Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Arkadaşlıkta İncelikler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Rebîü'l-Evvel 1406 / 08.12.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Üç Şey Cefadandır, Arkadaşı Konuşurken Dinlemek, Amellerin Allah’a En Sevimlisi, Arabın Helâk Olması, Kişinin Ancak Tanıdığına | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Arkadaşlıkta İncelikler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Rebîü'l-Evvel 1406 / 08.12.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Üç Şey Cefadandır, Arkadaşı Konuşurken Dinlemek, Amellerin Allah’a En Sevimlisi, Arabın Helâk Olması, Kişinin Ancak Tanıdığına | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

ElhamdülillâhiRabbi'l-âlemîn. ElhamdülillâhiRabbi'l-âlemîn.

Ve's-salâtüve's-selâmu âlâ seyyidi'l evveline ve'l âhirîn.Ve's-salâtüve's-selâmu âlâ seyyidi'l evveline ve'l âhirîn. Seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn Seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn

Emmâba'd: Emmâba'd:

Fa'lemûeyyühe'l-ihvân fe-inneefdale'l-kitâbikitâbullah ve efdale'l-hedyihedyuseyyidinâ MuhammedinFa'lemûeyyühe'l-ihvân fe-inneefdale'l-kitâbikitâbullah ve efdale'l-hedyihedyuseyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûrimuhdesâtuhâsallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûrimuhdesâtuhâ ve külle muhdesinbid'atün ve külle bid'atindalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâfi'n-nâr. ve külle muhdesinbid'atün ve külle bid'atindalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâfi'n-nâr.

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyisallallahu aleyhi ve sellemeennehukâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyisallallahu aleyhi ve sellemeennehukâl:

Mine'l-cefâi en yedhule'r-raculü menzile ahîhi fe-yukaddemeileyhi'ş-şey'üliye'külehûfelâye'külehû.Mine'l-cefâi en yedhule'r-raculü menzile ahîhi fe-yukaddemeileyhi'ş-şey'üliye'külehûfelâye'külehû. Ve'r-raculüyeshabu'r-racülefi't-tarîkifelâyes'elühûanismihîvesmiebîhi,Ve'r-raculüyeshabu'r-racülefi't-tarîkifelâyes'elühûanismihîvesmiebîhi, ve'r-raculüyücâmiuehlehûlâyülâibuhâkable'l-cimâi. ve'r-raculüyücâmiuehlehûlâyülâibuhâkable'l-cimâi.

Sadaka Resûlullah fîmâkâl ev kemâkâl. Sadaka Resûlullah fîmâkâl ev kemâkâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti ve bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti ve bereketi cümlenizin üzerine olsun.

İnşaallahEfendimiz Muhammed-i Mustafâaleyhi efdalu's-salavâtİnşaallahEfendimiz Muhammed-i Mustafâaleyhi efdalu's-salavât ve ekmelu't-tahiyyâtve't-teslîmât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir nebze okuyacağız. ve ekmelu't-tahiyyâtve't-teslîmât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir nebze okuyacağız.

Okuduğumuz hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabımızın 448. sayfasının ilk hadisidir. Okuduğumuz hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabımızın 448. sayfasının ilk hadisidir.

Allah'ın arslanı, Resûlullah'ın damadıAllah'ın arslanı, Resûlullah'ın damadı Hz. Ali Efendimiz radıyallahuanh ve kerremallâhuveche Efendimiz'den rivayet etmiş.Hz. Ali Efendimiz radıyallahuanh ve kerremallâhuveche Efendimiz'den rivayet etmiş. Deylemî isimli hadis alimi Müsnedü'l-Firdevs isimli hadis kitabında kaydetmiş kiDeylemî isimli hadis alimi Müsnedü'l-Firdevs isimli hadis kitabında kaydetmiş ki Efendimiz şöyle buyurmuş: Efendimiz şöyle buyurmuş:

Mine'l-cefâi. "Cefadandır…" Mine'l-cefâi. "Cefadandır…"

Üç şey sayacak, bunlar cefadandır. Üç şey sayacak, bunlar cefadandır.

Ne demek cefa? Ne demek cefa?

Deniliyor ki; Eyel-i'rab ve'n-nekre ani't-tevâsuluve'l-mehabbeh.Deniliyor ki;

Eyel-i'rab ve'n-nekre ani't-tevâsuluve'l-mehabbeh.
"Muhabbetten ve birbiriyle dostâne geçinmekten yüz çevirmeye cefa derler." "Muhabbetten ve birbiriyle dostâne geçinmekten yüz çevirmeye cefa derler."

Yani soğukluk, uyuşmazlık, kabalık,muhabbetsizlik, burûdet,Yani soğukluk, uyuşmazlık, kabalık,muhabbetsizlik, burûdet, duygusuzluk, arkadaşına karşı ilgi duymamak mânasına geliyor. duygusuzluk, arkadaşına karşı ilgi duymamak mânasına geliyor.

Muhabbete uymayan, arkadaşlığın âdâbına sığmayan şey nedir? Muhabbete uymayan, arkadaşlığın âdâbına sığmayan şey nedir?

En yedhule'r-raculü menzile ahîhi fe-yukaddemeileyhi'ş-şey'ü li-ye'külehû fe-lâ ye'külehû.En yedhule'r-raculü menzile ahîhi fe-yukaddemeileyhi'ş-şey'ü li-ye'külehû fe-lâ ye'külehû. "Kişinin arkadaşının, kardeşinin evine girmesi"Kişinin arkadaşının, kardeşinin evine girmesi ve yesin diye kendisine bir şey verildiği halde onu yememesi cefadandır." ve yesin diye kendisine bir şey verildiği halde onu yememesi cefadandır."

Evine gitmişsin, ikramını kabul edecek, yiyecek, iltifat edeceksin ki muhabbet olsun.Evine gitmişsin, ikramını kabul edecek, yiyecek, iltifat edeceksin ki muhabbet olsun. Evine girmiş yemiyor; cefadandır.Evine girmiş yemiyor; cefadandır. Yani bu hal muhabbete aykırı bir haldir, soğukluktur, doğru değildir. Yani bu hal muhabbete aykırı bir haldir, soğukluktur, doğru değildir. Efendimiz, bunu uygun görmemiştir. Efendimiz, bunu uygun görmemiştir.

İkincisi; Ve'r-raculüyeshabu'r-racülefi't-tarîki fe-lâ yes'elühû an ismihîve'smiebîhi.İkincisi;

Ve'r-raculüyeshabu'r-racülefi't-tarîki fe-lâ yes'elühû an ismihîve'smiebîhi.
"Bir adam, bir başka adama yolda yol arkadaşı oluyor,aynı kervanda"Bir adam, bir başka adama yolda yol arkadaşı oluyor,aynı kervanda aynı yolu beraber gidiyorlar da ona ismini, babasının ismini sormuyor, onu tanımıyor, tanışmıyor." aynı yolu beraber gidiyorlar da ona ismini, babasının ismini sormuyor, onu tanımıyor, tanışmıyor."

Bu da muhabbete sığan bir şey değildir,soğuk bir davranıştır.Bu da muhabbete sığan bir şey değildir,soğuk bir davranıştır. Efendimiz,"Böyle bir katılık olmaz." demek istiyor. Efendimiz,"Böyle bir katılık olmaz." demek istiyor.

Üçüncüsü de, ilimde ayıp yoktur, Efendimiz söylemiş, bizim de nakletmemiz gerekiyor: Üçüncüsü de, ilimde ayıp yoktur, Efendimiz söylemiş, bizim de nakletmemiz gerekiyor:

Ve'r-raculüyücâmiuehlehû lâ yülâibuhâkable'l-cimâi.Ve'r-raculüyücâmiuehlehû lâ yülâibuhâkable'l-cimâi. "Kişi ailesinin yanına varıyor ve bu işi ona yaklaşmazdan evvel iltifatla,"Kişi ailesinin yanına varıyor ve bu işi ona yaklaşmazdan evvel iltifatla, onunla tatlı şeyler konuşmadan, mülaabe etmeden yapıyor." onunla tatlı şeyler konuşmadan, mülaabe etmeden yapıyor."

"Bu da soğuk, katı bir şey; doğru değildir." diye Efendimiz ifade etmiş. "Bu da soğuk, katı bir şey; doğru değildir." diye Efendimiz ifade etmiş.

Efendimiz'den her şeyi öğreniyoruz.Efendimiz'den her şeyi öğreniyoruz. Öyle bir kaynağa sahibiz ki Allah'a hamd ü senâlar olsun.Öyle bir kaynağa sahibiz ki Allah'a hamd ü senâlar olsun. Öyle bir edep menbâı ki üniversite okumamış, medrese görmemiş,Öyle bir edep menbâı ki üniversite okumamış, medrese görmemiş, ümmîlerin arasından çıkmış bir peygamber,hadîs-i şerîfleri ciltler dolduruyor;ümmîlerin arasından çıkmış bir peygamber,hadîs-i şerîfleri ciltler dolduruyor; her bir tanesi inci gibi, her birisi bize neler neler öğretiyor…her bir tanesi inci gibi, her birisi bize neler neler öğretiyor… Misafirlik âdâbından, ev sahipliği âdâbından, yolculuk âdâbından,Misafirlik âdâbından, ev sahipliği âdâbından, yolculuk âdâbından, özel meselelerden, ictimâî meselelerden, askerî meselelerden…özel meselelerden, ictimâî meselelerden, askerî meselelerden… her sahada istifade ediyor, feyizler alıyoruz.her sahada istifade ediyor, feyizler alıyoruz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den neler neler öğreniyoruz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den neler neler öğreniyoruz.

Dünyada Efendimiz gibi bir kimse gerçekten yok. Dünyada Efendimiz gibi bir kimse gerçekten yok.

Neden gerçekten yok? Neden gerçekten yok?

Kim o kadar ciltlerce söz bırakmış? Tarih boyunca kimden nakledilmiş? Kim var? Kim o kadar ciltlerce söz bırakmış? Tarih boyunca kimden nakledilmiş? Kim var?

Misali yok! Nakledilen sözler içinde her sözü başlı başına altın gibi, elmas gibi olan,Misali yok! Nakledilen sözler içinde her sözü başlı başına altın gibi, elmas gibi olan, sözlerinin her birisi bu kadar kıymetli olan kim var? sözlerinin her birisi bu kadar kıymetli olan kim var?

Yok!Yani eşi, emsali yok! Yok!Yani eşi, emsali yok!

Bunlar kültürün gelişmiş olduğu,Bunlar kültürün gelişmiş olduğu, fevkalâde ileri bir toplulukta yetişmiş bir insandan da çıkmış değil. Çölde…fevkalâde ileri bir toplulukta yetişmiş bir insandan da çıkmış değil. Çölde… Ev yok, bark yok, pazar yok, malî imkân yok, su yok, yiyecek-içecek kıt, tahsilli insan yok…Ev yok, bark yok, pazar yok, malî imkân yok, su yok, yiyecek-içecek kıt, tahsilli insan yok… Nüfus zaten az, kimse o taraflara gidemez, gelemez. Tenha, kuytu… Nüfus zaten az, kimse o taraflara gidemez, gelemez. Tenha, kuytu…

Şimdi tabii uçağa atlayıp gidiyoruz. Ama eskiden o çöllerde yürüyüşü bir düşünün.Şimdi tabii uçağa atlayıp gidiyoruz. Ama eskiden o çöllerde yürüyüşü bir düşünün. 18 saat çölde, bata çıka, susuz… 18 saat çölde, bata çıka, susuz…

Suyu nereden bulacaksın? Buzdolabı mı taşıyacaksın yanında?Suyu nereden bulacaksın? Buzdolabı mı taşıyacaksın yanında? Gidenlerin zaten büyük bir kısmı yolda helak olurlardı, ölürlerdi.Gidenlerin zaten büyük bir kısmı yolda helak olurlardı, ölürlerdi. Onun için hacca gitmek, umreye gitmek cihatla denk tutuluş ve sevabı o kadar çok.Onun için hacca gitmek, umreye gitmek cihatla denk tutuluş ve sevabı o kadar çok. Kolay değil ki; kolay değil idi. Kolay değil ki; kolay değil idi.

Öyle bir mahrumiyet bölgesinden öyle bir ârifler sultanı, öyle bir hakîmler hakîmi,Öyle bir mahrumiyet bölgesinden öyle bir ârifler sultanı, öyle bir hakîmler hakîmi, öyle bir bilginler bilgini zuhur etmiş kiinsan mest oluyor ve söyleyecek hiçbir şey bulamıyor.öyle bir bilginler bilgini zuhur etmiş kiinsan mest oluyor ve söyleyecek hiçbir şey bulamıyor. Ne kadar ince şeylerden de bahsetmiş.Ne kadar ince şeylerden de bahsetmiş. Biz bunları hadis okumasak, kitaplarda da okumadık.Biz bunları hadis okumasak, kitaplarda da okumadık. Ben üniversite mezunuyum, üniversite hocasıyım;bunları okumadık.Ben üniversite mezunuyum, üniversite hocasıyım;bunları okumadık. Yirminci yüzyılda böyle şeyler okumadık.Yirminci yüzyılda böyle şeyler okumadık. Eğer bu hadisler olmasaydı mahvolmuştuk, insanlık mahvolmuştu.Eğer bu hadisler olmasaydı mahvolmuştuk, insanlık mahvolmuştu. Her şey var çünkü… Bakın ne diyor? Her şey var çünkü…

Bakın ne diyor?

"Kişi bir arkadaşının evine girdiği zaman yediği şeyden, ikram ettiği şeyden alsın."Kişi bir arkadaşının evine girdiği zaman yediği şeyden, ikram ettiği şeyden alsın. Almazsa muhabbete sığmaz."diyor. Almazsa muhabbete sığmaz."diyor.

Yolda bir arkadaşla tanıştın, aynı otobüstesin.Yolda bir arkadaşla tanıştın, aynı otobüstesin. Şimdi otobüs var, eskiden kervan vardı. Veyahut yaya…Şimdi otobüs var, eskiden kervan vardı. Veyahut yaya… Adam çıkınını sırtına almış, "Yâ Allah, Bismillahirrahmanirrahim."diye yola koyulmuş.Adam çıkınını sırtına almış, "Yâ Allah, Bismillahirrahmanirrahim."diye yola koyulmuş. Yolda bir adamla daha rastlaşmışlar.Beraber gitmişler de ne ismini ne babasının ismini sormuş. Yolda bir adamla daha rastlaşmışlar.Beraber gitmişler de ne ismini ne babasının ismini sormuş.

Olmaz, muhabbete sığmaz! Olmaz, muhabbete sığmaz!

"Selamunaleyküm kardeşim, adın ne? Baban kim? Nerelisin?"Selamunaleyküm kardeşim, adın ne? Baban kim? Nerelisin? Nereden gelir, nereye gidersin? Bir ihtiyacın var mı? İşin var mı?" Nereden gelir, nereye gidersin? Bir ihtiyacın var mı? İşin var mı?"

İslâm nezaket dini... İslâm nezaket dini...

Gelelim hadîs-i şerîfin üçüncü maddesine. Orada da aile ahvâlinden bahsediyor.Gelelim hadîs-i şerîfin üçüncü maddesine. Orada da aile ahvâlinden bahsediyor. Ailenin mahremiyetine ait, evlilik mahremiyeti ile ilgili bir söz söylüyor ama ne kadar olgun bir şey.Ailenin mahremiyetine ait, evlilik mahremiyeti ile ilgili bir söz söylüyor ama ne kadar olgun bir şey. Ne kadar yüksek bir insan olduğunu bu cümlesinde de anlıyoruz.Ne kadar yüksek bir insan olduğunu bu cümlesinde de anlıyoruz. Kişi, karısının yanına gidiyor, kaşları çatık olmayacak.Kişi, karısının yanına gidiyor, kaşları çatık olmayacak. Tatlı dilli, güleç yüzlü olacak, şaka yapacak, oynaşacak, oynayacak diyerek,Tatlı dilli, güleç yüzlü olacak, şaka yapacak, oynaşacak, oynayacak diyerek, "Öyle olmazsa olmaz, yakışmaz." diyor. "Öyle olmazsa olmaz, yakışmaz." diyor.

Tabii İslâm her şeyi -yüznumaraya girmenin, çıkmanın usulü dahil- anlattığıTabii İslâm her şeyi -yüznumaraya girmenin, çıkmanın usulü dahil- anlattığı ve hayatımızın hiçbir tarafını boş bırakmadığı için güzel bir sistem.ve hayatımızın hiçbir tarafını boş bırakmadığı için güzel bir sistem. Eğer şimdiki beşerî sistemler gibi olsa ya orasını anlatacak bu tarafını bırakacakEğer şimdiki beşerî sistemler gibi olsa ya orasını anlatacak bu tarafını bırakacak veyahut sadece bir tarafı birazcık yamama bâbından bir şey olacak.veyahut sadece bir tarafı birazcık yamama bâbından bir şey olacak. İslâm insanı hiçbir halinde yalnız bırakmıyor. İslâm insanı hiçbir halinde yalnız bırakmıyor.

Yüznumaraya girerken çıkarken nasıl olacak, banyo yaparken nasıl olacak,Yüznumaraya girerken çıkarken nasıl olacak, banyo yaparken nasıl olacak, hanımının yanına vardığı zaman nasıl varacak?.. Besmele çekecek filan… hanımının yanına vardığı zaman nasıl varacak?..

Besmele çekecek filan…

Tepeden tırnağa yıkanmak ne kadar güzel! Yıkanmayan kâfirler ne biçim adamlar!..Tepeden tırnağa yıkanmak ne kadar güzel! Yıkanmayan kâfirler ne biçim adamlar!.. Öyle şey mi olur? Yıkanmamak olur mu? İslâm ne kadar güzel! Öyle şey mi olur? Yıkanmamak olur mu? İslâm ne kadar güzel!

Mine'l-mürûeti en yensute'r-racülü li-ehîhiizâhaddesehûMine'l-mürûeti en yensute'r-racülü li-ehîhiizâhaddesehû ve minhüsni'l-mümâşâti en yakıfe'l-ehu li-ehîhiiza'nkataaşes'ana'lihî. ve minhüsni'l-mümâşâti en yakıfe'l-ehu li-ehîhiiza'nkataaşes'ana'lihî.

Hz. Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyurmuş ki: Hz. Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyurmuş ki:

Mine'l-mürûeti. "Erliktendir, erkekliktendir, yiğitliktendir." Mine'l-mürûeti. "Erliktendir, erkekliktendir, yiğitliktendir."

Mürûet, bizim mürüvvet dediğimiz şey, aslında mer, adam, kişi kelimesinden geliyor.Mürûet, bizim mürüvvet dediğimiz şey, aslında mer, adam, kişi kelimesinden geliyor. Mürûeti mastar yani "erlik, babayiğitlik, yiğitlik" demek.Mürûeti mastar yani "erlik, babayiğitlik, yiğitlik" demek. Yiğitliktendir yani insanın olgun, kâmil, babacan, yiğit bir kimse olduğunun alametidir. Yiğitliktendir yani insanın olgun, kâmil, babacan, yiğit bir kimse olduğunun alametidir.

En yensute'r-racülüli-ehîhiizâhaddesehû.En yensute'r-racülüli-ehîhiizâhaddesehû. "Arkadaşı ona konuşurken arkadaşını kemâl-i dikkat ile dinlemek, yiğitliktendir." "Arkadaşı ona konuşurken arkadaşını kemâl-i dikkat ile dinlemek, yiğitliktendir."

O bir şey söylüyor, sen bir şey söylüyorsun, lafınız birbirine karışıyor;O bir şey söylüyor, sen bir şey söylüyorsun, lafınız birbirine karışıyor; dur bakalım, İslâm böyle demiyor.dur bakalım, İslâm böyle demiyor. Sen bir dinle o konuşsun, sen konuş o dinlesin; İslâm böyle söylüyor.Sen bir dinle o konuşsun, sen konuş o dinlesin; İslâm böyle söylüyor. Yani laflar birbirine girip lafı ağzından almak, "Lafını balla kestim, dur ben söyleyeyim."demek…Yani laflar birbirine girip lafı ağzından almak, "Lafını balla kestim, dur ben söyleyeyim."demek… Sen ne kadar "balla kestim" de desen bu söylediğin şey doğru olmadı.Sen ne kadar "balla kestim" de desen bu söylediğin şey doğru olmadı. Bırak, sözümü bitireyim. Bırak, sözümü bitireyim.

Toplantıların vazgeçilmez âdâbıdır.Toplantıların vazgeçilmez âdâbıdır. Birisi konuşmak için söz alır, konuşmanın sonuna kadar konuşur, bittikten sonra ötekisi cevap verir.Birisi konuşmak için söz alır, konuşmanın sonuna kadar konuşur, bittikten sonra ötekisi cevap verir. Efendimiz bu kaideyi de koymuş; hem de "yiğitliktir, erliktir"diyor.Efendimiz bu kaideyi de koymuş; hem de "yiğitliktir, erliktir"diyor. Yani adamlıktır, olgunluktur,nakıs insan olmadığının, çoluk çocuk takımından olmadığının alametidir.Yani adamlıktır, olgunluktur,nakıs insan olmadığının, çoluk çocuk takımından olmadığının alametidir. Arkadaşı konuştuğu zaman sonuna kadar kemâl-i dikkat ile susup dinliyor.Arkadaşı konuştuğu zaman sonuna kadar kemâl-i dikkat ile susup dinliyor. Yukarıda saydığımız edeplerden bir edep de bu. Yukarıda saydığımız edeplerden bir edep de bu.

Sonra; Sonra;

Ve minhüsni'l-mümâşâti.Ve minhüsni'l-mümâşâti. "Beraber ahbaplık etmek, muamele etmek, yol yürümek, yoldaşlık etmenin güzelliğindendir.""Beraber ahbaplık etmek, muamele etmek, yol yürümek, yoldaşlık etmenin güzelliğindendir." En yakıfe'l-ehu. "Kişinin durması…"Li-ehîhi. "Kardeşinin hatırı için…"En yakıfe'l-ehu. "Kişinin durması…"Li-ehîhi. "Kardeşinin hatırı için…" İza'nkataaşes'ana'lihî. "Çarığının,pabucunun bağcığı koptuğu zaman onu ıslah edipİza'nkataaşes'ana'lihî. "Çarığının,pabucunun bağcığı koptuğu zaman onu ıslah edip onarıp bağlayacağım diye uğraşırken onun yanında durması da mürüvvettendir." onarıp bağlayacağım diye uğraşırken onun yanında durması da mürüvvettendir."

O da güzel arkadaşlık emaresindendir. O da güzel arkadaşlık emaresindendir.

Mine'l-mümâşâti."Birçok âdâbı vardır da onlardan biri de budur." Mine'l-mümâşâti."Birçok âdâbı vardır da onlardan biri de budur."

İslâm'a bakınız, Efendimiz'in nasıl terbiye ettiğini görünüz. İslâm'a bakınız, Efendimiz'in nasıl terbiye ettiğini görünüz.

Yolda iki arkadaş gidiyor. İyi arkadaşlık,iyi yoldaşlık nasıl olur? Yolda iki arkadaş gidiyor.

İyi arkadaşlık,iyi yoldaşlık nasıl olur?

O arkadaşın pabucuna bir hal gelse, "Dur onu düzelteyim." derkenO arkadaşın pabucuna bir hal gelse, "Dur onu düzelteyim." derken o yürüyüp gidip de o sonra arkadan ona koşup yetişecek ya.Onu bile İslâm iyi görmüyor da; o yürüyüp gidip de o sonra arkadan ona koşup yetişecek ya.Onu bile İslâm iyi görmüyor da;

"İyi arkadaşlığın alameti,"İyi arkadaşlığın alameti, o pabucunu düzeltinceye kadar senin de onun yanıbaşında durmandır." diyor. o pabucunu düzeltinceye kadar senin de onun yanıbaşında durmandır." diyor.

O edebi dahi öğretiyor. Bu inceliklerden öte tarafını kıyas edin. O edebi dahi öğretiyor. Bu inceliklerden öte tarafını kıyas edin.

Bir müslümanı düşünün ki bir arkadaşıyla yola giderken neleri dahi düşünüyor. Bir müslümanı düşünün ki bir arkadaşıyla yola giderken neleri dahi düşünüyor.

İslâm bu kadar ince, zarif, duygulu iken; müslümanların bu kadar duygulu,İslâm bu kadar ince, zarif, duygulu iken; müslümanların bu kadar duygulu, ârif, zarif, kâmil, hassas kimseler olması gerekirken bizim arkadaşlıklarımız nasıl arkadaşlık?ârif, zarif, kâmil, hassas kimseler olması gerekirken bizim arkadaşlıklarımız nasıl arkadaşlık? Yirminci yüzyılın arkadaşlıkları nasıl arkadaşlık? Hani modern çağdaydık?Yirminci yüzyılın arkadaşlıkları nasıl arkadaşlık? Hani modern çağdaydık? Hani yirminci yüzyıl ileri bir çağdı?Hani yirminci yüzyıl ileri bir çağdı? Yirminci yüzyılın ileriliği teknolojide, makine sanayisinde, maddede…Yirminci yüzyılın ileriliği teknolojide, makine sanayisinde, maddede… Evet teyp var, radyo var, otomobil var, uçak var, vesaire var; insanlık öldü.Evet teyp var, radyo var, otomobil var, uçak var, vesaire var; insanlık öldü. İnsanlık yok, zarafet yok, âriflik yok, kibarlık yok,İnsanlık yok, zarafet yok, âriflik yok, kibarlık yok, bu kadar hassas plandakardeşinin hatırına riayet etmek yok. bu kadar hassas plandakardeşinin hatırına riayet etmek yok.

"Müslümanlar müslümanların ancak kardeşidir." Hani nerede? Yok! "Müslümanlar müslümanların ancak kardeşidir."

Hani nerede?

Yok!

Müslümanların bir de çok yüksek bir zümresi var,Müslümanlıkta ihtisas yapmış;Müslümanların bir de çok yüksek bir zümresi var,Müslümanlıkta ihtisas yapmış; dervişler, mutasavvıflar zümresi… dervişler, mutasavvıflar zümresi…

Hani nerede tekkeâdâbı? Hani nerede tekkeâdâbı?

İnnâlillâhi ve innâileyhirâciûn, sizlere ömür.İnnâlillâhi ve innâileyhirâciûn, sizlere ömür. Allah bizleri edib, ârif, zarif, kâmil kulları eylesin. Bu kaba-sabalıkla hiçbir yere varılmaz.Allah bizleri edib, ârif, zarif, kâmil kulları eylesin. Bu kaba-sabalıkla hiçbir yere varılmaz. Ne Rabbimin rızası bulunur, ne Resûlü'nünşefaatine erilir. Böyle kaba-saba Müslümanlık olmaz. Ne Rabbimin rızası bulunur, ne Resûlü'nünşefaatine erilir. Böyle kaba-saba Müslümanlık olmaz.

İslâm,"Arkadaşının pabucunun bağcığı bozulduğu zaman onu yaparken bile yanında dur daİslâm,"Arkadaşının pabucunun bağcığı bozulduğu zaman onu yaparken bile yanında dur da arkandan koşmak zorunda kalmasın."diye onu dahi nazar-ı dikkate alıyor. arkandan koşmak zorunda kalmasın."diye onu dahi nazar-ı dikkate alıyor.

Büyüklerimiz demişler ki: Büyüklerimiz demişler ki:

et-Turukuküllühââdâbun."Tarikatlerin hepsi, tepeden tırnağaedeptir, âdaptır." et-Turukuküllühââdâbun."Tarikatlerin hepsi, tepeden tırnağaedeptir, âdaptır."

Camiye girmenin çıkmanın, konuşmanın, kapı çalmanın, arkadaşının yüzüne bakmanın,Camiye girmenin çıkmanın, konuşmanın, kapı çalmanın, arkadaşının yüzüne bakmanın, bakmamanın usulü, âdâbı vardır;her şeyin âdâbı vardır.bakmamanın usulü, âdâbı vardır;her şeyin âdâbı vardır. Her şey edeptir; oturman, kalkman, meclise girince selam vermen, ayrılman...Her şey edeptir; oturman, kalkman, meclise girince selam vermen, ayrılman... Her şeyi inceden inceye, âdâbına riayet ederek yaparlardı.Her şeyi inceden inceye, âdâbına riayet ederek yaparlardı. Onun için onlar müslümanların içinde ihtisas sahibi olmuş, edepte çok yükselmiş kimselerdir;Onun için onlar müslümanların içinde ihtisas sahibi olmuş, edepte çok yükselmiş kimselerdir; böyle olması gerekiyor. böyle olması gerekiyor.

Olacak inşaallah! Kardeşlerimiz yeni yeni anlıyorlar. Böyle bir âlem varmış.Olacak inşaallah! Kardeşlerimiz yeni yeni anlıyorlar. Böyle bir âlem varmış. AllahAllah!Kapısı açılmış, içi güller dolu, sümbüller dolu, şahane bir bahçe…AllahAllah!Kapısı açılmış, içi güller dolu, sümbüller dolu, şahane bir bahçe… O bahçenin içine daha yeni yeni giriyorlar. O bahçenin içinde yetişecekler inşaallah. O bahçenin içine daha yeni yeni giriyorlar. O bahçenin içinde yetişecekler inşaallah.

Minehabbe'l-a'mâliilallâhiteâlâidhâlü's-sürûriale'l-müslimievMinehabbe'l-a'mâliilallâhiteâlâidhâlü's-sürûriale'l-müslimiev entüferriceanhuğammenev takzıyeanhudeynen ev tut'imehûmincûin. entüferriceanhuğammenev takzıyeanhudeynen ev tut'imehûmincûin.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki: Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki:

"Allahu Teâlâ hazretlerine sevimli gelen amellerin önde gelenlerinden"Allahu Teâlâ hazretlerine sevimli gelen amellerin önde gelenlerinden yani Allah'ın en sevdiği amellerdendir…" yani Allah'ın en sevdiği amellerdendir…"

İdhâlü's-sürûriale'l-müslimi. "Müslümanların içine sevinç, neşe sokmaktır." İdhâlü's-sürûriale'l-müslimi. "Müslümanların içine sevinç, neşe sokmaktır."

Allah'ın en sevdiği amellerden birisi sevindirmek, gönlü hoş etmek...Allah'ın en sevdiği amellerden birisi sevindirmek, gönlü hoş etmek... Bir yetimi, bir dulu sevindirdin mi, bir fakirin gönlünü hoş ettin mi,Bir yetimi, bir dulu sevindirdin mi, bir fakirin gönlünü hoş ettin mi, bir kimseye herhangi bir şekilde gönül hoşnutluğu verebildin mi, içini ferahlandırdın mı,bir kimseye herhangi bir şekilde gönül hoşnutluğu verebildin mi, içini ferahlandırdın mı, gözünü şenlendirebildin mi;Allah'ın en sevdiği amellerden biri işte budur. gözünü şenlendirebildin mi;Allah'ın en sevdiği amellerden biri işte budur.

Ev entüferriceanhuğammen. Ev entüferriceanhuğammen.

"Ya onu sevindirmektir…" "Yada onun bir üzüntüsünü üzerindenalmaktır, atmaktır." "Ya onu sevindirmektir…"

"Yada onun bir üzüntüsünü üzerindenalmaktır, atmaktır."

"Tamam, tasalanma!Onun çaresini buluruz."Tamam, tasalanma!Onun çaresini buluruz. Gel, ben sana yardımcı olurum."filan diyor. Gel, ben sana yardımcı olurum."filan diyor.

"Hay Allah razı olsun, beni rahatlattın!" diyor."Hay Allah razı olsun, beni rahatlattın!" diyor. Yani bir gamını, üzüntüsünü almaktır. Veyahut; Yani bir gamını, üzüntüsünü almaktır. Veyahut;

Ev takzıyeanhudeynen. "Onun bir borcu var, ödeyemiyor,sen onun borcunu ödeyiverirsin." Ev takzıyeanhudeynen. "Onun bir borcu var, ödeyemiyor,sen onun borcunu ödeyiverirsin."

Fukarâcık borç ödeyeyim diye uğraşıyor, parası yok, aldığı maaş şu kadar, ödemesi mümkün değil;Fukarâcık borç ödeyeyim diye uğraşıyor, parası yok, aldığı maaş şu kadar, ödemesi mümkün değil; sen ödeyiverirsin. "Allah razı olsun." diyor. sen ödeyiverirsin. "Allah razı olsun." diyor.

Ev tut'imehûmincûin."Acıkmış, sen onu yediriveriyorsun." Ev tut'imehûmincûin."Acıkmış, sen onu yediriveriyorsun."

Bismillahirrrahmanirrahim diyor, Elhamdülillah diyor.Bismillahirrrahmanirrahim diyor, Elhamdülillah diyor. "Ne güzel tatlı tatlı yedirdin, karnımızıdoyurdun. Allah senden razı olsun." diyor. "Ne güzel tatlı tatlı yedirdin, karnımızıdoyurdun. Allah senden razı olsun." diyor.

İşte Allah'ın en çok sevdiği amellerden bazısı bunlardır. İşte Allah'ın en çok sevdiği amellerden bazısı bunlardır.

Mine'l-ba'zıyye.Çok vardır da en sevdiklerinden bazısı bunlardır. Mine'l-ba'zıyye.Çok vardır da en sevdiklerinden bazısı bunlardır.

O halde bu noktaya dikkat edeceğiz.O halde bu noktaya dikkat edeceğiz. Namaz kılmaya, hacca gitmeye, zekât vermeye dikkat ettiğimiz gibi bu mânevîâdâba da dikkat edeceğiz.Namaz kılmaya, hacca gitmeye, zekât vermeye dikkat ettiğimiz gibi bu mânevîâdâba da dikkat edeceğiz. Kardeşimizi sevindirmek, gönlünü hoş etmek, borcunu ödeyivermek,Kardeşimizi sevindirmek, gönlünü hoş etmek, borcunu ödeyivermek, teselli edivermek, açsa doyuruvermek gibi…teselli edivermek, açsa doyuruvermek gibi… Bir başka insana iyilik yapmaya fazlaca dikkat edeceğiz.Bir başka insana iyilik yapmaya fazlaca dikkat edeceğiz. Çünkü Allah bunu en çok seviyor,en çok sevdiği amellerdendir. Çünkü Allah bunu en çok seviyor,en çok sevdiği amellerdendir.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Mineşrâti's-sâahhelâkü'l-arabi. "Kıyamet alametlerinden birisi de Arap'ın helak olmasıdır." Mineşrâti's-sâahhelâkü'l-arabi. "Kıyamet alametlerinden birisi de Arap'ın helak olmasıdır."

Yani Arap helak oldu mu, kıyametin alametlerinden birisi daha tahakkuk etmiş demektir.Yani Arap helak oldu mu, kıyametin alametlerinden birisi daha tahakkuk etmiş demektir. Kıyametin alametleri çoktur da…Eşrât,"şart" demek. Eşrâtü's-sâah, kıyametin şartları…Kıyametin alametleri çoktur da…Eşrât,"şart" demek. Eşrâtü's-sâah, kıyametin şartları… Yani bu olacak da kıyamet kopacak. Yani bu olacak da kıyamet kopacak.

Bu, Tirmizî'de veTaberânî'de geçen bir hadîs-i şerîf. Bu, Tirmizî'de veTaberânî'de geçen bir hadîs-i şerîf.

Arap nasıl helak olur? Arap nasıl helak olur?

Arap,İslâm ülkelerinin orta yerindedir.Arap,İslâm ülkelerinin orta yerindedir. Arap ülkeleri helak olursa kenarındaki ülkeler kalmadı, bitti demektir.Arap ülkeleri helak olursa kenarındaki ülkeler kalmadı, bitti demektir. Sonra Arap,İslâm'ın doğduğu ülkenin ahâlisidir.Sonra Arap,İslâm'ın doğduğu ülkenin ahâlisidir. İslâm'ın doğduğu Mekke-i Mükerreme'nin, Medîne-i Münevvere'nin olduğu belde helak olursaİslâm'ın doğduğu Mekke-i Mükerreme'nin, Medîne-i Münevvere'nin olduğu belde helak olursa demek ki müslümanlar ölmüş de orayı düşmana bırakmış.demek ki müslümanlar ölmüş de orayı düşmana bırakmış. Ortada kıyamet kopması için bir şey kalmamış. Ortada kıyamet kopması için bir şey kalmamış.

Şu da olabilir ki insanın helaki ölümü değildir.Şu da olabilir ki insanın helaki ölümü değildir. Mesela İslâm yolunda, Allah yolunda harbetmiş bir kimse ölüyor, şehit oluyor.Mesela İslâm yolunda, Allah yolunda harbetmiş bir kimse ölüyor, şehit oluyor. O helak değil, güzel bir şey! Asıl helak mâneviyâtın ölmesidir.O helak değil, güzel bir şey! Asıl helak mâneviyâtın ölmesidir. Mâneviyâtı ölmüş, İslâm'dan haberi, imandan nasibi, insanlıktan hissesi yok,hayvandan beter olmuş; ölü…Mâneviyâtı ölmüş, İslâm'dan haberi, imandan nasibi, insanlıktan hissesi yok,hayvandan beter olmuş; ölü… Asıl helak olmak odur. Bu mânaya da olabilir.Asıl helak olmak odur. Bu mânaya da olabilir. Yani İslâm artık onlarda bile unutulmuş da hiç İslâm kalmamış.Yani İslâm artık onlarda bile unutulmuş da hiç İslâm kalmamış. O zaman bekle kıyameti,ha koptu ha kopacak, demektir. O zaman bekle kıyameti,ha koptu ha kopacak, demektir.

Şimdi bu zaman, Arap'ın helaki uzak mı, yakın mı? Şimdi bu zaman, Arap'ın helaki uzak mı, yakın mı?

Allah erhamu'r-râhimîn'dir.Mâsum bebeklere, ak sakallı ihtiyarlara,Allah erhamu'r-râhimîn'dir.Mâsum bebeklere, ak sakallı ihtiyarlara, boynu bükük fukarâya, yoksula acısın; zalimleri de ıslah etsin.boynu bükük fukarâya, yoksula acısın; zalimleri de ıslah etsin. Şaşıranları doğru yola hidayetiyle sevk eylesin. Şaşıranları doğru yola hidayetiyle sevk eylesin.

Maalesef İslâm ülkelerinin çoğu kâfirlerin avucunun içindedir,Maalesef İslâm ülkelerinin çoğu kâfirlerin avucunun içindedir, kendi idarelerine sahip değillerdir, onların avuçlarının içinde oyuncaktırlar. kendi idarelerine sahip değillerdir, onların avuçlarının içinde oyuncaktırlar.

Suudi Arabistan'ın Amerika'dan milyarlarca dolar alacağı var, alamıyor da hacılara zam yapıyor. Suudi Arabistan'ın Amerika'dan milyarlarca dolar alacağı var, alamıyor da hacılara zam yapıyor.

Her hacıdan 524 riyal para…Eskiden bunu 100 alırdı, 200'e çıktı, 500'e çıktı... Her hacıdan 524 riyal para…Eskiden bunu 100 alırdı, 200'e çıktı, 500'e çıktı...

Hacıyla uğraşacağına Amerika'dan paranı alsana! Hacıyla uğraşacağına Amerika'dan paranı alsana!

Alamaz ki! Bütün paraları Amerikan bankalarında, Amerika istediği kadar veriyor. Alamaz ki! Bütün paraları Amerikan bankalarında, Amerika istediği kadar veriyor.

Peki, bu paralar Amerika'yanasıl geldi? Peki, bu paralar Amerika'yanasıl geldi?

Amerika onun petrolünü peşin aldı, parasını veresiye bile vermiyor.Amerika onun petrolünü peşin aldı, parasını veresiye bile vermiyor. Şu acayipliğe bakın! Şu acayip işlere bakın!Şu acayipliğe bakın! Şu acayip işlere bakın! Kalkınmasını yavaşlatmış, bütçesi denk düşmüyormuş vs…Kalkınmasını yavaşlatmış, bütçesi denk düşmüyormuş vs… Tabii Irak'a yardım etti, İran'a karşı para fazla gitti diye.Tabii Irak'a yardım etti, İran'a karşı para fazla gitti diye. Amerikalılar'ın Awacsuçakları için bilmem ne kadar para verdi. Amerikalılar'ın Awacsuçakları için bilmem ne kadar para verdi.

O niçin veriyor? Amerika parasını kendisi ödesin.Körfez'i korumak, petrolü korumak, onun işi... O niçin veriyor? Amerika parasını kendisi ödesin.Körfez'i korumak, petrolü korumak, onun işi...

Hayır! Kendisi kendisini koruttururken parasını Suud'dan alıyor.Hayır! Kendisi kendisini koruttururken parasını Suud'dan alıyor. Bunlar akıl alır işler değil.İnsanın biraz aklı çalışmaya başladı mı,Bunlar akıl alır işler değil.İnsanın biraz aklı çalışmaya başladı mı, gerçekleri sağdan soldan görmeye başladı mı yüreğinde bir yara açılır, akar durur. Kanı hiç dinmez.gerçekleri sağdan soldan görmeye başladı mı yüreğinde bir yara açılır, akar durur. Kanı hiç dinmez. Allah Allah!Bu ne biçim,ne acayip iştir ki varlık içinde darlık, zenginlik içinde yoksulluk, fakirlik…Allah Allah!Bu ne biçim,ne acayip iştir ki varlık içinde darlık, zenginlik içinde yoksulluk, fakirlik… Acayip bir şey! Niye Suudi Arabistan'ı misal verdim? Acayip bir şey!

Niye Suudi Arabistan'ı misal verdim?

En bariz misal orası diye. Hicaz, Mekke, Medine orada, Arap dediğimiz insanların çekirdeği orası.En bariz misal orası diye. Hicaz, Mekke, Medine orada, Arap dediğimiz insanların çekirdeği orası. Hadîs-i şerîfte,"Araplar'ın helakidir."diyor, onun için oradan verdim.Hadîs-i şerîfte,"Araplar'ın helakidir."diyor, onun için oradan verdim. Yoksa öteki İslâmâlemi farklı mı? Afrika, Asya farklı mı?.. Yoksa öteki İslâmâlemi farklı mı? Afrika, Asya farklı mı?..

Müslümanlara bir ceza, bir zilletgelmiş ki sorma gitsin.Müslümanlara bir ceza, bir zilletgelmiş ki sorma gitsin. Müslümanlar cihanın efendisi iken, hâlâ da her türlü maddî imkân kendilerinde olduğu,Müslümanlar cihanın efendisi iken, hâlâ da her türlü maddî imkân kendilerinde olduğu, memleketleri dünyanın en güzel yerleri, en kıymetli mıntıkaları olduğu halde,memleketleri dünyanın en güzel yerleri, en kıymetli mıntıkaları olduğu halde, hâlâakılları başlarına gelemiyor.hâlâakılları başlarına gelemiyor. Hâlâ düştükleri yerden Bismillarirrahmanirrahamdeyip bir kalkamadılar. Hâlâ düştükleri yerden Bismillarirrahmanirrahamdeyip bir kalkamadılar.

Afganistan'dan GülbeddinHikmetyargeldi buraya da,Afganistan'dan GülbeddinHikmetyargeldi buraya da, adamcağızbizim sofralarımıza oturup yemek yiyememiş.Gözleri dolu dolu olmuş.adamcağızbizim sofralarımıza oturup yemek yiyememiş.Gözleri dolu dolu olmuş. Oradaki kardeşlerinin sefaletlerini hatırlayıveriyor,Oradaki kardeşlerinin sefaletlerini hatırlayıveriyor, "Ben burada renk renk, çeşit çeşit sofralarda bu yemekleri nasıl yerim?" diye boğazına düğümleniyor. "Ben burada renk renk, çeşit çeşit sofralarda bu yemekleri nasıl yerim?" diye boğazına düğümleniyor.

Araplar size yardım ediyor mu? Acı acı gülmüş. Araplar size yardım ediyor mu?

Acı acı gülmüş.

Türkler yardım ediyor mu? Türkler yardım ediyor mu?

Eski hırka, pabuç, yiyecek, giyecekfilan biraz gönderdiler. Eski hırka, pabuç, yiyecek, giyecekfilan biraz gönderdiler.

Öyle mi olur? Afganistan'ın arkasında Türkistan var.Öyle mi olur? Afganistan'ın arkasında Türkistan var. Onlar bizim kardeşlerimiz, inleyip duruyor.Onlar bizim kardeşlerimiz, inleyip duruyor. Biz de burada yaz geldi mi plaj kenarlarını, deniz kenarlarını hiç kaçırmayız.Biz de burada yaz geldi mi plaj kenarlarını, deniz kenarlarını hiç kaçırmayız. Sahillerin dört-beş katlı en lüks apartmanlarıİstanbul'dan Tekirdağ'ı geçti, Çanakkale'ye doğru gidiyor.Sahillerin dört-beş katlı en lüks apartmanlarıİstanbul'dan Tekirdağ'ı geçti, Çanakkale'ye doğru gidiyor. Senede bir-iki ay kullanılacak diye oralara apartmanlar yapılıyor.Senede bir-iki ay kullanılacak diye oralara apartmanlar yapılıyor. O tarafa doğru yapılmaya başlandı. O tarafa doğru yapılmaya başlandı.

Para mı yok bizde? Kendimiz fabrika kuramaz mıyız? Amerika'yamuhtaç mıyız? Para mı yok bizde? Kendimiz fabrika kuramaz mıyız? Amerika'yamuhtaç mıyız?

Vallahi billahi muhtaç değiliz!İhtiyacımız yok!Vallahi billahi muhtaç değiliz!İhtiyacımız yok! Memleketimizde yediğimiz madde, giyeceğimiz madde çıkar, fabrikalarımız var;Memleketimizde yediğimiz madde, giyeceğimiz madde çıkar, fabrikalarımız var; hiçbir şeylerine ihtiyacımız yok. Eksik olsun yüzleri, hiçbir şeylerine ihtiyacımız yok.hiçbir şeylerine ihtiyacımız yok. Eksik olsun yüzleri, hiçbir şeylerine ihtiyacımız yok. Ama haysiyetimizden,imanımızdan, şevkimizden, heyecanımızdan bir şeyler kaybetmişiz. Ama haysiyetimizden,imanımızdan, şevkimizden, heyecanımızdan bir şeyler kaybetmişiz.

Oradaki Arap, dünkü iki-üç tane kabile…Oradaki Arap, dünkü iki-üç tane kabile… Bize isyan etmiş, oraları ayırmış, güya müstakil devlet kurmuş, şimdi Amerika sömürüyor.Bize isyan etmiş, oraları ayırmış, güya müstakil devlet kurmuş, şimdi Amerika sömürüyor. Parası çok, bize vermiyor. Müslümanların parası; bize vermesin, bizim ihtiyacımız yok. Parası çok, bize vermiyor. Müslümanların parası; bize vermesin, bizim ihtiyacımız yok.

Afganlı'ya ver! Ona da vermiyor. Hayırlı bir şey yap! Afganlı'ya ver!

Ona da vermiyor.

Hayırlı bir şey yap!

Onu da yapmıyor.Onu da yapmıyor. Çamlıca tepesi gibi koca dağı orta yerinden kesmiş, devirmiş, üstüne saray yaptırmış.Çamlıca tepesi gibi koca dağı orta yerinden kesmiş, devirmiş, üstüne saray yaptırmış. Kaç paraya yapılır? Yapılmasıçok zor… Kaç paraya yapılır? Yapılmasıçok zor…

Bir büyük hata, bir kötü görünüş var ki Suriye Arap diyarı, nafile;Bir büyük hata, bir kötü görünüş var ki Suriye Arap diyarı, nafile; Irak Arap diyarı, nafile; Mısır Arap diyarı, nafile; nereye baksan…Irak Arap diyarı, nafile; Mısır Arap diyarı, nafile; nereye baksan… Yemen'in yarısı komünist, Kuzey Yemen, Güney Yemen ikisi birbirinden ayrılmış.Yemen'in yarısı komünist, Kuzey Yemen, Güney Yemen ikisi birbirinden ayrılmış. Kimisi Habeşistan'ın zulmünde, kimisi Rusya'nın istilasında, kimisi bilmem hangi gavurun şeyinde...Kimisi Habeşistan'ın zulmünde, kimisi Rusya'nın istilasında, kimisi bilmem hangi gavurun şeyinde... Güya bunlarınhepsi de müslüman.Ahâlimüslüman da durum böyle yani helak olmuş. Güya bunlarınhepsi de müslüman.Ahâlimüslüman da durum böyle yani helak olmuş.

Hangi Arap kavmi helak olmamış ki? Hangi Arap kavmi helak olmamış ki?

Efendim!Evleri var, köşkleri var, Cidde'yi gördün mü, yüksek yüksek binalar var…Efendim!Evleri var, köşkleri var, Cidde'yi gördün mü, yüksek yüksek binalar var… Daha büyük helak ya!Ehl-i âhiret iken ehl-i dünya olmuşlar.Daha büyük helak ya!Ehl-i âhiret iken ehl-i dünya olmuşlar. Zevkin, sefanın, lükse harcanan paranın haddi hesabı yok!Zevkin, sefanın, lükse harcanan paranın haddi hesabı yok! Yüznumaranın kapısının tokmağının altın yapılmasının bir gereği var mı?Yüznumaranın kapısının tokmağının altın yapılmasının bir gereği var mı? Yani bana bu hadîs-i şerîfe göre helak olmuş da diyebileceğiz gibi geliyor.Yani bana bu hadîs-i şerîfe göre helak olmuş da diyebileceğiz gibi geliyor. Sanki helak de olmuş.Demek ki kıyametin o şartı da bitmiş gibi… Sanki helak de olmuş.Demek ki kıyametin o şartı da bitmiş gibi…

Allah'ın lütfu çoktur. Allah, sevdiği kullarından eylesin.Allah'ın lütfu çoktur. Allah, sevdiği kullarından eylesin. Dünyada ve âhirette kötü günler göstermesin, iyilikler nasip eylesin. Dünyada ve âhirette kötü günler göstermesin, iyilikler nasip eylesin.

Mineşrâti's-sâati en yemurre'r-raculüfi'l-mescidi lâ yusallîfîhirek'ateyniMineşrâti's-sâati en yemurre'r-raculüfi'l-mescidi lâ yusallîfîhirek'ateyni ve en lâ yüsellime illâ alâ men ya'rifu ve en yubride's-sabiyyü'ş-şeyh. ve en lâ yüsellime illâ alâ men ya'rifu ve en yubride's-sabiyyü'ş-şeyh.

Taberânî'nin İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet ettiği kıyamet alametleri ile ilgili bir hadîs-i şerîf...Taberânî'nin İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet ettiği kıyamet alametleri ile ilgili bir hadîs-i şerîf... Yine kıyamet alametlerini sayacak.Kıyamet alametlerinin bazısı da şunlardır; Yine kıyamet alametlerini sayacak.Kıyamet alametlerinin bazısı da şunlardır;

En yemurre'r-raculüfi'l-mescidilâ yusallîfîhirek'ateyni.En yemurre'r-raculüfi'l-mescidilâ yusallîfîhirek'ateyni. "Kişi mescitten geçiyor da iki rekât namaz kılmıyor." "Kişi mescitten geçiyor da iki rekât namaz kılmıyor."

Allah'ın evi burası, ibadethâne!Bir kapısından giriyor, öbür kapısından çıkıyorsun;Allah'ın evi burası, ibadethâne!Bir kapısından giriyor, öbür kapısından çıkıyorsun; utanmaz mısın? İki rekât namaz kıl!Şurada ahbabın otursa es-selâmualeyküm demeden geçmezsin.utanmaz mısın? İki rekât namaz kıl!Şurada ahbabın otursa es-selâmualeyküm demeden geçmezsin. Allah'ın evinden öbür tarafa geçiyor iki rekât namaz kılmıyor. Allah'ın evinden öbür tarafa geçiyor iki rekât namaz kılmıyor.

Neden? Ruh kalmamış. Allah'a sevgi, saygı, kulluk âdâbı kalmamış.Geçip gidiyor. Neden?

Ruh kalmamış. Allah'a sevgi, saygı, kulluk âdâbı kalmamış.Geçip gidiyor.

Yol mu burası? Yol mu burası?

Sonra; Ve en lâ yüsellime illâ alâ men ya'rifu.Sonra;

Ve en lâ yüsellime illâ alâ men ya'rifu.
"Kişi ancak tanıdığına selam veriyor, başkasına selam vermiyor." "Kişi ancak tanıdığına selam veriyor, başkasına selam vermiyor."

Bu da kıyamet alametlerindendir. Zihninizde düşünün bakalım.Bu da kıyamet alametlerindendir. Zihninizde düşünün bakalım. Biz bugün yolda giderken kime selam veririz?Biz bugün yolda giderken kime selam veririz? Ahmet, Mehmet Bey tanıdığımız bir kimse ise ona selam veririz,Ahmet, Mehmet Bey tanıdığımız bir kimse ise ona selam veririz, ötekisinin yanından geçer gideriz değil mi? ötekisinin yanından geçer gideriz değil mi?

Bu doğru değil!Bu doğru değil! Bu İslâmî değil!İslâmî olan, tanıdığına tanımadığına es-selâmualeykümdiye selam vermek.Bu İslâmî değil!İslâmî olan, tanıdığına tanımadığına es-selâmualeykümdiye selam vermek. Selamı yaymak, selamı çok etmek...Selamı yaymak, selamı çok etmek... Çünkü sadece tanıdığına selam veriyorsa dünya bozulmuş demektir.Çünkü sadece tanıdığına selam veriyorsa dünya bozulmuş demektir. Müslümanlarda hayır kalmamış da sadece tanıdığına selam veriyor.Müslümanlarda hayır kalmamış da sadece tanıdığına selam veriyor. Öyle şey olur mu,kıyamet alameti. Öyle şey olur mu,kıyamet alameti.

Bak, bu alamet de olmuş.Selam veriyoruz, adam selam almıyor.Bak, bu alamet de olmuş.Selam veriyoruz, adam selam almıyor. Selam almayınca biz de bir daha selam vermiyoruz. Selam almayınca biz de bir daha selam vermiyoruz.

Hoşuma gider, Abdullah b. Ömer radıyallahuanhuma, Hz. Ömer'in oğlu, arkadaşına demiş ki: Hoşuma gider, Abdullah b. Ömer radıyallahuanhuma, Hz. Ömer'in oğlu, arkadaşına demiş ki:

"Kalk,seninle çarşıya gidelim." O da soruyor; "Kalk,seninle çarşıya gidelim."

O da soruyor;

"Ey Ömer'in oğlu! Ben senin huyunu bilirim. Sen çarşıyı, pazarı sevmezsin."Ey Ömer'in oğlu! Ben senin huyunu bilirim. Sen çarşıyı, pazarı sevmezsin. Orada şeytan çok olur, yalan yere yemin edilir, insanlar kandırılır filan... Niye oraya gidiyorsun?" Orada şeytan çok olur, yalan yere yemin edilir, insanlar kandırılır filan... Niye oraya gidiyorsun?"

"İnsan çoktur, selam veririz." demiş. "İnsan çoktur, selam veririz." demiş.

Hz. Ömer'in oğlu ara sokaktan gitse karşısına pek insan gelmeyecek,Hz. Ömer'in oğlu ara sokaktan gitse karşısına pek insan gelmeyecek, çarşıda pazarda insan çok da çarşıya selam vermeye gidiyor. çarşıda pazarda insan çok da çarşıya selam vermeye gidiyor.

Neden? Sevap, kalabalık; es-selâmualeyküm, es-selâmualeyküm, es-selâmualeyküm…Neden?

Sevap, kalabalık; es-selâmualeyküm, es-selâmualeyküm, es-selâmualeyküm…
Her selamda sevap kazanacak. Onun için çarşıya pazara gidiyor. Her selamda sevap kazanacak. Onun için çarşıya pazara gidiyor.

Eskilerin yaşayış tarzına bak, bizim yaşayış halimize bak! Eskilerin yaşayış tarzına bak, bizim yaşayış halimize bak!

Aynı apartmanda yaşıyorlar, merdivenden geçiyor gidiyorlar.Aynı apartmanda yaşıyorlar, merdivenden geçiyor gidiyorlar. Aynı apartmandasın, geçerken bir, "merhaba" de, bir selâmünaleyküm de, "nasılsın" de! Aynı apartmandasın, geçerken bir, "merhaba" de, bir selâmünaleyküm de, "nasılsın" de!

Sevmez ki… Sevmez ki…

"Bu sakallı" der, "Benim yolumdan değil." der,"Bu sakallı" der, "Benim yolumdan değil." der, "O şu partiye rey verdi, ben başka partiye veriyorum." der, "O şu partiye rey verdi, ben başka partiye veriyorum." der, "Ogazeteciden şu gazeteyi alıyor, ben bu gazeteyi alıyorum."der... "Ogazeteciden şu gazeteyi alıyor, ben bu gazeteyi alıyorum."der...

Hey cahil nâdân hey! Sadece tanıdığına selam vermek, kıyamet alameti... Hey cahil nâdân hey! Sadece tanıdığına selam vermek, kıyamet alameti...

Hiç unutmam, [MehmedZahid] Hocamızrahmetullâhi aleyh Ankara'da bizim fakirhâneye geldi.Hiç unutmam, [MehmedZahid] Hocamızrahmetullâhi aleyh Ankara'da bizim fakirhâneye geldi. Bir komşu var, bahçemiz bitişik, ben hiç selam vermiyorum. Bir komşu var, bahçemiz bitişik, ben hiç selam vermiyorum.

Neden? Adam akşamları içiyor. Akşamları sofrayı kuruyor, içiyor.Neden?

Adam akşamları içiyor. Akşamları sofrayı kuruyor, içiyor.
Namaza gelmiyor, camiye gelmiyor,ben de ona hiç selam vermiyorum.Namaza gelmiyor, camiye gelmiyor,ben de ona hiç selam vermiyorum. Hocamız bizim eve gelirken karşılaştı, es-selâmualeyküm dedi,adamcağız yıldırımla vurulmuşa döndü.Hocamız bizim eve gelirken karşılaştı, es-selâmualeyküm dedi,adamcağız yıldırımla vurulmuşa döndü. Şöyle bir toparlandı, "Aleyküm selam hocam, Allah razı olsun." dedi.Şöyle bir toparlandı, "Aleyküm selam hocam, Allah razı olsun." dedi. Sevincinden uçtu yani. Dedim ki; Sevincinden uçtu yani. Dedim ki;

"Benim yaptığım yanlışmış. Bak, adamcağız nasıl sevindi." "Benim yaptığım yanlışmış. Bak, adamcağız nasıl sevindi."

Bir gün gelir belki düzelir. Sen,Selâmünaleykümdersin, ahbaplık olur, hatasını anlar filan…Bir gün gelir belki düzelir. Sen,Selâmünaleykümdersin, ahbaplık olur, hatasını anlar filan… Seninle arkadaş olduğu için kötü yoldan döner.Seninle arkadaş olduğu için kötü yoldan döner. Sen onu kesip attığın için artık onların arasında kalıyor. Sen onu kesip attığın için artık onların arasında kalıyor.

Bizim, adam kazanma çalışmamız olacak.Bizim, adam kazanma çalışmamız olacak. Hocamız etrafındaki müdürlere, yüksek şahsiyetlere; Hocamız etrafındaki müdürlere, yüksek şahsiyetlere;

"Bırakın şu dünya işlerini, biraz tekkeye adam getirin."Bırakın şu dünya işlerini, biraz tekkeye adam getirin. Her biriniz insan kurtarmaya çalışın, çabalayın." demiş. Her biriniz insan kurtarmaya çalışın, çabalayın." demiş.

Yakala bir tanesini getir, adedimiz artsın. Eğri yoldan çek, doğru yola insan kazanalım. Yakala bir tanesini getir, adedimiz artsın. Eğri yoldan çek, doğru yola insan kazanalım.

Herkes kendi başına buyruk;"Oh!Ben cenneti garantiledim." Herkes kendi başına buyruk;"Oh!Ben cenneti garantiledim."

Tamam, onu da kurtar!Sen denizden,dalgaların arasından kurtulmuşun;elini uzat, onu da çek. Tamam, onu da kurtar!Sen denizden,dalgaların arasından kurtulmuşun;elini uzat, onu da çek.

"Şimdi işim var, gideceğim, daireye geç kaldım." "Şimdi işim var, gideceğim, daireye geç kaldım."

Bu, işlerin en güzeli; bir insan, hayat kurtarıyorsun.Bu, işlerin en güzeli; bir insan, hayat kurtarıyorsun. Hemde dünya hayatı değil, ebedî hayat kurtarıyorsun.Hemde dünya hayatı değil, ebedî hayat kurtarıyorsun. Bir insanı salih bir insan, mü'min bir insan yaptın mı ebediyyen cehennemden kurtuluyor.Bir insanı salih bir insan, mü'min bir insan yaptın mı ebediyyen cehennemden kurtuluyor. Onun yaptığı bütün hayırların bir misli senin defterine yazılıyor. Onun yaptığı bütün hayırların bir misli senin defterine yazılıyor.

İstemez misin? İş değil mi bu? İstemez misin? İş değil mi bu?

Sabahtan akşama, haftanın altı günü kendi nefsimiz ve dünyamız için koştururuz, işe gideriz.Sabahtan akşama, haftanın altı günü kendi nefsimiz ve dünyamız için koştururuz, işe gideriz. Pazar günü; "Oh, çok yoruldum.Pazar günü;

"Oh, çok yoruldum.
Aç şu televizyonu, haydi gezmeye gidelim, haydi pikniğe gidelim, haydi bilmem ne…" Aç şu televizyonu, haydi gezmeye gidelim, haydi pikniğe gidelim, haydi bilmem ne…"

Zaten altı gün dünyaya koşturdun be adam, yedinci gün de nefse koşuyorsun. Zaten altı gün dünyaya koşturdun be adam, yedinci gün de nefse koşuyorsun.

Hani bunun âhireti? Sen âhirete gitmeyecek misin? Hani bunun âhireti? Sen âhirete gitmeyecek misin?

"Gideceğim hocam, âhirete gitmeyenimiz var mı?" "Gideceğim hocam, âhirete gitmeyenimiz var mı?"

Orada köşk yapsana biraz…Gideceğin yerde cascavlak ortada kalacağınaOrada köşk yapsana biraz…Gideceğin yerde cascavlak ortada kalacağına biraz köşk, saray, imâret, inşaat yap oralarda.biraz köşk, saray, imâret, inşaat yap oralarda. Orada da biraz yerin bulunsun,kendi yerine gidersin;ne güzelher şeyin hazır olur. Orada da biraz yerin bulunsun,kendi yerine gidersin;ne güzelher şeyin hazır olur.

Bir alameti bu; kişinin camiden geçip de iki rekât bir namaz kılmaması…Bir alameti bu; kişinin camiden geçip de iki rekât bir namaz kılmaması… Bir alameti de, kişinin ancak tanıdıklarına selam vermesi…Bir alameti de, kişinin ancak tanıdıklarına selam vermesi… Ötekilere selam vermiyor. Tanımadığına da bir selam ver, halini hatırını sor.Ötekilere selam vermiyor. Tanımadığına da bir selam ver, halini hatırını sor. Yarın da yakala camiye getirveyahut yardım et, ahbaplık kur, adedimiz artsın. Yarın da yakala camiye getirveyahut yardım et, ahbaplık kur, adedimiz artsın.

1980'de kaç kişiydi nüfusumuz? Şu kadar. 1980'de kaç kişiydi nüfusumuz?

Şu kadar.

Şimdi kaç kişiyiz? Yine o kadar. Olmaz! Şimdi kaç kişiyiz?

Yine o kadar.

Olmaz!

Sıhhatli olan çocuk büyür. Canlı olan ağaç gelişir, dallanır, budaklanır.Sıhhatli olan çocuk büyür. Canlı olan ağaç gelişir, dallanır, budaklanır. Beş sene geçmiş yine aynı ağaç, olmaz. Sen ziyandasın. Artacağız!Beş sene geçmiş yine aynı ağaç, olmaz. Sen ziyandasın. Artacağız! Çoğalmamız, gelişmemiz;herkesin etrafına bakıp insan kazanmaya çalışması lazım. Çoğalmamız, gelişmemiz;herkesin etrafına bakıp insan kazanmaya çalışması lazım.

Bir yerde bir kasabaya gittik.Bir yerde bir kasabaya gittik. Çok güleç yüzlü, tatlı dilli biri-Allah güzel yaratmış, içi de güzel dışı da güzel bir şahıs-Çok güleç yüzlü, tatlı dilli biri-Allah güzel yaratmış, içi de güzel dışı da güzel bir şahıs- gidiyormuş, kapıyı çalıyormuş.Hacıefendi merdivenlerden iniyor; sakallı, güzel bir müslüman.gidiyormuş, kapıyı çalıyormuş.Hacıefendi merdivenlerden iniyor; sakallı, güzel bir müslüman. Bakıyor karşısındakasabanın mevki bakımından en yüksek şahsı. Bakıyor karşısındakasabanın mevki bakımından en yüksek şahsı.

"Ne yapıyorsun hacıefendi?" diye soruyor. "Hiç! Oturuyorum." "Ne yapıyorsun hacıefendi?" diye soruyor.

"Hiç! Oturuyorum."

"Oturacak zaman mı? İn aşağı, gel bakalım. Hadi şu işi yapacağız, bu hayırlı işi yapacağız…" "Oturacak zaman mı? İn aşağı, gel bakalım. Hadi şu işi yapacağız, bu hayırlı işi yapacağız…"

Evinden alıyor. İnsanlar biraz elinden tutup çekici insan istiyor.Evinden alıyor. İnsanlar biraz elinden tutup çekici insan istiyor. Bilemiyorlar; biraz yardım etmek, çekivermek lazım! Bilemiyorlar; biraz yardım etmek, çekivermek lazım!

Kıyamet alametlerinden üçüncüsü: Kıyamet alametlerinden üçüncüsü:

Ve en yubride's-sabiyyü'ş-şeyh.Ve en yubride's-sabiyyü'ş-şeyh. "Çoluk çocuğun, sabi sübyanın, küçük çocukların yaşlı adamı işe salması, göndermesi." "Çoluk çocuğun, sabi sübyanın, küçük çocukların yaşlı adamı işe salması, göndermesi."

"Git şunu al, bunu getir, haydi…" "Git şunu al, bunu getir, haydi…"

Genç oturuyor, yaşlı hizmet ediyor. Genç oturuyor, yaşlı hizmet ediyor.

Ebrede, yubridu,Arapça'da "posta" demek. Yani posta göndermek, yaşlı adama; Ebrede, yubridu,Arapça'da "posta" demek. Yani posta göndermek, yaşlı adama;

"Gel buraya." diyor. "Buyrun efendim." "Gel buraya." diyor.

"Buyrun efendim."

"Git çarşıdan şunu al bunu al, şunu yap bunu yap,"Git çarşıdan şunu al bunu al, şunu yap bunu yap, aç şu pencereyi kapat şu pencereyi, yap şu işi et şu işi..." aç şu pencereyi kapat şu pencereyi, yap şu işi et şu işi..."

İşler tersine döndü. Çocuklar yaşlılara hizmet edecekti, hayır. İşler tersine döndü. Çocuklar yaşlılara hizmet edecekti, hayır.

Sabi, ağzı süt kokan;sıbyan, çocuk;şeyh de yaşlı demek. Sabi, ağzı süt kokan;sıbyan, çocuk;şeyh de yaşlı demek.

Saçına sakalına ak düşmüş, "Şuraya git, buraya git." diyeona emir buyuruyor.Saçına sakalına ak düşmüş, "Şuraya git, buraya git." diyeona emir buyuruyor. Onu oraya buraya sevk ediyor, gönderiyor. Kıyamet alametlerinden birisi de budur. Onu oraya buraya sevk ediyor, gönderiyor. Kıyamet alametlerinden birisi de budur.

Yaşlının sakalına saygı, hürmet kalmamış. Otobüse biniyorsun, bakıyorsun gençler oturmuşlar.Yaşlının sakalına saygı, hürmet kalmamış. Otobüse biniyorsun, bakıyorsun gençler oturmuşlar. Yaşlı, çarşaflı kadın Bismillahirrahmanirrahimdiye zar zor biniyor.Yaşlı, çarşaflı kadın Bismillahirrahmanirrahimdiye zar zor biniyor. Çocuk camdan dışarıya bakıyor, hiç içeriye bakmıyor. Çocuk camdan dışarıya bakıyor, hiç içeriye bakmıyor.

Neden? Bakarsa yer vermesi lazım;dışarıya bakıyor.Neden?

Bakarsa yer vermesi lazım;dışarıya bakıyor.
Boynu tutuldu sanki, hiç bu tarafa bakmıyor. Yahut yaşlı bir adam gelmiş, hiç aldırmıyor. Boynu tutuldu sanki, hiç bu tarafa bakmıyor. Yahut yaşlı bir adam gelmiş, hiç aldırmıyor.

1958 senesinde Bursa'ya gitmiştim.Rahmetli anama geldim, anam sordu; 1958 senesinde Bursa'ya gitmiştim.Rahmetli anama geldim, anam sordu;

"Nasıl Bursa?" "Bursa çok güzel bir yer." dedim. "Nasıl Bursa?"

"Bursa çok güzel bir yer." dedim.

"Niye?" dedi. "Niye?" dedi.

"Yaşlı,sakallı adamlar küçük kızlara yer veriyor otobüste. 'Gel kızım ayakta kalma.' diyor."dedim. "Yaşlı,sakallı adamlar küçük kızlara yer veriyor otobüste. 'Gel kızım ayakta kalma.' diyor."dedim.

Küçük kız dediğim, 15-20 yaşlarında tazelere yani.Küçük kız dediğim, 15-20 yaşlarında tazelere yani. Bursa'da güzel, yaylana yaylana giden Mercedes'ler vardı.Bursa'da güzel, yaylana yaylana giden Mercedes'ler vardı. Adam tenha iken oturmuş, kapıdan başörtülü, mantolu bir genç kızcağız gelinceAdam tenha iken oturmuş, kapıdan başörtülü, mantolu bir genç kızcağız gelince ayakta durmasına razı değil, "Gel evladım, otur bakalım." diyor.ayakta durmasına razı değil, "Gel evladım, otur bakalım." diyor. O da, "Allah razı olsun amca." diyor, oturuyor. O da, "Allah razı olsun amca." diyor, oturuyor.

Rahmetli anama;"Bursa güzel bir şehir! Böyle yapıyorlar anne." dedim. Rahmetli anama;"Bursa güzel bir şehir! Böyle yapıyorlar anne." dedim.

Şimdi ne oldu bilmiyorum. Bursa'da otobüse binmiyorum.Şimdi ne oldu bilmiyorum. Bursa'da otobüse binmiyorum. İnşaallah yine o güzel huylar devam ediyordur. İnşaallah yine o güzel huylar devam ediyordur.

Ondan sonraki hadîs-i şerîf: Ondan sonraki hadîs-i şerîf:

Mineşrâti's-sâati enyü'temene'l-hâinü ve yuhavvene'l-emîn. Mineşrâti's-sâati enyü'temene'l-hâinü ve yuhavvene'l-emîn.

Kısa bir hadîs-i şerîf. Mısır fatihi Amribnü'l-Âsradıyallahuanh'ınoğlu Abdullah b.Amrb.el-Âs-Kısa bir hadîs-i şerîf. Mısır fatihi Amribnü'l-Âsradıyallahuanh'ınoğlu Abdullah b.Amrb.el-Âs- radıyallahuanhumecmaîn-rivayet etmiş, Allah şefaatlerine erdirsin.radıyallahuanhumecmaîn-rivayet etmiş, Allah şefaatlerine erdirsin. Peygamber Efendimiz diyor ki: Peygamber Efendimiz diyor ki:

"Kıyamet alametlerindendir; hain kimseye emaret verilmesi,"Kıyamet alametlerindendir; hain kimseye emaret verilmesi, emniyet olunması, güvenilmesi ve emniyetli kimsenin hainlikle itham olunması." emniyet olunması, güvenilmesi ve emniyetli kimsenin hainlikle itham olunması."

İş tersine dönmüş, sürüyü kurtlara teslim ediyorlar.İş tersine dönmüş, sürüyü kurtlara teslim ediyorlar. Yahu, kurtlar bu sürüyü yer, ortalığı mahveder… İşler tersine döndü.Yahu, kurtlar bu sürüyü yer, ortalığı mahveder… İşler tersine döndü. Hain, hıyanet ehli kimseye itimatve itibar olunuyor, işler ona veriliyor. İşler tersine dönmüş.Hain, hıyanet ehli kimseye itimatve itibar olunuyor, işler ona veriliyor. İşler tersine dönmüş. Kıyamet alametlerinden birisi de budur.Kıyamet alametlerinden birisi de budur. Emniyetli kimseye damga vurulupaslında gerçekten hain olan,Emniyetli kimseye damga vurulupaslında gerçekten hain olan, vatanı, milleti satan, emaneti çarçur eden kimseye iş verildi mi, kıyamet tamam… vatanı, milleti satan, emaneti çarçur eden kimseye iş verildi mi, kıyamet tamam…

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Mekke'yi fethetti. Ordusuna tembihledi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Mekke'yi fethetti. Ordusuna tembihledi,

"Kimseyi öldürmeyeceksiniz, savaşmak yok." "Kimseyi öldürmeyeceksiniz, savaşmak yok."

Neden? Ordusuyla muzaffer girdi.Üç-beş kişi saldırınca onlara mukabele edildi, o kadar.Neden?

Ordusuyla muzaffer girdi.Üç-beş kişi saldırınca onlara mukabele edildi, o kadar.
Mekke-i Mükerereme'yebaşka bir şey yapılmadan girildi.Mekke-i Mükerereme'yebaşka bir şey yapılmadan girildi. Dosdoğru Mescid-i Şerif'e,Beytullah'ın olduğu Mescid-i Haram'a gitti.Dosdoğru Mescid-i Şerif'e,Beytullah'ın olduğu Mescid-i Haram'a gitti. Kâbe-i Müşerrefe'nin kapısının açılması için emir buyurdu.Kâbe-i Müşerrefe'nin kapısının açılması için emir buyurdu. İçinde şükür olarak namaz kılacak, Allah fethi nasip etti diye.İçinde şükür olarak namaz kılacak, Allah fethi nasip etti diye. ÂyetlerdeAllahu Teâlâ hazretleri müjdelemişti: ÂyetlerdeAllahu Teâlâ hazretleri müjdelemişti:

Le-tedhulünne'l-mescide'l-harâmeinşâallâhuâminîn. "İnşaallah emniyetle girersiniz." Le-tedhulünne'l-mescide'l-harâmeinşâallâhuâminîn. "İnşaallah emniyetle girersiniz."

Kâbe'nin anahtarı müşrik bir adamda…Kâbe'nin anahtarı müşrik bir adamda… Hz. Ali radıyallahu anh; "Ver anahtarı!" diyor. "Vermem!"diyor. Hz. Ali radıyallahu anh;

"Ver anahtarı!" diyor.

"Vermem!"diyor.

"Peygamber Efendimiz söyledi, açın dedi." diyor; "Peygamber Efendimiz söyledi, açın dedi." diyor;

"Ben onun peygamberliğine inansaydım zaten onunla savaşmazdım." "Ben onun peygamberliğine inansaydım zaten onunla savaşmazdım."

Hz. Ali Efendimiz koluna bir yapışıyor, kolunu kıvırttırıyor,Kâbe-i Müşerrefe'nin anahtarını alıyor.Hz. Ali Efendimiz koluna bir yapışıyor, kolunu kıvırttırıyor,Kâbe-i Müşerrefe'nin anahtarını alıyor. Kapıyı açıyor.Sonra Efendimiz girmiş ve namaz kılmışlar. Âyet-i kerîme iniyor; Kapıyı açıyor.Sonra Efendimiz girmiş ve namaz kılmışlar. Âyet-i kerîme iniyor;

"Emanetleri ehillerine, sahiplerine veriniz"Emanetleri ehillerine, sahiplerine veriniz ve insanların arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmediniz." ve insanların arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmediniz."

Bu âyet-i kerîme inince Peygamber Efendimiz, Hz. Ali radıyallahuanh'adiyor ki: Bu âyet-i kerîme inince Peygamber Efendimiz, Hz. Ali radıyallahuanh'adiyor ki:

"Al bu anahtarı.Anahtar evvelden beri o ailede duruyordu,ehli onlar."Al bu anahtarı.Anahtar evvelden beri o ailede duruyordu,ehli onlar. Götür emaneti ona ver. Bir de özür dile." Götür emaneti ona ver. Bir de özür dile."

Hz. Ali Efendimiz Allah'ın arslanı, Peygamber Efendimiz'in damadı, en yakını,Hz. Ali Efendimiz Allah'ın arslanı, Peygamber Efendimiz'in damadı, en yakını, ilk müslümanlardan, her yerde canını ortaya koymuş, çarpışmış…ilk müslümanlardan, her yerde canını ortaya koymuş, çarpışmış… Boynunu büküyor, gidiyor, anahtarı müşrike teslim ediyor.Boynunu büküyor, gidiyor, anahtarı müşrike teslim ediyor. Müşrik adam daha müslüman olmamış.Müşrik adam daha müslüman olmamış. Hz. Ali Efendimiz; "Al anahtarı!Demin zorlayarak anahtarı senden aldığım için özür dilerim." diyor.Hz. Ali Efendimiz;

"Al anahtarı!Demin zorlayarak anahtarı senden aldığım için özür dilerim." diyor.
Adam; "Hayrola, ne oldu?" gibi birkaç laf söylüyor. Adam;

"Hayrola, ne oldu?" gibi birkaç laf söylüyor.

"'Emanetleri ehillerine veriniz.' diye âyet-i kerîmenâzil oldu." diyor. "'Emanetleri ehillerine veriniz.' diye âyet-i kerîmenâzil oldu." diyor.

Adamcağız bakıyor ki bu güzel ahlâk, bu güzel fazilet…Adamcağız bakıyor ki bu güzel ahlâk, bu güzel fazilet… Allah Allah! Mekke'yi onlar fethetmiş.Allah Allah! Mekke'yi onlar fethetmiş. Bunlar mağlup, onlar galip;yine emaneti, anahtarı götürüp teslim ediyorlar.Bunlar mağlup, onlar galip;yine emaneti, anahtarı götürüp teslim ediyorlar. Bir de özür diliyor. Faziletin büyüklüğüne bak,bir de özür diliyor.Bir de özür diliyor. Faziletin büyüklüğüne bak,bir de özür diliyor. Adam kelime-i şehâdet getiriyor,müslüman oluyor. Adam kelime-i şehâdet getiriyor,müslüman oluyor.

İslâm böyle işte!İslâm böyle işte! "Emanet ehline verilmediği zamanbekleyin, kıyamet kopacak." diyor. "Emanet ehline verilmediği zamanbekleyin, kıyamet kopacak." diyor.

En hain adama veriliyor.Verilir mi yahu? Ama veriliyor! Tamam, kıyamet kopması yakındır. En hain adama veriliyor.Verilir mi yahu? Ama veriliyor! Tamam, kıyamet kopması yakındır.

Öbür taraftan Allah'ın has, halis, emniyetli, güvenilir, haram yemez kuluna da,Öbür taraftan Allah'ın has, halis, emniyetli, güvenilir, haram yemez kuluna da, "Bu haindir." diye çamur, kara sürülüyor.Arkasından zaptiyeler, şunlar bunlar... "Bu haindir." diye çamur, kara sürülüyor.Arkasından zaptiyeler, şunlar bunlar...

Kıyamet ile ilgili hadîs-i şerîf: Kıyamet ile ilgili hadîs-i şerîf:

Mineşrâti's-sâatisûü'l-civârı ve katîatü'l-erhâmiMineşrâti's-sâatisûü'l-civârı ve katîatü'l-erhâmi ve ta'tîlü's-suyûfiani'l-cihâdi ve en yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn. ve ta'tîlü's-suyûfiani'l-cihâdi ve en yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn.

EbûHüreyreradıyallahuanh'ten…EbûHüreyreradıyallahuanh'ten… Efendimiz,kıyametin alametlerinden bir kısmıda şunlardır diye bu hadîs-i şerîfte de şunları saymış: Efendimiz,kıyametin alametlerinden bir kısmıda şunlardır diye bu hadîs-i şerîfte de şunları saymış:

Sûü'l-civâr."Komşuluk kötü götürülüyor, kötü komşuluk yapılıyor." Sûü'l-civâr."Komşuluk kötü götürülüyor, kötü komşuluk yapılıyor."

Civar,mücaveret demek yani câr olmak, komşu olmak…Civar,mücaveret demek yani câr olmak, komşu olmak… Komşu komşuya iyi komşuluk yapmıyor, kötü davranıyor; kıyamet alametlerinden birisi budur.Komşu komşuya iyi komşuluk yapmıyor, kötü davranıyor; kıyamet alametlerinden birisi budur. Komşuluk iyi yapılmıyor, kötü yapılıyor, berbat; bir... Komşuluk iyi yapılmıyor, kötü yapılıyor, berbat; bir...

Sonra; Ve katîatü'l-erhâmi. "Sıla-i rahim yapılmıyor, akrabalarla bağlar kopmuş." Sonra;

Ve katîatü'l-erhâmi. "Sıla-i rahim yapılmıyor, akrabalarla bağlar kopmuş."

Kimse kimseye aldırmıyor; ne amcalık, ne dayılık, ne eniştelik, ne yeğenlik,Kimse kimseye aldırmıyor; ne amcalık, ne dayılık, ne eniştelik, ne yeğenlik, ne evlatlık, ne analık babalık, ne dedelik, ne teyzelik halalık… bir şey kalmamış.ne evlatlık, ne analık babalık, ne dedelik, ne teyzelik halalık… bir şey kalmamış. Akrabalık bağları kopartılmış; hiç kimsenin hiç kimseye aldırdığı, eyvallah ettiği,Akrabalık bağları kopartılmış; hiç kimsenin hiç kimseye aldırdığı, eyvallah ettiği, gittiği, halini hatırını sorduğu, elini uzattığı, yardım ettiği yok.gittiği, halini hatırını sorduğu, elini uzattığı, yardım ettiği yok. Akrabalık bağlarının kopması, sıla-i rahim yapılmaması da kıyamet alametlerinden biridir. Akrabalık bağlarının kopması, sıla-i rahim yapılmaması da kıyamet alametlerinden biridir.

Ve ta'tîlü's-suyûfiani'l-cihad. "Kılıçların cihattan yana tatil edilmesi, kınına sokulması." Ve ta'tîlü's-suyûfiani'l-cihad. "Kılıçların cihattan yana tatil edilmesi, kınına sokulması."

Yani müslümanlar cihadı bırakıyor,kılıcı bir tarafa koyuyorlar; kıyamet alameti... Yani müslümanlar cihadı bırakıyor,kılıcı bir tarafa koyuyorlar; kıyamet alameti...

Cihat edilmez mi? Cihat edilmez mi?

Çekeceksin kılıcını, Allah yolunda çalışacaksın, çarpışacaksın.Çekeceksin kılıcını, Allah yolunda çalışacaksın, çarpışacaksın. Dedelerimiz öyle bilmiş, buralara öyle gelmişler.Dedelerimiz öyle bilmiş, buralara öyle gelmişler. Müslümanlık doğmuş, bir asır içinde okyanuslara ulaşmış. Müslümanlık doğmuş, bir asır içinde okyanuslara ulaşmış.

O devirde o mesafeler aşılır mı? O devirde o mesafeler aşılır mı?

Nasıl geçmişler oraları, ne aşık insanlarmış? Nasıl geçmişler oraları, ne aşık insanlarmış?

Demek ki ayakları yerlere basmamış, uça uça gitmişler.Demek ki ayakları yerlere basmamış, uça uça gitmişler. Afrika'yı geçmişler, Atlas okyanusuna dayanmışlar.Afrika'yı geçmişler, Atlas okyanusuna dayanmışlar. Denizler dar gelmeye başlamış, gemilere binmişler, Kıbrıs'a çıkmışlar. Denizler dar gelmeye başlamış, gemilere binmişler, Kıbrıs'a çıkmışlar.

Kıbrıs'ta Peygamber Efendimiz'inhalası var; şehit... Orada kabri var.Kıbrıs'ta Peygamber Efendimiz'inhalası var; şehit... Orada kabri var. Deniz seferinin sevabı kara cihadından iki misli fazla diye gemilere binip Kıbrıs'a gelmişler.Deniz seferinin sevabı kara cihadından iki misli fazla diye gemilere binip Kıbrıs'a gelmişler. Orta Asya'ya, Hindistan'a varmış,Çinlilerle savaşmışlar… Orta Asya'ya, Hindistan'a varmış,Çinlilerle savaşmışlar…

Sonra asırlar geçmiş.Yine Allah'ın has kulları çalışmışlar, çabalamışlar, cihada devam etmişler.Sonra asırlar geçmiş.Yine Allah'ın has kulları çalışmışlar, çabalamışlar, cihada devam etmişler. Her devirde cihada devam eden olmuş.Fakat sonra bir zaman olmuş;Her devirde cihada devam eden olmuş.Fakat sonra bir zaman olmuş; köşkler, kasırlar, konaklar yapılmaya başlanmış.köşkler, kasırlar, konaklar yapılmaya başlanmış. Zevkler sefalar, çalgılar türküler, gazeller kasideler, şiirler edebiyatlar laflar,Zevkler sefalar, çalgılar türküler, gazeller kasideler, şiirler edebiyatlar laflar, baklavalarbörekler çörekler, çengiler köçekler,eğlenceler başlamış… baklavalarbörekler çörekler, çengiler köçekler,eğlenceler başlamış…

Neden? Neden?

İnsanoğluna neyin daha iyi olduğu belli olmaz. Para mı daha iyi, fakirlik mi daha iyi? İnsanoğluna neyin daha iyi olduğu belli olmaz. Para mı daha iyi, fakirlik mi daha iyi?

Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Vallahi ben sizin için zenginlikten daha çok korkarım."Vallahi ben sizin için zenginlikten daha çok korkarım. Zengin olmanızdan daha çok korkarım." Zengin olmanızdan daha çok korkarım."

Sapıtırsınız.Sapıtırsınız. Bir insanın karnı aç olduğu zaman,"Ah bir yiyecek olsa..." der, etrafınayiyeceğe bakar.Bir insanın karnı aç olduğu zaman,"Ah bir yiyecek olsa..." der, etrafınayiyeceğe bakar. Karnı doydu mu, keyfi yerine geldi mi, bu sefer başka zevklere bakar.Karnı doydu mu, keyfi yerine geldi mi, bu sefer başka zevklere bakar. Para kazanmaya devam etti mi, "Şu kiradan kurtulsam." der; bir ev sahibi olur.Para kazanmaya devam etti mi, "Şu kiradan kurtulsam." der; bir ev sahibi olur. "Bir tane olsa da onun kirasını alsam." der, Allah bir tane daha verir."Bir tane olsa da onun kirasını alsam." der, Allah bir tane daha verir. Para çok olunca,"Bir de arabam olsun."diyecek.Para çok olunca,"Bir de arabam olsun."diyecek. İlk evden sonra veya önce bir araba sahibi olur.İlk evden sonra veya önce bir araba sahibi olur. Para daha çok olduğu zaman bu sefer araba beğenmez. Para daha çok olduğu zaman bu sefer araba beğenmez.

Arabaların en lüksü hangisi? Arabaların en lüksü hangisi?

Mercedes'ti ama şimdi Mercedes'ten daha pahalı,Mercedes'ti ama şimdi Mercedes'ten daha pahalı, 90-100 milyon liraya İngilizler'in Jaguar'ı varmış. Ondan alır. 90-100 milyon liraya İngilizler'in Jaguar'ı varmış. Ondan alır.

Bu da idare etmiyor muydu seni? Ediyordu ama o en pahalısı… Bu da idare etmiyor muydu seni?

Ediyordu ama o en pahalısı…

Bursa'ya gittik, Çekirge'de eski kaplıcanın yanından kıvrıldık, aşağıya dönüyoruz.Bursa'ya gittik, Çekirge'de eski kaplıcanın yanından kıvrıldık, aşağıya dönüyoruz. Solda bir otel var.Bahçesi bizim caminin olduğu yer kadar.Solda bir otel var.Bahçesi bizim caminin olduğu yer kadar. Duvarlarınaiki-üç sıra çelenk konmuş,dizilmiş; çelenk konulacak yer kalmamış.Duvarlarınaiki-üç sıra çelenk konmuş,dizilmiş; çelenk konulacak yer kalmamış. Milyonlarca lira…İnsan hastaya bir buket çiçek yaptıracak olsa 1500-2000 lira… Milyonlarca lira…İnsan hastaya bir buket çiçek yaptıracak olsa 1500-2000 lira…

O koca çelenk kim bilir kaç bin liradır? O koca çelenk kim bilir kaç bin liradır?

Ben bilmiyorum!Ben bilmiyorum! Çelenk yapmadım, yaptırmadım ve fiyatını da şimdiye kadar sormamışım, o hususta cahil kalmışım.Çelenk yapmadım, yaptırmadım ve fiyatını da şimdiye kadar sormamışım, o hususta cahil kalmışım. Ama belki ibret-i âlem için oradaki arabayı durdurup çelenkleri saymak lazım!Ama belki ibret-i âlem için oradaki arabayı durdurup çelenkleri saymak lazım! Çünkü vaaz veriyoruz,"Bir caminin önünde şu kadar yüz çelenk gördüm."deyip millet de,Çünkü vaaz veriyoruz,"Bir caminin önünde şu kadar yüz çelenk gördüm."deyip millet de, "Aaaa!" desin diye saymak lazım! "Aaaa!" desin diye saymak lazım!

"Ne bu böyle?" dedim.Bursalı arkadaş; "Hocam!Bizim Bursalılar gösterişe çok düşkündür."Ne bu böyle?" dedim.Bursalı arkadaş;

"Hocam!Bizim Bursalılar gösterişe çok düşkündür.
Bunlarıniplik fabrikası, ipek fabrikası, dokuma fabrikası vs. fabrikaları var ya,Bunlarıniplik fabrikası, ipek fabrikası, dokuma fabrikası vs. fabrikaları var ya, paralar da geliyor ya... Şimdi Çelik Palas'ı beğenmiyorlar.paralar da geliyor ya... Şimdi Çelik Palas'ı beğenmiyorlar. En lüksü bu! Buraya gelirler, düğünleri burada yaparlar.En lüksü bu! Buraya gelirler, düğünleri burada yaparlar. Bu bir zenginin düğünüdür.Hepsi bu kadar çelenk gönderiyor." dedi. Bu bir zenginin düğünüdür.Hepsi bu kadar çelenk gönderiyor." dedi.

Toplasan kaç tane fukarâya ev yapılır.Toplasan kaç tane fukarâya ev yapılır. O çiçekler üç gün sonrasolacak.O çiçekler üç gün sonrasolacak. Bir tanesi organize etse,"Çelenk paralarını bana verin,Bir tanesi organize etse,"Çelenk paralarını bana verin, üç tane fukarâya merasimle daire alalım, verelim." dese, onunla iki-üç tane daire alınır.üç tane fukarâya merasimle daire alalım, verelim." dese, onunla iki-üç tane daire alınır. Gecekondu tarzında olursa on tane alınır. Gecekondu tarzında olursa on tane alınır.

Bu insanlar parayı gördü mü şaşırıyor. Bu insanlar parayı gördü mü şaşırıyor.

Sonra neler yapıyor? Sonra neler yapıyor?

Kitaplarından şiirlerini okuyoruz, maalesef.Kitaplarından şiirlerini okuyoruz, maalesef. Sonra müstehcen bir takım işlere başlıyorlar;lûtîlik, zinakârlıkvs. oluyor, şöyle oluyor böyle oluyor.Sonra müstehcen bir takım işlere başlıyorlar;lûtîlik, zinakârlıkvs. oluyor, şöyle oluyor böyle oluyor. Allah'ın rahmeti kesiliyor.Allah'ın rahmeti kesiliyor. "Sizi edepsizler sizi!"Sizi edepsizler sizi! Ben size nimet veriyorum, siz o nimetin karşısında böyle yaparsınız ha!"Ben size nimet veriyorum, siz o nimetin karşısında böyle yaparsınız ha!" diye o zaman Allah düşmana fırsat veriyor, düşmanla terbiye ediyor.diye o zaman Allah düşmana fırsat veriyor, düşmanla terbiye ediyor. Mağlup eden de, galip eden de Allah! Mağlup eden de, galip eden de Allah!

Ve me'n-nasru illâminindillâhi."Nusret, yardım Allah'tandır, başkasından değil." Ve me'n-nasru illâminindillâhi."Nusret, yardım Allah'tandır, başkasından değil."

Eskiden dört bin kişi ile 60 bin kişilik orduyu nasıl tepelemiş? Eskiden dört bin kişi ile 60 bin kişilik orduyu nasıl tepelemiş?

Allah'tan! Şu kadar orduya bunlar nasıl yenilmişler? Allah'tan!

Şu kadar orduya bunlar nasıl yenilmişler?

Edepsizliklerinden, kusurlarından!Adetle ilgili bir şey değil.Edepsizliklerinden, kusurlarından!Adetle ilgili bir şey değil. Allah yolundan ayrılınca Allah'ın yardımı kesiliyor, ondan sonra her yerde zillet başlıyor. Allah yolundan ayrılınca Allah'ın yardımı kesiliyor, ondan sonra her yerde zillet başlıyor.

Müslümanlar cihadı bırakmışlar, zevke sefaya başlamışlar. Müslümanlar cihadı bırakmışlar, zevke sefaya başlamışlar.

Olmaz!Hiçbir devirde olmamıştır, bu devirde de olmaz.Olmaz!Hiçbir devirde olmamıştır, bu devirde de olmaz. Bundan öncede olmaz, bundan sonra da olmaz! Bundan öncede olmaz, bundan sonra da olmaz!

Müslüman, zenginlik gelince tuğyan etmeyecek,azmayacak.Müslüman, zenginlik gelince tuğyan etmeyecek,azmayacak. Zenginliğin kendisine bazı vazifeler yüklediğini bilecek,Zenginliğin kendisine bazı vazifeler yüklediğini bilecek, kazancını Allah yoluna, hayırlara sarf edecek. Zaten biliyorsunuz…kazancını Allah yoluna, hayırlara sarf edecek. Zaten biliyorsunuz… Cihattan geri durmayacak.Kılıçlar kınına girmeyecek.Müslümanlar devamlı çalışacak, çarpışacak. Cihattan geri durmayacak.Kılıçlar kınına girmeyecek.Müslümanlar devamlı çalışacak, çarpışacak.

İslâm'daki dinamizme bak, şu müslümanların haline bak! İslâm'daki dinamizme bak, şu müslümanların haline bak!

Nerede Müslümanlık neredemüslümanlar? Nerede Müslümanlık neredemüslümanlar?

Savaş, bilmem ne, şunu bunu diye bucak bucak kaçıyorlar.Savaş, bilmem ne, şunu bunu diye bucak bucak kaçıyorlar. Eskiden bizim olan diyarları düşmanlar istila etti. Şimdi onları unuttuk, adını bile anmıyoruz. Eskiden bizim olan diyarları düşmanlar istila etti. Şimdi onları unuttuk, adını bile anmıyoruz. Oradaki kardeşlerimizin feryatları boğuldu artık, hiçbir şey yapmaz duruma geldik.Oradaki kardeşlerimizin feryatları boğuldu artık, hiçbir şey yapmaz duruma geldik. Böyle gafil gidersek bu zevk, sefa ile burayı da kaçıracağız. Böyle gafil gidersek bu zevk, sefa ile burayı da kaçıracağız.

Mutlaka kendimizi derleyip toparlamamız lazım! Mutlaka kendimizi derleyip toparlamamız lazım!

Amerika'dan borç al, ömrünü plajda geçir; akla mantığa sığar mı?Amerika'dan borç al, ömrünü plajda geçir; akla mantığa sığar mı? Amerika'dan, IMF'den borç para dilen,Amerika'dan, IMF'den borç para dilen, ondan sonra götür ruja, allığa, pudraya, iskambil kâğıdına,olur mu?ondan sonra götür ruja, allığa, pudraya, iskambil kâğıdına,olur mu? Televizyona -telefisyon, telef makinesi-, videoya, olur mu? Televizyona -telefisyon, telef makinesi-, videoya, olur mu?

Borçlu adamın ekmeğine katık alması doğru değil!Borçlu adamın ekmeğine katık alması doğru değil! Madem borçlusun, borcunu öde, ondan sonra alnının akıyla dolaş. Madem borçlusun, borcunu öde, ondan sonra alnının akıyla dolaş.

Hayır!Parayı oradan al, buradanal, ondan sonra yürü…Bazen geliyorlar, borç istiyorlar.Hayır!Parayı oradan al, buradanal, ondan sonra yürü…Bazen geliyorlar, borç istiyorlar. Biraz soruşturuyoruz, arabası var, şusu busu var…Benden para istiyor.Biraz soruşturuyoruz, arabası var, şusu busu var…Benden para istiyor. Cemaatimin kalabalıklığınıduymuş; "Cemaatten her birisi elli bin lira versin bana…" Cemaatimin kalabalıklığınıduymuş;

"Cemaatten her birisi elli bin lira versin bana…"

Ne yapacaksın?.. Herkes böyle şey yapıyor. Milletçe de böyleyiz. Yorganına göre uzatmak yok. Ne yapacaksın?..

Herkes böyle şey yapıyor. Milletçe de böyleyiz. Yorganına göre uzatmak yok.

Kıyamet alametlerinden birisi kılıçların cihattan geri durması, tatilegirmesidir.Kıyamet alametlerinden birisi kılıçların cihattan geri durması, tatilegirmesidir. Böyle olmaması lazım! Bu hadîs-i şerîfte kıyamet alametlerinden dördüncüsü; Böyle olmaması lazım!

Bu hadîs-i şerîfte kıyamet alametlerinden dördüncüsü;

Ve en yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn."Ve dünyanın din ile kazanılması." Ve en yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn."Ve dünyanın din ile kazanılması."

Burada hı ile yazılmış ama şerhte deniliyor ki,Burada hı ile yazılmış ama şerhte deniliyor ki, "O zaman mânahalel kelimesinden din ile dünyanın halelgörmesi gibi bir mâna olur;mâna ters olur."O zaman mânahalel kelimesinden din ile dünyanın halelgörmesi gibi bir mâna olur;mâna ters olur. Bilakis dünya ile dinin tahrip olması yani dünyaya sapmak suretiyleBilakis dünya ile dinin tahrip olması yani dünyaya sapmak suretiyle tahrip olması mânasına olduğundanbu Allahua'lemnoktasız ha ile. tahrip olması mânasına olduğundanbu Allahua'lemnoktasız ha ile.

Bu izahatı Arapça bilen kardeşlerimiz için söylüyorum. Bu izahatı Arapça bilen kardeşlerimiz için söylüyorum.

En yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn."Dünyaya din ile girilmesi." En yahtelle'd-dünyâbi'd-dîn."Dünyaya din ile girilmesi."

Dünyalık kazanmaya din vesile oluyor.Dünyalık kazanmaya din vesile oluyor. Yani adam dinini satıyor, dince mukaddes tanınan şeyleri kullanıyor; dünyalığı da doğrultuyor.Yani adam dinini satıyor, dince mukaddes tanınan şeyleri kullanıyor; dünyalığı da doğrultuyor. Dünyasını, parasını doğrultuyor,şusu busu çoğalıyor ama din elden gidiyor,âhiret mahvoluyor.Dünyasını, parasını doğrultuyor,şusu busu çoğalıyor ama din elden gidiyor,âhiret mahvoluyor. Ona aldırdığı yok. Çünkü dünya ile âhiretin kazanılması yani dünyalık ile âhireti kazanmak var.Ona aldırdığı yok.

Çünkü dünya ile âhiretin kazanılması yani dünyalık ile âhireti kazanmak var.
Zekât verirsin, hacca gidersin, hayır yaparsın, cami yaparsın, köprü yaparsın, çeşme yaparsın;Zekât verirsin, hacca gidersin, hayır yaparsın, cami yaparsın, köprü yaparsın, çeşme yaparsın; tamam, dünyalığı sarf ediyor âhireti kazanıyor…tamam, dünyalığı sarf ediyor âhireti kazanıyor… Aksi yok;âhireti sat, dünyayı al,öyle şey olur mu? Âhiret ebedî, orası satılır mı?Aksi yok;âhireti sat, dünyayı al,öyle şey olur mu? Âhiret ebedî, orası satılır mı? O mülk, âhiretmülkü satılır mı? Onu iki paralık dünya için, dünyalık kazanmak için sat.O mülk, âhiretmülkü satılır mı? Onu iki paralık dünya için, dünyalık kazanmak için sat. Dünya, nasıl olsa geçecek olan bir hayat... Dünya, nasıl olsa geçecek olan bir hayat...

Bu kıyamet alametidir.Allah bize âhiretin kıymetini hissettirsin.Bu kıyamet alametidir.Allah bize âhiretin kıymetini hissettirsin. Dünyamıza dalarak âhiretiharap edenlerden olmamamızı nasipeylesin.Dünyamıza dalarak âhiretiharap edenlerden olmamamızı nasipeylesin. Kıyamet alametleri hadislerindeki kötü huyları üzerimizden ve memleketimizdeki müslümanlardan defeylesin.Kıyamet alametleri hadislerindeki kötü huyları üzerimizden ve memleketimizdeki müslümanlardan defeylesin. Sevdiği güzel huylar ve haller ile cümlemizi müzeyyen eylesin.Sevdiği güzel huylar ve haller ile cümlemizi müzeyyen eylesin. Sevdiği yollarda yürütsün. Sevdiği amellere muvaffak etsin.Sevdiği yollarda yürütsün. Sevdiği amellere muvaffak etsin. Akıl, şuur, idrak versin; yolundan ayırmasın.Akıl, şuur, idrak versin; yolundan ayırmasın. Gözümüzü yumup açıp kapayıncaya kadar bizi nefsimize, şeytana bırakmasın. Gözümüzü yumup açıp kapayıncaya kadar bizi nefsimize, şeytana bırakmasın.

SübhâneRabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb… SübhâneRabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2