Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Cennet ve Cehennem

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Rebîü'l-Evvel 1403 / 09.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hùrilerin Güzelliği, Cennetin Nimetleri, Allah’a Hamd Etmenin Değeri, Zakkumun Kötülüğü, Cehennemin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cennet ve Cehennem

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Rebîü'l-Evvel 1403 / 09.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hùrilerin Güzelliği, Cennetin Nimetleri, Allah’a Hamd Etmenin Değeri, Zakkumun Kötülüğü, Cehennemin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillâhi rabbi'l-âleminElhamdülillâhi rabbi'l-âlemin es-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînes-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lev enne havrâe atlaat isbean min esâbiehâ le vecede rîhahâ külli zî-rûhin. Lev enne havrâe atlaat isbean min esâbiehâ le vecede rîhahâ külli zî-rûhin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Peygamberimiz, Efendimiz, başımızın tacı, numune-i imtisalimizPeygamberimiz, Efendimiz, başımızın tacı, numune-i imtisalimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını [Mehmed Zahid Koktu] Hocamız'ın hocası mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını [Mehmed Zahid Koktu] Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretlerinin cem ve telif eylemiş olduğuGümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretlerinin cem ve telif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs adlı hadis mecmuasından okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs adlı hadis mecmuasından okumaya devam edeceğiz.

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce evvela Efendimiz Muhammed'i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu için;evvela Efendimiz Muhammed'i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu için; onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhları için; ve sâir enbiyâ ve mürselîn onun âl'inin, ashâbının, etbâının ruhları için; ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhları için;ve cümle evliyâullahın ruhları için; bu eserin müellifi Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın ruhu için; bu eserin müellifi Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın ruhu için; âhirete irtihal etmiş olan Mehmed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhu için; âhirete irtihal etmiş olan Mehmed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhu için; bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasına emek sarf etmiş olanbu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasına emek sarf etmiş olan bütün alimlerin ve râvilerin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzerebütün alimlerin ve râvilerin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mescide toplanmış olan siz kardeşlerimizin de âhirete intikal etmiş olan şu mescide toplanmış olan siz kardeşlerimizin de âhirete intikal etmiş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için;bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için; hayatta olan biz mü'minlerin de sıhhat, afiyet, saadet ve selamet üzere yaşayıp hayatta olan biz mü'minlerin de sıhhat, afiyet, saadet ve selamet üzere yaşayıp Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun, rızasını cezbedici salih ameller işleyip Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun, rızasını cezbedici salih ameller işleyip huzuruna sevfiği, razı olduğu kulları olarak varmamız için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. huzuruna sevfiği, razı olduğu kulları olarak varmamız için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Hadîs-i şerîf cennet hurileriyle ilgili. Hadîs-i şerîf cennet hurileriyle ilgili.

Said b. Âmir radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş. Said b. Âmir radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz cennet hurilerini tarif ediyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz cennet hurilerini tarif ediyor.

Nasıl tarif ediyor? Lev enne havrâe "Eğer huri kızlarından bir tanesi" Nasıl tarif ediyor?

Lev enne havrâe "Eğer huri kızlarından bir tanesi"
atlaat isbean min esâbiehâ "bir parmağını çıkarsaydı" le vecede rîhahâ külli zî-rûhin.atlaat isbean min esâbiehâ "bir parmağını çıkarsaydı" le vecede rîhahâ külli zî-rûhin. her ruh sahibi onun o güzel, latif kokusunu duyardı!" her ruh sahibi onun o güzel, latif kokusunu duyardı!"

Mâlum, cennette huriler var. Hûrun'înün Huri ne demek? Mâlum, cennette huriler var.

Hûrun'înün

Huri ne demek?

Ahver kelimesinin müennesi havrâ, nitekim burada da havrâ demiş. Ahver kelimesinin müennesi havrâ, nitekim burada da havrâ demiş. Onların her ikisinin de cemi hûr geliyor ki gözünün güzelliğini tarif etmek suretiyle anlatılıyor. Onların her ikisinin de cemi hûr geliyor ki gözünün güzelliğini tarif etmek suretiyle anlatılıyor.

Cennet nimetlerinden bir nimet de huriler: Gözünün güzelliği ile tarif ediliyor.Cennet nimetlerinden bir nimet de huriler: Gözünün güzelliği ile tarif ediliyor. Gözünün akı gayet ak, karası gayet kara. Iyn de ayna kelimesinin cem'idir. Gözünün akı gayet ak, karası gayet kara.

Iyn de ayna kelimesinin cem'idir.
O da "gözleri gayet iri ve güzel, kirpikleriyle, göz bebekleriyle fevkalade güzel" demek. O da "gözleri gayet iri ve güzel, kirpikleriyle, göz bebekleriyle fevkalade güzel" demek.

Göz, insanın yüzünde en tesirli uzuvlardan birisi olduğu, Göz, insanın yüzünde en tesirli uzuvlardan birisi olduğu, göz güzelliği çarpıcı bir güzellik olduğu için oradan anlatılmış. göz güzelliği çarpıcı bir güzellik olduğu için oradan anlatılmış.

"Bir huri kızı -biz sonuna yâ-yı nisbet ekleyerek hurî demişiz-"Bir huri kızı -biz sonuna yâ-yı nisbet ekleyerek hurî demişiz- o zümreye mensup bir kız eğer bir parmağını dünya ehlinin göreceği gibi çıkartsaydı o zümreye mensup bir kız eğer bir parmağını dünya ehlinin göreceği gibi çıkartsaydı hepsi o güzel kokuyu duyardı!" buyuruyor. hepsi o güzel kokuyu duyardı!" buyuruyor.

Lev enne emreeten min nisâi ehli'l-cenneti eşrefet ilâ ehli'l-ardi Lev enne emreeten min nisâi ehli'l-cenneti eşrefet ilâ ehli'l-ardi le mele'eti'l-ardu min rîhi'l-misk ve le ezhebet dav' eş-şemsi ve'l-kamer. le mele'eti'l-ardu min rîhi'l-misk ve le ezhebet dav' eş-şemsi ve'l-kamer.

Said b. Âmir radıyallahu anh'ten nakledilmiş, Peygamber Efendimiz'in tarifleri şöyle: Said b. Âmir radıyallahu anh'ten nakledilmiş, Peygamber Efendimiz'in tarifleri şöyle:

Lev enne emreeten min nisâi ehli'l-cenneh "Ehl-i cennet kadınlardan bir kadın Lev enne emreeten min nisâi ehli'l-cenneh "Ehl-i cennet kadınlardan bir kadın yeryüzüne doğsa -güneş nasıl doğup da ışıklarını saçarsa ışıklarını saçar gibi o güzelliği ile yeryüzüne doğuverse" yeryüzüne doğsa -güneş nasıl doğup da ışıklarını saçarsa ışıklarını saçar gibi o güzelliği ile yeryüzüne doğuverse" le mele'eti'l-ardu min rîhi'l-misk "yeryüzü muhakkak ve muhakkak ki bir misk kokusu ile dolardı!" le mele'eti'l-ardu min rîhi'l-misk "yeryüzü muhakkak ve muhakkak ki bir misk kokusu ile dolardı!"

"Güzelliği güneş gibi tulû ediverseydi görünmesi ile yeryüzü misk kokusu ile dolardı." "Güzelliği güneş gibi tulû ediverseydi görünmesi ile yeryüzü misk kokusu ile dolardı."

Ve le ezhebet dav' eş-şemsi ve'l-kamer. "Ayın ve güneşin nuru giderdi!" Ve le ezhebet dav' eş-şemsi ve'l-kamer. "Ayın ve güneşin nuru giderdi!"

Ayın, güneşin nuru nereye gidiyor? Onun güzelliği yanında ay ve güneş sönük kalıyor.Ayın, güneşin nuru nereye gidiyor?

Onun güzelliği yanında ay ve güneş sönük kalıyor.
Nasıl gündüz güneş çıktığı zaman yine gökyüzünde mevcut olanNasıl gündüz güneş çıktığı zaman yine gökyüzünde mevcut olan yıldızların ışıklarını göremiyorsak [onun gibi]. yıldızların ışıklarını göremiyorsak [onun gibi].

Gündüz yıldızlar yok mu oluyor, gökyüzü yıldızsızlaşıyor mu? Hayır.Gündüz yıldızlar yok mu oluyor, gökyüzü yıldızsızlaşıyor mu?

Hayır.
Güneş doğuyor, güneşin ışıkları, parıltısı fazla; öteki ışıkların hepsini bastırıyor da Güneş doğuyor, güneşin ışıkları, parıltısı fazla; öteki ışıkların hepsini bastırıyor da yıldızları göremiyoruz.yıldızları göremiyoruz. Eğer bir huri kızı görünseydi, güneşin ve ayın ışıkları görünmezdi. Eğer bir huri kızı görünseydi, güneşin ve ayın ışıkları görünmezdi.

Lev enne mâ yukıllü zufurün mimmâ fi'l-cenneti Lev enne mâ yukıllü zufurün mimmâ fi'l-cenneti bedâ le tezahrafet lehû mâ beyne havâfiki's-semâvâti ve'l-ardi bedâ le tezahrafet lehû mâ beyne havâfiki's-semâvâti ve'l-ardi ve lev enne racülen min ehli'l-cenneti tala'a fe bedâ esâviruhûve lev enne racülen min ehli'l-cenneti tala'a fe bedâ esâviruhû le tamese dav' eş-şemsi kemâ tatmisu'ş-şemsü dav'e'n-nücûm. le tamese dav' eş-şemsi kemâ tatmisu'ş-şemsü dav'e'n-nücûm.

Lev enne mâ yukıllü zufurün mimmâ fi'l-cenneti "Cennette olan nimetlerden bir tırnağın Lev enne mâ yukıllü zufurün mimmâ fi'l-cenneti "Cennette olan nimetlerden bir tırnağın taşıyabileceği kadar az bir miktar görülseydi" bedâ le tezahrafet lehû mâ beyne havâfiki's-semâvâti ve'l-ardi. taşıyabileceği kadar az bir miktar görülseydi" bedâ le tezahrafet lehû mâ beyne havâfiki's-semâvâti ve'l-ardi. bu güzelliklerle semaların ve yerin çepeçevre sonlarına kadar olan her tarafı müzeyyen olurdu." bu güzelliklerle semaların ve yerin çepeçevre sonlarına kadar olan her tarafı müzeyyen olurdu."

Cennetten bir tırnağın taşıyabileceği kadar küçük miktar bir şey çıksaydı Cennetten bir tırnağın taşıyabileceği kadar küçük miktar bir şey çıksaydı bütün gökler ve bütün yeryüzü, en son noktalarına kadar müzeyyen olurdu, bütün gökler ve bütün yeryüzü, en son noktalarına kadar müzeyyen olurdu, altın yaldızla yaldızlanmış gibi süslenirdi. altın yaldızla yaldızlanmış gibi süslenirdi. O kadarcık şey bütün semaları, yeri, altın yaldızla süslenmiş gibiO kadarcık şey bütün semaları, yeri, altın yaldızla süslenmiş gibi ziynetlendirmeye, takışlandırmaya, süslemeye yeterdi. ziynetlendirmeye, takışlandırmaya, süslemeye yeterdi.

Ve lev enne racülen min ehli'l-cenneti "Cennet ehlinden bir adam Ve lev enne racülen min ehli'l-cenneti "Cennet ehlinden bir adam doğsa, görünse, fe bedâ zâhir olsa" esâviruhû doğsa, görünse, fe bedâ zâhir olsa" esâviruhû "bileklerindeki bilezikler veyahut bilezik mahalli olan elinin bilek yerleri görünüverse;"bileklerindeki bilezikler veyahut bilezik mahalli olan elinin bilek yerleri görünüverse; güneşin yıldızların ışıklarını söndürdüğü gibi o da güneşi söndürürdü." güneşin yıldızların ışıklarını söndürdüğü gibi o da güneşi söndürürdü."

Onu gölgede bırakırdı, bastırırdı, mânasına. Onu gölgede bırakırdı, bastırırdı, mânasına.

Hadîs-i şerîf cennet ile cennetin içindeki huri kızlarıyla, gılman ile ilgili tasvirler. Hadîs-i şerîf cennet ile cennetin içindeki huri kızlarıyla, gılman ile ilgili tasvirler.

Cennetin içinde neler var? Nasıl anlatalım, emsali olmayan şeyler nasıl anlatılır?.. Cennetin içinde neler var? Nasıl anlatalım, emsali olmayan şeyler nasıl anlatılır?..

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Cennet; gözlerin görmediği, kulakların işitmediği "Cennet; gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve kimsenin gönlüne de gelemeyecek kadar güzel nimetlerle süslenmiştir." ve kimsenin gönlüne de gelemeyecek kadar güzel nimetlerle süslenmiştir."

Cennetin güzelliğini anlatmak için benim aklıma şöyle geliyor:Cennetin güzelliğini anlatmak için benim aklıma şöyle geliyor: Yerlerin, göklerin sahibi Allahu Teâlâ hazretleri, şu sonsuz kudretin sahibiYerlerin, göklerin sahibi Allahu Teâlâ hazretleri, şu sonsuz kudretin sahibi Allahu Teâlâ hazretleri bir tek yaprak bile, yapraklık işini görmeye yeterken, Allahu Teâlâ hazretleri bir tek yaprak bile, yapraklık işini görmeye yeterken, binlerce çeşit yaprak yaratan, sanatını gösteren; binlerce çeşit yaprak yaratan, sanatını gösteren; bir tek balık çeşidi yetecekken binlerce çeşit balık, binlerce çeşit böcek, bir tek balık çeşidi yetecekken binlerce çeşit balık, binlerce çeşit böcek, binlerce çeşit kuş yaratan Allahu Teâlâ hazretleri, hilkâtten yorulmayan, bıkmayan, binlerce çeşit kuş yaratan Allahu Teâlâ hazretleri, hilkâtten yorulmayan, bıkmayan, sanatına son olmayan Allahu Teâlâ hazretleri, sanatına son olmayan Allahu Teâlâ hazretleri, yaratmasındaki kudretini göstermek için çeşitlendiriyor.yaratmasındaki kudretini göstermek için çeşitlendiriyor. O kadar büyük güç, kudret sahibi Allahu Teâlâ hazretleri!O kadar büyük güç, kudret sahibi Allahu Teâlâ hazretleri! O güzel gülleri, sümbülleri, çiçekleri, arıları, balları, manzaraları, ağaçları, çiçekleri,O güzel gülleri, sümbülleri, çiçekleri, arıları, balları, manzaraları, ağaçları, çiçekleri, gölleri, dereleri yaratan, o güzellikleri yaratan Allahu Teâlâ hazretleri, kulunu; gölleri, dereleri yaratan, o güzellikleri yaratan Allahu Teâlâ hazretleri, kulunu; "Sen bana itaat ettin ey kulum!" diye memnun etmek için cennet denilen bir yer hazırlamış. "Sen bana itaat ettin ey kulum!" diye memnun etmek için cennet denilen bir yer hazırlamış.

Memnun olmamak mümkün mü? O kudret sahibinin hazırladığı bir şeyi akılların,Memnun olmamak mümkün mü?

O kudret sahibinin hazırladığı bir şeyi akılların,
hayallerin ihata etmesi, alması, kavraması mümkün mü?!.. hayallerin ihata etmesi, alması, kavraması mümkün mü?!..

O zaman misal ile anlatılır: "Bir huri kızı bir parmağını çıkarsaO zaman misal ile anlatılır:

"Bir huri kızı bir parmağını çıkarsa
o zaman onun kokusunu her ruh sahibi duyar." o zaman onun kokusunu her ruh sahibi duyar."

"Eğer cennet kadınlarından bir kadın yer ehline bir güneş doğar gibi görünüverseydi "Eğer cennet kadınlarından bir kadın yer ehline bir güneş doğar gibi görünüverseydi yerler, gökler misk kokusu ile dolardı ve ayın, güneşin nuru gölgede kalırdı,yerler, gökler misk kokusu ile dolardı ve ayın, güneşin nuru gölgede kalırdı, ikinci planda kalırdı, görünmez olurdu." ikinci planda kalırdı, görünmez olurdu."

"Eğer cennetten bir tırnak taşıyacak kadar bir şey çıkartılması mümkün olsaydı"Eğer cennetten bir tırnak taşıyacak kadar bir şey çıkartılması mümkün olsaydı o kadarcık bir şey bütün yerleri, gökleri ziynetlendirmeye, yaldızlamaya, süslemeye yeterdi." o kadarcık bir şey bütün yerleri, gökleri ziynetlendirmeye, yaldızlamaya, süslemeye yeterdi."

Böyle bir şey! Yunus Emre demiş ki; Cennet cennet dedikleri Böyle bir şey!

Yunus Emre demiş ki;

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşk ile birkaç hûrî İsteyene ver onları Bana seni gerek seni Birkaç köşk ile birkaç hûrî

İsteyene ver onları

Bana seni gerek seni

Tabii bilmeyen insan için biraz ağır bir söz: Cennet cennet dedikleri Tabii bilmeyen insan için biraz ağır bir söz:

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşk ile birkaç huri Ne birkaçı, tarifi mümkün mü? Birkaç köşk ile birkaç huri

Ne birkaçı, tarifi mümkün mü?

Bir köşk verileceği zaman yetmiş bin odası olacak,Bir köşk verileceği zaman yetmiş bin odası olacak, her köşkün çeşit çeşit burçları, odaları olacak. Tarifler mümkün değil.her köşkün çeşit çeşit burçları, odaları olacak. Tarifler mümkün değil. Hurilerin sayısını bilmek mümkün değil. Bir hurinin bir tanesi parmağını gösterse böyle oluyor. Hurilerin sayısını bilmek mümkün değil. Bir hurinin bir tanesi parmağını gösterse böyle oluyor.

Genç bir zât rüyasında bir huri kızını görmüş, tamam, artık gitti!.. Canı, hayatı hiç istemiyor. Genç bir zât rüyasında bir huri kızını görmüş, tamam, artık gitti!.. Canı, hayatı hiç istemiyor.

Öyle bir şey gördükten sonra insan oraya kavuşmak istemez mi? Öyle bir şey gördükten sonra insan oraya kavuşmak istemez mi?

Hayatı gözü görmüyor! Allahu Teâlâ hazretleri cennet içinde çeşit çeşit nimetler ihsan etmiştir.Hayatı gözü görmüyor!

Allahu Teâlâ hazretleri cennet içinde çeşit çeşit nimetler ihsan etmiştir.
Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi o nimetlere erdirsin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi o nimetlere erdirsin. Allah, aklımızı başımıza toplayıp cennet için Allah'ın rızasını kazanmak için salih ameller işleyipAllah, aklımızı başımıza toplayıp cennet için Allah'ın rızasını kazanmak için salih ameller işleyip onların sözünü duyduğumuz gibi özüne de ermeyi nasip etsin.onların sözünü duyduğumuz gibi özüne de ermeyi nasip etsin. O nimetlerin içine de bizleri gark eylesin; nimetine, rahmetine gark eylesin. O nimetlerin içine de bizleri gark eylesin; nimetine, rahmetine gark eylesin.

Nimetin en güzeli de Allahu Teâlâ hazretlerinin cemâlini seyretmek olacakmış. Nimetin en güzeli de Allahu Teâlâ hazretlerinin cemâlini seyretmek olacakmış. Cennet içinde nimetlerin en büyüğü! Allahu Teâlâ hazretleri cennetiyle Cennet içinde nimetlerin en büyüğü!

Allahu Teâlâ hazretleri cennetiyle
ve cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin. ve cemâliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Lev enne'd-dünyâ küllehâ bi-hadâfîrihâ bi-yedi racülinLev enne'd-dünyâ küllehâ bi-hadâfîrihâ bi-yedi racülin min ümmeti sümme kâle elhamdülillâhi le kâneti'l-hamdulillâhi efdale min zâlike küllehû. min ümmeti sümme kâle elhamdülillâhi le kâneti'l-hamdulillâhi efdale min zâlike küllehû.

Annemiz öğretti, babamız öğretti diye biz bazı sözler söylüyoruz. Annemiz öğretti, babamız öğretti diye biz bazı sözler söylüyoruz. Küçükten beri haşir neşir olmuşuz, kadr ü kıymetini bilmiyoruz.Küçükten beri haşir neşir olmuşuz, kadr ü kıymetini bilmiyoruz. Ama insan okudukça öğrendikçe elinde ne nimetler olduğunu anlıyor! Ama insan okudukça öğrendikçe elinde ne nimetler olduğunu anlıyor!

Bir elhamdülillah diyoruz ya; aksırırız elhamdülillah deriz, yemek yeriz elhamdülillah deriz, Bir elhamdülillah diyoruz ya; aksırırız elhamdülillah deriz, yemek yeriz elhamdülillah deriz, namazda elhamdülillah tesbihi çekiyoruz, namazda elhamdülillah tesbihi çekiyoruz, Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn diye her rekâtta hamd ile başlayan Fâtiha sûresini okuyoruz. Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn diye her rekâtta hamd ile başlayan Fâtiha sûresini okuyoruz.

Elhamdülillah ne demek? "Yâ Rabbi! Her türlü övgü, medih, sena, sana layık, Elhamdülillah ne demek?

"Yâ Rabbi! Her türlü övgü, medih, sena, sana layık,
her türlü medh ü senânın sahibi aslında sensin!her türlü medh ü senânın sahibi aslında sensin! Çünkü neyi övsem sahibi sensin, yaratanı sensin! Ne olsa bütün övgüler, sana gider!" Çünkü neyi övsem sahibi sensin, yaratanı sensin! Ne olsa bütün övgüler, sana gider!"

Lâ uhsî senâen aleyh. "Yâ Rabbi! Ben sana nasıl medihleri sıralayayım da sayıyım tüketeyim?.. Lâ uhsî senâen aleyh. "Yâ Rabbi! Ben sana nasıl medihleri sıralayayım da sayıyım tüketeyim?.. Dilim yetmez, ömrüm yetmez ki! Sana medh ü senâ etmek için uğraşsam bitiremem ki!"Dilim yetmez, ömrüm yetmez ki! Sana medh ü senâ etmek için uğraşsam bitiremem ki!" Keyfe ve küllü senâin yeûdü ileyk. "Bütün senalar sana dönüp gelirken nasıl senin senanı yapabilirim?Keyfe ve küllü senâin yeûdü ileyk. "Bütün senalar sana dönüp gelirken nasıl senin senanı yapabilirim? Mümkün mü?" "Her sena, sana çıkar; çiçeği övsem sana çıkar,Mümkün mü?"

"Her sena, sana çıkar; çiçeği övsem sana çıkar,
kokuyu övsem sana çıkar, manzarayı sevsem sana çıkar, çocuğumu sevsem sana çıkar… kokuyu övsem sana çıkar, manzarayı sevsem sana çıkar, çocuğumu sevsem sana çıkar… Yaratan sen değil misin? Elhamdülillah! Her türlü övgü senindir yâ Rabbi!" demek oluyor. Yaratan sen değil misin? Elhamdülillah! Her türlü övgü senindir yâ Rabbi!" demek oluyor.

Bunun kıymeti neymiş? Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Bunun kıymeti neymiş?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
"Eğer şu dünya tamamıyla, bütünüyle, çepeçevre bütün teferruatıyla, "Eğer şu dünya tamamıyla, bütünüyle, çepeçevre bütün teferruatıyla, her şeyiyle ümmetimden bir adamın elinde olsa…" her şeyiyle ümmetimden bir adamın elinde olsa…"

"Dünyanın tamamı, kıyısı köşesi ile aşağısı yukarısı ile her şeyi ile "Dünyanın tamamı, kıyısı köşesi ile aşağısı yukarısı ile her şeyi ile ümmetimden bir adamın elinde olsa; ümmetimden bir adamın elinde olsa; Boğaziçi, Emirgan, Çamlıca, Erenköy, Marmara, Ege, Marmaris, Akdeniz, Afrika, Amerika… Boğaziçi, Emirgan, Çamlıca, Erenköy, Marmara, Ege, Marmaris, Akdeniz, Afrika, Amerika… her tarafı tamamen bir insanın elinde olsa her tarafı tamamen bir insanın elinde olsa bu dünya bütün nimetleriyle, bütün köşkleriyle, saraylarıyla vs. ile…" demek. bu dünya bütün nimetleriyle, bütün köşkleriyle, saraylarıyla vs. ile…" demek.

Çünkü Peygamber Efendimiz tekrar tekrar söylüyor: Çünkü Peygamber Efendimiz tekrar tekrar söylüyor:

Lev enne'd-dünyâ. "Eğer dünya olsa!.." Arkasından ekliyor: Küllehâ. "Tamamıyla!.."Lev enne'd-dünyâ. "Eğer dünya olsa!.." Arkasından ekliyor: Küllehâ. "Tamamıyla!.." Ondan sonra bir daha ekliyor: Bi-hadâfîrihâ. Ondan sonra bir daha ekliyor: Bi-hadâfîrihâ. "Çepeçevresiyle, etrafıyla, yüksekliğiyle, alçaklığıyla…" "Çepeçevresiyle, etrafıyla, yüksekliğiyle, alçaklığıyla…"

Tekrar tekrar söylüyor ki hiç eksiksiz olduğu anlaşılsın! Tekrar tekrar söylüyor ki hiç eksiksiz olduğu anlaşılsın!

"Benim ümmetimden bir adamın elinde olsa "Benim ümmetimden bir adamın elinde olsa sonra o adam elhamdülillah dese şu elhamdülillah sözü,sonra o adam elhamdülillah dese şu elhamdülillah sözü, küçüklükten beri her zaman şuursuz söylediğimiz elhamdülillah sözü!..küçüklükten beri her zaman şuursuz söylediğimiz elhamdülillah sözü!.. Bu elhamdülillah bütün dünyanın hepsinden daha faziletlidir! Biz elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmiyoruz! Bu elhamdülillah bütün dünyanın hepsinden daha faziletlidir! Biz elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmiyoruz!

Hindistan'da adamın birisi fakirleşmiş, fakr u zaruret çekiyormuş. Hindistan'da adamın birisi fakirleşmiş, fakr u zaruret çekiyormuş. Ziraat yapacak ama taşlık bir tarlası varmış. Taşını ayıklamaktan bıkmış.Ziraat yapacak ama taşlık bir tarlası varmış. Taşını ayıklamaktan bıkmış. Mahsulü az veriyor diye o tarlayı bırakmış, sonra geçimini sağlamak için Mahsulü az veriyor diye o tarlayı bırakmış, sonra geçimini sağlamak için para kazanmak için yollara düşmüş, seyahatlere çıkmış.para kazanmak için yollara düşmüş, seyahatlere çıkmış. Para kazanmanın çarelerini aramak için terk-i diyar etmiş, başka yerlere gelmiş. Para kazanmanın çarelerini aramak için terk-i diyar etmiş, başka yerlere gelmiş. Açlık, sefalet içinde ölmüş. Onun o taşlı tarlasından elmas madeni çıkmış,Açlık, sefalet içinde ölmüş.

Onun o taşlı tarlasından elmas madeni çıkmış,
orası dünyanın en iri elmaslarının madeniymiş. orası dünyanın en iri elmaslarının madeniymiş.

Tarlasında elmas olduğunu bilseydi yola çıkar mıydı? Tarlasında elmas olduğunu bilseydi yola çıkar mıydı?

Bizim hâlimiz de böyle: Elimizde elmas tarlaları var;Bizim hâlimiz de böyle: Elimizde elmas tarlaları var; kenarda maneviyatsızlıktan açlıktan ölüyoruz! kenarda maneviyatsızlıktan açlıktan ölüyoruz! Allahu Teâlâ hazretleri bizi müslüman etmiş, farkında değiliz.Allahu Teâlâ hazretleri bizi müslüman etmiş, farkında değiliz. Allahu Teâlâ hazretlerinin bizi mü'min etmesi çok büyük bir nimet! Allahu Teâlâ hazretlerinin bizi mü'min etmesi çok büyük bir nimet! Çünkü imanla dünya ve âhiretin her şeyi kazanılıyor. Çünkü imanla dünya ve âhiretin her şeyi kazanılıyor. Bir de Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretlerine ümmet etmiş, hiç farkında değiliz. Bir de Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretlerine ümmet etmiş, hiç farkında değiliz.

Eski insanlar, peygamberler yanıp yakılıyorlardı, ağlaşıyorlardı Eski insanlar, peygamberler yanıp yakılıyorlardı, ağlaşıyorlardı bizim Peygamberimiz'e ümmet olmak için Allahu Teâlâ hazretlerine yalvarıyorlardı. bizim Peygamberimiz'e ümmet olmak için Allahu Teâlâ hazretlerine yalvarıyorlardı. Öyle şanlı bir Peygamber'in ümmetiyiz, farkında değiliz! Öyle şanlı bir Peygamber'in ümmetiyiz, farkında değiliz!

Hadîs-i şerîflerini okuruz, hey okumuş cahiller! Bir profesör arkadaş var, diyor ki; Hadîs-i şerîflerini okuruz, hey okumuş cahiller!

Bir profesör arkadaş var, diyor ki;

"Hocam, her konuda hadis var…" Küçümsüyor. "Hocam, her konuda hadis var…"

Küçümsüyor.

Bir elhamdülillah'ın faziletine, kemaline bak! Bir elhamdülillah'ın faziletine, kemaline bak!

Allahu Teâlâ hazretleri o güzel duygularla, Allahu Teâlâ hazretlerine medih, Allahu Teâlâ hazretleri o güzel duygularla, Allahu Teâlâ hazretlerine medih, sena arzusuyla, duygusuyla bu kelimeleri, bu hazineleri bile bile duya duya söylemeyi nasip etsin. sena arzusuyla, duygusuyla bu kelimeleri, bu hazineleri bile bile duya duya söylemeyi nasip etsin.

İnsan bir defa lâ ilâhe illallah dedi mi ne oluyor? İnsan bir defa lâ ilâhe illallah dedi mi ne oluyor?

Mü'min oluyor, cennete giriyor. Cennetin anahtarı lâ ilâhe illallah o kadar önemli, Mü'min oluyor, cennete giriyor. Cennetin anahtarı lâ ilâhe illallah o kadar önemli, elhamdülillah bu kadar önemli, Allahu ekber o kadar önemli, subhanallah o kadar önemli… elhamdülillah bu kadar önemli, Allahu ekber o kadar önemli, subhanallah o kadar önemli…

Namazımız o kadar güzel bir ibadet ki adam sırf namaz ibadetine bakıp müslüman oluyor.Namazımız o kadar güzel bir ibadet ki adam sırf namaz ibadetine bakıp müslüman oluyor. "Ne kadar güzel bir ibadet!" diyor; şekline şemailine bak, "Ne kadar güzel bir ibadet!" diyor; şekline şemailine bak, içinde söylenilen duygulara, sözlere bak. içinde söylenilen duygulara, sözlere bak. Eğilişteki güzelliğe bak!.. O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar Eğilişteki güzelliğe bak!..

O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar

Allah'tan gayrıya eğilmeyen başlar haysiyetiyle, şerefiyle, alnı açık, dimdik durur. Allah'tan gayrıya eğilmeyen başlar haysiyetiyle, şerefiyle, alnı açık, dimdik durur. Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde rükûa varıyor, secdeye varıyor. Topraklara alnını sürüyor.Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde rükûa varıyor, secdeye varıyor. Topraklara alnını sürüyor. Ne güzel ibadet, kıymetini bilmiyoruz. Paldır küldür: Ne güzel ibadet, kıymetini bilmiyoruz. Paldır küldür:

"Aman kılayım da televizyona geç kalacağım…" Ne yapacaksın, namazdan daha güzel ibadet var mı? "Aman kılayım da televizyona geç kalacağım…"

Ne yapacaksın, namazdan daha güzel ibadet var mı?

Senin gözünden perde kalksa öteki perde kalksa perdelerin hepsi kalksaSenin gözünden perde kalksa öteki perde kalksa perdelerin hepsi kalksa gönlün pırıl pırıl olsa ne yapacaksın? gönlün pırıl pırıl olsa ne yapacaksın?

Kendini namazdan alamayacaksın! İşin başında sonuna ermişsin de haberin yok! Kendini namazdan alamayacaksın! İşin başında sonuna ermişsin de haberin yok! Evliyâullahın en zevk aldığı şey!Evliyâullahın en zevk aldığı şey! Resûlullah Efendimiz; Kurretü aynî fi's-salâh. "Gözümün serinliği namazda!" buyuruyor. Resûlullah Efendimiz;

Kurretü aynî fi's-salâh. "Gözümün serinliği namazda!" buyuruyor.

Arabistan'ın sıcağında, 45-50 derecede, yumurta kaynatan sıcakta namazı; Arabistan'ın sıcağında, 45-50 derecede, yumurta kaynatan sıcakta namazı; "Gözümün serinliği namazda!" diye tarif ediyor. Kime çıkıyorsun? "Gözümün serinliği namazda!" diye tarif ediyor.

Kime çıkıyorsun?

Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkıyorsun, o sultanlar sultanı seni huzuruna kabul ediyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkıyorsun, o sultanlar sultanı seni huzuruna kabul ediyor.

Sonra bu dinin direği: İşbu dinin direğidir bu namaz Sonra bu dinin direği:

İşbu dinin direğidir bu namaz

Mü'min olanlar ânı elden komaz. Namaz angarya gibi mi kılınır? "Hadi namaz kıl!.." Mü'min olanlar ânı elden komaz.

Namaz angarya gibi mi kılınır?

"Hadi namaz kıl!.."

Mektep talebeleri gibi kenardan köşeden kıvırtıyor. Mektep talebeleri gibi kenardan köşeden kıvırtıyor.

Geçende bir mektebe gittik, çok azı namaz kılıyormuş; kılması lazım, cahil! Geçende bir mektebe gittik, çok azı namaz kılıyormuş; kılması lazım, cahil!

Ne olacak; elinde altın mı var elmas mı var, cam mı var çakıl mı var; haberi yok! Ne olacak; elinde altın mı var elmas mı var, cam mı var çakıl mı var; haberi yok!

Sen ki miraç eyleyip kıldın niyaz Ümmetin mi'racını kıldım namaz Sen ki miraç eyleyip kıldın niyaz

Ümmetin mi'racını kıldım namaz

Mevlid'de anlatıldığına göre Allahu Teâlâ hazretleri; "Yâ Resûlullah, ey benim Resûlüm! Mevlid'de anlatıldığına göre Allahu Teâlâ hazretleri;

"Yâ Resûlullah, ey benim Resûlüm!
Sen beşerin ermediği bir nimete erdin, miraç eyledin; huzur-u âlîme geldin,Sen beşerin ermediği bir nimete erdin, miraç eyledin; huzur-u âlîme geldin, benim huzuruma geldin!" [buyuruyor.] benim huzuruma geldin!" [buyuruyor.]

Aşikâre gördü Rabbü'l-izzeti Âhirette öyle görür ümmeti Aşikâre gördü Rabbü'l-izzeti

Âhirette öyle görür ümmeti

Resûlullah Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerini aşikâre gördü. Resûlullah Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerini aşikâre gördü.

Ümmetin mi'racını kıldım namaz Namaz her gün oluyor, beş vakit mi'raç oluyor. Ümmetin mi'racını kıldım namaz

Namaz her gün oluyor, beş vakit mi'raç oluyor.
Mumların eridiği gibi eririz, nimetlerin kadr ü kıymetini bilsek yanıp yanıp eririz! Mumların eridiği gibi eririz, nimetlerin kadr ü kıymetini bilsek yanıp yanıp eririz!

Allahu Teâlâ hazretleri bize elimizde bulunan nimetlerin kadrini bilmek nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bize elimizde bulunan nimetlerin kadrini bilmek nasip eylesin. Elimizde neler var… Allahu Teâlâ hazretleri her şeyini nasıl hikmetle yapıyor ki Elimizde neler var…

Allahu Teâlâ hazretleri her şeyini nasıl hikmetle yapıyor ki
insan cenneti duyunca seviniyor! insan cenneti duyunca seviniyor!

Lev enne katraten mine'z-zakkûmi katerat fî dâri'd-dünyâ Lev enne katraten mine'z-zakkûmi katerat fî dâri'd-dünyâ le efsedet alâ ehli'd-dünyâ meâyişehüm fe keyfe bi men yekûnü taâmehû. le efsedet alâ ehli'd-dünyâ meâyişehüm fe keyfe bi men yekûnü taâmehû.

Bu hadîs-i şerîf cehennemin zakkum ağacından bahsediyor. Bu hadîs-i şerîf cehennemin zakkum ağacından bahsediyor.

el-Cennetü hakkun ve'n-nâru hakkun. "Cennet de var cehennem de var!" el-Cennetü hakkun ve'n-nâru hakkun. "Cennet de var cehennem de var!"

Bazıları da bu varlığı nasıl söylüyorlar, biliyor musunuz? Bazıları da bu varlığı nasıl söylüyorlar, biliyor musunuz?

"Hepsi bu dünyada!" diyorlar; inkârın, küfrün bir başka şekli! "Hepsi bu dünyada!" diyorlar; inkârın, küfrün bir başka şekli! Hepsi dünyadaymış, cennet de cehennem de dünyadaymış… Hepsi dünyadaymış, cennet de cehennem de dünyadaymış…

Vay şaşkın vay! Ne boyundan büyük, bilmediği laflar söylüyor!.. Vay şaşkın vay! Ne boyundan büyük, bilmediği laflar söylüyor!..

Peki, öldükten sonra ne olacak? Peki, öldükten sonra ne olacak?

Biz böyle fitnelerden fesatlardan, boş felsefelerden, cahil okumuşların şaşırtmalarından nasıl kurtuluruz? Biz böyle fitnelerden fesatlardan, boş felsefelerden, cahil okumuşların şaşırtmalarından nasıl kurtuluruz?

Okumuş ama fayda vermemiş. Okumuş ama fayda vermemiş.

Kur'ân-ı Kerîm Tevrat ehline, Tevrat kendisine indirildiği hâlde Kur'ân-ı Kerîm Tevrat ehline, Tevrat kendisine indirildiği hâlde onunla hükmetmeyen kimselere nasıl bir şamar vuruyor? onunla hükmetmeyen kimselere nasıl bir şamar vuruyor?

Cumâ sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Cumâ sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Meselüllezîne hummilü't-tevrâte sümme lem yahmilûhâ ke meseli'l-himâri yahmilü esfârâ. Meselüllezîne hummilü't-tevrâte sümme lem yahmilûhâ ke meseli'l-himâri yahmilü esfârâ. "Kendilerine Tevrat indirildiği hâlde, onun ahkâmını omuzlarına yüklenip de "Kendilerine Tevrat indirildiği hâlde, onun ahkâmını omuzlarına yüklenip de onunla amel etmeyen kimseler üzerlerine kitap yüklenilmiş hımarlara, merkeplere benzer!" onunla amel etmeyen kimseler üzerlerine kitap yüklenilmiş hımarlara, merkeplere benzer!"

O hayvancağıza sırtında taşınan kireç mi kum mu, odun mu kitap mı fark eder mi? O hayvancağıza sırtında taşınan kireç mi kum mu, odun mu kitap mı fark eder mi?

Onlara da fark etmiyor da ondan onlara benzetiyor. Onlara da fark etmiyor da ondan onlara benzetiyor.

Onlar, o kitabın içindeki ahkâmı önemli görmediklerinden,Onlar, o kitabın içindeki ahkâmı önemli görmediklerinden, mucibi ile amel etmediklerinden, Tevrat; "Hz. Muhammed gelecek!mucibi ile amel etmediklerinden, Tevrat; "Hz. Muhammed gelecek! Ona uyun ona yardım edin!" dediği hâlde uymadıklarından ne gibi oluyor? Ona uyun ona yardım edin!" dediği hâlde uymadıklarından ne gibi oluyor?

Sırtına kitap yüklenmiş merkepler gibi oluyor. Sırtına kitap yüklenmiş merkepler gibi oluyor.

Âyet-i kerîme inmiş, Peygamber Efendimiz o âyet-i kerîmeyi okumuş,Âyet-i kerîme inmiş, Peygamber Efendimiz o âyet-i kerîmeyi okumuş, ondan sonra da bu hadîs-i şerîfi buyurmuş. ondan sonra da bu hadîs-i şerîfi buyurmuş.

O âyet-i kerîme nedir? O âyet-i kerîme nedir?

Yâ eyyühellezîne âmenû "Ey iman edenler" ittekullâhe hakka tukâtihî. "Allah'tan hakkıyla korkun!"Yâ eyyühellezîne âmenû "Ey iman edenler" ittekullâhe hakka tukâtihî. "Allah'tan hakkıyla korkun!" Nasıl korkmak uygunsa münasipse korkmak nasıl olmak gerekiyorsa o tarzda korkun! Nasıl korkmak uygunsa münasipse korkmak nasıl olmak gerekiyorsa o tarzda korkun! ve lâ temûtunne illâ ve entüm müslimûnve lâ temûtunne illâ ve entüm müslimûn "Sakın müslüman olmaktan başka bir şekil ile ölmeyin!" "Sakın müslüman olmaktan başka bir şekil ile ölmeyin!"

"Sakın müslüman olmaktan başka bir hal üzere ölmeyin, "Sakın müslüman olmaktan başka bir hal üzere ölmeyin, sakın ha öyle başka türlü ölmeyin!" diye nûn-u te'kîdi sakîle ile söylüyor kiArapça bilenler bilirler; sakın ha öyle başka türlü ölmeyin!" diye nûn-u te'kîdi sakîle ile söylüyor kiArapça bilenler bilirler; "Sakın ha, asla, kat'a!" mânasına."Sakın ha, asla, kat'a!" mânasına. Allahu Teâlâ hazretleri; "Müslüman olarak ölünüz, sakın ha başka türlü ölmeyiniz!" diyor. Allahu Teâlâ hazretleri; "Müslüman olarak ölünüz, sakın ha başka türlü ölmeyiniz!" diyor.

Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun! Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun!

Bizde hiç korkan insan hâli var mı? Bizde hiç korkan insan hâli var mı?

Şu cemiyete bir bakın, ibret gözüyle bir bakın, etrafta bir dolaşın; Şu cemiyete bir bakın, ibret gözüyle bir bakın, etrafta bir dolaşın; insanların çoğunda iman gitmiş, hiçbir şey kalmamış! insanların çoğunda iman gitmiş, hiçbir şey kalmamış! Bizde bile tohum ipliği ile bağlı, rüzgârlarda salım salım sallanıyor. Bizde bile tohum ipliği ile bağlı, rüzgârlarda salım salım sallanıyor.

Kuvvetli bir iman olsa hâlimiz böyle mi olur? Kuvvetli bir iman olsa hâlimiz böyle mi olur?

Ne evimiz müslüman evine benzer, ne hâlimiz müslüman hâline benzer, Ne evimiz müslüman evine benzer, ne hâlimiz müslüman hâline benzer, ne ahlâkımız müslüman ahlâkına benzer, ne sözümüz müslüman sözüne benzer… ne ahlâkımız müslüman ahlâkına benzer, ne sözümüz müslüman sözüne benzer… Allah yardımcımız olsun, Allah kusurlarımızı affetsin, Allah yardımcımız olsun, Allah kusurlarımızı affetsin, o kusurlardan dolayı hak ettiğimiz cezalardan da bizi affetsin, o cezaları kaldırsın. o kusurlardan dolayı hak ettiğimiz cezalardan da bizi affetsin, o cezaları kaldırsın.

"Müslüman olarak ölün, başka türlü ölmeyin!" ne demek? "Müslüman olarak ölün, başka türlü ölmeyin!" ne demek?

Allahu Teâlâ hazretleri; "Azabımın yurdu olan cehenneme girersiniz, Allahu Teâlâ hazretleri; "Azabımın yurdu olan cehenneme girersiniz, kahrolursunuz!" diye tembihliyor. kahrolursunuz!" diye tembihliyor.

Cehennemde mâlum zakkum ağacı var. Cehennem ehli azap görürken acıkacaklar, Cehennemde mâlum zakkum ağacı var. Cehennem ehli azap görürken acıkacaklar, feryâd ü figân edecekler! feryâd ü figân edecekler!

Günlerce aç kalmış insan ne yapar? O hâli düşünün. Günlerce aç kalmış insan ne yapar?

O hâli düşünün.
Edirne'de bizim zavallı kardeşlerimiz açlıktan ağaçların kabuklarını kemirmişler ya;Edirne'de bizim zavallı kardeşlerimiz açlıktan ağaçların kabuklarını kemirmişler ya; Bulgarlar geldiği zaman bizim Edirne müslümanlarını Selimiye'nin avlusuna tıkmışlar, Bulgarlar geldiği zaman bizim Edirne müslümanlarını Selimiye'nin avlusuna tıkmışlar, yiyecek vermemişler!.. yiyecek vermemişler!..

Ne yapsınlar? Bir gün dayan, iki gün dayan, üç gün dayan; sonra? Ne yapsınlar? Bir gün dayan, iki gün dayan, üç gün dayan; sonra?

Ağaçların kabuklarını kemirmişler. Ağaçların kabuklarını kemirmişler.

Cehennem ehli de acıkacak, acıkınca onlara zakkum verilecek.Cehennem ehli de acıkacak, acıkınca onlara zakkum verilecek. Eh acıktınız mı, yiyin bakalım, diye zakkum verilecek. Eh acıktınız mı, yiyin bakalım, diye zakkum verilecek.

"Şu dünya yurduna, şu yaşadığımız âleme, zakkum ağacının damlalarından bir damla damlasa"Şu dünya yurduna, şu yaşadığımız âleme, zakkum ağacının damlalarından bir damla damlasa şu dünya ehline yaşamlarını zehir ederdi, mahvederdi!" şu dünya ehline yaşamlarını zehir ederdi, mahvederdi!"

Fe keyfe bi men yekûnü taâmehû. "Bir damla damlaması dünyayı [mahvederse]Fe keyfe bi men yekûnü taâmehû. "Bir damla damlaması dünyayı [mahvederse] yiyeceği bu olan kimselerin hâli ne olacak? yiyeceği bu olan kimselerin hâli ne olacak? Onların durumu ne olacak? Dünyaya damladığı zaman böyle Onların durumu ne olacak? Dünyaya damladığı zaman böyle olan bu şeyi yiyecek olanların cehennemde çekeceği azap ne olacak?!.. olan bu şeyi yiyecek olanların cehennemde çekeceği azap ne olacak?!..

Lev enne şeraraten min cehenneme vaka'at fî vasati'l-ardi Lev enne şeraraten min cehenneme vaka'at fî vasati'l-ardi le entene rîhuhü ve şiddetü harrihî mâ beyne'l-maşrıki ve'l-mağrib. le entene rîhuhü ve şiddetü harrihî mâ beyne'l-maşrıki ve'l-mağrib.

"Eğer cehennemin kıvılcımlarından, ateşlerinden,"Eğer cehennemin kıvılcımlarından, ateşlerinden, ateşinin küçük parçasından bir parça dünyanın ortasına düşseydi kokusu ortalığı berbat ederdi!" ateşinin küçük parçasından bir parça dünyanın ortasına düşseydi kokusu ortalığı berbat ederdi!"

Çok çirkin kokusu var. Bir kere kokusu mahvederdi, ortalığı berbat ederdi. Çok çirkin kokusu var. Bir kere kokusu mahvederdi, ortalığı berbat ederdi.

Bir de; "Hararetinin şiddeti mahvederdi, doğu ile batı arasını berbat ederdi." Bir de; "Hararetinin şiddeti mahvederdi, doğu ile batı arasını berbat ederdi."

Eğer cehennemin şerarelerinden, kıvılcımlarından -ateşin kendisi değil Eğer cehennemin şerarelerinden, kıvılcımlarından -ateşin kendisi değil ateşten sıçrayan kıvılcımlardan bir kıvılcım- sıçrayıp da dünyaya düşse idi ateşten sıçrayan kıvılcımlardan bir kıvılcım- sıçrayıp da dünyaya düşse idi o zaman dünyada onun kokusunun çirkinliğio zaman dünyada onun kokusunun çirkinliği ve hararetinin şiddeti doğu ile batı arasını pis koku ile doldururdu ve mahvederdi. ve hararetinin şiddeti doğu ile batı arasını pis koku ile doldururdu ve mahvederdi.

Cehennemin bir kıvılcımı, ateşinin kendisi değil; o kükreyen,Cehennemin bir kıvılcımı, ateşinin kendisi değil; o kükreyen, zincirlerle zor tutulan yalazılar değil! zincirlerle zor tutulan yalazılar değil!

Lev enne sahraten vezenet aşra halifâtin kuzife bihâ min şefîri cehenneme Lev enne sahraten vezenet aşra halifâtin kuzife bihâ min şefîri cehenneme mâ beleğat ka'rahâ seb'îne harîfen hattâ yentehiye ilâ ğayyin mâ beleğat ka'rahâ seb'îne harîfen hattâ yentehiye ilâ ğayyin ve esâmin kîle ve mâ ğayyün ve esâmün kâle bi'râni fî cehennemeve esâmin kîle ve mâ ğayyün ve esâmün kâle bi'râni fî cehenneme yesîlü fîhimâ sadîdü ehli'n-nâr. yesîlü fîhimâ sadîdü ehli'n-nâr.

Cehennem taşlarından, cehennem kayalarından bir kaya ne kadar? Cehennem taşlarından, cehennem kayalarından bir kaya ne kadar?

"On hâmile deve büyüklüğünde koca bir kaya!" "On hâmile deve büyüklüğünde koca bir kaya!"

"On hamile deve", bir rivayette de yavruları ile beraber!"On hamile deve", bir rivayette de yavruları ile beraber! Ne kadar büyüklükte olacağını tasavvur edin artık, Resûlullah Efendimiz öyle anlatmış. Ne kadar büyüklükte olacağını tasavvur edin artık, Resûlullah Efendimiz öyle anlatmış.

"O kadar büyük bir kaya cehennemin dudağından, kenarından atılsa dibine ulaşmaz,"O kadar büyük bir kaya cehennemin dudağından, kenarından atılsa dibine ulaşmaz, yetmiş sonbahar gelinceye kadar!" yetmiş sonbahar gelinceye kadar!"

Yetmiş sene demek! Yetmiş sene yukarıdan aşağıya gitmesi devam eder de dibini bulmaz. Yetmiş sene demek! Yetmiş sene yukarıdan aşağıya gitmesi devam eder de dibini bulmaz. On tane hamile deve büyüklüğünde bir cehennem kayası,On tane hamile deve büyüklüğünde bir cehennem kayası, cehennemin üst yanından aşağıya atılsa düşmeye devam eder, yetmiş mevsim geçer, dibine ulaşmaz. cehennemin üst yanından aşağıya atılsa düşmeye devam eder, yetmiş mevsim geçer, dibine ulaşmaz.

"Nihayet ğayy ve esâm'a gelir." "Nihayet ğayy ve esâm'a gelir."

Ğayy ve esâm! Kulaklarına yabancı iki kelime gelince Ğayy ve esâm! Kulaklarına yabancı iki kelime gelince Resûlullah'ın etrafında bulunup da cehennemin bu feci Resûlullah'ın etrafında bulunup da cehennemin bu feci anlatılışını dinleyen ashâbı sordular, dediler ki; anlatılışını dinleyen ashâbı sordular, dediler ki;

"Yâ Resûlullah, bu ğayy ve esâm dediğiniz nedir?" "Yâ Resûlullah, bu ğayy ve esâm dediğiniz nedir?"

O zaman Peygamber Efendimiz buyurdu ki; O zaman Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Kâle bi'râni fî cehenneme yesîlü fîhimâ sadîdü ehli'n-nâr. "Bunlar cehennemde iki kuyudur ki Kâle bi'râni fî cehenneme yesîlü fîhimâ sadîdü ehli'n-nâr. "Bunlar cehennemde iki kuyudur ki cehennem ehlinin irinleri bunların içinden akar,cehennem ehlinin irinleri bunların içinden akar, cehennem ehlinin yaralarından akan irinler buradan akıp geçer!" cehennem ehlinin yaralarından akan irinler buradan akıp geçer!"

Allahu Teâlâ hazretleri cehennemin korkularını ihtar etmiş oldu.Allahu Teâlâ hazretleri cehennemin korkularını ihtar etmiş oldu. Cenneti düşün, ona gitmeye gayret et;Cenneti düşün, ona gitmeye gayret et; Cehennemi düşün, azabını düşün, ondan kendini korumaya gayret et!Cehennemi düşün, azabını düşün, ondan kendini korumaya gayret et! Cehennem ehlinin hesabı görüldüğü zaman zebanilere teslim edecekler. Cehennem ehlinin hesabı görüldüğü zaman zebanilere teslim edecekler.

Zebaniler onları ne yapacaklar? Zebaniler onları ne yapacaklar?

"Buyur önden yürü, hadi cehenneme gidiyorsun…" mu diyecekler? Hayır! "Buyur önden yürü, hadi cehenneme gidiyorsun…" mu diyecekler?

Hayır!

"Saçlarının perçemlerinden ve ayaklarından yakalayacaklar, "Saçlarının perçemlerinden ve ayaklarından yakalayacaklar, yüz üstü sürükleye sürükleye götürecekler!" diyor. yüz üstü sürükleye sürükleye götürecekler!" diyor.

Neden? O hakareti hak etti. O adam o hakareti bu dünyada hak etti.Neden?

O hakareti hak etti. O adam o hakareti bu dünyada hak etti.
Allah'a kulluk etmedi. Allah'ın kullarına merhamet etmedi, bu hadîs-i şerîfleri duydukça güldü.Allah'a kulluk etmedi. Allah'ın kullarına merhamet etmedi, bu hadîs-i şerîfleri duydukça güldü. Anlattıkça, anlatıldıkça güldü, omuz silkti, aldırmadı, yolunda devam etti. Anlattıkça, anlatıldıkça güldü, omuz silkti, aldırmadı, yolunda devam etti. Sürüklenecek! Feryâd u figânı çığlıkları basacak. Sürüklenecek! Feryâd u figânı çığlıkları basacak. Orası yalvarma yakarma yeri değil ki! Burada yalvar yakar, ağla sızla; bütün geceler senin! Orası yalvarma yakarma yeri değil ki! Burada yalvar yakar, ağla sızla; bütün geceler senin!

Gazetede okudum ki geceleyin uykuyu bölüp de uyanmak insana ruhen sıhhat veriyormuş! Gazetede okudum ki geceleyin uykuyu bölüp de uyanmak insana ruhen sıhhat veriyormuş! Aylardır biz söylüyorduk, gazetede okuyunca hoşuma gitti. Aylardır biz söylüyorduk, gazetede okuyunca hoşuma gitti. Allah razı olsun, o haberi veren muhabire de aşk olsun, Allah razı olsun. Allah razı olsun, o haberi veren muhabire de aşk olsun, Allah razı olsun.

İnsan bardan, diskotekten resim basıp da onu da haber olarak verebilir değil mi? İnsan bardan, diskotekten resim basıp da onu da haber olarak verebilir değil mi?

Haberin çeşitleri var. İncir çekirdeğini doldurmayan şeylerle sayfalar harcanıyor,Haberin çeşitleri var. İncir çekirdeğini doldurmayan şeylerle sayfalar harcanıyor, hiç o israf sayılmıyor ama bak mü'min bir meseleyi ele aldı mı nasıl faydalı oluyor?!.. hiç o israf sayılmıyor ama bak mü'min bir meseleyi ele aldı mı nasıl faydalı oluyor?!.. Gazete haberi bile bir fayda! Profesör, üniversitede konferans vermiş,Gazete haberi bile bir fayda!

Profesör, üniversitede konferans vermiş,
karşısında beyaz beyaz önlüklü doktorlar. Diyor ki; karşısında beyaz beyaz önlüklü doktorlar. Diyor ki;

"Geceleyin tam uyumayın, geceleyin uykunuzu biraz bölün;"Geceleyin tam uyumayın, geceleyin uykunuzu biraz bölün; yarısında kalkın, ruhen daha sıhhatli olursunuz!" yarısında kalkın, ruhen daha sıhhatli olursunuz!"

Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi!Elhamdülillah, çok şükür yâ Rabbi! Şu ilericilerin şimdi bize "gerici" diyecek hiç hâlleri kaldı mı?!.. Şu ilericilerin şimdi bize "gerici" diyecek hiç hâlleri kaldı mı?!..

Zavallı dedelerimiz, babalarımız, amcalarımız harp darp geçirdi. Zavallı dedelerimiz, babalarımız, amcalarımız harp darp geçirdi. Eskiden burada medrese mektep vardı, ilim irfan vardı…Eskiden burada medrese mektep vardı, ilim irfan vardı… Kütüphaneler kitap dolu, enfes kitaplarla dolu.Kütüphaneler kitap dolu, enfes kitaplarla dolu. Vardı ama Cihan Harbi, Trablusgarp Harbi, Balkan Harbi, İstiklal Harbi… bittiVardı ama Cihan Harbi, Trablusgarp Harbi, Balkan Harbi, İstiklal Harbi… bitti ahâli kalmadı, insan kalmadı! Ne oldu? ahâli kalmadı, insan kalmadı!

Ne oldu?

Hepsi cennete gitti, şehit oldu. Şu memleketi bize bırakacaklar diye çarpıştılar, Hepsi cennete gitti, şehit oldu. Şu memleketi bize bırakacaklar diye çarpıştılar, Allahu Teâlâ hazretlerine canlarını verdiler; cenneti aldılar, âhirete gittiler.Allahu Teâlâ hazretlerine canlarını verdiler; cenneti aldılar, âhirete gittiler. Ama arkadaki namertler utanmıyorlar da bunlar cihat ettikleri içinAma arkadaki namertler utanmıyorlar da bunlar cihat ettikleri için namaza vakit bulamadılar, demediler de "müslümanlar gerici" dediler,namaza vakit bulamadılar, demediler de "müslümanlar gerici" dediler, "İlimden irfandan haberi yok!" dediler. "İlimden irfandan haberi yok!" dediler.

Senin ilimden, irfandan haberin yok! İnsan yirminci yüzyıla geldiği zaman ilim nasıl konuşuyor?! Senin ilimden, irfandan haberin yok! İnsan yirminci yüzyıla geldiği zaman ilim nasıl konuşuyor?! Gerici, işte ilim; hadi bakalım ne yapacaksan yap! Gerici, işte ilim; hadi bakalım ne yapacaksan yap!

Jandarma, polis ilmin kollarına kelepçeyi tak götür bakalım! Jandarma, polis ilmin kollarına kelepçeyi tak götür bakalım!

İlim; "İslâmiyet sıhhate uygundur!" diyor, var mı bir diyeceğin? İlim; "İslâmiyet sıhhate uygundur!" diyor, var mı bir diyeceğin?

Ne diyecek, bir şey diyemez. Fransız müslüman olunca ne desin? Ne diyecek, bir şey diyemez.

Fransız müslüman olunca ne desin?

Fransız müslüman oluyor, atom alimi müslüman oluyor… Fransız müslüman oluyor, atom alimi müslüman oluyor… Bir atom alimi geldi, müslüman oldu da vefat etti, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Bir atom alimi geldi, müslüman oldu da vefat etti, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Fatih'ten bir cenaze töreni ile kaldırdılar ki görülmemiş bir şey!Fatih'ten bir cenaze töreni ile kaldırdılar ki görülmemiş bir şey! Caddeler Edirnekapı'ya kadar insan doldu. İnsan mü'min oldu mu öyle oluyor. Caddeler Edirnekapı'ya kadar insan doldu. İnsan mü'min oldu mu öyle oluyor. Almanya'da ölseydi hâli ne olurdu kim bilir?!.. Almanya'da ölseydi hâli ne olurdu kim bilir?!.. Burada [cenazesini] kaç tane mü'min götürüyor, hem de ne şevkle ne zevkle götürdüler… Burada [cenazesini] kaç tane mü'min götürüyor, hem de ne şevkle ne zevkle götürdüler…

Ömür nasıl olsa bitecek. Herkes, tırnaklarını geçirsin isterse bu dünyaya,Ömür nasıl olsa bitecek. Herkes, tırnaklarını geçirsin isterse bu dünyaya, tırnakları söküle söküle bu dünyadan gidecek. tırnakları söküle söküle bu dünyadan gidecek. Burada kalmak mümkün değil, herkes gidecek. Allah akıl, fikir versin. Burada kalmak mümkün değil, herkes gidecek. Allah akıl, fikir versin.

Cehennem de böyle cennet de böyle! Cehennem de böyle cennet de böyle!

"Hocam, cenneti duyunca çok heveslenmiştik, cehennemi duyunca da keyfimiz kaçtı…" "Hocam, cenneti duyunca çok heveslenmiştik, cehennemi duyunca da keyfimiz kaçtı…"

Beyne'l-havfi ve'r-recâi. Zaten müslüman korku ile ümit arasında olmalı, o iyi. Beyne'l-havfi ve'r-recâi.

Zaten müslüman korku ile ümit arasında olmalı, o iyi.
Eğer sana Allahu Teâlâ hazretleri mevkiini, makamını gösterse; Eğer sana Allahu Teâlâ hazretleri mevkiini, makamını gösterse; "Kulum hadi, sen bir elhamdülillah dedin, dünyalara bedel bir söz söyledin,"Kulum hadi, sen bir elhamdülillah dedin, dünyalara bedel bir söz söyledin, bir namaz kıldın şu kadar sevap aldın, şunu yaptın bu kadar ecir aldın, bir namaz kıldın şu kadar sevap aldın, şunu yaptın bu kadar ecir aldın, gece tesbih çektin, ağladın günahlarına hepsini affettim…" dese şımarırız. gece tesbih çektin, ağladın günahlarına hepsini affettim…" dese şımarırız. Allah'ın bunları bize söylememesi, göstermemesi de bir nimet; şımarıveririz, sırıtmaya başlarız.Allah'ın bunları bize söylememesi, göstermemesi de bir nimet; şımarıveririz, sırıtmaya başlarız. Onun için cenneti göreceğiz, duyacağız, hevesleneceğiz; cehennemden de korkacağız.Onun için cenneti göreceğiz, duyacağız, hevesleneceğiz; cehennemden de korkacağız. Bizi doğru yola bu götürür. "Allah benden başka hiç azaplandıracak insan bulamadı mı? Bizi doğru yola bu götürür.

"Allah benden başka hiç azaplandıracak insan bulamadı mı?
Namazı kılıyorum, bana bir şey yapmaz!.." Yapar mı yapmaz mı görürsün! Namazı kılıyorum, bana bir şey yapmaz!.."

Yapar mı yapmaz mı görürsün!

Kıyamet gününde peygamberler başını kaldırıp dua etmekten korkacaklar! Kıyamet gününde peygamberler başını kaldırıp dua etmekten korkacaklar!

Mahşerde nebîlerle veliler kala hayrân [Nefsî deyu dehşetle kopa cümleden efgân] Mahşerde nebîlerle veliler kala hayrân

[Nefsî deyu dehşetle kopa cümleden efgân]

Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin en sevgili kulu. Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin en sevgili kulu. Yanına birkaç tane zengin geldi. Bir de iki gözü âmâ birisi geldi, iki de bir: Yanına birkaç tane zengin geldi. Bir de iki gözü âmâ birisi geldi, iki de bir:

"Yâ Resûlallah, yâ Resûlallah…" diye sözü kesiyor."Yâ Resûlallah, yâ Resûlallah…" diye sözü kesiyor. Efendimiz, belki hak yola gelirler diye beri tarafa İslâmiyet'i anlatacak, yüzünü buruşturdu. Efendimiz, belki hak yola gelirler diye beri tarafa İslâmiyet'i anlatacak, yüzünü buruşturdu.

Ne oldu? Abese ve tevellâ en câehü'l-a'mâ ve mâ yudrîke leallehû yezzekkâ Ne oldu?

Abese ve tevellâ en câehü'l-a'mâ ve mâ yudrîke leallehû yezzekkâ
ev yezzekkeru fetenfeahü'z-zikrâ âyet-i kerîmeleri iniverdi.ev yezzekkeru fetenfeahü'z-zikrâ âyet-i kerîmeleri iniverdi. Yüzünü buruşturmasını Allahu Teâlâ hazretleri uygun bulmadığını âyet-i kerîmede bildirdi. Yüzünü buruşturmasını Allahu Teâlâ hazretleri uygun bulmadığını âyet-i kerîmede bildirdi.

"O senin uğraştıkların belki hiç yola gelmeyecek ama bu kalbi temiz, imanla dolu olarak gelmiş."O senin uğraştıkların belki hiç yola gelmeyecek ama bu kalbi temiz, imanla dolu olarak gelmiş. Zenginliğe, mala mülke, mevkie makama bakma, bunun kalbi temiz diye iyi muamele yap!" Zenginliğe, mala mülke, mevkie makama bakma, bunun kalbi temiz diye iyi muamele yap!"

En yüksek kullar bu yüksekliği nasıl buluyorlar? En yüksek kullar bu yüksekliği nasıl buluyorlar?

En büyük edebi, terbiyeyi takınarak! Bizim koca göbekli de göğsünü gere gere; En büyük edebi, terbiyeyi takınarak! Bizim koca göbekli de göğsünü gere gere;

"Allah başka atacak kimse bulamadı mı, yarattığı kulunu cehenneme atar mı?.." diyor. "Allah başka atacak kimse bulamadı mı, yarattığı kulunu cehenneme atar mı?.." diyor.

Tabii atar, senin gibi edepsiz olursa elbette atar. Tabii atar, senin gibi edepsiz olursa elbette atar. Bağışlaması da çok azabı da çok, terbiyeni takın! Bağışlaması da çok azabı da çok, terbiyeni takın!

Onun için cehennemden korkacağız; cenneti talep edeceğiz, ümit edeceğiz.Onun için cehennemden korkacağız; cenneti talep edeceğiz, ümit edeceğiz. Cemâlullah da orada, Allahu Teâlâ hazretlerini görmek de orada! Cemâlullah da orada, Allahu Teâlâ hazretlerini görmek de orada!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi hak yolda dengeli müslüman etsin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi hak yolda dengeli müslüman etsin.

Cehennemi duyup duyup tüyleri diken diken olup da hayatını şaşıran, Cehennemi duyup duyup tüyleri diken diken olup da hayatını şaşıran, aklı başından giden kimse de doğru değil. aklı başından giden kimse de doğru değil. Cenneti duyup duyup da yaka bağır açıp ceketini savura savura göbeğini açarakCenneti duyup duyup da yaka bağır açıp ceketini savura savura göbeğini açarak yürüyen insan da etmesin, o da tehlikeli. yürüyen insan da etmesin, o da tehlikeli. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi terbiyeli, edepli, dengeli, her şeyi ölçülü, olgun insan etsin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi terbiyeli, edepli, dengeli, her şeyi ölçülü, olgun insan etsin. Cehennemden âzat eylesin, cennetine de dâhil eylesin. Cehennemden âzat eylesin, cennetine de dâhil eylesin.

Lev enne ehadeküm izâ nezele menzile kâle eûzü bi-kelimetillâhi tâmmeti min şerri mâ haleka Lev enne ehadeküm izâ nezele menzile kâle eûzü bi-kelimetillâhi tâmmeti min şerri mâ haleka lem yedurruhû fî zâlike'l-menzili şey'ün hattâ yettahile minhü. lem yedurruhû fî zâlike'l-menzili şey'ün hattâ yettahile minhü.

Peygamber Efendimiz bir dua öğretiyor. Buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bir dua öğretiyor. Buyuruyor ki;

"Ey mü'minler eğer sizden biriniz bir eve inse bir konakta konaklasa…" "Ey mü'minler eğer sizden biriniz bir eve inse bir konakta konaklasa…"

Menzil, hem ev hem konaklama yeri mânasına gelir. Menzil, hem ev hem konaklama yeri mânasına gelir.

Yolculuktasın, gidiyorsun, bir yerde konaklayacaksın… Yolculuktasın, gidiyorsun, bir yerde konaklayacaksın…

Bir konak yerine geldiğin zaman veyahut bir eve girdiğinBir konak yerine geldiğin zaman veyahut bir eve girdiğin bir barınağa sığındığın zaman ne olabilir? bir barınağa sığındığın zaman ne olabilir?

Her şey olabilir; akrep olur, yılan olur, çıyan olur, böcek olur, mikrop olur… Her şey olur. Her şey olabilir; akrep olur, yılan olur, çıyan olur, böcek olur, mikrop olur… Her şey olur.

Bir yere konağa geldiği konakladığı zaman, bir eve geldiği eve girdiği zamanBir yere konağa geldiği konakladığı zaman, bir eve geldiği eve girdiği zaman eğer sizden biriniz şöyle demiş olsaydı oradan kalkıp göçünceye, eğer sizden biriniz şöyle demiş olsaydı oradan kalkıp göçünceye, başka tarafa gidinceye kadar orada hiçbir şey ona zarar vermezdi." başka tarafa gidinceye kadar orada hiçbir şey ona zarar vermezdi."

"Dua fayda eder mi, akrep sokmaz mı?.." "Dua fayda eder mi, akrep sokmaz mı?.."

Sokmaz ya! Akrebin de böceğin de mikrobun da sahibi Allahu Teâlâ hazretleri olduğu için sokturmaz. Sokmaz ya! Akrebin de böceğin de mikrobun da sahibi Allahu Teâlâ hazretleri olduğu için sokturmaz.

Peki, güzel! "Dua Allah'ın hükmünü bile geri çevirir!" Peki, güzel!

"Dua Allah'ın hükmünü bile geri çevirir!"

Hüküm böyle bir kaza-yı asumânî başına yıldırım gibi gelirken, dua hükmü bile geri çevirir.Hüküm böyle bir kaza-yı asumânî başına yıldırım gibi gelirken, dua hükmü bile geri çevirir. Allahu Teâlâ duayı işte öyle seviyor, hükmünü geri çevirir. Neden? Allahu Teâlâ duayı işte öyle seviyor, hükmünü geri çevirir.

Neden?

Sen O'nun Rabliğini biliyorsun; kendi kulluğunu, aczini biliyorsun,Sen O'nun Rabliğini biliyorsun; kendi kulluğunu, aczini biliyorsun, boyun büküp gözyaşı döküyorsun, en güzel şey o da onun için boyun büküp gözyaşı döküyorsun, en güzel şey o da onun için sen boyun büküp dua ettiğin zaman Allahu Teâlâ hazretleri seviyor. sen boyun büküp dua ettiğin zaman Allahu Teâlâ hazretleri seviyor.

Kul mâ ya'beu biküm Rabbî lev lâ duâüküm. "Duanız olmasa zaten neyiniz var!" Kul mâ ya'beu biküm Rabbî lev lâ duâüküm. "Duanız olmasa zaten neyiniz var!"

Allahu Teâlâ hazretlerine ne yapabilirsiniz? "Canımı vereceğim." diyeceksin, içinden geçiyor.Allahu Teâlâ hazretlerine ne yapabilirsiniz?

"Canımı vereceğim." diyeceksin, içinden geçiyor.
Canı O verdi, malı O verdi; kimin malını kime satıyorsun?!.. Canı O verdi, malı O verdi; kimin malını kime satıyorsun?!..

İşte bir boyun büküp yalvarman var, bir acizliğin var o, başka hiçbir şeyin yok. İşte bir boyun büküp yalvarman var, bir acizliğin var o, başka hiçbir şeyin yok.

Ne diyecek? Ne diyecek?

Eûzü bi-kelimetillâhi tâmmetiEûzü bi-kelimetillâhi tâmmeti "Allah'ın tam isimleri ile Allah'a sığınırım.""Allah'ın tam isimleri ile Allah'a sığınırım." min şerri mâ haleka."Yarattığı her şeyden, her şeyin şerrinden." min şerri mâ haleka."Yarattığı her şeyden, her şeyin şerrinden."

O kadar da kolay: O kadar da kolay:

Eûzü bi-kelimâtillâhi't-tâammeti min şerri mâ haleka. Eûzü bi-kelimâtillâhi't-tâammeti min şerri mâ haleka.

"Yaratmış olduğu şeylerin şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım." "Yaratmış olduğu şeylerin şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım."

"Tam kelime" ne demek? "Allah'ın sıfatları" demek. "Tam kelime" ne demek?

"Allah'ın sıfatları" demek.

Allahu Teâlâ hazretlerinin lehü'l-esmâü'l-hüsnâ, güzel sıfatları vardır. Allahu Teâlâ hazretlerinin lehü'l-esmâü'l-hüsnâ, güzel sıfatları vardır. Her bir sıfatı en güzeldir, güzeller güzelidir. "Güzel" demiyor da "el-Esmâül'l-hüsna" diyor.Her bir sıfatı en güzeldir, güzeller güzelidir.

"Güzel" demiyor da "el-Esmâül'l-hüsna" diyor.
"Ahsen"in ism-i tafdilin müennesiyle söylüyor: "Ahsen"in ism-i tafdilin müennesiyle söylüyor:

"En güzel sıfatlar, en tam sıfatlar, en mükemmel sıfatlar…" "En güzel sıfatlar, en tam sıfatlar, en mükemmel sıfatlar…"

Her şeyi güzel! Ah bir tanısa, ah bir gözünü açıp da etrafa ibretle baksa… Her şeyi güzel! Ah bir tanısa, ah bir gözünü açıp da etrafa ibretle baksa…

İbretle bakmıyor! İnsan Allah'ın varlığına delil ister mi? İbretle bakmıyor!

İnsan Allah'ın varlığına delil ister mi?

Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile Yeter isbatına halk eylediğin bir zerre bile Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile

Yeter isbatına halk eylediğin bir zerre bile

"Kâinatla, küreyle Allah'ın varlığını ispata ne lüzum var? Bir zerre kâfi!" "Kâinatla, küreyle Allah'ın varlığını ispata ne lüzum var? Bir zerre kâfi!"

Allahu Teâlâ hazretleri için delil arıyorlar, şaşıyorum. Allahu Teâlâ hazretleri için delil arıyorlar, şaşıyorum. Yahu kulluk et, O zaten sana delilini verecek; ürpereceksin, Yahu kulluk et, O zaten sana delilini verecek; ürpereceksin, tüylerin diken diken olacak. tüylerin diken diken olacak. Muamele olacak; kulluk, ubudiyyet, rububiyyet muamelesi olacak.Muamele olacak; kulluk, ubudiyyet, rububiyyet muamelesi olacak. Lütfunu isteyeceksin, lütfunu verecek. Lütfunu isteyeceksin, lütfunu verecek.

İnsan alışveriş yaptığı insanın varlığı karşısında delil ister mi? İnsan alışveriş yaptığı insanın varlığı karşısında delil ister mi? Var mı yok mu, diye tereddüt eder mi? Para veriyor, kumaş alıyor;Var mı yok mu, diye tereddüt eder mi? Para veriyor, kumaş alıyor; "Dükkâncı yok!" deseler tereddüt eder mi?.. Etmez, çünkü güler geçer. "Dükkâncı yok!" deseler tereddüt eder mi?..

Etmez, çünkü güler geçer.

"Yahu ben daha geçen gün kumaş aldım."Yahu ben daha geçen gün kumaş aldım. Şimdi kumaş alıyorum. Bak, kumaşımı tartıyor." der. Şimdi kumaş alıyorum. Bak, kumaşımı tartıyor." der. Böyle bu muameleye girin veyahut gözünüzü açıp bu muameleye bakın!Böyle bu muameleye girin veyahut gözünüzü açıp bu muameleye bakın! Dua ediyorsun, Allah duanı ihsan ediyor. Her an, başka bir şa'nda, başka bir lütufta!Dua ediyorsun, Allah duanı ihsan ediyor. Her an, başka bir şa'nda, başka bir lütufta! O zaman delil istemeye hacet mi kalır? Ayân oluyor, kalpte ayân beyan yakîn oluyor.O zaman delil istemeye hacet mi kalır? Ayân oluyor, kalpte ayân beyan yakîn oluyor. Allah'ın varlığında hiç tereddüt kalmıyor. Allah'ın varlığında hiç tereddüt kalmıyor.

Lev enne racülen yucerru alâ vechihî min yevme vülide ilâ yevmi yemûtü Lev enne racülen yucerru alâ vechihî min yevme vülide ilâ yevmi yemûtü heraman fî tâatillâhi azze ve celle le hakara zâlike yevme'l-kıyâmeti heraman fî tâatillâhi azze ve celle le hakara zâlike yevme'l-kıyâmeti ve le vedde ennehû rüdde ile'd-dünyâ kemâ yezdâde mine'l-ecri ve's-sevâb. ve le vedde ennehû rüdde ile'd-dünyâ kemâ yezdâde mine'l-ecri ve's-sevâb.

Bir insanın Allah'a kulluk etmesinin miktarı, değeri hakkında bir hadîs-i şerîf. Bir insanın Allah'a kulluk etmesinin miktarı, değeri hakkında bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz buyuruyor ki; "Eğer bir adam…" Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz buyuruyor ki;

"Eğer bir adam…"

"Adam" diyor ama kadına da şamildir; "her insanoğlu" demek. "Adam" diyor ama kadına da şamildir; "her insanoğlu" demek.

"Başı, gözü üzere çekilse…" Yucerru diye cim ile harekelenmiş. "Başı, gözü üzere çekilse…"

Yucerru diye cim ile harekelenmiş.
Harra fiilinden gelseydi "yüzükoyun kapanıp ibadet etse" mânası var.Harra fiilinden gelseydi "yüzükoyun kapanıp ibadet etse" mânası var. Şerhte öyle bir izahat yok ama o da yakışır. Şerhte öyle bir izahat yok ama o da yakışır.

"Eğer yüzü üstü kapanıp da doğduğu günden öldüğü güne kadar [ibadet etse…] Öldüğü gün ne zaman? "Eğer yüzü üstü kapanıp da doğduğu günden öldüğü güne kadar [ibadet etse…]

Öldüğü gün ne zaman?

İhtiyarlıktan öldüğü güne kadar; yıprandı, eridi, beli iki kat oldu. İhtiyarlıktan öldüğü güne kadar; yıprandı, eridi, beli iki kat oldu. Kemikleri eridi, boyu büyümüşken tekrar küçüldü, adamakıllı ihtiyar oldu, Kemikleri eridi, boyu büyümüşken tekrar küçüldü, adamakıllı ihtiyar oldu, sakalı ağardı, öldü. sakalı ağardı, öldü. Çok yaşadı, ihtiyarlıktan öldü. Yoksa; "Bir kaza geldi,Çok yaşadı, ihtiyarlıktan öldü. Yoksa; "Bir kaza geldi, bir şey çarptı, dinçken hastalıktan gitti…" filan değil. bir şey çarptı, dinçken hastalıktan gitti…" filan değil.

"İhtiyarlıktan öldüğü zamana kadar Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ hazretlerinin "İhtiyarlıktan öldüğü zamana kadar Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ hazretlerinin taat ve ibadeti ile vakit geçirmiş olsa kıyamet gününde bu ibadetlerin hepsi de yine hor ve hakir olurdu!" taat ve ibadeti ile vakit geçirmiş olsa kıyamet gününde bu ibadetlerin hepsi de yine hor ve hakir olurdu!"

Bu ne demek? Maddî kıymeti yok, ölçüp tartıya koyduğun zaman bunların kıymeti yok demek. Bu ne demek?

Maddî kıymeti yok, ölçüp tartıya koyduğun zaman bunların kıymeti yok demek.
Bu ibadetler, bu taatlerle insan bir şey kazanamaz, demek. Bu ibadetler, bu taatlerle insan bir şey kazanamaz, demek.

Eyvah, o zaman ne olacak? Allahu Teâlâ hazretleri bu ibadet Eyvah, o zaman ne olacak?

Allahu Teâlâ hazretleri bu ibadet
ve taatleri rahmetine bahane yapacak; bahane, vesile, sebep. ve taatleri rahmetine bahane yapacak; bahane, vesile, sebep.

Senin kıldığın namaz nedir? Dört rekât namaz kıldın, nerede kıldın? Senin kıldığın namaz nedir?

Dört rekât namaz kıldın, nerede kıldın?

Kapalı kubbenin altında kıldın. Sırtında palton var, karnın doymuş, Kapalı kubbenin altında kıldın. Sırtında palton var, karnın doymuş, ayağının altına yeşil halı serilmiş, yumuşacık, ayağında mestler var sıcacık. ayağının altına yeşil halı serilmiş, yumuşacık, ayağında mestler var sıcacık. Bu kadar rahat içinde dört rekât namaz kılmışın; dünyaları aldım sanıyorsun,Bu kadar rahat içinde dört rekât namaz kılmışın; dünyaları aldım sanıyorsun, çok mu bir şey yaptın?çok mu bir şey yaptın? Ne yaptın, ne olacak, ne kıymeti var? Ne yaptın, ne olacak, ne kıymeti var? Velev bütün ömrünü böyle ibadet ve taatle geçirsen ne olacak?Velev bütün ömrünü böyle ibadet ve taatle geçirsen ne olacak? Onlar; Allahu Teâlâ hazretlerinin verdiği bir göz nimetine karşılık gelmez,Onlar; Allahu Teâlâ hazretlerinin verdiği bir göz nimetine karşılık gelmez, akıl nimetine, sıhhat nimetine karşılık gelmez. akıl nimetine, sıhhat nimetine karşılık gelmez.

İnsan ibadete mağrur oldu mu mahvolur. İnsan ibadete mağrur oldu mu mahvolur.

İnsan; "Ben şu kadar sene ibadet etmişim, İnsan; "Ben şu kadar sene ibadet etmişim, Allah beni cennete sokmayacak da başkasını mı sokacak?.." derse çok hata eder. Allah beni cennete sokmayacak da başkasını mı sokacak?.." derse çok hata eder. O ibadetlerin hepsini toplasan bir küçük nimeti karşılamaz. O ibadetlerin hepsini toplasan bir küçük nimeti karşılamaz. Haddimizi bileceğiz. Bu hadîs-i şerîften çıkan ders nedir? Haddimizi bileceğiz.

Bu hadîs-i şerîften çıkan ders nedir?

İbadetine mağrur olma, yaptığın ibadete mağrur olma! İbadetine mağrur olma, yaptığın ibadete mağrur olma!

"İbadeti yapma!" demiyorum, nasıl diyebilirim ki; Allah "İbadet edin!" diyor, ben kimim?"İbadeti yapma!" demiyorum, nasıl diyebilirim ki; Allah "İbadet edin!" diyor, ben kimim? "İbadet yapma!" sözünü kim, nasıl diyebilir? "İbadet yapma!" sözünü kim, nasıl diyebilir? Allahu Teâlâ hazretleri bir şey söyleyecek, başkası başka şey söyleyecek; mümkün mü?Allahu Teâlâ hazretleri bir şey söyleyecek, başkası başka şey söyleyecek; mümkün mü? Kâinatın sahibi, Rabbimiz, Hâlıkımız… Kâinatın sahibi, Rabbimiz, Hâlıkımız…

Öyle şey yok! İbadet edeceğiz, ibadeti emrettiği için yapıyoruz. Öyle şey yok! İbadet edeceğiz, ibadeti emrettiği için yapıyoruz.

"Bu ibadetin karşılığı muhakkak şu olur!.." "Bu ibadetin karşılığı muhakkak şu olur!.."

Senin yaptığın ibadet ne ki? Zaten aklın dükkândaydı, namaz kıldın, alışverişi düşünüyordun:Senin yaptığın ibadet ne ki? Zaten aklın dükkândaydı, namaz kıldın, alışverişi düşünüyordun: "Filancaya borç vereceğim, yarın imtihanım var, mektebe gittiğim zaman kapıda ne olacak?.." "Filancaya borç vereceğim, yarın imtihanım var, mektebe gittiğim zaman kapıda ne olacak?.."

Zaten ölçsen delik deşik, bir sürü kusurlu! Zaten ölçsen delik deşik, bir sürü kusurlu!

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh derdi ki; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh derdi ki;

"[Namazda] es-Selâmu aleküm ve rahmetullah, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah; "[Namazda] es-Selâmu aleküm ve rahmetullah, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah; selam veriyoruz.selam veriyoruz. Allahümme ente's-selâmu ve minke's-selâm… demeden önce estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah diyoruz; Allahümme ente's-selâmu ve minke's-selâm… demeden önce estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah diyoruz; kendi kendime düşünürdüm:kendi kendime düşünürdüm: Namaz gibi güzel bir ibadeti yapıyoruz da Namaz gibi güzel bir ibadeti yapıyoruz da ondan sonra hemen arkasından neden estağfirullah çekiyoruz?ondan sonra hemen arkasından neden estağfirullah çekiyoruz? Sonradan hatırıma geldi ki bizim namazlarımız da istiğfarlarımız da istiğfara muhtaç!.." Sonradan hatırıma geldi ki bizim namazlarımız da istiğfarlarımız da istiğfara muhtaç!.."

Öyle bir namaz kılıyoruz ki bazen namaz kılmak da insana vebal yükler! Öyle bir namaz kılıyoruz ki bazen namaz kılmak da insana vebal yükler! Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor:

"Nice namaz kılan insan vardır ki kıldığı namaz Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz!" "Nice namaz kılan insan vardır ki kıldığı namaz Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz!"

Allah'tan uzaklaşır. Çünkü sen bir yüksek dergâha girsen; Allah'tan uzaklaşır. Çünkü sen bir yüksek dergâha girsen; koca salon, iki tarafta sütunlar, sıra sıra askerler, karşında haşmetli bir hükümdar. koca salon, iki tarafta sütunlar, sıra sıra askerler, karşında haşmetli bir hükümdar. Sen o kapıdan girince herkes gözlerini sana dikmiş, sen de edep ile gideceksin, Sen o kapıdan girince herkes gözlerini sana dikmiş, sen de edep ile gideceksin, o hükümdara hürmetini arz edeceksin.o hükümdara hürmetini arz edeceksin. Çok yüksek, imparator, çok güçlü bir kimse! Oraya bakmayıp da bu direğin nakşı neymiş,Çok yüksek, imparator, çok güçlü bir kimse! Oraya bakmayıp da bu direğin nakşı neymiş, bu askerin üstündeki kumaş neymiş [diye] sağla solla, başka şeyle meşgul olsan ne olur? bu askerin üstündeki kumaş neymiş [diye] sağla solla, başka şeyle meşgul olsan ne olur?

İnsanı atarlar! "Sen deli misin mecnun musun? İnsanı atarlar!

"Sen deli misin mecnun musun?
Burası müze mi, etrafı seyretmeye yeri mi?Burası müze mi, etrafı seyretmeye yeri mi? Huzura girdin, hükümdar sana bakıyor, huzuruna git de ne söyleyeceksen söyle.Huzura girdin, hükümdar sana bakıyor, huzuruna git de ne söyleyeceksen söyle. Herkes seni bekliyor, herkes yüzünü sana dönmüş, Herkes seni bekliyor, herkes yüzünü sana dönmüş, sen başka şeyle meşgul oluyorsun; defol dışarı!sen başka şeyle meşgul oluyorsun; defol dışarı! Sen bu huzura layık bir insan değilsin, aklın başında değil, Sen bu huzura layık bir insan değilsin, aklın başında değil, galiba aklın yok, deli misin nesin?!.." derler, dışarıya atarlar. galiba aklın yok, deli misin nesin?!.." derler, dışarıya atarlar.

Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunu bu misalden kıyas et! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunu bu misalden kıyas et!

O huzura giriyorsun, insan o huzurda edepsizlik yaparsa ne olur? O huzura giriyorsun, insan o huzurda edepsizlik yaparsa ne olur?

İşte; "Nice namaz kılan vardır ki kıldığı namaz onu Allah'tan uzaklaştırmaya yarar!" İşte; "Nice namaz kılan vardır ki kıldığı namaz onu Allah'tan uzaklaştırmaya yarar!" hadîs-i şerîfi öyle olur.hadîs-i şerîfi öyle olur. Onun için insan yaptığı şeyi şuurla yapmalı! Onun için insan yaptığı şeyi şuurla yapmalı!

"Bütün ömrü boyunca ibadet etmesi hepsi hakir olur, kıymetsiz bir şey olur!" "Bütün ömrü boyunca ibadet etmesi hepsi hakir olur, kıymetsiz bir şey olur!"

Ne zaman? "Kıyamet gününde!" Ne zaman?

"Kıyamet gününde!"

Ve le vedde "Ve muhakkak ki o ibadetlerin sahibi olan kişi isterdi kiVe le vedde "Ve muhakkak ki o ibadetlerin sahibi olan kişi isterdi ki ennehû rüdde ile'd-dünyâ "keşke [kendisi] dünyaya geri gönderilseydi de" kemâ yezdâdeennehû rüdde ile'd-dünyâ "keşke [kendisi] dünyaya geri gönderilseydi de" kemâ yezdâde mine'l-ecri ve's-sevâbmine'l-ecri ve's-sevâb "ecirden ve sevaptan daha fazla şeyler kazanıp da yeniden sermaye toplayıp da öyle gelse!" "ecirden ve sevaptan daha fazla şeyler kazanıp da yeniden sermaye toplayıp da öyle gelse!"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; "İnsanların hepsiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem; "İnsanların hepsi vefat ettiği zaman herkes pişman olacak!" vefat ettiği zaman herkes pişman olacak!"

Sen de pişman olacaksın, ben de pişman olacağım, o da… Herkes pişman olacak! Sen de pişman olacaksın, ben de pişman olacağım, o da… Herkes pişman olacak!

Neden? Kâfir küfründen pişman olacak, zalim zulmünden pişman olacak,Neden?

Kâfir küfründen pişman olacak, zalim zulmünden pişman olacak,
gafil gafletinden pişman olacak… Peki ârifler, kâmiller niye pişman olsun? gafil gafletinden pişman olacak…

Peki ârifler, kâmiller niye pişman olsun?

Onlar da orada verilen nimetleri, güzellikleri, lütufları, ikramları görünce onları gördükçe; Onlar da orada verilen nimetleri, güzellikleri, lütufları, ikramları görünce onları gördükçe; "Dünyaya gelip de keşke çok daha fazla sevap işleseydik!" diye o zaman heves edecekler. "Dünyaya gelip de keşke çok daha fazla sevap işleseydik!" diye o zaman heves edecekler.

Buradan çıkan ders nedir? İnsan oraya gittikten sonra bir daha geri gelmeyecek! Buradan çıkan ders nedir?

İnsan oraya gittikten sonra bir daha geri gelmeyecek!
Madem bu hadîs-i şerîf bize bildirilmiş; bu şuur ile zamanlarımızı değerlendirelim, Madem bu hadîs-i şerîf bize bildirilmiş; bu şuur ile zamanlarımızı değerlendirelim, bu şuur ile Allah'a kulluk, ibadet edelim. Madem insanlar pişman olacakmış: bu şuur ile Allah'a kulluk, ibadet edelim. Madem insanlar pişman olacakmış:

"O hâlde zamanımı iyi değerlendireyim, bugün sabahtan akşama ne yaptım?" "O hâlde zamanımı iyi değerlendireyim, bugün sabahtan akşama ne yaptım?"

"Sabahleyin on birde kalktım; televizyonun başına geçtim, televizyonda film vardı,"Sabahleyin on birde kalktım; televizyonun başına geçtim, televizyonda film vardı, iki buçuk saat onu seyrettim; sonra [başka] film vardı, iki saat onu seyrettim; iki buçuk saat onu seyrettim; sonra [başka] film vardı, iki saat onu seyrettim; ondan sonra şarkılar, memleket havaları, türküler, çalgılar; ondan sonra şarkılar, memleket havaları, türküler, çalgılar; arada yemek yemeye bir kalktım, ondan sonra yoruldum, yattım." arada yemek yemeye bir kalktım, ondan sonra yoruldum, yattım."

Pazar günü ne yaptın? Sabahtan akşama boş! Ömür de böyle gider. Pazar günü ne yaptın?

Sabahtan akşama boş!

Ömür de böyle gider.
Zaten ölümün de ne zaman geleceği belli değil! Zaten ölümün de ne zaman geleceği belli değil!

Allahu Teâlâ hazretleri bu ömrü gafletle geçirmemeyi cümlemize nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bu ömrü gafletle geçirmemeyi cümlemize nasip eylesin. Gözünü açıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmayı cümlemize nasip eylesin. Gözünü açıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmayı cümlemize nasip eylesin.

Sübhane rabbiye'l-aliyyi'l-ale'l-vehhâb. Sübhane rabbiye'l-aliyyi'l-ale'l-vehhâb.

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Allahümme Rabbenâ yâ Rabbenâ tekabbe'l-minnâ inneke ente's-semi'u'l-alîm Allahümme Rabbenâ yâ Rabbenâ tekabbe'l-minnâ inneke ente's-semi'u'l-alîm ve tüb aleynâ yâ Mevlânâ inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm vehdinâ ve ve tüb aleynâ yâ Mevlânâ inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm vehdinâ ve veffiknâ ile'l-hakki ve ile'n-necâti ve ilâ tarik-i müstakîmveffiknâ ile'l-hakki ve ile'n-necâti ve ilâ tarik-i müstakîm Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha! Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2