Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Bazı Önemli Gerçekler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Recep 1415 / 30.12.1994
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

Cumanız mübarek olsun. Cumanız mübarek olsun.

Size Avustralya'nın güneyindeki Warrnambool şehrinden hitap ediyorum. Size Avustralya'nın güneyindeki Warrnambool şehrinden hitap ediyorum.

Size bu cuma sohbetinde bir hadîs-i kudsî okumak istiyorum.Size bu cuma sohbetinde bir hadîs-i kudsî okumak istiyorum. Bu kitap Mekke-i Mükerreme'de çok kıymetli bir kardeşimizin elindeydi,Bu kitap Mekke-i Mükerreme'de çok kıymetli bir kardeşimizin elindeydi, Cidde'de bir eve ziyarete gittiğimiz zaman "Şuradan okuyalım." demişti, orada görmüştüm.Cidde'de bir eve ziyarete gittiğimiz zaman "Şuradan okuyalım." demişti, orada görmüştüm. İstanbul'a gelince aldım, benim kütüphanemde yoktu. Seyahatte de okumak için yanıma aldım.İstanbul'a gelince aldım, benim kütüphanemde yoktu. Seyahatte de okumak için yanıma aldım. Yazarı da benim sınıf arkadaşım olan rahmetli eski İstanbul müftülerinden Fikri Yavuz olduğu için size,Yazarı da benim sınıf arkadaşım olan rahmetli eski İstanbul müftülerinden Fikri Yavuz olduğu için size, tertip etmiş olduğu Kırk Hadîs-i Kudsî kitabından onun da ruhu şâd olsun diyerek,tertip etmiş olduğu Kırk Hadîs-i Kudsî kitabından onun da ruhu şâd olsun diyerek, metniyle beraber bir hadîs-i kudsî okumak istiyorum. metniyle beraber bir hadîs-i kudsî okumak istiyorum.

Hadîs-i kudsî; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir çeşit hadisidir.Hadîs-i kudsî; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir çeşit hadisidir. Ama o hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz;Ama o hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri size şöyle buyuruyor…" ifadesi ile buyurur. "Allahu Teâlâ hazretleri size şöyle buyuruyor…" ifadesi ile buyurur.

Bize Allah'tan bir haber naklediyor. O böyle rivayet etmiş oluyor. Ona hadîs-i kudsî deniyor. Bize Allah'tan bir haber naklediyor. O böyle rivayet etmiş oluyor. Ona hadîs-i kudsî deniyor.

Bu hadîs-i kudsîde çok güzel bilgiler bulacaksınız. Kalemlerinizi, defterlerinizi hazırlayın.Bu hadîs-i kudsîde çok güzel bilgiler bulacaksınız. Kalemlerinizi, defterlerinizi hazırlayın. Artık kalem, deftere de lüzum kalmadı. Radyonuzun yanında teybiniz varsa banda alırsınız, iş biter. Artık kalem, deftere de lüzum kalmadı. Radyonuzun yanında teybiniz varsa banda alırsınız, iş biter.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Rahmân ve Rahîm olan Rabbimiz'in adıyla başlıyorum. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Rahmân ve Rahîm olan Rabbimiz'in adıyla başlıyorum.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Yekûllulâhu azze ve celle, Yebne Âdem.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Yekûllulâhu azze ve celle, Yebne Âdem.
"Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; ey Âdemoğlu!" "Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; ey Âdemoğlu!"

Hepimiz âdemoğluyuz.Hepimiz âdemoğluyuz. Tek kişiye hitap ediliyor ama bir cinse hitap edildiği için tek kişiye hitap edilmesi ile Tek kişiye hitap ediliyor ama bir cinse hitap edildiği için tek kişiye hitap edilmesi ile Âdem'in oğlu olan herkes muhatap oluyor. Dolayısıyla, "Ey insanlar!" demek gibi oluyor.Âdem'in oğlu olan herkes muhatap oluyor. Dolayısıyla, "Ey insanlar!" demek gibi oluyor. Bu hitap hepimize. Men kanea isteğnâ. "Kim kanaatkâr olursa zenginleşir." Bu hitap hepimize.

Men kanea isteğnâ. "Kim kanaatkâr olursa zenginleşir."

Zengin gibidir, müstağni bir durumda olur; kanaatkârlık iyidir. Zengin gibidir, müstağni bir durumda olur; kanaatkârlık iyidir.

Ve men terake'l-hasede isterâha.Ve men terake'l-hasede isterâha. "Kim hasedi terk ederse, başkalarının elindeki nimetleri görüp de"Kim hasedi terk ederse, başkalarının elindeki nimetleri görüp de "Karnı ağrımak" deriz ya; canı sıkılıyor, kıskanıyor. "Karnı ağrımak" deriz ya; canı sıkılıyor, kıskanıyor.

kıskanmayı bırakırsa müsterih olur, huzurlu olur." kıskanmayı bırakırsa müsterih olur, huzurlu olur."

Haset insanın kendisini de mahveder.Haset insanın kendisini de mahveder. Sirkenin içine konulduğu bir alüminyum kabı, madenî kabı -asit olduğu için- bitirdiği gibiSirkenin içine konulduğu bir alüminyum kabı, madenî kabı -asit olduğu için- bitirdiği gibi haset insanı da hasta eder, bitirir, mahveder, çeşitli dertlere düşürür. haset insanı da hasta eder, bitirir, mahveder, çeşitli dertlere düşürür. Rabbimiz onun için buyuruyor ki; "Kim kanaatkâr olursa zengin olmuş olur." Rabbimiz onun için buyuruyor ki;

"Kim kanaatkâr olursa zengin olmuş olur."

Bir çeşit zenginlik, zenginliğin rahatlığı gibi müstağni bir insan olur. Bir çeşit zenginlik, zenginliğin rahatlığı gibi müstağni bir insan olur.

"Kim hasedi, kıskanmayı terk ederse müsterih, huzurlu bir insan olur, rahatlar." "Kim hasedi, kıskanmayı terk ederse müsterih, huzurlu bir insan olur, rahatlar."

Ve men terake'l-harâme yahlüsü lehû dînehû.Ve men terake'l-harâme yahlüsü lehû dînehû. "Kim haramı terk ederse onun dini halis, muhlis, bir din olur, iyi bir dindarlık olur." "Kim haramı terk ederse onun dini halis, muhlis, bir din olur, iyi bir dindarlık olur."

Demek ki haramlardan kaçınmak dinimizin som altın gibi pırıl pırıl kıymetli olması için son derece önemli.Demek ki haramlardan kaçınmak dinimizin som altın gibi pırıl pırıl kıymetli olması için son derece önemli. Haramlardan kaçınmadan iyi bir dindarlık mümkün değil! Takvâ ehli olacağız, haramlardan kaçınacağız. Haramlardan kaçınmadan iyi bir dindarlık mümkün değil! Takvâ ehli olacağız, haramlardan kaçınacağız.

Sahâbe-i kirâm, "Harama düşeriz!.." diye korkularından şüpheliSahâbe-i kirâm, "Harama düşeriz!.." diye korkularından şüpheli ama helal olan şeylerden bile uzak dururlardı. Çünkü şüpheliden kaçan, dinini korumuş olur.ama helal olan şeylerden bile uzak dururlardı. Çünkü şüpheliden kaçan, dinini korumuş olur. Haramdan korunan dinini halis, muhlis yapmış olur. Haramdan korunan dinini halis, muhlis yapmış olur.

Ve men terake'l-gıybete zahara mahabbetühû.Ve men terake'l-gıybete zahara mahabbetühû. "Kim gıybet etmeyi bırakırsa, gıybet etmezse"Kim gıybet etmeyi bırakırsa, gıybet etmezse onun sevgisi gönüllere yayılır, sevgisi âşikâr olur; herkes onu sever." onun sevgisi gönüllere yayılır, sevgisi âşikâr olur; herkes onu sever."

Onun için başkalarını çekiştirmemeye, aleyhinde konuşmamaya, sanki karşımızdaymış daOnun için başkalarını çekiştirmemeye, aleyhinde konuşmamaya, sanki karşımızdaymış da duysa darılacakmış gibi hayal ederek aleyhte konuşmamaya; gıybet etmemeye çalışacağız. duysa darılacakmış gibi hayal ederek aleyhte konuşmamaya; gıybet etmemeye çalışacağız.

Gıybet konusunda çok meşhur bir hadîs-i şerîf var. Gıybet konusunda çok meşhur bir hadîs-i şerîf var.

"Yâ Resûlallah! Gıybet ettiğimizde, bizim söylediğimiz o kusur gerçekten de var ise?.." demişler."Yâ Resûlallah! Gıybet ettiğimizde, bizim söylediğimiz o kusur gerçekten de var ise?.." demişler. Peygamber Efendimiz; "Zaten gıybet, var olan bir kusuru söylemektir." buyurmuş. Peygamber Efendimiz;

"Zaten gıybet, var olan bir kusuru söylemektir." buyurmuş.

Olmayan bir kusuru, olmadığı halde kusur diye bir şey uydurup da söylüyorsaOlmayan bir kusuru, olmadığı halde kusur diye bir şey uydurup da söylüyorsa o zaman bühtan oluyor, iftira oluyor, O daha fena! Gıybet de fena, bühtan, iftira da fena! o zaman bühtan oluyor, iftira oluyor, O daha fena! Gıybet de fena, bühtan, iftira da fena! O bakımdan gıybeti terk etmemiz önemi bir ahlâkî durumdur. Sonuç ne? O bakımdan gıybeti terk etmemiz önemi bir ahlâkî durumdur.

Sonuç ne?

Eğer gıybeti terk eden bir insan olursak sevgimiz gönüllere yayılacak, herkes bizi sevecek.Eğer gıybeti terk eden bir insan olursak sevgimiz gönüllere yayılacak, herkes bizi sevecek. Zahara mahabbetühû demek; "Muhabbeti zahir olur, herkes onu sever." demek. Zahara mahabbetühû demek; "Muhabbeti zahir olur, herkes onu sever." demek.

Ve tevefferet hasenâtühû. "İyilikleri de çoğalır." Ve tevefferet hasenâtühû. "İyilikleri de çoğalır."

Gıybet etmediği için Allah ona bir bereket veriyor; hasenâtı, iyilikleri yapmaya imkân buluyor.Gıybet etmediği için Allah ona bir bereket veriyor; hasenâtı, iyilikleri yapmaya imkân buluyor. Çünkü iyilikleri yapmaya kuvvet de Allah'tandır. Çünkü iyilikleri yapmaya kuvvet de Allah'tandır.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm diyoruz, bu sözü hepimiz söylüyoruz. Ne demek? Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm diyoruz, bu sözü hepimiz söylüyoruz.

Ne demek?

"Allah'tan başka güç kuvvet sahibi yoktur; bütün güç kuvvet Allah'ın elindedir."Allah'tan başka güç kuvvet sahibi yoktur; bütün güç kuvvet Allah'ın elindedir. Her şey O'nun gücüyle kuvvetiyle, müsaadesiyle oluyor." demek.Her şey O'nun gücüyle kuvvetiyle, müsaadesiyle oluyor." demek. Büyüklerimiz buna "gizli tevhid" demişler. Lâ ilâhe illallah, Allah'tan başka ilâh yok; âşikâre tevhid.Büyüklerimiz buna "gizli tevhid" demişler.

Lâ ilâhe illallah, Allah'tan başka ilâh yok; âşikâre tevhid.
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, gizli tevhid. İşin iç yüzünü de anlıyoruz.Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, gizli tevhid. İşin iç yüzünü de anlıyoruz. Etrafımızda dönen, dolaşan olayların arkasında onları takdir eden Allah'ın kudreti, gücü var.Etrafımızda dönen, dolaşan olayların arkasında onları takdir eden Allah'ın kudreti, gücü var. Allahu Teâlâ hazretlerinin mukadderâtıdır. O'nun dilemesiyle, kudretiyle oluyor. O dilemezse olmaz.Allahu Teâlâ hazretlerinin mukadderâtıdır. O'nun dilemesiyle, kudretiyle oluyor. O dilemezse olmaz. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh da gizli tevhid oluyor. Müslümanın o şuura ermesi lazım. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh da gizli tevhid oluyor. Müslümanın o şuura ermesi lazım. İyilik yapma kuvveti de Allah'ın insana verdiği bir nimet! Bu nereden hâsıl oluyor? İyilik yapma kuvveti de Allah'ın insana verdiği bir nimet!

Bu nereden hâsıl oluyor?

Kul iyi olduğu zaman Allah ona iyilik yapma imkânı bahşediyor.Kul iyi olduğu zaman Allah ona iyilik yapma imkânı bahşediyor. Kul iyi olmadığı zaman O, iyiliği yapmayı nasip etmiyor, kötülük yapmaya düşürüyor. Kul iyi olmadığı zaman O, iyiliği yapmayı nasip etmiyor, kötülük yapmaya düşürüyor.

"Bir insan bir günah işleyen başka bir insanı ayıplasa, ‘Vay edepsiz…"Bir insan bir günah işleyen başka bir insanı ayıplasa, ‘Vay edepsiz… Ne yapmış öyle, tuh!..' falan dese, kınasa Allah onu o kınadığı günaha düşürür, Ne yapmış öyle, tuh!..' falan dese, kınasa Allah onu o kınadığı günaha düşürür, düşürmeden canını almaz!" diye, tehditli bir hadîs-i şerîf var. O halde ne yapacağız? düşürmeden canını almaz!" diye, tehditli bir hadîs-i şerîf var.

O halde ne yapacağız?

Günahkârı kınayamıyoruz, kınamak müsaadesi yok! Ne var? Dua etmek var.Günahkârı kınayamıyoruz, kınamak müsaadesi yok!

Ne var?

Dua etmek var.
Düzeltilmesine çalışmak, ıslahına gayret etmek var.Düzeltilmesine çalışmak, ıslahına gayret etmek var. Arkasından, "Yâ Rabbi! Bunu ıslah eyle…" diye dua etmek olabilir. Arkasından, "Yâ Rabbi! Bunu ıslah eyle…" diye dua etmek olabilir.

Demek ki insan gıybeti terk ederse iki şey oluyor: Demek ki insan gıybeti terk ederse iki şey oluyor:

Bir, herkes kendisini seviyor. İnsanlar arasında sevgisi yayılıyor, Bir de iyilikleri artıyor. Bir, herkes kendisini seviyor. İnsanlar arasında sevgisi yayılıyor,

Bir de iyilikleri artıyor.

Demek ki Allah ona hasenât, iyilik yapmak imkânını bahşediyor.Demek ki Allah ona hasenât, iyilik yapmak imkânını bahşediyor. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh ya, her şey Allahın izniyle, onun verdiği kuvvetle oluyor ya...Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh ya, her şey Allahın izniyle, onun verdiği kuvvetle oluyor ya... Demek ki o zaman o da kuvvet buluyor. Demek ki o zaman o da kuvvet buluyor.

Demek ki hasenâtı çok olan bir insan olmak istiyorsak dilimizi tutmak bir çare!Demek ki hasenâtı çok olan bir insan olmak istiyorsak dilimizi tutmak bir çare! Kimsenin aleyhinde konuşmamak, gıybet etmemek güzel bir çare!Kimsenin aleyhinde konuşmamak, gıybet etmemek güzel bir çare! Böyle olunca da toplumlar muhabbetli olur.Böyle olunca da toplumlar muhabbetli olur. Birbirlerini sevdiği, saydığı, iş birliği yaptığı için de sonuçta müslümanların arası çok güzel olur. Birbirlerini sevdiği, saydığı, iş birliği yaptığı için de sonuçta müslümanların arası çok güzel olur.

Ve meni'ttezele ale'n-nâsi selime minhüm. Ve meni'ttezele ale'n-nâsi selime minhüm. "Kim insanlardan uzaklaşırsa onlardan kurtulmuş olur. Selamette olmuş olur." "Kim insanlardan uzaklaşırsa onlardan kurtulmuş olur. Selamette olmuş olur."

İnsan; çılgın, vasıfsız insanların arasına, kalabalıklara girdi mi, onların günahları, günahkâr durumları,İnsan; çılgın, vasıfsız insanların arasına, kalabalıklara girdi mi, onların günahları, günahkâr durumları, hatalı sözleri, işleri, düşünceleri, hareketleri, zevkleri; hatalı sözleri, işleri, düşünceleri, hareketleri, zevkleri; yamuk, çarpık zevkleri insana tesir eder, zararlı olur.yamuk, çarpık zevkleri insana tesir eder, zararlı olur. İnsan, onlardan uzak durduğu zaman selamette olur. Peki, ne yapacağız?İnsan, onlardan uzak durduğu zaman selamette olur.

Peki, ne yapacağız?
İnsanlardan kaçan, dağ başlarında kendi kendine yaşayan, kendi içine kapanık insanlar mı olacağız? İnsanlardan kaçan, dağ başlarında kendi kendine yaşayan, kendi içine kapanık insanlar mı olacağız?

Hayır! Hayır!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, alimlerle,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, alimlerle, salihlerle beraber olmayı, onların sohbetine devam etmeyisalihlerle beraber olmayı, onların sohbetine devam etmeyi Câlisü'l-küberâe. Câlisü'l-küberâe.

her bakımdan; maddeten, mânen ve ahlâken büyük insanlarla dostluk ve ahbaplık etmeyi,her bakımdan; maddeten, mânen ve ahlâken büyük insanlarla dostluk ve ahbaplık etmeyi, düşüp kalkmayı, onların sohbetlerine devam etmeyi tavsiye ediyor. düşüp kalkmayı, onların sohbetlerine devam etmeyi tavsiye ediyor.

Demek ki kimlerle görüşeceğimizi seçmemiz gerekiyor.Demek ki kimlerle görüşeceğimizi seçmemiz gerekiyor. Daima en yüksek, kaliteli, ahlâklı, bilgili, en güzel insanların yanında olmaya çalışmalıyız.Daima en yüksek, kaliteli, ahlâklı, bilgili, en güzel insanların yanında olmaya çalışmalıyız. Böylece bilgimizi, görgümüzü artırmış oluruz.Böylece bilgimizi, görgümüzü artırmış oluruz. Onlardan güzel şeyleri görerek, onların güzel ahlâkı bize de aks ederek biz de çok şey kazanmış oluruz. Onlardan güzel şeyleri görerek, onların güzel ahlâkı bize de aks ederek biz de çok şey kazanmış oluruz.

İslâm'da tamamen insanlardan kaçmak yok, vasıfsız günahkâr insanlardan uzak durmak var!İslâm'da tamamen insanlardan kaçmak yok, vasıfsız günahkâr insanlardan uzak durmak var! Salih, âbid, zahid, alim, fâzıl, kâmil insanların sohbetine can atmak ve koşmak gerekiyor. Salih, âbid, zahid, alim, fâzıl, kâmil insanların sohbetine can atmak ve koşmak gerekiyor.

Peki alim, fâzıl insanlara gideceğiz; öteki cahil, fâsık, fâcir insanlar ne olacak? Peki alim, fâzıl insanlara gideceğiz; öteki cahil, fâsık, fâcir insanlar ne olacak?

Onlarla da alimler, mürşitler uğraşacak, onları doğru yola getirmek için çalışmalar yapacak.Onlarla da alimler, mürşitler uğraşacak, onları doğru yola getirmek için çalışmalar yapacak. Onları içkiden, kumardan, zinadan kurtarmaya çalışacak. Onları içkiden, kumardan, zinadan kurtarmaya çalışacak.

Yüksek vasıflı insanlar onlarla mücadele ederken, onları kurtarmaya çalışırken Allah kendilerini korur.Yüksek vasıflı insanlar onlarla mücadele ederken, onları kurtarmaya çalışırken Allah kendilerini korur. Ama kendi gücü, kuvveti bu kadar olmayan başka insanlar onlarla ahbaplık ederken onların huylarına,Ama kendi gücü, kuvveti bu kadar olmayan başka insanlar onlarla ahbaplık ederken onların huylarına, alışkanlıklarına kendileri de saplanabilirler. alışkanlıklarına kendileri de saplanabilirler. Zayıf insanın -başkalarının yanında etkilenmesi dolayısıyla- zarar görmesi bahis konusu olur. Zayıf insanın -başkalarının yanında etkilenmesi dolayısıyla- zarar görmesi bahis konusu olur.

İnsanlardan ayrılan, uzaklaşan selamete erer; onlardan kurtulmuş olur.İnsanlardan ayrılan, uzaklaşan selamete erer; onlardan kurtulmuş olur. Şerleri, dedikoduları, çeşitli zararları vardır; onlardan kurtulmuş olur. Şerleri, dedikoduları, çeşitli zararları vardır; onlardan kurtulmuş olur. Vasıfsız, günahkâr, şerli insanlardan uzaklaşacağız. Bunu anlıyoruz ama bir daha ihtar ediyoruz: Vasıfsız, günahkâr, şerli insanlardan uzaklaşacağız.

Bunu anlıyoruz ama bir daha ihtar ediyoruz:

Sakın bu genelleştirilmesin! İyi insanların sohbetine koşmak lazım.Sakın bu genelleştirilmesin! İyi insanların sohbetine koşmak lazım. Alim, fâzıl, kâmil insanları, büyük şahsiyetleri daima arayıp bulmaya çalışmak lazım, diyeAlim, fâzıl, kâmil insanları, büyük şahsiyetleri daima arayıp bulmaya çalışmak lazım, diye parantez içinde hatırlatıyoruz.parantez içinde hatırlatıyoruz. Hadîs-i kudsînin içinde olmamasına rağmen mâna iyi anlaşılsın diye söylüyoruz. Hadîs-i kudsînin içinde olmamasına rağmen mâna iyi anlaşılsın diye söylüyoruz.

Ve men kalle kelâmühû kemüle aklühû.Ve men kalle kelâmühû kemüle aklühû. Peygamber Efendimiz'in bize bildirdiğine göre hadîs-i kudsînin devamında Rabbimiz buyuruyor: Peygamber Efendimiz'in bize bildirdiğine göre hadîs-i kudsînin devamında Rabbimiz buyuruyor:

"Kimin sözü az olursa aklı kâmil olur." "Kimin sözü az olursa aklı kâmil olur."

Çok konuşan çok hata eder! Büyüklerimiz "Çok bilen çok yanılır." demiş. Çok konuşan çok hata eder! Büyüklerimiz "Çok bilen çok yanılır." demiş. Biz onu, "Çok söyleyen çok yanılır." diye de söyleyebiliriz, bu da doğrudur.Biz onu, "Çok söyleyen çok yanılır." diye de söyleyebiliriz, bu da doğrudur. Çünkü "Çok söz, yalansız olmaz!" demişler.Çünkü "Çok söz, yalansız olmaz!" demişler. İnsan az konuşmalı ki düşünmeye vakti, fırsatı olsun ve söylediği sözleri düşüne düşüne söylesin. İnsan az konuşmalı ki düşünmeye vakti, fırsatı olsun ve söylediği sözleri düşüne düşüne söylesin. Düşüne düşüne söz söyleyince de aklı idman yapmış, egzersiz yapmış oluyor.Düşüne düşüne söz söyleyince de aklı idman yapmış, egzersiz yapmış oluyor. Binaenaleyh düşünen, mütefekkir bir insan olmuş oluyor. Binaenaleyh düşünen, mütefekkir bir insan olmuş oluyor. Tabii, aklı da böylece gelişir. Sözü az olanın aklı da kâmil olur. Tabii, aklı da böylece gelişir. Sözü az olanın aklı da kâmil olur.

Ve men radiye bi'l-kalîli mine'r-rızki fe-kad vesika bi mâ indallâh. Ve men radiye bi'l-kalîli mine'r-rızki fe-kad vesika bi mâ indallâh. "Allah'ın kendisine nasip ettiği rızka, az bir şey de olsa kanaat gösteren, razı olan kimse,"Allah'ın kendisine nasip ettiği rızka, az bir şey de olsa kanaat gösteren, razı olan kimse, Allah'ın indindeki hazinelerine, Allah'ın elindeki sonsuz nimetlere güvenmiş demektir." Allah'ın indindeki hazinelerine, Allah'ın elindeki sonsuz nimetlere güvenmiş demektir."

"Az olsun. Ne yapalım, bugün bu kadar kazanmışım…" diyecek. O zaman müsterih, mutmain, razı! "Az olsun. Ne yapalım, bugün bu kadar kazanmışım…" diyecek. O zaman müsterih, mutmain, razı!

Neden razı? "Nasıl olsa Mevlâ bugün verdiği gibi yarın gene verir.Neden razı?

"Nasıl olsa Mevlâ bugün verdiği gibi yarın gene verir.
Ne olacak?Ne olacak? Allah'ın indindeki nimetler, bitmez tükenmez nimetler! Bugün az oldu, yarın çok olur.Allah'ın indindeki nimetler, bitmez tükenmez nimetler! Bugün az oldu, yarın çok olur. Yarın gene bu kadar olsa, yarınki işimi de hallederim…" diye düşünmüş oluyor.Yarın gene bu kadar olsa, yarınki işimi de hallederim…" diye düşünmüş oluyor. Demek ki "Allah'ın indindeki nimetlere güvenmiştir." demektir. Demek ki "Allah'ın indindeki nimetlere güvenmiştir." demektir.

O halde çalışacağız, çabalayacağız, alnımızın teriyle helalinden kazanacağız. Az veya çok geçebilir.O halde çalışacağız, çabalayacağız, alnımızın teriyle helalinden kazanacağız. Az veya çok geçebilir. Ne miktarda geçerse ona da müsterih olmak, razı olmak lazım. Bu da Allah'a güvenmenin bir tezahürüdür. Ne miktarda geçerse ona da müsterih olmak, razı olmak lazım. Bu da Allah'a güvenmenin bir tezahürüdür.

İnsanoğlu istikbal endişesinden dolayı malı mülkü depo ediyor.İnsanoğlu istikbal endişesinden dolayı malı mülkü depo ediyor. "Aman çocuklarım rahat etsin, aman istikbalde emekli olunca rahat edeyim…" diye"Aman çocuklarım rahat etsin, aman istikbalde emekli olunca rahat edeyim…" diye ihtiyacından fazlasını kazanıp depo ediyor. İnsanoğlunda depo etme huyu var. ihtiyacından fazlasını kazanıp depo ediyor. İnsanoğlunda depo etme huyu var.

İslâm'da böyle değil, İslâm'da helalinden kazanmak var. Ne kadar kazanmışsa ona rıza göstermek var.İslâm'da böyle değil, İslâm'da helalinden kazanmak var. Ne kadar kazanmışsa ona rıza göstermek var. Kazancının belli bir miktarını da farz olarak hayra sarf etmek gerekiyor. İslâm böyle!Kazancının belli bir miktarını da farz olarak hayra sarf etmek gerekiyor. İslâm böyle! Ama bir miktar da ihtiyat akçesi olarak saklamak yasak değil. Malî görevleri de asla unutmamak lazım.Ama bir miktar da ihtiyat akçesi olarak saklamak yasak değil. Malî görevleri de asla unutmamak lazım. Böyle bir korku içinde malın bekçiliğini yapıp, yemeyip, yedirmeyip,Böyle bir korku içinde malın bekçiliğini yapıp, yemeyip, yedirmeyip, peyniri kavanozun içine koyup da dışını yalamak, gibi…peyniri kavanozun içine koyup da dışını yalamak, gibi… Parası var ama yemiyor, yedirmiyor sonra mirasçılar paylaşıp gidiyorlar. Öyle olmaması lazım! Parası var ama yemiyor, yedirmiyor sonra mirasçılar paylaşıp gidiyorlar. Öyle olmaması lazım!

İnsan yemeli, yedirmeli, hayrını hasenâtını yapmalı, sevapları da kazanmalı.İnsan yemeli, yedirmeli, hayrını hasenâtını yapmalı, sevapları da kazanmalı. Sağlığında bu işlerin hepsini yapmış olması ne kadar güzel ve akıllıca bir hareket olur. Sağlığında bu işlerin hepsini yapmış olması ne kadar güzel ve akıllıca bir hareket olur.

Yebne Âdem ente lâ ta'melü bi mâ ta'lem. Fe-keyfe ente tatlibu inne mâ lem ta'lem? Yebne Âdem ente lâ ta'melü bi mâ ta'lem. Fe-keyfe ente tatlibu inne mâ lem ta'lem?

Allahu Teâlâ hazretlerinden biz Âdemoğulları'na bir soru: Allahu Teâlâ hazretlerinden biz Âdemoğulları'na bir soru:

"Ey âdemoğlu! Sen bildiğinle amel etmiyorsun ki"Ey âdemoğlu! Sen bildiğinle amel etmiyorsun ki neden bilmediğin konuları öğrenmeyi, onları bilmeyi istiyorsun?!.." Bildiğini yapmıyorsun ki! neden bilmediğin konuları öğrenmeyi, onları bilmeyi istiyorsun?!.."

Bildiğini yapmıyorsun ki!
Ötekilerini de öğreneceksin de ne olacak, onu da yapmayacaksın!Ötekilerini de öğreneceksin de ne olacak, onu da yapmayacaksın! Bu soruda biz Âdemoğulları'na bir itap var. Ne çıkıyor? Bu soruda biz Âdemoğulları'na bir itap var.

Ne çıkıyor?

Biz mü'minler Allah'a inanmış kullar olarak ne yapacağız? Biz mü'minler Allah'a inanmış kullar olarak ne yapacağız?

Bildiğimizle amel edeceğiz, bildiğimizi uygulayacağız.Bildiğimizle amel edeceğiz, bildiğimizi uygulayacağız. Allah'ın emirlerinden, Allah'ın sevdiği bildiğimiz işleri yapacağız. Allah'ın emirlerinden, Allah'ın sevdiği bildiğimiz işleri yapacağız.

Bildiğini işlemeden, ilmiyle âmil olmadan, bilmediği şeyleri istemenin sonucu nedir? Bildiğini işlemeden, ilmiyle âmil olmadan, bilmediği şeyleri istemenin sonucu nedir?

Vebali artar! Öğrenirsin, bir daha öğrenirsin, bir daha öğrenirsin… Ne olur? Vebali artar! Öğrenirsin, bir daha öğrenirsin, bir daha öğrenirsin…

Ne olur?

Âhirette Allahu Teâlâ hazretleri sorgu sual eder:Âhirette Allahu Teâlâ hazretleri sorgu sual eder: "Ey kulum bildin de, öğrendin de niye uygulamadın, tatbik etmedin?" der. Onun için öğrenmeli."Ey kulum bildin de, öğrendin de niye uygulamadın, tatbik etmedin?" der. Onun için öğrenmeli. Öğrenmek çok sevap ama öğrendiğini hemen uygulamalı, tatbikata geçirmeli.Öğrenmek çok sevap ama öğrendiğini hemen uygulamalı, tatbikata geçirmeli. Hatta büyüklerimiz, kendilerinden feyiz aldığımız hocalarımız diyor ki; Hatta büyüklerimiz, kendilerinden feyiz aldığımız hocalarımız diyor ki;

"İnsan bir hadîs-i şerîfi duyunca hemen uygulamalı. Bir âyet duyunca hemen uygulamalı." "İnsan bir hadîs-i şerîfi duyunca hemen uygulamalı. Bir âyet duyunca hemen uygulamalı."

Demek ki içki haram değilken Medine ahalisinin,Demek ki içki haram değilken Medine ahalisinin, Medine'deki müslümanların evlerinde, küplerinde, içkiler bulunuyordu. Medine'deki müslümanların evlerinde, küplerinde, içkiler bulunuyordu. "İçki haramdır!" diye âyet-i kerîme inince"İçki haramdır!" diye âyet-i kerîme inince Medine'nin sokaklarının kenarlarından seller gibi içkiler akmış. Neden? Medine'nin sokaklarının kenarlarından seller gibi içkiler akmış.

Neden?

Allah âyet indirdi, "Haramdır!" dedi, artık bitiyor.Allah âyet indirdi, "Haramdır!" dedi, artık bitiyor. "Ben bu küpü ne yapayım; gayrimüslimlere satayım mı ve yahut içine tuz atıp sirke mi yapayım…" diye"Ben bu küpü ne yapayım; gayrimüslimlere satayım mı ve yahut içine tuz atıp sirke mi yapayım…" diye tereddüt etmemişler veya çeşitli kaçamak yolları aramamışlar. Küpleri devirmişler. tereddüt etmemişler veya çeşitli kaçamak yolları aramamışlar. Küpleri devirmişler. Madem haramdır, deyip atmışlar gitmişler. Madem haramdır, deyip atmışlar gitmişler.

Demek ki insan bildiğini böyle sahâbe-i kirâm rıdvanullahi aleyhim ecmaîn gibi hemen uygulamalı.Demek ki insan bildiğini böyle sahâbe-i kirâm rıdvanullahi aleyhim ecmaîn gibi hemen uygulamalı. İnsan sahabilerin derecesi gibi güzel dereceleri, sevapları o zaman kazanabilir. İnsan sahabilerin derecesi gibi güzel dereceleri, sevapları o zaman kazanabilir.

Hadîs-i şerîf devam ediyor: Efteyte umrete fî talebi'd-dünyâ.Hadîs-i şerîf devam ediyor:

Efteyte umrete fî talebi'd-dünyâ.
Ve mâ tatlebü'l-cennete ke-enneke ta'lemü enneke lâ temûtu ğaden. Ve tecmaü'l-mâle ke-enneke muhalled.Ve mâ tatlebü'l-cennete ke-enneke ta'lemü enneke lâ temûtu ğaden. Ve tecmaü'l-mâle ke-enneke muhalled. "Ey insanoğlu! Ömrünü harcadın, fâni ettin, ifna ettin, yok ettin."Ey insanoğlu! Ömrünü harcadın, fâni ettin, ifna ettin, yok ettin. Ömrünü, dünyalık talep edeceğim diye, geçirdin."Ömrünü, dünyalık talep edeceğim diye, geçirdin." Ve mâ tatlebü'l-cenneh. "Ama cenneti talep etmek için bir gayret göstermiyorsun." Ve mâ tatlebü'l-cenneh. "Ama cenneti talep etmek için bir gayret göstermiyorsun."

Dünya fâni, bu fâni dünya için ömrünü harcadın.Dünya fâni, bu fâni dünya için ömrünü harcadın. Ama cennet ebedî, cenneti talep etmek için bir gayretin yok. Ama cennet ebedî, cenneti talep etmek için bir gayretin yok.

Ke-enneke ta'lemü enneke lâ temûtu ğaden.Ke-enneke ta'lemü enneke lâ temûtu ğaden. "Sanki sen yarın ölmeyeceğini biliyormuşsun gibi"Sanki sen yarın ölmeyeceğini biliyormuşsun gibi bir garanti içinde, cennete hiçbir çalışma içinde değilsin." bir garanti içinde, cennete hiçbir çalışma içinde değilsin."

Ve tecmaü'l-mâle ke-enneke mukalledün. "Sanki dünyada ebedî kalacakmışsın gibi mal topluyorsun." Ve tecmaü'l-mâle ke-enneke mukalledün. "Sanki dünyada ebedî kalacakmışsın gibi mal topluyorsun."

Hâlbuki topladığın, ihtiyaçtan kat kat fazla, oyalanıyorsun!Hâlbuki topladığın, ihtiyaçtan kat kat fazla, oyalanıyorsun! Mal sahibi mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi Mal da yalan mülk de yalan Var biraz da sen oyalan. Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan.

diye kestirme söylemiş Yunus Emre'miz rahmetullahi aleyh; diye kestirme söylemiş

Yunus Emre'miz rahmetullahi aleyh;

İnsan bu gerçeği ömrünün sonuna doğru anlıyor.İnsan bu gerçeği ömrünün sonuna doğru anlıyor. O anlayıncaya kadar da başka insanların düştüğü hatalara düşüyor.O anlayıncaya kadar da başka insanların düştüğü hatalara düşüyor. Çalışacağım, kazanacağım, biriktireceğim; çalışacağım, kazanacağım, biriktireceğim… Çalışacağım, kazanacağım, biriktireceğim; çalışacağım, kazanacağım, biriktireceğim…

İyi, güzel ama hayrın hasenâtın ne? Öleceksin, ölebilirsin. Belki hemen yarın öleceksin… İyi, güzel ama hayrın hasenâtın ne?

Öleceksin, ölebilirsin. Belki hemen yarın öleceksin…

Ona hazırlığın ne? Hayır hasenât yok, âhirete hazırlık yok, cenneti talep yok!Ona hazırlığın ne?

Hayır hasenât yok, âhirete hazırlık yok, cenneti talep yok!
İnsanoğlu ömrü dünyalık talebinde geçiriyor. Büyük bir gaflet!İnsanoğlu ömrü dünyalık talebinde geçiriyor. Büyük bir gaflet! Hadîs-i şerîfin bu cümlesi de bizler için büyük bir ikaz. Ne yapmalıyız? Hadîs-i şerîfin bu cümlesi de bizler için büyük bir ikaz.

Ne yapmalıyız?

Yarın ölecekmiş gibi âhirete hazırlanmalıyız.Yarın ölecekmiş gibi âhirete hazırlanmalıyız. Dünyada ebedî kalmayacağımızı bilmeliyiz, ona göre davranmalıyız.Dünyada ebedî kalmayacağımızı bilmeliyiz, ona göre davranmalıyız. Kazancımızın bir kısmıyla hayır hasenât yapmaya çalışmalıyız. Kazancımızın bir kısmıyla hayır hasenât yapmaya çalışmalıyız.

İslâm her yerde müslümanlardan hizmet bekliyor. Hizmetler de parayla oluyor.İslâm her yerde müslümanlardan hizmet bekliyor. Hizmetler de parayla oluyor. Her şeyde kesenin ağzını açmak gerekiyor.Her şeyde kesenin ağzını açmak gerekiyor. Avustralya'yı görüyoruz, Avrupa'yı, Amerika'yı görüyoruz, geziyoruz. Bunlar çok büyük hayırlar yapmışlar.Avustralya'yı görüyoruz, Avrupa'yı, Amerika'yı görüyoruz, geziyoruz. Bunlar çok büyük hayırlar yapmışlar. Keselerinin ağzını açmışlar, dinî müesseslerini kurmuşlar.Keselerinin ağzını açmışlar, dinî müesseslerini kurmuşlar. Dinî müesseseleri çok zengin, çok büyük mülkleri var! Bunlar neden oluyor? Dinî müesseseleri çok zengin, çok büyük mülkleri var!

Bunlar neden oluyor?

Herkes bağışta bulunduğu için oluyor.Herkes bağışta bulunduğu için oluyor. Biz müslümanlar, Allah'ın sevgili kulları, âhirette yaptığımız hayrın mükâfatla karşılanacağını biliyoruz.Biz müslümanlar, Allah'ın sevgili kulları, âhirette yaptığımız hayrın mükâfatla karşılanacağını biliyoruz. Hayır hasenât yapmazsak, onlardan geri kalırsak olmaz.Hayır hasenât yapmazsak, onlardan geri kalırsak olmaz. Emin olun, onlardan hayır ve hasenâtın miktarları bakımından da geriyiz. Onlar çok hayırlar yapmışlar. Emin olun, onlardan hayır ve hasenâtın miktarları bakımından da geriyiz. Onlar çok hayırlar yapmışlar.

Deniliyor ki mesela Münih için; Münih'in üçte biri kilisenin mülküdür.Deniliyor ki mesela Münih için; Münih'in üçte biri kilisenin mülküdür. Hatta eskiden tamamen kiliseninmiş de işe yaramayanları satıyorlar.Hatta eskiden tamamen kiliseninmiş de işe yaramayanları satıyorlar. Bazen kiliseleri ibadeti yapabilelim diye müslümanlar satın alıyor. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bazen kiliseleri ibadeti yapabilelim diye müslümanlar satın alıyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin Peygamber EfendimizeBunlar Allahu Teâlâ hazretlerinin Peygamber Efendimize vahyetmiş olduğu hadîs-i kudsîdeki önemli gerçekler.vahyetmiş olduğu hadîs-i kudsîdeki önemli gerçekler. Onun için "Dikkatle dinleyin. Not alın, banda alın!.." diye söylemiştim. Onun için "Dikkatle dinleyin. Not alın, banda alın!.." diye söylemiştim.

İnnallâhe evhâ ile'd-dünyâ. "Allahu Teâlâ hazretleri dünyaya vahyetti ki; ‘Yâ dünya!" İnnallâhe evhâ ile'd-dünyâ. "Allahu Teâlâ hazretleri dünyaya vahyetti ki; ‘Yâ dünya!"

Dünya bizim için cansız bir varlık ama Allahu Teâlâ hazretleri her canlı cansız varlığaDünya bizim için cansız bir varlık ama Allahu Teâlâ hazretleri her canlı cansız varlığa rububiyyetiyle, ulûhiyetiyle hitap ediyor, emrediyor ve onlar da o emre uygun hareket ediyorlar.rububiyyetiyle, ulûhiyetiyle hitap ediyor, emrediyor ve onlar da o emre uygun hareket ediyorlar. Ay, güneş, yıldızlar, maddeler, atomlar... her şey Allah'ın emriyle hareket ediyor. Ay, güneş, yıldızlar, maddeler, atomlar... her şey Allah'ın emriyle hareket ediyor.

"Allahu Teâlâ hazretleri dünyaya vahyetti ki;"Allahu Teâlâ hazretleri dünyaya vahyetti ki; ‘Ey dünya, ey dünyalık, ey mal mülk, mevki makam vs." Ahrimi'l-harîs aleyki.‘Ey dünya, ey dünyalık, ey mal mülk, mevki makam vs." Ahrimi'l-harîs aleyki. "Hırslı insana haram ol. Gitme. Hırslı insan seni elde edemesin. Hırslı insanın eline girme."Hırslı insana haram ol. Gitme. Hırslı insan seni elde edemesin. Hırslı insanın eline girme. Sana haris olan insana kendini haram eyle. Onun eline geçme."Sana haris olan insana kendini haram eyle. Onun eline geçme." Vebtelü'l-zâhide fiki.Vebtelü'l-zâhide fiki. "Sana karşı zâhidâne davranan, sırt döndüren Allah'ın rızasını düşünen, âhireti kazanmak için"Sana karşı zâhidâne davranan, sırt döndüren Allah'ın rızasını düşünen, âhireti kazanmak için dünyaya önem vermeyen, âbid, zahid insanların eline girmeye çalış, onlara git!"dünyaya önem vermeyen, âbid, zahid insanların eline girmeye çalış, onlara git!" Ve'stahtimi'l-haris, "Sana karşı haris olan, insanı sen köle gibi kullan!" Ve'stahtimi'l-haris, "Sana karşı haris olan, insanı sen köle gibi kullan!" Vahdimi'l-zâhide fîki "Sana karşı zahid olan kimseye de hizmet eyle!" diyeVahdimi'l-zâhide fîki "Sana karşı zahid olan kimseye de hizmet eyle!" diye dünyaya vahyettiğini, bu hadîs-i şerîf bildiriyor. Muhterem kardeşlerim! dünyaya vahyettiğini, bu hadîs-i şerîf bildiriyor.

Muhterem kardeşlerim!

Tarih boyunca âbidlerin, zahidlerin, Allah'ın sevgili kulu olan halis, muhlis büyük zâtların,Tarih boyunca âbidlerin, zahidlerin, Allah'ın sevgili kulu olan halis, muhlis büyük zâtların, evliyâullahın hayatları okunursa, onların yaşam tarzları incelenirse bu gerçek görülür.evliyâullahın hayatları okunursa, onların yaşam tarzları incelenirse bu gerçek görülür. Hakikaten dünyaya kıymet vermemiştir, ölümü göze almıştır, Allah'ın rızasını kazanmak istemiştir.Hakikaten dünyaya kıymet vermemiştir, ölümü göze almıştır, Allah'ın rızasını kazanmak istemiştir. Ecdadımız ortada! Dedelerimiz Orta Asyalar'dan, Orta Doğular'dan bu diyarlara niçin gelmiş? Ecdadımız ortada!

Dedelerimiz Orta Asyalar'dan, Orta Doğular'dan bu diyarlara niçin gelmiş?

Allah'ın dinini yaymak, Allah yolunda şehit olmak için.Allah'ın dinini yaymak, Allah yolunda şehit olmak için. Allah hem onlara ömür vermiş, hem mal mülk vermiş hem de bu koca diyarları vermiş.Allah hem onlara ömür vermiş, hem mal mülk vermiş hem de bu koca diyarları vermiş. Biz de onlara verilen ikramların kalanlarıyla,Biz de onlara verilen ikramların kalanlarıyla, bir kısmı elimizden çıktığı halde, hâlâ istifade ediyoruz. bir kısmı elimizden çıktığı halde, hâlâ istifade ediyoruz.

Demek ki Allah dünyayı istemeyip âhireti isteyene dünyalığı veriyor, âhireti unutup daDemek ki Allah dünyayı istemeyip âhireti isteyene dünyalığı veriyor, âhireti unutup da dünyalığı elde etmek isteyene vermiyor ve onu köle gibi kullandırtıyor. dünyalığı elde etmek isteyene vermiyor ve onu köle gibi kullandırtıyor. Ama âbid, zahid, Allah'ın sevgili kuluna da dünya köle gibi hizmet ediyor. Ama âbid, zahid, Allah'ın sevgili kuluna da dünya köle gibi hizmet ediyor. Kös kös de olsa, istese de istemese deKös kös de olsa, istese de istemese de -zaten Allah emredince istememesi de bahis konusu değil- dünya ona hizmetkâr oluyor. -zaten Allah emredince istememesi de bahis konusu değil- dünya ona hizmetkâr oluyor.

Dinin ilâhî gerçeklerini bu hadîs-i kudsîde görüyoruz.Dinin ilâhî gerçeklerini bu hadîs-i kudsîde görüyoruz. Bunları anladığımıza göre hayatımızı buna göre tanzim edelim.Bunları anladığımıza göre hayatımızı buna göre tanzim edelim. Allah'a güzel kulluk etmeye, âhireti kazanmaya çalışalım.Allah'a güzel kulluk etmeye, âhireti kazanmaya çalışalım. Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyamızı hem âhiretimizi mâmur eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyamızı hem âhiretimizi mâmur eylesin.

Uzak diyarlardan size sevgiler ve selamlar ederim. Uzak diyarlardan size sevgiler ve selamlar ederim.

Allahu Teâlâ hazretleri sizi nice nice kandillere, cumalara sıhhat ve afiyetle erdirsin.Allahu Teâlâ hazretleri sizi nice nice kandillere, cumalara sıhhat ve afiyetle erdirsin. Ömrünüzü Allah'ın rızasına, bu kudsî hadîs-i şerîflerin mânalarına uygun,Ömrünüzü Allah'ın rızasına, bu kudsî hadîs-i şerîflerin mânalarına uygun, ârifâne, zâhidâne bir şekilde geçirmeyi nasip eylesin. Ömrünüzü hayırlı bereketli eylesin.ârifâne, zâhidâne bir şekilde geçirmeyi nasip eylesin. Ömrünüzü hayırlı bereketli eylesin. Rabbimiz'in huzuruna yüzlerimiz ak, alınlarımız açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım.Rabbimiz'in huzuruna yüzlerimiz ak, alınlarımız açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım. Rabbimiz cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Rabbimiz cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2