Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Asıl Olan Ahiret Saadeti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Recep 1418 / 21.11.1997
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh... Cumanız mübarek olsun. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

Cumanız mübarek olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri sizi rahmetine erdirsin, dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına;Allahu Teâlâ hazretleri sizi rahmetine erdirsin, dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına; kendisinin lütfuna, rahmetine erdirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun… kendisinin lütfuna, rahmetine erdirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun…

Bu Cuma sohbetinde İmam Müslim'in, yani Buhârî'den sonra hadis ilmindeBu Cuma sohbetinde İmam Müslim'in, yani Buhârî'den sonra hadis ilminde en büyük şahsiyet olarak kabul edilen Müslim b. Kuteybe'nin rivayet etmiş olduğuen büyük şahsiyet olarak kabul edilen Müslim b. Kuteybe'nin rivayet etmiş olduğu bir hadîs-i kudsîyi Sahih-i Müslim'den okumak istiyorum. Uzun bir hadîs-i şerîf…bir hadîs-i kudsîyi Sahih-i Müslim'den okumak istiyorum. Uzun bir hadîs-i şerîf… Teberrüken metninden okuyalım, bereket olsun. Teberrüken metninden okuyalım, bereket olsun.

Kâle'llâhu teâlâ diyor Peygamber Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu ki.Kâle'llâhu teâlâ diyor Peygamber Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu ki. " Ondan sonraki ifadeler Allahu Teâlâ hazretlerinin mübarek kelamı olmuş oluyor. " Ondan sonraki ifadeler Allahu Teâlâ hazretlerinin mübarek kelamı olmuş oluyor.

Kâle'llâhu teâlâ: Yâ ibâdî innî harramtu'z-zulme alâ nefsî ve cealtühû beyneküm muharramenKâle'llâhu teâlâ: Yâ ibâdî innî harramtu'z-zulme alâ nefsî ve cealtühû beyneküm muharramen felâ tezâlemû. Yâ ibâdî küllüküm dâllün illâ men hedeytühû festehdûnî ehdîküm.felâ tezâlemû. Yâ ibâdî küllüküm dâllün illâ men hedeytühû festehdûnî ehdîküm. Yâ ibâdî küllüküm câiun ilâ men at'amtuhû festat'imûnî at'imküm.Yâ ibâdî küllüküm câiun ilâ men at'amtuhû festat'imûnî at'imküm. Yâ ibâdî küllüküm ârin illâ men kesevtühû festeksûnî eksüküm.Yâ ibâdî küllüküm ârin illâ men kesevtühû festeksûnî eksüküm. Yâ ibâdî inneküm tuhtiûne bi'l-leyli ve'n-nehâr ve ene ağfiru'z-zünûbe cemîan festağfirûnî ağfir leküm.Yâ ibâdî inneküm tuhtiûne bi'l-leyli ve'n-nehâr ve ene ağfiru'z-zünûbe cemîan festağfirûnî ağfir leküm. Yâ ibâdî inneküm len tebluğû darri fetezurrûnî ve len tebluğû nef'î fetenfeûnî.Yâ ibâdî inneküm len tebluğû darri fetezurrûnî ve len tebluğû nef'î fetenfeûnî. Yâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kânû alâ etkâYâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kânû alâ etkâ kalbi raculin vâhidin minküm mâ zâde zâlike fî mülkî şey'en.kalbi raculin vâhidin minküm mâ zâde zâlike fî mülkî şey'en. Yâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinnekümYâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kânû alâ efceri kalbi raculin vâhidin mâ nakasa zâlike min mülkî şey'en.kânû alâ efceri kalbi raculin vâhidin mâ nakasa zâlike min mülkî şey'en. Yâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinnekümYâ ibâdî lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kâmû fî saîdin vâhidin fes'elûni fe'a'taytu küllü insânin mes'eletehû mâ nakasa zâlike mimmâ ındîkâmû fî saîdin vâhidin fes'elûni fe'a'taytu küllü insânin mes'eletehû mâ nakasa zâlike mimmâ ındî illâ kemâ yenkusu'l-mihyatu izâ udhile'l-bahra.illâ kemâ yenkusu'l-mihyatu izâ udhile'l-bahra. Yâ ibâdî innemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm sümme eveffiyeküm iyyâhâ.Yâ ibâdî innemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm sümme eveffiyeküm iyyâhâ. Fe-men vecede hayran fel-yahmedillâhe ve men vecede ğayra zâlike felâ yelûmenne illâ nefsehû. Fe-men vecede hayran fel-yahmedillâhe ve men vecede ğayra zâlike felâ yelûmenne illâ nefsehû.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Hadîs-i kudsî: Mânası Resûlullah sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz'in gönlüneHadîs-i kudsî: Mânası Resûlullah sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz'in gönlüne Allahu Teâlâ hazretleri tarafından ilham edilmiş olan Allahu Teâlâ hazretlerininAllahu Teâlâ hazretleri tarafından ilham edilmiş olan Allahu Teâlâ hazretlerinin mübarek emirleri, sözleri. "İlahî hadis" veya "kudsî hadis" deniliyor. mübarek emirleri, sözleri. "İlahî hadis" veya "kudsî hadis" deniliyor.

Bu kudsî hadisin mânasını size açıklamak istiyorum: Bu kudsî hadisin mânasını size açıklamak istiyorum:

Birçok cümle var. Bu cümlelerin başında Allahu Teâlâ hazretleri biz kullarına yâ ibâdî diye hitap buyuruyor. Birçok cümle var. Bu cümlelerin başında Allahu Teâlâ hazretleri biz kullarına yâ ibâdî diye hitap buyuruyor.

Yâ ibâdî. "Ey benim kullarım!" İnnî harramtu'z-zulme alâ nefsîYâ ibâdî. "Ey benim kullarım!" İnnî harramtu'z-zulme alâ nefsî ve cealtühû beyneküm muharramen fe-lâ tezâlemû. ve cealtühû beyneküm muharramen fe-lâ tezâlemû.

Birinci emri, tavsiyesi bu sahih hadîs-i şerîfte; innî harramtu'z-zulme alâ nefsî.Birinci emri, tavsiyesi bu sahih hadîs-i şerîfte; innî harramtu'z-zulme alâ nefsî. "Ben zulmü kendi kendime, kendi nefsime haram kıldım ve sizin aranızda da zulüm yapmayı"Ben zulmü kendi kendime, kendi nefsime haram kıldım ve sizin aranızda da zulüm yapmayı sizlere haram kıldım." Fe-lâ tezâlemû. "Birbirlerinize sakın zulmetmeyiniz." sizlere haram kıldım." Fe-lâ tezâlemû. "Birbirlerinize sakın zulmetmeyiniz."

Allahu Teâlâ hazretleri zalim olmadığını bu hadîs-i kudsîde bize bildiriyor.Allahu Teâlâ hazretleri zalim olmadığını bu hadîs-i kudsîde bize bildiriyor. Yani Cenâb-ı Mevlâ'nın takdirâtı arasında adalete aykırı, haksız bir işlem olmadığınıYani Cenâb-ı Mevlâ'nın takdirâtı arasında adalete aykırı, haksız bir işlem olmadığını böylece kesin olarak anlamış ve öğrenmiş oluyoruz. Zulmü kendisine haram kılmış.böylece kesin olarak anlamış ve öğrenmiş oluyoruz. Zulmü kendisine haram kılmış. Rahmetinin gazabından çok olduğunu yine sahih hadîs-i şerîflerde bildirmiş. Rahmetinin gazabından çok olduğunu yine sahih hadîs-i şerîflerde bildirmiş.

Biliyorsunuz, gazap ederse Allahu Teâlâ hazretleri, kulun işlediği kusurdan dolayı gazap eder.Biliyorsunuz, gazap ederse Allahu Teâlâ hazretleri, kulun işlediği kusurdan dolayı gazap eder. Fakat çok kere -zaten bu hadîs-i şerîfin ortasında da geçecek- kul suçlu olmasına rağmen affediyor.Fakat çok kere -zaten bu hadîs-i şerîfin ortasında da geçecek- kul suçlu olmasına rağmen affediyor. Rahmeti cezalandırmasından, gazabından daha ileride, daha çok uyguladığı bir takdiri...Rahmeti cezalandırmasından, gazabından daha ileride, daha çok uyguladığı bir takdiri... Zulmü sevmiyor. Zulmü kendisi yapmadığı gibi, kendi kendisine haram kıldığı gibi,Zulmü sevmiyor. Zulmü kendisi yapmadığı gibi, kendi kendisine haram kıldığı gibi, kullarına, mahlukâtına zulmetmediği gibi, kulların da birbirleri arasındakullarına, mahlukâtına zulmetmediği gibi, kulların da birbirleri arasında birbirlerine zulmetmemelerini istiyor. "Sakın birbirinize karşı zalimâne hareket etmeyin." birbirlerine zulmetmemelerini istiyor.

"Sakın birbirinize karşı zalimâne hareket etmeyin."

Zulüm nedir? Zulüm, insanın adalete aykırı olarak yaptığı her şey, her haksızlıktır.Zulüm nedir?

Zulüm, insanın adalete aykırı olarak yaptığı her şey, her haksızlıktır.
Haksızlığa Arapça'da "zulüm" denir. Yanlış olan, adalete sığmayan her işe "zulüm" denilir. Haksızlığa Arapça'da "zulüm" denir. Yanlış olan, adalete sığmayan her işe "zulüm" denilir.

O halde insanlar, Allahu Teâlâ hazretlerinin, Rabbimiz'in bu emri üzerine her şeyi adaletle,hakkaniyetle yapmalı.O halde insanlar, Allahu Teâlâ hazretlerinin, Rabbimiz'in bu emri üzerine her şeyi adaletle,hakkaniyetle yapmalı. Adaletle yapmalı da, zulmetmemeli de, çok kere de bağışlamalı... Adaletle yapmalı da, zulmetmemeli de, çok kere de bağışlamalı...

Hatta bir başka hadîs-i şerîfte geçmişti:Hatta bir başka hadîs-i şerîfte geçmişti: "Bir kulun ‘Ben hakkımı sonuna kadar eksiksiz alacağım!' diye diretmesi,"Bir kulun ‘Ben hakkımı sonuna kadar eksiksiz alacağım!' diye diretmesi, hakkını sonuna kadar almaya çalışması onun cimriliğini gösterir." diye bildiriyor.hakkını sonuna kadar almaya çalışması onun cimriliğini gösterir." diye bildiriyor. Demek ki kul biraz da karşı tarafa hakkından lütfen bağışlayacak, sonuna kadar sıkıştırmayacak;Demek ki kul biraz da karşı tarafa hakkından lütfen bağışlayacak, sonuna kadar sıkıştırmayacak; cömert olacak, müsamahalı olacak. Ama zulmü, yani haksızlığı hiç yapmayacak.cömert olacak, müsamahalı olacak. Ama zulmü, yani haksızlığı hiç yapmayacak. Hakkaniyetle hareket ederse iyi de, adaletli, müslümanın biraz daha lütufkâr olması,Hakkaniyetle hareket ederse iyi de, adaletli, müslümanın biraz daha lütufkâr olması, bağışlaması hadîs-i şerîflerde tavsiye ediliyor. Demek ki zulüm yapmayacağız.bağışlaması hadîs-i şerîflerde tavsiye ediliyor.

Demek ki zulüm yapmayacağız.
Zulmün hiçbir çeşidini; kendimize, kendi nefsimize, kendi canımıza, ailemize, çoluk çocuğumuza,Zulmün hiçbir çeşidini; kendimize, kendi nefsimize, kendi canımıza, ailemize, çoluk çocuğumuza, komşularımıza, arkadaşlarımıza, münasebette bulunduğumuz insanlara, hiç kimseye yapmayacağız.komşularımıza, arkadaşlarımıza, münasebette bulunduğumuz insanlara, hiç kimseye yapmayacağız. Haksız işlem, baskı yapmayacağız. Allah yasaklıyor. Bu birinci emri… Haksız işlem, baskı yapmayacağız. Allah yasaklıyor. Bu birinci emri…

Bunları yazalım, hatırımızda kalsın. Elimizde kalem varsa deftere, kâğıda yazalım, duvara yazalım…Bunları yazalım, hatırımızda kalsın. Elimizde kalem varsa deftere, kâğıda yazalım, duvara yazalım… Çünkü âlemlerin Rabbi, Yaradanımız'ın, Mevlâmız'ın bize emirleri...Çünkü âlemlerin Rabbi, Yaradanımız'ın, Mevlâmız'ın bize emirleri... Bu hadîs-i kudsîde birincisi "Zulmetmeyin! Ben kendim zulmetmiyorum, siz de zulmetmeyin."Bu hadîs-i kudsîde birincisi "Zulmetmeyin! Ben kendim zulmetmiyorum, siz de zulmetmeyin." diye emir buyuruyor Rabbimiz. Kullar arasında birbirlerine kulların zulmetmesini haram kılmış,diye emir buyuruyor Rabbimiz. Kullar arasında birbirlerine kulların zulmetmesini haram kılmış, "Zulmetmeyin!" diye emrediyor. Bu uzun hadîs-i şerîfteki cümlelerin ikincisi: "Zulmetmeyin!" diye emrediyor.

Bu uzun hadîs-i şerîfteki cümlelerin ikincisi:

Yâ ibâdî, küllüküm dâllün illâ men hedeytehû fe'stehdûnî ehdîküm.Yâ ibâdî, küllüküm dâllün illâ men hedeytehû fe'stehdûnî ehdîküm. "Ey kullarım! Hepiniz şaşırmışsınız, sapıtmışsınızdır; benim doğru yolu gösterip"Ey kullarım! Hepiniz şaşırmışsınız, sapıtmışsınızdır; benim doğru yolu gösterip hidayet verdiklerim müstesna. Gerçekleri göremezsiniz, yanlış işler yaparsınız,hidayet verdiklerim müstesna. Gerçekleri göremezsiniz, yanlış işler yaparsınız, yanlış yollara gidersiniz, benim sevmediğim işleri yaparsınız." Fe'stehdûnî ehdîküm.yanlış yollara gidersiniz, benim sevmediğim işleri yaparsınız." Fe'stehdûnî ehdîküm. "Benden hidayet isteyin, doğru yola sevk olunmayı, doğruyu bulmayı, doğruyu işlemeyi isteyin;"Benden hidayet isteyin, doğru yola sevk olunmayı, doğruyu bulmayı, doğruyu işlemeyi isteyin; ben size hidayet vereyim, size doğruyu göstereyim." ben size hidayet vereyim, size doğruyu göstereyim."

Onun için Fâtiha sûresinde de duamızda ne diyoruz? İhdine's-sirâta'l-müstakîm.Onun için Fâtiha sûresinde de duamızda ne diyoruz?

İhdine's-sirâta'l-müstakîm.
"Bizi sırât-ı müstakîme hidayet eyle, sevk eyle yâ Rabbi." diye istiyoruz. "Bizi sırât-ı müstakîme hidayet eyle, sevk eyle yâ Rabbi." diye istiyoruz.

Bunun o sûre-i celîlede istendiğini bütün müslümanlar bilirBunun o sûre-i celîlede istendiğini bütün müslümanlar bilir ama anlamını da kalbine yerleştirmesi lazım. "Yâ Rabbi ben şaşırabilirim,ama anlamını da kalbine yerleştirmesi lazım.

"Yâ Rabbi ben şaşırabilirim,
doğruyu göremeyebilirim, doğru yapıyorum sanarak yanlış işler yapabilirim, sapıtabilirim, şaşırabilirim.doğruyu göremeyebilirim, doğru yapıyorum sanarak yanlış işler yapabilirim, sapıtabilirim, şaşırabilirim. Aklıma güvenmiyorum, görüşlerim belki hatalı olabilir. Sen âlemlerin Rabbisin, bana hidayet eyle,Aklıma güvenmiyorum, görüşlerim belki hatalı olabilir. Sen âlemlerin Rabbisin, bana hidayet eyle, bana doğruyu göster, ben hakkı göreyim." diye insanın Allah'tan hidayet istemesi lazım. bana doğruyu göster, ben hakkı göreyim." diye insanın Allah'tan hidayet istemesi lazım.

Gerçekten de toplumlara, milletlere, dünya üzerindeki insanlara baktığımız zamanGerçekten de toplumlara, milletlere, dünya üzerindeki insanlara baktığımız zaman çoğunun yanlış yolda olduğunu, sapıtmış olduğunu, dalalette olduğunu görüyoruz.çoğunun yanlış yolda olduğunu, sapıtmış olduğunu, dalalette olduğunu görüyoruz. En kesin örneklerden bir tanesi: Mesela bazı insanlar ineğe tapıyor.En kesin örneklerden bir tanesi: Mesela bazı insanlar ineğe tapıyor. Tarihte de tapmış Mısırlılar, şimdi de Hintliler'e göre inek kutsal, ineğe tapıyor.Tarihte de tapmış Mısırlılar, şimdi de Hintliler'e göre inek kutsal, ineğe tapıyor. Bunun akılla mantıkla bir ilgisi yok, dinde de böyle bir şey olamaz.Bunun akılla mantıkla bir ilgisi yok, dinde de böyle bir şey olamaz. Kalabalık bir güruh, kalabalık bir toplum, büyük bir nüfus yığınıKalabalık bir güruh, kalabalık bir toplum, büyük bir nüfus yığını ineğe kutsallık atfetmiş ve ona tapınıyor. Çok yanlış!ineğe kutsallık atfetmiş ve ona tapınıyor. Çok yanlış! Onların da tabi aklı var, onlar da bilimsel çalışmalar yapıyorlar. Hatta Hindistan meselaOnların da tabi aklı var, onlar da bilimsel çalışmalar yapıyorlar. Hatta Hindistan mesela atom ilmine sahip, atom bombası yapabilmiş ülkelerden birisi ama inancı bakımından yanlış.atom ilmine sahip, atom bombası yapabilmiş ülkelerden birisi ama inancı bakımından yanlış. Demek ki bu hadîs-i kudsîdeki gibi hidayet istemeleri lazım.Demek ki bu hadîs-i kudsîdeki gibi hidayet istemeleri lazım. "Yâ Rabbi, ben doğru bir şeyler yaptığımı sanıyorum ama sen bana doğruyu göster." diye Allah'tan,"Yâ Rabbi, ben doğru bir şeyler yaptığımı sanıyorum ama sen bana doğruyu göster." diye Allah'tan, âlemlerin Rabbi'nden istemesi lazım.âlemlerin Rabbi'nden istemesi lazım. "Benim yolum iyi mi, yaptığım doğru mu?" diye kendisini de kontrol etmesi lazım. "Benim yolum iyi mi, yaptığım doğru mu?" diye kendisini de kontrol etmesi lazım.

Dünyanın en büyük, kalabalık milleti olan Çinliler'i alalım.Dünyanın en büyük, kalabalık milleti olan Çinliler'i alalım. Bunlar da Budizm dininde, yani Buda'ya bağlılar, onun heykelini yapıyorlar,Bunlar da Budizm dininde, yani Buda'ya bağlılar, onun heykelini yapıyorlar, onun karşısında tapınıyorlar. O da yanlış... Buda'dan önce durum neydi,onun karşısında tapınıyorlar. O da yanlış... Buda'dan önce durum neydi, ne olması gerekiyordu, onun cevabı, izahı yok. Alalım dünyanın en kalabalıkne olması gerekiyordu, onun cevabı, izahı yok.

Alalım dünyanın en kalabalık
mensubu olan dinlerinden birisi, Hıristiyanlığı. Allah'ın kendilerine gönderdiği İsa aleyhisselam'ımensubu olan dinlerinden birisi, Hıristiyanlığı. Allah'ın kendilerine gönderdiği İsa aleyhisselam'ı ki biz çok seviyoruz, bağlıyız, çok hürmet ediyoruz, çocuklarımıza ismini koyuyoruz,ki biz çok seviyoruz, bağlıyız, çok hürmet ediyoruz, çocuklarımıza ismini koyuyoruz, annesinin ismini koyuyoruz, "Meryem" diyoruz, "İsa" diyoruz, bu isimleri rahatlıkla kullanıyoruz,annesinin ismini koyuyoruz, "Meryem" diyoruz, "İsa" diyoruz, bu isimleri rahatlıkla kullanıyoruz, sevdiğimizden. Ama Allah'ın peygamberine tapmak yok. Peygamber Efendimiz de diyor ki;sevdiğimizden. Ama Allah'ın peygamberine tapmak yok. Peygamber Efendimiz de diyor ki; "Ben Allah'ın kuluyum." Yani abdühû ve resûlühû, "kulu ve resûlü" olduğunu çok kesin beldiriyor. "Ben Allah'ın kuluyum." Yani abdühû ve resûlühû, "kulu ve resûlü" olduğunu çok kesin beldiriyor.

Demek ki dünya üzerine baktığımız zaman hakikaten insanların [çoğunun] sapıtmış olduğunu;Demek ki dünya üzerine baktığımız zaman hakikaten insanların [çoğunun] sapıtmış olduğunu; çok küçük bir kısmının, Allah'ın hidayet ettiği kısmının gerçeği gördüğünü, şirkten ve küfürden,çok küçük bir kısmının, Allah'ın hidayet ettiği kısmının gerçeği gördüğünü, şirkten ve küfürden, yani Allah'a şerik koşmaktan ve kâfir olmaktan kurtulabildiğini görüyoruz.yani Allah'a şerik koşmaktan ve kâfir olmaktan kurtulabildiğini görüyoruz. Demek ki herkes Allah'tan, "Yâ Rabbi bana doğru yolu göster!" diye candan istemeli.Demek ki herkes Allah'tan, "Yâ Rabbi bana doğru yolu göster!" diye candan istemeli. Candan, samimi olarak isterse Allahu Teâlâ hazretleri herkese gösterir.Candan, samimi olarak isterse Allahu Teâlâ hazretleri herkese gösterir. Çinli'ye de gösterir, Avrupalı'ya da gösterir, Hintli'ye de gösterir, başka bir insana da gösterir.Çinli'ye de gösterir, Avrupalı'ya da gösterir, Hintli'ye de gösterir, başka bir insana da gösterir. Bunun misalleri var. Müslüman olan Avrupalılar, Çinliler, Hintliler var;Bunun misalleri var. Müslüman olan Avrupalılar, Çinliler, Hintliler var; büyük kitleler halinde müslüman oluyorlar. Bazıları da eski inançlarında taassup gösteriyor.büyük kitleler halinde müslüman oluyorlar.

Bazıları da eski inançlarında taassup gösteriyor.
Taassupla, düşüncesini öne koymadan, teraziye tartmadan, inancı hakkında duyduğu tenkitleriTaassupla, düşüncesini öne koymadan, teraziye tartmadan, inancı hakkında duyduğu tenkitleri düşmanca karşılayarak, sımsıkı yanlış inancına sarılıyor. Tabi bu, kendisi için zararlı.düşmanca karşılayarak, sımsıkı yanlış inancına sarılıyor. Tabi bu, kendisi için zararlı. Çünkü yanlışta devam edecek. Hakkı kabul etmemek de zulüm olduğundan zalim de olacak.Çünkü yanlışta devam edecek. Hakkı kabul etmemek de zulüm olduğundan zalim de olacak. Onun için Allah'tan "Yâ Rabbi, ben belki hata ediyorumdur. Bana hatamı rüyamda, uyanıklığımdaOnun için Allah'tan "Yâ Rabbi, ben belki hata ediyorumdur. Bana hatamı rüyamda, uyanıklığımda göster, bildir." diye hidayet istemesi lazım. Emrediyor Allahu Teâlâ hazretleri,göster, bildir." diye hidayet istemesi lazım. Emrediyor Allahu Teâlâ hazretleri, "Benden hidayet isteyiniz. İsterseniz veririm." diye de bildiriyor."Benden hidayet isteyiniz. İsterseniz veririm." diye de bildiriyor. Bir Hintli, bir Çinli, bir Avrupalı, bir başka insan, bir gayrimüslimBir Hintli, bir Çinli, bir Avrupalı, bir başka insan, bir gayrimüslim Allah'tan samimiyetle hidayet isterse, "Yâ Rabbi inancım doğru mu yanlış mı bilmiyorum,Allah'tan samimiyetle hidayet isterse, "Yâ Rabbi inancım doğru mu yanlış mı bilmiyorum, bunu bana göster, beni doğru yola sevk et." derse demek ki âlemlerin Rabbi hidayet verecek,bunu bana göster, beni doğru yola sevk et." derse demek ki âlemlerin Rabbi hidayet verecek, ona da doğruyu gösterecek. Ondan sonra üçüncü ve dördüncü cümle birbirleriyle alakalı.ona da doğruyu gösterecek.

Ondan sonra üçüncü ve dördüncü cümle birbirleriyle alakalı.
Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Yâ ibâdî küllüküm câiun ilâ men at'amtuhû fe'stat'imûnî at'imküm.Yâ ibâdî küllüküm câiun ilâ men at'amtuhû fe'stat'imûnî at'imküm. Yâ ibâdî küllüküm ârin illâ men kesevtühû fe'steksûnî eksüküm.Yâ ibâdî küllüküm ârin illâ men kesevtühû fe'steksûnî eksüküm. "Ey kullarım! Hepiniz açsınız, benim doyurduklarım müstesna."Ey kullarım! Hepiniz açsınız, benim doyurduklarım müstesna. Benden nimet isteyin, doyurulmak isteyin de sizi doyurayım.Benden nimet isteyin, doyurulmak isteyin de sizi doyurayım. Hepiniz çıplaksınız, ancak benim giydirdiklerim müstesna.Hepiniz çıplaksınız, ancak benim giydirdiklerim müstesna. Benden giyinmek, örtünmek, elbise sahibi olmak isteyin, sizi giydireyim." Benden giyinmek, örtünmek, elbise sahibi olmak isteyin, sizi giydireyim."

Bu iki cümleden anlıyoruz ki nimeti veren Allah. Elmayı, buğdayı, tahılı,Bu iki cümleden anlıyoruz ki nimeti veren Allah. Elmayı, buğdayı, tahılı, meyveyi, sebzeyi, nimetleri, suları veren Allah; herkes Allah'a muhtaç…meyveyi, sebzeyi, nimetleri, suları veren Allah; herkes Allah'a muhtaç… Allah'tan "Yâ Rabbi bereket ver, nimet ver." diye isteyecek, Allah ihsan edecek.Allah'tan "Yâ Rabbi bereket ver, nimet ver." diye isteyecek, Allah ihsan edecek. Gökten yağmur yağdıracak, yerden bitki bitirecek, kullarını nimetlendirecek, doyuracak.Gökten yağmur yağdıracak, yerden bitki bitirecek, kullarını nimetlendirecek, doyuracak. Herkes yeme bakımından, giyim bakımından hayatının her şeyinde Allahu Teâlâ hazretlerine muhtaç.Herkes yeme bakımından, giyim bakımından hayatının her şeyinde Allahu Teâlâ hazretlerine muhtaç. Onun için yemek ve giyinmeyi burada buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. Onun için yemek ve giyinmeyi burada buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. "Hepiniz çıplaksınız, benim giydirdiklerim, örttüklerim müstesna. Giyinmeyi isteyin de giydireyim.""Hepiniz çıplaksınız, benim giydirdiklerim, örttüklerim müstesna. Giyinmeyi isteyin de giydireyim." Yani bu çıplaklık maddeten insanın üstüne giyecek bir şey bulamaması da olabilir,Yani bu çıplaklık maddeten insanın üstüne giyecek bir şey bulamaması da olabilir, mânevî bakımdan da çırılçıplak, hiçbir koruyucusu olmadan, ayıplı bir vaziyettemânevî bakımdan da çırılçıplak, hiçbir koruyucusu olmadan, ayıplı bir vaziyette ortada olmak da olabilir; bunun mânevî mânası da olabilir. Çünkü mesela Kur'ân-ı Kerîm'de; ortada olmak da olabilir; bunun mânevî mânası da olabilir. Çünkü mesela Kur'ân-ı Kerîm'de;

Ve libâsu't-takvâ zâlike hayrun buyuruluyor. "Takvâ elbisesi daha hayırlıdır." Ve libâsu't-takvâ zâlike hayrun buyuruluyor. "Takvâ elbisesi daha hayırlıdır."

İnsanların takvâ sahibi olması, mânevî bakımdan, onların güzel elbiseler giyipİnsanların takvâ sahibi olması, mânevî bakımdan, onların güzel elbiseler giyip de çıplaklığını kapatması, avretini örtmesi gibi oluyor. de çıplaklığını kapatması, avretini örtmesi gibi oluyor.

O bakımdan bunlar mânevî mânaya da alınabilir, hakiki mânasına da alınabilir.O bakımdan bunlar mânevî mânaya da alınabilir, hakiki mânasına da alınabilir. Çünkü bir insanın Asya'da, Afrika'da, fakir ülkelerde nasıl giyim imkânlarından bile mahrum;Çünkü bir insanın Asya'da, Afrika'da, fakir ülkelerde nasıl giyim imkânlarından bile mahrum; aç ve açık, çıplak, "başı açık, yalın ayak" dedikleri gibi gezdiklerini görüyoruz.aç ve açık, çıplak, "başı açık, yalın ayak" dedikleri gibi gezdiklerini görüyoruz. "Allah nimet versin." diye Allah'tan bereket isteyecek, yardım isteyecek. Allah ihsan ediyor."Allah nimet versin." diye Allah'tan bereket isteyecek, yardım isteyecek. Allah ihsan ediyor. Yani verenlere Allah veriyor; esbabını ihsan edip yemeyi, içmeyi, rahat yaşamı sağlıyor. Yani verenlere Allah veriyor; esbabını ihsan edip yemeyi, içmeyi, rahat yaşamı sağlıyor.

Bundan sonraki cümleler: Yâ ibâdî, inneküm tuhtiûne bi'l-leyli ve'n-nehâr ve ene ağfiru'zBundan sonraki cümleler:

Yâ ibâdî, inneküm tuhtiûne bi'l-leyli ve'n-nehâr ve ene ağfiru'z
-zünûbe cemîan fe'stağfirûnî ağfir leküm. "Ey kullarım! Siz gece gündüz hatalar işliyorsunuz,-zünûbe cemîan fe'stağfirûnî ağfir leküm. "Ey kullarım! Siz gece gündüz hatalar işliyorsunuz, ben bütün günahları bağışlarım; benden affınızı, affedilmenizi, ben bütün günahları bağışlarım; benden affınızı, affedilmenizi, mağfiret olunmanızı talep edin, ben de sizi afv u mağfiret edeyim." mağfiret olunmanızı talep edin, ben de sizi afv u mağfiret edeyim."

İnsanoğlu Allah'a güzel kulluk etmekle vazifeli, hayata onun için gönderilmiş.İnsanoğlu Allah'a güzel kulluk etmekle vazifeli, hayata onun için gönderilmiş. Hayat bir imtihan. Ama çoğu hata yapıyor, çoğumuz hata ediyoruz.Hayat bir imtihan. Ama çoğu hata yapıyor, çoğumuz hata ediyoruz. Müslüman olan da olmayan da çeşit çeşit türden hatalar işliyorlar. Müslüman olan da olmayan da çeşit çeşit türden hatalar işliyorlar. Müslüman insan da bakıyorsunuz, beşerî münasebetlerinde sağını solunu kırıyor.Müslüman insan da bakıyorsunuz, beşerî münasebetlerinde sağını solunu kırıyor. Ticaretinde hatalı işler yapabiliyor. Aile hayatında kusurları olabiliyor. Tabi gayrimüslimler de...Ticaretinde hatalı işler yapabiliyor. Aile hayatında kusurları olabiliyor. Tabi gayrimüslimler de... Bir müslüman hata işlerse ne olacak? Allahu Teâlâ hazretlerinden affını isteyecek. Bir müslüman hata işlerse ne olacak?

Allahu Teâlâ hazretlerinden affını isteyecek.

Gece gündüz işleri isyan kamu Korkaram ki yerleri ola tamu. diyeGece gündüz işleri isyan kamu

Korkaram ki yerleri ola tamu.

diye
Mevlid sahibi merhum Süleyman Çelebi hazretlerinin söylediği gibi, gece gündüz hata ederiz.Mevlid sahibi merhum Süleyman Çelebi hazretlerinin söylediği gibi, gece gündüz hata ederiz. Geceleyin türlü türlü başka hatalar, eğlenceler, keyifler, zevkler, gafletler, cahillikler;Geceleyin türlü türlü başka hatalar, eğlenceler, keyifler, zevkler, gafletler, cahillikler; gündüzleyin türlü türlü başka hatalar, yalanlar, gıybetler, dedikodular, aldatmacalar…gündüzleyin türlü türlü başka hatalar, yalanlar, gıybetler, dedikodular, aldatmacalar… İnsanoğlunun işi bu… Ne yapması lazım? İnsanoğlunun işi bu…

Ne yapması lazım?

Allah'tan affını istemesi lazım, Allah onu mağfiret eylesin diye.Allah'tan affını istemesi lazım, Allah onu mağfiret eylesin diye. Mağfiret etmezse o işlediği suçlardan dolayı büyük cezalara çarptırılır. Mağfiret etmezse o işlediği suçlardan dolayı büyük cezalara çarptırılır.

Allah celle celâlüh kendisinin gaffârü'z-zünûb olduğunu, gafûru'r-rahîm olduğunu bildiriyor.Allah celle celâlüh kendisinin gaffârü'z-zünûb olduğunu, gafûru'r-rahîm olduğunu bildiriyor. O halde biz de hatalarımızın muhasebesini yapacağız, Allah'tan bizi mağfiret etmesiniO halde biz de hatalarımızın muhasebesini yapacağız, Allah'tan bizi mağfiret etmesini daima isteyeceğiz. Çünkü mağfiret ederse kurtulur, mağfiret etmezse bu biriken suçlardan dolayıdaima isteyeceğiz. Çünkü mağfiret ederse kurtulur, mağfiret etmezse bu biriken suçlardan dolayı Allah'ın kahrına, gazabına uğrayıp dünyada-âhirette çok sıkıntılar çeker Âdemoğulları.Allah'ın kahrına, gazabına uğrayıp dünyada-âhirette çok sıkıntılar çeker Âdemoğulları. O sıkıntıları çekmemek için âlemlerin Rabbi, erhamu'r-râhimîn Mevlâsı'ndanO sıkıntıları çekmemek için âlemlerin Rabbi, erhamu'r-râhimîn Mevlâsı'ndan affını, mağfiretini isteyecek. Allah emrediyor, "İsteyin, affederim." buyuruyor. affını, mağfiretini isteyecek. Allah emrediyor, "İsteyin, affederim." buyuruyor.

Yâ ibâdî inneküm len tebluğû darri fetezurrûnî ve len tebluğû nef'î fe-tenfeûnî.Yâ ibâdî inneküm len tebluğû darri fetezurrûnî ve len tebluğû nef'î fe-tenfeûnî. "Ey kullarım! Siz bana bir zarar vermeye kâdir olamazsınız ki beni zarara uğratasınız. "Ey kullarım! Siz bana bir zarar vermeye kâdir olamazsınız ki beni zarara uğratasınız. Bir fayda sağlamaya muktedir değilsiniz, bir şeyiniz yok ki bana bir menfaat sağlayasınız."Bir fayda sağlamaya muktedir değilsiniz, bir şeyiniz yok ki bana bir menfaat sağlayasınız." buyuruyor. Evet, Allahu Teâlâ hazretleri âlemlerden müstağnidir, mahlukâtından müstağnidir,buyuruyor.

Evet, Allahu Teâlâ hazretleri âlemlerden müstağnidir, mahlukâtından müstağnidir,
kimseye ihtiyacı yoktur, yaratan O'dur, veren O'dur. Kulların yaptıklarının hepsi kendisinedir.kimseye ihtiyacı yoktur, yaratan O'dur, veren O'dur. Kulların yaptıklarının hepsi kendisinedir. Yani bir kul ibadet ediyor, bir kul hayır işliyor, bir kul sadaka veriyor, bir kulYani bir kul ibadet ediyor, bir kul hayır işliyor, bir kul sadaka veriyor, bir kul hayır eseri bina ediyor; bunların hepsinin menfaati, faydası kendisinedir, Allah'ahayır eseri bina ediyor; bunların hepsinin menfaati, faydası kendisinedir, Allah'a bir faydası yok. Allahu Teâlâ hazretleri dilese zaten her şeyi o tarzda yapar.bir faydası yok. Allahu Teâlâ hazretleri dilese zaten her şeyi o tarzda yapar. Bizleri serbest bırakıyor ki hayır yapanlar mükâfatlansın, yapmayanlardan farkı belli olsun diye.Bizleri serbest bırakıyor ki hayır yapanlar mükâfatlansın, yapmayanlardan farkı belli olsun diye. Yoksa bizim yaptığımız şeylerin Allah'a bir zarar vermesi veya fayda vermesi bahis konusu değildir.Yoksa bizim yaptığımız şeylerin Allah'a bir zarar vermesi veya fayda vermesi bahis konusu değildir. Bütün kâfirler kâfirlik yapıyorlar ama Allah'a bir zarar veremezler.Bütün kâfirler kâfirlik yapıyorlar ama Allah'a bir zarar veremezler. Bütün müslümanlar ibadet ediyor, Allah'a bir fayda sağlayamazlar.Bütün müslümanlar ibadet ediyor, Allah'a bir fayda sağlayamazlar. Çünkü her şeyi yaratan O. Yani o ibadetlerden hâsıl olacak faydaları da yaratan O,Çünkü her şeyi yaratan O. Yani o ibadetlerden hâsıl olacak faydaları da yaratan O, ibadetleri yapmaya kudreti de yaratan Allah. ibadetleri yapmaya kudreti de yaratan Allah.

Yâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kânû alâYâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kânû alâ etkâ kalbi raculin vâhidin minküm mâ zâde zâlike fî mülkî şey'en. etkâ kalbi raculin vâhidin minküm mâ zâde zâlike fî mülkî şey'en.

Yine bu cümlelerin devamı olarak fayda ve zarar vermenin olmadığını belirten ifade: Yine bu cümlelerin devamı olarak fayda ve zarar vermenin olmadığını belirten ifade:

"Ey benim kullarım! Eğer sizin evveliniz, âhiriniz, yani öncekiler ve sonrakiler,"Ey benim kullarım! Eğer sizin evveliniz, âhiriniz, yani öncekiler ve sonrakiler, insanlar ve cinler, yani biz Âdemoğulları ve görünmeyen diğer cinler,insanlar ve cinler, yani biz Âdemoğulları ve görünmeyen diğer cinler, hepsi en takvâ sahibi adamın gönlü gibi olsa, içi tertemiz olsa, hepsi Allah'a güzel ibadet etse,hepsi en takvâ sahibi adamın gönlü gibi olsa, içi tertemiz olsa, hepsi Allah'a güzel ibadet etse, bu, Allahu Teâlâ hazretlerinin egemenliğini, saltanatını, şânını arttırmaz, bir şey ilave etmez." bu, Allahu Teâlâ hazretlerinin egemenliğini, saltanatını, şânını arttırmaz, bir şey ilave etmez."

Aksi de öyle… Yâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinnekümAksi de öyle…

Yâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm
kânû alâ efceri kalbi raculin vâhidin mâ nakasa zâlike min mülkî şey'en.kânû alâ efceri kalbi raculin vâhidin mâ nakasa zâlike min mülkî şey'en. "Bütün insanlar ve cinler, bütün evvelkiler, sonrakiler, hepsi en kötü adamın"Bütün insanlar ve cinler, bütün evvelkiler, sonrakiler, hepsi en kötü adamın kalbi durumunda olsa, içi kapkara, hali çok fena ve her türlü kötülüğü yapan insanlar olsa,kalbi durumunda olsa, içi kapkara, hali çok fena ve her türlü kötülüğü yapan insanlar olsa, bunlar Allah'ın mülkünden bir zarar, bir eksilme yapamazlar." bunlar Allah'ın mülkünden bir zarar, bir eksilme yapamazlar."

Allah'a fayda ve zarar dokunduramazlar. Kendilerine zararı olur.Allah'a fayda ve zarar dokunduramazlar. Kendilerine zararı olur. İyilik yapanlar faydalarını kendileri bulurlar, kötülük yapanların zararı kendilerine olur.İyilik yapanlar faydalarını kendileri bulurlar, kötülük yapanların zararı kendilerine olur. Çünkü Allah dilerse bir anda durdurur, dilerse her şeyi tersine çevirir.Çünkü Allah dilerse bir anda durdurur, dilerse her şeyi tersine çevirir. Suçluyu dilerse cezalandırır. Âlemlerin sahibidir. Bunu bildiriyor. Suçluyu dilerse cezalandırır. Âlemlerin sahibidir. Bunu bildiriyor.

O halde biz bu üç-dört cümleden neyi anlayacağız? O halde biz bu üç-dört cümleden neyi anlayacağız?

Yaptığımız ibadetlerin bizim için olduğunu, bize faydalı olduğunu, Allah'ın bize bu ibadetleri,Yaptığımız ibadetlerin bizim için olduğunu, bize faydalı olduğunu, Allah'ın bize bu ibadetleri, kullukları tavsiye etmesinin sonuçlarının bizim için olduğunu ve biz iyi bir müslüman olduğumuz zaman,kullukları tavsiye etmesinin sonuçlarının bizim için olduğunu ve biz iyi bir müslüman olduğumuz zaman, toplum olarak, kişi olarak, aile olarak her yönden fayda sağlayacağımızı,toplum olarak, kişi olarak, aile olarak her yönden fayda sağlayacağımızı, vücudumuzun sıhhatli olacağını, başımızın dinç olacağını bilmeliyiz. vücudumuzun sıhhatli olacağını, başımızın dinç olacağını bilmeliyiz.

Yani bu ibadetleri, bu kullukları, bu Müslümanlığın emirlerini, ahkâm-ı şer'iyyeyi,Yani bu ibadetleri, bu kullukları, bu Müslümanlığın emirlerini, ahkâm-ı şer'iyyeyi, Allahu Teâlâ hazretleri kulları mutlu olsunlar diye ihsan etmiştir.Allahu Teâlâ hazretleri kulları mutlu olsunlar diye ihsan etmiştir. Bunların faydaları bizim içindir. Yasaklar; içki içilmesin, afyon kullanılmasın,Bunların faydaları bizim içindir. Yasaklar; içki içilmesin, afyon kullanılmasın, zulüm yapılmasın, zina olmasın, kumar oynanmasın…zulüm yapılmasın, zina olmasın, kumar oynanmasın… Bu yasaklar da hepsi toplum ve insanların faydasınadır.Bu yasaklar da hepsi toplum ve insanların faydasınadır. Demek ki hepsinin bizim için olduğunu bileceğiz, edebimizi takınacağız.Demek ki hepsinin bizim için olduğunu bileceğiz, edebimizi takınacağız. İbadete mağrur olup ortada kabaran hindi gibi dolaşmaya kalkmayacağız.İbadete mağrur olup ortada kabaran hindi gibi dolaşmaya kalkmayacağız. Bunların hiç birisinin Allah'a faydasının, zararının olmadığını, onun için bizim tevâzu ileBunların hiç birisinin Allah'a faydasının, zararının olmadığını, onun için bizim tevâzu ile kulluğa güzelce devam etmemiz gerektiğini aklımızdan çıkarmayacağız. kulluğa güzelce devam etmemiz gerektiğini aklımızdan çıkarmayacağız.

Bundan sonraki cümleler: Yâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kâmûBundan sonraki cümleler:

Yâ ibâdî, lev enne evveleküm ve âhireküm ve inseküm ve cinneküm kâmû
fî saîdin vâhidin fes'elûnî fe'a'taytu küllü insânin mes'eletehû mâ nakasa zâlike mimmâ ındîfî saîdin vâhidin fes'elûnî fe'a'taytu küllü insânin mes'eletehû mâ nakasa zâlike mimmâ ındî illâ kemâ yenkusu'l-mihyatu izâ udhile'l-bahra. illâ kemâ yenkusu'l-mihyatu izâ udhile'l-bahra.

Hadîs-i kudsînin bu cümlesinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Hadîs-i kudsînin bu cümlesinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"Eğer sizin evvelkileriniz ve sonrakileriniz, yani bütün insanlar ve cinler,"Eğer sizin evvelkileriniz ve sonrakileriniz, yani bütün insanlar ve cinler, hepsi geniş bir alanda toplansalar ve Allah'tan herbirisi isteğini istese ‘Yâ Rabbi, bana şunu ver,hepsi geniş bir alanda toplansalar ve Allah'tan herbirisi isteğini istese ‘Yâ Rabbi, bana şunu ver, şunu ver, şunu ver, şunu ver… Köşkler isterim, paralar isterim, sıhhat isterim, huzur isterim...'şunu ver, şunu ver, şunu ver… Köşkler isterim, paralar isterim, sıhhat isterim, huzur isterim...' vesaire, aklına ne gelirse… Hepsini istese, hepsi bir yere toplansa,vesaire, aklına ne gelirse… Hepsini istese, hepsi bir yere toplansa, ben de bütün insanların her istediğini, hepsine o anda versem, bu benim hazinelerimden,ben de bütün insanların her istediğini, hepsine o anda versem, bu benim hazinelerimden, benim indimdeki güzelliklerden, nimetlerden bir şey eksiltmez. Ancak bir iğne,benim indimdeki güzelliklerden, nimetlerden bir şey eksiltmez. Ancak bir iğne, bir denize daldırılsa çıksa, ıslaklık var ya iğnenin üstünde, yani denizden ne kadar eksildi su?bir denize daldırılsa çıksa, ıslaklık var ya iğnenin üstünde, yani denizden ne kadar eksildi su? İğne suyun içinde girdi çıktı, denizin suyuyla iğne biraz ıslandı, biraz iğnenin üstüne su geldi.İğne suyun içinde girdi çıktı, denizin suyuyla iğne biraz ıslandı, biraz iğnenin üstüne su geldi. Bu denizden ne kadar eksiltmiştir? Bahis konusu edilemeyecek kadar az bir şey...Bu denizden ne kadar eksiltmiştir? Bahis konusu edilemeyecek kadar az bir şey... Bütün insanlara bütün istediklerini Allah verse, bunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin elindeki,Bütün insanlara bütün istediklerini Allah verse, bunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin elindeki, mülkündeki, hazinelerindeki nimetlerden ancak bu kadar bir şeydir." mülkündeki, hazinelerindeki nimetlerden ancak bu kadar bir şeydir."

Lütfu ne kadar çok, hazineleri ne kadar geniş, deryalar gibi...Lütfu ne kadar çok, hazineleri ne kadar geniş, deryalar gibi... Verilen nimetler ancak o deryaya bir iğne sokulmuş ve üstü biraz ıslanmış kadardır.Verilen nimetler ancak o deryaya bir iğne sokulmuş ve üstü biraz ıslanmış kadardır. Hatta verilenler değil, akılda olanlar, hepsi Allah'ın lütfunun yanında o kadardır... Hatta verilenler değil, akılda olanlar, hepsi Allah'ın lütfunun yanında o kadardır...

Buradan neyi anlıyoruz? Allah'ın hazinelerinin ne kadar zengin olduğunu,Buradan neyi anlıyoruz?

Allah'ın hazinelerinin ne kadar zengin olduğunu,
mülkünün ne kadar geniş olduğunu, nimetlerinin ne kadar çok olduğunu anlıyoruz. mülkünün ne kadar geniş olduğunu, nimetlerinin ne kadar çok olduğunu anlıyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri kullarına istediklerini ihsan ediyor,Allahu Teâlâ hazretleri kullarına istediklerini ihsan ediyor, eğer vermiyorsa da imtihan olduğu için vermiyor. Dünya imtihanı dolayısıyla...eğer vermiyorsa da imtihan olduğu için vermiyor. Dünya imtihanı dolayısıyla... Yoksa hepsini verse bile mülkünden bir şey eksilmez. Dilediğine verecek ama hepsinin hikmeti var.Yoksa hepsini verse bile mülkünden bir şey eksilmez. Dilediğine verecek ama hepsinin hikmeti var. Yani olanlar bir ilâhî hikmetten dolayı oluyor, bunları bilmeliyiz.Yani olanlar bir ilâhî hikmetten dolayı oluyor, bunları bilmeliyiz. Allah'ın hazinelerinin sonsuzluğunu bilip Allah'ın lütfuna talip olmalıyız. Allah'ın hazinelerinin sonsuzluğunu bilip Allah'ın lütfuna talip olmalıyız.

Yâ ibâdî, innemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm sümme eveffiyeküm iyyâhâ.Yâ ibâdî, innemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm sümme eveffiyeküm iyyâhâ. Fe-men vecede hayran fe'l-yahmedillâhe ve men vecede ğayra zâlike felâ yelûmenne illâ nefsehû. Fe-men vecede hayran fe'l-yahmedillâhe ve men vecede ğayra zâlike felâ yelûmenne illâ nefsehû.

Sonuncu cümle küçük cümlecikler halinde, uzun... Sonuncu cümle de bitti bu hadîs-i kudsîde amaSonuncu cümle küçük cümlecikler halinde, uzun... Sonuncu cümle de bitti bu hadîs-i kudsîde ama bu çok mühim bir şey. Hepsi mühim ama son cümle hiç kulağımızdan çıkmamalı, aklımıza yazılmalı,bu çok mühim bir şey. Hepsi mühim ama son cümle hiç kulağımızdan çıkmamalı, aklımıza yazılmalı, gözümüzün önünde daima durmalı, gözümüzün önünden gitmemeli. Ne buyuruyor Rabbimiz? gözümüzün önünde daima durmalı, gözümüzün önünden gitmemeli.

Ne buyuruyor Rabbimiz?

Yâ ibâdî. "Ey benim kullarım!" İnnemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm.Yâ ibâdî. "Ey benim kullarım!" İnnemâ hiye a'mâlüküm ahsîhâ leküm. "Sizin bu işlediğiniz amelleri ben tespit ediyorum, hıfz ediyorum, muhafaza ediyorum, kaydediyorum." "Sizin bu işlediğiniz amelleri ben tespit ediyorum, hıfz ediyorum, muhafaza ediyorum, kaydediyorum."

"Hayır işlemişsiniz, şer işlemişsiniz, zekât vermişsiniz, namaz kılmışsınız, içki içmişsiniz,"Hayır işlemişsiniz, şer işlemişsiniz, zekât vermişsiniz, namaz kılmışsınız, içki içmişsiniz, hırsızlık yapmışsınız, rüşvet almış vermişsiniz... Ne yapmışsanız ben sizin amellerinizi yazdırıyorum,hırsızlık yapmışsınız, rüşvet almış vermişsiniz... Ne yapmışsanız ben sizin amellerinizi yazdırıyorum, tespit ettiriyorum, muhafaza ediyorum. Bunlar bir yerde hesabı sorulmak üzeretespit ettiriyorum, muhafaza ediyorum. Bunlar bir yerde hesabı sorulmak üzere kaydediliyor, bir yerde kalıyor."Sümme eveffiyeküm iyyâhâ.kaydediliyor, bir yerde kalıyor."Sümme eveffiyeküm iyyâhâ. "Sonra ben bu amellerinizin karşılığını size göstereceğim."Sonra ben bu amellerinizin karşılığını size göstereceğim. Bu yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.Bu yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz. Ne yapmışsanız onun karşılığını vereceğim. O karşılık iyi şey yapmışsanız mükâfat,Ne yapmışsanız onun karşılığını vereceğim. O karşılık iyi şey yapmışsanız mükâfat, kötü şey yapmışsanız ceza tabi. Onu vereceğim." kötü şey yapmışsanız ceza tabi. Onu vereceğim."

Fe-men vecede hayran fel-yahmedillâhe. "O halde benim huzurumda, bendenFe-men vecede hayran fel-yahmedillâhe. "O halde benim huzurumda, benden dünyada-âhirette bir hayır gören varsa, bir hayırla karşılaşırsa hamd etsin.dünyada-âhirette bir hayır gören varsa, bir hayırla karşılaşırsa hamd etsin. ‘Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!' desin, hamd etsin."‘Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!' desin, hamd etsin." Ve men vecede ğayra zâlike. "Ama bir hayra erememiş de cezaya çarpılmış,Ve men vecede ğayra zâlike. "Ama bir hayra erememiş de cezaya çarpılmış, mahvolmuşsa, kahrolmuşsa, belasını bulmuşsa, cehenneme atılmışsa, yanmışsa..."mahvolmuşsa, kahrolmuşsa, belasını bulmuşsa, cehenneme atılmışsa, yanmışsa..." Fe-lâ yelûmenne illâ nefsehû. "Kimseyi kınamasın, ancak kendisini kınasın." Fe-lâ yelûmenne illâ nefsehû. "Kimseyi kınamasın, ancak kendisini kınasın."

Neden kendisini kınayacak; kimseye suç atmayacak, kimseyi kınayamayacak? Neden kendisini kınayacak; kimseye suç atmayacak, kimseyi kınayamayacak?

Çünkü kendisi dünyada serbest idi. Yani dünyada isteseydi salih, takvâ ehli bir kul olurdu.Çünkü kendisi dünyada serbest idi. Yani dünyada isteseydi salih, takvâ ehli bir kul olurdu. İstemedi; çeşitli sebeplerden sapıttı, şaşırdı, şeytana uydu, nefsine uydu,İstemedi; çeşitli sebeplerden sapıttı, şaşırdı, şeytana uydu, nefsine uydu, yanlış düşündü, yanlış işler yaptı. Kendi saçını başını yolsun. Kendi bağrını yırtsın.yanlış düşündü, yanlış işler yaptı. Kendi saçını başını yolsun. Kendi bağrını yırtsın. Tırnaklarıyla yüzünü tırmıklasın, ağlasın, feryat etsin. Kendi başını taştan taşa çalsın. Neden? Tırnaklarıyla yüzünü tırmıklasın, ağlasın, feryat etsin. Kendi başını taştan taşa çalsın.

Neden?

Kendisi yaptı, ettiğini buldu, başka bir şey yok. Allahu Teâlâ hazretleri hadîs-i kudsîlerle,Kendisi yaptı, ettiğini buldu, başka bir şey yok.

Allahu Teâlâ hazretleri hadîs-i kudsîlerle,
peygamberlerle, indirmiş olduğu mukaddes kitaplarla hesap olduğunu, âhiret olduğunu,peygamberlerle, indirmiş olduğu mukaddes kitaplarla hesap olduğunu, âhiret olduğunu, bu dünyada edilenlerin karşılığının bir gün verileceğini ihbar edip, ihtar edip duruyor.bu dünyada edilenlerin karşılığının bir gün verileceğini ihbar edip, ihtar edip duruyor. İhbar, ihbar, ihbar... Hatırlatma, hatırlatma, hatırlatma... Nasihat, nasihat, nasihat... Bildiriyor. İhbar, ihbar, ihbar... Hatırlatma, hatırlatma, hatırlatma... Nasihat, nasihat, nasihat... Bildiriyor.

Şimdi insanlar bu nasihatleri duyuyorlar. Allah bize de bu imkânları vermiş,Şimdi insanlar bu nasihatleri duyuyorlar. Allah bize de bu imkânları vermiş, uzak diyarlarda da olsak -mesela şu anda Almanya'dan konuşuyorum- türlü türlü imkânlar,uzak diyarlarda da olsak -mesela şu anda Almanya'dan konuşuyorum- türlü türlü imkânlar, cihazlar, konuşuyoruz. Allah'ın emirlerini, Peygamberimiz'in hadîs-i şerîflerini sizlere duyuruyoruz.cihazlar, konuşuyoruz. Allah'ın emirlerini, Peygamberimiz'in hadîs-i şerîflerini sizlere duyuruyoruz. Şimdi herkes bunları duyuyor. Bunları duymayan kalmadı dünya üzerinde.Şimdi herkes bunları duyuyor. Bunları duymayan kalmadı dünya üzerinde. Bu iletişim çağında iyiyi, kötüyü, sevabı, günahı, İslâm'ı, küfrü bilmeyen kalmadı.Bu iletişim çağında iyiyi, kötüyü, sevabı, günahı, İslâm'ı, küfrü bilmeyen kalmadı. Ben nereyi gezdiysem, orada tebliğde bulunan, İslâm'ı anlatan merkezler, insanlar,Ben nereyi gezdiysem, orada tebliğde bulunan, İslâm'ı anlatan merkezler, insanlar, o dille yazılmış kitaplar, açılmış okullar gördüm. Artık dünyanın her yerine insanlar gidebiliyor.o dille yazılmış kitaplar, açılmış okullar gördüm. Artık dünyanın her yerine insanlar gidebiliyor. Mesela bir zamanlar savaş ettikleri ülkelere de sulh olduğu için kalkıp pasaportlarını alıpMesela bir zamanlar savaş ettikleri ülkelere de sulh olduğu için kalkıp pasaportlarını alıp gidiyorlar, çalışmalar yapıyorlar. Almanya'yı bilseniz, -biliyorsunuzdur çoğunuz-gidiyorlar, çalışmalar yapıyorlar.

Almanya'yı bilseniz, -biliyorsunuzdur çoğunuz-
her şehrinde, her kasabasında cami var. Gidiyoruz, namazımızı kılıyoruz.her şehrinde, her kasabasında cami var. Gidiyoruz, namazımızı kılıyoruz. Vakit namazlarını kılabilirsiniz, kaç tane cami var... Evet, kiliseler kadar çok değil,Vakit namazlarını kılabilirsiniz, kaç tane cami var... Evet, kiliseler kadar çok değil, kiliseler kadar görkemli değil, büyük binalar değil, zengin değil ama Allah'ın emri, o da bir imtihan.kiliseler kadar görkemli değil, büyük binalar değil, zengin değil ama Allah'ın emri, o da bir imtihan. Yani görkemliye mi kapılacak insan, yoksa mütevâzı da olsa hakkı mı anlayacak?Yani görkemliye mi kapılacak insan, yoksa mütevâzı da olsa hakkı mı anlayacak? O da Allah'ın bir imtihanı. Yani alımlı, gösterişli, pırıl pırıl değil, albenisi yok.O da Allah'ın bir imtihanı. Yani alımlı, gösterişli, pırıl pırıl değil, albenisi yok. Gerçeği insan kendisi anlayacak. "Bu gerçek, doğru; şu yanlış! Şu süslü püslü ama yanlış.Gerçeği insan kendisi anlayacak. "Bu gerçek, doğru; şu yanlış! Şu süslü püslü ama yanlış. Bu hiç öyle alımlı değil ama doğru olan bu!" diye doğrusunu insan anlayacak. Bu hiç öyle alımlı değil ama doğru olan bu!" diye doğrusunu insan anlayacak.

En son cümle insanın tüylerini diken diken eder. Bunu hatta duvara cümle halinde yazalım. En son cümle insanın tüylerini diken diken eder. Bunu hatta duvara cümle halinde yazalım.

"Ey kullarım! Sizin bu yaptığınız ameller neyse"Ey kullarım! Sizin bu yaptığınız ameller neyse onların hepsini ben âlemlerin Rabbi olarak hıfzediyorum, tespit ediyorum.onların hepsini ben âlemlerin Rabbi olarak hıfzediyorum, tespit ediyorum. Hepsi belli, hepsi kayıtlı. Sonra bunların karşılığını size vereceğim.Hepsi belli, hepsi kayıtlı. Sonra bunların karşılığını size vereceğim. Hayra eren Allah'a hamd etsin ki ‘Yâ Rabbi beni kahrına uğratmadın, hayrına,Hayra eren Allah'a hamd etsin ki ‘Yâ Rabbi beni kahrına uğratmadın, hayrına, lütfuna mazhar ettin, rahmetine erdirdin, cennetine dâhil eyledin, nimetlerine gark eyledin,lütfuna mazhar ettin, rahmetine erdirdin, cennetine dâhil eyledin, nimetlerine gark eyledin, cemalinle müşerref eyledin.' diye şükretsin dursun. Ama cehenneme atılan, cezasını,cemalinle müşerref eyledin.' diye şükretsin dursun. Ama cehenneme atılan, cezasını, belasını bulan da kendisinden gayrisini kınamasın." Kendisi etti.belasını bulan da kendisinden gayrisini kınamasın." Kendisi etti. Kendisi dünyadaki fırsatı kaçırdı, hitabı anlamadı, inada, rekabete düştü,Kendisi dünyadaki fırsatı kaçırdı, hitabı anlamadı, inada, rekabete düştü, işin ehemmiyetini kavrayamadı, ilâhî gerçekleri Allah'ın rızasına uygun bir şekilde algılayamadı,işin ehemmiyetini kavrayamadı, ilâhî gerçekleri Allah'ın rızasına uygun bir şekilde algılayamadı, Allah'ın rızasına uygun işleri yapamadı. Benim bu sözlerim tüm insanlara yönelik,Allah'ın rızasına uygun işleri yapamadı.

Benim bu sözlerim tüm insanlara yönelik,
sadece Türkiye müslümanlarına, Türkiye'nin halkına, yöneticilerine değil.sadece Türkiye müslümanlarına, Türkiye'nin halkına, yöneticilerine değil. Amerika'nın da, dünyanın her yerindeki insanların da hepsine yönelik bu hadîs-i kudsî...Amerika'nın da, dünyanın her yerindeki insanların da hepsine yönelik bu hadîs-i kudsî... Bunun anlamı herkese; din adamlarına, kilise adamlarına, papazlara, hahamlara,Bunun anlamı herkese; din adamlarına, kilise adamlarına, papazlara, hahamlara, yöneticilere, askerlere, halklara, münevverlere... Birçok insan taassup gösteriyor.yöneticilere, askerlere, halklara, münevverlere... Birçok insan taassup gösteriyor. Eski bir dine bağlanmış, orada devam ediyor; etsin bakalım… Hatalı yolda gidiyor; gitsin bakalım...Eski bir dine bağlanmış, orada devam ediyor; etsin bakalım… Hatalı yolda gidiyor; gitsin bakalım... Sonra kendisinden gayrisini kınamasın. Çünkü kendisi yaptı, âkıbetini kendisi hazırladı. Sonra kendisinden gayrisini kınamasın. Çünkü kendisi yaptı, âkıbetini kendisi hazırladı.

Bu çok önemli, bu çok mühim. Buna dikkat edelim, aziz ve muhterem kardeşlerim.Bu çok önemli, bu çok mühim. Buna dikkat edelim, aziz ve muhterem kardeşlerim. Daima kendimizi kontrol edelim. Aklımızı kullanalım, âhireti kaybetmemeye çalışalım.Daima kendimizi kontrol edelim. Aklımızı kullanalım, âhireti kaybetmemeye çalışalım. Âlemlerin Rabbi'nin rızasını kazanmaya gayret edelim. Allah'ın rızasının olmadığı yerden, işten,Âlemlerin Rabbi'nin rızasını kazanmaya gayret edelim. Allah'ın rızasının olmadığı yerden, işten, yoldan, düşünceden, fikirden, inançtan, her şeyden uzaklaşalım.yoldan, düşünceden, fikirden, inançtan, her şeyden uzaklaşalım. Allah'ın rızası olan şeyi arayıp bulalım çünkü en önemlisi o. Allah'ın rızası olan şeyi arayıp bulalım çünkü en önemlisi o.

İnsanlar faydasını sağlamak için, geçimini sağlamak için, kazanç bulmak için denizlerin altına iniyor.İnsanlar faydasını sağlamak için, geçimini sağlamak için, kazanç bulmak için denizlerin altına iniyor. Dalgıçlar iniyor, denizin altında batık gemileri arıyorlar, buluyorlar.Dalgıçlar iniyor, denizin altında batık gemileri arıyorlar, buluyorlar. Yerin içini deliyorlar, dehlizler yapıyorlar, madenler çıkartıyorlar. Fezalara füzeler atıyorlar;Yerin içini deliyorlar, dehlizler yapıyorlar, madenler çıkartıyorlar. Fezalara füzeler atıyorlar; Ay'a ve diğer gök cisimlerine gidiyorlar. Bunların hepsi menfaat için.Ay'a ve diğer gök cisimlerine gidiyorlar. Bunların hepsi menfaat için. Menfaat için kurulmuş düzenleri, yapılan masrafları göz önüne getirin;Menfaat için kurulmuş düzenleri, yapılan masrafları göz önüne getirin; insan kendisinin menfaatini sağlamak için ne kadar muazzam çalışmalar yapıyor. insan kendisinin menfaatini sağlamak için ne kadar muazzam çalışmalar yapıyor.

Ne yapacak? Âhiret menfaatini, asıl menfaatini, en büyük menfaatini,Ne yapacak?

Âhiret menfaatini, asıl menfaatini, en büyük menfaatini,
ebedî saadetini de düşünecek ve yanlış iş yapmaktan uzak duracak. Bundan başka bir çaresi yok. ebedî saadetini de düşünecek ve yanlış iş yapmaktan uzak duracak. Bundan başka bir çaresi yok.

Peki, sonradan bir insan dese ki âhirette; Peki, sonradan bir insan dese ki âhirette;

"Yâ Rabbi ben bunları bilmiyordum, hiç kulağıma gelmemiş." "Yâ Rabbi ben bunları bilmiyordum, hiç kulağıma gelmemiş."

Bu mazeret değil. İnsanın araması lazım. İlk önce boşluğu hissetmesi lazım...Bu mazeret değil. İnsanın araması lazım. İlk önce boşluğu hissetmesi lazım... "Ben neyim? Beni kim yarattı? Ölenler nereye gidiyor? Doğanlar nereden geliyor?"Ben neyim? Beni kim yarattı? Ölenler nereye gidiyor? Doğanlar nereden geliyor? Bu hayatın anlamı nedir?" diye bu ebedî, büyük, ezelî meseleleriBu hayatın anlamı nedir?" diye bu ebedî, büyük, ezelî meseleleri -bütün insanların soruları bunlar- soracaktı.-bütün insanların soruları bunlar- soracaktı. Amazon ormanlarında, medeniyetin hiç ulaşmadığı bir köyde bile doğmuş olsa,Amazon ormanlarında, medeniyetin hiç ulaşmadığı bir köyde bile doğmuş olsa, Himalaya dağlarının tepesinde, medeniyetten hiç haberi olmayan bir yerde bileHimalaya dağlarının tepesinde, medeniyetten hiç haberi olmayan bir yerde bile dünyaya gelmiş olsa Allah'ın varlığını aklıyla bulacaktı. "Beni yaratan kim?" diyedünyaya gelmiş olsa Allah'ın varlığını aklıyla bulacaktı. "Beni yaratan kim?" diye Rabbine kulluk edecekti. İyi yolu bulacaktı. Tabi münevver olunca,Rabbine kulluk edecekti. İyi yolu bulacaktı. Tabi münevver olunca, okuyunca, muhtelif dilleri öğreniyor, tahsil yapıyor; o zaman da arayacaktı.okuyunca, muhtelif dilleri öğreniyor, tahsil yapıyor; o zaman da arayacaktı. Yaradan'ını arayacaktı. Din konusu en önemli konudur, diye bilecekti. Üzerine düşecekti,Yaradan'ını arayacaktı. Din konusu en önemli konudur, diye bilecekti. Üzerine düşecekti, doğruyu bulacaktı. Yalan yanlış şeylere, eliyle yapılmış sembollere, putlara, tâğutlara tapmayacaktı.doğruyu bulacaktı. Yalan yanlış şeylere, eliyle yapılmış sembollere, putlara, tâğutlara tapmayacaktı. Nefsinin, şeytanın arzusuna uyup da yanlış yollara gitmeyecekti. Zulüm yapmayacaktı.Nefsinin, şeytanın arzusuna uyup da yanlış yollara gitmeyecekti. Zulüm yapmayacaktı. İyi bir ömür geçirecekti. Geçiremedi; cezasını çekecek. İyi bir ömür geçirecekti. Geçiremedi; cezasını çekecek.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri, hiçbir şey bilmez şekilde insanları âhirete göndermiyor.Ama Allahu Teâlâ hazretleri, hiçbir şey bilmez şekilde insanları âhirete göndermiyor. Hepsine dünyadayken de bunları hatırlatıyor. İşte böyle benim gibi bir gariban hoca çıkıyor;Hepsine dünyadayken de bunları hatırlatıyor. İşte böyle benim gibi bir gariban hoca çıkıyor; radyolarla, televizyonlarla bir hadîs-i kudsîyi 60 milyona, Türkçe bilen şu kadar insana anlatıyor.radyolarla, televizyonlarla bir hadîs-i kudsîyi 60 milyona, Türkçe bilen şu kadar insana anlatıyor. Sonra bunlar bazen başka dillere çevriliyor; İngilizce'ye, Almanca'ya,Sonra bunlar bazen başka dillere çevriliyor; İngilizce'ye, Almanca'ya, Fransızca'ya, onlar da duyuyorlar. Hatta kendileri araştırmalar yapıyorlar,Fransızca'ya, onlar da duyuyorlar. Hatta kendileri araştırmalar yapıyorlar, din adamlarını, siyaset adamlarını gönderiyorlar. "Türkler'in kültürü nedir? İnancı nedir?.." din adamlarını, siyaset adamlarını gönderiyorlar. "Türkler'in kültürü nedir? İnancı nedir?.."

Geçen gün televizyonda vardı: Fransız televizyonu, Alman televizyonu bizim hacıların,Geçen gün televizyonda vardı: Fransız televizyonu, Alman televizyonu bizim hacıların, umrecilerin Hicaz'da ne yaptıklarını, nasıl abdest aldıklarını, nerelerde yattıklarını,umrecilerin Hicaz'da ne yaptıklarını, nasıl abdest aldıklarını, nerelerde yattıklarını, hepsini teferruatla yarım saat, 45 dakika anlattı. Her şeyi biliyorlar. Her şeyi inceliyorlar.hepsini teferruatla yarım saat, 45 dakika anlattı. Her şeyi biliyorlar. Her şeyi inceliyorlar. O halde incelediklerine göre ne yapması gerektiğini kendisi düşünecek. O halde incelediklerine göre ne yapması gerektiğini kendisi düşünecek.

Bizim bu tebliğlerimiz, irşatlarımız, yani anlatmalarımız bize fayda sağlar, neden? Bizim bu tebliğlerimiz, irşatlarımız, yani anlatmalarımız bize fayda sağlar, neden?

Allah'ın emirlerini duyuruyoruz. Fakat asıl kişiler kendileri istifade etsin diyedir. Allah'ın emirlerini duyuruyoruz. Fakat asıl kişiler kendileri istifade etsin diyedir.

Bizim faydamız burada nedir? Biz dinimize hizmet ediyoruz diye seviniyoruz, mutlu oluyoruz.Bizim faydamız burada nedir?

Biz dinimize hizmet ediyoruz diye seviniyoruz, mutlu oluyoruz.
Yoksa falanca insanın müslüman olmasının faydası kendinedir.Yoksa falanca insanın müslüman olmasının faydası kendinedir. Allah'a da fayda veya zarar vermeleri bahis konusu değildir.Allah'a da fayda veya zarar vermeleri bahis konusu değildir. Faydası kendisine olacak. Biz onlardan da bir şey istemiyoruz.Faydası kendisine olacak. Biz onlardan da bir şey istemiyoruz. Yeter ki Allah'ın sevdiği yola girsinler, iyi kullar olsunlar. Bu çok önemli bir konu oldu. Yeter ki Allah'ın sevdiği yola girsinler, iyi kullar olsunlar.

Bu çok önemli bir konu oldu.

Allahu Teâlâ hazretleri duyduklarımızı anlamak, anladıklarımız uygulamak,Allahu Teâlâ hazretleri duyduklarımızı anlamak, anladıklarımız uygulamak, rızasını bulmak ve iki cihan saadetine ermek nimetine cümlemizi erdirsin.rızasını bulmak ve iki cihan saadetine ermek nimetine cümlemizi erdirsin. Şaşıranları doğru yola sevk eylesin. Gözleri kapalı olanların gözlerini açsın.Şaşıranları doğru yola sevk eylesin. Gözleri kapalı olanların gözlerini açsın. Gönülleri paslı olanların gönüllerinin pasını izale eylesin.Gönülleri paslı olanların gönüllerinin pasını izale eylesin. Cümlemize hakkı hak olarak görüp uymayı, batılı batıl olarak görüpCümlemize hakkı hak olarak görüp uymayı, batılı batıl olarak görüp batıldan korunmayı, yanlıştan dönmeyi, tevbekâr olmayı, rızasını kazanıp iki cihan saadetine ermeyi,batıldan korunmayı, yanlıştan dönmeyi, tevbekâr olmayı, rızasını kazanıp iki cihan saadetine ermeyi, cennetiyle, cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. cennetiyle, cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh... es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2