Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Benden Sonra Ümmetimin Başına Gelecek Fitneler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Benden Sonra Ümmetimi Fitneler Kaplayacak, Mümin, İnancıyla Her Şartta Sevap Kazanır, İkindi Namazını Kaçıranın Ahireti Ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Benden Sonra Ümmetimin Başına Gelecek Fitneler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Benden Sonra Ümmetimi Fitneler Kaplayacak, Mümin, İnancıyla Her Şartta Sevap Kazanır, İkindi Namazını Kaçıranın Ahireti Ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdülillahi Rabbil alemine hamden kesiran mübareken fih. Ala külli halin ve fi külli Hiyn.el-Hamdülillahi Rabbil alemine hamden kesiran mübareken fih. Ala külli halin ve fi külli Hiyn. Esselatu vesselamu ala seyyidil evveline vel ahirin.Esselatu vesselamu ala seyyidil evveline vel ahirin. Ve Şefiil müznibin Muhammedîni Mustafa Ve âlâ âlemi ve sahbihi ve Men tebihu bi ihsanin ila yevmil ceza.Ve Şefiil müznibin Muhammedîni Mustafa Ve âlâ âlemi ve sahbihi ve Men tebihu bi ihsanin ila yevmil ceza. Emma badü fahlemü eyyühel ihvan. Fe inne efdalel hadisi kitabullah.Emma badü fahlemü eyyühel ihvan. Fe inne efdalel hadisi kitabullah. Hedyi seyyidina muhammedin sallallahu aleyhi vesellem.Hedyi seyyidina muhammedin sallallahu aleyhi vesellem. Ve şerral umuri muhdesatuha ve külli bidatin dalaleh ve külli dalaletin ve sahibeha finnar.Ve şerral umuri muhdesatuha ve külli bidatin dalaleh ve külli dalaletin ve sahibeha finnar. Ve bissenedil muttasili ilen nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kaal.Ve bissenedil muttasili ilen nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kaal. Sadaka Resulullah Fi ma kal ev kema kal. Sadaka Resulullah Fi ma kal ev kema kal.

Muhterem kardeşlerim, sözlerime beşer sözlerinin en güzeli olan Resûlullah Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenMuhterem kardeşlerim, sözlerime beşer sözlerinin en güzeli olan Resûlullah Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden birkaç tanesini okuyup taannüp etmek, tefeül eylemek üzerebirkaç tanesini okuyup taannüp etmek, tefeül eylemek üzere oturmuş bulunuyoruz.oturmuş bulunuyoruz. birinci hadis-i şerif Abdullah b. Ömer radıyallahu anhdan rivayet edilmiş.birinci hadis-i şerif Abdullah b. Ömer radıyallahu anhdan rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri buyuruyor ki:

Le-yuğşiyenne ümmetî min ba'dî fitenün. Benim zamanımdan sonra ümmetimi fitneler kaplayacak.Le-yuğşiyenne ümmetî min ba'dî fitenün. Benim zamanımdan sonra ümmetimi fitneler kaplayacak. Gece dünyanın üstüne çökünce, dünya nasıl karanlıklar içinde kalıyorsaGece dünyanın üstüne çökünce, dünya nasıl karanlıklar içinde kalıyorsa benim ümmetim de bir zaman gece parçalarının dünyanın üzerine çöktüğü gibi, benim ümmetim de bir zaman gece parçalarının dünyanın üzerine çöktüğü gibi, gecenin karanlığı kapkaranlığı çöktüğü gibi öyle fitneler olacak. Bu fitnelerin içinde; gecenin karanlığı kapkaranlığı çöktüğü gibi öyle fitneler olacak. Bu fitnelerin içinde;

Yusbihu'r-raculü fîhâ mü'minen ve yümsî kâfiren.Yusbihu'r-raculü fîhâ mü'minen ve yümsî kâfiren. Mü'min adam; mü'min olarak sabaha çıkacaksa, akşama kadar imanını koruyamayacak. Sabah kâfir olacak.Mü'min adam; mü'min olarak sabaha çıkacaksa, akşama kadar imanını koruyamayacak. Sabah kâfir olacak. O kadar değişecek. Bazı kavimler, bazı insanlar, bazı topluluklar dinlerini satacaklar. O kadar değişecek. Bazı kavimler, bazı insanlar, bazı topluluklar dinlerini satacaklar.

Yebîu akvâmun dînehüm bi-aradin mine'd-dünyâ kalîlin.Yebîu akvâmun dînehüm bi-aradin mine'd-dünyâ kalîlin. Dünyalıktan az bir maddî menfaat karşılığında satacaklar dinleri, diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.Dünyalıktan az bir maddî menfaat karşılığında satacaklar dinleri, diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. Bu fitneler imtihan. Fitnenin bir mânası imtihandır.Bu fitneler imtihan. Fitnenin bir mânası imtihandır. Yani biz fitne deyince kötü bir mâna anlıyoruz ama daha ziyade imtihan olmak için,Yani biz fitne deyince kötü bir mâna anlıyoruz ama daha ziyade imtihan olmak için, insanın başına gelmiş olan birtakım hadiselere denir. insanın başına gelmiş olan birtakım hadiselere denir.

Mü'minler mallarından, canlarından, imtihanlarından,Mü'minler mallarından, canlarından, imtihanlarından, varlıklarından hayatları boyunca çeşitli şekillerde imtihanlara tâbi tutulurlar.varlıklarından hayatları boyunca çeşitli şekillerde imtihanlara tâbi tutulurlar. Allah; çocuğuna hastalık verip sabrını ölçüyor. Malına bir zarar getirir, sabrını ölçer. Allah; çocuğuna hastalık verip sabrını ölçüyor. Malına bir zarar getirir, sabrını ölçer. Hitabetinde bir bozulma yapar, sabrını ölçer. Hitabetinde bir bozulma yapar, sabrını ölçer.

Bir zaman sonra bir bolluk verir, bakalım eli genişleyince ne yapacak diye bir de zenginlik ihsan eder.Bir zaman sonra bir bolluk verir, bakalım eli genişleyince ne yapacak diye bir de zenginlik ihsan eder. Bakarsın karşına birini çıkarır, onunla imtihan ettirir. Karşısına günah imtihanları çıkartır. Bakarsın karşına birini çıkarır, onunla imtihan ettirir. Karşısına günah imtihanları çıkartır. Bakalım günaha sapacak mı yoksa benim yolumdaBakalım günaha sapacak mı yoksa benim yolumda sadakat ile tahammülle ilerleyebilecek mi diye Allah imtihan eder kullarını.sadakat ile tahammülle ilerleyebilecek mi diye Allah imtihan eder kullarını. Bu imtihanlar her gün, herkesin başına geliyor. İmtihan gelir ve normali de budur.Bu imtihanlar her gün, herkesin başına geliyor.

İmtihan gelir ve normali de budur.
Gelmiyor diyen sezemiyordur, anlayamıyordur. Gelmiyor diyen sezemiyordur, anlayamıyordur. Hepimiz imtihan oluyoruz ya varlıktan imtihan oluyoruz ya yokluktan imtihan oluyoruz.Hepimiz imtihan oluyoruz ya varlıktan imtihan oluyoruz ya yokluktan imtihan oluyoruz. Varlık verilip de imtihan edilirse şükretmemiz lazım. O varlığın gereğini yapabilmemiz lazım. Varlık verilip de imtihan edilirse şükretmemiz lazım. O varlığın gereğini yapabilmemiz lazım.

Yokluğa düştüğümüzde, darlığa, sıkıntıya düştüğümüzdeYokluğa düştüğümüzde, darlığa, sıkıntıya düştüğümüzde bunun Allah'tan geldiğini bilip sabredebilmemiz lazım.bunun Allah'tan geldiğini bilip sabredebilmemiz lazım. Mü'min bu güzel inancı ile her şart altında sevap kazanır. Başına bela geliyorsa sabreder, sevap kazanır.Mü'min bu güzel inancı ile her şart altında sevap kazanır. Başına bela geliyorsa sabreder, sevap kazanır. Nimet geliyorsa şükreder, sevap kazanır. Veyahut şuursuzluğu sebebiyle her şartta günaha girer.Nimet geliyorsa şükreder, sevap kazanır.

Veyahut şuursuzluğu sebebiyle her şartta günaha girer.
Nimet gelirse, zenginlik gelirse iyi kullanmaz, günaha girer. Nimet gelirse, zenginlik gelirse iyi kullanmaz, günaha girer. Başına bir meşakkatli, zorlu iş gelirse sabredemezse geri adım atarsa itiraza kalkarsa Başına bir meşakkatli, zorlu iş gelirse sabredemezse geri adım atarsa itiraza kalkarsa kadere razı gelmezse o zaman da günaha girer. Kadın kocasından memnun olmaz. kadere razı gelmezse o zaman da günaha girer. Kadın kocasından memnun olmaz.

Ya ben bununla niye evlendim? Koca karısından memnun olmaz, ya bu başıma nereden geldi.Ya ben bununla niye evlendim?

Koca karısından memnun olmaz, ya bu başıma nereden geldi.
Herkes bir başka telden çalar.Herkes bir başka telden çalar. Allah bu imtihan dünyasında, imtihanımızı güzel vermeyi cümlemize nasip eylesin. Allah bu imtihan dünyasında, imtihanımızı güzel vermeyi cümlemize nasip eylesin.

Bu bahsettiğim durum tabii Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra sahâbe-i kirâmda başlamış,Bu bahsettiğim durum tabii Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra sahâbe-i kirâmda başlamış, Peygamber Efendimiz'in torunlarında başlamış. Hiç tahmin edebilir mi insan, yani rüyada görse inanmaz.Peygamber Efendimiz'in torunlarında başlamış. Hiç tahmin edebilir mi insan, yani rüyada görse inanmaz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in torunu camiide öldürülüyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in torunu camiide öldürülüyor.

Öyle bir kinle götürdüler ki kadınlarıyla, çocuklarıyla, torunları ile beraber bu nasıl yapılır, ne biçim iştir? Öyle bir kinle götürdüler ki kadınlarıyla, çocuklarıyla, torunları ile beraber bu nasıl yapılır, ne biçim iştir?

Akıl almaz. O hakkı söyleyenleri Mekke-i Mükerreme'nin kapısında öldürdüler.Akıl almaz. O hakkı söyleyenleri Mekke-i Mükerreme'nin kapısında öldürdüler. Medine-i Münevvere'nin, Mescidi Nebevi'nin kapılarına adamlar diktiler.Medine-i Münevvere'nin, Mescidi Nebevi'nin kapılarına adamlar diktiler. O hak söyleyenleri tehdit ettiler. Yıldırdılar veya şehit ettiler. O hak söyleyenleri tehdit ettiler. Yıldırdılar veya şehit ettiler.

Doğru söyleyeni şehit ettiler, ses çıkartmayanı yıldırdılar. Ses çıkartamaz duruma düşürdüler.Doğru söyleyeni şehit ettiler, ses çıkartmayanı yıldırdılar. Ses çıkartamaz duruma düşürdüler. Neler gördü bu dünya. Bu köhne dünya, bu ihtiyar dünya, bu kambur felek neler gördü.Neler gördü bu dünya. Bu köhne dünya, bu ihtiyar dünya, bu kambur felek neler gördü. Neler neler cereyan etti bu gök kubbenin altında. Hepsi imtihan işte. Neler neler cereyan etti bu gök kubbenin altında. Hepsi imtihan işte.

O mevki ve makamlara mağlup olanlara yazıklar olsun.O mevki ve makamlara mağlup olanlara yazıklar olsun. Birazcık dünya menfaati görünce dinini satanlara yazıklar olsun. Bak, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Birazcık dünya menfaati görünce dinini satanlara yazıklar olsun. Bak, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Bazı insanlar dinlerini az bir dünyalık, az bir menfaat uğruna satacaklar.Bazı insanlar dinlerini az bir dünyalık, az bir menfaat uğruna satacaklar. Yani biraz parayı aldın mı millet dine sövmüş, imana sövmüş, padişaha sövmüş, devlete sövmüş.Yani biraz parayı aldın mı millet dine sövmüş, imana sövmüş, padişaha sövmüş, devlete sövmüş. Düşmanlarla işbirliği yapmış. Her türlü zalimliği etmişler. Neden? Düşmanlarla işbirliği yapmış. Her türlü zalimliği etmişler.

Neden?

İmanının zaafından, bir gün gelip de ondan hesap vereceğini düşünmediğinden,İmanının zaafından, bir gün gelip de ondan hesap vereceğini düşünmediğinden, bu hayatın imtihan olduğunun farkına varmadın mı eline fırsat geçince bu hayatın imtihan olduğunun farkına varmadın mı eline fırsat geçince ona hemen böyle mal, mülk, para, pul gibi çeşitli şekiller ile imtihan edilmiştir insanlar.ona hemen böyle mal, mülk, para, pul gibi çeşitli şekiller ile imtihan edilmiştir insanlar. Ve ayrıca günahlara girmişlerdir. Ve ayrıca günahlara girmişlerdir. Bu yetmiyormuş gibi öyle bir fitneli zaman sabahleyin mü'min, akşama kâfir oluyor. Bu yetmiyormuş gibi öyle bir fitneli zaman sabahleyin mü'min, akşama kâfir oluyor. İmanını koruyamaz hale geliyor. Biz o zamandayız. Biz bugün o şartlar altındayız. Neden? İmanını koruyamaz hale geliyor. Biz o zamandayız. Biz bugün o şartlar altındayız.

Neden?

Din gücü zayıf. Bu şeytan hilekâr âlimleri bile kandırır, dervişleri de kandırır. Gözüne güzel gösterir.Din gücü zayıf. Bu şeytan hilekâr âlimleri bile kandırır, dervişleri de kandırır. Gözüne güzel gösterir. Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin karşısına geçmiş ama görünmeden. Demiş ki: Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin karşısına geçmiş ama görünmeden. Demiş ki:

"Abdülkâdir, ben senin ilminden, tavrından, semanden, zembinden, ibadetinden, taatinden hoşnut oldum. "Abdülkâdir, ben senin ilminden, tavrından, semanden, zembinden, ibadetinden, taatinden hoşnut oldum. Memnun oldum, senden razıyım. Artık bundan sonra sen olgun bir insan oldun. Kemalata erdin. Memnun oldum, senden razıyım. Artık bundan sonra sen olgun bir insan oldun. Kemalata erdin. Bundan sonra senin ibadet etmene lüzum yok.Bundan sonra senin ibadet etmene lüzum yok. Namaz kılmana lüzum yok; çünkü sen erdin artık." deyinceNamaz kılmana lüzum yok; çünkü sen erdin artık." deyince şöyle Abdulkâdir Geylânî sessizce durmuş, öyle bir düşünmüş. şöyle Abdulkâdir Geylânî sessizce durmuş, öyle bir düşünmüş.

"Defol ya melun!" Bir bağırmış, kaybolmuş gözümün önünden. Gene bir zaman gelmiş, gene demiş: "Defol ya melun!" Bir bağırmış, kaybolmuş gözümün önünden. Gene bir zaman gelmiş, gene demiş:

"Ya Abdülkâdir nereden bildin, benim şeytan olduğumu?" "Ya Abdülkâdir nereden bildin, benim şeytan olduğumu?"

Demiş ki; Peygamber Efendimiz insanların en olgunu idi. En kâmili idi, namazı bırakmadı.Demiş ki; Peygamber Efendimiz insanların en olgunu idi. En kâmili idi, namazı bırakmadı. En son anına kadar bırakmamış. İki kolundan girdiler. En son anına kadar bırakmamış. İki kolundan girdiler. Ebû Bekir Sıddîk efendimizin arkasında cemaatle namaz kıldı. Namazı bırakmadı.Ebû Bekir Sıddîk efendimizin arkasında cemaatle namaz kıldı. Namazı bırakmadı. Benim gözümün şenliği, gözümün serinliği namazdan gelir. Benim gözümün şenliği, gözümün serinliği namazdan gelir.

Namazı methetti. Namaz, en çok zevk aldığım şey.Namazı methetti. Namaz, en çok zevk aldığım şey. Nasıl böyle bir şeyi angarya olarak görüyorsun diye çeşitli cevaplar vererekNasıl böyle bir şeyi angarya olarak görüyorsun diye çeşitli cevaplar vererek şeytana fırsat vermedi ama şeytan boş durmadı. şeytana fırsat vermedi ama şeytan boş durmadı.

Gitmiş eski devirlerdeki âbidlerden bir tanesinin yanına. Kaldıracak adamı, güzel ibadet ediyor.Gitmiş eski devirlerdeki âbidlerden bir tanesinin yanına. Kaldıracak adamı, güzel ibadet ediyor. Şeytan da onu aldatmayı kafasına koymuş, yanına yanaşmış. Gitmiş yanına, insan kılığına girmiş.Şeytan da onu aldatmayı kafasına koymuş, yanına yanaşmış. Gitmiş yanına, insan kılığına girmiş. Onunla başlamış ibadete, taate. Allah Allah! Onunla başlamış ibadete, taate. Allah Allah! Bir gün geçmiş, âbid biraz ibadet ediyor dağda ama uykusu geliyor. Yatıyor, uyumuyor.Bir gün geçmiş, âbid biraz ibadet ediyor dağda ama uykusu geliyor.

Yatıyor, uyumuyor.
Âbid biraz zaman geçiyor, oruç tutuyor filan ama karnı acıkıyor, sofra kuruyor, yiyor, bu yemiyor. Âbid biraz zaman geçiyor, oruç tutuyor filan ama karnı acıkıyor, sofra kuruyor, yiyor, bu yemiyor. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, üç gün geçmiş. Beş gün geçmiş, yedi gün geçmiş. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, üç gün geçmiş. Beş gün geçmiş, yedi gün geçmiş.

"Arkadaş sen bu makamı nereden buldun böyle? Nasıl yaptın bu işi?" demiş."Arkadaş sen bu makamı nereden buldun böyle? Nasıl yaptın bu işi?" demiş. Ne uyku uyuyorsun, ne yemek yiyorsun. Sen böyle yaşamanın yolunu nereden buldun? Ne uyku uyuyorsun, ne yemek yiyorsun. Sen böyle yaşamanın yolunu nereden buldun? Nereden erdin bu keramete?" demiş. Yemek yememek keramet değil. Uyku uyumamak kerâmet değil.Nereden erdin bu keramete?" demiş. Yemek yememek keramet değil. Uyku uyumamak kerâmet değil. Peygamber Efendimiz uyumuş, Peygamber Efendimiz yemek yemiş ne olacak. Peygamber Efendimiz uyumuş, Peygamber Efendimiz yemek yemiş ne olacak.

O zaman biz size evlerinizi istirahatgâh eyledik, O zaman biz size evlerinizi istirahatgâh eyledik, Uykumuz gelince uyuyoruz, ne yapalım. Bu bizim yaratılışımız.Uykumuz gelince uyuyoruz, ne yapalım. Bu bizim yaratılışımız. Uyumak, gayretli çalışmanın enerjisini oluşturuyor. Bir gün uyumayın da ertesi gün görün. Uyumak, gayretli çalışmanın enerjisini oluşturuyor. Bir gün uyumayın da ertesi gün görün. Allah yemek yiyelim diye ağzımızı yaratmış, ağzımızda diş yaratmış.Allah yemek yiyelim diye ağzımızı yaratmış, ağzımızda diş yaratmış. Değirmen taşı gibi ağıza giren şeyleri öğütüyor.Değirmen taşı gibi ağıza giren şeyleri öğütüyor. Dili yaratmış, içeriye döndürmek için boru yaratmış. Hazmetmek için mide yaratmış. Dili yaratmış, içeriye döndürmek için boru yaratmış. Hazmetmek için mide yaratmış.

Bunlar boşuna mı yaratıldı? Hepsi hikmetli. Adam anlayamamış.Bunlar boşuna mı yaratıldı?

Hepsi hikmetli. Adam anlayamamış.
Demek ki kafası yarım çalışıyormuş. Şeytanın oyununa kanmış. Sen bu makamı nereden buldun. Demek ki kafası yarım çalışıyormuş. Şeytanın oyununa kanmış. Sen bu makamı nereden buldun. Söyleyemem, demiş. Etme, eyleme, ne olur. Ocağına düştüm, yalvarırım. Söyleyemem, demiş. Etme, eyleme, ne olur. Ocağına düştüm, yalvarırım. Elini ayağını öperim, bilmem ne. Yok, yapamam. Nazlanıyor artık. Nazlanmış filan. Yapma ya. Elini ayağını öperim, bilmem ne. Yok, yapamam.

Nazlanıyor artık. Nazlanmış filan. Yapma ya.
Sen beceremezsin. Becermeye çalışırım işte. Ne olur anlat.Sen beceremezsin. Becermeye çalışırım işte. Ne olur anlat. Yok, anlatmam falan derken sonra ona günahlı birkaç şey söylemiş. Bunları yaparsan olur. Yok, anlatmam falan derken sonra ona günahlı birkaç şey söylemiş. Bunları yaparsan olur.

Bunlar günah değil mi? Sen bilirsin, bunları yaparsan olur. Yapmasan olmaz, filan demiş.Bunlar günah değil mi?

Sen bilirsin, bunları yaparsan olur. Yapmasan olmaz, filan demiş.
Herkesi bir yolla aldatır. Rabbimiz bizi edepli kul eylesin. Nefse uydurmasın, şeytana uydurmasın.Herkesi bir yolla aldatır. Rabbimiz bizi edepli kul eylesin. Nefse uydurmasın, şeytana uydurmasın. İmanımızı kaptırtmasın, yedirtmesin. Mü'minken küfre düşürmesin. Kabul etmişken reddetmesin. İmanımızı kaptırtmasın, yedirtmesin. Mü'minken küfre düşürmesin. Kabul etmişken reddetmesin.

İkrama erdirmişken mahrum etmesin. Bizlere yardım eylesin.İkrama erdirmişken mahrum etmesin. Bizlere yardım eylesin. Bizi rızıklandırsın ve ailelerimizi, sevdiklerimizi ve cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.Bizi rızıklandırsın ve ailelerimizi, sevdiklerimizi ve cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri bu ikinci hadîs-i şerîfte buyurmuş ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri bu ikinci hadîs-i şerîfte buyurmuş ki:

İkindi namazını kaçıranın sanki âhireti ve malı helak olmuş gibi olur. Felakete uğramış gibi olur.İkindi namazını kaçıranın sanki âhireti ve malı helak olmuş gibi olur. Felakete uğramış gibi olur. İkindi namazı o kadar mühim. O kadar mühim olduğu için Vel Asr diye asra yemin ediliyor.İkindi namazı o kadar mühim. O kadar mühim olduğu için Vel Asr diye asra yemin ediliyor. Allah durup dururken önemsiz şeye yemin etmez. Dikkat çekici şeyi ant içiyor. Allah durup dururken önemsiz şeye yemin etmez. Dikkat çekici şeyi ant içiyor.

Asra yemin olsun ki insanoğlu hüsrandadır.Asra yemin olsun ki insanoğlu hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler müstesna buyurmuş. Asır önemli. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler müstesna buyurmuş. Asır önemli.

Neden önemli? Telaşlı bir zaman. Nasıl telaşlı bir zaman? Neden önemli?

Telaşlı bir zaman.

Nasıl telaşlı bir zaman?

Sabahleyin evden çıkan bir insanın önünde geniş bir zaman var. Yaparım işlerimi diye daha rahat durur.Sabahleyin evden çıkan bir insanın önünde geniş bir zaman var. Yaparım işlerimi diye daha rahat durur. Öğleyin "Daha vakit var." der. Öğleyin "Daha vakit var." der. Ama öğleden sonra ikindi vakti yaklaştı mı küp küp küp küp yüreği atmaya başladı. Ama öğleden sonra ikindi vakti yaklaştı mı küp küp küp küp yüreği atmaya başladı. İkindi vakti heyecan başladı. Çünkü evli evine, köylü köyüne gidecek.İkindi vakti heyecan başladı.

Çünkü evli evine, köylü köyüne gidecek.
İşleri sona erdirme zamanı.İşleri sona erdirme zamanı. İşte bu telaşlı zamanda ikindi ezanı okunuyor, ikindi namazının vakti geçiyor. İşte bu telaşlı zamanda ikindi ezanı okunuyor, ikindi namazının vakti geçiyor. Mü'min bu dünyanın işiniden kendine çekecek. Mü'min bu dünyanın işiniden kendine çekecek.

Namaz vakti geldiğinde "Ben namazımı kılmayı severim. Bak, saati geldi işte.Namaz vakti geldiğinde "Ben namazımı kılmayı severim. Bak, saati geldi işte. Allahu ekber diyecek." Namazını kılacak. Ankara'dan sevdiğim, güzel kardeşlerim vardı.Allahu ekber diyecek." Namazını kılacak. Ankara'dan sevdiğim, güzel kardeşlerim vardı. Namaz vakti geldi mi dükkânını kapatır, camiiye gelirdi. O da bir ticaret. Namaz vakti geldi mi dükkânını kapatır, camiiye gelirdi. O da bir ticaret.

Dükkân ticaret de camii ticaret değil mi? Cami de Allah'ın rızasını kazanma yeri.Dükkân ticaret de camii ticaret değil mi?

Cami de Allah'ın rızasını kazanma yeri.
Allah'ın sevabını alma yeri. Ona koşarsa atlıyor.Allah'ın sevabını alma yeri. Ona koşarsa atlıyor. Dünya menfaati için koşuyor da atlıyor da dükkândan âhiret menfaati için camiiye gelmiyor.Dünya menfaati için koşuyor da atlıyor da dükkândan âhiret menfaati için camiiye gelmiyor. Arapların çok hoşuma giden, bayıldığım tarafları namaza da bir hayli vakit varken dükkânını kapatırlar.Arapların çok hoşuma giden, bayıldığım tarafları namaza da bir hayli vakit varken dükkânını kapatırlar. Hemen dükkânı kapatır ya da özel bir örtü gerer. Çarşafla kapatır falan.Hemen dükkânı kapatır ya da özel bir örtü gerer.

Çarşafla kapatır falan.
Daha beş dakika var. Hemen gider.Daha beş dakika var. Hemen gider. Hoşuma giden iki şeyi; ezan okunduktan sonra hemen farza geçmezler. Biraz ayakta dururlar. Niye? Hoşuma giden iki şeyi; ezan okunduktan sonra hemen farza geçmezler. Biraz ayakta dururlar.

Niye?
"Haydi, kalkın; namaza yetişeceğiz." Esselamu aleyküm. Aleykümselam."Haydi, kalkın; namaza yetişeceğiz." Esselamu aleyküm. Aleykümselam. Hemen camiiye geliyorum bakıyorum ki farz kılınmış, sünnet kılınmış, son sünnet kılınmış. Hemen camiiye geliyorum bakıyorum ki farz kılınmış, sünnet kılınmış, son sünnet kılınmış.

Dua edilmiş beraber. Fatiha'ya geçilmiş. Senin söylediğin söz ne oldu hani? Beni namaza çağırmıştın.Dua edilmiş beraber. Fatiha'ya geçilmiş. Senin söylediğin söz ne oldu hani? Beni namaza çağırmıştın. Hayye ale's-salâh dedin. Beni yerimden kaldırdın. Namaza beklemedin.Hayye ale's-salâh dedin. Beni yerimden kaldırdın. Namaza beklemedin. Bir güzel tarafları da namazı paldır küldür kılmıyorlar. Bekle, bekle. Bir güzel tarafları da namazı paldır küldür kılmıyorlar. Bekle, bekle. Semiallahü limen hamideh. Bekle, bekle, bekle, bekle. Rabbena lekel hamd. Allah-u ekber. Semiallahü limen hamideh. Bekle, bekle, bekle, bekle. Rabbena lekel hamd. Allah-u ekber.

Hepsinde bekliyorlar.Hepsinde bekliyorlar. Yani tadını çıkarta çıkarta, böyle güzel güzel, keyifli, içten içten yapıp namazı öyle kılıyorlar. Yani tadını çıkarta çıkarta, böyle güzel güzel, keyifli, içten içten yapıp namazı öyle kılıyorlar. İkindi namazının vakti geldi mi diğerlerinden ayrılıyor, ayrılmalı. İkindi namazını kılmalı.İkindi namazının vakti geldi mi diğerlerinden ayrılıyor, ayrılmalı. İkindi namazını kılmalı. Şunu yapayım, bunu yapayım derken, şeytanın biraz sonra kılarsın demesi ile aldanır.Şunu yapayım, bunu yapayım derken, şeytanın biraz sonra kılarsın demesi ile aldanır. Biraz sonra kılarsın der, cemaatten alıkoyar. Haydi, biraz şu işle de ilgilen. Daha bir saat var, der.Biraz sonra kılarsın der, cemaatten alıkoyar.

Haydi, biraz şu işle de ilgilen. Daha bir saat var, der.
Yarım saat var, der. Bir de bakarsın akşam ezanı okunuvermiş. Hay Allah, ikindi namazı kaçtı.Yarım saat var, der. Bir de bakarsın akşam ezanı okunuvermiş. Hay Allah, ikindi namazı kaçtı. İkindi namazı kaçtığı zaman sanki âhireti ve malı telef olmuş gibi zarara uğrar. Bunu bilmesi lazım. İkindi namazı kaçtığı zaman sanki âhireti ve malı telef olmuş gibi zarara uğrar. Bunu bilmesi lazım. Son derece kıymetli bir namaz. Son derece kıymetli bir namaz.

Onun için Allahu Teâlâ Hazretleri her anında, her zaman da bizi ibadetinde daim eylesin.Onun için Allahu Teâlâ Hazretleri her anında, her zaman da bizi ibadetinde daim eylesin. Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyacağımÜçüncü hadîs-i şerîfi okuyacağım "Cehennemde de aynı şekilde azaba uğrar." diyor. "Cehennemde de aynı şekilde azaba uğrar." diyor.

Neden. Bir kere; el-cezûu min cinsi'l-amel. Ceza yapılan işin cinsinden olur.Neden.

Bir kere; el-cezûu min cinsi'l-amel. Ceza yapılan işin cinsinden olur.
İkincisi; sebeb-i hikmet bu can bizim, kendimizin değildir. Bu can bize Allah'ın emanetidir.İkincisi; sebeb-i hikmet bu can bizim, kendimizin değildir. Bu can bize Allah'ın emanetidir. Bu vücut bize Allah'ın emanetidir. Rabbimiz der: Bu vücut bize Allah'ın emanetidir. Rabbimiz der:

Benim kulluğumda bulunan, sevapları kazanan âhirete gider. Benim kulluğumda bulunan, sevapları kazanan âhirete gider. O can koru, müdafaa et, savun, iyi bak diye verilmiş bir emanettir. Bu beden emanettir, diyor. O can koru, müdafaa et, savun, iyi bak diye verilmiş bir emanettir. Bu beden emanettir, diyor. Şimdi biz bu bedeni can benim, canım ne isterse yaparım diye söyleyemeyiz. Şimdi biz bu bedeni can benim, canım ne isterse yaparım diye söyleyemeyiz.

Yıpratamayız, harap edemeyiz Kırıp dökemeyiz, intihar etmeye hakkımız yok.Yıpratamayız, harap edemeyiz Kırıp dökemeyiz, intihar etmeye hakkımız yok. Çünkü canı Allah vermiş. O alacak. Ne zaman isterse öyle alacak. Bizim canımıza kast etmeye hakkımız yok.Çünkü canı Allah vermiş. O alacak. Ne zaman isterse öyle alacak. Bizim canımıza kast etmeye hakkımız yok. Yaparsa ne olur, o öldürüş şeklini cehennem de devamlı o şekilde azap görür. Yaparsa ne olur, o öldürüş şeklini cehennem de devamlı o şekilde azap görür.

Nasıl öldürmüşse kendini, ne tarzda intihar etmişse o tarzda azap görmeye devam eder.Nasıl öldürmüşse kendini, ne tarzda intihar etmişse o tarzda azap görmeye devam eder. İslam'ın ana hedeflerinden birisi canı korumaktır.İslam'ın ana hedeflerinden birisi canı korumaktır. Bu vücudun korunması İslam'ın büyük hedeflerindendir.Bu vücudun korunması İslam'ın büyük hedeflerindendir. İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez, tırnağı kullanılmaz. Hiçbir şeyi kullanılmaz. İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez, tırnağı kullanılmaz. Hiçbir şeyi kullanılmaz.

Tek bir şeyi muhteremdir. İnsanoğluna İslâm çok büyük bir şeref ve hayır vermiştir. Tek bir şeyi muhteremdir. İnsanoğluna İslâm çok büyük bir şeref ve hayır vermiştir. O bakımdan biz de bu canımızı, bu bedenimizi koruyup kollayalım. Hocam kolluyoruz.O bakımdan biz de bu canımızı, bu bedenimizi koruyup kollayalım. Hocam kolluyoruz. Kollanmıyorsun, sigara içiyorsun. Damarlarının içi doluyor. Kollanmıyorsun, sigara içiyorsun. Damarlarının içi doluyor.

Damarlarının içi sigaranın içindeki maddelerle doluyor, doluyor.Damarlarının içi sigaranın içindeki maddelerle doluyor, doluyor. Damarlar küçücük bir şey kalıyor. Arasından kan geçecek yer kalmıyor.Damarlar küçücük bir şey kalıyor. Arasından kan geçecek yer kalmıyor. Kocaman damar, böyle içi kireç tutmuş kül gibi tıkanıyor küçücük. Kocaman damar, böyle içi kireç tutmuş kül gibi tıkanıyor küçücük. Kalp, buradan dağıttığım kanı alacağım diye sıkıyor, kan geçmiyor. Sıkıyor, kan geçmiyor.Kalp, buradan dağıttığım kanı alacağım diye sıkıyor, kan geçmiyor. Sıkıyor, kan geçmiyor. Kalp de zorluyor, teklemeye başlıyor. Kalp hastası bir adam, damar hastası bir adam.Kalp de zorluyor, teklemeye başlıyor.

Kalp hastası bir adam, damar hastası bir adam.
Beyin hastalıkları başlıyor. Beyindeki damara bir tıkanıyor, falanca yerde felç oluyor. Beyin hastalıkları başlıyor. Beyindeki damara bir tıkanıyor, falanca yerde felç oluyor. Ciğerlerinde sigaranın ilk tahribatı, insan ciğerini Allah havlu gibi tüylü yaratmış.Ciğerlerinde sigaranın ilk tahribatı, insan ciğerini Allah havlu gibi tüylü yaratmış. İç tarafı boruları, bronşları, bu tüyleri hareketli yaratmış. İç tarafı boruları, bronşları, bu tüyleri hareketli yaratmış.

Denizin içindeki yosunlar gibi hareket ediyor bu tüyler, küçük küçük.Denizin içindeki yosunlar gibi hareket ediyor bu tüyler, küçük küçük. Bu tüyler hareket ederken havayla içine girmiş olan kılları, çöpleri vesaireyi boyuna dışarıya doğru atıyor.Bu tüyler hareket ederken havayla içine girmiş olan kılları, çöpleri vesaireyi boyuna dışarıya doğru atıyor. Böyle böyle ciğerin içine gelmiş olan çöpleri dışa doğru atıyor. İnsanın boğazına bir şey gelir. Böyle böyle ciğerin içine gelmiş olan çöpleri dışa doğru atıyor. İnsanın boğazına bir şey gelir. Öksürdüğü zaman dışarıya çıkıyor. Nereden geldi bu? Ciğerlerinin aşağısından yukarısına doğru. Öksürdüğü zaman dışarıya çıkıyor. Nereden geldi bu? Ciğerlerinin aşağısından yukarısına doğru.

Sigaranın ilk zararı bu halının dışarıya doğru temizlik yapan küçük şeylerin, püsküllerin diyelim,Sigaranın ilk zararı bu halının dışarıya doğru temizlik yapan küçük şeylerin, püsküllerin diyelim, içeriye giren tozları filan dışarıya atma görevini bırakması.içeriye giren tozları filan dışarıya atma görevini bırakması. Sigaraya başladı mı bir insan bu şeyler savunmayı bırakıyor.Sigaraya başladı mı bir insan bu şeyler savunmayı bırakıyor. Savunmayı bırakınca içeriye giren toz kalıyor, toprak kalıyor, çöp kalıyor, zerre kalıyor. Savunmayı bırakınca içeriye giren toz kalıyor, toprak kalıyor, çöp kalıyor, zerre kalıyor. Sakarya'da bir hukuk profesörü tanıdığım anlattı. Sakarya'da bir hukuk profesörü tanıdığım anlattı.

On dokuz, yirmi yaşlarında bir yüzücü denizde boğulmuş. Türkiye şampiyonu. Getirmişler bulanlar. On dokuz, yirmi yaşlarında bir yüzücü denizde boğulmuş. Türkiye şampiyonu. Getirmişler bulanlar.

Niye boğuldu acaba, niye boğuldu? Niye boğuldu acaba, niye boğuldu?

Herkes demiş ki; kramp girmiştir ayağına, ondan boğulmuştur. Bir Alman profesör varmış, yaşlı."Hayır.Herkes demiş ki; kramp girmiştir ayağına, ondan boğulmuştur. Bir Alman profesör varmış, yaşlı."Hayır. Şampiyonluk derecesine ulaşmış bir yüzücü; ayağına, eline, bir yerine kramp girse dahiŞampiyonluk derecesine ulaşmış bir yüzücü; ayağına, eline, bir yerine kramp girse dahi kendisini sudan çıkarmasını becerir. Suda boğulmaz, bunun ölüm nedeni başka.kendisini sudan çıkarmasını becerir. Suda boğulmaz, bunun ölüm nedeni başka. Ben size şunu göstereceğim." demiş. Yarmışlar göğsünü, ciğerini çıkartmışlar dışarıya.Ben size şunu göstereceğim." demiş. Yarmışlar göğsünü, ciğerini çıkartmışlar dışarıya. Eldivenli almış eline ciğerini. Şöyle tutmuş, şu ciğer minder gibi simsiyah, kahverengi. Eldivenli almış eline ciğerini. Şöyle tutmuş, şu ciğer minder gibi simsiyah, kahverengi.

Aşağısı simsiyah. Yukarıya doğru kahverengi en yukarısı da birazcık böyle bir açık renkli bir şey.Aşağısı simsiyah. Yukarıya doğru kahverengi en yukarısı da birazcık böyle bir açık renkli bir şey. Ama kırmızı falan yok. Eldiven ile alt tarafını şöyle birazcık sıkmış. Ama kırmızı falan yok. Eldiven ile alt tarafını şöyle birazcık sıkmış. Bütün derilerinden dışarıya yuvarlak yuvarlak bir şeyler çıkmış, zift. Bütün derilerinden dışarıya yuvarlak yuvarlak bir şeyler çıkmış, zift.

Demiş ki; bak bu çocuğun ciğerinde hava alıp verecek yer kalmamış.Demiş ki; bak bu çocuğun ciğerinde hava alıp verecek yer kalmamış. Bu yüzerken bütün elleri, kolları, bacakları, göğsü çalıştığı için bu kasların hepsine oksijen lazım oldu.Bu yüzerken bütün elleri, kolları, bacakları, göğsü çalıştığı için bu kasların hepsine oksijen lazım oldu. Ciğeri bu oksijeni kendisine sağlayacak güçte olmadığı için oksijensizlikten ölmüştür, demiş Ciğeri bu oksijeni kendisine sağlayacak güçte olmadığı için oksijensizlikten ölmüştür, demiş ve öyle olduğu anlaşılmış. ve öyle olduğu anlaşılmış.

Biz sigara içmekle Allah'ın verdiği emaneti yavaş yavaş tahrip etmiş oluyoruz. Biz sigara içmekle Allah'ın verdiği emaneti yavaş yavaş tahrip etmiş oluyoruz. İçki içenler tahrip etmiş oluyor. Kumarda geceleri akşamdan sabaha kadar al bu papazı, ver kızı.İçki içenler tahrip etmiş oluyor. Kumarda geceleri akşamdan sabaha kadar al bu papazı, ver kızı. Sinek bilmem nesi falan filan.Sinek bilmem nesi falan filan. Sabahlara kadar sigara dumanı içerisinde böyle gözlerini zor açarak, kumar oynamak zararlı. Sabahlara kadar sigara dumanı içerisinde böyle gözlerini zor açarak, kumar oynamak zararlı.

Bilmem hovardalıkta vesairede gününü telef etmek bunların hepsi emanete hıyanet oluyor. Bilmem hovardalıkta vesairede gününü telef etmek bunların hepsi emanete hıyanet oluyor. Onu yapamayız. Onun için Allahu Teâlâ Hazretleri bize her hususta şuur ihsan etsin. Onu yapamayız. Onun için Allahu Teâlâ Hazretleri bize her hususta şuur ihsan etsin.

Şehirlerin tertemiz olması, temiz havalı olması, vücuda, sıhhate önem vermek, spora önem vermek lazım. Şehirlerin tertemiz olması, temiz havalı olması, vücuda, sıhhate önem vermek, spora önem vermek lazım.

Neden? Peygamber Efendimiz teşvik etti de onun için. Yani Neden?

Peygamber Efendimiz teşvik etti de onun için. Yani
bizim kitaplarımızdan öğrenmiş oldular. Çünkü bunlar her gün yıkanmazlardı, senede bir yıkanırlardı.bizim kitaplarımızdan öğrenmiş oldular. Çünkü bunlar her gün yıkanmazlardı, senede bir yıkanırlardı. Yıkanmayı bizden öğrendiler. Öteki şeyleri de bizim kitaplardan öğrendiler ama biz bilmiyoruz. Yıkanmayı bizden öğrendiler. Öteki şeyleri de bizim kitaplardan öğrendiler ama biz bilmiyoruz.

Biz bütün bildiklerimizi unuttuk. Cahil kaldığımız için bu durumlara düştük.Biz bütün bildiklerimizi unuttuk. Cahil kaldığımız için bu durumlara düştük. Allahu Teâlâ Hazretleri de cezayı dahi insan akıllanmaz diye vermiyor; ama birikiyor, birikiyor. Allahu Teâlâ Hazretleri de cezayı dahi insan akıllanmaz diye vermiyor; ama birikiyor, birikiyor. İşte bu duruma düşüyor. Yani bizim bu başımıza gelenler bir ömür boyu ihmalimizin sonucu. İşte bu duruma düşüyor. Yani bizim bu başımıza gelenler bir ömür boyu ihmalimizin sonucu.

Ümmet-i Muhammed'in başına gelenler asırlar boyu ihmallerin fotoğrafıdır. Ümmet-i Muhammed'in başına gelenler asırlar boyu ihmallerin fotoğrafıdır. Yeni olan bir şey değil. Allah cümlemizi gafletten ikaz eylesin. Sevdiği hallere sahip eylesin.Yeni olan bir şey değil. Allah cümlemizi gafletten ikaz eylesin. Sevdiği hallere sahip eylesin. Beğendiği sıfatlarla muttasıl eylesin. Sevdiği amelleri yapmamızı nasip eylesin.Beğendiği sıfatlarla muttasıl eylesin. Sevdiği amelleri yapmamızı nasip eylesin. İşi, gücü, kalbi, zâhiri ve bâtını temiz olanlardan eylesin. Ömrünü rızasına uygun geçirenlerden eylesin.İşi, gücü, kalbi, zâhiri ve bâtını temiz olanlardan eylesin. Ömrünü rızasına uygun geçirenlerden eylesin. Huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin. Fâtiha-i Şerîfe. Huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2