Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Birru'l-Vâlideyn Anne-Babaya Karşı İyi Davranma

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Âhir 1420 / 19.09.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evladın Anne Babasının Duasını Alması Ömrünü Uzatır, Anne Babamızı Kabirlerinde Sevindirecek Haller, Doğru Sözlü Yumuşak Üsluplu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Birru'l-Vâlideyn Anne-Babaya Karşı İyi Davranma

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Âhir 1420 / 19.09.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evladın Anne Babasının Duasını Alması Ömrünü Uzatır, Anne Babamızı Kabirlerinde Sevindirecek Haller, Doğru Sözlü Yumuşak Üsluplu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.
Hamden, kesîran, tayyiben mübareken fih. Alâ külli hâlin ve fi külli hin. Hamden, kesîran, tayyiben mübareken fih. Alâ külli hâlin ve fi külli hin. Ve's-sâlatü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn Ve's-sâlatü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahu bi ihsânin ila yevmi'd-dîn. Emma ba'd: ve men tebiahu bi ihsânin ila yevmi'd-dîn.

Emma ba'd:

Kâle Resûlullâhi sallallahu aleyhi ve sellem. Birru'l-vâlideyni yezidü fi'l-umuri.Kâle Resûlullâhi sallallahu aleyhi ve sellem. Birru'l-vâlideyni yezidü fi'l-umuri. Ve'l-kezibu yunkısu'r-rızka. Ve'd-duâu yeruddu'l-kadâe.Ve'l-kezibu yunkısu'r-rızka. Ve'd-duâu yeruddu'l-kadâe. Ve li'llahi Teâlâ fi halkıhi kadââni:Ve li'llahi Teâlâ fi halkıhi kadââni: Kadâun muhdisun ve kadâun nâfizun;Kadâun muhdisun ve kadâun nâfizun; ve li'l-enbiyâi ale'l-ulemâi fadlu dereceteyni ve li'l-ulemâi ale'ş-şuhedâi fadlü derecetin.ve li'l-enbiyâi ale'l-ulemâi fadlu dereceteyni ve li'l-ulemâi ale'ş-şuhedâi fadlü derecetin. Sadaka Resûlullah fîmâ kal ev kemâ kal. Sadaka Resûlullah fîmâ kal ev kemâ kal.

Ebû Hüreyre radiyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîfi okuyup izah etmek istiyorum.Ebû Hüreyre radiyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîfi okuyup izah etmek istiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki:

Birru'l-valideyni yezidü fi'l-umur.Birru'l-valideyni yezidü fi'l-umur. "Evladın ana babasına güzel evlatlık yapması onların gönlünü alması sevindirmesi, memnun etmesi,"Evladın ana babasına güzel evlatlık yapması onların gönlünü alması sevindirmesi, memnun etmesi, duasını kazanması, iyi bakması," Yezidü fi'l-umur. "evladın ömrünü bereketlendirir, artırır."duasını kazanması, iyi bakması," Yezidü fi'l-umur. "evladın ömrünü bereketlendirir, artırır." Bu Cenabı Hakkın bir ikramıdır. Neyi dilerse onu yapar. Onlar onun malumudur. Olanı bilir. Olacağı bilir.Bu Cenabı Hakkın bir ikramıdır. Neyi dilerse onu yapar. Onlar onun malumudur. Olanı bilir. Olacağı bilir. Çocuk anne ve babasına iyi evlatlık yapacak. Her halükârda.Çocuk anne ve babasına iyi evlatlık yapacak. Her halükârda. Anası babası kusurlu olsa bile evlada düşen onlara karşı evlatlığını güzel yapmaktır. Anası babası kusurlu olsa bile evlada düşen onlara karşı evlatlığını güzel yapmaktır.

Annenin babanın duası çocuk için geçerlidir. Hayır duasından çocuk çok istifade eder.Annenin babanın duası çocuk için geçerlidir. Hayır duasından çocuk çok istifade eder. Hatta Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Çocuk kendisine sevgiyle baktırtabilirse,"Hatta Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Çocuk kendisine sevgiyle baktırtabilirse," Annesi babası çocuğuna baktığı zaman sevgiyle bakıyor. Annesi babası çocuğuna baktığı zaman sevgiyle bakıyor. "Sevgiyle baktırtabilirse bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır.""Sevgiyle baktırtabilirse bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır." Peygamber Efendimize diyorlar ki duyan sahabeyi kirâm: "Ya Resûlallah! Günde 360 defa bakar."Peygamber Efendimize diyorlar ki duyan sahabeyi kirâm: "Ya Resûlallah! Günde 360 defa bakar." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Baksın. 360 defa bakarsa 360 tane köle azat etmiş mükafatı verir."Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Baksın. 360 defa bakarsa 360 tane köle azat etmiş mükafatı verir." Ne kadar, o kadar. Her bakışına bir köle âzat etme sevabı verir. [Allah'u ekber.] Ne kadar, o kadar. Her bakışına bir köle âzat etme sevabı verir. [Allah'u ekber.]

Onun için anasının babasının etrafında dönmek lazım. Herhalde pervane gibi dönmek lazım.Onun için anasının babasının etrafında dönmek lazım. Herhalde pervane gibi dönmek lazım. Bir arkasına geçip bir önüne geçip bir daha baktıkça bir daha gördükçe bir daha baktırıp Bir arkasına geçip bir önüne geçip bir daha baktıkça bir daha gördükçe bir daha baktırıp bir daha baktırıp sevabı arttırmak lazım.bir daha baktırıp sevabı arttırmak lazım. Bizde pervane gibi etrafında dolaşmak çok iyi hizmet etmek anlamına da kullanılır. Koşuşturmak: Bizde pervane gibi etrafında dolaşmak çok iyi hizmet etmek anlamına da kullanılır. Koşuşturmak: "Aman babacığım, aman anacığım…" diye. Böyle hizmet etmeye çalışmak lazım."Aman babacığım, aman anacığım…" diye. Böyle hizmet etmeye çalışmak lazım. Bir mükafatı da kendi ana babasına böyle muamele eden kendi evladından böyle muamele görür. Bir mükafatı da kendi ana babasına böyle muamele eden kendi evladından böyle muamele görür.

Kendi ana babasına iyi evlatlık yapmayan kendi evladından iyi evlatlık beklemesin.Kendi ana babasına iyi evlatlık yapmayan kendi evladından iyi evlatlık beklemesin. Bunun pek çok olmuş hikayeleri vardır. Birisi anasına babasına ne etmişte ne bulmuş? Bunun pek çok olmuş hikayeleri vardır.

Birisi anasına babasına ne etmişte ne bulmuş?

Ondan sonra çocuğu da aynen ona onu yapmış diye.Ondan sonra çocuğu da aynen ona onu yapmış diye. Eğer annemiz babamız sağ ise, yaşıyorlarsa elini, ayağını öpelim. Duasını kazanmaya çalışalım.Eğer annemiz babamız sağ ise, yaşıyorlarsa elini, ayağını öpelim. Duasını kazanmaya çalışalım. Kendimizi sevdirmeye çalışalım. Uğraşalım, gayret edelim. Duasını alalım. Kendimizi sevdirmeye çalışalım. Uğraşalım, gayret edelim. Duasını alalım.

Peki, ölmüşse, vefat etmişse o zamanda önce kendimiz iyi Müslüman olalım.Peki, ölmüşse, vefat etmişse o zamanda önce kendimiz iyi Müslüman olalım. Çünkü kendimizin iyi Müslüman olması onlara kabirlerinde nurlarını, neşelerini ve sürurlarını arttırır.Çünkü kendimizin iyi Müslüman olması onlara kabirlerinde nurlarını, neşelerini ve sürurlarını arttırır. Yani kabirleri daha çok nurlanıyor. Evlat iyilik yaptıkça, hem de kabirde neşeleri artıyor. Yani kabirleri daha çok nurlanıyor. Evlat iyilik yaptıkça, hem de kabirde neşeleri artıyor. Önce kendimiz iyi Müslüman olalım.Önce kendimiz iyi Müslüman olalım. Allah'ın sevdiği kullar olalım ki bizi yetiştiren annemiz babamız kabirde sevinsin.Allah'ın sevdiği kullar olalım ki bizi yetiştiren annemiz babamız kabirde sevinsin. Kabirde nurları, sürurları artsın. Kabirde nurları, sürurları artsın.

İkincisi; annemiz ve babamız namına ibadet ve iyilik yapmamızdır.İkincisi; annemiz ve babamız namına ibadet ve iyilik yapmamızdır. Mesela; bir insan babası veya anasının namına hacca giderse, nafile hacca gittiği zaman;Mesela; bir insan babası veya anasının namına hacca giderse, nafile hacca gittiği zaman; "Bu haccımı babam namına yapıyorum, annem namına yapıyorum." diye [niyet ederse]"Bu haccımı babam namına yapıyorum, annem namına yapıyorum." diye [niyet ederse] sevabı babasına anasına gider. Hem de çocuk yine o hac sevabını aynen alır. Hiç zarara uğramaz.sevabı babasına anasına gider. Hem de çocuk yine o hac sevabını aynen alır. Hiç zarara uğramaz. Sevabı bölünmez. Veya babasına gidip te kendisi mahrum kalmaz. Hem annesi babası hac sevabını alırlar.Sevabı bölünmez. Veya babasına gidip te kendisi mahrum kalmaz. Hem annesi babası hac sevabını alırlar. Hem de çocukta o sevaptan aynen alır. Bunu Peygamber Efendimiz açıkça beyan ediyor.Hem de çocukta o sevaptan aynen alır.

Bunu Peygamber Efendimiz açıkça beyan ediyor.
Hac için böyle olunca başka işler içinde böyle olur.Hac için böyle olunca başka işler içinde böyle olur. "Babam namına kurban kesmek, babam namına sadaka vermek, babam namına çeşme yaptırmak,"Babam namına kurban kesmek, babam namına sadaka vermek, babam namına çeşme yaptırmak, babam namına köprü yaptırmak, babam namına medrese mektep yaptırmak,babam namına köprü yaptırmak, babam namına medrese mektep yaptırmak, babam namına talebe okutmak, annem babam namına…" [diye niyet ederek yaptığın da]babam namına talebe okutmak, annem babam namına…" [diye niyet ederek yaptığın da] bunların hepsi[nin sevabı] onlara gider. bunların hepsi[nin sevabı] onlara gider. Yani vefat eden anne babaya iyilik, onların namına yapılan iyilik onlara iyiliktir.Yani vefat eden anne babaya iyilik, onların namına yapılan iyilik onlara iyiliktir. Onların ruhları şad olur. Defterleri kapanmaz. Defterlerine sevaplar yazılır. Onların ruhları şad olur. Defterleri kapanmaz. Defterlerine sevaplar yazılır.

Anne babaya olan hürmetin, sevginin icabatından [icaplarından] biride anne baba vefat etse bileAnne babaya olan hürmetin, sevginin icabatından [icaplarından] biride anne baba vefat etse bile onların sevdiği kimseleri ziyaret etmek, dolaşmaktır.onların sevdiği kimseleri ziyaret etmek, dolaşmaktır. Bu da anne babaya birru'l-valideyn'in iyilik etmenin bir şeklidir. "Selamün aleyküm hacı amca.Bu da anne babaya birru'l-valideyn'in iyilik etmenin bir şeklidir. "Selamün aleyküm hacı amca. Ben seni ziyarete geldim. Babam seni çok severdi. Sen babamın çok samimi arkadaşıydın. Ben seni ziyarete geldim. Babam seni çok severdi. Sen babamın çok samimi arkadaşıydın.

Nasılsın iyi misin?" [diyerek] babasının arkadaşını ziyaret etmek. Anasının ahbabını ziyaret etmek. Nasılsın iyi misin?" [diyerek] babasının arkadaşını ziyaret etmek. Anasının ahbabını ziyaret etmek.

"Hacı teyze nasılsın iyi misin? Bir ihtiyacın var mı? Emret yapıvereyim."Hacı teyze nasılsın iyi misin? Bir ihtiyacın var mı? Emret yapıvereyim. Sen benim anamın çok sevdiği bir arkadaşıydın. Komşusuydun. O seni çok severdi.Sen benim anamın çok sevdiği bir arkadaşıydın. Komşusuydun. O seni çok severdi. Siz birbirinizi çok [severdiniz]." Bu da bir inceliktir.Siz birbirinizi çok [severdiniz]." Bu da bir inceliktir. İslâm ahlakında, adabında kaydedilmiş kitaplara geçmiş bir inceliktir. İslâm ahlakında, adabında kaydedilmiş kitaplara geçmiş bir inceliktir.

Ana babaya iyilik etmek ömrü arttırır. İnsanın ömrü artar. Hatta bununda çok hikayeleri vardır.Ana babaya iyilik etmek ömrü arttırır. İnsanın ömrü artar. Hatta bununda çok hikayeleri vardır. Ölme zamanı gelmiş bir insana Peygamberler tarafından haber veriliyor; "Bu ölecek…" Ölme zamanı gelmiş bir insana Peygamberler tarafından haber veriliyor; "Bu ölecek…" Ama ölmüyor. Peygamber yalan söylemez. Niye ölmedi? Ama ölmüyor. Peygamber yalan söylemez.

Niye ölmedi?

Yaptığı iyi işten dolayı ömrünü Allah'ın uzattığını kitaplar anlatırlar.Yaptığı iyi işten dolayı ömrünü Allah'ın uzattığını kitaplar anlatırlar. Musa aleyhisselam zamanında, daha başka Peygamberler zamanında [meydana gelen olayları] anlatırlar. Musa aleyhisselam zamanında, daha başka Peygamberler zamanında [meydana gelen olayları] anlatırlar.

Vel kezibu yenkusu'r-rızk. "[Yalan] rızkı azaltır." "Ne ilgisi var?" Vel kezibu yenkusu'r-rızk. "[Yalan] rızkı azaltır."

"Ne ilgisi var?"

"Ağzından çıkan bir sözle dükkândaki kazancın." demeyin."Ağzından çıkan bir sözle dükkândaki kazancın." demeyin. Çünkü dükkana rızkı gönderen kazancı gönderen Allah'tır. Yalanı sevmeyende Allah'tır.Çünkü dükkana rızkı gönderen kazancı gönderen Allah'tır. Yalanı sevmeyende Allah'tır. Sevmediği zaman cezalandırmak için müşteriyi döndürtüverir öbür tarafa. Alacağını verdirtmez. Sevmediği zaman cezalandırmak için müşteriyi döndürtüverir öbür tarafa. Alacağını verdirtmez. Malı batırtır. Kazaya uğratır, hasara uğratır. Rızkı azaltır. Yalan söylemeyecek, Müslüman doğru olacak. Malı batırtır. Kazaya uğratır, hasara uğratır. Rızkı azaltır. Yalan söylemeyecek, Müslüman doğru olacak.

Aleyke bi's-sıdkı ve in kadare's-sıdku. "Dosdoğru olacak.Aleyke bi's-sıdkı ve in kadare's-sıdku. "Dosdoğru olacak. Ana babasının, yakınlarının, kendisinin aleyhine de olsa Hakkı söyleyecek. Doğruyu söyleyecek."Ana babasının, yakınlarının, kendisinin aleyhine de olsa Hakkı söyleyecek. Doğruyu söyleyecek." Eğri oturacak doğru konuşacak. Dobra dobra söyleyecek.Eğri oturacak doğru konuşacak. Dobra dobra söyleyecek. Ama yumuşak söyleyecek tatlı söyleyecek. Sözü sırf söylemek hüner değildir.Ama yumuşak söyleyecek tatlı söyleyecek. Sözü sırf söylemek hüner değildir. Murad olan sözün tesir etmesidir. Sözün gereğini karşı tarafın yapmasıdır. Murad olan sözün tesir etmesidir. Sözün gereğini karşı tarafın yapmasıdır. Kızdırarak doğruyu söylersen inat eder, karşı taraf yapmaz. Demek ki kızdırmadan söyleyeceksin.Kızdırarak doğruyu söylersen inat eder, karşı taraf yapmaz. Demek ki kızdırmadan söyleyeceksin. Gönlünü alacaksın. İltifat edeceksin. Hatasını kusurunu söyleyeceksin, düzeltecek.Gönlünü alacaksın. İltifat edeceksin. Hatasını kusurunu söyleyeceksin, düzeltecek. Çünkü amaç o yanlışın düzelmesidir.Çünkü amaç o yanlışın düzelmesidir. Yoksa senin takır takır makineli tüfek gibi doğruları söyleyip söyleyip karşı tarafı kırıp geçirmen değildir.Yoksa senin takır takır makineli tüfek gibi doğruları söyleyip söyleyip karşı tarafı kırıp geçirmen değildir. "Siz adam olmadınız da siz şöylesiniz de böylesiniz de…" Kusurlu da; "Tamam ya, aman…"Siz adam olmadınız da siz şöylesiniz de böylesiniz de…" Kusurlu da; "Tamam ya, aman… Çok kızıyorum, yapmıyorum senin dediğini…" der. Kimisi de güzel söz söyleyince; "Yapacağım…" diyor. Çok kızıyorum, yapmıyorum senin dediğini…" der. Kimisi de güzel söz söyleyince; "Yapacağım…" diyor.

Bizim fakülteden birisi radyoda konuşmuş. Tatlı konuşmuş. İltifatlı konuşmuş.Bizim fakülteden birisi radyoda konuşmuş. Tatlı konuşmuş. İltifatlı konuşmuş. Adamın birisi demiş ki; "Şu adamın hatırı için bu Ramazan orucumu tutacağım. Çok tatlı konuştu." Adamın birisi demiş ki; "Şu adamın hatırı için bu Ramazan orucumu tutacağım. Çok tatlı konuştu." Tabi oruç Allah rızası için tutulur. Ama tatlı söyleyince adam aşka gelmiş.Tabi oruç Allah rızası için tutulur. Ama tatlı söyleyince adam aşka gelmiş. Eski Diyanet İşleri Başkanlarından bir Ali Rıza Akses vardı. Allah rahmet eylesin.Eski Diyanet İşleri Başkanlarından bir Ali Rıza Akses vardı. Allah rahmet eylesin. Fatih müftülüğü de yapmıştı. Babamla da hukuku vardı. Ankara'ya geldi. Diyanet İşleri Başkanı oldu. Fatih müftülüğü de yapmıştı. Babamla da hukuku vardı. Ankara'ya geldi. Diyanet İşleri Başkanı oldu. Bizde ziyaretine gittik. Derdi ki; "Ben güzel sesli müezzinleri merkezin camilerine tayin ederim.Bizde ziyaretine gittik. Derdi ki; "Ben güzel sesli müezzinleri merkezin camilerine tayin ederim. Mesela araştırıp en böyle piyasanın hareketli, kalabalık olduğu yere tayin ederim.Mesela araştırıp en böyle piyasanın hareketli, kalabalık olduğu yere tayin ederim. Çünkü o güzel sesiyle gönül alır çeker." Bir fıkra var. Ben anlatıyorum her zaman.Çünkü o güzel sesiyle gönül alır çeker."

Bir fıkra var. Ben anlatıyorum her zaman.
Adamın birisi minareye çıkmış ama testereyle birisini kesiyorlar gibi sesle ezan okuyor. Çok çirkin sesle.Adamın birisi minareye çıkmış ama testereyle birisini kesiyorlar gibi sesle ezan okuyor. Çok çirkin sesle. Aşağıdan birisi bağırmış: "Sen ne yapıyorsun? Aşağıdan birisi bağırmış:

"Sen ne yapıyorsun?

Ne yapacak minarede minareye çıkan. "Ezan okuyorum." "Niye okuyorsun?" Ne yapacak minarede minareye çıkan. "Ezan okuyorum."

"Niye okuyorsun?"

"Allah rızası için okuyorum." "Sen Allah rızası için aşağı in." demiş. Çünkü sinirine dokunmuş."Allah rızası için okuyorum." "Sen Allah rızası için aşağı in." demiş. Çünkü sinirine dokunmuş. Adama da böyle söylenmez, ezan okuyana in aşağı denmez. [İnsanın] gönlü güzel sese yatar.Adama da böyle söylenmez, ezan okuyana in aşağı denmez. [İnsanın] gönlü güzel sese yatar. Çünkü sesten de rahatsız olur. Zincirlikuyu Caminin yanında minibüs durakları vardı. Çünkü sesten de rahatsız olur.

Zincirlikuyu Caminin yanında minibüs durakları vardı.
Uzun kuyruklar olurdu akşam vakti. Uzun kuyruklar olurdu akşam vakti. Güzel sesli müezzinin sesinden duygulanıp kuyruktaki sırasını feda edip,Güzel sesli müezzinin sesinden duygulanıp kuyruktaki sırasını feda edip, vazgeçip gidip orada namaz kılanlar duydum. Yani müezzinin sesi güzel yanık yanık duygulanıyor.vazgeçip gidip orada namaz kılanlar duydum. Yani müezzinin sesi güzel yanık yanık duygulanıyor. Hadi şu namazı kılayım diye çekiyor. Tabi tatlı ses çeker. Tatlı ifadede çeker. Hadi şu namazı kılayım diye çekiyor. Tabi tatlı ses çeker. Tatlı ifadede çeker. Onun için yumuşak yumuşak konuşmak lazım. Onun için yumuşak yumuşak konuşmak lazım.

Musa aleyhisselam ile Harun aleyhisselam'ı firavuna hakikatleri tebliğ etmek içinMusa aleyhisselam ile Harun aleyhisselam'ı firavuna hakikatleri tebliğ etmek için Allah gönderirken ne emrediyor? Allah gönderirken ne emrediyor?

Ve kûlâ lehu kavlen leyyine. "Yumuşak söz söyleyin ona." diyor.Ve kûlâ lehu kavlen leyyine. "Yumuşak söz söyleyin ona." diyor. Yumuşak söylemek dalkavukluk etmek değil. Hakkı söyleyecek.Yumuşak söylemek dalkavukluk etmek değil. Hakkı söyleyecek. Ama yumuşak konuşarak. Leyyin. Yumuşak konuşun. Ama yumuşak konuşarak. Leyyin. Yumuşak konuşun.

Leallehu yetezekkeru ev yehşa. "Ola ki aklını başına toplar ve Allahtan korkarda doğru yola gelir."Leallehu yetezekkeru ev yehşa. "Ola ki aklını başına toplar ve Allahtan korkarda doğru yola gelir." Sert söylemeyecek. "Ey firavun! Beni sana Allah gönderdi. Aklını başına topla. Hizaya gel. İn aşağı.Sert söylemeyecek. "Ey firavun! Beni sana Allah gönderdi. Aklını başına topla. Hizaya gel. İn aşağı. Kafanı kırarım. Mucize gösteririm asarım, keserim." değil. Yumuşak yumuşak.Kafanı kırarım. Mucize gösteririm asarım, keserim." değil. Yumuşak yumuşak. Firavun ki; "Bana tapacaksın…" diyen bir insan. Yani insanların en kötüsü.Firavun ki; "Bana tapacaksın…" diyen bir insan. Yani insanların en kötüsü. Tanrılık davasına kalkmış bir insan. İnsanların en sahtekârıdır, en kötüsüdür.Tanrılık davasına kalkmış bir insan. İnsanların en sahtekârıdır, en kötüsüdür. Ona bile gidecek yumuşak yumuşak konuşacak. Yalan rızkı azaltır. Kesilir rızk. Doğru sözlü olacağız. Ona bile gidecek yumuşak yumuşak konuşacak.

Yalan rızkı azaltır. Kesilir rızk. Doğru sözlü olacağız.

Ve'd-duau yeruddü'l-kadae. "Duada Allahın kaderini değiştirir. Mukadderatı değiştirir." Ve'd-duau yeruddü'l-kadae. "Duada Allahın kaderini değiştirir. Mukadderatı değiştirir."

Şöyle olacaksa olmaz, şöyle olmayacaksa olur. Olmayacak iş olur.Şöyle olacaksa olmaz, şöyle olmayacaksa olur. Olmayacak iş olur. Olacak iş olmaz. Yani istemediği, dua ettiği için. Duasına göre Allah değiştirir. Olacak iş olmaz. Yani istemediği, dua ettiği için.

Duasına göre Allah değiştirir.

Mukadderat değişir mi? Takdir ile inşallah. Allah'ın kazası, hükmü değişir mi? Mukadderat değişir mi? Takdir ile inşallah.

Allah'ın kazası, hükmü değişir mi?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki.

Ve li'llahi Teâlâ fi halkihi kadââni. Ve li'llahi Teâlâ fi halkihi kadââni. "Allah'ın kulları hakkında iki çeşit kazası vardır." "Allah'ın kulları hakkında iki çeşit kazası vardır."

Yani iki çeşit kaderi mukadderatı vardır. Birisi kadâun nafiz. Mutlaka icrâ edilecek olan hüküm.Yani iki çeşit kaderi mukadderatı vardır. Birisi kadâun nafiz. Mutlaka icrâ edilecek olan hüküm. Diğeri de kadâun muhdes. İkdas olunmuş olan, kazası meleklerin defterine yazılmış olan.Diğeri de kadâun muhdes. İkdas olunmuş olan, kazası meleklerin defterine yazılmış olan. Bu değişebilir. Levhi mahfuzda meleklerin defterine yazılmış olanı Allah değiştirir.Bu değişebilir. Levhi mahfuzda meleklerin defterine yazılmış olanı Allah değiştirir. Levhi mahfuza bakarken oradan yazının değiştiğini görmüş mübarek bazı insanlar. Değiştirir. Levhi mahfuza bakarken oradan yazının değiştiğini görmüş mübarek bazı insanlar. Değiştirir.

Yemhullah ma yeşau ve yüsbitü ve indehu ümmü'l-kitab. Dilediğini değiştirir diyor.Yemhullah ma yeşau ve yüsbitü ve indehu ümmü'l-kitab. Dilediğini değiştirir diyor. Burada bu hükmü ilahinin bir kısmının değişme istidadında olduğunu öğreniyoruz.Burada bu hükmü ilahinin bir kısmının değişme istidadında olduğunu öğreniyoruz. Bu kaza ve kader meselesi İmam Hatip Okullarında okutulur. İlm-i kelâm kitaplarında bahis konusu yapılır. Bu kaza ve kader meselesi İmam Hatip Okullarında okutulur. İlm-i kelâm kitaplarında bahis konusu yapılır.

Dua kazayı değiştirir mi? Evet. Dua kazayı değiştirir mi?

Evet.

Eddudau yeruddu'l-kadâe ba'de en yubrame. Kesinleşmiş olan hükmü ilahiyi değiştirir. Eddudau yeruddu'l-kadâe ba'de en yubrame. Kesinleşmiş olan hükmü ilahiyi değiştirir.

Kaza ne demek? Kader ne demek? Kadâ yakdı kadâe Arapça'da bir şeye hükmetmek demek.Kaza ne demek? Kader ne demek?

Kadâ yakdı kadâe Arapça'da bir şeye hükmetmek demek.
Hükmeden kimseye de kadı derler. Kullanıyoruz. Kadı. Kadı efendi mânasına. Hükmeden kimseye de kadı derler. Kullanıyoruz. Kadı. Kadı efendi mânasına. Kadâ; hükmetmek mahkeme muhakeme mânasına kullanılmıştır. Kadı kelimesinin çoğulu kudad gelir.Kadâ; hükmetmek mahkeme muhakeme mânasına kullanılmıştır. Kadı kelimesinin çoğulu kudad gelir. Medresetün kudad.Medresetün kudad. Kadılar medresesi. Kaddere, yukaddiru, takdir de bir şeyi ölçüp biçip ortaya koymak mânasına.Kadılar medresesi. Kaddere, yukaddiru, takdir de bir şeyi ölçüp biçip ortaya koymak mânasına. Bunlar birbirleri yerine kullanılabilen veyahut anlamları özel olan ilm-i kelâm tabirleridir. Bunlar birbirleri yerine kullanılabilen veyahut anlamları özel olan ilm-i kelâm tabirleridir.

Allahu Teâlâ hazretleri dilediğini değiştiriyor. Allahu Teâlâ hazretleri dilediğini değiştiriyor.

Edduâu yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil.Edduâu yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil. "Dua gelmiş olan hükmede fayda verir, kaldırır. İcra edilmekte olana da." Adam hastalanmış ölecek."Dua gelmiş olan hükmede fayda verir, kaldırır. İcra edilmekte olana da." Adam hastalanmış ölecek. Dua ediyor. Duasıyla değişir. Ölüm belki değişmezde eceli belli olduğu için.Dua ediyor. Duasıyla değişir. Ölüm belki değişmezde eceli belli olduğu için. Hastalık devam edecekse kalkar. Bir de gelen henüz gelmemiş olanı döndürür geriye. Hastalık devam edecekse kalkar. Bir de gelen henüz gelmemiş olanı döndürür geriye. Gelmiş olanı da kaldırabilir. Gelecek olanı da durdurabilir. Onun için dua çok önemli bir ibadettir.Gelmiş olanı da kaldırabilir. Gelecek olanı da durdurabilir.

Onun için dua çok önemli bir ibadettir.
Çok önemli bir faaliyettir. Duayı ihmal etmeyin. Duanın kadrini kıymetini bilin.Çok önemli bir faaliyettir. Duayı ihmal etmeyin. Duanın kadrini kıymetini bilin. Duaya para alınmıyor, ama duaya çok şeyler veriliyor. Duadan dolayı çok şeyler kazanılıyor.Duaya para alınmıyor, ama duaya çok şeyler veriliyor. Duadan dolayı çok şeyler kazanılıyor. Çok dua edin. Çok dua edin. Önce anne babanıza dua edin. Yakınlarınıza dua edin.Çok dua edin. Çok dua edin. Önce anne babanıza dua edin. Yakınlarınıza dua edin. Kendi kendinize dua edin. Dünyanıza dua edin. Ahiretinize dua edin. Çoluk çocuğunuza dua edin.Kendi kendinize dua edin. Dünyanıza dua edin. Ahiretinize dua edin. Çoluk çocuğunuza dua edin. Ben kardeşinize dua edin. Birbirinize dua edin. Müminin mümine duası çok çok süratle kabul olur.Ben kardeşinize dua edin. Birbirinize dua edin.

Müminin mümine duası çok çok süratle kabul olur.
En süratle kabul olan dualardan birisi müminin mümin kardeşine yaptığı duadır.En süratle kabul olan dualardan birisi müminin mümin kardeşine yaptığı duadır. Derdini, tasasını, elemini, kederini bildiğiniz kardeşiniz için dua edin.Derdini, tasasını, elemini, kederini bildiğiniz kardeşiniz için dua edin. Onun gıyabında. "Yâ Rabbi! falanca kardeşimin filanca sıkıntısı var. Biliyorum.Onun gıyabında. "Yâ Rabbi! falanca kardeşimin filanca sıkıntısı var. Biliyorum. Yâ Rabbi! Şunu kurtarıver. Şu sıkıntısını geçiriver. Şu hastalığını iyi ediver." diye dua edin.Yâ Rabbi! Şunu kurtarıver. Şu sıkıntısını geçiriver. Şu hastalığını iyi ediver." diye dua edin. Çok dua edin. Söz verdiğiniz kimseyi de duadan unutmayın. "Söz mü, tamam mı?" "Tamam." Çok dua edin. Söz verdiğiniz kimseyi de duadan unutmayın.

"Söz mü, tamam mı?" "Tamam."
Tamam dediyseniz ondan sonra onu unutmayın. Duanıza alın. duanızda onu da yâd edin. Tamam dediyseniz ondan sonra onu unutmayın. Duanıza alın. duanızda onu da yâd edin.

Namazlardan sonraki duaları üstünkörü yapmayın. Özene bezene yapın.Namazlardan sonraki duaları üstünkörü yapmayın. Özene bezene yapın. Neleri isteyeceğim Allah'tan diye düşünün. Düşündüğünüzü de özene bezene sıralayın.Neleri isteyeceğim Allah'tan diye düşünün. Düşündüğünüzü de özene bezene sıralayın. Çünkü Cenabı Hakkın huzurundasınız. Namazdan sonrada duanın vakti, zamanıdır. İsteyin. Fırsat. Çünkü Cenabı Hakkın huzurundasınız. Namazdan sonrada duanın vakti, zamanıdır. İsteyin. Fırsat.

Ne acele ediyorsun? Kalkıp ne olacak? Bizim memleketin ahalisi biraz öyle.Ne acele ediyorsun? Kalkıp ne olacak?

Bizim memleketin ahalisi biraz öyle.
Yasakları çiğner. 200 kilometre süratle gider gideceği yere. Yasakları çiğner. 200 kilometre süratle gider gideceği yere. Ondan sonra kahveye oturur iki saat vakit geçirir. Ne acele ettin? Ondan sonra kahveye oturur iki saat vakit geçirir.

Ne acele ettin?

Yani madem kahvede oturacaktın, acele bir işin yoktu. Yani madem kahvede oturacaktın, acele bir işin yoktu.

Bu 200 km süratle gitmenin anlamı ne? Bir tarafta acele eder. Öbür tarafta vakit öldürür.Bu 200 km süratle gitmenin anlamı ne?

Bir tarafta acele eder. Öbür tarafta vakit öldürür.
Çok vakit öldürür. Sabahtan akşama kadar vakit öldürür. Hacı babalar vakit öldürür.Çok vakit öldürür. Sabahtan akşama kadar vakit öldürür. Hacı babalar vakit öldürür. Esnaf vakit öldürür. Tüccar vakit öldürür. Dairelerde memur vakit öldürür. Sportoto doldurur. Esnaf vakit öldürür. Tüccar vakit öldürür. Dairelerde memur vakit öldürür. Sportoto doldurur. Gazeteleri okur. Müdürler amirler vakit öldürür. Vakit öldürme şampiyonu. Çok şampiyonlar vardır.Gazeteleri okur. Müdürler amirler vakit öldürür. Vakit öldürme şampiyonu. Çok şampiyonlar vardır. Gizli şampiyonlar bizim memlekette. Vaktin kıymetini hiç bilmezler. Gizli şampiyonlar bizim memlekette. Vaktin kıymetini hiç bilmezler.

Şeytan acele ettirir. Hadi kalk ya. Tamam ya. Namaz bitti ya. Ne duruyorsun ya.Şeytan acele ettirir. Hadi kalk ya. Tamam ya. Namaz bitti ya. Ne duruyorsun ya. Pabucunu kapan hop dışarıya. Yani canını zor atar dışarıya. Fırında mısın be adam? Pabucunu kapan hop dışarıya. Yani canını zor atar dışarıya.

Fırında mısın be adam?

E'l-mü'minü fi'l-mescidi ke's-semeki fi'l-mâi. Demiş birisi.E'l-mü'minü fi'l-mescidi ke's-semeki fi'l-mâi. Demiş birisi. Yazmış. "Mümin mescitte suda balık gibidir." Hoşuna gider. Yazmış. "Mümin mescitte suda balık gibidir." Hoşuna gider.

Ve'l-münafıku fi'l-mescidi ke't-tayri fi'l-kafes. "Münafıkta mescitte kafesteki kuş gibidir." Ve'l-münafıku fi'l-mescidi ke't-tayri fi'l-kafes. "Münafıkta mescitte kafesteki kuş gibidir."

Yani kapısı açık olsa pır kaçacak. Zar zor geldi zaten. Yani kapısı açık olsa pır kaçacak. Zar zor geldi zaten.

Ve iza kamu ile's-salati kamu küsala. Yuraune'n-nase vela yezkuruna'llahe illa kalila. Ve iza kamu ile's-salati kamu küsala. Yuraune'n-nase vela yezkuruna'llahe illa kalila.

Namaza tembel tembel gelirler. Gösteriş için gelirler. Gelmese ayıp olacak diye gelirler.Namaza tembel tembel gelirler. Gösteriş için gelirler. Gelmese ayıp olacak diye gelirler. Birisi zorladı diye gelirler. Allah'tan korkmazlar. Camide zor dururlar hemen kaçarlar. Bakarsın yok.Birisi zorladı diye gelirler. Allah'tan korkmazlar. Camide zor dururlar hemen kaçarlar. Bakarsın yok. Duayı filan beklemez. Be hey şaşkın adam. Dur ibadet ettin, dua ette kazan. Duayı etmez.Duayı filan beklemez. Be hey şaşkın adam. Dur ibadet ettin, dua ette kazan. Duayı etmez. Dua etmeden kalkar gider. Bu 4 rekatlık namazı 8 rekât, 10 rekatı 20 rekât farz et. Dua etmeden kalkar gider. Bu 4 rekatlık namazı 8 rekât, 10 rekatı 20 rekât farz et.

Ramazan'da namaz kılmıyor musun? O zaman teravihi tamamlamıyor musun? Ramazan'da namaz kılmıyor musun? O zaman teravihi tamamlamıyor musun?

E'l-aceletü mine'ş-şeytan. Acele ettirir şeytan. Namaz kılacak namaza da özendirmez.E'l-aceletü mine'ş-şeytan.

Acele ettirir şeytan. Namaz kılacak namaza da özendirmez.
Namazı da paldır küldür kıldırır. Acele kıldırır. Sevabını kaçırtır. Namazı da paldır küldür kıldırır. Acele kıldırır. Sevabını kaçırtır. Jet imamlar var. Jet imamların jet cemaatleri var.Jet imamlar var. Jet imamların jet cemaatleri var. Ondan sonra o namazı orada çabuk kılarlar, dondurmacıdan giderler kasa kasa dondurma yerler.Ondan sonra o namazı orada çabuk kılarlar, dondurmacıdan giderler kasa kasa dondurma yerler. Camide biraz daha dursaydın daha çok kârlı olacaktın. Camide biraz daha dursaydın daha çok kârlı olacaktın. Çocukken yaptığımız şeyler, onun için iyi biliyorum. Mahalleden çoluktan çocuktan.Çocukken yaptığımız şeyler, onun için iyi biliyorum. Mahalleden çoluktan çocuktan. Yani en hızlı okuyan en çabuk kıldıran imam hangisi diye onu ararlardı. "Filanca camiinde hızlı kıldırıyor. Yani en hızlı okuyan en çabuk kıldıran imam hangisi diye onu ararlardı. "Filanca camiinde hızlı kıldırıyor. Öbür tarafta hızlı kıldırmıyor. Aman oraya gitme…" Tabi cemaati de kızdırmakta doğru değil. Öbür tarafta hızlı kıldırmıyor. Aman oraya gitme…" Tabi cemaati de kızdırmakta doğru değil.

Murat paşa Camiinde bir imam varmış zamanın birinde. Çok uzun okuyormuş.Murat paşa Camiinde bir imam varmış zamanın birinde. Çok uzun okuyormuş. Cemaat içeri girdikten sonra kapıyı içerden bir kilitliyormuş.Cemaat içeri girdikten sonra kapıyı içerden bir kilitliyormuş. Anahtarı cebine atıyormuş. Kaçamıyorlar da cemaat. O da aşırı yavaş kılıyormuş.Anahtarı cebine atıyormuş. Kaçamıyorlar da cemaat. O da aşırı yavaş kılıyormuş. Müezzinde onun çaresini bulmuş. Yukarıya semaveri koymuş, çayını koymuş. Müezzinde onun çaresini bulmuş. Yukarıya semaveri koymuş, çayını koymuş. Hoca okuyormuş, okuyormuş, okuyormuş. [O da] orada çayını içiyormuş. Hoca okuyormuş, okuyormuş, okuyormuş. [O da] orada çayını içiyormuş. Tam rükuya yaklaştığı zaman kalkıp "Allah'u ekber" namazı kılıyormuş. Bu da işin ters tarafı.Tam rükuya yaklaştığı zaman kalkıp "Allah'u ekber" namazı kılıyormuş. Bu da işin ters tarafı. Yani çok uzatmakta doğru değil. Çok aşırı uçlar iyi değil. Her şeyi itidalli, ölçülü yapmak lazım. Yani çok uzatmakta doğru değil. Çok aşırı uçlar iyi değil. Her şeyi itidalli, ölçülü yapmak lazım.

Veli'l-enbiyai ale'l-ulemai fadlu dereceteyni.Veli'l-enbiyai ale'l-ulemai fadlu dereceteyni. "Peygamberlerin âlimler üzerine iki derece üstünlüğü vardır." Yani ulemanın derecesi çok yüksek."Peygamberlerin âlimler üzerine iki derece üstünlüğü vardır." Yani ulemanın derecesi çok yüksek. Peygamberlerin derecesine yakın da arada iki muazzam derece vardır. Onlar Peygamber.Peygamberlerin derecesine yakın da arada iki muazzam derece vardır. Onlar Peygamber. Allah tarafından seçilmiş mübarek insanlar. Ama ulemâ yakın. İki derece var arada.Allah tarafından seçilmiş mübarek insanlar. Ama ulemâ yakın. İki derece var arada. O derecelerin ne olduğunu bildirmemiş Peygamber Efendimiz. Yani ne bakımdansa o iki üstünlük? O derecelerin ne olduğunu bildirmemiş Peygamber Efendimiz.

Yani ne bakımdansa o iki üstünlük?

İki muazzam derece fark var. muazzamda demiyor burada iki derece fark var aralarında. İki kademe vardır. İki muazzam derece fark var. muazzamda demiyor burada iki derece fark var aralarında. İki kademe vardır.

Ve li'l-ulemai ale'ş-şuhedai fadlu derecetin. "Âlimlerin şehitler üzerinde bir derece üstünlüğü vardır."Ve li'l-ulemai ale'ş-şuhedai fadlu derecetin. "Âlimlerin şehitler üzerinde bir derece üstünlüğü vardır." Sıralamada şehitler, alimler, Peygamberler. En üstte Peygamberler.Sıralamada şehitler, alimler, Peygamberler. En üstte Peygamberler. Peygamberlerden iki derece aşağıda alimler. Ondan bir aşağıda şehitler geliyor.Peygamberlerden iki derece aşağıda alimler. Ondan bir aşağıda şehitler geliyor. Yani şehitler alimlerden geride geliyor. Alimin derecesi şehidin derecesinden daha üstün. Yani şehitler alimlerden geride geliyor.

Alimin derecesi şehidin derecesinden daha üstün.

Neden? Çünkü ilim çok kıymetli. Çünkü ilim sayesinde insan her şeyi güzel yapıyor. Neden?

Çünkü ilim çok kıymetli. Çünkü ilim sayesinde insan her şeyi güzel yapıyor.

Avrupa'nın bizi geçmesi nedendir? İlme önem vermesindendir. Avrupa'nın bizi geçmesi nedendir? İlme önem vermesindendir.

Bizim onlardan geri kalmamız nedendir? İlimden, araştırmadan geri kalmamızdandır. Bizim onlardan geri kalmamız nedendir? İlimden, araştırmadan geri kalmamızdandır.

Barbaros Hayrettin, çok hoşuma gitti, çok seviyorum zaten mübareği. Nur içinde yatsın. Makamı âla olsun.Barbaros Hayrettin, çok hoşuma gitti, çok seviyorum zaten mübareği. Nur içinde yatsın. Makamı âla olsun. Zamanın sadrazamına gelmiş. Preveze Zaferi 1538 miydi? 16. Yüzyılda.Zamanın sadrazamına gelmiş.

Preveze Zaferi 1538 miydi? 16. Yüzyılda.
Sadrazam, Diyarbakır tarafına bir sefere gitmiş. Onun yanına kadarda gitmiş. Kaptanı Derya olarak.Sadrazam, Diyarbakır tarafına bir sefere gitmiş. Onun yanına kadarda gitmiş. Kaptanı Derya olarak. Sadrazamın yanına kadar gitmiş. Ondan sonra demiş ki:Sadrazamın yanına kadar gitmiş. Ondan sonra demiş ki: "Efendim bu Avrupalılar yenidünya diye bir yerler buldular. Yeni Hint diye. Hindistan diye."Efendim bu Avrupalılar yenidünya diye bir yerler buldular. Yeni Hint diye. Hindistan diye. Büyük topraklar varmış orada. Şuralara gidelim. Oraları da bir zapturapt altına alalım." Büyük topraklar varmış orada. Şuralara gidelim. Oraları da bir zapturapt altına alalım."

Zaten biliyorsunuz Piri Reis dünyanın haritasını çok güzel çizmiş. Basıldı. Bende de var.Zaten biliyorsunuz Piri Reis dünyanın haritasını çok güzel çizmiş. Basıldı. Bende de var. Kocaman bir harita. Güney Amerika'yı filan hepsini resmetmiş.Kocaman bir harita. Güney Amerika'yı filan hepsini resmetmiş. Hem de orada hangi mahlûkatın bulunduğunun resimleri bile var. Notlar var haritada.Hem de orada hangi mahlûkatın bulunduğunun resimleri bile var. Notlar var haritada. Çok yaman adam. Allah rahmet eylesin. Sadrazama teklif etmiş. "Gidelim şurayı da alalım."Çok yaman adam. Allah rahmet eylesin. Sadrazama teklif etmiş. "Gidelim şurayı da alalım." Sadrazam "he…" dese Amerika'nın bir kısmı bizim olacaktı şimdi.Sadrazam "he…" dese Amerika'nın bir kısmı bizim olacaktı şimdi. Orta Amerika'nın, Güney Amerika'nın, Kuzey Amerika'nın, ne iyi olacaktı. Orta Amerika'nın, Güney Amerika'nın, Kuzey Amerika'nın, ne iyi olacaktı.

Sadrazam demiş ki: "Kaptan Paşa! Zaten buradaki memleketleri zor idare ediyoruz.Sadrazam demiş ki: "Kaptan Paşa! Zaten buradaki memleketleri zor idare ediyoruz. Başımıza yeni belalar açma." Yeni duydum bunu. Yani ana kaynaklardan böyle okumadım.Başımıza yeni belalar açma." Yeni duydum bunu. Yani ana kaynaklardan böyle okumadım. Barboros Hayrettin'in hatıralarını okudum. Hatta bir Korgeneral'e hediye gönderdim.Barboros Hayrettin'in hatıralarını okudum. Hatta bir Korgeneral'e hediye gönderdim. Okusun da görsün diye. Ama hatıralarında rastlamadım da araştırmak lazım.Okusun da görsün diye. Ama hatıralarında rastlamadım da araştırmak lazım. Artık hangi tarih kitabının neresinde yazıyorsa. Avustralya'yı Kaptan Cook 1700 yılında buluyor.Artık hangi tarih kitabının neresinde yazıyorsa.

Avustralya'yı Kaptan Cook 1700 yılında buluyor.
1800'lü yıllarda oraya yerleşmeye başlıyorlar. İşte 1900 yani. Geçen sene 200. Yılını kutladılar.1800'lü yıllarda oraya yerleşmeye başlıyorlar. İşte 1900 yani. Geçen sene 200. Yılını kutladılar. Koca bir ülke. Türkiye'nin on misli. Her şey var. Kömür var, demir var, maden var, altın var.Koca bir ülke. Türkiye'nin on misli. Her şey var. Kömür var, demir var, maden var, altın var. Altın aramak serbest müsaadeyle. Millet kazmasını alıyor… Hatta biz bir kasabaya gittik. Altın aramak serbest müsaadeyle. Millet kazmasını alıyor…

Hatta biz bir kasabaya gittik.
Burada altın aramak serbest. Ama; "Kazmadan başka âlet kullanamazsın." diyorlar.Burada altın aramak serbest. Ama; "Kazmadan başka âlet kullanamazsın." diyorlar. Böyle bir yerde ayırmışlar. Yanında altın fabrikası var. Altın madeninin kendisi var.Böyle bir yerde ayırmışlar. Yanında altın fabrikası var. Altın madeninin kendisi var. Arıtma tesisleri var. Orayı da ayırmışlar. Kimileride kazmış. Bizde gittik. Bizde şöyle bakındık. Arıtma tesisleri var. Orayı da ayırmışlar. Kimileride kazmış. Bizde gittik. Bizde şöyle bakındık. Yanımızda kazma yoktu. Yani; Yanımızda kazma yoktu. Yani;

"Nasıl oluyor altın, ne türden çıkıyor?" diye merak ettik baktık. Öyle bir diyar. Kaçırmışız elimizden."Nasıl oluyor altın, ne türden çıkıyor?" diye merak ettik baktık. Öyle bir diyar. Kaçırmışız elimizden. Koca koca ülkeler. Afrika'nın büyük kısmı bizimmiş kaçırmışız. Koca koca ülkeler. Afrika'nın büyük kısmı bizimmiş kaçırmışız.

Sultanlardan bir tanesine Amerikalılar gelmişler. Otomobil teklif etmişler. Onlarda almamış.Sultanlardan bir tanesine Amerikalılar gelmişler. Otomobil teklif etmişler. Onlarda almamış. Otomobili alsaydık tamam teknik üstünlük bizde olacaktı. Düşmanları yenerdik. Almamış.Otomobili alsaydık tamam teknik üstünlük bizde olacaktı. Düşmanları yenerdik. Almamış. "Al be mübarek. Al da bin. Motorize kuvvet. Git. İsyan edeni tepele.""Al be mübarek. Al da bin. Motorize kuvvet. Git. İsyan edeni tepele." Yani ilimde geri kalınca çökmüşüz. İlimde bir hamle yapabilseydik. Yani ilimde geri kalınca çökmüşüz. İlimde bir hamle yapabilseydik.

Yapılır mı hamle? Japonlar yaptı.Yapılır mı hamle?

Japonlar yaptı.
Japonlar ilk Amerikan gemisi onların adalarına geldiği zaman çok iptidai durumdalardı.Japonlar ilk Amerikan gemisi onların adalarına geldiği zaman çok iptidai durumdalardı. Hamle yaptılar. Şimdi dünyanın yedilerinden biri oluyor, devlerinden.Hamle yaptılar. Şimdi dünyanın yedilerinden biri oluyor, devlerinden. Sanayide uzaya füzede fırlatıyorlar. Her şeyi yapıyorlar. Ellerinde hiçbir eksiklik yok. Sanayide uzaya füzede fırlatıyorlar. Her şeyi yapıyorlar. Ellerinde hiçbir eksiklik yok. Yalnız büyük toprakları yok. O büyük toprakları almak için sağa sola saldırdılar.Yalnız büyük toprakları yok. O büyük toprakları almak için sağa sola saldırdılar. Şamarı yediler oturdular. Yani onlarda geri kaldılar. [Her şeyi] Avrupalılara kaptırdılar. Şamarı yediler oturdular. Yani onlarda geri kaldılar. [Her şeyi] Avrupalılara kaptırdılar.

Bacak kadar bir karış boyundaki Portekiz Hollanda Belçika müstemleke sahibi oldu değil mi?Bacak kadar bir karış boyundaki Portekiz Hollanda Belçika müstemleke sahibi oldu değil mi? Afrikalarda şuralarda buralarda. İlim çok önemli. Ben kardeşlerime boyuna ilmi teşvik ediyorum. Afrikalarda şuralarda buralarda.

İlim çok önemli. Ben kardeşlerime boyuna ilmi teşvik ediyorum.

Hocam mezun oldum ne iş yapayım? Üniversitede kal. Neden? Hocam mezun oldum ne iş yapayım?

Üniversitede kal.

Neden?

Üniversitede kalınca ilmi daha iyi öğrenir. Sonra bu sizlerin böyle yurt dışına gitmenizden çok memnunum ben.Üniversitede kalınca ilmi daha iyi öğrenir. Sonra bu sizlerin böyle yurt dışına gitmenizden çok memnunum ben. İlk önce çok karşıydım. Sonradan döndüm.İlk önce çok karşıydım. Sonradan döndüm. "Bunlar yurt dışına giderlerse bozulurlar…" diye en karşı olanlardan birisi bendim. "Bunlar yurt dışına giderlerse bozulurlar…" diye en karşı olanlardan birisi bendim. 20-30 yıl önce başladı ya bu iş. "Aman bunlar gâvur diyarına gittiler mi gâvur olurlar.20-30 yıl önce başladı ya bu iş. "Aman bunlar gâvur diyarına gittiler mi gâvur olurlar. Şaşırırlar sapıtırlar." diye en karşı olanlardan biriydim. Korktuğumda oldu.Şaşırırlar sapıtırlar." diye en karşı olanlardan biriydim. Korktuğumda oldu. Şaşıranlar, sapıtanlar, beer gardenlarda ömrünü tüketenler. Parasını harcayanlar. Çok. Yüzde 90'ı bozuldu. Şaşıranlar, sapıtanlar, beer gardenlarda ömrünü tüketenler. Parasını harcayanlar. Çok. Yüzde 90'ı bozuldu.

Ama kalanda kaldı. Dünyayı tanıdı daha iyi oldu. Yani ilim irfan dünyanın [birçok] ülkesiyle bağlantı kuruldu.Ama kalanda kaldı. Dünyayı tanıdı daha iyi oldu. Yani ilim irfan dünyanın [birçok] ülkesiyle bağlantı kuruldu. Türkiye değişti. Türkiye'ye faydası oldu. Seviniyorum. Türkiye değişti. Türkiye'ye faydası oldu. Seviniyorum. Hele böyle bozulmadan bu diyarlarda yaşayan, yetişen, Hele böyle bozulmadan bu diyarlarda yaşayan, yetişen, yüksek tahsil yapan güzel işler yapan kardeşlere tebrikler. Allah razı olsun. Çok dualar ederim.yüksek tahsil yapan güzel işler yapan kardeşlere tebrikler. Allah razı olsun. Çok dualar ederim. Onlar çok büyük işler yapabilirler. İslâm'a çok faydalı olabilirler. Onlar çok büyük işler yapabilirler. İslâm'a çok faydalı olabilirler.

Siz çok faydalı olabilirsiniz. Allah gayretinizi arttırsın.Siz çok faydalı olabilirsiniz. Allah gayretinizi arttırsın. Güzel hizmetler yapma şerefini sizlere ihsan eylesin. Evet şehitlerden üstün oluyor.Güzel hizmetler yapma şerefini sizlere ihsan eylesin. Evet şehitlerden üstün oluyor. Çünkü şehit canını veriyor kurtarıyor düşmandan Müslümanları. Ama alim ümmeti kurtarıyor.Çünkü şehit canını veriyor kurtarıyor düşmandan Müslümanları. Ama alim ümmeti kurtarıyor. Âlim dünyasını da ahiretini de kurtarıyor insanın.Âlim dünyasını da ahiretini de kurtarıyor insanın. Şehit canını vererek düşmanı defederek buradakilerin canını kurtarıyor malını kurtarıyor.Şehit canını vererek düşmanı defederek buradakilerin canını kurtarıyor malını kurtarıyor. Dünyasını kurtarıyor. Ama alim hem dünyasını hem ahiretini kurtaracak şeyler söylüyor.Dünyasını kurtarıyor.

Ama alim hem dünyasını hem ahiretini kurtaracak şeyler söylüyor.
Âlim doğruyu söylediği zaman, iyi Müslüman olduğu zaman hem dünyada hem âhirette mutlu oluyor.Âlim doğruyu söylediği zaman, iyi Müslüman olduğu zaman hem dünyada hem âhirette mutlu oluyor. Onun için âlimin derecesi daha yüksek. Âlimin mürekkebi şehidin kanından kıymetlidir. Onun için âlimin derecesi daha yüksek. Âlimin mürekkebi şehidin kanından kıymetlidir.

Hocam ne yapalım? Çocuklarınızı âlim yetiştirin. En kolayı o. Sizden birisi âlim olsun.Hocam ne yapalım?

Çocuklarınızı âlim yetiştirin. En kolayı o. Sizden birisi âlim olsun.
"Benim oğlum da âlim oldu." dersiniz. En iyisi o. Kendiniz olabilirseniz kendiniz de olun. "Benim oğlum da âlim oldu." dersiniz. En iyisi o. Kendiniz olabilirseniz kendiniz de olun. Kimisi; "Bizden geçti artık hocam. Kafam almıyor." diyorlar. Kimisi; "Bizden geçti artık hocam. Kafam almıyor." diyorlar.

Bizim hatme haceganda Elem neşrahleke vardır. 79 tane Elem neşrahleke okunacak.Bizim hatme haceganda Elem neşrahleke vardır. 79 tane Elem neşrahleke okunacak. Bir şehirdeki kardeşlerimiz toplanıyorlar. Hatme hâcegân yapacaklar.Bir şehirdeki kardeşlerimiz toplanıyorlar. Hatme hâcegân yapacaklar. Bir tanesi Elem neşrahleke'yi bilmiyor. Çok iyi bir insan. Melek gibi bir insan. Ev bark sahibi olmuş. Bir tanesi Elem neşrahleke'yi bilmiyor. Çok iyi bir insan. Melek gibi bir insan. Ev bark sahibi olmuş. İş güç sahibi kardeşimiz. İhvanımızdan birisi. Demişler ki; "Şu Elem neşrahleke'yi öğren. İş güç sahibi kardeşimiz. İhvanımızdan birisi. Demişler ki; "Şu Elem neşrahleke'yi öğren. Bir dahaki haftaya kadar öğren." Öğrenememiş. "Bir dahaki haftaya kadar öğren." Öğrenememiş.Bir dahaki haftaya kadar öğren." Öğrenememiş. "Bir dahaki haftaya kadar öğren." Öğrenememiş. İşi cezaya bindirmişler. "Bir dahaki hafta geldiğin zaman okuyamazsan ceza var.İşi cezaya bindirmişler. "Bir dahaki hafta geldiğin zaman okuyamazsan ceza var. Şu kadar para cezası. Bu kadar para cezası." Öğrenememiş. "Hocam aklıma girmiyor." diyor. Şu kadar para cezası. Bu kadar para cezası." Öğrenememiş. "Hocam aklıma girmiyor." diyor.

Elem neşrahleke kaç satır? Ama öğrenemeyince öğrenemiyor. Çok iyi niyetli.Elem neşrahleke kaç satır?

Ama öğrenemeyince öğrenemiyor. Çok iyi niyetli.
Çok iyi niyetli ama almayınca almıyor. Bu kafa belli bir zamandan sonra değişiyor. Çok iyi niyetli ama almayınca almıyor. Bu kafa belli bir zamandan sonra değişiyor.

Ama çocuk? Sokağa bir çıkartır, bir dolaştırıp getirirsin.Ama çocuk? Sokağa bir çıkartır, bir dolaştırıp getirirsin. Evde öğretmediğin kırk tane şeyi öğrenmiştir. Sana söyler. Sende şaşar kalırsın. Evde öğretmediğin kırk tane şeyi öğrenmiştir. Sana söyler. Sende şaşar kalırsın. O an şıp diye kapıyor. Teyp gibi kaydediyor içeriye. Küçükken. O an şıp diye kapıyor. Teyp gibi kaydediyor içeriye. Küçükken.

El ilmü fi's-sigari ke'n-nakşi fi'l-haceri.El ilmü fi's-sigari ke'n-nakşi fi'l-haceri. "Çocukluktan ilim öğrenmek taşın üzerine oyma kitabe yazmak gibidir." "Çocukluktan ilim öğrenmek taşın üzerine oyma kitabe yazmak gibidir."

Fatih Sultan Mehmed zamanından kalıyor. Hamurabi Kanunları kalıyor. Taa eski devirlerden kalıyor.Fatih Sultan Mehmed zamanından kalıyor. Hamurabi Kanunları kalıyor. Taa eski devirlerden kalıyor. Yazılı kayalar. Taşın üzerine yazı yazdın mı kalıyor. El ilmü fi's-sigari. Küçükken öğretilen ilim.Yazılı kayalar. Taşın üzerine yazı yazdın mı kalıyor. El ilmü fi's-sigari. Küçükken öğretilen ilim. Ke'n-nakşi fi'l-haceri. Taşın üzerine kitabe yazmak yazıt oymak gibidir. Ke'n-nakşi fi'l-haceri. Taşın üzerine kitabe yazmak yazıt oymak gibidir.

Ve'l-ilmü fi'l-kiberi. Yaşlılıkta öğrenilen ilim nasıldır? Buzun üzerine.Ve'l-ilmü fi'l-kiberi.

Yaşlılıkta öğrenilen ilim nasıldır? Buzun üzerine.
Buzun üzerine ale's-selci ama ke'n-nakşi yerine başka bir kelime onu hatırlayamadım.Buzun üzerine ale's-selci ama ke'n-nakşi yerine başka bir kelime onu hatırlayamadım. Buzun üzerine yazıyı yazarsın. Tamam yazdılar. Ama buz biraz sonra erir. Buzun üzerine yazıyı yazarsın. Tamam yazdılar. Ama buz biraz sonra erir.

[Çocuk] güzel öğreniyor. Yaşlı, ertesi gün unutuyor. [Çocuk] güzel öğreniyor. Yaşlı, ertesi gün unutuyor.

"Ya neydi, bir şey anlatmışlardı?" diyor. "Birisi bir şey anlatmıştı, neydi?" diyorum. Ben de; "Ya neydi, bir şey anlatmışlardı?" diyor. "Birisi bir şey anlatmıştı, neydi?" diyorum. Ben de;

[Arkadaşlar] olmasa halim harap. Hapı yuttuk.[Arkadaşlar] olmasa halim harap. Hapı yuttuk. Onlar hatırlıyor, hemen söylüyorlar. Onlar hatırlıyor, hemen söylüyorlar.

İlginç bir şey [anlattılar]. Birisi güvercin avlamaya meraklıymış gelemedi kardeşimiz buraya.İlginç bir şey [anlattılar]. Birisi güvercin avlamaya meraklıymış gelemedi kardeşimiz buraya. Osman diye. Adını da merak ettik. Osman'ın kelime anlamı ne? İsimlerin kelime anlamı pek sorulmaz.Osman diye. Adını da merak ettik.

Osman'ın kelime anlamı ne?

İsimlerin kelime anlamı pek sorulmaz.
Bazen de bilinmez ama biz aradık. Toy yavrusu demekmiş. Bazen de bilinmez ama biz aradık. Toy yavrusu demekmiş. Toy kuşunun yavrusuna Osman derlermiş. Kelime anlamı oymuş. Kartal gibi isimler koyuluyor ya.Toy kuşunun yavrusuna Osman derlermiş. Kelime anlamı oymuş. Kartal gibi isimler koyuluyor ya. Şahin. Şahin Bey. Kartal Tibet vesaire. Hepsi kuş isimleri. Osman'ın kelime anlamı da öyle. Şahin. Şahin Bey. Kartal Tibet vesaire. Hepsi kuş isimleri. Osman'ın kelime anlamı da öyle.

Şimdi bu güvercin avlamaya meraklıymış. Gençliğinde bir rüya görmüş. Bakmış ki bir sürü kuş var.Şimdi bu güvercin avlamaya meraklıymış. Gençliğinde bir rüya görmüş. Bakmış ki bir sürü kuş var. "Aman şunlara bir atayım, kaç tane tutarsam avlamış olurum." demiş. Çok kalabalıklarmış."Aman şunlara bir atayım, kaç tane tutarsam avlamış olurum." demiş. Çok kalabalıklarmış. Uçmuşlar. "Dur şu kalanlara atayım." derken bir kısmı daha uçmuşlar.Uçmuşlar. "Dur şu kalanlara atayım." derken bir kısmı daha uçmuşlar. "Nişan alayım." derken 7 tane kalmış. Sonra bu 7 taneden de 4 tanesi uçmuş. 3 tane kalmış. "Nişan alayım." derken 7 tane kalmış. Sonra bu 7 taneden de 4 tanesi uçmuş. 3 tane kalmış. Rakamlar önemli. Rüyada görüyor bunu.Rakamlar önemli. Rüyada görüyor bunu. "Dur şunları avlayayım." derken aksakallı, pembe yanaklı mübarek bir zât çıkmış. "Dur şunları avlayayım." derken aksakallı, pembe yanaklı mübarek bir zât çıkmış.

"Sen evliyaullah'ın böyle güvercin şeklinde, kuş şeklinde olduğunu bilmiyor musun?"Sen evliyaullah'ın böyle güvercin şeklinde, kuş şeklinde olduğunu bilmiyor musun? Ne bu kuşlara böyle tüfek doğrultuyorsun?" diye bir azarlamış bunu, nasıl azarladıysa. Ne bu kuşlara böyle tüfek doğrultuyorsun?" diye bir azarlamış bunu, nasıl azarladıysa. En iyisi [böyle hatıraları] yazılı olarak almak. Çünkü yazılı oldu mu, el ilmü saydün ve'l-kitabetü kaydun.En iyisi [böyle hatıraları] yazılı olarak almak. Çünkü yazılı oldu mu, el ilmü saydün ve'l-kitabetü kaydun. İlim bir avdır. Avı yakaladığın zaman bağlamak lazım. Geyiği yakaladın bağlayacaksın.İlim bir avdır. Avı yakaladığın zaman bağlamak lazım. Geyiği yakaladın bağlayacaksın. Yazı onun bağıdır. El ilmü saydün ve'l-kitabetü kaydun. Şimdi azarlamış. Aradan seneler geçmiş.Yazı onun bağıdır. El ilmü saydün ve'l-kitabetü kaydun.

Şimdi azarlamış. Aradan seneler geçmiş.
Maraş'ın Göksun ilçesinde oluyor bu iş. Aradan yıllar geçmiş geçmiş geçmiş.Maraş'ın Göksun ilçesinde oluyor bu iş. Aradan yıllar geçmiş geçmiş geçmiş. Sonradan; "12 yıl kadar geçti." diyor. Hoca kardeşim, ben yılını yine unuttum. Sonradan; "12 yıl kadar geçti." diyor. Hoca kardeşim, ben yılını yine unuttum.

Sen hatırlıyor musun? 12 yıl mıydı? Sende öyle hatırlıyor musun? Sen hatırlıyor musun? 12 yıl mıydı? Sende öyle hatırlıyor musun?

Aferin ya senin sakalın ağarmış ama aklın sağlam. 12 sene sonra hocamızla karşılaşmış.Aferin ya senin sakalın ağarmış ama aklın sağlam. 12 sene sonra hocamızla karşılaşmış. Mehmet Zahid hocamızla. Ders alacak derviş olacak. Karşılaşmış. Diz çökmüş. Yaşlı amca.Mehmet Zahid hocamızla. Ders alacak derviş olacak. Karşılaşmış. Diz çökmüş. Yaşlı amca. Bir de bakmış ki hocamız; rüyasında 12 yıl önce; "O kuşlara ateş etme." diye [tembihte bulunan zat].Bir de bakmış ki hocamız; rüyasında 12 yıl önce; "O kuşlara ateş etme." diye [tembihte bulunan zat]. Rüyada. 12 yıl önce. Hocamız ona yanaşmış, daha o bir şey demeden demiş ki: Rüyada. 12 yıl önce.

Hocamız ona yanaşmış, daha o bir şey demeden demiş ki:

"Ondan sonra kuşlara ateş etmedin değil mi?" Allahu ekber. Güzel değil mi?"Ondan sonra kuşlara ateş etmedin değil mi?" Allahu ekber.

Güzel değil mi?
Ben bunu bizim cemaate anlattım. Bu yeni. Yeni bir menkıbesi hocamızın. Adam da Berlin'de.Ben bunu bizim cemaate anlattım. Bu yeni. Yeni bir menkıbesi hocamızın. Adam da Berlin'de. Bunların ahbabı. İstersen ismiyle cismiyle adresiyle telefonuyla alırsın. O zaman sağlam oluyor.Bunların ahbabı. İstersen ismiyle cismiyle adresiyle telefonuyla alırsın. O zaman sağlam oluyor. Rivayet sağlam oluyor. Kimse gık diyemiyor. "Acaba oldu mu olmadı mı? Olmuş. Bal gibide olmuş.Rivayet sağlam oluyor. Kimse gık diyemiyor. "Acaba oldu mu olmadı mı? Olmuş. Bal gibide olmuş. Kaymak gibide olmuş." Nasıl olduğunu sen şimdi düşün uğraş bakalım.Kaymak gibide olmuş." Nasıl olduğunu sen şimdi düşün uğraş bakalım. 12 yıl önceden bir insana kuşlara zarar verme. Tüfek atma diyor. Rüyada.12 yıl önceden bir insana kuşlara zarar verme. Tüfek atma diyor. Rüyada. Tanımadığı bir kimse. 12 yıl sonra o kimseyle tanışıyor. Tanımadığı bir kimse. 12 yıl sonra o kimseyle tanışıyor.

Ondan ders alıyor. Büyük mürşidi kâmil. Evliyaullah. Hocamız Mehmed Zahid. Hocamız ona bir de; Ondan ders alıyor. Büyük mürşidi kâmil. Evliyaullah. Hocamız Mehmed Zahid. Hocamız ona bir de;

"Ondan sonra kuşlara tüfek atmadın değil mi?" diyor. O rüyayı da hatırlatıyor. Bu çok mühim bir şey. "Ondan sonra kuşlara tüfek atmadın değil mi?" diyor. O rüyayı da hatırlatıyor. Bu çok mühim bir şey.

Düşünün bakalım bu işin çözümü var mı kitaplarda? Hangi kitaplarda var? Düşünün bakalım bu işin çözümü var mı kitaplarda? Hangi kitaplarda var?

Allah'ın sevgili [kulu] oldu mu işte böyle akıl almaz biçimde oluyor. Bilimsel olarak gel de bunu açıkla.Allah'ın sevgili [kulu] oldu mu işte böyle akıl almaz biçimde oluyor. Bilimsel olarak gel de bunu açıkla. Sor bakalım kime sorarsan sor. Hiç kimse açıklayamaz.Sor bakalım kime sorarsan sor. Hiç kimse açıklayamaz. Şapa oturmuş gemi gibi dururlar oldukları yerde. Şap ne demek?Şapa oturmuş gemi gibi dururlar oldukları yerde.

Şap ne demek?
Kızıldeniz'de adacıklar teşkil ediyor o kimyevi madde. Gemi onları fark edemiyor eskiden.Kızıldeniz'de adacıklar teşkil ediyor o kimyevi madde. Gemi onları fark edemiyor eskiden. Garç bir ses duyuluyor. Şapa oturdu gemi. Garç bir ses duyuluyor. Şapa oturdu gemi.

Neden? Denizin içindeki gizli şeylere oturdu. Kayalıklara. Madenlerin üstüne oturdu.Neden?

Denizin içindeki gizli şeylere oturdu. Kayalıklara. Madenlerin üstüne oturdu.
Şapa oturur. Evliyanın işine ehli dünya akıl erdiremez. Şapa oturur. Evliyanın işine ehli dünya akıl erdiremez. Ulema ile şehitler arasında bir derece fark var. Şehitlerden üstün. Bir hadis daha okuyacaktım.Ulema ile şehitler arasında bir derece fark var. Şehitlerden üstün. Bir hadis daha okuyacaktım. Onu da okuyayım öyle bitireyim. Onu da okuyayım öyle bitireyim.

Bi dumuı ayneyke feinne aynen beket min haşyeti'llahi La te'kuluhe'n-naru. Bi dumuı ayneyke feinne aynen beket min haşyeti'llahi La te'kuluhe'n-naru.

Zeyd b. Erkam radiyallahu anh'ten Hatim-i Bağdadi rivayet etmiş bu hadîs-i şerîfi.Zeyd b. Erkam radiyallahu anh'ten Hatim-i Bağdadi rivayet etmiş bu hadîs-i şerîfi. Birisi gelmiş Peygamber Efendimize sormuş. Birisi gelmiş Peygamber Efendimize sormuş.

Enne racülen seele Resûlallahi sallallahu aleyhi ve sellem; bima etteki'n-nar.Enne racülen seele Resûlallahi sallallahu aleyhi ve sellem; bima etteki'n-nar. Birisi gelmiş Peygamber Efendimize sormuş ki: Birisi gelmiş Peygamber Efendimize sormuş ki:

"Ne yapılırsa insan cehennemden kendisini korumuş kurtarmış olur?"Ne yapılırsa insan cehennemden kendisini korumuş kurtarmış olur? Cehennemden kurtulmanın çaresi şekli nedir? Cehennemden kurtulmanın çaresi şekli nedir? Cehennemde yanmamak atılmamak düşmemek cehennemlik olmamak içinCehennemde yanmamak atılmamak düşmemek cehennemlik olmamak için cehennemden kurtulmak için ne yapmak lazım?" diye sormuş. cehennemden kurtulmak için ne yapmak lazım?" diye sormuş.

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?

Bi dumui ayneyke. "İki gözünün gözyaşlarıyla cehennemden korunun."Bi dumui ayneyke. "İki gözünün gözyaşlarıyla cehennemden korunun." İzah etmiş. Fe inne aynen beket min haşyeti'llahi. "Allah korkusundan ağlayan bir göze, İzah etmiş.

Fe inne aynen beket min haşyeti'llahi. "Allah korkusundan ağlayan bir göze,

La te'kuluhe'n-naru. "Tesir etmez cehennem o gözü yakıp kül etmez." Allah korkusundan ağladığı zaman. La te'kuluhe'n-naru. "Tesir etmez cehennem o gözü yakıp kül etmez." Allah korkusundan ağladığı zaman.

Erkek adam ağlar mı? Erkek adam ağlar mı?

Erkeklerin babayiğitlerin en baba yiğidi Hz. Ömer o kadar ağlarmış ki yanağında gözyaşları iz yapmış.Erkeklerin babayiğitlerin en baba yiğidi Hz. Ömer o kadar ağlarmış ki yanağında gözyaşları iz yapmış. Hem de boylu poslu olduğu halde. Öyle ufak tefekte bir kimse değil.Hem de boylu poslu olduğu halde. Öyle ufak tefekte bir kimse değil. Herkesin kafasını gözünü tutup ta tokuşturan.Herkesin kafasını gözünü tutup ta tokuşturan. "Bir daha bu Peygamberimize bir şey yaparsanız sizi şöyle yaparım." diye meydan okuyan insan."Bir daha bu Peygamberimize bir şey yaparsanız sizi şöyle yaparım." diye meydan okuyan insan. Kimseden korkmayan insan. Allah korkusundan ağlamaktan yanaklarında iz olmuş. Kimseden korkmayan insan. Allah korkusundan ağlamaktan yanaklarında iz olmuş.

Ebû Bekr-i Sıddık'ın ağlaması dillere destan. O kadar çok ağlarmış ki. O kadar çok gözyaşı dökermiş ki.Ebû Bekr-i Sıddık'ın ağlaması dillere destan. O kadar çok ağlarmış ki. O kadar çok gözyaşı dökermiş ki. Bir iğne başı kadar ağlasa bile faydası var.Bir iğne başı kadar ağlasa bile faydası var. O kadarcık bir gözyaşı çıksa bile Allah korkusundan onun bile faydası var. O kadarcık bir gözyaşı çıksa bile Allah korkusundan onun bile faydası var. Mümin biraz duygulu olur. Hassas olur. Mümin biraz duygulu olur. Hassas olur.

Gözlerinden yaşlar döküldü mü, o göz cehennemde yanmayacak. Yani sahibi de yanmayacak.Gözlerinden yaşlar döküldü mü, o göz cehennemde yanmayacak. Yani sahibi de yanmayacak. O göz sahibinin başında. O baş sahibinin gövdesinde. O göz sahibinin başında. O baş sahibinin gövdesinde. Yani cehennemden kurtulmak için Allah korkusunu hissetmek lazım. Allah korkusundan duygulanmak lazım.Yani cehennemden kurtulmak için Allah korkusunu hissetmek lazım. Allah korkusundan duygulanmak lazım. Ve ağlamak lazım. Ve ağlamak lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi duygulu Müslümanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi duygulu Müslümanlardan eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi nasip eylesin. Allah öğrendiklerimizi uygulamayı nasip eylesin.Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi nasip eylesin. Allah öğrendiklerimizi uygulamayı nasip eylesin. Bildiklerimizi tatbik ederek Allah'ın rızasını kazanmayı nasip etsin.Bildiklerimizi tatbik ederek Allah'ın rızasını kazanmayı nasip etsin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. el-fâtiha. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. el-fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2