Namaz Vakitleri

28 Zilhicce 1445
04 Temmuz 2024
İmsak
03:31
Güneş
05:30
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Bid'atlar ve İslam'ın Aslî Yapısını Bozma Tehlikesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1412 / 08.05.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hînHamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn hamden kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânihhamden kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyidîne'l-evvelîne ve'l-âhirînve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyidîne'l-evvelîne ve'l-âhirîn tâcu ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâtâcu ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh Emma ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh
ve efdale'l hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve sellemeve efdale'l hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve selleme teslîmen kesîra ve şerre'l-umûri muhdesâtühâteslîmen kesîra ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletün ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ashâbu'l-bid'a kilâbu'n-nâr. Ashâbu'l-bid'a kilâbu'n-nâr.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim, muhterem müslümanlar! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim, muhterem müslümanlar!

Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, lütfu, ihsânı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, lütfu, ihsânı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun, Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. Burada ananevî olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inBurada ananevî olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Gümüşhanevî Hocamız cennet mekân Ahmed Ziyaeddin Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Gümüşhanevî Hocamız cennet mekân Ahmed Ziyaeddin Efendimiz'in Ramûzü'l-ehâdîs isimli eserinden okuyarak taallüm ve tefeyyüz ediyoruz. Ramûzü'l-ehâdîs isimli eserinden okuyarak taallüm ve tefeyyüz ediyoruz. Okuyacağımız hadîs-i şerîfler bu hafta 72. Sayfanın 5.hadîs-i şerîfi ve devamı. Okuyacağımız hadîs-i şerîfler bu hafta 72. Sayfanın 5.hadîs-i şerîfi ve devamı.

Dört kelimeden ibaret. Ebû İmâme radıyallahu anh hazretlerinden Dört kelimeden ibaret. Ebû İmâme radıyallahu anh hazretlerinden rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf. rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîf.

Bid'at ne kadar fena imiş, onu gösteren bir hadîs-i şerîf. Bid'at ne kadar fena imiş, onu gösteren bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Ashâbü'l-bid'a... Bid'a Arapça'da bid'at kelimesinin çoğuludur. Ashab da "sahipleri" demektir.Ashâbü'l-bid'a... Bid'a Arapça'da bid'at kelimesinin çoğuludur. Ashab da "sahipleri" demektir. Ashabu'l-bid'a "bida'tlerin sahipleri." Bid'atin ne olduğunu birazcık izah edeceğiz. Ashabu'l-bid'a "bida'tlerin sahipleri."

Bid'atin ne olduğunu birazcık izah edeceğiz.

"Bid'atların sahipleri..." Kilâbü'n-nâr. "Cehennemin köpekleridir." "Bid'atların sahipleri..."

Kilâbü'n-nâr. "Cehennemin köpekleridir."

İfadenin ağırlığına bakın! "Bid'at sahipleri, cehennemin köpekleridir." İfadenin ağırlığına bakın!

"Bid'at sahipleri, cehennemin köpekleridir."

Yani cehenneme girecekler. Yani cehenneme girecekler. Hani insan olarak cehenneme girmek var;Hani insan olarak cehenneme girmek var; bir de "cehennemin köpeği" lakabı alarak girmek var; daha da ağır bir ibare. bir de "cehennemin köpeği" lakabı alarak girmek var; daha da ağır bir ibare.

Ne yapmışlar? Bunların kusurları nedir ki Ne yapmışlar? Bunların kusurları nedir ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu kadar ağır bir ifade kullanmış? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu kadar ağır bir ifade kullanmış?

Bid'at ne demektir? Bid'at ne demektir?

Bid'at; bedea ibtedea Arapça'da "bir şeyi icat etmek, ortaya çıkarmak" demek. Bid'at; bedea ibtedea Arapça'da "bir şeyi icat etmek, ortaya çıkarmak" demek. Mesela Allahu Teâlâ hazretlerine de aynı kökten gelme bir sıfat bedîu's-semâvâti ve'l-ard denilir. Mesela Allahu Teâlâ hazretlerine de aynı kökten gelme bir sıfat bedîu's-semâvâti ve'l-ard denilir.

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. Bu bedea kısımları aynı. Ne demek? Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. Bu bedea kısımları aynı.

Ne demek?

"Semâvâtı ve arzı yani gökleri ve yeri var eden, icat eden Allah." "Semâvâtı ve arzı yani gökleri ve yeri var eden, icat eden Allah."

Mübdi' de derler. "İbdâ etmek, ortaya koymak." Allah kâinatı yarattı mı? Mübdi' de derler. "İbdâ etmek, ortaya koymak."

Allah kâinatı yarattı mı?

Amennâ ve saddaknâ. Yeri göğü yaratan Rabbimiz. Amennâ ve saddaknâ. Yeri göğü yaratan Rabbimiz.

Onun için sıfatı ne? Kur'ân-ı Kerîm'de bedîu's-semâvâti ve'l-ard. geçiyor Onun için sıfatı ne?

Kur'ân-ı Kerîm'de bedîu's-semâvâti ve'l-ard. geçiyor
"Yeri göğü yaratan, icat eden, yoktan var eden, bu güzel nizamı ona veren." "Yeri göğü yaratan, icat eden, yoktan var eden, bu güzel nizamı ona veren."

Bak, yağmur yağıyor, yerden otlar bitiyor... Bak, yağmur yağıyor, yerden otlar bitiyor...

Sular havaya nereden çıktı, nasıl yağıyor, kim taşıyor, ne hikmeti var, Sular havaya nereden çıktı, nasıl yağıyor, kim taşıyor, ne hikmeti var, su dediğimiz madde nedir, neden canlıların işine yarıyor? su dediğimiz madde nedir, neden canlıların işine yarıyor?

Aklı durur insanın.Aklı durur insanın. Allah'ın hikmetlerini, ibretlerini, hilkatlerini, yarattığı şeylerini esrarını, ahkâmını anlamaya ansiklopediler yetmez.Allah'ın hikmetlerini, ibretlerini, hilkatlerini, yarattığı şeylerini esrarını, ahkâmını anlamaya ansiklopediler yetmez. İnsan ne kadar âlimse o kadar yanaşsın,İnsan ne kadar âlimse o kadar yanaşsın, o deryadan o kadar bir şeyler alır ama biraz bir şey almış olur. o deryadan o kadar bir şeyler alır ama biraz bir şey almış olur. Allah'ın hikmetleri, deryası sonsuz bir derya! Allah'ın kudreti sonsuz! Allah'ın hikmetleri, deryası sonsuz bir derya! Allah'ın kudreti sonsuz!

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. Yeri göğü yaratmış, hem de ne güzel yaratmış! Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. Yeri göğü yaratmış, hem de ne güzel yaratmış! Tebâreka'llâhu ahsenü'l-hâlikîn. Tebâreka'llâhu ahsenü'l-hâlikîn.

Tamam, Allah icat ettiği için bedîu's-semâvâti ve'l-ard diyoruz. Tamam, Allah icat ettiği için bedîu's-semâvâti ve'l-ard diyoruz. Peki, insanların bid'atçisi ne demek? Peki, insanların bid'atçisi ne demek?

O da bir şey icat ediyor, dinî bir hükmü pat diye ortaya koyuyor. O da bir şey icat ediyor, dinî bir hükmü pat diye ortaya koyuyor.

Be adam sen kimsin ya? Be adam sen kimsin ya? Sen ne sıfatla ortaya böyle bir hüküm koyuyorsun? Ne oluyorsun sen? Sen ne sıfatla ortaya böyle bir hüküm koyuyorsun? Ne oluyorsun sen? Ne kadar aklın var? İnsanın beyni kuşun beyninden biraz daha büyük. Ne kadar aklın var?

İnsanın beyni kuşun beyninden biraz daha büyük.
Ama ne kadar büyük olursa olsun ne olaca? Ne kadar biliyor? Ama ne kadar büyük olursa olsun ne olaca? Ne kadar biliyor? İşte bak; ne kadar kusurlu işler yapıyoruz, bir şeyimizi yönetemiyoruz. İşte bak; ne kadar kusurlu işler yapıyoruz, bir şeyimizi yönetemiyoruz.

"Aman hava bugün pek açılacak gibi değil." "Aman hava bugün pek açılacak gibi değil."

Kendi işimizi yönetemiyoruz. Bir bakkal dükkânını, bir evimizi yönetemiyoruz. Kendi işimizi yönetemiyoruz. Bir bakkal dükkânını, bir evimizi yönetemiyoruz. Bir çocuğumuzu idare edemiyoruz. Bizim aklımızdan ne olacak? Bir çocuğumuzu idare edemiyoruz. Bizim aklımızdan ne olacak?

Be adam, sen kim oluyorsun da dinde bir şey icat edip ortaya pat diye bir şey çıkarıyorsun. Be adam, sen kim oluyorsun da dinde bir şey icat edip ortaya pat diye bir şey çıkarıyorsun. Olur mu öyle şey? Olmaz! Her insan bir şey ortaya çıkarmaya kalkarsa ne olur? Olur mu öyle şey?

Olmaz!

Her insan bir şey ortaya çıkarmaya kalkarsa ne olur?

Bak bu camide elhamdülillah bu kadar kalabalık var;Bak bu camide elhamdülillah bu kadar kalabalık var; buyurun her biriniz ortaya bir şey çıkarın; ne olur? buyurun her biriniz ortaya bir şey çıkarın; ne olur?

Karmakarışık olur. "Nasıl olacak hocam?" Karmakarışık olur.

"Nasıl olacak hocam?"

Herkes Allah'ın emrine uyacak, Kur'an'a uyacak, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak. Herkes Allah'ın emrine uyacak, Kur'an'a uyacak, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak.

Neden? Allah, Peygamber Efendimiz'i elçi olarak göndermiş, Neden?

Allah, Peygamber Efendimiz'i elçi olarak göndermiş,
kendisine salahiyet vermiş, ilim irfan vermiş, korumuş, yüceltmiş, takviye etmiş, ismet vermiş, kendisine salahiyet vermiş, ilim irfan vermiş, korumuş, yüceltmiş, takviye etmiş, ismet vermiş, günahlardan uzak tutmuş, kaabiliyet vermiş, meziyet vermiş, günahlardan uzak tutmuş, kaabiliyet vermiş, meziyet vermiş, fazilet vermiş, nur vermiş, her şeyi vermiş; vazifelendirmiş.fazilet vermiş, nur vermiş, her şeyi vermiş; vazifelendirmiş. "Sen benim nâmıma git; onlara şunları bildir." diye vahy ediyor, ilham ediyor. "Sen benim nâmıma git; onlara şunları bildir." diye vahy ediyor, ilham ediyor. Hakikatleri gösteriyor; rüyasında gösteriyor, âşıkâre gösteriyor.Hakikatleri gösteriyor; rüyasında gösteriyor, âşıkâre gösteriyor. Mucizeler vermiş, elbet salahiyetli... Vazifeli, görevli, memur. Peygamber nedir? Mucizeler vermiş, elbet salahiyetli... Vazifeli, görevli, memur.

Peygamber nedir?

Memur. Vazife Allah tarafından kendisine emrolunmuş.Memur. Vazife Allah tarafından kendisine emrolunmuş. "Ben kendi bilgimle, kendi başıma bir şey yapmam." diyor. "Ben kendi bilgimle, kendi başıma bir şey yapmam." diyor. Peygamber Efendimiz, Allah'ın emrini bildiriyor. Kur'an'a uyarız çünkü Allah'ın kelamıdır.Peygamber Efendimiz, Allah'ın emrini bildiriyor. Kur'an'a uyarız çünkü Allah'ın kelamıdır. Peygamber Efendimiz'e uyarız çünkü Allah'ın elçisidir. İki sağlam tutanağımız var. Peygamber Efendimiz'e uyarız çünkü Allah'ın elçisidir. İki sağlam tutanağımız var.

Kur'ân-ı Kerîm'in başımızın üstünde yeri var; Allah'ın kelamı. Allah buyurdu. Kur'ân-ı Kerîm'in başımızın üstünde yeri var; Allah'ın kelamı. Allah buyurdu. Kale'llâhu Tebâreke ve Teâlâ. "Aziz ve celil olan yüce Rabbımız şöyle buyurdu." diyoruz, Kale'llâhu Tebâreke ve Teâlâ. "Aziz ve celil olan yüce Rabbımız şöyle buyurdu." diyoruz, akan sular duruyor. akan sular duruyor. Yâ eyyühe'llezîne âmenû dedi Allahu Teâlâ hazretleri.Yâ eyyühe'llezîne âmenû dedi Allahu Teâlâ hazretleri. Kütibe aleykümü's-siyâmü "Oruç size farz kılındı."Kütibe aleykümü's-siyâmü "Oruç size farz kılındı." Tamam, Ramazan'da oruç tutuyoruz. Ve li'llâhi ale'n-nâsi hiccü'l-beyti ve ale's-sebîlâ. Tamam, Ramazan'da oruç tutuyoruz.

Ve li'llâhi ale'n-nâsi hiccü'l-beyti ve ale's-sebîlâ.

Allah, gücü yeten insana haccı emretmiş; hacca gidiyoruz. Allah, gücü yeten insana haccı emretmiş; hacca gidiyoruz. Zekât vereceksin! Baş üstüne. Namaz kılacaksın! Baş üstüne.Zekât vereceksin! Baş üstüne. Namaz kılacaksın! Baş üstüne. Temizleneceksin, abdest alacaksın! Baş üstüne.Temizleneceksin, abdest alacaksın! Baş üstüne. Ne kadar sağlam, ne kadar güzel bir yol! Allah emrediyor, tutuyoruz.Ne kadar sağlam, ne kadar güzel bir yol! Allah emrediyor, tutuyoruz. Resûlullah bildirmiş, tutuyoruz. Resûlullah bildirmiş, tutuyoruz.

Peki, sana ne oluyor be adam? Sen kim oluyorsun ki dinde bir şey ortaya çıkarıyorsun?! Peki, sana ne oluyor be adam? Sen kim oluyorsun ki dinde bir şey ortaya çıkarıyorsun?!

"E çıkarsın." Olmaz! Çıkarırsa din karışır. Sağlam ile çürük karışır."E çıkarsın."

Olmaz!

Çıkarırsa din karışır. Sağlam ile çürük karışır.
Elmaların bile arasında çürüyenleri atıyorlar; bulaşıp ötekileri çürütmesin, diye. Elmaların bile arasında çürüyenleri atıyorlar; bulaşıp ötekileri çürütmesin, diye.

Sağlamın içine çürük konulur mu? Konulmaz. Sağlamın içine çürük konulur mu?

Konulmaz.

O halde bir insan dinde kendi keyfinden, aklından bir şey icat ederse çok fena bir şey yapmış olur.O halde bir insan dinde kendi keyfinden, aklından bir şey icat ederse çok fena bir şey yapmış olur. Allah'a iftara etmiş olur. Allah'a iftara etmiş olur. Veyahut Allah'ın ahkâmını karıştırmış olur veya Allah'ın dinine ekleme çıkarma yapmış olur, bozar.Veyahut Allah'ın ahkâmını karıştırmış olur veya Allah'ın dinine ekleme çıkarma yapmış olur, bozar. Ana yapısını bozmuş olur; hâsılı çok yanlış bir şey yapmış olur. Ana yapısını bozmuş olur; hâsılı çok yanlış bir şey yapmış olur.

Doğru olan nedir? Doğru olan Kur'an'a uymaktır, Resûlullah'a uymaktır. Doğru olan nedir?

Doğru olan Kur'an'a uymaktır, Resûlullah'a uymaktır.

Biz şimdi niye hadîs-i şerîf okuyoruz? Biz şimdi niye hadîs-i şerîf okuyoruz?

Her Pazar günü üç, beş, on tane de olsa "Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini öğrenelim,Her Pazar günü üç, beş, on tane de olsa "Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini öğrenelim, tutalım da doğru yolda yürüyelim." diye yapıyoruz değil mi? tutalım da doğru yolda yürüyelim." diye yapıyoruz değil mi?

Hem de ne kadar içimiz rahat, ne kadar mutmain. Hem de ne kadar içimiz rahat, ne kadar mutmain. Ne kadar iyiyiz, bahtiyarız. Ne kadar iyiyiz, bahtiyarız. Para veriyoruz seviniyoruz; zekât, sadaka veriyoruz,Para veriyoruz seviniyoruz; zekât, sadaka veriyoruz, fakire bir iyilik yapıyoruz "Rahat ettim." diyoruz. fakire bir iyilik yapıyoruz "Rahat ettim." diyoruz. Gece uyku uyumuyoruz, uykumuzu bozuyoruz -bozan bozuyor,Gece uyku uyumuyoruz, uykumuzu bozuyoruz -bozan bozuyor, riya olmasın da insanlar namına söylüyorum, ibadetler gizli- kalkıyoruz, abdest alıyoruz,riya olmasın da insanlar namına söylüyorum, ibadetler gizli- kalkıyoruz, abdest alıyoruz, uykusuz kalıyoruz ama mutlu oluyoruz.uykusuz kalıyoruz ama mutlu oluyoruz. Esneye esneye sabah namazına geliyor, üç saat uyku uyumuş. Esneye esneye sabah namazına geliyor, üç saat uyku uyumuş.

Uykusu var, ötekiler gibi uyusa ya! Uykusu var, ötekiler gibi uyusa ya!

"Hayır uykumu keserim, soğuk suyla abdestimi alırım, titreye titreye camiye gelirim." "Hayır uykumu keserim, soğuk suyla abdestimi alırım, titreye titreye camiye gelirim."

"E ne çekiyorsun bu meşakkati?" "E ne çekiyorsun bu meşakkati?"

"Sen git, anlamazsın. Bunun bir başka tadı var." "Sen git, anlamazsın. Bunun bir başka tadı var."

Allah'ın emrine uymanın, Resûlullah'ın yolunda yürümenin öyle bir tadı var ki tariflere sığmaz. Allah'ın emrine uymanın, Resûlullah'ın yolunda yürümenin öyle bir tadı var ki tariflere sığmaz. Tatmayan bilmez. Sıkıntı ama anlamazsın. O sıkıntı gibi ama arkası tatlı, çok güzel. Tatmayan bilmez. Sıkıntı ama anlamazsın. O sıkıntı gibi ama arkası tatlı, çok güzel. Öbür tarafta herif içki içiyor, kumar oynuyor, dansöz seyrediyor, bara gidiyor, pavyona gidiyor; Öbür tarafta herif içki içiyor, kumar oynuyor, dansöz seyrediyor, bara gidiyor, pavyona gidiyor; zevkli gibi görünüyor ama sonu acı ve feci!zevkli gibi görünüyor ama sonu acı ve feci! Bizimki dertli, sıkıntılı, meşakkatli, masraflı gibi oluyor;Bizimki dertli, sıkıntılı, meşakkatli, masraflı gibi oluyor; negatif, cebinden para çıkıyorsun, harcıyorsun, vesaire. negatif, cebinden para çıkıyorsun, harcıyorsun, vesaire.

İşte İslâm'ın sağlam yolu bu. Kur'ân-ı Kerîm'in yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu. İşte İslâm'ın sağlam yolu bu. Kur'ân-ı Kerîm'in yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu. Herkes küçücük bir milim ilave yapsa... Herkes küçücük bir milim ilave yapsa...

"Bir milim, fazla değil hocam, müsaade edersen iplik kadar milimcik bir ilave yapacağım." "Bir milim, fazla değil hocam, müsaade edersen iplik kadar milimcik bir ilave yapacağım."

Bak sen bir milimcik yaparsın...Bak sen bir milimcik yaparsın... On kişi bir milimcik ilave yapınca bir santim eder.On kişi bir milimcik ilave yapınca bir santim eder. Yüz kişi bir santim ilave yapınca bir metre yapar.Yüz kişi bir santim ilave yapınca bir metre yapar. Bin kişi yapınca şu kadar olur. Bin kişi yapınca şu kadar olur. Bu kadar asırda din rayından çıkar, sapık bir şey olur. Bu kadar asırda din rayından çıkar, sapık bir şey olur. Dinin korunması için asıl rayından çıkmaması için Kur'an'a sımsıkı sarılmak,Dinin korunması için asıl rayından çıkmaması için Kur'an'a sımsıkı sarılmak, Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılmak şart. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılmak şart. Ondan milim şaşılmaz, aynen yapılır, hiçbir şey ilave edilmez. Ondan milim şaşılmaz, aynen yapılır, hiçbir şey ilave edilmez.

"E bazısı ediyor, ekleme yapıyor." "E bazısı ediyor, ekleme yapıyor."

Çıkarma yapmak daha haksız görünür de... Çıkarma yapmak daha haksız görünür de... "Ha bu dini eksiltti, dört rekâtı üç rekât kıldı, bir rekât eksik oldu; Allah sorar!" denilir. "Ha bu dini eksiltti, dört rekâtı üç rekât kıldı, bir rekât eksik oldu; Allah sorar!" denilir.

"Peki, ben dört rekâtı beş rekât yapayım olur mu?" "Peki, ben dört rekâtı beş rekât yapayım olur mu?"

O da olmaz! Fazlalık da fena, eksiklik de fena. Allah ne emretmiş? O da olmaz! Fazlalık da fena, eksiklik de fena.

Allah ne emretmiş?

Dört emretmiş. Dört kılın. "Uyu" dediği zaman uyu,Dört emretmiş. Dört kılın. "Uyu" dediği zaman uyu, "uyan" dediği zaman kalk, "ye" dediği zaman "elhamdülillah" de, ye,"uyan" dediği zaman kalk, "ye" dediği zaman "elhamdülillah" de, ye, şükret, "oruç tutun" dediği zaman aç dur.şükret, "oruç tutun" dediği zaman aç dur. Her şeyi onun emrine göre yap.Her şeyi onun emrine göre yap. Çünkü kişi sevdiğine uyar. Kişi sevdiğine saydığına uymazsa onun sevgisi, bağlılığı lafta kalır. Çünkü kişi sevdiğine uyar. Kişi sevdiğine saydığına uymazsa onun sevgisi, bağlılığı lafta kalır.

Dinlemiyor, uymuyor; öyle şey olur mu? Dinlemiyor, uymuyor; öyle şey olur mu?

Çocuk babasını, talebe hocasını, mürit şeyhini dinlemiyor. "Öyle bağlılık olmaz!" denir. Çocuk babasını, talebe hocasını, mürit şeyhini dinlemiyor. "Öyle bağlılık olmaz!" denir. Tam uyacak. Tabi bid'at sahipleri dinde yeni bir şey çıkardıkları için -itikatta olsun,Tam uyacak. Tabi bid'at sahipleri dinde yeni bir şey çıkardıkları için -itikatta olsun, amelde olsun, eksiklik olsun, fazlalık olsun, dinin aslî yapısı bozulacağı için- amelde olsun, eksiklik olsun, fazlalık olsun, dinin aslî yapısı bozulacağı için- bid'at çok fena bir şey. bid'at çok fena bir şey. Bid'atin olmaması lazım. Sünnetin olması lazım, sünnete uygun olması lazım.Bid'atin olmaması lazım. Sünnetin olması lazım, sünnete uygun olması lazım. İslamî yaşantının bid'ate kaymaması lazım. İslamî yaşantının bid'ate kaymaması lazım.

Onun için bakın tasavvuf, dinin özüdür, takvâ yoludur, dinin yaşanışıdır, tadıdır,Onun için bakın tasavvuf, dinin özüdür, takvâ yoludur, dinin yaşanışıdır, tadıdır, zevkli zevkli yaşanmasıdır, amma tasavvuf zevki olduğundan, keyfi olduğundan, derûnî olduğundan,zevkli zevkli yaşanmasıdır, amma tasavvuf zevki olduğundan, keyfi olduğundan, derûnî olduğundan, insanın iç duygularıyla ilgili olduğundan; "İçimden şöyle geldi, şöyle yaptım." diyebilir mi? insanın iç duygularıyla ilgili olduğundan; "İçimden şöyle geldi, şöyle yaptım." diyebilir mi?

Dur bakalım, senin içinden öyle gelir öyle yaparsın, Dur bakalım, senin içinden öyle gelir öyle yaparsın, ötekisinin içinden böyle gelir böyle yapar, iş yine raydan çıkar. Öyle şey yok! ötekisinin içinden böyle gelir böyle yapar, iş yine raydan çıkar. Öyle şey yok!

"Efendim, rüyamda aksakallı birisi geldi, bana şöyle dedi de şöyle yaptım." "Efendim, rüyamda aksakallı birisi geldi, bana şöyle dedi de şöyle yaptım."

Öyle şey yok! Tasavvufta bu çeşit şeyler olabilir. Öyle şey yok!

Tasavvufta bu çeşit şeyler olabilir.
Adam rüya görür; feyz duyar, tat duyar, lezzet duyar;Adam rüya görür; feyz duyar, tat duyar, lezzet duyar; "Şunu artırıvereyim, şunu çoğaltıvereyim, şunu daha çok yapayım." der;"Şunu artırıvereyim, şunu çoğaltıvereyim, şunu daha çok yapayım." der; ya sen bu işin inceliklerini bilmezsin.ya sen bu işin inceliklerini bilmezsin. Arttırırsın arttırırsın, arttırırsın arttırırsın Arttırırsın arttırırsın, arttırırsın arttırırsın sonra yapamayacak noktaya gelince durdurursun, gerilersin. sonra yapamayacak noktaya gelince durdurursun, gerilersin. Ben öyle insanlar duymuşum ki -siz de belki duymuşsunuzdur Ben öyle insanlar duymuşum ki -siz de belki duymuşsunuzdur - çok hızlı başlamıştır, çabuk yorulmuştur, namazı bile bırakmıştır.- çok hızlı başlamıştır, çabuk yorulmuştur, namazı bile bırakmıştır. Sakalı da kesmiştir, namazı da bırakmıştır, yolunu da sapıtmıştır. Neden? Sakalı da kesmiştir, namazı da bırakmıştır, yolunu da sapıtmıştır.

Neden?

Aşırılık da uygun değil. Peygamber Efendimiz ölçüyü tavsiye ediyor.Aşırılık da uygun değil. Peygamber Efendimiz ölçüyü tavsiye ediyor. İşte onun için "Dinin aslını tam öğrenelim;İşte onun için "Dinin aslını tam öğrenelim; tasavvufun keyifleri, zevkleri, neşeleri arasında ana çizgiyi kaybetmeyelim." diyetasavvufun keyifleri, zevkleri, neşeleri arasında ana çizgiyi kaybetmeyelim." diye Gümüşhanevî hocamız oturmuş Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabı yazmış.Gümüşhanevî hocamız oturmuş Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabı yazmış. "Benim dervişlerim hadisleri okusunlar, ana çizgide kalsınlar, "Benim dervişlerim hadisleri okusunlar, ana çizgide kalsınlar, sünnet-i seniyyenin cadde-i kübrâsında dosdoğru yürüsünler,sünnet-i seniyyenin cadde-i kübrâsında dosdoğru yürüsünler, eğri büğrü yollara ayakları kaymasın, veya şaşırmasınlar yanılmasınlar, dengeyi öğrensinler." diye. eğri büğrü yollara ayakları kaymasın, veya şaşırmasınlar yanılmasınlar, dengeyi öğrensinler." diye.

Hadis okuyoruz; bu çok güzel bir şey. Hadis okuyoruz; bu çok güzel bir şey. Bunun kıymetini dini konularda derin olan insanlar bilir.Bunun kıymetini dini konularda derin olan insanlar bilir. Başkası bilmez de; "Ya bu adamlar tabii yaşıyorlar,Başkası bilmez de; "Ya bu adamlar tabii yaşıyorlar, ben başka bir grup biliyorum onlar şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar..." der. ben başka bir grup biliyorum onlar şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar..." der.

İyi güzel de Peygamber Efendimiz nasıl yapmış? İyi güzel de Peygamber Efendimiz nasıl yapmış?

Gel bakalım seninle onu da konuşalım. Gel bakalım seninle onu da konuşalım. Peygamber Efendimiz eğer onların yaptığı gibi aşırı yapmışsa öyle yap. Peygamber Efendimiz eğer onların yaptığı gibi aşırı yapmışsa öyle yap. Yok, Peygamber Efendimiz dengeli, ölçülü yapmışsa öyle yap. Yok, Peygamber Efendimiz dengeli, ölçülü yapmışsa öyle yap.

"Ben sizin Allah'tan en çok korkanınızım ama işte bakın evlenmişim, eşim var, yuvam var. "Ben sizin Allah'tan en çok korkanınızım ama işte bakın evlenmişim, eşim var, yuvam var. Geceleri uyuyorum, bazı günler oruç tutuyorum, bazı günler tutmuyorum..." diyor. Geceleri uyuyorum, bazı günler oruç tutuyorum, bazı günler tutmuyorum..." diyor.

Denge yolu, itidal yolu. İlâ tarefeyni kasti'l-umûri zemimu diyor şair. Denge yolu, itidal yolu.

İlâ tarefeyni kasti'l-umûri zemimu

diyor şair.

Ne demek? "İfrat da tefrit de fena" demek için "İki taraflı aşırılık da fena; gevşeklik de,Ne demek?

"İfrat da tefrit de fena" demek için "İki taraflı aşırılık da fena; gevşeklik de,
azlık da fena." diyor. azlık da fena." diyor.

Hangisi güzel? Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in yolu güzel. Hangisi güzel?

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in yolu güzel.
Kendisi güzel, huyu güzel, yüzü güzel, sözü güzel, hâli güzel,Kendisi güzel, huyu güzel, yüzü güzel, sözü güzel, hâli güzel, ibadeti güzel, sünnet-i seniyyesi güzel...ibadeti güzel, sünnet-i seniyyesi güzel... Efendimiz'in yolu en güzeli. "E çok şaşalı görünmüyor hocam.Efendimiz'in yolu en güzeli.

"E çok şaşalı görünmüyor hocam.
Ben bunu parlak, pırıltılı, pırlantalı, elmaslı gibi görmüyorum." Ben bunu parlak, pırıltılı, pırlantalı, elmaslı gibi görmüyorum."

Ha işte bunun güzelliği, bu sadeliğinde. Ha işte bunun güzelliği, bu sadeliğinde.

"Efendim, falanca binaya bakıyorum da şöyle süslü, böyle süslü... "Efendim, falanca binaya bakıyorum da şöyle süslü, böyle süslü... Filanca kumaşa bakıyorum da şöyle alacalı böyle gösterişli." Filanca kumaşa bakıyorum da şöyle alacalı böyle gösterişli."

O, basit insanların zevki. O, basit insanların zevki. Gel bakalım kaliteli ipek kumaş nasıl oluyor, halis yün,Gel bakalım kaliteli ipek kumaş nasıl oluyor, halis yün, çok pahalı kumaş nasıl oluyor, rengini bir gör bakalım:çok pahalı kumaş nasıl oluyor, rengini bir gör bakalım: Öyle cırlak renkler mi, yoksa sade, kibar renkler mi? O zaman anlarsın. Öyle cırlak renkler mi, yoksa sade, kibar renkler mi? O zaman anlarsın.

Mimari bakımdan Süleymaniye camii mi güzel, yoksa sonradan yapılma filanca yapı mı; gör bakalım. Mimari bakımdan Süleymaniye camii mi güzel, yoksa sonradan yapılma filanca yapı mı; gör bakalım. O mimar Sinan, koca usta, o Süleymaniye camiini yapmış. O mimar Sinan, koca usta, o Süleymaniye camiini yapmış.

"Ben de olsam ben de yaparım." Evet, yap bakalım da görelim. "Ben de olsam ben de yaparım."

Evet, yap bakalım da görelim.

O sade güzelliği mimarlar öve öve bitiremiyorlar. O sade güzelliği mimarlar öve öve bitiremiyorlar.

"Amma sade güzel yapmış ha!" Süleyman Çelebi'nin mevlidi."Amma sade güzel yapmış ha!"

Süleyman Çelebi'nin mevlidi.
Bir manzume, netice itibariyle şiir. Allah adın zikr idelim evvelâ. Bir manzume, netice itibariyle şiir.

Allah adın zikr idelim evvelâ.

Vacib oldu cümle işte her kula. Vacib oldu cümle işte her kula.

Süleyman Çelebi'nin mevlidi için Süleyman Çelebi'nin mevlidi için "Ben de söylerim ne olacak.?" derler. Ne dedi? "Ben de söylerim ne olacak.?" derler.

Ne dedi?

"Allah adın evvela analım, Allah'ın adını evvela analım; çünkü herkes için Allah demek vaciptir." "Allah adın evvela analım, Allah'ın adını evvela analım; çünkü herkes için Allah demek vaciptir."

"İşte ben de böyle bir şey derim. Alırım elime kalemi, ben de yazarım!" "İşte ben de böyle bir şey derim. Alırım elime kalemi, ben de yazarım!"

Yazarsın ama... Herkes kaşık yontar ama sapını denk getiremez. Yazarsın ama...

Herkes kaşık yontar ama sapını denk getiremez.

Bilenler, edebiyattan anlayan ustalar Süleyman Çelebi'nin şiirine yani sehl-i mümtenî diyorlar. Bilenler, edebiyattan anlayan ustalar Süleyman Çelebi'nin şiirine yani sehl-i mümtenî diyorlar.

Sehl ne demek? Kolay. Sehl-i mümtenî. "İmkânsız bir kolay." Sehl ne demek?

Kolay.

Sehl-i mümtenî. "İmkânsız bir kolay."

Kolay ama sen yapmak istesen yapamazsın. Kolay ama sen yapmak istesen yapamazsın. Yapamayacağın derecede. Sanatta zirveye çıkmış. Yapamayacağın derecede. Sanatta zirveye çıkmış. O güzelliği; ağır başlı, vakur bir sadeliğin içine dökebilmiş.O güzelliği; ağır başlı, vakur bir sadeliğin içine dökebilmiş. Özenmeye ihtiyaç göstermeden, pırıl pırıl tertemiz, duru, arı bir güzellik.Özenmeye ihtiyaç göstermeden, pırıl pırıl tertemiz, duru, arı bir güzellik. Anlayan anlıyor bunu. Benim mesleğim edebiyat. Okuduğum zaman mest oluyorum. Anlayan anlıyor bunu. Benim mesleğim edebiyat. Okuduğum zaman mest oluyorum.

Birkaç yerde hikâyesini anlatmıştım; mevlit gecelerinde yeri geliyor da anlatıyoruz. Birkaç yerde hikâyesini anlatmıştım; mevlit gecelerinde yeri geliyor da anlatıyoruz. Burada yeri gelmişken meselenin iyi anlaşılması bakımından yine anlatalım. Burada yeri gelmişken meselenin iyi anlaşılması bakımından yine anlatalım.

Almanya'dan Bursa'ya elçi gelmiş. Almanya'dan Bursa'ya elçi gelmiş. Hükümet hemen "Ziraat mektebinin öğretmeni Almanca biliyor." diye onu mihmandar tayin etmiş.Hükümet hemen "Ziraat mektebinin öğretmeni Almanca biliyor." diye onu mihmandar tayin etmiş. O da ona Bursa'yı gezdiriyor; yıllar önce. 1930'lu yıllarda. O da ona Bursa'yı gezdiriyor; yıllar önce. 1930'lu yıllarda. Elçi Çelik Palas'ta misafir ediliyor. Elçi Çelik Palas'ta misafir ediliyor. Kazım amca rahmetli de onun mihmandarlığını yapıyor, gezdiriyor.Kazım amca rahmetli de onun mihmandarlığını yapıyor, gezdiriyor. Alman elçi bir gün ona diyor ki; Alman elçi bir gün ona diyor ki;

"Kazım Bey, yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim." "Kazım Bey, yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim."

"Ben onu tarihi yerlere, önemli yerlere götürüyorum." diyor."Ben onu tarihi yerlere, önemli yerlere götürüyorum." diyor. Elçi, kendiliğinden; "Yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim." Demiş Elçi, kendiliğinden; "Yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim." Demiş

Süleyman Çelebi vefat edeli dört beş asır geçmiş, kabrini ziyaret etmek istiyor; Alman. Süleyman Çelebi vefat edeli dört beş asır geçmiş, kabrini ziyaret etmek istiyor; Alman.

"Olur efendim." demiş. "Ertesi gün saat dokuzda gel." demiş, vedalaşmışlar. "Olur efendim." demiş.

"Ertesi gün saat dokuzda gel." demiş, vedalaşmışlar.

"Ertesi gün gittim." diyor Kazım amca. "Ertesi gün gittim." diyor Kazım amca. Alman elçi Frag, çok resmi bir kıyafet giyinmiş. Grand tuvalet yani.Alman elçi Frag, çok resmi bir kıyafet giyinmiş. Grand tuvalet yani. En resmî kıyafet. Reis-i cumhurun yanına çıkacakmış gibi giyinmiş. En resmî kıyafet. Reis-i cumhurun yanına çıkacakmış gibi giyinmiş.

"Efendim, program mı değişti?" demiş; "Bir yere mi gideceğiz, valiye mi çıkacağız? "Efendim, program mı değişti?" demiş; "Bir yere mi gideceğiz, valiye mi çıkacağız? Ne oluyor? Çok resmî giyinmişsiniz?" Ne oluyor? Çok resmî giyinmişsiniz?"

"İnsan mezarlığa giderken spor giyinir, bot giyer; diken vardır, çalı çırpı vardır."İnsan mezarlığa giderken spor giyinir, bot giyer; diken vardır, çalı çırpı vardır. Reisi cumhurun yanına çıkacak kıyafet ne?" diye merak etmiş. Reisi cumhurun yanına çıkacak kıyafet ne?" diye merak etmiş.

"Yoo aynen akşam konuştuğumuz gibi Süleyman Çelebi'ye gideceğiz." demiş. "Yoo aynen akşam konuştuğumuz gibi Süleyman Çelebi'ye gideceğiz." demiş.

"Böyle giyinmişsiniz ya efendim!" diye tekrar edince; "Böyle giyinmişsiniz ya efendim!" diye tekrar edince;

"Kazım Bey, bu anlatımdaki muhteşem kudreti, şu beyitteki muhteşem ifadeyi, sen hangi şairde gördün söyler misin?" demiş. "Kazım Bey, bu anlatımdaki muhteşem kudreti, şu beyitteki muhteşem ifadeyi, sen hangi şairde gördün söyler misin?" demiş.

Süleyman Çelebi'nin şu beytini söylemiş: Dedi gördüm, ol habibin ânesi. Süleyman Çelebi'nin şu beytini söylemiş:

Dedi gördüm, ol habibin ânesi.

Bir acep nur kim güneş pervanesi. Bir acep nur kim güneş pervanesi.

Berk urup çıktı evimden nagehan. Berk urup çıktı evimden nagehan.

Göklere dek nur ile doldu cihan. Göklere dek nur ile doldu cihan.

Ne demek? O habibullah Resûlullah'ın annesi "gördüm" dedi. Ne demek?

O habibullah Resûlullah'ın annesi "gördüm" dedi.

Ne görmüş? Bir acep nur kim güneş pervanesi.Ne görmüş?

Bir acep nur kim güneş pervanesi.
"Öyle enteresan bir muhteşem nur gördüm ki güneş onun etrafında pır pır pır pır dönüyor." "Öyle enteresan bir muhteşem nur gördüm ki güneş onun etrafında pır pır pır pır dönüyor."

"Güneş sönük kalıyor da onun etrafında dönüyor. Öyle bir acayip nur gördüm. "Güneş sönük kalıyor da onun etrafında dönüyor. Öyle bir acayip nur gördüm. Bir acep nur ki güneş pervanesi;Bir acep nur ki güneş pervanesi; darbe vurup ansızın parıldaya parıldaya evimden çıktı." darbe vurup ansızın parıldaya parıldaya evimden çıktı."

"Güneşin pervane gibi etrafında döneceği, muhteşem bir nur evimden çıktı." "Güneşin pervane gibi etrafında döneceği, muhteşem bir nur evimden çıktı."

Göklere dek nur ile doldu cihan. Göklere dek nur ile doldu cihan. "Her taraf nur doldu." diye doğumun nasıl olduğunu, "Her taraf nur doldu." diye doğumun nasıl olduğunu, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in nasıl doğduğunu anlatıyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in nasıl doğduğunu anlatıyor.

Alman, bu anlatıma hayran olmuş da bizim Kazım Efendi rahmetliye soruyor: Alman, bu anlatıma hayran olmuş da bizim Kazım Efendi rahmetliye soruyor:

"Söyler misin bu kadar güzel şiir söylemiş hangi şair var cihanda?" "Söyler misin bu kadar güzel şiir söylemiş hangi şair var cihanda?"

Erbabı nasıl biliyor! Alman ama "Türkiye'de elçilik yapacağım." diyeErbabı nasıl biliyor! Alman ama "Türkiye'de elçilik yapacağım." diye Türk edebiyatı okumuş demek ki biliyor adam. Türk edebiyatı okumuş demek ki biliyor adam.

"Kabristana gittik. O zaman kabirde böyle selvi yok, döşeme taşlar yok, "Kabristana gittik. O zaman kabirde böyle selvi yok, döşeme taşlar yok, mezar yok, âbide yok, bir şey yok.mezar yok, âbide yok, bir şey yok. Mezarların arasında Süleyman Çelebi'nin kabrini bulduk.Mezarların arasında Süleyman Çelebi'nin kabrini bulduk. Alman elçisi karşısında bir durdu, bir hazır ol vaziyetine geldi,Alman elçisi karşısında bir durdu, bir hazır ol vaziyetine geldi, o frank kıyafetle öyle beş dakika çakıldı; çivi gibi kazık gibi durdu." diyor. o frank kıyafetle öyle beş dakika çakıldı; çivi gibi kazık gibi durdu." diyor.

Alman, saygısını öyle ifade ediyor. Alman, saygısını öyle ifade ediyor. Mezardakine o kadar sevgi ve saygı duyuyor ki reis-i cumhurun yanına çıkar gibi giyiniyorMezardakine o kadar sevgi ve saygı duyuyor ki reis-i cumhurun yanına çıkar gibi giyiniyor ve karşısında el pençe divan duruyor, hazır ola geçiyor. ve karşısında el pençe divan duruyor, hazır ola geçiyor.

"Vay be! Meğerse bizim kültürümüzden ne adamlar yetişmiş. "Vay be! Meğerse bizim kültürümüzden ne adamlar yetişmiş. Almanlar bile hayran." diye bizimkiler ondan sonra ayılıyorlar.Almanlar bile hayran." diye bizimkiler ondan sonra ayılıyorlar. Ondan sonra kabri tamir ediliyor, selvi dikiliyor. Ondan sonra kabri tamir ediliyor, selvi dikiliyor. Güzel bir kabirdir o. Bursa'da Çekirge'ye giderken Süleyman Çelebi'nin kabri çok latif bir kabirdir.Güzel bir kabirdir o. Bursa'da Çekirge'ye giderken Süleyman Çelebi'nin kabri çok latif bir kabirdir. Ondan sonra oraya o kabir yapılıyor; Ondan sonra oraya o kabir yapılıyor; hem de "Alman bunu beğenmiş." diye o Alman'ın beğendiği beyitler oraya kazınmış. hem de "Alman bunu beğenmiş." diye o Alman'ın beğendiği beyitler oraya kazınmış.

Ne hale geldik? Ey Müslümanlar! Ne hale geldik?

Ey Müslümanlar!
Ne hale geldik ki kendi kıymetimizi biz bilmiyoruz da Almanlar biliyorlar. Ne hale geldik ki kendi kıymetimizi biz bilmiyoruz da Almanlar biliyorlar. "Almanlar beğendi." diye biz de sonradan kendi değerlerimizi beğenmeye başlıyoruz. "Almanlar beğendi." diye biz de sonradan kendi değerlerimizi beğenmeye başlıyoruz.

"Süleyman Çelebi iyiymiş yaa!" Günaydın, hayırlı sabahlar. "Süleyman Çelebi iyiymiş yaa!"

Günaydın, hayırlı sabahlar.
Geçmiş olsun, uyandın demek ki. Nerden bildin Süleyman Çelebi'nin büyük adam olduğunu? Geçmiş olsun, uyandın demek ki. Nerden bildin Süleyman Çelebi'nin büyük adam olduğunu?

"Alman 'büyük adam' dedi de ondan bildim." "Alman 'büyük adam' dedi de ondan bildim."

Aferin be! Maşallah, bizim millet epeyce akıllanmaya başladı!Aferin be! Maşallah, bizim millet epeyce akıllanmaya başladı! Gördün mü Alman'ın davranışından hemen şıp diye anladı. Gördün mü Alman'ın davranışından hemen şıp diye anladı.

Tabi bu, işin latife tarafı. Bu sözleri nerden çıkardık? Tabi bu, işin latife tarafı.

Bu sözleri nerden çıkardık?

Bunların hepsinin dinin aslına, esasına uygun olması noktasından çıkardık. Bunların hepsinin dinin aslına, esasına uygun olması noktasından çıkardık. Aslı esası şaşalı, çok cezbedeli, çok alengirli, süslü püslü, şatafatlı -batı tabirleri ama- Aslı esası şaşalı, çok cezbedeli, çok alengirli, süslü püslü, şatafatlı -batı tabirleri ama- olmayabilir ama şatafat, güzellik alâmeti değildir.olmayabilir ama şatafat, güzellik alâmeti değildir. Asıl büyük büyük şaheserler, şatafatsız güzeldir, yalın güzellik vardır;Asıl büyük büyük şaheserler, şatafatsız güzeldir, yalın güzellik vardır; serâbâ, süzme güzellik vardır.serâbâ, süzme güzellik vardır. Süzme bal gibi, kaymak gibi güzellik vardır; onu anlatmaya çalışıyorum. Süzme bal gibi, kaymak gibi güzellik vardır; onu anlatmaya çalışıyorum. Sünnet-i seniye öyle güzeldir. Sünnet-i seniye öyle güzeldir. Sünnet-i seniyyenin güzelliğini anlayan böyle anlar.Sünnet-i seniyyenin güzelliğini anlayan böyle anlar. Sünnet-i seniyeye uygun olduğu zaman, yattığı zaman horul horul uyurken de o zevki alır. Sünnet-i seniyeye uygun olduğu zaman, yattığı zaman horul horul uyurken de o zevki alır.

Neden?" Sünnete uygun uyuyorum da ondan Neden?"

Sünnete uygun uyuyorum da ondan

Uykudan zevk alır ama sünnete uygun zamanda. Uykudan zevk alır ama sünnete uygun zamanda. Teheccüd vaktinde kalktığı zaman uykusu da olsa, esnese de, Teheccüd vaktinde kalktığı zaman uykusu da olsa, esnese de, nefsi uyumayı çekse de uyumayıp ibadet eder.nefsi uyumayı çekse de uyumayıp ibadet eder. O zamanda ibadet etmek acı, ama o daha tatlı.O zamanda ibadet etmek acı, ama o daha tatlı. İşte sünnete uygun yaşam bu. İşte sünnete uygun yaşam bu. Bunu sevmeye alışmalıyız.Bunu sevmeye alışmalıyız. Farkı fark edebilmeliyiz, zevki anlayabilmeliyiz, güzelliği sezebilmeliyiz;Farkı fark edebilmeliyiz, zevki anlayabilmeliyiz, güzelliği sezebilmeliyiz; güzelin güzel olduğunu Alman'dan öğrenmemeliyiz.güzelin güzel olduğunu Alman'dan öğrenmemeliyiz. Kendimizin bir estetiği, estetik zevki olmalı; terazisi olmalı;Kendimizin bir estetiği, estetik zevki olmalı; terazisi olmalı; kalbi olmalı; duygusu gelişmiş olmalı. kalbi olmalı; duygusu gelişmiş olmalı.

En güzel yol ne? Peygamber Efendimiz'in sünneti yolu. En güzel yol ne?

Peygamber Efendimiz'in sünneti yolu.
Başkası ister beğensin ister beğenmesin. Başkası ister beğensin ister beğenmesin.

"Hocam bu sakal da ne oluyor böyle öcü gibi?" "Hocam bu sakal da ne oluyor böyle öcü gibi?"

Efendimiz sakal bırakmış da ondan! Efendimiz sakal bırakmış da ondan!

Sen sinekkaydı tıraş olunca mı kendini güzel mi sanıyorsun? Sen sinekkaydı tıraş olunca mı kendini güzel mi sanıyorsun?

Kadınlara benzedin be adam! Arkadan millet neredeyse "Ayşe Hanım" diyecek. Kadınlara benzedin be adam! Arkadan millet neredeyse "Ayşe Hanım" diyecek. Sakalsızlar, bıyıksızlar darılmayın, kusura bakmayın. Sakalsızlar, bıyıksızlar darılmayın, kusura bakmayın. Yeri geldi. Tabi biliyorum kiminiz asker olur, kiminiz polis olur,Yeri geldi. Tabi biliyorum kiminiz asker olur, kiminiz polis olur, kiminiz öğrenci olur; bir sebebi vardır. kiminiz öğrenci olur; bir sebebi vardır. Ama hani sakala "öcü gibi" diyorlar ya, öcü gibi değil; bu güzel! Ama hani sakala "öcü gibi" diyorlar ya, öcü gibi değil; bu güzel!

Neden? Efendimiz sakal bırakmayı uygun görmüş de ondan güzel! Neden?

Efendimiz sakal bırakmayı uygun görmüş de ondan güzel!

"Uyu" dediği zaman uyumak, "uyan" dediğin zaman uyanmak güzel."Uyu" dediği zaman uyumak, "uyan" dediğin zaman uyanmak güzel. "Şurada tüy kesilecek." dediği zaman orayı kazımak güzel. "Şurada tüy kesilecek." dediği zaman orayı kazımak güzel. "Koltuk altında tüy kazınsın." demiş; "Baş üstüne yâ Resûlullah! Kazıyacağım.""Koltuk altında tüy kazınsın." demiş; "Baş üstüne yâ Resûlullah! Kazıyacağım." Orda kıl kalmayacak ama burada kıl olacak. Orda kıl kalmayacak ama burada kıl olacak. Ben de uzatıyorum; bugünlerde neredeyse göbeğime kadar gidecek.Ben de uzatıyorum; bugünlerde neredeyse göbeğime kadar gidecek. Tıraş olmaya vakit bulamadım. Güzelliğin ölçüsü nedir? Tıraş olmaya vakit bulamadım.

Güzelliğin ölçüsü nedir?

Muhterem kardeşlerim! "Zevkler ve renkler tartışılmaz." diyorlar, doğrudur. Muhterem kardeşlerim!

"Zevkler ve renkler tartışılmaz." diyorlar, doğrudur.
Güzellik izâfîdir; sana göre sinekkaydı traş güzel görünüyor.Güzellik izâfîdir; sana göre sinekkaydı traş güzel görünüyor. Vallahi gördükçe bana bir şey oluyor. Koca adam ya, sakal yok, kılı yok! Vallahi gördükçe bana bir şey oluyor. Koca adam ya, sakal yok, kılı yok! "Niye böyle?" diye ben de ondan rahatsız oluyorum. Neden? "Niye böyle?" diye ben de ondan rahatsız oluyorum.

Neden?

O da bana çirkin görünüyor. Ben ona çirkin görünüyorum, o bana çirkin görünüyor. O da bana çirkin görünüyor. Ben ona çirkin görünüyorum, o bana çirkin görünüyor. Ayıkla pirincin taşını. Şimdi ne olacak? Ayıkla pirincin taşını.

Şimdi ne olacak?

Hadi bakalım "Falanca adam, Esad Hoca'yla kapıştı." Hadi bakalım "Falanca adam, Esad Hoca'yla kapıştı."

Hangisi doğru? Ben bilmem. Hangisi doğru?

Ben bilmem.
Ben Allah'ın âciz, nâçiz bir kuluyum. Ben Allah'ın âciz, nâçiz bir kuluyum. Kenarda beklerim; Resûlullah'a sorun, bakalım ne diyecek? Kenarda beklerim; Resûlullah'a sorun, bakalım ne diyecek?

Buyurun sorun bakalım, Resûlullah ne diyecek? Buyurun sorun bakalım, Resûlullah ne diyecek?

Mühim olan o işte. Kur'ân-ı Kerîm ne diyor? Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geliyor musun?Mühim olan o işte.

Kur'ân-ı Kerîm ne diyor? Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geliyor musun?
Gel Kur'an'ın çizgisine; ben eksiksem ben de kendimi düzelteyim,Gel Kur'an'ın çizgisine; ben eksiksem ben de kendimi düzelteyim, ben de Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geleyim; sen de gel. ben de Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geleyim; sen de gel. Ben Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesi çizgisine geleyim; sen de gel; orada buluşalım. Ben Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesi çizgisine geleyim; sen de gel; orada buluşalım.

Resûlullah'ın yolunda buluşalım, güzel değil mi? Resûlullah'ın yolunda buluşalım, güzel değil mi?

Kur'an'ın yolunda buluşalım, güzel değil mi? Kur'an'ın yolunda buluşalım, güzel değil mi?

Herkesin bir zevki var. Blue jean pantolon giyiyor millet; Herkesin bir zevki var. Blue jean pantolon giyiyor millet; -streç mi diyorlar- hanımlar tamamen vücuda yapışan pantolonlar giyiyorlar, çorap pantolonları. -streç mi diyorlar- hanımlar tamamen vücuda yapışan pantolonlar giyiyorlar, çorap pantolonları. Aşağıdan yukarıya şurası kalça, burası but, burası fileto, burası bonfile, kontrfile! Aşağıdan yukarıya şurası kalça, burası but, burası fileto, burası bonfile, kontrfile!

Olmaz! "Niye olmaz hocam? Moda değil mi? Sen modaya karşı mısın? Olmaz!

"Niye olmaz hocam? Moda değil mi? Sen modaya karşı mısın?
Üniversite hocası değil misin?" Üniversite hocası değil misin?"

Ben üniversite hocasıyım ama bunu üniversite hocası olarak söylüyorum: Ben üniversite hocasıyım ama bunu üniversite hocası olarak söylüyorum:

Böyle olmaz! Nasıl olacak? Müslümansa sünnete uygun olacak. Böyle olmaz!

Nasıl olacak?

Müslümansa sünnete uygun olacak.

Müslümanın ne demek olduğunu bilecek;Müslümanın ne demek olduğunu bilecek; "Ben Allah'ın emrine, zevkine, arzusuna, tavsiyesine,"Ben Allah'ın emrine, zevkine, arzusuna, tavsiyesine, gösterdiği yola teslim olacağım, uyacağım." demek. gösterdiği yola teslim olacağım, uyacağım." demek.

Olmaz böyle! İslâm'ın çizgisine uyacak. Olmaz böyle! İslâm'ın çizgisine uyacak.

"Aman hocam, şimdi seni sımsıkı yakaladım, kaçamazsın."Aman hocam, şimdi seni sımsıkı yakaladım, kaçamazsın. İslâm kadınlara zulmediyor, erkeklere lütfediyor; hanımlara erkeklerin mirasının yarısını veriyor!" İslâm kadınlara zulmediyor, erkeklere lütfediyor; hanımlara erkeklerin mirasının yarısını veriyor!"

Tamam, yarısını veriyor; var mı bir diyeceğin? "Kur'ân-ı Kerîm'de var mı yok mu?" diye sor! Tamam, yarısını veriyor; var mı bir diyeceğin? "Kur'ân-ı Kerîm'de var mı yok mu?" diye sor!

"Var, tamam." "Şimdi var mı bir diyeceğin? Allah'a itiraz mı edeceksin?" "Var, tamam."

"Şimdi var mı bir diyeceğin? Allah'a itiraz mı edeceksin?"

"Ama neden öyle yapmış?" Ha anlatayım: "Ama neden öyle yapmış?"

Ha anlatayım:

Ben, hiç vermese de razıyım. Ben, hiç vermese de razıyım. Benim rahmetli annem - cümle geçmişlerimize Allah rahmet eylesin-Benim rahmetli annem - cümle geçmişlerimize Allah rahmet eylesin- dayımla miras konusunda kavga etmiştir, münakaşa etmiştir. dayımla miras konusunda kavga etmiştir, münakaşa etmiştir. Ama cihanda görülmemiş bir kavga. Ama cihanda görülmemiş bir kavga.

Niye? Dayım; "Abla, senin yedi tane çocuğun var, Niye?

Dayım;

"Abla, senin yedi tane çocuğun var,
gel şu mirası dörde bölelim, dört kardeşiz." demiş. gel şu mirası dörde bölelim, dört kardeşiz." demiş.

Annem; "Hayır, ben Allah'ın verdiği kadarını istiyorum, yarım istiyorum." demiş. Annem;

"Hayır, ben Allah'ın verdiği kadarını istiyorum, yarım istiyorum." demiş.

Neden? Allah öyle emretmiş; vardır bir bildiği. Neden?

Allah öyle emretmiş; vardır bir bildiği.

Ben; "Annem mirastan yarım pay aldı." diye aç mı kaldım? Hayır. Ben; "Annem mirastan yarım pay aldı." diye aç mı kaldım?

Hayır.

Açık mı kaldım? Hayır, çünkü herkesin rızkını Allah ayırıveriyor. Ömründe rızkını veriyor. Açık mı kaldım?

Hayır, çünkü herkesin rızkını Allah ayırıveriyor. Ömründe rızkını veriyor.

Neden kadına yarım verdi? Neden kadına yarım verdi?

Muhterem kardeşlerim! Erkeğe yük yüklemiş de ondan. Hepimiz sorumluyuz. Muhterem kardeşlerim!

Erkeğe yük yüklemiş de ondan. Hepimiz sorumluyuz.

Hepimiz karımızdan sorumlu değil miyiz? "Ne biçim adam ya, eve ekmek bile getirmiyor. Hepimiz karımızdan sorumlu değil miyiz?

"Ne biçim adam ya, eve ekmek bile getirmiyor.
O koca pehlivan gibi adam, karısının kesesinden yiyor." demezler mi adama? Ayıp değil mi? O koca pehlivan gibi adam, karısının kesesinden yiyor." demezler mi adama? Ayıp değil mi?

"Bunu ben doyuracağım, ben giydireceğim, ben bakacağım. "Bunu ben doyuracağım, ben giydireceğim, ben bakacağım. Ben erkeğim, sorumluluğum var. Onu himaye ediyorum. Ben erkeğim, sorumluluğum var. Onu himaye ediyorum. Dışarıda meşakkati ben çekerim, yükün altında ben inlerim, çirkefte çamurda ben uğraşırım, Dışarıda meşakkati ben çekerim, yükün altında ben inlerim, çirkefte çamurda ben uğraşırım, yazda kışta ben sıkıntı çekerim. Hanımım evde rahat etsin, ben ona rızkı götürürüm.yazda kışta ben sıkıntı çekerim. Hanımım evde rahat etsin, ben ona rızkı götürürüm. O yükü Allah benim üstüme yüklemiş; o yüke de razıyım. O yükü Allah benim üstüme yüklemiş; o yüke de razıyım. Çok şükür yâ Rabbi! Elhamdulillah! İyi ki bana bu vazifeyi verdi; o da güzel." Çok şükür yâ Rabbi! Elhamdulillah! İyi ki bana bu vazifeyi verdi; o da güzel."

Hak verdiği yükü yüklemiş, hatta o kadar yük yüklemiş kiHak verdiği yükü yüklemiş, hatta o kadar yük yüklemiş ki -her zaman söylüyorum sizin de hatırınızda kalsın, siz de başkalarına söyleyin, muhterem kardeşlerim!-her zaman söylüyorum sizin de hatırınızda kalsın, siz de başkalarına söyleyin, muhterem kardeşlerim! Şimdi sen evlendin, çocuğun oldu.Şimdi sen evlendin, çocuğun oldu. -Allah analı babalı büyütsün, hayırlı evlat olsun, salihlerden olsun.-Allah analı babalı büyütsün, hayırlı evlat olsun, salihlerden olsun. - Kadın tutturdu; "Bu çocuğu emzirmeyeceğim!" - Kadın tutturdu; "Bu çocuğu emzirmeyeceğim!"

Bak isyana teşvik etmiyorum; Bak isyana teşvik etmiyorum; "Kadınlar! Çocuklarınızı emzirmeyin." demiyorum ama bir ihtimalden bahsediyorum; "Kadınlar! Çocuklarınızı emzirmeyin." demiyorum ama bir ihtimalden bahsediyorum; onlar zaten severek emzirir.onlar zaten severek emzirir. Kadın; "Çocuğumu emzirmiyorum." dese İslâm'a göre adam karısına;Kadın; "Çocuğumu emzirmiyorum." dese İslâm'a göre adam karısına; "Sen doğurdun; hem senin hem benim çocuğum; emzir şunu." diyemiyor. "Sen doğurdun; hem senin hem benim çocuğum; emzir şunu." diyemiyor.

Neden? Evin yemesi, içmesi, barınması vesairesi kocanın görevi olduğu için. Neden?

Evin yemesi, içmesi, barınması vesairesi kocanın görevi olduğu için.
İslâm'a göre gidecek inekten süt alacak, bebeğe getirecek. İslâm'a göre gidecek inekten süt alacak, bebeğe getirecek. Çarşıdan alacak veya bebeğe sütanne tutacak;Çarşıdan alacak veya bebeğe sütanne tutacak; -eski, şimdiki devirdeki gibi olmadığı zamanda diyelim- çocuğa bakacak. -eski, şimdiki devirdeki gibi olmadığı zamanda diyelim- çocuğa bakacak.

O kadar hanım; evde sultan hanım oluyor. O kadar hanım; evde sultan hanım oluyor.

Oh, gel keyfim gel! Yaz kış otobüste; nedir o rezalet? Oh, gel keyfim gel!

Yaz kış otobüste; nedir o rezalet?

Otobüste kadın erkek içeri girdi; "Beyler, yavaş olun. Otobüste kadın erkek içeri girdi; "Beyler, yavaş olun. Arkadan biraz daha öne git, on beş santim yer var.Arkadan biraz daha öne git, on beş santim yer var. On beş santime otuz kişi daha sığar!" On beş santime otuz kişi daha sığar!"

Ne oluyor? Konserve kutusuna sardalya balığı mı yerleştiriyorsun? Ne oluyor?

Konserve kutusuna sardalya balığı mı yerleştiriyorsun?

Otobüs mü bu, başka şey mi? Otobüs mü bu, başka şey mi?

Arada kadınlar var; zavallı kış günü evine gidecek. Arada kadınlar var; zavallı kış günü evine gidecek. Aşağıda erkekler hücum edince kadınlar birinci otobüste geride kalıyor.Aşağıda erkekler hücum edince kadınlar birinci otobüste geride kalıyor. İkinci otobüste o da kalabalığın içine giriyor. Oradan itiliyor, buradan kakılıyor. İkinci otobüste o da kalabalığın içine giriyor. Oradan itiliyor, buradan kakılıyor.

Oluyor mu? İslâm ne demiş? "Çalış, evine rızkı götür." Oluyor mu?

İslâm ne demiş?

"Çalış, evine rızkı götür."

Hadi bakalım, erkeğe vazifeyi yüklemiş, buna ne dersin? Hangisi daha iyi? Hadi bakalım, erkeğe vazifeyi yüklemiş, buna ne dersin?

Hangisi daha iyi?

İslâm'ınki daha iyi. Kadın bir yerde, erkek başka bir yerde.İslâm'ınki daha iyi. Kadın bir yerde, erkek başka bir yerde. Akşama kadar çalış. Çocuk dadının elinde. Akşama kadar çalış. Çocuk dadının elinde. Ben böyle aileler de gördüm. Benim tanıdığım, sevdiğim münevver bir aile var.Ben böyle aileler de gördüm. Benim tanıdığım, sevdiğim münevver bir aile var. Kız okumuş; iki tane lisan biliyor, falanca yerde müdüre.Kız okumuş; iki tane lisan biliyor, falanca yerde müdüre. Bey okumuş; hukuk fakültesini bitirmiş falanca yerde avukat. Bey okumuş; hukuk fakültesini bitirmiş falanca yerde avukat.

Çocuklar? Çocuklar dil bilmez, Türkçe bilmez, dadının elinde. Çocuklar?

Çocuklar dil bilmez, Türkçe bilmez, dadının elinde.
Sabahtan akşama kadar çocuk anne terbiyesinden, sevgisinden, şefkatinden mahrum. Sabahtan akşama kadar çocuk anne terbiyesinden, sevgisinden, şefkatinden mahrum. Vallahi daha fena. Çok fena! Vallahi daha fena. Çok fena!

İşte dadı, evde hizmetçi; buranın tozunu alacak, ev işi de yapacak; onun eline kalıyor. İşte dadı, evde hizmetçi; buranın tozunu alacak, ev işi de yapacak; onun eline kalıyor. O çocukların terbiyesi, sıfırın altına düşüyor. O çocukların terbiyesi, sıfırın altına düşüyor. Halbuki annesi onu ne güzel yetiştirir; el bebek, gül bebek bakar.Halbuki annesi onu ne güzel yetiştirir; el bebek, gül bebek bakar. "Dur evladım, öyle yapma evladım." diye terbiye eder. "Dur evladım, öyle yapma evladım." diye terbiye eder.

"Anne terbiyesi" demiyor muyuz? "Anne terbiyesi" demiyor muyuz?

İslâm, Hıristiyanlık'tan farklı, başka yerden farklı.İslâm, Hıristiyanlık'tan farklı, başka yerden farklı. Farklı tamam, giyimde farklı, kuşamda farklı... Ama İslâm'ınki daha güzel. Farklı tamam, giyimde farklı, kuşamda farklı... Ama İslâm'ınki daha güzel.

Neden? Kâinatı yaratan, her şeyi bilen Allah'ın emri olduğu için Neden?

Kâinatı yaratan, her şeyi bilen Allah'ın emri olduğu için
sonunda onun iyi olduğu anlaşılıyor. sonunda onun iyi olduğu anlaşılıyor. İslâm'a uygun hareket etmeyen kimselerin hepsinin de sonunda pişman ve perişan olduğu İslâm'a uygun hareket etmeyen kimselerin hepsinin de sonunda pişman ve perişan olduğu ortaya çıkıyor da ondan. ortaya çıkıyor da ondan.

"Çocuğumuzu yetiştirelim; çocuğumuza bale dersi verelim!" "Çocuğumuzu yetiştirelim; çocuğumuza bale dersi verelim!"

Ver bakalım bale dersi, götür bakalım bale okuluna! Ver bakalım bale dersi, götür bakalım bale okuluna! Çocuk, parmağının üstünde topaç gibi dokuz defa dönüyor. Çocuk, parmağının üstünde topaç gibi dokuz defa dönüyor.

Aman ne güzel! Kilotonun üstünde eteği, şöyle yapıyor, böyle yapıyor, Aman ne güzel!

Kilotonun üstünde eteği, şöyle yapıyor, böyle yapıyor,
dikdörtgen, kare, üçgen, prizma vesaire. dikdörtgen, kare, üçgen, prizma vesaire. Ortopedi doktoru bir arkadaş diyor ki; "Bütün hepsinde kemik rahatsızlığı var." Ortopedi doktoru bir arkadaş diyor ki; "Bütün hepsinde kemik rahatsızlığı var."

Neden? Hepsinin bir normali, bir anormali var. Neden?

Hepsinin bir normali, bir anormali var.
Kaburgaları anormal, kemikleri anormal, ayakları anormal... Kaburgaları anormal, kemikleri anormal, ayakları anormal... Ortopedik kemik sisteminde problem var. Ortopedik kemik sisteminde problem var.

Gördün mü? Sen şimdi çocuğuna iyilik mi yaptın, kötülük mü yaptın? Gördün mü? Sen şimdi çocuğuna iyilik mi yaptın, kötülük mü yaptın?

Başlıyor sakatlık; kırk misli yaşlanıyor. Muhterem kardeşlerim! Başlıyor sakatlık; kırk misli yaşlanıyor.

Muhterem kardeşlerim!

Bir arkadaşımız Amerika'ya gitmiş. Önüne yemek koymuşlar; Bir arkadaşımız Amerika'ya gitmiş. Önüne yemek koymuşlar; "Ben yemem." demiş. "Domuz eti değil, ye." demişler. "Ben yemem." demiş. "Domuz eti değil, ye." demişler. "Domuz eti olmasa bile İslâm'a göre her et yenilmez." demiş. "Domuz eti olmasa bile İslâm'a göre her et yenilmez." demiş.

"Niye? Siz müslümanlar koyun eti, sığır eti yemiyor musunuz?" "Niye? Siz müslümanlar koyun eti, sığır eti yemiyor musunuz?"

"Yeriz ama İslamî usule göre kesilirse yeriz." "Nedir İslamî usul?" "Yeriz ama İslamî usule göre kesilirse yeriz."

"Nedir İslamî usul?"

"İslamî usule göre kesilecek; damardan kanı akacak." "İslamî usule göre kesilecek; damardan kanı akacak."

"Aaa sahiden öyle mi?" "Evet, öyle." "Aaa sahiden öyle mi?"

"Evet, öyle."

"Vay be! Şimdi en son araştırmalara göre anladık ki: "Vay be! Şimdi en son araştırmalara göre anladık ki: Biz eskiden 'Kanı kaybolmasın, vitamin olsun, etin içinde kalsın.' diye Biz eskiden 'Kanı kaybolmasın, vitamin olsun, etin içinde kalsın.' diye kafasına bir tokmak vurup hayvanı mundar edip öyle yiyorduk. kafasına bir tokmak vurup hayvanı mundar edip öyle yiyorduk. "Kan damarda kalınca çok çabuk bozuluyor, eti dejenere ediyor, bozuyor."Kan damarda kalınca çok çabuk bozuluyor, eti dejenere ediyor, bozuyor. Akıtmak daha iyiymiş.' diye o bilimsel sonuca yeni vardık.Akıtmak daha iyiymiş.' diye o bilimsel sonuca yeni vardık. Demek İslam onu 1400 yıl önceden mi söylüyordu?" diye şaşırmışlar. Demek İslam onu 1400 yıl önceden mi söylüyordu?" diye şaşırmışlar.

Evet, 1400 yıl önceden söylüyordu.Evet, 1400 yıl önceden söylüyordu. Daha tıbbi araştırmalar bilinmeden söylüyordu. Daha tıbbi araştırmalar bilinmeden söylüyordu.

Muhterem kardeşlerim! Böyle oluyor; binlerce, sayısız misal var. Muhterem kardeşlerim!

Böyle oluyor; binlerce, sayısız misal var.

Bir füze subayı, arkadaşına; "Namaz kıl." diyormuş. Bir füze subayı, arkadaşına; "Namaz kıl." diyormuş. "Yok, emekli olayım da öyle. Belki işimden olurum."Yok, emekli olayım da öyle. Belki işimden olurum. Emekli olayım, bir ev sahibi olayım ondan sonra namaz kılarım." diyormuş. "O öyle dedi.Emekli olayım, bir ev sahibi olayım ondan sonra namaz kılarım." diyormuş. "O öyle dedi. Ben de; 'Vallahi işimden de atsalar, kesseler de,Ben de; 'Vallahi işimden de atsalar, kesseler de, ne yaparlarsa yapsınlar ben namazı vaktinde kılarım.' dedim, namazı kıldım. ne yaparlarsa yapsınlar ben namazı vaktinde kılarım.' dedim, namazı kıldım. Kimisi ya emekli olmadı ya da emekli olsa bile ev sahibi değilKimisi ya emekli olmadı ya da emekli olsa bile ev sahibi değil Bugün Allah bana üç tane ev nasip etti; helalinden üç tane evim var." diyor. Bugün Allah bana üç tane ev nasip etti; helalinden üç tane evim var." diyor.

Muhterem kardeşlerim! İslâm'ın yolu en kestirme yoldur. En güzel sonuca en kestirme yoldan götürür. Muhterem kardeşlerim!

İslâm'ın yolu en kestirme yoldur. En güzel sonuca en kestirme yoldan götürür.
İslâm'ın olmayan yol, en dolambaçlı yoldur;İslâm'ın olmayan yol, en dolambaçlı yoldur; sonunda insan uçurumlardan birisinden yuvarlanır, sonuca ulaşamaz. sonunda insan uçurumlardan birisinden yuvarlanır, sonuca ulaşamaz.

Repo, repo faizi, bir gecede %800, %900, %1000 %1200 oluyor muydu? Repo, repo faizi, bir gecede %800, %900, %1000 %1200 oluyor muydu?

Gazetelerden okuyorduk. "Ooo tamam, ne kadar kazandım!" Gazetelerden okuyorduk.

"Ooo tamam, ne kadar kazandım!"

Tramplenden denize atlar gibi, faiz denizinin içine balıklama atla. Tramplenden denize atlar gibi, faiz denizinin içine balıklama atla. "Bak işte bir gecede bu kadar kazanacaksın, şu kadar zamanda şöyle olur!" "Bak işte bir gecede bu kadar kazanacaksın, şu kadar zamanda şöyle olur!"

Muhterem kardeşlerim! Ne oldu? Ey repocular, faizciler gelin bakalım, kaçmayın. Muhterem kardeşlerim!

Ne oldu?

Ey repocular, faizciler gelin bakalım, kaçmayın.
Ne oldu şimdi? Memleket faizden batıyor. Ne oldu şimdi?

Memleket faizden batıyor.
Hadi bakalım, şu gazete şöyle yazdı, bu böyle yazdı bilmem ne... Hadi bakalım, şu gazete şöyle yazdı, bu böyle yazdı bilmem ne... Sen misin başka yerlerden rant ve kâr arayan! İşte buyur, sonuç! Sen misin başka yerlerden rant ve kâr arayan! İşte buyur, sonuç!

"Efendim, falanca adam şöyle yaptı, böyle yaptı da bilmem şu kadar para kazandı. "Efendim, falanca adam şöyle yaptı, böyle yaptı da bilmem şu kadar para kazandı. Şöyle haksızlık etti böyle haksızlık etti, işte şöyle yalan yaptı Şöyle haksızlık etti böyle haksızlık etti, işte şöyle yalan yaptı ama biraz sonra karısına felç gelmiş!" ama biraz sonra karısına felç gelmiş!"

Bazısını da öyle yapar. Bazısını da öyle yapar.

"Hocam, ben senin söylediğinden hiçbir zarara uğramadım, "Hocam, ben senin söylediğinden hiçbir zarara uğramadım, paraları çuvala doldurdum, Arjantin'e kaçtım.paraları çuvala doldurdum, Arjantin'e kaçtım. Deniz kenarında bir villa tuttum, orada yaşıyorum!" Deniz kenarında bir villa tuttum, orada yaşıyorum!"

"Dur bakalım, daha ne kadar yaşayacaksın? Ne olacak bakalım? Göreceğiz. "Dur bakalım, daha ne kadar yaşayacaksın? Ne olacak bakalım? Göreceğiz. Sonunun ne olacağına bakalım!" Sonunun ne olacağına bakalım!"

Allah'a aykırı giden hiçbir insan iflah olmamıştır; bunu anlatmaya çalışıyoruz. Allah'a aykırı giden hiçbir insan iflah olmamıştır; bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ben buna milyar kere, sonsuz kere inanıyorum, misallerden biliyorum amaBen buna milyar kere, sonsuz kere inanıyorum, misallerden biliyorum ama bunu inanmayan insanlar şüpheyle karşılıyor, kabul edemiyor. bunu inanmayan insanlar şüpheyle karşılıyor, kabul edemiyor. Onun materyalist aklı bu gibi şeyleri kabul etmiyor. Onun materyalist aklı bu gibi şeyleri kabul etmiyor. Bir de o deniyor. Dene hadi! Bir de sen dene, bir de sen kafana tokmağı ye! Bir de o deniyor. Dene hadi! Bir de sen dene, bir de sen kafana tokmağı ye! Ondan sonra bir zaman gelip sen de anlarsın.Ondan sonra bir zaman gelip sen de anlarsın. Ya anlar ya anlamadan gider. Ya anlar ya anlamadan gümler.Ya anlar ya anlamadan gider. Ya anlar ya anlamadan gümler. Artık kendisinin bileceği bir şey! Artık kendisinin bileceği bir şey!

Ama bu hadîs-i şerîften şunu öğreniyoruz ki yol, Peygamber Efendimiz'in yoludur.Ama bu hadîs-i şerîften şunu öğreniyoruz ki yol, Peygamber Efendimiz'in yoludur. Sapmak, kaymak yok! Sünnet-i seniyye yolundan yürüyeceğiz, dine icat katmayacağız.Sapmak, kaymak yok! Sünnet-i seniyye yolundan yürüyeceğiz, dine icat katmayacağız. Sünnet-i seniyyeye uyacağız, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürüyeceğiz.Sünnet-i seniyyeye uyacağız, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürüyeceğiz. Adım adım hak yolda yürüyeceğiz, batıla sapmayacağız; bunu anlıyoruz. Adım adım hak yolda yürüyeceğiz, batıla sapmayacağız; bunu anlıyoruz.

Neden? Öyle olmadığı zaman din bozulacağı için cezası çok büyük.Neden?

Öyle olmadığı zaman din bozulacağı için cezası çok büyük.
Dini bozmanın felaketi çok muazzam! Dini bozmanın felaketi çok muazzam! Bak şimdi bugün hristiyanlar Hz. İsa'ya tapıyor. Bak şimdi bugün hristiyanlar Hz. İsa'ya tapıyor. Hz. İsa, Allah'ın kulu; doğmuş, emeklemesi var, büyümesi var.Hz. İsa, Allah'ın kulu; doğmuş, emeklemesi var, büyümesi var. Hz. İsa'ya tapıyorlar. Hz. İsa, Allah'ın bir peygamberiydi. Hz. İsa'ya tapıyorlar. Hz. İsa, Allah'ın bir peygamberiydi.

Hıristiyanlar İncil'de başka peygamber adı duymadılar mı? Musa'yı bilmiyorlar mı?Hıristiyanlar İncil'de başka peygamber adı duymadılar mı? Musa'yı bilmiyorlar mı? Âdem aleyhisselam'ı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyorlar mı? Onlar peygamber. Âdem aleyhisselam'ı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyorlar mı? Onlar peygamber.

Âdem, Nuh, Hz. Musa, Zekeriya, Yahya, İsa, Eyyûb, Yunus işte o da onlar gibi bir peygamber Âdem, Nuh, Hz. Musa, Zekeriya, Yahya, İsa, Eyyûb, Yunus işte o da onlar gibi bir peygamber

Onu bıraktılar, yanlış biliyorlar. Öyle düşünen kâfir oluyor. Kula tapınca kâfir oluyor. Onu bıraktılar, yanlış biliyorlar.

Öyle düşünen kâfir oluyor. Kula tapınca kâfir oluyor.

Lekad kefera'llezîne kâlû inna'llâhe hüve'l-Mesîhü'bnü Meryem. Lekad kefera'llezîne kâlû inna'llâhe hüve'l-Mesîhü'bnü Meryem.

Kâfir oluyor; çünkü bu, kul. Kâfir oluyor; çünkü bu, kul.

Eğer tapınılacak varlık Hz. İsa olsaydı -hâşâ sümme hâşâ- Hz. İsa'dan önceki insanlar, Eğer tapınılacak varlık Hz. İsa olsaydı -hâşâ sümme hâşâ- Hz. İsa'dan önceki insanlar,

milattan 2000 yıl önce, 3000 yıl önce, 4000 yıl önce yaşayan insanlar neye tapacaklardı?milattan 2000 yıl önce, 3000 yıl önce, 4000 yıl önce yaşayan insanlar neye tapacaklardı? "Tapacakları şey doğmadı." diye havada mı duracaklardı?"Tapacakları şey doğmadı." diye havada mı duracaklardı? Bak ne kadar mantıksız! İnsan bu mantıktan anlayabilir. Bak ne kadar mantıksız! İnsan bu mantıktan anlayabilir. Ne Hz. İsa, ne Hz. Musa... Hepsini yaratan, yerin göğün sahibi Allah'a ibadet edecek insanlar.Ne Hz. İsa, ne Hz. Musa... Hepsini yaratan, yerin göğün sahibi Allah'a ibadet edecek insanlar. İslâm bunu söylüyor. "Bunu Hz. İsa söylemedi mi?" Söyledi. İslâm bunu söylüyor.

"Bunu Hz. İsa söylemedi mi?"

Söyledi.

Mâ kultu lehüm illâ mâ emertenî bihî. Mâ kultu lehüm illâ mâ emertenî bihî.

"Yâ Rabbi! Ben, sen bana ne emrettiysen kullara onu söyledim; onlar sonradan şaşırdılar." diyor. "Yâ Rabbi! Ben, sen bana ne emrettiysen kullara onu söyledim; onlar sonradan şaşırdılar." diyor.

Âhirette böyle savunacak: Âhirette böyle savunacak:

"Yâ Rabbi! Ben, sen bana ne söylediysen kullarına onu söyledim; "Yâ Rabbi! Ben, sen bana ne söylediysen kullarına onu söyledim; 'Bana tapının.' demedim, 'Anneme tapının.' demedim,'Bana tapının.' demedim, 'Anneme tapının.' demedim, ben senin emrettiğini söyledim, 'Allah'a ibadet edin.' dedim." diyecek. ben senin emrettiğini söyledim, 'Allah'a ibadet edin.' dedim." diyecek. Kur'ân-ı Kerîm bunu bildiriyor. Kur'ân-ı Kerîm bunu bildiriyor.

Hz. İsa "Allah'a ibadet edin, Allah'a kulluk edin." demişken işi döndürüp dolaştırıpHz. İsa "Allah'a ibadet edin, Allah'a kulluk edin." demişken işi döndürüp dolaştırıp Hz. İsa'ya tapınmaya getirmek nereden çıktı? Hz. İsa'ya tapınmaya getirmek nereden çıktı?

İşte adım adım, adım adım, adım adım sapıtma! İşte adım adım, adım adım, adım adım sapıtma! Bu işler dinin aslından, özünden kaymayla oluyor. Bu işler dinin aslından, özünden kaymayla oluyor. Birçok milletler, birçok ümmetler böyle sapıtmıştır. Birçok milletler, birçok ümmetler böyle sapıtmıştır.

"Olur mu hocam?" Muhterem kardeşlerim! Ben daha acı bir şey söyleyeyim; "Olur mu hocam?"

Muhterem kardeşlerim!

Ben daha acı bir şey söyleyeyim;
biz müslümanlar da çoğumuz itikat bakımından olmasa bile biz müslümanlar da çoğumuz itikat bakımından olmasa bile yaşam bakımından sapık durumda değil miyiz? yaşam bakımından sapık durumda değil miyiz?

Bugün dünya üzerindeki Müslümanların;Bugün dünya üzerindeki Müslümanların; Türkiye'deki müslümanların, dünyanın başka yerlerindeki müslümanların hallerine bakın.Türkiye'deki müslümanların, dünyanın başka yerlerindeki müslümanların hallerine bakın. Giyimlerinin, kuşamlarının, hallerinin, yemelerinin, içmelerinin, ailevî yaşantılarının gerçek Müslümanlıkla ilgisi var mı? Giyimlerinin, kuşamlarının, hallerinin, yemelerinin, içmelerinin, ailevî yaşantılarının gerçek Müslümanlıkla ilgisi var mı?

Yok. Onlar da sapıtmış. İşte bak sımsıkı sarılmayınca, Yok. Onlar da sapıtmış. İşte bak sımsıkı sarılmayınca, Allah'tan yardım istemeyince, dikkat etmeyince sapıtılıyor.Allah'tan yardım istemeyince, dikkat etmeyince sapıtılıyor. Onun için vaziyet çok ciddi. Çok sıkı bir talimat var: Onun için vaziyet çok ciddi. Çok sıkı bir talimat var:

"Bid'atleri ortaya çıkaran insanlar, bid'at sahipleri cehenneme girecek; "Bid'atleri ortaya çıkaran insanlar, bid'at sahipleri cehenneme girecek; hem de cehennemin köpekleri olarak." hem de cehennemin köpekleri olarak."

Ne kadar fena, ne kadar kötü bir tabir! Ne kadar fena, ne kadar kötü bir tabir! Allah bizi bid'atlerden sapıklıklardan, dalâletlerden, inhiraftan, ayak kaymasından korusun.Allah bizi bid'atlerden sapıklıklardan, dalâletlerden, inhiraftan, ayak kaymasından korusun. Sırât-ı müstakîm diyoruz bak; ihdina's-sırâta'l-müstekîm.Sırât-ı müstakîm diyoruz bak; ihdina's-sırâta'l-müstekîm. Rabbimiz bizi dosdoğru yoldan ayırmasın. Rabbimiz bizi dosdoğru yoldan ayırmasın.

Biz, yerin göğün yaratanı Allah'a ibadet ediyoruz.Biz, yerin göğün yaratanı Allah'a ibadet ediyoruz. Peygamberimiz, Hz. Muhammed. "Allah'ın kulu ve peygamberi" diyor; ne kadar güzel! Peygamberimiz, Hz. Muhammed. "Allah'ın kulu ve peygamberi" diyor; ne kadar güzel! İşte bu güzellikleri bilip ona sımsıkı sarılmak lazım;İşte bu güzellikleri bilip ona sımsıkı sarılmak lazım; yeni bir takım şeyler çıkarmamak lazım, çıkarmaya kalkmamak lazım. yeni bir takım şeyler çıkarmamak lazım, çıkarmaya kalkmamak lazım. Kalkışanlara da ikazda bulunmak lazım: Kalkışanlara da ikazda bulunmak lazım:

"Kardeşim, dinimizin aslında böyle bir şey yok, sen bunu yapma."Kardeşim, dinimizin aslında böyle bir şey yok, sen bunu yapma. Sen böyle yapıyorsun ama bu, dinimizin özüne uygun değil." Sen böyle yapıyorsun ama bu, dinimizin özüne uygun değil."

Şefkatle, sevgiyle, severek düzeltmek için çalışmamız lazım. Şefkatle, sevgiyle, severek düzeltmek için çalışmamız lazım. Türkiye'de son sayım rakamlarına göre 62 küsur milyon olmuşuz. 62 milyon insan az değil.Türkiye'de son sayım rakamlarına göre 62 küsur milyon olmuşuz. 62 milyon insan az değil. Her birinin bir cümle kattığını söylesekHer birinin bir cümle kattığını söylesek yavaş yavaş insanları doğru yola çekici çalışmalar yapabiliriz. yavaş yavaş insanları doğru yola çekici çalışmalar yapabiliriz.

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim: Asdaku'r-rü'yâ bi'l-eshâr. İkinci hadîs-i şerîfe geçelim:

Asdaku'r-rü'yâ bi'l-eshâr.

"En doğru rüyalar, seher vaktinde görülenlerdir." "En doğru rüyalar, seher vaktinde görülenlerdir."

Bunun da kaynakları çok; Tirmizî'de, Hâkim'de, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde var. Bunun da kaynakları çok; Tirmizî'de, Hâkim'de, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde var.

İnsan uyuduğu zaman rüya görüyor. İnsan uyuduğu zaman rüya görüyor. "Uykuda düş" diyoruz. Türkçe'de "düş yormak, rüyayı yorumlamak." Arapçası "rüya." "Uykuda düş" diyoruz. Türkçe'de "düş yormak, rüyayı yorumlamak." Arapçası "rüya."

Rüyanın sebebi nedir? Rüya nasıl bir şeydir? Rüyanın sebebi nedir? Rüya nasıl bir şeydir?

Ben gözümü kapatıyorum, bir şey görmüyorum. Ben gözümü kapatıyorum, bir şey görmüyorum. Kapattığım zaman hiçbir şey göremiyorum da uyuduğum zaman gözüm kapalı bir şeyler görüyorum. Kapattığım zaman hiçbir şey göremiyorum da uyuduğum zaman gözüm kapalı bir şeyler görüyorum.

"Hayal görüyorsun ya işte hocam." "Hayal görüyorsun ya işte hocam."

Hepsi hayal değil. Rüyanın nefsânîsi var; nefisten geliyor. Hepsi hayal değil.

Rüyanın nefsânîsi var; nefisten geliyor.
Şeytânîsi var; şeytan vesvese veriyor. Rahmânîsi var. Şeytânîsi var; şeytan vesvese veriyor. Rahmânîsi var. Çeşitleri var; âşikâresi var, gizlisi var. Çeşitleri var; âşikâresi var, gizlisi var.

Bazıları bana not gönderirler; "Hocam, böyle bir rüya gördüm, Bazıları bana not gönderirler; "Hocam, böyle bir rüya gördüm, bunun mânası ne?" diye sorarlar.bunun mânası ne?" diye sorarlar. Bu da rüyanın yorumu. Rüyanın yorumu var mı? Bu da rüyanın yorumu.

Rüyanın yorumu var mı?

Var. Kur'ân-ı Kerîm'de var. Kur'ân-ı Kerîm'de rüyayla ilgili bazı hususlar geçiyor.Var. Kur'ân-ı Kerîm'de var. Kur'ân-ı Kerîm'de rüyayla ilgili bazı hususlar geçiyor. Mesela Yusuf aleyhisselam'ın rüyası. Mesela Yusuf aleyhisselam'ın rüyası. Zindanda ona rüyasını anlatan zindan arkadaşlarının rüyalarına yaptığı yorumlar. Zindanda ona rüyasını anlatan zindan arkadaşlarının rüyalarına yaptığı yorumlar. Mesela İbrahim aleyhisselam'ın rüyası. Mesela İbrahim aleyhisselam'ın rüyası.

Yâ büneyye! İnnî erâ fi'l-menâmi innî ezbahuke. Yâ büneyye! İnnî erâ fi'l-menâmi innî ezbahuke.

"Ey oğulcuğum! Rüyada ben seni kestiğimi gördüm. Ne olacak şimdi?" "Ey oğulcuğum! Rüyada ben seni kestiğimi gördüm. Ne olacak şimdi?"

İbrahim aleyhisselam oğluna soruyor: İbrahim aleyhisselam oğluna soruyor: "Evladım, yavrucuğum! Rüyamda ben seni kesiyorum, diye gördüm. "Evladım, yavrucuğum! Rüyamda ben seni kesiyorum, diye gördüm. Bu seni kesmeme dair bir işaret." Biz olsak ne deriz? Bu seni kesmeme dair bir işaret."

Biz olsak ne deriz?

Bir düşünün. Sonra ben İsmail aleyhisselam'ın ne dediğini size söyleyeyim. Bir düşünün. Sonra ben İsmail aleyhisselam'ın ne dediğini size söyleyeyim.

İbrahim aleyhisselam'ın bu rüyası ne? İbrahim aleyhisselam'ın bu rüyası ne?

Peygamberlerin rüyası, bizim rüyamız gibi değildir. Peygamberlerin rüyası, bizim rüyamız gibi değildir. Bir de rüyanın çeşitleri içinde "peygamberlerin rüyası" farklıdır, insanların rüyası gibi değildir.Bir de rüyanın çeşitleri içinde "peygamberlerin rüyası" farklıdır, insanların rüyası gibi değildir. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğundan "Ben rüyamda seni, kestiğimi görüyorum." demek; Peygamberlerin rüyası vahiy olduğundan "Ben rüyamda seni, kestiğimi görüyorum." demek; "Allah rüyada bana, seni kesmemi emretti." demek. "Allah rüyada bana, seni kesmemi emretti." demek.

O peygamber; ileride İsmail aleyhisselam da peygamber olacak. O da peygamber evladı. O peygamber; ileride İsmail aleyhisselam da peygamber olacak. O da peygamber evladı.

Ne cevap veriyor biliyor musunuz? ُ Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer. Ne cevap veriyor biliyor musunuz?

ُ Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer.

Muhterem kardeşlerim! İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Muhterem kardeşlerim!

İnsanın tüyleri diken diken oluyor.
Erkek adam ağlar; dayanamıyor. Erkek adam ağlar; dayanamıyor.

"Babacığım!" Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer. "Allah sana ne emrettiyse onu yap." diyor. "Babacığım!"

Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer.

"Allah sana ne emrettiyse onu yap." diyor.

Teslimiyete bak! Daha delikanlı çocuk. İlkokul çağını bitirmiş gibi bir çocuk. Teslimiyete bak! Daha delikanlı çocuk. İlkokul çağını bitirmiş gibi bir çocuk.

Ne yapacak? Ağaç mı kesecek, çukur mu kazıyacak? Hayır. Ne yapacak? Ağaç mı kesecek, çukur mu kazıyacak?

Hayır.
Kesmek, kurban etmek. Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer. "Emrolunduğun şeyi yap!" Kesmek, kurban etmek.

Yâ ebeti'f'al mâ tü'mer.

"Emrolunduğun şeyi yap!"

Se-tecidünî inşâa'llâhu mine's-sâbirîn. Se-tecidünî inşâa'llâhu mine's-sâbirîn.

"İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın." "İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın."

"Allah nasip ederse sabretmeye çalışırım inşaallah." diyor. "Allah nasip ederse sabretmeye çalışırım inşaallah." diyor.

Şu hale bak! "Babacığım, elimi bağla da sana ters bir şey yapmayayım." diyor. Şu hale bak!

"Babacığım, elimi bağla da sana ters bir şey yapmayayım." diyor.

"Efendim işte şöyle olsun, böyle olsun!" "Efendim işte şöyle olsun, böyle olsun!"

E tabi Allah imtihan ediyor. Kestirdi mi kestirmedi mi? E tabi Allah imtihan ediyor. Kestirdi mi kestirmedi mi?

Kurban gönderdi, kestirmedi Allah. Ama şu hale bak! Rüyalar ona gidiyor. Kurban gönderdi, kestirmedi Allah. Ama şu hale bak! Rüyalar ona gidiyor.

Rüyaların çeşitleri var. Yalan rüya var; hakiki, doğru rüya var. Rüyaların çeşitleri var. Yalan rüya var; hakiki, doğru rüya var.

Asdaku'r-rü'yâ. "En doğru rüyalar." Asdaku'r-rü'yâ.

"En doğru rüyalar."

Görüldüğü zaman gün gibi, ertesi gün şıp diye çıkan rüyalar. Görüldüğü zaman gün gibi, ertesi gün şıp diye çıkan rüyalar.

Ne zaman? Bi'l-eshâr. "Seher vakitlerinde olandır." Ne zaman?

Bi'l-eshâr.

"Seher vakitlerinde olandır."

"Seher vakti ne demek hocam?" "Seher vakti ne demek hocam?"

Birçok kimse seher vaktini tan içinde, saat altı yedi gibi filan sanıyor. Birçok kimse seher vaktini tan içinde, saat altı yedi gibi filan sanıyor. Daha güneş görünmemiş ama aydınlık sanıyor; değil.Daha güneş görünmemiş ama aydınlık sanıyor; değil. Seher vakti, imsaktan önceki vakittir. Seher vakti, imsaktan önceki vakittir. Oruçlunun yemek yemek için kalktığı zamana "seher vakti" derler.Oruçlunun yemek yemek için kalktığı zamana "seher vakti" derler. Gecenin sonu, daha ortalık karanlık olduğu zamanı seher vaktidir.Gecenin sonu, daha ortalık karanlık olduğu zamanı seher vaktidir. Seher vakti, çok kıymetli bir vakittir. Seher vakti, çok kıymetli bir vakittir. Eskiden yatsıdan sonra uyuyan uyurdu, gecenin üçte biri, üçte ikisi geçerdi;Eskiden yatsıdan sonra uyuyan uyurdu, gecenin üçte biri, üçte ikisi geçerdi; sonuna doğru uyku alınmış olurdu.sonuna doğru uyku alınmış olurdu. O zaman kalkıp abdest alıp teheccüd namazı kılınır İslâm'da. Çok kıymetli bir vakit.O zaman kalkıp abdest alıp teheccüd namazı kılınır İslâm'da. Çok kıymetli bir vakit. Günün kapılarının açıldığı, Allah'ın duaları kabul ettiği bir zaman.Günün kapılarının açıldığı, Allah'ın duaları kabul ettiği bir zaman. İşte o zamanda görülen rüyalar, en doğru rüyalardır. Gecenin artık ilk yorgunluğu geçmiş... İşte o zamanda görülen rüyalar, en doğru rüyalardır. Gecenin artık ilk yorgunluğu geçmiş...

İnsan ilk yattığı zamanlar rüya görmez. Neden? İnsan ilk yattığı zamanlar rüya görmez. Neden?

Çok derin bir uykuya dalar, uyku en derin seviyesinde cereyan eder. Çok derin bir uykuya dalar, uyku en derin seviyesinde cereyan eder. Sonra sathîleşir. Şuur uyanır ama göz daha uyuyor. Sonra sathîleşir. Şuur uyanır ama göz daha uyuyor. Ondan sonra bir müddet devam eder; sonra insan, asıl uykudan uyanır.Ondan sonra bir müddet devam eder; sonra insan, asıl uykudan uyanır. İşte seher vakti; o derin uykudan hafif uykuya geçtiği zaman oluyor. İşte seher vakti; o derin uykudan hafif uykuya geçtiği zaman oluyor. Bir de mânevî bereketin çok olduğu, göğün kapılarının açıldığı zaman oluyor. Bir de mânevî bereketin çok olduğu, göğün kapılarının açıldığı zaman oluyor.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "O zaman görülen rüyalar en doğru rüyalardır." buyurmuş Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "O zaman görülen rüyalar en doğru rüyalardır." buyurmuş

Üçüncü hadîs-i şerîf; Üçüncü hadîs-i şerîf;

Asdaku't-tayereti'l-fâlü ve lâ terüddü müslimen Asdaku't-tayereti'l-fâlü ve lâ terüddü müslimen ve izâ reeytüm mine't-tayri şey'en tekrehûnehû fe-kûlû:ve izâ reeytüm mine't-tayri şey'en tekrehûnehû fe-kûlû: Allâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ enteAllâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ ente ve lâ yüzhibü bi's-seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. ve lâ yüzhibü bi's-seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

Ukbe b. Âmir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Ukbe b. Âmir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Asdaku't-tayereti. Tayeret ne demek? "Suizan" demek. Asdaku't-tayereti.

Tayeret ne demek?

"Suizan" demek.
"Yorumlamak, kötüye yormak" veya "herhangi bir konuyu yormak" demek. "Yorumlamak, kötüye yormak" veya "herhangi bir konuyu yormak" demek. Aslında "uğursuzluğa yormak" demek de burada genel mânasıyla kullanmış. Aslında "uğursuzluğa yormak" demek de burada genel mânasıyla kullanmış.

Asdaku't-tayereti. "Yormanın en doğrusu." Asdaku't-tayereti. "Yormanın en doğrusu."

el-Fâlü "Hayra yormak" demek. el-Fâlü "Hayra yormak" demek.

İnsan kötü bir şey gördüğü zaman, onu birisine söylediği zamanİnsan kötü bir şey gördüğü zaman, onu birisine söylediği zaman veya kendisi onun üzerinde düşündüğü zaman ona iyi bir yorum getirmesi.veya kendisi onun üzerinde düşündüğü zaman ona iyi bir yorum getirmesi. Yorumu güzel yapmaya "fal" deniliyor. Bu tavsiye edilmiş. Yorumu güzel yapmaya "fal" deniliyor. Bu tavsiye edilmiş.

Misalle anlatayım: Şu bizim Sultanahmet camiini yaptıran mübarek Sultan Ahmet, Misalle anlatayım: Şu bizim Sultanahmet camiini yaptıran mübarek Sultan Ahmet, Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretlerinin dervişi olan padişah. Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretlerinin dervişi olan padişah. Derviş Sultan Ahmet! Bir rüya görmüş.Derviş Sultan Ahmet! Bir rüya görmüş. Rüyasında Avusturya kralıyla güreşe tutuşmuşlar.Rüyasında Avusturya kralıyla güreşe tutuşmuşlar. Alt alta üst üste mücadele etmişler, güreşmişler.Alt alta üst üste mücadele etmişler, güreşmişler. Avusturya kralı bunun üstüne çıkmış, sırtını yere yapıştırmış. Avusturya kralı bunun üstüne çıkmış, sırtını yere yapıştırmış.

Biz de sırtın yere yapışması nedir? Tuş olmak. Biz de sırtın yere yapışması nedir?

Tuş olmak.
Avusturya kralı, Sultan Ahmed'i rüyada tuşa getirmiş. Avusturya kralı, Sultan Ahmed'i rüyada tuşa getirmiş.

Böyle bir rüya görünce insan ne olur? Böyle bir rüya görünce insan ne olur?

Allak bullak olur. Kötü bir rüya değil mi? Allak bullak olur. Kötü bir rüya değil mi? Tayere bu, kötü bir şey gördü, fena bir şey gördü; bu onun misali. Tayere bu, kötü bir şey gördü, fena bir şey gördü; bu onun misali.

Şeyhi Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleriydi. Şeyhi Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleriydi. Korkuyla ona gitmiş, telaşla rüyasını anlatmış: Korkuyla ona gitmiş, telaşla rüyasını anlatmış:

"Efendim, âcizâne, nâçizâne bu gece yattığımda böyle bir rüya gördüm." diyor; titriyor korkuyor. "Efendim, âcizâne, nâçizâne bu gece yattığımda böyle bir rüya gördüm." diyor; titriyor korkuyor.

Acaba neden korkuyor? Devleti nâmına korkuyor. Acaba neden korkuyor?

Devleti nâmına korkuyor.

"Avusturya'yla harp edeceğiz; Avusturya Osmanlı'yı yenecek mi acaba?" "Avusturya'yla harp edeceğiz; Avusturya Osmanlı'yı yenecek mi acaba?"

Korkusu bu. Korkusu bu. Sultan Ahmed korkuyla rüyayı anlatmış.Sultan Ahmed korkuyla rüyayı anlatmış. Aziz Mahmud-u Hüdâyî kaddesallahu sirrahu'l-azîz mübarek.Aziz Mahmud-u Hüdâyî kaddesallahu sirrahu'l-azîz mübarek. Zamanın kutbu olduğu söyleniyor.Zamanın kutbu olduğu söyleniyor. Elhamdulillah bizim de evimiz onun çilehanesinin karşısında.Elhamdulillah bizim de evimiz onun çilehanesinin karşısında. Şimdi çilehanesinde namaz kılmak nasip oluyo; elhamdulillah, seviniyoruz.Şimdi çilehanesinde namaz kılmak nasip oluyo; elhamdulillah, seviniyoruz. Allah sevgili kullarının şefaatlerine erdirsin. Allah sevgili kullarının şefaatlerine erdirsin.

"Sultanım, müjde, ne iyi!" demiş. Hoppala! Neresi iyi? "Sultanım, müjde, ne iyi!" demiş.

Hoppala! Neresi iyi?

"Yer, kuvvettir sultanım! Rüyada sizin sırtınız yere geldi ya;"Yer, kuvvettir sultanım! Rüyada sizin sırtınız yere geldi ya; sırtınız kuvvetli tarafta olduğu için bu rüya sizin lehinize. sırtınız kuvvetli tarafta olduğu için bu rüya sizin lehinize. Allah'ın lütfuyla siz savaşta Avusturya kralını yeneceksiniz." demiş. Allah'ın lütfuyla siz savaşta Avusturya kralını yeneceksiniz." demiş.

Aman ne sevinmiş Sultan Ahmed, nasıl memnun olmuş. Aman ne sevinmiş Sultan Ahmed, nasıl memnun olmuş. Hakikaten de yapılan savaşta Osmanlılar, Avusturya'yı yenmiş. Yorum da doğru çıkmış. Hakikaten de yapılan savaşta Osmanlılar, Avusturya'yı yenmiş. Yorum da doğru çıkmış.

"En güzel yorum, hayra yormaktır." "En güzel yorum, hayra yormaktır."

Şimdi burada konu rüyadan açılınca bana gelen notların hepsi rüya ilgilidir; Şimdi burada konu rüyadan açılınca bana gelen notların hepsi rüya ilgilidir; Allahu âlem bi's-savâb; %90'ı "Ben şöyle gördüm hocam." der.Allahu âlem bi's-savâb; %90'ı "Ben şöyle gördüm hocam." der. Birisi de; "Ben hiç rüya görmüyorum." der. Birisi de; "Ben hiç rüya görmüyorum." der.

Tabi hayra yoracak. Sonra bizim büyüklerimiz; "Rüya herkese anlatılmaz." Der Tabi hayra yoracak. Sonra bizim büyüklerimiz; "Rüya herkese anlatılmaz." Der

Neden? Abuk sabuk yorum yaparsa o da fena. Neden?

Abuk sabuk yorum yaparsa o da fena.
Yorumcunun vaziyeti de çok fenadır. Terse yorması iyi olmaz. Yorumcunun vaziyeti de çok fenadır. Terse yorması iyi olmaz. Onun için şöyle ârif, aklı başında bir kimseye yordurmak lazım. Onun için şöyle ârif, aklı başında bir kimseye yordurmak lazım. Herkese rüya da anlatılmaz.Herkese rüya da anlatılmaz. İhtiyatlı olacaksın, söyleyeceğin adamı seçeceksin, mübarek bir insana söyleyeceksin. İhtiyatlı olacaksın, söyleyeceğin adamı seçeceksin, mübarek bir insana söyleyeceksin.

Evet, "Yorumun en güzeli hayra yormaktır." diyelim. Tercümesinde "İyiye yormaktır." Evet, "Yorumun en güzeli hayra yormaktır." diyelim. Tercümesinde "İyiye yormaktır."

Siz de size birisi bir rüya anlatırsa onu hayra yormaya çare arayın. Siz de size birisi bir rüya anlatırsa onu hayra yormaya çare arayın. O aynı zamanda "Allah'a dua" demek oluyor.O aynı zamanda "Allah'a dua" demek oluyor. "Yâ Rabbi! Sen bunu bu hâle getir." demek oluyor."Yâ Rabbi! Sen bunu bu hâle getir." demek oluyor. Allah duaları kabul edicidir; o yorma, o düşünce bereketiyle Allah o duayı kabul edebilir. Allah duaları kabul edicidir; o yorma, o düşünce bereketiyle Allah o duayı kabul edebilir.

Peygamber Efendimiz Hudeybiye muhâsarasının olduğu zamanda; Peygamber Efendimiz Hudeybiye muhâsarasının olduğu zamanda;

"Kureyş'ten gelen adam kimdir?" diye sordu. "Kureyş'ten gelen adam kimdir?" diye sordu.

"'Süheyl' isminde birisi" dediler. "Süheyl" kelimesi "kolay" kelimesiyle ilgili. "'Süheyl' isminde birisi" dediler. "Süheyl" kelimesi "kolay" kelimesiyle ilgili.

"Haa demek ki işimiz kolay olacak." dedi Efendimiz, hayra yordu. "Haa demek ki işimiz kolay olacak." dedi Efendimiz, hayra yordu. Hani bizim Türkçe'de de bir söz vardır ya; "Ağzını hayra aç." derler. Hani bizim Türkçe'de de bir söz vardır ya; "Ağzını hayra aç." derler.

Ya sus ya da hayır söyle. Hayra yormak lazım. Ya sus ya da hayır söyle. Hayra yormak lazım.

Sonra; Velâ terüddü. "Müslüman bir müslamanı reddetmez, geri bırakmaz." Sonra;

Velâ terüddü. "Müslüman bir müslamanı reddetmez, geri bırakmaz."

Ve izâ reeytüm mine't-tayri şey'en tekrehûnehû fe-kûlû. Ve izâ reeytüm mine't-tayri şey'en tekrehûnehû fe-kûlû. "Hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüz zaman -bu gibi konularda- şu duayı yapın." "Hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüz zaman -bu gibi konularda- şu duayı yapın."

Allâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ ente.Allâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ ente. "Kulların başına iyilikleri ancak sen getirirsin, başkası getirmez." "Kulların başına iyilikleri ancak sen getirirsin, başkası getirmez."

Ve lâ yüzhibü bi's-seyyiâti illâ ente. "Kötülükleri de senden başkası götürmez." Ve lâ yüzhibü bi's-seyyiâti illâ ente. "Kötülükleri de senden başkası götürmez."

"İnsanların üzerine iyiliği getiren de sensin, kötülüğü def eden de sensin, "İnsanların üzerine iyiliği getiren de sensin, kötülüğü def eden de sensin, yâ Rabbi! Senden başkası değil." yâ Rabbi! Senden başkası değil."

Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. "Allah'tan başka güç, kuvvet sahibi yoktur." "Allah'tan başka güç, kuvvet sahibi yoktur."

Gücün, kuvvetin sahibi Allah'tır. Allah'ın dediği olur. Gücün, kuvvetin sahibi Allah'tır. Allah'ın dediği olur. Allah'a dayanan rahat eder, kurtulur. Allah'a dayanan rahat eder, kurtulur. Allah'a tevekkül edenin yâveri hak olur, işi rast gider; işte bu çok önemli. Allah'a tevekkül edenin yâveri hak olur, işi rast gider; işte bu çok önemli.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2