Namaz Vakitleri

2 Cemâziye'l-Âhir 1446
03 Aralık 2024
İmsak
06:33
Güneş
08:04
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Camiler İkinci Adresiniz Olsun

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şevvâl 1421 / 13.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zor Durumlarda Abdest Almak, Mescidlere Doğru Atılan Adımlar, Namazdan Sonra Camiide Beklemek, İnsanın Kerem Ve Kıymeti Nerdedir?, Kur'ân-ı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Camiler İkinci Adresiniz Olsun

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şevvâl 1421 / 13.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zor Durumlarda Abdest Almak, Mescidlere Doğru Atılan Adımlar, Namazdan Sonra Camiide Beklemek, İnsanın Kerem Ve Kıymeti Nerdedir?, Kur'ân-ı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken
fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecma'înVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsânin ile yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ile yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü; Emmâ ba'dü;

Keffârâtü'l-hatâyâ isbâğu'l-vudûi ale'l-mekârihi ve i'mâlü'l-akdâmi ile'l-mesâcidKeffârâtü'l-hatâyâ isbâğu'l-vudûi ale'l-mekârihi ve i'mâlü'l-akdâmi ile'l-mesâcid ve'n-tızâru's- salâti ba'de's-salâti. ve'n-tızâru's- salâti ba'de's-salâti.

İbn Mâce rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet eylemiş ki İbn Mâce rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet eylemiş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuş; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuş;

"Hatasız kul olmaz." diyoruz ya… "Hatasız kul olmaz." diyoruz ya… İnsanlar, müslümanlar, çeşitli hatalar işliyor, günahlara düşüyor, yapmaması lazım ama yapıyor.İnsanlar, müslümanlar, çeşitli hatalar işliyor, günahlara düşüyor, yapmaması lazım ama yapıyor. Bunlar nasıl affolunacak, bunların affedilmesi için ne yapmak lazım;Bunlar nasıl affolunacak, bunların affedilmesi için ne yapmak lazım; bu hadîs-i şerîf onu bildiriyor. bu hadîs-i şerîf onu bildiriyor.

Keffârâtü'l-hatâyâ. "Hataların kefâretleri şunlardır." diyor, üç şey sayıyor. Keffârâtü'l-hatâyâ. "Hataların kefâretleri şunlardır." diyor, üç şey sayıyor. Dikkatle dinleyelim. Bir; İsbâğu'l-vudûi ale'l-mekârihi. "Hoşlanılmayacak, zor gelecek,Dikkatle dinleyelim. Bir;

İsbâğu'l-vudûi ale'l-mekârihi. "Hoşlanılmayacak, zor gelecek,
nâhoş zamanlarda kalkıp abdestini güzelce almak." nâhoş zamanlarda kalkıp abdestini güzelce almak."

Bu günahları sildirir. Hoşlanılmayacak zamanlar nedir? Bu günahları sildirir.

Hoşlanılmayacak zamanlar nedir?

Çok soğuktur, şiddetli soğuktur, ayazdır,Çok soğuktur, şiddetli soğuktur, ayazdır, elini suya değdirdiğin zaman buz gibi oluyor, yıkarken titriyor, elini suya değdirdiğin zaman buz gibi oluyor, yıkarken titriyor, yüzü kıpkırmızı oluyor, böyle olabilir. yüzü kıpkırmızı oluyor, böyle olabilir. Veyahut sabah namazına kalkacak, yataktan kalkmak zordur,Veyahut sabah namazına kalkacak, yataktan kalkmak zordur, uykuyu yenmek, nefsi yenmek zordur. uykuyu yenmek, nefsi yenmek zordur. Ama kalkıyor, abdestini alıyor. Ama kalkıyor, abdestini alıyor.

İşte böyle hoşlanılmayacak şartlar altında, hoşlanılmayacak zamanlarda bile, İşte böyle hoşlanılmayacak şartlar altında, hoşlanılmayacak zamanlarda bile, ben ibadetimi yapayım diyen insan abdest aldı mı günahları dökülüyor.ben ibadetimi yapayım diyen insan abdest aldı mı günahları dökülüyor. Güzelce abdest almak günahlarına kefâret oluyor yani soğuk da olsa sıcak da olsa,Güzelce abdest almak günahlarına kefâret oluyor yani soğuk da olsa sıcak da olsa, Erzurum'da da olsa Kars'ta da olsa, kar da yağıyor olsa sıfır altında soğuk da olsa, Erzurum'da da olsa Kars'ta da olsa, kar da yağıyor olsa sıfır altında soğuk da olsa, damın kenarından buzlar da sarkıyor olsadamın kenarından buzlar da sarkıyor olsa veyahut daha başka zorlukların olduğu yerlerde abdest alıyor, abdesti güzelce alıyor, veyahut daha başka zorlukların olduğu yerlerde abdest alıyor, abdesti güzelce alıyor, o zaman günahlar dökülür.o zaman günahlar dökülür. Yüzünü yıkarken yüzündeki, gözündeki, ağzındaki, burnundaki günahları dökülür. Yüzünü yıkarken yüzündeki, gözündeki, ağzındaki, burnundaki günahları dökülür. Elini yıkarken eliyle işlediği günahlar dökülür.Elini yıkarken eliyle işlediği günahlar dökülür. Ayaklarını yıkarken ayakları ile hatalı, günah yerlere varıp günahlar işlemişse onlar dökülür. Ayaklarını yıkarken ayakları ile hatalı, günah yerlere varıp günahlar işlemişse onlar dökülür.

Muhterem kardeşlerim! Abdest almak günahların affına bir sebeptir, bir. Muhterem kardeşlerim!

Abdest almak günahların affına bir sebeptir, bir.
İkincisi; Ve i'mâlü'l-akdâmi ile'l-mesâcidi. "Şu ayakları mescitlere yürüttürmek." İkincisi;

Ve i'mâlü'l-akdâmi ile'l-mesâcidi. "Şu ayakları mescitlere yürüttürmek."

Biliyorsunuz abdest almak, namaz kılmak lazım.Biliyorsunuz abdest almak, namaz kılmak lazım. İnsanoğlunun nefsi rahatını bozmak istemez ve rahatını bozmak istemez, abdest almak istemez. İnsanoğlunun nefsi rahatını bozmak istemez ve rahatını bozmak istemez, abdest almak istemez. Nefsini yendi abdesti aldı, namaz kılmak istemez. Namaz kılacaksın, bu sefer der ki; Nefsini yendi abdesti aldı, namaz kılmak istemez. Namaz kılacaksın, bu sefer der ki; "Evinde kılıver. Evde kılıver işte namazını, tamam abdest aldın kıl." der. "Evinde kılıver. Evde kılıver işte namazını, tamam abdest aldın kıl." der. Halbuki camiye gidince 27 kat sevabı fazla.Halbuki camiye gidince 27 kat sevabı fazla. Camiye gittiği zaman attığı adımlarla günahlar affolacak, Camiye gittiği zaman attığı adımlarla günahlar affolacak, Allah derecesini yükseltecek, haseneler, mükâfatlar verecek, afv u mağfiret eyleyecek.Allah derecesini yükseltecek, haseneler, mükâfatlar verecek, afv u mağfiret eyleyecek. [Nefis] camiye gitmekten alıkoymak ister ama insan;[Nefis] camiye gitmekten alıkoymak ister ama insan; "Yok, benim camiye gitmem lazım, camiye gitmek "Yok, benim camiye gitmem lazım, camiye gitmek Peygamber Efendimiz'in büyük tavsiyesi, ısrarlı tavsiyesi." deyip kalkıp camiye gelirse,Peygamber Efendimiz'in büyük tavsiyesi, ısrarlı tavsiyesi." deyip kalkıp camiye gelirse, bu da günahların affına sebep olur. bu da günahların affına sebep olur. Her attığı adımda günahları affolur. Her attığı adımda derecesi yükselir.Her attığı adımda günahları affolur. Her attığı adımda derecesi yükselir. Her attığı adımda bir mükâfat alır. Her attığı adımda bir mükâfat alır. Onun için abdest alacağız, şeytanı, nefsi yeneceğiz soğukta olsa, zorda olsa abdest alacağız; Onun için abdest alacağız, şeytanı, nefsi yeneceğiz soğukta olsa, zorda olsa abdest alacağız; yine nefsimizi, şeytanı yeneceğiz, namazı camide kılacağız. yine nefsimizi, şeytanı yeneceğiz, namazı camide kılacağız. Cami, cemaat çok sevaplı, onun için camiye gitmeyi de âdet edinin. Cami, cemaat çok sevaplı, onun için camiye gitmeyi de âdet edinin.

Üçüncüsü; Ve'n-tızâru's- salâti ba'de's-salâti. Bir sevaplı iş daha var.Üçüncüsü;

Ve'n-tızâru's- salâti ba'de's-salâti.

Bir sevaplı iş daha var.
Camiye geldi, namazı kıldı, çıkacak... Çıkacak nereye gidecek? Camiye geldi, namazı kıldı, çıkacak...

Çıkacak nereye gidecek?

Çıkacaksın, nereye gideceksin kardeşim? Çıkacaksın, nereye gideceksin kardeşim?

Kahveye gideceğim, oturacağım veyahut eve gideceğim, oturacağım, yatacağım. Kahveye gideceğim, oturacağım veyahut eve gideceğim, oturacağım, yatacağım. Eğer camiden çıkmazsa, o namazdan öteki namaza kadar beklerse, Eğer camiden çıkmazsa, o namazdan öteki namaza kadar beklerse, bir vakitten öteki vakti bekler de o namazı da kılarsa…bir vakitten öteki vakti bekler de o namazı da kılarsa… Mesela öğle namazını kıldı ikindiye kadar bekliyor, mesela ikindiyi kıldı akşama kadar bekliyor, Mesela öğle namazını kıldı ikindiye kadar bekliyor, mesela ikindiyi kıldı akşama kadar bekliyor, mesela akşamı kıldı yatsıya kadar bekliyor.mesela akşamı kıldı yatsıya kadar bekliyor. Bunları hacca gidenler, hacta çok yapıyorlar. Bunları hacca gidenler, hacta çok yapıyorlar. "Otele tekrar tekrar gidip ne yapayım?" diyor, Harem-i Şerîf'e gidince kaç namaz bekliyor,"Otele tekrar tekrar gidip ne yapayım?" diyor, Harem-i Şerîf'e gidince kaç namaz bekliyor, çok sevap kazanıyor.çok sevap kazanıyor. Hem de oranın sevabı çok yüksek. Burada da öyle yapıvermek lazım.Hem de oranın sevabı çok yüksek. Burada da öyle yapıvermek lazım. Camiye gitti mi öteki namaza kadar beklemek, günahların affının,Camiye gitti mi öteki namaza kadar beklemek, günahların affının, çok çok affedilmesinin bir sebebi oluyor. çok çok affedilmesinin bir sebebi oluyor.

Bizim rahmetullahi aleyh mübarek şeyhlerimizden, hocalarımızdan, Bizim rahmetullahi aleyh mübarek şeyhlerimizden, hocalarımızdan, mesela Hasib Efendi, evi Mahmutpaşa'da, işyeri, camisi Şehzadebaşı'nda.mesela Hasib Efendi, evi Mahmutpaşa'da, işyeri, camisi Şehzadebaşı'nda. Sabah namazına gelirmiş mübarek, camiye otururmuş, Sabah namazına gelirmiş mübarek, camiye otururmuş, yatsı namazını kıldıktan sonra camiden kalkar evine gidermiş.yatsı namazını kıldıktan sonra camiden kalkar evine gidermiş. Ne kadar sevap var, ne kadar sevap var! Tabii o camide çektiği tesbihler, kıldırdığı namazlar,Ne kadar sevap var, ne kadar sevap var! Tabii o camide çektiği tesbihler, kıldırdığı namazlar, verdiği vaazlar, okuttuğu çocuklar daha nice sevaplar kazanıyor. verdiği vaazlar, okuttuğu çocuklar daha nice sevaplar kazanıyor.

Onun için camileri sevin, camiler ikinci adresiniz olsun. Camiler eviniz olsun. Onun için camileri sevin, camiler ikinci adresiniz olsun. Camiler eviniz olsun. Camiden hemen kaçmaya bakmayın, camide mümkünse durmaya bakın.Camiden hemen kaçmaya bakmayın, camide mümkünse durmaya bakın. Acaba çıkmasam da dursam olur mu diye düşünün, olursa duruverin. Acaba çıkmasam da dursam olur mu diye düşünün, olursa duruverin. Bir cüz Kur'an okuyuvereyim, şu borcumu bitirivereyim, Bir cüz Kur'an okuyuvereyim, şu borcumu bitirivereyim, hatmimi tamamlayıvereyim, tesbihimi çekivereyim… hatmimi tamamlayıvereyim, tesbihimi çekivereyim… Böyle camide durursanız sevap çok oluyor. Böyle camide durursanız sevap çok oluyor.

Hadîs-i şerîflerin ikincisi; Keremü'r-racüli takvâhu ve mürûetühû akluhû ve hasebühû hukuhû. Hadîs-i şerîflerin ikincisi;

Keremü'r-racüli takvâhu ve mürûetühû akluhû ve hasebühû hukuhû.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş.

Keremü'l mer'i diye başlayan şekliyle de var,Keremü'l mer'i diye başlayan şekliyle de var, keremü'l-mer'i dînühû ve mürûetühû akluhû ve hasebuhû hukuhû diye de… keremü'l-mer'i dînühû ve mürûetühû akluhû ve hasebuhû hukuhû diye de… Bunun râvisi de yine Ebû Hüreyre. Ahmed b. Hanbel, İbn Abdilberr, İbn Hibban,Bunun râvisi de yine Ebû Hüreyre. Ahmed b. Hanbel, İbn Abdilberr, İbn Hibban, Hakîm, Beyhaki ve Begavî rivayet etmişler. Şimdi bunu açıklayalım: Hakîm, Beyhaki ve Begavî rivayet etmişler. Şimdi bunu açıklayalım:

Keremü'l-mer'i veyahut keremü'r-racüli. Keremü'l-mer'i veyahut keremü'r-racüli.

Kerem ne demek? "Bir kişinin asaleti, soyluluğu, değerliliği, kıymetliliği" demek… Kerem ne demek?

"Bir kişinin asaleti, soyluluğu, değerliliği, kıymetliliği" demek…

Kişinin kıymeti neymiş? Bir rivayete göre takvâhu.Kişinin kıymeti neymiş?

Bir rivayete göre takvâhu.
"Takvası varsa, müttakî kulsa, Allah'tan korkuyorsa, dindarsa, dindarlığında da"Takvası varsa, müttakî kulsa, Allah'tan korkuyorsa, dindarsa, dindarlığında da ciddi ve titizse tamam, en asil kimse odur." ciddi ve titizse tamam, en asil kimse odur."

İsterse köle olsun. Bakın dikkat edin Avrupalılara göre asaletin [şartı] asil bir aileden gelmektir,İsterse köle olsun. Bakın dikkat edin Avrupalılara göre asaletin [şartı] asil bir aileden gelmektir, yüksek insan olmanın şartı başka türlüdür.yüksek insan olmanın şartı başka türlüdür. İslâm'da yüksek insan olmanın şartı dindarlıktır, takvadır, isterse köle olsun.İslâm'da yüksek insan olmanın şartı dindarlıktır, takvadır, isterse köle olsun. Köle, daha satın da alınmamış, âzat da edilmemiş, bir adamın kölesi.Köle, daha satın da alınmamış, âzat da edilmemiş, bir adamın kölesi. Hizmetçi yani, hizmetçiden de aşağı, hürriyeti de yok.Hizmetçi yani, hizmetçiden de aşağı, hürriyeti de yok. Hizmetçi çünkü hizmeti bittiği zaman çıkar evine gider. Ama onun o hakkı da yok.Hizmetçi çünkü hizmeti bittiği zaman çıkar evine gider. Ama onun o hakkı da yok. Amma eğer dindarsa, takvâ ehli ise o adam işte kıymetli adam, yüksek insan.Amma eğer dindarsa, takvâ ehli ise o adam işte kıymetli adam, yüksek insan. Onun için dindarlığa, müttakî olmaya çok dikkat edelim. Onun için dindarlığa, müttakî olmaya çok dikkat edelim.

İkincisi: Ve ve mürûetühû akluhû. Mürûet, biz mürüvvet diyoruz. İkincisi:

Ve ve mürûetühû akluhû.

Mürûet, biz mürüvvet diyoruz.
Yani hemze'yi vav'a kalbedip şeddeli okuyoruz. Mürûet aslında "erkeklik, erlik, mertlik" demek. Yani hemze'yi vav'a kalbedip şeddeli okuyoruz. Mürûet aslında "erkeklik, erlik, mertlik" demek.

Kişinin mertliği de, er kişi oluşu, kahraman kişi oluşu da nedendir? Kişinin mertliği de, er kişi oluşu, kahraman kişi oluşu da nedendir?

"Aklındandır." Akıllı uslu, vakur, düşünceli, "Aklındandır." Akıllı uslu, vakur, düşünceli, böyle düşüne taşına iş yapan bir kimse ise tamam o adam mert, kahraman, mürüvvetli kişidir. böyle düşüne taşına iş yapan bir kimse ise tamam o adam mert, kahraman, mürüvvetli kişidir.

Ve hasebühû hukuhû. Ve hasebühû hukuhû.

Hasebi de yani hatırı sayılır, itibarlı kişi olması da nedendir, asıl sebep nedir? Hasebi de yani hatırı sayılır, itibarlı kişi olması da nedendir, asıl sebep nedir?

"Güzel huylu olmasındandır." İslâm'a göre bir insan güzel huylu ise haseplidir. "Güzel huylu olmasındandır." İslâm'a göre bir insan güzel huylu ise haseplidir. Kötü huyluysa isterse ağa olsun, isterse yüksek makamlı bir kimse olsun kıymeti yok.Kötü huyluysa isterse ağa olsun, isterse yüksek makamlı bir kimse olsun kıymeti yok. İsterse padişah olsun, vezir olsun kötü huylu ise kıymeti yoktur. İsterse padişah olsun, vezir olsun kötü huylu ise kıymeti yoktur. İyi huylu ise işte kıymetli insan odur. İyi huylu ise işte kıymetli insan odur.

Bu üç şeyi elde etmeye çalışalım; takvâyı elde etmeye çalışalım, bir.Bu üç şeyi elde etmeye çalışalım; takvâyı elde etmeye çalışalım, bir. Akıl dediğimiz yani düşünme kabiliyetimiz, düşüne taşına hareket etmek, Akıl dediğimiz yani düşünme kabiliyetimiz, düşüne taşına hareket etmek, ağır başlı hareket etmek, iki. Bir de güzel huylu olmak, üç. ağır başlı hareket etmek, iki. Bir de güzel huylu olmak, üç. Bunlara dikkat edelim. İslâm'a göre bir insanın kıymeti buradandır.Bunlara dikkat edelim. İslâm'a göre bir insanın kıymeti buradandır. Güzel huylu olmaktandır, dindar olmaktandır, Güzel huylu olmaktandır, dindar olmaktandır, düşüne taşına iş yapan akıllı uslu insan olmasındandır, bunları elde etmeye çalışalım. düşüne taşına iş yapan akıllı uslu insan olmasındandır, bunları elde etmeye çalışalım.

Ve üçüncü hadîs-i şerîf: Ve üçüncü hadîs-i şerîf:

Kitabullâhi ve sünnetî len yeteferrakâ hattâ yeridâ aleyye'l-havza. Kitabullâhi ve sünnetî len yeteferrakâ hattâ yeridâ aleyye'l-havza.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Ebû Nasr rahmetullahi aleyh rivayet etmiş.Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Ebû Nasr rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz diyor ki; Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm bir,Peygamber Efendimiz diyor ki;

Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm bir,
Allah'ın Kitabı ve benim sünnetim, Peygamber Efendimiz'in sünneti yani iki. Allah'ın Kitabı ve benim sünnetim, Peygamber Efendimiz'in sünneti yani iki.

"Kur'ân-ı Kerîm ve sünnet-i seniyye." Len yeteferrakâ. "Birbirlerinden ayrılmayacaklar." "Kur'ân-ı Kerîm ve sünnet-i seniyye." Len yeteferrakâ. "Birbirlerinden ayrılmayacaklar."

Ne zamana kadar? Kıyamete kadar... Ne zamana kadar?

Kıyamete kadar...

Hattâ yeridâ aleyye'l-havza. "Havz-ı kevserin başındaHattâ yeridâ aleyye'l-havza. "Havz-ı kevserin başında Peygamber Efendimiz'in yanına gidinceye kadar ayrılmayacak, ikisi bir arada olacak." Peygamber Efendimiz'in yanına gidinceye kadar ayrılmayacak, ikisi bir arada olacak."

Bundan ne çıkıyor? Hem Kur'an'a sarılacağız, Kur'an okuyacağız hem de sünnet-i seniyyeye, Bundan ne çıkıyor?

Hem Kur'an'a sarılacağız, Kur'an okuyacağız hem de sünnet-i seniyyeye,
Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılacağız.Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılacağız. Çünkü Kur'an'ın da dinin de bütün açıklamaları bu sünnet-i seniyye-i nebeviyye hazinesinde. Çünkü Kur'an'ın da dinin de bütün açıklamaları bu sünnet-i seniyye-i nebeviyye hazinesinde. Hazine bu, mücevher hazinesi... Hem de bir sandık değil, vadiler dolusu hazine.Hazine bu, mücevher hazinesi... Hem de bir sandık değil, vadiler dolusu hazine. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyacağız, mealini okuyacağız, tefsirini, açıklamasını okuyacağız, Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyacağız, mealini okuyacağız, tefsirini, açıklamasını okuyacağız, hadîs-i şerîfleri okuyacağız, ezberleyeceğiz, hadîs-i şerîfleri okuyacağız, ezberleyeceğiz, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymaya çok dikkat edeceğiz. Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymaya çok dikkat edeceğiz.

Bir de bu devirde öyle insanlar çıkıyor ki, bizim Türkiye'de çok,Bir de bu devirde öyle insanlar çıkıyor ki, bizim Türkiye'de çok, çok bollaştı böyle, Avrupa'da da var.çok bollaştı böyle, Avrupa'da da var. Onların propagandaları, telkinleri altına düşmüş, onlardan etkilenmiş olan insanlarda da var.Onların propagandaları, telkinleri altına düşmüş, onlardan etkilenmiş olan insanlarda da var. Her İslâm ülkesindeki batı tesiri altında kalmış insanlarda var. Her İslâm ülkesindeki batı tesiri altında kalmış insanlarda var.

"Canım Allah'ın Kitabı yeter, sünnete ne lüzum var?" Ne oluyor?"Canım Allah'ın Kitabı yeter, sünnete ne lüzum var?"

Ne oluyor?
Sünnetten niye kaçmak istiyorlar? Sünnetten niye kaçmak istiyorlar? Çünkü sünnet sımsıkı İslâm'ı bağlıyor, kaçamak noktası bırakmıyor.Çünkü sünnet sımsıkı İslâm'ı bağlıyor, kaçamak noktası bırakmıyor. Kur'ân-ı Kerîm öz olarak söylediği için, "Kur'ân-ı Kerîm'de yok bu." diyecekler.Kur'ân-ı Kerîm öz olarak söylediği için, "Kur'ân-ı Kerîm'de yok bu." diyecekler. Yok ama hadîs-i şerîfte var.Yok ama hadîs-i şerîfte var. Peygamber Efendimiz, "Öyle yapmayın." demiş, yani kaçmak istiyorlar. Peygamber Efendimiz, "Öyle yapmayın." demiş, yani kaçmak istiyorlar. Onun için, "Kur'ân-ı Kerîm'e sarılalım" diyorlar ama onlara deyin ki siz; Onun için, "Kur'ân-ı Kerîm'e sarılalım" diyorlar ama onlara deyin ki siz;

"Tamam, Kur'ân-ı Kerîm'e sarıldık, hadîs-i şerîfi de istemiyorsun. "Tamam, Kur'ân-ı Kerîm'e sarıldık, hadîs-i şerîfi de istemiyorsun. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ve ekîmu's-salâte ve âtü'z-zekâte. "Namaz kılın, zekâtı da verin." Ve ekîmu's-salâte ve âtü'z-zekâte. "Namaz kılın, zekâtı da verin."

Namazı nasıl kılacağız? Gel bakalım, namazı nasıl kılalım? Namazı nasıl kılacağız? Gel bakalım, namazı nasıl kılalım? Ey sünneti inkâr eden, batı tesiri altında kalmış yamuk kafalı, Ey sünneti inkâr eden, batı tesiri altında kalmış yamuk kafalı, yarım taraflı, bir tarafı var bir tarafı yok müslüman!..yarım taraflı, bir tarafı var bir tarafı yok müslüman!.. Gel bakalım, namazı nasıl kılacaksın? Kur'ân-ı Kerîm'de namazın,Gel bakalım, namazı nasıl kılacaksın?

Kur'ân-ı Kerîm'de namazın,
Allahuekber diye böyle el kaldırılacağını, elin böyle bağlanacağını,Allahuekber diye böyle el kaldırılacağını, elin böyle bağlanacağını, Sübhaneke okunacağını, Fâtiha okunacağını, rükûda sübhâne rabbiye'l-azîm denileceğini,Sübhaneke okunacağını, Fâtiha okunacağını, rükûda sübhâne rabbiye'l-azîm denileceğini, secdede sübhâne rabbiye'l-âlâ denileceğini, tahiyyatı, oturduğun zaman tahiyyat okumayı,secdede sübhâne rabbiye'l-âlâ denileceğini, tahiyyatı, oturduğun zaman tahiyyat okumayı, salât ü selâm getirmeyi, hiçbirisini yazmıyor Kur'ân-ı Kerîm. salât ü selâm getirmeyi, hiçbirisini yazmıyor Kur'ân-ı Kerîm.

Bütün bu bilgileri nereden alıyoruz? Peygamber Efendimiz'in sünnetinden... Bütün bu bilgileri nereden alıyoruz?

Peygamber Efendimiz'in sünnetinden...

Demek ki sünnet-i seniyye olmasaydı biz namazı kılamazdık. Çünkü nasıl kılacağımızı bilemezdik. Demek ki sünnet-i seniyye olmasaydı biz namazı kılamazdık. Çünkü nasıl kılacağımızı bilemezdik.

Zekât. Zekât nasıl verilecek? Uzun teferruatı hadîs-i şerîfte.Zekât.

Zekât nasıl verilecek?

Uzun teferruatı hadîs-i şerîfte.
Hadîs-i şerîf olmasaydı -Bu adamların dediğine göre kabul etmeyeceğiz ya, öyle istiyorlar,Hadîs-i şerîf olmasaydı -Bu adamların dediğine göre kabul etmeyeceğiz ya, öyle istiyorlar, kabul etmeyelim diye istiyorlar.- o zaman zekâtı nasıl vereceğini kimse bilemezdi.kabul etmeyelim diye istiyorlar.- o zaman zekâtı nasıl vereceğini kimse bilemezdi. Haccı nasıl yapacağını bilemezdi, muhterem kardeşlerim. Haccı nasıl yapacağını bilemezdi, muhterem kardeşlerim. Onun için sakın inanmayın. Bir de diyorlar ki; "Hadislerin hepsi sahih mi bakalım?" Onun için sakın inanmayın. Bir de diyorlar ki;

"Hadislerin hepsi sahih mi bakalım?"

Çoğu sahih… Sahih olmayanlarını alimlerimiz zaten ayırmışlardır. Çoğu sahih… Sahih olmayanlarını alimlerimiz zaten ayırmışlardır. Bunlar çürük, bunlara inanmayın demişler ama inanılacak olanları da,Bunlar çürük, bunlara inanmayın demişler ama inanılacak olanları da, 'bunlar sağlam' diye de belirtmişler.'bunlar sağlam' diye de belirtmişler. Diyorlar ki; "Efendim işte, hadîs-i şerîfler çok." Bre insafsız! Diyorlar ki;

"Efendim işte, hadîs-i şerîfler çok."

Bre insafsız!
23 sene Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in etrafında ashâb-ı kirâmı23 sene Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in etrafında ashâb-ı kirâmı yüzüne âşık âşık, hayran hayran baktılar, ağzının içine baktılar, yüzüne âşık âşık, hayran hayran baktılar, ağzının içine baktılar, söylediği her sözü can kulağı ile dinlediler. söylediği her sözü can kulağı ile dinlediler. 23 sene… 23 senede Peygamber Efendimiz onlara neler öğretti.23 sene… 23 senede Peygamber Efendimiz onlara neler öğretti. Bak biz burada bir hafta olmadı, bir haftadır duruyoruz burada.Bak biz burada bir hafta olmadı, bir haftadır duruyoruz burada. Bir haftada ne bilgiler kazandık, elhamdülillah.Bir haftada ne bilgiler kazandık, elhamdülillah. 23 sene Peygamber Efendimiz etrafındakilere, ailesine, hanımlarına, çocuklarına sabah,23 sene Peygamber Efendimiz etrafındakilere, ailesine, hanımlarına, çocuklarına sabah, öğlen, ikindi, akşam, yatsı, gece, gündüz, seferde, hazerde neler neler neler söyledi... öğlen, ikindi, akşam, yatsı, gece, gündüz, seferde, hazerde neler neler neler söyledi... Az bile tesbit edilmiştir. "Hadîs-i şerîfler çok." diyorlar. Az bile tesbit edilmiştir.

"Hadîs-i şerîfler çok." diyorlar.
Yani nereden itiraz edeceklerini, nereden yıkmaya çalışacaklarını düşünüp duruyorlar,Yani nereden itiraz edeceklerini, nereden yıkmaya çalışacaklarını düşünüp duruyorlar, böyle etrafında dolanıp duruyorlar ama bak, Kur'ân-ı Kerîm yıkılamayacağı gibi; böyle etrafında dolanıp duruyorlar ama bak, Kur'ân-ı Kerîm yıkılamayacağı gibi;

İnnâ nahnü nezzelne'z-zikra ve innâ lehû le-hâfizûne. İnnâ nahnü nezzelne'z-zikra ve innâ lehû le-hâfizûne. "Kur'an'ı Biz indirdik, Biz koruyacağız." diyor Allah. Kimse kılına dokunamaz. "Kur'an'ı Biz indirdik, Biz koruyacağız." diyor Allah. Kimse kılına dokunamaz. Evet, konuşur konuşur ama "İt ürür kervan yürür." Evet, konuşur konuşur ama "İt ürür kervan yürür." Konuşur ama Kur'ân-ı Kerîm kıyamete kadar duracak. Konuşur ama Kur'ân-ı Kerîm kıyamete kadar duracak.

E buradan neyi anlıyoruz? E buradan neyi anlıyoruz?

Peygamber Efendimiz'in sünneti de, ondan ayrılmayak, o da duracak! Peygamber Efendimiz'in sünneti de, ondan ayrılmayak, o da duracak! Elhamdülillah sünnet de duracak! İtiraz edenlerin havlamalarına, Elhamdülillah sünnet de duracak! İtiraz edenlerin havlamalarına, ulumalarına aldırmadan takvâ kervanı, sünnet-i seniyyeye bağlı sağlamulumalarına aldırmadan takvâ kervanı, sünnet-i seniyyeye bağlı sağlam Müslümanlık kıyamete kadar devam edecek. Müslümanlık kıyamete kadar devam edecek. Daima Kur'an yolunda, Allah'ın sevdiği yolda yürüyen insanlar mevcut olacak.Daima Kur'an yolunda, Allah'ın sevdiği yolda yürüyen insanlar mevcut olacak. Şaşıran, ayrılan ayrılır. Ve men şezze şezze fi'n-nar. "Ayrılan cehenneme gider." Şaşıran, ayrılan ayrılır. Ve men şezze şezze fi'n-nar. "Ayrılan cehenneme gider." Ama sırât-ı müstakîmde dosdoğru, fırka-ı nâciye yürüyecek ve cennete gidecek. Ama sırât-ı müstakîmde dosdoğru, fırka-ı nâciye yürüyecek ve cennete gidecek.

Allah bizi onlardan eylesin. Allah bizi onlardan eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'in sünnetinden kıl kadar ayrılmayalım.Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'in sünnetinden kıl kadar ayrılmayalım. Her işimizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine göre yapalım. Allah hepinizden razı olsun. Her işimizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine göre yapalım.

Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2