Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Bereket Ayı Ramazan

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ramazan'a Ulaşmaya Hamd Ve Dua, Ramazan'da İbadet Ve Hayırda Yarışmak, Dinin Kurtarmak İçin Göç Etmek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Bereket Ayı Ramazan

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ramazan'a Ulaşmaya Hamd Ve Dua, Ramazan'da İbadet Ve Hayırda Yarışmak, Dinin Kurtarmak İçin Göç Etmek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhiel-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi kemâ yenbağî li-celâli vechihi ve li-azîmi sultânih.kemâ yenbağî li-celâli vechihi ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ MuhammedinVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'dü: ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'dü:

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Çok mübarek, çok değerli, çok sevaplı, çok kârlı bir aya ulaşmış bulunuyoruz. Çok mübarek, çok değerli, çok sevaplı, çok kârlı bir aya ulaşmış bulunuyoruz.

Ramazanınız mübarek olsun.Ramazanınız mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bu ramazanda Cenâb-ı Hakk'ın kullarına bahşedeceği ecirlerden, Allahu Teâlâ hazretleri bu ramazanda Cenâb-ı Hakk'ın kullarına bahşedeceği ecirlerden, sevaplardan, nimetlerden, rahmetlerden cümlenizi en yüksek derecede faydalandırsın.sevaplardan, nimetlerden, rahmetlerden cümlenizi en yüksek derecede faydalandırsın. Ramazanı hayırlı, güzel geçirip, rahmetine erip cennetini kazanmayı cümlemize nasip eylesin;Ramazanı hayırlı, güzel geçirip, rahmetine erip cennetini kazanmayı cümlemize nasip eylesin; geçmişlerimize rahmet eylesin; ümmet-i Muhammed'e lutfeylesin; hastalarımıza şifalar versin;geçmişlerimize rahmet eylesin; ümmet-i Muhammed'e lutfeylesin; hastalarımıza şifalar versin; dertlilerimizin dertlerine devalar versin; işlerimizi rast getirsin, kazançlarınızı helal, hayırlı eylesin;dertlilerimizin dertlerine devalar versin; işlerimizi rast getirsin, kazançlarınızı helal, hayırlı eylesin; oruçlarımızı güzel tutmamızı nasip eylesin.oruçlarımızı güzel tutmamızı nasip eylesin. Bayrama ulaştığımız zaman ramazanın sonunda hem maddî hem mânevi bakımdanBayrama ulaştığımız zaman ramazanın sonunda hem maddî hem mânevi bakımdan bayram yapacak bir noktaya erişmiş olmayı Allah nasip eylesin. bayram yapacak bir noktaya erişmiş olmayı Allah nasip eylesin. En mühimi de ramazanın içinde saklı bulunanEn mühimi de ramazanın içinde saklı bulunan Kadir Gecesi'nden yararlanmayı, tam istifade etmeyi Allah nasip eylesin. Kadir Gecesi'nden yararlanmayı, tam istifade etmeyi Allah nasip eylesin.

Çünkü Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlı bir gece. Çünkü Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlı bir gece.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ubâde b. Sâbit radıyallahu anh'tenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ubâde b. Sâbit radıyallahu anh'ten Taberânî ve İbn Neccâr'ın rivayet ettiğine göre ramazan gelince şöyle buyurmuş: Taberânî ve İbn Neccâr'ın rivayet ettiğine göre ramazan gelince şöyle buyurmuş:

Etâküm şehru ramadân. "Size ramazan ayı geldi. İşte geldi ramazan ayı." Şehru bereketin. "Bereket ayı bu." Etâküm şehru ramadân. "Size ramazan ayı geldi. İşte geldi ramazan ayı." Şehru bereketin. "Bereket ayı bu."

Her şeyin bereketlendiği, sevapların, nimetlerin çoğaldığı,Her şeyin bereketlendiği, sevapların, nimetlerin çoğaldığı, gördüğümüz görmediğimiz hayırlı, güzel şeylerin arttığı, bereketlendiği bir ay. gördüğümüz görmediğimiz hayırlı, güzel şeylerin arttığı, bereketlendiği bir ay.

Fîhi hayrun yüğşîkümullah .Fîhi hayrun yüğşîkümullah . "Bunun içinde sizi kaplayacak, örtecek, her tarafınıza bulaşacak bir hayır vardır bu ayın içinde.""Bunun içinde sizi kaplayacak, örtecek, her tarafınıza bulaşacak bir hayır vardır bu ayın içinde." Fe-yünzilü'r-rahmete. "Allah hayırla sizi kaplayacak, hayrı bürüyecek size ve üzerinize rahmet indirecek."Fe-yünzilü'r-rahmete. "Allah hayırla sizi kaplayacak, hayrı bürüyecek size ve üzerinize rahmet indirecek." Ve yehuttu fîhi'l-hatâyâ. "Günahları afv u mağfiret edecek." Ve yehuttu fîhi'l-hatâyâ. "Günahları afv u mağfiret edecek."

Evet, insan suçludur, kusurludur, kulluğunda eksiklikler çoktur, bilerek bilmeyerek hata etmiştir,Evet, insan suçludur, kusurludur, kulluğunda eksiklikler çoktur, bilerek bilmeyerek hata etmiştir, nefsine uymuştur, şeytana kanmıştır. Pişmandır, perişandır, üzülüyordur.nefsine uymuştur, şeytana kanmıştır. Pişmandır, perişandır, üzülüyordur. Ramazan ayında Allah hataları affedecek. Ve yestecîbü fîhi'd-du'âe. "Ve duaları kabul edecek." Ramazan ayında Allah hataları affedecek.

Ve yestecîbü fîhi'd-du'âe. "Ve duaları kabul edecek."

Ramazan bol bol dua edeceğimiz bir aydır. Cenâb-ı Hak duaları kabul eder bu ayda.Ramazan bol bol dua edeceğimiz bir aydır. Cenâb-ı Hak duaları kabul eder bu ayda. Onun için ne derdimiz varsa o derdimizi düşünelim, Cenâb-ı Hakk'a dua edelim,Onun için ne derdimiz varsa o derdimizi düşünelim, Cenâb-ı Hakk'a dua edelim, dertlerimizin devasını bizlere ihsan eylesin. dertlerimizin devasını bizlere ihsan eylesin.

Yenzurullahu tenâfüseküm. "Allahu Teâlâ hazretleri bu ayda sizin ibadete koşmanızYenzurullahu tenâfüseküm. "Allahu Teâlâ hazretleri bu ayda sizin ibadete koşmanız ve birbirinizle hayır ve ibadet yapmak konusunda yarışmanıza lütfu ile nazar eder." ve birbirinizle hayır ve ibadet yapmak konusunda yarışmanıza lütfu ile nazar eder."

Mü'minler hayırları yapmakta koşuşturuyor; Mü'minler hayırları yapmakta koşuşturuyor; kimisi Kur'an okuyor, kimisi namaz kılıyor, kimisi tesbih çekiyor, kimisi sadaka dağıtıyor, zekât veriyor,kimisi Kur'an okuyor, kimisi namaz kılıyor, kimisi tesbih çekiyor, kimisi sadaka dağıtıyor, zekât veriyor, kimisi mukabele dinliyor, kimisi iftar ziyafeti çekiyor, kimisi sahura çağırıyor,kimisi mukabele dinliyor, kimisi iftar ziyafeti çekiyor, kimisi sahura çağırıyor, kimisi çocuklara, yetimlere, dullara göz kulak oluyor… kimisi çocuklara, yetimlere, dullara göz kulak oluyor…

"Cenâb-ı Hak bütün bu kulların böyle bu sevap kazanmak için bu telaşlarına, koşuşturmalarına nazar eder.""Cenâb-ı Hak bütün bu kulların böyle bu sevap kazanmak için bu telaşlarına, koşuşturmalarına nazar eder." Ve yübâhî biküm melâiketehû. "Ve meleklerine kullarını metheder." Ve yübâhî biküm melâiketehû. "Ve meleklerine kullarını metheder."

Kullarını gösterip kulları ile övünür. "Bak benim mü'min kulların nasıl hayırlara koşuyorlar!Kullarını gösterip kulları ile övünür. "Bak benim mü'min kulların nasıl hayırlara koşuyorlar! Nasıl canlandılar bu ayda, nasıl güzel ibadetlerini yapıyorlar!" diye meleklere mübâhât eyler. Nasıl canlandılar bu ayda, nasıl güzel ibadetlerini yapıyorlar!" diye meleklere mübâhât eyler.

Mübâhât eylemek övünmek demek. Bir şeyi, güzel şeyleri sıralayıp sıralayıp övünmek mânasında. Mübâhât eylemek övünmek demek. Bir şeyi, güzel şeyleri sıralayıp sıralayıp övünmek mânasında.

Fe-erullahe min enfüsiküm hayran.Fe-erullahe min enfüsiküm hayran. "Madem Cenâb-ı Hak sizi rahmetine daldıracak, madem ki Cenâb-ı Hak hayır ile sizi örtecek;"Madem Cenâb-ı Hak sizi rahmetine daldıracak, madem ki Cenâb-ı Hak hayır ile sizi örtecek; siz de kendinizden Cenâb-ı Hakk'a kulluğunuzu güzel yapıp hayrın karşılığını sizde kulluk olarak güzel yapın." siz de kendinizden Cenâb-ı Hakk'a kulluğunuzu güzel yapıp hayrın karşılığını sizde kulluk olarak güzel yapın."

Siz de Cenâb-ı Hakk'a bu ayda hayırlar takdim edin, O'nun hayrının,Siz de Cenâb-ı Hakk'a bu ayda hayırlar takdim edin, O'nun hayrının, O'nun sizlere bahşettiği hayırların mukabili olsun. Ona mukabil siz de böyle hayır işleyin. O'nun sizlere bahşettiği hayırların mukabili olsun. Ona mukabil siz de böyle hayır işleyin.

Fe-innallahe'ş-şakıyye men hurime fîhi rahmetallahi azze ve celle. Fe-innallahe'ş-şakıyye men hurime fîhi rahmetallahi azze ve celle.

İnsanlar iki çeşittir. Bir kısmı saiddirler, bir kısmı şakîdirler.İnsanlar iki çeşittir. Bir kısmı saiddirler, bir kısmı şakîdirler. Said demek, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine mazhar, sevdiği kulları demek,Said demek, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine mazhar, sevdiği kulları demek, cennete girecekler demek.cennete girecekler demek. Şakî demek, Cenâb-ı Hakk'ın kızdığı, gazap ettiği kullar, günahkâr demek, cehenneme girecekler demek. Şakî demek, Cenâb-ı Hakk'ın kızdığı, gazap ettiği kullar, günahkâr demek, cehenneme girecekler demek.

"Asıl şakî, yani asıl Allah'ın sevmediği ve günahkâr olan kul o kimsedir ki"Asıl şakî, yani asıl Allah'ın sevmediği ve günahkâr olan kul o kimsedir ki bu ayda Aziz ve Celil olan Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini kazanamamış." bu ayda Aziz ve Celil olan Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini kazanamamış."

İşte asıl şakî, şekavet ehli, eşkıya o kimselerdir ki şu ayın bu kadar güzel kaynayan,İşte asıl şakî, şekavet ehli, eşkıya o kimselerdir ki şu ayın bu kadar güzel kaynayan, coşan bereketlerinden faydalanamamış. İşte o asıl şakîdir. coşan bereketlerinden faydalanamamış. İşte o asıl şakîdir.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz Berat Kandili'nde kimlerin said olduğu,Biliyorsunuz, geçtiğimiz Berat Kandili'nde kimlerin said olduğu, kimlerin şakî olduğu defterlere, mânevî defterlere kaydedilecek diye hadîs-i şerîflerde belirtiliyor. kimlerin şakî olduğu defterlere, mânevî defterlere kaydedilecek diye hadîs-i şerîflerde belirtiliyor. O gece, "Ya Rabbi, bizim adımızı şakîler defterine yazma, saidler defterine yaz!" diye dualar yaptık. O gece, "Ya Rabbi, bizim adımızı şakîler defterine yazma, saidler defterine yaz!" diye dualar yaptık.

Cenâb-ı Hak dualarımızı kabul eylesin, kusurlarımızı bağışlasın,Cenâb-ı Hak dualarımızı kabul eylesin, kusurlarımızı bağışlasın, kötü huylardan bizi kurtarsın ve bizi bu duruma düşürmesin. kötü huylardan bizi kurtarsın ve bizi bu duruma düşürmesin.

Yani ramazan gelip geçmiş de istifade edememiş,Yani ramazan gelip geçmiş de istifade edememiş, bu ayda dağıtılan mükâfatlardan hiç nasip alamamış, hiçbir şey kazanamamış, bomboş bu ayı geçirmiş;bu ayda dağıtılan mükâfatlardan hiç nasip alamamış, hiçbir şey kazanamamış, bomboş bu ayı geçirmiş; işte asıl şakî odur diyor Peygamber Efendimiz. işte asıl şakî odur diyor Peygamber Efendimiz.

Maalesef mü'minlerin bir kısmı böyle bu durumda olabilir,Maalesef mü'minlerin bir kısmı böyle bu durumda olabilir, yani gaflette olur, çevresi olmaz, cami ile ilişkisi olmaz.yani gaflette olur, çevresi olmaz, cami ile ilişkisi olmaz. Belki tek bir şehirde yaşıyordur, belki etrafında böyle bir ortam yoktur ama gitmesin oraya, ne yapalım yani. Belki tek bir şehirde yaşıyordur, belki etrafında böyle bir ortam yoktur ama gitmesin oraya, ne yapalım yani. Âhiret daha önemli. Âhiretini kurtarabileceği yere gitsin. Âhiret daha önemli. Âhiretini kurtarabileceği yere gitsin. Belki hiç ramazanda bir değişiklik olmayacak, hiç öteki mü'minlerin yaptığı sevapları yapamayacak,Belki hiç ramazanda bir değişiklik olmayacak, hiç öteki mü'minlerin yaptığı sevapları yapamayacak, camilere gidemeyecek, namazları kılamayacak, eski kusurlarına devam edecek, mahrum olarak mahrum kalacak.camilere gidemeyecek, namazları kılamayacak, eski kusurlarına devam edecek, mahrum olarak mahrum kalacak. Bu ay gelip geçecek belki. Allah o duruma düşürmesin. Bu ay gelip geçecek belki.

Allah o duruma düşürmesin.

İnsanın dinini kurtarması için yerini yurdunu terk edip başka diyarlara göçmesi bile gerekiyor.İnsanın dinini kurtarması için yerini yurdunu terk edip başka diyarlara göçmesi bile gerekiyor. Dinini kurtarmak için çoluk çocuğunu, kendisini cehennem ateşinden kurtarmakla vazifeli.Dinini kurtarmak için çoluk çocuğunu, kendisini cehennem ateşinden kurtarmakla vazifeli. Başka yerlere bile göçmesi gerekiyor.Başka yerlere bile göçmesi gerekiyor. "Nereye gidersen ben dinimi daha iyi yaşayabilirim, oraya nasıl gidebilirim?" diye düşünmesi gerekiyor. "Nereye gidersen ben dinimi daha iyi yaşayabilirim, oraya nasıl gidebilirim?" diye düşünmesi gerekiyor.

Yani diyelim ki sırpların çok olduğu bir şehirde tek başına aile olarak yaşıyor.Yani diyelim ki sırpların çok olduğu bir şehirde tek başına aile olarak yaşıyor. Adamların kendisine kızgın kızgın baktığını görüyor.Adamların kendisine kızgın kızgın baktığını görüyor. Bir fırsat olursa kendisine, çoluk çocuğuna, evine, malına mülküne zarar vereceğini hissediyor. Bir fırsat olursa kendisine, çoluk çocuğuna, evine, malına mülküne zarar vereceğini hissediyor.

O düşmanların arasında kalmak ister mi bir insan? Kalmak istemez. O düşmanların arasında kalmak ister mi bir insan?

Kalmak istemez.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2