı? O mescitte bir insanı gösteriyor, bir de öteki insanı gösteriyor.O mescitte bir insanı gösteriyor, bir de öteki insanı gösteriyor. Resûlullah Efendimiz; "Hayır, o insan kıymetli değil, bu insan ondan bin kat daha kıymetli." diyor. Resûlullah Efendimiz; "Hayır, o insan kıymetli değil, bu insan ondan bin kat daha kıymetli." diyor.

İnsana Allah nur versin, gerçekleri görme nuru versin.İnsana Allah nur versin, gerçekleri görme nuru versin. Yâ Rabbi! Sen bize hakkı hak olarak görmeyi nasip et; hakka uymayı nasip et.Yâ Rabbi! Sen bize hakkı hak olarak görmeyi nasip et; hakka uymayı nasip et. Bâtılı bâtıl olarak görmeyi nasip et; bâtıldan korunmayı, kaçmayı, sakınmayı, çekinmeyi nasip et. Bâtılı bâtıl olarak görmeyi nasip et; bâtıldan korunmayı, kaçmayı, sakınmayı, çekinmeyi nasip et. Yolunda dâim eyle, zikrinde kâim eyle. Bize rüşdümüzü ilham eyle.Yolunda dâim eyle, zikrinde kâim eyle. Bize rüşdümüzü ilham eyle. Doğru yola bizi sevk eyle. Bizi hayırlı ilimlerle mücehhez eyle. Doğru yola bizi sevk eyle. Bizi hayırlı ilimlerle mücehhez eyle. Kur'ân-ı Kerîm'in esrarına aşinâ eyle. İmanın zevkine vakıf eyle.Kur'ân-ı Kerîm'in esrarına aşinâ eyle. İmanın zevkine vakıf eyle. İmanın tadını duyup da öyle yaşayanlardan eyle. İmanın tadını duyup da öyle yaşayanlardan eyle.

Her işini rıza-yı Bârî'yi kazanmak için yapanlardan eyle.Her işini rıza-yı Bârî'yi kazanmak için yapanlardan eyle. Aldığını Allah için alan, verdiğini Allah için veren, sevdiğini Allah için seven,Aldığını Allah için alan, verdiğini Allah için veren, sevdiğini Allah için seven, kızdığına Allah için kızanlardan eyle. Her işi Allah için olanlardan eyle. kızdığına Allah için kızanlardan eyle. Her işi Allah için olanlardan eyle. Allah'ın rızasına erenlerden eyle. Erenlerle beraber eyle. Allah'ın rızasına erenlerden eyle. Erenlerle beraber eyle.

Allâhümme innâ nes'elüke mine'l-hayri küllihi 'âcilihi ve âcilihi mâ alimnâ minhu ve mâ lem na'lem. Allâhümme innâ nes'elüke mine'l-hayri küllihi 'âcilihi ve âcilihi mâ alimnâ minhu ve mâ lem na'lem.

Manası: Manası:

"Yâ Rabbi! Ben senden bütün hayırları isterim."Yâ Rabbi! Ben senden bütün hayırları isterim. Hem bu dünyanın hayırlarını, hem âhiretin hayırlarını, hem bildiklerimi, söylediklerimi,Hem bu dünyanın hayırlarını, hem âhiretin hayırlarını, hem bildiklerimi, söylediklerimi, hem bilmediğimi, söyleyemediğimi; hepsini isterim." hem bilmediğimi, söyleyemediğimi; hepsini isterim."

Neûzu bike mine'ş-şerri küllihi 'âcilihi ve âcilihi mâ alimnâ minhu ve mâ lem na'lem.Neûzu bike mine'ş-şerri küllihi 'âcilihi ve âcilihi mâ alimnâ minhu ve mâ lem na'lem. "Bildiğim bilmediğim her türlü şerden yâ Rabbi, beni mahfuz eyle." "Bildiğim bilmediğim her türlü şerden yâ Rabbi, beni mahfuz eyle."

Duanın hası, özü bu. Allahu Teâlâ hazretleri bizim halimizi bizden daha iyi biliyor.Duanın hası, özü bu. Allahu Teâlâ hazretleri bizim halimizi bizden daha iyi biliyor. Bize lazım olanı bize ihsan eylesin. Bizi kurtaracak şeyleri bizlere nasip eylesin. Bize lazım olanı bize ihsan eylesin. Bizi kurtaracak şeyleri bizlere nasip eylesin. Rızasına vasıl olacak şeyleri bizlere ihsan eylesin.Rızasına vasıl olacak şeyleri bizlere ihsan eylesin. Bize zararlı olacak şeyleri biz istesek de bize vermesin.Bize zararlı olacak şeyleri biz istesek de bize vermesin. Bize faydalı olan şeylerle ömrümüzü geçirmeyi nasip eylesin.Bize faydalı olan şeylerle ömrümüzü geçirmeyi nasip eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin. Cennetine dahil ettiği, cemaliyle müşerref ettiği has kullarından eylesin. Cennetine dahil ettiği, cemaliyle müşerref ettiği has kullarından eylesin.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve habîbihi'l-muctebâ ve bi-hürmeti yevmi 'ArefeBi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve habîbihi'l-muctebâ ve bi-hürmeti yevmi 'Arefe ve bi hürmeti meydân-ı 'Arafât ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. ve bi hürmeti meydân-ı 'Arafât ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2